SHOW DAILY / 3 2013 PDF için tıklayınız
Transcription
SHOW DAILY / 3 2013 PDF için tıklayınız
2013 Buluşması 2 09.05.2013 2013 Meeting 09.05.2013 3 İmza Törenleri 6 09.05.2013 Signing Ceremonies 09.05.2013 7 Türkiye F-35 Programında, Sanayi Katılımıyla Sesini Duyuruyor! Lockheed Martin, IDEF ‘13 Fuarı kapsamında, 5nci nesil savaş uçağı F-35’in uluslararası üretimine büyük katkı sağlayan on firmanın katılımı ile özel bir imza törenine ev sahipliği yaptı. Türk sanayinin gelişim ve atılımına, liderlik ve vizyonu ile yön veren Savunma Sanayi Müsteşarlığı adına Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar’ın da katılımı ile düzenlenen törende konuşan Lockheed Martin F-35 Programı Entegrasyon ve İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Steve O’BRYAN, Türkiye ile ilişkilerin, üretilen her F-35 ile daha da geliştiğini belirtti. L OCKHEED Martin, F-35 Lightning II’nin uluslararası üretiminde ve gelişmiş Türk SOM mühimmatının geliştirilmesinde katkıları bulunan ve böylelikle Türkiye'de binlerce istihdam imkanı sağlayan Alp Havacılık, Aselsan, Ayesaş, Fokker Elmo, Havelsan, Kale Havacılık, Mikes, Roketsan, TAI ve TüBiTAK SAGE firmalarının katılımı ile 8 Mayıs Çarşamba günü IDEF Fuarı'nda özel bir imza törenine ev sahipliği yaptı. F-35 Programı kapsamında gösterdiği liderlik, öngörü ve bağlılık vasıflarıyla en değerli katılımcı haline gelen Türk endüstrisi adına etkinliğe Savunma Sanayi Müsteşarı (SSM) Murad BAYAR da katıldı. Düzenlenen imza töreninde konuşan Lockheed Martin F-35 Prog- 8 09.05.2013 ramı Entegrasyon ve İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Steve O’BRYAN, “Lockheed Martin, son çeyrek yüzyılda F-16 ve C-130 ile birlikte Türk hükümeti, silahlı kuvvetleri ve sanayisiyle kurduğu ortaklığa çok değer vermektedir. Bu ilişki Türkiye’nin katkısıyla üretilen her F-35’te gelişmeye devam ediyor” dedi. F-35 Programı’na verdikleri destek ile törende yer alan firmalar aşağıda belirtilmiştir: 2004’ten bu yana programa destek veren Alp Havacılık, F-35 uçak gövdesi yapısal parçaları ve asambleleri, iniş takımı bileşenleri ve F135 motoru titanyum entegre kanat rotorları üretiyor. F-35 Elektro Optik Hedef Sistemi’nin parçası olan gelişmiş optik bileşenler için üretim yaklaşımları geliştiren ve F-35 CNI Aviyonik Elektronik Arabirim Kontrol Cihazı üzerinde Northrop Grumman ile birlikte çalışan Aselsan ayrıca yakın zamanda tam ölçekli üretim faaliyetlerini başlatacak. Ayesaş şu anda iki temel F-35 bileşeni olan füze uzaktan kumanda arabirimi ve panoramik kabin ekranının elektronik kartlarının tek tedarikçisidir. F-35 Elektrik Kabloları ve Ara Bağlantı Sistemi’nin (EWIS) %40’ını üretmekte olan Fokker Elmo ayrıca, tüm merkezi bölüm kablo sistemleriyle TAI’yi destekleyecek. Fokker Elmo ayrıca motor için, Lockheed Martin F-35 Programı Entegrasyon ve İş Geliştirme Başkan Yrd. Steve O'BRYAN ile Savunma Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR, F-35 Programının Türk ortakları tarafından imzalanan pano ile görülüyorlar (Fotoğraflar: LM Aero) üreten TAI, Pratt and Whitney ile imzaladığı stratejik anlaşma doğrultusunda önümüzdeki dönemde FACO ve MRO&U için ülke ve bölgede lider konumu hedefliyor. TAI ayrıca Otonom Lojistik Global Destek (ALGS) sistemi kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin organik depolarını temsil etmek üzere seçilmiştir. büyük bir kısmı İzmir’deki tesislerinde üretilecek olan EWIS geliştirecek. 2005’ten bu yana F-35 eğitim sistemlerini destekleyen Havelsan, gelecekte Türk F-35 Entegre Pilot ve Bakım Eğitim Merkezi (ITC) ve Türkiye’deki ilgili eğitim sistemlerinin geliştirilmesi için öncü bir rol üstlenmektedir. 2005’ten bu yana F-35’i destekleyen Kale Havacılık, TAI ile birlikte F-35 uçak gövdesi yapısal parçalarını ve düzeneklerini üretiyor. Üç uçak tipinin de iniş takımı kilit asambleleri için Heroux Devtek’i tek tedarikçi olarak destekleyen Kale Havacılık ayrıca, motor donanımlarının üretimi amacıyla İzmir’de Pratt & Whitney ile bir ortak girişim oluşturmuştur. 2004’ten bu yana F-35 Programı’nı S destekleyen Mikes, BAE ve Northrop Grumman için F-35 uçak bileşenleri ve asambleleri sağlıyor. Roketsan ve TüBiTAK-SAGE birlikte, 5nci nesil savaş uçağı F-35 uçağında dahili olarak kullanılacak hassas güdümlü Stand-off Füzesi’nin (SOM) geliştirme, entegrasyon ve üretimini yürütüyor. 2008’den beri F-35 Programı’nı stratejik olarak destekleyen ve tüm F-35 uçaklarında kullanılan donanımları sağlayan TAI, Northrup Grumman ile birlikte uçak orta gövdesi üretim ve montajı, kompozit dış kaplama ve silah bölmesi kapakları ile fiber kompozit hava girişi kanallarının üretimini yürütüyor. Havadan Yere Pilonlar ve adaptörler dahil F-35’in Alternatif Görev Ekipmanları’nın (AME) yaklaşık %50’sini www.f35.com/global/participation/turkey SDT Electronics Hardware Development and Production Capability Moves Forward DT develops military-specification electronics hardware products using local resources, in line with Turkey’s strategy to develop and produce local defence products. Our Digital Data Recorder Product Family is one such product that has already been used on various airborne platforms, such as TAI’s Unmanned Air Vehicle (UAV) ‘ANKA’ and its T-38 Trainer Aircraft; Aselsan’s Aselpod and T129 ATAK Helicopter Avionics Kit; the Missile Launcher Control electronics and video coding/decoding for the missile seeker in Roketsan’s Weapon Systems; the Ruggedized Airborne Computers used for the digital moving map of STM’s Helicopter Modernisation Program; and a Remote Control Unit 10 09.05.2013 F-35 Hakkında 5nci nesil savaş uçağı F-35 Lightning II, gelişmiş hayalet uçak özelliklerini hız ve kıvraklıkla, tam entegre sensör bilgileri, ağdestekli operasyonlar ve gelişmis sürdürülebilirlik ile birleştiriyor. F-35’in üç farklı modeli ABD Hava Kuvvetleri’ndeki A-10 ve F-16 uçaklarının; ABD Donanması’ndaki F/A-18’lerin, ABD Deniz Piyadesi’nde F/A18 ve AV-B Harrier’ların ve en az on farklı ülkede birçok savaş uçağının yerini alacaktır. Lockheed Martin Hakkında Genel Merkezi Bethesda, Maryland’de bulunan Lockheed Martin, dünya çapında yaklaşık 118.000 çalışanıyla temelde gelişmiş teknolojik sistem, ürün ve hizmetlerin araştırma, geliştirme, tasarım, üretim, entegrasyon ve bakımı ile ilgilenen küresel bir güvenlik ve havacılık şirketidir. Lockheed Martin’in 2012 net satışları ABD$47.2 Milyardır SD for a further Aselsan project. SDT has carried this capability from airborne applications to land-based vehicles, supplying video multiplexer units to FNSS for the export market. The company has now launched serial production of all the above electronics equipment, which have been accredited in line with military environmental and EMI/EMC requirements. As part of the 2023 vision in Turkey to amass a range of highly qualified defence products for both the local and export markets, SDT has provided various military-spec hardware products for local platform-integrator companies with export potential. SDT has pledged to continue developing and producing highly qualified and unique military-spec products to this end SD HİSAR-A ve HİSAR-O Projeleri kapsamındaki İşbirliği Mutabakatı imza töreni (Fotoğraf: IDEF ‘13 Show Daily). Sözleşme ve Mutabakat İmza Törenleri Fuarın ikinci günü önemli sözleşmelerin ve mutabakat muhtıralarının imzalanma törenleri gerçekleştirildi. Bunlardan saat 12.00-13.00 arasında alana girişdeki fuayede gerçekleştirilen imza törenlerinde MSB Yardımcısı Hasan Kemal YARDIMCI, Savunma Sanayi Müsteşarı (SSM) Murad BAYAR, SSM Yardımcıları, şirketlerin yönetim kurulu başkanları, genel müdürleri ve ilgililer ile geniş bir izleyici kitlesi hazır bulundu. İ MZALANAN sözleşmelerin birinci sırasında HİSAR Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi (HİSAR-A) ve HİSAR Orta İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi (HİSAR-O) Projeleri Kapsamında İşbirliği Mutabakatı yer almaktaydı. Mutabakatı imzalamak üzere masada, MSB Yardımcısı Hasan Kemal YARDIMCI, SSM Murad BAYAR, Müsteşar Yardımcısı Faruk ÖZLÜ, Aselsan Gn. Md. Cengiz ERGENEMAN, Roketsan Gn. Md. Selçuk YAŞAR, Milsoft Gn. Md. İsmail BAŞYİĞİT, Meteksan Gn. Md. Murat ERCİYES ve TüBiTAK SAGE Md. Özgür TONTU yer aldılar. HİSAR-A ve HİSAR-O Sistemleri Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nin ihtiyaçları doğrultusunda Aselsan liderliğinde yerli Savunma Sanayi firmalarının kabiliyetlerinden yararlanılarak milli imkanlarla geliştirilmektedir. ÇAFRad Faz-1 Projesi Sözleşme imza töreni (Fotoğraf: IDEF ‘13 Show Daily). 14 09.05.2013 HİSAR-A ve HİSAR-O Projeleri, hava savunma alanında komuta kontrol, radar, atış kontrol, silah ve füze sistemleri konularında özgün ürünleri bulunan Aselsan’ın ana yükleniciliğinde yürütülmektedir. Bu projelerde Roketsan Füzeden, TüBiTAK SAGE Füze Harp Başlığı ile Isıl Pilden, Meteksan Savunma Aselsan HBT Grubu ile birlikte Veri Bağından, Milsoft Link-16 Yazılımından sorumludur. Füzelerde kullanılacak Arayıcı Başlıklar da Aselsan tarafından geliştirilmektedir. Savunma Sanayimizde her biri önemli roller üstlenmiş söz konusu kuruluşlar IDEF Fuarında bir araya gelerek Projelerin başarıyla gerçekleştirilmesine yönelik işbirliği mutabakatı imzalamışlardır. Projelerin geliştirme döneminde üç Kundağı Motorlu Otonom Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi (KMOAİHSFS), beş Füze Fırlatma Sistemi (FFS) ve üç Füze Taşıma ve Yükleme Sistemi (FTYS) prototipi üretilecektir. HİSAR Sistemleri etkili oldukları menzil ve irtifa zarfı içerisinde uçaklara, helikopterlere, seyir füzelerine, insansız hava araçlarına ve havadan karaya füzelere karşı etkili olabilmektedir. Zırhlı ve mekanize birlikler ile hareket edebilecek olan KMOAİHSFS; hedef tespit, teşhis, takip ve füze atışı fonksiyonlarını tam otonom olarak gerçekleştirebilen bir hava savunma sistemidir. Atış Kontrol ve Komuta Kontrol fonksiyonları Ateş İdare Cihazı tarafından yapılan FFS; üs, liman, lojistik merkez gibi değerli sabit tesislerin alçak ve orta irtifa hava savunması için görev yapabilecektir. İkinci olarak ÇAFRad Faz-1 Projesi Sözleşmesi imzalandı. Bu defa imza masasında SSM Murad BAYAR, Müst. Ydc. Faruk ÖZLÜ, Aselsan Ynt. Krl. Bşk. Nec- mettin BAYKUL, Aselsan Gn. Md. Cengiz ERGENEMAN hazır bulundular. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (DzKK) ihtiyacına binaen, TF-2000 Fırkateyninin ana sensörünü yurt içinde geliştirmek üzere Çok Amaçlı Faz Dizinli Radar (ÇAFRad) Projesi başlatılmıştır. ÇAFRad Projesinin fazlar halinde gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Sözleşme kapsamında; Çok Fonksiyonlu Radar ile füze güdüm amaçlı Aydınlatma Radarı’nın ölçeklendirilmiş prototipleri ve dönmeyen tipte IFF (DostDüşman Tanıma) Sistemi geliştirilecektir. ÇAFRad Projesi ile dünyada az sayıda ülkede mevcut olan çok amaçlı aktif faz dizinli radar tasarım ve üretim kabiliyeti ülkemize kazandırılmış olacaktır. Üçüncü imza Aktif/Pasif Konvoy Koruma Sistemi Tedariği Projesi imza töreninde atıldı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK)’nın ihtiyacına binaen TSK envanterindeki taktik araç konvoylarının Radyo Frekans (RF) kontrollü uzaktan komutalı patlayıcılara karşı korunmasına yönelik olarak reaktif karıştırma tekniği kullanılan sistemin temini amacıyla Aktif/Pasif Konvoy Koruma Sistemi Tedariği Projesi başlatılmıştır. Tedarik edilecek sistemler ile konvoy intikallerinde daha yüksek etkinlik mesafelerinde koruma sağlanması hedeflenmektedir. Sözleşmeye imzalar, SSM Murad BAYAR, Aselsan Gn. Md. Cengiz ERGENEMAN, Aselsan REHİS Md. Ergun BORA tarafından atıldı. Dördüncü imzalar Atak Helikopteri Simülatörü (ATAKSim) Sözleşmesi için atıldı. Bu sözleşmeye imza atanlar SSM Murad BAYAR, Havelsan Ynt. Krl. Bşk. 16 09.05.2013 Solda Aktif/Pasif Konvoy Koruma Sistemi Tedariği Projesi ve sağda ATAKSim Sözleşmesi imza töreni (Fotoğraflar: IDEF ‘13 Show Daily). Mehmet TAŞ ve Gn. Md. Sadık YAMAÇ idi. SSM’nca yürütülen en önemli projelerden biri olan Taarruz Taktik Keşif Helikopteri (ATAK) Projesi kapsamında temin edilecek sistemlerin en verimli ve etkin şekilde kullanılmasını teminen, tedarik edilecek olan ATAK Helikopter Simülatörü, helikopter pilotları ve teknisyenlerinin T129 ATAK helikopterine intibak, tazeleme, acil durum, harbe hazırlık ve göreve yönelik eğitimlerinde kullanılacaktır. ATAKSim Projesi kapsamında tedarik edilecek alt sistemler ve ürünler aşağıda listelenmiştir: Bir adet T129 Tam Görev Simülatörü (TGS). Bir adet T129 Kısmi Görev Simülatörü (KGS). Bir adet Silah ve Aviyonik Sistem Eğiticisi (SASE). Üç adet Dibrifing Sistemi. Bir adet Bilgisayar Tabanlı Eğitim Sistemi (BTES). Bir adet Sanal Bakım Simülatörü (SBS). Tesis Destek Sistemleri. Bir adet Bakım ve Arızacılık Simülatörü (BAS) (Opsiyonel). Eğitim Sisteminin Faz-2 konfigürasyonuna yükseltilmesi (Opsiyonel). Proje Havelsan ana yükleniciliğinde ve TUSAŞ ana-alt yükleniciliğinde gerçekleştirilecek olup, ilk ürünler (SBS ve BTES) T0+36ncı ayda, son ürün (TGS) ise T0+42’nci ayda teslim edilecektir. Öte yandan, ATAKSim Projesinde tedarik edilecek sistemlerin mümkün olduğunca yerli sanayi katılımı ile gerçekleştirilmesi planlanmış olup, örnek olarak taktik çevre yazılımı Havelsan firması ve yerli bir alt yüklenicisi tarafından yerli olarak geliştirilecektir. Ayrıca, bir görüntü üreteci yazılımının Projeden bağımsız olarak ATAKSim Projesi kapsamında yerli bir sanayi firmasınca geliştirilmesi ve ileride tedarik edilecek simülatör projelerinde kullanılması hedeflenmiştir. Diğer bir simülatör sistemi sözleşmesi ise SAVRONİK ile imzalandı. Atış Eğitim Simülatörü Projesi (ATESim) ile ilgili bu sözleşmeye SSM Murad BAYAR’ın yanı sıra SAVRONİK Ynt. Krl. Bşk. Teoman SÜER ve Gn. Md. Mustafa KULA imza koydular. ATESim Projesi ile Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK)’nın Temel Nişancılık ve Ortak Muharebe yeteneklerinin artırılmasına yönelik eğitim sistemleri geliştirilecektir. Dünyada benzer birliklerin eğitim amaçlı kullandıkları Boyalı Mühimmat Simülatörü ile sanal hedefler ve tehdit unsurları oluşturularak muharebe eğitiminin icra edileceği atış simülatörü Türk Savunma Sanayi tarafından yerli olarak üretilecektir. Yapay zekaya sahip sanal tehdit unsurlarına lazerle veya gerçek mühimmatla ateş edilebilecek, böylece sadakat seviyesi ve verimliliği daha yüksek bir simülasyon gerçekleştirilmiş olacaktır. Projenin 24 ay içerisinde tamamlanmasıyla uluslararası piyasada da rekabet edebi- lecek bir atış eğitim simülatörünün üretilerek ÖKK’na teslim edilmesi ve sonrasında ihraç edilmesi hedeflenmektedir. Son imza töreni Göktürk-3 SAR Uydu Sistemi Geliştirme Projesi Ön Tasarım Aşaması Sözleşmesi’nin, SSM Murad BAYAR ile, TAI Gn. Md. Muharrem DÖRTKAŞLI arasında imzalanması ile gerçekleşti. Göktürk-3 Sentetik Açıklıklı Radar (SAR) Uydu Sistemi Geliştirme Projesi, TSK’nin sentetik açıklıklı radar uydusu ve ilgili yer terminalleri ihtiyacının karşılanması maksadıyla SSM’nca başlatılmıştır. SAR Uydu Sisteminin, Göktürk-1 Keşif Gözetleme Uydusu Projesi kapsamında kurulmakta olan Uydu Montaj Entegrasyon ve Test (UMET) Merkezi yetenekleri kullanılarak ve uydu teknoloji konusunda yurt 18 09.05.2013 ATESim Projesi Sözleşmesi imza töreni (sol üstte), ANKA İHA Blok-A kabul töreni (sağ üstte) ve Göktürk-3 Sözleşmesi imza töreni (altta) (Fotoğraflar: IDEF ‘13 Show Daily). içinde kazanılmış kabiliyetler dikkate alınarak tedarik edilmesi hedeflenmektedir. İki aşamada tamamlanması öngörülen Proje ile yüksek çözünürlüklü SAR sensörü kullanılarak TSK’nin karasuyu ve hava sahası kısıtlamaları olmaksızın gece ve gündüz her türlü hava şartında uydu görüntüsü ihtiyacı karşılanacaktır. Yurt içi imkan, kabiliyet ve yatırımlar ile geliştirilecek olan Projenin ilk aşamasını oluşturan ‘Göktürk-3 SAR Uydu Sistemi Geliştirme Projesi Ön Tasarım Aşaması Sözleşmesi’ TUSAŞ Ana Yükleniciliğinde imzalanmış olup, Aselsan ve TüBiTAK- UZAY Enstitüsü Ana Alt Yükleniciler olarak belirlenmiştir. Bu sözleşmenin imzalanmasını müteakip, Müsteşar BAYAR toplu fotoğraf için MSB Ydc. Hasan Kemal YARDIMCI, Müst. Ydc. Faruk BAYAR, TAI Ynt. Krl. Bşk. Yalçın KAYA, Aselsan Ynt. Krl. Bşk. Necmettin BAYKUL, TAI Gn. Md. Muharrem DÖRTKAŞLI, Aselsan Gn. Md. Cengiz ERGENEMAN’ı da davet etti ve fotoğrafı birlikte çektirdiler. Sözleşme ve mutabakat imza törenleri sonunda İnsansız Hava Aracı kabul töreni yapıldı. ANKA Blok-A kabul töreninde, SSM Murad BAYAR, TAI Ynt. Krl. Bşk. Yalçın KAYA, TAI Gn. Md. Muharrem DÖRTKAŞLI, SSM Uzay ve İnsansız Sistemler Daire Başkanı Müjdat ULUDAĞ hazır bulundular SD Practical Steps towards Increased Exports: Defence and Aerospace Industry Exporters’ Association (SSI) The Defence and Aerospace Industry Exporters’ Association (SSI) was established in 2011 with the purpose of bringing together under one roof exporters/manufacturers operating in the defence and aerospace sector. The main objective of the SSI is to increase the market share of its members by expanding their capacities to engage in foreign competitions in a more organised way. A S Turkey’s only exporters’ association operating in the sector, the SSI has attracted the country’s most active and important firms as members and the organisation now boasts a membership of more than 200 companies, and is continuing to grow day-by-day. With the current growth rate, there is little doubt that membership will reach 600 very soon. All companies operating in the defence and aerospace sector must be a member of the SSI if they are to export goods or services. The Turkish defence and aerospace sector is undergoing constant growth and development, and the export figures for 2012 indicate that the goals of the sector are becoming more attainable with the support of the government. The sector now aims to turn Turkey into one of the largest exporters of defence systems and platforms in the world within the next decade. Exports by the sector stood at around US$600 million between 2008 and 2010, however a sharp increase was witnessed in 20 09.05.2013 2011 when the figure reached US$800 million. These figures have continued to rise, reaching almost US$1.3 billion in 2012, and the sector has made a bold prediction that exports will reach US$1.5 billion in 2013 and US$25 billion in 2023. The largest market for the goods and services provided by the Turkish defence and aerospace sector is currently the United States. The SSI operates under the Ministry of Economy (MoE), and in close cooperation with the Ministry of National Defence (MoND). SSI’s Activities One of the most important activities carried out by the SSI is Coordination and Institutional Relations. In this regard, the SSI acts as a bridge between the public and private sectors, particularly the MoE and MoND, and operates in cooperation and communication with national and international agencies and organisations. The SSI also arranges Buyer Delega- tion/Trade Delegation Programmes, in which representatives of potential buyer countries are invited to Turkey and introduced to members of the SSI operating in the desired field. The SSI also leads trade delegations to target countries, providing exporters with the opportunity to hold face-to-face meetings with businessmen in the host country. The SSI considers its role in organising participation at international trade fairs and exhibitions to be a vital part of its duties. To develop existing markets for its members and identify new countries in which to do business, the SSI arranges national participation at international fairs in target countries, where companies can take part either on their own, or as part of a national joint participation. The members are notified of such events and organisations through the website. Another important function fulfilled by the SSI is the registration and following-up of exports in the sector. Customs declarations are approved and followed up both at the Headquarters and in the liaison offices, as well as via the e-Association system. The SSI also keeps track of daily, weekly, monthly and yearly export figures for the sector. The SSI conducts research and carries out surveys to garner information on sectorrelated matters and markets, after which it writes reports and disseminates the data among its members. The SSI also act as an information provider, constantly informing its members about market developments, legislation, banking and customs arrangements, insurance, the EU, FTAs, Free Trade Zones, and any other subject that may be of interest to the sector. It hosts informational meetings and announcements, and publishes information on its website, which has both English and Turkish language options, and promotes the Association’s member exporters. Education and Training is another activity pursued by the SSI, organising training seminars to promote the export activities of its members and to support their competitive power in the global market. The SSI also collaborates with universities and other educational institutions in the organisation of training events, contributing to increasing the quality of the workforce in the sector. The SSI is also undertaking works related to the defence and aerospace sector within the framework of Turkey’s 2023 Export Strategy and Action Plan – organising meetings, congregations and press conferences as required within its areas of activity. Export problems encountered by its members are communicated to the relevant agencies and organisations, and the necessary initiatives are launched to resolve them. The SSI also follows the national and international congresses, seminars, symposiums, conferences and meetings related to its fields of activity, and relays relevant information to its members. Export demands and cooperation proposals are periodically com- municated to the SSI by Trade Counsellors abroad, and these are passed on to the membership and to other relevant organisations. The SSI is involved in the preparation of export legislation and in efforts to improve Turkey’s international relations, and conveys the sector’s views and suggestions related to these matters to interested parties. The SSI closes the commitment accounts of the Inward and Outward Processing Certificates; and also evaluates applications for export-related Govenment aid, support and incentives SD (www.ssi.gov.tr) (www.turkishdefenceindustry.gov.tr) Aselsan Integrated Border Security Systems A SELSAN provides efficient and effective technical solutions related to border security. By means of the Automatic Border Crossing Detection (“Smart Surveillance”) provided by those solutions, it is not necessary for border station personnel to be at the border line to observe/determine illegal activities. In this regard, Aselsan Integrated Border Security Systems provide instant data on activity in the border area, detecting, identifying and tracking smugglers, intruders, illegal immigrants and other threats, twenty-four hours a day, seven days a week. Alarms and video images from the surveyed areas are immediately displayed at all command control levels, and continuous updates of the location, speed and course of threats can be dis- T Detection and Protection With TiCAM 750 Thermal Imaging Binoculars iCAM® 750 from Thermoteknix is a range of lightweight, military specification handheld devices for reconnaissance, border security, target acquisition, counter drug operations, police surveillance, force protection, and general situational awareness in the field. TiCAM will detect a man at over 2 kilometres. At the heart of TiCAM® 750 is Thermoteknix’ MicroCAM, the lowest power-consuming thermal imaging module in its class, giving up to 8 hours of continuous field operation from 4 x AA batteries without the need for cumbersome external batteries or 22 09.05.2013 played on digital maps to enhance surveillance accuracy. The Command and Control subsystems, stationary/mobile and manned/unmanned sensors and communication infrastructure of Aselsan’s Integrated Border Security Systems provide reliable, fast, real time situational awareness with detection, tracking, classification and recognition of targets from the field. These solutions assure and enhance awareness, provide for easy information management and improved decision making capabilities, and allow for the coordination of response forces with speed and precision. Based on its existing experience and knowledge, Aselsan can provide easy-to-use, modular, cost/performance effective, adaptable, flexible, maintainable, stateof-the-art customised turn-key Border Security Systems to its customers SD battery packs. Optional features of TiCAM® 750 include GPS, Digital Magnetic Compass, laser target marker, video recording facility and x2 telephoto (150mm) optics. Medium and long range models are available. Thermoteknix MIRICLE & MicroCAM-based products are not subject to US ITAR control. However they may require UK export licence as provided by BIS regulations depending on the end-user country and specification SD Visit us at IDEF 2013: Stand no. 252C. Sikorsky’den TAI’ye 2012 Küresel Tedarikçi Ödülü Sikorsky tarafından üretilen ve dünyada birçok ordu tarafından kullanılan UH-60/S-70 Black Hawk ve SeaHawk helikopterlerinin gövde parçalarının ana üreticilerinden birisi olan TAI, Yılın Tedarikçisi dalında ‘Altın Tedariki (Gold Supplier)’ ödülü aldı. S IKORSKY Aircraft, TAI’ye Altın Tedarikçi ödülünü IDEF ‘13 Fuarı kapsamında 8 Mayıs 2013’te düzenlenen bir törenle verdi. Törende SSM Müsteşar Yardımcısı Serdar DEMİREL, ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Scott F. KILNER, SSM Helikopter Daire Başkanı Köksal LİMAN, TSKGV Genel Müdürü Hayrettin UZUN, Sikorsky Aircraft Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Robert KOKORDA, Askeri Sistemler Yönetim Kurulu Başkanı Samir MEHTA, TAI Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın KAYA ve Genel Müdür Muharrem DÖRTKAŞLI, ABD Büyükelçiliği yetkilileri ve Türk Savunma Sanayi firmalarından üst düzey temsilciler hazır bulundu. Törende kısa bir konuşma yapan Samir MEHTA, “TAI’yi bu prestijli ödülü kazandığı için kutluyoruz” dedi. MEHTA konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dünya’da Yılın Tedarikçisi ödülünü almak, Sikorsky’nin ana tedarikçilerinden birisi olarak kalite, etkinlik ve mükemmelliyete odaklı performansını ortaya koyduğu anlamına gelmektedir. Devam eden işbirliğimizi ve ilişkimizi gelecekte daha da geliştirerek sürdürmeyi umuyoruz.” Yılın Tedarikçisi ödülünün Sikorsky Aircraft açısından çok önemli bir başarı ve çok önemli bir ödül ol- 24 09.05.2013 duğuna vurgu yapan MEHTA, TAI ile Sikorsky Aircraft arasındaki işbirliğinin geçmişinin 1996’ya kadar uzandığını söyledi. O zamanlar ABD$200.000 mertebesindeki iş hacminin bugün ABD$40 Milyon mertebesine ulaştığını hatırlatan MEHTA, bunun TAI ile Sikorsky Aircraft arasında tesis edilen işbirliğinin bir sonucu olduğunu belirtti. TAI’nin Sikorsky Aircraft’ın dünya genelindeki 100’ün üzerindeki aday tedarikçi firma arasından seçildiğine dikkat çeken MEHTA, “Bu ödül, bizim verdiğimiz en önemli tedarikçi ödülüdür. En önemli kriterler; zamanında teslimat, rekabetçi maliyet ve teslimat kalitesidir” dedi. TAI Genel Müdürü Muharrem DÖRTKAŞLI ise yıllar önce Sikorsky Aircraft ile iş hacimlerinin yıllık ABD$1 Milyon mertebesinde iken kendisinin TAI’ye katıldığı dönemde (2006) bu rakamın aylık ABD$1 Milyon seviyesine yükseldiğini, 2012 yılında ise haftada ABD$1 Milyon seviyesinde gerçekleştiğini vurguladı. DÖRTKAŞLI, “Dolayısıyla şimdi artık günlük ABD$1 Milyon iş hacmi yaratacak kontratları imzalama zamanı” dedi. Türk Genel Maksat Helikopter Programı (TGMHP)’nda TAI’nin Ana Yüklenici, Sikorsky Aircraft’ın ise ana alt yüklenici olacağını hatırlatan DÖRTKAŞLI, bu çerçevede firma ile imzalanacak anlaşmanın kendilerine yeni bir gövde parçası ve komponent üretim sözleşmesi olarak geri döneceğine dikkat çekti. Altın Tedarikçi programı, Sikorsky’nin ana tedarikçileriyle eğitim, araç, süreç ve ölçütleri paylaşmak üzere oluşturulmuştur. Yılın Tedarikçisi dalında Altın ödül, üstün performanslarıyla Altın Tedarikçi programına bağlılıklarını gösteren tedarikçilere verilmektedir. 2012’de Sikorsky Aircraft için ABD$40 Milyon değerinde helikopter parçası üreten TAI, uluslararası S-70i™ Black Hawk modeli de dahil olmak üzere Sikorsky firması için beş değişik model helikopter gövdesine ait Kuyruk, Kuyruk Dikmesi, Yatay Stabilize, Stabilize Orta Kutusu (centerbox) ve detay parça üretimi gerçekleştirmektedir. 31 Aralık 2012’de sona eren ‘Multi Year VII Anlaşması’nın devamı olan ve 2013-2018 aralığını kapsayan ‘Multi Year VIII Çerçeve Anlaşması’ TAI ile Sikorsky Aircraft arasında Aralık 2011’de imzalanmıştı. 2010 sonunda yapılan Altın Tedarikçi değerlendirmesinde yüksek kalite ve teslimat takvimi performansı ile Sikorsky tarafından ‘Kendini Kanıtlamış (Performing) Tedarikçi’ olarak ilan edilen TAI, 2011’de de bu statüsünü korumuş ve Aralık 2011’de Sikorsky tarafından yapılan ‘Zorlu Değerlendirme (Lean Assesment)’ denetiminden başarı ile geçmişti. 2012 son çeyreğinde Sikorsky tarafından değişen Altın Tedarikçi kriterleri doğrultusunda yürütülen kapsamlı değerlendirme çalışmaları sonucunda TAI, Altın Tedarikçi ödülüne layık görülmüştür SD Aselsan BATUR C2I Sistemi Göreve Hazır Aselsan Tabur Görev Kuvveti Muharebe Yönetim Sistemi (BATUR), Tabur Görev Kuvveti unsurlarına ortak durum farkındalığı sunan, karar destek mekanizmaları ile harekatın planlama ve icrasını destekleyen, harekat sonrası inceleme ve değerlendirme imkanı veren bir Komuta Kontrol Bilgi (C2I) Sistemi’dir. K ARA Kuvvetleri Komutanlığı (KKK)’nın modern tank ihtiyacını karşılamak amacı ile sürdürülen ALTAY Milli AMT Geliştirme Projesi kapsamında Aselsan tarafından sağlanan BATUR, tabur seviyesinden başlayarak tek tank seviyesine kadar tüm unsurlar için sayısal ortamda komuta kontrol, sayısal veri haberleşmesi ve bilgi paylaşım yetenekleri sunarak manevra unsurlarının etkinliğini arttıracaktır. BATUR, Aselsan tarafından en ağır muharebe koşulları göz önünde bulundurularak geliştirilen Komuta Kontrol Bilgisayarları, Askeri Taşınabilir El Bilgisayarları ve Askeri Panel Bilgisayarlar ile birlikte, zırhlı birlikler, mekanize piyade ve piyade unsurları, muharebe destek ve muharebe hizmet destek unsurları da dahil olmak üzere, tüm manevra unsurları tarafından her türlü savaş ortamında araç üzerinde ve araç dışında kullanılabilecek özellikte tasarlanmıştır. BATUR, Aselsan tarafından geliştirilen Yazılım Tabanlı Telsiz Ailesi de dahil olmak üzere, taktik sahada mevcut haberleşme imkanlarının tamamını etkin şekilde kullanarak, Tabur Görev Kuvveti içerisinde yer alan unsurların tümünün sayısal ağ yapısına ve ihtiyaç duydukları bilgiye erişimini sağlayacak entegre bir sistemdir. BATUR’un kullanıcıya sunduğu temel özellikler arasında taktik durum farkındalığı, dost, düşman ve bilinmeyen unsurlar ile muharebe sahasına ait bilgilerin sayısal olarak paylaşılması, intikal planlaması ve takibi, lojistik durum takibi, harekat planı, harekat emri ve ilgili tatbik krokilerinin hazırlanması, askeri rapor ve mesajlar, coğrafi bilgi sistemlerinin kullanımı, sensör sistemleri ile entegrasyon, görev destek fonksiyonları, üst kademe ve diğer fonksiyonel alan Komuta Kontrol sistemleri ile entegrasyon özellikleri yer almaktadır SD FocusFlite™ Mission Management System T HE FocusFlite™ Mission Management System is a mission planning, briefing, debriefing and inflight activities support system for pilots, comprising two subsystems: a Mission Planning Ground Station (FocusFlite™ GS) and a Digital Moving Map (FocusFlite™ AS). FocusFlite™ GS is designed to create flight plans for the Flight Management System and FocusFlite™ AS. The system can carry out various analyses related to terrain, threats, meteorology and performance. Digital Moving Map FocusFlite™ AS is a DO-178B Level C-certifiable subsystem, designed to provide pilots with a significantly enhanced situational awareness during flight operations SD 26 09.05.2013 Alenia Aermacchi and TAI Sign Agreement to Explore New Markets Alenia Aermacchi of Italy and TAI signed a Memorandum of Understanding (MoU) during IDEF ‘13 to formalise the interests of both companies in expanding industrial and commercial cooperation in products of mutual interest, and identifying potential programmes in third country markets. T HE MoU was signed by Özcan ERTEM, TAI Exec. VP, Aircraft Group and Maurizio De MITRI, Alenia Aermacchi Military Aircraft Sector Senior Vice President; and the event was attended by Deputy Undersecretary Serdar DEMİREL and Italian Ambassador to Turkey Gianpaolo SCARANTE. The partnership is tangible sign of Alenia Aermacchi and TAI’s continuing relationship in the ATR 72 ASW programme for the Turkish Navy. As stipulated in the MoU, TAI and Alenia Aermacchi have established a joint Steering Committee that will meet regularly to identify and explore potential new mar- 28 09.05.2013 kets. To date, possible customers have been identified and discussions on how to approach these markets are ongoing. ATR 72-600 TMPA: New generation maritime patrol asset for the Turkish Navy Alenia Aermacchi has signed an agreement with the Turkish Undersecretariat for Defence Industries (SSM) to deliver two ATR 72-600 TMUA (Turkish Maritime Utility Aircraft) and six ATR 72-600 TMPA (Turkish Maritime Patrol Aircraft) to the Turkish Navy. The contract calls for strong industrial collaboration between Alenia Aermacchi and Turkish Aerospace Industry (TAI) for the duration of the project. The agreement is an amendment to a previous deal (signed in July 2005, and effective as of April 2006) between Alenia and the Turkish government for the delivery of 10 ATR 72-500 ASW to the Turkish Navy. The most important change into the contract is the adoption of the new 600 version of the ATR 72, the best in class of the regional turboprop. The original contract was based on the now out of production ATR 72500. Under the agreement, the Turkish Navy will obtain the last generation ATR72-600, equipped with a glass cockpit as well as more powerful engines, guaranteeing the Navy with optimum performance and supportability for the next 30 years. The two ATR 72-600 TMUAs – already under modification at Alenia Aermacchi’s plant in Naples, Capodichino – will be used by the Turkish Navy for the transportation of personnel and cargo and will be delivered in June and July 2013. The six ATR 72-600 TMPA have been designed as multi-role assets to satisfy the Turkish Navy maritime patrol requirement. The aircraft, named Meltem III in Turkey, will see the integration of the Thales AMASCOS mission system and will include new functionalities such as AIS, Link 16 and last generation weapon systems, like the Mk-54 Light Weight Torpedo. The AMASCOS (Airborne Maritime Situation & Control System) mission system relies on multiple sensors to detect, identify and track threats, maintain real-time tactical situation awareness, manage NATO and national tactical data links and deploy onboard weapon systems. Alenia Aermacchi is responsible for the design and development of the required alterations to the basic platform and for the installation and integration of the mission system with the on-board systems of the basic aircraft; while Thales will act as lead systems integrator for the ATR 72-600’s new avionics suite, which offers improved performance in terms of reduced weight and electrical power consumption, as well as a higher reliability and better long-term serviceability. The work to convert the ‘green’ ATR 72600 into the ATR 72-600 TMPA will be performed by TAI, and the first platform arrived at TAI’s Akıncı plant in April 2013, with modifications currently underway. The first TMPA will be delivered to the Turkish Navy in February 2017 after being certified in Italy under the responsibility of Above, internal and external layouts and technical specification of the ATR72-600 TMPA; left, ERTEM and MITRI ink the MoU (Photos: Alenia Aermacchi and IDEF Show Daily). Alenia Aermacchi. The remaining five TMPA will be delivered in 2018. The ATR 72 TMPA is the Turkish Navy version of the ATR 72 ASW (Anti-Submarine Warfare), a highly effective, middlesize, anti-submarine aircraft with competitive acquisition and operational features. It is a special version of the ATR 72 turboprop regional aircraft made by the French-Italian ATR joint venture (Alenia Aermacchi/EADS). The ATR 72 ASW is one of the leading modern, medium-size aircraft available on the market to be equipped with state-of-the-art mission sensors, and capable of carrying out maritime patrol and anti-submarine warfare tasks. On top of the eight ATR 72 TMUA and TMPA, the Italian Air Force has ordered four ATR 72s with initial Maritime Patrol (MP) capabilities, and with all the configuration provisions for ASW capabilities, which will be integrated at a later date SD Above left (from left to right), Alenia Aermacchi Military Aircraft Sector Senior Vice President MITRI, SSM Deputy Undersecretary DEMIREL, Italian Ambassador to Turkey SCARANTE, SSM Head of Fixed-Wing Platforms Department Yakup TASDELEN and TAI Exec. VP Aircraft Group ERTEM pose with the MoU. Above right (from left to right), Cüneyt SOHTA TAI Programmes Director, Fabio CORTESE Alenia Aermacchi Area Manager Turkey, Alenia Aermacchi Military Aircraft Sector Senior Vice President MITRI, TAI Exec. VP Aircraft Group ERTEM and Ruggiero BERNABO, Alenia Aermacchi Head of Special Versions Aircraft, gather for a family photo with models of the ATR72-600 TMPA (Photos: IDEF Show Daily). UTC Aerospace Systems Receives Third UK Queen’s Award for Innovation S ENSORS & Integrated Systems, a unit of UTC Aerospace Systems located in Plymouth, UK, has won a 2013 Queen's Award for Enterprise, the highest official UK honour for British business. The award, in the category of Innovation, recognises the international success of the business’s unique, miniature, solid state gyroscopic devices. These rugged inertial measurement units (IMUs) help guide a wide variety of systems, including air and land vehicles, missiles and shells. UTC Aerospace Systems is a unit of United Technologies Corp. This is the company's third Queen's Award for Enterprise in 10 years. The first, in 2004, recognised the highly innovative nature of the IMU design; while the second, in 2011, recognised the company’s success in tripling exports for their products, which in- 32 09.05.2013 cluded these small, reliable IMUs. These highly successful guidance devices are just the latest development in a century of innovative gyroscopic technology from the company, including the Sperry Gyroscope and the ship-borne guidance systems that date back to 1913 in the UK. UTC Aerospace Systems designs, manufactures and services integrated systems and components for the aerospace and defence sector. UTC Aerospace Systems supports a global customer base with significant worldwide manufacturing and customer service facilities. United Technologies Corp., based in Hartford, Connecticut, is a diversified company providing high technology products and services to the building and aerospace industries SD Avrupalı Taktik Balistik Füze Savunma Sistemi Sonuç Vermeye Başladı! Türk Hava Kuvvetleri’nin Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi (UMBHFSS-TLoRAMiDS) Projesi’ne ASTER 30 Blok 1 SAMP/T çözümü ile katılan EuroSam, SAMP/T Programı’nda gelinen son durum ve T-LoRAMiDS Projesi’nde EursoSam’ın konumu hakkında bilgi vermek üzere IDEF ‘13 Fuarı kapsamında bir Basın Toplantısı düzenledi. 8 Mayıs 2o13 günü EuroSam standında gerçekleştirilen toplantıda EuroSam Yönetim Kurulu Başkanı Antonio PERFETTI, CEO’su Michel VIGRERAS ve MBDA Yurt Dışı Satışlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Sergio CAVICCHI de hazır bulundu. EuroSam’ın en başından itibaren İtalyan ve Fransız Hükümetlerinin somut desteğini arkasına aldığını vurgulayan EuroSam Yönetim Kurulu Başkanı PERFETTI, bunun bir göstergesi olarak İtalyan Kara Kuvvetleri’ne ait SAMP/T Sisteminin iki önemli unsurunu (Lançer ve Angajman Modülü), İtalyan Kara Kuvvetleri personeli ile birlikte stantlarında sergilediklerini, ayrıca 7 Mayıs günü EuroSam standının Fransa ve İtalya Büyükelçileri tarafından gezildiğini söyledi. Konuşmasında T-LoRAMiDS Programı 34 09.05.2013 kapsamında uyguladıkları kampanyanın Politik Senaryosu, Operasyonel Senaryosu, Sanayi Perspektifi ve Geleceğe Dönük Ticari Fırsatlara da değinen PERFETTI, Fransa ve İtalya yönetiminin kampanyalarını hem politik hem de diplomatik açıdan güçlü bir şekilde desteklediğinin altını bir kez daha çizerek, bu Proje ile İtalya, Fransa ve Türkiye arasında çok uluslu bir işbirliği tesis etmeyi hedeflediklerini kaydetti. T-LoRAMiDS Programı kapsamındaki vizyonlarını ‘Türkiye ile uzun dönemde TLoRaMiDS faaliyetlerinin de ötesine geçecek politik, askeri, endüstriyel ve ticari işbirliği ve entegrasyon’ şeklinde özetleyen PERFETTI, “Türkiye’deki faaliyetlerimiz müşterimize sunduğumuz teklifin muhtevası ile ilgili en yüksek seviyede otonomi sağlamayı ve müşterimizin isterlerini tam olarak karşılamayı hedeflemektedir. Sanayi işbirliği kapsamında Türkiye’ye hem ortak geliştirme, hem de ortak üretimi kapsayan oldukça yüksek seviyede bir sanayi işbirliği taahhüdünde bulunduk. 2,5 yılı aşkın bir süredir birbirimizi tanıyoruz ve bu süre zarfında bazı yerel firmalar ile işbirliğine ilişkin Çerçeve Anlaşmaları da imzaladık. Türk Savunma Sanayi firmalarınca geliştirilecek her bir komponent temel SAMP/T konfigürasyonumuzun bir parçası olacak” diye konuştu. EuroSam CEO’su Michel VIGRERAS ise konuşmasında SAMP/T Programı kapsamında 2010, 2011 ve son olarak Mart 2013’te icra edilen üç başarılı balistik füze önleme testlerine değindi. Özellikle son atış testi ile SAMP/T’nin NATO unsurları ile tam olarak karşılıklı çalışabilirliğinin kanıtlandığını hatırlatan VIGRERAS, söz konusu atış testlerine ilişkin bilgi ve görüntülerin Türk makamları ile de paylaşıldığını, bu çerçevede 2011 içinde yapılan atış testine ilişkin görüntü ve verilerin Fransız Hava Kuvvetleri tarafından Türk Hava Kuvvetleri’ne verildiğini söyledi. SAMP/T Bataryası her birisinin üzerinde sekiz ASTER 30 Blok 1 füzesi yer alan 6-8 lançerden oluşmakta ve lançerler hedef tespit ve takibinde kullanılan Thales ürünü ARABEL radarından 10km uzağa konuşlandırılabilmektedirler. Bataryada ayrıca Elektrik Üretim Modülü, Angajman Modülü, Komuta Modülü ve lançerlerin yeniden doldurulmasında kullanılan iki İkmal Aracı yer almaktadır. Böylelikle bir SAMP/T Bataryası/Atış Ünitesi toplamda 14 taktik araçtan oluşmaktadır. ARABEL radarı ile desteklenen bir SAMP/T Atış Ünitesi aynı anda 10 ayrı hava hedefine 16 ASTER 30 füzesi ile angaje olabilmekte ve her bir SAMP/T Lançeri 10 saniyede sekiz ASTER 30 füzesini ateşleyebilmektedir. ASTER 30 füzesinin azami menzili 120km olarak verilmektedir. EuroSam şirketinin kurucuları ve ortakları olan MBDA Fransa ASTER 15 ve ASTER 30 füzelerinden, MBDA İtalya EMPAR atış kontrol radarı ile gemi ve kara konuşlu dikine atış kabiliyetli lançerlerden, Thales ise ARABEL atış kontrol radarından sorumludur SD STM ile Üniversiteler Arasında Danışmanlık Anlaşması 8 Mayıs 2013 tarihinde STM; Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ile Danışmanlık Sözleşmesi, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) ve Pirireis Üniversitesi ile Mutabakat Protokolleri imzalamıştır. S TM standında gerçekleştirilen imza töreninde, ‘Mutabakat Protokollarını’, SSM Müsteşar Yardımcısı Faruk ÖZLÜ, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet KA- P RACA, BAÜ Rektörü Prof. Dr. Şenay YALÇIN, YTÜ Rektörü İsmail YÜKSEK, Pirireis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Kamil SAĞ ve STM Gn. Md. Recep BARUT imzalamışlardır Bahçeşehir Üniversitesi (BAU); Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın Teknoloji Kazanım Yükümlülüğü kapsamında öngördüğü bir ArGe Projesi olan ‘Denizaltı Gemisi ile Helikopter arasında Güvenli Optik Haberleşme Sistemi (DEHEGOPHS) Tasarım ve Üretimi’ Projesi kapsamında, denizaltı gemisi ve helikopter arasında güvenli optik haberleşme sistemi prototipini tasarla- PAC-Interactive & Milsoft MoU AKİSTAN Aeronautical Complex (PAC) Kamra, Interactive Group Pakistan and Milsoft have agreed to collaborate for the development of an enterprise level information management system for the automation of technical and administrative processes of PAC virtually converting to paperless environment. Some of the major modules include manufacturing management, integrated logistics system, and production planning & control based on new international standards like S1000D. PAC Chairman, Air Marshal Sohail GUL while expressing his views said that PAC is all set to get a Decision Support System in the shape of an ERP. Fringe benefits like enhanced efficiency of human resource, timely decisions and all time upto date information would enable PAC management to take immediate decisions. Over and above this a better support to our growing clientage through this ERP will strengt- 36 09.05.2013 yacak ve üretecektir. STM ile BAU arasında imzalanan Danışmanlık Sözleşmesi ile, DEHEGOPHS Projesi çerçevesinde Bahçeşehir Üniversitesi’nin ihtiyaç duyacağı teknik bilgilerin, dokümantasyon desteğinin, testler ile ilgili değerlendirmelerin ve olası test platformlarının koordinasyonunun sağlanması ile ilgili hususlar için STM’den gerekli desteği alması hedeflenmiştir. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) ile Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri konularına ilişkin muhtelif disiplinlerde birikim ve tecrübelerini bir araya getirerek güçbirliği oluşturmak ve gelecekte ortak olarak gerçekleştirilebilecek projeler için çalışmak üzere iki Mutabakat Protokolü imzalanmıştır. Söz konusu Protokoller çerçevesinde STM ile İTÜ ve YTÜ; öğrenci ödevi, bitirme tezi, doktora, ortak ArGe projesi, ortak seminer ve konferanslar, vb. için konuların tespiti, bu konular için iş planlarının hazırlanması ve stratejilerin belirlenmesi çalışmalarını gerçekleştireceklerdir. Pirireis Üniversitesi ile de, Deniz Sistemleri alanında ArGe ve uygulama faaliyetlerini gerçekleştirmek ve muhtelif disiplinlerde çalışmalar yürütmek, birikim ve tecrübelerini bir araya getirerek güçbirliği oluşturmak ve gelecekte ortak olarak gerçekleştirilebilecek projeler için çalışmak üzere bir Mutabakat Protokolü imzalanmıştır. Anılan Protokol çerçevesinde; öğrenci ödevi, bitirme tezi, doktora çalışmaları gibi eğitim/öğretim projeleriyle birlikte, ortak ArGe faaliyetlerinde bulunma, teknoloji geliştirme/teknoloji kazanım projeleri oluşturma/yürütme, ortak seminer ve konferanslar, vb. için konuların tespiti, bu konular için iş planlarının hazırlanması, stratejilerin belirlenmesi çalışmaları gerçekleştirilecektir SD hen logistic life cycle management and fleet management of PAC products. Milsoft General Manager, İsmail BAŞYİĞİT stated that he is very pleased to collaborate in this critical project for the development of the software system which will contribute to PAC’s efforts in adherence to the latest global standards, and this will highly strengthen the competitiveness of PAC products in the international market. The existing modern enterprise infrastructure and logistics lifecyle support solutions of MilSOFT will form the initial capability of this system, and form a baseline for future developments. Therefore, Parties will sign a Memorandum of Understanding to start their cooperation which will constitute a major milestone in the long lasting relationship among the defence industries of two brother countries, Pakistan & Turkey SD Malezya 8x8 Tekerlekli Zırhlı Araç (AV8) Projesi FNSS Savunma Sistemleri AV8 8x8 tekerlekli Zırhlı Muharebe Aracı (ZMA)’nın tasarım, geliştirme, üretim ve lojistik desteğine ilişkin olarak Malezya'lı iş ortağı DRB Hicom Defence Technologies Sdn Bhd (DefTech) firması ile ilk araçların geliştirme, üretim ve kalifikasyon faaliyetlerine devam ediyor. F NSS’nin PARS 8x8 Taktik Tekerlekli Zırhlı Aracı (TTZA) baz alınarak geliştirilen ve AV8 olarak adlandırılan araçlar, FNSS tarafından Malezya Silahlı Kuvvetleri ihtiyaçları göz önüne alınarak yeniden tasarlanmakta olup, araçların seri üretimleri belirlenen iş payları çerçevesinde Malezya'da gerçekleştirilecek. İlk iki AV8’in geliştirilmesi ve üretimi sonrasında seri üretim kademeli olarak Malezya Pekan’da bulunan DefTech tesislerine aktarılacaktır. Bu çerçevede DefTech’in üretim tesislerinde gerekli üretim altyapısı geliştirme faaliyetlerine devam edilmektedir. 1nci Prototip olan ve FNSS üretimi 25mm Keskin nişancı (Sharpshooter) silah kulesine sahip Piyade Muharebe Aracı (ICV)’nın üretimi ve fabrika verifikasyon/kalifikasyon testleri tamamlanarak dayanıklılık testleri için Malezya’ya sevkedilmiştir. Aracın dayanıklılık testleri 2o13 yılı içerisinde Malezya’da gerçekleştirilerek kalifikasyon süreci tamamlanacaktır. Denel Land Systems ürünü 30mm topa sahip iki kişilik LCT30 silah kulesine sahip olacak olan 2nci Prototip aracın geliştirilmesi ve üretimi tamamlanmış olup, verifikasyon ve kalifikasyon testlerine kısa süre içerisinde başlanacaktır. Malezya Silahlı Kuvvetleri için 12 değişik konfigürasyonda 257 adet 8x8 Tekerlekli Zırhlı Muharebe Aracı (AV8)’nın geliştirme ve üretimini kapsayan bu proje Türkiye’den tek kalemde gerçekleştirilen en büyük savunma sistemi ihracatı projesi olma özelliğini taşıyor SD Malezya Savunma Bakanı Dato’ Seri Dr. Ahmad Zahid HAMIDI ile Malezya Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tan Seri Dato’ Seri Panglima Hj Zülkifli Bin Hj Zainal ABIDIN, 8x8 Pars Aracını incelerlerken görülüyorlar (Fotoğraf: İnternet). TAI’s Target Drone Systems The target drones being produced by TAI are creating greater challenges for the Turkish Armed Forces in their air defence training, ensuring that when the threat is real, they will be ready to meet it head on. T AI Target Drone Systems, comprising Air Vehicles, Payloads, Ground Control Stations, Launchers and Ground Support Equipment are designed to simulate enemy aircraft and missiles to allow air-to-air, ground-to-air, anti-aircraft gunnery and missile system tracking and firing training. The indigenously designed conventional type TURNA and the jet-engine high speed type ŞİMŞEK are cost-effective modular systems, providing high manoeuvrability and operational ease. TECHNICAL SPECIFICATIONS TURNA • Service Ceiling: 12,000 ft • Endurance: 90 min • Max. Speed: 180 kts • Range: 50 km LOS • Payloads: IR/Heat Source Passive RCS Generator Miss Distance Indicator Sleeve Tracking Smoke Generator ŞİMŞEK 15,000 ft 60 min 400 kts 100 km LOS Passive RCS Augmenter Passive IR Signature Miss Distance Indicator Counter Measure Dispenser System Smoke Generator Tracking Control: Full Autonomous Navigation/Mission Planning with Portable/Shelter GCS. İhracatın Arttırılması için Gerçekçi Adımlar: Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği (SSİ) savunma ve havacılık sanayinde faaliyet gösteren ihracatçı/imalatçıları biraraya getirmek ve sektörün ihracat kapasitesini artırmak amacıyla 2011 yılında kurulmuştur. SSI’in ana hedefi firmalarımızın mevcut kapasitelerini daha organize bir şekilde dışa açarak pazar payımızı artırmaktır. S EKTÖRÜNDE Türkiye’de tek ve koordinatör İhracatçı Birliği olan SSİ’a sektörde faaaliyet gösteren en önemli firmalar üyedir. Birliğin üye sayısı 200’ü aşmıştır ve gün geçtikçe genişlemektedir. Mevcut artış hızımızla üye sayımızın 600’e ulaşacağı aşikardır. Savunma ve Havacılık Sanayii’ndeki tüm ihracatçıların, herhangi bir mal veya hizmet ihracatı yapabilmek için SSI üyesi olma şartı vardır. Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği (SSİ) savunma ve havacılık sanayinde faaliyet gösteren ihracatçı/imalatçıları biraraya getirmek ve sektörün ihracat kapasitesini artırmak amacıyla 2011’de kurulmuştur. SSİ’nin ana hedefi firmalarımızın mevcut kapasitelerini daha organize bir şekilde dışa açarak pazar payımızı artırmaktır. Sektöründe Türkiye’de tek ve koordinatör İhracatçı Birliği olan SSİ’ne sektörde faaaliyet gösteren en önemli firmalar üyedir. 42 09.05.2013 Birliğin üye sayısı 200’ü aşmıştır ve gün geçtikçe genişlemektedir. Mevcut artış hızımızla üye sayımızın 600’e ulaşacağı aşikardır. Savunma ve Havacılık Sanayi’ndeki tüm ihracatçıların, herhangi bir mal veya hizmet ihracatı yapabilmek için SSİ üyesi olma şartı vardır. Türk Savunma ve Havacılık Sektöründe sürekli bir gelişme-ilerleme söz konusudur. 2012 itibarıyla ise, devletimizin-hükümetimizin de desteğiyle, sektörün hedefleri daha da netleşmiştir. Sektörde 10-11 yıl içinde dünyanın savunma sistem ve platformları ihraç eden önemli ülkeri arasına girmemiz hedefleniyor. 2008-2010 arasında sektörün ihracatı ABD$600 Milyon seviyelerinde seyrederken, 2011’de ABD$800 Milyon civarında gerçekleşen sektör ihracatında, en büyük artış ise 2012’de yaşandı. Sektörde ülkemizin ilk sıradaki ihraç pazarı ise ABD’dir. 2012’de ihracat rakamı ABD$1.3 Milyar olan savunma ve havacılık sektöründe 2013 ihracat hedefimiz ABD$1,5 Milyar, 2023 ihracat hedefimiz ise ABD$25 Milyar olarak belirlenmiştir. SSİ, Ekonomi Bakanlığı’na bağlı olarak ve Milli Savunma Bakanlığı ile de yakın işbirliği içerisinde faaliyetlerini sürdürmektedir. SSİ’nin Faaliyetleri SSI’ın en önemli faaliyetlerinden birisi, Koordinasyon ve Kurumsal İlişkilerdir. Bu anlamda SSİ, başta Ekonomi Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı olmak üzere kamu ile özel sektör arasında bir köprü görevi görmekte, ulusal ve uluslararası diğer organi- zasyon ve kuruluşlarla iletişim ve işbirliği halinde faaliyetlerini yürütmektedir. Bir diğer önemli faaliyetimiz, Alım Heyeti/Ticaret Heyeti Programlarının düzenlenmesidir. Alıcı ülke temsilcileri Türkiye'ye davet edilerek, SSİ üyesi firmalarla temasa geçmeleri sağlanmakta, ayrıca, hedef ülkelere ticaret heyeti ziyaretleri düzenlenerek, ziyaret edilen ülke işadamları ile ihracatçılarımız arasında birebir görüşmeler gerçekleştirilmektedir. Bunlarla beraber fuarlar da diğer bir faaliyet alanımızdır. SSİ üyelerinin pazar yaratma çabalarına yardımcı olmak amacıyla mevcut pazarları geliştirmek ve hedef pazarlara girebilmek için hedef ülkelerde düzenlenen fuarlara doğrudan milli katılım organizasyonu gerçekleştirildiği gibi, firmaların milli katılım organizasyonuyla ya da bireysel olarak katılabilecekleri diğer önemli fuarlar da üyelerimize duyurulmakta, ayrıca web sayfamızda yayınlanmaktadır. SSİ’nin bir diğer önemli faaliyeti, sektördeki ihracat kaydı ve takibinin yapılmasıdır. Gerek Genel Sekreterlik merkez ve irtibat bürolarından, gerekse e-Birlik sistemi üzerinden gümrük beyannameleri onaylanmakta ve takibi yapılmaktadır. SSİ tarafından sektörün günlük, haftalık, aylık ve yıllık ihracat kayıt rakamları izlenmektedir. SSİ aynı zamanda Araştırma ve Raporlama faaliyetleri de yürütmektedir. Bu anlamda SSİ tarafından; sektöre ilişkin ihtiyaç duyulan pazarlara ve konulara ilişkin araştırmalar yapılmakta, raporlar ve veriler hazırlanmaktadır. SSİ; ayrıca bilgilendirme faaliyetleri yürütmekte, üyelerini pazarlardaki gelişmeler, mevzuat, bankacılık, gümrük düzenlemeleri, sigorta, AB, STA, Serbest Bölgeler ve sektöre ilişkin pekçok konuda gerek duyurularla gerekse düzenlediği toplantılarla sürekli bilgilendirmekte, İngilizce ve Türkçe web sitesinde ihracat yapan üyeleri tanıtmaktadır. SSİ’nin bir diğer faaliyeti de eğitim çalışmalarıdır. SSİ, üye firmalarını ihracata yönlendirmek ve dünya pazarlarında rekabet gücü kazanmalarına destek vermek amacıyla eğitim seminerleri gerçekleştirmektedir. Üniversiteler ve diğer eğitim konusundaki yapılarla sektördeki işgücü niteliğinin artırılmasına katkı sağlayacak çalışmalar için işbirliği yapmaktadır. SSİ olarak yürüttüğümüz faaliyetler bunlarla da sınırlı değildir. Bunların yanında, Türkiye’nin 2023 İhracat Stratejisi ve Eylem Planı çerçevesinde, savunma ve havacılık sektörü için gerekli çalışmalar SSİ tarafından yürütülmektedir. Faaliyet alanımız çerçevesinde gerekli görülen konularda toplantı, organizasyon ve basın toplantıları organize edilmektedir. Üyelerimizin ihracat sırasında karşılaştıkları sorunlar ilgili kurum ve kuruluşlara iletilmekte ve çözümüne yönelik gerekli girişimler yapılmaktadır. Yine diğer faaliyetlerimiz olarak ulusal ve uluslararası kongre, seminer, sempozyum, konferans ve toplantılar izlenerek üyelerimiz bilgilendirilmekte, yurt dışındaki Ticaret Müşavirliklerimiz tarafından periyodik olarak Birliğe ulaştırılan ithalat talepleri ve işbirliği teklifleri düzenli olarak üyelerimize ve diğer ilgili kuruluşlara iletilmekte, ihracat mevzuatının hazırlanması ve ülkemizin uluslararası düzeydeki ilişkilerinin düzenlenmesi hakkındaki çalışmalara katılım sağlanmakta ve bu konudaki sektör görüş ve önerileri ilgili kurum ve kuruluşlara iletilmekte ve ayrıca Dahilde ve Hariçte İşleme İzin Belgelerinin taahhüt hesapları kapatılmaktadır. Aynı zamanda ihracata yönelik Devlet yardımları ve destekleri kapsamındaki müracaatlar değerlendirilmektedir SD (www.ssi.gov.tr) (www.turkishdefenceindustry.gov.tr) Düşük Görüş Koşullarında İniş Yardım Sistemi Teknolojisi (BLAST) B AE Systems’in Düşük Görüş Koşullarında İniş Yardım Sistemi Teknolojisi, ya da BLAST; görüş kabiliyetinin yetersiz olduğu ortamlarda döner kanatlı hava aracı pilotlarına görsel durum muhakemesi kabiliyeti kazandıran, maliyet etkin, hafif ve aktif bir sistem ihtiyacına yanıt vermektedir. BAE Systems, en zorlayıcı askeri harekatlarda uçuş güvenliğini ve görev başarısını iyileştiren teknolojileri geliştirmede 5o yılı aşkın bir deneyime sahiptir. 199o’lardan bu yana şirket, pilotların düşük görüş şartlarında görebilmesini ve engellerden kaçınmasını mümkün kılan teknolojileri geliştirmekte ve entegre etmektedir. BLAST; teller, direkler, arazi engelleri ve diğer tehlikeleri içeren engelleri tespit etmek üzere kum, kar, sis, yağmur ve duman gibi engelleyici unsurların ötesini görebilen ve pilotların güvenle seyrüsefer yapabilmesine imkan tanıyan görsel bir ortam sunan, hafif ve kullanıma hazır bir sistemdir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Devletinin Yuma Test Alanı’nda bir UH-1 helikopteri üzerinde teknoloji gösterimi gerçekleştirilen BLAST, geniş bir yelpazedeki engeli yeterli mesafede, gerçek zamanlı olarak tespit edebilme kabiliyetini sergilemiş ve uçuş ekibinin bu engellerden kaçınmasını ve iniş C Mühimmat Üretiminde Küresel bir İsim: CBC BC, 1926’dan bu yana, küçük ve orta kalibre üretimindeki uzmanlığı ile dünyanın en büyük mühimmat üreticilerinden birisidir. Askeri, emniyet ve ticari pazarların ihtiyaçlarını karşılayan geniş yelpazedeki ürünleri halen 90 ülkeye ihraç edilmektedir. Şirketin merkezi ve üç üretim tesisi Brezilya’da, iki yan kuruluşu Avrupa’da [MEN Almanya’da ve Sellier&Bellot Çek Cumhuriyeti’nde] ve bir yan kuruluşu Amerika Birleşik Devletleri [ABD]’nde [Magtech Ammunition] bulunmaktadır ve hepsi birlikte yılda 1 milyar adedin üzerinde mermi üretmektedir. CBC; 5.56x45mm, 7.62x51mm, 12.7x99mm [.5o], 20mm ve 30mm gibi askeri mermi çaplarının tamamı da dahil olmak üzere sektördeki en kapsamlı tabanca ve tüfek fişekleri yelpazesini sunmaktadır SD 44 09.05.2013 bölgesini bulmasını sağlamıştır. Uçuş ekibinin iş yükünü en aza indirmek amacıyla, BLAST; yaklaşma sırasında azami görsel kapsama alanı sağlamak üzere, belirlenmiş iniş bölgesi noktasının taranmasını otomatik olarak ayarlar. İleriye doğru uçuşlarda BLAST, engellere ve araziye ilişkin ikazları vermek üzere aracın ilerisine bakar. Sistemin entegre aktif ve pasif teknikleri kullanması, mürettebatı bilinen ve bilinmeyen engellere karşı korumaktadır. Pasif komponent ve radarın düşük tespit edilebilme olasılığı (LPI) özellikleri, gizli görevlerin icrasına yardımcı olmaktadır. BLAST’ın hafif, modüler görev kiti; montajı ve desteği basitleştirmekte, entegrasyon riskini azaltmakta ve ekran parçalarının; mevcut bir çok işlevli ekran, kaska monteli bir ekran veya her ikisinin bir bileşimi ile bütünleştirilmesine olanak vermektedir. Bu, BOSS (ABD Kara Kuvvetleri tarafından geliştirilmekte olan Düşük Görüş Koşulları Semboloji Sistemi) gibi uçuş sembolojisiyle birleşmiş bir harekat ortamının görsel sunumunu sağlamaktadır SD A ALPER Gemi LPI Radarı İki Yıldır Görevde SELSAN tarafından askeri gemilerin seyir radarı görevini üstlenmek üzere geliştirilen ALPER, ilk olarak MilGem Projesi kapsamında 2o11 yılında göreve başladı. 2o11 yılında denize inen ilk MilGem korveti TCG Heybeliada’da faal olan ALPER seyir radarı, 2 yıldır görevini başarıyla sürdürüyor. Aselsan tarafından özgün olarak tasarlanan ve geliştirilen ALPER Gemi LPI (Low Probability of Intercept) Radarı, suüstü deniz hedeflerini tespit etme yeteneğine sahiptir. Gece ve gündüz her türlü hava koşulunda kullanılabilen ALPER, 36 deniz mili menzile kadar tespit yapabiliyor. ALPER radarı, üstün performans özelliklerini frekans modülasyonlu sürekli dalga yayın yöntemi ile elde ediyor ve klasik radarlarda kullanılan yüksek çıkış gücüne kıyasla çok daha düşük çıkış gücü yayınlıyor. Bu sayede ALPER’in elektronik harp sistemleri tarafından tespit edilmesi zorlaşıyor. Bu özelliğe ‘Düşük Tespit Edile- A bilme Olasılığı’ (Low Probability of Intercept – LPI) adı veriliyor. LPI özelliği, savaş zamanında askeri gemiler için büyük önem taşıyor. Ülkemizin ilk LPI seyir radarı olan ALPER’in seri üretimine halen devam edilmekte. Her türlü deniz platformuna entegre edilebilen ALPER Gemi LPI Radarı, bir yandan Türk Deniz Kuvvetleri’nin güvenini kazanırken, diğer yandan pek çok ülkenin Deniz Kuvvetleri’nin de ilgisini çekiyor SD Mobil Arama ile Atış Kontrol Radarları Hava Savunma Görevi için Hazırlanıyor! SELSAN tarafından sabit ve hareketli askeri/sivil unsurların korunması için özgün olarak geliştirilen XBand alçak irtifa 3 boyutlu arama takip radarı özelliğindeki Mobil Arama Radarı ve Ku-Band alçak irtifa 3 boyutlu takip radarı özelliğindeki Atış Kontrol Radarı, ürün kalifikasyonu ve silah sistemine entegrasyon aşamasına getirilmiştir. Mobil Arama Radarı, Aselsan tarafından geliştirilen alçak irtifa hava savunma top sistemleri olan Kundağı Motorlu Namlulu Alçak İrtifa Hava Savunma Silah Sistemi ve Ateş İdare Cihazı Sistemlerinin arama radarı olarak kullanılırken; bu sistemlerde Atış Kontrol Radarı takip radarı olarak yer alacaktır. Ayrıca, Mobil Arama Radarı yine Aselsan tarafından geliştirilen alçak irtifa hava savunma füze sistemi olan Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi’nin füze güdümünü sağlayan ana arama radarı olarak kullanılacaktır. Mobil Arama Radarı, sayısal huzme biçimlendirme tekniğine dayalı çok huzmeli faz dizili anten mimarisi ile alçak irtifa hava hedeflerinin hızlı ve yüksek doğrulukla 3 boyutta (3B) tes- pit ve takibini sağlamakta, takip edilen hedeflerin otomatik sınıflandırmasını ve IFF cihazı aracılığıyla dost kuvvet teşhisini yapabilmektedir. Atış Kontrol Radarı, yanca ve yükselişte hareket özelliği ile 3 boyutta hedef yakalama ve yüksek doğrulukla takip özelliğine sahip, mobil silah sistemlerinde kullanılmak üzere geliştirilmiş yeni nesil bir radardır. Silah sistemi hareket ederken hedef takip edebilme özelliğine sahip olan Atış Kontrol Radarı, komuta kontrol sistemi üzerinden aldığı hedef bilgisine otomatik olarak yönlenmekte ve hedefe kilitlenmektedir. Mobil Arama Radarı’nın sahip olduğu modern radar tasarım teknolojileri ve kompakt/mobil yapısı sayesinde; Atış Kontrol Radarı’nın ise modüler mimarisi ve yüksek doğruluk performansı ile yurt dışında da pazar şansının yüksek olacağı değerlendirilmektedir. Mobil Arama Radarı ve Atış Kontrol Radarı sistemlerinin mimarilerinden geliştirilen kara ve deniz platformu sistemleri halen yurtdışı ihalelerde teklif edilmeye başlanmıştır SD 2013 End Date of Conceptual Design of FX Fighter Undersecretary for Defence Industries Murad BAYAR, speaking at the first International Conference on Air & Space Power (ICAP ‘13), stated that the conceptual design phase of Turkey’s next generation fighter (FX) will be completed by the end of 2013, and that the result will be submitted to the Defence Industry Executive Committee (DIEC) to obtain the green light for the launch of the second phase. The conference was held at Turkish Air War College in Istanbul on 27–29 March, 2013 with around 1,000 participants, including high ranking Air Force commanders from 57 countries. “W E are carrying out a conceptual study with our Air Force on a Future Turkish Fighter (FX) aircraft as a replacement fighter for our F-16s with an air-to-air role. This aircraft will complement the F-35 JSF, which is mainly for air-to-ground roles with air defence capabilities. This development programme will run for the next decade or two; at the moment we are coming to the end of the Conceptual Design study, in which we are working with the Air Force and TAI, to come up with the concept for this fighter. By the end of this year we will have the concept ready and will start taking decisions for the next phase of the programme,” Undersecretary BAYAR said, before presenting a conceptual drawing of FX to the participants. TX/FX Programme T HE Jet Trainer Aircraft (TX) and Fighter Aircraft (FX) Development Programme was officially launched during the December 15, 2010 meeting of the Defence Industry Executive Committee (DIEC), held at the SSM Headquarters in Ankara. According to the current plans, the FX aircraft prototype will be developed and produced first, after which the Turkish jet trainer (LIFT) aircraft prototype will be de- 48 09.05.2013 Ibrahim SUNNETCI signed and produced. The two platforms will share some common features and will utilise common subsystems. The first phase of the programme covers the “Conceptual Design” of the FX prototype, which is to replace the Turkish Air Force’s (TurAF) existing F-16C/D Fighter Aircraft, which are to be replaced starting from 2025. The project aims to maximise the utilisation of existing domestic capabilities, and as such will identify critical technologies during the development and production phases of the aircraft, and coordinate the planning of industrialisation requirements. Under the TX/FX Programme, DIEC, the highest decision-making body on defence and security procurement in Turkey, selected TAI as the Turkish Prime Contractor (TPC), and on 23 August, 2011 the SSM awarded a US$20 million contract to TAI for the Conceptual Design Phase of the programme. The contract became effective on 29 September, 2011, according to which the design activities should be completed within 24 months (by the end of October 2013). In order to select a Technical Support and Assistance Provider (TSAP) company, TAI issued a Request for Proposal (RfP) document to leading aircraft producers around the world, including Alenia Aeronautica, Lockheed Martin, Boeing Aircraft, SAAB Aircraft and KAI, but only received responses from Alenia Aeronautica, Lockheed Martin and SAAB Aircraft. Following an evaluation of proposals and bilateral meetings, SAAB Aircraft was selected as the TSAP for the Conceptual Design Phase, and in early 2012 a US$2 million technical sup- port contract was signed between TAI and SAAB Aircraft. The TSAP contract signed between TAI and SAAB Aircraft covers May 2012 and September 2013. According to Undersecretary BAYAR, the programme is to be handled under a “Family Concept,” with the engines for both the FX and TX aircraft being sourced from the same foreign supplier, but with a considerable amount of local content and local assembly. The FX prototype is expected to perform its first test flight in 2023, when Turkey will celebrate the centenary of the founding of the Republic. Delivery of the first aircraft to TurAF is planned for 2025. Deliveries will continue until 2035, and the FX/TX aircraft are expected to be phased out from the TurAF inventory after 2065. As the TPC, TAI is responsible for the design, development, integration and prototype production of the FX and TX aircraft, utilising in-country sources at maximum extent possible. In addition to TurAF and SAAB Aircraft, TAI is also currently cooperating with over 30 companies, universities and research institutions under the Conceptual Design Phase to determine possible technologies that could be used in the FX aircraft. In order to widen and deepen further the existing industry-university cooperation, on 8 February, 2013 the SSM awarded six more project contracts to Istanbul Technical University (ITU), Middle East Technical University (METU) and Bilkent University to carry out experiments on related technologies to be utilised under the TX/FX Programme. TAI and SSM are also taking consultancy services from six academicians from the Gebze Institute of Technology (GYTE), ITU and METU in specific areas such as avionic electronics, aerodynamics and performance and technology development fields. Under the two-year Conceptual Design Phase agreement, the following studies will Above, conceptual drawing of matured FX aircraft design; left Undersecretary BAYAR shares the current status of FX programme during ICAP ‘13 (Photos IDEF Show Daily). cial visit recently to the P&W, GE and Eurojet facilities to get first-hand information on these engines and to discuss issues regarding their possible use on the FX prototype. By the end of October 2013, TAI is expected to submit its final conceptual design of the FX to the SSM, and the results of the technical and administrative activities are expected to be evaluated by DIEC by the end of the year. DIEC will then make a decision on the next phase of the programme, the System Development & Demonstration (SDD) Phase. As the third largest air force in the world after the United States (USAF) and the United Kingdom (RAF), the Turkish Air Force currently has 400 combat aircraft, 140 support aircraft/helicopters and 160 trainer (including around 60 T-38A and T-38M jet trainers) aircraft in its inventory. TurAF curbe performed: Determination of TurAF operational requirements, Requirement analysis studies, and the conceptual design of the aircraft and systems/sub-systems taking these requirements into account, Feasibility of national potential and capability, and International cooperation models. The Operational Requirements Definition Document was prepared and completed by TurAF in November 2012, and conceptual design of the FX aircraft is being made in accordance with this document. As of February 2013, the Requirement Analysis studies have also been completed, and the conceptual design of the aircraft and systems/sub-systems are currently ongoing. According to Show Daily sources, TAI’s engineers are currently working on more than one option of FX design to meet the TurAF requirement, and one of these designs is becoming mature. Replacing the F-16C/Ds currently in TurAF service, the FX will be a single-seat next generation fighter with stealth features and new generation avionics. The FX will escort and provide air protection to TurAF’s F-35A Lighting II fleet after 2025. In order to meet TurAF’s operational requirements properly, the FX is expected to be equipped with twin turbofan engines, each generating at least 23,000lb thrust. The candidate engines for FX are: F110-GE-132 of GE; EJ230 of EuroJet; and F135 of P&W. The TX/FX Programme Management Office, consisting of TurAF National Combatant Branch Office, SSM and TAI personnel, made an offi- rently operates 240 F-16C/D fighters, which form TurAF’s leading edge, most of which have been modernised to the latest Block 50+ standards under the Peace Onyx III Programme. There are also some 65 upgraded F-4E 2020 Phantom II all-weather fighter-bombers (to be replaced by F-35As after 2018) and RF-4E/TM (to be phased out in the near future) reconnaissance aircraft. Turkey, as a Level III Partner in the JSF Programme, will procure some 100 F-35A aircraft, which will provide a 5th generation stealth and long-range strike capability to TurAF. As a modern, cutting edge air force, configured and trained to the highest Western/NATO standards, TurAF is able to execute the full spectrum of air missions SD Top, the FX programme Project Model; above, the Main Goals and Schedule of the FX programme; left, EuroJet EJ230 – one of three candidate engines for the FX aircraft (Photos: IDEF Show Daily and Internet). jesi kapsamında platform ve platform entegrasyon (ana tahrik sistemi entegrasyonu dahil) tasarımı ile ilgili tüm faaliyetlerden sorumlu olacaktır. STM ve Deniz Projeleri STM, MilGem Projesi ile başlayan ve günümüze kadar gecen süre içinde Deniz Projeleri alanında uzman ve kilit bir kadronun yanı sıra, Denizaltı Platformuna yönelik, yurtiçi ve yurtdışı danışmanlık, dizayn, modernizasyon ve sanayileşme faaliyetlerini yürütebilecek ve bu konuda öncülük edebilecek çekirdek bir mühendislik kadrosu oluşturmuştur. D ENİZ Projelerine yönelik oluşturulan bu kadro ile; üretim altyapısına sahip yerli/uluslararası müşteriler için, Denizaltı ve Askeri Suüstü Gemilerine yönelik gemi inşa/modernizasyon konularında, askeri tersaneler/bakım, onarım ve eğitim tesisleri alanında anahtar teslim çözümler üretilmektedir. STM olarak halen yürütmekte olduğumuz projelerden kısaca bahsetmemiz gerekirse; MilGem Projesi: STM, Türkiye’nin en önemli savunma projelerinden birisi olan, korvet sınıfı savaş gemisi MilGem (Milli Üstte, MilGem Projesi’nin ilk gemisi olan TCG Heybeliada korvetinin inşası kapsamında 79 ayrı sözleşme altında 8.643 kalem malzeme tedarik edilmiş olup malzeme bazında %78, fiyat bazında ise %63 mertebesinde yerlilik oranı elde edilmiştir (Fotoğraf: Muhammet METİN). Yanda ise, Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda 11 yıllık süre zarfında inşa edilecek Tip 214TN Sınıfı denizaltıların 2o18-2o23 yılları arasında hizmete girmeleri planlanmıştır (Fotoğraf: HDW). 52 09.05.2013 Gemi) Projesi’nin ilk gemisi Heybeliada ve ikinci gemi Büyükada için, dizayn hizmetleri ve platform inşa ve donatım malzeme ve hizmetlerinin tedarik sorumluluğunu üstlenmişir. Projenin tasarım, inşa ve sistem entegrasyonu, performans ve takvim sorumluluğu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, dizayn ve inşa faaliyetleri için gerekli sistem, malzeme ve hizmetlerin tedarik sorumluluğu ise Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM)’ndadır. MilGem Projesi kapsamında üstlendiğimiz sorumlulukları, zamanında, bütçesi içerisinde, hedeflenen kalitede, yüksek son kullanıcı memnuniyetiyle ve beklenenin üzerinde yerli katkı oranı ile yerine getirmeyi hedefledik. MilGem Projesi’nin devamı olan MilGem-S Projesi’nde firmamız, ana yüklenici tersane seçiminden bağımsız olarak, SSM tarafından Platform Dizayn Alt Yüklenicisi olarak belirlenmiştir. STM, MilGem-S Pro- Yeni Tip Denizaltı Projesi: Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda inşa edilecek havadan bağımsız tahrik (AIP) sistemine sahip altı adet Yeni Tip Denizaltı Tedarik Projesi’nde; dizayn faaliyetlerine katılım, Gölcük Tersanesi altyapısının yenilenmesi, yerli katkı faaliyetlerinin kontrolü, HDW tarafından tedarik edilmeyen tüm mal ve hizmetlerin tedariği, Entegre Lojistik Destek (ELD) faaliyetlerinin icrası gibi sorumluluklar STM tarafından üstlenilmiştir. STM olarak hedefimiz, proje tamamlandığında denizaltı platformuna ve özellikle de modernizasyonuna yönelik; dizayn, mühendislik ve entegrasyon konularında teknolojik birikim ve kabiliyet kazanımının sağlanması ve projede hedeflenen yerli katkı oranına ulaşılmasıdır. Ay Sınıfı Denizaltı Cihaz/Sistem Yenileme Projesi: Ana yüklenici olarak sorumluluk üstlendiğimiz Ay Sınıfı Denizaltı Cihaz/Sistem Yenileme Projesi kapsamında 2 Ay Sınıfı denizaltımız için modernize edilecek sistemlerin tedarik, montaj, entegrasyon, test ve kabul faaliyetleri tarafımızdan yürütülmekte, söz konusu faaliyetler Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nın tecrübeli işgücü desteği ile icra edilmektedir. Denizde İkmal ve Muharebe Destek Gemisi (DİMDG) Projesi: Projenin halihazırda içinde bulunulan ilk aşamasında, gemi teknik isterlerinin belirlenmesine yönelik ön dizayn ve fonksiyonel dizayn çalışmaları yapılmaktadır. STM, ülkemize katma değeri olacak mühendislik ağırlıklı dizayn görevleri ile önemli sorumluluk üstlendiği bu proje çerçevesinde, dizayn çalış- Üstte, Ay Sınıfı Denizaltı Cihaz/Sistem Yenileme Projesi altında ilk denizaltı TCG Doğanay (S-351) üzerindeki INS sistemi montaj çalışmaları 2 Kasım 2o12 itibariyle tamamlanmış olup periskop ve ESM sistemi entegrasyon çalışmalarının ise rutin overol işlemleri sırasında 2o14 yılı içinde gerçekleştirilmesi planlanmıştır. Yanda ise, 22 Ocak 2o13 tarihinde imzalanan sözleşme altında 48 aylık bir takvimde Pakistan’da Karachi Tersanesi’nde inşa edilecek Denizde İkmal Lojistik Destek Gemisi, 155m uzunluğa ve 15.6oo ton deplasmana sahip olacak (Fotoğraflar: NATO ve STM). maları için bir iş paylaşımı çerçevesinde, Deniz Kuvvetleri Dizayn Proje Ofisi ile koordineli çalışmaktadır. Pakistan Denizde İkmal Tankeri Projesi: Pakistan Savunma Üretim Bakanlığı tarafından Pakistan Deniz Kuvvetleri ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak Karaçi Tersanesi'nde inşa edilmek üzere 1 adet Denizde İkmal Tankeri (Fleet Tanker) Tedarik Projesi kapsamında Ana Yüklenici olarak; Dizayn Paketi, Malzeme, Ekipman, ELD, Yedek Parça, Test ve Tecrübelerin yapılması, Tersane ve Kullanıcı Eğitimleri ve Danışmanlık Hizmetlerinin verilmesini içeren Sözleşme, Pakistan Savunma Üretim Bakanlığı ile STM arasında 22 Ocak 2o13 tarihinde Rawalpindi/Pakistan’da imzalanmıştır. Askeri gemi inşaasında tasarım ve mühendislik hizmeti ihracı konusunda dost ve kardeş ülke Pakistan ile Türkiye arasında bir ilk olan bu proje, savunma ve gemi inşa sanayi alanında önemli, örnek ve özgün bir işbirliği projesidir. MilGem Projesi ile askeri gemi inşaası alanında büyük atılım yapan gemi inşa sanayimiz açısından; tasarım ve mühendislik hizmeti ihracı yanısıra gemi inşa sanayi için büyük önem arz eden, gemi inşa yan sanayi ürünlerinin ihracına imkan verecek bir proje özelliğindedir. Halihazırda üstlenilen görevlerin ötesinde yurt içi ve yurt dışı projelerde DzKK ve SSM’nin vizyon ve hedeflerini destekleyecek şekilde rol alabilecek bir kapasiteye ulaşılmıştır. STM olarak hedefimiz; gemi inşa ve modernizasyon alanlarında sahip olunan yüksek bilgi birikimi ve tecrübeden kaynaklanan özgüven ile ülkemizin sahip olduğu mevcut ve gelişmekte olan söz konusu alanlardaki potansiyelin de aktif olarak kullanılması suretiyle ulusararası ortamda anahtar teslim mühendislik çözümler üreten, tanınır ve güvenilir bir firma haline gelmek ve bu sayede, elde edilen mühendislik hizmet ve ürünlerinin ihracını sağlamaktır SD Strike UAV (SIHA) and Combat UAV (MISU) Projects During its bi-annual meeting held on July 22, 2012, the Defence Industry Executive Committee (DIEC), Turkey’s top decision making body on defence and security related procurement, directed the SSM to launch contractual negotiations with TAI for the Preliminary and Conceptual Design Phase of the Strike UAV System (SIHA) Project. T HE project relates to the design and development of an armed UAV System with advanced reconnaissance and surveillance capabilities in order to fulfil a requirement of the Turkish Air Force (TurAF). The SIHA will be a larger, heavier and more capable than the ANKA MALE UAV, powered by a turboprop engine with a power output range of between 1,000– 2,000shp, far more powerful than the ANKA’s 155/165hp piston engine. The SIHA airframe will be based on the ANKA UAV, but with an enlarged fuselage and longer wings (lengthened from 17.3m to around 23m). The SIHA will have a payload capacity of around 800–1,000kg, a ceiling of 40,000ft and an endurance of over 20 hours. With an estimated take-off weight of around 54 09.05.2013 5,000kg the SIHA will have a cruising speed of between 200–250kts. Fitted with LoS and BLoS (SatCom) communication systems, the SIHA will be employed primarily in a hunter/killer role against dynamic targets, and secondarily as an intelligence collection asset. Able to employ air-to-ground laser guided rockets and missiles, in addition to GPS/INS and Laser Guided Bombs, the SIHA can also perform Armed Reconnaissance, Surveillance, and Target Acquisition (RSTA), Close Air Support (CAS) and Air Interdiction missions. The SIHA prototypes are expected to be powered by an outsourced turboprop engine (P&W’s PT6 is a strong candidate for this requirement), although production SIHA’s are planned to be powered by an indigenous turboprop engine to be developed and produced by TEI. The company has already launched conceptual design studies for a 1,000lbf-class turbojet engine in mid-2012, and the ongoing design efforts are planned to be completed by 2015. According to TEI officials the new indigenous turbojet engine will be able to generate between 1,200–1,500shp in a turboprop configuration. A SIHA Preliminary and Conceptual Design Phase contract is expected to be signed between TAI and the SSM by the end of 2013. The next step in Turkish UAV roadmap is the National Unmanned Combat Aircraft (MISU) programme, which foresees the delivery by Turkish defence industries of an indigenously developed Combat UAV System to TurAF by 2030. The MISU is anticipated to be powered by a pair of jet engines, and the 1st TurAF MISU Squadron is expected to have the Initial Operating Capability (IOC) by 2035. During his opening speech at the first International Conference on Air & Space Power (ICAP ‘13), held at the Turkish Air War College in Istanbul on March 27–29, 2013, Undersecretary for Defence Industries Murad BAYAR presented to around 1,000 assembled participants, including high ranking Air Force commanders from 57 countries the conceptual drawings of the Combat UAV (MISU) and Strike UAV (SIHA). Regarding the ongoing efforts in UAV area in Turkey, Undersecretary BAYAR gave the following information: “Unmanned Aircraft are becoming a major capability area for all of our armed forces, and in Turkey also we are spending a great deal of effort in this area. We started with the development of smaller, Mini UAVs (fixed wing Bayraktar and rotary wing Malazgirt), which are now in the inventory and in operational use; but it is the middle (Tactical) category that we are working on today for delivery to the armed forces. The top one is the ANKA UAV, which is a MALE category UAV and has just completed its development programme, and now we are moving into the production phase. Along with Tactical UAVs (Caldiran and Karayel), the ANKA MALE UAV will begin operational use as of this year. We are also planning for the future in UAVs. For TurAF we are planning a more strategic capability in UAVs, with a higher payload capability and with a turbine engine; but on equal importance with the platforms are all the subsystems (Ground Control Station, EO/IR FLIR system SAR/ISAR Radar, Ground Data Terminal and Remote Video Terminal) and capabilities that we are working on that are required for a UAV to be effective. As you all know, a UAV is not an aircraft, but is rather a system; and in almost all of them, we have some development programmes now in progress” SD Havelsan Launches DOOB O N 8 May, 2013, Havelsan launched “Defence Out Of a Box (DOOB)” to the attention of the national and international defence market with a cocktail at IDEF ‘13. Havelsan, a Turkish Armed Forces Foundation company, is a software and system integrator company with many success stories under its belt, not only in Turkey but also in other countries. DOOB, an improved Command & Control Information (C2I) System, carries Havelsan further along the road as a developer of quality systems in this field. Developed in-house by the engineers at Havelsan, DOOB is a plug-and-play type, modular, scalable, COTS independent, C2IS system that complies with both national and international standards, while also being cost effective. 56 09.05.2013 Havelsan put DOOB to the test during the NATO CWIX exercise in 2012, where it performed with 100 percent success in 19 tests with six different systems from five different countries. At the official launch at IDEF ’13, Sadık YAMAÇ, General Manager and CEO of Havelsan, briefed the guests about Havelsan’s new network-enabled product SD IR-DMAS K IZILÖTESİ (KÖ/IR) ölçüm verilerinin sistematik bir yöntem izlenerek kayıt edilmesi, süreç yönetimi ve kapsamlı analizlerinin gerçekleştirilmesi, KÖ Elektronik Harp sistem ve uygulamaları açısından vazgeçilmez bir öneme sahiptir. KÖ ölçümün gerçekleştirildiği şartlara dair bilgilerin (meteorolojik şartlar, ölçülen platformun konum bilgileri, kalibrasyon verileri, kamera ve filtre bilgileri vb.) kolayca yönetilebilir olması ve analiz ortamına entegrasyonu kullanıcı kaynaklı hataların en aza indirilmesi açısından istenen özellikler arasında yer almaktadır. Kızıl Ötesi Ölçümleri Veri Tabanı Yönetim ve Analiz Yazılımı (IR-DMAS), KÖ/IR ölçümlerin sivil ve askeri uygulamalara göre planlama, ölçüm, analiz ve raporlama aşamalarını birleştirerek her seviyede kullanıcı ihtiyaçlarını karşılamayı hedefleyen özgün ve bütünleşik bir çözüm sunmaktadır. IR-DMAS yazılımının bazı özellikleri arasında; İyi tanımlanmış bilgi modeli sayesinde çok-modlu, çok-biçimli parçalı verilerin ilişkilendirilmesi ve birleştirilmesi, Meta veriyi kaydetmek için sistemik yöntemler, Otomatik veri ilişkilendirilmesi, Farklı kamera tipleri için ham görüntü işleme, Tekrarlanır analizler için kolay kullanımlı analiz süiti, Daha kısa ve daha güvenilir analiz sonuçları, Veri tabanına bağlı çalışma biçimi – Sorgulama arayüzü sayesinde otomatik veri transferi, Veri tabanına bağlı planlama – Planlama arayüzünden veri tabanına otomatik veri transferi, Kullanıcıya özel veri tabanı (KÖ kameralar, filtreler, lensler, istasyonlar/konumlar), Kullanıcıya özel formülasyonlar sayesinde kullanıcıya özel analizler, Güçlü veri değişimi kabiliyetleri (İhraç/ithal arayüzleri), ve Esnek ve kullanıcı dostu grafik arayüzü bulunmaktadır. IR-DMAS kullanılarak kazanılabilecek imkan ve kabiliyetler genel olarak ana maddeler halinde aşağıda listelenmektedir: KÖ kameralar tarafından yapılan zamana bağlı ölçüm verilerini veritabanında saklanması ve bu veriler üzerinden çeşitli sorgulama imkanları, Platform ve dekoyların (sahte hedef) KÖ izlerinin analiz edilmesi ve yapılan analizlerin kaydedilerek saklanması, Platform ve KÖ dekoyların güdümlü mermi koruma sistemleri açısından imkan, kabiliyet ve zafiyetlerinin incelenmesi, Platform, KÖ dekoy ve ortam şartlarının KÖ imza modelleri oluşturularak ilave ölçüm ihtiyaçlarının belirlenmesi, ve Standart bir KÖ ölçüm ve analiz metodolojisinin oluşturulması SD SDT’nin Avrupalı Ana Oyuncular ile Birlikte Sivil Havacılık Alanındaki Başarısı: ALICIA SDT; görüntüleme sensörleri ve görüntü işleme teknolojileri odağı etrafında savunma alanında Sentetik Açıklıklı Radar [SAR] teknolojileri, uydu yer istasyonu görüntü işleme ve otomatik hedef tanıma algoritma ve yazılımlarına yönelik yurtiçi proje ve ürün geliştirme çalışmalarını sürdürürken, Aralık 2oo7’de Brüksel’de katıldığı bir toplantı ile başlayan bir Avrupa Birliği (AB) Projesi serüveni ile sivil havacılık alanına da girmiş ve bu alanda bir başarı hikayesinin başlangıcına imza atmıştır. 2 007’deki Brüksel Toplantısı kapsamında AB’nin sivil havacılık alanında çeşitli ArGe Proje önerilerinin ilgili konsorsiyumlarca sergilendiği platformda, katma değerli ve yenilikçi yaklaşımlar sunabilen KOBİ iş ortakları adaylarının konsorsiyumlar tarafından seçilmesi maksadıyla bir proje pazarı düzenlenmiştir. SDT bu kapsamda ‘ALICIA’ (All Condition Operations and Innovative Cockpit Infrastructure) adlı ArGe Projesi’nin teknolojik çözüm fikir yarışmasına katılmış ve Avrupa’dan katılan T aday KOBİ’ler arasından sadece 6 KOBİ’nin seçildiği Avrupa Birliği 7nci Çerçeve (EU FP7) Havacılık ArGe Programı ALICIA Konsorsiyumu’na seçilmiştir. Ardından bu Konsorsiyumun AB’ne sunduğu ALICIA ArGe Proje Önerisinin yüksek bir not alarak 2oo9 yılı sonunda AB tarafından 4 yıl boyunca fonlanmaya değer bulunması ile birlikte SDT kendisini Avrupa’daki dev havacılık firmaları ile aynı konsorsiyu- mun içinde, geleceğin yolcu uçağı kokpit tasarımı çalışması içinde bulmuştur. SDT, üç yılı aşkındır Avrupa’nın ALICIA Konsorsiyumu’nun bir üyesi olarak, 1o-15 sene sonrasının modern yolcu uçaklarının kokpit çözümü için uçak üzeri algılayıcılardan elde edilecek görüntülerin işlenmesi ile pilot için azami durumsal farkındalığın ve uçakların güvenli iniş ve taksi operasyonu gerçekleştirecek teknolojilerin geliştirmesinde önemli bir katkı sağlamaktadır. Halihazırda SDT’nin projede geliştirdiği özgün görüntü işleme ve çoklu sensör veri füzyonu algoritmaları ve yazılımları proje kapsamında Avrupa’da oluşturulan test ortamlarında başarı ile test edilmekte olup, çalışmaların 2o14 yılı içinde tamamlanması planlanmaktadır. Bu çerçevede SDT’nin bugüne kadar yerli savunma pazarında geliştirdiği yetenek ve ürünler, ilk olarak sivil havacılık alanında ihraç pazarında bir yer bularak, kendisini uluslararası platformda da kanıtlamıştır. SDT’nin bugüne kadar yerli pazarda geliştirdiği uzaktan algılama, gömülü simülasyon, sayısal veri kayıt sistemleri, uçuş veri toplama sistemleri ve uçuş veri kayıt sistemleri elektroniği alanlarındaki ürün ve yetenekleri artık olgun bir seviyeye gelmiştir. SDT, bu ürün ve yeteneklerini hem mevcut projelerin devamı niteliğinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nin müteakip ihtiyaçlarına yönelik projelere uygulamak ve böylece yapılan yatırımların yeni uygulamalarda ülke ve sektör menfaatleri adına kullanılmasını sağlamaya çalışmakta, hem de bu ürün ve yeteneklerine ihraç pazarlarında yer aramaktadır SD Digital Mobile Radio (DMR) HE Digital Mobile Radio (DMR) produced by ETSI is a direct digital replacement for analogue PMRs. DMR is suitable for short-range industrial, professional/business-critical applications and public safety/mission-critical applications. It has been developed in three “tiers”: • Tier 1: A low-cost, licence-exempt “digital PMR446” • Tier 2: For the professional market, offering peer-topeer and repeater modes (licensed). • Tier 3: For trunked operation (licensed). The DMR technology promises improved range, higher data rates, more efficient use of the spectrum and improved battery life. Significantly, the DMR has been designed to fit into existing licensed PMR bands, meaning that there is no need for re-banding or relicensing, thus aiding the transition from analogue to digital. Features supported include fast call set-up, calls to groups 58 09.05.2013 and individuals, and short data and packet data calls. The communicatio n s modes include individual calls, group calls, broadcast calls and, of course, a direct communication mode among the mobiles. Other important DMR functions include emergency calls, priority calls, full duplex communications, short data messages and IP-packet data transmissions. SD 24 hours/7day reconnaissance and FalconEye-IRST F ALCONEYE-IRST (Infrared Search and Track) is a high-performance electro-optical sensor system, comprising a high-definition thermal camera, a high-definition day TV camera, a laser range finder and/or a laser target designator. FalconEye-IRST can provide 360° panoramic reconnaissance, surveillance, automatic target detection and automatic target tracking, 24 hours a day, seven days a week. FalconEye-IRST has a capability of positioning the sensor units 360° in azimuth and in between specific angles in elevation axes with the help of two axes platform. To achieve an almost similar performance as a stationary system, the two axes platform has an extremely high stabilisation accuracy. As a result, regardless of the harshness of the mission, the FalconEye-IRST System has the ability to maintain undistorted thermal and day TV images, longrange laser range finding/designation and automatic target tracking while placed on a deflecting MAST, even when on the move. With its infrared search and track function, FalconEye-IRST surveillance, 360° day/night high definition pano- provides a 360° panoramic image that is refreshed every second. The system can display all 360° at the same time with multiple monitors, or on one monitor by rotating the image. If a target is detected, the system automatically defaults to the target on the monitor. FalconEye-IRST can be mounted on an armoured vehicle using a MAST system, or it can be used upon a tripod for stationary usage. General Specifications: ramic reconnaissance, Day/night automatic target detection and tracking, Very high range performance, Extremely high stabilisation accu- racy, Day/night data recording, Direction and position determination, Continuous range finding, Target designation, Video output options such as HD digi- tal, HD analogue or SD analogue SD AACE Amphibious Armoured Combat Earthmover The AACE of FNSS is an amphibious, armoured, tracked, combat earthmover to be used in the preparation of river banks for crossing operations. I T can carry out bulldozing, rough grading, excavating, hauling and scraping operations. Unlike standard work machines, AACE has the capability to take ballast from the soil into its ballast canister when necessary, and discharge it at the end of the operation. In standard work machines, the dozer blade swings while the vehicle is stable, however in AACE it is fixed to the vehicle. With its superior hydraulic suspension system, the front side of AACE can be raised or lowered, bringing the blade or the ballast canister into contact with the ground. This results in more effi- cient shovelling and ploughing, which can also be performed while the vehicle is mobile. One of the most important features of AACE is that it is amphibious and has the capacity for 2 crew members. AACE is integrated with such modern electronic systems as day and night cameras, a multifunction LCD monitor and air conditioning. The hull of AACE is formed out of aluminium, taking into account its floating requirements and its need for ballistic protection, while its hydraulic power and power transmission systems are equipped with modern equipment and tools, giving the vehicle higher manoeuvrability and greater performance. The AACE powerpack assembly is made up of a fully automatic transmission, coupled with a diesel engine. The AACE can reach speeds of 45 km/h on land, and so can make its own way to the operation area without the need for transportation. It can travel safely in river streams at up to 1.5 m/sec with the 360° high-manoeuvre capability provided by its 2 water jets. AACE was developed under a local development and manufacturing project of FNSS to meet a requirement of the Turkish Land Forces. A vehicle delivery ceremony was held at the FNSS facilities on 11 January, 2013, when all vehicles within the scope of the project were delivered to the Turkish Armed Forces SD A SAVUNM this year, e ry a in z rs a e g iv a Ann e) m erospac g its 27 A n n ti d o n ti ra a a b e in le c Ce efen issem CILIK (D for the d g b u in h d n a a ve HAVA s ly exp serving a the rapid y n e o rk n u has been o T ti a oth ical inform ce activities of b h c n ö of techn a M sp ading and aero world-le , e Y G th O f defence L o O CHN s part world. A ITARY TE , IL e R th A (M IT d p n IL u a g Gro GIA M ECNOLO Publishin T A , S S E E IF C D OR NA NAVAL F TA ITALIA ed IK, RIVIS N H tter plac e C b E T ody is WEHR b o of n h ), lt A a e EFAIY led w and AL D is unriva h th is is rk It u T t. the this even ledge of w e o n th k to cover d th n -dep try, a ce indus ce and in n fe in e d d e h lt experien u Turkis s res , that ha rces and le o of o F h d rs w e e a Arm t as rganis al marke by the o n n o e o ti ti th a c r rn le fo e inte y’s s Daily F Show dia Turke E e s ID e M f ic h o p c s n n Mö reatio the au for the c n under . 3 io n it o ‘1 ti ib F a h E d x e ID oun ve IDEF Forces F d th consecuti e rm A h 4 rkis of the Tu th MÖNCH MEDIA TURKEY Halit Ziya Sk. 26/9, Çankaya 06540 Ankara/Turkey Tel: +[90-312] 441 93 54 • Fax: +[90-312] 439 57 24 www.monch.com.tr • info@monch.com.tr A Milli Ekranımız T129 ATAK Kokpitinde SELSAN tarafından özgün olarak geliştirilen VMFD68 Aviyonik Çokişlevli Ekran, güvenilir ve yüksek çözünürlüklü aktif matris sıvı kristal teknolojisi, LED arka ışıklı paneli ve pilot yükünü azaltan kullanıcı arayüzü ile gündüz ve gece görüş koşullarında görev yapacak şekilde T129 ATAK Helikopteri kokpitinde yerini almış bulunmaktadır. 2o11 yılında Tasarım Tescil Belgesi almış olan VMFD-68 Aviyonik Çokişlevli Ekran, hava araçlarına yönelik askeri çevre koşulları (MIL-STD-810), güç gereksinimleri (MIL-STD-704), gece görüş koşulları (MIL-STD-3009) ve elektromanyetik koşullar (MIL-STD-461) ile tam olarak uyumlu olduğunu Haziran 2o12 itibariyle tamamlanan testlerde başarıyla kanıtlamıştır. Gerek sayısal, gerekse analog video giriş-çıkış özelliklerine sahip platform isteklerine göre yeniden programlanabilen arayüz seçeneklerine sahip olan VMFD-68, yüksek aydınlatma seviyesi, düşük yansıma özellikleri ve DO-178B yazılım standardı uyumu ile görev bilgisayarı tabanlı aviyonik mimariler için ideal bir insan-makine arayüzü ve görüntüleme çözümü sunmaktadır SD KALKAN Hava Savunma Erken İkaz Radarı A SELSAN tarafından geliştirilen ilk özgün, milli faz dizinli radar olan KALKAN Hava Savunma Erken İkaz Radarı (HSEİR), 2oo8 yılında envantere girerek, Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK)’nın HErİKKS Alçak İrtifa Hava Savunma Komuta Kontrol Sistemi ana arama radarı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Üs, liman, fabrika gibi kritik nokta ve bölgelerin korunmasında belkemiğini oluşturan KALKAN HSEİR’in 2oo8 yılında başlatılmış seri üretim çalışmaları devam etmekte olup partiler halinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edilen sistemler halen farklı birliklerdeki görevlerini başarıyla icra etmektedir. KALKAN A HSEİR, Aselsan tarafından geliştirilmekte olan Orta İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi’nin ana arama radarı olarak da kullanılacak ve orta irtifa füzesinin güdümünü sağlayacaktır. Türkiye’nin ilk faz dizinli radarı olarak modern ve özgün bir sistem tasarımına sahip olan KALKAN radarı, alçak irtifa hava hedeflerinin 3 boyutta doğru ve hızlı tespit ve teşhisini, sabit ve döner kanatlı olarak sınıflandırılmasını ve dost kuvvet teşhisini yapmak üzere tasarlanmış bir arama ve takip radarıdır. Modern teknolojik özellikleri arasında; modüler sistem yapısı, çok huzmeli ve faz dizinli elektronik taramalı anteni, gelişmiş sayısal sinyal işleme mimarisi, darbe sıkıştırma özelliği, sayısal darbe üreteci ve sayısal almaç birimleri yer almaktadır. KALKAN radarı, gelişmiş özellikleri sayesinde yurtdışı pazarında büyük ilgi görmeye devam etmektedir SD ARES-2SC Denizaltı Elektronik Destek Sistemi SELSAN tarafından, denizaltı platformlarının Radar Elektronik Destek (ED) faaliyetlerini milli ve modern teknolojilerle yürütebilmesi amacıyla ARES-2SC Denizaltı Radar ED Sistemi geliştirilmiştir. İlk etapta, 2 adet AY Sınıfı (Tip 209) denizaltıya entegre edilecek olan sistem, Yeni Tip Denizaltı (Tip 214) platformları için yine Aselsan tarafından geliştirilmekte olan ARES-2NS Denizaltı Radar ED Sistemi’ne temel teşkil etmektedir. ARES-2SC Denizaltı Radar ED Sistemi, suüstü gemilerde Türk Deniz Kuvvetleri tarafından kullanılan Aselsan ürünü ED Sistemleri (ARES-2) ailesinin denizaltı platformlarına yönelik geliştirilmiş bir versiyonudur. ARES-2SC, LPI radarlar dahil 2-18GHz bandında yayın yapan radar sistemlerine yönelik olarak; tespit, teşhis, kimliklendirme, uygun formatta gösterim, otomatik ve manuel kayıt ve oynatma kabiliyeti gibi fonksiyonları başarıyla yerine getirebilmek amacıyla tasarlanmıştır. Sistem, yanca 360° kapsama alanındaki radar yayınlarına ait frekans ve yayın parametrelerini sürekli ve gerçek/gerçeğe yakın zamanda hassas yön bilgisi ile tespit edebilmektedir. Aselsan ARES-2SC Denizaltı Radar ED Sistemi, basınca dayanıklı kompakt anten yapıları, yüksek teknolojili geniş bant sayısal mikrodalga almaçları, yüksek veri işleme kabiliyeti sayesinde görevini başarılı ve güvenilir şekilde yürütebilmektedir SD Yabancı Delegasyon Üyeleri Türk Tarihine Hayran Kaldı I DEF ‘13 11nci Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı, Milli Savunma Bakanı İsmet YILMAZ himayelerinde, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV)’nın sorumluluğunda, Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım AŞ’nin organizasyonunda 7-10 Mayıs 2013 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece, İstanbul’da icra edilmektedir. Savunma Sanayi sektöründe söz sahibi olan 50 ülkeden yerli ve yabancı 781 firma ve firma temsilciliğinin bir araya geldiği Fuarı, 81 ülkeden 506 yabancı delegasyon üyesi ziyaret etmektedir. Söz konusu yabancı delegasyonlarda 22 Bakan, 12 Bakan Yardımcısı, bir Genelkurmay Başkanı, beş Genelkurmay Başkan Yardımcısı, altı Kuvvet Komutanı ve sekiz Müsteşar yer almaktadır. IDEF ‘13 Fuarı’na katılan yabancı delegasyon üyeleri için Savunma Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR tarafından 6 Mayıs 2013 tarihinde Harbiye’deki ‘Askeri Müze ve Kültür Sitesi Ko- mutanlığı’nda bir Akşam Yemeği verilmiştir. Başta Milli Savunma Bakanı Yardımcısı Hasan Kemal YARDIMCI, Savunma Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR, Müsteşar Yardımcıları Sedat GÜLDOĞAN ve Serdar DEMİREL ile Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı Lütfi VAROĞLU olmak üzere Türk Savunma Sanayi firmalarından üst düzey yöneticilerin de katıldığı geceye yabancı delegasyon üyeleri büyük ilgi gösterdi. Dünyanın en eski bandosu olan Mehteran Bölüğü’nün nefes kesen ve misafirleri coşturan konseri ile başlayan gecede, daha sonra hep birlikte Müzenin alt ve üst katlarında yer alan salonlar gezildi ve yetkililer tarafından sergilenen eserler hakkında delegasyon üyelerine bilgi verildi. Yabancı delegasyon üyelerinin özellikle Osmanlı Devleti Kuruluş Salonu, Çanakkale Savaşları Salonu ve İstanbul’un Fethi Salonu’na yoğun ilgi gösterdikleri görüldü. Gece, akşam yemeğinin yenilmesi ile sona erdi SD CİRİT Adds More Versatility to the EC635 In a briefing in front of the EC635 Mock-Up exhibited at the IDEF ‘13, Eurocopter, Thomas HEIN, European Marketing Manager for Eurocopter, said: “It’s really a pleasure to have this opportunity to present to you the new capabilities of the EC635. T HE EC635 is based on our civil version, called the EC135, and we have just been awarded a contract to deliver 17 EC135’s to the Turkish Air League (THK) that will serve the Ministry of Health under a MedEvac role. What we see here is the the military derivative, already ordered by eight countries. Especially in the Middle East region, 82 versions have been ordered, in various combat, utility and scout types, as well as a training helicopter. We are also proud to present it here at IDEF, where for the last two years we have been cooperating with Roketsan. We signed an MoU two years ago at IDEF (2o11) with Roketsan to integrate the CİRİT 2.75” missile on the EC635 and perform the necessary texts. The firing demonstration took place this year. So this is a cooperation of Eurocopter, as the platform provider, with the Turkish industry, in this case Roketsan, one of the leaders in this area of missiles. More and more we are seeing a worldwide tendency towards light helicopters, like the US with the EC145/UH-72 Lacota, with over 300 units for avariety of missions, from SAR to uti- lity to surveillance missions – and the 135 is going in exactly the same direction. Thus more and more, military users are moving towards lighter, more versatile platforms and with the 635 and the 645, they have the right answer. Furthermore, I would like to announce to you that we have introduced a modification to this helicopter, so it’s much more powerful, more dedicated to hot and high performances in countries like Turkey in this region, but also mountainous areas”. Christian FANCHINI of Eurocopter continued that the EC635 is the latest production helicopter and said: “The advantage of this helicopter is it versatility, being able to perform the full spectrum of military missions, from armed scout to fire support, to escort, light utility and advanced training. The primary mission is obviously armed scout and light attack, because this is a small platform that is very agile due to the rotor, a full rigid rotor. Also, it is a small platform, and so it is very discreet; and discretion for a military helicopter is very important. In addition, this helicopter is very well equipped. As you can see here, we have integrated a complete weapon system, able to support either ballistic armaments, but also guided armaments. From a ballistics point of view, we propose either the 12.7mm MG or the 20mm gun. On the rocket side, we propose an unguided rocket, but also a capability that you can see here from Roket- san, the integration of the laser-guided (CİRİT) rockets. On the guided side, we propose also air-to-ground missiles, and this helicopter was delivered, as it was mentioned, in the Middle East, with a complete suite of armaments from ballistics to guided missiles; that is to say, the weapon system is qualified. We introduce this year, with the first delivery planned for next year, the latest version of the EC135 family, or 635 in the military version, the 635 T3 P3. The difference is mainly focused on performance in high and hot conditions. That is to say, we have performed some modifications in the main rotor with a diameter increase of 20cm, but also we have increased the capability of the engine with FADEC, the Full Automatic Digital Electronic Control, which is able to deliver more power in very extreme conditions. The result is increasing, for example, this aircraft compared to the previous version at maximum take-off weight and 2.000m altitude is able to increase its maximum take-off weight by 250kg in comparison. With the CİRIT we are very proud to cooperate with the Turkish industry, and maybe we will be the first to deliver this laser-guided rocket on a helicopter. The interest in this weapon system is obviously its accuracy, due to the fact that the armament is guided by laser. It is very accurate, and today, as you know, collateral damage are key issues. We are also working with Aselsan on a thermal imaging system, and also we are looking at other Aselsan equipment for potential integration. Athough our discussions with potential customers are generally confidential, we can already say that the German Armed Forces are already using it, the Swiss Forces have ordered 20 and we can mention Jordan. Another Middle East country that I cannot mention has had all of its platforms delivered; and we have further discussions in the Asian region, but also in Africa.” SD R German Navy Procures RAM Block 2 AM-System GmbH (RAMSYS) has been awarded a procurement contract for the supply of 445 state-ofthe-art RAM Block 2 guided ship self-defence missiles to the German Navy. The new missiles will be delivered between 2016 and 2019, replacing the older RAM Block 0 missiles, which will reach the end of their working life after more than 20 years. The new RAM Block 2 missile incorporates an evolved radar frequency receiver and a considerably higher manoeuvrability than the previous generations of RAM missiles. This enables the missile to detect and reliably counter manoeuvring hypersonic anti-ship missiles of the latest generation, as well as upcoming low-signature threats. The extraordinary performance of the new RAM Block 2 missile was demonstrated most impressively in several test firings during the development phase, and more recently in the successful defence against a simulated attack on the US Navy’s Self-Defence Test Ship in March 2013. The RAM weapon system for ship self-defence is developed, produced and marketed by RAM-System GmbH in close cooperation with its parent companies Diehl BGT Defence and MBDA Deutschland, together with US partner Raytheon Missile Systems. Aside from Germany and the United States, the navies of Egypt, Greece, Japan, South Korea, Turkey and the United Arab Emirates are also relying on the outstanding capabilities of the RAM missile system. The new RAM Block 2 guided missile can be fired from all deployed RAM launching systems. The procurement contract for the 445 RAM Block 2 missiles for the German Navy is an essential element within a multinational production scenario. Diehl BGT Defence produces the infrared seeker head, guidance section and the launch canister, and is responsible for the integration of the front section; while MBDA Deutschland produces the evolved radar frequency receiver, the control section and the warhead, and carries out final assembly SD Ultra Group 3: Ulaştırma ve Enerji Ultra Electronics, dünya çapında bir Havalimanı Bilgi Sistemleri, Toplu Ulaşım ve Enerji uygulamalarına yönelik güvenlik, kaynak yönetimi ve kontrol sistemleri üreticisidir. Ulaştırma Havalimanı Sistemleri ve Toplu Ulaşım Ultra, havaalanları için geliştirilen toplu ulaşım ve Bilişim Teknoloji sistemlerindeki güç sistemlerinde bir dünya lideridir. Büyük havalimanı yapım projelerinde Ana Sistem Entegratörü olarak işlev görme özelliğine sahiptir. Toplu Transit Ultra, dünya genelindeki transit (geçiş) uygulamalarıyla ilgili kuruluşlara çekiş uygulamaları için DC gücüne sahip yüksek kaliteli ürünler sağlamaktadır. Ultra, hem alt istasyon ekipmanı (trafo rektifiyer birimleri dahil) hem de anahtar teslim komple DC alt istasyonları sağlayabilmektedir. Ultra’nın elektrikli ve mekanik tasarımları ticari olarak rekabetçidir, uzun bir geçmişe sahip geliştirme çalışmalarına dayalıdır, son teknoloji yazılım araçları tarafından desteklenmektedir ve hem İngiltere hem de deniz aşırı uygulama ve standartlara uygundur. Bagaj Sistemleri Ultra’nın havalimanı alt yapı özellikleri arasında geliştirilmiş bagaj takip ve kapsamlı aksaklık idare özellikleri bulunmaktadır. Bunlara, dünyanın en yoğun transfer havalimanında halen kullanılmakta olan ileri tekrar uçuş sistemi de dahildir. Ultra’nın bagaj sistemleri uçak yük kontrol sistemi ile geliştirilmiştir, böylece bagaj, uçağa uçağın dengede kalmasını sağlayacak şekilde yüklenmektedir. 66 09.05.2013 Yolcu Sistemleri Ultra pek çok havayolu şirketinin aynı havalimanı iş istasyonunu ve yan birimlerini paylaşmalarına olanak sağlar ve havalimanı kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılmasını en üst seviyeye çıkarır. Yerel veya geniş alan ağlarına dağılmış sayısız miktardaki iş istasyonuna ölçeklendirilmesi mümkündür ve şehir merkezinden check-in, oteller ve tren istasyonları gibi yerlerden yer belirlemeyi uzaktan hızlı ve kolay bir şekilde halledebilme özelliğini kapsamaktadır. Bu özellik ayrıca hizmet modeli olarak da mevcuttur ve tüm havalimanlarında yeni platformların hızlı bir şekilde yerleştirilmesine olanak sağlar. Sunucusu olan bu hizmet ileriye yönelik önemli avantajlar sağlamaktadır: toplam mülkiyet maliyeti yerleştirme, yönetim ve destek sayesinde düşmektedir ve enerji maliyetleri de küçük istemci cihazlarının kullanılmasıyla önemli bir şekilde azalmaktadır. Havalimanı Bilgi Sistemleri Ultra teknolojisi, havalimanında bulunan ve aralarında elektrik dağıtımı, su arıtma sistemi, yol alt yapısı ve havalimanı yönetim binası sistemlerinin de yer aldığı tüm varlıkların durumunun uzakta izlenmesini ve kontrolünü sağlayabilir. Ultra, uçuşla ilgili bilgilerin halka açık ve personelin görüntüleme cihazlarında gösterilmesini sağlayan çeşitli olanaklar sunar. Ultra sistemleri, kullanımı kolay Uçuş Bilgisi Görüntüleme Sistemi (FIDS) olmalarının yanı sıra, uçuş, kapı, bagaj ve satış bilgilerinin gösterimini ve görsel çağrıyı da desteklemektedir. Ana Sistem Entegrasyonu Ultra, taşımacılık alt yapı programları için haberleşme, güvenlik ve iş sistemlerini bütünleştiren bir Ana Sistem Entegratörüdür. Ultra, tamamen farklı teknolojilerin canlı tek bir sistemler sistemine anahtar tes- lim entegrasyonunu gerçekleştirmek üzere, sistem tasarımı, kurulumu ve işletmeye alımına ilişkin faaliyetleri inşaatçıların ve işletmenlerin faaliyetlerine entegre eder, programın işletme testleri için hazır hale getirilmesini amaçlar. Enerji Enerji ve Kaynaklar Ultra’nın sahip olduğu uzmanlık, üst düzey bütünlük ve güvenlik arz eden kritik sistemlerin dünya genelindeki enerji uygulamalarında kullanılmasını sağlar. Kaynak Yönetimi Ultra, yöneticilerin, tesisler için hem bütçe, hem de enerji tüketimi açısından koyulan gerçekleştirilmesi güç hedefleri yerine getirmelerine yardımcı olan çözümler geliştirmiştir. Ultra’nın enerji kontrolü kablosuz ağ çözümleri ABD’de 100’ün üzerinde federal binada konumlandırılmıştır. Bunlar tesislerin her alanında (ölçme uygulamalarından pompa, motor ve fan gibi mekanik sistemlerin izlenmesine kadar) analiz, modelleme ve tahminde bulunma imkânı sağlamaktadır. Uzaktan Güç Ultra’nın yenilikçi propan ile çalışan yakıt hücreleri uzaktan uygulamaların işlevselliğini ve güvenliğini artırır, kameraların, sensörlerin ve izleme ekipmanlarının daha uzun süre boyunca güvenli bir şekilde işlev görmesini sağlar. Batarya şarj özelliği, trafik sistemlerinin (trafik işaretlerinden kameralara ve ışıklara kadar), şebekede kesinti söz konusu olsa bile 7/24 çalışmasını sağlar. Yenilenebilir Enerji Ultra, uzayın kıymet gördüğü ve müşterilerin bütünsellik, güven ve kompakt tasarım konularına savunma sektöründekiler kadar önem verdiği ortamlarda yenilenebilir enerji uygulamaları için kompakt, güç yoğunluğu yüksek, düşük voltajlı alt sistemlerin sağlanması konusunda uzmanlığa sahiptir. Ultra’nın katı haldeki elektrik güç kaynakları, hidrolik sistemlere göre hasara karşı daha esnek ve dayanıklıdır. Ayrıca, döner çevirteçlerden daha küçük, daha hafif ve daha güvenilirdir. Petrol ve Gaz Ultra, hidrokarbon alanlarının ve sualtı boru hatlarının haritalanması için geniş çeşitlilikte yüksek hassasiyetli elektrikli alan algılayıcı dizilimleri sağlar. Ultra’nın sağladığı izleme ve yeraltı koruma becerileri, özellikle de aralarında boru hatlarının da yer aldığı denizaşırı varlıklarının güvenliğiyle ilgili endişeleri olan denizaşırı petrol ve gaz işletmenlerine yardımcı olur. Söz konusu endişeler özellikle de deniz trafiği ve gemi- lerden doğan tehditlerle ilgilidir. Sivil Nükleer Enerji Ultra, dünya genelindeki nükleer güç istasyonlarına yüksek bütünlüklü reaktör kontrol ve ölçü ekipmanları, nötron akışı detektörleri ve ilgili mükemmel blendajlı kablolar sağlar. Ultra, bunun bir parçası olarak, ekipman kalifikasyonu, güvenlik desteği ve gerekçelendirme hizmetleri de sunar. Ultra ayrıca tesis kurulumlarının sınırlanması ve bu konuda bir dengenin oluşturulması amacına yönelik olarak güvenliği sağlamak üzere sıcaklık sensörleri ve basınç transmiterleirnden oluşan geniş bir ürün grubu imal eder. Tüm uygulamalar ve tüm nükleer reak- tör teknolojileri için modeller mevcuttur. Bu ürünleri tamamlayanlarsa, çekirdek titreşimini izleme ve kontrol çubuğunu konumlandırma uygulamalarına yönelik fiber optik veri bağlantıları ve kontak mahfazalarıdır. Ultra, İngiltere Hükümeti’nin nükleer acil durum yönetim sistemlerini sağlamakta ve ülke genelindeki radyasyon detektör ağlarının bakımını yapmaktadır. Ultra, nükleer işletmenler, kritik ulusal alt yapı, ilk müdahale ekipleri ile ulusal kumanda ve kontrol merkezleri için en üst düzeyde gizlilik, bütünlük, güvenli izleme ve acil durum planlama sistemleri sağlamaktadır SD From left to right, Bjorn BEHRMANN, Microflown AVISA Sales Manager; Dutch Minister of Defence Janine HENNIS-PLASSCHAERI; Marc SOETEMAN, Manager Business Development, Marine & Export Support NIDV; Suasis CEO Prof. Tuncay Akal. Dutch MoD Hails Success of Hydroflown Project at IDEF ‘13 Dutch Minister of Defence Janine HENNIS-PLASSCHAERI visited the stand of Microflown AVISA and Suasis at IDEF ‘13. Since 2010, Microflown AVISA has been engaged in European research projects related to widearea maritime surveillance with such Turkish companies as Aselsan and Suasis. T HE governing thought in the ITEAframework Reconsurve project is to have directional acoustic sensors placed on floating sensor buoys at sea that are able to detect small non-cooperative vessels carr- 68 09.05.2013 ying illegal immigrants or contraband. Within the Eurostars framework, Microflown AVISA is cooperating with Suasis on an underwater version of the Microflown sensor known as Hydroflown, for use in seabed harbour protection systems. Hydroflown is a unique MEMS-Based Underwater Acoustical Particle Velocity Sensor, and the project is supported by the EU Eurostars programme advanced MEMS-based Acoustic Vector Sensors (AVS), and applications using these sensors. Unlike conventional sensors (hydrophones), which measure only pressure, AVS measure all three components of the acoustic particle motion, and their directional low-frequency response makes them suitable for a broad range of applications when integrated into a maritime surveillance system. Suasis founder Prof. Tuncay Akal worked on underwater acoustics at the NATO Underwater Research Centre for more than 30 years, and it is encouraging to note that such a worldwide acknowledged expert in underwater acoustics chose to start up his own company in Turkey and contribute to this Dutch sensor technology rather than enjoying retirement. Microflown AVISA created and developed this unique technology, and grounded its first systems with the Dutch Armed Forces at the end of 2012. Microflown AVISA’s breakthrough Acoustic Vector Sensors can locate, track and classify all sorts of sound sources simultaneously, including gunshots, rockets, artillery and mortar fire, all from a single sensor, which is unique to Microflown AVISA. Perhaps of most interest to the Turkish market is the new Acoustic Multi-Mission Sensor (AMMS) technology, which can be used for the protection of military compounds, critical infrastructure and borders in mountainous areas, of which Turkey has plenty. One acoustic multi-threat sensor is able to replace an acoustic localisation array for one threat, which is costly and requires knowledge of which threat you are likely to encounter. In many cases, traditional hardware has been simply too large to be utilised, transported or shipped, and may provide poor localisation results. The AVS’s small size means that it can be integrated onto UAVs or other small platforms that were previously considered unsuitable due to restrictions related to the physical size of the required hardware SD A Azerbaycan ADEX Savunma Sanayi Fuarı için Hazırlıklara Başladı ZERBAYCAN’ın başkenti Bakü’de 17-19 Eylül 2014’te düzenlenecek ADEX-2014 Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı için hazırlıklara başlandı. IDEF ‘13 Fuarında Azerbaycan Savunma Sanayi Bakanlığı (SSB) fuar kararını resmen duyurdu. SSB himayesinde, Savunma Bakanlığı ve Azerbaycan Hükümetinin desteği ile Bakü Expo Merkezi’nde düzenlenecek fuarı İTECA Caspian firması organize edecek. IDEF ‘13’te ADEX Fuarı için katılımcı firmalara davetiyeleri dağıtıldı. Azerbaycan - Türkiye İmza Töreni IDEF ‘13 Fuarının ikinci günü Azerbaycan SSB ile Türkiye Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) arasında yeni projelerin geliştirilmesine ilişkin protokolün imza töreni gerçekleştirildi. SSB standında gerçekleştirilen imza töreninde Türkiye Milli Savunma Bakanı (MSB) İsmet YILMAZ ve Azerbaycan Savunma Bakanı Korgeneral Safar ABİYEV hazır bulundular. Protokolü, Azerbaycan tarafından Savunma Sanayi Bakanı Yaver CEMALOV, Türkiye tarafından ise SSM Murad BAYAR imzaladı. İmza töreninde konuşan MSB İsmet YILMAZ; imzalanan protokolle MKE, Otokar ve Roketsan firmalarının Azerbaycan Savunma Sanayinin gelişimine katkı vereceğini duyurdu. Aynı A zamanda ileriki yıllarda iki kardeş ülke Savunma Sanayinin müşterek projelere imza atacağını söyledi. Azerbaycan ve Türkiye Savunma Sanayinin iyi ilişkilerinin olduğunu söyleyen SSB Yaver CEMALOV ise SSB’nin Türkiye firmaları ile işbirliğine büyük önem verdiğini, bu kapsamda farklı projelerin gerçekleştiğini, Türk firmalarının Azerbaycan Savunma Sanayinin gelişimine katkıda bulunduklarına dikkat çekti. İmza töreninin ardından Azerbaycan Savunma ve Savunma Sanayi Bakanları MKE standını ziyaret ettiler. MKE standında basına kapalı yapılan görüşmede Azerbaycan heyetine Modern Piyade Tüfeğinin tanıtıldığı duyuruldu SD Atheeb Group and STM sign MoU THEEB Group of Saudi Arabia and STM (Savunma Teknolojileri Mühendislik) of Turkey signed an MoU during the first day of IDEF ‘13 related to cooperation in the field of maritime engineering. The MoU was signed by HRH Prince Abdulaziz Ahmad Bin Abdulaziz AL SAUD, Chairman and CEO of Atheeb Holding, and Faruk ÖZLÜ, Chairman of STM. The event was attended by Undersecretary for Defence Industries (SSM) Murad BAYAR. The agreement aims to establish a framework for cooperation, facilitating collaborations between Saudi and Turkish companies in projects in Saudi Arabia. Turkish companies have gained technological expertise and achievements in various fields, and are ready to respond to the demands of the Saudi economy. This cooperation aims to leverage the experiences of the two companies in successfully pursuing joint opportunities, and creating job opportunities for the workforce of both countries. STM is able to provide engineering and consultancy, civil and military project management, system integration and quality assurance, and also has experience in development of support systems, industrial and technical procurement, supply chain management, maritime engineering and shipyard management. Atheeb Group, on the other hand, has diversified experiences and activities in technical services, project management, logistic services and system integration, in addition to infrastructure, construction and the operation of sea ports in Saudi Arabia SD RolaTube Extending Technology R OLATUBE Technology’s unique, game changing and award winning materials have been adapted to create a highly versatile rolled composite technology that works like a tape measure. Products roll into a compact form and then transition on deployment to create a robust composite structure. Within the defence and security arena, RolaTube has been employed as tactical communications and surveillance masts and tripods in operational service with the armies of the United Kingdom and the United States, among others. Recently the company has gone a significant step further, teaming with Selex ES to embed antennas (see picture) within the composite itself; thus delivering a ground breaking roll-up antenna mast system. Being compact, lightweight, versatile and robust, the products are ideally suited to the tactical and special operations user – resulting in a product that maintains the necessary capabilities while reducing the weight and bulk burden on the warfighter www.rolatube.com SD 09.05.2013 69 Otokar Exhibits Three New Armoured Vehicles at IDEF Otokar, the land defence systems house of Turkey, celebrates half a century by unveiling a number of new additions to its family of vehicles and turrets at IDEF ‘13, including its first ventures into the tracked armoured vehicle market. TOKAR: The Land Defence Systems House of Turkey Speaking to IDEF Show Daily about Otokar’s 50 years in the business, Otokar General Manager Serdar GÖRGÜÇ said: “We have been operating in the defence sector since 1987, however Otokar is the first manufacturer of armoured vehicles for the secure transportation of money (1983) and first manufacturer of a tactical vehicle in Turkey (1966). Our vehicles are in use on five continents and in nearly 30 countries by more than 40 users; and it is the feedback and expectations of our customers that guides us in enlarging our product portfolio. Today we manufacture a wide range of armoured vehicles, from 4x4 to 8x8 configurations and tracked vehicles; from 3/4 tonnes to 60 tonnes. Our own design vehicles and turret systems have led us to become the leading provider of land defence systems in Turkey”. Offering his perspective on IDEF ‘13, GÖRGÜÇ said: “At IDEF we are exhibiting three new armoured vehicles and three new turret systems. In order to serve our users in different segments of the armoured vehicle market, we designed the TULPAR tracked armoured vehicle, which I believe will meet the upcoming expectations of the modern armed forces. We are also displaying the new member of the COBRA family, COBRA II, which offers a greater payload and volume than the standard COBRA. Otokar will continue to build both vehicles to satisfy different needs. URAL is another O 70 09.05.2013 new 4x4 armoured vehicle, designed especially for police, security and paramilitary forces. “Another surprise for IDEF visitors is our new generation turret and weapon systems. Although we have been designing turret systems since 1989, we have increased our focus in this area in recent years. With our own design turret and remotely controlled weapon systems we aim to present different and integrated solutions to our users and strengthen our position in global markets.” Speaking about the ALTAY Turkish Main Battle Tank prototype, GÖRGÜÇ said: “The ALTAY project comprises two separate phases: design, prototype and qualification process, and series production. Otokar was selected as the prime contractor for the first phase, and the project was launched officially in January 2009. Phase 1 (Design, Prototype Production and Qualification) was to be completed in 78.5 months, and is divided into three subphases: Conceptual Design, during which Otokar assessed the current threats and combat requirements and the expectations and needs of the Turkish Armed Forces (TAF) to develop an overall concept for ALTAY; Detailed Design, which is nearing completion; and Prototype Development and Qualification, which will begin very soon. Otokar is expected to produce four prototypes as part of the project, and the first two pre-prototypes (MTR and FTR) were put through their paces at the end of last year. The MTR (Mobility Test Rig-Prototype) to be used for mobility tests has already clocked up more than 3,000 km, and underwent testing in cold climates in March. At IDEF we are exhibiting the FTR (Firing Test Rig-Prototype) of ALTAY, which has been going through tests since December. The initial results have met our expectations, and we are working to perfect ALTAY by analysing the results in every detail and aspect. Phase 1, under the prime contractorship of Otokar, is scheduled for completion in 2015, when ALTAY will be ready for series production. This will be launched under a separate contract”. TULPAR New Generation Tracked Armoured Vehicle With its long experience in armoured vehicles, Otokar is further expanding its product range of wheeled vehicles, which currently comprises 4x4 to 8x8 drives and 4 to 28 tonnes, with tracked vehicles. Designed to match or exceed the performance of other new generation armoured infantry fighting vehicles being developed in NATO countries, TULPAR is entirely Otokar’s own development. Named after the mythical 45 tonnes, boasts high mobility and superior protection, supported by a high firepower. The vehicle offers low operating costs and can be supplied in different configurations due to its modular design. Otokar is presenting TULPAR at IDEF ‘13 with the Otokar-designed MIZRAK 30 medium calibre Remote Controlled Weapon Station. COBRA family grows with COBRA II Otokar is also expanding its range of tactical wheeled armoured vehicles with new products. The company is preparing to build on the success of COBRA, which is currently in operation in 15 countries around the world, with COBRA II. Designed to address the evolving needs and demands of existing COBRA users, who are spread over five continents, COBRA II has the same mobility as COBRA, but features a greater carrying capacity and a larger internal volume for various roles. Regarded as the integral part of the product family, COBRA II is being introduced to the world for the first time at IDEF ‘13. A new 4x4 Armoured Tactical Vehicle from Otokar: URAL URAL is another 4x4 new tactical wheeled armoured vehicle from Otokar, and is the latest in the line of products reflecting on the company’s experience in paramilitary and internal security vehicles. Featuring outstanding mobility and a high level of protection, URAL is suitable for a variety of paramilitary and internal security roles, and has been designed to meet its users’ need for a high-capacity armoured vehicle, also taking into account driving and personnel comfort. Filling the gap between Otokar’s existing APC and COBRA, URAL features the modularity that Otokar products are known for. ARMA: Ready for every challenge Otokar’s multi-wheeled armoured vehicle family ARMA is represented in four different variants at IDEF ‘13. The modularity and capability of ARMA make it an ideal platform for various missions, along with its survivability, mobility and protection, and its high payload capacity and interior volume. ARMA can be fitted with different weapon stations, varying from 7.62 mm to 105 mm. Otokar is displaying ARMA 8x8 with a CMI 105 mm weapon station and a MIZRAK-30 RCWS at IDEF ‘13, while ARMA 6x6 is exhibited with a BOZOK 12.7 mm machine gun and a BOZOK 25 mm gun turret system. winged-horse that guards warriors in Turkish mythology and in the Epic of Manas, TULPAR meets 21st century requirements with a design that allows it to operate alongside modern main battle tanks. TULPAR is a next generation armoured infantry fighting vehicle (IFV) and armoured personnel carrier (APC) that can meet the most up-todate land defence needs of the future for the armed forces of the world. TULPAR, with a varying payload of 30– 09.05.2013 71 knowledge and expertise in turret system design and integration. This year, Otokar is preparing to introduce remote controlled turret systems BOZOK, BASOK and UCOK, ranging from 7.62 mm to 30 mm, further increasing its ability to offer small to medium calibre, complementary land defence system alternatives to its users. With its high-performance, and high-tech turret systems, Otokar aims to strengthen its platforms and make a difference in the global market. Otokar is also displaying the MIZRAK and KESKIN turret systems, alongside UCOK, BASOK and BOZOK. COBRA COBRA, which is unique in its class in terms of mobility, amphibious ability, protection and modularity, and is displayed in three different variants at the Otokar stand: COBRA reconnaissance vehicle, COBRA with KESKIN remote controlled weapon station, and COBRA anti-tank missile platform. The Otokar-design COBRA is in active use in 15 countries and is used by the United Nations in peace keeping operations due to its superior mobility and survivability. Mine Protected Armoured Vehicles of Otokar Otokar is exhibiting KAYA II and KALE from its mine protected armoured vehicle family. KAYA II has been designed especially for global markets, while KALE has been designed according to a Turkish Armed Forces requirement. Otokar’s mine protected armoured vehicle family meets the expectations and needs of modern armed forces in terms of protection, mobility and payload capacity. Otokar Turret Systems Otokar has been developing weapon and 72 09.05.2013 turret systems since 1989, and in the 1990s developed the “12.7 mm machine gun (MKT) turret,” the first lightweight weapons turret to be designed and produced in Turkey. With the expansion of its product family, Otokar turned its focus to turret and weapon station development in 2011. Otokar introduced the MIZRAK-30 in 2011 as the culmination of almost 25 years of BASOK Stabilised Weapon Station for 7.62 mm GPMG: BASOK is a Stabilised Remote Controlled Weapon Station with a 7.62mm machine gun, designed for armoured fighting vehicles. BOZOK 12.7 mm One Man Closed Turret: The BOZOK 12.7 mm machine gun (MKT) one man manual closed turret is displayed with ARMA 6x6 at IDEF ‘13. It is designed to operate with a 12.7mm/7.62mm machine gun or a 40mm automatic grenade launcher. BOZOK 25 mm One Man Closed Turret: The BOZOK 25 mm one man electrical driven stabilised closed turret is designed to operate with a 25mm dual feed automatic cannon. The turret has a high performance electrical turret/gun drive and stabilisation system. UCOK 12.7 mm/7.62 mm/40 mm AGL Stabilised Machine Gun Platform: The UCOK RCWS stabilised machine gun platform utilises a 12.7mm/7.62mm machine gun or a 40mm automatic grenade launcher on the same platform. The weapon station has dual axes, an independently driven sight that accommodates a dual Field of View (FoV) thermal camera, a CCD camera and a laser range finder. MIZRAK-30 RCWS: MIZRAK-30, a medium calibre remote controlled turret sys- tem, is displayed on the TULPAR tracked armoured vehicle and the ARMA 8x8 armoured fighting vehicle. MIZRAK-30 is an unmanned turret system that is designed for armoured fighting vehicles. It is controlled by a gunner and a commander, who are seated inside the vehicle under armour. Armour piercing, high explosives and all other types of ammunition are available for the cannon, and an ABM-munition firing capability is also an option. MIZRAK-30 has the latest generation digital fire control system architecture, with dual-axes and independently stabilised commander and gunner sights. One of the MIZRAK-30s displayed at IDEF ‘13 features Roketsan’s L-UMTAS long-range anti-tank missile system. KESKIN RCWS: The KESKIN Remote Controlled Weapon Station (RCWS) is suitable for operating with a 7.62 mm or 12.7 mm gun or a 40 mm automatic grenade launcher, and its 360o continuous traverse allows the gunner to detect the target using day & thermal sight systems while under amour protection. The station is displayed at IDEF ‘13 on a COBRA. Otokar is also displaying its APV (Armoured Patrol Vehicle), which is in use in 12 countries, and its Land Rover Defender tactical vehicles SD 09.05.2013 73 At Last, Rubber Bullets Go Full Auto You can now pick up your service issue M-4/M-16 or AK-47 and fire away with rubber bullets on fully or semi-automatic fire; that is, after a very simple pull, push and click to insert a new bolt assembly. L ESS lethal projectiles are too light to allow the weapon to cycle the firearm, meaning that each round has to be cycled manually. Now with a simple drop in conversion bolt, the weapon CAN cycle. Less Lethal Africa manufactures rubber bullets for shotguns, rifles and pistols using colour coding for safety. For 12ga, Less Lethal Africa also makes an all-plastic snap together case. There has been an increase in demand from both military and law enforcement agencies for rubber bullets that can be fired from pistols and rifles, reflecting a desire to safeguard lives, and to use deadly force only as a last resort. Rubber bullets for rifles have been designed with attention to ballistic detail, facilitating the engaging of bore rifling for stability and performance, yet not resulting in excessive fouling. The design allows the bullet to hit nose-first and immediately destabilise into a sideways presentation, limiting the risk of penetration. The effect is similar to a very powerful sting from a bee or wasp. 74 09.05.2013 The recommended range is 20m, as at this distance, 80% of hits lie within a 30cm radius. This is excellent performance for less lethal ammunition, which does not have nearly the accuracy of regular lethal ammunition. Rubber bullets are used by the police and military for crowd control, border patrol, peace-keeping missions, prisons, riot control and general security, and their true worth is that they achieve the objective of stopping unlawful activity or facilitating arrest without inflicting serious injury. Being hit with a rubber bullet is very painful and causes bruising, but full recovery is expected. A key advantage of Less Lethal Africa’s rubber bullets is that they protect both the criminal and the officer doing the firing. On most occasions, a person who comes under fire from rubber bullets will cease their unlawful activity and run away; but in the rare case that the criminal decides to run towards the police officer, the rubber bullets will cause more and more pain and penetration as the criminal gets closer, keeping the officer safe. Rubber bullets are regarded as “less lethal” as opposed to “non-lethal”. Less lethal ammunition used at very close range or for direct head shots can cause serious injury and even death, and so it is advised to aim for legs. Other “less lethal” products, such as electric shock or conducted energy devices, have been known to cause serious injury and death, often resulting from an uncontrolled fall rather than being due to the impact and shock. Another point not always grasped by users is that it is almost impossible to have a projectile be less lethal at say, 5 meters, and still be less lethal at 30 meters. The rounds are very light and bleed off velocity very quickly, and so for a round to hit effectively at 30 meters it would need to leave the gun at a considerably higher velocity. In this example, if the round is to be effective at 30 meters, it will be travelling at a potentially lethal velocity at 5 meters, where it would do serious damage. The optimum less lethal range is a minimum range of 20m. This requires a change in training, as there are circumstances when the user needs to increase the range by backing away from the target. If the minimum is 20m, over 95 percent of all shots are at a range of greater than 20m. Although the hitting energy at more than 30m is low, the fact that criminals are coming under fire is usually enough to stop them in their tracks and send them running. Nobody gets hurt SD Visit Less Lethal Africa at IDEF ‘13, Stand 329F. www.lesslethalafrica.com. Turkish Navy’s Rooted Partner Lürssen and IDEF ‘13 Founded in 1875, Lürssen has a long history in the design and construction of naval vessels, and is today producing Fast Patrol Boats, Corvettes, OPVs, Frigates, Mine Hunters and Combat Support Vessels that are in use by navies all around the world, including the Turkish Navy. P ARTICIPATING at IDEF ‘13 with a large indoor stand in the German Defence Pavilion, Lürssen has on display a number of models of its vessels, and is providing information on its Offshore Patrol Vessels, Fast Patrol Boats and Mine Hunters. A multi-media show displayed at the stand informs visitors about its current projects and activities. Lürssen’s history in Turkey dates back to the 1960s when the Turkish Navy transferred nine second-hand Kartal Class (based on the Zobel Class) armed fast patrol boats from the German Navy, armed with torpedoes and Penguin missiles. In August 1973 Lürssen signed its first contract with the Turkish Navy for the construction and delivery of the first batch of Dogan Class fast patrol boats armed with harpoon missiles. The first of these vessels, TCG Dogan (P340), was constructed at the Lürssen shipyard in Germany and was commissioned in December 1977. By July 2001, Lürssen had received a total of seven contracts from the Turkish Navy, six of which called for the local construction and delivery of Dogan (in two batches, each of four boats), Yıldız (2), Kılıc-I (3) and Kılıc-II (4+2) FPBs, and the other for the delivery of four Aydın Class Mine Hunter Vessels. The first two units of the Kılıc-I Class Fast Patrol Boats, TCG Kılıc (P-330) and TCG Meltem (P-333), were constructed in Germany by Lürssen shipyard, and the remaining were built in Golcuk Naval Shipyard. Valued at Euro379 million, the Kılıc-II Class FPB Project covers the procurement of six platforms for the TNF. The lead ship, TCG Tufan (P-333), was built in Germany, and the remaining five vessels, TCG Meltem (P-334), at Istanbul Naval Shipyards under license from Fr. Lürssen Werft of Ger- many. The construction of each Kılıc-II Class FPB is programmed to take 41 months, with labour input of 45,000 mandays, including sea trials. Around 13,000 components go into the construction of each vessel. The 62.4m boat has a displacement of 548 tonnes, operates with a crew of 44, and can attain a maximum speed of 39.7 knots, with a cruising speed of 30 knots. Kılıc-II Class FPBs are armed with eight Harpoon SSMs, a 1x76mm Otomelera Super Rapid main gun (front) with stealth cupola, and a 1x40mm Otobreda (rear) gun for low-altitude air defence, defending also against fast moving surface targets. Kılıc-II Class FPBs are accepted as one of the most advanced platforms in their class. TCG Bora, the last of Kılıc-II Class FPBs, was commissioned in April 2010. In 1999, German shipyards Lürssen and Abeking & Rasmussen were contracted to build six Aydın Class (a combination of the German Navy SM-343 and MJ-332 Class solutions) mine hunter ships for the Turkish Navy, a business worth US$630 million. While the first vessel, TCG Alanya (M265), was built in Germany, later ships were constructed by the Istanbul Naval Shipyards under license from the German Mine Hunter Consortium of Abeking & Rasmussen and Fr. Lürssen Werft. The Turkish Navy has become the second naval force in the world, after the German Navy, to utilise a non-magnetic steel hull in its mine hunter vessels. The 54.5m vessel has a full displacement of 715 tonnes, operates with a crew of 53 and can run at up to 14 knots. It is powered by two MTU 8V 396 TE 84K diesel engines with Voith-Schneider propellers and two Schottel bow thrusters. The vessel is armed with one 30mm gun (Otobreda) and two 12.7mm MGs. TCG Akcay (M-270), the last of the Aydın Class (A-Class) MHVs, was commissioned in December 2009 SD 09.05.2013 75 Steyr Motors 2-cylinder – As Versatile as the Mission’s Requirements T HE need for smaller and highly adaptable engines led Steyr Motors to develop a compact 2-cylinder diesel engine that hs been developed following the Steyr M1-monoblock concept tradition. Accordingly, the new engine offers the same robustness and reliability as its “bigger brothers,” and to avoid vibration and instability the Austrian engine manufacturer has equipped the engine with an in-house engineered mass balance system. The customer has the freedom to choose between a unit injector or a common-rail system, which are both multi-fuel capable and can run on various types of diesel (F54, DIN EN 590), kerosene (JP8 / F34, Jet A, Jet A1) or maritime diesel fuel (DMA, DME). The ultra-compact engine features a direct injection, turbo charging and mass balancing system for smooth operation, and an integrated intercooler (optional) for fuel efficient and low emission usage. The engine can be easily adapted for multiple purposes, and can be used for propulsion, as a range extender, as an auxiliary power unit or as a Gen-Set. The Steyr Motors 2-cylinder horizontal parallel twin diesel engine is a unique design, supporting the most compact and lightweight DC permanent magnet generator available. The delivered output voltage ranges from 28 V DC up to 750 V DC. The M12-engine can be supplied with various options: A super silent box based on an interchangeable concept for vehicles can be delivered with the engine, I system with SCR (selective catalytic reduction) or DPF (diesel particulate filter) to achieve different emission levels up to Tier4 – final/EURO VI. Adjustable to specific customer needs, with or without generator (SAE interface). AC versions on request. Variable of fixed charging at fuel consumption optimised load points SD GIDS – Pakistan ve Türk Silahlı Kuvvetlerine En İyi Çözüm DEF ‘13’te 294A standında sergilenen Global Endüstriyel ve Savunma Çözümleri (GIDS) Pakistan’ın teknolojik ürünlerinin ihracatını arttırmak için çaba sarf ediyor. Şirket, öncelikle farklı alanlardan müşteri tabanlarının ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli üretim birimlerinde mevcut olan son teknoloji makineler, ekipman ve ileri derecede gelişmiş uzmanlıktan gelen yerli teknolojiler aracılığıyla öz güveni desteklemeye odaklanmış durumda. GIDS’nin Genel Direktörü ve Yönetim Kurulu Başkanı Tümgeneral (Ret.) Zubiar Iqbal MALIK, IDEF Show Daily’e, pazarda mevcut olan ana ürünlerden birinin otonom kalkış ve inişli SHAHPAR orta menzilli taktik İnsansız Hava Aracı (İHA) olduğunu açıkladı. Pakistan Ordusu’nda hizmette olan SHAHPAR İHA gece ve gündüz denetim ve keşif için yerli ZUMR-I faydalı yükü taşımaktadır. Şirketin ihracat pazarına yönelik odaklandığı diğer bir ürün de; bir alanda kullanılmayacak şekilde tasarlanan ve herhangi bir bölgede herhangi bir kısıtlama olmaksızın işletilebilen ACMI (Hava Savaş Manevra Teçhizatlama) sistemidir. 76 09.05.2013 which has an overall dry weight of less than 125kg. EM12 MCS comes with optional exhaust treatment Sistem, eğitim alıştırmalarına katılan tüm uçakların 'Zaman Boşluk Konumu Bilgisi (TSPI)' ile gerekli parametrelerini harici veri depolama alanına kaydetmektedir. GIDS’nin temel hedefi savunma araçlarını araştırmak, geliştirmek ve pazarlamaktır. GIDS liderliğindeki şirketler, mevcut ve gelecekte geliştirilecek savunma sistemleri için geniş ürün yelpazesine sahip elektronik sistemler ve alt sistemleri tasarlayarak, geliştirerek ve üreterek destek ve hizmet çözümleri sağlamaktadır. Tümgeneral MALIK: “GIDS’nin Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Yakın Doğu bölgelerine ilişkin büyük umutları var” şeklinde konuştu. Tümgeneral MALIK Türkiye’nin Pakistan için çok önemli bir ülke olduğunu belirterek “Türk Savunma Sanayi çok yüksek bir seviyeye ulaşmıştır” dedi ve Pakistan Savunma Sanayinin de benzer bir seviyeye ulaştığını belirtti. Tümgeneral MALIK “Onların (iki ülkenin sanayilerinin) işbirliği yapması iyi bir fikir, böylece her iki ülkenin de Silahlı Kuvvetlerine en iyi çözümleri sağlayacaklardır” diyerek işbirliğinin önemini vurguladı SD A Entrol to Supply Two New Simulators to Anadolu University NADOLU University, one of Turkey’s most distinguished universities of Turkey, has ordered two new simulators from Entrol: an FNPT II simulator based on the Socata TB20, and an FNPT II MCC simulator based on the King Air C90GTi. The simulators will be equipped with worldwide terrain & navigation databases and fully operative indicators and panels, replicating the reference aircraft. With these two simulators the Anadolu University will be able to cover a wide D Denel Mechem: Global Leader in Battle-Area Clearance ENEL Mechem is providing its technology and experience in counter-landmine warfare and battle area clearance to a growing number of clients across the world. The South African company – part of the Denel Group, Africa’s leading provider of defence technology and products – has a strong presence at IDEF ‘13 in Turkey this week. Denel Mechem has been conducting research and development into counter-landmine warfare and clearance solutions for explosive remnants of war (ERW) for more than 40 years. Since 1991, it has applied the knowledge and experience gained during this process in the field of commercial and humanitarian demining. Mechem’s core function is the execution of cost effective ERW and battle area clearance services in post-conflict areas to create safer environments. R UNFLAT International - Mobility & Security Expert produces tyre inserts bolted onto the wheels and designed essentially to enable any vehicle to drive on safely following ballistic or terrain-related tyre damage (to one or more tyres). Made of a proprietary polymer and subject to multiple patents, RunFlat Systems are particularly light and easy to fit without bespoke equipment. They also cover long distances in run flat mode to the satisfaction of vehicle manufacturers, armies and other clients around the World. At IDEF 2013, RunFlat International are displaying a RunFlat Static System which has already covered 60km in run flat mode and off road (2 deflated tyres on a MAN truck of the British Army). Pictured here is the other RunFlat which was dismantled and clean. This system is destined to be fitted on multi-piece wheels, and is made of three antiballistic composite segments bolted tightly around the wheel rim, which remain fixed and keep the tyre in place whether inflated or not (beadlock). This system, 78 09.05.2013 range of training needs, such Basic Training, Ab-Initio Training, MCC, IFR and Cockpit Familiarisation. Anadolu University becomes the second institution in Turkey to put its trust in Entrol for the training of their pilots and students since the Turkish National Police decided to buy the H01/Bell 206 simulator FNPT II in 2009 SD Mechem has a proven track record, having cleared in excess of 200 million m2 of land and 16 000 km of roads worldwide. The company’s mine action operations are conducted in accordance with the Mechem standard operating procedures and the International Mine Action Standards (IMAS). Denel Mechem is currently conducting operations in nine African countries, of which six are in support of the United Nations and the African Union. The company is also proud to have joined forces with two well-established Turkish companies, Altay Corp and Bukay Ltd, for the bid to clear the minefields on the Turkey-Syria border. This team is one of the shortlisted consortia for the final clearance award SD For further information, contact: Pam Malinda Acting Group Communications Manager email: pamm@denel.co.za primarily designed for military applications both on- and offroad, typically allows 50 to 100 km in run flat mode. The composite system has been fully tested and presents itself as a lighter, easier-to-fit alternative to the one-piece rubber products. RunFlat International also offers a RunFlat Dynamic System (photographed above) for single-piece wheels: 2 or 3 segments bolted around the wheel rim which remain fixed on the rim when the tyre is fully inflated but slip anticlockwise to the forward rotation of the tyre and wheel when the tyre is deflated, contributing to long distances in run flat mode. This system is fitted to both security and defence vehicles. It is sold in Turkey for applications such as armoured Toyota Land Cruisers SD www. runflatinternational.com IDEF ‘13 IDEF ‘13 11nci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na Hoşgeldiniz Welcome to the 11 International Defence Industry Fair Günlük Program Daily Programme 9 Mayıs 2013, Perşembe 9 May 2013, Thursday • 11:00 - 11:15 Diehl Defence - Roketsan IDAS MoU İmza Töreni Diehl Defence Standı, Salon 2, 229 • 11:00 - 11:30 TAI - TüBiTAK Ortak Çalışma Anlaşması İmza Töreni TAI Standı, Salon 5, 501 • 11:00 - 11:45 Sismik Araştırma Gemisi ROV Sözleşme İmzası İstanbul Denizcilik Standı, Salon 5, 513 • 11:45 - 12:30 TAI Basın Toplantısı Akdeniz Salonu • 12:00 - 12:45 SSM ArGe Daire Başkanlığı İmza Törenleri Ana Fuaye • 13:00 - 14:00 NATO Destek Teşkilatı (NSPA) ile Nasıl Çalışılır Karadeniz Salonu • 13:00 - 13:45 TAI Teknik Sunum: Özgün Projeler Hakkında Bilgi Paylaşımı Akdeniz Salonu • 13:30 - 14:00 NMS - Jankel İşbirliği İmza Töreni Nurol Standı, Salon 7, 705 • 14:30 - 15:00 TAI - PAC Kamra İlk Talaşlı İmalat Parçası Üretimi İmza Töreni TAI Standı, Salon 5, 501 • 15:00 - 15:30 Defence Out of a Box (DOBB) - MoU İmza Seremonisi Havelsan Standı, Salon 6, 604 • 17:00 Kapanış 11:00 - 11:15 Diehl Defence - Roketsan IDAS MoU Signing Ceremony Diehl Defence Stand, Hall 2, 229 • 11:00 - 11:30 TAI - TüBiTAK LoI and Cooperation Agreement Signing Ceremony TAI Stand, Hall 5, 501 • 11:00 - 11:45 Seismic Survey Vessel ROV Agreement Signing Ceremony İstanbul Denizcilik Stand, Hall 5, 513 • 11:45 - 12:30 TAI Press Conference Akdeniz Hall • 12:00 - 12:45 SSM R&D Department Projects Signing Ceremonies Main Foyer • 13:00 - 14:00 How to Do Business with NSPA (NATO Support Organization) Karadeniz Hall • 13:00 - 13:45 TAI Technical Presentation: Briefing on Indigenous Projects Akdeniz Hall • 13:30 - 14:00 NMS - Jankel Cooperation Signing Ceremony Nurol Stand, Hall 7, 705 • 14:30 - 15:00 TAI - PAC Kamra Signing Ceremony: First Machining Part Production TAI Stand, Hall 5, 501 • 15:00 - 15:30 Defence Out of a Box (DOBB) - MoU Signing Ceremony Havelsan Stand, Hall 6, 604 • 17:00 Closing th • 09.05.2013 79 Türkiye F-35 Programında, Sanayi Katılımıyla Sesini Duyuruyor MÖNCH PUBLISHING GROUP MÖNCH TÜRKİYE YAYINCILIK Başkan ve Eş-Yönetici: Manfred SADLOWSKI Yay›n Yönetmeni ve Sahibi: Hakk› ARIS Yaz› ‹şleri Müdürü: Bora KUTLUHAN Yazarlar: Prof. Dr. Hasan KÖN‹ [TR], Bora KUTLUHAN [TR], Sıtkı Sunday ORÜN [TR], ‹brahim SÜNNETC‹ [TR], Bülent YILMAZER [TR], Marvin LEIBSTONE [US] Reklam ve Teknik Koordinatör: Mehmet DEM‹RKOL Grafik Tasar›m: Osman ŞAH‹NYAVUZ Da¤›t›m Sorumlusu: U¤ur ÇARDAKLI MÖNCH YAYIN GRUBU: Heilsbachstrasse 26, D-53123 Bonn, Germany Tel: [228] 6483-0 Fax: [228] 6483-109 marketing@MPGBonn.de • www.MPGBonn.de Başkan: Manfred SADLOWSKI CEO: Volker SCHWICHTENBERG Genel Yay›n Yönetmeni: Dennis P MERKLINGHAUS Pazarlama Yönetmeni: Christa ANDRÉ MÖNCH OFFICES MÖNCH BÜROLARI Arabic Countries Khaled ZAHALAN 36, P.O.Box 55034, Dubai, U.A.E. Tel: [+4] 2941441 • Fax: [+4] 2941035 Mobile: [+971-50] 5520964 • khaled@iktissad.ae USA/Canada Offices Helena HOOGTERP 4125 Venetia Way Palm Beach Gardens, FL 33418 Tel: [+1-203] 445-8466 • Fax: [+1-203] 445-8406 Cell: [+1-203] 543 7469 • helena@hoogterp.us France Georges FRANCE 6, impasse de la Grande, F-91510 Janville-sur-Juine Tel: [+33-1] 60 82 98 88• Fax: [+33-1] 60 82 98 89 georges.france@wanadoo.fr Italy Franco LAZZARI RID, Via Martiri della Liberazione, 79/3 I-16043 Chiavari [GE] Tel: [+39-0185] 30 8606 • Fax: [+39-0185] 30 9063 franco.lazzari@rid.it Spain/Portugal Antonio TEROL GARCIA Mönch España Editorial S.A. c/Miguel Angel 6, escalera dcha. puerta 9, PISO 6° E-28010 Madrid Tel: [+34-91] 3 10 29 98 • Fax: [+34-91] 3 10 24 54 antonio@terolgarcia.e.telefonica.net Germany Christian LAUTERER Scandinavia and the Baltic States Stephen ELLIOTT Mönch Publishing Group Heilsbachstrasse 26, D-53123 Bonn, Germany Tel: [228] 6483-0 Fax: [228] 6483-109 marketing@MPGBonn.de • www.MPGBonn.de MÖNCH Yay›n Grubunun Di¤er Dergileri: MILITARY TECHNOLOGY [‹ng. 12 Say›/Y›l] NAVAL FORCES [‹ng. 6 Say›/Y›l] WEHRTECHNIK [Alm. 6 Say›/Y›l] TECNOLOGIA MILITAR [‹sp. 6 Say›/Y›l] ARAB DEFENCE & AEROSPACE BUSINESS [Arapça 6 Say›/Y›l] CTP ve Bask›: Uniprint A.Ş. Yaz› ve foto¤raflar›n tüm haklar› Mönch Yay›nc›l›k’a aittir. İzinsiz al›ntı yapılamaz. Yay›nlanan yaz›lar tamamen yazarlar›n görüşlerini yans›t›r. MÖNCH TÜRKİYE YAYINCILIK Halit Ziya Sk. No: 26/9 Çankaya 06540 Ankara - TÜRK‹YE Tel: +90[312] 441 93 54 • Fax: +90[312] 439 57 24 www.monch.com.tr • e-mail: info@monch.com.tr Show Daily 2013 Ofisi Stand # : F - 01 Tel: +90 (212) 867 11 74•Fax: +90 (212) 867 11 75 80 09.05.2013 Defence and Aerospace Industry Exporters Association (SSI) Aselsan Integrated Border Security Systems Sikorsky’den TAI’ye 2012 Küresel Tedarikçi Ödülü Aselsan BATUR C2I Sistemi Göreve Hazır Alenia Aeremacchi and TAI Sign Agreement to Explore New Merkets Avrupalı Taktik Balistik Füze, Savunma Sisteminde Sonuç Vermeye Başladı STM ile Üniversiteler Arasında Danışmanlık Anlaşması Malezya 8x8 Tekerlekli Zırhlı Araç (AV8) Projesi TAI’s Target Drone Systems Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği Düşük Görüş Koşullarında İniş Yardım Sistemi Teknolojisi (BLAST) Alper Gemi LPI Radarı İki Yıldır Görevde 2013 End Date of Conceptual Design of FX Fighter STM ve Deniz Projeleri Strike UAV (SIHA) and Combat UAV (MISU) Projects Havelsan Launches DOOB SDT’nin Sivil Havacılık Alanındaki Başarısı: ALICIA AACE Amphibious Armoured Combat Earthmover Milli Ekranımız T129 ATAK Kokpitinde CİRİT Adds More Versatility to the EC635 German Navy Procures RAM Block 2 Ultra Group 3: Ulaştırma ve Enerji Dutch MoD Hails Success of Hydroflown Project at IDEF ‘13 Atheeb Groub and STM Sign MoU Otokar Exhibits Three New Armoured Vehicles at IDEF At Last, Rubber Bullets Go Full Auto Turkish Navy’s Rooted Partner Lürssen and IDEF ‘13 Steyr Motors 2-cylinder –As Versatile as the Mission’s Requirements Entrol to Supply Two New Simulators to Anadolu University IDEF ‘13 Daily Programme/Günlük Program IDEF Show Daily Contents/İçindekiler İLANLAR/ADVERTISERS 11’inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı 11th International Defence Industry Fair IDEF Show Daily İçindekiler/Contents Sözleşme ve Mutabakat İmza Törenleri AgustaWestland 33 HTR Airbus Military SL 55 IDEF ‘15 Alp Havacılık Aselsan 29 12/13 23 3. Kapak Kaya Grubu 39 Otokar 4o/41 BAE Systems 65 Öznur Havacılık 56 Coges/EuroSatory 67 RAM System 59 Denel 27 RMK Marine 37 DTI South Africa 57 Roketsan Eurosam 25 SAAB FNSS 4. Kapak 2. Kapak Sarsılmaz 49 3o/31 SDT 8 14 20 22 24 26 28 34 36 38 39 42 44 46 48 52 54 56 58 60 62 64 65 66 68 69 70 74 75 76 78 79 80 15 SSI 35 SSM TDA 21 Steyr Motors 73 Tawazun 1 TAI 4/5 TEI 61 TeknoPark İstanbul 43 Thales 47 Trimble 17 TüBiTAK BİLGEM 19 45 Gate Elektronik 53 Sierra Nevada Corp 11 Ultra Electronics Havelsan 51 Sikorsky Aircraft 37 UTAS SIS 9
Similar documents
2013 Faaliyet Raporu
Yan Sanayi İşbirliği ASELSAN, Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme (KOBİ)’leri ve yan sanayi firmalarını birer iş ortağı olarak
More informationTürkiye`de Terörizmin Finansmanı
sistemine ev sahipliği yapmayı kabul etmiş, bu da İran tarafından protesto edilmişti. 6 Ayrıca Ankara ve İran, Suriye’deki savaşta birbirlerine karşı savaşan tarafları destekliyordu.
More informationtürkiye`nin iklim politikalarında aktör haritası - ipc
ve katılımcılık sorununu çözmesi ve tüm aktörlerin demokratik bir müzakere zemininde bir araya geldiği gerçek bir tartışma süreci yaratması gerekmektedir.
More information