PDF olarak indir
Transcription
PRINTED’16 Hamİt HamutÇu ham it. hamutcu@mix era rt s. c om K U R U C U I F O UND E R Bengü Gün bengu.gun@mix erarts . c om D İ R E K T ÖR I D I R E CT O R Serhat Caceklİ serhat@mix erarts .co m S E RG İ K O O R D İ NAT Ö R Ü | E X HIB ITION COORDINA TOR Selİn Turam seli n . turam@mix erarts . c om S E RG İ K O O R D İ NAT Ö R Ü | E X HIB ITION COORDINA TOR Hazal Altun hazal.a lt un @mix er art s. c o m İ L E T İ Ş İ M VE PR O JE Y Ö NE Tİ CİSİ | COMM. & PROJ ECT MA NA G ER Efe Özmen efe@ m ix erarts.co m G A L E Rİ ASİ STANI | GALLE R Y A SSISTA NT mürsel cebecİ L OJ İ S T İ K | LO GI ST I C S Hilal Bingö l, Ecem Erin a n ç , E l va n Ç e vik , N az l ı Dura k , A s l ı E m e k S T A J Y E RLE R | I NT E R NS MERT GÜMREN m er tgumren@gmail.com D E S İ G N | T ASAR I M Seçil O fs et 1 0 0 . y ıl m ahal l esi mat baac ıl ar sitesi 4 . c a d d e no:77 bağc ıl ar, ist anb ul B A S K I P RI NT Mixer’in Printed’16 için özel hazırlamış olduğu 16. sayısına hoş geldiniz. Geçen sene mayıs ayında ilkini gerçekleştirdiğimiz Printed‘15’in devamı niteliğinde olan Printed‘16 sergisi bu sene de farklı sanatçıların edisyonlu işlerine yer veriyor. İngiltere’den Jealous, Kumi Contemporary ve Manifold Editions gibi farklı kurumların işbirliği ve Mixer’in kürasyonu ile gerçekleştirdiğimiz sergi farklı baskı teknikleri ile üretilen, orijinal baskıları sizlere ulaştırmayı amaçlıyor. Geçen sene de işlerini sergilediğimiz Marc Quinn’in ilk kez göstereceğimiz yeni işleri, Time Magazine tarafından dünyaya yöne veren yüz ismi arasında yer alan Japon sanatçı Takashi Murakami’nin markalaşmış printleri, Türkiye’den çağdaş sanatta sağlam adımlarla ilerleyen Hera Büyüktaşçıyan, Işıl Eğrikavuk, Burçak Bingöl ve Ilgın Seymen gibi isimleri ağırlayan sergi 18 Haziran’a kadar sizleri bekliyor. Sergiye paralel yapılacak etkinlikler ve atölyelerle sizler de değişik baskı tekniklerini deneyimleyebileceksiniz. Mixer’den haberler bu kadar değil. Mayıs ayında Almanya’nın sokak sanatı ve baskı konusunda en ilgi çeken fuarlarından biri olan Art Stroke Munich’e Berkay Buğdanoğlu, Cins, Kaan Bağcı, Gülşah Bayraktar, Julie Nymann ve Melike Kılıç’ın eserleri ile katıldık. Böylelikle Avrupa’ya da ilk adımımızı atmış olduk. Mixer yaz aylarında da hareketli. Üniversite son sınıf öğrencileri için yaptığımız açık çağrı 27 Mayıs’a kadar devam ediyor. Temmuz ayında başvurular arasından oluşturacağımız “Mixer Sessions I” isimli sergimize bekleriz. Ayrıca ArtWriting Turkey projemizin Haziran ayı içinde yeni bir etkinliği olacak, onu da web sitemizden takip edebilirsiniz. Welcome to the 16th edition of our magazine that is specially prepared for the Printed’16 exhibition. The exhibition is following up Printed‘15, which was organized last year, but with a different artist selection. Collaborating with Jealous Prints, Kumi Contemporary and Manifold Editions, Mixer curated Printed’16 to exhibit a substantial number of prints varied in different techniques. We will exhibit new works by Marc Quinn, Japanese artist Takashi Murakami who was featured in Time Magazine’s list of the “100 Most Influential People”, Turkish influential contemporary artists Hera Büyüktaşçıyan, Işıl Eğrikavuk, Burçak Bingöl and Ilgın Seymen to name a few. You will also have the chance to tyr some printing technics during the exhibition which will end on the 18th of June. In addition to this, Mixer attended its first fair in Europe, Stroke Art Fair in Munich, Germany. Showing te works of Berkay Buğdanoğlu, Cins, Kaan Bağcı, Gülşah Bayraktar, Julie Nymann and Melike Kılıç we are proud to be a part of Europe’s art scene. Mixer’s also busy for this summer season. We announced an open call for senior art students of universities’ fine art faculties and it will continue until May 27th. We are going to make a selection among these applictions, for our upcoming July show “Mixer Sessions I”. Also a new ArtWriting event is on its way, please follow it up on our webpage. Bengü Gün Çağdaş sanat mekânı algısına farklı bir yorum getiren Mixer, çağdaş sanatın yükselen yeteneklerini keşfeden, özgün sanat eserlerine herkesin ulaşabilmesi amacına hizmet eden, ve özellikle bağımsız sanatçılar ile kendi koleksiyonlarını yaratan yenilikçi koleksiyonerlere hitap eden bir sanat platformudur. Mixer is an art platform that brings a different interpretation to the idea of contemporary art space, whilst discovering emerging artists and making unique artworks accessible to all. Mixer especially aims to target independent artists, those passionate about art and any bourgeoningcollectors looking to start up a collection of their own. M I X E R Mi x e r H ak k ı nda A bo ut M ixe r 4 Galerİ Alanı 2012 senesinde Tophane'de açılan Mixer, 2015 Aralık ayında Sıraselviler'deki yeni mekanına taşındı. Mixer'in Sıraselviler'deki geniş ve çok amaçlı mekânı, iki ana bölümden oluşuyor. Bağımsız çalışan sanatçıların işlerinin belirli bir rotasyon içinde sergilendiği Açık Depo'da sanatçılar, zaman içerisinde Sergi Alanı'nda solo veya karma sergi yapma imkânına da sahip olabiliyor. Bir tema üzerinden solo ve karma sergilerin yapıldığı Sergi Alanı'nda Mixer’in gerçekleştirdiği projelere ek olarak, genç küratörlere de projelerini gerçekleştirmek üzere fırsat veriliyor. Açılışından bu yana Mixer birçok etkinlik, sergi konuşması, film gösterimi ve atölyelere ev sahipliği yaptı. Ayrıca İstanbul’un merkezindeki 300 m2'lik geniş mekânını, benzer etkinlikler düzenlemek isteyenlere de alternatif olarak sunuyor. Gallery Space Mixer opened in Tophane 2012, and moved to Sıraselviler in December 2015. Mixer has two main areas in its large and multi-purpose gallery space in Sıraselviler. The Open Space is where artist’s works are displayed on a rotational basis. Adjoining our Open Space is Mixer’s Exhibition Area showcasing a programme of cuttingedge contemporary shows held with the involvement of a combination of established artists and independent arts professionals. The Exhibition Area also provides a space for young curators to develop and refine their curatorial skills. Open Space artists may also have the opportunity to have group and/or solo exhibitions in the Exhibition Area. Since its opening, Mixer has held over fifty parallel events, exhibition panels, film screenings and workshops. Mixer’s 300 m2 space makes it an attractive option for those wishing to hold similar events in central Istanbul. 5 M IX E R PRI N T ED ’1 6 Hem Sanatçılar, Hem Koleksİyonerler, Hem Sanatseverler İçİn For Both Artists, Collectors and Art Appreciators Çok yönlü kullanıma imkân tanıyan mekânının yanı sıra, Mixer, www.mixerarts.com internet sitesinde açılışından bu yana birlikte çalıştığı 100’den fazla sanatçının 500’ün üzerinde eserini, İstanbul’daki mekânı ziyaret edemeyenlere sunuyor ve satışını gerçekleştiriyor. Sanatseverler, Mixer’in internet sitesine üye olarak, kendi sanat zevklerini keşfederek küratörlük ve koleksiyonerlik alanında da tecrübe edinebiliyor. İnternet sitemizde yer almak isteyen sanatçılar, portfolyolarını bizimle paylaşarak tarafımızca değerlendirildikten sonra internet sitemizde yer alıp, daha geniş kitlelere ulaşabiliyor. Besides its multi-functional use of space, in our website www.mixerarts. com, Mixer provides a system to see and purchase online more than 500 pieces of artworks of over 100 artists who work with Mixer, for people who cannot physically visit the gallery. Through signing up to our website, art appreciators also find a chance to discover their own taste of art and experience curating practices online. The artists who would like to take place at our website can share their portfolio with us via e-mail. After an evaluation process, they can take place at our website, thus reach larger masses. Mixer Editions yerli ve yabancı birçok sanatçının edisyonlu fotoğraflarını, dijital işlerini ve özgün baskılarını kapsayan geniş bir seçki sunuyor. Böylece koleksiyoner ve sanatseverler ulaşılabilir fiyatlara orijinal işlere sahip olurken, sanatçılar da daha fazla kişiye ulaşabiliyor. Mixer Editions makes it easier to access the original prints, photographs and multiples of many local and international artists. Thus, giving both new collectors and art enthusiasts another opportunity of purchasing affordable original art works, additionally giving the artist further exposure. E D I T I O N S Edi t i o n s E di s y o n la r 8 Edisyonlu sanat eseri nedir? Edisyon, bir eserin o formatta ve boyutta maksimum yapılabilecek baskı sayısını gösterir. Örneğin, bir eser 100 edisyonluysa, ancak 100 edisyon basılabilir (AP olarak belirtilen sanatçı kopyaları hariç). Bütün baskılar imzalı veya sertifikalıdır. Burada amaç, sanat eserinin satışını belli bir sayıyla kısıtlayarak orijinalliğini bozmadan sahipliğini birden fazla kişiyle bölüştürerek maddi değerini sanatsever için ulaşılabilir rakamlara çekmektir. Bir eserin edisyonları satıldıkça, satışı yapılabilen daha az baskı kalır ve doğal olarak bu edisyonların fiyatı da yükselir. Bunun sonucunda ise ilk edisyonlar değer kazanır. Bir eserin sertifikalı olması ne demektir? Sertifika, eserin sanatçının izniyle, istediği sayıda ve şekilde üretildiğini belgeleyen ve hukuki açıdan, o kopyanın fikri mülkiyetini temsil eden bir dokümandır. Bu doküman sayesinde eser, sanatçının ve sanat piyasasının gelişmesiyle beraber maddi ve manevi değer kazanır. Ayrıca bu sertifika, eserin posterden farklılaşmasını ve sanat eseri kategorisine girmesini sağlayan bir unsurdur. Fine Art baskı nedir? Her ürün için geçerli olan bir özelliktir. Görselin yapısına, boyutuna ve renklerine göre Mixer Editions ekibi, eserin sanatçısıyla birlikte en uygun kâğıdı seçer. Kağıt ve görsel hazırlandıktan sonra geniş formatlı yazıcılarla arşivsel pigment kullanılarak arşivsel kağıtların üzerine baskı gerçekleştirilir. What are editioned artworks? Total edition number of a work shows the format size and the maximum number that can be produced. If a work has just 100 editions then that piece of work can only be printed up to a maximum of one hundred times (except copies of artist, APs). All prints are signed or certified. Restriction of editions preserve the authenticity of a piece, and also allow the ownership of the work not to be distributed to more than one person, enabling art enthusiasts to purchase original pieces of work at an affordable price. After reaching 60% sale of available editions of a work, the work enters the ‘Top Sellers’ category and the market value increases, for this reason naturally editions’ price rises. As a result, the first investment made by the buyer is increasing in value. What does a certified work of art mean? A certified piece of art comes with a certificate of authentication, courtesy of the artist, who ultimately owns the work. However, a piece of art produced more than once is represented with a legally binding document representing it as intellectual property with implications for reproduction without certification. In addition, thanks to this certificates legal power, the work that is owned is categorised as a genuine piece of art, differentiating it from posters and other artefacts. What is Fine Art print? Mixer Editions team and the artist of the piece work together to select the most appropriate paper, based on the size, colors and structure of the visual work. After the preparation of the paper the image is printed on archival papers using archival pigments with large format printers. 1 Beğendiğiniz bir eseri seçin Choose an artwork you love 30’dan fazla sanatçı ve 100’den fazla eser arasından beğendiğiniz bir eseri seçin. Among more than 30 artists and over 100 artworks choose an artwork you love. 2 Hangi baskı boyutunun size uygun olduğuna karar verin Decide which print size suits your needs Mixer Editions’da yer alan çoğu eser daha önce sanatçı tarafından belirlenmiş birden fazla boyutta satın alınabiliyor. 12 x 12 cm’lik mini baskılardan, 80 x 120 cm’lik koleksiyoner baskılarına kadar birçok seçenek sunuyoruz. The artworks in Mixer Edition can be printed in various sizes decided previously by the artist himself. Ranging from 12 x 12 cm mini prints to 80 x 120 cm large format collection pieces there’s always a print that suits you. 3 4 Çerçeveli mi, Dipleks/Diasec mi? Framed or Diplex/ Diasec? Koleksiyonunuz gittikçe büyüyor! Your collection is getting bigger! Eserinizin nasıl çerçeveleneceğine siz karar verin. Bazı eserler için alüminyum bir levha ve pleksi arasına konularak yapılan dipleks/diasec baskı seçeneği de mevcut. Mixer Editions kataloğuna her ay yeni sanatçılar ekleniyor, www.mixerarts.com sitemizden takip edebilirsiniz. Decide on the frame. Some works are also available in diplex/diasec print, a fine-art print mounted on aluminum panel, topped with a layer of plexiglas. Mixer Editions welcomes new artists every month. Follow us on www. mixerarts.com 4 8 1 5 6 2 7 3 1. Işıl Arısoy Kaya, Galata Tower Over Eminönü, 50 x 50 cm, ed. 5 — 800 TL 2. Meltem Şahin, God in Disguise as a Bird, 21 x 29.7 cm, ed. 30 — — 350 TL 5. Jakob Wagner, Above the Ruhr #30, 20 x 30 cm, ed. 12 — 300 TL 6. Meltem Şahin, Landscape I, 29.7 x 21 cm, ed. 30 — 300 9. Ko. Machiyama, İnsan Canlısı / People Friendly, 29.7 x 42 cm, ed. 50 — 300 TL 10. Ko. Machiyama, Ayutthaya, 42 x 29.7 cm, ed. 50 — 30 With A Boat, 25 x 25 cm, ed. 100 — 150 TL fiyatlar çerçevesiz baskılar için geçerlidir, kdv dahil değildir. / prices are for unframed prints and exclud 9 11 10 12 — 300 TL 3. Tolga Subaşı, Distopik Haller / Dystopian Situation, 30 x 42 cm, ed. 12 — 500 TL 4. Kaan Bağcı, Broken, 27 x 35 cm, ed. 30 TL 7. Çağrı Yılmaz, Yumurta / Egg, 30 x 42 cm, ed. 12 — 500 TL 8. Mark Mawson, Boğulma / Drowning, 59.4 x 42 cm, ed. 20 — 600 TL 00 TL 11. Meltem Şahin, Reversed Leaf, 14 x 10 cm, ed. 30 — 150 TL 12. Michael Vincent Manalo, Tekneyle Uçan Çocuk / The Boy Who Flew ding taxes. 1 3 ma yıs ma y - 1 8 HAZ İRAN JUNE prınted’16 Jessic a A l b a r n p.14 Joa k i m A l l g u l a n de r p.15 C hih o A o shi m a p.16 D a n n y A u g u s t i n e p.17 S eza B a l İ p.18 B u r ç ak B İ n g ö l p.20 A d a m B r i dg l a n d p.22 Her a Bü y ü kt a ş çıy a n p.26 Özlem D e m İ r e l p.28 Iş ı l E ğr İ ka vu k p.30 L ey la H a n cı p.32 A d a m H a y e s p.34 Thoma s J e n ki n s p.35 S a ms o n K a m b a l u p.36 sanatçılar artısts O li v i a K e m p p.37 M er v e Kıl ıçe r p.38 G ü l K o z a cıo ğ l u p.40 D en İz Kös e p.42 E li za b e t h M a g i l l p.44 Ju li a n a M a n a r a p.46 L u cy McL a u chl a n p.50 T a k a shi M u r a ka m i p.52 R ow an O t t e s e n p.58 A less a n dr a P a g l i a l o n g a p.60 B obby P e a r c e p.61 M a r c Q u i n n p.62 F r a n c e s Rich a r ds o n p.64 Pa u l S chn e i de r p.65 Ilg ı n S e y m e n p.66 B ey za Uç a k p.68 Hw a Se o n Y a n g p.72 Jessica Albarn Jessica Albarn The Reunion Night Heron (2011) Somerset Satin 300gsm kağıt üzerine 3 renk serigrafi 3 colour screenprint on Somerset Satin 300gsm paper 50 cm x 40 cm ed. 125 “Ölü şeyleri çiziyorum çünkü onların içindeki güzelliği dışarı çıkartmak, korumak ve çürümeden ayırmak, değerini korumak ve bir anlamda onu diriltmek istiyorum. “When I draw dead things I do so because I want to draw out the beauty, preserving it and disconnect it from the decay, treasure it and in some sense resurrect it. Ölüme olan ilgim çocukken, ilk kez tavşanım öldüğünde ve onu gömdüğümde başladı. O zamanlar sadece beş yaşlarındaydım. Bu olay içimi korku ve hayranlıkla doldurdu. Aslında beni buna iten şey, tavşanımı diriltme ve kaybolan zamana tutunma isteğimdi. Bu ölüm, gelecek yıllarda yaratıcılığım üzerinde büyük etkisi olan bir deneyim oldu. Sanat genellikle anıtsal ve gelenekler içerisinde maskülendir. İşlerim bunun aksine, küçük ve nesli tükenmekte olanı kutluyor ve nesli tükenenleri yeniden ziyaret ediyor.” An interest in death began as a child when my first rabbit died and I dug it up. I must have been only five or so at the time. It filled me with horror and fascination. But what drove me to do it was to resurrect my rabbit and hold on to the life that was lost. It was an experience that had a big impact on my creativity in future years. Art is often monumental and masculine in tradition. My work in contrast to that, celebrates the small and the endangered. And re-visits the extinct.” Joakim Allgulander Joakim Allgulander Mountain (2014) Somerset 410gsm kağıt üzerine 5 renk serigrafi 5 colour screenprint on Somerset tub sized 410gsm paper 96 cm x 74 cm ed. 25 Joakim Allgulander’in kavramsal bir temel üzerine kurulan işleri, zanaat becerisini ve sanat pratiğini sevgiyle birleştiriyor. Sanatçının çalışmaları, onun farklı araçları ve teknikleri keşfetmeye yönelik merakını gösteriyor. Allgulander’in işleri, doğalı ve yapayı, yeni ve eski olan her şeyi; daha arketip karşıtları olan ışığı ve karanlığı, yaşam ve ölüm gibi varoluşsal içerik ile dinamik bir oyunun tezatlığını barındırıyor. The work of Joakim Allgulander is characterized by a conceptual base, combined with the skill of craft and a love of the practical process. His work demonstrates a curiosity and desire to explore different media and techniques. There’s existential content and a dynamic play with contrasts throughout Allgulander’s work; everything from natural and artificial, new and old, to more archetypical opposites such as light and darkness, and life and death. ChiHo Aoshima Chiho Aoshima Japanese Apricot 3 (2008) Ofset litografi Offset lithograph 68 cm x 81 cm ed. 300 Chiho Aoshima, Hosei Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun olmuş ve sanat eğitimi almamıştır. Kendi kendine Illustrator programının nasıl kullanılacağını öğrenmiş ve bu tekniğe aşık olmuştur. Katıldığı ilk sergi, Murakami’nin küratörlüğünü üstlendiği Tokyo Girls Bravo’dan sonra sanatçının fabrikasında çalışmaya başlamıştır. Not formally trained in art, Aoshima graduated from the Department of Economics at Hosei University. She taught herself how to use Illustrator and began to fall in love with the medium. After participating in her first show, Murakami’s Tokyo Girls Bravo, she began to work in Murakami’s factory. Aoshima işlerinde sık sık hayaletleri, canavarları, doğayı ve shojoları konu alarak gerçeküstü sahneler yaratır. Aoshima, çoğunlukla büyük yazıcılar kullanarak kağıt üzerine büyük ölçekli baskılar üretse de zaman zaman deri ve plastik gibi farklı dokular sağlayan malzemeler de kullanıyor. Aoshima’s work often involves surreal scenes and dreamscapes, often including ghosts, demons, nature and shojo. Aoshima mostly prints large scale images onto papers with heavy-duty printers, but she has also printed on materials such as leather and plastic surfaces to give her images different textures. Heykel ve animasyon alanında üretim yapan sanatçının en çok bilinen eserleri ise City Glow Serisi’nden. New York Union Square metro istasyonunda bir dizi duvar resmi ve Londra Gloucester Road metro istasyonu boyunca uzanan fantazi şehir manzaraları da dahil olmak üzere pek çok kamusal sanat projelerinde yer almıştır. New York’taki Moving Image Müzesi’nin lobisinde ise, Yeni Zelandalı Bruce Fergosan ile birlikte yaptığı panoramik animasyon yer almaktadır. Aoshima works in sculpture and animation, her largest image yet is from her City Glow Series. She has completed various public art installations, including a series of murals in the Union Square subway station in New York City and a fantasy cityscape running the length of London’s Gloucester Road Tube station. Most recently she has collaborated with New Zealand-born Bruce Ferguson on a lengthy panoramic animation that hangs in the lobby of the Museum of the Moving Images’ new building in New York City. Danny Augustine Danny Augustine Sex Sells Better in French JNY (2015) Somerset 600gsm kağıt üzerine 4 renk serigrafi 4 colour screenprint on Somerset 600gsm paper 73 cm x 74 cm ed. 32 Umut ile başlayan bir anlatım çabucak güç hegemonyası ve ahlaksızlık karnavalı haline geliyor. Aşk ve aileye gelince Danny’nin işleri izleyicide “neler olabilirdi” duygusu bırakırken bu duyguların cinsel politikalar ve reklamlar ile nasıl bozulduğunu düşündürtüyor. Mürekkep ve kalem kullanan Augustine, çalışmalarına boş bir zihin ve bir parça kağıt ile başlıyor. Rastgele bir sıçrama ile başlayan, sanatçının endişelerini, duygularını ve hayatını etkileyen güçlerin keşfi içinde büyüyor. Danny’nin işleri özel renkler, formlar ve çizgiler lügatı ile biçimleniyor. Çizimleri ise rastgele bir hareketin dışında, sanatçının varlığının daha belirgin bir ifadesine dönüşüyor. Bilinmeyen manzaraları dolaştıran eserleri ise anılar, deneyimler ve 24 saatlik bir haber bülteninin içinden yükseliyor: Suriye iç savaşı, Nepal depremi ve de Kuzey Kore’nin pozisyonu. Playing with a narrative which starts out as hope quickly becomes a hegemony of power and a carnival of vice. In regards to love and family Danny’s work leaves the viewer both with a sense of what could have been and with a sense of how those feelings have been distorted by gender politics and advertising. Using pen and ink Augustine begins with an empty mind and a sheet of paper. And what starts with a random splash soon grows into an exploration of his concerns, feelings and the forces that influence his life, his process determined by a lexicon of particular colours, forms and lines. His evolving drawings grow out of a random movement and into a more articulate expression of his being, an unknown landscape that he traverses, bringing us with him, each image is born out of memories and experiences and 24 hour rolling news; the Syrian civil war, the earthquake in Nepal, the posturing of North Korea. SEZA BALİ Rö po rt aj I n t e rvi e w 18 Seza Bali İsimsiz Untitled (2016) ‘Patterns’ serisinden From the series ‘Patterns’ Duvar kağıdı Wallpaper Değişken boyutlarda Variable dimensions Printed’16’da göstereceğin ‘Patterns’ serisinden çalışmaların nasıl ortaya çıktı? Bu serinin başlangıcı 2008 senesine dayanıyor. Dijital müdahaleler ile baştan yarattığım panoramik manzaraların yer aldığı ‘New Landscapes’ serisinde, fotoğrafın gerçeği temsil etmesi konusunu araştırıyordum. ‘Patterns’ serisinin gelişimi ise bu konunun bir sonraki adımı oldu. Bu işler üzerinde çalışmaya başlamam simetriye olan ilgim, simetrinin mükemmel güzelliği ve estetiği temsil etmesi ve fotoğrafı parçalayıp ondan yeni bir şey yaratma fikirleriyle ortaya çıktı. Duvar kağıtları, kaplama kağıtları, mozaik ve desene karşı bir zaafım var. Aynı zamanda ‘Patterns’, günde binlerce fotoğraf çektiğim bir dönemde, fotoğrafın farklı amaçlarda kullanılmasını ve disiplinin amaçlarını da sorguluyor. ‘Patterns’ı duvar kağıdı olarak sergilemek projenin yapısına oldukça uygun. Bu fikir nasıl ortaya çıktı? Peki bu sergileme şeklinin seriyi daha farklı bir yere götürdüğünü düşünüyor musun? İşleri yaratırken hep standart bir karo boyunu (20x20cm) kendime referans olarak aldım, ama isteğim her zaman bu işlerin bir duvarı hatta odayı kapladığını görmekti. Bu serginin de konusu baskı olunca, bunu denemek için uygun bir fırsat olduğunu düşündüm. Fotoğrafın, duvar kağıdı olarak sergi alanında nasıl bir varlığa sahip olacağını gördükten sonra sanırım kafamdaki soru işaretleri çözülecek. Önümüzdeki günlerde ne tür projelerle meşgul olacaksın? Temmuz ayında Kanada’da MAWA (Mentoring Artists For Women’s Art) misafir sanatçı programına katılacağım. Bir ay boyunca, son 2 senedir elimin altında olan bir fotoğraf arşivi projesi üzerinde çalışacağım. Fotokolajlar üreteceğim bir seri yaratmayı planlıyorum. Şu anda, bu projenin hazırlık aşamalarını tamamlamakla meşgulüm. How did your works emerge from “Patterns” series that you will show in Printed’16 ? I started to work on this series in 2008. In the ‘New Lanscapes’ series which includes my panoramic landscape re-creations by digital interventions, I was searching for the representation of photograph to the reality and ‘Patterns’ series became the next step of this. Working on these series started with my interest to symmetry, perfection of symmetry, its representation of aesthetic and the idea of creation of a new thing by shivering the photographs. I have a fondness for wallpapers, mosaic and design. At the same time, ‘Patterns’ questions use of the photograph for different purposes and the aims of discipline in a period which I take millions of photos in a day. It is quite appropriate to exhibit ‘Patterns’ as a wallpaper when you think about the series. How did this idea come into being? Do you think showing the work this way gives it a different meaning? While creating the works, I take the size of tile (20x20cm) as reference. I always wanted to see how it would be if these works cover a wall or a whole room. Printed’16 was a good opportunity to test this. I think I will get an answer after seeing how the piece will look like I imagined when I see it at the show. What kind of projects will you be working on in near future? I will participate in MAWA (Mentoring Artists For Women’s Art) Guest Artist Programme in Canada this July. For a month I will work on a photography archive project that I have had in my mind for at least two years. I am also planning a new series that I can do as photocollages. Now, I am busy with the preps of this project. 19 Rö po rt aj I n t e rvi e w 20 Burçak Bingöl’ün çalışmaları, emek-yoğun üretme biçimiyle kopyalama, iz sürme ve yeniden yapılandırma yöntemiyle, süsleme ve dekorasyon kavramlarına analitik bir açıdan yaklaşıyor. Bingöl’ün çalışmaları, tekrar etme pratiğini hem üretim hem de bir görsel dil olarak kullanıp alışılagelmedik düzenler oluşturuyor. Printed’16’da gösterdiğiniz fotoğraf, New York’taki bir konuk sanatçı programında çalışırken gerçekleştirdiğiniz bir projeden. Bu işin hikayesinden biraz bahsedebilir misiniz? Burçak Bİngöl 2006 yılında New York Hunter College’da misafir sanatçı olarak 8 ay çalışma fırsatı bulmuştum. Bu dönemin sonunda da ilk kişisel sergimi oradaki seramik bölümünün sanat galerisinde gerçekleştirdim. Bu sergi aslında benim seramik malzemeyle olan ilişkimin de şekillendiği, bugün de üzerine düşündüğüm ve ürettiğim konuların belirdiği bir dönem oldu. Bunlardan birisi de bu malzemenin talep ettiği kusursuzluk fikrinin yeniden düşünülmesiydi. Kusuru nasıl tanımlıyorduk? Kusursuzluğun peşine düşmektense onu kabullenmeli miydik? Kabullenmenin yolları neler olabilirdi? ‘Broken-city’ New York şehrinin sokaklarında oluşturulmuş, bir seri mekana özgü performatif bir yerleştirme serisi. Serinin fotoğraflarından biri olan bu çalışmada kırık seramik parçalar New York’la özdeşleşmiş bir sokak eşyası olan çöp tenekesine mıknatısla tutunuyor. Çeşitli nedenlerle kırılan ve atık kutusunda biriken “kusurlu” kırık parçalar, altlarına her birine özel yapılan minik kaidelerle küçük hayalkırığı anıtlarına dönüşüyorlar. Küçüçük bir kara parçası olmasına rağmen dünyanın her köşesinden insanı tıpkı mıknatıs gibi kendine çeken Manhattan adası, sonsuz çeşitlilikte insan, hikayeyi ve tabii ki hayalkırıklıklarını da içinde barındırıyor Burçak Bingöl’s works reflect her dense cultural heritage and her continued fascination with patterns. Through her laborintensive process of tracing, copying and reconstructing she adopts an analytical approach to ornamentation. Bingöl’s drawings convey an unusual sense of order, although they are largely made up of non-symmetrical lines and patterns. Your photographic print included in Printed’16 is from a project that you did while a resident artist in New York. Can you elaborate on this work a bit? I had a chance to work as a guest artist in New York Hunter College for 8 months in 2006. After this period, I opened my first exhibition at the art gallery of the department of ceramics there. In fact this exhibition became a period in which my relationship with ceramic materials shaped and the starting point of ideas and practise. One of these ideas was reconsidering the idea of perfection which is demanded by this material. So how do we define imperfection? Should we sought after perfection or accept the things as it is? What might be the ways of this acceptance? ‘Broken-city’ is a performative installation series site-specific to New York city. In this work, broken ceramic pieces are magnetized to a garbage can which identifies with New York. This ‘imperfect’ broken pieces from different occasions collected in a little box were transformed into little monuments of disappointments, with the help of their mini pedestals. Despite being a tiny land piece, Manhattan Island attracts people from different parts of the world like a magnet and is home to infinite variety of humans, stories and of course disappointments in itself. P R IN T E D’16 21 Burçak Bingöl Şehirkırığı Broken-city (2006) Hahnemühle kağıdına arşivsel pigment baskı Archival pigment print on Hahnemühle paper 60 cm x 90 cm ed. 5+2AP Adam Bridgland Rö po rt aj I n t e rvi e w 22 2008 yılında baskı stüdyosu Jealous’ı kuran Adam Bridgland, 2006’da Royal College of Art’tan mezun olduğundan beri, malzemeleri çeşitli bir yelpazede kullanarak farklı çalışma yöntemleriyle de belirgin İngiliz kanılarını, anılarımıza sızan ve nostaljinin altında yatan duyguları dışsallaştırarak, zekice ve genellikle esprili keşfini sürdürüyor. Adam Bridgland that founded the screen print house Jealous in 2008, has used a diverse range of materials and working methods to pursue an incisive and often witty exploration of distinctively British sentiments, externalising the underlying sense of loss and nostalgia that permeates our memories since graduating from the Royal College of Art in 2006. Hem baskı stüdyosu yöneticisi hem de bir sanatçı olarak kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Sanatsal pratiğiniz bu tarz bir yer açma fikrinizle nasıl örtüşüyor? Could you elaborate on your role as an artist vs. the screenprint studio? How did your artistic practice coincide with the idea of opening up such a place? Bence ben her zaman sanatçı kimliğimle stüdyo yönetmeni kimliğimi ayrı tuttum ve de işe yaradı. Ama bazı noktalarda birleştiler ve biri diğerini besledi. Stüdyo olarak 8. yılımızdayız ve genişlemeye de devam ediyoruz. Jealous doğduktan bir ay sonra Direktör Dario ile şans eseri görüşmem ile ekibe katıldım. O, bizi çevresine çeken inanılmaz bir enerji. Baskı tekniğinin ve sanat dünyasının sınırlarını zorlayan yeni bir şeyler yaptığımıza inanıyorum. Benim pratiğimde bu her zaman önemli olmuştur ve bir takımı yönetmek de tabii ki çok heyecan verici. Stüdyoyu devam ettirmek ve bir sanatçı olmak zor. Jealous’ta yürütülen işlerin yöntem ve süreçlerinden bahsedebilir misiniz biraz? Sanatçılar nasıl seçiliyor? Yeni bir şeyler yapan sanatçılarla çalışmayı seçiyoruz. Yeni bir şey derken, sıklıkla eğlenceli ve çevremizdeki dünyaya dair çarpıtılmış bir şeyler oluyor. Prestijimiz haline gelmiş olan Jealous ödüllü ya da Jealous Needs You portfolyosundaki işlerin hepsi özellikle görülmesi gereken parçalar ve bu kişilere yeni bir takipçi kitlesi de sunuyoruz. İnsanlar genelde stüdyoya çalışması için çağırdığımız sanatçıları Jealous bakış açısı ile seçtiğimizi söylüyorlar ama biz bunun hiç farkında değiliz, bu bütünlüğü sağlayan büyük bir kaynaştırma potasıyız sadece. Belki de bizim tarzımız tanımlı bir tarza sahip olmamaktır? For me I have always tried to keep my roles as artist and studio manager separate and this seems to work. However it does merge at some points with each one informing the other. We are now in our 8th year as a studio and it continues to expand. I came on board a month after the idea of Jealous was born after a chance meeting with the director Dario. He is this unbelievable energy that we all gravitate around. I believe we are creating something fresh that pushes boundaries in the print and art world. That has always been important in my practice and to manage a team that also believes this is very exciting. Running a studio and being an artist is hard work though. Could you tell us about the process and the way things work at Jealous? How are the artists selected? We choose to work with artists who create something fresh, that we believe says something new, often funny and distorted about the world surrounding us. They are pieces that need to be seen, particularly in the case of our prestigious Jealous Prize or portfolio Jealous Needs You, we offer a new audience for the practitioner. People say there is a Jealous look to the artists we invite to work in the studio but we are never really aware of this, it is one big melting pot that seems to have this cohesion. Perhaps our style is to have no defined style? P R IN T E D’16 23 Adam Bridgland Empire (2011) Somerset Satin 300gsm kağıt üzerine 3 renk serigrafi 3 colour screenprint on Somerset Satin 300gsm paper 40 cm x 52 cm ed.16 24 Jealous East Yaz Sergisi 2014’ten bir görüntü View from Jealous East Summer Show 2014 ADAM B RIGLAND PRI N T ED ’1 6 Kendiniz için baskı işleri üretmeye devam ediyor musunuz? Jealous sizin sanatsal üretiminizin gidişatını nasıl etkiledi? Are you still making typography works yourself, how has Jealous affected your direction of artistic production? Benim pratiğimde metin her zaman önemlidir. Sanatsal çalışmaya açılan bir pencere gibidir. Seyircinin aklını çelmek hatta karıştırmak ya da sorgulatmak için kelimeler kullanırım. Genelde dokunaklı, yani lirik bir şarkının sözleri nasıl bir etki yapıyorsa öyle etki yapan kelimeler… Bir şarkının birkaç basit kelimeyle nasıl da anlaşılmayı kolaylaştırdığını görmek bana her zaman heyecan verici geliyor. Aynısını kendi sanatsal çalışmalarım için de istiyorum. Önceki soruya dönersek bu etkiler bilinçsiz bir şekilde stüdyodaki birçok yaratıcı işteki pratiğime bulaşıyor. Bu yüzden her zaman ayrı tutmaya çalışıyorum yoksa hiç iş yapamam. Kendi fikirlerim ve kendi sanatsal vizyonumun olması önemli. Jealous’ta gerçekleştirdiğiniz en çılgın proje neydi? Çılgın mı emin değilim ama hemen hemen her proje eğlenceli ve tahmin edilemeyen bir parça barındırıyor. Belki kendine özgü demeyi tercih ederim, stüdyoda Pink Floyd’dan Nick Mason’ın davulları için davul derisi üzerine yapılan baskılar, sanatçı Alison Mitchell için Nortfolk nehri çamuruyla yapılan edisyonlar ve arşivler gibi sıradışı projelere devam ediyor. Ayrıca Jealous, dünyanın her yerindeki baskı stüdyolarını keşfetmeyi de sağlıyor. Mesela Charmin Baker’la birlikte sergileri için gezici stüdyolar kurmak adına New York ve Los Angeles’a seyahat ettik. Kişisel olarak konuşursam, Jealous bana çok yardım etti ve de iş ortağım Danny Augustine; Augustine ve Bridgland adı altında Londra’daki Heal’s için kumaş olacak geniş ölçekli bir çiçek çalışması yaptık. Eğlence devam edecek! 25 For my practice text is always important. It is a window into the art work. I use words to tempt the viewer but also to confuse, to question. Often poignant, the words often do the same as what lyrics might do in a song. I have always been excited by how a lyric can cut through you in a few simple words. I want this to be the same in my art works. Returning to a previous question I do think that with so many creatives working in the studio I do think these influences rub off on my practice subconsciously. I have always though tried to keep this quite separate otherwise I would not make any work. It is important I have my own definite ideas and artistic vision. What is the ‘craziest’ cutting-edge project that you experienced at Jealous studio? I am not sure crazy, all projects have a fun but unpredictable element to them. I would perhaps use the word unique instead and the studio continues to throw up unusual projects such as printing on to drum skins for Pink Floyd’s Nick Mason and the bands archives or editioning with Norfolk estuary mud for artist Alison Mitchell. Jealous also allows us to explore and set up print studios around the world. For example with Charming Baker we have travelled to Los Angeles and New York to create pop up studios for his exhibitions. For me personally Jealous helped myself and collaborator Danny Augustine make the large scale flower works under Augustine and Bridgland that went on to become fabric for Heal’s, London. Long may the fun continue. Hera Büyüktaşçıyan Hera Büyüktaşçıyan Blind Chronicles Op1. (Istanbul) (2016) Kağıt üzerine karışık teknik Mixed media on paper 37,5 cm x 26,5 cm tek baskı unique print Hera Büyüktaşçıyan işlerinde kimlik, hafıza, zaman ve mekân ile hayali bir bağ kurmak amacıyla “öteki” olma durumunu yokluk ve görünmezlik kavramlarıyla bir araya getirerek vurgular. Yerel mitlerden, tarihi ve ikonografik unsurlardan yararlanarak, “öteki” için yeni bir anlatı olanağı oluşturur. Hera Büyüktaşçıyan uses the notion of the ‘other’ and combines it with the concepts of absence and invisibility, in order to compose an imaginary connection between identity, memory, space & time through “the other”. By using metaphors from local myths, historic and iconographic elements, she opens a new narrative scope for the ‘other’. P R IN T E D’16 27 Hera Büyüktaşçıyan Blind Chronicles Op2. (Istanbul) (2016) Kağıt üzerine karışık teknik Mixed media on paper 26,5 cm x 37,5 cm Tek edisyon Unique edition Rö po rt aj I n t e rvi e w 28 Çalışmalarımda renk, ışık ve algılama arasındaki ilişkileri araştırıyorum. Genellikle doğal ve endüstriyel malzemeleri bir arada kullanarak yaptığım enstalasyonlarda, mekânın mimarisini dikkate alıyorum. Çalışırken beni en çok heyecanlandıran şey, renk ve ışık yansımaları, materyaller arasındaki ilişkiler ve bizim onları nasıl algıladığımız. My work is the result of my investigations into the nature of light, colour and perception. I work across several media such as painting, sculpture and video projection to explore relationships between object, space and the viewer. What excites me most is colour and light reflections, the relationship between the materials and how we perceive them. Jealous’ta almış olduğun ödül, heykelinin üzerine uyguladığın teknikle ilgili, bu özgün teknikten ve üretim sürecinden biraz bahsedebilir misin? Can you talk a bit about the prize you won at Jealous, the practice that you applied on your sculpture, about that characteristic practice and the production process? Özlem Demİrel Jealous Ödülü, her yıl, Londra’daki güzel sanatlar kolejlerinden birer kişi seçilmek üzere, Güzel Sanatlar Yüksek Lisansı yapan mezunlarından birine veriliyor. Bu ödülü kazanan kişiler, Jealous Print Stüdyolarında konuk sanatçı programındayken, baskı ekibiyle yeni bir edisyon yapmaya davet ediliyor. Aynı zamanda bu baskılar, Victoria and Albert Museum’un Jealous Graduate Print koleksiyonuna giriyor. Genellikle baskı üzerine çalışan mezunlara verilen bu ödül, o sene ilk defa benim üç boyutlu ‘Ladder’ çalışmama verildi. Sanıyorum bundaki en büyük etken, benim farklı materyalleri bir arada kullanarak oluşturduğum baskılardı. Doğal bir materyal olan bambuyla, endüstriyel bir materyal olan perspexi birleştirerek, perspex üzerine lazerle baskı yaptım. Bu lazer baskılar üzerine Jealous Print stüdyosunda serigrafi opsiyonları üzerinde denemeler yaptık. Farklı perspexler üzerinde farklı renkleri baskı yaparak transparan perspexler üzerinden farklı renkleri nasıl üst üste basabiliriz, onlar ışıkta nasıl yansımalar oluşturur, onları araştırdık. Ladder heykelimin edisyonunun yapılması kullandığım teknik ve materyallerden dolayı mümkündü. Daha önce 3D işlerimi yaparken edisyonu olabileceği fikri üzerinde düşünmemiştim. Ama bundan sonra sanıyorum bazı heykellerimi yaparken, özellikle perspex ve baskı kullandığım işlerimde, edisyonu yapılabilir mi olasılığını da düşünüyor olacağım. Every year, one person who’s having their master’s degrees at one of the fine art colleges in London elected for the Jealous Prize. Those persons whom are selected are invited to the printing squad to make a new edition when they were guest artists to Jealous Print Studios programme. Also, those prints enter to Jealous Graduate Print collection of Victoria and Albert Museum. This prize, is usually given to graduates who works on printing, was given me this year to my three dimensional work ‘Ladder’. I think the most effective factor was the fact that I create prints which I use different materials together. By making prints on perspex with laser, I combine an organic material bamboo and an industrial material, perspex. On these laser prints, we made some experiences on screen print options at Jealous Print Studio. By printing different colours on transparent perspex, we explore how we can print different colors in a row, how they create reflections with light. The reproduction of my sculpture, Ladder, was possible because of its technique and materials. Before that, when I was creating my 3D works, I never thought they could have editions. But after that, while I make certain sculptures, especially for my works with perspex and prints, I will consider the possibility of making editions. P R IN T E D’16 29 Özlem Demirel Ladder (2015) Lazerle çizilmiş perspex, serigraf ve bambu çubuklar Laser drawn p erspex with screenprint overlays in bamboo supports 200 cm x 30 cm ed. 6+2AP Rö po rt aj I n t e rvi e w 30 Işıl Eğrİkavuk İşlerinde kültürel kodlara ve politik göndermelere sıklıkla yer veriyorsun. Printed’16 göstereceğin fotoğrafa bu açıdan baktığımızda neler görüyoruz? İşin hikâyesinden biraz bahsedebilir misin? İşin ismi 06.03.2016. Bu fotoğraf 3. köprünün törenle birleştirildiği gün yani 6 Mart’ta çekildi. Arkada hala devam eden töreni görebilirsiniz. Bu iş Türkiye’nin nin su politikaları üzerinden yürüttüğü kararlara yönelik absürd bir eleştiri niteliğinde. Nihayetinde, 3. köprü, iki yakanın ısrarla birbirine bağlanması, deniz sınırları üzerindeki samimiyetsiz politikalar, insan ticareti, birleşmek, bağlamak, bağlanmak gibi kavramları düşünerek kurguladığım bir fotoğraf. Performans alanında da sıklıkla üretim yapan bir sanatçısın. Fotoğraflarının performanslarınla olan ilişkisini nasıl değerlendirirsin? Fotoğrafların her biri birer performans aslında, fakat performansta önce hikayeyi, fotoğrafta ise önce imgeyi düşünerek yola çıkıyorum. Dolayısıyla fotoğraf için tüm hikâyeyi zamana yayarak anlatmam gerekmiyor, bir anlık bir imge düşünüyorum, o zaten kendini anlatıyor. You often give a place to cultural codes and political messages in your works. When we look from this angle, what do we see in the photograph that you will show in Printed’16? Can you talk about the story of your work? Work’s name is 06.03.2016. This photograph has been taken on March 6th, while the jointing ceremony of the 3rd Bosphorus Bridge. You can see the ceremony which is continuing at the back. This is a critical work on Turkey’s absurd decisions over water politics. After all, it’s a photography that I fictionalise by thinking of notions like; the 3rd bridge, jointing of two continents by force, human trade, attachment etc. You often create art through performances. How do you explain the relationship between your photographs and your performances. Actually every photograph is a performance, but for my performances; I think about the story at first; for the photographies I first think on the image. So I don’t need to tell the whole story, I think about it as a single image, it tells itself. P R IN T E D’16 31 Işıl Eğrikavuk 06.03.2016 (2016) Arşivsel pigment baskı Archival pigment print 75 cm x 110 cm ed. 5+2AP Leyla Hancı Rö po rt aj I n t e rvi e w 32 “Çalışmalarımda beden ön plandadır. Zaman zaman kadın bedeni odak noktasında olsa da bu bir hayranlık nesnesinden çok bir karabasan tasvirini andıracak bir atmosferdedir. Bedeni kullanırken bazen yücelterek bazen de sıra dışı bir kurgunun parçası olarak sunuyorum. Aynı zamanda beden kavramı bellek, süreç, kimlik, aidiyet, mekân, temsil gibi kavramlarla da iç içedir. Beden kavramını sorguladığımız anda tüm bu kavramları da sorgulamış oluyoruz aslında.” Büyük boyutlarda gravür çalışmaları yapıyorsun. Gravür çalışmalarındaki resimsel kompozisyon ve hareketliliği göz önünde bulundurduğumuzda klasik gravür çalışmalarından farklı olarak oldukça resimsel bir dilin olduğunu söyleyebiliriz. Çalışmalarımdaki eylemlerin yarattığı yanılsama ile bu devinimi hissedebiliyoruz. Bir yaşamın var olma düşüncesi ritimsiz, mümkün değildir. Bir eserin de durağan olması demek, yaşamadığı anlamına gelmektedir. Çalışmalarımdaki ritim ve hareket duygusunu beden hareketleriyle ortaya koyuyorum. Merkezi noktada ağırlık kazanmayan formlarla; esneklik, gelişme hareketlilik yakalamaya çalışıyorum. Bir odak noktasına dayanan komposizyonlarla ise; ritim, beraberlik, çekicilik hissini katabiliyorum. Çalışmalarımı oluştururken tüm bu değerleri dengelemeye ve uyum içerisinde olmasına gayret ediyorum. İşlerinde çok belirgin bir hareket teması gözlemliyoruz. Bu statik olmayan durum ve pratik, işlerini gelecekte nasıl etkileyecek? Gelecekte modern zamanın hayatımıza kattığı, tüketmeye meyilli olduğumuz -ilerleyen zamanlarda müzelerde yerini alan- materyaller üzerinde baskı denemeleri yapmayı arzuladığımı söyleyebilirim. Üç boyutlu formlar üzerine baskı denemeleri yapmak istiyorum. “In my works the body is in the foreground. From time to time, although my focus is on the female body, this is an atmosphere that reminiscent of the depiction of a nightmare rather than a fascination object. When I use the body I sometimes glorify it and sometimes I exhibit as a part of grotesque fiction. In fact, when we question the concept of the body, we also question all the other concepts, such as curiosity, questioning, psychological and physical identity and a sense of unease.” Making etchings on large formats. Can you tell us a bit on your pictorial compositions and mobility in your etchings? We can say that you have a pictorial language different from traditional etchings. We can feel this motion by the illusion which is created by my work. The idea of that there is a life without rhythm is not possible. Being stable in a work means that it’s not living. I reveal the notion of rhythm and motion by the movements of body. The forms don’t have a center of gravity and that gives them a sense of flexibility, mobility and evolution. In the compositions which are depending on the central point, I can add the perception of rhythm, cooperation, attraction. While I create my work I try to equalize and to keep these norms in a coherent way. We observe an evident theme of movement in your works. How do you see this situation and practice, which is not constant, will evolve in the future? Later on, I can say that I want to experiment to print on such materials that modern times add to our lives, that we are inclined to consume, and when a bit later on, which takes their places in the museum. I want to experience prints on three dimensional forms. Of course, this process that I’m talking about is all experimental. P R IN T E D’16 33 Leyla Hancı Evrimin Öyküsü – Deniz Kabuğu The Story of Evolution – Sea Shell (2010) Metal gravür, asit oyma Metal engraving, acid etching 50 cm x 70 cm ed. 20 Adam Hayes Adam Hayes London (After Max Gill) (2015) Southbank Smooth 310gsm kağıt üzerine 3 renk serigrafi 3 colour screenprint on Southbank Smooth 310gsm paper. 50 cm x 50 cm ed. 36 Çevre ve sosyal değişim ile ilgili kuruluşlar için işler üretmeyi tercih eden Adam Hayes; 2009 yılında Sierra Leone’a gidip oranın sakinleriyle işbirliği içerisinde, AIDS ve HIV’in yayılmasını önlemek adına yeni bir billboard üzerinde çalışmıştır. Tasarım, Başkan Koroma ve Christian Aid tarafından da desteklenmiş ve tanıtımlar tüm ülke geneline yayılmıştır. Adam Hayes’ preferred work is for organizations involved with environmental or social change; in 2009, Hayes traveled to Sierra Leone where he partnered with residents on a new billboard to prevent the spread of AIDS and HIV. The design was supported by President Koroma and Christian Aid, and the promos were mounted across the country. Thomas Jenkins Thomas Jenkins The Seas and Oceans Of The World (2013) Saunders Special 425gsm kağıt üzerine 3 renk serigrafi 3 colour screenprint on Saunders Special 425gsm paper 89 cm x 66 cm ed. 25 Thomas Jenkins anlam(sızlık) ile ilgilenir, çalışmalarını “Sınıflandırma & sistemler, keşif, romantizm ve derinliği tüm işlerimin ilham kaynağı denebilir ama asıl insanoğlunun kendi gerçekliği ile başa çıkış biçimine olan hayranlığım yatmaktadır” diyerek tanımlamaktadır. Thomas Jenkins is concerned with meaning (lessness), he says of his work ‘Categorisation and systems, exploration, romance and depth could all be called an inspiration for my work, but beneath all lies a fascination at the way in which humankind copes with its reality’. Seas and Oceans of the World (Dünyanın Denizleri ve Okyanusları) isimli çalışması, absürd olduğu kadar kavramsal ve altında yatan görüş için mükemmel bir saflaştırma ve başlama noktasıdır. Dünyanın bütün denizleri ve okyanuslarını gösteren atlas bir vitrinde sergilenmektedir. Thomas’ın Jealous Ödülü’ne sahip edisyonlu baskısı Victoria & Albert Müzesi Kalıcı Baskı Koleksiyounu’nda yer alıyor. His work, Seas and Oceans of the World is as absurdist as it is conceptual and is a perfect distillation and springboard for these underlying positions. A beautifully bound and printed atlas showing all the seas and oceans of the world is presented in a vetrine display. Thomas’ Jealous Prize print edition is now held in the Victoria & Albert Museum Permanent Print Collection. Samson Kambalu Samson Kambalu Sunny Side Up (2008) Somerset Satin 300gsm kağıt üzerine 2 kat vernikli 3 renk serigrafi 3 colour screenprint with 2 layers of varnish on Somerset Satin 300gsm paper 74 cm x 54 cm ed. 24 Samson Kambalu’nun işlerinin kaynağı, hızlıca Hristiyanlaşan çağdaş Sahra-altı Afrika’da geçen çocukluğunun Protestan geleneğini sorgulama, eleştiri ve isyan mirasıdır. Tarih, sanat, kimlik, din ve bireysel özgürlük konusunda alınan fikirlerin sınırlarını test etmek için, aşırılık, transgresyon mizah ve zekayı şaka yollu kullanırken, çizim, resim, enstalasyon, videodan edebiyata ve performansa pek çok farklı araç ile kendini ifade ediyor. Samson Kambalu’s work originates from the Protestant tradition of inquiry, criticism, and rebellion that he inherited from a rapidly Christianising contemporary SubSaharan Africa of his childhood. Manifesting in various media, from drawing, painting, installation, video to literature and performance the work playfully employs excess, transgression, humour and wit to test the boundaries of received ideas regarding history, art, identity, religion and individual freedom. Olivia Kemp Olivia Kemp That Which Flourishes Remains (2014) Velin Arches Blanc 400gsm kağıt üzerine 2 renk serigrafi / 2 colour screenprint on Velin Arches Blanc 400gsm paper 50 cm x 59 cm ed. 25 Olivia’nın uygulamada odak noktası doğanın yavaş yavaş kendisinin olanı geri alması fikridir. Yerleri ve binaları, çeşitli durumlarda, vahşilik ve doğadan kasıtlı bir ürperticiliğin sızmış olduğu halleriyle çizer. İstila eden değişimi çizerek anı hapseder, an ki, bozulma devam ederken geri alınamaz. Olivia’nın Jealous Ödülü’nü alan edisyonlu baskısı ise Victoria & Albert Müzesi Kalıcı Baskı Koleksiyonu’nda yer almaktadır. The idea of nature slowly taking back its own is the main focus in Olivia’s practice. She draws places and buildings in various states of takeover, with wilderness and nature purposefully creeping back in. Drawing the pervasive change encapsulates a moment, one that we will not get back as the course of deterioration continues. Olivia’s Jealous Prize print edition is now held in the Victoria & Albert Museum Permanent Print Collection. Rö po rt aj I n t e rvi e w 38 Merve Kılıçer’in çalışmaları, hareketini kırılgan dokular, yapılar ve deneylerden almakla beraber, belli koşullar çerçevesinde şekillenen insaniçi, insan-arası soruların görünürlük kazandığı anlar olarak belirebiliyor. Merve Kılıçer’s works can be described as visualised moments of contextual questions on personal and interpersonal relations as they stem from fragile textures, structures and experimentation. 14. İstanbul Bienali pratiğini veya üretimini ne yönde etkiledi? Bu süreçte gözlemlediğin ilginç bir şeyler varsa paylaşabilir misin? On which direction the 14th Istanbul Biennial affected your work? If there was anything interesting that you observed in this process can you share with us? Merve Kılıçer İstanbul Bienali için yaptığım üretim, öncelikle gravür olmak üzere baskı teknikleri hakkında olan bilgimi ve tecrübemi derinleştirmeme vesile oldu. Üretim süreci aynı zamanda bir öğrenim sürecine dönüştüğünde benim için hem daha heyecan verici oluyor hem de hata payını arttırarak sürprizlere açık olmamı sağlıyor. My creation process for the Istanbul Biennial, firstly, deepened my knowledge and experience on engraving techniques. When the creation process turn into learning process, it is more exciting for me and also by increasing the margin of error that it makes me more open to the surprises. Konularından bahsedebilir misin biraz? Varoluş/oluşum/mistik denilebilecek derecede ama bir yandan da soyut, dokusal çalışmalar -hep bir doğa referansı var sanki… Senin de keşif sürecinde olduğun bu yolculuk şimdilerde nasıl gidiyor? Can you mention a bit about your themes? Existence / Nascence / is in a degree that we can call mystic but also abstract, textural works - like they always have a reference from nature… How is your exploration process going? Baskı işlerinde genellikle dokular üzerinden ilerledim. Aslında yaptığım şey, doğadan ya da gündelik eşyalardan elde edilen desenleri, aracı rolüne girerek ortaya çıkarmak ve bir araya getirmek. Bu elementler bir araya gelerek farklı hikâyeler ya da anılar anlatmaya başladığında ise iş kendi kendini oluşturmuş oluyor. Bunun olabilmesi için hem o akışa izin vermek gerekiyor hem de bir yandan ortaya çıkan tesadüfi izleri kayıt edecek bilgiye ve farkındalığa sahip olmak. Benim bugünkü anlayışıma göre, her tür sanatsal üretim biçimi için bu kurallar geçerli ve benim de ilerlemekte olduğum yol bu. I usually proceeded on textures for my print works. In fact, the thing I’m doing is to unveil and to gather up patterns of things I found in nature or stuffs we use in daily life by mediating. When these elements start to gather, they create and tell different stories and memories and at the end the work creates itself. To make this happen, it is necessary to let things flow and to have the ability and awareness to capture the spontaneous acts. In compliance with consciousness I have today, in every art production type these rules remain valid and I’m proceeding on this way too. P R IN T E D’16 39 Merve Kılıçer Woman / Leaf (2013) Gravür Etching 30 cm x 20 cm ed. 20 Gül Kozacıoğlu Rö po rt aj I n t e rvi e w 40 Görsel ve işitsel medyanın yanında fotoğrafı da kullanarak yerleştirme ve performans içerikli sergiler gerçekleştiren sanatçı, zaman ve mekân algısını bir adım öteye taşıyarak kriz, sansür ve ırkçılık gibi konularla çalışmasına rağmen gerçeküstü bir görsel dil oluşturmayı amaçlıyor. 2011’den itibaren Bodrum’daki stüdyosunda Ege Denizi’nden geçmeye çalışan mültecilerden ve onların kaybolan hayatlarından yola çıkarak; yaşam, ölüm ve dönüşüm süreçleri üzerine interaktif ışık ve dans performansları, video yerleştirmeleri üretiyor. Çalışmalarında genellikle zaman ve devamlılık hali var, bunu biraz açabilir misin? Zaman ve mekanın esnekliği beni oldukça büyülüyor, ya da en azından yaşamımızdaki anlar boyunca, zamanın ve mekanın değişmezi olmayan, dalgalı halinin yarattığı algılanış biçimleri, hızlanıp ve yavaşlaması, genişleyip ve daralması, uzaklaşması veya kaybolması. Bulma/yaratma girişiminde olan geçişsel metodlardan, görsel, işitsel veya daha fazla durumsal sanat pratiklerinden de etkileniyorum. Süreklilik hem bizim zaman ve mekan algılayışımızla, hem de hatıra veya herhangi bir anı tanımlamamızla ve anıların birbiriyle olan ilişkileriyle ortaya çıkıyor. Şiirlerin/kelimelerin senin için önemi nedir? Kullandığın araç fotoğraf gibi görünse de, biraz da çalışmanın performatif yönünden bahsedebilir misin? Çoğu çalışmam kelimeler ile başlıyor. Bir şey dikkatimi çekiyor ve bu düşünce etrafında düşünmeye başladığım zaman, kelimeler, konseptler ve aralarındaki ilişkiler şekillenmeye başlıyor. Şiirler de anlanlandırmada bu sürecin yapısını oluşturuyor. Bunlar benim bir düşünce, bir konu üzerinde kafa patlatma sürecim. Bu serginin/performansın yapısına şekil veriyor. Fotoğraflar çalışmamın bir parçası, en kolay paylaşılabilen parçaları ve bu açıkça görülüyor. Skeç alma sürecimin parçalarıları veya anlatımsal bir formasyonun parçaları veya bir sergi veya performansın son dokümanları. The artist works with visual and aural media, utilizing photography in her exhibitions, installations and performances. Her work carries a wish to step above notions of space and time and often utilizes a visually fantastic language even in their dealings of subjects like crises, censorship and racism. Her work in process is an interactive light and dance performance and video installation, on the process of life, death and transformation, inspired and dedicated in part by the refugee waves and lives lost trying to pass across the Aegean Sea, where her studio in Bodrum is based since 2011. There is always the aspect of time and continuity in your works, could you elaborate on this? I am quite mermerised by the elasticity of time and space, or at least our perception of them, differing throughout the moments of our lives, in which time and space are not experienced by a constant, yet a state of fluctuation, which speeds up and slows down, widens and narrows, elongates or disappears, and the attempt of discovering/creating methods of relaying this experience, through visual, audial, or more situational art practices. Continuity emerges as a relation of our perception of time and space, also though the aspect of memory, and how we define a moment, and the relations of moments to each other. What is the importance of poems / words for you? Although your medium seems like photography, could you talk a little about the performative aspects of your works? Most of my work starts with words. Something catches my attention, and as I start spinning around this thought, words, a concept, relations of concepts start to take shape. The poems are the thought structures of this process, when trying to understand. They are my dwelling upon a thought, a subject. Thus they give shape to the structure of the exhibition / performance. Photographs are elements of my work, the elements which are the most easily shared, and thus stand out. They are part of my sketching process, or part of the formation of a narrative, or the final documentation of an exhibition or performance. P R IN T E D’16 41 Gül Kozacıoğlu Myndos & Mnemonics III Diasec baskı Diasec print 60 cm x 90 cm ed. 5 Rö po rt aj I n t e rvi e w 42 Deniz Köse izleyicileri bir biçimin onlarca renk varyasyonlarıyla buluşturup hayal dünyalarını tetikleyerek onları başkalaşmış olanla tanıştırmayı amaçlıyor. Deniz Köse bringing the viewer together with tens of color variations, she aims to trigger their imaginary world and to introduce them to the transmutated. İşlerini üretirken sıkça kullandığın linol baskı tekniğinden biraz bahsedebilir misin? Bu kadar çok sayıda farklı katmanı aynı kağıdın üzerine uygulamanın sırrı nedir? Can you mention a bit of this technique that you’re using for your linol prints? What is your secret to apply plural layers on the same paper? Linolyum bezir yağı, doğal reçine, mantar tozu, talaş ve kalker ile sıvanmış kendir dokumasından yapılan bir taban malzemesi. Resmi üzerine çizersiniz ve bıçak ile oyduğunuzda sadece yüksekte kalan yerler boya alır, yüksek baskı da denmesinin sebebi budur. Çok sayıda boya katmanını aynı kağıt üzerine uygulamak teknik bir detaydır, kağıdın kalınlığı, linolyumun kalitesi, kalıba verdiğiniz boya kalınlığı ve tonlamada yapılan sıralama dâhil pek çok unsur bana bu imkanı verebilir, elbette tek bir kalıpla 80 ton basılacaksa psikolojik hazırlık ve konsantrasyon en önemli etmen çünkü teknik hakimiyete bir süre sonra ulaşabilirsiniz fakat konsantrasyon yoksa bıçağı ya da kağıdı kaydırırsınız ve genelde tek bir şansınız olur. Linoleum is a base material made of cannabis weave smeared with linseed oil, natural resin, cork dust, sawdust and limestone. If you draw the picture on it with a knife, only the elevated part take the color, that is because we call it relief printing. To apply plural ink layers on the same paper is a technical detail, thickness of paper, quality of linoleum, thickness of ink that you gave to mold and gradation can give me this opportunity, surely psychological preparation and concentration are the most important elements, if there is 80 tonnes which is going to be print with one mold because you can reach to technical domination after a while, but if there isn’t concentration, you dislocate the knife or paper and usually you have only one chance. Denİz Köse Çalışmalarında pek çok yapısal unsura yer veriyorsun, inşaatlara (kentsel çevreye) yönelik bu tekrarlanan referansları ve üretim tekniğin ile bağlantısını anlatabilir misin? İnşaatlar ve üretim tekniğim arasındaki bağlantıyı ilk defa düşünüyorum, belki de neden inşaatlar demek daha doğru. Bu doğal olmayana, melezleştirilmiş doğaya bir tepki. Bu dönüşümden kaçamadığımız gibi köleliğimizi köleliğimize fırlattık. Doğanın “böyle”liğinden rahatsızım ve bu benim temel kaygım. İnşaatlar, yeni ve alışılmış melez doğayı sanatın içine hapsedebilme ve maddeye, öz olana ve doğaya geri dönebilme çabası. There are a lot of constructive elements in your work, could you elaborate more on the relation of these repetitive references to construction (like an urban environment) and your technique? For the first time I’m thinking about the relation between constructions and my technical production, maybe it’s more accurate to say why constructions. This is a reaction to unnatural, to a hybridised nature. As we can’t escape from this transformation and it made us like slaves. I’m uncomfortable from this situation and it’s my main concern. Constructions, are some efforts to try to return to substance, to core and to nature by locking the new and accustomed nature into art. P R IN T E D’16 43 Deniz Köse Baca / Chimney (2014) Linol baskı Linocut 60 cm x 90 cm ed. 12 Elizabeth Magill Elizabeth Magill Hinter (2016) Litografi Lithograph 55 cm x 66 cm ed. 75 Elizabeth Magill çalışmalarını 80’lerin ortasında sergilemeye başladı. Geniş bir görsel kaynak yelpazesinden yararlanan, şaşılacak kadar çok yönlü ve yaratıcı bir ressamdır. Genellikle fotoğrafla ilgili malzemeleri resimlerine alışılmamış yollardan işler, tüm şaşırtıcı yönlerine rağmen sadakâtı ve önceliği her zaman resimde olmuştur. Son zamanlarda romantikliği yücelten kendine özgü yorumlamalarından uzaklaşıp daha kişisel bir alana girerek ilginç ve zorlu serisi ‘Mindscapes’i yaratmıştır. Elizabeth Magill began exhibiting in the mid-1980s. She is a painter of prodigious versatility and inventiveness whose work has always drawn from a wide range of visual sources. While she has often integrated photographic materials and processes into her painting, in a number of novel ways, her primary fidelity has been to the medium of painting, in all its bewildering variety. Recently she has moved gradually away from her idiosyncratic revisioning of the tradition of the romantic sublime and entered a more personal zone creating a series of strange and compelling ‘mindscapes’. P R IN T E D’16 45 Elizabeth Magill Blue Hold (2012) Litografi Lithograph 68 cm x 56 cm ed. 75 Juliana Manara Rö po rt aj I n t e rvi e w 46 Juliana Manara, gerçek hayattan fikirleri yakalıyor ve onları fantezilere dönüştürüyor. Farklı kameraların formatlarını, rüya benzeri senaryolar ve küçük karakterlerle bu eşsiz fotoğraf montajı ve fazlası olarak değerlendirelebilecek işlerinin ana detaylarını oluşturuyor. Sanatsal pratiğinizden bahsedebilir misiniz? Son işlerinizde ölçek etrafında belli oyunlara değiniyorsunuz. Ölçeğin bu yanı nasıl gün yüzüne çıkıyor? Bu sürreal ve şakacı görselleri yaratmak için ufak karakterlerle oynamayı ve fotoğrafı temel araç olarak kullanmayı seviyorum. Ufak özellikler bizi temsil ediyor; varlığı, insanı, insan ve onun doğayla olan tüm ilişkisini, çevremizdeki hayvanları ve nesneleri. Bu karakterleri yaratırken 19-20. Yüzyıllar arası yaşamış portekizli bir şair olan Fernando Pessoa’dan etkilendim. 13-14 yaşlarındayken onu okurdum. Bunun benim işlerimde bir şekilde etkili olduğuna inanıyorum. Fotoğraf montajlarıyla çalışıyorum. Böylece süreç, senaryo dediğimiz ilk ve en önemli fotoğraf karesiyle ya da stüdyo ve özel mekanlarda çekilmiş manzaralarla başlamış oluyor. Sonra fikirlerin ve hislerin taslağını çıkarırım ve görsellere küçük karakterler eklemeye başlarım. Bu bazen eğlenceli ve gülünç olur ama bazen de kendi jenerasyonumuzda yüzleştiğimiz meselelere değinirim. Son işlerim ufak karakterlerle doludur ve geniş ölçektedir. Ama bu şekilde yaratmamda hiçbir amaç yoktur. Hepsi senaryolarla oynamaya hazır olduklarında ne hissettiğimle ilişkilidir. The Circus üzerinde çalışırken mutluydum ve sevdiğim insanların hepsinin çevremde olmasını diliyordum. Bu yüzden tüm bulutları güzel şeyler yapan ve eğlenen mutlu insanlarla doldurdum. Secret Gardeners’da da aynısı oldu. Ama bu büyük bahçenin gerçekten hazır olduğunu gördüğümde, doğada yaşayan ufak canlılar üzerine düşünmeyi durduramadım. Bu yüzden bu çevreyi anlatan ufak karakterlerle doldurdum. Hiç Brezilya’da bir çalışmanız oldu mu? Brezilya’daki baskı işlerine bakış Juliana Manara catches ideas from real life and she transforms them into fantasies. Different camera formats, dreamy scenarios and little characters are the main details to be found in these unique works of photographic montage and more. Could you elaborate on your artistic practice? Your later works deal with some plays around scale, how did this aspect of scale come into light? I like to play with little characters and to use photography as the main tool to create this surreal and playful images. Little characters represent us, the existence, people, human and all the relationship with have with the nature , animals and objects around us. To create this characters I was creatively influenced by a portuguese poet called Fernando Pessoa from the 19th and 20th century . I used to read them when I was 13, 14 years old. I believe some how this made an impact on my creations. I do work with photographic montages so my process starts with the first and most important shot that is the scenario, created in a studio or the landscapes photographed in specific places. Later I sketch the ideas and feelings and start to add little characters into the images. Sometimes is fun and humorous but sometimes I like to claim issues we face through our generation. My late works seems to be full of little characters and in a larger scale but there was no purpose in creating it this way but was all related to what I felt when I had the scenarios ready to start playing with them. When I created The Circus I was happy and wish I could have all people I love around me, so I was inspired to fill the clouds with happy friends doing nice things and having fun. The same happened to Secret Gardeners, but when I had this big Garden ready I couldn’t stop thinking about little lives living through the nature so again I filled with little characters exploring this environment. Have you ever produced work in Brasil? How would you compare the viewpoint on printworks in Brasil and the process of production with the view P R IN T E D’16 47 Juliana Manara Flying Petals 2 (2015) Arşivsel pigment baskı Archival pigment print 60 cm x 53,34 cm ed. 10+1AP 48 Juliana Manara Moving to the Moon (2016) Arşivsel pigment baskı Archival pigment print 60 cm x 45 cm ed. 30 Juliana Manara White Carpet (2013) Arşivsel pigment baskı Archival pigment print 30 cm x 60 cm ed.15 J ULIANA MANARA PRI N T ED ’1 6 açısıyla Londra’daki üretim sürecine bakışı karşılaştırabilir misiniz? from London? Has your work evolved or how has it evolved from when producing in Brasil and in London? 2010’dan beri Londra’da yaşıyorum ama Paris’te fotoğraf üzerine yüksek lisans yapmadan bir yıl önce Brezilya’dan ayrıldım. Ben Brezilya’dayken, Sao Paulo’da -kendi memleketim- pek çok iş ürettim ama halka açmadım. Bir sanatçı olarak kariyerim Londra’da meydana geldi ve gelişti, şimdi yaşadığım yer de Londra. Ünlü sanatçılarla yoğun bir çalışmanın ardından kendi stüdyomu kurdum ve işlerimi daha niş bir kitleye sundum. Brezilya ile sanatsal ilişkim hepsinden sonra oldu. Bu yüzden iki yeri karşılaştırmak zor. Brezilya’da hükümet bunalımda, sanatseverlerin daha güçlü olmaya başladığını hissediyorum. Ayrıca sanata ayrılmış Sp-Art, Art-Rio ve birlikte çalışan güncel galeriler gibi çok sayıda alan ve etkinlik var. Brezilyalı koleksiyonerlerim var ve Sao Paula’daki gelecek sergi için büyük bir projemiz var, çok heyecanlıyım. Ayrıca, baskılarınızda renklerin fikri değişiyor, bu değişim nasıl meydana geliyor? Fotoğrafı sanatsal bir biçimde açıklamadan önce, önceden bir çok portre ve belgesel işler yaptım. En çok siyah beyaz ya da eski film fotoğrafları kullanırdım. Yani dijital ortamda fotoğrafçılığı öğrenmem sadece başlangıçtı. Böylece negatifleri nasıl genişletebileceğimi öğrenme şansım oldu ve karanlık odalardaki fotoğrafları geliştirdim - o zamanlar denemelerimin çoğu siyah beyazdı. Güzel sanatlar fotoğrafçılığına geçişim gençken yaptığım bu eski işlerin etkilerinin bir sonucu. Tek renkli baskılara bayılıyorum. Renklerin anlam ve etkileri de hoşuma gidiyor ama resimlerimde onları nasıl kullanacağımı henüz bilmiyorum. Bu ilk renkli parça doğayla ve özgürlükle ilgili. Bu yüzden bu sanat eserini renksiz düşünemiyorum. Ondan sonra renkleri işlerimde daha sık kullanmaya başladım. 49 I am based in London since 2010 but I left Brazil a year before to do a master in photography in Paris. When I was in Brazil, in Sao Paulo , where I’m from, I have created a lot of works but I never introduced it to the major public. My career as an artist developed and established in London, and London is my base now , after an intensive training with renowned artists I was able to set with my own studio and to expose it to a higher audience. My artistic relation with Brazil happened after all this so it is hard to compare both places. Although Brazil is facing a government crise at moment I feel the art audience is getting stronger and there is a lot spaces and events dedicated to art as Sp-Art , Art Rio and contemporary galleries that I also collaborate with. I have Brazilian collectors and we have a big project for a coming up exhibition in Sao Paulo, and Im very excited about it. Also, the notion of color has evolved in your prints, how has this evolution happened? Before exploring photography in an artistic way I used to do a lot of portraits and documental works. I used to photograph a lot in black and white and old films. Also learned photography when digital era was just beginning , so I had the opportunity to learn how to enlarge the negatives and develop photographs in the darkroom - that time most of my tests were in black and white. My transaction to fine art photography followed with some influences of this past works I did when younger. I love monochromatic prints, but I also enjoy the impact and meanings for the colours and i just didn’t know how to add them into my pictures . The first colourful peace was related to the nature and freedom so I couldn’t imagine this artwork without colours. after it , colours were more frequent in my creations. Lucy McLauchlan 50 Birminghamlı Lucy McLauchlan, “Beat 13!” kolektifinin üyesi ve eserlerinin edisyonlarını eBay’da satmasıyla göze çarpan bir çağdaş sanatçıdır. Kağıt, motorlu kara taşıtları ve binalar gibi çeşitli yüzeylerde siyah ve beyaz, marker kalem ve boya ile çalışmıştır. Eserlerinde kuşlar ve yüzler gibi yenilenen motifler öne çıkıyor. Genelde tek renkli (mono tone) ve kırmızı gibi temel renkleri kullanıyor. Lucy McLauchlan is part of the “Beat 13!” collective and editions of her work sell on eBay, where she is a featured artist. She works with markers, pen or paint, in black & white, on surfaces as varied as paper, motor vehicles and buildings. Her work features recurring motifs, one of which is birds and faces. Her work is usually in mono tone or with basic colours such as red. P R IN T E D’16 51 Lucy McLauchlan Huia (2011) Somerset satin 300gsm kağıt üzerine 3 renk serigrafi 3 colour screenprint on Somerset Satin 300gsm paper 50 cm x 40 cm ed. 125 Takashi Murakami 52 Savaş sonrası Asya’dan çıkmış en çok takdir edilen sanatçılardan biri olan Takashi Murakami, “Japonya’nın Warhol’u”, güzel sanatları ve popüler kültürü, renkli anime ve mangalardan baskın ögelerle sentezleyerek yorumlamasıyla biliniyor. Murakami 90’lı yıllarda “Superflat” ismini verdiği hareketle ve aynı isimde düzenledeği paradigmatik sergiyle geleneksel Japon sanatını, çağdaş Japon görsel kültürüyle bağdaştırmıştır. Çalışmaları resim, heykel, çizim, animasyon üzerine olsa da Louis Vuitton gibi markalarla da iş birliği yapmaktadır. “Japon toplumu sanat ve ticaretin iç içe geçtiğini kabul ediyor ve aslında Batı hiyerarşisinin ‘yüksek sanatı’ndaki kalıplaşmışlık ve gösterişçilik daha şaşırtıcı geliyor.” diyor Murakami ve devam ediyor: “Batı’da bu ikisini karıştırmak kesinlikle tehlikelidir çünkü her türlü eleştiriye mağruz kalabiliyorsunuz, ancak bu bir sorun değil ben bu eleştirilere hazırım.”. Takashi Murakami’nin resimleri, heykelleri ve balonları sevimli çizgi karakterlere referans verdiği için renkli, etkileyici ve erişilebilir bir çizgideler. Japonluk portresini içten dışa inceleyerek ve Batı sanatının derin anlamlarını entegre ederek oluşturduğu yapıyla sanat dünyasında bir devrim yaratıyor. Murakami bir sanatçı olarak Doğu-Batı, geçmiş-gelecek, yüksek sanat-popüler kültür arasındaki dengeyi sorguluyor. Murakami bir küratör olarak ulusların tarihine ve kültürüne meydan okuyor. Amerika ve Avrupa’da büyük müzeleri dolaşan üç bölümlü sergisi Superflat ile Japonya’da sanat olarak algılanmayan ve öğretisi olmayan alanlarda çalışan Japon sanatçıları, animasyoncuları ve karikatüristleri uluslararası izleyiciyle buluşturdu. Son yerleştirmesi Little Boy’da atom bombası ve savaş sonrası Japon kültürünün politik teşhirine yeni bir yorum katıyor. İki senede bir Japonya’da gelişmekte olan sanatçılar için, kendi şirketi Kaikai Kiki ile birlikte düzenlediği GEISAI festivalinde genç sanatçıları destekleyip, yol gösterirken kendi çalışmalarını sürdürmeleri konusunda teşvik ediyor. One of the most acclaimed artists to emerge from postwar Asia, Takashi Murakami—“the Warhol of Japan”— is known for his contemporary Pop synthesis of fine art and popular culture, particularly his use of a boldly graphic and colorful anime and manga cartoon style. Murakami became famous in the 1990s for his “Superflat” theory and for organizing the paradigmatic exhibition of that title, which linked the origins of contemporary Japanese visual culture to historical Japanese art. His output includes paintings, sculptures, drawings, animations, and collaborations with brands such as Louis Vuitton. “Japanese people accept that art and commerce will be blended; and in fact, they are surprised by the rigid and pretentious Western hierarchy of “high art’,” Murakami says. “In the West, it certainly is dangerous to blend the two because people will throw all sorts of stones. But that’s okay—I’m ready with my hard hat.” The paintings, sculptures, and balloons of Takashi Murakami are colorful and attractive, and accessible in their reference to lovable cartoon characters. Murakami uses his deep understanding of Western art to integrate his work into its structure; working from the inside to portray “Japanese-ness” as a tool to bring about revolution in the world of art. As an artist, Murakami questions the lines drawn between East and West, past and present, high art and popular culture. As a curator, Murakami challenges our notions of history and culture. With his three-part Superflat exhibition which toured in major museums in America and Europe, he attempted to introduce Japanese artists, animators, and cartoonists to an international audience. His final installation Little Boy suggested a new interpretation of history through a political exposition of the A-bomb and post-war Japanese popular culture. Twice a year he holds the GEISAI festival in Japan for young emerging talent, and with his company Kaikai Kiki, supports and manages a group of young artists while preparing for his future endeavors. P R IN T E D’16 53 Takashi Murakami Flowers from the village of Ponkotan (2011) Ofset Litografi Offset Lithograph 50 cm x 50 cm ed. 300 54 Takashi Murakami And Then x6 Yellow Universe (2013) And Then x6 Blue (2013) And Then x6 Red (2013) Ofset Litografi Offset Lithograph 50 cm x 50 cm, her biri each TAKASHI MURAKAMI PRI NTED’16 55 56 TAKASHI MURAKAMI Takashi Murakami Flower Ball (Lots of Colors) (2013) Ofset Litografi Offset Lithograph 70 cm x 70 cm ed. 300 PRI NTED’1 6 Takashi Murakami Flower Ball (Autumn) (2013) Ofset Litografi Offset Lithograph 70 cm x 70 cm ed. 300 57 Rowan Ottesen Tipografiye ait her şeye aşık olan, eğlenceli tasarımcı Rowan, tasarımcı Camberwell’in sadece kendi kariyer gelişiminde değil, grafik tasarımının ne olduğu ve gelecekte neye dönüşebileceği konularında çok önemli bir kişi olduğunu düşünüyor. Rowan’ın kullandığı araç olan dil, ona potansiyelini keşfetmek için farklı bakış açıları sunuyor; renk, oryantasyon ve tipografi yardımıyla sürekli farklılık arıyor. A lover of all things typographical, playful designer Rowan considers Camberwell to be a potential launchpad, not only for his career but in the ongoing widening of his practice, what graphic design is and what is had the power to achieve. Rowan’s medium is language, providing him with a different perspective on the tools we use. He is inspired to explore it’s potential and to expand the series through more words with experimentation into scale, colour, orientation, and typography. 59 Rowan Ottesen Soldiers (2014) Arşivsel pigment baskı Archival pigment print 59,4 cm x 42 cm Alessandra Paglialonga Alessandra Paglialonga Spots (2015) Southbank Smooth 310 gsm kağıt üzerine 3 renk serigrafi 3 colour screenprint on Southbank Smooth 310gsm paper 50 cm x 50 cm ed. 36 Fotoğrafçılık, resim, kolaj ve enstalasyon alanlarında çalışan sanatçı ilhamını pop art, Japon çağdaş sanatı ve grafitiden ilham almaktadır. 2005 yılında Frengo adını verdiği sınırlı edisyonlu karakterler yarattı. (www. frengo.it) Yarattığı Frengo karakterleri Berlin Pictoplasma dahil olmak üzere Avrupa’daki pek çok dizayn fuarı ve Art Event de yer aldı. Sanatçının son eserlerinde (limitli edisyon - serigrafi baskı) de bu karakterlerin sanatını etkilemeye devam ettiği görülüyor. Alessandra Paglialonga has worked with photography, painting, collage and installation. And takes inspiration from pop art, Japanese contemporary art and graffiti. In 2005 she created a limited edition range of characters called Frengo (www.frengo. it) The Frengo characters have been exhibited across Europe in design fairs and art events, including Pictoplasma in Berlin. These characters have continued to influence her art and have made an appearance in her latest work – a series of limited edition screenprints. Bobby Pearce Bobby Pearce Tattoo Butterfly (2015) Somerset Enhanced 300gsm kağıt üzerine, arşivsel inkjet, sedef kaplama serigrafi Archival inkjet with screenprinted varnish and pearl overlay on Somerset Enhanced 300gsm paper 58 cm x 87 cm ed. 45 Sanat yaşamını Londra’da sürdüren illustrasyon ve baskı sanatçısı Bobby Pearce, pop kültürünü hayal gücüyle birleştirerek izleyiciyi içine çeken tanıdık sahneler yaratıyor. Kullandığı canlı renkler ve seyirciye tanıdık gelen görsel dil aracılığıyla seyircinin ilgisini üzerinde toplamayı başarıyor. Bobby Pearce is an illustrator and print maker who lives and works in London. Bobby uses familiar imagery and pop culture to create familiar scenes which entice, intrigue and engage the viewer, enforcing deeper investigation whilst keeping a fun and accessible feel through his use of bright colours and familiar visual language. Marc Quinn 62 Marc Quinn Sphinx (gold leaf) Altın varak üzerine serigrafi / Screenprint on gold leaf 70 cm x 55 cm ed. 150 Marc Quinn’in heykelleri, resimleri ve çizimleri sanat ve bilim, insan vücudu ve güzellik algısı arasındaki ilişkileri inceler. Sanatçının bilinen işlerinden 1991 tarihli Self, kendi kafasının 4 litrelik kanıyla doldurduğu şeffaf bir kalıbıdır. Diğer bilinen işlerinden Alison Lapper Pregnant’ta (2005) ileri derecede hamile ve bedensel engelli Alison Lapper’ı 15 tonluk bir mermer heykel halinde betimleyen sanatçı, Londra’nın Trafalgar Meydanı’ndaki dördüncü kaide üzerinde gösterdiği ve daha sonradan da British Museum’da gösterilen Siren (2008) adlı çalışmasında ise model Kate Moss’u döküm altından canlandırır. Son zamanlardaki işlerinde insan vücudu üzerine eğilen Quinn, yaşam döngüleri, DNA mutasyonları sonucunda oluşan evrimsel değişiklikler, ölüm ve kimlik temalarını da konu edinir. Geleneksel ve yeni birçok farklı malzemeyle çalışan sanatçının işlerinde maddesellik, hem elemental komposizyonun hem de dış görünümün önemiyle ön plana çıkar. Marc Quinn’s sculptures, paintings and drawings explore the relationship between art and science, the human body and the perception of beauty, among other things. Quinn came to prominence in 1991 with his sculpture Self (1991); a cast of the artist’s head made from eight pints of his own frozen blood. Other critically acclaimed works include Alison Lapper Pregnant (2005), a een-ton marble statue of the heavily pregnant and disabled Alison Lapper, exhibited on the fourth plinth at London’s Trafalgar Square; Siren (2008) a solid gold sculpture of the model Kate Moss displayed at e British Museum, London. roughout his latest works, Quinn draws on ideas and themes relating to the human body. Other key subjects include cycles of growth and evolution through topical issues such as genetics and the manipulation of DNA, as well as issues of life and death and identity. Quinn’s work uses a broad range of materials, both traditional and untraditional. e materiality of the object, in both its elemental composition and surface appearance, is at the heart of Quinn’s work. P R IN T E D’16 63 Frances Richardson Frances Richardson SUNDOG030110 (2010) 280gsm kağıt üzerine serigrafi Screenprint on BFK Reeves Grey 280 gsm Paper 49 cm x 49 cm ed. 26 Frances Richardson’ın ilk limitli edisyon baskısı Sundog 030110, (Sundog bir çeşit gökkuşağıdır, buz kristallerinden kırılan ışıkla mucizevi olayları işaretlemek için yapılan bir çeşit sahte güneştir.) Sundog 030110, baskı işlemi için özel olarak yapılmış bir çizimden elde edilmiştir. Uluslararası alanda minik ‘+’ ve ‘–’ işaretlerinden oluşan tonal grafit çizimleri ile bilinen sanatçı, serigrafi baskı yöntemini kullanarak grafit çizimi tekrar etmek için değil ama kullandığı araç işaretlerin hassasiyetini korumaya izin verdikçe rengin düz tutarlılığından yararlanır. Sundog 030110, esere uzun süre bakıldığında sadece hassas bir parlaklık ile gözlerinizin önünde yok gibi görünür. Frances Richardson’s first limited print edition is titled Sundog 030110 (QI: a sundog is a type of rainbow, a kind of mock sun made by light refracting through ice crystals thought to mark portentous occasions). Sundog 030110 has been generated from a drawing made specifically for the print process. The artist, known internationally for her tonal graphite drawings made up of tiny + and – marks, has used the screen print process not to reproduce the graphite drawing but to exploit the flat consistency of colour that the medium allows whilst retaining the precision of the marks. When stared at Sundog 030110 appears to disappear before your eyes only to pop back in with a delicate luminosity. Paul SCHneIder Paul Schneider Desert Island Dreams (2015) Somerset satin 410gsm kağıt üzerine 5 renk serigrafi 5 colour screenprint on Somerset satin 410gsm paper 102 cm x 152 cm ed. 25 Paul Schneider lisans eğitimini Royal Academy of Art’da, yüksek lisans eğitimini ise Camberwell Art College’da tamamladı. Bugüne kadar ki sergileri; Hanging Out to Dry, Lerwood Project Space, London (solo), Hydrogen Clip, MilMa, V&A Lates, ArtLicks with MilMa Victoria and Albert Museum, The Nutcracker, Belsmayc Gallery, ROYAL RESIDENCY, Lokaal 01, Antwerp, Belgium (solo), Royal Academy Schools Show, Royal Academy Schools, London, Oppositions Art Fair, Millington & Marriott, Brussels, Belgium, Conversation #2 Paul Schneider and Neil Rumming, Millington & Marriott, London, Springfield Elementary, House Gallery, London. 65 Paul Schneider studied for his Postgraduate Diploma at the Royal Academy of Art and for his BA at Camberwell, UAL. His previous shows include Hanging Out To Dry, Jerwood Project Space, London (solo), Hydrogen Clip, MilMa, V&A Lates, ArtLicks with MilMa Victoria and Albert Museum, The Nutcracker, Belsmayc Gallery, ROYAL RESIDENCY, Lokaal 01, Antwerp, Belgium (solo), Royal Academy Schools Show, Royal Academy Schools, London, oppositions Art Fair, Millington & Marriott, Brussels, Belgium, Conversation #2 Paul Schneider and Neil Rumming, Millington &Marriott,London, Springfield Elementary, House Gallery, London. Ilgın Seymen 66 Kitlesel medyanın ve tüketimin etki alanı içinde biçimlenen yaşam tarzlarına eleştirel ama oyuncu bir yaklaşım, sanatsal pratiğimin yöntemini oluşturur. Çalışmalarım, kaynaklarını içinde yaşadığım toplumsal ortamdan alır ve deneyimlerimi, kitle kültürünün görsel dilinin yeniden yapılandırılması aracılığıyla yansıtır. Genel olarak işlerim, dolaşım içinde dağınık şekilde yer alan parçaların farklı ortak paydalar altında birleştirilmesiyle oluşur. A critical but playful approach to life styles shaped under the domain of mass media and consumption constitutes the method of my artistic practice. My work takes its source from the social milieu I live in and reflects my experience through the reconfiguration of mass culture’s visual language. Generally, my works are comprised of pieces that are already existing dispersedly in circulation, gathered under different common denominators. Beni üretime yönlendiren dürtü, tüketim alışkanlıklarına, meta kültürüne ilişkin algılaması zor / gözden kaçması kolay durumlara, kör noktalara dair görsel diagramlar oluşturmaktır. Bu hem “içinde bulunduğumuz çağ”, hem de “sindirdiğimiz an” olarak deneyimlenen zamanı analiz etme çabasıdır. Bu girişim, yaşamın sıradan ayrıntılarını başka açılardan değerlendirmeye davet eder ve hayat tarzılarının oluşmasında büyük önem taşıyan önerilerin varlıklarına işaret eder. The challenge for me is to form a collection of particulars into such an image that works as a visual diagram on consumption habits, hard to see / easy to miss situations, blind spots regarding to material culture. It is an effort of analyzing what is experienced now in both senses, as ‘the era we live in’ and as ‘the instant we digest’. This attempt, invites to a consideration of insignificant details of life from different respects and points out the existence of propositions, which have great importance in the formation of life styles. Günlük hayat içinde ister istemez haşır neşir olduğum nesneler ve imgeler, ortak alanda taşıdıkları anlamlardan ve pozisyonlardan ötürü işlerimin malzemesi olurlar. Analitik bir yapı üzerinde duyusal/ duygusal olanla ilişki içinde kurgulanan işler, ironik ve satirik beyanlara dönüşürler. Bu yaklaşımın arkasında yatan, karanlık sona doğru koştuğumuzu kabul etmekle beraber, yaşanan zamana karşı eleştirel duyarlılığı neşeli bir tavırla sürdürebilmenin en makul tavır olduğuv düşüncesidir. Objects and images I necessarily mingle with in everyday life, become the material of works on account of their meanings and positions in the common ground. Constructed on an analytical structure in close relation with the emotional/the sensorial, works transform into ironic and satirical statements. What lays behind this approach is the idea that while carrying the anxiety of the dark days ahead, staying critically responsive to the presence of the present in a joyful manner is a fairly good stand to take. P R IN T E D’16 67 Far from Nature / Representation of a Representation of a Representation (Doğadan Uzak / Temsilin Temsilinin Temsili) (2016) Dipleks baskı cnc kesim diplex print cnc cut 68,5 x 29,5 cm Beyza Uçak Rö po rt aj I n t erv ie w 68 Beyza Uçak sanat pratiğini şöyle anlatıyor: “İşlerimde disiplinler arası tekniklerle iletişim kurarak, grafik tasarımının görsel antropolojideki yerini keşfediyorum. Fikirlerimi tasarım ve kültür tarihine yakın bir noktaya konumlandırıyorum. Yaratım sürecim; film ve ses kaydından analog baskı tekniklerine kadar çeşitli araçlardan besleniyor. Birbirinden farklı araçların değiştirme ve dönüştürme ihtimallerine karşı duyduğum ilgi sebebiyle, işlerim için seçtiğim üretme biçimlerini dijital manipulasyondan metal gravürlere kadar uzanan geniş bir üretme biçimi yelpazesinde değerlendiriyorum; iletişim ağlarını tespit ederken ve bu iletişim ağı içerisinde neyin mümkün olabileceğini keşfederken, izleyiciye olan yansıma olasılıklarını da göz önünde bulunduruyor ve bu bağlamda işler üretiyorum.” Imaginary Places serisi nasıl şekillendi? Hayal gücünün ve masalların iç içe geçerek oluşturduğu bir seri olduğunu söyleyebilir miyiz? Imaginary Places serisi üretmek için bir süreçti, bir şey olarak başladı ve farklı bir şey olarak sonuçlandı. En başta postyapısalcı düşüncenin üzerine yoğunlaşarak, bir yerin anlamını araştırmak için mimari ve manzara resimleri görüntülerinden oluşan bir arşiv oluşturdum. Otumasına izin verdim, bulduklarımın arasına yazmadım bile. Bir yıl veya daha sonra ‘Medyalar arası değişimde ne meydana gelir?’ sorusuna cevap olacak bir çalışma yapmam istendi. Bu beni montaj, kolaj veya yapı-bozuculuk üzerine tekrar düşündürürken alışkanlıkları kırma, yabancılaştırma, bozma, bindirme mekan ve yaşanmışlık arasında yeni ilişkiler kurdurdu. Tabii anlatımda farklı ritimler ve süreçler olabilirdi (mekan nerede, nasıl var oluyor?) fakat aynı zamanda mekanın oluşturulmasında metod ve metodolojiler olabiliyor. Basılmış sayfanın ekrana, ekranın gravür levhasına, gravür levhasının kağıda çevirisi. Bence basım süreci -veya bu durumda “kaybı”, hikâyeyi yazarı olmadan yeniden oluşturuyor. Kaybolan ise yeni bir bilinmeyen için mekan yaratmış oluyor. Şimdi tabii, 70’lerdeki Superstudio’nun The Continuous Monument veya Beyza Uçak explains her art practice as follows: “In my work I explore the role of graphic design in visual anthropology, employing multidisciplinary techniques to communicate the (new) message. I juxtapose my ideas with design and culture history. Therefore my creative process involves an extensive research in a variety of media, film and sound recordings to analogue printing techniques. As I am highly interested in the possible ways of translation between different media, the methods I employ for a specific project varies from digital manipulation to metal engravings, aiming to identify the means of communication that relate to the proposed idea and argument with the consideration of the audience and its possible reflections.” How did Imaginary Places series take its shape? Can we say that it is the series that imagination and tales formed by intertwining? Imaginary places was a process to produce, it started as one thing, ended as another. I first constructed an archive of architectural and landscape images to research what is “sense of a place,” focusing on post-structuralist thought. I let it sit, i didn’t even write on my findings. A year or so later, I was asked to produce work responding to “What happens during the translation between media?” Which made me rethink about the montage, collage or deconstruction again as inventing new associations between space and the events that “happen” through processes of defamiliarization, de-structuring, superimposition. Surely, there could be different rhythms and processes in the narrative (where is a place, how does it exist?), but there could also be methods and methodologies of constructing the space. The translation between printed page to screen, screen to etching plate, etching plate to paper. I guess the printing process -or “the loss” in this case, reinvents the story without an author. What’s lost is happily lost to “make space” for the new unknown. Now of course , there is Superstudio’s Continuous Monument or Archigram’s systems in the 70s, a second P R IN T E D’16 Beyza Uçak Imaginary Places (2012) 33 cm x 40 cm ed. 3+1AP detay detail 69 70 Beyza Uçak Imaginary Places (2012) 33 cm x 40 cm ed. 3+1AP B EY ZA UÇ AK PRI N T ED ’1 6 71 Archigram’ın sistemleri, 1920’lerde Avrupa’da ikinci bir ütopik mimari dalgasının izlediği hayali sosyal ütopyalar var. Bunların hepsi Imaginary Places’e tarihsel çıkış noktaları olarak gösterilebilir. Bununla beraber politik ve kültürel devrimin liberal/solcu tuzaklarına düşme hatasında bulunmak da çok kolay (bu noktada sosyopolitik ütopya ve distopya hakkında düşünmek için çok geç). Hayali toplumlar ve onların coğrafyalarını anıtlaştırma arzusuyla, gerçek yerler yaratmakla ilgileniyorum. O yüzden konu olarak “hayali yerler”i seçmek kolay oldu. Böylece dünya dışında yerler seçtim - eğer Dünya bu hikâyenin içinde yer alsaydı, cennet ve cehennem, gelecekteki mekanlar gibi, gerçekten var olan yerlere takma isimler gibi olurdu. Onlar bilinmeyenler - büyük ihtimalle ziyaret ettiğiniz yeni yerler, Homer tarafından Odysseys’deki Aolio veya Oz Büyücüsü’ndeki Nomeland gibi, mekan yaratmak için bilgi yoksunluğundan doğmuş, sanırım. Sanatsal pratiğinde çok farklı mecralarda işler ürettiğini görüyoruz. Imaginary Places serisinde, bu hayali mekânları somutlaştırmak için neden gravür tekniğini seçtin? Üretim sürecin ve kullandığın teknik üzerine bilgi verebilir misin? Kullandığın tekniğin bu projenin konusu ile ilişkisini anlatabilir misin? Bence bir önceki soruda bundan bahsettik, teknik olarak, bütün dijital basım teknikleri bir takım bilgilerin kaybolmasına yol açıyor. Eğer daha yakından bakarsanız, değiştirilemez (esnetilemez) bilgiler bulunmakta. Bunu neredeyse atomlar ve pikseller kadar büyüleyici buluyorum. Gravür, serigrafinin aksine, son ana kadar stencil’e esneklik sağlıyor, ben de bunu seviyorum. Çalışmama ilk olarak fotoğrafın da gerektirdiği gibi stencil ile başlıyorum, ama önceden tekrar ve tekrar ısıtıyorum, baskı yaparken bir derinlik yakalamak, gölge ve ışıkla oynamak için elimle kazıyorum. wave of utopian architecture in Europe following the social utopias imagined in the 1920s, which by all means could be historical reference points for Imaginary Places. Yet, with them, it is easy to fall into the trap of the failure of the liberal/leftist dream of successful political and cultural revolution. (It’s too late to think about socio-political utopia or dystopia at this point). My interest though, has shifted to imagined communities and their geographical needs to monumentalise and to actually make a space. It was easy then, to choose literally “imaginary places” for a subject. Anything else would construct a story other than the tale of construction itself. Thus I chose places that are off the planet Earth - if Earth exists in that story, as well as heavens and hells and places of the future, and literary pseudonyms for existing places. They are the unknown-new places you probably already visited, such as Aolio in The Odyssey by Homer or Nomeland in the Wizard of Oz, born from loss of data and desire to make space, I guess. We see that you produce art works in very different fields in your artistic practice. For the Imaginary Places series why did you choose etching technique to materialize this imaginary places? Can you give information about your production process and your technique? Can you tell us the relationship between your technique and the context of this Project? I think we got into that relationship in the question above, so let’s move on: technically, all pre-digital printing techniques create a loss of information. If you look at it closely, it exists as a certain non-flexible size (unlike vectorial data). I find that fascinating, almost as much as pixels and atoms. Etching unlike screen printing -which is my foundation, allows the stencil to be flexible up until last moment. I like that. So I start with a stencil of my artwork as the photo processing requires, but I heat it up again and again, etching by hand to create depth, playing with light and shadows, as I print. Hwa Seon Yang 72 Sanat yaşamını Londra’da sürdüren Güney Koreli sanatçı Hwa Seon Yang, sanat dünyasında Yanghwa olarak tanınmaktadır. Hwa Seon Yang’ın işleri direkt olarak içimizdeki çocukla konuşur ve bizleri çocukluğumuzdaki nostaljik hatıralara ve rahatlığa götürür. Minyatür oyuncak koleksiyoncusu olan Yanghwa kendi koleksiyonundaki figürleri resmederek oyuncaklara hayat verir. Sanatçının hatıraların canlı ve renkli bir yansıması olan suluboyayla ve kara kalemle eserleri üzerinde çalışmaktadır. HwaSeon Yang, known as Yanghwa’s work is a visual allegory and tribute to children’s play and the desire to negotiate nonperspective safety zones of comfort and familiarity. Running themes throughout her work include comfort zones and toys. A keen miniature toy collector, Yanghwa paints from her own vast collection of figures, breathing life into mass produced toys. Yanghwa works to create artworks that speak directly to the child within us all, invoking nostalgic memories of childhood and comfort. Her watercolor and pencil pieces are a vibrant and colourful exploration of memories and play. P R IN T E D’16 73 Hwa Seon Yang A Safe Zone (2014) Somerset 410gsm kağıt üzerine 18 renk serigrafi 18 colour screenprint on Somerset Tub Sized 410gsm paper 53 cm x 52 cm ed. 25 koleksİyoner: ARZU eryılmaz 74 Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? 39 yaşındayım, avukatım. Moda’da yaşıyorum. Hayatta en sevdiğim şeyler seyahat etmek, sanat, bir de keyifle yemek ve içmek sanırım. Sanatı hayatınıza nasıl dâhil ediyorsunuz? Takip ettiğiniz sanatçılar, galeriler veya müzeler varsa biraz bahsedebilir misiniz? Kendimi bildim bileli sanatın neredeyse her dalına karşı çok büyük sempatim var. Özellikle çağdaş sanat alanında Türkiye ve dünyada ne kadar kaynak varsa mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum. Artsy, V&A Museum, Moma, Guggenheim, Tate Modern’in yayınları, Türkiye’den de Istanbul Art News ve Artfull Living keyifle takip ettiklerimden. Ayrıca İstanbul Modern’in ve Spot Projects’in seminer programlarına katılmaya çalışıyorum. Ancak 2013 yılında ziyaret ettiğim Art Basel sanat fuarının yeri bende başka. Artık başta Londra olmak üzere her yurt dışı seyahatimde galeri ve sanat müzesi gezmeye çalışıyorum. Galeri açısından ise belli bir adresim olmasa da daha çok küçük galerileri desteklemekten yana bir yaklaşımım olduğunu söyleyebilirim. Açıkçası bu konuda son 3 senedir arkadaşım Saliha Yılmaz ve ekibi ile zevkle yaptığım ve her seferinde İstanbul’da farklı bir rotada gerçekleşen artwalk’lar ile adını bile duymadığım bir sürü galeriyi öğrenme fırsatım oldu. Could you introduce yourself? I am a lawyer, 39 years old. I live in Moda. I like mostly traveling, art, eating and drinking with pleasure. How do you include art into your life? Could you talk about the artists, galleries or museums that you follow? I sympathize to nearly every art branch ever since I could remember. I try to follow as much as possible from the contemporary art scene of Turkey and the world. Artsy, V&A Museum, Moma, Guggenheim, Tate Modern are the ones I frequently chek out. In Turkey I follow Istanbul Art News, Artful Living and the seminars of İstanbul Modern and Spot Projects. Yet, the path-breaking event for me was Art Basel 2013. After that I started to visit galleries and art museums in every trip abroad, especially the ones in London. There is no definite address for me as a gallery. I had a chance to learn and visit lots of galleries which I had never heard before, thanks to artwalks I did my friend Saliha Yılmaz and her team in Istanbul for three years. I can say that mostly I have an approach to support small galleries. The artists I follow are Yaşam Şaşmazer, Çağrı Saray, Erdal İnci, Sena, Meltem Sarıkaya, Mustafa Albayrak, Ayşegül Karakaş, Genco Gülan, Nur Gürel, Furkan Nuka Birgün, Cins, Halil Vurucuoğlu, Ayşe Topçuoğulları, Eylül Ceren Ersöz. P R IN T E D’16 75 Ko. Machiyama İstikamet / Destination Arşivsel pigment baskı Archival pigment print 29,7 cm x 42 cm ed. 50 76 Takip ettiğim sanatçılardan, Yaşam Şaşmazer, Çağrı Saray, Erdal İnci, Sena, Meltem Sırtıkara, Mustafa Albayrak, Ayşegül Karakaş, Genco Gülan, Nur Gürel, Furkan Nuka Birgün, Cins, Halil Vurucuoğlu, Ayşe Topçuoğulları, Eylül Ceren Ersöz’ü sayabiliriz. What was the first artwork that you bought? Can you tell us its story? Satın aldığınız ilk sanat eseri ne idi? Hikâyesini çok merak ediyoruz. What are the features that take your attention when you want to include a painting or a print to your collection? Klasik anlamda satın aldığım ilk sanat eserim dövmesini de üzerimde taşıdığım İranlı bir hattata ait. Sonrasında Tuncay Şevketoğlu’nun bir galata köprüsü tablosu takip etti. Bir tablo veya baskıyı koleksiyonunuza dahil etmek istediğinizde dikkat ettiğiniz, sizin ilginizi çeken özellikler ne oluyor? Açıkçası bende uyandırdığı duyguya bakıyorum. Onun dışında tarzını beğenip keyifle takip ettiğim sanatçılar var, bir kere o duyguyu yakalayınca her eserinde kendinizden bir şey bulabiliyorsunuz. In classical meaning the first artwork that I bought belongs to an Iranian calligraphist whose tattoo is on my body. After that a Galata Bridge painting of Tuncay Şevketoğlu followed. I look at the feeling- what it makes me feel like. Sometimes a drawing or a color which I feel far away makes me feel really close. Except this, there are artists that I follow whose style I like. When you catch the feeling, you can find something from yourself every time. Where and in what way do you prefer to give a place to the editions that you buy in your life? Sometimes I buy editions for my home, and sometimes I buy them as presents to my close friends on special occasions. Mixer Editions ile tanışmanız nasıl gerçekleşti? How did you learn about Mixer Editions? 2013 Aralık’ta Saliha Yılmaz ile yaptığımız bir Artwalk İstanbul turunda Mixer ile tanıştım. Galeri o zaman Tophane’deydi, sergi gezerken içeride edisyon bölümünde duvara asılı bir resim beni etkiledi, Ko Machiyama adlı sanatçının “İstikamet” isimli eseriymiş. O günden beri herhalde edisyon satın alma amacıyla en çok kullandığım platform da Mixer oldu. Bunda Mixer ekibinden Serhat Cacekli’nin de pozitif etkisi vardır, sağ olsun bütün siparişlerimi son dakika olanlar dahil, özenle hazırlayıp her seferinde bizzat kendisi elden teslim etti. I heard about Mixer in an Artwalk İstanbul tour with Saliha Yılmaz in December 2013, when the gallery was in Tophane. While we were visiting the exhibition, a print in the editions attracted me and I immediately asked its name. It was “Ko MachiyamaDestination.” At that moment I wanted to buy it. Since that day, Mixer has become the platform that I visited again and again mostly to buy editions. Serhat Cacekli from Mixer team has a positive impact on this as well. Thanks to him all of my orders - including the last minute ones - were prepared and delivered carefully by him. Edisyonlu baskılar hakkında ne düşünüyorsunuz? Sanatçıya ve koleksiyonerlere ne tür avantajlar sağlıyor? Edisyonlu baskılar sanatı ulaşılabilir kılmak noktasında çok önemli. Ayrıca yerli ve yabancı birçok yeni sanatçıya da ulaşma imkânı veriyor. What do you think about edition prints? What kind of advantages do they provide for artists and collectors? Edition prints are very important to make art accessible. In addition, it gives an opportunity to reach both local and foreign artists. BİYOGRAFİLER BIOGRAPHIES Jessica Albarn d. 1971, Londra. Londra’da Middlesex Üniversitesi’nde heykel, resim, çizim ve özgün baskı eğitimi aldı. Modus Design Co, Helmut Lang ve Oasis ile moda tasarımı üzerine işbirlikleriyle Jessica, büyülü çocukluğuyla bağlantılarını taçlandırıyor. b. 1971, London, Jessica Albarn is a fine artist having studied sculpture, painting, drawing and printmaking at Middlesex University in London. A fashion design collaborator with Modus Design Co., Helmut Lang and Oasis, Jessica prizes a connection with the magical time of childhood. Joakim Allgulander d. 1965, Stockholm, çalışmalarını ve yaşamını Londra’da sürdürüyor. Allgulander Stockholm’deki National College of Arts and Crafts’ta eğitim aldı. İsveç’in en bilinen çağdaş sanatçılarından biri olan Allgulander, duygu ve merak uyandıran eserler yaratıyor. b. 1865, Stockholm, lives and works in London. Allgulander studied at the National College of the Arts and Crafts in Stockholm. One of Sweden’s most renowned contemporary artists, Allgulander creates work that evokes both emotion and curiosity. Chiho Aoshima d. 1974, Tokyo. Chico Aohima, Hosei Ünivestiesi Ekonomi Bölümü’nden mezun olmuş, ve sanat eğitimi almamıştır. Kendi kendine Illustrator programını nasıl kullanacağını öğrenmiş ve bu medyaya aşık olmuştur. İlk gösterisi, Murakami’nin Tokyo Girls Bravo’ya katıldıktan sonra Murakami’nin fabrikasında çalışmaya başladı. b. 1974, Tokyo. Not formally trained in art, Aoshima graduated from the Department of Economics at Hosei University. She taught herself how to use Illustrator and began to fall in love with the medium. After participating in her first show, Murakami’s Tokyo Girls Bravo, she began to work in Murakami’s factory. Danny Augustine d. 1986, Hackney. Augustıne East London Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar okudu. Halen Royal College of Art’ta baskı ve resim üzerine yüksek lisans yapmakta olan Dany’nin işleri ağırlıklı olarak kimlik ve cinsiyet, erkek, kadın, transeksüel ya da homoseksüel gibi günümüz toplumunun tartıştıklarını konu alıyor. b. 1986, Hackney. Augustine studied Fine Art at the University of East London. Currently studying for a MA in printmaking at the Royal College of Art, Danny’s work deals predominantly with ideas of identity and gender, and how it is portrayed in today’s society, be it male, female, transgender or homosexual. Adam Bridgland d. 1979, Londra. 2006 yılında Royal College of Art’tan mezun olan Adam İngiltere, Amerika, Avrupa ve Asyada pek çok sergi açtı. British Museum, V&A, UBS, Boeing Asia ve Debbie Harry Adam’ın kolleksyonerlerinden bazılarıdır. Temmuz 2009’da Commissions East tarafından ilk büyük kamusal sanat komisyonu ile ödül aldı. O zamandan beri, YouTube, Heal’s, Airnimal Bikes, SmartLIFE, Jacuzzi ve Eastern Payillions gibi önemli projelerde çalıştı. b. 1979, London. Since graduating from the Royal College of Art in 2006, Adam has exhibited at widely in the UK, America, Europe and Asia. The British Museum, the V&A, UBS, Boeing Asia, and Debbie Harry are just some of the collectors of Adam’s work. In July 2009 Adam was awarded his first major public art commission by Commissions East. He has since gone to complete a number of important projects, including work for YouTube, Heal’s, Airnimal bikes, SmartLIFE, Jacuzzi and Eastern Pavilions. Adam Hayes Adam Hayes, İngiltere’de çalışan bir sanatçı, illüstratör ve tasarımcıdır. 2006 yılında Royal College of Art’dan mezun olduğundan beri kendisi, arkadaşları ve her geçen gün büyüyen müşteri listesi için pek çok farklı projede çalışıyor. En çok eliyle icra ettiği tipografileri ile bilinen Adam, bunların yanında güzelce detaylandırılmış çizgi çizimleriyle girift ve imgesel haritalar yaratıyor. Adam Hayes is an artist, illustrator and designer, currently working from his quiet studio in England’s Peak District. In 2006 he graduated from The Royal College of Art and has since worked on various projects for himself, his friends and for a growing list of clients worldwide. Best known for his hand rendered typography, Adam also creates intricate and imaginative maps alongside beautifully detailed line drawings. Thomas Jenkins d. 1983, Wales. Jenkins Londra’da çalışıp yaşamaktadır. 2012 yılında Slade’den yüksek dereceyle güzel sanatlardan mezun oldu. İşleri uluslararası alanda sergilenen Jenkins, Avrupa’da bir dizi konuşmalara ve atölye çalışmalarına katıldı. Thomas’ın Jealous Ödülü’ne sahip edisyonlu baskısı Victoria & Albert Müzesi Kalıcı Baskı Koleksiyounu’nda yer alıyor. b. 1983, Wales. Jenkins lives and works in London. He graduated in 2012 at Slade with a distinction MA Fine Art. He has exhibited internationally and has participated in a number of European talks and workshops. Thomas’ Jealous Prize print edition is now held in the Victoria & Albert Museum Permanent Print Collection. Samson Kambalu d. 1975, Malawi. 1999’da Malawi’s Chancellor College Üniversitesinden mezun oldu ve ardından 2003 yılında güzel sanatlar yüksek lisansını Nottingham Trent Üniversitesi’nde tamamladı. İngiltere ve Hollanda’da karma sergilerine katıldı. b. 1975, Malawi. He graduated from the University of Malawi’s Chancellor College, Zomba in 1999 and completed his MA in Fine Art at Nottingham Trent University in 2003. He has exhibited in group shows in the UK and The Netherlands. Olivia Kemp Olivia Kemp Wimbledon College of Arts Çizim Master programından mezun oldu, halen The Princess Drawing School’da ‘Çizim Yılı’ programını tamamlamaktadır. Plog dergisinde yayınlanan eserleri, Bargehouse (Oxo Toewr Wharf), Ulusal Galeri (National Gallery) ve Taplin Galeri dahil olmak üzere İngiltere çapında pek çok yerde sergilendi. Londra metrosu genelinde sergilenen Art Below Kamusal Sanat Kampanyası’na seçilen genç sanatçılardan Olivia’nın “Madeleine’s View” adlı eseri 2013 yılında Hyde Park istasyonunda sergilendi. Olivia’nın Jealous Ödülü’nü alan edisyonlu baskısı ise Victoria & Albert Müzesi Kalıcı Baskı koleksiyonunda yer alıyor. Olivia Kemp graduated from Wimbledon College of Arts with an MA in Drawing, she is currently completing ‘The Drawing Year’ programme at The Princes Drawing School. Her work has featured in Plog Magazine and has been exhibited across the UK, including at Bargehouse (Oxo Tower Wharf), The National Gallery and the Taplin Gallery amongst others. Olivia was also one of a selection of new artists whose work was on display across the London Underground as part of the Art Below public art campaign when her piece Madeleine’s View was displayed at Hyde Park Station in April 2013. Olivia’s Jealous Prize print edition is now held in the Victoria & Albert Museum Permanent Print Collection. Elizabeth Magill d. 1959, Ontario. Kuzey İrlanda’da büyümüş olan Magill, Londra’da çalışıp yaşamaktadır. 80’lerin ortalarında eserlerini sergilemeye başladı. Magill, dünya çapında Hugh Lane Gallery, Dublin; İngiltere Sanat Konseyi; Kuzey İrlanda Sanat Konseyi; Ulster Museum, Belfast; Southampton City Art Gallery; British Council ve National Gallery of Australia İrlanda Modern Sanatlar Müzesi de dahil olmak üzere birçok kamu ve özel koleksiyonda temsil ediliyor. 2011 yılında Royal Academy of Sunny Dupree Ödülüne layık görüldü. b. 1959, Ontario. Magill grew up in Northern Ireland but lives and works in London. She began exhibiting in the mid-1980s. Magill is represented in many public and private collections worldwide including those of the Irish Museum of Modern Art; the Hugh Lane Gallery, Dublin; the Arts Council of England; the Arts Council of Northern Ireland; Ulster Museum, Belfast; Southampton City Art Gallery; the British Council and the National Gallery of Australia. She was awarded The Royal Academy Sunny Dupree Award in 2011. Juliana Manara d. 1983, Sao Paulo. Sosyal Araştırmalar ve Uluslararası Politika okurken fotoğrafa yönelik becerilerini keşfetmesiyle gazete ve dergilerde belgesel fotoğrafçısı olarak çalışmaya başladı. 2009’da Manara Paris’e Fotoğraf alanında yüksek lisans yapmak için taşındı ve burada fotoğrafçılığıyla kendini ıspatlamış fotoğrafçılardan öğrenme ve sonrasında kendi stilini geliştirme fırsatını yakaladı. Juliana, 2010’dan beri Londra’da yaşamaktadır. Eserleri uluslararası sergilerde ve Wendy Asher (“Exit Through the Gift Shop, 2010” Banksy belgeselinde önemle belirtilen ünlü özel koleksiyoncu) ve Fransa’nın prestijli kütüphanesi National Library dahil çok sayıda özel ve kurumsal koleksiyonlarda yer almaktadır. b. 1983, Sao Paulo. Manara studied Social Communications and International Politics. It was during her degree that she discovered her photographic skills and began work as a documentary photographer for newspapers and magazines. In 2009, Manara moved to Paris to study for a Masters in professional photography and it was there that she had the opportunity to learn from established photographers and later develop her own style. Juliana has been based in London since 2010. Her work has been exhibited internationally and is part of numerous private and corporate collections including Wendy Asher (famous private collector featured at Banksy Documentary “ Exit Through the Gift Shop, 2010”) and the prestigious National Library of France. Lucy McLauchlan d. 1978, Birmingham. Eserleri Hidden Tracks, Hand to Eye, Creative Review, Graphic International, DPM, Graphic Britain, IdN magazine, Modart, Relax ve Plus81 gibi dergilerde yayımlanmıştır. Londra’daki ilk solo sergisi olan Expressive Deviant Phonology Aralık 2007’den Ocak 2008’e kadar Soho’da LAZ. Inc’te sergilenmiştir. Eserleri Avrupa, Japonya ve Avustralya’daki galerilerde sergilenmektedir. Temmuz 2010’da ise Birmingham Central Library’de üç katlı kuşları boyamıştır. b. 1978, Birmingham. Her work has appeared in magazines including Hidden Tracks, Hand to Eye, Creative Review, Graphic International, DPM, Graphic Britain, IdN magazine, Modart, Relax and Plus81. In 2001, she and Beat 13! had an exhibition at the Horse Hospital arts venue in central London. Her first solo London show, Expressive Deviant Phonology, ran from December 2007-January 2008, at LAZ.inc in Soho. Her work has also featured in other galleries in Europe, Japan and Australia. In July 2010, she painted three multi-storey birds on Birmingham Central Library. Takashi Murakami d. 1962, Itabashi. Şu an Asaka, Saitama ve Brookyn arasında yaşayıp çalışmalarını sürdürüyor. Murakami Tokyo Sanat Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Okulunda lisanstan mezun olduktan sonra Tokyo Sanat Üniversitesi’inde doktoraya katıldı. New York’ta Gagosian Galeri ve Paris’te Galeri Perrotin tarafından temsil edildi. Eserleri, Los Angelas Çağdaş Sanat Müzesi,Houston Güzel Sanatlar Müzesi, Boston Güzel Sanatlar Müzesi, Chapel Hill Kuzey Carolina Üniversitesi’nde Acland Sanat Müzesi, Cambridge Harvard Üniversitesi Sanat Müzesi, Doğu Lansing Michigan State Üniversitesi’nde Kresge Sanat Müzesi, Los Angelas’ta LA County Sanat Müzesi, Avustralya Brisbane’da Queensland Sanat Galerisi ve Miami Rubell Family Collection gibi çeşitli müze ve kurumların kalıcı koleksiyonlarına girmiştir. b. 1962, Itabashi. Now lives and works between Asaka, Saitama and Brooklyn. Murakami attended Graduate School of Fine Arts (Ph.D.), Tokyo National University of Fine Arts and Music, Graduate School of Fine Arts, Tokyo National University of Fine Arts and Music. He is represented by Gagosian Gallery, New York and Galerie Perrotin, Paris, France. His works have been selected for permanent collections such as Museum of Contemporary Art, Los Angeles, Museum of Fine Arts, Houston, Museum of Fine Arts, Boston, Ackland Art Museum at the University of North Carolina, Chapel Hill, Harvard University Art Museums, Cambridge, Kresge Art Museum at Michigan State University, East Lansing, Takashi Murakami in the Los Angeles County Museum of Art Database, Los Angeles, Queensland Art Gallery, Brisbane, Australia and Rubell Family Collection, Miami. Marc Quinn d. 1964, Londra. Halen Londra’da yaşayıp çalışmakta. 1985’te Cambridge Üniversitesi’nde Sanat Tarihinden mezun olan sanatçının sergileri son sergileri ise Frozen Waves, Broken Sublimes, Somerset House, Londra (2015); The Toxic Sublime, White Cube, Londra (2015); History Painting, Box, Berlin (2015); Violence and Serenity, Centro de Arte Contemporáneo (CAC), Málaga (2014); Aklın Uykusu, ARTER, İstanbul (2014); Held by Desire, White Cube, Hong Kong (2013)’ta gerçekleşti. b. 1964, London. Still lives and works in London. He graduated History of Art, University of Cambridge(BA) in 1985. His exhibitions include Frozen Waves, Broken Sublimes, Somerset House, London(2015); The Toxic Sublime, White Cube, London (2015); History Painting, BOX, Berlin (2015) ; Violence and Serenity, Centro de Arte Contemporáneo (CAC), Málaga (2014), The Sleep of Reason, ARTER Space for Art, Istanbul (2014); Held by Desire, White Cube, Hong Kong (2013). Rowan Ottesen Rowan Ottosen 2014 yılında Camberwell College of Arts’dan grafik tasarımcı olarak mezun olmuştur. Rowan Ottosen graduated with Bachelor of Arts degree in Graphic Design, Camberwell College of Arts 2014. Alessandra Paglialonga d. 1975, Londra. Italyan sanatçı, Paglialonga güzel sanatlar derecesini aldıktan sonra Artists’ Collective ile birlikte Pop Colors isimli bir sergiye katılmıştır. b. 1975, London. Italian artist completed a fine art degree and went on to exhibit with an Artists’ Collective called Pop Colors. Bobby Pearce İllüstrasyon ve baskı sanatçısı Bobby Pearce sanat yaşamını Londra’da sürdürüyor. Bobby Pearce is an illustrator and print maker who lives and works in London. Frances Richardson Royal Collage of Art’da eğitim alan Frances Rechardson, 2006’da Güzel Sanatlar Heykel bölümünden master derecesi ve “2006 en iyi Mezuniyet Sergisi” için sunulan Conran ödülüyle mezun oldu. Richardson’ın sergileri Londra V&A Müzesi, ABD Houston, UK and the Museum of Fine Art ‘da çalışmaları kişisel ve kamusal koleksiyonlar kapsamında hem ulusal hem uluslararası platformda sergilendi. Frances Richardson studied at the Royal College of Art, graduating in 2006 with MA in Fine Art Sculpture - presented with the Conran Award for overall best graduate exhibition of 2006. Richardson exhibits both nationally and internationally, her work is in private and public collections including the V&A Museum, London, UK and the Museum of Fine Arts in Houston, USA. Paul Schneider Paul Schneider lisans eğitimini Royal Academy of Art’da, yüksek lisans eğitimini ise Camberwell Art College’da tamamladı. Bugüne kadarki sergileri içerisinde Hanging Out to Dry, Ierwood Project Space, London (solo), Hydrogen Clip, MilMa, V&A Lates, ArtLicks ile MilMa Victoria and Albert Museum, bulunuyor. Paul Schneider studied for his Postgraduate Diploma at the Royal Academy of Art and for his BA at Camberwell, UAL. His previous shows include Hanging Out To Dry, Jerwood Project Space, London (solo), Hydrogen Clip, MilMa, V&A Lates, ArtLicks with MilMa Victoria and Albert Museum. Seza Bali d. 1982, İstanbul. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. George Washington Üniversitesi’nden Lisans ve San Francisco Sanat Enstitüsü’nden de Yüksek Lisans diplomasını aldı. Eserleri uluslararası alan da dâhil İstanbul, Elipsis Galeri; Fort Collins, Güzel Sanatlar Fotoğrafçılık Merkezi, San Francisco; Togonan Galeri ve San Francisco Hava limanı Müzesi, Amsterdam, GÖRÜNMEYEN Fotoğraf Fuarı; 2012 ve 2013’te Contemparary İstanbul’da sergilendi. 2007 yılında Türk Fotoğrafçılığında Genç Yetenek olarak tanındı ve 2010 yılında SF Bay Guardian tarafından Bay Area fotoğrafçısı olarak not edildi. b. 1982, Istanbul. She lives and works in Istanbul. Received her MFA from San Francisco Art Institute and BA in Fine Arts from The George Washington University. Her work has been exhibited internationally including in Elipsis Gallery, Istanbul; The Center for Fine Art Photography, Fort Collins, CO; Togonan Gallery and San Francisco Airport Museum, San Francisco, CA; UNSEEN Photo Fair, Amsterdam; Contemporary Istanbul 2012 and 2013. She was recognized as a Young Talent in Turkish Photography in 2007 and as a Bay Area photographer to note by SF Bay Guardian in 2010. b.1984, Istanbul. Büyüktaşçıyan lives and works in Istanbul. Graduated from Marmara University, Faculty of Fine Arts, Painting department in 2006. Burçak Bingöl Selected exhibitions she participated in include: 56th Venice Biennale, Armenian Pavillion, Venice (2015), Century of Centuries, SALT, Istanbul (2015), Fishbone, State of Concept, Athens (2015), The Jerusalem Show, Jerusalem (2014), The Land Across the Blind, Galeri Mana, Istanbul (2014), In Situ, PiST///, Istanbul (2013), Envy, Enmity, Embarrassment, ARTER, Istanbul (2013), Blur, Weltraum, Munich (2012), Reflecting on Reflection, Galeri Mana, Istanbul (2012), Looking for Somewhere to Land, Stockholm (2012), The Afternoon Odyssey, SALT, Istanbul (2012), Worthy Hearts, Yerevan (2011). d. 1976, Görele. İstanbul’da yaşayıp çalışmaktadır. Bazı kişisel sergileri ve sunumları: Solo Sunum (Volta NY, New York, 2015), Araba Sevdası (Galeri Zilberman, 2014), ve Solo Sunum (Art Basel, Hong Kong, 2014); karma sergileriyse: ON (Baksı Müzesi, Bayburt, 2015) ve Benimle Kal! (Apartman Projesi, Berlin, 2014). Küratör olarak Ankara-Goethe Enstitüsü’nde ve Cda-Projects’te(şimdi: Galeri Zilberman)sergiler organize etmiştir. Çalışmaları çeşitli müzelerin yanında Avrupa, Amerika ve Orta Doğu’daki özel koleksiyonlarda yer almaktadır. b.1976, Görele. She lives and works in Istanbul. She has been included in many group exhibitions. Her solo exhibitions include: Solo Presentation (Volta NY, New York, 2015), A Carriage Affair (Galeri Zilberman, 2014) and Solo Presentation (Art Basel, Hong Kong, 2014); and her group exhibitions include: TEN (Baksı Museum, Bayburt, 2015) and Stay with Me (Apartment Project, Berlin, 2014). She has curated shows at Goethe Institut, Ankara and Cda-Projects Gallery, Istanbul (now Galeri Zilberman). Her work is in many private and public collections in the US, Europe and the Middle East. Hera Büyüktaşçıyan d. 1984, İstanbul. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Büyüktaşçıyan’ın seçili sergileri içerisinde 56. Venedik Bienali, Ermenistan Pavyonu, Venedik (2015), Yüzyılların Yüzyılı, SALT, Istanbul (2015), Fishbone, State of Concept, Atina (2015), The Jerusalem Show, Kudüs (2014), Körler Ülkesinin Karşısında, Galeri Manâ, İstanbul (2014), IN SITU, PiST///, İstanbul (2013), Haset, Hüsumet, Rezalet, ARTER, İstanbul (2013), Blur, Weltraum, Münih (2012), Yansıma Üzerine Düşünceler, Galeri Manâ, İstanbul (2012), Looking for Somewhere to Land, Stockholm (2012), The Afternoon Odyssey, SALT, İstanbul (2012), Worthy Hearts, Erivan (2011). Leyla Hancı d. 1983, İstanbu. Halen İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. 2002’de Yıldız Teknik Üniversitesi MYO - Serigrafi Baskı Bölümünden, 2007’de Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi - Resim Bölümü’nden, 2011’de Ankara Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Pedagoji Eğitimi’nden mezun oldu. Katıldığı sergiler: 13.Şefik Bursalı Resim Yarışması Sergisi, Ankara Resim ve Heykel Müzesi (2013); RHMD 4. Uluslararası Özgünbaskı Resim Sergisi, MSGÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, İstanbul (2011) b. 1983, Istanbul. Lives and works in Istanbul. She graduated from Yıldız Technical University, Serigraphy Department in 2002, also Marmara University of Fine Arts, Painting Department in 2007 and Ankara Gazi University, Institute of Educational Sciences,Pedagogical Formation in 2011. Her exhibitions include 13. Şefik Bursalı Painting Competition Exhibition, Ankara Painting and Sculpture Museum (2013), Painting and Sculpture Museum Association, 4. International Printmakıng and Painting Exhibition, Mimar Sinan University Tophane-i Amire Culture Center, İstanbul (2011) ÖZLEM DEMİREL d. 1971, İstanbul. Londra´da yaşıyor ve çalışıyor. 2013 yılında Londra Kensington and Chelsea College, Güzel Sanatlar Diploma Programını bitirdikten sonra 2014 yılında Londra Chelsea College of Art and Design, Güzel Sanatlar Yüksek Lisans Program’ından mezun oldu. Katıldığı Sergiler: ART15, Jealous Gallery, Olympia, Londra(2015); Affordable Art Fair, Contemporary Collective, Battersea Park, Londra(2015); MA Fine Art Degree Show, Chelsea College of Art and Design, Londra (2014); Sightlines, Performans, Cookhouse Gallery, Londra(2014); Chelsea Salon Series, Converse Projesi Alani, Peckham, Londra (2014). Aldığı bazı ödüller: Jealous Galerisi Print Ödülü ve artist residency (2015); Peter Stanley Ödülü, Hortensia Galerisindeki en başarılı iş ödülü (2013). b. 1971, Istanbul. She lives and works London. She finished Kensington and Chelsea College of Fine Arts Programme at London in 2013 then graduated Chelsea Collage of Art and Design at London (MA) in 2014. Her exhibiton: ART15, Jealous Gallery, Olympia, London(2015); Affordable Art Fair, Contemporary Collective Gallery, London (2015); MA Fine Art Degree Show, Chelsea College of Art and Design, London (2014); Sightlines, Performance, Cookhouse Gallery, London (2014); Chelsea Salon Series, Converse Project Space, Peckham, London (2014) Her awards include Jealous Gallery Graduate Print Prize for Chelsea College of Art and artist residency (2015); Peter Stanley Prize for the most outstanding work at Hortensia Gallery (2013). Işıl Eğrikavuk d. 1980, İzmit. Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatı’ndan mezun oldu ve The School of The Art Institute Chicago’da görsel sanatlar masterını tamamladı. 2008 yılında İstanbul’a dönen Eğrikavuk, Boğaziçi, Sabancı ve Bilgi Üniversitesi’nde çağdaş sanat ve medya alanlarında ders verdi. Katıldığı sergiler ve performanslarının bazıları: Art of Disagreement, Salt Ulus, Ankara, (2015), Everything You Want to Know About Love and Contemporary Art, Performance-İKSV Istanbul (2015), Infamous Library, Solo Exhibition, Rampa Gallery, İstanbul (2014), 11th Sharjah Biennial, Sharjah (2013), Reverse Corner, Solo exhibition, Egeran Gallery, Istanbul (2013), Change Will Be Terrific, Salt Istanbul (2012), Home Istanbul, Sao Paolo (2012), ISEA-10, Ruhr-Germany (2010), 11th Istanbul Biennial (2009), Endgame, South Korea (2009). b. 1980, İzmit. Studied literature at Boğaziçi University (Istanbul) then went to The School of The Art Institute of Chicago for her MFA in Performance Art. She moved back to Istanbul in 2008 and since then she is art teaching art and media at Istanbul Bilgi University. Selected exhibitions and performances: Art of Disagreement, Salt Ulus, Ankara (2015), Everything You Want to Know About Love and Contemporary Art, Performance-İKSV Istanbul (2015), Infamous Library, Solo Exhibition, Rampa Gallery, İstanbul (2014), 11th Sharjah Biennial, Sharjah (2013), Reverse Corner, Solo exhibition, Egeran Gallery, Istanbul (2013), Change Will Be Terrific, Salt Istanbul (2012), Home Istanbul, Sao Paolo (2012), ISEA-10, Ruhr-Germany (2010), 11th Istanbul Biennial (2009), Endgame, South Korea (2009). Merve Kılıçer d. 1987, İstanbul. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Kılıçer ayrıca İstanbul merkezli sanatçı kolektifi KABA HAT’ın bir üyesidir. 14. İstanbul Bienali’nde Büyük Ada Halk Kütüphanesi’nde işleri sergilendi. KABA HAT ile Mesai Saatleri Arasında, Onur Gökmen Atölye, Ankara (2012); KABA HAT ile Ben Mal Sahibiyim, Fatma Belkıs & Yaprak Kırdök Atölye, İstanbul (2012) ve Kooperatif, Sabancı Üniversitesi SSBF Sanat Galerisi, İstanbul (2011) bulunuyor. b. 1987, Istanbul. Lives and works in Istanbul. Kılıçer is also a member of the Istanbul-based artist collective KABA HAT. Her works have been exhibited in the 14th İstanbul Biennale at Buyuk Ada at the Public Library. Recent exhibitions include Trümmer auf Trümmer (with KABA HAT), Apartment Project, Berlin (2013); After the Working Hours (with KABA HAT), Onur Gökmen Atelier, Ankara (2012); I am the Property Owner (with KABA HAT), Fatma Belkıs & Yaprak Kırdök Atelier, Istanbul (2012) and Cooperative, Sabanci University FASS Art Gallery, Istanbul (2011). Gül Kozacıoğlu d.1976, Ankara. Danimarka Kopenhag’da büyüdü. Boğaziçi Üniversitesi’nde Felsefe okuduktan sonra yükseköğrenimini ODTÜ’de Tasarım Felsefesi üzerine yaptı. 2000’den beri İstanbul, Kopenhag ve New York arasında çalışıyor, görsel ve işitsel medyanın yanında fotoğrafı da kullanarak yerleştirme ve performans içerikli sergiler gerçekleştiriyor. b. 1976, Ankara. Raised in Copenhagen, Denmark. She studied Philosophy at Boğaziçi University, and later Philosophy of Design at METU in Turkey. Since 2000, she has worked between Istanbul, Copenhagen and New York, within visual and aural media, utilizing photography in her exhibitions, installations and performances. Denİz Köse d. 1981, Eskişehir. Anadolu Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan sanatçı Eskişehir’de yaşıyor ve çalışıyor. b.1981, Eskişehir. Teaching in Anadolu University, lives and works in Eskişehir. Ilgın Seymen d.1980, İstanbul. 2002’de Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi, Heykel bölümünden mezun oldu. 2004-2007 tarihleri arasında Fulbright eğitim bursu ile gittiği San Francisco Academy of Art Üniversitesi Heykel bölümünde yüksek lisansını tamamladı. “Nothing Presonal” isimli İlk kişisel sergisini 2007’de San Francisco, Melting Point Gallery’de açtı. 2008’de Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi ortaklığıyla düzenlenen Frankfurt Artist in Residency programına davet edildi. Atölye çalışmalarını 2008-2010 tarihlerinde İstanbul ArtCenter programı çatısı altında sürdürmüş ve aynı zamanda Apartman Projesi’nin yürüttüğü, uluslararası sanatçılarla işbirliği ile oluşturulan çalıştaylarda yer almıştır. 20112016 ArtON İstanbul tarafından temsil edilen sanatçı, üretimini bağımsız olarak İstanbul’da sürdürmektedir. b.1980, Istanbul. After studying sculpture at the Marmara University of Istanbul, she received Fulbright Scholarship and attended the MFA Sculpture program at the Academy of Art University in San Francisco. Artist had her first solo exhibition “Nothing Personal” at the Melting Point Gallery, San Francisco in 2007. In 2008, Ilgın Seymen was invited to the Frankfurt Artist in Residence program organized in partnership with Platform Garanti Contemporary Art Center. Between 2008 and 2010 she continued her studio works within ArtCenter Istanbul studio program, and also took part in collaborative workshop projects with international artists directed by Apartment Project. Artist has been represented by ArtOn Istanbul between 2011 - 2016, and currently works independently in Istanbul. Beyza Uçak d. 1989, İstanbul. Beyza Uçak çalışmalarını Londra’da sürdürüyor. 2013 yılında Central St.Martin’s School of Art and Design, Grafik Tasarım bölümünü bitirdikten sonra aynı okulda burslu olarak okuduğu İletişim Tasarımı yüksek lisans programından 2015 yılında mezun oldu. b.1989, İstanbul. Beyza Uçak lives and works in Istanbul. After completing her Bachelor’s Degree at Central St.Martin’s School of Art and Design, Graphic Design, she graduated from Central St.Martin’s School of Art and Design, with an MA degree from Communication Design, with Vice Chancellor’s scholarship. Hwa Seon Yang Lisansını Seul’da resim üzerine yapan sanatçı ikinci lisansını Central Saint Martins’de tamamladı, doktorasını ise University of East London da yaptı. Sanatçının hatıraların canlı ve renkli bir yansıması olan suluboya ve kara kalem eserleri Londra, Seoul , Hong Kong ve Beijing de sergilerde yer aldı. Yanghwa 2013 yılında oldukça prestijli bir ödül olan Herbert Smith Freehills & Works’ün finaline kalan son adaylardandı. Konu eseri London Art Gallery, Arbeit Gallery, KAIS Gallery ve Hong Kong da sergilendi , şu anda Victoria & Albert Museum da kalıcı baskı eserleri kolleksiyonunda yer alıyor. HwaSeon Yang, known as Yanghwa, is a South Korean artist living and working in London. Studying an MA in Painting in Seoul, she then went on to earn a second MA in Fine Art from Central Saint Martins, graduating in 2013. Her next step is a Professional Doctorate course at University of East London. Her works have been exhibited in group shows across London, Seoul, Hong Kong and Beijing. Yanghwa was shortlisted for the prestigious Herbert Smith Freehills& Works in Print Art Prize in 2013, and has exhibited as par of Sweet ‘Art’ at Espacio Gallery, London’s Arbeit Gallery (2013) and KAIS Gallery, Hong Kong (2007). Yanghwa’s Jealous Prize print edition is now held in the Victoria & Albert Museum Permanent Print Collection. sıraselviler cad. no:35, 2. bodrum kat, beyoğlu istanbul +90 212 243 54 43 | www.mixerarts.com | info@mixerarts.com
Similar documents
2013 IFPI Dijital Müzik Raporu
yıllarca süren performansına ulaştı. Güzergâhın büyüme yönünde olduğu son derece açık. Küresel müzik sektörü için, bu kadar iyi başlayan bir yılı hatırlamak zor. 2013 yılına girerken sektörümüz içi...
More informationmerve atılgan // sokak müziği // mustafa kula // la haıne mert tugen
faydası olan bir iç disiplin var. Müzik algısını da çok değiştiriyor ve işitsel olarak geliştiriyor. Sahne, dekor, kostüm ve tiyatro öğelerini içinde barındıran bir sanat ve dolayısıyla estetik alg...
More informationÇiFTE VATANDAŞLIĞA CEZA KANUNU
bayılırız. İşte bu anma etkinliklerinde de gerek mezardaki etkinlikte gerekse de akşamki konserde Türkiye’den gelen misafir sanatçının gerçekleştirdiği anlamlı konuşma sırasında kulağıma gelen bir ...
More informationjaponizmin empresyonist sanat akımı üzerine etkileri
Görsel 2: James McNeill Whistler, Porselen Ülkesinden Gelen Prenses, 1863-65, Londra.
More information