Türkiyeli öğrenciler, okuyan ile okumayanın ayırt edilmesini istiyor
Transcription
Türkiyeli öğrenciler, okuyan ile okumayanın ayırt edilmesini istiyor
Çiftçiler ArmaTrac traktörlerinin gücünü tarlada test etti Haberler Türkiye’nin ilk yerli traktör üreticisi Erkunt Traktör’ün Bulgaristan’a ihraç ettiği ArmaTrac marka traktörlerinin üstün özelliklerinin çiftçilere tanıtılması amacıyla Bulgaristan’ın çeşitli bölgelerinde tarla gösterileri gerçekleştirildi. 10 2012 Olimpiyatları Londra’da başladı Spor 04 Dünyanın en büyük spor organizasyonunun 30’uncusu, İngiltere’nin başkenti Londra’da muhteşem açılış töreniyle başladı. 12 Ağustos’a kadar devam edecek Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları için 27 milyon sterlin harcandı. 30 TEMMUZ – 5 AĞUSTOS 2012 WWW.ZAMAN.BG YIL: XX SAYI: 31 (1016) 0.70 LV YÖK, BULGARİSTAN’DA EĞİTİM GÖREN TÜRKİYELİ ÖĞRENCİLERİN DENKLİKLERİNİ DURDURDU Türkiyeli öğrenciler, okuyan ile okumayanın ayırt edilmesini istiyor Cumhurbaşkanı, tarım sektörü yetkilileri ile 2020 hedeflerini görüştü FOTOĞRAF: BEYNUR SÜLEYMAN Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), sahtecilik boyutlarının tahmininde ötesinde olduğu gerekçesi ile Bulgaristan’da eğitim gören Türk öğrencilerin denklik işlemlerini askıya aldı. YÖK’ten yapılan açıklamada, ikinci bir duyuruya kadar Bulgaristan’da üniversite eğitimi alan öğrencilerin denklik talebinde bulunmamaları istendi. 1liev, tarımın devlet için stratejik Cumhurbaşkanı Rosen Plevne- öneme sahip bir sektör olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı, evsahipliğini yaptığı ‘Tarım Sektöründeki 2020 Ulusal Hedefler’ konulu toplantıda yaptığı konuşmada, geçiş döneminden farklı olarak bugün, tarım sektörünün devlet için ne kadar stratejik öneme sahip olduğunda şüphe olmadığını kaydetti. Tüm dünyada tarım sektörünün aynı öneme sahip olduğunu belirten Cumhurbaşkanı, tarım ile gıda üretiminin, geleceğin en önemli iki sanayisi olacağının iddia edildiğini aktardı. 1HABERLER 03 ERKAN TUNCA SOFYA 1Bulgaristan’da eğitim gören Türk öğ- Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), rencilerin ders geçmede başvurdukları sahteciliğin tahmininde ötesinde olduğu gereçkesi ile denklik işlemlerini askıya aldı. YÖK’ün 5 Temmuz’da yaptığı toplantıda, Bulgaristan’daki yükseköğretim kurumlarından alınan diplomaların denklik işlemleri ile Türkiye ve KKTC’deki üniversitelere yapılacak yatay geçişlerin Bulgaristan makamlarıyla bu konuda sürdürülmekte olan müzakereler tamamlanıncaya kadar askıya alınmasını kararlaştırdı. 1HABERLER 02 Başmüftülük: artması bekleniyor. Tarım Bakanı Miroslav Naydenov, ay başından itibaren elektriğe yapılan zam ve buğday fiyatlarının rekor seviyede yükselmesinden dolayı et, süt ve ekmek fiyatlarının artabileceğini söyledi. Ekmek fiyatının artışı için buğday fiyatlarının rekor seviyede seyretmesi ve elektrik fiyatlarına yapılan zam gibi objektif sebeplerin bulunduğunu belirten Bakan, buğdayın hayvanların yemleri için de kullanıldığı için et ve süt ürünlerinin de zamlanabileceğini kaydetti. 1EKONOMİ 05 03 08 Başmüftülük, Burgas şehrinde ya- ya organlarında ülkede yaşayan Müslümanlar ile bağdaştırılmasına tepki gösterdi. Başmüftülük tarafından yapılan basın bildirisinde, terörün, İslam dini tarafından kabul edilmediği ve terörün dini olmadığı gibi dinde de terörün olmadığı vurgulandı. 1HABERLER 03 03 Светът е 09 Новини Ülke genelinde bir ürünün fiyatını be1 lirleyen temel unsurların fiyatının artmasından dolayı ekmek, et ve süt fiyatının 1pılan terör saldırısının bazı med- Спорт ‘Ekmek fiyatlarının artması için objektif sebepler var’ Terör saldırısının Müslümanlarla bağdaştırılması kabul edilemez а олимпиад ци над е от 2 седми е на повеч страни ще мерят В продължениисти от 191 й добрия начин т т по-на 10 хил. спорт ще се взема представя сили, за да на. Спортистиобщо 26 спорта. в стра своята 302 състезания в участие а лизацият ия Турц овиха лега Преустанарски дипломи в на бълг Турция опо- ование в зира бълвисше образ легали Съвета завременно спира да ование. Като вести, че ми за висше образ ват фалшигарски диплорешението се посочи от изпити. за причина на дипломи и оценк фициране ня ката кух Българсот чужди гозби е микс 30 ЮЛИ Т 2012 ГОДИ – 5 АВГУС ) WWW.ZAMA : 31 (1016 НА: XX БРОЙ N.BG ЦЕНА : 0,70 ЛВ. елемент е водещ зацията ст по гоИмпрови ския специали деликате за родопчан о е гощавал с ти. збите, койт арски президен бълг си двама яе СОФИЯ рска кухн , СЮЛЕЙМАН ястия нната бълга онални Традицио за много наци о смятаме смес от от тези, коит ствани ина от но мноз но наши, са взаим годишнидълго и да традицион и, обяснява Каквото чужди кухн д Мустафа. м, че 100 проя твач Ахме каже БЕЙНУР 1 раха Демонстритрактори к” “АрмаТра вия в полеви услотрактор, който Маневрен по-малко го- с 30% ост ляма мощн в 1харчи и има по-го те машини риво ение с други с 2 г. гаран в сравн предлаган в различни своя клас, представен Полеви деата. ция, бе на стран „Армарегиони и на трактори Пазармонстрацисе проведоха в и ИспеТрак” 804 ана, Плевен зведени джик, Монт са прои торите т, а ноТрак Еркун рих. ерн ия конц р в България е от турск ибуто И 11 ия им дистр К ка” 1НОВИН Българската кухня е микс от чужди гозби стр. 1-8 Gazetenizle ilgili dağıtım ve diğer problemler için bizi arayınız! (02) 832 31 11, okurhatti@zaman.bg GILIBETS KÖYÜNDEKİ FATMA NİNE, GENÇLERE EĞİTİMDE ÖRNEK BİR KİŞİ. Fatma Mustafa Ahmed 1938 doğumlu. Fatma Nine bu yaşına rağmen çoğu gence meydan okuyor. Çok dinamik, akıcı ve güzel Türkçe konuşuyor. Bu akıcı ve güzel Türkçe konuşmasının sebebi ise günde en az iki saat okuduğu kitaplardan kaynaklanıyor. TERAVİH NAMAZI, ORUCUN MEYVESİ, GECENİN BEREKETİDİR. Ramazan ayı orucuyla, iftarıyla, mukabelesiyle, teravih ve sahuru ile insanların Allah’a ibadete koştuğu bir aydır. Bu ay, bütün insani hususiyetlerin inkişafına açık bir fırsat dönemidir. Teravih namazı, ezan, cuma ve bayram namazları gibi İslami şeairden kabul edilmiştir. За 11-и път заквасиха кисело мляко на панаир стр. 1-11 Джемал: Музиката понякога те кара да плачеш, а понякога да се смееш стр. 10 02 HABERLER 30 TEMMUZ – 5 AĞUSTOS 2012 ZAMAN Türkiyeli öğrenciler, okuyan ile okumayanın ayırt edilmesini istiyor BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM 1cilerden bazılarının yasal olmayan Bulgaristan’da eğitim gören öğren- yollardan derslerden geçer not aldığı ve okula devam etmeden mezun olma imkanı elde ettikleri için denklik işlemlerinin askıya alındığı duyurulan YÖK’ün açıklamasında şöyle denildi: “Bulgaristan’a eğitim için giden bazı Türk öğrencilerin Bulgaristan’da diploma ders notu, şerh ve damga sahteciliği yapmakta olduklarının anlaşıldığı, söz konusu öğrencilerin sahte transkriptlerle Türkiye’deki üniversitelere yatay geçiş yaptıkları, bazı öğrencilerin yasal olmayan yollardan derslerden geçer not aldığı, okula devam etmeden mezun olma imkanı elde ettikleri, sahtekarlığın boyutlarının tahmin edilenin de ötesinde olduğu ve örgütlü bir biçimde yapıldığının gerek öğrencilerle yapılan görüşmelerden gerek tercüme-danışmanlık büroları gibi öğrencilerle yakın temas içinde bulunanlardan alınan bilgilerden anlaşıldığı Dışişleri Bakanlığınca bildirilmiştir. YÖK’ün açıklamasında, Bulgaristan’daki yükseköğretim kurumlarından mezun olan öğrencilerin denklik başvurusunda ya da buradaki üniversitelerin tanınıp tanınmadığına ilişkin belge talebinde bulunmamaları istendi. Bu tarihten önce denklik işlemleri tamamlanan kişilere ait evrakı ise yeni bir duyuru yapılıncaya kadar başvuru sahibine iade edilmeksizin YÖK’te muhafaza edilecek. konusu olmadığını vurguladı. Aynı meselenin dönem dönem Yunanistan ile de yaşandığını kaydeden Bakan, “Bu sadece Bulgaristan için değil. Oxford’dan mezun bir öğrenci seviye tespit sınavına tabi tutularak bilgisini kanıtlıyor. Dışişleri Bakanı’nın konudan haberi var ve incelenmesi talimatını verdi.” dedi. Öğrenciler karara tepkili Bulgaristan’da eğitim gören Türk öğrencilerinin sayısının 10 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’den Bulgaristan’a gelen öğrenciler özellikle tıp, teknik üniversite ve uluslar arsı ilişkiler gibi alanlarda eğitim görüyor. Kararın açıklanmasının ardından Türk öğrenciler karara tepki gösterdi. Öğrenciler bu durumda derslerini hakkıyla alanlara haksızlık yapılmış olduğunu savundu. Emek verenle vermeyen ayırt edilmeli Bulgaristan Türk Öğrenciler Derneği Başkan Yardımcısı Kadriye Alimanova, YÖK’ün kararının son derece haksız bir karar olduğunu, emek veren ve sını- fını hakkıyla geçen çok öğrenci bulunduğunu söyledi. YÖK’ün yaklaşık bir yıl önce aldığı karar doğrultusunda mezun olan öğrencilerin seviye tespit sınavına girmelerinin şart koşulduğunu, şu anda bunun da ortadan kaldırıldığını belirten Alimanova, son kararla tamamen belirsizliğin hakim olduğunu ve öğrencilerin çok mağdur durumda kaldığını vurguladı. Sahteciliğin hangi okulda ve kimler tarafından yapıldığının tam olarak bilinemediğini ifade eden Dernek Başkan Yardımcısı, ancak bunların ayrıntılı olarak araştırılmasının ve emek veren öğrencilerin vermeyenler ile ayırt edilmesinin gerektiğini dile getirdi. Alimanova şunları söyledi: “Şu anda son sınıfta olan öğrenciler beklemekteler. Buraya gelmek isteyen veya birinci sınıfta olanlar başka okullara veya başka ülkelere geçiş yapmayı planlıyor. Belirsizliğin sona ermesini istiyorlar. Öğrenciler Bulgaristan’a gelmeden önce YÖK’ten üniversitelerin diplomalarının tanındığına dair olumlu cevap alıp da geliyorlar. Ancak şu anda çelişkili bir durum hakim. Öğrenciler Türkiye’ye veya KKTC’ye yatay geçiş Eğitim Bakanı: Türk öğrencilere sahte diploma verildiğine sahit olmadım Eğitim Bakanı Sergey Stanişev, son bir yılda Türk öğrencilere sahte diploma verildiğine şahit olmadığını söyledi. Sahte diploma verildiği gerekçesi ile YÖK’ün denklik işlemlerini durdurmasını değerlendiren Bakan İgnatov, “Geçtiğimiz yıl 80 öğrenci mezun oldu. Bunların 57’si için orjinallik soruşturması geldi. Bunların hepsinin gerçek olduğu tespit edildi.” dedi. Şu anda Eğitim Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın Türk öğrencilere verilen diplomaların denetlediğini ifade eden Bakan İgnatov, şu aşamada ülkedeki üniversitelerin imajının zedelemesinin söz Sofya Tıp Fakültesi 5. sınıf öğrencisi Şüheda Algün: Yüksek Öğretim Kurumu haksızlık yaptı diyemem. Bu işe el atılması gerekiyordu. Fakat ben ve benim gibi dürüst bir şekilde çalışan, böyle işlere bulaşmayıp mağdur olan çok arkadaş var. Biz ve bizim gibi öğrencilerin mağdur edilmesini istemiyorum. Gerekiyorsa bütün her şeyimizi incelesinler, ama kısa zamanda bunu bir çözüme kavuştursunlar. Ben ve arkadaşlarım yatay geçiş için üniversitelere başvuruyoruz ve başarılı öğrenciler olmamıza rağmen kabul edilemiyoruz. Bu çok üzücü bir durum. Keza bazı büyüklerimiz denkliklerini alamıyor. Lütfen yaş ile kuru ayırt edilsin, alnının akıyla sınavlarını alan öğrenciler mağdur edilmemesi için bir sistem, bir çözüm geliştirilsin. Sofya Teknik Üniversitesi - Endüstri Mühendisliği Bölümü öğrencisi: Bizler buraya egitim almaya geldik. Bir kaç kişi sahte evrakla yatay geçiş yaptı diye binlerce öğrenci mağdur edilemez, hayatlarıyla oynana- maz. Bu tamamen haksızlık ve kanunsuzluktur. Zaten bizler okulu bitirdiğimizde son iki senedir Seviye Tespit Sınavı’na giriyoruz. 3-4 yıl öncesine kadar ise direkt denklik veriliyordu. Şimdi bu olaylardan sonra sınavı da kaldırdılar. Şunu söylemek isterim; madem öğrenci okula gitmeden sahte diploma almış ki, ispatı var mı onuda bilmiyoruz, zaten devlet STS yapıyor. Sahtecilik yapan mezun olduğunda bu sınavı geçemez. Neden herkesi mağdur ediyorlar? Öğrenciler daha önce neden Seviye Tespit Sınavı (STS) yapılıyor diye şikayetçiyken, şimdi öğrenciler STS sınavı olsa da denklik alabilme şansımız bir nebze olsa olacak diye dua eder duruma geldi. Biz kayıt olduğumuzda YÖK denklik var dedi. Bu yeni kural Türkiye’de üniversiteye giriş tercihlerinin yapıldığı günlerde yayınlandı. Acaba Türkiye’deki özel üniversiteler yurtdışına öğrenci kaçırmasın diye mi? Akıllarımızda bir çok soru var. yapmak istiyorlar. Dernek olarak gerekli görüşmeleri yapmaya çalışıyoruz. YÖK’ün denklik şartları ile ilgili kararları tercüme ettirip üniversitelere gönderiyoruz. İkili çalışmalar son derece önemli.” Öğrencilerin aldıkları eğitimin kalitesinin tamamen kişisel olduğunu aktaran Alimanova, okumak isteyenlerin bunu başardığını, İngilizcesi iyi olanların İngilizce eğitim aldığını ifade ederek bunun tamamen kişisel bir mesele olduğunu vurguladı. Ülkede 10 binden fazla Türk öğrenci olduğunu ifade eden Alimanova, çoğunun Sofya, Plovdiv ve Pleven’de, tıp, uluslar arası ilişkiler ve teknik üniversitelerde eğitim gördüğünü aktardı. Sahtecilik diplomalarda değil notlarda Konu hakkında görüşlerini aldığımız Boran Tercüme şirketi sahibi Hüseyin Boran, YÖK’ün aldığı kararla ilgili olarak, duyumlara göre sahteciliğe çoğunlukla tıp bölümünde okuyup da Türkiye’ye yatay geçiş yapmak isteyenlerin başvurduğunu söyledi. Diplomanın çok resmi bir belge olduğunu, sahteciliğin kolaylıkla anlaşılabileceğini belirten Boran, ancak yatay geçişler için öğrencinin notlarının yetmemesi durumunda, notları yükseltmek için sahteciliği tercih edebildiklerini belirtti. Milli Eğitim Bakanlığı’nın evraklardaki sahteciliğe karşı çok titiz davrandığını ifade eden Hüseyin Boran, belgedeki en ufak bir harf hatasından dolayı evrakı geri çevirdiğini dile getirdi. Boran, Türkiye’deki özel üniversitelerin Bulgaristan’daki üniversitelere yakın fiyat verdikleri için öğrencilerin yoğun bir şekilde Türkiye’ye yatay geçiş yapmaya çalıştıklarını ifade etti. Buna karşın Türkiye’den de sahte lise diplomalar geldiğine dikkat çeken Boran, özellikle tıp üniversitelerinin lise diplomalarında öğrencilerin biyoloji ve kimya notlarının yüksek olmasını istediğini, notları tutmayan öğrencilerin sahteciliğe başvurduğunu aktardı. Bulgaristan’daki üniversitelerin de Türkiye’den alınan lise diplomalarının gerçek olup olmadıklarını detaylı olarak araştırmadıklarını aktaran Boran, ülkedeki üniversitelerde öğrenci açığı bulunduğu için bu sistemin bu şekilde devam etmesi ihtimalinin var olduğu görüşünü paylaştı. Bulgaristan Plovdiv Gıda Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Oğuz Uslu: Yüksek Öğretim Kurulu, böyle bir kararla neyi amaçlıyor belli değil. Fakat “Top benim, oynatmıyorum” mantığı ile hiç bir kurum çalışamaz ve çalışmamalı. 4 yıldır Bulgaristan’ın Plovdiv şehrindeki İngilizce Bilgisayar Mühendisliği’nde eğitim almaktayım. Aynı zamanda Bulgarca diline de hakim olmamız gerekiyor ki, yaşamımızı devam ettirebilelim. Binlerce lira masrafın ardından 3. sınıfı başarıyla bitirdim ve 4. sınıfa, yani mezun olacağım son seneye geçiş yaptım. Fakat bunca sıkıntı ve emeğin karşılığını tam alıyoruz derken YÖK’ün bu kararı ile tamamen şaşkınlık ve üzüntüyü beraberinde yaşıyoruz. Tüm kalbim ile inanıyorum ki, YÖK aldığı bu kararın hatasını en kısa zamanda anlayacak ve bu durumu düzeltecektir. Bulgaristan’da gerçekten eğitim alan ve emek harcayan binlerce gerçek öğrencinin bekledikleri karar budur. 03 HABERLER 30 TEMMUZ – 5 AĞUSTOS 2012 ZAMAN Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev: En ağır kriz dönemlerinde tarım, büyümenin lokomotifidir Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev, tarım sektörünün gelişmesi için sektör yetkilileri ile birlikte 2020 yılı hedeflerini masaya yatırdı. Son yıllarda tarım sektörünün büyük gelişme gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı, mevcut sorunların ise aşılabileceğini ifade etti. BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM 1nemlerinde tarımın ülke En ağır ekonomik kriz dö- ekonomisini kalkındıran bir lokomotif görevi gördüğünü dile getiren Plevneliev, bu sektörün ciddi miktarda ihracat potansiyeline de sahip olduğunu vurguladı. Avrupa Komisyonu’nun yedi yıllık tarım bütçesinin 387 milyar euro gibi çok büyük miktarda olduğunu kaydeden Pleneliev, Bulgaristan’a verilen bütçenin de büyük olduğunu ve 2007- 2013 dönemi için 2,5 milyar euro, 2014-2020 dönemi için 3,2 milyar euro olduğunu belirtti. Son dört yılda tarım üretiminde artış yaşandığını aktaran Cumhurbaşkanı şunları söyledi: “Tarım ürünleri ihracatı 2007’den bu yana bir milyar dolar seviyesine ulaştı. Bu ciddi artışın devam etmesini umuyoruz. İthalat da aynı seviyesini koruyacak ve bu seviye ihracat seviyesi kadar olacak. Tarım sektöründe 2007’de ithalatçı konumda bulunan Bulgaristan 2011 yılında 1,5 milyar dolar gelir ile ihracatçı konuma yükseldi. Tarım alanına yapılan yatırımlar da artıyor. Doğrudan ödemelerin 2014 yılında 1,4 milyar levaya, 2016 yılında ise 1,6 milyar levaya yükselmesi hedefleniyor.” Bazı alanlarda sorunlar bulunduğunu ve bu sorunların aşılabileceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı, sebze üretiminde gelişimin düşüştüğünü, Bulgaristan’ın şu anda ürettiğinin on katı fazla sebzeyi ithal ettiğini belirtti. Bahçecilikte ise 2000 yılında işlenen arazilerin sadece yarısının işlendiğine vur- gu yapan Cumhurbaşkanı, küçük baş hayvan üretiminin düşük, inek ve koyun sayılarının da az olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı 2020 yılına kadar tarım politikalarının gıda üretimi, organik tarım, bahçeciliğin ve sebze üreticiliğinin gelişmesi, besiciliğin artması, çevrenin korunması ve iklim değişikliği ile mücadele üzerine yoğunlaşılacağını belirtti. Bulgaristan’ın Orta Asya gibi stratejik pazarlara açılabilecek potansiyeli bulunduğunu aktaran Plevneliev, dünya genelinde Gılıbets köyündeki Fatma Nine, gençlere eğitimde örnek bir kişi İLHAN ŞENOL 1ğumlu. Şu anda Pomorie BeleFatma Mustafa Ahmed 1938 do- diyesi’ne bağlı Gılıbets (Tatar) köyünde yaşıyor. Fatma Nine bu yaşına rağmen çoğu gence meydan okuyor. Kendi işini kendi yapıyor. Hala çok dinamik, akıcı ve güzel Türkçe konuşuyor. Bu akıcı ve güzel Türkçe konuşmasının sebebi ise günde en az iki saat okuduğu kitaplardan kaynaklanıyor. Okumayı sevmeme çağımızın hastalığı olmuş ve hala da bu hastalığın etrafta kol gezdiği şu günlerde Fatma Nine ile onun eğitim hayatını siz okuyucularımıza sunuyoruz. Aldığınız eğitimden bahseder misiniz? İlk eğitimime hemen hemen 400 yıllık tarihi olan köy camimizde başladım. 6 yaşındaydım ve o zamanlar Arapça alfabeyi okuyorduk. Sınıfta 15-20 kişiydik. Dedem Yusuf Mehmed 8 sene İstanbul’da Arapça Filoloji dersi aldı. Zamanının en tahsillilerindenmiş. Dayım da onlardan biriydi. Zaten ben ilk dedemin yanında başladım sonra dayım ders verdi bana. 8 yaşında Türkçe okumaya başladık. Biz okuyorduk ama gençler zannetmesinler ki, bizim zamanımızdaki okullar böyle lükstü veya Avrupa standartlarındaydı. Yerde hasır vardı. Üzerine otururduk, hasırın izleri dizlerimizde kalırdı. Ben 10 yaşıma geldiğimde ise 2. Dünya Savaşı neredeyse bitmişti ve bizleri okullara aldılar. 12 yaşına kadar okula devam ettim ve Bulgarca öğrendim. Ondan sonra da zaten bir daha okul yüzü göremedim. İşte hayatımın en karanlık dönemleri diyebileceğim o yıllar başlamıştı. Çok meraklıydım okumaya, ama eskiden çok kötü bir adet vardı. Kız çocukları 12 yaşından sonra bizim köyde okumaya salınmıyorlardı. Okul sadece Aytos’ta vardı. Şimdiki gibi her tarafta onlarca lise yoktu. Bu yüzden 12 yaşından sonra kızlardan okumaya giden yoktu köyümüzde. Ama ben kendi öğrendiğim kadarıyla okumaya devam ettim. Hiçbir zaman okumayı bırak- tarım ürünleri tüketiminin artacağını, bunun da ülke tarımının ve tarım sanayisinin gelişimine imkan sağlayacağını ifade etti. Toplantıya katılanlar, Cumhurbaşkanı’nın 2020 yılına kadar sektörün öncelikli hedeflerinin belirlenmesi için düzenlenen bu girişimin çok olumlu olduğunu vurguladı. Sektör yetkilileri, çiftçilerin ortak Avrupa pazarında rekabetgücünün ve mesleki eğitimlerinin, bilimsel araştırmaların ve sektördeki çalışanların üretim kapasitelerinin artması gerektiğini ifade etti. Başmüftülük: Terör saldırısının Müslümanlarla bağdaştırılması kabul edilemez BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM 1leminden sonra, ba- Başmüftülük, terör ey- madım. Dedem ve babam ne olursa olsun hep okumamı tavsiye ederlerdi. 16 yaşına girince 2 yıllık anaokulu öğretmenliği yaptım. Yeterli eğitimim yoktu, lakin kadro eksikliği vardı ve beni uygun gördüler ve işe başladım. Sonraki yıllarda ise TKZS’lerde tütünde çalıştım. Komünizmin yıkılışından sonra da üzüm bağlarında üzüm topladım. 51 yaşında emekli oldum, ama 65 yaşında geçirdiğim bir hastalığa kadar çalışmaya devam ettim. Daha çok neleri okumaktan hoşlanırsınız? Okuma merakım daha küçükken başlamıştı ve hala devam ediyor. Çalıştığım yılllarda boş zamanlarımı değerlendirmek için Türkçe romanlar okurdum. Elif ile Mahmut, Arzu ile Kamber, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Türk masalları (Çalıkuşu). Bulgarca da okuduğum ve hala hatırımda kalanlar var: Kableşkovo Gori, Nonkena Lyubov gibi kitapları okudum. Televizyon köyümüze girmeden önce, kış aylarında akrabalar ve komşular bize gelirler beraberce Türkçe masallar okurduk. Çok huzurlu ve güzel zaman geçiriyorduk. İşten döndükten sonra da 15-30 dakika gazete okurdum. Güncel haberlerden haberdardım. O zamanlar Türkçe olarak Yeni Işık gazetesi vardı. Bir de Çernomorski Front gazetesi okuyordum. 1992’den sonra 2011’e kadar ise malesef Türkçe bir gazete okuyamadım ve varlığından da şüphe içindeydim. Geçen sene iki genç sayesinde bu gazete ile tanıştım ve her hafta gazetemi severek okuyorum. En sevdiğim yabancı diller arasında Fransızca da var. Çok hoşuma giden bir dil ama öğrenmek nasip olmadı. Her gence de günde mutlaka 2 saat okumalarını tavsiye ederim. 2 saat ayıramazlarsa hiç olmazsa 1 saat genel kültür veya din kitapları okusunlar. Bu şekilde hayatlarını dolu dolu geçirirler kanaatindeyim. Okumanın dışında başka ilgi duyduğunuz alan var mı? Okumaktan başka hobilerim arasında spor var. Futbol maçlarını takib ediyorum. Avrupa takımlarından Chelsea’yi tutuyorum. Şampiyonlar liginde birinci olduk ve çok sevindim. Bayern Münich çok güçlü bir takım, ama galip gelen takım benim takımım oldu. Bulgaristan’da ise ÇSKA’yı tutuyorum. Eskiden favori oyuncum Dimitır Dermencev’di. Almanya milli takımında Müller’in oyununu çok beğeniyordum. Türk takımlarından ise Galatasaray’ı tutuyorum. En beğendiğim futbolcusu ise kral lakaplı Hakan Şükür’dü. zı medyalarda bu çirkin olayın Bulgaristan’da yaşayan Müslümanlara bağlı olarak veya Müslümanların yardım ettikleri şeklinde sorumsuzca iddiaların ortaya atıldığını vurgulayarak, bu asılsız suçlamaların Müslümanlar için manevi değeri yüksek olan Ramazan ayında yapılmasının Müslümanları derinden üzdüğünü ifade etti. Bu suçlamaların hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği vurgulanan açıklamada, “Bir insanın yaptığı bir topluma mal edilemez. Buna göre birinin yaptığı çirkin eylem nedeniyle İslam ve Müslümanlar bu şekilde suçlanamaz. Terörist hem Müslümanların, hem bütün toplumun düşmanıdır.” ifadelerine yer verildi. Bir yıl önce böyle bir olayın olabileceği ve bunun faturasının da ülkedeki Müslümanlara kesilebileceği yönünde açıklama yaptıklarını hatırlatan Başmüftülük, açıklamada şunlara yer verdi. “O zaman biz Müslümanların bu tür olayların failleri değil, ancak kurbanları olurlar demiştik. Bugün de Bulgaristan’daki Müslümanlar toplumun ve medyaların sorumsuzca suçlamalarına kurban oldu. Bu adaletsizlik karşısında hiç bir yönetici, politikacı veya ehil kişiler tarafından bir açıklama yapılmadı. Bütün medya kuruluşlarına gerçekçi olmalarını ve etnik konularda hassas davranmalarını diliyoruz.” 04 HABERLER 30 TEMMUZ – 5 AĞUSTOS 2012 ZAMAN FOTOĞRAFLAR: BEYNUR SÜLEYMAN Çiftçiler ArmaTrac traktörlerinin gücünü tarlada test etti Türkiye’nin ilk yerli traktör üreticisi Erkunt Traktör’ün Bulgaristan’a ihraç ettiği ArmaTrac marka traktörlerinin üstün özelliklerinin çiftçilere tanıtılması amacıyla Bulgaristan’ın çeşitli bölgelerinde tarla gösterileri gerçekleştirildi. Pazarcik, Montana, Pleven ve İsperih’te yapılan tarla gösterilerinde çiftçiler, traktörün gücünü tarlada test etme fırsatı buldu. ERKAN TUNCA PAZARCİK 1Traktör’ün Bulgaristan’a ihraç ettiği ArmaTrac Türkiye’nin ilk yerli traktör üreticisi Erkunt marka traktörleri üstün özelliklerinden dolayı büyük beğeni topluyor. ArmaTrac, Bulgaristan’daki çiftçilerle yaptığı verimli işbirliğini bir adım daha öteye taşımak için tarla gösterileri düzenledi. Yeni Bulgaristan distribütörü KİTKA Kooperatifi ile birlikte Pazarcik, Montana, Pleven ve İsperih’te yapılan tarla gösterilerinde çiftçiler traktörün gücünü tarlada test etme fırsatı buldu. ArmaTrac İhracat Müdürü Can Balin, yeni Bulgaristan distribütörü KİTKA Kooperatifi ile çalışmaya başlandığı bir buçuk ayda 18 adet traktör satışı gerçekleştirdiklerini söyledi. ArmaTrac’ın tercih edilme sebepleri arasında perkins motor kullanılması, ZF şanzıman kullanması, kendi sınıfındaki diğer traktörlerle kıyas edildiğinde gücünün daha fazla olması ve yüzde 30’luk bir yakıt tasarrufu sağlaması olduğunu aktaran Balin, Bulgaristan’da traktörlere iki yıllık garanti süresi verilmesinin de satışların artmasında payı olduğunu belirtti. Şu anda 804 modeli ile Bulgaristan’da olan ArmaTrac, Avrupa emisyonlarına uygun olduğuna dair homologasyon belgelerini aldıktan sonra 90, 100 ve 110 beygir gücündeki traktörleri de Bulgaristan çiftçisinin hizmetine sunacak. Bu traktörlerin kasım ayından itibaren satışa sunulması planlanıyor. 804 modeli, 76 beygir gücüne sahip olmasına karşın 80 beygir gücü olarak kabul edildiğini dile getiren Balin, traktörün tarla gösterilerinde 90 beygir gücüne sahip traktörlerin kullandıkları pullukları rahatlıkla kullanabildiğini gösterdiğini belirtti. Distribütör şirketin değişmesinden sonra, satış sonrası tüm hizmetlerin yeni şirket tarafından verilmeye başlandığını aktaran Balin, bayinin elinde müşterilerine sunmak üzere yedek parça stoğu bulunduğunu, bu stok sayesinde satış sonrası hizmetin de kolaylıkla verilebildiğini aktardı. 804 MODELİNİN BAZI ÖZELLİKLERİ. 16 ileri, 8 geri vitese sahip bulunuyor. Buçuklu şanzımana sahip. 4 çeker birbirinden bağımsız. Dördü birden patinaj yapabiliyor. Kendi emsallerine göre yüzde 30 yakıt tasarrufu sağlıyor. Hidroliğin kaldırma kapasitesi 3,5 ton. Güçlü ve sağlam olduğu için distribütörlüğü aldık ArmaTrac traktörlerinin yeni Bulgaristan distribütörü KİTKA Kooperatifin Danışmanı Doç. Nedelço Nedelçev, sağlam, güçlü ve dayanıklı olduğu için ArmaTrac’ın distribütörlüğünü aldıklarını söyledi. Önceki distribütörün mali olarak zor duruma düşmesi nedeniyle kendilerine yapılan teklifi değerlendirirken ilk olarak traktörün Bulgaristan arazisine uyup uymadığını araştırdıklarını söyleyen Nedelçev şunları söyledi: “ArmaTrac traktörünü Bulgaristan şartları için uygun olup olmadığını çok iyi araştırdık. Arazide toprağı çekebilmek için traktörün ağır olması gerekiyor. Bulgaristan’da toprağın basıncı en fazla 1.1 megapaskal (1 metrekarelik yüzeye 1 Newton’luk kuvvetin dik olarak etkimesi sonucu mey- dana gelen basınç) değerinde. Bu Avrupa’da ise en fazla 0.6 megapascal. Bu nedenle toprağı işlemek için daha fazla güç gerekli. ArmaTrac bunu rahatlıkla yapabiliyor. ArmaTrak çok ağır bir traktör. Ağırlığı 4,4 ton civarında. Çiftlik işleri bu traktör ile rahatlıkla yapılabilir. Diğer bir sebep de çok sağlam ve dayanıklı olması. Traktörler çok zorlu şartlarda çalışıyorlar. Bu şartlara dayanması gerek. ArmaTrac bu şartlara uygun bir traktör. Bir diğer sebep de, garanti süresinin iki yıl olması. Bu garanti süresi direk üreticiden iki yıl olarak veriliyor. Diğer traktörlerde üretici bir yıl garanti verirken bir yıl da distribütör şirket sağlıyor. Direk üreticinin iki yıl vermesi çok önemli.” Aynı zamanda Trakya Üniversi- tesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi olan Nedelçev, ülke genelindeki temsilcilikler hakkında da bilgi verdi. Merkezin Stara Zagora’da olduğunu, ikinci büyük servisin Dobriç’te bulunduğunu aktaran Nedelçev, diğer büyük bir servisin ise Veliko Tırnovo yakınlarındaki Pavlikeni’de olduğunu ve bir de Plovdiv’de servislerinin olduğunu söyledi. Bunun dışında ürünlerin Yambol, Vidin, Burgas ve Pazarcik’teki mağazalarda da satıldığını aktardı. Tarla gösterileri esnasında traktörü kullanan çiftçi Vasilev Küçükov, traktörün çalışmaya uygun bir makine olduğunu söyledi. 2 bin dekar arazi işleyen Küçükov, kabin içinin sessiz, klima sayesinde serin olduğunu, kullanımı çok kolay ve sorunsuz bir traktör olduğunu söyledi. 05 EKONOMİ 30 TEMMUZ – 5 AĞUSTOS 2012 ZAMAN ‘Fazla kar etmeyi düşünmeyenler için kriz dönemi iyi geçti’ MESUT CAFER HASKOVO göre kaliteli ve uygun fiyata ürün sattığım için müşterilerim devamlı müşteridir. Benim sattığım yün iplikleri çeşidine göre kilosunda 3 levaya kadar fark ediyor. Bu da alıcı için ciddi bir rakam. Yani, kaliteli ve fazla kar etmeyi düşünmeyenler için bu kriz dönemi iyi geçti. Bu senenin ilk üç ayı geçen senenin ilk üç ayına göre bebek giyim ve iç çamaşırı satışlarında azalma var. Diğer satışlarımız ise hemen hemen aynı. Lakin bu yılda canlanma bekliyorum, çok umutluyum. Diğer sattığım ürünler ise çin malı. Yılmaz Seyrullah Sadullah 24 yaşından bu yana ticaretle uğraşıyor. Çernooçene, Momçilgrad, Krumovgrad ve Cebel’deki pazarlarda giyim malzemeleri, ayakkabı vs. satıp köylülerin ihtiyaçlarını gidermeye çalışan Sadullah, sonraları işini büyüterek ticaretini Dimitrovgrad’da kaydırdı. Edindiği tecrübelerle her yıl daha iyi bir performans gösteren işadamı ile son zamanda yaşanan ekonomik gelişmeleri konuştuk. 2008 yılındaki tüm dünyayı etkisi altına alan krizine kadar işleriniz nasıldı? Sattığınız ürünleri kendiniz mi üretiyorsunuz yoksa başka ülkelerden ithal mı ediyorsunuz? Sizce 2-3 yıla kadar Türk iş adamları Bulgaristan’a yatırımı arttırırlar mı? Global krize kadar satışlarım çok iyiydi. O zamana kadar sadece yün ipliği satarak ailemi geçindiriyordum. Bebek ve çocuk giyimi, kadın ve erkek iç çamaşırı, yün iplik ve tuhafiye ürünleri sektörüne kriz çıkınca girdim. Bebek ve çocuk giyiminde Dimitrovgrad pazarında birçok satıcı olmasına rağmen talebin çok olması nedeniyle herkes çok iyi satış yapıyordu. Şu anda benim sektörümde Bulgaristanda üretim yok diyebilirim. Malların yüzde doksan beşi dışarıdan ithal ediliyor. Yün iplikler ise sadece Türkiye’den ithal ediliyor. Türkiye’de kalitesiyle ün yapmış ürünleri ithal ediyorum. Şu anki duruma bakılırsa bu çok zor. Ama bürokrasideki zorluklar hafifletilir, oturum izinlerinde kolaylık sağlanır ve Bulgaristan’daki iş kanunları hakkında doyurucu bilgiler verilirse daha çok Türk işadamı Bulgaristan’a yatırım yapabilir. Çiçek ve Deri Dünyası Tarih: 10.10.2012-14.10.2012 Yer: Sofya İnter Expo Fuar Merkezi Konu: Çiçek ve bitki ürünleri, gübreler, bahçe aksesuarları, deri ürünleri ve ayakkabı Organizatör: YPI Başbakan Boyko Borisov’un Türkiye ziyaretini nasıl değerlendiriyorsunuz? Başbakanımızın Türkiye ziyareti benim gibi Bulgaristan ekonomisine katkıda bulunan birçok işvereni çok sevindirdi. Türkiye, Bulgaristan’a stratejik bir dosttur. Bunu bir Türk olduğum için değil, bir Bulgaristan vatandaşı olduğum için söylüyorum. Yapılan anlaşmalar iç açıcı. Umarım Türkiye ile daha birçok verimli anlaşma yaparız. İntertekstil-Sonbahar 2012 Tarih: 10.10.2012-14.10.2012 Yer: Sofya İnter Expo Fuar Merkezi Konu: Tekstil, trikotaj, deri ürünleri, tekstil makine ve teknolojileri fuarı Organizatör: Bulgaristan Ticaret ve Sanayi Odası Stroyko 2000 Tarih: 17.10.2012-23.10.2012 Yer: Sofya NDK Konu: İnşaat malzemeleri ve teknolojileri fuarı Organizatör: Stroyko Expo OOD FOTOĞRAF: MESUD CAFER 1 fuar takvimi 2008 krizi işlerinizi nasıl etkiledi? Bu sene sektörünüzde canlanma var mı ? Kriz çıktıktan sonra satışlarım yarı yarıya geriledi. Başka işlere de başladım. Krizin başlamasıyla birlikte, bazı arkadaşlarım firmalarını kapatmak zorunda kaldı. Bankalardan çektikleri kredileri ödemek zorlaştı ve daha çok gelir getirebilecek işlere yöneldiler. 2008 krizine kadar Dimitrovgrad pazarında masa alabilmek hayaldi. Şimdi ise boş masa bile var. Benim faaliyet gösterdiğim alanda 2008-2011 yılları arasında pek fazla bir yükseliş görülmedi. Ülke genelinden müşterilerim var. Yunanistan’dan gelen müşterilerim bile var. Sektörümüzdeki diğer satıcılara Şirketlerin yarısı iflastan endişeli 1 Ülkedeki şirketlerin yüzde 54’ünün iflastan endişe ettikleri, yüzde 63’ünün ise yeni bir işe başlamak istedikleri belirtildi. Küçük ve orta ölçekli şirketlerin 2011 ve 2012 yılı kalkınma verilerine göre yapılan değerlendirmede, 40 yaşına kadar olan işadamlarının yüzde 75’i yönettikleri şirketin iflas etmesi durumunda yeni bir işe başlayabileceklerini aktardı. Şirket sahiplerinin yüzde 52’si ise iflas durumunda yeni bir yeni bir şirket kuracaklarını aktardı. İflastan özellikle 31-40 yaşları arasındaki genç işadamlarının endişe ettiği savunulurken, bunların ülke genelindeki işadamlarının yüzde 64’ünü oluşturduğu vurgulandı. Araştırmaya göre, şirketlerin yüzde 70’i, şirketi kuran kişi tarafından yönetilirken, yüzde 12’sinin ise miras yoluyla sahibi değişmiş. Şirket sahiplerinin yüzde 9’u, şirket yönetimini bir veya iki yıl içinde aileden birine devretmeyi planlarken, yüzde 11’i bunu 3 veya 5 yıl içinde yapmayı planlıyor. BIO-ECO EXPO Tarih: 18.10.2012-21.10.2012 Yer: Sofya NDK Konu: Organik ürünler ve teknolojileri fuarı Organizatör: Bulgaristan Ticaret ve Sanayi Odası Yerli Ürünler Fuarı Tarih: 23.11.2012-02.12.2012 Yer: Sofya, Universiada Spor Salonu Konu: Konfeksiyon, trikotaj, gıda ürünleri, ev ürünleri fuarı Organizatör: Bulgaristan Ticaret ve Sanayi Odası Noel ve Yeni Yıl Pazarı Tarih: 07.12.2012-22.12.2012 Yer: Sofya, Universiada Spor Salonu Organizatör: Bulgaristan Ticaret ve Sanayi Odası ‘Ekmek fiyatlarının artması için objektif sebepler var’ Buğday, elektrik, su ve yakıt fiyatlarının zamlanmasından dolayı ekmek fiyatlarının kesinlikle artacağı tahmin ediliyor. Tarım Bakanı Miroslav Naydenov, ekmek fiyatının artması için objektif sebeplerin bulunduğunu dile getirdi. BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM 1lırken, Kazakistan ve Ukrayna’da Rusya’da buğday üretimini aza- düşük verim elde edildi. Bu nedenle bu ülkeler Karadeniz bölgesinde aktif buğday dengesine katılmıyor. Bu da Bulgaristan’daki buğday fiyatının son beş yılın rekor seviyesine ulaşmasına neden oldu. Ulusal Ekmek Üreticileri Sanayi Odası Sekreteri Kolyo Kolev, ekmek fiyatlarının kesinlikle artacağını savundu. 1 Temmuz’dan itibaren sanayi elektriğinin yüzde 16, su fiyatlarının yüzde 5, yakıt fiyatlarının yüzde 10 ve buğday fiyatlarının yüzde 35 oranında arttığı bir ortamda ekmek fiyatlarının aynı kalmasının mümkün olmayacağını dile getiren Kolev, fiyat artışının olacağını ve bu artışın pazar şartlarına göre yapılacağını belirtti. Bu yıl ülkede 4 milyon ton buğday elde edilmesi beklenirken, bu yılki buğda- yın kalite bakımından iyi durumda olduğu, buğdayların yüzde 80’inin ekmeklik kalitede olduğu aktarıldı. Bu hafta içinde Tahıl Danışma Kurulu zamların oranını değerlendirmek üzere toplanacak. Toplantıda, et ve süt fiyatlarınıda etkileyebilecek yem fiyatları da ele alınacak. Ekmek fiyatları, yüksek buğday fiyatlarından dolayı artar Tarım Bakanı Miroslav Naydenov, büyük fırınların doğalgaz ile çalıştığını ve elektrik enerjisinin ekmek fiyatında yüzde 6 oranında rol oynadığını belirterek, ekmek fiyatlarının yüksek buğday fiyatları nedeniyle artacağını söyledi. Karadeniz bölgesi ile Amerika’daki verimin düşük olması, buğday fiyatlarını yükselttiğini vurgulayan Bakan, Rusya ve Kazakistan’daki buğday hasadı tamamlanmadan fiyatların düşeceği yönünde ümitlerin olmayacağını aktardı. Yağmurların yağmaması durumunda mısır veriminin de endişe verici duruma geleceğini aktaran Bakan Naydenov, mısırın yemin hammaddesi olduğunu, bu nedenle yem fiyatlarının artabileceğini belirterek, yem üreticilerine yapılan yardımların yakında tamamlandığını aktardı. Avrupa fonlarından verilen yardımların şimdiki gibi aralık ayında değil de ekim ayında verilmesi için Avrupa Komisyonu’na müracaat edeceklerini vurgulayan Bakan, bir çok sektör kuruluşlarının ödemelerin bu aylarda yapılmasını istediklerini sözlerine ekledi. 06YORUM 30 TEMMUZ – 5 AĞUSTOS 2012 ZAMAN Kadir Dikbaş Gıda fiyatları dünyayı ısıtacak Avrupa’da işler kötü. Çin’de ve Hindistan’daki yavaşlama da iyice belirginleşti. İşte bu şartlarda, dünya emtia fiyatlarında yükseliş değil, düşüş görülüyor. Fakat bu düşüş daha çok gıda dışı ürünlerde. Petrolde de beklenen ölçüde değil. Gıdada, özellikle de tahılda ciddi fiyat artışları var. Sebep son haftalarda ABD’den gelen kuraklık haberleri. Sadece ABD’de değil Asya ve Avrupa’da, aşırı sıcaklardan hububat, yem bitkileri ve yağlı tohum bitkilerinin üretimi olumsuz etkileniyor. ABD önemli, çünkü dünyanın en büyük buğday, mısır ve soya ihracatçısı. Ülkede 1964’ten bu yana görülen en şiddetli kuraklık sebebiyle üretimde ciddi düşüş bekleniyor. Son bir ayda mısır fiyatları yüzde 51, buğday fiyatları yüzde 40 ve soya fasulyesi fiyatları ise yüzde 20 civarında artış kaydetti. ABD Tarım Bakanı Tom Vilsack “Her gün dizlerimin üzerine çöküp yağmur yağsın diye dua ediyorum. Durum felaket.” açıklamasını yaparken, İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times, “Kıtlıktan bütün dünya etkilenecek, tarım fiyatları yükselecek” yorumunu yapmış. 2009-2010 hasat döneminde 651 milyon ton olan dünya buğday üretimi, 2010-2011 döneminde 694,7 milyon ton olmuştu. Bu yıl, yani 2011- 2012 döneminde üretimin 665 milyon tona gerileyeceği tahmin ediliyor. Sorun burada. Mısırda ve soyada daha fazla üretim düşüşü bekleniyor. Uzakdoğu ülkeleri başta olmak üzere, bazı ülkeler için buğdaydan daha önemli olan bir diğer tahıl pirinç. Pirinçte geçen yıla göre çok daha iyi bir verim öngörülüyor. Bu da, artan karamsarlık içinde iyimser beklenti. 2010 yılında 440 milyon ton olan dünya pirinç üretimi 2011’de 447 milyona yük- selmiş. Bu yılın temmuz ayı tahminlerine göre, 2012’de üretim 462 milyon tona yükselecek. Bunun etkisi fiyatlarda da kendisini gösteriyor ve son aylarda düşüş söz konusu. Bunun yanında, gıda maddeleri üzerine para yatıran bazı yatırım fonlarının, yaşanan kuraklığı daha da fazla hissettireceği bir gerçek. Bu fonların insafı yok çünkü. Böyle bir durumda, özellikle tahıl ithalatçısı fakir ülkelerin ciddi sorun- larla karşı karşıya kalacağı açık. Üstelik Avrupa’daki borç krizinin tüm dünyada yavaşlamaya yol açtığı şu dönemde. 2007-2008 yıllarındaki fiyat artışlarının, Bangladeş’ten Haiti’ye kadar pek çok ülkede ayaklanmalara yol açtığını hatırlatalım. Türkiye’ye gelince, dünya piyasalarındaki gelişmelerden Türkiye’nin de etkilenmesi mümkün. Tarım Bakanı Mehdi Eker, “ABD’deki kuraklık nedeniyle meydana gelen krizin bizi etkilemesine izin vermeyeceğiz.” diyor. Açıkladığına göre, “Türkiye, bu sene Orta Anadolu ve Doğu Anadolu bahar yağmurlarının gecikmesi sebebiyle bir kısım kuraklık yaşadı. Bu bölgelerde buğday üretimi yüzde 10 civarında etkilendi. Ama gerek Çukurova, gerek Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve gerekse Trakya ile diğer bölgelerde üretim oldukça iyi. Her halükarda Türkiye’nin ihtiyacından daha fazla bir üretim söz konusu.” Umarız öyle olur. Ancak Türkiye’nin buğday sıkıntısı çekmeyecek gibi görünse de normal dönemlerde bile mısır ve soyanın da aralarında olduğu bazı tahıllarda önemli miktarda ithalat yaptığını unutmayalım. Şu Ramazan günlerinde, Allah’ın bahşetmiş olduğu her türden meyve, sebze ve diğer nimetlerin kıymetini daha iyi anlamak, bütün yıl boyunca israfın her çeşidinden kaçınmak dileğiyle. Tıp eğitimi uygulama ile öğrenilir FIRAT GÜLLÜ SOFYA TIP FAKÜLTESİ 1 Kimileri için bir anlam ifade etmez belki, Tıp Fakültesi okurken hep kendini yargılarsın acaba ben ne biliyorum diye. Ama fakülteyi bitirip doktor olan, bugün en büyük ameliyatlara giren de bilir ki, tıp okuyarak değil, uygulama ile öğrenilir. Şimdi diyeceksiniz o zaman sen birşeyler öğreneceksin diye birileri ölecek öylemi? Hayır, kimseleri öldürmek için değil, belki onların acılar içinde geçirdikleri hayatı sonlandırmak için elbet birileri bu ameliyatları olacak, birileri bu ilaçları deneyecek, kimsenin canına kast etmeye hakkımız yok. Ama birileri öldüklerinde toprak olacak cansız bedenini bile paylaşmazken biz ne yapacağız? Her gören sorar kadavra gördünüz mü, kestiniz mi diye. Türkiye’de bu uygulamalar şu anda sadece plastik maketler üzerinde yapılırken, biz Bulgaristan’da birinci sınıftan itibaren elimize verilmiş kesilmiş bir bacak veya kol üzerindeki deri, yağ tabakası, dokuları, bağları, kasları, sinirleri ve bir kablo tesisatının düzenlenişi gibi olan damarları incelemeye çalışıyorduk. Belki lise hayatımız boyunca hayatın zorluğunun farkında olamadık, çalışmadık, ama bu, hiç bir zaman kendi imkanlarımız ile yurtdışında tıp eğitimi almamıza engel değildir. Bugün Türkiye’deki en ünlü doktorların bile aldıkları eğitimi sadece yurt dışında aldıklarını düşünürseniz ve sadece yurtdışında kalarak bile hayatımıza bir şeyler kattığımızı düşünürseniz, sizin bir hiç gördüğünüz bu insanların kendi dilleri haricinde en az 2 dil daha bildiklerini düşünürseniz bu bile Türkiye için bir artıdır. Bir elin parmakları bile eşit değilken herkesin çok mükemmel bir birey olmasını beklemek zaten hayatta yapılan en büyük yanlıştır. Ben bugün Türkiye’de mezun olup muadil ilaçları iki farklı ilaçmış gibi yazan UZMAN doktorlar da gördüm, bunları fark edebilecek kadar deneyimli PRATİSYEN hekimler de. Unutmayın her koyun kendi bacağından asılır. Kimselerin suçunu kimseye yıkamazsınız. 6 yaşlarındayken karnından bıçaklanarak o zamanlar devlet hastanesi olmadığı için pratisyen bir hekime gelen hastayı mı unutmamı beklersiniz; 7 yaşındayken gözlerimin önünde Aort damarı tamamen tıkandığı için öleni mi? Ve daha o yaşlardayken 17 – 18 dikiş yiyen hastanın yarasını temizleyen bir çocuğu mu sınava tabi tutacaksınız? Buyurun tutun. Ama size şunun garantisini verebilirim ki, bugün yeni mezun olan her doktoru getirin benim yapabildiğimin fazlasını yapabilirse buyurun diplomam sizin olsun, ama yapamazsa bana onlar gibi çalışma hakkımı verin! Ya da üniversite hayatım boyunca aldığım bütün notlarımın ortalamasını alın, belirli bir ortalama altında kalan öğrenciyi sınava tabi tutun. Buna da razıyım. Şu anda 3. sınıfın 2. dönemini İngilizce okuyorum. Klinikte görüştüğümüz, takip ettiğimiz hastaların hepsi Bulgar vatandaşı. Hocamız her dakika yanımızda olamadığı için 4 senede öğrendiğim Bulgarcayla hastanın tüm bilgilerini alıp gerekli teşhis ve tanıyı yapabilmek için arkadaşlarımızla 3 dilde çözümleme üretiyoruz. Ürdün’den, Filistin’den, Fransa’dan hatta İngiltere’den bile gelen bu kadar insan sadece okulu bitirme derdiyle uğraşırken, bizler hala ne olacağımızın belirsizliği içerisinde okuyoruz. Bizler artık kendimizi yargılamaktan bıktık. Kısacası sizler de elinizi vicdanınıza koyun. Ben 7 yılda buraya vereceğim parayla kendime en sağlam işi kurabilirdim. Ama ben öncelikle insanlığa, sonra kendi vatandaşıma hizmet edebilmek için bu kadar masraf ettim, bunca yıl sadece bunun için haftalarca oturup anadilim olmayan dilde cilt cilt kitaplar okudum ve ben o yüzdendir ki, oturup bu kitapları farklı farklı asistanlara, profesörlere, doçentlere, İngilizce olarak yazdım ve anlattım. Yeri geldi sadece okuduklarımla geçtim, yeri geldi bir arkadaşıma sordum. Bu öğ- rencilik, hanginiz yapmadı ki? Yeri geldi bildiğimin az olduğu yerde hocanın derslerine düzenli olarak gittiğim için hocanın töleransı ile geçtim. Bunca sorunu yaşamam için yanlış ne yaptım? Bütün hocalar, öğrenciler hakkında fiş tutarlar, her asistan bu fişleri sınav zamanı profesörün veya doçentin önüne koyar. Öğrencinin ne kadar bilgisi olup olmadığı ara dönemlerde yapılan sınavlarla takip edilir ve eğer derslere düzenli olarak gidiyorsanız zaten sınavın yarısını geçmişsinizdir. Oluşturacağınız komisyonla gelin, her üniversitenin bu komisyonlara saygı ile yaklaşacağından eminim. Gerekli olduğu halde her bölümün anabilim dalı başkanları ile oturun konuşun, ama bizim ne bildiğimiz konusunda oturup bizi yargılamayın. Bu sizin hakkınızdır, ama doktorluk tamamen terzi-çırak ilişkisi gibidir. Gerektiği yerde sizden daha deneyimlisi gelir size ne yapmanız gerektiğini gösterir; yeri gelir siz bildiklerinizi sizden daha deneyimsiz bir kardeşinize gösterirsiniz. Tıp hiç bir zaman kitapta yazdığı gibi olmaz, hiç bir zaman adından bahsedilen sinir belirtilen kasın altından geçmez. Bunların hepsini görmeden tanımadan kitaptan okuyarak kimse doktor olamaz. Herşeyden önce bizler de şunun bilincindeyiz: Doktorun hatasını toprak örter! 07 AİLE 30 TEMMUZ – 5 AĞUSTOS 2012 ZAMAN Söz dinletemediğiniz çocuklara seçenek sunun Çocuklara söz geçirememe anne-babaların en sık şikâyet ettikleri konuların başında gelir. Söz geçirme adına bağıran, emir veren, boş tehditlerde bulunan ebeveynler istediklerine de ulaşamaz. Pedagog Ali Çankırılı, 3-4 yaşa mola, 5-12 yaş çocuklara ise seçenek sunma sistemini öneriyor. ZEYNEP KAÇMAZ 1darlığını ilan etmiş durumda. Birçok evde çocuklar hüküm- Anne-babayı parmağında oynatıyor, her şey onların istediği gibi oluyor. Anne-baba ise çocuklarına söz geçiremediklerinden yakınıyor. Oysaki çocuklar üzerinde otorite kurmak o kadar da zor değil. Birkaç yöntemle sözünüzü dinletebilirsiniz. 3-4 yaş arası çocuklara ‘mola’, 5-12 yaşındakilere ise ‘seçenek sunma’ sistemini uygulayın. Pedagog Ali Çankırılı, ebeveynlerin söz dinletebilmek adına yaptığı en büyük yanlışın çocuğun her istediğini yerine getirme ve davranışlarına sınır koymama olduğunu söylüyor. “Biz fakirlik ve baskı altında büyüdük, çocuklarımız maddî sıkıntı çekmesin, baskı altında büyümesin.” diyen ebeveynlerin çocuklarının her isteğini yerine getirdiğini ifade ediyor. Bu şekilde çocuğun mutlu olacağına ve bağımsız bir kişilik kazanacağına inanıldığını belirten Çankırılı, aksine çocuğun doyumsuz, şımarık, saygısız, sabırsız, şükürsüz, tembel, kural ve sınır tanımayan bir kişiye dönüşeceğini aktarıyor. Sınırların yol gösterici trafik levhaları gibi olduğunu söyleyen Çankırılı, “Arabanızla kalabalık bir şehrin sokaklarında seyahat ettiğinizi, daha önce hiç gitmediğiniz bir adresi bulmaya çalıştığınızı, ancak kavşaklarda ve dönemeçlerde hiç levha bulunmadığını düşünün. Aradığınız adresi bulmak için kim bilir kaç kez yanlış yola girer, kaç kez kaza atlatırsınız. Doğru ve kabul edilebilir davranışları öğrenmeye çalışan çocuklar için de durum aynıdır. Koyduğunuz sınırlar yol gösteren levhalar gibidir.” diyor. Çankırılı, sınırların sanıldığı gibi, çocukların haklarını kısıtlamak, onlara baskı uygulamak olmadığını aktararak, “Sınırlar, çocuklara korundukları, güvende oldukları ve değer verildikleri duygusu kazandırır. Aile içi kurallara uymalarını, işbirliği yapmalarını, otoriteye saygı duymalarını sağlar, sorumluluk kazandırır.” şeklinde konuşuyor. bakkaldan iki ekmek al da gel! Yoksa aşağı inersem gebertirim!” Hasan, bunların boş tehditler olduğunu bilir. Çocuk oyuna daldığında iş buyurmayın Anne-baba, çocuğa sözünü geçirebilmek için oyun anına çok dikkat etmeli. Oyunun, çocuğun en ciddi işi olduğunu belirten Çankırılı, “Çocuk oyuna dalmışken ona iş buyurmak, söz dinletmenin çok zor olduğu bir andır.” diye konuşuyor. Çankırılı bu durumu şöyle örneklendiriyor: Anne sokakta arkadaşlarıyla maç yapan 10 yaşındaki oğluna evin balkonundan bağırıyor: “Hasan, çabuk bakkaldan iki ekmek al da gel!” Hasan’ın çok önemli bir işi var, senin iki ekmeğin kaç para eder? Hasan annesini duymamış gibi yapar, oyununa devam eder. Anne kızar, sesini yükselterek tekrar bağırır: “Hasan, sana söylüyorum, bakkaldan iki ekmek al da gel!” Hasan yine sağır dinleme yapar. Sözünü dinletemeyen anne tehdit yoluna başvurur: “Hasan, çabuk 3-4 yaşa mola yöntemi Mola yöntemini uygulamaya geçmeden önce çocuğa açıklama yapın: “Hatalı bir davranışta bulunduğunu fark ettiğimiz zaman sana durmanı söyleyeceğiz ve odana gitmeni ve bir süre odanda kalmanı isteyeceğiz. Süre dolunca sana haber vereceğiz.” Onaylamadığınız davranışların bir listesini yapın. Listeyi çocuğa okuyun ve göreceği bir yere asın. Onaylanmayan davranışlar listesi: Vurmak yok, ısırmak yok, tekme atmak yok, saç çekmek yok, tükürmek yok. Çocuğa ceza alıyormuş kanaati verecek kızgın bir ses tonu ve yüz ifadesi kullanmayın. Moladan sonra hiçbir şey olmamış gibi çocukla aranızda temiz bir sayfa açın. Bekleme süresi dolduğunda, “Sanırım bir daha böyle davranmazsın” şek- linde uyarmayın, nasihat etmeyin. 5-12 yaşa alternatif sunun 5- 12 yaş çocuklara seçenekler sunarak söz dinletilebilir. Örneğin: Anne gazete okurken iki çocuğu oyuncak kavgası yapmaya başladı. Anne onları uyardı. Çocuklar kavgaya devam etti. Anne sesini yükseltti: “Size kavgayı kesin dedim!” Çocuklar anneyi duymamış gibi kavgaya devam ettiler. Çocuklar, annelerini duydukları halde kavgayı kesmiyor, evin içinde koşuşturuyor, oyuncağı birbirinin elinden almaya çalışıyorlardı. Annenin uyarmaları, kızmaları, boş tehditleri bir işe yaramadı; çocuklara sözünü dinletemedi. Anne bu gibi durumlarda yerinden kalkıp kızmadan, bağırmadan, oyuncağı çocukların elinden alarak, “Çocuklar, ya kavga etmeden oynarsınız, ya da oyuncağı kaldırırım, iki gün onunla oynayamazsınız. Seçiminizi yapın, hangisini istiyorsunuz?” demeli. Sevgi yoksunluğu sendromu artıyor ELA DEMİR 1 Bebeği ile göz teması kurmayan, onu sık sık kucağına alarak fiziksel iletişimde bulunmayan ve bebekleri TV karşısında büyüten annelerin çocuklarında sevgi yoksunluğu sendromu görülüyor. Bu çocuklar dokunmak ve dokunulmaktan hoşlanmıyor, göz teması kuramıyor. Teknolojinin hızla ilerlediği bir dönemde çocuktan çok teknolojik aygıtlarla vakit geçiren annelerin çocuklarında sevgi yoksunluğu sendromu görülüyor. Çocuklarda gelişimsel bozukluklara yol açan sevgi yoksunluğu sendromu, 20 yıl önce 15 bin kişide bir rastlanırken, şimdi bu sayı 250 çocukta bir kişiye kadar çıkmış bulunuyor. Sevgi yoksunluğu sendromu görülen çocuklar, dokunmaktan ve dokunulmaktan hoşlanmıyor, göz temasları kurmakta güç- lük çekiyor ve toplumsal çevre ile ilişkilerinde problemler yaşıyor. Hastalığın, göz teması kuramama, konuşma problemi gibi belirtileri, otizmle benzerlik gösterse de otizmde, ritmik hareketler, sallanma gibi tipik hareketler sevgi yoksunluğu sendromunda görülmüyor. En önemli fark ise erken tespit edildiği takdirde sendrom, 6 ay ile 1 yıl arasında süren bir eğitim ile tedavi edilebilirken otizmdeki rehabilitasyon süresi çok daha uzun bir sürede gerçekleştiriliyor. Ancak sendrom erken teşhis edilmediği takdirde otizme doğru bir süreç de seyredebiliyor. Bebek doğduğu ilk ay içerisinde sadece annenin ağız çizgisini, ilk 3 ay içerisinde ise yüzünün tamamını görebilmeye başlıyor. Bu sebeple anne ile yoğun vakit geçiren bebek annenin yüz ifadeleri ve ruh durumundan etkileniyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Bülent Madi, “Çocuk, annenin ağzının aşağı doğru olup olamamasına göre keyif hormonu salgılar. Dokunma, göz teması bunların hepsi ile birlikte uyaran eksikliği başlar. Ama en önemlisi dokunmadır. Çocuk ilk olarak anne karnında titreşimleri alır.” diye konuştu. Babanın da çocuk ile oyun oynaması, çocukla göz teması kurması önem taşıyor. Psikolog Mehtap Kayaoğlu ise kültürümüzde bebeğin doğduktan sonra kundakla birlikte anneye verildiğini hatırlatarak, bebek odası kavramının kültürümüze yerleşmesi ile ebeveyn ile bebeğin uzaklaştığına dikkat çekiyor. Ancak, Kayaoğlu son dönemde uluslararası kongrelerde de anne-bebek ten temasının vurgulandığı ve olumlu bir geri dönüş yaşandığını kaydetti. 30 TEMMUZ – 5 AĞUSTOS 2012 ZAMAN Teravih namazı, orucun meyvesi, gecenin bereketidir YRD. DOÇ. ERGÜN ÇAPAN 1 Teravih namazı, ezan, cuma ve bayram namazları gibi İslâmî şeairden kabul edilmiştir. Allah Resulü, Ramazan gecelerinde teravihe sözlü teşvikinin yanında bizzat kendisi ashabı ile birlikte teravih namazını kıldırmış, fakat farz kılınır endişesi ile bunu devam ettirmemiştir. Ramazan ayı orucuyla, iftarıyla, mukabelesiyle, teravih ve sahuru ile insanların aşk ve şevk ile Allah’a ibadete koştuğu bir aydır. Bu mübarek ay, bütün insanî hususiyetlerin inkişafına açık bir fırsat, bir ganimet dönemidir. Allah Resulü (aleyhi ekmelü’t-tehâyâ), Kur’ân’ın nazil olduğu, cennet kapılarının ardına kadar açıldığı, mağfiretle tüllenen bu mübarek ve bereketli zaman dilimini ümmetinin dolu dolu geçirmesini, gerek fiili ile gerekse sözleri ile teşvik etmiştir. Ramazan ayında diğer zamanlarda olmayan bir ibadet vardır ki, bu, gündüz oruçla melekliğe, ruhaniliğe açılan insanların, geceleyin cemaat hâlinde Allah’a kulluk borcu olarak eda ettikleri teravih namazıdır. Teravih namazı, İslâmî şeairden kabul edilmiştir. Teravih namazını kılmak, âkil baliğ erkek ve kadın Müslüman için sünnet-i müekkededir. Farzların cemaatle kılınması İslâm’ın şiarı olduğu gibi, teravihin cemaatle kılınması da, bu sünnetin şiarı olmuştur. Teravih, Efendimiz’in sünneti olup, aynı zamanda İslâm dininin şiarlarından ve zahiri alâmetlerinden kabul edilmiştir. Hz. Peygamber Efendimiz (sas), birçok hadislerinde Ramazan gecelerinde ibadeti teşvik etmiştir: Kim Ramazan’da inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek, O’nun rızasını kazanmak için kıyam ederse (teravih kılarsa), geçmiş günahları bağışlanır. Allah, Ramazan ayında oruç tutmanızı farz kıldı. Ben de, Ramazan gecelerinde kıyam etmenizi (teravih namazı kılmanızı) sünnet kıldım. Kim, inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek ihlâsla oruç tutar ve kıyam ederse (teravih namazı kılarsa), annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından temiz hâle gelir. Hadislerde geçen “Ramazan’da kıyam etme” ile te- ravih namazının kastedildiği hususunda ittifak vardır. Allah Resulü, sözlü teşvikinin yanında bizzat kendisi ashabı ile birlikte birkaç gece teravih namazını kıldırmış, fakat farz kılınır endişesi ile devam ettirmemiştir. Hz. Aişe’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz, iki veya üç gece mescidde cemaatle teravih namazını kılmış, üçüncü veya dördüncü gece insanların yoğun ilgisini görünce yatsı namazını kıldırıp, hücresine çekilmiş ve teravihi kıldırmak için çıkmamıştı. İnsanlar, Hz. Peygamber’in (sas) çıkacağını umdukları için beklemişler, hattâ uyudu ise uyansın diye öksürmeye başlamışlardı, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), (sabah namazı vaktinde) mescide çıkıp, orada bekleyenlere şöyle buyurdu: “Sizin bu namazı kılma hususunda ne kadar istekli olduğunuzun farkındayım; onu size kıldırmama da bir engel yok. Fakat teravihin size farz kılınmasından endişe ettiğim için çıkıp kıldırmadım. Şayet farz kılınacak olsa, bunu hakkıyla yerine getiremezsiniz.” Ahmed Şahin Diş tedavisi, göze ilaç, kadında özel hal, astımlının spreyi ve insülin, orucu bozar mı? 1. Soru: Oruçlu iken morfinli morfinsiz diş çektirmek doldurtmak, kaplatmak orucu bozar mı? Cevap: Diş tedavisi sırasında boğazdan aşağıya, bedenden içeriye bir şey gitmezse, mesela kan ve ilaç yutulmazsa oruç bozulmaz. Bununla beraber, şüpheden kurtulmak için bu gibi acil olmayan tedavileri iftardan sonraya tehir etmekte isabet olduğu unutulmamalıdır. 2. Soru: Göze, burun ve kulağa damlatılan ilaç orucu bozar mı? Cevap: Göze ve zarı delik olmayan kulağa damlatılan ilaç orucu bozmaz. Ancak buruna damlatılan ilacın (yemek borusu ve mideyle bağlantısı bulunduğundan dolayı mideye doğru akacak kadar çok olması halinde) orucu bozabileceği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Bu itibarla, buruna akıtılan ilaç bulaştığı burun içi cidarlarda kalır da karın boşluğuna akacak kadar çoklukta olmazsa orucu bozmaz. Diyanet ilmihaline de bakılabilir. 3. Soru: Kadın, özel halinin başlayacağı günü de oruca niyet etmeli midir? Yoksa âdet görme ihtimali olan günde oruca niyet etmese de olur mu? Cevap: Âdet göreceğini sandığı günü de oruca niyet etmesi uygun olur. Özel hal başlamazsa orucunu tamamlar. Başlarsa hemen bırakır. Bir karışıklık söz konusu olmaz. Hatta iftar saatine yakın da olsa özel halin başlamasıyla orucun bozulması uygun olur. O halde iken oruç tutulmayacağı ifade edilmektedir. 4. Soru: İlaç alarak âdeti Ramazan’dan sonraya tehir ettirmek uygun olur mu? Cevap: Uygun olsa da sıhhî açıdan mahzur ihtimali akla gelmektedir. En iyisi, oruç tutulmalı, özür başlayınca bırakılmalı, yenilen günleri de sonra kaza ederek borçtan kurtulma yolu tercih edilmeli, ilaç alarak zorlamaya gerek duyulmamalıdır. Çünkü ‘tut’ emri de dinî emirdir, âdet başlayınca ‘ye’ emri de.. Bu sebeple tutunca itaat etmiş de tutmayınca isyana yönelmiş olunmaz. Belki her iki halde de Rabb’imizin emrine uyulmuş, ikisinden de sevap kazanılmış olunur. Bundan dolayı bir maneviyat büyüğünün hanımlara şu hitabı düşünülmeye değer görülmüştür. Demiş ki: - Hanımefendiler, sizler Allah’ın ne bahtiyar kullarısınız!. Orucunuzu tutar sevap alırsınız, tutmaz yine sevap alırsınız. Çünkü her iki halde de emre uymuş olursunuz. Emre uyan sevap alır, günaha maruz kalmaz. 5. Soru: Astımlı hastaların kullandığı sprey orucu bozar mı? Cevap: Nefes almakta zorluk çeken astımlının boğazına pompaladığı özel karışımlı ilaç orucu bozmaz!. Çünkü bu bir hayatî ihtiyaçtır. Ayrıca yutulan özel hava zerreciklerinin içeriye gittiği doğru olsa bile akciğerden ileriye geçmediği, mideye ulaşmadığı ve susuzluk ihtiyacını karşılamadığı da ileri sürülmektedir. Bu sebeple astımlının nefes almayı kolaylaştıran oksijenli hava pompalamasının orucu bozmayacağı yolunda Diyanet’in de fetvası vardır. NAMAZ VAKİTLERİ Günler 30 Pazartesi 31 Salı 1 Çarşamba 2 Perşembe 3 Cuma 4 Cumartesi 5 Pazar İmsak Güneş Öğle 4.13 4.15 4.17 4.18 4.20 4.22 4.23 6.11 6.12 6.13 6.14 6.15 6.17 6.18 13.40 13.40 13.40 13.40 13.40 13.40 13.40 Efendimiz (sas) kıldırmıştı İkindi Akşam Yatsı 17.36 17.35 17.35 17.34 17.34 17.34 17.33 20.57 20.56 20.54 20.53 20.52 20.51 20.50 22.42 22.40 22.38 22.37 22.35 22.33 22.31 SOFYA’DAN ÖNCE: Peştera, Velingrad 4 dk Pleven, Smolyan 5 dk. Karlovo, Plovdiv, Pazarcik 6 dk. Kırcali, Kazanlık, Momçilgrad, Sviştov 7 dk. Haskovo, Krumovgrad, St. Zagora, V. Tırnovo 9 dk. Ruse, Harmanli, N. Zagora 10 dk. Popovo 11 dk. Omurtag 12 dk. Kubrat, Razgrad, Tırgovişte, Yanbol 13 dk. İsperih, Tutrakan, Şumen, Preslav 14 dk. Karnobat 15 dk. Aytos, Novi Pazar, Silistra 16 dk. Burgas, Provadiya 17 dk. Varna, Dobriç 18 dk. 1. Efendimiz (sas), kendisi birkaç gece çıkarak cemaatle teravih kılmış, daha sonra farz kılınır endişesi ile cemaatle kılmamıştır. 2. Hz. Peygamber (sas), Ramazan ayında bir gece mescide çıkmış ve mescidin bir kenarında namaz kılan insanlar görerek, “Bunlar ne yapıyorlar?” diye sorduğunda, orada bulunanlardan biri şöyle cevap vermiştir: “Ey Allah’ın Resulü, bunlar hafız olmayan kimseler; Übeyy ibn Ka’b onlara namaz kıldırıyor.” Resûlüllah, bu cevaptan memnun olarak, “Ne güzel yapmışlar, isabet etmişler!” buyurmuştur. (Tehanevi, İlaü’s-Sünen 7/59-60) 6. Soru: Oruç tutan şeker hastalarının mecbur oldukları iğneyi yaptırmaları orucu bozar mı? Cevap: Belli aralıklarla enjeksiyon yoluyla (insülin) almaları gereken şeker hastalarının oruç tutmalarında tıp bakımından bir sakınca bulunmazsa, oruçlu iken (insülin) iğnelerini yaptırmaları oruçlarını bozmaz. Çünkü şeker hastaları bunu yaptırmadan yaşayamaz. Hayati bir tehlikenin olduğu anlarda iğne yasağı yoktur zaten. Ancak, hastalığın şiddetlenmesi gibi ciddi bir mahzur yoksa iğneler iftardan sonraya bırakılırsa daha sağlamı tercih edilmiş olunur. a.sahin@zaman.com.tr 09 KÜLTÜR 30 TEMMUZ – 5 AĞUSTOS 2012 ZAMAN İDRİS ALİ RAZGRAD 1 Razgrad, geleneksel yoğurt festivaline ev sahipliği yaptı. Yoğurt festivalinin yanı sıra milli gelenekler ve güzel zanaatlar da sergilendi. Bu yıl geleneksel yoğurt, milli gelenekler ve güzel zanaatlar festivalin on birincisi yapıldı. Festivalin açılışı belediye kültür merkezi önün- de gerçekleştirildi. Açılışta sanatçı Petya Büyüklieva, “Razgrad’ın şarkısı” isimli parçayı ilk defa seslendirdi. Bu yılki festivale yurtiçi ve yurtdışından 80’nin üzerinde zanaatçı katılarak hünerlerini sergiledi. Bununla birlikte bir çok küçük ve büyük yarışmalar da festivalde yer aldı. Üç gün süren geleneksel FOTOĞRAF: İDRİS ALİ Razgrad’ta geleneksel yoğurt festivalinin on birincisi gerçekleştirildi yoğurt, milli gelenekler ve güzel zanaatlar festivaline kardeş şehirlerin yanı sıra Türkiye, Rusya, Sırbistan, Meksiko, İtalya ve Moldova’dan gelen folklor ekipleri de gösteriler sundu. Türkiye’den katılan 23 yaşındaki Ecem Kalkan ise “Panayirin Kraliçesi” seçildi. İkinci ve üçüncülük ise İtalya ve Sırbistan’ın oldu. EHR’N KAPILARI DÜNYAYA AÇIK. Biz EHR’de, kurulduumuz günden beri uluslararas bir eitim ortam oluturmak için çaltk, lisans programlarmza dünyann 114 ülkesinden bavuru aldk. artc burs imkânlar ve bölümlerimizle ilgili bilgi internet sitemizde. Son bavuru tarihi: 5 Austos. www.facebook.com/IstanbulSehirUniversitesi www.twitter.com/SehirUniversite Kubak Caddesi No: 27 Altunizade 34662 Üsküdar stanbul Türkiye T +90 44 44 0 34 F +90 216 474 53 53 e-posta: uio@sehir.edu.tr 10 SPOR 30 TEMMUZ – 5 AĞUSTOS 2012 ZAMAN Beş bine yakın madalyanın verileceği 2012 Olimpiyatları Londra’da başladı Dünyanın en büyük spor organizasyonunun 30’uncusu, İngiltere’nin başkenti Londra’da muhteşem açılış töreniyle başladı. 12 Ağustos’a kadar devam edecek Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları için 27 milyon sterlin harcandı. Dünya genelinde yaklaşık 1 milyar kişinin izlemesinin beklendiği organizasyonda 10 bin gönüllü görev alacak. 1nizasyonlarından olan Yaz OlimDünyanın en büyük spor orga- piyatları’nın 30’uncusu, İngiltere’nin başkenti Londra’da başladı. 12 Ağustos’a kadar devam edecek Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları için 27 milyon sterlin harcandı. 16 bin 500 sporcunun katılacağı olimpiyatlarda toplam 26 spor dalında 302 yarışma yapılacak ve 21 bin kayıtlı gazeteci tarafından takip edilecek. Spor Bakanı Svilen Neykov, Londra’daki oyunlara katılacak Bulgaristan ekibinin, 4 yıl önce Pekin’de yapılan oyunlara göre daha iyi bir performans göstereceği ümidini taşıyor. Madalya kazanabilmek için sporcuların reel şansları bulunduğunu kaydeden Bakan Neykov, 6 veya 7 madalya, hatta 10 madalya dahi alınabileceğini, madalyaların özellikle güreş, boks, halter, ok atışları ve atletizm dallarında alınabileceğini ifade etti. Rio De Janeiro’da 2016’da düzenlenecek yaz oyunlarında Bulgaristan’ı temsil etmek için özel bir program üzerine çalışıldığını vurgulayan Neykov, bu nedenle Spor Bakanlığı’nın spor okullarına ağırlık verdiğini aktardı. Olimpiyat, İngiltere’ye 20 milyar euro kazandıracak Londra’daki olimpiyat oyunlarının İngiltere ekonomisine 20 milyar euro kazandırması bekleniyor. Yapılan araştırmaya göre, en fazla gelirin bilet satışlarından elde edilmesi tahmin edilirken, 10 milyon adet bilet satılması ve bu satışlardan 500 milyon euro gelir elde edilmesi bekleniyor. Olimpiyatları izlemeye gelen turistlerin konaklama için 160 milyon euro, hediyelik eşya için 240 milyon euro, yiyecek ve içecekler için ise 100 milyon euro harcaması bekleniyor. Olimpiyatları 10 milyon kişinin izlemesi öngörülürken, bunlardan 8.8 milyonunun İngiliz, 1,2 milyonunun ise turistler olacağı belirtiliyor. Olimpiyat oyunlarından sonra da İngiltere’nin 10.8 milyon turist tarafından ziyaret edileceği ve bunların 3 milyar euro harcayacağı tahmin ediliyor. Dünyanın en pahalı madalyası Londra 2012’de verilecek 2012 Londra Olimpiyatları’nda verilecek madalyalar için toplam 8 ton altın, gümüş ve bakır kullanıldı. Pekin 2008’deki madalyaların 200 gram olduğu, Londra’daki madalyaların 410 gram olarak tasarlandığı bildirildi. Altın madalyalarda altın oranının 5,5 grama ulaştığı, kalan kısmının gümüş ve bakır alaşımı olduğu kaydedildi. Londra 2012’de verilecek 4 bin 700 adet altın, gümüş ve bronz madalyalar Londra Kulesi’nde çelik kapılar ardında saklanıyor. Madalyanın tasarımını İngiliz sanatçı David Watkins Nike yaptı. Stefka Kostadinova: Sporcuların motivasyonu çok yüksek Bulgaristan Olimpiyat Komitesi Başkanı Stefka Kostadinova, Bulgaristanlı sporcuların olimpiyatlarda iyi bir performansı göstereceklerini ümit ettiğini söyledi. Olimpiyatlarda Bulgaristan’ı temsil edecek 63 sporcunun motivasyonlarının çok yüksek olduğunu ve çok büyük şanlarının olduğunu belirten Kostadinova, sporcuların güçlü isimlerden çe- kinmemeleri gerektiğini, olimpiyatların, her sporcunun başarısını en iyi sergilemek istediği yarışmalar olduğunu vurguladı. Sporcuların madalya ihtimallerini de değerlendiren Kostadinova, “Badminton gibi sporlarda sekizincilik bile başarı kabul edilirken, bronz madalyanın başarısızlık kabul edildiği sporlar var. Bu nedenle sporcular başarıla- rını ispat etmek ve ülkeyi sevindirmek istiyorlar. Atletizmde İvet ve Vanya’ya güveniyorum.” ifadelerini kullandı. Bazı federasyonların Bulgaristan’ın sadece iki madalya alacağı yönündeki söylentilerine karşı ise Kostadinova, “Güreş, atletizm, boks, atıcılık. Bu alanlardaki sporcular son derece başarılı. Halterciler de iyi kondüsyona sahip.” dedi. Olimpiyatta Müslümanlara pozitif ayrımcılık yapılacak Bu yıl Ramazan’a denk gelen olimpiyatlarda görev alacak Müslümanlar için Londra Olimpiyat Komitesi titiz hazırlıklar yaptı. Ramazan süresince Müslüman ekiplere oruçlarını açmaları için, içinde su, meyve ve besleyici gıdalar bulunan paketler dağıtılacak. Sporcuların ve görevlilerin yaşayacağı olimpiyat köyündeki yemekhane 24 saat hizmet verecek. Ayrıca Müslümanların ibadet etmeleri için de mescitler hazır bulundurulacak. Bulgaristan futbolunda hüsran gecesi İBRYAM HAMZOV 1 Avrupa turnuvalarına katılan Bulgaristan takımları büyük bir hüsran yaşadı. UEFA Avrupa Ligi 2. ön eleme turu rövanş maçlarında Levski Sofia, Sarajevo’ya ve Lokomotif Plovdiv, Vitesse’ye 3-1 mağlup olurken, Ludogorets takımı da Dinamo Zagreb’e 3-2 mağlup oldu. ÇSKA Sofya ise Mura 05 ile oynadığı karşılaşmada 1-1 berabere kaldı. Rövanş karşılaşmaları sonunda Bulgar takımları bir üst tura çıkma hakkı- nı kaybetmiş oldu. Sonuçta yerli takımlar Avrupa arenasına erkenden veda etmiş oldu. Son iki yılda futbola ciddi yatırımlar yapılmasına rağmen, istenilen futbol ortaya konamadı. Bulgar takımları son yıllarda ismi bilinmeyen bir çok takımlara elendi. Jilina, Tampere, Bate Borisov. Hakem hataları ve maçın 8 dakika uzatılmasından dolayı mağlubiyette sadece Ludogorets’in bahanesi olabilir. Fakat Ludogorets’in Avrupa’da tecrübe sahibi olmadığı bili- niyor. Şampiyon olmak yetmiyor. Şampiyonlar Ligi’nde tecrübe ve hırslı oynamak gerekir. Levski üç senedir herhangi bir kupa kazanmazken, Avrupa’da da iki yıl içinde pek başarı gösteremedi. Saray Bosna’da iki dakikada iki göl gördü. 34. dakikada penaltıdan bir gol atsalar da, ikinci yarıda Saraevo takımı üçüncü golü attı ve bir üst tura yükselen takım oldu. Levski ise maçın sonuna kadar pek bir varlık gösteremeyip karşılaşmadan mağlup ay- rıldı. ÇSKA takımı ise sürekli skandallar ile sarsılıyor. Yazın teknik direktörün istediği hiç bir oyuncu satın alınmadı. Bunun için zayıf bir takıma elenmesi de doğal oldu. Lokomotif Plovdiv ise herkese örnek olarak gösterilebilir. Hollandalı Vitesse gibi güçlü bir takıma toplam 5 gol attı. Maalesef Lokomotif Plovdiv’in sahibi de sponsorluktan vazgeçtiği için takım sıkıntılı günler geçiriyor. İkinci maçta 3:1 mağlup oldu ve Avrupa’ya veda etti. 11 EĞLENCE 30 TEMMUZ – 5 AĞUSTOS 2012 ZAMAN Mizah Üniversiteyi yeni bitiren bir genç iş arayıp buluyor. İlk çalışacağı gün patronu geliyor: – Hey sen, al şu bezi yerleri silmeye başla. Genç: – Ama efendim ben üniversitede okudum. Patron: – Ha o zaman başka, ver bezi, ben sana nasıl yapacağını göstereyim.. ☺☺☺ NASA Mars’a adam gönderecekmiş. Sadece bir kişi gidebilecek, giden de geri dönemeyecekmiş. İlk aday olan mühendise bu iş için ne kadar isteyeceğini sormuşlar: – 1 Milyon Dolar, demiş ve eklemiş – Kızılhaça bağışlayacağım. İkinci aday olan doktora da aynı soruyu sormuşlar. Doktor: – 2 Milyon Dolar demiş. – Bir milyonunu aileme bir milyonunu da tıbbi araştırmalara bağışlayacağım. Üçüncü aday olan Temel aynı soruya: – 3 Milyon Dolar, diye cevap verince yetkililer diğerleri bu kadar az isterken kendisinin neden 3 milyon dolar istediğini sormuşlar. Temel yetkililere doğru eğilmiş, kısık bir sesle: – 1 milyonunu ben alırım, 1 milyonunu size veririm, mühendisi de Mars’a gön- deririz. ☺☺☺ Bir fabrikada imalat hattındaki çok önemli olan ana makinalardan biri arızalanınca fabrikadaki tüm üretim de durdu. Mevcut teknisyenler makineyi çalıştırmak için çok uğraştılar, ancak ne yaptılarsa nafile, bir türlü başaramadılar. Sonunda dışarıdan uzman çağırdılar. Uzman gelip makineyi inceledi. Durumuna baktı. Sonra çantasından bir çekiç çıkardı. Elinde çekiçle makineye yaklaştı. Makinenin belli bir noktasına elindeki çekiçle dikkatlice sert bir vuruş yaptı. Makine hemen çalışmaya başladı ve hiçbir arıza olmamış gibi devam etti. Fabrika tekrar harekete geçti. Uzman fabrikadan ayrıldıktan iki gün sonra faturasını gönderdi: “Hizmet bedeli karşılığı 1.000 USD”. Fabrika müdürü bu faturaya çok kızdı. Tepesi attı ve bir çekiç darbesi için bin doları çok buldu. Uzmandan ayrıntılı fatura göndermesini istedi. Uzmandan bir gün sonra aşağıdaki ayrıntılı fatura geldi: Makineye cekiçle vurma bedeli..........1 $ Nereye vuracağını bilme bedeli......999 $ Toplam...........................................1.000 $ ☺☺☺ Bir fizikçi, bir kimyacı ve bir ekono- mist ıssız bir adaya düşmüş. Yiyecek bir şey yok. Lakin bir bakmışlar sahile vuran bir konserve kutusu: Dolma! Fizikçi demiş: – Bir taşla vurup açalım, yeriz. Kimyacı demiş ki: – Ateşe atalım hem sıcak bir şeyler yemiş oluruz hem de kutu açılır. Ekonomist lafa girmiş: – Farz edelim ki elimizde bir konserve açacağı var. ☺☺☺ Arizona’da demiryolu yapımı sırasında mühendis, yaşlı adamı ikna etmeye çalışıyordu: – Tom Baba, başka çözüm bulamadık. Demiryolunu sizin evden geçirmek zorundayız. Tom Baba öfkelendi: – Demek benim evimden! Olur mu öyle şey! Yani trenin her geçişinde gelip kapıyı açacağım, öyle mi? ☺☺☺ Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. 1 SAYI BULMACA 3 9 6 5 7 1 4 8 2 9 2 3 4 9 9 2 8 1 8 3 5 7 3 2 1 5 7 8 4 4 3 7 5 8 1 8 9 2 4 4 3 1 2 4 6 9 3 6 3 1 4 8 3 9 2 5 5 8 6 5 8 1 5 9 6 2 8 7 6 3 2 6 5 4 8 9 3 9 5 6 7 8 2 7 1 4 5 2 2 9 4 1 6 8 7 1 6 6 9 3 4 2 7 9 4 3 4 7 7 1 3 6 7 8 2 9 9 4 4 8 6 7 8 6 5 4 8 6 5 5 7 8 5 9 8 9 7 3 4 6 4 2 2 1 7 4 4 4 8 3 2 1 4 5 7 2 9 2 9 5 7 3 5 5 3 9 7 1 2 5 5 7 5 8 7 9 3 5 6 1 5 2 6 4 1 2 6 4 5 6 7 2 8 6 4 1 8 9 7 2 1 6 9 9 8 1 7 9 3 4 5 6 3 3 9 7 1 6 2 8 7 2 9 8 6 7 8 9 10 11 12 10 11 12 3 4 2 5 6 7 1 8 9 8 1 2 3 7 6 5 9 3 4 8 7 10 11 12 98386 2 6 5 84173 5 4 78946 69599 4 55689 3 97216 2 84139 1 74275 1 68972 $` 4)q+$ \ * 5) < $ < + 6)^ ' +> 7)^ + > 8) + $U 9) & *$ @+ W W 10) w * + # W 11) xJ J ## + W ## 12) U * +$ { J > 54397 1) 2) "#$%& ' * 3) & + + # + $ < $ < = 4) < > $< + 5)@ $&+ J#+6) MS 1600-1750 $<+* 7) Q + # + + + + +$ U+W 8) X > > * [\> [WW]' ]$ " # W * YUKARIDAN Q W2)^ >#W* #+ $< W3) _ r.aydin@zaman.com.tr 6 92818 81759 Bulmaca 71628 8 63814 4 49587 5 7 44939 4 8 Afla€›daki say›lar› bulmaca karelerinde aray›n ve bulduklar›n›z›n üzerini iflaretleyin. Bakal›m hepsini kaç dakikada bulabileceksiniz? 54276 3 1 6 41756 2 Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı: – Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış. Fizikçi: – Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş. Jeolog: – Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış. Matematikçi: – Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış. Antropolog: – Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş. Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar. Adam cevap verir: – Boru yetmedi! 30 TEMMUZ – 5 AĞUSTOS 2012 ZAMAN Sahur öğününü atlamayın! ÖZGE YALIN Ramazan’ın vazgeçilmezleri 1 Diyetisyen Esra Baş Toktay, Ramazan boyunca uzun süre aç kalınacağı için mutlaka sahura kalkılması gerektiğini söyledi. Ramazan ayında mevsim normallerinin üstünde seyretmesi beklenen hava sıcaklığı nedeniyle, oruç tutacakları dengeli ve sağlıklı beslenmeleri konusunda uyaran Diyetisyen Toktay, “Sahur öğünü kesinlikle atlanmamalı. Atlandığında açlık süresi daha fazla uzadığı için kan şekeri düşüklüğü, dikkat dağınıklığı, baş ağrısı vb. problemler daha çok yaşanır. Ayrıca öğün sayısı azaldıkça metabolizma daha çok yavaşlar ve kilo alma problemi yaşanabilir.” dedi. HURMA; sahurda ve 2-3 adet tüketilme- si uygun olur. Lifli olduğu için kabızlık problemini de engeller. PİDE; sıcak ve lezzetli olduğu için sevilen bir besindir, fakat miktarının abartılması kilo alımına sebep olabilir. GÜLLAÇ; hazırlanırken kullanılan şeker miktarına, hazırlandıktan sonra da tüketim miktarına dikkat edilmelidir. Ramazan ayı için örnek menüler: Her iki öğünde de mutlaka salata Sahurda ve iftarda ağır, yağlı, karbonhidratlı besin tüketiminin reflü, kabızlık ve kilo alımına yol açabileceğini belirten Toktay, şöyle devam etti: “Her iki öğünde de mutlaka salata bulunmalıdır. Sahurda hafif, mideyi geç terk eden ve lifli gıdalar tüketilmelidir. Sahurda çok fazla çay tüketilmemelidir. Fazla çay tüketimi vücutta sıvı kaybına neden olabilir.” İftarda ilk olarak hafif ve sindirimi kolay olan çorba ve iftariyelikler ile başlangıç yapılması gerektiğini de hatırlatan Toktay, “Sonrasında yemeğe kısa bir mola (yaklaşık 20-30 dk) mutlaka verilmelidir. İftarda verilen mola sayesinde birden aşırı besin tüketimi ve böylece kan şekerinin hızlı yükselmesi de engellenmiş olur. İftarda pilav-makarna yerine bulgur, Sahur Menüsü Ramazan boyunca uzun süre aç kalınacağı için mutlaka sahura kalkılması gerekiyor. Diyetisyen Esra Baş Toktay, sahur öğününün kesinlikle atlanmaması gerektiğini, atlandığında açlık süresi uzadığı için kan şekeri düşüklüğü, dikkat dağınıklığı ve baş ağrısı gibi problemlerin daha çok yaşanacağını söyledi. esmer pirinç pilavı veya kepekli makarna tüketimine dikkat edilmelidir. Tabii ki bu besinlerin tüketiminde de miktarlara özen gösterilmelidir.” diye konuştu. Meyve ve süt ürünleri tüketilmeli İftardan sonra meyve ve süt grubu besinleri öneren Toktay, şunları kaydetti: “İftarda asitli, katkı maddeli içecek- ler değil; ayran, az şekerli komposto veya şekersiz meyve kompostoları tüketilmelidir. İftardan sonra da yatana kadar su tüketimine özen gösterilmelidir. Tatlı olarak şerbetli ve yağlı tatlılar yerine sütlü tatlılar tüketilmelidir. Her gün sütlü de olsa tatlı tüketimi kilo alımına sebep olabilir. Tüketim sıklığı haftada 1-2 gün olmalı ve miktarlar abartılmamalıdır.” Süt, Peynir-yumurta, Salata, 5-6 adet zeytin, 1-2 tatlı kaşığı bal-pekmez vb., 2-3 adet hurma veya kayısı veya 1 adet incir veya 3-4 adet kuru erik, 2 adet ceviz veya 8-10 adet badem veya fındık vb. İftar Menüsü Çorba, 2-3 adet zeytin veya 1 adet hurma, 20-30 dk. ara, et yemeği/etli sebze yemeği, bulgur pilavı/esmer pirinç pilavı/kepekli makarna, Salata/ızgara sebze/ az yağlı sebze yemeği, Ayran/cacık/yoğurt, Esmer ekmek İftar Sonrası Bol su (aralıklarla), Meyve, Süt/yoğurt/ ayran.
Similar documents
28 Nisan — 4 Mayıs 2014
Hükümetin ilk mali yıl içinde birçok başarıya imza attığını ifade eden Bakan Çobanov, mali yılın sene ortasında devralınmasına rağmen yürürlüğe konan önlemler sayesinde birkaç ay içinde daha fazla ...
More information