TÜRKİYE
Transcription
TÜRKİYE
PARALİMPİK PARALYMPIC TURKEY NİSAN/APRIL 2014 Sayı/Nr:10 TÜRKİYE GRİ BULUTLAR ALTINDA BEYAZ OYUNLAR / WHITE GAMES UNDER GRAY CLOUDS SPORUN GÜCÜ / THE POWER OF SPORTS OKÇULUĞUN YENİ KRALİÇESİ / ARCHERY’S NEW QUEEN RAKAMLAR VE GERÇEKLER NUMBERS AND REALITIES S YAVUZ KOCAÖMER TMPK BAŞKANI NPCT PRESIDENT por Genel Müdürlüğü’nün 2013 yılında engelli spor kulüplerine verdiği destek, genel müdürlüğün resmi web sitesinde bir süre önce rakamlarla ortaya kondu. Buna göre, geçtiğimiz yıl engellilere yönelik faaliyet yapan 542 kulübe toplam 1 milyon 905 bin 500 Lira maddi destekte bulunulduğu ifade ediliyor. Ve yine aynı duyuruda yer alan 2013 yılı verilerine göre; Türkiye’de engellilere yönelik faaliyet yapan kulüp sayısının 575, toplam engelli sporcu sayısının ise 31 bin 492 olduğu belirtiliyor. Spor Genel Müdürlüğü’nün 2010, 2011 ve 2013 yıllarına ait karşılaştırmalı tablolarla kamuoyuna duyurduğu, engellilere yönelik faaliyet yapan kulüpler ve engelli sporcu sayıları ile söz konusu kulüplere olan maddi yardımlarını içeren rakamlar tabii ki göz ardı edilemez. Ama bu yeterli mi? Maalesef değil… Bizdeki bilgilere göre, yine geçen yıl Spor Genel Müdürlüğü 70 adet tekerlekli basketbol sandalyesi alarak kulüplere dağıttı. İhtiyaçlar tabii ki bununla bitmiyor. Ekipmanlara da büyük ihtiyaç var. Örneğin, bedensel engelliler sporunda; tekerlekli sandalye masa tenisi, tekerlekli sandalye basketbolu, tekerlekli sandalye atletizminde gerekli olan sandalyelerin yanı sıra The support provided by the Sports General Directorate in 2013 to handicapped sports clubs was published in the official website of the directorate recently including all the figures. Accordingly, it is stated that financial support of 1,905,500 Liras was provided last year to 542 clubs carrying out activities aimed at the disabled. And according to 2013 data from the same announcement it is indicated that there are 575 clubs in Turkey carrying out activities for the disabled and that the total number of handicapped athletes is 31 thousand 492. The figures publicly announced by the Sports General Directorate with comparative tables for the years 2010, 2011 and 2013 for the financial aid provided to clubs conducting activities for the disabled, the numbers of handicapped athletes can obviously not be ignored. But is this enough? Unfortunately it is not… According to our information, the Sports General Directorate purchased 70 wheelchair basketball chairs and distributed them to the clubs. But that is not all that is required. There is a great need for equipment. For example, in addition to the chairs required for wheelchair table tennis, wheelchair basketball and wheelchair athletics in bir de okçuluk, atıcılık ekipmanları, ampute futbolun koltuk değnekleri oldukça yetersiz. Görme engellilerin kullandığı goalball toplarına da acil ihtiyaç var. Spor Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere bakıp da kimse bu ülkede engelli sporları için olması gerekenlerin yapıldığını sanmasın. Bunların sağlanması konusunda Spor Genel Müdürlüğü’nün 2005 yılında çıkan Engelliler Yasası’nın 33. maddesinde yer alan sorumluluklarını hatırlaması ve üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirerek eksik malzemeleri temin etmesi, bu toplumun fertleri olan herbirimlizin ortak beklentisi… Sonuç olarak; engelli sporlarının geleceğine yatırım yapma zamanı geldi ve geçiyor. Spor Genel Müdürlüğü’nün çok şeyi bilmediğini gözlemlediğimiz engelli sporları konusunda, engelli spor federasyonları ile daha yakın, daha samimi işbirliği içine girmesini bekliyoruz. 2016 Rio Paralimpik Oyunları için önümüzde çok fazla zaman yok. Bilinmelidir ki, bu uyarılarımız dikkate alınmazsa, hedeflenen madalya sayısına ulaşabilmek pek mümkün olmayacaktır. Sorumluları buradan bir kez daha uyarmak bizim görevimiz… disabled sports; the equipment for archery and shooting, as well as the crutches for amputee football are quite inadequate. There is also an urgent need for goalball balls used by the blind. Don’t let anyone think that all that is needed for handicapped sports in this country is being fulfilled by looking at the data announced by the Sports General Directorate. It is the common expectation of all of us as citizens of this society for the Sports General Directorate to remember its responsibilities taking place in article 33 of the Law for the Disabled ratified in 2005 and to fulfill its liabilities by providing the missing materials… In conclusion, the time to invest in the future of handicapped sports has come and is going. As we observe that the Sports General Directorate does not know a lot of the issues concerning handicapped sports, we expect them to enter into a closer and more sincere cooperation with the disabled sports federations. There is not too much time ahead for us for the 2016 Rio Paralympic Games. It must be known that it will not be quite possible to reach the targeted number of medals unless these warnings are heeded. It is our job to warn the responsible officials from here one more time… PARALİMPİK TÜRKİYE 3 İÇİNDEKİLER / INDEX 6 19 BEYAZ OYUNLAR ŞAMPİYONLUĞA DOYMUYOR WHITE GAMES SHE CAN’T GET ENOUGH OF CHAMPIONSHIPS 21 29 OYNAYABİLİR MİYİZ? DOPİNG YAŞAMA ‘ENGEL’ OLMASIN CAN WE PLAY? LET US NOT ALLOW DOPING TO POSE AN ‘OBSTACLE’ AGAINST LIFE 34 38 ANTRENÖR ORDUSU GELİYOR OKÇULUĞUN YENİ KRALİÇESİ AN ARMY OF TRAINERS IS COMING ARCHERY’S NEW QUEEN PARALİMPİK TÜRKİYE 4 43 52 YANLIŞ ALGI; SPASTİKLER İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ MISTAKEN SOCIAL PERCEPTION; SPASTICS IZMIR METROPOLITAN MUNICIPALITY 62 71 ENGELSİZ ENGELLİ ALİ DURAN KARAKAYA SPORUN GÜCÜ HANDICAPPED WITHOUT HANDICAP - ALİ DURAN KARAKAYA PARALİMPİK TÜRKİYE PARALYMPIC TURKEY THE POWER OF SPORTS NİSAN/APRIL 2014 - Sayı/Number: 10 Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Derneği İktisadi İşletmesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır. TMPK DERNEGİ İKTİSADİ İŞLETMESİ ADINA SAHİBİ - PUBLISHER ON BEHALF OF NPCT ASSOCIATION ECONOMIC MANAGEMENT: A.YAVUZ KOCAÖMER YAYIN KURULU - PUBLISHING BOARD: ALİ KİREMİTÇİOĞLU - İBRAHİM GÜMÜŞDAL - MURAT AĞCA DR. NURETTİN KONAR YAYIN YÖNETMENİ VE YAZI İŞLERİ MD. EDITOR IN CHIEF AND MANAGING EDITOR: HAMİT TURHAN GÖRSEL YÖNETMEN / ART DIRECTOR: ERSİN ÖZTEKİN BASKI / PRINTING: MART MATBAACILIK SANATLARI TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ ADRES: Merkez Mah. Ceylan Sok. No:24 Nurtepe - Kağıthane / İstanbul TEL: +90 212 321 23 00 pbx FAX: +90 212 295 11 07 www.martmatbaa.com.tr YÖNETİM MERKEZİ / ADMINISTRATION BUREAU: Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Derneği İktisadi İşletmesi / National Paralympic Committee of Turkey Association Economic Management - Balmumcu, Hattat Halim Sokak, No:13/1 Beşiktaş - İstanbul TEL: +90 212 347 93 35 FAX: +90 212 347 97 19 E-MAIL: info@tmpk.org.tr www.tmpk.org.tr Bu dergideki yazılar yazarların kişisel görüşlerini yansıtır. Bunlardan TMPK sorumlu tutulamaz. PARALİMPİK TÜRKİYE 5 GRİ BULUTLAR ALTINDA BEYAZ OYUNLAR WHITE GAMES UNDER GRAY CLOUDS KENDİLERİNDEN ÇOK DA UZAK OLMAYAN BİR YERDE DÜNYANIN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK SAVAŞI BEKLERKEN, ONLARCA ÜLKEDEN SPORCUNUN AYNI AMAÇ UĞRUNA GÖSTERDİĞİ BİRLİKTE MÜCADELE HERKESE BİR MESAJ NİTELİĞİNDEYDİ. SOCHI’DE BU MESAJIN EN GÜÇLÜ HALE GELDİĞİ AN İSE UKRAYNA’NIN BAYRAK TAŞIYICISI OLAN BIATLET VE KIR KAYAKÇISI LYUDMILA PALENKO’NUN ÜZERİNDE ‘PEACE’ YANİ ‘BARIŞ’ MESAJINI PUTİN’İN DE HAZIR BULUNDUĞU STADYUMDA GÖSTERMESİYDİ. SPORCULARIN VE ORGANİZASYONUN VERDİĞİ BİR BAŞKA MESAJ İSE ‘İMKANSIZA ULAŞMAK’TI. BELKİ DE PARALİMPİK SPORLARIN DOĞASINI BU İKİ KELİMEDEN BAŞKASI DAHA İYİ İFADE EDEMEZDİ. THE EFFORT MADE TOWARDS THE SAME OBJECTIVE BY ATHLETES FROM TENS OF COUNTRIES WHILE WAITING FOR THE WAR THAT MAY CHANGE THE FATE OF THE WORLD IN A PLACE NOT TOO FAR FROM THEM WAS IN THE FORM OF A MESSAGE FOR EVERYONE. THE MOMENT WHEN THIS MESSAGE BECAME MOST POWERFUL IN SOCHI WAS WHEN THE FLAG BEARER OF THE UKRAINIAN BIATHLETE AND CROSS COUNTRY SKIER LYUDMILA PALENKO DISPLAYED THE MESSAGE ‘PEACE’ ON HERSELF AT THE STADIUM WHERE PUTIN WAS ALSO IN ATTENDANCE. ANOTHER MESSAGE GIVEN BY ATHLETES AND THE EVENT WAS TO ‘REACH THE IMPOSSIBLE’. PERHAPS NOTHING COULD BETTER EXPRESS THE NATURE OF PARALYMPIC SPORTS THAN THESE TWO WORDS. Kırım’ın bağımsızlık ve olası bir Rusya toprağı olması için yapılan referandum, Putin’in Ukrayna sınırına asker yığması ve Birleşmiş Milletler ve ABD’nin ‘Acil’ kodlu toplantıları... Gözlerin Kafkasya ve Baltık topraklarında dünyayı etkileyebilecek gelişmelerin yaşandığı yerlere odaklandığı günlerde, sessiz sedasız bir kapanış töreni gerçekleştiriliyordu. Bakmayın sessiz dediğimize, Sochi 2014 Paralimpik Oyunları oldukça görkemli bir törenle sona erdi. Ancak tüm dünyanın demin bahsettiğimiz sebeplerden dolayı tüm engellere karşın büyük bir azim göstererek ülkelerini Paralimpik kış sporlarının zirvesinde temsil eden bu sporcuları yeterince konuştuğunu söylemek zor. Kendilerinden çok da uzak olmayan bir yerde, dünyanın kaderini değiştirecek savaşı beklerken onlarca farklı ülkeden sporcunun aynı amaç uğruna gösterdiği birlikte mücadele herkese bir mesaj niteliğindeydi. Bu mesajın en güçlü hale geldiği an ise herhalde, Ukraynalı’nın bayrak taşıyıcısı olan biatlet ve kır kayakçısı Lyudmila Palenko'nun üzerinde ‘Peace’ yani ‘Barış’ mesajını Putin’in de hazır bulunduğu stadyumda göstermesiydi. The referendum held for the independence of Crimea and being annexed by Russia, Putin amassing troops at the border of the Ukraine and the ‘urgent’ meetings of the USA and the UN... On the days when all eyes were focused on the locations where developments that may affect the whole world were taking place at Caucasian and Baltic territories, a quiet closing ceremony was taking place. Although we call it quiet, the Sochi 2014 Paralympic Games ended with quite a magnificent ceremony. However, it is hard to say that the whole world spoke enough about these athletes, who represented their countries at the summit of the Paralympic winter sports despite all their handicaps due to the reasons we mentioned above. The effort made towards the same objective by athletes from tens of PARALİMPİK TÜRKİYE 8 countries while waiting for the war that may change the fate of the world in a place not too far from them was in the form of a message for everyone. The moment when this message became most powerful in Sochi was when the flag bearer of the Ukrainian biathlete and cross country skier Lyudmila Palenko displayed the message ‘Peace’ on herself at the stadium where Putin was also in attendance. Another message given by athletes and the event was to ‘reach the impossible’. Perhaps nothing could better express the nature of Paralympic sports than these two words. On the other hand, when the subject was winter sports and the extra challenge of the difficult natural conditions was added to the handicaps of athletes from birth, a tremendous sports story came about. Sporcuların ve organizasyonun verdiği bir başka mesaj ise ‘İmkansıza ulaşmak’tı. Belki de Paralimpik sporların doğasını bu iki kelimeden başkası daha iyi ifade edemezdi. Öte yandan, konu kış sporları olup, sporcuların doğuştan gelen engellerine bir de doğa şartlarına karşı mücadele etmenin getirdiği ekstra zorluk eklenince, ortaya muazzam bir spor öyküsü çıktı. Peki Sochi'de neler yaşandı? Organizasyonun büyüklüğü, ismi sporla özdeşleşen ülkelerin katılım oranlarından da belli oluyordu aslında, ABD tam 80 sporcuyla Sochi'de yer aldı. Ülkenin önemli ulusal kanallarından NBC de yarışmalara geniş yer ayırarak, bu şampiyonanın medya bazında da ne kadar önemsendiğini gösterdi. Ancak Sochi'nin yıldızı, ABD'nin ezeli rakibi Rusya'ydı. Tam 30 altınla tüm So, what happened at Sochi? The size of the event was also apparent from the participation rates of the countries whose names are identified with sports. The USA came to Sochi with a team of 80 athletes. One of the major television networks of the country, NBC gave full coverage to the contests and showed how important this championship was for the media as well. However, the star of Sochi was the eternal rival of the USA; Russia. Dominating the entire event by winning exactly 30 gold medals, the Russians opened a wide gap between themselves and their closest follower Germany, winning nine gold medals. Despite the high rate of participation, the USA was only able to obtain two gold medals. The significance of one of these gold medals was great. Competing in the ice hockey, the USA team was organizasyonu domine eden Ruslar, en yakın rakipleri dokuz altınlı Almanya'ya da büyük fark attılar. ABD ise katılım sayısındaki yüksekliğe karşın sadece iki altını yeni dünyaya götürebildi. Bu altınlardan bir tanesinin anlamı çok büyüktü. Kızaklı hokeyde yarışan ABD takımı, bir önceki şampiyonanın altın madalyalı takımıydı. Ancak bu kez iddialı olan taraf ev sahibi Rusya'ydı. Finalde karşı karşıya gelen iki ekibin mücadelesi, Paralimpik Oyunları’nda en ilgi çekici anlarına sahne oldu. Oldukça sert geçen maçtan tek golle galip ayrılan Birleşik Devletler, unvanını rakibinin sahasında korurken, bir nevi mitleşmiş sinema hikayesi Rocky Balboa'nın Rus rakibi İvan Drago'ya karşı Moskova'da kazandığı ölümcül zafere de bir gönderme yapıyordu. the gold medal winner of the previous championship. However, this time the favorite was the host Russia. The struggle of the two teams facing each other during the final match was the scene of the most exciting moments of the Paralympic Games. The USA team was able to win the match, where the play was quite rough, by only one goal, maintaining its title on the home court of their rivals, sending homage to the legendary story of cinema hero Rocky Balboa’s deadly victory against his Russian opponent Ivan Drago in Moscow. Catching the Power Play advantage twice and wasting a large number of chances in addition, the Russian team could not prevent Josh Sweeney's counterattack goal in overtime and their big disappointment was viewed by hundreds of thousands of sports fans in the world over television screens. PARALİMPİK TÜRKİYE 9 İki kez Power Play şansı yakalayan ve bunun dışında da çok sayıda fırsatı harcayan Rus takımı, Josh Sweeney'in uzatmadaki kontraatak golüne engel olamazken, büyük hayal kırıklığı televizyon ekranlarından dünyadaki yüz binlerce sporsevere ulaştı. Bu zaferi ABD halkı için özel kılan olaylardan biri de kızaklı hokey takımının önemli bir bölümünü Amerikan savaş gazilerinin oluşturmasıydı. Zaferi getiren golü atan Sweeney de onlardan biriydi. “Phoenix'te hokey oynayarak büyüdüm, sonrasında patenli hokeye başladım ve liseden sonra Bahriye Birlikleri’ne katıldım. 2009'da burada engelli oldum, ardından rehabilitasyon için Teksas'a gittim. Burada yerel bir kızaklı hokey takımı vardı. Hepsi gazilerden oluşuyordu, beni de oynamam için davet ettiler. Onları buzda izlerken hareketlerini ve kendilerini ne kadar özgür hissettiklerini gördüm. O an yeniden hokey oynayabileceğimi anlamıştım.” One of the issues that made this victory meaningful for the USA was that a major portion of the ice hockey team consisted of American war veterans. Scoring the victory goal, Sweeney was also one of them. “I grew up in Phoenix playing hockey, then I started ice hockey and joined the Marines after high school. In 2009 I became disabled during my service and went to Texas for rehabilitation. There was an ice hockey team here. It consisted completely of veterans, they invited me to play. When I watched them on the ice I saw their movements and how free they felt on the ice. At that moment I understood that I could play hockey again.” Sweeney's statement doubled the significance of the victory, bringing tears to the eyes of the patriotic US public. But, Russia too had a hero. Cross country skier and biathlete Roman PARALİMPİK TÜRKİYE 10 Petushkov won an incredible six medals to become the star of his nation and of the entire games. Also breaking a Paralympic record, Petushkov provided a good answer to the pressure that had built up on him after the five World Championships he had won last year in Sweden. Competing for the first time in the Vancouver Paralympic Games after losing both legs in a car accident eight years ago, the Russian athlete participates in cross country and sitting biathlon. Winning the Biathlon gold medal at the 7.5, 12 and 156 kilometers and cross country gold medal at the 1, 15 and 4x2.5 kilometers relay races, Petushkov proved that he is the best athlete in both branches. A similar success story, similar to that one of the Russian athlete came from the women’s category. Sweeney'in bu cümleleri, zaferin anlamını bir kat daha artırırken, ABD halkının vatansever kısmında da gözleri yaşartıyordu. Ancak Rusya'nın da bir kahramanı vardı. Cross country kayakçısı ve biatlet Roman Petushkov, tam altı altın madalya kazanarak sırf ülkesinin değil tüm oyunların yıldızı haline geldi. Aynı zamanda bir Paralimpik rekora da imza atan Petushkov, geçen yıl İsveç'te kazandığı beş Dünya Şampiyonluğu'ndan sonra üzerinde oluşan German athlete Anna Schaffelhuber won five gold medals at the races she consecutively won in the sitting skiing branch. Winning the gold in both the grand slalom and the Super G slalom branches, the German athlete was the most successful woman star of the games due to the achievement she accomplished at Paralympic skiing. Finally, the overall success of the Sochi Ganes must also be mentioned. Although it was overshadowed by the political incidents we mentioned above, the Sochi Paralympic Games may be deemed the most successful Paralympic event of history. The games, where 585 athletes competed in five sports branches in 72 medal categories was also given the highest amount of interest by the press in history. While 550 press members were accredited for the games, there was more than 300 hours of TV air time, reflecting the interest of the fans baskıya bir hayli iyi bir cevap vermiş oldu. Sekiz yıl önce bir araba kazasında her iki bacağını kaybettikten sonra, ilk olarak Vancauver Paralimpik Kış Oyunları'nda yarışan Rus sporcu, cross country ve biatlon oturmalı dalda yarışıyor. Biatlon'da 7.5, 12 ve 156 kilometre mesafelerinde ve cross country'de 1, 15 ve 4x2.5 kilometre bayrak yarışında altına ulaşarak her iki dalda da en büyük Paralimpik sporcu olduğunu da ispatladı Petushkov. for Paralympic sports that keeps increasing with every passing day. During the games, where 25 thousand volunteers worked to make athletes comfortable and for the faultless execution of the event, the magnificent presentation of the opening and closing names also received the appreciation of the spectators. Turkey was represented for the first time at the Paralympic Winter Games held nearly for the past 40 years, with two athletes. Mehmet Çekiç trained in France, as Hilmi Esat Bayındırlı trained in the USA to rise to the level to be able to compete in these games. 2014 was still a turning point for Turkish winter Paralympic athletes as far as history was concerned. It is possible to say that we will take part in this event with more athletes in the upcoming games. We hope that the number of medals we win will increase proportionately with the number of athletes. PARALİMPİK TÜRKİYE 11 Rus sporcununkine benzer bir başarı da kadınlar kategorisinde geldi. Alman, Anna Schaffelhuber, oturmalı kayakta ardı ardına kazandığı yarışlarla tam beş altının sahibi oldu. Hem büyük slalom hem de Super G slalom branşında altına uzanarak paralimpik kayağın en önemli başarılarından birine imza atan Alman sporcu da oyunların en büyük kadın yıldızıydı. Son olarak Sochi Oyunları'nın başarısından da söz etmek gerekir. Başta belirttiğimiz siyasi sebeplerin gölgesinde kalsa da Sochi Paralimpik Oyunları, belki de tarihin en başarılı Paralimpik organizasyonu sayılabilir. 585 atletin, beş spor dalında, 72 madalya kategorisinde mücadele ettiği oyunlar, tarihin en geniş basın ilgisine de sahne oldu. 550 basın mensubu oyunlar için akredite olurken, 300 saati aşan televizyon yayını, paralimpik sporların sporseverler üzerinde günden güne artan ilgisini yansıtıyordu. 25 bin gönüllünün kentte, paralimpik sporcuların rahat etmesi ve organizasyonun kusursuz biçimde yapılması için çalıştığı oyunlarda, açılış ve kapanış törenlerindeki görkemli sunum da izleyicilerden tam not aldı. PARALİMPİK TÜRKİYE 13 Yaklaşık 40 yıldır düzenlenen Paralimpik Kış Oyunları'nda Türkiye de ilk defa iki sporcuyla temsil edildi. Ancak Mehmet Çekiç Fransa, Hilmi Esat Bayındırlı ise ABD'de kendilerini geliştirerek bu oyunlarda yarışacak seviyeye gelen isimlerdi. Yine de 2014 en azından tarih olarak Türk kış Paralimpik PARALİMPİK TÜRKİYE 16 sporcuları için de bir milat niteliği taşıyordu. Önümüzdeki oyunlarda daha çok sporcuyla bu organizasyonda yer alacağımızı söylemek mümkün. Umarız madalya sayımız da sporcu sayımıza DENİZ ÜLKÜTEKİN paralel olarak bir artış gösterir. SOCHI 2014 PARALIMPIK KIŞ OYUNLARI MADALYA TABLOSU SOCHI 2014 WINTER PARALYMPIC GAMES MEDALS TABLE ÜLKE/COUNTRY 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 11 13 14 14 16 16 18 19 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 Rusya - Russian Federation Almanya - Germany Kanada - Canada Ukrayna - Ukraine Fransa - France Slovakya - Slovakia Japonya - Japan America - United States of America Avusturya - Austria Büyük Britanya - Great Britain Norveç - Norway İsveç - Sweden İspanya - Spain Hollanda - Netherlands İsviçre - Switzerland Finlandiya - Finland Yeni Zelanda - New Zealand Beyaz Rusya - Belarus Avusturalya - Australia Andora - Andorra Arjantin - Argentina Ermenistan - Armenia Belçika - Belgium Bosna Hersek - Bosnia and Herzegovina Brezilya - Brazil Bulgaristan - Bulgaria Şili - Chile Çin - China Hırvatistan - Croatia Çek Cumhuriyeti - Czech Republic Danimarka - Denmark Yunanistan - Greece İzlanda - Iceland İran - Iran İtalya - Italy Kazakistan - Kazakhstan Kore - Korea Meksika - Mexico Mogolistan - Mongolia Polonya - Poland Romanya - Romania Sırbistan - Serbia Slovenya - Slovenia Türkiye - Turkey Özbekistan - Uzbekistan ALTIN / GOLD 30 9 7 5 5 3 3 2 2 1 1 1 1 1 1 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 GÜMÜŞ / SILVER 28 5 2 9 3 2 1 7 5 3 2 2 1 0 0 1 1 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 BRONZ / BRONZE TOPLAM /TOTAL 22 1 7 11 4 2 2 9 4 2 1 1 1 0 0 0 0 3 2 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 80 15 16 25 12 7 6 18 11 6 4 4 3 1 1 1 1 3 2 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 PARALİMPİK TÜRKİYE 17 REKORA VE ŞAMPİYONLUĞA DOYMUYOR SHE CAN’T GET ENOUGH OF RECORDS AND CHAMPIONSHIPS 2012 LONDRA PARALİMPİK OYUNLARI’NDA HALTERDE 40 KİLODA DÜNYA REKORU KIRARAK ALTIN MADALYA KAZANAN NAZMİYE MUSLU, 2013 YILINDAKİ AVRUPA ŞAMPİYONLUĞU’NUN ARDINDAN İKİNCİ DÜNYA ŞAMPİYONLUĞUNA YİNE BİR DÜNYA REKORU KIRARAK DUBAİ’DE ULAŞTI. 41 KİLODA YARIŞAN MİLLİ SPORCUMUZ 103 KİLOLUK KALDIRIŞIYLA ÇİNLİ VE HİNTLİ RAKİPLERİNİN ÖNÜNDE ALTIN MADALYA ALDI. BREAKING A WORLD RECORD AT THE 2012 LONDON PARALYMPIC GAMES IN THE 40 KILOS WEIGHTLIFTING CATEGORY TO WIN A GOLD RECORD, NAZMİYE MUSLU WON THE EUROPEAN CHAMPIONSHIP IN 2013, THEN BROKE ANOTHER WORLD RECORD TO REACH HER SECOND WORLD CHAMPIONSHIP IN DUBAI. COMPETING IN THE 41 KILOS, OUR NATIONAL ATHLETE LIFTED 103 KILOS TO WIN THE GOLD MEDAL AHEAD OF HER CHINESE AND INDIAN RIVALS. 2 012 Londra Paralimpik Oyunları'nda halter branşında kadınlar 40 kiloda ülkemize altın madalya kazandırarak bir ilke imza atan Nazmiye Muslu, Dubai'de yapılan Dünya Şampiyonası'nda da birincilik kürsüsüne çıkarak kariyerine yeni bir zafer halkası daha ekledi. 4-11 Nisan tarihleri arasında düzenlenen şampiyonada 41 kiloda yarışan milli sporcumuz 103 kilo ile dünya rekoru kırarak altın madalyanın sahibi oldu. Şampiyonada Çinli Zhe Cui gümüş, Hintli Nengah Ni Widiasih bronz madalya kazandı. Paralimpik şampiyonluğunun yanısıra 2010 Dünya ve 2013 Avrupa şampiyonluğu bulunan Muslu, son dönemde bütün enerjisini bu şampiyonaya verdiğini belirterek, "Başardığım için çok mutluyum. Kariyerime bir Dünya Şampiyonluğu daha Winning a gold medal for our country in the women’s weightlifting 40 kilos during the 2012 London Paralympic Games to achieve a first, Nazmiye Muslu also went to the first place position of the podium during the World Championship held in Dubai to add another victory to her career. Competing in the 41 kilos at the championship held on 4-11 April, our national athlete broke a world record with 103 kilos to win the gold medal. Chinese Zhe Cui won silver and Indian Nengah Ni Widiasih won the bronze medal at the championship. Having a 2010 World and 2013 European championship in addition to her Paralympic championship, Muslu indicated that she directed all her energy to this championship recently and said, "I am very happy that I succeeded. I added another World Championship to my career. I PARALİMPİK TÜRKİYE 20 ekledim. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bu başarı 2016 Rio Paralimpik Oyunları için de bana itici güç olacaktır" dedi. 13 Haziran 1979 Konya Meram doğumlu olan Nazmiye Muslu'nun doğuştan kalça çıkığı engeli bulunuyor. 2004 yılında spora başlayan başarılı haltercimiz, 2010 yılında Türkiye Şampiyonası'nda 44 kiloda 110 kiloyla rekor kırarak başladığı şampiyonluklar serisine aynı yıl Malezya'nın Başkenti Kuala Lumpur'da düzenlenen Dünya Şampiyonası ile devam etti. 2012 Londra Paralimpik Oyunları'nda da rekor kırarak altın madalyanın sahibi olan Muslu, 2013'de Rusya'da Avrupa Şampiyonu olduktan sonra, Dubai'de geçilmez olduğunu bir kez daha kanıtladı. Muslu 2016 Rio Paralimpik Oyunları’nda da en büyük madalya umutlarımızdan biri olarak görülüyor. thank everyone who spent an effort for this. This success will be a driving force for me for the 2016 Rio Paralympic Games". Born on 13 June 1979 in Konya Meram, Nazmiye Muslu has a hip displacement handicap from birth. Starting sports in 2004, our successful athlete started her series of championships in 2010 at the Championship of Turkey by breaking a record for the 44 kilo category after having lifted 110 kilos, continuing by becoming champion at the World Championship held in the same year in Kuala Lumpur, Malaysia. Also breaking a world record to win the gold medal at the 2012 London Paralympic Games, Muslu, became European Champion in Russia in 2013 proving once more that she is invincible in Dubai. Muslu is regarded as one of our major medal hopes at the 2016 Rio Paralympic Games. OYNAYABİLİR MİYİZ ! TÜRKİYE MİLLİ PARALİMPİK KOMİTESİ VE UNICEF İŞBİRLİĞİ İLE YÜRÜTÜLEN ULUSLARARASI İLHAM PROJESİ’NİN PİLOT İLLERİ TRABZON, ANKARA VE MERSİN’DE GERÇEKLEŞTİRİLEN ‘ENGELLİLİK VE PARALİMPİK ODAKLI ÇALIŞTAYLARIN ARDINDAN, ENGELLİ ERGEN VE GENÇLERİN TOPLUMSAL HAYATA KATILIMI, SPOR VE FİZİKSEL ETKİNLİKLERE ERİŞİM OLANAKLARI BU KEZ İSTANBUL’DA DÜZENLENEN ÇALIŞTAYDA ELE ALINDI. CAN WE PLAY! FOLLOWING THE WORKSHOPS HELD IN THE PILOT PROVINCES OF TRABZON, ANKARA AND MERSIN OF THE INTERNATIONAL INSPIRE PROJECT HELD WITH THE COOPERATION OF THE NATIONAL PARALYMPIC COMMITTEE OF TURKEY AND UNICEF, WITH THE FOCUS ON ‘BEING HANDICAPPED AND THE PARALYMPICS’, THE INCLUSION OF HANDICAPPED ADOLESCENTS AND YOUTHS INTO SOCIAL LIFE, ACCESS TO SPORTS AND PHYSICAL EVENTS WERE TAKEN UP THIS TIME DURING THE WORKSHOP HELD IN ISTANBUL. 2 010 yılından bu yana Uluslararası İlham Projesi kapsamında birlikte çalışan UNICEF ve TMPK teknik kapasitelerini ve uzmanlıklarını bir araya getirerek çeşitli projeler geliştirdiler ve uyguladılar. Bu işbirliği çerçevesinde yürütülen projelerden biri de Uluslararası İlham Projesi’nin pilot illeri olan Trabzon, Ankara ve Mersin’de düzenlenen ‘Engellilik ve Paralimpik’ odaklı çalıştaylar oldu. Yerel yönetimler, kamu kurumlarından yetkililer, STK temsilcileri, yerel spor kulüpleri ve medyanın davet edildiği bu çalıştaylarda, illerdeki mevcut durumun tespiti ve sorunlara çözüm önerileri ele alındı. İl çalıştaylarında ortaya çıkan tablo şöyle oldu: Öncelikle, Türkiye’deki engelli nüfusun tam sayısı bilinmemektedir. Bunun en büyük nedeni de Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) bu alanda kesin sonuca ulaşılacak sağlıklı bir çalışma yapmamasıdır. Kentlerdeki fiziksel koşulların yetersizliği, mimari altyapıdaki sorunlar engellileri evlerine hapsetmektedir. Bu nedenle obezite başta olmak üzere kilo problemleri ve yetersiz The UNICEF and NPCT working together in the scope of the International Inspire Project since 2010 brought their technical capacities and expertise and developed and implemented various projects. One of the projects conducted within the framework of this cooperation was the series of workshops held in the pilot provinces of the International Inspire Project, Trabzon, Ankara and Mersin focused on ‘Being Handicapped and the Paralympics’. During these workshops where officials from local governments and public institutions, NGO representatives, local sports clubs and the media were invited, the determination of the present status at provinces and suggestions to solve problems were considered. The picture that appeared in province workshops was as follows: First of all, the full number of the handicapped population in Turkey is not known PARALİMPİK TÜRKİYE 22 fiziksel aktiviteye bağlı çeşitli sağlık sorunları yaygın olarak görülmektedir. Çocuk ve genç engellilerde de durum farklı değildir. Son yıllarda ilgili yasalarda yapılan değişiklikler ve artmaya başlayan bilinçle birlikte kentlerde engellilere yönelik yapılan düzenlemeler ise çoğu zaman uzman görüşü alınmadan yapıldığından engelliler için fayda sağlamak yerine, çoğu zaman tehlike yaratmaktadır. Okullardaki fiziksel yetersizlikler ise çocuk ve genç engelliler için ayrı bir sorun oluşturmaktadır. Engellilere hizmet verecek sağlık ve rehabilitasyon merkezlerindeki fiziksel yetersizlikler, engellilerin karşılaştığı diğer bir sorunu oluşturmaktadır. Belirtilen bu yetersizliklere ek olarak, spor alanlarındaki fiziksel yetersizlikler, spor alanında engellilerle çalışacak eğitici, uzman ve benzeri kimselerin sayılarının azlığı gibi sorunlar engelli çocukların sosyal hayata katılma, eğitim olanaklarından, spor ve sağlık hizmetlerinden yararlanmalarında önemli engeller ortaya çıkarmaktadır. exactly. The biggest reason for this is that the Statistical Institute of Turkey (TÜİK) is not doing a proper research in this area to give the exact result. The lack of physical conditions in cities, problems in the architectural infrastructure are imprisoning the handicapped in their homes. For this reason several health problems led by obesity due to insufficient physical activity are seen prevalently. The situation is no different for youth and adolescent handicapped. Along with changes made in related laws and awareness that is increasing, since some of the arrangements conducted for the handicapped in cities are being done without receiving the views of experts, rather than providing a benefit for the handicapped, they are posing dangers most of the time. Physical deficiencies at schools are another problem for children and young handicapped. Bu amaçla, yukarıda belirtilen Trabzon, Ankara ve Mersin'de düzenlenen çalıştayların ardından, 18 Mart 2014 tarihinde İstanbul Dedeman Oteli'nde engelli ergen ve gençlerin toplumsal hayata katılımı, engellilerin spor ve fiziksel etkinliklere erişim, engellilik ve erişim olanakları ile engellilik ve mevcut düzenlemeler konularının tartışıldığı bir çalıştay düzenlendi. Uluslararası İlhan Projesi içerisinde yer alan çalıştayların sonuncusu olan bu toplantıyla kurumsal boyutta ‘Hak Temelli Yaklaşım’ konusunda bilinç artımı sağlamak ve çalıştayda ele alınan konuların, kurumların çalışma programlarında yer alması; ayrıca Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin bu bağlamda ilgili kurum, sivil toplum kuruluşları ve kişilerle olan bağlantı ve iletişiminin güçlendirilmesi ve yeni işbirlikleri için teşvik edici olması amaçlanmıştı. Bir gün süren çalıştay, yarım gün panel ve yarım gün grup çalışmaları şeklinde yapıldı. GOODMAN: “PROJENİN ENGELLİLERE FAYDASI BÜYÜK” Çalıştay; Unicef İletişim Danışmanı Ayşegül Oğuz Goodman‘ın konuşması ile başladı. Goodman konuşmasında şu bilgileri aktardı: ‘’Biz bu proje için dört yıl önce yedi ortak kuruluşla yola çıktık. Bunlar Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı. Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK), Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK), British Counsil ve UNICEF’tir. Bu kurum ve kuruluşların her birinin aynı Physical deficiencies at health and rehabilitation centers are another problem encountered by the handicapped. In addition to these deficiencies mentioned, problems such as the physical deficiencies at sports fields, small numbers of trainers, specialists and similar persons to work with the handicapped in the area of sports present significant obstacles in handicapped children being able to benefit from possibilities of participating in social life, education possibilities, sports and health services. For this purpose, following the workshops mentioned above in Trabzon, Ankara and Mersin; a workshop was held on 18 March 2014 at the Istanbul Dedeman Hotel where the inclusion of the handicapped adolescents and youth into social life, access of the handicapped into sports and physical events, handicaps and access capabilities and handicaps and current regulations were discussed. The last of the workshops taking place among the International Inspire Project, it was aimed to increase awareness in the subject of ‘Rights Based Approach’ on a social level and to have the subjects considered at the workshop to be included in the working schedules of institutions, reinforcing of the connections and communications of the National Paralympic Committee of Turkey with related institutions, NGO’s and individuals and to promote new collaborations. The workshop of one full day was held with half a day of panels and half a day of group work. GOODMAN: “THE PROJECT HAS GREAT BENEFITS FOR THE HANDICAPPED” The workshop started with the presentation of UNICEF Communications Consultant Ayşegül Oğuz Goodman. Goodman provided the following information during her speech: ‘We started out four years ago with seven partner organizations for this project. They were the National Ministry of Education (MEB), Family and Social Policies Ministry, Youth and Sports Ministry, the National Paralympic Committee of Turkey (NPCT), the National teknik bilgisi ve uzmanlığı bulunmaktadır. Bu durum proje içinde birçok çalışma konusunun ortaya çıkmasını sağladı. Bu projede üç pilot il belirlendi. Bunlar Trabzon, Ankara ve Mersin’di. Her ilden beşer ilköğretim okulu ve üçer yetiştirme yurdu projedeki çalışmalara katıldılar. Uluslararası İlham Projesi, Londra 2012 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları kapsamında uluslararası bir sosyal sorumluluk projesi olarak başlatıldı. Türkiye ile birlikte 20 ayrı ülkede uygulandı. Projenin temel ilkeleri aynı olmakla birlikte, her ülkenin kendi özel koşullarına göre farklı çalışmalar yapıldı. Türkiye’de, çocukların spor ve fiziksel etkinlikler aracılığıyla okulda daha fazla kalmalarını sağlayacak çalışmalar yaptık. Proje katılımcılarından MEB‘in 12 milyon çocuğa ulaşıyor olması projenin kapsamının genişlemesini ve çok sayıda okula ulaşmasını sağladı. Ayrıca engellilerin bu projelerde yer almaları çok önemli idi. Projenin amaçlarından biri de engellilerin hayatında bir fark yaratmaktı.” Daha sonra söz alan TMPK Genel Sekreteri İbrahim Gümüşdal, proje kapsamında üç pilot ilde çalıştaylar yapıldığını ve çok güzel sonuçlar alındığını dile getirdi. Gümüşdal, “Bu çalıştaylar ile ilgili TMPK Eğitim Komisyonu’nda görevli Ali Bahadır, Nihal Bapir ve Ahmet Çetin tarafından bir rapor hazırlandı. Bu rapor ile İstanbul’daki bu çalıştayın sonuçları birleştirilerek daha faydalı bir çalışma ortaya çıkarılacaktır. Üç pilot ilde yapılan çalışmalar ve ortaya çıkan sonuçları Berrin Altınöz özetleyecektir’’ şeklinde bir konuşma yaptı. Olympic Committee of Turkey (NOCT), British Council and UNICEF. Each one of these institutions and establishments has a separate know-how and expertise. This situation ensured that many different topics of work appeared during the project. Three pilot provinces were assigned in this project. These were Trabzon, Ankara and Mersin. Five primary schools and three orphanages each from every province participated in the work for the project. The International Inspire Project was started as an international social responsibility project within the scope of the 2012 Olympic and Paralympic Games. It was implemented in 20 separate countries along with Turkey. Although the basic principles of the project were the same, different work was performed based on the specific conditions of each country. In Turkey, we did work to ensure that children stay at school longer due to sports and physical activities. The fact that project participant MEB has access to 12 million children allowed the project scope to be tremendously expanded and reach a large number of schools. Also, it was quite important that the handicapped were included in these projects. One of the purposes of the project was to create a difference in the lives of the handicapped.” Noting that the project was implemented under four main headings, that models and training materials were developed within the scope of the project, Ayşegül Oğuz Goodman went on as follows: “Various trainings were conducted where these materials that were developed were used. Taking the floor later, NPCT Secretary General İbrahim Gümüşdal stated that workshops were held in three pilot cities within the scope of the project and that very good results are obtained. Gümüşdal said, “Ali Bahadır, Nihal Bapir and Ahmet Çetin assigned in the NPCT Education Commission prepared a report concerning these workshops. Through this report, the results of this workshop in Istanbul will be joined to form a more useful study. Berrin Altınöz will summarize the projects performed in the three pilot provinces and the results that ensue’. PARALİMPİK TÜRKİYE 23 ALTINÖZ: “BESYO’LARLA İŞBİRLİĞİ ARTIRILMALI” TMPK Genel Sekreter Yardımcısı ve TESYEV Genel Müdürü Berrin Altınöz ise UNİCEF ve TMPK işbirliği ile gerçekleştirilen bu çalıştayların amacının, engellilerin sorunlarına çözüm önerileri getirilmesi olduğunu ifade ederek şu konuşmayı yaptı: “Bilindiği gibi toplumda Paralimpik kavramı hala bilinmemektedir. Bununla ilgili önemli bir etkinlik yapıldı, bu da Paralimpik Okul Günleri’dir. Özellikle okullarda çocuklara bunların anlatılması son derece önemlidir. Bu çalışmalar son derece önemlidir ve yaygınlaştırılmalıdır. Aslında bu çalıştaylarda ele alınan konular herkesin bildiği başlıca sorunlardır. Çalıştaya katılanlardan alınan en önemli bilgilerden biri, mimari alanda yaşanan sorunlardır. Büyük şehirlerde bazı gelişmeler olsa da küçük şehirlerdeki eksiklikler çok daha fazladır. Engellilerin dışarı çıkmaları, alışverişe, sinemaya, tiyatroya gitmeleri ve eğitim imkanlarından yararlanmaları oldukça zor olmaktadır. Bu durum engellilerin sokakta fazla görülmemelerine neden olduğundan, engelli sayısının fazla olduğunu duyan insanlar buna oldukça şaşırmaktadır. Bu durum Avrupa ülkelerinde çok farklıdır. Oldukça fazla sayıda engelli sokağa çıkabilmekte ve onlar bir çok imkandan yararlanabilmektedir. Bu ülkelerdeki engellilerin sokağa çıkabilme özgürlüğü çok ileri düzeydedir. Yine bu ülkelerdeki engellilerin özgüvenleri oldukça gelişmiştir. Bir süre yaşadığım Londra'da buna yakından tanık oldum. Yakın zamanda bizim de aynı seviyeye ulaşacağımıza inanıyorum. Sağlık hizmetlerine ulaşmak da engellilerimizin çok ciddi bir sorunudur. Örneğin, engellilik oranının Work was carried out to increase awareness. Various videos that were prepared were used. The short cartoons of PARSU and PARCAN were very successful. Workshops were held at the established provinces. What could be done was discussed at each one of the workshops. In this workshop in Istanbul, which is the last one, a wider and more extensive picture will appear.” Goodman shared the information as to who is reached by the work within the scope of the project as follows: “While in past years we had 30 youths in the 13-17 age group, in March 2014 we had 200 youths. We had 100 sports volunteers in the university youth in the 17-18 age group in past years, currently we reached 800 sports volunteers. The number of students and teachers receiving training at the Paralympic School Days held in 60 schools was 1600 in Ankara, 1640 in Mersin, and 1733 in Trabzon.” UNICEF Communications Consultant Ayşegül Oğuz Goodman stated that the physical event cards at the Paralympic School Days within the scope of the project have an especial importance, that this work allows for children with and without handicaps can participate in sports together at physical education classes within the framework of this project, that the distribution of the physical event cards started gradually at all primary schools in Turkey by MEB and that the printing and distribution of the cards by the ministry is still continuing. Taking the microphone later, NPCT Secretary General İbrahim Gümüşdal said, “Workshops were carried out in three pilot provinces and very good results were obtained within the scope of the project. A report was prepared regarding these workshops by the officials of the NPCT Education Commission Ali Bahadır, Nihal Bapir and Ahmet Çetin. This report will be joined with the results of the workshop in Istanbul to achieve a more beneficial result”. PARALİMPİK TÜRKİYE 24 belirlenmesinde, aynı kişinin farklı hastanelerden alınan raporlarındaki engellilik oranları arasında çok ciddi farkların ortaya çıkması yaşanan sorunların önde gelenlerinden birisidir.Engellilerin kullandığı araç gereçlerin bulunması ve bunların kullanılmasında da ciddi sorunlar bulunmaktadır. Araç gereçlerin kullanılmasında bilinçsizce hareket edildiği çok sık görülmektedir. Rehabilitasyon merkezlerinin denetimsiz olarak çalışması ve bu alandaki yetersizlikler önemli sorunlardan biridir. Engellilerin istihdamı konusunda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Her ne kadar son dönemlerde yapılan düzenlemelerle caydırıcılık artırılsa da engelli çalıştırmayla ilgili sağlıklı ve kabul edilebilir bir çözüme ulaşılamamıştır. Bankalar ve noterlerde görme ve işitme engellilerin yaşadıkları sorunlar mevcuttur. Zihinsel engellilerin diş tedavileri için ilgili diş hekimleri odası ile TESYEV'in yaptığı çalışma oldukça iyi sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Bu zamana kadar yapılan çalıştaylarda emniyet müdürlükleri, esnaf odaları gibi kurum ve kuruluşlardan kendi alanları ile ilgili çok güzel çözüm önerileri gelmiş ve bunlar değerlendirmeye alınmıştır. Engelli çocuğu olan ailelerin çocukları ile ilgili duyduğu kaygılar da oldukça önemlidir. Eğitim alanındaki planlamaların eksikliği ve bu konudaki çalışmaların bilinçsiz bir şekilde yapılması yine ciddi sorunlardan biridir. Bu sorunlara çözüm önerisi olarak BESYO’larla işbirliğinin artırılması, antrenörlükle ilgili özel eğitim programlarının yapılması, yolların ve trafik ışıklarının görme engellilere göre düzenlenmesi, mimarlarla ve karayolları genel müdürlükleriyle çalışmalar yapılması ve yaşanan sorunlarının özellikle kamu spotları hazırlanarak topluma duyurulmasının gerekli ve önemli olduğunu düşünüyorum." ALTINÖZ: “COOPERATION WITH BESYO’S MUST BE INCREASED” NPCT Assistant Secretary General and TESYEV Director General Berrin Altınöz indicated that the purpose of these workshops carried out in collaboration with the UNICEF and NPCT is to bring suggestions for solutions to the problems of the handicapped and gave the following presentation: “As it is known, the concept of Paralympics is still not familiar to society. The Paralympic School Days was an event aimed at this issue. It is extremely important for these to be explained to children at schools. This work is extremely important and must be made extensive. Actually, the issues taken up during these workshops are subjects that everyone knows about. Some of the most important data received from those participating in the workshop are problems occurring in the area of architecture. Although there are some improvements in large cities, the deficiencies in small cities are much more numerous. It is quite difficult for the handicapped to go out, go shopping, to the cinema or theater and to benefit from educational means. As this situation causes the handicapped not to be too visible in the streets, people who hear that there is a large number of handicapped are surprised. This situation is quite different in European countries. A large number of handicapped are able to go out to the street and are able to take advantage of many possibilities. The freedom of the handicapped in these countries to go out on the street is at a very advanced level. The self-confidence of the handicapped in these countries is also quite developed. I witnessed this in London, where I had lived for a while. I believe that we will also reach the same level soon. Access to health services is also a major problem of our handicapped. GÜMÜŞDAL: “TOPLUM MAALESEF HALA ÖNYARGILI” Berrin Altınöz’den sonra yeniden söz alan TMPK Genel Sekreteri İbrahim Gümüşdal, engellilerle ilgili en önemli sorunun, toplumun engellilere bakış açısı ve buna ilişkin yerleşik algıların oluştuğundan bahisle şöyle konuştu: “Toplumdaki bu bakış açısı ve ön yargının ortadan kaldırılması gerekir. Aksi halde gerek yasal düzenlemeler gerek mimari ve benzeri diğer alanlarda yapılacak düzenlemeler hiçbir işe yaramayacaktır. Bu algının değişmesi için sosyal ve görsel medyanın etkisi çok büyüktür. Eğitim her alanda olduğu gibi bu alanda da son derece önemlidir. TMPK ve TESYEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Kocaömer'in gazete yazılarında sürekli vurguladığı Almanya ilk öğretim okullarında okutulan ‘Sen, Ben ve Diğerleri’ bunun en güzel örneğidir. Uluslararası Paralimpik Komitesi’nin önerdiği ve bazı ülkeler tarafından da uygulanan ‘Paralimpik Okul Günleri’ adlı çalışmanın incelenmesi sonucunda TMPK Eğitim Komisyonu tarafından ülkemiz koşullarına uygun bir ‘Paralimpik Okul Günleri’ projesi hazırlandı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın da olumlu yaklaşmasıyla bu proje önce İstanbul‘da beş, daha sonra 40 ilkokulda uygulandı. Bu şekilde yaklaşık yirmi bin öğrenciye ulaşılmış ve çok başarılı sonuçlar alınmıştır. Bu proje ile ilgili ayrıntılar Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organı Paralimpik Türkiye dergisinde geniş şekilde yer almaktadır. Okullarda engelli çocukların beden eğitimi derslerine katılımlarının sağlanması ve engelli sporları alanında çalışacak eğitici yetiştirilmesi son derece önemlidir. Türkiye’de engelli öğrencilerin beden eğitimi derslerinde raporlu olmaları, buna karşın örneğin Almanya’da engelli öğrencilerin beden eğitimi derslerine katılımlarının sağlanması, fırsat eşitliğini göstermesi bakımından önemli bir karşılaştırmadır. Engelli ve engelleri olmayanların, özelliklede çocukların bir arada bulunmalarını sağlayacak düzenlemeler çok önemlidir. Çevre düzenlemesi, mimari düzenlemeler ve her türlü planlamalarda engelliler dikkate alınmalı ve bu yapılırken bir yanlışlığa neden olmamak için konuyu bilenlere danışılmalı ve uygulamalar buna göre yapılmalıdır.” For example, very significant differences appearing in the handicap percentages of the same person received from different hospitals are one of the leading problems. Availability of the tools and equipment used by the handicap and their utilization also pose a serious problem. It is frequently observed that action is taken without awareness in the use of equipment and devices. The operation of rehabilitation centers without inspection and their insufficiencies is another major problem. There are serious problems occurring in the employment of the handicapped. In as much as deterrence has been increased with sanctions put into force recently, a proper and acceptable solution has not been reached regarding the employment of the handicapped. There are problems encountered by the deaf and blind at banks and notaries. The work done jointly by the TESYEV and the concerned dental physicians’ chamber has brought about quite good results. In the work done to date, institutions and establishments such as security directorates and shopkeepers’ chambers regarding their own areas provided very good suggestions for solutions and these were taken into consideration. Concerns of families with handicapped children regarding their children are also quite important. Lack of planning in the area of education and the conduct of the work in this area without awareness is another serious problem. As suggestions for solving these problems, I think that an increase of cooperation with BESYO’s, conducting special training programs regarding coaching, the arrangement of roads and traffic lights suited to the handicapped, conducting work with architects and highways general directorates and the announcement of the experienced problems to society by preparing public spots." GÜMÜŞDAL: “UNFORTUNATELY SOCIETY IS STILL PREJUDICED” Following Berrin Altınöz, session chairman İbrahim Gümüşdal spoke again, to talk about the point of view of society towards the handicapped and perception that has been established concerning this as the most important problem regarding the handicapped: “This point of view and prejudice by society must be eliminated. Otherwise, the legal regulations or arrangements in architectural or other areas will not help. The effect of the social and visual media is very significant for the changing of this perception. As in every area, education is extremely important in this area. PARALİMPİK TÜRKİYE 25 TATAR: “ÖZENLİ VE DİKKATLİ ÇALIŞMA ŞART” Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu (BESYO) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yaşar Tatar da tıp doktoru olarak yıllardır engellilerle çalıştığını belirterek, “Tüm engellileri tekmiş gibi algılamamak gerek. Engellilerin sporla uğraşması ve fiziksel olarak daha aktif olabilmeleri için özenli ve dikkatli bir çalışma yapılması gerekiyor. Öncelikle psikolojik bir hazırlık yapılmalı. Uygun antrenör belirlenmeli. Sporcu tarafından kullanılması gereken ilaçlar iyi bilinmeli, çünkü bu ilaçların bazıları doping etkisi yapabiliyor. Her takımın doktoru yok ama her takımın antrenörü var. Dolayısıyla antrenör çok iyi donanımlı ‘You, Me and Others’ utilized in the curriculum of primary schools in Germany that NPCT President and TESYEV CEO Yavuz Kocaömer in his newspaper articles is the best example of this. As a result of the examination of the work called ‘Paralympic School Days’ recommended by the International Paralympic Committee and implemented by some nations, a ‘Paralympic School Days’ project suitable to conditions in our country was prepared by the NPCT Education Commission. With the positive approach of the National Ministry of Education, this project was first implemented in five elementary schools in Istanbul, then in 40 more elementary schools. This way; close to twenty thousand students were reached and very successful results were obtained. Details concerning the project are widely supplied in the official publication of the National Paralympic Committee of Turkey; Paralympic Turkey. It is also extremely important for handicapped children to participate in physical education classes in schools and to train instructors who would work in the area of handicapped sports. It is also an important comparison that handicapped students in Turkey have reports for gym classes, but in Germany handicapped students are made to participate in physical education classes in terms of showing an equal opportunity in participation. Arrangements to provide the handicapped and the not handicapped, especially children to stay together. In environmental arrangements, architectural arrangements and all kinds of planning, the handicapped must be taken into consideration PARALİMPİK TÜRKİYE 26 olmalı. Muayene ise çok önemli. Sporu yapan engellinin sorununu tam tespit etmek, hali hazırda kullandığı ve spor yaparken kullanması gereken ekipmanın doğru olduğundan emin olmak gerek. Doğru kişi doğru branşa yönlendirilmeli. Antrenörlere 15 günlük kursla verilen sertifika çok yanlış ve de tehlikeli. Engelli sporu antrenörleri yeterli donanıma sahip değil. Bu da zaman zaman hayati tehlike bile yaratıyor. Buna bir de ‘yaşam koçluğu’ eklendi son yıllarda. Elim hatalar yapılıyor. Sporcu yaralanmaları, kullanılan ekipmana alerji vb. çok önemli noktalar. Her bir engelli sporcunun ihtiyacı ve karşılaşacağı riskler farklı. Bunları iyi belirlemek gerek” diye konuştu. and those who know must be consulted when doing this, not to cause any errors and the implementations must be carried out accordingly.” TATAR: “CAREFUL AND DILIGENT WORK IS OBLIGATORY” Marmara University Physical Education and Sports College (BESYO) Instructor Associate Professor Dr. Yaşar Tatar mentioned that he has been working with the handicapped for years as a medical doctor and said, “All handicapped must not be perceived as the same. Careful and diligent work must be carried out for the handicapped to take part in sports and to be physically more active. First, a psychological study must be performed. Proper trainers must be assigned. Drugs to be used by athletes must be well familiarized, because some of these medications may have a doping effect. Not each team has a doctor, but each team has a coach. Examinations are extremely important. One must be sure to fully determine the problem of the handicapped doing the sport and that the equipment currently used and that which is used while engaging in the sport are proper. The certificates issued to trainers with a 15 day course are very wrong and dangerous. This can sometimes cause danger to life. ‘Life coaching’ has been added to this in recent years. Grave errors are being committed. Athlete injuries, allergy to equipment used, etc. are very important issues. Needs and risks that may be encountered by each handicapped athlete are different. These must be properly determined”. KONAR: “HAYAT BİR BÜTÜNDÜR” İstanbul Üniversitesi (BESYO) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurettin Konar da Çalıştay’da yaptığı konuşmada şu görüşleri dile getirdi: "Hayat bir bütündür, yani engellileri ve engelli olmayanları hayatın her alanında birlikte değerlendirmek gerekir. Bu şekilde sorunlara daha sağlıklı ve kalıcı çözümler bulunabilir. Engelliler sporu ilk kez 2008 Spor Şurası’nda ele alındı. Burada engelli sporları komisyonları oluşturuldu. Yapılan çalışmalarda üç önemli konu belirlendi. Bunlar engelliler için erişilebilir spor tesislerinin, engelli sporlarında kullanılacak araç gereçlerin ve engellilere spor yaptıracak eğiticilerin olmayışı konularıydı. Spor eğitimin içindedir. Eğitim bir bütün olarak düşünüldüğünde spor onun ayrılmaz bir parçasıdır. Engelli ve engelsiz çocuklar bir arada oynayabilmeli ve spor yapabilmelidir. MEB'in kaynaştırma eğitim çalışmaları önemlidir. Engelli sporları; okul sporları, kulüp sporları ve elit sporlar şeklinde oluşturulmalıdır. Engelli sporlarında eğitici yetiştirmekte en önemli görev üniversitelere düşmektedir. Eğitici yetiştirmeye başlamadan önce bu eğiticilere yönelik eğitim programının belirlenmesi gerekmektedir. Ancak böyle bir şey halen yapılamamaktadır." ER: “ULUSAL VERİ TABANI HAZIRLANIYOR” Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Daire Başkanı Elçin Er, bireysel olarak yapılanların dışında devletin yükümlülüğünde çokça çalışma bulunduğunu hatırlatarak, “5378 sayılı yasamızda madde 33 ile birlikte Gençlik ve Spor Bakanlığı görev ve teşkilatı hakkındaki kanuna özellikle engellilerin spor yapabilmelerini içeren bir madde eklendi. Ayrıca 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar kuruluş hükmündeki kararname olan Bakanlık KONAR: “LIFE IS A WHOLE” Istanbul University BESYO Instructor Associate Professor Dr. Nurettin Konar gave the following views during the presentation he made at the workshop: "Life is a whole. Those who have handicaps and those who don’t must be assessed together in every area of life. In this manner, healthier and more permanent solutions can be found for problems. Handicapped sports were first considered in the 2008 Sports Board Meeting. Here handicapped sports commissions were created. Three important topics were determined in the work carried out. These were absences of accessible sports facilities for the handicapped, devices and equipment to be used in handicapped sports and instructors to allow the handicapped to perform sports. Sports are inside education. When education is considered as a whole, sports are an indivisible part of it. Children with and without handicaps must be able to play together and engage in sports. The unification education work of the MEB is important. They should be arranged as handicapped sports, school sports, club sports and elite sports. In handicapped sports, the most important task in educating trainers is up to the universities. Before starting to educate trainers, the educational programs aimed at these trainers must be determined. However, such a situation is not currently existent." görevlerimiz arasında da engelli ve yaşlılara yönelik koruyucu, önleyici, eğitici, geliştirici rehberlik ve sosyal hizmet faaliyetlerini yürütmek de görevlerimiz arasındadır” dedi. Daire Başkanı Er, bu dönemdeki faaliyetlerle ilgili olarak da “Ulusal bir veritabanı oluşturabilmek için çalışmalar devam ediyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bu bağlamda işbirliği içinde. İki yıla yakın bir zamandır yürütülen çalışma sonlanmak üzere. Buna ek olarak doktorlar artık provizyon desteği almaya başlayacakları için çalışmaları rahatlayacak. Sağlık kurumları raporlarını elektronik ortamda verebilecek. Bu şekilde farklı kurumlardan farklı rapor sonuçları çıkması sorunu ortadan kalkacak. Özellikle engelliliğin tanımlandığı ve oranının belirlendiği durumlarda yaşanan karmaşa da ortadan kalkmış olacak. Söz konusu pilot uygulama Hacettepe Üniversitesi’nde başladı” şeklinde konuştu. GÜVEN: “EĞİTİM VE ERİŞEBİLİRLİK ÖNEMLİDİR” Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müşaviri Abdullah Güven eğitim ve erişebilirliğin önemine dikkat çektiği konuşmasında; ''Eğitim oldukça önemlidir, eğitimin tüm süreçlerinin eğitim kurumlarındaki fiziksel yeterliliğin, eğitim alanlarına erişimin, yani eğitimle ilgili her şeyin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Erişilebilirlik de yine oldukça önemlidir. Buradaki erişilebilirlik her alanı yani yollardan trafik ışıklarına, eğitim ve sağlık kurumlarından bilgiye erişime kadar her şeyi kapsamaktadır. Ayrıca engellilerin öz güvenini geliştirmek, mevzuatla düzenlemeler yapmak ve tüm bunlardan başka engelliler alında çalışanları, engellilerin ailelerini ve kendilerini bilinçlendirmek son derece önemli ve gereklidir'' dedi. ER: “NATIONAL DATABASE TO BE PREPARED” Family and Social Policies Ministry Handicapped and Elderly Services Department Chief Elçin Er reminded that in addition to issues handled individually, there are quite a few project within the liability of the government and said, “Along with article 33 of our law number 5378, an article containing the ability for the handicapped to engage in sports was added to the law concerning the duties and organization of the Ministry of Youth and Sports. GÜVEN: “EDUCATION AND ACCESSIBILITY ARE IMPORTANT” Family and Social Policies Ministry Advisor Abbullah Güven higlighted the importance of education and accessibility during his presentation where he said; ''Education is quite important; all the processes of education, the physical adequacy of educational institutions, the access to educational venues, meaning everything about education must be revised. Accessibility is again quite important. Accessibility here covers everything from roads to traffic lights, from education to health care institutions to access to information. In addition it is extremely important and necessary to improve the self-confidence of the handicapped, to pass laws creating new regulations and to increase the awareness of the people working with the handicapped, the families of the handicapped and the handicapped themselves''. PARALİMPİK TÜRKİYE 27 SONUÇ Sonuç olarak; proje kapsamında bugüne kadar yapılan tüm çalışmalardan, engellilerin sağlık, eğitim, spor, mimari düzenlemeler, toplumsal hayata katılım, çalışma hayatı, fırsat eşitliği, mevzuattaki eksiklikler ve benzeri birçok alanda temel nitelikte sorunlarının bulunduğu görülüyor. Bu sorunların çözümüne yönelik, özellikle son dönemde bazı adımlar atılmış ise de bunların yeterli olmadığı, hatta bazen başka sorunlar ortaya çıkardığı bir gerçek. Sorunların çözümü ile ilgili bilimsel temelli bir yaklaşımın benimsenmemesi, uzmanların ve engellilerin görüşlerinin alınmaması, engellilerin yapılacak düzenlemelerde karar alma mekanizmalarına katılımlarının sağlanmaması sorunları doğuran nedenler arasında sayılabilir. Ayrıca, toplumun engelli insanlara bakış açısı, toplumda yerleşik önyargılar ve her şeyin temelinde olduğu gibi eğitim eksikliği de diğer nedenler arasında yer almaktadır. Sorunların çözümü ile ilgili karar alma mekanizmasında bulunan kişi ve kurumların, engellilerin sorunlarının çözümü ile ilgili bilimsel bir yaklaşımı benimsemeleri, gerek mevzuat, gerek mimari, gerek sağlık, eğitim, spor ve sosyal alanlardaki diğer düzenlemelerde engellileri mutlak surette dikkate almaları, düzenlemeler yapılırken uzmanların ve engellilerin tüm süreçlere katılımının sağlanması gerekmektedir. Ayrıca, toplumdaki engellilere ve engelliliğe bakış açısının değiştirilmesi ve var olan ön yargının kaldırılması için her türlü eğitim ve iletişim olanaklarının kullanılması, sağlık, eğitim, spor, toplumsal hayat ve çalışma hayatı gibi alanlarda fırsat eşitliğinin sağlanması yine önemli çözüm yollarındandır. Tüm bunların planlanması için ise, engelliler ve konu ile ilgili uzmanların da katılacağı, yaptırım gücü bulunan kamu kurumlarının oluşturulması ayrıca tavsiye edilmektedir. Also, through the decree with the force of foundation number 633 for Family and Social Policies, it is among duties of our Ministry to conduct protective, preventive, educational and developmental guidance and social service activities for the handicapped and the elderly”. Department Chief Er commented on the activities during this term as follows, “Work is ongoing to create a national database. The ministries of Family and Social Policies and of Health are collaborating in this sense. The work that has been continuing close to two years is about to end. In addition, since doctors will now receive provision support, their work will be eased. Healthcare institutions will be able to issue their reports in an electronic format. In this manner, the problem of different report results coming out from different institutions will be eliminated. Especially, the confusion that is experienced in situations where the rates of handicaps are defined will be eliminated. The aforementioned pilot implementation started at the Hacettepe University”. CONCLUSION In conclusion, it is observed during all the studies conducted within the scope of the project that the handicapped have many basic problems in areas such as healthcare, education, sports, architectural arrangements, inclusion into social life, working life, equal opportunity, deficiencies in the legislation and many other PARALİMPİK TÜRKİYE 28 similar areas. Although certain steps to solve these problems have recently been taken, it is true that these are not sufficient and that sometimes they cause other problems. The lack of the adoption of a scientifically based approach for the solution of problems, the failure to receive views of experts and the handicapped, the failure to allow the handicapped to participate in the decision making mechanisms in the arrangements to be made can be listed among reasons to cause problems. In addition, the outlook of society on the handicapped, the prejudices established within society and as it is at the foundation of everything, lack of education are among other reasons. Adoption by individuals and institutions taking place in the decision making mechanism regarding the solution of problems, absolutely taking the handicapped into consideration for the other arrangements in legislation, architectural, healthcare, education, sports and social areas, experts and the handicapped must be allowed to participate in all the processes when the arrangements are being carried out are required. In addition, important methods of solutions for the change in society towards the handicapped and the state of handicap and removal of the present prejudice, the ensuring of equal opportunity in areas such as healthcare, education, sports, social life and work life. For the planning of all of this, the creation of public institutions with sanction powers is also recommended to be participated by handicapped and experts on the subject. DOPİNG YAŞAMA ‘ENGEL’ OLMASIN PERFORMANS ARTIRICI DOPİNG MADDELERİN TÜM SPORCULAR İÇİN ZARARLI AMA ENGELLİ SPORCULAR AÇISINDAN ÇOK TEHLİKELİ SONUÇLAR DOĞURABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN PROF. DR. NEVİN ERGUN, TEDAVİ AMAÇLI KULLANILAN İLAÇLARIN DOPİNG MADDELERİ İLE ETKİLEŞİME GEÇTİĞİNDE HAYATİ ORGANLARDA FONKSİYON BOZUKLUKLARI OLUŞTURABİLECEĞİNE DİKKAT ÇEKTİ. TMOK DOPİNGLE MÜCADELE KOMİSYONU ÜYESİ PROF. DR. RÜŞTÜ GÜNER DE ENGELLİ SPORCULARIMIZDA BUGÜNE DEK DOPİNGE RASTLANMADIĞINI SÖYLEDİ. INDICATING THAT PERFORMANCE ENHANCING DOPING SUBSTANCES CAN RESULT IN HARMFUL CONSEQUENCES FOR ALL ATHLETES BUT CAN POSE VERY DANGEROUS RISKS FOR DISABLED ATHLETES, PROF. DR. NEVİN ERGUN NOTED THAT WHEN DRUGS USED FOR THERAPEUTIC PURPOSES INTERACT WITH DOPING SUBSTANCES, THEY CAN CAUSE FUNCTION DISORDERS IN ESSENTIAL ORGANS. NOCT ANTIDOPING COMMISSION MEMBER PROF. DR. RÜŞTÜ GÜNER STATED THAT NO DOPING WAS ENCOUNTERED IN OUR DISABLED ATHLETES UNTIL THE PRESENT DATE. LET US NOT ALLOW DOPING TO POSE AN ‘OBSTACLE’ AGAINST LIFE B edensel Engelliler Spor Federasyonu Sağlık Eğitim ve Sınıflandırma Kurulu Başkanı Fizyoterapist Prof. Dr. Nevin Ergun, performans artırıcı doping maddelerinin tüm sporcular için zararlı olduğunu, ancak engelli sporcularda çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Engelli sporcuların tedavi amaçlı kullandığı ilaçların karaciğeri olumsuz etkilediğini, uyarıcı madde kullanımıyla bu etkinin ciddi boyutlara ulaşabildiğini ifade eden Ergun, "Tedavi amaçlı kullanılan ilaçlar doping maddeleri ile etkileşime geçtiğinde hayati organlarda oluşabilecek fonksiyon bozuklukları yaşam kalitesini düşürecektir" dedi. Omurilik yaralanması bulunan bedensel engelli sporcuların diğer sporculara göre kalp atım hızı ve kan basınçlarının daha düşük olduğuna dikkati çeken Ergun, "Bu sporcular herhangi bir efor sarf ettiğinde performanslarında düşüş yaşanır. Tansiyon ve kan dolaşımı kontrolü sağlanamamaktadır. Çok soğuk ve sıcak havalarda ısıyı kontrol edemezler. Duyu ve dolaşım kontrolü olmadığı için basınç yaraları açılabilir" ifadelerini kullandı. ‘OTONOMİK DİSREFLEKSİ’ WADA TARAFINDAN YASAKLANDI Ergun, tekerlekli sandalyeye bağımlı sporcuların doping maddesi kullanmadan da doping yapabildiğini ifade ederek, Dünya Dopingle Mücadele Ajansı'nın (WADA) yasaklı listesinde yer alan ve sporcunun ölümüyle sonuçlanabilecek kadar tehlikeli olan ‘Boosting’ yöntemini şöyle anlattı: "Tekerlekli sandalyedeki sporcuların, mesanesi ve bağırsakları boşaltılmadığında, bacakların sandalyeye sıkı bağlanması durumunda ortaya çıkan fiziksel değişimler doping sayılıyor. Bu yöntemler uygulandığında erkeklerde oturma pozisyonunda skrotuma (testis torbası) basınç uygulanması, testislerin sıkışması ve dönmesi gibi sonuçlar doğabiliyor. Buna bağlı olarak otonom sinir sisteminin kontrol edilememesinden kaynaklı tansiyonda aşırıcı derecede yükselme, terleme, bulanık görme, şiddetli baş ağrısı, felç, beyin kanaması ve hatta ölümle sonuçlanabilecek ciddi riskler ortaya çıkabilir." ‘Otonomik Disrefleksi’ diye adlandırılan bu durumun vücutta uyarıcı etki yarattığını ve kasıtlı olarak uygulanmasına ‘Boosting’ adı verilerek WADA tarafından yasaklandığını aktaran Ergun, "Boosting’in performans artıcı etkileri arasında kan basıncının yükselmesi, adrenalin salgılanması gibi etkileri sayabiliriz" dedi. Disabled Sports Federation Health Education and Classification Board Chairwoman Physiotherapist Prof. Dr. Nevin Ergun stated that performance enhancing doping substances are harmful for all athletes, but that they could cause very dangerous results for disabled athletes. Indicating that the drugs used by disabled athletes for therapeutic purposes negatively impact the liver, but that this effect can reach serious levels with the use of uppers, Ergun said, "When drugs used for therapeutic purposes interact with doping substances, functional disorders that could occur in vital organs will lower quality of life ". Noting that disabled athletes with spine injuries have a lower heart rate and blood pressure compared to other athletes, Ergun added, "When these athletes spend any effort, there is a decrease in their performance. Blood pressure and circulation control cannot be achieved. They cannot control the temperature in very cold and warm weather. Pressure wounds may open up as there is not control of senses and circulation". PARALİMPİK TÜRKİYE 30 ‘AUTONOMIC DISREFLEXY’ WAS BANNED BY WADA Indicating that athletes bound to wheelchairs can use doping without any doping substances, Ergun explained the ‘Boosting’ method that is dangerous enough to cause death of the athlete, included in the ban list of the World Anti Doping Agency (WADA) as follows: "When the bladders and colons of the athletes on wheelchairs are not evacuated, the physical changes that occur when the legs are tightly bound to the chair are considered to be doping. Results such as the application of pressure to the scrotum, squeezing and turning of the testes can occur in the sitting position in men when these methods are applied. Based on this, serious risks such as an excessive rise in blood pressure, perspiration, blurred vision, severe headache, paralysis, brain hemorrhage and even death due to lack of control of the autonomous nervous system can take place." Türk sporcularda şimdiye kadar bu yönteme rastlanmadığını belirten Nevin Ergun, dünyada da bu yönteme bağlı bir ölüm yaşanmadığını söyledi. Belden aşağısı tutmayan engellilerde bu durumun oluşma riskinin yüksek olduğunu vurgulayan Ergun, kan basıncını ve tansiyonu yükselten yasaklı maddeleri içeren ilaçların kullanılması durumunda ölüm riskiyle karşı karşıya kalınabileceğini kaydetti. Uluslararası Paralimpik Komitesi'nin (IPC) resmi internet sitesinden alınan bilgiye göre, ‘Boosting’ testi, ilk kez 2000 Sidney Paralimpik Oyunları'nda sporcuların gözlemlenmesi şeklinde uygulandı. İlaç kullanılmadığı için saptanması oldukça zor olan ‘Boosting’ yönteminin bulunması için geliştirilen test 2008 Pekin Paralimpik Oyunları'nda 40 bedensel engelli sporcuya yarışmalardan kısa bir süre önce uygulandı, ancak sporcuların hiçbirinde gözlenemedi. ENGELLİ SPORCULARIMIZDA DOPİNGE RASTLANMADI Diğer tüm sporculara olduğu gibi Paralimpik sporculara da doping kontrolleri uygulandığını belirten Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Dopingle Mücadele Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Rüştü Güner, şu ana kadar hiç bir engelli sporcuda dopinge rastlanmadığını söyledi. Paralimpik branşlarının performansa dayalı olmasından dolayı Olimpik branşlarla aynı kategoride olduğunun altını çizen Güner, "Bu konuda bir ayrım gözetmiyoruz. Onlara da gerekli testler uygulanıyor. Ancak şu ana kadar herhangi bir doping vakasına rastlamadık. Bu da engelli sporcuların bu konuda daha bilinçli olduklarını gösteriyor. Böyle devam etmesi en büyük arzumuz. Çünkü engellilerde ilaç kullanımı daha fazla hasara yol açabilir" dedi. Güner, 'Boosting' diye adlandırılan yönteme de ülkemizde tanık olmadıklarını sözlerine ekledi. Prof. Dr. Rüştü Güner Prof. Dr. Nevin Ergun "Explaining that this situation named ‘Autonomic Disreflexy’ creates a sensory excitation in the body and that its intentional implementation is named ‘Boosting’ and is banned by WADA, Ergun said, "A rise in blood pressure and secretion of adrenaline can be listed among the performance enhancing effects of Boosting". Nevin Ergun stated that this method was not encountered in Turkish athletes, confirming that no deaths had occurred in the world linked to this method. Emphasizing that the risk of this status taking place is high in the disabled with no use of their lower extremities, Ergun stated that there may be a risk of death in the case of the use of drugs that contain banned substances that raise blood pressure. According to the information received from the official websiteof the International Paralympic Committee (IPC) a test for ‘Boosting’ was applied for the first time at the 2000 Sydney Paralympic Games by observing athletes. The test for the determination of the ‘Boosting’ method, which is quite difficult to detect since there are no drugs utilized, was applied to 40 disabled athletes a short time before the competition started at the 2008 Beijing Paralympic Games but it was not observed in any of the athletes. NO DOPING WAS DETERMINED IN ANY OF OUR DISABLED ATHLETES National Olympic Committee of Turkey (NOCT) Anti Doping Commission Member Prof. Dr. Rüştü Güner, who stated that doping checks are applied to Paralympic athletes as they do to all other athletes, confirmed that so far no doping was encountered in any disabled athletes until the present time. Stressing that Paralympic are performance based and are in the same category as Olympic branches, Güner added, "We do not observe any distinctions in this subject. They are also subjected to the required tests. So far, we have not encountered any doping incidents. This shows that disabled athletes are more aware in this area. It is our greatest desire for it to continue this way. Use of drugs can cause more damage in the disabled". Güner also added that the method known as 'Boosting' was also not witnessed in our country. PARALİMPİK TÜRKİYE 31 ENGELLİLİK ALGISI VE DAHİLİYET PERCEPTION OF BEING HANDICAPPED AND INCLUSION G İBRAHİM GÜMÜŞDAL TÜRKİYE MİLLİ PARALİMPİK KOMİTESİ GENEL SEKRETERİ NATIONAL PARALYMPIC COMMITTEE OF TURKEY SECRETARY GENERAL eçtiğimiz ay içinde Istanbul’da Uluslararası İlham Projesi kapsamında Unicef ve TMPK’nın birlikte yürüttükleri ‘Engelli Yaşam’ ana başlıklı çalıştayların sonuncusu yapıldı. Çalıştay ile ilgili detaylı bilgileri dergimiz içindeki sayfalardan okuyabilirsiniz. Moderatörlüğünü yaptığım çalıştayın birinci bölümündeki panelde ısrarla engellilik kavramının toplumdaki algısına vurgu yaptım. Maalesef henüz toplumumuzda engelli bireylere bakış açısı hemen hemen hala “yardıma muhtaç, zavallı, iş yapamaz” doğrultusundadır. Bunu panel esnasında bugün bile hala karşılaştığım olayları kendi yaşamımdan örnekler vererek anlattım. Yapılan tüm çalıştayların raporlarında görebileceğimiz ortak bir sorun ‘engellilerin erişim ve ulaşımı’ olarak karşımıza çıkmaktadır. Evet erişim ve ulaşım sorunu engelli bireylerin yaşamlarında karşılaştıkları en önemli sorunların başında gelmektedir, ancak böyle bir sorunun günümüzde hala yaşanır olması asla kabul edilemez. Kaldı ki, tüm kamusal alanların engellilerin erişimine uygun hale getirilmesi kanunen zorunlu kılınmıştır. En büyük dileğimiz bu yasanın yürürlüğe girme tarihinin bir kez daha ötelenmemesi ve kamusal alanların yanı sıra diğer alanlar da engellilerin erişimine uygun hale getirilmesidir. Bu sayede engellilerin öncelikle eşit haklara sahip olma konusunda önemli bir adım atılmış olacaktır. En önemlisi ise eğitimde karşılaşılan fiziki zorluklar ortadan kalkacak ve engelli bireyler eğitimlerini tamamlayıp meslek sahibi olabileceklerdir. Günümüz dünyasındaki teknolojik gelişmelerin inanılmaz boyutlara ulaştığını görüyoruz. Bu gelişmeler doğrultusunda engelli bireylerin de hemen hemen her meslek dalında istihdam edilmeleri mümkündür, yeter ki onlara yukarıda değindiğim eşit haklar sunulsun. Çalıştay esnasında engelli bir arkadaşımızın sorusuna cevap veremedim. Sorduğu soru çok basit ve bir o kadar da anlam yüklü idi: “Neden engelli bireyler üst yüzey yönetim kadrolarında yer bulamıyor” diye sordu ve örnek olarak ekledi; “Engelli bir kaymakam olmak imkansız, çünkü yönetmeliklere göre kaymakamların ata binebilme sorunluluğu varmış”. Devletin personel yasası ile görüş bildirmek haddimize PARALİMPİK TÜRKİYE 32 değil ama biraz düşününce kendisine hak vermemek mümkün değil. Sadece kaymakamlık değil, geçtiğimiz ay ülkemizde yapılan yerel seçimlerde hangi siyasi partimiz hangi belediye başkanlığına engelli bir aday gösterdi ki? Batı ülkelerinde bırakın kaymakamlık veya belediye başkanlığını, tekerlekli sandalye bağımlısı ya da görme engelli bakanlar görüyoruz. Diğer yandan biliyoruz ki, azim engellilerle özdeş bir kelime. Engelli bireyler tüm zorluklara rağmen neler başabileceklerini her alanda göstermektedir. Hele spor alanlarında engelli sporcuların performansları birçok kişi için inanılmaz ötesidir. Son olarak geçen ay tamamlanan Sochi Kış Paralimpik Oyunları’nda gümüş madalya kazanan ABD takımından Tatyana Mc Fadden’i örnek gösterebiliriz. Kendisi atletizm branşında Yaz Paralimpik Oyunları’nda altın madalyalar kazanmıştı. Ve ilk defa bir sporcu hem yaz hem de kış Paralimpik Oyunları’na katılıp madalya aldı.Toplumda engellilere bakış açısını ve de algısını değiştirmek için spor önemli bir konudur. Ne kadar çok engelli sporcumuz başarılara imza atarlarsa bu algının da değişeceği aşikardır. Sonuç olarak, engelli bireyler hiçbir kişi veya kurumdan yardım beklememektedir. Onların beklentileri eşit haklara sahip olmak, hayatın her aşamasında respekte edilmek ve artık entegrasyon kavramının kullanılmadığı, yerine inclusion (dahil edilme) kavramının yürütüldüğü günümüz dünyasında tüm yaşamsal alanlarda hak ettikleri yeri almalarıdır. During the past month the last of the workshops under the main heading of ‘Handicapped Life’ was conducted in Istanbul jointly by UNICEF and the NPCT within the scope of the International Inspiration Project. You may read detailed information concerning the workshop in the pages of our journal. During the panel in the first session of the workshop, where I was the moderator, I insistently emphasized the perception of the concept of being handicapped in society. Unfortunately, the point of view towards the handicapped in our society is along the lines of “needy for help, poor, cannot do any work” types of thought. I explained this during the panel by giving examples from my own life that I even encounter today. A common problem that we can observe in the reports of all the workshops conducted is the ‘access and transportation of the handicapped’. Yes, the problem of access and transportation is at the top of the most important problems encountered in the lives of the handicapped, but it can never be accepted for this problem to be occurring in the present day. It is legally obligatory that all public areas be rendered suitable to the accessed by the handicapped. Our biggest wish is for the date of going into force of this law not to be postponed and other areas in addition to public spaces being also made suitable for the access of the handicapped. This way, an important step will be taken for the handicapped to possess equal rights. Most importantly, physical difficulties encountered in education will be eliminated and handicapped individuals will be able to complete their education and possess professions. We see that technological advances in the present day world are reaching unbelievable dimensions. In line with these developments, it is possible for handicapped individuals to be employed at just about every professional branch, just so long as the equal rights I mentioned above are offered to them. I could not answer the question of one of our handicapped friends during the workshop. The question he asked was very simple and that much loaded with meaning. He asked: “Why can the handicapped not find a place in the senior administration staff?” and added as an example; “It is impossible for handicapped individuals to be governors because according to the regulations it is mandatory for governors to be able to ride horses”. It is not up to us to inform views about the personnel law of the government but it is hard not to agree with him when you think about it. Not only governorship, but during the local elections held in our country last month, which political party appointed a handicapped candidate for becoming a mayor? Let alone governors or mayors, we see ministers who are either bound to wheelchairs or who are blind in western countries. On the other hand, we know that determination is synonymous with being handicapped. Handicapped individuals are demonstrating what they can succeed in every area despite all difficulties. Especially, in sports areas the performances of handicapped athletes is beyond belief for many people. As a recent example, we can point out USA team’s Tatyana Mc Fadden who won a silver medal at the Sochi Winter Paralympics completed last month. She had won gold medals at the Summer Paralympic Games in the athletics branch. And for the first time an athlete won medals at both the winter and summer Paralympic Games. Changing the point of view towards the handicapped in society and the perception is an important issue for sports. The more handicapped athletes achieve successes, the more it is obvious that this perception will change. In conclusion, handicapped individuals are not expecting any aid from any persons or institutions. Their expectation is to possess equal rights, being respected in every aspect of life and to take the place they deserve in all areas of life in today’s world where the term integration is no longer used but is replaced with the term inclusion. HALTERDE DÖRT TÜRKİYE REKORU A ksaray'da yapılan Bedensel Engelliler Türkiye Halter Şampiyonası'nda dört Türkiye rekoru kırıldı. Erkeklerde, 97 kiloda Mehmet Doğan 190 kilo, 59 kiloda Kubilay Şahin 165 kilo, 54 kiloda Mustafa Gül ise 141 kiloluk kaldırışlarıyla yeni rekorlara imza attılar. Kadınlarda ise 41 kiloda yarışan Nazmiye Muslu 101 kiloluk kaldırışıyla yeni Türkiye rekorunun sahibi oldu. FOUR TURKISH RECORDS IN WEIGHTLIFTING Four Turkish records were broken at the Disabled Weightlifting Championship of Turkey held in Aksaray. In the men’s 97 kilos Mehmet Doğan lifted 190 kilos, in the 59 kilos Kubilay Şahin lifted 165 kilos, in the 54 kilos Mustafa Gül lifted 141 kilos to achieve new records. In the women’s 41 kilos Nazmiye Muslu lifted 101 kilos to reach a new Turkish record. PARALİMPİK TÜRKİYE 33 ANTRENÖR ORDUSU GELİYOR SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, ÖZEL SPORCULAR, BEDENSEL ENGELLİLER, GÖRME VE İŞİTME ENGELLİLER SPOR FEDERASYONLARININ KATILIMI İLE ‘ANTRENÖRLERİMİZ ENGELLERİ AŞIYOR’ PROJESİNİN İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALANDI. PROJE KAPSAMINDA 81 İLİN GENÇLİK HİZMETLERİ VE SPOR İL MÜDÜRLÜĞÜ’NDE 1774 KADROLU ANTRENÖR İÇİN 1. KADEME YARDIMCI ANTRENÖR EĞİTİM KURSU GERÇEKLEŞTİRİLECEK. AN ARMY OF TRAINERS IS COMING THE COOPERATION PROTOCOL OF THE ‘OUR TRAINERS ARE OVERCOMING HANDICAPS’ PROJECT WAS SIGNED WITH THE PARTICIPATION OF THE SPORTS DIRECTORATE GENERAL, SPECIAL ATHLETES, DISABLED, BLIND AND DEAF SPORTS FEDERATIONS. A 1ST STAGE ASSISTANT TRAINER COURSE WILL BE GIVEN FOR 1774 STAFF TRAINERS AT THE YOUTH SERVICES AND SPORTS GENERAL DIRECTORATES OF 81 PROVINCES IN THE SCOPE OF THE PROJECT. S por Genel Müdürü Mehmet Baykan, Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Demirhan Şerefhan, Görme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Abdullah Çetin, İşitme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Osman Arslan ve Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Birol Aydın’ın katılımıyla 'Antrenörlerimiz Engelleri Aşıyor' projesi işbirliği protokolü imzalandı. Proje çerçevesinde engelli bireylerin sosyal yaşama bağımsız erişiminin sağlanması, kaliteli yaşamlarının desteklenmesi ve fiziksel kapasitelerinin artırılmasına katkıda bulunacak. Buna ilişkin olarak 81 ilin Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü'nde görev alacak 1774 kadrolu antrenör için muhtelif illerde üniversiteler ve ilgili federasyonlar ile işbirliği Sports Director General Mehmet Baykan, Disabled Sports Federation President Demirhan Şerefhan, Blind Sports Federation President Abdullah Çetin, Deaf Sports Federation President Osman Arslan and Special Athletes Sports Federation President Birol Aydın came together to sign the ‘Our Trainers Overcome Handicaps’ project cooperation protocol. The project will contribute to handicapped individuals independent participation in social life, support their quality life and increase their physical capacities. A 1st stage assistant trainer course will be given for 1774 staff trainers at the youth services and sports general directorates of 81 provinces in various provinces by halinde 1. Kademe Yardımcı Antrenör eğitim kursu gerçekleştirilecek. 'Antrenörlerimiz Engelleri Aşıyor' Projesi işbirliği protokolü imza törenine Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, Spor Toto Teşkilat Başkanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Spor Genel Müdür Yardımcısı Murat Kocakaya, Spor Faaliyetleri Daire Başkanı Ömer Kalkan, Spor Eğitim Daire Başkanı Metin Bayrak, Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Demirhan Şerefhan, Görme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Abdullah Çetin, İşitme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Osman Arslan, Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Birol Aydın ve federasyon temsilcileri katıldı. collaboration with universities and concerned federations. The ‘Our Trainers Overcome Handicaps’ project cooperation protocol signature ceremony was attended by Sports Director General Mehmet Baykan, Spor Toto Organization President Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Assistant Sports General Director Murat Kocakaya, Sports Activities Office Chief Ömer Kalkan, Sports Education Office Chief Metin Bayrak, Disabled Sports Federation President Demirhan Şerefhan, Blind Sports Federation President Abdullah Çetin, Deaf Sports Federation President Osman Arslan, Special Athletes Sports Federation President Birol Aydın and federation officials. PARALİMPİK TÜRKİYE 35 Son 10 yılda ülkemizin her alanda büyümesine paralel olarak spor alanında da büyük gelişme kaydedildiğini belirten Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, 2012 ve 2013 yıllarında gerek Paralimpik Oyunları’nda gerekse Dünya ve Avrupa Şampiyonalarında alınan madalyaların kendilerini daha da motive ettiğini söyledi. Baykan, imza attıkları 'Antrenörlerimiz Engelleri Aşıyor' projesinin çok önemli olduğuna değinerek şunları söyledi: "Üç aydır bu proje üzerinde yoğun mesai harcıyoruz. Spor Genel Müdürlüğü'nde kadrolu olarak görev yürüten antrenörlerimiz bu proje ile engelliler branşında görev yapabilecekler. Bunu ilk kez bu yıl Yaz Spor Okullarımızda engelli branşı açarak uygulamaya koyacağız. Ülkemizdeki engelli vatandaşlarımızın sayısına baktığımızda 33 bin lisanslı sporcu sayısı çok az. Engelli vatandaşlarımızı evlerinden çıkarmak ve onları spor alanlarına çekmek bizim en büyük görevlerimizden birisidir. Projenin amaçlarından birisi de bunu kapsıyor. Bu projeye dört elle sarılıp, iştahla çalışacağız ve iyi neticelere ulaşacağız." 2013 yılı içinde engellilere yönelik faaliyet yapan spor kulüplerine iki milyon liraya yakın destek sağladıklarına da değinen Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, "Engelli sporcularımıza yönelik önemli çalışmalar yapıyoruz. Kurum olarak engelli sporlarını çok önemsiyoruz. Bu anlamda kurum olarak desteğimiz artarak devam edecek" dedi. Spor Toto Teşkilat Başkanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu da Spor Genel Müdürlüğü'nün engellilere yönelik projelerine her zaman destek olacaklarını belirterek, "Kurum olarak engelli sporlarını çok önemsiyoruz. Bundan sonra daha etkin çalışacağız" diye konuştu. Indicating that a major development took place in the area of sports in our country parallel to the growth in every area for the past decade, Sports Director General Mehmet Baykan stated that the medals won in 2012 and 2013 in both the Paralympic Games and the World and European Championships motivated them even further. Referring to the importance of the ‘Our Trainers Overcome Handicaps’ project, Baykan expressed the following: "We are working intensely on this project for the past three months. Our staff trainers at the Sports General Directorate will be able to serve in the handicapped branches through this project. We will implement this for the first time this summer by opening handicapped branches at the Summer Sports Schools. When we PARALİMPİK TÜRKİYE 36 look at the number of handicapped citizens in our country, 33 thousand licensed athletes is a very low figure. One of our major tasks is to get our handicapped citizens outside their homes and to draw them to sports fields. One of the purposes of our project covers this. We will be fully committed to this project, work with enthusiasm and achieve good results." Mentioning that they provided support of close to two million liras to sports clubs conducting activities aimed at the handicapped within 2013, Sports Director General Mehmet Baykan said, "We are performing major projects aimed at our handicapped athletes. As an institution we care a lot about handicapped sports. In this sense, the support of our institution will continue by constantly increasing". ŞEREFHAN: " YENİ BİR SAYFA AÇILIYOR" Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Demirhan Şerefhan, Spor Genel Müdürlüğü'nün verdiği büyük destekle engelli sporlarında önemli bir gelişim içinde olduğunu belirterek, "Son yıllarda katıldığımız şampiyonalarda önemli başarılar elde ettik. Bunda Spor Genel Müdürlüğü ile yaptığımız işbirliğinin önemli payı var. Bu proje ile birlikte yeni bir sayfa açılıyor. Projenin Spor Genel Müdürlüğü'nün engelli sporlarına bakışını da göstermesi açısından son derece önemli olduğunu düşünüyorum" dedi. ÇETİN: " SIKINTILARIMIZ GİDERİLECEK" Projenin engelli sporlarının bulunduğu konumdan daha ileriye götüreceğine inandığını söyleyen Görme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Abdullah Çetin de şunları söyledi: "Federasyon olarak antrenör anlamında sıkıntılarımız vardı. Bu proje ile mevcut sıkıntılarımız giderilecektir. Spor Genel Müdürlüğü'ne desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum." ARSLAN: " ELİMİZ DAHA DA GÜÇLENECEK" İşitme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Osman Arslan ise mevcut antrenörlerin eğitiminin çok isabetli bir karar olduğunu vurgulayarak, "Şimdi artık bizim de elimiz güçlenecek. Spor Genel Müdürlüğü bu proje ile tam 12'den vurdu diye düşünüyorum. Böyle bir projeyi biz federasyon olarak da hayata geçirmeyi planlıyorduk. Genel Müdürlüğümüzün yaptığı bu çalışmadan ötürü çok mutluyuz" dedi. AYDIN: "YILLARCA SIKINTI ÇEKTİK" Antrenör konusunun kendileri için büyük bir eksiklik olduğunu vurgulayan Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Birol Aydın, "Bu proje ile bizim yıllardır sıkıntısını çektiğimiz konu giderilmiş olacak. Bu çalışma Spor Genel Müdürlüğü'nün engelli sporlarına verdiği önemi gösteriyor. Bu eksikliğin tespit edilip, çözüm bulunması bizleri mutlu etti" şeklinde görüş belirtti. Spor Toto Organization President Mehmet Muharrem indicated that they will always support projects of the Sports General Directorate for the handicapped and said, "We care very much for the handicapped sports as an institution. We will work more efficiently from now on". ŞEREFHAN: "A NEW PAGE IS OPENING" Disabled Sports Federation President Demirhan Şerefhan stated that there is a significant improvement in handicapped sports with the great support provided by the Sports General Directorate and said, "We have achieved major successes in the championships we participated in recent years. The cooperation we have with the Sports Directorate General has a significant share in this. A new page is opening with this project. I think that the project is extremely important since it shows the outlook of the Sports General Directorate towards handicapped sports". ÇETİN: "OUR FRUSTRATIONS WILL BE REMEDIED" Blind Sports Federation President Abdullah Çetin who said that he believes the project will move handicapped sports forward, added: "We had some shortcomings in terms of trainers as the federation. Our present problems will be solved through this project. I thank the Sports General Directorate for their support." ARSLAN: "OUR HAND WILL BE STRENGTHENED FURTHER" Deaf Sports Federation President Osman Arslan emphasized that the training of present trainers is a very correct decision and said, "Now our hand will also be strengthened. I think that the Sports General Directorate hit the target at 12 points with this project. We were planning to carry out such a project as the federation. We are very happy due to this work done by our General Directorate”. AYDIN: "WE SUFFERED FOR YEARS" Special Athletes Sports Federation President Birol Aydın, who said that the issue of trainers had been a deficiency for them for years, continued, "The problems we faced for years will be eliminated through this project. This work shows how much the Sports General Director cares about handicapped sports. It made us happy that this deficiency was determined and a solution was found”. PARALİMPİK TÜRKİYE 37 OKÇULUĞUN YENİ KRALİÇESİ BURCU DAĞ… SPORA HENÜZ ÜÇ YIL ÖNCE BAŞLAMASINA RAĞMEN, GEÇTİĞİMİZ YIL KASIM AYINDA TAYLAND’IN BAŞKENTİ BANGKOK’TA YAPILAN DÜNYA ŞAMPİYONASI’NDA MAKARALI YAY DALINDA İKİ ALTIN MADALYANIN SAHİBİ OLDU. ÜSTELİK DÜNYA REKORU KIRARAK… HEM TEKLERDE HEM ÇİFTLERDE OKUNU ZAFERE ATAN DAĞ, BAŞARISINI, SPOR YAŞAMINI VE GELECEKTEN BEKLENTİLERİNİ PARALİMPİK TÜRKİYE’YE ANLATTI. KAMUOYUNUN ENGELLİ ALGISINDAN ŞİKAYET EDEN MİLLİ SPORCU, 2016 RİO’DA KARİYERİNİ PARALİMPİK ŞAMPİYONLUĞU İLE TAÇLANDIRACAĞINI İDDİA EDİYOR. ARCHERY’S NEW QUEEN BURCU DAĞ… ALTHOUGH SHE STARTED SPORTS ONLY THREE YEARS AGO, SHE WON TWO GOLD MEDALS IN THE COMPOUND BOW BRANCH DURING THE WORLD CAHMPIONSHIP HELD AT THAILAND’S CAPITOL CITY BANGKOK LAST NOVEMBER. TO TOP IT ALL, SHE BROKE A WORLD RECORD… LAUNCHING HER ARROWES TO VICTORY IN BOTH SINGLES AND DOUBLES, DAĞ TOLD OF HER SUCCESS, HER SPORTS CAREER AND HER EXPECTATIONS FROM THE FUTURE TO PARALYMPICS TURKEY. COMPLAINING OF THE PUBLIC’S PERCEPTION OF THE HANDICAPPED, THE NATIONAL ATHLETE CLAIMS THAT SHE WILL CROWN HER CAREER WITH THE PARALYMPICS CHAMPIONSHIP AT 2016 RIO. G ün geçmesin ki engelli branşlarında ülkemizi gururlandıran uluslararası başarılar gelmesin. Türkiye Paralimpik sporlarda henüz emekleme safhasında olmasına karşın, sporcularımız kısa zamanda büyük aşamalar kaydederek isimlerini spor tarihine altın harflerle yazdırmaya devam ediyor. Bunlardan biri de okçumuz Burcu Dağ... Dağ, 2013 yılının sonlarına doğru Tayland'ın Başkenti Bankgok'ta tarihi bir başarıya imza attı. Spora başlayalı henüz üç yıl olmasına rağmen, Kasım ayında yapılan Dünya Şampiyonası'nda makaralı yay dalında hem teklerde hem de partneri Erdoğan Aygan ile birlikte çiftlerde şampiyonluğa ulaştı. Üstelik dünya rekoru kırarak... Dokuz yaşında geçirdiği bir kaza sonucu yaşamına engelli bir birey olarak devam etmek zorunda kalan milli sporcumuz, 30 yaşında bir tesadüf sonucu sporla tanışmış ve o günden sonra yaşamının akışı değişmiş. Okçuluk onun için artık vaz geçilmez bir tutku. Dahası hayatının odak noktası. Tabi 14 yaşındaki kızı Berika Nur ile birlikte... Zaten kendisini başarıya taşıyan en önemli motivasyon kaynaklarından birinin de kızı Berika olduğunu söylüyor. Başarısını, spor yaşamını ve gelecekten beklentilerini Paralimpik Türkiye'ye anlatan Burcu Dağ, kamuoyunun engelli algısından ve belediyelerin yeterince engelli konusuna eğilmemesinden şikayet ediyor. Ama bunun kendisini daha da hırslandırdığını eklemekten de geri kalmıyor. Çünkü bu algıyı yıkmanın tek yolunun elde edilecek başarılardan geçtiğine inanıyor. 2016 Rio Paralimpik Oyunları'nı ise kendisi için kariyer taçlanması olarak görüyor. We are hearing of international successes to make our country proud in the handicapped branches with every passing day. Although Turkey is still in its infancy in Paralympic sports, our athletes continue to achieve great accomplishments in a short time to have their names inscribed into sports history with golden letters. One of these athletes is our archer Burcu Dağ... Dağ put her signature under a historical success towards the end of 2013 at Thailand’s capitol city Bangkok. Although it’s only been three years since she started sports, she became champion in the compound bow branch at the World Championship held in November in both the singles and the doubles together with her partner Erdoğan Aygan. To top it off, she broke a world record... Forced to maintain her life as a disabled individual following an accident she suffered at the age of nine, our national athlete was initiated into sports as a result of a coincidence and the flow of her life changed after that. Archery is a crucial passion for her now. Furthermore, it is the focal point of her life. Naturally, this is along with her 14 year old daughter Berika Nur... She states that one of the most important sources of motivations that lead her to success is her daughter Berika. Telling about her achievements, sports career and expectations from the future to Paralympics Turkey, Burcu Dağ, complains of the public’s perception of the handicapped and that municipalities are not sufficiently leaning towards the issue of the handicapped. She also adds that this is actually increasing her ambition. She believes that the only way to tear down this perception is to obtain even more successes. She regards the 2016 Rio Paralympic Games as the crowning of her career. PARALİMPİK TÜRKİYE 39 - Kısaca öz geçmişinizden bahseder misiniz? - “1981 İstanbul Fatih doğumluyum. Beş kız kardeşten en küçüğüyüm. Aslen Sivas Zaralıyım. 14 yaşında Berika Nur isimli bir kız çocuğu annesiyim. Halen İstanbul'da ikamet etmekteyim.” - Engel durumunuz nedir, nasıl oluştu? Doğuştan değilse, engelli olmadan önce de spor yaptınız mı? - “Dokuz yıl önce yüksekten düşme sonucu yüzde 60 ortopedik yürüme engelliyim. Kaza geçirmeden önce hobi amaçlı bir dönem karate ile ilgilendim. En büyük tutkum ise dans etmekti.” - Okçuluğa üç yıl önce başlamışsınız, başlamanız nasıl oldu, - Could you briefly tell us about your background? - “I was born in 1981 in Istanbul’s Fatih district. I am the youngest of five sisters. Our origins are actually from Sivas Zara. I am the mother of a 14 year old girl named Berika Nur. I currently reside in Istanbul.” - What is the status of your disability, how did it happen? If it wasn’t from birth, did you engage in sports before you became disabled? - “I fell from a high place nine years ago resulting in a 60 percent walking orthopedic handicap. Before I had my accident, I was interested in karate for a time on a hobby basis. My biggest passion was dancing.” - You started archery three years ago, how did you start, who encouraged you? What is the reason why you became engaged in PARALİMPİK TÜRKİYE 40 sizi kim ya da kimler teşvik etti? Spora başlama sebebiniz nedir? Ve neden okçuluğu tercih ettiniz? - “Bayrampaşa Fizik Tedavi Merkezi'nde baş hekimimiz Uz. Dr. Nurgül Elbaşı'nın başkanlığında 'Sosyal İnisiyatif Grubu' adı altında dışarı çıkmayan engellileri hayata adapte etmek için oluşturulan grubun içerisinde yer alarak tamamen hobi amaçlı başlamıştım. Bu sayede okçuluk antrönörüm Metin Gazoz ile tanıştım. İlk oku attıktan sonra engelli birey olarak yapabileceğim en doğru spor olarak okçuluğu düşündüm. Ve öyle de devam ettim.” sports? And why did you prefer archery? - “I started on a hobby basis by taking place inside a group to get the disabled who do not go out to adapt to life under the name of the ‘Social Initiative Group’ with the leadership of the chief surgeon at the Bayrampaşa Physical Therapy Center, Specialist Dr. Nurgül Elbaşı. In this way, I met my archery coach Metin Gazoz. After launching my first arrow, I thought that the most appropriate sport for me as a disabled individual would be archery. So I went on my way.” - To what do you attribute the fact that you achieved great successes in such a short time as three years? - “I think that it has to do with wanting something from the heart. After launching the first arrow, I believed that I would be successful in this branch. I tired at archery with a tremendous desire. - Üç yıl gibi kısa zamanda büyük başarılar elde etmenizi neye bağlıyorsunuz? - “Bir şeyi gerçekten yürekten istemekle alakalı diye düşünüyorum. İlk oku attıktan sonra bu sporda başarılı olacağıma inanmıştım. Anlatamayacağım büyük bir istekle okçuluğu yapmaya çalıştım. Bu aşamada engelli bireyleri topluma kazandırma misyonu ile 1960 yılında kurulmuş olan Türkiye Sakatlar Derneği'nin Genel Başkanı Sayın Şükrü Boyraz'ın bana iş bulma konusunda yardımcı olması sayesinde okçuluğa devam etme şansı buldum. Bundan sonrası artık bana kalmıştı. İnanç, hırs, arzu, bayrak aşkı, İstiklal Marşı'nı dünyaya dinletme isteği ve kızıma olan büyük sevgim beni başarıya götüren etkenlerin başında gelir.” - Gerek teklerde, gerekse çiftlerde iki kez dünya şampiyonu oldunuz, bu başarınız kamuoyunda gerektiği gibi yankı yaptı mı? - “İki dünya şampiyonluğu ve bir dünya rekoru başka branşlarda olsa eminim ki daha fazla rağbet görürdü. Fakat hem engelli bir birey olarak hem de ata sporumuzun yeteri kadar hafızalarda yer etmemesinden dolayı bir futbola göre yeterli sayılamaz. Fakat İstanbul gibi büyük bir metropolde yaşamamın vermiş olduğu avantajla medyaya ulaşmak çok daha kolay oldu benim için.” - Günde kaç saat idman yapıyorsunuz? Engelli okçunun antrenmanları hangi aşamalardan oluşuyor? İdman yapabilecek zaman ve tesis bulabiliyor musunuz? - “Çalışan bir kişi olarak epey zorlanıyorum antrenmanlara vakit ayırma konusunda. Fakat mümkün mertebe günde üç saat antrenman yapmaya uğraşıyorum. İstanbul Okçuluk Gençlik Spor Kulübü'nde antrenmanlarımı yapıyorum. Tesis bakımından okçuluk mesafe isteyen bir branş olduğu için yer ve mekan bulmak oldukça zor oluyor ama çalıştığım kulüpte kapalı solan için mekanımız var. Fakat yine de mesafe antrenmanlarında zaman zaman sıkıntılar yaşıyoruz. Milli takım kamplarında ise tüm gün antrenman yapma şansımız oluyor. Milli takım antrenörlerim Nejat Üstün ve İzzet Avcı, oldukça işlerinin ehli olmalarından dolayı her türlü eğitimimizi alabiliyoruz. Milli takım kamplarının önemini de burada anlamak çok daha mümkün. Dünya şampiyonluğunun gizli kahramanlarıdır aslında Nejat Üstün, İzzet Avcı, İbrahim Yavuz ve Metin Gazoz. Her birine canı gönülden teşekkür ediyorum.” I had the chance to continue with archery as the President of the Association for the Disabled of Turkey established in 1960; Mr. Şükrü Boyraz helped me to find a job. After that it was up to me. Among the leading factors taking me to success comes belief, ambition, desire, the love of the flag, the desire to make our national anthem heard all over the world and my great love for my daughter.” - You became world champion twice in both the singles and the doubles; did this success resound in the public opinion as it should? - “I am sure that two world championships and a world record would have enjoyed more popularity in other branches. Compared to football, this is completely inadequate as I am a disabled individual and the sport of our ancestors no longer takes place in the minds of our people. But it was easier for me to access the media with the advantage of living in a large metropolis like Istanbul.” - How many hours a day do you train? Which phases take place in the training of a handicapped archer? Do you find enough time and a facility to train? - “I am quite challenged as a working person as far as allowing enough time for training. I do my best to get at least three hours of training per day. I carry out my training at the Istanbul Archery Youth Sports Club. It is quite difficult to find a place for archery as it requires a distance, but we have that capacity at the club where I work out. Sometimes we have problems at distance training. We have a chance to train for the whole day at the national team camps. PARALİMPİK TÜRKİYE 41 - Sporun dışındaki yaşantınızdan bahseder misiniz? Eğitiminiz, işiniz, medeni durumunuz vs. - “Lise mezunuyum. Özel bir şirkette müşteri temsilcisiyim. Bunun dışında Türkiye Sakatlar Derneği Genel Merkezi’nde gönüllü olarak görev yapıyorum. Engellilik durumu ile yaşamayı öğrenmiş biri olarak diğer engelli arkadaşlarıma rol model olmayı vazife görüyorum ve engellilik üzerine yapılan her türlü oluşum içerisinde yer alıyorum. Daha önce bir evlilik yaşadım. Bu evlilikten dünyalar tatlısı bir kızım var.” - Okçuluğun dışında ilgilendiğiniz başka spor branşı var mı? - “Performans sporu yapan bir sporcu olarak şu sıralar sadece okçulukla ilgileniyorum.” - 2016 Rio Paralimpik Oyunları için beklentileriniz nelerdir? - “Tüm milli sporcular gibi benim de hedefim, 2016 Rio Paralimpik Oyunları'na kota alabilmek. Ve kendi klasmanımda yine bir ilki başarıp Paralimpik şampiyonu olmak istiyorum. Ben buna inanıyorum ve bu inancımın beni zafere taşıyacağını biliyorum.” - Henüz sporla tanışmamış olan diğer engelli bireylere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz? - “Tüm engelli bireylerin kendilerini eve kapatmamalarını her defasında vurguluyorum. Bir meşgale mi arıyorsunuz, en güzel meşgale spor yapın diyorum. Mutlaka ve mutlaka kendilerine en uygun spor branşını seçebilirler. Bedensel Engelliler Spor Federasyonu'ndan branşlar konusunda bilgi alabilirler. Ben başardım, onlar niçin başarmasın.” - Devletin ve yerel yönetimlerin desteğini yeterli buluyor musunuz? Bu konuda talepleriniz nelerdir? - “Yapmış olduğum branşta yeterli desteği buluyorum diyemeyeceğim. Kişi bazında destekler kısmen oluyor, fakat yerel yönetimler henüz engelli sporunu benimseyebilmiş değiller. Ne zamanki engelli sporunun performans sporu olduğu tüm kurumlarca anlaşılır, işte o zaman Türkiye'ye de Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nı getirmeyi başarırlar diye düşünüyorum.” - Kamuoyunun engelliler konusundaki algısını nasıl karşılıyorsunuz? - “Kamuoyu engellilik bakış açısını yeteri ölçüde anlayabilmiş değil. Engelli insana hala acıma duygusu ile bakan bir kamuoyu ne yazık ki hala var. Bu durumda daha çok dereceler getirmemiz gerekiyor bakış açısını kafi derecede düzeltmemiz için...” As my national team coaches Nejat Üstün and İzzet Avcı are quite competent at what they do, my training is quite adequate. You understand the importance of national team camps this way. Nejat Üstün, İzzet Avcı, İbrahim Yavuz and Metin Gazoz are the hidden heroes of my world championships. I thank each one sincerely from the heart.” - Could you tell us about your life outside of sports? Your education, profession, marital status, etc. - “I am a high school graduate. I am employed as a customer representative at a private company. In addition I am serving as a volunteer at the Headquarters of the Association for the Disabled of Turkey. I take it as my duty to act as a role model for my other disabled friends as a person who learned to cope with her disability and I am involved in every event that is dome concerning disability. PARALİMPİK TÜRKİYE 42 I went through one marriage. I have a very sweet daughter from this marriage.” - What are your expectations at the 2016 Rio Paralympic Games? - “As do all the national athletes, my initial objective is to qualify for the 2016 Rio Paralympic Games. I want to achieve a first in my classification and become Paralympic champion. I believe in this and I know that this belief will carry me to victory.” - Which recommendations do you have for disabled individuals who have not yet been engaged with sports? - “I emphasize every time that no disabled individuals should shut themselves off in their homes. I say the best pastime is sports for them. They must definitely choose the sports branch that best suits them. They can get information concerning branches at the Disabled Sports Federation. I succeeded, why not them?” TOPLUMDAKİ YANLIŞ ALGI; SPASTİKLER MISTAKEN SOCIAL PERCEPTION; SPASTICS EN BASİT TANIMIYLA ‘BEYNİN VÜCUDUN BAZI KASLARINI KONTROL EDEMEMESİ’ ANLAMINA GELEN SEREBRAL PALSİ SENDROMU (SPASTİKLER) ÜLKEMİZDE YANLIŞ ALGILANAN ÖNEMLİ HASTALIKLARDAN BİRİSİ… TOPLUMUN BU KONUDAKİ BAKIŞ AÇISI ÖYLESİNE SAKAT Kİ, ‘SPASTİK’ KELİMESİ ‘GERİ ZEKALI’ ANLAMINDA HAKARET OLARAK BİLE KULLANILABİLİYOR. OYSA BU ENGELLİ SINIFININ ZEKAYLA ALAKALI HİÇ BİR SORUNU BULUNMUYOR. VE BU KONUDA GİDEREK SESLERİNİ YÜKSELTİYORLAR. CEREBRAL PALSY SYNDROME (BEING SPASTIC) THAT MEANS IN THE SIMPLEST DEFINITION THAT ‘THE BRAIN CANNOT CONTROL SOME MUSCLES IN THE BODY’ IS ONE OF THE MOST MISUNDERSTOOD MAJOR DISEASES IN OUR COUNTRY… THE POINT OF VIEW OF SOCIETY IN THIS SUBJECT IS SO MISTAKEN THAT THE TERM ‘SPASTIC’ CAN BE USED AS AN NSULT MEANING ‘STUPID’. HOWEVER, THIS HANDICAP CLASS HAS NO PROBLEM ON INTELLIGENCE. THEY ARE ALSO RAISING THEIR VOICE IN THIS ISSUE. T ürkiye, engellilerin önündeki engellerin kaldırılması konusunda son yıllarda bazı önemli adımlar atmasına karşın henüz istenilen düzeye gelebilmiş değil. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında hala standartların çok altında olduğumuz görülüyor. On yıllar boyunca ihmal edilen milyonlarca engellinin sorunlarının ortadan kaldırılması için uzun bir sürece ve ciddi bir takım yatırımlara ihtiyaç var. Arzu edilen noktaya gelebilmemiz için bir kaç on yıl daha geçmesi gerekebilir. Ama önce işe beynimizden başlamalıyız. Engellinin ne olduğu, kim olduğu, nasıl yaşadığı, nelere ihtiyacı olduğu gibi konularda yaşadığımız kafa karışıklığını sonlandırmamız gerekiyor. Toplumun engelliler konusundaki algısının ters yüz edilmesi, ülkeyi yönetenlerin öncelikleri arasında yer alması gereken konulardan biri. Zira engellilerin önündeki en büyük engel, engelsizlerin yanlış algısıdır. Engellilere hayatı zehir eden de bu çarpık zihniyettir. Ne yazık ki toplumun büyük kesiminde bir Although Turkey took some important steps in removing the obstacles facing the handicap, it has not yet reached the desired level. It is observed that we are quite below the standards when compared to developed countries. A long time and major investments are required for eliminating problems facing millions of handicapped, who had been neglected for decades. Several more decades may have to elapse for us to reach the desired level. But first we have to start with our minds. We have to end the confusion we are undergoing as far as who the handicapped is, how he lives and what he needs. The perception of society on the handicapped must be reversed; this is one of the issues that must be included among the priorities of those running the country. The biggest obstacle facing the handicapped is the misconception of the people without handicaps. This distorted mind set makes life poison for the handicapped. Unfortunately, there is a lack of awareness in the majority of society in these issues. Since this lack moves from the lowest layers of society to the highest summits of the government, there is still a giant ‘handicapped problem’ in our country. The handicapped class that suffers the most in this subject is doubtless the Cerebral Palsy (Paralysis of the Brain) patients that we know as the ‘spastics’. The outlook PARALİMPİK TÜRKİYE 44 bilinç noksanlığı gözükmektedir. Bu eksiklik de zincirleme olarak toplumun en alt katmanından, devletin zirvelerine kadar sirayet ettiği için ülkemizin hala devasa bir 'engelli sorunu' vardır. Bu konuda en çok muzdarip olan engelli sınıfı ise hiç kuşkusuz 'Spastikler' olarak bildiğimiz Serebral Palsi (Beyin Felci) hastalarıdır. Toplumun Serebral Palsi'lilere bakış açısı öylesine sakat ki, 'spastik' kelimesi, 'geri zekalı' anlamında hakaret olarak bile kullanılabiliyor. Oysa spastik olmanın zeka geriliği ile hiç bir alakası bulunmuyor. Beynin vücudun bazı kaslarını kontrol edememesi dışında spastikler de bizler gibi normal zekaya -hatta içlerinde üstün zekalılar da mevcut- sahip birer insan. Ve bunu son yıllarda daha güçlü bir şekilde haykırmaya başladılar. Sesleri artık daha gür çıkıyor. Örgütleniyorlar, dernekler, platformlar kuruyorlar; kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar. Bu örgütlenmelerden birisi olan Mavi Kelebek Platformu'nun çığlıklarına kulak vermeden önce Serebral Palsi'nin ne olduğuna kısaca bir göz atalım: of society on the Cerebral Palsy sufferers is so mistaken that the term ‘spastic’ can be used as an insult to mean ‘retarded’. However, being spastic has no relation to retardation. Other than the inability of the brain to control some of the muscles in the body, spastics also have normal intelligence like the rest of us – in fact there are some with higher levels of intelligence. They started to announce this in recent years in a stronger voice. Their voice is louder. They are organizing, they establish associations and platforms; they are starting to express themselves. Before listening to the cries of the Blue Butterfly Platform, which is one of these organizations, let us briefly take a look at what Cerebral Palsy is: WHAT IS CEREBRAL PALSY? Every muscle in our body is controlled by a different region of the brain. In Cerebral Palsy, there is a fault of development or destruction in one of these regions of the brain. Cerebral means having to do with the brain. Palsy denotes a deficiency in muscle control or muscle weakness. In conclusion, Cerebral Palsy is a term that indicates the muscle control deficiency that comes about due to the damage in a certain region of the brain. The term Cerebral Palsy is used for defining problems that occur in the early part of life that affect the developing brain. SEREBRAL PALSİ NEDİR? Vücudumuzdaki her bir kas, beynin farklı bir bölgesi tarafından kontrol edilir. Serebral palside, bu beyin bölgelerinden birinde gelişim kusuru veya tahribat vardır. Serebral, beyinle ilgili demektir. Palsi ise kas kontrolünde yetersizliği veya kas zayıflığını anlatır. Sonuç olarak, serebral palsi beynin bir bölgesindeki hasar nedeniyle ortaya çıkan kas kontrol yetersizliğini anlatan bir terimdir. Serebral palsi terimi, yaşamın erken döneminde ortaya çıkan ve gelişmekte olan beyni etkileyen sorunları tanımlamak için kullanılır. Serebral palsili çocuklarda güçsüzlük, sertlik, yavaşlık, titreme ve denge bozukluğu gibi pek çok sorun gözlenebilir. Sorunlar hafiften ağıra değişiklikler gösterebilir. Hafif tip serebral palside, çocukların bir kol veya bacağında belli belirsiz bir acemilik vardır ve çoğu kez tanı güçlüğü yaşanır. Ağır tiplerinde ise günlük yaşam aktiviteleri sırasında çok ciddi güçlükler yaşanır. SEREBAL PALSİLİLER NE İSTİYOR? İnternette Mavi Kelebek Platformu'nu oluşturan Serebral Palsililer amaçlarını şöyle sıralıyor: 1. Serebral Palsi, toplum tarafından pek bilinmiyor ya da yanlış biliniyor. Bu yüzden de bazı insanlar, bir Serebral Palsili görünce korkuyor, kaçıyor. Serebral Palsililer toplum genelindeki önyargıdan dolayı, sosyal hayata katılmakta zorluk çekmektedir. Bu da, çoğu zaman onların içe kapanıp dış dünyadan soyutlanmalarına sebep oluyor. Bu kampanya ile bütün bunlara bir son vermek istiyoruz. Toplumu bilinçlendirerek, Serebral Palsililerin sosyal hayatta daha fazla ve daha rahat yer almalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Artık kimse Serebral Palsililerden korkmasın, kaçmasın. Onları kimse geri zekâlı ya da deli sanmasın istiyoruz. Sürekli korkulan, kaçılan, yok sayılan, geri zekâlı sanılan bir birey olmanın, Serebral Palsililer üzerinde yarattığı psikolojik zararı en aza indirgemeyi amaçlıyoruz. Many problems such as weakness, rigidity, slowness, shaking and balance disorders may be observed in children with Cerebral Palsy. Problems may vary from light to severe. In mild cases of Cerebral Palsy, there is a certain awkwardness in one arm or leg of the children and mostly diagnosis is difficult. In severe cases major difficulties are experienced in daily activities. WHAT DO PEOPLE WITH CEREBAL PALSY WANT? Cerebral Palsy patients, who created the Blue Butterfly Platform on the Internet list their objectives as follows: 1. Cerebral Palsy is not known by society or is misconceived. For this reason, many people are afraid and run away when they see a person with Cerebral Palsy. People with Cerebral Palsy have a hard time in participating in social life due to the prejudice in society. This causes them to mostly close up and cut themselves off from the external world. We want to end all this through this campaign. We want to increase public awareness to ensure that people with Cerebral Palsy can be included more frequently and more and easily in social life. No one should be afraid of and run away from people with Cerebral Palsy. We do not want anyone to think that they are retarded or insane. We intend to minimize the psychological damage on people with Cerebral Palsy of being an individual that people are constantly afraid of, escape from, ignored and thought to be retarded. 2. People with Cerebral Palsy suffer many problems in the area of education. Some are not admitted into schools; others are ignored and pushed aside by their teachers. Since the techniques of the examinations performed are not suitable for those with Cerebral Palsy they cannot achieve their full performances. With this campaign, we aim for pupils with Cerebral Palsy to be educated more comfortably in special education schools or general schools and fully achieve their performances, for new educational and examination techniques to be developed and their deployment. 3. Due to this prejudice by society, those with Cerebral Palsy have less chance to exist in work life compared to other handicap groups. Therefore, many people with Cerebral Palsy, who may perform better than many other workers, are actually staying home. Their potentials are wasted. This is a great injustice both for them and the country. This country needs brain power as much as physical power. This power exists in excess within the handicapped, especially people with Cerebral Palsy; however, it is unfortunately not being put to good use. We aim through this campaign, to tear down the bad prejudices of employers and to ensure that people with Cerebral Palsy will be included more in work life. PARALİMPİK TÜRKİYE 45 2. Serebral Palsililer, eğitim alanında pek çok sıkıntı çekiyorlar. Kimi okullara alınmıyor, kimi öğretmenleri tarafından dışlanıyor ya da yok sayılıyor. Yapılan sınavların teknikleri, Serebral Palsi lilere uygun olmadığı için, performanslarını tam olarak gösteremiyorlar. Bu kampanya ile, Serebral Palsililerin, ister özel eğitim okullarında ister genel okullarda rahatlıkla eğitim görmelerini ve performanslarını tam olarak gösterebilecekleri yeni eğitim ve sınav tekniklerinin geliştirilmesini ve bunların yaygınlaştırılmasını sağlamayı amaçlıyoruz. 3. Toplumdaki bu önyargıdan dolayı, Serebral Palsililerin iş hayatında var olabilme şansları diğer engel gruplarına göre daha azdır. Bu nedenle, birçok Serebral Palsili pek çok çalışandan daha iyi işler çıkarabilecekken evde oturmaktadır. Potansiyelleri boşa harcanmaktadır. Bu durum hem onlar için hem de bu ülke için büyük bir haksızlıktır. Bu ülkenin fiziki güce olduğu kadar, beyin gücüne de ihtiyacı vardır. Bu güç engellilerde özellikle de Serebral Palsililerde fazlasıyla vardır; ancak, ne yazık ki, kullanılmamaktadır. Bu kampanya ile, işverenlerin kötü önyargılarını yıkıp Serebral Palsililerin daha fazla iş hayatında var olmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. 4. Serebral Palsililer hukuki işlemlerini yapmakta çok zorlanıyorlar. Örneğin, bir Serebral Palsili kendi istek ve arzusuyla bir yakınına vekâlet vermek isteyebilir. Bunun için bir notere gittiğinde, noter olan birey, Serebral Palsili bireye daha “Merhaba”bile demeden, “Zekâsı yerinde mi değil mi ” diye anlamaya çalışmadan, sadece dış görünüşüne bakarak “Bu vekâleti veremeyiz” diyorlar. Sırf bu yüzden, pek çok Serebral Palsili akıl ve ruh sağlığı yerinde olduğu halde, bir yakınını kendisine vasi tayin ettirmek zorunda kalmıştır. Bu kampanya ile hukuki makamların engellilerle ilgili duyarlılıklarını artırmayı ve ‘sorun üreten’ değil, ‘çözüm yaratan’ makamlar olması için teşvik etmeyi amaçlıyoruz. 5. Devlet yöneticilerinin, engelliler özellikle Serebral Palsililerle ilgili duyarlılıklarını artırmayı ve sorunların çözümü konusunda daha fazla ve daha hızlı adımlar atmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. 4. Those with Cerebral Palsy have a hard time in their legal transactions. For example, a person with Cerebral Palsy may want to issue a power of attorney to a relative with his own wish and desire. When they apply to a notary public for this, before saying “hello”, before asking “Is this person’s intelligence level adequate?” just by looking at the outer appearance, they say “We cannot issue this power of attorney”. Because of this reason, many people with Cerebral Palsy have had to assign a relative as an executor for them, although their intelligence and spiritual health is adequate. Through this campaign, we intend to increase the sensitivity of legal authorities concerning the handicapped and encourage them to be ‘solution creating’ authorities rather than ‘problem producing’ ones. 5. We aim to increase the sensitivity of government executives concerning the handicapped, especially those with Cerebral Palsy and to take more and faster steps for the solutions of their problems. PARALİMPİK TÜRKİYE 46 WHAT ARE THEIR EXPECTATIONS FROM GOVERNMENT? Expectations of the platform from the government are as follows: 1. Determination and reclassification of the handicapped population in our country. Those with Cerebral Palsy to are to be included in the ‘Mobility Handicapped’ class. 2. The removal of the 16 years old limitation in primary education or children with Cerebral Palsy to be exempt from this limit. 3. Improvement of physical conditions at all schools in order for all children with Cerebral Palsy to be educated along with children without handicaps and provision of training on the handicapped to all teachers. 4. Increase of the ‘mandatory employment quota for the handicapped’ in the private and public sectors from 4% to 6% and ensuring that it is effectively implemented. 5. Solution to the problems encountered by those with Cerebral Palsy in legal transactions, laws being made flexible and mandatory presence of a psychiatrist all notary public offices. DEVLETTEN BEKLENTİLERİ NELER? Platformun devletten beklentileri ise şöyle: 1. Ülkemizdeki engelli nüfusunun belirlenmesi ve yeniden sınıflandırılması. Serebral Palsililerin, ‘Hareket Engelliler’ sınıfına alınması. 2. İlköğretimde 16 yaş sınırlandırılmasının kaldırılması ya da Serebral Palsili çocukların bu sınırdan muaf tutulması. 3. Tüm Serebral Palsili çocukların, engelli olmayan çocuklarla birlikte eğitim görebilmesi için tüm okulların fiziki şartlarının düzeltilmesi ve tüm öğretmenlerin engelliler hakkında eğitim alması. 4. Kamu ve özel sektördeki ‘engelli çalıştırma’ zorunluluğunun, %4 ’ten %6’ya çıkarılması ve etkin bir biçimde uygulanmasının sağlanması 5. Hukuki işlemlerde Serebral Palsililerin karşılaştıkları 6. Compensation for 2022 to be issued to all handicapped people whose handicap status exceeds 70%, regardless of their income status. 7. Students at primary schools to be informed regarding lesser known handicap groups such as Cerebral Palsy, Autism, Down Syndrome, if possible through sources written by those possessing those handicaps. 8. Establishment of centers for those with severe Cerebral Palsy at 70% or higher, to be cared and treated with boarding and free of charge after they lose their relatives, where they can also be rehabilitated. 9. The right of free of charge special education and rehabilitation allowed to the handicapped to be increased from 8 hours per month to 20 hours per month. WHO DO THE SPASTIC RESEMBLE? I will talk to you about the spastic to make another example in the area of looking at the world with a different eye. Let’s think, the spastic, the people whose arms and heads constantly shake, who sorunların çözülmesi, yasaların esnek hale getirilmesi ve tüm noter bayilerinde bir psikiyatr bulundurma zorunluluğunun getirilmesi. 6. 2022 maaşlarının, herhangi bir gelire bakılmaksızın, engellilik durumu %70 ’i aşan tüm engellilere verilmesi. 7. İlköğretim okullarında öğrencilerin; Serebral Palsi, Otizm, Down Sendromu gibi az bilinen engel gruplarıyla ilgili, mümkünse o engeli yaşayanlar tarafından yazılmış kaynaklarla bilgilendirilmesi. 8. Özellikle %70 ve üstü, ağır Serebral Palsililer için, ailelerini kaybettikten sonra, gerektiğinde ücretsiz yatılı bakılacakları, ihtiyaç duyduklarında tedavi edilecekleri ve rehabilitasyondan yararlanabilecekleri merkezler kurulması. 9. Engellilere tanınan, ücretsiz özel eğitim ve rehabilitasyon hakkının, ayda 8 saatten 20 saate çıkarılması. cannot stay still, who do they look like? I’ll answer right away; they look like us. Spastic means shortly, a person who has non-voluntary muscular movements at various levels. Society thinks that these individuals are ‘strange’ (society is sure of being normal). I have had many spastic students until the present day. I have also met many spastic people who were engineers, lawyers, writers, educators. From which angle do these people resemble you? From every angle. Similarities between those who are spastic and those who are not spastic: A spastic person has non-voluntary muscle movement, such as non-voluntary movement of the right hand. Doesn’t the right hand of many of us move outside of our will? For example, you are in a strict diet, however, you find yourself in front of refrigerator without knowing how, your hand is constantly moving towards the foods. Or you may place a large bowl of sunflower seeds in front of you while working or watching television, your hand goes to the sunflower seeds almost involuntarily, you cannot stop yourself. PARALİMPİK TÜRKİYE 47 SPASTİK KİME BENZER ? Dünyaya farklı gözlerle bakma konusunda bir başka örnek olsun diye spastiklerden söz edeceğim sizlere. Bir düşünelim, spastikler, hani şu kolları başları sürekli sallanan, hareketsiz duramayan kişiler, kime benzer? Hemen cevap vereyim, bize benzer. Spastik, kısaca farklı düzeylerde istemsiz kas hareketi olan kişi demektir. Toplum bu kişilerin ‘tuhaf’ olduklarını (toplum kendisinin normal olduğundan emindir) düşünür. Benim bugüne kadar spastik çok öğrencim oldu. Ayrıca mühendis, avukat, yazar, eğitimci pek çok spastik tanıdım. Bu insanlar size hangi açıdan benzer? Her açıdan. Spastik ile spastik olmayan arasındaki benzerlikler: Bir spastikte istemsiz kas hareketi vardır, yani, diyelim ki sağ eli onun iradesi dışında hareket eder. Pek çoğumuzun sağ eli de irademiz dışında hareket etmiyor mu? Örneğin sıkı perhizdesiniz, ancak nasıl olduğunu siz de anlayamaz, kendinizi farkında olmadan buzdolabının karşısında bulursunuz, eliniz ha bire yiyeceklere gider. Ya da çalışırken veya televizyon seyrederken önünüze büyük bir kapla ayçekirdeği koyarsınız, eliniz adeta istem dışı otomatik olarak çekirdeklere gitmeye başlar, kendinizi durduramazsınız. Bazen “Alın yahu çekirdeği önümden” dersiniz. Bu sözleriniz, irade dışı yediğinizin çevreye resmen ilanıdır. Kiminizin sağ eliyle, önceden planlamadan, yani istem dışı, çocuğunuza bir tokat atıverirsiniz, hani “Elimin tersiyle bir tane vurdum” denir ya, işte onlardan. Kiminizin eli, sizin iradeniz dışında, devletin malına, başkalarının kesesine uzanıverir, vergiden kaçırırsınız mesela. Ondan sonra bu istem dışı davranışınızı açıklayabilmek için “Yahu yine şeytan dürttü” dersiniz. Olabilir, sizi şeytan dürter arada. İşte bir spastikle aranızdaki tek ciddi fark budur: Her ikinizin de eli istem dışı sağa sola uzanır arada; ancak sizi şeytan dürtmüştür, spastikleri ise şeytan dürtmez. Sağ elinizi istem dışı kullanma konusunda spastiklerle aranızda, en azından bir bakış tarzına göre benzerlik vardır. Aranızdaki bir başka benzerlik ise şudur: onlar da liseyi, üniversiteyi bitirebilir, siz de… Onlar da düşünürler, üzülürler, ağlarlar, siz de... Ama sonuçta ‘Spastik’ veya ‘Cerebral-Paulsyli’ denilir, bize ‘Normal’. Onların spastik olduğuna uzmanlar karar verdi de bizim -yukarıda sıralanan bütün o tuhaflıkları yapan bizlerin- normal olduğumuza kim karar verdi? Küçük Şeyler-2/Üstün Dökmen Sometimes you say, “Take these seeds away from me”. This statement is official confession that you are eating against your will. Sometimes you may slap your child with your right hand without previous planning, involuntarily, when you say, “I struck him with the back of my hand”. Sometimes the hands of some of us extend to the government’s property, to the pockets of others; i.e. you may cheat on your taxes. Then you may say, “The devil made me do it”, to explain this involuntary action. It is possible; the devil can make you do things once in a while. This is the only major difference between you and a spastic person: Both your hands extend right or left PARALİMPİK TÜRKİYE 48 once in a while involuntarily; you may be prompted by the devil, the spastic are not. There is a similarity between you and the spastic in terms of using your right hand involuntarily, at least according to one point of view. Another similarity between you is the following: they can graduate from high school or university, so can you… They think, are saddened, cry and so do you... But in the end, they are called ‘spastic’ or ‘people with Cerebral Palsy’, we are called ‘Normal’. Experts decided that they are spastic, but who decided that we – we who perform all the strange things described above – are normal? Little Things-2/Üstün Dökmen OKAN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ BURCU DAĞ’I YILIN SPORCUSU SEÇTİ OKAN UNIVERSITY STUDENTS ELECT BURCU DAĞ ATHLETE OF THE YEAR O kan Üniversitesi öğrencilerinin oylarıyla belirlenen 'Okan Üniversitesi 2013 Spor Ödülleri' sahiplerini buldu. Bedensel Engelliler Okçuluk Dünya Şampiyonu Burcu Dağ’a ‘Yılın Sporcusu’ ödülü verildi. Üniversitenin Tuzla Kampüsü’nde düzenlenen törene, Okan Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan, Rektör Şule Kut, Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı Turan Şahin, Galatasaray Kulübü İcra Kurulu Başkanı Lütfi Arıboğan, Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, FİFA hakemi Cüneyt Çakır ve ödüle layık görülen isimler katıldı. Yaklaşık sekiz bin öğrencinin katıldığı anket sonucunda, ‘Yılın Spor Kulübü’ ödülüne Fenerbahçe, ‘Yılın Takımı’ ödülüne Galatasaray Futbol Takımı, ‘Yılın Teknik Adamı’ ödülüne Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal layık görüldü. FIFA hakemi Cüneyt Çakır, TMOK Başkanı Uğur Erdener ve Vakıfbank Kadın Voleybol Takımı da ‘Sporda Yılın Onur Ödülü’nü aldılar. Bunun dışında, ‘Spora Hizmet’ ödülü Turkcell’e, ‘Yılın Futbolcusu’ ödülü Beşiktaşlı Tolga Zengin’e, ‘Yılın TV / Spor Kanalı’ ödülü NTV Spor’a, ‘Yılın Spor Gazetesi’ ödülü Fanatik Gazetesi’ne, ‘Yılın Spor Programı’ ödülü Lig TV’den Maraton’a ‘Yılın Spor Gazetecisi’ ödülü Milliyet Gazetesi’nden Uğur Meleke’ye, ‘Yılın Spor Yorumcusu’ ödülü NTV Spor’dan Rıdvan DilmenGüntekin Onay ikilisine, ‘Yılın Spor Web Sitesi’ ödülü ise Sporx’e verildi. The ‘Okan University 2013 Sports Awards’ issued through the votes of the Okan University students found their recipients. Disabled Archery World Champion Burcu Dağ was issued the ‘Athlete of the Year’ award. The ceremony held at the Tuzla Campus of the university was attended by the Okan University Chairman of the Executive Board Bekir Okan, Rector Şule Kut, Fenerbahçe Club Vice President Turan Şahin, Galatasaray Club Chairman of the Executive Board Lütfi Arıboğan, Fenerbahçe Head Coach Ersun Yanal, FIFA referee Cüneyt Çakır and persons found worthy of the award. As a result of the survey participated by nearly eight thousand students, Fenerbahçe was found worthy of the ‘Sports Club of the Year’ award, Galatasaray Football Team was voted ‘Team of the Year’, Fenerbahçe Head Coach Ersun Yanal was elected ‘Technical Staff of the Year’. FIFA referee Cüneyt Çakır, NOCT President Uğur Erdener and Vakıfbank Women’s Volleyball Team won the ‘Honors of the Year in Sports Awards’. In addition, the award of ‘Service to Sports’ award was issued to Turkcell, Beşiktaş football player Tolga Zengin won the ‘Footballer of the Year’ award, ‘TV / Sports Channel of the Year’ award went to NTV Spor, ‘Sports Newspaper of the Year’ award to Fanatik Newspaper, ‘Sports Program of the Year’ award to Lig TV’s Maraton, ‘Sports Journalist of the Year’ award to Milliyet Newspaper writer Uğur Meleke, ‘Sports Commentator of the Year’ award to NTV Spor’s Rıdvan Dilmen-Güntekin Onay duo, with the ‘Sports Web Site of the Year’ award going to Sporx. PARALİMPİK TÜRKİYE 49 BIRAKIN ENGELLERİ AŞALIM LET US OVERCOME HANDICAPS Y ARİF KIZILYALIN CUMHURİYET GAZETESİ SPOR MÜDÜRÜ CUMHURİYET NEWSPAPER SPORTS EDITOR erel seçimler öncesi bir araştırma geçti elime. Engelli yurttaşlarımızın sayısı nüfusumuzun yüzde 12'sine erişmiş. Kimi doğuştan handikaplı olarak tutunmuş yaşama, kimi bebeklik, kimi delikanlılık, genç kızlık yaşlarında takılmış engele... Ve bu yüzde 12'lik kesimin çok büyük bölümü sporu sadece 'televizyondan izlenen bir aktivite' olarak görüyor. Düzenli spor yapan engelli kardeşlerimizin sayısı yüzde bir bile değil. Bir kesim var ki, spor yapmak istediği halde, yaşadığı kentlerin engellilere çıkardığı 'engeller' nedeniyle uzak kalmış salonlardan, havuzlardan pistlerden. Kimi ulaşım sıkıntısına dem vurmuş, kimi maddi olanaksızlığa. Bazıları ailesinin, 'spor peşinde koşacağına git iş bul' dayatması nedeniyle 'spor yapayım' diyememiş çok istediği halde.. Araştırmanın dibindeki bir mektup ise can acıtıcı.. "Aslında çok şey istemiyoruz…" diye başlıyor. Küçük yaşta felç geçirmiş. Ama okçuluğa merakı varmış, hatta yaşadığı ilçe sınırları içinde düzenli antrenmanlara başlamış. Attığını vuracak hale geldiğinde ise ailesi şöyle demiş: "Ah be evladım, git spora ama sana Belediye'de iş bulduk. Hem spora gidip ne yapacaksın, olimpiyat şampiyonu mu olacaksın!" O da içi kan ağlaya ağlaya bırakmış sporu; işine gücüne bakmış... Evet, bu engelli kardeşimizin ailesine anlatamamışız Paralimpik sporun ne anlama geldiğini. Anlatamayız da... Biz ne yazık ki, devlet büyüklerine, sporu yönetenlere bile henüz anlatamadık Paralimpik Oyunları’nın önemini. Eğer anlatmış olsaydık, 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları'nın ev sahipliğini Tokyo'ya bu kadar kolay kaybetmezdik... Evet, ne yazık ki, Paralimpik kavramı ülkemizde hala 'öteki' sporcuların mücadele ettiği bir organizasyon olarak görülüyor. Oysa, 200 küsürü aşkın ülkenin olmazsa olmazıdır engelli sporcuların mücadele ettiği bu spor oyunları. Paralimpiksiz Olimpiyat düşünülemez... PARALİMPİK TÜRKİYE 50 Hatta, aday kentler, Paralimpik sporcuların hayatlarını kolaylaştırmak için ulaşım, konaklama, eğlence, dinlence gibi alanlarda özel düzenlemeler yapmak zorundadırlar. Ama ya biz? Biz ne yazık ki, hem Spor Bakanlığı, hem de Spor Genel Müdürlüğü katında, engelli sporcuları 'teferruat' olarak görüyoruz. Haksızlık mı ettim? Bence etmedim, az bile söyledim. Lütfen, engelli bir sporcusunuz, Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de, Antalya'da, Trabzon'da, kaç tesiste spor yapabilirsiniz? Bana lütfen kimse, "İlimizdeki, ilçemizdeki tüm yüzme havuzlarından engelli sporcular rahatlıkla yararlanıyor" yalanı söylemesin. Gidin İstanbul'daki 10 yüzme havuzunun girişine, çıkışına bakın, sonra gelin deyin ki, "Engelli sporcu kardeşimiz havuza rahatlıkla gelir, sporunu yapar evine döner..." Diyemezsiniz. Belki İstanbul Spor A.Ş. yetki alanındaki bir iki tesisin girişi-çıkışı-soyunma odaları uygundur engelli kardeşlerimiz için, o kadar... Demek ki biz engellilere kitlesel anlamda spor yaptıramıyoruz. Peki, hayatını spora adamış engelli kardeşlerimizin 'başarı' yolunu açıyor muyuz? Hayır. Onda da sınıfta kalmış durumdayız. Alakalı, alakasız bir çok ulusal ve uluslararası turnuvaya sporcu, hatta sporcudan fazla yönetici götüren devlet ne yazık ki Paralimlik Oyunları için baraj niteliği taşıyan şampiyonalara gidecek kafilelere sınırlama getiriyor. Niye? Paramız yokmuş! Gülüp geçiyorum. Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde onca gereksiz masraf anında onaylanırken, iş engelli sporcuların katılacağı turnuvalara gelince tıkanıveriyor. Oysa, Paralimpik Oyunları’na ilk katıldığımız günden bu yana çok ama çok kısa bir süre geçmesine karşın, fersah fersah yol kat etmişiz. Sydney'de bir, Atina'da sekiz, Pekin'de 16 derken, Britanya'da 67 insanımız dalgalandırmış şanlı bayrağımızı. Nazmiye gibi, Korhan gibi Gizem gibi mucize şampiyonlar çıkarmışız... Belki yüzücü Beytullahlar, Ahmetler, Mehmetler de, Nazmiye'nin Korhan'ın, Gizem'in yürüdüğü yoldan yürüyecek; belki onları da geçecek... Ama onlara 'yarışma' şansı bile tanımıyoruz... Baraj turnuvalarına katılma hakkı elde eden sporcularımıza, “Evinizde oturun” diyoruz. I got hold of a survey before the local elections. The number of our handicapped citizens has reached 12% of the population. Some of them hung on to life as handicapped from birth, other became disabled as babies, young men or young girls... And a major portion of this 12 percent regard sports as an ‘activity to be watched on television’. The percentage of our disabled brothers and sisters engaged in regular sports is not even one percent. There is a portion who have stayed far from gyms, pools and courses although they wished to engage in sports, due to the ‘handicaps’ posed by the cities they live in to the handicapped. Some were struck by problems of transportation, others by the lack of financial possibilities. Some could not say, ‘I’ll participate in sports’, although they wish very much to do so, due to their families imposing on them, ‘go find a job instead of running after sports’... A letter at the bottom of the survey is very painful... It starts out, "Actually, we do not want much…" He had a stroke at an early age. But he was interested in archery; in fact he started training regularly at the district where he lived. When he started to hit the targets accurately his family said: "Oh, my son, it is fie to go to sports, but we found you a job at the municipality. So what will happen when you go to sports, will you become an Olympic champion!" Thus, he quit sports although it hurt him very much and went to work... Yes, we were unable to tell the meaning of Paralympic sports to the family of this handicapped brother. We cannot explain it... We were unable to instill the importance of the Paralympic Games to the elders of the government and to those managing sports. If we could have explained it, we could not lose the hosting of the 2020 Summer Olympic Games so easily to Tokyo... Yes, unfortunately the concept of Paralympics is still seen as an event where ‘other’ athletes compete in our country. However, these sports games, where handicapped athletes compete, are sine qua non for more than 200 countries; Olympics without the Paralympics cannot be considered... In fact, candidate cities are obligated to make special arrangements in areas such as transportation, accommodation, entertainment and resting in order to facilitate the lives of the Paralympic athletes. How about us? Unfortunately, at the level of both the Sports Ministry and Directorate General of Sports, we see handicapped athletes as ‘details’. Was I unfair? I don’t think I was, I said too little. Please consider, you are a handicapped athlete, how many “Evinizde oturun, ne yani, Olimpiyat şampiyonu mu olacaksınız" Para bulamıyor muşuz! Maddi kriz varmış... Yazık. Gerçekten çok yazık. facilities in Ankara, Istanbul, Izmir, Antalya or Trabzon can you use to engage in sports? Please don’t anybody offer me the lie, "Handicapped athletes easily benefit from all the swimming pools in our province, our district". Go look at the entrances and exits of 10 swimming pools in Istanbul and then come and say, "Our handicapped athlete brother can comfortable come to the pool, exercise and go back home..." You cannot say that. Perhaps the entrance-exit and dressing rooms of a couple of facilities in the authority zone of Istanbul Spor A.Ş. are suitable for our handicapped brothers and sisters, that’s all... That means we cannot get the handicapped to engage in sports on a mass basis. Are we paving the way to ‘success’ for our handicapped brothers and sisters who devoted their lives to sports? No. We are failing there too. The government that is taking athletes to many national and international tournaments whether they are related or not, in fact taking more administrators than athletes, unfortunately brings a restriction to delegations to go to championships that are qualifying events for the Paralympic Games. Why? We have no money! I laugh at this. While all kinds of unnecessary expenses are approved by the Sports General Directorate, when it comes to tournaments where handicapped athletes will participate, things get tight. However, although a very short time has elapsed since the first day we participated in the Paralympic Games, we have covered a tremendous distance. One athlete in Sydney, eight in Athens, 16 in Beijing and 67 athletes had our flag flown at the staff in the UK. We launched miraculous champions such as Nazmiye, Korhan and Gizem... Perhaps swimmers Beytullah, Ahmet, Mehmet will walk the same path as Nazmiye, Korhan and Gizem and maybe pass them... But we do not even give them a chance to compete... We say, “Stay at home” to our athletes who won the right to participate in qualifying tournaments. “Sit at home, so what, are you going to become Olympic champions?” We can’t find any money! There is a financial crisis... Shame on us. It really is a shame. PARALİMPİK TÜRKİYE 51 ENGELLİLER SPOR KULÜPLERİ - 3 HANDICAPPED SPORTS CLUBS - 3 İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ IZMIR METROPOLITAN MUNICIPALITY 1553 LİSANSLI SPORCUSU, 115 EĞİTMEN VE ANTRENÖRÜ İLE 35 DALDA FAALİYET YÜRÜTEN KULÜP; AMPUTE FUTBOL, TEKERLEKLİ SANDALYE BASKETBOL, BEDENSEL ENGELLİLER ATLETİZM, BEDENSEL ENGELLİLER HALTER, BEDENSEL ENGELLİLER BOCCE, GÖRME ENGELLİLER JUDO, İŞİTME ENGELLİLER JUDO DALLARINDA 69 LİSANSLI ENGELLİ SPORCUYLA MÜSABAKALARA VE YARIŞMALARA İŞTİRAK EDİYOR. ENGELLİ BİREYLER KULÜBÜN YAZ VE KIŞ SPOR OKULLARINDAN ÜCRETSİZ YARARLANABİLİYOR. KULÜBE AİT SPOR SALONLARI TÜM ENGELLİ KURUM VE KURULUŞLARIN ETKİNLİKLERİNE ÜCRETSİZ OLARAK TAHSİS EDİLİYOR. CONDUCTING ACTIVITIES IN 35 BRANCHES WITH 1553 LICENSED ATHLETES, AND 115 TRAINERS AND COACHES; THE CLUB PARTICIPATES IN CONTESTS AND TOURNAMENTS WITH 69 LICENSED HANDICAPPED ATHLETES IN THE BRANCHES OF AMPUTEE FOOTBALL, WHEELCHAIR BASKETBALL, DISABLED ATHLETICS, DISABLED WEIGHTLIFTING, DISABLED BOCCE, BLIND JUDO AND DEAF JUDO. HANDICAPPED INDIVIDUALS ARE ABLE TO TAKE ADVANTAGE OF SUMMER AND WINTER SPORTS SCHOOLS OF THE CLUB FREE OF CHARGE, THE SPORTS HALLS BELONGING TO THE CLUB ARE ALLOCATED FREE OF CHARGE FOR EVENTS OF ALL HANDICAPPED INSTITUTIONS AND ESTABLISHMENTS. İ zmir Büyükşehir Belediyespor, ulusal ve uluslararası alanda tüm gençlik faaliyetlerinde ve spor branşlarında amatör olarak faaliyet göstermek, gençleri topluma yararlı bireyler haline getirmek, spor yarışmaları ve gençlere yönelik etkinlikler düzenlemek ve spor sevgisini aşılamak amacıyla 1979 yılında kurulan çok özel bir spor kulübümüz… Halen mevcut 1553 lisanslı sporcusu, 115 eğitmen ve antrenörü ile 35 dalda faaliyet yürüten İzmir Büyükşehir Belediyespor, oldukça geniş bir tabana yayılan faaliyetleri ile Türkiye’nin en büyük spor kulübü özelliğine sahip. Temel felsefesini, her İzmirliye spor yaptırmak, kentin sportif kimliği ve kültürünü oluşturmak olarak belirleyen kulüp, il genelinde 7’den 77’ye Izmir Metropolitan Municipality Sports Club was established in 1979 as a very special sports club to carry out activities in all youth events and sports branches in the national and international areas as amateurs, to transform youths into individuals that are beneficial for society, to hold sports contests and events aimed at youth and to instill the love of sports… Conducting activities in 35 branches with 1553 licensed athletes, and 115 trainers and coaches the Izmir Metropolitan Municipality Sports Club, is the largest sports club of Turkey with activities spreading onto quite a wide base. Basing its fundamental philosophy on engaging every resident of Izmir with sports and creating the sportive identity and culture of the city, the club aims to ensure that everyone from the age of 7 to 77 participates in sports, to liven up all branches by assigning equal importance to them all, to build facilities and to PARALİMPİK TÜRKİYE 54 herkese spor yaptırmak, tüm branşlara eşit önem vererek onları canlandırmak, tesisler inşa ederek halkın spora ilgisini sürekli yüksek tutmak ve spor okulları açarak toplumun her kesimini kucaklamayı amaçlıyor. Bu bağlamda engelli insanlar ve engelli sporları da unutulmamış; kulüp, engelli yurttaşlara gerçek anlamda önem gösteriyor ve yürütülen spor faaliyetleri arasında ampute futbol, tekerlekli sandalye basketbol, bedensel engelliler atletizm, bedensel engelliler halter, görme engelliler judo, işitme engelliler judo, bedensel engelliler bocce gibi engelli sporları da yer alıyor. İzmir Büyükşehir Belediyespor kulübünde şu an yukarıda belirtilen branşlarda 69 lisanslı engelli sporcu müsabakalara ve yarışmalara iştirak ediyor. keep the interest of society into sports high and to open sports schools to embrace every group of society. In this framework, the club also kept in mind disabled people and handicapped sports; the club truly cares for the handicapped citizens and among the sports activities carried out amputee football, wheelchair basketball, disabled athletics, disabled weightlifting, disabled bocce, blind judo and deaf judo are included. There are currently 69 licensed handicapped athletes participating in contests and tournaments at the Izmir Metropolitan Municipality Sports Club. Taking the first step in creating handicapped sports in 1996 with the establishment of the ‘wheelchair basketball team’, the Izmir Metropolitan Municipality Sports Club has a major role in introducing the handicapped to basketball and in the institutionalization of this sport in Turkey. Engelli sporları oluşturma yolunda ilk adımı 1996 yılında ‘Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı’nın kurulmasıyla atan İzmir Büyükşehir Belediyespor Kulübü, engellilerin basketbol ile buluşmasında ve bu sporun Türkiye’de kurumsallaşmasında önemli bir role sahip. Kulüpten yapılan açıklamada; tekerlekli sandalye basketbolunda kazanılan başarıların bu spora duyulan ilgiyi artırması ile müsabakalarda salonların dolduğu ve engelli vatandaşlarımızın evlerinden çıkartılarak sosyal hayata spor yoluyla entegre edilmesi amacına ulaşıldığı belirtiliyor. Engellilere ve engelli sporlarına katkı her yıl artarak sürdürülüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu çalışmalarının sonucunda, 2005 yılında o dönemde ismi ‘Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’ olan şimdiki ‘Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ tarafından ‘Engelli Dostu Belediye’ seçilmişti. 1996 yılından itibaren engelli sporlarında önemli başarılar elde eden İzmir Büyükşehir Belediyespor’un tekerlekli sandalye basketbol takımı dört yıl üst üste Süper Lig şampiyonu oldu. Bu dönemde bir de Avrupa üçüncülüğü elde edilirken, 105 maç hiç yenilmeyen takım bu özelliği ile Dünya Rekoru kırdı. Şu anda Süper Lig şampiyonu Galatasaray’ın ve Milli Takım’ın iskeletini İzmir Büyükşehir Belediyespor’un yetiştirdiği sporcular oluşturuyor. Bedensel engelli atletler defalarca Türkiye şampiyonu olurlarken, ülkemizi Paralimpik Oyunları’nda temsil ettiler. Bedensel engelli halterciler de Türkiye ve Avrupa şampiyonlukları kazanmanın yanı sıra Paralimpik Oyunları’nda yarıştılar. Kulübün tek işitme engelli judocusu Balkan ve Türkiye şampiyonu unvanına sahip. İşitme Engelliler Olimpiyatı’nda ise gümüş madalya elde etti. Görme engelli judocular da Türkiye şampiyonluklarının yanı sıra Paralimpik Oyunları ve Dünya Gençlik Oyunları’nda birer Avrupa Şampiyonası’nda ise iki bronz madalya elde ettiler. The announcement made by the club indicates that the success achieved in wheelchair basketball increased the interest felt towards this sport and that halls are filled during matches with our handicapped citizens coming out from their homes and are integrated into social life through sports. Contributions to the handicapped and handicapped sports increase every year by folds. The Izmir Metropolitan Municipality was deemed a ‘Handicapped Friendly Municipality’ in 2005 by the then ‘Prime Ministry Disabled Administration Directorate’, now called the ‘Handicapped and Elderly Services General Directorate’ due to all the work it did. Achieving major successes starting in 1996 in handicapped sports the wheelchair basketball team of Izmir Metropolitan Municipality Sports Club was Super League Champion for four consecutive years. Also winning third place in Europe during this period, it broke a world record going on a 105 game winning streak. Currently the skeleton of the Super League Champion Galatasaray and national team is made up of players raised by Izmir Metropolitan Municipality Sports Club. While the club’s disabled athletes won Turkish championships several times, they also represented our country at the Paralympic Games. The disabled weightlifters also won Turkish and European championships, in addition to competing at the Paralympic Games. The only deaf judo wrestler of the club is Balkan and Turkish champion. He also won a silver medal at the Deaf Olympics. Blind judo wrestlers won Turkish championships as well as one bronze medal each at the Paralympic Games and World Youth Games and two bronze medals at the European Championship. PARALİMPİK TÜRKİYE 55 İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü bünyesinde engelliler için sosyal ve sportif etkinlikler bulunuyor. Engelli vatandaşlar yaz ve kış spor okullarından ücretsiz yararlanabiliyor. Kulübe ait spor salonları tüm engelli kurum ve kuruluşların düzenledikleri etkinlikler için ücretsiz olarak tahsis ediliyor. İzmir ilindeki tüm engelli spor kulüplerine spor malzemeleri, araç gereç dağıtılıyor ve engelli sporcuların ulaşımı sağlanıyor. 2013 yılının Kasım ayında yapılan ‘ENGELSİZMİR’ kongresinde ülkemizden ve dünyanın dört bir yanından gelen misafirler İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından ağırlandı ve engellilerin kentsel yaşamın tüm boyutlarına katılıp, katkıda bulunmasının olanakları İzmir örneğinde tartışmaya açıldı. Ağır bedensel engellilerin spor yapmasını sağlamak amacıyla Türkiye’de ilk kez İzmir Büyükşehir Belediyespor Kulübü bünyesinde ‘Bocce’ branşı açıldı. 2016 yılında Brezilya’da yapılacak Paralimpik Oyunları’na sporcu yetiştirmeyi hedefleyen kulüp, Paralimpik Oyunları’na katılabilecek oyuncuları belirlemek için müsabakalar düzenlemekte... Yılın tüm zamanında engelli vatandaşlar için özel sosyal etkinlikler ve spor yarışmaları düzenleyen İzmir Büyükşehir Belediyespor, bu konuda Türkiye’de tek örnek. Yedi branşa yayılan engelli spor branşlarıyla sporcular yıl boyu resmi yarışmalara katılıyor, yarışmacı olmayan engelli vatandaşlar da yaz ve kış spor okullarından ücretsiz olarak yararlanıyor. Her yaz engelli dernek, vakıf ve özel eğitim kurumlarında bulunan vatandaşlar ve aileleri; hem kulübün bünyesindeki yüzme havuzundan uzman eğitmenler eşliğinde faydalanmakta hem de Urla Yassıcaada’ya düzenlenen gezi turlarından ücretsiz yararlanmaktalar. There are also social and sportive amenities for the handicapped at the Izmir Metropolitan Municipality Sports Club. Handicapped individuals are able to take advantage of summer and winter sports schools of the club free of charge, the sports halls belonging to the club are allocated free of charge for events of all handicapped institutions and establishments. Izmir Metropolitan Municipality Youth and Sports Club Secretary General Bekir Kerem Ünal explains the importance assigned to handicapped sports and the work carried out as follows: “Sport is an essential element of healthy living and is important for all people. It is far more important for handicapped citizens. The reason for this is that it creates a completely brand new outlook for handicapped citizens who encounter many obstacles throughout their lives and who are forced to live with the frustrations caused by these obstacles. They are able to get out of their homes and engage in sports no matter what their disability may be and they derive great happiness and pleasure from this, which increases their motivation towards their lives. Leaving aside the benefits of sports for health; our handicapped citizens are able to mitigate their loneliness by getting together with other individuals, form friendships and learn solidarity and develop positive feelings towards others. This is the way we think as the club and the more handicapped citizens we can get to engage in sports, the happier we are. An individual who first starts sports expresses himself or herself as ‘handicapped’, but as time passes, he or she gets away from this feeling and perceives himself or herself as an athlete. This is exactly what we are trying to instill in handicapped individuals, to overcome their disabilities through the confidence provided by this feeling. PARALİMPİK TÜRKİYE 56 İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Genel Sekreteri Bekir Kerem Ünal, engelli sporlarına verilen önemi ve yürütülen çalışmaları şöyle dile getiriyor: “Spor, sağlıklı yaşam için vazgeçilmez bir olgudur ve tüm insanlar için önemlidir. Engelli vatandaşlarımız için ise çok daha önemlidir. Bunun nedeni; hayatları boyunca bir sürü engelle karşılaşan ve bu engellerin neden olduğu sıkıntılar ile birlikte yaşayan engelli vatandaşlarımıza yepyeni bir bakış açısı yaratmasındandır. Engeli ne olursa olsun evlerinden çıkıp spor yapabildiklerinde bundan büyük zevk ve mutluluk duymakta, böylece hayata dair motivasyonları da artmaktadır. Sporun sağlık için faydalarını bir kenara bırakacak olursak; engelli vatandaşlarımız spor aracılığı ile yalnızlığını farklı bireyler ile paylaşabilmekte, arkadaşlıklar kurup dayanışmayı öğrenebilmekte ve diğer bireylere karşı olumlu duygular geliştirebilmektedirler. Kulüp olarak bizler de bu düşüncedeyiz ve ne kadar çok engelli vatandaşa spor yaptırabiliyorsak o derece mutlu oluyoruz. Çünkü spora ilk başlayan engelli birey kendini ‘Engelli’ olarak ifade ederken, zaman geçtikçe bu duygudan sıyrılıp kendini sporcu olarak algılamaktadır. İşte bizim aşılamaya çalıştığımız; bu duygunun verdiği güvenle engelleri ile başa çıkmasını öğrenebilmeleridir. Bu bağlamda, kulübümüzün İzmir’deki tüm engelli dernek ve spor kulüplerine yaptığı yardımlar geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de devam edecektir. Kuruluşundan beri altyapı sporcuları kulübümüz için çok önemli bir olgu olmuştur.Tüm branşlarımızda transfer ile değil de altyapı sporcularımızla başarılı olmayı amaçlamaktayız. İzmir Büyükşehir Belediyesi gibi büyük bir marka olan kulübümüzün altyapıda devrim niteliğinde yenilikler yapması kaçınılmaz olmuş, geçmişimiz ve var olan yapımız da dikkate alınarak yeniden altyapı örgütlenme modelleri oluşturulmuştur. Bu modeller içinde yetki, sorumluluk ve görevler net şekilde ortaya konulmuş ve çağın gereklerine uygun altyapı yönetmelikleri çıkartılmış, bunu yaparken de federasyonlardan ve örnek model kulüplerden yardım alınmıştır. Sonunun nereye varacağı belli olmayan hedeflerden uzak durulmaktadır. Antrenör ve sporcularımız çağdaş ve realist programlarla eğitilmeye devam etmektedirler. Kulüp olarak kısa vadede hedefimiz; kongreler, yarışmalar, tanıtımlar ile engelli vatandaşlarımızı sosyal hayata spor aracılığıyla döndürmektir. Uzun vadedeki hedef ise engellilere ait branş sayımızı artırmak, 69 olan engelli lisanslı sporcu sayımızı 500’e çıkarmak, ulusal ve uluslararası yarışmalarda kulübümüzü ve ülkemizi başarıyla temsil etmelerini sağlamaktır.Bunun için de yapılması gereken sağlam bir altyapı modelini oturtmak ve bu model ile yine Türkiye’de bir öncü olabilmeyi başarmaktır.” Therefore, the aid provided by our club to all the handicapped associations and sports clubs shall continue in the present and the future as it has in the past. Ever since its foundation, grass roots athletes were a very important part of our club. We plan to attain success in all our branches with our grass roots athletes rather than through transfers. As a major brand, the Izmir Metropolitan Municipality Sports Club made innovations on a revolutionary scale in the area of grass roots organization and new grass roots organization models were created by taking into consideration our past and our present structure. Authorities, responsibilities and duties were clearly defines within these models, grass roots directives suited to the requirements of the times were issued and help was received from federations and sample model clubs when doing this. We are staying away from targets whose results are unclear. We are continuing to train our coaches and athletes with contemporary and realistic programs. Our objective as a club in the short term is to return our handicapped citizens back to social life through sports by conducting congresses, tournaments and promotions. Our long term objective is to increase the number of branches for handicapped sports and to increase the number of our licensed handicapped athletes from 69 to 500 and to ensure that they can represent our club and our country successfully at international tournaments. What needs to be done for this is to create a solid grass roots model and to become a pioneer in Turkey through this model.” The Izmir Metropolitan Municipality Sports Club was awarded by the Ministry of Youth and Sports due to its success in 2012 and 2013. It was approved by the most competent institution of Turkish sports that it is second sports club after Fenerbahçe to win the most medals. In addition, the Youth Federation of Turkey elected the Izmir Metropolitan Municipality Mayor Aziz Kocaoğlu as the most successful mayor in the area of sports in 2013. PARALİMPİK TÜRKİYE 57 İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü; Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından 2012 ve 2013 yıllarındaki başarısı nedeniyle ödüllendirildi. Fenerbahçe’nin ardından en çok madalya kazanan ikinci spor kulübü olduğu da Türk sporunun en SPORCU SAYILARI AMPUTE FUTBOL / AMPUTEE FOOTBALL TEKERLEKLİ SANDALYE BASKETBOL / WHEELCHAIR BASKETBALL BEDENSEL ENGELLİLER ATLETİZM / DISABLED ATHLETICS BEDENSEL ENGELLİLER HALTER / DISABLED WEIGHTLIFTING GÖRME ENGELLİLER JUDO / BLIND JUDO İŞİTME ENGELLİLER JUDO / DEAF JUDO BEDENSEL ENGELLİLER BOCCE / DISABLED BOCCE yetkili kurumu tarafından da tescillendi. Ayrıca, Türkiye Gençlik Federasyonu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu 2013 yılının spor dalında en başarılı belediye başkanı seçti. 18 sporcu 19 sporcu 4 sporcu 2 sporcu 8 sporcu 1 sporcu 17 sporcu KULÜBÜN KURUCULARI VE İLK YÖNETİM KURULU FOUNDERS OF THE CLUB AND ITS FIRST EXECUTIVE BOARD Hasan MIHÇI İbrahim ERMİN Hasan CANBAZOĞLU Ercan BAŞCAN Bülent DURANLAR Hikmet ÇELİK Metin İZER YÖNETİM KURULU EXECUTIVE BOARD Pervin ŞENEL GENÇ Erhan BEY Raif CANBEK Tülay AZERİ RIZA KAYACIK Fazıl ÖLÇER Bora İRER Zeynel CANOL Canan MUT BAŞKAN / PRESIDENT BAŞKAN VEKİLİ / VICE PRESIDENT ÜYE / MEMBER ÜYE / MEMBER ÜYE / MEMBER ÜYE / MEMBER ÜYE / MEMBER ÜYE / MEMBER ÜYE / MEMBER PARALİMPİK TÜRKİYE 59 SEÇİMDE ENGELLİ VAR MIYDI? WERE THERE ANY HANDICAPPED AT THE ELECTIONS? D HAMİT TURHAN PARALİMPİK TÜRKİYE YAYIN YÖNETMENİ SPOR YAZARI PARALYMPIC TURKEY EDITOR IN CHIEF SPORTS WRITER emokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biri hiç kuşkusuz seçimlerdir. Ülkemiz bir seçimi daha geride bıraktı. 50 milyona yakın seçmen sandıklara giderek yerel yönetimleri beş yıl boyunca emanet edeceği kadroları belirledi. Seçim öncesi ise son yıllarda görülmemiş tuhaf bir atmosfer yaşandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üzerinde yoğunlaşan iddialar üzerine seçim, bir yerel seçim yarışı olmaktan çıkıp adeta bir referanduma dönüştü. Dolayısıyla belediye başkan adaylarının ve partilerin projelerinden çok karşılıklı suçlamaların gündeme geldiği bir propaganda dönemi yaşandı. Halkımız da kendisine altyapı hizmeti verecek, günlük yaşantısını kolaylaştıracak başkan adaylarını, projelerini dinlemeden, dinleyemeden seçiverdi! Sadece ve sadece siyasi saiklerle hareket edilerek... Oysa belediye seçimleri teknik bir konudur. Adayların siyasi kimliklerinden çok, belediyecilik konusundaki yetkinlikleri, uzmanlıkları önemlidir. Gelgelelim, takım tutar gibi parti tuttuğumuz için kimin ne verebileceğinden çok, kimin kimin adamı ve hangi partiye mensup olduğuna baktık. Bundan dolayıdır ki belediyeler altyapı hizmeti vermekten çok ideolojik bir performans sergilemekte hiç bir beis görmüyor. Bir de konunun engellilerle ilgili boyutu var. Engellileri en çok ilgilendiren kurumların başında belediyeler gelir. Çünkü engellilere hayatı kolaylaştıracak olan düzenlemeleri yapmakla mükelleftir belediyeler. Bu, yasalarla sabittir. Belediyeler tüm cadde ve sokakları, kaldırımları, binaları, sosyal yaşam alanlarını, spor sahalarını-salonlarını, toplu taşıma araçlarını ona göre dizayn etmekle yükümlüdür. Türkiye'de belediyeler 572 sayılı kanun hükmünde kararname gereğince engellilere uygun düzenlemeleri standartlara uygun olarak yapmak zorundadır. İmar mevzuatına ulaşılabilirlikle (fiziksel engellerin kaldırılmasıyla) ilgili hükümler eklenmiştir. PARALİMPİK TÜRKİYE 60 Buna göre, kaldırımlar, yaya yolları, konutlar ve umumi binalar engellilerin ulaşabilirliğine uygun olarak yapılmak durumundadır. Bunlar ve daha ötesi belediyelerin asli görevidir. Peki, hal böyleyken ve engellilerin ülkemizde yaşadığı sıkıntılar ortadayken, seçim yarışı sırasında engellilerle ilgili tek bir proje, vaat ve engelli aday duydunuz mu? Partilerin seçim programlarında, kitapçıklarında, broşürlerinde, pankartlarında, afişlerinde, mitinglerinde engellilere yönelik her hangi bir çalışmaya rastladınız mı? Her zaman hatırlatırız; ülkemizde 8.5 milyon engelli yaşadığını ve onların hayatlarının ne kadar zor olduğunu. Nüfusun yaklaşık yüzde 12'sine tekabül eden bir rakamdır bu. Yani, engellilere dair hiç bir proje açıklamayan, bir başka deyişle böyle bir projesi olmayan partiler ülkenin yüzde 12'sini yok sayıyorlar. 8.5 milyon engelliyi adam yerine koymuyorlar. Engelli haklarını bir kenara itiyorlar. Ve ne yazık ki partilerin bu vurdumduymaz tutumları engelli vatandaşlarımızın pek umurunda olmuyor. Ki, koştura koştura gidip oylarını kendilerini yok sayan bu partilere veriyorlar. Oysa onların en fazla seslerini duyurmalarının zamanıdır seçim dönemleri. En çok onlar konuşmalı, en fazla onlar bağırmalı, ağırlıklarını her kesimden daha fazla hissettirmeliler. Mamafih engellilerimiz de sanki gidişata ayak uydurmuş, kaderlerine razı olmuş gözüküyor. Verilenle yetiniyorlar. Kendi aralarında bile bir birlik sağladıkları söylenemez. Yüzde 12 önemli bir rakamdır. Ülkenin hem genel hem de yerel siyaseti üzerinde özgül ağırığı olması gereken bir orandır. Ama maalesef engellilerimiz kendi güçlerinin, hacimlerinin farkında değiller. O yüzdendir, 'yok hükmünde' olmayı kabul ediyorlar ve kendi kabuklarına çekiliyorlar. Bir silkelenip kendilerine gelseler, bütün siyasileri dut ağacı gibi silkelerler, bilmiyorlar. Umarım yakın zamanda öğrenirler. Yoksa bu kader onlar için hiç değişmez! Makus talih oluverir! One of the sine qua non conditions of democracy is doubtless the election process. Our country left behind another round of elections. Close to 50 million voters went to the polls to determine the local government staffing for the next five years. Before the elections, there was a strange atmosphere not seen in recent years. Due to claims concentrated upon Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan, the elections stopped being a race for local governments and turned into almost a referendum. Thus there was a period of propaganda, where mutual blames were brought up, rather than projects of mayoral candidates and parties. Our public was forced to elect mayors to supply them infrastructure services and to ease their daily lives without being able to listen to their projects! They only acted with political considerations... However, municipal elections are a technical issue. The competencies and expertise of the candidates in municipal issues are more important than their political identities. Thus, since we vote for parties as though we were fans of a team, we looked at who was whose man and which party they belonged, rather what they can do. Consequently, municipalities see nothing wrong in displaying an ideological performance rather than providing infrastructure services. There is also a dimension that is related to the handicapped. Municipal governments are at the top of the agencies that interest the handicapped the most. The reason is that municipalities are responsible for conducting the arrangements to make life easy for the handicapped. This is ordained by law. Municipalities are liable to design all streets and avenues, sidewalks, buildings, social living areas, sports fields-halls and mass transit vehicles accordingly. Municipalities in Turkey are obligated to perform the arrangements suited to the handicapped In accordance with the decree with the force of law number 572, municipalities are bound to conduct facilities suitable for the handicapped in accordance with standards. Provisions concerning accessibility (removal of physical obstacles) were added to building codes. Accordingly, sidewalks, ATICILARDAN İKİ MADALYA İ pedestrian walkways, houses and public buildings must be built in a way to be accessible for the handicapped. These and further issues are among the main duties of the municipalities. When this is the case, and the problems encountered by the handicapped in our country are apparent, have you heard about a single project or promise concerning the handicapped during the election race? Have you encountered any work that has to do with the handicapped in the election programs of parties, in booklets, brochures, signs or billboards and meetings? We always bring up the fact that there are 8.5 million handicapped people in our country and that their lives are quite difficult. This figure corresponds to nearly 12.5 percent of the population. Parties that do not disclose any projects for the handicapped, meaning that they have no projects for the handicapped, are ignoring 12 percent of the nation. They do not consider 8.5 million handicapped as people. They push aside the rights of the handicapped. They push aside the rights of the handicapped. Unfortunately this uncaring attitude of the parties does not affect our handicapped citizens too much. They run to the polls and vote for these parties that ignore them. But these election times should be the periods during which they must make their voices heard. They should speak, yell the most and must make themselves felt more than any others. But our handicapped seem to fit in with the times and seem to settle for their fate. They make do with what is given to them. It cannot be said that there is any union amongst themselves. 12 percent is an important figure. It is a rate that should have a specific weight over the general and local politics of the nation. But, unfortunately our handicapped are not aware of their own strength and volume. Therefore, they accept being ‘non-existent’ and withdraw to their shells. If they could only shake this off and come to their senses, they can shake all the politicians like fruit trees, but they do not know this. I hope they will soon learn. Otherwise their fate will never change! It will become their ill fate! TWO MEDALS FOR THE SHOOTERS ngiltere'nin başkenti Londra'da düzenlenen Bedensel Engelliler 10 metre Tabanca Tüfek Dünya Kupası'nda A Milli Takım; tüfek dalında ikinci, tabancada ise üçüncü oldu. 22 ülkeden 102 sporcunun katılımıyla gerçekleştirilen turnuvada Türkiye'yi tabanca ve tüfek kategorilerinde 12 sporcu temsil etti. R1 erkekler tüfek müsabakasında A Milli Takım, 1747 puanla 1816 puan toplayan Ukrayna'nın ardından dünya ikincisi olurken, milli sporcu Erhan Coşkuner de yedinciliği elde etti. P1 takım erkekler tabanca dalında Azerbaycan 1661 puanla altın, Ukrayna 1621 puanla gümüş ve Türkiye 1545 puanla bronz madalyanın da sahibi oldu. R2 bayanlar tüfek müsabakasında ise Pervin Ayli dördüncü, Çağla Baş yedinci sırada kaldı. Our National A Team was second in rifle and third in the pistol during the Disabled 10 Meters Pistol and Rifle World Cup held in the capitol of the UK, London. The tournament was attended by 102 athletes from 22 countries, with Turkey represented in the pistol and rifle categories by 12 athletes. In the R1 men’s rifle contest, our A National Team accumulated 1747 points to come in as second in the world behind the Ukraine that had 1816 points, with national athlete Erhan Coşkuner achieving seventh place. In the P1 team men’s pistol branch Azerbaijan won the gold medal with 1661 points, Ukraine won silver with 1621 points as Turkey won the bronze medal with 1545 points. In the R2 women’s rifle contest Pervin Ayli was fourth with Çağla Baş coming in seventh. PARALİMPİK TÜRKİYE 61 HAYATIN İÇİNDEN - 2 INSIDE LIFE - 2 ENGELSİZ ENGELLİ - ALİ DURAN KARAKAYA HANDICAPPED WITHOUT HANDICAP - ALİ DURAN KARAKAYA “BENİM HAYATIM, DİBE VURUP, SIFIRLANIP TEKRAR YUKARI ÇIKMAKTIR. BUNUN İÇİN ÖNCE İNANMASI GEREKİR İNSANIN” DİYOR ALİ DURAN KARAKAYA… 14 YAŞINA KADAR TAMAMEN SAĞLIKLI İKEN, GEÇİRDİĞİ KAZA SONUNDA BELDEN AŞAĞISI FELÇ OLAN İÇİMİZDEN BİRİSİDİR O… YAŞAMI, YALNIZ ENGELLİLERE DEĞİL, ENGELSİZ KİŞİLERE DE ÖRNEK OLACAK BİR AZMİN, BAŞARININ VE YAŞAM MÜCADELESİNİN ÖYKÜSÜDÜR. “MY LIFE IS TO HIT BOTTOM, GO TO ZERO AND RISE UP AGAIN. ONE FIRST HAS TO BELIEVE FOR THIS” SAYS ALİ DURAN KARAKAYA… HE IS ONE OF US, WHO HAD BEEN COMPLETELY HEALTHY UNTIL THE AGE OF 14, THEN BECOMING PARALYZED FROM THE WAIST DOWN AFTER AN ACCIDENT… HIS LIFE IS THE STORY OF DETERMINATION, SUCCESS AND STRUGGLE FOR LIVING THAT IS AN EXAMPLE FOR PEOPLE WITH OR WITHOUT HANDICAPS. D oğan Haber Ajansı’ndan Tahsin Ülker birkaç yıl önce şöyle bir haber geçer: “Engelli öğrencinin akülü aracını çaldılar. Çukurova Üniversitesi (Ç. Ü.) Fen Edebiyat Fakültesi öğrencisi, bedensel engelli Ali Cankal’ın akülü tekerlekli sandalyesi üniversite yerleşkesi içinde kimliği belirsiz kişilerce çalındı.” Aracı çalınınca eğitimine bir süre ara vermek zorunda kalan Ali Cankal, okulu bırakmayı düşünecek kadar depresyona girer. Tekrar bir akülü sandalye alması mümkün değildir. Bu durumu öğrenen Ç. Ü. Engelli Öğrenciler Koordinatörü, Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi İskender Özgür olayı üniversite yönetimine aktarır. Dönemin üniversite yönetimi Ali Cankal’ın bu derdine derman olamaz! İskender Hoca hemen Adana Kent Konseyi Engelli Meclisi Başkanı Ali Duran Karakaya’yı telefonla arar ve Ali Cankal’ın sıkıntısını anlatır. Ali Duran Karakaya o sırada Ankara’da bir toplantıdadır. Telefonda İskender Hoca’ya verdiği cevap çok nettir: “Yarın Adana’ya geliyorum. Ali Cankal’ın akülü sandalyesini de arabama atıp üniversiteye getiriyorum.” Tahsin Ülker from the Doğan News Agency wrote the following story a few years back: “The battery powered vehicle of a disabled student was stolen. The battery powered wheel chair of disabled Ali Cankal, a Çukurova University (Ç. U.) Science and Literature Faculty student was stolen within the university campus by unidentified persons.” Forced to interrupt his education for a while when his wheelchair was stolen, Ali Cankal was so depressed that he thought of quitting school. It is not possible for him to buy another battery powered wheelchair. Ç. U. Handicapped Students Coordinator, Education Faculty Special Education Department Instructor İskender Özgür informs the university administration of the incident. The university administration of that period is unable to help Ali Cankal solve this problem! İskender Özgür immediately calls Adana City Council Handicapped Assembly President Ali Duran Karakaya on the telephone and explains Ali Cankal’s problem. Ali Duran Karakaya is in Ankara at the time attending a meeting. He gives a very clear answer to İskender Özgür on the telephone: “I am coming to Adana tomorrow. I am putting Ali Cankal’s battery powered chair in my car and bringing it to the Ali Duran Karakaya ertesi günü dediğini gerçekleştirir. Ali Cankal’a akülü arabasını elleriyle teslim eder. Ali Cankal şimdi dördüncü sınıfta. Bu yıl okulunu bitirecek. Böylece bir engellinin daha geleceği kurtulur. Bedeni sağlam ama kafası engelli olanlar Ali Cankal’ın engelliliğine yardımcı olamaz. Bedeni engelli, kafasında ve yüreğinde hiç bir şeye engel tanımayan Ali Duran Karakaya ise Ali Cankal’ın sorununu daha telefonda duyar duymaz beyninde halleder. “Benim hayatım, dibe vurup, sıfırlanıp tekrar yukarı çıkmaktır. Bunun için önce inanması gerekir insanın” der Ali Duran Karakaya… 14 yaşına kadar tamamen sağlıklı iken, geçirdiği kaza sonunda belden aşağısı felç olan birisidir o. Yaşamı, yalnız engellilere değil, engelsiz kişilere de örnek olacak bir azmin, başarının ve yaşam mücadelesinin öyküsüdür. Bedensel engelli sporunda Adana’yı dünyada marka bir şehir haline getirmekte en büyük rolü oynayan kişidir. Adana’da bedensel engellilerin spor dünyasının tarihi ve gelişiminin gerçek öyküsüdür Ali Duran Karakaya’nın yaşam öyküsü. university.” Ali Duran Karakaya keeps his promise the next day. He delivers the battery powered wheelchair to Ali Cankal personally. Ali Cankal is now in his fourth year. He is going to graduate this year. This way, the future of another handicapped is saved. Those with healthy bodies but handicapped minds cannot help Ali Cankal with his handicap. Ali Duran Karakaya, who has a handicapped body but does not recognize any handicaps in his mind and heart, solves Ali Cankal’s problem in his mind as soon as he hears it on the phone. “My life is to hit bottom, go to zero and rise up again. One first has to believe for this” says Ali Duran Karakaya… He is one of us, who had been completely healthy until the age of 14, then becoming paralyzed from the waist down after an accident… His life is the story of determination, success and struggle for living that is an example for people with or without handicaps. He is the person, who played the biggest role in making Adana a branded city in the world in handicapped sports. The life story of Ali Duran Karakaya is the true story of the history and development of the sports world of the disabled in Adana. PARALİMPİK TÜRKİYE 63 Kendini şöyle tanıtıyor Ali Duran Karakaya: “1966 yılında Karataş’ın Adalı Köyü’nde doğdum. Çiftçilikle uğraşan bir ailenin en son çocuğuyum. Kışın Adana’da, yazın köyde sürdürürdük yaşamımızı. İlkokulu üç sene Adana’da, iki sene köyde okudum. Ortaokulu okurken, 13-14 yaşlarında, bir tatil döneminde köydeki çiftlik evine gitmiştik. O dönemde klimalar şimdiki kadar yaygın değildi. Yazın çok sıcak olduğundan, çiftlik evinde damda yatardık. Ben uyurgezerim. Anlatacağım kazadan bir gün önce damda uyurken, gece ikinci kattan aşağıya, evin önündeki bahçeye inmişim. Bahçede domates ve patlıcanların dibine yatmışım. Sabaha karşı üşüyerek uyanıp da nerede olduğumu fark edince, ’Ben burada ne geziyorum’ diye tekrar damdaki yatağıma gitmişim.” Bu olaydan bir gün sonra gece yarısı Ali Duran’ın uyurgezerliği yine ortaya çıkar. Ancak, bu sefer merdivenlerden inmez. Damdan, sekiz metreden aşağı düşer, küt diye! Dam çok geniş olduğu için anne-babası Ali Duran’ı görememekte, cibinlik içinde yattığını zannetmektedir. Ali Duran’ın düşme gürültüsüne, hemen yakınlarında oturan halası, ablası ve eniştesi uyanırlar. O zaman Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi olan Numune Hastanesi’ne götürülür Ali Duran. Belindeki omurilikte (omurga boşluğu içinde bulunan kanal boyunca uzanan sinir dokusu) çok ağır yaralanma olduğu anlaşılacaktır. Ali Duran’ın belden aşağısı felç olur. Ciğerlerinde de ciddi yaralanma vardır. İlk on beş gün beyin cerrahisi yoğun bakım servisinde tedavi görür Ali Duran. Yaklaşık bir buçuk ay hastanede yatar. O güne kadar koşan, oynayan Ali Duran’ın hayatı birden değişir. Artık belden aşağısı tutmayan paraplejili (belden aşağısının, her iki bacağın tutmaması, felç hali) bir engellidir. Ali Duran Karakaya introduces himself as follows: “I was born in 1966 at Karataş in the Adalı Village. I am the last child of a family dealing in farming. We maintained our lives in Adana during the winter and in the village during the summer. I went to elementary school in Adana for three years and at the village for two years. When I was going to middle school at the age of 13-14, during a holiday we had gone to the farm house at the village. They did not have air conditioning at that time as prevalently as they are now. Since it is too hot in the summer, we used to sleep on the roof in the summers at the farm house. I am a sleepwalker. One day before my accident, I went down from the second floor at night while sleeping on the roof to the garden in front of the house. I went to sleep in the middle of the tomato and eggplants in the garden. I was cold in the middle of the night and woke up to notice where I was, I went back to my bed on the roof.” One day after this incident, Ali Duran starts to sleepwalk again in the middle of the night. But, this time he does not use the stairs. He falls down eight meters from the roof! PARALİMPİK TÜRKİYE 64 Since the roof is too wide, his parents could not see Ali Duran and they think he is lying inside his mosquito netting. The noise of Ali Duran falling wakes up his aunt, sister and brother-in-law. Ali Duran is rushed to the Numune Hospital, which is the Çukurova University Medical Faculty Hospital at that time. It is diagnosed that there is a severe damage to his spine (the nerve tissue that sits inside the vertebrae). Ali Duran is paralyzed from the waist down. His lungs are also severely injured. Ali Duran is treated at the brain surgery intensive care unit. He is hospitalized for nearly a month and a half. Ali Duran, who used to be able to run and play until that day, has his life suddenly changed. He is now a disabled paraplegic person (one who has both legs paralyzed from the waist down). Ali Duran has wounds on his back. After being discharged from the hospital, it is indicated that he needs to have rehabilitation treatments. However, at that time in Turkey and in Adana the pre-12th September military coup d’état (1980) terror is taking place and the rehabilitation facilities are not adequate. Sırtında yaralar oluşur Ali Duran’ın. Hastaneden çıkarıldıktan sonra rehabilitasyon görmesi gerektiği söylenir. Fakat, o sırada 12 Eylül (1980) öncesi terörünü yaşayan Türkiye’de ve Adana’da rehabilitasyon uygulamaları yeterli değildir. Rehabilitasyon için Ankara’ya götürülmesinin iyi olacağı söylenir. Yer olmadığı için beklemeleri gerekmektedir. Süre uzayınca Adana’da Karşıyaka Devlet Hastanesi’ne yatırılır rehabilitasyon için. Fizyoterapist Ayşe Hançerli ”Bu çocuğu daha fazla bekletmeden tam teşekküllü bir hastaneye götürün, Ankara’da yer yoksa Kastamonu’ya” der. O ana kadar hep yürüyeceğini, iyi olacağını düşünmektedir Ali Duran. Oysa durum onun zannettiğinin aksine, hiç de iç açıcı değildir. Kastamonu’ya gidecekleri sırada 12 Eylül (1980) ihtilali olur. Otobüsün arkasında çarşaf içinde götürülür Kastamonu’ya. Rehabilitasyon süreci başlar. Bu arada hep sırt üstü yatmak zorundadır Ali Duran. Sırtında korkunç yaralar açılır. Yara bakımı, ışık tedavisi uygulanır ama bana mısın demez. Yatak yaralarının iyileşmesi için daha sonra ters pozisyonda yatması gerekecektir. O günlerde yaşadıklarını şöyle anlatır Ali Duran Karakaya: “Hep yüzü koyun yatmaktayım. Başımı bir o yana, bir bu yana çevirmekteyim. Beynim yürümeyi unutuyor. Yemeği de o pozisyonda yiyorum. Yemeğin ve suyun lezzetini alamıyorum. Daha önceleri yürümeyi bırakın, oturmayı hayal ediyordum. Şimdi ise sırt üstü yatmayı hayal etmeye başladım. Fizyoterapist bayana bir gün ‘Ben ne zaman yürüyeceğim’ dedim. Film orada koptu zaten!” It is said that he should be transported to Ankara for rehabilitation. Since there is no room, they should wait. When the waiting is extended, he is hospitalized in Adana at the Karşıyaka State Hospital for rehabilitation. Physiotherapist Ayşe Hançerli says, ”Take this child without any further delay to a fully equipped hospital, if there is no room in Ankara, to Kastamonu”. Until then, Ali Duran thinks that he will be able to walk and turn to normal. But contrary to his belief, the situation is not at all positive. Just as they are about to go to Kastamonu, the September 12th (1980) coup takes place. He is taken to Kastamonu in the back of the bus, wrapped in sheets. The rehabilitation process is started. Meanwhile, Ali Duran is constantly forced to lie on his back. Terrible bed sores open up onhis back. Wound care and light therapy is applied but to no avail. He is forced later to lie in the reverse position for his bed sores to heal. Ali Duran Karakaya explains what he had to go through in those days as follows: “I was always lying down face down. I had to keep turning my head from one side to other. My brain forgets to walk. I am eating in that position. I cannot get the taste of the food or drink. I used to dream of sitting, without even dreaming of walking. Now I am dreaming of being able to lie on my back. I asked the physiotherapist lady one day, ‘When am I going to walk?’ This was when I realized the truth!” At that time the economic status of the family worsens. Ali Duran’s uncle dies. His treatment is interrupted and they return to Adana. The sores are not healed. But Ali Duran is stubborn. He expresses his determination by saying, “I will lie face down and these sores will heal”. He lies in this state for nine months. He drinks water through a straw at this time. He cannot taste food. He describes what he went through in those days by saying, “I only breathed”. But he believes that all these problems will end. He is so determined. It consoles him a little to have his bed to a different corner of the room to see a different view every week. But he never loses his faith that he will heal. He starts to turn to his side upon the suggestion of the doctor. His kind mother changes Ali Duran’s position every hour. Although his mother never sleeps, she does not complain the least bit. This situation lasts for years. This is why the love of Ali Duran Karakaya for his mother is unique. Years later, he is trapped under the rubble after the earthquake, he thinks first of his mother. She might be too sad to live if she loses her Ali Duran. PARALİMPİK TÜRKİYE 65 O arada ailenin ekonomik durumu sarsılmaya başlar. Ali Duran’ın amcası vefat eder. Tedavi yarıda kesilir ve Adana’ya dönerler. Yaralar kapanmaz. Ama Ali Duran inat eder. “Yüzüstü yatacağım ve bu yaralar kapanacak” diye ifade eder bu azmini. Dokuz ay böyle yatar. Bu süre içinde suyu pipetle içer. Yemeğin lezzetini alamaz. O günlerde yaşadıklarını “Sadece nefes aldım” diye tanımlar. Ama bu sıkıntıların mutlaka biteceğine inanır. Öyle bir azmi vardır. Yatağını her hafta odanın bir başka köşesine aldırarak farklı bir manzarayı görmesi, onu biraz olsun rahatlatmaktadır. Ama düzeleceğine dair inancını hiç yitirmez. Doktorun önerisi üzerine yan dönmeye başlar. ‘Anacağızı’ saatte bir pozisyonunu değiştirir Ali Duran’ın. Anası hiç uyumasa da en ufak bir şikâyette bulunmaz. Bu durum Although Ali Duran cannot walk, he wants to at least sit. As doctors suggest, “He shouldn’t lie too much, he should sit now”, he starts to half sit with a corset. Then his father falls ill. Ali Duran has a worry of, “What is going to happen to me?” Then a prosthetic device is built. It is not easy to walk like this. One day, when walking with crutches and the prosthetic device, he trips on a small rock and he falls like a robot. As he keeps falling, he learns to fall. Every problem teaches him something. His father is about to go bankrupt. Ali Duran has to worry about his future in order to hang on to life. Either he will be needy of others, or he will depend on himself. He has no social security. His other siblings are only able to take care of themselves. At some point, they bring over a broken wheelchair left by a handicapped daughter of a relative living in Germany. It is old, classical, without rings and flat tires. Initially, Ali Duran does not want it. He has it thrown outside. But he has no other chance to go out. His aunt’s children have him sit on this chair. His hands are torn up trying to drive it onhis own. That dilapidated wheelchair becomes a vehicle to tie Ali Duran to life. Like in the old Turkish movies, they PARALİMPİK TÜRKİYE 66 böyle yıllarca devam eder. Onun içindir ki, Ali Duran Karakaya’nın anasına olan sevgisi başka hiç bir lezzete benzemez. Yıllar sonra depremde enkaz altında kaldığında da önce anasını düşünür. Ali Duran’ını kaybederse üzüntüden yaşayamaz diye. Ali Duran yürüyemese de, hiç olmazsa oturmak istemektedir. Doktorların “Çok yatmasın, artık otursun” önerisi üzerine korseyle yarım oturmaya başlar. Ardından babası rahatsızlanır. Ali Duran’da “Ben ne olacağım?” kaygısı başlar. Sonraları protez yapılır. Hiç de kolay değildir bu şekilde yürümek. Bir gün koltuk değneği ve protezle yürürken, ayağına küçük bir taş gelir ve robot gibi düşer. Düşe düşe düşmeyi de öğrenir. Her sıkıntıdan bir şey öğrenmektedir. place Ali Duran on the wheelchair with a blanket on his lap. One day, his aunt’s children take Ali Duran to the village coffee house on his wheelchair. Everyone looks at his legs and wheelchair. And how they looked with pity? “Should this be how this child should turn out? It is too bad!” That psychology tears down Ali Duran Karakaya very much… Years go by, Ali Duran now has a job and a house. In fact he even has a car. One day he meets the Adana Youth and Sports Province Director Tuncer Akdoğan. He tells Akdoğan that there is no sports club in Adana for the handicapped and how they can establish such a club. Tuncer Akdoğan is a very practical administrator who knows how to get things done. He turns to Ali Duran Karakaya and says, “You find the disabled and the crippled, I will take care of all the expenses to set up the team.” In 1993 Ali Duran Karakaya starts the research on this and one year later he takes 10 disabled individuals with him to establish the Adana Çağrı Handicapped Sports Club and becomes its president. The address of the club is Ali Duran Karakaya’s home. They hold their first meeting on the Vali Road, in a tea house. Babası iflas noktasına gelmiştir. Diğer tarafta hayata tutunmak için gelecek endişesi taşımaktadır Ali Duran. Ya başkalarına muhtaç, ya da kendi kendine yetebilecek biri olacaktır. Hiç bir sosyal güvencesi yoktur. Diğer kardeşleri ise ancak kendine yetmektedir. Bir ara Almanya’da yaşayan bir akrabanın engelli bir kızının bıraktığı kırık tekerlekli sandalyeyi getirirler. Eski, klasik, çemberi yok, lastikleri patlak bir sandalye. Önce istemez onu Ali Duran. Dışarı attırır. Ancak, dışarı çıkabilmesi için başka şansı bulunmamaktadır. Halasının çocukları onu bu sandalyeye They hold meetings of the executive board in Karakaya’s car for a year and a half. Ali Duran Karakaya gets married in 1995 to his wife Yasemin, in 2000 their daughter Hikmet Nur is born. Hikmet Nur is now in sixth grade. Ali Duran Karakaya joins the executive board of the Disabled Sports Federation in 1997 chaired by Perihan Savaş. He becomes vice president in 1998 at the federation presided by Yavuz Kocaömer. Except for the one year break he took during 1999, he has been maintaining his task as vice president at the Disabled Sports Federation of Turkey. THE EARTHQUAKE OF 17 AUGUST 1999 German sports personality Dr. Hans Joachim Travinski, who is a specialist on handicapped sports has come to Turkey to give seminars on handicapped sports. After the Istanbul leg, Travinski will continue his seminar program in Adapazarı. The president of the Disabled Sports Federation at the time is Ahmet Yavuz Kocaömer, the Sakarya Province Youth and Sports Director is the current Adana Province Youth and Sports Director Fazlı Bayram. Ali Duran Karakaya drives his own car to Adapazarı. There are oturturlar. Kendisi sürmeye çalışırken elleri parçalanır. Ama o köhne tekerlekli sandalye Ali Duran’ı hayata bağlayan bir araç olur. Eski Türk filmlerindeki gibi üzerine battaniye, çarşaf örterek bindirirler tekerlekli sandalyeye Ali Duran’ı. Bir gün halasının çocukları Ali Duran’ı tekerlekli sandalye ile köy kahvesine götürürler. Herkes onun ayaklarına ve tekerlekli sandalyesine bakmaktadır. Hele o acır gibi bakışları yok mu? “Bu çocuk böyle mi olacaktı? Vah vah vah!” O psikoloji çok yıkar Ali Duran Karakaya’yı… about 40-50 participants in the seminar. A Turkish youth named Bülent, who lived in Germany came as the interpreter. They are staying in the only five star hotel of Adapazarı, the ‘Elmas Hotel’. The rest is told by Ali Duran Karakaya: “The bellboys always parked my car in the back of the hotel and brought it around to the front when we would go out. When that was the case, I had to wait for the car. That night (the night that tied August 16th to August 17th, 1999) I told them to leave my car to the front of the hotel. We went to bed. I was staying on the seventh floor. Travinski was one floor below me. I woke up around 03.00 with a noise. There was yelling and screaming. A terrible noise and hum… I understood that there was an earthquake taking place. My bed was next to the window. I stuck to my bed. I keep shaking and hitting. I thought for a moment what to do; there was no way for me to reach the elevator. I was considering throwing myself out the window from the seventh floor. The building exploded like a bomb with a tremendous noise. The electricity went out and the ceiling collapsed on me and I was out. The ten storey building was completely torn down... PARALİMPİK TÜRKİYE 67 Yıllar geçer, Ali Duran’ın hem işi vardır, hem evi. Hatta bir de arabası. Bir gün dönemin Adana Gençlik Spor İl Müdürü Tuncer Akdoğan ile tanışır. Akdoğan’a, Adana’da engelliler için bir spor kulübünün olmadığını söyler ve böyle bir kulübü nasıl kurabileceklerini sorar. Tuncer Akdoğan çok pratik, iş bitirici bir yöneticidir. Ali Duran Karakaya’ya döner ve “Sen engellileri, sakatları bul, takımı kurmak için ben bütün masrafları karşılarım, hallederiz.” der. 1993 yılında buna ilişkin aramalara başlayan Ali Duran Karakaya bir yıl sonra 10 engelli kişi ile birlikte Adana Çağrı Özürlüler Spor Kulübü’nü kurar ve başkanlığa getirilir. Kulüp adresi Ali Duran Karakaya’nın evidir. İlk toplantılarını Vali Yolu’nda, ara bir yerdeki çay ocağında gerçekleştirirler. Yönetim kurulu toplantılarını bir buçuk yıl kadar Karakaya’nın arabasında yaparlar. Ali Duran Karakaya 1995 yılında eşi Yasemin Hanım’la evlenir, 2000 yılında kızları Hikmet Nur doğar. Hikmet Nur şu an altıncı sınıfa gitmektedir. Ali Duran Karakaya 1997 yılında Perihan Savaş başkanlığındaki Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’nda yönetim kuruluna girer. 1998 yılında Yavuz Kocaömer başkanlığındaki federasyonda asbaşkan olur. 1999 yılında verdiği bir yıllık ara dışında o günden bu yana Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’nda asbaşkan olarak görevini sürdürmektedir. 17 AĞUSTOS 1999 DEPREMI Engelli sporlarında uzman olan Alman spor adamı Dr. Hans Joachim Trawinski, engelli sporu konusunda seminerler vermek üzere Türkiye’ye gelmiştir. Trawinski seminer programına İstanbul’dan sonra Adapazarı’nda devam edecektir. O sıralar Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Ahmet Yavuz Kocaömer, seminerin düzenleneceği Sakarya İl Gençlik Spor Müdürü ise şu anki Adana İl Gençlik ve Spor Müdürü Fazlı Bayram’dır. Ali Duran Karakaya Adapazarı’na kendi arabasıyla gider. Seminerin katılımcı sayısı 40-50 kişi kadardır. Almanya’da yaşayan Bülent isimli bir Türk tercüman olarak gelmiştir. Adapazarı’nın tek beş yıldızlı oteli olan ‘Elmas Oteli’nde kalmaktadırlar. There were 85 guests in the hotel. Four of them were from our team: Me, the interpreter Bülent, Travinski and his assistant Yana. I felt that I was falling down with the collapse of the ceiling. I awoke towards morning. I thought I was having a nightmare. From one side I am thinking, ‘My God please let this be a nightmare’. I pinch myself, it is not a nightmare; it is reality. My whole body is under the rubble. The seventh floor went down to the first floor. The building column is sitting on my left arm. I placed my head in the corner, on an area the size of my pillow. I am squeezed between two ceilings in a tiny area. I am trying to breathe with only my head in a free space. I faint in between. There are aftershocks. My chest is pressed and I have a PARALİMPİK TÜRKİYE 68 hard time breathing. Some of the rumbling noises are cut off. The sirens of ambulances... I can’t make any sounds, I can’t make myself heard. There is a pressure on my ribcage. Meanwhile, I keep accounting for all my regrets and things I postponed. I think of my mother, my wife, my 1.5 years old son Hüseyin. ‘His father is dead. What will happen to them if the person he embraces as father is gone? I think of my mother. I say, ‘She will die. Please God, don’t let her see my death’. I stayed there under the wreckage for four hours. But to me it felt like forty years. They got me out of there about 07.30 in the morning. Meanwhile, Travinski and Yana died under the wreckage. The interpreter lad is alright, he is completely healthy. Sonrasını Ali Duran Karakaya’nın anlatımından aktaralım: “Görevli çocuklar benim arabamı her zaman otelin arka tarafına koyuyorlar ve dışarı çıkacağımız zaman öne getiriyorlardı. Öyle olunca da araç beklemem gerekiyordu. O gece (16 Ağustos’u 17 Ağustos’a bağlayan gece, 1999) arabamı otelin önüne koymalarını söyledim. Yattık. Ben yedinci katta kalıyordum. Trawinski benim bir altımdaki katta. Gece 03.00 gibi gürültü ile uyandım. Bağırışlar, çığırışlar. Bir gürültü, bir uğultu… Anladım ki deprem oluyor. Yatağım pencerenin yanında. Yapıştım yatağıma. Güm güm vurarak sallanıyorum. Bir an düşündüm; asansöre gitsem mümkün değil. Yedinci kattan aşağı kendimi atayım diyorum kendi kendime. Bina müthiş bir gürültü ile bomba gibi patladı. Elektriklerin kesilmesi ile beraber tavan üstüme çöktü ve film koptu. On katlı bina yerle bir... Otelde 85 kişi kalıyordu. Dört kişisi bizim ekip: Ben, tercüman Bülent, Trawinski ve asistanı Jantke Vogt. Tavanın çökmesi ile birlikte aşağı düştüğümü hissediyorum. Sabaha karşı ayılmışım. Ben rüya, kâbus görüyorum sanıyorum. Bir taraftan da ‘Allahım ne olur bu rüya olsun, kâbus olsun’ diye düşünüyorum. Etlerimi sıkıyorum, kâbus değil, gerçek bu. Bütün bedenim enkaz altında. Yedinci kat birinci kata inmiş. Sol kolumun üstüne binanın kolonu gelmiş. Başımı bir köşede minder kadar bir alana yerleştirmişim. Ufacık bir alanda iki tavan arasındayım. Yalnızca başım boşlukta, nefes almaya çalışıyorum. Arada bayılıyorum. Artçılar oluyor. Göğsüm sıkışıyor ve nefes almam zorlaşıyor. İnleyen seslerin bir kısmı kesiliyor. Ambulans sirenleri... Sesimi çıkaramıyorum, duyuramıyorum. Kaburgalarımın üstünde baskı var. Bu arada hayata dair tüm ertelediklerim, pişmanlıklarım hesap soruyor. Annem, eşim, 1,5 yaşındaki oğlum Hüseyin aklıma geliyor. ‘Babası da gitti. Baba diye sarıldığı kişi de giderse bunların hâli ne olur? Anam aklıma geliyor. ‘O ölür. Benim ölümümü ona gösterme ya Rabbim’ diyorum. Orada enkaz altında dört saat kaldım. Ama bana göre kırk yıldı o süre. Sabah saat 07.30 sularında çıkardılar beni oradan. Bu arada Trawinski ve Vogt enkaz altında ölüyor. Çevirmen çocukta hiç bir şey yok, sapasağlam. Deprem anında kalkıyor, onun bulunduğu alan patlıyor ve deprem onu dışarı atıyor. Federasyon Başkanı Yavuz Kocaömer de gelmişti seminere. 16 Ağustos günü Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü ile engelli sporu üzerine telefonda tartışıyor. Federasyon başkanlığından istifa etmek üzere İstanbul’a dönüyor. Bu gidiş Yavuz Kocaömer’in hayatını kurtarıyor.” Deprem, belden aşağısının felç olmasına neden olan kazadan çok daha ağır gelmiştir Ali Duran Karakaya’ya. Yatağı biraz kıpırdasa sıçramaktadır. Arkadaşlarının önerisi üzerine psikiyatriste gider. Çeşitli ilaçlar verilir. Fakat bu ilaçları almaz. Bir hafta sonra başka bir doktorun söyledikleri daha çok yatar kafasına. Korkunun üstüne gider, dalga geçmeye başlar korkuyla. Hatta, kendisine “Depremi anlat.” diyenlere, “Bu işler bedava olmaz. Anlatmam için yemek ısmarlamalısınız bana” diyecek kadar rahattır artık. Bu sorunuyla nasıl baş ettiğini şöyle açıklamaktadır Ali Duran Karakaya: “Her şey insanın kendinde başlıyor, kendinde bitiyor. Önce istemek, güzel bakmak ve güzele doğru yürümek, yaşamı sevmek gerekiyor. Biraz da maneviyat tabii… Bunlar olursa sorun hallolur.” (Ali Duran Karakaya’nın hayatını konu alan ‘Engelsiz Engelli ALİ DURAN KARAKAYA’ isimli kitabı 2013 yılında Adana Yayınevi tarafından yayımlandı. Kitabı temin etmek isteyenler gerekli iletişim bilgilerini Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nden temin edebilirler.) PARALİMPİK TÜRKİYE 69 YETER Kİ ENOUGH Bakmayın bana böyle garip garip, Acınacak halim yoktur benim; Sizlerden yoktur farkım Varsa da bu, yaradılışım ve şansım, Don’t look at me strangely, There is nothing about me to be pitied; I am no different than all of you If any, it would be my creation and my luck, Annem-babam ister miydi farklı oluşumu, Onlar isterdi diğerleri gibi koşup, oynamamı, Yazıp, konuşup, işitip okumamı, Ufku derinliklerine kadar görmemi, Zamanında okula başlamamı, My parents would not have wanted me to be different, They would have wished that I could run and play like the others, That I could write, speak, hear and read, See the horizon to its full depth, Start school on time, Aslında yoktur farkım diğerlerinden, Bu işin üstesinden gelinir, Yeter ki araç-gereç, uzman, Okul sağlansın, sevgi dolu yüreklerden Gözlerim ışıktan yoksun; fakat ellerimle görür, Kulaklarımla algılarım dış uyaranları, İçimde öğrenme isteği var yeter ki; Öğretsinler bana altı noktayı Braille alfabeyi, Sağlasınlar işitme cihazını, Beyaz bastonu, tekerlekli sandalyeyi Rahatlıkla gezer dolaşırım dünyayı Sessiz dünyamla baş başa sanmayın beni Rüzgârın esintisini, Doğanın güzelliklerini, İnsanlar arasındaki iletişimi, Kitaplardaki bilgi birikimini Öğrenirim ben. Yeter ki versinler bana uygun eğitimi. İskender ÖZGÜR He wakes up during the earthquake and gets up, the area that he was in explodes and the earthquake throws him outside. Federation President Yavuz Kocaömer had also come for the seminar. On August 16th, he has an argument with State Minister Responsible for Sports Fikret Ünlü concerning handicapped sports over the telephone. He returns to Istanbul in order to resign from the presidency of the federation. This departure saves the life of Yavuz Kocaömer.” The earthquake was more traumatic for Ali Duran Karakaya than the accident that left him paralyzed from the waist down. He jumps if his bed moves slightly. He goes to a psychiatrist upon the suggestion of his friends. He is prescribed various medications. But he won’t take these medications. What another doctor tells him a week later seems more logical to him. He starts to after the fear, starts to mock PARALİMPİK TÜRKİYE 70 Actually, I am no different than the others, This thing can be solved, Just so tools, equipment, experts, Schools can be provided by hearts full of love My eyes have no light, but I can see with my hands, I can perceive outside stimuli with my ears, I have the will to learn just so that; They will teach me the six points and the Braille alphabet, They will supply me a hearing aid, A white cane, a wheelchair I will freely tour the world Don’t think of me as alone in my silent world I will learn about the blowing wind, The beauties of nature, Communication among people, Books full of knowledge Just so they will provide me the proper education. İskender ÖZGÜR the fear. In fact he is so comfortable that he answers those who ask him, “Tell us about the earthquake”, by saying, “It is not free, you will have to buy me dinner for me to tell you about that”. This is how Ali Duran Karakaya explains how he handled that problem:“Everything starts and ends with a person’s own self. First one needs to want, take good care and walk towards the beautiful to love life. Also a little bit of spirituality… If these are present, problems will be solved.” (The book titled ‘Handicapped without Handicap’ ALİ DURAN KARAKAYA that tells the life story of Ali Duran Karakaya was published in 2013 by the Adana Publishing House. Those who wish to acquire the book may obtain it through the National Paralympic Committee of Turkey.) SPORUN GÜCÜ THE POWER OF SPORTS 20 AYLIKKEN OTİZM TEŞHİSİ KONAN EGE DENİZ’İN TEDAVİSİ İÇİN AİLESİ DENEMEDİK YOL BIRAKMADI, 11 YAŞINDAYKEN SAÇLARINI YOLMAK, YÜZÜNÜ TIRMALAMAK SURETİYLE KENDİSİNE ZARAR VERMEYE BAŞLAYAN EGE İÇİN DOKTORLAR DAHİ UMUDUNU KESMİŞKEN, AİLESİNİN ONU SPORA YÖNLENDİRMESİ YAŞAMINDA DÖNÜM NOKTASI OLDU. MASA TENİSİ, YÜZME, ATLETİZM GİBİ BİR ÇOK BRANŞTA YARIŞAN GENÇ SPORCU KISA ZAMANDA ELDE ETTİĞİ GÖZ KAMAŞTIRICI BAŞARILARLA TÜRKİYE’NİN GURURU OLDU. HIS FAMILY TRIED EVERYTHING FOR THE REATMENT OF EGE DIAGNOSED WITH AUTISM AT THE AGE OF 20 MONTHS, STARTING TO HARM HIMSELF BY TEARING OUT HIS OWN HAIR AND SCRATCHING HIS FACE AT THE AGE OF 11, DOCTORS ALSO GAVE UP HOPE FOR EGE, BUT HIS FAMILY ORIENTING HIM INTO SPORTS BECAME A TURNING POINT IN HIS LIFE, COMPETING IN SEVERAL BRANCHES SUCH AS TABLE TENNIS, SWIMMING AND ATHLETICS, THE YOUNG ATHLETE BECAME THE PRIDE OF TURKEY WITH THE BRILLIANT RESULTS HE OBTAINED IN A SHORT TIME. S porun fendi, bu kez otizmi yendi. 21 yaşındaki otistik Ege Deniz'in yaşamı filmlere, kitaplara konu olacak cinsten. Henüz 20 aylıkken otizm teşhisi konan Ege'nin tedavisi için ailesi denemedik yol bırakmadı. ABD'de modern tıbbın, Hindistan'da ise geleneksel tıbbın kapısını çalan aile hiç birinden fayda göremedi. Başta anne Bahar Deniz olmak üzere Ege'nin tedavisi için tüm varlıklarını elden çıkaran aile, tam ümidi kesmek üzereyken devreye spor girdi. Yüzünü tırmalamak ve saçlarını yolmak suretiyle kendine zarar vermeye başlayan Ege Deniz'in imdadına spor yetişti. 11 yaşındayken masa tenisiyle adım attığı spor dünyasında yüzme, atletizm gibi branşlarda da yarışan Ege, kısa zamanda elde ettiği başarılarla Türkiye'nin gururu oldu. Engelsiz sporcularla dahi yarışabilen genç sporcu şimdi 2016 Rio Paralimpik Oyunları için harıl harıl çalışıyor. İşte Ege Deniz'in ilginç yaşam öyküsü: 20 Ekim 1995 yılında doğan Ege Deniz'e 20 aylıkken otizm teşhisi kondu ve akabinde hemen özel eğitime başlandı. Haftada 40 saat özel eğitim alırsa yaşıtlarıyla aynı okula gider dendi ve bunun üzerine günde sekiz saat özel eğitime tabi tutuldu. This time, autism was defeated by sports. The life of 21 year old Ege Deniz is worthy of being the subject of films or books. Diagnosed with autism at the age of only 20 months, his family tried everything for Ege's treatment. Going for modern medicine in the USA and traditional medicine in India, the family did not see any benefit from any of them. Led by his mother Bahar Deniz, the family had to sell all their assets for Ege's therapies and just as they were about to give up, sports came along. As Ege Deniz was harming himself by tearing out his hair and scratching his face, sports became the solution. He was initiated into the world of sports at the age of 11 with table tennis, Ege also PARALİMPİK TÜRKİYE 72 competed in branches such as swimming and athletics, becoming the pride of Turkey due to the successes he achieved in a short time. Able to compete even with athletes with no handicaps, the young athlete is now training hard for the 2016 Rio Paralympic Games. Here is the interesting life story of Ege Deniz: Born on October 20th, 1995 Ege Deniz was diagnosed with autism at the age of 20 months and he was initiated into special education immediately. It was said that he could go to the same school as children his own age if he received 40 hours per week of special education and he was subjected to eight hours per day of special education. Dört yaşındayken ABD'ye gidildi. Orada DAN (Defeat Autism Now) protokolü için gerekli testler yapıldı ve protokol uygulanmaya başlandı. Adından da anlaşılacağı üzere amaç otizmi şimdiden yenmekti. Beş yaşındayken ABD'ye bir kez daha gidildi ve protokole devam edildi. Kazein gluten diyeti, vitamin, mineral takviyeleri, ağır metal temizliği, gaita analizi ve bağırsağı destekleyici probiyotikler, sindirimi destekleyici enzimler vs. uygulandı. Tüm bu özel eğitim programlarına devam edebilmek için ailesi Çeşme'de iki yazlık ile İzmir'de bir evini, yüzde 20 ortağı oldukları The family traveled to the USA when he was four years old. The required tests were performed there for the DAN (Defeat Autism Now) protocol and the implementation of the protocol was started. As it can be seen from the name, the aim was to defeat autism. They traveled to the USA once more when he was five years old and the protocol was continued. Casein gluten diet, vitamin, mineral support, heavy metal cleansing, gaita analysis and probiotics to support the intestines and enzymes to enable digestion were applied. His family was forced to sell two summer houses in Çeşme and one house in Izmir, 20 percent of the shares of the factory they were partners and their car. Days went by and fabrikanın hisselerini ve arabalarını satmak zorunda kaldı. Günler günleri kovaladı, modern tıbbın ve özel eğitimin tüm gereklerini yerine getirmesine rağmen iyileşmekten ziyade daha da kötü bir seyir izledi Ege'nin hastalığı. Psikiyatristler ile psikologlar hiç bir işe yaramadı. Sonunda Ege sekiz yaşındayken Hindistan yollarına düşüldü. İki amaçları vardı: Birincisi, Dr. Oswal'e ulaşıp onun özel protokolü olan G-terapiyi uygulamak. İkincisi, Sai Baba aşramına gidip onun mucizevi olarak dağıttığı şifadan faydalanmaktı. Karayoluyla 10 günlük bir yolculuktan sonra iki ay boyunca planlanan tedaviye devam edildi ama sonuç alınamadı. although all of the requirements of modern medicine and special education were fulfilled, things got worse rather than improve with Ege’s disease. Psychiatrists and psychologists did no good at all. When Ege was eight years old, the family went to India. They had a dual purpose: The first was to go to Dr. Oswal and apply the Gtherapy which is his special protocol. The second was to go to the Sai Baba ashram and benefit from its miracle healing. After a 10 day trip by lad highway, the planned treatment was continued for two months with no results. Reflexology, axology, homeopathy, neuro-feedback, AIT, casein gluten diet, Israel Ziva Protocol, eight hours of special education and speech therapy, horse therapy... PARALİMPİK TÜRKİYE 73 Reflaksoloji, hemopati, neurofeedback, AIT, kazein gluten diyeti, İsrail Ziva Protokolü, sekiz saatlik özel eğitim ve konuşma terapisi, atla terapi... Hepsi denenmesine rağmen her şey kötüye gitti. 11 yaşına geldiğinde kendine ve çevresine zarar vermeye başladı. Hiperaktivitisi durmak bilmiyordu. Günlerce hiç uyumadan yaşayabiliyordu. Tüm aile vardiyalı olarak başında duruyordu. Güçleri günden güne tükeniyordu. Saçlarının yarısını yolmuş vaziyetteydi. Yüzüne ve vücuduna kendi elleriyle zarar veriyordu. Bir süre sonra yüzüne ve saçlarına daha fazla zarar vermemesi için kafasına kask, vücuduna zarar vermemesi için de kollarda dirsek bükmeyi engelleyecek şekilde özel aparatlar takıldı. Geceleri dahi motosiklet kaskı kafasında uyuyordu. Bu şiddetli krizler sırasında onu durdurmaya çalışan annesi Bahar Hanım iki kez iç kanama geçirdi. Bütün ünlü psikiyatristleri dolaşmalarına rağmen bir ilerleme kaydedilmedi. Doktorlar da artık Allah yardımcınız olsun deyip gönderiyordu. Melatonin, gaba, çeşitli aminoasitler, HBOT, Cem Kınacı protokolü, Acmos tıbbı, taş devri diyeti, müzik terapi, hacı-hoca, astroloji vs... Denenmeyen yol kalmadı ama çözüm bulunamadı. Sonunda doktorlar Ege için yapılacak bir şey kalmadığını, yapılacak tek şeyin onu psikiyatri kliniğine yatırıp orada onu sakinleştirecek dozun bulunması olduğunu söylediler. Ama aile, henüz 12 yaşında bir çocuk olduğu gerekçesiyle bunu kabul etmediler. Tek istekleri onu yaşamın içinde tutabilmekti, uyuşturup bir kenara atmak değil... Tüm bu hiperaktiviteyi aşabilmek için enerjisinin boşalması gereğinden yola çıkarak 2008'de spora yönlendiler. Ondan sonraki gelişim ise inanılmazdı. Üstün performans ve spor çalışmaları ile altıncı ayda Ege'nin başarı videoları yayınlandı. Okuma yazmayı bu dönemde tamamladı, spor lisesi yetenek sınavlarında normallerle birlikte sınava girerek 15. sırada okulu kazandı. Hayrettin Gürsoy Spor Lisesi'nde öğrenimine başladı. İlk olarak masa tenisinde Marmara Bölgesi yarışlarına katılarak ikinci oldu ve Türkiye Şampiyonası'na gitmeye hak kazandı. Ardından da Türkiye ikincisi oldu. Bu, otizm için bir ilkti. Beş set üzerinden oynanan bu kadar kurallı bir oyunu başarabilmesi otizm dünyası açısından şaşırtıcı bir gelişmeydi. Although everything was tried it all went badly. When he reached the age of 11 he started to harm himself and those around him. His hyperactivity was relentless. He could live for days without sleep. His whole family took shifts to sit with him. His strength was depleted day by day. He had torn out half his hair. He damaged his face and body with his own hands. He had a helmet placed on his head and apparatus to keep him from bending his arms in order to prevent him from damaging his face and hair. He had to sleep at night with the motorcycle helmet on his head. His mother Bahar, who tried to stop him during these violent attacks, suffered internal bleeding twice. Although they went to all the famous psychiatrists, no improvement was achieved. Doctors would tell them to seek God’s help and send them away. Melatonin, GABA, various amino acids, HBOT, Cem Kınacı protocol, Acmos medicine, Stone Age diet, music therapy, witches, astrology, etc… No stone was left unturned but still there was no solution. Doctors said that there was nothing left to do for Ege and that he had to be hospitalized in a psychiatry clinic and tranquilized with drugs there. But the family did not accept this since he was a child only 12 years of age. Their only wish was to keep him included in life, not to grug him and set him aside... They turned to sports in 2008 by assuming that his energy would have to be spent in order to overcome all this 2010 yılının Nisanında, yani otizm farkındalık ayında en başarılı otizmli seçilerek kampanya yüzü oldu. Yüzmeye 2010 Haziran ayında başladı. Ekim ayında da Mersin'de Türkiye Şampiyonu oldu. 2011 yılının Mayıs ayında ise milli takım seçmelerinde kelebek branşında barajı geçerek Ekim 2011'de İtalya'da yapılan Dünya Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı. 2012'de Çek Cumhuriyeti'nde yapılan Avrupa Oyunları'nda birer birincilik, ikincilik ve üçüncülük elde etti. 2013'de İzmir'de yapılan Türkiye Şampiyonası'nda birinci olmasının yanısıra yüzdüğü tüm branşlarda barajı geçerek bir kez daha Dünya Şampiyonası'na gitmeye hak kazandı. Aynı yıl Ağustos ayında Yeni Kaledonya'da yapılan Dünya Şampiyonası'nda üç farklı branşta dünya beşinciliği elde etti. hyperactivity. The developments that took place from then onwards were unbelievable. With his superior performance and sports work, Ege's success videos were published in the sixth month. He learned to read and write during this time, he entered the entrance test to sports high school with normal children and won the test in 15th place. He started his education in the Hayrettin Gürsoy Sports High School. First he entered Marmara Region Table Tennis competition to win second place and won the right to go to the Championship of Turkey. Then he won second place in Turkey. This was a first for autism. To be able to succeed in playing a five set game with so many rules was a surprising development for the world of autism. During the autism awareness month in April of 2010, he was chosen the most successful autistic person and became the face of the campaign. He started swimming in June 2010. He became Turkish champion in October in Mersin. He qualified in the butterfly stroke in May 2011 to the national team and won the right to participate in the World Championship in October 2011. He won a first, second and third place at the European Games held in 2012 at the Czech Republic. During the Turkish Championship held during 2013 in Izmir, he came in first place and qualified at all the categories he swam and won the right to compete once more at the World Championship. PARALİMPİK TÜRKİYE 75 Yine 2013'de yapılan Balkan Biatlon Şampiyonası'nda normal sporcularla yarışarak Türkiye ikincisi oldu. 200 metre serbest yüzme ve üç bin metre koşu olarak yapılan yarışlarda koşuda en yakın sporcuya 800 metre fark atarak birinci olması herkesi şaşkına çevirdi. Ege Deniz, performans sporu olarak yaptığı yüzme ve atletizmin yanısıra kayak, tenis, buz pateni ve bisiklet sporlarını da yapıyor. Tüm bu başarılar, onun otizm adına aldığı yol, tüm dünyanın Ege'yi takip etmesine ve bu alanda bir şeyler yapmak istemelerine yol açtı. Ege artık otizmin simgesi haline gelmişti. Yurt dışından da aileler otizmli çocuklarını ülkemize getirip bu konuda çalışmak istiyorlar. Avrupa'dan Ege'nin ailesi ile iletişim kuran kurumlar, Ege'nin gelişimini bizzat birinci ağızdan dinlemek için konferanslara davet ediyorlar. Bu yolculuk uzun, çok yorucu, süreklilik ve yoğun emek isteyen bir yol. Lakin, bu gelişim sürdürüldüğü takdirde 2016 Rio Paralimpik Oyunları'nda bir Ege fırtınası esebilir. Hepimizin dileği de bu... He came in fifth in the world in three different branches at the World Championship held during August of the same year in New Caledonia. He competed with normal athletes during the 2013 Balkan Biathlon Championship and took second place in Turkey. He surprised everyone after completing the 200 meters freestyle swimming and coming in first in the three thousand meters run by opening a gap of 800 meters with the closest athlete. In addition to the swimming and athletics branches he participates as performance sports, Ege Deniz also does skiing, tennis, ice skating and bicycling. All these achievements and the PARALİMPİK TÜRKİYE 76 success he gained against autism caused the whole world to follow Ege and to want to do something in this area. Ege became the symbol of autism. Families from foreign countries want to bring their autistic children to Turkey and work in the same way. European institutions invite him to conferences in order to listen to Ege's developments first hand by contacting his family. This journey is long, tiring and requires constant effort and persistence. But if this development keeps up, we will have an Ege storm blowing at the 2016 Rio Paralympic Games. This the common wish of all of us... OTİZM NEDİR ? Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğudur. Otizm genellikle yaşamın ilk iki yılında ortaya çıkar. Otistik çocuklar genelde öğrenme zorluğu çekerler. Otistik çocukların büyük bir kısmında farklı seviyelerde zeka geriliği görülse de, zeka seviyeleri normal otistik çocuklar da vardır. Ancak genel zeka seviyeleri ne olursa olsun, Otistik çocuklar çevrelerindeki dünyayı algılamakta ortak bir zorluk çekerler. Bir annenin doğum WHAT IS AUTISM? Autism is a developmental disorder that affects the creation of the social and communications skills. Autism generally appears during the first two years of life. Autistic children generally experience learning difficulties. Although retardation is observed in a majority of autistic children, there are autistic children with normal intelligence levels. However, no matter what their general intelligence levels may be, autistic children experience challenges in sonrası çocuğunun (tüm engel grupları dahil olmak üzere) engelli olma oranı %2’dir; Otistik olması oranı ise %0.5'tir (eskiden bu oran 4/10.000 olarak değerlendirilirdi). Bir otistik çocuktan sonra, ikinci çocukta otizmin ortaya çıkması riski %3’tür. Otizm erkek çocuklarda kız çocuklarından dört kat daha fazla görünmektedir Her çocuktaki otistik belirtiler ve bunların seviyesi farklılık gösterebilir, bu nedenle otizmin seviyelerini kategorize etmek güçtür. Ayrıca, Asperger Sendromu ve Rett Sendromu olarak bilinen otizm formları da bulunmaktadır. perceiving the world around them. The probability of a mother in having their child becoming autistic after birth (including all disability groups) is 2%. The rate of autism is 0.5% (earlier this rate was considered to be 4/10,000). The risk of a second child presenting with autism after one autistic child is 3%. Autism is observed four times as high in male children as girls. Autistic symptoms and their levels may vary from child to child; therefore it is hard to categorize autism stages. There are also forms of autism called the Asperger Syndrome and Rett Syndrome. PARALİMPİK TÜRKİYE 77 RUHUMUZDAKİ ENGEL HANDICAP IN OUR SOUL HAKKI YALÇIN TAKVİM GAZETESİ YAZARI TAKVİM DAILY WRITER İnsan olanın önünde hiçbir engel yoktur. Ruhundaki engelden başka! Bedensel engelli insanlar, yaptıklarıyla “İmkansız diye bir şey yok” gerçeğinin selamını getirirler, gözlerimizin önüne. O yüzden saygı duymalıyız. Böylesine ruhani bir aşka. Bedensel engelli bir insanın spor tutkusu, topluma önderlik eden simyacılığın ta kendisidir. Mahallenin ortasına kurulan lunaparkta, telin üzerinde yürüyen cambazlar gibi. Karanlık bir gecede kanatlanan ateşböcekleri gibi ya da. Görmeyen gözlerinden umutların renkleri damlarken. Hayatın bacaklarına dört kolla sarılırken. Engelli insanlar bir çocuk gibi ellerinden tutulmayı değil, önlerinin açılmasını istiyor. Acınmayı değil, anlaşılmayı bekliyor. Ve tabii ki, şartların oluşmasını. Engelli insanlar için yürüme alanı bile üretilmeyen bir ülkede, spor alanlarının yapılmasını beklemek, mucize beklemek gibi. Sayılı sportif faaliyetlerin tesellisiyle geçinip gidiyoruz. Medyaya malzeme üretmekle, engelli insanlara kesintisiz spor alanı üretmek arasında çelişkilerle There is no handicap facing people. Other than the handicap in his soul! Disabled people show us that there is no impossible with their achievements. Therefore we must respect. Such a soulful passion. The sports passion of a disabled person is alchemy that leads society. They are like acrobats that walk on wires at the amusement park in your neighborhood. Or like fireflies that light up a dark night. While the colors of hope drip from unseeing eyes. And grabbing firmly on the legs of life. Handicapped people want to have their way opened rather than having their hands held like children. They want to be understood, not pitied. And naturally, they want the proper conditions to be provided. Expecting the building of sports fields for handicapped people in a country where there are not even walking spaces is like expecting a miracle. We make do with the consolation of a few sports activities. We are a country filled with contradictions between producing material for the media and producing uninterrupted sports fields for handicapped people. PARALİMPİK TÜRKİYE 78 dolu bir ülkeyiz. Türkiye’de engelli insan sayısı 9 milyona yakın. Spor yapabilen engelli insan sayısı içler acısı. Şirketlerin zorunlu engelli çalıştırma yasasına bile karşı çıkıp, “Cezamı öderim, engelli çalıştırmam” mantığındaki patronların beyinlerindeki engeli aşmadan, nereye yolculuk edebiliriz ki? Engelli insanların spor yapmasını artıracak gerçekleri devlet üretecek. Büyük şirketler, küçük şirketler. Yerel yönetimler, spor kulüpleri. Ve tabii ki sponsorlar! Engelli insanları siyasete malzeme yapmadan desteklemektir asıl görev. Siyasetin sponsorluğundan geriye, sadece göz boyamak kaldı çünkü. Bilinmelidir ki… Herkes hayatına bir ölüm katacak ama engel tanımadan yaşamayı önüne katan “engelli insanların” hayatına renk katmak zor değil. Onlara spor alanı yaratabilmek, ülkeye nefes alanı yaratabilmektir. Çünkü engelli insanlar hayatımızın cennet kuşlarıdır. Onlara gözümüz gibi bakmayı biliyorsak. Ruhumuzdaki engeli ortadan kaldırmayı da biliyoruz demektir. The number of handicapped people in Turkey is close to 9 million. The number of handicapped people who can participate in sports is sad. Where can we go without overcoming the handicap in the bosses brains who say, “I will pay my fine and not employ any handicapped”, faced with the law that dictates the obligation to employ handicapped people in companies? The government will produce the reality to allow handicapped people to perform sports. Large companies, small companies. Local governments, sports clubs. And of course, sponsors! The real job is to support handicapped people without making them political materials. Only falsehood is left behind from the sponsorship of politics. It must be known that… Everyone will experience death but it is not hard to add color to the lives of “handicapped people” who end up living without recognizing any obstacles. Creating a sports space for them is to create breathing space for the country. Handicapped people are the birds of paradise of our lives. If we know how to properly take care of them. It means that we know how to eliminate the handicaps in our souls. ‘ÜLKEM İÇİN ENGEL TANIMIYORUM’ K oç Holding; Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Alternatif Yaşam Derneği’nin (AYDER) işbirliğiyle başlattığı 'Ülkem İçin Engel Tanımıyorum Projesi’nin uygulama süresini bir yıl daha uzatma kararı aldı. 2012 yılı Mayıs ayında hayata geçen proje kapsamında Koç topluluğu çalışanları ‘Engelliliğe Doğru Yaklaşım Eğitimleri’ne katıldı. Öte yandan, ‘Ülkem İçin Gönüllü Elçileri’ tarafından 37 ilde düzenlenen 1284 eğitimde 10 bini aşkın öğrenciye ulaşıldı. Gördüğü ilgi ve yarattığı etki üzerine Mayıs 2015 yılına kadar uzatılan projeye destek çağrısında bulunmak için Koç Topluluğu çalışanları ve Beşiktaş RMK Marine Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı ‘Ülkem İçin’ filminde bir araya geldi. Koç Holding decided to extend for one further year the implementation period of the ‘I recognize no obstacles for my country’ project initiated in cooperation by the United Nations Development Program (UNDP) and Alternative Life Association (AYDER). Within the scope of project started in May of 2012, employees of the Koç Group attended ‘Approach Towards the Handicapped Training’ sessions. Meanwhile, more than 10,000 students were reached in 1284 training sessions held in 37 provinces by the “Volunteer Ambassadors for My Country’. Upon the interest received and the impact it created, the project was extended until May 2015. In order to call for support to the project, Koç Group employees and the Beşiktaş RMK Marine Wheelchair Basketball Team came together for the film called ‘I RECOGNIZE NO OBSTACLES FOR MY COUNTRY’ Daha çok farkındalık yaratmayı hedefleyen ‘Ülkem İçin Gönüllüleri’ filmde şu çağrıları yapıyor: “Algını değiştirmekle başla, unutma bir kahraman olabilirsin! Değişimi başlatabilirsin. Pek çok şeyi değiştirebiliriz. Sevgini paylaş. Asla vazgeçme. Ülkem İçin, her şey bizim elimizde. Engel tanımıyorum, bil ki ön yargılar beni yıldırmaz. Engelleri birlikte kaldıralım. Yapabilirsin! Engel olma! Bir farkındalık da sen yarat. Sağduyunu dinle! Sen olmadan bir eksiğiz. Kim mükemmel ki? Harekete geç! Cesur ol! Unutma, sen ve ben farklı değiliz. Hiç birimiz farklı değiliz. Ön yargılarınla savaş. Hiç birimiz farklı değiliz. Hayat engel tanımaz. Hiç birimiz farklı değiliz. Engelleri kaldırmak elimizde.” ‘Volunteers for my Country’. Aiming to create more awareness, the film ‘Volunteers for my Country’ makes the following calls: “Start by changing your perception. Don’t forget, you can be a hero! You can initiate change. We can change many things. Share your love. Never give up. Everything is up to us for our country. I recognize no obstacles, know that prejudices cannot make me give up. Let’s eliminate handicaps together. You can do it! Don’t be an obstacle! Create an awareness. Listen to your conscience! There is one missing without you. Who is perfect? Go into action! Be brave! Remember, you and I are not different. None of us are different. Fight your prejudices. No one is different. Life knows no obstacles. None of us are different. It is up to us to eliminate the handicaps.” PARALİMPİK TÜRKİYE 79 BEŞİKTAŞ ANDRE VERGAUWEN’DE E uroleague 1 Kupası'nda mücadele eden Beşiktaş RMK Marine, grubunu üçüncü sırada tamamlayarak Andre Vergauwen Kupası'na katılmaya hak kazandı. 7-8 Mart tarihleri arasında İtalya'nın Giulianova kentinde düzenlenen turnuvada İtalya’dan Amicacci Giulianova ve Porto Torres, Almanya’da Rollis Zwickau ve Fransa’dan csMbf takımlarıyla karşı karşıya gelen Siyah-Beyazlılar yaptığı dört karşılaşmadan ikisini kazandı, ikisini kaybetti. İlk maçında Rollis Zwickau ’a 76-60, ikinci maçında cs Meaux bf ’ye 7461 yenilen temsilcimiz, üçüncü maçında Amicacci Giulianova ’yı 77-69 yendi. Son maçında Porto Torres ile karşı karşıya gelen Beşiktaş RMK Marine, rakibini 71-59 mağlup etmeyi başararak grubunu üçüncü sırada tamamladı. Siyah-Beyazlılar bu sonuçla ülkemizi İspanya'da düzenlenecek Andre Vergauwen Kupası’nda temsil etmeye hak kazandı. ABDULLAH ÇETİN YENİDEN BAŞKAN G örme Engelliler Spor Federasyonu'nun 2. Olağanüstü Genel Kurulu'nda Abdullah Çetin yeniden başkanlığa seçildi. Genel kurula 219 delegeden 135'i katıldı. Tek aday olarak girdiği seçimde 86 delegenin oyunu alan Çetin üçüncü kez federasyon başkanı oldu. Görme Engelliler Spor Federasyonu’nun yeni yönetim, denetim ve disiplin kurulları şu isimlerden oluştu: Yönetim Kurulu: Abdullah Çetin, Hasan Sayyıdan, Hanifi Sarıaltun, Erol Erdim, Sadık Karayel, Gültekin Karasu, Ümmet Ekici, Fevzi Özer, Mehmet Göktaş, Hasan Duman, Mehmet Tunç, İ.Hakkı Karaca, Şerif Büyükdaş, Recep Yılmazer, Kenan Şengeldi Denetleme Kurulu: Abdulkadir Ergin, Nihat Bozok Disiplin Kurulu: Prof.Dr. Erkan Küçükgüngör, Ümit Deniz Kurt, Kutay Yeşilöz, Ayhan Ersöz, Fatih Aydemir. PARALİMPİK TÜRKİYE 80 BEŞİKTAŞ AT ANDRE VERGAUWEN Competing in the Euroleague 1 Cup, Beşiktaş RMK Marine completed its group in third rank to receive the right to participate in the Andre Vergauwen Cup. Held during 7-8 March at Giulianova, Italy, the black & white team met Amicacci Giulianova and Porto Torres from Italy, Rollis Zwickau from Germany and csMbf from France, to win two and lose two of its matches. Losing to Rollis Zwickau by a score of 76-60 in its first match, to cs Meaux bf by a score of 74-61 in its second match, it managed to defeat Amicacci Giulianova by 77-69 in its third match. Meeting Porto Torres in its final match, Beşiktaş RMK Marine succeeded in beating its rival by a score of 71-59 to finish in third place within its group. With this result, the black & white team won the right to represent our country in the Andre Vergauwen Cup to be held in Spain. ABDULLAH ÇETİN REELECTED PRESIDENT Abdullah Çetin was reelected president at the 2nd Extraordinary General Assembly of the Blind Sports Federation. The general assembly was attended by 135 delegated out of a total of 219. Receiving the votes of 86 delegates during the election he entered as the sole candidate, Çetin became federation president for the third time. The new executive, audit and discipline boards of the Blind Sports Federation consist of the following individuals: Executive Board: Abdullah Çetin, Hasan Sayyıdan, Hanifi Sarıaltun, Erol Erdim, Sadık Karayel, Gültekin Karasu, Ümmet Ekici, Fevzi Özer, Mehmet Göktaş, Hasan Duman, Mehmet Tunç, İ.Hakkı Karaca, Şerif Büyükdaş, Recep Yılmazer, Kenan Şengeldi Audit Board: Abdulkadir Ergin, Nihat Bozok Discipline Board: Prof.Dr. Erkan Küçükgüngör, Ümit Denizkurdu, Kutay Yeşilöz, Ayhan Ersöz, Fatih Aydemir.
Similar documents
PDF İndirin
Enerji üretimi alanında Enka, Yap-İşlet modeli çerçevesinde işletilen ve %100 hissesine sahip olduğu toplam 3.854 MW kurulu güç kapasiteli Gebze, Adapazarı ve İzmir’de bulanan doğalgaz kombine çev...
More information