00 Bo lu m_DIL VE ANLATIM 12

Transcription

00 Bo lu m_DIL VE ANLATIM 12
O R T A … Ú R E T Ü M
12.
S Ý n Ý f
Menekße BAÞER
Fadime ‚ETÜN
Mill” EÛitim BakanlÝÛÝ Talim ve Terbiye Kurulunun 07.10.2010 tarih ve 146 sayÝlÝ kurul kararÝ ile
2011-2012 šÛretim yÝlÝndan itibaren 5 (beß) yÝl sŸre ile Ders KitabÝ olarak kabul edilmißtir.
Her hakkÝ saklÝdÝr ve EKOYAY EÛitim YayÝncÝlÝk San. ve Tic. Ltd. Þti.Õne aittir.
KitabÝn metin, soru ve ßekilleri kÝsmen de olsa hi bir surette alÝnÝp
yayÝmlanamaz.
Editšr
: Serdar DERMAN
Dil UzmanÝ
: Mustafa BEKTAÞ
Gšrsel TasarÝmcÝ
: HŸseyin Turhan SOLAK
Program Gelißtirme UzmanÝ
: Do. Dr. Ali Murat S†NB†L
…lme DeÛerlendirme UzmanÝ
: Hasan PEKTAÞ
Rehberlik ve Gelißim UzmanÝ
: YÝldÝz TANRIVER
BaskÝ
: EKOYAY EÛitim YayÝncÝlÝk,
MatbaacÝlÝk - Ankara 2012
Sertifika No: 19777
2
3
4
Mustafa Kemal ATATÜRK
(1881 – 1938)
5
܂ÜNDEKÜLER
TANITIM ŞEMASI. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7
1. ÜNİTE
SANAT METİNLERİNİN AYIRICI ÖZELLİKLERİ. . . . . . . . . . . . . . . . 9
BAŞARIM (PERFORMANS) GÖREVİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10
SANAT METİNLERİNİN AYIRICI ÖZELLİKLERİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11
ÜNİTE DEĞERLENDİRMESİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23
2. ÜNİTE
SANAT METİNLERİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24
TASARI (PROJE) GÖREVİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 25
1. FABL . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26
2. MASAL . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 35
3. HİKÂYE (ÖYKÜ) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 45
4. ROMAN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 73
5. TİYATRO (OYUN) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 95
6. ŞİİR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 115
ÜN‹TE DE⁄ERLEND‹RMES‹ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 128
3. ÜNİTE
SÖZLÜ ANLATIM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 131
TASARI (PROJE) GÖREVİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 132
1. KONFERANS . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 133
2. AÇIK OTURUM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 146
3. SEMPOZYUM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 156
4. FORUM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 172
5. MÜNAZARA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 182
ÜN‹TE DE⁄ERLEND‹RMES‹ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 193
4. ÜNİTE
BİLİMSEL YAZILAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 196
BAŞARIM (PERFORMANS) GÖREVİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 197
BİLİMSEL YAZILAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 198
ÜN‹TE DE⁄ERLEND‹RMES‹ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 221
TASARI (PROJE) GÖREVİ DERECELİ PUANLAMA ANAHTARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 224
BAŞARIM (PERFORMANS) GÖREVİ DERECELİ PUANLAMA ANAHTARI . . . . . . . . . . . . 225
TER‹MLER VE KAVRAMLAR SÖZLÜ⁄Ü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 226
KAYNAKÇA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 228
TÜRK‹YE HAR‹TASI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 230
TÜRK DÜNYASI HAR‹TASI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 231
6
TANITIM ŞEMASI
2. ÜN‹TE
Bu süreç, ders öncesi gerekli malzemelerin istenmesi ve ön hazırlık amacıyla yapılacak araştırma konularının
verilmesi evrelerini kapsamaktadır.
Sanat Metinleri
1. FABL
ÖN HAZIRLIK
❑ Fabl türünde yazılmış metinler bularak okuyunuz. Beğendiğiniz bir metni sınıfınıza getiriniz.
❑ Türk ve dünya edebiyat›nda, fabl türünde eser veren sanatç›lar› araflt›r›n›z.
❑ La Fontaine hakk›nda bir araflt›rma yap›n›z.
HAZIRLIK
Hazırlık sürecinde yer alan
sorular ön bilgilerin harekete
geçirilmesini amaçlamaktadır.
1. Çizgi film veya animasyon filmleri izlemekten hoşlanıyor musunuz? Bu filmlerde sizi en çok
etkileyen özelliklerin neler olduğunu söyleyiniz.
2. “Bin nasihatten bir musibet ye€dir.” atasözünden hareketle herhangi bir konuda ö€üt vermenin mi yoksa verilmek istenen dersin bir olay içerisinde hikâyelefltirerek sunulmas›n›n m› etkili
oldu€unu aç›klay›n›z.
3. Çocuklara verilmek istenen davran›fllarda, anlat›lacak fabllar›n bir e€itim arac› olarak kullan›lmas›n›n ne gibi yararlar› olabilir?
ÜNCELEME
1. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz fabl metinlerini okuyunuz. Arkadafllar›n›z›n okuduklar› metinleri
dinleyiniz. Okunan metinler hakk›nda düflüncelerinizi söyleyiniz.
Metinlerin dil, anlatım ve biçim
özellikleri ile ilgili inceleme sürecini
sezdirmek ve öğrenciye incelenen
konu ile ilgili kazanımları vermek, okuma
zevki ve alışkanlığı kazandırmak amacıyla
özellikle son dönem sanatçılarının eserlerlerinden seçilmiş metinleri kapsar.
‹K‹ GÜVERC‹N
Zaman›n birinde iki güvercin varm›fl. Bu iki güvercin canci€er dostmufl. Bunlar birbirlerini delicesine severlermifl. Ayn› ormanda do€mufllar, ayn› ormanda büyümüfller. Çocukluklar›na ait birçok
ortak an›lar› varm›fl. Birbirlerini göremedikleri gün huzursuz olurlarm›fl.
Güvercinlerden biri günün birinde surat› as›k, üzgün üzgün duruyormufl. Arkadafl› da arkadafl›n›n durumuna üzülmüfl:
Sevgili arkadafl›m, seni üzgün görüyorum. Bu durumda ben de üzülüyorum. Derdini söylersen
belki bir derman›n› buluruz, demifl. Üzgün olan güvercin:
— Biricik arkadafl›m, benim derdime hekimler çare bulamaz. Sen mi çare bulacaks›n?
— A benim can dostum! Güzel söylersin de derdini söylemeyen derman bulabilir mi?
Bunun üzerine güvercin anlatmaya bafllam›fl:
— Dostum, son günlerde can›m çok s›k›l›yor. Biz ikimiz de bu ormanda do€duk, bu ormanda
birlikte büyüdük. Bu orman›n her kar›fl›n› birlikte dolaflt›k. Tünemedi€imiz a€aç dal›, gagalamad›€›26
Sanat Metinleri
11. etkinlik: “Sihirli Çeflme” adl› masal›n geçti€i mekân› bularak mekân›n özelliklerini belirleyiniz.
Öğrencilerin derse etkin bir şekilde katılımlarını sağlamak amacıyla yapılacak okul içi ve dışı çalışmaları kapsamaktadır.
“Bir varm›fl, bir yokmufl.”
“Vakti zaman›nda bir memleket padiflah›n›n hiç çocu€u olmuyormufl.”
“Nihayet padiflah›n da sultan›n da oldukça yaflland›klar› bir s›rada, bunlar›n bir k›z çocuklar› olmufl.”
“Nihayet bir gün çiftçi, k›zla o€lunu evlendirmifl.”
“Az gitmifl, uz gitmifl, dere tepe düz gitmifl, alt› ay bir güz gitmifl.”
12. etkinlik: “Sihirli Çeflme” masal›ndan al›nan yukar›daki cümlelerden hareketle masal zaman›n›n gerçek zamandan farkl›l›€›n› tespit ediniz. Bu durum masal metnine ne kazand›r›r? Aç›klay›n›z.
13. etkinlik: “Sihirli Çeflme” masal›ndaki anlatıcı kimdir? Anlatıcı ile yazarın aynı kişi olup olmadığını belirtiniz. Anlatıcının özelliklerini açıklayınız.
14. etkinlik: “Sihirli Çeflme” metnindeki bak›fl aç›s›n› bulunuz. Bak›fl aç›s›n›n özelliklerini belirleyiniz.
15. etkinlik: “Sihirli Çeflme” masal›n›n nas›l bafllay›p nas›l bitti€ini aç›klay›n›z.
“Genç Sultan sabaha karfl› kendine gelmifl. Güneflin ilk ›fl›klar› ortal›€› ayd›nlat›rken yerinden
kalkm›fl. Bir de bakm›fl ki ›ss›z bir da€ bafl›nda... Üzerindeki alt›nlar sökülmüfl... Yaralar› eskisinden daha çok s›zl›yor... Her yerinden kanlar ak›yor... S›rt›nda bir entari... Çaresiz etraf›na bak›nmaya bafllam›fl... ‹leride bir çeflme görmüfl. Gidip yüzünü gözünü y›kam›fl. Kana kana su içmifl.
Sonra da eliyle çeflmeden su al›p vücudundaki yaralara sürmeye bafllam›fl. Daha ilk yaraya suyu
sürer sürmez, orada hiçbir fley kalmam›fl, yara kalmam›fl...”
16. etkinlik: “Sihirli Çeflme” adl› masaldan al›nan yukar›daki paragrafta hangi anlat›m türü kullanılmıştır? Metinde farkl› anlat›m türleriyle oluflturulmufl paragraflar olup olmad›€›n› belirleyiniz.
Kullan›lan anlat›m türlerinin masala katk›s›n› açıklayınız.
17. etkinlik: “Sihirli Çeflme” masal›nda dil hangi işleviyle kullanılmıştır? Dilin bu işlevinin anlatımı
nasıl etkilediğini açıklayınız.
18. etkinlik: Sanat metinlerinde olmas› gereken özelliklerden yola ç›karak masallar›n neden sanat metni oldu€unu aç›klay›n›z.
19. etkinlik: Fabl ve masal› afla€›daki özellikler bak›m›ndan karfl›laflt›rarak benzer ve farkl› yönlerini tabloda uygun bölüme yaz›n›z.
Türler
Kahramanlar
Yer
Zaman
Fabl
Masal
41
7
Olay
Gerçeklik
Sanat Metinleri
ANLAMA, YORUMLAMA
1. Okudu€unuz ya da dinledi€iniz masallardan birini, günümüz yaflama biçimi ve insan iliflkilerinden yola ç›karak yorumlayınız.
Bu süreç, incelenen metinlerin anlam değerlerini ve bu anlamın oluşmasını sağlayan ögeler arasındaki
ilişkileri kapsamaktadır.
2. “Sihirli Çeflme” masal›nda yer alan iyi ve kötü olarak s›n›fland›rd›€›n›z kiflilerin özelliklerine
gerçek hayatta rastlaman›n mümkün olup olmad›€›n› örnekler vererek aç›klay›n›z.
3. “Sihirli Çeflme” masal›n›n ana fikrini belirtiniz.
4. Masallar›n hedef okuyucu kitlesinin dil ve anlat›m üzerinde ne gibi etkileri oldu€unu “Sihirli
Çeflme” masal›ndan ve okudu€unuz masallardan yola ç›karak aç›klay›n›z.
5. Masal anlatırken sesi iyi kullanman›n, metnin anlam›na göre vurgu ve tonlama yapman›n anlatıma katk›s›n› aç›klay›n›z.
6. Aile büyüklerinizin anlattıkları masalları kimlerden öğrendiklerini söyleyiniz. Masalların kuşaktan kuşağa nasıl aktarıldıkları konusundaki çıkarımlarınızı belirtiniz.
7. S›n›fa getirdi€iniz masallar hakk›ndaki inceleme yaz›lar›n› okuyunuz. Bu yaz›lardan hareketle
Türk halk masallar›ndan biriyle ilgili bir yaz› yaz›n›z. Yazd›klar›n›z› arkadafllar›n›zla paylafl›n›z. Arkadafllar›n›z›n okuduklar› yaz›lar hakk›ndaki düflüncelerinizi ifade ediniz.
8. Yazdığınız masalla incelediğiniz masalları tablodaki ölçütlere göre inceleyiniz. Her ölçütün yeterliliğini tabloda “X” ile işaretleyiniz.
ÖLÇÜTLER
YAZDIĞIM MASAL
Evet
Kısmen
Hayır
İNCELEDİĞİM MASALLAR
Evet
Kısmen
Hayır
Kahramanlar olağanüstü özelliklere sahiptir.
Yer ve zaman belirsizdir.
Masal, kalıplaşmış bir tekerleme ile başlamıştır.
Millî ve dinî motiflere yer verilmiştir.
Anlatım kısa ve yoğundur.
Anlatımda genellikle öğrenilen geçmiş veya geniş
zaman kipi kullanılmıştır.
Masal kalıplaşmış bir tekerlemeyle sona ermiştir.
Masaldan bir ders çıkarılabilir.
Akıcı bir dil kullanılmıştır.
Cümlelerde anlatım bozukluğu yoktur.
Cümlelerde anlam belirsizliği yoktur.
Ek, kelime ve kelime grupları dil bilgisi kurallarına
uygun şekilde bir araya getirilmiştir.
Yazım kurallarına uyulmuştur.
Noktalama işaretleri doğru ve yerinde kullanılmıştır.
Yazdığınız metni, incelediğiniz ve arkadaşlarınızın yazdığı masallar yazım, noktalama, bağlaşıklık, bağdaşıklık ve açıklık bakımlarından karşılaştırınız. Yaptığınız çalışmanın başarılı olup olmadığını belirtiniz. Yazdığınız metinde eksik bulduğunuz yönler varsa metninizi düzenleyiniz. Çalışmanızı
öğretmeninizin değerlendirmesi amacıyla ürün dosyanızda saklayınız.
42
Bu süreç, kazanımların ne derecede öğrenildiğinin belirlenmesi amacıyla farklı tipteki soruları kapsamaktadır.
Bu süreç, ünitedeki konuların tamamı ile
ilgili farklı türlerdeki soruları kapsamaktadır.
Sanat Metinleri
ÜN‹TE DE⁄ERLEND‹RMES‹
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D” yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D” , yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
• Halk masalları kuşaktan kuşağa sözlü gelenekle aktarılır.
(
)
• Masallarda iyi-kötü, hakl› -haks›z gibi z›tlar›n birlikteli€i ve çat›flmas› söz konusudur. (
)
• Durum öykücülü€ünün dünya edebiyat›ndaki öncüsü Maupassant’t›r.
(
)
• Masallar evrensel ürünlerdir.
(
)
• Memduh fievket Esendal ve Sait Faik Abas›yan›k, olay öykücülü€ünün öncüleridir.
(
)
(
)
• Türk edebiyatındaki ilk yerli roman Taaflfluk-› Talat ve F›tnat’t›r.
• Masal türünde, anlat›c› dinleyicileri havaya sokmak, onlar› biraz güldürmek, biraz da
ustal›€›n› göstermek amac›yla baflta tekerlemeler söyler.
• Masallarda ço€unlukla öyküleme anlat›m biçimi kullan›l›r.
(
)
• Masal olaylar›n›n geçti€i yer ve zaman belirlidir.
(
)
Türk tiyatrosunun geliflmesine önemli katk›da bulunmufltur.
• Masallar flekil olarak tekerleme, as›l bölüm, masal›n sonu olmak üzere üç bölümden
oluflur.
(
)
uyak vard›r.
(
)
(
)
(
)
• Tanzimat Döneminde Ahmet Vefik Pafla Moliere’den yapt›€› çeviri ve uyarlamalarla
• “Yerin topra€›na bin yüz sürülsün / Bülbüle nazire bin söz sürülsün.” dizelerinde zengin
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Okuru heyecanland›r›p gerilim içinde tutacak nitelikli olaylar üzerine kurulan roman türü ………
....……………………………..
• Türk edebiyat›nda öykünün ilk örneklerini ……………..……………….. öyküsüyle …….........……
…………………..…… vermifltir.
Kurdun biri, bo€az›na tasma ba€lanm›fl semiz bir köpek görmüfl.
— Seni böyle kim ba€lay›p besledi, diye sormufl.
Köpek:
— Avc›n›n biri, demifl.
Bunun üzerine kurt:
— Dilerim hiçbir kurt bu hâle düflmesin! Böyle a€›r bir tasma tafl›maktansa açl›k ye€dir, demifl.
• Yukar›daki metnin türü ………….......………..
• Konular›n mitolojiden ya da tarihten al›nd›€›, manzum olarak yaz›lan, üç birlik kural›na uyulan tiyatro türüne ………………....…………… denir.
• Orta oyununda okumufl orta s›n›f flehirliyi temsil eden, gölge oyunundaki Hacivat’›n karfl›l›€› olan
tip ………………………
• “Seherde seyre koyuldum semay›, sahray›” dizesinde “s” sesinin tekrar› ile ….……………………
….. sanat› yap›lm›flt›r.
• Olay yeri ve zamanı belirli olmayan; peri, dev, cin, ejderha, arap bac› gibi kahramanlar› bulunan, ola€anüstü olaylar›n anlat›ld›€› yaz›lara .................. denir.
• Türk masal geleneği içerisinde en çok bilinen masallar ..................................... masallar›d›r.
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. Masal hakkında söylenen aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Ders verme amacı vardır.
B) Kahramanları olağanüstü kişiler olabilir.
C) Kuşaktan kuşağa sözlü gelenekle aktarılır.
D) Yer ve zaman belirsizdir.
E) Bütün masal türlerinin yazarı bellidir.
2. Bence edebiyat, bütün türleriyle masalla başlar, masalla biter. Masal, türler içinde en çok
şiire yakındır. Ritmiyle, tekrarıyla, hayaliyle... Eşine rastlamadığımız ama umutlarımızı, korkularımızı, sevinçlerimizi taşıyan yeni eşyalar, yeni insanlar, yeni hayvanlar yaratır masal. Bu nedenle
en çok şiire yakındır.
Bu parçada masalla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yinelemelere yer verildiğine
B) Düş ögesinden yararlanıldığına
C) Çok aranan ve okunan bir tür olduğuna
D) Değişik türlerin kaynağı olduğuna
E) Duygusal yönünün bulunduğuna
1992/ÖSS
Tam otlar›n sarard›€› zamanlar
Yere yüzükoyun uzan›yorum
Toprakta bir telafl bir telafl
Kar›ncalar öteden beri dostum
• Yukar›daki dörtlük konusuna göre ……………………. fliirdir.
C.Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1.
3. Afla€›daki cümlelerin hangisinde bir anlat›m bozuklu€u vard›r?
A) Şoförün, otobüsü aşırı hızlı kullanması, yolcuları korkutmuştu.
B) Otoyolda lastiğin patlaması, gereksiz yere zaman kaybına neden olmuştu.
C) Yoldan geçen araç sahiplerinden yardım istemeye karar verdiler.
D) Başka bir firmanın aracından, yedek lastik bulmuşlardı.
E) Kısa bir süre sonra trafik polisleri de olay yerine gelmişti.
43
I. Olay ço€u kez ola€and›fl› nitelikler tafl›r.
II. Genellikle hayvan ve bitkiler insan kimli€ine büründürülür.
III. Ders vermek temel amaç olmakla birlikte sanatsal nitelikler de tafl›r.
IV. Belli bir uyak ve ölçü düzenine ba€l› olarak yaz›l›r.
V. Zaman, masallarda oldu€u gibi belirsizdir.
Fabl ile ilgili olarak yukar›da söylenenlerden hangisi yanl›flt›r?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
128
8
1. †NÜTE
SANAT METÜNLERÜNÜN
AYIRICI …ZELLÜKLERÜ
9
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
1. ÜNİTE BAŞARIM (PERFORMANS) GÖREVİ
Ünite Ad›
Sanat Metinlerinin
Ay›r›c› Özellikleri
Beklenen Performans
•
•
•
•
Araşt›rma
Yarat›c› düşünme
Eleştirel düşünme
Problem çözme
Süre
Değerlendirme Ölçekleri
4 Hafta
Başarım (Performans) Görevi
Dereceli Puanlama Anahtar›
Sevgili Öğrenciler,
Roman türünde yaz›lm›ş bir edebî metni inceleyiniz. Metinde işlenen konu ve teman›n gerçeklikle ve metnin yaz›ld›ğ› zaman dilimiyle ilişkisini belirleyiniz. Çal›şman›zla ilgili bir sunum haz›rlayarak öğretmeninizin belirlediği bir tarihte sununuz.
Bu çal›şmay› başar›yla tamamlayabilmeniz için aşağ›daki ad›mlar› izleyiniz:
• Gerçeklik, edebî gerçeklik kavramlar› hakk›nda bir araşt›rma yap›n›z.
• ‹nceleyeceğiniz romanı belirleyiniz.
• Seçtiğiniz romanı okuyunuz. Romanın konusunu, temasını, olay örgüsünü belirleyiniz.
• Roman›n yaz›ld›ğ› dönemin özelliklerini araşt›r›n›z.
• Roman›n yaz›ld›ğ› dönemle romanda ele al›nan olay, konu ve tema aras›ndaki ilişkileri belirleyiniz.
• Çal›şman›zla ilgili bir rapor haz›rlay›n›z (Raporunuz on beş sayfayı geçmemelidir.).
• Raporunuzu yaz›m ve noktalama yönünden kontrol ediniz.
• Yapt›ğ›n›z çal›şmay› belirlenen zamanda sununuz.
(Not: ‹sterseniz öğretmeninizle farkl› bir performans görevi konusu belirleyip bu konuda bir çal›şma haz›rlayabilirsiniz.)
Yapt›ğ›n›z bu çal›şma, ders kitab›n›z›n 224. sayfas›ndaki Başarım (Performans) Görevi Dereceli Puanlama Anahtar› ile değerlendirilecektir. Çal›şman›za başlamadan önce Başarım (Performans) Görevi Dereceli Puanlama Anahtar›’n› inceleyiniz.
10
1. ÜN‹TE
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
ÖN HAZIRLIK
❑ Sanat›n insan hayat›na etkisini araşt›r›n›z.
❑ Gezi yaz›s›, an›, makale, deneme, köşe yaz›s›, fabl, hikâye, masal, roman, eleştiri türlerinde yazılmış metinler bularak bu metinleri okuyunuz. Beğendiğiniz metinleri sınıfınıza getiriniz.
❑ “Edebî gerçeklik” kavram›n› araşt›r›n›z.
❑ Namık Kemal’in “Vatan yahut Silistre” adlı eserinin temasını ve konusunu araştırınız.
HAZIRLIK
1. Roman ve hikâye türünde yazılmış metinler okumaktan hoşlanıp hoşlanmadığınızı nedenleriyle açıklayınız.
2. ‹zlemiş olduğunuz bir filmi anlat›n›z. Filmde geçen olaylar›n benzerlerinin günümüzde yaşan›p yaşanmad›ğ›n› belirtiniz.
3. Sizce sanat›n amac› öğreticilik midir, estetik midir? Düşüncelerinizi aç›klay›n›z.
4. Sanat›n insan hayat›na etkisi konusunda yapt›ğ›n›z araşt›rmay› sununuz.
11
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
ÜNCE LE M E
N‹KB‹NL‹K
Kay›ş kapar kolumuzu
k›r›lan kemik
kan.
Hani şimdi bizim sofram›za
haftada bir et gelir...
Ve
çocuklar›m›z işten eve
sapsar› iskelet gelir...
Hani şimdi biz...
‹nan›n:
güzel günler göreceğiz çocuklar
güneşli günler
göre-ceğiz.
Motorlar› maviliklere süreceğiz çocuklar,
›ş›kl› maviliklere
süre-ceğiz...
Nâz›m Hikmet RAN
835 Sat›r
Güzel günler göreceğiz çocuklar,
güneşli günler
göre-ceğiz...
Motorlar› maviliklere süreceğiz çocuklar,
›ş›kl› maviliklere
süre-ceğiz...
(...)
Hani şimdi bize
cumalar›, pazarlar› çiçekli bahçeler vard›r,
yaln›z cumalar›
yaln›z pazarlar›...
Hani şimdi biz
bir peri masal› dinler gibi seyrederiz
›ş›kl› caddelerde mağazalar›,
hani bunlar
77 katl› yekpare camdan mağazalard›r.
Hani şimdi biz hayk›r›r›z
Cevap:
aç›l›r kara kapl› kitap:
zindan...
12
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
MESUT N‹NN‹
Hâlâ yağmurlu gecelerde duyduğum
Öyle güzel bir ninni ki çocukluğum;
Gözlerimin önünde y›llar geçer de
Seni arar›m her zaman ve her yerde.
Y›llar geçti unutamad›m bir türlü,
O gams›z, o avare, o deli gönlü.
Bir elem çöker üstüme ağ›r ağ›r,
Seni and›kça gözlerim dumanlan›r.
Hangi çocuğun saf kalbindesin şimdi
Ey billurdan kahkaha, ey mesut ninni?
Gel de bir saniye olsun gir gönlüme,
O sonsuz sevincini getir gönlüme.
Çoğu günler uzun uzun ağlar›m da
Bir mesut ses dolaş›r kulaklar›mda.
Sendeydi bütün neşe, sendeydi huzur;
Çocukluk... Çocukluk... Gel gitme ne olur?
Nas›l da değişmiş küçücük ellerim?
Nerde tahta at›m, topac›m, çemberim?
O yumuk ellerinle yine sar beni,
Bir bak ne hâle getirdi y›llar beni.
Küçük arkadaşlar›m ya siz nerdesiniz?
Anlad›m ömrün bittiği yerdesiniz...
Gel ey çocukluğumun mesut ninnisi,
Ninnilerin en güzeli; en sevimlisi.
Dudağ›mda hasretin ateşten tad›,
Çocukluğumdan başka bir şey kalmad›.
B›rak da yine çocuk olay›m Tanr›m;
Sana bütün hasretimle yalvaray›m.
Öylesine güzeldin ki anlatamam.
Seni, ah seni... ‹lk çocukluk hat›ram...
Çocuk olay›m da hiçbir şeyim olmas›n,
Çocukluk... Çocukluk... Kulaklar›n ç›nlas›n.
Ümit Yaşar OĞUZCAN
Ac›lar Denizi
13
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
SERENAD
Yeşil pencerenden bir gül at bana,
Iş›klarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kap›na.
Gözlerimde bulut, saçlar›mda çiy.
Aç›lan bir gülsün sen yaprak yaprak,
Ben aşk›mla bahar getirdim sana;
Tozlu yollar›ndan geçtiğim uzak
‹klimden şark›lar getirdim sana.
Şeffaf damlalarla titreyen, ağ›r
Koncan›n alt›nda bükülmüş her sak.
Seninçin dallardan süzülen ›t›r,
Seninçin yasemin, karanfil, zambak...
Bir kuş sesi gelir dudaklar›ndan;
Gözlerin, gönlümde açan nergisler.
Düşen öpüşlerdir dudaklar›ndan
Mor akasyalarda ürperen seher.
Pencerenden bir gül att›ğ›n zaman
Iş›kla dolacak kalbimin içi.
Geçiyorum mevsim gibi kap›ndan
Gözlerimde bulut, saçlar›mda çiy.
Ahmet Muhip DIRANAS
Şiirler
1. etkinlik: Okuduğunuz “Nikbinlik”, “Mesut Ninni” ve “Serenad” adlı metinlerin yaz›l›ş amaçlar›n› tart›ş›n›z. Vard›ğ›n›z sonucu aç›klay›n›z.
2. etkinlik: “Nikbinlik”, “Mesut Ninni” ve “Serenad” adl› metinlerde ses ve anlam kaynaşmas›ndan
oluşan birimlerin nas›l bir düzene bağl› olduklar›n› ve bu birimlerin nas›l adland›r›ld›klar›n› belirtiniz.
3. etkinlik: Şiirlerin temalar›n› belirtiniz. Her şiirde birimlerin şiirin temas›yla ilişkisini aç›klay›n›z.
4. etkinlik: Şiirlerde kullan›lan birimlere dikkat ederek “Nikbinlik”, “Mesut Ninni” ve “Serenad”
adlı şiirlerin hangi geleneğe bağl› kal›narak yaz›ld›ğ›n› belirtiniz.
5. etkinlik: Okuduğunuz şiirlerin anlamlar›n›n kişiden kişiye farkl›l›klar gösterip göstermediğini
tart›ş›n›z. Vard›ğ›n›z sonuçlar› aç›klay›n›z.
6. etkinlik: ‹ncelediğiniz şiirlerin iletilerini belirtiniz. Şiirlerdeki iletilerin aç›k olup olmad›ğ›n› söyleyiniz.
7. etkinlik: “Nikbinlik” adl› şiirin yaz›ld›ğ› dönemle ilişkisini aç›klay›n›z.
8. etkinlik: ‹ncelediğiniz şiirlerde dilin hangi işlevde kullanıldığını belirleyiniz.
9. etkinlik: Baudelaire (Bodler)’in “Şiirin ilkesi insanın üstün bir güzelliği özlemesidir. Bu ilke bir
coşkunlukla, bir ruh taşkınlığında kendini gösterir. Bu coşkunluk aklın yoğurduğu gerçeğin dışındadır.” sözünden hareketle şiir ve gerçeklik arasında nasıl bir ilgi olduğunu açıklayınız.
10. etkinlik: “Nikbinlik”, “Mesut Ninni” ve “Serenad” adlı metinlerden hareketle çoşku ve heyecana bağlı sanat metinlerinin özelliklerini belirleyiniz.
14
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
ZAMAN
Tüm canl›lar› kuşatan bir çember, zaman. Diriler aç›s›ndan bak›nca ölüler için zamandan söz etmenin pek bir anlam› yok. Olsa olsa bir tek mistikler (ölmeden önce ölenler), bir an bile yok sayamayacağ›m›z bu çemberi k›r›p d›şa ç›kabiliyorlar. Ama gerçek mi? Gerçekse nas›l?
‹nsan: zamanl›, zamanda, zamanla.
‹nsan›n öbür ad›: zaman.
Değil mi ki zaman var, önce var; sonra var, eskimeyen bir şey yok öyleyse.
Zaman yelse insan yaprak.
Zaman ›rmaksa insan sal.
Zaman atsa insan ot.
Zaman, dokuma tezgâh›; zaman, dokuma ipliği; zaman, dokunan kumaş; zaman, dokuyan insan.
Zaman öldürülür, bir hayvan m› ki?
Zaman harcan›r, bir mal m› ki?
Zaman doldurulur, bir torba m› ki?
Bir insana verilebilecek en değerli armağan, dilediğince değerlendirebileceği zamand›r.
Zaman mutluluk umudu kadar mutsuzluk olanağ› da.
Zaman sağalt›r, derler. Keşke hep öyle olsa. Zaman ac›t›r, delirtir, öldürür de. O zaman da başkalar›n› sağaltabilir, denecek. Peki, ya onlara da ac›lar getirmeye başlarsa. O zaman da yerini başka zamanlara b›rak›r denecek, gel de ç›k “zaman›n” içinden.
Zaman olmasayd› (Varsa ne peki? O da başka.) mutsuzluk olmayacakt›. Öyle ya her şey k›ldan
ince bir “şimdi” de olup bitecek, böylece ne geçmiş s›k›nt›lar›n bas›nc› insan› üzecek ne de geleceğe ilişkin korkular insan›n içini karartacakt›.
Gelgelelim zaman boyutunun kar›şmad›ğ› bir insan yaşam› tasarlamak bile olanaks›z. Gerçekten de zaman olmay›nca ne tasar›mlama ne istemli yönelme ne söz verme ne yap›m ne yapt›r›m ne
eğitim ne sanat ne bilinç ne de uygarl›k var. Uygarl›k olmay›nca da insan olsa olsa düpedüz bir canl›
varl›k, bir hayvan. Gel gör ki uygarl›kta zaman çok kez kötüye kullan›l›yor.
Eylem olsun, düşünce olsun, her ortaya konan›n dayand›ğ› bir şey, bir ön dayanak vard›r. (...)
Gerçeği gerçek k›lan bir anlam temeli zaman. Neye uzan›rsa uzans›n, zamanda upuzun bir evrim
gölgesi var insan›n ard›nda. Az›c›k deşmeyegörelim, “önce”de kök salan bir şeyden ötürü, ona karş› ya da onun değişimi olarak düşünüp eylemekte. “Zaman diye bir şey yok.” desek bile zamanl›
bir varl›ğ›z. Onun için de ister unutal›m ister kendimizden gizleyelim; düşünmemiz, eylememiz her
zaman baz› öncüllere, baz› başlang›çlara, baz› varsay›mlara dayanmak zorundad›r. ‹nsan için al›nyaz›s› diye bir şey varsa o da zaman.
S›f›r› olmayan bir dizidir zaman. S›f›r diye benimsenen başlang›çlar; istek, özlem, amaç, yöntem
bak›m›ndan birer kalk›ş noktas› durumundad›r. Zaman›n sözü edilen yerde, salt “ilk” yoktur; “ilk”ler
ilk denen varsay›mlard›r, ilk diye benimsemelerdir.
Her şeye ilişkin bilgelik başka. Neyin ne zaman yap›lacağ›n›, neyin ne zaman yap›lmayacağ›n›
bilmeyen, bilgeliği ç›kars›n akl›ndan. Zaman›na göre eylemde tez davranmak, zaman›na göre oluşun k›vam›n› beklemek gerek.
Nermi UYGUR
Yaşama Felsefesi
11. etkinlik: “Zaman” adl› metnin yaz›lma amac›n› ve göndergesini, incelediğiniz şiirlerin yaz›lma amac› ve göndergeleriyle karş›laşt›r›n›z. Hangi metinlerde iletinin daha aç›k olduğunu, bunun
metnin yaz›lma amac›yla ilişkisi olup olmad›ğ›n› belirtiniz. Bir metnin göndergesinin kendi içinde ve
dışında olmasının metne neler kazandırdığını açıklayınız.
12. etkinlik: “Zaman” adlı metinde kendi içinde anlam bütünlüğü olan birimleri belirleyiniz. Bu
birimlerin nasıl adlandırıldığını belirtiniz.
13. etkinlik: “Zaman” adl› metinde dilin hangi işlevde kullan›ld›ğ›n› belirtiniz. Dilin bu işlevi ile şiirsel işlevi aras›ndaki farkl›l›klar› aç›klay›n›z.
15
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
HAR‹KA ÇOCUK
Bisküvi, çikolata, kâğ›tl› şeker, zeytinyağ›, sabun yap›mevleriyle küçük tamir atölyelerinin yan
yana odalarda bulunduğu, sefer tas›na benzeyen hanlardan birinin genzi t›kayan pis havas› içinde
ekmeğini küçücük pedal›yla kazanmaya çal›şan bir arkadaş› görmeye gitmiştim. Bulamad›m. Dönecektim ki kap› yan›nda duran büyükçe bir tahta sand›ğ›n içinde onu gördüm: Peynir ekmekle domates yiyordu. Kirli, k›v›r k›v›r sar› saçlar› vard›. Makine yağ›yla kararm›ş yüzü, içlerinde ayd›nlanan
harikulade yeşil gözleri...
— Matbaac› abiyi mi arad›n›z?
— Evet.
— Az evvel kâğıt kestirmeye gitti. Gelecek.
Yan›ndaki boş bir tahta sand›ğ› ters çevirip ikram etti:
— Buyurun, oturun!
Öyle tatl› bak›yordu ki. Oturdum. Ekmeğini bölerek
uzatt›. Aç olmad›ğ›m› söyledim.
— Yoksa ellerim kirli diye mi?
— Yok can›m.
— Bizim işte temiz kal›nm›yor ki...
Tamir atölyelerinden birinde ç›rakl›k ettiğini sanarak
sordum:
— Ne iş görüyorsun?
— Torna, tesviye.
— Ha?
Kat›la kat›la güldü:
— Kim duysa şaş›yor. Bu eylülde on ikiyi bitiriyorum
hâlbuki...
— Yani torna tesviyeye ait her işi yapabilir misin?
— Ne var yapamayacak? Babam›n atölyesi vard› eskiden. Sabahlar› okula giderdim, öğleden
sonra da atölyeye.
— Kaça kadar okudun?
— ‹lkin dördüne kadar.
— Sonra?
— Sonra annem öldü. ‹ki kardeşimle ortada kald›k. Babam da kötü bir kad›n›n peşine tak›l›nca...
— Okulu b›rakt›n. Sever miydin okulu?
‹çini çekti:
— Hem de nas›l!
— Ne olmak isterdin?
— Kaptan. Büyük denizlerde, dalgal›, korkunç denizlerde dolaşmak. Avrupa’ya, Amerika’ya gitmek. Ekvatoru geçerken vapurda eğlence g›rla gidermiş. Doğru mu?
— Doğru.
— Sonra, New York Liman›’ndaki Hürriyet Heykeli. Boyu kaç metre onun? Büyük mü?
— Bilmem.
— Robenson Kruzoe (Robinson Kuruzo)’yu okudunuz mu siz?
— Okudum.
— Iss›z adada nas›l da yaşayabilmiş? Değil mi? Böyle şey olur mu?
— Olmasa daha iyi değil mi?
— ‹yi ama oluyor. Yahut da yazar› öyle düşünmüş. Ama iyi düşünmüş. Ne olursa olsun, aferin
Robenson’a. Iss›z adada elini kolunu bağlay›p durmam›ş, hemen işe girişmiş. Marifet ölmemek değil mi? Yaşamak!
16
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
Makine yağlar›yla kirlenmiş mendilini ç›kar›rken gözlerim tulumunun geniş cebindeki cam misketlere ilişti. O da bunun fark›ndayd›. Ç›kard›, avucunda ş›k›rdatarak:
— Ne yapal›m, dedi. ‹ş, iş, iş... Bunal›yor insan. Paydoslarda Ateş Ali’yle oynuyoruz.
— Ateş Ali kim?
— Alt kattaki bisküvi yap›mevinde çal›ş›yor. Bizim mahalleli. Her sabah işe birlikte geliriz. Benim
annem yok, onun babas›. Maça, sinemaya filan da beraber gideriz.
— Misketi mi çok seviyorsun, sinemay› m› yoksa maç› m›?
— En çok maç› ama hava al›yoruz.
— Niye?
— Numaral› tribün bize göre değil. Tekliği toka ettik mi “Teksas”a b›rak›yorlar. Teksas’ta da boyumuz yetişmiyor. Stadyumu yaparken çocuklar› düşünmemişler!
— Siz de?
— Biz de sinemaya gidiyoruz Ali’yle çokluk... Tabii pazarlar›. Babam evdeyse sabahleyin erkenden tüyerim. Doğru Şehzadebaş›’na.
— Değilse?
— Değilse tüymek olmaz. Su ›s›tmak, y›kanmak, kardeşlerimi y›kamak vazifesi bana düşer.
— Kaç para kazan›yorsun tesviyecilikten?
— On lira haftada.
— Yetiyor mu?
— Bu pahal›l›kta yeter mi? Başka atölyelerden yirmi beş lira veriyorlar ama gidemiyorum.
— Niye?
— Usta, babam›n arkadaş›!
— ‹şte de bir dalavere olmas›n?
— Benim de akl›ma gelmiyor değil ama ne de olsa baba. Kötü şeyler düşünmek istemiyorum.
Dereden, tepeden uzun uzun konuştuk. Bu arada her gün, sabah›n beşinde çalar saatin sesiyle
uyand›ğ›n›, gaz ocağ›na çaydanl›ğ› oturttuğunu, bulaş›klar› y›kad›ğ›n›, çarş›dan ekmek peynir ald›ğ›n›, alt›ya doğru kardeşlerinin karn›n› doyurup pek pek alt› buçukta omuz omuza işçi kalabal›ğ›yla vapura binip yedide köprüye geldiğini, yediyi çeyrek geçe de atölyede işbaş› yapt›ğ›n› öğrendim.
— Peki, ne olacak bunun sonu?
— Ne gibi amıca?
— Mesela, bir imkân ç›ksa karş›na. Tekrardan okula girip sonunda da kaptan olmak ister miydin?
İlkin gözleri sevinçle parlad›. Sonra sönükleşerek bir noktaya tak›ld› kald›.
— Ha? ‹ster miydin?
— ‹sterdim ama...
— Ama?
— Kardeşlerim... Babama güvenilmez ki. Düşer gene bir kötü kad›n›n peşine...
‹çimde bir damar s›zlad›.
— ... Benden geçti. Kardeşim okuyor. Öteki küçük daha. Büyüyünce onu da okula vereceğim.
Haftal›ğ›m elli olur o zaman herhâlde...
Birden sordu:
— Amıca.
— Ha?
— Benim boyum hep böyle k›sa m› kalacak?
— Niçin? Büyümüyor mu?
— Annem ölmeden evvel duvara kurşun kalemiyle çizmiştim. Ölçüyorum. Hâlâ ayn› yerde. Yoksa cüce mi kalacağ›m?
Dudaklar›mdan ç›kacak cevab› heyecanla bekliyordu ki makine şak›rt›lar› yüklü s›cak koridorun
kirli ayd›nl›ğ›nda iri yar› biri belirdi:
17
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
— Ayhan!
Onun da üstü baş›, eli yüzü kir pas içindeydi. Çocuk sand›ktan f›rlad›:
— Buyur usta!
— Hâlâ karn›n› doyurmad›n m›?
— Doyurdum.
— Doyurduysan git de o borulara diş aç!
— Peki usta...
Beni unutmuştu bile. Koridorun kirli ayd›nl›ğ›nda koşarak uzaklaşt›. Dipteki atölyeden içeri girdi.
Peşinden gittim. Atölye penceresinin kenar›ndan heyecanla seyrettim: Boyu yetişmediği için ters
çevrilmiş bir tahta sand›ğ›n üzerinden idare ediyordu makineyi. Makineyse çocuğun emri alt›nda
munis bir hayvan kadar uysal, yere k›vr›m k›vr›m, p›r›l p›r›l demir yongalar döküyordu.
Orhan Kemal
Grev
14. etkinlik: “Harika Çocuk” adl› hikâyeyi aşağ›da verilen hikâye şemasına göre inceleyiniz.
Yapt›ğ›n›z çal›şmadan hareketle hikâyenin yap›s›n›n nas›l oluştuğunu belirtiniz.
Harika ‚ocuk
Gelißme
Sonu
Kißiler
Yer
Zaman
tÝcÝ
nla
Olay …rgŸsŸ
ma
tÝß
‚a
A
Giriß
sÝ
Ýß AÝ
Bak
n
Ý
ar
Ya
z
T
a
em
15. etkinlik: “Harika Çocuk” ve “Zaman” adl› metinleri yaz›lma amacı bakımından karş›laşt›r›n›z.
Bu tür metinlerin yaz›lma amac›n› belirtiniz. Sanat metinleriyle okuyucu aras›nda nas›l bir ilişki olduğunu aç›klay›n›z.
16. etkinlik: “Harika Çocuk” adl› metnin iletisini belirtiniz. Bu iletinin metinde doğrudan m› dolayl›
olarak m› verildiğini belirleyiniz. Sanat metinleri ile gerçekleşen iletişimin özelliklerini açıklayınız.
17. etkinlik: “Harika Çocuk” adlı metni “Zaman” adlı metinle karşılaştırarak sanat metinleriyle
iletilmek istenen iletinin bilimsel, düşünsel ve dinsel iletilerden farklılıklarını açıklayınız.
18. etkinlik: ‹ncelediğiniz “Harika Çocuk” adl› metinde insana özgü gerçekliğin metinlerdeki
olay örgüsüyle nasıl somutlaşt›r›ld›ğ›n› belirtiniz.
19. etkinlik: “Harika Çocuk” adl› metnin edebî gelenekle ilişkisini aç›klay›n›z.
20. etkinlik: “Harika Çocuk” adl› metinden hareketle dönemin zihniyeti hakk›nda bilgi veriniz.
18
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
21. etkinlik: “Harika Çocuk” ve “Zaman” adlı metinleri anlatıcıları yönünden karşılaştırarak aralarındaki farklılıkları belirtiniz. “Harika Çocuk” adl› metinde dilin hangi işlevlerinin hâkim olduğunu
açıklayınız.
22. etkinlik: İncelediğiniz şiirler, “Harika Çocuk” adlı hikâye ve “Zaman” adlı metinden hareketle sanat metinlerinin yapı bakımından öğretici metinlerden farklılıklarını sıralayınız.
VATAN YAHUT S‹L‹STRE
Sekizinci Meclis
(Evdekiler, Abdullah Çavuş)
ABDULLAH ÇAVUŞ: (Odaya girerek) Haydi Bey!
‹SLÂM BEY: Nereye?
ABDULLAH ÇAVUŞ: Kaleden şimdi ç›kmal› ki orduya girmek mümkün olsun! Gideceğimiz yollardan dolaşmaya üç dört saat ister. Elbiseler haz›r.
‹SLÂM BEY: Ne taraftan gideceğiz?
ABDULLAH ÇAVUŞ: Ben yol buldum.
‹SLÂM BEY: Bir kere albay› görsek olmaz m›?
ABDULLAH ÇAVUŞ: O zati geliyor.
SITKI BEY: Keşke biz gitseydik.
ABDULLAH ÇAVUŞ: Ay, o bizim ayağ›m›za gelirse k›yamet mi kopar?
Dokuzuncu Meclis
(Evdekiler, Sıtkı Bey)
SITKI BEY: (Odaya girer.) Haz›r m›s›n›z çocuklar?
ABDULLAH ÇAVUŞ: Gidiyoruz. Lakin birkaç gün bizden haber alamazsan merak etme.
SITKI BEY: Birkaç gün ne demek ya?
ABDULLAH ÇAVUŞ: Birkaç gün, birkaç gün demek. Saklanmal›, f›rsat aramal›, münasebet düşünmeli de orduya öyle girmeli, misafirliğe gitmiyoruz.
‹SLÂM BEY: Abdullah’›n dediği gibi olursa iş daha emin olur.
SITKI BEY: Siz bilirsiniz. Bence bir gün önce ölmekle bir gün sonra ölmenin hiç fark› yok.
ABDULLAH ÇAVUŞ: ‹ş iki gün gecikecek olursa k›yamet mi kopar (Silah baş›na t›rampetesi vurulur.).
SITKI BEY: Yine mi hücum? Herifler ölmekten de b›km›yorlar!
ABDULLAH ÇAVUŞ: Haydi Bey, top başlad›. Gülle aras›ndan geçmeli. Kavgada ondan selamet
yol yoktur.
‹SLÂM BEY: Haydi ecel bizi bekliyor... Yaşas›n vatan! (‹slâm, Zekiye, Abdullah ç›karlar.)
SITKI BEY: (Zekiye’ye dikkatli dikkatli bakarak) Oğlum mezarda yat›yor.
(Perde kapan›r.)
...
Nam›k Kemal
23. etkinlik: “Vatan yahut Silistre” adl› oyunun yaz›lma amac›n› tart›ş›n›z. Ulaştığınız sonucu
aç›klay›n›z.
24. etkinlik: “Vatan yahut Silistre” adl› metindeki olay›, olay›n geçtiği yeri ve zaman› belirtiniz.
25. etkinlik: “Vatan yahut Silistre” adl› metindeki olay kişilerini ve bunlar›n özelliklerini belirtiniz.
Benzer kişilere çevrenizde rastlay›p rastlamad›ğ›n›z›, metnin gerçeklikle ilişkisini aç›klay›n›z.
26. etkinlik: “Vatan Yahut Silistre” adlı metinde dilin hangi işlevde kullanıldığını açıklayınız.
İncelediğiniz metinlerden hareketle sanat metinlerinde dilin hangi işlevde kullanıldığını söyleyiniz.
27. etkinlik: Yaptığınız araştırmadan da hareketle “Vatan yahut Silistre” adl› metnin temasını ve
konusunu belirtiniz. Teman›n olay, kişi, zaman ve mekânla nas›l somutlaşt›r›ld›ğ›n› söyleyiniz. Teman›n gerçeklikle ve yaz›ld›ğ› zamanla ilgisini aç›klay›n›z.
19
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
Selim Türkoğlu
Picasso
Keşanlı Ali Destanı’dan bir sahne
Tankut Öktem
28. etkinlik: Yukar›daki görselleri inceleyerek bu görsellerin hangi sanat dallar›yla ilgili olduklar›n› belirtiniz. Güzel sanatlar›n kulland›klar› malzemeler bak›m›ndan nas›l grupland›r›ld›ğ›n› söyleyiniz. Dille gerçekleşen sanatlarla ses, renk, çizgi ve hareketle gerçekleşen sanat dallar› aras›ndaki
farkl›l›klar› aç›klay›n›z.
29. etkinlik: Ön bilgilerinizden de hareketle aşağıda verilen metin türlerinin temel ifade şekilleri
bak›m›ndan nas›l s›n›fland›r›ld›ğ›n› belirleyerek verilen örnekteki gibi tabloya yazınız. Bu metin türlerinden hangilerinin anlatmaya bağlı olduğunu açıklayınız. Anlatmaya bağlı metinlerde temaların
özelliklerini söyleyiniz.
“Masal, hikâye, eleştiri, makale, deneme, gezi yazısı, biyografi, tiyatro, manzum hikâye, şiir,
destan, anı, roman, mesnevi”
Öğretici
Metinler
Olay Çevresinde Oluşan Metinler
Göstermeye Bağl› Metinler Anlatmaya Bağlı Metinler
Masal
20
Coşku ve Heyecanı Dile
Getiren Metinler
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
ANLAMA, YORUMLAMA
1. “Nikbinlik” adl› metindeki “Motorlar› maviliklere süreceğiz”, “Güzel günler göreceğiz, güneşli
günler.” ve “Aç›l›r kara kapl› kitap” dizeleriyle şairin neler anlatmak istediğini aç›klay›n›z. “Motor, mavilik, güneşli” kelimelerinin gerçek anlamda m› mecaz anlamda m› kullan›ld›ğ›n› belirtiniz. Yaptığınız
çalışmadan hareketle sanat metinlerinde kelimelerin daha çok hangi anlamda kullanıldığını söyleyiniz.
2. “Nikbinlik”, “Mesut Ninni” ve “Serenad” adl› metinlerdeki imgeleri bularak bu imgelerin hangi söz sanat›yla yap›ld›ğ›n› belirtiniz.
3. “Nikbinlik”, “Mesut Ninni” ve “Serenad” adl› metinlerin size neler hissettirdiğini aç›klay›n›z.
4. “Nikbinlik”, “Mesut Ninni” ve “Serenad” adl› şiirlerdeki temalar›n farkl› sanat dallar›yla anlat›l›p anlat›lamayacağ›n› tart›ş›n›z. Vard›ğ›n›z sonucu aç›klay›n›z.
5. “Nikbinlik”, “Mesut Ninni” ve “Serenad” adl› metinlerde hangi anlat›m türünün kullan›ld›ğ›n›,
bu anlat›m türünün özelliklerini belirtiniz.
6. “Harika Çocuk” adl› metinde hangi anlat›m türlerinin kullan›ld›ğ›n› belirtiniz. Anlatmaya bağl›
metinlerin bu anlat›m türlerini kullanmadan oluşturulup oluşturulamayacağ›n› tart›ş›n›z. Vard›ğ›n›z
sonucu aç›klay›n›z.
7. Sanat metinlerinde, yaşanan gerçeklikle metindeki gerçeklik arasında nasıl bir ilişki olduğunu
söyleyiniz.
8. Sanat metinlerinin öğretici metinlerden farkını söyleyiniz.
9. Sınıfa getirdiğiniz farklı türlerde yazılmış metinlerden bazılarını okuyunuz. Okunan her metinden sonra metnin iletisini, iletinin nasıl verildiğini tartışınız. Okuduğunuz metinlerin sanat metni mi,
öğretici metin mi olduğunu belirtiniz. Sanat metni olarak tespit ettiklerinizin özelliklerini açıklayınız.
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Aşağ›daki cümlelerin sonuna yarg›lar doğru ise “D”, yanl›ş ise “Y” yaz›n›z.
•
•
•
•
•
•
Sanat metinleri okuyucuyu bilgilendirmek amac›yla oluşturulur.
Sanat metinleri okuyucuya göre farkl› anlamlar kazan›r.
Sanat metinlerinde kelimeler genellikle gerçek anlam›yla kullan›l›r.
Her sanat eseri yaz›ld›ğ› dönemin izlerini taş›r.
Sanat›n gerçekliği yaşanan gerçeklikle örtüşmelidir.
Sanat metinlerinin temel özelliklerinden biri kurmaca olmas›d›r.
(
(
(
(
(
(
)
)
)
)
)
)
B. Aşağ›daki cümlelerde boş b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Sanat metinleri, temel ifade şekilleri bak›m›ndan ..................................................................,
................................... ve ................................................... metinler olmak üzere üç gruba ayr›l›r.
• Sanat metinlerinde dil ...................................... işleviyle kullan›l›r.
• Güzel sanat dallar› kulland›klar› malzemeye göre .............................., .......................... ve
.................................... sanatlar şeklinde grupland›r›l›r.
• Anlatmaya bağl› metinlerin yap›s›n› oluşturan ögeler .........................., ............................,
........................ ve ...............................
• Şiirin yap›s›n› ................... ve ........................... kaynaşmas›ndan oluşan birimler oluşturur.
21
Sanat Metinlerinin Ayırıcı Özellikleri
C. Aşağ›daki çoktan seçmeli sorular› cevaplay›n›z.
1. Aşağ›dakilerden hangisi şiirde yap›y› oluşturan bir birim değildir?
A) Beyit
B) Kıta
C) Dörtlük
D) Şiir cümlesi E) Ölçü
2. Aşağ›dakilerden hangisi sanat metinlerinin ve öğretici metinlerin ortak özelliklerinden biridir?
A) Bir iletisinin olması
B) Sezgiye, duyguya dayanması
C) Okura göre anlamın değişmesi
D) Estetik zevk vermesi
E) Bilgi verme amacı gütmesi
Yaz›nsal metinlerde ileti örtük, bilgilendirici metinlerde ise aç›kt›r. Metnin konusu da ileti aç›s›ndan bir araçt›r. Yazar›n as›l amac›, yazma nedenlerinden en önemlisi, iletidir. Anlayarak okuman›n gerçekleşmesi için okurun metin içerisinde yer alan ileti tümcesini yakalamas› gerekir. Bilgilendirici bir metinde ileti tek olacağ›ndan ve yazar›n kulland›ğ› sözcükler temel anlamda kullan›lacağ›ndan okurun metnin iletisini bulmas› güç değildir. Her yard›mc› düşünce iletiyi belirli bir
aç›dan açar, destekler ya da karş› ç›kar; olumsuzluğunu gösterir. Okuduğunu anlama da yaz›n›n düşünsel düzeninin nas›l olduğunu araşt›rmakt›r. “Bilgilendirici metinleri anlayarak okuma
yard›mc› düşüncelerle ileti aras›ndaki ilişkiyi çözmektir.” Ancak yaz›nsal-kurmaca bir metni okurken metnin iletisini yakalamak için okurun daha fazla çaba göstermesi gerekmektedir. Yeni yaz›nda odak yazar değil, okurdur. Okur; yazar›n eğittiği, yol gösterdiği biri değildir.
3. Bu parçadan aşağ›daki yarg›lardan hangisi ç›kar›lamaz?
A) Sanat metinlerinde ileti açıkça verilmez.
B) Öğretici metinlerin iletisi okura göre farklılık göstermez.
C) Öğretici metinlerde ileti yardımcı düşüncelerle desteklenir.
D) Sanat metinlerini okur kendine göre anlamlandırır.
E) Okur, okuduğu metne eleştirel gözle bakmalıdır.
4. Hasan küçücük, zayıf, kuruyup kavrulmuş bir adamdı. Kocaman dişleri dudaklarının arasından gözüküyordu. Kirpikleri tozlanmış gibi aktı. Mavi, pamuklu bir kumaştan şalvar giymişti.
Kasketi yeniydi. Başında eğreti duruyordu.
Yukarıdaki paragrafta hangi anlat›m türü kullan›lm›şt›r?
A) Betimleme
B) Öyküleme
C) Açıklama
D) Tartışma
E) Karşılaştırma
Ç. Aşağ›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
Gerçekten de okuyan bir çocuğun, bir öykünün sayfalar›nda, gözü başka hiçbir şeyi görmemecesine yitip gitmesi, söz gelişi zavall› Robinson’u adadan kurtarmak için günlerce kafa yormas›, kurmaca yaz›n›n doğas› yönünden ilginç bir durumdur. Bir romana dal›p gitmiş bir yetişkinin odaya başka birinin girmesiyle birden irkilmesi, gerçek dünyaya ancak birkaç saniye duraklad›ktan sonra uyum kazanabilmesi de t›pk› buna benzer. Roman›n kurmaca dünyas›, deneysel gerçeklikler düzleminden çekip uzaklaşt›rm›şt›r okuru. Bütün eylemi ile olaylar› duyularla değil, düş gücüyle izlenebilecek bu kurmaca dünyada yitip gitmiştir okur.
1. Yukar›daki paragrafta alt› çizili cümlede anlat›lmak isteneni aç›klay›n›z.
2. Atatürk’ün “Sanats›z kalan bir milletin hayat damarlar›ndan biri kopmuş demektir.” özdeyişinden hareketle sanat›n toplum hayat› aç›s›ndan önemini aç›klay›n›z.
22
ÜN‹TE DE⁄ERLEND‹RMES‹
A. Aşağ›daki cümlelerin sonuna yarg›lar doğru ise “D” , yanl›ş ise “Y” yaz›n›z.
•
•
•
•
Sanat
Sanat
Sanat
Sanat
metinlerinde dil göndergesel işlevde kullan›l›r.
metinleri yaz›ld›ğ› dönemi temsil eder.
metinleri öğretmez, hissettirir, sezdirir, çağr›şt›r›r.
metinlerinde aç›klay›c› ve tart›şmac› anlat›m türleri kullan›l›r.
(
(
(
(
)
)
)
)
B. Aşağ›daki cümlede boş b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Sanat metinlerinin amac› ………………………………………………………….…………………
………………………………..
• Sanat metinlerinde sözcükler çoğunlukla …………………………. anlamda kullan›l›r.
• Masal, hikâye, roman …………………………… bağl› sanat metinleri içinde yer al›r.
C. Aşağ›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. Sanat metinleriyle ilgili aşağıda verilen yargılardan hangisi yanl›şt›r?
A) Sanat metinlerinin göndergesi kendi içindedir.
B) Sanat metinlerinin anlamı değil, anlamları vardır.
C) Sanat metinleri öğretmeyi amaçlar.
D) Sanat metinleri kurmacadır.
E) Sanat metinlerinde dil ögelerine yeni anlam ve değerler yüklenir.
2. Bin atl› ak›nlarda çocuklar gibi şendik,
Bin atl› o gün dev gibi bir orduyu yendik.
Yahya Kemal Beyatl›’dan al›nan bu dizeler için aşağ›dakilerden hangisi söylenemez?
A) Anlat›mda benzetmelerden yararlanıldığı
B) Tam uyak kullanıldığı
C) Konusuna göre epik şiir olduğu
D) Nesnel anlatım kullanıldığı
E) Mecazl› bir anlat›ma başvurulduğu
3. Evler ahşap ve iki katl›, köhne çat›lar karş›dan karş›ya birbirinin üstüne abanır gibi uzanm›ş eski zaman saçaklar›. Ortada baştan başa uzanan bir aral›k kalm›ş olmasa sokak üstü kemerli, karanl›k bir kemer olacak. Doğuda, bat›da bu aral›k renkten renge giren bir ›ş›k yolu olur. Fakat sokağ›n
yanlar› her zaman serin ve loştur.
Bu parçan›n anlat›m biçimi aşağ›dakilerden hangisidir?
A) Tartışma
B) Öyküleme
C) Betimleme
D) Açıklama
E) Karşılaştırma
4. M›st›k, söğüt dallar›yla geldi. Ben en uzununu kendime ay›rd›m. Öbürlerini çocuklara dağ›tt›m.
Bir çak› ile bu dallar›n ucunu keser; kabuklar›ndan iki kulak, bir burun ç›kart›r; t›pk› bir at baş›na benzetirdik. Bunu en güzel ben yapard›m. Kendi at›m› yap›yordum. M›st›k’la diğer çocuklar s›ralar›n› bekliyorlard›. Nas›l oldu, fark›na varamad›m, söğüdün kabuğu birden yar›ld›. Aras›ndan kayan çak› sol
elimin şehadet parmağ›n› kesti.
Paragrafta kullan›lan anlat›m türü aşağ›dakilerden hangisidir?
A) Açıklama
B) Öyküleme
C) Betimleme
D) Tartışma
E) Karşılaştırma
5. Sözün ve yaz›n›n hiçbir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde ……………………. olmas› gerekir. Anlat›mda bu ilke bulunmazsa ne demek istediğimiz anlaş›lamaz. Anlat›ma bu özelliği,
kelimelerin kullan›m› ve cümlelerin kuruluşu kazand›r›r. Kelimelerin anlamlar›n› tam olarak bilmezsek
duygu ve düşüncelerimizi anlatmakta güçlük çekeriz.
Parçada boşluğa gelmesi gereken anlat›m özelliği aşağ›dakilerden hangisidir?
A) Açıklık
B) Akıcılık
C) Duruluk
D) Yalınlık
E) İçtenlik
23
2. †NÜTE
SANAT METÜNLERÜ
24
Sanat Metinleri
2. ÜNİTE TASARI (PROJE) GÖREVİ
Ünite Ad›
Sanat Metinleri
Beklenen Performans
•
•
•
•
Araflt›rma
Yarat›c› düflünme
Elefltirel düflünme
Problem çözme
Süre
De€erlendirme Ölçekleri
6 Hafta
Tasarı (Proje) Görevi Dereceli
Puanlama Anahtar›
Sevgili Ö€renciler,
Sizlerden olay ve durum hikâyesi hakk›nda bir araflt›rma yapman›z, söz konusu metin türlerinin
özelliklerini ve bu türler aras›ndaki farl›l›klar› belirlemeniz istenmektedir. Bu amaçla olay ve durum
hikâyesi türlerinde en az iki farkl› yazara ait birer metin inceleyiniz. Metinlerden hareketle türlerin
özelliklerini ve aralar›ndaki farkl›l›klar› belirleyiniz. Çal›flman›zla ilgili bir sunum haz›rlayarak ö€retmeninizin belirledi€i bir tarihte sununuz.
Bu çal›flmay› baflar›yla tamamlayabilmeniz için afla€›daki ad›mlar› izleyiniz:
• Durum ve olay hikâyecili€inin Türk edebiyat›ndaki önemli temsilcilerini araflt›r›n›z.
• Farklı yazarlara ait, durum ve olay hikâyesi tarz›nda yaz›lm›fl ikifler metin belirleyiniz. Bu metinleri olay çevresinde oluflan metinleri inceleme metoduna göre inceleyiniz.
• Olay ve durum hikâyelerinin ortak özelliklerini belirleyiniz.
• Metinler aras› karfl›laflt›rmalar yaparak durum ve olay hikâyecili€i aras›ndaki farkl›l›klar› belirleyiniz.
• Çal›flman›zla ilgili bir rapor haz›rlay›n›z (Raporunuz on beş sayfayı geçmemelidir.).
• Raporunuzu yaz›m ve noktalama yönünden kontrol ediniz.
• Yapt›€›n›z çal›flmay› belirlenen zamanda sununuz.
(Not: ‹sterseniz ö€retmeninizle farkl› bir poje görevi konusu belirleyip bu konuda bir çal›flma haz›rlayabilirsiniz.)
Yapt›€›n›z çal›flma ders kitab›n›z›n 223. sayfas›ndaki Tasarı (Proje) Görevi Dereceli Puanlama
Anahtar› ile de€erlendirilecektir. Bu sebeple çal›flman›za bafllamadan önce Tasarı (Proje) Görevi
Dereceli Puanlama Anahtar›’n› inceleyiniz.
25
2. ÜN‹TE
Sanat Metinleri
1. FABL
ÖN HAZIRLIK
❑ Fabl türünde yazılmış metinler bularak okuyunuz. Beğendiğiniz bir metni sınıfınıza getiriniz.
❑ Türk ve dünya edebiyat›nda, fabl türünde eser veren sanatç›lar› araflt›r›n›z.
❑ La Fontaine hakk›nda bir araflt›rma yap›n›z.
HAZIRLIK
1. Çizgi film veya animasyon filmleri izlemekten hoşlanıyor musunuz? Bu filmlerde sizi en çok
etkileyen özelliklerin neler olduğunu söyleyiniz.
2. “Bin nasihatten bir musibet ye€dir.” atasözünden hareketle herhangi bir konuda ö€üt vermenin mi yoksa verilmek istenen dersin bir olay içerisinde hikâyelefltirerek sunulmas›n›n m› etkili
oldu€unu aç›klay›n›z.
3. Çocuklara verilmek istenen davran›fllarda, anlat›lacak fabllar›n bir e€itim arac› olarak kullan›lmas›n›n ne gibi yararlar› olabilir?
ÜNCE LE M E
1. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz fabl metinlerini okuyunuz. Arkadafllar›n›z›n okuduklar› metinleri
dinleyiniz. Okunan metinler hakk›nda düflüncelerinizi söyleyiniz.
‹K‹ GÜVERC‹N
Zaman›n birinde iki güvercin varm›fl. Bu iki güvercin canci€er dostmufl. Bunlar birbirlerini delicesine severlermifl. Ayn› ormanda do€mufllar, ayn› ormanda büyümüfller. Çocukluklar›na ait birçok
ortak an›lar› varm›fl. Birbirlerini göremedikleri gün huzursuz olurlarm›fl.
Güvercinlerden biri günün birinde surat› as›k, üzgün üzgün duruyormufl. Arkadafl› da arkadafl›n›n durumuna üzülmüfl:
Sevgili arkadafl›m, seni üzgün görüyorum. Bu durumda ben de üzülüyorum. Derdini söylersen
belki bir derman›n› buluruz, demifl. Üzgün olan güvercin:
— Biricik arkadafl›m, benim derdime hekimler çare bulamaz. Sen mi çare bulacaks›n?
— A benim can dostum! Güzel söylersin de derdini söylemeyen derman bulabilir mi?
Bunun üzerine güvercin anlatmaya bafllam›fl:
— Dostum, son günlerde can›m çok s›k›l›yor. Biz ikimiz de bu ormanda do€duk, bu ormanda
birlikte büyüdük. Bu orman›n her kar›fl›n› birlikte dolaflt›k. Tünemedi€imiz a€aç dal›, gagalamad›€›26
Sanat Metinleri
m›z çal› dibi kalmad›. Her gün ayn› yerdeyiz. Her gün ayn› ifller, her gün ayn› yüzler. Art›k bu hayattan b›kt›m. fiöyle de€iflik yerler görmek istiyorum. De€iflik olaylar, de€iflik yüzler...
Di€er güvercin, arkadafl›n› hayretle dinlemifl. Onu fikrinden vazgeçiremeyece€ini bile bile nasihat etmeye bafllam›fl:
— Arkadafl›m, do€ru senin biraz can›n s›k›lm›fl. Fakat d›flar›daki dünya hiç de sand›€›n gibi tozpembe de€ildir. De€iflik yerler göreyim derken tatl› can›ndan olabilirsin. Avc›lar, haylaz çocuklar,
kötü hava flartlar› sana zor günler yaflatabilir...
Güvercin, arkadafl›n›n söylediklerini dinlemiyormufl bile. O hayalindeki yerlerde gezinmeye bafllam›fl bile. Güvercin son bir gayretle daha arkadafl›n› cayd›rmay› denemifl:
— Arkadafl›m, ayr›l›k gerçekten zor fleydir. Ben, seni bir gün görmesem dayanamam. Sen de
öyle de€il miydin? Beni görmeden durmak sana da ac› vermez mi?
— Sevgili arkadafl›m, seni her fleyden daha çok seviyorum. Fakat bir kere gönlüme seyahat atefli düfltü. ‹nflallah de€iflik yerleri gezdikten sonra seni b›rakt›€›m yerde bulurum. Yaflad›€›m maceralar› sana uzun k›fl gecelerinde anlat›r›m. Hem çok uzun süre ayr› kalmayaca€›z. Üç günlük süre
bana yeter de artar bile. Haydi, görüflmek dile€iyle hoflça kal, demifl.
‹ki güvercin birbirlerine sar›l›p öpüflmüfller. Güvercin gökyüzüne havalanan arkadafl›n›n ard›ndan gözyafl› dökmüfl. “Yolun aç›k olsun. Güle güle git, güle güle gel.” demifl.
Yola ç›kan güvercin çok uçmufl, az dinlenmifl. Amac› k›sa sürede çok yerler görmekmifl. Fakat
az sonra kara bir bulut ç›km›fl önüne. Güvercin korkudan kendine s›€›nacak bir yer aramaya bafllam›fl. Sonunda kendini bir a€ac›n yapraklar› aras›na atm›fl. Atmas›na atm›fl ama iflte o an k›z›lca
k›yamet kopmufl. fiimflekler gümbür gümbür çakmaya, ard›ndan da f›rt›nal› bir ya€mur ya€maya
bafllam›fl. F›rt›na ne s›€›nak ne de a€aç yapraklar› dinliyormufl. Güvercin iliklerine kadar ›slanm›fl.
Kuru bir tek tüyü bile kalmam›fl.
F›rt›na az bir süre devam etmifl. Fakat bizim güvercine y›llar gibi uzun gelmifl. F›rt›na dindikten
sonra titreye titreye yoluna devam etmifl. Bir taraftan da kendine cesaret vermeye çal›fl›yormufl.
“Olur böyle fleyler. Bundan sonra yolculu€umda böyle aksilikler olmaz.” diye düflünüyormufl.
Masmavi gökyüzünde uçarken güvercinin karn› ac›km›fl. Gözlerini bir dürbün gibi uçsuz bucaks›z tarlalarda dolaflt›rm›fl. Kupkuru bir tarlan›n bir kenar›na bu€day serpildi€ini görmüfl. Aç karn›n›
dinleyerek bir füze gibi buraya atefllenmifl. “Burada kar›nca€›z›m› bir güzel doyuray›m.” diye düflünmüfl. Düflünmesine düflünmüfl de oraya konar konmaz bir tuza€a yakalanm›fl. Me€er bu kuru tarladaki bu€daylar buraya bofluna serpilmemifl. Asl›nda bu avc›lar›n bir tuza€› imifl.
27
Sanat Metinleri
Bizim güvercin neye u€rad›€›n› anlayamam›fl. F›rt›nadan kaçarken tuza€a yakalanm›fl. Bereket
tuza€›n ipleri eskiymifl. Güvercin can havliyle ç›rp›nd›kça ipler bir bir kopmaya bafllam›fl. Güvercin
kurtulman›n sevinciyle kanat ç›rpmaya bafllam›fl. Fakat yorgunluktan kanatlar› tonlarca yük taşıyormuş gibi a€›r geliyormufl. Bu arada bir hayli zay›flam›fl. Kendi orman›ndaki parlak tüyleri de yerini mat tüylere b›rakm›fl. Birçok tüyünü de yaflad›€› maceralardaki yerlerde b›rakmak zorunda kalm›fl.
Güvercin, tuzaktan kurtulman›n sevinciyle bu olumsuzluklar› unutmufl. Kanat ç›rpmaya devam
ediyormufl. Fakat bu sefer de pefline bir flahin tak›lm›fl. Güvercin bafl›na gelenleri anlamadan flimdi de bu flahinden kurtulmaya çal›fl›yormufl. Fakat bu yorgun kanatlarla daha fazla kaçmas›n›n
mümkün olmad›€›n› kendi de biliyormufl. Sonum geldi, diye düflünürken bir kartal süzülüvermifl bulutlardan. Bu senin av›nd›, yok benim av›md›, diyerek bafllam›fllar flahinle kavgaya. Bizim güvercin
f›rsat bu f›rsatt›r, diyerek hemencecik oradan kaçm›fl. Kendini güç bela harabe hâlindeki bir evin
kal›nt›lar›na atm›fl.
“Bu sessiz sakin yerde dinleneyim. Neler oluyor bir anlamaya çal›flay›m.” demifl. Fakat aksilikler bir türlü peflini b›rakm›yormufl. Burada da haylaz bir çocu€un h›flm›na u€ram›fl. Afacan çocuk
elindeki sapanla bizim güvercini avlamaya çal›fl›yormufl. Yaramaz›n sapan›ndan f›rlayan tafllardan
biri bizim güvercini kanad›ndan yaralam›fl.
Güvercin güç bela yaral› kanad›n›n verdi€i ac›yla yerinden havalanm›fl. Gezmeye ç›kt›€› güne
beddualar okuyarak geri dönmeye karar vermifl. “Keflke can yoldafl›m› dinleseydim.” diye söylenmifl. Bin bir güçlükle yuvas›na, huzurlu orman›na geri dönmüfl.
Arkadafl›n›n ayr›ld›€› dakikadan beri endifle içinde kalan di€er güvercin, arkadafl›n›n dönüflüne
çok sevinmifl. Arkadafl›na kavuflman›n mutlulu€uyla 盀l›k atm›fl. Yaral› güvercin de arkadafl›na kavuflman›n sevinciyle tüm ac›lar›n› unutmufl.
Asl›nda dünya sevdiklerimizle güzel. Bu nedenle seven kiflilere sevdikleri bir dünya olmal›. Gezmek istedi€inde yan› bafl›m›zdaki güzel yerlerde sevdiklerimizle beraber gezmeliyiz. ‹yi bir dost her
fleyden daha de€erlidir.
Ekrem AYTAR
La Fontaine’den Seçmeler
2. etkinlik: “‹ki Güvercin” adl› fabldan hareketle afla€›daki tabloyu doldurunuz. Fabl metinlerinin ortak özelliklerini belirleyerek defterinize yaz›n›z.
Metinde Verilmek İstenen Ahlak Dersi
Kahramanlar ve Özellikleri
Metinde Kullan›lan Sanatlar
3. etkinlik: Okudu€unuz ve dinledi€iniz fabllarda, insanlara ders vermek amac›yla soyut bir düflüncenin nas›l somutlaflt›r›ld›€›n› örneklerle açıklayınız.
28
Sanat Metinleri
4. etkinlik: “İki Güvercin” adl› fabl›n olay örgüsünü belirleyerek aşağıdaki şemaya yaz›n›z.
6.
1. AynÝ ormanda doÛan
iki gŸvercin arkadaßtan
birinin deÛißik yerler
gšrme isteÛi
2. ArkadaßÝnÝn bŸtŸn
ÝsrarÝna raÛmen gŸvercinin yeni yerler gšrmek
Ÿzere ormandan
ayrÝlmasÝ
Üki GŸvercin
3.
5.
4.
5. etkinlik: “İki Güvercin” adl› fabl›n olay örgüsünün gerçeklikle iliflkisini söyleyiniz.
6. etkinlik: “‹ki Güvercin” adl› fabl›n yap› ile ilgili özelliklerini aşağıdaki tabloya yaz›n›z.
Mekân ve Özellikleri
Zaman ve Özellikleri
Kahramanlar›n Temsil Etti€i İnsan Davran›fllar›
7. etkinlik: “‹ki Güvercin” adl› fabldaki çat›flmay› belirleyerek metnin temas›n› bulunuz. Teman›n
özelliklerini belirleyiniz.
29
Sanat Metinleri
BALIKÇIL
Bir gün bacaklar› üstünde bal›kç›l
Uzun boynuna tak›lm›fl upuzun bir gaga,
Dolafl›yordu bir su k›y›s›nda.
Nedense biraz fazla namizaçt›,
Be€enmezdi öyle de€me yeme€i:
“Sazana m› kald› diyordu, kufllar›n beyi?
Bununla mı doyaca€›m! Beni ne san›yorlar?”
Sazan da gitti, flimdi bir kaya bal›€› var;
Onunla da koskoca bal›kç›l nas›l doyar?
Su en güzel günlerdeki gibi p›r›l p›r›l.
Güzel turna kardefl f›r dönüyordu içinde,
O nefis yay›n kardeflle birlikte.
Bal›kç›la o kadar yaklafl›yorlard› ki
Uzansa hepsini yakalay›verecekti.
Ama hiç bir fley yapmad›, bekledi;
Karn›m biraz daha ac›ks›n, dedi.
“Allah korusun!” diyordu, “K›m›ldamam bile.”
Ama sonra daha az› için k›m›ldad›.
Kalmam›flt› suda bal›€›n ad›.
Muntazam yaflard›, vakitsiz yemek yemezdi.
Nelerden sonra hazret ac›kt›€›n› sezdi.
Yavaflça k›y›ya do€ru yaklaflt›.
Bu sefer de sazanlar dolafl›yordu suda.
Bekleyecekti, hofluna gitmemiflti bu da.
Ac›km›flt›, bir sümüklü böce€e rastlad›;
Bir anda yalad› yuttu lezzetle.
Pek o kadar müflkülpesent olmay›n.
Bu dünyada, en fazla uysallar rahat eder.
Açgözlülük ederseniz eldeki de gider;
Hiçbir fleyi küçük görmeyin sak›n.
La FONTAİNE
Les Fables, çev.: Orhan Veli Kanık
8. etkinlik: “Bal›kç›l” ve “‹ki Güvercin” adl› metinleri yapısı ve temel ifade şekilleri bakımından
karşılaştırınız. Karşılaştırmalarınızdan hareketle fablların hangi şekillerde yazılabileceğini belirtiniz.
9. etkinlik: “Bal›kç›l” adl› fabl› kendi içinde bütünlü€ü olan parçalara ay›r›n›z. Belirledi€iniz parçalarda neler anlat›ld›€›n› afla€›daki tabloya yaz›n›z. Bu metin parçalar›n›n anlam bak›m›ndan nas›l
birlefltirildi€ini inceleyiniz.
Giriş
Gelişme
Sonuç
Öğüt
30
Sanat Metinleri
AT ‹LE KURT
Her yaz›n k›fl›, her k›fl›n da bahar› olur. Dünya dönmeye devam eder ve mevsimler birbirini takip
eder. ‹flte yine so€uk k›fl günlerinden sonra güzel bahar günleri gelmiflti. A€açlar beyaz bir gelin gibi çiçeklerle süslenmiflti. Annelerinden yeni do€an kuzular çay›rlarda görünmeye bafllam›flt›. Do€a
canlanm›fl, her yer yeflile bürünmüfltü. Bütün canl›lar yaflaman›n ne güzel oldu€unu baharda daha
bir iyi anl›yordu.
Kurt hazretleri de böyle güzel bir bahar gününde k›rlara dolaflmaya ç›km›flt›. K›rlar, çiçekler, kelebekler gerçekten çok güzeldi. Bütün bunlar güzel olmas›na güzeldi fakat kurdun karn›n› doyurmaya yetmiyordu. “Her fley güzel. Bir de a€z›ma lay›k bir yiyecek bulursam hayat benim için daha
da güzel olacak.” diye söylendi.
Sonra da keskin gözlerini çay›rda dolaflt›rmaya bafllad›. ‹çinden “fiöyle yeni do€mufl bir süt kuzusuna rastlasam.” diye geçirdi. Düflüncesi bile a€z›n›n sulanmas›na yetmiflti. Fakat çay›rda hiç de
difline göre bir fleyler görünmüyordu. O da ne? Çay›r›n kenar›nda bir at görmüfltü. “Neye niyet, neye k›smet.” dedi. “Bakal›m bu at ile bafla ç›kabilecek miyiz? Kuzuya göre biraz sert bir lokma fakat
menüde baflka bir fley yok.” diye m›r›ldanarak ata do€ru gitti.
Giderken de kendi kendine planlar kuruyordu. “Ne yapsam ne etsem de flu at› avlasam. Tamam,
ona bir doktor oldu€umu söyleyeyim. Sonras›n› hâllederiz.” Bu arada at›n da yan›na gelmiflti:
— ‹yi günler say›n at! Bahar da ne güzel de€il mi? Efendim ben ünlü bir doktorum. fiu çay›rdaki otlar›n hangisi yararl›, hangisi zehirli tek tek bilirim. Hayvan vücudunun neresinde bir rahats›zl›k
varsa fl›p diye tedavi ederim.
At kurdun bir planlar çevirdi€ini anlam›flt›. Fakat onun da eli kolu ba€l› kalmaya hiç niyeti yoktu.
Gülümseyerek kiflnedi:
— Hii hi hiii!.. Ah ne iyi ne iyi. Benim de arka aya€›mda bir ç›ban ç›kt›. Buralarda bir doktor bulup gösterememifltim. fiimdi doktor aya€›ma geldi. Bir bakar m›s›n›z?
At›n bu sözleri kurt için bulunmaz bir f›rsatt›:
— Arka ayak, öyle mi? Hiç merak etmeyin. Ben flimdi fl›p diye teflhis koyar, p›t diye o hastal›€›
tedavi ederim, demifl.
Hemen ifle koyulmufl. At›n arkas›na dolafl›p aya€›ndaki ç›ban› aramaya bafllam›fl. Fakat as›l niyeti neresinden ›s›r›p yemeye bafllasam imifl. Bu arada at da uygun f›rsat kolluyormufl. Kurt tam da
bu s›rada at›n çiftelerinin arkas›nda durmufl. At f›rsat bu f›rsatt›r, diye sallam›fl çiftelerini. Öyle bir
vurmufl ki kurdun otuz iki difli birden dökülmüfl. Bofl bir çuval gibi düfltü€ü yerde, a€z› burnu kan
içinde kalm›fl. Düfltü€ü yerde kendi kendine k›zarak:
— Kendin ettin, kendin buldun. Doktorluk senin ne haddine. Kasapl›kla yetinmeyip bir de doktorlu€a özenenin hâli budur. Oh olsun bana, demifl.
Ekrem AYTAR
La Fontaine’den Seçmeler
10. etkinlik: “At ile Kurt” adl› fabldan al›nan yukar›daki bölümde hangi anlat›m türlerinin kullanıldığını belirtiniz. Farkl› anlat›m türlerinin kullan›ld›€› bu metin parçalar›n›n nas›l birlefltirildi€ini belirleyiniz. Metinde hâkim olan anlatım türünü belirtiniz.
“Her yaz›n k›fl›, her k›fl›n da bahar› olur. Dünya dönmeye devam eder ve mevsimler birbirini takip eder. ‹flte yine so€uk k›fl günlerinden sonra güzel bahar günleri gelmiflti. A€açlar beyaz bir gelin gibi çiçeklerle süslenmiflti. Annelerinden yeni do€an kuzular çay›rlarda görünmeye bafllam›flt›.
Do€a canlanm›fl, her yer yeflile bürünmüfltü. Bütün canl›lar yaflaman›n ne güzel oldu€unu baharda daha bir iyi anl›yordu.”
“O da ne? Çay›r›n kenar›nda bir at görmüfltü. ‘Neye niyet, neye k›smet.’ dedi. ‘Bakal›m bu at
ile bafla ç›kabilecek miyiz? Kuzuya göre biraz sert bir lokma fakat menüde baflka bir fley yok.’ diye m›r›ldanarak ata do€ru gitti.
31
Sanat Metinleri
— ‹yi günler say›n at! Bahar da ne güzel de€il mi? Efendim ben ünlü bir doktorum. fiu çay›rdaki otlar›n hangisi yararl›, hangisi zehirli tek tek bilirim. Hayvan vücudunun neresinde bir rahats›zl›k varsa fl›p diye tedavi ederim.
At kurdun bir planlar çevirdi€ini anlam›flt›. Fakat onunda eli kolu ba€l› kalmaya hiç niyeti yoktu. Gülümseyerek kiflnedi:
— Hii hi hiii!.. Ah ne iyi ne iyi. Benim de arka aya€›mda bir ç›ban ç›kt›. Buralarda bir doktor bulup gösterememifltim. fiimdi doktor aya€›ma geldi. Bir bakar m›s›n›z?
At›n bu sözleri kurt için bulunmaz bir f›rsatt›:
— Arka ayak, öyle mi? Hiç merak etmeyin. Ben flimdi fl›p diye teflhis koyar, p›t diye o hastal›€› tedavi ederim, demifl.
Hemen ifle koyulmufl. At›n arkas›na dolafl›p, aya€›ndaki ç›ban› aramaya bafllam›fl. Fakat as›l niyeti neresinden ›s›r›p yemeye bafllasam, imifl. Bu arada at da uygun f›rsat kolluyormufl. Kurt tam
da bu s›rada at›n çiftelerinin arkas›nda durmufl. At f›rsat bu f›rsatt›r, diye sallam›fl çiftelerini. Öyle
bir vurmufl ki kurdun otuz iki difli birden dökülmüfl. Bofl bir çuval gibi düfltü€ü yerde, a€z› burnu
kan içinde kalm›fl.”
11. etkinlik: “At ile Kurt” adlı fabldan al›nan yukar›daki bölümde sözlerle hareket aras›ndaki iliflkiyi belirleyiniz.
12. etkinlik: “‹ki Güvercin”, “ Bal›kç›l”, “At ile Kurt” adlı metinlerde dilin hangi ifllevlerde kullan›ld›€›n› belirtiniz.
13. etkinlik: “‹ki Güvercin”, “ Bal›kç›l”, “At ile Kurt” adlı metinleri anlat›m özellikleri bak›m›ndan
inceleyiniz. Fabllarda aç›k, duru, ak›c› ve yal›n bir anlat›m kullan›l›p kullan›lmad›€›n› örnekler vererek aç›klay›n›z.
ANLAMA, YORUMLAMA
1. “‹ki Güvercin”, “Bal›kç›l”, “At ile Kurt” adlı metinlerden hareketle fabllar›n yaz›l›fl amaçlar›n›
belirleyiniz.
2. Fabl türünün Türk ve dünya edebiyat›ndaki ilk örnekleri ve La Fontaine hakk›nda yapt›€›n›z
araflt›rmay› s›n›fa sununuz. Yapt›€›n›z araflt›rmadan hareketle fabllar›n yaz›l›fl amac› ile hedeflenen
okuyucu kitlesi aras›nda nas›l bir iliflki oldu€unu inceleyiniz.
3. “‹ki Güvercin”, “Bal›kç›l”, “At ile Kurt” adlı fabllarda verilmek istenen ahlak derslerinin neler
olduğunu belirleyiniz.
“‹ki güvercin birbirlerine sar›l›p öpüflmüfller. Güvercin gökyüzüne havalanan arkadafl›n›n ard›ndan gözyafl› dökmüfl. ‘Yolun aç›k olsun. Güle güle git, güle güle gel.’ demifl.
Üzgün olan güvercin:
— Biricik arkadafl›m, benim derdime hekimler çare bulamaz. Sen mi çare bulacaks›n?”
4. “‹ki Güvercin” adlı metinden al›nan yukar›daki bölümlerde hangi sanatlar›n kullan›ld›€›n› belirtiniz. Bu söz sanatlarının fabllardaki işlevini açıklayınız.
5. Fabllarda olay, yer, zaman ve kişilerin gerçeklikle ilişkisini açıklayınız.
6. Üç dört kiflilik gruplar oluflturarak iflledi€iniz fabllardaki konular›n evrensel olup olmad›€›n›
tart›fl›n›z. Tart›flma sonuçlar›n› grup sözcüleri arac›l›€›yla s›n›fa sununuz.
7. Fabl türünde bir metin yazınız. Yazd›€›n›z metinleri s›n›fta okuyunuz. Arkadafllar›n›z›n yazd›klar› fabllar hakk›nda düflüncelerinizi ifade ediniz.
32
Sanat Metinleri
8. Sınıfınızda ikişer kişilik gruplar oluşturunuz “İki Güvercin” ve “At ile Kurt” adlı metinleri grup
arkadaşlarınızla birlikte inceleyerek metinlerde hangi noktalama işaretlerinden ne amaçla kullanıldığını; birleşik kelimelerin, bağlaçların ve sayıların nasıl yazıldığını tespit ediniz. Yaptığınız çalışmayı sınıf arkadaşlarınıza sununuz.
9. Yazdığınız metni ve “İki Güvercin” adlı fablı aşağıdaki tabloda verilen ölçütlere göre inceleyiniz. Metinlerde bu ölçütlerin hangi düzeyde gerçekleştiğini göstermek amacıyla “Evet”, “Kısmen”
ve “Hayır” seçeneklerinden uygun olanı “X” ile işaretleyiniz.
ÖLÇÜTLER
YAZDIĞIM FABL
Evet
Kısmen
Hayır
İKİ GÜVERCİN
Evet
Kısmen
Hayır
Akıcı bir dil kullanılmıştır.
Cümlelerde anlatım bozukluğu yoktur.
Cümlelerde anlam belirsizliği yoktur.
Kelime, kelime grupları, cümle, paragraf düzeyinde
bağlaşıklık ve bağdaşıklık sağlanmıştır.
Büyük harflerin kullanıldığı yerlerle ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Birleşik kelimelerle ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Eklerle ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Soru eki, bağlaçlar ve edatlarla ilgili yazım yanlışları yapılmamıştır.
Sayılarla ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Ses olaylarından kaynaklanan yazım yanlışı yapılmamıştır.
Noktalama eksiklikleri yoktur.
Noktalama işaretleri doğru kullanılmıştır.
Metninizde tespit ettiğiniz hatalar varsa bunları düzeltiniz. Çalışmanızı öğretmeninizin değerlendirmesi için öğrenci ürün dosyanızda saklayınız.
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D” yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
•
•
•
•
•
Türk edebiyat›nda fabl türünün en önemli temsilcisi Ezop’tur.
Fabllar teflhis ve intak sanat› üzerine kurulur.
Fabllar hem düz yaz› hem manzume biçiminde yaz›labilir.
Fabllarda somut konular olay plan›yla soyutlaflt›r›l›r.
Fabllar sadece ait oldu€u toplumun ahlak ilkelerini yans›t›r.
(
(
(
(
(
)
)
)
)
)
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Kahramanlar› bitkiler, cans›z varl›klar ve özellikle hayvanlar olan ve ders verme amac› güden, ö€retici nitelikteki öykülere .............................. denir.
• Fabllar ............................................................................................... bölümlerinden oluflur.
• Fabl türünün dünya edebiyatındaki ilk temsilcileri ............................. ve ..............................
33
Sanat Metinleri
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. Afla€›dakilerin hangisi fabl›n özellikleri aras›nda yer almaz?
A) Kahramanlarının hayvanlardan oluşması
B) Ders verme amacı gütmesi
C) İçinde olağanüstü özelliklerin bulunması
D) Ögretici metin türü olması
E) Teşhis ve intak sanatlarından yararlanılması
2. Bir yarasa dalmış bir gün tepesi üstü
Bir gelinciğin yuvasına,
Farelere diş bileyen gelincik
Yürümüş üstüne hemen haklamak için.
Yukar›daki metnin türü afla€›dakilerden hangisidir?
A) Öykü
B) Gezi
C) Fabl
D) Söyleşi
E) An›
3. ...................... Gerektiği yerde gerektiği kadar sözcük... Metinde anlam, tanımlamalarla,
çağrıştırmalarla, örneklemelerle değil, tek başına kullanılan sözcüklerle ortaya konuyor. Her tutum, her davranış, her olgu, her nesne ayrıntılara inilmeden onu en iyi anlatan sözcükle veriliyor.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Yazıların sözcük örgüsü, büyük bir değişkenlik gösteriyor.
B) Değişik anlatım biçimleri kullanmaktan kaçınıyor.
C) Yazılarında en az sözcükle en çok şeyi anlatma ilkesine bağlı kalıyor.
D) Sözcükleri, temel anlamları kadar yan anlamlarıyla da kullanmaya çalışıyor.
E) Söylediklerinin kolay anlaşılır olmasını istemiyor.
2006/ÖSS
4. Çok eski ve geniş parke taşlı caddenin iki yanına dizilmiş düzenli evler, modern görünümden çok uzaktı (I) Eski özelliğini yitirmemiş, sağlam ve sağlam olduğu kadar da ilginç binalardı (II)
Strazburg’tan aklımda kalan sadece bu uzun ve geniş caddeydi (III) Daha sonra tertemiz ve düzenli yollar, küçük kiliseler ve yeşil alanlar (IV) Sanıyorum üzüm bağlarıydı (V)
Bu parçadaki numaralı yerlerin hangisine ötekilerden farklı bir noktalama işareti konmalıdır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
5. Elli yaşında bir adam, ellisine yakın kadın... Fıskiyeler, toplar... Onlar benden de çocuk. Seni görmemenin sıkıntısı dağılıyor, seviniyorum. Kadın eğilip beni dinliyor. Taksim’de öteki camilerden, meydanlardan söz açıyoruz. Sonunda lakırdılarımız bitiyor. Kadın sessiz. Üzerinde yeşil
bir entari var. Ayağında yıllanmış ayakkabılar...
Bu parçan›n anlat›m›nda afla€›dakilerden hangisi kullan›lm›flt›r?
A) Karşılaştırma-öyküleme
B) Tartışma-açıklama
C) Öyküleme- tanımlama
D) Öyküleme- betimleme
E) Açıklama-betimleme
Ç. Afla€›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
1. Eski Türk edebiyatında fabl türünün özelliklerini taşıyan metin türleri olup olmadığını belirtiniz.
2. Fabllarda verilmek istenen derslerin sadece çocukları mı yoksa tüm insanları mı ilgilendirdiğini söyleyiniz.
34
Sanat Metinleri
2. MASAL
ÖN HAZIRLIK
❑ Masal türünde yazılmış metinler bularak okuyunuz. Beğendiğiniz metinleri sınıfınıza getiriniz.
❑ Büyüklerinizden dinledi€iniz bir masal› defterinize yazarak sınıfa getiriniz.
❑ Büyüklerinize, anlatt›klar› masallar› kimlerden ö€rendiklerini sorarak masallar›n kayna€›
hakk›nda bilgi edininiz.
❑ Halk masalları ile “yapma masallar” hakk›nda bilgi edininiz.
❑ Masallar hakk›nda yaz›lm›fl inceleme yaz›lar› bularak okuyunuz. Beğendiğiniz bir metni
s›n›fa getiriniz.
HAZIRLIK
1. Masal okumay› ya da dinlemeyi sever misiniz? Masal›n çocuklar›n hayal dünyas›nda ne gibi bir önemi oldu€unu belirtiniz.
2. Dinledi€iniz masallardaki ola€anüstü kiflileri, olaylar›, mekân ve zamandaki ola€anüstülükleri belirtiniz.
3. ‹nsanlar›n neden masal anlatma ya da dinleme ihtiyac› duyduklarını belirtiniz.
4. Bir masal metni okumak m› yoksa onu usta bir anlat›c›n›n a€z›ndan dinlemek mi daha etkilidir? Düşüncelerinizi açıklayınız.
ÜNCE LE M E
1. etkinlik: Okudu€unuz masallardan birini s›n›fta anlat›n›z. Olay, mekân, zaman ve kiflilerdeki
ola€anüstülükleri belirleyerek masal hakk›ndaki düflüncelerinizi ifade ediniz. Okuduğunuz ve dinlediğiniz metinlerden hareketle masalların ortak özelliklerini belirleyiniz.
S‹H‹RL‹ ÇEfiME
Bir varm›fl, bir yokmufl... Çarfl› pazarda so€an, sar›msak satarken... Terazimin kolu k›r›ld› bir güzele bakarken... Sivrisinek hat›r› için... Tavuk tepti, horoz öttü, bülbül k›z›n selam etti... Dam alt›nda daldas›n... A benim güzelim nerdesin... Baz› gül gibi açars›n... Baz› da havalarda uçars›n. Masal masal maslad›... ‹ki kedi atlad›... Kurba€a kanatland›... Gitti gelin getirmeye... Gelin ç›kt› çarda€a... Çat yerleflti barda€a... Masald›r bunun ad›... Söylemekle ç›kar tad›...
Vakti zaman›nda bir memleket padiflah›n›n hiç çocu€u olmuyormufl. Padiflah da sultan da çocu€u çok sevdikleri hâlde Allah onlara bir türlü çocuk vermiyormufl. Dünyan›n her taraf›ndan da en
ünlü hekimler gelip sultan› muayene etmifller. Ad› duyulmam›fl, pek de€erli otlardan ilaçlar yap›lm›fl.
Fakat hiçbiri fayda etmemifl.
Böylece günleri üzüntü içinde geçiyormufl.
Nihayet padiflah›n da sultan›n da oldukça yaflland›klar› bir s›rada, bunlar›n bir k›z çocuklar› olmufl. Padiflah ve sultanla beraber, bütün memleket sevince bürünmüfl. Günlerce flenlikler yap›lm›fl,
ziyafetler verilmifl.
Günler geçtikçe dad›lar›n, halay›klar›n el üstünde tafl›d›klar› k›z büyümeye bafllam›fl, büyüdükçe
de güzellefliyormufl.
35
Sanat Metinleri
Fakat tam bir genç k›z hâline geldi€i zaman, vücudunun her yerinde yaralar ç›kmaz m›? K›zlar›n›n bu hâline pek üzülen padiflahla sultan, önce memleketin bütün hekimlerini saraya ça€›rarak k›zlar›n› muayene ettirmifller. Sonra en pahalı ilaçları yaptırarak vücuduna sürdürmüşler. Lakin hiçbiri
fayda vermemifl. Yaralar azalaca€›na her gün biraz daha art›yormufl.
Bu sefer padiflah dünyan›n dört bir taraf›na adamlar›n› göndererek en naml› hekimleri getirmifl.
Onlar›n söyledikleri ilaçlar› yapt›rm›fl. Gene de bir fayda görülmemifl.
Zavall› genç sultan›n vücudunda art›k yaras›z hiçbir yer kalmam›fl. Ac›s›ndan duram›yor, gözyafllar›n› tutam›yor, yaralar›ndan akan kanlar da bir türlü dinmiyormufl.
Nihayet çaresiz kalan padiflah, saray›n kuyumcular›na emir vererek k›z›n›n vücudunu bafltan
afla€›ya alt›nla kaplatm›fl. Böylelikle akan kanlar durmufl ama yaralar iyi olmad›€› için ac›s› da devam ediyormufl.
Ne ise padiflah da sultan da k›z›m›z›n derdine hiç olmazsa bu kadarc›k çare bulduk, diye ferahlam›fllar...
Genç sultan›n vücudu alt›nla kaplan›nca haber memleketin her taraf›na yay›lm›fl. Herkes bu yaral› sultan› merak etmeye bafllam›fl. H›rs›zlar ve cad› kar›lar da saraya girip k›z›n üzerindeki bu alt›nlar› elde etmenin çaresini aramaya koyulmufllar.
Bu memlekette de herkesin korktu€u bir cad› kar› varm›fl. Yafll› olmas›na ra€men güçlü, kuvvetli
olan bu kocakar›, k›yafet de€ifltirip kimseye tan›nmadan türlü kötü ifller yaparm›fl.
‹flte bu cad› kar›, haberi al›r almaz kendisini hiç kimsenin tan›yamayaca€› bir flekle sokmufl. Eline de bir çanta alarak saray›n önüne gelmifl.
Saray›n kap›c›s›n› eliyle iflaret edip ça€›rarak:
— O€lum, demifl. Ben Yemen’den geliyorum, oran›n çok ünlü hekimlerinden birinin k›z›y›m. Babam ölürken bütün ilaçlar›n› bana ö€retti. Her türlü hastal›€› hemen iyi ederim. Genç sultan›m›z›n
vücudunda yaralar ç›kt›€›n› haber ald›m. Hemen git, padiflah›m›za söyle, dilerse k›z›n› çabucak yaralar›ndan kurtaray›m. Kap›c› koflup kocakar›n›n söylediklerini bafl kalfaya anlatm›fl. O da gidip sultana söylemifl. Sultan da hemen padiflaha ç›karak bafl kalfadan ö€rendiklerini bildirmifl.
Padiflah derhâl emir vermifl. Kocakar›y› biraz sonra karfl›s›na ç›karm›fllar. Ona:
— E€er söylediklerin do€ru ç›kar da k›z›m› yaralar›ndan kurtar›rsan seni zengin ederim, demifl.
Yok, e€er yaralar› artarsa o zaman da ölümlerden ölüm be€en...
Kocakar› birkaç defa yerleri öpercesine e€ilerek padiflah› selamlad›ktan sonra:
— Sen hiç merak etme padiflah›m, diye cevap vermifl, ben Yemen’in çok ünlü bir hekiminin kız›y›m. Babam ölürken bana bütün sanat›n› ö€retti. Her türlü hastal›klar› iyi edecek ilaçlar› bilirim. Bu
ilaçlar yaln›z benim memleketimde yetiflen baz› otlardan ve çiçeklerden yap›l›r. Bu ifli de yeryüzünde benden baflka bilen yoktur. Ancak, benim genç sultanla bir odada üç dört gün yaln›z kalmam
laz›m. Yan›m›za da hiç kimse girmeyecek...
Padiflah kocakar›ya inanm›fl. Saray bahçesinin uzak bir köflesinde küçük bir köflk varm›fl. K›z›
ile ihtiyar kad›n› bu köflke götürüp yaln›z b›rakmalar›n›, yanlar›na da üç dört gün yetecek kadar yiyecek koymalar›n› emretmifl.
Biraz sonra padiflah›n k›z› ile kocakar›, bu küçük köflke girmifller. Derken gece olmufl. El ayak
çekildi€i, sarayda ›fl›klar›n tamamen söndü€ü bir s›rada, kocakar› çantas›n› açm›fl. K›za:
— Yavrum, demifl, önce üzerindeki alt›n kaplamay› ç›karmam laz›m. Ondan sonra yaralar›na bakar, ilaçlar›m› sürerim.
Zavall› k›zca€›z, her fleyden habersiz; iyi olaca€›m, yaralardan kurtulaca€›m, diye sevinç içindeymifl.
Kocakar›, birtak›m aletlerle k›z›n üzerindeki alt›n kaplamay› sökmüfl. Arkas›ndan da çantas›ndan
bir flifle ç›kararak kapa€›n› açm›fl, içindeki sihirli suyu k›z›n üzerine serpmifl.
36
Sanat Metinleri
Genç sultan ne oldu€unu anlayamam›fl. Biraz sonra bafl› dönmeye, gözleri kararmaya bafllam›fl. Çok
geçmeden de bay›lm›fl, oldu€u yere
ölü gibi uzanm›fl.
Kocakar›, vakit kaybetmeden alt›nlar› küçük parçalara bölerek çantas›na yerlefltirip eline alm›fl. Orada
buldu€u eski bir entariyi k›z›n üzerine geçirmifl. Sonra onu s›rtlad›€› gibi köflkten ç›km›fl.
Genç sultan bayg›n bir hâlde s›rt›nda oldu€u hâlde, dinlene dinlene
saatlerce yol alm›fl. Nihayet saraydan epeyce uzaklaflt›€›n› anlay›nca
k›z› bir yol kenar›na b›rakm›fl, kaybolup gitmifl.
Genç sultan sabaha karfl› kendine gelmifl. Güneflin ilk ›fl›klar› ortal›€› ayd›nlat›rken yerinden kalkm›fl. Bir de bakm›fl ki ›ss›z bir da€ bafl›nda... Üzerindeki alt›nlar sökülmüfl... Yaralar› eskisinden daha çok s›zl›yor... Her yerinden kanlar ak›yor... S›rt›nda bir entari... Çaresiz etraf›na bak›nmaya bafllam›fl... ‹leride bir çeflme görmüfl. Gidip yüzünü, gözünü y›kam›fl. Kana kana su içmifl. Sonra da
eliyle çeflmeden su al›p vücudundaki yaralara sürmeye bafllam›fl. Daha ilk yaraya suyu sürer sürmez orada hiçbir fley kalmam›fl, yara kaybolmufl... Derken öteki yaralar›n› da birer birer y›kam›fl.
Hepsi de tamamen iyi olmufllar... Hayret!
K›z art›k ne yapaca€›n› flafl›rm›fl. Hoplayarak, z›playarak, flark›lar söyleyerek yola düflmüfl. Az
gitmifl, uz gitmifl, dere tepe düz gitmifl, alt› ay bir güz gitmifl... Gide gide bir tarlaya gelmifl. Tarlada ihtiyar bir adam çift sürüyormufl. Yan›na gidip biraz ekmek istemifl. Sonra bir kenara oturup ihtiyar çiftçiye bafl›ndan geçenleri anlatm›fl.
Çiftçi, k›z› pek sevmifl. Onu yan›na almay› kabul etmifl. Akflamüzeri çiftçinin köyüne beraber
dönmüfller. Çiftçinin kar›s› ile yetiflmifl bir o€lu varm›fl. Onlar da evimiz bir genç k›z kazand›, diye
sevinmifller...
Böylece güzel güzel geçinmeye bafllam›fllar.
Nihayet bir gün çiftçi, k›zla o€lunu evlendirmifl. ‹ki genç hayatlar›ndan memnunmufllar. Çok geçmeden bir o€ullar› olmufl.
Genç kad›n, kocas›na demifl ki:
— fiu dünyan›n hâline bak... Ben ne idim ne oldum... Bundan sonra da ne olaca€›m belli de€il.
Ama hayat›mdan çok memnunum. Yaln›z senden bir ricam var. E€er izin verirsen o€lumun ad›n›
ben koyay›m... Bundan sonra da çocu€umuz olursa adlar›n› ben koymak istiyorum...
Kocas› onun bu dile€ini hofl karfl›lam›fl. “Hay hay” demifl. Genç kad›n, bunun üzerine, ilk çocu€una “Ne İdim.” ad›n› koymufl.
Aradan epey bir zaman geçmifl. Bir o€lan çocuklar› daha olmufl. Ona da “Ne Oldum” ad›n› vermifl. Ne İdim ile Ne Oldum henüz iki üç yafllar›nda iken bunlar›n bir o€lan çocuklar› daha dünyaya
gelmifl. Genç anne bu o€lana da “Ne Olaca€›m” ad›n› takm›fl.
Çocuklar günden güne büyüyorlar, büyüdükçe de güzellefliyorlarm›fl.
37
Sanat Metinleri
Bir gün anne ve babalar› ile birlikte tarlaya gitmifller. Büyükler tarlada çal›fl›rlarken onlar da yol
kenar›nda oynuyorlarm›fl. Bu s›rada, bir geziden dönmekte olan padiflah, arabas› ile oradan geçiyormufl. Çocuklar pek hofluna gitmifl. Arabay› durdurup bunlar› birer birer sevip okflam›fl. Sonra
adlar›n› sormufl. “Ne İdim”, “Ne Oldum”, “Ne Olaca€›m” adlar›n› duyunca flafl›rm›fl... Çünkü o güne kadar böyle adlar duymam›fl. Onlar böyle konuflurlarken genç anne ile baba yanlar›na gelmifl.
Gözleri zay›f gören padiflah, daha ihtiyarlam›fl ve beyaz sakal› daha da uzam›fl olmas›na ra€men k›z› onu tan›m›fl.
Padiflah, bunlara:
— Çocuklar›n›za neden böyle adlar koydunuz, diye sorunca k›z› dayanamam›fl, a€lamaya bafllam›fl... Sonra koflup babas›n›n ellerine sar›lm›fl. Ona kendisini tan›tarak bafl›ndan geçenleri anlatm›fl.
‹htiyar padiflah, sevgili k›z›na kavufltu€u için sanki dünyalar onun olmufl. K›z› ile beraber damad›n› ve torunlar›n› da arabas›na alarak do€ruca saraya dönmüfller.
O günden sonra hep birlikte mutlu bir hayat sürmeye bafllam›fllar. Onlar ermifl murad›na, biz ç›kal›m tavan aras›na...
Naki TEZEL
Türk Masalları
2. etkinlik: “Sihirli Çeflme” adlı masal› olay›n geçti€i yere ve kiflilere de dikkat ederek parçalara
ay›r›n›z. Parçalarda anlat›lanlar› flemada bofl b›rak›lan yerlere yazarak masal›n olay örgüsünü tespit
ediniz. Olay örgüsünün özelliklerini belirleyiniz.
1. ‚ocuÛu olmayan
padißahla sultanÝn bu
dertlerine are aramalarÝ
7.
6.
2.
3.
Sihirli ‚eßme
4.
5.
3. etkinlik: “Sihirli Çeflme” adl› masal›n olay örgüsünü oluflturan parçalar›n metin içinde yüklendikleri ifllevleri belirleyiniz.
4. etkinlik: “Sihirli Çeflme” adlı masalın temas›n› bularak olay parçalar›n›n bu tema etraf›nda nas›l birleflti€ini aç›klay›n›z.
5. etkinlik: “Sihirli Çeflme” adlı masaldaki karşılaşmaları ve çatışmaları tespit ediniz. Bu karşılaşma ve çatışmaların metnin yapısına, iletisine ve anlatımına katkılarını belirtiniz.
38
Sanat Metinleri
6. etkinlik: “Sihirli Çeflme” adlı masaldaki kişilerin aşağıdaki tabloda verilen özelliklerden hangilerini taşıdığını belirleyiniz. belirlediğiniz bu özellikleri tabloda “X” ile işaretleyiniz. Yaptığınız çalışmadan hareketle iyi-kötü, haklı-haksız gibi zıtların birlikteliğinin ve çatışmasının masalın oluşmasına katkısını açıklayınız.
‹yi
Kötü
Padişah
Padişahın Kızı
Cadı
İhtiyar Çifçi ve Karısı
Çiftçinin Oğlu
7. etkinlik: Okudu€unuz, dinledi€iniz masallardan hareketle masallardaki çatışmaların nedenlerini belirtiniz.
8. etkinlik: “Sihirli Çeflme” masal›ndaki kifliler aras›nda ola€anüstü özelliklere sahip olanlar kimlerdir? Bunlar›n insana özgü hangi durumu temsil etti€ini belirtiniz.
9. etkinlik: Çocuklar›n masallar› neden sevdi€ini tart›fl›n›z. Vardığınız sonucu açıklayınız.
KARABU⁄DAY
fiimfleklerin çakt›€›, y›ld›r›mlar›n düfltü€ü, ortal›€› kas›p kavuran bir f›rt›nadan sonra bir karabu€day tarlas›n›n yan›ndan geçenler görürler ki tarla yanm›fl, kapkara kesilmifltir. Alev alev bir atefl geçmifltir sanki tarlan›n üstünden! O zaman çiftçi bunu, “y›ld›r›m›n ifli” diye aç›klayacakt›r. Ama acaba
niçin y›ld›r›m düflmüfltür o tarlaya? Bu konuda serçeden duyduklar›m› anlatmak istiyorum size. Serçeye de bunu bir karabu€day tarlas›n›n karfl›s›ndaki yafll› bir sö€üt a€ac› anlatm›fl.
Bugün de yerinde duran o koskoca, sayg›de€er sö€üt a€ac› her yan› k›r›flm›fl, kocam›fl bir a€açm›fl. Ortas› da yar›km›fl. O yar›€›n içinde otlar›n, bö€ürtlen çal›lar›n›n yetiflti€i görülüyormufl. Art›k
beli iyice bükülmüfl olan sö€üt a€ac›n›n dallar› yere sarkmaktaym›fl. O dallar yeflil, uzun saç telleriymifl sanki.
Sö€üt a€ac›n›n çevresindeki tarlalarda yaln›z çavdarla arpa de€il, olgunlaflt›€›nda dallara konmufl küçük sar› kanaryalar› and›ran güzel yulaflar da yetifliyormufl. Tarlalar› dolduran bütün bu tah›llar gülümsüyorlar, baflaklar› ne kadar a€›rsa alçakgönüllülükle Tanr›’ya flükrederek yere o kadar
çok e€iliyorlarm›fl. Ama yafll› sö€üt a€ac›n›n bulundu€u yerin tam karfl›s›nda bir karabu€day tarlas› da varm›fl. Karabu€day öteki tah›llar gibi e€ilmiyor, kurumlanarak dimdik duruyormufl.
“Benim baflaklar›m da öteki baflaklar kadar zengin!” demifl karabu€day. “Üstelik ben çok daha
gösteriflliyim, çiçeklerim elma a€ac›n›n çiçekleri kadar güzel, ne bana ne de kardefllerime bakmaya doyum olmaz. Bizden görkemlisini görmüfllü€ün var m› senin ey sö€üt a€ac›?”
Yafll› sö€üt a€ac› bafl›yla onaylam›fl. Ama sanki “Elbette görmüfllü€üm var!” demek istiyormufl.
Karabu€day afl›r› derecede kendini be€enmifllikle yay›larak “aptal a€aç” demifl. “Öyle de yafllanm›fls›n ki karn›nda otlar bitmifl.”
39
Sanat Metinleri
O s›rada çok fliddetli korkunç bir f›rt›na ç›km›fl. Tarlalardaki bütün çiçekler yapraklar›n› büzerek
s›k›ca kapat›p f›rt›na üzerlerinden geçerken küçücük bafllar›n› e€mifller. Ama karabu€day kurumlanarak dimdik durmay› sürdürmüfl.
Çiçekler “Sen de bizim gibi bafl›n› ey!” demifller.
Karabu€day “Bafl›m› e€mek için hiçbir neden yok!” diye yan›tlam›fl.
Ekinler “Sen de bizim gibi bafl›n› ey!” diye ba€›rm›fllar. “Bak f›rt›na mele€i uçarak geliyor. Bulutlardan yere kadar uzanan kanatlar› var. Sen aman dilemeye vakit bulamadan o seni ikiye biçecek!”
Karabu€day “Evet, öyle olacak ama e€ilmeyece€im!” diye diretmifl.
“Kapat çiçeklerini, yapraklar›n› ey!” demifl yafll› sö€üt a€ac›. “Bulut patlay›nca sak›n bafl›n› kald›r›p flimfle€e bakma! ‹nsanlar bile buna cesaret edemiyorlar. Çünkü flimfle€in içinde cenneti görme olana€› var ama o görüntü insanlar› kör edebilir. Kald› ki insanlardan çok daha az de€eri olan
biz tarla bitkilerine zarar vermesin!”
“Çok daha az de€eri olan m›!” diye ba€›rm›fl karabu€day. “Bak, iflte flimdi bafl›m› kald›r›p cennetin içine bakaca€›m!” Büyük bir kendini be€enmifllikle dedi€ini de yapm›fl. Öyle s›k öyle fliddetli
flimflek çak›yormufl ki bütün dünya alev alev yan›yor gibiymifl.
F›rt›na geçtikten sonra çiçeklerle ekinler ya€murdan serinlemifl olarak durgun ve temiz havada
yeniden canlanm›fllar. Ama y›ld›r›m çarpmas›yla kömür gibi kapkara kesilen karabu€day, art›k ifle
yaramaz, ölü bir bitkiymifl.
Yafll› sö€üt a€ac›n›n dallar› rüzgârda sallan›yor, yeflil yapraklar›ndan afla€›ya düflen iri su damlalar›, a€aç a€l›yor izlenimini b›rak›yormufl. Serçeler sö€üt a€ac›na, “Niçin a€l›yorsun? Bak bütün bitkiler ne kadar sevinçli, günefl nas›l da parl›yor, bulutlar yelkenli gemiler gibi nas›l kay›p gidiyor! Çiçeklerin, çal›lar›n kokusunu alm›yor musun yafll› sö€üt, niçin a€l›yorsun?” diye soruyorlarm›fl. O zaman, sö€üt karabu€day›n gururunu, kendini be€enmiflli€ini, bu yüzden de çarp›ld›€› cezay› anlatm›fl.
Bu masal› size anlatan ben de serçelerden dinledim. Bir akflam onlara, “Ne olur, bana bir masal anlat›n!” diye yalvarm›flt›m, o zaman bu masal› anlatt›lar.
Hans Christian ANDERSEN
(Hans Kristiyan Endırsın)
Andersen Masalları
10. etkinlik: İncelediğiniz metinlerden ve yaptığınız araştırmalardan hareketle halk masalları ile
yazar› belli masallar aras›ndaki benzerlik ve farkl›l›klar› afla€›daki tabloda uygun yerlere yaz›n›z.
HALK MASALLARI
YAZARI BELLİ MASALLAR
Benzer Özellikler
Farklı Özellikler
Olay
Kişi
Zaman
Mekân
Anlatıcı
40
Sanat Metinleri
11. etkinlik: “Sihirli Çeflme” adl› masal›n geçti€i mekân› bularak mekân›n özelliklerini belirleyiniz.
“Bir varm›fl, bir yokmufl.”
“Vakti zaman›nda bir memleket padiflah›n›n hiç çocu€u olmuyormufl.”
“Nihayet padiflah›n da sultan›n da oldukça yaflland›klar› bir s›rada, bunlar›n bir k›z çocuklar› olmufl.”
“Nihayet bir gün çiftçi, k›zla o€lunu evlendirmifl.”
“Az gitmifl, uz gitmifl, dere tepe düz gitmifl, alt› ay bir güz gitmifl.”
12. etkinlik: “Sihirli Çeflme” masal›ndan al›nan yukar›daki cümlelerden hareketle masal zaman›n›n gerçek zamandan farkl›l›€›n› tespit ediniz. Bu durum masal metnine ne kazand›r›r? Aç›klay›n›z.
13. etkinlik: “Sihirli Çeflme” masal›ndaki anlatıcı kimdir? Anlatıcı ile yazarın aynı kişi olup olmadığını belirtiniz. Anlatıcının özelliklerini açıklayınız.
14. etkinlik: “Sihirli Çeflme” metnindeki bak›fl aç›s›n› bulunuz. Bak›fl aç›s›n›n özelliklerini belirleyiniz.
15. etkinlik: “Sihirli Çeflme” masal›n›n nas›l bafllay›p nas›l bitti€ini aç›klay›n›z.
“Genç Sultan sabaha karfl› kendine gelmifl. Güneflin ilk ›fl›klar› ortal›€› ayd›nlat›rken yerinden
kalkm›fl. Bir de bakm›fl ki ›ss›z bir da€ bafl›nda... Üzerindeki alt›nlar sökülmüfl... Yaralar› eskisinden daha çok s›zl›yor... Her yerinden kanlar ak›yor... S›rt›nda bir entari... Çaresiz etraf›na bak›nmaya bafllam›fl... ‹leride bir çeflme görmüfl. Gidip yüzünü gözünü y›kam›fl. Kana kana su içmifl.
Sonra da eliyle çeflmeden su al›p vücudundaki yaralara sürmeye bafllam›fl. Daha ilk yaraya suyu
sürer sürmez, orada hiçbir fley kalmam›fl, yara kalmam›fl...”
16. etkinlik: “Sihirli Çeflme” adl› masaldan al›nan yukar›daki paragrafta hangi anlat›m türü kullanılmıştır? Metinde farkl› anlat›m türleriyle oluflturulmufl paragraflar olup olmad›€›n› belirleyiniz.
Kullan›lan anlat›m türlerinin masala katk›s›n› açıklayınız.
17. etkinlik: “Sihirli Çeflme” masal›nda dil hangi işleviyle kullanılmıştır? Dilin bu işlevinin anlatımı
nasıl etkilediğini açıklayınız.
18. etkinlik: Sanat metinlerinde olmas› gereken özelliklerden yola ç›karak masallar›n neden sanat metni oldu€unu aç›klay›n›z.
19. etkinlik: Fabl ve masal› afla€›daki özellikler bak›m›ndan karfl›laflt›rarak benzer ve farkl› yönlerini tabloda uygun bölüme yaz›n›z.
Türler
Kahramanlar
Yer
Zaman
Fabl
Masal
41
Olay
Gerçeklik
Sanat Metinleri
ANLAMA, YORUMLAMA
1. Okudu€unuz ya da dinledi€iniz masallardan birini, günümüz yaflama biçimi ve insan iliflkilerinden yola ç›karak yorumlayınız.
2. “Sihirli Çeflme” masal›nda yer alan iyi ve kötü olarak s›n›fland›rd›€›n›z kiflilerin özelliklerine
gerçek hayatta rastlaman›n mümkün olup olmad›€›n› örnekler vererek aç›klay›n›z.
3. “Sihirli Çeflme” masal›n›n ana fikrini belirtiniz.
4. Masallar›n hedef okuyucu kitlesinin dil ve anlat›m üzerinde ne gibi etkileri oldu€unu “Sihirli
Çeflme” masal›ndan ve okudu€unuz masallardan yola ç›karak aç›klay›n›z.
5. Aile büyüklerinizin anlattıkları masalları kimlerden öğrendiklerini söyleyiniz. Masalların kuşaktan kuşağa nasıl aktarıldıkları konusundaki çıkarımlarınızı belirtiniz.
6. S›n›fa getirdi€iniz masallar hakk›ndaki inceleme yaz›lar›n› okuyunuz. Bu yaz›lardan hareketle
Türk halk masallar›ndan biriyle ilgili bir yaz› yaz›n›z. Yazd›klar›n›z› arkadafllar›n›zla paylafl›n›z. Arkadafllar›n›z›n okuduklar› yaz›lar hakk›ndaki düflüncelerinizi ifade ediniz.
7. Sınıfınızda dört grup oluşturunuz. İlk iki grubun “Sihirli Çeşme” diğer grupların da “Karabuğday” adlı metni incelemesi amacıyla gruplar arasında görev dağılımı yapınız. Grup arkadaşlarınızla
birlikte metni inceleyerek metinde hangi noktalama işaretlerinin ne amaçla kullanıldığını; birleşik kelimelerin, bağlaçların ve sayıların nasıl yazıldığını tespit ediniz. Yaptığınız çalışmayı sınıf arkadaşlarınıza sununuz.
8. Yazdığınız metni ve “Sihirli Çeşme” adlı masalı aşağıdaki tabloda verilen ölçütlere göre inceleyiniz. Metinlerde bu ölçütlerin hangi düzeyde gerçekleştiğini belirtmek amacıyla “Evet”, “Kısmen”
ve “Hayır” şeçeneklerinden uygun olanı “X” ile işaretleyiniz.
ÖLÇÜTLER
YAZDIĞIM MASAL
Evet
Kısmen
Hayır
SİHİRLİ ÇEŞME
Evet
Kısmen
Hayır
Akıcı bir dil kullanılmıştır.
Cümlelerde anlatım bozukluğu yoktur.
Cümlelerde anlam belirsizliği yoktur.
Kelime, kelime grubu, cümle, paragraflar arasında
bağlaşıklık ve bağdaşıklık sağlanmıştır.
Büyük harflerin kullanıldığı yerlerle ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Birleşik kelimelerle ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Eklerle ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Soru eki, bağlaçlar ve edatlarla ilgili yazım yanlışları yapılmamıştır.
Sayılarla ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Ses olaylarından kaynaklanan yazım yanlışı yapılmamıştır.
Noktalama eksiklikleri yoktur.
Noktalama işaretleri doğru kullanılmıştır.
Metninizde tespit ettiğiniz hatalar varsa bunları düzeltiniz. Çalışmanızı öğretmeninizin değerlendirmesi için öğrenci ürün dosyanızda saklayınız.
42
Sanat Metinleri
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D” , yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
• Halk masalları kuşaktan kuşağa sözlü gelenekle aktarılır.
(
)
• Masallarda iyi-kötü, hakl› -haks›z gibi z›tlar›n birlikteli€i ve çat›flmas› söz konusudur. (
)
• Masallarda ço€unlukla öyküleme anlat›m biçimi kullan›l›r.
(
)
• Masal olaylar›n›n geçti€i yer ve zaman belirlidir.
(
)
• Masallar flekil olarak tekerleme, as›l bölüm, masal›n sonu olmak üzere üç bölümden
oluflur.
(
)
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Olay yeri ve zamanı belirli olmayan; peri, dev, cin, ejderha, arap bac› gibi kahramanlar› bulunan, ola€anüstü olaylar›n anlat›ld›€› yaz›lara .................. denir.
• Türk masal geleneği içerisinde en çok bilinen masallar ..................................... masallar›d›r.
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. Masal hakkında söylenen aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Ders verme amacı vardır.
B) Kahramanları olağanüstü kişiler olabilir.
C) Kuşaktan kuşağa sözlü gelenekle aktarılır.
D) Yer ve zaman belirsizdir.
E) Bütün masal türlerinin yazarı bellidir.
2. Bence edebiyat, bütün türleriyle masalla başlar, masalla biter. Masal, türler içinde en çok
şiire yakındır. Ritmiyle, tekrarıyla, hayaliyle... Eşine rastlamadığımız ama umutlarımızı, korkularımızı, sevinçlerimizi taşıyan yeni eşyalar, yeni insanlar, yeni hayvanlar yaratır masal. Bu nedenle
en çok şiire yakındır.
Bu parçada masalla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yinelemelere yer verildiğine
B) Düş ögesinden yararlanıldığına
C) Çok aranan ve okunan bir tür olduğuna
D) Değişik türlerin kaynağı olduğuna
E) Duygusal yönünün bulunduğuna
1992/ÖSS
3. Afla€›daki cümlelerin hangisinde bir anlat›m bozuklu€u vard›r?
A) Şoförün, otobüsü aşırı hızlı kullanması, yolcuları korkutmuştu.
B) Otoyolda lastiğin patlaması, gereksiz yere zaman kaybına neden olmuştu.
C) Yoldan geçen araç sahiplerinden yardım istemeye karar verdiler.
D) Başka bir firmanın aracından, yedek lastik bulmuşlardı.
E) Kısa bir süre sonra trafik polisleri de olay yerine gelmişti.
43
Sanat Metinleri
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Kültür ve sanat bir milletin kimliğidir.
B) Bir toplumun uygarlığı, onun sanat değerleri ve kültür varlıkları ile simgelenir.
C) Kültürün zenginlik kazanmasında sanat çalışmalarının önemi çok büyüktür.
D) Sanat eğitiminde örgün ve yaygın eğitim kurumlarının çetin ve zor bir görevi vardır.
E) Sanat eğitimi, her yaştaki birey için gereklidir.
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcüğün yazımı yanlıştır?
A) Son dönem şairleri bu antolojiye alınmamış.
B) Voleybolcular, otobüslerine bindiler.
C) Kardeşi bu filmin yönetmenliğini üstlenmiş.
D) Antırenor bugünkü çalışmayı erken bitirdi.
E) Bu zürafa hayvanat bahçesine yeni gelmiş.
2002/ÖSS
6. Yusuf gözlerini odada şöyle bir gezdirdikten sonra içeri doğru bir adım attı. Kaymakam
korku ile iskemlesini geri çekti. Yusuf birden bire kolunu havaya kaldırdı. Elinde tuttuğu meşin
kamçıyı İzzet Bey’in suratına yapıştırdı. Ondan sonra bu kamçı müthiş bir çabuklukla inip kalkmaya ve masanın etrafındakilere rastgele vurmaya başladı.
Paragrafın anlatım türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Açıklama
B) Öyküleme
C) Betimleme
D) Tartışma
E) Karşılaştırma
7. (I) Bir zamanlar geceleri oturur gündelik anılarımı, izlenimlerimi küçük defterlere yazardım.
(II) Yıllarca sürdü bu. (III) Sonra nasıl oldu bilmem, ne o küçük defterler kaldı ne de bende oturup o sayfalara bir şeyler karalamak isteği. (IV) Belki de yaşamın binbir türlü engelleri daha açıkçası kişiye kendi kendisiyle başbaşa kalmasını imkânsız kılan zorunluğu bana bu gündelik eğlenceyi unutturdu. (V) Yıllardan beri çeşitli günlükler okudum. (VI) Günlük çeşidine karşı duyduğum yakınlık, dostluk duygularını, Salah Birsel’in “Günlük”ünü okuduktan sonra bir kere daha
yaşadım. (VII) Birsel’in “Günlük”ü edebî bir günlük. (VIII) Oysa günlükler bize yazıldıkları çağın
havasını da yansıtmalıdır.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümle ile başlar?
A) III
B) IV
C) V
D) VI
E) VII
8. Sanat insanda estetik heyecanlar uyandırma niteliği olan bir çalışma türüdür. Renkler, sesler, şekiller ve sözler birer kaynaktır, araçtır eser için. Sanatçı gördüğünü, duyduğu ve anladığını olduğu gibi değiştirmeden bir tabloda şekillendirecek, bir mermer parçasında soyutlaştıracak
ve bir kitapta anlatacaktır. Sanatçı objektiftir, sanatçı realisttir, sanatçı eğitimcidir. Başka türlü
olmaz, bir sanatçı. Bunu yaparken de hiçbir çıkar gözetmez.
Paragrafın anlatım türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Açıklama
B) Öyküleme
C) Betimleme
D) Tartışma
E) Karşılaştırma
Ç. Afla€›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
1. Masal anlatmada sesi iyi ve düzgün kullanmanın, olayı canlandırarak anlatmanın önemini açıklayınız.
2. Masalların, içinde doğduğu toplumun kültür özelliklerini ne şekilde yansıttığını belirtiniz.
44
Sanat Metinleri
3. HİKÂYE (ÖYKÜ)
ÖN HAZIRLIK
❑ Maupassant (Mopasan), Çehov tarzı ve bireysel olanı konu alan hikâye örnekleri bularak
okuyunuz. Beğendiğiniz metinleri sınıfınıza getiriniz.
❑ Türk edebiyatındaki herhangi bir hikâye hakk›nda yaz›lm›fl eleştiri metinleri bulunuz. Bu
metinleri s›n›fa getiriniz.
❑ Halk hikâyelerinin hangi gelenek etraf›nda olufltu€unu araflt›rınız. Bu türde yazılmış bir hikâye bularak okuyunuz. Okuduğunuz metni sınıfınıza getiriniz.
❑ Sait Faik Abas›yan›k’›n 1945 sonras› yazd›€› hikâyelerden ve Ahmet Hamdi Tanp›nar’›n
“Abdullah Efendi’nin Rüyalar›”ndaki hikâyelerinden birini okuyunuz. Okudu€unuz hikâyeyi s›n›fa getiriniz.
❑ Sait Faik Abas›yan›k’›n sanat hayat› hakk›nda bir araflt›rma yap›n›z.
❑ Hikâye türünün Türk ve dünya edebiyat›ndaki ilk örnekleri ve geliflimi hakk›nda bir araflt›rma yap›n›z.
HAZIRLIK
1. “Sanatç› anlat›rken konular›n› çift mercekli bir objektiften geçirir.” sözünden hareketle gündelik hayat›m›zdaki bir olay› anlat›fl tarz›m›zla sanatç›lar›n olaylar› hikâye etmelerindeki farkl›l›klar›
söyleyiniz.
2. Etraf›n›zda, olaylar› anlat›fl tarz›n› be€endi€iniz, kendini herkese dinleten türden insanlar var
m›dır? Bu kiflilerin zevkle dinlenmesinin sebepleri neler olabilir?
3. Tanzimat öncesi Türk edebiyatında olay çevresinde gelişen metin türlerinin neler olduğunu belirtiniz.
ÜNCE LE M E
1. etkinlik: S›n›fta dört grup oluflturunuz. S›n›fa getirdi€iniz halk hikâyesi, Maupassant tarz› hikâye, Çehov tarz› hikâye ve ben merkezli hikâyeleri her gruba bir tür gelecek flekilde paylafl›n›z.
Seçti€iniz metinleri anlatmaya bağlı metinleri inceleme metoduna göre inceleyiniz. ‹nceleme sonuçlar›n› s›n›fla paylafl›n›z. İncelediğiniz hikâyeyi di€er hikâyelerle yap›, tema, dil ve anlat›m, gerçeklik,
gelenek bak›m›ndan karfl›laflt›r›n›z. Ulaştığınız sonuçları açıklayınız.
GÖZYAfiI
Yeni tuttu€u hizmetçi kad›na dedi ki:
— Dilin Anadoluluya benzemiyor. Rumelili misin?
— Erfiçe köylerindendim. Aln›m›n yaz›s› imifl, buralara düfltüm.
Anl›yor ki önceleri sar›fl›n imifl, mavi gözlü imifl. fiimdi saçlar küçük aktar dükkân› bebeklerinin
ne k›la ne de ota benzeyen, dokunsan›z h›fl›rdayaca€›n› sand›€›n›z cans›z, kuru, soluk rengini, fleklini alm›fl. Gözleri eski flekerlenmifl fluruplar kadar donuk, cans›z, kat›, suyu çekilmifl... Dibe çökmüfl bir tasa, kayg› tortusu. Bu kadar kuru, kabu€a benzeyen göze hiç rastlamam›flt›.
(...)
‹çinden:
— Bir baflkas›n› bulunca savar›m!
Dedi. Fakat hikâyesini dinledi€inde savamad›.
45
Sanat Metinleri
Balkan Savafl› kopunca hududa çok yak›n olan köyde, bir aksamüstü flu korku yay›lm›fl: Düflman geliyor! (...) Bütün köy halk› mal mülk ne varsa b›rak›p kaçmaya karar veriyor; bir anda at,
öküz, araba, kaç›fl için ne tafl›t varsa hepsi haz›r oluyor.
Dul Ayfle de haz›rd›r, bir at›n üstündedir. Terkisinde befl yafl›ndaki o€lu, belinden s›ms›k› sar›lm›fl, önünde üç yafl›ndaki k›z› bir kuflakla dizlerinden e€ere ba€l›, kuca€›nda bir yafl›na basmayan
yavrusu uykuda...
Tepelerden ara vermeyen, soluk ald›rmayan bir ya€mur iniyor; k›fl bafllang›c› ya€muru... Biliyorlar ki bu böylece sürerse ovay› su basacakt›r; çaylar kabaracak, nehirler taflacak, köprüler çökecek;
yol, iz kalmayacakt›r. Islak gece içinde, s›rs›klam bir kafile. Kimi yaya, kimi atla kofluyor; kaç›yor.
Öndeki ümit, ordumuza yetiflmek; arkadaki korku düflman ordular›na çi€nenmek!
Öne bak›yorlar: çamur, ya€mur, karanl›k... fiimflek bile çakmayan koyu, de€iflmez bir karanl›k.
Arkaya bak›yorlar: yine öyle batakl›klar, su katmanlar›, gece...
Dinliyorlar: Uzaklarda kabaran derenin yüklü u€ultusu ve yak›nlarda çamura bat›p ç›kan ayaklar›n bo€uk h›fl›rt›s›...
Ayfle, beline dolanan ufak kollar›n ara s›ra gevfledi€ini duyuyor.
— Uyuma Ali, diyor, uyuma!
Önündeki bafl yavafl yavafl dikli€ini kaybediyor, dizine do€ru e€iliyor:
— Uyuma Emine’m, diyor uyuma!
Sonra kuca€›nda k›p›rdamalar bafllay›p hafif a€lamalar iflitince:
— Uyu ci€erim, diyor, uyu Osman’›m!
At ikide bir sürçüyor, kapan›yor, soluyor, kendisini toparl›yor; gömülüyor yine silkiniyor, yine ilerlemeye çabal›yor. O; yafll›, romatizmal›, y›lg›n bir beygirdir. Toprak ise gittikçe v›c›k bir hâle gelmektedir. Ya€mur kesilmek bilmedi€inden saplan›p kalmalar› veya taflan bir ›rma€›n ak›nt›s›na kap›larak bo€ulmalar› olas›l›€› ço€al›yor.
Ayfle, yavrular›na sar›larak ölmeyi, art›k at›n ve kendisinin güçsüzlü€üne bakarak kötü kötü düflünmektedir. ‹çindeki en ürkütücü korku flimdi fludur: At›ndan ayr›larak üç canl› yükü ile yayan kalmak.
Sonunda bu da oluyor.
Önce çöken, sonra da bafl›n› uzat›p yan üstü uzanan, bir türlü kalkmak gücünü bulamayan attan iniyorlar; çarçabuk iniyorlar. Çünkü durmadan ilerleyen felaket toplulu€undan ayr› düflmek Ayfle’ye her fleyden daha korkunç geliyor. Fakat geride kald›€›n› anlay›p bir süre s›k› yürüyünce art›k
bu üç çocu€u birden tafl›mak, sürüklemek olana€› kalmad›€›n› görüyor hem kofluyor hem düflünüyor: ‹kisini olsun kurtarmak için birini feda etmek, hafiflemek gerektir.
Hangisini?
Ayfle, yan›nda diz kapaklar›na kadar çamurlara bata ç›ka yürümeye çal›flan Ali’nin mini mini elini b›rakmak istemiyor. Boynuna dolanan güçsüz kollar› da çözmeye cesareti yoktur. Kuca€›ndaki
›slak, k›m›lt›s›z, sessiz bohça ona zaten cans›z gibi görünüyor. Belki kendili€inden, so€uktan, sudan, havas›zl›ktan, ezilmekten ölmüfltür. Anan›n bir ümidi budur: Yaflamad›€›n› anlayarak ac› çekmeden kunda€› bir tarafa, en az çamurlu, en az batak yere b›rak›vermek...
Bütün o k›yamet içinde, elinden tuttu€unu ve omuzlar›nda tafl›d›€›n› sürüklerken kuca€›ndakine
e€iliyor, dinliyor... Ses iflitmemek, hareket duymamak ümidiyle dinliyor ve yavrusunun k›s›k k›s›k,
›l›k ›l›k a€lad›€›n› duyuyor, “Eyvah!” diyor.
Bu s›rada ilerleyen kafile selin bat›ra ç›kara, vura çarpa sürükledi€i bir y›k›nt›dan baflka bir fley
de€ildir. Karanl›€›n içinde düflerek çamurlara gömülenler, üstüne bas›larak ezilenler çoktur. Ayfle,
yükünü atmaya raz› olam›yor. Yüzü ve vücudu belki de ya€murdan fazla döktü€ü so€uk terle ›slanm›flt›r. Soluk solu€ad›r. Dizlerinde, ayaklar›n› çamurdan çekebilecek güç gittikçe azal›yor, kollar›nda ve boynunda öyle bir kesiklik, bir uyuflma, bir kar›ncalanma, sonunda bir duyamay›fl var ki...
46
Sanat Metinleri
Gözlerini kap›yor, sol kolunun aç›l›p yükünü kendili€inden b›rakt›€›n› ancak yar› anlayabiliyor.
fiimdi gö€sünün üstünde baflka bir yük; daha a€›r fakat daha s›cak, daha canl›, soluyan ve sar›lan birini duyuyor: Ali, gemi az›ya alm›fl, bir at›n arkas›ndan, üzengiye tak›l› çekilen bir ceset gibiydi, yürümüyordu, yüzükoyun elinden anas›na ba€l› sürükleniyordu. ‹flte o, flimdi ba€r›n›n üzerindedir. Uzun bir özlemden sonra birbirlerine kavuflmufllar gibi sokuluyorlar, belki seviniyorlar. Kaçma,
süregitmede ya€mur ve çamur da beraber...
Böyle birkaç saat mi yoksa birkaç dakika m› gene kofluyorlar, kofluyoruz san›yorlar. Ayfle tükeniyor, demin yolda b›rakt›klar› at gibi yere uzan›verece€ini anlayarak hayk›rmak, birini imdad›na ça€›rmak istiyor. Gene kofluyor ve birden, flafl›lacak bir hafiflik, bir canl›l›k duyuyor, ileriye at›l›yor.
Neden sonra anl›yor ki boynundan sar›lan zay›f, ufak kollar art›k yoktur: Emine de dökülmüfltür.
— Ç›k s›rt›ma Ali, diyor; iyice sar›l, s›k› sar›l, sak›n gevfleme!
Ve böyle, kan›n›n son ateflini yakarak, kay›p düflerek, gene kalkarak, gene yuvarlanarak ya€mur,
ter, gözyafl› yüzünü y›kaya y›kaya, sürekli, mola vermeden yürüyor Ali’sini kurtarm›fl olmak sevinciyle. Öbür felaketlere katlan›p ümit içinde yürüyor, kafileye yetifliyor, kafilenin önüne geçiyor, kafileyi geride b›rak›yor ve tan a€ar›rken ay y›ld›zl› ›slak bayrak çekili küçük bir kasabaya var›yor. Yükünü bir cephane sand›€›n›n üstüne indiriyor:
— Kurtulduk Ali, diyor. Kalk Ali!
Ali kalkm›yor, k›m›ldam›yor. Ayfle saatlerden beri bir ceset tafl›d›€›n› anlam›yor, anlamak istemiyor, hâlâ:
— Kalk Ali, kurtulduk Ali, diyor; gülümsüyor; kesintisiz, geceki ya€mur gibi dökülen coflkun gözyafllar› içinde gülümsüyor...
Hizmetçi donuk, cans›z, kat›, suyu çekilmifl kuru böcek kabu€u gözlerini iflaret etti:
— Bey, dedi; iflte o günden beri ben a€layamam, a€lamak istesem de bilmem ki neden gözlerimden yafl gelmiyor!
Refik Halit KARAY
Gurbet Hikâyeleri ve Yer Altında Dünya Var
2. etkinlik: “Gözyafl›” adl› hikâyeden ve s›n›fta inceledi€iniz metinlerden hareketle hikâye metinlerinin ortak özelliklerini belirleyiniz.
3. etkinlik: “Gözyafl›” adl› hikâyenin olay örgüsünü tespit ederek aşağıdaki şemaya yazınız. Olay
örgüsünün özelliklerini belirleyerek olay örgüsünü meydana getiren bu parçalar aras›ndaki iliflkiyi
belirtiniz.
GšzyaßÝ
1.
2.
47
3.
Sanat Metinleri
4. etkinlik: “Gözyafl›” adl› hikâyeyi aşağıdaki şemada verilen ölçütlere göre inceleyerek şemayı
doldurunuz.
GšzyaßÝ
Tema
Olay
‚atÝßma
Kißiler
Yer
Zaman
AnlatÝcÝ
5. etkinlik: Yukarıdaki şemadan hareketle tablodaki soruları cevaplayınız.
Sorular
Cevaplar
Temanın olayla ilişkisi nedir?
Olayın kişi, zaman ve mekânla ilişkisi nedir?
Anlatıcının metindeki rolü nedir?
Kişiler arasındaki karşılaşma ve çatışmanın
nedeni nedir?
Hikâyenin yapı unsurlarının değişmesinin
farklı hikâyeler oluşturmadaki rolü nedir?
6. etkinlik: Olay ve olay örgüsündeki parçalar›n düzenlenifl sebeplerini sorgulayarak “Gözyafl›”
adl› hikâyenin temas›n› bulunuz. Teman›n özelliklerini belirtiniz.
7. etkinlik: “Gözyafl›” adl› hikâyenin zihniyet özelliklerinden yaz›ld›€› dönemi tahmin etmeye çal›fl›n›z. Hikâyenin yaz›ld›€› dönemle tema aras›ndaki iliflkiyi aç›klay›n›z.
8. etkinlik: Çevrenizde, “Gözyafl›” adl› hikâyedeki kahraman›n yaflad›€› ac›lara benzer olaylar
yaflayanlara tan›k oldunuz mu? Yaflad›€› kötü olaylar›n o insanlar üzerinde ne gibi izler b›rakt›€›n›
“Gözyafl›” adl› hikâyeden yola ç›karak, temay› güncellefltirerek söyleyiniz.
9. etkinlik: “Gözyafl›” adl› hikâyedeki kiflilerin özelliklerini ve metindeki ifllevlerini aşağıdaki tabloya yazınız. Bu kişilerin temsil ettikleri hâl, düşünce ve durumu açıklayınız.
Kişiler
Kişilerin Özellikleri
Bey
Ayşe
Ayşe’nin Çocukları
48
Metindeki İşlevleri
Sanat Metinleri
10. etkinlik: “Gözyafl›” adl› hikâyenin zaman›n› belirleyiniz. Afla€›daki kronolojik zaman çizelgesinde zamanla ilgili verilmeyen dilimleri yaz›n›z. Yazd›klar›n›zdan hareketle hat›rlama yoluyla zaman
dilimlerinde geriye gidiflin nas›l ve neden yap›ld›€›n› söyleyiniz.
4.
1. Evin beyinin gšzlerinde derin bir hŸzŸn bulunan hizmetiye nereli olduÛunu sormasÝ ile AyßeÕnin hik‰yesini anlatmaya baßlamasÝ
3.
2. AyßeÕnin dŸßman
baskÝnÝna uÛrayan
kšyŸnden Ÿ ocuÛu
ile birlikte kamasÝ
11. etkinlik: “Gözyafl›” adl› hikâyenin mekânını ve bu mekân›n özelliklerini belirleyiniz.
12. etkinlik: “Gözyafl›” adl› hikâyenin mekân özelliklerinin metnin temas› ve kiflileri ile olan iliflkisini aç›klay›n›z.
“Böyle birkaç saat mi yoksa birkaç dakika m› gene kofluyorlar, kofluyoruz san›yorlar...”
“‹flte o günden beri ben a€layamam, a€lamak istesem de bilmem ki neden gözlerimden yafl gelmiyor!”
13. etkinlik: “Gözyafl›” adl› hikâyeden al›nan yukar›daki bölümlere bakarak hikâyenin anlat›c›lar›n› ve bu anlat›c›lar›n özelliklerini bulunuz. Hikâye içerisindeki bu farkl› anlat›c›lar›n nas›l birlefltirildi€ini belirtiniz.
14. etkinlik: “Gözyafl›” adl› hikâyedeki bak›fl aç›s›n› bulunuz.
15. etkinlik: “Gözyafl›” adl› hikâyeden al›nan afla€›daki bölümlerde hangi anlat›m türlerinin kullan›ld›€›n› tabloya yaz›n›z. Metinde yararlanılan anlatım türlerinin birbiriyle ilişkisini belirleyiniz.
Cümleler
Kullanılan Anlatım Türleri
fiimdi saçlar küçük aktar dükkân› bebeklerinin ne k›la ne de
ota benzeyen, dokunsan›z h›fl›rdayaca€›n› sand›€›n›z cans›z,
kuru, soluk rengini, fleklini alm›fl. Gözleri eski flekerlenmifl fluruplar kadar donuk, cans›z, kat›, suyu çekilmifl...
Kan›n›n son ateflini yakarak, kay›p düflerek, gene kalkarak,
gene yuvarlanarak ya€mur, ter, gözyafl› yüzünü y›kaya y›kaya, sürekli, mola vermeden yürüyor. Ali’sini kurtarm›fl olmak
sevinciyle. Öbür felaketlere katlan›p ümit içinde yürüyor, kafileye yetifliyor, kafilenin önüne geçiyor, kafileyi geride b›rak›yor ve tan a€ar›rken ay y›ld›zl› bir ›slak bayrak çekili küçük bir
kasabaya var›yor. Yükünü bir cephane sand›€›n›n üstüne indiriyor.
49
Sanat Metinleri
KARAMANLI KADIO⁄ULLARINDAN HURfi‹T BEY VE MAH-I M‹HR‹ H‹KÂYES‹
Kad›o€ullar›, 19. yüzy›l bafllar›nda Karaman’da yaflayan ve Karaman’›n ileri gelen bey ailelerinden birisidir.
Derebeyi hayat› yaflayan bu ailenin ikbal y›ld›zlar› da
di€er Osmanl› Beylerininki gibi sönmeye bafllam›fl, ailenin son kal›nt›lar› da çiftliklerinin bulundu€u Morcal› köyüne çekilmifllerdir.
Eskiden, bu ailenin oldu€u anlafl›lan, Karaman’daki
baz› arazi ve bahçelerin ad›, hâlen Kad›o€ullar› Bahçeleri, Kad›o€ullar› yeri vs. gibi adlarla an›lmaktad›r.
Eski derebeyi kal›nt›lar›ndan olan bu aile erkeklerinden birisi, 20. yüzy›l bafllar›nda Morcal› köyünde, bir
adam öldürmek suretiyle kaçm›fl, izini kaybettirerek Sivas taraflar›na gitmifl, Sivas’›n fiark›flla ilçesinin Cemel
köyüne yerleflmifl ve burada evlenerek çoluk çocuk sahibi olmufl, soyu ço€alm›fl; Morcal›’da kalan son kal›nt›lar› da 1920 y›l›nda, köy ileri gelenlerinin teflviki ile o günlerin meflhur eflk›yalar›ndan Morcal›l› Ali taraf›ndan öldürülmüfltür. Bu öldürülen adam›n çocuklar› da Karaman’a yerleflmifllerdir.
Hurflit Bey, Kad›o€ullar›ndan, Molla Bey’in o€ludur. Ço€u vakitlerini Morcal› köyünde geçiren,
yak›fl›kl›, levent endaml› bir beyzadedir.
Morcal›’n›n güney ve do€usundaki yaylalara ve Farsak Çeflmesi dolaylar›na, çok kalabal›k Sar›
Keçili Aflireti’nden konargöçer yörük obalar› gelir, obalar›n beyi de Morcal›’n›n güneyindeki yaylalara obas›n› kurard›.
Av merakl›s› Hurflit Bey; omzunda tüfengi, elinde kafesi (keklik) ile da€larda dolafl›rken bir kuyu
bafl›nda yün y›kayan birkaç yörük k›z› görür. Susam›flt›r, yanlar›na var›r, k›zlardan su ister. ‹çlerinden günya€› k›rm›z› yanakl›, ceylan gibi bir Türkmen k›z› hemen a€açtan oyulmufl, flapflak denilen
su tas› ile Hurflit Bey’e su getirir. Hurflit Bey suyu içer, içer ama su ile birlikte Yörük k›z›n›n aflk› da
kalbine girer. Bu kalp ak›fl› yaln›z delikanl›ya m› has? Hay›r. Arslan yap›l› beyzadenin aflk› da elma
yanakl› Yörük k›z›n›n, gür kirpiklerinin gölgeledi€i lacivert gözlerinden gönlüne ak›vermifltir.
Bu ak›fl, her iki genci de ürpertmifl, birbirlerine büyüleyivermifltir.
Hurflit Bey suyu içip kab› Yörük k›z›na vermiflti. K›z da iflinin bafl›na dönmüfltü. Fakat kafa tarumar, önündeki iflin yönünü yöntemini flafl›rm›fl, ›slak yün y›€›n›n›n üzerine tokucu bilerek de€il, iradesiz olarak kald›r›p indiriyordu. Arkadafllar› da il o€luna su götüren bey k›z›n›n hâlinden bir fleyler
seziyorlar gibiydi.
Hurflit Bey de oradan ayr›lm›flt›, uzaklafl›yordu ama aya€› kösteklenmifl gibi idi, ilerleyemiyordu.
Avare ve ne yapaca€›n› flafl›rm›fl, zebun ve divane bir hâlde idi.
Ava giden fakat kendisi bir ceylan›n sihri ile kalbinden vurulan Hurflit Bey, art›k her gün silah›n›
omzuna al›p Yörük obalar›n›n civar›nda dolafl›r dururdu.
Yörük k›z› da m›knat›si bir kuvvetin etkisi alt›nda çeflitli bahanelelerle her gün, s›k s›k kuyu bafl›na gider, etraftan bir fleyler arard›.
En sonunda Kad›o€luzade ile üç gün kuyunun yamac›ndaki koca kayan›n duldas›nda bulufltular. Bulufltular ama kafa hercü merc, dilleri tutulmufl, birbirlerine ne söyleyeceklerini bilmeden bir
müddet durdular, süzgün süzgün bak›flt›lar. Sonra içlerini, dilleri ile birbirlerine dökebildiler.
Yörük k›z› Mah-› Mihri, Sar›keçili obalar›n›n Özbek’inin küçük kardefli idi. Art›k gün afl›r›, belli saatlerde, belli yerlerde, pek k›sa da olsa bu iki âfl›k bulufluyorlar, hâllefliyorlar, dillefliyorlar, aflk›n
na€melerini birbirlerine döküyorlar ve ayr›l›yorlard›.
50
Sanat Metinleri
Her ne kadar Mah-› Mihri, Yörük Özbek’inin Hurflit Bey’le birleflmelerine ses ç›karmayaca€›n›
zannediyordu ama...
Hurflit Bey, anas› Selvinaz kad›na konuyu açt›. ‹ki gün sonra Molla Kad›o€lu, yan›na iki arkadafl›n› alarak gecenin alaca karanl›€›nda atlar›na binip Anamas Yaylalar›’na do€ru yola koyuldular.
Kuflluk zaman›, Sar› Keçili Beyi’nin çatmas›n›n yan›na gelerek atlar›ndan indiler. Misafir haymas›na
buyur edilen misafirler, kahvelerini içip hofl befl ettikten sonra meseleyi denk getirip açt›lar. Bir konar göçer Yörük beyinin k›z› bir kasaba beyinin o€luna münasip idi ama kaz›n aya€› hiç de öyle de€ildi. Yazlar› yaylalarda, k›fllar› sahillerde, aç›k havalarda, burcu burcu reçine kokulu çam ve ard›ç
ormanlar› aras›nda, istedi€i yerde çad›r›n› kurup serazad yaflayan Yörük’ün k›z› hiç pard› (dam) alt›na, dört duvar aras›na girer mi idi?
Yörük Özbek’i gür sesi ile:
— A€alar, Yörük k›z›, Yörük obas›nda gerek. Hani bir söz vard›r... Da€ kuflu da€da, ba€ kuflu
ba€da. Dam alt›na verecek k›z›m›z yoktur. Kusura kalmay›n cevab›n› verdi. Cevap kesindi, ›srarda
fayda yoktu.
Vakit ö€le olmufltu. Ortaya sumat serildi, d›flarda alelacele kesilen, çebiç etinden yap›lma saç
kavurmas› ve Yörük dolaz› ortaya konuldu. Dolaz›n yan›na, harnup a€das› tas›, kavurman›n yan›na
da çalkama (ayran) tas› konmufltu. Yemekler yenildi, üzerine sade kahveler içildikten sonra misafirler u€urland›.
Netice Mah-› Mihri’nin tahmin etti€i gibi ç›kmad›. ‹ki sevdal›, yine bulufltular ve kaçmay› kararlaflt›rd›lar. Cuma günü, oban›n erkekleri cuma namaz› için civar köylere gittikleri s›rada kaçacaklard›. Ama oban›n adamlar› iflkillendiler, bir kaç›rma olay›n›n olabilece€ini Özbek’e söylediler. Özbek,
hemen o gün kendi obas›n› toplay›p akflamdan belirsiz bir istikamete do€ru yola ç›kt›. Göçün hareketi s›ras›nda Mah-› Mihri, oban›n oca€›n›n tafl›n› ters çevirdi. Alt›na da “Arkamdan gel.” anlam›na bir iflaret koydu. Oba ile birlikte yola koyuldu.
Göç ovaya indi. ‹stikametleri Konya taraflar›na do€ru idi. Mah-› Mihri rast geldi€i bir çobana yaklaflarak gidecekleri yeri söyledi ve Hurflit’in kendisine hediye etti€i bir yüzü€ü ç›kar›p Hurflit Bey rast
geldi€inde vermesi için çobana rica etti. Zira Hurflit Bey’i bu civarda bilmeyen yoktu.
Cuma günü Hurflit Bey tedarikini görüp k›r at›n› haz›rlat›p yaylamaya ç›km›flt› ki ne görsün? Oban›n yerinde yeller eser. Sevdal›s›n›n çamafl›r serdi€i dallarda kufllar ötüflür, a€›llarda kartallar eflinir
olmufltu. Aylard›r sevdas› ile yaflad›€›, hülyalar› ile gecelerini uykusuz geçirdi€i sevgilisinin obas›n›
›ss›z görünce kederinden dermans›z kald›. Attan düflercesine inip at› bir çal›ya ba€lad› ve çad›r›n
söküldü€ü yerdeki bir tafl üzerine oturarak a€lamaya bafllad›.
Saz›n› eline alarak gözyafllar› içinde, vurdu saz›n›n tellerine. Bakal›m ne dedi, neler söyledi:
Bilmem Hind’e gitti, Bilmem Yemen’e
B›rakt› bu ellerde beni divane
Bir sualim vard› çay›r çimene
Çay›r, çimen nazl› yârim nicoldu?
Belki göçün sürmüfllerdir Ayafl’a
fiimdi gözüm etmez yâri temafla.
Bir sualim vard›r da€ ile tafla
Da€lar, tafllar nazl› yarim nicoldu?
Delikanl›, bir ara kendine gelip gözlerini yere indirdi€inde, tafllar aras›nda, bir iflaret gözlerine iliflir.
Derhâl, k›z›n Meyan (Kütahya) iline gitmekte oldu€unu anlar. Saz›n› eline tekrar al›r, bakal›m ne söyler:
Üçtafllar› bir araya çatm›fllar,
Aras›na bir t›l›s›m atm›fllar,
Mahmihri’mi uykularda tutmufllar
Sürmüfller gitmifller Meyan çözülene.
Birkaç gün sonra Bey; saz›n› torbas›na yerlefltirir, at›na biner, yola koyulur. (...)
51
Sanat Metinleri
Hurflit Bey güneye do€ru yürür. Karfl›s›na bir göl ç›kar. At›n› göle do€ru sürer, at tam karaya ç›kaca€› s›rada, bir batakl›€a dalar, arka ayaklar› tamamen çamura gömülür. Hurflit Bey güçlükle
kendisini karaya atar. At›nı saatlerce kurtarmaya u€rafl›r, u€rafl›r ama bir çaresini bulamaz. Çaresiz
kal›nca a€lamaya ve at›n› orada terk ederek sevdal›s›n›n arkas›ndan koflmaya karar verir. (...)
Hurflit Bey, at›n› göz göre göre batakl›kta ölüme terk ederek yayan vaziyette, saz› kolunun alt›nda yola devam eder.
Bir zaman sonra bir a€ac›n gölgesi alt›nda dinlenirken havada uçup giden birkaç turna görür,
dokunur saz›n›n teline (...)
Saz›n› b›rak›r b›rakmaz uyuyakalan Hurflit Bey, bir ara uykudan uyan›r, periflan bir hâlde yoluna
devam eder. Birkaç saat sonra bir köy kenar›na gelerek köy çeflmesinin bafl›na oturur. O s›rada
çeflmeye bir kocakar›, ard› s›ra da kocakar›n›n k›zlar› gelerek bu delikanl›y› gözetlemeye bafllarlar.
Hurflit Bey, bu ihtiyar kad›ndan bir tas su ister ve kad›n›n k›zlar›n› sorar. Kad›n suyu verirken k›zlar›n›n birinin ad›n›n Pembe, birinin Zümrüt, en küçü€ünün ad›n›n da Mihri oldu€unu söyler. Bu arada da böyle bir delikanl›ya kaynana olmay› kafas›ndan geçirir durur. (...)
‹htiyar kad›n, Hurflit Bey’in gözlerindeki asaleti okuyarak böyle bir delikanl›y›, üç k›z› bekâr dururken kaç›rmamay› ve Hurflit’e kendi k›zlar›ndan birisini vermeyi düflünür. (...)
Mihri, kocakar›n›n küçük k›z›n›n ad›d›r. Ad benzerli€i dolay›s›yla bu k›z› beye takdim eder. (...)
Hurflit Bey, bu kad›n›n ›srar›n› kap›lmayarak fliddetle yerinden kalkar ve yoluna devam eder.
Ertesi gün yolu bir köye düfler. Köyde çal›nan davullar, köyde yap›lmakta olan bir dü€ün haber
vermektedir. Hurflit Bey, köy kenar›nda gördü€ü bir çocu€a durumu sorar, çocuk da:
— Konargöçer Yörük Özbek’inin kardefli Mah-› Mihri ile Germiyan Beyi’nin o€lunun dü€ünleri
vard›r, diye cevap verir.
Zavall› Hurflit’in yüre€ine bir atefl düfler. Kendisini bir âfl›k edas› ile dü€ün dam›na atar. Gece
yar›s›na do€ru, dü€ün sahibi Germiyan Beyi’nin o€lu, misafir âfl›ktan bir türkü ister. Hurflit Bey de
bu yeni rakibine, yana yak›la flu türküyü söyler:
(...)
Varay›m göreyim Arabistan’›,
Seyreyleyin Ferhat ile Şirin’i,
Yâre giydireyim telli fistan›,
Ne hofl sevmifl onlar birbirlerini,
Sevem koynundaki pamuk mestan›,
Hurflit verir Mihr’e garip serini,
Desem Han öldürür, demesem öldüm. Desem Han öldürür, demesem öldüm.
Bu konuflmada, Han diye bahsedilen tabii ki Germiyan Beyi’nin o€ludur.
Orada bulunanlar, bu türküden fena hâlde hiddetlenirler. Hele damat aday›, âdeta ç›ld›rm›flt›r.
Nerede ise elinden bir kaza ç›k›p Hurflit Bey’i öldürecektir. Ama orada bulunanlardan, Tütüncü Hasan ad›nda bir kabaday› ortal›€› yat›flt›r›r.
Bu olay, Mah-› Mihri’nin kula€›na gider. Durumdan flüphelenerek bu âfl›€› görmek ister. Damat
aday›n› ça€›rtarak ona şöyle der:
— Dün akflam beylerin huzurunda saz çalan âfl›€› ben de dinlemek isterim.
K›z›n istedi€ini k›rmak istemeyen damat bey, âfl›€› k›z›n huzuruna gönderir.
Hurflit Bey meclise vard›ktan sonra, bir perdah yapt›ktan sonra söylemeye bafllar:
Kald›r nikab›n› aradan,
Görenler flad ü man olsun.
Çak eyle hak-i payini,
Gizli s›rlar beyan olsun.
(...)
Hurşit derler güzel mahım,
Seni yakar benim ahım,
İki gözüm, melek şahım,
Yarın mahşer divan olsun.
52
Sanat Metinleri
Kad›nlardan hiçbirisi, bu türkünün ne oldu€unu anlamazlar. Fakat Mihri, Hurflit Bey’e usulca gece yar›s› gelmesini söyler.
Gece yar›s› olur. Eski âfl›klar, tavla dam›ndan iyi bir at seçerek kaçarlar. Ertesi gün, Germiyan
Beyi’nin o€lu k›rk atl› ile kaçak âfl›klar›n pefline düfler. Hurflit Bey ve Mah-› Mihri’yi, Hurflit Bey’in at›n›n batt›€› bat›€›n yak›n›nda k›st›r›rlar. Vakit gece oldu€undan k›z› bir a€aca ba€layarak Hurflit Bey’i
cellada teslim ederler. Cellat, Hurflit Bey’e son arzusunu sorar, o da bir türkü söylemek istedi€ini bildirir. Gözyafllar›n›n son damlalar›n› saz›n›n üstüne ak›tarak flu türküyü söyler:
Mah-› Mihri’m için ölem,
Beni uz kes Arap kölem.
Hor dünyadan yüzüm dönem,
Bir soluk göster yârimi.
Cellat, Hurflit Bey’in daha fazla söylemesine f›rsat vermez. Kanl› gömle€ini de Bey’e götürür.
Mah-› Mihri, kanl› gömle€i görünce bir vaveyla kopar›r. Hurflit’in bafl› ucunca bir türkü söylemekte ›srar eder. Türküye izin vermedikleri takdirde Han’a teslim olmayaca€›n› söyler.
Han, k›z›n cellatla beraber gitmesine izin verir. Mah-› Mihri, Hurflit Bey’in baflucuna geldi€inde
gözlerinden kanlar ak›tarak flu türküyü okumaya bafllar:
Ormanlarda ayva olmaz;
Cellatlarda namus olmaz, ar olmaz;
Ölür Mah-› Mihri size yâr olmaz;
Öldürdün Hurflit’i, neyledin Arap.
Kul olay›m kametine postuna;
Nas›l k›yd› Arap nazl› dostuma,
Beni de y›k cesedinin üstüne,
Öldürdün Hurflit’i neyledin Arap.
Mah-› Mihri, bu a€›tlar›n› yaparken bir yandan da cebinde sakl› tuttu€u b›ça€› ç›kar›p kendisine
saplayarak Hurflit’in cesedinin üstüne düfler ve hemen ölür.
‹ki sevdal›, bu flekilde birbirlerine kavuflurlar. Han da Mah-› Mihri’ye bir kötülük edememifl olur.
(Not: Hikâye Durmuş Ali Gülcan’dan alınmış ve kendi anlatımıyla aynen aktarılmıştır.)
www.karamankulturturizm.gov.tr.
16. etkinlik: “Karamanl› Kad›o€ullar›ndan Hurflit Bey ve Mah-ı Mihri” adl› halk hikâyesindeki olay› parçalara ay›rarak olay örgüsünü tespit ediniz. Olay parçalar›nda anlat›lanlar› flemaya yaz›n›z.
1.
7.
2.
KaramanlÝ
KadÝoÛullarÝndan Hurßit
Bey ve Mah-Ý Mihri
6.
4.
5.
53
3.
Sanat Metinleri
17. etkinlik: “Karamanl› Kad›o€ullar›ndan Hurflit Bey ve Mah-ı Mihri” adl› halk hikâyesini aşağıda verilen tablodaki ölçütlere göre inceleyiniz.
Anlatıcı
Olay Örgüsü
Mekân
Gerçeklikle İlişkisi
Dilin Kullanıldığı İşlev
Gelenek
18. etkinlik: “Karamanl› Kad›o€ullar›ndan Hurflit Bey ve Mah-ı Mihri” adlı halk hikâyesi ile ilgili
aşağıdaki soruları cevaplayarak metni yorumlayınız.
• Hikâyenin ifade ettiği anlam onu oluşturan birimlerdeki anlamlara indirgenebilir mi?
• Hikâyeyi okuyanların bilgisi, görgüsü ve psikolojik durumuna göre metin farklı yorumlanabilir mi?
• Hikâye her okunduğunda farklı anlam değerleri kazanabilir mi?
• Yaşanan gerçeklikle metindeki gerçeklik aynı mıdır?
• Hikâye sizde hangi duyguları uyandırmaktadır?
19. etkinlik: “Karamanl› Kad›o€ullar›ndan Hurflit Bey ve Mah-ı Mihri” adlı hikâyenin temas›n› bulunuz. Teman›n hikâyenin yaz›ld›€› dönemin zihniyetiyle iliflkisini aç›klay›n›z.
20. etkinlik: Halk hikâyeleri ile ilgili yaptığınız araştırmalardan “Karamanl› Kad›o€ullar›ndan Hurflit Bey ve Mah-ı Mihri” adlı hikâyenin yapı, dil ve anlatım bakımından halk hikâyesi geleneği ile ilişkisini açıklayınız.
21. etkinlik: “Karamanl› Kad›o€ullar›ndan Hurflit Bey ve Mah-ı Mihri” adlı halk hikâyesini anlatan sanatçının kendi tarzında daha önce oluşturulmuş metinlerden yararlanıp yararlanmadığını tartışarak sanatçının yetenekle ilişkisini belirleyiniz. Sonuçları sınıfta paylaşınız.
54
Sanat Metinleri
KÜTÜK
Alaca karanl›k içinde sivri, siyah bir kayan›n müphem hayali gibi yükselen fialgo Burcu uyan›kt›. Vakit vakit inletti€i trampet, boru seslerini akflam›n hafif rüzgâr›, derin bir u€ultu hâlinde, her tarafa yay›yor... Kederli ba€r›flmalar›yla ölümü hat›rlatan küfürbaz karga sürüleri bulutlu havan›n donuk hüznünü daha beter artt›r›yordu. Mor da€lar gittikçe koyulafl›yor, gittikçe karar›yordu. Yamaçlardaki da€›n›k gölgeler, kuflsuz ormanlar, h›çk›ran dereler, kaçan yollar, ›ss›z korular sanki korkunç
bir f›rt›nan›n gürlemesini bekliyorlard›. Burcun tepesinde, beyazl› siyahl› bir bayrak, can çekiflen bir
kartal ›st›rab›yla k›vran›yordu.
‹ki bin kiflilik muhasara ordusunun çad›rlar›, kaleye giren genifl yolun sa€›ndaki büyük diflbudak
a€açlar›n›n etraf›na kurulmufltu. Yerlere kaz›klanm›fl k›r atlar yabanc› kokular duyuyor gibi s›k s›k
bafllar›n› kald›rarak kiflniyorlar, t›rnaklar›yla kazmaya çal›flt›klar› topraklar›n nemli çimenlerini otluyorlard›. Dallarda k›rm›z› çullar, s›rmal› e€erler as›l› duruyordu. Cemaatle k›l›nm›fl akflam namaz›ndan da€›lan askerler çad›rlar›n aras›ndan gürültü ile geçiyorlard›. K›sa emirler, ça€r›lan isimler, bir
kahkaha, bir söz... bafllayacak sükûnu bozuyor, atlar›n yan›nda itiflen birkaç gencin flen naralar› duyuluyordu. Çifte direkli yeflil çad›r›n kap›s› önüne serilmifl büyük bir kaplan postu üzerinde kehribar
çubu€unu fosur fosur çeken koca b›y›kl›, iri vücutlu, atefl nazarl› flair kumandan gözlerini alaca€›
kalenin sallanan bayra€›na dikmiflti. Karfl›s›nda diz çökmüfl kethüdas›n›n anlatt›klar›n› dinliyordu.
Ordugâha yar›m saat evvel dörtnala gelen bu adam yafll›, fliflman bir askerdi. ‹flte kaç hafta oluyor,
kumandan›n›n “Gündersdref (Gündersdıref) Baronu Erasm TofI (Toful)’u beraber vurmak” teklifini
havi bir mektubunu, tek bafl›na Hâdim Ali Pafla götürmüfltü. Ama pafla çok meflguldü. Vakit bulup
cevap verememiflti. Dregley Kalesi’ni sar›yordu. Muhasaran›n iptidas›ndan nihayetine kadar haz›r
bulunan kethüda flimdi orada gördüklerini söylüyordu; bu kale gayet sarp, gayet dik bir kayan›n zirvesine yap›lm›flt›. Arslan Bey sordu:
— Bizim kaleden daha yüksek mi?
— Daha yüksek beyim.
Kumandan›n, “bizim kale” dedi€i henüz ç›rp›nan bayra€›na hasretle bakt›€› fialgo Burcu idi. Fakat o buras›n› birkaç gün içinde zapt edece€ini iyice biliyordu. Daha birkaç hafta evvel Boza Kulesi’nde hücumlar›na karfl› durmak isteyen Andrenaki, Mihal Terfli, Etiyen Soflay nas›l kendisine kuleyi teslim etmifller; nas›l kahramanl›€›n›, cesaretini alk›fllayarak, lütfuna teflekkürler ederek çekilip
gitmifllerdi...
Panoramik 1453 Tarih Müzesi (Fotoğraflayan: Hasan Yorulmaz)
55
Sanat Metinleri
— Ben bir kalenin karfl›s›nda çok duramam, dedi; hiç sabr›m yoktur. Ama Ali Pafla, çok sab›rl›... Maflallah!
Kethüda bafl›n› kald›rd›:
— O da sab›rs›z... Ama ne yaps›n? Dregley pek yalç›n, pek sarp... Borsem da€lar› içinde bafl
kale bu imifl diyorlar.
— Pafla muhaf›zlara evvela teslim teklif etmedi mi?
— Etti.
— Kabul etmediler mi?
— Hay›r, etmediler.
— Kalenin kumandan› kimdi?
— Zondi isminde bir kahraman...
— Ben onlar›n kahramanl›klarını bilirim. Verdikleri sözü tutmazlar... “Vire”yi bozarlar. Elçiye hakaret ederler.
— Hay›r, Arslan Bey; Zondi bildiklerinizden de€il. Çok mert bir adam.
— Pafla teslim teklifini kiminle gönderdi?
— Papaz Marten Uruçgalo ile...
— Ne ise... Türk elçi gönderseydi mutlaka kafas›n› keserler, bedenlerden afla€› f›rlat›rlard›.
— Pafla Türk elçisi gönderseydi Zondi bunu yapmazd›.
— Ne biliyorsun?
— Papaz Marten’e söyledi€i sözlerden anlad›m.
— Ne demifl?
— Demifl ki: “Git, paflaya söyle. Bana teslim teklif etmesin. Bir askere bundan büyük hakaret
olamaz. O nas›l harp adam› ise ben de harp adam›y›m. Ya ölürüm ya galip gelirim. Ama görüyorum
ki benim iflim bitti. O durmas›n, bütün kuvvetiyle hücum etsin. Ben mutlaka, y›k›lacak kalenin tafllar› alt›nda kalmak isterim.”
— Sahi, namuslu bir askermifl...
Kethüda:
— Yaln›z namuslu bir asker de€il Arslan Bey, dedi hem de gayet alicenap bir mert...
— Nas›l?
— Bak›n anlatay›m. Papaz Marten ordugâha ret haberini getirmek için dönerken Zondi onu tutmufl. Evvelce esir ald›€› iki Türk delikanl›s›n› yan›na getirmifl. Bunlara gayet k›ymetli erguvan elbiseler giydirmifl. Ceplerini alt›nla doldurmufl. “Al bunlar› paflaya götür. Benim ile beraber ölmelerini
istemiyorum. Çok yi€it gençlerdir. Terbiyelerine dikkat etsin. Devletine iki büyük asker yetifltirmifl
olur.” demifl.
— Sahi alicenap bir adamm›fl...
— Sonra, elimize diri geçen esirlerden iflittik; kalenin avlusuna silahlar›n›, gümüfl tak›mlar›n›, en
k›ymetli eflyalar›n› y›€arak yakm›fl. Ah›r›ndaki muharebe atlar›n›, a€layarak kendi eliyle öldürmüfl.
Son hücumda bizim asker kalenin kap›s›n› zorlad›, k›rd›. Yeniçeriler bir kurflunla yaralanan Zondi’yi
diri diri yakalamaya çok çal›flt›lar. Ama mümkün olmad›. O, diz üstü sürünerek her taraf› k›l›çla m›zrakla delik deflik olup ölünceye kadar vurufltu.
— Demek pafla bu mert düflmanla konuflamad›.
— Evet, konuflamad›. Vücudu ile kesik bafl›n› kalenin karfl›s›na gömdürdü. Mezar›n›n üstüne bir
m›zrak, bir bayrak dikilmesini emretti.
— Aflk olsun! Ben olsam bir türbe yapt›r›r›m vallahi...
Arslan Bey düflman›n cesurunu, kahraman›n›, y›lmaz›n› severdi. Onca harp bir mertlik sanat›yd›.
(...)
56
Sanat Metinleri
Ortal›k bütün bütün karar›yor, gece oluyordu. Kethüda, uzun uzad›ya anlatt›€› Dregley Kalesi’nin
hikâyesini hâlâ bitiremiyordu. Yats› namaz› için abdest suyu tafl›yan angaryac›lar, meflalelerle geçmeye bafllad›lar. Arslan Bey fialgo’nun ›slanm›fl, hasta, atefl böcekleri gibi sönük sönük parlayan
ziyalar›na bak›yor, kethüdan›n sözlerini iflitmeyerek kendi plan›n› düflünüyordu. O biliyordu; düflmanlar›n hepsi Zondi gibi, Plas Batanyus gibi, Lozonci gibi kahraman de€ildi. ‹çlerinde tavflan kadar korkaklar› da vard›. Mesela Seçeni Kalesi’nin muhaf›zlar› daha Ali Pafla yaklafl›rken toplar›n›, tüfeklerini, cephanelerini, erzaklar›n›, mallar›n› hatta ihtiyarlar›n›, çocuklar›n› b›rak›p bir kurflun atmadan kaçm›fllard›. Birkaç güne kadar buras› da al›n›nca Holloko, Boyak, fia€, Keyarmat kaleleri kal›yordu. Ama Allah kerimdi.
— Hepsinin zapt› belki bir ay sürmez, diye m›r›ldand›. Kethüda kumandan›n ne düflündü€ünden
haberi yoktu. Anlamad›. Sordu:
— Bu kalenin zapt› m› beyim?
— Hay›r, can›m... Bu birkaç günlük ifl! Hele hava biraz kapans›n... Fulek’e kadar dört befl kale
var... Onlar›n hepsini diyorum.
— Bir ayda dört befl kale... Bu güç beyim.
— Niçin?
— Daha bu kaleye bir tüfek at›lmam›fl... Ben attan inerken yoldafllar söylediler.
— Ben buras›n›, bir kurflun atmadan alaca€›m.
— Nas›l beyim?
— Senin akl›n ermez. Hava biraz kapans›n, görürsün...
— Hiç topa tutmadan hücum mu edece€iz?
— Hay›r.
— Ya ne yapaca€›z?
— Havan›n kapanmas›n› bekle, dedim ya... Göreceksin.
— !!!
Arslan Bey, planlar›n› en yak›n adamlar›ndan bile saklard›. “Yerin kula€› var.” derdi. A€›zdan ç›kan bir s›r mutlaka iflitilecekti. Kethüda gibi bu sessiz, bu manas›z beklemeden bütün askerler s›k›l›yorlar, bir fley anlam›yorlard›. Kumandan›n imdat, cephane, top bekledi€i söyleniyordu. ‹htiyar
sipahiler “Biz buras›n› imdat gelmeden alamaz m›y›z? ‹ki top yetmez mi? Ne duruyoruz?” diye çad›rlar›nda dedikodu yap›yorlard›. Buraya gelindi€i günden beri askeri istirahat ettiren Arslan Bey her
sabah erkenden at›na biniyor, tek bafl›na gerilerdeki ormanlar›n içine dal›yor, saatlerce kal›yor, gülerek dönüyor:
— Hava bozmayacak m›? Ah biraz sis olsa diye gözlerini gökten, kalenin sallanan bayra€›ndan
ay›ram›yordu. ‹flte kethüdan›n getirdi€i mektupla Ali Pafla da teklifini kabul ediyordu. Onunla birleflince ordusu yedi bin kifli kadar olacakt›. O vakit flüphesiz Tofel’i, Pallaviçini’yi diri diri esir tutabilecekti.
Koyu karanl›k içinden uzaktan uza€a fialgo Burcu’ndaki nöbetçilerin att›klar› ac› naralar, ac› köpek ulumalar› iflitiliyordu. Gökte hiç y›ld›z yoktu. Arslan Bey hademesinin tuttu€u billur bardaktaki
yakut suyu içti. Yeniden doldurulan çubu€unu çekiyor, kethüdas›yla öteden beriden konufluyordu.
Konuflurken düflündü€ü hep kendi plan›yd›. Yine gö€e dalm›flt›. Birdenbire sordu:
— Hava kapan›yor gibi de€il mi?
— Evet...
— Bakal›m yar›n...
— Hücum mu edece€iz beyim?
— Hay›r can›m, hava bozsun, görürsün.
Kethüda yine bir fley anlamad›...
57
Sanat Metinleri
Bir sabah...
Binlerce bacadan henüz tütmüfl so€uk, nemli, bir duman kadar koyu bir sis her taraf› kaplam›flt›.
Ordugâh, sancaklar, tu€lar, çad›rlar, diflbudak a€açlar›, atlar, hiç, hiçbir fley görünmüyordu. Evvela
birbirlerini ça€›ranlar›n sözleri duyuluyor, sonra iki hayal, ses yordam›yla bu beyaz karanl›€›n içinde
bulufluyordu. Arslan Bey at›n› haz›rlatm›flt›. Yine yapyaln›z, her günkü gitti€i yere do€ru kaybolacakt›.
O kadar nefleli idi ki...
Bütün zabitleri, çavufllar› ça€›rtt›. Hepsi hücum var san›yordu. At divan› yapar gibi bir aya€› yerde, bir aya€› üzengide:
— A€alar, dedi, bugün kaleyi alaca€›z. Ben iki saate kadar gelece€im. fiimdi hepiniz haz›r olun.
Nihayetleri görünmeyen beyaz, büyük sakal›n›n çerçeveledi€i yüzü sis içinde muallakta duruyor
san›lan ihtiyar topçubafl› sordu:
— Siz gelmeden ben dövmeye bafllay›m m›, beyim?
Arslan Bey güldü:
— Hay›r... Senin iki topunun güllelerine ihtiyac›m›z yok. Yaln›z bize çok gürültü yap.
— Nas›l gürültü beyim?
— Toplar›n› nafile yerinden k›m›ldatma. Topçular›n› kalenin bedenlerine do€ru yaklaflt›r. Avazlar›
ç›kt›€› kadar “Heya, mola, yisa...” diye ba€›rt!
— ...
— Anlam›yor musun? Yaln›z gürültü istiyorum.
— Pekâlâ beyim.
Sonra di€er zabitlere döndü:
— Siz de bütün askerlerinizi muharebe nizam›yla bunlara yaklaflt›r›n. Mümkün oldu€u kadar çok
gürültü yapt›r›n. “Heya, mola...” çektirin. Angarya naralar› att›r›n. ‹fl türküleri söylettirin.
‹htiyar topçubafl› gibi zabitler de çavufllar da bu emirden bir fley anlamad›lar. Fakat onlar anlamadan yapmas›n› pek iyi bilirlerdi.
— Baflüstüne, baflüstüne.
— Haydi ama çabuk...
— ...
Hepsi iki ad›m ayr›l›nca sisin içinde görünmez oldular. Arslan Bey tepinen at›na binince yular› tutan kethüdas›na:
— Sen de kofl, yan›na bir adam al, gerideki De€irmenli Çiftli€i’nde biriktirdi€im elli manday› hemen buraya sür. Burca giden yolun yan›nda haz›r tut... Orada beni bekle. Haydi.
— Baflüstüne.
— Ama çabuk...
— ...
H›zla mahmuzlanan azg›n at flaha kalkarak sisin içine at›ld›. Üzerindeki s›rmal› kaftan›n etekleri
alt›n kanatlara benzeyen Arslan Bey’le esatirî bir kufl gibi uçtu.
Biraz sonra...
Nereden geldi€i belli olmayan derin bir gürültü sis içinde kayn›yor, ileri geri yaklafl›yor, uzaklafl›yor, dalgalan›yordu. Kös, kalkan, boru sesleri at kiflnemelerine kar›fl›yor; al›nan emirler, verilen kumandalar yüzlerce a€›z taraf›ndan ayr› ayr› tekrarlan›yordu. Bast›klar› yerleri görmeyen askerler
harp nizam›nda ba€r›flarak, duyduklar›n› tekrarlayarak, dirsekleriyle kalkanlar›yla birbirlerine dokunarak duman içinde ilerliyorlard›.
Sa€ taraftan topçular›n “heya, mola”lar› iflitiliyordu. Etraf›n› saran gürültüden hücumun bafllad›€›n› kale de anlad›. Boru, trampet, hurra sesleri aksetmeye tek tük tabanca, tüfek at›lmaya bafllad›. Gözcüler kale bedenlerinin dibine kadar gidip geliyorlard›. Saflar›n aras›nda topçubafl›n›n büyük
bir la€›m açt›€› söyleniyordu.
58
Sanat Metinleri
Askerler, zabitlerin emriyle olduklar› yerlerde ba€dafl kurmufl bekliyorlar, gürültü ediyorlard›.
Nihayet Arslan Bey, terden s›r›ls›klam olmufl at›yla duman içinde harp s›ralar›n›n aras›nda ad›m
ad›m göründü. Her ad›mda:
— Yi€itlerim! Sis aç›lmaya bafllad› m› hemen susun. Hep birden aya€a kalk›n, hücum edecek
gibi durun. Ama ileri gitmeyin. Atefl de açmay›n. Ben düflmana teslim teklif edece€im, diyordu.
Topçular›n, topçulara kar›flan angaryac›lar›n “heya, mola” naralar› gittikçe ziyadelefliyor, büyüyor, tüyleri ürpertecek heyecanl› akislerle görünmeyen da€lar›, tafllar› inletiyordu.
Ö€leye do€ru sis aç›lmaya bafllad›. Askerler, sallanan siyahl› beyazl› bayra€›yla fialgo’yu bir hayal gibi gördüler. Sesler kesildi. fiimalden esen bir rüzgâr dumanlar› da€›t›yor; gerilere, ormanlara
do€ru sürüyordu.
Art›k herkes birbirini görüyordu.
Kaleye pek yaklafl›lm›flt›. Askerler, gözleriyle kumandanlar›n› arad›lar. Burç kap›s›na giden yolun
gedi€inde at›yla dolafl›yordu. Gedi€in önünde büyük bir manda sürüsü vard›. Burcun tepesinde siperlerin aras›nda kalkanl›, tüfekli adamlar geziniyordu.
Cesur Arslan Bey k›r at›n› ileriye sürdü. Kaleye yüz ad›m kadar yaklaflt›. Arkas›ndaki kethüdas›yla, genç tercüman kofltular...
Gür sesiyle hayk›rd›:
— Hey bre fialgo muhaf›zlar›! Ben, padiflah›m›n dedesine sizin kral›n›z›n memleketlerinden büyük yerler zapt etmifl Bosna Valisi Yahya Pafla’n›n torunlar›ndan›m. Ceddim Hamza Bal› Bey daha
on dört yafl›nda iken sizin ordular›n›z› periflan etmifl, Viyana Muhasaras›’nda, Viyenberg önünde
flan alm›flt›r. Ben hangi kaleye gittimse geri dönmemiflim, daha geçen gün iki küçük topla “Boza
Kulesi’ni” yerle bir ettim. Mihal Terfli, Etiyan Soflay, Andrenaki gibi kahramanlar›n›za canlar›n› ba€›fllad›m. Vadiye çekildim. Geçip gitmeleri için yol verdim. Haydi gelin. Siz de teslim olun. Nafile yere kan›n›z› döktürmeyin...
Kale ile beraber bütün ordunun iflitti€i bu teklifi tercüman avaz› ç›kt›€› kadar ba€›rarak tekrarlad›.
Derin bir sükût...
Arslan Bey’in at› duram›yor, flaha kalk›yor, sa€a sola tepiniyor, kethüda dizgininden tutmaya çal›fl›yordu.
Burcun tepesinden bir cevap verdiler. Tercüman tekrarlad›:
— “Ne gibi flartlarla?” diyorlar, beyim.
Arslan Bey, deminkinden daha sert bir sesle hayk›rd›:
— fiart›m filan yok. Biz teslim olan›n can›na k›ymay›z. Teslim olmazsan›z befl dakika sonra kalenin içinde bir canl› adam kalmaz. Karfl›n›zdaki yolun gedi€i üzerinde gördü€ünüz nedir? Anlam›yor
musunuz? Babalar›n›zdan iflitmediniz mi? Elli manda ile buraya getirdi€im bu topun iki güllesiyle binlerce fialgo kuvvetinde olan ‹stanbul kaleleri tuzla buz oldu. ‹flte ‹stanbul’u alan bu top... Bir kere
atefl edece€im. ‹kinci at›ma hacet yok. Ne kaleniz kalacak ne de kendiniz... Ac›yorum size...
Genç tercüman, bu sözleri yine avaz› ç›kt›€› kadar tekrarlarken bütün askerler gözlerini yolun
gedi€ine çevirdiler. Mandalar›n yan›nda uzun, büyük, gayet büyük, gayet kal›n, gayet siyah, gayet
müthifl bir topun korkunç bir ejderha gibi uzand›€›n› gördüler. Saflar›n aras›nda sevinç sedalar› yükseldi. Herkes Arslan Bey’in bir haftad›r ne bekledi€ini flimdi anl›yor, demek bu top geliyormufl...
Biraz sonra... fialgo’nun tepesinde flan, namus kefeni olan meflum beyaz bayrak dalgalan›yordu. Demir kap›lar aç›lm›flt›. Korkudan sapsar› kesilen tu€lu kumandan, alt›n k›l›çl› asilzadeler, z›rhl›
flövalyeler Arslan Bey’in önünde dize gelmifllerdi. Silahlar› al›nan düflman ikifler ikifler ba€lan›yor,
tak›m tak›m ordugâh›n arkas›na götürülüyordu. Kalenin içindeki k›ymetli fleylerden bir da€ ortada
kabar›yor; al yeflil bayraklarla kalenin tepesine dolan askerler ba€r›fl›yorlar, aralar›ndaki dervifller
bedenlerden sarkarak ezan okuyorlar, tekbir çekiyorlard›.
59
Sanat Metinleri
Teslim olan kumandanla erkân›na Arslan Bey:
— Korkmay›n›z. Hayat›n›z ba€›fllanm›flt›r. Biz “vire”yi bozmay›z. Gelin, size elli manda ile buraya getirdi€im topu seyrettireyim, dedi. Tercüman bunu tekrarlay›nca hepsi birbirlerine bak›flt›lar. Bu
müthifl, bu korkunç aleti yak›ndan görmeyi hem merak ediyorlar hem çekiniyorlard›. Arslan Bey’in
arkas›na tak›ld›lar. Büyük topa do€ru yürüdüler. Yaklafl›nca Arslan Bey:
— ‹flte, dedi, sizin böyle topunuz var m›?
Düflman kumandan› tercümanla cevap verdi:
— Hay›r.
— Niçin yapm›yorsunuz?
— Bilmiyoruz.
Genç irisi bir flövalye tercümana bir fleyler sordu. Arslan Bey:
— Ne diyor? dedi.
— Bey bu topu kaç günde ‹stanbul’dan buraya getirmifl? diyor.
— Sen de ki: “‹stanbul’dan getirmemifl. Burada bir hafta içinde kendisi yapm›fl.”
Tercüman bu sözleri söyleyince esirler afallaflt›lar. Arslan Bey daha ziyade yaklafl›p elleriyle yoklamalar›na, daha yak›ndan görmelerine müsaade etti€ini söyletti. Ma€rur kumandan, kahraman
asilzadeler, cesur flövalyeler büyük topun etraf›na topland›lar. Bir elini hançerinin elmas sap›na dayayan Arslan Bey öteki eliyle gülümseyerek pala b›y›klar›n› büküyor, arkas›ndaki kethüda bafl›n› kafl›yarak gülmekten kat›l›yor, tercüman aptallafl›yordu. Yirmi ad›m uzakta duran m›zrakl› nöbetçiler
de gülüflüyorlard›. Esirler topa ellerini sürdüler. Deli€ini arad›lar. Bulamay›nca sarard›lar. Sonra k›zard›lar. Birbirlerine bak›flt›lar. Öyle kald›lar. Kollar›n› çaprazlayarak yere bakan kale kumandan› titreyerek m›r›ldand›. Arslan Bey tercümana bakt›:
— Ne diyor?
— Bu mertlik de€il... diyor.
— Ona sor ki “Henüz bir kere patlamayan bir toptan korkarak hemen teslim oluvermek mi mertliktir?”
Tercüman sordu:
— ...
— ...
Kalenin kumandan› gözlerini yerden kald›r›p cevap veremedi. Asilzadeler, flövalyeler birbirlerinin
yüzlerine bakmaya cesaret edemediler, ani bir ölüm darbesiyle vurulmufl gibi olduklar› yerde donup kald›lar.
Bir güllesiyle kaleyi y›kacak olan bu korkunç top siyaha boyanm›fl kocaman bir kütükten baflka
bir fley de€ildi!..
Ömer Seyfettin
Bütün Eserleri – Hikâyeler 2
22. etkinlik: Sınıfınızda altı grup oluflturunuz. “Kütük” adl› hikâyeyi grup arkadaşlarınızla afla€›daki sorulara göre inceleyiniz. Yaptığınız çalışmayı grup sözcünüz aracılığıyla sınıfınızda sununuz.
1. Hikâyedeki yap› unsurlar› okuyucuda gerçeklik duygusu uyand›r›yor mu?
2. Hikâyedeki karfl›laflma veya çat›flmalar merak uyand›r›yor mu?
3. Hikâyede rastlant›lar var m›? Hikâye beklenmedik bir sonla bitiyor mu?
4. Mekân-insan bütünleflmesine özen gösterilmifl mi?
5. Çevrenin anlat›lmas›nda gözlem unsurundan yararlan›lm›fl m›?
6. Olay›n anlat›m›nda ve kifli-mekân iliflkisinde sebep-sonuç ba€lant›lar›na dikkat edilmifl mi?
Yapılan sunumları dikkate alarak Maupassant tarzı hikâyelerin özelliklerini belirleyiniz. Bu özellikleri sınıf tahtasına yazınız.
60
Sanat Metinleri
23. etkinlik: “Kütük” adl› hikâyedeki olay› parçalara ay›rarak olay örgüsünü tespit ediniz. Olay
parçalar›nda anlat›lanlar› flemaya yaz›n›z.
KŸtŸk
1.
3.
2.
24. etkinlik: “Kütük” adl› hikâyenin yap› unsurlar›n›n yer ald›€› afla€›daki tabloyu doldurunuz.
Olay
Zaman ve Zamanın
Nasıl İfade Edildiği
Kişiler ve Özellikleri
Mekân
25. etkinlik: “Kütük” adl› hikâyenin temas›n› bularak hikâyenin yaz›ld›€› dönemle bu temanın iliflkisini aç›klay›n›z.
26. etkinlik: “Kütük” adlı hikâyenin olay parçalar›n›n mekân ve kiflilerle ilgili k›sm›n›n tema etraf›nda nas›l birleflti€ini aç›klay›n›z.
27. etkinlik: “Kütük” adlı hikâyedeki kiflilerin gerçek hayatta karfl›m›za ç›kabilecek türden olup
olmad›€›n› aç›klay›n›z.
28. etkinlik: “Kütük” adl› hikâyenin anlat›c›s›n› belirleyiniz.
29. etkinlik: “Gözyafl›” ve “Kütük” adlı hikâyeleri bak›fl aç›lar› bak›m›ndan karşılaştırınız. Ulaştığınız sonucu açıklayınız.
30. etkinlik: Yak›n çevrenizden seçece€iniz bir olay› hikâyelefltirmek amacıyla bir plan yap›n›z.
• Yazaca€›n›z olay› hangi amaçla anlataca€›n›z› belirleyiniz.
• Ana fikir, yard›mc› fikirler, kifliler, zaman, mekân, bak›fl aç›s›, dil, anlat›m gibi unsurlar› ve ayr›nt›lar› oluflturacak malzemeleri tespit ediniz.
• Serim, dü€üm, çözüm bölümlerinde hangi s›raya göre neleri anlataca€›n›z› belirleyiniz.
Plan›n›z› tamamlad›ktan sonra hikâyenizi yazarak s›n›fta okuyunuz. Arkadafllar›n›z›n hikâyelerini
dinleyerek düflüncelerinizi söyleyiniz.
61
Sanat Metinleri
SAHAN KÜLBASTISI
Yeme€e giderken al›flkanl›kla kitapç›n›n
önünde durdum, kitaplara bak›yordum; bir
yandan da “Ne yesem?” diye düflünüyordum. Can›m sahan külbast›s› istiyor. Bizim
lokantalar›m›zda, aflç› dükkânlar›nda bulunmaz ki ev ister. Yaln›z evle de olmaz; bilen, anlayan, pifliren olmal›. Anam kad›n›
nas›l aramazs›n! O kad›nlar gittiler, yerleri
de bofl kald›. fiimdi y›llarca bekleyeceksin
ki yeni yaflay›fl›n evi kurulsun da ev kad›n›
da gelsin, eskilerin yerlerini tutabilsin, diye
dalg›n dalg›n düflünürken arkamdan ad›m›n ça€r›ld›€›n› duydum. Döndüm, geçen
y›l Adana’da bizimle birlikte çal›flanlardan
bir arkadafl. Bir müfettifl. S›raya durmufl,
otobüs bekliyor. Ben dönüp bak›nca:
— Hofl geldin yahu, diye seslendi.
Yan›na sokuldum:
— Hofl bulduk ama nereden geldim, diye sordum.
— Bilmem, dedi; ben seni çoktan görmedim de burada yoksun sand›m.
— Çoktand›r buraday›m, dedim.
— Güzel, dedi; nas›ls›n?
— ‹yiyim, dedim.
— Nereye gidiyorsun?
— Yeme€e ç›kt›m.
— Ev nerede?
— Ev yok, oteldeyim.
— Öyleyse gel bize gidelim, dedi, yeme€i yer döneriz.
Beni yeme€e ça€›raca€›n› sanmazd›m. Elinden kurtulmak için:
— Lafa dalar geç kal›r›z, dedim; benim de iflim var. Baflka bir gün...
— Benim de iflim var, dedi; hiç geç kalmay›z.
Sen sokul fluraya!
— Yok can›m, s›ray› m› bozal›m, baflka bir gün gideriz, dedim.
Elimi de uzatt›m, ayr›lacakt›m, elimi tuttu, b›rakmad›. Döndü arkaya do€ru uzanan kuyru€a bakt›. Onu pek uzun bulmam›fl olmal›d›r ki:
— Dur öyleyse ben ç›kay›m, dedi.
— Ç›kma, geç kal›r›z.
Demeye kalmad›, ç›kt›; beni de sürükledi, gittik, s›ran›n ucuna durduk.
Kendi kendime, “Ee, Mustafa, dedim, bofl bulundun o€lum, hiç olmazsa bir iki saat kavuk sallayacaks›n...”
Dedi€im gibi de oldu, s›raya girip durunca bana döndü:
— E, ne var ne yok bakal›m, dedi.
— Ne olsun; iyilik, sa€l›k, dedim.
— ‹yilik, sa€l›k olsa da bir fleydir, dedi; bana sorarsan ne iyilik ne de sa€l›k. Kargaflal›k... Hastane yok, hekimlerin yanlar›na yaklaflamazs›n, ilaçlar karaborsada... Millî Korunma da adam ar›yor... Bak art›k iyili€ini, sa€l›€›n› anla!.. Do€ru de€il mi? Yok de€ilse söyle. Konufluyoruz! Yaln›z bir
62
Sanat Metinleri
sa€l›k de€il ya her iflimiz kar›fl›k. Niçin mi diyorsun? Bilen, anlayan yok. Daha do€rusunu istiyor musun? Söz dinleyen yok. Bak geçen y›llar “harp ekonomisi” dediler. Eh iyi. Gidifle bakt›m, yanl›fl,
yanl›fl efendiler, dedim; yar›m ifl olmaz. ‹€neden ipli€e kadar ne varsa alacaks›n›z. Sonra da herkese da€›tacaks›n›z. ‹flte bitti, gittiii... Bilmiyorsunuz güzel. Anl›yorum. Herkes her ifli bilmez. Ama bilenden sorar. Ö€rendi€ini de yapar. Bilenlere inanm›yorsun. Olabilir. Avrupa burnumuzun dibinde.
Bakars›n onlara. Ne yap›yorlarsa sen de yapars›n. Bundan kolay ne var. Do€ru de€il mi? Bu bir misal. Akl›ma geldi de söyledim. Her ifl buna göre... Ne söylendi ise yapmad›lar. Yapmad›lar de€il, kulak bile asmad›lar. fiimdi s›k›nt› var deyip k›vran›yorlar. Elbette var. Suç kimde?
Bu arkadaflta ›slahatç›l›k eskiden de vard›. Biraz artm›fl. ‹flin kötüsü, yüksek sesle konufluyor.
Dolay›m›zda olanlar da iflitiyor, bize bak›yorlar. Ben de öyle, gözalt›nda kalmaktan s›k›l›yorum. Yaln›z bana söylese dinleyece€im, belki onun hofluna gidecek sözler de söylemeye katlanaca€›m, gülümseyece€im. Ba€›ra ba€›ra konufluyor. Ben böyle fleyden hofllanmam. Bana yedirece€i yemek,
kokusu burnumda tüten sahan külbast›s› olsa çektirdi€i bu s›k›nt›ya, bu birkaç saatlik dalkavuklu€a de€mez.
Bir yandan bunlar› düflünüyor, bir yandan da bu arkadafl›n, bu son y›lda esen kara politika yeline paças›n› kapt›rmam›fl olmas›na seviniyorum. Ya politikac›l›€a bafllam›fl olsayd›!.. Bu kal›p, bu
k›yafet, bu gür sesle: Demokratik bir idare... Hürriyet istiyoruz... Söz milletindir... diye gümbürdeseydi! (Saf adamd›r, söylediklerine de inan›r.) Benim durumum nice olurdu... Öyle ya kötünün kötüsü var!
Bereket versin politikac› de€il, yaln›zca ›slahatç›. Seçimlerde ba€›ms›z adayl›€›n› koymay› bile
düflünmüyor. Partileri de be€enmiyor.
— Bu ne zavall›l›k, diyor biri birinden fark› olmayan iki parti... Ha? De€il mi? Yok de€ilse söyle.
Ölmeden flu sandalyeye bir de ben oturay›m partisi! Bununla devlet murakabesi olur mu? Ama kime anlatacaks›n? Hiç kimse iflin fark›nda de€il! Kargaflal›k dedim ya..
Umuyordum ki otobüse girersek yer dard›r, sars›nt› da vard›r, belki ayr› da düfleriz, bu adam›n
da a€z› biraz kapan›r, ben de rahat ederim. Umdu€um ç›kmad›. Otobüste ayakta kald›k. Bu benim
arkamda kalm›fl. Anlat›yor, lak›rd›y› nereden dolaflt›rm›fl ise cezaevlerinin üstüne getirmifl. Bu bilmem ne demifl de dinlememifller, sonra da ifl kötü olmufl!
Havuzbafl›’nda indik, hep cezaevlerini anlat›rken birine rast geldi. Onunla konuflmaya bafllad›,
ben yürüdüm. Köfle bafl›nda bana yetiflti, yeniden partileri çekifltirmeye bafllad›:
— Bunlar›nki particilik de€il, bulan›k suda bal›k avlamak. De€il mi? Sen böyle görmüyor musun?
Bana “Muhalifler ç›kt›lar, seçim olacak.” dediler; bakt›m, seçim ama ne seçim! Hükûmet darbesi! O ne laflar. Yahu, ele güne karfl›... Bereket versin, millet kabaday› da bozulmad›. Yoksa dönerdik Meksika’ya! Hepsinin bafl› da bizim bilgisizli€imiz. Söyleyince de dar›l›rlar. Eh, biz de söylemiyoruz.
Sözün k›sas› duraktan Havuzbafl›’na, Havuzbafl›’ndan da evine kadar, iki ad›mda bir durup söyledi, ders verdi, her iflin aksayan yerini buldu, ilac›n› yazd›, ak›l da ö€retti, daha da ö€retecekti, oturdu€u apartman kat›n›n kap›s›na vard›k.
Kap›n›n önüne, bir küçük çocuk çorab› düflmüfltü. Ald› bakt›.
— Bu bizim küçüklerin olacak, dedi.
Sonra kap›n›n ziline bast›. Ses yok. Bir daha bast›. ‹çerden korkmufl, belki de a€lam›fl bir çocuk
sesi:
— Kimoo, diye sordu.
— Benim, aç!
Biraz durduktan sonra gene o çocuk sesi, bu sefer kap›n›n hemen arkas›ndan, belki de yüzünü
kap›ya dayayarak:
— Siz misiniz, beyefendi, diye sordu.
63
Sanat Metinleri
— Benim, aç!
— Açamam beyefendi.
— Aç can›m, açamam ne demek!
— Açamam beyefendi, han›m kitledi gitti.
— Gitti mi? Nereye gitti?
— Bilmem beyefendi.
Bana döndü:
— Gördün mü flimdi safay›, dedi.
Can› s›k›ld›. Ne yapaca€›n› bilemedi.
Ben de ne diyece€imi flafl›rd›m.
— Eh evdir... Olur, dedim. Sanki ifli hafifletmek istedim.
Yeniden içeri seslendi:
— K›z, dedi; yemek yemeden mi gittiler?
— Yediler efendim.
— Han›m benim için bir fley demedi mi?
Demedi efendim.
— E, akflama yemek var m›?
— Bilmem efendim.
— Sen git, tel dolaba bak bakay›m.
Biraz sonra kız›n sesi:
— Havuç var efendim.
Bana döndü:
— Kad›n k›sm›, belli olmaz ki, dedi; biraz sinirlidir de... Bakal›m akflama gelirse anlar›z.
‹stemeyerek:
— Ya gelmezse, demiflim.
— Gelmezse aray›p getirmeli, dedi; ne yapacaks›n?
Sonra k›za seslenerek:
— Dilber, dedi; biz gidiyoruz. Ben akflama u€rar›m.
Döndük. Arkadafl›m›n elinde çocuk çorab›, soka€a ç›k›nca:
— ‹flte, bu da bizim ev kad›n›m›z, dedi; be€endin mi? Gel de bu memlekette aile kur!
Dilimin ucuna kadar geldi “E, birader böyledir de niçin eve bir de misafir sürüklüyorsun!” diyecektim. Vazgeçtim.
Dalg›nd›, içi s›k›l›yordu. Bununla beraber susmak pek ac›kl› olaca€› için Havuzbafl›’na kadar da
bana ev kad›n› yetifltirmek yollar›n› ö€reten genifl bir ders verdi.
‹stiyordu ki beni Buket’e kadar götürüp bir yemek yedirsin.
— Yok, dedim, buraya kadar gelmiflken k›z kardeflime de bir u€rayay›m!
Ayr›ld›k.
fiu tesadüfe bak›n›z, k›z kardeflime u€rad›m, yemek istedim.
— Ne var, dedim.
Kardeflim:
— Vah vah dedi, biraz önce gelseydin sahan külbast›s› vard›. Sen seversin.
Bunu iflitince arkadafl›m›n bana etti€i kötülü€ün ac›s› yüre€ime çöktü.
— Bana bak, dedim; sen sahan külbast›s› piflirmeyi bilir misin?
— A, bilmez olur muyum, dedi.
— Yar›n sendeyim, dedim; etini enifltem als›n, tatl›s› da benden. fiimdi yiyecek bir fley ver.
Sa€ ya€l› p›rasa varm›fl.
Verdiler, yedik.
Memduh fievket ESENDAL
Sahan Külbastısı, Bütün Eserleri-5
64
Sanat Metinleri
31. etkinlik: “Sahan Külbast›s›” adl› hikâyeyi afla€›daki özelliklere göre de€erlendirerek hikâyede yer alan unsurlar› “X” ile iflaretleyiniz.
• Hikâyede merak uyand›ran bir olay vard›r.
( )
• Hikâyede hayat›n do€al ak›fl›ndan bir kesit al›nm›flt›r.
( )
• Kahramanlar aras›nda karfl›laflma ve çat›flmalar vard›r.
( )
• Hayat›n do€all›€› içinde insanlar›n birbirleriyle iliflkileri ve olaylara verdikleri tepkiler
göz önüne serilmifltir.
( )
• Gözleme büyük önem verilmifltir.
( )
• Kifliler, yer, zaman unsurlar› ayr›nt›l› olarak verilmemifl, ça€r›fl›m ve sezgi yoluyla
aktar›lm›flt›r.
( )
• Abartılmamış gerçeklik anlatılmıştır.
( )
‹flaretledi€iniz maddelerden yola ç›karak Çehov tarz› hikâyenin özelliklerini belirleyiniz. Belirledi€iniz özellikleri tahtaya yaz›n›z.
32. etkinlik: “Sahan Külbast›s›” adl› hikâyenin olay örgüsünü belirleyerek aşağıdaki şemaya yazınız.
Sahan KŸlbastÝsÝ
1.
3.
2.
33. etkinlik: “Sahan Külbast›sı” adlı hikâyeyi tablodaki ölçütlere göre inceleyiniz. Çıkarımlarınızı tabloya yazınız.
Olay (Durum ya da Hayattan Al›nan Kesit)
Kifliler ve Özellikleri
Zaman
Mekân
34. etkinlik: “Sahan Külbast›sı” adl› hikâyenin temas›n› bularak teman›n hikâyenin yaz›ld›€› dönemle iliflkisini aç›klay›n›z.
35. etkinlik: “Sahan Külbast›sı” adlı hikâyede olay, zaman, mekân ve kişi unsurlarının tema etraf›nda nas›l birleflti€ini belirleyiniz.
65
Sanat Metinleri
36. etkinlik: “Sahan Külbast›sı” adlı hikâyedeki kiflileri gerçeklikle iliflkisi bak›m›ndan de€erlendiriniz.
37. etkinlik: “Sahan Külbast›sı” adlı hikâyenin anlatıcısı kimdir? Hikâyenin anlatıcısı ile yazarı
aynı kişi midir? Düşüncelerinizi açıklayınız.
38. etkinlik: “Sahan Külbast›sı” adl› hikâye hangi bak›fl aç›s›yla yaz›lm›flt›r? Bu bak›fl aç›s›n›n
özelliklerini belirtiniz.
39. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz hikâyeler hakk›nda yaz›lm›fl elefltiri yaz›lar›n› okuyunuz. S›n›fta okudu€unuz ve dinledi€iniz hikâyelerden edindi€iniz bilgilerden yola ç›karak bir durum hikâyesi yazınız.
ALEMDA⁄I’NDA VAR B‹R YILAN
Daha tiyatroya girerken kar bafllam›flt›.
Ç›k›nca meydan› bembeyaz buldum. Boynumdan içeriye bir damla düfltü. Ürperdim.
— Çek elini a€z›ndan. T›rna€›n› yeme,
diye ba€›rd›m. Önümden giden iki kifli dönüp bakt›lar.
Yüzümü görmek için yavafllad›lar. Sanki
ben her akflam onunlaym›fl›m gibi bir yaln›zl›k duyuyorum. O, cuma günleri gelirdi. Alç›dan a€z› pipolu gemici onu beklerdi.
Günefl muflamba perdede tam üçü iflaret ederdi. Gelece€ine yüzde yüz emin oldu€um günler beklerken uyuyakal›rd›m. Kap›y› t›rmalar gibi vurdu€u zaman nas›l duyard›m rüyam›n içinde. Yataktan f›rlard›m. Kap›y› açard›m. Rengi solmufl nefesi bo€az›ndan gelirdi. (...)
Dünya ötede idi. Burada bir konsol, bir ayna, bir alç›dan gemici, bir yatak, bir ayna daha, bir telefon, bir koltuk, kitaplar, gazeteler, kibrit çöpleri, (...) soba, battaniye vard›. Dünya ötede idi. Gökyüzünde uçaklar vard›.
‹çlerinde yolcular vard›. Trenler gidiyordu. Herifin biri imza ediyor, öteki para veriyordu. Akflam
serinli€i ç›km›flt›. Akflam simidi de ç›km›flt› dünyada.
Odan›n içini simitçinin sesi doldurdu. Dünya ötede idi.
Biletçi bilet z›mbal›yor, bir adamla bir çocuk gazete okuyorlar. Bir delikanl›, kara kafll›, s›hhatli
bir o€lan upuzun yatm›fl. Yak›fl›kl›, kuvvetli bir o€lan. Ellerini pantolonunun ceplerine sokmufl, s›ska birisi de sa€›mda yatm›fl. Çocuk gazeteyi b›rakt›. Pardösüsünü bafl›n›n alt›na dürdü. O da uzand›. Bir vapurun alt kamaras›nday›m.
Günlerden cuma. Mektep tatil. Süleymaniye’de Kirazl› Mescit Soka€›’nda oturuyoruz. Ben on
yedi yafllar›nday›m. Münir Pafla Kona€›’n›n çam a€ac›n› hat›rl›yorum. Lisenin bahçesindeki büyük
çam a€ac› bir yang›nda yanm›fl olabilir. Münir Pafla Kona€›’n›n ya€l› boya tavanlar› çoktan duman
ve kül olmufltur. Tahtakurular› da yanm›flt›r. Yata€›m, yorgan›m, gözyafl›m yanm›flt›r. Havuzlar yanm›flt›r. Yapraklar›n› k›fl›n dökmeyen a€açlar yanm›flt›r. An›lar, an›lar yanm›flt›r. Yanm›fl o€lu yanm›flt›r. Beni bugüne getiren kitaplar yanm›flt›r.
Ben de koyun postu taklidi bir kürk bulup pardösüme diktirmeliyim.
Günlerden pazartesi. Yine vapurun alt kamaras›nday›m. Yine hava karl›. Yine ‹stanbul çirkin. ‹s-
66
Sanat Metinleri
tanbul mu? ‹stanbul çirkin flehir. Pis flehir. Hele ya€murlu günlerinde. Baflka günler güzel mi, de€il;
güzel de€il. Baflka günler de köprüsü balgaml›d›r. Yan sokaklar› çamurludur, molozludur. Geceleri
kusmukludur. Evler günefle s›rt›n› çevirmifltir. Sokaklar dard›r. Esnaf› gaddard›r. Zengini lakaytt›r.
‹nsanlar her yerde böyle. Yald›zl› karyolalarda çift yatanlar bile tek.
Yaln›zl›k dünyay› doldurmufl. Sevmek, bir insan› sevmekle bafllar her fley. Burada her fley bir insan› sevmekle bitiyor.
Güzel yer, güzel yer Alemda€›. fiu saatte on befl metrelik a€açlar›yla Tafldelen’i ile y›lan› ile...
Ama k›fl günü y›lanlar inindedir. Olsun. Hava Alemda€›’nda ›l›kt›r. Günefl yapraklar› k›pk›z›l a€açlar›n içinde do€mufltur. Gökten parça parça ılık bir fleyler ya€makta, çürümüfl yapraklar›n üstüne birikmektedir. Tafldelen parmak gibi akar. ‹çimizi fl›k›r fl›k›r eden bir maflrapa ile önce içimizi, sonra
ç›r›lç›plak soyunarak d›fl›m›z› y›k›yor. Su içmeye gelen bir tavflan, bir y›lan, bir karatavuk, bir keklik
Polonezköy’den flerefimize kaç›p gelmifl bir keçi ile alt alta üst üste oynafl›yoruz.
Panço, Panço, diye ba€›r›nca y›lan da keçi de keklik de tavflan da olduklar› yerde alç›danm›fl gibi donup kal›yorlar. Bembeyaz kesiliyorlar. (...)
Panço’nun her zamanki kans›z ve hiddetli yüzünde ç›ban yaras›na do€ru kaym›fl bir gülümseme gözüküyor. Keklikleri gagas›ndan öpüyor. Tavflan›n b›y›€›n› çekiyor. Y›lan› bile€ine doluyor. Top
getirmifl, futbol topu. Ben kaleciyim. Y›lan da kaleci. Ötekiler yapraklar›n üzerine yatm›fl, güneflin
içinde oynuyorlar. Saatlerce oynuyorlar. Y›lanla ben top kalemize girerken yana çekilip seyrediyoruz. M›z›kç›l›k ediyoruz.
Alemda€›, güzel Alemda€›. ‹stanbul çamur içinde. Taksi floförleri su birikintilerini inad›na insanlar›n üzerine s›çrat›yorlar. Kar inad›na içimize içimize ya€›yor.
Panço ne zaman dönmüfl Alemda€›’ndan. Birdenbire bir arkadafl› ile yan›mdan geçiyor. Bir duvar›n, ölmüfl bir kedinin yan›ndan geçer gibi. Kollar›m›z birbirine sürünüyor hafifçe. Duvarlar aç›l›yor. ‹nsanlar birbiriyle senelerdir darg›nm›fllar da birdenbire ayn› hisleri duyarak “Yeter art›k!” diyerek bar›flm›fllar gibi öpüflüyorlar. Dönüyorum. Panço arkadafl› ile gülüflerek gidiyor hâlâ. Yang›n›n
kül etti€i Münir Pafla Kona€›’n›n havuzunda kirli yeflil bir su bekler dururdu. Suyun dibi gözükmezdi ama gözümü kapay›nca içine at›lm›fl on paral›klar›n parlad›€›n› görürdüm. Bir defa da flimdi vali
olan bir arkadafl›m›z› elli kurufl vererek elbiseleriyle suya atm›flt›k.
Panço’nun arkadafl› ile beraber getirdi€i kahveyi hiç bilmezdim. Kap›s›nda alüminyum tencereler, naylon bardaklar satan bir h›rdavatç› bulunan, iki kap›s› da ard›na kadar aç›k hanla apartman
aras› bir binan›n birinci kat›ndaym›fl bu kahve. Onlar›n bu kap›dan içeriye girdiklerini görünce merak ettim. Ben de girdim. Bakt›m karfl›mda cam bir kap›. Cam kap›n›n içinde büyük bir salon, içeride insanlar tavla ve iskambil oynuyorlar. Daha köflede bir bilardo masas› var. ‹çeriye girince herkes bana bakt›. Buraya gelenler hep ayn› müflteriler olmal› ki beni bafltan afla€› bir süzdüler. Oturup bir kahve içmek bile cehennem azab› gibi bir fley olacakt›. Birini ar›yormufl gibi yapt›m. Olmazsa bizim Luka Efendi vard›r. Duvarc›d›r, boyac›d›r. Onu soracakt›m. Gözlüklüdür. Kendisi Yunan tebaas›d›r. Ama Arnavut’tur. Kahveciye onu sormak istedim. Bakt›m Panço, Luka Efendi’yi siper ederek kendini bana göstermemeye çal›fl›yor. Eskiden tan›d›€›m birisi niçin geldi€imi anlam›fl gibi bana bakt›. Gülümser gibi idi. Allah belan› versin deyyus, dedim. Döndüm. Giderken bir daha dönüp
bakt›m. Yine pardösüsünün yakas›ndaki kürkü gördüm.
Kürkü görünce rahatlad›m. Tavflan›, kekli€i, o ›l›k, harikulade kaygan ve güzel y›lan›, karatavu€u, Alemda€›’n›, Tafldelen suyunu, çürümüfl yapraklar›, yapraklar›n üstüne ya€an pelte pelte günefli hat›rlad›m.
Sait Faik ABASIYANIK
Alemdağı’nda Var Bir Yılan
67
Sanat Metinleri
40. etkinlik: “Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” adl› metinden hareketle afla€›daki sorular› yan›tlay›n›z.
• Hikâyecinin kiflili€i ile hikâye kiflileri aras›nda nas›l bir ilgi vard›r?
• Yazar›n bireysel bunal›mlar› hikâyeye nas›l yans›m›flt›r?
• Yazar d›fl dünyay› oldu€u gibi mi yoksa içinde bulundu€u ruh hâline göre mi aktarm›flt›r?
• Hikâyede düfl dünyas›ndan ne gibi izler vard›r?
• Hikâyede anlatan ile anlat›lan aras›nda nas›l bir ilgi vard›r?
Sait Faik ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın sınıfa getirdiğiniz hikâyelerini okuyunuz. Okuduğunuz,
dinlediğiniz ve “Alemdağı’nda Var Bir Yılan” adlı metinlerden hareketle ben merkezli hikâyelerin
özelliklerini belirleyerek bu özellikleri tahtaya yazınız.
41. etkinlik: “Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” adl› hikâyenin yap› ile ilgili özelliklerini tablodaki uygun yerlere yaz›n›z.
Olay ve Olay Örgüsünün Özellikleri
Kiflilerin İfllevleri ve Özellikleri
Zaman›n Özellikleri ve Nas›l Anlat›ld›€›
Mekânın ve Mekân - İnsan İliflkisinin
Nas›l Anlat›ld›€›
42. etkinlik: “Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” adlı hikâyede olay›n m› insan›n m› merkeze al›nd›€›n›
aç›klay›n›z.
43. etkinlik: “Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” adl› hikâyedeki çat›flma veya karfl›laflmalar› bulunuz.
Bu çat›flma ya da karfl›laflmalar›n yazar›n psikolojik hâli ile iliflkisini belirleyiniz.
44. etkinlik: “Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” adlı hikâyenin temas›n› bularak bu teman›n özelliklerini aç›klay›n›z.
45. etkinlik: “Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” hikâyesinin temas›ndan hareketle metni yorumlay›n›z.
“Panço’nun arkadafl› ile beraber getirdi€i kahveyi hiç bilmezdim. Kap›s›nda alüminyum tencereler, naylon bardaklar satan bir h›rdavatç› bulunan, iki kap›s› da ard›na kadar aç›k hanla apartman aras› bir binan›n birinci kat›ndaym›fl bu kahve. Onlar›n bu kap›dan içeriye girdiklerini görünce merak ettim. Ben de girdim. Bakt›m karfl›mda cam bir kap›. Cam kap›n›n içinde büyük bir salon, içeride insanlar tavla ve iskambil oynuyorlar. Daha köflede bir bilardo masas› var. ‹çeriye girince herkes bana bakt›. Buraya gelenler hep ayn› müflteriler olmal› ki beni bafltan afla€› bir süzdüler. Oturup bir kahve içmek bile cehennem azab› gibi bir fley olacakt›. Birini ar›yormufl gibi yapt›m.”
46. etkinlik: “Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” adl› hikâyeden al›nan yukar›daki parçada anlat›c› kimdir? Anlat›c›n›n hangi bak›fl aç›s›n› kulland›€›n› belirtiniz.
68
Sanat Metinleri
47. etkinlik: “Kütük”, “Sahan Külbast›sı” ve “Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” adl› hikâyelerden hareketle Maupassant tarzı, Çehov tarz› ve bireysel olanı konu alan hikâyeleri karfl›laflt›rarak benzer
ve farkl› yönlerini afla€›daki tabloya yaz›n›z.
Maupassant TarzÝ Hik‰ye
‚ehov TarzÝ Hik‰ye
BENZER …ZELLÜKLER
Bireysel OlanÝ Konu
Alan Hik‰ye
FARKLI …ZELLÜKLER
“Güzel yer, güzel yer Alemda€›. fiu saatte on befl metrelik a€açlar›yla, Tafldelen’i ile, y›lan› ile...
Ama k›fl günü y›lanlar inindedir. Olsun. Hava Alemda€›’nda ›l›kt›r. Günefl yapraklar› k›pk›z›l a€açlar›n içinde do€mufltur. Gökten parça parça ılık bir fleyler ya€makta, çürümüfl yapraklar›n üstüne
birikmektedir. Tafldelen parmak gibi akar. ‹çimizi fl›k›r fl›k›r eden bir maflrapa ile önce içimizi, sonra ç›r›lç›plak soyunarak d›fl›m›z› y›k›yor. Su içmeye gelen bir tavflan, bir y›lan, bir karatavuk, bir
keklik Pelenezköy’den flerefimize kaç›p gelmifl bir keçi ile alt alta üst üste oynafl›yoruz.”
48. etkinlik: “Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” adlı hikâyeden al›nan yukar›daki paragrafta hangi anlat›m türünün kullan›ld›€›n› belirtiniz. Metinde farkl› anlat›m türleriyle oluflturulmufl paragraflar olup
olmad›€›n› belirleyiniz.
“Günlerden pazartesi. Yine vapurun alt kamaras›nday›m. Yine hava karl›. Yine ‹stanbul çirkin.
‹stanbul mu? ‹stanbul çirkin flehir. Pis flehir. Hele ya€murlu günlerinde. Baflka günler güzel mi, de€il; güzel de€il. Baflka günler de köprüsü balgaml›d›r. Yan sokaklar› çamurludur, molozludur. Geceleri kusmukludur. Evler günefle s›rt›n› çevirmifltir. Sokaklar dard›r. Esnaf› gaddard›r. Zengini lakaytt›r. ‹nsanlar her yerde böyle. Yald›zl› karyolalarda çift yatanlar bile tek.
Yaln›zl›k dünyay› doldurmufl. Sevmek, bir insan› sevmekle bafllar her fley. Burada her fley bir
insan› sevmekle bitiyor.”
49. etkinlik: “Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” adlı hikâyeden al›nan yukarıdaki bölümde yazar›n ‹stanbul’a bak›fl›yla ruh hâli aras›nda nas›l bir ilgi kurulabilir? Hikâyenin tamam›ndan hareketle paragraf› yorumlay›n›z.
50. etkinlik: “Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” adl› hikâyede dilin hangi ifllevde kullan›ld›€›n› belirleyiniz.
51. etkinlik: Sait Faik Abas›yan›k hakk›nda yapt›€›n›z araflt›rmadan hareketle yazarın kişiliğinin
“Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” hikâyesindeki kişilere ne ölçüde yans›d›€›n› açıklayınız.
69
Sanat Metinleri
52. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz ve dört gruba ayr›larak inceledi€iniz hikâye örneklerinin özelliklerini afla€›daki tabloya yaz›n›z. Bu özelliklerden hareketle hikâye türlerini belirlemeye çal›fl›n›z.
1. Hikâye
2. Hikâye
3. Hikâye
4. Hikâye
Olay
Yer
Zaman
Kişiler
Anlatıcı
Gözlem unsuru
ANLAMA, YORUMLAMA
1. Okudu€unuz ve inceledi€iniz hikâyeler aras›ndan en çok hangisini beğendinizi sebepleriyle
aç›klay›n›z.
2. “Gözyaşı” ve “Kütük” adlı hikâyelerden hareketle olay hikâyelerinde serim, düğüm, çözüm
bölümlerinin nasıl düzenlendiğini söyleyiniz.
3. “Sahan Külbastısı” adlı hikâyede kahramanlar arasında karşılaşma veya çatışmalar olup olmadığını açıklayınız. Durum hikâyelerinde hangi tür konuların ele alındığını söyleyiniz.
4. “Kış saadetimizi tamamlamak için geliyor, bahar aşkımızı tazelemek için. Yaz damarlarımızdaki çalışma arzusuna biraz tembellik, güneş ve kudret doldurmak için. Tabiat çırılçıplak, hatta zelzelesi, fırtınasıyla bile güzel, özlenir bir şey. Bizi kucaklamak, bizi avutmak, bizi çalıştırmak, bize öğretmek için neler yapmaz. O artık bir sır değildir. Bize bir saadeti bağıran, bizi yaşamaya çağıran
bir bütündür. Tavuklar bizim için yumurtluyor, bu vapuru bizim kafamız yaptı. Bu tayyarede uçan
biziz.”
Sait Faik Abasıyanık’ın “Kalorifer ve Bahar” adlı hikâyesinden alınan yukarıdaki bölümde dış
dünyanın olduğu gibi mi yoksa yazarın içinde bulunduğu ruh hâline göre mi algılandığını söyleyiniz.
5. “Kütük” adl› hikâyenin ana düflüncesini bulunuz. Metnin yaz›ld›€› dönemle ana düflüncesi aras›nda iliflki bulunup bulunmad›€›n› açıklayınız.
6. Hikâye türünün Türk ve dünya edebiyat›ndaki ilk örnekleri ve geliflimi hakk›nda yapt›€›n›z
araflt›rmay› s›n›fa sununuz.
7.“Alemda€›’nda Var Bir Y›lan” hikâyesinde yazar, etraf›nda gözlemlediklerini kendi “ben”inin
süzgecinden geçirip hikâyelefltirmifltir. Siz de herhangi bir durumu ya da hayat›n›zdan bir kesiti bu
flekilde hikâyelefltiren ben merkezli bir hikâye yazmay› deneyiniz.
8. “Alemdağı’nda Var Bir Yılan” adlı metni inceleyerek metinde hangi noktalama işaretlerinin ne
amaçla kullanıldığını; birleşik kelimelerin, bağlaçların, sayıların nasıl yazıldığını tespit ediniz. Yaptığınız çalışmayı sınıf arkadaşlarınıza sununuz.
70
Sanat Metinleri
9. Yazdığınız metni ve “Alemdağı’nda Var Bir Yılan” adlı hikâyeyi aşağıdaki tabloda verilen ölçütlere göre inceleyiniz. Metinlerde bu ölçütlerin hangi düzeyde gerçekleştiğini belirtmek amacıyla
“Evet”, “Kısmen” ve “Hayır” şeçeneklerinden uygun olanı “X” ile işaretleyiniz.
ÖLÇÜTLER
YAZDIĞIM HİKÂYE
Evet
Kısmen
Hayır
ALEMDAĞI’NDA VAR
BİR YILAN
Evet Kısmen Hayır
Hikâyecinin kişiliğiyle hikâye kişileri iç içe girmiştir.
Yaşananla arzu ve hayal edilen birliktedir.
Dış dünya olduğu gibi değil, hikâyecinin içinde bulunduğu duruma göre anlatılmıştır.
Hikâyeci düş dünyasına sığınmıştır.
Açık, akıcı bir dil kullanılmıştır.
Cümlelerde anlatım bozukluğu yoktur.
Cümlelerde anlam belirsizliği yoktur.
Kelime, kelime grubu, cümle, paragraflar arasında
bağlaşıklık ve bağdaşıklık sağlanmıştır.
Büyük harflerin kullanıldığı yerlerle ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Birleşik kelimelerle ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Eklerle ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Soru eki, bağlaçlar ve edatlarla ilgili yazım yanlışları
yapılmamıştır.
Sayılarla ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Ses olaylarından kaynaklanan yazım yanlışı yapılmamıştır.
Noktalama eksiklikleri yoktur.
Noktalama işaretleri doğru kullanılmıştır.
Metninizde tespit ettiğiniz hatalar varsa bunları düzeltiniz. Çalışmanızı öğretmeninizin değerlendirmesi için öğrenci ürün dosyanızda saklayınız.
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D” yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
• Belli bir plan içinde oluflan, hikâyenin sonunda bütün dü€ümlerin çözüldü€ü,
gözlemin önemli oldu€u hikâyeler olay hikâyeleridir.
• Ömer Seyfettin’in “Diyet”, “Kütük” gibi hikâyeleri Çehov tarz› hikâyelerdir.
• Olay örgüsü, kifliler, mekân ve zaman hikâyedeki yap› unsurlar›d›r.
• Maupassant tarz› hikâyelerde do€al çevrenin anlat›m›nda gözleme ba€l› kalmaya
özen gösterilir.
(
(
(
)
)
)
(
)
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Âfl›klar taraf›ndan anlat›lan manzum ve mensur olarak düzenlenmifl hikâyelere ....................
............................... denir.
71
Sanat Metinleri
• Maupassant tarz› hikâyenin Türk edebiyat›ndaki en önemli temsilcileri arasında ..............
............................................................................................ yer alır.
• ................................hikâyelerde yazar d›fl dünyay› oldu€u gibi de€il, içinde bulundu€u ruh
hâline göre anlat›r.
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. Afla€›dakilerin hangisi durum öyküsünün belirleyici niteliklerinden de€ildir?
A) Olayın yerini izlenimlerin, çağrışımların alması
B) Serim, düğüm ve çözüm bölümlerinin hikâyede mutlaka yer alması
C) Rastgele bir yerden gündelik yaşamın içine girilmesi
D) Okuru gerilim içinde tutmak gibi bir amacının olmaması
E) Gündelik yaşamı abartısız bir biçimde anlatması
2. İlk öykülerini 1908’den sonra yayımlamaya başladı.1920 yılına kadar olaya dayalı öyküler
yazdı.1920’den sonra Anton Çehov’un etkisiyle olayı arka plana atan ve günlük yaşamdaki bir
kesiti anlatan durum öyküleri kaleme aldı. Öyküleri ölümünden sonra “Otlakçı”, “Mendil Altında”,
“Temiz Sevgiler”, “Ev Ona Yakıştı” gibi kitaplarda toplandı.
Yukar›da baz› özellikleri verilen öykü ve romanc›m›z afla€›dakilerden hangisidir?
A) Refik Halit Karay
B) Memduh Şevket Esendal
C) Orhan Kemal
D) Sabahattin Kudret Aksal
E) Sabahattin Ali
3. Bir ay kadar sonra idi, köye iki süvari candarma geldi. Kahvenin önünde indiler. Bunlar› görünce muhtar›n yüre€i “Hop!” dedi çünkü bunlar karakolun candarmalar› de€ildi, herhâlde vilayetten geliyorlard›. Candarmalar›n biri kahvede hemen k‛t kalem ç›kard›, muhtardan bafllayarak herkesin ifadelerini almaya koyuldu.
Bu parçan›n anlat›m biçimi, afla€›dakilerin hangisi olabilir?
A) Öyküleme
B) Örnekleme
C) Betimleme
D) Açıklama
E) Tanımlama
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) 1929’da Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği kuruldu.
B) 1931’de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü açıldı.
C) Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası 1926’da Ankara’da kuruldu.
D) Zühti Müridoğlu, 1933’te ilk kez kişisel heykel sergisi açtı.
E) Atatürk ilk olarak 1924’de bir öğrenci kafilesini yurt dışına gönderdi.
5. Afla€›dakilerin cümlelerin hangisinde anlat›m bozuklu€u vardır?
A) Güneşin batışından iki saat sonra hareket ettik.
B) Onun sayesinde bu kadar s›k›nt›l› günler yafl›yorum.
C) Birçok kitap bu konuda yeterli bilgi vermiyor.
D) Ne test çözdüğünü ne kitap okudu€unu gördüm.
E) Hepimiz çal›fl›r, hiçbirimiz bofluna üzülmezdik.
Ç. Afla€›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
1. Masal, fabl ve hikâye türlerini karşılaştırarak aralarındaki benzerlik ve farklılıkları açıklayınız.
2. Batı tarzı hikâyecilik edebiyatımızda ne zaman başlamıştır? Bu türün ilk örneklerini kimler
vermiştir?
72
Sanat Metinleri
4. ROMAN
ÖN HAZIRLIK
❑ Kurtuluş mücadelesini konu alan romanları ve Atatürk’ün vatan ve millet sevgisinin bu romanlarda nasıl işlendiğini araştırınız.
❑ “İnce Memed” adlı romanın yazıldığı dönemi ve bu dönemde ele alan başlıca temaları
araştırınız.
❑ “Notre Dame’›n Kamburu, Madame Bovary, Suç ve Ceza, Goriot Baba, Aflk-› Memnu,
Handan, Kiral›k Konak, Kuyucakl› Yusuf, Yaln›z›z, Dokuzuncu Hariciye Ko€uflu, ‹nce Memed,
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Küçük A€a, Devlet Ana, Osmanc›k, Bereketli Topraklar Üzerinde,
Sinekli Bakkal, A€r› Da€› Efsanesi, Bugünün Sarayl›s›, Çal›kuflu, Bir Dü€ün Gecesi, Kilit, Küçük
Dünyalar, Ayafll› ile Kirac›lar›, Gün Uzar Yüzy›l Olur” romanlar›ndan en az üçünü okuyunuz.
❑ Okudu€unuz romanlarla ilgili inceleme, tan›tma ve elefltiri metinleri bularak okuyunuz. Beğendiğiniz metinleri sınıfınıza getiriniz.
❑ Halide Edip Adıvar’ın Millî Mücadele’ye katkılarını araştırınız.
HAZIRLIK
1. Okuduğunuz romanlarla dış dünyadaki olaylar arasında gerçeklik bakımından bir paralellik
var mı? Düşüncelerinizi açıklayınız.
2. “Öyledir roman kahramanlar›, gerçek dedi€imiz insanlar gibi hatta onlardan daha çok düflünen, duyan, didinen, sevinç ve ac› duyan birtak›m varl›klard›r. Onlar›n da bizim gibi yaflad›klar›n›, yaflam›fl olduklar›n› hangimiz düflünmemiflizdir?”
Suut Kemal Yetkin
Yukar›daki paragraftan hareketle roman okurken kendimizi kahraman›n yerine koymam›z›n
sebeplerini aç›klay›n›z.
ÜNCE LE M E
1. etkinlik: Okudu€unuz romanlar›n özelliklerini belirleyerek defterinize yaz›n›z. Yazd›klar›n›z› s›n›fa sununuz. Arkadafllar›n›z›n okuduklar› eserler hakk›nda yazd›klar›n› dinleyiniz. Okudu€unuz üç roman› birbiriyle karfl›laflt›rarak benzer ve farkl› yönlerini açıklayınız.
‹NCE MEMED
Özet
Toroslar’dan Akdeniz’e uzanan Dikenliözü’ndeki befl köyden birisi De€irmenoluk’tur. Buralar›n kendine has
kanun ve töreleri vard›r. Bu kanun ve töreleri Abdi A€a koyar ve uygular.
Köyün ya€›z delikanl›lar›ndan Memed günlerdir Abdi A€a’n›n tarlas›n› sürmektedir. Art›k dayanamayaca€›n›
anlay›nca her fleyi b›rak›p Kemse köyüne gider ve Süleyman’a s›€›n›r. Memed’in bu yapt›€› asl›nda bütün köy ahalisinin hayalidir. Memed k›fl› Kemse köyünde geçirir. Bir gün köyden bir tan›d›k onu görür ve bu haberi hemen
Abdi A€a’ya yetifltirir. Bunu ö€renen Abdi A€a, Süleyman’›n kap›s›na dikilir ve Memedi, al›p köye götürür. O yaz
Memed hasad› yapar ve Abdi A€a’n›n topraklar›n› sürer. Abdi A€a ise ceza olarak ona hasad›n beflte birini verir. O k›fl Memed ve anas› çok zorluk çekerler.
73
Sanat Metinleri
Memed, arkadafl› Mustafa ile ilk defa kasabaya gider. Yolda iyi, mert
bir eflkiya olan ve hayranl›k duyduklar› Kara Ahmet’le karfl›lafl›rlar. Kasabadaki yaflam Memed’i çok etkiler. A€alar›n olmad›€› herkesin hür
oldu€u bu hayat özlemiyle Memed sevgilisi Hatçe’yi kaç›r›r. Abdi
A€a’n›n ye€eninin niflanl›s› olan Hatçe ile Memed’in kaçmalar›n›n ard›ndan A€a’n›n adamlar› ve ye€eni onlar› yakalamak için izlerini sürerler.
Nitekim bulurlar. Aralar›nda çat›flma ç›kar. Abdi A€a’n›n ye€eni ölür,
Memed yaralan›r ve kaçar. Hatçe ise yakalan›r. Memed’in s›€›nacak bir
yeri olmad›€› için Deli Durdu denilen bir eflkiyan›n çetesine s›€›n›r. Çetenin yapt›€› haks›zl›klar› gören Memed, Deli Durdu’dan nefret eder.
Bu s›rada Abdi A€a Hatçe’yi cezaland›rmak için ona bir tuzak kurar.
Ye€enini Hatçe’nin öldürdü€üne jandarmalar› ikna eder ve Hatçe hapishaneye düfler.
Eflkıyal›€a iyice al›flan Memed zulmetmeye dayanamaz ve çeteden ayr›l›p yeni dostlar bulur ve onlarla gezmeye bafllar. Bir gece köye
geldi€inde anas›n›n öldü€ünü duyar ve Hatçe’nin bafl›na gelenleri ö€renir. Ard›ndan Abdi A€a’n›n izini sürmeye bafllar. Bu arada Abdi A€a
Memed’i ortadan kald›rmak için bir tuzak kurar. Memed ise kasabada
Hatçe’yi bulur ve bir yolunu bulup onu ve arkadafl›n› hapishaneden kaç›rmay› baflar›r. Köylüleri de Abdi A€a’ya karfl› gelmeleri konusunda
yüreklendirir. O k›fl köylüler Abdi A€a’ya hasatlar›ndan bir bu€day tanesi bile vermezler.
Abdi A€a Ankara’ya telgraf çeker ve Memed’in gizlendi€i yeri ihbar eder. Jandarmalar Memed’i k›st›r›rlar. Aralar›nda çat›flma ç›kar. Tam
bu s›rada Hatçe do€um yapar. Memed efli ve çocu€u için teslim olur
fakat bu esnada Hatçe vurulur. Memed afla serbest kal›r. Do€an çocu€unu Hatçe’nin hapishane arkadafl› al›r ve Gaziantep’in bir köyüne götürür. Olaylardan Abdi A€a’y› sorumlu tutan Memed köye gelir ve Abdi
A€a’y› vurur.
...
“İnce Memed” adlı romanın kapağından alınmıştır.
Puslu, yap›fl yap›fl, a€›r bir geceydi. Gökte çok parlak olmayan bir iki y›ld›z ›fl›l›yordu. Sa€da solda, yamaçlarda çoban ateflleri yan›yordu. Memed gitti€i yolu çok iyi biliyordu. Küçücük, kayal›kl› bir
keçi yoluydu. Sar› Ümmet’in evine ç›kard›. Orman u€ulduyordu. Ortal›kta ç›t yoktu baflkaca. Memed üstündeki büyük a€›rl›€›n alt›nda bile bir yere dokunmuyor, yürürken hiç ses ç›karm›yor, kayar
gibi ayaklar› yere de€miyormuflcana gidiyordu. Oysa a€›rl›€› çoktu. Bedenine üç koflar fiflek ba€lam›flt›. ‹ki koflar fifle€i de sa€l› sollu omuzlar›ndan geçirmiflti. Tüfe€i, kamas›, dürbünü, bombalar›, tabancas›, bir hayli a€›rl›k. Memed yürümeye, böylesine küçük patikalardan keklik gibi kaymaya
al›flk›nd›.
‹ki gündür da€lardayd›. Çok çabuk yol al›yordu. Hiçbir askerle, candarmayla, köylüyle karfl›laflmam›flt› ama kuflkulanm›flt› gene de. Havada bir fleyler vard›. Bir pusu, bir bekleme. Ta afla€›larda
Nürfet’in oralardan geçerken kula€›na tüfek sesleri gelmiflti. Belki küçük bir çarp›flmayd›. Çok uzun
sürmedi€ine göre pusuya düflen eflk›ya ya vurulmufl ya da teslim olmufltu. Memed onun için çok tedbirli yürüyor, sapa yollardan gidiyordu. Büyük a€açl› bir ormandan yürüyordu. Usul esen yelde bile
sallanan a€açlar g›c›rd›yorlard›.
Ümmet’in evine yaklaflm›flt›. Vakit gece yar›s›n› geçiyordu. Ümmet’in evinin oralardan iri çoban
köpeklerinin ürüflmesi geliyordu. Gecenin bu vaktinde köpek ürüflmesi hayra alamet de€ildi.
Memed üst bafltaki yamaçtan Ümmet’in dam›n›n üstüne kay›verdi. Yavaflça aya€›n› dam›n topra€›na üç kez vurdu. Sar› Ümmet uykuda da olsa bu sesi duyar, hemen d›flar›ya ç›kard›. E€er d›flar›ya ç›kmazsa bilinmeliydi ki ya evde yoktur ya da çok büyük tehlike vard›r. Memed sab›rs›zland›,
74
Sanat Metinleri
aya€›n› üç kez daha sert vurdu dama. Az sonra bir ayak sesi duydu ama çok yavafl. Karart› duvar›
doland›, sürünerek yamaca t›rmand›, yamaçtan kayarak dama indi:
“Yat Memed.” dedi.
Memed hemen usulca yere uzand›.
Sar› Ümmet:
“Evin içi asker dolu. Ah›rda da Kara ‹brahim’in çetesi...” dedi. A€z›n› Memed’in kula€›na yap›flt›rm›fl konufluyordu. “Seni ar›yorlar... Ev ev, delik delik, köy köy seni ar›yorlar. Senin Toros’a döndü€ünü duymayan kalmam›fl. Kim gördü seni Allah aflk›na?”
Memed:
“Bilmem.” dedi. “Kim gördü bilmem ki... Herhâl gören olmufltur.”
“Bu sefer seni öylesine canlar›n› difllerine takm›fllar ar›yorlar ki sorma... Ali Safa Bey, öteki a€alar bafl›na para bile koymufllar. Yüzbafl› Faruk konuflurken duydum. Birkaç ay Toros’tan silin. Ararlar ararlar bulamazlar, sonra da b›karlar. Bu f›rt›na dininceye kadar sen buralardan uzaklafl. Dur
burada bekle, sana mermi buldum. Belki giderken dövüflürsün.”
Sar› Ümmet dam›n duvar›ndan afla€› kayd›, az sonra bir elinde bir torba mermi, bir elinde de bir
az›k ç›k›n›yla geldi.
“Al bunlar›.” dedi. “Sizin köye de hiç u€rama. ‹ki ayd›r candarma sizin köyün üstünde dövünüyor.”
Memed:
“Bizim köyde ne var, ne yok?” derken Sar› Ümmet sözü a€z›ndan ald›:
“Daha fazla durma burada, sizin köye gelince oldu€u yerde oldu€u gibi duruyor. Aman›n, hiç u€rama, tuza€a düflersin. Da€› tafl› asker talam›fl, mukayyet ol. Bu köylüler kudurmufllar; babansa,
kardafl›nsa da gözükme. Tez günde Toroslar› b›rak. Haydi güle güle.”
Karanl›kta elini uzatt›, Memed’in buz gibi olmufl elini s›kt›, dam›n duvar›ndan afla€› kay›verdi.
Memed de bir anda yamac› t›rmand›, ormana kar›flt› gitti, bildi€i çok gizli bir keçi yolunu ayak yordam›yla buldu. Çok h›zl› yürüyor, yüre€indeki korku büyüyordu. ‹çi karmakar›flt›. Dört karanl›k duvar›
aras›nda kimsiz kimsesiz, dostsuz, yapayaln›z öyle kalakalm›flt›. Bir dünya da asker. Bir de köylüler...
Da€ tafl, asker, köylüler, a€aç, ot, uçan kufl, yerdeki kar›nca, herkes, her canl› da düflman.
Dehflet bir umutsuzluk dünyas›n› karart›yordu. Gittikçe de içindeki köye karfl› hasreti art›yordu.
Gitse bafl›na gelecekleri biliyordu. Sa€ kurtulmas›n›n hiç mümkünü yoktu. Ama çok, deli gibi merak
ediyordu. Köylü ne olmufltu? Çak›rdikenli€e daha toy dü€ünle atefl veriyorlar m›yd›? Durmufl Ali Emmi, yorgun yafll› baca€›n› havaya kald›rarak halay çekiyor muydu? Hürü Ana’n›n k›zg›nl›€› geçmifl miydi acaba? Amma da öfkeli bir kad›nd›. Öfkesinden toprak titriyor, yer gök sars›l›yordu. Herkesin
öküzü herkesin miydi, herkesin sürüp ekti€i toprak? Çok, çok fley ö€renmiflti bu birkaç y›lda. Ama
çok... On ömür yaflasa bir insan flu Memed’in ö€rendiklerini zor ö€renir.
Ali Safa Bey, Arif Saim Bey, öteki Çukurova a€alar›... Memed uzun bir süre Çukurova a€alar›n›n
kendisine niçin düflman olduklar›n› anlayamam›flt›. Abdi A€a’y› öldürmüfltü, Abdi A€a onlar›n akrabas› de€ildi ki... Memed onlara ne yapm›flt› da salt kendisi için bütün Toros’u candarmayla doldurmufllard›? Daha da bunun sebebini o kadar anlayam›yordu ya do€rusu. Niçin öteki eflk›yalara bu
kadar düflman de€illerdi? Üstelik de birçok eflk›yay› da koruyorlard›? A€alar›, beyleri anlad›k diyelim, köylülere ne oluyordu?
Nereye giderim ben, diye düflündü. Bütün F›rat dolaylar›n› dolaflt›m geldim, s›€›nacak bir yer bulamad›m. Bu dünya bana dar geldi. Gene döndüm koca Toros’a. Kimse bilmez nerde kal›r ölümüz.
Ben Toros’a ölmeye geldim. Baba topra€›ma. Ölüm burnuma burcu burcu kokuyor. Bir eflk›ya ada75
Sanat Metinleri
m›, ‹nce Memed olmufl birisini, a€alar›n beylerin horlad›€› dünya kabul etmiyor Sar› Ümmet A€a.
Yeryüzü, gökyüzü kabul etmiyor. Nereye giderim, Ümmet A€a’m? Bir kanad› k›r›k kuflum ki el kadar
da olsam beni hiçbir çal› kabul etmiyor.
Gidecek, kaçacak bir yer düflünüyor, bulam›yor, köpürüyordu. Koca Osman dedik, evine s›€›nd›k; iyi adam, has adam, baba adam, can adam ama çocuk adam. Herkese evinde oldu€umu söylemek için can at›yordu. Bereket Kamer Ana’ya... Çukurova’n›n düzünde candarmaya bir
yakalan›rsan kurtulman›n mümkünü yok. Art›k Çukurova a€alar› bayram edip sevinirlerdi.
Orman›n içinde, keçi yolunda, gecenin ortas›nda dikildi kald›. Yönünü nereye dönse gidecek hiçbir yeri yoktu ki. Yönünü nereye dönsün? Bir süre öyle gecenin alt›nda, ayakta dimdik durdu kald›.
Çok fleyler düflündü. Düflünceler kafas›na inan›lmaz bir h›zla geliyor, çokufluyorlard›. Anas› geliyordu gözlerinin önüne; Hatçe, çocu€u, Iraz Hatun, Koca Süleyman... Koca Süleyman deyince içinde
bir s›cak, ayd›nl›k umut ›fl›€› çakt›. Bir de Kerimo€lu vard›. Bir de Cabbar vard›. Yi€it o€land›, dost
o€land› Cabbar... Evlenmifl, iki de çocu€u olmufl; biri k›z, biri o€lan. Cabbar’a gitse? Cabbar’› bofl
b›rakmazlar, Koca Süleyman’› da... Kerimo€lu’nu da. Da€larda ifl yok. Ama nereye?
Yak›nlarda bir ma€ara olmal›yd›. Sabaha az kalm›flt›. Nerdeyse ortal›k a€aracak. Yönünü ma€araya döndü. Ortal›k ›fl›rken ulu bir kayal›ktaki ma€araya vard›. Ma€aran›n deli€inin a€z›nda iki kartal
duruyordu. Ve deli€in her iki yan›nda birer sak›z a€ac› bitmiflti. A€açlar› mavi çiçekli sarmafl›klar sarm›flt›. Memed ma€araya ç›kt›, yorgun kartallar istemeyerek kanatlar›n› açt›lar, uçup az ileriye kondular.
Memed tüfe€ini ç›kard›, kay›fl›n› eline dolad›, yere koydu. Elindeki mermi torbas›n› da tüfe€in üstüne koyar koymaz uyudu.
Uyand›€›nda gün bat›yordu. Susam›fl, ac›km›flt›. Ortal›k peryavflan, kekik kokuyordu. (...) Memed
bu kadar çok açm›fl, bu kadar yal›m yal›ma, ta ötelerden bile patlad›€› görülen bir k›rm›z› çiçek y›€›n›n› hiç görmemiflti. Tüfe€ini takt›, mermi torbas›n› eline ald›, d›flar› ç›kt›. Sabahki kartallar gene gelmifller, ma€aran›n kap›s›na konmufllard›. ‹stemeyerek uçtular, on ad›m ileriye bir kayan›n sivrisine yan
yana kondular. Çok yafll› kartallard›.
Afla€›da bir p›nar inceden ça€›ld›yordu. Memed gitti p›nar›n bafl›na; uzun, mor çiçekli yarpuzlar›n üstüne çöktü. Sar› Ümmet’in verip de beline ba€lad›€› ç›k›n› açt›. Az›kta üç bafl so€an, alt› yumurta, bol çökelek, bir parça Türkmen peyniri, bol bol kömbe ekme€i vard›. Birkaç da bazlama. ‹fltahla
yeme€ini yedi. Bu az›k ona daha iki gün yeterdi. Memed o kadar bo€azl› de€ildi her zaman. Hele can› s›k›ld›€› s›ralarda yemek hiç akl›na gelmezdi.
Aya€a kalkt›, yönünü kuzeye döndü. Köyüne gidiyordu. Köyü gözünde tütüyor, içine bir özlemlik atefli düflmüfl onu yak›p kavuruyordu. Biliyordu, ölüme gidiyordu ama duramazd›. Köyünü görmeliydi. Ya köyü görmeden ölürse? Koca ç›nar›, Kulaks›z›, Kulaks›z’›n de€irmenini, koca ç›nar›n
büvetini, k›nal› yolu, çak›rdikenli Dikenlidüz’ünü, a€açlar›, çal›lar›, devedikenlerini, köyün tavuklar›n›,
hele kurk tavuk ard›nda dolaflan yumak yumak sar› civcivleri... Her fleyi, her fleyi göresi gelmiflti.
Durmufl Ali’yi, onun ›l›c›k, flefkatli, dost gözlerini, sevgi dolu, merhametli, çok insan... Hürü Ana daha insan, daha çok... Sert, inatç›, herkesten çok insan. Sevdikleri için can›n› verir. Bir gün uykuda saçlar›n› okflam›flt›... Memed unutamam›flt› o s›cak, ana, bac›, dost, kardafl elinin s›cakl›€›n›, dostlu€unu,
›l›kl›€›n›, yumuflac›kl›€›n›... Hürü Ana bir insan› böyle candan okflas›n, insan salt bunun için can›n› verir... ‹sterse okflamas›n bir candan, ta yüre€inin derininden bir “Yavrum Memed’im!” deyifli vard›r ki
bin can eder. Nas›l karfl›layacakt› acaba? Deli deli olurdu sevinçten. Ne yapaca€›n› ne edece€ini bilemezdi. Mustafa Çocuk, Hösük Emmi, Hösük hep flaflk›n flaflk›n durur; ellerini birbirine sevinerek
kavuflturur, kavuflturur açard›; “Memed, az›c›k daha büyümüfl.” derdi. “Büyüsün. Görkemli adam
76
Sanat Metinleri
daha iyi eflk›yac›l›k eder. El âlem ondan korkar, herkes bizim Memed’den çok korkuyor ya, daha
çok korkar flimdi.” der övünürdü. Mustafa ne yapard› ne düflünürdü? Korkar m›yd›? Belki de korkard›. Gider candarmaya haber verir miydi? O da evlenmifl, onun da bir çocu€u olmufltu. Cabbar duyunca gelir miydi? Memed gülümsedi, büyük bir inançla “Gelir.” dedi. Ya Topal Ali? Kurnaz tilki
gözlü Topal Ali? Ölünecek dost, ölünecek arkadafl, ölünecek insan... O nas›l karfl›layacak acaba? Bafl›n› arkaya at›p gülecek, gülecek. Durmadan akan bir su gibi gülecek. Eli kolu, yüzü gözü, bedeni,
bafl› her fleyiyle gülecek. Topal aya€› bile gülecek. Topal sevincinden deli divane olacak...
Memed de bir sevinç kas›rgas›nda sevgiyle dolup taflm›fl, uçuyordu. Öyle çabuk yürüyordu ki
sanki ayaklar›na kanat tak›lm›flt›. Kötü fleyler hiç akl›na gelmiyordu. Köyün candarmalarla dolu oldu€u, öldürülece€i hiç hiç akl›na gelmiyordu. Öldürülmese bile kötü durumlarla karfl›laflaca€› da akl›n›n köflesinden geçmiyordu. Bir de türkü tutturdu. Çok az türkü söylerdi. Türkü söylemeye vakti
olmam›flt› ki... Tatl› bir sesi vard›.
Gün ›fl›yordu ki Uzunoluk’un bafl›na geldi. Uzunoluk’un göbe€inde k›rm›z› benekli alabal›klar üst
üste yüzerdi. Elini uzatsan tutabilirdin. Uzunoluk’un bal›klar›na nedense hiç kimse dokunmazd›. Bal›klar da ço€ald›kça ço€al›rd›. Olu€un bafl›na oturdu, az›k ç›k›n›n› ç›kard›, bir so€an› yumruklad›, çökelekle yemeye bafllad›. Arada s›rada da ekmek k›r›nt›lar›n› bal›klara at›yor, bal›klar›n ekmek
k›r›nt›lar›na; üst üste, alt alta koflufllar›na bak›yordu.
Yeme€ini a€›r a€›r yedi, bal›klara bakt›, rahatt›, orac›€a uzand›. Bu oluk çocuklu€unun olu€uydu,
buralarda nedense korkmak akl›na gelmiyordu. Korkusuz, kuflkusuz, çocuklu€unda nas›l uyursa öyle uyudu. Eflk›ya olup da da€a ç›kt›€›ndan bu yana böyle derin, böyle deliksiz uyku uyumam›flt›.
Uyand›€›nda buna kendisi de flaflt›. Ama buralar› baba topra€›yd›, bildik toprakt›. ‹çindeki sevinci kabar›p kabar›p geliyor, bir an önce gecenin inmesini bekliyordu. Karanl›k kavuflur kavuflmaz köye inecek, Hürü Ana’n›n kap›s›na varacak, usuldan “Ana, Ana!” diyecekti, “Ben geldim.” Bakal›m sesten
tan›yacak m›? Tan›maz m› o? Ne cindir!
Orman›n içinden kayarak köyün üst bafl›ndaki yamaca indi. Uzun kayan›n dibine oturdu, köyü
seyretmeye bafllad›. Köyü seyrettikçe an›lar› da deprefliyordu.
Çocuklu€unda, anas›na küsüp evden kaçt›€›nda da buraya bu kayan›n dibine gelir, belini isli kayaya dayar, köyü seyreder düflünürdü. Bu uzun kaya hep isli dururdu, Memed kendini bildi bileli. Köylüler, çobanlar kayan›n dibine atefl yakmay› çok severlerdi.
Köyün içinde candarmaları gördü. Gidiyor geliyorlardı. Sonra damlar arasında kendi damlarını
seçti. Damın toprağı kırmızı, yeşil, mavi, turuncuydu. Cam kırıkları gibi yanan ak sıcakta ışılaşıyordu. Babası ta uzaktan getirmişti bu
toprağı, dam akmasın diye. Güzel, yumuşacık,
sıcacık, sevgi dolu anası geldi gözünün önüne, ömründe duymadığı yaman bir yalnızlık
duydu. Dört yanda, uzun uzun çiriş çiçekleri
açmıştı. Türlü türlü arılar, binlerce, ak sıcaklarda uğuldayarak, ak sıcaklar demek Memed’in
hoşuna gidiyordu, çiriş çiçeklerinin yörelerinde dolaşıyorlardı. (...)
Hatçelerin evine bakamıyordu. Evlerinin
önündeki, o ulu ağacı göremiyordu.
Sonunda kendisini yenemedi, ağaç geldi
77
Sanat Metinleri
gözünün önünde durdu. Bir gece gibi gerildi önüne. Deli gibi bir bekleme kasırgasında delikanlı bekledi. Yumuşacık, sıcacık, sevgi taşan kız geldi. Memed’in boğazına bir şeyler tıkandı, iki damla yaş
gözlerinden aşağıya yuvarlandı indi.
(...)
Yaşar Kemal
‹nce Memed 2
2. etkinlik: “‹nce Memed” adlı romandan hareketle bu türün ortak yönlerini belirleyiniz.
3. etkinlik: Afla€›da “‹nce Memed” adlı roman›n olay örgüsü flemalaflt›r›lm›flt›r. Siz de okudu€unuz üç romandan birinin olay örgüsünü bularak flemalaflt›r›n›z.
13. ‚Ýkan atÝßmada
MemedÕin yaralanmasÝ ve
HateÕnin šlmesi
1. DeÛirmenoluk
kšyŸnde Abdi AÛaÕnÝn
tarlasÝnÝ sŸren MemedÕin
Kemse kšyŸndeki
SŸleymanÕa sÝÛÝnmasÝ
12. Afla Ýkan
MemedÕin, Abdi AÛaÕyÝ
vurmasÝ ve daÛlara kaÝp
kendisinden bir daha
haber alÝnamamasÝ
3. Tekrar Abdi
AÛaÕnÝn topraklarÝnÝ
sŸren MemedÕin o kÝß
payÝna dŸßen hasadÝn
beßte biriyle zor bir kÝß
geirmesi
12. Abdi AÛaÕnÝn
MemedÕin gizlendiÛi yeri
ihbar etmesi
11. MemedÕin HateÕyi
hapishaneden
kaÝrarak kšylŸleri
Abdi AÛaÕya karßÝ
kÝßkÝrtmasÝ
Ünce Memed
4. MemedÕin,
arkadaßÝ MustafaÕyla
kasabaya gitmesi
5. MemedÕin Kara
AhmetÕle karßÝlaßmasÝ,
ona ve aÛanÝn olmadÝÛÝ
kasaba hayatÝna
hayranlÝk duymasÝ
10. Bir gece kšye gelen
MemedÕin anasÝnÝn
šldŸÛŸnŸ, HateÕnin
tutuklandÝÛÝnÝ
šÛrenmesi
9. MemedÕin Deli Durdu
eßkÝya etesine
sÝÛÝnmasÝ
2. Kšyden bir tanÝdÝÛÝn
MemedÕi gšrerek Abdi
AÛaÕya haber vermesi,
Abdi AÛaÕnÝn MemedÕi
alÝp geri gštŸrmesi
7. Abdi AÛaÕnÝn,
adamlarÝ ve yeÛenleriyle
MemedÕin izini sŸrmesi;
Ýkan atÝßmada aÛanÝn
yeÛeninin šlmesi
8. MemedÕin Ýkan
atÝßmada yaralanmasÝ,
HateÕnin yakalanmasÝ
6. MemedÕin sevgilisi
HateÕyi alarak kšyden
kamasÝ
4. etkinlik: “‹nce Memed” adl› roman›n olay örgüsünü oluflturan ve kendi içinde bütünlü€ü olan
parçalar aras›ndaki iliflkiyi belirleyiniz.
78
Sanat Metinleri
5. etkinlik: “‹nce Memed” adl› romandan ders kitabınıza alıntılanan bölümdeki olaylar aşağıda karışık bir şekilde verilmiştir. Bu olayları oluş sırasına göre numaralandırınız. S›raya koydu€unuz olaylar› kronoloji çizgi üzerinde ait oldu€u bölüme yaz›n›z.
( ) Memed’in geceyi bir ma€arada geçirmesi
( ) Memed’in arkadafl› Ümmet’in evine gelmesi
( ) Köy özlemine dayanamayan Memed’in bütün tehlikesine ve arkadafl›n›n uyar›s›na ra€men köyüne gitmeye karar vermesi
( ) Memed’in da€larda jandarmadan saklanmas›
( ) Memed’in, kendisini arayan jandarmalar›n Ümmet’in evinde oldu€unu ö€renmesiyle kaçmas›
( ) Memed’in tepeden köyünü seyrederken çocuklu€unu hat›rlamas›
1.
2.
3.
4.
5.
6.
6. etkinlik: “‹nce Memed” adlı roman›n olay örgüsünü oluflturan parçalar hangi düflünce etraf›nda birleflmektedir? Bu düflünceden hareketle roman›n temas›n› bularak teman›n özelliklerini belirtiniz.
7. etkinlik: “‹nce Memed” adlı roman›n yaz›ld›€› dönemin zihniyet özelliklerini belirtiniz. Roman›n
temas› ile eserin yaz›ld›€› dönem aras›ndaki iliflkiyi söyleyiniz. Yaptığınız araştırmadan hareketle eserin yazıldığı dönemde bu temaya verilen önemi açıklayınız.
8. etkinlik: “‹nce Memed” adlı romandan ders kitabınıza alınan bölümdeki zaman› tespit ediniz.
Zaman›n özelliklerini ve ifllevini aşağıdaki tabloya yazınız.
Zaman
Zamanın Özellikleri
Zamanın Metindeki İşlevi
Zamanda Geriye Dönüşler
9. etkinlik: “‹nce Memed” adlı romandan alınan bölümde yar alan olay örgüsündeki zamanın
kronolojik zamandaki izdüşümünü verilen tabloya yazınız. Bu zamanın, gerçek zamanla farklılıklarını açıklayınız.
1. Jandarmadan
kaan MemedÕin
daÛlarda
saklanmasÝ
2. MemedÕin gece
yarÝsÝ †mmetÕin
evinin damÝna
gelmesi
3.
4.
79
5.
6.
Sanat Metinleri
K‹RALIK KONAK
Özet
1908 Meşrutiyet yılları, büyük konağın en yaşlısı Naim Efendi, İkinci Abdülhamit dönemi ileri
gelenlerindendir. Emekliye ayrılmıştır. Temiz, titiz,
dürüst bir Tanzimat Dönemi efendisidir. İyi bir ev
kadını olan Nefise Hanım’ın ölümü üzerine konağın düzeni bozulmuş, kızı Sekine Hanım işleri yönetemeyince her şey onun kocası Servet Bey’in
alafranga isteklerine bırakılmıştır.
...
Naim Efendi, evvela damad›, sonra torunlar› sayesinde daha nelere al›flm›flt›... Biçare adam, k›z› evlendi€i günden beri afla€›
yukar› yirmi senedir, her gün bir eski itiyada veda etmekten ve her gün yeni bir mecburiyete katlanmaktan baflka bir fley
yapm›yor. Ne Cihangir’deki kona€›nda ne
Kanl›ca’daki yal›s›nda ihtiyar ve yorgun vücudunu dinlendirecek bir köflecik kalm›flt›r.
Bundan befl sene evveline kadar hiç de€ilse kar›s› yan› bafl›nda idi; rahat›n›, huzurunu mümkün
mertebe koruyordu. Zira bu ihtiyar kad›n ölünceye kadar evinin içinde hâkim ve amir kald›. O, hayatta bulundukça ne k›z›n›n ne damad›n›n ne torunlar›n›n eve ait umurda o kadar hüküm ve nüfuzlar› olmad›.
Gerçi, her biri kendi havas›na, kendi dairesine ve kendine göre bir hayat yapm›flt› fakat gerek yal›n›n gerek kona€›n umumi nizam› bu iradeli ev kad›n›n›n elinde idi. Naim Efendi’nin haremi Nefise
Han›mefendi’nin bu nizam› eski usul ile töreler aras›nda muhafaza ve idare etmek için d›flar›da bir
ihtiyar uflaktan, içeride geçkin bir kalfadan baflka icrai vas›tas› olmad›€› hâlde, evin her fleyi yine yolunda giderdi zira her yeni gelen hizmetçiye birkaç gün içinde istedi€i terbiyeyi vermek, bu kad›na
has fevkaladeliklerdendi. Vak›a fazla döverdi, fazla azarlard›; bunun içindir ki son zamanlarda yeni
hizmetçi bulmak hususunda epeyce müflkülat çeker oldulard›. Biçare Nefise Han›mefendi, denilebilir ki biraz da bu kah›r yüzünden öldü.
O öldükten sonra yerine k›z› Sekine Han›m geçti fakat Sekine Han›m, hiçbir cihetten annesine
benzemiyordu. T›pk› babas› gibi çekingen, içinden titiz, iradesiz, tembel bir kad›nd›, hususiyle kocas›n›n nüfuzuna ve çocuklar›n›n arzular›na son derece uyard›.
Kocas› ise k›rk befl yafl›nda bir züppeden baflka bir fley de€ildi. Alafranga hayat nam›na sabahtan akflama kadar bin türlü garabet yapan bu adam, Büyük Han›m’›n vefat›n› müteakip, evi kendi heveslerine göre esas›ndan de€ifltirmeye kalkt›; ne kadar eski eflya varsa hepsini tavan aralar›na ve
mahzenlere att›rd›, her oday› Avrupa’dan gelmifl mobilya kataloglar›na göre ayr› bir üslupta, ayr› bir
renkte Pisaltiye döfletti.
Büyük Han›m’›n yetifltirmesi ne kadar hizmetçi varsa hepsine yol verdi, evin içini Beyo€lu’ndan
gelmifl beyaz önlüklü, bafl› topuzlu hizmetçilerle doldurdu ve bütün bunlar›n idaresini, çocuklar›na
mürebbiyelik eden Lehistanl› bir kad›na verdi.
Naim Efendi’nin damad› Düyunu Umumiye müfettifllerinden Servet Bey, Müslümanl›ktan ve Türklükten nefret eden bir kazasker o€ludur. Ald›€› terbiye ile yaflad›€› muhit birbirinin aksi olan her insan gibi Servet Bey de daimi bir ihtilaç, daimi bir isyan içinde yaflar. Pederi Sadri Molla’n›n kona€›nda
alafrangal›€› kendi odas›n›n efli€inden d›flar› ç›kmazd›. Nas›lsa küçükten beri Frans›zca bilmek, bir
müddet Galatasaray Mektebinde bulunmak, ona bir softa evinde, dizi dizi Frans›zca kitaplar›ndan,
vazolardan, biblolardan müteflekkil bir halvet yapmak ve bu halvette yayl› bir flezlonga uzan›p göz80
Sanat Metinleri
leri tavanda, ayaklar› havada, bir taraftan Hollanda “sigar’›n› emerek, di€er taraftan yabani ve periflan bir sesle birtak›m opera parçalar› terennüm ederek saatlerce vakit geçirmek hakk›n› vermifltir.
Daima muhayyel bir Avrupa seyahati için haz›rlanm›fl bir bavulu vard›, bu bavulun yan› bafl›nda bir
de flapka kutusu dururdu. Baz› s›k›nt›l› saatlerinde bir aynan›n karfl›s›na geçip bu kutudan ç›kard›€›
flapkalar› birer birer tecrübe ederdi ve bafl›n› bu serpufl ile örtülü görünce âdeta kendinden geçerdi. Nitekim böyle flapkal›, seyahat kostümleriyle veya suare k›yafetinde hâlâ birçok resimleri vard›r.
(...) Türkler içinde kimse bu Servet Bey kadar ateflle, coflkunca alafrangal›€a düflkün olmam›flt›r. Bu
düflkünlükte o derece samimiydi ki gerek babas›n›n gerek kay›nbabas›n›n muhitinde bütün ahval ve
hareketi hürmetle de€ilse bile âdeta korku ve endifle ile karfl›lan›rd› zira gözlerinde sars›lmaz bir imana ermifl adamlar›n atefli vard›. ‹flte bu ateflin kuvvetiyledir ki Servet Bey, Naim Efendi kona€›nda bütün iradesini istedi€i gibi yürütüyor ve hele ink›laptan beri bu konakta art›k hiç Türkçe konuflulmuyordu.
Naim Efendiler bu yaz Kanl›ca’ya tafl›nmad›lar ve bundan en ziyade Servet Bey’in çocuklar› memnun oldular. Zira Bo€aziçi’nin bu köflesi, asri e€lencelerin hiçbirisine müsait de€ildi; tuhafiyeci camekanlar› önünde gezinmelere, her ad›m bafl›nda bir ahbaba tesadüflere, akflamüstü çay
ziyafetlerine, bin türlü aflk ve alaka oyunlar›na Kanl›ca’da oturulan aylarda epeyce sekte geliyordu.
Naim Efendi’nin torunu Cemil, Beyoğlu’nun eğlencelerinden ayrılmayan bir öğrencidir.
Hususiyle Servet Bey’in o€lu Cemil, henüz yirmi yafl›nda bir mektep çocu€u olmas›na ra€men,
Beyo€lu’ndaki büyük lokantalar›n, gazinolar›n, barlar›n, baz› e€lenceli evlerin sad›k bir gediklisidir;
bu yafl›nda birçok tiryakilikleri, vazgeçemedi€i birçok itiyatlar› ve ikinci bir tabiat hâline girmifl zevkleri, hazlar› vard›r. Hemfliresine ara s›ra delicesine sevdi€i bir metresinden bahsetti€i de olurdu. Bittabi, bu metresi de yaz k›fl Beyo€lu’nda oturanlardand›. ‹flte, Cemil için sayfiye hayat›, bütün bu
mahzurlar yüzünden katlan›lmaz bir angarya hâline girmifltir. Tam Beyo€lu hayat›n›n uyanmaya bafllad›€› bir saatte, Karaköy Köprüsü’nden koflarak vapura yetiflmek, vapuru kaç›r›nca veya kaç›rmak
isteyince eve karfl› vaziyetini düzeltmek, gece kaçamaklar›na makul bir sebep göstermek için maddi ve manevi birçok zahmetlere girmek, onu son derece rahats›z eden ifllerdendi. Her fleyde hür fikirli olan babas› da bu geceyi d›flar›da geçiriflleri asla mazur göremiyordu. Servet Bey ya ailevi ve
terbiyevi bir kanaat eseri olarak veyahut sadece babal›k hissiyle bu hususta her nas›lsa kaynatas›yla birlefliyor ve kar›s›n›n endiflelerini hakl› buluyordu:
“Ben demiyorum ki gezmesin, e€lenmesin.” diyordu. “Gençtir, tamperaman sahibidir. Asri, modern
hayata göre yetiflecektir. Tabii bu hayat›n her türlü safahat›n› görecek. Bu hayat›n her türlü safahat›n› yaflayacak. Fakat bu yaflay›fl hiçbir zaman s›hhatini ihlal edecek bir dereceye varmamal›d›r.
Naim Efendi’nin torunu Seniha alaycı, tutumsuz, Avrupa delisi bir genç kızdır. Faik Bey adında, konağın devamlısı Batılı kafada bir salon genci ile arkadaşlık eder. Seniha’yı için için seven Hakkı Celis ise Naim Efendi’nin
kız kardeşinin torunudur. Seniha’nın alaylarıyla karşılanır.
Ben demiyorum ki ‹stanbul halk› gibi akflam gurup ile beraber evine sokulsun ve yeme€ini yer yemez uyusun. Hay›r, hay›r... Hiç de€ilse gece yar›s› ve kabil olmad›€› takdirde sabaha karfl› mutlaka
evinde bulunmal› ve mutlaka yata€›na girmifl olmal›d›r.”
Biraderinin küçük s›rlar›na pek yak›ndan vak›f olan Seniha ise babas› böyle söylerken çapk›n bir
tebessümle b›y›k alt›ndan gülerdi, zaten bu alayc› genç k›z için etraf›ndakilerin hangi hareketi ve
hangi sözü gülünç de€ildir! Büyükbabas›n›n flahsiyeti, annesinin ahvali flöyle dursun, ekseriya pederi Servet Bey’in efkâr ve hareketi bile ona iptidai, sakat ve garip görünürdü. Zira bu, Frenklerin, as›r
sonu diye vas›fland›rd›klar› bir genç k›zd›; as›r sonu, yeni bir nevi içtimai örnektir ki haricî ve dâhilî
yaflay›fl›nda hâle ve maziye ait her türlü kay›ttan azade ve istikbalin henüz haz›rlanan cereyanlar›na
tabidir. Seniha, daima en son ç›kan moda gazetelerinin resimlerine benzerdi. Körpe, ince ve çalak
vücudu ipekböcekleri gibi daimî bir istihale içindedir. Günün ayd›nl›klar›na göre mütemadiyen rengi
de€iflen yeflil gözleri gibi sesinin bestesi, k›m›ldan›fllar›n›n ahengi ve hatta bafl›n›n flekli de mütemadiyen de€iflirdi. ‹çi de t›pk› d›fl› gibiydi; t›pk› gözlerinin rengine benzeyen bir ruhu vard› kâh ihtilaçl›,
81
Sanat Metinleri
kederli, bulan›k ve fena kâh berrak, rakit ve ekseriya bir havai fiflek gibi flenlikli idi. Fakat bu küçük,
fleytan mevcudiyetinin hiç de€iflmeyen bir hususiyeti vard›r ki o da alayc›l›€› ve fluhlu€udur. En ziyade zevk ald›€› kitaplar, Gyp’in romanlar›, yeni tiyatro piyesleri ve Paris’in mizahi gazeteleriydi. Gyp,
ona bir ikinci ana, bir ikinci mürebbiye olmufltu. (...)
Seniha, ya€murlu bir k›fl günü, elinde tuttu€u bir küçük kamç›y› sa€a sola sallayarak kap›lara, duvarlara ve eflyaya vurarak gayet s›k›nt›l› bir tav›rla evin içinde dolafl›yor; bir afla€› iniyor, bir yukar› ç›k›yor, âdeta duvarlar aras›nda dar bir kafese hapsedilmifl büyük bir kufl gibi ç›rp›n›p duruyordu. Tam
bu esnada, karfl›s›na büyükbabas› Naim Efendi ç›k›verdi. ‹htiyar adam, kürküne bürünmüfl, elinde kal›n ciltli bir kitap, bir odadan öbür odaya geçiyordu.
Seniha, flikâr›n› bekleyen bir taz› gibi Naim Efendi’nin üzerine at›ld› ve kamç›s›yla kal›n ciltli kitab›n üstüne birkaç kuvvetli darbe indirerek:
“Büyükbaba, siz hayat kadar bunalt›c›s›n›z!..” dedi. Sonra bir mahalle çocu€u tavr›yla ›sl›k çalarak uzaklaflt›, gitti.
Naim Efendi, bir müddet flaflk›n flaflkın torununun arkas›ndan bakt›, içinden: “Lahavle, lahavle”
diyordu: “Bu k›zda acayip bir hâl var!”
Zaten Naim Efendi, evin içinde ne olursa daima bu “acayip” kelimesiyle adland›r›rd›. Teessürleri
asla bir öfke derecesine varmazd› zira gördü€ü ve iflitti€i fleylerin hiçbiri garabetlerinin derecesi itibariyle havsalas›na s›€acak bir mahiyette de€ildi. K›zmak veya gücenebilmek için mutlaka biraz anlamak laz›md›r. Naim Efendi ise ne damad›n›n ne torunlar›n›n yaflay›fl tarzlar›ndaki manay›
anlayam›yordu. Alafranga, asr›n icabat›... Bu kelimeler kona€›n içindeki yeni vaziyeti onun nazar›nda kâfi derecede ayd›nlatam›yordu. Ekseriya k›z›yla, bazen damad›yla aralar›nda hafif münakaflalar
olurdu. Naim Efendi, k›z›na derdi ki:
“Yavrum, çocuklar›n›n ahval ve hareketini hiç be€enmiyorum. Bu Lehli kad›n zannederim ki bunlara yanl›fl bir terbiye verdi. Seniha on sekizine bast› fakat hâlâ sekiz yafl›nda bir çocuk gibi hoppa
ve yaramazd›r. Cemil daha yirmisine girmedi. Fakat otuz yafl›nda bir gencin hayat›n› sürüyor. O, yemekten sonra sizin önünüzde ayak ayak üstüne at›p sigara içmeler nedir? O, eve istedi€i saatte girip ç›kmalar nedir? Ne babas›n› dinliyor ne seni... Ben ise do€rusu her fleyi görmezlikten geliyorum.
Ne k›za ne o€lana a€z›m› aç›p bir kelime söylemiyorum; mazallah, bana karfl› da bir itaatsizlik ederler, bir ters cevap verirler diye korkuyorum...”
Naim Efendi, biraz da torunlar›n› çok sevdi€i için sesini ç›karamazd›. Yoksa her fleye ra€men kona€›n içinde hürmet edilen, korkulan yegâne amir yine o idi. Biraz fliddet gösterecek olsa her fleyin
yoluna girmesi ihtimali henüz mevcuttu. Fakat ne yaz›k ki o zay›f kalpli bir büyükbaba idi. Sonra da
ald›€› terbiye onun kiminle olursa olsun yüksek sesle konuflmas›na bile müsait de€ildi. Bir gün -ink›lab›n ilk aylar›nda idi - damad›yla siyasi bir mübahaseye girifltilerdi. Naim Efendi, gazetelerden flikâyet ediyordu:
“Efendim, her fley iyi... Fakat bu gazeteler pek ileriye var›yorlar.” diyordu. “Memlekette, hiçbir
fleye karfl› hürmet hissi b›rakmad›lar; padiflaha, vükelaya karfl› en kaba elfaz› istimalden çekinmiyorlar. Hayat›umumiye derken herkesin hayat›hususiyesine de tecavüze bafllad›lar. Geçen gün Erenköy’ünde Hasip Pafla’y› ziyaret etmifltim, biçare adam öyle bir tehevvür içinde idi ki hâline ac›d›m,
me€er ‘Tanin’ gazetesi müflarünileyhin nezareti esnas›nda da birçok ihtilaslar ve suistimaller vuku
buldu€undan bahsediyormufl, hâlbuki...”
Damad› Servet Bey, sinirli bir hareketle sözünü kesti:
“Hâlbuki... Yok efendim, bir rejim gidip yerine di€er bir rejim geldi mi tabiidir ki bu rejimin adamlar› öbür rejimin adamlar›ndan hesap soracaklar. Bahusus, y›k›lan idarenin nas›l bir idare oldu€unu
siz herkesten iyi bilirsiniz.”
Naim Efendi, bir çocuk gibi utand›:
82
Sanat Metinleri
“Hiddet buyurmay›n›z, efendim.” dedi. “Bendeniz hesap sorulmas›n demedim... Hafla. Yaln›z düflününüz bir kere... Vicdan›n›za müracaat ederim. Hasip Pafla Hazretleri’nden nas›l hesap sorulabilir,
bu kadar mübarek bir zat... Sizi temin ederim ki befl paras› yoktur. Zevcesinin servetiyle geçinir.”
Servet Bey, kabilihitap olmayan kimselerle konuflanlara mahsus bir iç s›k›nt›s›yle:
“Efendim” dedi. “Memlekette bir mahkeme ve bir adalet kap›s› var. Hasip Pafla; mahkemeye çekilir, adalete teslim edilir, e€er masum ise ne de€ilse... Giyotin efendim, giyotin temizler... Yaln›z namussuz kafalar›n de€il fakat eski kafalar›n hepsi de kesilmelidir!”
Naim Efendi, son cümledeki bu vahfli imay› hissetti. Fakat kendinde cevap vermek kudretini bulamad›, gözlerini yere indirdi ve derin derin düflündü.
...
Konakta s›k s›k toplant›lar, e€lenceler düzenlenir. Çok geçmeden Naim Efendi’nin mallar›n›n büyük bir bölümü elden ç›kar. Kanl›ca’daki yal› kiraya verilir, borçlanmalar bafllar. Naim Efendi, olan biten karfl›s›nda sessiz
ama flaflk›nd›r. Bir süre sonra Seniha, küçüklü€ünden beri özlemini çekti€i Avrupa’ya kaçar, arkas›ndan da Faik Bey’i sürükler. Servet Bey, öteden beri s›k›ld›€› konaktan ve Naim Efendi’den, bir apartman dairesi kiralayarak ayr›l›r. Naim Efendi, davran›fllar›n› be€enmedi€i hâlde Seniha’y› çok sevmekte, ayr›l›€›na dayanamamaktad›r.
Konak boflal›p para s›k›nt›s› da bafllay›nca hastalan›r, onu avutan tek anlaflt›€› kifli Hakk› Celis’tir. Kiral›k Konak
için kirac› aranmaya bafllan›r ama bir türlü bulunamaz. Sonunda, Seniha Avrupa’dan döner, yine de zengin biriyle evlenme dile€indedir. Naim Efendi, Seniha’yla her ikisi de çok istedikleri hâlde k›r›ld›€› için görüflmeyi kabul etmez. Hakki Celis asker olur. Çanakkale Savafl›’nda flehit düfler.
Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU
Kiralık Konak
10. etkinlik: “Kiral›k Konak” adlı roman›n olay örgüsünü bulunuz.
11. etkinlik: “Kiral›k Konak” adlı romandaki olay örgüsünü oluflturan kiflilerin özelliklerini ve ifllevlerini belirleyerek afla€›daki tabloda uygun bölüme yaz›n›z.
Kişiler
Özellikleri
Romandaki İşlevleri
Naim Efendi
Servet Bey
Seniha
12. etkinlik: “Kiralık Konak” adlı romandaki kişilerin ve bu kişilerin özelliklerinin romanın temasıyla ilişkisini açıklayınız.
83
Sanat Metinleri
ÇALIKUfiU
Özet
Feride bir subay›n k›z›d›r. Küçükken annesini, babas›n› kaybetmifl, Erenköyü’nde, Kozyata€›’ndaki teyzesinin
koruyuculu€unda büyümüfltür. Teyzesi, onu Notre Dame de Sion Frans›z K›z Lisesi (Notur Dam dö Sion Fransız Kız Lisesi) nde okutmufltur. Besime teyzenin o€lu Kâmran sar›fl›n, yak›fl›kl› bir gençtir. Çal›kufluna benzeyen
bu canl›, c›v›l c›v›l, haflar› k›z› sever. Onu s›k s›k okulda ziyaret eder. Kâmran, Feride’yi almay› akl›na koymufltur.
Ama dü€ünden üç gün evvel, çarflafl› bir genç han›m Feride’yi ziyaret eder. ‹sviçre’de bulundu€u s›rada, Kâmran’›n, Münevver ad›nda hasta bir genç kad›na evlenme vaadinde bulundu€unu söyler. Bunun üzerine Feride
köflkten kaçar. Anadolu’da bir ö€retmenlik ister. Bir kasaba emrine ö€retmen verilir. O günden sonra da bafl›ndan geçenleri bir deftere not etmeye bafllar. Kasabada bofl yer olmad›€› için kendisini Zeyniler köyü denilen bir
yere verirler.
(...)
Araba, iniflli yokufllu da€ yollar›na girmiflti; kâh kurumufl sel çukurlar›ndan geçiyor kâh bofl tarlalar›n,
bozulmufl ba€lar›n kenarlar›n› takip ediyordu.
Seyrek fas›lalarla tek tük köylülere, yorgunluktan
inler gibi sesler ç›karan ka€n›lara tesadüf ediyorduk.
‹nce bir ba€ yolundan, korkunç k›yafetli, uzun b›y›kl› iki jandarma geliyordu. Yan›m›zdan geçerken arabac›ya:
Çalıkuşu kitap kapağı
“Selamünaleyküm” dediler, dik dik bana bakt›lar.
Hac› Kalfa: “Yollar maflallah emindir ama ne olur ne olmaz, peçeni kapa. Senin surat›n öyle her yerde aç›lacak suratlardan de€ildir, anlad›n m› efendim?” demiflti.
Uzaktan birisinin geldi€ini görür görmez hemen Hac› Kalfa’n›n tembihini hat›rl›yor, yüzümü kap›yordum.
Saatler geçtikçe yollara mahzun bir ›ss›zl›k çöküyordu. Bu Çeçen arabalar›n›n ince, yan›k sesli ç›ng›raklar› var. ‹cat edenler ne iyi düflünmüfller. Yamaçlarda, derelerde uyand›rd›klar›, uzak akisler insana âdeta bir teselli sesi gibi geliyor. Hele bir kayal›€›n içinden geçerken öyle sand›m ki uzaklarda
flu, yanm›fl gibi görünen kara tafl y›€›n›n öte taraf›nda görünmez bir yol var; ince sesli kad›n, h›çk›ra
h›çk›ra a€layarak bu yolun içinde arkam›zdan kofluyor.
Yol, hâlâ bitip tükenmek bilmiyordu. Görünürde ne bir köy hatta ne bir a€açl›k...
‹çimde yavafl yavafl bir korku uyanmaya bafllam›flt›. Ya geceden evvel, Zeyniler köyünü tutamazsam. Ya da€ bafllar›nda yaln›z kal›rsam?
Arabac›, ara s›ra durarak hayvanlar›n› dinlendiriyor, insanla konuflur gibi onlarla konufluyordu.
Bir tafll›€›n ortas›nda, yine böyle bir mola vermesinden istifade ettim:
— Daha çok var m›, diye sordum. O, a€›r a€›r bafl›n› sallayarak cevap verdi:
— Geldik.
O önde, ben arkada bahçeden geçtik, Maarif Müdürü Bey’in büyük fedakârl›klarla müceddeden
ihya etti€i mektep binas› da öteki evlerin efliydi. Yaln›z, alt kattaki direklerin etraf›n› henüz kararmaya vakit bulamam›fl tahtalarla çevirmifller, dershane flekline koymufllard›.
Kap›dan girece€im vakit Hatice Han›m, kolumu yakalad›:
“Dur k›z›m.” dedi.
Ben, birdenbire ürktüm.
O, dudaklar›n›n ucuyla okudu€u k›sa bir duadan sonra:
— Haydi k›z›m, besmele çek de evvela sa€ aya€›n› at, dedi.
Alt kat, zindan gibi karanl›kt›. ‹htiyar kad›n, beni elimden tutarak dar bir tafll›ktan geçirdi, eskilikten basamaklar› oynayan karanl›k bir merdivenden ç›kt›k. Yukar›ki kat; viran bir sofa, bir de yüksek
84
Sanat Metinleri
pencerelerinin tahta kepenkleri s›ms›k› kapal› kocaman bir odadan
ibaretti. Maarif Müdürü’nün müjdeledi€i muallim dairesi.
Hatice Han›m, bavulu yere b›rakt›, odan›n bir köflesinde dolap
vazifesi gören eski oca€›n içinden bir lamba ç›kar›p yakt›.
— Oda, bu sene bofl kald›€› için tozlanm›fl. Yar›n sabah erkenden
temizlerim inflallah.
Bu zavall› kad›n, mektebin eski hocas›ym›fl. Maarif idaresi, mektebi bu flekle soktu€u zaman onu soka€a atmaya ac›m›fl, iki yüz elli
kuruflla burada al›koymufl. Yar› hoca, yar› hademe gibi bir fley. Art›k, ben nas›l istersem öyle çal›flacakm›fl.
Kad›nca€›z›n benden korktu€unu anl›yordum. Hesapça ben onun amiriydim. Bile bile kimseye fenal›k yapacak bir k›z olmad›€›m› birkaç kelimeyle anlatt›ktan sonra dairemi seyretmeye bafllad›m.
Eskilikten delik deflik olmufl kirli kaplamalar; ya€murdan çürümüfl, tahtalar› sarkm›fl simsiyah bir
tavan; bir köflede içine k›r›k dökük konmufl ocak, ötede çarp›k bir kerevet. Demek bundan sonra hayat›m bu odada geçecekti!
(...)
Zeyniler köyünde küçük Vehbi ve Munise, Feride’nin tesellisi olurlar. Çal›kuflu, birçok maceradan sonra Munise’yi evlat edinmeyi baflar›r. ‹kisi gayet tatl› bir ömür sürmeye bafllarlar. Bir posta soygununda yaralanan birini köy odas›na getirirler. Feride, orada yafll› bir askerî doktorla tan›fl›r. Hayrullah Bey, Feride’nin daha iyi bir yere
nakledilmesi için gerekli teflebbüslere el alt›ndan giriflir. Bir teftifl sonunda Feride’nin okulu kapat›l›r ve Çal›kuflu, Zeyniler’den ayr›lmak zorunda kal›r. Vilayet merkezindeki K›z Ö€retmen Okuluna Frans›zca ö€retmeni tayin
edilir. Her gitti€i yerde güzelli€i birtak›m olaylara yol açt›€›ndan bar›nmas› güçleflmifltir. Böylece birkaç yer dolafl›p birkaç evlenme teklifini reddederek nihayet Kufladas›’na gelir. Doktor Hayrullah Bey de emekliye ayr›lm›fl,
orada yerleflmifltir. Munise kuflpalaz›ndan ölür. Munise’den sonra çevrenin bask›s›, dedikodusu o kadar artar ki
Hayrullah Bey, hiç olmazsa görünüflü kurtarmak maksad›yla Feride ile k‛t üzerinde evlenir. Bir müddet geçince Hayrullah Bey de zaten yafll› oldu€undan ölür. Yaln›z ölmeden önce Feride’den, ailesinin yan›na dönece€ine dair söz alm›flt›r. Onun defterini okumufl, bafl›na gelenlerin sebeplerini ö€renmifltir. Feride’nin kayboldu€u
sand›€› defteri, Hayrullah Bey taraf›ndan s›k› s›k›ya saklanm›fl, ayr› bir zarfa konularak Kâmran’a mahsus bir emanet flekline sokulmufltur. Feride, rahmetli kocas›n›n vasiyetini yerine getirmek için verdi€inin ne oldu€unu bilmeden bu emaneti Kâmran’a teslim eder. Kâmran, k›z kardefli Müjgan’la bir gece sabaha kadar gözlerini k›rpmadan
Feride’nin defterini okuduktan sonra Hayrullah Bey’in yaz›l› tavsiyesini yerine getirmeyi, Feride’yi bir daha ne olursa olsun, hiçbir sebeple kaç›rmamay› kararlaflt›r›r. Nitekim, Feride’nin gidece€i gün, bütün haz›rl›klar tamamd›r.
Kâmran, güya onu almak için gelen arabadan iner ve Feride’ye içini açar. Gitmesine engel olur.
Reflat Nuri GÜNTEK‹N
Çalıkuşu
13. etkinlik: “Çal›kuflu” adlı romandan alınan bölümdeki mekânların özellikleri ve bunlar›n ifllevlerini tabloda uygun bölüme yaz›n›z.
Mekân Parçaları
Mekânın Özellikleri
Zeyniler Köyü
Mektep Binası
Muallim Dairesi
85
Mekânın İşlevi
Sanat Metinleri
ATEfiTEN GÖMLEK
Özet
Peyami, d›fl ifllerini seçen bir gençtir. Peyami’nin uzak bir akrabas› olan Ayfle, ‹zmir’den, onunla evlendirilmek üzere ‹stanbul’a davet edilmifl ama Peyami istememifltir. Bunun üzerine, onuruna çok düflkün olan Ayfle,
bir daha hiçbir zaman Peyami ile evlenmemeyi kafas›na koymufltur. Nitekim bir baflkas›yla evlenir. Ayfle’nin kardefli Cemal de subay olan akrabad›r. Harbiye Nezareti’ndeki Binbafl› ‹hsan’la Mütareke’nin ilk zamanlar›ndan
beri çok iyi anlaflmaktad›rlar. O s›rada hepsi ‹stanbul’da bulunmaktad›rlar. ‹stanbul’da çeflit çeflit inanç, türlü
türlü çal›flma vard›r. Özellikle manda taraftarlar›, ülkeyi baflka bir devletin boyunduru€u alt›na koymak isteyenler
çok çal›flmaktad›rlar. Bir gün, ‹zmir’e Yunanl›lar›n ç›kt›€› haberi gelir. Ayfle’nin kocas›n›, küçük o€lunu, birçok
masum insanla birlikte süngülemifllerdir. Ayfle, ‹stanbul’a Peyamilere gelir.
(...)
O gün as›l Türkiye’yi ben ilk defa gördüm. Karanl›k bir s›r olan ‹stanbul’un arkas›, as›l mahalleleri
a€z›n› açm›fl, sükkan›n› dökmüfltü. Birçok ihtiyar kad›n, birçok ihtiyar erkek gördüm. ‹stanbul’un
abus, samit ve görünmez ihtiyarlar›. Arkalar›nda hangi zamana ait oldu€u bilinmeyen garip setreler,
redingotlar içinden hafif burufluk boyunlar› yükseliyor, gözlükleri alt›ndan yafllar beyaz sakallar›na alenen akarak a€l›yorlar. ‹pekli bol çarflaflar› içinde burufluk yanaklar›na yafllar akarak nineler geliyor.
Sar›l› k›rm›z›l› basma entarisinin yeni çarflaf›ndan f›rlam›fl, yemenilerinin oyalar› görünen küme küme,
gözleri k›rm›z›, yüzleri Frans›z ‹htilali’nde Versailles (Versalyas)’a hücum eden kad›nlar alay›n›n tablosu gibi o kadar çok kad›n var ki... Hiçbiri ne önünü ne arkas›n› görüyordu. Hamal ile genç münevverin, Karagümrüklü iflçi, ‹stanbullu kad›nla yüksek ökçeli süslü kad›n›n, omuz omuza, yüz yüze
geldi€i bir gündü. Derinli€i görülemeyen meydanda müthifl bir insan denizi derin ve sadas›z u€ultusuyla ak›yor, yaln›z çok kesif olan ortas› k›m›ldam›yordu. Bütün bu canl› deniz üstünde Sultanahmet’in beyaz minareleri, hapishane binas› yüzüyor gibi yükseliyordu. Binalar›n üstünden, caminin
avlusundaki a€açlardan salk›m salk›m insan kütleleri sark›yor, bunun üstünden beyaz minarelerden
uzanan siyah bayraklar bazen halk›n bafl›na bazen beyaz güvercin bulutlu mavi gö€e uçuyordu. Sultanahmet bahçesinin parmakl›klar›na dayanm›fl (bir ihtiyar) diflsiz, a€z› aç›k, fersiz gözlerinden sürülmüfl tarla gibi buruflan yanaklar›na akan gözyafllar›yla beraber ba€›ra ba€›ra a€l›yordu. Ayasofya
menfezinden giren herkes uçan Osmanl› bayraklar›n› siyah görünce dudaklar›ndan bir feryat, k›s›lm›fl bir h›çk›r›k f›rl›yordu. Gözleri sürmeli oldu€unu en boyal› genç kad›nlar bile unutmufl, bütün boyalar› yanaklar›ndan yafllarla ak›yordu.
Biz büyük bir gayretle kalabal›€› yard›k. Almanya ‹mparatorunun Çeflmesi’nin basamaklar›na ç›kmak, oradan nutuklar› dinlemek istiyorduk. Bu kapal› sert ve s›k› kalabal›k ileriye akan zabit ve askerler alay›na yol aç›yordu. Bunlar›n hep malul asker olduklar›n›, kiminin tek bacakl›, koltuk de€nekli,
kiminin bir kolu kesik, kiminin iki gözü kapanm›fl topal bir arkadafla tutunarak yürüdüklerini gördüm.
Kendimin henüz manas›n› anlamad›€›m bu büyük sars›nt›y›, bu kalp ve dima€ zelzelesini en çok onlar anlam›flt›. Hepsi itina ile giyinmifl, t›rafl olmufl, hepsi dinî bir ayine gider gibi sessiz ve bafllar›
önünde idi. Biz nihayet Çeflme’nin basamaklar›na eriflti€imiz zamand›. Derin bir tekbir sadas› bütün
insan denizinin sath›n› titretti. Afla€›dan, yerin alt›ndan gibi pes bir ses dalgas›, emsalsiz, mütehakkim bir güzellikle uzarken yükseklerden siyah bayraklar›n beyaz minare direklerinden daha tiz, daha yan›k ve daha taze sesler ihtirasla, isyanla fakat tatl› ve öldürücü bir güzellikte ta Marmara’ya
yay›l›yordu.
Herkes seslerin geldi€i yere do€ru dalgaland›, döndü. ‹ki beyaz minarenin ortas›n› mavi havadan
bir dekor ay›r›yor, önünde as›rl›k ç›narlar›n aras›nda siyah bayraklar alt›nda siyah ve küçük bir kürsü var. Bütün bu sesler onun etraf›ndan geliyor. Havadaki genç sesler ve yerdeki dedeler heyetinin
derin ve muazzam bir gulgulesi geliyordu. Kürsünün önünde, malul askerler bir hilal gibi çevrilmifller, bu topraklar üstünde ne zaman yas ne zaman bayram olsa onun mihrab›nda bu topraklar için
parçalanan vücutlar›n›n toplanmas›n›n en tabii bir fley oldu€unu bütün ‹stanbul’la beraber onlar da
anlam›fllard›.
86
Sanat Metinleri
(...)
Ayfle’nin de Cemal ile yan›mda yüksek sesle a€lad›€›n› duydum ve döndüm. Yüzü bir azap maskesine benziyor, koyu yeflil gözlerinden yafllar damla damla bafllayarak ince billur bir gözyafl› sicimi
uzun siyah kirpiklerinin uçlar›ndan yanaklar›na ak›yordu.
Ah, beyaz ve güzel memleketim! (Bu) meydanda birçok imparatorlar ve imparatoriçeler en mutantan alaylar, yar›fllar, resmigeçitlerle geçtiler. Fakat bu beyaz ve ezeli meydan› bütün bir milletin
gözyafl›yla hiçbir mutantan alay, hiçbir Bizans ve Osmanl› ihtiflam› takdis etmedi. Yeni Türkiye’yi
do€uran esrarl› ve ilahi ruh mu bu merasimi bu millete ö€retti? Yoksa ‹zmir’in zümrüt yamaçlar›, alt›n meyveleri, bal akan ba€lar› üzerinden geçen kan ve ›st›rap kas›rgas› m› burada tekerrür ediyor?
Bir aral›k kürsünün kenar›nda denizin dibinden gelir gibi sesler has›l oldu. Havada öyle derin bir
sükûn vard› ki bu gulguleyi can›m›z kulaklar›m›za toplanm›fl gibi dinledik ve ak gökte bir v›z›lt› duyduk. Minarelerin üstünde iki siyah tayyare dolafl›yordu. Fakat halk›n duydu€u fley ölümden kuvvetli
idi. Kimse ne bafl›n› kald›rd› ne alakadar oldu.
Cemal:
— Ah, dedi; keflke bombalar›n› atsalar ve bu günü, bu kelimesiz ahdimizi kan›m›zla mühürlesek.
Ayfle’nin yafllar› aras›ndan gözlerinde flimflekler çakt›. Belki elli bin siyah çarflafl›n›n gözlerinde ayn› flimflekler çak›yordu. Oradan ne kuvvetli ne teselli bulmufl bir millet gibi da€›ld›k.
Parka giden genifl caddeden o mehib insan ak›nt›s› ile biz de akarken Meserret K›raathanesi’nde
tan›d›€›m genç, toparlak yüzlü üç yüzbafl›, Hayri, Salim ve Ahmet Selim bize iltihak ettiler. Hepsinin
yüzleri ahalinin yüzündeki lema ile ayd›nlanm›flt›. Vaz›h bir ümit ve itimat has›l olmas› için sebep yoktu. Fakat bütün millet mazlum milletlerin tac›yla tetvic edilmifl ve bunun için her insan› kendine manen zahir hisseden manevi bir teselli duymufllard›. “Milletler dostumuz, hükûmetler düflman›m›z”
olmufltu.
Üç zabit, Ayfle’nin elini öptüler. Onun hayat›ndaki faciay› mutlak duymufllard›. O da minarelerdeki siyah bayraklar›n uyand›rd›€› hufluyu, vecdi uyand›r›yordu. Milletin bafl›na gelen kanl› zilletin, ac›
matemin canl› ve müflahhas âlemi bu sakat Ayfle oluvermiflti. Hep beraber yürüyerek köprüyü geçtik. Zi-kudret ve müselah Beyo€lu’nun “Türkler geliyor!” diye geçirdi€i “panik” in aksülmeli ile o gün
sokaklar› tahliye etmifllerdi. Kendi memleketimizde imifliz hülyas›n› bir an için rüya gibi hissederek
fiiflli’ye geldik.
‹hsan’la Cemal, Sultanahmet Mitingi’nden sonra Anadolu’ya geçerler. fiiddetli bir tifo geçirdikten sonra Peyami ile Ayfle de bir ka€n›ya atlay›p Kand›ra köylerinde ‹hsan’la buluflurlar. Bir çete kurmufllard›r. Ulusal Hareket’e karfl› koymak isteyen köyleri yola getirirler. ‹hsan bir akflam Peyami’ye Ayfle’yi sevdi€ini anlat›r. ‹kinci ‹nönü
Savafl›’nda alay›n›n bafl›nda, bafl›n› kurflunlara uzatarak ölümü beklemifltir. ‹hsan bir sald›r› s›ras›nda bir makineli
atefliyle vurulur. Peyami’nin kollar› aras›nda hayat›n› kaybeder. Hemflire Ayfle de bu sald›r›da hayat›n› kaybedenler aras›ndad›r.
Peyami, Ayfle ile ‹hsan’› Gökçep›nar’da yanyana gömdürür. Niyeti ‹zmir’e en önce girip bunu Gökçep›nar’da
yatan Ayfle’ye anlatmakt›r.
7 Teflrinisani 337(12)
Halide Edip ADIVAR
Ateşten Gömlek
14. etkinlik: “Ateflten Gömlek” adlı romandaki anlat›c›y› belirleyerek anlatıcı ile anlat›lanlar arasındaki iliflkiyi açıklayınız.
15. etkinlik: Halide Edip Adıvar’ın Millî Mücadele’nin hazırlık safhasındaki faaliyetleri konusunda
yaptığınız araştırmayı sununuz. Tahtaya bir kronoloji çizgisi çizerek olayları kronoloji çizgisi üzerine
yazınız. “Ateşten Gömlek” adlı romanda bu olayların nasıl ele alındığını belirtiniz. Yaptığınız etkinlikten hareketle olay zinciri ile olay örgüsü arasındaki farklılıkları belirtiniz.
87
Sanat Metinleri
16 etkinlik: “Ateflten Gömlek” adlı romandan al›nan afla€›daki bölümlerde anlatıcının hangi tür
bakış açısını kullandığını tabloya yazınız. Farkl› bak›fl aç›lar›yla anlat›lan bu bölümlerin metinde nas›l birlefltirildi€ini aç›klay›n›z.
Metin Parçalar›
Bak›fl Aç›s›
O gün asıl Türkiye’yi ben ilk defa gördüm. Karanlık bir sır olan İstanbul’un arkası, asıl mahalleleri ağzını açmış, sükkanını dökmüştü. Birçok ihtiyar kadın,
birçok ihtiyar erkek gördüm.
Üç zabit, Ayfle’nin elini öptüler. Onun hayat›ndaki
faciay› mutlaka duymufllard›. O da minarelerdeki siyah bayraklar›n uyand›rd›€› hufluyu, vecdi uyand›r›yordu.
Biz büyük bir gayretle kalabalığı yardık. Almanya
İmparatorunun Çeşmesi’nin basamaklarına çıkmak,
oradan nutukları dinlemek istiyorduk.
17. etkinlik: “Ateflten Gömlek” adlı roman›n ba€l› oldu€u edebiyat gelene€ini belirleyiniz. Bu anlay›fl yap›, tema ve anlat›mda nas›l ifade edilmifltir? Aç›klay›n›z.
“Karagümrüklü iflçi, ‹stanbullu kad›nla yüksek ökçeli süslü kad›n›n omuz omuza, yüz yüze geldi€i bir gündür.”
“...yüz bin insan mucize gibi vücutlar›ndan, vücutlar›n›n bin bir alakas›ndan çözülmüfl, bir oluvermifllerdi.”
18. etkinlik: “Ateflten Gömlek” adlı romandan al›nan yukar›daki bölümlerde Sultanahmet Mitingi’nden
hareketle Kurtulufl Savafl› sürecinde sivil-asker, kad›n-erkek, genç-yafll› tüm Anadolu insan›n›n birlik ve
dayan›flmas›n›n ulusal duygudan kaynaklanarak güçlendi€ine vurgu yap›l›r. Bu ulusal duygunun oluflmas›nda Atatürk’ün birlefltirme, bütünlefltirme gücünün nas›l bir etkisi olmufltur? Aç›klay›n›z.
19. etkinlik: Yukar›da “Ateflten Gömlek” adlı romandan bir parça okudunuz. Bu parçada roman
kahraman›n›n Sultanahmet Mitingi gözlemleri yer almaktad›r. Kendi içinde bütünlü€ü olan bu bölümün roman›n di€er parçalar›yla birleflti€inde roman kahramanlar› yoluyla Türk insan›n›n vatan sevgisi ve bu u€urda yapt›klar›na tan›k oluruz.
Okudu€unuz üç romandan birini bölümlere ayırınız. Bu bölümlerin kendi içinde anlamlı bir bütün
oluşturup oluşturmadığını belirtiniz. Bu parçalar›n birleflti€inde eserin anlam›n› nas›l ortaya koydu€unu belirleyiniz. Eserin anlam›n›n eserdeki parçalar›n anlam›n›n toplam› olup olmad›€›n› açıklayınız.
20. etkinlik: Okudu€unuz romanlarla ilgili s›n›fa getirdi€iniz inceleme, tan›tma ve elefltiri yaz›lar›n› okuyunuz. Arkadafllar›n›z›n okudu€u yaz›lar› dinleyerek düflüncelerinizi ifade ediniz.
88
Sanat Metinleri
21. etkinlik: Afla€›da konu ve temalar›na göre romanların nasıl adlandırıldığı şemada gösterilmiştir. ‹nceledi€iniz “‹nce Memed”, “Kiral›k Konak”, “Çal›kuflu”, “Ateflten Gömlek” adlı romanlar›n konu
ve temalar›na göre hangi roman türüne örnek gösterilebileceğini şema üzerine yazarak belirtiniz.
Tezli roman
Sosyal roman
Psikolojik roman
Konu ve TemalarÝna
Gšre Romanlar
Tarihsel roman
Macera romanÝ
Egzotik roman
22. etkinlik: “‹nce Memed”, “Kiralık Konak” ve “Ateflten Gömlek” adlı romanlardan al›nan afla€›daki parçalarda hangi anlatım türlerine başvurulduğunu ve bu anlat›m türlerinde dilin hangi işlevde kullanıldığını tabloya yazınız.
Anlatım Türü
Memed üst bafltaki yamaçtan Ümmet’in dam›n›n
üstüne kay›verdi. Yavaflça aya€›n› dam›n topra€›na
üç kez vurdu. Sar› Ümmet uykuda da olsa bu sesi
duyar, hemen d›flar›ya ç›kard›... Memed sab›rs›zland›, aya€›n› üç kere daha sert vurdu dama. Az sonra
bir ayak sesi duydu ama çok yavafl. Karart› duvar›
doland›, sürünerek yamaca t›rmand›, yamaçtan kayarak dama indi.
Derinli€i görülemeyen meydanda müthifl bir insan
denizi derin ve sadas›z u€ultusuyla ak›yor, ak›yor yaln›z çok kesif olan ortas› k›m›ldam›yordu. Bütün bu
canl› deniz üstünde Sultanahmet’in beyaz minareleri, hapishane binas› yüzüyor gibi yükseliyordu.
Seniha, ya€murlu bir k›fl günü, elinde tuttu€u bir küçük kamç›y› sa€a sola sallayarak kap›lara, duvarlara
ve eflyaya vurarak gayet s›k›nt›l› bir tav›rla evin içinde dolafl›yor; bir afla€› iniyor, bir yukar› ç›k›yor, âdeta duvarlar aras›nda dar bir kafese hapsedilmifl
büyük bir kufl gibi ç›rp›n›p duruyordu. Tam bu esnada, karfl›s›na büyük babas› Naim Efendi ç›k›verdi. ‹htiyar adam, kürküne bürünmüfl, elinde kal›n ciltli bir
kitap, bir odadan öbür odaya geçiyordu.
89
Dilin İşlevleri
Sanat Metinleri
23 etkinlik: Okudu€unuz romanlardan birini afla€›da verilen roman inceleme plan›na göre inceleyiniz. Yaptığınız çalışmayı sınıfta sununuz.
ROMAN ‹NCELEME PLANI
A. Roman Hakkında Bilgiler
Romanın adı:
B. Romandaki Olayın
İncelenmesi
Olayın özeti:
C. Roman Kişileri
Asıl kişiler:
Fiziksel özellikleri:
Ruhsal özellikleri:
Romanın yazarı:
Basıldığı yer ve tarih:
Olay örgüsü:
Yardımcı kişiler:
Fiziksel özellikleri:
Ruhsal özellikleri:
Sayfa sayısı:
Ç. Romanın Mekân ve Zamanı
D. Romanın Anlatıcısı ve
Bakış Açısı
E. Romanın Dil ve Anlatım
Özellikleri
Olayın geçtiği yerler ve özellikleri:
Anlatıcı ve özellikleri:
Kullanılan anlatım türleri:
Olayın meydana geldiği zaman:
Bakış açısı:
(İlahî anlatıcının bakış açısı,
Kahraman anlatıcının bakış açısı,
Gözlemci anlatıcının bakış açısı)
Anlatım özellikleri:
(Açıklık, akıcılık, duruluk, yalınlık)
Zamanda geriye dönüşler:
F. Romanın Türü ve Ana Fikri
Konusuna göre romanın türü:
G. Romanın Yazarı Hakkında Bilgi
Yazarı (hayatı, edebî kişiliği):
Ana fikri:
90
Ğ. Roman İncelenirken Yararlanılan Kaynaklar
Sanat Metinleri
24. etkinlik: 23. etkinlikte incelediğiniz roman hakkında bir inceleme-tanıtma metni yazınız. Yazacağınız metinle ilgili aşağıdaki planı uygulayınız.
• Eserin yazıldığı dönemin zihniyetini kısaca ifade ediniz.
• Yapıyı oluşturan olay örgüsü, kişiler, mekân ve zamanı tespit ediniz. Kişi, zaman ve mekân unsurlarının olay örgüsü içindeki işlevini belirleyiniz.
• Olay örgüsündeki metin parçalarından hareketle temayı bulunuz. Temanın metinde hangi yönlerden ele alındığını açıklayınız.
• Romanın dil ve anlatım özelliklerini belirleyiniz.
• Okuduğunuz romanın anlamı üzerinde düşününüz. Romanda farklı anlam değerlerinin birleşerek daha üst seviyede başka bir anlamı ifade edip etmediğini açıklayınız.
• Yaptığınız çalışmadan hareketle romanı yorumlayınız.
ANLAMA, YORUMLAMA
1. “‹nce Memed” adlı roman›n yaz›l›fl amac›n› söyleyiniz. Bu romanın sanat eseri olmasını sağlayan unsurların neler olduğunu açıklayınız.
2. “Ateflten Gömlek” adlı roman›n ana kahraman› Ayfle ile roman›n yazar› Halide Edip Ad›var aras›nda bir paralellik kurulup kurulamayaca€›n› metin-yazar iliflkisine göre yorumlay›n›z. Bu romanın
mekânı zaman, kişi ve olay örgüsü bakımından gerçeklikle ilişkisini belirleyiniz.
3. “Ateşten Gömlek” adlı romanın temasını bulunuz. Bu temanın eserin yazılığı dönemle ilişkisini
ve aynı temanın bu dönemde yazılan başka eserlerde ele alınıp alınmadığını belirtiniz.
4. “Çalıkuşu” adlı romanın zihniyet özelliklerinden yazıldığı dönemi belirlemeye çalışınız. Bu romanın daha sonra yazılacak romanlara kaynaklık etmesi konusundaki düşüncelerinizi açıklayınız.
5. Okuduğunuz ve incelediğiniz romanlardan hareketle yaşanan gerçeklikle romanlardaki gerçeklik arasında nasıl bir ilişki olduğunu açıklayınız.
6. ‹nceledi€iniz “‹nce Memed”, “Çal›kuflu”, “Kiral›k Konak”, “Ateflten Gömlek” adlı romanlardan
biri hakk›nda inceleme yaz›s› yaz›n›z.
GAZ‹ PAfiA
“Her birisi, ‘kolu s›rmal›’ birer ‘çavufl’!..”
Katranc› yöresinde, Y›ld›ztepe, Polatl›’n›n 30 kilometre kadar güneyinde idi; yer yer kayal›k; henüz da€›lmam›fl sabah sislerinin tülbent beyaz› örttü€ü bodur a€açlarla gölgeli, hayli dik bir yamaç.
Nereden koptuysa görkemli ibi€i, ilginç gagas›yla bir kufl, -halk›n ibibik dedi€i, çavuflkuflu- birden
ç›kageldi; sivri kayan›n ucuna kondu, ne var ki nal seslerini duymas›yla havalanmas› bir oluyor.
Uzaktan tepeye t›rmanan bir grup atl›, içlerinde beyaz at›na binmifl Baflkumandan Mustafa Kemal Pafla, hayal meyal seçiliyor; etraf›nda Erkân-› Harbiye-i Umumiye reisi Fevzi Pafla, Garp Cephesi kumandan› ‹smet Pafla, onun Erkân-› Harp Dairesi reisi Miralay As›m Bey, Pafla’n›n yaveri
Muzaffer Bey; befl on ad›m gerilerinde, seyisleri.
“Reis Pafla” daha çok araziyi incelemekle meflgul görünen Fevzi Pafla’y› sa€›na alm›fl, ‹smet Pafla ile konufluyor. O s›rada diyor ki:
“‹tiraf edelim ki Halide Edip Han›m, bir timsali cesarettir...”
‹smet Pafla, do€rulad›: “Eskiflehir’de, faal ve gayyurdu, Pafla’m, baz› hâlleri var ki de€me yi€it...”
91
Sanat Metinleri
Mustafa Kemal Pafla, gülümsedi:
“Bilir misiniz bu sefer ne yapt›? Cephede bilfiil harp etmek
için müsellah vazife istiyor... Türk kad›n› böyle olmal›d›r...”
Bir ara at›n› durdurup araziyi gözleriyle bir daha ölçüp biçen Fevzi Pafla, Mustafa Kemal Pafla’ya yönelmiflti, uzatt›€›
eliyle gösterip Mustafa Kemal’e soruyor:
“Sizce, cephenin sol cenah›n›, flu tarafa m› verece€iz, Pafla’m?”
Mustafa Kemal Pafla, dikkatle onun gösterdi€i tarafa bakt›,
gözleri k›s›lm›flt›, sanki bir fleyi hesapl›yor; k›sa sükût geçti. Atlar›n aks›r›klar› ve nal seslerine, çevrelerinde uçuflan kufllar›n
c›v›lt›s› hatta uzaktaki bir bir çoban kaval› kar›fl›yor; arada rüzgâr›n ›sl›€›! Nihayet “Kavakl›” Fevzi Pafla’ya döndü;
“Arazi bizi aldat›yor, hocam!” dedi. “Noktainazar›m odur
ki cephenin sol cenah›n› tayin etmemiz ancak az sonra ‹nli
Katranc›’ya ç›kmam›zla mümkün olacak!..”
Bir süre sonra Mustafa Kemal Pafla ve “maiyeti” atlar›n›
seyislerine b›rakm›fl, elleriyle baz› yerleri iflaret ederek konuMustafa Kemal cephede
fla konufla ‹nli Katranc› Tepesi’nde yürüyorlard›; bütün araziye hâkim bu yalç›n kayal›klarda uzaktan, kaybolmufl gibi görünüyorlar. ‹rtifa art›nca rüzgâr›n ›sl›€›
sanki bilendi; daha ince, daha da keskin, insan›n akl›na mahiyeti meçhul felaketleri, dehfletengiz ihanetleri getiriyor. Uçar› kufl c›v›lt›lar› kaybolmufltu; zaman zaman y›rt›c› bir kuflun vahfli 盀l›€›, o kadar! Günefl, uzakta devasa bir yang›na dönüflmüfl, ihtiflamla bat›yor, son ›fl›klar› baflta Mustafa Kemal
Pafla olmak üzere hepsini k›z›la boyam›flt›r.
O, (...) memnun ama ciddi:
“Bizi buraya Allah gönderdi...” dedi, “Art›k keyfiyet tebellür, vaziyet takarrür etmifltir: Bütün arazi, ayaklar›m›z›n alt›nda, her fleyi ve her yeri avucumuzun içi gibi görüyoruz!..”
Fevzi Pafla’ya döndü: “...Mutab›k m›y›z Pafla’m? Fevzi Pafla, hafif mütebessim, cevap verecekti:
“Ona ne flüphe? Ben nikbinim, Pafla! Düflman›, Sakarya’n›n flark›nda behemehâl yenece€iz”
Mustafa Kemal Pafla, bu defa ‹smet Pafla’ya dönerek soruyor:
“Sen ne düflünmektesin ‹smet? Hoca Pafla’n›n nikbinli€ine ifltirak ediyor musun?”
‹smet Pafla’n›n gözleri, ufuktaki muazzam yang›na dalm›flt›, kendi kendine konuflur gibi cevap verdi:
“Pek flüphe yok, Pafla’m fakat!..”
Biraz susup arkas›ndan ekledi: “Vaziyeti, bir de harita üzerinde, tetkik edece€im...”
Yüksek Kumanda Heyeti, yine aralar›nda konuflarak atlar›na do€ru yürüyorlar, onlar›n döndü€ünü
gören seyisler atlar› getirecekti. Az sonra bir araya gelmifllerdir. Herkes at›na binmeye davran›yor.
Mustafa Kemal Pafla, yan› bafl›nda yaveri Muzaffer Bey, seyisin yular›ndan tuttu€u at›na bindi binecek; nedense biraz dalg›n, bir kere daha araziye bak›yor: Önlerinde, uçsuz bucaks›z uzan›p giden
yurt topra€›; döndü, bu defa tekrar kaybolmak üzere olan günefle bakt›; gözlerinin mavili€i, ufkun k›z›ll›€›ndan yine o ürkütücü eflatuna dönmüfltü.
Belki de bu dalg›nl›ktan at›na binmeye davran›nca aya€› birden üzengiden kayd›, h›z›n› alamay›p
kayalar›n yosunlu sertli€i üzerine yüzüstü düfltü.
Mustafa Kemal, düfltü€ü yerde, öylece kalm›flt›r sanki kalkam›yor.
At›na henüz binmemifl olan Fevzi Pafla ile binmifl olan ‹smet Pafla, o anda göz göze geldiler, ikisinin de yüzünde ve gözlerinde ayn› derin kayg›. Fevzi Pafla, Mustafa Kemal Pafla’n›n düflüp kald›€› yere koflar ad›m yürüyüp bafl›na diz çökerken seyise ve yaverine emrediyor:
92
Sanat Metinleri
“Çabuk, bir matara getirin!..”
O esnada at›ndan inmifl olan ‹smet Pafla da gelmifltir, “Reis Pafla”n›n, bafl›na diz çöküyor.
‹smet Pafla, çaresiz:
“Zann›mca bay›ld›, bir hekim bulabilseydik... Lakin da€ bafl›nday›z...”
Yaver Muzaffer Bey, koflarak bir matara getirdi, Fevzi Pafla’ya uzat›yor; Pafla, omzundan tutup
çevirmek istedi€i anda Mustafa Kemal’in k›m›ldad›€›n› fark etti; sonra o, kendili€inden döndü. Biraz
mütehayyir, biraz mahcup, biraz mustarip görünüyordu ama yine de gülümseyerek:
“Tam da s›ras›yd›...” dedi. “Hayra iflarettir diyelim!”
Ac›s›n› belli etmemeye gayret ediyordu, do€ruldu; bu defa aya€›n›, üzengiye dikkatlice koyup
âdeta s›çrayarak at›na binecektir. Paflalar da atlar›na binmifllerdi, bir araya gelirler.
Mustafa Kemal Pafla, at›na bindikten sonra gözlerini k›sarak az önce düflmesine sebep olan uçsuz bucaks›z topraklara dönüp bir kere daha bak›yor; gözlerinin engin mavisi, gurup k›z›ll›€›yla kar›fl›nca yine o, biraz mor, biraz lacivert, irkiltici eflatuna dönüflmüfltür. Yalç›n kayal›klarda, rüzgâr›n
vahim ›sl›€›; görünmez bir devin, anlafl›lmaz difl a€r›s› gibi uzay›p gidiyor.
Mustafa Kemal, gizlemeye çal›flt›€› ac›dan, difllerini s›karak tam o s›rada, biraz da h›nçla:
“‹flte” dedi, ...Konstantin’in kafas›n›...burada k›raca€›z!..”
(...)
Attilâ ‹LHAN
7. Attillâ İlhan’ın “Gazi Paşa” adlı romanından alınan bu bölümde Atatürk’ün vatan ve millet sevgisinin hangi ifadelerle dile getirildiğini belirtiniz.
8. Kurtuluş Savaşı’nı konu alan romanlar ve Atatürk’ün vatan ve millet sevgisinin bu romanlarda
nasıl işlendiği konusunda yaptığınız araştırmayı sınıfınızda sununuz.
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D” yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
• Kiflilerin ruhi durumlar›n›, iç dünyalar›n›, duygu ve düflüncelerini anlatan romanlara
psikolojik roman denir.
• Yaban, Reflat Nuri Güntekin’in Kurtulufl Savafl› Dönemini anlatan romanlar›ndand›r.
(
)
(
)
(
)
• Romanlardaki olay, kifliler, zaman ve mekân gibi yap› unsurlar› hikâyeye oranla daha
kapsaml›d›r.
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Yaflanm›fl ya da yaflanmas› mümkün olan bir olay›n genifl ve ayr›nt›l› olarak ele al›nd›€› edebiyat türüne ........................ denir.
• Romanlar konular›na göre ......................................................................................................
.................................... olarak sınıflandırılır.
• Türk edebiyat›nda ilk edebî roman ......................................................................................
........................................ adl› eseridir.
93
Sanat Metinleri
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. “Bu romanlarda ulusların geçmişte yaşadıkları olaylar işlenir. Türk edebiyatında ilk örneği
Namık Kemal’in “Cezmi” adlı romanıdır.
Parçada sözü edilen roman türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Psikolojik roman
D) Serüven roman›
B) Tarihî roman
E) Belgesel roman
C) Fantastik roman
2. “Yüzlerce belki binlerce senelik zeytin ağaçlarının arasında uzanan çukur, iki yanı böğürtlen ve hayıtlarla örülü yolda ağır ağır yürüyordum. Arkamdan yükselen güneş, gölgemi araba izlerinin kıvrımları üzerine serip uzaklara kadar götürüyor, deniz tarafından yüzüme doğru esen hafif
fakat serin bir bahar rüzgârı, kasabadan uzaklaştığımı hatırlatıyordu. Kazdağı eteklerindeki Zeytinli köyünün bahçesi salkım söğütlerle gölgelenmişti.”
Bu metinle ilgili afla€›dakilerden hangisi söylenemez?
A) Betimlemelere yer verildiği
B) Anlatıcının metindeki kahramanlardan biri olduğu
C) Mekânın özelliklerine değinildiği
D) Kahraman anlatıcının bakış açısı kullanıldığı
E) Kiflilefltirme sanat›na yer verildiği
3. Roman türü hakkında aşağıda verilen yargılardan hangisi yanlıştır?
A) ‹nsan› ve onun yaflam›n› gerçe€e ba€l› olarak anlat›r.
B) Anlat›m sadece birinci tekil kifli taraf›ndan yap›l›r.
C) Roman, öyküye oranla daha genifl bir çevre sunar.
D) Olay, kifli, yer ve zaman kavramlar›yla birlikte verilir.
E) Serim, dü€üm, çözüm bölümlerinden oluflur.
4. “Cümlede sözcüklerin tümünün anlam ifllevi vard›r. Anlatmak istedi€imiz kavramlar› ortaya
koyan sözcükler yan›nda, yeni bir anlam ifllevi olmayan sözcüklerin kullan›lmamas› gerekir.” diyen bir kiflinin anlat›mdan bekledi€i afla€›dakilerden hangisidir?
A) Yoğunluk
B) Özgünlük
D) Etkileyicilik
E) Duruluk
C) İçtenlik
5. Aşağıdakilerden hangisi Kurtuluş Savaşı mücadelesini anlatan romanlardan değildir?
A) Küçük Ağa
B) Ateflten Gömlek
C) Yaban
D) Araba Sevdas›
E) Yorgun Savaflç›
Ç. Afla€›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
1. Roman ile hikâye aras›ndaki farklar› söyleyiniz.
2. Roman türünün Türk edebiyat›ndaki geliflimi hakk›nda bilgi veriniz.
3. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’ndaki rolünü açıklayınız.
94
Sanat Metinleri
5. TİYATRO (OYUN)
ÖN HAZIRLIK
❑ Tiyatro salonuna giderek bir oyun izleyiniz. Tiyatro salonuna gitme imkân›n›z yoksa bir
oyunun CD’sini alarak izleyiniz.
❑ Tiyatro türünün Türk ve dünya edebiyatlar›ndaki tarihî geliflimini ve konular› bak›m›ndan
tiyatro türlerini araflt›r›n›z.
❑ Bir tiyatro metnini okuyunuz. Okudu€unuz metni s›n›fa getiriniz.
❑ Okuduğunuz bir drama metni hakkında yazılmış yazılar bulunuz. Bu yazıları sınıfa getiriniz.
❑ “Karagöz’ün Dönüflü” ve “Sevgili Doktor” adl› metni canland›rmak amac›yla arkadafllar›n›z aras›nda rol da€›l›m› yap›n›z. Rol da€›l›m›na göre repliklerinizi ezberleyiniz. Rol arkadafllar›n›zla birkaç prova yap›n›z. Ö€retmeninizin belirledi€i tarihte oyunu s›n›fta veya uygun bir
ortamda sergileyiniz.
❑ “Aktris, aktör, replik, drama, dramatik metin, temafla, temafla etmek, sahne, perde, kostüm” tiyatro terimlerinin anlamlar›n› araflt›r›n›z.
HAZIRLIK
1. ‹zledi€iniz bir tiyatro oyununun konusu belirtiniz. Oyunu k›saca anlat›n›z.
2. Herhangi bir “Karagöz oyunu” izlediyseniz gözlemlerinizden hareketle Karagöz oyunlar›n›n
özelliklerini belirtiniz.
3. ‹zledi€iniz tiyatroyu sinema filminden ay›ran özellikleri belirtiniz.
4. Sanat›n önemi hakk›ndaki düflüncelerinizi s›n›f›n›zla paylafl›n›z.
ÜNCE LE M E
1. etkinlik: “Tiyatro nedir? Özellikleri nelerdir?” sorular›n› bir problem olarak düflününüz. S›n›fa
getirdi€iniz tiyatro metinlerinin yaz›l›fl amaçlar›n›; dil, anlat›m ve flekil özelliklerini inceleyiniz. S›n›fça
tart›flarak bu tür metinlerin ortak özelliklerini problem çözme yöntemiyle belirlemeye çal›fl›n›z. Kendinizce tespit etti€iniz özellikleri s›n›f tahtas›na liste hâlinde yaz›n›z.
KARAGÖZ’ÜN DÖNÜfiÜ
K‹fi‹LER
Uflak
Karagöz
Delikanl›
Cemal Abdi
K›z
Anne
(Olay, günümüzde ‹stanbul’da geçmektedir.) Panolar›n arkas›n› boydan boya çevreleyen siyah fon perdesi üstünde ‹stanbul’un yüksek ve modern binalarla kar›flm›fl silueti. Panolar
saydamd›r. Panolar›n üstünde zengin bir salona ait eflyalar› tem95
Sanat Metinleri
sil eden çizgiler. Perde, flömine, aplik, tablolar vs. Sahnede üç boyutlu eflya yoktur. Panolar›n arkas›nda ›fl›k yand›€› zaman, ›fl›kla panolar›n aras›na girenlerin gölgeleri görülür. Perde müzikle aç›l›r. Karagöz, modern k›yafetli gölgeler aras›nda bir uçtan öteki uca, klasik durufluyla yürür. Gölgeler ritmik
hareketlerle kendisini alaya al›rlar. Karagöz sa€ uçta kaybolur. Zil sesi. Panolar›n arkas›ndaki ›fl›klar söner, sahne ›fl›klar› yanar. Gururlu bir uflak soldan ç›k›p sa€a yürür, kaybolur. Bir an sonra Karagöz’le
birlikte içeri girer. Karagöz’ün üstünde eskimifl Karagöz elbisesi. Karagöz tabii bir flekilde oynar.)
UfiAK: Israr›n faydas› yok. Beyefendi’nin kabul edeceklerini sanm›yorum.
KARAGÖZ: Sen bir haber ver hele, görürsün.
UfiAK: Kart›n›z?
KARAGÖZ: Haa?
UfiAK: Yani kim geldi diyeyim?
KARAGÖZ: Karagöz dersin.
UfiAK: Efendim?
KARAGÖZ: Karagöz, Karagöz!
UfiAK: (fiaflk›n durur.) Eveeet...
KARAGÖZ: Hadisene o€lum...
UfiAK: Bir dakika bekleyiniz lütfen.
(Ǜkar.)
KARAGÖZ: (Hayran, ürkek gezinir, eflyalara bak›n›r.) Allah Allah... Allah Allah... (Es) Allah Allah...
(Uflak girer.)
UfiAK: Beyefendi sizi kabul edemeyecekler. E€er bir iste€iniz varsa...
KARAGÖZ: Dur dur, bafltan al.
UfiAK: Beyefendi sizi kabul edemeyece€ini çünkü bu saatte...
KARAGÖZ: (‹çten) O€lum, ben yanl›fl yere gelmifl olmayay›m sak›n? Buras› Cemal Abdi Bey’in evi
mi?
UfiAK: Evet.
KARAGÖZ: fiu, ithalatç› Cemal Abdi Bey?
UfiAK: Evet.
KARAGÖZ: Bursal›?
UfiAK: Evet.
KARAGÖZ: Kim dedin öyleyse benim için?
UfiAK: Bir bey.
KARAGÖZ: Köftehor, tabii kabul etmez. Ben, bey miyim? Git Karagöz geldi de. Yallah... (Kolundan tutar.) Dur gitme. Yine yalan yanl›fl bir laf edersen alimallah seni aya€›m›n alt›na al›r, paspas gibi çi€nerim. Dur... Çi€nemekle kalsam iyi. Önce ekflimifl yalak suyunda y›kar, sonra da tokmaklar›m.
Dur, dur. Tokmaklasam flükret, suyunu böyle bura bura s›kar›m. Olmad› m› merdaneden geçiririm.
O da m› olmad›, demirci oca€›na yayar›m. (Soluyarak durur.) ‹nsan sana inansa yüre€ine iner be. Cemal Abdi Bey beni kabul etmeyecekmifl. (Uflak’›n çevresinde döner.) Ukala dümbele€i... Zevzek... Elmagöz kurdu...
(Delikanl› soldan girer. Smokinlidir.)
DEL‹KANLI: Ne var, ne oluyor burada?
UfiAK: Bir fley yok. Küçük Bey.
DEL‹KANLI: (Karagöz’ü gösterir.) Bu ne maskaral›k?
KARAGÖZ: (Uflak’a) Bu da kim?
UfiAK: (Resmî) Beyefendi’nin o€ullar›...
96
Sanat Metinleri
KARAGÖZ: Ne? (Yüzü sevinçten parlar.) Vay vay vay vay... (Kollar›n› açar.) Beni tan›mad›n m›?
Haa? Karagöz amcay›... Allah ba€›fllas›n! Gel, gel kucaklaflal›m. (Delikanl›’n›n üstüne yürür.) Seni yaradana kurban olsun bu amcan... Seni...
DEL‹KANLI: (Korkmufltur.) Bir dakika, rica ederim, bir dakika...
KARAGÖZ: O€lum nas›l olur... (Sesi düfler. Uflak’a) Gel yamac›ma.
UfiAK: Efendim?
KARAGÖZ: Beni kand›rd›n galiba. Kim bu?
UfiAK: Beyefendi’nin o€ullar›...
KARAGÖZ: O€ullar› ne demek? Bir tane o€lan iflte.
UfiAK: Evet, bir tane.
KARAGÖZ: Bir tanedir o be. Asland›r... (Delikanl›’ya do€ru yürür.) Yahu nas›l olur? (Delikanl› geriler.) Peki peki, gelen yok. Sakin ol. Sen beni hat›rlamad›n herhâlde. Git babana haber ver benim geldi€imi. Zaten izinizi bulana kadar akla karay› seçtim. Yahut haydi yürüyün, beraber ç›kal›m yan›na,
haa? Sevinçten tavana yap›fls›n.
DEL‹KANLI: (Eli aya€›na dolaflarak) Rica ederim, siz bir saniye bekleyin burada. Ben flimdi gelirim.
(Koflarak ç›kar.)
KARAGÖZ: Rica ne demek? Emret be emret. fiuna bak, kavak gibi boy atm›fl maflallah... Bana
bak. Yemek saatini kaç›rmad›m ya?
UfiAK: Hay›r.
KARAGÖZ: Aman iyi. (Çevreye bak›n›r.) Kocaman bir ev...
UfiAK: Evet efendim.
KARAGÖZ: Hem de güzel.
UfiAK: Evet efendim.
KARAGÖZ: Zengin, de€il mi?
UfiAK: Evet efendim.
KARAGÖZ: O zaman da iflini bilirdi hergele. Yenge nas›l?
UfiAK: Efendim?
KARAGÖZ: Kar›s› can›m. Ne yap›yor kocakar›?
UfiAK: Han›mefendi mi?
KARAGÖZ: Haa, Han›mefendi ya. Çenesi yine mitralyöz gibi çal›fl›yor mu?
UfiAK: Esta€furullah.
KARAGÖZ: Ne oluyorsun yoksa seni korkutuyorlar m›?
UfiAK: Hay›r, ne münasebet.
KARAGÖZ: Ee ne titriyorsun hazan yapra€› gibi köftehor? (Tutar, sarsar.) Seni himayeme al›yorum. (S›rt›na vurur.) K›l›na dokunan› toz eder, sonra da f›rçalar›m. (Babacanca iter.) Baya€› adamm›fls›n be, aferin. Sevdim seni. Ee, nerde kald› bu herifler? S›k›ld›m ben.
UfiAK: (Uzaklaflmaya çal›flarak) ‹sterseniz ben gidip bir bakay›m.
KARAGÖZ: Hööt. Bir yere gidemezsin. Seni himayeme ald›m ya bitti art›k. Gözümün önünde olacaks›n. Bu ne bu?
UfiAK: fiömine.
KARAGÖZ: Neye yarar bu meret?
UfiAK: Yak›l›r.
KARAGÖZ: Niye?
UfiAK: Is›nmak için...
97
Sanat Metinleri
KARAGÖZ: Tu, Allah cezam› versin. K›rk y›ll›k baba oca€›n› tan›mad›m. Tan›yamam ya. Adam›n
ad›n› de€ifltirmiflsiniz.
UfiAK: Ben de€ifltirmedim.
KARAGÖZ: Peki, bu ne bu?
UfiAK: Aplik.
KARAGÖZ: Yaa... Bu?
UfiAK: Abajur.
KARAGÖZ: Bu?
UfiAK: Telefon.
KARAGÖZ: H›mm... Bu?
UfiAK: Tablo.
KARAGÖZ: Ya bu ne?
UfiAK: Büfe.
KARAGÖZ: Ç›ld›raca€›m. Buras› evin nesi?
UfiAK: Salonu.
KARAGÖZ: Buradan nereye ç›k›l›r?
UfiAK: Antreye.
KARAGÖZ: Buradan?
UfiAK: Koridora.
KARAGÖZ: (Bir an durur, sonra Uflak’a bir tekme atar.)
Ac›d› m› bir yerin?
UfiAK: Ac›maz olur mu? Fakat size...
KARAGÖZ: Kes. Demek rüyada filan de€ilim. Bu ne ifl anlamad›m gitti. Sen Frenkçe konufluyorsun, ben Türkçe. Gül gibi de anlafl›yoruz. Bana bak, bu sefer gözünü seveyim do€rusunu söyle, ben
yanl›fl bir yere gelmifl olmayay›m.
(Delikanl› girer.)
DEL‹KANLI: Beyefendi, babam sizinle görüflecek.
KARAGÖZ: Haydi ç›kal›m yan›na... (Yürür.)
DEL‹KANLI: Kendi geliyor, burada beklesek...
KARAGÖZ: (Memnun) Kendi geliyor ha. Güzel. Sayar beni. Az m› daya€›m› yemifltir... (Uflak korkuyla öksürür. Karagöz gevrek gevrek gülerek Delikanlı’nın elbisesini gösterir.) Ya bu ne? Meraktan
çatlayacağım.
UfiAK: Smokin.
KARAGÖZ: Bu?
UfiAK: Papyon.
KARAGÖZ: Bu?
UfiAK: Ceket.
KARAGÖZ: Bu?
UfiAK: Pantolon.
KARAGÖZ: Bu?
UfiAK: ‹skarpin.
KARAGÖZ: (Delikanl›’ya) Dur o€lum, Allah r›zas› için. Ya bu?
UfiAK: Çorap.
KARAGÖZ: (Yere oturur.) Ohh, çok flükür bir tan›d›€a rastlad›m. (Uflak’a) A hergele, a zebani, a
salyangoz, söz aya€a düflmedikçe Türkçe konuflmaz m›s›n sen, ha?
(Cemal Abdi soldan girer. Smokinli. Kibirli ve so€uk)
98
Sanat Metinleri
CEMAL ABD‹: Ne oluyor?
UfiAK: (Dehflet içinde) Beyefendi.
KARAGÖZ: (Oturdu€u yerden) Vay Hacivat’›m vay. Vay Hac› Cav Cav vay. (Uflak’a) Tut elimi, kalkam›yorum. (Kalkar.) Hamdolsun kavuflturana... (Koflar.)
CEMAL ABD‹: (Sert) Kendinize gelin rica ederim.
KARAGÖZ: (Duraklar ama yine de sevinçli) Hacivat...
CEMAL ABD‹: Bu ne laubalilik?
KARAGÖZ: (Gülmeye çal›flarak) Ben, Karagöz, k›rk y›ll›k dostun...
CEMAL ABD‹: Bir yanl›fll›k olacak. Sizi tan›m›yorum...
KARAGÖZ: Haa? (‹çine bir kuflku düflmüfltür.) Latife etme dinin aflk›na. Yahu Hacivat, benim ben!
CEMAL ABD‹: (Uflak’a) Ç›k d›flar›.
UfiAK: Emredersiniz beyefendi.
CEMAL ABD‹ (O€luna) Sen de annenin yan›na. Anlad›n m›? (Uflak’a) Sen de afla€›ya. Kimse kalmas›n etrafta. Çabuk.
(‹kisi de ç›karlar. K›sa bir sessizlik)
KARAGÖZ: Hacivat, iflte yaln›z kald›k. Yoksa k›yafetimden mi utand›n da...
CEMAL ABD‹: Sus bakal›m.
KARAGÖZ: Peki, susay›m.
CEMAL ABD‹ Kaç senedir hangi cehennemdeydin?
KARAGÖZ: Haa, anlatay›m. Senden ayr›l›nca...
CEMAL ABD‹: Beni b›rak flimdi.
KARAGÖZ: Peki, Hacivat.
CEMAL ABD‹: Bu ad› da unut.
KARAGÖZ: Peki, Haciv... Beyefendi.
CEMAL ABD‹: Yok can›m, aram›zda biraz daha samimi olabiliriz.
KARAGÖZ: Allah ömürler versin.
CEMAL ABD‹: Anlat›yordun.
KARAGÖZ: Güç günler geçirdim. Ne Tuzsuz Bekir ne Çelebi ne Tiryaki... Bütün dostlar da€›ld› gitti... Hepsinin ak›betini ö€rendim de seni bulmak zor oldu. Köfleyi dönmüfl, Cemal Abdi Beyefendi olmuflsun.
CEMAL ABD‹: Ne kadar istiyorsun?
KARAGÖZ: Anlamad›m.
CEMAL ABD‹: Ne kadar istiyorsun diyorum?
KARAGÖZ: Ee, bir metre ver.
CEMAL ABD‹: Anlamad›m.
KARAGÖZ: Anlamazs›n ya. Ben senden ne isterim be? Garip kalm›flt›m, ç›kt›m geldim.
CEMAL ABD‹: Paras›z görünüyorsun da...
KARAGÖZ: Senin nakdin varsa ne olmufl, benim de vaktim var. Vakit nakittir. Bozdur bozdur yafla.
CEMAL ABD‹: Üstün bafl›n...
KARAGÖZ: Sen kendi üstüne bafl›na bak. Önce kireç kuyusuna, sonra da katran f›ç›s›na düflmüfl
kediye benziyorsun.
CEMAL ABD‹: A€z›n› bozma.
KARAGÖZ: Hacivat ne kadar istesem a€z›m› senin kadar bozamam. Bir zamanlar bilir bilmez,
Arapça, Farsça paralard›n. fiimdi ufla€›n bile Frenkçe konufluyor. Her devrin adam›s›n be! Ak›ll›s›n
gözüm ç›ks›n. Bir bana bak, bir kendi hâline. Seni dövece€ime keflke kendimi dövseymiflim. Benim
daya€›m› yiye yiye adam oldun, anam babam ölsün ki...Tüh...
99
Sanat Metinleri
CEMAL ABD‹: Bitti mi?
KARAGÖZ: ‹çimi döktüm ya, sen ona bak. fiimdi defolup gideyim mi?
CEMAL ABD‹: Bir iflin var m›?
KARAGÖZ: Var.
CEMAL ABD‹: Ne?
KARAGÖZ: Yaflamak. Yafl›yorum. Daha ne olsun?
CEMAL ABD‹: ‹yi geçiniyor musun bari?
KARAGÖZ: Herkesle iyi geçinirim ben.
CEMAL ABD‹: Hiç de€iflmemiflsin.
KARAGÖZ: Sen de...
CEMAL ABD‹: Hep o dik bafll› adams›n.
KARAGÖZ: Sen de hâlâ ham ervahs›n.
CEMAL ABD‹: Seninle bir pazarl›k yapal›m.
KARAGÖZ: Nas›l olsa aldan›r›m ya yapal›m haydi.
CEMAL ABD‹: Ad›m› unutacaks›n.
KARAGÖZ: A€z›ma bile almam art›k.
CEMAL ABD‹: Dostlu€umuzu da.
KARAGÖZ: Ay biz dost muyuz?
CEMAL ABD‹: Laf ebeli€ini b›rak. Vaktim az. Baloya yetiflece€iz. Sana ifl vereyim, ne dersin? Belki birtak›m ifllerde ortak bile oluruz. Bana senin gibi...
KARAGÖZ: Enayi...
CEMAL ABD‹: Rica ederim, namuslu.
KARAGÖZ: Tamam. Maksud bir ama rivayet muhtelif.
CEMAL ABD‹: Namuslu adamlar laz›m. Yaln›z eski günleri defterden silelim. Ne gere€i var? Yan›mda gününü gün eder...
(Cemal Abdi’nin k›z› k›sa tuvaletle koflarak içeri girer.)
KIZ: Baba... Aaaa! Karagöz Amca... (Durur, at›l›r.) Karagöz Amca hofl geldiniz. (Sar›l›r.)
KARAGÖZ: Hofl bulduk.
KIZ: Söylediler de inanmad›m. Sahi de€il mi?
CEMAL ABD‹: fiimdi bizi rahat b›rak. Haydi, yukar›!
KARAGÖZ: Dur Hacivat, kim bu han›m k›z?
CEMAL ABD‹: K›z›m.
KARAGÖZ: Sen beni nereden tan›yorsun bakayım
KIZ: Nas›l tan›mam? Babam, affedersin baba, hep saklard› ama bir gün eski resimlerinizi buldum. Annemi s›k›flt›rd›m. O da her fleyi yani sizi anlatt›. Oh baba ne iyi, yeniden bulufltunuz. (Babas›na sar›l›r.) Niye bizden saklad›nd› sanki? Ne güzel olacak flimdi. Hayat›m›z yeniden bir oyuna
benzeyecek. Annemi ça€›ray›m m›? A€abeyim de görmek ister tabii. O çekindi giremedi.
CEMAL ABD‹: Yeter.
KIZ: Ne oldu?
CEMAL ABD‹: Yeter dedim. Yukar› ç›k.
KIZ: Peki, baba. (Karagöz’e) Yorgun görünüyorsunuz. Yoksa hasta m›s›n›z?
KARAGÖZ: Hay›r, hay›r...
CEMAL ABD‹: Söyledi€imi duymad›n m›?
KIZ: Duydum baba. (Karagöz’e) Yaln›z m› geldiniz?
KARAGÖZ: Yahu Hacivat...
CEMAL ABD‹: Bu ad› unut demifltim.
100
Sanat Metinleri
KIZ: Niye baba? Niye sakl›yorsun? Yemin ederim bundan güzel bir ad olamaz. Herkese anlataca€›m. Babam diyece€im, bir zamanlar Hacivat’m›fl... Hani meflhur Hacivat var ya, o...
CEMAL ABD‹: Kes diyorum sana. Defol!
KIZ: (Sar›l›r.) Baba, flimdi seni öyle seviyorum ki...
KARAGÖZ: Hacivat be... (Gözlerini siler.) Ne hofl de€il mi? Ha?
(Sessizlik)
CEMAL ABD‹: Ç›k yukar› anneni ça€›r. A€abeyini de.
KIZ: (Sevinçle) Peki, baba.
(Ç›kmak için koflar, durur, geri döner, babas›na sar›l›p tekrar koflarak ç›kar.)
KARAGÖZ: ‹htiyarlam›fl›z...
CEMAL ABD‹: Öyle.
KARAGÖZ: Yak›nlarda bir yerde, iki gözlü, bakla oda, nohut sofa bir evcik bulsam diyorum. Ara
s›ra buluflur eski günleri yad ederiz. Yani gevifl getiririz. Sen benim akl›m olursun, ben senin kalbin.
Ben ak›la muhtac›m, sen kalbe. Ne dersin?
CEMAL ABD‹: Beni affettin mi Karagöz’üm?
KARAGÖZ: Esta€furullah Hacivat. O nas›l söz?
CEMAL ABD‹: Yoruldum, biliyor musun? Mutlu de€ilim.
KARAGÖZ: Eskiden de de€ildin.
CEMAL ABD‹: De€ildim ya... Neden acaba?
KARAGÖZ: Neden olacak? Bir zamanlar Hacivat’t›n. fiimdi Cemal Abdi olmuflsun. Yar›n kim bilir hangi k›l›€a gireceksin?
CEMAL ABD‹: Yok can›m, bu kadar basit olamaz.
KARAGÖZ: Ne?
CEMAL ABD‹: Sebep.
KARAGÖZ: Belki daha da basit.
CEMAL ABD‹: Hem ben isteyerek böyle olmuyorum ki... Devir böyle istiyor. Uymak gerek.
KARAGÖZ: Hacivat be. Gel bafltan alal›m. Ne kaybedersin, bir kere denesek?
CEMAL ABD‹: Neyi?
KARAGÖZ: Beraber olmay›. Eskisi gibi? Haa? Göreceksin...
CEMAL ABD‹: Olmaz.
KARAGÖZ: Gel inat etme...
CEMAL ABD‹: Olmaz. Bin güçlükle bir düzen kurmuflum, onu bozamam... Zenginim Karagöz.
Tuttu€umu kopar›yorum. Çocuklar›m art›k bu hayata al›flt›. (Susar.) Keflke hiç gelmeseydin.
KARAGÖZ: Mutlu de€ilmiflsin ama...
CEMAL ABD‹: Olsun. Ben mutlu olmakla vakit kaybedecek adam de€ilim. ‹fl adam›y›m. ‹flim var.
KARAGÖZ: Korkuyorsun de€il mi?
CEMAL ABD‹: Neden?
KARAGÖZ: Tekrar peflime tak›l›p gelece€inden?
CEMAL ABD‹: Geç kal›yorum, iflim çok. Haydi, sen art›k git.
KARAGÖZ: Seni bulmuflken?
CEMAL ABD‹: Beni bulmad›n ki. Seni tan›m›yorum bile. Garip, hofl bir adams›n. Merak edip seni görmek istedim, o kadar.
KARAGÖZ: Hacivat.
CEMAL ABD‹: Dinle beni. fiimdi kar›mla çocuklar›m gelecekler. Seni tekrar görmelerini istemiyorum.
KARAGÖZ: Sen ça€›rd›n onlar›...
101
Sanat Metinleri
CEMAL ABD‹: Bir and› o. Geçti. Sand›m ki... Neyse neyse. Haydi Karagöz. Git art›k.
KARAGÖZ: Hacivat... (Durur.) Cemal Abdi. Do€ru... Sen hakl›s›n.
CEMAL ABD‹: ‹stersen büroma gel, sana iyi bir...
KARAGÖZ: (Yürür.) Sana flurac›kta eski oyunlar›mdan birini oynamak istedim ama art›k olmaz.
Ac›r›m. Para h›rs› kolun kanad›n› k›rm›fl senin. Üstad›m›z Nasrettin’in kufluna dönmüflsün. Dilerim insanlar› sevmeye mecbur ol. Sana en büyük ceza bu olur.
(K›z girer.)
KIZ: Baba, geliyorlar. Siz... Sen... Bir tuhafs›n. N’oldu? Gidiyor galiba...
CEMAL ABD‹: Gayet tabii. Haydi, git giyin, geç kal›yoruz.
KIZ: Hay›r. (Koflar.) Bir dakika, ne olur? Nereye gidiyorsunuz? Babam›, böyle, yapayaln›z b›rakamazs›n›z. Karagöz amca...
KARAGÖZ: (Döner.) Ben Karagöz de€ilim k›z›m. Bir flaka yapay›m dedim, yüzüme gözüme bulaflt›rd›m. Allaha›smarlad›k beyefendi.
KIZ: (Ani bir kararla) Elinizi öpebilir miyim?
KARAGÖZ: (Elini uzatır.) Merhaba k›z›m.
(Döner ç›kar.)
KIZ: Niye merhaba dedi?
CEMAL ABD‹: Bilmem. fiaka olsun diyedir. Gel benimle...
(Anne, o€ul, sonra uflak girerler.)
ANNE: Beni ça€›rm›fls›n, misafir varm›fl.. Tam giyinirken... Nerede misafir?
KIZ: Gitti.
ANNE: Aman pek iyi olmufl... Vakit mi var misafirle u€raflacak? (Uflak’a) Bu hâl ne? Her taraf çamur olmufl. Çabuk temizleyin. Yemek haz›r m›?
UfiAK: Evet Han›mefendi.
ANNE: Niye haber vermiyorsun? Sus. Cevap istemem. Her saçma kelimenizle ömrümden bir dakika çal›yorsunuz. Cemal, kimdi gelen?
CEMAL ABD‹: Hiç can›m, garip, hofl bir adamd›. Tan›mazs›n.
KIZ: Karagöz amcayd›.
ANNE: (Durur.) Tan›m›yorum.
KIZ: Nas›l olur? Geçenlerde anlatm›flt›n ya...
ANNE: Sus. Cevap istemem... Her saçma kelimenizle...
KIZ: Ömrünüzden bir dakika çal›yoruz...
(Bak›fl›rlar.)
CEMAL ABD‹: Haydi, yemek yiyelim art›k. Ha, unutmadan söyleyeyim, yar›n akflam Ferit Beylerin kokteyline gitmemiz...
(Cemal Abdi, efli ve o€lu konuflarak solda, kaybolurlar. Anne bir saniye sonra döner.)
ANNE: (Uflak’a) Ifl›klar› söndür. Telefon fiflini çek. Kim gelirse evde yokuz. Yerleri temizle. Pencereleri aç, hava als›n. Otomobil... Anlafl›ld›. Cevap istemez... (Anne ç›kar.)
UfiAK: Ifl›klar› söndürebilir miyim küçük han›m?
KIZ: Evet.
(Uflak, ›fl›€› söndürür, ç›kar. Panolar ayd›nlan›r. Gölgeler. Müzik. K›z soldan sa€a, Karagöz klasik
durufluyla sa€dan sola yürürler. K›z, sa€ köflede durur.)
KIZ: Karagöz amca.
(Karagöz’ün gölgesi bir an durur. El sallar. Sonra yürür. Soldan kaybolur.)
1959
SON
Turgut ÖZAKMAN
Toplu Oyunlar› 3
102
Sanat Metinleri
2. etkinlik: “Karagöz’ün Dönüflü” adl› tiyatro metnini afla€›da verilen tabloya göre inceleyiniz.
Yapt›€›n›z çal›flmadan hareketle metnin yap›s›n›n nas›l meydana geldiğini, dramatik yap›y› oluflturan
parçalar aras›ndaki iliflkiyi belirtiniz.
Karagšz՟n DšnŸßŸ
Gelißme
Sonu
Kißiler
Yer
Zaman
Dramatik …rgŸsŸ
(Olay …rgŸsŸ)
a
m
a
Bak
Ýß
Tem
‚atÝ
ß
Kon
u
Giriß
ÝsÝ
a
3. etkinlik: “Karagöz’ün Dönüflü” adl› metnin dramatik yap›s›n› oluflturan unsurlar içerisinde sadece anlat›lan, gösterilmeyen bölümlerin olup olmad›€›n› belirtiniz.
4. etkinlik: “Karagöz’ün Dönüflü” adl› metindeki kiflilerin özelliklerini, bunlar›n dramatik örgü içindeki ifllevlerini belirtiniz. Bu kiflilerin temsil etti€i zihniyet ve de€erleri söyleyiniz.
5. etkinlik: “Karagöz’ün Dönüflü” adl› metinde olay›n geçti€i mekân›n hangi bölümde nas›l ifade edildi€ini belirtiniz. ‹zledi€iniz tiyatro oyunlar›nı da dikkate alarak tiyatro metinlerinde temsil edilen mekân›n gerçek mekânla iliflkisini aç›klay›n›z.
6. etkinlik: “Karagöz’ün Dönüflü” adl› metinde olay›n geçti€i zaman›n nas›l ifade edildi€ini belirtiniz. Olay örgüsünde geriye dönüfller olup olmad›€›n› söyleyiniz.
7. etkinlik: Dramatik örgüdeki temel çat›flmadan hareketle metnin temas›n› bulunuz. Metnin temas›n›n gerçeklikle ve insanla iliflkisini ve ayn› teman›n farkl› metin türleriyle ele al›n›p al›namayaca€›n› tart›fl›n›z. Ulaştığınız sonucu aç›klay›n›z.
8. etkinlik: “Karagöz’ün Dönüflü” adl› oyunun temas›n›n metnin yaz›ld›€›, temsil edildi€i dönemde ve günümüzde ifade etti€i anlamlar aras›nda farkl›l›klar olup olmad›€›n› belirtiniz.
9. etkinlik: Ön haz›rl›k amac›yla izledi€iniz tiyatronun temas›n› belirtiniz. Teman›n metnin temsil
edildi€i dönemle iliflkisini aç›klay›n›z.
103
Sanat Metinleri
AH fiU GENÇLER
B‹R‹NC‹ PERDE
II. TABLO
(1. Oyuncu, Yönetici, Baba, Anne, Uzman,
Genç.)
1. OYUNCU: Pekâlâ! Televizyonda bir aç›k
oturum. Ac›kl› bir flark› ile nefleli bir türkü aras›nda... Motor... Klape! Buyrun.
YÖNET‹C‹: ‹yi akflamlar say›n ve sevgili izleyiciler. Sab›rs›zl›kla bekledi€iniz aç›k oturum
program›n› aç›yorum. Konumuz malum; konuklar›m›z bir baba, bir anne, bir uzman ve gençlik
ad›na bir genç. ‹lk sözü babaya veriyorum, buyurun efendim.
BABA: Beni bu programa niye ça€›rd›n›z hâlâ anlam›fl de€ilim. Çünkü benim bir o€lum var,
o€lumla gayet iyi geçinirim. Aram›zda hiçbir sorun yoktur. Niye olsun zaten? Ben onu severim,
o beni sayar. Her konuda uzlafl›r›z. Bir gün bile
olsun, bir anlaflmazl›€a düflmedik. Evet çünkü
gençleri anlar›m, severim, bay›l›r›m gençlere...
Geçenlerde...
1. OYUNCU: Hop, hop, hop... Motor stop.
(Herkes donar.) fiimdi geriye dönüyorum. Aç›k
oturumdan iki saat önce, baba evi...
BABA: (Aya€a f›rlar.) Bana ak›l ö€retmek senin ne haddine. Ben televizyonda ne söyleyece€imi bilmez miyim, odun kafal›? Y›k›l! Deli mi
ne? “Ç›k televizyonda do€ruyu söyle.” diyor.
O€lum, salak o€lum, milyonlarca insan›n önünde seninle hiçbir konuda anlaflamad›€›m› nas›l
söylerim? “Bu ne biçim baba.” demezler mi?
Böyle sorunlar konuflulmaz. Ay›pt›r.
104
1. OYUNCU: Motor.
(Baba oturur, ötekiler canlan›r.)
YÖNET‹C‹: Söz s›ras› flimdi de say›n annede.
ANNE: Efendim, ben her fleyin aç›k aç›k konuflulmas›ndan yanay›m. Her zaman do€ruyu
söylerim. fiimdi de öyle yapaca€›m.
YÖNET‹C‹: Yap›n›z efendim.
ANNE: Gençlik sorunlar› adl› bu önemli aç›k
oturumu yöneten say›n yöneticimizi yak›ndan
tan›r›m.
YÖNET‹C‹: Sa€ olun.
ANNE: Yan›m›zdaki apartmanda oturuyor.
Üç çocuklar› var; üçü de iki elim yan›ma gelsin,
sokakta büyüdüler.
YÖNET‹C‹: Aman Mürüvvet Han›m.
ANNE: Aman zaman dinlemem, çocuklar›
biz komflular yetifltirdik. (...) İki de bir dar›l›p bar›flma, kavga, gürültü bunlarda... ‹nsan›n böyle
bir aç›k oturumu yönetebilmesi için en az›ndan...
YÖNET‹C‹: Stop, stop, stop...Huzurunuzda
pedagog Profesör Selami Alt›ntop.
UZMAN: Konu önemlidir. H›mmm. Önemli
olmasa zaten ben burada olmazd›m. Gençlik
sorunlar› böyle tart›fl›larak çözülmez... Bilimsel
so€ukkanl›l›k ister. Bak›n›z Profesör Frankefltayn ne diyor: “Gençlik spekülatif ve emosyonel bir süreçtir.” H›mm... Çok do€ru... Buna
karfl›l›k Profesör Mandrake flu görüflü belirtmifltir: “Gençlik psikosomatik bir fenomen olup korrelasyon kat say›s› geometrik olarak ço€al›r.”
Hmm, bu da do€ru. Profesör Maradona ise ikisine de karfl› ç›k›yor. “Hay›r” diyor. “Gençlik entegre ve dinamik bir komplekstir.” Hayret bu
da do€ru. H›mm.
YÖNET‹C‹: Siz flahsen ne diyorsunuz, say›n
uzman?
UZMAN: Benim de bir k›z›m var, flahsen “‹llallah!” diyorum, en do€rusu bu.
GENÇ: fiey, flimdi de bir genç olarak benim
düflüncelerimi soracak olursan›z...
YÖNET‹C‹: Özür dilerim, soramayaca€›z.
Çünkü vaktimiz doldu. Say›n ve sevgili izleyiciler, program›m›z burada s›f›rı tüketti. Hepinize
iyi uykular, videotik rüyalar dileriz. fien ve esen
kal›n. Güle güle, yine görüflelim... (Ses gittikçe
duyulmaz olur.) Bir dahaki programa kadar...
Sanat Metinleri
(...)
X. TABLO
(1. Oyuncu, Baba, Çocuk, 7. Oyuncu)
1. OYUNCU: Önce buyurun, çocu€u ile çok
yak›ndan ilgilenen bir baba.
BABA: (Elinde kronometre) Haydi çocu€um,
baflla.
ÇOCUK: Ka-Kaya to-to-to-topu tu-tu-tut.
BABA: Bravo, çok güzel. Üç kelimelik bir
cümleyi bugün yedi saniye befl salisede okudun. Aferin o€lum. fiimdi dikkat et, matemati€e geçiyoruz. Matematik çok önemlidir. Benim
matemati€im çok iyiydi. Sen de t›pk› benim gibi olmal›s›n. Haz›rs›n de€il mi? Güzel, bir kere
bir kaç eder?
ÇOCUK: Bir kere bir...
BABA: Bravo...
ÇOCUK: Bir kere bir...
BABA: Fevkalade.
ÇOCUK: Bir kere bir, iki eder.
BABA: Hay›r.
ÇOCUK: On bir eder.
BABA: Salak m›s›n sen? Söyle, bir kere birkaç eder? Çabuk, haydi, yürü, kofl.
ÇOCUK: Bir kere bir...
BABA: Haydi o€lum, ç›ld›rtma beni... Haydi
dedim.
ÇOCUK: Bir kere bir, bir kere bir...
7. OYUNCU (F›s›ldar.) Bir eder.
ÇOCUK: Bir eder.
BABA: Bravoooo. Benim aslan o€lum... Dâhi o€lum... Bugün bir kere birin kaç etti€ini otuz
altı saniyede bildin. Müthifl bir geliflme bu...
Herkes bir dâhinin babas› diyecek bana. Çok
yak›nda. Aman beni mahcup etme. fiimdi tarih
sorular›na geçiyorum. Haz›r m›s›n? Osman Bey
kimdir?
ÇOCUK: Day›m.
BABA: Yahu bu eve bile zor girebilen o piflpirik day›n, koskoca tarihe nas›l girebilir a evlad›m. Bir düflünsene. Bir daha soruyorum, iyi
düflün! Osman Bey kimdir? Tamam, yeteri kadar düflündün. Söyle flimdi ne düflündün?
ÇOCUK: F›st›kl› dondurma.
BABA: Yapmaaaa...
‹K‹NC‹ PERDE
I. TABLO
(1. Oyuncu, Erkek, K›z, 8. Oyuncu)
1. OYUNCU: ‹kinci bölümde kendimizi elefltirecektik. Biz sahnedekiler öz elefltiriye haz›r›z.
(Seyircilere) Siz de haz›r m›s›n›z?...
...
III. TABLO
(1. Oyuncu, Delikanl›, Anne, Konuflmac›, Baba, Semra, Hala, Doktor.)
1. OYUNCU: fiimdi s›rada Tezcan’›n tam
tersine, fevkalade atak, canl›, hayat dolu bir erkek arkadafl›m›z var... (Yeni aile yerini al›r, delikanl› TV seyretmektedir. TV’de bir say›n
konuflmac› fliir okumaktad›r.)
DEL‹KANLI: Anne beee. K›rk saat önce bir
erik istemifltik.
ANNE: Ah affedersin o€lum, bende ak›l m›
kald›, getiriyorum.
KONUfiMACI: “A€›r a€›r ç›kacaks›n, bu merdivenlerden...”
DEL‹KANLI: Sa€l›k program› bu galiba... Baba, teybi tamire vermifltin ne oldu?
BABA: Yar›n akflam alaca€›m.
DEL‹KANLI: Dün de öyle demifltin.
BABA: Bitirememifl, ne yapay›m?
DEL‹KANLI: Otur, bafl›nda bekle de bak nas›l yapar, tembel bunlar, yar›n akflam u€ra al
ama gözünü seveyim üflengeçlik etme... Anneee erik ne oldu?
ANNE: (‹çerden) Y›k›yorum o€lum.
DEL‹KANLI: Çabuk ol, maç bafllayacak birazdan.
KONUfiMACI: “Yafl otuz befl, yolun yar›s›
eder.”
DEL‹KANLI: Bitmedi gitti flu sa€l›k program›
da... Hala be, halac›€›m, haydi flu süveterimi
getir, nolursun. Hava serinledi galiba. (Hala d›flar› ç›kar.) Semraaa. Heyyyy... Sa€›r sultan...
SEMRA: (‹çeriden) Yine ne istiyorsun?
DEL‹KANLI: Yine demez mi? Gazeteyi getir
haydi... Uyufluk. Yerinden k›m›ldam›yor yahu,
bat›k tanker gibi.
KONUfiMACI: “Deli eder insan› bu dünya,
bu gece, bu y›ld›zlar, bu koku.”
105
Sanat Metinleri
DEL‹KANLI: Kalp, yafll›l›k derken flimdi de
delili€e geçti amma yutturmaca program yap›yorlar ha (Semra gazeteyi getirmifltir.) de€il mi
baba? Hala, ne oldu bu suya yahu?
HALA: (Elinde süveterle girer.) Ne suyu, sen
benden süveterini istedin.
DEL‹KANLI: Hadi bir bardak su getir. So€uk
olsun ama... Büyük bardakta... Anneeee, tuzu
unutma.
BABA: Tuzu da kalk sen al.
DEL‹KANLI: Anlamadım.
BABA: Tuzu da kalk sen al.
DEL‹KANLI: Allah, Allah... Ne olmufl yani çal›fls›nlar biraz... ‹flleyen demir ›fl›ldar... Yuvarlanan tafl yosun tutmaz... Tembele ifl buyur, sana
ak›l ö€retsin...
KONUfiMACI: “Dur yolcu...”
DEL‹KANLI: (Durursam...) (Öfke ile ç›kar.)
1. OYUNCU: Doktor bey.
DOKTOR: Bana bir fley sormaman›z› rica
edece€im. Biraz sinirlendim, tansiyonum yükseldi, çarp›nt›m var, kan flekerim düfltü. Siz nas›ls›n›z beyefendi?
BABA: ‹yiyim.
DOKTOR: Yaaaa...
BABA: Niye şaflt›n›z Doktor Bey?
DOKTOR: Önemli de€il... Kanallar›m kar›flt›,
siz devam edin.
(...)
V. TABLO
(1. Oyuncu, Anne, Delikanl›, Baba)
1. OYUNCU: Anlad›m efendim. fiimdi, çal›flkan, sorumlulu€unu bilen bir arkadafl›m›z› gözleyece€iz. (Delikanl› yüzükoyun uzan›r. Roman,
galiba resimli roman okumaktad›r.)
ANNE: O€lum. Yar›n s›nav›m var, demifltin.
DEL‹KANLI: Ne olmufl?
ANNE: O saçma sapan fleyleri okumay› b›rak›p da biraz ders çal›flsan.
DEL‹KANLI: Git bafl›mdan Allah aflk›na.
ANNE: Bu y›l ikinci y›l›n evlad›m.
DEL‹KANLI: Ne yapal›m?
ANNE: Bu y›l da s›n›fta kal›rsan?
DEL‹KANLI: Kalmam.
ANNE: Belge al›rsan?
DEL‹KANLI: Almam.
ANNE: Geçen y›l da kalmam diyordun.
106
DEL‹KANLI: Yeter.
ANNE: Kald›n ama.
DEL‹KANLI: Eeee, rahat b›rak, ben ne yapt›€›m› biliyorum.
ANNE: Peki evlad›m.
1. OYUNCU: Alt› ay sonra, baba, o€ul ve anne!
BABA: (Üzüntü içinde elindeki karneyi sallayarak) Bu ne bu o€lum, do€rudan s›n›fta kalm›fls›n, belge alm›fls›n.
DEL‹KANLI: Kalmad›m baba, b›rakt›lar. Tarihçi takt›, fizikçinin garezi vard›. ‹ngilizceci düflman oldu. Türkçeden geçiyordum gözüme
günefl girdi, saha çamurdu, rüzgâr ters esiyordu. Hakem taraf tuttu, kimyac› ofsayttan gol att›! Vallahi baba. Top yuvarlakt›r baba; s›n›fta
kalmak da var, geçmek de... Ben kald›m, flans›m tutmad›.
ANNE: Eeee, uyarm›flt›m o€lum.
DEL‹KANLI: Anne, yapma; gururumla oynuyorsun, gururumla oynatmam.
1. OYUNCU: Doktor bey acaba...
DOKTOR: Sssssss... Psssssst... Zsssssst.
(...)
XIII. TABLO
...
1. OYUNCU: ‹zin verirseniz sözü toparlayay›m. Amac›m›z ukalal›k etmek de€ildi. Sürçülisan ettikse affola. fiakayla kar›fl›k hep flunu
söylemeye çal›flt›k: Aram›zda diyalo€u kesmeyelim ve Yunus Emre’nin dedi€i gibi “Sevelim
sevilelim.” Derdimiz dile€imiz bu. Çünkü her
derdin devas› sevgi.
...
Turgut ÖZAKMAN
Toplu Oyunları 3
Sanat Metinleri
10. etkinlik: S›n›f mevcudunuza göre birkaç grup oluflturunuz. Grup arkadafllar›n›zla “Ah fiu
Gençler” adl› metnin dramatik örgüsünü, metnin yap›s›n› oluflturan unsurlar›n birbirleriyle iliflkisini,
sahne (tablo) ve perdelerin dramatik yap› içerisindeki yerini belirleyiniz. Yapt›€›n›z çal›flmay› grup sözcünüz arac›l›€›yla s›n›fa sununuz.
11. etkinlik: “Ah fiu Gençler” adl› metinde ayn› veya benzer olay parçalar›n› ifade eden sahneler olup olmad›€›n› belirleyiniz. Benzer sahnelerin kullan›lmas›n›n metnin anlam›n› ve anlat›m›n› nas›l etkileyebilece€ini tart›fl›n›z, ulaştığınız sonuçlar› aç›klay›n›z.
12. etkinlik: “Ah fiu Gençler” adl› metindeki kiflilerin özelliklerini, bunlar›n dramatik örgü içindeki ifllevlerini ve bu kiflilerin temsil etti€i zihniyet ve de€erleri belirtiniz.
13. etkinlik: “Ah fiu Gençler” adl› metinde olaylar›n geçti€i mekânlar›n nas›l ifade edilebilece€ini belirtiniz. Belirledi€iniz mekânlar›n gerçek mekânla iliflkisini aç›klay›n›z.
14. etkinlik: “Ah fiu Gençler” adl› metinde olaylar›n geçti€i zamanlar› belirleyiniz. Tahtaya çizece€iniz bir kronoloji çizgisi üzerine olaylar›n zaman›n› yaz›n›z. Olay örgüsünde geriye dönüfller olup
olmad›€›n› belirtiniz.
15. etkinlik: “Ah fiu Gençler” adl› metindeki temel çat›flmadan hareketle metnin temas›n› bulunuz. Metnin temas›n›n gerçeklikle ve insanla iliflkisini aç›klay›n›z.
16. etkinlik: “Ah fiu Gençler” adl› oyunun temas›n›n metnin yaz›ld›€›, temsil edildi€i dönemde ve
günümüzde ifade etti€i anlam aras›nda farkl›l›klar olup olmad›€›n› tart›fl›n›z. Ulaştığınız sonucu aç›klay›n›z.
17. etkinlik: “Ah fiu Gençler” adl› metinde metnin dramatik yap›s›n› oluflturan unsurlar içerisinde sadece anlat›lan, gösterilmeyen bölümlerin olup olmad›€›n› belirtiniz.
SEVG‹L‹ DOKTOR
I. SAHNE
YAZAR: (...)
Bir tiyatroday›z. Yeni bir tiyatro mevsiminin aç›l›fl gecesi. Hikâye, pek de€erli, pek say›n sanatseverlerin fuayede buluflarak birbirlerine selamlamalar›yla bafllar. Filancan›n giyimi kuflam› nas›l, falanca neler tak›p tak›flt›rm›fl, nas›l sürüp sürüfltürmüfl. Bunlar konuflulur. Bu akflam hangi oyun
seyeredilecek, fark›nda bile de€illerdir. Ama içlerinden bir tek adam›n hakk›n› yemeyelim.
Adı: ‹van ‹lyiç Çerdyakov!
(Tiyatro dekoru gelir. Yüzleri bize do€ru dönük, iki s›ra seyirci görünür.)
II. SAHNE
AKSIRIK
YAZAR: Devlet Memuru, Yeflil Sahalar ve Parklar Bakanl›€›nda kâtip olan ‹van ‹lyiç Çerdyakov’un
bir tek tutkusu vard›: Tiyatro. (‹van ile kar›s› girerler. ‹van otuz befl yafllar›nda halim selim, iddias›z bir
adamd›r. O da kar›s› da ellerinden geldi€ince süslenip püslenmifllerdir. Ama o fl›k kalabal›€›n içinde
sönük kal›rlar. Bu çevreden olmad›klar› aç›kça bellidir. Yerlerine geçerler. Kar›s› program›na göz gezdirirken ‹van, yüzü sevinçten ›fl›m›fl, sa€›na soluna, gerisine bakar. Tiyatroyu ve gözde seyircilerini
gözden geçirir. Bu akflam mutlu bir adamd›r.)
Bakanl›ktaki ifline dört elle sar›lm›flt›r. Memurlukta yükselece€i, günün birinde önemli bir koltu€a
geçece€i yolunda umutlar besliyordu. fiimdiki durumu pek parlak olmasa da kendini bu en büyük
zevkinden yoksun b›rakmak istememiflti. Böylece Rostov’un “Sakall› Kontes” oyununun gala gecesi için tiyatronun en güzel, en pahal› yerinden iki koltuk bileti ald›. (Parlak üniformal› bir general ile ka107
Sanat Metinleri
r›s› girerek yerlerini ararlar.) Adamca€›z›n kaderine bak. Sayg›de€er amiri, Yeflil Sahalar ve Parklar Bakan›, General Mikhail Brasilhov (Mihail Bırasilov) da tiyatroya gelmez mi o gece?
(General ile kar›s› birinci s›raya geçerler. General, ‹van’›n tam önündeki koltu€a oturur.)
‹VAN : (General’e do€ru e€ilerek) ‹yi akflamlar Say›n General’im.
GENERAL: (Dönüp so€uk so€uk ‹van’a bakar.) Hmmm? Ne? Ha, evet, iyi akflamlar.
‹VAN: ‹zin verirseniz, kendimi tan›tay›m Say›n General’im, ben Çerdyakov ‹van ‹lyiç... Benim için
ne büyük fleref efendim...
GENERAL: (Dönerek so€ukça) Ya!
‹VAN: Sizin gibi ben de Say›n General’im, Yeflil Sahalar ve Parklar Bakanl›€›nda hizmet görüyorum. Yani bizzat Bakan olan zat›âlinizin emrindeyim. A€açlar ve Fidanl›klar Müdürlü€ü baflkâtip yard›mc›s›y›m, efendim. Canla baflla çal›fl›yoruz efendim.
GENERAL: Ya, öyle mi? Çok iyi ediyorsunuz. Bu y›l a€açlar güzel yeflermifl, fidanlar da güzel boy
vermifl. Aferin (General önüne döner. Çerdyakov da sevinçten a€z› kulaklar›na varm›fl, arkas›na yaslan›r. General’in kar›s› kula€›na bir fley f›s›ldar, General omuz silker, bu s›rada oyunun görünmeyen
perdesi aç›l›r. Seyirciler alk›fllar. ‹van tekrar öne e€ilir.).
‹VAN: Eflim sizinle tan›flmak mutlulu€una eriflmek istiyor General’im. ‹flte kar›m, Madam Çerdyakov.
KARISI : (Gülümseyerek) ‹yi akflamlar, efendim.
GENERAL: fierefyab oldum, Han›mefendi.
KADIN: O fleref bendenize ait efendim.
GENERAL: ‹yi seyirler Han›mefendi.
(General can› s›k›lm›fl olarak öne döner. ‹van kar›s›na gülümser sonra)
‹VAN: (General’in kar›s›na) Madam Brasilhov sizi tan›flt›ray›m, Kar›m Madam Çerdyakov.
KADIN: Memnun oldum, Madam Brasilhov.
MADAM B: (So€uk) Nas›ls›n›z?
KADIN: fiimdi say›n eflinizle tan›flmak onuruna erdim.
‹VAN: (Madam Brasilhov’a) Ben de kar›m›n kocas›y›m. Umar›m afiyettesiniz Madam Brasilhov.
(Yazar, “fiflflflfl!” diyerek onlar› susturur.)
GENERAL: (Yazara) Affedersiniz. Çok özür dilerim.
(Hepsi oyunu seyretmeye bafllarken General öfkesini zor zapt eder.)
‹VAN: Umar›m oyun hoflunuza gider, efendim.
GENERAL: Umar›m. Seyretmek f›rsat›n› bulabilirsem tabii (General art›k iyice s›k›lmaktad›r. Yakas› ona dar gelir. Hepsi tekrar oyunu seyretmeye koyulurlar.).
YAZAR: ‹van ‹lyiç Çerdyakov bu eflsiz f›rsat› çok iyi de€erlendirdi€i için zevkten dört köfle, arkas›na yaslan›p “Sakall› Kontes”in tad›n› ç›karmaya bafllad›. Art›k, Yeflil Sahalar ve Parklar Bakan›n›n
yabanc›s› say›lmazd›. Ailece tan›flm›fl, samimiyet kurmufllard›. Senli benli olduklar› bile söylenebilirdi, biraz gayret edilse... ‹flte tam o s›rada ans›z›n, geldim geliyorum demeden, f›rt›nal› göklerden inen
bir y›ld›r›m gibi Çerdyakov bafl›n› geriye at›p...
‹VAN: HAAAAAAAAAAP fiUUUUUUUUUUU!
YAZAR: Dedi. (‹van korkunç flekilde hapfl›r›rken bafl›n› öne doğru e€er. Bu fliddetli hapfl›rman›n bütün serpintileri General’in tamam›yla ç›plak olan bafl›n›n arka taraf›n› ›slat›r. General irkilir, eli ›slanan
bafl›na gider.) Eyvahlar olsun!
İVAN: Özür dilerim, Say›n General’im, çok çok affedersiniz.
GENERAL: Ald›rmay›n, önemsiz bir fley.
‹VAN: Önemsiz ha? Önemsiz olur mu hiç? Önemsiz demeye nas›l diliniz var›r? (...)
GENERAL: Bu meseleyi çok büyütüyorsunuz. Kapat›n gitsin (Mendilini cebine koyar.).
108
Sanat Metinleri
‹VAN: (Kendi mendilini ç›kar›r.) Kapatmak elimde mi generalim. Yapt›€›m affedilmez bir fleydi. ‹zin
verin de ensenizi sileyim. Bu kadarc›k olsun kabahatimi tamir etmeye çal›flay›m.
(General’in bafl›n› silmeye bafllar. General onun elini iter.)
GENERAL: Yeter. Yeter. Üzülecek bir fley yok dedim.
‹VAN: Nas›l olur. Bafl›n›za ya€mur gibi indi. General’im. Bafl›n›z› s›r›ls›klam ettim. ‹nan›n niyetim
kötü de€ildi. Bir kazad›r oldu iflte. Utanc›mdan yerin dibine geçtim.
YAZAR: fiflflflflflflflfl
GENERAL: Özür dilerim. Ba€›fllay›n.
‹VAN: ‹flin kötüsü, say›n General’im apans›z oluverdi. Kendimi tutay›m demeye kalmadan boflal›verdi burnumdan.
MADAM B.: fiflflflflflfl!
‹VAN: fiflflflflflfl! Tabii. Tabii. Kusura bakmay›n (Geri çekilir. Mendiliyle burnunu siler. Sonra tekrar
öne do€ru e€ilir.). Merak etmeyin, so€uk alg›nl›€› de€il. Belki burnuma bir toz kaçt› da...
GENERAL: fiflflflflfl (Sessizce oyunu seyrederler. ‹van süklüm püklüm geriye çekilir.).
YAZAR: Çerdyakov ne kadar çabalasa bu olay› akl›ndan ç›karam›yordu. ‹flledi€i küçük kabahati
gözünde büyüttükçe büyütmüfltü, General’in ensesinde patlayan aks›r›k art›k düflman mevzilerine dikilmifl bir topun gürlemesinden farks›zd› onun için. Bu affedilmez suçunu olanca dehfletiyle görebilmek için olanlar› yeniden a€›r a€›r akl›ndan geçirdi.
(Çerdyakov rölanti hareketlerle hapfl›rma sahnesini tekrarlar. Bu ilk hapfl›rmadan üç kere daha fliddetli gibi görünür. Rölanti hareket eden General de ense köküne bir balyoz inmifl gibi davran›r. Hapfl›rma sahnesi tamamlan›ncaya kadar herkes slovmoşına uyar. Görünmeyen perde kapan›r. Alk›fllarla.
Herkes kalk›p tiyatrodan ç›kmaya bafllar. Geçirdikleri güzel gece üstünde konuflurlar.)
GENERAL: Âlâ.. Güzel.
MADAM B.: Evet, iyiydi.
GENERAL: Pek âlâ, pek güzel. Pek güzeldi de€il mi can›m?
MADAM B.: Evet, be€endim do€rusu.
(‹van arkalar›nda durup General’in s›rt›na hafifçe vurur.)
YAZAR: Ben de bay›ld›m.
‹VAN: (General’e vurmaya devam ederek) Affedersiniz, Say›n General’im.
GENERAL: Bu da kim? S›rt›ma vuran da kim?
‹VAN: Benim efendim, ben... Çerdyakov.
MADAM B.: (H›zla General’i bir tarafa çeker.) Aman dikkat et can›m, flu aks›r›p t›ks›ran adam.
‹VAN: Merak buyurmay›n›z Say›n General’im. O aks›r›k burnumdan fitil fitil geldi. Burnumdan soluyacak hâlim bile kalmad›. Sadece ›slak bir baflla serin havaya ç›kman›zdan endifle ediyordum.
GENERAL: Ha, şu mesele! Üstünde durmaya bile de€mez. Ufak bir gaf. Unutun gitsin. Oyun e€lenceliydi, de€il mi? Siz de güldünüz mü?
‹VAN: Gülmek mi? Pek tabii. Gülmekten k›r›ld›m. Y›llard›r bu kadar gülmemifltim... Ha ha ha...
GENERAL: En çok hangi sahne sizi etkiledi?
‹VAN: Aks›r›k. Tepenize aks›rd›€›m an. ‹flte o anda can›m burnuma geldi.
GENERAL: Amma da uzatt›n›z delikanl›. Haydi gidelim can›m. Ya€mur ya€aca€a benzer. Bafl›m›n bir daha ›slanmas›n› istemem.
MADAM B.: Bir daha böyle densizliklere izin vermemelisin, kocac›€›m.
(Ǜkarlar.)
‹VAN: Eyvahlar olsun. Bittim. Mahvoldum. A€açlar ve Fidanl›klar Müdürlü€ünden kovduracak beni. A€açç›klar ve Taflanlar ‹daresine sürülece€im.
KADIN: Haydi, gel ‹van.
109
Sanat Metinleri
‹VAN: Ne dedin?
KADIN: Bu kadar üzülme can›m. Alt taraf›, ufac›k bir t›ks›r›k. General unutmufltur bile.
‹VAN: Emin misin?
KADIN: Hay›r. Korkuyorum ‹van.
YAZAR: Böylece süklüm püklüm evlerinin yolunu tutarlar.
‹VAN: General’e güzel bir arma€an gönderip gönlünü almal›. Belki birkaç tane Türk havlusu.
YAZAR: Çerdyakov’un mesle€inde yükselme umutlar› burnunun yeliyle harman gibi savrulmufltu.
‹VAN: (Evlerine gelirken) Bu ifl neden bafl›ma geldi? Tiyatroda ne iflin var be adam? Haydi, tiyatroya gittin diyelim. Neden balkonda kendi s›n›f›ndan adamlarla oturmazs›n? Orada birinin surat›na
hapfl›rsan bile “Çok yafla.” der.
KADIN: Haydi yatal›m, ‹van.
‹VAN: General’in huzuruna ç›k›p durumu bir daha aç›klasam. Burnu sürtülmüfl bir adam gibi alttan alsam, yalvarsam yakarsam, beni ba€›fllar herhâlde.
KADIN: Belki ona hiç hat›rlatmasan daha iyi edersin, ‹van.
‹VAN: Olmaz, olmaz! Efendiden bir adam olmak istiyorsam efendice davranmam yak›fl›k al›r.
YAZAR: Böylece sabah oldu. Rastlant› bu ya, General o gün dilek sahiplerini dinliyordu. Çerdyakov’un önünde elli altm›fl kifli bulundu€u için sabah›n erken saatlerinden akflama kadar bekledi.
(Çerdyakov, büro dekoruna yaklafl›r.)
GENERAL: Evet... fiimdi s›ra kimde.
‹VAN: Bende efendimiz. Sonunda s›ra bana gelebildi. Size bafl vuranlar›n sonuncusuyum.
GENERAL: Pekâlâ. Dile€iniz nedir? Dilekçe verdiniz mi?
‹VAN: Dilekçe vermedim. Bir dile€im yok.
GENERAL: Öyleyse ne ar›yorsunuz burada?
‹VAN: Beni tan›mad›n›z m› Say›n General’im? Dün gece biraz gürültülü bir flekilde tan›flm›flt›k. O
küstah benim iflte.
GENERAL: Ne?
‹VAN: O hapfl›rarak bafl›n›z› ›slatan küstah.
GENERAL: Öyle mi? Ya flimdi ne istiyorsunuz. Size çok yafla dememi mi?
‹VAN: Hay›r, Say›n General’im, sadece beni affetmenizi istiyorum. Lütfen kabul buyurunuz, bu
hapfl›rman›n hiçbir politik nedeni yoktu. Topluma karfl› bir suç ifllemeyi asla düflünmüfl de€ilim. Partizanca olmayan, fliddet hareketleriyle ilgisi bulunmayan masum bir aks›r›k surat›m›n ortas›nda duran flu koskoca tümse€e lanet olsun. Anam beni burunsuz do€urayd› keflke. fiu k›r›las› burnumun
iflledi€i haltlar› benden bilmeyin ne olur. Burnunun dikine giden bir adam de€ilim. Burnundan k›l ald›rmayan bir adam hiç de€ilim. fiu günahkâr burnumu yerden yere vurun ama beni affedin, say›n büyü€üm, beni affedin.
GENERAL: Delikanl›, senin burnunla bir al›p veremedi€im yok. Bafl› kalabal›k bir adam›m. Senin
burunsal sorunlar›nla u€raflamam. fiimdi, beni dinlersen do€ru evine git. Bafl›ndan afla€› s›cak su dökün. S›cak su bulamazsan so€uk suyla y›kan. Ne yaparsan yap ama beni rahat b›rak. Bu saçma
meseleyle bir daha bafl›m› a€r›tma. Zaten sabahtan beri dert dinleye dinleye kafam kazan gibi oldu.
Çene, çene, çene, çene. (Söylene, söylene d›flar› ç›kar.)
(...)
Anton ÇEHOV
Sevgili Doktor
110
Sanat Metinleri
18. etkinlik: “Sevgili Doktor” adl› metinden al›nan “Aks›r›k” adl› sahnenin dramatik örgüsünü ç›kararak tahtaya yaz›n›z. Sahnenin dramatik örgüsü içerisinde gösterilen ve sadece sözü edilen bölümleri belirleyiniz. ‹nceledi€iniz metinlerinden ve izledi€iniz oyunlardan hareketle anlatman›n ve
göstermenin tiyatro türü aç›s›ndan önemini belirtiniz.
19. etkinlik: “Sevgili Doktor” adl› metinden al›nan ikinci sahnedeki temel çat›flmay› belirleyerek
çat›flmadan hareketle sahnenin temas›n›, teman›n gerçeklikle ve insanla iliflkisini belirtiniz. Daha önce inceledi€iniz “Karagöz’ün Dönüflü”, “Ah fiu Gençler” adl› metinlerin ve izledi€iniz oyunlar›n temalar›ndan da hareketle tiyatro türünde ele al›nan temalar›n özelliklerini belirtiniz.
20. etkinlik: “Sevgili Doktor” adl› metinde sahne mekân›yla temsil edilen sahne aras›nda nas›l bir
iliflki oldu€unu aç›klay›n›z. ‹nceledi€iniz ve izledi€iniz tiyatrolardan hareketle sahne ve dekorun tiyatro türü içindeki ifllevini aç›klay›n›z.
21. etkinlik: Yapt›€›n›z araştırmadan hareketle tiyatro türlerini ve bu türlerin özelliklerini açıklayınız. Konular›, sunufl biçimi ve okuyucu üzerinde uyand›r›lmas› beklenen etki bak›m›ndan “Karagöz’ün
Dönüflü”, “Ah fiu Gençler” ve “Sevgili Doktor” adl› metinlerin hangi tiyatro türüne örnek olabilece€ini nedenlerini de aç›klayarak belirtiniz.
22. etkinlik: “Karagöz’ün Dönüflü” adl› metni sınıfınızda veya imkânlar›n›z varsa okulunuzun tiyatro salonunda canland›r›n›z.
• Canland›rd›€›n›z oyundan ve izledi€iniz tiyatrolardan hareketle tiyatro metinlerinde yer alan kiflilerle oyunu canland›ran kifliler aras›nda,
• Seyredilen eser ile drama metni aras›nda nas›l bir iliflki oldu€unu belirtiniz.
23. etkinlik: Tiyatro metinlerinin canland›r›lmak amac›yla m› okunmak amac›yla m› yaz›ld›€›n› tart›fl›n›z. Vard›€›n›z sonucu aç›klay›n›z. Yapt›€›n›z etkinlikten hareketle tiyatronun edebiyattan ayr› bir
sanat dal› olup olmad›€›n› belirtiniz.
24. etkinlik: “Karagöz’ün Dönüflü” adl› metinde repliklerin birbirleriyle anlam iliflkisini belirleyiniz.
‹nceledi€iniz metinlerden hareketle metne bütünlük kazand›ran anlam iliflkilerinin nas›l sa€land›€›n› aç›klay›n›z.
25. etkinlik: “Tiyatro, tiyatro eseri, drama, dramatik tür, oyun, temafla, temafla etmek, kostüm,
dekor, aktris, aktör, suflör, replik” terimlerinin anlamlar›n› belirtiniz. Günümüzde göstermeye ba€l›
edebî metinler için hangi kavram›n kullan›ld›€›n› açıklayınız.
26. etkinlik: ‹nceledi€iniz tiyatro metinlerinden ve izledi€iniz tiyatrolardan hareketle bir drama
metninin tiyatroda sahnelenebilmesi için nelere ve kimlere ihtiyaç oldu€unu belirtiniz.
27. etkinlik: S›n›f›n›zda üç grup oluflturunuz. Grup üyelerinizle ders kitabınızda yer alan tiyatro metinlerini kullan›lan anlat›m türleri aç›s›ndan inceleyiniz. Metinde hangi anlatım türlerinin kullanıldığını,
bu anlatım türlerinden nasıl yararlanıldığını belirleyiniz. Yaptığınız çalışmayı grup sözcünüz aracılığıyla sınıfınıza sununuz.
28. etkinlik: ‹nceledi€iniz tiyatro metinlerinde dilin hangi ifllevde kullan›ld›€›n› belirtiniz. Dilin bu
ifllevi ile metnin yaz›lma nedeni aras›nda nas›l bir iliflki oldu€unu belirtiniz.
111
Sanat Metinleri
29. etkinlik: Sınıfa getirdiğiniz, drama metni hakkında yazılmış yazıyı tablodaki ölçütlere göre inceleyiniz. Çıkarımlarınızı tabloya yazınız.
Metnin tiyatro tarihi içinde yeri
Bağlı olduğu gelenek
Zihniyet özellikleri
Yapı özellikleri (olay, kişiler, yer, zaman)
Tema
Dil ve anlatım özellikleri
ANLAMA, YORUMLAMA
1. “Karagöz’ün Dönüflü” adl› metni geleneksel Türk tiyatrosuyla karfl›laflt›rarak benzer ve farkl›
yönlerini belirtiniz.
2. Tiyatro türünün Türk ve dünya edebiyat›ndaki tarihî geliflimiyle ilgili yapt›€›n›z araflt›rmay› s›n›fa sununuz.
3. Modern Türk tiyatrosu ile geleneksel Türk tiyatrosu aras›ndaki farkl›l›klar› belirtiniz.
4. Tiyatro türünü roman, hikâye vb. türlerden ay›ran özellikleri belirtiniz.
5. “Ah fiu Gençler” ve “Karagöz’ün Dönüflü” adl› metinlere ilgi duyup duymad›€›n›z› nedenleriyle belirtiniz.
6. “Ah fiu Gençler” adl› oyundaki olaylara benzer sorunlar yafl›yor musunuz? Bu sorunlar›n›z› nas›l çözmeye çalışıyorsunuz?
7. ‹nceledi€iniz metinlerdeki dramatik örgünün inand›r›c› olup olmad›€›n› tart›fl›n›z. Vard›€›n›z sonucu aç›klay›n›z.
8. • Seyrettiğiniz tiyatro eserini değerlendiren bir yazı yazınız. Yazınızı oluştururken aşağıdaki ölçütleri dikkate alınız:
• Eserin sahneye konuluşu
• Temanın yorumlanması
• Oyuncuların metni yorumlamadaki başarıları
• Oyunun seyirci üzerinde bıraktığı etki
112
Sanat Metinleri
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D”, yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
• Dramlarda hem ac›kl› hem komik olaylar ayn› oyunda iç içe bulunur.
(
)
• Bat›l› anlamda tiyatro ilk defa Tanzimat Döneminde görülmektedir.
(
)
• Dramlar, konusunu seçkin kimselerin hayat›ndan ya da mitolojiden al›r.
(
)
• Geleneksel Türk tiyatrosu tuluata dayal›d›r.
(
)
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• ........................ çevresi izleyicilerle çevrili bir alan içinde oynanan, yaz›l› metne dayanmayan; içinde müzik, raks ve flark› da bulunan do€açlama bir oyundur.
• Orta oyununun as›l tipleri ............................. ve .....................................
• ................................. insanlar› güldürerek e€itmeyi amaçlayan tiyatro türüdür.
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› cevaplay›n›z.
1. Afla€›dakilerden hangisi sözsüz tiyatro çeflididir?
A) Trajedi
B) Dram
C) Komedi
D) Pandomim
E) Melodram
2. Afla€›dakilerden hangisi klasik trajedilerin özelliklerinden de€ildir?
A) İç içe girmiş karmaşık olaylara yer verilmesi
B) Olayın yirmi dört saat içerisinde olup bitmesi
C) Olayın aynı yerde başlayıp sonlanması
D) Söylevleri andıran yüksek ve asil bir üslup kullanılması
E) Kadere, ahlak, töre ve geleneklere üstün bir değer verilmesi
3. Afla€›dakilerden hangisi Karagöz oyunlar›n›n bölümlerinden de€ildir?
A) Mukaddime B) Muhavere
C) Tegazzül
D) Fasıl
E) Bitiş
4. Modern Türk tiyatrosunun ilk örne€ini veren yazar›m›z afla€›dakilerden hangisidir?
A) Nam›k Kemal
B) ‹brahim fiinasi Efendi
C) Ahmet Vefik Pafla
D) Teodor Kasap
E) Musahipzade Celal
5. Aşağıdakilerden hangisi orta oyunun özelliklerinden değildir?
A) Sözlü tiyatro örneği olması
B) Doğaçlamaya dayanması
C) Başlangıç, muhavere, fasıl, bitiş bölümlerinden oluşması
D) Tek kişilik gösteri olması
E) Güldürü ögesinden faydalanması
113
Sanat Metinleri
6. Türk tiyatrosunun gelişmesinde önemli rol oynadı. Fransız tiyatrosundan çok sayıda çeviri
yaptı. Sahneleme teknikleriyle ilgilendi. Moliere’den uyarladığı “Zor Nikah” ve “Zoraki Tabip” Türk
tiyatrosunun ilk oyunlarından oldu.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Recaizâde Mahmut Ekrem
B) Namık Kemal
C) Ahmet Vefik Paşa
D) Ahmet Cevdet Paşa
E) Şemsettin Sami
7. Cumhuriyet Dönemi yazarlarından Reşat Nuri Güntekin’in “Anadolu Notları” Ahmet Haşim’in “Frankfurt Seyahatnamesi, Falih Rıfkı Atay’ın “Denizaşırı ve Zeytindağı” adlı unutulmaz
gezi yazıları edebî tatlarıyla sayfalarımızda yer aldılar.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Gereksiz yere sıfat-fiil kullanılmasından
B) Öznenin sözcük öbeği olmasından
C) Nesne-yüklem uyumsuzluğundan
D) Çelişen sözcüklerin kullanılmasından
E) Özne-yüklem uyumsuzluğundan
8. Gerçekte her büyük sanatçı bir dil işçisi olarak görür kendini. Bunun için de dilin, günlük akışının dışına çıkar. Var olanla, kendisine sunulmuş olanla yetinmez. Bir yandan yeni yeni söz değerleri yaratırken bir yandan da kullanılagelen sözcüklerin kabuğunu kırmaya, onlara gündelik
anlamların ötesinde yeni anlamlar yüklemeye çalışır. Bir bakıma işinin, eylemin doğası gereğidir
bu. Dilin kalıplarıyla, sözcüklerle sürekli bir savaş durumu içindedir yazarlar, ozanlar.
Bu parçadan, aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A) Yazarlar işi gereği sürekli dille uğraşırlar.
B) Sanatçılar sözcüklerin var olan anlamlarıyla yetinmezler.
C) Yazarlar sözcüklere yeni anlamlar yüklerler.
D) Bir dilin gündelik kullanım imkânları sanatçı için yeterlidir.
E) Dilin kalıpları ile savaşma sanatçının doğası gereğidir.
Ç. Afla€›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
Sanatta kelimenin tam anlam›yla yeni bir fley yoktur. Hiçbir sanatç› kendinden önce var olmayan bir sanat yaratamam›fl. Hiçbir güzelli€i yoktan var etmemifltir. Do€ada oldu€u gibi sanatta da hiçbir fley kaybolmaz ve hiçbir fley yoktan yarat›lmaz. Sanatta bulufl bir yenilefltirme, bir
de€iflmedir. Sanatlar›n tarihinde görüyoruz ki her sanat bir yandan kendi geçmifline, öte yandan
baflka sanatlara ba€l›d›r. Baflka türlü söylemek gerekirse biri derinli€ine, öteki geniflli€ine iki iliflki zincirinin ortas›ndad›r. Sanatta yenileflme dedi€imiz fley ya geçmiflin bugüne kar›flmas›yla ya
bir sanat›n öbür sanatlarla ilgiye giriflmesiyle oluyor. Bir sanat eserinde hem kendi geçmiflinin
hem de öbür sanatlar›n etkilerini görüyoruz. Bu iki yanl› al›flverifl yepyeni bileflimlere yol aç›yor.
fiu hâlde bir sanatta gördü€ümüz yenileflmenin kaynaklar›n› hem kendi gerisinde hem de öbür sanatlarda aramak gerekir.
1. Yukar›daki paragrafta hangi anlat›m türü kullan›lm›flt›r?
2. Paragraf›n ana düflüncesini belirtiniz.
3. Sanat›n toplum hayat›ndaki önemi hakk›ndaki düflüncelerinizi aç›klay›n›z.
114
Sanat Metinleri
6. ŞİİR
ÖN HAZIRLIK
❑ Cumhuriyet Dönemi flairlerine ait şiirler bularak okuyunuz. Beğendiğiniz şiirleri s›n›fınıza getiriniz.
❑ Arif Nihat Asya, Oktay Rifat, ‹lhan Berk, Turgut Uyar, Ece Ayhan vb. Cumhuriyet Dönemi
flairlerinden mensur fliir örnekleri bulunuz. Bu şiirleri sınıfınıza getiriniz.
❑ Tanzimat, Servetifünun, Fecriati Edebiyatı ve Millî Edebiyat Dönemi Türk fliirinde ele al›nan konular› araflt›r›n›z. S›n›fınıza bu dönemlere ait birer fliir örneği getiriniz.
❑ Faz›l Hüsnü Da€larca’nın edebî kiflili€i hakk›nda araflt›rma yap›n›z.
❑ Faz›l Hüsnü Da€larca’n›n “K›z›l›rmak K›y›lar›” ve Bedri Rahmi Eyubo€lu’nun “Türküler Dolusu” adlı fliirleri hakk›nda yaz›lm›fl eleştiriler bulunuz. Bu metinleri s›n›fınıza getiriniz.
❑ Bedri Rahmi Eyubo€lu’nun edebî kiflili€i hakk›nda araflt›rma yap›n›z.
❑ Sevdi€iniz bir fliiri ezberleyiniz.
HAZIRLIK
1. fiiir okumaktan veya yazmaktan hofllan›p hofllanmad›€›n›z› belirtiniz.
2. Bir metnin fliir olup olmad›€›n› nas›l anlars›n›z?
3. Ön bilgilerinizden hareketle Türk fliir geleneklerini belirtiniz. Bu fliir geleneklerinin özelliklerini aç›klay›n›z.
DURMA SUSUZLUĞA
Durma susuzluğa giden gemi
git, çağın bol olsun
ne kadar gidersen o kadar iyi
her şeyi git her şeyi git her şeyi
zaten dönemezsin ya
bir daha gelme emi
şimdi burada tükenen ayışığı
başka bir takvimde tükenmemiştir.
-dünyanın neresinde mi?
bir halatını elinden tutarlar
oraya götürürler seni
belki oraya taşı gölgeni
çünkü uzaklarda sanıyorlar
yaptığın şiiri
Turgut UYAR
Büyük Saat
4. Yukarıdaki şiirin size çağrıştırdıklarını, hissettirdiklerini açıklayınız.
115
Sanat Metinleri
ÜNCE LE M E
1. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz fliirlerden birkaç›n› okuyunuz. Metinlerin yaz›l›fl amaçlar›, dil, anlat›m
ve flekil özellikleri hakk›nda tart›flarak bu tür metinlerin ortak özelliklerini problem çözme yöntemiyle
belirlemeye çal›fl›n›z. Tespit etti€iniz özellikleri s›n›f tahtas›na liste hâlinde yaz›n›z.
KIZILIRMAK KIYILARI
Kardafl, senin dediklerin yok,
Halay çekilen toprak bu toprak de€il.
Ç›k hele Anadolu’ya,
Kamyonlarla gel, ka€n›larla gel gayri,
O kadar uzak de€il!
Çam› bitmifl, kava€› azalm›fl,
Gamla örtülü bay›rlar, ç›plak de€il.
Yedi ay k›fltan sonra,
Yefleren senin yaflamand›r,
Yaprak de€il.
Yersin, içersin sofras›ndan, üç yüz senedir,
Kuvvetlisin ama kuvvet hak de€il.
Bak›ms›zl›klarla göçüp gitmifl bir cihan,
Mevsimler so€umufl, sular azalm›fl,
Bu€day, Selçuklulardan kalan baflak de€il.
Parça parça yar›lm›fl öküz ard›nda,
Parma€› üç pare, t›rna€› ak de€il.
Utan›r elin aya€›n,
Korkars›n yak›ndan görsen,
Eli el de€il, aya€› ayak de€il.
Gün do€ar, tarla kufllar› uçuflurlar,
A€›r bir ayd›nl›k, bildi€in flafak de€il.
Öyle dalm›fl ki yüzy›llar süren uykusuna,
Uyand›rmazsan,
Uyanacak de€il.
Dertle, sefaletle yüklü,
Siyah lefllerle kararm›fl, berrak de€il.
Ça€layan ne,
Akan kim,
K›z›l›rmak de€il.
Kardafl, görmüyorum ama hâlâ duyabiliyorum,
Geçmifl zamanlar geleceklerden parlak de€il.
Vakte flahadet edercesine yükselmifl,
Akflam par›lt›s›ndan, büyük zaferler üzerine,
Da€lar dalgalanmakta, bayrak de€il.
Faz›l Hüsnü DAĞLARCA
Toprak Ana
2. etkinlik: “K›z›l›rmak K›y›lar›” adl› metni flekil özellikleri (naz›m birimi, ölçüsü, kafiye düzeni) bak›mlar›ndan inceleyiniz. fiekil özelliklerinin fliirde ahenk sa€lay›p sa€lamad›€›n› belirtiniz.
3. etkinlik: “Kamyonlarla gel, ka€n›larla gel gayr›” dizesinde ahengin hangi ses ve kelimelerle
sa€land›€›n› belirtiniz.
4. etkinlik: S›n›f mevcuduna ve durumuna göre gruplar oluflturunuz. Grup arkadaşlarınızla fliirin
tamam›n› inceleyerek fliirdeki aliterasyon, asonans ve tekrir sanatlar›n› belirleyiniz. Yapt›€›n›z çal›flmay› s›n›fa sununuz.
5. etkinlik: “K›z›l›rmak K›y›lar›” adl› fliiri önce düz yaz› gibi okuyunuz, daha sonra fliirin konusu ve
temas›na uygun bir duyguyla fliiri yeniden okuyunuz. Yapt›€›n›z etkinlikten hareketle fliirde ses ak›fl›n›n önemini aç›klay›n›z.
6. etkinlik: “K›z›l›rmak K›y›lar›” adl› metinde ilk (temel) anlam› d›fl›nda kullan›lan kelime, kelime grubu ve cümleleri belirleyiniz.
116
Sanat Metinleri
7. etkinlik: “Gamla örtülü bay›rlar, ç›plak de€il /Yedi ay k›fltan sonra /Yefleren senin yaflamand›r/Yaprak de€il” dizelerindeki imgeleri belirtiniz. ‹mgelerin hangi söz sanatlar›na baflvurularak yap›ld›€›n› ve bu söz sanatlar›n›n özelliklerini aç›klay›n›z.
8. etkinlik: ‹kili gruplar oluflturunuz. Grup arkadafl›n›zla metni inceleyerek di€er imgeleri ve söz
sanatlar›n› bulunuz. İmgelerin nas›l yap›ld›€›n›, söz sanatlar›n›n özelliklerini s›n›fla paylafl›n›z.
9. etkinlik: “K›z›l›rmak K›y›lar›” adl› fliirde ses ve anlam kaynaflmas›ndan oluflan birimleri belirleyiniz. Birimlerin nas›l bir düzene ba€l› olarak fliirin yap›s›n› oluflturdu€unu belirtiniz.
10. etkinlik: Her birimdeki hâkim duyguyu belirtiniz. Birimlerdeki hâkim duygudan hareketle metnin temas›n› bulunuz. Birimlerde anlat›lanlar›n gerçeklikle iliflkisini aç›klay›n›z.
11. etkinlik: Metni inceleyerek birimler aras›nda ses ve söyleyifl bak›m›ndan farkl›l›klar olup olmad›€›n› aç›klay›n›z.
12. etkinlik: “K›z›l›rmak K›y›lar›” adl› fliirin yap› bak›m›ndan hangi fliir gelene€ine ba€l› kal›narak
yaz›ld›€›n› belirtiniz.
13. etkinlik: Tanzimat, Servetifünun , Fecriati Edebiyatı ve Millî Edebiyat Dönemlerinde Türk fliirinde genel olarak hangi konular›n ele al›nd›€›n› belirtiniz.
SANAT
Yaln›z senin gezdi€in bahçede açmaz çiçek,
Bizim diyar›m›z da bin bir bahar› saklar!
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek
‹ncinir düz caddede da€da gezen ayaklar.
Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
Yabanc› bir flehirde bir kad›n heykelini,
Biz duyar›z en büyük zevkini ruhumuzun
Görünce bir köylünün k›vr›lmayan belini...
Sen kubbesinde ince bir mozaik arar da
Gezersin k›rk as›rl›k bir mabedin içini,
Bizi sarsar bir sülüs yaz› görsek duvarda,
Bize heyecan verir bir parça yeflil çini...
Baflka sanat bilmeyiz, karfl›m›zda dururken
Yaz›lmam›fl bir destan gibi Anadolu’muz.
Arkadafl, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana u€urlar olsun... Ayr›l›yor yolumuz!
Faruk Nafîz ÇAMLIBEL
Sen raks›na dalarken için titrer derinden
Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebe€in,
Bizim de kalbimizi k›m›ldat›r yerinden
Topra€a diz vuruflu da€ gibi bir zeybe€in.
F›rt›nay› and›ran orkestra sesleri
Bir ürperifl getirir senin sinirlerine,
Ist›rap çekenlerin ac›kl› nefesleri
Bizde geçer en yan›k bir musiki yerine!
“Sarı Zeybek” adlı kısa film belgeselinden bir sahne
14. etkinlik: Tanzimat, Servetifünun, Fecriati Edebiyatı ve Millî Edebiyat dönemlerine ait şiirler
okuyunuz. “K›z›l›rmak K›y›lar›” adl› fliiri tema ve söyleyifl bak›mlar›ndan “Sanat” fliiriyle ve okudu€unuz fliirlerle karşılaştırınız. Karşılaştırdığınız şiirlerin ait olduğu sanat ve düşünce hareketleriyle ses,
söyleyiş ve tema bakımından ilişkisini açıklayınız.
15. etkinlik: Yapt›€›n›z araflt›rmadan hareketle “K›z›l›rmak K›y›lar›” adl› fliirin kendinden önceki fliir
gelene€iyle, dönemin ve flairinin zihniyetiyle iliflkisini aç›klay›n›z.
16. etkinlik: Faz›l Hüsnü Da€larca hakk›nda yapt›€›n›z araflt›rmay› sununuz. “K›z›l›rmak K›y›lar›”
fliiri hakk›nda yaz›lm›fl metinleri okuyunuz. Araflt›rmalar›n›zdan hareketle flairin mizac›, sosyal ve siyasi tercihleriyle fliiri aras›nda iliflki olup olmad›€›n› aç›klay›n›z.
117
Sanat Metinleri
TÜRKÜLER DOLUSU
Kiraz›n derisinin alt›nda kiraz
Nar›n içinde nar
Benim yüre€imde boylu boyunca
Memleketim var.
Can›ma ci€erime dek ifllemifl
Can›ma ci€erime
Sap›na kadar
Elma dal›ndan uza€a düflmez
Ne yana gitsem nafile
Memleketin hâli gözümden gitmez
Bin bir yerimden ba€lanm›fl›m
Bundan ötesine akl›m ermez.
Yerliyim yerli olmas›na
‹lmik ilmik, damar damar
Yerliyim
Bir dilim Trabzon peyniri
Bir avuç tiftik
Bir çimdik çavdar
Bir tutam Şile bezi gibi
Diflimden t›rna€›ma kadar.
Ressam›m
Yurdumun tafl›ndan topra€›ndan sürüp gelir
[nak›fllar›m
Tafl›ma topra€›ma toz konduran›n
Aln›n› kar›fllar›m
fiairim flair olmas›na
Can›m kurban fliirin gerçe€ine, has›na
‹çerisine insan kokusu sinmifl m›sralara
[vurgunum
B›çak gibi kemi€e dayans›n yeter
E€ri bü€rü, kör topal kabulüm.
fiairim
Zifiri karanl›kta gelse fliirin has›
Ayak seslerinden tan›r›m
Ne zaman bir köy türküsü duysam
fiairli€imden utan›r›m.
fiairim
fiiirin gerçe€ini köy türkülerimizde bulmuflum
Türkülerle yunmufl y›kanm›fl dilim
Onlarla a€lam›fl, onlarla gülmüflüm
Hey hey yine de hey hey
Sal›ns›n türküler bir uçtan bir uca
Evelallah hepsinde var›m
Onlar kadar sahici
Onlar kadar gerçek,
‹nsancas›na, erkekçesine
Bana bir bardak su dercesine
Bir türkü söylemeden gidersem yanar›m.
Ah bu türküler
Türkülerimiz
Ana sütü gibi candan
Ana sütü gibi temiz
Türkülerde tüter da€ da€, yayla yayla
Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.
Ah bu türküler köy türküleri
Dilimizin tuzu biberi
Memleket ahvalini onlardan sor
Kitaplarda de€il, türkülerde ara Yemen’i
Öleni kalan› gidip gelmeyeni
Ben türkülerden ald›m haberi
Ah bu türküler köy türküleri
Mis gibi insan kokar mis gibi toprak
Hilesiz hurdas›z ç›r›lç›plak
Diflisi difli erke€i erkek
Kafl› kafl gözü göz yaras› yara
B›ça€› b›çak.
Ah bu türküler köy türküleri
Karanl›k kuyularda aç›lm›fl çiçekler gibi
Kiminin reyhas›ndan geçilmez
Kimi zehir kimi zemberek gibi
Ah bu türküler köy türküleri
Olgun bir karpuz gibi yar›l›r içim
Kan damlar ucundan mürekkep de€il
‹flte söz iflte ses iflte biçim.
Uzun kavak g›c›m g›c›m g›c›lar.
‹liklerine kadar ifllemifl s›z›
Art›k iflah olmaz kavak a€ac›
Bu türkünün yüre€inde sanc› var.
Ah bu türküler köy türküleri
Ne düzeni belli ne yazan›
Altlar›nda imza yok ama
‹çlerinde yürek var
Cennet misali seviflen
Cehennemler gibi döğüflen
Bir çocuk gibi gülüp
Ma€aralar gibi inleyen
Nas›l unutur nas›l
Ömründe bir defa Kâz›m’›m türküsünü dinleyen
Bedri Rahmi EYUBOĞLU
Dol Karabak›r Dol
118
Sanat Metinleri
17. etkinlik: ‹kiflerli gruplar oluflturunuz. Grup arkadafl›n›zla “Türküler Dolusu” adl› fliirde ahenk
sa€layan unsurlar› belirleyiniz. Ahengin hangi unsurlarla sa€land›€›n› söyleyiniz. Ahengin, söyleyicinin
ruhi durumu ve tavrıyla olan ilgisini şiirlerden örnekler vererek açıklayınız.
18. etkinlik: “Türküler Dolusu” adl› fliirde ses ve anlam kaynaflmas›ndan oluflan birimleri, her birimdeki duyguyu belirleyiniz. Birimlerin hangi tema etraf›nda metnin yap›s›n› oluflturdu€unu belirtiniz. “Kızılırmak Kıyıları” ve “Türküler Dolusu” adlı şiirlerin yap› özelliklerini karfl›laflt›r›n›z. Benzerlik ve
farkl›l›klar› aç›klay›n›z.
19. etkinlik: “Türküler Dolusu” adl› fliirde gerçek anlam› d›fl›nda kullan›lan dil birliklerini belirleyiniz. Bu dil birliklerinin sizde uyand›rd›€› ça€r›fl›mlar› aç›klay›n›z.
20 etkinlik: fiiirdeki imgeleri ve söz sanatlar›n› bulunuz. ‹mgelerde hangi söz sanatlar›ndan yararlan›ld›€›n› aç›klay›n›z.
fi‹‹R BALI
Acaba baflka milletler de bizim kadar fliir severler mi diye düflünürken tan›d›€›m, okudu€um, duydu€um flairlerimizi flöyle boy
s›ras›yla gözümün önüne getiriyorum. Köylüsünden padiflah›na,
cumhurreisinden ilkokul ö€rencisine kadar her basama€›nda boy
boy flair dizili bir millet. Anadolu’nun ortas›nda bir köye gidersiniz
ne bir tutam k›rm›z› kiremidi vard›r ne bir yudum durulmufl suyu.
Ne okulu ne camisi. Ne yolu ne izi. Kufl uçmaz, kervan geçmez,
toprak daml›, çamur s›val›, çamur badanal› bir eve girersiniz. Cam
çerçeve, kap› pencere hak getire. Basbaya€› bir in. Tavanda bir
delikten bulafl›k suyu gibi bir ›fl›k s›zar. Orta Ça€dan kalma bir
ocak. Oca€›n üstünde gene o ça€dan bir küçük kazan. ‹ki üç tahta kafl›k, köflede yast›ks›z yorgans›z bir kilim döflek. Bütün konforu yukar›da dizili ve al›nyaz›s› Makal’›n kitab›nda yaz›l› olan bu
evin sahibi ile hoflbefl edersiniz, size kan› kaynad› m› gitgide aç›l›r. Bir parça eflelerseniz bu Orta Ça€ kulübesinin topra€›ndan nur
topu gibi bir avuç fliirdir f›flk›r›r. Bu kufl uçmaz, kervan geçmez
Âşık Veysel Şatıroğlu
garip yuvaya bu fliir nereden gelir konar?
“Topra€›n mayas›nda var.” diyeceksiniz ama pek öyle de€il. Anadolu’nun ortas›nda rastlad›€›n›z
fliir gözesinin tam benzerini Edirne’nin bir köyünde de bulmak mümkündür. Demek kufllar›n, kervanlar›n ulaflamad›€› bu köye ad›na fliir denen delififlek çoktan ulafl›p yerleflmifltir.
Nesir denen, do€ru dürüst, düpedüz yazma biçimi henüz en büyük vilayetlerimize kadar ulaflmam›fl iken nas›l olmufl da nesrin a€ababas› olmas› gereken fliir en yoksul köylerimize kadar ifllemifl?
Ne tuhaf de€il mi? Bizde fliir sanki nesrin güdük kalmas› pahas›na geliflmifl.
Baflka milletlerde fliirle nesir atbafl› giderken bizde fliir al›p bafl›n› çekip gitmifl. Nesir de “Evvela
mahsus selam eder hat›r› fleriflerinizi sual eylerim.” kliflesinde saplan›p kalm›fl. Ara s›ra inci gibi m›sralar döktüren saz flairlerinden birisine köyde olup bitenleri düpedüz konuflma diliyle yazmas›n› söylerseniz flafl›r›r kal›r. Sanki ona tutup:
“B›rak flu saz› da ayn› türküyü bir de viyolonsel ile çal.” demiflsiniz gibi tuhaf tuhaf yüzünüze bakar.
Baflka milletler nesir pekmeziyle yetiflip ara s›ra fliir balına uzan›rlarken biz pekmeze bofl verip hep
fliir balına uzanm›fl›z.
Bizim çocuklu€umuzda duydu€umuz masallara yer yer fliirler ve türküler kar›fl›rd›. Türkülerin nesrin s›f›r› tüketti€i, nefesi kesildi€i yerde de€il, olmayacak bir yerde karfl›m›za ç›kard›. Aradan otuz
k›rk y›l geçtikten sonra masal›n kuruluflunu topyekûn unuttu€umuz hâlde bu türküleri dün duymufl
gibi hat›rlamam›za ne buyrulur? Yoksa bizi, milletçe fliire kulak kabartan fliirin kendisi de€il de onu
119
Sanat Metinleri
kanatlar› üstünde tafl›yan türküler midir? Öyle ya? Edirne’nin köylerinde do€an fliiri, Sivas yaylalar›na kadar götüren kuvvet, müzik de€il de nedir? Bundan yüz sene evvel hangi radyo, hangi matbaa, hangi kitap bu ifli görmüfl olabilirdi?
fiimdi köylerimize kadar ulaflan fliiri saz flairlerinden de€il de kitaplardan ö€reniyoruz. Sel gider,
kum kal›r misali türküler gidiyor, fliirler kal›yor. Saz›n, müzi€in büyüsünden yakay› kurtaran fliir sahici ise kendi bafl›na yaflayabiliyor.
Ulu ulu kervan geçmifl yollar gibi inilerim
Yahut:
Bir berat gecesi tutuldu dilim
Silaha b›ça€a varmad› elim
Bir baflka:
Tamzara çay›r çiçek
Orak getirin biçek
Efendimi vurdular
Yavrular› küçücek
(...)
Ya bu:
Sen bir bahç›van ol ben bir gül olam
Uzat ak ellerin der beni beni.
Benim daha yüzlercesini, erbab›n›n binlercesini birbiri arkas›ndan s›ralayabilece€imiz bu beyitler,
türküden ç›kt› m› hiç de denizden ç›km›fl bal›€a dönmüyorlar. Hatta baz›lar› saz›n cilvesinden kurtuldu mu daha genifl bir fliir nefesi al›yor.
Biz köy türkülerindeki fliir bal›n› otuz yafl›na geldikten sonra tadabildik. (...) Ne kadar geç olursa
olsun sonunda köy türkülerindeki fliir bal› imdad›m›za yetiflmese vitaminsiz kalm›fl çocuklar gibi çarp›lacakt›k!
fiiire milletçe düflkün oluflumuzun sebeplerini araflt›r›rken kafiye merak›m›za tak›ld›m. fiiir sevenlerimizin yar›s›ndan ço€u kafiye u€runa ba€lan›yorlar fliire. (...)
Bir baba hindi
Olayd› flimdi
sözünde bir stadyum dolusu kalabal›€› coflturan kafiye de€il de nedir? Ya:
Ver Lefter’e yaz deftere
sözünde defterin Lefter’e etti€i iyilik yabana at›l›r m›?
Âkif:
Bir hilal u€runa ya Rab ne günefller bat›yor
buyurmufl, ya bir kafiye u€runa batan fliirler, do€an fliirler.
Hele flu herkesin dilinde dolaflan atasözlerini bir yoklay›n bakal›m. E€er yüzde doksan dokuzu bir
kafiyeye s›€›nmam›flsa ne isterseniz deyin!..
Niçin kafiyeye bu kadar düflkünüz? Herhâlde bize bu oyunu önce müzik sevgisi oynuyor. Kafiyelerin, dan dini dan dan çekilin yoldan› hoflumuza gidiyor. Bu bir. Haf›zalar›m›z çok zay›f, iki. Kafiyelere dayanan sözde hecelerin üst üste kafam›zda daha iyi yer ediyor. Kafiyeli sözü daha çabuk belliyor, daha
geç unutuyoruz. fiiir bal›nda muhakkak kafiyenin de tad› var. Ama bal›n içindeki mum kadar.
(...)
Bedri Rahmi EYUBOĞLU
120
Sanat Metinleri
21. etkinlik: “Türküler Dolusu” ve “fiiir Bal›” adl› metinlerin temalar›n› karfl›laflt›r›n›z. Ayn› teman›n fliirde ve düz yaz›da ifade edilifli aras›ndaki farkl›l›klar› belirtiniz.
22. etkinlik: “fiiir Bal›” adl› metinden de hareketle “Türküler Dolusu” adl› fliirin hangi fliir gelene€ine ba€l› kal›narak yaz›ld›€›n› belirtiniz.
23. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz, “Türküler Dolusu” fliiri hakk›nda yaz›lm›fl yaz›lar› okuyunuz. Okudu€unuz, dinledi€iniz metinlerden ve araflt›rmalar›n›zdan hareketle flairin özel hayat›, mizac›, sosyal,
siyasal tercihleriyle fliiri aras›nda nas›l bir iliflki oldu€unuz aç›klay›n›z.
BALIKÇILAR
— Bugün aç›z yine evlâtlar›m, diyordu peder,
Bugün aç›z yine; lâkin yarın ümit ederim,
Sular biraz daha sâkinleflir... Ne çare, kader!
— Hay›r, sular ne kadar coflkun olsa ben giderim,
Diyordu o€lu, yarın sen biraz ninemle otur;
Zavall›c›k yine kaç gündür işte hasta...
— Olur;
Biraz da sen çal›fl o€lum, biraz da sen çabala;
Ninen baban, iki miskin, biz art›k ölmeliyiz...
Çocuk düflündü, flikâyetli bir nazarla: — Ya biz,
Ya ben nas›l yapar›m siz ölürseniz?
Hâlâ
D›flarda gürleyerek kükremifl bir ordu gibi
Döverdi sahili binlerce dalgalar, asabî.
— Yarın sen a€lar› gün doğmadan haz›rlars›n;
Sakın yedek biraz ip, mantar almadan gitme...
Aç›nca yelkeni, hiç bakma, oynas›n vars›n;
Kay›k çocuk gibidir: Oynuyor mu kaydetme,
Dokunma keyfine; yaln›z tetik bulun, zîrâ
Deniz kad›n gibidir: Hiç inanmak olmaz hâ!
Deniz d›flarda uzun sayhalarla bir h›rç›n
Kad›n gürültüsü neflreyliyordu ortal›€a.
— Yarın küçük gidecek yaln›z, öyle mi, bal›€a?
— O gitmek istedi; “Sen evde kal!” diyor...
— Ya, sakın
O gelmeden ben ölürsem?..
Kad›n bu son sözle
Düflündü kald›; bal›kç›yla o€lu yan gözle
Soluk dudaklar›n›n ihtizâz-› hâsirine
Bak›p sükût ediyorlard›, bafllar›nda uçan
Kazây› anlat›yorlard› böyle birbirine.
D›flarda f›rt›na gittikçe pür-gazab, cûflân
Bir ihtilâç ile etrafa râfleler vererek
U€ulduyordu...
— Yar›n yavrucak nas›l gidecek?
fiafak sökerken o, yaln›z, bir eski tekneci€in
Dü€ümlü ekli, çürük ipleriyle u€raflarak
‹lerliyordu; deniz ayn› fliddetiyle fl›rak fi›rak dö€üp eziyor köhne teknenin fliflkin
Siyah kaburgas›n›... Âh açl›k, âh ümid!
Kenarda, bir tafl›n üstünde bir hayâl-i sefîd
Eliyle engini gûya iflâret eyliyerek
Diyordu: “Haydi nasibin o dalgalarda, yürü!”
Yürür zavall› k›r›k teknecik, yürür; “Yürümek,”
“Nasibin iflte bu!.. Hâlâ gözün kenarda... Yürü!”
Yürür fakat sular›n böyle kahr-› hiddetine
Nas›l tahammül eder eski, hasta bir tekne...
Deniz ufukta, kad›n evde muhtaz›r... ölüyor;
Kenarda üç gecelik bâr-› intizâriyle,
Bütün felâketinin darbe-i hasâriyle,
Tehî, kazâ-zede bir tekne karfl›s›nda peder
Uzakta bir yeri yumrukla gösterip gülüyor;
Yüzünde giryeli, muzlim, bo€uk flikâyetler...
Tevfik Fikret
Tevfik Fikret Yaşamı Sanatı Şiirleri
121
Sanat Metinleri
24. etkinlik: “Balıkçılar” adlı metni yap›, dil, söyleyifl tarz›, anlat›m türleri bak›m›ndan “K›z›l›rmak
K›y›lar›”, “Türküler Dolusu” adl› fliirlerle ve daha önce inceledi€iniz hikâyelerle karfl›laflt›r›n›z. ‹ncelemenizden hareketle fliir ve manzum hikâye aras›ndaki farkl›l›klar› belirtiniz.
25. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz manzum hikâyelerden birkaç›n› okuyunuz. Bu tür metinlerin ortak
özelliklerini tart›fl›n›z. Vard›€›n›z sonucu aç›klay›n›z.
AfiKLAR, I
BOZGUN
Kent ayaktayd›. Ayakta ve gö€ün oradayd›m. Çevrilmiflti sular. Sokaklar, da€ yollar›. Otlar e€ilmiflti. E€ilmifl ve yitikti. Kuflsuzdu gök. Gitti geldi atl›lar alanlarda. Düfltü gölgesi silahlar›n. Yar› yüzlerini ç›kard› çocuklar pencerelerden. Dirimin yar› yüzleriyle bakt›lar. Bofltu evler, kap› önleri, kar›nca
yuvalar›. Bozgunun içinden ba€›rd›m sana. Tutulmufl sokaklardan. Kulelerden. Sesim döndü geldi.
Bulmad› seni. Anlad›m bafllam›flt› y›k›m›m›z. Sürgüne ve köleli€e. Uzak a€z›ndan. Ç›lg›n etinden.
Gök bas›lacak, köprüler at›lacakt›. B›rak›lacakt› boralar. Sesler sürülecekti. Bizim ayr›l›€›m›z için. Yaln›zl›€›m›z için bizim. Kan›n ad›na.
Böyle ba€›rd›m sana bir ucundan gö€ün. Geçip f›rt›nalar›. So€uk silahlar›. Bakt›m durdu boralar.
Kuleler, kuzgunlar geçti. Döndü rüzgâr gülleri. Yeni insanlar, e€ik otlar kalkt›. Kent ayaktayd›. De€iflmifl gibi yeryüzü. O zamand› gördüm yüzün dolaflt› da€ üstlerinde. Yakt› sönük ateflleri.
Geldi.
‹lhan BERK
Aflk Taht›
26. etkinlik: “Aflklar” adl› metni “K›z›l›rmak K›y›lar›” ve “Türküler Dolusu” adl› fliirlerle karfl›laflt›rarak metinler aras›ndaki benzerlik ve farkl›l›klar› aç›klay›n›z.
27. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz mensur fliirlerden birkaç›n› okuyunuz. “Aflklar” adl› metin ve s›n›fta okudu€unuz metinlerden hareketle fliirlerin mensur fliirlerden farkl›l›klar›n› aç›klay›n›z.
HAYÂL fiEH‹R
Git bu mevsimde, gurub vakti, Cihangir’den bak!
Bir zaman kendini karfl›ndaki rü’yâya b›rak!
Ezelî ma€firetin böyle bir iklîminde
Alt›n›n göz boyamaz kalp› kadar hâlisi de.
Baflkad›r çünkü bu akflam bütün akflamlardan;
Güneflin vehmi saraylar yarat›r camlardan;
Halk›n›n hilkati her semtini bir cennet eden
Karfl› sâhilde karanl›kta kalan her tepeden,
O İlâh isteyip e€lence hayalhânesine,
Çevirir camlar› birden peri kâflânesine.
Gece, birçok f›karâ evlerinin lâmbalar›
En sahîh aynadan aksettiriyor Üsküdar’›.
Som ateflten bu saraylarla bütün karfl› yaka
Benzer üç bin sene evvelki mutantan flarka.
Yahya Kemal BEYATLI
Kendi Gök Kubbemiz
Mest olup içti€i alt›n flarab›n zevkinden,
Elde bir k›rm›z› kâseyle ufuktan çekilen,
Nice yüz bin senedir flark›n ›fl›k mîmâr›
Böyle mâmûr eder ettikçe hayâl Üsküdar’›.
O İlâh›n bütün ilhâm› fakat ânîdir;
Bu ateflten yarat›lm›fl yap›lar fânîdir;
Kaybolur hepsi de bir anda kararmakla bat›.
Az sürer gerçi fakîr Üsküdar’›n saltanat›;
Esef etmez güneflin flimdi neler y›kt›€›na;
Serviler flehri dalar kendi iç ayd›nl›€›na,
122
Sanat Metinleri
CANIM ‹STANBUL
Ruhumu eritip de kal›pta dondurmufllar;
Onu ‹stanbul diye topra€a kondurmufllar.
‹çimde tüten bir fley; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekân afl›p geçmifl sevgilim.
Çiçe€i alt›n yald›z, suyu telli pulludur;
Ay ve günefl ezelden iki ‹stanbulludur.
Denizle toprak, yaln›z onda ermifl visale,
Ve kavuflmufl rüyalar, onda, onda misale.
‹stanbul benim can›m;
Vatan›m da vatan›m...
‹stanbul,
‹stanbul...
Kad›n› keskin b›çak,
Taze kan gibi s›cak.
‹stanbul,
‹stanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endaml› servi, ahirete perdelik...
Bulutta flaha kalkm›fl Fatih’ten kalma k›r at;
P›rlantadan kubbeler, belki bir milyar k›rat...
fiahadet parma€›d›r gö€e do€ru minare;
Her nak›flta o mana: Ölece€iz ne çare?..
Hayattan canl› ölüm, günahtan bask›n rahmet;
Beyo€lu tepinirken a€lar Karacaahmet...
O manay› bul da bul!
‹lle ‹stanbul’da bul!
‹stanbul,
‹stanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef ifller!
Yedi renk, yedi sesten say›s›z belirifller...
Eyüp öksüz, Kad›köy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgâr, uçan eteklerden sorumlu.
Her flafak Hisarlarda oklar ç›kar yay›ndan
Hâlâ 盀l›klar gelir Topkap› Saray›’ndan.
Ana gibi yâr olmaz, ‹stanbul gibi diyar;
Güleni flöyle dursun, a€layan› bahtiyar...
Gecesi sümbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
‹stanbul,
‹stanbul...
Bo€az gümüfl bir mangal, kaynat›r serinli€i;
Çaml›ca’da, yerdedir göklerin derinli€i.
Oynak sular yal›n›n alt kat›na misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akflam camlar›nda yang›n ç›kan Üsküdar,
Perili ahflap konak, koca bir flehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbal› odalarda inletir “Kâtibim”i...
Necip Faz›l KISAKÜREK
Çile
123
Sanat Metinleri
28. etkinlik: “Hayâl Şehir” ve “Canım İstanbul” adlı şiirleri temaları yönünden karşılaştırınız. Aynı temada yazılmış metinlerin farklı olmasının nedenlerini açıklayınız.
29. etkinlik: ‹nceledi€iniz fliirlerde dilin hangi ifllevde kullan›ld›€›n› belirtiniz.
30. etkinlik: “K›z›l›rmak K›y›lar›” ve “Türküler Dolusu” adl› fliirleri anlat›m özellikleri bak›m›ndan inceleyiniz. fiiirlerde aç›k, ak›c›, duru ve yal›n bir anlat›m kullan›l›p kullan›lmad›€›n› metinlerden örnekler vererek aç›klay›n›z.
31. etkinlik: “K›z›l›rmak K›y›lar›” ve “Türküler Dolusu” adl› fliirleri inceleyerek metinlerde hangi
anlat›m türünün kullan›ld›€›n› belirtiniz. Bu anlat›m türünün özelliklerini aç›klay›n›z.
ANLAMA, YORUMLAMA
1. fiiir dilinin günlük konuflma dilinden ve nesir dilinden farkl›l›klar› nelerdir?
2. fiiirde imgelerin kullan›lmas›n›n nedenleri nelerdir?
3. “K›z›l›rmak K›y›lar›”, “Türküler Dolusu”, “Can›m ‹stanbul”, “Hayal fiehir” ve “Sanat” adl› fliirlerden en çok hangisini be€endi€inizi nedenleriyle anlat›n›z.
4. Sizce “Hayal fiehir”, “Can›m ‹stanbul” adl› fliirlerde ayn› teman›n farkl› bak›fl aç›lar›yla ele al›nmas›n›n nedenleri nelerdir?
5. “Hayal fiehir”, “Can›m ‹stanbul” adl› fliirlerden hareketle Yahya Kemal Beyatl› ve Necip Faz›l
K›sakürek’in zihniyeti hakk›nda ç›kar›mlarda bulununuz. Düflüncelerinizi arkadafllar›n›zla paylafl›n›z.
fi‹‹R YAZMAK
fiiir yazmakla fliir okumak aras›nda s›k› bir iliflki olmas› gerekir.
Baflar›l› flairlerin hepsi kendilerinden önceki flairlerin fliirlerini okuyarak ö€renmifllerdir fliir yazmay›.
Kendi bafl›n›za da olsa, yarat›c› yazarl›k derslerinde bir ö€retmenin denetiminde de olsa fliir yazmay› ö€renmek için ne yapman›z gerekti€i bellidir:
Be€enilen fliirleri tekrar tekrar okuyacak, inceleyecek, de€erlendirecek, iflin gizine varmaya çal›flacaks›n›z.
Bu arada, flairlerin aç›klamalar›ndan, elefltirmenlerin incelemelerinden, de€erlendirmelerinden de
yararlan›labilir.
Ama hepsinin kayna€› daha önce yaz›lm›fl olan fliirlerdir...
fiairli€e özenen bir insan›n fliir okumamas› düflünülemez...
fiöylesine okuyup geçmek de de€il. Her flairi, her fliiri ayr› ayr› irdeleyerek, anlamaya çal›flarak:
Neyi, nas›l yapm›fl? Sözcükleri nas›l seçmifl, nas›l birbirine ba€lam›fl? Dizeleri nas›l kurmufl, nas›l alt
alta s›ralam›fl? Ne gibi kolayl›klardan yararlanm›fl? fiiiri iç biçimde mi d›fl biçimde mi yakalam›fl?
Böyle bir sürü sorunun yan›tlar›n› ararken alg›lama gücü yüksek, yetenekli bir flair aday›, bakars›n›z, iflin gizine var›vermifl...
Memet FUAT
124
Sanat Metinleri
6. Memet Fuat’a göre fliir yazabilmek için neler yap›lmas› gerekti€ini aç›klay›n›z. Sevdi€iniz bir
fliiri örnek alarak siz de ayn› temada bir fliir yazmaya çal›fl›n›z. Ö€retmeninizin belirledi€i bir tarihte
yazd›€›n›z fliirleri s›n›fta okuyunuz.
7. Yazdığınız metni ve “Canım İstanbul” adlı şiiri aşağıdaki tabloda verilen ölçütlere göre inceleyiniz. Metinlerde bu ölçütlerin hangi düzeyde gerçekleştiğini belirtmek amacıyla “Evet”, “Kısmen” ve
“Hayır” şeçeneklerinden uygun olanı “X” ile işaretleyiniz.
ÖLÇÜTLER
YAZDIĞIM ŞİİR
Evet
Kısmen
Hayır
CANIM İSTANBUL
Evet
Kısmen
Hayır
Ahengi sağlayan unsurlardan yararlanılmıştır.
Şiirin ait olduğu bir şiir geleneği vardır.
İmgelerden ve söz sanatlarından faydalanılmıştır.
Yaşanan gerçeklikle şiirdeki gerçeklik arasında ilgi
vardır.
Şiirin temasının yazıldığı dönemle ve yazan kişiyle
ilişkisi vardır.
Şiir, oluşturulduğu dönemin dinî, siyasi, sosyal, ekonomik, askerî, kültürel özelliklerini yansıtmaktadır.
Şiirde açıkça ifade edilen unsurların yanında okuyucunun yorumuna bırakılan anlamlar da vardır.
Akıcı bir dil kullanılmıştır.
Dizelerde anlatım bozukluğu yoktur.
Ek, kelime ve kelime grupları dil bilgisi kurallarına
uygun şekilde bir araya getirilmiştir.
Büyük harflerin kullanıldığı yerlerle ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Birleşik kelimelerle ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Eklerle ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Soru eki, bağlaçlar ve edatlarla ilgili yazım yanlışları
yapılmamıştır.
Sayılarla ilgili yazım yanlışı yapılmamıştır.
Ses olaylarından kaynaklanan yazım yanlışı yapılmamıştır.
Noktalama eksiklikleri yoktur.
Noktalama işaretleri doğru kullanılmıştır.
Metninizde tespit ettiğiniz hatalar varsa bunları düzeltiniz. Çalışmanızı öğretmeninizin değerlendirmesi için öğrenci ürün dosyanızda saklayınız.
8. Sınıfa getirdiğiniz şiirlerden beğendiğiniz birini seçiniz. Seçtiğiniz şiirle ilgili bir inceleme yazısı
yazınız.
9. Ezberlediğiniz şiirleri sınıfınızda okuyarak bir şiir dinletisi düzenleyiniz.
125
Sanat Metinleri
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D”, yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
• fiiirde ses ak›fl›; söyleyifl, ritim, ölçü ve her türlü ses benzerli€iyle sa€lan›r.
(
)
(
)
(
)
(
)
• Manzumeler anlatmaya ba€l› metin türleridir.
(
)
• fiiirin anlam› okuyucuya göre farkl›l›k göstermez.
(
)
• fiiirde anlatma ve gösterme; manzumede bireysellik, duygu ve ça€r›fl›m vard›r.
(
)
(
)
• fiiirde kelimeler ses, ça€r›fl›m ve söyleyiflle kendi anlamlar› d›fl›nda yeni anlamlar
kazan›rlar.
• fiiirde ses ve anlam kaynaflmas›ndan oluflan birimler bir düzen içerisinde
birleflerek metnin yap›s›n› oluflturur.
• “Kandilli yüzerken uykularda / Mehtab› sürükledik sularda.” dizelerinde istiare
sanat›na baflvurulmufltur.
• “Koflun çocuklar, koflun komflu k›zlar/ Avuçlar›ma s›€m›yor y›ld›zlar.” dizelerinde
zengin kafiye kullan›lm›flt›r.
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• ..............., sanatç›lar›n düfl güçleri ile yaratt›klar›, duygu ve düflüncelerle ilgili kavramlar› da
içeren, ayn› zamanda simge niteliğindeki zihinsel görüntüdür.
• fiiirde art arda gelen m›sralarda ahenk sa€lamak amac›yla ünsüz seslerin tekrarlanmas›na
................. sanat› denir.
• Benzetme unsurlar›ndan sadece birinin kullan›lmas›yla yap›lan söz sanat›na ............... denir.
• “O kadar susam›flt›m ki barda€› bir dikiflte bitirdim.” ifadesinde ..................... söz sanat›
vard›r.
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› cevaplay›n›z.
Bir bıçak saplı durur göğsünde,
Hangi su tasına uzansan boş,
Hangi pencereye koşarsan koş,
Aynı siyah güneş gökyüzünde.
1. Bu dörtlük hakk›nda aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İmgelere başvurulmuştur.
B) Çapraz uyak kullanılmıştır.
C) Hece ölçüsüyle yazılmıştır.
D) Aliterasyonlara başvurulmuştur.
E) Şiirde redif kullanılmamıştır.
126
Sanat Metinleri
Köfle bafl›n› tutan leylak kokusu,
Yakam› b›rak da gideyim.
2. Yukar›daki dizelerde hangi söz sanat›na baflvurulmufltur?
A) Teşhis
B) İntak
C) Teşbih
D) Tecahülüarif
3. Afla€›daki dizelerin hangilerinde redif kullan›lm›flt›r?
A) Günler kısaldı. Kanlıca’nın ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta gecen sonbaharları.
B) Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa...
Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa...
C) Kalbimde bir hayali kalıp kaybolan şehir!
Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir.
D) Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;
Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor.
E) Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile,
Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile.
4. Düştüm ateşlere durmaz yanarım
İçip aşkın dolusundan kanarım
Müşkil işi ululara sorarım
Bilinmez gözleri mestim bilinmez
Bu dörtlükle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Redif vardır.
C) Aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
E) Aşk acısından söz edilmektedir.
B) Uyak düzeni aaab’dir.
D) Bir koşmadan alınmıştır.
Ne şair yaş döker, ne âşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi...
5. Bu dörtlükle ilgili verilen bilgilerden hangisi yanl›flt›r?
A) İkinci dizede kinaye sanatı vardır.
B) Çoban Çeşmesi kişileştirilmiştir.
C) İlk üç dize kendi arasında kafiyelidir.
D) Dörtlüklerde redifle ahenk sağlanmıştır.
E) Türk halk şiiri nazım birimi kullanılıştır.
127
E) Kinaye
ÜN‹TE DE⁄ERLEND‹RMES‹
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D” yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
• Durum öykücülü€ünün dünya edebiyat›ndaki öncüsü Maupassant’t›r.
(
)
• Masallar evrensel ürünlerdir.
(
)
• Memduh fievket Esendal ve Sait Faik Abas›yan›k, olay öykücülü€ünün öncüleridir.
(
)
• Türk edebiyatındaki ilk yerli roman Taaflfluk-› Talat ve F›tnat’t›r.
(
)
(
)
(
)
(
)
• Masal türünde, anlat›c› dinleyicileri havaya sokmak, onlar› biraz güldürmek, biraz da
ustal›€›n› göstermek amac›yla baflta tekerlemeler söyler.
• Tanzimat Döneminde Ahmet Vefik Pafla Moliere’den yapt›€› çeviri ve uyarlamalarla
Türk tiyatrosunun geliflmesine önemli katk›da bulunmufltur.
• “Yerin topra€›na bin yüz sürülsün / Bülbüle nazire bin söz sürülsün.” dizelerinde zengin
uyak vard›r.
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Okuru heyecanland›r›p gerilim içinde tutacak nitelikli olaylar üzerine kurulan roman türü ………
....……………………………..
• Türk edebiyat›nda öykünün ilk örneklerini ……………..……………….. öyküsüyle …….........……
…………………..…… vermifltir.
Kurdun biri, bo€az›na tasma ba€lanm›fl semiz bir köpek görmüfl.
— Seni böyle kim ba€lay›p besledi, diye sormufl.
Köpek:
— Avc›n›n biri, demifl.
Bunun üzerine kurt:
— Dilerim hiçbir kurt bu hâle düflmesin! Böyle a€›r bir tasma tafl›maktansa açl›k ye€dir, demifl.
• Yukar›daki metnin türü ………….......………..
• Konular›n mitolojiden ya da tarihten al›nd›€›, manzum olarak yaz›lan, üç birlik kural›na uyulan tiyatro türüne ………………....…………… denir.
• Orta oyununda okumufl orta s›n›f flehirliyi temsil eden, gölge oyunundaki Hacivat’›n karfl›l›€› olan
tip ………………………
• “Seherde seyre koyuldum semay›, sahray›” dizesinde “s” sesinin tekrar› ile ….……………………
….. sanat› yap›lm›flt›r.
Tam otlar›n sarard›€› zamanlar
Yere yüzükoyun uzan›yorum
Toprakta bir telafl bir telafl
Kar›ncalar öteden beri dostum
• Yukar›daki dörtlük konusuna göre ……………………. fliirdir.
C.Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1.
I. Olay ço€u kez ola€and›fl› nitelikler tafl›r.
II. Genellikle hayvan ve bitkiler insan kimli€ine büründürülür.
III. Ders vermek temel amaç olmakla birlikte sanatsal nitelikler de tafl›r.
IV. Belli bir uyak ve ölçü düzenine ba€l› olarak yaz›l›r.
V. Zaman, masallarda oldu€u gibi belirsizdir.
Fabl ile ilgili olarak yukar›da söylenenlerden hangisi yanl›flt›r?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
128
2. Afla€›dakilerden hangisi masallar›n özelliklerinden de€ildir?
A) Olayların belli bir zamana bağlanması
B) Öğrenilen geçmiş zaman kullanılması
C) Olağanüstülüklere yer verilmesi
D) Eğitici nitelikler taşıması
E) Ulusal duygulara yer verilmesi
3. Amansız hastalığı nedeniyle tüm dengeleri altüst olmuş bir çocuğun psikolojik durumunun anlatıldığı “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu”, şair tipinin ele alındığı dönemin basın dünyasını gerçekçi bir
yaklaşımla gözler önüne seren “Mai ve Siyah”, köylü ve aydın çatışmasıyla dönemini gerçekçi bir biçimde yansıtan “Yaban” bu türün örneklerindendir.
Yukar›da ad› say›lan eserlerin türü afla€›dakilerden hangisidir?
A) Tiyatro
B) Roman
C) Anı
D) Gezi yazısı
E) Öykü
4. Bu türde gerçek ya da düş insan hayatının çeşitli yönleriyle bütünleştirilerek ayrıntılı bir biçimde yeniden kurgulanır. Destan, masal gibi geleneksel türlerin devamı niteliğindedir. Yer, olay, zaman
gibi klasik unsurlar taşır.
Yukar›da tan›t›lan edebî tür hangisidir?
A) Öykü
B) Deneme
C) Roman
D) Tiyatro
E) Fıkra
5. “Bir insanı sevmekle başlar her şey.” diyen sanatçı eserlerini de bu anlayışla verir. Öykülerinde
olayların yerini durumlar, anlar, izlenimler almıştır. Hikâyelerinde insanla doğa iç içedir. İçinde bulunduğu ruh durumu da çoğunlukla eserlerine yansır.
Bu parçada sözü edilen hikâyecimiz aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sait Faik Abasıyanık
B) Memduh Şevket Esendal
C) Refik Halit Karay
D) Ömer Seyfettin
E) Falih Rıfkı Atay
6. Yaşar Kemal romancılığında asıl çıkışını ............................. romanıyla yapar. Varlık Roman Armağanı alan bu eser pek çok ülkede yayımlanmıştır. Eserde köylüye zulmeden bir toprak ağası yüzünden dağa çıkan yiğit bir eşkıyanın kahramanlıkları anlatılır.
Bu parçada bofl b›rak›lan yere afla€›dakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Yer Demir Gök Bakır
B) İnce Memed
C) Orta Direk
D) Çakırcalı Efe
E) Yılanı Öldürseler
7. “Elifba görmedim okuryazarım / Kâtiplikte gayet şöhretim vardır.” dizelerinde hangi edebî sanat vardır?
A) Teşbih
B) Teşhis
C) Kinaye
D) Tezat
E) Tenasüp
8. Halide Edip’in Kurtuluş Savaşı yıllarını anlattığı romanıdır. Roman İstanbullu bir aydın olan Peyami’nin anı defteri şeklinde düzenlenmiştir. Halide Edip romanda Sultanahmet Mitingi gibi gerçek
olayların yanında Mehmet Emin Yurdakul gibi gerçek kişilere de yer vermiştir.
Parçada yazar›n hangi eserinden söz edilmektedir?
A) Handan
B) Kalp Ağrısı
C) Ateşten Gömlek
D) Sinekli Bakkal
E) Vurun Kahpeye
129
9. Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken
Söylenmemiş bir masal gibi Anadolu’muz
Arkadaş biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!
Bu dörtlükle ilgili afla€›dakilerden hangisi söylenemez?
A) Çapraz uyak kullanıldığı
B) Hece ölçüsü kullanıldığı
C) Redif kullanılmadığı
D) Benzetme sanatına başvurulduğu
E) Millî sanat anlayışını yansıttığı
10. Aşağıdaki dizelerin hangisinde tam kafiye kullanılmıştır?
A) Tan yeri atmadan şafak sökende
Yerden kalkan alıp kılınç çekende
B) İki koçak bir meydana koşanda
Ağzı gemli küheylanlar coşanda
C) Cenk gününde döğüş olur can kokar
Muhanet de gelmiş duldadan bakar
D) Yükseklerde uçar alçağa inmez
Arkasın çevirip yüzünü dönmez
E) Kılınç gibi düşmanına salmaya
Peyman ettim yedi derya dolmaya
11. Afla€›dakilerden hangisi geleneksel halk tiyatrosu özelliklerinden de€ildir?
A) Göze ve kulağa hitap etmeleri
B) Ağız taklitlerinden yararlanmaları
C) Tek kişilik gösteri olmaları
D) Sözlü tiyatro geleneği ürünleri olmaları
E) Sahne, dekor ve kostüme dayalı olarak canlandırılmaları
12. Çevrenizde olup biten her şeyden birkaç dakikalığına uzaklaşıp ruhunuzun derinliklerinden gelen
kısık sesli müziği dinlediniz mi hiç ( ) Aslında bu müziğin sözü, bestesi tamamen size ait. Emin olun,
o şarkının sözlerinde çok şey gizli ( ) Beden, ruh sağlığına dikkat et ( ) para, kariyer önemli ama senden önemli değil; sevdiklerini, bundan da önemlisi kendini ihmal ediyorsun ( ) diye fısıldayacak o şarkının sözleri. Nereden mi biliyorum ( ) Çünkü bunları yaşıyorum.
Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama
işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (...) (.) (;) (;) (!)
B) (!) (:) (,) (!) (?)
C) (?) (:) (;) (,) (?)
D) (.) (.) (,) (,) (...)
E) (?) (.) (,) (.)
13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) İlgililer bu konuda görüş alışverişinde bulundular.
B) Bu tür etkinliklerin çoğaltılması gerektiğini düşünüyorum.
C) Gazetelerde yer alan haberleri değerlendirecekler.
D) Bundan sonraki amacımız halkı bilinçlendirmek olacak.
E) O dönemde para üç katı değer kaybetmişti.
130
2006/ÖSS
3. †NÜTE
S…ZL† ANLATIM
131
Sözlü Anlatım
3. ÜNİTE TASARI (PROJE) GÖREVİ
Ünite Ad›
Sözlü Anlatım
Beklenen Performans
•
•
•
•
Araflt›rma
Yarat›c› düflünme
Elefltirel düflünme
Problem çözme
Süre
De€erlendirme Ölçekleri
6 Hafta
Tasarı (Proje) Görevi Dereceli
Puanlama Anahtar›
Sevgili Ö€renciler,
Sizlerden aç›k oturum, sempozyum, konferans, forum veya münazara türlerinden biri hakk›nda
araflt›rma yapman›z istenmektedir.
Bu çal›flmay› baflar›yla tamamlayabilmeniz için afla€›daki ad›mlar› izleyiniz:
• Hangi konuda çal›flma yapaca€›n›za karar veriniz.
• Seçtiğiniz konuda yaz›lm›fl metinler bularak metinlerden hareketle türün özelliklerini belirleyiniz.
• Bulunduğunuz ildeki imkânlar dâhilinde seçtiğiniz türde düzenlenen bir etkinliğe dinleyici olarak katılınız.
• Çal›flman›zla ilgili bir rapor haz›rlay›n›z.
• Raporunuzu yaz›m ve noktalama yönünden kontrol ediniz.
• Yapt›€›n›z çal›flmay› belirlenen zamanda sununuz.
(Not: ‹sterseniz ö€retmeninizle farkl› bir proje görevi konusu belirleyip bu konuda bir çal›flma haz›rlayabilirsiniz.)
Yapt›€›n›z çal›flma ders kitab›n›z›n 223. sayfas›ndaki Tasarı (Proje) Görevi Dereceli Puanlama
Anahtar› ile de€erlendirilecektir. Bu sebeple çal›flman›za bafllamadan önce Tasarı (Proje) Görevi
Dereceli Puanlama Anahtar›’n› inceleyiniz.
132
3. ÜN‹TE
Sözlü Anlatım
1. KONFERANS
ÖN HAZIRLIK
❑ Konferans konuşmalarına ait metinleri bularak okuyunuz. Beğendiğiniz bir konferans
metnini sınıfınıza getiriniz.
❑ Söylev metinleri bulunuz. Bu metinleri sınıfınıza getiriniz.
❑ S›n›fta sunmak amac›yla bir konferans konusu seçiniz. Seçti€iniz konuda bilgi toplad›ktan sonra bu konuyu sunmak amacıyla bir metin oluşturunuz.
❑ ‹mkânlar›n›z dâhilinde, çevrenizdeki kurumlar›n düzenledikleri konferanslar› araflt›rarak ilginizi çeken birine dinleyici olarak kat›l›n›z.
❑ Be€endi€iniz konferansç›lar›n konferans görüntülerinin kaydedildiği CD’ler bulunuz. Bu
CD’leri s›n›fınıza getiriniz.
❑ “Çağdaş Türk Tiyatrosu” adlı konferansı www.atilim.edu.tr. İnternet adresinden bularak
seyrediniz.
HAZIRLIK
1. Daha önceki deneyimlerinizden hareketle haz›rl›kl› ve haz›rl›ks›z konuflmalar›n insanlar› etkileme ve inand›rma konusunda ne gibi farklar› oldu€unu söyleyiniz.
2. fiimdiye kadar dinleyici olarak kat›ld›€›n›z bir konferans oldu mu? E€er olduysa dinledi€iniz konuda önceki bilgilerinizle konferanstan sonraki bilgileriniz aras›nda ne gibi farklar olufltu?
3. Özellikle üniversitelerde belli aral›klarla konferanslar düzenlenmesinin sebepleri neler olabilir?
133
Sözlü Anlatım
ÜNCE LE M E
1. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz konferans metinlerini okuyunuz. Arkadafllar›n›z›n okudu€u metinleri dinleyiniz. Okunan metinler hakk›nda düflüncelerinizi ifade ediniz.
ÇA⁄DAfi TÜRK T‹YATROSU
Konu: Ça€dafl Türk Tiyatrosu
Konuflmac›: Prof. Dr. Ayflegül Yüksel
Yer: At›l›m Üniversitesi Seyhan Cengiz Konferans Salonu
Tarih: 28.04.2008
At›l›m Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekan› Prof. Dr. Oya Batum Mentefle:
Sevgili Hocalar, Sevgili Ö€renciler,
Bugün burada çok de€erli bir bilim kad›n›n› ve çok de€erli bir meslektafl›m› konuk etmekten dolay› çok mutluyum. Ne kadar de€erli eserler verdi€ini ve ne kadar zengin bir bilim hayat› ve geçmifli oldu€unu bilmemiz için Prof. Dr. Ayflegül Yüksel’i size özellikle tan›tmak istiyorum. ‹nflallah aran›zdan onun gibi birkaç tane ç›kacak, ilerde bekliyoruz. Prof. Dr. Ayflegül Yüksel, Üsküdar Amerikan K›z Lisesi, ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› bölümü mezunu
(1964’te mezun olmufl.). Fulbright (Falbırayt) bursuyla Amerika’ya gitmifl ve Newyork Üniversitesinde 1966’da mast›r derecesini alm›fl. Sonra k›sa bir süre tekrar Türkiye’ye dönmüfl. Yay›n hayat›na
at›lm›fl. Ama 1969’da Newyork’ta The New School (Dı Niv Sıkul)’da tiyatro edebiyat› derslerine kat›lm›fl ve 1970’te Ankara’ya yerleflmifl, tabii o arada evlenmifl ve iki çocu€u olmufl. Doktoras›n›
1981’de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Co€rafya Fakültesi Tiyatro bölümünde tamamlam›fl. 197087 y›llar› aras›nda ODTÜ’de görev yapm›fl. 1982’de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Co€rafya Fakültesi Tiyatro bölümünde ders vermeye bafllam›fl. 1985’te doçent, 1992’de profesör olmufl.
1987’de yine Dil ve Tarih Co€rafya Fakültesi ‹ngiliz Dili Edebiyat› Ana Bilim Dal›nda görev yapm›fl.
2003-2006 tarihleri aras›nda Ana Bilim Dal› Baflkan› olarak görevini devam ettirmifl. 2006’da kendi
iste€iyle emekli olmufl ama hâlen Dil ve Tarih-Co€rafya fakültesinde hem mast›r hem de lisans öncesi dersleri vermektedir. Ayflegül Hoca’n›n eserleri: “Yap›salc›l›k ve Bir Uygulama Melih Cevdet
Anday Tiyatrosu” bafll›kl› eseri, 1982’de Yazko ‹nceleme Özendirme Ödülü kazanm›fl. 1982’de Türk
Dil Kurumu ‹nceleme Ödülü’ne lay›k görülmüfl. “Haldun Taner Tiyatrosu” bafll›kl› kitab›, 1993’te
Kültür Bakanl›€› Tiyatro ‹nceleme ve Araflt›rma Ödülü alm›fl. Harold Pinter (Herıld Pintır)’in “Git Gel
Dolap” oyunundaki “Anlat›m Dizgeleri” bafll›kl› makalesi 1993’te Kültür Bakanl›€› Elefltiri Ödülü alm›fl, 1990’da Tiyatro ve Televizyon Yazarlar› Derne€i’nce verilen Tiyatro Hizmetleri Ödüllerini alm›fl.
2005’te Eren Uluergüven An›s›na Tiyatroya Emek Verenler Onur Ödülü’ne sahip olmufl. 2006’da
Sanat Kurumu Onur Ödülü’ne de de€er bulunmufl. 2007’de 12. Uluslararas› Ankara Tiyatro Festivali’nde Emek Ödülü alm›fl. Ayflegül Hoca’n›n 1975’ten bu yana yazd›€› bir sürü makale var. “Özgür ‹nsan”, “Bilim ve Sanat”, “Milliyet Sanat”, “Tiyatro Tiyatro”, “Evrensel”, “Kitapl›k”, “Felsefe”,
“Yaz›n”, “Oyun” dergilerinde yay›nlanm›fl. ‹ngilizceden çevirdi€i “Aslan Asker fivayk”, “Rüya Yorum
Metodu”, “Cumartesi Gecesi ve Pazar Sabah›”, “John Arden’in Yapt›€› Musgrave’in Dans›” eserleri
Ankara Devlet Tiyatrosunda oynanm›fl ve bas›lm›flt›r. Burada benim elimde de en az 50 tane makale ad› var. Ama flimdi okumayaca€›m. Yoksa bugün burada bütün günü senin eserlerini okumakla geçirece€iz. Böylece arkadafllar size hem anne hem efl hem hoca hem bilim kad›n› hem araflt›rmac› hem de çok ödül kazanm›fl bir yazar olan bir insan› burada konuk etmekten büyük bir zevk
duyuyorum.
134
Sözlü Anlatım
Prof. Dr. Ayflegül Yüksel:
Çok teflekkür ederim. Benim için burada olmak, büyük bir onur. Sevgili Oya Hoca’m›zla
uzun bir meslek yaflam›n› birlikte paylaflt›k,
paylafl›yoruz. fiu anda sizin hocalar›n›z ayn› zamanda, idarecileriniz; bir dolu ö€rencim dedi€im genç ve tatl› kiflilerdir. Güzel bir meslek,
do€rusu hiç piflman olmad›m bu mesle€i seçmekle diyebilirim. Bir nokta ilerisi için plan yapanlar için önemli olabilir. Oya Han›m çok do€ru belirledi. Benim yüksek lisans diplomamla
doktora diplomam›n aras›na bir evlilik ve iki çocuk girdi. Bu bir seçim tabii fakat ikisi birden
yürümüfl oldu, o fena de€il. Genellikle önce
akademik çal›flmalar›m› bitireyim ondan sonra aile hayat›ma döneyim, diye bir düflünce var. ‹kisi de
olabiliyor herhâlde. Size kalm›fl bir fley. Ben doktoram› geç bir zamana erteledi€im için aç›kças› çok
piflman olmad›m. Bunu niye söylüyorum, özellikle bir acelecilik var; doktoray› da bir an önce alamad›m gibi. Yani haz›r oldu€unuz herhangi bir aflamada da yapabilirsiniz doktoray›. O bak›mdan da ben
üzgün de€ilim. Yani doktoray› çok daha önceki y›llarda da alabilirdim, böyle oldu. Baflka türlü de olabilirdi.
Sizlerle bugün paylaflmak istedi€im konu, Türk tiyatrosunun nereden geldi€i ve buna iliflkin birkaç temel ç›k›fl noktas›n› belirlemek sonra belirli bir geliflim çizgisi içinde bugün hangi noktada -belki isterseniz birlikte tart›flabiliriz de- bundan sonra nereye gidebilir? Niye bu konunun güncelli€i var?
Hâlâ tiyatro seyircisi Türkiye’de çok az, tiyatro sanat›n› yapanlar, nüfusa oranlad›€›m›z zaman çok az
ki biz büyük kent ortam›nda çok fazla heveslisi var, diye düflünüyoruz ama Türkiye nüfusuna yay›ld›€› zaman ne yaz›k ki böyle de€il (...)
(...) Bir ülkenin tiyatrosundan veya sanat›ndan söz ederken muhakkak o sanat› üretenlerden söz
etmemiz laz›m. Yoksa bir yabanc› oyunu mükemmel sahnelemekle bir ülkenin tiyatro sanat› oluflmuyor. O ülkenin tiyatro sanat›n›n özelli€i fludur, denemiyor. Sadece Bat›l› anlamda çok güzelmifl,
oyuncular› var, güzel oynan›yor, bravo! ‹ngiltere’deki temsile yak›n yetkinlikte bir temsildi, falan deniyor. Ama bundan bir Türk tiyatrosu sonucu ç›kartam›yorsunuz, bunun için her fleyden önce yazar
gerekli. Kendi yazarlar› olmayan bir ülkede, o ülkenin tiyatrosu ne olabilir? Dolay›s›yla biraz da yazarl›k çizgisine de€inmek istiyorum. Arkas›ndan tabii oyunculuk ve tiyatroculuk çizgisine ister istemez gelece€iz. Çünkü oyunculuk da biçem aç›s›ndan her ülkede oldu€u gibi ulusal bir kimli€in yans›mas› olarak da ortaya ç›kabiliyor. Türk tiyatrosu var, diyebilmemiz için oyunculu€umuzun, sahneye koyuculu€umuzun, tiyatro mekânlar›m›z›n da bir özelli€i olmak zorunda. K›saca flunu söylemek
istiyorum. Sadece biz Avrupa gibi onun düzeyinde sahne olaylar› yarat›yoruz veya yaratam›yoruz demekle Türk tiyatrosunun varl›€›n› ya da yoklu€unu tart›flam›yoruz. Çünkü gerçekten de art›k cumhuriyet Türkiye’sinde 85. y›la geldik. Gerçekten de zaman zaman seyrek bile olsa Avrupa’daki pek çok
benzerini k›skand›racak düzeyde yap›mlar da çal›flmalar da ç›km›flt›r. Ama bu Avrupa’dan tiyatroda
biz daha iyiyiz, anlam›na tabii ki gelmez. Dolay›s›yla bizim tiyatromuzun bir geliflme çizgisi ve bir gelece€i olacaksa nas›l bizim topraklar›m›za özgün özellikler var, oradan isterseniz yola ç›kal›m. ‹ster
istemez geleneksel dedi€imiz popüler tiyatromuza da çok k›sa bir dönüfl yapaca€›z. Hacivat, Karagöz’ü anlatacak de€ilim size. Ama kesinlikle onlarla bafllamak durumunday›z.
Türk tiyatrosunun etik temel geliflme çizgisi var. Bir tanesi tam tarihi, yaz›l› tarihi olmad›€› için net
bilinemiyor. Ama herhâlde 15-14. yüzy›ldan bafllayarak ya da 1071 Malazgirt Savafl›’na indirelim.
Türklerin Anadolu’ya girmesiyle ve yerleflmesinden sonra demek ki 11-12. yüzy›llara geri götürelim.
135
Sözlü Anlatım
O zamandan beri oluflmufl bir tiyatro gelene€imiz var. Anadolu’daki tiyatro gelene€i çok fazla izlenmemifl. Yaz›l› metinleri yok. Zaten bizim toplum olarak en büyük kayb›m›z yapt›€›m›z ifllerin, üretti€imiz ifllerin kayd›n› tutmay›fl›m›z. Ama biliyoruz ki Türkmen toplumunda esnaflar aras›nda lonca birliktelikleri içinde o kadar oynat›lm›fl oyunlar var. Belirli günlerde sahnelenen gösteriler var. Yine biliyoruz ki köy ortam›nda dinsel kökenli seyirlik köy oyunu dedi€imiz oluflumlar var. fiimdi bütün bunlar bir araya getirildi€i zaman genel olarak Anadolu diyecek olursak Anadolu kültürünün gösteri anlay›fl› birbirine ba€lanarak yavafl yavafl ortaya ç›k›yor. Daha sonra 16. yüzy›lda gölge oyunu kesinlikle Asya’dan M›s›r’a, M›s›r’dan da Yavuz Sultan Selim taraf›ndan Anadolu’ya getirilerek Karagöz-Hacivat biçimini alarak ortaya ç›k›yor. Ayn› y›llarda o padiflahlar›n, flehzadelerinin sünnet flenliklerinde
veya bir zaferden sonra yap›lan flenliklerde mutlaka ve mutlaka büyük kentlerdeki esnaf loncalar›n›n
gösterilerine yer verdiklerini hatta uzun y›llar diyelim ki 15. yüzy›ldan bafllayarak saray içinde oyunbazlar›n korundu€u ve beslendi€i, desteklendi€i görülüyor. fiöyle bir genel hatlar›yla bakt›€›m›z zaman asl›nda hepinizin de çok iyi bildi€i Avrupa tiyatrosunda -Antik Yunan dönemini ve Antik Roma
dönemini saymazsak- Orta Ça€dan bu yana Avrupa tiyatrosunun oluflumundaki dinsel, din d›fl› faktörler nas›l bir araya gelmiflse bizim Anadolu’da da Müslüman kökenli olmakla birlikte -yani bir tek
fark, Hristiyanl›k ve Müslümanl›k fark›- ayn› gelenek oluflmufl. Bu tabii tiyatro sanat›ndaki evrenselli€in bir parças›.
Tiyatro nedir? Her fleyden önce bir iletiflim arac›d›r, bir e€lence arac›d›r. ‹smi Homo Ludens biliyorsunuz “‹nsan, oynayan yarat›kt›r.” der. Dolay›s›yla do€ay› taklit ederek anlatmak insan›n evrensel
do€as›n›n bir parças›d›r. ‹ster Müslüman olun, ister Hristiyan olun, dünyan›n neresinde yaflarsan›z
yaflay›n bunlar hep insan içgüdüsünün, insan ihtiyaçlar›n›n belirledi€i etkinlikler oldu€u için dünyan›n her taraf›nda da ayn› biçimde ç›km›flt›r. T›pk› dünyan›n çok çeflitli co€rafi bölgelerinde farkl› farkl›
destanlar›n ç›km›fl oldu€u gibi...
Bizim meddah, orta oyunu, Karagöz ve köy seyirlik veya esnaf loncas› oyunlar›m›z bizim yerli gelene€imizi oluflturuyor. Ondan sonra da 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda Tanzimat’la birlikte 1838’den
sonra da Bat› modelindeki tiyatroyu kabul etmifliz. Öyle bir de€erlendirme yapt›€›m›z zaman Bat›
modelindeki tiyatroyu kabul ediflimiz; öncü topluluklar›, yabanc› az›nl›klar› için yap›lm›fl tiyatrolar› düflünerek 19. yüzy›l›n bafl›na kadar inelim, isterseniz. 2008’deyiz, haydi biz bafllatal›m, 1808’de, afla€› yukar› bir 200 y›ll›k bir Bat› tiyatrosu tarihimiz var. Bat› tiyatrosunun kendi tarihi, Eski Yunan’dan
bafllatacak olursak MÖ 5. yüzy›ldan, öyle tahmin ediyoruz, bafllatacak olursak 25 yüzy›ll›k. fiimdi 25
yüzy›l nerede, 2 yüzy›l nerede çok büyük, bir defa Bat› kültüründen uzak kal›p da ondan sonra bütünleflmiflli€imiz söz konusu. Bu bir avantaj m›, dezavantaj m›? Bunu isterseniz sonra tart›fl›r›z. Benim çok üstünde durdu€um bir konu de€il. Biz ne yapal›m? “Biz 300 yüzy›l geç bafllad›k bu ifle, tabii bu kadar olur.” demek gibi gülünç bir tart›flma ç›kmas›n›n yeri yok, onu sonra görece€iz. ‹sterseniz önce bu, Anadolu’da oluflmufl popüler tiyatro gelene€inin temel özellikleri nelerdir, onlara bakal›m ve de isterseniz Bat›’yla da mukayese ederek bakal›m. fiimdi bir tanesi çok önemli bir özellik, o
da flu: Aç›k alanda ve orta alanda oynan›yor oyunlar›m›z, t›pk› Eski Yunan’da oldu€u gibi. fiimdi bunun içine neler giriyor? Orta oyunlar, ta 20. yüzy›l›n bafl› hatta Cumhuriyet kurulana kadar hatta daha da sonra bizde yazl›k sinema kültürü vard›r. Aç›k havada, orada tiyatro falan da oynar. Aç›k alanda ve mümkünse de orta alanda oynanan oyunlar olma özelli€i, bu çok belirleyici bir fley çünkü tiyatro mekân› çok belirleyicidir. Yani oyun mekâna göre yap›l›r. Bu özelli€i unutmuyoruz ve de flafl›rarak görüyoruz ki iflte o Bat›’n›n sokak tiyatrosu veya orta alanlarda oynanan özgür tiyatrosu Orta
Ça€da, karnavallar zaman›nda, panay›rlar zaman›nda tabii ki varm›fl, unutulmufl, flimdi yeni bir ak›m
olarak yavafl yavafl ortaya ç›k›yor, de€il mi? ‹stanbul Festivali mesela, aç›l›fl oyunu Taksim Meydan›’nda balonlarla, dev kuklalarla falan bütün böyle halk› flenli€e ça€›ran, tiyatroya ça€›ran bir atmosfer oluflturarak yap›l›yor. Bu zaten bizim kültürümüzde var ve aç›k hava hem halk tiyatrosu dedi€imiz meddah, orta oyunu, Karagöz-Hacivat- tabii o aç›k havada da oynat›l›r ama ›fl›k tertibat› olmak
zorunda onu akl›m›zdan ç›kartmayal›m- bu özellikte bir baflka özelli€i getiriyor. Her oyunun aç›k ha136
Sözlü Anlatım
vada oynanmas› söz konusu de€il tabii. Neden? Çünkü tiyatro t›pk› Bat› tiyatrosunun bafllang›c›nda
oldu€u gibi flenlik ortamlar›nda veya özel günlerde oynayarak, sahnelenerek, gösteri alan›na getirilerek bafllam›fl. Ritüel kökenli tiyatro ki tüm tiyatrolar zaten ritüel kökenli onu biliyoruz. Bir flenlik atmosferi içinde, aç›k havada sahnelenebilen oyunlar›n nas›l bir niteli€i olsun ki o mekânla, o olay ve
seyirci bütünleflebilsin. Bir özellik hemen gündeme daha geliyor. Bizim Anadolu kökenli veya Anadolu’da geliflmifl tiyatromuzda mutlaka ve mutlaka flark› ve dans var. Bak›yoruz, Antik Yunan tiyatrosunda da ayn› fley var ve dolay›s›yla da hep bir cümbüfl, hep bir flenlik olgusu. Nitekim erkek köçekler, kad›n dansç›lar... Her dönemde bunlar› minyatürlerde falan bol bol görebiliriz sonra kantocular, hep bizim tarihsel tiyatromuzun bir parças› olarak erkek ve kad›n dansç›lar her fleyde ve de
orkestralar yani muhakkak orkestra birkaç parça müzik aletiyle müzik yapan insanlar her zaman
var. Peki, dans var, flark› var, müzik aletiyle müzik icras› var. Orta alanda oynan›yor, aç›k havada
oynanabiliyor. Nedir, nas›l bir dekor olacak? Sahne araç gereci ne olacak?
Onlara bakt›€›m›z zaman ister istemez sahne araç gereci ve dekor anlay›fl›nda müthifl bir soyutlama oldu€unu görüyoruz. Antik Yunan tiyatrosuna bakt›€›m›z zaman böyle bir soyutlama yok.
Benzerlikleri kuruyoruz ama soyutlama orada yok, orada zaten bir saray önü veya bir mabet önü
olarak varsay›lan bir binan›n içinde bafll›yor, son derece de hareketsiz oyunlar biliyorsunuz, Kral Oidipus vs. nas›l geliflti€ini biliyorsunuz. Bizim tiyatromuzda ise araç gereç soyut biçimde, her biçime girebiliyor. Örne€in meddah: Bir tane mendili vard›r, bir tane sopas› vard›r. O sopas› efle€i olur,
falakas› olur, saz› olur, bastonu olur; art›k anlatt›€› hikâyeye göre. ‹flte o mendil, kad›n k›l›€›na girdi€i zaman bafl›na örter, köylü k›l›€›na geldi€i zaman terini siler, baflka bir aflamada peçe yapar. O
mendille ç›k›n yapar, sopas›n›n ucuna koyar, omzuna asar, yola ç›kar. Soyut ba€lamda t›pk› Shakespeare döneminden önceki ‹ngiliz Orta Çağ tiyatrosunda oldu€u gibi. Onlarda biliyorsunuz pazar yerinde oynan›yordu Orta Ça€ oyunlar›, ibret oyunlar› falan isterler. Tamamen seyircinin muhayyilesine aç›k bir dekor ve sahne araç gereci anlay›fl› yerleflmifl oluyor. ‹flte orta oyununda paravana gibi bir fley vard›r, ev denir. O evdir, herkes onu ev beller. ‹flte flu da dükkând›r. Karagöz tasvirlerinden hat›rlayacaks›n›z ve dekor parçalar› tipiktir. Ortaya ç›kt› m› ha Zeynel’in evi dersiniz, mesela. Böyle bir soyut sahneleme anlay›fl› bu, çok önemli çünkü bu Bat› tiyatrosunda neredeyse ve
neredeyse absürt tiyatroyla yani ‹kinci Dünya Savafl› noktalanmak üzere oldu€u zamanlarda ortaya ç›kacak. Ondan önce çok fazla soyutlama yok. Çünkü gitgide gerçekçi yöne gitmifl Bat› tiyatrosu. Bizim en bafltan böyle bir soyutlama var ve o muhafaza edilmifl. Bir baflka özellik bizim tiyatromuzda, Antik Yunan tiyatrosunun tam tersine, bizim tiyatromuz güldürü özellikte, yani bizim tiyatromuz düflündürme gücü ortaya ç›kmam›fl; güldürmek, e€lendirmek için ortaya ç›km›fl. Esas mesele de zaten bu galiba, bir türlü ikisinin yani düflündüren tiyatroyla, hoflça vakit geçirilen tiyatroyu
buluflturmakta herhâlde zorluk çekiflimiz bu nedenle olsa gerek. Peki, nas›l güldürü yap›l›yor? Çok
önemli bir özelli€i var. fiimdi bugünün yazarlar›na tabii ki seslenerek biraz da bunu söylüyoruz. Çok
incelikli söz güldürüsü yap›labiliyor. Neden? Özellikle Osmanl›ca Türkçesini iyi biliyorsan›z çok kinayeli, çok incelikli, çok zarif yani ‹ngiliz tiyatrosunda “witty dialogue” (nükteli söyleflim) dedi€imiz
tarzda dil oyunlar›yla, söz oyunlar›yla, çok hofl bir sahne diliyle diyaloğu oluflturman›z mümkün.
Bir baflka çok de€erli sayd›€›m›z özellik de flu: Geleneksel tiyatromuzda ister köy ortam›nda olsun ister kasaba ister büyük kent ortam›nda olsun mutlaka ve mutlaka sahnedeki tiyatro olay›n›n
içinde toplumun genel bir görünümünün sunulmas›. Bu ne demek? Karagöz’le Hacivat vard› biliyorsunuz. Arnavut girer, -Osmanl› tabii çeflitli etnik gruplar›n bir arada oldu€u bir toplum, onun bir
kendisine güldürüsü vard›r- Arap girer efendim, iflte zenne girer, Kâtip Efendi girer. Birbirlerine âfl›k
olurlar. Arap Bac› vard›r, terzi vard›r, Yahudi tefeci vard›r o toplumu oluflturan. Hiçbiri afla€›lanmayarak, hiçbiri birbirine tercih edilmeyerek son derece objektif, son derece güleç ve hoflgörülü bir
yüzle, bu insanlar›n nas›l renkli bir toplum oluflturduklar› ortaya ç›kar›l›r ki bugün bizim siyaset manzaras› içinde belki de çok çok de€erli saymam›z gereken bir resimdir bu. Osmanl›’da olan bir resim
çok çok daha daralm›flken sanki esasl› ayr›mlar varm›fl gibi gösterilirken iflte bu özellik yani çeflitli
137
Sözlü Anlatım
etnik grup, dil, din ve kültürel düzeylerden gelen insanlar›m›zda bir arada gülerek, birbirine hoflgörüyle bakarak, birbirini ba€›fllayarak ve birbirini destekleyerek yaflad›€›n› gösteren, yaflayabilece€ini gösteren bir geleneksel tiyatro geçmiflimiz var. Bence en önemli de€erlerimizden biri budur. fiimdi bunun örneklerini mesela “Keflanl› Ali Destan›” oyununda çok net olarak görürüz, tabii ki Haldun
Taner bilinçli olarak kullanm›flt›r. Mehmet Baydur’un “Yang›n Yerinde Orkideler” diye son derece
modern çizgide bir oyunu vard›r. Gelenekselle hiç alakas› olmayan, ayn› biçimde bir toplumun portresi, ‹stanbul’daki sanki Galata R›ht›m› gibi bir ortamda dile getirilir. Henüz oynamakta olan Devlet
Tiyatrosundaki Ahmet Kutsi Tecer’in 1940’larda yazd›€› “Köfle Bafl›” adl› yap›t›nda, iflte o köfle bafl› mahallenin, ‹stanbul’da bir mahallenin 24 saatini anlatan bir hikâyedir. Yine her çeflit insan›n nas›l birbiriyle kaynaflt›€›n›, birlikte nas›l yaflad›€›n› gösterir. Bu da gelece€in tiyatrosuna yönelik de€erli bir veri olarak ortaya ç›k›yor, tiyatro gelene€imizde. Taklit çok fazla, ne dedik çeflitli etnik gruplar deyince tabii a€›z, taklit çok fazla var. Ama siz bunu televizyonda zaten bol bol izledi€iniz için
yinelemeye gerek yok, biliyorsunuz. Yani taklidi çok seven, taklit yap›ld›€› zaman çok gülen insanlar›z zaten. Fakat burada bir kere daha alt›n› çizmek istiyorum. Tabii ki abart›l› bir oyunculuk gerektiriyor, de€il mi? Taklide dayal› olursa abartmad›r. ‹flte bu abart›n›n da belirli görenekler do€rultusunda ölçüsünün bulunmas› çok önemli. ‹smail Dümbüllü’yü aran›zda hiç izleyebilmifl olan yoktur.
Hâlbuki televizyon için yap›lm›fl siyah beyaz filmleri vard›r, arada bir gösterilir. Ben o filmlerden izleyebildim. Kendisiyle ayn› devirde yaflad›k ama kendisini izleme flans›m olmad›. Müthifl bir orta
oyunu sanatç›s›, Kavuklu oynayan büyük bir sanatç›. (...) Bu sanatç›lar›m›z› gün geçtikçe yavafl yavafl kaybediyoruz, geleneksel oyunculuklara sahip ç›kmad›€›m›z için. Mesela en sonuncular›ndan
biri benim hâlâ hayran oldu€um Gazanfer Özcan’d›r. O büyük ustalardan yetiflmedir. Ne yaz›k ki art›k sahnelere ç›kmayan Münir Özkul’dur. Biraz suland›rsa bile Erol Günayd›n’d›r. Sunuculu€u b›rak›p bu iflle meflgul olsa bu düzeyde iyi bir sanatç› olacak Okan Bayülgen’dir. Tabii ki Ferhan fiensoy’dur. Yani gitgide azal›yor ama yani o DNA’lardan da bir yana geliyor, bir güçlü yan›m›z da bu.
Hatta hatta belki akl›n› bafl›na toplarsa Cem Y›lmaz’d›r, bir noktada. Yani o damar yok olmufl de€il. (...) Ama kendi gelene€imize de bu sözünü etti€im ender sanatç›lar, umar›m gelecekteki oyunculara sahip ç›kabilecekler ve el verecekler. Hakikaten hofl insanlar, siz de biliyorsunuz. Yani o insanlar› seyretti€iniz zaman baflka türlü bir alg›lama içine giriyorsunuz. Tekrar tiyatro gelene€imizin
içine geri döndü€üm zaman flöyle bir özellik ç›k›yor. Bizim tiyatromuz aç›k biçim bir tiyatro yani bir
‹bsen tiyatrosu gibi veya bir Arthur Miller tiyatrosu gibi. “Cad› Kazan›”n› hemen düflünecek olursak
kapal› bir biçimde olay örgüsü içine yerlefltirilmifl. Bafl› ve sondan ç›k›fl› olmayan o mant›k içinde
toparlan›p anlam›n› ifade etmesi gereken tür tiyatro. Buna kapal› biçim tiyatro diyoruz. Gerçekçi
ak›m›n uzant›lar›, fark›nday›z ki postmodern döneme geçildi€inde Bat› tiyatrosu da tabii ki Brecht
(Bıreht)’le birlikte tiyatronun modern döneminde de modernist dönemi diyelim isterseniz ve absürt
tiyatroya geçildi€inde bana göre Avrupa tiyatrosunda modernist dönem, modern dönem ‹bsen’le,
Çehov’la bafll›yor da modernist dönem Brecht tiyatroyla ve absürd tiyatroyla gelifliyor ve olufluyor.
O aflamada da zaten kapal› biçim Avrupal›lar taraf›ndan terk edilmifl oldu. Bizde ise aç›k biçim yani aradan bir parça ç›kar›labilecek, yeni bir fley eklenebilecek, sonu de€ifltirilebilecek, bafl› de€ifltirilebilecek. Senaryoyu oluflturana da oynayana da s›n›rs›z olanaklar tan›yan dolay›s›yla da aç›k biçim oluflu nedeniyle oyunsu olan. “Tamam, biz size bir gösteri sunaca€›z. Siz de izleyicisiniz, sizin
burada oldu€unuzu da biliyorum. S›k›ld›€›n›z› yüzünüzden anlayaca€›m, belki. Daha çok güldürmeye çal›flaca€›m. Öyle bir oyunun içindeyiz. Hadi bafllayal›m. Bafllar m›s›n, bafllayal›m m›? ‹flte Karagöz’ün evini tafllayal›m m›?” falan gibi zaten girer. O oyunsuluk tabii Bat› tiyatrosunda çok daha
yeni yeni keflfediliyor. Bat› tiyatrosu postmodern zamanlarda art›k nereye gidece€ini flafl›rd›€› için
art›k böyle bu oyunsuluklara, k›vrakl›klara falan ulafl›yor. Tabii kendi gelene€inde de var, kendi mimus gelene€inde de var. Ama bizim gelene€imiz de çok geliflmifl. O mimus gelene€ini de Bat› çok
da fazla devam ettirmemifl. Bizde hâlâ yaflayabiliyor. Bir de oyunculuk üslubu olarak kapal› biçimin
oyunculuk üslubu biliyorsunuz. Bu sene bir k›sm›n›z›n izlemifl oldu€u ‹bsen’in “Bir Halk Düflman›”
oyunundaki gibi gerçe€i gerçekten yafl›yormufl gibi yaparak oynamak, buna benzetmeci biçem, ya138
Sözlü Anlatım
ni illizyoncu, yan›lsamac› oyunculuk diyoruz. Hâlbuki bizim Anadolu tiyatromuzda biçem göstermecidir. ‹ngilizcesi “presentation” yani ben bunu size sunuyorum. Hâlbuki kapal› biçemde “representation” oluyor, de€il mi? Bu göstermeci biçeminde tabii çok katmanlarda ve de€erlendirilme olas›l›€› var. O nedenle bizim gelecekteki tiyatromuz için zengin bir oyunculuk potansiyeli de söz konusu olabiliyor. Dolay›s›yla iflte bu özellikler, bu flekilde toparlanm›fl iken dinlemekte olan Osmanl› ‹mparatorlu€u’yla birlikte tiyatromuz da meddah›yla iflte Karagözü’yle ve de orta oyunlar›yla devam
ederken biz 19. yüzy›l›n bafl›nda diyelim, art›k perdeli tiyatrolar› olan Bat› modelindeki tiyatroya geçiyoruz. Tabii ki bunu önce yabanc› az›nl›klar› için kurulan tiyatrolar oluflturuluyor. Arkas›ndan zaten çok önemli bir Ermeni tiyatrosu gelene€i var, özellikle ‹stanbul’da ama Anadolu’nun pek çok
yerinde ‹zmir’de de onlar›n zaten yapm›fl oldu€u tiyatrolar var. Bir Ermeni olan Metin And’›n, Muhsin Ertu€rul’dan da üstün gördü€ü sevgili hocam›z›n Güllü Agop adl› kifli, Osmanl› tiyatrosunu kuruyor ve böylece do€açlama metinden yaz›l› metne; aç›k hava tiyatrosundan perdeli kapal› tiyatroya ve de göstermeci biçemdeki oyunculuktan aç›k biçim oyunlardan kapal› biçimde benzeflmeci
tür bir oyunculu€a geçiyor. En büyük s›k›nt› tabii yazarlarda. Hemen fiinasi akl›n›za gelecek, Ahmet
Vefik Pafla akl›n›za gelecektir. Nam›k Kemal’in ilk yap›tlar›, Abdülhak Hamit’in ilk yap›tlar› akl›n›za
gelecektir. Bunlar›n en otantik olan› fiinasi’nin “fiair Evlenmesi”dir. Çünkü gerçekten bizim halk tiyatrosuyla ba€›n› koparmadan yaz›lm›fl bir metindir, yerli bir metindir. Ama Nam›k Kemal’in yazd›klar› hep Victor Hugo’dan pek çok nedenle yani o romantizm, idealizm, vatanseverlik, romantizmin
içerdi€i bütün duygular› da yaflad›€› için Nam›k Kemal kufla€› tamamen Victor Hugo’dan ö€renilmifl.
Shakspeare’i Victor Hugo’yu dolay›s›yla özümsemifl bir kültürün ürünleri olarak ortaya ç›karlar. Onlar da çok büyük hizmettirler. Ama Shakspeare’in tersine tabii ki bu yazarlar›n hiçbiri yazd›€› trajedi
olamam›flt›r. T›pk› Victor Hugo’nun yazd›klar› gibi melodram düzeyinde kalm›flt›r. Yani Victor Hugo
çok büyük bir flair ama melodram yazar›, yani büyük tiyatro yazar› falan diyebilmemiz mümkün de€il. ‹flte bu aflamadan sonra iki tane sorun ç›k›yor: Bir, oyunlar›m›z› kim yazacak?
Türk yazar çok az, okumufl insan çok az. ‹kincisi bu üsluba göre nas›l bir oyunculuk sistemi ortaya ç›kacak? Hemen dedim ya annemin dedi€i gibi Türk tiyatrosu, Türk insanlar› her k›l›€a giriveriyor. Bak›yor, orta oyuncular elden gidiyor, zanaat. Çünkü o Bat› tiyatrosu perdeli tiyatro bafllam›fl.
Hemen bir tiyatro icat ediyorlar, ad› Tuluat tiyatrosu. Tuluat tiyatrosu, yani neredeyse Cumhuriyet
Döneminde bile k›smen yaflam›fl olmal›. Ne yap›yor? Bat›’daki metinleri do€açlama metin hâline getiriyor ve melodram olarak fevkalade mübala€al› bir biçimde oynuyor. ‹flte direkler aras› döneminin
ünlü Tuluat oyunlar› bunlar, mesela “Otello”nun “Arap’›n ‹ntikam›” diye oynanmas› falan, herhâlde
çok keyifli bir fley ve Türk akl›, Anadolu gelene€iyle Bat› gelene€ini buluflturuveriyor orada. Ne yaz›k
ki o Tuluat’›n o çok zeki ustalar› da art›k tabii ki aram›zda yoklar. Yaz›l› metinleri yok, kalmam›fl durumda. Neler oluyor? fiimdi yavafl yavafl Cumhuriyete do€ru ilerlersek iflte bir yandan Müslüman erkek sanatç› yetifltirmeye çal›fl›yorlar, düzgün Türkçe konuflabilsin diye. Kad›nlar malum sahneye ç›kam›yor. Ama onu o kadar fazla dert etmiyoruz. Zaten yani Bat›’da da sahneye ç›kmalar› o kadar çok
yüzy›l alm›fl ki biz hele bizim gibi Müslüman toplumda eh ne yapal›m, diyoruz. 1920’lere gelindi€inde art›k kad›nlar sahneye ç›kmak istiyor. Hâlâ do€ru dürüst oyun yazar›, ben iflte oyun yazar›y›m, iflte bu sezon flu oyunlar oynanacak, diyebilece€imiz bir oyun yazar› ekibimiz oluflmam›fl. Darülbedayi kuruluyor. Cumhuriyetle birlikte de tiyatro okullar›m›za kavufluyoruz. ‹stanbul fiehir Tiyatrolar›,
Devlet Tiyatrolar› kuruluyor. Art›k okullu sanatç›lar yetifltirmeye bafll›yoruz ve de yazarlar›m›z o aflamada yavafl yavafl ortaya ç›k›yor. 1920’li dönemlerde bir tek Musahipzade Celal’den söz edebiliriz.
Yani büyük yazar olarak herkes oyun yaz›yor, o baflka. Çünkü neden, Muhsin Ertu€rul yakas›ndan
yoldan geçeni çevirip senin elin kalem tutuyor, bir oyun yaz, getir diyor. ‹flte Nâz›m Hikmet’e zorla
oyun yazd›rm›fl. Bir dolu yani edebiyatç› olan kifliler yazm›fllar. O metinlerin hiçbiri bugün oynanm›yor. Yani Nâz›m Hikmet’inkiler d›fl›nda, hiçbiri bugün oynanm›yor. Onu biliyoruz ama o zamanlarda
çok önemli bir ifllev tafl›m›fllar. 1940’larda Cevat Fehmi Baflkut gibi, Ahmet Kutsi Tecer gibi, Reflat
Nuri Güntekin gibi art›k bugün de oynanan hatta dizi ba€lam›nda, bugün de diziler ba€lam›nda çok
popüler olan yazarlar›m›z›n ortaya ç›kt›€›n› görüyoruz. Fakat patlama 1950’li y›llarda oluyor. Onlarca
139
Sözlü Anlatım
yazar ortaya ç›km›fl: Haldun Taner, Melih Cevdet yani en ünlüleri Aziz Nesin, Refik Erduran, Necati
Cumal› en önemlilerini flöyle s›radan geçiriyorum. Peki, ne yap›yorlar, bu insanlar? 1950’lilerde özellikle deneysel metinler yaz›yorlar. Yavafl yavafl Bat›’daki absürt tiyatrosuna yak›n fleyler yaz›yorlar.
Aziz Nesin mesela, kendine özgü, hiç Bat› tiyatrosunu izlemedi€i hâlde bir absürt tiyatro anlay›fl› gelifltiriyor. Haldun Taner, yavafl yavafl göstermeci tiyatroya geçen oyunlar yazmaya bafll›yor ama hepsi yine de kapal› biçim ve benzetmeci türde metinlerdir. Refik Erduran’›n da öyle, Melih Cevdet’inkiler öyle. Melih Cevdet Anday, bir sonraki dönemde ortaya ç›kacak ve karakter yaratan oyun yazarlar›n›n içinde art›k ön s›rada yer almaya bafllayacak. Fakat deniyor ki biz Bat› taklitçili€i yap›yoruz.
Tamam, yazarlar›m›z da ç›kt› ama iflte onlar Bat› gerçekçili€ini taklit ediyorlar falan demeye kalm›yor. 1960’l› y›llarda 27 May›s 1961 Anayasas›’n›n ard›ndan daha önce hiç bilmedi€imiz Brecht gibi,
Lonesco gibi yazarlar çeflitli nedenlerle ya sak›ncal› bulunmufl ya bizim kültüre uzak bulunmufl, hiç
gelmemifl. Ortaya ç›k›yor ve tabii yazarl›k skalas› gelifliyor. Bu geliflmeyle birlikte yazarlar düflünmeye bafll›yor. Haldun Taner, Turgut Özakman, Güngör Dilmen, Turan Oflazo€lu, Sermet Ça€an (Tabii
o çok Brecht, o çok Brecht ama do€ru, tabii en önemli örneklerden biri.). Düflünmeye bafll›yorlar, biz
nas›l bir tiyatro yapmal›y›z ki hem geçmiflimizin de€erlerine, deminden beri sayageldi€imiz de€erlere sahip ç›kal›m hem de bugünün modern dünyas›n›n Bat› modelinde tiyatroyla da yar›flabilecek bir
içerik oluflturabilir.
Biçim zenginli€i var ama içeri€imiz yok. Yani daha çok gündelik fleyler, iflte bu yazarlarla Sermet
Ça€an’›n “Ayak Bacak Fabrikas›” o dönemin en ünlü politik oyunu ilk epik tiyatro ürünü, Türk tiyatrosunun ve de büyük kilometre tafllar›ndan biridir. Arkas›ndan Haldun Taner bugün befl gün befl haftada bir yerde sahnelenen “Gözlerimi Kapar›m”, “Keflanl› Ali Destan›”, “Ah Biz Eflekler”, “Sersem
Kocan›n Kurnaz Kar›s›” çok popüler oyunlar› var, onlar› yaz›yor. Turgut Özakman “Resimli Osmanl›
Tarihi”, “Bir fiehnaz Oyun”, “Fehim Pafla Kona€›” gibi bu popüler metinleri yaz›yor ve biz selametle
1970’lere geliyoruz. Oyuncular›m›z yetiflmifl, Y›ld›z Kenterlerimiz var art›k, Cüneyt Gökçerlerimiz var,
Genco Erkallar›m›z olmufl ve gitgide bugüne kadar hakikaten oyuncu konusunda bir s›k›nt›m›z yok,
bunu kabul edelim. Bat› anlam›nda tiyatroda gerçekten Bat›’daki örnekleriyle çok rahat yar›flacak bir
dolu kuflak büyük sanatç› yetifltirmifl durumday›z. Kendilerine teflekkür ediyoruz. Yani bugün 20 yafl›nda, 22 yafl›nda da bafla güreflmeye haz›r insanlar›m›z var, kad›n olsun, erkek olsun. 1970’ler aflamas›nda iflte Oktay Aray›c› gibi, Vas›f Öngören gibi 1980’lerde Mehmet Baydur gibi gerçekten çok
parlak yazarlar ç›k›yor. Ferhan fiensoy bana sorarsan›z Türkiye’nin gelmifl geçmifl Türk tiyatrosunun
en talihli noktas› çünkü yazar tiyatrosu gibi bir olguyu 20 küsur y›ld›r sürdürmekte. Her sene bir oyun
yazarak, her sene en afla€› üç oyun sahneleyerek bu ifli yapm›fl bir kifli. Çok yaln›z b›rak›lm›fl bir kifli ama inan›lmaz bir yetenek bence. Ama gitgide azalarak yani bir dolu oyun yazar› ad› sayabilirken
art›k daha az saymaya bafll›yoruz. Siyasi krizler, ekonomik krizler, siyasi darbe dönemleri hep tiyatromuzu engelliyor. Çünkü sürekli olarak sansürleniyoruz. Oto sansür yapma durumunda kal›yoruz.
Bu nedenle biraz gerileyip az ileri giderek bugünlere ulafl›yoruz. Bugünlere ulaflt›€›m›zda bir bak›yoruz ki o Haldun Taner’in, Güngör Dilmen’in, Turgut Özakman’›n Do€u tiyatrosuyla Bat› tiyatrosu aras›nda köprü kurarak yapt›klar› hem teknik bak›m›ndan orijinal hem içerik bak›m›ndan yo€un metinler. Çok daha yeteneksiz bir dolu yazar taraf›ndan, dizi yazarlar› da buna dâhil, yinelene yinelene yani taklit edile edile y›prat›l›yor ve sonunda tüketiliyor. fiu içinde bulundu€umuz noktada ne yaz›k ki
bir dolu parlak yazar›m›z›n aflt›€› kap›lar›n her biri t›kanm›flt›r. Kötü ellerde y›prat›larak, hantallaflt›r›larak kullan›ld›€› için. O nedenle yeni ç›k›fl noktalar› aramak durumunday›z. Ama flunu görüyoruz:
Statükoyla tiyatronun mücadelesi her zaman olmufltur. Bundan sonra da olacakt›r. Yani ondan da
tiyatrocular ve bu toplum y›lacak de€ildir ama flunu görmek zorunday›z. Art›k Bat› tiyatrosunda da
müthifl 200 y›ll›k büyük birikimimiz var. Tabii ki ad›m ad›m koskoca bir Orta Ça€dan geçerek falan
Bat› tiyatrosu gibi geliflmedi. Haz›r malzemeyi sindirebildik de ama mevcut zenginliklerimizle Bat›’n›n
içeri€ini, Bat›’n›n deneyselli€ini, Bat›’n›n kendisini sorgulay›fl›n› mutlaka muhafaza ederek yeni giriflimler içinde olmam›z laz›m. Tiyatro yazarl›€› aç›s›ndan, tiyatroculuk üslubu aç›s›ndan, sahneleme
üsluplar›, mekân kullan›mlar›, her türlü sahneyle ilgili tasar›mlar aç›s›ndan sorgulay›c›, araflt›rmac›,
140
Sözlü Anlatım
yarat›c› ve de umutlu olmak zorunday›z. Olmad›€›m›z takdirde bu ifl burada bitmifltir, diye düflünüyorum. Bunu da düflünmek istemiyorum. Çok teflekkür ederim.
At›l›m Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekan› Prof. Dr. Oya Batum Mentefle:
Sevgili hocam›za çok teflekkür ediyoruz. Gerçekten çok dolu dolu genel kültür veren, Türkiye’nin problemlerine parmak basan bir konuflmayd›. Çok teflekkür ederiz. Ben o kadar yararland›m
ki anlatamam. Soru sormak isteyen var m› arkadafllar? Arkada bir el var.
Prof. Dr. Ayflegül Yüksel: Evet. Buyurun.
Soru: Hocam ben ‹ngiliz Dili Edebiyat› Bölümü, 2. s›n›f ö€rencisi Müge. Gelenekselli€e sahip ç›kan oyuncular olarak Gazanfer Özcan, Münir Özkul, Ferhan fiensoy, Erol Günayd›n, Okan Bayülgen
gibi aktörleri sayd›n›z. Acaba bu isimler aras›na konulabilecek bir kad›n oyuncu var m›, yok mu?
At›l›m Üniversitesi Dekan› Prof. Dr. Oya Batum Mentefle: Çok güzel.
Prof. Dr. Ayşegül Yüksel:
Düflünüyorum, düflünüyorum... fiimdi hemen Demet Akba€ akl›ma geliyor ama çok fazla Y›lmaz
Erdo€an’›n güdümünde kald›€›n› düflünüyorum. Mesela Perran Kutman’da de€il. fiimdi Sumru
Yavrucuk, tabii onlar çok de€erli oyuncular yani Tilbe Saran bir baflka yani en büyüklerden biri. Onlar bizim Anadolu kültürümüzün yönünde kendilerini gelifltirmifl oyuncular de€il. Y›ld›z Kenter’i de
Bat› tiyatrosu çizgisine ben koyar›m. Adile Naflit, tabii ki hemen o akl›ma geldi. Ama o, küçük kompozisyonlar›n insan›d›r. Tabii hayran oldu€umuz bir kiflilik.
Soru: Hocam size bir sorum daha olacak. Nâz›m Hikmet’in yazd›€› oyunu zamans›z k›lan unsur
nedir acaba?
Prof. Dr. Ayşegül Yüksel:
Zamans›z da yani bütün oyunlar›nda de€il, tabii kimi oyunlar›ndan bahsediyoruz. Çok oyun yazm›fl. 24-25-30’a kadar sayabilenler var. Çok temel insan iliflkilerini belirleyen, insan yaflam›n›, özlemlerini ve de gerilimlerini belirleyen çok temel bir noktadan yola ç›km›flt›r. (...)
www.atilimi.edu.tr
2. etkinlik: “Ça€dafl Türk Tiyatrosu” adlı konferans ve dinledi€iniz metinlerle ilgili afla€›daki sorular› yan›tlay›n›z. Sorulara verdi€iniz cevaplardan hareketle konferans metinlerinin ortak özelliklerini belirleyiniz.
• Konferanslar›n düzenlenme amac› nedir?
• Konferans verecek kiflilerin alan› ile ilgili bilgi birikimine sahip olmas› gerekir mi?
• Konferans verilecek toplulu€un konu hakk›nda bilgi sahibi olmas› gerekir mi?
• Konferans verilecek konunun özelli€i nasıl olmal›d›r?
“Türk yazar çok az, okumufl insan çok az. ‹kincisi bu üsluba göre nas›l bir oyunculuk sistemi ortaya ç›kacak? Hemen dedim ya annemin dedi€i gibi Türk tiyatrosu, Türk insanlar› her k›l›€a giriveriyor. Bak›yor, orta oyuncular elden gidiyor, zanaat. Çünkü o Bat› tiyatrosu perdeli tiyatro bafllam›fl.
Hemen bir tiyatro icat ediyorlar, ad› Tuluat tiyatrosu. Tuluat tiyatrosu yani neredeyse Cumhuriyet
Döneminde bile k›smen yaflam›fl olmal›. Ne yap›yor? Bat›’daki metinleri do€açlama metin hâline
getiriyor ve melodram olarak fevkalade mübala€al› bir biçimde oynuyor. ‹flte direkler aras› döneminin ünlü Tuluat oyunlar› bunlar, mesela “Otello’nun” “Arap’›n ‹ntikam›” diye oynanmas› falan, herhâlde çok keyifli bir fley ve Türk akl›, Anadolu gelene€iyle Bat› gelene€ini buluflturuveriyor orada.”
3. etkinlik: “Ça€dafl Türk Tiyatrosu” adl› metinden al›nan yukar›daki bölümde konferansç› Tuluat tiyatrosunun ortaya ç›k›fl› ile ilgili nas›l bir tez ileri sürüyor? Bu tezi savunmak için gösterdi€i örnekler nelerdir? Aç›klay›n›z.
141
Sözlü Anlatım
4. etkinlik: Konferanslar›n verilme amaçlar›n› düflünerek “Ça€dafl Türk Tiyatrosu” adl› konferans›n ne amaçla verilmifl olabilece€ini belirleyiniz. Konferans› dinlemeye gelenlerin hangi özellikte olmalar› gerekti€ini ve amaçlar›n› söyleyiniz.
5. etkinlik: Sınıfınıza getirdiğiniz söylevlerle konferansları dilin işlevleri ve anlatım türü bakımından karşılaştırarak benzer ve farklı yönlerini belirtiniz.
6. etkinlik: Afla€›da çeflitli konularda verilmifl konferans adları yer almaktad›r. Bu konferansların aşağıdaki tabloda verilen konulardan hangisiyle ilgili olduğunu belirtiniz. Hangi konularda konferans verilebileceğini tartışınız. Vardığınız sonucu açıklayınız.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Akademik Turizm E€itimi Arama Konferans›
F›rsatlar Ülkesi Türkiye Yat›r›mlar ‹çin Güvenli Bir Liman Konferans›
Divanü Lügati’t Türk’ün Ön Sözü ve Kaflgarl› Mahmut’un Bilimselli€i
Bilgi ve ‹letiflim Teknolojileri Konferansı
Çevre ve Orman Bilinci Konferansı
Avrupa Birli€i Üyelik Sürecinde Emniyet Teflkilat› ve ‹nsan Haklar› Konferansı
Müze ve Sanat konulu konferans
Biyoçeflitlilik ve Deniz konulu konferans
Dâhili T›p Bilimleri Konferans›
İlim
Sanat
Teknik
Teknoloji
Düşünce
Ekonomi
7. etkinlik: Araştırma yaptığınız konuda hazırladığınız konferansı sununuz. Arkadafllar›n›z›n sundu€u konferanslar› dinleyiniz. Konferansç›n›n, konferansa nas›l haz›rland›€›n› tabloda yer alan özelliklere göre de€erlendiriniz.
Konferans Hazırlık Evresinde Yapılması Gerekenler
‹lgi çekici bir konu seçilmifl mi?
Sunulacak konu ile ilgili araflt›rma yapılm›fl m›?
Toplanan bilgiler planl› bir flekilde s›raya sokulmufl mu?
Dikkat çekmek için ilginç bir girifl yap›lm›fl m›?
Giriflten sonra konunun tan›t›m› yap›lm›fl m›?
Konferans›n amac› belirtilmifl mi?
Anlat›lanlar örneklerle desteklenmifl mi?
142
Evet
Hayır
Sözlü Anlatım
8. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz konferans CD’lerini seyrediniz. Konferansç›lar›n konferans verirken
uyulmas› gereken kurallara ne ölçüde uydu€unu tablodaki özelliklere göre de€erlendiriniz.
Konferans Verirken Uyulması Gereken Kurallar
Az
Orta
Çok
Konferans için bir metin haz›rlanm›fl ancak metne bakmadan konuflulmufltur.
İlgi çekici bir konu seçilmiştir.
Konferans› dinleyen kitlenin özellikleri göz önüne al›nm›flt›r.
Konu bütünlük içinde sunulmuştur.
Konuflma dinleyiciyi s›kmayacak uzunluktad›r.
Vurgu ve tonlamaya dikkat edilmifltir.
Jest ve mimikler yerinde kullan›lm›flt›r.
Dinleyenlerin ilgisini da€›tacak davran›fllardan kaç›n›lm›flt›r.
Tavır ve davranışlarla dinleyiciler üzerinde olumlu etki uyandırılmıştır.
K›l›k k›yafete özen gösterilmifltir.
Dinleyicilerle göz teması kurulmuştur.
Anlatılanlar örneklerle desteklenmiştir.
Konferansta verilen örnekler ilgi çekici, özgün ve anlaşılır niteliktedir.
Dil ağırlıklı olarak göndergesel işlevdedir.
Konuşmacı samimi ve inandırıcı bir üslup kullanmıştır.
Konferans sonunda sorulan sorulara kısa, açık ve net cevaplar verilmiştir.
De€erlendirme sonuçlar›ndan hareketle konferansç›n›n ele alaca€› konuyu konferanstan önce
araflt›rmas›n›n ve haz›rl›k yapmas›n›n yarar›n› aç›klay›n›z.
9. etkinlik: “Ça€dafl Türk Tiyatrosu” adl› konferans›n temas›n› belirleyiniz. Konferansta anlat›lanlar›n tema etraf›nda nas›l birleflti€ini aç›klay›n›z.
10. etkinlik: Konferans haz›rlama ve vermenin usta-ç›rak gelene€i içinde ö€renilebilecek yönlerinin olup olmad›€›n› tart›fl›n›z. Ulaflt›€›n›z sonuçlar› aç›klay›n›z.
11.etkinlik: Be€endi€iniz konferansç›lar›n s›n›fa getirdi€iniz CD’lerini seyrediniz. ‹zledi€iniz konferanstan hareketle konferansç›n›n be€endi€iniz özelliklerini s›n›fla paylafl›n›z.
12. etkinlik: “Ça€dafl Türk Tiyatrosu” konferans›nda hangi anlat›m türlerinin kullan›ld›€›n› belirleyiniz. Kullan›lan bu anlat›m türlerinin konferans›n amac› ile olan iliflkisini belirtiniz.
13. etkinlik: “Ça€dafl Türk Tiyatrosu” konferans›nda dilin hangi ifllevde kullan›ld›€›n› belirtiniz.
Dilin bu ifllevi ile metnin yaz›lma nedeni aras›nda nas›l bir iliflki oldu€unu belirtiniz.
143
Sözlü Anlatım
ANLAMA, YORUMLAMA
1. “Ça€dafl Türk Tiyatrosu” adl› konferans›n ikinci paragraf›ndaki sözcükleri anlam bak›m›ndan
inceleyiniz. Sözcüklerin kullan›lan anlamlar›n›n metnin yaz›l›fl amac›yla olan iliflkisini belirleyiniz.
2. Konferansta savunulan düflüncelere kat›l›yor musunuz? Sizce Türk tiyatrosu flu anki durumuyla Bat› tiyatrosu ile boy ölçüflebilecek seviyede midir? Düşüncelerinizi açıklayınız.
3. Okuduğunuz ve incelediğiniz konferansların hangi amaçla düzenlendiğini söyleyiniz. Konferans konusunun ilgi çekici olmasının önemini açıklayınız.
4. Konferansta konuşmanın etkili olması için konuşmacının neler yapması gerektiğini söyleyiniz.
5. S›n›f mevcudunuza göre gruplara ayr›l›n›z. Her grubun konusu farkl› olacak flekilde konferans
konular› belirleyerek bunlarla ilgili metinler haz›rlay›n›z. Haz›rlad›€›n›z metinleri gruptan seçti€iniz
konferansç› arac›l›€›yla s›n›fa sununuz. Arkadafllar›n›z›n sundu€u konferanslar hakk›ndaki düflüncelerinizi söyleyiniz.
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D”, yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
• Konferans verilmeden önce konuflmac› bir baflkas› taraf›ndan dinleyicilere
tan›t›lmal›d›r.
• Konferansç› kitabi bir üslupla tekdüze bir flekilde konuflmal›d›r.
• Konferansç› alan›nda genifl bilgiye sahip bir kifli olmal›d›r.
• Konferanslar dinleyicilerin düflüncelerinden çok duygular›na hitap eder.
• Konferans›n amac› bir fikri dinleyicilere benimsetmektir.
( )
(
(
(
(
)
)
)
)
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Alan›nda uzman bir kiflinin bilgi vermek amac›yla belli bir konuda yapt›€› konuflmaya
.............................. denir.
• Konferanslar ........................................................................................ alanlar›nda verilebilir.
• Konferans veren kişi dinleyicilerin ......................................................... dikkate almalıdır.
• Konferans öncesinde bir.................... haz›rlanmal› ancak konuflma sürekli buradan okunmamal›d›r.
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. Afla€›dakilerden hangisi konferans verirken uyulmas› geren kurallar aras›nda yer almaz?
A) Konferansı dinleyen kitlenin özelliklerinin göz önüne alınması
B) Kısa cümleli; yalın, duru ve akıcı bir dil kullanılması
C) Önceden hazırlık yapmadan doğaçlama yoluyla konuşulması
D) Vurgu ve tonlamaya dikkat edilmesi
E) Kılık kıyafete özen gösterilmesi
2. Afla€›dakilerden hangisi konferans haz›rlama evreleri aras›nda yer almaz?
A) Konu seçmek
B) Plan hazırlamak
C) Bilgi toplamak
D) Soruları yanıtlamak
E) Metin hazırlamak
144
Sözlü Anlatım
3. Dışarıda sulusepken mahalleye saldırıyordu yine. Aklına Hediye nine geldi, koştu mutfağa.
Bir kap aldı, mercimek çorbası doldurdu. Bir parça ekmek, kocaman bir baş soğan, biraz tuz.
Babasıyla annesinin ne konuştuğu umurunda değildi. Evden yıldırım gibi fırladı. Sulusepken az
kalsın uçuracaktı. Kurşun gibi daldı Hediye ninenin yarı aralık kapısından içeri.
Parçan›n anlat›m›yla ilgili afla€›dakilerden hangisi söylenemez?
A) İnsana özgü özelliklerin doğaya aktarıldığı
B) Eksiltili ve devrik cümlelerin kullanıldığı
C) Benzetmelerden yaralanıldığı
D) İzlenimsel betimlemelerin ağırlıkta olduğu
E) Öyküleme anlatım biçiminin kullanıldığı
4. Su boyunca ilerledi, kâh ince yumuşak kumlar kâh taşlar üzerinde. Hep sağı izleyerek bir
saat yürüdükten sonra tekrar başladığı noktaya dönmüş bulunuyordu. Kendini bir yere kapatılmış hissetti. Küçük adanın tepeleri onu sıkıyor, denizin kubbemsi ufku, ruhunu daraltıyordu. Kayaların en yüksek yerlerine tırmanmaya başladı.
Parçan›n anlat›m›yla ilgili afla€›dakilerden hangisi söylenemez?
A) Gözlemlerden yararlanıldığı
B) Ayrıntılar sunulduğu
C) İç gözleme yer verildiği
D) Öyküleme ve betimlemerin kullanıldığı
E) Kanıları değiştirmeyi amaçladığı
5. (I) Ben yaşamı bir paylaşım olarak görüyorum. (II) Bu nedenle insanların yaşamını zenginleştirmek, onlara ölümsüz bir şeyler bırakmak gerektiğini düşünüyorum. (III) Ölümsüz sözüyle anlatmak istediğim, kendi ölümsüzlüğüm değil tabii ki yapıtın ölümsüzlüğü, işte sergimi bu düşüncelerle düzenledim. (IV) İnsanların sergiyi gezip gördükleriyle ilgili birtakım değerlendirmeler yapması benim için çok hoş bir şey. (V) Benim istediğim de zaten buydu, ticari bir kaygım hiç olmadı.
Bir ressamın düşüncelerinin anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili
olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede kendi bakış açısını ortaya koyuyor.
B) II. cümlede, kimsenin ulaşamadığı başarılar peşinde koştuğunu belirtiyor.
C) III. cümlede, kullandığı bir kavramla ilgili açıklama yapıyor.
D) IV. cümlede, başkalarını yapıtları üzerinde düşündürmekten mutluluk duyduğunu açıklıyor.
E) V. cümlede, maddi bir beklentisinin bulunmadığını söylüyor.
2007/ÖSS
6. Yöntem, bir hedefe giden yol, henüz gerçekleşmemiş bir şeyi gerçeğe dönüştürmek ve fert
için bilinmeyen bir nesneyi bilinir hâle getirmektir. Edebiyata bilimsel olarak yaklaşmanın ilk şartı,
edebiyatı tanımaktır. Edebiyatı tanıma yolunda en az iki değişik yol vardır. Birincisi öğrenmenin
şekli nedir, öğrenmenin gayesi nedir? İkincisi, hangi edebiyat? Bu soruya verilebilecek farklı
cevaplar, farklı yöntemleri gerektirir.
Bu parçanın anlatımda aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Açıklama
B) Betimleme
C) Öyküleme
D) Tanık gösterme
E) Karşılaştırma
Ç. Afla€›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
1. Konferanslar›n ilmin, sanat›n, teknolojinin geliflmesine olan katk›lar›n› söyleyiniz.
2. Güzel ve etkili konuşmanın konferans vermede ne gibi faydası olur? Açıklayınız.
145
Sözlü Anlatım
2. AÇIK OTURUM
ÖN HAZIRLIK
❑ Aç›k oturum metinleri bularak okuyunuz. Beğendiğiniz bir metni s›n›fınıza getiriniz.
❑ Aç›k oturumlar›n kaydedildi€i CD’ler araflt›rarak bulduğunuz CD’leri s›n›fınıza getiriniz.
❑ S›n›fta düzenleyece€iniz aç›k oturum için bir konu seçiniz. Tart›flmaya kat›lacak ö€rencileri belirledikten sonra konuyla ilgili araflt›rma yap›n›z.
HAZIRLIK
1. Güzel ve etkili konuşma, düşüncelerini inandırıcı kılma yeteneği hangi meslekleri seçmeyi
düşünenler için daha çok gereklidir?
2. “Bir şeyin yalnız güzel olması kâfi değildir, konuya uzak olmaması da şarttır. Konu öyle olmalıdır ki ne bir şey eksik olsun ne de bir şey fazla.”
Pascal’ın yukarıdaki sözünden hareketle açık oturumda sunulacak konunun özelliklerinin
nasıl olması gerektiğini açıklayınız.
3. Televizyonda izlediğiniz açık oturumlarda, konuşmacıların beğendiğiniz ve beğenmediğiniz
yönlerinin neler olduğunu söyleyiniz.
ÜNCE LE M E
1. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz aç›k oturum metinlerini okuyunuz. Arkadafllar›n›z›n okudu€u metinleri dinleyiniz. S›n›fa getirdi€iniz aç›k oturum kay›tlar›n› seyrediniz. Dinledi€iniz metinler ve seyretti€iniz aç›k oturum görüntüleri hakk›nda düflüncelerinizi ifade ediniz.
TÜRK‹YE CUMHUR‹YET‹N‹N 80. YILI VE ATATÜRK
Yöneten
Sad›k TURAL
Say›n Baflbakan›m, Say›n Genelkurmay Baflkan›m, Yüksek Yarg›n›n Pek De€erli Üyeleri ve De€erli Konuklar,
Kurdu€u Cumhuriyetin 80’inci, aram›zdan ayr›l›fl›n›n 65’inci y›l dönümünde Atatürk’ü yeniden
anmak, bilinçlerimizi yeniden tazelemek ve yar›na el ele tutuflarak yürüyecek yeni bir enerji, yeni bir
sinerji elde etmek üzere yapt›€›m›z toplant›ya hofl geldiniz.
Bugün burada and›€›m›z Atatürk’ün bize b›rakt›€› de€erler, davran›fllar ve gösterdi€i ufuk konusunda bizim için her biri ayr› bir ›fl›k olan de€erli bilginlerimiz konuflacaklar. Her birini ayr› ayr› tan›d›€›n›z bu bilginlere ve kurucu baflkan›m›z Suat ‹lhan Pafla’m›za da huzurunuzda teflekkür ediyorum. ‹lk sözü hocam›z Utkan Kocatürk’e veriyoruz. Konuflmalar›n›n bafll›€›: “Yol Gösterici Ifl›€›m›z
Atatürkçü Düflünce.” Buyurun Hocam.
YOL GÖSTER‹C‹ IfiI⁄IMIZ ATATÜRKÇÜ DÜfiÜNCE
Utkan KOCATÜRK
Say›n Baflbakan, Say›n Genelkurmay Baflkan›, Say›n Bakanlar ve De€erli Konuklar,
Büyük Atatürk hiç flüphe yok ki Türk’ü Türk yapan nitelikleri kiflili€inde en üstün derecede temsil eden bir deha idi. Milletimiz taraf›ndan kendisine Atatürk soyad› veriliflinin izah› budur. Bu ba146
Sözlü Anlatım
k›mdan Atatürk’ü anlatmak bir bak›ma Türk milletinin niteliklerini anlatmakt›r. O bak›mdan güçtür,
zordur. Bu y›l 65. ölüm y›l dönümünde aziz ad›n› ve hat›ras›n› tekrar sonsuz minnet ve ba€l›l›k duygular› ile and›€›m›z büyük Atatürk’ün, bütün dünyan›n takdir etti€i nitelikleri var. En baflta büyük asker ve komutan niteli€i var. Millî devlet kurucusu ve devlet adam› niteli€i var. Milletimizin çehresini
de€ifltiren devrimci niteli€i var. “Yurtta bar›fl, dünyada bar›fl.” ilkesi ile bütün insanl›€› kucaklayan
hümanist yönü, insanc›l cephesi var ve nihayet bizim için çok de€erli olan, bize daima yol gösterecek olan fikir ve düflünce adam› çehresi var. Atatürk, bize memleket gerçeklerinden kaynaklanan
sorunlar karfl›s›nda hiçbir dogmaya kap›lmaks›z›n akl›n ve bilimin rehberli€ini kabul eden gerçekçi
bir dünya görüflü b›rakt›. Atatürkçü düflünce bu bak›mdan ça€dafl uygarl›k düzeyine en k›sa zamanda ulaflmay› o dünyada yerimizi amaçlamay›, yerimizi almay› hedef tutan bir görüfltür.
Atatürk diyor ki -yaz›l› metin hâlinde de elimizdedir- “Dünya süratle dönüyor. Milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin bile saadet ve bedbahtl›k telakkileri de€ifliyor. Böyle bir dünyada asla de€iflmeyecek hükümler getirmek ilmî ve akl› inkâr etmek olur.” Nitekim kendisine doktrin teklif edenlere karfl› da “Doktrin istemem çünkü donar kal›r›z, biz yürüyüfl hâlindeyiz.” demiflti. Demek ki Atatürkçülük statik bir düflünce sistemi de€il. Bilakis dinamik, ileriye dönük, yeniliklere aç›k düflünce sistemidir ve akl›, mant›€› düflüncede yöntem ald›€› içindir ki bugün oldu€u gibi yar›n da de€erini koruyacakt›r. Korumas› laz›md›r. Atatürk bu nedenledir ki hiçbir yabanc› ideolojiye iltifat etmemifltir.
Koydu€u ilkeler, yapt›€› devrimler, hedef olarak gösterdi€i hususlar daima Türk milletinin ihtiyaçlar›ndan kaynaklanmaktad›r. Kendi ifadesi ile söylüyorum, diyor ki: “Alaca€›n›z kararlar bu memleketin topraklar›n› koklayarak ortaya ç›kacakt›r.” Bir millî liderin memleket gerçeklerine bak›fl aç›s› bu.
Atatürkçü düflüncenin bizim için çok de€erli millî yönü, onu arz ediyorum. Memleket gerçeklerine çözüm ararken nas›l davrand›€›m›z›, nas›l düflünmemiz gerekti€ini gösteren taraf›, bunun yan›nda bir de bütün insanl›€a hitap eden, bütün insanl›€› kucaklayan evrensel yönü var, o da “Yurtta bar›fl, cihanda bar›fl.” ilkesi ile formüle ediyor. Asl›nda “Yurtta bar›fl, cihanda bar›fl.” Atatürk için
dünyam›zda yaflayan bütün insanlar› daha çok birbirine sevdirmek, birbirine kaynaflt›rmak yolundaki çabalar›n bir parças›yd›. Çünkü Atatürk, bütün insanl›€› bir vücut ve her milleti bu vücudun bir
organ› kabul ediyordu. 1937’de söyledi€i “Art›k bütün dünya milletleri akraba olmufllard›r ve akraba olmakla meflguldürler.” Bunlar, Atatürk’ün sözleri. Demek ki dünyada bir entegrasyona, bir birleflmeye de gidifl var ama elbette ki millî hususiyetleri önde tutmak üzere.
Atatürk’ün flu sözlerine bak›n›z, diyor ki “Dünyan›n falan yerinde bir rahats›zl›k varsa bana ne
dememeliyiz. Öyle bir rahats›zl›k varsa t›pk› kendi içimizde olmufl gibi onunla ilgilenmeliyiz. Olay ne
kadar uzakta olursa olsun. Bu görüflten sapmamak laz›md›r. Çünkü en uzakta zannetti€imiz bir olay›n bir gün bize temas etmeyece€ini bilemeyiz.” Atatürk’ün sözleri bunlar. Demek ki dünya ile ilgilenmek, dünyadan kopuk yaflamamak Atatürkçülü€ün de bir manada esas›.
Atatürkçülü€ü biz yol gösterici bir ›fl›k olarak kabul ediyoruz. Neden böyle davran›yoruz? Elbet,
belki Atatürk de bizim gibi bir insand›. Ama düflünelim ki bizi geçmifl insand›, ça€›n› aflm›fl insand›.
Yol gösterici niteli€i ile yaflad›€› günlerde bugünleri görmüfl insand›. Bu bak›mdan fikirleri, düflünceleri dün oldu€u gibi bugün de bize ›fl›k tutuyor. Ancak burada bir noktay› önemle belirtmek istiyorum ki Atatürkçülük, düflünce tarz› bak›m›ndan 30 sene, 40 sene, 50 sene, 80 sene evvel Atatürk’ün karfl›laflt›€› olay karfl›s›nda söyledi€i sözden ziyade, bugünkü karfl›lafl›lan olay hakk›nda akl›n ve mant›€›n felsefesi ile düflünmek sanat›d›r. Çünkü Atatürk bize nakilcili€i de€il, ak›lc›l›€› yöntem olarak göstermifltir. Bu noktada da dikkatli bulunmak laz›md›r.
Atatürk’ü biz millî kahraman olarak an›yoruz. Fikir ve düflünce cephesi ile bize yol gösterici ›fl›k
olarak kutluyoruz. Neden, neden? Bunu, Büyük Nutuk’un sonlar›nda cumhuriyeti emanet etti€i Türk
gençli€ine hitap ederken söyledi€i sözlerde aramak mümkün. Orada bir tablo çiziyor. Cumhuriyeti, Türk ba€›ms›zl›€›n› en zor flartlar alt›nda bile kurtaracaks›n, derken hepiniz hat›rlayacaks›n›z bir
tablo çiziyor. Vatan›n bütün tersanelerine girilmifl, ordular› da€›t›lm›fl, bütün kaleleri fethedilmifl.
147
Sözlü Anlatım
Atatürk’ün çizdi€i bu tabloyu düflünürseniz kendisi 19 May›s 1919’da Samsun’a ayak bast›€› zaman memleketin içinde bulundu€u ümitsiz ve ac› tablodur. Atatürk demek istiyor ki en güç flartlar
alt›nda bile, her fleyin bitti€i zannedildi€i bir zamanda bile Türk milletinin güven hissi hiçbir zaman
kaybolmamal›d›r. Atatürk bu gerçe€i bundan 80 sene evvel Türk mucizesi ile bütün dünyaya ispat
etmifl millî kahramand›r. Fikirleri, düflünceleri onun için cumhuriyetimize bayrak olmufltur ve bayrak
olmakta devam edecektir. Aziz ad› ve hat›ras› Türk milleti ile özdeflleflmifltir. Bu özdeflleflmesi sonsuza dek sürecektir. Bir flairimizin onun 1938’de zamans›z ölümü üzerine yazd›€› fliirinde flöyle deniliyor:
A€lama milletim yansan da içten,
O senin kan›nda, can›ndad›r o.
Ne zaman çetin bir davaya sar›lsam,
Ufkunda, aln›nda, yan›ndad›r o.
Atatürk dün oldu€u gibi bugün de yan›m›zdad›r, ufkumuzdad›r ve eseri olan laik, ça€dafl ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti onun gösterdi€i yolda sonsuza dek hiç flüphesiz ki yaflayacakt›r. Bu
duygularla ben de yüksek heyetinizi bir kere daha sayg›yla selaml›yorum.
Sad›k TURAL
Say›n Baflbakan›m, De€erli Konuklar,
Kurdu€u cumhuriyetin temellerine millî benli€i, millî kimli€i koymak isteyen Atatürk’ümüz “en
büyük eserim” dedi€i cumhuriyeti kültürle biçimlendirmek üzere 1931 y›l›nda Tarih Kurumunu,
1932 y›l›nda Dil Kurumunu kurmufl idi. 1983 y›l›nda ise bu iki tarihî kuruluflumuza iki yeni genç kardefl, Atatürk Kültür Merkezi ve Araflt›rma Merkezleri eklenerek Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu oluflturuldu. Bu anayasal kurulufl Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin stratejik konularda ihtiyac›n› duydu€u araflt›rmalar› yapmak üzere varl›€›n› sürdürüyor. Bize göre de sürdürmelidir.
Atatürk Yüksek Kurumunun kurucu baflkan›, bayra€› önce yukar›ya yükseltip sonra bizlere devreden de€erli büyü€üm Emekli Korgeneral Suat ‹lhan Beyefendi’ye sözü veriyorum. Buyursunlar.
TÜRK KÜLTÜRÜ VE TÜRK DEVR‹M‹
Suat ‹LHAN
Say›n Baflbakan›m, Say›n Genelkurmay Baflkan›m, Say›n Bakanlar, Yarg›m›z›n De€erli Baflkanlar›, De€erli Konuklar,
Ölümünün 65. y›l›nda büyük önderimizi rahmet ve sayg›yla an›yoruz.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, kuruluflunun 20. y›l›n› bu günlerde tamamlam›fl bulunuyor.
Atatürk günlerini akademik düzeyde anma gelene€i sürdürülmektedir. Yüksek Kurumun kaybetti€i yasal güce tekrar kavuflturulaca€›n› umut ediyoruz.
Sunaca€›m konu, Türk kültürü ve Türk devrimi iliflkisidir. Bu büyük konunun k›sa bir araflt›rmas› dahi Türk kültürü ve Türk devriminin bir bütün teflkil ettikleri sonucuna ulaflt›r›yor. Türk kültürü
kadim tarihî maceras›n›n son aflamas›nda Türk devrimini üretmifltir. Atatürk de Türk devrimi de Türk
kültürünün birer flaheser ürünüdür.
Konuyu k›sa Türk kültürü tarihi ve Türk devriminin ana özellikleriyle sunaca€›m.
Atatürk ve Atatürkçülükle ilgili arfliv çal›flmalar› çok büyük ölçüde tamamlanm›flt›r. Buna karfl›l›k
Türk devrimi ile ilgili toplu de€erlendirmelerde önemli boflluklar bulunuyor. Örnek olarak flu sorular
henüz cevaplar› ile buluflmam›flt›r. Türk devriminin Bat› evrensel devrimleri aras›ndaki yeri nedir?
Türk devriminin Osmanl› ‹mparatorlu€u yenilik hareketleri karfl›s›ndaki durumu nedir? Türk devriminin evrenselli€i ve antiemperyalist özellikleri nelerdir? Türk devriminin Türk kültür tarihi içindeki yeri
148
Sözlü Anlatım
ve konumu nedir? Türk devriminin uygulama baflar›s› ve günümüzdeki yeri nedir? Ve son olarak da
Türk devriminin gelece€i nas›l olacakt›r, olmal›d›r?
Bu sorulara verilecek cevaplar, sand›€›m›zdan çok daha büyük, benzerleri aras›nda özgün yap›
ve özelliklere sahip bir devrimi gerçeklefltirdi€imizi göstermektedir. Bu alt› sorudan befline çok k›sa de€inip Türk devriminin Türk kültür tarihi içindeki yeri ve konumuna biraz daha a€›rl›k vererek
sunaca€›m.
Bat› devrimlerinin belli bafll›lar›n› kronolojik s›rayla flöyle saymak mümkün: Rönesans, Reform;
I, II. ‹ngiliz Devrimleri, ABD Devrimi, Frans›z Devrimi ve Sanayi Devrimi.
Bat› devrimlerinin kiflilere ve Bat›l› toplumlara getirdikleri ana bafll›klar› ile flunlard›r: Sanat ve bilim alan›nda geliflmeler insana sayg›, arkeoloji, felsefe, mimari alan›nda yenilenmeler; toplumun siyasi ve hukuki yap›s›ndaki at›l›mlar; kilisede ve inanç hayat›nda aç›l›mlar; halk›n yönetime daha fazla kat›l›m›; krall›k ve aristokrasinin etkinli€inin azalmas›; iktidar›n halk taban›na yay›lmas›; ba€›ms›zl›k, özgürlük ve insan haklar›nda geliflmeler; düflünce, bas›n, özel giriflim, hukuk ve yasalar karfl›s›nda eflitlik ve anayasal döneme geçifl. Bat› devrimlerinin her birisi say›lan ad›mlardan bir k›sm›n›
gerçeklefltirmifltir. Birbirini izleyen devrimler kendinden öncekilerin üzerine at›l›mlar eklemifltir. Bat›
kültürü s›ral› devrimlerinin ürünlerinin toplam›d›r.
Türk devrimi, en az yedi, gerçekte çok daha fazla aflamada ulafl›lan Bat› devrimlerinin amaçlar›na bir defada, tek bir devrim ile ulaflmay› öngörmüfltür. Bu özellik Türk devriminin güzelli€inin, büyüklü€ünün, zorlu€unun önemli sebeplerinden birisidir. Türk devrimini büyüklerden yapan sebeplerden birisi de Bat› devrimleri devam eden ortak kültürün at›l›mlar olmas›na karfl›l›k, Türk devriminin iki farkl› kültür aras›nda (Bat› ve Do€u) uyum sa€lamaya yönelik olufludur. Büyüklü€ünün, zorlu€unun di€er bir sebebi, Bat›l›lara ra€men Bat›’ya yönelik oluflundand›r.
Türk devrimi evrimleflerek varl›€›n› ve geliflmesini sürdürmektedir.
(...) Devrimimiz özgün bir yap›ya sahiptir. Çok kar›flt›r›lan terimler var. Bunlar ça€dafllaflmak,
ça€c›llaflmak ve Avrupal›laflmak. Sözlük anlam›yla ça€dafllaflmak modernleflmek. Avrupal›laflmak
ise Avrupal›lar›n düflünce, davran›fl ve yaflant›lar›n› benimsemektir. Ça€c›llaflmak ise muas›rlaflmak, ça€›n tutumuna ve gereklerine uymak anlam›ndad›r. Atatürk konuyu en aç›k flekilde “10. Y›l
Nutku”nda ortaya koyarak “Kültürümüzü ça€dafl uygarl›€›n üzerine ç›kartaca€›z.” demifltir. Atatürk
ça€c›llaflmay› hedef göstermemifltir. Çünkü her yeni olan, her modern ve asri olan mutlaka iyi ve
flartlar›m›za uygun de€ildir. Atatürk Avrupal›laflmay› da hedef göstermemifltir. Çünkü amaç Avrupal›lar›n düflünce, davran›fl ve yaflant›lar›n› benimsemek de de€ildir. Atatürk ça€dafllaflmay› ça€›n
gereklerine ve tutumuna uymay› hedef göstermifltir. Çünkü ça€›n benimsenecek baflat tutum ve gere€i Bat›’da da olabilir, baflka yerde de olabilir. Bugün Bat›’da olabilir, yar›n baflka yerde olabilir. Atatürkçülük sadece günümüzü de€il, ça€lar› kapsar ve her ça€da ça€dafl olma hareketidir. Türk devriminin amac› da budur zaten. Türk devrimi kültür de€iflimini, kimlik ve kiflilik de€iflimini amaçlamaz.
Devrimimizin özgünlü€ünün aç›kl›k kazanmas› için baz› sorular› do€ru cevapland›rmam›z laz›m.
fiu üç soru üzerinde durulmal›: “Türk devrimi bir ça€dafllaflma hareketi midir yoksa Avrupal›laflma
hareketi midir? Türk devrimi ça€dafl de€erlerde uyumu mu hedefler yoksa Bat›’yla bütünleflmeyi
mi hedefler? Türk devrimi özgün bir hareket midir yoksa Bat›’ya ba€›ml› bir hareket midir?” Türk
devrimi sorular›n birinci bölümünde cevab›n› bulur. K›saca Türk devrimi bir ça€dafllaflma hareketidir, Bat›’yla ça€dafl de€erlerde uyumu hedefler, özgün ve ba€›ms›z bir harekettir. ‹kinci bölümler
Türk devrimini anlatmazlar. Türk devrimi bir Avrupal›laflma hareketi de de€ildir. Bat›’yla entegrasyon hareketi de de€ildir. Bat›’n›n içerisinde erime de€ildir.
Millî hedeflerin seçiminde, Yüksek Kurumun Kanunu millî kültür unsurlar›n›n tespitini ister. Yüksek Kurum Atatürk Kültür Merkezi, bir bilim ve uygulama kolu oluflturarak millî kültür unsurlar›n› tespit etmifltir. Bilim Uygulama Kolu’nun belirledi€i genel kültür unsurlar› flunlard›r: Temel düflünce sis-
149
Sözlü Anlatım
temi bir kültür unsurudur: dil, tarih, din, folklor, sanat, örf-adet, gelenek, ziraat, ekonomi, hukuk, askerlik... Kültür hayat›n bütün alanlar›n› kapsar. Bilinen millî kültür unsurlar› baflbakan›n baflkanl›€›nda toplanan Yüksek Kurul’un onay›ndan geçmifltir. Daha sonra kültür unsurlar›ndan her biri yetkili
elemanlar taraf›ndan incelenmifl ve bir kitap hâlinde yay›nlanm›flt›r. Seçilen ve benimsenen temel
düflünce sistemi ilk kültür unsuru olarak belirlenmifltir. Çünkü benimsenen temel düflünce sistemi
di€er bütün kültür unsurlar›n› flekillendirmektedir. Örnek olarak benimsenen temel düflünce sistemi komünizm ise di€er bütün unsurlar› etkileyerek kendi özelliklerine göre flekil vermekte; temel düflünce sistemi liberal ekonomi ise çok partili sistemse farkl› yap› oluflmaktad›r. Bilim Uygulama Kolu Atatürkçülü€ü, Türkiye Cumhuriyeti’nin benimsedi€i temel düflünce sistemi olarak kabul etmifltir. Buna göre Türkiye Cumhuriyeti ba€›ms›z, egemen, hukukun üstünlü€ünü, ak›lc›l›€›, bilimcili€i ve
devrim ilkelerini kabul etmifl ve benimsemifltir. Türkiye Cumhuriyeti bu ilkelere ba€l› olarak kurulmufltur. Omurgas›n› bu ilkelerle kurmufltur. Türk kültür unsurlar›n›n her biri üzerinde Türk devriminin ve ilkelerinin damgas› vard›r. Türk devrimi ile Türk kültürü bir bütün olufltururlar. Türk devriminden verilen her ödün Türkiye’yi geriletmektedir.
Sad›k TURAL
Kad›n, toplum içinde erkek gözüyle konuflland›rmak da de€erlendirmek de eksik olur. Kad›n› bir
ayr› cins varl›k olarak görmekten kurtulup hem anne hem de toplumun her alan›nda yer alan, erkekle birlikte yürüyen bir varl›k saymak geliflmifllik göstergesidir.
Atatürk’ün yap›land›rmay› istedi€i, hayat›m›z›n içinde kad›na ayr›lm›fl ayr› bir dünya, zenginlefltirilmifl bir bak›fl aç›s› vard›: ‹ffetli, üretken, çal›flkan, dürüst ve sorumluluk alma cesareti tafl›yan
Türk kad›n›n›n toplumda yerini büyütmek ve sa€lamlaflt›rmak... Genç kardeflim, önümüzdeki aylarda profesör olacak olan Esin Day› Han›mefendi “Atatürk ve Türk Kad›n›” konulu konuflmas›n› yapacaklar, buyursunlar.
ATATÜRK VE TÜRK KADINI
Esin DAYI
Teflekkür ederim Say›n Baflkan. Say›n Baflbakan›m, Say›n Genelkurmay Baflkan›m, De€erli Konuklar,
Öncelikle bugün burada Ata’m›z› sayg›yla anarken Türk kad›n›n› temsilen burada bulunmaktan
duydu€um gururu ve memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Atatürk’ün Türk kad›n›na bahfletti€i haklar ve Türk kad›n› ad›na yapt›€› mücadeleden dolay› büyük kurtar›c›ya, büyük öndere Türk kad›n›
ad›na minnet ve flükranlar›m›z› sunuyorum.
Atatürk ö€rencilik y›llar›ndan itibaren özellikle devletin idari, siyasi ve askerî alanlarda içinde bulundu€u sorunlar› görmüfl, çözümler aramaya bafllam›flt›r. Bundan dolay› da siyasetle u€raflm›flt›r.
Ancak zamanla devletin ve milletin geri kalm›fll›€› nedenlerini sosyal, kültürel, ekonomik ve e€itim
sistemimizdeki eksiklerde görmüfl ve çözümler aramaya bafllam›flt›r. Bu çerçeve içerisinde flüphesiz önemsedi€i konulardan birisi de Türk toplumunda kad›n›n yeriydi.
Atatürk, Türk kad›n›n›n kendisinden beklenen sonsuz minnet, hizmet ve fedakârl›€a ra€men en
do€al ve ça€dafl insan haklar›ndan mahrum edilmesinden, özellikle dinin, gelenek ve göreneklerin
kad›n› tahakküm alt›na almak için bir araç olarak kullanmas›ndan rahats›zl›k duymufltur.
Atatürk’ün Türk kad›n› hakk›ndaki düflünceleri neydi, Türk kad›n›n›n toplumdaki yeri ne olmal›yd›, Türk kad›n› için neler yap›lmal›, hangi haklar verilmeliydi? En önemlisi Atatürk’e göre Türk kad›n› nas›l olmal›yd›? Biz bu sorular›n cevab›n› Atatürk’ün bir vesile ile tuttu€u günlüklerinde, arkadafllar›yla sohbetlerinde, yerli ve yabanc› bas›nla yapt›€› görüflmelerde, meclis görüflmelerinde, konuflmalar›nda, halka özellikle han›mlara ve gençlere hitaben yapt›€› konuflmalarda, her fleyden önce ilke ve ink›laplar›nda görüyoruz.
150
Sözlü Anlatım
(...)
Atatürk, Türk kad›n›n›n Türk erke€i ile birlikte eflit bir e€itim almas›n›n yan›nda kad›n olman›n gerektirdi€i görevlerini yerine getirebilmesi için ayr›ca özel e€itim al›p bilgi ve beceri donan›ml› yetifltirilmesini de istemifltir. 21 Mart 1923 günü Konyal› han›mlara yapt›€› bir konuflmada kad›nlar›n toplum içinde üzerlerine düflen görevinin de iyi bir anne oldu€unu; zaman ilerledikçe, bilim gelifltikçe,
medeniyet dev ad›mlarla yürüdükçe ça€›n bugünkü flartlar›na göre evlat yetifltirmenin güçlü€üne
de€inerek flöyle der: “Binaenaleyh kad›nlar›m›z hatta erkeklerden daha çok münevver, daha çok
feyizli, daha çok bilgili olmaya mecburdurlar. E€er hakikaten milletin anas› olmak istiyorlarsa böyle olmal›d›r.”
Atatürk, bugün kad›nlar›m›z›n her yerde erkeklerle fikir ve nur yolunda yar›flt›klar›n›, hiçbir yerde
kad›nlar›m›z›n erkeklerden afla€› olmad›€› hatta dengede görüldü€ünü, kad›nlar›m›z›n daha olumsuz flartlarda bile erkeklerden geri kalmad›klar›n› belki de eflit flartlarda onlar› geçebileceklerinin gurur verici bir durum oldu€unu belirtmifltir. Nitekim o memleket evlatlar›n›n ortak ve eflit olarak almak zorunda olduklar› ilim ve fennin oldu€unu, yüksek meslek ihtisas erbaplar›n›n ayr›laca€› tahsil
derecesine kadar terbiye ve e€itimde birli€in, sosyal hayat›m›z›n geliflmesi ve ilerlemesi için önemli
bir ad›m oldu€unun bilincindeydi. Atatürk, Türk kad›n› için yap›lmas› gereken en önemli hizmetin
ona ö€retim ve e€itim alan›nda yap›lacak, sa€lanacak hak ve f›rsat eflitli€i oldu€unu biliyordu. Çünkü kad›n ne kadar e€itimli, bilgili, kültürlü olursa hangi haklara sahip olmas› gerekti€ini bilecek, haklar›n› koruyacak ve ne istedi€ini de bilecekti. Bir toplum kad›n ve erkek iki cinsten meydana geldi€ine göre bu cinslerden birinin ça€›n gereklerine uygun haklar elde edip, aktif duruma geçip di€erlerinin bu haklardan mahrum ve pasif durumda kalmas› toplumun hem sosyal hayatta hem de medeniyet sahas›nda geliflmesine engel olur. Mümkün müdür ki bir toplumun yar›s› topraklara, zincirlere ba€l› kald›kça di€er yar›s› semalara yükselsin. fiüphe yok ki ilerleme ad›mlar› dedi€im gibi iki
cins taraf›ndan beraber arkadaflça at›lmal›, ilerleme ve yenilik alan›nda birlikte yol al›nmal› düflüncesinde olan Atatürk, bizim sosyal hayat›m›zdaki baflar›s›zl›klar›n nedenini kad›nlar›m›za karfl› gösterilen ilgisizlik ve kusura ba€layarak “Binaenaleyh bizim heyeti içtimaiyemiz için ne laz›msa bunlar› ayn› derecede hem erkek hem de kad›nlar›m›z›n kazanmalar› laz›m.” demifltir.
Dünya yüzünde gördü€ünüz her fley kad›n›n eseridir, diyecek kadar kad›n›n toplumdaki ve medeniyetindeki yerini takdir eden bir kifli olan Atatürk, büyük Türk kad›n›n› mesaimizde müflterek k›lmak, hayat›m›z› onunla birlikte yürütmek, Türk kad›n›n› ilmî, ahlaki, sosyal, iktisadi hayatta erkek orta€› arkadafl›, yard›mc›s› yapmak yoludur. (...)
Nihayet 3 Mart 1924’te e€itim ve ö€retimin birlefltirildi€i Tevhidi Tedrisat Kanunu ile kad›nlara
verilen haklar›n ilk ad›m› at›lm›flt›.
Böylece erkek ve k›z çocuklar› ayn› flekilde bütün tahsil derecelerinde e€itim ve ö€retim göreceklerdi. Atatürk’ün en büyük ve nihai hedefi Türk kad›n›n› ve erke€ini hukuki haklar aç›s›ndan eflit
duruma getirmekti. Ancak bunu gerçeklefltirmek için toplumun eksikliklerini, yanl›fll›klar›n› görerek
düzeltme e€iliminde olup yenili€e, ça€dafllaflmaya yönelmesi ve bütün bunlar›n bir sonucu olarak
kad›n erkek ayr›m› fikir uygulamas›ndan vazgeçilmesi gerekiyordu.
Hak, bir görev ve sorumlulu€un karfl›l›€› verildi€ine göre Türk kad›n› bu görev ve sorumlulu€unu tarihin her döneminde, özellikle Millî Mücadele Döneminde fazlas›yla yerine getirmifltir. Bir anne, bir efl, bir k›z kardefl, bir k›z çocu€u olarak cephede savaflan erkeklerin cephe gerisinde b›rakt›€› alanlar› doldurmufl, onlar›n yoklu€unu aratmam›fl, tarlas›n› sürmüfl hem kendi yiyece€ini hem
cephedeki askerin yiyece€ini sa€lam›fl, aile oca€›n› tüttürmüfl, çolu€una çocu€una, ihtiyar›na ve
hastas›na sahip ç›km›fl; kol kanat germifl; ya€mur, kar, so€uk demeden askerin silah ve cephanesinin nakil ve ikmal ifllemlerini yürütmüfl hatta elinde silah› ile cephede düflmana karfl› savaflm›flt›r.
Bir kad›ndan can›ndan baflka ne istenebilirdi. O da gerekti€i zaman can›n› feda etmiflti. Öyleyse bugüne kadar bir kad›n de€il, bir insan olman›n gerektirdi€i haklar niçin ondan esirgenmiflti? Türk ka151
Sözlü Anlatım
d›n› esarete karfl› bir millî mücadele yapm›flt› ve baflarm›flt›. Ama baflka bir esarete mahkûmdu.
Çünkü en tabii haklar› olan özel ve siyasi haklar›ndan mahrumdu.
Atatürk, Türk kad›n›n›n art›k ikinci s›n›f vatandafl muamelesi görmesini istemiyordu ve lay›k oldu€u haklar› kazanmas› için kamuoyunu haz›rlamaya çal›fl›yordu. Bunun için de konuflmalar›nda
s›k s›k Türk kad›n›n›n Milî Mücadele’deki hizmetlerinden, çok ulvi, çok yüksek, çok k›ymetli fedakârl›klar›ndan, dinin yanl›fl yorumlanmas› sonucu kad›n›n koyu bir taassup alt›nda ezildi€inden bahsetmifltir. Ona göre dünyan›n hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kad›n›n›n fevkinde kad›n mesaisizlik etmek imkân› yoktur ve dünyada hiçbir milletin kad›n› ben Anadolu kad›n›ndan daha fazla çal›flt›m, milletimi kurtulufla götürmekte ve zafere götürmekte Anadolu kad›n›ndan daha
fazla çal›flt›m, diyemez.
...
Demokratik bir sistemde her ferdin devletin içinde yaflad›€› topluma karfl› sorumluluklar› ve görevleri vard›r. Aile hayat›, sosyal hayat ve ifl hayat›nda devletin dayana€› olan milleti oluflturan fertleri kad›n, erkek diye ay›r›p kad›nlar› bu sorunun d›fl›nda tutmak demokratik sistemin temellerine de
ayk›r› idi. Bu yoldaki uzun ve sab›rl› çal›flmalar›n sonucu 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu ile Türk
kad›n›na belediye seçilmelerine kat›lma, seçme, seçilme hakk› verilmiflti. Bu Türk kad›n›n›n siyasi
haklar›n› kazanmas›n›n ilk ad›m›yd›. 1933 y›l›nda Atatürk “Cumhuriyet rejimi demek demokrasi sistemiyle devlet flekli demektir. Biz cumhuriyeti kurduk, 10. yafl›n› doldururken demokrasinin bütün
icaplar›n› s›ras› geldikçe tatbikata koymal›d›r. Kad›n haklar›n› tan›mak da bunun bir icab› olacakt›r,
müsterih olunuz.” demiflti. Nitekim 26 Ekim 1933 günü yine Türkiye Büyük Millet Meclisinin Köy Kanunu’nda yapt›€› de€ifliklikle Türk kad›n› köy ihtiyar heyetlerine seçme ve seçilme hakk› kazanm›fl,
s›ra yavafl yavafl Türkiye Büyük Millet Meclisine girme aflamas›na gelmiflti. (...)
1935 seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisine 18 kad›n milletvekili girmiflti. O günkü flartlar
dikkate al›nd›€›nda gerçekten çok önemli bir baflar› ve aflamayd›. Ancak bugün hâlâ mecliste kad›n milletvekili say›s› bu say›ya ulaflamam›flt›r. Mecliste milletvekilleri say›s›n›n artmas› karfl›s›nda
kad›n milletvekilleri say›s›n›n azalmas› ters orant›l›d›r ve bu dikkat çekicidir. Bunun sorumlulu€unu
Türk kad›n› ve erke€i birlikte paylaflmal›d›r. Bundan sonra Türk kad›n›n›n yapaca€› en önemli görev
kendisine tan›nan özel ve siyasi haklar›n bilincine vararak onlar› sahiplenmek, korumak, faydalanmak ve uygulamaya konulmas›n› sa€lamakt›r. Çünkü sahip ç›k›lamayan haklar›n gelece€i kayg› yarat›r. Hatta zaman ve flartlara göre flahsi onurunu koruyarak görev ve sorumluluklar› nispetinde bu
haklar›n› gelifltirmelidir. Bir cins di€erini yok sayarak veya düflman görerek, hakaret ederek de€il,
insanca, karfl›l›kl› sevgi ve sayg› anlay›fl›yla mevcut sorunlar›n çözülmesine çal›fl›lmal›d›r.
Erkekler unutmamal› ki bir kad›n bir anne, bir efl, bir k›z, bir erkek, bir baba, bir erkek kardefl,
bir erkek çocuktur. Eski bir atasözü vard›r: “Dünya bir kazand›r, kad›n bir kulpundan tutar, erkek
bir kulpundan tutar, birlikte kald›r›rlar.” Bütün erkekler annelerinin zekâlar›na, düflüncelerine ve ferasetine hayrand›r. Bütün erkekler kad›nlar›n bu özelliklerini kabul ettiklerine göre öyleyse kad›nlar›m›z›n onlardan daha az haklara sahip olmalar›na hakl› gösterecek bir neden de yoktur. Bugün sadece kad›nlar›m›z de€il, kad›nlar›m›zla birlikte erkeklerimiz de bugün ve gelecekte bir annenin, bir
eflin, bir k›z kardeflin, bir k›z çocu€unun hiçbir alanda ve zamanda ma€dur olmamas› için gerekenlerin yap›lmas› ad›na el birli€i, ifl birli€i ve fikir birli€i yapmalar› gerekiyor.
Tüm zamanlar›n eflsiz lideri büyük Atatürk’ü büyük Türk milleti özellikle Türk kad›nlar›na yapt›€›
hizmetlerden dolay› tekrar sayg›yla an›yor, teflekkür ediyorum.
Sad›k TURAL
Say›n Baflbakan›m, Say›n Genelkurmay Baflkan›m, Hükûmetimizin De€erli Üyeleri, Yüksek Yarg›m›z›n De€erli Baflkanlar› ve Üyeleri, De€erli Bilginler, De€erli Dinleyenler,
152
Sözlü Anlatım
Atatürk’ü anmak, hay›r Atatürk’ü yeni bafltan kavramak ve o yönde bir y›l içinde neler yap›ld›€›n› de€erlendirme toplant›lar›ndan birisini bugün burada tamamlad›k. Dünyan›n en büyük devletlerini dize getirmifl, emperyalizmin gerçekten bafl›n› e€dirmifl Atatürk’ümüzü baflkalar›n›n nas›l anlad›€›n›, nas›l anlamak istedi€ini unutmadan onu do€ru anlamak, do€ru yürümek, yürüyüflümüzün k›lavuzu saymak, Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hat›ras› önünde flükranla, minnetle, ba€l›l›k duygular›yla bir kere daha e€ilmek görevimizi yapm›fl kabul ediniz.
Hepinizi sayg›larla, sevgilerle selaml›yoruz.
10 Kas›mlarda Atatürk’ü Anmak ve Anlatmak
hzl.: Zeki Dilek
2. etkinlik: “Türkiye Cumhuriyetinin 80. Y›l› ve Atatürk” aç›k oturumundan hareketle tabloda yer
alan sorular› cevaplay›n›z. Verdi€iniz yan›tlara göre aç›k oturum konuflmalar›n›n özelliklerini belirleyiniz.
Sorular
Cevaplarınız
Konu her kesimi ilgilendirecek nitelikte midir?
Açık oturuma kaç konuşmacı katılmıştır?
Konuşmacıların özellikleri nelerdir?
Açık oturumda Atatürk hangi yönüyle ele alınmıştır?
Konuşmacılar konuyla ilgili yeterli hazırlık yapmışlar mıdır?
3. etkinlik: Atatürk gibi genifl halk kitlesini ilgilendiren ve ilgi duyulan bir konuda yap›lacak aç›k
oturumun nas›l bir yerde düzenlenmesi gerekir? Buna göre aç›k oturumlar›n düzenlenece€i yerin
nas›l olmas› gerekti€ini belirleyiniz.
4. etkinlik: Aç›k oturum konusunun önceden belirlenmesi ve duyurulmas›n›n faydalar›n› tart›fl›n›z. Tart›flma sonuçlar›n› s›n›fa sununuz.
5. etkinlik: “Türkiye Cumhuriyeti’nin 80. Yılı ve Atatürk” adlı açık oturum metninde açık oturum
başkanı Prof. Dr. Sadık Tural’ın konuşmalarını inceleyiniz. Metinden hareketle açık oturumu yöneten başkanın görevlerini söyleyiniz.
6. etkinlik: “Türkiye Cumhuriyetinin 80. Y›l› ve Atatürk” aç›k oturumunda ele alınan konuların nasıl sınırlandığını belirtiniz. Açık oturumlarda ele alınan konunun işleniş tarzının nasıl olması gerekir?
Düşüncelerinizi açıklayınız.
7. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz ve izledi€iniz aç›k oturumlardan sonra forum yapılıp yapılmadığını
belirtiniz. Foruma dönüflen bu tür aç›k oturumlarda, dinleyicilerin sordu€u sorular›n, ele al›nan düflünceyi ayd›nlatacak temel fikirler üzerinde yo€unlaflmas›n›n önemini söyleyiniz.
8. etkinlik: Aç›k oturum sonunda konuflmac›lara soru soran dinleyicilerin hareket ve tav›rlar›n›n
ve sorular›n›n nas›l olmas› gerekti€ini söyleyiniz.
9. etkinlik: “Türkiye Cumhuriyetinin 80. Y›l› ve Atatürk” aç›k oturumunda konuflma yapan Suat
‹lhan ile Esin Day›’n›n konuflmalar›n› aç›kl›k, ak›c›l›k ve duruluk bak›m›ndan inceleyiniz. Konuflmalar›n anlat›m özellikleri bak›m›ndan farkl› olmas›n›n sebeplerini söyleyiniz.
10. etkinlik: “Türkiye Cumhuriyetinin 80. Y›l› ve Atatürk” aç›k oturumunda kullan›lan anlat›m türlerini belirleyiniz. Kullan›lan anlat›m türlerinin metnin iletisi ile olan iliflkisini söyleyiniz.
153
Sözlü Anlatım
11. etkinlik: “Türkiye Cumhuriyetinin 80. Y›l› ve Atatürk” aç›k oturumunda dilin hangi ifllevlerde
kullan›ld›€›n› metinden verece€iniz örnek cümlelerle gösteriniz.
ANLAMA, YORUMLAMA
1. “Türkiye Cumhuriyetinin 80. Y›l› ve Atatürk” aç›k oturumunun düzenlenifl amac›n› söyleyiniz.
2. “Türkiye Cumhuriyetinin 80. Y›l› ve Atatürk” aç›k oturumundaki her konuflmay› bir birim olarak
kabul edersek bu konuflmalar›n metnin bütünündeki hangi düflünceye hizmet etti€ini söyleyiniz.
3. Atatürk’ün “Alaca€›n›z kararlar bu memleketin topraklar›n› koklayarak ortaya ç›kacakt›r.” sözünü Türk toplumunun kültür özellikleri ›fl›€›nda yorumlay›n›z.
4. Türk kad›n›n›n kendisine verilen seçme ve seçilme hakkını ne derece kulland›€›n› ve gelifltirdi€ini düflünüyorsunuz? Size göre Türk kad›n›nın cemiyet, ifl ve siyaset hayat›nda yeterince aktif
olabilmesi için neler yapılması gerektiğini açıklayınız.
5. “Türkiye Cumhuriyetinin 80. Y›l› ve Atatürk” adlı açık oturum konuşmalarında kelimelerin daha çok hangi anlamda kullanıldığını belirleyiniz. Bunun metnin türü ile olan ilişkisini açıklayınız.
6. “Ön Haz›rl›k”ta seçti€iniz ve hakk›nda araflt›rma yapt›€›n›z konuda bir aç›k oturum düzenleyiniz. S›n›ftaki arkadafllar›n›z›n da aç›k oturum sonunda soru sormas›na f›rsat tan›yarak aç›k oturumun foruma dönüflmesini sa€lay›n›z. Yap›lan aç›k oturum hakk›nda düflüncelerinizi ifade ediniz.
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D”, yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
•
•
•
•
Aç›k
Aç›k
Aç›k
Aç›k
oturumlar›n konusu sadece bilim çevrelerini ilgilendirici nitelik tafl›mal›d›r.
oturumlar radyo ve televizyonda da yap›labilir.
oturumda amaç, tart›fl›lan konuda bir sonuca varmakt›r.
oturumda ileri sürülen bilgilerin, bilimsel geçerli€i olmal›d›r.
(
(
(
(
)
)
)
)
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Önceden belirlenen bir konunun, çeflitli yönleriyle o konudaki uzman kiflilerce, topluluk
önünde ortaya kondu€u tart›flmalara ..................... denir.
• Aç›k oturumda ..................... konuflmac›lar› tan›tarak ele al›nan konu ile ilgili bilgiler verir.
• Aç›k oturumda konuflmalar ....................................... bir dille yap›l›r.
• Aç›k oturumlarda ......................................... konular seçilir.
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. Afla€›dakilerden hangisi aç›k oturumun özelliklerinden de€ildir?
A) Geniş bir dinleyici topluluğu önünde yapılması
B) Konusunun geniş halk kitlesini ilgilendirecek özellikte olması
C) Konuşmacıların konu ile ilgisi olan kişiler olması
D) Sadece bilimsel çevreleri ilgilendiren konularda yapılması
E) Seçilen konunun önceden duyurulması
154
Sözlü Anlatım
2. İmgelerden kaçınma ya da dümdüz söyleyişe yönelme, şiirin doğasına ters düşer. Bilinen
ve çok yinelenmiş bir gerçektir ki şiir, imgelerle düşünme sanatıdır. Ozansılık ise yeniliği, tazeliği olmayan, insan yüreğinde hiçbir titreşim yaratmayan, basmakalıp imgeler üretmedir. Bu yönden şiirsellikle ozansılığı karıştırmamak gerekir. Şiirsellik, yaşam ve insan gerçeğinin imgelerle
dile getirilmesidir. Ozansılık ise bunun tam tersi olarak gerçeği gölgeleme, bunun için de cilanın
ve boyanın her türüne sığınmadır.
Bu parçan›n anlat›m›nda, afla€›dakilerden hangisine baflvurulmufltur?
A) Açıklama-örnekleme
B) Tartışma-örnekleme
C) Açıklama- örnekleme
D) Karşılaştırma-örnekleme
E) Açıklama-betimleme
3. Yazar, Tanzimat sonrasının toplumsal çalkantılarını konu edinmiştir eserlerinde. Bugün yapıtlarının okunur olmasının başlıca nedenlerinden biri de kuşaklar arası çatışmayı ustaca bir üslupla işlemesidir. Kısacası düşünce ve teze dayalı eserlerini bir kuyumcu titizliğiyle sunmuştur
bize.
Bu parçan›n anlat›m biçimi afla€›dakilerden hangisidir?
A) Öyküleme
B) Tanımlama
C) Örnekleme
D) Açıklama
E) Tartışma
4. Genç yazar, çağın çok gerisinde kalmış. Anlatımı çok süslü ve gösterişli. Dili yabancı sözcüklerle yüklü ağır bir dil. Böyle bir dönemde ilgi çekmesi çok zor.
Bu parçada elefltirilen yazar›n anlat›m›nda bulunmayan özellik hangisidir?
A) İçtenlik
B) Yalınlık
C) Akıcılık
D) Özgünlük
E) Açıklık
5. Hepimiz bencillikten yakınıyoruz. Herkesin yalnızca kendisini düşündüğünü, kendisinden
başkası yokmuş gibi davrandığını görüyoruz. Bu tutumu eleştiriyoruz ama görüyoruz ki eleştirinin pek bir yararı olmuyor. Çünkü bencillik azalacağı yerde giderek yaygınlaşıyor. Bu duruma
karşı önlem almıyor, sadece yakınmakla yetiniyoruz.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi
uygun olur?
A) Bencil insan kendisini koruma güdüsüyle kendine güvensizlik arasında sıkışmıştır.
B) Bencilliğin birey olma yetkinliği kazanmamış kişilerde sık görüldüğünü biliyoruz.
C) Bencil kişilerin her olayı, her durumu, her insanı kendi çıkarı için kullandığını unutmamalıyız.
D) Bencilliğin nelerden kaynaklandığını, neden yaygınlaştığını düşünmüyoruz.
E) Bencil kişiler kendilerinden başkalarına değer vermeyi bilmezler.
1999/ÖSS
Ç. Afla€›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
1. Güzel konuşma, karşımızdakileri etkileme ve inandırma yeteneği kazanmada eğitimin rolü
nedir?
2. Dinleyicilerin daha pasif olduğu tartışma türlerinde konuşmacı, topluluğun dikkatini uyanık
tutmak için neler yapabilir?
155
Sözlü Anlatım
3. SEMPOZYUM
ÖN HAZIRLIK
❑ Sempozyum metinleri bularak okuyunuz. Beğendiğiniz bir metni s›n›fınıza getiriniz.
❑ ‹mkânlar›n›z dâhilinde çevrenizde düzenlenen sempozyumlar› araflt›rarak ilginizi çeken
ve konusu hakkında bilgi sahibi oldu€unuz bir sempozyuma dinleyici olarak kat›l›n›z.
❑ S›n›fta düzenleyece€iniz sempozyum için belirleyece€iniz konunun herhangi bir alanında bildiri sunmak amac›yla araflt›rma yap›n›z.
❑ Uluslararası Akşehir Nasrettin Hoca Sempozyumu kitabını, http//www.aksehir.bel.tr. İnternet adresinden inceleyerek sempozyum oturumlarının nasıl düzenlendiğini, her oturumda
kimlerin oturuma başkanlık yaptığını, Nasrettin Hoca’nın sempozyumda hangi yönleriyle ele
alındığını araştırınız.
❑ Sempozyumların nasıl düzenlendiğini araştırınız.
HAZIRLIK
1. Haz›rl›kl› konuşmalarda konuflmac›n›n atasözlerinden, deyimlerden, f›kralardan ve küçük
hikâyelerden yararlanmas›n›n sunuya olan katk›s› nedir?
2. Sempozyum öncesinde savunulacak düflünce hakk›nda bilgi toplaman›n, düflünceye kan›tlar göstermenin, say›sal verilerden yararlanman›n inand›r›c›l›k aç›s›ndan ne gibi bir önemi oldu€unu aç›klay›n›z.
ÜNCE LE M E
1. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz sempozyum metinlerini okuyunuz. Arkadafllar›n›z›n getirdi€i metinleri dinleyiniz. Dinledi€iniz metinler hakk›nda düflüncelerinizi ifade ediniz.
1. ULUSLARARASI AKfiEH‹R NASREDD‹N HOCA SEMPOZYUMU
SEMPOZYUM DÜZENLEME KURULU BAfiKANI
VE AKfiEH‹R BELED‹YE BAfiKANI
OP. DR. MUSTAFA BALO⁄LU’NUN KONUfiMASI
Say›n Kaymakam›m, yurdumuzdan ve dünyan›n dört
bir taraf›ndan Akflehir’e gelmifl Bilim Adamlar› ve Sevgili
Konuklar, 1. Uluslararas› Akflehir Nasreddin Hoca Sempozyumu’na hepiniz hofl geldiniz.
Say›n Prof. Dr. Saim SAKAO⁄LU Hoca’m konuflurken ne kadar do€ru bir ifl yapt›€›m›z› bir kere daha anlad›k ve hocam›n sözleri bizleri oldukça gururland›rd›, kendisine teflekkür ediyorum. Böyle bir sempozyuma ev sahipli€i yapman›n, Akflehir insan› olarak onur
ve gururunu tafl›yoruz. Hepinize tekrar hofl geldiniz, fleref verdiniz diyorum...
Bilindi€i gibi ünlü Türk-‹slam âlimi Nasreddin Hoca, yaln›z Anadolu insan›n›n de€il, bütün Türk
uluslar›n›n ayr›ca Balkan ve Bat› uluslar›n›n da gönlünde taht kurmufl; Azerbaycan’dan Yugoslavya’ya, Amerika’dan Japonya’ya kadar uzanan genifl bir co€rafyada uluslararas› bir üne kavuflarak
evrensel bir kimlik kazanm›flt›r.
156
Sözlü Anlatım
Nasreddin Hoca, elefltirel yaklafl›mlar›n›n yan› s›ra insanc›ld›r, iyimserdir, âlimdir, devrinin ilim
adam›d›r, ba€nazl›ktan uzakt›r ve hoflgörülüdür. Bu yüzden sevgi, bar›fl ve kardefllik önermeleriyle
dolu mesajlar›, insanl›k taraf›ndan kuflaktan kufla€a, dilden dile aktar›larak yayg›nlaflm›fl, her yeni
yüzy›lda güncelli€ini koruyabilmifltir.
Nasreddin Hoca’n›n bir mizahç›y› aflan felsefi yönüyle de insanlar›n faydalanmas› gereken bir
kaynak oldu€unun anlafl›lmas› gerekmektedir. Dünya kültürünün zenginlikleri kapsam›nda alg›lanmas›, tan›t›lmas›, hak etti€i ilgiyi bulmas› için son y›llarda önemli at›l›mlar gerçeklefltirilmektedir.
1959 y›l›ndan beri 5-10 temmuz tarihleri aras›nda düzenlenen Uluslararas› Akflehir Nasreddin
Hoca fienlikleri hem Nasreddin Hoca gibi evrensel bir kimli€in tan›t›lmas›nda hem de farkl› kültürlerin bir araya gelmesinde etkin bir rol oynamaktad›r.
O tarihten bu yana, Nasreddin Hoca konusunda yap›lan bilimsel ve sanatsal çal›flmalar h›zla artm›flt›r. Yap›lan her yeni çal›flma, kendi kültürümüzü ve kültürümüzün aynadaki önemli bir yans›mas› olan Nasreddin Hoca’y› daha iyi anlamam›za hizmet etmektedir.
Birleflmifl Milletler kuruluflu UNESCO’nun 1996 y›l›n› “Nasreddin Hoca Y›l›” olarak ilan etmesi de
bu halk bilgesi, devrinin ilim adam› ve filozofunun tüm dünyada seçkin bir yer edindi€inin göstergesidir.
Böylesine an›tsal özellikler tafl›yan bir kimli€in daha do€ru tan›nmas›, günümüz Türk kültürüne
kaynak sa€lamas›, dünyada güzel sanatlar ve e€itim alanlar›nda yayg›nlaflt›r›lmas› gerekir düflüncesindeyiz. Bu amaçla düzenledi€imiz 1. Uluslararas› Akflehir Nasreddin Hoca Sempozyumu’nda
Nasreddin Hoca’n›n bilimsel düzeyde tan›t›l›p tart›fl›lmas›, çeflitli ülkelerde Nasreddin Hoca hakk›nda araflt›rmalar yapm›fl bilim adamlar›n›n bir araya getirilerek görüfl ve düflüncelerinin birbirine aktar›lmas› ve Hoca’m›z›n güzel sanatlardan, e€itime kadar birçok alanda Türk kültürüne kaynak olarak ›fl›k tutmas› hedeflenmektedir. Ayr›ca ülkemize gelen konuklar›m›z›n bilimsel çal›flmalar› sonras›nda “46. Uluslararas› Akflehir Nasreddin Hoca fienli€i”ne de kat›larak kültürel ve sanatsal birçok
etkinli€i izlemeleri, halkla kaynaflmalar› daha yak›n etkileflim içine girmeleri sa€lanm›fl olacakt›r.
Sempozyum program›, Nasreddin Hoca konusunda çal›flan bilim adamlar›n›, araflt›rmac›lar› bir
araya getirmenin yan› s›ra, Hoca’m›z›n ulusal kültür s›n›rlar› d›fl›nda yank›lan›fl›n›n ve di€er ülkelerde b›rakt›€› izlerin incelenmesi ve de€erlendirilmesi hedeflerini de kapsamaktad›r.
Sanayileflmifl ve kalk›nm›fl ülkelerde, toplumsal yap›daki köklü de€iflimlerden dolay› bugün art›k göremedi€imiz folklorik de€erlerin, kalk›nmakta olan ülkelerde hâlâ geleneksel yap›lar›yla yaflamaya devam etti€ini ancak her an yok olma tehdidi alt›nda oldu€unu da biliyoruz. Bu program vesilesiyle insanl›€›n ortak miras› olan bu tarihsel kifliliklerle ilgili bilgi ve de€erlendirmelerle gelece€e
yönelik önemli sonuçlar ç›kar›laca€› inanc›nday›z.
Önemli bir misyonu tafl›mak için gururla ve sebatla ilerlemeyi hedefledi€imiz bu yolculukta, zengin kültür kaynaklar›m›za yenilerinin eklenmesi ve bu sempozyumun tarihe bir not olarak düflülmesini diliyor, sayg›lar sunuyorum.
M‹TTEN GELECE⁄E HOCA NASREDD‹N
Prof. Dr. Kamil VEL‹ NER‹MANO⁄LU
(Azerbaycan)
“Erenler dünyay› ak›lla bulmufllar.”(Kitab-› Dede Korkut’tan)
Hoca Nasreddin (baflka bir deyiflle Hace Nasreddin, Molla Nasreddin) Türk dünyas›n›n meflhur
ve sevilen folklor tiplemelerinden biri olarak bilinmektedir. Türk kültürünün s›n›rlar› Türk dünyas›n›n
ve Türk dilinin s›n›rlar›ndan daha genifltir. Bu anlamda Nasreddin Hoca yaln›z Türkler aras›nda de€il, Türk olmayan Balkan halklar› (S›rp, Arnavut...), Farslar, Ermeniler, Lezgiler, Avarlar, Gürcüler...
aras›nda da meflhur f›kra kahraman›d›r. Avrupa’ya kadar uzanan Nasreddin Hoca karakteri ince
nüktedan, filozof, sosyolog olarak tan›nmaktad›r.
157
Sözlü Anlatım
Nasreddin Hoca tipi onun kendisinden çok daha öncelere uzanmaktad›r. Her halk›n bir filozof,
hicivci; gülüfl, yergi, ironi karakteri vard›r. Yunanlarda ünlü hiciv flairi Ezop’u yetifltiren mitolojik bir
gülüfl kültürü vard›r. Ezop’u yetifltiren Atlantida hicvi ve parodisi, Herakles, Omfalus vb. üzerine yaranm›fl f›kralar, latifeler olmufltur.
Türk mitolojisi, Nasreddin Hoca’da merkezleflen, odaklanan bir ana kayna€a sahiptir. Korkut
Ata ve Köro€lu gibi Nasreddin Hoca da bir kam, flaman; giyimi kuflam› ile kamlar› hat›rlatan Nasreddin Hoca sosyal statüsü, fakirli€i ile de bir kamd›r.
Ana hatlar› mitolojiden, medeni kahraman olmaktan do€an gülüfl, bilgelik, zekilik, velilik, seçkinlik karakteri zaman geçtikçe de€iflmifl; dinamik tip olarak Orta Ça€lar›n dervifline, mutasavv›fa dönüflmüfltür. Bu dönüflüm, transform, folklor tipleri için tipik olan dinamizm ile gerçekleflmifltir. Kolonizatör dervifllerin özelliklerini yaflatan Nasreddin Hoca yeni biçim, dil, üslup ve ad kazanm›flt›r.
Bu dönüflüm süreci karmafl›k ve katmanl›d›r. Zaman zaman yaranm›fl f›kralardaki tipler görecelidir
(Timurlenk, Harun Er Reflit vb.). IX. yy. dan XV-XVI. yy. lara de€iflen zaman içinde bafl verenlerin bir
k›sm› da Nasreddin Hoca ad›yla ba€l›d›r.
‹deal ve real, rasyonel ve hayalperest, nüktedan ve ak›ll›, uzakgören ve zeki Nasreddin Hoca ile
alayc› ve kurnaz Nasreddin Hoca ayn› bir tip olmaktad›r.
F›kray› halk yarat›r. Nasreddin Hoca’ya isnat edilen f›kralar›n da yarat›c›s› halkt›r. Halk düflüncesinde gülüfl kültürünün bafl kahraman› olan Nasreddin Hoca donuk, stabil bir tip olmay›p de€iflen,
dinamik, zengin ve dolgun bir karakterdir.
(...)
Nasreddin Hoca f›kralar›ndan do€mufl atasözleri ve deyimler halk aras›nda meflhurdur. Örne€in
taban›n› kald›rmak, Halep oradaysa arfl›n burada, kör dövüflü, dostlar al›flveriflte görsün, suçun büyü€ü öküzde, ye kürküm ye, ipe un sermek, kufla benzemek vs.
Anadolu gazileri, erenleri; Azerbaycan lokmanlar›; Türkistan bilgeleri aras›nda Nasreddin Hoca
ayr› bir önem tafl›maktad›r. Sadelik ve alçak gönüllülük, derinlik ve zekâ, nüktedanl›k ve hoflgörü
Nasreddin Hoca’ya dilimizin, düflüncemizin s›n›rlar›n› geniflletmeye imkân vermifltir. D›fla vurum,
dünyaya ters bak›fl eski sofistlerle Sokrates mant›€›n›n örtüflmesidir. Nasreddin Hoca düflüncesi.
‹lahî taksimat›, tevhidi yüce tutan Nasreddin Hoca kendine gülmeyi de beceren yüce bir insand›r.
Dünyada her fleyi o s›radan akl›n, bilginin de s›n›rs›z oldu€unu kabullenen ve bunu hep kabullendirmeye çal›flan Nasreddin Hoca göreceli yaflam›n, göreceli manevi de€erlerin, göreceli manevi
adaletin, göreceli güzelli€in ötesinde ilahî de€erlerin varl›€›na inanan bir bilgedir. ‹lahî olanla hayalî
olan›n dengesini bulmaya çal›flan Nasreddin Hoca efle€i, giyimi kuflam›, ailesi, sosyal yaflam› ile zemine, gerçekli€e ba€l›d›r. ‹lahî düzene, ilahî adalete, yüce Allah dengelerine de ba€l› olan Nasreddin Hoca Hak Teâlâ’n›n gönlüne ilham ettiklerindendir.
Türklerin kan yaddafl›nda, belle€inde Nasreddin Hoca var.
Nasreddin Hoca bizlere mitlerin uzak geçmiflinden ve tarihin belli ça€lar›ndan bakar ve elbette
bizimle birlikte yaflar, birlikte sevinir, birlikte hüzünlenir.
Nasreddin Hoca bize hem de uzak gelecekten bakar. Bizleri o gelece€in ilahî adaletine, ilahî güzelli€ine ve ilahî gülüflüne ça€›r›r. ‹nsanl›€› gören ve insanl›€› gelece€in ilahî de€erlerine ça€›ran
Nasreddin Hoca’ya selam olsun.
NASREDD‹N HOCA FIKRALARINA GÖRE K‹ML‹K ELEfiT‹R‹S‹
Prof. Dr. Gönül AYAN
Nasreddin Hoca yaln›z Anadolu Türklü€ünün de€il, bütün Türk âleminin, ayr›ca Balkan ve Bat›
uluslar›n›n tebessüm kayna€› olmufl, kiflili€i Çin s›n›r›n› aflan bir evrensellik kazanm›flt›r.
Nasreddin Hoca f›kralar› üzerinde yap›lan araflt›rmalar ve incelemeler, genellikle Nasreddin Hoca’n›n örnek kimli€i üzerinedir. Nasreddin Hoca XIII. yüzy›ldan itibaren Türk halk›n›n muhayyilesin158
Sözlü Anlatım
de yaflam›flt›r. Bu muhayyile, onu as›rlara tafl›y›p her asra göre bir Nasreddin Hoca kimli€i düzenlemifltir. Dolay›s›yla Nasreddin Hoca, yaflad›€› yüzy›ldaki kimli€inden ziyade söylendi€i, yaflat›ld›€›
zaman ve mekândaki kimli€iyle ele al›n›p incelenmelidir. ‹flte o zaman Türk düflünce dünyas› anlafl›l›r. Bu muazzam kültür abidesinin bilinmeyen taraflar› da a盀a ç›kar›lm›fl olur. Nitekim Anadolu Osmanl› Türklü€ü, Hoca’y› XV. yüzy›l bafllar›nda sa€ olan Timur’la karfl›laflt›rm›flt›r. Timur bir Türk
‹mparatorudur. Türk kültürüne ve inanc›na da sahiptir. Anadolu’dan Kazakistan’a dönüflünde büyük Türk mutasavv›f› Ahmet Yesevi’nin türbesini yapt›rm›flt›r. Orta Asya Türklü€ü bugün de Timur’u
Türklerin büyük hakan› olarak bilmektedir. Fakat Osmanl› Türklü€ü Timur’u bir düflman gücün hakan› olarak alg›lam›flt›r. Zira Timur, Osmanl› Devleti’ni s›k›nt›ya sokmufl, Osmanl›n›n fetreti yaflamas›na sebep olmufltur. Bundan dolay› da Osmanl› Türklü€ü olarak onu, Nasreddin Hoca’n›n zekâs›
ve mizahi kudreti karfl›s›nda aciz b›rakmaya gayret etmifltir. Bu konuda baflta merhum fiükrü Kurgan Hoca’m›z olmak üzere halkiyatç›lar, f›kralar›n Nasreddin Hoca’ya aidiyeti konusunda baz› hükümlere ulaflm›fllard›r. Hükümlerden birisi “Timur ile ilgili olan f›kralar, Nasreddin Hoca’ya ait de€ildir.” gibi...
Tarihî kimlikleri dokunulmaz yapmak, ideal vas›flarla tavsif etmek bir millî davran›flt›r. Kaynaklar
Nasreddin Hoca’y›, dünya fatihi olarak nitelendirilen Timur’un nefleli yoldafl› ve çad›r arkadafl› olarak tan›t›rken halk muhayyilesinin kurgulad›€› f›kralarda da Timur, çirkin ve insan olarak de€ersiz
gösterilmeye çal›fl›lm›flt›r. Örne€in, Timur çirkin bir adamd›r. Bir gözü kör, bir aya€› da sakatt›r. Bir
gün berbere saçlar›n› kestirir. Kesimden sonra berber eline bir ayna verir. Aynaya bakar bakmaz Timur a€lamaya bafllar. O anda yan›nda bulunan Hoca da a€lamaktad›r. Bu a€lama krizi uzun süre
devam eder. Çevresindekiler Timur’u teskine u€rafl›rlar. Timur sakinleflir. Fakat bizim Hoca’n›n a€lama krizi bir türlü geçmez. Bunun üzerine Timur “Ben çok varl›kl›y›m. Dünyaya hükmediyorum. Bir
sürü kad›n cariyem var. Her fleyin çaresini bulabilirim. Ama çirkinli€imi ortadan kald›rmam›n imkân› yok. Bundan dolay› a€lad›m. Peki, sen niye a€l›yorsun?” diye sorunca Hoca cevab› yap›flt›r›r:
“Siz bir defa aynaya bak›p çirkinli€iniz karfl›s›nda dayanamay›p a€lad›n›z. Ya biz ne yapal›m? Her
an karfl›m›zdas›n›z.” der. Bu f›krada Hoca, Timur’un yüz çirkinli€i yan›nda bir bak›ma iç çirkinli€ini
de Osmanl›-Türk kimli€i ile as›rlara tafl›maktad›r.
Bir baflka Timur f›kras› ise “Hoca ile Timur hamama giderler. Timur Hoca’dan kendisine paha
biçmesini ister. Hoca 40 akçe paha biçer. Timur çok sinirlenir. Üzerindeki pefltamal›n bu de€erde
oldu€unu belirtir. Hoca da, “Zaten bu k›ymeti pefltamala biçtim.” diyerek flakayla Timur’dan, onun
de€ersizli€ini vurgulayarak bir bak›ma Nasreddin Hoca kimli€i ile yine Osmanl› Türk’ünün intikam›n› al›r.
Neticede, Nasreddin Hoca babacan Türklük kimli€iyle abidelefltirilip her türlü kimlikle mücadeleye sokuluyor. Bazen bu abidelefltirmede ideal kimlik sergilenmeyip baflka mesajlar veriliyor. Bunun için de zaman mefhumu, mekân mefhumu de€ifltirilebiliyor.
(...)
Biz burada, Nasreddin Hoca’ya aidiyetinde bugüne kadar flüphe olmayan baz› f›kralar üzerinde
de durmak isteriz. Nasreddin Hoca’n›n, bir bak›ma, kurnazl›€›n› sergileyip hemen hemen her mürekkep yalam›fl›n iflitti€i, bildi€i “Komflunun tenceresini iç etme.” f›kras›n› k›saca hat›rlayal›m.
“Nasreddin Hoca, komflusundan ödünç olarak tencere al›r. Komflusuna, ald›€› tencereyi kendi
ilave etti€i küçük tencereyle iade eder. Komflu bu ikinci tencereyi almak istemez. Komfluyu, tencerenin do€urdu€unu söyleyerek ikna eder. Ertesi gün komflunun tenceresine yine talip olur. Al›r, fakat iade etmez. Komflusu, tencereyi geri istedi€i zaman ise tencerenin öldü€ünü söyler. Komflunun
itiraz› karfl›s›nda ise cevab› haz›rd›r: “Do€urdu€una inan›yorsun da öldü€üne niçin inanm›yorsun?”
Bu fıkrada iki kimlik vard›r. Birincisi Nasreddin Hoca kimli€i, ikincisi komflu kimli€i. Nasreddin Hoca komflusunun büyük tenceresine göz diker. Komflunun iyi niyetine, komfluluk adab›na s›€›n›p büyük tencereyi al›r. Burada komflu ideal komfluluk gere€ini yerine getirmifltir. Fakat Hoca komflusu159
Sözlü Anlatım
na bir mizansen haz›rlam›flt›r ve böyle bir mizansen ile de komflusunu aldatmay› akl›na koymufltur.
Komflunun bir verip iki alma, kazanma arzusunu, h›rs›nı (Hoca’n›n böyle bir deneme yapmas›na özgür ve demokratik bir ortamda hiç hakk› yokken) deprefltirip harekete geçirmifltir. Bilahare de büyük kazan› al›p komflusunu zarara u€ratm›fl, kendisi kârl›, komflusu zararl› ç›km›flt›r. H›rs konusunda da Hoca daha planl›, daha programl›d›r. Havadan kazanman›n, insanlar›n iyi niyetlerini kendi ç›karı için suistimal etmelerini sa€layacak metodu da bilmekte ve uygulamakta beis görmemektedir.
Belki komflusuna, h›rs›ndan dolay› zarara u€ratarak ders vermifltir. Ama kendisi de hem iyi bir komflusunu kaybetmifltir hem de bir baflka komfluluk edecek kimseyi çevresinde bulamayacakt›r. Nasreddin Hoca’ya ait bu f›krayla hangi kimlik örneklenmelidir? Tabii ki hiçbirisi... Bu f›kray› ve olaylar›
iyisiyle kötüsüyle iyi yorumlayanlar olmal›... Aksi hâlde iflini k›v›ran, göz dikti€i nesneyi çal›flmadan,
hak etmeden kazanman›n yollar›n› arayan, icab›nda bulan, baflkalar›n›n safl›€›ndan veya h›rs›ndan
faydalanma yollar›yla hedefine ulaflmay› ahlaki olarak de€erlendiren kimliklerin oluflturdu€u toplumlar, cemiyetler hâline gelmez miyiz? Her insan okudu€uyla, izledi€iyle özdeflleflecektir. Okuduklar›m›z, izlediklerimiz, yaflad›klar›m›z bizi e€iten, yönlendiren dolay›s›yla kimli€imizi, kiflili€imizi oluflturan etkenlerdir. H›rs›zl›€›n, sahtekârl›€›n, kurnazl›€›n, dalkavuklu€un alk›flland›€› olaylar›n, bu
olaylar› konu edinen f›kralar›n, romanlar›n, hikâye ve fliirlerin okuyanlar›, senaryolar›n izleyenleri
müspet düflüncelere; ideal, örnek kimliklere ulaflt›raca€› beklenemez. O hâlde as›rlardan beri söylenegelen Nasreddin Hoca f›kralar›nda hangi kimli€i, hangi kiflili€i, biz e€iticiler olarak örnek gösterip örnek olarak aç›klayaca€›z? Yukar›da belirtti€im gibi hiçbirisini örnek almay›p icab›nda çok yak›n olarak bildi€imiz, inan›p güvendi€imiz kimliklerin de hatal› olabilece€ini gösterip ö€rencilerimizi
ayaklar› üzerinde duran, iyiyi, kötüden ay›rt etmesini bilen, kendi seçimini kendisi yapabilen, olaylar› elefltirel kimlikle sorgulayan, müspet düflünceli, araflt›rmac› ruhlu kimlikler olarak yönlendirmemizin mümkün olaca€›na inan›yorum.
Yine Nasreddin Hoca’n›n Akflehirli kimli€ini ortaya koyan ve günümüze tafl›yan Akflehir Gölü’ne
yo€urt çalma meselesini ele alal›m. Nasreddin Hoca, göle yo€urt çalm›fl. Çevresindekiler yad›rgam›fllar. Bilindi€i üzere, Nasreddin Hoca’n›n cevab›, “Ya tutarsa!” olmufltur. Akflehir Gölü’nün yo€urt
mayas›yla bir yo€urt gölü hâline gelmeyece€ini Hoca’n›n bilmemesi mümkün de€ildir. O günün
sosyal ortam›nda yo€urt önemli bir g›dad›r. Yoksullu€un had safhada oldu€unu da düflünürsek yo€urt gölünün toplumsal nimetini k›yas etmek mümkün de€ildir. Yüzde s›f›r bir ihtimal de olsa Hoca’n›n o topluma verdi€i ümidi ve yaflama sevincini yad›rgamamak gerekir. Bir ifle bafllamak bile
onu tamamlamak demektir. Hiç ümidi olmayanlar, ümitsizler küfre düflerler. Hoca’n›n hele yüzde
bir olma ihtimali olan iflleri tamamlama konusunda kimliklere, kifliliklere yükledi€i çal›flma, kazanma, baflarma azmini düflünelim! Kald› ki XIII. yy. da Akflehir Gölü’ne at›lan bu maya Akflehir beldesini XXI. as›r bafllar›nda hâlâ bir il yapmam›flt›r. Ama Akflehir Gölü’ne maya atan Nasreddin Hoca’s›n›n sayesinde bir flehirden daha fazla veya ona yak›n ziyaretçisinin oluflmas›n› sa€lay›p halk›n›n
ekonomisine ve iktisadi hayat›na bir yo€urt gölünün sa€layaca€› zenginlik ve nimet kayna€›ndan
daha fazlas›n›, as›rlard›r kazand›rm›fl ve kazand›rmaktad›r. Bugün, bu sempozyumla da Nasreddin
Hoca’n›n göle att›€› mayan›n tuttu€unu görüyoruz.
Netice olarak her yaz›lan›, her söyleneni, her iflitileni elefltiri süzgecinden geçirip anlamak, anlatmak gerekir. Baflka kimlikler gibi Nasreddin Hoca kimli€i de yaflan›lan zaman›n ve zeminin gerçekleriyle karfl›laflt›r›p de€erlendirilerek, idealize edilmeden gözler önüne serilmeli, e€itimde ve ö€retimde iyi insan, olgun insan yetifltirme hedefi ve modu yakalanmal›d›r... Aksi hâlde, hatal› davran›fllarla tarihî kiflilikler idealize edilmifl olur. Bu da toplumun yavafl da olsa arzu edilen yoldan çizgisini aflmas› fleklinde tezahür edebilir. Kim olursa olsun hatas›yla, sevab›yla de€erlendirilip “Beşer,
şaşar.” düflüncesiyle gözler önüne serilmeli, güzellikler hedeflendirilmelidir.
160
Sözlü Anlatım
NASREDD‹N HOCA’NIN K‹fi‹L‹⁄‹ VE FIKRALARININ ÖZELL‹KLER‹
Yard. Doç. Dr. Hamdi GÜLEÇ
Nasreddin Hoca, güldüren gerçek olarak kendisini dünya edebiyat›na mal eden bir halk filozofudur. Nasreddin Hoca, Türk halk›n›n yaratt›€› bir mizah dehas›d›r. Ünü bugünkü Türkiye’nin s›n›rlar›n› aflan bir halk bilgesidir. Türklü€ün büyük mizah sembolü Nasreddin Hoca’n›n do€du€u yer
Eskiflehir’in güney do€usundaki Sivrihisar’d›r. Uzun medrese tahsilinden sonra Nasreddin Hoca,
bir ara Sivrihisar’da kad›l›k yapm›flt›r. Hoca, bilahare Konya ve Akflehir’e müderris olarak gitmifl ve
Akflehir’de 1360 tarihinde ölmüfltür.
Nasreddin Hoca, kelimenin tam anlam›yla “millî” bir flahsiyettir. Yediden yetmifle ve her bölgedeki Türk halk› onu tan›makta, sevmekte, f›kralar›n› kendi mizah›na bir arac› saymaktad›r. Nasreddin Hoca’n›n her yapt›€› bir hikmete, sa€duyuya, ahlak esas›na dayan›r. Bunun için halk›m›z onda
filozofluk ve ermifllik bulur. Bat›l›lar da “hayat bilgeli€i” sezmifllerdir.
Nasreddin Hoca, her mihnetin, her ç›kmaz›n bir hofl yan›n› arar bulur. Ancak halk›n dertlerini
onunki kadar güçlü bir ac› mizah çeflnisi içinde dile getirebilecek filozof sanatç› da kolay bulunamaz. Bu mert ve güler yüzlü insan gerçekçi, sab›rl›, a€›rbafll› yanlar› ile yüksek bir taraf›n› temsil etmekte oldu€u Türk halk›n›n kendisidir.
Nasreddin Hoca, de€erli bir halk sanatç›s›, sanat›n›n felsefesini f›kralar› ile aç›klayan bir filozoftur ve kültürümüzün dünyaca tan›nm›fl tek kiflisidir. Efsanevi Hoca, tarihî flahsiyeti yan›nda halk bilimi sahas›na girmifl, halk edebiyat›na mal olmufl bilinçli bir düflünce ve zekâ örne€idir.
(...)
Abdülbaki Gölp›narl› onun kiflili€i hakk›nda flöyle diyor: “... Her ne olursa olsun, Hoca, perdecileri olan, harem a€alar›n›n dolaflt›€› haremlerde, beyaz topuklu, yal›n yüzlü hizmetçilerin, naz ile huraman oldu€u saraylarda yaflam›fl bir tip de€ildir. Hoca; dert çeken, ac›kan, a€layan, bazen uman,
isteyen, inanan ve s›ras›nda inanc›yla alay eden, efkârlanan ve s›ras›nda efkâr›n› bir nüktede bo€an
halkt›r hem de tarih boyunca halk. “Nasreddin Hoca, gerçekten zaaflar›, s›k›nt›lar›, kusurlar›, korkular›yla, k›sacas› her fleyiyle, tam bir halk adam›d›r. Hoca, ayk›r› konuflmas›n› seven, akl›selimi kuvvetli, nefleli, babacan bir tiptir. Mizah›, hiciv kadar y›k›c› de€il, yap›c›d›r. Hoca, iyi niyetlerin timsalidir. Kavu€uyla, cübbesiyle, kürküyle, efle€iyle dekor olarak bütünleflmifl olan Nasreddin Hoca, çevresindeki insanlarla iliflkisi ve flakac› mizac›yla da Türk toplumunun güler yüzü olmufltur. Nasreddin Hoca, her mihnetin, her ç›kmaz›n bir hofl yan›n› arar bulur. Ancak halk›n dertlerini onunki kadar
güçlü bir ac› mizah çeflnisi içinde dile getirebilecek filozof sanatç› da kolay bulunamaz.
(...)
Onun f›kralar›nda gözümüzün önünde yaflayan, belirli bir insan canlan›r. F›kralar›n›n içinde bir
dünya görüflü sezilir. Hoca’n›n dünya görüflü, felsefesi iyimserdir. Mizah, Nasreddin Hoca’n›n f›kralar›n›n en önemli özelli€idir. Mizah, f›kralar›n temel dokusudur. Hoca’n›n mizah› toplumcu ve insanc›ld›r. Kiflilerin birbirleriyle flakalaflmas› veya birbirlerini atlatmas› esas›na dayanmaz. Hoca, bir toplum tenkitçisidir ama hicivci de€ildir. Tafllamay› ve horlamay› sevmez. Yaln›z bütün insanlardaki ortak kusurlar› ve zaaflar› yakalar. Nasreddin Hoca’n›n f›kralar› günlük de€ildir, kal›c›d›r. Zaman›, yeri,
kiflileri de€iflen f›kra, mizah de€erinden hiçbir fley kaybetmez. Nasreddin Hoca’n›n mizah› çok yönlüdür. Öyle f›kralar› vard›r ki hem güldürücü hem flafl›rt›c› hem düflündürücü hem de e€lendiricidir.
Nasreddin Hoca’n›n mizah›n›n dayand›€› esaslardan birisi haz›rcevapl›k, mant›k d›fl› durum ve
sözlere baflvurmad›r. Hoca’n›n f›kralar›nda bu yola s›k s›k baflvurulmufltur. Hoca, birçok kez mizah
için “z›tl›k” kavram›ndan büyük bir ustal›kla yararlanm›fl, bu iflin üstesinden de sa€lam bir diyalektik kurarak gelmifltir. K›fltan da yazdan da yak›nanlara: “Bahara bir fley diyen var m›?” diye cevap
verir. Bu f›krada k›fla tez, yaza antitez, bahara da sentez denilirse yanl›fl bir yorum yap›lmam›fl olur.
Mizah›nda kelime oyunlar›na da yer vermifltir. Kelime oyunlar› ile mizah›n› iki flekilde yapm›fl: kafiyeden yararlanarak, benzetmeden yararlanarak.
161
Sözlü Anlatım
Örnek: Koynuna saklad›€› yeni pabuçlar›n› kitap sanarak “Sahaflardan m› ald›n›z?” diye sorana:
“Hay›r, kavaflardan ald›m.” demesi gibi.
Nasreddin Hoca, ölümle mizah yapabilecek kadar usta bir mizahç›d›r. Ölüm döfle€inde bile Azrail’i alaya alarak “Han›m tak tak›flt›r, sür sürüfltür; Azrail belki de seni be€enir, beni almaktan vazgeçer.” der. Hoca mizah›n› kurmak için abartma yoluna pek ra€bet etmemifltir. Yine Hoca mizah›n› yaparken ima yoluyla karfl›s›ndakini a€›r bir flekilde tafllamaktan çekinmez. Ça€r›fl›m da Nasreddin Hoca’n›n mizah›n›n dayand›€› esaslardan biridir. Ölen erke€inin ard›ndan kar›s›n›n “Dön erke€im geriye, gitti€in yerde ne od var, ne atefl.” diye feryat etti€ini iflitince hemen akl›na kendi evi gelir ve kar›s›na: “Eyvah hatun der, cenaze bizim eve geliyor.” vb. Nasreddin Hoca mizah›, Türk halk›n›n sorunlar›yla beraber yürüyen yani canl›, toplum ve halk e€itimine yönelmifl, yap›c› bir mizaht›r. Türk halk› yüzy›llar boyunca dertlerini bu mizahla avutmufl, sevinebildi€i mutlu günlerde de bu
mizah›n sevinciyle yaflam›flt›r.
Nasreddin Hoca’n›n f›kralar› mekân, zaman, kifliler, dil ve üslup bak›m›ndan da dikkat çekicidir.
F›kralar›n geçti€i mekân, köy ile flehir aras› bir yerdir. Do€du€u, ö€renimini yapt›€›, yaflay›p öldü€ü
çevre olan Sivrihisar, Akflehir, Karahisar gibi flehir ve kasabalard›r. Hoca’n›n yaflad›€› bu yerler tarlalar, mektep ve medrese, çarfl›-pazar oldukça hareketli bir sosyal hayatla iç içe olan tabii mekânlard›r.
Nasreddin Hoca’n›n f›kralar›ndaki zaman› kesin olarak belirtmek mümkün de€ildir. F›kralardaki
olaylar›n hangi zamanda ve yerde geçti€i de kestirilemez. F›kralar›n›n birço€u “Bir gün Hoca’ya”
baz›lar› da “Bir gece” diye bafllamaktad›r. F›kralar›ndaki kifliler esasta pek kalabal›k de€ildir. F›kralar›n›n baflkahraman› kendisidir. Kiflilerin hemen hepsi gerçek, tabii, Hoca’n›n yaflad›€› çevreden insanlard›r. Etraf›nda en çok görünenler kar›s›, efle€i ve komflular›d›r. Bazen o€lu ve k›z›, arada bir Timur gibi ünlü kifliler de bulunur. Hristiyanlar, Museviler, efl - dost, daval› - davac›, tacir, esnaf, çiftçi, molla, h›rs›z, dilenci, de€irmenci vb. olarak bütün bir kasaba halk›d›r. Kar›s› diyalogun ikinci kiflisi olur, Hoca’n›n nüktelerine soru zemini haz›rlar. Di€er kifliler, Hoca’ya nükte ve zekâ f›rsatlar› veren gelgeç kimselerdir.
(...)
Sonuç olarak Nasreddin Hoca, Türk düflüncesinin ve Türk karakterinin birçok inceliklerini yans›tmaktad›r. O, bir halk e€itim filozofudur. Hoca’n›n ele ald›€› konular insan ve problemleridir. O,
f›kralar›nda nükte ile tefekkürü birlefltirmifltir. Hoca’y› anlamak için Türk tarihini, Türk edebiyat›n›,
Türk halk bilimini, k›saca Türk kültürünü çok iyi bilmek gerekir. Bu mert ve güler yüzlü insan gerçekçi, sab›rl›, a€›rbafll› yanlar› ile yüksek bir taraf›n› temsil etmekte oldu€u Türk halk›n›n kendisidir.
Gelecek kuflaklara en iyi örnekleri gösterip benimsetmede, bir toplum e€iticisi olarak Nasreddin
Hoca bir örnek olarak gösterilebilir. Bizi dünyaya tan›tan bir kültür elçisi olarak Nasreddin Hoca’y›
e€itimin bütün kademelerinde çok iyi tan›tmal› ve onun hat›ras›n› çok iyi yaflatmal›y›z.
Üniversitelerdeki bitirme tezlerinde Nasreddin Hoca gibi kendi de€erlerimize yönelmeli, Hoca’y›
çizgi filmle, çizgi romanla, kuklalar ve okul oyunlar› ile genç kufla€›n karfl›s›na özenle ç›karmal› ve
sevdirmeliyiz. Nasreddin Hoca, millî karikatürümüzün de ilham kayna€› olmal›d›r. Onu, hikâyemizde, roman›m›zda, tiyatromuzda, yaz›l› ve görsel iletiflim araçlar›m›zda bütün yönleriyle tan›tmak millî
politikam›z olmal›d›r.
GERÇEK VE ‹DEAL NASREDD‹N HOCA
Prof. Dr. Meherrem CEFERL‹
(Nahcivan Devlet Üniversitesi)
Tarihî bak›mdan zengin olan Azerbaycan folkloru, olufltu€u günden itibaren bütün dönemlerde
halk›n istek ve arzular›n› ifade etmifl, insanlar›n öz duygular›n›n tafl›y›c›s› olmufltur. Birçok yaz›l› edebiyat örneklerinden farkl› olarak folklor yap›s› do€al olmufl ve folklor örnekleri hiçbir zaman ›smarlama veya emir üzerine oluflturulmam›flt›r. Halk ve halk temsilcileri ihtiyaç ve gerekli oldu€u zaman162
Sözlü Anlatım
larda iç düflüncelerini bedii biçimde yans›tma olana€› bulmufl ve ona ço€u zaman yüksek seviyede de€er vermifllerdir.
(...)
Nasreddin Hoca f›kralar› daha genifl anlamda ise Azerbaycan sözlü halk edebiyat›nda mizahi bir
mevzu olmakla beraber, mizahi halk tefekkürünün ürünüdür. Nasreddin Hoca ile ilgili f›kralar ve di€er ipuçlar› onun tarihte yaflayan bir kiflilik oldu€unu kan›tl›yor, bu bak›mdan mevzuyu tamamen
uydurma, fantastik gibi düflünmek kesinlikle do€ru de€ildir. Nasreddin Hoca’n›n gerçekten tarihî bir
flahsiyet oldu€una dair çok say›da deliller vard›r. Nasreddin Hoca, halk›n aras›ndan ç›kan bir flahsiyettir. Böyle bir gerçek var ki folklor örneklerinde kendi hayat›n›, geçimini, arzu ve iste€ini bildirirse o gerçek bir kiflilik kabul edilir. Gerçek olaylara dayanan bedii yaz› ise kesin flahsiyetlerin flekillenmesi için bir kofluldur.
Nasreddin Hoca haks›zl›€a, adaletsizli€e karfl› mücadele eden bir flahsiyettir. Bu anlamda o hayat mücadelesini sonuna kadar sürdüremeyenleri baflar›l› bir flekilde yans›tm›flt›r. Nasreddin Hoca
kad› ile, beyle, hanla ve di€er s›n›flar›n temsilcileri ile karfl›lafl›r. Her fleyden önce bu karfl›laflmalar
rastlant› de€ildir. Belki de böyle söylemek daha do€ru olur: Hayatta onun mücadelesi hakl› oldu€u
için olaylarla ilgili f›kralar meydana gelmifltir.
Nasreddin Hoca o yerde do€al görünür ki bu kahraman insanlar›n yaflam›na, geçiminin ilerlemesine engel olan kuvvetlerle karfl›lafl›r. Nasreddin Hoca f›kralar› gülünç unsurlardan meydana gelmifltir. Örne€in “Ya Eflek Ölür Ya da Han” f›kras›nda insanlara zulüm eden, onlara ac›mayan hanlar elefltiriliyor. (...)
“Yanl›fll›k Ya€ Testisindedir” ise Nasreddin Hoca ile rüflvetçi kad› karfl›lafl›r, burada anlat›lana
göre Hoca iflinin rüflvetsiz olmayaca€›n› anlay›p kad›ya bir tuzak kurar, evde testinin içini çamurla
doldurur, üzerine iki parmak kal›nl›€›nda halis inek ya€› döküp kad›ya götürür. Hoca kad›dan kendine gerekli k‛d› ald›ktan sonra kad› bu iflte bir bit yeniği oldu€unu anlar ve Hoca ile aras›nda flu
flekilde bir konuflma geçer:
Kad› Hoca’ya der ki:
— Hoca, o k‛d› ver bakal›m. Küçük bir yanl›fll›€› düzeltmek istiyorum.
Hoca cevaben:
— Muhterem kad›, zahmet etmeyin ben k‛da bakt›m, yanl›fll›k ya€ testisindedir.
fiüphe yok ki böyle bir f›kran›n oluflmas›nda olaylar ve flah›slarla geçen bir olaya dayan›r. Nasreddin Hoca ile kad›n›n karfl›laflmas› normal hâlde bir gerçektir. Yaln›z bu f›kra gerçek hayatta buna benzer yüzlerle olaylar›n örne€idir. Bundan dolay› herhangi bir konunun f›kra olay›n› an›msatmas› her zaman tesadüf neticesi de€ildir. Folklor örne€inde gerçekleflen konunun dayand›€› hadise
yaflam için karakterik ve tipiktir.
F›kralar›m›z›n ender kahramanlar›ndan biri olan Nasreddin Hoca öz flahsiyetinde tarihî ve bedii
olan› gerçek ve ideali birlefltirir. Onun halk taraf›ndan sevilmesinin sebebi de budur.
Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU: De€erli Meslektafllar›m, Sevgili Akflehirliler,
12 oturum hâlinde düzenledi€imiz 1. Uluslararas› Akflehir Nasreddin Hoca Sempozyumu’nu tamamlad›k.
Ben birkaç cümle ile konuyu baflka bir mecraya çekmeye çal›flaca€›m. Sevgili dostum Nail TAN
buradalar. Biz 1983 y›l›nda Eskiflehir Valili€i ile Folklor Araflt›rmalar› Kurumunun ortaklafla düzenledi€i bir Uluslararas› Türk Halk Edebiyat› Semineri ihdas etmifltik. 7-8 defa uygulad›k. Orada daima
kapan›fl oturumlar›n›n yükünü benim omuzlar›ma y›karlard›. Zor bir ifltir. Çünkü tenkit edeceksiniz
ve hak edenleri de öveceksiniz. Ben bir nevi kalkand›m. Onlara gelecek hücumlar› ben karfl›lamaya çal›fl›rd›m. Kamil VEL‹, Sevim Han›m, Ali Berat Bey, Sabri KOZ, Edith TASNAD‹ hep bu toplant›ya kat›lanlardand›r. Öyle güzeldi ki ben hep o toplant›ya kat›lanlara kitap hediye ederdim. Efendim
163
Sözlü Anlatım
yetmifl kadar bildiri sahibi var. Bunlardan dokuz tanesi kat›lmad›lar. Matemati€e dayal› bilgiler verece€im. Malumunuz 15 dakika ile s›n›rlam›flt›k ama ad›n› vermeyece€im bir arkadafl›m›z rekor k›rd›. Otuz iki dakika konufltu. Nasreddin Hoca hoflgörüsüyle bildiri sahiplerinin bir göz yummas› olarak de€erlendirildi.
Efendim bir baflka konu. Dahas› f›kralar çok flansl›yd›. “A€açtan Öte Yol Gider”, “Kazan Do€urdu” Benim tahmin edebildi€im kadar›yla her iki salonda befler defa anlat›ld›. Bir baflka rekor var.
Bildirisine tam yirmi yedi f›kra s›€d›rarak bir süs kazand›rd›. Adeta bir Nasreddin Hoca külliyat› dinlemifl olduk. Sonrakiler yirmi üç ve on dokuz f›krayla yer ald›lar. Yeterince soru sorulmad›. Sorulan
oturumlarda da güzel tart›flmalar oldu. Sevindim. Afl›k oynamaktan maksat ütmektir. Bildiri sunmaktan maksat ise tart›flma yapmak, tart›flmaya aç›k olmakt›r. Özellikle genç arkadafllar›m›n heyecanl› olduklar›n› gördüm. Biraz da onlar›n galiba bildiri sunmakta eksikleri vard›. Sak›n al›nmay›n
Hepiniz benim o€lumsunuz, k›z›ms›n›z. Ama lütfen daha çok dinlemeye al›fl›n. Bundan sonraki toplant›larda ve daha olgun, daha doyulmufl bildiriler sunun olmaz m› sevgili arkadafllar?
Bir de tabii baz› arkadafllar›m›z hakl›lar. ‹tiraz edebilirler. Benim bir ölçüm vard›. Bir tanesine örnek verece€im. Üniversitemizin de çocuk kitaplar› hâline getirdi€i bir Nasreddin Hoca dizisi var.
Onlardan baz›lar›n› al›p ye€enlerime götürdü€üm zaman, sevgili Burçin “Amca, bu Nasreddin Hoca h›rs›z m›ym›fl?” dedi. ‹lkokul 3. s›n›fa gidiyor bu çocuk. Onun f›kras› dört defa anlat›ld› bugün. O
bak›mdan baz› konularda daha duyarl› olmam›z gerekti€i kanaatindeyim. En çok üzerinde durulan
bir konu f›kralar›n sade bir dille anlat›ld›€›d›r. Hay›r arkadafllar, sade bir dille anlat›lm›yor. Dil sadelefliyor. Aç›n Boratav’›n kitab›n›. Anlafl›lmas› zor olan f›kralar var. Dönemin diliyle anlat›lm›fl. Ama biz
anlata anlata f›kralar›n dilini sadelefltiriyoruz. Ben dün elinize ulaflan kitab›m›n kelime haznesini s›n›rlamad›m. Sadece dilinin Türkçeli€i aç›s›na bir müdahalede bulundum. Kelimelerin elden geldi€ince Türkçelerini kullanmaya çal›flt›m.
Say›n Baflkan, çok güzel bir toplant› oldu. Sevgili arkadafllar, son konuflan arkadafl›m›z o kadar
güzel fleyler söyledi ve size dedi ki “Ne güzeldiniz. Bu toplant›y› düzenlediniz ve bizi bir araya getirdiniz. Biz bunlar› ilerde yeniden görmek isteriz.” Hakikaten 1973, 1983 kongrelerini hay›rla yad
ediyoruz. Kongreyi de€il. Kongreyi düzenleyenleri, düzenlenmesine arac› olanlar› da hay›rla yad
ediyoruz. O bak›mdan, Mehmet ÖNDER müsteflard›, sonraki ad› HAGEM olan Folklor Dairesi Baflkan› da Nail TAN arkadafl›m›zd›. Say›n Baflkan, siz sadece bu binay› yapan bir Belediye Baflkan›
olarak an›lmayacaks›n›z. Bu binan›n ilk toplant›s›n› Uluslararas› Nasreddin Hoca Kongresi’ne ay›ran
bir baflkan olarak an›lacaks›n›z. ‹nan›yorum ki bu toplant› hakk›nda yurt içi ve yurt d›fl›nda bilgi verecek olan arkadafllar, sizi mutlaka anacaklar› gibi bu salonu da anacaklard›r. Biz bu arkadafllar›m›z›n bu konuda ç›kacak yaz›lar›nı Say›n Baflkan’a ulaflt›rmalar›n› istirham ediyoruz. Mutlaka fleref
albümünde o sayfalar yerini alacakt›r.
Efendim benim söyleyeceklerim bu kadar. Arkadafllar›m›z›n da haklar› var. Onlar›n da söyleyecekleri var. (...)
Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU: Say›n Baflkan›m, Say›n dinleyiciler, sözü Ahmet AYTAÇ arkadafl›m›za b›rak›yoruz.
Ahmet AYTAÇ: Teflekkür ederim. Efendim on iki oturumdan oluflan sempozyumda on befle yak›n Türkiye d›fl›ndan, elli befl civar›nda da Türkiye içerisinden bilim adam›n› a€›rlad›k burada. Kat›lan tüm bilim adamlar›n›n imzalad›€› bir sonuç bildirgesi var. Yusuf Hocam az önce k›saca de€indi
ama müsaade ederseniz h›zla onu sizinle paylaflmak istiyorum. Uluslararas› Akflehir Nasreddin Hoca Sempozyumu, 6-7 Temmuz 2005 tarihlerinde yap›lm›fl, tebli€ sahipleri taraf›ndan Sonuç Bildirgesi’nin haz›rlanmas› kararlaflt›r›lm›fl ve afla€›daki konular tespit edilmifltir:
1. Bir Türk düflünürü olan Nasreddin Hoca’n›n ad›na, bilim adamlar›nca de€iflik yönlerinin belirlenmesi için üç y›l üst üste ulusal sempozyum, dört y›lda bir ise uluslararas› kongre düzenlenmesi,
164
Sözlü Anlatım
2. Nasreddin Hoca’n›n bilimsel platformda incelenmesi için Selçuk Üniversitesine ba€l› olarak
Nasreddin Hoca Uygulama ve Araflt›rma Merkezinin kurulmas›,
3. Anadolu Selçuklu Devleti’nden beri Konya’dan sonra Anadolu’nun önemli bir Türk kültür merkezi olan Akflehir’de Selçuk Üniversitesine ba€l› sosyal bilim dallar›nda fakültelerin aç›lmas›n›n
Nasreddin Hoca kültürüne önemli katk›larda bulunaca€›,
4. Nasreddin Hoca ile ilgili bilimsel çal›flmalar›n sa€l›kl› bir ortamda incelenmesine maddi katk›da bulunaca€›na inand›€›m›z bir Nasreddin Hoca Vakf›n›n kurulmas›n›n uygun olaca€›na afla€›da
adlar› bulunan bilim adamlar› karar vererek imzalam›fllard›r.
Efendim k›rk alt› y›ld›r yap›lan flenliklerde belki de ilk defa Akflehir, böylesine büyük bir toplant›ya ev sahipli€i yapt›. fiimdiye kadar salt mizahi yönüyle öne ç›kar›lm›fl olan Hoca Nasreddin böyle hay›rl› bir toplant› arac›l›€› ile Akflehir’de lay›k oldu€u flekilde anlat›ld› ve anlafl›ld›. Bana göre bu,
Akflehir için bir milatt›r. Sadece güldüren, mizah adam› olmayan, mesajlar›n›, nüktedan/kurgucu bir
anlay›flla insanlara anlatan bir kutsal dava adam› olan Nasreddin Hoca felsefesiyle, yaflam biçimiyle, anlatmak istedikleri ile bir bütündür. Bu toplant› iflte bu bütünü ortaya koyan mükemmel bir organizasyondu. Say›n Belediye Baflkan›m›z Opr. Dr. Mustafa BALO⁄LU’nun sayesinde gerçekleflti.
Eme€i geçenleri baflta Belediye Baflkan› Opr. Dr. Mustafa BALO⁄LU ile Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU, Prof. Dr. Yusuf KÜÇÜKDA⁄ hocalar›m› ve Prof. Dr. Abdüsselam ULUÇAM, Yard. Doç. Dr. Yaflar ERDEM‹R, Prof. Dr. Esma fi‹MfiEK, Prof. Dr. Sevim P‹L‹ÇKOVA, Altay SUROY ile Prof. Dr. Kamil VEL‹ ve ad›n› sayamad›€›m tüm hocalara, ayr›ca Akflehir’e teflrif ederek bizleri flereflendiren, bilgilerini bizimle paylaflan bilim adamlar›na kendim ve hemflehrilerim ad›na teflekkür ediyorum. Ayr›ca iki gündür her iki salonumuzu da hiç bofl b›rakmayan Akflehirlilere de teflekkür ediyorum. Eksiklerimiz ve hatalar›m›z mutlak olmufltur. Vicdani bilim ölçülerindeki elefltirilerinizi de bir ö€reti olarak
flahs›m ad›na alaca€›mdan hiç flüpheniz olmas›n. Millî kültürümüzün özünü teflkil eden Nasreddin
Hoca’m›z›n ele al›nd›€› bu toplant›n›n faydalar› say›lamayacak kadar çoktur. Hepinize tekrar teflekkür ediyor, sayg›lar sunuyorum.
Prof. Dr. Yusuf KÜÇÜKDAĞ: Efendim, bu uluslararas› toplant›n›n baflmimarı Opr. Dr. Mustafa
BALO⁄LU’nu da kürsüye davet ediyoruz.
(...)
1. Uluslararası Nasreddin Hoca Sempozyumu Kitabı
2. etkinlik: “1. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu” adl› metinden hareketle
sempozyumlar›n özelliklerini belirleyerek tahtaya yaz›n›z.
3. etkinlik: “1. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu Bildiriler” adlı kitap hakkında yaptığınız araştırma ve incelemeden hareketle düzenlenen sempozyumda afla€›daki özelliklerin
olup olmad›€›n› tabloya “X” iflareti koyarak belirleyiniz. ‹flaretledi€iniz özelliklerden hareketle sempozyumun nas›l düzenlendi€ini aç›klay›n›z.
Nasrettin Hoca Sempozyumu
Evet
Sempozyumu sunanlar alan›nda uzman kifliler midir?
Sempozyum konusu sanatsal, bilimsel, düflünsel de€er tafl›yor mu?
Her oturumda konuflmac› say›s› 3-6 aras›nda m›dır?
Her oturumun baflkan› var m›dır?
Konuflmac›lar›n her biri konunun ayr› bir yönünü ele alm›fl m›dır?
Konuflmalar kendi içinde bir bütünlük tafl›yor mu?
Konuflmalar bir araya geldi€inde birbirini tamamlay›c› flekilde düzenlenmifl midir?
165
Hayır
Sözlü Anlatım
“SAFRANBOLU SAAT KULESİ VE ZAMAN
ÖLÇERLER” SEMPOZYUMU
21-23 MAYIS 2010
ONUR KURULU
Nurullah ÇAKIR
Karabük Valisi
Prof. Dr. Burhanettin UYSAL
Karabük Üniversitesi Rektörü
Gökhan ÖZCAN
Safranbolu Kaymakam›
Necdet AKSOY
Safranbolu Belediye Baflkan›
DÜZENLEME KURULU
Doç. Dr. Ahmet GÜRBÜZ (Baflkan)
Doç. Dr. Seyfullah KARA
Yrd. Doç. Dr. Lütfiye GÖKTAfi KAYA
Yrd. Doç. Dr. Tolga UZUN
Yrd. Doç. Dr. Bülent Nuri KILAVUZ
Yrd. Doç. Dr. Esra BÖLÜKBAfiI ERTÜRK
Yrd. Doç. Dr. Nurgün KOÇ
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Sait CANDAN
YÜRÜTME KURULU
Ö€r. Gör. Adnan ÇET‹NKAYA
Ö€r.Gör. Ahmet C‹NKARA
Ö€r. Gör. Selahattin ALTAN
Ö€r. Gör. Serdar SABUNCU
Ö€r. Gör. Mesut GÜL
Okutman Serdar ÖSEN
‹brahim SAH‹N
Engin AKÇAY
“SAFRANBOLU SAAT KULESİ VE ZAMAN
ÖLÇERLER” SEMPOZYUMU
21-23 MAYIS 2010
BİLİM KURULU
Prof. Dr. Ali B‹R‹NC‹
Prof. Dr. Cemal KURNAZ
Prof. Dr. Filiz YENifiEH‹RL‹O⁄LU
Prof. Dr. Hakk› ACUN
Prof. Dr. ‹lber ORTAYLI
Prof. Dr. Kâz›m SARIKAVAK
Prof. Dr. Metin SÖZEN
Prof. Dr. Nusret ÇAM
Prof. Dr. Osman HORATA
Prof. Dr. Reha GÜNAY
Prof. Dr. Sait AfiGIN
Prof. Dr. Serpil BA⁄CI
Sempozyum Karabük Valili€i ve Karabuk
Üniversitesi taraf›ndan düzenlenmektedir.
Sempozyumda tarihî saat kuleleri ve zaman ölçerlerin Anadolu ve Anadolu d›fl› örneklerinin
disiplinler aras› irdelenmesi amaçlanmaktad›r.
Sempozyum 21-22-23 May›s 2010 tarihinde
Safranbolu Kent Tarihi Müzesi Konferans Salonu’nda gerçeklefltirilecektir. Sempozyuma kat›l›m ücretsizdir. Konaklama ve yiyecek hizmetleri sempozyuma katk› sa€layan kurum ve kurulufllar taraf›ndan karfl›lanacakt›r. Tüm kat›l›mc›lara kat›l›m belgesi verilecek ve bildiriler sempozyum bildiri kitab›nda yay›mlanacakt›r.
KATILIMCILARA
Sempozyuma bildiri ile kat›lmak isteyenlerin 150 kelimeyi geçmeyen bildiri özetlerini en
geç 30 Ekim tarihine kadar elekronik posta ile
afla€›daki adrese ulaflt›rmalar› gerekmektedir.
Bilim kurulu ve düzenleme kurulu taraf›ndan
yap›lacak de€erlendirme sonucunda kabul edilen bildiriler kat›l›mc›lara ikinci duyuru ile bildirilecektir. Son teslim tarihine kadar gönderilmeyen bildiriler sempozyum program›na al›nmayacakt›r. Duyurular kat›l›m formu, yaz›m kurallar› program ve konaklama bilgileri sempozyum web sayfas›nda yay›mlanacakt›r.
SEMPOZYUM KONULARI
Sempozyum; saat kuleleri, güneş saati,
kum saati, su saati, usturlab, rubu tahtası, mastarlı, ekvatoral gibi zaman ölçerler ve muvakkithanelerin Anadolu ve Anadolu d›fl› örneklerinin
baflta sanat tarihi, tarih, görsel sanatlar olmak
üzere sosyal ve fen bilimleriye iliflkisi üzerinedir.
İLETİŞİM
Doç. Dr. Ahmet GÜRBÜZ
Karabük Üniversitesi
Safranbolu Meslek Yüksek Okulu Müdürü
Telefon: 0 370 712 43 91
Belgegeçer: 0 370 712 05 74
Yrd. Doç. Dr. Lütfiye GÖKTAfi KAYA
Karabük Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi
Sanat Tarihi Bölüm Baflkan Yard›mc›s›
E-posta: saatsempozyum@karabuk.edu.tr
http://www.karabuk.edu.tr
SEMPOZYUM TAKVİMİ
30 Ekim: Bildiri özetlerinin son teslim tarihi
16 Kas›m: Bildiri özetlerinin degerlendirilmesi
ve sonuçlar›n›n gönderilmesi
15 Mart: Bildirilerin gönderilmesi
30 Mart: Bildirilerin de€erlendirilmesi ve sonuçlar›n duyurulmas›
15 Nisan: Düzeltilmifl bildirilerin son teslim tarihi
1 May›s: Program›n duyurulmas›
21, 22, 23 May›s: Sempozyum
166
KATKIDA BULUNANLAR
Karabük Valili€i
Karabük Üniversitesi
Safranbolu Kaymakaml›€›
Safranbolu Belediyesi
Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odas›
Safranbolu Turizm Otelciler Derne€i
Sözlü Anlatım
4. etkinlik: Yaptığınız araştırmalar, incelediğiniz “1. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu” metinleri ve verilen afişlerden hareketle sempozyumların nasıl hazırlandığını; düzenleme,
yürütme ve bilim kurullarının görevlerini; oturumların nasıl düzenlendiğini; bir oturumda kaç bildiri
sunulması gerektiğini; konuşma sürelerinin kim tarafından, nasıl sınırlandırıldığını açıklayınız.
167
Sözlü Anlatım
5. etkinlik: “1. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu”ndan ve s›n›fta dinledi€iniz
sempozyumlardan hareketle sempozyum baflkan›n›n görevleri ile ilgili flemada verilmeyen k›s›mlar›
yaz›n›z.
Konuyu
šzellikleri ve sÝnÝrlarÝyla
dinleyicilere
aktarmak
KonußmacÝlarÝ
dinleyicilere
tanÝtmak
Sempozyum
BaßkanÝnÝn
Gšrevleri
6. etkinlik: S›n›f mevcudunuza göre üç dört kiflilik gruplar oluflturunuz. Sempozyuma kat›lan
dinleyicilerin özellikleri ve dinleyici-konuflmac› iliflkisinin nas›l olmas› gerekti€i konusunda bir tart›flma yap›n›z. Tart›flma sonuçlar›n› grup sözcüleri arac›l›€›yla s›n›fa sununuz.
Sempozyum Bildirilerinde
OlmasÝ Gereken …zellikler
Sempozyumdaki
her bildiri kendi
iinde bir bŸtŸnlŸk
taßÝmalÝdÝr.
HazÝrlanacak
bildiri dšrt sayfayÝ
gememelidir.
CŸmleler kolay
anlaßÝlÝr bir
biimde
dŸzenlenmelidir.
Bildiri metni
yayÝnlanmaya
uygun biimde
hazÝrlanmalÝdÝr.
Bildiri bilimsel bir
yenilik getirmeli,
orijinal olmalÝdÝr.
Bildiri metni dinleyiciyi sÝkmadan
šnemli noktalar
vurgulanarak
sunulmalÝdÝr.
7. etkinlik: Yukarıdaki şemada sempozyum bildirilerinde bulunması gereken özellikler verilmiştir. “1. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu”ndaki bildirilerin sempozyum bildirilerinde olması gereken bu özelliklere uygun olup olmadığını açıklayınız.
8. etkinlik: “1. Uluslararas› Akflehir Nasreddin Hoca Sempozyumu”nda dilin hangi ifllevde kullan›ld›€›n› açıklayınız. Dilin bu ifllevi ile metnin yaz›lma nedeni aras›nda nas›l bir iliflki oldu€unu belirtiniz.
9. etkinlik: “1. Uluslararas› Akflehir Nasreddin Hoca Sempozyumu”nda hangi anlat›m türlerinin
kullan›ld›€›n› belirleyiniz. Kullan›lan bu anlat›m türlerinin sempozyumun amac› ile olan iliflkisini açıklayınız.
10. etkinlik: “1. Uluslararas› Akflehir Nasreddin Hoca Sempozyumu”ndaki “Nasrettin Hoca F›kralar›na Göre Kimlik Elefltirisi” ve “Nasrettin Hocan›n Kiflili€i ve F›kralar›n›n Özellikleri” bildirilerini
anlat›m özellikleri bak›m›ndan inceleyiniz. Bildirilerin hangisinde aç›k, duru, ak›c› ve yal›n bir anlat›m kullan›ld›€›n› örnekler vererek aç›klay›n›z.
168
Sözlü Anlatım
ANLAMA, YORUMLAMA
1. Araştırmanızdan hareketle “1. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu”nda her
oturuma kimlerin başkanlık yaptığını açıklayınız. Nasreddin Hoca’nın sempozyum’da hangi yönleriyle ele alındığını söyleyiniz.
2. “1. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu”nun düzenlenme amac›n› söyleyiniz.
3. “1. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu”ndaki bildirilerde yer alan sözcükler
daha çok hangi anlamlar›yla kullan›lm›flt›r? Metnin düzenlenifl amac› ile sözcüklerin kullan›lan anlam› aras›nda nas›l bir iliflki oldu€unu aç›klay›n›z.
4. “1. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu”ndaki bildirilerde s›k s›k Nasrettin Hoca f›kralar›na da yer verilmesinin sözlü anlat›ma olan katk›lar›n› söyleyiniz.
5. “1. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu”ndaki bildirilerde konuflmac›ların
Nasrettin Hoca ile ilgili ileri sürdükleri görüfllerini kan›tlanabilir, kesin yarg›larla m› yoksa kiflisel görüfl ve düflünceleriyle mi anlatt›klar›n› aç›klay›n›z.
6. “1. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu”ndaki bildirilerin hangi düflünce etraf›nda birleflti€ini aç›klay›n›z.
7. Bildirilerde yer alan Nasrettin Hoca f›kralar›nda yaflanan olaylar›, sunmak istedikleri mesaj bak›m›ndan günümüz koflullar› içinde değerlendirebilir misiniz? Niçin?
8. S›n›f mevcudunuza göre üç dört kiflilik gruplar oluflturunuz. Ön haz›rl›kta belirledi€iniz ve hakk›nda araflt›rma yapt›€›n›z konuda s›n›fta sunmak üzere bir sempozyum bildirisi haz›rlay›n›z. Haz›rlad›€›n›z metni sununuz. Düzenlenen sempozyum hakk›nda düflüncelerinizi ifade ediniz.
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D”, yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
• Sempozyumda amaç çözüm üretmek de€ildir.
• Sempozyum di€er konuflma türlerine göre daha ilmî ve ciddi bir sohbet
havas›nda geçer.
• Sempozyumdaki bildirilerin tek bafl›na bir bütünlü€ü yoktur.
• Sempozyum bildirileri daha sonra yay›nlanabilir.
(
)
(
(
(
)
)
)
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Belli bir konuyu ayd›nlatmak amac›yla bilim adam› ve araflt›rmac›lar›n bir araya geldikleri ve
konuflmac›lar›n konunun belirli bölümlerini sunduklar› toplant›lara ................................ denir.
• Sempozyumların her oturumunda konuflmac› üyelerin say›s› ............................ aras›nda
de€iflebilir.
• Sempozyum bildirileri .............................................................................................................
................................ özellikte olmal›d›r.
169
Sözlü Anlatım
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. Eğer konuşmada başarılı olmak isterseniz her şeyden önce içtenlikli olun. Konuşmanızda
karşınızdakinin isteklerine de yer verin, hep siz konuşmayın. Jest ve hareketlerinizle kullandığınız sözcüklere, sesinize üstün özen gösterin. Hem başkalarının konuşmalarını hem kendi konuşmalarınızı inceleyin, saptayacağınız kusurları gidermek için bıkıp usanmadan çalışın. Söylendiği
gibi “ağzı laf yapıyor olmak” konuşma sanatında usta sayılmaya yetmez.
Paragrafa göre afla€›dakilerden hangisi, konuflmada usta say›lanlar›n yapmas› gerekenler aras›nda yer almaz?
A) Konuşmaları jest ve hareketlerle desteklemek
B) Karşımızdakilere de konuşma fırsatı tanımak
C) Konuşma kusurlarını gidermeye çalışmak
D) Kendi görüşlerini değiştirmemekte direnmek
E) Kullanılan sözcükleri özenle seçmek
2. (1) Okulumuzda düzenlenen kompozisyon yarışmasında birinci olunca yazma yeteneğimi
keşfettim. (2) Öylesine katılmıştım yarışmaya oysa. (3) Birinci olunca bende uyanan yazma hevesi sayesinde hâlâ kalem elimde. (4) Kendini ifade etme ve beğenilme insana güven veren bir
duygu. (5) Keşke tüm okullar bunu yapsa, öğrencileri bu konuda cesaretlendirse.
Paragraftaki numaraland›r›lm›fl cümlelerin hangisinde bir dilek – istek söz konusudur?
A) 1
B) 2
C) 3
D) 4
E) 5
3. Özgür düşünce, Batı uygarlığın armağanıdır insanlara. En soylu, en güçlü yanı da budur
Batı uygarlığının. Doğu’nun kültür tarihinde zaman zaman Batı’yı derinlik bakımından yaya bırakan düşünceler bulunabilir ama donmuş, kalıplaşmış dolayısıyla insan kafasını dizginlemiş
düşüncelerdir. Kaldı ki bu düşünceleri değerlendiren, Hint’in, Çin’in düşünce zindanlarına ışık
tutan Batılı özgür düşünürler olmuştur.
Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Öyküleme
B) Betimleme
C) Karşılaştırma
D) Örnekleme
E) Açıklama
4. Etkileri günümüze değin gelmiş eserlere bakılırsa bunların, yazıldıkları çağı yansıttıkları
görülür. Böylesi eserlerde sanatçı, yaşadığı çevre ve zamanı, ülke ve toplumu; eğilimleri, düşünce ve beğenileriyle birlikte dile getirir. Kısacası, çağını ana çizgileriyle canlandırır. Biz de bu eserlere bakarak o çağın temel özelliklerini az ya da çok öğrenebiliriz.
Düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın sonuç cümlesi olabilir?
A) Oysa her sanat eseri, okuyucuya bilgi vermek amacıyla yazılmaz.
B) Oysaki sanat eseri, çağın göstergesi olmalıdır.
C) Ne var ki bunlar, bir eserin niteliğini belirleyebilecek etkenler değildir.
D) Bu bakımdan her kalıcı eserin, yaratıldığı çağa ayna tuttuğu söylenebilir.
E) Belki de sanat eseri, en önemli işlevini yerine getirmiş olur.
1987/ÖYS
170
Sözlü Anlatım
5. İnsanoğlunun mikroba, virüse, ruhi şoklara, iklim koşullarına, sürekli çalışmalara, endişelere hatta sevinçlere katlanabilmesi için günde en az 2000 kalori alması gerekliymiş. Avrupalı insan 2500 kalori alıyormuş ortalama. Şimdi bir de şu listeye bakın: Hindistan’da, Pakistan’da halkın büyük çoğunluğunun alabildiği kalori 1000; Endonezya ve Mısır’da ise 1500. Bunlar bilinen
sayılar, ya bilinmeyenler?
Parçan›n anlat›m›nda afla€›dakilerden hangisi kullan›lmam›flt›r?
A) Açıklama
B) Betimleme
C) Karşılaştırma
D) Nesnel anlatım
E) Sayısal verilerden yararlanma
6. Afla€›dakilerden hangisi bir tan›m cümlesidir?
A) Divan şiirinde özellikle gazeller, şarkılar; halk edebiyatında koşmalar lirik şiire örnektir.
B) Karacaoğlan’ın şiirleri genellikle liriktir.
C) Pastoral şiir, doğa güzelliklerini köy ve çoban hayatını anlatan şiirdir.
D) Serbest şiirde ölçü ve uyağa başvurmadan bir iç uyum yaratılmalıdır.
E) Türk edebiyatında lirik şiir en çok kullanılan türlerden olmuştur.
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Eldeki sonuçlar, bugüne değin yanlış bir yol izlendiğini açıkça ortaya koyuyor.
B) Olaylarla ilgili olarak herkes başka başka şeyler söylüyor.
C) Çoğu kişi sorunun bir başka çözümünün olmadığı kanısında.
D) Bu tutumuyla ailesine zarar mı veriyor yarar mı anlayamadık.
E) Dostların birbirini eleştirmekten kaçınmaları gerektiğine inanıyorum.
1994/ÖSS
8. Dil, milleti şekillendiren ve ona şahsiyet veren kültürün tarihî devirlerden bugüne ve bugünden yarına geçişini sağlayan bir vasıta olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, insanlığa dille düşünebildikleri yani düşüncelerimiz ifadesini dilde buldukları için dil kültürün yaratılmasının ve geliştirilmesinin de vasıtasıdır.
Parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi kullanılmıştır?
A) Öyküleme
B) Betimleme
C) Karşılaştırma E) Örnekleme
E) Açıklama
9. (I) Öncelikle, eleştireceği yazarın sanat ve dünya görüşünü kavramaya çalışır. (II) Sonra
sanatçıyla ve onun yapıtlarıyla ilgili izlenimlerini toplumsal açıdan değerlendirmeye yönelir. (III) Bir
yazarın bir yapıtını hiçbir zaman tek başına ele alıp incelemez. (IV) Bir romancının bir öykücünün
yeni bir yapıtını eleştirirken daha öncekilerle karşılaştırır. (V) Yapıtın hangi açılardan geliştiğini ya
da geri kaldığını belirtir. (VI) Yazarın kendini aşma çabalarını ya da yinelemelerini gösterir. (VII)
Bunları yaparken ne denli nesnel olmaya çalışırsa çalışsın yine de öznellikten kurtulamaz.
Yukarıdaki parçadan numaralanmış cümlelerden hangisi çıkarılırsa parçanın anlamında büyük bir değişme olmaz?
A) II
B) III
C) V
D) VI
E) VII 1999/ÖSS
Ç. Afla€›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
1. Düzenlenen sempozyumlar›n bilim, sanat dünyas›na olan katk›lar› nelerdir?
2. Bir ülkede düzenlenen konferans, sempozyum gibi düşünce ağırlıklı toplantıların çokluğu
neyin göstergesidir?
171
Sözlü Anlatım
4. FORUM
ÖN HAZIRLIK
❑ Panel ve forum metinleri bularak okuyunuz. Beğendiğiniz metinleri sınıfınıza getiriniz.
❑ Forum sözcü€ünün tarihçesini araflt›rarak ilk anlam› hakk›nda bilgi edininiz.
❑ Dinleyicisi olmayan forumlar olup olmad›€›n› araflt›r›n›z.
HAZIRLIK
1. “Düflünceler iyi ve cesur olanlar›n beyinlerinde, kollar›nda geliflmelidir yoksa rüya olmaktan
ileri gidemezler.” (Emerson) sözünden hareketle düflüncelerin bilgili insanlar aras›nda tart›fl›larak
gelifltirilmesinin önemini aç›klay›n›z.
2. Son zamanlarda forum sözcü€ünün ‹nternet’te, kiflilerin bilgilerini paylaflt›klar› bir ortam anlam›nda kullan›ld›€›na tan›k oldunuz mu? Öne sürülen bir düflünceyi yüzlerce kifliye aç›k olan bir
ortamda tart›flman›n ne gibi yararlar› olabilir?
ÜNCE LE M E
1. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz forum metinlerini okuyunuz. Arkadafllar›n›z›n getirdi€i forum metinlerini dinleyiniz. Dinledi€iniz metinler hakk›nda düflüncelerinizi ifade ediniz.
FORUM:
MÜHEND‹SL‹K ve M‹MARLIK E⁄‹T‹M‹
Baflkan: Zeki ARSLAN (MMO ‹stanbul fiube Sekreteri)
De€erli kat›l›mc›lar, üç gün boyunca “Mühendislik ve Mimarl›k E€itim Sempozyumu”
gerçeklefltirme süreci içerisinde, TMMOB
olarak hedefledi€imiz temel amaç flu: Mühendislik ve mimarl›k e€itimi öncesindeki
sorunlar›n incelenmesi, e€itimin planlanmas›, bilim ve teknoloji politikalar› çerçevesinde
mühendislik ve mimarl›k e€itimi sisteminin
sorgulanmas›, bu alanda al›nmas› gereken
önlemlerin belirlenmesi, ileriye yönelik politikalar oluflturulmas› ve önerilerin sunulmas›.
Bu do€rultuda üç gün boyunca sürdürülen
sempozyum, befl konu bafll›€› alt›nda topland›: Mühendis ve mimarl›k e€itimi öncesindeki sorunlar, mevcut mühendislik, mimarl›k
e€itiminin sorgulanmas›, mühendislik mimarl›k e€itiminde akreditasyon, meslek içi e€itim ve mühendis, mimar belgelendirme. Yeterlilik, profesyonellik, yetkinlik çerçevesinde bildiriler sunulmufl,
panel çerçevesinde sürdürülen tart›flmaya kat›lan kat›l›mc›lar do€rultusunda, bugüne kadar yo€un
bir tempoyla üç gün sürdürülmüfl durumda.
Bu üç günlük de€erlendirmenin sonuçland›r›larak, gerek konuflma çerçevesi içerisinde gerekse
de bildirimler çerçevesinde ›fl›€a tutulan önemli noktalar›n yeniden gözden geçirilerek bir forum çer172
Sözlü Anlatım
çevesinde tart›flmaya aç›yorum. Bu tart›flmada söz alan arkadafllar›m›z mümkünse befl dakikay›
geçmemek üzere kendilerini haz›rlas›nlar. Bir dakika kala da uyar› yapmak zorunday›m çünkü zaman›m›z baya€› darald›.
fiimdi, söz almak isteyen kat›l›mc›lar, kendilerini tan›tarak oturumu bafllat›yorum.
Saadettin ÖZEN (‹stanbul Üniversitesi)
Bir iki noktay› beraber düflünmemizde fayda görüyorum: Bir kere yüksekö€retimin ve mühendislik e€itiminin, millî e€itimin d›fl›nda düflünülmeye çal›fl›lm›fl olmas› veya böyle bir zaaf›m›z›n olmas›. Mühendislik e€itimini ve yüksekö€retimi mümkün oldu€u kadar millî e€itim sistemi içerisinde düflünmeye çaba göstermemiz laz›m. “Millî e€itimin amaçlar› ve yöntemleri do€rultusunda, yüksekö€retimin temel ilkelerini ve bu çerçevede mühendislik e€itiminin temel ilkelerini düflünmek laz›m.” diye bir öneri veya görüfl ileri sürüyorum.
Kristalize olmufl bir di€er nokta flu: Türkiye’de mühendislik sorunlar› farkl›. Türkiye’deki mühendislik sorunlar›na iki genel aç›dan bakmak mecburiyetindeyiz: Bunlardan bir tanesi ileri düzeyde ileri teknoloji kullanan ve her zaman için dünyada teknoloji üreten kesimler ile yak›n iliflki içerisinde
olup sürekli teknoloji üreten ve sürekli teknoloji transfer eden kurulufllar aç›s›ndan bakmak laz›m.
K›saca büyük flirketler, ileri teknoloji kullanma ve ithal etme durumunda olan flirketler aç›s›ndan
mühendislik problemlerine bakmak laz›m.
Bir di€er husus ise büyük bir nüfusu oluflturan KOB‹’ler ölçe€inde, küçük mühendislik bürolar›
veya küçük müteahhitlik hizmeti yapan flirketlerin sorunlar›, teknik sorunlar›, mühendislik sorunlar›
aç›s›ndan ele almak laz›m. Bu iki noktan›n aras›nda birçok yelpaze, birçok aç›lar olabilecektir ama
bu iki aç›dan ele al›rsak san›yorum, mühendislik uygulamalar›nda ve e€itiminde daha iyi olabilece€iz düflüncesindeyim.
Bir di€er nokta da flu olabilir: Konuflmac›lar, burada memnuniyet verici bir noktaya de€inmifl oldular. Bundan önceki y›llarda, uygulamadan gelenler, “Üniversitelerden yetiflenler bizim iflimize yaram›yorlar.” diyorlard›. fiimdi gene ayn› görüflü belirtiyorlar fakat bunun nedenini de aç›kl›yorlar. Üniversite ile uygulamac›lar aras›nda bir problemi, beraber ve ayn› noktada teflhir etmenin memnuniyetini bende yaratt›, o da flu: Üniversiteler, belirli noktalarda mühendislik temel bilgileri ve formasyonu
hakk›nda temel bilgiler verir ama mühendis, içinde bulundu€u özel flartlara göre, o temel bilgiler
do€rultusunda kendi deneyimini, kendi formasyonunu gelifltirme noktas›na gidebilir. Bu örne€i, inflaat mühendisli€iyle makine mühendisli€i alan›nda verebiliriz: ‹nflaat mühendisli€i alan›nda, zemin
problemlerinin uygulamal› yan› vard›r; yap›lar›n uygulamal› yan› vard›r; köprülerin uygulamal› yan›
vard›r; ulaflt›rma yap›lar›n›n, su yap›lar›n›n barajlar›n uygulamal› yan› vard›r. Ö€renciyi, bütün bu alanlarda uygulaman›n son deneyimiyle yetifltirmek mümkün de€ildir. Ayn› flekilde, makinede de bunu
söyleyebiliriz: Otomotiv vard›r, so€utma vard›r, iklimlendirme vard›r, birçok alanlar› vard›r. Bunlar›n
her noktas›nda ö€renciyi, nihai deneyim ile yetifltirip uygulamaya sokmak mümkün de€ildir, 4 y›ll›k
bir e€itim buna yetmez. Bu noktada san›yorum mühendislik e€itiminin geliflimini belirlemeli.
Bir de flu noktay› söyleyeyim. Gelece€e yönelik olarak neler yapmam›z gerekti€i noktas›nda
problemleri somutlaflt›ram›yoruz, en büyük problemimiz budur. Biz, gelece€e yönelik olarak belirli
mühendislik alanlar›nda önceliklerimizi, yapmam›z gereken ifl büyüklüklerini belirleyemezsek buna
ba€l› olarak bir büyük politikam›z olamaz, buna ba€l› olarak bir kalk›nma politikam›z olamaz ve buna ba€l› olarak bir e€itim politikam›z olamaz. Yani gelece€e yönelik olarak mühendislik konular›nda yapmam›z gereken ifllerin, katma de€eri yüksek ifllerin önceliklerini belirleme yönünde çaba
göstermemiz laz›m ve bu yönde problemleri belirlememiz laz›m.
Teflekkür ederim.
BAfiKAN- Teflekkür ediyoruz.
(...)
173
Sözlü Anlatım
Mustafa B‹LGE (MMO ‹st. fiu.)
Bugünkü oturumun sabahki bölümünde izledi€im kadar›yla özellikle akreditasyon konusunda
tüm konuflmac›lar, mühendislik e€itiminin yeniden yap›lanmas› konusunda hemfikir gibi geldi bana. Yani e€itim programlar›n›n akredite edilmesi ya da standartlaflt›r›lmas› konusunda herkes hemfikir. Sanayi kesimindeki arkadafllar da ayn› temennide bulundular. Mühendislik e€itiminin yeniden
yap›lanmas› gerekir ama yöntemde baz› farkl›l›klar var. fiunu gözlüyorum: Baz› üniversiteler, yurt
içindeki büyük kurulufla gidip yeniden yap›lanmaya gidiyorlar, baz› üniversiteler, teknik üniversite
gibi kendi içinde dan›flma kurullar›n›, sanayi odalar›n› ça€›rarak e€itime yönelik bir revizyon çal›flmalar› var. Anadolu’daki mühendislik e€itimi yapan üniversitelerde hiçbir fley yok.
Yine, sabahki oturumda bir arkadafl›m›z›n, ABET’ten yola ç›karak “Türkiye’deki mühendislik e€itim programlar›n› nas›l akredite ederiz?” gibi bir önerisi vard›. Bu önerisine çok memnun oldum, destekliyorum da. Üçlü bir ayak çizdi, “sanayi, odalar, üniversiteler” dedi. O zaman, bu üçlü yap›y› acaba bir araya getirip Türkiye’deki mühendislik e€itiminin standartlar›n› koymak mümkün mü? Bu somut bir öneri. Mühendislik seminerlerinin son üç tanesi, ‹stanbul Makine Mühendisleri Odas› taraf›ndan düzenleniyor. Seneye geldi€imiz zaman, haz›rl›kl› gelebilir miyiz? Yani sanayi kesimini, üniversiteyi, Oday› bir araya getirip mühendislik e€itiminin kredilendirilmesi, akreditasyon konusunda bir at›l›m yapabilir miyiz? Seneye, yine bir sempozyum yapaca€›z, yine havada olacak. Bence bir kanun
ç›kmas›n› beklemenin bir anlam› yok; sene, onu da beklemenin gere€i yok. E€er bir kanun ç›karsa
buna da bir altyap› oluflturabilir. Yürütme kurulundan ve sizden ricam, üniversiteler, sanayi ve Oda
aras›nda böyle bir çal›flma benimseniyorsa sekreterli€i Odan›n yapmas› gerekir.
Teflekkürler.
BAfiKAN- Biz teflekkür ederiz.
(...)
U€ur BELGER (‹nflaat Mühendisleri Odas›)
Ben bir aç›klama, belki noksan kalm›fl bir bilgiyi, aktarmak üzere söz ald›m. Yetkin Mühendislik
Yasas› ve Yönetmeli€i’ni çal›fl›rken flöyle bir gerçekle karfl›laflt›k ve bir noktada bundan hareket ettik. ‹nflaat mühendisli€inin kendine özgü baz› özel durumu var, o da flu: Di€er mühendislik alanlar›ndan meslek disiplinini uygulama olana€› çok daha fazla çünkü asla laubalili€i kabul etmeyen, geliflmifl bir teknolojinin içinde çal›fl›yorlar. Nedir bu? Mesela, bir makine mühendisi, bir motor fabrikas›na genç bir mühendis olarak girdi€i zaman, kendisinin ö€renebilece€i ve belirli bir hiyerarflik düzen
içinde ö€renebilece€i çok fley var ve bu disiplinler kurulmufl zaten. Aksi hâlde motoru üretemezsiniz ancak inflaat mühendisli€i alan›nda, sahada halledilmesi gereken veya tamamen yar› mamullerin
birlefltirilmesi neticesinde ortaya ç›kart›lmas› gereken yeni bir eser var. Bu eseri ortaya ç›karmak için
son derece derinlemesine bilgi ve görgü sahibi olmak gerekiyor çünkü bu, haz›r olarak verilmifl bir
fley de€il. Dolay›s›yla inflaat mühendisli€inde, yetkin mühendisli€in apayr› bir yeri var. O kadar ki
e€er böyle bir kademelendirme yapmaz iseniz o zaman flu anda Türkiye’deki tatbikat›n d›fl›na ç›kma olana€› yok çünkü her meslek sahibi yani diploma sahibi kimse, mesle€i sonuna kadar uygulama yetkisini hukuk kurumlar›nda gayet rahat alabilir. Bunu mutlak surette k›s›tlamak laz›m. Biz, bunu düflünerek afla€› yukar› bir sene süren bir çal›flma yapt›k, onun neticesinde bu metin ortaya ç›km›flt›r. Bu metin ortaya ç›kt›€› zaman, yine de flunu biliyorduk ki bir geçifl dönemi olacakt›r, bu geçifl dönemi afla€› yukar› 10 seneye kadar uzayabilir. Bu 10 sene zarf›nda, birtak›m konular kendi
içinde geliflecek, bizim de belki görmedi€imiz baz› fleyler ortaya ç›kacak. Belki birtak›m revizyonlar yap›lacak ancak bu yasa tasla€›n›n ben hâlâ do€ru ve en iyi metin oldu€una inan›yorum.
Teşekkür ederim.
BAfiKAN - Biz teflekkür ederiz.
(...)
Bir ö€renci arkadafl›m›z söz alacak...
174
Sözlü Anlatım
Özge ÖZTORK
‹lk söylemek istedi€im, bu sempozyumun düzenleniflinde niye ö€rencilere söz hakk› tan›nmad›?
Yani herhangi bir konuflmac›n›n ard›ndan birkaç cümle söylemenin yeterli olmad›€›n› düflünüyorum. Ö€renciler mutlaka bu sürece dâhil edilmeliydi. E€itim sorunu konufluluyor, e€itimin birincil
faktörlerinden biri zaten ö€rencidir. Bizim ad›m›za hatta bazen bize ra€men düflünceler aktar›l›yor
ve çözümler öneriliyor. Ö€renci, e€itimin çok önemli bir aya€›d›r, niye burada sözleri ya da düflünceleri aktar›lm›yor? Bizi dâhil etmeden bize ra€men öneriler de konabiliyor.
Bir ikinci husus, getirilen çözüm önerilerinin, Türkiye koflullar›yla ne kadar alakal› oldu€u yani bizim kültürel dokumuz, sosyal dokumuz getirilen önerilerle ne kadar örtüflebilir? Bu konular›n fazlaca düflünülmedi€ini düflünüyorum. Siz, ö€rencilerin ekonomik durumunu, hangi sosyal tabakadan
geldi€ini, flekillenmelerini düflünmeden getirdi€iniz önerilerin havada kalaca€›n› düflünüyorum.
Bir fley daha, baz› çözümler getiriliyor; bunlar›n tepeden inme çözümler oldu€unu düflünüyorum. Özellikle, bir konuflmac› söyledi, “köprünün birinci aya€›” dendi, ortaö€retim sürecinin incelenmedi€ini söyledi. Peki, sadece bu mudur? Yani bu sorunun çok daha gerilerinde yatan baflka
nedenleri oldu€unu düflünüyorum. Sosyal yap›m›z, e€itimden ba€›ms›z olmayan ekonomik durumumuz, bir sürü aya€› var bu köprünün. Peki, bunlar niye düflünülmüyor? Bunlardan ba€›ms›z olarak ele alaca€›m›z çözümlerin hepsi havada kalacakt›r, geçici çözümler olacakt›r. Peki, bunu kabul
ediyorsak yani sisteme dayal› bir elefltiri getirebiliyorsak ne yapabiliriz? Sorunu tart›flt›€›m›zda
“Evet, bunlar çözüm önerisi olabilir ama geçicidir.” diyebiliyorsak bir diyece€im yok.
E€itim sorununun tek bafl›na düflünüldü€ünde, yaratt›€› sorunlardan biri, bir kopukluk yaratmas› ve parçay› bütünden ay›rarak incelenmesi sonucunda sa€l›kl› olmayaca€›n› düflünüyorum. Örne€in en çok verilen örneklerden biri: Üniversite-endüstri iliflkilerinin güçlendirilmesinden bahsediliyor. Burada, önce bahsedilmeyen noktalar var; bunun ne flekilde gerçekleflece€i? Ö€rencinin ve
endüstrinin ayr›ca üniversitenin ne gibi ifllevler yüklenece€i, ö€rencinin buradan ne al›p ne verece€idir? Nitelik de€ifltirilmeden, nitelik diye kastetti€im fley nedir? Örne€in ö€rencinin bir buçuk ayl›k
staj süresi vard›r. Bu staj süresinde zaten siz, birçok fleyi alabilirsiniz ama hiçbirini yapam›yorsunuz. Bu iliflkiyi siz de€ifltirmeden ya da güçlendirmeden niceli€i yani bunun süresini 5 ay, 1 ay önerilen bir çözüm vard› 2 y›l- bu iliflkilerin altyap›s›n› düzeltmeden bunu istedi€iniz kadar uzat›n,
de€iflen hiçbir fley olmayacak. Art›, burada birçok sorun ortaya ç›kacakt›r. Ö€rencinin haklar› nas›l
korunacak? Sonra, stajlarda görüyoruz. Siz, adam›n ifline yar›yorsan›z adam sizi çal›flt›r›yor. Bunun
karfl›l›€›nda size pek fazla fley vermedi€i ortada zaten ama yarayam›yorsan›z “Sen bir köflede dur,
hiçbir fleye kar›flma, ortal›€› da kar›flt›rma.” deniyor. Bütün bunlar ortadayken böyle çözümler nas›l
getirilebiliyor? Yani bunlar›n altyap›s› oluflturulmadan her fley ortadayken daha nesnel dayanaklar›
olmas› gerekti€ini düflünüyorum. Yap›labilecek bir fley olsayd› bir buçuk ayl›k staj döneminde yap›labilirdi. Hâlâ yap›labilir, demek ki biz önce buradan bafllamak zorunday›z, baz› noktalar› temellendirmek zorunday›z.
(...)
Teflekkür ediyorum.
BAfiKAN - Biz teflekkür ediyoruz.
Evet, yan›ndaki arkadafl...
SALONDAN
Birçok düflüncesine kat›lmakla beraber, arkadafl›ma ek olarak belli bir sorunu açmay› düflünüyorum. Genelde bildirilerin birço€unda bahsedilen sorunlar›n ekseni, özel sektörde çal›flmaya yeterli kalitede mühendis yetifltirilememesi olarak gösterildi. Bu, benim ö€rencilik hayat›m boyunca
da yaflad›€›m bir sorunun yans›mas› belki çünkü mesle€i ö€renirken ilk planda göz önüne al›nan
belki de mezun oldu€umda bulabilece€im ifl imkân›. Ancak baz› noktalarda benim hayat› anlamland›rmamda ya da mesle€in sosyal gerçekli€iyle hayat›m› anlamland›rmada pek etkili olabilece€ini
175
Sözlü Anlatım
düflünmüyorum çünkü mesle€inde bu hayatta var olup ona göre ona bir fleyler katabilmek amac›m
olmal›. ‹fl bulmak ya da böyle bir çeflit amaçla ortaya ç›kt›€›nda, bir kiflinin mesle€ine yabanc›laflmas› çok daha büyük problem olabiliyor. Ö€rencilerin psikolojisini ilgilendiren bu sorunlar›n pek dile getirilmedi€ini ve genelde, konuflmalar›n sanayiye yönelik, özel sektördeki sanayiye yönelik, ö€rencilerin nas›l yeterli olabilecekleri üzerinde duruldu. Belki de bir bafll›k olarak eklenebilecek “Toplumsal ç›kara göre kamu ç›kar›na göre mühendislik e€itimi nas›l olmal›d›r?” gibi konularda da daha aç›l›mc› bildirilerin sunulmas› gerekti€ini düflünüyorum.
Teflekkür ederim.
BAfiKAN- Biz teflekkür ederiz.
(...)
Mehmet AKDEM‹R (Ö€renci)
Öncelikli olarak söylenebilecek çok husus var fakat konuyu toparlamak için ben flunu söylemek
istiyorum: Birincisi, bu sempozyumun oluflma sürecinde Makine Mühendisleri Odas›n›n düzenledi€i e€itim sempozyumlar›yla bu sempozyumun bir karfl›laflt›r›lmas›n›n yap›lmas› gerekiyor. Bu karfl›laflt›rmada da az önce ö€rencilerden bahsedildi. Birincisi, ö€renciler bu sempozyumda s›n›fta kald›lar, o aç›k. Bundan önceki sempozyumlarda ö€renciler bildiriler sunmufllard› fakat bu sempozyumda herhangi bir ö€renci bildirisi yok. Bir de flöyle bir olay var: Ö€rencilerin tekil olarak bildiri
sunmalar› önemli de€il. Ö€rencilerin örgütlü bir flekilde bildiri sunmalar› olay› var. ‹kinci Ulusal Makine Mühendisli€i Sempozyumu’na, Ö€renci Derne€i bildiri sunmufltu. Üçüncüsüne de Sosyal
Araflt›rmalar Kulübü sunmufltu. Ben üçüncüsüne kat›lm›flt›m ve oradan gelerek sizlere bir de€erlendirme yapmak istiyorum.
Birincisi, bu sempozyum ne yaz›k ki flunu becerememifltir. Tabii burada birinci suçlu olarak kimseyi görmemek laz›m. Yaln›z bu sempozyum ö€rencilerin ilgisini çekememifltir. Bunu aç›k olarak
ortaya koymak laz›m.
Bunun yan›nda bir hususu daha ortaya koymak laz›m: Bu sempozyum mühendislerin ilgisini çekememifltir. Mühendisler de bu konuda yine s›n›fta kalm›fllard›r. Mühendisler kendi e€itimleriyle ilgili kendilerini birebir ilgilendiren bir sorunla ilgili burada gelip fikirler üretmekten kaç›nm›fllard›r. Bunun sebeplerinin tart›fl›lmas› gerekmektedir. Bir üçüncü husus da e€itim sempozyumlar›nda en
önemli vurgulanmas› gereken nokta, gene Kaya a€abeyin söyledi€i gibi bilim ve teknoloji politikalar›n›n ne oldu€udur. Bu ülkedeki bilim ve teknoloji politikalar›n› biz yarg›lamazsak, bu ülkedeki sanayileflmeyi biz yarg›lamazsak e€itim kurumunu da yarg›layamay›z. Mühendislik e€itimini kesinlikle bir yere oturtamay›z.
Son olarak flunu söylemek istiyorum. Bugün birçok taflra üniversitesi var. Ben, Teknik Üniversitede okuyorum, sadece bitirme ödevim kald› ve onu teslim edince de “taze bir mühendis” olarak
ortal›€a ç›kaca€›m. fiöyle bir olay var. Bugün iki çeflit üniversite var: Bir tanesi metropol üniversiteleri, bir tanesi taflra üniversiteleri. Metropol üniversiteleri niteliklerinden dolay›, geçmifllerinden
dolay› nitelikli mühendisler yetifltiriyorlar. Tabii bu da t›rnak içinde, bunu da son olarak bir anekdot
aktaraca€›m ve orada söyleyece€im. Taflra üniversiteleri de yo€un miktarda sanayiye teknik ara
eleman üretiyorlar.
Burada bence özel ve genel olarak da odalar›n yapmas› gereken bir çal›flma var. Odalar hiçbir
ayr›m gözetmeksizin -hem bu akreditasyonun kendisinin içine de giriyor- taflra üniversitelerinden
mezun olan çocuklara da metropol üniversitesinden mezun olan insanlara da sahip ç›kmal›lar. Burada genelde hep “Taflra üniversiteleri böyle, taflra üniversiteleri flöyle.” gibi konular tart›fl›l›yor. Genelde sempozyumlara taflra üniversitelerinden bildiriler geliyor fakat bunun bir temel nedeni var. Bu
temel neden de yine piyasan›n -Kaya a€abeyin söyledi€i gibi- bu ülkedeki sanayinin e€itimi etkilemesidir. Burada bence sanayi ve e€itim aras›nda herhangi bir kopukluk yok, tam da bir kaynaflma
vard›r yani hangi sanayiye hangi e€itim istenildi€i aç›kt›r. Biz bu sanayiye, bu e€itimi veriyoruz. Biz,
176
Sözlü Anlatım
bu mühendislikle bu teknolojiyi üretiyoruz, yani biz teknoloji filan üretmiyoruz.
(...)
BAfiKAN: Biz teflekkür ederiz.
De€erli kat›l›mc›lar, bu forum içerisinde söz alan tüm kat›l›mc›lar›n de€erlendirmeleri üzerine,
ben bir de€erlendirme yapmayaca€›m çünkü bu sonuç bildirgesinde ortaya ç›kacak ve tüm kat›l›mc›lara da iletilecek. Yaln›z ben, genel olarak üç günlük sempozyum üzerine hem kendi düflüncelerimi hem de baz› anekdotlar› geçmek istiyorum.
Bu salonda üç gün boyunca süren MMO ‹stanbul fiubesi Sekreterli€inde yürütülen TMMOB
Mühendislik Mimarl›k E€itimi Sempozyumu, siz de€erli kat›l›mc›lar, bildiri sunan uzmanlar, oturum
baflkanlar› ve panelistler taraf›ndan mühendislik mimarl›k e€itimi sorgulamas› yap›ld›. 2000 y›l›na girerken ülkemizde ve dünyada mevcut e€itim sistemlerinden örnekler sunarak mevcut e€itimin sorgulanmas›, yeniden yap›lanmas›, ülke gerçekleri do€rultusunda üniversite öncesi e€itim, üniversite
e€itimi süreci ve üniversite sonras› mühendis mimarl›k e€itiminin sürdü€ünden hareket ederek yeniden yap›lanmas› konusunda katk›lar konularak düflünceler ifade edildi.
...
Bu gerçeklerden hareket ederek, biz TMMOB ve TMMOB’ye ba€l› odalar olarak -ben ayn› zamanda bir örgütün yöneticisi olarak- flöyle sonuçland›rmak istiyorum: Sanayileflmenin, ekonomik
büyümenin, toplumsal refah›n sa€lanmas›n›n, çevrenin ve do€an›n korunmas›n›n olmazsa olmaz
araçlar› bilim ve teknolojidir. Bilim ve teknoloji, uluslararas› rekabet ortam›nda en önemli unsurlardan biridir. Bu nedenle de nitelikli mühendis, mimar kadrolar› yetifltirecek, ülke gerçekleriyle geliflmekte ve de€iflmekte olan bilim ve teknoloji dünyas› gerçeklerini ba€daflt›racak e€itim programlar›nda, düzeyde e€itim programlar› gelifltirmek ve bu amaca yönelik olarak her düzeyde kurumsallaflmak Türkiye’nin önünde duran en temel sorundur.
...
Bunlardan hareket ederek dilerim, bu sempozyum hem ülke ç›karlar› aç›s›ndan hem de mühendis
ve mimarlar›n önümüzdeki e€itim sürecinde 2000 y›l›na girerken yap›c› olur. Bunlardan ders ç›kard›€›m›za inan›yoruz. Biz, bu süreçte bir “virgül” att›k, 2000 y›l›nda da Mühendis ve Mimarl›k Kurultay›
gerçeklefltirilecek. Dilerim, bundan sonra gerek konuflmac›lar›n da ifade etti€i gibi bu ifli art›k biraz daha belli konularda zorlayarak daha detaylara girmek gerekiyor, büyüteç alt›na almak gerekiyor.
Bu üç gün boyunca sempozyuma 216 kifli kat›l›mc› olarak kat›ld›. 39 ö€retim görevlisi ve uzman,
bildiri sunmak için buraya geldi. Mevcut programda üç bildiri sunacak olan ö€retim görevlilerinden iki
tanesi, son günde program›n de€iflmesiyle kat›lamad›, bir kifliyse yurtd›fl›nda oldu€u için kat›lamad›.
De€erli arkadafllar ve tüm kat›l›mc›lar, TMMOB’nin düzenlemifl oldu€u ve ‹stanbul flubenin sekreterli€inde yürütülen bu etkinli€e katk› koydu€unuz için ve bu üç gün boyunca burada oldu€unuz
için teflekkür ediyorum. Bu gerçekten zor bir durum çünkü her ne kadar ö€renci arkadafllar›m›z bizleri elefltirdiyse de bizim bu etkinli€i üniversitede yapmam›z›n amac›, esprisi, ö€renci arkadafllar›m›z›n en az›ndan de€erli zamanlar›n›n bir k›sm›n› burada birlikte paylaflmakt›. Do€rudur, her proje
onlar›n üzerinde gerçeklefliyor, onlar›n üzerinde de€erlendirilmeye çal›fl›l›yor ama arkadafllar bu süreci birlikte yürütebilece€imizi ve TMMOB olarak da TMMOB’ye ba€l› odalar olarak da Ö€renci Komisyonlar›yla bu ifli paylaflt›€›m›z› biliyorum. Geçmiflte de ilk örnek olarak Makine Mühendisleri
Odas› bir ö€renci kurultay› gerçeklefltirildi. Bu iflin özü, öznesi bir tarafa itilmeden, bu sorunlar›n
afl›laca€›na, bu sorunlar› birlikte çözebilece€imize inan›yoruz.
Sonuç olarak, üniversitelerle ve MMO olarak bu çal›flmam›z› ortak olarak sürdürmek istiyoruz.
Bu zaman içerisinde kat›l›m›n›z› ve zaman›n›z› burada harcad›€›n›z için hepinize teflekkür ediyoruz.
Teflekkür ediyorum.
Mühendislik Mimarl›k E€itimi Sempozyumu
Paneller ve Forumlar Kitab›
177
Sözlü Anlatım
2. etkinlik: “Mühendislik ve Mimarl›k E€itimi” adl› forumda ele al›nan problem nedir?
• Forum konusu kimler önünde ve kimler taraf›ndan tart›fl›l›yor?
• Dinleyiciler forumda aktif flekilde rol al›yor mu?
İncelediğiniz metinden ve yukardaki sorulardan hareketle forumların nasıl düzenlendiğini ve
özelliklerini belirtiniz.
3. etkinlik: “Mühendislik ve Mimarl›k E€itimi” adl› forumun baflkan›n› afla€›daki özellikler bak›m›ndan de€erlendirerek forum baflkan›n›n özelliklerini ve görevlerini belirleyiniz.
Forum Başkanının Görevleri
Az
Orta
Çok
Tart›flma konusunda bilgili mi?
Tart›flmaya kat›lacak konuflmac›lar› ve dinleyici toplulu€unu tan›yor mu?
Kavrama, alg›lama, özetleme, sonuç ç›karma, düflünceler aras›nda ba€›nt›
kurma yetene€ine sahip mi?
Konuflmalar›n havas›n› yumuflatacak, konuflmac›lar› düflünmeye yöneltecek
yetene€e ve hoflgörüye sahip mi?
“Bu üç günlük de€erlendirmenin sonuçland›r›larak, gerek konuflma çerçevesi içerisinde gerekse de bildirimler çerçevesinde ›fl›€a tutulan önemli noktalar›n yeniden gözden geçirilerek bir forum
çerçevesinde tart›flmaya aç›yorum. Bu tart›flmada söz alan arkadafllar›m›z mümkünse befl dakikay› geçmemek üzere kendilerini haz›rlas›nlar. Bir dakika kala da uyar› yapmak zorunday›m çünkü zaman›m›z baya€› darald›.
fiimdi, söz almak isteyen kat›l›mc›lar, kendilerini tan›tarak oturumu bafllat›yorum.”
4. etkinlik: “Mühendislik ve Mimarl›k E€itimi “ adl› metinden al›nan yukarıdaki bölümde foruma
bafllanaca€› nas›l aç›klanm›flt›r? Forumdaki aç›klamalar›n ve sorular›n metnin konusuyla ilgisini kurarak forumun nas›l düzenlendi€ini aç›klay›n›z.
5. etkinlik: “Ön Haz›rl›k”ta yapt›€›n›z araflt›rmadan hareketle dinleyicisi olmayan forumlar›n özelliklerini söyleyiniz.
6. etkinlik: Üç dört kişilik gruplar oluşturunuz. Sınıfınıza getirdiğiniz panel metinlerini inceleyerek forum metinleri ile karşılaştırınız. Forum ve panel türü arasındaki farklılıkları açıklayınız.
7. etkinlik: “Mühendislik ve Mimarl›k E€itimi” adl› metinden dilin hangi ifllevlerde kullan›ld›€›n›
belirleyiniz.
8. etkinlik: “Mühendislik ve Mimarl›k E€itimi” adl› forumda konuflmac›lardan Zeki Aslan ile Saadettin Özen’in konuflmalar›n› anlat›m özellikleri bak›m›ndan karfl›laflt›r›n›z. Konuşmaların açık, akıcı, duru ve yalın olup olmadığını metinlerden örnekler vererek belirtiniz.
9. etkinlik: “Mühendislik ve Mimarl›k E€itimi” adl› forumda kullan›lan anlat›m türünü belirleyiniz.
Forumun düzenlenifl amac›yla kullan›lan anlat›m türü aras›nda nasıl bir ilişki olduğunu açıklayınız.
10. etkinlik: “Mühendislik ve Mimarl›k E€itimi” adl› forumu anlat›m özellikleri bak›m›ndan inceleyerek metnin aç›k, ak›c›, duru ve yal›n olup olmad›€›n› örnekler vererek aç›klay›n›z.
178
Sözlü Anlatım
ANLAMA, YORUMLAMA
“‹lk söylemek istedi€im, bu sempozyumun düzenleniflinde niye ö€rencilere söz hakk› tan›nmad›? Yani herhangi bir konuflmac›n›n ard›ndan birkaç cümle söylemenin yeterli olmad›€›n› düflünüyorum. Ö€renciler mutlaka bu sürece dâhil edilmeliydi. E€itim sorunu konufluluyor, e€itimin birincil faktörlerinden biri zaten ö€rencidir. Bizim ad›m›za hatta bazen bize ra€men düflünceler aktar›l›yor ve çözümler öneriliyor. Ö€renci, e€itimin çok önemli bir aya€›d›r, niye burada sözleri ya da düflünceleri aktar›lm›yor? Bizi dâhil etmeden bize ra€men öneriler de konabiliyor.
Bir ikinci husus, getirilen çözüm önerilerinin, Türkiye koflullar›yla ne kadar alakal› oldu€u yani bizim kültürel dokumuz, sosyal dokumuz getirilen önerilerle ne kadar örtüflebilir? Bu konular›n fazlaca düflünülmedi€ini düflünüyorum. Siz, ö€rencilerin ekonomik durumunu, hangi sosyal tabakadan
geldi€ini, flekillenmelerini düflünmeden getirdi€iniz önerilerin havada kalaca€›n› düflünüyorum.
Bir fley daha, baz› çözümler getiriliyor; bunlar›n tepeden inme çözümler oldu€unu düflünüyorum. Özellikle bir konuflmac› söyledi, “köprünün birinci aya€›” dendi, ortaö€retim sürecinin incelenmedi€ini söyledi. Peki, sadece bu mudur? Yani bu sorunun çok daha gerilerinde yatan baflka nedenleri oldu€unu düflünüyorum. Sosyal yap›m›z, e€itimden ba€›ms›z olmayan ekonomik durumumuz, bir sürü aya€› var bu köprünün. Peki, bunlar niye düflünülmüyor? Bunlardan ba€›ms›z olarak
ele alaca€›m›z çözümlerin hepsi havada kalacakt›r, geçici çözümler olacakt›r. Peki, bunu kabul ediyorsak yani sisteme dayal› bir elefltiri getirebiliyorsak ne yapabiliriz? Sorunu tart›flt›€›m›zda “Evet,
bunlar çözüm önerisi olabilir ama geçicidir.” diyebiliyorsak bir diyece€im yok. ”
1. “Mühendislik ve Mimarl›k E€itimi” adl› forumdan al›nan Özge Öztork’un yukar›daki düflüncelerine kat›l›yor musunuz? Size göre e€itimle ilgili çözüm önerileri gelifltirilirken ö€rencilere ne oranda düflüncelerini ifade etme hakk› tan›nmal›d›r?
2. Siz forumda dinleyici olarak bulunsayd›n›z mühendislik ve mimarl›k e€itimi hakk›nda soraca€›n›z soru ne olurdu?
3. “Mühendislik ve Mimarl›k E€itimi” adl› forumda kullan›lan sözcükler, ço€unlukla gerçek anlamda m› yoksa mecaz anlamda m› kullan›lm›flt›r? Metinde sözcüklerin kullan›lan anlam›yla metnin
türü aras›nda olan iliflkiyi aç›klay›n›z.
4. “Mühendislik ve Mimarl›k E€itimi” adl› forumun düzenlenifl amac› nedir? Konuflmac›lar›n ifadelerine bakarak forumun amac›na ulaflt›€› söylenebilir mi? Aç›klay›n›z.
5. S›n›fa getirdi€iniz, okudu€unuz ve inceledi€iniz forum konular›ndan hareketle bir dönemin
sosyal ve kültürel yap›s›n›n, güncel olaylar›n tart›flma konular›n› belirlemedeki rolünü söyleyiniz.
6. Forumlarda dinleyicilerin, tartışmada aktif bir şekilde rol almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açıklayınız.
7. Yaz›l› anlat›m türlerinde kullan›lan dil ile sözlü anlat›m türlerinde kullan›lan dilin farkl›l›klar›n›
söyleyiniz.
8. S›n›fta forum düzenlemek amac›yla bir grup oluflturunuz. Forumu yönetecek bir baflkan seçiniz. Herkesi ilgilendirebilecek türden bir konu belirleyerek o konuda yapaca€›n›z konuflmayla ilgili
bir metin haz›rlay›n›z. S›n›f ortam›nda konuyu tart›flt›ktan sonra s›n›ftaki di€er ö€rencilerin de foruma soru sorarak kat›lmalar›n› sa€lay›n›z. Düzenlenen forumla ilgili düflüncelerinizi ifade ediniz.
179
Sözlü Anlatım
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D”, yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
• Forum, sözcük anlam› olarak Eski Roma’da halk›n topland›€› alan, özel ifllerin
görüflüldü€ü merkez anlam›na gelir.
( )
• Dinleyicisi bulunmayan forumlar da olabilir.
( )
• Forumda dinleyiciler kendi aras›nda tart›fl›r, baflkana ihtiyaç yoktur.
( )
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Herkesi ilgilendiren bir sorun üzerinde bir baflkan›n denetiminde yap›lan, dinleyicilerin de
kat›ld›€› tart›flmalara ............................. denir.
• Forumun panel ve aç›k oturumdan fark› ..................................... tart›flmaya kat›l›p fikirlerini
söylemeleridir.
• Forum s›ras›nda baflkan›n .................................................................................................
........................ olmas› gerekir.
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. Afla€›dakilerden hangisi forum baflkan›n›n yapmas› gerekenler aras›nda yer almaz?
A) Konuyu olumlu, olumsuz yönleriyle kat›lanlara açıklaması
B) Uzlaflt›r›c› ve toparlay›c› bir tav›r alması
C) Tart›flma konusunu çok iyi bilmesi
D) Düflünceler aras›nda ilgi ve ba€›nt› kurabilmesi
E) Farkl› görüfllerden anlaflmazl›k ç›ksa da müdahale etmemesi
2. (I) Forum bir başkanın yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir konuda, farklı gruplardan oluşan dinleyicilerin söz sırası alarak konuşma kuralları içerisinde yaptıkları tartışmalardır. (II) Forum
toplu tartışmaların başlı başına bir çeşidi sayılmamakla birlikte, dinleyicilerin konu üzerinde daha aktif ve farklı bakış açılarıyla düşünmelerini sağlar. (III) Foruma davet edilen uzmanların görüşlerine de müracaat edilerek ortaya çıkabilecek yanlış anlayışların önüne geçilir. (IV) Forumda
amaç belli bir karara varmak, konuyu değişik anlayışlarla, farklı boyutlarda ortaya koymaktır. (V)
Forumda söz alan dinleyiciler, konuyla ilgisi olmayan özel sorunlarına değinmemelidir.
Forum türüyle ilgili yukarıda verilen yargılardan hangisi yanlıştır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
3. Bilimle sanat arasındaki en belirgin ayrım şudur: Bilim kavramsal bir dille yapılır. Sanat imgesel dili kullanır. Bilimde genelleme vardır ve nesneldir. Bilimin yargıları kesin ve değişmezdir.
Sanatsa herkese göre farklı anlamlar taşır.
Bu parçada hangi anlat›m biçimine baflvurulmufltur?
A) Karşılaştırma
B) Örnekleme
C) Tanımlama
D) Betimleme
E) Tanık gösterme
180
Sözlü Anlatım
4. Söyleyeceklerini en kestirme yoldan, çoğunlukla tek heceli sözcüklerle ve kısa cümlelerle
âdeta konuşuyormuş gibi söyler. Öyle mecazla, imgeyle, sanatsal söyleyişle işi yoktur. Anlatmak
istediğini olduğu gibi dolandırmadan anlatır.
Bu parçada sözü edilen sanatç›n›n anlat›m›yla ilgili afla€›dakilerden hangisi üzerinde
durulmam›flt›r?
A) Özgünlük
B) Doğallık
C) Yal›nl›k
D) Duruluk
E) Özlülük
5. Afla€›daki cümlelerin hangisinde özne uyuflmazl›€›ndan kaynaklanan anlat›m bozuklu€u vard›r?
A) Kardeflimin surat› çok as›lm›fl ve bizimle konuflmaz olmufltu.
B) Düzenin olmad›€› yerde kavga, gürültü ve haks›zl›k vard›r.
C) Öfke ve kin, do€rulu€un s›n›rlar› içinde yer almaz.
D) Yüksek mevkideki insanlara yak›ndan bak›nca anlad›m ki ço€u herkes gibi insand›r.
E) Do€ru ve temiz ifller hep ölçülü ve a€›rbafll›d›r.
6. Çeşitli yazarlarca değişik anlamlarda kullanılan olay örgüsü sözü en geniş anlamı ile hikâyedeki olayların belli bir amaca uygun olarak düzenlenmesidir. Gerçekçi yazar, okurun önceden
bilmediği görüşünü bu görüşe en uygun bir biçimde sunmak durumunda bulunduğundan geleneksel yapıdan ayrılarak yepyeni bir yapı bulmaya çalıştı. Gerçekçilik sanıldığı gibi olay örgüsünü ortadan kaldırmamış ancak romanda heyecan ögesine öncelik tanıyan mekanik olay örgüsüne karşı çıkmıştır.
Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerden hangilerine başvurulmuştur?
A) Açıklama-betimleme
B) Öyküleme-betimleme
C) Karşılaştırma-öyküleme
D) Tanımlama-açıklama
E) Karşılaştırma-betimleme
7. Gerçek yazar, okuyucuya anlatmak istediklerini doğrudan söyler. Dolambaçlı, süslü ve
sanatlı yollara başvurmaz. Anlaşılmaz zor, ağır sözcükler kullanmaz. Böylelikle anlatımda ...........
.................... sağlanmış olur.
Paragrafta boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilirse parçanın anlam
bütünlüğü bozulmaz?
A) Açıklık
B) Duruluk
C) Yalınlık
D) Doğallık
E) Özgünlük
8. Tarihte olaylar olup bitmiş, kilitlenmiştir, geçmiştedir. Tarihçi kişilerini konuştururken gerçekte nasıl konuştularsa öyle konuşturur. Sultan Mehmet, Bizans elçisine “Benim yapacaklarım
atalarımın hayalinden bile geçmeyen şeylerdir.” demişse onları olduğu gibi kullanmak zorundadır tarihçi. Tiyatroda ise Fatih de oyunun öbür kişileri de hep yazarın diliyle konuşurlar ve olay
hep şimdi geçer, yüzyıllar öncesinin bir olayı bu an olmaktadır.
Parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi kullanılmıştır?
A) Öyküleme
B) Betimleme
C) Karşılaştırma D) Tanımlama
E) Tanık gösterme
Ç. Afla€›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
1. Herhangi bir tart›flma türünde konuflmac› bilimsel bir konu aktar›m› ile mizahi bir konuyu
aktarmada ne gibi farkl› anlat›m tutumu izlemelidir?
2. Forumlarda konuflmac›lar, hedef dinleyici kitlesinin özelliklerini dikkate almal› m›d›r? Düflüncelerinizi söyleyiniz.
181
Sözlü Anlatım
5. MÜNAZARA
ÖN HAZIRLIK
❑ Münazara metinleri bulunuz. Bulduğunuz metinleri sınıfınıza getiriniz.
❑ S›n›fta düzenleyece€iniz münazara için bir konu belirleyiniz. Gruplar›n›z› ve jüri üyelerini
seçtikten sonra savunaca€›n›z konu ile ilgili araflt›rma yap›n›z.
HAZIRLIK
1. Her zaman karfl›m›zdaki kiflilerle ayn› düflüncede olamay›z. Karfl›n›zdakiyle fikir ayr›l›€›na
düfltü€ünüzde nas›l bir davran›fl sergilersiniz?
2. Nam›k Kemal’in “Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan doğar.” (Hakikatin ışığı, fikirlerin
çarpışmasından meydana gelir.) sözünden hareketle tart›flman›n önemini aç›klay›n›z.
3. Münazara tart›flma türünün, baflkalar›n› dinleme ve onlar›n görüfllerine sayg› göstermede
ne gibi yararlar› olaca€›n› aç›klay›n›z.
ÜNCE LE M E
1. etkinlik: S›n›fa getirdi€iniz münazara örneklerini okuyunuz. Arkadafllar›n›z›n okudu€u münazara metinlerini dinleyiniz. Dinledi€iniz metinler hakk›nda düflüncelerinizi ifade ediniz.
YABANCI D‹LLE E⁄‹T‹M GEREKL‹ M‹D‹R, DE⁄‹L M‹D‹R?
A Grubu: (Yabanc› dille e€itim gereksizdir.)
Konuflmac›lar:
fiule Latifo€lu, Gönül fial›fl, Fatih Bile, Canan Türko€lu, Belma Kuvanc› (A Grubu Baflkan›), Kamil Aba.
B Grubu (Yabanc› dille e€itim gereklidir.)
Konuflmac›lar
Aysel Yurt, ‹brahim Uslu, Hülya Oral, Burcu Ar›ko€lu, Hidayet Sert, Bora Durmufl.
‹brahim Uslu (B Grubu Baflkan›)
Sayg›de€er Jüri Üyeleri, K›ymetli Misafirler
ve Sevgili Arkadafllar!
Hepiniz münazaram›za hofl geldiniz. Sözcüsü oldu€um B grubunun tezi yabanc› dille e€itimin
gerekli oldu€udur. Hepinize iyi seyirler dileyerek sözü A grubunun sözcüsü Belma Han›m’a b›rak›yorum.
Belma Kuvanc›
Herkese iyi günler!
Biz de A grubu olarak yabanc› dilde e€itimin gereksiz hatta zararl› oldu€u kanaatindeyiz. fiimdi
güzel Türkçemizi kendi ellerimizle nas›l katletti€imizi fiule Latifo€lu’ndan dinleyece€iz. Teflekkürler.
182
Sözlü Anlatım
Fatma fiule Latifo€lu (A Grubu)
Sayg›de€er Jüri Üyeleri, Sevgili Arkadafllar!
Grup sözcümüz Belma Han›m’›n da belirtti€i gibi biz, grup olarak “yabanc› dille e€itim yap›lmas›”na karfl›y›z. Ben de bu ba€lamda dilimizin bozulma süreci hakk›nda sunum yapmaya çal›flaca€›m. Ama ilk önce isterseniz “Dil nedir?” ondan bafllayal›m.
Prof. Dr. Mehmet Kaplan’a göre “Dil, duygu ve düflünceyi insana aktaran bir vas›ta oldu€u için
insan topluluklar›n› bir y›€›n, bir kitle olmaktan kurtararak aralar›nda duygu düflünce ba€› olan bir cemiyet; yani, millet hâline getirir.”
Sevgili Arkadafllar!
Türk diline Türklerin ‹slamiyeti kabulü ile birlikte birçok yabanc› kelime ve tamlama girmifltir. Ancak Türk halk› bu kelime ve tamlamalar› Türkçelefltirmifl, benimsemifltir. Osmanl› Devleti’nin çöküfl
döneminde, her alanda oldu€u gibi dilde de birtak›m bozulmalar olmufltur. Özellikle Tanzimat ve
Servetifünun edebiyat› dönemlerinde bu bozulmalar bariz bir flekilde görülmektedir. Bu dönemlerdeki birçok eserde Frans›zca kelimelerin ve tamlamalar›n bulundu€unu görmekteyiz. Bu durum ise
söz konusu eserlerin gerek yaz›ld›€› dönemlerde gerekse günümüzde anlafl›lmamas›na yol açm›flt›r; bu dili bilmeyenler, anlamayanlar medeni say›lmam›fllard›r. Âdeta o dönemlerde Türkçe konuflmak ay›p say›lm›flt›r. Frans›zca, bu hâkimiyetini zaman içerisinde, ‹ngilizceye kapt›rm›flt›r.
De€erli Arkadafllar!
Gerek Frans›zca gerekse ‹ngilizce kelimelerin ve tamlamalar›n dilimize sokulup âdeta bir kurt misali dilimizi kemirmesinde bizim duyars›zl›€›m›z kadar özellikle Fransa ve ‹ngiltere’nin birtak›m oyunlar› da etkili olmufltur. Yeri gelmiflken flu bilgiyi sizlerle paylaflmak istiyorum: Romal›lar, fethettikleri
yerlerin dillerini Latinlefltirmifller, bir iki nesil sonra bu insanlar da öz dillerini unutmufllar ve tarih sahnesinden silinmifllerdir. Demek oluyor ki dilini koruyamayan milletini de koruyam›yor. Latinlerin (Romal›lar›n) böyle yapmalar›ndaki amaç ise “Latinceyi dünyaya hâkim k›lmak”t› hiç flüphesiz.
(...)
Sözlerime burada son verirken flunu belirtmek isterim ki yabanc› dillerin, dilimiz üzerindeki
oyunlar›na kanmayal›m, dilimize sahip ç›kal›m. E€er sahip ç›kmazsak dilimiz bozulur. Dil bozulunca milliyetimizi kaybeder, bir y›€›n olur ve tarih sahnesinden ad›m›z silinir. Onun için milletimizin bekas› için dilimizi yabanc› unsurlardan koruyal›m. Beni dinleme nezaketini gösterdi€iniz için teflekkür eder, sayg›lar›m› sunar›m.
Aysel Yurt (B Grubu)
Merhaba Arkadafllar.
Ben Aysel! Biz de yabanc› dil e€itiminin gereklili€ini tart›flaca€›z.
Yabanc› özellikle ‹ngilizce, engelleri aflmak ad›na hem gerçek hayatta hem de siber uzayda dünya çap›nda hâkim konumdad›r. Küreselleflmenin de olmazsa olmaz ilkesidir. Bu dili ö€renmek küresel bilgi toplumunda pazarlara girifl, kariyer, refah ve bilgiye ulaflmay› sa€lar. Bu dil primer hem
de ikinci dil olarak kullan›lmaktad›r. Bunu sa€laman›n bir yolu da yabanc› dilde e€itimdir.
Pek çok gazetenin, kitab›n, pop müzi€in, uluslararas› konferanslar›n, t›bb›n, tekni€in, akademik
toplant›lar›n, diplomasinin dili ‹ngilizcedir.
Arkadafllar bu kadar faydalar› olan yabanc› dili ö€renmenin ne sak›ncalar› olabilir ki? Bilgiye ulaflarak, d›flar›ya aç›larak kendi örf ve âdetlerimizi, öz kültürümüzü unutmufl, arka plana atm›fl olmay›z. Bofluna dememifller: “Bir dil bir insan, iki dil iki insan.”
(...)
Avrupal›lar, çok dilli bilgi toplumuna ulaflmak için dil ö€reniminde de bir at›l›m yapmay› hedeflemifllerdir. Bilgi toplumunda öncelikle ana dile hâkimiyet ve bir o kadar önemli olmak üzere yeter
derecede yabanc› diller bilgisi esast›r.
183
Sözlü Anlatım
Sadece Avrupa’da m› ülkemizde de çal›flmalar yap›lmaktad›r. Mesela yabanc› dil e€itiminin baz› okullar›m›zda verilmesinin amaçlar›:
1. Ö€rencinin yabanc› dil e€itimi alan›nda okuduklar› dersler aras›nda ve bu dersler ile kendi bireysel ilgi alanlar› ve gereksinimleri aras›nda iliflki kurmalar›na yard›mc› olmak,
2. Ö€rencilerin mesleki yaflamlar›nda karfl›laflacaklar› sorunlar› ve merak ettikleri konular› araflt›rarak inceleme ve çözme becerilerini ve al›flkanl›€›n› kazanmalar›n› sa€lamak,
3. Bu sorunlar› ve konular› baflkalar›yla mesela meslektafl›, e€itimci akademisyen vs. paylaflma;
grup çal›flmas›na al›flt›rma ve grubun geliflmesine katk›da bulunma, ortak karar alma, problem çözme, uzlaflma, kendini ifade etme al›flkanl›k ve yeteneklerini elde etmelerini sa€lama,
4. Ö€rencilerinin ve baflkalar›n›n veya kendi kiflisel özelliklerini ve mesleki davran›fllar› üzerinde
elefltirel düflünmeye yönlendirerek geliflmelerine yard›mcı olmak.
Çok h›zl› bir küreselleflme süreci içinde olan dünyam›zda iletiflim ve ulafl›m en h›zl› geliflen alanlar aras›ndad›r. ‹nternet gibi sistemler ve turizm çok geliflmektedir. Böyle bir dünyan›n çok iyi dil bilen ve çeviriler yapabilen insanlara ihtiyac› vard›r. fiu anda Hacettepe Üniversitesi lisans programlar›nda bir y›l haz›rl›k mevcuttur. Di€er s›n›flar›n da yar› dersleri ‹ngilizcedir. Hem de teorik ve pratik olarak.
Avrupa Birli€i on y›ld›r ulaflmay› bekledi€imiz bir hedeftir. Buna yönelik de yetiflmifl eleman a盀› büyüktür.
Avrupa ülkelerinde y›lda ortalama 50-60 bin edebî ve bilimsel eser bas›lmaktad›r. Bunlardan en
az›ndan bir bölümünü çevirecek elemanlar›n yetiflmesi gerekmektedir. Ayr›ca yaz›l› ve elektronik
bas›ndan çeviri yapacak düzeyde dil bilen eleman ihtiyac› da büyüktür. Son dönemde yabanc› dil
alan›nda lisans düzeyinde e€itim-ö€retim araflt›rma etkinlikleri sürdüren birimlerimiz çok tercih edilmektedir ve sorunlara da yol açabilmektedir. Ama bunlar çözülebilirse daha yüksek noktalara ulaflmam›z kaç›n›lmazd›r. Bu e€itimi almak, modern olmak baz›lar›n›n dayatt›€› gibi saf›n› belirlemek de€ildir. Tercihini yapmak de€ildir. (...) Bu dayatmalar farkl› konuflmay›, tart›flmay›, düflünmeyi imkâns›z k›lar. Biraz duyarl›l›k arkadafllar. Teflekkür ederim. Sayg›lar.
Gönül fial›fl (A Grubu)
Kendi millî kültürüne yabanc›laflan ve millî kültüründen kopan, giderek bir bat› hayranl›€› ve bu
bat›n›n hayranl›€›n›n beraberinde getirdi€i bat› dillerini ö€renme süreci ister istemez bir ülkenin baz› kesiminde baz› insanlar taraf›ndan bilinçli ya da bilinçsiz olarak Türkçeye karfl› lakayt tav›rl› olmalar›na yol açm›flt›r. Bu insanlar›n konuflurken moda ve bilgiçlik anlam›nda bat›l› kelimeleri kullanmalar› durumun psikolojik tablosunu ortaya koymaktad›r.
Bir ülkedeki ö€retim dili ile ilgili temel kural fludur: Ülkenin resmî dili ve ulusal dili ne ise ö€retim
dili de o olmal›d›r. Bence ‹ngilizcenin e€itim dili olmas› konusu tart›fl›lmamal› bile. Örne€in Japonya’da, ‹talya’da, Fransa’da yani baflka ülkenin sömürgesi olmam›fl bütün ülkelerde ö€retim dili o ülkenin resmî dilidir.
Yabanc› dilde e€itimin sak›ncalar› oldu€unu düflünüyorum. Öncelikle ö€retim kalitesini düflürdü€ü bir gerçektir. Oysaki Türkçe e€itimde ö€renci, ö€retim üyesi performans› daha fazlad›r. Ö€renci dersi daha kolay izleyebilmektedir. Ö€renci derse daha aktif kat›l›r. Yorum gücünü kullanabilir ve sentez yetene€ini gelifltirebilir. Konu detaylar› daha iyi ö€renilebilir. Ö€renci dili anlama problemi olmad›€›ndan okurken, çal›fl›rken daha az zaman harcar.
‹TÜ örne€ine bakt›€›m›zda, bafllang›c›ndan bu yana Türkçe e€itim vermektedir. Bu üniversiteden mezun olan mühendisler, bilim adamlar› dallar›nda baflar›y› yakalam›fl, sadece kendi ülkesine
hizmet etmekle kalmay›p flu an dünyaca ünlü üniversitelerde e€itim vermektedirler.
184
Sözlü Anlatım
Türk dilinin yorulmaz savaflç›s› ve elefltirmen Nurullah Ataç ise dil konusundaki görüfllerini flöyle dile getiriyor. “Bar›fl davas›na m› kat›lmak istiyorsunuz? Çok iyi. Dille u€rafl›n! Veremin kalkmas›n› m› istiyorsunuz? Dille u€rafl›n! Önce dil. Dil düflüncenin arac›d›r. O sizin istedi€iniz davalara Avrupal›lar bizden daha iyi çal›fl›yor. Neden? Yüzy›llardan beri kurulmufl bir dilleri var da onun için. O
dille düflünebiliyorlar, o dilin yard›m›yla düflündüklerini söyleyebiliyorlar da onun için. l6. yy.da Ronsard Rabelais (Rabelis), Montaigne (Monteyn) gibi adamlar Frans›z dilini kurmasalard› bir Descartes
(Dekart), Pascal (Paskal) yetiflmezdi.”
Sonuç olarak yabanc› dille e€itim ö€retim konusundaki ›srarl› tutumun sürdürülmesi, ana dilimizin bilimsel anlamda geliflememesi ve ülkemizin siyasal ve ekonomik olarak kimlik ve itibar yitimine yol açacakt›r.
‹brahim Uslu (B Grubu)
Üniversitelerimizde yabanc› dille e€itim yap›lmas›n›n yararlar› ve zararlar› konusunda akademik
çevrelerde süregiden tart›flmalar› ele almay› ve bu konuda herkesi düflünmeye davet etmenin gere€ini bilerek tart›flmam›za bafll›yoruz. Herkesin de bildi€i gibi ülkemizde bat›l›laflman›n serüveni
Tanzimata kadar dayanmaktad›r. Tabii ki bunda Bat›l›lar›n ulaflt›€› noktaya onlar›n dili ile e€itim yaparak ulaflman›n temelleri at›lm›fl ve de çok isabetli olmufltur. Günümüzde insan en iyi kendi dilinde düflünür, anlar ve de ç›kar›mlar yapabilir diye klifleler vard›r. Bu cümle iyi bir flekilde tahlil edildi€inde sanki bizim düflünmemizi sa€layan dildir, diye çok saçma bir anlam ç›k›yor karfl›m›za.
Yap›lan araflt›rmalarda okullarda ya da kendine ikinci bir e€itim dili ö€renen insanlar›n ço€u, ‹ngilizceyi tercih eder. Burada ‹ngilizceye referans yapmam›z›n nedeni dünyada en çok konuflulan dil
olmas›d›r. Yabanc› dille e€itim flart olmas›n›n nedenlerinden birisi de yabanc› dilin okullarda baflar›l› bir flekilde uygulanabilir olmas›n›n imkâns›z olmas›d›r. Kendimden örnek vermem gerekirse ben
iki defa ‹ngilizce haz›rl›k s›n›f› okudum. fiu anda da e€itimimi sürdürdü€üm Gazi Üniversitesi Kamu
Yönetimi Bölümünde ald›€›m ‹ngilizce derslere ve de kendimin de takviyelerine ra€men hâlâ bir ‹ngilizce makaleyi okuyamayacak kadar ya da yabanc› bir siteye girip de orada bahsedilenleri aç›k
bir flekilde anlayamayacak kadar aciz durumda bulunmam san›r›m yabanc› dille e€itimin okullarda
ö€retilebilmesinin imkâns›z oldu€unun ve de bunun mutlaka e€itimde sürekli hâle gelmesinin flart
oldu€u burada kendini aç›k bir flekilde göstermektedir.
Bugün neredeyse dünyan›n her yerinde bilinmesi en yararl› dil ‹ngilizcedir. 350 milyon insan ‹ngilizceyi ana dili olarak konuflur. Bir o kadar› da bu dili ikinci dil olarak kullan›r, dahas› 100 milyon
kifli bu dili yabanc› dil olarak ak›c› bir flekilde konuflur. Dünya nüfusunun 1/5’i ‹ngilizcede yeterli düzeydedir. Uluslararas› ticaret ve de uluslararas› iletiflimde büyük bir oranda ‹ngilizce kullan›lmaktad›r. Dünya üzerinde bilim adamlar›n›n 2/3’ü ‹ngilizce okur. 40 milyon ‹nternet kullan›c›s›n›n ço€u ‹ngilizceye ihtiyaç duyar. Bu ve bunun gibi istatistiki veriler s›ralamak mümkündür.
Yabanc› dilde e€itimi tart›fl›rken milliyetçi politikalarla bir yere var›lamaz. Bizler de en az sizler
kadar bu ülkeyi seviyoruz ama geliflen ve küreselleflen dünyan›n baz› gerçeklerini kabul etmenin de
zaman› gelmifl ve geçiyor da. Bu bilgileri son zamanlarda var gücümüzle üye olmaya çal›flt›€›m›z
AB ile ilgili baz› verilerle sürdürmek istiyorum. AB’ye üye 15 ülkede 1993 y›l›nda 18-24 yafl aras›
gençlerin % 83’ü en az bir yabanc› dile hâkim ve de hâkim olduklar› dille de e€itim görüyorlar.
(...)
Gönül arkadafl›m›z dedi ki “Yabanc› dille e€itim yaparak kültürümüz yok edilmek isteniyor.” Pekâlâ, bunu nas›l ispat edecekler, biz yabanc› dille e€itim diyoruz, asimilasyon demiyoruz yani bu
elefltiriye sadece gülümsüyorum çünkü arkadafl›m›z›n da buna inand›€›n› sanm›yorum.
(...)
185
Sözlü Anlatım
Son olarak da arkadafllar›m›z yabanc› dille e€itimin niye herkese verildi€ini elefltiriyorlar. Bir kere bizler herkese yabanc› dille e€itim verilsin demiyoruz ki. Sokaktaki adama gel ben sana ‹ngilizce ö€retelim demiyor zaten, bu üniversitelerde bilgiye ihtiyac› olanlara veriliyor.
Son olarak da yapt›€›m›z araflt›rmalar sonucunda ülkemizde s›n›rl› say›daki yabanc› dille e€itim
yapan üniversitelerin say›lar›n›n art›r›lmas›n› ve de konuyla bilgisi olmayan kiflilerin bofl elefltirilerle
ortal›€› kar›flt›rmas›n›n gereksiz oldu€unu, bunun da zaten yap›lan son tart›flmas›nda tescillendi€i
gözlemlenmifltir.
Sabr›n›zdan ötürü teflekkür ederim.
...
Hidayet Sert (B Grubu)
Merhaba Arkadafllar;
Türkiye’nin bilimde, teknolojide, sanatta ve bunun gibi birçok alanda h›zla ilerleyebilmesi için iyi
bir e€itimin olmas› gerekir. ‹yi bir e€itim de sadece Türkçe olmayaca€›n› san›yorum. Özellikle bilim
ve teknoloji terimlerinin kullan›ld›€› okullarda e€itimin yabanc› dilde a€›rl›k kazanmas› gerekir. Çünkü Türkçeyle baz› yabanc› diller aras›nda özellikleri bak›m›ndan çok fark görüyorum. Türkçe sondan eklemeli bir dildir ve çok kurall› bir yap›ya sahiptir. Bu yüzden Türkçenin ö€renilmesi ve kullan›lmas› yabanc› dillere göre daha zordur. Ayn› zamanda Türkçe yayg›n bir dil de€ildir. Baz› e€itim
türlerinde, uzaktan e€itimde iletiflim kurmada zorluklar yaflan›r. Buna karfl›l›k yabanc› diller aras›nda en çok kullan›lan ve birçok ülke taraf›ndan ortak dil olarak kabul edilen ‹ngilizceyi ele al›rsak gramer yap›s› Türkçeye göre farkl› ve fazla kurall› olmayan bir dildir. E€itimde bir dili kullan›rken önemli
olan iletiflimi en rahat flekilde kurabilmektir. ‹ngilizce rahat ö€renilebilen ve iletiflimde zorluk ç›karmayan bir dildir.
Ço€u kimseler taraf›ndan millî duygular›m›z› ön plana ç›kar›p e€itim illa ki Türkçe olacakt›r sevdas›ndan vazgeçmeliyiz. Elbette Türkçe bizim ana dilimiz bunu unutal›m demiyorum, sadece e€itimde kaliteyi hangi dilde sa€l›yorsak o dilin e€itimde kullan›lmas›n› savunuyorum.
Teflekkür ederim.
Kamil Aba (A Grubu)
Herkese iyi günler dilerim. Burada toplanma amac›m›z› di€er arkadafllar›m genifl bir flekilde anlatmaya çal›flt›lar. Ben size anlat›lanlar› genel bir çerçevede toparlay›p münazaray› bitirmek istiyorum. Dilerseniz öncelikle e€itimle bafllayal›m:
E€itimin amac›;
a) ‹nsanlar› kendine ve toplumuna de€er katacak düzeye getirmek,
b) Bir milletin geçmifliyle gelece€i aras›nda sa€lam köprüler oluflturarak geçmifline dayanan ve
gelece€e haz›rlanan gençler yetifltirmektir.
Dünyan›n hiçbir yerinde yabanc› dilde e€itim yoktur. ‹ki nedenle yoktur. Birincisi böyle bir uygulama o milletin kendi kökünü kaz›mas›, kendini tarihten silmesi demektir. ‹kincisi ise bilim olarak da
felsefe olarak da baflka dilde verilen e€itimle asl›nda hiçbir fley ö€renilemez. Sadece kal›plar ve kurallar ezberlenmifl olur. Dile ve dilde yenileflmeye gerekli önemi vermeyen, e€itimini yabanc› dille
yapan milletler, yarat›c› düflünce ortaya koyamaz. Yabanc› dilde e€itim bir milleti sömürgelefltirmenin en etkin yoludur. Bu da kendi milletine ve kültürüne yabanc›, hatta düflman insanlar›n yetiflmesine neden olur.
Bu konuda ‹ngilizlerin ‹rlandal›lara yapt›klar›n›n iyi incelenmesi gerekir. Ayr›ca, Japonlar›n kendi
dil ve kültürlerine s›ms›k› sar›larak bilim ve teknikte bugünkü düzeye geldiklerini unutmayal›m.
(...)
186
Sözlü Anlatım
Bir Frans›z molekül biyolojisini, bir Amerikan fizi€ini, bir Alman kimyas›n›, baflka ülkelerin fizi€i,
kimyas› yan›nda ay›rt etmek bir üslup ve yön ayr›cal›€›n› yaratan o ülkelerin kültürleridir. Ana dilinde bilim e€itimi yapmayan toplumlar kendine özgü bilim okullar› kuramazlar.
Türklerde matemati€e büyük bir yatk›nl›k vard›r. Türk dilinin yap›s› matematikseldir. Ayr›ca, Türkçe okundu€u gibi yaz›lan, yaz›ld›€› gibi okunan bir dil oldu€undan bilgisayar için en yatk›n dildir.
Bak›n›z dikkatinizi çekerim, yabanc› dildeki e€itim ülkemizdeki zeki insanlar›n yurt d›fl›na kaçmas›na neden oluyor. Hatta bunun üzerine Türkiye’nin en muazzam okullar›ndan biri olan ODTÜ gibi bir üniversitemizde yap›lan bir araflt›rman›n bir sonucunda ö€rencilerin büyük bir k›sm›n› dinleme, yazma ve okuma becerilerinde iyi olduklar›n› düflünürken tart›flmalara kat›lma ya da düflüncelerini sözlü olarak ifade etme becerilerinden yoksun olduklar›ndan söz etmekteydiler. Konular› anlamad›€› konular› sadece ezberledi€i, kalan bir k›sm›n›n da yurtd›fl›na gitmek için yabanc› dilde e€itimi bir araç olarak kulland›€› ortaya ç›km›flt›r. Maalesef bu Bilkent, Bo€aziçi için de ayn›d›r.
(...)
Ünlü Alman tarihçisi ve dil bilimcisi Brockelmann (Brokelman)’›n flu sözleri çok önemlidir: “Dil
bir milletin özelliklerinin sad›k aynas›d›r.”
Milletler, ana dilleriyle meydana getirdikleri eserleriyle tescillenir.
Dünyaya eserleriyle mühür vuramayanlar, güdülmeye mahkûm topluluklard›r.
Medeniyet, dil üzerine kurulur. ‹limde ve fikirde ileri ülkelerin ortak paydalar›ndan en önemlisi dildir. Çünkü fikir dille oluflur, ilim dille geliflir.
‹lim ilim bilmektir,
‹lim kendin bilmektir
Sen kendini bilmesen
Bu nice okumakt›r.
Bora Durmufl (B Grubu)
Yabanc› dilde e€itim ve ö€retim konusu ülkemizde olmal› m›, olmamal› m›? Benim düflüncelerim, bu konuda o gün söylediklerim özetle flöyle: Öncelikle karfl› taraftaki arkadafllar yabanc› dille
e€itime karfl› olufllar›ndaki temel elefltiri noktalar› ulus devlet ve millî menfaatler noktas›nda duruyorlar ancak biz ve arkadafllar›m›z ulus devletin karfl›s›nda olmamakla birlikte ça€›n gereklerini ve
ça€dafl dünyada insan›m›z›n rekabet etme olana€›n› bulmas›yla ancak mümkün olacakt›r. Bugün
yabanc› dil bilmek bir avantaj ve çok say›da insan tan›makla eflde€er oluyor. Bu münazara konusunda benim temel düflüncem bir dil bilince 500 milyon insan tan›rs›n, iki veya çok dil bilmekle ise
bu say›n›n artaca€›ndan hiç kuflkum yok. Karfl› taraftaki arkadafllar olaya ulusalc› boyutla bakmakla birlikte millî de€erler noktas›nda tak›l›p kal›yorlar. Ben ve arkadafllar›m ulusalc›y›z fakat eflit rekabet etmek ve ülkemizdeki ODTÜ, Bilkent, Bo€aziçi ve vak›f üniversiteleri ile olan rekabette geri kalmamak istiyoruz ve gelecek neslin yabanc› dil noktas›nda e€itimle olabilece€ini ve temel noktam›z›n küresel dünyada flartlar›n gerektirdi€i vizyonu oluflturmak ad›na çabalar›n olmas›n› istiyoruz. Niye geriye gidelim? Geliflmifl ülkelerle ayn› flartlara hatta ‹ngiliz koloni ülkelerindeki gençler gibi olmak istiyoruz. Onlardan eksi€imiz yok ve tabii ki kendi dilimizi koruyarak özentiye kaçmadan rasyonel olmak zorunday›z. Ayr›ca karfl› tarafta gerek Gönül arkadafl›m›z gerekse Belma arkadafl›m›z›n konular›na iyi haz›rland›€›n› belirtiyorum ve kendilerini tebrik ediyorum. Sayg›lar›mla...
Doç. Dr. Ertu€rul YAMAN
Do€ru Güzel ve Etkili Konuflma Sanat›
2. etkinlik: “Yabanc› Dille E€itim Gerekli midir, De€il midir?” adlı münazaradan hareketle münazaralar›n özelliklerini belirleyerek tahtaya yaz›n›z.
187
Sözlü Anlatım
3. etkinlik: “Yabanc› Dille E€itim Gerekli midir, De€il midir?” adlı münazaradan hareketle afla€›daki sorular› cevapland›rarak münazaralar›n nas›l düzenlendi€ini belirleyiniz.
• Münazarada hangi düflünceler karfl›laflt›r›lmaktad›r?
• Münazara nerede düzenlenmifltir?
• Gruplar kaç kifliden oluflmufltur?
• Ö€renciler hangi s›rayla tezlerini savunmufllard›r?
• Gruplar›n savunma tarzlar› ile ilgili de€erlendirmeyi kim yapmaktad›r?
4. etkinlik: Münazara yapman›n ö€rencilere ne gibi yararlar› olaca€›n› flemadaki bofl yerlere yazarak münazaran›n amac›n› söyleyiniz.
1. DŸßŸnme, yaratma,
eleßtirme yeteneÛi
kazandÝrma
2. GŸzel konußma
becerisi kazandÝrma
MŸnazaranÝn
FaydalarÝ
Münazara Değerlendirme Formu
Adı Soyadı
Grubu
Görsel Davranış
Ses
Dil
Zihinsel Etkinlik
Puan
Toplam Puan
Şule Latifoğlu
A
9
8
9
10
36
241
Aysel Yurt
B
7
7
7
8
29
218
Gönül Şalış
A
10
10
9
10
39
248
İbrahim Uslu
B
5
8
6
5
24
226
Fatih Bilen
A
9
10
8
9
36
233
Hülya Oral
B
8
6
6
6
24
210
Canan Türkoğlu
A
9
9
10
9
39
241
Burcu Arikoğlu
B
8
7
6
6
26
216
Belma Kuvancı
A
10
10
10
10
40
268
Hidayet Sert
B
5
4
4
5
18
188
Kamil Aba
A
10
9
10
9
38
246
Bora Durmuş
B
8
5
6
6
23
232
5. etkinlik: Yukar›daki tabloda “Yabanc› Dille E€itim Gerekli midir, De€il midir?” adl› münazarada hakem kurulunun, münazara de€erlendirme formu verilmifltir. Tabloyu inceleyerek hakem kurulunun konuflmac›lar› hangi ölçütlere göre de€erlendirdi€ini belirleyiniz. Buna göre münazaralarda
jüri üyelerinin konuflmalar› nas›l de€erlendirdi€i ile ilgili ç›kar›mlarda bulununuz.
6. etkinlik: Münazaralar›n birer fikir ve söz yar›flmas› oldu€unu ve amac›n da tezini en iyi flekilde savunmak oldu€unu göz önüne alarak münazarada demagojiye yer vermenin doğru olup olmadığını tartışınız. Jüriyi etkileme ve hofla gitme iste€i demagoji yaparak sa€lanabilir mi? Vardığınız
sonucu açıklayınız.
188
Sözlü Anlatım
7. etkinlik: Aşağıdaki tabloda bir münazara sırasında konuşmacıların sergileyebileceği bazı davranışlar verilmiştir. Bu davranışlardan hangilerinin doğru, hangilerinin yanlış olduğunu belirtiniz.
Münazarada Konuflmac›lar›n Sergileyebileceği Davranışlar
Doğru / Yanlış
Karfl› taraf›n görüfllerini iyice dinlemeli.
Karfl› taraf›n kan›tlar›n› çürütmeye çal›flmal›.
Düflünceleri güzel ve etkili bir biçimde sunmal›.
Süslü söyleyifllerden çok sa€lam fikirlere önem vermeli.
Demagoji yapmalı.
İnand›r›c› olmal›.
Karfl› taraf›n düflüncelerine hak vermeli.
Jüri değerlendirmesini olgunlukla karfl›lamal›.
Jest, mimik gibi unsurlar› gere€inden çok kullanarak savunma yapmalı.
Karfl› taraf›n be€enmedi€i düflüncelerine konuşma sırasında müdahale etmeli.
Söz kalabal›€› yaparak karfl› taraf›n kafas›n› kar›flt›rmalı.
“Bugün neredeyse dünyan›n her yerinde bilinmesi en yararl› dil ‹ngilizcedir. 350 milyon insan
‹ngilizceyi ana dili olarak konuflur. Bir o kadar› da bu dili ikinci dil olarak kullan›r, dahas› 100 milyon kifli bu dili yabanc› dil olarak ak›c› bir flekilde konuflur. Dünya nüfusunun 1/5’i ‹ngilizcede yeterli düzeydedir. Uluslararas› ticaret ve de uluslararas› iletiflimde büyük bir oranda ‹ngilizce kullan›lmaktad›r. Dünya üzerinde bilim adamlar›n›n 2/3’ü ‹ngilizce okur. 40 milyon İnternet kullan›c›s›n›n ço€u ‹ngilizceye ihtiyaç duyar. Bu ve bunun gibi istatistiki verileri s›ralama mümkündür.
Yabanc› dilde e€itimi tart›fl›rken milliyetçi politikalarla bir yere var›lamaz. Bizlerde en az sizler
kadar bu ülkeyi seviyoruz ama geliflen ve küreselleflen dünyan›n baz› gerçeklerini kabul etmeninde zaman› gelmifl ve geçiyor da. Bu bilgilere son zamanlarda var gücümüzle üye olmaya çal›flt›€›m›z AB ile ilgili baz› verilerle sürdürmek istiyorum. AB’ye üye 15 ülkede 1993 y›l›nda 18-24 yafl
aras› gençlerin % 83’ü en az bir yabanc› dile hâkim ve de hâkim olduklar› dille de e€itim görüyorlar.”
8. etkinlik: “Yabanc› Dille E€itim Gerekli midir, De€il midir?” adlı münazara metninden al›nan
yukar›daki bölümde hangi anlat›m türü kullan›lm›flt›r? Konuflmac›n›n düflüncelerini say›sal verilerle
desteklemesinin inand›r›c›l›€a olan katk›s›n› aç›klay›n›z.
Münazaran›n tamam›nda kullan›lan anlat›m türlerini tespit ediniz.
9. etkinlik: “Yabanc› Dille E€itim Gerekli midir, De€il midir?” adlı münazarada dilin hangi işleviyle kullanıldığını belirtiniz.
10. etkinlik: “Yabanc› Dille E€itim Gerekli midir, De€il midir?” adlı münazara metnini anlat›m özellikleri bak›m›ndan inceleyerek metnin aç›k, ak›c›, duru ve yal›n olup olmad›€›n› örnekler vererek aç›klay›n›z.
189
Sözlü Anlatım
11. etkinlik: “Yabanc› Dille E€itim Gerekli midir, De€il midir?” münazaras›ndan al›nan aşağıdaki cümlelerde anlat›m bozukluklar›n› gidererek cümleleri tabloya yaz›n›z.
Anlatım Bozukluğu Bulunan Cümleler
Cümlenin Doğru Şekli
Diğer sınıfların yarı dersleri İngilizcedir.
Ama bunlar çözülebilirse daha yüksek noktalara ulaşmamız kaçınılmazdır.
Öğrenci dili anlama problemi olmadığından okurken,
çalışırken daha az zaman harcar.
İyi bir eğitimde sadece Türkçe olmayacağını sanıyorum.
Bugün nerdeyse dünyanın her yerinde bilinmesi en yararlı dil İngizcedir.
Yabancı dille eğitim yaparak kültürümüz yok edilmek isteniyor.
Sokaktaki adama gel ben sana İngilizce öğretelim demiyor zaten bu üniversitelerde bilgiye ihtiyacı olanlara veriliyor.
“Yabancı Dille Eğitim Gerekli midir, Değil midir? adlı münazara metninde anlatım bozukluğu tespit ettiğiniz cümleleri tahtaya yazınız. Cümlelerdeki anlatım bozukluğunun nedenlerini ve giderilme
yollarını belirtiniz. Yaptığınız incelemeden hareketle hangi konuşmacının ifadelerinde daha fazla anlatım bozukluğu bulunduğunu belirtiniz.
ANLAMA, YORUMLAMA
1. Size göre yabanc› dille e€itim gerekli midir? Düflüncelerinizi gerekçeleriyle aç›klay›n›z.
2. “Yabanc› Dille E€itim Gerekli midir, De€il midir?” adlı münazarada düflünceyi gelifltirme yollarından hangisinin daha çok kullan›ld›€›n› ve bunlar›n inand›r›c›l›€a katk›s›n› aç›klay›n›z.
3. “Kendisi öyle düflündü€ü için de€il, salt flu yanda oldu€u için bir sav› savunan kifli be€enilecek, alk›fllanacak bir kifli midir? Do€rusunu söyleyeyim, bu münazaralar› sa€töreye (ahlaka) ayk›r›
buluyorum.”
Nurullah Ataç’›n münazara ile ilgili yukar›daki düflüncelerine kat›l›p kat›lmad›€›n›z› söyleyiniz.
4. Çevrenizden ya da gazete, dergi gibi iletiflim araçlar›ndan takip etti€iniz kiflilerden düflüncelerine kat›lmad›€›n›z hâlde düflüncelerini savunma tarz›n› be€endikleriniz var mıdır? Varsa bu kiflilerin düflüncelerini savunmalarındaki hangi özelliklerin sizi etkilediğini açıklayınız.
5. “Yabanc› Dille E€itim Gerekli midir, De€il midir?” adlı münazarada aynı grupta yer alan öğrencilerin düşüncelerini savunma şekillerinin grubun başarısına katkısını açıklayınız.
6. “Yabanc› Dille E€itim Gerekli midir, De€il midir?” münazara konusu Osmanl› Devleti’nin ilk
dönemlerinde bir tart›flma konusu olabilir miydi? Niçin? Düşüncelerinizi açıklayınız.
7. “Ön Haz›rl›kta” belirledi€iniz ve hakk›nda araflt›rma yapt›€›n›z konuda bir münazara gerçeklefltiriniz. Seçilen jüri üyelerinin konuflmac›lar› afla€›daki özellikler bak›m›ndan de€erlendirmelerini
sa€lay›n›z. Yap›lan münazara ile ilgili düflüncelerinizi ifade ediniz.
• Konuflmac›lar›n sunufl tarz›
• Konuflma yetene€i
• Yorum ve aç›klamalar›n inand›r›c›l›€›
• Konuya hâkimiyet
• Nezaket
• Karfl› tezleri çürütme
190
Sözlü Anlatım
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D”, yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
•
•
•
•
Münazarada
Münazarada
Münazarada
Münazarada
bir görüflün do€rulu€u de€il, savunulmas›ndaki baflar› de€erlendirilir.
iddialar› çürütme demagoji yoluyla yap›l›r.
amaç inand›r›c› olmak, jüriyi etkilemektir.
düflüncenin nas›l savunuldu€u de€il, do€rulu€u önemlidir.
(
(
(
(
)
)
)
)
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Karfl›t görüfllü iki grubun önceden belirlenen bir tez ya da konu hakk›nda düflüncelerini jüri
ve dinleyici önünde savunmas›na ...................... denir.
• Münazara ...................... kiflilik karfl›t görüflleri savunan iki grup ve ...................... kiflilik jüriden meydana gelir.
• Münazaray› ........................................ yönetir.
• Münazara ö€renciye ..............................................................................................................
yetene€i kazand›r›r.
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. Afla€›dakilerden hangisi münazara jürisinin de€erlendirme ölçütleri aras›nda yer almaz?
A) Konuşmacıların sunuş tarzı
B) Kanıt ve açıklamaların inandırıcılığı
C) Konuşma yeteneği
D) Laf kalabalığı ile karşı grubu susturabilme özelliği
E) Karşı tezlere verilen cevapların doyuruculuğu
2. Afla€›dakilerden hangisi münazara konusu olamaz?
A) Çok gezenin mi, çok okuyanın mı bilgili olacağı
B) Savaşta kılıcın mı, bilginin mi üstün olduğu
C) Başarısızlığın nedenlerinin neler olduğu
D) Turizmin gelişmesinde paranın mı, eğitimin mi önemli olduğu
E) Başarıda çalışmanın mı, şansın mı önemli olduğu
3. Nurullah Ataç hep eleştirmen olarak düşünülmüştür. Oysa Ataç’ın asıl önemi eleştirmenliğinden değil, Türkçenin yazı dili olarak kurulması yolunda harcadığı çabadan gelir. O da farkındadır bunun: “Eleştirmen bir öldü mü bir daha kimse anmaz onu.”der. Ama öte yandan: “Bir şey
kalmayacak mı benden?” sorusuna şu alçak gönüllü cevabı verirken gerçek öneminin nereden
geldiğini de belirtir. Bugün bu ülkede bir dil kuruluyor, o yapıda benim de bir taşım vardır. Ancak,
görünmeyen, kimsenin gözüne çarpmayan, ta gerilerde bir taş.
Bu parçada yazar söylediklerini inandırıcı kılmak için aşağıdakilerden özellikle hangisine başvurmuştur?
A) Alıntı yapma
B) Örnek verme
C) Tanımlama
D) Karşılaştırma
E) Betimleme
1992/ÖYS
191
Sözlü Anlatım
4. Afla€›daki cümlelerin hangisinde alt› çizili sözcük ç›kar›ld›€›nda anlam daralmas› olmaz?
A) Çocukları eğitiyor, hepsine iyi davranıyordu.
B) Edebiyatı seviyor, edebiyatla ilgilenmek istiyordu.
C) Çiçekleri sever, onlara iyi bakardı.
D) Kitapları paketleyerek hepsini kütüphaneye bağışladı.
E) İnsanlara önem vermez, onlardan bir şey beklemezdi.
5. Baki, gelmiş geçmiş Divan şairlerimizin çoğundan daha az eser vermiş, bir küçük divan
bırakmıştır. Buna karşın Divan edebiyatımızın en büyük şairlerinden biri olarak bilinir. Bu başarının belli başlı nedenini, onun ....................................... aramalıyız. Baki’nin tek dizesi bile yazarını hemen belirler.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) yergilerindeki hünerinde
B) dilindeki sadelikte
C) seçtiği konuların güzelliğinde
C) kendine özgü üslubunda
E) aruzdaki ustalığında
6. Afla€›daki cümlelerin hangisinde bir anlat›m bozuklu€u vard›r?
A) Düşünce dünyamızı geliştirmeye çalışalım.
B) Uzun süredir aramadığından dolayı çok utanmış.
C) Duygularını dile getirmekten çekinmez.
D) Bütün arkadaşları onu çok severdi.
E) Futbolcu kişiliği ile gerçek kişiliği hiç uyuşmaz.
7. ............................ Bir sözcük tek başınayken ses ve anlam yönünden etkileyici özellikler
taşımayabilir. Ancak aynı sözcük cümlede öteki sözcüklerle yan yana geldiği zaman etkileyici
nitelikler kazanır. Kısaca şunu demek istiyorum: Bir yapıtta anlatımın sağlamlığı, sözcüklerin
seçimine ve bunların yerli yerinde kullanılmasına bağlıdır.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Bir yazıya başlarken akla ilk gelen sözcük en uygun sözcüktür.
B) Dillerin söz dağarcığı birbirinden farklıdır.
C) Sözcüklerin gücünü kullanımları belirler.
D) Düşünceleri, gelişigüzel söylemekten kaçınmak gerekir.
E) Süslü ve özentili anlatım iyi düşünememekten kaynaklanır.
2005/ÖSS
Ç. Afla€›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
1. Münazaranın kafa ve beyin jimnastiği olarak kabul edilmesinin sebebi nedir?
2. Kitleleri peşlerinden sürükleyen liderlerin bunu başarmasında düşüncelerini etkili ve inandırıcı bir şekilde savunmalarının rolü nedir? Açıklayınız.
192
ÜN‹TE DE⁄ERLEND‹RMES‹
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D”, yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
•
•
•
•
•
Aç›k oturumlar genifl dinleyici topluluklar› huzurunda düzenlenir.
Sempozyumlarda daha çok öyküleyici ve betimleyici anlat›m türleri kullan›l›r.
Konferanslarda dil, a€›rl›kl› olarak dilin göndergesel ifllevinde kullan›l›r.
Forumlar dinleyicilerin konu üzerinde daha aktif oldu€u bir tart›flma türüdür.
Münazarada önemli olan savunulan fikrin do€rulu€udur.
(
(
(
(
(
)
)
)
)
)
B. Afla€›daki cümlelerde bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Konferansç› .................................................................................................................................
yoluyla dinleyicilerin ilgisini uyan›k tutmaya çal›flmal›d›r.
• Aç›k oturum sonunda dinleyiciler soru sorarak tart›flmaya kat›l›rsa aç›k oturum .........................
........................ dönüflür.
• Sempozyumun konferanstan fark› ................................................................................................
...............................
• Münazarada jüri, konuflmac›lar›n ...................................................................................................
.................................................................... dikkate alarak de€erlendirme yapar.
• Forumun panelden fark› ........................................................................................................
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. Afla€›dakilerden hangisi aç›k oturumun özelliklerinden de€ildir?
A) Konunun toplumun çoğunu yakından ilgilendiren türden olması
B) Bir konu üzerinde zıt düşüncelerin karşılıklı olarak savunulması
C) Geniş bir salonda, kalabalık bir izleyici topluluğu önünde yapılması
D) Katılımcıların alanında tanınmış kişiler olması
E) Katılımcıların konuyla ilgili inceleme ve araştırma yapması
2. Hazırlıklı ve planlı konuşma türlerindendir. Sanat, bilim, teknoloji gibi konularda öğretici amaçla topluluk karşısında yapılan konuşma türüdür. En belirleyici özelliği ağırbaşlı olması, duygusal ve
coşkun bir ton taşımamasıdır. Uzman kişilerce gerçekleştirilir.
Yukar›da özellikleri verilen sözlü anlat›m türü hangisidir?
A) Münazara
B) Forum
C) Panel
D) Açık oturum E) Söylev
3. Dalgalar, yavaştan koyun ağzını örten kayaları aşmaya başlamıştı. Sular yükseliyor, kayaların
yarıklarından küçük seller çıkıyordu. Camlı şamandıradan bu yana hafiften bir rüzgâr çıkmış, burnundan soluyan ayı balıkları belirmişti orada burada.
Bu parçan›n anlat›m›yla ilgili afla€›daki yarg›lardan hangisi söylenemez?
A) Yazar, okurda izlenim yaratmak istemiştir.
B) Varlıkların niteliklerine yer verilmiştir.
C) Okurun kanılarını değiştirmek için yazılmıştır. D) Varlıklar hareket hâlinde anlatılmıştır.
E) Nicel sözcükler ve deyimlerden yararlanılmıştır.
4. (I) İnsanlar kitaplarda okudukları, haritalarda gördükleri yer ve mekânları merak ederler. (II) Gezi
yazılarında yalnız gezilip görülen yerlerin doğal özelliklerinin belirtilmesiyle yetinilmez. (III) O yerlerdeki
insanların gelenek, görenek ve zevkleri de tanıtılmaya çalışılır. (IV) Doğru bilgi ve gözlemlere dayalı gezi
yazıları tarih, coğrafya, toplum bilim gibi bilim dalları içinde yararlı bir kaynak olarak değerlendirilebilir. (V) Bu tür yazılar ayrıca okurların genel kültürlerini geliştirmede önemli bir rol oynar.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi anlatım bakımından duru bir cümle değildir?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
193
5. “Sanat eserini anlamak için onun meydana gelişini hazırlayan koşulları bulup açığa çıkarmak
gerekir.” diyen Taine, bu koşulları üç ana birimde toplar ve eleştiri yöntemini bu üçünün üstüne kurar. İnsan ruhunun düşüncelerini, duygularını, durumlarını belli birtak›m neden ve yasalara; gelece€i
de bu neden ve yasalar›n araflt›r›lmas›na ba€lar.
Parçada Taine’e ait bir cümleden al›nt› yap›lmas›n›n nedeni afla€›dakilerden hangisidir?
A) Başka yazarlarla karşılaştırmalar yapmak
B) Savunulan düşünceyle ilgili tanık göstermek
C) Açıklanan konuyu daha inandırıcı kılmak
D) Sözü edilen kişiyi ve konuyu tanıtmak amacıyla örnek vermek
E) Anlatılan konuyu daha soyut bir hâle getirmek
6. Kuşkusuz bir toplumun dili, o toplumun dünya görüşünden ayrılmaz. Toplumun dünya görüşü,
dilinin gelişmesinde etkili olduğu gibi dünya görüşünün belirlenmesinde de dil etkendir. Toplumdaki
kültürel değişiklikleri inceleyen insan bilimciler, bu bağıntıyı uzun uzun araştırmışlardır. Nitekim
Eskimo dilinin sözcükleri üzerinde yapılan bir araştırma da savaşla ilgili tek bir sözcüğe rastlanmamış. Buradan şöyle bir yargıya varmışlar: “.......................................”
Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakilerin hangisiyle sürdürülebilir?
A) Eskimolar savaşçı bir toplum değildir.
B) Eskimolar geleneklerine bağlı bir toplumdur.
C) Toplumsal ilişkileri düzenlemede dil, savaştan daha etkilidir.
D) İnsanlar artık sorunların savaşla çözülemeyeceğini anlamıştır.
E) Eskimoların dili, öteki dillerden daha az gelişmiştir.
2007/ÖSS
7. Gene bir eski özlemidir gidiyor. Yeniye kötü kötü bakıyorlar. Manası yokmuş, güzel değilmiş,
Düşünmekten, çalışmaktan kaçınan kimselerin ne yaptıklarını bilmeden ortaya attıkları şeylermiş.
Geçmişin büyük eserlerini inceleyip de onlardan örnek almalıymışız. Oysa ki asıl, yeni zordur. Yeninin
manasını anlamak, güzelliğini duymak zordur. Bunun için alışkanlıklarımızı aşmak dikkatimizi işletmek gerekir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Tanık gösterme
B) Açıklama
C) Tartışma
D) Örnekleme
E) Öyküleme
8. Hayvanların koşullanmaya ve deneme-yanılma etkinliğine dayanan öğrenmeleri, yanında insan
öğrenmesinin ayrı bir niteliği vardır. İnsanın her öğreniş aşaması bedence belirli bir olgunlaşmayı
gerektirir. Söz gelişi konuşmayı öğrenmek yalnız ses çıkarmak değildir.
Yukarıdaki paragrafta düşünceyi geliştirme yollarından hangisine başvurulmuştur?
A) Tanımlama
B) Benzetme
C) Karşılaştırma
D) Kanıtlama
E) Tanık gösterme
9. Ağrı Dağı’nın yamacında, dört bin iki yüz metrede bir göl vardır. Adına Küp Gölü derler. Göl bir
harman yeri büyüklüğündedir. Çok derinlerdedir. Göl değil bir kuyu. Gölün dört bir yanı, fırdolayı kırmızı, keskin bir bıçak ağzı gibi ışıltılı kayalarla çevrilidir. Kayalardan göle kadar daralarak inen yumuşak bakır rengi toprak belli bir aşıntıyla yol yoldur. Bakır rengi toprağın üstüne yer yer çok taze bir
yeşil çimen serpilir. Sonra gölün mavisi başlar. Bu bambaşka bir mavidir. Hiçbir suda, hiçbir mavide
böyle bir mavi yoktur.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Benzetme yapılmıştır.
B) Betimleyici ögelere yer verilmiştir.
C) Öznellik ağır basmaktadır.
D) Bir varlığa, insana özgü bir nitelik aktarılmıştır.
E) Yinelemelere başvurulmuştur.
194
10. Şairin amacı hiçbir zaman belirli bir şey anlatmak değildir. Bunu düz yazı yapar. Düz yazı ile
söylenenleri anlamışsak sözlerin bizde uyandırdığı düşünceyi başka sözlerle, başka bir biçimde de
anlatabiliriz. Şiirde ise amaç, şairin içinden geçen anlaşılabilir olayları okuyucuya aktarmak değildir.
İstenilen, okuyucuda bir ruh hâli yaratmaktır. Öyle bir ruh hâli ki anlatılması yalnızca o hâli yaratan
sözlere bağlıdır. O sözleri değiştirdiğinizde şiir ortadan kaybolur.
Bu parçaya göre şiirle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Şiirde belli bir anlam aranması yanlıştır.
B) Şiirin bizde uyandırdığı düşünce başka sözlerle anlatılabilir.
C) Şairin içinden geçenleri okuyucuya aktarmak şiirin amacı değildir.
D) Şiirin sözlerini değiştirdiğinizde şiir ortadan kaybolur.
E) Şiirin amacı okuyucuda bir ruh hâli yaratmaktır.
11. Okumayan bir insan, sadece tek bir yaşam sürmüştür. Oysa ben Napolyon’un, Sezar’ın, Dartanyan’ın yaşamlarıyla kendi yaşamımı zenginleştirdim. Bu nedenle gençleri kitap okumaları konusunda her zaman yüreklendiriyor, yönlendiriyorum çünkü bu tek boyutlu kişilikten kurtulmanın en
etkili yoludur. Böylece .......................... Bu müthiş bir ayrıcalıktır.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Tarihsel olaylara ilgi duyarsınız.
B) Ülkeleri tanıma isteğiniz artar.
C) Değişik yaşantılar edinmiş olursunuz.
D) İnsanları daha çok sevebilirsiniz.
E) Sorumluluk duygunuz gelişip güçlenir.
2009/ÖSS
12. Sinema, müzik, resim, heykel, edebiyat gibi sanatların hemen hepsinden daha fazla ilgiyle karşılanmaktadır. Sevilen bir filmi seyredenlerin sayısı, bir romanı okuyanların, bir müzik parçasını dinleyenlerin ya da bir resim ve heykel sergisini gezenlerin sayısına oranla çok daha fazladır. Bu, sinemanın anlatım gücünden doğmaktadır. Bir resmi anlama, bir müzik parçasını dinleyip değerlendirme, bir şiirin tadına varma, bazı ön bilgiler gerektirir. Bu bilgilerden yoksun olanlar dinlediklerinin,
gördüklerinin, okuduklarının zevkine varamazlar. Ama sinema böyle değildir. Değişik bilgi ve beğeni
düzeyinde bulunanların aynı filmin değeri ve güzelliği üzerinde birleştikleri olur.
Bu parçadan çıkarılabilecek asıl sonuç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sinema; edebiyat, heykel, resim, müzik gibi sanatlara oranla daha yüzeyseldir.
B) Ülkemizde müzik, resim, heykel, edebiyat gibi sanatlara çok rağbet edilmemektedir.
C) Sinema, diğer sanat dalların aksine belli bir ön bilgi gerektirmeyen, değişik beğeni düzeyindeki insanlara hitap eden bir sanattır.
D) Bilgi düzeyi düşük insanlar, sanat dalları arasında genellikle sinemayı tercih etmektedirler.
E) Sinemayı anlamak ve ondan zevk alabilmek için sinema hakkında bilgi sahibi olmak gerekir.
13. Afla€›daki cümlelerin hangisinde bir anlat›m bozuklu€u vard›r?
A) Onu yak›ndan görmek, tan›mak istiyordum.
B) Birkaç lokmadan sonra t›kanm›fl olmal›yd›.
C) Gittikleri tarafta gökyüzü, kara bulutlarla kapl›yd›.
D) Onu heyecanla aram›fl, bildi€i her fleyi de anlatm›flt›.
E) Servis vagonunun s›ca€›, yolcular›n s›k›nt›s›n› art›r›yordu.
Ç. Afla€›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
1. İyi bir dinleyicide olmas› gereken özellikler nelerdir?
2. Konuflma biçimi ile kültür düzeyi aras›nda nas›l bir ba€ vard›r? Örnek vererek aç›klay›n›z.
3. Toplumun ço€unlu€unu ilgilendiren konularda yap›lan tart›flmalar›n, bir ülkenin geliflmesine
olan katk›s›n› söyleyiniz.
195
4. †NÜTE
BÜLÜMSEL YAZILAR
196
Bilimsel Yazılar
Leonardo da Vinci
Piri Reis’in Haritası
4. ÜNİTE BAŞARIM (PERFORMANS) GÖREVİ
Ünite Ad›
Bilimsel Yazılar
Beklenen Performans
•
•
•
•
Araflt›rma
Yarat›c› düflünme
Elefltirel düflünme
Problem çözme
Süre
De€erlendirme Ölçekleri
3 Hafta
Başarım (Performans) Görevi
Dereceli Puanlama Anahtar›
Sevgili Ö€renciler,
Sizlerden bilimsel makale türü hakk›nda bir araflt›rma yapman›z istenmektedir. Bu amaçla en az
iki bilimsel makaleyi inceleyiniz. ‹nceledi€iniz metinlerden hareketle bu tür metinlerin özelliklerini
belirleyiniz.
Bu çal›flmay› baflar›yla tamamlayabilmeniz için afla€›daki ad›mlar› izleyiniz:
•
•
•
•
•
•
‹nceleyece€iniz metinleri belirleyiniz.
Metinlerin hangi bölümlerden olufltu€unu, bu bölümlerin nas›l düzenlendi€ini tespit ediniz.
Metinlerden hareketle bilimsel metinlerin nas›l yaz›ld›€›yla ilgili ç›kar›mlarda bulununuz.
Çal›flman›zla ilgili bir rapor haz›rlay›n›z.
Raporunuzu yaz›m ve noktalama yönünden kontrol ediniz.
Yapt›€›n›z çal›flmay› belirlenen zamanda sununuz.
(Not: ‹sterseniz ö€retmeninizle farkl› bir performans görevi konusu belirleyip bu konuda bir
çal›flma haz›rlayabilirsiniz.)
Yapt›€›n›z çal›flma ders kitab›n›z›n 224. sayfas›ndaki Başarım (Performans) Görevi Dereceli
Puanlama Anahtar› ile de€erlendirilecektir. Bu sebeple çal›flman›za bafllamadan önce Başarım
(Performans) Görevi Dereceli Puanlama Anahtar›’n› inceleyiniz.
197
4. ÜN‹TE
BİLİMSEL YAZILAR
ÖN HAZIRLIK
❑ Bilimsel dergilerde yay›mlanan makaleler bularak metinleri inceleyiniz. Be€endi€iniz bir makaleyi s›n›fa getiriniz. Afla€›da verilen İnternet adreslerinden bilimsel makalelere ulaflabilirsiniz.
http://uvt.ulakbim.gov.tr/uvt/index.php
http://turkoloji.cu.edu.tr/
http://yayim.meb.gov.tr/milliegitim-arsiv.html
http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=Dergiler
❑ Atatürk’ün e€itim anlay›fl› konusunda yaz›lm›fl bilimsel metinler bularak bu metinleri s›n›fa getiriniz.
❑ Bilimsel makale türleri konusunda bir araflt›rma yap›n›z. Bu konuda TÜB‹TAK’›n veya
üniversitelerin web adreslerinden yararlanabilirsiniz.
❑ Evinizde veya okul kütüphanenizdeki kitaplar› tarayarak kitab›n haz›rlanmas› s›ras›nda
yararlan›lan kaynaklar›n nas›l verildi€ini araflt›r›n›z.
❑ Hakemli dergi ne demektir? Araştırınız.
❑ Bilimsel bir yazı hazırlamak amacıyla küresel ısınma konusunda bir araştırma yapınız.
HAZIRLIK
Bir millet, irfan ordusuna sahip olmad›kça savafl meydanlar›nda ne kadar parlak zaferler elde
ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun elde etti€i kazan›mlar sönük kal›r. Milletimizi gerçek mutlulu€a, kurtulufla ulaflt›rmak istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren bugünkü idare fleklimizin
sonsuzlu€unu istiyorsak bir an önce büyük, kusursuz, nurlu bir irfan ordusuna sahip olmak zorunlulu€unda bulundu€umuzu inkâr edemeyiz.
1. Atatürk’ün Kütahya Lisesinde ö€retmenlere yapt›€› konuflmadan al›nan yukar›daki metni dikkate alarak bilimsel çal›flmalar›n önemini tart›fl›n›z. Ulaştığınız sonucu aç›klay›n›z.
2. 11. S›n›f dil ve anlat›m dersinde ö€rendi€iniz bilgilerden hareketle gazete ve dergilerde yay›nlanan makalelerin özelliklerini belirtiniz.
3. Sizce bilimsel bir metin yazılmadan önce ne tür çalışmalar yapılmalıdır?
4. Bilimsel makalelerin hedef okuyucu kitleleri kimlerdir? Düşüncelerinizi açıklayınız.
1. etkinlik: S›n›f mevcudunuza göre birkaç grup oluflturunuz. Grup arkadafllar›n›zla s›n›fa getirdi€iniz bilimsel metinleri inceleyerek bu metinlerin ortak özelliklerini belirleyiniz. Grubunuzdan birer sözcü seçiniz. Grup sözcünüz arac›l›€›yla yapt›€›n›z çal›flmay› sununuz.
198
Bilimsel Yazılar
ÜNCE LE M E
EDEB‹YAT ÖĞRETİM‹NDE GÖRSEL ARAÇ KULLANIMI: KISA ÖYKÜ ÖRNE⁄‹
Arda ARIKAN
ÖZET
Bu çal›flman›n amac› görsel araçl› bir edebiyat dersinin iflleniflini süreç ve sonuçlar›yla birlikte tan›mlamak ve edebiyat ö€retiminde görsel araçlar›n önemini vurgulamakt›r. K›sa bir öykü
ve onun analizinde kullan›lan terim ve bilgileri ö€retmede kullan›lan görsel araçl› bu ö€retim plan›nda edebî kavram ve dönemler okuma öncesi ve okuma süreci etkinlikleri yoluyla görsel araçlarla desteklenmifl ortamlarda ö€retilmifl ve ö€rencilerin
uygulamaya yönelik izlenimleri ve bireysel geliflimlerini de€erlendirmeleri aç›k uçlu sorular yard›m›yla elde edilmifltir. Yaz›l›
yoklamalardan elde edilen sonuçlar da karfl›laflt›r›lm›fl ve uygulama grubunun s›navlar› aras›ndaki ortalamalar›n›n daha büyük
fark oldu€u görülmüfltür. Ö€renci ve ö€reticinin izlenim ve de€erlendirmeleri ile s›nama arac› yöntemiyle elde edilmifl bulunan araflt›rma sonuçlar› görsel araçlarla desteklenmifl, edebiyat
derslerinin ö€renci baflar›s›n› art›rd›€›n› ve dersin ifllenmesi için
Kraliçe Viktorya
olumlu ortamlar yaratt›€›n› göstermifltir.
Anahtar kelimeler: edebiyat, ö€retim, görsel araç, dönem, kavram.
1. G‹R‹fi
Ö€retmen adaylar›n›n e€itim yaflam›m›zda gerçekleflmekte olan de€iflikliklere uyum sa€lamalar›na ve gereken ö€retim de€iflikliklerini yapmalar›na duyulan gereksinim gittikçe artmakta ve bu gereksinim özellikle de ö€renci merkezli yeni ö€retim uygulamalar›n›n ö€retmen adaylar›na gösterimini zorunlu k›lmaktad›r. Bu gereksinimlerden biri de e€itim ve ö€retimin her alan ve seviyesinde görsel araçlar›n ö€renci merkezli olarak kullan›lmas›d›r. Görsel araçlar›n ö€retmen adaylar› taraf›ndan
etkili bir flekilde kullan›lmalar›n› gerçeklefltirmek için de görsel araçlar›n ileride uygulamalar›n› bekledi€imiz ö€retmen adaylar›na tan›t›lmas› ve hatta uygulamalar› izlemelerine olanak sa€lanarak ifllem hakk›ndaki görüfllerinin al›nmas› da gerekmektedir.
Görsel araçlar hemen tüm düzey ve derslerde kullan›labilmekte ve ö€renci merkezli ö€retime
önemli katk›lar› olabilmektedir (Aç›kgöz, 2003). Ö€renci merkezli yaklafl›mlar özellikle ö€renim süreçlerinde farkl› araç, gereç kullan›m›n› zorunlu k›lmakta ve ders araçlar› sözcük temelli ders yapraklar›ndan ‹nternet kullan›m›na kadar çeflitlenmektedir. K›sacas› son dönem e€itim ve ö€retim süreçlerinde görsellik ve ö€renme iliflkisinin güçlendi€i görülmektedir. En çok kullan›lan ö€retim arac› olan ders kitaplar›n›n içeriklerine ve konu alan› ders kitab› incelemesi derslerinde kullan›lan inceleme araçlar›na bak›ld›€›nda ders kitaplar›n›n görsel yönden çekicili€i ve nitelikleri önem kazanmaktad›r. Dolay›s›yla e€itim ve ö€retim yaflant›m›zda görselleflmenin gitgide daha çok h›zland›€›n› görmekteyiz.
Görsel araçlarla dolu olan ö€retim ortamlar›nda kavramsal ve alg›sal tarzlar›n, geçmifl deneyimlerin ve kültürel altyap›lar›n ö€renme üstündeki etkisi ve önemi bilinmektedir. Aktar›lan bilginin görsel araçlarla desteklenmesi ya da görsel yollarla sunulmas› bireylerin bilgileri anlama ve kullanmalar›n› da olumlu yönde etkilemektedir (El-tigi, et. al. 2006). Bu gerçe€e paralel olarak da özellikle
yabanc› dil ö€retimi kitaplar›ndaki görsel araçlar›n tarihsel süreç içindeki gelifliminin bir incelemesi
görsel araçlar›n ‹ngilizce ders kitaplar›nda gittikçe daha çok say›da yer ald›€›n› göstermektedir. So199
Bilimsel Yazılar
nuç olarak e€itim ve ö€retimin her alan›nda kullan›lmakta olan görsel araçlar›n etkin olarak çal›fl›lmas› ve uygulanmas› art›k bir zorunluluk ve hatta birçok alanda (bilgisayar, mesleki e€itim, fen bilgisi ö€retimi gibi) al›fl›lagelmifl bir olgu olmufltur.
Yurdumuzdaki e€itim araflt›rmalar›na bak›ld›€›nda görsel araçlar›n kullan›m›n›n h›zla artt›€›n› görürüz. Yabanc› dil ö€retiminde dile ait kullan›mlar›n kayna€› durumunda olan ders kitaplar›nda bulunan görsel araçlar›n gittikçe artan zenginli€ini, ö€retmen yetifltirme programlar›nda bulunan derslerin uygulanmas›nda ve özellikle de edebiyat derslerinin ifllenmesinde görmek mümkün de€ildir.
Ülkemizde görsel araçl› edebiyat dersi iflleyiflini konu edinen araflt›rma say›s› yok denecek kadar
azd›r. Daha önceki araflt›rmalar›n da gösterdi€i gibi (Ar›kan, 2005), ‹ngiliz dili ö€retmen yetifltirme
program›nda ö€renim gören dördüncü s›n›f ö€rencileri, edebiyat derslerinin etkinlefltirilmesinde uygulanacak yöntemler aras›nda, daha çok say›da metin okuma ve yorumlaman›n yan›nda farkl› edebî türler ve farkl› ortamlar›n (film, müzik, görsel araçlar vb. gibi) kullan›lmas›n› istemektedir. Bu da
gösteriyor ki ‹ngilizce ö€retmeni adaylar› edebiyat okuma deneyimlerini zenginlefltirmede görsel
araçlar›n önemini kabul etmektedirler. Ö€retmenlik mesle€ine bafllad›klar›nda kullanmalar› zorunlu
olan görsel araçlar› etkin bir flekilde kullanmalar› için gereken e€itimi ald›klar› tart›fl›lan ö€retmen
adaylar›n›n bu konuda bilgilendirilmeleri gereklidir.
1.1. Görsel Araçl› Ö€retim
Görsel araçlar›n s›n›f ortam›nda kullan›lmas›n›n yararlar› aç›klan›rken Fleming s›n›flama sisteminden yararlan›lmaktad›r ki bu sisteme göre insanlar görsel araçlar› sistematik olarak haf›zalar›nda
koruyabilmektedir (Canning-Wilson, 1999). Bu sistem üç basamaktan oluflmaktad›r ve bireyler ancak bu üç sürecin sonunda görsel araçl› bilgiyi yabanc› dil ö€retimindeki uygulamalara ya da di€er
durumlara uygulayabilmektedir. Fleming s›n›flamas›n›n basamaklar› afla€›daki gibidir:
Görme: Birey görsel araç hakk›nda bilgi verebilmelidir. Bu da görsel arac› fark etme, an›msama, di€er görsel araçlarla olan benzerlik ya da farkl›l›klar›n› görebilme ya da di€er bilgi türleriyle iliflkilendirebilme alt süreçleriyle mümkündür.
De€erlendirme: ‹kinci ad›mda birey görsel arac› incelemektedir. Bu basamakta birey arac›n
parçalar›n› tümü ile birlikte karfl›laflt›rmal› olarak incelemekte ve sonuçlar ç›karmaktad›r. Bu ç›kar›mlar tan›mlama, yarg›ya yarma, de€erlendirme gibi süreçleri içerebilmektedir.
Sentezleme: Bireyin görsel arac› tan›mas›ndaki en son basamak sentezleme basama€›d›r ki bu
basamakta birey eski e€itim-ö€retim deneyimleriyle yeni görsel araçl› ö€renmesine dayanan bilgi
ve görüfllerini bir araya getirerek genellemekte ve uzun süreli belle€inde korumaya bafllamaktad›r.
Ö€retmenler bas›l› materyaller arac›l›€›yla ders versinler ya da vermesinler iletiflim araçlar›n›n kullan›m› dünyan›n hemen her yerinde h›zla de€iflmekte ve bu gerçek de iletiflim araçlar›n›n ve görsel
materyallerin s›n›f içi ortamlarda kullan›lmalar›n› zorunlu k›lmaktad›r (Hammerberg, 2002). Yine ö€rencilerin medya imgeleriyle dolu bir dünyada yaflad›klar› hâlde bu imgeleri sa€l›kl› bir flekilde yorumlayacak e€itimsel becerileri edinemediklerinden yak›n›lmaktad›r (Hobbs, 1997). K›sacas›, görsel
materyallerin e€itim ortamlar›nda da s›kl›kla kullan›lmas› gerekli€i gitgide artmaktad›r. Buna paralel
olarak özellikle uygun görsel materyallerin s›n›f ortamlar›nda nas›l kullan›labilece€i hakk›nda yap›lan
araflt›rma sonuçlar›na gereksinim duyulmaktad›r. Bu çal›flmada da görsel araçl› edebiyat derslerinin
ö€rencilerin edebî kavram, terim ve dönemlerin ö€renmelerindeki etkisi araflt›r›lm›flt›r.
1.2. Araflt›rma Sorular›
Araflt›rmay› yönlendiren araflt›rma sorular› afla€›daki gibidir:
• Görsel araçlar›n edebiyat derslerindeki s›n›f içi çal›flmalara katk›s› nedir?
• Görsel araçlar›n ö€rencilerin edebî dönem ve kavramlar›n ö€renmelerine olumlu bir etkisi var
m›d›r?
• Görsel araçl› bir edebiyat dersine kat›lan ö€rencilerin uygulamayla ilgili görüflleri nelerdir?
200
Bilimsel Yazılar
2. YÖNTEM
2.1. Amaç
Araflt›rman›n sorunu edebiyat ö€retiminde görsel araçlar›n ö€rencilerin edebî dönemleri (bu çal›flmada: Viktorya Dönemi) ve edebî kavramlar› (bu çal›flmada: karakter ve uzam analizi) ö€renmelerinde etkili olup olmad›€› ve e€er oluyorsa ne derecede ve hangi flartlarda oldu€udur.
2.2. Araflt›rman›n Evreni ve Veri Toplama Yöntemi
Araflt›rman›n evrenini Hacettepe Üniversitesi, E€itim Fakültesi, ‹ngiliz Dili ve Ö€retimi Bölümü
ikinci s›n›f ö€rencilerinin izledi€i ve ‹ngilizce olarak ö€retilen “‹ngiliz edebiyat›na girifl 1” dersi oluflturmaktad›r. Araflt›rmaya toplam 72 ö€renci kat›lm›flt›r (Verilerin say›sal de€erlerinin hesaplanmas›nda kolayl›k olmas› aç›s›ndan eksik yan›tlanm›fl olan iki adet anket k‛d› analizler s›ras›nda hesaba kat›lmam›flt›r.). Görsel araçl› ö€retimin etkili olup olmad›€›n› s›namak amac›yla ö€rencilere uygulama öncesi ve sonras›nda toplam 10 (on) sorudan oluflan bir kendini ve dersi de€erlendirme anketleri uygulanm›flt›r. Uygulama sonras›nda ö€rencilerin ifllenen bilgileri hat›rlay›p hat›rlamad›klar›
yaz›l› s›navlar arac›l›€›yla ölçülmüfltür. S›nav sonuçlar› SPSS program› kullan›larak hesaplanm›flt›r.
Araflt›rman›n uygulama basamaklar› ve her uygulama basama€›nda tamamlanm›fl olan etkinlikler
afla€›da sunulmufltur.
2.3. Uygulama Dersinin (Araflt›rman›n) Örgüsü
Araflt›rmaya konu olan uygulama dersindeki etkinliklerin örgüsü ve uygulanma s›ras› afla€›daki gibidir:
• Okuma öncesi etkinlikler: Okuma öncesi etkinliklerinde Viktorya Dönemi ile ilgili ve o döneme ait olan
görsel araçlar ö€rencilerle paylafl›lm›fl ve ö€rencilerin
anahtar sözcük bazl› görüflleri do€rultusunda döneme ait
kavram haritalar› ç›kar›lm›flt›r. Bu süreçte ö€rencilerin
Viktorya Dönemine ait görsel araçlar hakk›nda sorular ve
görüfller ortaya koymalar› sa€lanm›fl ve ö€rencilere daha
sonra bu görüfllerinin do€rulu€unu s›nayacaklar› bildirilmifltir. Bu süreç yaklafl›k olarak 2 ders saati sürmüfltür.
Kraliçe Viktorya, ailesiyle
• Okuma süreci etkinlikleri: Okuma sürecine geçildi€inde öykünün ö€renciler taraf›ndan sessizce okunmas› sa€lanm›fl ve öyküde geçen Viktorya
Dönemi, uzam ve karakter incelemesine ›fl›k tutacak parçalar›n not edilmesi istenmifltir. Bu süreç
yaklafl›k olarak 3 ders saati sürmüfltür.
• Okuma sonras› etkinlikler: Okuma sonras› etkinliklerinde Viktorya Dönemi, karakter ve uzam
incelemesine ait resimler tekrar gösterilmifl ve görsel malzemelerle okunulan metnin iliflkilendirilmesi yoluyla öykü incelemesi tamamlanm›flt›r. Uygulama sürecinin her aflamas›nda gösterilmifl olan
görsel araçlar›n tekrar gösterilmesi yoluyla öyküden edinilen bilgi ve ç›kar›lan anlamlar›n ›fl›€› alt›nda tart›fl›larak tekrar anlamland›r›lmas› ve yeni sorular sorulmas› da bu sürece destek olmufltur. Bu
süreç yaklafl›k olarak 2 ders saati sürmüfltür.
• Kendini ve dersi de€erlendirme: Bu süreçte ö€rencilerin ö€retim süreci boyunca edindikleri
izlenimleri belirtmeleri ve bireysel geliflimlerini de€erlendirmeleri aç›k uçlu sorular arac›l›€›yla istenmifltir. Bu süreç yaklafl›k olarak 1 ders saati sürmüfltür.
• S›nama: Yaz›l› yoklama haz›rlan›rken ifllenmifl tüm kavram ve terimlerle edebî dönemlere ait
alt alanlar›n sorulmas›na dikkat edilmifltir. 50’fler soruluk bu iki yaz›l› yoklamada haz›rlanmas› ve de€erlendirilmesi göreceli olarak daha kolay olan ve flansa dayal› do€ru yan›t› bulma mümkünlü€ünü
en aza indirgeyen k›sa yan›tl› s›nav tekni€i kullan›lm›flt›r. Uygulama dersinden sonraki 5 ve 14. haftalarda yap›lan yaz›l› yoklamalar arac›l›€›yla iki küme aras›ndaki ö€renme sürecindeki farkl›l›klar›n
elde edilmesi amaç edinilmifltir.
201
Bilimsel Yazılar
2.4. Öykü
Araflt›rmada Cyril Hare’in Hilary’s Aunt [Siril Her’in Hileris Ent (Hileri’nin Halas›)] adl› öyküsü ifllenmifltir. Öykü Viktorya Döneminden hemen sonra yaz›lm›flt›r ve konusu, karakterleri, olay örgüsü
ve yans›tt›€› de€erler aç›s›ndan Viktorya Dönemini ifllemekte ve bu dönemin izlerini tarihsel olarak
daha sonra yaz›lm›fl olsa da tafl›maktad›r.
Dolay›s›yla bu öykü arac›l›€›yla hem ad› geçen dersin izlencesinde bulunan temel edebî kavramlardan ikisi olan karakter ve uzam analizi ö€rencilere iflletilebilmekte ve ö€retilebilmekte hem de
Viktorya Dönemi tan›t›labilmekte ve ifllenebilmektedir.
2.5. Viktorya Döneminin Ö€retimi
Kavramsal olarak çat›flk› ve çeliflkilerle dolu olan Viktorya Dönemini yine çeliflki ve çat›flmalarla
dolu anahtar kelimeler arac›l›€›yla vermektedir ki bunlar› afla€›daki gibi özetlemek mümkündür (Urgan, 2003):
1. Ailevi de€erlerle sayg›de€er olma merak› ve bunun getirdi€i ikiyüzlülük,
2. Toplumsal durumlardan ve bireysel koflullardan memnunluk,
3. (...) Sevgisiz evliliklerin kutsal bulunmas›,
4. (...) Bilimsel araflt›rma ve geliflmeler,
5. Para ve madde severlik ve alt s›n›flar›n ve paras›zlar›n sayg›n bulunmamas›,
6. Plans›z geliflen sanayileflme ve haks›zl›klarla dolu çal›flma flartlar› ve adaletsiz ekonomik düzen,
7. Sanata duyulan düflmanl›k ve edebiyat›n salt e€lence arac› olarak alg›lanmas›.
Gerçekten de araflt›rmada uygulan›lan öyküde yazar›n özetledi€i özelliklerin tümü de aç›k ya da
örtük flekillerde görülmektedir. Ö€renciler ad› geçen öykü metnini kullanarak Viktorya Dönemine ait
sorular ç›karm›fl ve sorular›na yan›t bulmak için de kaynaklardan yararlanarak yan›tlar›n› grup ve s›n›f arkadafllar›yla paylaflm›fllard›r. Örne€in afla€›da sunulan öykünün özeti bize yukar›da betimlenen Viktorya Dönemine öyküde ne denli çok say›da göndermede bulunuldu€unu gösterebilir:
“Hilary iyi bir aileden gelmekte ve kar›flt›€› bir karfl›l›ks›z çek olay› yüzünden ailesi taraf›ndan ele
güne rezil olmamak amac›yla Britanya’dan uzaklaflt›r›lmaktad›r. Aile, Hilary’nin yaflad›€› sorunun ahlaksal boyutuyla ilgilenmemekte ve yaln›zca baflka aileler karfl›s›nda gülünç duruma düflmemek için
Hilary’yi gözden uzak tutmaya çal›flmaktad›r. Hilary, sonuçta ailesinin y›llar önce reddetti€i halas›na
baflvurur ki kad›nca€›z›n tüm suçu tüccar bir erke€i sevmifl ve onunla evlenmifl olmas›d›r ki yüksek
s›n›ftan olan bir ailenin kald›ramayaca€› bir fleydir bu. Para h›rs›yla yan›p tutuflan Hilary, halas›n› zehirleyerek öldürmeye yeltenir ve durumu fark eden hala sabah uyan›rsa vasiyetini de€ifltirece€ini ve
her fleyini Hilary’ye b›rakaca€›n› ama uyanmazsa Hilary’nin hiçbir fley alamayaca€›n› söyler.”
Örne€in bu bafllang›ç k›sm›n› okuyan ö€renciler afla€›daki sorular› üretmifller ve bu sorulara yan›t aram›fllard›r:
• Viktorya Döneminde ahlak anlay›fl› nedir?
• Viktorya Döneminde aileler aras› iliflkiler nas›ld›r?
• Viktorya Döneminde toplumsal s›n›flar nas›ld›r?
• Viktorya Döneminde paran›n önemi nedir?
2.6. Edebî Kavramlar›n Ö€retimi
Uygulamalarda özellikle öykünün karakter ve uzam incelemesinde yararlan›lan kavram ve terimlerin etkili bir flekilde ö€retilmesi hedeflenmifltir. Bu hedefe ulaflmak için de kavram ve terimlerin tan›mlanmas›nda yard›mc› olabilecek görsel materyaller kullan›lm›fl ve ö€renciler bireysel ve dörtlü
kümeler hâlinde çal›flmalar yaparak görsel materyallerle edebî kavram ve terimler aras›nda sözlü ve
yaz›l› ba€lar kurmufllard›r.
202
Bilimsel Yazılar
2.7. Kullan›lan Görsel Araçlar
2.7.1. Kavram ö€retiminde yararlan›lan görsel araçlar
Ö€renciler önce bireysel ve daha sonra da 4’er kiflilik kümeler hâlinde afla€›daki kavramlar ve
görsel materyalleri kullanarak çal›flm›fllard›r:
• Karakter analizinde kullan›lan foto€raflar: Öykü kahramanlar›n›n belirli baz› özelliklerini tafl›yan üç adet foto€raf ö€rencilere gösterilmifl ve ö€rencilerden okuma sonras› etkinli€i olarak bu
foto€raflar›n öyküdeki hangi kahramanlara ait oldu€unu tahmin etmeleri nedenleriyle birlikte istenmifltir. Bu süreçte ö€rencilerin kararlar›n› desteklemeleri için metinden ç›kard›klar› ipuçlar›n› ortaya
koymalar› beklenmifltir.
• Uzama ait foto€raflar: Öykünün içinde geçti€i ve asl›nda Viktorya Dönemi konutlar›n›n genel
özelliklerini yans›tan iki adet foto€raf ö€rencilere gösterilmifl ve hangi foto€rafla öyküdeki uzam›n
örtüfltü€ü ö€rencilere sorulmufltur. Yine bu süreçte, ö€rencilerin okuduklar› k›sa öyküde geçen ve
uzam› betimleyen ipuçlar›n› kullanmalar› beklenmifltir. Bunun yan› s›ra, uzam toplumsal çevre olarak da ele al›nm›fl ve öyküde sözü edilen Avustralya, Çin, Polinezya gibi ülkelerde yer alan din yay›m› etkinlikleri gibi Viktorya Dönemini betimleyen yaflant›lar da görsel malzemelerle tart›flmaya
aç›lm›flt›r ve ö€rencilerden bu görsel araçlarla öykü aras›ndaki ba€›nt›lar› tart›flarak ve öyküyü yeniden inceleyerek kurmalar› istenmifltir.
2.7.2. Dönem ö€retiminde yararlan›lan görsel araçlar
Ö€rencilerin okunulan metinle dönemsel olarak iliflkilendirilmesi istenen görsel malzemelerin
kullan›m› kavram haritas› oluflturma yoluyla tamamlanm›flt›r. Bu süreçte afla€›daki kavramlar ve
görsel materyaller kullan›lm›flt›r:
• Kraliçe Viktorya’n›n portresi: Bu görsel araçla ö€rencilerin Kraliçe Viktorya hakk›ndaki ön izlenimleri toplanm›flt›r. Kraliçenin vakur ve yafll› görüntüsü ve güçlü kiflili€i bu foto€rafta ö€rencilerin dikkatini çekmifl, tahtaya ç›kar›lan kavram haritas›nda da güçlü, yafll›, zengin, otoriter, gelenekçi gibi anahtar terimlerinden oluflan bir dönem haritas› ortaya ç›km›flt›r. Ö€renciler bu süreçte Viktorya ve Hilary’nin halas› aras›nda flafl›rt›c› benzerlikler bulmufllar ve birbirleriyle tart›flm›fllard›r. Örne€in, halan›n sahibi oldu€u mal varl›€›n›n asl›nda eflinden ona geçmesi ve kendi toplumsal çevresinin olmad›€›n›n öyküde belirtilmesiyle Viktorya’n›n ataerkil bir düzende kraliçe olmas› (Birleflik
Krall›k’›n kraliçesi olmas›) ve o de€erleri yaflatmas›n›n benzerlikleri tart›fl›lm›flt›r.
• Viktorya Döneminin tipik bir özelli€i olan çok çocuklu bir ailenin foto€raf›
Bu foto€raf arac›l›€›yla ö€renciler genifl aile, nüfus patlamas›, dengesiz e€itim, zorluk, kavga, disiplin, ataerkil, paylaflmak gibi terimleri kavram haritas›na ifllenmifltir. Bu ad›mda ö€renciler Hilary’nin kardefli, halas› ve babas›n›n aras›ndaki akrabal›k iliflkilerini derinlemesine tart›flm›fllard›r ve
samimiyet, gerçek sevgi, kardefllik, para gibi anahtar sözcükleri kavram haritas›na ekleyerek Viktorya Dönemi de€erlerine at›flarda bulunmufllard›r.
• Yine Viktorya Döneminde gerçekleflen ve döneme damgas›n› vuran Endüstri Devrimini örnekleyen buharl› sanayide çal›flan her yafltan insanlar› gösteren bir foto€raf. Bu foto€raf arac›l›€›yla fakirlik, zenginlik, çok çal›flma, ifl kazalar›, teknoloji, hammadde, yak›t, adalet, çocuk iflçi, insan haklar› gibi sözcükler kavram haritas›na eklenmifltir. Ö€renciler Hilary’nin çal›flmamas› ve asalak bir yaflam sürmesini, vasiyetname gelene€ini, aile de€erleri ve ekonomik durum iliflkisini incelemifllerdir.
• Viktorya Döneminde konut olarak kullanan alt ve üst s›n›flara ait evlerin d›fl ve içten görünümleri. Bu görsel araçlar yard›m›yla ö€renciler döneme ait s›n›f iliflkilerini, s›n›flar›n özellikleri hakk›nda
ç›kar›mlarda bulunma olana€› bulmufllard›r.
203
Bilimsel Yazılar
3. BULGULAR
3.1. Araflt›rma sorular›n›n yan›tlar›
Bu uygulama araflt›rmas›n›n sonuçlar›na göre araflt›rmay› yönlendiren araflt›rma sorular›n›n yan›tlar› afla€›daki gibidir:
3.1.1. Görsel araçlar›n edebiyat derslerindeki s›n›f içi çal›flmalara katk›s› nedir?
Görsel araçl› edebiyat dersinin süreç ve iflleyifli de€erlendirildi€inde geleneksel soru-yan›t temelli ö€retime oranla s›n›f içi tart›flma ve problem çözmeye dayal› ö€renci davran›fllar›nda olumlu
bir art›fl gözlemlenmifltir. Geleneksel edebiyat dersinde kay›t alt›na al›nm›fl olan soru-yan›t (tum-taking) say›s› ortalama olarak ders saati bafl›na 44 iken görsel araçl› ö€retimde bu rakam 71’e yükselmifltir. Ö€renciler oldukça etkin bir flekilde s›n›f içi tart›flma ve birlikte çal›flmalara kat›lm›fllar ve
ö€renme sürecini sorgulay›c› yaklafl›mlarda bulunmufllard›r.
3.1.2. Görsel araçlar›n ö€rencilerin edebî dönem ve kavramlar›n ö€renmelerine olumlu bir
etkisi var m›d›r?
S›nama sonuçlar›na göre edebî dönemlerin ö€renilmesinde görsel araç kullan›m›n›n olumlu yönde etkisi olmufltur. Viktorya Dönemi hakk›nda ö€rencileri bilgilendirme amac›na yönelik uygulamalar sonucunda ö€rencilerin görsel araçlardan etkili bir flekilde yararland›klar› görülmüfltür. Görsel
araçlarla yap›land›r›lm›fl dersleri izleyen ö€rencilerin etkinliklerde yararland›klar› imgeleri an›msad›klar› ve döneme ait bilgileri görsel imgelerle zenginlefltirerek aktard›klar› görülmüfltür. Ö€rencilerin
yan›tlar›n›n nitelik ve nicelik yönünden çok daha kaliteli oldu€u da bulgular aras›ndad›r.
Yap›lan yaz›l› s›nama sonuçlar› görsel araçl› uygulama dersinin ö€rencilerin Viktorya Dönemini
karakter ve uzam analizlerini daha etkin bir flekilde ö€rendiklerini göstermifltir. Görsel araçlarla desteklenmifl edebiyat ö€retiminin özellikle ö€rencilerin karakter ve uzamla ilgili detayl› bilgiler vermelerinde imgelerden yararland›klar› gözlemlenmifltir. Afla€›daki tabloda deney ve kontrol gruplar›n›n
karakter ve uzama iliflkin verdikleri bilgilerden bir derleme sunulmufltur.
Yaz›l› yoklama sonuçlar›n›n de€erlendirilmesi her iki grubunda birinci s›navda ald›klar› puanlar›
ikinci s›navda yükseltti€ini göstermektedir. Ancak, uygulama grubunun ortaya koydu€u yükselifl oldukça belirginken kontrol grubununki daha azd›r. Tablolarda da görülebilece€i gibi iki küme aras›nda ayr›nt›lar› canl› bir flekilde aktarmada anlaml› farkl›l›klar bulunmaktad›r. 100 puan üzerinden
yap›lan de€erlendirmede uygulama grubu 60,95 ortalamadan 71,94 ortalamaya yükselmifltir. Uygulama grubundaysa iki s›nav aras›ndaki yükselme 64,41’den 67,34’e do€rudur ki kontrol grubuyla karfl›laflt›r›ld›€›nda bu yükselifller aras›ndaki fark deney grubunda 10,99 ve kontrol grubunda
2,93’ tür.
1. SINAV
2. SINAV
N
70
70
X
60,95
71,94
S
14,81
11,38
Tablo 1. Uygulama Grubunun Birinci ve ‹kinci S›nav Sonuçlar› Aras›ndaki De€iflim
1. SINAV
2. SINAV
N
70
70
X
64,41
67,34
S
13,31
11,15
Tablo 2. Uygulamaya Kat›lmayan Grubun Birinci ve ‹kinci S›nav Sonuçlar› Aras›ndaki De€iflim
204
Bilimsel Yazılar
3.1.3. Görsel araçl› bir edebiyat dersine kat›lan ö€rencilerin uygulamayla ilgili görüflleri
nelerdir?
Ö€rencilerin yan›tlad›€›, kendini ve dersi de€erlendirme anketlerinin sonuçlar›na göre ö€rencilerin tamam› uygulama dersinin olumlu bulduklar›n› ve gelecekte benzer yöntemlerle edebiyat dersi
ifllemek istediklerini belirtmifllerdir. Ö€rencilerin ders izlencesini de€erlendirmelerinde en çok kulland›klar› sözcükler aras›nda “olumlu”, “ilgi çekici” ve “düflündürücü” sözcükleri baflta gelmektedir. Tüm ö€rencilerin de€erlendirmelerini konusal ve anlamsal olarak en iyi örnekleyen ö€renci de€erlendirmelerinden üç tanesi afla€›daki gibidir:
• “Ders bafllad›ktan sonra çok flafl›rd›m çünkü bize verilen foto€raf› inceleyerek tamamlamam›z
istenen etkinlik çok alakas›zd›. Ama grup arkadafllar›mla tart›flt›kça gördüm ki bu foto€raf sayesinde hepimizden de yeni fikirler ortaya ç›kt›.”
• “Çal›flmalar›m›z› grup arkadafllar›mla birlikte ilgiyle sürdürdük. En çok zorland›€›m›z k›s›m da
uzamla ilgili oland› çünkü öyküyü ayr›nt›l› bir flekilde inceleyip dedektif gibi çal›flmam›z gerekiyordu. Oldukça düflündürücü bir çal›flmayd›.”
• “Edebiyat dersinde foto€raflar› kullanarak çok zevkli çal›flt›k. En güzel taraf› da grup arkadafllar›m›zla fikir ayr›l›€›na düflmemiz ve öyküyü inceleyerek birbirimizi kendi düflüncemize inand›rmaya çal›flmam›zd› çünkü hem bol bol pratik yapt›k hem de farkl› düflünceleri duymufl olduk. Edebiyat›n yoruma dayal› oldu€unu da bir kez daha görmüfl olduk böylece.”
Düflünceler
Görsel araçlar, edebiyat dersine olan ilgimi art›rd›.
Bu edebiyat dersleri geleneksel derslerden daha çok verimliydi.
Görsel araçlar, edebî dönemleri anlamam› kolaylaflt›rd›.
S›n›f›m›z görsel araçl› edebiyat dersinde çok daha fazla ilgili ve etkinlerdi.
Görsel araçlar, ö€rendi€im edebî dönemlere ait bilgileri an›msamam› kolaylaflt›rd›.
Görsel araçlar, edebî kavramlar› ö€renmemi kolaylaflt›rd›.
Daha önce görsel araçlarla edebiyat dersi hiç ifllememifltik.
Gelecekte görsel araçlarla edebiyat dersi ifllemeyi isterim.
Derste kullan›lan görsel araçlar›n görsel niteli€i iyiydi.
Geleneksel dersler ö€renmemde daha çok etkiliydi.
N
%
66
63
68
61
50
62
62
62
38
2
97
90
97
88
72
88
99
89
54
3
Tablo 3. Anket Çal›flmas›n›n Sonuçlar› Düflünceler
Anket sonuçlar› ö€rencilerin % 99’unun daha önce görsel araçlarla edebiyat dersi ifllemedi€ini
dolay›s›yla ilk defa görsel araçl› bir edebiyat dersiyle karfl›laflt›klar›n› göstermifltir. Ö€rencilerin %
97’sinin ö€rencilerin derse olan ilgisini art›rd›€›n› ve edebî dönemleri anlamalar›n› kolaylaflt›rd›€›n›,
% 90’›n›n dersin daha verimli hâle geldi€ini düflündü€ünü ve % 89’unun gelecekte görsel araçlarla bu dersleri ifllemeye devam ettiklerini göstermifltir. Verilerin gösterdi€i sonuçlardan biri de ö€rencilerin derslerde kullan›lan görsel materyallerin kalitesini düflük bulmalar›d›r (% 54). Yine de ö€rencilerin yaln›zca % 3’ü geleneksel yöntemlerle uygulanan edebiyat derslerinin ö€renmelerinde
daha çok etkili oldu€unu belirtmesi görsel araçl› edebiyat derslerinin ö€rencilere göre ne denli yararl› bulundu€unu göstermektedir. Görsel araçlar edebî kavramlar› ö€renmemi kolaylaflt›rd› diyenlerin oran› % 88’dir ki bu oranlar uygulama dersinin genel olarak oldukça çok baflar›l› bulundu€u
yönündedir denilebilir.
4. TARTIfiMA
Bu çal›flmadan elde edilen sonuçlar›n de€erlendirilmesi bize afla€›daki ç›kar›mlar›n yap›lmas›n›
mümkün k›lmaktad›r:
• Örnek izlencenin ö€rencilerin edebî metinleri incelemelerine özellikle de onlar› s›n›f içi tart›flmalara daha etkin bir flekilde kat›lmalar›nda olumlu yönde katk›da bulundu€u görülmüfltür ki kaynak taramalar›na bak›ld›€›nda görsel malzemelerin güdüleyici etkisi oldu€u görülmektedir.
205
Bilimsel Yazılar
• Görsel araçlar›n kullan›m› s›ras›nda s›n›f içinde ortaklafla ifl yapma çal›flmalar›nda gözle görülür bir art›fl gözlenmifltir. Özellikle kontrol grubundaki “soru-yan›t”a dayal› ö€retimdeki sessizli€e
karfl›n deney grubundaki ö€renciler aktif bir flekilde tart›flm›fllar ve kendi düflüncelerini arkadafllar›yla paylafl›rlarken okunulan metne, görsel araçlara ve üçüncü kaynaklara at›flar yaparak ö€renim
sürecini etkin hâle dönüfltürmüfllerdir.
• Uygulama s›ras›nda karfl›lafl›lan en büyük sorun görsel araçlar›n nitelik ve nicelik olarak uygunlu€u ile ilgiliydi. Benzer ö€retim uygulamalar›nda görsel araçlar›n kalitesi ve say›sal niteli€ine
dikkat edilmelidir. Uygulamada da görüldü€ü gibi görsel araçlar›n etkisi içerikleriyle ilgili oldu€u kadar ayr›nt›lar› net bir flekilde gösteren araçlarla da ilintilidir.
• Görsel araçl› ö€retimin haz›rlanmas› uzun sürmekte ve etkinliklerin uygulanmas› süresince de
zaman› etkili bir flekilde kullanmada zorluklarla karfl›lafl›lmaktad›r. Bu sorunu gidermenin bir yolunun her ö€renciye bir görsel araç verilmesi ve etkinliklerin uygun bir biçimde parçalara ayr›larak
ad›m ad›m gerçeklefltirilmesi olabilece€i de ortaya ç›km›flt›r. Bir baflka yöntem de bütün ö€rencilerin görebilece€i flekilde teknolojik araçlardan faydalan›larak sunum yap›lmas›d›r.
• Yaz›l› yoklamalar›n sonuçlar› sonuçlar bize görsel araçlarla ifllenmifl bir edebiyat dersi uygulamas›n›n ö€rencilerin derse olan ilgilerini art›rma ve bilgileri daha kal›c› flekilde ö€retmesi yoluyla baflar›y› art›rd›€›n› göstermektedir.
Görüldü€ü gibi edebiyat dersleri çok daha aktif bir flekilde görsel araçlar›n kullan›m› ve kavram
haritas› oluflturma gibi haz›rlanmas› ve uygulanmas› zor olmayan koflullarda ifllenebilmektedir. Bu
çal›flmada konu edilen uygulama örne€i fliir, roman ve oyun derslerinde de etkin bir flekilde kullan›labilmektedir. Buna karfl›n, araflt›rma sonuçlar›n›n da gösterdi€i gibi ö€renciler derslerde kullan›lan görsel araçlar›n kalitesine önem vermektedirler.
• Gelecekteki bilimsel çal›flmalar›n bu tarz uygulamalar› rapor etmesi görsel araç ve edebiyat
ö€retimi iliflkisine daha derin ve çok boyutlu yaklafl›mlar› da beraberinde getirecektir. Edebiyat
derslerinin görsel araçlarla ve hatta çoklu ortamlarda ifllenmesi ö€renci baflar›s›n› artt›rabilmekte ve
daha doyurucu ö€renme deneyimleri ortaya koyabilmektedir. Benzer uygulama çal›flmalar›n›n ders
plan› ve uygulama sonuçlar› fleklinde bilimsel yay›n olarak haz›rlanmas› desteklenmelidir.
5. SONUÇ
Bu çal›flma görsel araçlar›n kullan›m›n› edebiyat ö€retiminin say›ca k›s›tl› alanlar›nda, yaln›zca
k›sa öykü ö€retiminde ve edebiyat ö€retiminin birer parças› olan dönem ö€retimi, uzam ve karakter incelemesinde uygulam›flt›r. Her ne kadar elde edilen niteliksel ve niceliksel bulgular görsel
araçlar›n edebiyat derslerinde kullan›m›n›n s›n›f içi tart›flmay› ve baflar›y› art›rd›€›n› gösterse de bundan sonraki çal›flmalar görsel araçlarla yap›lan edebiyat ö€retiminin tüm alt alanlar›n› incelemelidir.
Görsel araçlarla ve klasik yöntemlerle yap›lan edebiyat derslerinin ö€renci baflar›s›na etkisi takip
eden araflt›rmalarla karfl›laflt›r›lmal›d›r. Ö€rencilerle ifllenen kavramlar›n k›sa ve uzun süreli belleklerinde kal›c›l›klar›n›n araflt›r›lmas› ve s›n›f içi iletiflim- etkileflimin kalitesinin sorgulanmas› da yap›lmas› gereken çal›flmalar aras›ndad›r. Sonuç olarak özellikle ö€retmen yetifltirme programlar›nda
ders iflleme süreçlerinde görsel araçlar›n nas›l ve hangi flartlarda kullan›lmas› gerekti€i ö€retmen
adaylar›na ileride benzer ö€retim ortamlar› kurgulayabilmeleri amac›yla gösterilmeli, uygun görsel
araçlar haz›rlat›lmal› ve görsel araçl› ö€retim denemeleri yapmalar› sa€lanmal›d›r.
Arda ARIKAN
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
KAYNAKÇA
Aç›kgöz, K. Ü. (2003), Aktif Ö€renme, ‹zmir, E€itim Dünyas› Yay›nlar›.
Ar›kan, A. (2005), Students’ evaluation of literature courses in the English language teacher education curriculum in Turkey, Ondokuz May›s University Journal of Education (20), 77-85.
Canning-Wilson, C. (1999), Using pictures in Efi and ESL classrooms, Paper presented at the Current
Trends in English Language Testing Conference, (ER‹C No. ED445526).
206
Bilimsel Yazılar
Ellis, G. (2006), Motivating pupils to read 2, Retrieved March 4, 2006 from
http:/teachingenglish.org.uk/think/‹iterature/motivate_read2shtml
El-Tigi, M. A., Lewis, B. A. St, Mac Entee, V. M. (1996), Perception of elementary students of visuals on
the web (Report no. IR018362). (ED408949).
Hammerberg, D. (2001). Reading and writing “hypertextually”, Children’s literature, technology and early
writing instruction, Language Arts, 78, 207-2 15.
Hare, C. (1979), Hilary’s Aunt, In Modern Short Stories, (Ed. G. C. Thornley), Hong Kong, Longman.
Hobbs, R. (1997), Literacy for the information age, In J. fiood, S.B. Heath &, St D. Lapp (Eds.), Research
on teaching literacy through the communicative and visual arts (pp. 7-13), New York, Simon St Schuster Macmillan.
Urgan, M. (2003), ‹ngiliz Edebiyat› Tarihi, ‹stanbul, Yap› Kredi Yay›nlar›.
2. etkinlik: “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› metnin “Özet,
bölümünü okuyunuz. Bu bölümden hareketle makalenin “Girifl”, “Yöntem”, “Bulufl”, “Tart›flma”
ve “Sonuç” bafll›klar› alt›nda nelerden söz edilmifl olabilece€ini belirtiniz.
3. etkinlik: “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› metnin bafll›€›n› ve “Girifl” bölümünü okuyunuz.
• Metnin bafll›€›ndan hareketle metinde neler anlat›lm›fl olabilece€ini belirtiniz.
• Metinde ileri sürülen görüfller nelerdir?
• ‹nceledi€iniz bölümden hareketle edebiyat ö€retiminde görsel araç kullan›m› konusunda kimler taraf›ndan çal›flma yap›ld›€›n›, bu çal›flmalar›n yazar taraf›ndan nas›l de€erlendirildi€ini belirtiniz.
• Bu bölümde, yap›lan çal›flman›n nedeni ve gereklili€i hangi cümlelerle ortaya konmufltur?
• Araflt›rmada seçilen yöntem ve yöntemin seçilme nedenleri nelerdir?
• Yap›lan çal›flma sonucunda elde edilen temel bulgular nelerdir?
ÇOKLU ZEKÂ KURAMINA GÖRE GEL‹fiT‹R‹LEN ETK‹NL‹KLERE DAYALI
Ö⁄RET‹ME ‹L‹fiK‹N Ö⁄RETMEN VE Ö⁄RENC‹ GÖRÜfiLER‹
...
Girifl
Matematik eğitimi ile ilgili yapılan program çalışmalarında (NCTM, 2000; MEB, 2004) ö€rencinin
pasif ve ö€retmenin aktif oldu€u bir ö€retim anlay›fl› yerine ça€dafl ö€retim yöntem ve tekniklerinin etkin bir flekilde kullan›ld›€›, ö€retimin ö€rencilerin ihtiyac›na ve ön bilgilerine göre düzenlendi€i, ö€rencinin ö€retim sürecine aktif olarak kat›ld›€›, ö€renmede sorumluluk ald›€›, fikirlerini paylaflma ve yap›land›rma f›rsat› buldu€u ö€renci merkezli ö€retim anlay›fl› ön plana ç›kmaktad›r. Ö€renci merkezli ö€retim anlay›fl›n› ön plana ç›karan yaklafl›mlardan biri de Çoklu Zekâ Kuram›d›r (ÇZK).
ÇZK’ya göre ö€rencilerin farkl› zekâ alanlar›na sahip olduklar› bilinmektedir. Ö€rencilerin sahip olduklar› farkl› zekâ alanlar› ö€rencinin bir konuyu ö€renmesinde önemli rol oynamaktad›r (Campell
ve Campell, 1999). Bu nedenle, ö€retimde ö€rencilerin farkl› zekâ alanlar› ve bireysel farkl›l›klar›
dikkate al›nmal›d›r. Ancak, e€itimde daha çok mant›ksal ve dilsel zekâ alanlar›yla ilgili becerileri ön
plana ç›karan etkinliklerin yer ald›€› bilinmektedir. Oysa ÇZK’y› savunan birçok e€itimci [(Baum, Viens ve Slatin, 2005; Gardner, 1999; McMahon, Rose ve Parks, (Mek Meh›n, Ros, ve Parks) 2004]
ö€retimde matematiksel ve dilsel zekâ alanlar›n›n yan›nda farkl› zekâ alanlar›n› da gelifltirici etkinliklerin yer almas› gerekti€ini vurgulamaktad›r. Bu nedenle, ö€rencilerin farkl› zekâ alanlar›na hitap
eden etkinliklerle ö€retimin zenginlefltirilmesi önemli görülmektedir.
...
Veysel BUTAKIN vd.
207
Bilimsel Yazılar
4. etkinlik: “Çoklu Zekâ Kuram›na Göre Gelifltirilen Etkinliklere Dayal› Ö€retime ‹liflkin Ö€retmen
ve Ö€renci Görüflleri” adl› makalenin “Giriş” bölümünden al›nan paragrafta yazar›n baflvurdu€u k›saltman›n nas›l yap›ld›€›n› belirtiniz. “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› makalede herhangi bir özel terim ve k›saltmaya baflvurulup vurulmad›€›n› söyleyiniz. Bilimsel yaz›larda kullan›lan özel terim veya k›saltmalar›n niçin girifl bölümünde verildi€iyle ilgili düflüncelerinizi aç›klay›n›z.
5. etkinlik: ‹nceledi€iniz “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl›
makaleden hareketle bilimsel yaz›larda girifl bölümünün nas›l yaz›lmas› gerekti€ini belirtiniz.
6. etkinlik: “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› metnin “Yöntem” bölümünü okuyunuz.
• Yap›lan çal›flman›n amac›n› belirtiniz.
• Girifl bölümünde sözü edilen yöntemin nas›l ve niçin yap›ld›€›n› belirtiniz.
• Söz konusu yöntemin ayn› konuda uzman kişilerce uygulanıp uygulanamayacağını tartışınız.
Ulaştığınız sonucu aç›klay›n›z.
• ‹nceledi€iniz bölümden hareketle bilimsel yaz›lar›n “Yöntem” (Malzeme ve Yöntemler) bölümünün nas›l haz›rlanmas› gerekti€ini verilen alana yazınız.
Yöntem Bölümünün Özellikleri
7. etkinlik: “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› metnin “Bulgular” bölümünü okuyunuz.
• Yazar›n yapt›€› çal›flma sonucunda elde etti€i bulgular nelerdir?
• Yapt›€›n›z araflt›rmalardan da hareketle bulgular bölümünde çal›flmalarla ilgili tablo, grafik vb.
kullan›lma nedenleri neler olabilir?
• ‹nceledi€iniz bölümden hareketle bilimsel yaz›lar›n “Bulgular” bölümünün nas›l haz›rlanmas›
gerekti€ini verilen alana yazınız.
Bulgular Bölümünün Özellikleri
208
Bilimsel Yazılar
8. etkinlik: “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› metnin “Tart›flma” ve “Sonuç” bölümlerini okuyunuz. Bu bölümlerde yap›lan çal›flman›n nas›l ele al›nd›€›n›, bölümler aras›ndaki farkl›l›klar› belirtiniz. ‹nceledi€iniz metinden hareketle bilimsel yaz›larda tart›flma
ve sonuç bölümlerinin nas›l haz›rlanmas› gerekti€ini aç›klay›n›z.
9. etkinlik: “Edebiyat Öğretiminde Görsel Araç Kullanımı: Kısa Öykü Örneği” adlı metnin “Özet”
bölümünü tekrar inceleyiniz. Bu bölümün içeriğinin makalenin di€er bölümlerini kapsay›p kapsamad›€›n› belirtiniz. Bilimsel yaz›larda özetin nas›l yazılması gerektiğini verilen alana yazınız.
Özet Bölümünün Özellikleri
10. etkinlik: Metnin alt›nda yer alan “Kaynakça” bölümünü de inceleyerek yazar›n “Edebiyat
Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› metni yazmadan önce ne tür haz›rl›klar
yapm›fl oldu€unu aşağıdaki tabloya yazınız. Herhangi bir ön haz›rl›k yapmadan bilimsel bir metnin
yaz›l›p yaz›lamayaca€›n› tart›fl›n›z. Vard›€›n›z sonuçlar› aç›klay›n›z.
Bilimsel Metin Öncesi Yapılan Hazırlıklar
11. etkinlik: Bilimsel yaz›lar hakk›nda yapt›€›n›z araflt›rmalardan hareketle “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› metnin hangi tür bilimsel metin örne€i olabilece€ini belirtiniz. Bu tür metinlerin özelliklerini ve yararlar›n› aç›klay›n›z.
12. etkinlik: “Edebiyat Öğretiminde Görsel Araç Kullanımı: Kısa Öykü Örneği” adlı makalenin
eğitim ve öğretime ne tür katkılar sağlayabileceğini tartışınız. Vardığınız sonucu açıklayınız.
13. etkinlik: Ders kitaplarında yer alan görsellerin konuyu kavramanıza katkısı oluyor mu? Düşüncelerinizi açıklayınız.
209
Bilimsel Yazılar
TÜRK E⁄‹T‹M S‹STEM‹N‹N BAfiLICA SORUNU: VER‹ML‹L‹K VE ETK‹NL‹K
‹shak TORUN*
Muhittin KAPLAN**
Ahmet ERGÜLEN***
*Yrd. Doç. Dr.; Ni€de Üniversitesi, E€itim Fakültesi, İlkö€retim Bölümü
**Yrd. Doç. Dr.; Ni€de Üniversitesi, IIBF Fakültesi, ‹ktisat Bölümü
***Yrd. Doç. Dr.; Ni€de Üniversitesi, IIBF Fakültesi, ‹flletme Bölümü
ÇOKLU ZEKÂ KURAMINA GÖRE GEL‹fiT‹R‹LEN ETK‹NL‹KLERE DAYALI
Ö⁄RET‹ME ‹L‹fiK‹N Ö⁄RETMEN VE Ö⁄RENC‹ GÖRÜfiLER‹
Tamer KUTLUCA1
Hakan ÇATLIO⁄LU2
Osman B‹RG‹N3
Mehmet AYDIN4
Veysel BUTAKIN5
1.
2.
3.
4.
5.
Arfl. Gör.; Dicle Üniversitesi, Ziya Gökalp E€itim Fakültesi
Arfl. Gör.; Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih E€itim Fakültesi
Arfl. Gör.; Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih E€itim Fakültesi
Arfl. Gör.; Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih E€itim Fakültesi
Yrd. Doç. Dr.; Dicle Üniversitesi, Ziya Gökalp E€itim Fakültesi
L‹SE SON SINIF Ö⁄RENC‹LER‹NDE DURUMLUK VE SÜREKL‹ ANKS‹YETE
DÜZEY‹N‹ ETK‹LEYEN FAKTÖRLER
Osman GÜNAY1
Ümit Niyazi ÖNCEL2
Üzeyir ERDO⁄AN2
Erhan GÜNER‹2
Meltem TENDO⁄AN2
Arzu U⁄UR2
Osman Umur BAfiARAN2
1. Prof. Dr. Erciyes Üni.T›p Fak. Halk Sa€l›€› AD, Kayseri
2. Öğrenci, Erciyes Üni. Tıp Fak. Dönem II Öğrencileri, Kayseri
14. etkinlik: Yukarıda verilen makale başlıklarını ve yazar adlarının nas›l s›raland›€›n› inceleyiniz. ‹nceledi€iniz örneklerden hareketle birden fazla yazar tarafından yazılan bilimsel metinlerde yazar adlar›n›n s›ralanmas›nda belirli bir kural olup olmad›€›n› belirtiniz. Sizce yazar adlar›n›n s›ralanmas›nda nas›l bir yol izlenmektedir?
15. etkinlik: Yukar›da verilen makale bafll›klar›n› inceleyiniz. “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç
Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› makaleden de hareketle makale bafll›klar›n›n nas›l düzenlenmesi
gerekti€ini belirtiniz.
210
Bilimsel Yazılar
TÜRK D‹L‹ VE EDEB‹YATI E⁄‹T‹M PROGRAMLARINA YÖNEL‹K ‘VARLIK’
DERG‹S‹NDE ÇIKAN YAZILAR
(1933-1960)*
Özet
Cumhuriyetin ilan›ndan sonra Türk dili ve edebiyat› e€itim programlar›nda yap›lan düzenlemeler, dönemin edebiyat çevrelerinde de de€erlendirilmifl; gazete ve dergilerde de€iflik görüfl ve önerilerde bulunulmufltur. Bu aç›dan “Varl›k”, 1933’ten bugüne aral›ks›z ç›kt›€› için ve Nurullah Ataç,
Orhan Veli, Cahit S›tk› ve Sait Faik gibi dönemin önde gelen edebiyatç›lar›na sayfalar›nda yer verdi€inden, cumhuriyetin ilan›ndan bugüne, Türk dili ve edebiyat› e€itiminin içerik ve iflleyifline yönelik de€erlendirmeleri yans›tan önemli edebî kaynaklardand›r.
Araflt›rma sonunda, 1933-1960 y›llar› aras›nda “Varl›k”ta yaz›lar› ç›kan yazarlar›n Türk dili ve
edebiyat› e€itim programlar›nda yap›lan düzenlemelerle ilgili düflünceleri, olumlu veya olumsuz
elefltirileri ortaya konacak; bu görüfl ve önerilerin yeni Türk dili ve edebiyat› e€itim programlar›na
katk›lar› tart›fl›lacakt›r.
Anahtar sözcükler: “Varl›k” Dergisi, Türk Dili ve Edebiyat› E€itim Program›, 1933-1960
Girifl
Ülkemiz, siyasi ve ekonomik alanlarda oldu€u gibi e€itim alan›nda da köklü de€ifliklikler içindedir. Millî E€itim Bakanl›€› da bu de€ifliklikler do€rultusunda 2005-2006 ö€retim y›l›ndan itibaren yeni ö€renme kuramlar›n› içeren ortaö€retim e€itim program›n› pilot okullarda uygulamaya koymufltur. Türk dili ve edebiyat› e€itim program›nda yap›lacak düzenlemelerle yaln›z bilgi aktar›m›na dayal›, ders kitab›na endeksli, yaflam ve insan hammaddesinden yoksun ezberci e€itim anlay›fl›ndan
ç›k›l›p yeni ö€renme-ö€retme kuramlar› çerçevesinde sorgulanabilen ve bilginin yaflam boyu kullan›labildi€i anlay›fllar amaçlanmaktad›r.
Millî e€itim program›m›zda, bugün oldu€u gibi geçmiflte de de€iflik düzenlemeler yap›lm›flt›r.
Cumhuriyetin ilan›ndan sonra Türk dili ve edebiyat› e€itim program›nda yap›lan düzenlemeler, dönemin edebiyat çevrelerinde de€erlendirilmifl; gazete ve dergilerde de€iflik görüfl ve önerilerde bulunulmufltur. Bu ba€lamda, 1933’ten bugüne aral›ks›z ç›kan ve Nurullah Ataç, Orhan Veli, Cahit S›tk›, Sait Faik gibi döneminin önde gelen edebiyatç›lar›na sayfalar›nda yer veren “Varl›k”, Türk dili ve
edebiyat› e€itiminin içerik ve iflleyifline yönelik de€erlendirmeleri yans›tan önemli kaynaklardand›r.
Araflt›rmada, “Varl›k”›n Türk dili ve edebiyat› e€itimiyle ilgili de€erlendirmelerini almak için derginin
1933-1959 y›llar› aras›ndaki ilk 500 say›s› tarihsel yöntemle incelenip Türk dili ve edebiyat› programlar› ile ilgili bölümler fifllenmifltir. ‹lgili yaz›lar, içerik analizi yöntemiyle de€erlendirilip yazarlar›n düflünceleri özetlenerek “Varl›k” dergisinin Türk dili ve edebiyat› e€itimiyle ilgili görüflleri ortaya konmufltur.
Araflt›rma sonunda; 1933-1960 y›llar› aras›nda “Varl›k”ta yaz›lar› ç›kan yazarlar›n Türk dili ve
edebiyat› e€itim programlar›nda yap›lan düzenlemelerle ilgili düflünceleri, olumlu veya olumsuz
elefltirileri ortaya konacak; bu görüfl ve önerilerin yeni Türk dili ve edebiyat› e€itim programlar›na
katk›lar› tart›fl›lacakt›r.
3.1. Edebiyat Ö€retimi ile ‹lgili Yaz›lar
Türk dili ve edebiyat› e€itim programlar›na yönelik 1933-1959 y›llar› aras›nda “Varl›k”ta ç›kan yaz›lar içinde, edebiyat ö€retimiyle ilgili yaz›lar say›ca en çoktur. Edebiyat ö€retiminde, divan edebiyat› ile halk edebiyatlar›ndan hangisinin ne oranda yer alaca€›, en çok tart›fl›lan konudur. Dergide
ayr›ca gençlerin daha iyi bir edebiyat e€itimi almalar›na yönelik topluma ve edebiyatç›lara düflen
görevler de yer almaktad›r. Bu bölümde -do€rudan veya dolayl› olarak- Türk edebiyat› e€itimi ve
ö€retimiyle ilgili “Varl›k”ta ç›kan yaz›lar›n içeri€i özetlenerek detaylar için dipnotlar verilmifltir.
“Varl›k”, bir okuyucuya verdi€i cevapta, Atatürk döneminde yap›lan ink›laplarla, dil ve edebiyat›m›zda meydana gelen de€iflim karfl›s›ndaki tutumunu ortaya koyar. Harf ‹nk›lab›’yla birlikte sona eren
211
Bilimsel Yazılar
eski yaz› ö€retimi neticesinde eski edebiyata duyulan hayranl›€›n azalaca€›, yeni nesillerin ister istemez Bat› edebiyat› ve kültürünü benimseyece€ini düflünen dergi, böylece edebiyat tekni€inde dünyan›n di€er ülkeleriyle aram›zdaki ayr›l›€›n k›sa zamanda ortadan kalkt›€›n› belirtir (Varl›k, 1956, 7).
Cumhuriyet Dönemine kadar ülkemizde kültür birli€i olmad›€› için Türk gencinin Şark ve Garp
e€itimi aras›nda bocalad›€›n› düflünen Hasan Ali Yücel’e göre ülkemizde 15-20 binlik bir okuyucu
kitlesi oluflturmad›kça dünya çap›nda edebiyatç›lar›n yetifltirilmesi çok zordur (Yücel, 1936, 63). Yaflar Nabi’ye göre de toplumun en büyük sorunu, halk›n okumaya ve edebî eserlere gösterdi€i ilgisizliktir (Nay›r, 1937, 226).
Edebiyat ö€retimi sistemimizin afl›r› düzeyde ansiklopedik bilgiler içerdi€ine inanan Behçet Necatigil, edebiyat›n geliflmesi için edebiyat ö€retmenine gerekli serbestlik ve yetkinin verilmesini ister. Böylece edebiyat ö€retmenlerinin ö€rencilere edebiyat konusunda daha iyi rehberlik edeceklerini düflünen Necatigil, edebiyat›m›z›n ve gelece€in genç edebiyatç›lar›n›n daha kolay geliflece€ini belirtir (Varl›k, 1952, 6).
Tar›k Güner, edebiyat›m›z›n geliflmesi için sanatç›n›n okuyucu taraf›ndan teflvik edilmesi gerekti€ini vurgular. Bunun için ilkokul s›ralar›ndan bafllayarak e€itimin her aflamas›nda, bireye kütüphane yapmak ve kitaba sahip olmak zevk ve al›flkanl›€›n› vermek gerekti€ine inan›r (Varl›k, 1952, 10).
Ümran Nazif’e göre edebiyat›m›z›n geliflmesi için yap›lacak ilk ifl, edebiyat derslerinin okutulma
tarz›n›n yeniden düzenlenmesidir. Toplumun kültür seviyesinin art›r›lmas› ve sanatç›n›n korunmas›
gerekti€ini de düflünen Nazif, edebiyat derslerinin, okuyup ezberleyerek s›n›f geçmekten ibaret bir
ders olmaktan kurtar›ld›€› zaman, edebiyat›m›z›n istenen düzeye gelece€ine inan›r (Varl›k, 1952, 6).
Edebiyat›m›z›n geliflmesi için geçmiflle olan tüm ba€lar› kesmek gerekti€ini düflünen Nurullah
Ataç, bunun için çocuklar›m›za Yunanca, Latince gibi Bat› dillerini ö€retmemiz gerekti€ini düflünür.
Ataç’a göre Türk ö€rencileri için gerekli edebiyat e€itiminin tek yolu budur (Varl›k, 1952, 6).
Edebiyat›n geliflmesi konusunu sanatç› ve toplum olmak üzere iki ana bafll›€a ay›ran Sunullah
Ar›soy, topluma düflen görevler üzerinde durur. ‹lkö€retimden bafllayarak çocuklara kitap okuma
sevgisini afl›lamak gerekti€ine düflünen Ar›soy, okullardaki Türkçe ve edebiyat dersi programlar›n›n
en k›sa zamanda de€ifltirilip s›k›c› ve bezdirici havas›ndan kurtar›lmas› gerekti€ini belirtir ve ortaö€retim program›nda yeni edebiyata genifl ölçüde yer verilmesi gerekti€ine inan›r (Varl›k, 1952, 13).
“Bat›’da edebiyat ö€retiminin temeli, büyük edebiyatç›lar›n eserleridir. Bu eserleri okuma ve çözümleme hevesi uyand›rmak için o ülkede konuflulan dildeki büyük eserler üzerinde kafa yormaya
çal›flt›r›lan çocuklar ve gençler. Bu da kafa yormaya de€er eserlerin var olmas›na ba€l›d›r flüphesiz. Edebiyat tarihi, edebî metinlerin anlafl›lmas›na yard›m› dokunacak bir bilgi dal›d›r. Ama bizde,
metinleri çi€neyerek bafl sedire geçmifl durumdad›r. Neden?” (Akay, 1956,6).
Ülkemizde ezbere dayal› bir edebiyat ö€retiminin uyguland›€›n› belirten ‹hsan Akay, yukar›ya al›nan yaz›s›nda da görüldü€ü gibi edebiyat ö€retiminin tek amac›n›n düzgün yaz› yazmak ve gramer
ö€renmek olmad›€›n› vurgular. Bat›’da edebiyat ö€retiminin gençlere hümanizmay› afl›lamak amac› güttü€ünü dile getiren Akay’a göre ülkemizde edebiyat ö€retiminin as›l amac› ö€rencileri büyük
eserlerle tan›flt›rarak onlardaki yazma zevkini canland›rmak olmal›d›r.
Bat› ülkelerinde 400 y›ll›k eserlerin bile hâlâ kolay anlafl›ld›€›na iflaret eden ‹hsan Akay, ülkemizde Türkçenin durulmas› sorununun hâlâ çözülemedi€ini, bu yüzden elli y›l önce yaz›lan eserleri bile anlamakta zorlan›ld›€›n› düflünür. Akay, çocuklara anlad›klar› dil üzerinden edebiyat zevki afl›layabilmek için üç kaynak gösterir: saz flairleri, ça€dafllar ve Bat›l› yazarlardan al›nan baflar›l› eserler.
(...) Yeni neslin divan flairlerine ›s›namayaca€›n›, bu yüzden onlar› edebiyat derslerinde halk edebiyat› ürünleriyle tan›flt›rmak gerekti€ine inan›r (Akay, 1956, 6).
“Nedir maksat, edebiyat ö€retiminden? Bir hafta sonra unutulacak ezbere bilgilerle kafalar› ezmek mi büyük eserleri tan›mak ve güzel yazmak hevesini uyand›rmak m›? Edebiyat ö€retimi Bat›’daki istikametine kavuflmad›kça bar›nd›rd›€› insan kalabal›€›na k›yasla yazar› k›t ülkelerden biri
kalmakta devam edip gidece€imizi bilelim.” (Akay, 1956, 6).
212
Bilimsel Yazılar
Varl›k, Zihni Küçümen’in edebiyat ö€retimiyle ilgili Yeditepe’de ç›kan ve afla€›da da bir bölümü verilen yaz›s›n› önemli bularak sayfalar›na al›r. Liselerin edebiyat dersi programlar›ndan flikâyet eden Küçümen, ortaö€retime bafllayan ö€rencilerin -kronolojik s›raya göre- ilk önce eski edebiyat metinleriyle karfl›laflmalar›n› yanl›fl bulur. Bu tutumun ö€rencileri edebiyattan so€uttu€una inanan yazar, eski
edebiyat› incelemenin üniversitelerin ilgili bölümlerinin ifli oldu€unu düflünür ve edebiyat› gençlere
sevdirmek için onlar› yeni edebiyat eserleriyle tan›flt›rmak gerekti€ini vurgular (Varl›k, 1953, 22).
“Sonra neden Orhun Kitabeleri’nden bafllayal›m? Kronolojik s›ray› b›rakarak önce en canl›, c›v›l
c›v›l, hayat kaynayan, burcu burcu insan kokan edebî metinlerimizle ifle bafllayal›m. Ö€retmen hür
ve serbest olsun. ‹cap ederse günümüzün yazarlar›ndan metinler üzerinde dursun. Tercümelerden
istifade ederek ona Bat›’n›n kap›s›n› açs›n. Bir Balzac, Gogol, Dostoyevski veya Tolstoy’un dünyas›na soksun, korkmas›n bugünkü edebiyat›n serazatl›€›ndan. Gide’le, Malraux ile, Duhamel’in kiflileriyle konufltursun onlar›. (...) Sonra tarihî malumat kabilinden geçmifl devirlerde Türk edebiyat›ndan bahsetsin. Eski metinlerimizle u€raflmak zaten liseler de€il, Osmanl›cay›, Orta Asya dillerini
okumufl fakülteli mütehass›slara düfler.” (Varl›k, 1953, 22).
Vasfi Mahir Kocatürk, edebiyat tarihimizin çok fazla malzemeye sahip oldu€unu ancak lise edebiyat derslerinde Türk edebiyat›n›n tasnifi hususunda bir anlaflmazl›k oldu€unu düflünür. Bunun temel sebebinin Türk edebiyat›n›n çok eski bir maziye sahip oldu€unu düflünen Kocatürk, bu devirleri aç›klad›ktan sonra Türk edebiyat›n› üç büyük döneme ay›r›r. Bunlar, Türk tarihinin bafllang›c›ndan Türklerin ‹slamiyeti kabulüne kadar geçen devri içine alan Payen Türk edebiyat›; Türklerin kitleler hâlinde ‹slamiyeti kabul ediflinden Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulufluna kadar geçen dönemi
içine alan Müslüman Türk edebiyat› ve cumhuriyetin kuruluflundan sonraki dönemi kapsayan millî
Türk edebiyat›d›r (Kocatürk, 1938, 2).
Ercüment Ekrem de divan edebiyat›, Tanzimat’ta bu edebiyat›n geliflmifl flekli, Nam›k Kemal-Recaizade ve Abdülhak Hamit’in yenili€e do€ru hamlesi, Edebiyat› Cedide, Fecri Ati ve bugünkü hercümerc olmak üzere 6 döneme ay›r›r (Talu, 1935, 102).
Samipaflazade Sezai, Türk edebiyat›n› s›n›flarken divan edebiyat›n›n göz ard› edilemeyece€ini
düflünür. Fuzuli, Baki, Nabi gibi flairlerin edebiyat›m›z›n temelini oluflturdu€unu belirten yazar, ayr›ca ders kitaplar›ndaki “Tanzimat edebiyat›” tabiri yerine “fiinasi edebiyat›” demenin daha uygun
olaca€›n› inan›r (Sezai, 1935, 135).
Samipaflazade Sezai’nin eski edebiyat hakk›ndaki bu düflüncelerine karfl›n Kaz›m Nami Duru,
divan edebiyat›n›n edebiyat derslerinden ç›kar›lmas› taraftar›d›r (...) (Duru, 1933, 68).
Varl›k dergisi, Halit Fahri’nin Edebiyat Muallimleri Kongresi’nde, Meflrutiyet’ten sonra yap›lan e€itim
program›ndaki divan edebiyat›n›n aynen kalmas› gerekti€ini savunanlara karfl› ç›kt›€› yaz›s›na sayfalar›nda yer verir. Divan edebiyat›n›n Türk edebiyat›n›n bir parças› oldu€unu düflünen Ozansoy’a göre en
az›ndan 10-11. s›n›flarda bu dönemin k›sa bir tarihçesinin yap›lmas› yeterlidir (Ozansoy, 1933, 92).
Vasfi Mahir Kocatürk, yaz›s›nda e€itimde halk edebiyat› ile divan edebiyat›n›n yerini tart›fl›r. Halk› e€itmek ve okutmak için halk edebiyat› gibi kitle edebiyat›na ihtiyac›m›z oldu€una de€inen yazar, divan edebiyat›na da hakk›n› teslim eder. Ona göre divan edebiyat›n›n Avrupa edebiyat›ndan
üstün olmas› bir paradoks de€il, basit bir sosyoloji meselesidir. Sanat›n her alan›nda zirve konumda olan Osmanl› kültürünün edebiyatta da Avrupa’dan üstün oldu€unu düflünen Kocatürk; Fuzuli,
Baki, Nedim gibi divan flairlerinin Shakespeare, Courney gibi sanatç›lardan üstün oldu€unu vurgular. Vasfi Mahir’e göre aristokrat bir edebiyat olan divan edebiyat› -toplumu yetifltirecek gücü olmad›€› için- ancak edebiyat bilimi alan›nda incelemelere kaynakl›k edebilir yoksa e€itim konusunda topluma herhangi bir katk›s› olamaz (Kocatürk, 1936, 200).
Cemil Sena Ongun da Vasfi Mahir Kocatürk gibi okullarda verilecek e€itim için dil ve yerli duygular bak›m›ndan halk edebiyat›ndan yararlan›lmas› gerekti€ine iflaret eder. Asl›nda halk edebiyat›n› da
aflan bir edebiyata ihtiyac›m›z oldu€una dikkat çeken yazara göre divan edebiyat› ancak üniversitedeki uzmanlar›n ilgi alan›na girer; toplum içinse maziyi hat›rlatan bir müzedir (Ongun, 1936, 230).
213
Bilimsel Yazılar
Divan edebiyat›n›n devrini tamamlad›€›n› kabul eden Cemal Sezgin, bu edebiyat› toplumca inkâr etmemizin yanl›fl olaca€›n› düflünür. Lise ö€rencileri için haz›rlanan edebiyat kitaplar›nda yer
alan bilgilerle divan edebiyat›n› ö€renmenin yetersiz olaca€›na inanan Sezgin, millî ve orijinal unsurlar› içermedi€ini söyledi€imiz divan edebiyat›n› anlatan derli toplu bir kaynak olmad›€›ndan yak›n›r (Sezgin, 1943, 421).
“Eskiden okullar›m›zda divan fliirinin tuttu€u yere saz fliirini geçirmek isteyenler oldu. Türk saz fliirinin çok güzel birkaç eseri vard›r; onlar çocuklar›m›za elbette okutulmal›, elbette ö€retilmelidir. Eskiden Karacao€lan gibi; Gevheri, Emrah gibi flairleri bilmek istememeleri, anlamamalar› ba€›fllanacak fley de€ildir. Ama flunu da söyleyelim ki saz fliirimiz okullarda divan fliirinin yerini tutamaz; çok
dard›r, yüzy›llar aras›nda hemen hiç de€iflmeden sürüp gitmifltir, durgun bir sudur.” (Ataç, 1957, 8).
Nurullah Ataç, okullar›m›zda divan fliiri yerine saz fliiri gelene€ini geçirmek isteyenlerin varl›€›ndan flikâyet eden bu yaz›s›nda, daha kültürlü bir nesil yetifltirmek için divan flairlerinden de yararlan›lmas› gerekti€ini düflünür. Türk ayd›n›n›n yüzy›llar boyunca gazel, kaside gibi divan fliiri türüne
ilgi duydu€unu, orta s›n›fa ait oldu€u söylenen saz flirinin asl›nda okuma-yazma bilmeyen halk flairlerine b›rak›ld›€›n› hat›rlat›r. Halk flairlerinin edebiyat e€itimi almadan yetiflti€ini ve bu flekilde eser
verdiklerini belirten Ataç, okuma-yazma bilmeden ortaya konan bu tarz eserlerin edebiyat e€itiminde kullan›m›nda eksik bir yan oldu€una dikkat çeker. Çocuklar›m›za sadece saz fliirini göstermenin
edebiyat e€itimi aç›s›ndan do€ru olmad›€›n› belirten yazara göre as›l büyük gelene€imiz divan fliiridir (Ataç, 1957, 8).
3.2 Türk Dili Ö€retimi ile ‹lgili Yaz›lar
Türk dili ve edebiyat› e€itim programlar›yla ilgili “Varl›k”ta ç›kan yaz›lar içinde, Türk dili ö€retimiyle ilgili yaz›lar da genifl yer tutmaktad›r. Bu yaz›larda, kültürel de€iflimlere paralel olarak Türk dilinin de bir de€iflim içinde oldu€u vurgulanmaktad›r. Özellikle eski-yeni dil tart›flmalar›n›n alevlendi€i bir dönemi kapsayan yaz›larda, öz Türkçe e€itim alan›na da uygulanmas› gerekti€i dolay›s›yla
e€itim programlar›n›n bu do€rultuda yeniden düzenlenmesi gerekti€i düflünceleri a€›r basmaktad›r.
Türk dili ö€retimiyle ilgili bu yaz›lar›n içeri€i özetlenerek detaylarla ilgili dipnotlar verilmifltir.
Orhan Hançerlio€lu, Tanzimat’tan sonra Türk dilinin sadeleflmesi için yap›lan çabalardan dördünü di€erlerinden ay›r›r ve bu ad›mlar› dil devriminin kilometre tafllar› olarak nitelendirir. Bunlar;
fiemsettin Sami’nin Kamus-› Türki’yi haz›rlarken ortaya att›€› sadelefltirme düflünceleri, 1908’de
kurulan Türk Derne€inin dilimizi sadelefltirme çabalar›, Ömer Seyfettin öncülü€ünde Selanik’te ç›kar›lan “Genç Kalemler” dergisinin faaliyetleri ve Atatürk’ün Türk dilinin sadeleflmesi için cumhuriyetin ilan›ndan sonra yapt›klar›d›r (Hançerlio€lu, 1954, 8).
“Bir dil, o dilin kullan›ld›€› çevre içinde ö€renilirse daha iyi ö€reniliyor flüphesiz. Türkçeyi de biz
Türkler, gramer bilgini de olsalar, yabanc›lardan daha iyi bilece€iz elbet. Ama yaln›z kulaktan dolma elvermiyor dil iflinde. O dili iyi yazanlar› okumak da flart. Boyuna sözlük kar›flt›rmak da gerekli... ‹flte, bizde düzgün yaz› yazabilen ayd›n azl›€›n›n bafll›ca sebebi. Kitap yetersizli€i yüzünden, yabanc› dil bilmesi flart olan ayd›n›m›z Türkçe okumuyor çokluk. Türkçede okunmaya de€er yaz› yoktur kan›s›, kafas›na yer etmifltir. Sözlük kar›flt›rmak zahmetine de katlanmaz...” (Akay, 1959, 7)
‹lkö€retim ve ortaö€retimde dil ö€renimi konusuna de€inen ‹hsan Akay’a göre dil ö€renimi iki
flekilde olur. Dili içinde büyüyerek ö€renmenin gramer kurallar›n› kavrayarak ö€renmeden daha
do€ru oldu€unu belirten Akay, yaz›s›n›n devam›nda Türkçe grameri üzerine en kapsaml› araflt›rmalar› yapan J. Deny (J. Deni)’nin bizden daha iyi Türkçe bilemeyece€ini hat›rlat›r. Yazar, Türk ayd›n›n›n kendi dili üzerine yaz›lan yaz›lar› okumad›€›n›, sözlü€e bakma al›flkanl›€›n›n da olmad›€›n› düflünür ve düzgün yaz› yazabilen ayd›n say›s›n›n fazla olmay›fl›n› bu nedene ba€lar (Akay, 1959, 7).
Yaflar Nabi, Bat›l›laflma çabalar› içinde dil ö€retiminin önemini vurgular. Divan edebiyat› dilinin
sunili€inden flikâyet eden Nay›r, geçmifle yönelik bir tespitte bulunur. Ona göre eskiden ArapçaFarsça bilmeyen bir Türk çocu€u -zevk ve anlay›fl› ne kadar yüksek olursa olsun- dönemin edebî
eserlerini anlamakta zorlan›rd› (Nay›r, 1938, 115).
214
Bilimsel Yazılar
Yaflar Nabi, bir baflka yaz›s›nda da eski ilim terminolojisinin öz Türkçe anlay›fla uygun olmad›€›na, ortaö€retim ve üniversiteler aras›nda terim konusunda ikilik yafland›€›na dikkat çeker. Hiçbir
ayd›n›n eski terimleri tekrar kullan›lmay› düflünmeyece€ine inanan Nay›r -baflta üniversiteler olmak
üzere- ilkö€retimle ortaö€retimde yaflanan terim sorunu, Millî E€itim Bakanl›€›n›n halledece€ine
inan›r (Nay›r, 1941, 23).
Muzaffer Reflit yeni harflerin kabulüyle birlikte, Millî E€itim Bakanl›€›n›n edebiyata daha önceleri
verilmeyen de€eri verdi€ini belirtir. Harf ‹nk›lab›’ndan sonra edebiyat alan›nda durgunluk olaca€›n›
iddia edenlerin yan›ld›€›na iflaret eden yazar, bu dönemde yetiflen Ziya Osman Saba, Ömer Bedrettin Uflakl› ve Ahmet Muhip Dranas gibi gençlerin edebiyat› daha ileriye götürece€ine inan›r (Nay›r, 1933:8).
Halil Vedat, öz Türkçe çal›flmalar› kapsam›nda edebiyat derslerinin okutulma sürecini iki bafll›kta toplar. Bunlar, bugünkü kitaplarda dil de€ifliminin gerektirdi€i de€ifliklikleri yaparak onlar› ö€rencilerin anlayaca€› ve zevk alaca€› bir hâle getirmek ve Türkçe ve edebiyat dersinde kullan›lacak öz
Türkçe eserleri beklemeden program ve ders kitaplar›n› dil ink›lab›na göre haz›rlamakt›r. Program
ve kitap de€iflikli€ini beklemenin zaman alaca€›n› düflünen Vedat, ders kitaplar›n›n halk›n konufltu€u dille yaz›lmas›n› önerir (Vedat, 1935, 328).
1944 y›l› itibariyle öz Türkçe çal›flmalar›nda epeyce yol al›nd›€›n› söyleyen “Varl›k” dergisi, Türkçe ve edebiyat derslerinin bu süreçteki katk›s›na de€inir. Dergi ayr›ca, Millî E€itim Bakanl›€› taraf›ndan dünya edebiyat› örneklerinin Türkçeye tercüme edilmesinin de dil temizli€i aç›s›ndan büyük kazanç oldu€unu belirtir (Varl›k, 1944, 497).
Tahsin Yücel, dil devrimi ve öz Türkçecilik ak›m›n›n er geç baflar›l› olaca€›na inananlardand›r.
Yaz› dili ile konuflma dili aras›ndaki uçurumun gittikçe azald›€›n› düflünen Yücel’e göre dil devriminin amac›, kendi benli€inden uzaklaflan ve zenginli€inin fark›na varamayan Türk dilini gerçek hüviyetine kavuflturmak ve anlafl›l›r hâle sokmakt›r (Yücel, 1956,22).
1950’lerdeki edebiyat›n haz›rl›k devresi içinde oldu€unu belirten Ahmet Hamdi, dil alan›nda yap›lan çal›flmalar›n meyvesini vermeye bafllad›€›n› düflünür. Tanp›nar, yeni dil anlay›fl› do€rultusunda e€itim alan genç edebiyatç›lar›n halk›n konufltu€u dili kullanarak yeni bir dil ve duyufl haz›rl›€›
içinde oldu€unu belirtir (Varl›k, 1951, 7).
Yaflar Nabi Nay›r bir okuyucu sorusuna verdi€i cevapta, Latin harflerinin kabul edilmesine ra€men kitaplar› eski harflerle basanlar› elefltirir. Bu konuda Millî E€itim Bakanl›€›na da görevler düfltü€üne inanan Nay›r, dil devriminin ülke çap›nda yerleflmesi için buna gerçekten inanmak gerekti€ini ve üzerine gidildi€inde bu tür sorunlar›n da afl›laca€›n› düflünür (Varl›k, 1959, 2).
3.3. Dünya Klasiklerinin Tercümesi ile ‹lgili Yaz›lar
“Varl›k”ta edebî kültürün oluflmas› ve iyi bir Türk dili ve edebiyat› e€itimi için Bat› klasiklerinin
tercüme edilmesi gerekti€inden de bahsedilmifltir. Yaflar Nabi, yeni kültürün olgunlaflmas› için Bat›
klasiklerinin çevrilmesi gerekti€ini düflünür. Klasikleri okumadan gerçek ayd›n olunamayaca€›na
inanan yazar, klasikleri çevirme iflini Millî E€itim Bakanl›€›n›n baflar›yla yapaca€›n› belirtir (Nay›r,
1933, 32). ‹yi bir kültürün oluflmas›nda Bat› klasiklerinin okunmas› gerekti€ine inanan Süreyya Sami’ye göre klasikler mutlaka dilimize çevrilmelidir (Berkem, 1937, 213). Tahsin Yücel ise tercüme
çal›flmalar›n›n sonuçlar› hakk›nda bilgiler verir. Millî E€itim Bakanl›€›n›n da yard›mlar›yla bu alandaki düzensizli€in kalkt›€›na iflaret eden Yücel’e göre tercümeler edebiyat›m›z›n geliflmesi için gereklidir (Yücel, 1943, 442).
Sonuçlar ve Tart›flmalar
1923-1960 dönemi, cumhuriyetin ilan›yla birlikte, toplumsal ve ekonomik alanlar baflta olmak
üzere e€itim alan›nda da köklü de€ifliklikleri içermektedir. Bu dönemde, e€itimin toplumun her kesimine ulaflmas› yönünde çal›flmalar yap›lm›fl, programlar›n iyilefltirilmesi ikinci planda kalm›flt›r.
215
Bilimsel Yazılar
1933-1960 y›llar› aras›nda “Varl›k” dergisinde ç›kan yaz›larda edebiyat ö€retiminin yeniden planlanmas› gerekti€i, ortaö€retimde kronolojik bir s›n›flamayla yap›lan ö€retimin gençleri edebiyattan
so€uttu€u belirtilir. Bu yaz›larda, divan edebiyat›n›n reddedilmedi€i ancak okullarda bu edebiyat›n
yo€un bir flekilde ö€rencilere aktar›lmaya çal›fl›lmas›n›n gereksiz oldu€u belirtilerek Türk edebiyat›na ilgi duyan ve yeni ürünler ortaya koyan kuflaklar yetifltirmek için ortaö€retim ö€rencilerini ilgi
ve ihtiyaçlar›na hitap eden eserlerle tan›flt›rmak gerekti€i vurgulanmaktad›r.
Derginin dil ö€retimiyle ilgili yaz›lar› da o dönem edebiyatç›lar›n›n Türk diline bak›fl›n› ortaya koymaktad›r. Edebiyatç›lar aras›nda dil ö€retimiyle ilgili farkl› görüfller olmakla birlikte, genelde öz
Türkçe üzerine düflünceler yo€un olarak hissedilmektedir. Türkçenin evrensel bir dil hâline gelmesi için ilkö€retim ve ortaö€retim ö€rencilerinin öz Türkçeye sahip ç›kmalar› istenmekte, e€itim politikam›z›n bu yönde yeniden düzenlenmesi önerilmektedir. Bununla birlikte, Türkçenin tarihsel bir
bütünlük içinde düflünülmesi gerekti€ini düflünenler, ö€renciler üzerinde bu flekilde bir zorlaman›n
dile zarar verece€ini, Arapça ve Farsça kökenli birçok kelimenin art›k Türkçeye yerleflti€ini ve bunlar› Türkçe kabul etmek gerekti€ini savunurlar.
“Varl›k”, yeni kültür oluflturma çal›flmalar›nda, her zaman ink›laplar› destekleyen bir tav›r içinde
görülmektedir. Gerek edebiyat gerekse dil konusunda eskiye dönmenin gereksiz oldu€unu düflünen dergi yazarlar›, derslerde yeni edebiyat›n ve öz Türkçenin yayg›nlaflt›r›lmas› gerekti€ine inan›r
ve bu yönde çal›flan sanatç›lar› desteklerler.
Tarihsel perspektifte yap›lan bu incelemede de görüldü€ü gibi Türk dili ve edebiyat› e€itimiyle
ilgili tart›flmalar, y›llard›r devam edegelmektedir. Bu tart›flmalarda, yap›lan edebiyat e€itiminin sorunlar›n› gözlemek mümkündür. “Varl›k” dergisi yazarlar› taraf›ndan bu sorunlara getirilen çözümler, büyük oranda yeni edebiyata ve öz Türkçe kullan›m›na dayal› çözümlerdir. Türk dili ve edebiyat› e€itiminin hayattan kopuk olmamas› gerekti€i yönündeki elefltiriler, günümüzde de hemen bütün çevrelerden destek görmektedir. Buna karfl›n, edebiyat e€itiminde eski-yeni eser kullan›m›n›n
dengesi konusu, bugün de tart›fl›lmaktad›r.
Bu anlamda, haz›rlanacak yeni Türk dili ve edebiyat› programlar›nda bu tart›flma ve önerilerin
göz önünde bulundurulmas›, edebiyat e€itiminin -edebiyat tarihçili€i e€itiminin ötesinde- ö€rencilerimizin yaflamlar›na yön vermede kullanacaklar› temel bir yeterlilik e€itimi fleklinde ve kültürel birikimden faydalanmay› temel alan bir anlay›flla düzenlemesi gerekti€i önerilebilir.
Hilmi DEMİRAL
Millî Eğitim Dergisi
KAYNAKÇA
AKAY, ‹hsan (1956), “Edebiyat Ö€retimi”, Varl›k, Ekim 1956, Say› 439, Sayfa 6.
AKAY, ‹hsan (1959), “Dil Sevgisi”, Varl›k, Mart 1959, Say›.497, Sayfa 7.
ATAÇ, Nurullah (1957), “Bizim Edebiyat›m›z”, Varl›k, Eylül 1957, Say› 462, Sayfa 8.
BERKEM, S. Sami (1937). “Turgeniev’in Bir Eseri ve Tercüme”, Varl›k, 1937, Say› 88, Sayfa 243
CAVKAYTAR, Serap (2001), Varl›k’›n ‹lk 150 Say›s›ndaki Edebiyat Yaz›lar›n›n S›n›fland›r›lmas›, Osmangazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Eskiflehir.
DEM‹RAL, Hilmi (2003), Varl›k Dergisinin 400-500 Say›lar›n›n Edebî Yönden ‹ncelenmesi, Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Eskiflehir.
...
16. etkinlik: “Türk Dili ve Edebiyat› E€itim Programlar›na Yönelik ‘Varl›k’ Dergisinde Ç›kan Yaz›lar” adl› metnin bafll›€›n› ve “Özet” bölümünü okuyunuz. Bu bölümlerden hareketle çal›flman›n
yap›lma amac›n› ve ne flekilde yap›ld›€›n› belirtiniz.
17. etkinlik: “Türk Dili ve Edebiyat› E€itim Programlar›na Yönelik ‘Varl›k’ Dergisinde Ç›kan Yaz›lar” adl› makalede yeni görüfller mi ileri sürülmektedir yoksa daha önceden yay›nlanm›fl yaz›lar›n
genel bir de€erlendirmesi mi yap›lm›flt›r? Düflüncelerinizi metinden örnekler vererek aç›klay›n›z.
216
Bilimsel Yazılar
18. etkinlik: “Türk Dili ve Edebiyat› E€itim Programlar›na Yönelik ‘Varl›k’ Dergisinde Ç›kan Yaz›lar” adl› metnin bafll›€›n› ve “Girifl” bölümünü okuyunuz.
• ‹nceledi€iniz bölümden hareketle çal›flma konusu ve yöntemi hakk›nda bilgi veriniz.
• Araflt›rmada seçilen yöntem ve yöntemin seçilme nedenleri nelerdir?
• 1923-1960 y›llar› aras›nda ortaö€retim alan›nda yap›lan çal›flmalar nelerdir?
• Varl›k dergisinde edebiyat ö€retimi konusunda ileri sürülen görüfller nelerdir?
• Varl›k dergisinde Türk dili ö€retimi konusunda ileri sürülen görüfller nelerdir?
• Varl›k dergisinde dünya klasiklerinin tercümesi konusunda ileri sürülen görüfller nelerdir?
• Girifl bölümünde ele al›nan konu nas›l s›n›rland›r›lm›flt›r?
19. etkinlik: “Türk Dili ve Edebiyat› E€itim Programlar›na Yönelik ‘Varl›k’ Dergisinde Ç›kan Yaz›lar” adl› metnin “Sonuçlar ve Tartışmalar” bölümünü okuyunuz. 1933- 1960 y›llar› aras›nda “Varl›k” dergisinde ç›kan yaz›larda edebiyat ve dil ö€retimi konusunda ileri sürülen çözümler ve yazar›n incelemeleri sonucunda ulaflt›€› sonuçlar nelerdir?
20. etkinlik: Bilimsel yaz›lar hakk›nda yapt›€›n›z araflt›rmalardan hareketle “Türk Dili ve Edebiyat›
E€itim Programlar›na Yönelik ‘Varl›k’ Dergisinde Ç›kan Yaz›lar” adl› metnin hangi tür bilimsel metin örne€i olabilece€ini belirtiniz. Bu tür metinlerin özelliklerini yararlarını aşağıda verilen tabloya yazınız.
................. MAKALESİ
Özellikleri
Yararlar›
21. etkinlik: “Türk Dili ve Edebiyat› E€itim Programlar›na Yönelik ‘Varl›k’ Dergisinde Ç›kan Yaz›lar” ve “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› makalelerin “Kaynakça” bölümlerini inceleyiniz. Cilt, say›, sayfa numaras›; yazar ad›, eser ad›, yay›nevi, yay›m yeri,
yay›m tarihi s›ralamas›nda nas›l bir yol takip edildi€ini belirtiniz. Ders kitab›n›z›n 227. sayfas›ndaki
“Kaynakça” bölümünü inceleyiniz. Makalelerdeki s›ralan›fl ile bu bölümdeki s›ralan›fl aras›ndaki
farkl›l›klar› belirtiniz.
22. etkinlik: ‹nceledi€iniz kitaplarda kaynak göstermeyle ilgili farkl› yöntemlere örnekler gösteriniz. Kaynak göstermeyle ilgili hangi yöntemlerin kullan›ld›€›n› belirtiniz.
23. etkinlik: “Türk Dili ve Edebiyat› E€itim Programlar›na Yönelik ‘Varl›k’ Dergisinde Ç›kan Yaz›lar” ve “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› makalelerden hareketle bilimsel yaz›lar›n hangi amaçlarla yaz›ld›€›n› belirtiniz.
24. etkinlik: Araflt›rmalar›n›zdan ve inceledi€iniz metinlerden hareketle bilimsel yaz›lar›n nas›l
grupland›r›ld›€›n› belirtiniz. Toplant› özetleri ve konferans raporlar›n›n nas›l haz›rland›klar›n› aç›klay›n›z.
217
Bilimsel Yazılar
25. etkinlik: Ö€retici metinler hakk›ndaki bilgilerinizden hareketle inceledi€iniz bilimsel metinlerin dergi ve gazetelerde yay›mlanan deneme, makale, elefltiri vb. ö€retici yaz›lardan farkl›l›klar›n›
belirtiniz.
26. etkinlik: “Türk Dili ve Edebiyat› E€itim Programlar›na Yönelik ‘Varl›k’ Dergisinde Ç›kan Yaz›lar” ve “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› metinlerde dilin hangi ifllevde kullan›ld›€›n› belirtiniz.
27. etkinlik: “Edebiyat öğretiminde Görsel Araç Kullanımı: Kısa Öykü Örneği” adlı metni anlatım
özellikleri bakımından inceleyiniz. Metnin açık, akıcı, duru ve yalın bir dille yazılıp yazılmadığını belirtiniz.
28. etkinlik: “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› makalede anlatım bozukluğu olan cümleleri belirleyiniz. Bu cümlelerdeki anlat›m bozuklu€unun nedenlerini ve
giderilme yollar›n› belirtiniz.
29. etkinlik: “Edebiyat Ö€retiminde Görsel Araç Kullan›m›: K›sa Öykü Örne€i” adl› makaleyi kullan›lan anlat›m türleri yönünden inceleyiniz. Metinde hangi anlat›m türlerinin kullan›ld›€›n› örnekler
göstererek belirtiniz.
30. etkinlik: Küresel ısınma konusunda yaptığınız araştırmadan hareketle bilimsel bir yazı hazırlayınız. Yazmadan önce aşağıdaki planı uygulayınız.
• İçeriği verebilecek en az sözcükten oluşan bir başlık seçiniz.
• Araştırmanın amaçlarının, araştırma yöntemlerinin, bulguların ve sonuçların yer aldığı özet
bölümünü hazırlayınız.
• Çalışmanın gerekliliğinin ortaya koyduğu giriş bölümünde, makalede ifade edilenlerin kolay ve
doğru anlaşılmasına yarayacak temel bilgileri veriniz.
• Bulgular bölümünde araştırma ile elde ettiğiniz bilgileri sununuz.
• Sonuç bölümünde inceleme sonucunda çıkan yargıyı bildiriniz.
ANLAMA, YORUMLAMA
1. “Türk Dili ve Edebiyat› E€itim Programlar›na Yönelik ‘Varl›k’ Dergisinde Ç›kan Yaz›lar” adl› metinden hareketle cumhuriyetle birlikte e€itim alan›nda yap›lan çal›flmalar›n neler oldu€unu belirtiniz.
2. S›n›fa getirdi€iniz, Atatürk’ün e€itim anlay›fl› konusunu iflleyen bilimsel metinlerden bir kaç›n›
okuyunuz. Okudu€unuz ve dinledi€iniz metinlerden hareketle Atatürk’ün e€itim anlay›fl› hakk›nda
bilgi veriniz.
3. Bilimsel bir makale yazmadan önce ne tür haz›rl›klar›n yap›lmas› gerekti€ini belirtiniz.
4. Ülkelerin bilimsel yönden geliflmifllik ve e€itim düzeyleri ile bilimsel makaleler aras›nda nas›l
bir iliflki oldu€unu belirtiniz.
5. Bilimsel yaz›larda bulunmas› gereken özellikler neler olmal›d›r?
6. Yabanc› dilin bilimsel çal›flmalar aç›s›ndan önemini aç›klay›n›z.
7. Bilimsel metinlerde sözcüklerin daha çok hangi anlamlar›yla kullan›ld›€›n› belirtiniz. Bu durumun metnin yaz›lma amac›yla iliflkisini aç›klay›n›z.
8. Araflt›rma makalelerinin hedef okuyucu kitlesini belirtiniz.
9. Tarama de€erlendirme makaleleri mi araflt›rma makaleleri mi daha fazla okuyucuya hitap etmektedir? Düflüncelerinizi aç›klay›n›z.
218
Bilimsel Yazılar
ÖLÇME VE DE⁄ERLEND‹RME
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D”, yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
• Bilimsel yaz›larda dil göndergesel iflleviyle kullan›l›r.
( )
• Birden fazla yazar taraf›ndan yaz›lan bilimsel metinlerde yazar adlar› alfabetik
s›raya göre verilmek zorundad›r.
( )
• Bilimsel makalelerde elde edilen bulgular tart›flma bölümünde dile getirilir.
( )
• Tarama de€erlendirme makaleleri, genellikle girifl ve tart›flma bölümlerinden oluflur.
( )
• Tarama de€erlendirme makaleleri, yeni bir buluflu iletmek amac›yla yaz›l›r.
( )
B. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
Bu deneysel araflt›rman›n amac›, ilkö€retim dördüncü s›n›f Türkçe dersinde, baz› ö€renme
stratejilerini, geleneksel ö€retmen merkezli yöntemle karfl›laflt›rmak bunlar›n okudu€unu anlamaya ve Türkçe dersine yönelik tutuma etkisini belirlemektir. Araflt›rma ön test-son test kontrol
gruplu deneme modelinde tasarlanm›flt›r. Araflt›rman›n örneklemini Hatay ili, Alt›nözü ilçesine
ba€l› alt sosyoekonomik düzeydeki bir ilkö€retim okulunun ö€rencileri oluflturmufltur. Araflt›rma
deney grubunda baz› ö€renme stratejilerine ve kontrol grubunda ise geleneksel-ö€retmen merkezli yöntemlere dayal› olarak gerçeklefltirilmifltir. Araflt›rmada veriler, okudu€unu anlamaya yönelik baflar› testi ve Türkçe dersi tutum ölçe€i ile toplanm›flt›r. Araflt›rma verilerinin analizinde
ba€›ms›z gruplar t testi, Ki-kare analizi kullan›lm›flt›r. Araflt›rman›n bulgular›na göre okudu€unu
anlama baflar› testi puanlar› aç›s›ndan deney grubu lehine anlaml› fark görülürken çal›flma gruplar›n›n tutum puanlar› aras›nda herhangi bir fark bulunmam›flt›r.
1. Yukar›daki metin bir bilimsel makalenin hangi bölümünden al›nm›fl olabilir?
A) Özet
B) Giriş
C) Yöntem
D) Tartışma
E) Sonuç
İlk olarak araştırılan problemin niteliğini ve kapsamını mümkün olan bütün açıklıkla sunmalıdır. Okuyucuyu yönlendirmek için ilgili yayınları değerlendirmelidir. Araştırma yöntemini belirtmelidir. Eğer gerekli görülürse o yöntemin seçilme nedenleri de açıklanmalıdır. Araştırmanın ana
bulgularını belirtmelidir. Bulguların ortaya çıkardığı ana sonuçları ortaya koymalıdır.
2. Yukar›daki parçada verilen özellikler bilimsel makalelerin hangi bölümüyle ilgilidir?
A) Özet
B) Giriş
C) Malzeme ve yöntem
D) Sonuç
E) Tartışma
3. İnsanlar binlerce yıldır iletişim kurabilmişlerdir. Fakat bugün bildiğimiz şekliyle bilimsel iletişim yenidir. İlk dergiler sadece 300 yıl önce yayımlanmış ve bilimsel makalenin IMRAD düzenlemesi son 100 yıl içinde gelişmiştir.
Yukar›daki parçada geçen IMRAD sözcü€ünün aç›l›m› içinde hangisi yoktur?
A) Özet
B) Giriş
B) Yöntemler
219
C) Sonuçlar
D) Tartışma
Bilimsel Yazılar
4. Geçmişteki edebiyatımız ne dili ne de düşünüşü ile yarın için bir gelenek olabilir ama onda
hem bugüne mal edebileceğimiz zengin değerler var, bilhassa halk edebiyatımızda, hem de
edebiyat hiçbir zaman geçmişle bağlarını koparamaz. Hele dilin bütün imkânlarını hesaba katmak zorunda olan şiir. Yunus’u, Karacaoğlan’ı, sahipsiz halk türkülerini özüne sindirmemiş olan
Türk şairi olamaz. Bununla beraber bugün ....................................................................
Okuyucular gibi yazarların da dünya edebiyatı ile senli benli olmaları gerekiyor.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi
getirilebilir?
A) Hiçbir milletin edebiyatı kendi geçmişi ile yetinemez.
B) Eski edebiyatımız geçerli ve yeterlidir.
C) Edebiyatçılar geçmişe bağlı kalmalıdır.
D) Halk şiirini özüne sindirmiş olan gerçek şairdir.
E) Edebiyat geçmişle değil, gelecekle bağ kurmalıdır.
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde özne – yüklem uyuşmazlığı vardır?
A) Gözümün değdiği yere gül düşer.
B) Dinle de gönlümü alıver gitsin.
C) Yeryüzünde bir sen bir de ben varım.
D) İstesen dünyayı çağır imdada.
E) Arkadan gelecek hep ayak sesi.
ÖSS/1995
6. Andersen’i özgün kılan bir özellik, çevremizdeki sıradan nesneleri kişileştirip birer masal kişisine dönüştürmesidir. Öykülerinde küçük nesneler nesne niteliklerini hiç yitirmeden insanların kine benzer serüvenler yaşar. Kurşun Asker yıkımdan yıkıma sürüklenirken gözü pekliğinden ve iyimserliğinden bir şey yitirmez, tencere vurulur, çömlek ve masa konuşur. Bunun yanında Andersen bize kişileri hiç de masal sayılmayacak, oldukça gerçekçi masallar da anlatır:
Eski Ev, Kapıcının Oğlu.
Bu parçan›n anlat›m›nda özellikle afla€›dakilerden hangisine baflvurulmufltur?
A) Tanık gösterme
B) Tanımlama
C) Betimleme
C) Örneklere yer verme
E) Tartışma
ÖSS/2007
Ç. Afla€›daki sorular› sözlü olarak cevaplay›n›z.
“Bilimsel bir makaleyi okumak, dedektif hikâyesi okumak gibi değildir. Başlangıçtan itibaren onu uşağın yaptığını bilmek isteriz.”
1. Yukarıdaki ifadelere göre bilimsel metinde bulunması gereken özellik nedir?
2. Bilimsel makalelerle gazete ve dergilerde yayımlanan makaleler arasındaki farklılıkları
belirtiniz.
3. Bilimsel makalelerde kaynak göstermede hangi yöntemlerin kullanıldığını belirtiniz.
4. Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” özdeyişinden hareketle eğitimin toplum
hayatındaki önemini açıklayınız.
220
ÜN‹TE DE⁄ERLEND‹RMES‹
A. Afla€›daki cümlelerin sonuna yarg›lar do€ru ise “D”, yanl›fl ise “Y” yaz›n›z.
• Bilimsel makaleler özgün araflt›rma sonuçlar›n› tanımlayan makalelerdir.
• Makalelerin girifl k›sm›nda sonuçlar tart›fl›l›r, bulgular güncellefltirilir, baflka çal›flma ve
konularla iliflkilendirme yap›l›r.
• Tarama de€erlendirme makaleleri özgün de€ildir, bu makalelerde daha önce yaz›lm›fl
yaz›lar de€erlendirilir.
(
)
(
)
(
)
B. Afla€›daki cümlede bofl b›rak›lan yerleri doldurunuz.
• Yeni bilimsel bulufllar ya da daha önceki bilimsel bulufllarla ilgili birtak›m geliflmeleri iletmeyi
amaçlayan yaz›lara …………………………. denir.
• Bilimsel makalenin ana bölümleri ………….......…….. ,………….......…….. ,…….......…………..
,…….......………………
• Bilimsel metinlerin ………………........………. bölümünde araflt›rman›n as›l amaçlar›, araflt›rma
metodu bulgular›, sonuçlar›n önemi üzerinde durulur.
C. Afla€›daki çoktan seçmeli sorular› yan›tlay›n›z.
1. Afla€›dakilerden hangisi bir makalenin girifl bölümünde yer almaz?
A) Araştırmanın ana bulgularının belirtilmesi
B) Bulguların ortaya çıkardığı ana sonuçların ortaya konması
C) Araştırma yönteminin belirtilmesi
D) Okuyucuyu yönlendirmek için ilgili yayınların değerlendirmesi
E) Çalışmadaki pratik ve teorik yönlerin tartışılması
2. Makalenin başlangıcına verilen addır. Bu bölümün amacı, okuyucunun makalenin konusunun
sonuçlarını anlayıp değerlendirmesine olanak verecek temel bilgileri ortaya koymaktır. Ayrıca bu
bölümün çalışmanın gerekliliğini ve amacını da belirtmesi gerekir.
Bu parçada makalenin hangi bölümünden söz edilmektedir?
A) Giriş
B) Malzeme ve Yöntemler
C) Sonuçlar
D) Tartışma
E) Kısa Özet
3. Güzel anlatımın niteliklerindendir. Gereksiz sözcükler anlatımı boşuna uzatmakla kalmaz, çok
kez anlamı da boğar. Güzel yazılarda, şiirde gereksiz sözcükler sevimsiz birer pürüz gibi göze batar.
Bu pürüzlerin iyice ayıklanmasıyla ………………. sağlanır.
Parçada bofl b›rak›lan yere gelmesi gereken anlat›m özelli€i afla€›dakilerden hangisidir?
A) Özgünlük
B) Açıklık
C) Duruluk
D) Akıcılık
E) Etkileyicilik
4. Yine bir eski özlemidir gidiyor. Yeniye kötü kötü bakıyorlar, manası yokmuş, güzel değilmiş,
düşünmekten, çalışmaktan kaçınan kimselerin ne yaptıklarını bilmeden ortaya attıkları şeylermiş.
Geçmişin büyük eserlerini inceleyip de onlardan örnek almalıymışız. Oysa ki asıl yeni zordur, yeninin
manasını anlamak, güzelliğini duymak zordur. Bunun için alışkanlıklarımızı aşmak, dikkatimizi işletmek gerekir.
Bu parçan›n anlat›m›nda hangisi a€›r basmaktad›r?
A) Öyküleme
B) Betimleme
C) Açıklama
D) Tartışma
E) Örnekleme
221
5. Her canlının bir hayat eğrisi vardır. Gelişir, olgunluk çağına erişir, geriler ve çöker. İnsan da bu
eğri üzerinde aynı devirlerden geçerek hayatını tamamlar. Yaşlılık fizik olarak organların vazifesinde
gerilemenin görüldüğü, ruhi enerjinin azalıp tükendiği bir çağdır. Tamamen normal bir oluşumdur. Bir
hastalık değildir. Ancak bazı hastalıklar ileri yaşlarda daha sık görülür veya yaşlanmayla özellik
kazanırlar. İhtiyarlığın yaşla yakın ilgisi olmakla beraber, genel olarak her organın ve ruhi melekenin
ayrı bir gelişme, olgunlaşma, gerileme ve çöküntü yaşı olduğu kabul edilir.
Bu parçan›n anlat›m›nda hangisi a€›r basmaktad›r?
A) Karşılaştırma B) Tartışma
C) Öyküleme
D) Betimleme
E) Açıklama
6. Aslında şiirin, genel olarak sanatın tek bir tarifi vardır. O da sanatın güzelliğin ifadesi olması
gerçeğidir. Bu tarif Tolstoy’undur. Sanatın neyin hizmetinde olması gerektiğini bu tariften daha açık
anlatan başka bir fikre rastlamadım. Aynı gerçeğe realizmin kurucusu olan Flaubert şöyle bir cümle
ile dokunur: “Hiçbir mana ifade etmeyen güzel bir mısra, bir mana ifade eden fakat daha az güzel
olan bir mısradan çok üstündür.”
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Betimleme
B) Karşılaştırma
C) Öyküleme
D) Tanımlama
E) Tanık gösterme
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Gururlu insan alınteri dökerek elde ettikleriyle mutlu olur.
B) Çocuğun eğitiminde anne ve babadan sonra en etkili kişi öğretmendir.
C) Başarıya ulaşmada sabır, azim, güven ve çalışma büyük rol oynar.
D) Sınava başvurabilmek için alanında en az dört yıl öğretim görmek gerekiyor.
E) Genç beyinler geleceğe ışıl ışıl, korkusuz gözlerle bakar.
8. Afla€›daki cümlelerin hangisinde gereksiz kip eki kullanmaktan kaynaklanan bir anlat›m
bozuklu€u vard›r?
A) Tenis oynamayı iyi bilemez ama çok severdim.
B) Kırlangıç yuvaları ilgimizi çok çekerdi.
C) Yazılacak ve okunacak birçok makale var.
D) Bütün gün çember çevirirdik, saklambaç oynardık.
E) Çocukken kağıttan uçak yapar, uçururduk.
9. Dişçiye hiç ya da çok seyrek gidiyorlar.
Bu cümledeki anlat›m bozuklu€u nas›l giderilebilir?
A) “dişçiye”den sonra “ya” sözcüğü getirilerek
B) “çok” sözcüğü atılarak
C) “seyrek” yerine “az” sözcüğü getirilerek
D) “gidiyorlar” yerine “gitmezler” sözcüğü getirilerek
E) “hiç” yerine “ya hiç gitmiyorlar” sözü getirilerek
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Öğretmenim, bu konuda da bana güvendiğini söyledi.
B) Benim de büyük sevgi ve saygı duyduğum bir öğretmenim vardı.
C) Bize kendini o kadar sevdirdiki dersi iple çeker olduk.
D) Dersler, yazılılar derken bir baktım ki sene sonu gelmiş.
E) Gözyaşlarını gizlese de konuşmasından ağladığı besbelliydi.
222
2009/ÖSS
11. (I) Dünyada insanoğlu bütün güzel hareketleri sadece bir takdir kazanmak için yapmıştır. (II) Gerçi
para kazanmak, kazandığımız o para ile daha refahlı bir ömür sürerek rahat etmek için çalışıyoruz gibi
görünüyorsak da bütün çalışmalarımızdan zaman zaman takdir edileceğimizi ümit etmesek, geçinmek
hesabına bile olsa çalışmak hevesimiz kalmaz. (III) Daha çocukken henüz bütün kabiliyetlerimizin
gelişmediği küçük yaşlarda bizi yattığımız yerden ayağa kaldıran annemizin, babamızın teşvikleri,
takdirleridir. (IV) Mektepte geçen yıllarımız, hocalarımızın takdirlerini kazanmak için gayret sarf etmekle
geçmiştir. (V) İlk adımlarımızı atmaya başladığımız zaman annemizle babamız bize aferin, demeseler
kucakta taşınacağımızı pekala bildiğimiz o günlerde bizler için çok zor bir şey olan yürümeyi herhâlde
çekici bulmayacaktık.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
12. Altın gibi sarı saçlarını örmüş, uçlarına renkli lastikler takmıştı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu, aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Nesne eksikliğinden
B) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından
C) Tamlayan eksikliğinden
D) Yüklemin olumlu olmasından
E) Tümleç eksikliğinden
13. Ders zili çaldığında sınıfta bir öğretmen bir de ben kalmıştım.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Tamlayan eki eksikliğinden
B) Gereksiz sözcük kullanımından
C) Özne-yüklem uyumsuzluğundan
D) Çelişen sözcüklerin kullanılmasından
E) Nesne-yüklem uyumsuzluğundan
14. Jean Paul Sartre şöyle der: “İnsan, bazı şeyleri söylemeyi seçtiği için değil, onları belli biçimde
söylemeyi seçtiği için yazardır.” Bu görüşe katılmamak mümkün mü? Söz sanatçısı dediğin herkesin
söylemek isteyip de söyleyemediği sözleri, kendine özgü biçimler arasından seçerek söyleyivermeli
ve okuyucuya, “Benim söylemek istediğimden daha güzel.” dedirtmeli.
Yukarıdaki paragrafta düşünceyi geliştirme yollarından hangisine başvurulmuştur?
A) Tanımlama
B) Benzetme
C) Karşılaştırma D) Kanıtlama
E) Tanık gösterme
15. ........................ cümlenin ve paragrafın kolay anlaşılması, kesin yargı ifade etmesi, ne dediğinin
tereddüte meydan bırakmadan belirlenebilmesidir.
........................... sözcüklerin ve cümlelerin kolayca, takılmadan seslendirilebilmesidir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere düşüncenin akışına göre sırasıyla aşağıdakilerin hangileri getirilebilir?
A) Yalınlık - doğallık
B) Açıklık - özgürlük
C) Duruluk - akıcılık
D) Açıklık- akıcılık
E) Yalınlık - duruluk
16. Okumak da yazmak gibi özel bir çaba gerektirir. Bu çabayı göstermeyenler, okuduklarının tadına varamazlar. “Yaratmak için Tanrısal sabırlı olmalı.” der Andre Gide. Okumak için de böyledir.
Bir resme şöyle bir bakıvermekle, bir müziği şöyle bir dinleyivermekle, bir romanı şöyle bir karıştırıvermekle sanatın mutluluğu elde edilmez. Çabayı göze alamayanlar sanata yaklaşmamalıdırlar. Çeşitli mutluluklara olduğu gibi sanat mutluluğuna da alınteriyle ulaşılır.
Parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi kullanılmıştır?
A) Betimleme
B) Öyküleme
C) Karşılaştırma D) Tartışma
E) Açıklama
223
TASARI (PROJE) GÖREVİ DERECELİ PUANLAMA ANAHTARI
Dereceler
5
3
Proje amacı kısmen doğru anlaşılmıştır.
2
Proje amac›
do€ru anlafl›lm›flt›r.
Proje amacı tam
olarak anlaşılamamıştır.
Amaca uygun
çalışma yapma
Çalışma, proje
amacına uygun
hazırlanmıştır.
Veriler proje amaProje amacı tam
Yapılan çalışma taProje amacı tam
cı dışında genelanlaşılamadığı
mamen amacı dışınanlaşılmadığı için
likle metin inceleiçin büyük ölçüde
dadır.
bazı eksiklikler var.
mesi yapılmadan
eksiklikler var.
ortaya konmuştur.
Metinlerin
doğru yorumlanması
Metinler doğru
yorumlanmıştır.
Metinlerin yorumlanmasında bazı
hatalar var.
Metinler kısmen
doğru yorumlanmıştır.
Amaç genel olarak yanlış anlaşılmıştır.
1
Proje amacını
belirleme
Türlerin özel- Tür özellikleri
liklerinin belir- doğru belirlenlenmesi
miştir.
Ölçütler
4
Amaç anlaşılamamıştır.
Metinler doğru yo- Metinlerin incelemerumlanamamıştır. si yapılmamıştır.
Tür özellikleriyle ilTür özellikleri doğ- Tür özellikleri
gili verilen bilgiler
ru belirlenmiş, bazı kısmen doğru be- kısmen metinlerhatalar var.
lirlenmiş.
den hareketle ortaya konmamıştır.
Tür özellikleri metin
incelemesi yapılmadan doğrudan çeşitli
kaynaklardan alınmıştır ya da verilen
bilgiler yanlıştır.
Metin türleri
arasındaki
farklılıkları
belirleme
Metin türleri araMetin türleri arasındaki farklılıklar
sındaki farklılıkdoğru tespit edillar doğru tespit
miş, bazı hatalar
edilmiştir.
yapılmıştır.
Metin türleri arasındaki farklılıklar
kısmen doğru
olarak tespit edilmiştir.
Türler arasındaki
benzerlik ve farklar metinlerden
hareketle ortaya
konamamıştır.
Türler arasındaki
benzerlik ve farklar
doğrudan çeşitli
kaynaklardan alınmıştır ya da verilen
bilgiler yanlıştır.
Kaynaklardan
yararlanma
Çalışmada çeşitli kaynaklardan yararlanılmış, yapılan çalışmayla kaynaktaki bilgiler doğru sentezlenmiştir.
Çalışmada çeşitli
kaynaklardan yararlanılmış, yapılan
çalışmayla kaynaktaki bilgiler
doğru sentezlenmiştir. Ancak bazı
hatalar yapılmıştır.
Çalışmada kaynaklardan yararlanılmış, yapılan
çalışmayla kaynaktaki bilgiler
kısmen doğru
sentezlenmiştir.
Çalışmada tek
kaynaktan yararlanılmış, yaptığı çalışmayla kaynaktaki bilgileri kısmen
doğru sentezlemiştir.
Çalışmada kaynaklardan yararlanılmamış ya da sadece
kaynaklardan alınan
bilgilerle yetinilmiştir.
Dil ve anlatım
özellikleri
Proje anlaşılır biçimde yazılmış,
anlatım bozukluğu yapılmamıştır.
Proje anlaşılır biçimde yazılmış,
bazı anlatım bozuklukları vardır.
Proje anlaşılabilir
düzeydedir. Anlatımla ilgili sorunlar vardır.
Proje anlaşılabilir
Anlatım çok bozuk.
ancak anlatımla
Anlatılmak istenenler
ilgili büyük sorunanlaşılamamaktadır.
lar vardır.
Yazım ve
noktalama
kurallarına
uygunluk
Metinde yazım
Metinde yazım ve Metinde yazım ve
ve noktalama ile
noktalama ile ilgili noktalama ile ilgili
ilgili sorun yokbazı hatalar vardır. çok hata vardır.
tur.
224
Yazım ve noktalaYazım noktalama
ma kurallarına pek
kurallarına hiç dikkat
dikkat
edilmemiştir.
edilmemiştir.
BAŞARIM (PERFORMANS) GÖREVİ DERECELİ PUANLAMA ANAHTARI
5
•
•
•
•
•
•
•
•
Bilgiler açık, uygun ve doğru olarak düzenlenmiş.
Bilgiler doğru yorumlanmış.
Araştırmaya dayalı olarak analiz yapılmış ve sonuçlar çıkarılmış.
Ödev hazırlanırken çeşitli kaynaklardan faydalanılmış.
Kaynaklardaki bilgilerden yeterince yararlanılmış.
Metinlerden hareketle seçilen konu ortaya konmuş.
Rapor anlaşılır biçimde yazılmış.
Raporun okunabilirliği iyi, oluşturulan cümleler Türkçe yazım kurallarına uygundur.
•
•
•
•
•
•
•
•
Bilgiler açık, uygun ve doğru olarak düzenlenmiş.
Bilgiler doğru yorumlanmış.
Araştırmaya dayalı olarak analiz yapılmış ve sonuçlar çıkarılmış.
Ödev hazırlanırken çeşitli kaynaklardan faydalanılmış.
Kaynaklardaki bilgilerden yeterince yararlanılmış.
Metinlerden hareketle seçilen konu ortaya konmuş.
Rapor anlaşılır biçimde yazılmış.
Raporun okunabilirliği iyi ancak yazım ve noktalama hataları var.
4
•
•
•
•
•
•
•
Bilgiler genellikle iyi düzenlenmiş fakat bazı bölümler yeterince açık değil.
Bilgiler genellikle doğru yorumlanmış.
Araştırmaya dayalı olarak analiz yapılmış ve sonuçlar çıkarılmış.
Ödev hazırlanırken çeşitli kaynaklardan faydalanılmıştır.
Seçilen konu metinlerden hareketle ortaya konmuş.
Rapor anlaşılır biçimde yazılmıştır.
Raporun okunabilirliği iyi, cümleler Türkçe yazım kurallarına uygun oluşturulmuş.
3
•
•
•
•
•
•
•
Bilgiler iyi şekilde düzenlenmemiş, birçok bölüm açık ve anlaşılır değil.
Bilgiler doğru yorumlanamamış.
Araştırmaya dayalı olarak iyi analiz yapılamamış.
Metinlerden hareketle seçilen konu kısmen ortaya konmuş.
Ödevde kullanılan kaynaklar uygun biçimde rapora yansıtılamamış.
Raporda uygun olmayan kavram ve terimler kullanılmış.
Yazım kurallarıyla ilgili fazla hata var.
2
1
• Bilgiler açık, uygun ve doğru olarak düzenlenmemiş.
• Bilgiler doğru yorumlanamamış.
• Araştırmaya dayalı olarak analiz yapılmamış ve sonuçlar çıkarılamamış.
• Ödev hazırlanırken tek kaynaktan faydalanılmış.
• Seçilen konu metinlerden hareketle ortaya konmamış, kaynaktaki bilgiler doğrudan aktarılmış.
• Yazım kurallarıyla ilgili çok fazla sayıda hata var.
225
TERİMLER VE KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ
A
aç›kl›k: Bir söz veya yaz›da maksad›n bir engele
tak›lmas›.
gösterge bilim: Gösterge sistemlerini inceleyen
çalışma alanı.
heyecana bağlı işlev: Göndericinin dili duygu ve
heyecan bildirmek amacıyla kullanması.
ak›c›l›k: Söz, yaz› ve anlat›m›n ak›c› olma özelli€i.
al›c›y› harekete geçirme ifllevi: ‹letinin, al›c›y› harekete geçirmek üzere düzenlenmesi.
H
hikâye: Gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan
düz yazı türü, öykü.
anlat›m biçimi: Birbirinden farkl› konular›, olaylar›,
gözlem ve izlenimleri anlat›rken kullan›lan yöntemler.
B
İ
içerik: Sözlü veya yazılı anlatımda verilmek istenen
öz, düşünce, duygu ve imgelerin bütünü.
bağdaşıklık: Dil ögelerinin ifade ettikleri husus ve
durumlar arasındaki anlam bağıntıları.
ileti: Gönderilmek istenen mesaj.
bağdaştırma: Anlamlı birden çok dil birliğinin yan
yana gelerek yeni bir anlam ifade etmesi.
iletişim: Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, haberleşme.
bağlam: İletişime katılan unsurların birlikte meydana getirdikleri ortam.
imge: Edebiyat ürünlerinde dile getirilmek isnenene daha canlı, etkili görülebilir ve duyulabilir bir biçimde anlatmak için anlatılmak istenenle başka
şeyler arasında bağlantı kurularak zihinde canlandırılan yeni biçimler.
bağlaşıklık: Bir metin ve metin parçasında dil ögelerinin dil bilgisi kurallarına uyularak yan yana getirilmesi.
Ç
çatışma: Olay örgüsünün gelişmesinde basamakları ortaya çıkaran, kişiler arasındaki iç ve dış anlaşmazlıklar.
J
jest: Herhangi bir fleyi aç›klamak için genellikle el,
kol ve bafl ile yap›lan içgüdüsel veya iradeli hareket.
D
deyim: Genellikle gerçek anlam›ndan az çok ayr›,
ilgi çekici bir anlam tafl›yan kal›plaflm›fl söz öbegi,
tabir.
K
kanal: Mesajın alıcıya iletilmesini sağlayan araç ve
yöntemler.
dil ötesi işlevi: İletinin, dille ilgili bilgiler vermek
üzere düzenlenmesi.
kanalı kontrol
dramatik örgü: Göstermeye bağlı edebî metinlerdeki olay örgüsü.
işlevi: İletinin, kanalın iletiyi iletmeye uygun olup
olmadığını öğrenmek amacıyla düzenlenmesi.
duruluk: Bir cümlede gereksiz sözcük bulunmaması.
kavramlaştırma: Var olandan hareketle gerçekleştirilen soyutlama.
kod: İletiyi şifrelemekle kullanılan malzeme. Konuşulanın, teklik veya çokluk olarak belirtiliş biçimi.
E
estetik: Sanatsal yaratının genel yasaları ile sanatta ve hayatta güzelliğin kurumsal bilimi, güzel duyu, bedii, bediiyat.
konu: Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum, mevzu.
kronoloji: Zaman bilimi, zaman dizini.
G
göndergesel işlev: Dilin göndergeyi olduğu gibi
ifade etme amacıyla düzenlenmesi.
kültür: Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde
yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars,
ekin.
gönderici: Kaynaktan gelen mesajı iletici, araç ve
yöntemleri takip ederek ulaştıran kişi.
gösterge: Kendi dışında bir başka şeyi gösteren,
düşündüren, onun yerini alabilen, nesne, görünüş
ve olgu.
226
M
makale: Bilim, fen konularıyla siyasal, ekonomik
ve toplumsal konuları açıkla yacı veya yorumlayıcı
niteliği olan gazete ve dergi yazısı.
Ş
şiiriyet işlevi: İletinin, iletisi kendinde olan işlevi.
T
tartışma: Bir sorunun sözlü veya yazılı olarak, bazen de sertçe savunulması.
mesaj: Bir iletişim sürecinde iletişim malzemesi
olan fikirler.
tema: Öğretici veya edebî bir eserde işlenen konu,
düşünce, görüş.
tutarlılık: Kişinin anlattıklarının önceki anlattıklarıyla çelişmemesi.
N
nesnel: Gerçeğe varmak amacıyla, taraf tutmadan
inceleme yapan, hüküm veren, afaki, objektif.
nükte: İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz,
espri.
Ü
üslup: Anlatma, oluş, değiş veya yapış biçimi, tarz.
Y
yalınlık: Açık, süsten ve zorlamadan uzak, kolayca
anlaşılabilen anlatım.
O
olay örgüsü: Belli bir konu çerçevesinde var olan
birden fazla olayın sebep-sonuç ilişkisine bağlı bir
biçimde oluşturdukları organik birlik.
Z
zihniyet: Bir dönemdeki sosyal, siyasi, idari, adli,
askerî, dinî güçlerin; sivil toplum örgütlerinin, ticari
hayatın, eğitim etkinliklerinin birlikte oluşturdukları
ortam ve bunların hiç birine indirgenemeyen duygu, anlayış ve zevk bütünü.
Ö
öyküleme: Tasarlanan, gözlemlenen ya da yaşanan bir olayı yer, zaman ve kişi kavramlarına bağlayarak ifade etme.
öznel: Özneye ilişkin olan, öznede oluşan, nesnelerin gerçeğine değil, bireyin düşünce ve duygularına dayanan, enfüsi, subjektif.
P
parodi: Ciddi sayılan bir eserin bir bölümü veya
bütününü alaya alarak, biçimini bozmadan ona
bambaşka bir özellik vererek biçimle öz arasındaki
bu ayrılıktan gülünç etki yaratan bir oyun türü.
S
sanat: Bir duygu, tasarı, güzellik vb. nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım
sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık.
söylev: Bir topluluğa düşünceler, duygular aşılamak amacıyla söylenen, uzunca, coşkulu ve güzel
söz, nutuk, hitabe.
sunum: Yenileyen, pekiştiren, hatırlatan, önemli
noktaları öne çıkaran; bir çalışma sonucunu açıklayan; laboratuvar araştırmalarını sunan, anket sonuçlarını ifade eden; önemli olay ve olguları dile getirmek üzere yapılan konuşmalar.
227
KAYNAKÇA
Abasıyanık, Sait Faik, Alemdağ’da Var Bir Yılan, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2007.
Adıvar, Halide Edip, Ateşten Gömlek, Özgür Yayınları, İstanbul, 2006.
Akbayır, Sıddık, Cümle ve Metin Bilgisi, Pagem A Yayıncılık, Ankara, 2006.
Andersen, Hans Christian, Andersen Masalları, çev.: Murat Alpar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2006.
Anlıak, Şakire, H., Yılmaz, D., Şahin Beyazkürk, Okulöncesinde ve İlköğretimde Proje Yaklaşımı ve Uygulama Aşamaları, Millî Eğitim, 179, 101-112.
Arıkan, Arda, Edebiyat Öğretiminde Görsel Araç Kullanımı: Kısa Öykü Örneği, Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2009 http://efdergisi.omu.edu.tr/www/docs/Sayilar/27/271(1-16).pdf
Aytar, Ekrem, La Fontaine’den Seçme Masallar, Parıltı Yayıncılık, İstanbul, 2005.
Behramoğlu, Ataol, Büyük Türk Şiiri Antolojisi, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 2001.
Berk İlhan, Aşk Tahtı 1976-1982 Toplu Şiirler-II, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2005.
1. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu (Bilgi Şöleni) Bildirileri 6-7 Temmuz
2005, Akşehir Belediyesi Kültür Yayınları
Bolayır, Fethi, Sözlü ve Yazılı Anlatımda Kompozisyon Bilgileri, Sönmez Yayıncılık, Ankara.
Butakın, Veysel, vd., Çoklu Zekâ Kuramına Göre Geliştirilen Etkinliklere Dayalı Öğretime İlişkin
Öğretmen ve Öğrenci Görüşleri, Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 2009.
Çehov, Anton, Sevgili Doktor, Kültür Bakanlığı, Ankara, 1993.
Dağlarca, Fazıl Hüsnü, Toprak Ana, Doğan Kitap, İstanbul, 1999.
Demiral, Hilmi, Türk Dili ve Edebiyatı Eğitim Programlarına Yönelik Varlık Dergisinde Çıkan Yazılar (1933-1960), Millî Eğitim, Millî Eğitim Basımevi, Sayı 169. Ankara, 2005.
Dil ve Anlatım Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu, MEB, Ankara, 2005.
Dıranas, Ahmet Muhip, Şiirler, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2009.
Dilek, Zeki, 10 Kasımlarda Atatürk’ü Anmak ve Anlamak, “Türkiye Cumhuriyetinin 80. Yılı ve
Atatürk” Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2005.
Esendal, Memduh Şevket, Sahan Külbastısı, Bütün Eserleri, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1983.
Eyuboğlu, Bedri Rahmi, Dol Karabakır Dol, Bilgi Yayınevi, Ankara,1990.
Eyuboğlu, Sabahattin, Sanat Üzerine Denemeler ve Eleştiriler, Cem Yayınevi, İstanbul, 1997.
Gülcan, D. Ali, Karamanlı Kadıoğullarından Hurşit Bey ve Mah-ı Mihri Hikâyesi,
http://www.karamankulturturizm.gov.tr/kulturMd/sayfaGoster.asp?id=14
Günay, Doğan, Metin Bilgisi, Multilingual, İstanbul, 2003.
Günay, Osman, Lise Son Sınıf Öğrencilerinde Durumluk ve Sürekli Anksiyete Düzeyini Etkileyen Faktörler, http://sagens.erciyes.edu.tr/dergi/2008_2/77-85.pdf
Güntekin, Reşat Nuri, Çalıkuşu, İnkılap Kitapevi, İstanbul, 1991.
İlhan, Attila, Gazi Paşa, “...Ankara’dan Uçan Kuşlar”, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2006.
Karaalioğlu, Seyit Kemal, Sözlü ve Yazılı Kompozisyon Sanatı, İnkılap Kitabevi, İstanbul.
Karaosmanoğlu, Yakup Kadri, Kiralık Konak, İletişim Yayınları, İstanbul, 1999.
Karay, Refik Halit, Gurbet Hikâyeleri, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1988.
Kısakürek, Necip Fazıl, Çile, B. D. Yayınları, İstanbul, 1997.
228
Kısakürek, Necip Fazıl, Çile, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2005.
Mühendislik Mimarlık Eğitimi Sempozyumu Paneller ve Forum Kitabı, TMMOB Makine Mühendisleri Odası, Ankara, 2000.
Namık Kemal, Vatan Yahut Silistre, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul, 1969.
Nayır, Yaşar Nabi, Tevfik Fikret Yaşamı Sanatı Şiirleri, Varlık Yayınları, İstanbul, 1995.
Nâzım Hikmet, 835 Satır, Adam Yayınları, İstanbul, 1993.
Oğuzcan, Ümit Yaşar, Acılar Denizi, Özgür Yayın Dağıtım, İstanbul, 1990.
Ömer, Seyfettin, Bütün Eserleri-Hikâyeler 2, “Kütük”, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1985.
Öner Sakin, Kompozisyon Sanatı, Yuva Yayınları, İstanbul, 2005.
Orhan Kemal, Grev, Everest Yayınları, İstanbul, 2007.
Özakman, Turgut, Toplu Oyunları 1, “Ah Şu Gençler”, Mitos Boyut Yayınları, İstanbul, 2002.
Özakman, Turgut, Toplu Oyunları 3, “Karagöz’ün Dönüşü”, Mitos Boyut Yayınları, İstanbul,
1999.
Özdemir, Emin, Düşüncenin Toprağı, Türk ve Dünya Yazınından Denemeler, “Şiir Balı, Bedri
Rahmi Eyuboğu”, Kültür Bakanlığı, Ankara,1979.
Özdemir, Emin, Düzyazının Sorgulayan Gücü, “Şiir Yazmak, Mehmet Fuat”, Dünya Yayıncılık,
İstanbul, 2003.
Özdemir, Emin, Sözlü ve Yazılı Anlatım Sanatı Kompozisyon, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1999.
Özdemir, Emin, Yazınsal Türler, Ümit Yayıncılık, Ankara, 1994.
Tezel, Naki, Türk Masalları, Bilge Kültür Sanat, İstanbul, 2009.
Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2005.
Uyar, Turgut, Büyük Saat, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2009.
Uygur, Nermi, Yaşama Felsefesi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2001.
Yahya Kemal, Kendi Gök Kubbemiz, İstanbul Fetih Cemiyeti, Yayınları, İstanbul, 2008.
Yaman, Doç. Dr. Ertuğrul, Doğru Güzel ve Etkili Konuşma Sanatı, Sözlü Anlatım, Savaş Yayınevi, Ankara, 2007.
Yaşar Kemal, İnce Memed, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2004.
Yazım Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2005.
Yüksel, Prof Dr. Ayşegül, Çağdaş Türk tiyatrosu, http://library.atilim.edu.tr/kurumsal/pdfs/
080428.pdf
GÖRSEL KAYNAKÇA
http://galeri.istanbul.gov.tr
229
230
231

Similar documents

Mercanada

Mercanada ‹lkyaz›n en renkli günlerini yaflad›¤›m›z bu günlerde, Mercanada da renkli bir içerik ile karfl›n›zda. S›cak yaz günlerinde içinizi serinletecek bir u¤rafl› için evinize bir akvaryum kurmay› düflünüyor...

More information

Filolar otonun büyük müsterisi oldu, arac say›s› 1.8

Filolar otonun büyük müsterisi oldu, arac say›s› 1.8 ayr›lacak: Coca-Cola International, Coca-Cola Americas ve Bottling Investments Group (BIG). Amerika k›tas› d›fl›ndaki tüm uluslararas› faaliyetlerin yürütülece¤i CocaCola International’›n Baflkanl›¤›...

More information

Betonarme-I(3) - Afacan Makine Metal

Betonarme-I(3) - Afacan Makine Metal Betonarme, çoğu kez, beton ile çeliğin beraber kullanımı olarak tanımlanır. Bu tanım çok basittir ve betonarme malzemeyi tanımlamaya yetmez. Betonarme mühendislik bilgisi gerektirir. Bir malzemeye ...

More information

bizden çocuklara

bizden çocuklara bir mahkeme taraf›ndan hakça ve aç›k olarak görülmesini istemeye hakk› oldu¤undan, kendilerine bir suç yüklenen herkesin, savunmas› için gerekli olan tüm güvencelerin tan›nd›¤› aç›k bir yarg›lama s...

More information