Ronahî Nr. 4
Transcription
Ronahî Nr. 4
SUNU RONAHi partinin ilk bildirisi, §imdiARGK, ERNK,Berxedan,Serxebun, YCK, TAJK, YEK-KOM, HUNER-KOM, Y XK, Kurdistan Dindarlar Birligi, Aleviler Birligi, Y ezidiler Birligi, Esnaflar Birligi ve diger dost kurumlar Heyva Sor, MED-TV, Yeni Politika, Kurd-A, Kurt Endistiisii vb. bir siirii kurumlarimiz van Daglarda, kdylerde, §€hirlcrd€, metropollerde, zindanlarda, Avrupa'da ve diger bdlgelerde drgutlu bir yapi ve milyonlari a§arak turn halki kapsami§ bir biitUnlUk mevcuL MUcadele her gegen gun biraz daha derinle^erek biiyiik mesafeler kaydediyor. 'Devrimin ayak seslerV diiyulmaya ba§landu Kazanmak igin biitUn ko§ullar saglandi, §imdi biraz daha yUklenip zaferi kazanmanin zamanidir. "Ronahi" belli bir zamandan beridir gikmiyordu. Derginin gikmamasini biz dgrencilerin iginde bulundugu yetmez ve pasif durumun di§a yansimasi §eklinde agiklayabiliriz. Dergimiz bundan bdyle diizenli araliklarla gikacak. Fa§izni dii§iincesi di§inda biitiin gdrii^lere agik oldugumuzu belirtmekte yarar goriiyoruz. Bit sayimizda Almanca'nin yam Sim Tiirkge yazilara da yer vermeyi uygiin bulduk, Ali§ila gelmi§in di§inda hazirlamaya gali§tigimiz 4. sayimizda YXK'nin 2, Olagan Kongresi, SKP (Siirgunde Kurdistan Parlamentosu) Yuriitme Konseyi Ba§kani ZUbeyir Aydar'la rdportaj, Genglik Uzerine bir yazi, sanat haberleri , son geU§melerle ilgili bir takim yazilarin yam sira dzelde Bochum YXK,sinini genelde biitiin YXK yapmnin tanidigi uzun yillar dagda mucadele ettikten sonra tedavi gormek amaciyla yattigi hastahanede §ehit dii§en arkada§imiz Komutan Ozcan Asian'in anisina yazilmi§ bir anma yazisi olacak, Arkadaglar unutmayiniz ki dergimiz hepimiz siinacagi katkilarla daha iyi bir hal alacaktir. Bu sayida ki eksikliklerimiz igin engirt ho^gdriiniize siginiyoruz. Gelecek sayilarimizi Kiirdistan,da gikarmayi hedefliyoruz. Diyarbakir,daki ogrenci arkada^larla bize bir biiro tutmalari igin baglanti kurdiik. Daha ozgiir ve mutlu giinlerde bulu§mak umuduyla. Ho§gakalin, Ronahi 3 SUREQ RONAHi 52SI SilVil$l fWIM KiNDtNl VUmiVOR iiirk ozel sava§ taktikleri her adimiyla artik kendisini vuruyor. Evet, bu ciimle aslinda esasli bir ara§tirma ve derinle§meye tabi tutulursa Turkiye toplum ger9eginin gunimii^lugunu gozler oniine serecektir. Yine bu derinle§me Kurdistan ulusal kurtulu§ miicadelesinin geli§im boyutunu da agiga gikaracaktir. TC'nin buyiik umutlarla, biiyiik yaygaralarla, tiim ozel sava§ basinini da ordusu gibi harekete gegirerek ba§lattigi Giiney operasyonu, ba§li ba§ina TC'nin silahi kendi kafasma dayayip ate§lemesi sonucunu yaratti. Biiyiik operasyonlan biiyiik ka9i§a donu§tu. Sayfalar dolusu mehmet9igin kahramanligmi anlatan TC basini bu kez tislamaya, askerlerinin panjalanmi§ vUcutlarini gostermeye ba§ladi. TC ba§ina dayadigi silahi ate§lemi§ oldu. Binlere varan, hatta a§an TC ordu kaybinin kar§isinda ARGK gu^lerinin 50'yi gegmeyen bir kaybi soz konusuydu. TC, bir generalinin deyimiyle "Vietnam batakligina" batmi§ti. Batili emperyalist devletler bu operasyonu ba§ta desteklediler. Onlann da umutlan, beklentileri vardi. Ama gidi§at onlann da umudunu kursaklarinda birakti. Ardindan TC'ye "Kiirt sorununa siyasi 90zum" baskilan ba§ladi. Bu baski bizi "emperyalistler askeri dayatmayi tamamen reddettiler" anlayi§ina gotiirmemeli. Bu kendi gerQekliklerini gozardi etmek demektir. Ancak Ortadogu'da TC tarafindan tikanan bir sorun vardir ve bu sorun gittik^e onlari da bir ag gibi sarip bogmaya ba§lamaktadir. TC'yi Avrupa Birligi'ne almama Bati'nin bu konudaki uyarisidir. Giiney operasyonu ardindan ortaya ^ikan bir ba§ka olay pek^ok devletin (Giiney Afrika, HoUanda, Danimarka, Norveg... vb.) uyguladigi silah ambargosu ve TC'nin bu devletleri aldigi kirmizi liste olayi oldu. TC'nin bu gidi§ata gore de listesi kabaracaga benziyor. PKK'nin bu askeri ba§ansinin ardindan 4 Kurdistan ulusal kurtulu§ tarafi bir atak daha ger9ekle§tirdi. Surgunde Kurdistan Parlamentosu'nu kurdu. Miicadelemizde yeni bir adim olan bu 9ali§ma iilkeden uzak binlerce insanimizi, olu§an iktidarla§ma ve kurumla§ma ^abalanna ortak etmede de onemli bir yer tutmakta. Pek^ok devlet ge^itli diizeylerde bu parlamentoyla goru§mekte, goru§ ali§-veri§inde bulunmaktadir. Miicadelemizin diinyaya agilim gabalan her giin yeni, somut bir adim kazaniyor. ERNK'nin en son Helsinki'de a^tigi buro, Uruguay ve Portekiz'in ba§kenti Lizbon'da ger9ekle§tirilen ve 90k sayida devletin katildigi toplantilara saglanan katilim diplomasi alaninda onemli kazanimlari saglamaktadir. Tiim bu geli§meler TC ozel sava§inin kullanmak istedigi diplomasi sahasi a9isindan da kendi kendini vurmasi anlamini ta§imaktadir. TC'nin gundemi bu ba§ansizliklarla kaplaniyor. Aslinda TC gundemi son donemde "Mafya" ile de dolduailuyor. Her giin bir yerde kovboy filmlerini aratmayan vurulmalar ya§aniyor. Biiyiik mafya TC, bu 9ati§malarla varliginin vazge^ilmezligini hissettirme gabasinda. Kimi "devleti" anyor, kimi "devleti" buluyor, ama onu bulu§uyla birlikte i§kence, faili meghul ve kimsesizler mezarliginda gomulii? birbirini takip ediyon TC toplumdaki istikrarsizligi kendi eliyle yaratip, kendisi mudahale ediyor. Ozel sava§ bu yolla biraz fazla kendini ya§atmaya 9ali§iyor. Giin gegmiyor ki basinda (TC borazanlan Hiirriyet, Milliyet...vb di§inda) bir kayip haberine rastlanmasm. Kimi kayiplar biliniyor ve aileleri tiim 9aba ve direni§leriyle somq almayi ba§ariyorlar. Ama kimi kayiplar da var ki nerede, nasil, ne oldugu hi? kirnse tarafindan bilinmiyor. TC cellatlan §u anda kimsenin tahmin edemedigi sayida insani kaybetti. Bu yaziyi okudugunuz an bile bir insan kaybedilmi§tir belki de. TC fa§izmi, toplu katliamlanna tek tek insanlan katletmeyi de ekledi. SUREQ Ote yandan TC cezaevlerinde tutulan onb ine yakin sava§ esiri fa§ist uygulamalara tabi tutulmaya devam ediyor. En son Erzurum Cezaevi'nde b ulunan sava§ esirlerine uygulanan i§kence ve zuliim yontemleri bir patlamaya yol a^ti. Cezaevindeki tutsaklar igeride, tutsak yakinlan di§anda aglik grevine ba§ladilar. Erzurum'u fa§izmin kalesi haline getirmek isteyen TC, giin giin geli§en bu eylemlerle daha da zorlanmaktadir. Bu eylemler kendilerine demokratim diyen kesimler iq'm de bir hareket noktasi i§levim gormektedin Bu geli§meler isinde siirece damgasini PKK Genel Ba§kam Abdullah Ocalan'in ban§ 9agnsi vurdu. Operasyonlann durdumlmasi ardindan gelecek ko§ulsuz ate§kes ^agnsi ve buna PKK tarafindan a?ik olundugu agiklamasi Reuters'de yayinlandi. Abdullah Ocalan bir kez daha tarihi sorumlulugu sergevesinde bir adim atti. Ancak TC tarafi bu 9agnya ge§itli hilelerle, kandirmacalarla yanit verdi, Yabanci delegasyonlann Tiirkiye'de oldugu bir sirada Kars'da 1 anne ve 3 ^ocugu katlederek, bunu PKK gerillalannin iizerine yikmak istedi. Amaci a^ikti: PKK teror orgiitiidiir, katliam yapiyor, biz goru§meyiz. Ancak bu olayin ger^ekleri kisa siirede ortaya 9ikti. Taniklar MED TV'de a9iklainalar yaptilar ve katliamin TC askerlerince yapildigim soylediler. Bu 9abalar, karalamalar PKK Genel Ba§kam'nm bari§ giri§imlerini kirletmeyi ama^lasa da kendilerinin kirini katmerle§tirmektedir. Ahlak, onur, utanma gibi insanligin yarattigi nice olgular TC ve kurmaylannca ayaklar altinda eziliyor. Turkiye'de yapilan son yerel segimde ^ali§ma ve Sosyal Giivenlik Bakam A. Giiven Giirkan'm istifasi ve oncesindeki a§iklamalan bizler i?in siirpriz olmadi. "Siyasi ahlak"ina dokundugu i " n Kilis vb . il9eleri il yapma §eklindek:i segim ru§vetine katilmayacagini soylemi§ olmasi insani du§unduruyor. Ahlaksizligin boyu a§tigi Turkiye'de, Giirkan hangi ahlaki kurtarmaya 9ali§iyor? Kurtarmak istedigi "ahlak,,i, ahlaksizlik denizinin bir pargasi degil mi? insan Haklari Bakam Algan Hacaloglu da kendi devletinin i§kenceyi uyguladigini soyleme olgunlugunu (�) gosterecek kadar pagasmi kurtarmaya $ali§iyor. Hacaloglu, devletinin ^irkinligini, kendisine de b ula§an katliam, zuliim uygulamalarmin izini bu tiir a9iklamalarla RONAHi silecegini saniyorsa, insan haklanyla alay ediyor demektir. Bunlann hepsi ozel sava§in kontroliindeki geli§melerin yansimalaridir. TC kurmaylan sistem i^nde ya§ayip, ondan faydalamp, iki ele§tiri nutuguyla farkli gorunmeye gali^iyorlarsa yaniliyorlar. Evet, Kiirdistan'da her ge9en giin biiyiiyen gerilla sava§i TC'yi zorluyor. Ozel sava§, kendi Qilginligi altinda feryat figan baginyor. Son gerilla eylemlerinde goriilen onemli bir husus gerilla kaybmin olduk^a azalmasi. TC tankiyla, trilyonluk askeri harcamalariyla iilkemize yonelmesine ragmen, gerilla oldukga tedbirli, tecriibeli. Ve bunlari kazanima donu§turuyor. Guney Kiirdistan'da TC'nin i^b irlikgi Kiirt kesimi yaratma 9abalari, Guney halkmi kazanan ulusal kurtulu§ sava§inca b o§a gikanliyor. Guney Kurdistan devriminin bir cephesi olma yolunda geli§iyor. Giiney halki ulusal kurtulu§ du§uncesinin onurlu tadini aldi ve hi? birakacaga benzemiyor. Somq olarak, olaganiistii geli§meleri yaratan gerilla, Balkan APO'nun onculugunde sava§a yiikleniyor. Sava§an bir halkin diger uyeleri olan, genci, ya§lisi, i§9isi, kadini, erkegi, ogrencisi de sava§a, gorevlere yiiklenmenin sorumlulugunu ya§amali, ya§atmali. Tarihe, tarihi yaratanlar olarak ge9mek, korkun? yok edi§e kar§i, azimle ve b iiyiik sava§makla mumkundiir. 5 YXK Kongresi RONAHi Kongremil co§kuyla tamamiandi Daha gii^lii bir Y X K i^in, haydi gorev ba§ina Kurdistanli Ogrencileri Birligi (YXK) BrukseVde ikinci olagan kongresini yaptu Kurdistan Ulusal Kurtulu§ Mucadelesinde taraf olan YXK-Kongresi canli ve uretken tarti§malara tanik oldu. Kongrede mucadeleye katkilarinm boyutunu sorgulayan iiyeler, dniimiize yeni gali^ma perspektifleri de koydular. Kongreye katilan A. Hejan Yolda§imizin izlenimlerini aktanyoruz... Briiksel §ehri eski kocaman binalari ve sicak insanlariyla Avrupa'nin gozbebegidir. Kongremizin Briiksel'de yapilacagini duydugum zaman daha farkh, daha canli bir kongre olmasi gerektigini aklimdan gefirdim. Kongremizin tarihi gergekten onemli bir doneme rastliyordu: B i r yandan M E D TV, diger yandan Siirgiin Parlamentosunun 9ali§malari alabildigine hizli bir tempo ile yol aliyordu. Boylesi bir surece kongremizin rastgelmesi ku§kusuz bizim de olaganiistii bir ruhla donanmamizi, kongreye en ba§anli bir §ekilde, eskiden arinmi§, yeniyi kavrami§ bir bilingle gormemizi gerektiriyordu. Kongre hazirlik toplantilannda da bu kongrenin bir degi§im kongresi olacagi goze garpiyordu. Arkada§larimiz bu yonlii de kendilerini hazirlami§Iardi. Cumartesi giinii salona E R N K bayragi ve dovizler asildiktan sonra, se^len bir divanla kongremiz resmi olarak ba§ladi. Kurdistan ve dunya devrim §ehitleri anisina yapilan 1 dakikalik saygi duru§uiidan sonra, yonetim orgutsel ve faaliyet raporunu sunarak i l k taiti§malar yapilmaya, i l k ele§tiriler toplanmaya ba§landi. Kongreye misafir olarak katilan A l i Sapan yolda§ uzunca igerikli bir konu§ma yapti. Raporun sunulmasindan sonra gelen ele§tiriler genelde yonetimin yoneticilik yapamadigi, birimleri harekete gegirmede yetersiz kaldigi, koordine sorumlulugunu ta§iyamadigi ve bir 90k alanda sorunlar olmasma ragmen bunlari gidermede yonetimin 6 atil kaldigi, siireci yeterince bilince 9ikaramadigi, ilke ve sava§ gergekligini ya§ayamadigi ve iiyelere yansitamadigi gelen ele§tiriler arasindaydi. Sunulan raporun oldukga eksik oldugu da goze farpiyordu. Yogun ve hareketli, donem donem kiigiik burjuva yapinin verdigi ozelliklerin de sergilendigi bir tarti§ma, ele§tiri-ozele§tiri platformu hayat buldu. A r t i k mevcut orgiitlenmenin degi§mesi, yenilenmesi ve bir egitimin gerekliligi turn arkada§lar tarafindan ortaya konuldu. Her birimden arkada§lar kendi sorunlanna agiklik getirmeye 9ali§tilar. Bu anlamda ge9mi§i sorgulayici, yeniye gebe bir hava tiim salona hakimdi. Hazirlanan komisyon raporlan maddeler halinde tarti§ilip oylamaya sunuldu. Bazi boliimlerde eklemeler yapilirken, bazi maddeler gikanldi. Eski komisyonlarin verdigi tecriibeler de dikkate almarak Ronahi, Kultiir, Kamuoyu ve di§ili§kiler, Maliye, Ajitasyon ve Propaganda, ve Kadin komisyonlari olu§turuldu. Alinan tiim kararlar biitun arkada§ yapisini baghyordu. Bu da dogal olarak yeni segilecek yonetim de gali§ma sahasi oluyordu. Ama asil yenilik yeni orgutlenme modeli ile onumiizdeki donem hayata gegirilecek gozkiiyor. Yogun tarti§malara neden olan bu komisyon kararlari oy birligi ile kabul edildi. Y X K ' l i ogrenciler arasinda e§gudumu saglayacak ve yapilan eylemleri kitleye ta§iyacak biricik gu9 olan R O N A H i ' n i n periyodik §ikmasi ve kollektif bir 5abanm uriinii olmasi gerektigi, derginin yazilaiia beslenmesi; derginin i§erik olarak zengin tutulmasi; ba§ta politik ve kiiltiirel yazilar olmak iizere, ara§tirma yazilan, roportajlar, ko§e yazilari, karikatiirler, bulmaca, kitap ele§tirileri, mizah ko§esi ve okuyucu mektuplannin dergide yer almasi karara baglandi. Kendi iginde zengin olan kulturiimuzun tanitimi igin 9e§itli etkinliklerin yapilmasi, YXK Kongresi RONAHi Anadilimiz Kurt9enin bilimsel dil olarak yiiksekokullarda ogretilmesi ve iiniversitelerde Kurdoloji bolumlerinin olu§turulmasi dogrultusunda giri§imlerde bulunulmasi karara baglandi. iiniversitelerde diizenli komuoyu 9ali§malarinin yapilmasi, iiniversitelerde §ali§malar yapan demokratik orgiit ve kurulu§larla siirekli diyalog i$inde bulunulmasi ve bunlarla UKM'ni eundemde tutan ortak gunden giine biiyiik bir hizla gu9lendigini, ogrencilere de burada bUyiik gorevler du§tugunu, miicadelenin gerisinde kalmamalari gerektigini vurguladi. GUndemin son madesi olan yeni yonetim kurulu segimine gidilerek yeni yonetim olu§turuldu. Ba§ari dilekleri ve alki§lar arasmda yeni yonetime arkada§lar moral verdiler. Yine yonetimdeki arkada§lar gorev ve sorumluluklann bilincinde verilen eylemlerle ili§kilerimizi peki§tirme; ASTA dergilerinde Kurdistan'li Ogrenciler Birligini tanitan yazilarin yazilmasi, Kurdistan ve Tiirkiye'de §ali§malar yapan demokratik kitle orgutleriyle ili§kilerinin geli§tirilmesi, kitle orgutleri 9ali§anlarinm davet edilerek iiniversitelerde paneller diizenlemek alinan kararlardan sadece birkagiydi. Kongremize ikinci giin katilan DEP'li milletvekili Remzi Kartal etkileyici bir konu§mayla arkada§lara moral ve cesaret verdi, tabir yerindeyse onlan kokten etkileyici bir konu§ma yapti. Kartal KUrtlerin ulusal kurtulu§ miicadelesiyle artik diinyanin giindemine girdigini, miicadelenin miicadelemiz i§iginda devrime tiim beceri ve yeteneklerini aktaracaklanna dair soz verdiler. Boylece kisa ama d6nu§turen kongre sUreci bitmi§ oldu. Bizler ozgur ve onurlu bir ya§am igin verilen mucadelemizin heniiz daha 90k ba§inda, 90k §eyler ogrenmemiz gerektigini aydin genglik olarak yeni ya§am de pi§memiz gerektigini bilince 9ikarmayi umanm ba§ardik. Higbir §ey dzgiirlUk ve bagimsizhk kadar kutsal degildir. A. Hejar YXK Kongresi RONAHi ERNK Avr upa sdzciisu Ali Sapan'm kongr emizde yap啡konu§ma: Biz yenilmez denen orduyu yendik ve cografyamizin bir kismindan sokiip attik, Orduda bu gun 500 bin firari van TC gengliginin sava§tan kagtigini gosteriyor. Y X K Kongresi onemli geli§melirin oldugu bir donemde gergeklegiyor. Y X K ' n i n daha gu^ Iu bir 9ali§ma programina ula§acagini bekliyoruz. Miicadele bir dirili§ miicadelesidir. Inat^ i bir §ekilde biz de variz diyoruz. D u § m a n a ve dosta kendimizi kabul ettirTni§iz. Devletle§me ve iktidarla§ma surecine giriyoruz. Surgun Parlamentosunu dunyaya duyurduk. A d i m ve hedeflerimiz biiyiiktiir. Her K i i r t insani daha geni§ bir fedakerhkla ve kararlilikla katilmahdir. TC l O y i l h k bir gerilla sava§mdan sonra tikanmayi ve 9oku§u ya§iyor. Ordu Tiirkiye'de asil yonetim ^ekirdegi ve kulturudiir. B i z yenilmez denen orduyu yendik ve cografyamizin bir kismindan sokiip attik. Orduda bu giin 500 bin firari van TC gengliginin sava§tan ka9tigini gosteriyor. Ordu efsanesinin y i k i l d i g i n i gosteriyor. A r t i k Ecevit'te ordu (Kiirdistandan) 9ekilsin diyor. Ordunun biti§i ve 9oku§u T C ' n i n biti§i ve 9oku§u anlamina gelir. Sava§ T C ' n i n ekonomisini 9okertti, TC diinyada en 90k borcu olan sekiz iilkeden biridir. Ozelle§tirme T C ' n i n iginde bulundugu tela§in gostergesidir. Siyaset ortamini zorluyor. T u r k i y e ' n i n sistemi temelden bozuk bir sistemdir ve sistemin tiimden degi§mesi ve degi§tilmesi gerekiyor. Tiirkgesi gizgi bu i§i katliamla bitirme gizgisidir. B i r halk ( P K K orgiitlenmesi) yok edilemez. Bir pargasi yok edilebilir ama orgutlii halkm ba§ka bir par^asi devreye girer. Cem Boyner, Menderes, Ozal 9evrelerine farkli yakla§imlarimiz olabilir. TC,ni siyasi farkliliklarindan, 9eli§kilerinden faydalanabiliriz. K U K M ' s i diinya siyasetinde 8 ugra§arak, sava§arak yer almaya gali^ iyor ve aliyor. Diplomasi arenasinda ataktayiz. Bu yonden 9ali§malariz daha da artacaktir. Sir Lanka-Tamiljrlanda-ingihere-,Filistin-isniil ^ eli^ kileri ^ ozume ula§irken, T C ' n i n zora dayanmasi, T C ' y i diinya gapinda izole ediyor. TC bu hale gelmi§se biz kan ve can vererek onu bu hale getirdik. Turk ve K i i r t genci askerden ka^ iyor, gerillaya ko§uyor. B i z i m lehimize olan ko§ullar bizi giiglendiriyor. Biz biiyiik hedeflerle gelecek yiUara yiikleniyoruz. Her :jey sava§tan ge9iyor. Siyasi 桑 叫 9 o z u m u giindeme getiimek i^ in sava§i geli§tinneliyiz. 1995,te miicadele kentlere, metropollere yayilacaktir. Sava§i buyuk gu9lerle siirdurecegiz ve ozgQrle§en Kiirt topraklarinda kurumlanmizla iktidarla§acagiz. Surgun Parlamentosu sava§an bir halkin kurumudur ve ona hizmet eder. Parlamento surgundeki halkmizi kapsayacak. Surgun Parlamentosunda YXK,de temsil edilebilmeli. Surgun Parlamentosunu ili§kide bulundugunuz ^evrelere iletin. Bu kongre herhangi bir Y X K kongresi olmamalidir. Kiirt ogrencileri halkimizin aydm kesimidirler ve katkilanni yapabilmelidirlir. Halkimizin miicadelesine yonelik 9ali§malirmizi gu9lendirmeliyiz.Avrupa yapisini biliyorsunuz ve kamuoyuna daha iyi bir §ekilde ula§abilmelisiniz. TC kendi ogrencisini kontra gibi geli§tinneye 9aaIi§iyor. Kiirt ogrencilerini esnek bir yakla§imla Y X K biinyesine 9ekin. Boylelikle Y X K gu? olu§turur ve dikkate alinir. Y X K !9 orgiitlenmesinde doneme uygun kararlara ula§masi gerekiyor. Avrupa'da, Kiirdistan'da, Tiirkiye'de ogrencileri toparlaya bilmelidir, Diger orgutlenmelerimizle birlikte ^ ali^ malirinizi surdiirmelisiniz. GU9IU kararalara ula§malisiniz. RONAHi F ikir Klubleri Federasyonu FKF'nin ilk tohumlan DP doneminde SBF'de a t i l d i . Salt BayarMenderes istibdatina muhalif olan FKF, TIP agirlikh bir ogrenci orgutlenmesiydi. F K F n i n genglik igerisinde orgiitlenmesi, sosyalist ideolojinin kitlelere yayilmasi surecini de hizlandirdi. Fakat bir yandan sosyalist dii^uncenin hizla yayginla§masina neden olan FKF, ote yandan resmi ideoloji Kemalist du§unceyle h i f b i r h e s a p l a § m a y a girmedi. Hatta F K F igerisinde sosyalist ve k e m a l i s t s o y l e m i n b u t u n l e § t i r i l m e s i sozkonusudur. Bir donem FKF'nin ba§kanligini yapmi§ olan Dogu Peringek Aydinlik'ta yazdigi bir yaziyla partisinin bir Milli Kurtulu§ Cephesi ve Komutanlannin da Mustafa Kemal oldugunu yazmi§tir. K e m a l i z m ile ciddi bir h e s a p l a § m a y a girmeyen 68 ogrenci hareketi K i i r t sorununda da yukiimluliiklerini yerine getirmemi§tir. Misak-i M i l l i ' c i bir sosyalizm igin yola koyulan 68 Ku§agi, kendi iginde azimsanmayacak degerler de yaratti mutlaka. Ozellikle F K F n i n 1968'de yapilan IV. Kongresinde Dev-Geng'e donu§mesi daha evvel ogrenci orgutlenmeleri i^inde a g i r l i k l i olan parlamentarist-Reformist ^izgiden bir kopu§u ifade ediyordu. Birinci radikal kopu§ olarak nitelendirebilecegimiz donem olan Dev-Geng sureci, s i l a h l i m i i c a d e l e n i n de giindeme g e l d i g i hatta onhazirhklannin yapildigi bir suregti. Bu kopu§ sureci siyaset sahnesine 1970'Ii y i l l a r i n b a § l a n n d a artik T H K O , THKP-C ve T I K K O ile bigimlenerek 9ikiyordu. O z e l l i k l e Bagimsiz Turkiye i s t e m l e r i y l e h i z l i b i r politikle§me surecinden gegen ogrenci hareketi iginde K i i r t l e r de a k t i f olarak yerlerini a l i y o r l a r d i . K u r t ogrencilerinin Sosyalizm miicadelesi, sure9 iginde Kiirt sorunun da giindeme gelmesine neden oldu. 1960 ba§lannda Kiirt aydinlan kisa adi D D K O olan Devrimci Dogu Kiiltilr Ocaklarim kurdular. Programlannda agirlikli "DogiTnun geri biraktinlmi§ligini giindeme getiren D D K O , Turk Solunun §iin§eklerini uzerine gekmekten kurtulamadi. Birlikte daha diine kadar omuz omuza dovu§tukleri Turk-Sosyalistleri DDKO'nun son derece yumu§ak ve R eformist bir dille de olsa giindeme getirdigi Kiirt sorununa tepkisel yakla§mi§lar ve Kiirtler "Bolgecilik" yapmakla su^lami^lardi. 1970'li yillann ortalannda, Ankara'da etkinlik gosteren Ankara Yuksek Ogrenim Demegi (AYOD) yonetiminde Kiirtler de yer aliyordu. O siralarda Kiirtler arasmda universiteye girememi§, ogrenime devam edemeyen 90k sayida i§siz insanlar, geng yiginlar vardi, Ankara'daki ogrencilerle bu yiginlar arasinda ili§kiler kurulmaya ba§landi. Bu ili§kiler giderek geli§ti. Bu gevrelerin o n d e r l i g i n i ise S B F o g r e n c i s i A b d u l l a h Ocalan yapiyordu. 12 Mart 1971 darbesinden sonra, ozellikle Tiirk Solunun ulusal Kurtulu§ Sava§imma sosyal §oven yakla§imi 1973'ten itibaren Kiirt ogrenci-aydin kesimi arasinda K i i r t sorununun yeniden tarti§ilmasina yol a9mi§ti. 1973-77 yillarinda Ankara'da bir grup devrimci K i i r t ogrenci yogun bir teorik ^ali^ma ve ideolojik miicadele sureci ba§lattilar. Ortaya ^ikarilan siyasal program temelinde 1978-79'larda bir politik miicadele ve pratik 9ali§ma donemine gegildi. (^ok kisa surede, 90k az bir tecriibeye dayanan s i n i r l i bir kadroyla agir ulusal inkarci ve teslimiyetgi bir ortamda u z l a § m a l a n n ve orgutsiizlugun gok guglii oldugu bu ortamda yapilan bu sinirli devrimci faaliyet, h i ; kimsenin inanmadigi boyle biiyiik devrimci geli§nieyi ortaya 9ikardi. Bu yeni K i i r t orgutlenmesi, yani Ankara'da olu§an i d e o l o j i k grup, K i i r d i s t a n ' a agilmaya, b o l g e d e k i insanlaria bag kurmaya ba§ladi. Bu grup Kiirdistan'in bazi bolgelerinde yapilan fa§ist orgiitlenmelerle getin ve surekli gati§malara g i r d i . Bu miicadeleden ba§arili sonuglar alan grup kitle de kisa surede b i i y i i k sayginlik ve sempati toplamaya ba§ladi.Bu ideolojik ve politik grup Kasim 1978'de partiye donu§tu. Lice'nin Fis k o y i i n d e 27.11.1978 t a r i h i n d e Partiye K a r k e r a n Kurdistan kuruldu. 1968 ogrenci hareketi d e g e r l e n d i r i l d i g i n d e tiirn olumsuzluklarina ragmen i k i olumlu ve onemli ogeyi i9inde barindinyordu. Birincisi, ba§langigta reformist bir gizgi izleyen ogrenci orgutlenmesi gok kisa bir surede devletten b i r k o p u § sureci e g i r d i ve Sosyalizm'in kurulabilmesi igin s i l a h l i miicadele giindeme geldi. Bu birinci oge bir yandan devletten kopu§ sureci ya§arken, diger yandan resmi ideoloji olan Kemalizm'den kopamama olumsuzlugunu da i^inde banndinyordu. 68 ogrenci hareketi iginde yer alan ve Sosyalizm'le b u t u n l e § e n K i i r t o g r e n c i - a y d i n l a r i siireg iginde akademik duzeyde de olsa DDKOorgutlenmesiyle Kiirt sorunu tarti^maya agitilar. Fakat DDKO'da Kemaliz'im etkilerinden annamiyor ve omrii i k i yil siirdii. i k i n c i onemli ve o l u m l u oge ise 1973'lerde bir ideolojik egilim olarak dogan, Kemalizm ve Tiirk Solu ile ciddi bir hesapla§maya girerek, 68 ogrenci hareketi igerisinde ikinci bir radikal kopu§ surecini ba§latan, devrimci grubun hizh bir §ekilde orgutlenmeye ba§layip 1978'de partile§mesidir. Ya§Ian 20-22 olan bir Grup ogrencinin dogru bir tarzda ba§lattigi resmi ideoloji Kemalizm ve Sosyal §ovenizinle hesapla§ma sureci, bu glin K u r t l e r i diinya kamuoyunun gundemine sokan PKK'yi yaratmi§tir. AH K. Ate§ 9 Delegationsbericht A nmerkungen zu einer Delegationsreise nach Kurdistans und eine Einschatzung der Invasion der tiirkischen Armee in Siidkurdistan. Als ich erfuhr, daB wieder einmal tiirkische, also zum groBten T eil deutsche Panzer nach Kurdistan einrollten, befand ich mich als Mitglied der Bremer Delegation in Nordwest-Kurdistan. Am T ag nach dem Newrozfest saBen wir emiichtert in der Eingangshalle eines Hotels in Tat van, umringt von Zivilpolizisten, die alle stur und dumm den lautgestellten Fernseher anstarrten, und dann uns beim Fruhstiick zusahen. RONAHi werde, und als ich auf der Demonstration in Dusseldorf die T ransparente sah mit der Aufschrift "Siidkurdistan wird zum Grab der tiirkischen Armee" fiihlte ich mich beruhigt, aber auch beschamt, daB ich den Propaganda!ugen des tiirkischen Staates liber seine Starke und seine Gefahrlichkeit geglaubt hatte. DaB es nicht gelungen ist, der ARGK mit der jlingsten Invasion nach Siidkurdistan emsthaften Schaden zuzufugen, wissen mittlerweile alle Leute, die die Medienberichte in Deutschland verfolgt haben. Aber selten taucht die frage auf, ob diese Invasion denn tatsachlich dazu gedacht Anmerkungen zu einer Delegationsreise nach Kurdistan Sie hatten uns am Abend vorher als dreiBigkopfige Rotte von den StraBen der Gecekondus verjagt, mit dem Hinweis, es gebe hier v i d e T erroristen. In Tatvan herrschte zu Newroz ab 18 Uhr eine Ausgangssperre. Am Morgan des 22. Marz drohnte die aufgeregte Stimme der schonen T erroristin (filler aus dem Fernseher. Sie sprach von der "Endlosung" der Kurdenfrage und von der Vernichtung der PKK. Weil ich mich am Abend so hilflos gegeniiber den 30 glattrasierten Terroristen gefiihlt hatte, die uns nie alleine lieBen, und die uns immer dasselbe erzahlten, wie das auch im Femsehen gesendet wurde und alles iibertonte, glaubte ich tatsachlich, die Invasion in Siidkurdistan konnte ein schwerer Schlag werden. Ich hatte meine eigenene Niedergeschlagenheit und Ohnmachtigkeit iiberschatzt und sie auf die Situation des kurdischen Volkes ubertragen. Ich dachte, der Hund, der ihm da die Zahne zeigt, konne tatsachlich beiBen. Erst jetzt weiB ich, daB schon im letzten November Yavuz Gokmen in der "Hiirriyet" davor gewamt hatte, daB der Krieg gegen Kurdinnen und Kurden fiir die T iirkei ein Vietnam 10 war, die kurdische Guerilla militarisch zu zerstoren. Dennn dies mit Panzem und einer regularen Armee zu versuchen, fuhrt die Tiirkei schon seit liber 11 Jahren an den Abgrund. Zwar gehoren GroBenwahn und Selbstiiberschatzung unweigerlich zum Charakter eines faschistischen Systems, aber dennoch sollte man nicht die strategische Komponente vemachlassigen, die die tiirkische Republik als Marionette an der Hand des Imperialismus dazu gebracht hat, in den sogenannten "Nordirak" einzumarschieren. Wahrend namlich Deutschland zwar Waffen an die Tiirkei liefert, aber sich genotigt sah, leise volkerrechtliche Bedenken gegen die Invasion anzumelden, fanden es Bill Clinton und sein AuBenminister Warren Christiopher durchweg unterstiitzenswert, was die amerikanische Studentin (filler da tat. Sie haben die "Mehmet§ik,, (Vemiedlichung der tiirkischen Soldaten) nicht nur moralisch angefeuert und diplomatisch unterstutzt, sondem ihnen auch ihre AWACS-Flieger ausgeliehen. Die amerikanischen Aufklarungsflugzeuge vom T yp AWACS wurden nach dem zweiten Golfkrieg auf tiirkischem Gebiet stationiert, um die Einhaltung des Flugverbotes in der Schutzzone, die die Halfte Delegationsbericht RONAHi des siidkurdischen Autonomiegebietes betragt, zu iiberwachen. Laut einem Bericht des Nachrichtenmagazins Monitor stellte sich jetzt heraus, da6 zwischen USA und der Turkei ein Geheimvertrag besteht, der der turkischen Regiemng die Nutzung der Daten der AWACSFlieger iiber die Lage der kurdischen Dorfer und eventuell von A R G K Stellungen ermoglicht. Der tiirkischer Seite das Machtvakuum fiillen wolle, das durch die Rivalitaten zwischen KDP und PUK entsteht, und das gleichfalls der PKK mehr Raum in Sudkurdistan bereitstellt. Aber eine kurdische Autonomic unter Fiihrung einer antiimperiallistischen Kraft ist fiir die USA undenkbar. Daher kann man aus ihrer Sicht das Experiment Selbstverwaltxing als gescheitert Vertrag kannn oberflachlich als Gegenleistung dafur, daB die USA ihre Flugzeuge auf turkischem Gebiet stationieren durfte, erklart werden, aber er laBt auch auf Interessen der USA zur territorialen Kontrolle schlieBen. Denn USA geht es sicher nicht um kurdische Autonomie. Die Halfte der kurdischen Selbstverwaltungszone vor den Zugriffen Saddam Husseins zu schiitzen, ist ein selbstverstandliches Geschenk, wenn es darum geht, denjenigen einzuschranken, dessen Ol man haben w i l l . Aber dieselbe Halfte der kurdischen Selbstverwaltungszone fiir Zugriffe der kemalistischen Armee zu offnen, ist ebenso eine selbstverstandliche Handlung, wenn es darum geht, diejenigen einzuschranken, die den Olhahn zudrehen konnen: Die Peschmergas mit ihrer semifeudalen Staiktur sind keine wirkliche Gefahr fiir den Imperialismus. Anders die sozialistische A R G K , die mit ihren Sabotageakten auf Pipelines schon oft demonstriert hat, da6 das Kurdistan, fur das sie kampft, weder Rohstofflieferant noch Absatzmarkt fiir die imperialistischen Machte sein soil. ansehen. Tatsachlich scheinen Ciller und Christopher bereits billigend eingeplant zu haben, daB Saddam Hussein nach Ende der Invasion die Schutzzone wieder einkassiert und selbst besetzt. Dies ist bisher noch nicht geschehen - aber das tiirkische Gerede um Grenzverschiebung provoziert die irakische Armee auf Dauer, sich gegeniiber den Nachbarstruppen zu postieren. Damit waren wir wieder vollends an dem Punkt angelangt, an dem Kurdistan restlos unter Machten aufgeteilt ist, die von den Imperialisten durchweg abhangig sind. Aber die Geschichte bleibt nicht stehen: Dadurch, daB die Besatzermachte selbst ihre eigenen Grenzen faktisch nicht anerkennen, sondern sie nach Belieben verriicken und iiberschreiten, mu6 der kurdischen Bevolkerung klarer werden, daB diese Grenzen tatsachlich nichts gel ten, sondern nur jene, die ein freies Kurdistan haben soil. Und dadurch, daB die Peschmergas weder dem Irak, noch der Turkei wirklich entgegentreten, leiten sie die Aufgabe der Befreiung direkt an die Partei weiter, die sie als einzige erfiillen kann. Zeitungsartikel berichten dariiber, daB man von 11 TURK AYDINI ay liar I gok m bember bir kesim ay din Kurt sorununda Turk hesapla§ma sureci igerisine girerken, diger kesim ise onlari sadece desteklemekle Onlar gibi tavir almak gerekirken salt desteklemek yeterli midir acaba? Ba§ka mluslarin hakli sava§inda oldukga atilgan dmranan Turk ay dim gdzleri oniinde katliamlara maruz kalan Kurt ulusunu yalniz birakmastndaki nedenler nelerdir acaba! 12 腳躍 ,丽丽 11^扁誦A 職匪MJ Baskici rejimlerin hepsinde durum a ynidir; soyleyecek, savunabilecek bir ya nla n olmadigi igin i§lerini bilgi adma bilgisizle§tirip insa nla ri siirii ha line getirerek, sopa yla hal ederler. Anca k bunu yapmadan once de zeminini hazirlarlar. Bu zemin hazirlama surecinde a rtik yer altina kayan rejim giigleri, bir yandan burjuva normla nna dahi uyma ya n a nti-demokra tik yasalanyla sa ldinrken. diger yandan pa ra -militer guglerini devreye sokar. Soka kla rda insanlar ta ra nir, insa nla r kaybedilir, i§kence tezga hla n dolup ta §a r, ha in pusularda, en temiz kalmi§ birey yokedilir... Zaman igerisinde iilkede durum oyle bir hal a lirki, en siradan insa nda n tutun da RONAHi aydinma ka da r bir bastinlmi§lik ve sindirilmi§lik goriiliir. Ulke benzeri gorulmemi§ ka os orta mina siiriiklenir. La tin Amerika, Orta Amerika, Giiney Afrika, israil, Filipinler, Tiirkiye, Ira k, kisacasi tota liter fa §ist rejimlerin oldugu her yerde durum budur. Tiirkiye'deki 'a ydini' iginde bulundugu tarihi ko§ullarda degerlendirmek la zim. Gegmi§ten beri va rola n ba ski rejimi, Kiirtlerle giri§tigi haksiz sa va §ta e§i benzeri gorulmemi§ kirli bir sa va § yuriitmektedir. YiUa rdir 9oreklendigi K i i r t topraklanni elinde tutma k i^in sopa ve propagandayi birlikte i§letmi§tir. Okul, ga zete, televizyonu ve her turlii medyatik a ra ^ta n ya ra rla na ra k kendi a ydin ve ya za rinm bilin9altina Kiirt olgusunu tabu ola ra k soka bilmi§tir. Bu giin Tiirkiye a ydinini k i r l i sava§a ka r§i 9iki§ potansiyeline ba kildiginda bunun uta nila ca k derecede a z oldugu goriilecektir. Tiirkiye aydini Kurdista n meselesinde korkaktir, za yiftir. Ozellikle "Cumhuriyet donemi"nden bu yana ka da rki sure§te, tiim diinyada ki ha ksizlikla n gozleyip kar§i 9ika n T i i r k aydini Kiirtleri gormezden gelmi§tir. Ka r§i 9ikanlar ise ya hapse a tilma kta , ya da tehdit edilmektedir. ispanya'da kurulma k istenen Fra nco fa §izmine ka r§i (1936-39) yurutulen ha lk sava§inda §e§itU ulusla rda n aydmlari gormek mumkiin. Diinyanin 9e§itli iilkelerinden goniilliilerin olu§tugu T U R K AYDINI Uluslararasi Tugaylar kuruldu. Tugaylara katilan bir 90k yabanci aydin oldii ya da sakat kaldi. tJiilu A B D ' l i gazeteciyazar Hemingway, ispanya iq sava§inm patlak vermesiyle muhabir olarak oraya gitti. Cumhuriyet§ilerle birlikte miicadele etmek igin para toplama kampanyalanna girdi. Hemingway ispanya'ya gidip aktif sava§an aydinlardan sadece biri. ispanya'daki sava§tan etkilenen Hemingway daha sonra For Whom the Bell Tolls (1940; (^anlar Kimin igin galiyor,1946-85) adli Unlu eserini kaleme aldi. Zenci §arkici Robson ve 0 siralar hapiste olan Nazim Hikmet gibi §airler bu i§ sava§la ilgili §iirler yazdilar. Ancak Ispanya sava§iyla ayni doneme denk gelen Dersim ve KUrdistan'daki diger katliamlar Tiirk aydinlan tarafindan -Nazim Hikmet'te dahil- gorulmedi ya da gormezden gelindi. *Madrid Kapisi' §iirinde hapislik "aczinden dolayi" ispanya !9 sava§ina katilmadigini yazan Hikmet, Dersim hususunda sustu (ya da ' T K P tarafindan' susturuldu). Bu tutum Ispanya iq sava§ini desteklemekte ne kadar hakliysa, Kurdistan'daki zulmU gormeme ya da gorememe a9isindan da o kadar haksizdir. Bir yerde sorun varsa, bu sorun yozumunii iiretir, iiretmek zorundadir. Kiirtler kendilerinden ancak oluk oluk kanlarini akitarak soz ettirebilmi§lerdir. Somiirgeci devletlerin yaptigi katliamlar ve buna kar§i geli§en hakli miicadeleleri onlari diinya kamuoyunun gobegine oturtmu§tur. Artik saklanamayacak bir kamburun ortaya §ikmasi gormeyenlerin de gozlerini agti. Onceleri Tiirk aydinimn onuru haline gelen i&mail Be§ik9i, ardindan Haluk Gerger, Fikret Ba§kaya ve son olarak §anar Yurdatapan ile Ya§ar Kemal gibilerinin meseleye baki§taki objektif tavirlan Tiirk aydinin RONAHi konuyla ilgili tutumlanni bir kez daha giindeme getirdi. (^iinkii dogrular bedelsiz savunulamiyor. Devlet Tiirk aydinini hapis, ceza vb. ile tehdit ederek ya da onlara saglayacagi rahat imkanlar ile Kiirt sorunu hususunda karar vermeye zorluyor. Ismail Be§ik9i, Haluk Gerger ve Fikret Ba§kaya'lar hala du§unduklerim yazma 'su9'undan cezaevindeler. iinlu yazar Ya§ar Kemal alman dergilerinden Der Spiegel'e yazdigi bir yazidan dolayi DGM'ye du§tu. Yazar, Turkiye ve Kurdistan'i konu alan ve du§uncesini igeren "Yalanlar Seferi" ba§likli yazisandan dolayi yargilanmakta. Cesur bir tavir takinan yazar, "devlet beni degil, kendini yargiliyor" diyerek Turk aydininin diyalektik evrim iserisindeki iyiye gidi§ umudunu verdi. Turk aydini DGM'ler ile Kurt sorunu arasindaki tutumunda artik karar vermelidir. §unu unutmamak gerek; hapislerdeki ve daglardaki onlarca 'isimsiz' Tiirk aydini genel agisindan sayica az da olsa,bu tarti§manin di§indadir. Ote yandan, ba§ka halklarm igerisinde bulundugu sorunlari goriip miicadele etmeyen aydinlar, kendi halkina da faydali olamazlar ve ne kadar aydin olduklan tarti§ilir duruma gelir. Aziz Nesin, Fikret Otyam gibi 'aydin'lann gegmi? C H P rejimi doneminde Kurdistan'a 'Kiiltiir Qikarmasi' adi altinda yaptiklan asimilasyon 5ikarmasi hala belleklerdedir. Baran Funderman 13 DEUTSCHE KURDENPOLiTiK RONAHi s Ofi^r膽Werden D er Krieg gegen das kurdische Volk hat die territolialen Grenzen des jahrtausendealten Siedlungsgebietes der Kurdlnnen langst verlassen. Die Kurdlnnen werden nicht nur von den dortigen Besatzermochten-insbesondere der Tiirkei- mit den Mitteln von Kolonialismus und Unterdriickung systematisch ihrer Lebensgrundlagen und ihres Selbstbestimmungsrechts beraubt. Es bedarf Doch der Krieg macht auch vor den bestens bewachten Grenzen der Bundesrepuplik nicht halt. Die verzweifelten Versuche der kurdischen Migrantlnnen und Fluchtlinge hier Offentlichkeit herzustellen, werden kriminalisiert. Das sogenannte "rechtlich fragwiirdige" (Norman Paech, Volkerrechtler aus Hamburg) PKK-Verbot vom 22.11.93 liefert die Handgabe die gesamte Gruppe der in der BRD lebenden Kurdlnnen zu entmiindigen. TER GEMACHT keiner langen Suche, um auf die Spuren der internationalen Beihilfe zum Volkermord an den Kurdlnnen zu stoBen. Hier hat sich insbesondere Deutschland mit seinem gesammelten Traditionswissen bei der Vemichtung von Minderheiten als erstklassiger Waffenbruder profitiert. Die gebetsmiihlenartigen Beteuerungen, da6 in diesem Jahr nun eindlich die Waffenhilfe an den NATO-Partner Tiirkei eingefroren werde, andert nichts an der Tatsache, daB bereits getatigte Lieferungen tagtaglich gegen die kurdische Bevolkerung eingesetzt werden. M i t den seit 1964 gelieferten Waff en sind Tausende von Menschen umgebracht und bisher uber 2000 Dorfer zerstort worden. Allein 500 Millionen SchuB Munition aus NVA-Bestanden wurden zum AbschuB freigestellt, ganze Waffenfabriken gehen in die Tiirkei, tiirkische Spezialeinheiten werden von der GSG 9, tiirkische Polizei vom B K A ausgebildet. Beweisphotos der Folgen dieses morderischen Waren- und Wissenstransfers werden vom AuBenminister einfach als nicht beweiskraftig abgetan. 14 Pro-Kurdische Demonstrationen werden von der Polizei angegriffen, Kulturveranstaltungen spontan verboten, sofern sich der kleinste Hinweis fUr eine Nahe zur Kurdischen Arbeiterpartei konstruieren laBt. Haus- und Burodurchsuchungen stehen auf der Tagesordnung. Kurdische Straftaterlnnen genieBen keinen Abschiebestop, so wurden Teilnehmerlnnen der Autobahnblockaden zu Newroz 94 schon in der Auslanderbehorde bei der Verlangerung ihrer Aufenthaltsgenehmigung verhaftet und abgeschoben. Aus den Opfem werden Tater gemacht... Schauprozefi gegen Kurdlnnen "Bei der Bekampfung der politisch arbeitenden Kurden weist Deutschland immer mehr Gemeinsamkeiten mit dem Vorgehen des turkischen Staates auf, heiBt es in einer Presseerklarung des Anfang Marz verbotenen Kurdistan Informationsburos (KIB). Nachdem der 1988 aufgenommene "groBte DEUTSCHE KURDENPOLiTiK TerroristenprozeB in der Geschichte der BRD" in Dusseldorf kleinlaut beendet wurde, weil der Anklagevorwurf der terroristischen Vereinigung zusammenbrach, wird zur Zeit an einer dezentralen Neuauflage gearbeitet. Uber 400 kurdische Gefangene, die genaue Zahl ist unbekannt, sitzen in deutschen Gefangnissen. Diejenigen, denen der 129a. Vorwurf "Unterstutzung einer terroristischen Vereinigung" gemacht wird, sind menschenunwiirdigen Isolationsbedingungen ausgesetzt. Die Wenigsten der Gefangenen sprechen deutsch, ihnen kann jederzeit eine Abschiebung in die Turkei drohen. Sie mussen sich taglich ausziehen und durchsuchen lassen, werden von anderen Gefangenen in eigens eingerichteten "Toten Trakten" abgeschirmt, werden von der Umwelt abgeschirmt, indem ihnen der Zugang zu Biichern und Zeitschriften verboten oder erschwert wird. Der Briefverkehr wird verzogert und Uberwacht, Besuch darf nur hinter Trennscheibe und in Anwesenheit von tiirkischsprachigen Polizei-Dolmetschern stattfinden. Beim Verwandtenbesuch kurdisch zu sprechen ist nicht erlaubt. Wie gesagt, wir reden uber die Verhaltnisse in RONAHI Mit den seit 1964 gelieferten Wqffen sind Tausende von Menschen umgebracht und bisher Uber 2000 Dorfer zerstort warden. Allein 500 Millionen Schuji Munition aus NVA-Bestanden wurden zum ' Ahschufi freigestellt, ganze Waffenfabriken gehen in die Turkei, tUrkische Spezialeinheiten werden von der GSG9, tUrkische Polizei vom BKA ausgebildet. der Bundesrepublik. Solidaritat mit dem kurdischen Volk heiBt auch gegen die Kriminalisierung der Kurdlnnen einzutreten und die inhaftierten Gefangenen zu unterstiitzen -auf jede notwendige Art und Weise. Ak Kurdistan, Universitat Bremen 國 H^^r H^^L ivnla kivnla ilerleyen §ose yolu ayin §avki aydinlatiyor. • ^ ^ K i m i zaman ge^en ara^lann guriiltiisu 90k uzaklardan gelen kopek havlamalnyla birle§ip sessizligi bozardi. Ote yama^tan siluetleri goriinen daglann heybeti insamn iginde garip bir issizlik duygusu yartirdi. Daglar mekan tutan liericesi bagnnda banndinrdi. Herkese kucak a?an, tarif edilmesi imkansiz, akillara durgunluk veren gorimtusii, rengarek ^ igekleri, etrafini nazli nazh dola§an irmaklan, ku§lan ve aga^lanyla uzaktan davetkar baki§lar firlatarak adeta 'gelin' diye ^agirdi. iginde bulundugumuz tarihin son 10 yilhk kesitinde ise ARGK gerillalannin mekaru olmu§. Uzunca bir miiddettir kontrolumiiz altinda tutulan yoldan ge^enleri denetler, ulusal kurtulu§ miicadelesine ihanet edenleri 'Halk Mahkemesi'nde' yargilanmak iizere alikoyardik. Ara^Iar 'ak'Iandiktan sonra §ose yolda yine yorgun hinltili motor sesi ve tekerlegin bozuk zemin iizerinde yol alirken ^ikarttigi gicirtiyla uzakla§irlardi. Gecenin karanligida gozden kaybolurken hepimizin yuzunde i§ini yapmi§ olmanin verdigi huzur okunur, duyulur duyulmaz gikan seslerde ise mutlulugun tinisi ok§ardi kulaklan...." "....uzun sureden beridir gati§ma devem ediyordu. ^evremizde vizildayarak dola§an kur§unlann kimisi yarn ba§imizda ki seit kayalara ^arpip pargalaniyordu. On mevzideki bir arkada§imizin elinde talirip giicU yiiksek bir bomba patladi. (^ati§ma bitipte du§man uzakla§tiktan sonra yolda§iniizin par^alanm bir torbaya birakip intikam yemini ederek gomdiik...." "„-.bizim kazmamizi saglayan en temel noktalardan biride ele§tiri-ozeIe§tiri mekanizmasinin saglam bir §ekilde i§lemisidir. Insan, ozele§tiri verirken yanli§lan, yetmezlikleri mahkum ederek ba§anya ula§mak i^in daha bir giiglii olarak i§ine sanlir. Bizde en gok deger verilen diger bir §ey ise insamn kendi 6z iradesidir. Partide oz irade otaya (jikanlarak bunun i§letilmesi saglanir..," Bu sozler uzunca bir siire ayni hastalianede birlikte tedavi gordiigiiniuz Asian aricada§a ait. Asian arkada§ Dersim,de orta halli bir ailenin ^ocugu olarak diinyaya 16 gel in TC devletinin yuruttugii psikolojik sava§tan etkilenen aile ulusal kurtulu? miicadelisine uzak kaliyordu. Ozellikle Dersim bolgesinde kendisini yogunca Iiissettiren UKM'ye kar§i ilgiszlik ilk donemlerde Asian arkada§tda da mevcuttur. ilk ve orta ogrenimini Dersim'de tamamlayan Asian arkada§, daha sonra gevresinde ki hareketlilikten etkilenerek sava§ gergegini kavrar ve partiye sempati duymaya ba§lar. Kendi deyimiyle "ger械i kavradiktan sonra di§lerimi ve yumrugunu sikarak inatgi bir §ekilde bu kavgada ben da vanm dedim" §eklinde a^ikliyor partiye katilmasim. Cesarteli, ^ali^kan ve diirlist yapisiyla kisa siire igerisinde gevresinde sevilen ve guvenilen biri olur. Daha sonra ki yillarda metropole, universite ogrenimini yapmak iizere gider. Dersim'de ba§ladigi orgUtsel faaliyetlerine metropolde de devam eder. Kisa siire i^erisinde bulundugu alanda yaptigi 9ali§malarla bir takim geli§meler saglar. Planlamada ki usta becerisi, sosyal ve yolda§lik ili§kilerinde ki saglam tutumuyla dikkat geker. Legal ve illegal alanlarda birlikte 9ali§an Asian arkada§in en belirgin ozelliklerinden bir digeri ise bir dakkia bile bo§a zaman ge^irmemesidir. Bulundugu alanda ki azimli ve yogun 9ali§maJan Metropol siyasi polisleri tarafindan fark edilince artik §ehirde faaliyet yiiriitebilmesinin ko§ullan ortadan kalkar ve solugu dagda alir. Yakla§ik 5 yillik dag pratigi olan Asian arkada§ ayni gali^ma ve ba§an liizini cepede de devam ettirdigi igin kisa siirede komutanlik diizeyine ula§ir. Sicak sava§i se^erek siirekli bir partik etkinligin i(jinde diger kurum ve kuruylu§lannin yam sira Bochum'da ki ogrenci gevresiylede ili§kilerini geli§tirerek ogrenci art:ada§larla birlikte 9ali§malann surdiirdii. Toplantilanna katildi, perspektifler sundu. Partili diger aricada§lann ogrencilerle il§ki kurmasinda aracilik yapti. Ogrencileri bulunmayi tercili eder. Asian arkada§ daha sonra amansiz bit hastahga yakalanir. Parti tarafindan tedavi i<jin Avrupa saliasina gonderilir. Avrupa'ya gelinceye degin yollarda ge^irdigi o aci ve katlanilmaz giinleri anlatirken sanki 90k zevkli bir yolculuk yapmi§ gibi anlatir. Dudagimn ko§esindeki tebessumunii hiq eksik etmezdi. Hasatalianede yatiyor olmasina ve doktorlann surekli olarak yataktan gikmayip dinlenmesi gerektigini soylemelerine ragmen siirekil olarak yuruyu§lerde , gecelerde , demekte , universitedeki ogrenci arkada§mlann arasinda ve partinin diger kurumlannda dola§arak hastaliane de ki odasim otel gibi kullanir ,sadece ak§amdan ak§ama odasma uyumaya gelirdi. Asian arkada§ kansere yakalanmi§ti. <^ok §iddetli agnlar gekmesine ragmen hiq kimse onun yakindigini duymadi, Duygusalliga hiq bir zaman yenilmedi ancak duyguyu insani bir durum olarak i^inde ya§atmasini bildi. Bu tutumuyla 9evresinde ki insanlann hayranligim kazandi. Uzun yillrdan beri daglarda olan arkada§ avrupanin kasvetli , hantal ve duyarsiz ortamina ayak uydurmadigmdan yakinarak her firsatta daglara olan ozleminden ve tekrar donme isteginden soz ederdi. <Jakilta§i do§enmi§ gibi lii§ir lii§ir olan ytireginin sicakhgi hissedilir, yumu§ak siyali gdzleri i§il olurdu. Asian arkada§ Avrupada bulundugu siire i^erisnde hastalianede yatiyor olmasina ragmun kisa zamanda biitiin yurtsever ^evresi ve drgiitlu yapi i^erisinde yer alan yollda§lanyla 90k siki ili§kiler kurdu. Partinin 9o|unlukla pasif olduklan iqin yogun ele§tirilere tabii tuttu. Ele§tirilerini ydneltirken dgrenci arkada§lann sava§ gergegini tarn olarak kavrayamadiklan igin alabildigine esnek bir uslupla yakla§ir, surekli olarak geli§tirici olmaya ozen gdsterirdi. Komutan Asian bir ka? hastahane ve acili bir sure^ten sonra sevk edildigi Essen §ehrinde ki hastalianede ya§ama veda etti. (Jevresinde hayranlik uyandiran Asian arkada§ kanserdi ve doktorlar ona kisa bir siire sonra olecegini soylemi§ olmalanna ragmen hayat iizerinde ki deneyimini hig bir zaman kaybetmedi. Ya§ani sevgisi biiyiiktii 0 devrimci ruhun pinanmn ya§ani sevgisi oldugunu biliyordu. Oliime gun sayan aikada§ utopyasini hiq bir zaman karamsarla§tirmadi. Hig kimse yakindigim duymadi. Bulundugu her ortamda sava§i ve miicadeleninin kaydettigi geli§meleri aniatan Asian aricada§, partinin kazandirdgi 0 yenilmez, teslim olmaz ki§iligi onurluca temsil etmesini bilerek Avrupa'da ki yurtsever ^evreler tarafindan oludk^a sevgi ve ilgiyle izlendi. §eliit du§tukten sonra hangi hastalianeye giderse gitsin ba§ucuna astigi Kurdistan haritasini , san kirmizi ye§il renklerden oriilmu? bebek patigini ve kitaplan arkada§lan tarafindan alindi. O qok sevdigi topraklarda defn edilmek iizere geldigi topraklara Dersim'e goturiildii ve orada gdmiildu. Komutan Asian diger biitiin emek sahibi insaniar gibi gelecegi yaratan insani ar arsinda yerini aldi. BURHAN KARADENiZ 17 Devrim ve Gen^lik .RONAHi VRIMCI U N E S C O (1960) g e n 9 l i k t a n i m l a n m a s i n i § o y l e y a p i y o r : G e n g l i k o g r e n i m yapan v e hayatini kazanmak 9ali§inayan, kendine ait bir konutu bulunmayan... biiyuk hayal giicune sahip, cesaretin 9ekingenlige, macera isteginin rahata iistiin geldigi... 15-25 yaslari a r a s i n d a k i l e r d e n meydana gelen b i r yas grubudur. U NESCO'nun 1960 yilinda yapmi§ oldugu genglik t a n i m l a m a s i o k u y u c u n u n da d i k k a t i n i 9ekecegi g i b i i ^ ^ i - k o y l i i g e n ^ l i g i igermiyor. A r i s t o t e l e s ise g e n g l i g i 0I9U t a n i m a m a k i h t i r a s l a hareket etmek, h e r § e y d e a s i n l i g a kagmak §eklinde bir " h a l " olarak tanimliyor. H e g e l ' d e bu ''har,i g e r g e k l e r oniinde ki hosnutsuzluk ve a § a m a l a r yapmak hayalcilik olarak tanimliyor. Bu siraladigimiz tanimlamalardan ise §u sonu? 9ikiyor: Genglik erdemli olmayan, her tiirlii g e r ^ k g i l i k t e n uzak olumsuz bir ruh halidir. Gengligin bazi davrani§ bigimleriyle toplumun diger kesimlerinden ayri ozelliklere sahip olmasini biz bir avantaj olarak goriiyomz. Ornegin gen9ligin cesaretli, atilgan, dinamik, yaratici, y e n i l i k ^ i olmasi, toplumsal lOgrenci genglik toplumsalyapiyi gabuk ^avrayaiiy bunun sonucu da gabuk polititze ^labilen bir kesimdir. dengesizliklere, e^itsizliklere ba§kaldiran i l k ' l e r i n arasinda yer almasi ba§li ba§ina bir olumluluk arzetmektedir. G e n ^ i k eylemleri ise burjuva toplumun aynasidir; sistem igindeki derin ve siirekli krizi yansitir. 1968 yilinda ogrenci ayaklanmalan doneminde O D T U ' d e ogretim g o r e v l i s i olan Yalgm Ku9uk ise gengligi toplumun koydugu kurallari gormeye ba§lami§ ama bunlan ortadan kaldirabilecegine i n a n m i § b i r yaratik olarak t a n i m l i y o r . G e n g l i k denince akla i l k gelen, g e n 9 l i g i n b e l i r l i b i r ya§ ( 1 5 - 2 5 ) g u r u b u n u o l u § t u r a n b e n z e § - b a g i m s i z o z e l l i k l e r e sahip 18 heterojen b i r t o p l u m s a l k e s i m o l u § u d u r . Homojen degildir. Bu tiir ozellikler gen9ligin kendine ozgii bir prototip-topluluk oldugunu gostermektedir. Yani genglik toplumsal ozelliklere sahip degildir. Gengligin ekonomik ve toplumsal y a § a m a "•1 ''Genglik benzeg~ba§imsiz ozelliklere sahip heterojen bir bir toplumsal kesim olu^u, kendine dzgu bir prototip-topluluk oldugunu gdstermektedir." katilmasi, ancak toplumdaki sinif ve tabakanin ya§ami ile biitunle^mesinden geger. Boylesi bir durumda g e n g l i k , gen9 o l u § u n u n g e t i r d i g i sorunlariyla sinirli kalmayip, kendi sorunlarini butunle§tigi sinifin sorunlariyla butunle§tirerek, baglandigi sinifin ideolojik, p o l i t i k yapisiyla i9i^e ge^er. Bu, heterojen olan genglik kesimi i^nde bir ayri§mayi beraberinde getirir. i§inin ogrenim olmasi, ogrenci g e n ^ l i g i n toplumsal yapiyi daha kolay kavramasina ve bunun sonucu da gabuk p o l i t i z e o l m a s i n a yola9maktadir. Sinifsal konumu geregi ogrenci genglik ile duzen arasinda surekli bir gati§ma sozkonusudur. Ogrenci genglik toplumun diger kesimlerinden, iiretim siirecine gore durumu bakimindan, bir nitelik farkiyla ayrilir. U retim siireci di§inda olan ogrenciler, ogrenim igin bir araya gelmi§, t o p l u y a § a y a n ve bu yiizden benzer davrani§ bi9imleri bulunan, toplu hareket edebilen bu t o p l u l u g u n , d i g e r s i n i f ve katmanlardan bagimsiz orgiitlenmeleri hayati bir oneme sahiptir. Burada onemli olan kendi iginde ozerk bir konuma sahip olan ve diizene kar§i miicadele veren genglik orgiitlenmesinin sosyalu l u s a l k u r t u l u § u t e m e l alan m i i c a d e l e i l e butunle§mesini saglamaktir. Genglik kavradigi ogrendigi tiirn y e n i l i k l e r i topluma ta§ir, ona maleder. U r e t i m ili§kileri iginde i§levini yeni ustlenmeye ba§lami§ bir gen? emek^i ise sinifsal a^idan oturmu§ bir yapiya sahip degildir. Kendi sinifsal konumuyla heniiz butunle§ememi§ bir Devrim ve Genglik RONAHi gen? kapitalizmin te§vik edici yapisindan etkilenerek, sistemin kendisine sundugu sozde nimetlere ula§abilme umudunu ta§imaktadir. Bu anlamiyla gtnq i§gi de i?inde kuQ iik burjuva ozellikler banndirabilmektedir. Uretim i l i § k i l e r i n d e ve t o p l u m u n iizerinde i d e o l o j i k egemenligini kuran kapitalist sistem, denetimi altinda bulundurdugu kitle ileti§im araglarmi ve diger kurumlari kullanarak i d e o l o j i s i n i peki§tirmeye, gengligi sistemden medet umar bir hale getirmeye 9ali§ir. Sistem tarafindan kontrol tecriibesizliklerinden dolayi ge—ere guvenmeyen p a r t i l i l e r i §iddetle ele§tiriyor ve § o y l e d i y o r : Rusya'da k i § i l e r alay a l a y d i r ; y a p a c a g i m i z b i i t i i n i§, g e n ^ l e r i , o n l a r d a n korkmaksizin, daha 90k ve daha cesurca, daha cesurca ve daha 90k, tekrar daha 90k ve cesurca kaydetmektir. Bu bir sava§ zamanidir. Gengler ogrenciler ve daha da 90k geng i§9iler - biitiin sava§in aki§ini belirleyeceklerdir. (Lenin, Toplu Eserler, C i l t 8 , s . l 4 6 ) altinda tutulan medya ve e g i t i m sistemi ile gengligi ki§iliksizle§tirerek, kar§ilikli dayani§ma yerine, birbirine dirsek gosteren, onursuz bir genglik yaratmanin ugrasi i^erisinde olur. Du§iinen, k o n u § a n , miicadele eden gen9lik g e l e n e g i n i k i r a b i l m e k i g i n devlet, genglige siingiilerin ve burjuva devletin §iddetinin golgesinde diizenle butunle§en yollar a9mi§tir. D e v r i m l e r i n gengligi kazanma miicadelesi gen^ligin toplumsal alt-ust olu§larda, dU§unsel ve eylemsel alanlarda iistlendigi aktif, dinamik rol geregidir. Gen9lige sahip olan, hem eskimi§i, 9 u r u m u § u d e g i § t i r e c e k b i r o r d u y a hem d e gelecege sahip demektir. Partisi Manifestosunun b i r i n c i b o l i i m i i §oyle b a § l a r " D i e Geschichte a l l e r b i s h e r i g e n Gesellschaft ist die Geschichte von K l a s s e n k i m p f e n " ( G u n i i m i i z e kadar b i i t i i n toplumlann tarihi, sinif kavgasinm tarihidir). 68 Ogrenci hareketini de tarihten gunumiize degin siiren antagonizmadan soyut du§unmek, onun s i n i f s a v a § i m i s i i r e c i n i n o b j e k t i f bir gostergesi ve s a v a § i m i^erisinde onemli r o l oynayan bir etken oldugunu gozardi etmek anlamina gelir. T i i m A v r u p a y i sarsan a n t i emperyalist ogrenci hareketi sadece i i l k e l e r i n d e k i kohne e g i t i m s i s t e m i n i n bozukluklarina kar§i ve egitim merkezlerinin 9 a l i § m a l a r i n a a k t i f olarak katilma ve onlari 1905 B i r i n c i Rus d e v r i m i sirasinda L e n i n Marx ve Engels'in ortak iiriinii olan Komiinist 19 Devrim ve Genglik o r g i i t l e m e h a k k i i ^ n d e g i l , a y n i zamanda egemen smifm siyasetine kar§i da tavir almi§tir. Ogrenci hareketinin emperyalist burjuva egitim sistemiyle h e s a p l a § m a s i miicadeleye a y n bir cepheden, akademik cepheden, katki sunmu§tur. iqqi sinifmin gii^lii bir orgiitliiliigu olmadigi somiirge iilkelerde ise ogrenci orgiitlenmeleri sinifsal-ulusal sava§imini geli§tirici katalizator rolii ustlenmi§tir. i§gi sinifina bilin? ta§iyici rolii iistlenen genglik somiirge iilkelerde genelde direni§in ilk kivilcimini da tutu§turuyor. Sosyal ve ulusal b i i t i i n s a v a § i i n l a r d a a k t i f insan her^eyden once iyi ya§ayabilmek, sonra da miimkiin oldugu kadar iyi ya§ayabilmek iqin doga He siirekli miicadele halindedir. olarak y e r i n i alan gengligi ulusal ve sosyal kurtulu§ hareketinin onemli bir bile§eni olarak tanimlarsak pek te abartmi§ olmayiz. K a p i t a l i z m i n igine g i r d i g i bir k r i z i n iiriinu olan 1968 ogrenci hareketi, universitelerde miicadele sonucu elde edilen yonetime katilma ve reformlarin sorunu 9ozemeyecegini, sorunun asil sistem sorunu oldugunu gormii? ve giderek sisteme y6nelmi§tir. F r a n k f u r t felsefe o k u l u n u n onde gelen isimlerinden ve 68 ogrenci hareketinin f i k i r b a b a l a r i n d a n b i r i o l a n H e r b e r t ^marcuse, kapitalizmin yeni b i ^ m i n i n , toplumdaki bireyi "tek boyutlu" k i l d i g i n i , bireyin artik iiretimin bir araci degil, hammaddesi konumuna geldigini soylemektedir. Marcuse tiiketim toplumlarinda devrimi heniiz " t U k e t i m t o p l u m u y l a " butunle§ememi§ kesimin yapacagini soyliiyor. marcuse, "doganin teknolojik fethinin geli§imi i^inde, insanin insan tarafindan fethi de ilerler. Ve bu f e t i h , k u r t u l u § igin a p r i o r i gerekli ozgiirlugii kisitlar" demektedir. Bunun sonucu da i n s a n i n tek b o y u t l u o l m a s i d i r . Bu § a r t l a n m a n i n d i § i n d a ancak a y d i n k i t l e s i kalmi§tir. Bunlarin i^inde, iiretim siirecinin de di§inda kalmi§ olan ogrenciler en onemli gii^tiir. (Marcuse Tek Boyutlu Insan s. 323) T i i k e t i m toplumlarinda otomasyon sonucu beyaz y a k a l i l a n n ( t e k n i s y e n b i i r o k r a t l a r i n ) sayisal arti§i, iiretim siirecinde insan emeginin 20 RONAHi g i d e r e k a z a l m a s i , sisteme k a r § i o l a n i§9i s i n i f i n i n giderek giigten d u § m e s i demektir. Marcuse bu yiizden devrimi ancak, toplum di§i birakilmi§larin, ba§ka irktan ve ba§ka renkten olup da istismar e d i l m i § ve s u g l a n m i ^ l a n n , i§sizlerin ve 9ali§mayacak durumda olanlann yapabilecegini, 9unku bunlarin bilinQleri olmasa da sistem k a r § i t l i k l a r i d e v r i m c i bir n i t e l i k ta§imaktadir. diyor. insan her§eyden once ya§ayabilmek, sonra da miimkun oldugu kadar i y i y a § a y a b i l m e k igin doga ile miicadele etmek zorundadir. Bu yiizden insanin temel geli§kisi doga iledir. Insanin daha i y i y a § a y a b i l m e s i ancak y a r a r l a n a c a g i maddeleri, iiriinleri ^ogaltarak olur. Bu da biitiin insan topluluklannin temeli iiretim ili§kilerinden olu§uyor. anlamina gelir. Tarihsel geli§imi de, iiretim ili§kilerinin degi§imi belirliyor. Insanin dogaya k a r § i v e r d i g i miicadele i i r e t i m ara^larindaki geli§meyi dogurur; bu da iiretim ili§kilerini degi§ime ugratir (evrim) U r e t i c i gUglerdeki evrime ragmen, i i r e t i m ili§kilerinin kendi 9 i k a n dogrultusunda ayni kalmasinda direnen toplumsal sinif, toplumsal patlamalara neden olur. U r e t i m i l i § k i l e r i n i n d e g i § m e m e s i n d e n zarar goren s i n i f , u r e t i m i l i § k i l e r i n i kendi yararina d e g i § t i r i r . k e n d i yaranna olan degi§im siirecini hizlandirmak i§in s i n i f ya da s i n i f l a n n siirece mudahalesi sozkonusudur. (devrim) Kapitalist uretim ili§kilerinin egemen oldugu iilkelerde devrimi yapacak olan sinif, ya§amak igin emeginden ba§ka satacak §eyi bulunmayan, u r e t i m d e ana r o l i i o y n a d i g i h a l d e , u r e t i m ara^lannin miilkiyetinden tamamen uzak kalmi§ olan i§9i s i n i f i d i r . Ana s i n i f s a l ^ e l i ^ k i de, uretimde paylan gitgide azaldigi halde, uretim ara9lanna sahip olduklari emegi somiiren burjuvazi ile i§9i sinifi arasindadir. Gen9lige sinif gati^masi de du§en asil rol ise, s i n i f i n a bilinq; t a § i m a k t i r . ^ i i n k i i ba§langi9ta "kendiliginden s i n i f " (Klasse an sich) olan i§q;i s i n i f i n a b i l i n g g o t i i r i i l e r e k , orgiitlenerek "kendisi i ^ i n s i n i f ' (Klasse fiir sich) konumuna donu§turulmesi gerekmektedir. Bilinglenmenin subjektif ko§ulu ideolojidir. ideolojisiyle butunle§tigi an devrimci bir nitelik kazanan i§gi sinifina kendi ideolojisi i l e t i l m e d i k g e , bilinq;lenmenin k e n d i l i g i n d e n ortaya Qikmasi beklenemez. B E R T A L AGiR ANMA Tiirk fa§ist rejimi tarafindan katledili§inin 22. yilinda Tiirkiye devrim tarihine yeni bir anlayi§ getiren Ibrahim Kaypakkaya'nin anisina.... Ibrahim Kaypakkaya, 1949 (^orum'da yoksul bir ailenin gocugu olarak dogdu. Gerek ogrenim yillarmda gerekse her alandaki 9ali§kanligiyla algak gonullii sevecen tutumuyla gevresi tarafindan 90k seviliyordu. l%rde Hasanoglan Ogretmen Okulunda devrimci dU§unceyle tani§an ibo, gali§kanliga ve bitip tiikenmek bilmeyen enerjisiyle gevresindekilerin dikkatini 9ekmi§tir. Yiiksek ogrenim yillarmda Tiirkiye'de geli§en anti-emperyalist gen^ik orgutlenmesinin iginde bulunmu§, 6. Filo'ya kar§i geli§tirilen eylemlere aktif olarak katilini§tin Bu yillarda TIP uyesi olan ibo Fikir Kulubu Federyasyonu (FKF) igerisinde de 9ali§iyordu. Panellere, toplantilara katiliyor, i§<ji Koylii gazetesinde 9ah§arak diger sol gazetelerde de yazilar yaziyordu. 1969 ve 1970,lerde geli§en kitlesel eylemlere katilan ibo, Silivri ve Degirmenkoy'deki toprak i§gallerini destekledi. Ve yine o yillarda Demir Dokiim, Petrix, Sungurlar, Gislaved i§9i eyiemlerini destekleyen Ibrahim Kaypakkaya, (^omm ve gevresini gezerek buradaki izlenimlerini "(^orum ilinde Siniflarin Tahlili" adi altinda kaleme aldi. Dersim, Antep, Malatya yorelerinde orgutsel etkinliklerde bulunan Kaypakkaya, sikiyonetimin ilaniyla birlikte aranmaya ba§landi. P DA gevresiyle idolojik anla§mazliga du§en ibo ayni yil i9erisnide TIIKP 'den koparak birlikte oldugu arkada§lariyla TKP ML ve ona bagli olarak T i K K O ' y u kurdu. ibo Tiirkiye devrim siireci igerisinde geli§en diger bir takim anlayi§lardan koparak gorii? ayrihgina du§mu§, verdigi idolojik sava§imla bu goru§leri ^iirutmu^tur. O zamana kadar Kemalist idoloji kimilerine gore "Kiiguk Burjuva devrimi. RONAHi kimilerine gore ise genel anti emperyalist tanimlamasi yapiliyordu. Kemalizmin diktator, diger ulus ve azmliklar uzerine estirdigi teror, en dogal bir hak istemine kitle katliamlari ve asimilasyonla cevap veren tutumu gorulmek istenmiyordu. Deniz Gezmi§ ve arkada§lan mahkenielerde"en biiyiik Kemalist biziz" demi§lerdir. Ibo bunu 90k iyi goriip blitun pratik faaliyetlerinde bunu kanitlami§tir. Kemalizmin diktatorliik oldugunu, Osmanli i§galci mantiginin degi§nii§ bir bi^imi hem de daha tehlikeli bir bi9ime burundugunii, diger uluslara ve azinliklara kan kusturdugunu , emperyalizme gobekten bagli oldugunu beliitmi§tir. O zamana kadar Kiirt ulusunun iizerindeki katliamci mantigi ve asimilasyon politikalarini kendilerine/devrimciyim diyen anlayi§lar bir turlu gorememe§lerdir. Geli§en Kurt ayaklanmalari: Feodal, dinci. emperyalist giidumlu ve Misaki Milli simirlanni bolmeyi hedefleyen ayaklanmalar olarak tanimlaniyordu. ibo Kiirt ulusal ayaklanmalannin genel demokratik igerik ta§idigini ve bu ayaklanmalann fa§ist Tiirk devletine yoneldigini belirtmi§tir. "Ulusal devlet kurma e§itliginin savunulmasi demokratik ve ilerici bir istemdir" diyen ibo Kiirt ulusunun kendi kaderini tayin hakki oiludugunu savunmu§tur.. ibo 24 Ocak 1973,te Dersim'in Vartinik koyiinun Mirik mezrasinda ihbar sonucu yarali olarak yakalanmi§tir. Ve ondan sonra akla gelmeyecek i§kencelere maruz kalan Ibo, "en biiyiik cellat benim " diyenleri garesiz birakmi§tir. 0,nun devrime olan biiyiik inane 1 ve ki§iliginde ki yiice onur her tiirlii i§kence altinda "ser verip, sir vermeyen" devrimci onder olarak ve biiyiik bir direni§ mirasi birakarak devrime tarihine gegmi^tir. ibo bugun Kiirt ve Tiirk halkinin e§it ve ozgiir temelde karde^^e ya§amasini isteyen devrimciler tarafindan ya§atilmaktadir. Ve ya§atilmaya devam edecek. UN U TJVIA DIK 21 RONAHi POLlTlK • In den letzten Tagen horen wir es von der deutschen Regierung so deutlich wie noch nie zuvor: "Die TUrkei ist unser Partner. Wir diirfen sie in einer so brisanten und schwierigen Situation nicht im Stich lassen". Auch Anfang dieses Jahrhunderts, genauer in den Jahren 1912-15 war die Tiirkei in einer "sehr schwierigen Situation". Um die 1,8 M i l l . Armenier hinzurichten war die Situation aber offensichtlich nicht schwierig genug. M i t deutscher Unterstutzung hatte der "kranke Mann am Bosborus" das ArmeinierProblem gelost. Heute hat die TUrkei ein solches Problem tatsachlich nicht mehr. Die Menschenrechtsorganisationen liefern standig neue Informationen Uber den Krieg im turkisch besetzten Teil Kurdistans. Dabei ist der Abschnitt Uber den Einsatz deutscher Waffen am umfangreichsten. Wirkung, gleich Null. Begriindung, das "deutsche Waffengerat ist nicht in Gefechtsituation" (K. Kinkel). Was soil man zu diesem Zynismus sagen. Man wird sprachlos. Die deutschen Burger soUen sich hiermit zufrieden geben! Wenn deren "Volksvertreter" sie fUr so naiv halten, und unsere Offentlichkeit sich damit zufrieden gibt, bleibt nichts hinzuzufUgen. In Deutschland werden kurdische Vereine und Nachrichtenagenturen 22 verboten. Damit will man dafUr sorgen, da6 die Offentlichkeit nicht erfahrt, daB die Geschichte sich wiederholt Die "Vertretenen" soUen nicht erfahren, das die Morder des armenischen Volkes am Bosporus nun von Ankara aus wieder mit Unterstutzung ihr "Vertreter" ein anderes Volk ausrotten. Wenn von Bonn aus von "traditionellen Beziehungen zur TUrkei" gesprochen wird, meint man offensichtlich auch ein Stuck Kontinuitat in diesem Zusammenhang. Es ist dann nur folgerichtig, - und die deutschen Herrscher in Berlin und Bonn und nun wieder in Berlin (�) sind fiir ihr politisches Konsequenz beriihmt- daB man Zusicherungen aus Ankara Glauben schenkt. Zu dieser Konsequenz gehort auch, das die kurdischen FlUchtlinge trotz "Krieg in Kurdistan und Verfolgung in der TUrkei" (ai) abgeschoben werden. NatUrlich werden die FlUchtlinge, wenn sie in die TUrkei abgeschoben werden, nicht verfolgt. Denn die 3200 Dorfer, die "geleert" (frUhere Menschenrechtsminister (�) Koyluoglu) wurden, liegen nicht in der TUrkei, sondern in einem anderen Kontinent. Wenn die ai, medico international u.a. von "verschwundenen" Menschen berichten, wenn in den Westen der TUrkei Graue Wolfe mit staatlichen Stellen Jagd auf Kurden machen, wenn in Istanbul die Polizei auf friedlich demonstrierende Menschen schieBt und dabei zwei Dutzend Kurden und Alewiten sterben, so ist dies alles nicht in dem Land der "Partnerin TUrkei", sondern auf einem anderen Kontinent. Folgendes steht nicht mehr im Zweifel: Die BRD ist direkte Verbiindete der TUrkei in diesem Krieg. Seit Jahren hat die tiirkische Armee Waffen jeder Gattung im Werte von ca. 16 Milliarden DM (Hiirriyet) bekommen. Die turkischen "Rambos" (Innenminister Mentese) werden von GSG-9 ausgebildet. "Auf Druck Ankaras" wurde die PKK in der BRD verboten- lacherlich iibrigens- da6 die Weltmacht BRD sich von der wirtschaftlich und politisch zerschlagenen TUrkei "unter Druck" setzen laBt, In NordKurdistan (turkischer Teil), sieht man deutsche Panzer. In Sud-Kurdistan (Nord-Irak) werden Kollonen von BTX-60 gefilmt. Experten geben genau an, daB diese aus Deutschland sind. Nein all-dies reicht nicht aus. Begriindung: "Das deutsche Kriegsgerat befindet sich nicht in Gefechtsituation". Man kann der Regierung in Bonn und in Berlin ihr Verhalten nicht vorwerfen. Sie ist konsequent, so wie die deutschen "Volksvertreter" in den Jahren 1912-15 Jakob Diwan KUDiSCHE FRAUEN RONAHi Der B efreiungskampf der PKK veranderte die Situation der Kurdlnnen in den tiirkisch besetzten teil Kurdistans. Das beeinfluBte nicht nur die Politische Einstellung der Menschen dort, es veranderte auch den all tag und somit auch die Famielienstruktur. Die Menschen sind nicht mehr 1 anger bereit, die Unterdriickung und den Terror, den die tiirkische Regierung ausUbt, als Schiksalsschlag hinzunehmen. Viele sind bereit fur ihre Identitat als Mensch, Kurdlnnen ihr leben zu geben. Auch die kurdische Frau, die "doppelt" unterjocht wird, nimmt diesen Kampf als eine Gelegenheit wahr, um sich aus der Sklavarei zu befreien, sowohl die Fesseln der Turkischen Regierung und auch des Mannes zu sprengen. Die Tiirkei, die iiber Jahrzehnte dem kurdischen Volk seine sprache und kultur geleugnet und blutig in ihren Dogmenen zwengt. Der kurdischen Frau fallt eine wichtige rolle in der Familie zu. Die Feldarbeit fallt dem "schwachen Geschlecht" zu, den es ist unehrenhaft fiir den Mann sich mit dieser Arbeit zu beschaftigen. Nebenbei fiihren sie den Haushalt, erziehen sie die Kinder und kiimmem sich um das Vieh. Der Gang zum Teehaus ist nur fiir den Mann geflastert. Ihr wird die moglichkeit genommen, am gesellschaftlichen Leben teilzunehmen. Die meisten Frau sind nie zur Schule gegangen, sie sind Analphabeten. Wahrend die Jungen den weg der Schule einschlugen, absolvierten die Madchen bei ihren Miittern ein "Gehorsamen tiichtigen Frauenkurses". Die ungeschriebenen Gesetze verbieten den Frauen naheren Kontakt mit Fremden Mannern, ihren Mannem zu wiedersprechen und ihren eigenen Entscheidungen zu treffen. Ihr Leben ist eingeschrankt, nur im Haushalt, Feldarbeit und Kinder Erziehung laBt man ihr freie Hand, Die tiirkische Regierung verscharft und weitet ihre Repressionspolitik weiter aus. So ist Mord, Folter, Verfolgung, Erpressung, und Vergewaltigung an der Tagesordnung in Kurdistan. Die Frau, die eingeschiichtert ist, und kaum aus ihrem Dorf rausgekommen ist, wird mit einer neuen Situation konfrontiert. als Betroffene in mitten dieser grausamen Geschehnisse. Sie kann zwar nicht lesen, aber sie weiB, daU keine Gerechtigkeit herrscht Sie kann nicht schreiben, aber sie ist sich bewuBt, daB sie dieser bestialischen Ereignisse nicht so hinnehmen wird und kann. M i t dem Befreiungskampf wird eine neue Alternative fiir die Frau geboren. Er beeinfluBte das BewuBtsein vieler Frauen. Sie fingen an gegen die Unterdriickung der turkischen Regierung und aber auch gegen die Manner fiir ihre identitat zu kampfen. Uber 30% der Guerrillas in der PKK sind Frauen. Sie sind entschlossen fur ihr Volk, aber auch fiir die Rechte der Frauen den Kampf aufzunehmen. Ihre Situation in Kurdistan hat sich in den 12 Jahren zum groBten Teil sehr verandert. Sie unterstulzen nicht nur ihre Sohne oder Ehemanner im Kampf gegen den Besetzer Turkei, sie sind jetzt aktiv. Sie versuchen aus ihrer Passivitat zu cntkommen. Sic nehmen an Demonstrationen teil, das vor vielen Jahren eine Unmoglichkeit ware. Sie zeigen ihre Solidaritat mit ihrem Volk. Dies sind vieleicht fiir einige Menschen kleine Schritte aber fiir die kurdische Frau sind das groBe. Das bedeutet auch nicht, daB es keine Frauen gibt, die nicht an ihren alien Traditionen festhalten. Sie empfinden das "Neue" als eindringlich, storend. Wiederum gibt es auch Frauen, die sich den Druck des Mannes nicht entziehen konnen. Natiirlich werden sich viele Manner gegen das neue BewuBtsein der Frauen wehren, denn es bringt Schaden fur die Bequemlichkeit und SelbsbewuBtsein des Mannes mit sich. Er konnte nicht mehr so leicht eine Frau finden, die sich ihm gehorsam unterwirft. Der Arger, der der sich im All tag staut, konnte nicht mehr an die Ehefrau ab gelassen werden. Einerseits mit dem Druck der Mannem und andererseils mit dem Repressalien des turkischen Staates wird die Grenze des Ertragens uberdehnt fiir die Frau. Die Frau, einzig und allein kann sich nur aus diesen Leben befreien. Die Frauen sind in dieser Richtung einen wichtigen Schritt nach vome gegangen, d,h Plotzlich ist ihr Sohn/Ehemann verhaftet uns sie weifi sich nicht zu helfen. Sie ist nicht imstande sich auf tiirkisch zu artikulieren und mit ihrer Muttersprache kurdisch darf sie sich nicht aulJem. Sie bemerkt die Spiiren am Korper ihres Mannes/Sohnes, die der tiirkische Staat hinterlassen hat. M i t Vergewaltigung ihrer Tochter, seelisch und korperlich wird vor ihren Augen vollzogen. Sie ist .nicht, daB die kurdische Frau ihre Freiheit erlangt hat, ab er sie fangt an sich gegen jegliche Unterdriickung zu Wehr zu setzen. Sie versucht auf ihre Weise fur die Befreiung des kurdischen Volkes und fiir die kurdische Frau zu kampfen. Die Befreiung der kurdischen Frau bedeutet auch die Befreiung des kurdischen Volkes. DiE K聊畫SC麵MOT丽 23 iMMiGRANTEN D as kurdische Volk ist seit seiner E x i s t e n z als Nation u n e n t w e g t einer m a s s i v e n U n t e r d r u c k u n g ausgesetzt. Die turkische Republik, die schon seit ihrer Grundung bemuht ist die Nichtexistenz eines kurdischen Volkes zu realisieren, greift nach jeder Methods. Es RONAHi d.h. es werden turkische Zeitungen gelesen, turkische Filme gesehen, in den deutschen Schulen wird als Muttersprache turkisch gelehrt. Es wird d e u t l i c h , daB der z w e i t e n G e n e r a t i o n s c h o n in ihrer p r i m a r e n Sozialisation die turkische und kurdische Die Nationale Idenditat der Kurdischen tmmigranten in Deutschland sollte durch das Verbot der kurdischen Kultur als eine einheitliche Kultur vermittelt Sprache und Kultur w u r d e , wobei die turkische zwangsassimiliert werden. Sprache die dominierende ist. Trotz des Verbotes wurde die Aufgrunddessen wurde keine Nach dem Sprache in den Dorfern oder bewuBte Differenzierung der bewaffneten Kampf innerhalb der Familie weiter beiden Kulturen gemacht. dies der Arbeiter Partei gesprochen. Aufgrund dieser hatte zur F o l g e , daB d a s Kurdistans PKK, Unterdruckungspolitik wurde Identitatsbewu3tsein der begann sine neu jegliche Weiterentwicklung der Kurden sich mit der Identitat A ufklarungphase kurdischen Kultur und Sprache der turkischen Bevolkerung unter kurden verhindert. In den sechziger assozierte. J a h r e n n a h m die Z a h l der Die Kinder der e r s t e n K u r d e n in der BRD z u . Sie k u r d i s c h e n s t a m m e n aus der a r m s t e n S c h i c h t der Arbeitsimmigranten lernen die deutsche k u r d i s c h e n B e v o l k e r u n g . Die e r s t e Sprache in den deutschen Schulen als eine Generation der A r b e i t s i m m i g r a n t e n weitere dritte Sprache. l e u g n e t e z u m Teil ihre H e r k u n f t und In den deutschen Schulen werden zum privatisierten die kurdischen Kultur und g r o B t e n Teil d e u t s c h e N o r m e n und entpolitisierten ihre soziale Lage (Blaschke Wertvorstellung vermittelt, da sie im Dienst 1992). Schweigen uber die eigene Identitat, der d e u t s c h e n G e s e l l s c h a f t s t e h e n . derm die B e v o l k e r u n g ist nicht nur zur Spatesten hier beginnt die Problematik bei o f f i z i e l l e n N i c h t e x i s t e n z in der T u r k e i der Differenzierung der Kulturen, die vollig verdammt, sondern auch in der verschieden sind. internationalen Diplomatie nicht vorhanden. Der Erziehungsstil der Eltern wird von Sie wurden und werden bis heute in der den Kindern als autoritar und uberholt Statistik als turkische Arbeitsimmigranten angesehen. Die Ursache fur diesen Konflikt erfaBt. ist, daB die p r i m a r e und s e k u n d a r e Sozialisation der ersten Arbeitsimigranten in Die zweite Generation, der in D e u t s c h l a n d l e b e n d e n K u r d e n , wachst ihre Heimat Kurdistan verlaufen ist. Wie dreisprachig auf. Die kurdische Sprache ist oben schon erwahnt wurde, kommen die nur noch in der Familie oder unter den meisten kurdischen Arbeiterimigranten aus Kurden g e s p r o c h e n w o r d e n . Wobei die sehr armen Verhaltnissen, in der Familie turkische Sprache als offizielle Sprache gilt, und der naheren Umgebung wurde kurdisch 24 iMMiGRANTEN RONAHi gesprochen. Von daher ist es auch eine Selbstverstandlichkeit, daB sie die Normen und Wertvorstellung der kurdischen Kultur sich a n g e e i g n e t und auch b e i b e h a l t e n haben. Es ist auch selbstverstandlich, daB die kurdische Kultur nach ihrer Eroberung und danach mit der Zerstorung jeglicher Instituion die Normen und Wertvorstellung der Bevolkerung sich auch nicht weiter Fur die " e h e r entwickein konnte. demokratisch" ausgerichteten Widerstandes der kurdischen Arbeiterpartei PKK in Nordwest Kurdistan , der sich immer starker entwickelt hat, begann eine neue Aufklarungsperiode fur die Kurden. Der A s s i m i l a t i o n s - prozeB w u r d e d a d u r c h behindert. In den GroBstadten Westeuropas haben Immigranten eine Vielzahl von eigenstandigen politischen, sozialen und kulturellen Einrichtungen gegrundet. Die aus S t u d e n t e n , A r b e i t s i m m i g r a n t e n , ErziehungsmaBnahmen in den deutschen Schulen kamen dieErziehungsmaBnahmen der Eltern d e n K i n d e r n , die hier die deutschen Schulen besuchen, mittelalterlich vor. Die Wertvorstellungen und Verhaltensweisen der Eltern und Kinder stoBen taglich auf Unverstandnis oder gar A b l e h n u n g . G l e i c h z e i t i g w e r d e n sie verunsichert im Hinblick auf das autoritare Verhalten im Elternhaus (Gozlu 1986) Das Kollidieren der Heimatkultur mit der deutschen Kultur und die vielen Wiederspruche bilden einen Zustand der Kulturdisharmonie, die nach psychologischen Aspekten eine "psychische Zerissenheit" hervorruft (Hoffmann 1981). Nach der A u f n a h m e des bewaffneten Fluchtlingen und anderen Zuwanderen rekultieren (Bloschke 1990). Die hier aufgewachsenen Kurdenlnnen bemerken durch den Widerstandskampf, daB die Turkei nicht ihre Heimat ist, DaB sie nicht mehr so erwunscht sind. Die turkische R e g i e r u n g b e h a u p t e t e immer wieder "Kurden sind unsere Geschwister. Was zusammen lebt, wachst auch zusammen" Ein Beweis dieser sogennante "Bruderlichkeit" stellt die Invasion am 20. Marz in Sud-Kurdistan dar. Die groBte und brutalste Millitaroperation des turkische Staates seit seiner Grundung vor siebzig Jahren. Dies sind reichliche Punkte fur die Kurden um uber ihre Identitat nachzudenken. 25 ROPORTAJ RONAHi ROPORTAJ Siirgiinde Kurdistan Parlamentosu' yla son geli§meler ve Pari amen tonun ogrencilere yonelik §ah§malari uzerine bir roporaj yaptik. Redaksiyonumuzun sorularini Yiiriitme Konseyi Ba§kani Ziibeyir Aydar yanitladi. Ronahi: Siirgiinde Kurdistan Parlamentosu kuruldugundan bu giine degin Tiirkiye ve Avrupa,da ne gibi tepkiler topladi ? Ziibeyir Aydar: SKP kuruldugundan bu yana i9te ve di§ta 90k yonlu olarak faaliyetlerini sUrdiirmektedir. Igte halkm bilgilendirilmesi i9in surekli olarak 9e§itli merkezlerde halk toplantilan yapilmaktadir. Aynca ulusal birligin saglanmasi igin biitiin gevre ve §ahsiyetlerle temas halindedir. Di§ta Kurdistan sorununun diinya kamuoyuna tanitilmasi i^ in yogun bir plan ^er^evesinde, Moskova'dan Wa§inton'a, Stokolm'den Giiney Afrikaya ve Avusturalya'ya kadar geni§ bir diplomasi faaliyeti yuriitmektedir. Kurdistan sorununun B M , Avrupa Konseyi ve AGiT gibi uluslararasi platformlara gotiiriilmesi i ^ n bu kummlar nezninde giri§imler devam etmektedir. Ronahi: Bildigimiz gibi SKP,nin kurulmasi TC,yi oldukga rahatsiz etti. TC, SKP,nin engellenmesi igin ne tUr diplomatik giri§imlerde bulundu ? Z.Aydar: SKP'nin kurulacagini 12.01.1995 tarihli basin agiklamasiyla kamuoyuna duyurulduktan soma TC bunu engellemek igin 26 90k yonlu harekete gegti. Biitiin Avrupa iilkeleri nezninde giri§imlerde bulunarak topi ant ly a izin verilmemesini istedi. Ozellikle Belgika'ya 90k yonlu baski uyguladi, hatta T B M M ba§kani Hiisamettin Cindoruk Belgika gezisini iptal etti. TC bizi engellemek igin yanliz ulkeler nezninde giri§imde bulunmuyordu, ayni zamanda NATO'daki giiciiniide devreye sokuyordu. Ote yandan ABD'deki ili§kilerini kullanarak ABD'nin Avrupa iilkeleri uzerine baski kurmasi devreye sokuyordu. Tabi ki biitiin bu giri§imler a9ili§imizi engellemedi. A9ili§tan sonra biiyiik guriiltiiler kopardi.Hollada'ya ambargo uyguladi. Hollanda mallarini boykot etti. Bir kisim fanatik Tiirkleri bir araya getirerek HoUanda'yi protesto yuruyu§u yaptirdi. NATO'yu olagan ustu toplantiya gagirarak HoUanda'yi NATO'ya §ikayet etti. SKP'ye kar§i politika olu§turmak i^in Avrupa iilkelerindeki 17 biiyiik elgisini merkeze 9agirdi ve degerlendirme toplantisi yapti. Tiirkiye'nin di§ politikasi tamamen Kiirt sorununa endekslenmi§tir. Igte askeri olarak bataga saplandigi gibi di§ta da diplomatik olarak giderek siki§maktadir. Bizi engellemesi miimkun degildir. Bu §iddet ve inkar politikasinda direttigi miiddetge tecrit olmaya mahkumdur. RonahUBu giine kadar ki gali§malannizdan aldiginiz sonuglar nelerdir? ROPORTAJ RONAHi J Z.Aydar: Biitiin bu gali^malarda §unu net gorebiliyoruz, Dunyanin Kiirt sorununa baki§i giderek olumlu yonde degi§mektedir. Bu ^ergevede yeni olmasina ragmen SKP bir muhatap adres olarak giderek on plana 9ikmaktadir. Batinin SKP'ye baki§i yeni olmasi itibariyla biraz ihtiyathdir, kar§i olma durumu yoktur, siireg de herkes tarafmdan kabul edilecekter. Yeterki biz Kurdistan'lilar bu parlamentoyu ya§atmasini bilelim ve etrafinda saf tutalim. Ronahi: SKP'min dgrencilere ydnelik ne tiir gali^malari oldu, paramento olarak dgrencilerden beklentileriniz nelerdir? Z.Aydar: SKP Yiiriitme Konseyi kendi iginden Kurdistan'hi arm egitim sorunlari ile ilgili olarak bir iiyeyi gorevlendirmi§ ve ayrica bir kdmisyon olu§turmu§tur. Bu konudu sorunlar tespit edilecek, proj eler yapilacak ve §ozum yoUari bulunacaktir. Bu ^er^evede di§ardaki Kurdistan'li ogrencilerin durumu da ayrica ele ahnacaktir. Biz, Kurdistan'h ogrencilere diyoruz k i , oncelikle ulkenizi gozoniinde bulundurun, biiyiik bir sorumlulukla derslerinize sanlin, Vatana ve millete yararli bir kadro olarak kendinizi egitin, bulundugunuz platfoiTtilarda hirer elgi gibi gali§in ve kamuoyu olu§turun, tabii k i , birlik de, ulusal kurtulu§ hareketi ile elele ve biiiikte. SKP ile dialog de olun, problemlerinizi ve onerilerinizi ilgili komisyonlara iletin, zaman zaman SKP'yi ziyaret edebilmelisiniz ve mesainizin bir kismini vermelisiniz. Sizleri SKP Yiimtme Konseyi adina selamliyor, ba§anlar diliyorum. Ronahi: Yogu n gali§malariniz arasinda bizlere zaman ayirdginiz igin te§ekkUr ediyor, gali§malarinizda ba§arilar diliyoru z. Z.Aydar: Bizler de parlamento olarak siz ogrencilere te§ekkur ediyor, 5ali§malara daha siki sarilmanizi istiyoruz. 27 Aktivitaten RONAHi Die Aktivitaten der Y X K an verschiedenen Universitaten Bielefeld: -An der Bielefelder Universitat wurde eine Bilderausstellung unter dem Motto "Alltag in Kurdistan" gemacht. Die Besucher wurden wahrend der Ausstellung durch Y X K Mitglieder iiber den Nationalen Befreiungskampf in Kurdistan informiert. Bochum: -Mit einem Sitzstreik an der Uni gegen die Zustande in den turkischen Gefangnissen und gegen die Dorf verbrennungen in Kurdistan protestiert. -Aufgrund des Bombenanschlages auf die Tageszeitung Ozgiir Ulke wurden Flugblatter verteilt und Informationsstande aufgebaut. -Bei einer Informationsveranstaltung iiber das kurdische Exilparlament referieite Malimut Kiling. -Am 8. Marz Intemationaler Frauentag nahmen Sirin Cemgil und eine Vertreterin von Verband der Frauen aus Kurdistan (TAJK) an einer Informationsveranstaltung teil. Hier wurde iiber die Rolle der Frau im Nationalen Befreiungskampf in Kurdistan und die emanzipation der Frau im Sozilaismus diskutiert. -Das Symbol des kurdischen Befreiungskampfes Newroz wurde am 21. Marz gefeiert. -Gegen die Offensive der turk. Armee in Slid Kurdistan wurde in der Mensa der Uni ein Sitzstreik organiesiert. Mehrmals wurden Reden gehalten, es wurde getanzt und gesungen. Dortmund: - A m 19. Mai fand Eine kulturelle Veranstaltung mit den kurdischen Sangem von Hunerkom statt. 28 Mainz: -Das Newroz-fest wurde gefeiert, und anwesend war auch die Presse. -Eine Veranstaltung, die an der Uni Stattfand wurde von der polizei gestiirmt dabei wurden 106 Teilnehmer-innen festgenommen. Einige Bemerkungen zur Mainzer PolizeiTerror: Am Sonntag, den 14.5. um 14 Uhr sturmten zwei Hundertschaften veraiummte SEK-ler einen Raum im Stidierendenwohnheim ,in dem ein versammlung von Kurdinnen statt fand, darunter zahlreiche Studierende aus Mainz, Frankfurt, Wiesbaden, Riisselsheim und Aktivitaten Darmstadt. Alle 106 anwesenden wurden festgenommen. Die f Anwesenden wurden zum teil geschlagen, um wiederstandt zu provozieren, was der Polizei aber nicht gelang. Alle Personen wurden Nummeriert und vor den Augen zahlreicher Studierender zum Mainzer Polizeipresidium abtransportiert. Bis Mittemacht war ein Teil der Personen wieder auf freiem FuB, 33 blieben aber iiber Nacht in Haft. Bis zum spaten Montagabend waren bis einer Person alle wieder auf freiem FuB. Dieser wurde unter dem Vorwurf (Mitgliedschaft in einer terroristischen Vereinigung der PKK) nach Karlsruhe iiberfuhrt. Die restlichen 105 personen erwartet ein Verfahren nach § 20 Vereinsgesetzt (Fortfuhrung verbotener Vereine). Zahlreiche Gegenstande, darunter Jacken und Biicher, die im Buchhandel erhaltlich sind, wurden beschlagnahmt. So befindet sich unter dem angeblich Zahlreichen Propoganda material z.B. der Biichertisch der Y X K , (Verband der Studentlnnen aus Kurdistan) Auf grund dieser Vorfalle fand am Montagabend eine spontane Demonstration statt, zu der der AStA und unser verband ( Y X K ) aufgerufen hat. 300 Personen nahmen daran teil. Trotz massiver Polizeiprasens verlief die Demonstration friedlich. Wegen dieser Aktion der Polizei bekommt die Y X K an der Mainzer Uni keine Raume mehr. Auch fiir die vom 14 bis 24 Juni vorgesehene "Kurdistan Woche" werden der Y X K keine raumlichkeinten zu verfugung gestellt. Aufgrund dieser Ereignisse sind die Kurdischen Studenten in einem unbefristeten Hungerstreik eingetreten. Koln: -Kurdistan-Tage wurden veranstaltet. Es fanden Seminare iiber die Kurdische Geschichte, Kultur, Sprache, Literatur usw. RONAHi statt. Der letzte Tag wurde mit Ahmede Xane Kulturveranstaltung beendet. Am 21. Marz wurde das Newrozfest gefeiert. -Zum Andenken an das Masaker an den Armenier wurde eine Kulturveranstaltung organisiert, wobei die Kurdische und Armenische Kultur vorgestellt wurden. Miinster: -Eine Solidaritatsveranstaltung fiir die Zeitung Ozgur Ulke wurde organisiert. -Die Studenten haben 3000 D M , - an die Zeitung gespendet. -Am 21 Marz wurde newroz gefeiert. Hamburg: -Fiir die Zeitung Ozgiir Ulke wurde eine Kampagne gestartet, wobei 14.000,Zusammenkamen. Eine Bilderausstellung iiber das Leben in Kurdistan wurde gemacht. GieBen: -Bei einer Informationsveranstaltung wurden die Aufgaben des kurdischen Exilparlaments bekannt gemacht. 29 KULTUR-SANAT Erachtens das V ertuschen der Realitat. Deshalb wiirde Kurday zu den anlysierenden Kiinstlern zugerechnet werden, als zu den die ihre Kunst nach den Gesichtspunkten der V ermarktung auslegen. Fiir ihn ist Kunst nicht Inbegriff alien "Schonen" sondem ein Komunikationsmittel. Eine Sprache mit derer seiner Heimat Kurdistan ist seine Intention nicht die, der Menschheit das "Schone" zu offenbaren, vielmehr will er der Menschheit nahe bringen, in welchem Stadium des Zerfalles sich ihre heilige Gesellschafft befindet. In seinen Bilder setzt er sich mit den Themen der Gesellschaft auseinander und versucht diese dem Betrachter verstandlich darzulegen. Seine Kunst ist surrealistischer Art, also iiberrealistisch, was nicht heiBt, daB er realitatsfremd ist. Nur so und nicht anders kann er das wirkliche Gesicht der an dem kurdischen V olk begangen Greultaten seitens des tiirkischen und des irakischen Staates zeigen. Seine anderen Bilder reflektieren die Lebensphilosophie der Zivilisation wieder. Beim ersten Anblick der Bilder denkt man, da(3 die Absicht des Kunstlers die sei dem Betrachter eines seiner Alptraume darzustellen. Jedoch muB man feststellen, daB sein Alptraum unsere nackte Gegenwart ist. Er zeigt auf, daB das eingetreten ist, was uns nicht mal in unseren kuhnsten Alptraumen wiederfahren ware. Kurday macht klar in welcher Form uns der die Zivilisation und die von der Zivilisation liber Hunderten von Jahren ausgebeuteten "Dritten Welt" eine Gefahr widerfahrt, dessen AusmaB wir verkennen. Kurday fordert uns auf, aus unserer Kontbrmitat auszubrechen und uns nicht mit dem Hinweis auf scheinbaren Sachzwangen aus der V erantwortung zu stellen. Seine Hoffnung sind diejenigen, die versuchen aus den Kreislaufen der. Selbstzerstorung auszubrechen und gegen alien Unrecht, der uns und anderen widerfahrt, anzukampfen. K U R D AY und seine Kunst als Komunikationsmittel KURDAY (Koksal Senel Gleitsch), wurde am 21.10.1952 als Sohn eines kurdischen Bauem in Dersim (in Turkisch-Kurdistan) geboren. Nach der Tatigkeit als Volksschullehrer an der Schwarzmeerkiiste studierte er an der Statischen Akademie fur angewandte Kunste in Istanbul sowie an der Akademie der bildenden Kunste in Munchen. In erster Linie denkt man beim Begriff Kunst an Asthetik und Vollkommenheit, an Bilder, die bei ihrem Anblick den Betrachter mit Zufriedenheit tullen. Wer dies von Kurdays Bildem erwartet, wird enttauscht. Noch vor hundert Jahren war Kunst ein Mittel zur Selbstdarstellung. Wer sich leisten konnte, der lies sich auf Bildern portratieren. Andere Kiinstler widmeten sich der Natur und ihrem Umfeld zu und versuchten alles abzubilden, was ihnen liber den Weg lief. Zweifellos waren diese Bilder sehr schon anzusehen und zeichentechnisch vollkommen, jedoch inhaltsreich waren sehr wenige. Der Kunstbegriff hat sich im Laufe der Zeit geandert. Wie der Begriff schon selbst erklart, ist Kunst eine Intentionsbehaftete Wiedergabe dessen, was man wahmimmt und nicht die Reproduktion uns Umgebendem Sein, V ielmehr ist die Kunst eine Interpretation dessen, was man in seinem Umfeld wahmimmt, eine Auseinandersetzung mit Themen und Ereignissen, die uns beschaftigen, ein Mittel zur Vermittlung einer Botschaft und einer Ideologic. Kurdays Auffassung von Kunst ist analysierende, informationsgefullter und aussagekraftiger Art. Zweifelsfrei konnte genauso wie viele andere seiner Genossen, gut anzuschauende Bilder zum Vorschein bringen. jedoch ware das vielleicht seines 30 RONAHi ZIVI瞧確?