TÜRKİYE

Transcription

TÜRKİYE
PARALİMPİK
PARALYMPIC TURKEY
NİSAN/APRIL 2014 Sayı/Nr:10
TÜRKİYE
GRİ BULUTLAR ALTINDA BEYAZ OYUNLAR / WHITE GAMES UNDER GRAY CLOUDS
SPORUN GÜCÜ / THE POWER OF SPORTS OKÇULUĞUN YENİ KRALİÇESİ / ARCHERY’S NEW QUEEN
RAKAMLAR VE GERÇEKLER
NUMBERS AND REALITIES
S
YAVUZ KOCAÖMER
TMPK BAŞKANI
NPCT PRESIDENT
por Genel Müdürlüğü’nün 2013 yılında
engelli spor kulüplerine verdiği destek, genel
müdürlüğün resmi web sitesinde bir süre
önce rakamlarla ortaya kondu. Buna göre,
geçtiğimiz yıl engellilere yönelik faaliyet yapan
542 kulübe toplam 1 milyon 905 bin 500 Lira
maddi destekte bulunulduğu ifade ediliyor. Ve
yine aynı duyuruda yer alan 2013 yılı verilerine
göre; Türkiye’de engellilere yönelik faaliyet yapan
kulüp sayısının 575, toplam engelli sporcu
sayısının ise 31 bin 492 olduğu belirtiliyor.
Spor Genel Müdürlüğü’nün 2010, 2011 ve
2013 yıllarına ait karşılaştırmalı tablolarla
kamuoyuna duyurduğu, engellilere yönelik
faaliyet yapan kulüpler ve engelli sporcu sayıları
ile söz konusu kulüplere olan maddi yardımlarını
içeren rakamlar tabii ki göz ardı edilemez.
Ama bu yeterli mi? Maalesef değil…
Bizdeki bilgilere göre, yine geçen yıl Spor
Genel Müdürlüğü 70 adet tekerlekli basketbol
sandalyesi alarak kulüplere dağıttı. İhtiyaçlar tabii
ki bununla bitmiyor. Ekipmanlara da büyük
ihtiyaç var. Örneğin, bedensel engelliler
sporunda; tekerlekli sandalye masa tenisi,
tekerlekli sandalye basketbolu, tekerlekli sandalye
atletizminde gerekli olan sandalyelerin yanı sıra
The support provided by the Sports General
Directorate in 2013 to handicapped sports clubs
was published in the official website of the
directorate recently including all the figures.
Accordingly, it is stated that financial support of
1,905,500 Liras was provided last year to 542 clubs
carrying out activities aimed at the disabled. And
according to 2013 data from the same
announcement it is indicated that there are 575
clubs in Turkey carrying out activities for the
disabled and that the total number of handicapped
athletes is 31 thousand 492. The figures publicly
announced by the Sports General Directorate with
comparative tables for the years 2010, 2011 and
2013 for the financial aid provided to clubs
conducting activities for the disabled, the numbers
of handicapped athletes can obviously not be
ignored. But is this enough? Unfortunately it is
not… According to our information, the Sports
General Directorate purchased 70 wheelchair
basketball chairs and distributed them to the clubs.
But that is not all that is required. There is a great
need for equipment. For example, in addition to the
chairs required for wheelchair table tennis,
wheelchair basketball and wheelchair athletics in
bir de okçuluk, atıcılık ekipmanları, ampute
futbolun koltuk değnekleri oldukça yetersiz.
Görme engellilerin kullandığı goalball toplarına
da acil ihtiyaç var.
Spor Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere
bakıp da kimse bu ülkede engelli sporları için
olması gerekenlerin yapıldığını sanmasın.
Bunların sağlanması konusunda Spor Genel
Müdürlüğü’nün 2005 yılında çıkan Engelliler
Yasası’nın 33. maddesinde yer alan
sorumluluklarını hatırlaması ve üstüne düşen
yükümlülükleri yerine getirerek eksik malzemeleri
temin etmesi, bu toplumun fertleri olan
herbirimlizin ortak beklentisi…
Sonuç olarak; engelli sporlarının geleceğine
yatırım yapma zamanı geldi ve geçiyor. Spor
Genel Müdürlüğü’nün çok şeyi bilmediğini
gözlemlediğimiz engelli sporları konusunda,
engelli spor federasyonları ile daha yakın, daha
samimi işbirliği içine girmesini bekliyoruz. 2016
Rio Paralimpik Oyunları için önümüzde çok fazla
zaman yok. Bilinmelidir ki, bu uyarılarımız
dikkate alınmazsa, hedeflenen madalya sayısına
ulaşabilmek pek mümkün olmayacaktır.
Sorumluları buradan bir kez daha uyarmak
bizim görevimiz…
disabled sports; the equipment for archery and
shooting, as well as the crutches for amputee
football are quite inadequate. There is also an
urgent need for goalball balls used by the blind.
Don’t let anyone think that all that is needed for
handicapped sports in this country is being fulfilled
by looking at the data announced by the Sports
General Directorate. It is the common expectation
of all of us as citizens of this society for the Sports
General Directorate to remember its responsibilities
taking place in article 33 of the Law for the
Disabled ratified in 2005 and to fulfill its liabilities
by providing the missing materials…
In conclusion, the time to invest in the future of
handicapped sports has come and is going. As we
observe that the Sports General Directorate does not
know a lot of the issues concerning handicapped
sports, we expect them to enter into a closer and
more sincere cooperation with the disabled sports
federations. There is not too much time ahead for us
for the 2016 Rio Paralympic Games. It must be
known that it will not be quite possible to reach the
targeted number of medals unless these warnings
are heeded. It is our job to warn the responsible
officials from here one more time…
PARALİMPİK TÜRKİYE 3
İÇİNDEKİLER / INDEX
6
19
BEYAZ OYUNLAR
ŞAMPİYONLUĞA DOYMUYOR
WHITE GAMES
SHE CAN’T GET ENOUGH OF CHAMPIONSHIPS
21
29
OYNAYABİLİR MİYİZ?
DOPİNG YAŞAMA ‘ENGEL’ OLMASIN
CAN WE PLAY?
LET US NOT ALLOW DOPING TO POSE AN ‘OBSTACLE’ AGAINST LIFE
34
38
ANTRENÖR ORDUSU GELİYOR
OKÇULUĞUN YENİ KRALİÇESİ
AN ARMY OF TRAINERS IS COMING
ARCHERY’S NEW QUEEN
PARALİMPİK TÜRKİYE 4
43
52
YANLIŞ ALGI; SPASTİKLER
İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
MISTAKEN SOCIAL PERCEPTION; SPASTICS
IZMIR METROPOLITAN MUNICIPALITY
62
71
ENGELSİZ ENGELLİ ALİ DURAN KARAKAYA SPORUN GÜCÜ
HANDICAPPED WITHOUT HANDICAP - ALİ DURAN KARAKAYA
PARALİMPİK
TÜRKİYE
PARALYMPIC TURKEY
THE POWER OF SPORTS
NİSAN/APRIL 2014 - Sayı/Number: 10
Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Derneği İktisadi İşletmesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır.
TMPK DERNEGİ İKTİSADİ İŞLETMESİ
ADINA SAHİBİ - PUBLISHER ON BEHALF
OF NPCT ASSOCIATION ECONOMIC
MANAGEMENT: A.YAVUZ KOCAÖMER
YAYIN KURULU - PUBLISHING BOARD:
ALİ KİREMİTÇİOĞLU - İBRAHİM
GÜMÜŞDAL - MURAT AĞCA DR. NURETTİN KONAR
YAYIN YÖNETMENİ VE YAZI İŞLERİ MD.
EDITOR IN CHIEF AND MANAGING EDITOR:
HAMİT TURHAN
GÖRSEL YÖNETMEN / ART DIRECTOR:
ERSİN ÖZTEKİN
BASKI / PRINTING:
MART MATBAACILIK SANATLARI
TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ
ADRES: Merkez Mah. Ceylan Sok. No:24
Nurtepe - Kağıthane / İstanbul
TEL: +90 212 321 23 00 pbx
FAX: +90 212 295 11 07
www.martmatbaa.com.tr
YÖNETİM MERKEZİ / ADMINISTRATION
BUREAU: Türkiye Milli Paralimpik Komitesi
Derneği İktisadi İşletmesi / National
Paralympic Committee of Turkey Association
Economic Management - Balmumcu, Hattat
Halim Sokak, No:13/1 Beşiktaş - İstanbul
TEL: +90 212 347 93 35
FAX: +90 212 347 97 19
E-MAIL: info@tmpk.org.tr www.tmpk.org.tr
Bu dergideki yazılar yazarların kişisel
görüşlerini yansıtır. Bunlardan TMPK
sorumlu tutulamaz.
PARALİMPİK TÜRKİYE 5
GRİ BULUTLAR ALTINDA BEYAZ OYUNLAR
WHITE GAMES UNDER GRAY CLOUDS
KENDİLERİNDEN ÇOK DA UZAK
OLMAYAN BİR YERDE DÜNYANIN
KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK SAVAŞI
BEKLERKEN, ONLARCA ÜLKEDEN
SPORCUNUN AYNI AMAÇ UĞRUNA
GÖSTERDİĞİ BİRLİKTE MÜCADELE
HERKESE BİR MESAJ NİTELİĞİNDEYDİ.
SOCHI’DE BU MESAJIN EN GÜÇLÜ
HALE GELDİĞİ AN İSE UKRAYNA’NIN
BAYRAK TAŞIYICISI OLAN BIATLET VE
KIR KAYAKÇISI LYUDMILA
PALENKO’NUN ÜZERİNDE ‘PEACE’
YANİ ‘BARIŞ’ MESAJINI PUTİN’İN DE
HAZIR BULUNDUĞU STADYUMDA
GÖSTERMESİYDİ. SPORCULARIN VE
ORGANİZASYONUN VERDİĞİ BİR
BAŞKA MESAJ İSE ‘İMKANSIZA
ULAŞMAK’TI. BELKİ DE PARALİMPİK
SPORLARIN DOĞASINI BU İKİ
KELİMEDEN BAŞKASI DAHA İYİ
İFADE EDEMEZDİ.
THE EFFORT MADE TOWARDS THE
SAME OBJECTIVE BY ATHLETES
FROM TENS OF COUNTRIES WHILE
WAITING FOR THE WAR THAT MAY
CHANGE THE FATE OF THE WORLD
IN A PLACE NOT TOO FAR FROM
THEM WAS IN THE FORM OF A
MESSAGE FOR EVERYONE. THE
MOMENT WHEN THIS MESSAGE
BECAME MOST POWERFUL IN
SOCHI WAS WHEN THE FLAG
BEARER OF THE UKRAINIAN
BIATHLETE AND CROSS COUNTRY
SKIER LYUDMILA PALENKO
DISPLAYED THE MESSAGE ‘PEACE’
ON HERSELF AT THE STADIUM
WHERE PUTIN WAS ALSO IN
ATTENDANCE. ANOTHER MESSAGE
GIVEN BY ATHLETES AND THE
EVENT WAS TO ‘REACH THE
IMPOSSIBLE’. PERHAPS NOTHING
COULD BETTER EXPRESS THE
NATURE OF PARALYMPIC SPORTS
THAN THESE TWO WORDS.
Kırım’ın bağımsızlık ve olası
bir Rusya toprağı olması için
yapılan referandum, Putin’in
Ukrayna sınırına asker
yığması ve Birleşmiş
Milletler ve ABD’nin ‘Acil’
kodlu toplantıları... Gözlerin
Kafkasya ve Baltık
topraklarında dünyayı
etkileyebilecek gelişmelerin
yaşandığı yerlere
odaklandığı günlerde, sessiz
sedasız bir kapanış töreni
gerçekleştiriliyordu.
Bakmayın sessiz
dediğimize, Sochi 2014
Paralimpik Oyunları
oldukça görkemli bir törenle
sona erdi. Ancak tüm
dünyanın demin
bahsettiğimiz sebeplerden
dolayı tüm engellere karşın
büyük bir azim göstererek
ülkelerini Paralimpik kış
sporlarının zirvesinde temsil
eden bu sporcuları yeterince
konuştuğunu söylemek zor.
Kendilerinden çok da
uzak olmayan bir yerde,
dünyanın kaderini
değiştirecek savaşı
beklerken onlarca farklı
ülkeden sporcunun aynı
amaç uğruna gösterdiği
birlikte mücadele herkese
bir mesaj niteliğindeydi. Bu
mesajın en güçlü hale
geldiği an ise herhalde,
Ukraynalı’nın bayrak
taşıyıcısı olan biatlet ve kır
kayakçısı Lyudmila
Palenko'nun üzerinde
‘Peace’ yani ‘Barış’ mesajını
Putin’in de hazır bulunduğu
stadyumda göstermesiydi.
The referendum held for the independence of Crimea and being
annexed by Russia, Putin amassing troops at the border of the
Ukraine and the ‘urgent’ meetings of the USA and the UN... On
the days when all eyes were focused on the locations where
developments that may affect the whole world were taking
place at Caucasian and Baltic territories, a quiet closing
ceremony was taking place. Although we call it quiet, the Sochi
2014 Paralympic Games ended with quite a magnificent
ceremony. However, it is hard to say that the whole world
spoke enough about these athletes, who represented their
countries at the summit of the Paralympic winter sports despite
all their handicaps due to the reasons we mentioned above. The
effort made towards the same objective by athletes from tens of
PARALİMPİK TÜRKİYE 8
countries while waiting for the war that may change the fate of
the world in a place not too far from them was in the form of a
message for everyone. The moment when this message became
most powerful in Sochi was when the flag bearer of the
Ukrainian biathlete and cross country skier Lyudmila Palenko
displayed the message ‘Peace’ on herself at the stadium where
Putin was also in attendance. Another message given by athletes
and the event was to ‘reach the impossible’. Perhaps nothing
could better express the nature of Paralympic sports than these
two words. On the other hand, when the subject was winter
sports and the extra challenge of the difficult natural conditions
was added to the handicaps of athletes from birth, a tremendous
sports story came about.
Sporcuların ve organizasyonun verdiği bir başka mesaj ise
‘İmkansıza ulaşmak’tı. Belki de Paralimpik sporların doğasını bu
iki kelimeden başkası daha iyi ifade edemezdi. Öte yandan, konu
kış sporları olup, sporcuların doğuştan gelen engellerine bir de
doğa şartlarına karşı mücadele etmenin getirdiği ekstra zorluk
eklenince, ortaya muazzam bir spor öyküsü çıktı.
Peki Sochi'de neler yaşandı?
Organizasyonun büyüklüğü, ismi sporla özdeşleşen ülkelerin
katılım oranlarından da belli oluyordu aslında, ABD tam 80
sporcuyla Sochi'de yer aldı. Ülkenin önemli ulusal kanallarından
NBC de yarışmalara geniş yer ayırarak, bu şampiyonanın medya
bazında da ne kadar önemsendiğini gösterdi. Ancak Sochi'nin
yıldızı, ABD'nin ezeli rakibi Rusya'ydı. Tam 30 altınla tüm
So, what happened at Sochi?
The size of the event was also apparent from the participation rates
of the countries whose names are identified with sports. The USA
came to Sochi with a team of 80 athletes. One of the major
television networks of the country, NBC gave full coverage to the
contests and showed how important this championship was for the
media as well. However, the star of Sochi was the eternal rival of
the USA; Russia. Dominating the entire event by winning exactly 30
gold medals, the Russians opened a wide gap between themselves
and their closest follower Germany, winning nine gold medals.
Despite the high rate of participation, the USA was only able to
obtain two gold medals. The significance of one of these gold
medals was great. Competing in the ice hockey, the USA team was
organizasyonu domine eden Ruslar, en yakın rakipleri dokuz
altınlı Almanya'ya da büyük fark attılar. ABD ise katılım
sayısındaki yüksekliğe karşın sadece iki altını yeni dünyaya
götürebildi. Bu altınlardan bir tanesinin anlamı çok büyüktü.
Kızaklı hokeyde yarışan ABD takımı, bir önceki şampiyonanın
altın madalyalı takımıydı. Ancak bu kez iddialı olan taraf ev
sahibi Rusya'ydı. Finalde karşı karşıya gelen iki ekibin
mücadelesi, Paralimpik Oyunları’nda en ilgi çekici anlarına sahne
oldu. Oldukça sert geçen maçtan tek golle galip ayrılan Birleşik
Devletler, unvanını rakibinin sahasında korurken, bir nevi
mitleşmiş sinema hikayesi Rocky Balboa'nın Rus rakibi İvan
Drago'ya karşı Moskova'da kazandığı ölümcül zafere de bir
gönderme yapıyordu.
the gold medal winner of the previous championship. However, this
time the favorite was the host Russia. The struggle of the two teams
facing each other during the final match was the scene of the most
exciting moments of the Paralympic Games. The USA team was
able to win the match, where the play was quite rough, by only one
goal, maintaining its title on the home court of their rivals, sending
homage to the legendary story of cinema hero Rocky Balboa’s
deadly victory against his Russian opponent Ivan Drago in Moscow.
Catching the Power Play advantage twice and wasting a large
number of chances in addition, the Russian team could not prevent
Josh Sweeney's counterattack goal in overtime and their big
disappointment was viewed by hundreds of thousands of sports fans
in the world over television screens.
PARALİMPİK TÜRKİYE 9
İki kez Power Play
şansı yakalayan ve
bunun dışında da çok
sayıda fırsatı harcayan
Rus takımı, Josh
Sweeney'in uzatmadaki
kontraatak golüne engel
olamazken, büyük
hayal kırıklığı
televizyon
ekranlarından
dünyadaki yüz binlerce
sporsevere ulaştı. Bu
zaferi ABD halkı için
özel kılan olaylardan
biri de kızaklı hokey
takımının önemli bir
bölümünü Amerikan
savaş gazilerinin
oluşturmasıydı. Zaferi
getiren golü atan
Sweeney de
onlardan biriydi.
“Phoenix'te hokey
oynayarak büyüdüm,
sonrasında patenli
hokeye başladım ve
liseden sonra Bahriye
Birlikleri’ne katıldım.
2009'da burada engelli
oldum, ardından
rehabilitasyon için
Teksas'a gittim. Burada
yerel bir kızaklı hokey
takımı vardı. Hepsi
gazilerden oluşuyordu,
beni de oynamam için
davet ettiler. Onları
buzda izlerken
hareketlerini ve
kendilerini ne kadar
özgür hissettiklerini
gördüm. O an yeniden
hokey oynayabileceğimi
anlamıştım.”
One of the issues that made this victory meaningful for the USA
was that a major portion of the ice hockey team consisted of
American war veterans. Scoring the victory goal, Sweeney was
also one of them. “I grew up in Phoenix playing hockey, then I
started ice hockey and joined the Marines after high school. In
2009 I became disabled during my service and went to Texas for
rehabilitation. There was an ice hockey team here. It consisted
completely of veterans, they invited me to play. When I watched
them on the ice I saw their movements and how free they felt on
the ice. At that moment I understood that I could play hockey
again.” Sweeney's statement doubled the significance of the
victory, bringing tears to the eyes of the patriotic US public. But,
Russia too had a hero. Cross country skier and biathlete Roman
PARALİMPİK TÜRKİYE 10
Petushkov won an incredible six medals to become the star of his
nation and of the entire games. Also breaking a Paralympic
record, Petushkov provided a good answer to the pressure that
had built up on him after the five World Championships he had
won last year in Sweden. Competing for the first time in the
Vancouver Paralympic Games after losing both legs in a car
accident eight years ago, the Russian athlete participates in cross
country and sitting biathlon. Winning the Biathlon gold medal at
the 7.5, 12 and 156 kilometers and cross country gold medal at
the 1, 15 and 4x2.5 kilometers relay races, Petushkov proved that
he is the best athlete in both branches. A similar success story,
similar to that one of the Russian athlete came from the women’s
category.
Sweeney'in bu cümleleri, zaferin anlamını bir kat daha artırırken,
ABD halkının vatansever kısmında da gözleri yaşartıyordu. Ancak
Rusya'nın da bir kahramanı vardı. Cross country kayakçısı ve biatlet
Roman Petushkov, tam altı altın madalya kazanarak sırf ülkesinin
değil tüm oyunların yıldızı haline geldi. Aynı zamanda bir
Paralimpik rekora da imza atan Petushkov, geçen yıl İsveç'te
kazandığı beş Dünya Şampiyonluğu'ndan sonra üzerinde oluşan
German athlete Anna Schaffelhuber won five gold medals at the
races she consecutively won in the sitting skiing branch. Winning the
gold in both the grand slalom and the Super G slalom branches, the
German athlete was the most successful woman star of the games
due to the achievement she accomplished at Paralympic skiing.
Finally, the overall success of the Sochi Ganes must also be
mentioned. Although it was overshadowed by the political incidents
we mentioned above, the Sochi Paralympic Games may be deemed
the most successful Paralympic event of history. The games, where
585 athletes competed in five sports branches in 72 medal categories
was also given the highest amount of interest by the press in history.
While 550 press members were accredited for the games, there was
more than 300 hours of TV air time, reflecting the interest of the fans
baskıya bir hayli iyi bir cevap vermiş oldu. Sekiz yıl önce bir araba
kazasında her iki bacağını kaybettikten sonra, ilk olarak Vancauver
Paralimpik Kış Oyunları'nda yarışan Rus sporcu, cross country ve
biatlon oturmalı dalda yarışıyor. Biatlon'da 7.5, 12 ve 156 kilometre
mesafelerinde ve cross country'de 1, 15 ve 4x2.5 kilometre bayrak
yarışında altına ulaşarak her iki dalda da en büyük Paralimpik
sporcu olduğunu da ispatladı Petushkov.
for Paralympic sports that keeps increasing with every passing day.
During the games, where 25 thousand volunteers worked to make
athletes comfortable and for the faultless execution of the event, the
magnificent presentation of the opening and closing names also
received the appreciation of the spectators. Turkey was represented
for the first time at the Paralympic Winter Games held nearly for the
past 40 years, with two athletes. Mehmet Çekiç trained in France, as
Hilmi Esat Bayındırlı trained in the USA to rise to the level to be able
to compete in these games. 2014 was still a turning point for Turkish
winter Paralympic athletes as far as history was concerned. It is
possible to say that we will take part in this event with more athletes
in the upcoming games. We hope that the number of medals we win
will increase proportionately with the number of athletes.
PARALİMPİK TÜRKİYE 11
Rus sporcununkine benzer
bir başarı da kadınlar
kategorisinde geldi. Alman,
Anna Schaffelhuber,
oturmalı kayakta ardı ardına
kazandığı yarışlarla tam beş
altının sahibi oldu. Hem
büyük slalom hem de Super
G slalom branşında altına
uzanarak paralimpik kayağın
en önemli başarılarından
birine imza atan Alman
sporcu da oyunların en
büyük kadın yıldızıydı.
Son olarak Sochi
Oyunları'nın başarısından
da söz etmek gerekir. Başta
belirttiğimiz siyasi
sebeplerin gölgesinde kalsa
da Sochi Paralimpik
Oyunları, belki de tarihin en
başarılı Paralimpik
organizasyonu sayılabilir.
585 atletin, beş spor
dalında, 72 madalya
kategorisinde mücadele
ettiği oyunlar, tarihin en
geniş basın ilgisine de sahne
oldu. 550 basın mensubu
oyunlar için akredite
olurken, 300 saati aşan
televizyon yayını,
paralimpik sporların
sporseverler üzerinde
günden güne artan ilgisini
yansıtıyordu. 25 bin
gönüllünün kentte,
paralimpik sporcuların rahat
etmesi ve organizasyonun
kusursuz biçimde yapılması
için çalıştığı oyunlarda,
açılış ve kapanış
törenlerindeki görkemli
sunum da izleyicilerden tam
not aldı.
PARALİMPİK TÜRKİYE 13
Yaklaşık 40 yıldır düzenlenen Paralimpik Kış Oyunları'nda
Türkiye de ilk defa iki sporcuyla temsil edildi. Ancak Mehmet
Çekiç Fransa, Hilmi Esat Bayındırlı ise ABD'de kendilerini
geliştirerek bu oyunlarda yarışacak seviyeye gelen isimlerdi.
Yine de 2014 en azından tarih olarak Türk kış Paralimpik
PARALİMPİK TÜRKİYE 16
sporcuları için de bir milat niteliği taşıyordu. Önümüzdeki
oyunlarda daha çok sporcuyla bu organizasyonda yer
alacağımızı söylemek mümkün. Umarız
madalya sayımız da sporcu sayımıza
DENİZ ÜLKÜTEKİN
paralel olarak bir artış gösterir.
SOCHI 2014 PARALIMPIK KIŞ OYUNLARI MADALYA TABLOSU
SOCHI 2014 WINTER PARALYMPIC GAMES MEDALS TABLE
ÜLKE/COUNTRY
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
11
13
14
14
16
16
18
19
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
Rusya - Russian Federation
Almanya - Germany
Kanada - Canada
Ukrayna - Ukraine
Fransa - France
Slovakya - Slovakia
Japonya - Japan
America - United States of America
Avusturya - Austria
Büyük Britanya - Great Britain
Norveç - Norway
İsveç - Sweden
İspanya - Spain
Hollanda - Netherlands
İsviçre - Switzerland
Finlandiya - Finland
Yeni Zelanda - New Zealand
Beyaz Rusya - Belarus
Avusturalya - Australia
Andora - Andorra
Arjantin - Argentina
Ermenistan - Armenia
Belçika - Belgium
Bosna Hersek - Bosnia and Herzegovina
Brezilya - Brazil
Bulgaristan - Bulgaria
Şili - Chile
Çin - China
Hırvatistan - Croatia
Çek Cumhuriyeti - Czech Republic
Danimarka - Denmark
Yunanistan - Greece
İzlanda - Iceland
İran - Iran
İtalya - Italy
Kazakistan - Kazakhstan
Kore - Korea
Meksika - Mexico
Mogolistan - Mongolia
Polonya - Poland
Romanya - Romania
Sırbistan - Serbia
Slovenya - Slovenia
Türkiye - Turkey
Özbekistan - Uzbekistan
ALTIN / GOLD
30
9
7
5
5
3
3
2
2
1
1
1
1
1
1
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
GÜMÜŞ / SILVER
28
5
2
9
3
2
1
7
5
3
2
2
1
0
0
1
1
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
BRONZ / BRONZE
TOPLAM /TOTAL
22
1
7
11
4
2
2
9
4
2
1
1
1
0
0
0
0
3
2
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
80
15
16
25
12
7
6
18
11
6
4
4
3
1
1
1
1
3
2
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
PARALİMPİK TÜRKİYE 17
REKORA VE ŞAMPİYONLUĞA
DOYMUYOR
SHE CAN’T GET ENOUGH OF
RECORDS AND CHAMPIONSHIPS
2012 LONDRA PARALİMPİK
OYUNLARI’NDA HALTERDE
40 KİLODA DÜNYA REKORU
KIRARAK ALTIN MADALYA
KAZANAN NAZMİYE MUSLU,
2013 YILINDAKİ AVRUPA
ŞAMPİYONLUĞU’NUN
ARDINDAN İKİNCİ DÜNYA
ŞAMPİYONLUĞUNA YİNE BİR
DÜNYA REKORU KIRARAK
DUBAİ’DE ULAŞTI. 41 KİLODA
YARIŞAN MİLLİ SPORCUMUZ
103 KİLOLUK KALDIRIŞIYLA
ÇİNLİ VE HİNTLİ
RAKİPLERİNİN ÖNÜNDE
ALTIN MADALYA ALDI.
BREAKING A WORLD RECORD
AT THE 2012 LONDON
PARALYMPIC GAMES IN THE 40
KILOS WEIGHTLIFTING
CATEGORY TO WIN A GOLD
RECORD, NAZMİYE MUSLU
WON THE EUROPEAN
CHAMPIONSHIP IN 2013, THEN
BROKE ANOTHER WORLD
RECORD TO REACH HER
SECOND WORLD
CHAMPIONSHIP IN DUBAI.
COMPETING IN THE 41 KILOS,
OUR NATIONAL ATHLETE
LIFTED 103 KILOS TO WIN THE
GOLD MEDAL AHEAD OF HER
CHINESE AND INDIAN RIVALS.
2
012 Londra Paralimpik Oyunları'nda halter branşında
kadınlar 40 kiloda ülkemize altın madalya kazandırarak
bir ilke imza atan Nazmiye Muslu, Dubai'de yapılan
Dünya Şampiyonası'nda da birincilik kürsüsüne çıkarak
kariyerine yeni bir zafer halkası daha ekledi. 4-11 Nisan tarihleri
arasında düzenlenen şampiyonada 41 kiloda yarışan milli
sporcumuz 103 kilo ile dünya rekoru kırarak altın madalyanın
sahibi oldu. Şampiyonada Çinli Zhe Cui gümüş, Hintli Nengah
Ni Widiasih bronz madalya kazandı.
Paralimpik şampiyonluğunun yanısıra 2010 Dünya ve 2013
Avrupa şampiyonluğu bulunan Muslu, son dönemde bütün
enerjisini bu şampiyonaya verdiğini belirterek, "Başardığım için
çok mutluyum. Kariyerime bir Dünya Şampiyonluğu daha
Winning a gold medal for our country in the women’s weightlifting
40 kilos during the 2012 London Paralympic Games to achieve a
first, Nazmiye Muslu also went to the first place position of the
podium during the World Championship held in Dubai to add
another victory to her career. Competing in the 41 kilos at the
championship held on 4-11 April, our national athlete broke a
world record with 103 kilos to win the gold medal. Chinese Zhe
Cui won silver and Indian Nengah Ni Widiasih won the bronze
medal at the championship. Having a 2010 World and 2013
European championship in addition to her Paralympic
championship, Muslu indicated that she directed all her energy to
this championship recently and said, "I am very happy that I
succeeded. I added another World Championship to my career. I
PARALİMPİK TÜRKİYE 20
ekledim. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bu başarı 2016
Rio Paralimpik Oyunları için de bana itici güç olacaktır" dedi.
13 Haziran 1979 Konya Meram doğumlu olan Nazmiye
Muslu'nun doğuştan kalça çıkığı engeli bulunuyor. 2004 yılında
spora başlayan başarılı haltercimiz, 2010 yılında Türkiye
Şampiyonası'nda 44 kiloda 110 kiloyla rekor kırarak başladığı
şampiyonluklar serisine aynı yıl Malezya'nın Başkenti Kuala
Lumpur'da düzenlenen Dünya Şampiyonası ile devam etti. 2012
Londra Paralimpik Oyunları'nda da rekor kırarak altın
madalyanın sahibi olan Muslu, 2013'de Rusya'da Avrupa
Şampiyonu olduktan sonra, Dubai'de geçilmez olduğunu bir kez
daha kanıtladı. Muslu 2016 Rio Paralimpik Oyunları’nda da en
büyük madalya umutlarımızdan biri olarak görülüyor.
thank everyone who spent an effort for this. This success will be a
driving force for me for the 2016 Rio Paralympic Games". Born on
13 June 1979 in Konya Meram, Nazmiye Muslu has a hip
displacement handicap from birth. Starting sports in 2004, our
successful athlete started her series of championships in 2010 at the
Championship of Turkey by breaking a record for the 44 kilo
category after having lifted 110 kilos, continuing by becoming
champion at the World Championship held in the same year in
Kuala Lumpur, Malaysia. Also breaking a world record to win the
gold medal at the 2012 London Paralympic Games, Muslu, became
European Champion in Russia in 2013 proving once more that she
is invincible in Dubai. Muslu is regarded as one of our major medal
hopes at the 2016 Rio Paralympic Games.
OYNAYABİLİR MİYİZ !
TÜRKİYE MİLLİ PARALİMPİK KOMİTESİ VE UNICEF
İŞBİRLİĞİ İLE YÜRÜTÜLEN ULUSLARARASI İLHAM
PROJESİ’NİN PİLOT İLLERİ TRABZON, ANKARA VE
MERSİN’DE GERÇEKLEŞTİRİLEN ‘ENGELLİLİK VE
PARALİMPİK ODAKLI ÇALIŞTAYLARIN ARDINDAN,
ENGELLİ ERGEN VE GENÇLERİN TOPLUMSAL
HAYATA KATILIMI, SPOR VE FİZİKSEL ETKİNLİKLERE
ERİŞİM OLANAKLARI BU KEZ İSTANBUL’DA
DÜZENLENEN ÇALIŞTAYDA ELE ALINDI.
CAN WE PLAY!
FOLLOWING THE WORKSHOPS HELD IN THE PILOT
PROVINCES OF TRABZON, ANKARA AND MERSIN OF THE
INTERNATIONAL INSPIRE PROJECT HELD WITH THE
COOPERATION OF THE NATIONAL PARALYMPIC COMMITTEE
OF TURKEY AND UNICEF, WITH THE FOCUS ON ‘BEING
HANDICAPPED AND THE PARALYMPICS’, THE INCLUSION OF
HANDICAPPED ADOLESCENTS AND YOUTHS INTO SOCIAL
LIFE, ACCESS TO SPORTS AND PHYSICAL EVENTS WERE TAKEN
UP THIS TIME DURING THE WORKSHOP HELD IN ISTANBUL.
2
010 yılından bu yana Uluslararası İlham Projesi kapsamında
birlikte çalışan UNICEF ve TMPK teknik kapasitelerini ve
uzmanlıklarını bir araya getirerek çeşitli projeler geliştirdiler ve
uyguladılar. Bu işbirliği çerçevesinde yürütülen projelerden biri de
Uluslararası İlham Projesi’nin pilot illeri olan Trabzon, Ankara ve
Mersin’de düzenlenen ‘Engellilik ve Paralimpik’ odaklı çalıştaylar
oldu. Yerel yönetimler, kamu kurumlarından yetkililer, STK
temsilcileri, yerel spor kulüpleri ve medyanın davet edildiği bu
çalıştaylarda, illerdeki mevcut durumun tespiti ve sorunlara çözüm
önerileri ele alındı. İl çalıştaylarında ortaya çıkan tablo şöyle oldu:
Öncelikle, Türkiye’deki engelli nüfusun tam sayısı
bilinmemektedir. Bunun en büyük nedeni de Türkiye İstatistik
Kurumu'nun (TÜİK) bu alanda kesin sonuca ulaşılacak sağlıklı bir
çalışma yapmamasıdır. Kentlerdeki fiziksel koşulların yetersizliği,
mimari altyapıdaki sorunlar engellileri evlerine hapsetmektedir. Bu
nedenle obezite başta olmak üzere kilo problemleri ve yetersiz
The UNICEF and NPCT working together in the scope of the
International Inspire Project since 2010 brought their technical
capacities and expertise and developed and implemented various
projects. One of the projects conducted within the framework of this
cooperation was the series of workshops held in the pilot provinces of
the International Inspire Project, Trabzon, Ankara and Mersin focused
on ‘Being Handicapped and the Paralympics’. During these
workshops where officials from local governments and public
institutions, NGO representatives, local sports clubs and the media
were invited, the determination of the present status at provinces and
suggestions to solve problems were considered. The picture that
appeared in province workshops was as follows: First of all, the full
number of the handicapped population in Turkey is not known
PARALİMPİK TÜRKİYE 22
fiziksel aktiviteye bağlı çeşitli sağlık sorunları yaygın olarak
görülmektedir. Çocuk ve genç engellilerde de durum farklı değildir.
Son yıllarda ilgili yasalarda yapılan değişiklikler ve artmaya başlayan
bilinçle birlikte kentlerde engellilere yönelik yapılan düzenlemeler
ise çoğu zaman uzman görüşü alınmadan yapıldığından engelliler
için fayda sağlamak yerine, çoğu zaman tehlike yaratmaktadır.
Okullardaki fiziksel yetersizlikler ise çocuk ve genç engelliler için
ayrı bir sorun oluşturmaktadır.
Engellilere hizmet verecek sağlık ve rehabilitasyon
merkezlerindeki fiziksel yetersizlikler, engellilerin karşılaştığı diğer
bir sorunu oluşturmaktadır. Belirtilen bu yetersizliklere ek olarak,
spor alanlarındaki fiziksel yetersizlikler, spor alanında engellilerle
çalışacak eğitici, uzman ve benzeri kimselerin sayılarının azlığı gibi
sorunlar engelli çocukların sosyal hayata katılma, eğitim
olanaklarından, spor ve sağlık hizmetlerinden yararlanmalarında
önemli engeller ortaya çıkarmaktadır.
exactly. The biggest reason for this is that the Statistical Institute of
Turkey (TÜİK) is not doing a proper research in this area to give the
exact result. The lack of physical conditions in cities, problems in the
architectural infrastructure are imprisoning the handicapped in their
homes. For this reason several health problems led by obesity due to
insufficient physical activity are seen prevalently. The situation is no
different for youth and adolescent handicapped. Along with changes
made in related laws and awareness that is increasing, since some of
the arrangements conducted for the handicapped in cities are being
done without receiving the views of experts, rather than providing a
benefit for the handicapped, they are posing dangers most of the time.
Physical deficiencies at schools are another problem for children and
young handicapped.
Bu amaçla, yukarıda belirtilen
Trabzon, Ankara ve Mersin'de
düzenlenen çalıştayların ardından, 18
Mart 2014 tarihinde İstanbul Dedeman
Oteli'nde engelli ergen ve gençlerin
toplumsal hayata katılımı, engellilerin
spor ve fiziksel etkinliklere erişim,
engellilik ve erişim olanakları ile
engellilik ve mevcut düzenlemeler
konularının tartışıldığı bir çalıştay
düzenlendi. Uluslararası İlhan Projesi içerisinde yer alan çalıştayların
sonuncusu olan bu toplantıyla kurumsal boyutta ‘Hak Temelli
Yaklaşım’ konusunda bilinç artımı sağlamak ve çalıştayda ele alınan
konuların, kurumların çalışma programlarında yer alması; ayrıca
Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin bu bağlamda ilgili kurum, sivil
toplum kuruluşları ve kişilerle olan bağlantı ve iletişiminin
güçlendirilmesi ve yeni işbirlikleri için teşvik edici olması
amaçlanmıştı. Bir gün süren çalıştay, yarım gün panel ve yarım gün
grup çalışmaları şeklinde yapıldı.
GOODMAN: “PROJENİN ENGELLİLERE FAYDASI BÜYÜK”
Çalıştay; Unicef İletişim Danışmanı Ayşegül Oğuz Goodman‘ın
konuşması ile başladı. Goodman konuşmasında şu bilgileri aktardı:
‘’Biz bu proje için dört yıl önce yedi ortak kuruluşla yola çıktık.
Bunlar Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı. Türkiye Milli Paralimpik
Komitesi (TMPK), Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK), British
Counsil ve UNICEF’tir. Bu kurum ve kuruluşların her birinin aynı
Physical deficiencies at health and rehabilitation centers are
another problem encountered by the handicapped. In addition to
these deficiencies mentioned, problems such as the physical
deficiencies at sports fields, small numbers of trainers, specialists
and similar persons to work with the handicapped in the area of
sports present significant obstacles in handicapped children being
able to benefit from possibilities of participating in social life,
education possibilities, sports and health services. For this purpose,
following the workshops mentioned above in Trabzon, Ankara and
Mersin; a workshop was held on 18 March 2014 at the Istanbul
Dedeman Hotel where the inclusion of the handicapped
adolescents and youth into social life, access of the handicapped
into sports and physical events, handicaps and access capabilities
and handicaps and current regulations were discussed. The last of
the workshops taking place among the International Inspire Project,
it was aimed to increase awareness in the subject of ‘Rights Based
Approach’ on a social level and to have the subjects considered at
the workshop to be included in the working schedules of
institutions, reinforcing of the connections and communications of
the National Paralympic Committee of Turkey with related
institutions, NGO’s and individuals and to promote new
collaborations. The workshop of one full day was held with half a
day of panels and half a day of group work.
GOODMAN: “THE PROJECT HAS GREAT
BENEFITS FOR THE HANDICAPPED”
The workshop started with the presentation of UNICEF
Communications Consultant Ayşegül Oğuz Goodman. Goodman
provided the following information during her speech:
‘We started out four years ago with seven partner organizations for
this project. They were the National Ministry of Education (MEB),
Family and Social Policies Ministry, Youth and Sports Ministry, the
National Paralympic Committee of Turkey (NPCT), the National
teknik bilgisi ve uzmanlığı bulunmaktadır.
Bu durum proje içinde birçok çalışma
konusunun ortaya çıkmasını sağladı. Bu
projede üç pilot il belirlendi. Bunlar
Trabzon, Ankara ve Mersin’di. Her ilden
beşer ilköğretim okulu ve üçer yetiştirme
yurdu projedeki çalışmalara katıldılar.
Uluslararası İlham Projesi, Londra 2012
Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları
kapsamında uluslararası bir sosyal
sorumluluk projesi olarak başlatıldı. Türkiye ile birlikte 20 ayrı
ülkede uygulandı. Projenin temel ilkeleri aynı olmakla birlikte, her
ülkenin kendi özel koşullarına göre farklı çalışmalar yapıldı.
Türkiye’de, çocukların spor ve fiziksel etkinlikler aracılığıyla okulda
daha fazla kalmalarını sağlayacak çalışmalar yaptık. Proje
katılımcılarından MEB‘in 12 milyon çocuğa ulaşıyor olması projenin
kapsamının genişlemesini ve çok sayıda okula ulaşmasını sağladı.
Ayrıca engellilerin bu projelerde yer almaları çok önemli idi. Projenin
amaçlarından biri de engellilerin hayatında bir fark yaratmaktı.”
Daha sonra söz alan TMPK Genel Sekreteri İbrahim Gümüşdal,
proje kapsamında üç pilot ilde çalıştaylar yapıldığını ve çok güzel
sonuçlar alındığını dile getirdi. Gümüşdal, “Bu çalıştaylar ile ilgili
TMPK Eğitim Komisyonu’nda görevli Ali Bahadır, Nihal Bapir ve
Ahmet Çetin tarafından bir rapor hazırlandı. Bu rapor ile
İstanbul’daki bu çalıştayın sonuçları birleştirilerek daha faydalı bir
çalışma ortaya çıkarılacaktır. Üç pilot ilde yapılan çalışmalar ve
ortaya çıkan sonuçları Berrin Altınöz özetleyecektir’’ şeklinde bir
konuşma yaptı.
Olympic Committee of Turkey (NOCT), British Council and
UNICEF. Each one of these institutions and establishments has a
separate know-how and expertise. This situation ensured that many
different topics of work appeared during the project. Three pilot
provinces were assigned in this project. These were Trabzon,
Ankara and Mersin. Five primary schools and three orphanages
each from every province participated in the work for the project.
The International Inspire Project was started as an international
social responsibility project within the scope of the 2012 Olympic
and Paralympic Games. It was implemented in 20 separate
countries along with Turkey. Although the basic principles of the
project were the same, different work was performed based on the
specific conditions of each country. In Turkey, we did work to
ensure that children stay at school longer due to sports and physical
activities. The fact that project participant MEB has access to 12
million children allowed the project scope to be tremendously
expanded and reach a large number of schools. Also, it was quite
important that the handicapped were included in these projects.
One of the purposes of the project was to create a difference in the
lives of the handicapped.” Noting that the project was implemented
under four main headings, that models and training materials were
developed within the scope of the project, Ayşegül Oğuz Goodman
went on as follows: “Various trainings were conducted where these
materials that were developed were used.
Taking the floor later, NPCT Secretary General İbrahim Gümüşdal
stated that workshops were held in three pilot cities within the scope
of the project and that very good results are obtained. Gümüşdal
said, “Ali Bahadır, Nihal Bapir and Ahmet Çetin assigned in the
NPCT Education Commission prepared a report concerning these
workshops. Through this report, the results of this workshop in
Istanbul will be joined to form a more useful study. Berrin Altınöz
will summarize the projects performed in the three pilot provinces
and the results that ensue’.
PARALİMPİK TÜRKİYE 23
ALTINÖZ: “BESYO’LARLA İŞBİRLİĞİ ARTIRILMALI”
TMPK Genel Sekreter Yardımcısı ve TESYEV Genel Müdürü Berrin
Altınöz ise UNİCEF ve TMPK işbirliği ile gerçekleştirilen bu
çalıştayların amacının, engellilerin sorunlarına çözüm önerileri
getirilmesi olduğunu ifade ederek şu konuşmayı yaptı:
“Bilindiği gibi toplumda Paralimpik kavramı hala bilinmemektedir.
Bununla ilgili önemli bir etkinlik yapıldı, bu da Paralimpik Okul
Günleri’dir. Özellikle okullarda çocuklara bunların anlatılması son
derece önemlidir. Bu çalışmalar son derece
önemlidir ve yaygınlaştırılmalıdır. Aslında bu
çalıştaylarda ele alınan konular herkesin
bildiği başlıca sorunlardır. Çalıştaya
katılanlardan alınan en önemli bilgilerden
biri, mimari alanda yaşanan sorunlardır.
Büyük şehirlerde bazı gelişmeler olsa da
küçük şehirlerdeki eksiklikler çok daha
fazladır. Engellilerin dışarı çıkmaları,
alışverişe, sinemaya, tiyatroya gitmeleri ve
eğitim imkanlarından yararlanmaları oldukça
zor olmaktadır. Bu durum engellilerin sokakta fazla görülmemelerine
neden olduğundan, engelli sayısının fazla olduğunu duyan insanlar
buna oldukça şaşırmaktadır. Bu durum Avrupa ülkelerinde çok
farklıdır. Oldukça fazla sayıda engelli sokağa çıkabilmekte ve onlar bir
çok imkandan yararlanabilmektedir. Bu ülkelerdeki engellilerin
sokağa çıkabilme özgürlüğü çok ileri düzeydedir. Yine bu ülkelerdeki
engellilerin özgüvenleri oldukça gelişmiştir. Bir süre yaşadığım
Londra'da buna yakından tanık oldum. Yakın zamanda bizim de aynı
seviyeye ulaşacağımıza inanıyorum. Sağlık hizmetlerine ulaşmak da
engellilerimizin çok ciddi bir sorunudur. Örneğin, engellilik oranının
Work was carried out to increase awareness. Various videos that
were prepared were used. The short cartoons of PARSU and
PARCAN were very successful. Workshops were held at the
established provinces. What could be done was discussed at
each one of the workshops. In this workshop in Istanbul, which is
the last one, a wider and more extensive picture will appear.”
Goodman shared the information as to who is reached by the
work within the scope of the project as follows: “While in past
years we had 30 youths in the 13-17 age group, in March 2014
we had 200 youths. We had 100 sports volunteers in the
university youth in the 17-18 age group in past years, currently
we reached 800 sports volunteers. The number of students and
teachers receiving training at the Paralympic School Days held in
60 schools was 1600 in Ankara, 1640 in Mersin, and 1733 in
Trabzon.” UNICEF Communications Consultant Ayşegül Oğuz
Goodman stated that the physical event cards at the Paralympic
School Days within the scope of the project have an especial
importance, that this work allows for children with and without
handicaps can participate in sports together at physical education
classes within the framework of this project, that the distribution
of the physical event cards started gradually at all primary
schools in Turkey by MEB and that the printing and distribution
of the cards by the ministry is still continuing. Taking the
microphone later, NPCT Secretary General İbrahim Gümüşdal
said, “Workshops were carried out in three pilot provinces and
very good results were obtained within the scope of the project.
A report was prepared regarding these workshops by the officials
of the NPCT Education Commission Ali Bahadır, Nihal Bapir and
Ahmet Çetin. This report will be joined with the results of the
workshop in Istanbul to achieve a more beneficial result”.
PARALİMPİK TÜRKİYE 24
belirlenmesinde, aynı kişinin farklı hastanelerden alınan
raporlarındaki engellilik oranları arasında çok ciddi farkların ortaya
çıkması yaşanan sorunların önde gelenlerinden birisidir.Engellilerin
kullandığı araç gereçlerin bulunması ve bunların kullanılmasında da
ciddi sorunlar bulunmaktadır. Araç gereçlerin kullanılmasında
bilinçsizce hareket edildiği çok sık görülmektedir. Rehabilitasyon
merkezlerinin denetimsiz olarak çalışması ve bu alandaki
yetersizlikler önemli sorunlardan biridir. Engellilerin istihdamı
konusunda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Her ne kadar son
dönemlerde yapılan düzenlemelerle caydırıcılık
artırılsa da engelli çalıştırmayla ilgili sağlıklı ve
kabul edilebilir bir çözüme ulaşılamamıştır.
Bankalar ve noterlerde görme ve işitme engellilerin
yaşadıkları sorunlar mevcuttur. Zihinsel engellilerin
diş tedavileri için ilgili diş hekimleri odası ile
TESYEV'in yaptığı çalışma oldukça iyi sonuçlar
ortaya çıkarmıştır. Bu zamana kadar yapılan
çalıştaylarda emniyet müdürlükleri, esnaf odaları
gibi kurum ve kuruluşlardan kendi alanları ile ilgili
çok güzel çözüm önerileri gelmiş ve bunlar
değerlendirmeye alınmıştır. Engelli çocuğu olan
ailelerin çocukları ile ilgili duyduğu kaygılar da oldukça önemlidir.
Eğitim alanındaki planlamaların eksikliği ve bu konudaki çalışmaların
bilinçsiz bir şekilde yapılması yine ciddi sorunlardan biridir. Bu
sorunlara çözüm önerisi olarak BESYO’larla işbirliğinin artırılması,
antrenörlükle ilgili özel eğitim programlarının yapılması, yolların ve
trafik ışıklarının görme engellilere göre düzenlenmesi, mimarlarla ve
karayolları genel müdürlükleriyle çalışmalar yapılması ve yaşanan
sorunlarının özellikle kamu spotları hazırlanarak topluma
duyurulmasının gerekli ve önemli olduğunu düşünüyorum."
ALTINÖZ: “COOPERATION WITH
BESYO’S MUST BE INCREASED”
NPCT Assistant Secretary General and TESYEV Director General
Berrin Altınöz indicated that the purpose of these workshops
carried out in collaboration with the UNICEF and NPCT is to
bring suggestions for solutions to the problems of the handicapped
and gave the following presentation: “As it is known, the concept
of Paralympics is still not familiar to society. The Paralympic
School Days was an event aimed at this issue. It is extremely
important for these to be explained to children at schools. This
work is extremely important and must be made extensive.
Actually, the issues taken up during these workshops are subjects
that everyone knows about. Some of the most important data
received from those participating in the workshop are problems
occurring in the area of architecture. Although there are some
improvements in large cities, the deficiencies in small cities are
much more numerous. It is quite difficult for the handicapped to
go out, go shopping, to the cinema or theater and to benefit from
educational means. As this situation causes the handicapped not
to be too visible in the streets, people who hear that there is a
large number of handicapped are surprised. This situation is
quite different in European countries. A large number of
handicapped are able to go out to the street and are able to take
advantage of many possibilities. The freedom of the handicapped
in these countries to go out on the street is at a very advanced
level. The self-confidence of the handicapped in these countries
is also quite developed. I witnessed this in London, where I had
lived for a while. I believe that we will also reach the same level
soon. Access to health services is also a major problem of our
handicapped.
GÜMÜŞDAL: “TOPLUM
MAALESEF HALA ÖNYARGILI”
Berrin Altınöz’den sonra yeniden söz alan TMPK Genel
Sekreteri İbrahim Gümüşdal, engellilerle ilgili en önemli
sorunun, toplumun engellilere bakış açısı ve buna ilişkin
yerleşik algıların oluştuğundan bahisle şöyle konuştu:
“Toplumdaki bu bakış açısı ve ön yargının ortadan
kaldırılması gerekir. Aksi halde gerek yasal düzenlemeler gerek
mimari ve benzeri diğer alanlarda yapılacak düzenlemeler
hiçbir işe yaramayacaktır. Bu algının değişmesi için sosyal ve
görsel medyanın etkisi çok büyüktür. Eğitim her alanda olduğu
gibi bu alanda da son derece önemlidir. TMPK ve TESYEV
Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Kocaömer'in gazete yazılarında
sürekli vurguladığı Almanya ilk öğretim okullarında okutulan
‘Sen, Ben ve Diğerleri’ bunun en güzel örneğidir. Uluslararası
Paralimpik Komitesi’nin önerdiği ve bazı ülkeler tarafından da
uygulanan ‘Paralimpik Okul Günleri’ adlı çalışmanın
incelenmesi sonucunda TMPK Eğitim Komisyonu tarafından
ülkemiz koşullarına uygun bir ‘Paralimpik Okul Günleri’
projesi hazırlandı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın da olumlu
yaklaşmasıyla bu proje önce İstanbul‘da beş, daha sonra 40
ilkokulda uygulandı. Bu şekilde yaklaşık yirmi bin öğrenciye
ulaşılmış ve çok başarılı sonuçlar alınmıştır. Bu proje ile ilgili
ayrıntılar Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın
organı Paralimpik Türkiye dergisinde geniş şekilde yer
almaktadır. Okullarda engelli çocukların beden eğitimi
derslerine katılımlarının sağlanması ve engelli sporları alanında
çalışacak eğitici yetiştirilmesi son derece önemlidir. Türkiye’de
engelli öğrencilerin beden eğitimi derslerinde raporlu olmaları,
buna karşın örneğin Almanya’da engelli öğrencilerin beden
eğitimi derslerine katılımlarının sağlanması, fırsat eşitliğini
göstermesi bakımından önemli bir karşılaştırmadır. Engelli ve
engelleri olmayanların, özelliklede çocukların bir arada
bulunmalarını sağlayacak düzenlemeler çok önemlidir. Çevre
düzenlemesi, mimari düzenlemeler ve her türlü planlamalarda
engelliler dikkate alınmalı ve bu yapılırken bir yanlışlığa neden
olmamak için konuyu bilenlere danışılmalı ve uygulamalar
buna göre yapılmalıdır.”
For example, very significant differences appearing in the
handicap percentages of the same person received from different
hospitals are one of the leading problems. Availability of the
tools and equipment used by the handicap and their utilization
also pose a serious problem. It is frequently observed that action
is taken without awareness in the use of equipment and devices.
The operation of rehabilitation centers without inspection and
their insufficiencies is another major problem. There are serious
problems occurring in the employment of the handicapped. In as
much as deterrence has been increased with sanctions put into
force recently, a proper and acceptable solution has not been
reached regarding the employment of the handicapped. There are
problems encountered by the deaf and blind at banks and
notaries. The work done jointly by the TESYEV and the
concerned dental physicians’ chamber has brought about quite
good results. In the work done to date, institutions and
establishments such as security directorates and shopkeepers’
chambers regarding their own areas provided very good
suggestions for solutions and these were taken into consideration.
Concerns of families with handicapped children regarding their
children are also quite important. Lack of planning in the area of
education and the conduct of the work in this area without
awareness is another serious problem. As suggestions for solving
these problems, I think that an increase of cooperation with
BESYO’s, conducting special training programs regarding
coaching, the arrangement of roads and traffic lights suited to the
handicapped, conducting work with architects and highways
general directorates and the announcement of the experienced
problems to society by preparing public spots."
GÜMÜŞDAL: “UNFORTUNATELY
SOCIETY IS STILL PREJUDICED”
Following Berrin Altınöz, session chairman İbrahim Gümüşdal
spoke again, to talk about the point of view of society towards the
handicapped and perception that has been established
concerning this as the most important problem regarding the
handicapped: “This point of view and prejudice by society must
be eliminated. Otherwise, the legal regulations or arrangements
in architectural or other areas will not help. The effect of the
social and visual media is very significant for the changing of this
perception. As in every area, education is extremely important in
this area.
PARALİMPİK TÜRKİYE 25
TATAR: “ÖZENLİ VE DİKKATLİ ÇALIŞMA ŞART”
Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu
(BESYO) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yaşar Tatar da tıp doktoru
olarak yıllardır engellilerle çalıştığını belirterek, “Tüm engellileri
tekmiş gibi algılamamak gerek. Engellilerin sporla uğraşması ve
fiziksel olarak daha aktif olabilmeleri için özenli ve dikkatli bir
çalışma yapılması gerekiyor. Öncelikle psikolojik bir hazırlık
yapılmalı. Uygun antrenör belirlenmeli. Sporcu tarafından
kullanılması gereken ilaçlar iyi bilinmeli, çünkü bu ilaçların
bazıları doping etkisi yapabiliyor. Her takımın doktoru yok ama
her takımın antrenörü var. Dolayısıyla antrenör çok iyi donanımlı
‘You, Me and Others’ utilized in the curriculum of primary schools in
Germany that NPCT President and TESYEV CEO Yavuz Kocaömer in
his newspaper articles is the best example of this. As a result of the
examination of the work called ‘Paralympic School Days’
recommended by the International Paralympic Committee and
implemented by some nations, a ‘Paralympic School Days’ project
suitable to conditions in our country was prepared by the NPCT
Education Commission. With the positive approach of the National
Ministry of Education, this project was first implemented in five
elementary schools in Istanbul, then in 40 more elementary schools.
This way; close to twenty thousand students were reached and very
successful results were obtained. Details concerning the project are
widely supplied in the official publication of the National Paralympic
Committee of Turkey; Paralympic Turkey. It is also extremely
important for handicapped children to participate in physical
education classes in schools and to train instructors who would work
in the area of handicapped sports. It is also an important comparison
that handicapped students in Turkey have reports for gym classes,
but in Germany handicapped students are made to participate in
physical education classes in terms of showing an equal opportunity
in participation. Arrangements to provide the handicapped and the
not handicapped, especially children to stay together. In
environmental arrangements, architectural arrangements and all
kinds of planning, the handicapped must be taken into consideration
PARALİMPİK TÜRKİYE 26
olmalı. Muayene ise çok önemli. Sporu yapan engellinin
sorununu tam tespit etmek, hali hazırda kullandığı ve spor
yaparken kullanması gereken ekipmanın doğru olduğundan emin
olmak gerek. Doğru kişi doğru branşa yönlendirilmeli.
Antrenörlere 15 günlük kursla verilen sertifika çok yanlış ve de
tehlikeli. Engelli sporu antrenörleri yeterli donanıma sahip değil.
Bu da zaman zaman hayati tehlike bile yaratıyor. Buna bir de
‘yaşam koçluğu’ eklendi son yıllarda. Elim hatalar yapılıyor.
Sporcu yaralanmaları, kullanılan ekipmana alerji vb. çok önemli
noktalar. Her bir engelli sporcunun ihtiyacı ve karşılaşacağı riskler
farklı. Bunları iyi belirlemek gerek” diye konuştu.
and those who know must be consulted when doing this, not to
cause any errors and the implementations must be carried out
accordingly.”
TATAR: “CAREFUL AND DILIGENT WORK IS OBLIGATORY”
Marmara University Physical Education and Sports College (BESYO)
Instructor Associate Professor Dr. Yaşar Tatar mentioned that he has
been working with the handicapped for years as a medical doctor and
said, “All handicapped must not be perceived as the same. Careful
and diligent work must be carried out for the handicapped to take
part in sports and to be physically more active. First, a psychological
study must be performed. Proper trainers must be assigned. Drugs to
be used by athletes must be well familiarized, because some of these
medications may have a doping effect. Not each team has a doctor,
but each team has a coach. Examinations are extremely important.
One must be sure to fully determine the problem of the handicapped
doing the sport and that the equipment currently used and that which
is used while engaging in the sport are proper. The certificates issued
to trainers with a 15 day course are very wrong and dangerous. This
can sometimes cause danger to life. ‘Life coaching’ has been added to
this in recent years. Grave errors are being committed. Athlete
injuries, allergy to equipment used, etc. are very important issues.
Needs and risks that may be encountered by each handicapped
athlete are different. These must be properly determined”.
KONAR: “HAYAT
BİR BÜTÜNDÜR”
İstanbul Üniversitesi (BESYO)
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurettin
Konar da Çalıştay’da yaptığı
konuşmada şu görüşleri dile
getirdi: "Hayat bir bütündür, yani
engellileri ve engelli olmayanları
hayatın her alanında birlikte
değerlendirmek gerekir. Bu şekilde
sorunlara daha sağlıklı ve kalıcı
çözümler bulunabilir. Engelliler
sporu ilk kez 2008 Spor Şurası’nda
ele alındı. Burada engelli sporları
komisyonları oluşturuldu. Yapılan
çalışmalarda üç önemli konu belirlendi. Bunlar engelliler için
erişilebilir spor tesislerinin, engelli sporlarında kullanılacak araç
gereçlerin ve engellilere spor yaptıracak eğiticilerin olmayışı
konularıydı. Spor eğitimin içindedir. Eğitim bir bütün olarak
düşünüldüğünde spor onun ayrılmaz bir parçasıdır. Engelli ve
engelsiz çocuklar bir arada oynayabilmeli ve spor yapabilmelidir.
MEB'in kaynaştırma eğitim çalışmaları önemlidir. Engelli sporları;
okul sporları, kulüp sporları ve elit sporlar şeklinde oluşturulmalıdır.
Engelli sporlarında eğitici yetiştirmekte en önemli görev
üniversitelere düşmektedir. Eğitici yetiştirmeye başlamadan önce bu
eğiticilere yönelik eğitim programının belirlenmesi gerekmektedir.
Ancak böyle bir şey halen yapılamamaktadır."
ER: “ULUSAL VERİ TABANI HAZIRLANIYOR”
Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri
Daire Başkanı Elçin Er, bireysel olarak yapılanların dışında devletin
yükümlülüğünde çokça çalışma bulunduğunu hatırlatarak, “5378
sayılı yasamızda madde 33 ile birlikte Gençlik ve Spor Bakanlığı
görev ve teşkilatı hakkındaki kanuna özellikle engellilerin spor
yapabilmelerini içeren bir madde eklendi. Ayrıca 633 sayılı Aile ve
Sosyal Politikalar kuruluş hükmündeki kararname olan Bakanlık
KONAR: “LIFE IS A WHOLE”
Istanbul University BESYO Instructor Associate Professor Dr.
Nurettin Konar gave the following views during the presentation
he made at the workshop: "Life is a whole. Those who have
handicaps and those who don’t must be assessed together in
every area of life. In this manner, healthier and more permanent
solutions can be found for problems. Handicapped sports were
first considered in the 2008 Sports Board Meeting. Here
handicapped sports commissions were created. Three important
topics were determined in the work carried out. These were
absences of accessible sports facilities for the handicapped,
devices and equipment to be used in handicapped sports and
instructors to allow the handicapped to perform sports. Sports are
inside education. When education is considered as a whole,
sports are an indivisible part of it. Children with and without
handicaps must be able to play together and engage in sports.
The unification education work of the MEB is important. They
should be arranged as handicapped sports, school sports, club
sports and elite sports. In handicapped sports, the most important
task in educating trainers is up to the universities. Before starting
to educate trainers, the educational programs aimed at these
trainers must be determined. However, such a situation is not
currently existent."
görevlerimiz arasında da engelli
ve yaşlılara yönelik koruyucu,
önleyici, eğitici, geliştirici
rehberlik ve sosyal hizmet
faaliyetlerini yürütmek de
görevlerimiz arasındadır” dedi.
Daire Başkanı Er, bu
dönemdeki faaliyetlerle ilgili
olarak da “Ulusal bir veritabanı
oluşturabilmek için çalışmalar
devam ediyor. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı ve Sağlık
Bakanlığı bu bağlamda işbirliği
içinde. İki yıla yakın bir
zamandır yürütülen çalışma
sonlanmak üzere. Buna ek olarak doktorlar artık provizyon desteği
almaya başlayacakları için çalışmaları rahatlayacak. Sağlık
kurumları raporlarını elektronik ortamda verebilecek. Bu şekilde
farklı kurumlardan farklı rapor sonuçları çıkması sorunu ortadan
kalkacak. Özellikle engelliliğin tanımlandığı ve oranının belirlendiği
durumlarda yaşanan karmaşa da ortadan kalkmış olacak. Söz
konusu pilot uygulama Hacettepe Üniversitesi’nde başladı”
şeklinde konuştu.
GÜVEN: “EĞİTİM VE ERİŞEBİLİRLİK ÖNEMLİDİR”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müşaviri Abdullah Güven
eğitim ve erişebilirliğin önemine dikkat çektiği konuşmasında;
''Eğitim oldukça önemlidir, eğitimin tüm süreçlerinin eğitim
kurumlarındaki fiziksel yeterliliğin, eğitim alanlarına erişimin, yani
eğitimle ilgili her şeyin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Erişilebilirlik de yine oldukça önemlidir. Buradaki erişilebilirlik her
alanı yani yollardan trafik ışıklarına, eğitim ve sağlık kurumlarından
bilgiye erişime kadar her şeyi kapsamaktadır. Ayrıca engellilerin öz
güvenini geliştirmek, mevzuatla düzenlemeler yapmak ve tüm
bunlardan başka engelliler alında çalışanları, engellilerin ailelerini ve
kendilerini bilinçlendirmek son derece önemli ve gereklidir'' dedi.
ER: “NATIONAL DATABASE TO BE PREPARED”
Family and Social Policies Ministry Handicapped and Elderly
Services Department Chief Elçin Er reminded that in addition to
issues handled individually, there are quite a few project
within the liability of the government and said, “Along with
article 33 of our law number 5378, an article containing the
ability for the handicapped to engage in sports was added to the
law concerning the duties and organization of the Ministry of
Youth and Sports.
GÜVEN: “EDUCATION AND ACCESSIBILITY ARE IMPORTANT”
Family and Social Policies Ministry Advisor Abbullah Güven
higlighted the importance of education and accessibility during
his presentation where he said; ''Education is quite important; all
the processes of education, the physical adequacy of educational
institutions, the access to educational venues, meaning
everything about education must be revised. Accessibility is again
quite important. Accessibility here covers everything from roads
to traffic lights, from education to health care institutions to
access to information. In addition it is extremely important and
necessary to improve the self-confidence of the handicapped, to
pass laws creating new regulations and to increase the awareness
of the people working with the handicapped, the families of the
handicapped and the handicapped themselves''.
PARALİMPİK TÜRKİYE 27
SONUÇ
Sonuç olarak; proje kapsamında bugüne kadar
yapılan tüm çalışmalardan, engellilerin sağlık, eğitim,
spor, mimari düzenlemeler, toplumsal hayata katılım,
çalışma hayatı, fırsat eşitliği, mevzuattaki eksiklikler ve
benzeri birçok alanda temel nitelikte sorunlarının
bulunduğu görülüyor. Bu sorunların çözümüne yönelik,
özellikle son dönemde bazı adımlar atılmış ise de
bunların yeterli olmadığı, hatta bazen başka sorunlar
ortaya çıkardığı bir gerçek. Sorunların çözümü ile ilgili
bilimsel temelli bir yaklaşımın benimsenmemesi,
uzmanların ve engellilerin görüşlerinin alınmaması,
engellilerin yapılacak düzenlemelerde karar alma
mekanizmalarına katılımlarının sağlanmaması sorunları
doğuran nedenler arasında sayılabilir. Ayrıca, toplumun
engelli insanlara bakış açısı, toplumda yerleşik
önyargılar ve her şeyin temelinde olduğu gibi eğitim
eksikliği de diğer nedenler arasında yer almaktadır.
Sorunların çözümü ile ilgili karar alma
mekanizmasında bulunan kişi ve kurumların,
engellilerin sorunlarının çözümü ile ilgili bilimsel bir
yaklaşımı benimsemeleri, gerek mevzuat, gerek mimari,
gerek sağlık, eğitim, spor ve sosyal alanlardaki diğer
düzenlemelerde engellileri mutlak surette dikkate
almaları, düzenlemeler yapılırken uzmanların ve
engellilerin tüm süreçlere katılımının sağlanması
gerekmektedir. Ayrıca, toplumdaki engellilere ve
engelliliğe bakış açısının değiştirilmesi ve var olan ön
yargının kaldırılması için her türlü eğitim ve iletişim
olanaklarının kullanılması, sağlık, eğitim, spor,
toplumsal hayat ve çalışma hayatı gibi alanlarda fırsat
eşitliğinin sağlanması yine önemli çözüm
yollarındandır. Tüm bunların planlanması için ise,
engelliler ve konu ile ilgili uzmanların da katılacağı,
yaptırım gücü bulunan kamu kurumlarının
oluşturulması ayrıca tavsiye edilmektedir.
Also, through the decree with the force of foundation number 633
for Family and Social Policies, it is among duties of our Ministry to
conduct protective, preventive, educational and developmental
guidance and social service activities for the handicapped and the
elderly”. Department Chief Er commented on the activities during
this term as follows, “Work is ongoing to create a national database.
The ministries of Family and Social Policies and of Health are
collaborating in this sense. The work that has been continuing close
to two years is about to end. In addition, since doctors will now
receive provision support, their work will be eased. Healthcare
institutions will be able to issue their reports in an electronic format.
In this manner, the problem of different report results coming out
from different institutions will be eliminated. Especially, the
confusion that is experienced in situations where the rates of
handicaps are defined will be eliminated. The aforementioned pilot
implementation started at the Hacettepe University”.
CONCLUSION
In conclusion, it is observed during all the studies conducted within
the scope of the project that the handicapped have many basic
problems in areas such as healthcare, education, sports,
architectural arrangements, inclusion into social life, working life,
equal opportunity, deficiencies in the legislation and many other
PARALİMPİK TÜRKİYE 28
similar areas. Although certain steps to solve these problems have
recently been taken, it is true that these are not sufficient and that
sometimes they cause other problems. The lack of the adoption of a
scientifically based approach for the solution of problems, the
failure to receive views of experts and the handicapped, the failure
to allow the handicapped to participate in the decision making
mechanisms in the arrangements to be made can be listed among
reasons to cause problems. In addition, the outlook of society on the
handicapped, the prejudices established within society and as it is at
the foundation of everything, lack of education are among other
reasons. Adoption by individuals and institutions taking place in the
decision making mechanism regarding the solution of problems,
absolutely taking the handicapped into consideration for the other
arrangements in legislation, architectural, healthcare, education,
sports and social areas, experts and the handicapped must be
allowed to participate in all the processes when the arrangements
are being carried out are required. In addition, important methods of
solutions for the change in society towards the handicapped and the
state of handicap and removal of the present prejudice, the ensuring
of equal opportunity in areas such as healthcare, education, sports,
social life and work life. For the planning of all of this, the creation
of public institutions with sanction powers is also recommended to
be participated by handicapped and experts on the subject.
DOPİNG YAŞAMA
‘ENGEL’ OLMASIN
PERFORMANS ARTIRICI DOPİNG
MADDELERİN TÜM SPORCULAR İÇİN
ZARARLI AMA ENGELLİ SPORCULAR
AÇISINDAN ÇOK TEHLİKELİ SONUÇLAR
DOĞURABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN PROF.
DR. NEVİN ERGUN, TEDAVİ AMAÇLI
KULLANILAN İLAÇLARIN DOPİNG
MADDELERİ İLE ETKİLEŞİME
GEÇTİĞİNDE HAYATİ ORGANLARDA
FONKSİYON BOZUKLUKLARI
OLUŞTURABİLECEĞİNE DİKKAT ÇEKTİ.
TMOK DOPİNGLE MÜCADELE
KOMİSYONU ÜYESİ PROF. DR. RÜŞTÜ
GÜNER DE ENGELLİ
SPORCULARIMIZDA BUGÜNE
DEK DOPİNGE
RASTLANMADIĞINI SÖYLEDİ.
INDICATING THAT PERFORMANCE
ENHANCING DOPING SUBSTANCES
CAN RESULT IN HARMFUL
CONSEQUENCES FOR ALL ATHLETES
BUT CAN POSE VERY DANGEROUS
RISKS FOR DISABLED ATHLETES, PROF.
DR. NEVİN ERGUN NOTED THAT
WHEN DRUGS USED FOR
THERAPEUTIC PURPOSES INTERACT
WITH DOPING SUBSTANCES, THEY
CAN CAUSE FUNCTION DISORDERS IN
ESSENTIAL ORGANS. NOCT ANTIDOPING COMMISSION MEMBER
PROF. DR. RÜŞTÜ GÜNER STATED
THAT NO DOPING WAS
ENCOUNTERED IN OUR DISABLED
ATHLETES UNTIL THE PRESENT DATE.
LET US NOT
ALLOW DOPING
TO POSE AN
‘OBSTACLE’
AGAINST LIFE
B
edensel Engelliler Spor Federasyonu Sağlık Eğitim ve
Sınıflandırma Kurulu Başkanı Fizyoterapist Prof. Dr. Nevin
Ergun, performans artırıcı doping maddelerinin tüm
sporcular için zararlı olduğunu, ancak engelli sporcularda çok
tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Engelli sporcuların
tedavi amaçlı kullandığı ilaçların karaciğeri olumsuz etkilediğini,
uyarıcı madde kullanımıyla bu etkinin ciddi boyutlara
ulaşabildiğini ifade eden Ergun, "Tedavi amaçlı kullanılan ilaçlar
doping maddeleri ile etkileşime geçtiğinde hayati organlarda
oluşabilecek fonksiyon bozuklukları yaşam kalitesini
düşürecektir" dedi.
Omurilik yaralanması bulunan bedensel engelli sporcuların
diğer sporculara göre kalp atım hızı ve kan basınçlarının daha
düşük olduğuna dikkati çeken Ergun, "Bu sporcular herhangi bir
efor sarf ettiğinde performanslarında düşüş yaşanır. Tansiyon ve
kan dolaşımı kontrolü sağlanamamaktadır. Çok soğuk ve sıcak
havalarda ısıyı kontrol edemezler. Duyu ve dolaşım kontrolü
olmadığı için basınç yaraları açılabilir" ifadelerini kullandı.
‘OTONOMİK DİSREFLEKSİ’
WADA TARAFINDAN YASAKLANDI
Ergun, tekerlekli sandalyeye bağımlı sporcuların doping maddesi
kullanmadan da doping yapabildiğini ifade ederek, Dünya
Dopingle Mücadele Ajansı'nın (WADA) yasaklı listesinde yer alan
ve sporcunun ölümüyle sonuçlanabilecek kadar tehlikeli olan
‘Boosting’ yöntemini şöyle anlattı:
"Tekerlekli sandalyedeki sporcuların, mesanesi ve bağırsakları
boşaltılmadığında, bacakların sandalyeye sıkı bağlanması
durumunda ortaya çıkan fiziksel değişimler doping sayılıyor. Bu
yöntemler uygulandığında erkeklerde oturma pozisyonunda
skrotuma (testis torbası) basınç uygulanması, testislerin sıkışması
ve dönmesi gibi sonuçlar doğabiliyor. Buna bağlı olarak otonom
sinir sisteminin kontrol edilememesinden kaynaklı tansiyonda
aşırıcı derecede yükselme, terleme, bulanık görme, şiddetli baş
ağrısı, felç, beyin kanaması ve hatta ölümle sonuçlanabilecek
ciddi riskler ortaya çıkabilir."
‘Otonomik Disrefleksi’ diye adlandırılan bu durumun vücutta
uyarıcı etki yarattığını ve kasıtlı olarak uygulanmasına ‘Boosting’
adı verilerek WADA tarafından yasaklandığını aktaran Ergun,
"Boosting’in performans artıcı etkileri arasında kan basıncının
yükselmesi, adrenalin salgılanması gibi etkileri sayabiliriz" dedi.
Disabled Sports Federation Health Education and Classification
Board Chairwoman Physiotherapist Prof. Dr. Nevin Ergun stated
that performance enhancing doping substances are harmful for
all athletes, but that they could cause very dangerous results for
disabled athletes. Indicating that the drugs used by disabled
athletes for therapeutic purposes negatively impact the liver, but
that this effect can reach serious levels with the use of uppers,
Ergun said, "When drugs used for therapeutic purposes interact
with doping substances, functional disorders that could occur in
vital organs will lower quality of life ". Noting that disabled
athletes with spine injuries have a lower heart rate and blood
pressure compared to other athletes, Ergun added, "When these
athletes spend any effort, there is a decrease in their
performance. Blood pressure and circulation control cannot be
achieved. They cannot control the temperature in very cold and
warm weather. Pressure wounds may open up as there is not
control of senses and circulation".
PARALİMPİK TÜRKİYE 30
‘AUTONOMIC DISREFLEXY’ WAS BANNED BY WADA
Indicating that athletes bound to wheelchairs can use
doping without any doping substances, Ergun explained the
‘Boosting’ method that is dangerous enough to cause death of
the athlete, included in the ban list of the World
Anti Doping Agency (WADA) as follows:
"When the bladders and colons of the athletes on wheelchairs
are not evacuated, the physical changes that occur when the
legs are tightly bound to the chair are considered to be doping.
Results such as the application of pressure to the
scrotum, squeezing and turning of the testes can
occur in the sitting position in men when these
methods are applied. Based on this, serious risks such as an
excessive rise in blood pressure, perspiration, blurred vision,
severe headache, paralysis, brain hemorrhage and even death
due to lack of control of the autonomous nervous system can
take place."
Türk sporcularda şimdiye kadar bu yönteme rastlanmadığını
belirten Nevin Ergun, dünyada da bu yönteme bağlı bir ölüm
yaşanmadığını söyledi. Belden aşağısı tutmayan engellilerde bu
durumun oluşma riskinin yüksek olduğunu vurgulayan Ergun,
kan basıncını ve tansiyonu yükselten yasaklı maddeleri içeren
ilaçların kullanılması durumunda ölüm riskiyle karşı karşıya
kalınabileceğini kaydetti.
Uluslararası Paralimpik Komitesi'nin (IPC) resmi internet
sitesinden alınan bilgiye göre, ‘Boosting’ testi, ilk kez 2000
Sidney Paralimpik Oyunları'nda sporcuların gözlemlenmesi
şeklinde uygulandı. İlaç kullanılmadığı için saptanması oldukça
zor olan ‘Boosting’ yönteminin bulunması için geliştirilen test
2008 Pekin Paralimpik Oyunları'nda 40 bedensel engelli
sporcuya yarışmalardan kısa bir süre önce uygulandı, ancak
sporcuların hiçbirinde gözlenemedi.
ENGELLİ SPORCULARIMIZDA
DOPİNGE RASTLANMADI
Diğer tüm sporculara olduğu gibi Paralimpik sporculara da
doping kontrolleri uygulandığını belirten Türkiye Milli Olimpiyat
Komitesi (TMOK) Dopingle Mücadele Komisyonu Üyesi Prof. Dr.
Rüştü Güner, şu ana kadar hiç bir engelli sporcuda dopinge
rastlanmadığını söyledi. Paralimpik branşlarının performansa
dayalı olmasından dolayı Olimpik branşlarla aynı kategoride
olduğunun altını çizen Güner, "Bu konuda bir ayrım
gözetmiyoruz. Onlara da gerekli testler uygulanıyor. Ancak şu
ana kadar herhangi bir doping vakasına rastlamadık. Bu da
engelli sporcuların bu konuda daha bilinçli olduklarını
gösteriyor. Böyle devam etmesi en büyük arzumuz. Çünkü
engellilerde ilaç kullanımı daha fazla hasara yol açabilir" dedi.
Güner, 'Boosting' diye adlandırılan yönteme de ülkemizde tanık
olmadıklarını sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Rüştü Güner
Prof. Dr. Nevin Ergun
"Explaining that this situation named ‘Autonomic Disreflexy’ creates
a sensory excitation in the body and that its intentional
implementation is named ‘Boosting’ and is banned by WADA,
Ergun said, "A rise in blood pressure and secretion of adrenaline can
be listed among the performance enhancing effects of Boosting".
Nevin Ergun stated that this method was not encountered in Turkish
athletes, confirming that no deaths had occurred in the world linked
to this method. Emphasizing that the risk of this status taking place is
high in the disabled with no use of their lower extremities, Ergun
stated that there may be a risk of death in the case of the use of
drugs that contain banned substances that raise blood pressure.
According to the information received from the official websiteof the
International Paralympic Committee (IPC) a test for ‘Boosting’ was
applied for the first time at the 2000 Sydney Paralympic Games by
observing athletes. The test for the determination of the ‘Boosting’
method, which is quite difficult to detect since there are no drugs
utilized, was applied to 40 disabled athletes a short time before the
competition started at the 2008 Beijing Paralympic Games but it
was not observed in any of the athletes.
NO DOPING WAS DETERMINED IN
ANY OF OUR DISABLED ATHLETES
National Olympic Committee of Turkey (NOCT) Anti Doping Commission Member Prof. Dr. Rüştü Güner, who stated that doping
checks are applied to Paralympic athletes as they do to all other athletes, confirmed that so far no doping was encountered in any disabled athletes until the present time. Stressing that Paralympic are
performance based and are in the same category as Olympic
branches, Güner added, "We do not observe any distinctions in this
subject. They are also subjected to the required tests. So far, we
have not encountered any doping incidents. This shows that disabled athletes are more aware in this area. It is our greatest desire for
it to continue this way. Use of drugs can cause more damage in the
disabled". Güner also added that the method known as 'Boosting'
was also not witnessed in our country.
PARALİMPİK TÜRKİYE 31
ENGELLİLİK ALGISI VE DAHİLİYET
PERCEPTION OF BEING HANDICAPPED AND INCLUSION
G
İBRAHİM GÜMÜŞDAL
TÜRKİYE MİLLİ PARALİMPİK
KOMİTESİ GENEL SEKRETERİ
NATIONAL PARALYMPIC
COMMITTEE OF TURKEY
SECRETARY GENERAL
eçtiğimiz ay içinde Istanbul’da
Uluslararası İlham Projesi kapsamında
Unicef ve TMPK’nın birlikte yürüttükleri
‘Engelli Yaşam’ ana başlıklı çalıştayların
sonuncusu yapıldı. Çalıştay ile ilgili detaylı
bilgileri dergimiz içindeki sayfalardan
okuyabilirsiniz.
Moderatörlüğünü yaptığım çalıştayın birinci
bölümündeki panelde ısrarla engellilik
kavramının toplumdaki algısına vurgu yaptım.
Maalesef henüz toplumumuzda engelli bireylere
bakış açısı hemen hemen hala “yardıma
muhtaç, zavallı, iş yapamaz” doğrultusundadır.
Bunu panel esnasında bugün bile hala
karşılaştığım olayları kendi yaşamımdan
örnekler vererek anlattım.
Yapılan tüm çalıştayların raporlarında
görebileceğimiz ortak bir sorun ‘engellilerin
erişim ve ulaşımı’ olarak karşımıza çıkmaktadır.
Evet erişim ve ulaşım sorunu engelli bireylerin
yaşamlarında karşılaştıkları en önemli sorunların
başında gelmektedir, ancak böyle bir sorunun
günümüzde hala yaşanır olması asla kabul
edilemez. Kaldı ki, tüm kamusal alanların
engellilerin erişimine uygun hale getirilmesi
kanunen zorunlu kılınmıştır. En büyük dileğimiz
bu yasanın yürürlüğe girme tarihinin bir kez daha
ötelenmemesi ve kamusal alanların yanı sıra
diğer alanlar da engellilerin erişimine uygun hale
getirilmesidir. Bu sayede engellilerin öncelikle
eşit haklara sahip olma konusunda önemli bir
adım atılmış olacaktır. En önemlisi ise eğitimde
karşılaşılan fiziki zorluklar ortadan kalkacak ve
engelli bireyler eğitimlerini tamamlayıp meslek
sahibi olabileceklerdir. Günümüz dünyasındaki
teknolojik gelişmelerin inanılmaz boyutlara
ulaştığını görüyoruz. Bu gelişmeler
doğrultusunda engelli bireylerin de hemen
hemen her meslek dalında istihdam edilmeleri
mümkündür, yeter ki onlara yukarıda değindiğim
eşit haklar sunulsun.
Çalıştay esnasında engelli bir arkadaşımızın
sorusuna cevap veremedim. Sorduğu soru çok
basit ve bir o kadar da anlam yüklü idi: “Neden
engelli bireyler üst yüzey yönetim kadrolarında
yer bulamıyor” diye sordu ve örnek olarak
ekledi; “Engelli bir kaymakam olmak imkansız,
çünkü yönetmeliklere göre kaymakamların ata
binebilme sorunluluğu varmış”. Devletin
personel yasası ile görüş bildirmek haddimize
PARALİMPİK TÜRKİYE 32
değil ama biraz düşününce kendisine hak
vermemek mümkün değil. Sadece kaymakamlık
değil, geçtiğimiz ay ülkemizde yapılan yerel
seçimlerde hangi siyasi partimiz hangi belediye
başkanlığına engelli bir aday gösterdi ki? Batı
ülkelerinde bırakın kaymakamlık veya belediye
başkanlığını, tekerlekli sandalye bağımlısı ya da
görme engelli bakanlar görüyoruz.
Diğer yandan biliyoruz ki, azim engellilerle
özdeş bir kelime. Engelli bireyler tüm zorluklara
rağmen neler başabileceklerini her alanda
göstermektedir. Hele spor alanlarında engelli
sporcuların performansları birçok kişi için
inanılmaz ötesidir. Son olarak geçen ay
tamamlanan Sochi Kış Paralimpik Oyunları’nda
gümüş madalya kazanan ABD takımından
Tatyana Mc Fadden’i örnek gösterebiliriz.
Kendisi atletizm branşında Yaz Paralimpik
Oyunları’nda altın madalyalar kazanmıştı. Ve ilk
defa bir sporcu hem yaz hem de kış Paralimpik
Oyunları’na katılıp madalya aldı.Toplumda
engellilere bakış açısını ve de algısını değiştirmek
için spor önemli bir konudur. Ne kadar çok
engelli sporcumuz başarılara imza atarlarsa bu
algının da değişeceği aşikardır.
Sonuç olarak, engelli bireyler hiçbir kişi veya
kurumdan yardım beklememektedir. Onların
beklentileri eşit haklara sahip olmak, hayatın her
aşamasında respekte edilmek ve artık
entegrasyon kavramının kullanılmadığı, yerine
inclusion (dahil edilme) kavramının yürütüldüğü
günümüz dünyasında tüm yaşamsal alanlarda
hak ettikleri yeri almalarıdır.
During the past month the last of the workshops under the
main heading of ‘Handicapped Life’ was conducted in Istanbul
jointly by UNICEF and the NPCT within the scope of the
International Inspiration Project. You may read detailed
information concerning the workshop in the pages of our
journal. During the panel in the first session of the workshop,
where I was the moderator, I insistently emphasized the
perception of the concept of being handicapped in society.
Unfortunately, the point of view towards the handicapped in
our society is along the lines of “needy for help, poor, cannot
do any work” types of thought. I explained this during the
panel by giving examples from my own life that I even
encounter today. A common problem that we can observe in
the reports of all the workshops conducted is the ‘access and
transportation of the handicapped’. Yes, the problem of access
and transportation is at the top of the most important problems
encountered in the lives of the handicapped, but it can never
be accepted for this problem to be occurring in the present
day. It is legally obligatory that all public areas be rendered
suitable to the accessed by the handicapped. Our biggest wish
is for the date of going into force of this law not to be
postponed and other areas in addition to public spaces being
also made suitable for the access of the handicapped. This
way, an important step will be taken for the handicapped to
possess equal rights. Most importantly, physical difficulties
encountered in education will be eliminated and handicapped
individuals will be able to complete their education and
possess professions. We see that technological advances in the
present day world are reaching unbelievable dimensions. In
line with these developments, it is possible for handicapped
individuals to be employed at just about every professional
branch, just so long as the equal rights I mentioned above are
offered to them. I could not answer the question of one of our
handicapped friends during the workshop. The question he
asked was very simple and that much loaded with meaning.
He asked: “Why can the handicapped not find a place in the
senior administration staff?” and added as an example; “It is
impossible for handicapped individuals to be governors
because according to the regulations it is mandatory for
governors to be able to ride horses”. It is not up to us to
inform views about the personnel law of the government but it
is hard not to agree with him when you think about it. Not
only governorship, but during the local elections held in our
country last month, which political party appointed a
handicapped candidate for becoming a mayor? Let alone
governors or mayors, we see ministers who are either bound to
wheelchairs or who are blind in western countries.
On the other hand, we know that determination is
synonymous with being handicapped. Handicapped
individuals are demonstrating what they can succeed in every
area despite all difficulties. Especially, in sports areas the
performances of handicapped athletes is beyond belief for
many people. As a recent example, we can point out USA
team’s Tatyana Mc Fadden who won a silver medal at the
Sochi Winter Paralympics completed last month. She had won
gold medals at the Summer Paralympic Games in the athletics
branch. And for the first time an athlete won medals at both
the winter and summer Paralympic Games. Changing the
point of view towards the handicapped in society and the
perception is an important issue for sports. The more
handicapped athletes achieve successes, the more it is obvious
that this perception will change. In conclusion, handicapped
individuals are not expecting any aid from any persons or
institutions. Their expectation is to possess equal rights, being
respected in every aspect of life and to take the place they
deserve in all areas of life in today’s world where the term
integration is no longer used but is replaced with the term
inclusion.
HALTERDE DÖRT TÜRKİYE REKORU
A
ksaray'da yapılan
Bedensel
Engelliler Türkiye
Halter Şampiyonası'nda
dört Türkiye rekoru
kırıldı. Erkeklerde, 97
kiloda Mehmet Doğan
190 kilo, 59 kiloda
Kubilay Şahin 165 kilo,
54 kiloda Mustafa Gül
ise 141 kiloluk
kaldırışlarıyla yeni
rekorlara imza attılar.
Kadınlarda ise 41 kiloda
yarışan Nazmiye Muslu
101 kiloluk kaldırışıyla
yeni Türkiye rekorunun
sahibi oldu.
FOUR TURKISH RECORDS IN WEIGHTLIFTING
Four Turkish records
were broken at the
Disabled Weightlifting
Championship of
Turkey held in
Aksaray. In the men’s
97 kilos Mehmet
Doğan lifted 190 kilos,
in the 59 kilos Kubilay
Şahin lifted 165 kilos,
in the 54 kilos Mustafa
Gül lifted 141 kilos to
achieve new records.
In the women’s 41
kilos Nazmiye Muslu
lifted 101 kilos to
reach a new
Turkish record.
PARALİMPİK TÜRKİYE 33
ANTRENÖR ORDUSU GELİYOR
SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ,
ÖZEL SPORCULAR,
BEDENSEL ENGELLİLER,
GÖRME VE İŞİTME
ENGELLİLER SPOR
FEDERASYONLARININ
KATILIMI İLE
‘ANTRENÖRLERİMİZ
ENGELLERİ AŞIYOR’
PROJESİNİN İŞBİRLİĞİ
PROTOKOLÜ İMZALANDI.
PROJE KAPSAMINDA 81 İLİN
GENÇLİK HİZMETLERİ VE
SPOR İL MÜDÜRLÜĞÜ’NDE
1774 KADROLU ANTRENÖR
İÇİN 1. KADEME YARDIMCI
ANTRENÖR EĞİTİM KURSU
GERÇEKLEŞTİRİLECEK.
AN ARMY OF
TRAINERS IS COMING
THE COOPERATION
PROTOCOL OF THE ‘OUR
TRAINERS ARE OVERCOMING
HANDICAPS’ PROJECT WAS
SIGNED WITH THE
PARTICIPATION OF THE
SPORTS DIRECTORATE
GENERAL, SPECIAL ATHLETES,
DISABLED, BLIND AND DEAF
SPORTS FEDERATIONS. A 1ST
STAGE ASSISTANT TRAINER
COURSE WILL BE GIVEN FOR
1774 STAFF TRAINERS AT THE
YOUTH SERVICES AND
SPORTS GENERAL
DIRECTORATES OF 81
PROVINCES IN THE SCOPE OF
THE PROJECT.
S
por Genel Müdürü Mehmet Baykan, Bedensel Engelliler
Spor Federasyonu Başkanı Demirhan Şerefhan, Görme
Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Abdullah Çetin, İşitme
Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Osman Arslan ve Özel
Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Birol Aydın’ın katılımıyla
'Antrenörlerimiz Engelleri Aşıyor' projesi işbirliği protokolü
imzalandı. Proje çerçevesinde engelli bireylerin sosyal yaşama
bağımsız erişiminin sağlanması, kaliteli yaşamlarının
desteklenmesi ve fiziksel kapasitelerinin artırılmasına katkıda
bulunacak. Buna ilişkin olarak 81 ilin Gençlik Hizmetleri ve Spor
İl Müdürlüğü'nde görev alacak 1774 kadrolu antrenör için
muhtelif illerde üniversiteler ve ilgili federasyonlar ile işbirliği
Sports Director General Mehmet Baykan, Disabled Sports
Federation President Demirhan Şerefhan, Blind Sports Federation
President Abdullah Çetin, Deaf Sports Federation President
Osman Arslan and Special Athletes Sports Federation President
Birol Aydın came together to sign the ‘Our Trainers Overcome
Handicaps’ project cooperation protocol. The project will
contribute to handicapped individuals independent participation
in social life, support their quality life and increase their physical
capacities. A 1st stage assistant trainer course will be given for
1774 staff trainers at the youth services and sports general
directorates of 81 provinces in various provinces by
halinde 1. Kademe Yardımcı Antrenör eğitim kursu
gerçekleştirilecek.
'Antrenörlerimiz Engelleri Aşıyor' Projesi işbirliği protokolü
imza törenine Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, Spor Toto
Teşkilat Başkanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Spor Genel
Müdür Yardımcısı Murat Kocakaya, Spor Faaliyetleri Daire
Başkanı Ömer Kalkan, Spor Eğitim Daire Başkanı Metin Bayrak,
Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Demirhan
Şerefhan, Görme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Abdullah
Çetin, İşitme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Osman Arslan,
Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Birol Aydın ve
federasyon temsilcileri katıldı.
collaboration with universities and concerned federations. The
‘Our Trainers Overcome Handicaps’ project cooperation
protocol signature ceremony was attended by Sports Director
General Mehmet Baykan, Spor Toto Organization President
Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Assistant Sports General Director
Murat Kocakaya, Sports Activities Office Chief Ömer Kalkan,
Sports Education Office Chief Metin Bayrak, Disabled Sports
Federation President Demirhan Şerefhan, Blind Sports Federation
President Abdullah Çetin, Deaf Sports Federation President
Osman Arslan, Special Athletes Sports Federation President Birol
Aydın and federation officials.
PARALİMPİK TÜRKİYE 35
Son 10 yılda ülkemizin her alanda
büyümesine paralel olarak spor alanında
da büyük gelişme kaydedildiğini belirten
Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan,
2012 ve 2013 yıllarında gerek
Paralimpik Oyunları’nda gerekse Dünya
ve Avrupa Şampiyonalarında alınan
madalyaların kendilerini daha da motive
ettiğini söyledi. Baykan, imza attıkları
'Antrenörlerimiz Engelleri Aşıyor'
projesinin çok önemli olduğuna
değinerek şunları söyledi:
"Üç aydır bu proje üzerinde yoğun
mesai harcıyoruz. Spor Genel
Müdürlüğü'nde kadrolu olarak görev
yürüten antrenörlerimiz bu proje ile
engelliler branşında görev
yapabilecekler. Bunu ilk kez bu yıl Yaz
Spor Okullarımızda engelli branşı
açarak uygulamaya koyacağız.
Ülkemizdeki engelli vatandaşlarımızın
sayısına baktığımızda 33 bin lisanslı
sporcu sayısı çok az. Engelli
vatandaşlarımızı evlerinden çıkarmak ve
onları spor alanlarına çekmek bizim en
büyük görevlerimizden birisidir.
Projenin amaçlarından birisi de bunu
kapsıyor. Bu projeye dört elle sarılıp,
iştahla çalışacağız ve iyi neticelere
ulaşacağız."
2013 yılı içinde engellilere yönelik
faaliyet yapan spor kulüplerine iki
milyon liraya yakın destek sağladıklarına
da değinen Spor Genel Müdürü Mehmet
Baykan, "Engelli sporcularımıza yönelik
önemli çalışmalar yapıyoruz. Kurum
olarak engelli sporlarını çok
önemsiyoruz. Bu anlamda kurum olarak
desteğimiz artarak devam edecek" dedi.
Spor Toto Teşkilat Başkanı Mehmet
Muharrem Kasapoğlu da Spor Genel
Müdürlüğü'nün engellilere yönelik
projelerine her zaman destek
olacaklarını belirterek, "Kurum olarak
engelli sporlarını çok önemsiyoruz.
Bundan sonra daha etkin çalışacağız"
diye konuştu.
Indicating that a major development took place in the area of sports
in our country parallel to the growth in every area for the past
decade, Sports Director General Mehmet Baykan stated that the
medals won in 2012 and 2013 in both the Paralympic Games and
the World and European Championships motivated them even
further. Referring to the importance of the ‘Our Trainers Overcome
Handicaps’ project, Baykan expressed the following: "We are
working intensely on this project for the past three months. Our
staff trainers at the Sports General Directorate will be able to serve
in the handicapped branches through this project. We will
implement this for the first time this summer by opening
handicapped branches at the Summer Sports Schools. When we
PARALİMPİK TÜRKİYE 36
look at the number of handicapped citizens in our country, 33
thousand licensed athletes is a very low figure. One of our major
tasks is to get our handicapped citizens outside their homes and to
draw them to sports fields. One of the purposes of our project
covers this. We will be fully committed to this project, work with
enthusiasm and achieve good results." Mentioning that they
provided support of close to two million liras to sports clubs
conducting activities aimed at the handicapped within 2013, Sports
Director General Mehmet Baykan said, "We are performing major
projects aimed at our handicapped athletes. As an institution we
care a lot about handicapped sports. In this sense, the support of
our institution will continue by constantly increasing".
ŞEREFHAN: " YENİ BİR SAYFA AÇILIYOR"
Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı
Demirhan Şerefhan, Spor Genel Müdürlüğü'nün
verdiği büyük destekle engelli sporlarında önemli bir
gelişim içinde olduğunu belirterek, "Son yıllarda
katıldığımız şampiyonalarda önemli başarılar elde
ettik. Bunda Spor Genel Müdürlüğü ile yaptığımız
işbirliğinin önemli payı var. Bu proje ile birlikte yeni
bir sayfa açılıyor. Projenin Spor Genel Müdürlüğü'nün engelli
sporlarına bakışını da göstermesi açısından son derece önemli
olduğunu düşünüyorum" dedi.
ÇETİN: " SIKINTILARIMIZ GİDERİLECEK"
Projenin engelli sporlarının bulunduğu konumdan
daha ileriye götüreceğine inandığını söyleyen Görme
Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Abdullah Çetin
de şunları söyledi: "Federasyon olarak antrenör
anlamında sıkıntılarımız vardı. Bu proje ile mevcut
sıkıntılarımız giderilecektir. Spor Genel Müdürlüğü'ne
desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum."
ARSLAN: " ELİMİZ DAHA DA GÜÇLENECEK"
İşitme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Osman
Arslan ise mevcut antrenörlerin eğitiminin çok isabetli
bir karar olduğunu vurgulayarak, "Şimdi artık bizim
de elimiz güçlenecek. Spor Genel Müdürlüğü bu proje
ile tam 12'den vurdu diye düşünüyorum. Böyle bir
projeyi biz federasyon olarak da hayata geçirmeyi
planlıyorduk. Genel Müdürlüğümüzün yaptığı bu
çalışmadan ötürü çok mutluyuz" dedi.
AYDIN: "YILLARCA SIKINTI ÇEKTİK"
Antrenör konusunun kendileri için büyük bir eksiklik
olduğunu vurgulayan Özel Sporcular Spor
Federasyonu Başkanı Birol Aydın, "Bu proje ile bizim
yıllardır sıkıntısını çektiğimiz konu giderilmiş olacak.
Bu çalışma Spor Genel Müdürlüğü'nün engelli
sporlarına verdiği önemi gösteriyor. Bu eksikliğin
tespit edilip, çözüm bulunması bizleri mutlu etti"
şeklinde görüş belirtti.
Spor Toto Organization President Mehmet Muharrem indicated
that they will always support projects of the Sports General
Directorate for the handicapped and said, "We care very much for
the handicapped sports as an institution. We will work more
efficiently from now on".
ŞEREFHAN: "A NEW PAGE IS OPENING"
Disabled Sports Federation President Demirhan Şerefhan stated
that there is a significant improvement in handicapped sports with
the great support provided by the Sports General Directorate and
said, "We have achieved major successes in the championships we
participated in recent years. The cooperation we have with the
Sports Directorate General has a significant share in this. A new
page is opening with this project. I think that the project is
extremely important since it shows the outlook of the Sports
General Directorate towards handicapped sports".
ÇETİN: "OUR FRUSTRATIONS WILL BE REMEDIED"
Blind Sports Federation President Abdullah Çetin who said that he
believes the project will move handicapped sports forward, added:
"We had some shortcomings in terms of trainers as the federation.
Our present problems will be solved through this project. I thank
the Sports General Directorate for their support."
ARSLAN: "OUR HAND WILL BE STRENGTHENED FURTHER"
Deaf Sports Federation President Osman Arslan emphasized that
the training of present trainers is a very correct decision and said,
"Now our hand will also be strengthened. I think that the Sports
General Directorate hit the target at 12 points with this project. We
were planning to carry out such a project as the federation. We are
very happy due to this work done by our General Directorate”.
AYDIN: "WE SUFFERED FOR YEARS"
Special Athletes Sports Federation President Birol Aydın, who
said that the issue of trainers had been a deficiency for them for
years, continued, "The problems we faced for years will be
eliminated through this project. This work shows how much the
Sports General Director cares about handicapped sports.
It made us happy that this deficiency was determined and a
solution was found”.
PARALİMPİK TÜRKİYE 37
OKÇULUĞUN YENİ KRALİÇESİ
BURCU DAĞ… SPORA HENÜZ ÜÇ YIL ÖNCE
BAŞLAMASINA RAĞMEN, GEÇTİĞİMİZ YIL
KASIM AYINDA TAYLAND’IN BAŞKENTİ
BANGKOK’TA YAPILAN DÜNYA
ŞAMPİYONASI’NDA MAKARALI YAY
DALINDA İKİ ALTIN MADALYANIN SAHİBİ
OLDU. ÜSTELİK DÜNYA REKORU KIRARAK…
HEM TEKLERDE HEM ÇİFTLERDE OKUNU
ZAFERE ATAN DAĞ, BAŞARISINI, SPOR
YAŞAMINI VE GELECEKTEN BEKLENTİLERİNİ
PARALİMPİK TÜRKİYE’YE ANLATTI.
KAMUOYUNUN ENGELLİ ALGISINDAN
ŞİKAYET EDEN MİLLİ SPORCU, 2016 RİO’DA
KARİYERİNİ PARALİMPİK ŞAMPİYONLUĞU
İLE TAÇLANDIRACAĞINI İDDİA EDİYOR.
ARCHERY’S NEW QUEEN
BURCU DAĞ… ALTHOUGH SHE STARTED SPORTS
ONLY THREE YEARS AGO, SHE WON TWO GOLD
MEDALS IN THE COMPOUND BOW BRANCH
DURING THE WORLD CAHMPIONSHIP HELD AT
THAILAND’S CAPITOL CITY BANGKOK LAST
NOVEMBER. TO TOP IT ALL, SHE BROKE A WORLD
RECORD… LAUNCHING HER ARROWES TO
VICTORY IN BOTH SINGLES AND DOUBLES, DAĞ
TOLD OF HER SUCCESS, HER SPORTS CAREER AND
HER EXPECTATIONS FROM THE FUTURE TO
PARALYMPICS TURKEY. COMPLAINING OF THE
PUBLIC’S PERCEPTION OF THE HANDICAPPED, THE
NATIONAL ATHLETE CLAIMS THAT SHE WILL
CROWN HER CAREER WITH THE PARALYMPICS
CHAMPIONSHIP AT 2016 RIO.
G
ün geçmesin ki engelli
branşlarında ülkemizi
gururlandıran uluslararası
başarılar gelmesin. Türkiye Paralimpik
sporlarda henüz emekleme safhasında
olmasına karşın, sporcularımız kısa
zamanda büyük aşamalar kaydederek
isimlerini spor tarihine altın harflerle
yazdırmaya devam ediyor. Bunlardan
biri de okçumuz Burcu Dağ... Dağ,
2013 yılının sonlarına doğru Tayland'ın
Başkenti Bankgok'ta tarihi bir başarıya
imza attı. Spora başlayalı henüz üç yıl
olmasına rağmen, Kasım ayında yapılan
Dünya Şampiyonası'nda makaralı yay
dalında hem teklerde hem de partneri
Erdoğan Aygan ile birlikte çiftlerde
şampiyonluğa ulaştı. Üstelik dünya
rekoru kırarak... Dokuz yaşında
geçirdiği bir kaza sonucu yaşamına
engelli bir birey olarak devam etmek
zorunda kalan milli sporcumuz, 30
yaşında bir tesadüf sonucu sporla
tanışmış ve o günden sonra yaşamının
akışı değişmiş. Okçuluk onun için artık
vaz geçilmez bir tutku. Dahası
hayatının odak noktası. Tabi 14
yaşındaki kızı Berika Nur ile birlikte...
Zaten kendisini başarıya taşıyan en
önemli motivasyon kaynaklarından
birinin de kızı Berika olduğunu
söylüyor. Başarısını, spor yaşamını ve
gelecekten beklentilerini Paralimpik
Türkiye'ye anlatan Burcu Dağ,
kamuoyunun engelli algısından ve
belediyelerin yeterince engelli
konusuna eğilmemesinden şikayet
ediyor. Ama bunun kendisini daha da
hırslandırdığını eklemekten de geri
kalmıyor. Çünkü bu algıyı yıkmanın tek
yolunun elde edilecek başarılardan
geçtiğine inanıyor. 2016 Rio Paralimpik
Oyunları'nı ise kendisi için kariyer
taçlanması olarak görüyor.
We are hearing of international successes to make our country
proud in the handicapped branches with every passing day.
Although Turkey is still in its infancy in Paralympic sports, our
athletes continue to achieve great accomplishments in a short
time to have their names inscribed into sports history with
golden letters. One of these athletes is our archer Burcu Dağ...
Dağ put her signature under a historical success towards the end
of 2013 at Thailand’s capitol city Bangkok. Although it’s only
been three years since she started sports, she became champion
in the compound bow branch at the World Championship held
in November in both the singles and the doubles together with
her partner Erdoğan Aygan. To top it off, she broke a world
record... Forced to maintain her life as a disabled individual
following an accident she suffered at the age of nine, our
national athlete was initiated into sports as a result of a
coincidence and the flow of her life changed after that. Archery
is a crucial passion for her now. Furthermore, it is the focal point
of her life. Naturally, this is along with her 14 year old daughter
Berika Nur... She states that one of the most important sources of
motivations that lead her to success is her daughter Berika.
Telling about her achievements, sports career and expectations
from the future to Paralympics Turkey, Burcu Dağ, complains of
the public’s perception of the handicapped and that
municipalities are not sufficiently leaning towards the issue of
the handicapped. She also adds that this is actually increasing
her ambition. She believes that the only way to tear down this
perception is to obtain even more successes. She regards the
2016 Rio Paralympic Games as the crowning of her career.
PARALİMPİK TÜRKİYE 39
- Kısaca öz geçmişinizden bahseder misiniz?
- “1981 İstanbul Fatih doğumluyum. Beş kız kardeşten en
küçüğüyüm. Aslen Sivas Zaralıyım. 14 yaşında Berika Nur isimli
bir kız çocuğu annesiyim. Halen İstanbul'da ikamet etmekteyim.”
- Engel durumunuz nedir, nasıl oluştu? Doğuştan değilse,
engelli olmadan önce de spor yaptınız mı?
- “Dokuz yıl önce yüksekten düşme sonucu yüzde 60 ortopedik
yürüme engelliyim. Kaza geçirmeden önce hobi amaçlı bir
dönem karate ile ilgilendim. En büyük tutkum ise dans etmekti.”
- Okçuluğa üç yıl önce başlamışsınız, başlamanız nasıl oldu,
- Could you briefly tell us about your background?
- “I was born in 1981 in Istanbul’s Fatih district. I am the youngest
of five sisters. Our origins are actually from Sivas Zara. I am the
mother of a 14 year old girl named Berika Nur. I currently reside in
Istanbul.”
- What is the status of your disability, how did it happen? If it
wasn’t from birth, did you engage in sports before you became
disabled?
- “I fell from a high place nine years ago resulting in a 60 percent
walking orthopedic handicap. Before I had my accident, I was
interested in karate for a time on a hobby basis. My biggest passion
was dancing.”
- You started archery three years ago, how did you start, who
encouraged you? What is the reason why you became engaged in
PARALİMPİK TÜRKİYE 40
sizi kim ya da kimler teşvik etti? Spora başlama sebebiniz nedir?
Ve neden okçuluğu tercih ettiniz?
- “Bayrampaşa Fizik Tedavi Merkezi'nde baş hekimimiz Uz. Dr.
Nurgül Elbaşı'nın başkanlığında 'Sosyal İnisiyatif Grubu' adı
altında dışarı çıkmayan engellileri hayata adapte etmek için
oluşturulan grubun içerisinde yer alarak tamamen hobi amaçlı
başlamıştım. Bu sayede okçuluk antrönörüm Metin Gazoz ile
tanıştım. İlk oku attıktan sonra engelli birey olarak yapabileceğim
en doğru spor olarak okçuluğu düşündüm. Ve öyle de devam
ettim.”
sports? And why did you prefer archery?
- “I started on a hobby basis by taking place inside a group to get
the disabled who do not go out to adapt to life under the name of
the ‘Social Initiative Group’ with the leadership of the chief surgeon
at the Bayrampaşa Physical Therapy Center, Specialist Dr. Nurgül
Elbaşı. In this way, I met my archery coach Metin Gazoz. After
launching my first arrow, I thought that the most appropriate sport
for me as a disabled individual would be archery. So I went on my
way.”
- To what do you attribute the fact that you achieved great
successes in such a short time as three years?
- “I think that it has to do with wanting something from the heart.
After launching the first arrow, I believed that I would be successful
in this branch. I tired at archery with a tremendous desire.
- Üç yıl gibi kısa zamanda büyük başarılar elde etmenizi
neye bağlıyorsunuz?
- “Bir şeyi gerçekten yürekten istemekle alakalı diye
düşünüyorum. İlk oku attıktan sonra bu sporda başarılı
olacağıma inanmıştım. Anlatamayacağım büyük bir istekle
okçuluğu yapmaya çalıştım. Bu aşamada engelli bireyleri
topluma kazandırma misyonu ile 1960 yılında kurulmuş
olan Türkiye Sakatlar Derneği'nin Genel Başkanı Sayın
Şükrü Boyraz'ın bana iş bulma konusunda yardımcı
olması sayesinde okçuluğa devam etme şansı buldum.
Bundan sonrası artık bana kalmıştı. İnanç, hırs, arzu,
bayrak aşkı, İstiklal Marşı'nı dünyaya dinletme isteği ve
kızıma olan büyük sevgim beni başarıya götüren
etkenlerin başında gelir.”
- Gerek teklerde, gerekse çiftlerde iki kez dünya
şampiyonu oldunuz, bu başarınız kamuoyunda gerektiği gibi
yankı yaptı mı?
- “İki dünya şampiyonluğu ve bir dünya rekoru başka
branşlarda olsa eminim ki daha fazla rağbet görürdü. Fakat
hem engelli bir birey olarak hem de ata sporumuzun yeteri
kadar hafızalarda yer etmemesinden dolayı bir futbola göre
yeterli sayılamaz. Fakat İstanbul gibi büyük bir metropolde
yaşamamın vermiş olduğu avantajla medyaya ulaşmak çok
daha kolay oldu benim için.”
- Günde kaç saat idman yapıyorsunuz? Engelli okçunun
antrenmanları hangi aşamalardan oluşuyor? İdman
yapabilecek zaman ve tesis bulabiliyor musunuz?
- “Çalışan bir kişi olarak epey zorlanıyorum antrenmanlara
vakit ayırma konusunda. Fakat mümkün mertebe günde üç
saat antrenman yapmaya uğraşıyorum. İstanbul Okçuluk
Gençlik Spor Kulübü'nde antrenmanlarımı yapıyorum. Tesis
bakımından okçuluk mesafe isteyen bir branş olduğu için yer
ve mekan bulmak oldukça zor oluyor ama çalıştığım kulüpte
kapalı solan için mekanımız var. Fakat yine de mesafe
antrenmanlarında zaman zaman sıkıntılar yaşıyoruz. Milli
takım kamplarında ise tüm gün antrenman yapma şansımız
oluyor. Milli takım antrenörlerim Nejat Üstün ve İzzet Avcı,
oldukça işlerinin ehli olmalarından dolayı her türlü
eğitimimizi alabiliyoruz. Milli takım kamplarının önemini de
burada anlamak çok daha mümkün. Dünya
şampiyonluğunun gizli kahramanlarıdır aslında Nejat Üstün,
İzzet Avcı, İbrahim Yavuz ve Metin Gazoz. Her birine canı
gönülden teşekkür ediyorum.”
I had the chance to continue with archery as the President of the
Association for the Disabled of Turkey established in 1960; Mr.
Şükrü Boyraz helped me to find a job. After that it was up to me.
Among the leading factors taking me to success comes belief,
ambition, desire, the love of the flag, the desire to make our
national anthem heard all over the world and my great love for my
daughter.”
- You became world champion twice in both the singles and the
doubles; did this success resound in the public opinion as it
should?
- “I am sure that two world championships and a world record
would have enjoyed more popularity in other branches.
Compared to football, this is completely inadequate as I am a
disabled individual and the sport of our ancestors no longer
takes place in the minds of our people. But it was easier for me
to access the media with the advantage of living in a large
metropolis like Istanbul.”
- How many hours a day do you train? Which phases take place
in the training of a handicapped archer? Do you find enough
time and a facility to train?
- “I am quite challenged as a working person as far as allowing
enough time for training. I do my best to get at least three hours
of training per day. I carry out my training at the Istanbul Archery
Youth Sports Club. It is quite difficult to find a place for archery
as it requires a distance, but we have that capacity at the club
where I work out. Sometimes we have problems at distance
training. We have a chance to train for the whole day at the
national team camps.
PARALİMPİK TÜRKİYE 41
- Sporun dışındaki yaşantınızdan bahseder misiniz?
Eğitiminiz, işiniz, medeni durumunuz vs.
- “Lise mezunuyum. Özel bir şirkette müşteri temsilcisiyim.
Bunun dışında Türkiye Sakatlar Derneği Genel Merkezi’nde
gönüllü olarak görev yapıyorum. Engellilik durumu ile
yaşamayı öğrenmiş biri olarak diğer engelli arkadaşlarıma rol
model olmayı vazife görüyorum ve engellilik üzerine yapılan
her türlü oluşum içerisinde yer alıyorum. Daha önce bir
evlilik yaşadım. Bu evlilikten dünyalar tatlısı bir kızım var.”
- Okçuluğun dışında ilgilendiğiniz başka spor branşı var
mı?
- “Performans sporu yapan bir sporcu olarak şu sıralar
sadece okçulukla ilgileniyorum.”
- 2016 Rio Paralimpik Oyunları için beklentileriniz
nelerdir?
- “Tüm milli sporcular gibi benim de hedefim, 2016 Rio
Paralimpik Oyunları'na kota alabilmek. Ve kendi
klasmanımda yine bir ilki başarıp Paralimpik şampiyonu
olmak istiyorum. Ben buna inanıyorum ve bu inancımın beni
zafere taşıyacağını biliyorum.”
- Henüz sporla tanışmamış olan diğer engelli bireylere ne
gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
- “Tüm engelli bireylerin kendilerini eve kapatmamalarını
her defasında vurguluyorum. Bir meşgale mi arıyorsunuz, en
güzel meşgale spor yapın diyorum. Mutlaka ve mutlaka
kendilerine en uygun spor branşını seçebilirler. Bedensel
Engelliler Spor Federasyonu'ndan branşlar konusunda bilgi
alabilirler. Ben başardım, onlar niçin başarmasın.”
- Devletin ve yerel yönetimlerin desteğini yeterli buluyor
musunuz? Bu konuda talepleriniz nelerdir?
- “Yapmış olduğum branşta yeterli desteği buluyorum
diyemeyeceğim. Kişi bazında destekler kısmen oluyor, fakat
yerel yönetimler henüz engelli sporunu benimseyebilmiş
değiller. Ne zamanki engelli sporunun performans sporu
olduğu tüm kurumlarca anlaşılır, işte o zaman Türkiye'ye de
Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nı getirmeyi başarırlar diye
düşünüyorum.”
- Kamuoyunun engelliler konusundaki algısını nasıl
karşılıyorsunuz?
- “Kamuoyu engellilik bakış açısını yeteri ölçüde
anlayabilmiş değil. Engelli insana hala acıma duygusu ile
bakan bir kamuoyu ne yazık ki hala var. Bu durumda daha
çok dereceler getirmemiz gerekiyor bakış açısını kafi
derecede düzeltmemiz için...”
As my national team coaches Nejat Üstün and İzzet Avcı are quite
competent at what they do, my training is quite adequate. You
understand the importance of national team camps this way. Nejat
Üstün, İzzet Avcı, İbrahim Yavuz and Metin Gazoz are the hidden
heroes of my world championships. I thank each one sincerely
from the heart.”
- Could you tell us about your life outside of sports? Your
education, profession, marital status, etc.
- “I am a high school graduate. I am employed as a customer
representative at a private company. In addition I am serving as a
volunteer at the Headquarters of the Association for the Disabled of
Turkey. I take it as my duty to act as a role model for my other
disabled friends as a person who learned to cope with her disability
and I am involved in every event that is dome concerning disability.
PARALİMPİK TÜRKİYE 42
I went through one marriage. I have a very sweet daughter from this
marriage.”
- What are your expectations at the 2016 Rio Paralympic Games?
- “As do all the national athletes, my initial objective is to qualify
for the 2016 Rio Paralympic Games. I want to achieve a first in my
classification and become Paralympic champion. I believe in this
and I know that this belief will carry me to victory.”
- Which recommendations do you have for disabled individuals
who have not yet been engaged with sports?
- “I emphasize every time that no disabled individuals should shut
themselves off in their homes. I say the best pastime is sports for
them. They must definitely choose the sports branch that best suits
them. They can get information concerning branches at the
Disabled Sports Federation. I succeeded, why not them?”
TOPLUMDAKİ YANLIŞ ALGI; SPASTİKLER
MISTAKEN SOCIAL PERCEPTION; SPASTICS
EN BASİT TANIMIYLA ‘BEYNİN VÜCUDUN BAZI KASLARINI
KONTROL EDEMEMESİ’ ANLAMINA GELEN SEREBRAL PALSİ
SENDROMU (SPASTİKLER) ÜLKEMİZDE YANLIŞ ALGILANAN
ÖNEMLİ HASTALIKLARDAN BİRİSİ… TOPLUMUN BU
KONUDAKİ BAKIŞ AÇISI ÖYLESİNE SAKAT Kİ, ‘SPASTİK’
KELİMESİ ‘GERİ ZEKALI’ ANLAMINDA HAKARET OLARAK
BİLE KULLANILABİLİYOR. OYSA BU ENGELLİ SINIFININ
ZEKAYLA ALAKALI HİÇ BİR SORUNU BULUNMUYOR. VE BU
KONUDA GİDEREK SESLERİNİ YÜKSELTİYORLAR.
CEREBRAL PALSY SYNDROME (BEING SPASTIC) THAT MEANS
IN THE SIMPLEST DEFINITION THAT ‘THE BRAIN CANNOT
CONTROL SOME MUSCLES IN THE BODY’ IS ONE OF THE
MOST MISUNDERSTOOD MAJOR DISEASES IN OUR
COUNTRY… THE POINT OF VIEW OF SOCIETY IN THIS
SUBJECT IS SO MISTAKEN THAT THE TERM ‘SPASTIC’ CAN BE
USED AS AN NSULT MEANING ‘STUPID’. HOWEVER, THIS
HANDICAP CLASS HAS NO PROBLEM ON INTELLIGENCE.
THEY ARE ALSO RAISING THEIR VOICE IN THIS ISSUE.
T
ürkiye, engellilerin önündeki engellerin kaldırılması
konusunda son yıllarda bazı önemli adımlar atmasına
karşın henüz istenilen düzeye gelebilmiş değil. Gelişmiş
ülkelerle kıyaslandığında hala standartların çok altında
olduğumuz görülüyor.
On yıllar boyunca ihmal edilen milyonlarca engellinin
sorunlarının ortadan kaldırılması için uzun bir sürece ve ciddi
bir takım yatırımlara ihtiyaç var. Arzu edilen noktaya
gelebilmemiz için bir kaç on yıl daha geçmesi gerekebilir. Ama
önce işe beynimizden başlamalıyız. Engellinin ne olduğu, kim
olduğu, nasıl yaşadığı, nelere ihtiyacı olduğu gibi konularda
yaşadığımız kafa karışıklığını sonlandırmamız gerekiyor.
Toplumun engelliler konusundaki algısının ters yüz edilmesi,
ülkeyi yönetenlerin öncelikleri arasında yer alması gereken
konulardan biri. Zira engellilerin önündeki en büyük engel,
engelsizlerin yanlış algısıdır. Engellilere hayatı zehir eden de bu
çarpık zihniyettir. Ne yazık ki toplumun büyük kesiminde bir
Although Turkey took some important steps in removing the
obstacles facing the handicap, it has not yet reached the
desired level. It is observed that we are quite below the
standards when compared to developed countries. A long time
and major investments are required for eliminating problems
facing millions of handicapped, who had been neglected for
decades. Several more decades may have to elapse for us to
reach the desired level. But first we have to start with our
minds. We have to end the confusion we are undergoing as far
as who the handicapped is, how he lives and what he needs.
The perception of society on the handicapped must be
reversed; this is one of the issues that must be included among
the priorities of those running the country. The biggest obstacle
facing the handicapped is the misconception of the people
without handicaps. This distorted mind set makes life poison
for the handicapped. Unfortunately, there is a lack of
awareness in the majority of society in these issues. Since this
lack moves from the lowest layers of society to the highest
summits of the government, there is still a giant ‘handicapped
problem’ in our country. The handicapped class that suffers the
most in this subject is doubtless the Cerebral Palsy (Paralysis of
the Brain) patients that we know as the ‘spastics’. The outlook
PARALİMPİK TÜRKİYE 44
bilinç noksanlığı gözükmektedir. Bu eksiklik de zincirleme olarak
toplumun en alt katmanından, devletin zirvelerine kadar sirayet
ettiği için ülkemizin hala devasa bir 'engelli sorunu' vardır. Bu
konuda en çok muzdarip olan engelli sınıfı ise hiç kuşkusuz
'Spastikler' olarak bildiğimiz Serebral Palsi (Beyin Felci)
hastalarıdır. Toplumun Serebral Palsi'lilere bakış açısı öylesine
sakat ki, 'spastik' kelimesi, 'geri zekalı' anlamında hakaret olarak
bile kullanılabiliyor. Oysa spastik olmanın zeka geriliği ile hiç bir
alakası bulunmuyor. Beynin vücudun bazı kaslarını kontrol
edememesi dışında spastikler de bizler gibi normal zekaya -hatta
içlerinde üstün zekalılar da mevcut- sahip birer insan. Ve bunu
son yıllarda daha güçlü bir şekilde haykırmaya başladılar. Sesleri
artık daha gür çıkıyor. Örgütleniyorlar, dernekler, platformlar
kuruyorlar; kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar. Bu
örgütlenmelerden birisi olan Mavi Kelebek Platformu'nun
çığlıklarına kulak vermeden önce Serebral Palsi'nin ne olduğuna
kısaca bir göz atalım:
of society on the Cerebral Palsy sufferers is so mistaken that the
term ‘spastic’ can be used as an insult to mean ‘retarded’.
However, being spastic has no relation to retardation. Other
than the inability of the brain to control some of the muscles in
the body, spastics also have normal intelligence like the rest of
us – in fact there are some with higher levels of intelligence.
They started to announce this in recent years in a stronger
voice. Their voice is louder. They are organizing, they establish
associations and platforms; they are starting to express
themselves. Before listening to the cries of the Blue Butterfly
Platform, which is one of these organizations, let us briefly take
a look at what Cerebral Palsy is:
WHAT IS CEREBRAL PALSY?
Every muscle in our body is controlled by a different region of
the brain. In Cerebral Palsy, there is a fault of development or
destruction in one of these regions of the brain. Cerebral means
having to do with the brain. Palsy denotes a deficiency in
muscle control or muscle weakness. In conclusion, Cerebral
Palsy is a term that indicates the muscle control deficiency that
comes about due to the damage in a certain region of the brain.
The term Cerebral Palsy is used for defining problems that
occur in the early part of life that affect the developing brain.
SEREBRAL PALSİ NEDİR?
Vücudumuzdaki her bir kas, beynin farklı bir bölgesi
tarafından kontrol edilir. Serebral palside, bu beyin bölgelerinden birinde gelişim kusuru veya tahribat vardır.
Serebral, beyinle ilgili demektir. Palsi ise kas kontrolünde yetersizliği veya kas zayıflığını anlatır. Sonuç
olarak, serebral palsi beynin bir bölgesindeki hasar nedeniyle ortaya çıkan kas kontrol yetersizliğini anlatan
bir terimdir. Serebral palsi terimi, yaşamın erken döneminde ortaya çıkan ve gelişmekte olan beyni etkileyen
sorunları tanımlamak için kullanılır. Serebral palsili
çocuklarda güçsüzlük, sertlik, yavaşlık, titreme ve
denge bozukluğu gibi pek çok sorun gözlenebilir.
Sorunlar hafiften ağıra değişiklikler gösterebilir. Hafif
tip serebral palside, çocukların bir kol veya bacağında
belli belirsiz bir acemilik vardır ve çoğu kez tanı
güçlüğü yaşanır. Ağır tiplerinde ise günlük yaşam aktiviteleri sırasında çok ciddi güçlükler yaşanır.
SEREBAL PALSİLİLER NE İSTİYOR?
İnternette Mavi Kelebek Platformu'nu oluşturan Serebral Palsililer amaçlarını şöyle sıralıyor:
1. Serebral Palsi, toplum tarafından pek bilinmiyor ya
da yanlış biliniyor. Bu yüzden de bazı insanlar, bir
Serebral Palsili görünce korkuyor, kaçıyor. Serebral Palsililer toplum genelindeki önyargıdan dolayı, sosyal
hayata katılmakta zorluk çekmektedir. Bu da, çoğu
zaman onların içe kapanıp dış dünyadan soyutlanmalarına sebep oluyor. Bu kampanya ile bütün bunlara
bir son vermek istiyoruz. Toplumu bilinçlendirerek,
Serebral Palsililerin sosyal hayatta daha fazla ve daha
rahat yer almalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Artık kimse
Serebral Palsililerden korkmasın, kaçmasın. Onları
kimse geri zekâlı ya da deli sanmasın istiyoruz. Sürekli
korkulan, kaçılan, yok sayılan, geri zekâlı sanılan bir
birey olmanın, Serebral Palsililer üzerinde yarattığı
psikolojik zararı en aza indirgemeyi amaçlıyoruz.
Many problems such as weakness, rigidity, slowness, shaking and
balance disorders may be observed in children with Cerebral Palsy.
Problems may vary from light to severe. In mild cases of Cerebral
Palsy, there is a certain awkwardness in one arm or leg of the
children and mostly diagnosis is difficult. In severe cases major
difficulties are experienced in daily activities.
WHAT DO PEOPLE WITH CEREBAL PALSY WANT?
Cerebral Palsy patients, who created the Blue Butterfly Platform on
the Internet list their objectives as follows:
1. Cerebral Palsy is not known by society or is misconceived. For
this reason, many people are afraid and run away when they see a
person with Cerebral Palsy. People with Cerebral Palsy have a hard
time in participating in social life due to the prejudice in society.
This causes them to mostly close up and cut themselves off from
the external world. We want to end all this through this campaign.
We want to increase public awareness to ensure that people with
Cerebral Palsy can be included more frequently and more and
easily in social life. No one should be afraid of and run away from
people with Cerebral Palsy. We do not want anyone to think that
they are retarded or insane. We intend to minimize the
psychological damage on people with Cerebral Palsy of being an
individual that people are constantly afraid of, escape from, ignored
and thought to be retarded.
2. People with Cerebral Palsy suffer many problems in the area of
education. Some are not admitted into schools; others are ignored
and pushed aside by their teachers. Since the techniques of the
examinations performed are not suitable for those with Cerebral
Palsy they cannot achieve their full performances. With this
campaign, we aim for pupils with Cerebral Palsy to be educated
more comfortably in special education schools or general schools
and fully achieve their performances, for new educational and
examination techniques to be developed and their deployment.
3. Due to this prejudice by society, those with Cerebral Palsy have
less chance to exist in work life compared to other handicap
groups. Therefore, many people with Cerebral Palsy, who may
perform better than many other workers, are actually staying home.
Their potentials are wasted. This is a great injustice both for them
and the country. This country needs brain power as much as
physical power. This power exists in excess within the
handicapped, especially people with Cerebral Palsy; however, it is
unfortunately not being put to good use. We aim through this
campaign, to tear down the bad prejudices of employers and to
ensure that people with Cerebral Palsy will be included more in
work life.
PARALİMPİK TÜRKİYE 45
2. Serebral Palsililer, eğitim alanında pek çok sıkıntı
çekiyorlar. Kimi okullara alınmıyor, kimi öğretmenleri
tarafından dışlanıyor ya da yok sayılıyor. Yapılan
sınavların teknikleri, Serebral Palsi lilere uygun olmadığı
için, performanslarını tam olarak gösteremiyorlar. Bu
kampanya ile, Serebral Palsililerin, ister özel eğitim
okullarında ister genel okullarda rahatlıkla eğitim
görmelerini ve performanslarını tam olarak
gösterebilecekleri yeni eğitim ve sınav tekniklerinin
geliştirilmesini ve bunların yaygınlaştırılmasını
sağlamayı amaçlıyoruz.
3. Toplumdaki bu önyargıdan dolayı, Serebral
Palsililerin iş hayatında var olabilme şansları diğer engel
gruplarına göre daha azdır. Bu nedenle, birçok Serebral
Palsili pek çok çalışandan daha iyi işler
çıkarabilecekken evde oturmaktadır. Potansiyelleri boşa
harcanmaktadır. Bu durum hem onlar için hem de bu
ülke için büyük bir haksızlıktır. Bu ülkenin fiziki güce
olduğu kadar, beyin gücüne de ihtiyacı vardır. Bu güç
engellilerde özellikle de Serebral Palsililerde fazlasıyla
vardır; ancak, ne yazık ki, kullanılmamaktadır. Bu
kampanya ile, işverenlerin kötü önyargılarını yıkıp
Serebral Palsililerin daha fazla iş hayatında var
olmalarını sağlamayı amaçlıyoruz.
4. Serebral Palsililer hukuki işlemlerini yapmakta çok
zorlanıyorlar. Örneğin, bir Serebral Palsili kendi istek ve
arzusuyla bir yakınına vekâlet vermek isteyebilir. Bunun
için bir notere gittiğinde, noter olan birey, Serebral
Palsili bireye daha “Merhaba”bile demeden, “Zekâsı
yerinde mi değil mi ” diye anlamaya çalışmadan, sadece
dış görünüşüne bakarak “Bu vekâleti veremeyiz”
diyorlar. Sırf bu yüzden, pek çok Serebral Palsili akıl ve
ruh sağlığı yerinde olduğu halde, bir yakınını kendisine
vasi tayin ettirmek zorunda kalmıştır. Bu kampanya ile
hukuki makamların engellilerle ilgili duyarlılıklarını
artırmayı ve ‘sorun üreten’ değil, ‘çözüm yaratan’
makamlar olması için teşvik etmeyi amaçlıyoruz.
5. Devlet yöneticilerinin, engelliler özellikle Serebral
Palsililerle ilgili duyarlılıklarını artırmayı ve sorunların
çözümü konusunda daha fazla ve daha hızlı adımlar
atmalarını sağlamayı amaçlıyoruz.
4. Those with Cerebral Palsy have a hard time in their legal
transactions. For example, a person with Cerebral Palsy may
want to issue a power of attorney to a relative with his own
wish and desire. When they apply to a notary public for this,
before saying “hello”, before asking “Is this person’s
intelligence level adequate?” just by looking at the outer
appearance, they say “We cannot issue this power of attorney”.
Because of this reason, many people with Cerebral Palsy have
had to assign a relative as an executor for them, although their
intelligence and spiritual health is adequate. Through this
campaign, we intend to increase the sensitivity of legal
authorities concerning the handicapped and encourage them to
be ‘solution creating’ authorities rather than ‘problem
producing’ ones.
5. We aim to increase the sensitivity of government executives
concerning the handicapped, especially those with Cerebral
Palsy and to take more and faster steps for the solutions of their
problems.
PARALİMPİK TÜRKİYE 46
WHAT ARE THEIR EXPECTATIONS FROM GOVERNMENT?
Expectations of the platform from the government are as follows:
1. Determination and reclassification of the handicapped
population in our country. Those with Cerebral Palsy to are to be
included in the ‘Mobility Handicapped’ class.
2. The removal of the 16 years old limitation in primary
education or children with Cerebral Palsy to be exempt from this
limit.
3. Improvement of physical conditions at all schools in order for
all children with Cerebral Palsy to be educated along with
children without handicaps and provision of training on the
handicapped to all teachers.
4. Increase of the ‘mandatory employment quota for the
handicapped’ in the private and public sectors from 4% to 6%
and ensuring that it is effectively implemented.
5. Solution to the problems encountered by those with Cerebral
Palsy in legal transactions, laws being made flexible and
mandatory presence of a psychiatrist all notary public offices.
DEVLETTEN BEKLENTİLERİ NELER?
Platformun devletten beklentileri ise şöyle:
1. Ülkemizdeki engelli nüfusunun belirlenmesi ve yeniden
sınıflandırılması. Serebral Palsililerin, ‘Hareket Engelliler’ sınıfına
alınması.
2. İlköğretimde 16 yaş sınırlandırılmasının kaldırılması ya da
Serebral Palsili çocukların bu sınırdan muaf tutulması.
3. Tüm Serebral Palsili çocukların, engelli olmayan çocuklarla
birlikte eğitim görebilmesi için tüm okulların fiziki şartlarının
düzeltilmesi ve tüm öğretmenlerin engelliler hakkında eğitim
alması.
4. Kamu ve özel sektördeki ‘engelli çalıştırma’ zorunluluğunun,
%4 ’ten %6’ya çıkarılması ve etkin bir biçimde uygulanmasının
sağlanması
5. Hukuki işlemlerde Serebral Palsililerin karşılaştıkları
6. Compensation for 2022 to be issued to all handicapped people
whose handicap status exceeds 70%, regardless of their income
status.
7. Students at primary schools to be informed regarding lesser
known handicap groups such as Cerebral Palsy, Autism, Down
Syndrome, if possible through sources written by those possessing
those handicaps.
8. Establishment of centers for those with severe Cerebral Palsy at
70% or higher, to be cared and treated with boarding and free of
charge after they lose their relatives, where they can also be
rehabilitated.
9. The right of free of charge special education and rehabilitation
allowed to the handicapped to be increased from 8 hours per
month to 20 hours per month.
WHO DO THE SPASTIC RESEMBLE?
I will talk to you about the spastic to make another example in the
area of looking at the world with a different eye. Let’s think, the
spastic, the people whose arms and heads constantly shake, who
sorunların çözülmesi, yasaların esnek hale getirilmesi ve tüm
noter bayilerinde bir psikiyatr bulundurma zorunluluğunun
getirilmesi.
6. 2022 maaşlarının, herhangi bir gelire bakılmaksızın,
engellilik durumu %70 ’i aşan tüm engellilere verilmesi.
7. İlköğretim okullarında öğrencilerin; Serebral Palsi, Otizm,
Down Sendromu gibi az bilinen engel gruplarıyla ilgili,
mümkünse o engeli yaşayanlar tarafından yazılmış kaynaklarla
bilgilendirilmesi.
8. Özellikle %70 ve üstü, ağır Serebral Palsililer için, ailelerini
kaybettikten sonra, gerektiğinde ücretsiz yatılı bakılacakları,
ihtiyaç duyduklarında tedavi edilecekleri ve rehabilitasyondan
yararlanabilecekleri merkezler kurulması.
9. Engellilere tanınan, ücretsiz özel eğitim ve rehabilitasyon
hakkının, ayda 8 saatten 20 saate çıkarılması.
cannot stay still, who do they look like? I’ll answer right away; they
look like us.
Spastic means shortly, a person who has non-voluntary muscular
movements at various levels. Society thinks that these individuals
are ‘strange’ (society is sure of being normal). I have had many
spastic students until the present day. I have also met many spastic
people who were engineers, lawyers, writers, educators. From
which angle do these people resemble you? From every angle.
Similarities between those who are spastic and those who are not
spastic: A spastic person has non-voluntary muscle movement,
such as non-voluntary movement of the right hand. Doesn’t the
right hand of many of us move outside of our will? For example,
you are in a strict diet, however, you find yourself in front of
refrigerator without knowing how, your hand is constantly moving
towards the foods. Or you may place a large bowl of sunflower
seeds in front of you while working or watching television, your
hand goes to the sunflower seeds almost involuntarily, you cannot
stop yourself.
PARALİMPİK TÜRKİYE 47
SPASTİK KİME BENZER ?
Dünyaya farklı gözlerle bakma konusunda bir başka örnek
olsun diye spastiklerden söz edeceğim sizlere. Bir
düşünelim, spastikler, hani şu kolları başları sürekli sallanan,
hareketsiz duramayan kişiler, kime benzer? Hemen cevap
vereyim, bize benzer.
Spastik, kısaca farklı düzeylerde istemsiz kas hareketi olan
kişi demektir. Toplum bu kişilerin ‘tuhaf’ olduklarını
(toplum kendisinin normal olduğundan emindir) düşünür.
Benim bugüne kadar spastik çok öğrencim oldu. Ayrıca
mühendis, avukat, yazar, eğitimci pek çok spastik tanıdım.
Bu insanlar size hangi açıdan benzer? Her açıdan.
Spastik ile spastik olmayan arasındaki benzerlikler:
Bir spastikte istemsiz kas hareketi vardır, yani, diyelim ki
sağ eli onun iradesi dışında hareket eder. Pek çoğumuzun
sağ eli de irademiz dışında hareket etmiyor mu? Örneğin sıkı
perhizdesiniz, ancak nasıl olduğunu siz de anlayamaz,
kendinizi farkında olmadan buzdolabının karşısında
bulursunuz, eliniz ha bire yiyeceklere gider. Ya da çalışırken
veya televizyon seyrederken önünüze büyük bir kapla
ayçekirdeği koyarsınız, eliniz adeta istem dışı otomatik
olarak çekirdeklere gitmeye başlar, kendinizi
durduramazsınız. Bazen “Alın yahu çekirdeği önümden”
dersiniz. Bu sözleriniz, irade dışı yediğinizin çevreye resmen
ilanıdır.
Kiminizin sağ eliyle, önceden planlamadan, yani istem
dışı, çocuğunuza bir tokat atıverirsiniz, hani “Elimin tersiyle
bir tane vurdum” denir ya, işte onlardan.
Kiminizin eli, sizin iradeniz dışında, devletin malına,
başkalarının kesesine uzanıverir, vergiden kaçırırsınız
mesela. Ondan sonra bu istem dışı davranışınızı
açıklayabilmek için “Yahu yine şeytan dürttü” dersiniz.
Olabilir, sizi şeytan dürter arada. İşte bir spastikle aranızdaki
tek ciddi fark budur: Her ikinizin de eli istem dışı sağa sola
uzanır arada; ancak sizi şeytan dürtmüştür, spastikleri ise
şeytan dürtmez.
Sağ elinizi istem dışı kullanma konusunda spastiklerle
aranızda, en azından bir bakış tarzına göre benzerlik vardır.
Aranızdaki bir başka benzerlik ise şudur: onlar da liseyi,
üniversiteyi bitirebilir, siz de… Onlar da düşünürler,
üzülürler, ağlarlar, siz de... Ama sonuçta ‘Spastik’ veya
‘Cerebral-Paulsyli’ denilir, bize ‘Normal’. Onların spastik
olduğuna uzmanlar karar verdi de bizim -yukarıda sıralanan
bütün o tuhaflıkları yapan bizlerin- normal olduğumuza kim
karar verdi?
Küçük Şeyler-2/Üstün Dökmen
Sometimes you say, “Take these seeds away from me”. This
statement is official confession that you are eating against your
will. Sometimes you may slap your child with your right hand
without previous planning, involuntarily, when you say, “I struck
him with the back of my hand”.
Sometimes the hands of some of us extend to the government’s
property, to the pockets of others; i.e. you may cheat on your
taxes. Then you may say, “The devil made me do it”, to explain
this involuntary action. It is possible; the devil can make you do
things once in a while. This is the only major difference between
you and a spastic person: Both your hands extend right or left
PARALİMPİK TÜRKİYE 48
once in a while involuntarily; you may be prompted by the
devil, the spastic are not. There is a similarity between you and
the spastic in terms of using your right hand involuntarily, at
least according to one point of view. Another similarity between
you is the following: they can graduate from high school or
university, so can you… They think, are saddened, cry and so do
you... But in the end, they are called ‘spastic’ or ‘people with
Cerebral Palsy’, we are called ‘Normal’. Experts decided that
they are spastic, but who decided that we – we who perform all
the strange things described above – are normal?
Little Things-2/Üstün Dökmen
OKAN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ
BURCU DAĞ’I YILIN SPORCUSU SEÇTİ
OKAN UNIVERSITY
STUDENTS ELECT BURCU DAĞ
ATHLETE OF THE YEAR
O
kan Üniversitesi
öğrencilerinin
oylarıyla belirlenen
'Okan Üniversitesi 2013
Spor Ödülleri' sahiplerini
buldu. Bedensel Engelliler
Okçuluk Dünya Şampiyonu
Burcu Dağ’a ‘Yılın Sporcusu’
ödülü verildi. Üniversitenin
Tuzla Kampüsü’nde
düzenlenen törene, Okan
Üniversitesi Mütevelli Heyet
Başkanı Bekir Okan, Rektör
Şule Kut, Fenerbahçe
Kulübü Asbaşkanı Turan
Şahin, Galatasaray Kulübü
İcra Kurulu Başkanı Lütfi
Arıboğan, Fenerbahçe
Teknik Direktörü Ersun
Yanal, FİFA hakemi Cüneyt
Çakır ve ödüle layık görülen
isimler katıldı.
Yaklaşık sekiz bin
öğrencinin katıldığı anket
sonucunda, ‘Yılın Spor
Kulübü’ ödülüne
Fenerbahçe, ‘Yılın
Takımı’ ödülüne Galatasaray
Futbol Takımı, ‘Yılın Teknik
Adamı’ ödülüne Fenerbahçe
Teknik Direktörü Ersun
Yanal layık görüldü. FIFA
hakemi Cüneyt Çakır,
TMOK Başkanı Uğur
Erdener ve Vakıfbank Kadın
Voleybol Takımı da ‘Sporda
Yılın Onur Ödülü’nü aldılar.
Bunun dışında, ‘Spora
Hizmet’ ödülü Turkcell’e,
‘Yılın Futbolcusu’ ödülü
Beşiktaşlı Tolga
Zengin’e, ‘Yılın TV / Spor
Kanalı’ ödülü NTV Spor’a,
‘Yılın Spor Gazetesi’ ödülü
Fanatik Gazetesi’ne, ‘Yılın
Spor Programı’ ödülü Lig
TV’den Maraton’a ‘Yılın
Spor Gazetecisi’ ödülü
Milliyet Gazetesi’nden Uğur
Meleke’ye, ‘Yılın Spor
Yorumcusu’ ödülü NTV
Spor’dan Rıdvan DilmenGüntekin Onay ikilisine,
‘Yılın Spor Web Sitesi’ ödülü
ise Sporx’e verildi.
The ‘Okan University 2013 Sports Awards’ issued
through the votes of the Okan University students
found their recipients. Disabled Archery World
Champion Burcu Dağ was issued the ‘Athlete of
the Year’ award. The ceremony held at the Tuzla
Campus of the university was attended by the
Okan University Chairman of the Executive
Board Bekir Okan, Rector Şule Kut, Fenerbahçe
Club Vice President Turan Şahin, Galatasaray
Club Chairman of the Executive Board Lütfi
Arıboğan, Fenerbahçe Head Coach Ersun Yanal,
FIFA referee Cüneyt Çakır and persons found
worthy of the award. As a result of the survey
participated by nearly eight thousand students,
Fenerbahçe was found worthy of the ‘Sports Club
of the Year’ award, Galatasaray Football Team
was voted ‘Team of the Year’, Fenerbahçe Head
Coach Ersun Yanal was elected ‘Technical Staff
of the Year’. FIFA referee Cüneyt Çakır, NOCT
President Uğur Erdener and Vakıfbank Women’s
Volleyball Team won the ‘Honors of the Year in
Sports Awards’. In addition, the award of ‘Service
to Sports’ award was issued to Turkcell, Beşiktaş
football player Tolga Zengin won the ‘Footballer
of the Year’ award, ‘TV / Sports Channel of the
Year’ award went to NTV Spor, ‘Sports
Newspaper of the Year’ award to Fanatik
Newspaper, ‘Sports Program of the Year’ award
to Lig TV’s Maraton, ‘Sports Journalist of the
Year’ award to Milliyet Newspaper writer Uğur
Meleke, ‘Sports Commentator of the Year’ award
to NTV Spor’s Rıdvan Dilmen-Güntekin Onay
duo, with the ‘Sports Web Site of the Year’ award
going to Sporx.
PARALİMPİK TÜRKİYE 49
BIRAKIN ENGELLERİ AŞALIM
LET US OVERCOME HANDICAPS
Y
ARİF KIZILYALIN
CUMHURİYET GAZETESİ
SPOR MÜDÜRÜ
CUMHURİYET NEWSPAPER
SPORTS EDITOR
erel seçimler öncesi bir araştırma geçti
elime. Engelli yurttaşlarımızın sayısı
nüfusumuzun yüzde 12'sine erişmiş.
Kimi doğuştan handikaplı olarak tutunmuş
yaşama, kimi bebeklik, kimi delikanlılık, genç
kızlık yaşlarında takılmış engele...
Ve bu yüzde 12'lik kesimin çok büyük bölümü
sporu sadece 'televizyondan izlenen bir aktivite'
olarak görüyor.
Düzenli spor yapan engelli kardeşlerimizin
sayısı yüzde bir bile değil.
Bir kesim var ki, spor yapmak istediği halde,
yaşadığı kentlerin engellilere çıkardığı 'engeller'
nedeniyle uzak kalmış salonlardan, havuzlardan
pistlerden.
Kimi ulaşım sıkıntısına dem vurmuş, kimi
maddi olanaksızlığa. Bazıları ailesinin, 'spor
peşinde koşacağına git iş bul' dayatması
nedeniyle 'spor yapayım' diyememiş çok istediği
halde..
Araştırmanın dibindeki bir mektup ise can
acıtıcı..
"Aslında çok şey istemiyoruz…" diye başlıyor.
Küçük yaşta felç geçirmiş. Ama okçuluğa
merakı varmış, hatta yaşadığı ilçe sınırları içinde
düzenli antrenmanlara başlamış. Attığını vuracak
hale geldiğinde ise ailesi şöyle demiş:
"Ah be evladım, git spora ama sana Belediye'de
iş bulduk. Hem spora gidip ne yapacaksın,
olimpiyat şampiyonu mu olacaksın!"
O da içi kan ağlaya ağlaya bırakmış sporu; işine
gücüne bakmış...
Evet, bu engelli kardeşimizin ailesine
anlatamamışız Paralimpik sporun ne anlama
geldiğini.
Anlatamayız da...
Biz ne yazık ki, devlet büyüklerine, sporu
yönetenlere bile henüz anlatamadık Paralimpik
Oyunları’nın önemini.
Eğer anlatmış olsaydık, 2020 Yaz Olimpiyat
Oyunları'nın ev sahipliğini Tokyo'ya bu kadar
kolay kaybetmezdik...
Evet, ne yazık ki, Paralimpik kavramı ülkemizde
hala 'öteki' sporcuların mücadele ettiği bir
organizasyon olarak görülüyor.
Oysa, 200 küsürü aşkın ülkenin olmazsa
olmazıdır engelli sporcuların mücadele ettiği bu
spor oyunları. Paralimpiksiz Olimpiyat
düşünülemez...
PARALİMPİK TÜRKİYE 50
Hatta, aday kentler, Paralimpik sporcuların
hayatlarını kolaylaştırmak için ulaşım,
konaklama, eğlence, dinlence gibi alanlarda özel
düzenlemeler yapmak zorundadırlar.
Ama ya biz?
Biz ne yazık ki, hem Spor Bakanlığı, hem
de Spor Genel Müdürlüğü katında, engelli
sporcuları 'teferruat' olarak görüyoruz.
Haksızlık mı ettim?
Bence etmedim, az bile söyledim.
Lütfen, engelli bir sporcusunuz, Ankara'da,
İstanbul'da, İzmir'de, Antalya'da, Trabzon'da, kaç
tesiste spor yapabilirsiniz?
Bana lütfen kimse, "İlimizdeki, ilçemizdeki
tüm yüzme havuzlarından engelli sporcular
rahatlıkla yararlanıyor" yalanı söylemesin.
Gidin İstanbul'daki 10 yüzme havuzunun
girişine, çıkışına bakın, sonra gelin deyin ki,
"Engelli sporcu kardeşimiz havuza rahatlıkla gelir,
sporunu yapar evine döner..."
Diyemezsiniz.
Belki İstanbul Spor A.Ş. yetki alanındaki bir iki
tesisin girişi-çıkışı-soyunma odaları uygundur
engelli kardeşlerimiz için, o kadar...
Demek ki biz engellilere kitlesel anlamda spor
yaptıramıyoruz.
Peki, hayatını spora adamış engelli
kardeşlerimizin 'başarı' yolunu açıyor muyuz?
Hayır.
Onda da sınıfta kalmış durumdayız.
Alakalı, alakasız bir çok ulusal ve uluslararası
turnuvaya sporcu, hatta sporcudan fazla yönetici
götüren devlet ne yazık ki Paralimlik Oyunları
için baraj niteliği taşıyan şampiyonalara gidecek
kafilelere sınırlama getiriyor.
Niye?
Paramız yokmuş!
Gülüp geçiyorum.
Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde onca
gereksiz masraf anında onaylanırken, iş engelli
sporcuların katılacağı turnuvalara gelince
tıkanıveriyor.
Oysa, Paralimpik Oyunları’na ilk katıldığımız
günden bu yana çok ama çok kısa bir süre
geçmesine karşın, fersah fersah yol kat etmişiz.
Sydney'de bir, Atina'da sekiz, Pekin'de 16
derken, Britanya'da 67 insanımız dalgalandırmış
şanlı bayrağımızı. Nazmiye gibi, Korhan gibi
Gizem gibi mucize şampiyonlar çıkarmışız...
Belki yüzücü Beytullahlar, Ahmetler, Mehmetler de,
Nazmiye'nin Korhan'ın, Gizem'in yürüdüğü yoldan yürüyecek;
belki onları da geçecek...
Ama onlara 'yarışma' şansı bile tanımıyoruz...
Baraj turnuvalarına katılma hakkı elde eden sporcularımıza,
“Evinizde oturun” diyoruz.
I got hold of a survey before the local elections. The number of
our handicapped citizens has reached 12% of the population.
Some of them hung on to life as handicapped from birth, other
became disabled as babies, young men or young girls...
And a major portion of this 12 percent regard sports as an
‘activity to be watched on television’.
The percentage of our disabled brothers and sisters engaged in
regular sports is not even one percent.
There is a portion who have stayed far from gyms, pools and
courses although they wished to engage in sports, due to the
‘handicaps’ posed by the cities they live in to the handicapped.
Some were struck by problems of transportation, others by the
lack of financial possibilities. Some could not say, ‘I’ll participate
in sports’, although they wish very much to do so, due to their
families imposing on them, ‘go find a job instead of running after
sports’...
A letter at the bottom of the survey is very painful...
It starts out, "Actually, we do not want much…"
He had a stroke at an early age. But he was interested in archery;
in fact he started training regularly at the district where he lived.
When he started to hit the targets accurately his family said:
"Oh, my son, it is fie to go to sports, but we found you a job at
the municipality. So what will happen when you go to sports,
will you become an Olympic champion!"
Thus, he quit sports although it hurt him very much and went to
work...
Yes, we were unable to tell the meaning of Paralympic sports to
the family of this handicapped brother.
We cannot explain it...
We were unable to instill the importance of the Paralympic
Games to the elders of the government and to those managing
sports.
If we could have explained it, we could not lose the hosting of
the 2020 Summer Olympic Games so easily to Tokyo...
Yes, unfortunately the concept of Paralympics is still seen as an
event where ‘other’ athletes compete in our country.
However, these sports games, where handicapped athletes
compete, are sine qua non for more than 200 countries;
Olympics without the Paralympics cannot be considered...
In fact, candidate cities are obligated to make special
arrangements in areas such as transportation, accommodation,
entertainment and resting in order to facilitate the lives of the
Paralympic athletes.
How about us?
Unfortunately, at the level of both the Sports Ministry and
Directorate General of Sports, we see handicapped athletes as
‘details’.
Was I unfair?
I don’t think I was, I said too little.
Please consider, you are a handicapped athlete, how many
“Evinizde oturun, ne yani, Olimpiyat şampiyonu mu
olacaksınız"
Para bulamıyor muşuz!
Maddi kriz varmış...
Yazık.
Gerçekten çok yazık.
facilities in Ankara, Istanbul, Izmir, Antalya or Trabzon can you
use to engage in sports?
Please don’t anybody offer me the lie, "Handicapped athletes
easily benefit from all the swimming pools in our province, our
district".
Go look at the entrances and exits of 10 swimming pools in
Istanbul and then come and say, "Our handicapped athlete
brother can comfortable come to the pool, exercise and go back
home..."
You cannot say that.
Perhaps the entrance-exit and dressing rooms of a couple of
facilities in the authority zone of Istanbul Spor A.Ş. are suitable
for our handicapped brothers and sisters, that’s all...
That means we cannot get the handicapped to engage in sports
on a mass basis.
Are we paving the way to ‘success’ for our handicapped brothers
and sisters who devoted their lives to sports?
No.
We are failing there too.
The government that is taking athletes to many national and
international tournaments whether they are related or not, in fact
taking more administrators than athletes, unfortunately brings a
restriction to delegations to go to championships that are
qualifying events for the Paralympic Games.
Why?
We have no money!
I laugh at this.
While all kinds of unnecessary expenses are approved by the
Sports General Directorate, when it comes to tournaments where
handicapped athletes will participate, things get tight.
However, although a very short time has elapsed since the first
day we participated in the Paralympic Games, we have covered a
tremendous distance. One athlete in Sydney, eight in Athens, 16
in Beijing and 67 athletes had our flag flown at the staff in the
UK.
We launched miraculous champions such as Nazmiye, Korhan
and Gizem...
Perhaps swimmers Beytullah, Ahmet, Mehmet will walk the same
path as Nazmiye, Korhan and Gizem and maybe pass them...
But we do not even give them a chance to compete...
We say, “Stay at home” to our athletes who won the right to
participate in qualifying tournaments.
“Sit at home, so what, are you going to become Olympic
champions?”
We can’t find any money!
There is a financial crisis...
Shame on us.
It really is a shame.
PARALİMPİK TÜRKİYE 51
ENGELLİLER SPOR KULÜPLERİ - 3
HANDICAPPED SPORTS CLUBS - 3
İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
IZMIR
METROPOLITAN
MUNICIPALITY
1553 LİSANSLI SPORCUSU, 115 EĞİTMEN VE
ANTRENÖRÜ İLE 35 DALDA FAALİYET YÜRÜTEN
KULÜP; AMPUTE FUTBOL, TEKERLEKLİ SANDALYE
BASKETBOL, BEDENSEL ENGELLİLER ATLETİZM,
BEDENSEL ENGELLİLER HALTER, BEDENSEL
ENGELLİLER BOCCE, GÖRME ENGELLİLER JUDO,
İŞİTME ENGELLİLER JUDO DALLARINDA 69 LİSANSLI
ENGELLİ SPORCUYLA MÜSABAKALARA VE
YARIŞMALARA İŞTİRAK EDİYOR. ENGELLİ BİREYLER
KULÜBÜN YAZ VE KIŞ SPOR OKULLARINDAN
ÜCRETSİZ YARARLANABİLİYOR. KULÜBE AİT SPOR
SALONLARI TÜM ENGELLİ KURUM VE KURULUŞLARIN
ETKİNLİKLERİNE ÜCRETSİZ OLARAK TAHSİS EDİLİYOR.
CONDUCTING ACTIVITIES IN 35 BRANCHES WITH 1553
LICENSED ATHLETES, AND 115 TRAINERS AND COACHES;
THE CLUB PARTICIPATES IN CONTESTS AND
TOURNAMENTS WITH 69 LICENSED HANDICAPPED
ATHLETES IN THE BRANCHES OF AMPUTEE FOOTBALL,
WHEELCHAIR BASKETBALL, DISABLED ATHLETICS,
DISABLED WEIGHTLIFTING, DISABLED BOCCE, BLIND
JUDO AND DEAF JUDO. HANDICAPPED INDIVIDUALS
ARE ABLE TO TAKE ADVANTAGE OF SUMMER AND
WINTER SPORTS SCHOOLS OF THE CLUB FREE OF
CHARGE, THE SPORTS HALLS BELONGING TO THE CLUB
ARE ALLOCATED FREE OF CHARGE FOR EVENTS OF ALL
HANDICAPPED INSTITUTIONS AND ESTABLISHMENTS.
İ
zmir Büyükşehir Belediyespor, ulusal ve uluslararası alanda
tüm gençlik faaliyetlerinde ve spor branşlarında amatör olarak
faaliyet göstermek, gençleri topluma yararlı bireyler haline
getirmek, spor yarışmaları ve gençlere yönelik etkinlikler
düzenlemek ve spor sevgisini aşılamak amacıyla 1979 yılında
kurulan çok özel bir spor kulübümüz…
Halen mevcut 1553 lisanslı sporcusu, 115 eğitmen ve antrenörü
ile 35 dalda faaliyet yürüten İzmir Büyükşehir Belediyespor,
oldukça geniş bir tabana yayılan faaliyetleri ile Türkiye’nin en
büyük spor kulübü özelliğine sahip. Temel felsefesini, her
İzmirliye spor yaptırmak, kentin sportif kimliği ve kültürünü
oluşturmak olarak belirleyen kulüp, il genelinde 7’den 77’ye
Izmir Metropolitan Municipality Sports Club was established in
1979 as a very special sports club to carry out activities in all
youth events and sports branches in the national and international
areas as amateurs, to transform youths into individuals that are
beneficial for society, to hold sports contests and events aimed at
youth and to instill the love of sports… Conducting activities in 35
branches with 1553 licensed athletes, and 115 trainers and
coaches the Izmir Metropolitan Municipality Sports Club, is the
largest sports club of Turkey with activities spreading onto quite a
wide base. Basing its fundamental philosophy on engaging every
resident of Izmir with sports and creating the sportive identity and
culture of the city, the club aims to ensure that everyone from the
age of 7 to 77 participates in sports, to liven up all branches by
assigning equal importance to them all, to build facilities and to
PARALİMPİK TÜRKİYE 54
herkese spor yaptırmak, tüm branşlara eşit önem vererek onları
canlandırmak, tesisler inşa ederek halkın spora ilgisini sürekli
yüksek tutmak ve spor okulları açarak toplumun her kesimini
kucaklamayı amaçlıyor. Bu bağlamda engelli insanlar ve engelli
sporları da unutulmamış; kulüp, engelli yurttaşlara gerçek
anlamda önem gösteriyor ve yürütülen spor faaliyetleri arasında
ampute futbol, tekerlekli sandalye basketbol, bedensel engelliler
atletizm, bedensel engelliler halter, görme engelliler judo, işitme
engelliler judo, bedensel engelliler bocce gibi engelli sporları da
yer alıyor. İzmir Büyükşehir Belediyespor kulübünde şu an
yukarıda belirtilen branşlarda 69 lisanslı engelli sporcu
müsabakalara ve yarışmalara iştirak ediyor.
keep the interest of society into sports high and to open sports
schools to embrace every group of society. In this framework, the
club also kept in mind disabled people and handicapped sports;
the club truly cares for the handicapped citizens and among the
sports activities carried out amputee football, wheelchair
basketball, disabled athletics, disabled weightlifting, disabled
bocce, blind judo and deaf judo are included. There are currently
69 licensed handicapped athletes participating in contests and
tournaments at the Izmir Metropolitan Municipality Sports Club.
Taking the first step in creating handicapped sports in 1996 with
the establishment of the ‘wheelchair basketball team’, the Izmir
Metropolitan Municipality Sports Club has a major role in
introducing the handicapped to basketball and in the
institutionalization of this sport in Turkey.
Engelli sporları oluşturma yolunda ilk adımı
1996 yılında ‘Tekerlekli Sandalye Basketbol
Takımı’nın kurulmasıyla atan İzmir
Büyükşehir Belediyespor Kulübü, engellilerin
basketbol ile buluşmasında ve bu sporun
Türkiye’de kurumsallaşmasında önemli bir
role sahip. Kulüpten yapılan açıklamada;
tekerlekli sandalye basketbolunda kazanılan
başarıların bu spora duyulan ilgiyi artırması
ile müsabakalarda salonların dolduğu ve
engelli vatandaşlarımızın evlerinden
çıkartılarak sosyal hayata spor yoluyla entegre
edilmesi amacına ulaşıldığı belirtiliyor.
Engellilere ve engelli sporlarına katkı her yıl
artarak sürdürülüyor. İzmir Büyükşehir
Belediyesi bu çalışmalarının sonucunda,
2005 yılında o dönemde ismi ‘Başbakanlık
Özürlüler İdaresi Başkanlığı’ olan şimdiki
‘Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’
tarafından ‘Engelli Dostu Belediye’ seçilmişti.
1996 yılından itibaren engelli sporlarında
önemli başarılar elde eden İzmir Büyükşehir
Belediyespor’un tekerlekli sandalye basketbol
takımı dört yıl üst üste Süper Lig şampiyonu
oldu. Bu dönemde bir de Avrupa üçüncülüğü
elde edilirken, 105 maç hiç yenilmeyen takım
bu özelliği ile Dünya Rekoru kırdı. Şu anda
Süper Lig şampiyonu Galatasaray’ın ve Milli
Takım’ın iskeletini İzmir Büyükşehir
Belediyespor’un yetiştirdiği sporcular
oluşturuyor. Bedensel engelli atletler
defalarca Türkiye şampiyonu olurlarken,
ülkemizi Paralimpik Oyunları’nda temsil
ettiler. Bedensel engelli halterciler de Türkiye
ve Avrupa şampiyonlukları kazanmanın yanı
sıra Paralimpik Oyunları’nda yarıştılar.
Kulübün tek işitme engelli judocusu Balkan
ve Türkiye şampiyonu unvanına sahip. İşitme
Engelliler Olimpiyatı’nda ise gümüş madalya
elde etti. Görme engelli judocular da Türkiye
şampiyonluklarının yanı sıra Paralimpik
Oyunları ve Dünya Gençlik Oyunları’nda
birer Avrupa Şampiyonası’nda ise iki bronz
madalya elde ettiler.
The announcement made by the club indicates that the success
achieved in wheelchair basketball increased the interest felt
towards this sport and that halls are filled during matches with
our handicapped citizens coming out from their homes and are
integrated into social life through sports. Contributions to the
handicapped and handicapped sports increase every year by
folds. The Izmir Metropolitan Municipality was deemed a
‘Handicapped Friendly Municipality’ in 2005 by the then ‘Prime
Ministry Disabled Administration Directorate’, now called the
‘Handicapped and Elderly Services General Directorate’ due to
all the work it did. Achieving major successes starting in 1996 in
handicapped sports the wheelchair basketball team of Izmir
Metropolitan Municipality Sports Club was Super League
Champion for four consecutive years. Also winning third place in
Europe during this period, it broke a world record going on a 105
game winning streak. Currently the skeleton of the Super League
Champion Galatasaray and national team is made up of players
raised by Izmir Metropolitan Municipality Sports Club. While the
club’s disabled athletes won Turkish championships several
times, they also represented our country at the Paralympic
Games. The disabled weightlifters also won Turkish and
European championships, in addition to competing at the
Paralympic Games. The only deaf judo wrestler of the club is
Balkan and Turkish champion. He also won a silver medal at the
Deaf Olympics. Blind judo wrestlers won Turkish championships
as well as one bronze medal each at the Paralympic Games and
World Youth Games and two bronze medals at the European
Championship.
PARALİMPİK TÜRKİYE 55
İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü bünyesinde
engelliler için sosyal ve sportif etkinlikler bulunuyor. Engelli
vatandaşlar yaz ve kış spor okullarından ücretsiz yararlanabiliyor.
Kulübe ait spor salonları tüm engelli kurum ve kuruluşların
düzenledikleri etkinlikler için ücretsiz olarak tahsis ediliyor. İzmir
ilindeki tüm engelli spor kulüplerine spor malzemeleri, araç gereç
dağıtılıyor ve engelli sporcuların ulaşımı sağlanıyor.
2013 yılının Kasım ayında yapılan ‘ENGELSİZMİR’ kongresinde
ülkemizden ve dünyanın dört bir yanından gelen misafirler İzmir
Büyükşehir Belediyesi tarafından ağırlandı ve engellilerin kentsel
yaşamın tüm boyutlarına katılıp, katkıda bulunmasının olanakları
İzmir örneğinde tartışmaya açıldı. Ağır bedensel engellilerin spor
yapmasını sağlamak amacıyla Türkiye’de ilk kez İzmir Büyükşehir
Belediyespor Kulübü bünyesinde ‘Bocce’ branşı açıldı. 2016
yılında Brezilya’da yapılacak Paralimpik Oyunları’na sporcu
yetiştirmeyi hedefleyen kulüp, Paralimpik Oyunları’na katılabilecek
oyuncuları belirlemek için müsabakalar düzenlemekte...
Yılın tüm zamanında engelli vatandaşlar için özel sosyal
etkinlikler ve spor yarışmaları düzenleyen İzmir Büyükşehir
Belediyespor, bu konuda Türkiye’de tek örnek. Yedi branşa
yayılan engelli spor branşlarıyla sporcular yıl boyu resmi
yarışmalara katılıyor, yarışmacı olmayan engelli vatandaşlar da
yaz ve kış spor okullarından ücretsiz olarak yararlanıyor. Her
yaz engelli dernek, vakıf ve özel eğitim kurumlarında bulunan
vatandaşlar ve aileleri; hem kulübün bünyesindeki yüzme
havuzundan uzman eğitmenler eşliğinde faydalanmakta hem
de Urla Yassıcaada’ya düzenlenen gezi turlarından ücretsiz
yararlanmaktalar.
There are also social and sportive amenities for the
handicapped at the Izmir Metropolitan Municipality Sports
Club. Handicapped individuals are able to take advantage of
summer and winter sports schools of the club free of charge,
the sports halls belonging to the club are allocated free of
charge for events of all handicapped institutions and
establishments. Izmir Metropolitan Municipality Youth and
Sports Club Secretary General Bekir Kerem Ünal explains the
importance assigned to handicapped sports and the work
carried out as follows: “Sport is an essential element of healthy
living and is important for all people. It is far more important
for handicapped citizens. The reason for this is that it creates a
completely brand new outlook for handicapped citizens who
encounter many obstacles throughout their lives and who are
forced to live with the frustrations caused by these obstacles.
They are able to get out of their homes and engage in sports no
matter what their disability may be and they derive great
happiness and pleasure from this, which increases their
motivation towards their lives. Leaving aside the benefits of
sports for health; our handicapped citizens are able to mitigate
their loneliness by getting together with other individuals, form
friendships and learn solidarity and develop positive feelings
towards others. This is the way we think as the club and the
more handicapped citizens we can get to engage in sports, the
happier we are. An individual who first starts sports expresses
himself or herself as ‘handicapped’, but as time passes, he or
she gets away from this feeling and perceives himself or herself
as an athlete. This is exactly what we are trying to instill in
handicapped individuals, to overcome their disabilities through
the confidence provided by this feeling.
PARALİMPİK TÜRKİYE 56
İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik
ve Spor Kulübü Genel Sekreteri Bekir
Kerem Ünal, engelli sporlarına verilen
önemi ve yürütülen çalışmaları şöyle
dile getiriyor:
“Spor, sağlıklı yaşam için vazgeçilmez
bir olgudur ve tüm insanlar için
önemlidir. Engelli vatandaşlarımız için
ise çok daha önemlidir. Bunun nedeni;
hayatları boyunca bir sürü engelle
karşılaşan ve bu engellerin neden
olduğu sıkıntılar ile birlikte yaşayan
engelli vatandaşlarımıza yepyeni bir
bakış açısı yaratmasındandır. Engeli ne
olursa olsun evlerinden çıkıp spor
yapabildiklerinde
bundan büyük zevk ve
mutluluk duymakta,
böylece hayata dair
motivasyonları da
artmaktadır. Sporun
sağlık için faydalarını
bir kenara bırakacak
olursak; engelli
vatandaşlarımız spor
aracılığı ile
yalnızlığını farklı bireyler
ile paylaşabilmekte, arkadaşlıklar kurup
dayanışmayı öğrenebilmekte ve diğer
bireylere karşı olumlu duygular
geliştirebilmektedirler. Kulüp olarak
bizler de bu düşüncedeyiz ve ne kadar
çok engelli vatandaşa spor
yaptırabiliyorsak o derece mutlu
oluyoruz. Çünkü spora ilk başlayan
engelli birey kendini ‘Engelli’ olarak
ifade ederken, zaman geçtikçe bu
duygudan sıyrılıp kendini sporcu olarak
algılamaktadır. İşte bizim aşılamaya
çalıştığımız; bu duygunun verdiği
güvenle engelleri ile başa çıkmasını
öğrenebilmeleridir. Bu bağlamda,
kulübümüzün İzmir’deki tüm engelli
dernek ve spor kulüplerine yaptığı
yardımlar geçmişte olduğu gibi bugün
ve gelecekte de devam edecektir.
Kuruluşundan beri altyapı sporcuları
kulübümüz için çok önemli bir olgu
olmuştur.Tüm branşlarımızda transfer ile
değil de altyapı sporcularımızla başarılı
olmayı amaçlamaktayız. İzmir
Büyükşehir Belediyesi gibi büyük bir
marka olan kulübümüzün altyapıda
devrim niteliğinde yenilikler yapması
kaçınılmaz olmuş, geçmişimiz ve var
olan yapımız da dikkate alınarak
yeniden altyapı örgütlenme modelleri
oluşturulmuştur. Bu modeller içinde
yetki, sorumluluk ve görevler net şekilde
ortaya konulmuş ve çağın
gereklerine uygun
altyapı yönetmelikleri
çıkartılmış, bunu
yaparken de
federasyonlardan ve
örnek model
kulüplerden yardım
alınmıştır. Sonunun
nereye varacağı belli
olmayan hedeflerden
uzak durulmaktadır.
Antrenör ve sporcularımız çağdaş ve
realist programlarla eğitilmeye devam
etmektedirler. Kulüp olarak kısa vadede
hedefimiz; kongreler, yarışmalar,
tanıtımlar ile engelli vatandaşlarımızı
sosyal hayata spor aracılığıyla
döndürmektir. Uzun vadedeki hedef ise
engellilere ait branş sayımızı artırmak,
69 olan engelli lisanslı sporcu sayımızı
500’e çıkarmak, ulusal ve uluslararası
yarışmalarda kulübümüzü ve ülkemizi
başarıyla temsil etmelerini
sağlamaktır.Bunun için de yapılması
gereken sağlam bir altyapı modelini
oturtmak ve bu model ile yine
Türkiye’de bir öncü olabilmeyi
başarmaktır.”
Therefore, the aid provided by our club to all the handicapped
associations and sports clubs shall continue in the present and the
future as it has in the past. Ever since its foundation, grass roots athletes
were a very important part of our club. We plan to attain success in all
our branches with our grass roots athletes rather than through transfers.
As a major brand, the Izmir Metropolitan Municipality Sports Club
made innovations on a revolutionary scale in the area of grass roots
organization and new grass roots organization models were created by
taking into consideration our past and our present structure.
Authorities, responsibilities and duties were clearly defines within these
models, grass roots directives suited to the requirements of the times
were issued and help was received from federations and sample model
clubs when doing this. We are staying away from targets whose results
are unclear. We are continuing to train our coaches and athletes with
contemporary and realistic programs. Our objective as a club in the
short term is to return our handicapped citizens back to social life
through sports by conducting congresses, tournaments and promotions.
Our long term objective is to increase the number of branches for
handicapped sports and to increase the number of our licensed
handicapped athletes from 69 to 500 and to ensure that they can
represent our club and our country successfully at international
tournaments. What needs to be done for this is to create a solid grass
roots model and to become a pioneer in Turkey through this model.”
The Izmir Metropolitan Municipality Sports Club was awarded by the
Ministry of Youth and Sports due to its success in 2012 and 2013. It
was approved by the most competent institution of Turkish sports that it
is second sports club after Fenerbahçe to win the most medals. In
addition, the Youth Federation of Turkey elected the Izmir Metropolitan
Municipality Mayor Aziz Kocaoğlu as the most successful mayor in the
area of sports in 2013.
PARALİMPİK TÜRKİYE 57
İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü; Gençlik ve
Spor Bakanlığı tarafından 2012 ve 2013 yıllarındaki başarısı
nedeniyle ödüllendirildi. Fenerbahçe’nin ardından en çok
madalya kazanan ikinci spor kulübü olduğu da Türk sporunun en
SPORCU SAYILARI
AMPUTE FUTBOL / AMPUTEE FOOTBALL
TEKERLEKLİ SANDALYE BASKETBOL / WHEELCHAIR BASKETBALL
BEDENSEL ENGELLİLER ATLETİZM / DISABLED ATHLETICS
BEDENSEL ENGELLİLER HALTER / DISABLED WEIGHTLIFTING
GÖRME ENGELLİLER JUDO / BLIND JUDO
İŞİTME ENGELLİLER JUDO / DEAF JUDO
BEDENSEL ENGELLİLER BOCCE / DISABLED BOCCE
yetkili kurumu tarafından da tescillendi. Ayrıca, Türkiye Gençlik
Federasyonu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz
Kocaoğlu’nu 2013 yılının spor dalında en başarılı belediye
başkanı seçti.
18 sporcu
19 sporcu
4 sporcu
2 sporcu
8 sporcu
1 sporcu
17 sporcu
KULÜBÜN KURUCULARI
VE İLK YÖNETİM KURULU
FOUNDERS OF THE CLUB AND
ITS FIRST EXECUTIVE BOARD
Hasan MIHÇI
İbrahim ERMİN
Hasan CANBAZOĞLU
Ercan BAŞCAN
Bülent DURANLAR
Hikmet ÇELİK
Metin İZER
YÖNETİM KURULU
EXECUTIVE BOARD
Pervin ŞENEL GENÇ
Erhan BEY
Raif CANBEK
Tülay AZERİ
RIZA KAYACIK
Fazıl ÖLÇER
Bora İRER
Zeynel CANOL
Canan MUT
BAŞKAN / PRESIDENT
BAŞKAN VEKİLİ / VICE PRESIDENT
ÜYE / MEMBER
ÜYE / MEMBER
ÜYE / MEMBER
ÜYE / MEMBER
ÜYE / MEMBER
ÜYE / MEMBER
ÜYE / MEMBER
PARALİMPİK TÜRKİYE 59
SEÇİMDE ENGELLİ VAR MIYDI?
WERE THERE ANY HANDICAPPED AT THE ELECTIONS?
D
HAMİT TURHAN
PARALİMPİK TÜRKİYE
YAYIN YÖNETMENİ SPOR YAZARI
PARALYMPIC TURKEY
EDITOR IN CHIEF SPORTS WRITER
emokrasinin olmazsa olmaz
koşullarından biri hiç kuşkusuz
seçimlerdir. Ülkemiz bir seçimi daha
geride bıraktı. 50 milyona yakın seçmen
sandıklara giderek yerel yönetimleri beş yıl
boyunca emanet edeceği kadroları belirledi.
Seçim öncesi ise son yıllarda görülmemiş tuhaf
bir atmosfer yaşandı. Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan üzerinde yoğunlaşan iddialar üzerine
seçim, bir yerel seçim yarışı olmaktan çıkıp
adeta bir referanduma dönüştü. Dolayısıyla
belediye başkan adaylarının ve partilerin
projelerinden çok karşılıklı suçlamaların
gündeme geldiği bir propaganda dönemi
yaşandı. Halkımız da kendisine altyapı hizmeti
verecek, günlük yaşantısını kolaylaştıracak
başkan adaylarını, projelerini dinlemeden,
dinleyemeden seçiverdi! Sadece ve sadece
siyasi saiklerle hareket edilerek... Oysa belediye
seçimleri teknik bir konudur. Adayların siyasi
kimliklerinden çok, belediyecilik konusundaki
yetkinlikleri, uzmanlıkları önemlidir.
Gelgelelim, takım tutar gibi parti tuttuğumuz
için kimin ne verebileceğinden çok, kimin
kimin adamı ve hangi partiye mensup olduğuna
baktık. Bundan dolayıdır ki belediyeler altyapı
hizmeti vermekten çok ideolojik bir performans
sergilemekte hiç bir beis görmüyor.
Bir de konunun engellilerle ilgili boyutu var.
Engellileri en çok ilgilendiren kurumların
başında belediyeler gelir. Çünkü engellilere
hayatı kolaylaştıracak olan düzenlemeleri
yapmakla mükelleftir belediyeler. Bu, yasalarla
sabittir. Belediyeler tüm cadde ve sokakları,
kaldırımları, binaları, sosyal yaşam alanlarını,
spor sahalarını-salonlarını, toplu taşıma
araçlarını ona göre dizayn etmekle yükümlüdür.
Türkiye'de belediyeler 572 sayılı kanun
hükmünde kararname gereğince engellilere
uygun düzenlemeleri standartlara uygun olarak
yapmak zorundadır. İmar mevzuatına
ulaşılabilirlikle (fiziksel engellerin
kaldırılmasıyla) ilgili hükümler eklenmiştir.
PARALİMPİK TÜRKİYE 60
Buna göre, kaldırımlar, yaya yolları, konutlar
ve umumi binalar engellilerin ulaşabilirliğine
uygun olarak yapılmak durumundadır. Bunlar
ve daha ötesi belediyelerin asli görevidir. Peki,
hal böyleyken ve engellilerin ülkemizde
yaşadığı sıkıntılar ortadayken, seçim yarışı
sırasında engellilerle ilgili tek bir proje, vaat ve
engelli aday duydunuz mu? Partilerin seçim
programlarında, kitapçıklarında, broşürlerinde,
pankartlarında, afişlerinde, mitinglerinde
engellilere yönelik her hangi bir çalışmaya
rastladınız mı? Her zaman hatırlatırız;
ülkemizde 8.5 milyon engelli yaşadığını ve
onların hayatlarının ne kadar zor olduğunu.
Nüfusun yaklaşık yüzde 12'sine tekabül eden
bir rakamdır bu. Yani, engellilere dair hiç bir
proje açıklamayan, bir başka deyişle böyle bir
projesi olmayan partiler ülkenin yüzde 12'sini
yok sayıyorlar. 8.5 milyon engelliyi adam
yerine koymuyorlar. Engelli haklarını bir kenara
itiyorlar. Ve ne yazık ki partilerin bu
vurdumduymaz tutumları engelli
vatandaşlarımızın pek umurunda olmuyor. Ki,
koştura koştura gidip oylarını kendilerini yok
sayan bu partilere veriyorlar. Oysa onların en
fazla seslerini duyurmalarının zamanıdır seçim
dönemleri. En çok onlar konuşmalı, en fazla
onlar bağırmalı, ağırlıklarını her kesimden daha
fazla hissettirmeliler. Mamafih engellilerimiz de
sanki gidişata ayak uydurmuş, kaderlerine razı
olmuş gözüküyor. Verilenle yetiniyorlar. Kendi
aralarında bile bir birlik sağladıkları
söylenemez. Yüzde 12 önemli bir rakamdır.
Ülkenin hem genel hem de yerel siyaseti
üzerinde özgül ağırığı olması gereken bir
orandır. Ama maalesef engellilerimiz kendi
güçlerinin, hacimlerinin farkında değiller. O
yüzdendir, 'yok hükmünde' olmayı kabul
ediyorlar ve kendi kabuklarına çekiliyorlar. Bir
silkelenip kendilerine gelseler, bütün siyasileri
dut ağacı gibi silkelerler, bilmiyorlar. Umarım
yakın zamanda öğrenirler. Yoksa bu kader
onlar için hiç değişmez! Makus talih oluverir!
One of the sine qua non conditions of democracy is doubtless the
election process. Our country left behind another round of
elections. Close to 50 million voters went to the polls to determine
the local government staffing for the next five years. Before the
elections, there was a strange atmosphere not seen in recent years.
Due to claims concentrated upon Prime Minister Recep Tayyip
Erdoğan, the elections stopped being a race for local governments
and turned into almost a referendum. Thus there was a period of
propaganda, where mutual blames were brought up, rather than
projects of mayoral candidates and parties. Our public was forced
to elect mayors to supply them infrastructure services and to ease
their daily lives without being able to listen to their projects! They
only acted with political considerations... However, municipal
elections are a technical issue. The competencies and expertise of
the candidates in municipal issues are more important than their
political identities. Thus, since we vote for parties as though we
were fans of a team, we looked at who was whose man and which
party they belonged, rather what they can do. Consequently,
municipalities see nothing wrong in displaying an ideological
performance rather than providing infrastructure services. There is
also a dimension that is related to the handicapped. Municipal
governments are at the top of the agencies that interest the
handicapped the most. The reason is that municipalities are
responsible for conducting the arrangements to make life easy for
the handicapped. This is ordained by law. Municipalities are liable
to design all streets and avenues, sidewalks, buildings, social living
areas, sports fields-halls and mass transit vehicles accordingly.
Municipalities in Turkey are obligated to perform the arrangements
suited to the handicapped In accordance with the decree with the
force of law number 572, municipalities are bound to conduct
facilities suitable for the handicapped in accordance with
standards. Provisions concerning accessibility (removal of physical
obstacles) were added to building codes. Accordingly, sidewalks,
ATICILARDAN İKİ MADALYA
İ
pedestrian walkways, houses and public buildings must be built in
a way to be accessible for the handicapped. These and further
issues are among the main duties of the municipalities. When this
is the case, and the problems encountered by the handicapped in
our country are apparent, have you heard about a single project or
promise concerning the handicapped during the election race?
Have you encountered any work that has to do with the
handicapped in the election programs of parties, in booklets,
brochures, signs or billboards and meetings? We always bring up
the fact that there are 8.5 million handicapped people in our
country and that their lives are quite difficult. This figure
corresponds to nearly 12.5 percent of the population. Parties that
do not disclose any projects for the handicapped, meaning that
they have no projects for the handicapped, are ignoring 12 percent
of the nation. They do not consider 8.5 million handicapped as
people. They push aside the rights of the handicapped. They push
aside the rights of the handicapped. Unfortunately this uncaring
attitude of the parties does not affect our handicapped citizens too
much. They run to the polls and vote for these parties that ignore
them. But these election times should be the periods during which
they must make their voices heard. They should speak, yell the
most and must make themselves felt more than any others. But our
handicapped seem to fit in with the times and seem to settle for
their fate. They make do with what is given to them. It cannot be
said that there is any union amongst themselves. 12 percent is an
important figure. It is a rate that should have a specific weight over
the general and local politics of the nation. But, unfortunately our
handicapped are not aware of their own strength and volume.
Therefore, they accept being ‘non-existent’ and withdraw to their
shells. If they could only shake this off and come to their senses,
they can shake all the politicians like fruit trees, but they do not
know this. I hope they will soon learn. Otherwise their fate will
never change! It will become their ill fate!
TWO MEDALS FOR THE SHOOTERS
ngiltere'nin
başkenti
Londra'da
düzenlenen
Bedensel
Engelliler 10
metre Tabanca
Tüfek Dünya
Kupası'nda A Milli
Takım; tüfek
dalında ikinci,
tabancada ise
üçüncü oldu. 22 ülkeden 102 sporcunun katılımıyla gerçekleştirilen turnuvada
Türkiye'yi tabanca ve tüfek kategorilerinde 12 sporcu temsil etti. R1 erkekler tüfek
müsabakasında A Milli Takım, 1747 puanla 1816 puan toplayan Ukrayna'nın ardından
dünya ikincisi olurken, milli sporcu Erhan Coşkuner de yedinciliği elde etti. P1 takım
erkekler tabanca dalında Azerbaycan 1661 puanla altın, Ukrayna 1621 puanla gümüş
ve Türkiye 1545 puanla bronz madalyanın da sahibi oldu. R2 bayanlar tüfek
müsabakasında ise Pervin Ayli dördüncü, Çağla Baş yedinci sırada kaldı.
Our National A Team was second in rifle
and third in the pistol during the Disabled
10 Meters Pistol and Rifle World Cup held
in the capitol of the UK, London. The
tournament was attended by 102 athletes
from 22 countries, with Turkey represented
in the pistol and rifle categories by 12
athletes. In the R1 men’s rifle contest, our
A National Team accumulated 1747 points
to come in as second in the world behind
the Ukraine that had 1816 points, with
national athlete Erhan Coşkuner achieving
seventh place. In the P1 team men’s pistol
branch Azerbaijan won the gold medal
with 1661 points, Ukraine won silver with
1621 points as Turkey won the bronze
medal with 1545 points. In the R2
women’s rifle contest Pervin Ayli was
fourth with Çağla Baş coming in seventh.
PARALİMPİK TÜRKİYE 61
HAYATIN İÇİNDEN - 2
INSIDE LIFE - 2
ENGELSİZ ENGELLİ - ALİ DURAN KARAKAYA
HANDICAPPED WITHOUT HANDICAP - ALİ DURAN KARAKAYA
“BENİM HAYATIM, DİBE VURUP, SIFIRLANIP TEKRAR
YUKARI ÇIKMAKTIR. BUNUN İÇİN ÖNCE İNANMASI
GEREKİR İNSANIN” DİYOR ALİ DURAN KARAKAYA… 14
YAŞINA KADAR TAMAMEN SAĞLIKLI İKEN, GEÇİRDİĞİ
KAZA SONUNDA BELDEN AŞAĞISI FELÇ OLAN İÇİMİZDEN
BİRİSİDİR O… YAŞAMI, YALNIZ ENGELLİLERE DEĞİL,
ENGELSİZ KİŞİLERE DE ÖRNEK OLACAK BİR AZMİN,
BAŞARININ VE YAŞAM MÜCADELESİNİN ÖYKÜSÜDÜR.
“MY LIFE IS TO HIT BOTTOM, GO TO ZERO AND RISE UP
AGAIN. ONE FIRST HAS TO BELIEVE FOR THIS” SAYS ALİ
DURAN KARAKAYA… HE IS ONE OF US, WHO HAD BEEN
COMPLETELY HEALTHY UNTIL THE AGE OF 14, THEN
BECOMING PARALYZED FROM THE WAIST DOWN AFTER AN
ACCIDENT… HIS LIFE IS THE STORY OF DETERMINATION,
SUCCESS AND STRUGGLE FOR LIVING THAT IS AN EXAMPLE
FOR PEOPLE WITH OR WITHOUT HANDICAPS.
D
oğan Haber Ajansı’ndan Tahsin Ülker birkaç yıl önce şöyle
bir haber geçer: “Engelli öğrencinin akülü aracını çaldılar.
Çukurova Üniversitesi (Ç. Ü.) Fen Edebiyat Fakültesi
öğrencisi, bedensel engelli Ali Cankal’ın akülü tekerlekli sandalyesi
üniversite yerleşkesi içinde kimliği belirsiz kişilerce çalındı.”
Aracı çalınınca eğitimine bir süre ara vermek zorunda kalan Ali
Cankal, okulu bırakmayı düşünecek kadar depresyona girer.
Tekrar bir akülü sandalye alması mümkün değildir. Bu durumu
öğrenen Ç. Ü. Engelli Öğrenciler Koordinatörü, Eğitim Fakültesi
Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi İskender Özgür olayı
üniversite yönetimine aktarır. Dönemin üniversite yönetimi Ali
Cankal’ın bu derdine derman olamaz! İskender Hoca hemen
Adana Kent Konseyi Engelli Meclisi Başkanı Ali Duran
Karakaya’yı telefonla arar ve Ali Cankal’ın sıkıntısını anlatır. Ali
Duran Karakaya o sırada Ankara’da bir toplantıdadır. Telefonda
İskender Hoca’ya verdiği cevap çok nettir:
“Yarın Adana’ya geliyorum. Ali Cankal’ın akülü sandalyesini de
arabama atıp üniversiteye getiriyorum.”
Tahsin Ülker from the Doğan News Agency wrote the following
story a few years back: “The battery powered vehicle of a disabled
student was stolen. The battery powered wheel chair of disabled
Ali Cankal, a Çukurova University (Ç. U.) Science and Literature
Faculty student was stolen within the university campus by
unidentified persons.” Forced to interrupt his education for a while
when his wheelchair was stolen, Ali Cankal was so depressed that
he thought of quitting school. It is not possible for him to buy
another battery powered wheelchair. Ç. U. Handicapped Students
Coordinator, Education Faculty Special Education Department
Instructor İskender Özgür informs the university administration of
the incident. The university administration of that period is unable
to help Ali Cankal solve this problem! İskender Özgür immediately
calls Adana City Council Handicapped Assembly President Ali
Duran Karakaya on the telephone and explains Ali Cankal’s
problem. Ali Duran Karakaya is in Ankara at the time attending a
meeting. He gives a very clear answer to İskender Özgür on the
telephone: “I am coming to Adana tomorrow. I am putting Ali
Cankal’s battery powered chair in my car and bringing it to the
Ali Duran Karakaya ertesi günü dediğini gerçekleştirir. Ali
Cankal’a akülü arabasını elleriyle teslim eder. Ali Cankal şimdi
dördüncü sınıfta. Bu yıl okulunu bitirecek. Böylece bir engellinin
daha geleceği kurtulur. Bedeni sağlam ama kafası engelli olanlar
Ali Cankal’ın engelliliğine yardımcı olamaz. Bedeni engelli,
kafasında ve yüreğinde hiç bir şeye engel tanımayan Ali Duran
Karakaya ise Ali Cankal’ın sorununu daha telefonda duyar
duymaz beyninde halleder.
“Benim hayatım, dibe vurup, sıfırlanıp tekrar yukarı çıkmaktır.
Bunun için önce inanması gerekir insanın” der Ali Duran
Karakaya… 14 yaşına kadar tamamen sağlıklı iken, geçirdiği kaza
sonunda belden aşağısı felç olan birisidir o. Yaşamı, yalnız
engellilere değil, engelsiz kişilere de örnek olacak bir azmin,
başarının ve yaşam mücadelesinin öyküsüdür. Bedensel engelli
sporunda Adana’yı dünyada marka bir şehir haline getirmekte en
büyük rolü oynayan kişidir. Adana’da bedensel engellilerin spor
dünyasının tarihi ve gelişiminin gerçek öyküsüdür Ali Duran
Karakaya’nın yaşam öyküsü.
university.” Ali Duran Karakaya keeps his promise the next day.
He delivers the battery powered wheelchair to Ali Cankal
personally. Ali Cankal is now in his fourth year. He is going to
graduate this year. This way, the future of another handicapped
is saved. Those with healthy bodies but handicapped minds
cannot help Ali Cankal with his handicap. Ali Duran Karakaya,
who has a handicapped body but does not recognize any
handicaps in his mind and heart, solves Ali Cankal’s problem in
his mind as soon as he hears it on the phone. “My life is to hit
bottom, go to zero and rise up again. One first has to believe for
this” says Ali Duran Karakaya… He is one of us, who had been
completely healthy until the age of 14, then becoming paralyzed
from the waist down after an accident… His life is the story of
determination, success and struggle for living that is an example
for people with or without handicaps. He is the person, who
played the biggest role in making Adana a branded city in the
world in handicapped sports. The life story of Ali Duran
Karakaya is the true story of the history and development of the
sports world of the disabled in Adana.
PARALİMPİK TÜRKİYE 63
Kendini şöyle tanıtıyor Ali Duran Karakaya:
“1966 yılında Karataş’ın Adalı Köyü’nde
doğdum. Çiftçilikle uğraşan bir ailenin en son
çocuğuyum. Kışın Adana’da, yazın köyde
sürdürürdük yaşamımızı. İlkokulu üç sene
Adana’da, iki sene köyde okudum. Ortaokulu
okurken, 13-14 yaşlarında, bir tatil döneminde
köydeki çiftlik evine gitmiştik. O dönemde
klimalar şimdiki kadar yaygın değildi. Yazın çok
sıcak olduğundan, çiftlik evinde damda yatardık.
Ben uyurgezerim. Anlatacağım kazadan bir gün
önce damda uyurken, gece ikinci kattan aşağıya,
evin önündeki bahçeye inmişim. Bahçede
domates ve patlıcanların dibine yatmışım. Sabaha
karşı üşüyerek uyanıp da nerede olduğumu fark
edince, ’Ben burada ne geziyorum’ diye tekrar
damdaki yatağıma gitmişim.”
Bu olaydan bir gün sonra gece yarısı Ali
Duran’ın uyurgezerliği yine ortaya çıkar. Ancak,
bu sefer merdivenlerden inmez. Damdan, sekiz
metreden aşağı düşer, küt diye! Dam çok geniş
olduğu için anne-babası Ali Duran’ı
görememekte, cibinlik içinde yattığını
zannetmektedir. Ali Duran’ın düşme gürültüsüne,
hemen yakınlarında oturan halası, ablası ve
eniştesi uyanırlar. O zaman Çukurova
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi olan
Numune Hastanesi’ne götürülür Ali Duran.
Belindeki omurilikte (omurga boşluğu içinde
bulunan kanal boyunca uzanan sinir dokusu) çok
ağır yaralanma olduğu anlaşılacaktır. Ali
Duran’ın belden aşağısı felç olur. Ciğerlerinde de
ciddi yaralanma vardır.
İlk on beş gün beyin cerrahisi yoğun bakım
servisinde tedavi görür Ali Duran. Yaklaşık bir
buçuk ay hastanede yatar. O güne kadar koşan,
oynayan Ali Duran’ın hayatı birden değişir. Artık
belden aşağısı tutmayan paraplejili (belden
aşağısının, her iki bacağın tutmaması, felç hali)
bir engellidir.
Ali Duran Karakaya introduces himself as follows: “I was born in
1966 at Karataş in the Adalı Village. I am the last child of a
family dealing in farming. We maintained our lives in Adana
during the winter and in the village during the summer. I went
to elementary school in Adana for three years and at the village
for two years. When I was going to middle school at the age of
13-14, during a holiday we had gone to the farm house at the
village. They did not have air conditioning at that time as
prevalently as they are now. Since it is too hot in the summer,
we used to sleep on the roof in the summers at the farm house. I
am a sleepwalker. One day before my accident, I went down
from the second floor at night while sleeping on the roof to the
garden in front of the house. I went to sleep in the middle of the
tomato and eggplants in the garden. I was cold in the middle of
the night and woke up to notice where I was, I went back to my
bed on the roof.” One day after this incident, Ali Duran starts to
sleepwalk again in the middle of the night. But, this time he does
not use the stairs. He falls down eight meters from the roof!
PARALİMPİK TÜRKİYE 64
Since the roof is too wide, his parents could not see Ali Duran
and they think he is lying inside his mosquito netting. The noise
of Ali Duran falling wakes up his aunt, sister and brother-in-law.
Ali Duran is rushed to the Numune Hospital, which is the
Çukurova University Medical Faculty Hospital at that time. It is
diagnosed that there is a severe damage to his spine (the nerve
tissue that sits inside the vertebrae). Ali Duran is paralyzed from
the waist down. His lungs are also severely injured. Ali Duran is
treated at the brain surgery intensive care unit. He is hospitalized
for nearly a month and a half. Ali Duran, who used to be able to
run and play until that day, has his life suddenly changed. He is
now a disabled paraplegic person (one who has both legs
paralyzed from the waist down). Ali Duran has wounds on his
back. After being discharged from the hospital, it is indicated
that he needs to have rehabilitation treatments. However, at that
time in Turkey and in Adana the pre-12th September military
coup d’état (1980) terror is taking place and the rehabilitation
facilities are not adequate.
Sırtında yaralar oluşur Ali Duran’ın.
Hastaneden çıkarıldıktan sonra
rehabilitasyon görmesi gerektiği söylenir.
Fakat, o sırada 12 Eylül (1980) öncesi
terörünü yaşayan Türkiye’de ve Adana’da
rehabilitasyon uygulamaları yeterli değildir.
Rehabilitasyon için Ankara’ya
götürülmesinin iyi olacağı söylenir. Yer
olmadığı için beklemeleri gerekmektedir.
Süre uzayınca Adana’da Karşıyaka Devlet
Hastanesi’ne yatırılır rehabilitasyon için.
Fizyoterapist Ayşe Hançerli ”Bu çocuğu
daha fazla bekletmeden tam teşekküllü bir
hastaneye götürün, Ankara’da yer yoksa
Kastamonu’ya” der. O ana kadar hep
yürüyeceğini, iyi olacağını düşünmektedir
Ali Duran. Oysa durum onun zannettiğinin
aksine, hiç de iç açıcı değildir.
Kastamonu’ya gidecekleri sırada 12 Eylül
(1980) ihtilali olur. Otobüsün arkasında
çarşaf içinde götürülür Kastamonu’ya.
Rehabilitasyon süreci başlar. Bu arada hep
sırt üstü yatmak zorundadır Ali Duran.
Sırtında korkunç yaralar açılır. Yara bakımı,
ışık tedavisi uygulanır ama bana mısın
demez. Yatak yaralarının iyileşmesi için
daha sonra ters pozisyonda yatması
gerekecektir. O günlerde yaşadıklarını şöyle
anlatır Ali Duran Karakaya:
“Hep yüzü koyun yatmaktayım. Başımı
bir o yana, bir bu yana çevirmekteyim.
Beynim yürümeyi unutuyor. Yemeği de o
pozisyonda yiyorum. Yemeğin ve suyun
lezzetini alamıyorum. Daha önceleri
yürümeyi bırakın, oturmayı hayal
ediyordum. Şimdi ise sırt üstü yatmayı
hayal etmeye başladım. Fizyoterapist
bayana bir gün ‘Ben ne zaman
yürüyeceğim’ dedim. Film orada koptu
zaten!”
It is said that he should be transported to Ankara for rehabilitation.
Since there is no room, they should wait. When the waiting is
extended, he is hospitalized in Adana at the Karşıyaka State Hospital
for rehabilitation. Physiotherapist Ayşe Hançerli says, ”Take this child
without any further delay to a fully equipped hospital, if there is no
room in Ankara, to Kastamonu”. Until then, Ali Duran thinks that he
will be able to walk and turn to normal. But contrary to his belief, the
situation is not at all positive. Just as they are about to go to
Kastamonu, the September 12th (1980) coup takes place. He is taken
to Kastamonu in the back of the bus, wrapped in sheets. The
rehabilitation process is started. Meanwhile, Ali Duran is constantly
forced to lie on his back. Terrible bed sores open up onhis back.
Wound care and light therapy is applied but to no avail. He is forced
later to lie in the reverse position for his bed sores to heal. Ali Duran
Karakaya explains what he had to go through in those days as follows:
“I was always lying down face down. I had to keep turning my head
from one side to other. My brain forgets to walk. I am eating in that
position. I cannot get the taste of the food or drink. I used to dream of
sitting, without even dreaming of walking. Now I am dreaming of
being able to lie on my back. I asked the physiotherapist lady one day,
‘When am I going to walk?’ This was when I realized the truth!” At
that time the economic status of the family worsens. Ali Duran’s uncle
dies. His treatment is interrupted and they return to Adana. The sores
are not healed. But Ali Duran is stubborn. He expresses his
determination by saying, “I will lie face down and these sores will
heal”. He lies in this state for nine months. He drinks water through a
straw at this time. He cannot taste food. He describes what he went
through in those days by saying, “I only breathed”. But he believes that
all these problems will end. He is so determined. It consoles him a
little to have his bed to a different corner of the room to see a different
view every week. But he never loses his faith that he will heal. He
starts to turn to his side upon the suggestion of the doctor. His kind
mother changes Ali Duran’s position every hour. Although his mother
never sleeps, she does not complain the least bit. This situation lasts for
years. This is why the love of Ali Duran Karakaya for his mother is
unique. Years later, he is trapped under the rubble after the
earthquake, he thinks first of his mother. She might be too sad to live if
she loses her Ali Duran.
PARALİMPİK TÜRKİYE 65
O arada ailenin ekonomik durumu sarsılmaya başlar. Ali Duran’ın
amcası vefat eder. Tedavi yarıda kesilir ve Adana’ya dönerler.
Yaralar kapanmaz. Ama Ali Duran inat eder. “Yüzüstü yatacağım ve
bu yaralar kapanacak” diye ifade eder bu azmini. Dokuz ay böyle
yatar. Bu süre içinde suyu pipetle içer. Yemeğin lezzetini alamaz. O
günlerde yaşadıklarını “Sadece nefes aldım” diye tanımlar. Ama bu
sıkıntıların mutlaka biteceğine inanır. Öyle bir azmi vardır. Yatağını
her hafta odanın bir başka köşesine aldırarak farklı bir manzarayı
görmesi, onu biraz olsun rahatlatmaktadır. Ama düzeleceğine dair
inancını hiç yitirmez. Doktorun önerisi üzerine yan dönmeye
başlar. ‘Anacağızı’ saatte bir pozisyonunu değiştirir Ali Duran’ın.
Anası hiç uyumasa da en ufak bir şikâyette bulunmaz. Bu durum
Although Ali Duran cannot walk, he wants to at least sit. As doctors
suggest, “He shouldn’t lie too much, he should sit now”, he starts to
half sit with a corset. Then his father falls ill. Ali Duran has a worry
of, “What is going to happen to me?” Then a prosthetic device is
built. It is not easy to walk like this. One day, when walking with
crutches and the prosthetic device, he trips on a small rock and he
falls like a robot. As he keeps falling, he learns to fall. Every problem
teaches him something. His father is about to go bankrupt. Ali
Duran has to worry about his future in order to hang on to life. Either
he will be needy of others, or he will depend on himself. He has no
social security. His other siblings are only able to take care of
themselves. At some point, they bring over a broken wheelchair left
by a handicapped daughter of a relative living in Germany. It is old,
classical, without rings and flat tires. Initially, Ali Duran does not
want it. He has it thrown outside. But he has no other chance to go
out. His aunt’s children have him sit on this chair. His hands are torn
up trying to drive it onhis own. That dilapidated wheelchair becomes
a vehicle to tie Ali Duran to life. Like in the old Turkish movies, they
PARALİMPİK TÜRKİYE 66
böyle yıllarca devam eder. Onun içindir ki, Ali Duran Karakaya’nın
anasına olan sevgisi başka hiç bir lezzete benzemez. Yıllar sonra
depremde enkaz altında kaldığında da önce anasını düşünür. Ali
Duran’ını kaybederse üzüntüden yaşayamaz diye.
Ali Duran yürüyemese de, hiç olmazsa oturmak istemektedir.
Doktorların “Çok yatmasın, artık otursun” önerisi üzerine korseyle
yarım oturmaya başlar. Ardından babası rahatsızlanır. Ali Duran’da
“Ben ne olacağım?” kaygısı başlar. Sonraları protez yapılır. Hiç de
kolay değildir bu şekilde yürümek. Bir gün koltuk değneği ve
protezle yürürken, ayağına küçük bir taş gelir ve robot gibi düşer.
Düşe düşe düşmeyi de öğrenir. Her sıkıntıdan bir şey
öğrenmektedir.
place Ali Duran on the wheelchair with a blanket on his lap. One
day, his aunt’s children take Ali Duran to the village coffee house on
his wheelchair. Everyone looks at his legs and wheelchair. And how
they looked with pity? “Should this be how this child should turn
out? It is too bad!” That psychology tears down Ali Duran Karakaya
very much… Years go by, Ali Duran now has a job and a house. In
fact he even has a car. One day he meets the Adana Youth and
Sports Province Director Tuncer Akdoğan. He tells Akdoğan that
there is no sports club in Adana for the handicapped and how they
can establish such a club. Tuncer Akdoğan is a very practical
administrator who knows how to get things done. He turns to Ali
Duran Karakaya and says, “You find the disabled and the crippled, I
will take care of all the expenses to set up the team.” In 1993 Ali
Duran Karakaya starts the research on this and one year later he
takes 10 disabled individuals with him to establish the Adana Çağrı
Handicapped Sports Club and becomes its president. The address of
the club is Ali Duran Karakaya’s home. They hold their first meeting
on the Vali Road, in a tea house.
Babası iflas noktasına gelmiştir. Diğer tarafta hayata tutunmak
için gelecek endişesi taşımaktadır Ali Duran. Ya başkalarına
muhtaç, ya da kendi kendine yetebilecek biri olacaktır. Hiç bir
sosyal güvencesi yoktur. Diğer kardeşleri ise ancak kendine
yetmektedir. Bir ara Almanya’da yaşayan bir akrabanın engelli
bir kızının bıraktığı kırık tekerlekli sandalyeyi getirirler. Eski,
klasik, çemberi yok, lastikleri patlak bir sandalye. Önce istemez
onu Ali Duran. Dışarı attırır. Ancak, dışarı çıkabilmesi için başka
şansı bulunmamaktadır. Halasının çocukları onu bu sandalyeye
They hold meetings of the executive board in Karakaya’s car for a
year and a half. Ali Duran Karakaya gets married in 1995 to his
wife Yasemin, in 2000 their daughter Hikmet Nur is born. Hikmet
Nur is now in sixth grade. Ali Duran Karakaya joins the executive
board of the Disabled Sports Federation in 1997 chaired by Perihan
Savaş. He becomes vice president in 1998 at the federation
presided by Yavuz Kocaömer. Except for the one year break he
took during 1999, he has been maintaining his task as vice
president at the Disabled Sports Federation of Turkey.
THE EARTHQUAKE OF 17 AUGUST 1999
German sports personality Dr. Hans Joachim Travinski, who is a
specialist on handicapped sports has come to Turkey to give
seminars on handicapped sports. After the Istanbul leg, Travinski
will continue his seminar program in Adapazarı. The president of
the Disabled Sports Federation at the time is Ahmet Yavuz
Kocaömer, the Sakarya Province Youth and Sports Director is the
current Adana Province Youth and Sports Director Fazlı Bayram.
Ali Duran Karakaya drives his own car to Adapazarı. There are
oturturlar. Kendisi sürmeye çalışırken elleri parçalanır. Ama o
köhne tekerlekli sandalye Ali Duran’ı hayata bağlayan bir araç
olur. Eski Türk filmlerindeki gibi üzerine battaniye, çarşaf örterek
bindirirler tekerlekli sandalyeye Ali Duran’ı. Bir gün halasının
çocukları Ali Duran’ı tekerlekli sandalye ile köy kahvesine
götürürler. Herkes onun ayaklarına ve tekerlekli sandalyesine
bakmaktadır. Hele o acır gibi bakışları yok mu? “Bu çocuk böyle
mi olacaktı? Vah vah vah!” O psikoloji çok yıkar Ali Duran
Karakaya’yı…
about 40-50 participants in the seminar. A Turkish youth named
Bülent, who lived in Germany came as the interpreter. They are
staying in the only five star hotel of Adapazarı, the ‘Elmas Hotel’.
The rest is told by Ali Duran Karakaya:
“The bellboys always parked my car in the back of the hotel and
brought it around to the front when we would go out. When that
was the case, I had to wait for the car. That night (the night that tied
August 16th to August 17th, 1999) I told them to leave my car to
the front of the hotel. We went to bed. I was staying on the seventh
floor. Travinski was one floor below me. I woke up around 03.00
with a noise. There was yelling and screaming. A terrible noise and
hum… I understood that there was an earthquake taking place. My
bed was next to the window. I stuck to my bed. I keep shaking and
hitting. I thought for a moment what to do; there was no way for
me to reach the elevator. I was considering throwing myself out the
window from the seventh floor. The building exploded like a bomb
with a tremendous noise. The electricity went out and the ceiling
collapsed on me and I was out. The ten storey building was
completely torn down...
PARALİMPİK TÜRKİYE 67
Yıllar geçer, Ali Duran’ın hem işi vardır, hem evi.
Hatta bir de arabası. Bir gün dönemin Adana
Gençlik Spor İl Müdürü Tuncer Akdoğan ile tanışır.
Akdoğan’a, Adana’da engelliler için bir spor
kulübünün olmadığını söyler ve böyle bir kulübü
nasıl kurabileceklerini sorar. Tuncer Akdoğan çok
pratik, iş bitirici bir yöneticidir. Ali Duran
Karakaya’ya döner ve “Sen engellileri, sakatları bul,
takımı kurmak için ben bütün masrafları karşılarım,
hallederiz.” der. 1993 yılında buna ilişkin aramalara
başlayan Ali Duran Karakaya bir yıl sonra 10 engelli
kişi ile birlikte Adana Çağrı Özürlüler Spor
Kulübü’nü kurar ve başkanlığa getirilir. Kulüp adresi
Ali Duran Karakaya’nın evidir. İlk toplantılarını Vali
Yolu’nda, ara bir yerdeki çay ocağında
gerçekleştirirler. Yönetim kurulu toplantılarını bir
buçuk yıl kadar Karakaya’nın arabasında yaparlar.
Ali Duran Karakaya 1995 yılında eşi Yasemin
Hanım’la evlenir, 2000 yılında kızları Hikmet Nur
doğar. Hikmet Nur şu an altıncı sınıfa gitmektedir.
Ali Duran Karakaya 1997 yılında Perihan Savaş
başkanlığındaki Bedensel Engelliler Spor
Federasyonu’nda yönetim kuruluna girer. 1998
yılında Yavuz Kocaömer başkanlığındaki
federasyonda asbaşkan olur. 1999 yılında verdiği
bir yıllık ara dışında o günden bu yana Türkiye
Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’nda asbaşkan
olarak görevini sürdürmektedir.
17 AĞUSTOS 1999 DEPREMI
Engelli sporlarında uzman olan Alman spor adamı
Dr. Hans Joachim Trawinski, engelli sporu
konusunda seminerler vermek üzere Türkiye’ye
gelmiştir. Trawinski seminer programına
İstanbul’dan sonra Adapazarı’nda devam edecektir.
O sıralar Bedensel Engelliler Spor Federasyonu
Başkanı Ahmet Yavuz Kocaömer, seminerin
düzenleneceği Sakarya İl Gençlik Spor Müdürü ise
şu anki Adana İl Gençlik ve Spor Müdürü Fazlı
Bayram’dır.
Ali Duran Karakaya Adapazarı’na kendi
arabasıyla gider. Seminerin katılımcı sayısı 40-50
kişi kadardır. Almanya’da yaşayan Bülent isimli bir
Türk tercüman olarak gelmiştir. Adapazarı’nın tek
beş yıldızlı oteli olan ‘Elmas Oteli’nde
kalmaktadırlar.
There were 85 guests in the hotel. Four of them were from our
team: Me, the interpreter Bülent, Travinski and his assistant
Yana. I felt that I was falling down with the collapse of the
ceiling. I awoke towards morning. I thought I was having a
nightmare. From one side I am thinking, ‘My God please let this
be a nightmare’. I pinch myself, it is not a nightmare; it is reality.
My whole body is under the rubble. The seventh floor went
down to the first floor. The building column is sitting on my left
arm. I placed my head in the corner, on an area the size of my
pillow. I am squeezed between two ceilings in a tiny area. I am
trying to breathe with only my head in a free space. I faint in
between. There are aftershocks. My chest is pressed and I have a
PARALİMPİK TÜRKİYE 68
hard time breathing. Some of the rumbling noises are cut off. The
sirens of ambulances... I can’t make any sounds, I can’t make
myself heard. There is a pressure on my ribcage. Meanwhile, I
keep accounting for all my regrets and things I postponed. I think
of my mother, my wife, my 1.5 years old son Hüseyin. ‘His
father is dead. What will happen to them if the person he
embraces as father is gone? I think of my mother. I say, ‘She will
die. Please God, don’t let her see my death’. I stayed there under
the wreckage for four hours. But to me it felt like forty years.
They got me out of there about 07.30 in the morning.
Meanwhile, Travinski and Yana died under the wreckage. The
interpreter lad is alright, he is completely healthy.
Sonrasını Ali Duran Karakaya’nın anlatımından aktaralım:
“Görevli çocuklar benim arabamı her zaman otelin arka tarafına
koyuyorlar ve dışarı çıkacağımız zaman öne getiriyorlardı. Öyle
olunca da araç beklemem gerekiyordu. O gece (16 Ağustos’u 17
Ağustos’a bağlayan gece, 1999) arabamı otelin önüne koymalarını
söyledim. Yattık. Ben yedinci katta kalıyordum. Trawinski benim
bir altımdaki katta. Gece 03.00 gibi gürültü ile uyandım.
Bağırışlar, çığırışlar. Bir gürültü, bir uğultu… Anladım ki deprem
oluyor. Yatağım pencerenin yanında. Yapıştım yatağıma. Güm
güm vurarak sallanıyorum. Bir an düşündüm; asansöre gitsem
mümkün değil. Yedinci kattan aşağı kendimi atayım diyorum
kendi kendime. Bina müthiş bir gürültü ile bomba gibi patladı.
Elektriklerin kesilmesi ile beraber tavan üstüme çöktü ve film
koptu. On katlı bina yerle bir... Otelde 85 kişi kalıyordu. Dört
kişisi bizim ekip: Ben, tercüman Bülent, Trawinski ve asistanı
Jantke Vogt. Tavanın çökmesi ile birlikte aşağı düştüğümü
hissediyorum. Sabaha karşı ayılmışım. Ben rüya, kâbus görüyorum
sanıyorum. Bir taraftan da ‘Allahım ne olur bu rüya olsun, kâbus
olsun’ diye düşünüyorum. Etlerimi sıkıyorum, kâbus değil, gerçek
bu. Bütün bedenim enkaz altında. Yedinci kat birinci kata inmiş.
Sol kolumun üstüne binanın kolonu gelmiş. Başımı bir köşede
minder kadar bir alana yerleştirmişim. Ufacık bir alanda iki tavan
arasındayım. Yalnızca başım boşlukta, nefes almaya çalışıyorum.
Arada bayılıyorum. Artçılar oluyor. Göğsüm sıkışıyor ve nefes
almam zorlaşıyor. İnleyen seslerin bir kısmı kesiliyor. Ambulans
sirenleri... Sesimi çıkaramıyorum, duyuramıyorum. Kaburgalarımın
üstünde baskı var. Bu arada hayata dair tüm ertelediklerim,
pişmanlıklarım hesap soruyor. Annem, eşim, 1,5 yaşındaki oğlum
Hüseyin aklıma geliyor. ‘Babası da gitti. Baba diye sarıldığı kişi de
giderse bunların hâli ne olur? Anam aklıma geliyor. ‘O ölür. Benim
ölümümü ona gösterme ya Rabbim’ diyorum. Orada enkaz altında
dört saat kaldım. Ama bana göre kırk yıldı o süre. Sabah saat
07.30 sularında çıkardılar beni oradan. Bu arada Trawinski ve
Vogt enkaz altında ölüyor. Çevirmen çocukta hiç bir şey yok,
sapasağlam. Deprem anında kalkıyor, onun bulunduğu alan
patlıyor ve deprem onu dışarı atıyor. Federasyon Başkanı Yavuz
Kocaömer de gelmişti seminere. 16 Ağustos günü Spordan
Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü ile engelli sporu üzerine
telefonda tartışıyor. Federasyon başkanlığından istifa etmek üzere
İstanbul’a dönüyor. Bu gidiş Yavuz Kocaömer’in hayatını
kurtarıyor.”
Deprem, belden aşağısının felç olmasına neden olan kazadan
çok daha ağır gelmiştir Ali Duran Karakaya’ya. Yatağı biraz
kıpırdasa sıçramaktadır. Arkadaşlarının önerisi üzerine psikiyatriste
gider. Çeşitli ilaçlar verilir. Fakat bu ilaçları almaz. Bir hafta sonra
başka bir doktorun söyledikleri daha çok yatar kafasına. Korkunun
üstüne gider, dalga geçmeye başlar korkuyla. Hatta, kendisine
“Depremi anlat.” diyenlere, “Bu işler bedava olmaz. Anlatmam
için yemek ısmarlamalısınız bana” diyecek kadar rahattır artık. Bu
sorunuyla nasıl baş ettiğini şöyle açıklamaktadır Ali Duran
Karakaya:
“Her şey insanın kendinde başlıyor, kendinde bitiyor. Önce
istemek, güzel bakmak ve güzele doğru yürümek, yaşamı sevmek
gerekiyor. Biraz da maneviyat tabii… Bunlar olursa sorun
hallolur.”
(Ali Duran Karakaya’nın hayatını konu alan ‘Engelsiz Engelli ALİ
DURAN KARAKAYA’ isimli kitabı 2013 yılında Adana Yayınevi
tarafından yayımlandı. Kitabı temin etmek isteyenler gerekli
iletişim bilgilerini Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nden temin
edebilirler.)
PARALİMPİK TÜRKİYE 69
YETER Kİ
ENOUGH
Bakmayın bana böyle garip garip,
Acınacak halim yoktur benim;
Sizlerden yoktur farkım
Varsa da bu, yaradılışım ve şansım,
Don’t look at me strangely,
There is nothing about me to be pitied;
I am no different than all of you
If any, it would be my creation and my luck,
Annem-babam ister miydi farklı oluşumu,
Onlar isterdi diğerleri gibi koşup, oynamamı,
Yazıp, konuşup, işitip okumamı,
Ufku derinliklerine kadar görmemi,
Zamanında okula başlamamı,
My parents would not have wanted me to be different,
They would have wished that I could run and play like the
others,
That I could write, speak, hear and read,
See the horizon to its full depth,
Start school on time,
Aslında yoktur farkım diğerlerinden,
Bu işin üstesinden gelinir,
Yeter ki araç-gereç, uzman,
Okul sağlansın, sevgi dolu yüreklerden
Gözlerim ışıktan yoksun; fakat ellerimle görür,
Kulaklarımla algılarım dış uyaranları,
İçimde öğrenme isteği var yeter ki;
Öğretsinler bana altı noktayı Braille alfabeyi,
Sağlasınlar işitme cihazını,
Beyaz bastonu, tekerlekli sandalyeyi
Rahatlıkla gezer dolaşırım dünyayı
Sessiz dünyamla baş başa sanmayın beni
Rüzgârın esintisini,
Doğanın güzelliklerini,
İnsanlar arasındaki iletişimi,
Kitaplardaki bilgi birikimini
Öğrenirim ben.
Yeter ki versinler bana uygun eğitimi.
İskender ÖZGÜR
He wakes up during the earthquake and gets up, the
area that he was in explodes and the earthquake throws
him outside. Federation President Yavuz Kocaömer had
also come for the seminar. On August 16th, he has an
argument with State Minister Responsible for Sports
Fikret Ünlü concerning handicapped sports over the
telephone. He returns to Istanbul in order to resign from
the presidency of the federation. This departure saves
the life of Yavuz Kocaömer.” The earthquake was more
traumatic for Ali Duran Karakaya than the accident that
left him paralyzed from the waist down. He jumps if his
bed moves slightly. He goes to a psychiatrist upon the
suggestion of his friends. He is prescribed various
medications. But he won’t take these medications.
What another doctor tells him a week later seems more
logical to him. He starts to after the fear, starts to mock
PARALİMPİK TÜRKİYE 70
Actually, I am no different than the others,
This thing can be solved,
Just so tools, equipment, experts,
Schools can be provided by hearts full of love
My eyes have no light, but I can see with my hands,
I can perceive outside stimuli with my ears,
I have the will to learn just so that;
They will teach me the six points and the Braille alphabet,
They will supply me a hearing aid,
A white cane, a wheelchair
I will freely tour the world
Don’t think of me as alone in my silent world
I will learn about the blowing wind,
The beauties of nature,
Communication among people,
Books full of knowledge
Just so they will provide me the proper education.
İskender ÖZGÜR
the fear. In fact he is so comfortable that he answers
those who ask him, “Tell us about the earthquake”, by
saying, “It is not free, you will have to buy me dinner for
me to tell you about that”. This is how Ali Duran
Karakaya explains how he handled that
problem:“Everything starts and ends with a person’s
own self. First one needs to want, take good care and
walk towards the beautiful to love life. Also a little bit of
spirituality… If these are present, problems will be
solved.”
(The book titled ‘Handicapped without Handicap’ ALİ
DURAN KARAKAYA that tells the life story of Ali Duran
Karakaya was published in 2013 by the Adana
Publishing House. Those who wish to acquire the book
may obtain it through the National Paralympic
Committee of Turkey.)
SPORUN GÜCÜ
THE POWER OF SPORTS
20 AYLIKKEN OTİZM TEŞHİSİ
KONAN EGE DENİZ’İN
TEDAVİSİ İÇİN AİLESİ
DENEMEDİK YOL BIRAKMADI,
11 YAŞINDAYKEN SAÇLARINI
YOLMAK, YÜZÜNÜ
TIRMALAMAK SURETİYLE
KENDİSİNE ZARAR VERMEYE
BAŞLAYAN EGE İÇİN
DOKTORLAR DAHİ
UMUDUNU KESMİŞKEN,
AİLESİNİN ONU SPORA
YÖNLENDİRMESİ YAŞAMINDA
DÖNÜM NOKTASI OLDU.
MASA TENİSİ, YÜZME,
ATLETİZM GİBİ BİR ÇOK
BRANŞTA YARIŞAN GENÇ
SPORCU KISA ZAMANDA ELDE
ETTİĞİ GÖZ KAMAŞTIRICI
BAŞARILARLA TÜRKİYE’NİN
GURURU OLDU.
HIS FAMILY TRIED EVERYTHING
FOR THE REATMENT OF EGE
DIAGNOSED WITH AUTISM AT
THE AGE OF 20 MONTHS,
STARTING TO HARM HIMSELF
BY TEARING OUT HIS OWN
HAIR AND SCRATCHING HIS
FACE AT THE AGE OF 11,
DOCTORS ALSO GAVE UP
HOPE FOR EGE, BUT HIS
FAMILY ORIENTING HIM INTO
SPORTS BECAME A TURNING
POINT IN HIS LIFE,
COMPETING IN SEVERAL
BRANCHES SUCH AS TABLE
TENNIS, SWIMMING AND
ATHLETICS, THE YOUNG
ATHLETE BECAME THE PRIDE
OF TURKEY WITH THE
BRILLIANT RESULTS HE
OBTAINED IN A SHORT TIME.
S
porun fendi, bu kez
otizmi yendi. 21
yaşındaki otistik Ege
Deniz'in yaşamı filmlere,
kitaplara konu olacak
cinsten. Henüz 20 aylıkken
otizm teşhisi konan Ege'nin
tedavisi için ailesi
denemedik yol bırakmadı.
ABD'de modern tıbbın,
Hindistan'da ise geleneksel
tıbbın kapısını çalan aile
hiç birinden fayda
göremedi. Başta anne
Bahar Deniz olmak üzere
Ege'nin tedavisi için tüm
varlıklarını elden çıkaran
aile, tam ümidi kesmek
üzereyken devreye spor
girdi. Yüzünü tırmalamak
ve saçlarını yolmak
suretiyle kendine zarar
vermeye başlayan Ege
Deniz'in imdadına spor
yetişti. 11 yaşındayken
masa tenisiyle adım attığı
spor dünyasında yüzme,
atletizm gibi branşlarda da
yarışan Ege, kısa zamanda
elde ettiği başarılarla
Türkiye'nin gururu oldu.
Engelsiz sporcularla dahi
yarışabilen genç sporcu
şimdi 2016 Rio Paralimpik
Oyunları için harıl harıl
çalışıyor. İşte Ege Deniz'in
ilginç yaşam öyküsü:
20 Ekim 1995 yılında
doğan Ege Deniz'e 20
aylıkken otizm teşhisi
kondu ve akabinde hemen
özel eğitime başlandı.
Haftada 40 saat özel eğitim
alırsa yaşıtlarıyla aynı
okula gider dendi ve
bunun üzerine günde sekiz
saat özel eğitime tabi
tutuldu.
This time, autism was defeated by sports. The life of 21 year old
Ege Deniz is worthy of being the subject of films or books.
Diagnosed with autism at the age of only 20 months, his family
tried everything for Ege's treatment. Going for modern medicine
in the USA and traditional medicine in India, the family did not
see any benefit from any of them. Led by his mother Bahar
Deniz, the family had to sell all their assets for Ege's therapies
and just as they were about to give up, sports came along. As Ege
Deniz was harming himself by tearing out his hair and scratching
his face, sports became the solution. He was initiated into the
world of sports at the age of 11 with table tennis, Ege also
PARALİMPİK TÜRKİYE 72
competed in branches such as swimming and athletics, becoming
the pride of Turkey due to the successes he achieved in a short
time. Able to compete even with athletes with no handicaps, the
young athlete is now training hard for the 2016 Rio Paralympic
Games. Here is the interesting life story of Ege Deniz: Born on
October 20th, 1995 Ege Deniz was diagnosed with autism at the
age of 20 months and he was initiated into special education
immediately. It was said that he could go to the same school as
children his own age if he received 40 hours per week of special
education and he was subjected to eight hours per day of special
education.
Dört yaşındayken ABD'ye gidildi. Orada DAN (Defeat Autism
Now) protokolü için gerekli testler yapıldı ve protokol uygulanmaya
başlandı. Adından da anlaşılacağı üzere amaç otizmi şimdiden
yenmekti.
Beş yaşındayken ABD'ye bir kez daha gidildi ve protokole devam
edildi. Kazein gluten diyeti, vitamin, mineral takviyeleri, ağır metal
temizliği, gaita analizi ve bağırsağı destekleyici probiyotikler,
sindirimi destekleyici enzimler vs. uygulandı.
Tüm bu özel eğitim programlarına devam edebilmek için ailesi
Çeşme'de iki yazlık ile İzmir'de bir evini, yüzde 20 ortağı oldukları
The family traveled to the USA when he was four years old. The
required tests were performed there for the DAN (Defeat Autism
Now) protocol and the implementation of the protocol was started.
As it can be seen from the name, the aim was to defeat autism.
They traveled to the USA once more when he was five years old
and the protocol was continued. Casein gluten diet, vitamin,
mineral support, heavy metal cleansing, gaita analysis and
probiotics to support the intestines and enzymes to enable digestion
were applied. His family was forced to sell two summer houses in
Çeşme and one house in Izmir, 20 percent of the shares of the
factory they were partners and their car. Days went by and
fabrikanın hisselerini ve arabalarını satmak zorunda kaldı. Günler
günleri kovaladı, modern tıbbın ve özel eğitimin tüm gereklerini
yerine getirmesine rağmen iyileşmekten ziyade daha da kötü bir
seyir izledi Ege'nin hastalığı. Psikiyatristler ile psikologlar hiç bir işe
yaramadı. Sonunda Ege sekiz yaşındayken Hindistan yollarına
düşüldü. İki amaçları vardı: Birincisi, Dr. Oswal'e ulaşıp onun özel
protokolü olan G-terapiyi uygulamak. İkincisi, Sai Baba aşramına
gidip onun mucizevi olarak dağıttığı şifadan faydalanmaktı.
Karayoluyla 10 günlük bir yolculuktan sonra iki ay boyunca
planlanan tedaviye devam edildi ama sonuç alınamadı.
although all of the requirements of modern medicine and special
education were fulfilled, things got worse rather than improve with
Ege’s disease. Psychiatrists and psychologists did no good at all.
When Ege was eight years old, the family went to India. They had a
dual purpose: The first was to go to Dr. Oswal and apply the Gtherapy which is his special protocol. The second was to go to the
Sai Baba ashram and benefit from its miracle healing. After a 10
day trip by lad highway, the planned treatment was continued for
two months with no results. Reflexology, axology, homeopathy,
neuro-feedback, AIT, casein gluten diet, Israel Ziva Protocol, eight
hours of special education and speech therapy, horse therapy...
PARALİMPİK TÜRKİYE 73
Reflaksoloji, hemopati, neurofeedback, AIT, kazein gluten diyeti,
İsrail Ziva Protokolü, sekiz saatlik özel
eğitim ve konuşma terapisi, atla
terapi... Hepsi denenmesine rağmen
her şey kötüye gitti. 11 yaşına
geldiğinde kendine ve çevresine zarar
vermeye başladı. Hiperaktivitisi durmak
bilmiyordu. Günlerce hiç uyumadan
yaşayabiliyordu. Tüm aile vardiyalı
olarak başında duruyordu. Güçleri
günden güne tükeniyordu. Saçlarının
yarısını yolmuş vaziyetteydi. Yüzüne ve
vücuduna kendi elleriyle zarar
veriyordu. Bir süre sonra yüzüne ve
saçlarına daha fazla zarar vermemesi
için kafasına kask, vücuduna zarar
vermemesi için de kollarda dirsek
bükmeyi engelleyecek şekilde özel
aparatlar takıldı. Geceleri dahi
motosiklet kaskı kafasında uyuyordu.
Bu şiddetli krizler sırasında onu
durdurmaya çalışan annesi Bahar
Hanım iki kez iç kanama geçirdi. Bütün
ünlü psikiyatristleri dolaşmalarına
rağmen bir ilerleme kaydedilmedi.
Doktorlar da artık Allah yardımcınız
olsun deyip gönderiyordu.
Melatonin, gaba, çeşitli aminoasitler,
HBOT, Cem Kınacı protokolü, Acmos
tıbbı, taş devri diyeti, müzik terapi,
hacı-hoca, astroloji vs... Denenmeyen
yol kalmadı ama çözüm bulunamadı.
Sonunda doktorlar Ege için yapılacak
bir şey kalmadığını, yapılacak tek şeyin
onu psikiyatri kliniğine yatırıp orada
onu sakinleştirecek dozun bulunması
olduğunu söylediler. Ama aile, henüz
12 yaşında bir çocuk olduğu
gerekçesiyle bunu kabul etmediler. Tek
istekleri onu yaşamın içinde
tutabilmekti, uyuşturup bir kenara
atmak değil...
Tüm bu hiperaktiviteyi aşabilmek için enerjisinin boşalması
gereğinden yola çıkarak 2008'de spora yönlendiler. Ondan sonraki
gelişim ise inanılmazdı. Üstün performans ve spor çalışmaları ile
altıncı ayda Ege'nin başarı videoları yayınlandı. Okuma yazmayı bu
dönemde tamamladı, spor lisesi yetenek sınavlarında normallerle
birlikte sınava girerek 15. sırada okulu kazandı. Hayrettin Gürsoy
Spor Lisesi'nde öğrenimine başladı.
İlk olarak masa tenisinde Marmara Bölgesi yarışlarına katılarak
ikinci oldu ve Türkiye Şampiyonası'na gitmeye hak kazandı.
Ardından da Türkiye ikincisi oldu. Bu, otizm için bir ilkti. Beş set
üzerinden oynanan bu kadar kurallı bir oyunu başarabilmesi otizm
dünyası açısından şaşırtıcı bir gelişmeydi.
Although everything was tried it all went badly. When he
reached the age of 11 he started to harm himself and those
around him. His hyperactivity was relentless. He could live for
days without sleep. His whole family took shifts to sit with him.
His strength was depleted day by day. He had torn out half his
hair. He damaged his face and body with his own hands. He had
a helmet placed on his head and apparatus to keep him from
bending his arms in order to prevent him from damaging his face
and hair. He had to sleep at night with the motorcycle helmet on
his head. His mother Bahar, who tried to stop him during these
violent attacks, suffered internal bleeding twice. Although they
went to all the famous psychiatrists, no improvement was
achieved. Doctors would tell them to seek God’s help and send
them away. Melatonin, GABA, various amino acids, HBOT, Cem
Kınacı protocol, Acmos medicine, Stone Age diet, music therapy,
witches, astrology, etc… No stone was left unturned but still
there was no solution. Doctors said that there was nothing left to
do for Ege and that he had to be hospitalized in a psychiatry
clinic and tranquilized with drugs there. But the family did not
accept this since he was a child only 12 years of age. Their only
wish was to keep him included in life, not to grug him and set
him aside... They turned to sports in 2008 by assuming that his
energy would have to be spent in order to overcome all this
2010 yılının Nisanında, yani otizm farkındalık ayında en başarılı
otizmli seçilerek kampanya yüzü oldu. Yüzmeye 2010 Haziran
ayında başladı. Ekim ayında da Mersin'de Türkiye Şampiyonu oldu.
2011 yılının Mayıs ayında ise milli takım seçmelerinde kelebek
branşında barajı geçerek Ekim 2011'de İtalya'da yapılan Dünya
Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı. 2012'de Çek
Cumhuriyeti'nde yapılan Avrupa Oyunları'nda birer birincilik,
ikincilik ve üçüncülük elde etti. 2013'de İzmir'de yapılan Türkiye
Şampiyonası'nda birinci olmasının yanısıra yüzdüğü tüm branşlarda
barajı geçerek bir kez daha Dünya Şampiyonası'na gitmeye hak
kazandı. Aynı yıl Ağustos ayında Yeni Kaledonya'da yapılan Dünya
Şampiyonası'nda üç farklı branşta dünya beşinciliği elde etti.
hyperactivity. The developments that took place from then
onwards were unbelievable. With his superior performance and
sports work, Ege's success videos were published in the sixth
month. He learned to read and write during this time, he entered
the entrance test to sports high school with normal children and
won the test in 15th place. He started his education in the
Hayrettin Gürsoy Sports High School. First he entered Marmara
Region Table Tennis competition to win second place and won
the right to go to the Championship of Turkey. Then he won
second place in Turkey. This was a first for autism. To be able to
succeed in playing a five set game with so many rules was a
surprising development for the world of autism.
During the autism awareness month in April of 2010, he was
chosen the most successful autistic person and became the face
of the campaign. He started swimming in June 2010. He became
Turkish champion in October in Mersin. He qualified in the
butterfly stroke in May 2011 to the national team and won the
right to participate in the World Championship in October 2011.
He won a first, second and third place at the European Games
held in 2012 at the Czech Republic. During the Turkish
Championship held during 2013 in Izmir, he came in first place
and qualified at all the categories he swam and won the right to
compete once more at the World Championship.
PARALİMPİK TÜRKİYE 75
Yine 2013'de yapılan
Balkan Biatlon
Şampiyonası'nda normal
sporcularla yarışarak
Türkiye ikincisi oldu.
200 metre serbest
yüzme ve üç bin metre
koşu olarak yapılan
yarışlarda koşuda en
yakın sporcuya 800
metre fark atarak birinci
olması herkesi şaşkına
çevirdi.
Ege Deniz, performans
sporu olarak yaptığı
yüzme ve atletizmin
yanısıra kayak, tenis,
buz pateni ve bisiklet
sporlarını da yapıyor.
Tüm bu başarılar, onun
otizm adına aldığı yol,
tüm dünyanın Ege'yi
takip etmesine ve bu
alanda bir şeyler
yapmak istemelerine yol
açtı. Ege artık otizmin
simgesi haline gelmişti.
Yurt dışından da aileler
otizmli çocuklarını
ülkemize getirip bu
konuda çalışmak
istiyorlar. Avrupa'dan
Ege'nin ailesi ile iletişim
kuran kurumlar, Ege'nin
gelişimini bizzat birinci
ağızdan dinlemek için
konferanslara davet
ediyorlar. Bu yolculuk
uzun, çok yorucu,
süreklilik ve yoğun
emek isteyen bir yol.
Lakin, bu gelişim
sürdürüldüğü takdirde
2016 Rio Paralimpik
Oyunları'nda bir Ege
fırtınası esebilir.
Hepimizin
dileği de bu...
He came in fifth in the world in three different branches at the
World Championship held during August of the same year in
New Caledonia. He competed with normal athletes during the
2013 Balkan Biathlon Championship and took second place in
Turkey. He surprised everyone after completing the 200 meters
freestyle swimming and coming in first in the three thousand
meters run by opening a gap of 800 meters with the closest
athlete. In addition to the swimming and athletics branches he
participates as performance sports, Ege Deniz also does skiing,
tennis, ice skating and bicycling. All these achievements and the
PARALİMPİK TÜRKİYE 76
success he gained against autism caused the whole world to
follow Ege and to want to do something in this area. Ege became
the symbol of autism. Families from foreign countries want to
bring their autistic children to Turkey and work in the same way.
European institutions invite him to conferences in order to listen
to Ege's developments first hand by contacting his family. This
journey is long, tiring and requires constant effort and
persistence. But if this development keeps up, we will have an
Ege storm blowing at the 2016 Rio Paralympic Games. This the
common wish of all of us...
OTİZM NEDİR ?
Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir
gelişim bozukluğudur. Otizm genellikle yaşamın ilk iki yılında
ortaya çıkar. Otistik çocuklar genelde öğrenme zorluğu çekerler.
Otistik çocukların büyük bir kısmında farklı seviyelerde zeka geriliği
görülse de, zeka seviyeleri normal otistik çocuklar da vardır. Ancak
genel zeka seviyeleri ne olursa olsun, Otistik çocuklar çevrelerindeki
dünyayı algılamakta ortak bir zorluk çekerler. Bir annenin doğum
WHAT IS AUTISM?
Autism is a developmental disorder that affects the creation
of the social and communications skills. Autism generally
appears during the first two years of life. Autistic children
generally experience learning difficulties. Although
retardation is observed in a majority of autistic children,
there are autistic children with normal intelligence levels.
However, no matter what their general intelligence levels
may be, autistic children experience challenges in
sonrası çocuğunun (tüm engel grupları dahil olmak üzere) engelli
olma oranı %2’dir; Otistik olması oranı ise %0.5'tir (eskiden bu oran
4/10.000 olarak değerlendirilirdi). Bir otistik çocuktan sonra, ikinci
çocukta otizmin ortaya çıkması riski %3’tür. Otizm erkek çocuklarda
kız çocuklarından dört kat daha fazla görünmektedir Her çocuktaki
otistik belirtiler ve bunların seviyesi farklılık gösterebilir, bu nedenle
otizmin seviyelerini kategorize etmek güçtür. Ayrıca, Asperger
Sendromu ve Rett Sendromu olarak bilinen otizm formları da
bulunmaktadır.
perceiving the world around them. The probability of a
mother in having their child becoming autistic after birth
(including all disability groups) is 2%.
The rate of autism is 0.5% (earlier this rate was considered
to be 4/10,000). The risk of a second child presenting with
autism after one autistic child is 3%. Autism is observed four
times as high in male children as girls. Autistic symptoms
and their levels may vary from child to child; therefore it is
hard to categorize autism stages. There are also forms of
autism called the Asperger Syndrome and Rett Syndrome.
PARALİMPİK TÜRKİYE 77
RUHUMUZDAKİ ENGEL
HANDICAP IN OUR SOUL
HAKKI YALÇIN
TAKVİM GAZETESİ YAZARI
TAKVİM DAILY WRITER
İnsan olanın önünde hiçbir engel yoktur.
Ruhundaki engelden başka!
Bedensel engelli insanlar, yaptıklarıyla “İmkansız
diye bir şey yok” gerçeğinin selamını getirirler,
gözlerimizin önüne.
O yüzden saygı duymalıyız.
Böylesine ruhani bir aşka.
Bedensel engelli bir insanın spor tutkusu, topluma
önderlik eden simyacılığın ta kendisidir.
Mahallenin ortasına kurulan lunaparkta, telin
üzerinde yürüyen cambazlar gibi.
Karanlık bir gecede kanatlanan ateşböcekleri gibi
ya da.
Görmeyen gözlerinden umutların renkleri
damlarken.
Hayatın bacaklarına dört kolla sarılırken.
Engelli insanlar bir çocuk gibi ellerinden tutulmayı
değil, önlerinin açılmasını istiyor.
Acınmayı değil, anlaşılmayı bekliyor.
Ve tabii ki, şartların oluşmasını.
Engelli insanlar için yürüme alanı bile üretilmeyen
bir ülkede, spor alanlarının yapılmasını beklemek,
mucize beklemek gibi.
Sayılı sportif faaliyetlerin tesellisiyle geçinip
gidiyoruz.
Medyaya malzeme üretmekle, engelli insanlara
kesintisiz spor alanı üretmek arasında çelişkilerle
There is no handicap facing people.
Other than the handicap in his soul!
Disabled people show us that there is no impossible with their
achievements.
Therefore we must respect.
Such a soulful passion.
The sports passion of a disabled person is alchemy that leads
society.
They are like acrobats that walk on wires at the amusement park in
your neighborhood.
Or like fireflies that light up a dark night.
While the colors of hope drip from unseeing eyes.
And grabbing firmly on the legs of life.
Handicapped people want to have their way opened rather than
having their hands held like children.
They want to be understood, not pitied.
And naturally, they want the proper conditions to be provided.
Expecting the building of sports fields for handicapped people in a
country where there are not even walking spaces is like expecting a
miracle.
We make do with the consolation of a few sports activities.
We are a country filled with contradictions between producing
material for the media and producing uninterrupted sports fields for
handicapped people.
PARALİMPİK TÜRKİYE 78
dolu bir ülkeyiz.
Türkiye’de engelli insan sayısı 9 milyona yakın.
Spor yapabilen engelli insan sayısı içler acısı.
Şirketlerin zorunlu engelli çalıştırma yasasına bile
karşı çıkıp, “Cezamı öderim, engelli çalıştırmam”
mantığındaki patronların beyinlerindeki engeli
aşmadan, nereye yolculuk edebiliriz ki?
Engelli insanların spor yapmasını artıracak
gerçekleri devlet üretecek.
Büyük şirketler, küçük şirketler.
Yerel yönetimler, spor kulüpleri.
Ve tabii ki sponsorlar!
Engelli insanları siyasete malzeme yapmadan
desteklemektir asıl görev.
Siyasetin sponsorluğundan geriye, sadece göz
boyamak kaldı çünkü.
Bilinmelidir ki…
Herkes hayatına bir ölüm katacak ama engel
tanımadan yaşamayı önüne katan “engelli
insanların” hayatına renk katmak zor değil.
Onlara spor alanı yaratabilmek, ülkeye nefes alanı
yaratabilmektir.
Çünkü engelli insanlar hayatımızın cennet
kuşlarıdır.
Onlara gözümüz gibi bakmayı biliyorsak.
Ruhumuzdaki engeli ortadan kaldırmayı da
biliyoruz demektir.
The number of handicapped people in Turkey is close to 9 million.
The number of handicapped people who can participate in sports is
sad.
Where can we go without overcoming the handicap in the bosses
brains who say, “I will pay my fine and not employ any
handicapped”, faced with the law that dictates the obligation to
employ handicapped people in companies?
The government will produce the reality to allow handicapped
people to perform sports.
Large companies, small companies.
Local governments, sports clubs.
And of course, sponsors!
The real job is to support handicapped people without making them
political materials.
Only falsehood is left behind from the sponsorship of politics.
It must be known that…
Everyone will experience death but it is not hard to add color to the
lives of “handicapped people” who end up living without
recognizing any obstacles.
Creating a sports space for them is to create breathing space for the
country.
Handicapped people are the birds of paradise of our lives.
If we know how to properly take care of them.
It means that we know how to eliminate the handicaps in our souls.
‘ÜLKEM İÇİN ENGEL TANIMIYORUM’
K
oç Holding; Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)
ve Alternatif Yaşam Derneği’nin (AYDER) işbirliğiyle
başlattığı 'Ülkem İçin Engel Tanımıyorum Projesi’nin
uygulama süresini bir yıl daha uzatma kararı aldı. 2012 yılı
Mayıs ayında hayata geçen proje kapsamında Koç topluluğu
çalışanları ‘Engelliliğe Doğru Yaklaşım Eğitimleri’ne katıldı. Öte
yandan, ‘Ülkem İçin Gönüllü Elçileri’ tarafından 37 ilde
düzenlenen 1284 eğitimde 10 bini aşkın öğrenciye ulaşıldı.
Gördüğü ilgi ve yarattığı etki üzerine Mayıs 2015 yılına kadar
uzatılan projeye destek çağrısında bulunmak için Koç Topluluğu
çalışanları ve Beşiktaş RMK Marine Tekerlekli Sandalye
Basketbol Takımı ‘Ülkem İçin’ filminde bir araya geldi.
Koç Holding decided to extend for one further year the
implementation period of the ‘I recognize no obstacles for my
country’ project initiated in cooperation by the United Nations
Development Program (UNDP) and Alternative Life Association
(AYDER). Within the scope of project started in May of 2012,
employees of the Koç Group attended ‘Approach Towards the
Handicapped Training’ sessions. Meanwhile, more than 10,000
students were reached in 1284 training sessions held in 37
provinces by the “Volunteer Ambassadors for My Country’.
Upon the interest received and the impact it created, the project
was extended until May 2015. In order to call for support to the
project, Koç Group employees and the Beşiktaş RMK Marine
Wheelchair Basketball Team came together for the film called
‘I RECOGNIZE NO OBSTACLES
FOR MY COUNTRY’
Daha çok farkındalık yaratmayı hedefleyen ‘Ülkem İçin
Gönüllüleri’ filmde şu çağrıları yapıyor:
“Algını değiştirmekle başla, unutma bir kahraman olabilirsin!
Değişimi başlatabilirsin. Pek çok şeyi değiştirebiliriz. Sevgini
paylaş. Asla vazgeçme. Ülkem İçin, her şey bizim elimizde.
Engel tanımıyorum, bil ki ön yargılar beni yıldırmaz. Engelleri
birlikte kaldıralım. Yapabilirsin! Engel olma! Bir farkındalık da
sen yarat. Sağduyunu dinle! Sen olmadan bir eksiğiz. Kim
mükemmel ki? Harekete geç! Cesur ol! Unutma, sen ve ben farklı
değiliz. Hiç birimiz farklı değiliz. Ön yargılarınla savaş. Hiç
birimiz farklı değiliz. Hayat engel tanımaz. Hiç birimiz farklı
değiliz. Engelleri kaldırmak elimizde.”
‘Volunteers for my Country’. Aiming to create more awareness,
the film ‘Volunteers for my Country’ makes the following calls:
“Start by changing your perception. Don’t forget, you can be a
hero! You can initiate change. We can change many things.
Share your love. Never give up. Everything is up to us for our
country. I recognize no obstacles, know that prejudices cannot
make me give up. Let’s eliminate handicaps together. You can
do it! Don’t be an obstacle! Create an awareness. Listen to your
conscience! There is one missing without you. Who is perfect?
Go into action! Be brave! Remember, you and I are not different.
None of us are different. Fight your prejudices. No one is
different. Life knows no obstacles. None of us are different. It is
up to us to eliminate the handicaps.”
PARALİMPİK TÜRKİYE 79
BEŞİKTAŞ ANDRE VERGAUWEN’DE
E
uroleague 1 Kupası'nda
mücadele eden Beşiktaş
RMK Marine, grubunu
üçüncü sırada tamamlayarak
Andre Vergauwen Kupası'na
katılmaya hak kazandı. 7-8
Mart tarihleri arasında
İtalya'nın Giulianova
kentinde düzenlenen
turnuvada İtalya’dan
Amicacci Giulianova ve
Porto Torres, Almanya’da
Rollis Zwickau ve Fransa’dan
csMbf takımlarıyla karşı
karşıya gelen Siyah-Beyazlılar
yaptığı dört karşılaşmadan
ikisini kazandı, ikisini
kaybetti. İlk maçında Rollis
Zwickau ’a 76-60, ikinci
maçında cs Meaux bf ’ye 7461 yenilen temsilcimiz,
üçüncü maçında Amicacci
Giulianova ’yı 77-69 yendi.
Son maçında Porto Torres ile
karşı karşıya gelen Beşiktaş
RMK Marine, rakibini 71-59
mağlup etmeyi başararak
grubunu üçüncü sırada
tamamladı. Siyah-Beyazlılar
bu sonuçla ülkemizi
İspanya'da düzenlenecek
Andre Vergauwen Kupası’nda
temsil etmeye hak kazandı.
ABDULLAH ÇETİN YENİDEN BAŞKAN
G
örme Engelliler Spor Federasyonu'nun
2. Olağanüstü Genel Kurulu'nda
Abdullah Çetin yeniden başkanlığa
seçildi. Genel kurula 219 delegeden 135'i
katıldı. Tek aday olarak girdiği seçimde 86
delegenin oyunu alan Çetin üçüncü kez
federasyon başkanı oldu. Görme Engelliler
Spor Federasyonu’nun yeni yönetim, denetim
ve disiplin kurulları şu isimlerden oluştu:
Yönetim Kurulu: Abdullah Çetin, Hasan
Sayyıdan, Hanifi Sarıaltun, Erol Erdim, Sadık
Karayel, Gültekin Karasu, Ümmet Ekici, Fevzi
Özer, Mehmet Göktaş, Hasan Duman,
Mehmet Tunç, İ.Hakkı Karaca, Şerif
Büyükdaş, Recep Yılmazer, Kenan Şengeldi
Denetleme Kurulu: Abdulkadir Ergin, Nihat
Bozok
Disiplin Kurulu: Prof.Dr. Erkan
Küçükgüngör, Ümit Deniz Kurt, Kutay
Yeşilöz, Ayhan Ersöz, Fatih Aydemir.
PARALİMPİK TÜRKİYE 80
BEŞİKTAŞ AT ANDRE VERGAUWEN
Competing in the
Euroleague 1 Cup, Beşiktaş
RMK Marine completed its
group in third rank to
receive the right to
participate in the Andre
Vergauwen Cup. Held
during 7-8 March at
Giulianova, Italy, the black
& white team met
Amicacci Giulianova and
Porto Torres from Italy,
Rollis Zwickau from
Germany and csMbf from
France, to win two and
lose two of its matches.
Losing to Rollis Zwickau
by a score of 76-60 in its
first match, to cs Meaux bf
by a score of 74-61 in its
second match, it managed
to defeat Amicacci
Giulianova by 77-69 in its
third match. Meeting Porto
Torres in its final match,
Beşiktaş RMK Marine
succeeded in beating its
rival by a score of 71-59 to
finish in third place within
its group. With this result,
the black & white team
won the right to represent
our country in the Andre
Vergauwen Cup to be held
in Spain.
ABDULLAH ÇETİN
REELECTED PRESIDENT
Abdullah Çetin was reelected president at the
2nd Extraordinary General Assembly of the
Blind Sports Federation. The general assembly
was attended by 135 delegated out of a total of
219. Receiving the votes of 86 delegates during
the election he entered as the sole candidate,
Çetin became federation president for the third
time. The new executive, audit and discipline
boards of the Blind Sports Federation consist of
the following individuals:
Executive Board: Abdullah Çetin, Hasan
Sayyıdan, Hanifi Sarıaltun, Erol Erdim, Sadık
Karayel, Gültekin Karasu, Ümmet Ekici, Fevzi
Özer, Mehmet Göktaş, Hasan Duman, Mehmet
Tunç, İ.Hakkı Karaca, Şerif Büyükdaş, Recep
Yılmazer, Kenan Şengeldi
Audit Board: Abdulkadir Ergin, Nihat Bozok
Discipline Board: Prof.Dr. Erkan Küçükgüngör,
Ümit Denizkurdu, Kutay Yeşilöz, Ayhan Ersöz,
Fatih Aydemir.

Similar documents

TÜRKİYE

TÜRKİYE OcAK / JANUARy 2015 - Sayı/Number: 12

More information

PDF İndirin

PDF İndirin Enerji üretimi alanında Enka, Yap-İşlet modeli çerçevesinde işletilen ve %100 hissesine sahip olduğu toplam 3.854 MW kurulu güç kapasiteli Gebze, Adapazarı ve İzmir’de bulanan doğalgaz kombine çev...

More information