Mercanada
Transcription
edito De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz... ‹lkyaz›n en renkli günlerini yaflad›¤›m›z bu günlerde, Mercanada da renkli bir içerik ile karfl›n›zda. S›cak yaz günlerinde içinizi serinletecek bir u¤rafl› için evinize bir akvaryum kurmay› düflünüyorsan›z, bu say›m›zda deniz akvaryumlar› ile ilgili bilgileri bulabilirsiniz. Biraz soluk almak istedi¤inizde ilk koflaca¤›n›z yer olan baçenizi ya da balkonunuzu düzenlemenin ve yaz bahçeleri haz›rlaman›n tam zaman›. “Bahçe” sayfalar›n›n da sizi bu yönde heveslendirece¤ini düflünüyoruz. Sizi bu say›da, Edirne’ye, T›p tarihimizin ödüllü müzesi, Sultan II. Bayezid Külliyesi Sa¤l›k Müzesi ne götürüyoruz. Mercanada’n›n bu say›s›nda da keyifli röportajlar var; medikal röportaj konu¤umuz, Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi’nden Sn. Prof. Dr. Serhat Ünal, ba¤›fl›kl›k sistemi ile ilgili bilgiler aktard› bize. Y›lmaz Erdo¤an ile Gülse Birsel söyleflisi de derginin renkli köflelerinden... Kitaplar›n› severek okudu¤umuz Selim ‹leri, severek yiyece¤iniz cevizli roka salatas› tarifi ile dergimize konuk oldu. Mercanada’n›n kitap ödüllü bulmacas›na gösterdi¤iniz ilgi için sonsuz teflekkürler... Yo¤un çal›flma temponuzda, kitaplar, sinema ve müzik dünyas›ndan güncel haberlerle dolu bir molaya daha hoflgeldiniz... Sayg›lar›m›zla. Kültür Sanat ve Medikal Haber Dergisi Y›l:1 Say› 3 Mustafa Nevzat ‹laç Sanayi A.fi.’nin t›p camias›na sundu¤u bir kültür hizmetidir. Epsilon Yay›nc›l›k Hizmetleri Tic. ve San. Ltd. fiti. ad›na ‹mtiyaz Sahibi Grafik Uygulama Film - Grafik Hülya Bilgin Ç›¤ Ömer Yenici ‹dari Müdür Ebru Grafik ve Matbaac›l›k A.fi. Türbedar Sk. No:8 Ca¤alo¤lu/‹stanbul Tel: 0212 520 85 21 Erol fiahnac› Bask› Sat›fl Koordinatörü Do¤an Ofset Yay›nc›l›k ve Matbaac›l›k A.fi. Tel: 0212 622 19 00 Faks: 0212 622 19 59 Genel Yay›n Yönetmeni Berran Tözer Yaz› ‹flleri Müdürü (sorumlu) Abdül Vardar Meltem Erkmen Kapucuo¤lu Pazarlama Koordinatörü Editör Banu Yal› Kosifo¤lu Haluk Kalafat Reklam Grafik Tasar›m Arzu Tuna 0 212 244 82 82 /125 Sevil Ürel atuna@epsilonyayinevi.com Adres Osmanl› Sk. Osmanl› ‹fl Merkezi No: 24/4-5 80090 Taksim/‹stanbul Tel: 0212 244 82 82 pbx Faks: 0212 252 47 29 Web: www.epsilonyayinevi.com e-mail: mercanada@epsilonyayinevi.com 1 içindekiler 4 8 4 . . . . . . . Geçmiflten bugüne: T›p tarihimizin ödüllü müzesi 8 . . . . . . . Akvaryum: Deniz evinize geldi 10 . . . . . . . Röportaj: Prof. Dr. Serhat Ünal ile ba¤›fl›kl›k sistemi üzerine 13 . . . . . . . Ba¤›fl›kl›k Sistemi 16 . . . . . . . Gülse Birsel - Y›lmaz Erdo¤an: ‹ki mizahç› karfl› karfl›ya 22 . . . . . . . Bahçe: Babil’den yar›nlara 24 . . . . . . . Mekan: Yap› Kitabevi yeniden yap›land› 26 . . . . . . . Balon: Balonlar yar›fl›yor 28 . . . . . . . Mutfakta: Selim ‹leri’den rokal›, cevizli salata 30 . . . . . . . Tiyatro: Çi¤dem Sel›fl›k Onat 32 . . . . . . . Tiyatro: Hale Soygazi’yle Özel Bir Gün üzerine 34 . . . . . . . Sahaf 35 . . . . . . . Sergi 36 . . . . . . . Sinema 40 . . . . . . . Yerli ve yabanc› albümler 42 . . . . . . . Kitap 50 . . . . . . . Tasar›m: Hayat› kolaylaflt›r›rken güzellefltirmek 52 . . . . . . . ‹nternet 53 . . . . . . . Ödüllü bulmaca 54 . . . . . . . Satranç 56 . . . . . . . Astroloji: Yasemin Boran’dan 2004 y›l›nda burçlar 10 22 26 16 2 geçmiflten bugüne Foto¤raflar: Enver fiengül T›p tarihimizin ödüllü müzesi Avrupa Konseyi’nin 2004 Müze Ödülü’nü kazanan Sultan II. Bayezid Külliyesi Sa¤l›k Müzesi, ödülünü 27 Nisan’da Strasbourg’da alacak. Sultan II. Bayezid Külliyesi’nin kurucusu II. Bayezid, (yukar›da) flehzadeli¤i s›ras›nda Amasya’da da bir külliye kurmufltu. 4 Avrupa Konseyi 2004 Müze Ödülü’ne lây›k görülen Edirne’deki Sultan II. Bayezid Külliyesi, t›p ve eczac›l›k tarihimiz aç›s›ndan oldukça önemli bir kurulufl oldu¤unu bir kez daha kan›tlad›. 1488 y›l›nda Sultan II. Bayezid taraf›ndan kurulan bir çeflit hastane ve din külliyesi olan bu yap›, ayn› zamanda o dönemlerde ruhsal bozukluk yaflayan insanlar›n tedavisinde su sesleri, müzik ve aromatik kar›fl›mlar›n kullan›ld›¤› bir merkez olarak hizmet vermiflti. Ödül Jürisi, Sultan II. Bayezid Külliyesi Sa¤l›k Müzesi’ne ödülün verilifl ne- deni olarak ruhsal bozukluklara olan bu incelikli tedavi fleklinin çok baflar›l› ve örnek al›nmas› gereken bir yaklafl›m olmas›n› göstermiflti. 48 MÜZEY‹ GEÇT‹ Avrupa Konseyi Müze Ödülü, 1977’den beri her y›l Avrupa kültürel miras›na önemli katk›lar› oldu¤una karar verilen bir müzeye veriliyor. Avrupa Kültürel Sözleflmesi’ne imza koyan 48 ülkenin her y›l farkl› bir müzesi bu ödüle aday oluyor. Külliyenin kazand›¤› ödül y›l›n ilk günlerinde duyurulmufltu. Ödül töreni Parlamenter Meclisi bahar oturumu döneminde, 27 Nisan 2004’de Strasbourg’ta yap›lacak bir törende verilecek. Ödüle son y›llarda lây›k görülen müzeler aras›nda, ‹sviçre Hauterive-Neuchâtel’deki Latenium Müzesi (2003), Almanya Lübeck’deki Buddenbrookhaus Müzesi (2002), ve Finlandiya Helsinki’deki Tiyatro Müzesi (2001) bulunuyor. 15. YÜZYILDA KURULDU Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nun ikinci baflkenti olarak kabul edilen Edirne'yi bir darrüflifaya kavuflturmak amac›yla temeli 1484 y›l›nda at›lan ve bugünün olanaklar›nda bile k›sa say›labilecek dört y›l gibi bir sürede bitirilerek 1488 y›l›nda hizmete aç›lan külliyenin kurucusu Fatih Sultan Mehmet'in o¤lu ve II. Bayezid’d›r. Külliyenin temel ifllevi hasta bak›m› ve tedavisiydi. Bu bölümlerin yan› s›ra di¤er üniteler, hastane hizmetini do¤rudan veya dolayl› olarak tamamlayan sosyal, kültürel ve dini nitelikteki yap›lard›. Bu genifl yap›lar›n dört y›l gibi çok k›sa bir sürede bitirilmesi ise imparatorlu¤un teknik ve ekonomik gücünün bir göstergesi. Yap›n›n mimar›n›n kim oldu¤u konusunda iki ayr› görüfl var. Yayg›n kan› külliyeyi Mimar Hayrettin’in yapt›¤› yönünde. Ama bu bilgi tarihi belgelerle kan›tlanam›yor. Di¤er mimar aday› ise Yakup fiah Bin Sultan fiah. MÜZ‹KLE TEDAV‹ Bugün müze olarak hizmet veren yap›n›n önemli bir bölümünü t›p medresesi, medrese ve flifahane bölümleri oluflturuyor. Medresede 18 ö¤renci odas›, bir dershane ve orta avlu bulunuyor. fiifahanedeki eczane ve ilaç depolar›n›n yan› s›ra alt› k›fll›k ve yazl›k yatak odas› ile bir tane de musiki sahnesinden olufluyor. Musiki sahnesi Osmanl› mimarisinin geliflmifllik düzeyini kan›tlayan hassas akusti¤iyle dikkat çeker. Bu bölüm külliye için çok önemli çünkü musikiyle hasta tedavisi bu hastanenin özellikleri aras›nda yer al›yordu. Tedavide musikinin yan› s›ra su sesi ve güzel kokulardan da yararlan›l›yordu. fiad›rvandan f›flk›ran sular›n ç›kard›¤› ses, tedavinin önemli bir k›sm›n› oluflturmakta, hastay› huzura kavuflturmaktayd›. Bu flifahanede tedavi paras›zd› ve haftada iki gün flehirdeki hastalara paras›z ilaç da¤›t›l›rd›. Külliye zaman içinde, di¤er sa¤l›k hizmetlerinden vazgeçip sadece ak›l ve ruh hastalar›n›n tedavi edildi¤i bir ünite halini alm›fl, giderek eski önemini yitirerek bak›ms›z bir kurum haline gelmiflti. ÜN‹VERS‹TEYE DEV‹R Külliye’nin bugünkü bak›ml› ve ödüllü bir müze haline gelifli süreci külliyenin camii hariç di¤er bölümlerinin Vak›flar Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan 1984 y›l›nda Trakya Üniversitesi'ne devredilmesiyle gerçekleflti. Trakya Üniversitesi Edirne Meslek Yüksekokulu'nun Restorasyon ve Duvar Süsleme Bölümleri e¤itim ö¤retim faaliyetleri sürdürdü. Darrüflflifa'n›n Trakya Üniversitesi bünyesinde Sa¤l›k Müzesine dönüfltürülmesi çal›flmalar›na ise 1993 y›l›nda bafllad›. Rektör Prof. Dr. Osman ‹nci'nin büyük çabalar› ve uzun süren çal›flmalar sonucunda Kültür Bakanl›¤›'n›n 11 Mart 1997 tarihli onay› ile müze olmas› resmileflti. Ruh Hastalar›n› Readapüsyon Derne¤i'nin katk›lar›yla 2000 y›l›nda flifahane k›sm› Psikiyatri Tarihi Bölümü olarak düzenlendi. Tasar›m sanat yönetmenli¤ini Türkan Kafadar'›n yapt›¤› çal›flmalarla buras› tarihine uygun bir flekilde mankenlerle canland›r›ld›. Müzenin müdürlü¤ü görevini foto¤raf sanatç›s› Enver fiengül yürütüyor. Tel : (0284) 212 09 22 5 geçmiflten bugüne EVL‹YA ÇELEB‹ II. SULTAN BAYEZ‹D KÜLL‹YES‹’NDE 1682 y›l›nda Edirne'yi ziyaret eden Evliya Çelebi, külliyeden; "Orada bir Darüflflifa vard›r ki dil ile tarif ve kalemler ile yaz›lmaz," diye bahseder. Ünlü seyyah, ayr›ca külliye için flu ilginç tan›mlamalar› kullanm›fl: "Ad› geçen ba¤›n ortas›nda, gö¤e bafl uzatm›fl bir ka¤ir yüksek kubbedir ki güya ayd›nl›k hamam camekân› gibi tepesi aç›kt›r. Bu aç›k yerde alt› adet ince mermer sütunlar üzerinde Kiyan›yan tac› gibi bir kubbecik vard›r. San'atkâr ifl üstad›, bu küçük kubbenin ta tepesine halis alt›n ile yald›zlanm›fl bir çeflit demir mil üzerine bir bayrak yapm›fl, ne taraftan rüzgâr eserse, o bayrak o tarafa döner. Garip görünüfllüdür. Ama afla¤› büyük kubbe sekiz köflelidir. Bu kemerli kubbe içinde dahi sekiz kemer vard›r. Her kemerin alt›nda bir k›fl odas› vard›r. Bu odalar›n her birinde ikifler pencere vard›r. Bir penceresi odan›n d›fl›nda olan gülistanl› a¤açl›¤a bakar, di¤eri de bu büyük kubbenin ortas›ndaki büyük havuz ve flad›rvana bakar. Bu sekiz adet k›fl odalar›n›n önünde, yine büyük kubbe içinde sekiz adet yazl›k odalar vard›r. Üç taraflar› kafesli mermerler ile yap›lm›fl bu büyük kubbe alt›ndaki büyük havuzun çevresindeki sel sebillerden berrak su ça¤lay›p havuza girince , f›skiyelerden berrak su, kemerli kubbenin göbe¤inde nihayet bulur. Böyle dikkat ve özenle yap›lm›fl flifa yurdunun anlat›lan odalar›nda çeflitli hastal›klara tutulmufl zengin ve fakir, ihtiyar ve genç doludur" . "Baz› odalarda ilkbaharda delilik mevsiminde Edirne'nin aflk denizi derinli¤ine düflmüfl sevdal› afl›klar ço¤al›p, hekimin emriyle bu t›marhaneye getirilerek altun ve gümüfl yald›zl› zincirlerle kerevetlerine tak›l›p, her biri aslan yata¤›nda yatar gibi kükreyip yatarlar... Kimisi havuz ve flad›rvanlara bak›p kalender hülyas› kabilinden sözler eder, nicesi dahi o kemerli kubbenin etraf›nda olan gülistan ve ba¤ ve bostan içindeki binlerce kufllar›n c›v›lt›lar›n› dinleyip, delilerin perdesiz ve ölçüsüz sesleriyle feryada bafllarlar. Bahar mevsiminde çiçek k›sm›ndan sim ve zerrin, deveboynu, müflkü rumi, yasemin, gülnesrin, flebboy, karanfil, reyhan, lale, sümbül gibi çiçekler hastalara verilip güzel kokular› ile hastalar iyilefltirilirler. Fakat delilere bu çiçekleri verince kimini yerler, kimini ayaklar› alt›nda çi¤nerler. Baz›lar› dahi meyveli a¤açlar› seyredip, ah daha hel hope pe pohe pelo deyip, çimenlik temaflas› ederler." Evliya Çelebi, hastanenin musiki ile tedavi konusunu da flu flekilde anlatm›fl: "Merhum ve Ma¤fur Bayezid Veli Hazretleri Vak›fiyesi’nde, hastalara deva, dertlere flifa, divanelerin ruhuna g›da ve defi seva olmak üzere 10 adet hanende ve sazende gulan (genç erkek) tayin etmifl ki, üçü hanende, biri neyzen, biri kemanc›, biri musikarc›, biri santurcu, biri çengi, biri çeng santurcu, biri udçu olup, haftada 3 kez gelerek hastalara ve delilere musiki fasl› ederler. Allah'›n emriyle, nicesi saz sesinden hofllan›r ve rahat ederler. Do¤rusu musiki ilminde neva, rast, segah, çargah, suzinak makamlar› onlara mahsustur. Ama zengule makam› ile buselik makam›nda rast karar k›lsa insana hayat verir. Bütün saz ve makamlarda ruha g›da vard›r." akvaryum Deniz evinize geldi Tatl› su akvaryumlar›n›n yayg›nl›¤›na henüz ulaflmasa da deniz akvaryumlar› evleri süslemeye bafllad›. Birkaç y›l öncesine kadar mercan resiflerindeki do¤al dengeyi tehdit eden bu hobi, art›k deniz yaflam›n›n umutlar›ndan biri olma yolunda ilerliyor. Deniz akvaryumculu¤u tatl› su akvaryumculu¤una göre henüz genç say›labilecek bir hobi. Ancak h›zla gelifliyor ve deniz akvaryumunu tatl› su akvaryumuna tercih edenlerin say›s› art›yor. En son animasyon dal›nda Oscar kazanan Kay›p Bal›k Nemo (Finding Nemo) adl› çizgi filmde, deniz akvaryumunun nas›l bir fley oldu¤unu hofl bir hikâye ve güzel çizimlerle gördük. Nemo’nun içine hapsedildi¤i tank bir deniz akvaryumuydu. Ancak tabii ki gerçek hayatta deniz akvaryumlar›nda yaflayan bal›klar›n hikâyesi Nemo’nunkine benzemiyor. Deniz akvaryumculu¤u hobisinin ilk bafllad›¤› y›llarda ancak k›s›tl› say›da canl› akvaryumlarda sa¤ kalabiliyordu, özellikle mercan akvaryumlar›nda baflar› neredeyse imkâns›zd›. Ancak bilgi birikiminin geliflmesiyle birçok tür akvaryumlarda sa¤l›kl› olarak yaflayabildi. Hatta do¤al ortamda çevre kirlili¤iyle mücadele etmekte zorlanan birçok türün 8 belki de gelecekte ki kurtulufl ümidi olacak bir yere do¤ru gidiyor deniz akvaryumu merak›. Nemo’nun hikâyesindeki yakalanma bölümü bu hobinin ilk y›llar›ndan kalma bir görüntü. Deniz akvaryumculu¤unda canl›lar, temel olarak do¤al yaflam alanlar›ndan kopart›l›yordu. Bu türlerin toplanmas› hassas do¤al dengelere zarar veriyordu. Yine de kepçeyle türleri canl› yakalama tekni¤i di¤er yöntemlerin yan›nda insafl› kal›yordu. Deniz akvaryumlar›na talep art›nca gelifltirilen siyanid, siyanür türü kimi kimyasallar yard›m›yla bir seferde birden çok bal›k ve di¤er mercan kayal›¤› sakinlerini yakalama yöntemleri do¤al dengeye daha büyük zarar veriyordu. Üstelik bu yöntemlerle yakalanan canl›lar›n akvaryumlarda yaflama flans› oldukça az oluyordu. Deniz akvaryumculu¤unda bugün gelinen noktada çevreci bilinç bu tür k›y›mlar› engelliyor. Art›k do¤aya daha az düzeyde zarar veriliyor. Bu tür bir zarar› s›f›ra indirmek ise mümkün görünmüyor. Ama di¤er yandan deniz akvaryumculu¤undaki geliflme yönü t›pk› tatl› su akvaryumculu¤undaki gibi ilerliyor. Bu gidiflat t›pk› tatl› su bal›klar›n›n bugün suni ortamlarda üreme yoluyla ço¤alt›lmas› ve hatta çaprazlama yap›larak türlerin kendi içinde çeflitlenmeye gidece¤ini gösteriyor. Zaten son y›llarda anemonfish -filmdeki Nemo ve Marlin- ve damsel -bu da Dory, yani unutkan bal›k- türlerinin baz›lar› akvaryum koflullar›nda üretilmeye bafllad›. Hatta do¤ada üremesi oldukça özel koflullara ba¤l› olan mercanlar›n deniz akvaryumlar›nda basit düzeneklerle üretilebiliyor. S‹N‹RL‹ AMA BAKIMI KOLAY BALIKLAR Tanglar -cerrah bal›klar›- tropik denizlerde yaflayan 100 civar›nda bal›k türünü içerir. Deniz akvaryumlar›na yabanc› olanlar›n bile aflina olduklar› türlerdir bunlar. Renkleri, boyutlar› ve flekilleri birbirlerine göre farkl› olmakla birlikte, vücut yap›lar› genellikle yass›d›r, tek s›rt yüzgecine sahiptirler ve baz› türlerde daha belirgin olan kuyru¤un her iki taraf›nda diken bulunur. Ülkemiz akvaryumlar›nda s›k görülen türleri flöyledir: • Sar› Tang (Zebrasoma flavescens) • Toz mavi cerrah bal›¤› (Acanthurus leucosternon) • Kahverengi Tang (Acanthurus japonicus) • Sailfin Tang (Yelken - Zebrasoma veliferum-desjardinii). Birden fazla tür bu isimle adland›r›l›r. • Mavi Tang (Paracanthurus hepatus) • Mor Tang (Zebrasoma xanthurus) • Naso Tang (Naso lituratus) Genellikle otçul olan tanglar›n bak›m› kolayd›r. Genifl ve minimal dekore edilmifl akvaryumlar› severler. Kendilerine ait bölgeleri saptarlar ve korurlar. Tür ismini Almanca’da deniz yosunu anlam›na gelen ‘tang’ kelimesinden alm›flt›r. Çünkü bu türe ait bal›klar, algle yani yosunla beslenir. Ancak yeni akvaryumlarda ve bal›k yükünün fazla oldu¤u akvaryumlarda alg miktar›n› yeterli tutmak çok zordur. Bu yüzden ek besin verilmesi gerekebilir. Ara s›ra marul, ›spanak ve brokoli kaynat›larak verilmesi de yararl› olur. Acanthurus leucosternon (Damsel) Sar› Tang Yeni bafllayanlar için bal›k önerisi Görünüm, renk ve bak›m aç›s›ndan Tanglara yak›n güzel ucuz bir bal›k olan tavflan bal›¤› (Foxface - Lo Vulpinus) özellikle yeni bafllayanlar için tavsiye edilebilecek bir türdür. Biraz utangaç olmakla birlikte dayan›kl› ve ucuz bir bal›kt›r. Tek dezavantaj› vard›r: Üst yüzgecinin uç k›sm› zehirlidir ve bu nedenle bal›¤a el sürülmemesi gerekir. Uyum sorunlar›na ve genifl akvaryumlarda beslenmelerine dikkat edilirse bu renkli bal›klar uzun süre akvaryumlarda bar›nd›r›labilir. 9 röportaj Düzenli uyku, dengeli beslenme ve egzersiz ba¤›fl›kl›k sisteminin en yak›n dostlar›d›r Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› Anabilim Dal› Baflkan› ve Enfeksiyon Hastal›klar› Ünitesi ö¤retim üyesi olarak görev yapmakta olan Prof. Dr. Serhat Ünal, sa¤l›kl› bir hayat›n olmazsa olmazlar› aras›nda sayabilece¤imiz ba¤›fl›kl›k sistemini anlat›yor. 10 Sa¤l›kl› bir hayat›n olmazsa olmazlar› aras›nda sayabilece¤imiz ba¤›fl›kl›k sistemi, insan vücudunu enfeksiyonlara, kansere ve di¤er birçok hastal›¤a karfl› koruyan karmafl›k bir sistem. Özellikle grip, nezle gibi viral enfeksiyonlara yakalanma riskinin fazla oldu¤u dönemlerde ba¤›fl›kl›k sistemi güncel ve önemli bir konu olarak karfl›m›za ç›k›yor. ‹sterseniz sohbetimize ba¤›fl›kl›k sistemi nedir, nas›l çal›fl›r ve bizim için neden önemlidir sorusuyla bafllayal›m. Bir organizmay›, d›fl ortamda veya kendi yap›s› içinde bulunan ve yaflam›n› do¤rudan tehdit edebilecek tüm olumsuz etkenlere karfl› koruyan ve sa¤l›kl› bir hayat›n olmazsa olmaz› olan ba¤›fl›kl›k sistemi, anne karn›ndaki bebekte yaklafl›k gebeli¤in 2-3. aylar›nda fonksiyon görmeye bafllar. Ba¤›fl›kl›k sistemimizi oluflturan hücreler, anne karn›ndaki bebekte önce bebe¤in karaci¤erinde en son olarak da kemik ili¤inde üretilir. Do¤umdan sonraki ilk 69 ay boyunca da henüz d›fl ortamdaki baz› mikroplara karfl› yeterli haz›rl›¤› olmayan bebe¤e ba¤›fl›kl›k deste¤i annenin kan›ndan plasenta arac›l›¤›yla bebe¤e geçmifl olan antikorlar arac›l›¤›yla sa¤lan›r. Dokuzuncu aydan itibaren de insan yavrusu kendi ba¤›fl›kl›k sistemi arac›l›¤›yla yaflam mücadelesine devam eder. Ba¤›fl›kl›k sistemimiz kabaca B ve T hücreleri dedi¤imiz aktif savunma hücrelerinden ve antikorlardan oluflur. Çevremizde ve flu anda sizinle bu röportaj› yapt›¤›m›z stüdyoda bile, gözle görülmeyen milyonlarca mikrobun oldu¤unu ve en az bunun kadar hatta daha fazla say›da mikrobu kendi vücudumuzda tafl›d›¤›m›z› göz önüne al›rsak, sizinle bu sohbeti sa¤l›kl› bir biçimde yap›yor olmam›zda ba¤›fl›kl›k sistemimizin ne büyük bir rol üstlendi¤i ortaya ç›kar. Ba¤›fl›kl›k sistemimiz zay›flad›¤› zaman nas›l bir risk alt›na giriyoruz, daha çok hangi hastal›klara aç›k hale geliyoruz, hangi hastal›klar bizi tehdit eder duruma geliyor? Ba¤›fl›kl›k sistemimizdeki herhangi bir zay›flama sonucu vücudun bakteriler, virüsler ve parazitlere karfl› savunmas›nda büyük gedikler oluflur ve vücut genel olarak tüm enfeksiyonlara yatk›n hale gelir. Ayr›ca ba¤›fl›kl›k sistemi bask›lanm›fl kiflilerde kanserlerin de daha s›k görüldü¤ü bilinmektedir. Ba¤›fl›kl›k sistemimizi zay›flatmamak için neler yapabiliriz, bu sistemi daha güçlü k›lman›n yollar› nelerdir? Düzenli bir uyku, stresten mümkün oldu¤unca uzak durma, düzenli egzersiz ve dengeli beslenme ba¤›fl›kl›k sistemimizin en yak›n dostlar›d›r. Alkol, sigara kullan›m›, dengesiz beslenme ve uykusuzluk ise bu sistemin en önemli düflmanlar›d›r. Halk›m›z biraz da geleneklerimizin verdi¤i etkiyle hastal›klar›n önlenmesinde veya tedavisinde bitkisel ürünlere ra¤bet edebiliyor. Ba¤›fl›kl›k sistemimizi güçlendirmek ad›na kullan›lan, içinde birçok bitkinin bulundu¤u kar›fl›mlara nas›l bakmak gerekiyor? Bu kar›fl›mlar› kimin ve hangi koflullarda yapt›¤›n› ve kar›fl›m oranlar›n› bilmiyoruz. Uygunsuz koflullarda haz›rlanan malzemeler enfeksiyon ve zehirlenme aç›s›ndan çok önemli risk faktörleridir. Bir kar›fl›m içindeki çok az miktardaki bir malzemenin duyarl› kiflilerde anafi- laktik reaksiyon dedi¤imiz çok ciddi flok tablolar›na neden olabildi¤ini ve bazen yaflam›n yitirilmesine neden olabildi¤ini görüyoruz. Bu tip otlar› tüketenlerde ishal, kab›zl›k, çarp›nt›, bafl dönmesi, böbrek ve karaci¤er yetmezlikleri, cilt döküntüleri görülebiliyor. Ayr›ca biz hekimlerin önerdi¤i ilaçlar›n bir k›sm› gerçekten de bu otlardan yap›l›yor, ama belli oranlarda ve steril flartlarda. Bu ilaçlar› oluflturan otlar› ayn› etkiyi elde etmek amac›yla kullanacaksan›z, bu otlardan belki de kilolarca tüketmeniz gerek ki istedi¤iniz etki ortaya ç›ks›n. Bu miktarda flifal› bitkiyi tüketince de karfl›n›za bu bitkilerin yan etkileri ç›k›yor. Tüm bu nedenlerden ötürü önerimiz, kiflilerin bu flifal› otlardan medet ummamalar› ve ilgili hekime baflvurmalar›. Çok fazla risk alt›nda oldu¤umuz dönemlerde veya grip nezle gibi viral enfeksiyonlar›n belirtilerinin hissedildi¤i zamanlarda C vitamini veya C vitamini kaynakl› besinlerin fazla tüketilmesinin faydas› oldu¤unu düflünüyor musunuz? Bilimsel olarak vitamin C tüketiminin art›r›lmas›yla nezle, grip gelifliminin önlendi¤ini gösteren bir veri yok. Dünyadaki trende bakt›¤›m›zda, Avrupa ülkelerinde, özellikle de Ameri- 11 röportaj kan toplumunda beslenme al›flkanl›klar›n›n yo¤un yaflam temposunun da etkisiyle ba¤›fl›kl›k bilincinin daha fazla yerleflmifl oldu¤unu görmekteyiz. Özellikle enfeksiyona yakalanma riskinin yo¤un oldu¤u dönemlerde vücut direncini art›rmak amac›yla ba¤›fl›kl›k sistemini güçlendiren do¤al beslenme deste¤i ürünlerinin s›kça kullan›ld›¤›n› görüyoruz. Bu trendin Türkiye’deki etkileri konusundaki düflünceleriniz nelerdir? A, C ve E gibi antioksidan özelli¤e sahip vitaminlerden zengin besinlerin fazla miktarlarda tüketilmesinin a¤›z bofllu¤u, akci¤er, yemek borusu, mide ve kal›n barsak kanseri geliflme riskini azaltt›¤› gösterilmifltir. Ayr›ca katarakt ve nörodejeneratif hastal›klar›n da s›kl›¤› bu vitaminlerden zengin besinlerin tüketilmesiyle azalmaktad›r. Fakat bu besinlerin afl›r› tüketiminin akci¤er kanseri riskini artt›rd›¤› yönünde de yay›nlar vard›r. Herhalde taze sebze ve meyve tüketiminin dengeli olmas› en do¤ru tercih olacakt›r. Türkiye’de, Avrupa ve Amerika’daki bu trende özellikle büyük flehirlerde yaflayan insanlarda bir ra¤bet oldu¤unu biliyoruz. 12 San›r›m ba¤›fl›kl›k sistemini etkin biçimde dengede tutman›n yolu dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve düzenli uykudan geçmektedir. Yo¤un çal›flma temponuzda f›rsat buldu¤unuzda neler yapmay› seviyorsunuz? Evde eflim ve iki k›z›mla beraber olmak en önemli dinlenme, yenilenme arac›m ve en keyifli zamanlar›m. Mercanada dergisi okuyucular› ad›na teflekkür ederiz. Prof. Dr. Serhat Ünal kimdir? 1957 y›l›nda P›narhisar’da do¤du. 1974 y›l›nda Ankara Kurtulufl Lisesi’nden mezun oldu. Ayn› y›l Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi’ne bafllay›p 1981 y›l›nda mezun oldu. 1981-1985 y›llar›nda ayn› fakülte ‹ç Hastal›klar› Ana Bilim Dal› ‹ç Hastal›klar› uzmanl›k e¤itimini tamamlad›. 1985-1987 y›llar›nda Bal›kesir 200 yatakl› Yurtiçi Bölge Komutanl›k hastanesinde ‹ç Hastal›klar› Uzman› olarak askerlik görevini ve 19871989 y›llar›nda Sa¤l›k Bakanl›¤› Çubuk Devlet Hastanesi’nde ‹ç Hastal›klar› uzman› olarak zorunlu hizmet görevini tamamlad›. 1989 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› A.B.D. ‹nfeksiyon Hastal›klar› Ünitesi’nde ‘fellow’ olarak çal›flmaya bafllad›. Ayn› y›l ‹ç Hastal›klar› doçenti oldu. 1990-1992 y›llar›nda Amerika Birleflik Devletleri, Harvard T›p Fakültesi, New England Deaconess Hastanesi’nde ‹ç Hastal›klar› Departman›, ‹nfeksiyon Hastal›klar› Ünitesi’nde ‘klinik ve research fellow’ olarak çal›flarak ‹nfeksiyon Hastal›klar› uzmanl›k e¤itimini tamamlad›. 1992’den beri Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› A.B.D. ‹nfeksiyon Hastal›klar› Ünitesi’nde ö¤retim üyesi olarak çal›fl›yor. 1995 y›l›nda ‹ç Hastal›klar› profesörü oldu. Halen ‹ç Hastal›klar› Anabilim Dal› baflkan› ve ‹nfeksiyon Hastal›klar› Ünitesi ö¤retim üyesi. Bilimsel araflt›rma ilgi alanlar›: Gram pozitif bakterilerde deoipik antibiotiklere direnç mekanizmalar›, moleküler biyoloji tekniklerinin infeksiyon hastal›klar› tan›s›nda kullan›m› HIV infeksiyonu. Yurtiçi ve yurtd›fl› deoipik bilimsel derneklerin üyesi. Yurtiçi ve yurtd›fl› yay›nlanm›fl 150 bilimsel yaz›, 180 bildiri ve yurtiçinde yay›nlanm›fl de¤iflik kitaplarda 22 kitap bölümü yazar›. De¤iflik konularda yay›nlanm›fl editörlü¤ünü yapt›¤› 12 kitab› mevcut. sa¤l›k Ba¤›fl›kl›k sistemi Ça¤lar boyunca insan vücudu çeflitli mikroorganizmalara en misafirperver haliyle konakl›k etti¤i halde, kendine zarar verecek flekilde patojen özellik gösterenlere karfl› da savafl vermifltir. Bu savaflta bazen vücut bazen de patojenler zafer kazanm›fl ama vücut sürekli evrimleflerek kendini de¤ifltirmeyi baflaran mikroorganizmalar›, ba¤›fl›kl›k sistemi sayesinde tan›maya ve savaflmaya devam etmifltir. Bu savaflta ba¤›fl›kl›k sisteminin stratejik önemini anlayabilmek için sisteme yak›ndan bakmam›zda fayda var. ENFEKS‹YONLARA KARfiI KONAK SAVUNMA MEKAN‹ZMALARI Hem spesifik hem de non-spesifik savunma mekanizmalar› enfeksiyon hastal›klar›n›n önlenmesinde katk›da bulunur. Pek çok mikroorganizma sa¤lam deriden kolayl›kla geçebilece¤i için, deri, müköz membranlar ve epitel yüzeyleri enfeksiyonlara karfl› yaflamsal mekanik bariyerleri olufltururlar. Bu yüzeylerin kendi floralar›, özellikle anaerop bakteriler, salg›lad›klar› bakteriolisin arac›l›¤›yla patojen mikroorganizmalar›n virular kolonizasyonunu engellerler. Mide asiditesi, idrar asiditesi gibi ortam›n pH’s›, akci¤erlerde oldu¤u gibi mukosilier hareketler yine tükrük, vaginal salg› ve anne sütü gibi s›v›lar›n içerdi¤i laktoperoksidaz, lizozim ve laktoferrin gibi maddeler benzer flekilde patojenlerin kolonileflmesini engellemek üzere destek olufltururlar. Ba¤›fl›kl›k sisteminin çal›flmas› Ba¤›fl›kl›k sistemi hücreleri kemik ili¤i (B) ve timus (T) kaynakl› lenfositeler ve mononükleer fagositlerdir. Lenfoid organlar içerisinde dolaflan bu hücrelerin primer görevi, yabanc› organizmalar› yok etmek ve dokulara zarar vermeden antijenlerden ar›nd›rmakt›r. Böylece, enfeksiyöz etkenlerin, virüsler taraf›nda etkilenmifl hücrelerin ve malign de¤ifliklik gösteren hücrelerin ortadan kald›r›lmas›n› sa¤larlar. En önemli özellikleri, bellekleri, özgün olufllar› ve sistemik etki göstermeleridir. Fonksiyonlar›, karfl›lama, tan›ma, lenfosit aktivasyonu, yay›lma, ay›rt etme ve düzenleme olarak adland›rabilece¤imiz alt› basamakl› ifllemlerle gerçeklefltirirler. Karfl›lama Monositler, makrofajlar, dendritik hücreler ve Langerhans hücreleri gibi Antijen Sunucu Hücreler (Antigen Presenting Cells –APC), Mikroorganizmalar ve çözünmüfl antijenlerin karfl›lan- ‹MMUN S‹STEM‹N YAPISI A) Lenfoid organlar a. Santral i. Kemik ili¤i ii. Timus b. Periferik i. Dalak ii. Lenf Dü¤ümü iii. Tonsiller iv. Di¤er lenfatik dokular (Peyer plaklar› vb) B) Hücresel yap› a. Fagositler i. Nötrofiller ii. Monositler iii. Makrofajlar b. Bazofiller ve mast hücreleri c. Eozinofiller d. Dendritik hücreler e. Foliküler dendritik hücreler f. Trombositler g. Lenfositler i. T lenfositleri (T hücreleri) 1. T helper hücreler 2. T sitotoksik hücreler 3. T supressör hücreler 4. T bellek hücreler 5. gdT hücreleri 6. NKT hücreler ii. B Lenfositleri (B hücreleri) 1. B effektör hücreler 2. B bellek hücreler 3. Plasma hücreleri iii. NK hücreleri iv. Major histokompatibilite kompleksi (MHC) mas› ve katabolize edilmesinden sorumludur. Örne¤in; daha büyük partiküller makrofajlar›n fagositik aktivitesi ile sindirilirken, dendritik hücreler çözünmüfl protein antijenleri sindirebilirler. Bu ifllem sonunda immun yan›t oluflur. Baz› mikroorganizmalar APC basama¤›n› u¤ramadan sadece nötrofilik enflamatuar yan›ta neden olarak çok zay›f immun yan›t oluflururular. Yi- C) Hümoral yap› a. ‹mmunglobulinler b. Kompleman sistemi c. Sitokinler d. Araflidonik asit türevleri 13 sa¤l›k ne de bellek ve antikor yan›t› her zaman vard›r. kinlerin sal›n›m› ve klon oluflumu sa¤lar. Antijen moleküller T Kümeleflmifl veya spesifik antikorlar, antijenlerle birleflerek bir Ve B hücreleri aras›nda bir köprü oluflturarak büyüme ve fark- immun kompleks oluflturarak APC’ler taraf›ndan yakalanma l›laflma faktörlerinin aktar›lmas›n› sa¤lar. Bakteri polisakkarid- ve sindirilmeyi kolaylaflt›r›rlar. Sindirim sonras›nda, asidik ve- leri, B hücrelerin antikor üretimini do¤rudan uyarabilse de an- ziküllerde y›k›lan antijen, lenfositlerin ulaflabilmesi için, hücre tijenlerin ço¤una karfl› yan›t oluflumu için T Hücrelerinin yard›- yüzeyine; Class II Major Histokompatibilite Kompleksinin m› gereklidir. (MHC) yan›na b›rak›l›r. APC hücreleri ba¤›fl›kl›k sisteminin Sitotoksik ve supressör hücre aktivitesi için gerekli olan CD8 güçlendirilmesi için gerekli olan interlökin (IL-1, IL-6) gibi sito- aktivasyonu, CD4 ve APC’lerin uyumlu hareketleri ile gerçek- kinleri üretir. leflir. Aktif CD4, hematopoiez, kemik ili¤inden öncü hücre mobilizasyonu, mononükleer ve di¤er hücrelerin kemotaksisi, Tan›ma hücresel ba¤›fl›kl›k yan›t› oluflmas› için gereken faktörleri sal- B ve T hücreleri s›n›rs›z say›daki antijeni tan›yabilmek için g›lar. Mikoplasma ve virüsler gibi hücre içine girerek, antikor benzer mekanizmalardan yararland›klar› anlafl›lm›flt›r. Bu ve komplemanlar taraf›ndan kontrol al›nt›na al›namad›klar›n- amaca hizmet eden antikor ad› verilen befl antikor grubu var- dan, konak hücre ile beraber fagosite edilmek durumundad›r. d›r. Bu antikorlar›n sabit ve antijenelere göre de¤iflim göste- Virüsler ancak, kodlad›klar› proteinlerin, hücre yüzeyine ba¤- rebilen bölgeleri bulunur. De¤iflken bölgeler antijenin üç bo- lananmas› ile S›n›f I MHC s›n›rl›-CD8 hücreler taraf›ndan tan›- yutlu yap›s›n› alg›lar. De¤iflkenli¤i, a¤›r zincir üzerindeki 500- nabilir ve y›k›labilir. Antikor Ba¤›ml› Hücresel Sitotoksisite 1000 V geni, 10 D geni ve 4J geni hafif zincirde is 200V ve 6J (ADCC)’de enfeksiyon ajan›na göre S›n›f I ve ya S›n›f II MHC geni sa¤lar. Bellek hücreleri olarak bilinen B hücreleri, V, J ve s›n›rl›-CD8 hücreler görev al›r. Konak hücre y›k›ld›¤›nda mik- D genlerini rastgele seçerek yüksek oranda farkl›laflma yete- roorganizma antikora, komplemana veya T hücre ve di¤er fo- ne¤ine sahip olur. T hücrelerinde ise, α ve β polipeptid zin- gositik hücrelerin sald›r›lar›na duyarl› hale gelir. cirlerinin heterodimerlerinden oluflan reseptörleri vard›r. Farkl›flama B hücrelerindeki gibi V, D ve J genlerinin translokas- Yay›lma yonu ile olur. T hücre reseptörleri MHC belirteçleri ile birlikte B ve T hücrelerin bir k›sm› periferik lenfoid dokudan ayr›larak antijene yönelir. α β T hücreleri üzerinde bulunan glikoprote- bellek hücreleri olarak dolafl›ma kat›l›r. Bu lenfositler dokulara inlere göre CD4 ve CD8 alt gruplar›na ayr›l›r. S›n›f I MHC ürün- da¤›labilir veya tekrar kenfoid dokuya dönebilir. Bu süre için- leri CD8 supressör/ sitotoksik, S›n›f II MHC ürünleri CD4 yar- de, antijen veya yeni bir enfeksiyon ile karfl›laflma bellek hüc- d›mc› T hücreleri taraf›ndan tan›n›rlar. Tüm T hücrelerin % 5’ini relerinin aktivasyonuna neden olur. oluflturan γδ T hücrelerinin ise etkin olabilmek için APC’ler Bu olaylar›n tamam› antijene özgün lenfositlerin aktivasyonu üzerindeki MHC’leri tan›malar› gerekmez. için gereklidir. Ne antikor ne de aktif lenfositler tek bafllar›na patojenleri do¤rudan y›kamazlar. Fagositik hücreler, komple- Lenfosit aktivasyonu manlar ve di¤er moleküller gibi antijene özgün olmayan kom- T hücreler ile APC’ler karfl›laflt›¤›nda immünglobulin veya in- ponentlerler beraber çal›flarak patojenlerin yok edilmesine tegrin gen ailesine ait aksesuar moleküler yard›m› ile sabitle- yard›mc› olurlar. Örne¤in; aktif CD4 hücrelerinin salg›lad›¤› si- nir. T hücresi üzerindeki Lökosit Fonksiyonel Antijen-1 (LFA-1) tokinlerden, interferon gamma, mononükleer fagositlerin akti- ile APC üzerindeki ‹ntersellüler Sellüler Adezyon Molekülü-1 ve ederek mikroorganizmalar›n ve tümör hücrelerinin y›k›m›n› (ICAM-1), T hücresindeki CD2 ile APC üzerindeki LFA-3 ba¤- sa¤lar. lan›r. APC üzerinde bulunan s›n›f II MHC, T hücre ile ba¤land›¤›nda CD4 yard›mc› T hücreler aktive olarak IL-1 ve IL-6 Ay›rt etme a盤a ç›kmas›n› sa¤lar. Yard›mc› T hücreler büyüyerek lenfo- Canl›lar›n keni atijenlerine olan tolerans›, otoimmun hastal›kla- 14 r› engeller. Organizman›n geliflimin erken dönemlerinde anti- lelerini kolaylaflt›r›r. jenle karfl›laflmas›, organizman›n bu antijene yan›ts›z kalmas›na neden olur. Bu olay “klonal anerji” denir. Supressör T hüc- Nötrofilller releri, çözünmüfl antijenler yal›n halde damar içine verildi¤in- Kemotaksinlere h›z› yan›t vermeleri nedeni ile enflamatuar ya- de aktif hale gelirler, bu durum da canl›n›n kendi antijenleri ile n›t›n birincil effektör hücreleridir. ‹nterferon gamma ve tümör karfl›laflmas›na benzer. Canl›n›n kendi antijenleri s›n›f II MHC nekroptize edici faktör (TNF) gibi sitokinler nötrofilleri aktive belirleyicilerle birleflerek CD4 hücrelerini aktiflefltiremezler. eder ve bu aktivasyon nötrofillerin enfeksiyon bölgesine yak›n Tolerans›n bozulmas› genellikle genetik olan otommin hasta- damarlar›n endoteline tutunmas› h›zland›r›r. Bu lokal birikme- l›klar›n ortaya ç›kmas› ile sonuçlan›r. Memeliler ile bakteri de ilk ad›md›r. Sitokinler, oksidatif metabolizmay› da aktive ürünleri aras›nda çapraz reaksiyon olmas› nedeni ile otoim- ederler. Uyar›lm›fl nötrofillerin immun düzenleyici sitokin IL-2 mun hastal›klarda bakteriler, otoimmun doku hasarlar›n› tetik- ve IL-10 salg›lad›¤› gösterilmifltir. Nötrofiller, antikor ve komp- leyebilirler. laman ile opsoize olmufl olan bakterileri içine al›r ve hücre d›fl› olarak tan›mlanan bu bakterileri miyeloperoksidaz ve halid Düzenleme varl›¤›nda toksik oksijen metabolitleri flle karfl›laflt›rarak y›kar- ‹mmun yan›t›n yeterli olmamas› durumda enfeksiyonun yay›l- lar. Nötrofillerin ayr›ca defensin denilen güçlü antibakteriyal mas›, afl›r› olmas› durumunda da doku hasar› ortaya ç›kabilir. peptidleri vard›r. Düzenleyici mekanizmalara spesifik veya non spesifik olarak bu yan›t› art›rabilir veya azaltabilirler. Mononükleer fagositler ‹mmun yan›t›, antijen kendisi düzenler. Özgün antikorlar›n kat- Makrofajlar hücresel ba¤›fl›kl›k üzerine etkileri, salg› yap›c› k›s›yla antijen uzaklaflt›r›l›rken sadece en yüksek afiniteye sa- özellikleri ve ba¤›fl›kl›k düzenleyi etkileri ile di¤er fagositer hip lenfositiler aktif halde kal›r. ‹mmun yan›t› antijenin uzaklafl- hücrelerden ayr›l›r. Hücre d›fl› bakterileri hem direk hem de t›r›lmas› ile beraber azal›r ve bir dahaki karfl›laflma için bellek antikor ba¤›ml› mekanizmalar ile hücre içine alarak yok eder. hücreleri haz›rda bekler. Anti-idiotipik antikorlar ki; antikorlar›n Fakültatif hücre içi bakteriler bu y›k›mdan kurtulabilmek, fago- antijen ba¤layan bölgesine karfl› oluflan baflka antikor komp- zumu parçalama, fagozomdan kaçma, fagozom-lizozom bir- leksleridir, antikorlar›n daha fazla yap›lmas›n› bask›layabilirler. leflmesini engellemek gibi için çeflitli yollar gelifltirmifllerdir. T hücreleri ve ürünleri (makrofaj aktive edici faktör -MAF) mak- ÖZGÜN OLMAYAN EFEKTÖR MEKAN‹ZMALAR Kompleman Klasik kompleman yola¤› antikor kapl› hedefler veya antikorantijen kompleksleri ile aktive olur. Alternatif yol ise bakterilerin üzerinde bulunan polisakkaridlerle aktifleflir. Kompleman bakterilere ba¤lanarak fagositler üzerindeki C3b reseptörleri taraf›ndan tutulmas›n› kolaylaflt›r›r ve böylece ›s›ya duyarl› opsonik sistemi oluflturur. Komplemanlar bazen bakteri ve virüsleri direkt olarak hasara u¤ratabilir ve kemotaktik aktif fragmanlarla enflamasyonu uyar›r. Klasik kompleman yolu antikorlarla oluflan immun yan›t›n en önemli etki mekanizmas›d›r. Alternatif yol, antikor olmadan, mikroorganizmalar›n yüzeyinde bulunan polisakkaridleri de içeren maddelerle aktif hale gelir ve C3 konvertaz›oluflturarak C3’ün proteolizini katalize eder. Alternatif yol ile klasik yol belli bir noktada birleflir ve membrana yönelik sald›r› kompleksi C5-C9’u (membrane attack complex) oluflturur Bu kompleks membran üzerinde küçük delikler oluflturarak ozmotik parçalanmaya neden olur. Mikroorganizmalar›n üzerinde biriken C3b ve ‹C3b, nötrofil ve ya makrofajlar›n üzerindeki kompleman reseptörleri CR1,CR3 ve CR4 ile birleflir ve fogositozu kolaylaflt›r›r. C5a nötrofiller için bir kemotaksindir ve oksidatif parçalanmay› bafllat›r. C5a ve C3a mast hücrelerinden histamin sal›n›m›n› uyar›r ve enflamasyonu kolaylaflt›r›r. Son olarak C3b, immun komplekslerin eritrositler üzerindeki CR1’e ba¤lanarak temiz- rofajlar› aktive ederek mikroorganizmalar›n›n kaçmas›n› engellerler. Bu faktör bakterilere göre de¤ifliklik gösterse de ço¤u bakteri için interferon gammad›r. Mycobacterium tuberculosis’in yok edilmesinde TNF’in önemli bir rol oynad›¤› gösterilmifltir. Do¤al katil hücreler (NK) Sitoplazmik granülleri bulunan büyük lenfositlerdir. Spesifik antijen reseptörleri olmad›¤› halde, tümör hücrelerini ve virüslerla enfekte olmufl hücreleri fagosite etme yetenekleri bulunur. NK hücreler T veya B hücresi olmamalar›na ra¤men, IgG ile kapl› yüzeylere FcR-ba¤›ml› olarak ba¤lanarak özgünlük kazan›r ve ADCC’nin effektör hücreleri gibi davran›r. Fonksiyonlar›n› düzenleyen sitokinleri üretir ve onlara yan›t veririr. Hedef lizisininmediatörleri aras›nda porinler ve granül içerikleri bulunur. γδT hücreleri γδT hücreleri non spesifik enflamatuar ve ba¤›fl›kl›k sisteminin spesifik effektör hücreleri aras›nda potensiyel bir geçifl formudur. Dolafl›mdaki T hücrelerinin %5’ini oluflturular ve s›n›f I ve II MHC k›s›tl› de¤ildirler ve genifl çapraz-reaktif HSP’leri hedeflemektedirler. ‹lk immun yan›t›n oluflumunda önemli rol oynayabildikleri gibi oto-immun hastal›klar›nda patogenezinde rolleri vard›r. Sitokin üretirler ve sitotoksik etki gösterirler. 15 sohbet Foto¤raflar: Orhan Cem Çetin Y›lmaz Erdo¤an - Gülse Birsel ‹ki mizahç› karfl› karfl›ya Picus’un fiubat ay› say›s›nda çok keyifli bir sohbet yer ald›. Vizontele Tuuba filmiyle gündeme oturan sanatç› Y›lmaz Erdo¤an, Avrupa Yakas› adl› sitcom’un hem yazar› hem oyuncusu Gülse Birsel’le röportaj yapt›. Bu röportaj›n bir bölümünü aktar›yoruz. Niçin flaka yap›yorsun? Ne zamand›r flaka yap›yorsun? Çok güzel bir soru! Sorular›m› be¤endirmek zorunda m›y›m? Soruyorum iflte. Neden flaka yap›yorsun? Ciddi soru mu bu? Tabii ki de¤il. Böyle saçma soru mu olur? Siz Murat’la (Birsel) kaç y›ld›r evlisiniz? 4,5 y›l. Yani evlili¤inin ikinci y›l›nda m› ünlü oldun sen? Evet, galiba. Ben üçüncü y›l›nda. Neyse, sizinki iyi gidiyor maflallah. Nerede tan›flt›n›z? Cannes’da. Y›llarca ayn› binada tan›flmam›fl›z. Sonra git sen Cannes’da tan›fl. Hikâye bundan ibaret. Tamam iflte, iki elim kanda olsa adl› hikâye, gayet güzel. fiimdi sen sor. Bir Demet Tiyatro kaç bölüm devam etti? 138. Sürekli kendin yaz›nca, flizofrenik bir durum oluyor, devaml› yazmak sa¤l›kl› de¤il, deniyor. Do¤ru mu bu? Ben ekiple de çal›flt›m. Ekip çal›flmas› nedir biliyorum. Baz› arkadafllar için ekip çal›flmas› rahatlat›c› oluyordur, ama bir sitcom için önemli olan diyaloglar› kimin yazd›¤›d›r. Ama 6. bölüme gelindi¤inde, ‘bu bölümün konusu ne olsun’ konusunda beyin f›rt›nas› yapacak bir ekip varsa, bazen yararl› olur. Ama bazen de ortaya at›lan bir fikrin niye iyi olmad›¤›n› aç›klamak için alt› saat kaybediyorum, o zaman “en iyisi kendim yazay›m,” diyorum. Haydi flimdi sen sor. fiimdi bir gün televizyonu açt›m, bir bakt›m nefleli birisi. Bir stand up edas›yla anlat›yor. Ama belli ki ezberlemifl... Hay›r karfl›dan okuyorum. Tamam, içimden ‘böyle yapmasa daha iyi olur,’ diye geçirdim. Stand up yapmaya niyetin yok mu? Ben seyirci karfl›s›na ç›kmaktan korkuyorum. Hiç ç›kmad›m. ‹lk ç›kt›¤›mda, ben de ç›kmam›flt›m! Birisi pat diye bir lâf ederse, ben ona ayn› biçimde cevap veremeyebilirim diye korkuyorum. 16 Sen sahneye ç›kt›¤›nda böyle bir fleyi istemiyorsan, seyirci bunu anlar. Nas›l Shakespeare oynan›rken, kimse sesini ç›kartmaz, aynen öyle... fiimdi bafla dönelim! Ne zamandan beri flaka yaparak para al›yorsun? 75 programd›r para al›yorum. Ondan önce haval› haval› dergiler ç›kar›yordum. Esquire, Harper’s Bazaar, vs. Ama o fan fin fon fleyleri, moda haberlerini, trendleri bile lâubali bir biçimde haz›rl›yorduk. En lâubali ekip bizdik. Bu lâubalilik senden mi kaynaklan›yordu?!! Peki g.a.g.’›n metinlerinin hepsini sen mi yaz›yorsun? Evet. Asl›nda mizah dedi¤in fley, hayattaki bir durumu tespit edip, onun üstüne zekice bir kurgu yapmak. Sen bunu yapabilirsin. Üstelik ‘kad›n komik’ bofllu¤u da var. Bunun neden oldu¤unu bilemiyorum. Oysa kad›nlar daha sözeldir, çok komik arkadafllar›m var, ama yapm›yorlar... Ama stand up yeni geliflen bir fley. Türkiye’de kad›n komedyen yok gibi lâflar ediliyor ama, benim bildi¤im epey var. Yasemin var, Demet var. Kendi malzemesini yaz›p oynayan yok galiba. Senin bunun üstüne gitmen laz›m iflte. Ayr›ca sen seyirci karfl›s›na ç›karsan, bu senin sitcom çal›flmana da çok yararl› olur. Al›flverifli canl› olmayan bir iliflkide, bir süre sonra, ‘ben söylüyorum ama karfl›dan nas›l bir ses geliyor,’ sorunu oluyor. Bir de söyleyeceklerini ezberle, okudu¤un seziliyor. Bir de flu var. g.a.g.’da gösterdi¤imiz reklam filmleriyle ba¤lant›l› yazmak zorunday›m. Diyelim, tuzluk üstüne yazmak zorunda kal›yorum. Bu da ba¤lay›c›. Ama ayn› zamanda gelifltirici bir fley. Bence iyi mizah yazar›, siparifl üstüne yazabilendir. Galiba Çetin Altan, “Yazar dedi¤in adama vereceksin k⤛d› kalemi ve haydi bununla geçin diyeceksin,” demifl. Meselâ 1994 y›l› benim hayat›mda çok önemli bir y›ld›r. K›z›m do¤du, BKM do¤du, milat gibi bir fley ama beni kimse tan›m›yor. O y›l evlendik, balay›na gitmek için hiç para yok. BKM’de inflaat yapt›r›yoruz ve Körfez Krizi zaman›. TRT’den, “Bize skeç yazar m›s›n,” diye teklif geldi, sohbet “Aman efendim, ne demek, yazmaz m›y›m,” dedim tabii! Zaten elimde kalemim bekliyorum. Göreme’de çekim yapacaklard›. Ne para istersin dediler. Para istemem, bizi balay›na götürün, dedim. Ben otelde skeç yazd›m, Sanem yüzdü havuzda falan. (...) Haydi sen sor. Dizide hem yazmak, hem oynamak zor mu? Yazmak k›sm› çok a¤›r, oynamak de¤il. Ben böylesini çok seviyorum. Baflkas›n›n yazd›¤› bir fleyi de hiç oynamad›m. Sen yazsana bir fley, oynayay›m ben de! Asl›nda hiç yazmadan oynayanlara g›pta ediyorum. Hani benden daha meflhur olanlar var ya, yazmadan etmeden. Gerçi son dönemde firmalaflm›fl yazarlar da var. Meselâ Birol Güven de çok meflhur birisi flimdi. Yaln›z bu arkadafllar bana ve Gani Müjde’ye biraz borçlular, bunu da söylemeliyim. Ben flahsen senin yazd›¤›n bir fleyde oynamak çok isterdim, ama bakt›m t›k yok... Yahu dur, film yapar›z, bir fleyler yapar›z, art›k sinemac› olmuflum üstelik! fiu ana kadar en gurur duydu¤un fley nedir yapt›klar›n aras›nda? Çocuk hariç. Bir Demet Tiyatro’nun birçok bölümünü seyrediyorum hâlâ. ‹lk bölümleri hariç. ‹lk bölümlerde acemiliklerim var. Vizontele de, bu anlamda “Tamamd›r,” dedi¤im ifllerden biridir. fiunu keflke yapmasayd›m dedin mi hiç? Çok. Yazd›¤›m fleyler de¤il de, hani böyle bayi toplant›lar› denilen ekstra ifllere gidiyorum. En son gitti¤imde çok baflar›s›zd›m. Hiç flaka yapas›m yoktu. Reklam filmlerinden biri de çok anlams›zd›. fiiir de yaz›yorsun ya. Mizahla fliir çok taban tabana z›t fleyler gibi geliyor bana. Hani, mizahç› fliirle miirle dalga geçer gibi bir inan›fl oluyor insanda. Ben sahnede kendi fliirimle de çok dalga geçerim zaten. Ama flunu fark ettim. Ben fliirimle dalga geçti¤im zaman seyirci çok k›z›yor. Bir de benim fliirimle dalga geçenler var. Ben bir mizahç›y›m ve mesle¤im dalga geçmek. Ben de fliir yoluyla mizah konusu oluyorum. Ekfli Sözlük’te var meselâ. Y›lmaz Erdo¤an gibi fliir yazmak... Gülse Birsel gibi metin yazma sanat› da var orada! (...) Her fleyi s›f›rlasan. Yurtd›fl›na gittin, orada yaflamak zorundas›n. Neyi yapsam aç kalmam dersin? Yazarl›k yapsam aç kalmam. Tabii dil sorunu olur. Ö¤renirim. Jerzy Kosinski iki y›l kald›ktan sonra üçüncü y›l ‹ngilizce’nin en iyi yazar› seçildi¤ine göre. Yurtd›fl›ndan kendine benzetti¤in yazar var m›? Ben bir dergide senin için ‘Türkiye’nin Lorca’s›’ bafll›¤›n› atm›flt›m, burada itiraf ediyorum. Eyvallah, çok teflekkür ederim. Benim kadar hüzünlü komik, ac›kl› komik yazar, bilmiyorum, denk gelmedim. Ben çok sert, devrimci bir dünyada do¤dum. Ça¤›ndan sorumlu, ça¤ yang›n› gibi kavramlarla büyüdük. Kürt sorunuyla yan yana büyüdüm. Bir mizahç› için çok sert bir hayat hikâyem var. Ama böyle bir dünyada komik de olabildim. Bu nedenle devrimci dünyadan s›k s›k f›rça da yedim. Hâlâ da yiyorum. Bu benim kaderim. Benim için toplumcu da denebilir, absürd de denebilir. Bu anlamda bir model tespit etmedim. Akraba hissetti¤im, bir yaz›s›ndan akraba hissetti¤im insanlar var. Lorca ise, fliir, oyun, ça¤›ndan sorumluluk diye bakt›¤›mda, do¤rusu iyi bir isim yani, hiç düflünmemifltim. Hatta flahaneymifl! fiimdi ‘Lorca, Lorca, Lorca,’ diye oynamaya bafllayabilirim. Ya hangi dergiydi bu, hiç hat›rlam›yorum. Çok fl›mard›¤›m bir dönemdi herhalde, atlam›fl›m. Sabah’›n ekiydi. fiimdi siz buyrun Y›lmaz bey. Sen çok kritik bir noktadas›n. Kurulu bir düzenin vard›, gazetecilik yap›yordun. Ama flimdi yüzün tan›n›r hale geldi. Bir kere ‘yüzü tan›nan insanlar dünyas›’na hoflgeldin! Nedir durum? Valla ben çok memnunum. Bir kere para kazanmaya bafllad›m. Ayr›ca kolay yapt›¤›m bir ifl. Kendimi paralam›yorum. En az›ndan komik bir fleyler yazabildi¤imi ö¤rendim. Yapmam gereken me¤er buymufl, moda yaz›s›, röportaj, vs. de¤il. Endifleli bir durumum yok. Peki magazin bas›n›nda seninle ilgili haberler ç›kmaya bafllad› m›? Ben magazin için bir hiçim. Gezmiyorum. Ne yaps›n adamlar beni? Sokakta durum nas›l? ‹yi, ama çocuk öptüren var, çocuk öptürmeye k›l oluyorum. Normalde sen öpmez misin çocuklar›? Öpmem. Çocuk sevmem pek. Bir de çocuk istemiyor ki, annesi getiriyor, çocuk 1,5 yafl›nda, annesi ‘hep g.a.g.’› seyrediyor, çok gülüyor,’ filân Çocuk daha konuflam›yor bile. Öpmemek için kaçt›¤›n› da gördüm çocu¤un. Çocuk istemiyor musun? ‹stemiyorum. En az›ndan flimdilik. Bana kalsa hiçbir zaman istemiyorum da... Kaç yafl›ndas›n? 32. Senin böyle genifl genifl cümle kurma zaman›n geçmifl. Bence kesinlikle yapmal›s›n. Zaten olduktan sonra düflüncen o kadar de¤ifliyor ki. Muhakkak. Bu tür geyiklere çok al›flm›fl bir ‘muhakkak’ oldu bu, neyse! Kitab›n bir tane, de¤il mi? Bir tane, ikincisi May›s’ta ç›k›yor. Peki baflka fleyler yaz›yor musun? Öykü filân? Öykü hiç yazmad›m. fiimdi sitcom yaz›yorum. Benim esas okudu¤um fley zaten senaryo yazarl›¤›. Ben okumad›m. Nas›l bir fley bu senaryo yazarl›¤›? Sizde hissediyorum zaten bunun eksikli¤ini! Her fleyin bafl› e¤itim Y›lmaz bey! 19 sohbet Ne ö¤retiyorlar flimdi bu derslerde? ‹ki sene sürekli senaryo yaz›yorsun, senaryo okuyorsun, bu konuda konufluyorsun. Sitcom, uzun metraj, k›sa metraj yaz›yorsun. Nefleliymifl! Peki sence, birisi okula giderek senarist olabilir mi? Yetene¤i olmazsa olmaz tabii. Bir de flu var: ‹ki sene orada haval› haval› okuduk ama, flu son üç ayd›r sitcom’u yazarken ö¤rendiklerimi okulda ö¤renmedim. Senaristlik benim en severek yapt›¤›m ifl, ama en zoru. Bilgisayar› aç›yorsun -yani ‘art›k’ bilgisayar› aç›yorsun. Eskiden elle yazard›m. Bir de baz› yazarlar var, hani ‘Ben daktilo d›fl›nda yazamam’ falan. Ne gerek var buna, bilgisayar o kadar h›z kazand›r›yor ki, romantikli¤in âlemi yok, neyse, bilgisayar› aç›yorsun, karfl›nda bombofl ekran sayfas›. Her fley olabilir... “Afrika’da yürümektedirler...” olabilir. “Mars’ta bir gün bir adam...” diye de bafllayabilir. (Bu noktadan sonra Y›lmaz Erdo¤an ve Gülse Birsel röportaj› tamamen unutup, iflin tekni¤ine dal›yorlar. Bir sitcom kaç saatte yaz›l›r. ‹lham gelmiyorsa hangi teknik uygulan›r. Rekor düzeyde yazd›klar› günler, 60 dakikal›k sitcom kaç sayfa eder, bir bölümü kaç günde yazmak idealdir, uzuun uzuun konufluyorlar!) 20 Bu röportaj› okuyanlar çok e¤lenecek. “Ya, ben halbuki dört günde yaz›yorum,” filan diyecekler! Kesin can›m. Bir özdeflliktir gidecek okuyucuda! Nefle dolu günler olacak. Neyse, flimdi özel hayat›na ait bir fley soramam senin. Alç›ya al›nm›fl vaziyette çünkü. Senin özel hayat›n› da herkes biliyor zaten. Bir fley sormayacaksak da¤›lal›m o zaman! Y›lmaz Erdo¤an en çok neye güler? En çok g.a.g.’a gülüyorum! Ben bu mesle¤i yap›yorum diye kas›k de¤ilimdir. Çok gülerim. Peter Sellers’›n birkaç filmi var ki, çok gülerim. Matemati¤i ve zorlad›¤› fley çok inan›lmazd›r. Kirli, Çürük ve Adi, Steve Martin, Michael Caine, 15 kere seyrettim herhalde. Ne yaz›k ki Woody Allen art›k komik de¤il. Türkiye’de ise Cem’e (Y›lmaz) çok gülüyorum. Dizi, sitcom? Çok fazla matemati¤i var art›k. Biraz sonra flöyle yapacak, flöyle diyecek, diye önceden tahmin ediyorum. Ama Friends beni çok güldürüyor. (Uzun bir sessizlik) Yaaa, iflte böyle... Çok teflekkür ederim. Ben de. Çok iyi bir çal›flmayd›. Çok zevk ald›m. ‹nflallah her sene böyle bulufluruz. Evet, kesinlikle. Foto¤raf çekiminde bu kadar üflümeseydik, sohbet daha k›vrak olabilirdi tabii. bahçe Lâle Dilligil Babil’den yar›nlara... Su, yaflam›n bafllang›c› ve kuflkusuz ayr›lmaz parças›... Yaln›zca bedenimizin de¤il, ruhumuzun da varl›¤›n› sürdürebilmesi için suya ihtiyac›m›z var. Tâ ilk uygarl›klardan bu yana insanlar su kenarlar›na yerleflmifl, biraz huzur bulmak isteyen her insan suya koflmufl. Efsanevi Babil’in ünlü asma bahçelerinden bu yana su, sadece bitkiler onsuz yapamad›klar›ndan de¤il, güzelli¤in tamamlanmas› için de çok önemli bir unsur olmufl. Ve belki de bir çeflit terapi vaat eden bugünün su bahçeleri, dünyan›n dört bir köflesinde yaflayan insanlara Babilliler’den miras bir bahçecilik anlay›fl›, kim bilir? Çiçek ve bahçe denince akla ilk gelen ülke Japonya. Orada da bahçe düzenlerken oluflturulan minik flelaleler, üst üste konulan birkaç tafl› aflan küçük dereler , bambularla yap›lan f›skiyeler, Japon kültürünün ve felsefesinin ayr›lmaz parças› olagelmifl. Bu bahçelerde yer alan havuzlarda yetifltirilen ‘Koi’ bal›klar› öylesine ünlü ki, bu tür bahçeler dünya literatüründe ‘Koi Bahçeleri’ diye an›l›yor. Koiler iri, gözal›c› renkli sazanlar ve oldukça büyük havuzlara gereksinim duyuyorlar. Bak›mlar› biraz zahmetli ama onlar› izlemek, s›radan bir akvaryumu seyretmekten çok daha ilginç ve keyifli. Bahçenin büyüklü¤üne göre de¤iflen havuz, su yollar›, bunlar›n üzerinden geçen köprüler, heykellerle zenginleflen su bahçeleri, gerek mevsimlik, gerekse her dem yeflil bitki ve çiçeklerle bir cennet parças›na dönüfltürülebilir. Bahçenizde bulunan ufac›k bir su birikintisi, nilüfer, süsen, su zamba¤› gibi çiçeklerle, sazlar ve di¤er su kenar› bitkileriyle etkileyici bir görsel zenginlik kazan›r. 22 Günümüzde bahçe düzenlemesiyle ilgili her konuyu dan›flabilece¤iniz uzman kurulufllara ulaflmak çok kolay, ayr›ca pek çok yerde bulunan yap› marketlerin bahçe ürünleri bölümlerinde de bahçenizi yaza haz›rlad›¤›n›z flu günlerde yararlanabilece¤iniz araç-gereç ve di¤er gereksinimlerinizi bulabilirsiniz. Kald› ki ille de göz alabildi¤ine, kocaman bir bahçe gerekmiyor, bir ‘su bahçesi’ne sahip olman›z için. Devasa bir havuzun yarataca¤› huzur dolu etkiyi minyatür birer havuz biçiminde üretilmifl plastik kaplarla hatta basit bir f›ç›yla bile yaratman›z mümkün. Yavafl yavafl akan suyun sesinin size sunaca¤› tatl› huzuru biliyor, ama bahçenizin küçük oluflu nedeniyle buna ulaflamayaca¤›n›z› düflünüyorsan›z, yan›ld›n›z. Çünkü son derecede kolay bir biçimde haz›rlayabilece¤iniz bir düzenekle bu keyfi yaln›zca bahçede de¤il, teras ya da geniflçe bir balkonda bile yakalayabilirsiniz. Do¤ru aç›larda birbirine eklemlenmifl bambu ya da a¤aç borular, suyun devridaim yapmas›n› sa¤layacak ve uygun fiyata edinebilece¤iniz küçük bir su motoru ile en dar alanda bile bir mucize yaratabilirsiniz. Yaz›n s›cak günlerinde biraz soluk almak istedi¤inizde ilk koflaca¤›n›z yer olan bahçenizi ya da balkon/teras›n›z› elden geçirmenin, yeniden düzenlemenin tam zaman›. Size önerimiz, Babil’in asma bahçelerinden ilham alman›z, öyle ya da böyle bir yolunu bulup, ruhunuzu da serinletmekte suyun büyüsünden yararlanman›z. 23 spor Balonlar yar›fl›yor Yaklafl›k 200 y›l önce hava tafl›mac›l›¤› için gelifltirilen s›cak hava balonlar›, uçaklarla girdikleri yar›fl› kaybedince, hobi ve spor amac›yla kullan›l›yor. Uluslararas› hava oyunlar›na bir spor dal› olarak kabul edilen balon yar›flmalar›n›n ilki Kapadokya’da yap›ld›. Balon tüm hava araçlar›n›n atas›d›r. Uçaktan daha uzun bir tarihi olan bu araç, tafl›mac›l›k özelli¤ini kaybettikten sonra –t›pk› yelkenli gemiler gibi- sportif amaçlarla kullan›l›r oldu. Balon yar›fllar› 20. yüzy›l›n bafllar›ndan itibaren de¤iflik ölçeklerdeki organizasyonlarla yap›l›yor. ‹rili ufakl› yar›flmalar›n aras›nda, FAI’nin (Fédération Aéronautique Internationale Uluslararas› Havac›l›k Federasyonu) 85 y›ld›r sürdürdü¤ü Uluslararas› Hava Sporlar› Yar›fllar› en genifl organizasyon olma özelli¤ini tafl›yor. Bu yar›flmalar federasyonun tarihi boyunca ayr› organizasyonlarda gerçeklefltiriliyordu. FAI’nin ayn› tarihlerde birlefltirilerek tek bir balon yar›flmalar› flenli¤i haline getirildi. Oyunlar›n ilki Türkiye'de, Kapadokya’da yap›ld›. 6-21 Eylül tarihlerinde yap›lan bu ilk toplu organizasyonda Türk yar›flmac›lar da yar›flt›. 26 FAI 1905 y›l›nda kuruldu ve ayn› y›l Olimpiyat Kongresi taraf›ndan tüm havac›l›k sporlar›n› uluslararas› alanda temsil etmesi onayland›. Merkezi ‹sviçre’de bulunan federasyona 90 ülke üye. Uluslararas› Havac›l›k Federasyonu 1986 y›l›ndan beri düzenli olarak çeflitli dallarda farkl› yar›flmalar düzenliyor. BALONLA SEYAHAT VE YARIfiMA Balonlar havadan hafif hava tafl›tlar› s›n›f›nda de¤erlendirilirler. Balonlar›n a¤›rl›¤›n› dengeleyen kald›rma kuvveti, pano veya füze fleklindeki zarf›n (Balonunun havan›n bulundu¤u kumafl bölümüne zarf ad› verilir.) içine doldurulan havadan hafif bir gazla sa¤lan›r. Zarf›n içine doldurulan gaz, hidrojen, helyum ve s›cak hava olabilir. Zarf›n alt›nda ve ona reketleridir. Baloncu bu ak›nt›lar› bilirse ve kulland›¤› balon müsait ise, irtifas›n› de¤ifltirecek bu ak›nt›lar›n içine girer ve o yönde sürüklenir. Bu sayede istedi¤i yönde yatay olarak da hareket edebilir. Tabii bunlar› yapabilmesi için ak›nt›lar›n ifline gelenini bilmesi; yeterince likid gaz›n›n olmas› ve nihayet balon zarf›n›n gerekli yüksekliklere ç›kabilecek kapasitede olmas› lâz›md›r. Balon yar›flmac›l›¤›nda ve balon kullanmada maharet, yukar›da anlat›lan hava ak›nt›lar›ndan en ak›ll› flekilde istifade ederek en k›sa zamanda bir noktadan di¤erine gidebilmektir. Balon yar›flmalar›nda sporcular›n -pilot- bu kullanma prensiplerini uygulayarak çeflitli görevleri tamamlamalar› beklenir. FAI düzenledi¤i yar›flmalarda co¤rafyaya göre çeflitli periyodlar ve görevler belirler. ba¤l› veya bitiflik gondol -sepet- bulunur. Balonlar›n sepete bakan alt k›s›mlar› delik olup, sepette bulunan ve likid gaz ile çal›flan bir alev yap›c›s› ile balonun içindeki hava ›s›t›l›r. Çevresindekine göre daha s›cak olan balon zarf› içindeki hava kald›rma etkisi yarat›r, bu da sepet a¤›rl›¤›n› dengeler. Alev yap›c›s› söndürülürse, zamanla zarf içindeki havan›n s›cakl›¤› azal›r ve kald›rma kabiliyeti de eksilir. Zarf içindeki hava fazla ›s›t›l›rsa, yarat›lan kald›rma kuvveti balon-sepet a¤›rl›¤›ndan daha büyük bir de¤ere var›r ve balon yükselir. Sonuç olarak alev yap›c›y› çal›flt›r›p durdurarak, balonun afla¤› yukar› hareketini, yani yükselifli veya iniflini kontrol etmek mümkündür. Balonun yatay kontrolü ise hava hareketlerine, yani rüzgâr ve hava ak›nt›lar›na ba¤l›d›r. Hava ak›nt›lar› farkl› irtifalarda farkl› yönlerde ve h›zlarda oluflabilen sürekli hava ha- DÜNYA 1. HAVA OYUNLARI, SICAK HAVA BALONLARI fiAMP‹YONASI 15-20 Eylül 1997’de Kapadokya’da yap›lan flampiyonaya 59 pilot kat›ld›. Pilotlara tamamlamalar› için 15 görev verildi. Uluslararas› ilk hava oyunlar› olma özelli¤ini tafl›yan organizyasyonun balon bölümünde birincili¤i Almanya’dan Uwe Schneider, ikincili¤i ‹ngiltere’den Lindsday Muir ve üçüncülü¤ü ABD’den David Bareford kazanm›flt›. Türkiye ad›na yar›flan Murat Kösteceli 35, ‹smail Keremo¤lu 49 ve Sertaç Demir ise 57. olmufltu. Hava oyunlar›n›n ikincisi 23-30 Temmuz 2001’de ‹spanya’da yap›ld›. 98 pilotun kat›ld›¤› balon yar›flmas›nda 18 görev vard›. Dünya s›ralamas›nda hâlâ birinci s›rada olan Japonya’dan Masahiko Fujita’n›n birinci oldu¤u yar›flmalarda Türkiye’den kat›lan Murat Y›ld›r›m 96. olabildi. Oyunlar›n üçüncüsünün 2005 yaz›nda yap›lmas› planlanm›flt›. Organizasyon komitesi geçti¤imiz ay oyunlara aday olan ve finale kalan Malezya ve Polonya’n›n haz›rl›klar›n› belirlenen tarihe kadar tamamlayamayacaklar›n›, bu nedenle 2005 oyunlar›n›n ertelendi¤ini duyurdu. 27 mutfakta Röportaj: Hülya Ekfligil / Foto¤raflar: Y›ld›r›m Sugöze Özellikle son yazd›¤›n›z kitaplar› okuyunca insan çocuklu¤unuzu oyun oynamadan, haflar›l›k yapmadan, mutfakta olan bitenleri izleyerek geçirdi¤inizi düflünüyor. Bir k›sm› kurgusal tabii, ama çocukken çok oburdum, mutfakta olup biteni merak ederdim. Her zaman bir mutfaktan yükselen kokular ile o evin s›cakl›¤›n›n, atmosferinin çok ilintili oldu¤una inan›r›m. Ama bu kitaplar için o an›lar› biraz da kap› kap› dolaflarak, eski tarifleri toplayarak, anlatt›rarak derledim. Nas›l bafllad› ‘yemek-edebiyat›’na olan ilginiz? Lütfü T›nç, Lezzet dergisi için ilginç sofralar yazmam› istemiflti ve bu yaz›lar›n edebi olabilece¤ine beni ikna etti. Gerçekten de o öneri bana ‘mutfak dilini’ ö¤reten yolun kap›s›n› açt›. Küçükken mutfa¤a girmeye yeltenir miydiniz? Hay›r. Hakk›yla yapamayaca¤›m› düflünerek uzak dururdum galiba. Bu benim yap›mda var. Örne¤in hayat›m boyunca dans etmedim. 54 yafl›nday›m, dördü bulmaz dansa yeltenmem. En son Türkân fioray ile dans ettik. Hem zil zurnayd›m hem de benden önce Orhan Pamuk’la dans etti¤i için hasedimden dans ettim, üstelik zavall› kad›n›n aya¤›na basa basa! Ama o kadar hayranl›k duyar›m ki iyi dansa, mükemmel yap›lmas› gerekti¤ine o kadar inan›r›m ki, bir yere gitti¤imde dans edenlerin yüzde doksan›na da afla¤›layarak bakar›m, nas›l bu halde dansa cüret ediyorlar diye! Tabii bir de çok özgüvensiz bir insan›m. Çocukken hiç spor yapmamam da bence özgüven eksikli¤inin bir sonucudur. Mutfak da herhalde hata yapmak korkusuyla uzak durdu¤um bir yerdi. Di¤er kitaplar›n›z›n aras›nda yemek an›lar›n› nas›l bir yere koyuyorsunuz? Bana bambaflka bir okuyucu kitlesi kazand›rd›. Romanlar›m› daha çok kad›nlar okur, ama bu kitaplar› erkekler de çok okuyor. Bu arada bütün kitaplar›m› okuyan teyzem, “Ah evlâd›m, öbür kitaplar›n› niye yemek kitaplar› kadar güzel yazam›yorsun, keflke onlar› da böyle yazabilsen,” diyor! Y›llarca bana giydirilmifl olan yaln›zl›k ve hüznün d›fl›nda kald›klar› için belki... Bence hiç d›fl›nda de¤iller. Anlatt›¤›n›z her lezzetin ard›ndan, yitip gitti¤i için hay›flan›yorsunuz. O belki de yarad›l›fl›mdan... Beni hep biten fleyler ilgilendirdi, ne yaz›k ki hiçbir zaman ‘o anda var olan›‘ yeterince de¤erlendiremedim. Ama bu konuda içimde iki ayr› kiflilik çat›fl›yor. Yazarken böyleyim, oysa yaflarken hayata ba¤l›, gününü izle- Yazmak ve okumak d›fl›nda hiçbir fleyden mutluluk duymad›m Hülya Ekfligil’in Picus Dergisi için yapt›¤› ‘Mutfakta’ röportaj›n›n konuklar› aras›nda yazar Selim ‹leri de vard›. ‹leri, bir yandan rokal›, cevizli salata haz›rlarken, bir yandan da, edebiyattan hayata, Ekfligil’in sorular›n› yan›tlad›. 28 Önce roka yapraklar›n› do¤ruyor, ufalanm›fl rokfor peyniri ve parçalanm›fl cevizleri ekliyor. Zeytinya¤› ve limonla yap›lan sosu da üzerine gezdirdikten sonra salata haz›r! ‹fltahla tadarken sohbete bafll›yoruz, tabii ‘hüznü’ ihmal etmeden... meye çal›flan bir insan›m... Gerçi bir zamand›r kendimi korumaya almak, daha az ac› çekmek için gazete ve televizyondan uzak duruyorum. Türkiye’de hem genel anlamda hem de meslek çevremde olup bitenlerin içimi açt›¤›n› söyleyemem! Kendi alan›n›zda nelerden rahats›zl›k duyuyorsunuz? Edebiyat dünyas› gömlek de¤ifltirdi. Ama bir sürüngenin gene kendi gömle¤ine kavuflmas› gibi bir yenilenme olmad› bu, ifl farkl› bir yöne kayd›. Gençli¤imdeki; edebiyat yapabilmek için baflka ifllerde çal›flan ama 24 saat edebiyatla yaflayan, sat›fl› umursamayan, yapt›klar›n›n do¤ru ve kal›c› olmas› için dertlenen edebiyatç›lar kalmad›. Art›k sadece yazarak yaflayabilen yazarlar var. Hofl bir geliflme de¤il mi? Tabii, olmas› gereken bu zaten. Kimseyi k›namak derdinde de¤ilim, reklâm ça¤›nda yaflad›¤›m›z›n da bilincindeyim, ama her ürünün kendine özgü bir tan›t›m› olmas› gerekir diye düflünüyorum. Sanat eserini aflan kampanyalara karfl›y›m. Genç öykü yazarlar› aras›nda kimleri be¤eniyorsunuz? Hürriyet Yaflar, Nalan Barbaroso¤lu, Jale Sancak... Çizgiyi ileri tafl›maya çal›flan yazarlar var, ama romanda o çabalar› göremiyorum. Sizin gönlünüz romandan yana m›? Edebi metinler aras›ndaki ayr›m kapan›yor giderek. ‹nsan bir denemeyi de roman tad› alarak okuyabiliyor. Ben bunu ilk Marguerite Duras’n›n Sevgili roman›n› okurken düflünmüfltüm. Bir roman kahraman›n›n, ad›yla san›yla yazar›n kendi olmas› daha önce karfl›laflmad›¤›m bir durumdu. Romanda bunu, “Art›k tüm yak›nlar›m öldü, hikâyemi rahatl›kla yazabilirim” diye aç›kl›yordu. ‹nsan çevre bask›s›ndan ne kadar kurtuldu¤unu iddia etse de, bu mümkün de¤il, Duras olsan›z bile! Neticede bu bir an›-roman. Deneme-roman da yaz›labilir, niye olmas›n? Bugün bir insan Dostoyevski’nin üstüne çatlasa bir fley yazamaz, Tolstoy’un mimarîsini aflamaz, Virginia Woolf’un getirdiklerine ulaflamaz, ama bunlar da birer yoldur. Daha mütevaz›, ama anlaml› çabalard›r. Benim roman diye yazd›¤›m baz› kitaplar› da edebiyat tarihi olarak de¤erlendirenler oldu. Kendinizi hiç katmad›¤›n›z romanlar›n›z var m›? Saz, Caz, Dü¤ün, Varyete öyle bir kitapt›r. Bir de Halit Ziya Uflakl›gil’in o¤lunun intihar›n› anlatt›¤›m K›r›k Deniz Kabuklar› var. Ama nas›l ki an›lar›n›z› yazmaya kalkt›¤›n›zda mutlaka baz› kaç›fllar oluyorsa, bu kitaplarda da ‘ters yönde’ bir kaç›fl olmufltur belki. Latife Tekin, “‹çimdeki kötülük potansiyeline karfl› her gün bafltan ayar yap›yorum” diyor. Sizin de böyle bir mekanizmaya ihtiyac›n›z var m›? Ben günde yedi sekiz kez ‘iyi insan’ ayar› yapmaya çal›fl›yorum, ama pek mümkün olmuyor! En az›ndan kimseyi g›yab›nda küçük düflürecek bir fley söylememek için kendimi uyar›yorum, ama gitti¤iniz yerde herkes konuflunca siz de kendinizi tutam›yorsunuz tabii. Dedikodu seven birisiniz. Hay›r desem yalan olur, yapmay› da severim, dinlemeyi de. ‹nsanlar› k›racak, üzecek ya da yapt›klar› ifle zarar verecek düzeyde olmamak flart›yla niye yap›lmas›n? Ayr›ca edebiyat çevremizde olumlu bir geliflme var bence, geçmifle göre daha az dedikodu yap›l›yor. Herkes birbirine karfl› biraz daha aç›k, dürüst davran›yor. Keflke yaflasayd› da yazd›klar›m› okusayd› dedi¤iniz kim var? Çok! Katherine Mansfield, Anton Çehov... Behçet Necatigil, ki k›smen okudu. Attila ‹lhan - üzerimde çok eme¤i vard›r - Leyla Erbil, Ahmet Oktay’›n yazd›klar›m hakk›ndaki düflüncelerini her zaman çok önemsedim. Yazarl›¤›n›z iki ayr› dönem gibi... Bafllang›çta çok üretkensiniz, sonra uzunca bir ‘geri çekilme’ dönemi var ve ard›ndan yine pefl pefle kitaplar yay›nlamaya bafllad›¤›n›z bir zaman geliyor. O ‘suskunluk’ döneminde ne yapt›n›z, aflk m› yaflad›n›z? Ah nerede! Aflka ancak k⤛t üzerinde ya da sanatta inan›yorum, ama gerçek hayatta bitmesini göze alamad›¤›m için hiç aflk yaflamad›m. Rüzgârl› Bay›r’daki ya da Anna Karenina’daki gibi aflklar› etkileyici buluyorum ben, ki onu da yaflamak kolay de¤il... 29 tiyatro Sungu Okan New York onu ayakta alk›fll›yor Türk tiyatrosunun gurur kaynaklar›ndan Çi¤dem Sel›fl›k Onat, New York sahnelerinde baflar›dan baflar›ya kofluyor. En son baflrolünü üstlendi¤i eser Attacks on the Heart ise 11 Eylül trajedisinden hemen önce, bir Türk kad›n› ile Amerikal› bir erke¤in aflk hikâyesini konu al›yor. 11 Eylül 2003’te geçen Attacks on the Heart’›n hikâyesine gelmeden, bir aktrisin portresine bakmak için 44 y›l öncesine, Türkiye’ye dönelim: 1959-60 döneminde Kent Oyuncular› Y›ld›z Kenter, Müflfik Kenter, fiükran Güngör, Nevin Akkaya, Lâle Oralo¤lu, Sadri Al›fl›k, Kâmran Yüce ve Zihni Rona’dan oluflan güçlü kadrosu ile Muammer Karaca Tiyatrosu’nda çal›flmalar›na bafllar. Ayn› y›l kumpanyaya iki genç yetenek kat›l›r; Genco Erkal ve Çi¤30 dem Sel›fl›k. 1961’de ise Kent Oyuncular›, Site Sinemas›’n›n çat› kat›ndaki sahneye tafl›n›r. Bu sahnede sergilenen Bahar›n Sesi ile Çi¤dem Sel›fl›k, mezun oldu¤u Amerikan K›z Koleji Sahnesi ve Genç Oyuncular ile bafllad›¤› tiyatro çal›flmalar›n› profesyonel olarak sürdürece¤inin ilk sinyalini vermifl olur. 1962 y›l›nda Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan ald›¤› daveti kabul eder. Ankara’da art arda kaydedilen baflar›lardan sonra bu kurumdan ayr›l›r ve 1971 y›l›n- da efli ile Fransa’dayken, reji okumak için Amerika’ya gitmeye karar verir. Gelelim hikâyemizin flimdiki zaman›na: Çi¤dem Sel›fl›k Onat flu anda Amerika’da, North Carolina Sanat Okulu’nda drama dersleri veriyor. 3 y›l önce New York’tan oyunculu¤a dönmesi için gelen yo¤un teklifleri de en sonunda kabul etti. Önce Regional Theatre’da Arthur Laurents’in Claudia Lazlo adl› oyununda Claudia Lazlo rolünde, hemen ard›ndan yine Laurents’in A Time of the Cuckoo adl› oyununda Fioria rolünde New Yorklular’› büyüledi. The Way We Were, Summertime ve West Side Story gibi eserlerin yazar› olan 83 yafl›ndaki Arthur Laurents, kendisi için Attacks on the Heart adl› bir oyun yazd›. Attacks on the Heart üzerine olumlu tepkileri bizler ilk önce New York Times gazetesinin tiyatro elefltirileri sayfas›ndan takip ettik. Gazetenin elefltirmenlerinden Margo Jefferson yaz›s›nda Onat’tan övgü ile bahsediyor: “Mrs. Onat, Leylâ rolünde keyifle izleniyor. Ondaki ince dünyevi tavr› ve duygusal zekây› Simone Signoret’den beri hiçbir aktriste görmemifltim.” New York tiyatro sahnesinin gözbebe¤i Çi¤dem Onat ile k›talararas› k›sa bir görüflme gerçeklefltirdik. Role haz›rlan›rken konsantrasyon sürecini, canland›raca¤›n›z karaktere ›s›nma sürecini nas›l yafl›yorsunuz? Bu kompleks bir dönemdir. Yarat›c›l›¤›n gerçek süresidir. Çal›flt›¤›m kifli ve oyunlara göre ayarlan›r. Bu süre benim için çok k›ymetli ve heyecanl› bir süredir. Geçifltirici basit bir cevap vermek istemem. Ama esasta hep olan birkaç Euripides’in Medea’s›nda (üstte) ve Cüneyt Gökçer’le Anton Çehov’un Vanya Day›’s›nda (solda). unsura dokunmak gerekirse; yüz sayfal›k bir oyuna, bir sayfal›k bir roman yazmal›s›n›z. O roman, günler, haftalar, aylar içinde deminizde bir flarap gibi dinlene dinlene, yudum yudum ç›kar. Sizin kendinizde görmedi¤iniz, bilmedi¤iniz dünyalar› aça aça, bazen zorlayarak, bazen ac›yla... Bu sürede yaln›zl›k çok önemlidir benim için. Tüm dünyan›n dikkatle takip etti¤i Amerika, özellikle New York tiyatro elefltirmenlerinin hakk›n›zdaki yorumlar› sizi nas›l etkiliyor? Be¤enilmek iyi bir duygu. Alaca¤›n›z yeni iflleri de etkileyen bir faktör. Fakat duygusal olarak bu iliflkiler çok de¤iflkendir. Bunlara ba¤›ml›l›k tehlikelidir. Her fleyin sonunda sizin kendinizi dürüstçe de¤erlendirme yetene¤iniz önemli galiba. Üniversitedeki ö¤rencilerinizle olan iliflkiniz ve ders vermek, bir oyuncu olarak size neler kat›yor? Benim için hocal›k kutsal bir u¤rafl›. Bir çeflit aflkla ders verdim. Otuz y›l› geçen bir süre bu. Ö¤rencilerimle çok yak›n duygusal bir ba¤ içinde çal›flt›m. K›l›flar› at›p, içinden o var olan kiflili¤i dünyaya ç›kartmak karfl›l›kl› emek istiyor. Ö¤rencilerimin bu güç de¤iflimde bana teslimiyetleri, beni hem duyguland›rm›fl hem de flafl›rtm›flt›r. Tunç Yalman bir dersimi izledi¤inde “Sana güvenleri sonsuz,” deyip, beni korkutmufltu; bu sorumlulu¤u tafl›yabilir miyim diye. tiyatro Y›llar sonra Özel Bir Gün Foto¤raf: Uluç Özcü Tiyatro Diyez ‹talyan yönetmen Ettore Scola’n›n ünlü filmi Özel Bir Gün’ü tiyatroya uyarlad›. Filmde Sophia Loren ve Marcello Mastroianni’nin oynad›¤› rolleri, sahnede Hale Soygazi (Antonietta) ve Volkan Ünal (Gabriele) canland›r›yor. Yaln›zl›k... Tiyatro Diyez’in sahneledi¤i Özel Bir Gün oyunuyla ilgili akl›mda dönüp duran tek kelime bu iflte... Özel Bir Gün alt› çocu¤u ve kocas›yla birlikte yaflayan ama yaln›z olan bir kad›nla eflcinsel oldu¤u için yaln›z b›rak›lan bir adam›n öyküsü. Olay›n geçti¤i gün özel. Çünkü ‘o gün’ hem Hitler’in ‹talya’ya geldi¤i hem de bu iki insan›n birbirleriyle ve kendileriyle karfl›laflt›klar› gün. Filmde Hitler’in bu ziyaretini gösteren bölüm, oyunun bafl›nda gösteriliyor ve oyun boyunca da zaman zaman verilen tören sesleriyle bu ba¤lant› sürdürülüyor. Ama faflizm sadece bir simge, bugün faflizmi ç›kar›p yerine toplumsal kurallar›, koflullanmalar› ya da gündelik hayatta karfl›m›za ç›kan di¤er bütün bask›lar› koyabilirsiniz. Bu politik fonun ön plan›ndaysa iki insan›n iç dünyas› yer al›yor; bir süredir komflu olduklar› halde ‘o gün’ tesadüfen tan›flan Antonietta ve Gabriele’nin yaflamlar›. Sevilmeye ihtiyac› olan evli bir kad›n, karfl›s›nda hofl, ilgili, kibar bir erkek görünce nas›l tepki gösterirse Antonietta da o tepkiyi gösteriyor. Bir 32 yandan flört etmek hofluna giderken bir yandan da ‘aman kimseler duymas›n’ telâfl›n› yafl›yor. Oysa ‘görünenler gerçek de¤il’, Gabriele bir eflcinsel ve cinsel yönelimi anlafl›ld›¤› için iflini kaybetmifl, o gün flehirdeki son günü. Gün bitti¤indeyse hayat art›k ikisi için de eskisi gibi olmuyor. Oyun, ‹talyan yönetmen Ettore Scola taraf›ndan 1977 y›l›nda çekilen ayn› adl› filmden tiyatroya uyarlanm›fl. Filmde Sophia Loren ve Marcello Mastroianni’nin oynad›¤› roller bu kez Hale Soygazi (Antonietta) ve Volkan Ünal (Gabriele) taraf›ndan canland›r›l›yor. Hissedilen o a¤›rl›k, o yaln›zl›k, o duygu yo¤unlu¤u, oyunun temelini oluflturuyor. Dolay›s›yla devinimlerden çok anlat› önem kazan›yor, bu da oyunculara çok büyük bir sorumluluk yüklüyor. Seyirciye, çok fliirsel ve içe dokunan bir yaln›zl›k öyküsü anlat›p anlatmamak onlara kalm›fl. Bu sorumlulu¤u tafl›yan oyunculardan biri, ayn› zamanda tiyatronun kurucusu da olan Hâle Soygazi. Birkaç sezon önce Küçük Prens adl› oyunla, lise y›llar›ndan sonra ilk kez tiyatro sahnesine ç›kan Soygazi, ikinci deneyimini Özel Bir Gün’le gerçeklefltiriyor. Ve söz, oyuncu Hâle Soygazi’yle, oyunun yönetmeni Nihal G. Koldafl’ta... Özel Bir Gün’ü niye seçtiniz? Hale Soygazi: Scola’n›n filmini çok uzun zaman önce izlemifltim ve metin aray›fl› içine girdi¤imde akl›ma geldi yine, araflt›rd›k, tiyatro metninin de oldu¤unu ö¤rendik ve ben Scola’yla yaz›flmaya bafllad›m. Asl›nda yaklafl›k iki y›ld›r gündemde olan bir proje bu. Oyunda beni çeken her yerde geçebilecek bir konu olmas›. Bu insanl›k durumu, o duygular, dünyan›n her yerinde ve her zaman geçerli. Film 1977’de yap›lm›fl ama bugün oyun ya da film ayn› tatla izlenebilir. Çünkü sadece ‹talya’ya, ‹talyanlara özgü de¤il, her yerde herkesin anlayabilece¤i, karfl›l›k bulabilece¤i bir metin. Sinemada seyirciden uzaks›n›z, tiyatrodaysa fiziksel bir yak›nl›k söz konusu. Oyuncu-seyirci etkileflimine inan›yor musunuz? H.S. Tabii ki inan›yorum çünkü zaten oynarken kendili¤inden olan, hissedilen bir fley. Seyirci hiçbir fley yapmasa bile sen seyircinin hofllan›p hofllanmad›¤›n›, s›k›l›p s›k›lmad›¤›n› anl›yorsun. Ayn› flekilde biz de oynarken s›k›l›yorsak ya da bir hata yap›p piflman olmuflsak bu da seyirciye geçiyor. Yalana tahammülü yok tiyatronun. Orada yapt›¤›n›z her fley kurgu asl›nda, gerçek hayat de¤il ama oraya gelen insan bunun gerçek hayat oldu¤una inan›yor, o büyü iflte her fleyi hallediyor bence. Özel Bir Gün sizin önceki çal›flmalar›n›zdan daha farkl› bir yerde duruyor. Bu projeye nas›l dahil oldunuz? Nihal G. Koldafl: Bu proje asl›nda Hâle’nin projesiydi, ben daha sonra devreye girdim. Sürekli çal›flt›¤›m toplulu¤a ait bir proje de¤ildi, bir anlamda ›smarlama yönetmen olarak girdim iflin içine. ‹ki y›l kadar önce konuflmaya ve yavafl yavafl çal›flmaya bafllam›flt›k oyun üzerinde. Son aflamada da iki ayl›k bir çal›flma süremiz oldu. Oyunun temel düflüncesi üzerinde ortak bir noktaya vard›ktan sonra son güne kadar süren bir dramaturji anlay›fl›m var benim. Sahne üzerinde, an be an oluflturuyorum dramaturjiyi. Oyun içindeki her an, genel düflünceye, yazar›n iletmek istedi¤i düflünceye ba¤l› olarak çal›fl›l›yor. Bu çal›flmada da her an› oyuncularla birlikte deflifre etmeye çal›flarak oyuna hakim olmaya çal›flt›m. Farkl› kökenlerden gelen oyuncularla çal›flman›n bir etkisi oldu mu? N.G.K. Hâle sinemadaki deneyimi ile yüz ifadesini kullanma konusunda avantajl›. Tiyatroda bir karakterin ana eylemini ve duygusunu oyunun bafl›ndan sonuna tüm inifl ç›k›fllar›yla yükselterek tafl›ma ise onun için daha yeni bir kavram. Devlet Tiyatrosu’ndaki deneyimi nedeniyle Volkan, bu konuda daha avantajl›. ‹ki oyuncunun iliflkisi çok önemli. Oyun iki yaln›z insan›n buluflma noktas›. Bu iki insan›n birbirine dayanmas› gerek. Hem oyun karakteri hem de oyuncu olarak. Çal›flma sürecinde ortak bir dil bulabilmeye çal›flt›k. Özel Bir Gün çok iyi bir metin, derinli¤i olan karakterler sunuyor. Ama zor da bir metin. Karakterlerin iç çat›flmalar›na dayan›yor büyük ölçüde. Karakterlerin eylemleri hep örtülü. D›fl eylem az. Oyuncunun çok küçük ifade araçlar›yla kendini ifade etmesi gerekiyor. Sade ama oyuncuya çok sorumluluk yükleyen bu metin, sizin rolünüzü ele al›fl›n›z› nas›l etkiledi? H.G. Burada mühim olan o iki insan›n özel iliflkisini ve yaln›zl›klar›n› verebilmek. Çok fazla hareket yok, sadece gerçekten o iki insan›n hissettiklerini, duyduklar›n› ve birbirleriyle olan iliflkilerini anlatmak gerekiyor. Çok sade bir anlat›m var, ama tiyatro da bu zaten. Teknolojinin, atraksiyonun ön planda olmas›na pek ihtiyac› yok tiyatronun, özellikle de bu oyunun kendini izlettirme biçimi, bu do¤rultuda de¤il. Sinema geçmiflim dolay›s›yla ben plan plan çal›flmaya çok al›fl›¤›m. Sinemada, bir duyguyu bütünlü¤üyle, bafl› sonu ortas› olmadan kese kese gidersiniz. Tiyatroda ise bafltan bafllayacaks›n›z, bir karakteri, bir duyguyu bütün süreçleriyle birlikte anlatacaks›n›z ve bunun geri dönüflü yok. Oyunculuk da yapan bir yönetmen olarak bazen ‘flöyle olmas› laz›m’ diyerek o rolü oynamak istedi¤iniz oluyor mu? N.G.K. Bu benim oyuncu olarak yer almadan d›flardan yönetti¤im ilk oyun. Çok güzel bir rol ama uzaktan çok çekici ve kolay görülen roller, deli gömle¤i gibidir ço¤u zaman. Oyundaki karakteri Hâle kendi oyunculu¤u ile kendi yaratt›. Bir baflka oyuncu bir baflka Antonietta yaratacakt›r. Hâle Soygazi ve Volkan Ünal Özel Bir Gün Yazan: Ettore Scola Tiyatroya Uyarlayan: Gigliola FantoniRugero Macari Yöneten: Nihal G. Koldafl Çeviren: Sosi Dolano¤lu Sahne Tasar›m›: Metin Deniz Ifl›k Tasar›m: Halit Akgül, Dekor, Kostüm, Reji Asistan›: Bahar Uyand›ran Efekt: Cemil K›vanç Oynayanlar: Hale Soygazi, Volkan Ünal, Halide Eflber Özel Bir Gün’de olmasa da bu sezon sizi oyuncu olarak da görüyoruz asl›nda. N.G.K. Evet, Maya Sahnesi’nde 18 dakikal›k çok k›sa bir projede oynuyorum. Sevim Burak’›n Mut öyküsünden sahneye koyduk. Sal› günleri 18:30’da bafllay›p film seans› gibi dört kez arka arkaya oynuyoruz. Yeni hayat›n sald›r›s› karfl›s›nda de¤iflmek isteyen, bir yandan da geçmifle özlem duyan bir karakterin ç›lg›nl›¤a varan tepkisi iki oyuncu taraf›ndan anlat›l›yor. Oyundaki kifli, önce alaya alarak, küçümseyerek, sonra karfl› koyarak, sonra düflman›n›n k›l›¤›na girerek, en sonunda kendini yok edip suskunlu¤a düflerek tepki gösteriyor olup bitene. Müzik ve ses efektleri de kullanarak bütünüyle söze dayal› bir çal›flma gerçeklefltirdik. Ben de flu anda dünyadaki gidiflata biraz ç›lg›n bir flekilde isyan etme ihtiyac› duydu¤um için Bilsak Tiyatro Atölyesi’nde Aylin Deveci ve Göze Saner’le birlikte üçümüzün isyan› oldu bu proje. Oyunlar›n yan›nda, tiyatronun biraz da ihmal edilen bir alan›na yöneldiniz ve ‘tiyatrocu’ Metin Deniz’i anlatan bir kitab›n›z yay›nland›. N.G.K. Metin Deniz 60’lardan bugüne Türkiye’deki hemen tüm topluluklarla tasar›mc› olarak çal›flm›fl. Bu kitap onun k›rk y›ll›k tiyatroculuk hayat›n› anlat›yor. Sonunda ortaya ç›kan fley, Türk tiyatrosunun k›rk y›ll›k serüvenine dönüfltü. Yaln›zca bir an› kitab› olmaktan öte, tiyatroyu seven gençlere ça¤dafl tiyatroda görselli¤in yeri üzerine bir kaynak olabilsin istedim. Yaln›zca sahne tasar›m› de¤il söz konusu olan, tiyatroyu üretme biçimleri, oyuncu sahne iliflkisi, topluluklar›n çal›flma yöntemlerini içeriyor. Ça¤dafl tiyatroyla ilgili sorular›m var. Bu kitap arac›l›¤› ile bu sorular› ortaya at›yorum. ‹dil Engindeniz Özel Bir Gün her cuma günü 20:30’da Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü Sahnesi’nde sergileniyor. Taksim AKM önünden servis olana¤› var. Bilgi için: tiyatro@bilgi.edu.tr 33 sahaf Haluk Kalafat / Foto¤raf: Uluç Özcü Olmayan derginin pefline düflmek Süreli yay›nlar› biriktirmek zorlu bir u¤rafl. Dergi koleksiyoncular› aras›nda çeflit çeflit insan var: Kimi deneme say›s› olan ‘s›f›r’ say›lar› biriktiriyor, kimi ilk ve son say›lar›, kimi de belli y›llar›n dergilerini... Ama hepsi için eksik say›lar birer arzu nesnesi. Diyelim ki 1960 y›l›nda geçen bir film ya da TV dizisi çekeceksiniz. Do¤al olarak dönemin atmosferini yeniden yaratacaks›n›z. ‘60’lar›n yaflam biçimi hakk›nda bilgi arayaca¤›n›z bir arfliviniz yoksa yolun sonu sahafa ç›kar. Sahaf sahaf dolaflan sanat yönetmenlerinin oluflu, san›lan›n aksine ülkemiz için fantastik bir durum de¤il. Sanat yönetmenlerinin illâ ki sinema veya TV için çal›fl›yor olmas› da gerekmiyor; tiyatro kostüm-dekor, reklam, müzik, moda sektöründe benzer ifller yapan profesyoneller, sosyal bilimciler ve yazarlar, üzerinde çal›flt›klar› dönemde ç›kan yay›nlar› ar›yorlar. Çizgi roman ve dergi konusunda ilk akla gelen adreslerden biri olan 40 Ambar Sahaf’›n, koleksiyoncu müflterilerinin yan› s›ra böyle bir müflteri profili var. Nurtap Emir, Ses, Hayat gibi dergileri befler, onar önüme y›¤arken, kimlerin neleri arad›¤›n› anlat›yor. Hayat, Ses, Hey gibi dergilerin yan› s›ra sinema dergileri de arananlar aras›nda. ‘70’lerde yay›mlanan Ça¤dafl Sinema, 34 Yeni Sinema, Yeni Film, Genç Sinema gibi dergiler de çok arananlar aras›nda yer al›yor. Dergi koleksiyoncular›n›n ilginç özellikleri var. Baz›lar› dergilerin ‘s›f›r’ say›s› denilen deneme say›lar›n›n, kimileri dergilerin ilk ve son say›lar›n›n, kimileri bir dönemin dergilerinin peflinde. Emir dergi koleksiyoncular›n› anlat›rken bir örnek veriyor; bir müflterisi biri hariç bir derginin tüm say›lar›n› ele geçirmifl. Tam on y›ld›r eksik say›n›n peflindeymifl. Koleksiyon h›rs›n›n vard›¤› boyutlar ilginç olaylar›n yaflanmas›na neden oluyor. Dünyada iki örne¤i kalan piyango biletinden birine sahip olan bir koleksiyoncunun, aç›k art›rmaya ç›kan di¤er örne¤i sat›n al›p müzayede salonunda y›rtt›¤›, yaflanm›fl bir olay› anlat›yor sonra. O bu anekdotu verirken, 40 Ambar’a gelen bir müflteri sohbete kat›l›yor. O da bir hikâye anlat›yor; arkadafl olan bir sahaf ile müflterisinin hikâyesi bu. Müflteri pefline düfltü¤ü derginin tüm say›lar›n› tamaml›yor. Ancak sahaf “Son bir say›s› daha var,” diyor. Asl›nda öyle bir say› yok. Arkadafl› amac›n› yitirmesin diye söylemifl bu yalan›. Müflteri, olmayan say›y› aramaya devam ediyormufl. Eksik say›y› ele geçirmek, s›k› koleksiyoncular için vaz geçilmez bir tutku. Dergilerin tak›m›n› yap›p bitirdi¤i halde ikinci hatta üçüncü tak›mlar› toplamaya bafllayanlar varm›fl. Ama Emir, tak›m› tamamlayanlara, ikinci tak›m için dergi satm›yor. Bir baflka koleksiyoncu yararlans›n istiyor. En çok da y›rt›lan ikinci piyango biletine yan›yor. Anabala Pasaj› No: 19, Beyo¤lu Tel: (212) 292 27 66 sergi Haluk Kalafat New York’ta bir Türk sanatç› New York Exit Art’ta karma bir sergiye kat›lan Defne Ayas, geçti¤imiz ay New York’un önemli galerilerinin bulundu¤u Williamsburg’da üç sanatç›yla ortak bir sergi daha açt›. New York New Museum’da küratör olan Defne Ayas’›n Bafllamak ‹stediklerim & Bitiremediklerim adl› sergisi büyük be¤eni toplad›. Defne Ayas Amerika’ya yerlefltikten sonra rekabetin üst düzeyde oldu¤u New York’ta baflar›l› olmufl bir sanatç›m›z. Ayas, lise e¤itimi sonras› gitti¤i Amerika’da Upenn’de bafllad›¤› e¤itimini Virginia Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar bölümünde sürdürdü. Ard›ndan New York’ta Hollywood için tasar›m projeleri üreten bir firmada çal›flt›. Ard›nda NYU Tisch School of Arts’da Interactive Telecommunications master e¤itimini yapt›. Program, mekânlar› canland›rma teknikleri üzerineydi. ‹nteraktif enstalasyon alan›nda çal›flt›. Mimari tasar›mlarla yapt›¤› çal›flmalar›n›, TAG adl› mimar, tasar›mc› ve sanatç›lardan oluflan bir kolektifle yürüttü. TAG’la New York Exit Art'ta ilk sergisini açt›. New York’un önemli müzelerinden biri olan New Museum’da küratör olarak çal›flan Ayas, Bafllamak ‹stediklerim & Bitiremediklerim adl› projesiyle New York’un Chelsea’den sonraki en önemli güncel sanat merkezi say›lan Williamsburg’e davet edildi. Mimarideki yeni aç›l›mlar›n videoya yans›mas› olarak tan›mlad›¤› video art çal›flmalar› 28 fiubat-8 Mart tarihleri aras›nda sergilendi. Williamsburg’daki sergide Defne Ayas’›n yan› s›ra medya sanatç›s› Alex Lee, heykelt›rafl Anya Lewis ve ressam Hyemi Cho’nun da çal›flmalar› vard›. Modern Sanat Müzesi’nin film ve medya küratörü Barbara London, Downtown Arts Festival’in kurucusu Simon Watson, New Museum küratörlerinden Yukie Kamiya, eski kufla¤›n en önemli Çinli sanatç›lar›ndan Wang Jianwei gibi New York sanat çevresinin önemli isimlerinin kat›ld›¤› sergi büyük bir ilgi toplad›. New York gibi sanat alan›nda büyük rekabetin yafland›¤› bir kentte ve Willamsburg gibi önemli bir merkezde sergi açma baflar›s›n› nas›l elde ettiniz? Baflar› göreli bir kavram. Anne-babaya göre baflar›l›s›n›z, kendinize göre ise ilk ç›k›fllar… Biz dört kifliydik. Galeri sahibi, tez sonu flovumuzda, üçümüzle ayr› ayr› tan›flm›flt›. Aylar sonra bizi davet etti, sergi tarihlerini verdi ve mekân› bize b›rakt›. Biz de istedi¤imiz gibi flekil verdik galeriye. Amerika'da John Waters'›n Pecker’›nda izledi¤imiz türden bir ‘sanatç› keflfi’ yaflad›¤›m›z› sanm›yorum. Organik geliflti her fley. Williamsburg, Chelsea kadar tüketime yönelik bir yer olmad›¤› için, al›flverifl kuyruklar› da çok olmuyor. Sanat üre- timi aç›s›ndan daha genç ve dinamik, ‘daha gerçek’ bir yer Williamsburg... New Museum'daki göreviniz sanat›n›z› nas›l etkiliyor? New Museum’da, Anne Barlow ile medya programlar› küratörlü¤ü yap›yorum. Medya sözcü¤ünün, Türkiye'de ça¤r›flt›rd›¤›ndan farkl› bir anlam› var burada. Medya programlar›, dijital kültür akflamlar›, projeler, sanatç› sunumlar›, performanslar ve panelleri kaps›yor… Sanatç›larla, mimarlarla, müzisyenlerle, teorisyenlerle, bilim adamlar›yla çal›fl›yorum. Malûm, geçti¤imiz on y›lda disiplinler aras› çok trafik var. Ben de bunu yapt›¤›m programlarda yans›tmaya çal›fl›yorum. New York’ta sirkülasyon çok h›zl›. Güncel sanata olan ilgi, belki de uluslararas› a¤lar›n yak›nlaflmas›ndan, 2000 y›l›nda yaflanan ‘dot.com'a olan hücum’u and›r›yor. ‹ki iflim birbiriyle çat›flm›yor flimdilik. Profesyonel olarak seçimlerim, estetik olarak kendi iflimi etkilemiyor. ‹ki ifli ay›rabilece¤imi düflünüyorum. Böylece flizofrenik bir yap› oluflturuyorum kendime. Bu da beni besliyor. Bafllamak ‹stediklerim & Bitiremediklerim adl› serginize nas›l tepkiler ald›n›z? Aç›l›fl çok sürprizli oldu. Beklenmedik isimler geldi. Modern Sanat Müzesi film ve medya küratörü, Çinli eski kuflak sanatç›lardan Wang Jianwei ve tabii sanat çevresinden olan arkadafllar›m›z… Ben, küçük ölçek ekranlarda, video çal›flmalar›m› sergiledim. Kimse oturup saatlerce video seyretmez normalde. Benimkilere tak›ld› insanlar. Hofluma gitti. Biraz da ürküttü. Bu seferki ifllerim çok kiflisel çünkü, eski ifllerim gibi kolektif çal›flmalar de¤il. 35 sinema 36 Kill Bill Volume 2 Gösterim tarihi: 23 Nisan Yön: Quentin Tarantino Oyn: Uma Thurman, David Carradine, Daryl Hannah, Michael Madsen, Vivica A. Fox, Lucy Liu, Michael Jai White, Sony Chiba, Samuel L. Jackson, Quentin Tarantino, Bo Svenson Quentin Tarantino toplam süresi üç saati bulan son filmi Kill Bill’i ikiye bölmüfltü. Ocak ay›nda gösterime ç›kan ilk bölümü izleyip tad› dama¤›nda kalan seyirci bu iflten pek hofllanmam›flt›, ama bekleyifl sona eriyor. Filmin konusu k›saca flöyle. Gelin ad›yla bilinen kiral›k katil, dü¤ün töreni s›ras›nda sald›r›ya u¤rar. Kilisedeki herkes öldürülür. Karn›ndaki bebe¤ini düflürür ama hayatta kalmay› baflar›r. Befl y›l boyunca komada kalan Gelin, bir mucize eseri hayata geri döner. Art›k tek amac› vard›r: Ona pusu kuran Bill ve eski ifl arkadafllar› olan adamlar›n› teker teker öldürmek. ‹lk filmde iki düflman›n› Cottonmouth (Liu) ve Cobra (Fox) ile hesaplaflan Gelin, ikinci filmde s›ras›yla Budd (Madsen), Elle Driver (Hannah) ve Bill (Carradine) ile olan hesab›n› kapatacak. Tarantino ilk iki filminde (Reservoir Dogs ve Pulp Fiction) hikâyeleri kronolojik s›ra gözetmeksizin, parçalayarak ve kar›flt›rarak kurgu denemeleri yapm›flt›. Kill Bill’de ise ‘episod’larla anlat›m› deniyor. Ama ilk filmde görüldü¤ü gibi her episod’da kulland›¤› sinema dilinde kimi zaman küçük, kimi zaman büyük –bir episod tamamen animeydi- farkl›l›klar var. Tarantino oyuncu kullan›m›yla da dikkati çeken bir yönetmen. Genelde beraber çal›flt›¤› ama Kill Bill’de rol vermedi¤i Samuel L. Jackson oynamak için ›srar edince Volume 2’de ona küçük bir rol vermifl. Oyuncu seçiminde ikinci özelli¤i y›ld›z› sönmüfl (Pam Grier, John Travolta gibi) oyuncular› kullanmakt›r. Bu filmde David Carradine ve Daryl Hannah bu kotadan filme al›nm›fl. Onlar da Kill Bill 2’de arz-› endam edecekler. 37 sinema Kedi Gösterim Tarihi: 23 Nisan (The Can in the Hat) Yönetmen: Bo Welch Oyuncular: Mike Myers, Alec Baldwin, Kelly Preston, Dakota Fanning, Spencer Breslin, Sean Hayes Canavarlar Kaçt› Gösterim tarihi: 16 Nisan Scooby Doo 2 Yön: Raja Gosnell Oyn: Freddie Prinze Jr., Sarah Michelle Gellar, Matthew Lillard, Linda Cardellini, Peter Boyle, Tim Blake, Alicia Silverstone Maskeli birinin Pterodactyl Hayaleti, Kara fiövalye Hayaleti, Kaptan Cutler Hayaleti ve 10.000 Volt Hayaleti gibi S›rlar fiirketi’nin ezeli düflmanlar›n› tekrar canland›ran bir makineyle Coolsville’de karmafla yaratmas›yla, Scooby ve arkadafllar›n›n bafl› derde girer. Gazeteci Heather Jasper-Howe ve Coolsville’in dehflete düflmüfl sakinlerinden gelen bask›lar üzerine, tak›m›m›z canavarlar›n gizemli geri dönüflüyle ilgili soruflturma bafllat›rlar. Bu arada Shaggy ve Scooby S›rlar fiirketi’deki rollerini sorgulamaya bafllam›fllard›r. 50 ‹lk Öpücük Gösterim Tarihi: 30 Nisan (50 First Dates) Yönetmen Peter Segal Oyn: Adam Sandler, Drew Barrymore, Rob Schneider, Sean Astin, Dan Aykroyd So¤uk deniz canl›lar› veterineri olan Henry Roth (Sandler) bütün gelece¤ini planlam›flt›r. Havai’deki Deniz Yaflam› Park› deniz hayvanlar›na bakmad›¤› zamanlarda, tatil aflk› aray›fl›ndaki turistlerin kalbini çalmakla meflguldür. Henry için uzun süreli bir iliflki söz konusu de¤ildir, zira böyle bir fley, 10 y›ld›r planlad›¤› Alaska’ya tekneyle gidip morslar›n sualt› yaflam›n› inceleme hayallerini sekteye u¤ratacakt›r. Henry rüyalar›n› gerçeklefltirmeye çok yaklaflm›flt›r ki, teknesi Deniz Y›lan› bir talihsizlik yaflar. Kendini Hukilau Café’de bulur. Orada gördü¤ü Lucy’ye (Barrymore) âfl›k olur. Bir yolunu bulup onunla tan›fl›r. Ertesi gün ç›kt›klar› yemekte, Lucy onu tan›maz ve onun bir tür sap›k oldu¤unu düflünür ve etraftan yard›m ister. K›sa süreli haf›za kayb› sorunu olan Lucy’nin Henry’nin kim oldu¤u hakk›nda hiçbir fikri yoktur. Henry, Lucy’nin sevgisini kazanmak için hayat› boyunca her gün s›f›rdan bafllamak zorundad›r. 38 Sally ile Conrad birbirlerinden geceyle gündüz gibi çok farkl› iki kardefltir. Bekâr anneleri Joan Walden´›n (Kelly Preston) sabr›n›n s›n›rlar›n› zorlamakta ikisinin de üstüne yoktur. Özellikle Conrad kelimenin tam anlam›yla bir kural ihlâl etme uzman›d›r. Bu yüzdendir ki annesi onu askeri okula yollama konusunu ciddi ciddi düflünmeye bafllam›flt›r. Conrad’›n hiç hofluna gitmeyen bu parlak fikir, evlenmek umuduyla Joan’a sürekli kur yapan yüzsüz komflu Lawrence Quiin’den (Alec Baldwin) ç›km›flt›r. Öte yandan Sally kardefline oranla biraz daha akl› bafl›nda gibi görünür. Ancak onun da baflka problemleri vard›r. Arkadafllar› üzerinde bask› kurmaya çal›flt›¤› için hepsinin uzaklaflmas›na sebep olmufltur. Bu huyu yüzünden sürekli yaln›z kald›¤› için bofl zamanlar›n› kardeflini sürekli azarlamakla ve avuç içi bilgisayar›na ‘yap›lmas› gerekenler’ listeleri girmekle geçirir. Titiz ve k›l› k›rk yaran patronu Bay Humberfloob’un sahibi oldu¤u bir reklam ajans›nda çal›flmakta olan anneleri Joan Walden ise, çok baflar›l› giden kariyerinden taviz vermeden ev için dengeleri bar›flç› bir flekilde kurmaya çabalamaktad›r. Bir cumartesi günü flirketinin düzenledi¤i resepsiyona kat›lmas› gerekir. Çocuklar›n› evde yaln›z b›rakmak istemese de patronunun iflten kovma tehditleri karfl›s›nda onlar› uyku merakl›s› çocuk bak›c›s› Bayan Kwan’a emanet etmek zorunda kal›r. Ancak bu konuda yapt›¤› tüm haz›rl›klar, Conrad’›n yaramazl›¤›na kurban gidecektir. Hidalgo Bafllama Tarihi: 14 May›s Yönetmen: Joe Johnston Oyuncular: Viggo Mortensen, Zuleikha Robinson, Omar Sharif, Louise Lombard, Adam Alexi-Malle Cesaretin Var m› Aflka? Gösterim tarihi: 26 Mart Jeux d'enfants (Love Me If You Dare) Yönetmen: Yann Samuell Oynayanlar: Guillaume Canet, Marion Cotillard, Thibault Verhaeghe, Josephine Lebas-Joly Julien ve Sophie birbirleri için yarat›lm›fl iki gençtir. Julien’in kanser olan annesi ölmek üzeredir, Sophie ise göçmenli¤in zorlu¤uyla bafla ç›kmaya çal›fl›yordur. Sophie ve Julien cesaret üzerine kurulu bir oyunla arkadafl olurlar. Oyun s›rayla birinin ötekine cesaret gerektiren s›nava sütyenle gitmek, okulun en sert çocu¤unu tokatlamak zorlu görevler vermesinden oluflmaktad›r. Ancak Julien ve Sophie bu k›flk›rt›c› oyunu zamanla hayat›n ta kendisi haline getirirler. Aradan geçen zaman, ikilinin aras›na giren insanlar, k›zg›nl›klar ve hayal k›r›kl›klar› hepsi oyunun afl›lmas› gereken engellerine dönüflür. Ütopya Gösterim Tarihi: 16 Nisan (Utopia) Yönetmen: Maria Ripoll Oyn: Leorando Sbaraglia, Najwa Nimri, Tcheky Karyo Ütopya birbirinden tamamen ayr› yerlerden ve farkl› amaçlarla yola ç›kan ve Madrid’de karfl›laflan üç kiflinin hikâyesini anlat›yor. Bu üç kifli kenten kente sürüklenen asosyal Adrian, ailesini terkederek Güney Amerika'ya çal›flmak için giden Angela ve sorgulama ve sorgu teknikleri hakk›nda bir uzman olan eski bir polis memuru Herve’dir. Hepsinin yaflam›nda büyük trajediler vard›r. Herve kar›s›n›n ve k›z›n›n öldürüldü¤ü bir olay s›ras›nda kör olmufl ve polisli¤i b›rakm›flt›r. ‹çgörü yetene¤i olan Adrian, bu yetene¤ini esrarengiz bir olay sonras› kaybetmifltir. Angela zengin ve soylu ailesiyle aç›klamad›¤› bir nedenle kavgal›d›r. Bu üç kiflinin karfl›laflmalar›na neden olan ise kendilerine Utopia ad›n› veren garip bir topluluktur. Arap çöllerinde yüzy›llard›r düzenlenen Atefl Okyanusu koflusu, dünyan›n en zorlu uzun mesafe yar›fl›d›r. Sadece Arap atlar›n›n kat›labildi¤i 4 bin 800 km. mesafeli bu kofluda zengin kraliyet ailelerinin sahibi oldu¤u en seçkin safkan atlar adeta ölüm kal›m mücadelesi verirler. 1890 y›l›nda Riyad’›n en zengin fleyhi, Frank T. Hopkins adl› Amerikal› biniciyi at›yla birlikte bu yar›fla kat›lmas› için davet eder. Böylece sadece Bedevi binicilerin at bindi¤i bu yar›fla ilk kez bir Amerikal› kat›lm›fl olacakt›r. Üstelik zengin fleyh, Hopkins’in bindi¤i Hidalgo için bahse girmifltir. Eskiden Amerikan ordusunda süvari olan Hopkins, Bat›’n›n gelmifl geçmifl en iyi binicisi olarak nam salm›flt›r ama Hidalgo adl› at›yla girece¤i bu yar›fl› kazanmak, imkâns›z› baflarmaktan farks›zd›r. Kazanmaya yeminli rakipleri, bu yabanc›n›n birincili¤ini önlemek için kararl›d›rlar. Öte yandan bu yar›fl Frank Hopkins ve at› Hidalgo için bir onur ve gurur mücadelesine dönüflecektir. Ölülerin fiafa¤› Gösterim Tarihi: 9 Nisan (Dawn of the Dead) Yön: Zack Snyder Oyn: Sarah Polley, Ving Rhames, Jake Weber George Romero'nun 'zombie üçlemesi'nin ikinci bölümünün yeniden çevrimi. ‹lk kez 1978 y›l›nda çekilen filmin senaryosunu korku sinemas›n›n ustalar›ndan Dario Argento yazm›flt›. Yeniden çevrimin Argento’nun özgün senaryoya gizledi¤i tüketim toplumu elefltirilerinin ne kadar yans›taca¤› konusu filmin yeniden çekilece¤i duyuruldu¤undan beri tart›fl›l›yordu. Yeni versiyon eskisiyle bire bir ayn›. Ama sinema dili konusunda ayn› fleyi söylemek mümkün de¤il. 39 yerli albüm N. Deniz Yücel Sert Kurban On Air Bak Bir Varm›fl Bir Yokmufl 2 Derleme Odeon / Sony Adl› ad›nca rock yap›yorlar Kurban’› ‘90’l› y›llar biterken tan›d›k. Hemen ilk albümüyle birlikte, memleketteki rock müzik ortalamas›n›n sürekli afla¤› do¤ru kay›yor olmas›ndan dolay› endifleli olan müzikseverlere umut verdi, yüreklerini ferahlatt›. ‘Rock’un art›k ‘pop’ oldu¤u bir devirde, Kurban, adl› ad›nca rock yap›yor, üstelik bu tür müzi¤i yenileme gayreti gösteriyordu. Y›llar sonra yay›nlanan ikinci albümleri Sert, Kurban’a ba¤lan›p kalm›fllar› yan›ltm›yor. Gündelik e¤ilime yüz vermeden, satar satmaz kayg›s›na kap›lmadan adl› ad›nca ‘rock’ yap›yor Kurban, üstelik albümün ad› gibi ‘sert’ bir rock. Hem bizden, hem çok radikal, hem kökleri ‘60’lara uzanan, hem de ça¤dafl bir müzik bu. Popüler müzikal geçmiflimizin her türden t›n›s› Kurban’›n elleriyle yeniden yo¤rulmufl. Rahat rahat gelmifl geçmifl ‘en iyi 5 rock albümü’nden biri olarak kabul edilebilir: 10 40 Bir Kad›n fiark› Söylüyor Seden Gürel ‹rem Records Seden’in en yetkin albümü ‘90’l› dalgan›n öncü isimlerinden biri olan Seden Gürel, yeni bir albüm yay›nlad›. Hayat Pencerenin D›fl›nda ve Halley gibi çok ses getirmifl flark›larla art›k popun ad›n›n bile an›lmad›¤› bir dönemde pop rüzgârlar› estiren Gürel -o zamanlar Kutlubay- duru güzelli¤i, güzel sesi ve mükemmel flark› söyleme tekni¤i nedeniyle ‘90’l› y›llar›n ilk star’lar›ndan biri olmufltu. Sonralar› piyasa genç isim bollu¤u ile kar›flt›, birbirine benzeyen flark›lar hepimizi bo¤du ve bu flartlarda bir fley yapman›n imkâns›zl›¤›n› gören Gürel, bir kenara çekildi, bekledi. Son birkaç y›ld›r aktif olarak yeniden karfl›m›zda. Aykut Gürel’in altyap›lar›nda harikalar yaratt›¤› flark›lar, Bir Kad›n’›n sesinden her yüre¤e s›zmak için bir araya getirilmifl. Seden Gürel takipçisi olan -bu sat›rlar›n yazar› dahil- fanatikler baflta olmak üzere, bu albüm çok insan› havalara uçuracak: 10 70’li y›llarda ne varm›fl, ne yokmufl Odeon, Sony’nin iflbirli¤i ile ‘tarih’ yazmay› sürdürüyor. 2003 y›l›n›n May›s ay›nda yay›nlanan ilk Bak Bir Varm›fl Bir Yokmufl’un üzerinden çok fazla bir zaman geçmemiflken, ikincisi de yay›nland›. Türk popunun tarihinden süzülmüfl tam 20 flark›y› ihtiva eden bir albüm bu. Serinin ilk albümü a¤›rl›kl› olarak 60’l› y›llara yaslanmaktayd›, bu ikinci albüm ise 70’li y›llar› eksen alm›fl. ‘Kanser’ paranoyas›n› silinemez bir flekilde kafalara kaz›yan Love Story’den ‘mavi gömlek-beyaz güvercin’li ‘Karao¤lan’ günlerimizin bir tezahürü olan Hadi Can›m Sen de’ye, Gönül Turgut, Ay-Feri gibi müzik piyasam›z›n bugüne kadar görebildi¤i en güçlü seslerden iflin renklilik ve keyif kanad› olan Alagöz Kardefller ve Füsun Önal’a kadar her türden e¤ilim ve üslûp albümde fl›k bir flekilde bir araya getirilebilmifl. Süperstar’›m›z›n Tanju Okan’l› düeti Hanc› da iflin ekstras›. Albümün kapa¤›nda söylenmifl olan› tekrarlayal›m: “Bin yafla Odeon”: 10 Kay›p fiehir K›raç TMC Hep ayn› türküyü 盤›r›yor Piyasan›n fenomen isimlerinden olan K›raç, yükseliflini sürdürüyor. ‘Memleketin en iyi Cem Karaca taklidi’ olma yolunda y›lmadan, yorulmadan ilerliyor. Bugüne kadar yapt›¤› bütün albüm, dizi film müzi¤i ve her türden ortak çal›flmada hep ayn› flark›y› hep ayn› biçimde söylüyor olmas›na ra¤men yüz binlerce hayran edinebilme gibi elde edilmesi imkâns›z bir baflar› sa¤lad›. Kay›p fiehir’le bildi¤imiz türküsünü 盤›rmaya devam etmifl: ‘Kekik kokan da¤lar’, ‘bülbül öten ba¤lar’dan süzülüp gelen; ‘eski bir gelinli¤e’, ‘bak›r bir bilezi¤e’, ‘anneden kalan yüzü¤e’ bel ba¤layan, ‘bir güldüren bir a¤latan’ bir türkü bu. Normalde herkesin “Saçmalama ya!” demesi gereken bir türkü ama K›raç seviliyor, çok sat›yor… Herkesin kafas› çok kar›fl›k: 0 (s›f›r) yabanc› albüm Murat Ersan Natacha Atlas Something Dangerous Mega Müzik Cheb Mami Du Sud Au Nord EMI Atlas tam tad›nda, tam k›vam›nda Mariza Fado Curvo Mega Müzik Fado müzi¤inin yeni prensesi Portekiz’den dünyaya yay›lan Fado müzi¤inin kraliçesi Amalia Rodriguez’in yerinde art›k gencecik bir isim olan Mariza var. Sanatç› 300.00’e ulaflan sat›fl rakam› ile tüm zamanlar›n en çok satan Fado albümüne imza att›. Mariza son albümünde bu de¤erlerin hakk›n› veren bir çal›flma yapm›fl. ‹lk albümünün aksine orijinal eserlere de yer vermifl. Bir flark› haricinde tüm flark›lar, Mariza için özel olarak yaz›lm›fl. O bir flark› da çok bilindik hani deyim yerindeyse klasik bir Fado. 15 flark›n›n yer ald›¤› albümde sanatç›n›n yorumu, tekni¤i mükemmel. Uzun zamand›r kulaklar›n›n pas›n› silemeyenler için okyanus k›y›lar›ndan, Akdeniz’den esen bir tatl› yel... Türk müzikseverlerin yak›ndan tan›d›¤› bir isim olan Natacha Atlas, bu albümünde de birçok müzik türünden bir harman yap›p kendi usta yorumuyla onu sevenlere sesleniyor. Ülkemizde de konserler vermifl olan Atlas, bu albümünde konuk sanatç›lara yer vermifl. Princess Julianna ve West Indian ile Rap ve R&B tarz›nda flark›lar seslendirirken, Sinead O’Connor ile kelt ezgili bir flark›da düet yap›yor. Ayr›ca Do¤u ve Bat›’n›n önemli müzisyenleri de albüme destek veriyor. Bunlara örnek olarak M›s›r’›n önemli trompetçisi Sami El Babli ve Kubrick’in Eyes Wide Shut filminin müziklerinden hat›rlanacak bir isim oIan Jocelyn Pook’u sayabiliriz. Atlas, aç›l›fl parças› Adam’s Lullaby’da bat› tarz› orkestrasyonun üstünde Do¤u g›rtla¤›yla yorum kat›yor. Ayr›ca flark›c› çal›flmada bir de ölümsüz flark› yorumlam›fl. James Brown / Newcombe çal›flmas› This Is A Man’s World bu albümde cover olarak yer al›yor. Aflk›n Arsunan One A Day Aura Türk caz›n›n önemli ismi Uzun zamand›r müzikle u¤raflan Aflk›n Arsunan, çeflitli sanatç›lar›n albümünde misafir sanatç› olarak yer ald›ktan sonra nihayet solo albümüyle bizlerle. Arsunan, tenor ve soprano saksofonda Levent Alt›nda¤, trompette fienova Ülker, trombonda Aycan Teztel, kontrbasta Volkan Hürsever, bas gitarda Eylem Pelit, davulda Volkan Öktem ve bir parçada vokalde Sibel Gürsoy gibi ülkemizin önde gelen müzisyenleriyle çal›flm›fl. Albümün aç›l›fl flark›s› klasik bir Paul Desmond çal›flmas› olan Take Five. Albümde bir klasik olmufl flark› daha yer al›yor: Paul Simon imzal› Bridge Over Troubled Water. Di¤er flark›lar Arsunan’›n imzas›n› tafl›yor. Türk caz›nda önemli bir yere sahip olan sanatç›n›n albümünü edinin seveceksiniz. Etnik tatlar aras›nda gezinti Sting’in seslendirdi¤i Desert Rose ile ad›n› genifl kitlelere duyuran Cheb Mami, bu albümünde birçok ünlü isimle düet yaparak müzikal yelpazesini geniflletiyor. Cezayir kökenli Rai müzi¤inin önemli temsilcileri aras›nda yer alan Mami, bu albümünün aç›l›fl›nda kendisi gibi Cezayir kökenli isimlerle Des Deux Cotés adl› flark›y› seslendiriyor. Albümün tamam›na yay›lm›fl olan baharat kokusu (!) baz› parçalarda yerini deniz kokusuna b›rak›yor. Çal›flmada K-Mel’den Ziggy Marley’e Zucchero’dan Aswad’a dek genifl bir isim listesi var. ‹fl böyle olunca etnik tatlar aras›ndaki gezintiler de uzun soluklu oluyor. Mami’nin yine bir baflka Cezayir’li Enrico Macias ile seslendirdi¤i Kum Tara dikkat çekiyor. Ayr›ca Ziggy Marley ile düeti Madanite etkili bir çal›flma. Etnik müzik severlere, bu türün merakl›lar›na özellikle edinmeleri tavsiyesinde bulunmak gerek. 41 çok satan kitaplar Türkiye / Edebiyat Türkiye / Edebiyat d›fl› 1. Da Vinci fiifresi Dan Brown Alt›n Kitaplar 2. On Bir Dakika Paolo Coelho Can Yay›nlar› 3. Aflk Mutfakta Pifler Maeve Binchy Do¤an Kitap 4. Onu Seviyordum Anna Gavalda Do¤an Kitap 5. Cennette Karfl›laflaca¤›n›z Befl Kifli Mitch Albom Alt›n Kitaplar 6. Baflucumda Müzik Kürflat Baflar ‹fl Kültür Yay›nlar› 7. Sa¤ Salim Kavuflsak Nedim Gürsel Do¤an Kitap 8. Nüveyre Funda Kalayc›o¤lu Remzi Kitabevi 9. ‹stanbul, Hat›ralar ve fiehir Orhan Pamuk YKY 10. Felsefenin Tesellisi Alain de Botton Sel Yay›nc›l›k 11. Alazda Özde Ünkan Remzi Kitabevi 12. Mor ‹nci Aral Epsilon Yay›nevi 13. Bu ‹flte Bir Yaln›zl›k Var Tuna Kiremitçi Do¤an Kitap 14. Viyana Kuflatmas› John Stoye Do¤an Kitap 15. An›lar, Olaylar Can K›raç Apa Yay›nlar› 1. Unutulanlar D›fl›nda Yeni Bir fiey Yok Osman Pamuko¤lu Harmoni 2. Savaflç› Keflifller, Tarikat ve Tap›nak fiövalyeleri Michael Baigent, Richard Leigh, Henry Lincoln Nokta Yay›nlar› 3. Etiler Ko¤uflu Önder fiuflo¤lu - Emrullah Erdinç Everest Yay›nlar› 4. Yaflanm›fl fiehir Hikâyeleri fienay Düdek Nokta Yay›nlar› 5. Ar›zal› Erkekler Güler Kazmac› Nokta Yay›nlar› 6. Bütün Kaleler Zaptedildi Hulki Cevizo¤lu Ceviz Kabu¤u Yay›nlar› 7. Gayet Ciddiyim Gülse Birsel Epsilon Yay›nevi 8. Teneke Üzerinde Midyeden Sufliye Birol Güven Everest Yay›nlar› 9. Ah fiu Kad›nlar Ercan Kafl›kç› Epsilon Yay›nevi 10. Tazesi Makbuldür Arman K›r›m Galata Yay›nlar› 11. CIA Kürtleri Tuncay Özkan Alfa Yay›nlar› 12. Aflk, Seks ve Kad›nlara Dair Seda Kaya Güler Epsilon Yay›nevi 13. Uzanlar: Bir Korku ‹mparatorlu¤unun Çöküflü Nedim fiener Güncel Yay›nc›l›k 14. Fark› Yaratan Coflkudur Norman Vincent Peale Epsilon Yay›nevi 15. Burcunuz ve 2004 Susan Miller CC Yay›nlar› Kaynak: Yeni Çizgi Yay›n Da¤›t›m Ltd (23 Mart 2004 itibariyle) 42 Türkiye / Çocuk ve ilk gençlik 1. O da Beni Seviyor Christian Tielman Epsilon Yay›nevi 2. Peynirimi Kim Kapt› (Gençler için özel edisyon) Spencer Johnson Epsilon Yay›nevi 3. Kay›p Bal›k Nemo Disney Pixar Do¤an Egmont 4. Yaln›z Kalmak ‹stiyorum Cathy Hopkins Epsilon Yay›nevi 5. Matematik Oynuyorum Hülya Gelmedi Kök Yay›nlar› 6. fiaflmaz Ölçüler Kjartan Poslcitt Timafl Yay›nlar› 7. Anneannem Sihirbaz Muzaffer ‹zgü Bilgi Yay›nlar› 8. Kaplan Tak›m› Sirk Serüveni Thomas Brezina Do¤an Egmont 9. 35 Kilo Tembel Teneke Anna Gavalda Gün›fl›¤› Kitapl›¤› 10. Cad› Lili Korsanlarla Knister Epsilon Yay›nevi 11. Küçük Ayflegül Bebek Bak›c›s› Gilbert Delahaye Mars›k Yay›nlar› 12. Barbie: ‹lk Sözcüklerim, Fiona Munro Net Yay›nlar› 13. ‹lk Ansiklopedim: Do¤a Do¤an Egmont 14. ‹lk Ansiklopedim: Hayvanlar Do¤an Egmont 15. Her Güne Bir Masal Tar›k Demirkan YKY ABD / Edebiyat Almanya / Edebiyat 1. 3rd Degree, James Patterson and Andrew Gross, Little, Brown 2. The Da Vinci Code Dan Brown, Doubleday 3. The Last Juror John Grisham, Doubleday 4. The Five People You Meet in Heaven Mitch Albom, Hyperion 5. Ransom Danielle Steel, Delacorte 6. Angels & Demons Dan Brown, Atria 7. A Death in Vienna Daniel Silva, Putnam 8. The Princess of Ireland Edward Rutherfurd, Doubleday 9. Ain’t She Sweet Susan Elizabeth Phillips, Morrow 10. The Birth of Venus Sarah Dunant, Random House 1. Sakrileg Dan Brown, Lübbe 2. Pompeji Robert Harris, Heyne 3. Der Schwarm Frank Schätzing, Kiepenheuer&Witsch 4. Cupido Jilliane Hoffmann, Wunderlich 5. Das Auge des Leoparden Henning Mankell, Zsolnay 6. Monsieur Ibrahim und die Blumen des Koran Eric-Emmanuel Schmitt, Ammann 7. Harry Potter und der Orden des Phönix Joanne K. Rowling, Carlsen 8. P.S. Ich liebe Dich Cecilia Ahern, W. Krüger 9. Supergute Tage oder Die besondere Welt des Christopher Boone, Mark Haddon, Blessing 10. Elf Minuten, Paolo Coelho, Diogenes ABD / Edebiyat d›fl› Almanya / Edebiyat d›fl› 1. Deliver us From Evil Sean Hannity, ReganBooks/HarperCollins 2. The Passion Tyndale 3. American Dynasty Kevin Phillips, Viking 4. The Price of Loyalty Ron Suskind, Simon & Schuster 5. The Fabric of the Cosmos Brian Greene, Knopf 6. Lies (and the Lying Liars Who Tell Them) Al Franken, Dutton 7. Give me a Break John Stossel, HarperCollins 8. Ghost Wars Steve Coll, Penguin 9. The Enemy Within Michael Savage, WND Books 10. Dude, Where’s my Country Michael Moore, Warner 1. Erinnerungen 1930-1982 Helmut Kohl, Droemer 2. Meines Vaters Land Wibke Bruhns, Econ 3. Mensch bleiben-High-Tech und Herz - eine liebevolle Medizin ist keine Utopie Dietrich Grönemeyer, Herder 4. Volle Deckung, Mr. Bush Michael Moore, Piper 5. Die Krankheitserfinder-Wie wir zu Patienten gemacht werden Jörg Blech, S.Fischer 6. Weltmacht im Treibsand Peter Scholl-Latour, Propyläen 7. Bei lebendigem Leib Souad, Blanvalet 8. Stupid White Men Michael Moore, Piper 9. Mit einem Lächeln Uschi Glas, Droemer 10. Ratschläge des Herzens Dalai Lama, Diogenes ‹ngiltere 1. Artemis Fowl The Seventh Dwarf, Eoin Colfer, Puffin Books 2. Cool! Michael Morpurgo, Collins 3. The Magnificent Mummies Tony Bradman, Egmont Books 4. Felicity Wishes Fairy Fluster Emma Thomson, Hodder Children's Books 5. If I Was Boss Kes Gray, Red Fox 6. Molly Moon's Hypnotic Holiday Georgia Byng, MacMillan 7. The Da Vinci Code Dan Brown, Corgi 8. The Dating Game Danielle Steel, Corgi 9. The Jester Patterson & Gross, Headline 10. The Kid Kevin Lewis, Penguin Fransa 1. Savoir manger Jean-Michel Cohen-P. Serog, Flammarion 2. Rien de grave Justine Lévy, Stock 3. Da Vinci code Dan Brown, Lattes 4. De Gaulle, mon père Philippe de Gaulle-M. Tauriac, Plon 5. Opération Montécristo Vance-Van Hamme, Dargaud Benelux 6. Les intouchables Ghislaine Ottenheimer, Albin Michel 7. Guérir... David Servan-Schreiber, Robert Laffont 8. La lionne blanche Henning Mankell, Seuil 9. L’aventure Indochine C. English-F. Thibaud, City 10. 100 mots à sauver Bernard Pivot, Albin Michel Kaynak: ABD (The New York Times), Almanya (Der Spiegel), ‹ngiltere (The Guardian), Fransa (Fnac) (23 Mart 2004 itibariyle) 43 r kitap Gülenay Börekçi Adresi Yok, New York (Grand Central Winter: Stories From the Street), Lee Stringer Çeviren: P›nar Güncan, Tijen Suveren, Çitlembik Yay›nlar› 209 sayfa Aflkla ya da geçmiflle hesaplaflan öyküler Parçal› Aflklar Eski bir evsiz olan Lee Stringer, Adresi Yok, New York adl› kitab›nda hakiki sokak hikâyeleri anlat›yor. Kitab›nda kimi zaman ‘Tanr›'n›n köflesi’ diye adland›rd›¤› 42. Cadde’den söz ediyor, kimi zaman ara s›ra çocu¤unun bak›c›l›¤›n› üstlendi¤i ‘tarihi geçmifl turist’ ve fahifle Suzy’yi tan›mam›z› sa¤l›yor. Bu arada Sokak Haberleri ad›n› tafl›yan gazete de hikâyenin baflrolü elden b›rakmaya niyetli görünmüyor. Stringer sokaklarda ve metrolarda satt›¤› bu gazete sayesinde kendisini hayatta tutacak kadar ‘mal’ alabiliyor, ayr›ca zamanla ifli ilerletip bu gazetenin köfle yazar› ve skandal haberleri muhabiri oluyor. Baz›lar›n›n ‘Yeni Jack London’ diye niteledi¤i Lee Stringer, Adresi Yok, New York ad›yla çevrilen bu kitab›nda evsiz günlerinden tan›d›¤› birbirinden ilginç ve renkli kifliler arac›l›¤›yla pek de al›fl›k olmad›¤›m›z bir bak›fl aç›s›ndan Amerika'n›n 80’li y›llar›n›n ilginç bir panoramas›n› çiziyor. Onu Seviyordum (Je l’aimais), Anna Gavalda, Çeviren: Berran Tözer Do¤an Kitap 121 sayfa Frans›z Anna Gavalda’dan aflk üzerine hüzünlü bir ilk roman. Kocas› taraf›ndan terk edilmifl olan iki çocuk annesi genç ve k›rg›n Chloé’nin ‘hayat›n›n aflk›n›’ buldu¤u halde sevmedi¤i kar›s›n› asla terk edememifl olan kay›npederiyle bir gecelik diyalo¤u... Taraflardan biri yaflad›¤› ayr›l›k ac›s›yla, kederle, afla¤›lanma duygusuyla bo¤uflurken, di¤eri, adeta soluk almadan, zay›fl›¤› ve asla harekete geçemeyifli yüzünden duydu¤u piflmanl›¤› anlat›yor. ‹liflkilerde kalmak ile gitmek aras›nda yap›lacak olan tercih Gavalda’ya göre kimi zaman durmak ve yaflamak aras›nda yap›lacak bir tercih anlam›na geliyor. Aflk›n Ömrü Üç Y›ld›r adl› kitab›yla tan›nan Frédéric Beigbeder kitap hakk›nda flunlar› söylemifl: “S›cac›k bir aflk öyküsü. Gavalda'n›n sizden, kaybettiklerinizden, yalanlar›n›zdan, korkakl›klar›n›zdan, vazgeçmiflliklerinizin ac›s›ndan söz etti¤ini anlayacaks›n›z. Terk edilmifl bir kad›na, kalarak hayat›n›n en büyük hatas›n› yapm›fl bir adam›n içini döküflünün öyküsüdür bu.” 44 Gönül K›v›lc›m Everest Yay›nlar›, 189 sayfa Gönül K›v›lc›m, Kasaba ve Yalanlar ile Jilet Sinan’›n ard›ndan üçüncü kitab› Parçal› Aflklar’daki öyküleriyle bir kez daha okur karfl›s›nda. K›v›lc›m’la bu kitapta yer alan öyküleri ve ‘aflk’ hakk›nda konufltuk. Öyküleriniz ya aflkla hesaplafl›yor, ya geçmiflle. Aflk ve geçmifl, birbirinden ba¤›ms›z olamaz m›? Aflka yönelik en büyük tehdit, bir gün bitebilecek olmas›d›r. Bir yandan, ad›m ad›m yaklaflt›¤›m›z ölümü bize unutturacak kadar güçlü bir istektir duydu¤umuz. Ancak her an geçmiflle kar›flabilecek kadar da k›r›lgan ve titrektir öteki için hissettiklerimiz. Hepimiz mutlu aflk vard›r diye ba¤›rmak istesek de, biliriz ki tutkumuz sonludur. Bu yüzden, aflk› flimdiki zamanda yaflar›z ama hat›rlay›fllar üzerinden yeniden kurar›z. Bitmek bilmeyen vedalaflmalarla geçmifle gömülmüfl bir an›y› canl› tutar›z. Aflk› hat›rlamak, geçmifli içimize gizlediklerimizi bulup ç›karmak, ac› verici de olsa aflk›, anlafl›lmaz o duyguyu, geçmiflle hesaplaflarak anlamaya çal›flmakt›r. Aflk, seven ve sevilenden ibaret kalamad›¤›ndan m› ac›d›r asl›nda? Ya da flöyle soral›m: Sonuçta parçalanma aflk›n do¤as›nda m› var? Aflk›n gerçek olmas› için s›nanmas› gerekiyor ve tam da bu noktada aflk› tehdit eden gölgeler ekleniyor serüvene. Zaten onlars›z hiçbir iliflki, hiçbir aflk öyküsü anlat›lam›yor. Çünkü âfl›kken duydu¤umuz tutku biraz da aflk›n güçlü¤ünden, üçüncü flah›slara ra¤men, o gölgelere ra¤men sürebiliyor olmas›ndan kaynaklan›yor. Ayr›ca, karfl›laflmalar›m›z bunca kesintiliyken, yaflam biçimlerimiz süreklili¤e flans tan›mazken aflk ad›n› verdi¤imiz o duygu da parçal› olma e¤ilimi tafl›yor. Kabul edelim etmeyelim, günümüzde çekilmifl filmler, yaz›lm›fl kitaplar sürekli ayn› saptamay› tekrarl›yor: Hepimiz yüre¤imizde yan›m›zdakinden baflka birinin resmini tafl›yoruz. Öyküler geçmiflle hesaplaflmas›n› aflk üzerinden yapan tek ve uzun bir öykünün ayr›nt›lar› gibi. Do¤ru mu bu? Al›c›s›na Ulaflamayan Mektup ve Eriflememek hariç. Birincisi ahlâkî olmam›z› flart koflan kendi irademizden daha güçlü bir iradenin varl›¤›n› yok sayd›¤›m›zda ortaya ç›kacak kaotik düzenin küçük bir provas› niteli¤inde. ‹kincisi ise afl›kken nas›l birbirimize benzedi¤imizi anlat›yor. Lâle Dilligil Kufl Diline Öykünen Ayflegül Devecio¤lu Metis Yay›nlar› 219 sayfa Kitapta, kaderle bafl edebilmenin tek yolu olarak gösterilen zaman kavram›, yak›n tarihin belleklerden silinmeye çal›fl›lan bir dönemi arac›l›¤›yla ele al›n›yor. Birçok kifli için art›k ‘unutulan’ olan ve kasten unutturulan 12 Eylül dönemi, 25 y›ll›k bir hesaplaflmadan geçilerek aktar›l›yor. fiimdiki zamandan çok farkl› özellikleri olan sözkonusu zaman dilimi o dönemde yaflananlar›n da, aradan geçen sürenin de yan›lt›c› olabilecek etkilerinden uzak bir yaklafl›m›n ürünü. Bunun en önde gelen nedenlerinden biri “Her kavflak noktas›nda insan kendisiyle karfl›lafl›r. Ne var ki, konuflamaz bulufltu¤u, karfl›laflt›¤› fleyle; eski bir elbise gibi dilsiz olan bu fleye yaln›zca bakabilir” diyen yazar›n ‘hakikatin’ yan›nda durmas› ve bunu anlat›m›na baflar›yla yans›tmas›. Sanat›n ‹cad› (Invention of Art) Larry Shiner Çev.: ‹smail Türkmen Ayr›nt› Yay›nlar› 496 sayfa Ça¤dafl Frans›z düflüncesinden, özellikle Michel Foucault ve Paul Ricoeur'den etkilenen Larry Shiner kitab›nda, Bat›'n›n, di¤er toplumlara ve hatta kendi geçmifline bak›fl›n›n, son iki yüzy›l içinde kurumsallaflm›fl olan sanat ve zanaat ayr›m›na göre biçimlendi¤ini gösteriyor ve ilk bak›flta toplumsal alan›n çat›flmalar›n› içermedi¤i düflünülen sanat kavramlar›n›n ço¤unun, bafltan afla¤› ›rkç›l›k, cinsiyetçilik, Avrupamerkezcilik, sömürgecilik ve s›n›fsal ayr›mc›l›ktan beslendi¤ini ortaya koyuyor. Kehanet Gecesi Aflk Mutfakta Pifler (The Oracle Night) Paul Auster Çev: ‹lknur Özdemir Can Yay›nlar› 264 sayfa (Scarlet Feather) Maeve Binchy Çeviren: Lâle Bulak Do¤an Kitap 517 sayfa Paul Auster, son roman› Kehanet Gecesi’nde de¤iflmez temas›n› kullan›yor ve tesadüflerin insan hayat›n› nas›l de¤ifltirebilece¤ini anlat›yor. Hikâye k›saca flöyle: 34 yafl›ndaki romanc› Sidney Orr, aylar süren ölümcül bir hastal›¤›n ard›ndan yavafl yavafl hayata dönmektedir. Bir gün Brooklyn’deki küçük bir k›rtasiyeciden edindi¤i mavi ciltli bir defter Sidney’i garip bir flekilde tam dokuz gün boyunca büyüsü alt›na al›r. Bu dokuz gün içinde evlili¤i y›k›lma tehlikesi geçirecek, genç adam›n hakikate duydu¤u güven sars›lacak, yaflad›¤› olaylar karfl›s›nda duydu¤u derin hayret ve ürkütücü önseziler ruhunu ele geçirecektir. “Her birimiz zor imtihanlara çekiliyoruz. Bana kal›rsa bu, zorluklarla nas›l bafl edece¤imizi denemek için yap›l›yor. Benim için insan›n kendine sayg›s› önemli. ‹nsan di¤erlerine karfl› sayg›l›, onurlu ve cömert olmak için elinden geleni yapmal›, kendine ba¤›ml› olmamal›. fierefini koruman›n tek yolu bu,” diyen Auster, Ay Saray›, fians Müzi¤i, Leviathan, Yükseklik Korkusu, Yaln›zl›¤›n Keflfi, Yan›lsamalar Kitab› gibi romanlar›yla ça¤dafl Amerikan edebiyat›n›n en parlak temsilcilerinden biri haline geldi. Yazmaya ilk bafllad›¤›nda 12 yafl›ndayd›. Frans›z, ‹ngiliz ve ‹talyan edebiyat› okuduktan sonra hayat›n› bir süre çeviri yaparak kazand› ve bir süre Fransa'da yaflad›. 1979'da babas›n›n ölümü üzerine, yaflamöyküsel roman› Yaln›zl›¤›n Keflfi'ni yazd›. (Bir keresinde, edebiyat hakk›nda “Kitap iki yabanc›n›n en özel buluflmas›d›r. Bir kitab› elime ald›¤›mda, yazar›n ruhunun en derin k›vr›mlar›yla tan›fl›yorum,” demiflti.) 1981’de meslektafl› Siri Hustvedt'le evlendi. Son y›llarda küçük bütçeli filmler yaz›p yönetiyor. ‹rlandal› Maeve Binchy, yeni y›l gecesi bafllay›p 365 gün sonra gene bir yeni y›l gecesinde son bulan çok karakterli roman› Aflk Mutfakta Pifler’de gençlik y›llar›ndan beri arkadafl olan ve birlikte bir ifl kurmay› amaçlayan bir kad›n ile bir erke¤in hayatlar›n›n geri kalan›nda yaflad›klar› dostluk anlat›yor. Kahramanlar›m›z›n her ikisi de baflkalar›yla evlidir, ama asl›nda birbirlerine âfl›k olduklar›n› ilerleyen zamanda anlayacaklard›r. Kitapta s›radan tutkularla dolu s›radan hayatlar, kalp k›r›kl›klar›, hüzünlü zamanlar ve insan›n içini ›s›t›p kara bulutlar› da¤›tan bir nefle var. ‹talyanca Aflk Baflkad›r, Yaln›z Kad›nlar Soka¤›, Geri Döneceksin gibi romanlar›n yazar› Binchy’yi daha yak›ndan tan›mak isteyenler için... Kendisi 1940 ‹rlanda do¤umlu. Katolik k›z çocuklar›n›n gitti¤i bir okulu bitirdikten sonra üniversiteyi bitirdi ve ö¤retmenlik yapmaya bafllad›. 23 yafl›ndayken, Kudüs’te ‹sa’n›n son yeme¤ini yedi¤i söylenen ma¤aray› ziyareti s›ras›nda dinsel inanc›n› yitirdi. Daha sonra bir kibbutzda çal›flmak üzere ‹srail’e gitti. Yurtd›fl›nda bulundu¤u s›rada her hafta babas›na, bulundu¤u yerdeki hayat› ve savafl alt›ndaki topraklar› tasvir eden mektuplar yazd›. Babas›, bu mektuplardan birini, Dublin’de yay›mlanan Irish Times gazetesine 18 Sterline satt›¤›nda Binchy’nin ald›¤› ö¤retmen maafl› 16 Sterlindi. Bu mektup, Binchy’ye 1969 y›l›nda gazetecili¤in kap›lar›n› açm›fl oldu. Böylece, haftada iki kez yazan ünlü bir köfle yazar› ve ‹rlanda feminist hareketinin ilk kad›n editörü oldu. Binchy, gazetecili¤e bafllad›ktan sonra çocuk öyküleri yazar› ve BBC sunucusu Gordon Snell’le tan›fl›p evlendi ve eflinin teflvikiyle roman yazmaya karar verdi. 45 kitap s Ustalar›n Seçtikleri Popüler Gerilim Lawrence Block Çev: Ayflen Anadol O¤lak Yay›nlar› 665 sayfa Göksel Aymaz YeniHayat Kütüphanesi Yay›nlar› 214 sayfa Polisiyenin büyük ustas› Lawrence Block, önde gelen polisiyecilerin ‘en sevdikleri hikâyelerini’ ve onlar› ‘en çok etkileyen hikâyeleri’ bir antolojide toplam›fl. Antolojide Edgar Allan Poe’dan Ed Gorman’a Stephen King’den Joyce Carol Oates’a pek çok ünlü yazar›n seçimleri yer al›yor. Tabii Block’unkiler de... fiöyle diyor Block: “Ne diye bu kadar geciktim ki bu antolojiyi yapmakta! Yazarlar›n, hem okuduklar› hem kendi yazd›klar› hikâyelere çok ilginç bir aç›dan bakt›klar›n› biliyordum. K›sa cinayet hikâyeleri yazarlar›ndan flöyle on, on ikisinin en sevdikleri hikâyeleri seçmeye ve neden bu seçimi yapt›klar›n› aç›klamaya ikna edebilirsem, hem temal› bir antoloji olurdu elimde, hem de müthifl çekici bir kitap... Üstelik de¤il bir fley yazmak, hikâyeleri bile seçmek zorunda kalmazd›m! Dolay›s›yla böyle bir fikir att›m ortaya. Böylelikle de Ustalar›n Seçtikleri ad›n› tafl›yan bir kitap ç›km›fl ortaya. Ya da baflka bir deyiflle, ‘tek ciltte iki kitap’. Sat›fl Garantili 60 Roman Konusu Sarane Alexander Çeviren: Alev Er Do¤an Kitap 280 sayfa Göksel Aymaz imzal› Popüler Gerilim, popüler kültürün genel sorunlar›n› güncel örnekler üzerinden tart›flan bir kitap. ‹çinde, farkl› tarihlerde farkl› nedenlerle ama ayn› eksen üzerinde yaz›lan yaz›lar yeri al›yor. Bunlarda da, popülerli¤in edebiyattan sinemaya, yaz›l› bas›ndan televizyona kadar toplumsal hayat›n en s›radan ve en üst kademelerindeki istilac› yükselifli ele al›n›yor. Y›lmaz Erdo¤an, Cem Y›lmaz, Okan Bayülgen, Kenan Ifl›k ve Faz›l Say gibi son y›llarda ad›ndan en çok sözedilen isimlerin ‘yerlerinin’, popüler kültür içinde neye karfl›l›k geldiklerinin incelendi¤i kitap, bugünleri anlamak için iyi bir rehber. Örne¤in ünlü stand-up komedyeni ve oyuncu Cem Y›lmaz hakk›ndaki sat›rlar, ünlü komedyenin baflar›s›n›n ve çok sevilmesinin nedenleri hakk›nda önemli ipuçlar› tafl›yor: “Hiç kuflkusuz, bir anlat›m dehas›na da sahip Cem Y›lmaz. Çünkü hayat›n ve insan›n fark›nda. Pantomim ve oyunculu¤undaki ustal›kta, elbette bu fark›nda olufl'un büyük katk›s› var. Bu fleytanca bilgisi, bu nefleli ve komik adam›, insanl›¤›n ciddi bir imgesi yap›yor. Bunun d›fl›nda daha baflka nas›l bir mesaj versin?” Çocuk kitaplar› • 35 Kilo Tembel Teneke, Anna Gavalda, Çeviren: Azade Aslan Gün›fl›¤› Kitapl›¤›, 92 sayfa 1927 y›l›nda Ba¤dat’ta do¤an Sarane Alexandrian 1933’ten beri Paris’te yafl›yor. 14 yafl›ndayken Dadaist Raoul Hausmann’la tan›flt›ktan sonra avangard edebiyata yönelen Alexandrian daha sonraki y›llarda yapt›¤› çal›flmalarla gerçeküstücülü¤ün Andre Breton’dan sonra iki numaral› kuramc›s› ilan edildi. Ancak daha sonra gruptan ihraç edildi ve sanatedebiyat elefltirmenli¤i üzerine yo¤unlaflt›, biyografiler, öykü ve romanlar yay›mlad›. Sarane Alexandrian’›n eserleri 14 dile çevrildi. Elimizdeki Sat›fl Garantili Altm›fl Roman Konusu adl› kitab›nda her birinin kendi özel kurallar› olan tarihi roman, fantastik polisiye, pornografik roman, gerçeküstü roman, soyut roman, politik roman, bilim kurgu ve di¤er özgün formatlarda yarat›lm›fl 60 ‘roman konusu’nu veriyor. Her tür için önce küçük teorik bilgiler, daha sonra da ayr›nt›l› planlar veriyor. Üstelik tatl› bir mizah havas›n› ve ince bir alay› da ihmal etmiyor. Sonuç olarak: Ö¤renmek isteyen ö¤renir, e¤lenmek isteyen e¤lenir. 46 • Uyan›k Uykucular›n 365 Gece Masal›, Veysel Dinler Betik Yay›nlar›, 824 sayfa • Çukurlar (Holes), Louis Sachar, Çeviren: Seyran Deniz ‹fl Kültür Yay›nlar›, 227 sayfa • Gül Soka¤›’n›n Dikenleri, Zeynep Cemali Gün›fl›¤› Kitapl›¤›, 156 sayfa • Tarihöncesine Yolculuk, Çi¤dem Maner, Resimleyen: Ceren Aykut Epsilon, 44 sayfa • fiapka Uçtu Kime Kondu, Ça¤layan Dinçer, Resimleyen: Metin Akbafl Epsilon Yay›nc›l›k, 24 sayfa • Mavi Rüyalar Gören Çocuk, Mustafa Ruhi fiirin Kök Yay›nc›l›k, 138 sayfa • Mavi Ay, Mavisel Yener, Aytül Akal Uçanbal›k Yay›nlar›, 72 sayfa • Toplu Masallar, Samet Behrengi, Çeviren: Ayfle Uyguner Su Yay›nlar›, 283 sayfa • Sihirli Kitap, Fatih Erdo¤an Mavibulut, Yay›nlar›, 160 sayfa Kafka Roger Garaudy Çev: Mehmet Sert YeniHayat Kütüphanesi 86 sayfa 20. yüzy›l›n en önemli yazarlar›ndan Kafka’n›n dünyas›n› inceleyen kitapta bu dünyan›n ana hatlar› flu sözlerle özetleniyor: “Bo¤ucu, insandan uzaklaflm›fl bir dünyad›r bu, yabanc›laflman›n dünyas›d›r. Ama yabanc›laflman›n tamamen fark›nda olmak ve ümidini asla kaybetmemek önemlidir.” Bunun ne yarar› var? Kitab›n girifl bölümünde bu soru da yan›tlanm›fl: “Ola¤and›fl›n›n ve mizah›n bu dünyan›n cephesinde meydana getirdi¤i çatlaklar›n aras›ndan bir ›fl›k, hatta bir ç›k›fl yolu görebiliriz”. Ama bunun koflullar› var: “Yeter ki, yap›t› bir sistemin önceden kabul edilmifl cenderesine sokmaktan ve onda bir tezin romanlaflt›r›lm›fl biçimini bulmaktan baflka bir fley düflünmeyen yorum denemelerine kanmayal›m. Ancak o zaman Çek yazar›n dünyas›ndaki derin ve canl› birli¤i hissedebiliriz.” Kitab›n üç ana bölümünün bafll›klar› Yaflad›¤› Dünya ve Çat›flmalar›, ‹ç Dünyas› ve Belirsizlikleri, Kurdu¤u Dünya ve Çeliflkileri. ‹ç Dünyas› ve Belirsizlikleri adl› bölüm, yazar›n eserlerinde görülen koyu rengin nedenini ortaya koyuyor: “Kafka’n›n yaflad›¤› dünya yabanc›laflman›n, ikiye bölünmüfl insan›n dünyas›d›r. Bu dünya ayn› zamanda sözünü etti¤imiz ikiye bölünmenin bilincinden yoksun, kendini uykuya b›rakmaya haz›r bir dünyad›r. Kafka’n›n iç dünyas›ysa hem bu yabanc›laflma dünyas›na ait oldu¤unun, ona bulanm›fl bulundu¤unun bilincindedir, hem de uyuyanlar› uyand›rma iste¤iyle doludur.” Garaudy’ye göre, Kafka’n›n durumunu en iyi yans›tan sat›rlarsa S›k Çal›l›k adl› öyküde yer al›yor: “Geçit vermez bir çal›l›¤›n içine düflmüflüm... Düflüncelere dalm›fl sakin sakin dolafl›yordum ki; bir de ne göreyim! Sanki çal›l›k çevremde büyüyüp boy att›. Ç›kabilirsen ç›k, yolumu bulam›yorum.” “Evlât, dedi Bekçi, olacak fley mi bu! Hem girmemen gereken yasak bir yola, bu berbat çal›l›¤a girmiflsin, hem de flikayet ediyorsun... Ayr›ca bakir bir ormanda de¤ilsin ki! Halka aç›k bir park buras›. Seni ç›kar›r›z oradan, biraz sab›rl› ol! Yolu açmak için birkaç iflçi bulay›m ben; dur ama, önce gidip Müdür Bey’den izin almak laz›m”. Hiç karamsar olmay›n! Kafka’n›n kürek çeken, yüzen, ata binen ve spora merakl› biri oldu¤unu ve yaflam›n karanl›k yan›na düflkün olmad›¤›n› da ö¤reniyoruz Garaudy’den. Bu özelli¤inin Günlükler’indeki yans›malar› da dikkate de¤er: “Asla ümitsizli¤e kap›lmamal›. ‹nsan zaman zaman gücünün tükendi¤ini hisseder. Ama çok geçmez, taze bir güçle yeniden ifle koyulur. Yaflam böyle bir fleydir iflte.” Ferruh Yaz›c› kitap s Bab›âli’de Topuk T›k›rt›lar› Bab›âli’de Topuk T›k›rt›lar› Azize Bergin Epsilon yay›nc›l›k 293 sayfa “Bab›âli art›k yok. Plazalarda çal›flmak insanlar› birbirine yabanc›laflt›rd›. Tak›m ruhu nostalji oldu. Gazetecilik ticarete dönüfltü. Gazete bir ün art›k, okurlardan da 'müflteri' diye söz ediliyor. Çeflitli servislerde ürünün farkl› parçalar› üretiliyor. Nas›l bir fabrikada diflli s›k›flt›rmakla görevli iflçi, boru takma ifline el atmazsa, gazeteleri ayakta tutan bas›n emekçileri de küçük çal›flma alanlar›nda önlerine konan ifli yap›yorlar. Onlar her zaman gizli kahramanlard› ama hiç bu kadar yaln›z olmad›lar. Bu kitap hepsine bir selâm...” Epsilon Yay›nevi taraf›ndan yay›mlanan Bab›âli’de Topuk T›k›rt›lar›’n›n yazar› Azize Bergin kitab›nda günümüzde 48 gazetecili¤in ruhuna dair bunlar› söylüyor. O, bas›nla bir flekilde ilgili olmufl herkesin iyi tan›d›¤› bir gazeteci. Çevirmenlik gibi baflka konularda da üretkenli¤ini sürdürüyor. fiimdiyse karfl›m›za bir yazar olarak ç›k›yor. Birlikte çok uzun y›llar çal›flt›¤› Do¤an H›zlan Azize Bergin’i ve onun inan›lmaz üretkenli¤ini flöyle flöyle anlat›yor: “...Onu ne zaman tan›d›m? Hat›rlam›yorum, bir edebiyat matinesinde mi, bir gazetenin yaz› iflleri masas›nda m›, bir yay›nevinin yönetim yerinde mi? Ortak tutkular, meslek beraberli¤i, bazen tarihleri silip at›yor. ‹nsan ne zaman sorusuna, do¤du¤umuzdan beri, yan›t›n› vermek istiyor. Azize, tam bir profesyoneldir. Disipliniyle, verilen iflim küçüklü¤ü büyüklü¤ü tart›flmas›n› yapmadan en iyisini yapmas›yla... Her zaman ek ifllere taliptir ama ek para istemeden. Her zaman bir beyaz gazete sayfas›n› süsleyecek yaz›s›, çevirisi vard›r, kendi ad›n›n ön plana ç›kmas›n› beklemeden. (...) Birikimiyle size her alanda öneri yapabilir, her konuda referans sunabilir. Bafl›n›z s›k›flt›¤›nda, gizli kitapl›k odur, y›llar›n birikiminden, belle¤inde kalanlardan hissenize mutlaka bir bilgi düflecektir.” portre Barbie rol çal›yor Avustralya’dan ödüllü bir oyuncu olarak gelen, Hollywood’da ‘sar›fl›n kad›n’ kontenjan›na yerlefltirilmeye çal›fl›lan Nicole Kidman, ‘iyi oyuncu’ kategorisine terfi etti. Stanley Kubrick’in Eyes Wide Shut’ta ayna önündeki sahnede kulland›¤› ve sonra unuttu¤u Nicole Kidman, art›k ‘iyi oyuncu’ kategorisinde de¤erlendiriliyor. Aynadan yans›yan o ‘buz’ gibi bak›fl seyredenlere bir meydan okuyufl gibiydi. Ancak Kubrick, Eyes Wide Shut’ta ‘erkek’ karakterinin pefline tak›larak ‘kad›n’› evde b›rakm›flt›. Kidman, The Hours ile Oscar’› ald›¤›nda ‘o evde’ b›rak›lmay› hak edecek bir oyuncu olmad›¤›n› da kan›tl›yordu. Kidman’›n sinema kariyeri üç dönemde de¤erlendirilebilir. ‹lk aflamada Avustralya’da gelecek vadeden genç bir oyuncuydu. Kariyerine 1983 Five Mile Creek’le bafllayan Kidman’a, Vietnam adl› filmdeki müthifl oyunculu¤u Hollywood yolunu açt›. 1989’da Dead Calm ile Hollywood’a transfer oldu. Bir y›l sonra Tom Cruise, yap›mc›s› oldu¤u Days of Thunder’da Neil karfl›s›nda ezilmeden iflini iyi yapan Avustralyal› k›z›n oynamas›n› istedi. Film, onun için her flekilde bir dönüm noktas› oldu. Büyük bütçeli bir filmin baflrolünü oynam›fl ve Hollywood’un güçlü isimlerinden Cruise’un kar›s› olmufltu. Kimileri Cruise’la evlenmeseydi Hollywood’da tutunmas›n›n zor olaca¤› fikrinde. Ancak Kidman hiçbir zaman ‘Mrs. Cruise’ olmad›. S›k s›k bu durumun yaratt›- ¤› bask›dan kaynaklanan hatalar yapt›. Days of Thunder’dan sonra Flirting (1991) gibi sade suya tirit bir filmde oynad› meselâ. 1992’de Billy Bathgate’de Dustin Hoffman vard› karfl›s›nda. ‘Büyük bir oyuncu’nun karfl›s›nda s›r›tmad›. Ancak role ‘sar›fl›n, güzel kad›n’ kontenjan›ndan al›nm›fl gibi duruyordu. Ortalama birer film olan Far and Away, Malice ve My Life’tan sonra iki y›l film yapmad›. Stanislavski ekolüne ba¤l› metod oyunculu¤u dersleri veren New York Actors’ Studio’ya gitti. 1995’te ba¤›ms›z sinemac› Gus van Sant’›n yönetti¤i To Die For ile geri döndü. Seyirci yaratt›¤› karakterden nefret etti; Sant’›n istedi¤i de buydu. Ald›¤› e¤itim hissediliyordu. Ama büyük de¤iflimi bafll›yor san›l›rken Batman Forever gibi kötü bir uyarlamada rol ald›. Ard›ndan Jane Campion’un The Portrait of a Lady’sinde (1996) oynad›. Elefltirmenler filmi be¤enmedi. Filmi savundu savunmas›na ama anlafl›lan yeterince güçlü de¤ildi; Peacemaker (1997) ve Practical Magic (1998) gibi klifle filmlere savruldu. Her ne kadar kocas›n›n gölgesinde bir rol biçmifl olsa da Kubrick, ‘savrulufl’ döneminden kurtulmas›n› sa¤lad›. Eyes Wide Shut’tan iki y›l sonra Cruise ve Kidman boflanma karar› ald›lar. Kidman sinemaya üç y›l ara verdi. 2001’de üç filmle döndü: Moulin Rouge, The Others ve Birthday Girl. Bu filmler Kidman’›n üçüncü dönemini müjdeliyordu. fiark›c›l›¤› üzerine olumlu elefltiriler alan Kidman, rolü için flunlar› söylemiflti: “Satine'in amac› asl›nda bir ‘can can’ dansç›s› olmak de¤il. ‹çinde bir y›ld›z olma iste¤i yan›p tutufluyor. E¤er flark›lar› ben söyleseydim baflaramazd›m, fakat Satine gibi söyleyerek becerebilece¤imi düflündüm." Akademi haricinde hemen herkes Moulin Rogue’la Oscar’› almas› gerekti¤ini düflünüyordu; ama ödül bir y›l sonra The Hours’taki Virginia Woolf rolüyle geldi. Art›k ‘iyi oyuncu’ kategorisindeydi. Bunu da Lars von Trier’in Dogville’inde oynayarak kan›tlad›. Haluk Kalafat 49 tasar›m Hayat› kolaylaflt›r›rken güzellefltirmek Tasar›m her ne kadar endüstriye yönelik bir u¤rafl gibi görünse de sanatla sa¤lam ba¤lar› olan yarat›c› bir alan. Her geçen gün hacmi geniflleyen tasar›m uluslararas› tasar›m alan›nda art›k Türkiye’nin de ad› geçiyor. Tasar›m ya da Bat› dillerinden ithal edilip, kullan›l›rken yeniden üretilmifl ad›yla dizayn›n geçmifli alet yapan ilk insana kadar uzan›yor. Tafltan ilk kesici aleti yontan ilkel insan, asl›nda ilk tasar›mc›d›r. Tarih boyunca her alet ortak bir tasar›m›n ürünüdür denilebilir. Sanayileflmeyle yani seri üretimle birlikte tasar›m›n boyutu, anlam› ve ifllevi de¤iflti. Çünkü seri olarak üretilecek nesnenin üretim band›na girmeden için kullan›ma haz›r hale getirilmesi gerekiyor. Bu gereklilik nesnenin (aletin, makinenin, parçan›n...) üretimden önce ‘tasar’lanmas›n› ortaya ç›kard›. Ve sonuçta endüstri ürünleri tasar›m› ad› verilen bir ifl kolu do¤du. Endüstri ürünleri tasar›m› de¤iflen ihtiyaçlar› ekonomik ve yarat›c› ürünlere dönüfltürme u¤rafl› olarak tan›mlanabilir. Günlük yaflamda s›kça karfl›laflt›¤›m›z, birçok seçenek aras›ndan be¤enerek ald›¤›m›z, kullan›fll›, yaflad›¤›m›z çevreyi ve yaflam kalitemizi önemseyen ürünlerin gelifltirilmesi endüstri ürünleri tasar›mc›lar›n›n katk›lar›yla gerçeklefliyor. Tasar›mc›lar›n gelifltirdi¤i yarat›c› ve yenilikçi çözümler, evlerde kulland›¤›m›z elektrikli aletlerden saklama ve piflirme kaplar›na, Murat Gürak VW 50 Philippe Starck cep telefonundan kol saatine, çal›flma mekânlar›nda kulland›¤›m›z ofis sistemlerinden ayd›nlatma elemanlar›na, ortak alanlarda kulland›¤›m›z kent mobilyalar›ndan ulafl›m araçlar›na kadar birçok ürünün, yaflam›m›z› kolaylaflt›ran, deneyimlerimizi zenginlefltiren, tercih etti¤imiz ürünler haline gelmesinde önemli bir rol oynuyor. Nesne tasar›m› (yani seri üretimsiz endüstriyel tasar›m) tarihin bafllang›- Ayfle Birsel Klozet c›ndan beri varolan ve bafllang›çta ilkel insan›n el yeteneklerini art›r›c› aletler meydana getirilmesinden kaynaklanan bir süreç olmakla birlikte insan›n entelektüel kapasitesinin artmas›na paralel olarak nesneler de bafllang›çtaki ifllevsel biçimlenmelerinin yan› s›ra sembolik de¤erler kazanmaya bafllad›. Tasar›m›n yarat›c› yönünde, tasar›mc›lar›n üretimi birer sanat eseri olmaya yönelik ifllerin ortaya ç›kmas›na yol açt›. Üstelik gittikçe hacmi büyüyen bir sektör haline geldi. Marka dan›flmanl›¤› alan›n›n en tan›nm›fl dan›flmanlar›ndan olan Marie France Pochna “Lüks ürünler dünyada 100 milyar dolarl›k ciroya ulaflt›,” diyor. Pochna, Mercedes'in logosunu örnek olarak gösteriyor. Ona göre bugün dünyada Mercedes’in logosu neredeyse H›ristiyanl›¤›n simgesi ‘haç’ kadar çok tan›n›yor. TASARIM VE SANAT Baz› tasar›mc›lar›n yarat›mlar› sanatsal yönleriyle di¤erlerinden ayr›l›yor do¤al olarak. Dünyaca ünlü, be¤enilen nesneler yaratan tasar›mc›lar›n içinde Philippe Starck’›n yapt›¤› limon s›kaca¤› belki de en bilinen tasar›mlardan Defne Koz Relax biri. S›kacak üç ayak üstüne yükselen, neredeyse bir uzay arac› formuna sahip. Güzel, modern bir nesne ama limon çekirde¤ini süzmüyor. Tasar›m›n temel presiplerinden ifllevselli¤e asl›nda bu yönüyle uymuyor, ama iflte bu tavr›yla sanata yaklafl›yor. ADIMIZI DUYURANLAR Son y›llarda Türk tasar›mc›lar›n adlar› uluslararas› palanda duyulmaya bafllad›. Her ne kadar e¤itimini Türkiye’de almam›fl olsa da ‹ngiliz Car Magazine Dergisi taraf›ndan dünyada otomotiv sektörüne yön veren 300 kifli aras›nda gösterilen Murat Günak, bu isimlerin bafl›nda geliyor. Volkswagen, Skoda ve Bentley’in tasar›mlar› bir y›ld›r DaimlerChrysler Tasar›m Direktörlü¤ü'nden, Volkswagen Grubu'nun Tasar›m Baflkanl›¤›'na transfer olan Günak’tan soruluyor. Günak 16 yafl›nda ailesiyle birlikte Almanya’ya tafl›nd› ve e¤itimini orada ald›. Almanya’da yetiflmesine karfl›n bir Türk’ün isminin bu kadar üst düzeyde bir tasar›m iflinde duyulmas›na yol açt›. ODTÜ’DEN ‹K‹ ‹S‹M Günak bu alanda tek Türk de¤il. 1985 ODTÜ Endüstri Tasar›m› Bölümü mezunu Ayfle Birsel tasarlad›¤› ‘Su Odas›’ adl› teziyle ilk olarak 1989 y›l›nda Japonya'da düzenlenen ‘Design the Future’ yar›flmas›n› ve 1990 y›l›nda ‘ID Magazine Award’u kazanarak ad›n› uluslararas› alanda duyurdu. 1995 ve 1996 y›llar›nda Zoe adl› çal›flmas›yla dört ödül alan, Herman Miller için tasarlad›¤› mobilya sistemiyle 1999 y›l›nda ‘Best of Neocon Competition-Best of Competition and Best Furniture System’ ve 2000 y›l›nda ‘I.D.S.A. Industrial Design Excellence Awards’ ödüllerini kazand›. Birsel’in uluslararas› çapta 15 ödülü var. Uluslararas› planda ifller yapan di¤er bir tasar›mc›m›z ise Defne Koz. Birsel gibi onun da e¤itiminde ODTÜ’nün pay› var. Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Co¤rafya Fakültesinde ‹talyan dili ve Edebiyat› Bölümü’nden mezun olduktan sonra OD- Seckin Pirim Yumurtal›k ve Kafl›klar› Defne Koz Starck - Ero(s) Charirs Seçkin Pirim Limon S›kaca¤› TÜ'de Endüstri Ürünleri Tasar›m› Bölümü'nde workshop'lara kat›lan Defne Koz, 1989'da Milano'da Domus Academy Endüstri Ürünleri Tasar›m› Bölümü'ne girdi. Halen serbest endüstri ürünleri tasar›mc›s› olarak Milano'da çal›fl›yor. Endüstri Ürünleri Tasar›mc›s› olarak Pirelli, Authentics, Sharp, Nissan, Casio gibi pek çok uluslararas› firma için tasar›mlar üretti. Geçti¤imiz y›l yap›lan ADesign Fair - Tasar›m Fuar›’nda Y›l›n Tasar›m› Ödülü’nü kazanarak dikkatleri üzerine çeken Seçkin Pirim, geçti¤imiz ay Ambiante Frankfurt’ta ‘Yetenekler’ (Talent) bölümünde En ‹yi Stand ödülünü ald›. As›l olarak heykelt›rafl olan Pirim, tasar›m› bir hobi gibi yürütse de ülkemizde bu alan›n geliflmekte oldu¤unun bir kan›t›. 51 internet ‹nternetten kitap sayfalar›na Baflar›l› web siteleri yollar›na kitaplarla devam ediyor. Shockhaber.com’dan derlenen Radar Oldum, internetten kitaba transferin üçüncü örne¤i. Her istekli eli kalem tutan›n yazar olabilece¤i bir ortamda yafl›yoruz. Çünkü yazar olmak için yazd›klar›n›z›n bir yay›nevi ya da gazete-dergi taraf›ndan k⤛da bas›lmas› gerekmiyor art›k. ‹nternet diye bir medya var ve bu medyada yaz›l› ürünlerinizin yay›mlanmas› geleneksel yay›nc›l›¤a nazaran teknik ve ekonomik yönden çok zor de¤il. Üstelik internetten ka¤›da geçiflin yolu da son dönemde iyiden aç›ld›. ‹tiraf.com, Ekfli Sözlük ve Shockhaber.com üyelerine bir anlamda yazar olma flans› tan›yan, içeri¤i anonim olarak kullan›c›lar› taraf›ndan sa¤lanan siteler. Bu üç site de içeriklerinin bir k›sm›n› son iki y›l içinde kitaplaflt›rd›lar. En son Milliyet gazetesinde Serin Durufl adl› bir köfle haz›rlayan Alper Mestçi ve Hüseyin Özcan’›n sitesi Shockhaber.com, sitenin bir bölümünü oluflturan Radar Oldum’un seçkisini kitaplaflt›rd›. Parantez Yay›nlar›’ndan ç›kan kitapta, site ziyaretçilerinin günlük yaflamlar›nda duyduklar›, okuduk- Radar Oldum Alper Mestçi Hüseyin Özcan Parantez Yay›nlar› 160 sayfa Çok ziyaret edilen ‹tiraf.com ve Ekfli Sözlük sitelerinin içeri¤inden oluflturulan iki kitap. lar› ilginç diyalog ve yaz›lar yer al›yor. ‹nternetten kitaba olan yolculu¤un ilkini ise ‹tiraf.com gerçeklefltirmiflti. May›s 2002’de Acil Kültür Yay›nlar› taraf›ndan yay›mlanan kitapta, ‘Vay be, neler oluyor flu hayatta,’ dedirtecek hikâyeler yer al›yor. Ekfli Sözlük ise ad›ndan anlafl›laca¤› gibi bir tür sözlük. Bildik sözlüklerden fark› ise tek bir yazar›n›n olmamas›. Sitenin yazar-üyelerince sözlük maddeleri ve maddelerin aç›klamalar› özgürce yaz›l›yor. Ekfli Sözlük’ün içeri¤inin bir k›sm› Ekim 2002 tarihinde Sel Yay›nc›l›k’tan ç›km›flt›. Radara yakalananlar Kitaptan birkaç örnek: 3 “Hade madam küri hadee!” Taksi floförü önünden geçen kad›na sesleniyor. 3 “Gazetelerin manflet yaz›lar›n› okumak yasakt›r, aksi halde gazeteyi almak zorunda kal›rs›n›z!..” Kayseri'de bir marketin cam›ndaki uyar›. 3 “Dikkat köpek var, vahflidir, afl›s› yap›lmad›!” Afyon'da bir villan›n giriflindeki uyar›. 3 “Üzümler ilaçl›d›r, ölmeyin!..” Safranbolu'da bir üzüm ba¤›ndaki yaz›. 3 “Fikreet, Ba¤dat düflmüfl!” Pencereden 13-14 yafllar›ndaki o¤luna seslenen heyecanl› bir kad›n. Yazar siteleri Araflt›rmalar internet üzerinde yap›lan aramalarda en çok aran›lan konular›n aras›nda ünlü insanlar›n biyografilerinin de yer ald›¤›n› gösteriyor. Bu durumda söz konusu kiflilerin -e¤er yafl›yorlarsa- kendi haz›rlad›klar› siteler için tabii ki ilk akla gelen adresler kiflinin ad ve soyadlar›ndan oluflanlar oluyor. Sözkonusu kifli hayattaysa ve internetle flu ya da bu flekilde ilgiliyse kendi sitesini haz›rl›yor ve tabii ki bu sitedeki bilgiler daha güvenilir ve genifl oluyor. 52 Türk edebiyat›n›n ünlü yazarlar› ad›na internette çok site yok. Türk yazarlar›n siteleri hakk›nda araflt›rma yaparken yazar›n ad›n› tafl›yan adreslere bakmak gerekiyor. Kendi sitelerine emek veren yazarlar düflünüldü¤ünde ilk akla gelen isimler, Alev Alatl›, Buket Uzuner, Gülten Day›o¤lu, Cezmi Ersöz oluyor. Yazarlarca haz›rlanmayan sitelerde ise ya bu isimleri iyi tan›yanlar›n ya da bu konuda çal›flma yürüten kurulufllar›n imzas› oluyor. ‹flte internet adresi olarak Türk yazarlar›n ad ve soyadlar›n› kullanan sitelerin listesi: www.alevalatli.com, www.orhankemal.org, www.cemilmeric.net, www.buketuzuner.com, www.orhanveli.net, www.memetfuat.com, www.nazimhikmetran.com, www.altayoktem.com, www.cezmiersoz.net, www.memduhsevketesendal.com, www.gultendayioglu.com, www.yilmazerdogan.com... ödüllü bulmaca Haz›rlayan: Ersin Tezcan “... Hari” kad›n casus Büyüme, geliflme ‘ Satranç tafl› Yabanc› bir ‘ müzik grubu ‘ “... almak” ‘ (fliflmanlamak) Danimarka plaka imi Aslana¤z› ‘ çiçe¤i 6 Eflek sesi ‘ ünlemi 4 ‘ 10 ‘ ‘ Faiz ‘ ‘ “... ‹skender” (flair, yazar) ‘ Klor’un simgesi ‘ Atefl Bafllang›c› ‘ olmayan, eski, ezeli Sürekli, sonsuz 8 ‘ Yabanc› 11 Shakespeare ’in bir kral› Bir ba¤laç ? ‘ ‘ Bir iflaret s›fat› ‘ ‘ “... Kit (yaln›z ‘ kovboy) “... Thurman” (aktris) ‘ 3 Seçkin Rütbesiz asker Almanya’da bir kent S›k›lmak ‘ 7 ‘ Yavru, çocuk “... Aral” (kad›n yazar) Dilsiz ‘ ‘ ‘ ‘ Bir ay ad› Ak›c›, s›v› ABD’nin bir ‘ eyaleti Nikelin simgesi Favori Maksim Gorki roman› ‘ ‘ ‘ Vilayet ‘ ‘ Halat ucu 9 Y›lan 1 Çaresiz olan ‘ Gayret ünlemi 12 Güzel, hofl Naz›m Hikmet’in soyad› ‘ ‘ Etyemez E¤ik olarak kesilmifl kenar Müzikli jimnastik Yüzy›l (k›sa) ‘ ‘ 2 Valide Jack London roman› Resim, harfle yap›lan iflaret ‘ Dudak boyas› Çok isteme, can atma ‘ Fatih Ak›n filmi O¤uz Atay roman› 6 Bak›fl›ms›z Anahtar sözcük: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 Bulmacam›zdaki anahtar sözcü¤ü bulup, yan›t›n› mercanada@mn.com.tr adresine gönderen ilk 7 hekimimize, EPS‹LON Yay›nevi taraf›ndan yay›na haz›rlanan bestseller dizisinin alt› kitab› Mustafa Nevzat ‹laç San. A.fi. taraf›ndan arma¤an edilecektir. Geçen say›n›n çözümü Ünlü bir aktri- ‘ stimiz ‹laç bilimi A R ‘ Çevik T A F A N E 4 5 6 7 8 9 8 V 10 Ünlü bir ‹spanyol ressam Logos ‘ D E Y ‹ 12 2 Bir hitap ünlemi ‘ ‹laç, çare O E Y P A T L A M A 13 12 ‹lave 9 E K Z A T 11 ‘ Hicap Y A N M A F I R S A T B A K A R G A 14 ‘ ‹flaret için yere ‘ dikilen çubuk 6 ‘ 3 Baryumun simgesi Y›rt›l›p, aç›lma ‘ 2 “.... Marks” ‘ “... E”(Sinan ‘ Çetin filmi) Atefl durumuna geçme, tutuflma Bir kufl A K A Y Bir kürk hayvan› ‘ S A M U R Yabanc› bir ‘ haber ajans› O¤uzhan (.....) flair “Burak ...” ‘ (flark›c›) (filozof, yazar) Uygun durum, flart Bir makyaj ‘ malzemesi 4 ‹ L ‘ V S E 5 ‘ 16 15 U Vilayet ‘ Tavlada bir say› 10 O R A N ‘ Bilinç A J A N ‘ ‹leri at›lm›fl, ‘ ortaya ç›kar›lm›fl ‘ M U S 1 A D A D A L E T E V ‹ T A ‘ Casus Nispet ‘ Anahtar sözcük: ‘ ‹sim Kapital, anamal Karakterize ‘ etme Ünlü bir müzikal I L I M A N ‘ Bir onaylama sözü O L E Ali Özgentürk filmi O ‘ Lisan 11 3 18 Küçük ‘ ma¤ara “.... A¤ao¤lu” (yazar) ‘ ‘ D Süreyya Duru‘ filmi ‹spanyol sevinci ‘ ‘ Briçte bir terim ‘ Dr. H.fiükran Çetin, BARTIN Dr. Tu¤ba Göktalay - Celal Bayar Ünv, MAN‹SA Dr. Soner Kayan - Belek, ANTALYA Dr. Metin Özsoy - Ankara Hs. Yenimahalle Semt Poliklini¤i, ANKARA Op.Dr. Hamza Özer - Gazi Ünv, ANKARA Dr. E.Yarser Tunguç - K›z›lay Bursa T›p Mrk/BURSA Doç.Dr. Mehmet Dinçer- Ege Ünv T›p Fk, ‹ZM‹R V Anton Çehov’un bir oyunu D A ‘ ‘ Geçen ay›n kazananlar›: ‘ Sedir ‘ “Evet .....” (‹smet Özel fliiri) ‹ S Y A N ‘ S›cakl›¤› ‘ yüksek ya da düflük olmayan yer ‘ Sulu fley kab› “... Sam” (flark›c›) Rusça’da evet ‘ ‘ C 17 A M ‹ K ‹ L ‹ ‘ ‘ 1 ‘ Genifllik Topluluk, zümre 7 ‹skambilde ‘ bir ka¤›t Amerikyum un simgesi ‘ ‘ E R A ‹ N M A N A M O K ‘ “...Campbell” ‘ (Top model) K›sa çizme Zweig ‘ roman› Otizm konulu film ‘ ‘ F H A N D E A T A ‹ Z ‹ 13 P I S A K 14 15 16 17 18 53 satranç DÜNYADAN HABERLER 4 Toplam ödülü 193.00 euro olan 13. Amber Blindfold and Rapid Satranç Turnuvas› 20 Mart-1 Nisan 2004 tarihleri aras›nda Monaco’da yap›ld›.. Turnuvada oyuncular her gün bir h›zl›, bir körleme oyun oynad›lar. Körleme oyunlar bilgisayar üzerinde oynand›. Oyuncular için ekranda sadece bofl bir ekran vard› ve fare veya klavye ile yapt›klar› hamle daha sonra iki oyuncunun ekran›nda görünüyordu. Hamle onayland›ktan sonra oyuncular hamlenin ortadan yok oldu¤unu görüyor ve rakibin saati ifllemeye bafll›yordu. Oyun odas›ndaki çeflitli monitörler oyunun gidiflat›n› gösteriyordu. Yani hakem ve seyirciler için görünür durumda olan bu ekran, büyük ustalar için görünmez durumdayd›. 3 ncü raund sonunda durum flöle olufltu: 1. Bareev, Evgeny g RUS 2714 4.5; 2. Kramnik, Vladimir g RUS 2777 4.5; 3. Leko, Peter g HUN 2722 4.0; 4. Svidler, Peter g RUS 2747 4.0; 5. Anand, Viswanathan g IND 2766 4.0; 6. Morozevich, Alexander g RUS 2732 3.5; 7. Shirov, Alexei g ESP 2736 3.5; 8. Topalov, Veselin g BUL 2735 2.5; 9. Van Wely, Loek g NED 2617 2.5; 10. Ivanchuk, Vassily g UKR 2716 2.5; 11. Vallejo Pons, Francisco g ESP 2663 0.5; 12. Gelfand, Boris g ISR 2709 0.0; 4 13 yafl›ndaki Norveç’li satranç dahisi Magnus Carlsen 19 Mart Perflembe gecesi dünyan›n bir numaras› Garry Kasparov’u yenmeye ve bir sansasyon yaratmaya çok yaklaflt›. ‹ki oyuncu Reykjavik Rapid Turnuvas›’n›n birinci raundunda karfl›laflt›. Genç oyuncu Kasparov’un durumunu 20 dakika içinde yerle bir ederken hakemler heyecan içindeki kalabal›¤› kontrol alt›nda tutmaya çal›flt›. Ümitsizce bir mücadeleden sonra Kasparov oyunu hemen kaybetmekten kurtuldu ve ters renkli fillerle oyun sonuna s›¤›nd›. Carlsen’in ekstra bir piyonu olmas›na ra¤men, oyun berabere bitti. Sonras›nda ise ikinci oyunu kazanarak genç rakibini eleyebildi. Kasparov vs Carlsen karfl›laflmas› 54 Haz›rlayan: Cem Pekün SATRANÇ ÖZDEY‹fiLER‹ Satranç o kadar ilham verici ki, iyi bir oyuncunun oyun esnas›nda akl›na fleytani bir fikir gelebilece¤ine inanm›yorum. WILLHELM STEINITZ Ancak gerçekten güçlü bir oyuncu ne kadar zay›f oldu¤unu anlayabilir. SAVIELY TARTAKOWER Düflük reytingli oyuncu sadece kendi planlar›n› düflünmeye yönelir ve rakibinin kendisine haz›rlad›klar›n› kaç›r›r. BENT LARSEN Kaybetti¤iniz bir oyundan, kazand›¤›n›z oyundan çok daha fazlas›n› ö¤renebilirsiniz. ‹yi bir oyuncu olmadan önce yüzlerce oyun kaybetmek zorunda kalacaks›n›z. JOSE R. CAPABLANCA Mide bir satranç ustas›n›n temel parçalar›ndan biridir. BENT LARSEN ‹flin gerçe¤i Bat› dünyas›nda satranca fazla sayg› gösterilmiyor. E¤er burada birisine bir satranç büyükustas› oldu¤unuzu söylerseniz, hâlâ -belki de hakl› olarak- yaflamak için ne yapt›¤›n›z› düflünürler. NIGEL DAVIES AYIN ‹LG‹NÇ OYUNU 4 M. Carlsen vs G. Kasparov - Reykjavik 18.03.2004 1.d4 d5 2.c4 c6 3.Af3 Af6 4.Ac3 e6 5.Fg5 Abd7 6.e3 Va5 7.Ad2 Fb4 8.Vc2 0-0 9.Fe2 e5 10.0-0 exd4 11.Ab3 Vb6 12.exd4 dxc4 13.Fxc4 a5 14.a4 [14.Ae4; 14.Kad1; 14.a3] 14...Vc7 15.Kae1 h6 16.Fh4 Fd6 17.h3 Ab6 18.Fxf6 Axc4 19.Ae4 Fh2+ 20.fih1 Ad6 [ 20...Ab6 21.g3 Vd7!?] 21.fixh2 Axe4+ 22.Fe5 Ad6 23.Vc5 Kd8 24.d5! Vd7 25.Ad4! Kasparov d5’i alamaz, çünkü Carlsen d6 üzerinde vezir de¤ifltikten sonra Ke8+ oynamay› planl›yor. 25...Af5 [ 25...cxd5 26.Vxd6 Vxd6 27.Fxd6 Kxd6 28.Ke8+ kazan›r.] 26.dxc6 bxc6 27.Axc6 Ke8 28.Kd1 Ve6 29.Kfe1 Fb7 30.Ad4 [ 30.Axa5 Fxg2! 31.fixg2 Ah4+] 30...Axd4 31.Vxd4 Vg6 32.Vg4 Vxg4 33.hxg4 Fc6 34.b3 f6 35.Fc3 Kxe1 [ 35...Keb8 36.Kb1 Fd5 37.Ke3 Kxb3 38.Kxb3 Fxb3 39.Fxa5 Fd5 berabere.] 36.Kxe1 Fd5 37.Kb1 fif7 38.fig3 Kb8 39.b4 axb4 40.Fxb4 Fc4 41.a5 Fa6 42.f3 fig6 43.fif4 h5 44.gxh5+ fixh5 45.Kh1+ fig6 46.Fc5 Kb2 47.fig3 Ka2 48.Fb6 fif7 49.Kc1 g5 50.Kc7+ fig6 51.Kc6 Ff1 52.Ff2 Durum berabere, çünkü a5 piyonu bloke ve Ff2 hareket edemiyor. 1/2-1/2
Similar documents
00 Bo lu m_DIL VE ANLATIM 12
Kurdun biri, bo€az›na tasma ba€lanm›fl semiz bir köpek görmüfl. — Seni böyle kim ba€lay›p besledi, diye sormufl. Köpek: — Avc›n›n biri, demifl. Bunun üzerine kurt: — Dilerim hiçbir kurt bu hâle düflmesi...
More informationhaseki hürrem sultan külliyesi 2010
arada yer aldığı toplantılarda tartışılmıştır. Bu toplantılarda, restorasyonda uygulanacak koruma yöntemleri titizlikle ele alınmış, bazı kararlar değiştirilerek, yeniden İstanbul IV. No’lu KTVK Ku...
More information1. Sınıf Ders Programı - İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
in the cell, tissue and organ systems meydana gelen değişiklikleri lectures and should be interpreting and biyokimyasal bakış açısı ile evaluating the resultant changes related yorumlayabilmeli ve ...
More informationRuh - Muslim Library Muslim Library
olarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememektedirler. - Bu kit...
More information