SHOW DAILY / 3 2013 PDF için tıklayınız

Transcription

SHOW DAILY / 3 2013 PDF için tıklayınız
2013 Buluşması
2 09.05.2013
2013 Meeting
09.05.2013
3
İmza Törenleri
6 09.05.2013
Signing Ceremonies
09.05.2013
7
Türkiye F-35 Programında, Sanayi
Katılımıyla Sesini Duyuruyor!
Lockheed Martin, IDEF ‘13 Fuarı kapsamında, 5nci nesil savaş uçağı
F-35’in uluslararası üretimine büyük katkı sağlayan on firmanın
katılımı ile özel bir imza törenine ev sahipliği yaptı. Türk sanayinin
gelişim ve atılımına, liderlik ve vizyonu ile yön veren Savunma Sanayi
Müsteşarlığı adına Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar’ın da
katılımı ile düzenlenen törende konuşan Lockheed Martin F-35
Programı Entegrasyon ve İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Steve
O’BRYAN, Türkiye ile ilişkilerin, üretilen her F-35 ile daha da
geliştiğini belirtti.
L
OCKHEED Martin, F-35 Lightning II’nin uluslararası üretiminde
ve gelişmiş Türk SOM mühimmatının geliştirilmesinde katkıları bulunan ve böylelikle
Türkiye'de binlerce istihdam imkanı sağlayan Alp Havacılık, Aselsan, Ayesaş, Fokker
Elmo, Havelsan, Kale Havacılık, Mikes, Roketsan, TAI ve TüBiTAK SAGE firmalarının
katılımı ile 8 Mayıs Çarşamba günü IDEF
Fuarı'nda özel bir
imza törenine ev sahipliği yaptı. F-35
Programı
kapsamında gösterdiği liderlik, öngörü ve
bağlılık vasıflarıyla
en değerli katılımcı
haline gelen Türk
endüstrisi adına etkinliğe Savunma Sanayi
Müsteşarı
(SSM)
Murad
BAYAR da katıldı.
Düzenlenen
imza töreninde konuşan
Lockheed
Martin F-35 Prog-
8 09.05.2013
ramı Entegrasyon ve İş Geliştirme Başkan
Yardımcısı Steve O’BRYAN, “Lockheed
Martin, son çeyrek yüzyılda F-16 ve C-130
ile birlikte Türk hükümeti, silahlı kuvvetleri
ve sanayisiyle kurduğu ortaklığa çok değer
vermektedir. Bu ilişki Türkiye’nin katkısıyla
üretilen her F-35’te gelişmeye devam ediyor”
dedi.
F-35 Programı’na verdikleri destek ile
törende yer alan firmalar aşağıda belirtilmiştir:
2004’ten bu yana programa destek
veren Alp Havacılık, F-35 uçak gövdesi yapısal parçaları ve asambleleri, iniş takımı bileşenleri ve F135 motoru titanyum entegre
kanat rotorları üretiyor.
F-35 Elektro Optik Hedef Sistemi’nin
parçası olan gelişmiş optik bileşenler için
üretim yaklaşımları geliştiren ve F-35 CNI
Aviyonik Elektronik Arabirim Kontrol Cihazı üzerinde Northrop Grumman ile birlikte çalışan Aselsan ayrıca yakın zamanda
tam ölçekli üretim faaliyetlerini başlatacak.
Ayesaş şu anda iki temel F-35 bileşeni
olan füze uzaktan kumanda arabirimi ve panoramik kabin ekranının elektronik kartlarının tek tedarikçisidir.
F-35 Elektrik Kabloları ve Ara Bağlantı Sistemi’nin (EWIS) %40’ını üretmekte
olan Fokker Elmo ayrıca, tüm merkezi
bölüm kablo sistemleriyle TAI’yi destekleyecek. Fokker Elmo ayrıca motor için,
Lockheed Martin F-35 Programı Entegrasyon ve İş
Geliştirme Başkan Yrd. Steve O'BRYAN ile Savunma
Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR, F-35 Programının
Türk ortakları tarafından imzalanan pano ile
görülüyorlar (Fotoğraflar: LM Aero)
üreten TAI, Pratt and Whitney ile imzaladığı
stratejik anlaşma doğrultusunda önümüzdeki dönemde FACO ve MRO&U için ülke
ve bölgede lider konumu hedefliyor. TAI ayrıca Otonom Lojistik Global Destek
(ALGS) sistemi kapsamında Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin organik depolarını temsil
etmek üzere seçilmiştir.
büyük bir kısmı İzmir’deki tesislerinde üretilecek olan EWIS geliştirecek.
2005’ten bu yana F-35 eğitim sistemlerini destekleyen Havelsan, gelecekte Türk
F-35 Entegre Pilot ve Bakım Eğitim Merkezi (ITC) ve Türkiye’deki ilgili eğitim sistemlerinin geliştirilmesi için öncü bir rol
üstlenmektedir.
2005’ten bu yana F-35’i destekleyen
Kale Havacılık, TAI ile birlikte F-35 uçak
gövdesi yapısal parçalarını ve düzeneklerini
üretiyor. Üç uçak tipinin de iniş takımı kilit
asambleleri için Heroux Devtek’i tek tedarikçi olarak destekleyen Kale Havacılık ayrıca, motor donanımlarının üretimi amacıyla
İzmir’de Pratt & Whitney ile bir ortak girişim oluşturmuştur.
2004’ten bu yana F-35 Programı’nı
S
destekleyen Mikes, BAE ve Northrop
Grumman için F-35 uçak bileşenleri ve
asambleleri sağlıyor.
Roketsan ve TüBiTAK-SAGE birlikte, 5nci nesil savaş uçağı F-35 uçağında
dahili olarak kullanılacak hassas güdümlü
Stand-off Füzesi’nin (SOM) geliştirme, entegrasyon ve üretimini yürütüyor.
2008’den beri F-35 Programı’nı stratejik olarak destekleyen ve tüm F-35 uçaklarında kullanılan donanımları sağlayan
TAI, Northrup Grumman ile birlikte uçak
orta gövdesi üretim ve montajı, kompozit
dış kaplama ve silah bölmesi kapakları ile
fiber kompozit hava girişi kanallarının üretimini yürütüyor. Havadan Yere Pilonlar ve
adaptörler dahil F-35’in Alternatif Görev
Ekipmanları’nın (AME) yaklaşık %50’sini
www.f35.com/global/participation/turkey
SDT Electronics Hardware Development and
Production Capability Moves Forward
DT develops military-specification electronics hardware products using local resources, in line with Turkey’s strategy to develop and produce local defence
products. Our Digital Data Recorder Product Family is one
such product that has already
been used on various airborne
platforms, such as TAI’s Unmanned Air Vehicle (UAV)
‘ANKA’ and its T-38 Trainer
Aircraft; Aselsan’s Aselpod and
T129 ATAK Helicopter Avionics
Kit; the Missile Launcher Control electronics and video coding/decoding for
the missile seeker in
Roketsan’s Weapon
Systems; the Ruggedized
Airborne
Computers used for
the digital moving
map of STM’s Helicopter Modernisation Program; and a
Remote Control Unit
10 09.05.2013
F-35 Hakkında
5nci nesil savaş uçağı F-35 Lightning II,
gelişmiş hayalet uçak özelliklerini hız ve
kıvraklıkla, tam entegre sensör bilgileri, ağdestekli operasyonlar ve gelişmis sürdürülebilirlik ile birleştiriyor. F-35’in üç farklı
modeli ABD Hava Kuvvetleri’ndeki A-10 ve
F-16 uçaklarının; ABD Donanması’ndaki
F/A-18’lerin, ABD Deniz Piyadesi’nde F/A18 ve AV-B Harrier’ların ve en az on farklı
ülkede birçok savaş uçağının yerini alacaktır.
Lockheed Martin Hakkında
Genel Merkezi Bethesda, Maryland’de
bulunan Lockheed Martin, dünya çapında
yaklaşık 118.000 çalışanıyla temelde gelişmiş teknolojik sistem, ürün ve hizmetlerin
araştırma, geliştirme, tasarım, üretim, entegrasyon ve bakımı ile ilgilenen küresel bir
güvenlik ve havacılık şirketidir. Lockheed
Martin’in 2012 net satışları ABD$47.2 Milyardır SD
for a further Aselsan
project.
SDT has carried
this capability from
airborne applications
to land-based vehicles, supplying video
multiplexer units to
FNSS for the export
market. The company has now launched serial production
of all the above electronics equipment, which have been accredited
in
line
with
military
environmental and EMI/EMC requirements.
As part of the 2023 vision in Turkey
to amass a range of highly qualified defence products for both the local and export markets, SDT
has provided various military-spec hardware products for local
platform-integrator companies with export potential. SDT has
pledged to continue developing and producing highly qualified and unique military-spec products to this end SD
HİSAR-A ve HİSAR-O Projeleri kapsamındaki İşbirliği
Mutabakatı imza töreni (Fotoğraf: IDEF ‘13 Show
Daily).
Sözleşme ve Mutabakat İmza
Törenleri
Fuarın ikinci günü önemli sözleşmelerin ve mutabakat muhtıralarının
imzalanma törenleri gerçekleştirildi. Bunlardan saat 12.00-13.00
arasında alana girişdeki fuayede gerçekleştirilen imza törenlerinde
MSB Yardımcısı Hasan Kemal YARDIMCI, Savunma Sanayi
Müsteşarı (SSM) Murad BAYAR, SSM Yardımcıları, şirketlerin
yönetim kurulu başkanları, genel müdürleri ve ilgililer ile geniş bir
izleyici kitlesi hazır bulundu.
İ
MZALANAN sözleşmelerin birinci
sırasında HİSAR Alçak İrtifa Hava
Savunma Füze Sistemi (HİSAR-A) ve
HİSAR Orta İrtifa Hava Savunma Füze
Sistemi (HİSAR-O) Projeleri Kapsamında
İşbirliği Mutabakatı yer almaktaydı.
Mutabakatı imzalamak üzere masada,
MSB Yardımcısı Hasan Kemal YARDIMCI,
SSM Murad BAYAR, Müsteşar Yardımcısı
Faruk ÖZLÜ, Aselsan Gn. Md. Cengiz ERGENEMAN, Roketsan Gn. Md. Selçuk
YAŞAR, Milsoft Gn. Md. İsmail BAŞYİĞİT, Meteksan Gn. Md. Murat ERCİYES
ve TüBiTAK SAGE Md. Özgür TONTU
yer aldılar.
HİSAR-A ve HİSAR-O Sistemleri Türk
Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nin ihtiyaçları
doğrultusunda Aselsan liderliğinde yerli Savunma Sanayi firmalarının kabiliyetlerinden
yararlanılarak milli imkanlarla geliştirilmektedir.
ÇAFRad Faz-1 Projesi Sözleşme imza töreni
(Fotoğraf: IDEF ‘13 Show Daily).
14 09.05.2013
HİSAR-A ve HİSAR-O Projeleri, hava
savunma alanında komuta kontrol, radar,
atış kontrol, silah ve füze sistemleri konularında özgün ürünleri bulunan Aselsan’ın ana
yükleniciliğinde yürütülmektedir.
Bu projelerde Roketsan Füzeden, TüBiTAK SAGE Füze Harp Başlığı ile Isıl Pilden, Meteksan Savunma Aselsan HBT
Grubu ile birlikte Veri Bağından, Milsoft
Link-16 Yazılımından sorumludur. Füzelerde kullanılacak Arayıcı Başlıklar da Aselsan tarafından geliştirilmektedir. Savunma
Sanayimizde her biri önemli roller üstlenmiş söz konusu kuruluşlar IDEF Fuarında
bir araya gelerek Projelerin başarıyla gerçekleştirilmesine yönelik işbirliği mutabakatı imzalamışlardır.
Projelerin geliştirme döneminde üç
Kundağı Motorlu Otonom Alçak İrtifa Hava
Savunma Füze Sistemi (KMOAİHSFS), beş
Füze Fırlatma Sistemi (FFS) ve üç Füze Taşıma ve Yükleme Sistemi (FTYS) prototipi
üretilecektir.
HİSAR Sistemleri etkili oldukları menzil ve irtifa zarfı içerisinde uçaklara, helikopterlere, seyir füzelerine, insansız hava
araçlarına ve havadan karaya füzelere karşı
etkili olabilmektedir.
Zırhlı ve mekanize birlikler ile hareket
edebilecek olan KMOAİHSFS; hedef tespit,
teşhis, takip ve füze atışı fonksiyonlarını
tam otonom olarak gerçekleştirebilen bir
hava savunma sistemidir.
Atış Kontrol ve Komuta Kontrol fonksiyonları Ateş İdare Cihazı tarafından yapılan FFS; üs, liman, lojistik merkez gibi
değerli sabit tesislerin alçak ve orta irtifa
hava savunması için görev yapabilecektir.
İkinci olarak ÇAFRad Faz-1 Projesi
Sözleşmesi imzalandı. Bu defa imza masasında SSM Murad BAYAR, Müst. Ydc.
Faruk ÖZLÜ, Aselsan Ynt. Krl. Bşk. Nec-
mettin BAYKUL, Aselsan Gn. Md. Cengiz
ERGENEMAN hazır bulundular.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (DzKK)
ihtiyacına binaen, TF-2000 Fırkateyninin
ana sensörünü yurt içinde geliştirmek üzere
Çok Amaçlı Faz Dizinli Radar (ÇAFRad)
Projesi başlatılmıştır. ÇAFRad Projesinin
fazlar halinde gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.
Sözleşme kapsamında; Çok Fonksiyonlu Radar ile füze güdüm amaçlı Aydınlatma
Radarı’nın
ölçeklendirilmiş
prototipleri ve dönmeyen tipte IFF (DostDüşman Tanıma) Sistemi geliştirilecektir.
ÇAFRad Projesi ile dünyada az sayıda ülkede mevcut olan çok amaçlı aktif faz dizinli radar tasarım ve üretim kabiliyeti
ülkemize kazandırılmış olacaktır.
Üçüncü imza Aktif/Pasif Konvoy Koruma Sistemi Tedariği Projesi imza töreninde atıldı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı
(KKK)’nın ihtiyacına binaen TSK envanterindeki taktik araç konvoylarının Radyo
Frekans (RF) kontrollü uzaktan komutalı
patlayıcılara karşı korunmasına yönelik olarak reaktif karıştırma tekniği kullanılan sistemin temini amacıyla Aktif/Pasif Konvoy
Koruma Sistemi Tedariği Projesi başlatılmıştır. Tedarik edilecek sistemler ile konvoy
intikallerinde daha yüksek etkinlik mesafelerinde koruma sağlanması hedeflenmektedir. Sözleşmeye imzalar, SSM Murad
BAYAR, Aselsan Gn. Md. Cengiz ERGENEMAN, Aselsan REHİS Md. Ergun
BORA tarafından atıldı.
Dördüncü imzalar Atak Helikopteri Simülatörü (ATAKSim) Sözleşmesi için
atıldı. Bu sözleşmeye imza atanlar SSM
Murad BAYAR, Havelsan Ynt. Krl. Bşk.
16 09.05.2013
Solda Aktif/Pasif Konvoy Koruma Sistemi Tedariği
Projesi ve sağda ATAKSim Sözleşmesi imza töreni
(Fotoğraflar: IDEF ‘13 Show Daily).
Mehmet TAŞ ve Gn. Md. Sadık YAMAÇ
idi.
SSM’nca yürütülen en önemli projelerden biri olan Taarruz Taktik Keşif Helikopteri (ATAK) Projesi kapsamında temin
edilecek sistemlerin en verimli ve etkin şekilde kullanılmasını teminen, tedarik edilecek olan ATAK Helikopter Simülatörü,
helikopter pilotları ve teknisyenlerinin T129 ATAK helikopterine intibak, tazeleme,
acil durum, harbe hazırlık ve göreve yönelik
eğitimlerinde kullanılacaktır.
ATAKSim Projesi kapsamında tedarik
edilecek alt sistemler ve ürünler aşağıda listelenmiştir:
Bir adet T129 Tam Görev Simülatörü
(TGS).
Bir adet T129 Kısmi Görev Simülatörü (KGS).
Bir adet Silah ve Aviyonik Sistem
Eğiticisi (SASE).
Üç adet Dibrifing Sistemi.
Bir adet Bilgisayar Tabanlı Eğitim
Sistemi (BTES).
Bir adet Sanal Bakım Simülatörü
(SBS).
Tesis Destek Sistemleri.
Bir adet Bakım ve Arızacılık Simülatörü (BAS) (Opsiyonel).
Eğitim Sisteminin Faz-2 konfigürasyonuna yükseltilmesi (Opsiyonel).
Proje Havelsan ana yükleniciliğinde ve
TUSAŞ ana-alt yükleniciliğinde gerçekleştirilecek olup, ilk ürünler (SBS ve BTES)
T0+36ncı ayda, son ürün (TGS) ise
T0+42’nci ayda teslim edilecektir.
Öte yandan, ATAKSim Projesinde tedarik edilecek sistemlerin mümkün olduğunca
yerli sanayi katılımı ile gerçekleştirilmesi
planlanmış olup, örnek olarak taktik çevre
yazılımı Havelsan firması ve yerli bir alt
yüklenicisi tarafından yerli olarak geliştirilecektir. Ayrıca, bir görüntü üreteci yazılımının Projeden bağımsız olarak ATAKSim
Projesi kapsamında yerli bir sanayi firmasınca geliştirilmesi ve ileride tedarik edilecek simülatör projelerinde kullanılması
hedeflenmiştir.
Diğer bir simülatör sistemi sözleşmesi
ise SAVRONİK ile imzalandı. Atış Eğitim
Simülatörü Projesi (ATESim) ile ilgili bu
sözleşmeye SSM Murad BAYAR’ın yanı
sıra SAVRONİK Ynt. Krl. Bşk. Teoman
SÜER ve Gn. Md. Mustafa KULA imza
koydular.
ATESim Projesi ile Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK)’nın Temel Nişancılık ve
Ortak Muharebe yeteneklerinin artırılmasına yönelik eğitim sistemleri geliştirilecektir.
Dünyada benzer birliklerin eğitim
amaçlı kullandıkları Boyalı Mühimmat Simülatörü ile sanal hedefler ve tehdit unsurları oluşturularak muharebe eğitiminin icra
edileceği atış simülatörü Türk Savunma Sanayi tarafından yerli olarak üretilecektir.
Yapay zekaya sahip sanal tehdit unsurlarına lazerle veya gerçek mühimmatla ateş
edilebilecek, böylece sadakat seviyesi ve verimliliği daha yüksek bir simülasyon gerçekleştirilmiş olacaktır.
Projenin 24 ay içerisinde tamamlanmasıyla uluslararası piyasada da rekabet edebi-
lecek bir atış eğitim simülatörünün üretilerek ÖKK’na teslim edilmesi ve sonrasında
ihraç edilmesi hedeflenmektedir.
Son imza töreni Göktürk-3 SAR Uydu
Sistemi Geliştirme Projesi Ön Tasarım
Aşaması Sözleşmesi’nin, SSM Murad
BAYAR ile, TAI Gn. Md. Muharrem
DÖRTKAŞLI arasında imzalanması ile gerçekleşti.
Göktürk-3 Sentetik Açıklıklı Radar
(SAR) Uydu Sistemi Geliştirme Projesi,
TSK’nin sentetik açıklıklı radar uydusu ve
ilgili yer terminalleri ihtiyacının karşılanması maksadıyla SSM’nca başlatılmıştır.
SAR Uydu Sisteminin, Göktürk-1 Keşif
Gözetleme Uydusu Projesi kapsamında kurulmakta olan Uydu Montaj Entegrasyon ve
Test (UMET) Merkezi yetenekleri kullanılarak ve uydu teknoloji konusunda yurt
18 09.05.2013
ATESim Projesi Sözleşmesi imza töreni (sol üstte),
ANKA İHA Blok-A kabul töreni (sağ üstte) ve
Göktürk-3 Sözleşmesi imza töreni (altta) (Fotoğraflar:
IDEF ‘13 Show Daily).
içinde kazanılmış kabiliyetler dikkate alınarak tedarik edilmesi hedeflenmektedir.
İki aşamada tamamlanması öngörülen
Proje ile yüksek çözünürlüklü SAR sensörü
kullanılarak TSK’nin karasuyu ve hava sahası kısıtlamaları olmaksızın gece ve gündüz her türlü hava şartında uydu görüntüsü
ihtiyacı karşılanacaktır.
Yurt içi imkan, kabiliyet ve yatırımlar ile
geliştirilecek olan Projenin ilk aşamasını
oluşturan ‘Göktürk-3 SAR Uydu Sistemi
Geliştirme Projesi Ön Tasarım Aşaması
Sözleşmesi’ TUSAŞ Ana Yükleniciliğinde
imzalanmış olup, Aselsan ve TüBiTAK-
UZAY Enstitüsü Ana Alt Yükleniciler olarak belirlenmiştir.
Bu sözleşmenin imzalanmasını müteakip, Müsteşar BAYAR toplu fotoğraf için
MSB Ydc. Hasan Kemal YARDIMCI,
Müst. Ydc. Faruk BAYAR, TAI Ynt. Krl.
Bşk. Yalçın KAYA, Aselsan Ynt. Krl. Bşk.
Necmettin BAYKUL, TAI Gn. Md. Muharrem DÖRTKAŞLI, Aselsan Gn. Md. Cengiz ERGENEMAN’ı da davet etti ve
fotoğrafı birlikte çektirdiler.
Sözleşme ve mutabakat imza törenleri
sonunda İnsansız Hava Aracı kabul töreni
yapıldı. ANKA Blok-A kabul töreninde,
SSM Murad BAYAR, TAI Ynt. Krl. Bşk.
Yalçın KAYA, TAI Gn. Md. Muharrem
DÖRTKAŞLI, SSM Uzay ve İnsansız Sistemler Daire Başkanı Müjdat ULUDAĞ
hazır bulundular SD
Practical Steps towards Increased
Exports: Defence and Aerospace
Industry Exporters’ Association (SSI)
The Defence and Aerospace Industry Exporters’ Association (SSI) was
established in 2011 with the purpose of bringing together under one
roof exporters/manufacturers operating in the defence and aerospace
sector. The main objective of the SSI is to increase the market share of
its members by expanding their capacities to engage in foreign
competitions in a more organised way.
A
S Turkey’s only exporters’ association operating in the sector, the SSI
has attracted the country’s most active and
important firms as members and the organisation now boasts a membership of more
than 200 companies, and is continuing to
grow day-by-day. With the current growth
rate, there is little doubt that membership
will reach 600 very soon. All companies
operating in the defence and aerospace sector must be a member of the SSI if they are
to export goods or services.
The Turkish defence and aerospace sector is undergoing constant growth and development, and the export figures for 2012
indicate that the goals of the sector are becoming more attainable with the support of
the government. The sector now aims to
turn Turkey into one of the largest exporters
of defence systems and platforms in the
world within the next decade.
Exports by the sector stood at around
US$600 million between 2008 and 2010,
however a sharp increase was witnessed in
20 09.05.2013
2011 when the figure reached US$800 million. These figures have continued to rise,
reaching almost US$1.3 billion in 2012, and
the sector has made a bold prediction that
exports will reach US$1.5 billion in 2013
and US$25 billion in 2023. The largest market for the goods and services provided by
the Turkish defence and aerospace sector is
currently the United States.
The SSI operates under the Ministry of
Economy (MoE), and in close cooperation
with the Ministry of National Defence
(MoND).
SSI’s Activities
One of the most important activities carried out by the SSI is Coordination and Institutional Relations. In this regard, the SSI
acts as a bridge between the public and private sectors, particularly the MoE and
MoND, and operates in cooperation and
communication with national and international agencies and organisations.
The SSI also arranges Buyer Delega-
tion/Trade Delegation Programmes, in
which representatives of potential buyer countries are invited to Turkey and introduced
to members of the SSI operating in the desired field. The SSI also leads trade delegations to target countries, providing exporters
with the opportunity to hold face-to-face
meetings with businessmen in the host country.
The SSI considers its role in organising
participation at international trade fairs and
exhibitions to be a vital part of its duties. To
develop existing markets for its members
and identify new countries in which to do
business, the SSI arranges national participation at international fairs in target countries, where companies can take part either
on their own, or as part of a national joint
participation. The members are notified of
such events and organisations through the
website.
Another important function fulfilled by
the SSI is the registration and following-up
of exports in the sector. Customs declarations are approved and followed up both at the
Headquarters and in the liaison offices, as
well as via the e-Association system. The SSI
also keeps track of daily, weekly, monthly
and yearly export figures for the sector.
The SSI conducts research and carries
out surveys to garner information on sectorrelated matters and markets, after which it
writes reports and disseminates the data
among its members.
The SSI also act as an information provider, constantly informing its members
about market developments, legislation,
banking and customs arrangements, insurance, the EU, FTAs, Free Trade Zones, and
any other subject that may be of interest to
the sector. It hosts informational meetings
and announcements, and publishes information on its website, which has both English
and Turkish language options, and promotes the Association’s member exporters.
Education and Training is another activity pursued by the SSI, organising training
seminars to promote the export activities of
its members and to support their competitive power in the global market. The SSI
also collaborates with universities and other
educational institutions in the organisation
of training events, contributing to increasing
the quality of the workforce in the sector.
The SSI is also undertaking works related to the defence and aerospace sector within the framework of Turkey’s 2023 Export
Strategy and Action Plan – organising meetings, congregations and press conferences
as required within its areas of activity. Export problems encountered by its members
are communicated to the relevant agencies
and organisations, and the necessary initiatives are launched to resolve them.
The SSI also follows the national and international congresses, seminars, symposiums, conferences and meetings related to its
fields of activity, and relays relevant information to its members. Export demands and
cooperation proposals are periodically com-
municated to the SSI by Trade Counsellors
abroad, and these are passed on to the membership and to other relevant organisations.
The SSI is involved in the preparation of export legislation and in efforts to improve
Turkey’s international relations, and conveys the sector’s views and suggestions related to these matters to interested parties.
The SSI closes the commitment accounts of
the Inward and Outward Processing Certificates; and also evaluates applications for export-related Govenment aid, support and
incentives SD
(www.ssi.gov.tr)
(www.turkishdefenceindustry.gov.tr)
Aselsan Integrated Border Security Systems
A
SELSAN
provides efficient and effective
technical solutions
related to border security. By means of
the Automatic Border Crossing Detection
(“Smart
Surveillance”) provided by those solutions, it is not
necessary for border station personnel to be at the border line
to observe/determine illegal activities. In this regard, Aselsan
Integrated Border Security Systems provide instant data on
activity in the border area, detecting, identifying and tracking
smugglers, intruders, illegal immigrants and other threats,
twenty-four hours a day, seven days a week.
Alarms and video
images from the surveyed areas are immediately displayed
at all command control levels, and continuous updates of
the location, speed
and
course
of
threats can be dis-
T
Detection and Protection With
TiCAM 750 Thermal Imaging Binoculars
iCAM® 750 from Thermoteknix
is a range of lightweight, military specification handheld devices for
reconnaissance, border security, target
acquisition, counter drug operations,
police surveillance, force protection,
and general situational awareness in
the field. TiCAM will detect a man at
over 2 kilometres.
At the heart of TiCAM® 750 is Thermoteknix’ MicroCAM, the lowest
power-consuming thermal imaging module in its class, giving
up to 8 hours of continuous field operation from 4 x AA batteries without the need for cumbersome external batteries or
22 09.05.2013
played on digital maps to enhance
surveillance accuracy.
The Command
and
Control
subsystems, stationary/mobile
and manned/unmanned sensors
and communication infrastructure
of Aselsan’s Integrated
Border Security Systems provide reliable, fast, real time situational awareness with detection, tracking, classification and
recognition of targets from the field. These solutions assure
and enhance awareness, provide for easy information management and improved decision making capabilities, and
allow for the coordination of response forces with speed and
precision.
Based on its existing experience and knowledge, Aselsan can
provide easy-to-use,
modular, cost/performance
effective,
adaptable, flexible,
maintainable, stateof-the-art customised
turn-key Border Security Systems to its customers SD
battery packs.
Optional features of TiCAM® 750
include GPS, Digital Magnetic Compass, laser target marker, video recording facility and x2 telephoto (150mm)
optics. Medium and long range models
are available.
Thermoteknix MIRICLE & MicroCAM-based products are not subject to
US ITAR control. However they may require UK export licence as provided by
BIS regulations depending on the end-user country and specification SD
Visit us at IDEF 2013: Stand no. 252C.
Sikorsky’den TAI’ye 2012 Küresel
Tedarikçi Ödülü
Sikorsky tarafından üretilen ve
dünyada birçok ordu tarafından
kullanılan UH-60/S-70 Black
Hawk ve SeaHawk
helikopterlerinin gövde
parçalarının ana üreticilerinden
birisi olan TAI, Yılın Tedarikçisi
dalında ‘Altın Tedariki (Gold
Supplier)’ ödülü aldı.
S
IKORSKY Aircraft, TAI’ye Altın
Tedarikçi ödülünü IDEF ‘13 Fuarı
kapsamında 8 Mayıs 2013’te düzenlenen bir
törenle verdi.
Törende SSM Müsteşar Yardımcısı Serdar DEMİREL, ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Scott F. KILNER, SSM Helikopter
Daire Başkanı Köksal LİMAN, TSKGV
Genel Müdürü Hayrettin UZUN, Sikorsky
Aircraft Satış ve Pazarlamadan Sorumlu
Başkan Yardımcısı Robert KOKORDA, Askeri Sistemler Yönetim Kurulu Başkanı
Samir MEHTA, TAI Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın KAYA ve Genel Müdür Muharrem DÖRTKAŞLI, ABD Büyükelçiliği
yetkilileri ve Türk Savunma Sanayi firmalarından üst düzey temsilciler hazır bulundu.
Törende kısa bir konuşma yapan Samir
MEHTA, “TAI’yi bu prestijli ödülü kazandığı için kutluyoruz” dedi. MEHTA konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dünya’da Yılın
Tedarikçisi ödülünü almak, Sikorsky’nin
ana tedarikçilerinden birisi olarak kalite, etkinlik ve mükemmelliyete odaklı performansını ortaya koyduğu anlamına
gelmektedir. Devam eden işbirliğimizi ve
ilişkimizi gelecekte daha da geliştirerek sürdürmeyi umuyoruz.” Yılın Tedarikçisi ödülünün Sikorsky Aircraft açısından çok
önemli bir başarı ve çok önemli bir ödül ol-
24 09.05.2013
duğuna vurgu yapan MEHTA, TAI ile Sikorsky Aircraft arasındaki işbirliğinin geçmişinin 1996’ya kadar uzandığını söyledi.
O zamanlar ABD$200.000 mertebesindeki
iş hacminin bugün ABD$40 Milyon mertebesine ulaştığını hatırlatan MEHTA, bunun
TAI ile Sikorsky Aircraft arasında tesis edilen işbirliğinin bir sonucu olduğunu belirtti.
TAI’nin Sikorsky Aircraft’ın dünya genelindeki 100’ün üzerindeki aday tedarikçi
firma arasından seçildiğine dikkat çeken
MEHTA, “Bu ödül, bizim verdiğimiz en
önemli tedarikçi ödülüdür. En önemli kriterler; zamanında teslimat, rekabetçi maliyet ve teslimat kalitesidir” dedi.
TAI Genel Müdürü Muharrem DÖRTKAŞLI ise yıllar önce Sikorsky Aircraft ile
iş hacimlerinin yıllık ABD$1 Milyon mertebesinde iken kendisinin TAI’ye katıldığı
dönemde (2006) bu rakamın aylık ABD$1
Milyon seviyesine yükseldiğini, 2012 yılında ise haftada ABD$1 Milyon seviyesinde
gerçekleştiğini
vurguladı.
DÖRTKAŞLI, “Dolayısıyla şimdi artık günlük ABD$1 Milyon iş hacmi yaratacak kontratları imzalama zamanı” dedi. Türk Genel
Maksat Helikopter Programı (TGMHP)’nda
TAI’nin Ana Yüklenici, Sikorsky Aircraft’ın ise ana alt
yüklenici olacağını
hatırlatan DÖRTKAŞLI, bu çerçevede firma ile
imzalanacak anlaşmanın kendilerine
yeni bir gövde parçası ve komponent
üretim sözleşmesi
olarak geri döneceğine dikkat çekti.
Altın Tedarikçi
programı, Sikorsky’nin ana tedarikçileriyle
eğitim, araç, süreç ve ölçütleri paylaşmak
üzere oluşturulmuştur. Yılın Tedarikçisi dalında Altın ödül, üstün performanslarıyla
Altın Tedarikçi programına bağlılıklarını
gösteren tedarikçilere verilmektedir.
2012’de Sikorsky Aircraft için ABD$40
Milyon değerinde helikopter parçası üreten
TAI, uluslararası S-70i™ Black Hawk modeli de dahil olmak üzere Sikorsky firması
için beş değişik model helikopter gövdesine
ait Kuyruk, Kuyruk Dikmesi, Yatay Stabilize, Stabilize Orta Kutusu (centerbox) ve
detay parça üretimi gerçekleştirmektedir. 31
Aralık 2012’de sona eren ‘Multi Year VII
Anlaşması’nın devamı olan ve 2013-2018
aralığını kapsayan ‘Multi Year VIII Çerçeve
Anlaşması’ TAI ile Sikorsky Aircraft arasında Aralık 2011’de imzalanmıştı.
2010 sonunda yapılan Altın Tedarikçi
değerlendirmesinde yüksek kalite ve teslimat takvimi performansı ile Sikorsky tarafından ‘Kendini Kanıtlamış (Performing)
Tedarikçi’ olarak ilan edilen TAI, 2011’de
de bu statüsünü korumuş ve Aralık
2011’de Sikorsky tarafından yapılan
‘Zorlu Değerlendirme (Lean Assesment)’
denetiminden başarı ile geçmişti. 2012 son
çeyreğinde Sikorsky tarafından değişen
Altın Tedarikçi kriterleri doğrultusunda
yürütülen kapsamlı değerlendirme çalışmaları sonucunda TAI, Altın Tedarikçi
ödülüne layık görülmüştür SD
Aselsan BATUR C2I Sistemi
Göreve Hazır
Aselsan Tabur Görev Kuvveti
Muharebe Yönetim Sistemi
(BATUR), Tabur Görev Kuvveti
unsurlarına ortak durum
farkındalığı sunan, karar destek
mekanizmaları ile harekatın
planlama ve icrasını destekleyen,
harekat sonrası inceleme ve
değerlendirme imkanı veren bir
Komuta Kontrol Bilgi (C2I)
Sistemi’dir.
K
ARA Kuvvetleri Komutanlığı
(KKK)’nın modern tank ihtiyacını
karşılamak amacı ile sürdürülen ALTAY
Milli AMT Geliştirme Projesi kapsamında
Aselsan tarafından sağlanan
BATUR, tabur seviyesinden
başlayarak tek tank seviyesine
kadar tüm unsurlar için sayısal ortamda komuta kontrol,
sayısal veri haberleşmesi ve
bilgi paylaşım yetenekleri sunarak manevra unsurlarının
etkinliğini arttıracaktır.
BATUR, Aselsan tarafından en ağır muharebe koşulları
göz
önünde
bulundurularak geliştirilen
Komuta Kontrol Bilgisayarları, Askeri Taşınabilir El Bilgisayarları ve Askeri Panel
Bilgisayarlar ile birlikte, zırhlı
birlikler, mekanize piyade ve
piyade unsurları, muharebe destek ve muharebe hizmet destek unsurları da dahil
olmak üzere, tüm manevra unsurları tarafından her türlü savaş ortamında araç üzerinde ve araç dışında kullanılabilecek
özellikte tasarlanmıştır. BATUR, Aselsan tarafından geliştirilen Yazılım Tabanlı Telsiz
Ailesi de dahil olmak üzere, taktik sahada
mevcut haberleşme imkanlarının tamamını
etkin şekilde kullanarak, Tabur Görev Kuvveti içerisinde yer alan unsurların tümünün
sayısal ağ yapısına ve ihtiyaç duydukları bilgiye erişimini sağlayacak entegre bir sistemdir.
BATUR’un kullanıcıya sunduğu temel
özellikler arasında taktik durum farkındalığı, dost, düşman ve bilinmeyen unsurlar ile
muharebe sahasına ait bilgilerin sayısal olarak paylaşılması, intikal planlaması ve takibi, lojistik durum takibi, harekat planı,
harekat emri ve ilgili tatbik krokilerinin hazırlanması, askeri rapor ve mesajlar, coğrafi
bilgi sistemlerinin kullanımı, sensör sistemleri ile entegrasyon, görev destek fonksiyonları, üst kademe ve diğer fonksiyonel
alan Komuta Kontrol sistemleri ile entegrasyon özellikleri yer almaktadır SD
FocusFlite™
Mission Management System
T
HE FocusFlite™ Mission Management System is a mission
planning, briefing, debriefing and inflight activities support
system for pilots, comprising two subsystems: a Mission Planning Ground Station (FocusFlite™ GS) and a Digital Moving Map (FocusFlite™
AS). FocusFlite™ GS is designed to create flight plans for the Flight
Management System and FocusFlite™ AS. The system can carry out
various analyses related to terrain, threats, meteorology and performance. Digital Moving Map FocusFlite™ AS is a DO-178B Level C-certifiable subsystem, designed to provide pilots with a significantly
enhanced situational awareness during flight operations SD
26 09.05.2013
Alenia Aermacchi and TAI Sign
Agreement to Explore New Markets
Alenia Aermacchi of Italy and
TAI signed a Memorandum of
Understanding (MoU) during
IDEF ‘13 to formalise the
interests of both companies in
expanding industrial and
commercial cooperation in
products of mutual interest, and
identifying potential programmes
in third country markets.
T
HE MoU was signed by Özcan
ERTEM, TAI Exec. VP, Aircraft
Group and Maurizio De MITRI, Alenia Aermacchi Military Aircraft Sector Senior Vice
President; and the event was attended by
Deputy Undersecretary Serdar DEMİREL
and Italian Ambassador to Turkey Gianpaolo SCARANTE.
The partnership
is tangible sign of
Alenia Aermacchi
and TAI’s continuing relationship in
the ATR 72 ASW
programme for the
Turkish Navy.
As stipulated in
the MoU, TAI and
Alenia Aermacchi
have established a
joint Steering Committee that will
meet regularly to
identify and explore
potential new mar-
28 09.05.2013
kets. To date, possible customers have been
identified and discussions on how to approach these markets are ongoing.
ATR 72-600 TMPA: New generation
maritime patrol asset for the Turkish
Navy
Alenia Aermacchi has signed an agreement with the Turkish Undersecretariat for
Defence Industries (SSM) to deliver two
ATR 72-600 TMUA (Turkish Maritime Utility Aircraft) and six ATR 72-600 TMPA
(Turkish Maritime Patrol Aircraft) to the
Turkish Navy. The contract calls for strong
industrial collaboration between Alenia Aermacchi and Turkish Aerospace Industry
(TAI) for the duration of the project.
The agreement is an amendment to a
previous deal (signed in July 2005, and effective as of April 2006) between Alenia and
the Turkish government for the delivery of
10 ATR 72-500 ASW to the Turkish Navy.
The most important change into the contract is the adoption of the new 600 version
of the ATR 72, the best in class of the regional turboprop. The original contract was
based on the now out of production ATR 72500.
Under the agreement, the Turkish Navy
will obtain the last generation ATR72-600,
equipped with a glass cockpit as well as
more powerful engines, guaranteeing the
Navy with optimum performance and supportability for the next 30 years.
The two ATR 72-600 TMUAs – already
under modification at Alenia Aermacchi’s
plant in Naples, Capodichino – will be used
by the Turkish Navy for the transportation
of personnel and cargo and will be delivered in June and July 2013.
The six ATR 72-600 TMPA have been
designed as multi-role assets to satisfy the
Turkish Navy maritime patrol requirement.
The aircraft, named Meltem III in Turkey,
will see the integration of the Thales
AMASCOS mission system and will include new functionalities such as AIS, Link
16 and last generation weapon systems, like
the Mk-54 Light Weight Torpedo.
The AMASCOS (Airborne Maritime Situation & Control System) mission system
relies on multiple sensors to detect, identify
and track threats, maintain real-time tactical
situation awareness, manage NATO and national tactical data links and deploy onboard weapon systems.
Alenia Aermacchi is responsible for the
design and development of the required alterations to the basic platform and for the
installation and integration of the mission
system with the on-board systems of the
basic aircraft; while Thales will act as lead
systems integrator for the ATR 72-600’s
new avionics suite, which offers improved
performance in terms of reduced weight and
electrical power consumption, as well as a
higher reliability and better long-term serviceability.
The work to convert the ‘green’ ATR 72600 into the ATR 72-600 TMPA will be performed by TAI, and the first platform
arrived at TAI’s Akıncı plant in April 2013,
with modifications currently underway.
The first TMPA will be delivered to the
Turkish Navy in February 2017 after being
certified in Italy under the responsibility of
Above, internal and external layouts and technical
specification of the ATR72-600 TMPA; left, ERTEM
and MITRI ink the MoU (Photos: Alenia Aermacchi
and IDEF Show Daily).
Alenia Aermacchi. The remaining five
TMPA will be delivered in 2018.
The ATR 72 TMPA is the Turkish Navy
version of the ATR 72 ASW (Anti-Submarine Warfare), a highly effective, middlesize,
anti-submarine
aircraft
with
competitive acquisition and operational features. It is a special version of the ATR 72
turboprop regional aircraft made by the
French-Italian ATR joint venture (Alenia
Aermacchi/EADS). The ATR 72 ASW is
one of the leading modern, medium-size
aircraft available on the market to be equipped with state-of-the-art mission sensors,
and capable of carrying out maritime patrol
and anti-submarine warfare tasks.
On top of the eight ATR 72 TMUA and
TMPA, the Italian Air Force has ordered
four ATR 72s with initial Maritime Patrol
(MP) capabilities, and with all the configuration provisions for ASW capabilities,
which will be integrated at a later date SD
Above left (from left to right), Alenia Aermacchi Military
Aircraft Sector Senior Vice President MITRI, SSM
Deputy Undersecretary DEMIREL, Italian Ambassador
to Turkey SCARANTE, SSM Head of Fixed-Wing
Platforms Department Yakup TASDELEN and TAI Exec.
VP Aircraft Group ERTEM pose with the MoU. Above
right (from left to right), Cüneyt SOHTA TAI
Programmes Director, Fabio CORTESE Alenia
Aermacchi Area Manager Turkey, Alenia Aermacchi
Military Aircraft Sector Senior Vice President MITRI,
TAI Exec. VP Aircraft Group ERTEM and Ruggiero
BERNABO, Alenia Aermacchi Head of Special Versions
Aircraft, gather for a family photo with models of the
ATR72-600 TMPA (Photos: IDEF Show Daily).
UTC Aerospace Systems Receives Third
UK Queen’s Award for Innovation
S
ENSORS &
Integrated
Systems, a unit of
UTC
Aerospace
Systems located in
Plymouth, UK, has
won a 2013 Queen's
Award for Enterprise, the highest official UK honour for
British business. The award, in the category of Innovation, recognises the international success of the business’s unique,
miniature, solid state gyroscopic devices. These rugged inertial measurement units (IMUs) help guide a wide variety of
systems, including air and land vehicles, missiles and shells.
UTC Aerospace Systems is a unit of United Technologies
Corp.
This is the company's third Queen's Award for Enterprise
in 10 years. The first, in 2004, recognised the highly innovative nature of the
IMU
design;
while the second,
in 2011, recognised the company’s success in
tripling exports
for their products, which in-
32 09.05.2013
cluded these small,
reliable IMUs. These
highly
successful
guidance devices are
just the latest development in a century
of innovative gyroscopic
technology
from the company,
including the Sperry
Gyroscope and the ship-borne guidance systems that date
back to 1913 in the UK.
UTC Aerospace Systems designs, manufactures and services integrated systems and components for the aerospace
and defence sector. UTC Aerospace Systems supports a global customer base with significant worldwide manufacturing
and customer service facilities.
United Technologies Corp., based in Hartford, Connecticut, is a diversified company providing high technology products
and
services to the
building and aerospace industries SD
Avrupalı Taktik Balistik Füze
Savunma Sistemi
Sonuç Vermeye Başladı!
Türk Hava Kuvvetleri’nin Uzun
Menzilli Bölge Hava ve Füze
Savunma Sistemi (UMBHFSS-TLoRAMiDS) Projesi’ne ASTER
30 Blok 1 SAMP/T çözümü ile
katılan EuroSam, SAMP/T
Programı’nda gelinen son durum
ve T-LoRAMiDS Projesi’nde
EursoSam’ın konumu hakkında
bilgi vermek üzere IDEF ‘13
Fuarı kapsamında bir Basın
Toplantısı düzenledi.
8
Mayıs 2o13 günü EuroSam standında gerçekleştirilen toplantıda EuroSam Yönetim Kurulu Başkanı Antonio
PERFETTI, CEO’su Michel VIGRERAS ve
MBDA Yurt Dışı Satışlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Sergio CAVICCHI de hazır
bulundu.
EuroSam’ın en başından itibaren İtalyan
ve Fransız Hükümetlerinin somut desteğini
arkasına aldığını vurgulayan EuroSam Yönetim Kurulu Başkanı PERFETTI, bunun
bir göstergesi olarak İtalyan Kara Kuvvetleri’ne ait SAMP/T Sisteminin iki önemli
unsurunu (Lançer ve Angajman Modülü),
İtalyan Kara Kuvvetleri personeli ile birlikte
stantlarında sergilediklerini, ayrıca 7 Mayıs
günü EuroSam standının Fransa ve İtalya
Büyükelçileri tarafından gezildiğini söyledi.
Konuşmasında T-LoRAMiDS Programı
34 09.05.2013
kapsamında uyguladıkları kampanyanın Politik Senaryosu, Operasyonel Senaryosu, Sanayi Perspektifi ve Geleceğe Dönük Ticari
Fırsatlara da değinen PERFETTI, Fransa ve
İtalya yönetiminin kampanyalarını hem politik hem de diplomatik açıdan güçlü bir şekilde desteklediğinin altını bir kez daha
çizerek, bu Proje ile İtalya, Fransa ve Türkiye arasında çok uluslu bir işbirliği tesis etmeyi hedeflediklerini kaydetti.
T-LoRAMiDS Programı kapsamındaki
vizyonlarını ‘Türkiye ile uzun dönemde TLoRaMiDS faaliyetlerinin de ötesine geçecek politik, askeri, endüstriyel ve ticari
işbirliği ve entegrasyon’ şeklinde özetleyen
PERFETTI, “Türkiye’deki faaliyetlerimiz
müşterimize sunduğumuz teklifin muhtevası ile ilgili en yüksek seviyede otonomi
sağlamayı ve müşterimizin isterlerini tam
olarak karşılamayı hedeflemektedir. Sanayi
işbirliği kapsamında Türkiye’ye hem ortak
geliştirme, hem de ortak üretimi kapsayan
oldukça yüksek seviyede bir sanayi işbirliği
taahhüdünde bulunduk. 2,5 yılı aşkın bir süredir birbirimizi tanıyoruz ve bu süre zarfında bazı yerel firmalar ile işbirliğine
ilişkin Çerçeve Anlaşmaları da imzaladık.
Türk Savunma Sanayi firmalarınca geliştirilecek her bir komponent temel SAMP/T
konfigürasyonumuzun bir parçası olacak”
diye konuştu.
EuroSam CEO’su Michel VIGRERAS
ise konuşmasında SAMP/T Programı kapsamında 2010, 2011 ve son olarak Mart
2013’te icra edilen üç başarılı balistik füze
önleme testlerine değindi. Özellikle son atış
testi ile SAMP/T’nin NATO unsurları ile
tam olarak karşılıklı çalışabilirliğinin kanıtlandığını hatırlatan VIGRERAS, söz konusu
atış testlerine ilişkin bilgi ve görüntülerin
Türk makamları ile de paylaşıldığını, bu çerçevede 2011 içinde yapılan atış testine ilişkin görüntü ve verilerin Fransız Hava
Kuvvetleri tarafından Türk Hava Kuvvetleri’ne verildiğini söyledi.
SAMP/T Bataryası her birisinin üzerinde sekiz ASTER 30 Blok 1 füzesi yer
alan 6-8 lançerden oluşmakta ve lançerler
hedef tespit ve takibinde kullanılan Thales
ürünü ARABEL radarından 10km uzağa konuşlandırılabilmektedirler. Bataryada ayrıca
Elektrik Üretim Modülü, Angajman Modülü, Komuta Modülü ve lançerlerin yeniden doldurulmasında kullanılan iki İkmal
Aracı yer almaktadır. Böylelikle bir
SAMP/T Bataryası/Atış Ünitesi toplamda
14 taktik araçtan oluşmaktadır. ARABEL radarı ile desteklenen bir SAMP/T Atış Ünitesi aynı anda 10 ayrı hava hedefine 16
ASTER 30 füzesi ile angaje olabilmekte ve
her bir SAMP/T Lançeri 10 saniyede sekiz
ASTER 30 füzesini ateşleyebilmektedir.
ASTER 30 füzesinin azami menzili 120km
olarak verilmektedir.
EuroSam şirketinin kurucuları ve ortakları olan MBDA Fransa ASTER 15 ve
ASTER 30 füzelerinden, MBDA İtalya
EMPAR atış kontrol radarı ile gemi ve kara
konuşlu dikine atış kabiliyetli lançerlerden,
Thales ise ARABEL atış kontrol radarından
sorumludur SD
STM ile Üniversiteler Arasında
Danışmanlık Anlaşması
8 Mayıs 2013 tarihinde STM;
Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ile
Danışmanlık Sözleşmesi, İstanbul
Teknik Üniversitesi (İTÜ), Yıldız
Teknik Üniversitesi (YTÜ) ve
Pirireis Üniversitesi ile
Mutabakat Protokolleri
imzalamıştır.
S
TM standında gerçekleştirilen imza
töreninde, ‘Mutabakat Protokollarını’, SSM Müsteşar Yardımcısı Faruk
ÖZLÜ, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet KA-
P
RACA, BAÜ Rektörü Prof. Dr. Şenay YALÇIN, YTÜ Rektörü İsmail YÜKSEK, Pirireis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman
Kamil SAĞ ve STM Gn. Md. Recep
BARUT imzalamışlardır
Bahçeşehir Üniversitesi (BAU); Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın Teknoloji
Kazanım Yükümlülüğü kapsamında öngördüğü bir ArGe Projesi olan ‘Denizaltı Gemisi ile Helikopter arasında Güvenli Optik
Haberleşme Sistemi (DEHEGOPHS) Tasarım ve Üretimi’ Projesi kapsamında, denizaltı gemisi ve helikopter arasında güvenli
optik haberleşme sistemi prototipini tasarla-
PAC-Interactive & Milsoft MoU
AKİSTAN Aeronautical Complex (PAC) Kamra, Interactive Group Pakistan and Milsoft have agreed to collaborate for the development of an enterprise level
information management system for the automation of technical and administrative processes of PAC virtually converting
to paperless environment. Some of the major modules include
manufacturing management, integrated logistics system, and
production planning & control based on new international
standards like S1000D.
PAC Chairman, Air Marshal Sohail GUL while expressing
his views said that PAC is all set to get a Decision Support
System in the shape of an ERP. Fringe benefits like enhanced
efficiency of human resource, timely decisions and all time
upto date information would enable PAC management to
take immediate decisions. Over and above this a better support to our growing clientage through this ERP will strengt-
36 09.05.2013
yacak ve üretecektir. STM ile BAU arasında
imzalanan Danışmanlık Sözleşmesi ile, DEHEGOPHS Projesi çerçevesinde Bahçeşehir Üniversitesi’nin ihtiyaç duyacağı teknik
bilgilerin, dokümantasyon desteğinin, testler ile ilgili değerlendirmelerin ve olası test
platformlarının koordinasyonunun sağlanması ile ilgili hususlar için STM’den gerekli
desteği alması hedeflenmiştir.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) ile Gemi
İnşaatı ve Deniz Bilimleri konularına ilişkin
muhtelif disiplinlerde birikim ve tecrübelerini bir araya getirerek güçbirliği oluşturmak
ve gelecekte ortak olarak gerçekleştirilebilecek projeler için çalışmak üzere iki Mutabakat Protokolü imzalanmıştır. Söz konusu
Protokoller çerçevesinde STM ile İTÜ ve
YTÜ; öğrenci ödevi, bitirme tezi, doktora,
ortak ArGe projesi, ortak seminer ve konferanslar, vb. için konuların tespiti, bu konular
için iş planlarının hazırlanması ve stratejilerin belirlenmesi çalışmalarını gerçekleştireceklerdir.
Pirireis Üniversitesi ile de, Deniz Sistemleri alanında ArGe ve uygulama faaliyetlerini gerçekleştirmek ve muhtelif
disiplinlerde çalışmalar yürütmek, birikim
ve tecrübelerini bir araya getirerek güçbirliği oluşturmak ve gelecekte ortak olarak
gerçekleştirilebilecek projeler için çalışmak
üzere bir Mutabakat Protokolü imzalanmıştır. Anılan Protokol çerçevesinde; öğrenci
ödevi, bitirme tezi, doktora çalışmaları gibi
eğitim/öğretim projeleriyle birlikte, ortak
ArGe faaliyetlerinde bulunma, teknoloji geliştirme/teknoloji kazanım projeleri oluşturma/yürütme,
ortak
seminer
ve
konferanslar, vb. için konuların tespiti, bu
konular için iş planlarının hazırlanması,
stratejilerin belirlenmesi çalışmaları gerçekleştirilecektir SD
hen logistic life cycle management and fleet management of
PAC products.
Milsoft General Manager, İsmail BAŞYİĞİT stated that he
is very pleased to collaborate in this critical project for the development of the software system which will contribute to
PAC’s efforts in adherence to the latest global standards, and
this will highly strengthen the competitiveness of PAC products in the international market.
The existing modern enterprise infrastructure and logistics lifecyle support solutions of MilSOFT will form the initial
capability of this system, and form a baseline for future developments.
Therefore, Parties will sign a Memorandum of Understanding to start their cooperation which will constitute a major
milestone in the long lasting relationship among the defence
industries of two brother countries, Pakistan & Turkey SD
Malezya 8x8 Tekerlekli Zırhlı Araç
(AV8) Projesi
FNSS Savunma Sistemleri AV8
8x8 tekerlekli Zırhlı Muharebe
Aracı (ZMA)’nın tasarım,
geliştirme, üretim ve lojistik
desteğine ilişkin olarak
Malezya'lı iş ortağı DRB Hicom
Defence Technologies Sdn Bhd
(DefTech) firması ile ilk araçların
geliştirme, üretim ve kalifikasyon
faaliyetlerine devam ediyor.
F
NSS’nin PARS 8x8 Taktik Tekerlekli Zırhlı Aracı (TTZA) baz alınarak geliştirilen ve AV8 olarak adlandırılan
araçlar, FNSS tarafından Malezya Silahlı
Kuvvetleri ihtiyaçları göz önüne alınarak
yeniden tasarlanmakta olup, araçların seri
üretimleri belirlenen iş payları çerçevesinde
Malezya'da gerçekleştirilecek. İlk iki
AV8’in geliştirilmesi ve üretimi sonrasında
seri üretim kademeli olarak Malezya Pekan’da bulunan DefTech tesislerine aktarılacaktır. Bu çerçevede DefTech’in üretim
tesislerinde gerekli üretim altyapısı geliştirme faaliyetlerine devam edilmektedir.
1nci Prototip olan ve FNSS üretimi
25mm Keskin nişancı (Sharpshooter) silah
kulesine sahip Piyade Muharebe Aracı
(ICV)’nın üretimi ve fabrika verifikasyon/kalifikasyon testleri tamamlanarak dayanıklılık testleri için Malezya’ya
sevkedilmiştir. Aracın dayanıklılık testleri
2o13 yılı içerisinde Malezya’da gerçekleştirilerek kalifikasyon süreci tamamlanacaktır. Denel Land Systems ürünü 30mm topa
sahip iki kişilik LCT30 silah kulesine sahip
olacak olan 2nci Prototip aracın geliştirilmesi ve üretimi tamamlanmış olup, verifikasyon ve kalifikasyon testlerine kısa süre
içerisinde başlanacaktır.
Malezya Silahlı Kuvvetleri için 12 değişik konfigürasyonda 257 adet 8x8 Tekerlekli Zırhlı Muharebe Aracı (AV8)’nın
geliştirme ve üretimini kapsayan bu proje
Türkiye’den tek kalemde gerçekleştirilen en
büyük savunma sistemi ihracatı projesi olma
özelliğini taşıyor SD
Malezya Savunma
Bakanı Dato’ Seri Dr.
Ahmad Zahid HAMIDI
ile Malezya Kara
Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Tan Seri
Dato’ Seri Panglima
Hj Zülkifli Bin Hj Zainal
ABIDIN, 8x8 Pars
Aracını incelerlerken
görülüyorlar
(Fotoğraf: İnternet).
TAI’s Target Drone Systems
The target drones being produced by TAI are creating greater
challenges for the Turkish Armed Forces in their air defence training,
ensuring that when the threat is real, they will be ready to meet it head
on.
T
AI Target Drone Systems, comprising Air Vehicles, Payloads, Ground Control Stations, Launchers and Ground Support Equipment are designed to simulate enemy
aircraft and missiles to allow air-to-air, ground-to-air, anti-aircraft gunnery and missile system tracking and firing training. The indigenously designed conventional type TURNA and
the jet-engine high speed type ŞİMŞEK are cost-effective modular systems, providing high
manoeuvrability and operational ease.
TECHNICAL SPECIFICATIONS
TURNA
• Service Ceiling: 12,000 ft
• Endurance:
90 min
• Max. Speed:
180 kts
• Range:
50 km LOS
• Payloads:
IR/Heat Source
Passive RCS Generator
Miss Distance Indicator
Sleeve
Tracking Smoke Generator
ŞİMŞEK
15,000 ft
60 min
400 kts
100 km LOS
Passive RCS Augmenter
Passive IR Signature
Miss Distance Indicator
Counter Measure Dispenser System
Smoke Generator Tracking
Control: Full Autonomous Navigation/Mission Planning with Portable/Shelter GCS.
İhracatın Arttırılması için Gerçekçi
Adımlar: Savunma ve Havacılık
Sanayi İhracatçıları Birliği
Savunma ve Havacılık Sanayi
İhracatçıları Birliği (SSİ)
savunma ve havacılık sanayinde
faaliyet gösteren
ihracatçı/imalatçıları biraraya
getirmek ve sektörün ihracat
kapasitesini artırmak amacıyla
2011 yılında kurulmuştur. SSI’in
ana hedefi firmalarımızın mevcut
kapasitelerini daha organize bir
şekilde dışa açarak pazar
payımızı artırmaktır.
S
EKTÖRÜNDE Türkiye’de tek ve
koordinatör İhracatçı Birliği olan
SSİ’a sektörde faaaliyet gösteren en önemli
firmalar üyedir. Birliğin üye sayısı 200’ü aşmıştır ve gün geçtikçe genişlemektedir.
Mevcut artış hızımızla üye sayımızın 600’e
ulaşacağı aşikardır. Savunma ve Havacılık
Sanayii’ndeki tüm ihracatçıların, herhangi
bir mal veya hizmet ihracatı yapabilmek için
SSI üyesi olma şartı vardır.
Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği (SSİ) savunma ve havacılık sanayinde
faaliyet
gösteren
ihracatçı/imalatçıları biraraya getirmek ve
sektörün ihracat kapasitesini artırmak amacıyla 2011’de kurulmuştur.
SSİ’nin ana hedefi firmalarımızın mevcut kapasitelerini daha organize bir şekilde
dışa açarak pazar payımızı artırmaktır.
Sektöründe Türkiye’de tek ve koordinatör İhracatçı Birliği olan SSİ’ne sektörde faaaliyet gösteren en önemli firmalar üyedir.
42 09.05.2013
Birliğin üye sayısı 200’ü aşmıştır ve gün
geçtikçe genişlemektedir. Mevcut artış hızımızla üye sayımızın 600’e ulaşacağı aşikardır. Savunma ve Havacılık Sanayi’ndeki
tüm ihracatçıların, herhangi bir mal veya
hizmet ihracatı yapabilmek için SSİ üyesi
olma şartı vardır.
Türk Savunma ve Havacılık Sektöründe
sürekli bir gelişme-ilerleme söz konusudur.
2012 itibarıyla ise, devletimizin-hükümetimizin de desteğiyle, sektörün hedefleri daha
da netleşmiştir. Sektörde 10-11 yıl içinde
dünyanın savunma sistem ve platformları
ihraç eden önemli ülkeri arasına girmemiz
hedefleniyor.
2008-2010 arasında sektörün ihracatı
ABD$600 Milyon seviyelerinde seyrederken, 2011’de ABD$800 Milyon civarında
gerçekleşen sektör ihracatında, en büyük
artış ise 2012’de yaşandı. Sektörde ülkemizin ilk sıradaki ihraç pazarı ise ABD’dir.
2012’de ihracat rakamı ABD$1.3 Milyar
olan savunma ve havacılık sektöründe 2013
ihracat hedefimiz ABD$1,5 Milyar, 2023 ihracat hedefimiz ise ABD$25 Milyar olarak
belirlenmiştir.
SSİ, Ekonomi Bakanlığı’na bağlı olarak
ve Milli Savunma Bakanlığı ile de yakın işbirliği içerisinde faaliyetlerini sürdürmektedir.
SSİ’nin Faaliyetleri
SSI’ın en önemli faaliyetlerinden birisi,
Koordinasyon ve Kurumsal İlişkilerdir. Bu
anlamda SSİ, başta Ekonomi Bakanlığı ve
Milli Savunma Bakanlığı olmak üzere kamu
ile özel sektör arasında bir köprü görevi görmekte, ulusal ve uluslararası diğer organi-
zasyon ve kuruluşlarla iletişim ve işbirliği
halinde faaliyetlerini yürütmektedir.
Bir diğer önemli faaliyetimiz, Alım Heyeti/Ticaret Heyeti Programlarının düzenlenmesidir. Alıcı ülke temsilcileri Türkiye'ye
davet edilerek, SSİ üyesi firmalarla temasa
geçmeleri sağlanmakta, ayrıca, hedef ülkelere ticaret heyeti ziyaretleri düzenlenerek,
ziyaret edilen ülke işadamları ile ihracatçılarımız arasında birebir görüşmeler gerçekleştirilmektedir.
Bunlarla beraber fuarlar da diğer bir faaliyet alanımızdır. SSİ üyelerinin pazar yaratma çabalarına yardımcı olmak amacıyla
mevcut pazarları geliştirmek ve hedef pazarlara girebilmek için hedef ülkelerde düzenlenen fuarlara doğrudan milli katılım
organizasyonu gerçekleştirildiği gibi, firmaların milli katılım organizasyonuyla ya
da bireysel olarak katılabilecekleri diğer
önemli fuarlar da üyelerimize duyurulmakta, ayrıca web sayfamızda yayınlanmaktadır.
SSİ’nin bir diğer önemli faaliyeti, sektördeki ihracat kaydı ve takibinin yapılmasıdır. Gerek Genel Sekreterlik merkez ve
irtibat bürolarından, gerekse e-Birlik sistemi
üzerinden gümrük beyannameleri onaylanmakta ve takibi yapılmaktadır. SSİ tarafından sektörün günlük, haftalık, aylık ve yıllık
ihracat kayıt rakamları izlenmektedir.
SSİ aynı zamanda Araştırma ve Raporlama faaliyetleri de yürütmektedir. Bu anlamda SSİ tarafından; sektöre ilişkin ihtiyaç
duyulan pazarlara ve konulara ilişkin araştırmalar yapılmakta, raporlar ve veriler hazırlanmaktadır.
SSİ; ayrıca bilgilendirme faaliyetleri yürütmekte, üyelerini pazarlardaki gelişmeler,
mevzuat, bankacılık, gümrük düzenlemeleri, sigorta, AB, STA, Serbest Bölgeler ve
sektöre ilişkin pekçok konuda gerek duyurularla gerekse düzenlediği toplantılarla sürekli bilgilendirmekte, İngilizce ve Türkçe
web sitesinde ihracat yapan üyeleri tanıtmaktadır.
SSİ’nin bir diğer faaliyeti de eğitim çalışmalarıdır. SSİ, üye firmalarını ihracata
yönlendirmek ve dünya pazarlarında rekabet
gücü kazanmalarına destek vermek amacıyla
eğitim seminerleri gerçekleştirmektedir. Üniversiteler ve diğer eğitim konusundaki yapılarla
sektördeki
işgücü
niteliğinin
artırılmasına katkı sağlayacak çalışmalar için
işbirliği yapmaktadır.
SSİ olarak yürüttüğümüz faaliyetler
bunlarla da sınırlı değildir. Bunların yanında, Türkiye’nin 2023 İhracat Stratejisi ve
Eylem Planı çerçevesinde, savunma ve havacılık sektörü için gerekli çalışmalar SSİ
tarafından yürütülmektedir. Faaliyet alanımız çerçevesinde gerekli görülen konularda
toplantı, organizasyon ve basın toplantıları
organize edilmektedir. Üyelerimizin ihracat
sırasında karşılaştıkları sorunlar ilgili kurum
ve kuruluşlara iletilmekte ve çözümüne yönelik gerekli girişimler yapılmaktadır.
Yine diğer faaliyetlerimiz olarak ulusal
ve uluslararası kongre, seminer, sempozyum,
konferans ve toplantılar izlenerek üyelerimiz
bilgilendirilmekte, yurt dışındaki Ticaret Müşavirliklerimiz tarafından periyodik olarak
Birliğe ulaştırılan ithalat talepleri ve işbirliği
teklifleri düzenli olarak üyelerimize ve diğer
ilgili kuruluşlara iletilmekte, ihracat mevzuatının hazırlanması ve ülkemizin uluslararası düzeydeki ilişkilerinin düzenlenmesi
hakkındaki çalışmalara katılım sağlanmakta
ve bu konudaki sektör görüş ve önerileri ilgili
kurum ve kuruluşlara iletilmekte ve ayrıca
Dahilde ve Hariçte İşleme İzin Belgelerinin
taahhüt hesapları kapatılmaktadır. Aynı zamanda ihracata yönelik Devlet yardımları ve
destekleri kapsamındaki müracaatlar değerlendirilmektedir SD
(www.ssi.gov.tr)
(www.turkishdefenceindustry.gov.tr)
Düşük Görüş Koşullarında
İniş Yardım Sistemi Teknolojisi (BLAST)
B
AE Systems’in Düşük Görüş Koşullarında İniş Yardım
Sistemi Teknolojisi, ya da BLAST; görüş kabiliyetinin
yetersiz olduğu ortamlarda döner kanatlı hava aracı pilotlarına görsel durum muhakemesi kabiliyeti kazandıran, maliyet
etkin, hafif ve aktif bir sistem ihtiyacına yanıt vermektedir.
BAE Systems, en zorlayıcı askeri harekatlarda uçuş güvenliğini ve görev başarısını iyileştiren teknolojileri geliştirmede
5o yılı aşkın bir deneyime sahiptir. 199o’lardan bu yana şirket,
pilotların düşük görüş şartlarında görebilmesini ve engellerden kaçınmasını mümkün kılan teknolojileri geliştirmekte ve
entegre etmektedir.
BLAST; teller, direkler, arazi engelleri ve diğer tehlikeleri
içeren engelleri tespit etmek üzere kum, kar, sis, yağmur ve
duman gibi engelleyici unsurların ötesini görebilen ve pilotların güvenle seyrüsefer yapabilmesine imkan tanıyan görsel bir
ortam sunan, hafif ve kullanıma hazır bir sistemdir.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Devletinin Yuma Test Alanı’nda bir UH-1 helikopteri üzerinde teknoloji gösterimi gerçekleştirilen BLAST, geniş bir yelpazedeki engeli yeterli
mesafede, gerçek zamanlı olarak tespit edebilme kabiliyetini
sergilemiş ve uçuş ekibinin bu engellerden kaçınmasını ve iniş
C
Mühimmat Üretiminde Küresel bir İsim: CBC
BC, 1926’dan bu yana, küçük ve orta kalibre üretimindeki uzmanlığı ile dünyanın en büyük mühimmat
üreticilerinden birisidir. Askeri, emniyet ve ticari pazarların ihtiyaçlarını karşılayan geniş yelpazedeki ürünleri halen 90 ülkeye ihraç edilmektedir. Şirketin merkezi ve üç üretim tesisi
Brezilya’da, iki yan kuruluşu Avrupa’da [MEN Almanya’da ve
Sellier&Bellot Çek Cumhuriyeti’nde] ve bir yan kuruluşu Amerika Birleşik Devletleri [ABD]’nde [Magtech Ammunition] bulunmaktadır ve hepsi birlikte yılda 1 milyar adedin üzerinde
mermi üretmektedir.
CBC; 5.56x45mm, 7.62x51mm, 12.7x99mm [.5o], 20mm
ve 30mm gibi askeri mermi çaplarının tamamı da dahil olmak
üzere sektördeki en kapsamlı tabanca ve tüfek fişekleri yelpazesini sunmaktadır SD
44 09.05.2013
bölgesini bulmasını sağlamıştır. Uçuş ekibinin iş yükünü en
aza indirmek amacıyla, BLAST; yaklaşma sırasında azami görsel kapsama alanı sağlamak üzere, belirlenmiş iniş bölgesi
noktasının taranmasını otomatik olarak ayarlar. İleriye doğru
uçuşlarda BLAST, engellere ve araziye ilişkin ikazları vermek
üzere aracın ilerisine bakar.
Sistemin entegre aktif ve pasif teknikleri kullanması, mürettebatı bilinen ve bilinmeyen engellere karşı korumaktadır.
Pasif komponent ve radarın düşük tespit edilebilme olasılığı
(LPI) özellikleri, gizli görevlerin icrasına yardımcı olmaktadır.
BLAST’ın hafif, modüler görev kiti; montajı ve desteği basitleştirmekte, entegrasyon riskini azaltmakta ve ekran parçalarının; mevcut bir
çok işlevli ekran, kaska monteli bir ekran
veya her ikisinin bir bileşimi ile bütünleştirilmesine olanak vermektedir. Bu,
BOSS (ABD Kara Kuvvetleri tarafından
geliştirilmekte olan Düşük Görüş Koşulları Semboloji Sistemi) gibi uçuş sembolojisiyle birleşmiş bir harekat ortamının
görsel sunumunu sağlamaktadır SD
A
ALPER Gemi LPI Radarı İki Yıldır Görevde
SELSAN tarafından askeri gemilerin seyir radarı görevini üstlenmek üzere geliştirilen ALPER, ilk olarak
MilGem Projesi kapsamında 2o11 yılında göreve başladı. 2o11
yılında denize inen ilk MilGem korveti TCG Heybeliada’da faal
olan ALPER seyir radarı, 2 yıldır görevini başarıyla sürdürüyor.
Aselsan tarafından özgün olarak tasarlanan ve geliştirilen
ALPER Gemi LPI (Low Probability of Intercept) Radarı, suüstü
deniz hedeflerini tespit etme yeteneğine sahiptir. Gece ve
gündüz her türlü hava koşulunda kullanılabilen ALPER, 36
deniz mili menzile kadar tespit yapabiliyor. ALPER radarı,
üstün performans özelliklerini frekans modülasyonlu sürekli
dalga yayın yöntemi ile elde ediyor ve klasik radarlarda kullanılan yüksek çıkış gücüne kıyasla çok
daha düşük çıkış
gücü yayınlıyor. Bu
sayede
ALPER’in
elektronik harp sistemleri tarafından
tespit edilmesi zorlaşıyor. Bu özelliğe
‘Düşük Tespit Edile-
A
bilme Olasılığı’ (Low Probability of Intercept – LPI) adı veriliyor.
LPI özelliği, savaş zamanında askeri gemiler için büyük önem
taşıyor.
Ülkemizin ilk LPI seyir
radarı olan ALPER’in seri
üretimine halen devam edilmekte. Her türlü deniz platformuna entegre edilebilen
ALPER Gemi LPI Radarı, bir
yandan Türk Deniz Kuvvetleri’nin güvenini kazanırken, diğer yandan pek çok
ülkenin Deniz Kuvvetleri’nin
de ilgisini çekiyor SD
Mobil Arama ile Atış Kontrol Radarları
Hava Savunma Görevi için Hazırlanıyor!
SELSAN tarafından sabit ve hareketli askeri/sivil unsurların korunması için özgün olarak geliştirilen XBand alçak irtifa 3 boyutlu arama takip radarı özelliğindeki
Mobil Arama Radarı ve Ku-Band alçak irtifa 3 boyutlu takip radarı özelliğindeki Atış Kontrol Radarı, ürün kalifikasyonu ve
silah sistemine entegrasyon aşamasına getirilmiştir.
Mobil Arama Radarı, Aselsan tarafından geliştirilen alçak
irtifa hava savunma top sistemleri olan Kundağı Motorlu Namlulu Alçak İrtifa Hava Savunma Silah Sistemi ve Ateş İdare Cihazı Sistemlerinin arama radarı olarak kullanılırken; bu
sistemlerde Atış Kontrol Radarı takip radarı olarak yer alacaktır. Ayrıca, Mobil Arama Radarı yine Aselsan tarafından geliştirilen alçak irtifa hava savunma füze sistemi olan Alçak İrtifa
Hava Savunma Füze Sistemi’nin füze güdümünü sağlayan ana
arama radarı olarak kullanılacaktır.
Mobil Arama Radarı, sayısal huzme biçimlendirme tekniğine dayalı çok huzmeli faz dizili anten mimarisi ile alçak irtifa
hava hedeflerinin hızlı ve yüksek doğrulukla 3 boyutta (3B) tes-
pit ve takibini sağlamakta, takip edilen hedeflerin otomatik sınıflandırmasını ve IFF cihazı aracılığıyla dost kuvvet teşhisini yapabilmektedir. Atış Kontrol Radarı, yanca ve yükselişte hareket
özelliği ile 3 boyutta hedef yakalama ve yüksek doğrulukla
takip özelliğine sahip, mobil silah sistemlerinde kullanılmak
üzere geliştirilmiş yeni nesil bir radardır. Silah sistemi hareket
ederken hedef takip edebilme özelliğine sahip olan Atış Kontrol Radarı, komuta kontrol sistemi üzerinden aldığı hedef bilgisine otomatik olarak yönlenmekte ve hedefe kilitlenmektedir.
Mobil Arama Radarı’nın sahip olduğu modern radar tasarım teknolojileri ve kompakt/mobil yapısı sayesinde; Atış Kontrol Radarı’nın ise modüler mimarisi ve yüksek doğruluk
performansı ile yurt dışında da pazar şansının yüksek olacağı
değerlendirilmektedir. Mobil Arama Radarı ve Atış Kontrol Radarı sistemlerinin mimarilerinden geliştirilen kara ve deniz platformu sistemleri halen yurtdışı ihalelerde teklif edilmeye
başlanmıştır SD
2013 End Date of Conceptual
Design of FX Fighter
Undersecretary for Defence
Industries Murad BAYAR,
speaking at the first International
Conference on Air & Space
Power (ICAP ‘13), stated that the
conceptual design phase of
Turkey’s next generation fighter
(FX) will be completed by the end
of 2013, and that the result will
be submitted to the Defence
Industry Executive Committee
(DIEC) to obtain the green light
for the launch of the second
phase. The conference was held
at Turkish Air War College in
Istanbul on 27–29 March, 2013
with around 1,000 participants,
including high ranking Air Force
commanders from 57 countries.
“W
E are carrying out a conceptual study with our Air Force
on a Future Turkish Fighter (FX) aircraft as
a replacement fighter for our F-16s with an
air-to-air role. This aircraft will complement
the F-35 JSF, which is mainly for air-to-ground roles with air defence capabilities. This
development programme will run for the
next decade or two; at the moment we are
coming to the end of the Conceptual Design
study, in which we are working with the Air
Force and TAI, to come up with the concept
for this fighter. By the end of this year we
will have the concept ready and will start taking decisions for the next phase of the
programme,” Undersecretary BAYAR said,
before presenting a conceptual drawing of
FX to the participants.
TX/FX Programme
T
HE Jet Trainer Aircraft (TX) and
Fighter Aircraft (FX) Development
Programme was officially launched during
the December 15, 2010 meeting of the Defence Industry Executive Committee
(DIEC), held at the SSM Headquarters in
Ankara. According to the current plans, the
FX aircraft prototype will be developed and
produced first, after which the Turkish jet
trainer (LIFT) aircraft prototype will be de-
48 09.05.2013
Ibrahim SUNNETCI
signed and produced. The two platforms
will share some common features and will
utilise common subsystems. The first phase
of the programme covers the “Conceptual
Design” of the FX prototype, which is to
replace the Turkish Air Force’s (TurAF)
existing F-16C/D Fighter Aircraft, which
are to be replaced starting from 2025. The
project aims to maximise the utilisation of
existing domestic capabilities, and as such
will identify critical technologies during the
development and production phases of the
aircraft, and coordinate the planning of industrialisation requirements.
Under the TX/FX Programme, DIEC,
the highest decision-making body on defence and security procurement in Turkey,
selected TAI as the Turkish Prime Contractor (TPC), and on 23 August, 2011 the SSM
awarded a US$20 million contract to TAI
for the Conceptual Design Phase of the
programme. The contract became effective
on 29 September, 2011, according to which
the design activities should be completed
within 24 months (by the end of October
2013). In order to select a Technical Support
and Assistance Provider (TSAP) company,
TAI issued a Request for Proposal (RfP) document to leading aircraft producers around
the world, including Alenia Aeronautica,
Lockheed Martin, Boeing Aircraft, SAAB
Aircraft and KAI, but only received responses from Alenia Aeronautica, Lockheed
Martin and SAAB Aircraft. Following an
evaluation of proposals and bilateral meetings, SAAB Aircraft was selected as the
TSAP for the Conceptual Design Phase, and
in early 2012 a US$2 million technical sup-
port contract was signed between TAI and
SAAB Aircraft. The TSAP contract signed
between TAI and SAAB Aircraft covers
May 2012 and September 2013.
According to Undersecretary BAYAR,
the programme is to be handled under a “Family Concept,” with the engines for both the
FX and TX aircraft being sourced from the
same foreign supplier, but with a considerable amount of local content and local assembly. The FX prototype is expected to
perform its first test flight in 2023, when
Turkey will celebrate the centenary of the
founding of the Republic. Delivery of the
first aircraft to TurAF is planned for 2025.
Deliveries will continue until 2035, and the
FX/TX aircraft are expected to be phased
out from the TurAF inventory after 2065.
As the TPC, TAI is responsible for the
design, development, integration and prototype production of the FX and TX aircraft,
utilising in-country sources at maximum extent possible. In addition to TurAF and
SAAB Aircraft, TAI is also currently cooperating with over 30 companies, universities and research institutions under the
Conceptual Design Phase to determine possible technologies that could be used in the
FX aircraft. In order to widen and deepen
further the existing industry-university cooperation, on 8 February, 2013 the SSM
awarded six more project contracts to Istanbul Technical University (ITU), Middle East
Technical University (METU) and Bilkent
University to carry out experiments on related technologies to be utilised under the
TX/FX Programme. TAI and SSM are also
taking consultancy services from six academicians from the Gebze Institute of Technology (GYTE), ITU and METU in specific
areas such as avionic electronics, aerodynamics and performance and technology development fields.
Under the two-year Conceptual Design
Phase agreement, the following studies will
Above, conceptual drawing of matured FX aircraft
design; left Undersecretary BAYAR shares the current
status of FX programme during ICAP ‘13 (Photos
IDEF Show Daily).
cial visit recently to the P&W, GE and Eurojet facilities to get first-hand information
on these engines and to discuss issues regarding their possible use on the FX prototype.
By the end of October 2013, TAI is expected to submit its final conceptual design
of the FX to the SSM, and the results of the
technical and administrative activities are
expected to be evaluated by DIEC by the
end of the year. DIEC will then make a decision on the next phase of the programme,
the System Development & Demonstration
(SDD) Phase.
As the third largest air force in the world
after the United States (USAF) and the United Kingdom (RAF), the Turkish Air Force
currently has 400 combat aircraft, 140 support aircraft/helicopters and 160 trainer (including around 60 T-38A and T-38M jet
trainers) aircraft in its inventory. TurAF curbe performed:
Determination of TurAF operational
requirements,
Requirement analysis studies, and the
conceptual design of the aircraft and
systems/sub-systems taking these requirements into account,
Feasibility of national potential and
capability, and
International cooperation models.
The Operational Requirements Definition Document was prepared and completed
by TurAF in November 2012, and conceptual design of the FX aircraft is being made
in accordance with this document. As of
February 2013, the Requirement Analysis
studies have also been completed, and the
conceptual design of the aircraft and
systems/sub-systems are currently ongoing.
According to Show Daily sources, TAI’s engineers are currently working on more than
one option of FX design to meet the TurAF
requirement, and one of these designs is becoming mature.
Replacing the F-16C/Ds currently in
TurAF service, the FX will be a single-seat
next generation fighter with stealth features
and new generation avionics. The FX will
escort and provide air protection to TurAF’s
F-35A Lighting II fleet after 2025. In order
to meet TurAF’s operational requirements
properly, the FX is expected to be equipped
with twin turbofan engines, each generating
at least 23,000lb thrust. The candidate engines for FX are: F110-GE-132 of GE; EJ230
of EuroJet; and F135 of P&W. The TX/FX
Programme Management Office, consisting
of TurAF National Combatant Branch Office, SSM and TAI personnel, made an offi-
rently operates 240 F-16C/D fighters, which
form TurAF’s leading edge, most of which
have been modernised to the latest Block
50+ standards under the Peace Onyx III
Programme. There are also some 65 upgraded F-4E 2020 Phantom II all-weather fighter-bombers (to be replaced by F-35As after
2018) and RF-4E/TM (to be phased out in
the near future) reconnaissance aircraft. Turkey, as a Level III Partner in the JSF Programme, will procure some 100 F-35A
aircraft, which will provide a 5th generation
stealth and long-range strike capability to
TurAF. As a modern, cutting edge air force,
configured and trained to the highest Western/NATO standards, TurAF is able to execute the full spectrum of air missions SD
Top, the FX programme Project Model; above, the
Main Goals and Schedule of the FX programme; left,
EuroJet EJ230 – one of three candidate engines for
the FX aircraft (Photos: IDEF Show Daily and
Internet).
jesi kapsamında platform ve platform entegrasyon (ana tahrik sistemi entegrasyonu
dahil) tasarımı ile ilgili tüm faaliyetlerden
sorumlu olacaktır.
STM ve Deniz Projeleri
STM, MilGem Projesi ile
başlayan ve günümüze kadar
gecen süre içinde Deniz Projeleri
alanında uzman ve kilit bir
kadronun yanı sıra, Denizaltı
Platformuna yönelik, yurtiçi ve
yurtdışı danışmanlık, dizayn,
modernizasyon ve sanayileşme
faaliyetlerini yürütebilecek ve bu
konuda öncülük edebilecek
çekirdek bir mühendislik
kadrosu oluşturmuştur.
D
ENİZ Projelerine yönelik oluşturulan bu kadro ile; üretim altyapısına sahip yerli/uluslararası müşteriler için,
Denizaltı ve Askeri Suüstü Gemilerine yönelik gemi inşa/modernizasyon konularında,
askeri tersaneler/bakım, onarım ve eğitim
tesisleri alanında anahtar teslim çözümler
üretilmektedir. STM olarak halen yürütmekte olduğumuz projelerden kısaca bahsetmemiz gerekirse;
MilGem Projesi: STM, Türkiye’nin en
önemli savunma projelerinden birisi olan,
korvet sınıfı savaş gemisi MilGem (Milli
Üstte, MilGem Projesi’nin ilk gemisi olan TCG
Heybeliada korvetinin inşası kapsamında 79 ayrı
sözleşme altında 8.643 kalem malzeme tedarik
edilmiş olup malzeme bazında %78, fiyat bazında ise
%63 mertebesinde yerlilik oranı elde edilmiştir
(Fotoğraf: Muhammet METİN). Yanda ise, Gölcük
Tersanesi Komutanlığı’nda 11 yıllık süre zarfında inşa
edilecek Tip 214TN Sınıfı denizaltıların 2o18-2o23
yılları arasında hizmete girmeleri planlanmıştır
(Fotoğraf: HDW).
52 09.05.2013
Gemi) Projesi’nin ilk gemisi Heybeliada ve
ikinci gemi Büyükada için, dizayn hizmetleri ve platform inşa ve donatım malzeme ve
hizmetlerinin tedarik sorumluluğunu üstlenmişir. Projenin tasarım, inşa ve sistem entegrasyonu, performans ve takvim
sorumluluğu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı,
dizayn ve inşa faaliyetleri için gerekli sistem, malzeme ve hizmetlerin tedarik sorumluluğu ise Savunma Sanayi Müsteşarlığı
(SSM)’ndadır.
MilGem Projesi kapsamında üstlendiğimiz sorumlulukları, zamanında, bütçesi içerisinde, hedeflenen kalitede, yüksek son
kullanıcı memnuniyetiyle ve beklenenin
üzerinde yerli katkı oranı ile yerine getirmeyi hedefledik.
MilGem Projesi’nin devamı olan MilGem-S Projesi’nde firmamız, ana yüklenici
tersane seçiminden bağımsız olarak, SSM
tarafından Platform Dizayn Alt Yüklenicisi
olarak belirlenmiştir. STM, MilGem-S Pro-
Yeni Tip Denizaltı Projesi: Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda inşa edilecek havadan bağımsız tahrik (AIP) sistemine sahip
altı adet Yeni Tip Denizaltı Tedarik Projesi’nde; dizayn faaliyetlerine katılım, Gölcük
Tersanesi altyapısının yenilenmesi, yerli
katkı faaliyetlerinin kontrolü, HDW tarafından tedarik edilmeyen tüm mal ve hizmetlerin tedariği, Entegre Lojistik Destek
(ELD) faaliyetlerinin icrası gibi sorumluluklar STM tarafından üstlenilmiştir. STM
olarak hedefimiz, proje tamamlandığında
denizaltı platformuna ve özellikle de modernizasyonuna yönelik; dizayn, mühendislik ve entegrasyon konularında teknolojik
birikim ve kabiliyet kazanımının sağlanması
ve projede hedeflenen yerli katkı oranına
ulaşılmasıdır.
Ay Sınıfı Denizaltı Cihaz/Sistem Yenileme Projesi: Ana yüklenici olarak sorumluluk üstlendiğimiz Ay Sınıfı Denizaltı
Cihaz/Sistem Yenileme Projesi kapsamında
2 Ay Sınıfı denizaltımız için modernize edilecek sistemlerin tedarik, montaj, entegrasyon, test ve kabul faaliyetleri tarafımızdan
yürütülmekte, söz konusu faaliyetler Gölcük
Tersanesi Komutanlığı’nın tecrübeli işgücü
desteği ile icra edilmektedir.
Denizde İkmal ve Muharebe Destek
Gemisi (DİMDG) Projesi: Projenin halihazırda içinde bulunulan ilk aşamasında,
gemi teknik isterlerinin belirlenmesine yönelik ön dizayn ve fonksiyonel dizayn çalışmaları yapılmaktadır. STM, ülkemize
katma değeri olacak mühendislik ağırlıklı
dizayn görevleri ile önemli sorumluluk üstlendiği bu proje çerçevesinde, dizayn çalış-
Üstte, Ay Sınıfı Denizaltı Cihaz/Sistem Yenileme Projesi altında ilk denizaltı TCG
Doğanay (S-351) üzerindeki INS sistemi montaj çalışmaları 2 Kasım 2o12 itibariyle
tamamlanmış olup periskop ve ESM sistemi entegrasyon çalışmalarının ise rutin
overol işlemleri sırasında 2o14 yılı içinde gerçekleştirilmesi planlanmıştır. Yanda
ise, 22 Ocak 2o13 tarihinde imzalanan sözleşme altında 48 aylık bir takvimde
Pakistan’da Karachi Tersanesi’nde inşa edilecek Denizde İkmal Lojistik Destek
Gemisi, 155m uzunluğa ve 15.6oo ton deplasmana sahip olacak (Fotoğraflar: NATO
ve STM).
maları için bir iş paylaşımı çerçevesinde, Deniz Kuvvetleri Dizayn
Proje Ofisi ile koordineli çalışmaktadır.
Pakistan Denizde İkmal Tankeri Projesi: Pakistan Savunma
Üretim Bakanlığı tarafından Pakistan Deniz Kuvvetleri ihtiyacının
karşılanmasına yönelik olarak Karaçi Tersanesi'nde inşa edilmek
üzere 1 adet Denizde İkmal Tankeri (Fleet Tanker) Tedarik Projesi
kapsamında Ana Yüklenici olarak; Dizayn Paketi, Malzeme, Ekipman, ELD, Yedek Parça, Test ve Tecrübelerin yapılması, Tersane ve
Kullanıcı Eğitimleri ve Danışmanlık Hizmetlerinin verilmesini içeren Sözleşme, Pakistan Savunma Üretim Bakanlığı ile STM arasında
22 Ocak 2o13 tarihinde Rawalpindi/Pakistan’da imzalanmıştır.
Askeri gemi inşaasında tasarım ve mühendislik hizmeti ihracı
konusunda dost ve kardeş ülke Pakistan ile Türkiye arasında bir ilk
olan bu proje, savunma ve gemi inşa sanayi alanında önemli, örnek
ve özgün bir işbirliği projesidir. MilGem Projesi ile askeri gemi inşaası alanında büyük atılım yapan gemi inşa sanayimiz açısından;
tasarım ve mühendislik hizmeti ihracı yanısıra gemi inşa sanayi için
büyük önem arz eden, gemi inşa yan sanayi ürünlerinin ihracına
imkan verecek bir proje özelliğindedir.
Halihazırda üstlenilen görevlerin ötesinde yurt içi ve yurt dışı
projelerde DzKK ve SSM’nin vizyon ve hedeflerini destekleyecek
şekilde rol alabilecek bir kapasiteye ulaşılmıştır.
STM olarak hedefimiz; gemi inşa ve modernizasyon alanlarında
sahip olunan yüksek bilgi birikimi ve tecrübeden kaynaklanan özgüven ile ülkemizin sahip olduğu mevcut ve gelişmekte olan söz konusu alanlardaki potansiyelin de aktif olarak kullanılması suretiyle
ulusararası ortamda anahtar teslim mühendislik çözümler üreten, tanınır ve güvenilir bir firma haline gelmek ve bu sayede, elde edilen
mühendislik hizmet ve ürünlerinin ihracını sağlamaktır SD
Strike UAV (SIHA) and Combat
UAV (MISU) Projects
During its bi-annual meeting held
on July 22, 2012, the Defence
Industry Executive Committee
(DIEC), Turkey’s top decision
making body on defence and
security related procurement,
directed the SSM to launch
contractual negotiations with TAI
for the Preliminary and
Conceptual Design Phase of the
Strike UAV System (SIHA)
Project.
T
HE project relates to the design and
development of an armed UAV
System with advanced reconnaissance and
surveillance capabilities in order to fulfil a
requirement of the Turkish Air Force
(TurAF). The SIHA will be a larger, heavier
and more capable than the ANKA MALE
UAV, powered by a turboprop engine with a
power output range of between 1,000–
2,000shp, far more powerful than the ANKA’s 155/165hp piston engine. The SIHA
airframe will be based on the ANKA UAV,
but with an enlarged fuselage and longer
wings (lengthened from 17.3m to around
23m). The SIHA will have a payload capacity of around 800–1,000kg, a ceiling of
40,000ft and an endurance of over 20 hours.
With an estimated take-off weight of around
54 09.05.2013
5,000kg the SIHA will have a cruising speed
of between 200–250kts. Fitted with LoS and
BLoS (SatCom) communication systems,
the SIHA will be employed primarily in a
hunter/killer role against dynamic targets,
and secondarily as an intelligence collection
asset. Able to employ air-to-ground laser
guided rockets and missiles, in addition to
GPS/INS and Laser Guided Bombs, the
SIHA can also perform Armed Reconnaissance, Surveillance, and Target Acquisition
(RSTA), Close Air Support (CAS) and Air
Interdiction missions. The SIHA prototypes
are expected to be powered by an outsourced turboprop engine (P&W’s PT6 is a
strong candidate for this requirement), although production SIHA’s are planned to be
powered by an indigenous turboprop engine
to be developed and produced by TEI. The
company has already launched conceptual
design studies for a 1,000lbf-class turbojet
engine in mid-2012, and the ongoing design
efforts are planned to be completed by 2015.
According to TEI officials the new indigenous turbojet engine will be able to generate
between 1,200–1,500shp in a turboprop
configuration. A SIHA Preliminary and
Conceptual Design Phase contract is expected to be signed between TAI and the SSM
by the end of 2013.
The next step in Turkish UAV roadmap
is the National Unmanned Combat Aircraft
(MISU) programme, which foresees the delivery by Turkish defence industries of an
indigenously developed Combat UAV
System to TurAF by 2030. The MISU is anticipated to be powered by a pair of jet engines, and the 1st TurAF MISU Squadron is
expected to have the Initial Operating Capability (IOC) by 2035. During his opening
speech at the first International Conference
on Air & Space Power (ICAP ‘13), held at
the Turkish Air War College in Istanbul on
March 27–29, 2013, Undersecretary for Defence Industries Murad BAYAR presented
to around 1,000 assembled participants, including high ranking Air Force commanders
from 57 countries the conceptual drawings
of the Combat UAV (MISU) and Strike
UAV (SIHA). Regarding the ongoing efforts
in UAV area in Turkey, Undersecretary
BAYAR gave the following information:
“Unmanned Aircraft are becoming a
major capability area for all of our armed
forces, and in Turkey also we are spending
a great deal of effort in this area. We started
with the development of smaller, Mini
UAVs (fixed wing Bayraktar and rotary
wing Malazgirt), which are now in the inventory and in operational use; but it is the
middle (Tactical) category that we are working on today for delivery to the armed forces. The top one is the ANKA UAV, which
is a MALE category UAV and has just completed its development programme, and now
we are moving into the production phase.
Along with Tactical UAVs (Caldiran and
Karayel), the ANKA MALE UAV will
begin operational use as of this year. We are
also planning for the future in UAVs. For
TurAF we are planning a more strategic capability in UAVs, with a higher payload capability and with a turbine engine; but on
equal importance with the platforms are all
the subsystems (Ground Control Station,
EO/IR FLIR system SAR/ISAR Radar, Ground Data Terminal and Remote Video Terminal) and capabilities that we are working
on that are required for a UAV to be effective. As you all know, a UAV is not an aircraft, but is rather a system; and in almost all
of them, we have some development programmes now in progress” SD
Havelsan
Launches DOOB
O
N 8 May, 2013, Havelsan launched “Defence Out Of a Box
(DOOB)” to the attention of the national and
international defence market with a cocktail
at IDEF ‘13.
Havelsan, a Turkish Armed Forces Foundation company, is a software and system integrator company with many success stories
under its belt, not only in Turkey but also in
other countries. DOOB, an improved Command & Control Information (C2I) System,
carries Havelsan further along the road as a
developer of quality systems in this field.
Developed in-house by the engineers at
Havelsan, DOOB is a plug-and-play type,
modular, scalable, COTS independent, C2IS
system that complies with both national and
international standards, while also being
cost effective.
56 09.05.2013
Havelsan put DOOB to the test during
the NATO CWIX exercise in 2012, where it
performed with 100 percent success in 19
tests with six different systems from five
different countries.
At the official launch at IDEF ’13,
Sadık YAMAÇ, General Manager and
CEO of Havelsan, briefed the guests
about Havelsan’s new network-enabled
product SD
IR-DMAS
K
IZILÖTESİ (KÖ/IR) ölçüm verilerinin sistematik bir yöntem izlenerek kayıt
edilmesi, süreç yönetimi ve kapsamlı analizlerinin gerçekleştirilmesi, KÖ
Elektronik Harp sistem ve uygulamaları açısından vazgeçilmez bir öneme sahiptir.
KÖ ölçümün gerçekleştirildiği şartlara dair bilgilerin (meteorolojik şartlar, ölçülen
platformun konum bilgileri, kalibrasyon verileri, kamera ve filtre bilgileri vb.) kolayca
yönetilebilir olması ve analiz ortamına entegrasyonu kullanıcı kaynaklı hataların en
aza indirilmesi açısından istenen özellikler arasında yer almaktadır.
Kızıl Ötesi Ölçümleri Veri Tabanı Yönetim ve Analiz Yazılımı (IR-DMAS), KÖ/IR
ölçümlerin sivil ve askeri uygulamalara göre planlama, ölçüm, analiz ve raporlama aşamalarını birleştirerek her seviyede kullanıcı ihtiyaçlarını karşılamayı hedefleyen özgün ve bütünleşik bir çözüm sunmaktadır.
IR-DMAS yazılımının bazı özellikleri arasında;
İyi tanımlanmış bilgi modeli sayesinde çok-modlu, çok-biçimli parçalı verilerin ilişkilendirilmesi ve birleştirilmesi,
Meta veriyi kaydetmek için sistemik yöntemler,
Otomatik veri ilişkilendirilmesi,
Farklı kamera tipleri için ham görüntü işleme,
Tekrarlanır analizler için kolay kullanımlı analiz süiti,
Daha kısa ve daha güvenilir analiz sonuçları,
Veri tabanına bağlı çalışma biçimi – Sorgulama arayüzü sayesinde otomatik veri transferi,
Veri tabanına bağlı planlama – Planlama arayüzünden veri tabanına otomatik veri transferi,
Kullanıcıya özel veri tabanı (KÖ kameralar, filtreler, lensler, istasyonlar/konumlar),
Kullanıcıya özel formülasyonlar sayesinde kullanıcıya özel analizler,
Güçlü veri değişimi kabiliyetleri (İhraç/ithal arayüzleri), ve
Esnek ve kullanıcı dostu grafik arayüzü
bulunmaktadır.
IR-DMAS kullanılarak kazanılabilecek imkan ve kabiliyetler genel olarak ana
maddeler halinde aşağıda listelenmektedir:
KÖ kameralar tarafından yapılan zamana bağlı ölçüm verilerini veritabanında saklanması ve bu veriler üzerinden çeşitli sorgulama imkanları,
Platform ve dekoyların (sahte hedef) KÖ izlerinin analiz edilmesi ve yapılan
analizlerin kaydedilerek saklanması,
Platform ve KÖ dekoyların güdümlü mermi koruma sistemleri açısından
imkan, kabiliyet ve zafiyetlerinin incelenmesi,
Platform, KÖ dekoy ve ortam şartlarının KÖ imza modelleri oluşturularak
ilave ölçüm ihtiyaçlarının belirlenmesi, ve
Standart bir KÖ ölçüm ve analiz metodolojisinin oluşturulması SD
SDT’nin Avrupalı Ana Oyuncular
ile Birlikte Sivil Havacılık
Alanındaki Başarısı: ALICIA
SDT; görüntüleme sensörleri ve görüntü işleme teknolojileri odağı
etrafında savunma alanında Sentetik Açıklıklı Radar [SAR]
teknolojileri, uydu yer istasyonu görüntü işleme ve otomatik hedef
tanıma algoritma ve yazılımlarına yönelik yurtiçi proje ve ürün
geliştirme çalışmalarını sürdürürken, Aralık 2oo7’de Brüksel’de
katıldığı bir toplantı ile başlayan bir Avrupa Birliği (AB) Projesi
serüveni ile sivil havacılık alanına da girmiş ve bu alanda bir başarı
hikayesinin başlangıcına imza atmıştır.
2
007’deki Brüksel Toplantısı kapsamında AB’nin sivil havacılık alanında çeşitli ArGe Proje önerilerinin ilgili
konsorsiyumlarca sergilendiği platformda,
katma değerli ve yenilikçi yaklaşımlar sunabilen KOBİ iş ortakları adaylarının konsorsiyumlar tarafından seçilmesi maksadıyla bir
proje pazarı düzenlenmiştir. SDT bu kapsamda ‘ALICIA’ (All Condition Operations
and Innovative Cockpit Infrastructure) adlı
ArGe Projesi’nin teknolojik çözüm fikir yarışmasına katılmış ve Avrupa’dan katılan
T
aday KOBİ’ler arasından sadece 6 KOBİ’nin
seçildiği Avrupa Birliği 7nci Çerçeve (EU
FP7) Havacılık ArGe Programı
ALICIA Konsorsiyumu’na seçilmiştir. Ardından bu Konsorsiyumun AB’ne sunduğu ALICIA
ArGe Proje Önerisinin yüksek bir
not alarak 2oo9 yılı sonunda AB tarafından 4 yıl boyunca fonlanmaya
değer bulunması ile birlikte SDT
kendisini Avrupa’daki dev havacılık firmaları ile aynı konsorsiyu-
mun içinde, geleceğin yolcu uçağı kokpit tasarımı çalışması içinde bulmuştur. SDT, üç
yılı aşkındır Avrupa’nın ALICIA Konsorsiyumu’nun bir üyesi olarak, 1o-15 sene sonrasının modern yolcu uçaklarının kokpit
çözümü için uçak üzeri algılayıcılardan elde
edilecek görüntülerin işlenmesi ile pilot için
azami durumsal farkındalığın ve uçakların
güvenli iniş ve taksi operasyonu gerçekleştirecek teknolojilerin geliştirmesinde önemli
bir katkı sağlamaktadır. Halihazırda SDT’nin
projede geliştirdiği özgün görüntü işleme ve
çoklu sensör veri füzyonu algoritmaları ve
yazılımları proje kapsamında Avrupa’da
oluşturulan test ortamlarında başarı ile test
edilmekte olup, çalışmaların 2o14 yılı içinde
tamamlanması planlanmaktadır. Bu çerçevede SDT’nin bugüne kadar yerli savunma
pazarında geliştirdiği yetenek ve ürünler, ilk
olarak sivil havacılık alanında ihraç pazarında bir yer bularak, kendisini uluslararası
platformda da kanıtlamıştır.
SDT’nin bugüne kadar yerli pazarda geliştirdiği uzaktan algılama, gömülü simülasyon, sayısal veri kayıt sistemleri, uçuş veri
toplama sistemleri ve uçuş veri kayıt sistemleri elektroniği alanlarındaki ürün ve yetenekleri artık olgun bir seviyeye gelmiştir.
SDT, bu ürün ve yeteneklerini hem mevcut
projelerin devamı niteliğinde Türk Silahlı
Kuvvetleri (TSK)’nin müteakip ihtiyaçlarına
yönelik projelere uygulamak ve böylece yapılan yatırımların yeni uygulamalarda ülke
ve sektör menfaatleri adına kullanılmasını
sağlamaya çalışmakta, hem de bu ürün ve
yeteneklerine ihraç pazarlarında yer aramaktadır SD
Digital Mobile Radio (DMR)
HE Digital Mobile Radio (DMR) produced by ETSI is a direct digital replacement for analogue PMRs. DMR is suitable for short-range industrial, professional/business-critical
applications and public safety/mission-critical applications.
It has been developed in three “tiers”:
• Tier 1: A low-cost, licence-exempt “digital PMR446”
• Tier 2: For the professional market, offering peer-topeer and repeater modes (licensed).
• Tier 3: For trunked operation (licensed).
The DMR technology promises improved range, higher
data rates, more efficient use of the spectrum and improved
battery life. Significantly, the DMR has been designed to fit
into existing licensed PMR bands, meaning that there is no
need for re-banding or relicensing, thus aiding the transition
from analogue to digital. Features supported include fast call set-up, calls to groups
58 09.05.2013
and individuals,
and short
data and
packet
data calls.
The communicatio n s
modes include individual calls, group calls, broadcast calls and, of course, a
direct communication mode among the mobiles. Other important DMR functions include emergency calls, priority calls,
full duplex communications, short data messages and IP-packet data transmissions. SD
24 hours/7day reconnaissance and
FalconEye-IRST
F
ALCONEYE-IRST (Infrared Search and Track) is a high-performance electro-optical sensor system,
comprising a high-definition thermal camera, a high-definition day TV camera, a
laser range finder and/or a laser target designator. FalconEye-IRST can provide 360°
panoramic reconnaissance, surveillance, automatic target detection and automatic target tracking, 24 hours a day, seven days a
week.
FalconEye-IRST has a capability of positioning the sensor units 360° in
azimuth and in between specific
angles in elevation axes with the
help of two axes platform. To achieve an almost similar performance as a stationary system, the
two axes platform has an extremely high stabilisation accuracy.
As a result, regardless of the
harshness of the mission, the FalconEye-IRST System has the ability to maintain undistorted
thermal and day TV images, longrange laser range finding/designation and automatic target tracking
while placed on a deflecting
MAST, even when on the move.
With its infrared search and
track function, FalconEye-IRST
surveillance,
360° day/night high definition pano-
provides a 360° panoramic image that is refreshed every second. The system can display all 360° at the same time with multiple
monitors, or on one monitor by rotating the
image. If a target is detected, the system automatically defaults to the target on the monitor.
FalconEye-IRST can be mounted on an
armoured vehicle using a MAST system, or
it can be used upon a tripod for stationary
usage.
General Specifications:
ramic reconnaissance,
Day/night automatic target detection
and tracking,
Very high range performance,
Extremely high stabilisation accu-
racy,
Day/night data recording,
Direction and position determination,
Continuous range finding,
Target designation,
Video output options such as HD digi-
tal, HD analogue or SD analogue
SD
AACE Amphibious
Armoured Combat
Earthmover
The AACE of FNSS is an
amphibious, armoured, tracked,
combat earthmover to be used in
the preparation of river banks for
crossing operations.
I
T can carry out bulldozing, rough
grading, excavating, hauling and
scraping operations. Unlike standard work
machines, AACE has the capability to take
ballast from the soil into its ballast canister
when necessary, and discharge it at the end
of the operation. In standard work machines, the dozer blade swings while the vehicle is stable, however in AACE it is fixed
to the vehicle. With its superior hydraulic
suspension system, the front side of AACE
can be raised or lowered, bringing the
blade or the ballast canister into contact
with the ground. This results in more effi-
cient shovelling and ploughing, which can
also be performed while the vehicle is mobile.
One of the most important features of
AACE is that it is amphibious and has the
capacity for 2 crew members. AACE is integrated with such modern electronic
systems as day and night cameras, a multifunction LCD monitor and air conditioning. The hull of AACE is formed out of
aluminium, taking into account its floating
requirements and its need for ballistic protection, while its hydraulic power and
power transmission systems are equipped
with modern equipment and tools, giving
the vehicle higher manoeuvrability and
greater performance.
The AACE powerpack assembly is
made up of a fully automatic transmission,
coupled with a diesel engine. The AACE
can reach speeds of 45 km/h on land, and so
can make its own way to the operation area
without the need for transportation. It can
travel safely in river streams at up to 1.5
m/sec with the 360° high-manoeuvre capability provided by its 2 water jets.
AACE was developed under a local development and manufacturing project of
FNSS to meet a requirement of the Turkish
Land Forces. A vehicle delivery ceremony
was held at the FNSS facilities on 11 January, 2013, when all vehicles within the
scope of the project were delivered to the
Turkish Armed Forces SD
A
SAVUNM
this year,
e
ry
a
in
z
rs
a
e
g
iv
a
Ann
e) m
erospac
g its 27
A
n
n
ti
d
o
n
ti
ra
a
a
b
e
in
le
c
Ce
efen
issem
CILIK (D
for the d
g
b
u
in
h
d
n
a
a
ve HAVA
s
ly exp
serving a
the rapid
y
n
e
o
rk
n
u
has been
o
T
ti
a
oth
ical inform ce activities of b
h
c
n
ö
of techn
a
M
sp
ading
and aero
world-le
,
e
Y
G
th
O
f
defence
L
o
O
CHN
s part
world. A
ITARY TE
,
IL
e
R
th
A
(M
IT
d
p
n
IL
u
a
g Gro
GIA M
ECNOLO
Publishin
T
A
,
S
S
E
E
IF
C
D
OR
NA
NAVAL F
TA ITALIA
ed
IK, RIVIS
N
H
tter plac
e
C
b
E
T
ody is
WEHR
b
o
of
n
h
),
lt
A
a
e
EFAIY
led w
and AL D
is unriva
h
th
is
is
rk
It
u
T
t.
the
this even
ledge of
w
e
o
n
th
k
to cover
d
th
n
-dep
try, a
ce indus
ce and in
n
fe
in
e
d
d
e
h
lt
experien
u
Turkis
s res
, that ha
rces and
le
o
of
o
F
h
d
rs
w
e
e
a
Arm
t as
rganis
al marke
by the o
n
n
o
e
o
ti
ti
th
a
c
r
rn
le
fo
e
inte
y’s s
Daily
F Show
dia Turke
E
e
s
ID
e
M
f
ic
h
o
p
c
s
n
n
Mö
reatio
the au
for the c
n under
.
3
io
n
it
o
‘1
ti
ib
F
a
h
E
d
x
e
ID
oun
ve IDEF
Forces F
d
th consecuti
e
rm
A
h
4
rkis
of the Tu
th
MÖNCH MEDIA TURKEY
Halit Ziya Sk. 26/9, Çankaya 06540 Ankara/Turkey
Tel: +[90-312] 441 93 54 • Fax: +[90-312] 439 57 24
www.monch.com.tr • info@monch.com.tr
A
Milli Ekranımız T129 ATAK Kokpitinde
SELSAN tarafından özgün olarak geliştirilen VMFD68 Aviyonik Çokişlevli Ekran, güvenilir ve yüksek çözünürlüklü aktif matris sıvı kristal teknolojisi, LED arka ışıklı
paneli ve pilot yükünü azaltan kullanıcı arayüzü ile gündüz ve
gece görüş koşullarında görev yapacak şekilde T129 ATAK
Helikopteri kokpitinde yerini almış bulunmaktadır.
2o11 yılında Tasarım Tescil Belgesi almış olan VMFD-68
Aviyonik Çokişlevli Ekran, hava araçlarına yönelik askeri çevre
koşulları (MIL-STD-810), güç gereksinimleri (MIL-STD-704),
gece görüş koşulları (MIL-STD-3009) ve elektromanyetik koşullar (MIL-STD-461) ile tam olarak uyumlu olduğunu Haziran
2o12 itibariyle tamamlanan testlerde başarıyla kanıtlamıştır.
Gerek sayısal, gerekse analog video giriş-çıkış özelliklerine
sahip platform isteklerine göre yeniden programlanabilen arayüz seçeneklerine sahip olan VMFD-68, yüksek aydınlatma seviyesi, düşük yansıma özellikleri ve DO-178B yazılım standardı
uyumu ile görev bilgisayarı tabanlı aviyonik mimariler için ideal bir
insan-makine arayüzü ve görüntüleme çözümü sunmaktadır SD
KALKAN Hava Savunma Erken İkaz Radarı
A
SELSAN tarafından geliştirilen ilk özgün, milli faz
dizinli radar olan KALKAN Hava Savunma Erken İkaz Radarı (HSEİR),
2oo8 yılında envantere girerek, Kara
Kuvvetleri Komutanlığı (KKK)’nın
HErİKKS Alçak İrtifa Hava Savunma
Komuta Kontrol Sistemi ana arama
radarı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Üs, liman, fabrika gibi kritik nokta ve bölgelerin korunmasında belkemiğini oluşturan KALKAN HSEİR’in 2oo8 yılında
başlatılmış seri üretim çalışmaları devam etmekte olup partiler
halinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edilen sistemler halen
farklı birliklerdeki görevlerini başarıyla icra etmektedir. KALKAN
A
HSEİR, Aselsan tarafından geliştirilmekte olan Orta İrtifa Hava
Savunma Füze Sistemi’nin ana arama radarı olarak da kullanılacak ve orta irtifa füzesinin güdümünü sağlayacaktır.
Türkiye’nin ilk faz dizinli radarı olarak modern ve özgün
bir sistem tasarımına sahip olan KALKAN radarı, alçak irtifa
hava hedeflerinin 3 boyutta doğru ve hızlı tespit ve teşhisini,
sabit ve döner kanatlı olarak sınıflandırılmasını ve dost kuvvet
teşhisini yapmak üzere tasarlanmış bir arama ve takip radarıdır. Modern teknolojik özellikleri arasında; modüler sistem yapısı, çok huzmeli ve faz dizinli elektronik taramalı anteni,
gelişmiş sayısal sinyal işleme mimarisi, darbe sıkıştırma özelliği,
sayısal darbe üreteci ve sayısal almaç birimleri yer almaktadır.
KALKAN radarı, gelişmiş özellikleri sayesinde yurtdışı pazarında büyük ilgi görmeye devam etmektedir SD
ARES-2SC Denizaltı Elektronik Destek Sistemi
SELSAN tarafından, denizaltı platformlarının Radar
Elektronik Destek (ED) faaliyetlerini milli ve modern
teknolojilerle yürütebilmesi amacıyla ARES-2SC Denizaltı
Radar ED Sistemi geliştirilmiştir. İlk etapta, 2 adet AY Sınıfı
(Tip 209) denizaltıya entegre edilecek olan sistem, Yeni Tip
Denizaltı (Tip 214) platformları için yine Aselsan tarafından
geliştirilmekte olan ARES-2NS Denizaltı Radar ED Sistemi’ne
temel teşkil etmektedir.
ARES-2SC Denizaltı Radar ED Sistemi, suüstü gemilerde
Türk Deniz Kuvvetleri tarafından kullanılan Aselsan ürünü ED
Sistemleri (ARES-2) ailesinin denizaltı platformlarına yönelik
geliştirilmiş bir versiyonudur.
ARES-2SC, LPI radarlar dahil 2-18GHz bandında yayın
yapan radar sistemlerine yönelik olarak; tespit, teşhis, kimliklendirme,
uygun formatta gösterim, otomatik
ve manuel kayıt ve oynatma kabiliyeti gibi fonksiyonları başarıyla yerine
getirebilmek
amacıyla
tasarlanmıştır. Sistem, yanca 360°
kapsama alanındaki radar yayınlarına ait frekans ve yayın parametrelerini sürekli ve gerçek/gerçeğe yakın
zamanda hassas yön bilgisi ile tespit
edebilmektedir.
Aselsan ARES-2SC Denizaltı
Radar ED Sistemi, basınca dayanıklı kompakt anten yapıları, yüksek teknolojili geniş bant sayısal mikrodalga almaçları,
yüksek veri işleme kabiliyeti sayesinde görevini başarılı ve güvenilir şekilde yürütebilmektedir SD
Yabancı Delegasyon Üyeleri
Türk Tarihine Hayran Kaldı
I
DEF ‘13 11nci Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı, Milli
Savunma Bakanı İsmet YILMAZ himayelerinde, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV)’nın sorumluluğunda, Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım AŞ’nin organizasyonunda
7-10 Mayıs 2013 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece, İstanbul’da icra edilmektedir.
Savunma Sanayi sektöründe söz sahibi olan 50 ülkeden
yerli ve yabancı 781 firma ve firma temsilciliğinin bir araya geldiği Fuarı, 81 ülkeden 506 yabancı delegasyon üyesi ziyaret etmektedir. Söz konusu yabancı delegasyonlarda 22 Bakan, 12
Bakan Yardımcısı, bir Genelkurmay Başkanı, beş Genelkurmay
Başkan Yardımcısı, altı Kuvvet Komutanı ve sekiz Müsteşar yer
almaktadır.
IDEF ‘13 Fuarı’na katılan yabancı delegasyon üyeleri için
Savunma Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR tarafından 6 Mayıs
2013 tarihinde Harbiye’deki ‘Askeri Müze ve Kültür Sitesi Ko-
mutanlığı’nda bir Akşam Yemeği verilmiştir. Başta Milli Savunma Bakanı Yardımcısı Hasan Kemal YARDIMCI, Savunma
Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR, Müsteşar Yardımcıları Sedat
GÜLDOĞAN ve Serdar DEMİREL ile Uluslararası İşbirliği Daire
Başkanı Lütfi VAROĞLU olmak üzere Türk Savunma Sanayi
firmalarından üst düzey yöneticilerin de katıldığı geceye yabancı delegasyon üyeleri büyük ilgi gösterdi.
Dünyanın en eski bandosu olan Mehteran Bölüğü’nün
nefes kesen ve misafirleri coşturan konseri ile başlayan gecede, daha sonra hep birlikte Müzenin alt ve üst katlarında
yer alan salonlar gezildi ve yetkililer tarafından sergilenen eserler hakkında delegasyon üyelerine bilgi verildi. Yabancı delegasyon üyelerinin özellikle Osmanlı Devleti Kuruluş Salonu,
Çanakkale Savaşları Salonu ve İstanbul’un Fethi Salonu’na
yoğun ilgi gösterdikleri görüldü.
Gece, akşam yemeğinin yenilmesi ile sona erdi SD
CİRİT Adds
More Versatility
to the EC635
In a briefing in front of the
EC635 Mock-Up exhibited at the
IDEF ‘13, Eurocopter, Thomas
HEIN, European Marketing
Manager for Eurocopter, said:
“It’s really a pleasure to have this
opportunity to present to you the
new capabilities of the EC635.
T
HE EC635 is based on our civil
version, called the EC135, and we
have just been awarded a contract to deliver
17 EC135’s to the Turkish Air League
(THK) that will serve the Ministry of Health
under a MedEvac role. What we see here is
the the military derivative, already ordered
by eight countries. Especially in the Middle
East region, 82 versions have been ordered,
in various combat, utility and scout types,
as well as a training helicopter. We are also
proud to present it here at IDEF, where for
the last two years we have been cooperating
with Roketsan. We signed an MoU two
years ago at IDEF (2o11) with Roketsan to
integrate the CİRİT 2.75” missile on the
EC635 and perform the necessary texts. The
firing demonstration took place this year. So
this is a cooperation of Eurocopter, as the
platform provider, with the Turkish industry,
in this case Roketsan, one of the leaders in
this area of missiles. More and more we are
seeing a worldwide tendency towards light
helicopters, like the US with the
EC145/UH-72 Lacota, with over 300 units
for avariety of missions, from SAR to uti-
lity to surveillance missions – and the 135
is going in exactly the same direction. Thus
more and more, military users are moving
towards lighter, more versatile platforms
and with the 635 and the 645, they have the
right answer. Furthermore, I would like to
announce to you that we have introduced a
modification to this helicopter, so it’s much
more powerful, more dedicated to hot and
high performances in countries like Turkey
in this region, but also mountainous areas”.
Christian FANCHINI of Eurocopter
continued that the EC635 is the latest production helicopter and said: “The advantage
of this helicopter is it versatility, being able
to perform the full spectrum of military missions, from armed scout to fire support, to
escort, light utility and advanced training.
The primary mission is obviously armed
scout and light attack, because this is a small
platform that is very agile due to the rotor, a
full rigid rotor. Also, it is a small platform,
and so it is very discreet; and discretion for
a military helicopter is very important. In
addition, this helicopter is very well equipped. As you can see here, we have integrated a complete weapon system, able to
support either ballistic armaments, but also
guided armaments. From a ballistics point
of view, we propose either the 12.7mm MG
or the 20mm gun. On the rocket side, we
propose an unguided rocket, but also a capability that you can see here from Roket-
san, the integration of the laser-guided
(CİRİT) rockets. On the guided side, we
propose also air-to-ground missiles, and this
helicopter was delivered, as it was mentioned, in the Middle East, with a complete
suite of armaments from ballistics to guided
missiles; that is to say, the weapon system
is qualified.
We introduce this year, with the first delivery planned for next year, the latest version of the EC135 family, or 635 in the
military version, the 635 T3 P3. The difference is mainly focused on performance in
high and hot conditions. That is to say, we
have performed some modifications in the
main rotor with a diameter increase of
20cm, but also we have increased the capability of the engine with FADEC, the Full
Automatic Digital Electronic Control,
which is able to deliver more power in very
extreme conditions. The result is increasing,
for example, this aircraft compared to the
previous version at maximum take-off weight and 2.000m altitude is able to increase
its maximum take-off weight by 250kg in
comparison.
With the CİRIT we are very proud to
cooperate with the Turkish industry, and
maybe we will be the first to deliver this
laser-guided rocket on a helicopter. The interest in this weapon system is obviously its
accuracy, due to the fact that the armament
is guided by laser. It is very accurate, and
today, as you know, collateral damage are
key issues.
We are also working with Aselsan on a
thermal imaging system, and also we are
looking at other Aselsan equipment for potential integration.
Athough our discussions with potential
customers are generally confidential, we can
already say that the German Armed Forces
are already using it, the Swiss Forces have
ordered 20 and we can mention Jordan.
Another Middle East country that I cannot
mention has had all of its platforms delivered; and we have further discussions in the
Asian region, but also in Africa.” SD
R
German Navy Procures RAM Block 2
AM-System GmbH (RAMSYS) has been awarded a
procurement contract for the supply of 445 state-ofthe-art RAM Block 2 guided ship self-defence missiles to the German Navy.
The new missiles will be delivered
between 2016 and 2019, replacing the
older RAM Block 0 missiles, which will
reach the end of their working life after
more than 20 years.
The new RAM Block 2 missile incorporates an evolved radar frequency receiver and a considerably higher
manoeuvrability than the previous generations of RAM missiles. This enables
the missile to detect and reliably counter
manoeuvring hypersonic anti-ship missiles of the latest generation, as well as
upcoming low-signature threats.
The extraordinary performance of
the new RAM Block 2 missile was demonstrated most impressively in several test firings during the
development phase, and more recently in the successful defence against a simulated attack on the US Navy’s Self-Defence Test Ship in March 2013.
The RAM weapon system for ship self-defence is developed, produced and marketed by RAM-System GmbH in close
cooperation with its parent companies
Diehl BGT Defence and MBDA Deutschland, together with US partner Raytheon
Missile Systems. Aside from Germany
and the United States, the navies of
Egypt, Greece, Japan, South Korea, Turkey and the United Arab Emirates are
also relying on the outstanding capabilities of the RAM missile system. The
new RAM Block 2 guided missile can be
fired from all deployed RAM launching
systems.
The procurement contract for the
445 RAM Block 2 missiles for the German Navy is an essential element within
a multinational production scenario.
Diehl BGT Defence produces the infrared seeker head, guidance section and
the launch canister, and is responsible for the integration of
the front section; while MBDA Deutschland produces the
evolved radar frequency receiver, the control section and the
warhead, and carries out final assembly SD
Ultra Group 3: Ulaştırma ve Enerji
Ultra Electronics, dünya çapında
bir Havalimanı Bilgi Sistemleri,
Toplu Ulaşım ve Enerji
uygulamalarına yönelik güvenlik,
kaynak yönetimi ve kontrol
sistemleri üreticisidir.
Ulaştırma
Havalimanı Sistemleri ve Toplu Ulaşım
Ultra, havaalanları için geliştirilen toplu
ulaşım ve Bilişim Teknoloji sistemlerindeki
güç sistemlerinde bir dünya lideridir. Büyük
havalimanı yapım projelerinde Ana Sistem
Entegratörü olarak işlev görme özelliğine
sahiptir.
Toplu Transit
Ultra, dünya genelindeki transit (geçiş)
uygulamalarıyla ilgili kuruluşlara çekiş uygulamaları için DC gücüne sahip yüksek kaliteli ürünler sağlamaktadır. Ultra, hem alt
istasyon ekipmanı (trafo rektifiyer birimleri
dahil) hem de anahtar teslim komple DC alt
istasyonları sağlayabilmektedir. Ultra’nın
elektrikli ve mekanik tasarımları ticari olarak rekabetçidir, uzun bir geçmişe sahip geliştirme çalışmalarına dayalıdır, son
teknoloji yazılım araçları tarafından desteklenmektedir ve hem İngiltere hem de deniz
aşırı uygulama ve standartlara uygundur.
Bagaj Sistemleri
Ultra’nın havalimanı alt yapı özellikleri
arasında geliştirilmiş bagaj takip ve kapsamlı aksaklık idare özellikleri bulunmaktadır. Bunlara, dünyanın en yoğun transfer
havalimanında halen kullanılmakta olan
ileri tekrar uçuş sistemi de dahildir. Ultra’nın bagaj sistemleri uçak yük kontrol sistemi ile geliştirilmiştir, böylece bagaj, uçağa
uçağın dengede kalmasını sağlayacak şekilde yüklenmektedir.
66 09.05.2013
Yolcu Sistemleri
Ultra pek çok havayolu şirketinin aynı havalimanı iş istasyonunu ve yan birimlerini
paylaşmalarına olanak sağlar ve havalimanı
kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılmasını en üst seviyeye çıkarır. Yerel veya geniş
alan ağlarına dağılmış sayısız miktardaki iş
istasyonuna ölçeklendirilmesi mümkündür ve
şehir merkezinden check-in, oteller ve tren istasyonları gibi yerlerden yer belirlemeyi
uzaktan hızlı ve kolay bir şekilde halledebilme özelliğini kapsamaktadır. Bu özellik
ayrıca hizmet modeli olarak da mevcuttur ve
tüm havalimanlarında yeni platformların hızlı
bir şekilde yerleştirilmesine olanak sağlar. Sunucusu olan bu hizmet ileriye yönelik önemli
avantajlar sağlamaktadır: toplam mülkiyet
maliyeti yerleştirme, yönetim ve destek sayesinde düşmektedir ve enerji maliyetleri de
küçük istemci cihazlarının kullanılmasıyla
önemli bir şekilde azalmaktadır.
Havalimanı Bilgi Sistemleri
Ultra teknolojisi, havalimanında bulunan ve aralarında elektrik dağıtımı, su
arıtma sistemi, yol alt yapısı ve havalimanı
yönetim binası sistemlerinin de yer aldığı
tüm varlıkların durumunun uzakta izlenmesini ve kontrolünü sağlayabilir. Ultra, uçuşla
ilgili bilgilerin halka açık ve personelin görüntüleme cihazlarında gösterilmesini sağlayan çeşitli olanaklar sunar. Ultra
sistemleri, kullanımı kolay Uçuş Bilgisi Görüntüleme Sistemi (FIDS) olmalarının yanı
sıra, uçuş, kapı, bagaj ve satış bilgilerinin
gösterimini ve görsel çağrıyı da desteklemektedir.
Ana Sistem Entegrasyonu
Ultra, taşımacılık alt yapı programları
için haberleşme, güvenlik ve iş sistemlerini
bütünleştiren bir Ana Sistem Entegratörüdür. Ultra, tamamen farklı teknolojilerin
canlı tek bir sistemler sistemine anahtar tes-
lim entegrasyonunu gerçekleştirmek üzere,
sistem tasarımı, kurulumu ve işletmeye alımına ilişkin faaliyetleri inşaatçıların ve işletmenlerin faaliyetlerine entegre eder,
programın işletme testleri için hazır hale getirilmesini amaçlar.
Enerji
Enerji ve Kaynaklar
Ultra’nın sahip olduğu uzmanlık, üst
düzey bütünlük ve güvenlik arz eden kritik
sistemlerin dünya genelindeki enerji uygulamalarında kullanılmasını sağlar.
Kaynak Yönetimi
Ultra, yöneticilerin, tesisler için hem
bütçe, hem de enerji tüketimi açısından koyulan gerçekleştirilmesi güç hedefleri yerine
getirmelerine yardımcı olan çözümler geliştirmiştir. Ultra’nın enerji kontrolü kablosuz
ağ çözümleri ABD’de 100’ün üzerinde federal binada konumlandırılmıştır. Bunlar
tesislerin her alanında (ölçme uygulamalarından pompa, motor ve fan gibi mekanik
sistemlerin izlenmesine kadar) analiz, modelleme ve tahminde bulunma imkânı sağlamaktadır.
Uzaktan Güç
Ultra’nın yenilikçi propan ile çalışan
yakıt hücreleri uzaktan uygulamaların işlevselliğini ve güvenliğini artırır, kameraların, sensörlerin ve izleme ekipmanlarının
daha uzun süre boyunca güvenli bir şekilde
işlev görmesini sağlar. Batarya şarj özelliği,
trafik sistemlerinin (trafik işaretlerinden kameralara ve ışıklara kadar), şebekede kesinti
söz konusu olsa bile 7/24 çalışmasını sağlar.
Yenilenebilir Enerji
Ultra, uzayın kıymet gördüğü ve müşterilerin bütünsellik, güven ve kompakt tasarım
konularına savunma sektöründekiler kadar
önem verdiği ortamlarda yenilenebilir enerji
uygulamaları için kompakt, güç yoğunluğu
yüksek, düşük voltajlı alt sistemlerin sağlanması konusunda uzmanlığa sahiptir. Ultra’nın
katı haldeki elektrik güç kaynakları, hidrolik
sistemlere göre hasara karşı daha esnek ve dayanıklıdır. Ayrıca, döner çevirteçlerden daha
küçük, daha hafif ve daha güvenilirdir.
Petrol ve Gaz
Ultra, hidrokarbon alanlarının ve sualtı
boru hatlarının haritalanması için geniş çeşitlilikte yüksek hassasiyetli elektrikli alan
algılayıcı dizilimleri sağlar. Ultra’nın sağladığı izleme ve yeraltı koruma becerileri,
özellikle de aralarında boru hatlarının da yer
aldığı denizaşırı varlıklarının güvenliğiyle
ilgili endişeleri olan denizaşırı petrol ve gaz
işletmenlerine yardımcı olur. Söz konusu
endişeler özellikle de deniz trafiği ve gemi-
lerden doğan tehditlerle ilgilidir.
Sivil Nükleer Enerji
Ultra, dünya genelindeki nükleer güç istasyonlarına yüksek bütünlüklü reaktör kontrol ve ölçü ekipmanları, nötron akışı
detektörleri ve ilgili mükemmel blendajlı
kablolar sağlar. Ultra, bunun bir parçası olarak, ekipman kalifikasyonu, güvenlik desteği
ve gerekçelendirme hizmetleri de sunar.
Ultra ayrıca tesis kurulumlarının sınırlanması
ve bu konuda bir dengenin oluşturulması
amacına yönelik olarak güvenliği sağlamak
üzere sıcaklık sensörleri ve basınç transmiterleirnden oluşan geniş bir ürün grubu imal
eder. Tüm uygulamalar ve tüm nükleer reak-
tör teknolojileri için modeller mevcuttur. Bu
ürünleri tamamlayanlarsa, çekirdek titreşimini izleme ve kontrol çubuğunu konumlandırma uygulamalarına yönelik fiber optik
veri bağlantıları ve kontak mahfazalarıdır.
Ultra, İngiltere Hükümeti’nin nükleer
acil durum yönetim sistemlerini sağlamakta
ve ülke genelindeki radyasyon detektör ağlarının bakımını yapmaktadır. Ultra, nükleer
işletmenler, kritik ulusal alt yapı, ilk müdahale ekipleri ile ulusal kumanda ve kontrol
merkezleri için en üst düzeyde gizlilik, bütünlük, güvenli izleme ve acil durum planlama sistemleri sağlamaktadır SD
From left to right, Bjorn BEHRMANN, Microflown
AVISA Sales Manager; Dutch Minister of Defence
Janine HENNIS-PLASSCHAERI; Marc SOETEMAN,
Manager Business Development, Marine & Export
Support NIDV; Suasis CEO Prof. Tuncay Akal.
Dutch MoD Hails Success of
Hydroflown Project at IDEF ‘13
Dutch Minister of Defence Janine
HENNIS-PLASSCHAERI visited
the stand of Microflown AVISA
and Suasis at IDEF ‘13. Since
2010, Microflown AVISA has
been engaged in European
research projects related to widearea maritime surveillance with
such Turkish companies as
Aselsan and Suasis.
T
HE governing thought in the ITEAframework Reconsurve project is to
have directional acoustic sensors placed on
floating sensor buoys at sea that are able to
detect small non-cooperative vessels carr-
68 09.05.2013
ying illegal immigrants or contraband.
Within the Eurostars framework, Microflown AVISA is cooperating with Suasis
on an underwater version of the Microflown
sensor known as Hydroflown, for use in seabed harbour protection systems. Hydroflown is a unique MEMS-Based Underwater
Acoustical Particle Velocity Sensor, and the
project is supported by the EU Eurostars
programme advanced MEMS-based Acoustic Vector Sensors (AVS), and applications
using these sensors.
Unlike conventional sensors (hydrophones), which measure only pressure, AVS
measure all three components of the acoustic particle motion, and their directional
low-frequency response makes them suitable for a broad range of applications when
integrated into a maritime surveillance
system.
Suasis founder Prof. Tuncay Akal worked on underwater acoustics at the NATO
Underwater Research Centre for more than
30 years, and it is encouraging to note that
such a worldwide acknowledged expert in
underwater acoustics chose to start up his
own company in Turkey and contribute to
this Dutch sensor technology rather than enjoying retirement.
Microflown AVISA created and developed this unique technology, and grounded
its first systems with the Dutch Armed Forces at the end of 2012. Microflown AVISA’s
breakthrough Acoustic Vector Sensors can
locate, track and classify all sorts of sound
sources simultaneously, including gunshots,
rockets, artillery and mortar fire, all from a
single sensor, which is unique to Microflown AVISA.
Perhaps of most interest to the Turkish
market is the new Acoustic Multi-Mission
Sensor (AMMS) technology, which can be
used for the protection of military compounds, critical infrastructure and borders in
mountainous areas, of which Turkey has
plenty.
One acoustic multi-threat sensor is able
to replace an acoustic localisation array for
one threat, which is costly and requires
knowledge of which threat you are likely to
encounter. In many cases, traditional hardware has been simply too large to be utilised, transported or shipped, and may
provide poor localisation results. The AVS’s
small size means that it can be integrated
onto UAVs or other small platforms that
were previously considered unsuitable due
to restrictions related to the physical size of
the required hardware SD
A
Azerbaycan ADEX
Savunma Sanayi Fuarı için Hazırlıklara Başladı
ZERBAYCAN’ın başkenti Bakü’de 17-19 Eylül
2014’te düzenlenecek ADEX-2014 Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı için hazırlıklara başlandı. IDEF ‘13 Fuarında
Azerbaycan Savunma Sanayi Bakanlığı (SSB) fuar kararını resmen duyurdu. SSB himayesinde, Savunma Bakanlığı ve Azerbaycan Hükümetinin desteği ile Bakü Expo Merkezi’nde
düzenlenecek fuarı İTECA Caspian firması organize edecek.
IDEF ‘13’te ADEX Fuarı için katılımcı firmalara davetiyeleri
dağıtıldı.
Azerbaycan - Türkiye İmza Töreni
IDEF ‘13 Fuarının ikinci günü Azerbaycan SSB ile Türkiye
Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) arasında yeni projelerin
geliştirilmesine ilişkin protokolün imza töreni gerçekleştirildi.
SSB standında gerçekleştirilen imza töreninde Türkiye Milli Savunma Bakanı (MSB) İsmet YILMAZ ve Azerbaycan Savunma
Bakanı Korgeneral Safar ABİYEV hazır bulundular. Protokolü,
Azerbaycan tarafından Savunma Sanayi Bakanı Yaver CEMALOV, Türkiye tarafından ise SSM Murad BAYAR imzaladı.
İmza töreninde konuşan MSB İsmet YILMAZ; imzalanan
protokolle MKE, Otokar ve Roketsan firmalarının Azerbaycan
Savunma Sanayinin gelişimine katkı vereceğini duyurdu. Aynı
A
zamanda ileriki yıllarda iki kardeş ülke Savunma Sanayinin müşterek projelere imza atacağını söyledi.
Azerbaycan ve Türkiye Savunma Sanayinin iyi ilişkilerinin olduğunu söyleyen SSB Yaver CEMALOV ise SSB’nin Türkiye firmaları ile işbirliğine büyük önem verdiğini, bu kapsamda farklı
projelerin gerçekleştiğini, Türk firmalarının Azerbaycan Savunma
Sanayinin gelişimine katkıda bulunduklarına dikkat çekti.
İmza töreninin ardından Azerbaycan Savunma ve Savunma
Sanayi Bakanları MKE standını ziyaret ettiler. MKE standında
basına kapalı yapılan görüşmede Azerbaycan heyetine Modern
Piyade Tüfeğinin tanıtıldığı duyuruldu SD
Atheeb Group and STM sign MoU
THEEB Group of Saudi Arabia
and STM (Savunma Teknolojileri
Mühendislik) of Turkey signed an MoU
during the first day of IDEF ‘13 related to
cooperation in the field of maritime engineering.
The MoU was signed by HRH Prince
Abdulaziz Ahmad Bin Abdulaziz AL SAUD,
Chairman and CEO of Atheeb Holding,
and Faruk ÖZLÜ, Chairman of STM. The
event was attended by Undersecretary for
Defence Industries (SSM) Murad BAYAR.
The agreement aims to establish a framework for cooperation, facilitating collaborations between Saudi and Turkish companies in projects in Saudi Arabia. Turkish companies have gained
technological expertise and achievements in various fields, and
are ready to respond to the demands of the Saudi economy.
This cooperation aims to leverage
the experiences of the two companies
in successfully pursuing joint opportunities, and creating job opportunities for
the workforce of both countries. STM is
able to provide engineering and consultancy, civil and military project management, system integration and quality
assurance, and also has experience in
development of support systems, industrial and technical procurement, supply
chain management, maritime engineering and shipyard
management. Atheeb Group, on the other hand, has diversified experiences and activities in technical services,
project management, logistic services and system integration, in addition to infrastructure, construction and the operation of sea ports in Saudi Arabia SD
RolaTube Extending Technology
R
OLATUBE
Technology’s
unique, game changing and
award winning materials have been
adapted to create a highly versatile
rolled composite technology that
works like a tape measure. Products
roll into a compact form and then
transition on deployment to create a
robust composite structure. Within
the defence and security arena, RolaTube has been employed as tactical communications and surveillance
masts and tripods in operational service with the armies of the United Kingdom and the United
States, among others. Recently the
company has gone a significant step
further, teaming with Selex ES to
embed antennas (see picture) within
the composite itself; thus delivering
a ground breaking roll-up antenna
mast system. Being compact, lightweight, versatile and robust, the
products are ideally suited to the tactical and special operations user – resulting in a product that maintains
the necessary capabilities while reducing the weight and bulk burden on the warfighter
www.rolatube.com
SD
09.05.2013
69
Otokar Exhibits Three New
Armoured Vehicles at IDEF
Otokar, the land defence systems house of Turkey, celebrates half a
century by unveiling a number of new additions to its family of
vehicles and turrets at IDEF ‘13, including its first ventures into the
tracked armoured vehicle market.
TOKAR: The Land Defence
Systems House of Turkey
Speaking to IDEF Show Daily about
Otokar’s 50 years in the business, Otokar
General Manager Serdar GÖRGÜÇ said:
“We have been operating in the defence sector since 1987, however Otokar is the first
manufacturer of armoured vehicles for the
secure transportation of money (1983) and
first manufacturer of a tactical vehicle in
Turkey (1966). Our vehicles are in use on
five continents and in nearly 30 countries by
more than 40 users; and it is the feedback
and expectations of our customers that
guides us in enlarging our product portfolio.
Today we manufacture a wide range of armoured vehicles, from 4x4 to 8x8 configurations and tracked vehicles; from 3/4
tonnes to 60 tonnes. Our own design vehicles and turret systems have led us to become the leading provider of land defence
systems in Turkey”.
Offering his perspective on IDEF ‘13,
GÖRGÜÇ said: “At IDEF we are exhibiting three new armoured vehicles and three
new turret systems. In order to serve our
users in different segments of the armoured
vehicle market, we designed the TULPAR
tracked armoured vehicle, which I believe
will meet the upcoming expectations of the
modern armed forces. We are also displaying the new member of the COBRA family,
COBRA II, which offers a greater payload
and volume than the standard COBRA.
Otokar will continue to build both vehicles
to satisfy different needs. URAL is another
O
70 09.05.2013
new 4x4 armoured vehicle, designed especially for police, security and paramilitary
forces. “Another surprise for IDEF visitors
is our new generation turret and weapon
systems. Although we have been designing
turret systems since 1989, we have increased our focus in this area in recent years.
With our own design turret and remotely
controlled weapon systems we aim to present different and integrated solutions to our
users and strengthen our position in global
markets.”
Speaking about the ALTAY Turkish
Main Battle Tank prototype, GÖRGÜÇ
said: “The ALTAY project comprises two
separate phases: design, prototype and qualification process, and series production.
Otokar was selected as the prime contractor
for the first phase, and the project was
launched officially in January 2009. Phase
1 (Design, Prototype Production and Qualification) was to be completed in 78.5
months, and is divided into three subphases: Conceptual Design, during which
Otokar assessed the current threats and combat requirements and the expectations and
needs of the Turkish Armed Forces (TAF)
to develop an overall concept for ALTAY;
Detailed Design, which is nearing completion; and Prototype Development and Qualification, which will begin very soon.
Otokar is expected to produce four prototypes as part of the project, and the first two
pre-prototypes (MTR and FTR) were put
through their paces at the end of last year.
The MTR (Mobility Test Rig-Prototype) to
be used for mobility tests has already
clocked up more than 3,000 km, and underwent testing in cold climates in March. At
IDEF we are exhibiting the FTR (Firing Test
Rig-Prototype) of ALTAY, which has been
going through tests since December. The
initial results have met our expectations, and
we are working to perfect ALTAY by
analysing the results in every detail and aspect. Phase 1, under the prime contractorship of Otokar, is scheduled for completion
in 2015, when ALTAY will be ready for series production. This will be launched under
a separate contract”.
TULPAR New Generation
Tracked Armoured Vehicle
With its long experience in armoured
vehicles, Otokar is further expanding its
product range of wheeled vehicles, which
currently comprises 4x4 to 8x8 drives and 4
to 28 tonnes, with tracked vehicles. Designed to match or exceed the performance
of other new generation armoured infantry
fighting vehicles being developed in NATO
countries, TULPAR is entirely Otokar’s
own development. Named after the mythical
45 tonnes, boasts high mobility and superior
protection, supported by a high firepower.
The vehicle offers low operating costs and
can be supplied in different configurations
due to its modular design. Otokar is presenting TULPAR at IDEF ‘13 with the
Otokar-designed MIZRAK 30 medium calibre Remote Controlled Weapon Station.
COBRA family grows with
COBRA II
Otokar is also expanding its range of
tactical wheeled armoured vehicles with
new products. The company is preparing to
build on the success of COBRA, which is
currently in operation in 15 countries around
the world, with COBRA II. Designed to address the evolving needs and demands of existing COBRA users, who are spread over
five continents, COBRA II has the same
mobility as COBRA, but features a greater
carrying capacity and a larger internal volume for various roles. Regarded as the integral part of the product family, COBRA II
is being introduced to the world for the first
time at IDEF ‘13.
A new 4x4 Armoured Tactical
Vehicle from Otokar: URAL
URAL is another 4x4 new tactical
wheeled armoured vehicle from Otokar, and
is the latest in the line of products reflecting
on the company’s experience in paramilitary
and internal security vehicles. Featuring outstanding mobility and a high level of protection, URAL is suitable for a variety of
paramilitary and internal security roles, and
has been designed to meet its users’ need for
a high-capacity armoured vehicle, also taking into account driving and personnel comfort. Filling the gap between Otokar’s
existing APC and COBRA, URAL features
the modularity that Otokar products are
known for.
ARMA: Ready for every
challenge
Otokar’s multi-wheeled armoured vehicle family ARMA is represented in four different variants at IDEF ‘13. The modularity
and capability of ARMA make it an ideal
platform for various missions, along with its
survivability, mobility and protection, and its
high payload capacity and interior volume.
ARMA can be fitted with different weapon
stations, varying from 7.62 mm to 105 mm.
Otokar is displaying ARMA 8x8 with a
CMI 105 mm weapon station and a
MIZRAK-30 RCWS at IDEF ‘13, while
ARMA 6x6 is exhibited with a BOZOK
12.7 mm machine gun and a BOZOK 25
mm gun turret system.
winged-horse that guards warriors in Turkish mythology and in the Epic of Manas,
TULPAR meets 21st century requirements
with a design that allows it to operate alongside modern main battle tanks. TULPAR is
a next generation armoured infantry fighting vehicle (IFV) and armoured personnel
carrier (APC) that can meet the most up-todate land defence needs of the future for the
armed forces of the world.
TULPAR, with a varying payload of 30–
09.05.2013
71
knowledge and expertise in turret system
design and integration. This year, Otokar is
preparing to introduce remote controlled
turret systems BOZOK, BASOK and
UCOK, ranging from 7.62 mm to 30 mm,
further increasing its ability to offer small to
medium calibre, complementary land defence system alternatives to its users. With
its high-performance, and high-tech turret
systems, Otokar aims to strengthen its platforms and make a difference in the global
market. Otokar is also displaying the
MIZRAK and KESKIN turret systems,
alongside UCOK, BASOK and BOZOK.
COBRA
COBRA, which is unique in its class in
terms of mobility, amphibious ability, protection and modularity, and is displayed in
three different variants at the Otokar stand:
COBRA reconnaissance vehicle, COBRA
with KESKIN remote controlled weapon station, and COBRA anti-tank missile platform.
The Otokar-design COBRA is in active use
in 15 countries and is used by the United Nations in peace keeping operations due to its
superior mobility and survivability.
Mine Protected Armoured
Vehicles of Otokar
Otokar is exhibiting KAYA II and
KALE from its mine protected armoured
vehicle family. KAYA II has been designed
especially for global markets, while KALE
has been designed according to a Turkish
Armed Forces requirement. Otokar’s mine
protected armoured vehicle family meets the
expectations and needs of modern armed
forces in terms of protection, mobility and
payload capacity.
Otokar Turret Systems
Otokar has been developing weapon and
72 09.05.2013
turret systems since 1989, and in the 1990s
developed the “12.7 mm machine gun
(MKT) turret,” the first lightweight
weapons turret to be designed and produced
in Turkey. With the expansion of its product
family, Otokar turned its focus to turret and
weapon station development in 2011.
Otokar introduced the MIZRAK-30 in 2011
as the culmination of almost 25 years of
BASOK Stabilised Weapon Station
for 7.62 mm GPMG: BASOK is a Stabilised Remote Controlled Weapon Station
with a 7.62mm machine gun, designed for
armoured fighting vehicles.
BOZOK 12.7 mm One Man Closed
Turret: The BOZOK 12.7 mm machine gun
(MKT) one man manual closed turret is displayed with ARMA 6x6 at IDEF ‘13. It is
designed to operate with a 12.7mm/7.62mm
machine gun or a 40mm automatic grenade
launcher.
BOZOK 25 mm One Man Closed
Turret: The BOZOK 25 mm one man electrical driven stabilised closed turret is designed to operate with a 25mm dual feed
automatic cannon. The turret has a high performance electrical turret/gun drive and stabilisation system.
UCOK 12.7 mm/7.62 mm/40 mm
AGL Stabilised Machine Gun Platform:
The UCOK RCWS stabilised machine gun
platform utilises a 12.7mm/7.62mm machine gun or a 40mm automatic grenade
launcher on the same platform. The weapon
station has dual axes, an independently
driven sight that accommodates a dual Field
of View (FoV) thermal camera, a CCD camera and a laser range finder.
MIZRAK-30 RCWS: MIZRAK-30, a
medium calibre remote controlled turret sys-
tem, is displayed on the TULPAR tracked
armoured vehicle and the ARMA 8x8 armoured fighting vehicle. MIZRAK-30 is
an unmanned turret system that is designed
for armoured fighting vehicles. It is controlled by a gunner and a commander, who
are seated inside the vehicle under armour.
Armour piercing, high explosives and all
other types of ammunition are available for
the cannon, and an ABM-munition firing
capability is also an option. MIZRAK-30
has the latest generation digital fire control
system architecture, with dual-axes and independently stabilised commander and
gunner sights. One of the MIZRAK-30s
displayed at IDEF ‘13 features Roketsan’s
L-UMTAS long-range anti-tank missile
system.
KESKIN RCWS: The KESKIN Remote Controlled Weapon Station (RCWS)
is suitable for operating with a 7.62 mm or
12.7 mm gun or a 40
mm
automatic
grenade launcher, and
its 360o continuous
traverse allows the
gunner to detect the
target using day &
thermal sight systems
while under amour
protection. The station is displayed at
IDEF ‘13 on a
COBRA.
Otokar is also displaying its APV (Armoured
Patrol
Vehicle), which is in
use in 12 countries,
and its Land Rover
Defender tactical vehicles SD
09.05.2013
73
At Last,
Rubber Bullets Go Full Auto
You can now pick up your service
issue M-4/M-16 or AK-47 and
fire away with rubber bullets on
fully or semi-automatic fire; that
is, after a very simple pull, push
and click to insert a new bolt
assembly.
L
ESS lethal projectiles are too light
to allow the weapon to cycle the firearm, meaning that each round has to be
cycled manually. Now with a simple drop in
conversion bolt, the weapon CAN cycle.
Less Lethal Africa manufactures rubber
bullets for shotguns, rifles and pistols using
colour coding for safety. For 12ga, Less Lethal Africa also makes an all-plastic snap together case.
There has been an increase in demand
from both military and law enforcement
agencies for rubber bullets that can be fired
from pistols and rifles, reflecting a desire to
safeguard lives, and to use deadly force only
as a last resort.
Rubber bullets for rifles have been designed with attention to ballistic detail, facilitating the engaging of bore rifling for
stability and performance, yet not resulting
in excessive fouling. The design allows the
bullet to hit nose-first and immediately destabilise into a sideways presentation, limiting the risk of penetration. The effect is
similar to a very powerful sting from a bee
or wasp.
74 09.05.2013
The recommended range is 20m, as at
this distance, 80% of hits lie within a 30cm
radius. This is excellent performance for
less lethal ammunition, which does not have
nearly the accuracy of regular lethal ammunition.
Rubber bullets are used by the police and
military for crowd control, border patrol,
peace-keeping missions, prisons, riot control
and general security, and their true worth is
that they achieve the objective of stopping
unlawful activity or facilitating arrest without inflicting serious injury. Being hit with
a rubber bullet is very painful and causes
bruising, but full recovery is expected.
A key advantage of Less Lethal Africa’s
rubber bullets is that they protect both the
criminal and the officer doing the firing. On
most occasions, a person who comes under
fire from rubber bullets will cease their unlawful activity and run away; but in the rare
case that the criminal decides to run towards
the police officer, the rubber bullets will
cause more and more pain and penetration
as the criminal gets closer, keeping the officer safe.
Rubber bullets are regarded as “less lethal” as opposed to “non-lethal”. Less lethal
ammunition used at very close range or for
direct head shots can cause serious injury
and even death, and so it is advised to aim
for legs. Other “less lethal” products, such
as electric shock or conducted energy devices, have been known to cause serious injury and death, often resulting from an
uncontrolled fall rather than being due to the
impact and shock.
Another point not always grasped by
users is that it is almost impossible to have
a projectile be less lethal at say, 5 meters,
and still be less lethal at 30 meters. The rounds are very light and bleed off velocity
very quickly, and so for a round to hit effectively at 30 meters it would need to leave the
gun at a considerably higher velocity. In this
example, if the round is to be effective at 30
meters, it will be travelling at a potentially
lethal velocity at 5 meters, where it would
do serious damage.
The optimum less lethal range is a minimum range of 20m. This requires a
change in training, as there are circumstances when the user needs to increase the
range by backing away from the target. If
the minimum is 20m, over 95 percent of all
shots are at a range of greater than 20m. Although the hitting energy at more than 30m
is low, the fact that criminals are coming
under fire is usually enough to stop them in
their tracks and send them running. Nobody
gets hurt SD
Visit Less Lethal Africa at IDEF ‘13, Stand 329F.
www.lesslethalafrica.com.
Turkish Navy’s Rooted Partner
Lürssen and IDEF ‘13
Founded in 1875, Lürssen has a
long history in the design and
construction of naval vessels, and
is today producing Fast Patrol
Boats, Corvettes, OPVs, Frigates,
Mine Hunters and Combat
Support Vessels that are in use by
navies all around the world,
including the Turkish Navy.
P
ARTICIPATING at IDEF ‘13 with
a large indoor stand in the German
Defence Pavilion, Lürssen has on display a
number of models of its vessels, and is providing information on its Offshore Patrol
Vessels, Fast Patrol Boats and Mine Hunters. A multi-media show displayed at the
stand informs visitors about its current projects and activities.
Lürssen’s history in Turkey dates back
to the 1960s when the Turkish Navy transferred nine second-hand Kartal Class (based
on the Zobel Class) armed fast patrol boats
from the German Navy, armed with torpedoes and Penguin missiles. In August 1973
Lürssen signed its first contract with the
Turkish Navy for the construction and delivery of the first batch of Dogan Class fast
patrol boats armed with harpoon missiles.
The first of these vessels, TCG Dogan (P340), was constructed at the Lürssen shipyard in Germany and was commissioned in
December 1977. By July 2001, Lürssen had
received a total of seven contracts from the
Turkish Navy, six of which called for the
local construction and delivery of Dogan (in
two batches, each of four boats), Yıldız (2),
Kılıc-I (3) and Kılıc-II (4+2) FPBs, and the
other for the delivery of four Aydın Class
Mine Hunter Vessels.
The first two units of the Kılıc-I Class
Fast Patrol Boats, TCG Kılıc (P-330) and
TCG Meltem (P-333), were constructed in
Germany by Lürssen shipyard, and the remaining were built in Golcuk Naval Shipyard. Valued at Euro379 million, the Kılıc-II
Class FPB Project covers the procurement
of six platforms for the TNF. The lead ship,
TCG Tufan (P-333), was built in Germany,
and the remaining five vessels, TCG Meltem (P-334), at Istanbul Naval Shipyards
under license from Fr. Lürssen Werft of Ger-
many. The construction of each Kılıc-II
Class FPB is programmed to take 41
months, with labour input of 45,000 mandays, including sea trials. Around 13,000
components go into the construction of each
vessel. The 62.4m boat has a displacement
of 548 tonnes, operates with a crew of 44,
and can attain a maximum speed of 39.7
knots, with a cruising speed of 30 knots.
Kılıc-II Class FPBs are armed with eight
Harpoon SSMs, a 1x76mm Otomelera
Super Rapid main gun (front) with stealth
cupola, and a 1x40mm Otobreda (rear) gun
for low-altitude air defence, defending also
against fast moving surface targets. Kılıc-II
Class FPBs are accepted as one of the most
advanced platforms in their class. TCG
Bora, the last of Kılıc-II Class FPBs, was
commissioned in April 2010.
In 1999, German shipyards Lürssen and
Abeking & Rasmussen were contracted to
build six Aydın Class (a combination of the
German Navy SM-343 and MJ-332 Class
solutions) mine hunter ships for the Turkish
Navy, a business worth US$630 million.
While the first vessel, TCG Alanya (M265), was built in Germany, later ships were
constructed by the Istanbul Naval Shipyards
under license from the German Mine Hunter Consortium of Abeking & Rasmussen
and Fr. Lürssen Werft. The Turkish Navy
has become the second naval force in the
world, after the German Navy, to utilise a
non-magnetic steel hull in its mine hunter
vessels. The 54.5m vessel has a full displacement of 715 tonnes, operates with a crew
of 53 and can run at up to 14 knots. It is powered by two MTU 8V 396 TE 84K diesel
engines with Voith-Schneider propellers and
two Schottel bow thrusters. The vessel is
armed with one 30mm gun (Otobreda) and
two 12.7mm MGs. TCG Akcay (M-270),
the last of the Aydın Class (A-Class) MHVs,
was commissioned in December 2009 SD
09.05.2013
75
Steyr Motors 2-cylinder – As
Versatile as the Mission’s Requirements
T
HE need for smaller and highly adaptable engines led
Steyr Motors to develop a compact 2-cylinder diesel
engine that hs been developed following the Steyr M1-monoblock concept tradition. Accordingly, the new engine offers
the same robustness and reliability as its “bigger brothers,”
and to avoid vibration and instability the Austrian engine manufacturer has equipped the engine with an in-house engineered mass balance system. The customer has the freedom
to choose between a unit injector or a common-rail system,
which are both multi-fuel capable and can run on various
types of diesel (F54, DIN EN 590), kerosene (JP8 / F34, Jet A,
Jet A1) or maritime diesel fuel (DMA, DME).
The ultra-compact engine features a direct injection, turbo
charging and mass balancing system for smooth operation,
and an integrated intercooler (optional) for fuel efficient and
low emission usage. The engine can be easily adapted for
multiple purposes, and can be used for propulsion, as a range
extender, as an auxiliary power unit or as a Gen-Set. The Steyr
Motors 2-cylinder horizontal parallel twin diesel engine is a
unique design, supporting the most compact and lightweight
DC permanent magnet generator available. The delivered output voltage ranges from 28 V DC up to 750 V DC.
The M12-engine can be supplied with various options:
A super silent box based on an interchangeable concept for vehicles can be delivered with the engine,
I
system with SCR (selective catalytic reduction) or DPF
(diesel particulate filter) to achieve different emission
levels up to Tier4 – final/EURO VI.
Adjustable to specific customer needs, with or without
generator (SAE interface).
AC versions on request.
Variable of fixed charging at fuel consumption optimised load points SD
GIDS – Pakistan ve Türk Silahlı Kuvvetlerine
En İyi Çözüm
DEF ‘13’te 294A standında sergilenen Global Endüstriyel ve Savunma Çözümleri (GIDS) Pakistan’ın teknolojik
ürünlerinin ihracatını arttırmak için çaba sarf ediyor. Şirket,
öncelikle farklı alanlardan müşteri tabanlarının ihtiyaçlarını
karşılamak için çeşitli üretim birimlerinde mevcut olan son teknoloji makineler, ekipman ve ileri derecede gelişmiş uzmanlıktan gelen yerli teknolojiler aracılığıyla öz güveni
desteklemeye odaklanmış durumda.
GIDS’nin Genel Direktörü ve Yönetim Kurulu Başkanı Tümgeneral (Ret.)
Zubiar Iqbal MALIK, IDEF Show Daily’e,
pazarda mevcut olan ana ürünlerden
birinin otonom kalkış ve inişli SHAHPAR orta menzilli taktik İnsansız Hava
Aracı (İHA) olduğunu açıkladı. Pakistan
Ordusu’nda hizmette olan SHAHPAR
İHA gece ve gündüz denetim ve keşif
için yerli ZUMR-I faydalı yükü taşımaktadır.
Şirketin ihracat pazarına yönelik
odaklandığı diğer bir ürün de; bir alanda
kullanılmayacak şekilde tasarlanan ve
herhangi bir bölgede herhangi bir kısıtlama olmaksızın işletilebilen ACMI (Hava
Savaş Manevra Teçhizatlama) sistemidir.
76 09.05.2013
which has an overall dry weight of less than 125kg.
EM12 MCS comes with optional exhaust treatment
Sistem, eğitim alıştırmalarına katılan tüm uçakların 'Zaman
Boşluk Konumu Bilgisi (TSPI)' ile gerekli parametrelerini harici
veri depolama alanına kaydetmektedir.
GIDS’nin temel hedefi savunma araçlarını araştırmak, geliştirmek ve pazarlamaktır. GIDS liderliğindeki şirketler, mevcut ve gelecekte geliştirilecek savunma sistemleri için geniş
ürün yelpazesine sahip elektronik sistemler ve alt sistemleri
tasarlayarak, geliştirerek ve üreterek destek ve hizmet çözümleri sağlamaktadır.
Tümgeneral MALIK: “GIDS’nin Orta
Doğu, Kuzey Afrika ve Yakın Doğu bölgelerine ilişkin büyük umutları var” şeklinde konuştu.
Tümgeneral MALIK Türkiye’nin Pakistan için çok önemli bir ülke olduğunu
belirterek “Türk Savunma Sanayi çok
yüksek bir seviyeye ulaşmıştır” dedi ve
Pakistan Savunma Sanayinin de benzer
bir seviyeye ulaştığını belirtti.
Tümgeneral MALIK “Onların (iki ülkenin sanayilerinin) işbirliği yapması iyi
bir fikir, böylece her iki ülkenin de Silahlı
Kuvvetlerine en iyi çözümleri sağlayacaklardır” diyerek işbirliğinin önemini
vurguladı SD
A
Entrol to Supply Two New
Simulators to
Anadolu University
NADOLU University, one of Turkey’s most distinguished universities of Turkey, has ordered two new simulators from Entrol: an FNPT II simulator based on the
Socata TB20, and an FNPT II MCC simulator based on the
King Air C90GTi.
The simulators will be equipped with worldwide terrain &
navigation databases and fully operative indicators and panels, replicating the reference aircraft. With these two simulators the Anadolu University will be able to cover a wide
D
Denel Mechem:
Global Leader in Battle-Area Clearance
ENEL Mechem is providing its technology and experience in counter-landmine warfare and battle area
clearance to a growing number of clients across the world.
The South African company – part of the Denel Group,
Africa’s leading provider of defence technology and products
– has a strong presence at IDEF ‘13 in Turkey this week.
Denel Mechem has been conducting research and development into counter-landmine warfare and clearance solutions for explosive remnants of war (ERW) for more than 40
years. Since 1991, it has applied the knowledge and experience gained during this process in the field of commercial and
humanitarian demining.
Mechem’s core function is the execution of cost effective
ERW and battle area clearance services in post-conflict areas
to create safer environments.
R
UNFLAT International - Mobility & Security Expert produces tyre inserts bolted onto the wheels and designed
essentially to enable any vehicle to drive on safely following
ballistic or terrain-related tyre damage (to one or more tyres).
Made of a proprietary polymer and subject to multiple patents,
RunFlat Systems are particularly light and easy to fit without
bespoke equipment. They also cover long distances in run flat
mode to the satisfaction of vehicle manufacturers, armies and
other clients around the World.
At IDEF 2013, RunFlat International are displaying a RunFlat
Static System which has already covered 60km in run flat mode
and off road (2 deflated tyres on a MAN truck of the British
Army). Pictured here is the other RunFlat which was dismantled
and clean. This system is destined to be fitted on multi-piece
wheels, and is made of three antiballistic composite segments
bolted tightly around the wheel rim, which remain fixed and keep
the tyre in place whether inflated or not (beadlock). This system,
78 09.05.2013
range of training needs, such Basic Training, Ab-Initio Training, MCC, IFR and Cockpit Familiarisation.
Anadolu University becomes the second institution in Turkey to put its trust in Entrol for the training of their pilots and
students since the Turkish National Police decided to buy the
H01/Bell 206 simulator FNPT II in 2009 SD
Mechem has a proven track record, having cleared in excess of 200 million m2 of land and 16 000 km of roads worldwide. The company’s mine action operations are conducted
in accordance with the Mechem standard operating procedures and the International Mine Action Standards (IMAS).
Denel Mechem is currently conducting operations in nine
African countries, of which six are in support of the United
Nations and the African Union. The company is also proud to
have joined forces with two well-established Turkish companies, Altay Corp and Bukay Ltd, for the bid to clear the minefields on the Turkey-Syria border. This team is one of the
shortlisted consortia for the final clearance award SD
For further information, contact:
Pam Malinda
Acting Group Communications Manager
email: pamm@denel.co.za
primarily designed for military
applications both on- and offroad, typically allows 50 to
100 km in run flat mode. The
composite system has been
fully tested and presents itself as
a lighter, easier-to-fit alternative to
the one-piece rubber products.
RunFlat International also offers a RunFlat Dynamic System
(photographed above) for single-piece wheels: 2 or 3 segments
bolted around the wheel rim which remain fixed on the rim
when the tyre is fully inflated but slip anticlockwise to the forward rotation of the tyre and wheel when the tyre is deflated,
contributing to long distances in run flat mode. This system is
fitted to both security and defence vehicles. It is sold in Turkey
for applications such as armoured Toyota Land Cruisers SD
www. runflatinternational.com
IDEF ‘13
IDEF ‘13
11nci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na
Hoşgeldiniz
Welcome
to the 11 International Defence Industry Fair
Günlük Program
Daily Programme
9 Mayıs 2013, Perşembe
9 May 2013, Thursday
•
11:00 - 11:15
Diehl Defence - Roketsan IDAS MoU İmza Töreni
Diehl Defence Standı, Salon 2, 229
•
11:00 - 11:30
TAI - TüBiTAK Ortak Çalışma Anlaşması İmza Töreni
TAI Standı, Salon 5, 501
•
11:00 - 11:45
Sismik Araştırma Gemisi ROV Sözleşme İmzası
İstanbul Denizcilik Standı, Salon 5, 513
•
11:45 - 12:30
TAI Basın Toplantısı
Akdeniz Salonu
•
12:00 - 12:45
SSM ArGe Daire Başkanlığı İmza Törenleri
Ana Fuaye
•
13:00 - 14:00
NATO Destek Teşkilatı (NSPA) ile Nasıl Çalışılır
Karadeniz Salonu
•
13:00 - 13:45
TAI Teknik Sunum: Özgün Projeler Hakkında Bilgi Paylaşımı
Akdeniz Salonu
•
13:30 - 14:00
NMS - Jankel İşbirliği İmza Töreni
Nurol Standı, Salon 7, 705
•
14:30 - 15:00
TAI - PAC Kamra İlk Talaşlı İmalat Parçası Üretimi
İmza Töreni
TAI Standı, Salon 5, 501
•
15:00 - 15:30
Defence Out of a Box (DOBB) - MoU İmza Seremonisi
Havelsan Standı, Salon 6, 604
•
17:00
Kapanış
11:00 - 11:15
Diehl Defence - Roketsan IDAS MoU Signing Ceremony
Diehl Defence Stand, Hall 2, 229
•
11:00 - 11:30
TAI - TüBiTAK LoI and Cooperation Agreement Signing Ceremony
TAI Stand, Hall 5, 501
•
11:00 - 11:45
Seismic Survey Vessel ROV Agreement Signing Ceremony
İstanbul Denizcilik Stand, Hall 5, 513
•
11:45 - 12:30
TAI Press Conference
Akdeniz Hall
•
12:00 - 12:45
SSM R&D Department Projects Signing Ceremonies
Main Foyer
•
13:00 - 14:00
How to Do Business with NSPA (NATO Support Organization)
Karadeniz Hall
•
13:00 - 13:45
TAI Technical Presentation: Briefing on Indigenous Projects
Akdeniz Hall
•
13:30 - 14:00
NMS - Jankel Cooperation Signing Ceremony
Nurol Stand, Hall 7, 705
•
14:30 - 15:00
TAI - PAC Kamra Signing Ceremony:
First Machining Part Production
TAI Stand, Hall 5, 501
•
15:00 - 15:30
Defence Out of a Box (DOBB) - MoU Signing Ceremony
Havelsan Stand, Hall 6, 604
•
17:00
Closing
th
•
09.05.2013
79
Türkiye F-35 Programında, Sanayi Katılımıyla Sesini Duyuruyor
MÖNCH
PUBLISHING GROUP
MÖNCH
TÜRKİYE YAYINCILIK
Başkan ve Eş-Yönetici: Manfred SADLOWSKI
Yay›n Yönetmeni ve Sahibi: Hakk› ARIS
Yaz› ‹şleri Müdürü: Bora KUTLUHAN
Yazarlar:
Prof. Dr. Hasan KÖN‹ [TR], Bora KUTLUHAN [TR],
Sıtkı Sunday ORÜN [TR],
‹brahim SÜNNETC‹ [TR], Bülent YILMAZER [TR],
Marvin LEIBSTONE [US]
Reklam ve Teknik Koordinatör: Mehmet DEM‹RKOL
Grafik Tasar›m: Osman ŞAH‹NYAVUZ
Da¤›t›m Sorumlusu: U¤ur ÇARDAKLI
MÖNCH YAYIN GRUBU:
Heilsbachstrasse 26, D-53123 Bonn, Germany
Tel: [228] 6483-0 Fax: [228] 6483-109
marketing@MPGBonn.de • www.MPGBonn.de
Başkan: Manfred SADLOWSKI
CEO: Volker SCHWICHTENBERG
Genel Yay›n Yönetmeni: Dennis P MERKLINGHAUS
Pazarlama Yönetmeni: Christa ANDRÉ
MÖNCH
OFFICES
MÖNCH
BÜROLARI
Arabic Countries
Khaled ZAHALAN 36, P.O.Box 55034, Dubai, U.A.E.
Tel: [+4] 2941441 • Fax: [+4] 2941035
Mobile: [+971-50] 5520964 • khaled@iktissad.ae
USA/Canada Offices
Helena HOOGTERP
4125 Venetia Way Palm Beach Gardens, FL 33418
Tel: [+1-203] 445-8466 • Fax: [+1-203] 445-8406
Cell: [+1-203] 543 7469 • helena@hoogterp.us
France
Georges FRANCE
6, impasse de la Grande, F-91510 Janville-sur-Juine
Tel: [+33-1] 60 82 98 88• Fax: [+33-1] 60 82 98 89
georges.france@wanadoo.fr
Italy
Franco LAZZARI
RID, Via Martiri della Liberazione,
79/3 I-16043 Chiavari [GE]
Tel: [+39-0185] 30 8606 • Fax: [+39-0185] 30 9063
franco.lazzari@rid.it
Spain/Portugal
Antonio TEROL GARCIA
Mönch España Editorial
S.A. c/Miguel Angel 6, escalera dcha. puerta 9,
PISO 6° E-28010 Madrid
Tel: [+34-91] 3 10 29 98 • Fax: [+34-91] 3 10 24 54
antonio@terolgarcia.e.telefonica.net
Germany
Christian LAUTERER
Scandinavia and the Baltic States
Stephen ELLIOTT
Mönch Publishing Group
Heilsbachstrasse 26, D-53123 Bonn, Germany
Tel: [228] 6483-0 Fax: [228] 6483-109
marketing@MPGBonn.de • www.MPGBonn.de
MÖNCH Yay›n Grubunun Di¤er Dergileri:
MILITARY TECHNOLOGY [‹ng. 12 Say›/Y›l]
NAVAL FORCES [‹ng. 6 Say›/Y›l]
WEHRTECHNIK [Alm. 6 Say›/Y›l]
TECNOLOGIA MILITAR [‹sp. 6 Say›/Y›l]
ARAB DEFENCE & AEROSPACE BUSINESS [Arapça 6 Say›/Y›l]
CTP ve Bask›: Uniprint A.Ş.
Yaz› ve foto¤raflar›n tüm haklar› Mönch Yay›nc›l›k’a aittir.
İzinsiz al›ntı yapılamaz.
Yay›nlanan yaz›lar tamamen yazarlar›n görüşlerini yans›t›r.
MÖNCH TÜRKİYE YAYINCILIK
Halit Ziya Sk. No: 26/9 Çankaya 06540 Ankara - TÜRK‹YE
Tel: +90[312] 441 93 54 • Fax: +90[312] 439 57 24
www.monch.com.tr • e-mail: info@monch.com.tr
Show Daily 2013 Ofisi
Stand # : F - 01
Tel: +90 (212) 867 11 74•Fax: +90 (212) 867 11 75
80 09.05.2013
Defence and Aerospace Industry Exporters Association (SSI)
Aselsan Integrated Border Security Systems
Sikorsky’den TAI’ye 2012 Küresel Tedarikçi Ödülü
Aselsan BATUR C2I Sistemi Göreve Hazır
Alenia Aeremacchi and TAI Sign Agreement to Explore New Merkets
Avrupalı Taktik Balistik Füze, Savunma Sisteminde Sonuç Vermeye Başladı
STM ile Üniversiteler Arasında Danışmanlık Anlaşması
Malezya 8x8 Tekerlekli Zırhlı Araç (AV8) Projesi
TAI’s Target Drone Systems
Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği
Düşük Görüş Koşullarında İniş Yardım Sistemi Teknolojisi (BLAST)
Alper Gemi LPI Radarı İki Yıldır Görevde
2013 End Date of Conceptual Design of FX Fighter
STM ve Deniz Projeleri
Strike UAV (SIHA) and Combat UAV (MISU) Projects
Havelsan Launches DOOB
SDT’nin Sivil Havacılık Alanındaki Başarısı: ALICIA
AACE Amphibious Armoured Combat Earthmover
Milli Ekranımız T129 ATAK Kokpitinde
CİRİT Adds More Versatility to the EC635
German Navy Procures RAM Block 2
Ultra Group 3: Ulaştırma ve Enerji
Dutch MoD Hails Success of Hydroflown Project at IDEF ‘13
Atheeb Groub and STM Sign MoU
Otokar Exhibits Three New Armoured Vehicles at IDEF
At Last, Rubber Bullets Go Full Auto
Turkish Navy’s Rooted Partner Lürssen and IDEF ‘13
Steyr Motors 2-cylinder –As Versatile as the Mission’s Requirements
Entrol to Supply Two New Simulators to Anadolu University
IDEF ‘13 Daily Programme/Günlük Program
IDEF Show Daily Contents/İçindekiler
İLANLAR/ADVERTISERS
11’inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı
11th International Defence Industry Fair
IDEF Show Daily İçindekiler/Contents
Sözleşme ve Mutabakat İmza Törenleri
AgustaWestland
33
HTR
Airbus Military SL
55
IDEF ‘15
Alp Havacılık
Aselsan
29
12/13
23
3. Kapak
Kaya Grubu
39
Otokar
4o/41
BAE Systems
65
Öznur Havacılık
56
Coges/EuroSatory
67
RAM System
59
Denel
27
RMK Marine
37
DTI South Africa
57
Roketsan
Eurosam
25
SAAB
FNSS
4. Kapak
2. Kapak
Sarsılmaz
49
3o/31
SDT
8
14
20
22
24
26
28
34
36
38
39
42
44
46
48
52
54
56
58
60
62
64
65
66
68
69
70
74
75
76
78
79
80
15
SSI
35
SSM TDA
21
Steyr Motors
73
Tawazun
1
TAI
4/5
TEI
61
TeknoPark İstanbul
43
Thales
47
Trimble
17
TüBiTAK BİLGEM
19
45
Gate Elektronik
53
Sierra Nevada Corp
11
Ultra Electronics
Havelsan
51
Sikorsky Aircraft
37
UTAS SIS
9

Similar documents

2013 Faaliyet Raporu

2013 Faaliyet Raporu Yan Sanayi İşbirliği ASELSAN, Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme (KOBİ)’leri ve yan sanayi firmalarını birer iş ortağı olarak

More information

Türkiye`de Terörizmin Finansmanı

Türkiye`de Terörizmin Finansmanı sistemine ev sahipliği yapmayı kabul etmiş, bu da İran tarafından protesto edilmişti. 6 Ayrıca Ankara ve İran, Suriye’deki savaşta birbirlerine karşı savaşan tarafları destekliyordu.

More information

türkiye`nin iklim politikalarında aktör haritası - ipc

türkiye`nin iklim politikalarında aktör haritası - ipc ve katılımcılık sorununu çözmesi ve tüm aktörlerin demokratik bir müzakere zemininde bir araya geldiği gerçek bir tartışma süreci yaratması gerekmektedir.

More information