Cami düşmanları güllerle karşılandı! 07
Transcription
Aracı kurşunlanan MHP’li Akşener’den suç duyurusu. GÜNDEM08 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE NR. 16371 FÝYATI: 1 EURO WWW.EUROZAMAN.COM İşşizlik, dünyayı tehdit ediyor Anayasa Mahkemesi üyesi Kantarcıoğlu Sahte savcı, Anayasa Mahkemesi üyesini dolandırdı İSMAİL AVCI DİYARBAKIR Sahte savcı veya polislerin tuzağına düşen isimler arasına Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu da girdi. Telefonla arayarak, ‘Ben savcı İlhan, kimliği belirsiz kişiler hesabınıza girerek başka yerlere para aktardı. Onları takip etmek için vereceğimiz hesap numarasına para yatırın, sonra iade edeceğiz.” diyen şahıslar, Kantarcıoğlu’nu 15 bin TL dolandırdı. Hesaba parayı yatırdıktan sonra dolandırıldığını anlayan Kantarcıoğlu polise başvurdu. Şanlıurfa’da yakalanan 3 zanlı, 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. -GÜNDEM 08 Dünyada halen 200 milyon insanın işsiz olduğunu IMF Başkanı Christina Lagarde, bu probleme çözüm bulunması için ekonomilerin acilen büyümesi gerektiğini söyledi. Lagarde, “Güney Avrupa’da her beş kişiden biri ve her iki gençten birisi işsiz. Bu ekonomik, sosyal ve insani açıdan potansiyel bir facia.” dedi. - - Suriye’de BM konvoyuna saldırı - Suriye’de muhaliflerin kalesi olan şehirlerden Dera’da, 12 Nisan’da yürürlüğe giren ateşkesi denetleyen BM gözlemcilerinin konvoyuna bombalı saldırı düzenlendi. BM gözlemci heyeti başkanı General Robert Mood’un yara almadan kurtulduğu saldırıda, heyete eşlik eden askeri araçtaki biri subay 6 Suriye askeri yaralandı. Suriye Milli Konseyi yetkililerinden Samir Naşar, bu tür saldırılarla Esed rejiminin gözlemcileri ülkeden uzak tutmayı amaçladığını belirterek, gözlemci sayısının artırılmasını istedi. -DIŞ HABERLER 10 Çelik: Başbakan’ın sözleri yargıya müdahale değil - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 28 Şubat operasyonlarıyla ilgili “Bu dalgalar Türkiye’yi boğar, rahatsızız.” açıklamasını savcıların yargıya müdahale olarak algılamayacağını söyledi. “Savcılar da herhalde bundan farklı düşünmüyordur.” diyen Çelik, Başbakan’ın bu sözlerle sürecin hızlanması gerektiğine dikkat çektiğini ifade etti. Ardından Erdoğan’ın MÜSİAD Genel Kurulu’nda söylediği ifadelerin altını çizdi: “Soruşturma piyonlar dahil gerçek faillerin hepsine doğru gitmelidir.” -AHMET DÖNMEZ, POLİTİKA 09 Cami düşmanları güllerle karşılandı! Cami önlerinde Müslümanları kışkırtmaya çalışan aşırı sağcı parti Pro NRW’ye Düren DİTİB yönetimi unutamayacağı bir hoşgörü dersi verdi. Türk-İslam geleneğinin, “Bize taş atana biz gül atarız” prensibiyle hareket eden cami yönetimi, protesto gösterisi için gelen Pro NRW’lileri güllerle karşıladı. Müslümanları provoke etmeyi hedefleyen aşırı sağcı grup, cami yönetiminin bu davranışı karşısında bir süre ne yapacağını bilemedi. Takdim edilen gülleri kabul etmek zorunda kalan Pro NRW üyesi, inanç özgürlüğüne saygılı olduklarını ve bütün camilere karşı olmadıklarını anlatmaya çalışırken, “Bu çiçeklerin bize takdim edilmesi çok kibar bir davranış. Partim adına kabul ediyor ve cami yönetimine teşekkür ediyorum.” dedi. Dernek yetkilisi Ufuk Şimşek ise, “Biz bu çiçeklerle Türk ve Müslüman hoşgörü ve misafirperverliğini göstermek istiyoruz. Hakkımızdaki negatif düşüncelerinize rağmen size dostluk elini uzatmak istiyoruz.’’ dedi. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, ekonomilerin acilen büyümesi gerektiğini söyledi. Dünyada şu anda 200 milyon insanın işsiz olduğunu ve yaklaşık 75 milyon gencin toplum içerisinde kendilerine bir yer edinmeye çalıştığını belirten Lagarde, “Güney Avrupa ülkelerinde, her beş kişiden biri ve her iki gençten birisi işsiz. Bu ekonomik, sosyal ve insani açıdan potansiyel bir facia.” dedi. Zürih Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada halihazırda büyüme ve kemer sıkma şeklinde iki kampın oluştuğunu belirten Lagarde, “Büyüme kampında yer alanlar, büyümenin sağlanması için daha fazla hükümet desteğinin gerektiğini söylüyor. Öte yandan kemer sıkma kampındakiler hükümetlerin büyük bir borç üzerinde oturduklarını ve hükümetlerine bu borcu azaltmak için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini söylüyor. Ben bunun yanlış bir tartışma olduğunu düşünüyorum. Ben bunun ‘biri ya da öteki’ şeklinde düşünülmesini tartışırım. Bugün ve yarın için iyi olan bir stratejiyi oluşturabiliriz.” diye konuştu. Lagarde, Avrupa bölgesinde büyüme ve kemer sıkma konusundaki tartışmalara işaret ederek, “Zaman kısa vadecilik ve dar görüşlülük zamanı değil. Uygun politika kombinasyonlarını oluşturarak problemleri birlikte çözme yoluna gitmeliyiz.” diye konuştu. Lagarde, küresel ekonomideki yavaş büyümeye dikkati çekerek, “Küresel ekonomi ihtiyaçlarımızı karşılayamıyor. IMF halihazırda küresel ekonominin yüzde 3,5 oranında büyüyeceğini öngörüyor. Fakat içerisinde resesyonda olan Avrupa ekonomilerini de içerisine alan bölgede büyüme daha yavaş olacak, yaklaşık yüzde 1,5 oranında.” dedi. Lagarde’a göre, gelişmiş ülkelerde şu anda ekonomilerin üretim potansiyelleri ile mevcut üretim miktarları arasındaki fark, yani üretim açığının yaklaşık yüzde 4 oranında olması bekleniyor. -EKONOMİ 07 Neonazi teröristlere birileri hedef göstermiş olabilir BAYRAM AYDIN MÜNİH Bavyera eyaletinde 1993 ile 2007 yılları arasında İçişleri Bakanlığı yapan Günther Beckstein (CSU), Neonazi cinayetlerinin işlendiği yerlerde birilerinin teröristlere hedef göstermiş olabileceğini söyledi. Türk basın mensuplarıyla dün öğlen yemeğinde bir araya gelen Beckstein, Neonazi terörü hakkında çarpıcı açıklamalarda bulun- -HASAN DOĞRUL, ZİVER ERMİŞ - DÜREN , GÜNDEM 05 TÜRKİYE’NİN PARİS BÜYÜKELÇİSİ BURCUOĞLU: Ermeni tasarısında ısrar, ilişkileri bloke edebilir - Fransa’da, 5 yıl boyunca Türkiye karşıtı bir siyaset izleyen Sarkozy’nin yerine, sosyalist lider Hollande’ın cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle iki ülke ilişkilerinin nasıl seyredeceği merak konusu. Ankara’da, Hollande dönemi için iyimser bir hava var. Fransız liderin, Sarkozy gibi Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecini tıkaması beklenmiyor, ancak Ermeni meselesine sele- finden daha fazla angaje olması endişelere sebep oluyor. Türki-ye’nin Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu da bu kaygıyı taşıyor. Cihan’a konuşan Burcuoğlu, “İn- kar tasarısındaki ısrar TürkFransız ilişkilerini olmadık blokaja götürebilir. Aynı yola girilirse devlet, millet ve Fransa’daki Türk toplumu olarak karşı durmaya de- vam ederiz.” uyarısında bulundu. -FERHAN KÖSEOĞLU, DIŞ HABERLER 11 Zaman Abone ve Daðýtým Merkezi: 069-300 34 130 pbx Christine Lagarde, IMF’ye daha fazla güç ve kaynak verilmesi çağrısında bulundu. du. Beckstein’in içişleri bakanlığı yaptığı dönemde Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör hücresi, bu eyalette beş cinayet işlemişti. Beckstein, bu cinayetleri aydınlatmak için gösterdikleri çabaları anlatırken, örgüt üyelerine cinayet işledikleri kentlerde yardımcı olan ve hedef gösteren kişilerin olduğu kanaatinde olduğunu belirtti. Tecrübeli siyasetçi, “Kimse arabasına atlayıp uzak bir şehre rasgele birini öldürmeye gitmez.’’ dedi. -GÜNDEM 04 NSU Araştırma Komisyonu oturumuna TBMM heyeti de katılacak. -04 Günther Beckstein esi içinn v r i z O e T Gül, NAdeceği ABD’dcek. gi yi izleye i’ Kayser 09 u lunduğarı u b e d l in u e’nin içurum oyuncdiyor. e d F.Bahç motive 21 n stan’ıatı i n a n u b ann: Yünün tahri olur. m r e k Ac çöküş k büyük ço 07 ZAMAN, Sprendlinger Land Str.107, 63069 Offenbach ZKZ -E 9214, PvSt GÜNDEM06 Hem Dortmund hem de Bayern çifte kupa peşinde. SPOR23 02 GÜNDEM 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN ‘Kontörlü hat’ deyip geçmeyin, ay sonunda ‘cebiniz’ yanabilir Alman imparatorluk sarayı önünde Osmanlı kültürü sergilenecek MUSTAFA KARAMAN KARLSRUHE Karlsruhe'de geleneksel hale gelen ve bu yıl 11-12 ve 13 Mayıs tarihlerinde altıncısı yapılacak olan ‘Türk Günleri' için geri sayım başladı. Etkinlikler kapsamında Karlsruhe Sarayı'nda açılacak sergide bu yıl ana tema ‘Osmanlı Kültürü ve varisleri' olacak. Sergi ve tüm etkinlikler ücretsiz olacak. Bu yıl ilk defa bahar mevsiminde, hem açık havada hem de kapalı alanda yapılacak olan Karlsruhe Türk Günleri, Baden Eyalet Müzesi, Karlsruhe Başkonsolosluğu, AlmanTürk Kültür Platformu tarafından organize ediliyor. Zengin bir içeriği olan programda, Türk edebiyatı, tarihi, kültürü, sanatı ve mutfağı Türk müziği eşliğinde ziyaretçilere tanıtılacak. Tarihi Karlsruhe Sarayı'nda açılışı BadenWürttemberg Eyalet Başbakanı Winf- - ried Kretschmann ve Berlin Büyükelçisi H. Avni Karslıoğlu tarafından yapılması planlanan Türk Günleri'ne piyanist Fazıl Say, yazar Orhan Pamuk, yönetmen Fatih Akın, sunucu Nazan Eckes'in de davet edildiği bildirildi. Saray önüne kurulacak dev sahnede sergiler, tiyatro oyunları, belgeseller, sema gösterileri, konserler, mehter gösterileri, folklor ve ebru sanatı yer alacak. Karlsruhe Polis Bandosu'nun da konser vereceği etkinlikler kapsamında çocuklar için de çeşitli eğlenceler düzenlenecek. Türkiye'nin Karlsruhe Başkonsolosu Serhat Aksen, vatandaşlardan etkinliğe sahip çıkmalarını ve gerekli ilgiyi göstermelerini istedi. Türk Günleri'nin bu yıl yeni bir formatta düzenlendiğini vurgulayan Aksen, "Bu konuda eyalet müzesine de müteşekkiriz. Etkinliğe gösterilecek ilgi gelecek yıllardaki yapılacak faaliyetlere de ışık tutacak bir gösterge olacak. Bizim temennimiz bu üç günde vatandaşlarımızın hafta sonunu başka bir programa ayırmayıp mümkün oldukça Türk günlerine ayırmaları. Zira her yaşa, herkese hitap edecek etkinlikler ve faaliyetler var. Anneler gününe rastladığı için de annelere sürprizlerimiz olacak. Onun için 7'den 77'ye herkesi bu etkinliğe canı gönülden davet ediyorum ve herkesin katılımını bekliyorum" şeklinde konuştu. Almanya'da sadece erişilebilir olmak isteyen birçok tüketici ay sonunda fatura derdiyle uğraşmamak için kontörlü cep telefonu hattını tercih ediyor. Ancak tüketiciyi koruma uzmanları bu hatların bazılarının müşteriden habersiz otomatik ödeme talimatını aktif hale getirdiğini tespit etti. - “Faturadan kaçarken kontöre tutulan” müşterilerin sayısının her geçen gün arttığına dikkat çeken uzmanlar, ön ödemeli kartları kullanmadan önce ticari şartnamelerini dikkatle okumayı tavsiye ediyor. ‘Occupy Frankfurt’a yasak gündemde - Finans krizine tepki olarak ortaya çıkan Occupy (İşgal) hareketinin Frankfurt'taki Avrupa Merkez Bankası önündeki kampının yasaklanması gündemde. İlk olarak New York'ta başlayan ve dünyaya yayılan işgal hareketinin son kamp yerinden biri olan Frankfurt'ta eksi 20 derecede bile işgale devam eden Occupy'e Frankfurt Belediyesi yasak getirmeyi planlıyor. 23 Mayıs'a kadar izinleri uzatılan protestocular 16-19 Mayıs tarihlerinde Frankfurt'ta birçok sendika, dernek ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla ‘Blocupy' sloganıyla Avrupa'da finans krizini ve banka sistemini protesto için büyük bir eyleme hazırlanıyor. Belediyenin Occupy hareketini yasaklayacağının gündeme gelmesiyle dayanışma çağrısı yapan işgalciler binlerce imza toplamayı başardı. İnternet üzerinden organize olan Occupy'cilere aralarında SPD eski Hessen Başkanı Andrea Ypsilanti olmak üzere birçok kişi destek verdi. Euro işaretinin altında naylon çadırlarda yaşayan protestocular arasında dört Türk de yer alıyor. Almanya'nın birçok şehrinden Frankfurt Avrupa Merkez Bankası önüne taşınan ve çadırlarda yaşayan onlarca Occupy üyesi vatandaşların verdiği yardımla günlük ihtiyaçlarını karşılıyor. FRANKFURT ZAMAN Almanya'da satılan ön ödemeli (prepaid) cep telefon hatlarının sayısı neredeyse rekordan söz edilebilecek çeşitliliğe ulaştı. Müşterilere faturalı hatların rekabet edemeyeceği ölçüde ucuz konuşma ve kısa mesaj (SMS) gönderme imkanı sağlayan bu kartların dakika ücretleri 6 Cent'e kadar geriledi. Kontörlü hatlar artık sadece erişilebilir durumda olmak isteyenler için değil, cep telefonunu günlük iletişimde kullananlar için de avantaj sağlıyor. Hatta ürün karşılaştırmaları kuruluşu Stiftung Warentest'in yaptığı araştırmalara göre görüşme süresi ayda 90 dakikayı geçmeyen ortalama tüketiciler için ön ödemeli kartlar en cazip imkânları sağlıyor. Ancak tüketiciyi koruma uzmanları bütün bu olumlu yanlarına rağmen kontörlü hatları kullanırken yine de dikkat edilmesi gereken hususlar olduğuna dikkat çekiyor. Ay sonunda gelecek yüksek cep telefonu faturasıyla uğraşmak istemeyenlerin ilk tercihi olan kontörlü hat müşterilerini uyaran uzmanlar, "sözde kontörlü" olan bazı hatların “gerçek” prepaid hatların tersine "kendi kendine kontör yükleyerek” hat sahibinin banka hesabında ciddi zararlara yol açabildiğine işaret etti. Otomatik yükleme yapan bu sözde kontörlü hatlar, SIM kartı görüşmeye açıldıktan sonra kontör bakiyesi sıfıra indiği anda müşterinin banka hesabından para çekecek şekilde ön ayarlı olarak geliyor. Durumun farkında olmayan birçok tüketici de yeni aldığı kartın internette kaydını yaparken banka bilgilerini veriyor, fakat otomatik yükleme seçeneğini iptal etmeyi ihmal ediyor. Kartını yeni alanlar ilk ay bo- GAZÛ benim ... yunca genellikle banka hesaplarını ve telefonlarındaki kontör miktarını kontrol etmeden görüşmelerini sürdürüyor. Kontör bittikçe her seferinde en az 15 Euro çeken prepaid kart ay sonunda yüzlerce Euro'ya varan miktarların çektiğini görebiliyor. Bu durum özellikle bu kartı akıllı telefonunda internete bağlanmak için kullananların başına gelebiliyor. Bunun üzerine bir de müşterinin verdiği banka hesabındaki bakiye yetersizse, otomatik ödeme talimatı geri dönen prepaid şirketi, müşteriye 19,95 Euro'dan başlayan cezalar içeren uyarı mektupları göndermeye başlıyor. Son olarak "klarmobil" şirketi bu meblağı talep ettiği için mahkeme tarafından haksız bulundu. Hatta iskontocu hat işletmecisi Drillisch bünyesindeki discotel, discoplus, maxxim ve simply bankadan dönen ödeme talimatlarına 20,47'den başlayan cezalar uyguluyor. Bazı şirketler meblağ ödenmedikçe yeniden para çekmeyi deneyip, ceza miktarını sonraki uyarı mektuplarında daha da arttırabiliyor. Berlin Eyalet Mahkemesi'nin hükmü kesinleşmeyen son kararına göre kontörlü hat işleten şirketlerin müşterilerin banka hesabından sadece bir kez para çekmesi mevzuata uygun sayıldı. Karara göre şirketlerin üst üste para çekmesi ve ay sonunda müşteriye hesap çıkarması yasal düzenlemeye aykırı bulundu. Bu arada hattı için çıkış veren müşterilerin de ayrıca dikkatli olması ve hattı işleten şirketin ticari şartnamesini (AGB) baştan sona okuması gerekiyor. Çünkü hat iptalinden sonra SIM kartının geri verilmesi gerekiyor. Stiftung Warentest uzmanları yaptıkları araştırmalarda “klarmobil” adlı şirketin kartını iade etmeyen müşterilere üç aylık sürenin sonunda 29,65 Euro tutarında hesap çıkardığını tespit etti. Uzmanlar sürekli eksiye düşmek istemeyen tüketicilere 'debitel light', 'discoplus', 'hellomobil', 'klarmobil', 'maxxim' ve 'simply' markalarıyla satılan 'sözde' kontörlü hatlardan uzak durmalarını tavsiye ediyor. Buna karşılık E-Plus şebekesinde hizmet veren "Connex", "wirmobil" ya da "ntv go!" gibi markalarda otomatik para çekilmesi riski bulunmuyor. Öte yandan hattını sadece erişilebilir olmak için alanlar için en uygun imkanları ise "Lidl Mobile", "Fonic" ve "Tchibo" sağlıyor. Bu ön ödemeli hatlarda erişilebilir olmak için sadece bir telefon görüşmesi yapmak, aranmak ya da SMS almak yeterli sayılırken, diğer hat işletmecilerinin çoğu müşterilerden düzenli aralıklarla kontör yüklemelerini isteyebiliyor. FRANKFURT ZAMAN Avrupa’da açık alanlarda alkol yasağı tartışılıyor - Avrupa'da Münih, Hamburg, Viyana gibi birçok büyük kentin metrolarında alkol kullanılmasının yasaklanmasının ardından şimdi de açık alanlarda alkol yasakları gündeme geliyor. Avusturya'nın Graz belediyesinin açık alanlarda alkolü yasaklamasından sonra ülkenin başkenti Viyana'nın birinci bölge belediye başkanı da böyle bir yasağı uygulamak istediğini söyledi. Başkentin dünyaca ünlü ve Birinci Viyana olarak ifade edilen turistik bölgesi Innenstadt sakinle- ri de açık alanlarda alkol kullanılmasının yasaklanmasını istedi. İlçenin belediye başkanı Ursula Stenzel'in teklif ettiği yasak, ülke televizyonlarında da gündem konusu olarak ele alındı. Der Standard gazetesine bir açıklamada bulunan Belediye Başkanı Stenzel, Graz belediyesinin iç bölgedeki açık alanlarda ve parklarda alkol kullanılmasını yasakladığını vurgulayarak bu kararı kendi belediyesinin sınırları içerisinde de uygulamak istediklerini söyledi. HÜSEYİN BAYÇÖL VİYANA Seehofer’in Facebook partisine sadece 600 kişi geldi. Gelenlerin 120’sinin basın mensubu olması dikkat çekti. Başbakan, Facebook partisi yaparsa... Senin, benim, bizim - hepimizin. S GAZİ - Sevdiklerinizle paylaşın. G Bavyera eyaletinin Hıristiyan Sosyal Birlik Parti'li (CSU) Başbakanı Horst Seehofer'in düzenlediği “Facebook partisi” ilgi görmedi. Facebook'taki hesabından “arkadaşlarını” Münih'teki siyasi etkinliğe ve eğlenceye davet eden Seehofer'in davetine sadece 600 kişi geldi, bunlardan 120'siyse basın mensubuydu. Seehofer eğlenceye Facebook hesabındaki 2 bin 500'den fazla ta- kipçisini davet etmişti. Almanya genelinde ilk kez düzenlenen etkinlik, Münih'teki Nobeldisco P1'de yapılmış ve CSU'nun halkla ilişkiler çalışması olarak lanse edilmişti. Konuyla ilgili dadp haber ajansında yer alan bir habere göre, Korsanlar Partisi'nden temsilcilerin de katıldığı partiye aşırı sağ parti NPD'liler de gelmek istedi ancak buna izin verilmedi. MÜNİH ZAMAN SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI 03 GÜNDEM Yaşlı Almanları ‘araba kazandınız’ diye 1,5 milyon Euro dolandırdılar 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN 10 MAYIS 1433 C.ÂHİR 19 İstanbul Mali Şube polisi, film senaryolarını aratmayacak bir dolandırıcılık olayını çözdü. Yaşları 70’in üzerindeki 600 Alman vatandaşını ‘Türkiye’den çekilişle araba kazandınız’ diye kandıran şebekeyi çökertti. Almanya’da haber belgeseline konu olan çetenin, bu yöntemle 1,5 milyon Euro haksız kazanç elde ettiği belirlendi. FAZLI MERT İSTANBUL Yaşları 70’in üzerinde 600 Alman vatandaşını ‘Türkiye’de yapılan çekilişten araba kazandınız, vergi masraflarını öderseniz aracınızı gönderceğiz’ diye dolandıran çeteye İstanbul başta olmak üzere dört ilde operasyon düzenlendi. 11 aylık çalışmanın ardından yapılan baskınlarda 96 kişi gözaltına alındı. Çetenin bu yolla toplam 1,5 milyon Euro elde ettiği belirlendi. Filmlere konu olacak olay, 600 Alman’ın ‘dolandırıldık’ diye uluslararası polis birimi Interpol’e başvurmasıyla ortaya çıktı. Dolandırıcılığın Türkiye’den yapıldığını belirleyen yetkililer, durumu İstanbul Mali Şube polisine bildirdi. Hemen harekete geçen dedektifler, yaklaşık bir yıllık takipten sonra çetenin çalışma yöntemi deşifre etti. Buna göre çete, Almanya’da yaşayan yaşlı vatandaşların kimlik ve alışverişleri karşılığında yaptıkları çekiliş bilgilerini para karşılığında bir gruptan satın aldı. Ardından hedefteki kişiyi arayıp, “Almanya’daki alışveriş merkezinden yapılan çekilişte otomobil kazandınız. Vergi oranları daha makul olduğu için çekiliş Türkiye’de yapıldı. Vergi ve yol masraflarıyla birlikte 10 bin Euro öderseniz arabanızı gönderceğiz.” denildi. Güven kazanmak için de sözde noter numarası diye kurdukları çağrı merkezinin numarası verildi. Çağ- İstanbul’la eşzamanlı olarak Samsun, Balıkesir ve Edirne’de yapılan operasyonlarda 96 kişi gözaltına alındı. Çetenin, güven kazanmak için sözde noter diye verdikleri çağrı merkezi numaralarında Almancası iyi ve elinde yeterli bilgi olan kızlar çalıştırdığı belirlendi. - FOTOĞRAF:ZAMAN, FAZLI MERT rı merkezini noter diye arayanları, Almancası iyi ve elinde yeterli bilgi olan kızlar karşıladı. Bu yöntemle Almanların güvenini kazanan çete, parayı havale yöntemiyle aldı. Mali polisin yaptığı araştırmaların ardından harekete geçildi. Alman polisinin verdiği bilgilerinden yola çıkan ekipler İstanbul, Samsun, Balıkesir ve Edirne ‘de 110 ayrı adrese operasyon düzenledi. Operasyonlarda 96 kişi gözaltına alındı. Polisin, bu yöntemle elde edilen yaklaşık 1 milyon 500 bin Euro kazancı mercek altına aldığı belirtildi. Çetenin bin 350 dolandırıcılık olayı gerçekleştirdiği belirlendi. Evler-de yapılan aramalarda binlerce Al-man vatandaşına ait bilgiler bulun-du. Emniyette sorgusu tamamlanan n şüphelilerden 16’sı serbest bırakıldı, dı, 12’si adliyeye sevk edildi. 65 şüpheelinin ise sorgusu sürüyor. ÞEHÝRLER ÝMSAK GÜNEÞ ÖÐLE ÝKÝNDÝ AKÞAM YATSI BERLÝN 3 43 5 13 13 10 17 17 20 54 22 14 DORTMUND 4 11 5 41 13 34 17 40 21 14 22 34 DUISBURG 4 14 5 44 13 36 17 43 21 17 22 37 DÜSSELDORF 4 15 5 45 13 36 17 42 21 16 22 36 ESSEN 4 13 5 43 13 35 17 42 21 16 22 36 FRANKFURT 4 11 5 41 13 29 17 33 21 04 22 24 HAMBURG 3 53 5 23 13 23 17 32 21 12 22 32 HANNOVER 3 58 5 28 13 25 17 32 21 08 22 28 KARLSRUHE 4 16 5 46 13 30 17 33 21 01 22 21 KASSEL 4 21 5 51 13 26 17 25 20 49 22 09 22 35 KIEL 3 49 5 19 13 23 17 33 21 15 KÖLN 4 15 5 45 13 36 17 41 21 14 22 34 MAÝNZ 4 13 5 43 13 30 17 35 21 05 22 25 22 23 MANNHEIM 4 14 5 44 13 30 17 33 21 03 MÜNÝH 4 06 5 36 13 17 17 19 20 46 22 06 NÜRNBERG 4 04 5 34 13 19 17 23 20 52 22 12 SIEGEN 4 11 5 41 13 31 17 37 21 09 22 29 S.GMUND 4 11 5 41 13 24 17 27 20 55 22 15 STUTTGART 4 14 5 44 13 27 17 29 20 58 22 18 ULM AACHEN 4 12 4 19 5 42 5 49 13 24 13 39 17 26 17 44 20 53 21 17 22 13 22 37 AUGSBURG 4 08 5 38 13 20 17 22 20 49 22 09 BIELEFELD 4 05 5 35 13 29 17 36 21 12 22 32 BOCHUM 4 12 5 42 13 35 17 41 21 15 22 35 BOBLINGEN 4 15 5 45 13 27 17 30 20 58 22 18 BREMEN 3 59 5 29 13 28 17 36 21 15 22 35 FREIBURG 4 22 5 52 13 32 17 34 21 00 22 20 GELSENKIRSCHEN 4 12 5 42 13 35 17 41 21 15 22 35 HAMM 4 09 5 39 13 32 17 39 21 13 22 33 LUDWIGSBURG 4 13 5 43 13 27 17 29 20 58 22 18 Engelli çocuklar, Diyanet’in desteği ile umreye gitti Diyanet, engellileri kutsal topraklara götürdü. Denizli Umut Çocukları Koruma ve Yaşatma Derneği üyesi 24 bedensel, 2 görme engelli, aileleriyle birlikte umre ziyareti gerçekleştirdi. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, başkanlığın özel bir ekiple refakat ettiği engelliler için Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Medine’de özel bir program düzenlendi. Programda söz alan gençler, kutsal topraklarda bulunmaktan dolayı çok heyecanlı olduklarını belirterek, Diyanet İşleri Başkanlığı’na yardımlarından dolayı teşekkür etti. Denizli Umut Çocukları Koruma ve Yaşatma Derneği üyelerinden oluşan heyet, geçtiğimiz aralık ayında Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz’ı makamında ziyaret etmiş ve umre yapmak istediklerini belirterek yardım istemişlerdi. PINAR KAMAN ANKARA CİHAN SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ AĞLATAN DİZİLER Unitymedia’nın DigitalTV TÜRKEI BASIS paketiyle artıkk evinizde! Şimdi 30.04.2012’ye kadar 1 ay ücretsiz2 Ayda sadece 1 6,95 € Fatmagül’ün Suçu Ne? Her Perşembe, saat 19:10’da, Euro D’de de DigitalTV TÜRKEI BASIS ile izleyeceğiniz diğer kanallar: ve daha birçok kanal Ayrıntılı bilgi ve siparişleriniz için: 01805 / 67 84 203 veya www.unitymedia.de/lig 1 Bu tekliften faydalanmak için Unitymedia şirketi üzerinden dijital kablolu televizyon bağlantınız (Digitaler Kabelanschluss) s) ve dijital alıcınızın olması gerekir. Analog kablo bağlantınıza (Analoger Kabelanschluss) ek olarak, aylık maksimum 2,- € karşılığında dijital kablo bağlantısına sahip olabilirsiniz. (Genellikle bu ücret kiranızın yan giderleri içinde yer alır, bu olmadığında örneğin aylık 17,90 € ve bir defaya mahsus 39,90 € kurulum ücreti ile tek kişilik kullanım kontratı yapılır.) Dijital alıcı aylık maksimum 1,90 € karşılığında kullanımınıza sunulur. Bunun için bir defaya mahsus 19,90 €’luk aktivasyon bedeli ve 5,90 €’luk gönderi ücreti ödenir. Asgari sözleşme süresi en az 12 aydır. Online fatura ücrete dahildir. Daha ayrıntılı bilgi için www.unitymedia.de 2 30.04.2012’ye kadar telefonla verilen siparişlerde ilk ay için ücret alınmayacaktır. 3 Alman sabit telefon hatlarından dakikası 14 Cent, cep telefon hattından dakikası en fazla 42 Cent. 04 GÜNDEM 1993-2007 YILLARI ARASINDA BAVYERA ÝÇÝÞLERÝ BAKANLIÐI YAPAN GÜNTHER BECKSTEÝN: Ýsmail Kul Neonazi teröristlere birileri hedef göstermiþ olabilir Avrupa’nýn baþarýlý düþüþü Eberhard Sandschneider geçen sene bir kitap yayýnladý. Kendisi Berlin FU Üniversitesinde Çin Politikasý ve Uluslararasý Ýliþkiler Kürsüsü sahibi. Kitabýnýn baþlýðý þöyle: Avrupa’nýn Baþarýlý Ýniþi. (Orijinal adý: Der erfolgreiche Abstieg Europas). Sandschneider, Avrupa’nýn yarýnýn dünyasýnda hala söz sahibi olabilmek için bugün iktidardan düþmeyi kabul etmesi gerektiðini söylüyor. Bunu daðcýlýk hobisi ile bir benzerlik kurarak da anlatýyor. Diyor ki: “Daðcýlar bilir. Týrmanmanýn baþarýlý olduðunu söyleyebilmek için sadece zirveye çýkmak yetmez, baþarýlý bir þekilde iniþi de gerçekleþtirmek lazýmdýr. Nice daðcý zirveye týrmanmýþ, ama canlý bir þekilde tekrar aþaðýlara inememiþtir..” Gerçekten de, Avrupa’nýn iniþini görmemek mümkün deðil. Bunun emarelerini deðiþik alanlarda görmek mümkün. Mesela 1900’lü yýllarýn bir dünya haritasýna bakýn. Avrupalý emperyalist güçlerin - özellikle de Ýngiltere’nin dünyanýn geri kalan kýsmýný üzerinde güneþ batmayan bir sömürgeye dönüþtürdüðünü görürüsünüz. Dünyada baðýmsýzlýðýný korumuþ çok az ülke ve toprak parçasý kalmýþtýr, Türkiye, Ýran, Afganistan gibi. Ancak Avrupa kendi arasýnda kavgaya giriþti, Birinci ve Ýkinci Dünya Savaþlarý ile eski konumunu kaybetti, Amerika’nýn yükseliþine zemin hazýrladý. “Daðcýlar bilir. Özellikle Týrmanmanýn 20’inci yüzyýlýn baþarýlý olduðunu ikinci yarýsýnda söyleyebilmek Avrupa ülkeleri tarihlerinde göiçin sadece zirverülmemiþ bir reye çýkmak yetfah devletine ormez, baþarýlý bir taya çýkardý, anþekilde iniþi de cak dünya siyasegerçekleþtirmek tinde eski aðýrlýklazýmdýr. Nice daðcý zirveye larýný kaybetti. Avrupa Birliði týrmanmýþ, ama projesi ise serbest canlý bir þekilde dolaþým ve ticaret tekrar aþaðýlara gibi konularda inememiþtir..” baþarýlý olsa da dýþ politika alanýnda ayný þeyi söylemek mümkün deðil. Avrupa’nýn güç kaybýný nüfus alanýnda da görüyoruz. 1900’lü yýllarda Avrupa’da insanlýðýn dörtte biri yaþýyordu. 1950’lerde Avrupa’nýn nüfusu 547 milyondu. Bugün 733 milyon, 2050’de 691 milyon olacak. Yani 100 sene önce her dört insandan biri Avrupalý iken bugün bu oran yüzde 10. 50 sene sonra yüzde 7, bu yüzyýlýn sonunda ise yüzde 4 civarýnda olacak. Ancak Avrupa için asýl sýkýntýlý dönem ise þimdi baþlýyor. 20’inci yüzyýlýn ikinci döneminde ortaya çýkan refah devleti ve sosyal devlet artýk çatýrdýyor. Belki Yunanistan bunun en ileri örneði. Ancak diðer ülkelerde de benzer sýkýntýlar yaþanýyor. Portekiz, Ýspanya, Yunanistan, hatta Ýtalya, Fransa. Sosyal devletin çatýrdamasý radikal uçlarý besliyor. Tabii, bu uçlarýn verdiði mesajlarýn da seçmenin kulaðýna hoþ geldiðini söylemek mümkün. Sol ve aþýrý solun, “Her þey olduðu gibi kalabilir, borçlanmaya fazla takýlmadan tüketim düzeyini korumak mümkün” tezi bazýlarýna cazip geliyor. Yine aþýrý sað ise, “Asýl sorunumuz yabancýlar. Sýnýrlarýmýzý kapatarak sorunlarýmýzý çözebiliriz. Zaten bugünkü sorunlarýmýzýn ana sebebi uyumsuz yabancýlar” diyebilir. Mesela Sarrazin de sorunlarý Müslümanlarýn üstüne yýktýðý tezi ile satýþ rekorlarý kýrmýþtý. Ancak aþýrý sað çevrelerin her þeyden yabancýlarý sorumlu tutmalarý tezi de çok çürük bir zemine oturuyor. Nüfus o derece hýzlý yaþlanýyor ki, elleri yabancýlara mahkûm. Mesela Almanya’da doðum ve ölüm dengesi her sene 130 bin açýk veriyor. Bugün Avrupa ülkelerinin önündeki asýl sýnavý þu: Ne solun refah devleti popülizmine, ne saðýn yabancý karþýtý milliyetçiliðine prim vermeden süreci yönetmek. Kýsacasý zor günde demokrat olmak. Bunu baþarmalarý gerekiyor. Ýyi günde demokrat olmak kolay.. ikul@eurozaman.de 10 MAYIS 2012 PERÞEMBE ZAMAN 1993 ile 2007 yýllarý arasýnda Bavyera Ýçiþleri Bakanlýðý yapan Günther Beckstein (CSU), Türk basýn mensuplarýyla öðlen yemeðinde bir araya geldi ve Neonazi terörü hakkýnda önemli açýklamalar yaptý. Beckstein, Neonazi teröristlere cinayetlerin iþlendiði yerlerde birilerinin hedef göstermiþ olabileceðini söyledi. Beckstein ayrýca, Türklere vize kolaylýðý getirilmesini istedi. BAYRAM AYDIN MÜNÝH Yýllarca Bavyera Ýçiþleri Bakanlýðý yapan Günther Beckstein’in içiþleri bakanlýðý döneminde Nasyonal Sosyalist Yeraltý (NSU) terör örgütü, bu eyalette beþ cinayet iþlemiþti. Konuyu Türk basýn mensuplarýna deðerlendiren Beckstein, bu cinayetlerin kendisini çok hareketlendirdiðini ifade etti ve örgüt üyelerine cinayet iþledikleri kentlerde yardýmcý olan ve hedef gösteren kiþilerin olduðu kanaatinde olduðunu söyledi. Cinayetler aydýnlanmadan önce Türk mafyasý, yabancý düþmanlýðý ve organize suçlar üzerinde durulduðunu kaydeden eski Bavyera Ýçiþleri Bakaný, “Her yöne araþtýrma yaptýk ve bu doðruydu. Ýpuçlarýna ciddi miktarda para ödülü koyduk. En büyük telefon dinleme iþlemini baþlattýk ve 30 milyon telefonu dinledik. Dinlemeler sonucunda 80 telefon üzerinde uzlaþýldý ve bunlar tek tek takip edildi. Fakat katiller bunlar arasýnda deðildi. Katiller, telefon kartlarýný deðiþtirmiþler her dafasýnda.’’ þeklinde konuþtu. Bavyeralý siyasi, “Zwickau’daki ev yanmasaydý ve cinayetlerin iþlendiði silah bulunmasaydý, olay hala aydýnaltýlamayacaktý.’’ dedi. Konuyu aydýnlýða kavuþturmak için Türk yetkilileri ve polisi ile de irtibata geçtiklerini ve Türk istihbaratýnýn kendilerine olayýn Hizbullah tarafýndan iþlenebileceðini söylediklerini ileri sürdü. NSU terör örgütü üyelerinin cinayetlerin iþlendiði yerlerde onlara yardýmcý olan ve hedef gösteren kiþilerin (aþýrý saðcý) olduðunu iddia 1 Günther Beckstein Türk basýn mensuplarýyla buluþmasýnda ayrýca, Türk vatandaþlarýna vize kolaylýðý getirilmesini, zira artýk zenginleþen Türklerin Almanya’daki akrabalarýný ziyaret etmek için vize kuyruðunda beklemelerinin anlaþýlmaz olduðunu anlattý. eden Beckstein, “Nürnberg cinayetindeki bir örneði ele alalým. Kurbanlardan þimþek bir çicekçi idi. O, benim evime çok yakýn bir mesafede çiçek satýyordu ve onun Türk olduðunu yoldan rastgeçerken bilmek mümkün deðil. Birileri ona ipucu verdi. Cinayet iþleyecek bir kiþi, arabasýna binip uzak bir þehre rastgele birini öldürmeye gitmez.’’ þeklinde konuþtu. ZAMAN’ýn NSU üyelerinin cinayet iþledikleri diðer þehirlerde de hedef göstericilerinin olup olmayacaðýna sorusuna Beckstein, bu teröristlerin aþýrý saðcý çevrelerden diðer þehirlerde de yardýmcýlarý olduðu kanaatinde olduðunu söyledi. Olaylarýn þimdi araþtýrýldýðýný ve her þeyin açýklýða kavuþacaðýný belirten milletvekili, zaten teröristlere ev tutma ve sahte evrak konularýnda birilerinin yardým ettiðinin ortada olduðunu hatýrlattý. Kendisinin de ülkesini seven bir milliyeçi olduðunu sözlerine ekleyen siyasi, “Fakat bu, Türkleri ya da baþkalarýný öldürmek anlamýna asla gelmiyor.’’ dedi. NSU ile ilk hatanýn, 1998 yýlýnda onlarýn gözden kaçýrýlmasýyla yapýldýðýnýn altýný çizen Beckstein, Neonazi teröristlerin cinayeti bir kaç dakika içinde iþleyip iz býrakmadan kaybolmalarýnýn da iþi zorlaþtýrdýðýný anlattý. 680 aþýrý saðcýyý tek tek araþtýrdýklarýný da anlatan Beckstein, veri depolama yasasýnýn gerekliliðine iþaret etti. Seçimler konusuna da deðinen Beckstein, Christian Ude’nin eyalet Baþbakaný olma ihtimalinin düþük olduðunu ve daha önce kendisinin Bavyera Baþbakanlýðý görevinden çekilme kararýnýn doðru olduðunu savundu. NSU Araþtýrma Komisyonunu bugün Türk vekiller de dinleyecek TAYFUN GÝRGÝN BERLÝN Almanya'yý ziyaret eden TBMM üyeleri, Federal Meclis Baþkanvekili Wolfgang Thierse ile bir araya gelerek, NSU örgütünün iþlediði cinayetlerle ilgili sürdürülen soruþturmalar hakkýnda bilgi aldý. Federal Meclis'teki görüþmeye TBMM üyeleri Tunca Toskay, Çiðdem Münevver Ökten, Þafak Pavey ve Nazmi Gür ile Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslýoðlu, Yurtdýþý Türkler ve Akraba Topluluklar Baþkanlýðý Baþkan Yardýmcýsý Gürsel Dönmez de katýldý. ZAMAN’a açýklamalarda bulunan Mersin AK Parti Milletvekili Ökten, “Kurban aileleri deðer olarak görülmedi ve onlara da iftira atýlarak onurlarý kýrýlmýþtý. 8 vatandaþýmýzýn katledilmesi sonucunda polis teþkilatýnýn bu iþi küçümseyerek, dönerci cinayetlerine, mafya hesaplaþmasýna indirerek, hatta ve hatta daha da onur kýrýcý daha da haysiyeti yok edici olacak bir aile içi çekiþmeye götürmesi, onlarýn yüksek ihmallerinin neticesi. Ancak Baþbakan Merkel Araþtýrma komisyonunu kurarak ve özür dileyerek kýrýlan onuru tamir etti.“ diye konuþtu. Ökten, Araþtýrma komisyonlarýnýn bu noktadan sonra adil bir þekilde araþtýrma yapacaðýný kaydetti. Türk vekillerinin de katýlacaðý 1 BKA, NSU ÖRGÜTÜNÜN TATÝL FOTOÐRAFLARINI YAYIMLADI Federal Kriminal Dairesi (BKA) internet sitesinde Nasyonal Sosyalist Yeraltý (NSU) terör örgütü üyeleri Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zschäpe’nin tatillerde çekindikleri fotoðraflarý yayýmladý. BKA, böylece örgüt hakkýnda sürdürülen araþtýrmayý hýzlandýrmak ve daha fazla bilgiye ulaþmayý amaçlýyor. Fotoðraflar BKA’nýn tahminlerine göre 1990 ila 2009 yýllarý arasýnda örgüt üyeleri tatil yaparken çekilmiþ. BKA’nýn internet sitesinde Federal Baþsavcýlýk ve Federal Kriminal Dairesi’nin NSU örgütünü aydýnlatmak için yeni fotoðraflar vesilesiyle vatandaþýn yardýmýný istediðini duyurdu. Örgüt üyelerinin masumca bir imaj sergiledikleri ve yaz tatillerinde çektikleri fotoðraflar bu güne kadar basýnda veya herhangi baþka bir yerde görülmemiþti. Federal Meclis’in kurduðu NSU Araþtýrma Komisyonu bugün üçüncü oturumunu gerçekleþtiriyor. Sebastian Edathy (SPD) baþkanlýðýndaki komisyon, tanýk kürsüsünde bugün Bavyera eyaletinde 5 Türk’e yönelik iþlenen cinayetleri araþtýran Baþsavcý Walter Kimmel, Bavyera eyaletinde kurulan özel cinayet masasý SoKo Bosporus’un olay analisti Alexander Horn ve Baden-Württemberg eyaletinden meslekdaþý Udo Haßmann, SoKo Bosporus üyesi Manfred Pfister ve Bavyera eyaleti Anayasa Koruma Dairesi aþýrý saðcý bölüm Baþkaný Edgar H.’yý da tanýk olarak dinleyecek. Araþtýrma komisyonu çalýþmalarýný yarýn da devam sürdürecek ve eski Bavyera eyaleti Anayasa Koruma Dairesi Baþkaný Wolfgang Weber ve Federal Kriminal Dairesi’nde (BKA) NSU örgütünün iþlediði cinayetleri araþtýran Christian Hoppe de dinlenecek. NSU Araþtýrma Komisyonu güvenlik birimlerinin cinayetlerin gerçekleþtiði 5 eyalette cinayetleri araþýrýrken yaptýklarý hatalarý masaya yatýracak. Komisyon için en büyük soru iþaretini oluþturan konu ise NSU örgütü üyeleri ve destekçileri neden yýllardýr yer altýnda gizlenmiþ ve bunun polis ve istihbarat tarafýndan gün yüzüne çýkmamýþ olmasý. Thomas Breustedt Stern’nin iddiasý KRV’yi karýþtýrdý KRV’de seçime üç 1gün kala Sosyal De- mokrat Partili eyalet hükümeti hakkýnda CDU aleyhine haber yapan gazetecilere maddi yardým yapýldýðý iddia edildi. Haftalýk Stern dergisinde yer alan iddialara göre 2010 yýlýnda eski bir gazeteci grubu internette Wir-in-NRW isimli blogta Rüttgers hükümetinin aleyhinde haberler yayýmladý. Haberler o dönem SPD’ye yaramýþ ve CDU bu sayede oy kaybetmiþti. Blogta yazan gazeteciler ise ise SPD’nin seçimleri kazanmasýnýn ardýndan hükümetten çeþitli kültür ve spor dergileri yayýmlama görevi alarak 100 bin Euro’yu aþan gelir elde etti. Söz konusu blog özellikle ‘Rent-aRüttgers’ (bir Rüttgers kirala) tabiri ile 2010 yýlýndaki seçim kampanyasýnda CDU’yu alay konusu yapmýþ ve puan kaybettirmiþti. Hükümet sözcüsü Thomas Breustedt ise bir basýn toplantýsý düzenleyerek bu iddialarýn asýlsýz olduðunu, dergilerin blog sitesiyle hiç bir alakasý olmadýðýný savundu. Breustedt, “En iyi dergiyi bize sunan bu þirket olduðu için görevi bu þirket aldý” diyerek Stern dergisinin yeterli þekilde araþtýrma yapmamasýný eleþtirdi. Hükümet sözcüsü ayrýca, bu haberin arkasýnda CDU partisinin olduðunu iddia etti. HÜSEYÝN TOPEL, FATÝH AKTÜRK DÜSSELDORF 05 GÜNDEM 10 MAYIS 2012 PERÞEMBE ZAMAN PRO NRW’YE EN GÜZEL CEVAP: ‘Bize taþ atana biz gül atarýz’ Mahmut Çebi deyip Pro NRW’yi güllerle karþýladýlar Halefini bilmiyorsa selef, kim vurduya gider, olur telef Cami önlerinde Müslümanlarý provoke etmeye, kýþkýrtmaya çalýþan aþýrý saðcý parti Pro NRW’ye Düren DÝTÝB yönetimi unutamayacaðý bir hoþgörü dersi verdi. Türk-Ýslam geleneðinin, “Bize taþ atana biz gül atarýz” prensibiyle hareket eden cami dernek yönetimi protesto gösterisi için gelen Pro NRW’lileri güllerle karþýladý. Pro NRW’liler ne yapacaklarýný þaþýrdý, “Biz aslýnda bütün camilere karþý deðiliz. Partimiz din ve inanç özgürlüðüne kesinlikle her zaman saygý gösteriyor” dedi. HASAN DOÐRUL, ZÝVER ERMÝÞ DÜREN Aþýrý saðcý Pro NRW, cami önlerinde provokasyon gösterileri çerçevesinde Düren DÝTÝB Merkez Camii önünde de eylem gerçekleþtirmek istedi. “Bize taþ atana biz gül atarýz” prensibinden hareket eden Düren DÝTÝB Merkez Camii Derneði yöneticileri protesto için gelen Pro NRW’lileri bir demet gülle karþýladý. Cami önlerinde Müslümanlarý provoke etmeyi hedefleyen aþýrý saðcý Pro NRW’liler cami yönetiminin bu davranýþý karþýsýnda bocaladý, ne yapacaðýný bilemedi. Pro NRW’liler, “Aslýnda biz bütün camilere karþý deðiliz” demeye baþladý. Pro NRW’de 25 cami önünde Ýslam ve Hz. Muhammed karþýtý karikatür ve söylemlerle Müslümanlarý kýþkýrtmaya ve onlarýn þiddete baþvurmasýný saðlayarak Alman kamuoyundan oy toplamaya çalýþýyor. Pro NRW partisi mensuplarýnýn Salý günü ki adreslerinden biri de Düren DÝTÝB Merkez Camii’ydi. Pro NRW yandaþlarý bazý illerde yaptýklarý aþarý provakatif konuþmalarý ve Selefilerin aþýrý tepkisi nedeniyle Düren DÝTÝB Merkez Camii’ne 200 metre uzaklýkta, polis korumasý altýnda gösterilerini yapmak zorunda kaldý. Toplam 10 kiþilik bir guruptan oluþan partililer seçim konuþmasýný yapmadan önce ilginç bir sürprizle karþýlaþtý. Düren DÝTÝB Merkez Camii yönetim kurulundan beþ kiþi Pro NRW’ lilere çiçek vermek istedi. Partililerin yaný sýra Alman ve Türk medyasýný da þaþýrtan bu hareketin nedenini ise yönetim kurulu üyelerinde Ufuk Þimþek, “Biz bu çiçeklerle Türk ve Müslüman hoþgörü ve misafirperverliðimizi göster- 1 mek ve bizim hakkýmýzdaki negatif protestolarýnýza raðmen size dostluk elini uzatmak istiyoruz diyoruz’’ þeklinde açýkladý. Pro NRW ‘liler buna karþýn “Bu çiçeklerin bize takdim edilmesi çok kibar bir davranýþ. Bu çiçekleri partim adýna kabul ediyor ve cami yönetimine teþekkür ediyorum. Biz Pro NRW olarak bütün camilere karþý deðiliz. Almanya’da bazý camiler guruplaþmayý ve ayrýmcýlýðý körüklüyor. Biz bunun ileride bir iç savaþa neden olabileceðinden endiþe ettiðimiz için bazý radikal camilerin kapatýlmasýný istiyoruz. Partimiz din ve inanç özgürlüðüne kesinlikle her zaman saygý gösteriyor” dedi. Basýna çiçek verilmesiyle ilgi görüþlerini aktaran partililer daha sonra gösterilerine baþladý. Gösteri sýrasýnda camilere hayýr pankartlarý ve Hz. Muhammed (SAS)’ e hakaret içeren ka- rikatürleri kullanan partililer diðer bir sürprizle karþýlaþtýlar. Dürener Bündnis derneði üyeleri, Yeþiller partisi eyalet milletvekili Oliver Krischer, Korsanlar partisi üyeleri ve çok sayýda Alman ve Türk vatandaþýn oluþturduðu 200 kiþilik bir gurup Düren Camii önünde hazýr bulundu. Pro NRW’ lilerin parti konuþmasýna alkýþ ve düdüklerle engel olan kalabalýk, partililere konuþma imkaný vermedi. Seçim konuþmasý yaklaþýk bir saat süren Pro NRW’ liler olaysýz bir þekilde daðýldýlar. Gösterinin ardýndan ZAMAN’IN sorularýný cevaplayan Yeþiller Kuzey Ren Vestfalya Milletvekili Oliver Krischer, Pro NRW’ nin yaptýðýnýn kesinlikle bir seçim konuþmasý olmadýðýna, açýk bir þekilde Müslüman ve Türkleri provoke etme giriþimi olduðuna dikkat çekti. Krischer, “Biz Dürenliler olarak daha önce aþýrý saðcýlara karþý tek yürek olduðumuz gibi, bugün de Pro NRW’ye karþý hep bera- beriz” dedi. Dürener Bündnis derneðinden Karl Panitz ise ‘‘Pro NRW’ liler bu gösteride hiçbir bilgi vermediler ve sadece provoke ettiler. Bu da onlarýn seçim konuþmasý için deðil, Müslümanlarý ve Türkleri provoke etmeye çalýþtýklarýna açýk bir kanýttýr” þeklinde konuþtu . Düren Polisi ise protestonun olaysýz geçmesinden memnun olduklarýný dile getirdiler. Düren DÝTÝB Merkez Camii yetkililerinin Pro NRW’ lilere çiçek vermesini ve dostluk elini uzatmasýný taktir eden polis memurlarý, böyle bir olayla ilk kez karþýlaþtýklarýný söyledi. Gösterinin ardýndan Dürener Bündnis üyeleri Pro NRW’ nin gösteri yaptýklarý yeri manen kirlenmiþ olduðunu kabul ettikleri için gösteri alanýný sembolik olarak süpürdüler. Camilerinin önüne protesto için gelen aþýrý saðcý ProNRW üyelerini çiceklerle karþýlayan Düren DÝTÝB Merkez Camii yönetim kurulu herkesi þaþýrttý. Bielefeld’de de saðduyu galip geldi Pro NRW Partisi, Bielefeld’de 1de DÝTÝB Brakwede Vatan Ca- mii´ni protesto etme amacýyla bir gösteri düzenledi. Pro NRW´nin Bielefeld'de gösteri yapmasýný önlemek amacýyla düzenlenen karþý gösteriye ise 500´ün üzerinde Bielefeldli katýldý. Yaklaþýk 100 üzerinde polisin gözetimi altýnda gösterilerine baþlayan Pro NRW parti üyeleri istedikleri yürüyüþü gerçekleþtiremediler. Katýlýmcýlar ise caminin bulunduðu Windelsbleicher caddesini kapattýlar. Brakwede camii dernek baþkaný Murat Kayýplar, karþýt gösteriyi Bündnis gegen Rechts (Saðcý karþý ittifak taraftarý) ile organize ettiklerini ve kimsenin provokasyonlara gelmemesini söyledi. Uyum meclis görevlisi Yasin Sever ise, yabancý düþmanlýðý yapan bu partiyi hiçbir yerde ve hiçbir zaman görmek istemediklerini belirtti. Bielefeld´in deðiþik okullarýndan öðrencileri ile gelen öðretmenler de cami baþkaný ve din görevlisine, üzerinde “Schule gegen Rassismus(ýrkçýlýða karþý okulu)’’ yazan bir resim takdim Pro NRW’nin Bielefeld’de gösteri yapmasýný önlemek amacýyla düzenlenen karþý gösteriye ise 500´ün üzerinde Bielefeldli katýldý. ettiler. Christlich Islamischem Dialog dernek görevlisi Volker Steffen ise, Ýslamiyet'in Almanya'nýn bir parçasý olduðunu belirtti. Brackwede Belediye Baþkaný Regina Kopp Herr ise ka- Ýçiþleri Bakaný faturayý Selefilere kesti Almanya’da radikal dinci grup Selefiler ile aþýrý saðcý Pro NRW arasýnda yaþanan çatýþmada iki polis memurunun yaralanmasýndan sonra konuþan Federal Ýçiþleri Bakaný Hans Peter Friedrich, sert açýklamalarda bulundu. Rheinische Post gazetesine konuþan Bakan Friedrich, “Hiç þüphesiz ki; Selefiler ideolojik olarak ElKaide'ye yakýn kiþilerdir” dedi ve ekledi: “Þu da kesin ki; politik olarak amaçlarý hür ve demokratik devlet düzenimizi bozmaktýr. Ancak buna izin vermeyeceðiz.” Aþýrý uçlarýn ve aþýrý dincilerin Almanya'da istediklerine ulaþamayacaklarýný kaydeden Friedrich “Bu tür taraflarýn çatýþmalarýna izin vermeyeceklerini” de sözlerine ekledi. Öte yandan Bild gazetesi bazý milletvekillerinin Selefilerin ülkeden sýnýr dýþý edilmesi için görüþ bildirdiðini duyurdu. Habere göre, koalisyon hükümetinden bazý milletvekilleri bu tür aþýrý dinci gruplara üye olanlarýn Alman vatandaþlýðýnýn alýnmasý, dernekleþmelerine izin verilmemesi ve ülkeden sýnýr dýþý edilmelerini istedi. BERLÝN ZAMAN 1 týlýmcýlara þu mesajý verdi: “Gelin hep beraber insanlýk adýna burada bulunan bütün demokratik partiler, dernekler ve gruplar el ele verelim. Demokratik temel hak ve özgürlüðü- müzü koruyalým ve asla böyle ýrkçý Pro NRW ve ýrkçý politikaya sahip bir kalabalýða geçit vermeyelim ve toplanmamasýný saðlayalým.’’ dedi. OSMAN NURÝ DENÝZLER, ALÝ ORHAN BÝELEFELD Schavan: Yabancý diplomalarý tanýyarak uyuma katký saðladýk Federal Eðitim Bakaný somut bir katký saðladýk” þeklinde konuþtu. Bakan ayrýca bancý diplomalarýn tanýnülke genelinde yabancý diplomasýna yönelik çeþitli çevrelmalarýn tanýnmasýna iliþkin erden gelen eleþtirilere karþý bürolar açýldýðýný ve bu tür kendini savundu. Konuyla ildiploma sahiplerinin ayrýca gili Hamburger Abentblatt kurulan telefon hattýndan da gazetesine bir açýklama yapan yardým alabileceklerini kaydetti. Annette S havan Uyum ve göç konusundan sorumHýristiyan Demokrat Parti CDU'lu c Eðitim Bakaný, yabancý diplomalarý lu Alman vakýflarýn uzmanlar grubu, tanýyarak uyuma katký saðladýklarýný söyle- söz konusu geliþmeyi eleþtirmiþ ve bu di. Schavan “Yabancý diplomalarýn tanýn- konuda çok baþlýlýk ve karmaþadan þikâyet masýna iliþkin kanunla uyuma önemli ve etmiþti. FRANKFURT ZAMAN 1Annette Schavan, ya- Selefiler ilginç bir grup. Hem ortalýkta pek görünmüyorlar hem de göründükleri zaman iyi reklam veya tahribat yapýyorlar. Görünmeleri veya konuþmalarý sonrasýnda onlara “Allah razý olsun” diyen müslümana rastlamak imkansýz gibi. Fakat Alman medyasý ve özellikle televizyonlar onlarýn söylemlerini ve görüntülerini tercih ediyorlar. Söylemleri siyah veya beyazdan oluþuyor. Ara tonlara yaþam hakký tanýmýyorlar. Diðer müslümanlar için de geçerli olmak üzere onlar gibi olmayanlarý cehenneme gönderiyorlar. Diyalog ve birlikte yaþama mesajý veren büyük dini kurumlarýn söylemleri sýkýcý bulunurken, onlarýn söylemleri reyting yapýyor öne çýkartýlýyor. Sayýlarý da ilginç. Almanya’nýn güvenilir haber sitesi Deutsche Welle toplam sayýlarýný 2500 olarak veriyor. Bu rakamý 4000’e kadar çýkaranlar var. Onlarý Kuran daðýtýrken daha bir kere bile göremeyen çok sayýda insan hatta muhabirler olmasýna karþýn, 25 milyon Kuran daðýtacaklarý medyada bangýr bangýr seslendiriliyor. Medyanýn dikkatini çekmek için çok iyi bir rakam. Herkesin aklýnda 25 milyon kaldýðýna göre medya taktiði yemiþ görünüyor. Halbuki az düþünülse 2500 kiþinin 25 milyon kitabý daðýtmasý teknik olarak mümkün deðil. Þu ana kadar Ulm’de bulunan Ebner&Spiegel matbaasýnda 300 bin Kuran basýlmýþ. Tartýþmalar sebebiyle matbaa 50 binlik ikinci baský teklifini þimdilik reddetmiþ. Selefiler hala Kuran daðýttýklarýna göre 6 ayda bile 300 bin baský bitmemiþ. 25 milyonluk baskýnýn daðýtýmýnýn kaç on yýlda bitebileceðini siz hesap edin artýk. Üyelerinin mali durumunun iyi olmadýðý ifade ediliyor. Hessen ve Köln’deki organizatörlerinin sosyal yardým aldýðý medyada ve internette yazýlýyor. Fakat internette Köln’deki organizatör Ýbrahim ebu Naci’nin milyoner bir iþadamý olduðunu da yazýyor. Hangisi doðru belli deðil. Hessen’deki organizatör ise kapýsýnda Mercedes olan lüks bir villada kalýyor. Açýklamasýnda zengin bir sponsoru olduðunu belirtiyormuþ. Resmi kurumlarýn ilk baský için ödenen 300 bin euronun kaynaðýný müphem býrakmalarý da ilginç. Para ödendiðine göre bunun tespiti çok kolay deðil mi? Ödeyene sorarsýn olur biter. Biliyorsunuz Selefilik Suudi Arabistan kökenli bir hareket ve daha çok Araplar arasýnda yaygýn. Hareketin Türklere kanca atmaya çalýþtýðýna dair bir izlenim var. Dünkü yazýmda bahsettiðim Metin Kaplan türü Alman Ýslamcý Alman vatandaþlarý ürkütecek resim isteyen mihraklarýn bunu Türklerle baþaramayýnca yandan giriþ yapmaya çalýþtýklarý ifade ediliyor. Paranýn daha çok Türklerden toplandýðýnýn iddia edilmesi bu meyanda deðerlendirilebilir. Bonn’daki olayda polisi yaralayan Selefinin bir Türk olmasý da o yüzden çok sürpriz deðil. Ayný kiþinin daha önce de býçaklamadan sabýkasýnýn olmasý ise Türkisch Ergenekoncularýn Ýslamcý devþirme tekniklerini hatýrlatýyor. (Ýþin Metin Kaplan’ýn Düsseldorf’ta yargýlanan damadýna kadar giden ilginç boyutlarý da var ama, yer darlýðýndan onu baþka yazýda ele alacaðým.) Almanya demokratik bir ülke. Zorlama veya korkutma olmadýktan sonra ücretsiz kitap daðýtýmýna karþý çýkmak doðru deðil. Daðýtma üslubunu eleþtirebiliriz, araya mesafe koyabiliriz ama engellenmesini isteyemeyiz. Burada Müslümanlar açýsýndan önemli olan husus ise sadece Almanca metin olarak daðýtýlan Kuranlarýn aslýna uygun olup olmadýðýnýn araþtýrýlmasýdýr. Müslüman teþkilatlarý temsilen KRM’in bu konuda acilen bir tetkik yapýp açýklamayý Almanlarýn da duyacaðý þekilde kamuoyuna duyurmasý þarttýr. Acilen diyorum. Çünkü Almanlar bizim Türkler gibi deðil. Bizimkilerde bütün ömründe Kuran mealini baþtan sona okuyan kaç Müslüman bulabilirsiniz. Ama Almanlarýn bir çoðu aldýklarý kitabý okumuþ bile olabilirler. Niçin aciliyet? Çünkü Selefilerin eylemlerinin hassas noktasýný þiddet oluþturuyor. Prof. Rauf Ceylan Selefiler arasýnda bazý radikal gruplarýn silahlý mücadele yanlýsý olduðunu, dýþa kapalýlýk ve basit anlatýmýn insanlara cazip geldiðini ve örgütün üyelerine “seçilmiþ özel bir kiþi” hissini verdiðini söylüyor. Procularýn tahriki sebebiyle de olsa Selefiler þu an Almanya’da þiddetle anýlýr olmuþlardýr. Olumsuz tablonun yaygýnlaþtýrýlmasý engellenmelidir. Bu vesileyle Düren Fatih Camii’nde provokasyon yapmaya çalýþan Pro NRW’cilere “Biz bize taþ atana gül atarýz.” diyerek bir demet gül veren, þaþýrýp utanan ve “Biz bütün camilere karþý deðiliz” cevabýný veren procularý gülle yemiþten beter eden Düren DÝTÝB yönetimini gönülden tebrik ediyorum. mcebi@eurozaman.de 06 GÜNDEM CDU, KRV’de ilk kez yabancılara bu kadar ağırlık veriyor 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN Seçilirse Köln-Mülheim’ın sesi olacak 1980 yılında Marl’da doğan Serap Güler 1999 yılında liseyi bitirip üniversiteye gitmeye hak kazandı. Üniversite hayatından önce Dortmund’da otelcilik alanında meslek eğitimi gören Güler, devamında Duisburg Essen Üniversitesi’nde Alman dili ve edebiyatı ve iletişim bilimleri okudu. Evli olan Serap Güler üniversiteden sonra Aile, Kadın ve Entegrasyon Bakanlıklarında görev aldı. Akabinde Kuzey Ren Vestfalya Sağlık, Bakım ve Yaşlılık Bakanlığında basın sözcüsü oldu. Serap Gü- SERAP GÜLER ler 2007 yılında eski Uyum Bakanı Armin Laschet’ın danışmanlığı görevini üstlendi. Önümüzdeki hafta Pazar günü erken seçime gidecek eyaletinde Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) listesinde 14. sıradan aday gösterilen Serap Güler Köln Mülheim’dan aday. Güler se- Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) 13 Mayıs’ta yapılacak KRV seçimlerinde ilk kez göçmenlere bu derece ağılık verdi. 124 kişilik CDU eyalet seçim listesinde üç Türk kökenli milletvekili adayı bulunuyor. Ayrıca CDU’nun iktidara gelmesi durumunda başbakanlığa direkt bağlı olacak uyum müsteşarlığı görevine Gonca Türkeli-Dehnert getirilecek. HÜSEYİN TOPEL, FATİH AKTÜRK DÜSSELDORF Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU), bu seçimlerde yabancılar konusunda en fazla dikkatleri üzerine çeken parti oldu. CDU, 124 kişilik eyalet seçim listesine üç Türk kökenli milletvekilini sığdırmayı başardı. Parti bununla kalmayıp, iktidara gelmesi durumunda uyum müsteşarlığına Gonca Türkeli-Dehnert’i atayacağını açıkladı. Partinin Başbakan adayı Norbert Röttgen, ayrıca uyum müsteşarlığını doğrudan başbakanlığa bağlayacak ve Avrupa Birliği ile federal konularla birleştirilecek. Bu müsteşarlığın doğrudan başbakanlığa dahil edilmesi Röttgen’in, başbakan olması durumunda doğrudan bu konuyla ilgilenmek istediğini gösteriyor. CDU’nun planlarının arasında ayrıca uyum yasasını uygulamaya geçirmek ve yıllık uyum raporları çıkarmak yer alıyor. Hıristiyan Demokratlar, bunun yanında göçmen dernekleriyle daha yakın temasta olabilmek için uyum zirvelerini sabit programlarına dahil etmek istiyor. Tüm bunlar CDU’nun uyum konusunda beklenmedik bir atağa geçtiğini gösteriyor. Bunda da şüphesiz, eyaletin ilk uyum bakanı olan ve Türklerle irtiba- - tının iyi olduğu bilinen Armin Laschet’in büyük payı var. EĞİTİM’DE ÖZÜRLÜ ÇOCUKLARA AĞIRLIK CDU’nun önem verdiği ilk konularında başında eğitim var. CDU federal bazda çocuklarını ana okula göndermeyen ailelere aylık 150 Euro vereceğini açıklamış, partinin KRV adayı Norbert Röttgen’de SPD’li Kraft ile katıldığı tartışma programlarında bakım parasına destek vermişti. Röttgen, ayrıca ana okul kapasitesini arttırma işlemini hızlandırmayı amaçlıyor. KRV-CDU iktidara gelmesi durumunda ise eğitim konusunda ilk önem vereceği konulardan bir tanesi özürlü çocukların, özürsüz çocuklar ile aynı sınıfta ders görmelerini sağlamak olacak. EKONOMİDE SAĞLAMLAŞTIRMA POLİTİKASI Eyalet hükümetinin düşmesine neden olan ekonomi konusunda ise CDU’nun görüşü gayet net ve açık. Başbakan adayı Norbert Röttgen, seçim kampanyası çerçevesinde sürekli borçlanmayı durduracaklarını ve sağlamlaştırılmış bütçe politikası yapacaklarını söylüyor ve SPD’li Hannelore Kraft’ın borçlanma politikasını eleştiriyor. Röttgen bu konuyu lafta da bırakmak istemediği için borçlanmayı durduracak olan ‘borç freni’ni eyalet Anayasasına aldırmak istiyor. Röttgen ve partisi işçileri de unutmayarak, tarife sözleşmeleri olmayan alanlarda asgari ücret için de federal CDU partisine destek verecek. çilmesi halinde Mülheim semtine bir danışmanlık bürosu açmayı planlıyor. Güler kendisini halk ile iç içe yaşayarak, halkı dinleyip onların sesi olarak siyasette yer almayı hedeflediğini ve bunun için Mülheim bürosunu halkın gelip derdini anlatabileceği bir diyalog platformu olmasını planladığını söylüyor. Serap Güler, seçim kampanyasında eğitime ve kusursuz dil bilgisine vurgu yapıp önem veriyor. Yüksek kalifiye personel eksikliği çeken Almanya’nın elinde bulunan kalifiye personeli değerlendirmesine yönelik “Kendi içimizde olup ta iş bulamayan kalifiye elemanları istihdam etmemiz gerekiyor” diyor. Serap Güler, ayrıca okullarda inançlara göre ayrı din derslerinin olması gerektiğini savunuyor. Siyasete erken girdi, çok yol aldı CDU’nun en genç adaylarından olan 24 yaşındaki Uğur Doğan 2009 senesinde tanıştığı siyaset arenasında bugüne dek birçok görev aldı. Ekonomi okuyan Doğan’ın asıl mesleği uluslararası şirket danışmanlığı. Hıristiyan Demokratlar için gençlik teşkilatında göreve başlayan Doğan, kısa sürede CDU’nun gençlik kolları olan Genç Birlik’te (Junge Union) Asbaşkan olmayı başardı. Halen Ahlen Belediyesi Yönetim Kurulu üyesi ve uyumdan sorumlu kişi olan Doğan aynı zamanda Meclis grubunun uyum UĞUR DOĞAN politikasında danışman. Genç aday, Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’ni tercih nedenini ise “Esasında benim bölümüm ekonomi ve CDU ekonomi politikası en kuvvetli olan parti. Bu yüzden CDU her zaman benim için ideal SAĞLIK’TA HASTA VE YAŞLI BAKIMININ BİRLEŞTİRİLMESİ CDU’dan sağlık alanında, uyum ve eğitim konularına verdiği önemi pek göremiyoruz. Ancak parti programında bu alanda hasta ve yaşlı bakımına önem verecek. Buna göre parti, hasta ve yaşlı bakımını birleştirip, bir meslek haline getirebilmek için Federal Konsey’e önerge sunacak. parti oldu. Bunun yanında Hıristiyan bir parti olan CDU dinlerin esası olan doğruluk, insan sevgisi, tolerans, hoşgörü, sorumluluk bilinci, mütevazılık bana göre İslam’ın önemsediği değerlerin aynısı. Bu sebeplerden dolayı kendimi bu partinin mensubu olmaktan mutluyum. Çünkü kendi dinamiklerimize en yakın ortamı burada buluyorum” şeklinde tanımlıyor. Okullarda İslam din dersi başlaması için, var olan uyum politikasını daha adil ve güçlendirmek için CDU’nun seçilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Doğan, aynı şekilde ‘kendi ana dilini güzel öğrenip buna dayalı daha güzel bir Almanca öğrenme ortamı sağlayabilmek için halkın güvenini ve oylarını istiyoruz.” diyor. Uğur Doğan, CDU için 110. sıradan aday. CDU kazanırsa uyum müsteşar olacak Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, Dortmund’dan aday gösterilen Şaziye AltundalKöse, Daniela Schneckenburger, Mario Krüger ve Ulrich Langhorst ile Dortmund Alevi Derneği’nde bir araya geldi. Gonca Türkeli-Dehnert de milletveki- kuk okumaya başlamış. Bu eğitimi çerli adayı olmamasına rağmen CDU ik- çevesinde birinci devlet sınavının ardıntidara gelirse uyumdan sorumlu müs- dan staj için bir yıl İzmir’e gitmiş. Huteşar olacak. CDU lideri Norbert Rött- kuk alanında ki ikinci hukuk sınavını da gen Türkeli-Dehnert’e KRV’deki göl- Makedonya’da yapan Türkeli-Dehnert, ge kabinesinde önemli bir yer ayırdı. üniversite eğitiminin ardından avukatlıCDU’nun iktidara gelmesi durumun- ğı hiç düşünmediğini anlatıyor bize. O da 1975 doğumlu Gondönemlerde gazetede Maca Türkeli-Dehnert, eyaria Böhmer’in ilanını gördület başbakanlığına dâhil ğünü anlatan Gonca Türkeedilecek olan Uyum, Avli, “hemen başvurumu yaprupa Birliği ve Federal İştım ve kabul edildim” diyelerden sorumlu müsterek, Türk kökenlileri de bu şarlığı yönetecek. Sempaçerçevede siyasi alanda aktif tik kişiliği ile de dikkat çeolmaya davet ediyor. Gonca ken Türkeli-Dehnert, bu üç Türkeli-Dehnert, halen Maalanın birleştirilip, Başbaria Böhmer’in yanında üst kanlığa dâhil edilmesinin düzey uyum görevlisi olarak önemli olduğuna vurgu ya- GONCA TÜRKELİ-DEHNERT çalışıyor. Türkeli-Dehnert, pıyor ve örneğin uyumla “bir Türk kökenli olarak alakalı olan yabancılar yaCDU’dan çok memnunum. sasının federal devletle de alakalı oldu- CDU’nun biz Müslümanlara yönelik de ğu için bu alanların birleştirilip, doğru- çok çalışmaları var” diyor ve kendisinin dan Başbakan konusu yapılmasının çok de 17 yıldır partiye üye olduğunu ifade önemli olduğuna işaret ediyor. Gonca ediyor. Uyum, Avrupa Birliği ve FedeTürkeli-Dehnert çok kültürlü yapısıy- ral işlerden sorumlu müsteşarlık görela da dikkat çekiyor, Berlin’in Kreuzberg vine geldiğinde ise hedeflerinden bir tasemtinde doğan Türkeli-Dehnert Fran- nesinin uyum yasasını uygulamaya gesız lisesinden mezun olup, Berlin’de hu- çirmek olduğunu belirtiyor. Camiyi koruyan polislere de birer çiçek verin, şaşırtın herkesi - Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, Kuzey Ren Vestfalya’da (KRV) yapılacak olan erken seçimler öncesi partisinin adaylarına destek vermek için Dortmund’a geldi. Özdemir, Dortmund’dan aday gösterilen Şaziye Altundal-Köse, Daniela Schneckenburger, Mario Krüger ve Ulrich Langhorst ile Dortmund Alevi Derneği’nde bir araya geldi. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Özdemir, aşırı sağcıların provoke ederek olay çıkarmaya çalıştığını belirterek, “Herkesin seçime gitmesi çok çok önemli aşırı sağcılar da maalesef bu eyalette aday gösterdi- ler. Provoke edip olay çıkarmaya çalışıyorlar. Her demokrasiyi destekleyen vatandaş seçimlere katılırsa onların oyu önem kaybeder. İlk çağrım herkesin mutlaka seçimlere katılması.” dedi. SPD-Yeşiller koalisyonunun devam etmesi için partisine oy isteyen Özdemir, “Mevcut eğitim politikası çocukların eşit şartlara kavuşmasını istiyorsanız mutlaka oyunuzu bize verin.” diye konuştu. Aşırı sağ konusuna da değinen Özdemir, şunları söyledi: “Pro NRW’cilere en güzel cevabı kendilerine çiçek veren birisi verdi. Onları şaşırttı. Adeta bir gazeteci ordusu takip ediyordu onların protestolarını. Pro NRW’ye gerektiğinden fazla ilgi gösteriliyor. Müslümanlar fanatiktir diye bir ön yargıları var. Ama büyük bir bölümü asla böyle değildir. En güzel cevabı DİTİB camisindeki kişi verdi. Kendilerini protesto eden Pro NRW’cilere çiçek verdi. Kutlamak gerekiyor. Hiç bir kimse Almanya’da yaşayan bir Müslüman’dan böyle bir tepki beklemiyordu. Birde o çiçeklerden polise vermek gerekiyor. Çünkü polisler saldırıya uğradılar. Dolayısıyla benim tavsiyem camiyi koruyan polislere birer çiçek verin.” OSMAN AYDIN DORTMUND FDP, yüzde beş barajının üzerine çıkamadı - Almanya’da pazar günü yapılan Schleswig Holstein eyaleti seçimlerinde yüzde 8.2 oranında oy alan Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oy oranı son yapılan anketlerde halen barajın altında görünüyor. Yüzde beşlik seçim barajının geçerli olduğu Almanya’da FDP, Stern-RTL tarafından yaptırılan ankete göre yüzde 4 civarında seyrediyor. Schleswig Hols- tein eyaletindeki yüzde 8,2’lik oy oranını buradaki parti lideri Wolfgang Kubicki’nin şahsi gayretleri olduğu belirtiliyor. Söz konusu ankete göre, Sosyal Demokratlar ve Yeşiller’in oylarında kısmi artışlar görüldü. SPD yüzde 26, Yeşiller yüzde 13 oy potansiyeline sahip. Buna karşın Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/ CSU) ile Korsanlar Partisi’nin oylarında her- hangi bir değişme yaşanmadı. Birlik Partileri yüzde 36, Korsanlar ise yüzde 11 civarında seyrediyor. Ankette ayrıca yeni cumhurbaşkanı seçilen Joachim Gauck’un performansıyla ilgili soru da yer aldı. Buna göre, ankete katılanların yüzde 73’ü Gauck’tan memnun olduğunu belirtirken, sadece yüzde 11’lik kısmı aksi yönde görüş bildirdi. FRANKFURT ZAMAN Türk maratoncular, Arif Ünal’a destek için koştu - Köln’de çoğunluğu Türk işçilerden oluşan Colonia Team maraton koşu takımı, KRV seçimlerinde Yeşiller Partisi milletvekilliği için Köln’den aday olan Arif Ünal’a destek için koştu. 13 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde yeniden aday olan Yeşiller Partisi milletvekili Arif Ünal’ın da katıldığı koşu Haus am See Parkı’nda yapıldı. Ünal’a destek için gerçekleştirilen sabah koşusunda destekçiler, göçmen haklarından çevre ve sağlık politikalarına kadar bir çok alanda başarılı çalışmalar yapan Arif Ünal’ı diğer politikacıların da örnek alması gerektiğini dile getirdi. Bu örnek çalışmalarından dolayı kendisine destek verdiklerini belirten koşucular, oy hakkı olan herkesi seçimlere katılıp oy kullanmaya davet etti. Milletvekili Arif Ünal ise kendisine verilen destekten dolayı minnettarlığını dile getirerek Colonia Team maraton takımına teşekkür etti. Arif Ünal seçimlere katılımın önemine vurgu yaparak herkese bu hafta sonu, 13 Mayıs Pazar günü yapılacak seçimlere katılma çağrısı yaptı. ZİVER ERMİŞ KÖLN SAYFA TASARIM: YÜCEL ERGÜNEŞ 07 EKONOMİ Yunanistan’ın çöküşünün tahribatı çok büyük olur 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN Deutsche Bank CEO’su ve Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) başkanı Josef Ackermann, Yunanistan’ın olası çöküşünün meydana getireceği global tahribatın ölçülemeyeceğini ifade etti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Yunanistan’ın kendi para birimine dönmesinin Euro’nun sonu anlamına gelmeyeceğine dair bir görüş bildirdi. Greve giden 20 bin metal işçisinin 12 binini Mercedes’in Sindelfingen üretim merkezi çalışanı oluşturdu. - Deutsche Bank CEO’su ve Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Yönetim Kurulu Başkanı Josef Ackermann, Yunanistan’ın çöküşünün etkisinin çok büyük olacağını, IMF’nin böyle bir durumda trilyon dolarlık kayba uğrayacağını söyledi. Ackermann, bu durumun meydana getireceği global tahribatın ise ölçülemeyeceğini ifade etti. ‘İstanbul’u Önemli Bir Finans Merkezi’ne Dönüştürmek’ başlıklı konferansın öncesinde önceki akşam gazetecilerle bir araya gelen Ackermann, “Yunanistan Euro’dan çıksın diyenler tahribatı göz önüne almıyorlar” dedi. Euro bölgesi krizinin başında beş ana sorun bulunduğunu belirten Ackermann, bu sorunları Yunanistan’ın borçlarının sürdürülebilirliği, Portekiz, İspanya ve İtalya ekonomilerinin iç düzenlerini sağlaması, 1-2 trilyon dolarlık bir koruma fonu oluşturulması, bankaların yeniden sermayelendirilmesi ve Avrupa’da yönetişimin iyileştirilmesi olarak sıraladı. Ackermann, “Bazılarının söylediğinin aksine bu sorunlara karşı alınan önlemler başarılı oldu. Yunanistan’da borç takası gerçekleştirildi, İtalya, İspanya ve Portekiz’de olumlu gelişmeler var. Artık kimse İrlanda’dan söz etmiyor bile. Bulaşma riskine karşı 750 milyar Euro’luk bir fon oluşturuldu ve bankaların yeniden sermayelendirilme süreci güçlenerek devam ediyor” dedi. Önümüzdeki dönemde tasarruf önlemlerinin devam etmesi gerektiğini vurgulayan Ackermann, “Ancak artık büyümeden de söz etmeye başlayabiliriz. Bu büyümenin parasal genişleme ile gerçekleşmesi gerekmiyor, yapısal reformlarla, inovasyonlar- ‘İstanbul’u Önemli Bir Finans Merkezi’ne Dönüştürmek’ başlıklı konferansın öncesinde önceki akşam gazetecilerle bir araya gelen Ackermann, “Yunanistan Euro’dan çıksın diyenler tahribatı göz önüne almıyorlar” dedi. la, verimlilik artışlarıyla sağlanması gerekiyor” diye konuştu. “Avrupa’nın temel sorunlarını çözdük demek için henüz çok erken” diyen Ackermann, şöyle konuştu: “Global olarak değişen politik görünümde Avrupa’nın rolü ne olacak? Öncelikle bu soruyu kendimize sormalıyız. Rekabetin bu denli arttığı bir dünyada ancak birleşmiş bir Avrupa ile var olabiliriz. Bunu başarmak için de bundan sonra atacağımız adımlar üzerinde düşünmeli ve daha fazla koordinasyon, daha fazla mali ve siyasi birliği hedeflemeliyiz” EKONOMİ SERVİSİ sa Euro’nun sonutartıolşmamlaraz Yunanistan çıkarnom deik krizin nasıl aşılacağına dair Yunanistan’ın içine düştüğü eko a çıkmabirimi Drahmi’ye dönüp, Euro dışın vam ediyor. Yunanistan’ın kendi para Euro’nun mun erlendirmeler yapılıyor. Bu duru sının getireceği sonuçlar üzerine değ günü ar paz da tan’ dile getiriliyor. Yunanis itibar kaybı olacağına dair kanaatlerse koyduya orta n isini ine karşı çıkan halkın tepk yapılan seçimlerde tasarruf tedbirler görüğı laca ayrı en ğind birli üyeli ortak para ğu belirsizlikle piyasalarda ülkenin 17 Fitch luşu kuru me ndir cele dere slararası kredi şünü güçlendirdiği konuşuluyor. Ulu eyemesinin Euro’nun sonu anlamına gelm Yunanistan’ın kendi para birimine dön gel’e Spie un başkanı Paul Taylor Alman Der ceğine dair bir görüş bildirdi. Kuruluş çeati dikk korumasında fayda olacağına yaptığı açıklamada, Almanya’nın Euro birimlehalinde Alman Markı’nın diğer para kerek, Almanya’nın dönüş yapması ekonoan Alm lor, nabileceğini belirtti. Tay ri karşısında önemli ölçüde değer kaza işane ceği lene etki de bundan olumsuz yön misinin itici gücü ihracat sanayisinin n a’nı any Alm bile lsa ayrı Euro Bölgesi’nden ret ederek, bir ya da birden fazla ülke ıçıkış ın tan’ anis Yun enle ned Paul Tayler, bu bunu tolere etmeyeceğini vurguladı. eğinin altını çizdi. FRANKFURT AA nın Euro’nun sonu anlamına gelmeyec Dünyada 200 milyon işsiz var, acilen büyümemiz gerekiyor Ziyarette Aşağı Saksonya Eyaleti Ekonomi Bakanı Jörg Bode’nin (sağdan altıncı) yanısıra MÜSİAD Aşağı Saksonya Başkanı Naci Aydın, eski Başkan Hafız Karadağ, başkan yardımcıları Mevlüt Özdemir, Ersin Bayraktar, MÜSİAD üyesi Muammer Duran ve N-Bank üyesi Dr. Johannsen de hazır bulundu. BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM - Mali düzenlemelerin de önemine değinen Lagarde, “Kriz sebebiyle ve kısmen iyi günlerde gelirlerini biriktirmemiş olmalarından kaynaklanan kamu borcu yüksek olan ülkeler için mali düzenleme şart. Gelecek yıl gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerde, kamu borcunun gayri safi milli hasılaya olan oranının yüzde 109’a yükselmesi bekleniyor. Bu 2. Dünya Savaşı’ndan beri en yüksek oran. Bu borç sürdürülemez, borç oranının aşağı çekilmesi lazım.” değerlendirmesinde bulundu. Avrupa bankalarının bugün birkaç yıl öncesine göre çok daha iyi durumda olduğunu belirten Lagarde, “Fakat halen borcun öz sermayeye oranı yüksek.” dedi. PARA MAKİNESİ TEK BAŞINA İŞ YAPAMAZ Lagarde, Avrupa Birliği’ndeki bankaların bu yılın sonunda kadar toplam varlıklarının yaklaşık yüzde 7’sine tekabül eden, 2,6 trilyon doları piyasaya enjekte etmesinin beklendiğini kaydetti. Reform sürecinde, Avrupa’da asgari ücret düzenlemelerine de değiCHRISTINE LAGARDE nen Lagarde, “Asgari ücret önemli bazı sosyal amaçlara hizmet etmek için hazırlanmışken, bazen kontrolden çıkabiliyor. Yunanistan’da asgari ücret halen Portekiz’dekinden yüzde 50, İspanya’dakinden de yüzde 17 fazla. Romanya ve Bulgaristan’daki asgari ücretin ise 5 ila 7 kat üzerinde.” bilgisini verdi. IMF Başkanı Christine Lagarde, Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan ve ‘gevşek para politikasını’ benimsediği yönünde iddialar bulunan François Hollande’a Zürih’ten seslenerek, aşırı gevşek bir para politikasının talepte yüksek büyümeye yol açacağını söyledi. Lagarde, “Şimdiler normal dönemler değil, para makinesi tek başına iş yapamaz. Gerçekte büyümeyi sistemdeki üç fren tutuyor, mali düzenlemeler, zayıf bankalar ve zayıf konut piyasaları.” dedi. SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ Alman Bakan Bode: Türkiye’nin ekonomik performansı etkileyici - MÜSİAD’ın davetlisi olarak İstanbul’a gelen Aşağı Saksonya Eyaleti Ulaştırma, Çalışma ve Ekonomi Bakanı Jörg Bode, Türkiye’nin sergilediği ekonomik performanstan çok etkilendiğini söyledi. Bode, beraberindeki heyetle MÜSİAD Genel Merkezini ziyaret etti. Genel Başkan Nail Olpak ile görüşen heyet, aynı zamanda MÜSİAD genel başkan- lığına seçilmesinden dolayı kendisini tebrik etti. MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, Aşağı Saksonya Eyaleti Ulaştırma, Çalışma ve Ekonomi Bakanı Bode ve beraberindeki heyete teşekkür etti ve MÜSİAD hakkında bilgiler verdi. Türkiye’deki ilgi ve alakadan çok memnun kaldığını söyleyen Bakan Bode özellikle Türkiye’nin sergilediği ekonomik performans- tan çok etkilendiğini ve bu izlenimlerini Almanya’daki iş çevrelerine aktaracağını belirtti. MÜSİAD Aşağı Saksonya Başkanı Naci Aydın ise, bu organizasyondan memnun kaldığını, Türkiye ile Almanya arasındaki ticarete katkı sağlamaya devam edeceklerini ve gerekli çalışmaları da Almanya dönüşü hemen başlatacaklarını söyledi. YAVUZ AL HANNOVER IVECO Almanya’daki üretimine son verdi - İtalyan ticari araç üreticisi IVECO, Almanya’nın Ulm şehrinde bulunan üretim tesislerini kapattı. IVECO’dan yapılan açıklamaya göre verimliliği yükseltmek ve rekabet gücünü arttırmak için Iveco Stralis model TIR’ların üretimi bundan sonra İspanya’nın başkenti Madrid’de yapılacağı bildirildi. Son yıllarda defalarca çalışma saatlerini düşürerek adeta kapatma sinyal- leri veren firmanın bu uygulaması Ulm üretim tesislerindeki çalışanları olumsuz etkiledi. Geçen yılın sonlarına kadar IVECO’nun Ulm tesislerinde 1070 olmak üzere, çevre illerdeki tesislerde toplam 3720 kişi istihdam ediliyordu. Şirketin yeniden yapılandırılması çerçevesinde şirket temsilcilerinin yaptığı açıklama da “Bu kararımız Avrupa’daki ticari araç ve kamyon pazarında de- vam eden zor koşulların sonucunda alınmıştır” ifadeleri yer aldı. Bilindiği gibi FIAT’a bağlı bir şirketi olan IVECO 2008 krizinden bu yana kısa mesai ve kesintili maaş uygulaması ile ayakta durmaya çalışılıyordu. Şirketin bilhassa büyük pazarlarından sayılan Güney Avrupa’nın ekonomik belirsizliklerle boğuşması talep düşüklüğüne yol açmış bu da satışlarda düşüşe sebep olmuştu. STUTTGART ZAMAN BW’de 20 bin metal işçisinden uyarı grevi - IG Metal sendikasının çağrısı üzerine BadenWürttemberg’de metal sektöründe çalışan 20 bin kişi uyarı grevi yaptı. Dünyaca ünlü otomobil devi Mercedes’in Sindelfingen üretim merkezinde 12 bin çalışan uyarı grevine katıldı. Grevcilerin içinde çok sayıda Türk işçisi de yer aldı. Grevler üç gün boyunca farklı iş yerlerinde devam edecek. Sendika, işçilerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve ücretlerde de yüzde 6,5 artış talep ediyor. Mercedes üretim merkezinin önünde işçilere konuşan IG Metall Stuttgart Bölge Başkanı Jörg Hoffmann, işverenin kiralık işçi çalıştırmasını eleştirerek “İşveren kiralık işçilerin emeğini ucuza alarak emek hırsızlığı yapıyor, sorumluluktan kaçıyor. İşçilerin talebini görmezden gelerek işçilerin haklarını gasp etmiş oluyor” dedi. Öte yandan Sendika Başkan yardımcısı Ergun Lümali de, “İşçiler görüşme masasında taktik oyuncuları değil. Görüşme masasında sorumluluktan kim kaçarsa ve kim taleplerimizi görmezden gelirse işçilerden cevabını alacaktır” dedi. Sendika ve işveren arasında sağlanacak muhtemel bir anlaşma 800 bin işçiyi yakından ilgilendiriyor. İşveren ile sendika arasındaki görüşmelerin 15 Mayıs’ta devam edeceği bildirildi. IG Metall Sendikası işveren ile anlaşma Pfingsten tatiline kadar sağlanmasa süresiz grev ilan edeceği tehdidinde bulundu. ALİ RIZA STUTTGART Telekom’dan 50 bin çalışanına yüzde 6,5 zam - Almanya’nın iletişim devi Deutsche Telekom ve ülkenin ikinci büyük sendikası Ver.di mutabakata vardı. Buna göre Telekom, çalışanlarına yüzde 6,5 zam yapacak. Zamdan Deutsche Telekom’un hizmet ve mobil haberleşme alanında çalışan 50 bin personeli yararlanacak. Maaş zammı iki yılı kapsayan bir zamanda üç kademe halinde yapılacak. Zamdan memnun olduklarını belirten Ver.di Başkanı Lothar Schröder, şirket çalışanlarının verdiği mücadelenin takdire şayan olduğunu dile getirdi. Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri, Telekom’un yüzde 3,5’luk zam teklifi vermesiyle sonuçsuz kalmıştı. Geçtiğimiz hafta tekrar masaya oturan Telekom yöneticileri ve sendika sözcüleri, uzun ve zorlu bir müzakerenin ardından uzlaşma sağladı. Çalışanların maaşları 1 Mayıs’tan itibaren yüzde 2,3 artırılacak. Üç aşamadan oluşacak olan maaş artırımının ikincisi, 1 Ocak 2013’te, yüzde 2,1’lik üçüncü bölüm ise ağustos 2013’te sağlanacak. Alt gelir grubuna mensup personelin maaş artırımı ise 2 yıllık sürece tabi olacak. Geriye dönük olarak 1 Şubat’tan itibaren yapılacak olan zam oranı, yine 3 kademeden oluşacak. Diğer yandan 15 ve 16 Mayıs’tan itibaren Deutsche Telekom’un T-Systems isimli bölümünün çalışanlarıyla da gelir artırımı hakkında yeni müzakereler yapılacağı duyurulurken, bu konuda da diğerlerinde olduğu gibi bir mutabakata varılacağı ifade edildi. MUSTAFA KEMAL ÇIBIK BERLİN DÖVİZ KURLARI DÖVİZİN CİNSİ DÖVİZ ALIŞ 1 ABD DOLARI 1.7800 1 AVUSTRALYA DOLARI 1.7880 1 DANİMARKA KRONU 0.31048 1 EURO 2.3087 1 İNGİLİZ STERLİNİ 2.8679 1 İSVİÇRE FRANGI 1.9189 1 İSVEÇ KRONU 0.25795 1 KANADA DOLARI 1.7749 1 KUVEYT DİNARI 6.3434 1 NORVEÇ KRONU 0.30427 1 SUUDİ ARABİSTAN RİYALİ 0.47606 100 JAPON YENİ 2.2304 1 BULGAR LEVASI 1.1707 1 RUMEN LEYİ 0.51829 1 RUS RUBLESİ 0.05840 100 İRAN RİYALİ 0.01440 1 ÇİN YUANI 0.27977 1 PAKİSTAN RUPİSİ 0.01943 ALIM SATIMA KONU OLMAYAN DÖVİZLER 1 SURİYE LİRASI 1 ÜRDÜN DİNARI 1 YENİ İSRAİL ŞEKELİ - SERBEST PİYASA ÇARŞAMBA 17.00 9 MAYIS 2012 DÖVİZ ALIŞ SATIŞ ABD DOLARI 1,7910 1,7950 EURO 2,3190 2,3240 İSVİÇRE FRANGI 1,9200 1,9400 İNGİLİZ STERLİNİ 2,8700 2,9100 100 JAPON YENİ 2,2100 2,2500 DANİMARKA KRONU 0,3000 0,3200 İSVEÇ KRONU 0,2500 0,2650 AZERİ MANATI 1,7850 1,8300 AVUSTRALYA DOLARI 1,7800 1,8100 KANADA DOLARI 1,7600 1,8000 ALTIN ALIŞ SATIŞ CUMHURİYET 606,00 615,00 REŞAT 618,00 638,00 24 AYAR KÜLÇE 91,25 91,60 22 AYAR 83,31 84,18 22 AYAR BİLEZİK 83,03 89,30 18 AYAR 68,66 68,93 14 AYAR 53,56 53,76 900 AYAR GÜMÜŞ 1,4760 1,5120 1 ONS ALTIN 1.603,00 $ HAM PETROL (BRENT) 111,52 $/Varil (Haziran 2012 teslimi) BANKALARARASI PİYASA ABD DOLARI ALIŞ: 1,7750 SATIŞ: 1,7820 MERKEZ BANKASI 10 MAYIS 2012 DÖVİZ SATIŞ 1.7886 1.7997 0.31201 2.3198 2.8829 1.9313 0.26063 1.7829 6.4269 0.30632 0.47692 2.2452 1.1861 0.52512 0.05917 0.01459 0.28345 0.01969 EFEKTİF ALIŞ 1.7788 1.7798 0.31026 2.3071 2.8659 1.9160 0.25777 1.7683 6.2482 0.30406 0.47249 2.2221 - - - EFEKTİF SATIŞ 1.7913 1.8105 0.31273 2.3233 2.8872 1.9342 0.26123 1.7897 6.5233 0.30702 0.48050 2.2537 TL KARŞILIĞI 0.02820 2.4871 0.46360 ÇAPRAZ KURLAR 1 ABD DOLARI 0.9938 AVUSTRALYA DOLARI 5.7325 DANİMARKA KRONU 0.9261 İSVİÇRE FRANGI 6.8626 İSVEÇ KRONU 79.66 JAPON YENİ 1.0032 KANADA DOLARI 5.8390 NORVEÇ KRONU 3.7503 SUUDİ ARABİSTAN RİYALİ 1.5080 BULGAR LEVASI 3.4061 RUMEN LEYİ 30.23 RUS RUBLESİ 12260 İRAN RİYALİ 6.3100 ÇİN YUANI 90.83 PAKİSTAN RUPİSİ 1 EURO= 1.2970 ABD DOLARI 1 KUVEYT DİNARI= 3.5933 ABD DOLARI 1 İNGİLİZ STERLİNİ= 1.6118 ABD DOLARI EURO DÖNÜŞÜM KURLARI 1.95583 ALMAN MARKI 40.3399 BELÇİKA FRANGI 40.3399 LÜKSEMBURG FRANGI 166.386 İSPANYOL PEZETASI 6.55957 FRANSIZ FRANGI 0.787564 İRLANDA LİRASI 1936.27 İTALYAN LİRETİ 2.20371 HOLLANDA FLORİNİ 13.7603 AVUSTURYA ŞİLİNİ 200.482 PORTEKİZ ESKÜDOSU 5.94573 FİN MARKKASI 340.750 YUNAN DRAHMİSİ 1 ÖZEL ÇEKME HAKKI (SDR) 1.53942 ABD DOLARI 2.7534 TÜRK LİRASI 08 GÜNDEM Meral Akşener’e saldırının Mobese kayıtları inceleniyor - 28 Şubat soruşturması kapsamında tanık olarak ifade veren TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in aracı ifade vermeye gitmeden iki gün önce kurşunlandığı ortaya çıktı. Akşener, aracının kurşunlanmasının ardından dün suç duyurusunda bulundu. İstanbul Emniyeti de olayla ilgili geniş kapsamlı soruşturma başlattı. Bu kapsamda Mobesa kayıtları, arabada bulunan boş kovan üzerinden fail ya failler belirlenmeye çalışılacak. Olayın ortaya çıkmasının ardından, Akşener'e dün ilk geçmiş olsun ziyareti, Meclis Başkanı Cemil Çiçek'ten geldi. Görüşmede Çiçek, Akşener'e korumalarının artırılması teklifini götürdü. Ancak bu teklifi Akşener tarafından kabul görmedi. Akşener daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi ziyaret etti. Partiye gelişi sırasında gazetecilere açıklamada bulunan Meclis Başkan Vekili, ''Demirden korkan trene binmez'' dedi ve ekledi: ''Olay doğru ama bilmiyorum, nedir ne değildir, herhangi bir bilgim yok. Hem emniyet teşkiMERAL AKŞENER latımız hem diğer kurumlarımız ilgileniyor. Ben onlara güveniyorum." “Siz bunu kendinize uyarı olarak mı algıladınız'' sorusuna Akşener, ''Şu anda hiçbir şey bilmiyorum ama sadece kendi açımdan şunu söyleyebilirim, demin de söyledim, demirden korkan trene binmez.'' karşılığını verdi. Akşener'in 28 Şubat soruşturmasında savcıya bilgi vermesinden önce cumartesi günü İstanbul'dayken Audi A6 marka resmi makam arabasının sağ arka koltuğunun camına tek kurşun atılmış, boş kovan arabada bulunurken arabanın camları da kırılmıştı. Akşenir'in geçtiğimiz pazartesi günü ifade vermesinden önce kurşunlama olayının gerçekleşmesi dikkat çekmişti. Kurşunlanmanın araba boşken yapılması ancak Akşener'in arabada oturduğu yerin hedef alınması "ikaz ve tehdit" mesajı olarak yorumlandı. TBMM Başkanvekili Meral Akşener'in aracına yönelik silahlı saldırı Meclis'te kınandı. Genel Kurul'da, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'nın görüşmelerinde, Akşener'in aracına yapılan saldırı gündeme geldi. ANKARA ZAMAN 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN Sanık paşa ve diğer rütbeli askerlerle ilgili hasta kayıtlarının dışarıya sızması, İstanbul Haydarpaşa’da bulunan GATA’yı harekete geçirdi. Kayıtların gizli kalmasını sağlamak için doktorlara özel şifre verildiği ileri sürülüyor. FOTOĞRAF: CİHAN, ALİ ÜNAL GATA’dan doktorlara ‘paşa şifresi’ GATA'da hasta kayıtlarına ulaşım için doktorlara özel şifre verildiği ileri sürülüyor. Daha önce hastalarla ilgili tüm bilgilere otomasyon sistemi üzerinden bakılabiliyordu. Bu yolla, GATA'da tedavi gören Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarıyla ilgili bilgilerin dışarı sızmasının engellenmeye çalışıldığı iddia ediliyor. HÜSEYİN KELEŞ Ergenekon HABER Özellikle ve Balyoz davası saÖZEL nıklarıyla ilgili konularla gündeme gelen Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin (GATA), hasta kayıtlarına ulaşım için ilginç bir şifreleme yöntemi getirdiği ortaya çıktı. Buna göre artık GATA'da tedavi gören hastaların kayıtlarına personel kendi özel şifresini girerek ulaşabiliyor. Bu da hangi hastanın kayıtlarına hangi personelin baktığını tespit etme imkanı sağlıyor. Bu yolla, GATA'da tedavi gören Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarıyla ilgili bilgilerin dışarı sızmasının Ucube’nin ressamları dini değerlere hakaretten yargılanacak engellenmeye çalışıldığı iddia ediliyor. Sanık paşa ve diğer rütbeli askerlerle ilgili hasta kayıtlarının dışarıya sızması, İstanbul Haydarpaşa'da bulunan GATA'yı harekete geçirdi. Kayıtların gizli kalmasını sağlamak için doktorlara özel şifre verildiği ileri sürülüyor. Mevcut otomasyon sistemi olan Askeri Sağlık Otomasyon Sistemi (ASOS) ile personel kendi şifreleriyle bütün hastaların rahatsızlıkları ve hastaya yapılan tetkikleri rahat bir şekilde görebiliyordu. GATA'nın resmi internet sitesinde hizmetler bölümü altındaki şu yazı da ASOS'un hastalarla ilgili kayıt işlemlerinin herkese açık ol- duğunu gösterir nitelikte: "Poliklinikler hastayı ilk hastane ASOS sistemine kayıt eden görevli ve muayene eden hekim ve tetkiklerin yapıldığı laboratuvar personeli dahil tüm personel her hastaya her konuda yardımcı olur." İddiaya göre bir süre önce getirilen ek genelgeyle artık GATA'ya rahatsızlıkları sebebiyle gelen paşalar ve diğer rütbeli askerler başta olmak üzere bütün hastaların rahatsızlık ve tetkik kayıtlarını sadece hastaya bakan doktor kendi şifresiyle görebilecek. Şu ana kadar üst düzey komutanlar dahil, Ergenekon ve Balyoz davalarında sanık olan birçok isim, kur- tuluş olarak GATA'nın yolunu tuttu. Bu isimler şöyle: 1 seneden fazla GATA Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yatan Balyoz tutuklusu eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Ergin Saygun, diğer Balyoz sanıkları eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Tümgeneral Recep Rıfkı Durusoy, Ergenekon davası sanıkları Jandarma eski Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur, 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon, eski Jandarma İstihbarat Başkanı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve emekli Albay Hasan Atilla Uğur. - Sahte savcı, Anayasa Mahkemesi üyesi Kantarcıoğlu’nu da dolandırdı Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu kendisini arayan sahte savcıya 15 bin TL kaptırdı. FOTOĞRAF: AA, İSMAİL YEŞİLYURT İLAN KARTAL 3. AİLE MAHKEMESİNDEN ESAS NO : 2009 / 699 KARAR NO : 2012 / 83 Davacý Sevim Yýlan tarafýndan davalý Ali Yýlan aleyhine açýlan Boþanma davasýnýn yapýlan duruþmasýnda; HÜKÜM : Yukarýda açýklanan nedenlerle; 1-Davanýn kabulü ile Kahramanmaraþ ili Elbistan ilçesi Köþk köyü Cilt N:79 Hane N:53 BSN:45 de nüfusa kayýtlý Nurettin ve Emoþ dan olma 01/06/1974 doðumlu davacý SEVÝM YILAN (T.C:47773609788) ile ayný hane BSN:18 de nüfusa kayýtlý Hüseyin ve Zeliha dan olma 10/05/1971 doðumlu davalý ALÝ YILAN (T.C:47848607206)'ýn M.K. 166/1 maddesi uyarýnca BOÞANMALARINA, 2-Taraflarýn müþterek çocuklarý 17/01/1995 doðumlu Gamze Yýlan ile 06/05/1996 doðumlu Gizem Yýlan'ýn velayetlerinin davacý anneye verilmesine, küçükler ile davalý baba arasýnda þahsi iliþkinin tesisi yönünden taraflarýn ayný þehir dahilinde oturmalarý halinde her ayýn birinci ve üçüncü hafta sonlarý Cuma günleri saat 17.00 ile Cumartesi günü saat 19.00 arasýnda, dini bayramlarýn 2.günü saat 09.00 ile 3.günü saat 09.00 saatleri arasýnda, ayný veya ayrý þehirlerde oturmalarý aranmaksýzýn, her yýlýn Temmuz ayýnda 1 Temmuz ile 30 Temmuz tarihleri arasýnda küçüklerin davalý baba yanýnda býrakýlmasýna, gerekli tüm yol masraflarýnýn davalý baba tarafýndan karþýlanmasýna. 3-Her bir çocuk için ayrý ayrý aylýk 200,00 TL'þer iþtirak nafakasýna hükmedilmesine, aylýk toplam 400,00 TL iþtirak nafakasýnýn davalýdan tahsili ile davacýya verilmesine, 4-Davacýnýn maddi ve manevi tazminat taleplerinin Atiye býrakýlmasýna, 5-Bakiye 5,55 TL ilam harcýnýn davalýdan tahsili ile hazineye irat kaydýna, 6-Davacý tarafýndan karþýlanan 338,94 TL yargýlama giderinin davalýdan tahsili ile davacýya verilmesine. 7-Davacý vekili lehine avukatlýk ücret tarifesine göre takdir edilen 1.200,00 TL ücreti vekaletin davalýdan alýnarak davacýya verilmesine. Dair davacý vekilinin yüzüne karþý, davalýnýn yokluðunda karar tebliðinden itibaren 15 gün içinde Yargýtay yolu açýk olmak üzere verilen karar açýkça okunup usulen anlatýldý.02/02/2012 Adresi meçhul kalýp kendisine duruþma günü ile dava dilekçesi ilanen tebliði yapýlan davalý ALÝ YILAN 'a karar tebliði yerine geçerli olmak üzere hüküm özeti ilanen teblið olunur. 06/04/2012 B: 28967 İSMAİL AVCI DİYARBAKIR Alınan önlemlere ve yapılan tüm uyarılara rağmen sahte savcı veya polisler tarafından dolandırılan mağdurlara her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Sahtekârların tuzağına düşen son isim, Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu oldu. Telefonla arayarak, 'Ben savcı İlhan, kimliği belirsiz kişiler hesabınıza girerek başka yerlere para aktardı. Onları takip etmek için vereceğimiz hesap numarasına çok acil para yatırın, sonra size iade edeceğiz' diyen şahıslar, Kantarcıoğlu'nu 15 bin TL dolandırdı. Hesaba parayı havale ettikten sonra dolandırıldığını anlayan Anayasa Mahkemesi üyesi polise başvurdu. Yapılan soruşturma neticesinde - Şanlıurfa'da yakalanan 3 zanlı, ‘Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık' suçundan tutuklandı. Vatandaşları cep telefonlarından arayarak, 'Şu an devlet adına önemli bir operasyon yürütüyoruz' gibi asılsız beyanlarda bulunarak verdikleri hesap numaralarına para aktarılmasını isteyen dolandırıcıların son kurbanı Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu oldu. Kendisini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan ‘savcı İlhan' olarak tanıtan dolandırıcı Kantarcıoğlu'na, "Yasa dışı terör örgütünden hesabına para aktarılmış. Bunu önlemek için parayı güvenli başka bir hesaba aktarmamız gerekiyor. Vereceğimiz hesap numarasına 15 bin TL aktar ve kimseye bilgi verme. Yatıracağın parayı takip ederek teröristlerin kimliğine ulaşacağız. Daha sonra adliyeye gelin sizi kapıda karşılayacağım." dedi. Para yatırdıktan sonra Ankara Adliyesi'ne giden Kantarcıoğlu, dolandırıldığını anladı. Savcıya başvurarak dolandırıcılar hakkında şikâyetçi oldu. Yapılan araştırmada paranın Şanlıurfa'da ikamet eden Abdulaziz Daş'ın hesabına yatırıldığı belirlendi. Dosya Şanlıurfa'ya gönderildi. Dolandırıcıların para çekmek için Şanlıurfa'daki banka şubesine giriş-çıkış görüntülerini inceleyen polis 3 kişiyi gözaltına aldı. Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dolandırıcılar hakkında hazırlanan iddianamede, bankanın kamera kayıtlarından Abdulaziz Daş'ın tespit edildiği, Daş'ın ifadesi doğrultusunda sanık İsmail Tekkol ve Ayhan Yayla'ya ulaşıldığı kaydedildi. Sanıkların telefon görüşmelerinin dökümleri, bankaların güvenlik kayıtlarının önemli bir delil olduğu hatırlatıldı. Sanıkların ayrı ayrı ağır ceza mahkemesinde cezalandırılması talep edildi. Mağdurun Anayasa Mahkemesi üyesi olması, arayan kişinin kendisini cumhuriyet savcısı olarak tanıtmasının da adlanılacak düzeyde bir hile olduğuna dikkat çekildi. Mahkeme, suçun işleyiş biçimine ve neticenin ağırlığına göre sanıkları ayrı ayrı 3 yıl hapis ve 300 gün adli para cezasına çarptırdı. ‘Milletvekili eşim öldürüldü, devlet 19 yıl sonra beni muhatap aldı’ HABİB GÜLER ANKARA Batman'da 1993 yılındaki faili meçhul bir silahlı saldırı sonucunda öldürülen DEP Milletvekili Mehmet Sincar'ın eşi Cihan Sincar, dün TBMM İnsan Hakları Komisyonu toplantısında yaşadıklarını anlattı. Milletvekili eşinin faili meçhul bir şekilde öldürüldüğünü, ancak ilk kez bir devlet kurumunun kendisini muhatap alarak dinleme gereği duyduğunu belirten Sincar, eşinin cenaze törenine bile katılamadığını, yıldönümünde mezarlığa gittiğinde ise hakkında soruşturma açıldığını söyledi. TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde kurulan Terör Alt Komisyonu, 4 Eylül 1993 tarihinde faili meçhul cinayetleri incelemek üzere gittiği Batman'da, ‘faili meçhul' şekilde öldürülen Mardin Milletvekili Mehmet Sincar'ın eşi Cihan Sincar'ı dinledi. Sincar, hayatını kaybeden milletvekili eşi için Meclis'te tören yapılmadığını ve bugüne kadar milletvekili ailelerinin yararlandığı hiçbir - haktan yararlanamadıklarını belirtti. Komisyona davet edilmesini gecikmiş ancak olumlu bir olay olarak değerlendiren Sincar, "Bu güne kadar ne Meclis'ten ne bakanlıklardan tek bir resmi makamdan ne çağırıldık ne de fikrimiz alındı.” dedi. Olaydan önce eşinin ‘buraya gelmesin' şeklinde tehdit edildiğini ancak eşi Mehmet Sincar'ın “Bir şey olmaz” diyerek Batman'a gittiğini kaydeden Sincar, şöyle konuştu: “Kan dursun istiyordu. Mehmet bunun için Batman'daydı, esnafları ziyaret ediyordu. Kanın durması için mücadele ederken, senin de kanın dökülsün… Bunları kim yapıyor kim ediyor onu araştırmalı. Bu süreçte resmi makamlardan destek görmedim. Mehmet'in çocukları var, çocukları niçin öldürüldüğünü bilsin, kimlerin öldürdüğünü bilsin dedik ama hep eli boş döndük.” Kocasının ölümüyle ilgili devleti suçlayan Sincar, “Tetikçi önemli değil. Tehdit devletten geldi. Tüm devlet değil. Devlet içindeki devlet.” şeklinde konuştu. FOTOĞRAF: AA, DILEK MERMER Geçtiğimiz yıl CHP'li Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Sanat Galerisi'nde, cami mahyasına konulan 'ucube' yazısı ve türbanlı bir kadının yüzünün iç çamaşırı ile resmedildiği 'Ucube-Ebucu' isimli resim sergisiyle ilgili iddianame tamamlandı. Vatandaşlar tarafından yapılan suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturmayla ilgili cumhuriyet savcısı Erdoğan Yıldırım tarafından hazırlanan iddianamede, ressamlar 'halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak ve eylemin kamu barışını bozmak'la suçlanıyor. Söz konusu resimleri yapan şüphelilerin 6 aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istenen iddianame, Eskişehir 4. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Resimleri yapan iki ressam 21 Haziran 2012 tarihinde 'Dini değerleri alenen aşağılamak ve kamu barışını bozmaya çalışmak' suçundan hâkim karşısına çıkacak. Eskişehir'de Nisan 2011'de, Kars'taki heykeli yıkılmakta olan heykeltıraş Mehmet Aksoy'a destek vermek amacıyla 'Ucube-Ebucu' adlı resim sergisi açıldı. CHP'li Tepebaşı Belediye Binası'nda bulunan sergi salonundaki açılış Belediye Başkan Ahmet Ataç, heykeltıraş Mehmet Aksoy, eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş, Ulusal Kanal'da program yapan mimar Oktay Ekinci tarafından yapıldı. Sergide, cami ve tesettürlü kadınlara hakaret içeren iki resim dikkat çekti. Siyah zemin üzerine yapılan caminin iki minaresinin şerefeden sonraki bölümlerine karşılıklı olarak Kars'taki anıt heykel yerleştirilirken, mahyalara da büyük yazıyla beyaz renkle 'ucube' yazıldı. Tesettürlü kadının ağzının kadın iç çamaşırıyla kapatıldığı resim de sergide yer aldı. Eskişehir Basın Savcılığı, haberler üzerine söz konusu resimleri yapan Ressam Menekşe Samancı, Özlem Alp ve sergiyi organize edenler hakkında 'Dini değerlere hakaret' suçundan soruşturma başlattı. İkinci soruşturma ise, başta BBP Eskişehir İl Başkanlığı olmak üzere ABD'de yaşayan ve Dünya Bankası'nda görevli bir Türk vatandaşı ile Türkiye genelindeki 7 vatandaşın yaptığı suç duyurusu ile açıldı. İddianamede, "Örtülü bir kadının, örtüsünün göz kısmı açılıp gözlerinin altına pembe iç çamaşırı resmi çizerek dini değerlerin aşağılandığı ve atılı suçun oluştuğu, eylemin kamu barışını bozmaya elverişli nitelikte olduğu anlaşılmaktadır." ifadesine yer veriliyor. MEHMET KURU ESKİŞEHİR Mehmet Sincar’ın eşi Cihan Sincar, devletin öldürülen bir milletvekilini defnetmediğini, eşinin iki belediye işçisi tarafından gömüldüğünü, törene kendisinin bile katılamadığını söyledi. SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ 09 POLİTİKA FOTOĞRAF: AA, ABDURRAHMAN ANTAKYALI 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN AK PARTİ SÖZCÜSÜ ÇELİK: Savcılar, Başbakan'ın sözlerini yargıya müdahale olarak algılamaz 28 yıl sonra cumhurbaşkanı düzeyinde ilk ziyaret AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 28 Şubat operasyonları için ‘Dalgalar Türkiye’yi boğuyor’ açıklamasının yargıya müdahale olmadığını söyledi. Hüseyin Çelik, “Bunu yargıya müdahale olarak hiçbir savcı algılamaz. Sayın savcılar da herhalde bundan farklı düşünmüyordur.” dedi. AHMET DÖNMEZ ANKARA AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 28 Şubat operasyonlarıyla ilgili sarf ettiği "Bu dalgalar Türkiye'yi boğar, rahatsızız." açıklamasının yargıya müdahale olmadığını söyledi. Çelik, "Bunu yargıya müdahale olarak hiçbir savcı algılamaz. Sayın savcılar da herhalde bundan farklı düşünmüyordur." dedi. Çelik, Başbakan'ın bu sözlerle sürecin hızlanması gerektiğine dikkat çektiğini ifade eden Çelik, kurunun yanında yaşın yanmaması noktasında herkesin müşterek hassasiyeti bulunduğunu söyledi. Ardından Erdoğan'ın geçen yapılan MÜSİAD Genel Kurulu'nda söylediği ifadelerin altını çizdi: "Sayın Başbakan MÜSİAD'ın Genel Kurulu'nda söyledi, 'piyonlar dahil gerçek faillerin hepsine doğru gitmelidir' dedi. Bundan daha net bir ifade olabilir mi?" AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Genel Merkez'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Genelkurmay Başkanlığı'nın son günlerde birbiri ardına yayınlanan bildirilere değinen Çelik, ordunun birilerinin şamar oğlanı olmadığını, Silahlı Kuvvetler'e hakaret içeren saldırılar olduğu zaman Genelkurmay Başkanı'nın ya da Milli Savunma Bakanı'nın yargıya başvurma hakkının bulunduğunu söyledi. Aynı şekilde özlük haklarının düzeltilmesini isteyen emekli astsubaylara Genelkurmay'ın bir bildiri ile karşılık vermesini de "hoş olmadı" sözleriyle doğru bulmadığını bildirdi. Çelik, "Bildiriyle vatandaşa muhatap olma veya şuna buna muhatap - olma dönemi artık kapanmalıdır. Konu ne olursa olsun Silahlı Kuvvetler ikide bir bildiri yayınlamamalı. Aslında hiç yayınlamamalıdır." dedi. Buna karşılık CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun tavrının 'bildirilere karşı olmak' şeklinde sunulmasına itiraz etti. Tam tersine, Kılıçdaroğlu'nun, askerin kendisini darbeye teşvik edenlere karşı bildiri yayınlamasından rahatsız olduğu için eleştirdiğini savundu. AK Parti Sözcüsü, "Herkes şuna sevindi; ilk defa CHP bir bildiriye karşı duruş sergiledi. Fakat CHP bildiriye karşı bir duruş sergilemedi. CHP, bizim alıştığımız TSK bildirisine tepki göstermemiştir. Askeri darbeye teşvik edenlere karşı TSK bir bildiri yayınlamıştır, bundan rahatsız olmaktadır. Şapla şeker birbirine çok benziyor ama çok farklı şeylerdir. Güçlü, hareket kabiliyeti yüksek ama kesinlikle siyasi iradenin ve halkın emrinde olan bir TSK... Bugün eğer ordumuz böyle bir yöne doğru gidiyorsa, ordumuz arızalarından kurtuluyorsa, darbecilikten, cuntacılıktan kurtulmaya çalışıyorsa hepimizin bu sürece katkıda bulunmamız gerekiyor. Geçmişte TSK'ya bulaştırılan o virüs temizleniyorsa bizim bu sürece katkıda bulunmamız gerekiyor." görüşünü dile getirdi. Hüseyin Çelik'e, Başbakan Erdoğan'ın 28 Şubat operasyonlarıyla ilgili olarak sarf ettiği, "Bu dalgalar Türkiye'yi boğar, rahatsızız." şeklindeki açıklamaları da soruldu. Bu sözlerin yargıya müdahale olup olmadığıyla ilgili soru üzerine Çelik, "Bunu yargıya müdahale ola- rak hiçbir savcı algılamaz. Sayın savcılar da herhalde bundan farklı düşünmüyordur." ifadesini kullandı. Ardından şu yorumu yaptı: "Sayın Başbakan'ın söylediği şudur: Sürekli dalga olursa kıyılar harap olur. Sürecin hassasiyetine, hızlanması gerektiğine, yasal mevzuat çerçevesi içerisinde yapılması gerekenlere daha önce de işaret etti. Kurunun yanında yaşın da yanmaması noktasında hepimizin müşterek hassasiyeti var. Sayın Başbakan, MÜSİAD'ın genel kurulunda söyledi, 'piyonlar dahil gerçek faillerin hepsine doğru gitmelidir' dedi. Bundan daha net bir ifade olabilir mi? Ama bu çok seri yapılmalıdır, her gün Türkiye böyle dalgalarla uyanmamalıdır. Bir an önce bütün uzantılarıyla... Bu sabahtan akşama bitecek anlama gelmiyor. Sayın Başbakan böyle bir hassasiyetten söz ediyor. Esasta haklı olduğumuz bir konuda usulde ve teferruatta haksız duruma düşeceğimiz ve uluslararası camia nezdinde ülkemizin görünümünü sıkıntıya sokacak bir şey olmasın. Hassasiyet budur. İnanıyorum ki herkes ona göre mesajını almıştır." AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, emekli astsubaylara Genelkurmay’ın bir bildiri ile karşılık vermesini “hoş olmadı” sözleriyle doğru bulmadığını bildirdi. FOTOĞRAF: ZAMAN, MEVLÜT KARABULUT Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 1983’te kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nu ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanı Gül’ü, yüksek kuruma gelişinde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve kurum başkanı Bahaeddin Yediyıldız karşıladı. Yediyıldız’ın makamında kurumun özel defterini imzalayan Gül, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu’nu uzun zamandır ziyaret etmek istediğini söyledi. Özel defterin önceki yapraklarına bakan Gül, ‘’Görüyorum ki 1984’ten sonra burayı ilk ziyaret eden Cumhurbaşkanıyım maalesef.’’ dedi. Cumhurbaşkanı Gül, kurumun çok önemli olduğunu, ancak öneminin farkında olunmadığını belirterek, dil, tarih ve kültürün çok büyük konular olduğunu söyledi. Bir ülkenin teknolojiyi kararlı olması halinde geliştirebileceğini ya da ithal edebileceğini, ancak kültür, tarih ve dil gibi konuların yıllara yayılan alanlar olduğunu vurgulayan Gül, şöyle konuştu: ‘’Bugünkü küreselleşen ortamda hakim kültür, diğer kültürleri yok edebiliyor. Tarihe ne kadar damga vursanız da kültürünüzü yeni nesillere taşıyamıyorsanız, yıllar sonra yok olmanız mümkün olabiliyor. Geçmişe bakınca ne büyük medeniyetler, kültürler yok olmuş. Yüksek kuruma çok büyük işlev düşüyor. Yeni dünya şartları karşısında yüksek kurula daha çok destek vermeliyiz ve bu destek, kurulun yeni çalışmalar yapmasına vesile olur.’’ Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Yediyıldız, konuşmasının ardından Gül’e, Atatürk’ün kendi el yazasıyla yazdığı ‘’Medeni Bilgiler’’ kitabının ‘’Türk Milleti’’ tanımı yaptığı ilk sayfasının pirinç tablosunu hediye etti. Basına kapalı devam eden ziyarette Gül’e brifing verildi. Gül’e, ziyaretinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen de eşlik etti. ANKARA AA Kılıçdaroğlu’ndan Heybeliada Ruhban Okulu açılımı - Bozdağ, kuruluşunun 48. yıldönümü dolayısıyla Parlamento Muhabirleri Derneği’ni (PMD) ziyaret etti. Bozdağ, ziyareti sırasında yaptığı açıklamada anamuhalefetin başkanlık sistemiyle ilgili görüşlerini değerlendirdi. FOTOĞRAF: AA, DİLEK MERMER Başkanlık, padişahlığa da tek adamlığa da izin vermez - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "başkanlık sistemi gelirse tek adamlık, otoriter yapı olur'' eleştirilerine cevap verdi. Parlamentoyu halkın seçeceğini, bu yüzden yasamanın yürütmeden bağımsız olacağını kaydeden Bozdağ, "Yürütmeyi, halk seçecek, halka hesap verecek. Yasamayla uyumlu çalışması, başarısı için olmazsa olmaz şartlardan biri. Bu şartlar altında, halk tarafından seçilen bir yürütmenin, parlamentoyla, yasamayla uzlaşmazsa başarılı olma şansı gözükmüyor. Nasıl o zaman bir otoriter yapıya dönüşecek bu. Birisinin çıkıp açıklaması lazım. Birisi 'padişahlık olur' diyor, nasıl, neden olacağını açıklamalı. Bu sistem padişahlığa da tek adamlığa da izin vermez; bu sistem demokrasiyi, uzlaşmayı güçlendirir." dedi. Bozdağ, kuruluşunun 48. yıldönümü dolayısıyla Parlamento Muhabirleri Derneği'ni (PMD) ziyaret etti. Bozdağ, ziyareti sırasında yaptığı açıklamada anamuhalefetin başkanlık sistemiyle ilgili görüşlerini değerlendirdi. Bozdağ, öneriye destek vermeyeceklerini açıklayan CHP'lilerin bu noktada bir tutarlılığı olduğunu çünkü anamuhalefetin bu sisteme başından beri karşı çıktığını ifade ederken MHP'ye yüklendi. Alparslan Türkeş'in 'tek mecli- si, tek yürütmeyi savunuruz. Yürütmenin, Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında ikiye bölünmesine rıza göstermeyiz' dediğine işaret eden Bozdağ, "9 Işık içinde bu yer alıyor. Belli ki MHP yönetiminin 9 ışıktan fazla ışık almadığı gözüküyor, yeteri kadar ışık almayınca Türkeş'in söyledikleri havada kalıyor." ifadelerini kullandı. Bozdağ, başkanlık sistemi konusunu bugün gündeme getirmediklerinin de hesaplı olmadığını söyledi. Yeni anayasa yapılırken bunların tartışılmasının gayet doğal olduğunu, her partinin görüşünü söyleyeceğini, tartışılacağını ifade eden Bozdağ, ''Uzlaşma Komisyo- nu, bizim dayatmamızla karar alacak bir komisyon değil, adı üzerinde uzlaşma komisyonu, uzlaşmayla karar alacak. Protokol maddelerinden biri, her konunun oybirliğiyle karara bağlanmasıdır. Bu konu, Türkiye için önemli bir konudur. Yeni anayasanın uzlaşmayla olmasını istiyoruz. Uzlaşma Komisyonu bu konuda bir karar alırsa, sorun yok. Karar almazsa yine sorun yok. Buradan hareketle, birilerinin 'AK Parti'nin Uzlaşma Komisyonu'ndan çekilmesi için' bunu söylüyorlarsa, yanılgı içindeler. Bu konunun tartışılmasını, konuşulmasını, yararının kamuoyu tarafından daha iyi bilinmesini istiyoruz.'' dedi. TBMM AA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ruhani liderlerle araya geldiği yemekte Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması çalışmalarına katkıda bulunacağı sözünü verdiği ortaya çıktı. Konuya ilişkin açıklama Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu’ndan geldi. Adalar Belediye Başkanlığı’nın ev sahipliğinde Rum, Ortodoks, Yahudi, Ermeni, Süryani toplumlarının ruhani liderleri ve temsilcileriyle bir araya geldiği yemekte hazır bulunan Loğoğlu, CHP’nin bu girişimini memnuniyetle karşılayan ruhani liderlerin genelde tek talep ve dileklerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak eşit muamele görmek olduğunu vurguladıklarını bildirdi. CHP’nin de bu doğrultuda kendilerine destek vermesini istediklerini belirten Loğoğlu, yazılı açıklamasında şunları kaydetti: ‘’Ruhani liderler özelde bazı sorunlarını dile getirerek bunların çözümünde CHP’nin yardım ve katkılarını talep etmişlerdir. Konuklar uzun zamandır özlemini çektikleri CHP ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu’yla bu tarihi buluşmanın gerçekleşmesinden ötürü şükranlarını ifade etmişlerdir. Devamla CHP olarak, sosyal demokrasinin evrensel değerleri doğrultusunda bütün vatandaşlarımızın hiçbir ayırım yapılmaksızın mutlu olmasını istediğimizi, yeni anayasanın herkesin ‘bu benim anayasam’ diyebileceği bir belge olmasını hedeflediğimizi ve toplumlar adına dile getirilen talep ve sorunlarına eğileceğimizi kaydetmiştir. Sayın Kılıçdaroğlu, sözü edilen mazbut vakıflarla ilgili sorunları değerlendireceğimizi, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına ilişkin olarak iktidar partisi tarafından iyi niyetli, doğru bir yaklaşım olursa, buna gerekli katkıyı yapacağımızı, Süryani toplumun İstanbul’daki ihtiyaçlarının karşılanması için imkanlar çerçevesinde yardımcı olmaya çalışacağımızı bildirmiştir.’’ ANKARA AA Selvi Kılıçdaroğlu anneler gününü Uludere’de geçirecek - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman ve beraberindeki heyetle, Anneler Günü’nde Uludere’de olacak. Selvi Kılıçdaroğlu, hava operasyonu sonucu 34 vatandaşın hayatını kaybettiği Uludere’de, annelerle bir araya gelecek. CHP Basın Birimi’nden verilen bilgiye göre, CHP Kadın Kolları, Anneler Günü’nde Ankara’da şehit ailelerini, Uludere’de çocuk ve yakınlarını kaybetmiş anneleri ziyaret edecek. CHP’de kadın örgütlenmesinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler, Selvi Kılıçdaroğlu’nun da katılacağı bir heyetle 12 Mayıs Cumartesi günü Mardin’e gidecek, bazı etkinliklerde bulunduktan sonra Şırnak’a, 13 Mayıs Pazar günü ise UludereOrtasu’ya geçecek. Aynı gün Ankara’da ise CHP Milletvekili Nedret Akova başkanlığındaki CHP Kadın Kolları heyeti Şehit Aileleri Dernekleri Federasyonu’nu ve şehit ailelerini ziyaret edecek. ANKARA (ANKA) SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ 10 DIŞ HABERLER 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN Fikret Ertan Rusya, nükleer silahları ve ötesi Dera kentinde BM gözlemcilerini taşıyan konvoya saldırı düzenlendi. Muhalifler saldırının Esed’e bağlı güçler tarafından gerçekleştirildiğini iddia etti.Kuzey Afrika Dera’da BM konvoyuna saldırı Suriye’nin güneyinde muhaliflerin kalelerinden Dera kentinde, 12 Nisan’da yürürlüğe giren ateşkesi denetleyen BM gözlemcilerinin konvoyuna bombalı saldırı düzenlendiği bildirildi. BM gözlemci heyeti başkanı General Robert Mood’un da bulunduğu konvoyun Dera’dan geçişi sırasında meydana gelen saldırıda biri subay 6 Suriyeli askerin yaralandığı kaydedildi. - Suriye'nin güneyinde muhaliflerin kalelerinden Dera kentinde, 12 Nisan'da yürürlüğe giren ateşkesi denetleyen BM gözlemcilerinin konvoyuna bombalı saldırı düzenlendiği bildirildi. BM gözlemci heyeti başkanı General Robert Mood'un da bulunduğu konvoyun Dera'dan geçişi sırasında meydana gelen saldırıda heyete eşlik eden bir askeri araçtaki biri subay 6 Suriyeli askerin yaralandığı kaydedildi. General Mood'un ve diğer 12 gözlemcinin ise yara almadan kurtulduğu belirtildi. Suriye muhalefeti, patlamanın arkasında rejimin bulunduğunu iddia etti. Muhaliflerin çatı kurulu- şu Suriye Milli Konseyi yetkililerinden Samir Naşar, gözlemcilerin sayısının artmasını isterken, bu tür saldırılarla Beşşar Esed rejiminin gözlemcileri ülkeden uzak tutmayı amaçladığını söyledi. Suriye'de şu an 60 BM gözlemcisi bulunuyor. Bu sayının ay sonuna kadar 300'e çıkarılması bekleniyor. Tarafların ateşkes anlaşmasını kabul ettikleri 12 Nisan'da yaşanan kısa süreli bir sükunete rağmen ülkede çatışmalar sona ermedi. Birçok bölgede rejime bağlı güçlerin operasyonları ve muhalif gruplarla çatışmalar devam ediyor. Başkent Şam'ın banliyöleri ile Hama, İdlib ve Deyr ez Zor'dan dün çatışma haberleri geldi. Muhalifler, Şam'da Esed'e bağlı Şebbiha milislerini taşıyan bir otobüse düzenledikleri roket saldırısında en az 7 milisi öldürdüklerini öne sürdü. BM Güvenlik Konseyi'ne bilgi veren BM ve Arap Birliği'nin Suriye özel temsilcisi Kofi Annan, Suriye'de hükümetin kaygı uyandıran saldırıları olduğunu, muhalefetin de ateşkesi ihlal eden eylemler yaptığını ifade etti. Annan, "Ülkenin tam bir iç savaşın içine düşebileceği yolunda derin kaygı mevcuttur ve bunun sonuçları da çok korkutucu olabilir." dedi. Annan'ın sözleri, kendisinin oluşturduğu altı maddelik barış pla- nına Suriye hükümetinin uymayacağı ve Güvenlik Konseyi'nin Suriye sorununda başarılı olamayacağı endişelerini güçlendiriyor. Annan Planı'nın geleceğine ilişkin bölge ülkelerinde bir karamsarlık olduğunu dile getiren İtalya Dışişleri Bakanı Giulio Terzi de "Asla sonsuza kadar sürecek bir plan değil." dedi. Terzi, planın hızlı sonuçlar verip vermeyeceğini ya da farklı bir yol izlenip izlenmeyeceğini görmek için birkaç hafta daha beklediklerini söyledi. Bu arada BM temsilcisi Terje Roed Larsen, hem Suriye'den Lübnan'a hem de Lübnan'dan Suriye'ye silah kaçakçılığı yapıldığını söyledi. DIŞ HABERLER SERVİSİ Gül, ABD’den Kayseri’yi izleyecek EMRE SONCAN ANKARA NATO zirvesi için önümüzdeki hafta Amerika Birleşik Devletleri'ne gidecek olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü yoğun bir program bekliyor. Türkiye'de sosyal medyayı en iyi kullanan liderler arasından yer alan Gül, Amerika'nın ünlü Slikon Vadisi'nde Twitter ve Facebook'u ziyaret edecek. Dev arama motoru Google da Gül'ün ziyaret edeceği miyarlarca dolarlık şirketlerin arasında yer alacak. Gül, Google ziyaretinde ilginç bir de deneyim yaşayacak. Şirketin merkezinde, bütün dünya tarafından kullanılan Google Earth'den Gül'e özel bir gösteri yapılacak. Cumhurbaşkanı Gül'ün memleketi Kayseri, uydu haritası üzerinden en küçük ayrıntılarına kadar Google'ın dev ekranlarına yansıtılacak. Cumhurbaşkanı Gül, 20-21 Mayıs 2012 tarihlerindeki Şikago'da düzenlenecek NATO zirvesi için önümüzdeki hafta ABD'ye uçuyor. Türkiye'nin Vashington Büyükelçiliği'nde düzenlenecek 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı resepsiyonu da Gül'ün himayesinde gerçekleştirilecek. NATO zirvesindeki konuşmasının ardından San Fransisko'ya geçecek olan Gül, burada Silikon Vadisi'ni de ziyaret edecek. Silikon Vadisi, Güney Kaliforniya'daki San Fransisko vadisinin bir parçası olan San Jose vadisine verilen isim. Aralarında Intel, Cisco, Google, HP, Maxtor, Apple, Microsoft, Oracle, Nvidia, ATi, Facebook'un da bulunduğu ,Y milyarlarca dolarlık şirketler bu bölgede faaliyet gösteriyor. Sosyal medyayı yakından takip eden Gül, etkin olarak kullandığı Twitter ve Facebook hakkında yerinde bilgi almış olacak. Gül'ün Twitter'da 1 milyano 800 bine yakın takipçisi bulunuyor. Kuzey Afrika’nýn en katı laik rejimlerinden biri olarak adlandırılan 37 milyon nüfuslu Cezayir, bugün yapılacak seçimle ilk ciddi ‘reform’ sınavını verecek. - ABDULLAH GÜL Cezayir’de ‘reform’ sınavı CUMALİ ÖNAL KAHİRE Arap devriminin kapısını çaldığı Kuzey Afrika ülkelerinden Cezayir'de bugün parlamento seçimi düzenleniyor. Ortadoğu'nun en katı laik rejimlerinden biri olarak adlandırılan 37 milyon nüfuslu Cezayir, seçimle ilk ciddi ‘reform' sınavını verecek. Uluslararası gözlemcilerin de görev alması beklenen parlamento seçiminde ılımlı İslami partilerin oluşturduğu Yeşil Cezayir Koalisyonu'nun ilk sırada yer alması bekleniyor. Ancak parlamentonun yetkilerinin sınırlı olduğu ülkede seçimin değişim üzerinde ciddi bir etki meydana getirmesi beklenmiyor. Ülkede güç ordu destekli cumhurbaşkanında bulunuyor. 642 sandalyeli parlamentoda başarı sağlaması beklenen diğer partiler ise Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika'nın şeref başkanı olduğu Ulusal Özgürlük Cephesi (FLN) ile Başbakan Ahmet Uyahya liderliğindeki Ulusal Demokratik Birlik. Ülkenin en güçlü muhalif partilerinden Sosyalist Güçler - Cephesi ise seçimi boykot ediyor. 1991 yılında Cezayir Arap dünyasının ilk özgür seçimlerinden birine sahne oldu, ancak İslami Selamet Cephesi'nin (FIS) ilk turda büyük bir başarı elde etmesi üzerine harekete geçen askeri yönetim seçimi iptal etti. Ardından başlayan gösteriler, katliamlar, faili meçhul cinayetlerde 200 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Ordunun perde arkasından yönettiği Cezayir, 2010 yılı sonunda Tunus'ta başlayan Arap devrimlerinin kapısını çaldığı ilk ülkelerden oldu. Ancak aldığı sert güvenlik önlemlerinin yanı sıra, doğalgaz ve petrolden elde ettiği gelirin bir kısmını maaşlara ve sübvansiyonlara yansıtarak halkın geçim düzeyini yükseltmeye çalışan Cezayir, bu şekilde gösterilerin büyümesinin önüne geçti. Yönetim, yüksek bir katılım için halkı sandık başına çağırırken, seçmenlerin büyük bir kısmının değişimin kapısını açmayacağı gerekçesiyle seçimlere katılmayacağını belirtiyor. Uzmanlar yüzde 40-45 arasında bir ka- tılımın rejimi memnun edeceğini belirtiyor. Yönetimin verdiği sözler çerçevesinde parlamento seçimlerinden hemen sonra anayasa çalışmalarının başlaması bekleniyor. Yeni anayasa ile cumhurbaşkanının yetkilerini sınırlanması ve parlamentoya daha fazla inisiyatif verilmesi amaçlanıyor. Ancak tüm Arap ülkelerinde olduğu gibi Cezayir'de de gücü elinde bulunduran ordu ve elitlerin bu tür bir çabaya karşı sert direniş göstereceği ifade ediliyor. Anayasa çalışmalarından sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması planlanıyor. Benzer bir süreçten geçen Mısır ciddi sıkıntılarla yüz yüze bulunuyor. Mısır'da parlamento seçimleri beklendiği gibi krizsiz atlatıldı ve İslami kökenli partiler parlamentonun dörtte üçünü ele geçirdi. Ancak daha sonra anayasa hazırlık sürecine yargı müdahale ederken, cumhurbaşkanlığı yarışındaki adayların önemli bir kısmı ordunun atadığı Yüksek Seçim Komisyonu tarafından diskalifiye edildi. Bugün dünyada NPT rejimi (Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması) çerçevesi içinde resmen kabul edilen nükleer silah sahibi 5 ülke var. Bunlar BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan Amerika, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa. NPT dışında kalan ve nükleer silah sahibi olduğu açıkça bilinen iki ülke de var: Pakistan ve Hindistan bunlar. Bunlara elbette kesin olarak bilinen İsrail’i de ilave etmek gerekir. Kuzey Kore’nin elinde de bu silahlardan olduğu söyleniyor ayrıca. Bu ülkelerin tahmini nükleer silah ya da nükleer bomba (başlık) miktarları da şöyle: Amerika 7.100; Rusya 12.000; Çin 240; İngiltere 225; Fransa 300; Hindistan 60-80; Pakistan 70-90; İsrail 80 (kimine göre çok daha fazla; 200 civarında). Bu başlıklar elbette menzil ve güç bakımından farklı farklı başlıklar. Bir kısmı uzun menzilli stratejik; bir kısmı da kısa menzilli taktik başlıklar. Son kategori füzelerin yanı sıra toplardan bile atılabiliyor. Bu miktarlara bakıldığında en çok başlığa sahip olan ülkenin Amerika değil Rusya olduğu görülüyor. Buna göre, Rusya’nın elinde bugün 12.000 kadar çeşitli tip ve güçte başlık bulunuyor. Bu da Rusya’yı nükleer siNATO ne derse delahta dünya şampiyonu yapısin, Rusya’ya hanyor. Bu konuda hatırlanacak gi teminatları verirbir önemli husus da söz konuse versin Rusya’yı su nükleer silah sahibi ülkeleyönetenlerdeki klarin hiçbirinin hiçbir zaman bu sik, yerleşmiş NATO silahlardan vazgeçme yönünkarşıtlığı ve teşkide herhangi bir beyan ya da lata karşı duyulan kararlarının olmadığı. Bu ülkökleşmiş duygu ve keler, bu silahların sahibi oldüşünceler hiç azal- maya devam edecekler kısamıyor. cası. Bunlardan sadece Amerika ve Rusya stratejik başlıklarını START anlaşması çerçevesi içinde sınırlıyorlar, o kadar. Yoksa bunlar bu silahlardan tamamen vazgeçmiyorlar. Rusya, bu silahlardan asla vazgeçmeyeceğini, bunların kendi milli varlığının bekası için lazım olduğunu açıkça yıllardır beyan edip duruyor. Nitekim eski devlet başkanı, yeni Başbakan Dmitri Medvedev, birkaç gün önce Kremlin Sarayı’nda,1973 yılında Çar Deli Petro’nun ihdas ettiği Kutsal Katerina madalyasının yeniden tesisi töreninde konuşurken nükleer silahlar konusunda şu sözleri etmiş bulunuyor: ‘… Nükleer silah bundan sonra da işimize yarayacak. Onu kullanmaya hazırlanmıyoruz; ama bu silahımız lazım. Çünkü ülkemiz büyük ve zor. Ülkemize değer vermek ve korumak gerekiyor.’ Medvedev’in bu sözlerinde iki unsur öne çıkıyor: Rusya’nın coğrafi büyüklüğü ve bunu klasik silahlarla savunmanın zor olduğu. Bunu biraz daha açarsak, Medvedev bu çerçevede özellikle Çin ve sonra NATO tehditlerini kastediyor. Rusya, Uzakdoğu ve Çin’e yakın bölgelerdeki nüfuz azalması ve bu bölgelerin savunulması bakımından nükleer silahı açıkça söylemese de son çare olarak görüyor, muhtemel Çin yayılmasına başka türlü karşı koyamayacağını düşünüyor. NATO ve genişlemesi de Rusya’yı yıllardır tedirgin ve rahatsız eden bir husus. NATO ne derse desin, Rusya’ya hangi teminatları verirse versin Rusya’yı yönetenlerdeki klasik, yerleşmiş NATO karşıtlığı ve teşkilata karşı duyulan kökleşmiş duygu ve düşünceler hiç azalmıyor; bunlar aksine NATO’nun son füze savunma sistemi ile daha da artıyor, güçleniyor. Bunlardan başka Rusya komşu bölgelerdeki tehditlere karşı da en azından caydırıcı güç olarak nükleer silahlara güveniyor. Kısacası Rusya’nın nükleer silahlarından vazgeçmeye hiç niyeti yok. Bunu da zaten söyleyip duruyor. Ayrıca, nükleer silahlarını, bunları hedeflerine gönderecek sistem ve vasıtalarını da sürekli olarak yenilemeye çalışıyor, bunun için bütçesine büyük fonlar tahsis ediyor. Nitekim çeşitli kaynaklara göre, Rusya nükleer bombalarını kara-deniz-hava vasıtalarıyla hedeflerine gönderecek sevk sistemlerinin modernleştirilmeleri için önümüzdeki yıllarda 700 milyar dolar harcamayı planlıyor. Bu çerçevede hem ICBM denen kıtalararası balistik füzelerini yeniliyor, hem de bu ve başka füzeleri taşıyacak yeni nesil denizaltılar inşa ediyor. Ayrıca, 10 muharip tugayı için önümüzdeki dönemde özel kısa menzilli nükleer füzeler üretmeyi planlıyor. Bunlar tabii yeni taktik nükleer füzeler olacaklar. Esasen bunlardan bilinmeyen miktarı, bizim sınırlarımıza yakın yerlerde de halen konuşlu durumda bulunuyor. Rusya, Amerika ile müzakerelerinde taktik füzelerini asla söz konusu etmiyor; bu konuda hiç kimseyi muhatap olarak da görmüyor. Medvedev’in son sözleriyle aklıma gelen Rusya’nın nükleer silahlardaki pozisyonu ve tavrı böyle. Son olarak Medvedev’in Başkan Obama’nın ‘nükleer silahsız dünya’ söylemini ‘iyi bir slogan’ şeklinde değerlendirdiğini de burada hatırlatalım. Obama’nın söylemi iyi ve benimsenmesi gereken bir söylem; ama o kadar. ‘Nükleersiz bir dünya’ bir temenniden ibaret velhasıl. Baksanıza, herkes vazgeçse bile Rusya ‘ben vazgeçmem’ diyor. Ayrıca kim dev Hindistan tehdidi ile karşı karşıya olan Pakistan’a ‘bunlardan vazgeç’ diyebilir mesela? Nükleer silah konusunu konuşurken temenni ve hayallere göre değil, var olan gerçeklere göre konuşmak lazım velhasıl… f.ertan@zaman.com.tr 11 DIŞ HABERLER FOTOĞRAF: REUTERS, MAX ROSSI 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN TÜRKİYE'NİN PARİS BÜYÜKELÇİSİ TAHSİN BURCUOĞLU: Ermeni tasarısında ısrar, TürkFransız ilişkilerini bloke edebilir Ankara’da Fransa’nın yeni lideri Hollande döneminde ilişkilerin olumlu yönde ilerleyeceği görüşü var. Hollande’ın Sarkozy gibi Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecini tıkaması beklenmiyor, ancak Ermeni meselesine selefinden daha fazla angaje olması endişelere sebep oluyor. Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu da bu konuda kaygılı. FERHAN KÖSEOĞLU PARİS, CİHAN Fransa'da, iktidarda bulunduğu 5 yıl boyunca açıkça Türkiye karşıtı bir siyaset izleyen Nicolas Sarkozy'nin yerine sosyalist lider François Hollande'ın cumhurbaşkanlığına seçilmesinin ardından iki ülke ilişkilerinin nasıl seyredeceği merak konusu. Ankara'da Hollande döneminde ilişkilerin olumlu yönde ilerleyeceği görüşü var. Hollande'ın Sarkozy gibi Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik sürecini tıkaması beklenmiyor, ancak Ermeni meselesine selefinden daha fazla angaje olması endişelere sebep oluyor. Türkiye'nin Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu da bu konuda kaygılı. Cihan'a konuşan Burcuoğlu, “(Ermeni iddialarının reddini suç sayan) İnkar tasarısındaki ısrar Türk-Fransız ilişkilerini olmadık blokaja götürebilir. Her şeye rağmen aynı yola girilirse devlet, millet ve Fransa'daki Türk toplumu olarak elimizden gelen bütün imkanları kullanarak karşı durmaya devam ederiz." uyarısında bulundu. Sarkozy, Türkiye'nin Avrupa'da yeri olmadığını iddia ederek 5 müzakere faslını veto etmişti. Ankara yeni dönemde bu vetonun kalkmasını ümit ediyor. Büyükelçi Burcuoğlu da bunun ilişkilerin seyri açısından önemli olduğuna dikkat çekti. Paris Büyükelçisi, Fransa'nın Türkiye karşıtı tutumunun arkasına saklanan bazı AB üyesi ülkelerinin olduğunu da belirterek, “Fransa'nın fasıllar üzerindeki bu blokajı kalkarsa diğer üyeler de artık bu bahanenin arkasına saklanamayacaklar.” dedi. Yakın zamanda Hollande'ın ekibiyle bir araya geleceklerini belirten Burcuoğlu, “Bu dönemin Türkiye ile Fransa ilişkileri açısından daha hayırlı olacağına inanmak istiyoruz. Ümitli beklentilerimizin ne kadar gerçekleşip - gerçekleşmeyeceği, Hollande yönetiminin tavrına göre belli olacak. Biz eski zorlukların arkamızda kalacağına inanmak istiyoruz.” açıklamasında bulundu. Burcuoğlu, Hollande ve Sarkozy'nin Türkiye'ye bakış açılarında büyük farklılıklar olduğunu söyleyerek, “Sarkozy, 'Türkiye'nin Avrupa'da yeri yok dedi' ama Hollande'ın böyle bir beyanı olmadı." diye konuştu. Sosyalist liderin Türkiye ile müzakere sürecinin objektif bir şekilde devam etmesinden yana olduğunu hatırlatarak, “Hollande bunun uzun soluklu bir süreç olacağını söyledi.” ifadelerini kullandı. Erdoğan, İtalya Başbakanı Mario Monti tarafından İtalya hükümetinin uluslararası toplantılarını gerçekleştirdiği Villa Madama’da resmî törenle karşılandı. Basın mensuplarına birlikte poz veren iki lider, daha sonra Türkiye-İtalya Hükümetlerarası Zirve’ye başkanlık etti. Erdoğan, 7 bakanla İtalya’ya çıkarma yaptı Cihan’a konuşan Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu, “(Ermeni iddialarının reddini suç sayan) İnkar tasarısındaki ısrar Türk-Fransız ilişkilerini olmadık blokaja götürebilir.” diyor. YENİ DÖNEMDE İKİ YENİ KONSOLOSLUK Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu, Türkiye'nin Nantes ve Bordeaux şehirlerinde konsolosluk açmak istediğini, buna ilk başta izin veren Sarkozy yönetiminin daha sonra ilişkilerdeki gerilimden dolayı bunu engellediğini anlattı. Ancak konsolosluk sayısını 6'ya çıkarıp daha iyi hizmet vermekte kararlı olduklarını belirterek, “Bu yeni hükümetin göreve başlamasıyla öncelikle ele alacağımız konulardan biri budur.” dedi. Sarkozy döneminde yaşanan inkar yasası krizinde Fransa'daki Türk toplumu arasında dayanışmanın arttığını ifade eden Burcuoğlu, Türk kökenli seçmen sayısının da 5 kat arttığını ifade etti. “Gelecek 10 yıllık süreçte Fransız parlamentosuna Türk asıllı Fransız vatandaşımızı göndermek istiyoruz.” diyen büyükelçi, bunun için Türkiye asıllı Fransız vatandaşlarının öncelikle çeşitli siyasi kuruluşlarda, sivil toplum örgütlerinde görev almaları ve zamanla kendi seçtikleri siyasi partilerde yerelden başlayarak Paris'e doğru yükselme imkanı bulmaları gerektiğini anlattı. CFR raporu: ABD ‘yeni Türkiye’yle ilişkisini derinleştirmeli ALİ H. ASLAN WASHINGTON Etkili Amerikan düşünce kuruluşu CFR (Dış İlişkiler Konseyi) tarafından Türkiye-ABD ilişkileri konusunda yayınlanan kapsamlı raporda, geçmişte bazı gerginlikler ve güvensizlikler olmasına rağmen, Washington’da Ankara’nın ‘jeostratejik önemi’nin azalmadığı, genel manada siyasî, diplomatik ve askerî bağların ‘sağlam’ olduğu belirtildi. Rapora imza atan Amerikalı uzmanlar, ABD Başkanı Barack Obama ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki ‘sıcak’ şahsî ilişkinin daha alt düzeylere de yansıtılarak ‘kurumsallaştırılması’ gereğine işaret ettiler. Raporda ABD’nin Türkiye’de Japonya ve Güney Kore gibi en yakın müttefikleri se- - viyesinde stratejik ortaklık potansiyeli görmesi gerektiği vurgulanırken, Çin’le yapılan benzer kabine seviyesinde bir Stratejik ve Ekonomik Diyalog’a ya da İsrail’le stratejik diyaloğa benzer bir çalışma modeli teklif edildi. ‘ABD-Türkiye ilişkisi; Ermeni trajedisi, Türkiye-İsrail ilişkilerinin belirsiz durumu, ya da Türkiye’nin Batı’daki yerine dair yanlış tartışmalardan çok daha geniştir.’ diyen Amerikalı uzmanlar, örtüşen stratejik çıkarların ve daha büyük işbirliği potansiyelinin ‘muayyen siyasî çıkarlar’a kurban edilmemesi gerektiğini vurguladılar. Uzmanlar AB üyelik sürecinin devamının önemine de işaret ettiler. ‘Son on yılda Türkiye eşzamanlı ola- rak daha Avrupalı, daha Müslüman, daha demokratik ve daha modern halde geldi’ tespiti yapılan raporda ABD’nin ‘değişen’ ve özellikle Ortadoğu’da artan rol oynayan ‘Yeni Türkiye’ye daha iyi uyum sağlaması gerektiği savunuldu. Amerikalı uzmanlar, demokrasideki kalan arızalara da dikkat çekerek Washington’un yeni anayasa, hukukî reformlar ve yeni bir Kürt açılımı yönünde Ankara’ya telkinde bulunmasını tavsiye ettiler. Dr. Steven Cook’un direktörlüğünde raporu hazırlayan 23 kişilik uzmanlar grubuna ABD’nin eski dışişleri bakanlarından Madeleine Albright ile Beyaz Saray eski ulusal güvenlik başdanışmanlarından Stephen Hadley başkanlık yaptı. ATIF ALA ROMA, CİHAN Beraberinde 7 bakan ile birlikte Roma’ya çıkarma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İtalya ile tarihten gelen köklü ilişkilerin her alanda gelişmesine büyük önem verdiklerini söyledi. AB’nin Türkiye ile daha güçlü ve etkili olacağı konusunda İtalya ile görüşlerin hep örtüştüğünü belirten Erdoğan, “İtalya’yı her zaman yanımızda bulduk. İnanıyorum ki, bundan sonraki süreçte de İtalya’nın desteği devam edecektir.” dedi. İtalyan mevkidaşı Mario Monti ile birlikte Roma’da düzenlenen Türkiye-İtalya Hükümetlerarası Zirvesi’ne katılan Erdoğan, görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, iki ülke arasındaki siyasî ilişkilerin mükemmel olduğunu söyledi. Ticaret hacminin 21,3 milyar dolara ulaştığına işaret eden Erdoğan, Türkiye ve İtalya’nın helikopter üretecek olmasının kendisini heyecanlandırdığını vurguladı. Dün yapılan zirveye iki ülkenin dışişleri, içişleri, ekonomi, enerji, çevre, maliye bakanları ile AB Bakanı Egemen Bağış katıldı. Zirvede iki ülke başbakanlarının huzurunda 5 işbirliği anlaşması imzalandı. Suriye’de umudumu kaybediyorum Erdoğan, basın toplantısında bir soru üzerine, Suriye’deki gelişmelerle ilgili olarak, ‘Her an umudumu kaybettiğimi söyleyebilirim.’ dedi. Birleşmiş Milletler’in görevlendirdiği 50 gözlemcinin çok az olduğunu kaydeden Erdoğan, “50 gözlemci Suriye’de ne yapacak? 50 tane gözlemci Suriye’nin bırakın bir vilayetini, bir ilçesinde kaybolur.” diye konuştu. Erdoğan, önceki gün Suriye’de yapılan seçimlere de kimsenin inanmadığının altını çizerek, “Bu artık yutulmaz, bu otokratik yapılar artık dünyada geçerli değil. Dünya bunları sorguluyor.” diye konuştu. İtalya Başbakanı Mario Monti de, Suriye konusunda “umutlarını biraz yitirdiklerini’’ söyledi. Erdoğan, İtalyan Corriere della Serra gazetesine verdiği röportajda kullanılan ‘Suriye konusunda NATO’nun askerî müdahalesini istemeye hazırım’ başlığını da eleştirdi. Bu ifadelerin kendine ait olmadığını belirten Erdoğan, “Zaten röportajın tamamını okuduğunuzda böyle bir ifadenin olmadığını göreceksiniz.” diye konuştu. dedi. Monti, Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediğini vurguladı. Avrupa’nın kurumsal açıdan mükemmel bir düzeye ulaştığını belirten Monti, “Ancak nüfusu itibarıyla yaşlanan bir Avrupa, çok coşkulu bir Avrupa değil, ekonomik açıdan da değil ama Türkiye çok coşkulu.” ifadesini kullandı. - 12 AİLE&SAĞLIK 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN Ahmed Şahin Utanma duygusunu kaybeden, insani değerini kaybetmiş olur! Bazı vasıflar vardır ki, onda tüm insanlar orözelliklerinden biri de, avret yerini açmaktan taktırlar. Utanma duygusu da tüm insanların utandırmasıdır. Bundan dolayı utanma duyortak olduğu özel değerlerden biridir. Diğer gusunu kaybetmeyen insan, ne kendi avret varlıklarda utanma duygusu yoktur. Aşırıya yerini açar, ne de başkasının açılmış mahkaçmayan utanma duygusu, insanın koruyu- rem yerine bakmaya razı olur. Selman-ı Farisi Hazretleri der ki: cusu ve kurtarıcısıdır da. -Ben yüksek yerden düşüp ölmeye razı Nitekim utanan insan bir yanlış yapacağı, olurum, ama avret yerimin açılmasına razı bir günaha yöneleceği sırada hemen utanolmam! ma duygusu onu sımsıcak sarar, bu yanlıTenbihü’l Gafilin’de Hazreti Ali şı yaptığı takdirde önce Rabb’inin huzurunda, sonra da dostlarının yanında ne kadar sı- Efendimi’zden de şu söz nakledilir. -Allah (cc) avret yerini açarak kılıp mahcup olacağını, bilenlerin baktırana da, bakana da lanet etkendisini ne kadar ayıplayacağı- İmandan kaynaklannı düşünür, kızarır, bozarır, son- maktadır utanma duy- miştir! ra da, utanacak duruma düşmek- gusu. Nitekim utangaçÇünkü mahrem yerini açlığıyla bilinen gence bir mak da, bakmakda kötü duygulatense bu yanlışı yapmamalıyım, yakını, bu kadar utan- rın depreşmesine, büyük günahdiyerek vazgeçer. gaç olma, biraz yırtıl, Yani utanma duygusu onu lara yönelme hissinin canlanmaserpil... manalarına ge- sına sebep olur, haya duygusunu yanlışlarından geri döndürüp len tavsiyelerde buvazgeçiren koruyucu bir duyyok eder... Haya duygusunu yitilunurken oradan geç- renlerde ise ne baktırmaktan çegu olur. - Neden utanma duygusun- mekte olan Efendimiz kinme ne de bakmaktan utanbuyurur ki: “Dokunma ma titizliği kalmaz. Bundan dolada böyle koruyucu bir özellik ve güzellik vardır? utanan gence, utansın!. yı Efendimiz (sas) Hazretleri şöyUtanma duygusunun kayÇünkü utanma duygusu le buyurmuştur: nağı imanıdır da ondan. İman-Ansızın bakışınızda bağışlaimandandır!.” dan kaynaklanmaktadır utanma nırsınız, ancak sonraki kasti baduygusu. Nitekim utangaçlığıykışların vebali bakana da, baktıla bilinen gence bir yakını, bu kadar utangaç rana da yazılır. Bakışlarınızı haramdan koolma, biraz yırtıl, serpil... manalarına gelen ruyun. tavsiyelerde bulunurken oradan geçmekHer insanın, koruyucu muhafaza melekte olan Efendimiz’in yaptığı şu ikaz da buna leri vardır. Bu melekler onu gölgesi gibi taişaret eder. Buyurur ki: kip edip kötü ruhların şerrinden korurlar. -Dokunma utanan gence, utansın!. Çün- Ancak korudukları insan, avret yerini açar da kü utanma duygusu imandandır!. teşhirde bulunursa muhafaza melekleri ona Demek ki basite alınabilecek bir duygu bakmaktan utanır, uzaklaşırlar. Meleklerin değildir utanma duygusu. Sahibini kötülükuzaklaştığı yere ise şeytanlar üşüşür, kötü lerden koruyucu ve kurtarıcı etkisi söz konu- duygular depreşir, fitneli bakışlar başlar. Zasudur. ten günahlar da meleklerin uzaklaşıp şeyBu sebeple utanma duygusu, silinip atıla- tanların yakınlaşmasından sonra işlenir inbilecek basit bir duygu gibi görülemez. sanlar arasında.. Hadiste de utanma duygusunun yüce deUtanma duygusu herkeste güzeldir. Ama ğerine çarpıcı bir ifadeyle şöyle işaret edilkadında daha da güzeldir. Bir kadının en demiştir: ğerli zineti utanma duygusudur. - Utanmadıktan sonra istediğini yap!. Bundan dolayı büyükler demişler ki: Çünkü en büyük kayıp, utanma duygusu- Altın ziynetlerini kaybeden kadın, kanun kaybıdır. Onu kaybettikten sonra geridınlık zinetlerinden hiçbir şey kaybetmeye koruyabileceğin bir değerin kalmamış de- miştir! Ancak utanma duygusunu kaybeden mektir. Artık neyi istersen onu rahatça yapa- kadın, kadınlık zinetini kaybetmiştir! Çünbilirsin.. kü demişler, altın ziynetler satın alınıp tekBir diğer hadiste de insanın sahip olduğu rar sahip olunabilir, ama kaybedilen utanma en yüce vasıflar sıralanırken utanma duyguduygusu, satın alınarak sahip olunamaz!.. su, en başta gelen insani değer olarak gös-Ne dersiniz, sizin yorumunuz da aynı terilmiştir. Utanma duygusunun koruyucu mı, yoksa gayrı mı? Ergenlik çağında fiziksel gelişimin yanında çocuk ruhu bazı şeyleri sorgulamaya da başlar. Bu dönemde aile çocuğuyla iletişimde zorlanıyorsa onun sevdiği, sizin güvendiğiniz birisinden destek alabilir. Çocukla iletişim, sadece ders odaklı olmamalı Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şeref Şimşek, ailelerin gençlerle iletişiminin sadece ders odaklı olmasının yanlışlığına dikkat çekti. Çocukları her seferinde derse yönlendirmek, sadece dersini merak etmek, devamlı ‘çalış’ demek, gençlerle ilgilenme anlamına gelmiyor. MEHMET ŞÜKRÜ OCAK DİYARBAKIR Ergenlik dönemine geçiş hem gençler hem de aileler açısından çoğu zaman sıkıntıları beraberinde getiriyor. Ergenlik çağına giren gençlerde, kendi fikrinde ısrar etme, zıtlaşma, karşı cinse ilginin artması, agresif davranma ve ders notlarının düşmesi yaşanabiliyor. Çocuklarıyla doğru iletişimi sağlayamayan anne-babaların bazıları sözel ve fiziksel şiddete başvuruyor. Problemin içinden çıkamayan birçok aile ‘Ne yapmalıyım?’ sorusuna cevap arıyor. Ergenlik çağındaki çocuklarla iletişimin sadece ders odaklı olmaması gerektiğine dikkat çeken Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şeref Şimşek, sözlü veya fiili şiddete başvurmanın çocukları aileden koparabileceğine dikkat çekiyor. Çocukların en çok sevdiği kişiler üzerinden yönlendirme yapılmasını tavsiye eden - Şimşek, ergenlik döneminde biyolojik gelişimin yanı sıra cinsel kimliğin de oturmaya başladığını vurguluyor. Bu döneme giren çocukların aileleriyle zıtlaşabileceğini ifade eden Şimşek, geçiş döneminin stresli ve sıkıntılı olabileceğine vurgu yapıyor. Şimşek, “Aileler, çocukların kendilerini yanlarında görmek istemediklerini söyler. Daha çok arkadaşlarıyla birlikte olmaya çalışırlar. Sorunlarını da arkadaşlarıyla paylaşır ve aileye sorunlarından söz etmezler. Dağınıktırlar. Söylenen şeyleri duymamazlıktan gelebilirler. Ergenlik döneminde bunlar normaldir. Doğru davranırsak her şey yoluna girer.” şeklinde konuşuyor. KIYASLAMALAR DOĞRU DEĞİL Gençlerden sürekli ders çalışılmasının beklendiğini ve arkadaşlarıyla kıyaslanma yapıldığını ifade eden Şimşek, çocuklara yapılan tavsiyelerin de iletişimin kesilmesine yol açtığını aktarıyor. Çocukların başarılı olması için anne-babaların iletişimi ders odaklı kurduğunu söyleyen Şimşek, zamanla aile ile gençler arasında kopukluklar yaşandığını belirtiyor. Çocuklarını her gördüklerinde derse yönlendirmenin yanlış olduğunu kaydeden Şimşek, “Başka bir konu yokmuş gibi çocuklarını gördükleri anda ‘Ders çalıştın mı?’ sorusunu soruyorlar. Bu şekilde kurulan iletişimler de bu dönemdeki sorunların daha abartılı geçmesine neden olabiliyor.” diyor. Anne-babaların gençlere cinsel gelişimle ilgili eğitim vermesinin önemine işaret eden Şimşek, bu eğitimlerle ilgili birçok eğitici kitabın yer aldığına dikkat çekiyor. Çocukların bu konularla ilgili sorularının yanıtsız bırakılmaması gerektiğine vurgu yapan Şimşek, aksi halde arkadaş çevresinden cinsel kimliğiyle ilgili bilgi almasının çok tehlikeli olduğunu ifade ediyor. Sabahları boyun ve beldeki tutulmaya dikkat Türkiye Romatoloji Araştırma ve Eğitim Derneği Başkanı Prof. Dr. Nurullah Akkoç, Türkiye’de yaklaşık 200 bin ankilozan spondilitli (AS) hasta olduğunu, bunun yüzde 40’ının tanılarını bilmediğini söyledi. AS’de erken tanının çok önemli olduğunu belirten Akkoç, “Eğer kişi hastalığının farkına varıp doktora gitmezse ya da doktor uygun teşhisi koymazsa hastalık ilerliyor. Bu kişinin ruhsal, Göçmen hastalara ‘biraraya gelin’ çağrısı: Acılar paylaştıkça hafifler - DİTİB Yavuz Sultan Selim Camii Dernek Başkanı Cevdet Ülker, Din Görevlisi Ahmet Korkmaz, AOK Hessen Etnik Pazarlama Sorumlusu Necati Suözer, Kerstin Roth ve Der Paritätische Başkanı Thomas Schüler, bilgilendirme programlarının devam edeceğini söylediler. FOTOĞRAF: ZAMAN, ALİ KUŞOĞLU vurguladı. Ağır ve kronik hastaların birbirleriyle konuşmaları ve bazı konularda birbirlerine yardımcı olmaları sayesinde, bu kişilerin üzerlerinden hastalık psikolojisini attıklarını ileri süren Suözer, sözlerine şöyle devam etti: “Devlet sağlık sigortaları, her sigortalı için 1 Euro ayırarak, bunu bir havuzda topluyor. Bu para; ‘Çok Kültürlü, Kendi Kendine Yardım’ kampanyalarında kulla- nılıyor. Devletin her türlü desteği vermesine rağmen, maalesef halkımız bu tür dernekleşmelere ilgi göstermiyor. Dertler paylaştıkça azalır. Biz bugün burada insanları bir araya getirerek; dertleşmelerini, acılarını unutmalarını ve yeni arkadaşlıklar edinmelerini sağladık. Umarım, bu tarz aktivitelere halkımız daha çok ilgi göstererek, kendi faydalarına iş yapmış olurlar” Artık Haşir Risalesi’ni oku E. ABDURRAHMAN Eğitim gönüllüsü adanmış ruh Bilal (Lâtif) Hoca Bükreş’te hizmet ediyordu. Bu cefakârda kanser tesbit edilmişti. Ameliyat geçirdi. Ağrısı acısı dinmiş, normal hayatına dönmüştü. Altı ay kadar bu nekahet döneminde canla başla hizmete devam etti. Kalbinin ve kafasının bir köşesinde elbette bu maraz vardı. Şerife Hanım dillendirmese de düşünmeden edemiyordu eşinin hastalığını. Hastalık altı ay sonra hortladı. Umut ve karamsarlığın kol kola dolaştığı ilaç kokulu, beyaz önlüklü doktor ve hemşirelerin dolaştığı, meraklı bekleyişlerin, boş ve dalgın gözlerin kaybettiği bir hazineyi aradığı hastane koridorları ikinci adres olmuştu Latif Hoca için. Sol bacağında benin alındığı yerde yara çıktı ilk önce. Arsız tümörler, vücuda pervasızca yayılmaya başladı. Latif Hoca’nın bedenini işgal eden yaralar, gönül dünyasında bir tasaffiye, incelmeye, billurlaşmaya, tevekküle, teslimiyete ve derin bir şükre vesile oluyordu. Eyüp Aleyhisselam’ın yaraları gibi Latif Hoca’nınkiler de sadece dışındaydı. İçi tertemizdi. Apak duygular ve inançla kaplıydı. Şerife Hanım, belki de Latif Hoca’dan daha fazla acı çekiyordu ancak bunu hissettirmiyordu. Acı çektiğini belli etmemek ve ağlamamak için dilini, dudağını ısırıyor ve tüm metanetiyle eşinin ilaçlarını hazırlıyor, çocuklara bakıyordu. Derideki habis urlar bütün tedavilere rağmen hem büyüyor hem vücuda yayılmaya devam edi- ÇÝTLEMBÝK ALİ KUŞOĞLU OFFENBACH Almanya’da 80 binin üzerinde kendi kendine yardım (Selbsthilfebüro) grubu bulunuyor. Ağır ve kronik hastalar ile yakınları, bu grupların düzenlediği toplantılarda bir araya gelerek, ortak dert ve problemlerini dile getiriyorlar. Karşılıklı konuşarak, birbirlerine yardımcı olan hastalar, aynı zamanda birbirlerine yol gösteriyorlar. Fakat, sağlık sigortaları ve kuruluşları tarafından kabul gören bu gruplara, göçmenlerin katılımı yok denecek kadar az. Offenbach Yavuz Sultan Selim Camii ve Sağlık sigortası AOK’nin işbirliği ile “Çok Kültürlü, Kendi Kendine Yardım” adı altında bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. Toplantıya AOK Hessen Sağlık Sigortası ve Selbsthilfebüro Offenbach (Kendi kendine yardım, Offenbach Bürosu) çalışanları ile birlikte çok sayıda göçmen kökenli vatandaş katıldı. Toplantının amacının vatandaşları bilgilendirmek ve onları bu gruplarda yer alabilmeleri için cesaretlendirmek olduğunu kaydeden AOK Hessen Etnik Pazarlama Sorumlusu Necati Suözer, bu programların amacının sadece psikolojik destek olduğunu sosyal ve iş hayatını olumsuz etkiliyor. Türkiye’de AS’li hastalar 36 yaşında emekli oluyor.” dedi. AS hastalarının yüzde 80’inde belirtiler 30 yaşın altında görülürken, erkekler kadınlara göre hastalıktan 2-3 kat daha fazla etkileniyor. AS hastalığı sabahları kaslarda sertlik, boyun ve bel bölgesinde tutulma şeklinde ortaya çıkıyor. Daha çok kendini belin alt kısmında hissettiriyor. ÇAĞLAR AVCI İSTANBUL yordu. Olgunlaşan ve büyüyen yaraların içinden çıkan sıvı etrafa dayanılması zor bir koku yayıyordu. Latif Hoca; dermansızlığına ve acılara rağmen, tüttürmeye başladığı ocağın sönmemesi, diktiği fidanların açması için dostlarının yardımıyla sohbetlere devam ediyordu. O kadar acı çekiyordu ki gözünden yaşlar gayr-ı ihtiyarî döküldüğünde bunu dostlarına hissettirmemek için elinden geleni yapıyordu. Şerife Hanım ve Latif Hoca; hastalığa, sıkıntıya, çileye, soğuğa, yokluğa, alışkındı Mangalya ve Mecidiye’den. Hastalık onları birbirine fazla bağladı. Aşk kelimesine de dayelik yapan sarmaşıklar gibi ruhta ve kalpte birleşme oldu. Latif Hoca, Eyüpvari (Aleyhisselam) bir sabırla manevi makamları berk hızıyla çıkıyordu. Kalbine zehirli bir ok gibi saplanan acılar bütün hücrelerini delik deşik ettiğinde en içten ve çok derinden gelen bir sesle “Alllllllllllllllllllaaaaahhhh! Canım Alllllaaallll!” diyordu dermanı olmayan umutlu ses rengiyle. Latif Hoca, bir kerecik bile “Of!” demedi… Şekvada bulunmadı. Şerife Hanım, ona Hastalar Risalesi’ni şifa niyetine okuyordu. Doktorların davranışlarından, okuduğu tahlil sonuçlarından ve çektiği acılardan fani ve fena dünya hayatının son düzlüğüne geldiğini fark edecek basireti olan Latif Hoca, “Bana Hastalar Risalesi’ni okuma. Haşir Risalesi’ni oku!” diyerek hayatının son demlerinde bol bol Haşir Risalesi dinledi. Not: Niyazi Sanlı’nın “Işık Pervaneleri” kitabından. SAYFA TASARIM: HASAN ERTAŞ 13 ailem w Kalbin dili w Hikmet damlalarý “Misvak aðacýnýn kabuðu ile de olsa, karnýnýzý doyurabileceksiniz, insanlardan bir þey istemeyin,müstaðni (ihtiyacý yokmuþ gibi) davranýn.“ “Hak olan maksuda, bâtýl vesilelerle varýlmaz. Kullanýlacak vesileler de mutlaka hak olmalýdýr.“ 10 MAYIS 2012 PERÞEMBE ZAMAN Ümit Burcu ‘Yüzünü gören Cennetlik’ Sevgili Ümit Burcu, arkadaþlar arasýnda kullandýðýmýz bazý sözler var. Bunlarý kullanmak doðru deðilmiþ. Bunu ben de yeni duydum. Doðrusunu öðrenmek için size yazýyorum. Mesela birisine "Yüzünü gören Cennetlik" veya "Yüzünü gören hacý oluyor" denilmemesi gerekiyormuþ. Böyle söylemekte sakýnca var mý? Hâlbuki biz þimdiye kadar hep bunlarý duyduk ve söyledik. Bunun için bize sorumluluk var mý? Cevabýnýz için þimdiden teþekkür ederim. Ulviye Ataman Hapla deðil, diyet ve egzersizle kilo verin! Kýþýn alýnan kilolarýn geri verilmesinin zamanýdýr bahse konu. Tartýda aðýr basanlar çoktan baþladýlar bile çalýþmalara. Kimi, diyetisyene gidip bünyesine uygun perhizi uyguluyor, kimi internetten bulduðu önerilerden medet umuyor, kimi güneþi görünce sokaða atýlýyor, kimi de kolayý tercih edip zayýflama haplarýna sarýlýyor. Ancak; bilhassa bugünlerde arama motorlarýnda, saðlýklý yaþam sitelerinde ve forumlarda karþýmýza çýkan bu haplarýn insan vücuduna büyük zarar verdiðini hemen söyleyelim. AÝLEM Diyetisyen Esra Baþ Toktay, mucizevî olarak tanýtýlan zayýflama haplarýnýn insan vücuduna büyük zarar verdiðini belirterek, önemli olanýn saðlýklý beslenme ve egzersizle kilo vermek olduðunu söylüyor. Ona göre ancak bu þekilde vücut aðýrlýðýný korumak mümkün.Kýþýn evde, iþyerinde oturularak geçirilen vakitlerin acýsýnýn çýkma vakti geldi çattý. Yanlýþ anlaþýlmasýn, bu cümleden kastýmýz gezmeniz ya da seyahat etmeniz deðil. Kýþýn alýnan kilolarýn geri verilmesinin zamanýdýr bahse konu. Tartýda aðýr basanlar çoktan baþladýlar bile çalýþmalara. Kimi, diyetisyene gidip bünyesine uygun perhizi uyguluyor, kimi internetten bulduðu önerilerden medet umuyor, kimi güneþi görünce sokaða atýlýyor, kimi de kolayý tercih edip zayýflama haplarýna sarýlýyor. Ancak; bilhassa bugünlerde arama motorlarýnda, saðlýklý yaþam sitelerinde ve forumlarda karþýmýza çýkan bu haplarýn in- 1 san vücuduna büyük zarar verdiðini hemen söyleyelim. Sosyal paylaþým sitelerinde arkadaþýnýzýn paylaþýmý gibi görünen spamlara da sakýn aldanmayýn. Zira kolay yoldan zayýflama vaat eden bu ilaçlarýn metabolizmada bozukluða ve hipertansiyon gibi rahatsýzlýklara sebep olduðunu biz deðil, uzmanlar söylüyor. Mucizelere inanýn ama zayýflama haplarýna deðil Esra Baþ Toktay, baharýn gelmesiyle piyasaya çýkan ve mucizevî olarak tanýtýlan zayýflama haplarýna itimat etmemek gerektiðini ifade ediyor. Ona göre bu tür ilaçlar insan saðlýðýný büyük ölçüde tehdit ediyor. Hatta Toktay, bu haplarý kullandýðý için hayatýný kaybedenler bile olduðunu belirtiyor: "Birçok insan bu haplarý kullanarak hayatýný riske atýyor. Üstelik yalnýz bu haplarla deðil, yanlýþ diyet uygulamalarýyla saðlýklarýna zarar veriyorlar. Þu anda popüler olan, binlerce insanýn uyguladýðý protein aðýrlýklý çeþitli diyetler bile çok zararlý. Kalp ve böbrek hastalýklarýna sebep olabiliyor. Ayrýca bu diyetler saðlýklý beslenme alýþkanlýðý oluþturmadýðý için verilen kilolar korunamýyor." Toktay, önemli olanýn saðlýklý beslenerek ve egzersizle kilo verip, bu dönemde edinilen alýþkanlýklarý sürdürerek vücut aðýrlýðýný korumak olduðunu vurguluyor. Çünkü ona göre her yaz baþýnda baþlanan ve sonunda býrakýlan diyetler nedeniyle zamanla metabolizma yavaþlýyor. Kilo verme hýzý her sene biraz daha düþüyor. Diyette olduðunuzu unutmayýn Diyetisyen Esra Baþ Toktay'a göre kilo vermek isteyenlerin yapmasý gerekenler ise þöyle: Kiþi, öncelikle kendisine güvenmeli, kilo verebileceðine ve bunu saðlýklý bir þekilde yapmasý gerektiðine inanmalý,motivasyonunu her zaman yüksek tutmalý. Diyetisyen tarafýndan hazýrlan- mýþ olan, kendisine özel beslenme programýný düzenli bir þekilde uygulamalý. Sürekli atýþtýrma yapmaktansa, öðün atlamamaya özen göstermeli. Kalorisi yüksek olan yiyeceklerden uzak durmalý, eðer tüketirse bunu diðer öðünlerde dengelemeye çalýþmalý. Açken mutfak alýþveriþine çýkmamalý. TV karþýsýnda, sohbet ederek vb. yemek yememeli, farkýnda olmadan fazla kaçýrabilir. Hýzlý yemek yememeye ve yavaþ çiðnemeye özen göstermeli. Evde abur cubur çekmecesi vb. Bulundurmamalý. Dýþarý çýktýðýnda tercihlerini düþük kalorili olan besinlerden yana yapmalý. Yemek hazýrlarken, mutfaðý toplarken veya caný sýkýldýðýnda atýþtýrma yapmaktan kaçýnmalý. Mutlaka düzenli egzersizlerini yapmalý, mümkün olduðunca günlük fiziksel aktivitesini artýrmalý. Ýlmihal... Namazda el ile iþaret etmek namazý bozar mý? Kýssadan hisse... konuþmadan tedbir almak, iþaret etmek caiz olur, namazý bozmaz. Namazda el iþareti yapmak, konuþma anlamýna gelmez ve namazý bozmaz. Mesela, namazda iken kendisine selam veren birine el iþaretiyle selamýný almak, Hanefi mezhebine göre tenzihen mekruh, Þafii mezhebine göre müstehaptýr. (bk. V. Zuhaylî, el-Fýkhu’l-Ýslamî, 1/779) Yalnýz þuna dikkat etmek gerekir ki, “namazdayken rahatsýz edilecek olursak”, bu rahatsýzlýðýn fazla olup olmadýðýna, iþaret ettiðimiz takdirde ise -sözgeliþi çocuk- bizi rahatsýz etmekten vaz geçip geçmeyeceðine bakarak hareket etmeliyiz. Eðer verilen rahatsýzlýk az ise, ona aldýr- heddin Nakþibendi Hazretlerinin Halifesi Muhammed Parisa Hazretleri Müridanýylan Hacca gitmiþler. Resülullah'ý ziyaret amacýyla Medine-i Münevvereye vardýklarýnda çarþýda gözleri bir gence iliþir. Ticaret yapmakta ve bir hayli altýn kazanmaktaymýþ. Bir de kalbine nazar edelim demiþler. Gencin kalbi Allah'ý zikir halinde Allah, Allah, dediðini mana gözüylen gören, Muhammed Parisa Hazretleri Ýhvan-ý Kiram'a dönerek, el kârda, gönül yarda buyururlar. Namazda huzur ve huþu bulmayý 1engelliyorsa bunu yok etmek için madan namazýmýza devam etmemiz en uygunudur. Keza, eðer el ile “beni rahatsýz etme!” diye iþaret ettiðimiz zaman, rahatsýz eden kiþinin kuvvetli bir ihtimalle ondan vazgeçmeyeceðini düþünüyorsak, yine iþaret etmekten uzak durmak daha uygun olur. Namazý bozan þeyler: Namazýn rükünlerinden veya þartlarýndan herhangi birinin eksikliði durumunda namaz bozulur. Namazýn bozulmuþ olacaðý fâsid veya bâtýl tabirleriyle ifade edilir. Rükün ve þartlarýn eksikliði dýþýnda ayrýca kaçýnýlmasý, yapýlmamasý gereken bazý durum ve davranýþlar vardýr ki, bunlarýn hepsine birden "müfsidât-ý salât" (namazý bozan þeyler) denir. El kârda, gönül yarda Nakþibendiyye yolu bü- 1yüklerinden, Þah-ý Ba- Mekke-i Mükerremeye geçilmiþ. Kâbe ziyareti sýrasýnda, Kâbe örtüsüne yapýþmýþ piri fani ihtiyar aðlamaktaydý. Kalplerinde nazar ettiklerinde dünya nimetlerini Allah'tan talep ettiðini görmüþler. Meðerse Ýhtiyar kiþi, Allah‘tan dünyalýk istemekteymiþ. Muhammed Parisa Hazretleri yine müridana döner, el yarda gönlü dünyada buyururlar. Kimin kalbinde Allah varsa onun muiyni (yardýmcýsý) Allahtýr! Kimin kalbinde Allahtan gayrisi varsa onun hasmý Allahtýr! Sevgili kýzým Ulviye, Dini hassasiyetine teþekkür ederim. Neme lazým deyip, geçiþtirmemiþsin. Üþenmeden yazýp doðrunun peþine düþmüþsün. Bu vesile ile pek çok okurumuzun da yeni bir konuyu öðrenmelerine katkýda bulundun. Önce genel kural olarak þunu bilmek gerekir: “Ýnsan iki þeye dikkat etmelidir: Aðzýna girene ve aðzýndan çýkana.” Bizi baþ aþaðý götüren, bize piþmanlýk yaþatan ve ileride yaþatacak olan þey; aðzýmýza girene ve aðzýmýzdan çýkana dikkat etmemek. Senin soruna gelince; bir kiþiye “Yüzünü gören Cennetlik" denilmez. Ayný þekilde "Yüzünü gören hacý oluyor" da denilmez. Bunlarý söylemek yalandýr. Sebebine gelince; bir kimseyi görmekle hacý veya Cennetlik olunmaz. Hz. Peygamber (sav) ý bile gören kimsenin imaný yok ise Cennetlik olamaz. Þaka olarak veya mecaz olarak da böyle þeyleri söylemekten kaçýnmalýdýr. Bilmemek mazeret olmaz. Sorup öðrenmek gerekir. Geçmiþe ait tövbe edersiniz ve bir daha kullanmazsýnýz. Bize yazýn: mail: umitburcu@eurozaman.de Adres: Sprendlinger Land str. 107 63069 Offenbach Bilmek Lâzým... Ne ararsak Muz’da var Sarý sýcak görünümü ile muz tam bir vitamin ve mi- 1neral kaynaðýdýr. Muz, hem çocuklarýmýzýn itiraz et- meden yediði meyvelerden biri,hem de içinde bulunan bol vitamin, mineral ve proteinler nedeniyle bizim de bünyemizin ihtiyacý olan bir çok gýdayý ihtiva eden bir besin kaynaðýdýr. Süt + Muz = Muhteþem Ýkili Muzda bünyemize gerekli olan hemen hemen bütün maddeler bulunur. Bu yüzden çocuk, yaþlý; kadýn,erkek her yaþ ve cinsteki insana gerekli bir besindir demiþtik. Çocuklarda muzun kemik geliþimine yardýmcý olduðunu unutmamalýyýz. Yalnýz kalsiyum miktarý az olduðu için sütle beraber vermeliyiz. Ayrýca sütle beraber verilen muz, çocuklarýmýzda daha fazla demir, kalsiyum ve vitamin demektir. Bu iki gýda beraber verildiðinde çocuklarýmýzýn kanlanmalarýna, vücutlarýnýn geliþmesine ve ayrýca hastalarýn kendilerini çabuk toparlamalarýna yarayacaktýr. Koruyucu Gýda Muzun içinde bulunan niþasta baðýrsak iç yüzeyini korumaktadýr. Ancak muz içerdiði bu niþasta sebebiyle kabýzlýk yapabilir, bu yüzden tek baþýna tüketilmeyerek yanýnda armut veya kayýsý, portakal gibi baðýrsaklara yumuþaklýk veren meyvelerle birlikte alýnmalýdýr. Ayrýca Muz * Böbrek ve mafsal iltihabý bulunan hastalara çok faydalýdýr. * Sinir zafiyetini ve beyin yorgunluðunu giderir. Bunlara Dikkat * Þeker hastalarýna muz pek tavsiye edilmemektedir. * Hazým problemleri olanlar için muz fazla yenilmemesi gereken bir meyvedir. Ayrýca muzu yemeklerden hemen sonra yemeyin. NEÞE KUTLUTAÞ 14 GÜNDEM Esslingen Yunus Emre Camii’nde Açýk Kapý Günleri Diyanet Ýþleri Türk Ýslam 1Birliði’ne (DÝTÝB) baðlý olan Esslingen Yunus Emre Camii tarafýndan Açýk Kapý Günleri düzenlendi. Alman davetlilerin yoðun ilgi gösterdiði etkinliðe katýlan T.C. Stuttgart Baþkonsolosu M. Türker Arý, vatandaþlarla sohbet ederek, DÝTÝB Dernek Baþkaný Erdal Özdoðan’dan 2013-2014 yýllarý arasýnda bitmesi planlanan yeni caminin inþaatý ile ilgili bilgi aldý. Dernek Baþkaný Erdal Özdoðan da Baþkonsolosun ziyaretinden memnuniyetini dile getirdi ve Almanlarýn ilgisinin onlarla yakýn diyalogun bir sonucu olduðunu vurguladý. Özdoðan, “Düzenlediðimiz kermeslerle bölgemizde bir marka olduk. Bilhassa bayanlarýmýzýn leziz yemek ve tatlýlarýndan dolayý bu ünümüz Esslingen dýþýna taþmýþ durumda. Bu meþakkatli iþte, emeði geçenlere ve yardým edenlere çok teþekkür ediyorum” dedi. 2006 yýlýnýn Mayýs ayýnda temeli atýlan ve farklý mimarisi ile dikkat çeken yeni caminin kaba inþaatý bitti ancak maddi sýkýntýlar nedeniyle inþaat tam olarak tamamlanamadý. MUSTAFA KARAMAN ESSLÝNGEN k i O t l m a i m piya e t a t M l a a rý’n e en baþarýlý il g Akademi Derneði tarafýndan düzenlenen Pangea Matematik Olimpiyatlarý’nda Kaiserslautern adýna yarýþýp dereceye giren öðrenciler için düzenlenen ödül törenine 21 okuldan 170 öðrenci ve 500’den fazla veli katýldý. da Pa n 10 MAYIS 2012 PERÞEMBE ZAMAN Kaiserslautern Pangea Matematik Olimpiyatlarý’nda Kaiserslautern ilinden dereceye giren öðrencilere ödülleri Fruchthalle’de gerçekleþtirilen bir törenle verildi. ABZ ve Panega Eðitim Merkezi öncülüðünde düzenlenen törene Recklinghausen DÝTÝB Merkez Cami`nin düzenlediði þenliðe katýlan SPD Federal Meclis Milletvekili Frank Schwabe cami ve dernek çalýþmalarý hakkýnda bilgi aldý. Kermese ziyaretçi akýný Recklinghausen DÝTÝB Merkez Cami’nin düzenlediði aile þenliðine yaðýþlý havaya raðmen çok sayýda Türk ve Alman misafir katýldý. Bu yýl 'Aile Þenliði' adý altýnda düzenlenen kermese SPD’den federal milletvekili Frank Schwabe, KRV eyalet milletvekili Andreas Becker ve il baþkaný Frank Cerny, Yeþiller Partisi’nden Ralf Nowak, BÝG Partisi Recklinghausen milletvekili adayý Bayram Türksev, belediye baþkan yardýmcýsý Ferdinand Zerbst, uyum meclisi baþkaný Ensar Kurt, dernek baþkanlarý ve çok sayýda Türk ve Alman 1 misafir katýldý. Toplumun çekirdeði sayýlan aile kavramýna çok önem verdiklerini belirten dernek baþkaný Sinan Özen, “Ýçinde yaþadýðýmýz topluma faydalý, din, etik ve evrensel deðerlere sahip bir nesil yetiþtirmek istiyoruz.” dedi. Ýki gün boyunca süren ve havanýn yaðýþlý olmasýna raðmen oldukça hareketli geçen þenlikte, çocuklar kendileri için hazýrlanan bir çok deðiþik oyunlarla gönlünce eðlenirken, yetiþkinlerde birlikte sohbet ederek hazýrlanan birbirinden leziz yemeklerden tattýlar. SAFFET SAMUR RECKLÝNGHAUSEN NECÝP GÜNGÖR KAÝSERSLAUTERN Almanya genelinde yapýlan Pangea Matematik Olimpiyatlarý”nda Kaiserslautern ilinden dereceye giren öðrencilere ödülleri verildi. Akademi Eðitim Merkezi’nin (ABZ) ve Panega Eðitim Merkezi öncülüðünde Kaiserslautern’in en gözde salonlarýndan biri olan Fruchthalle’de gerçekleþtirilen Pangea Matematik Olimpiyatlarý ödül törenine, Kaiserslautern Üniversitesi Matematik bölümünden Prof. Bern Rosenberger, Avrupa Parlementosu eski üyesi Kurt Lecher, Kaiserslautern Belediyesi Eðitim Sorumlusu Peter Krietemeyer ve törenin sponsorluðunu üstlenen Dynami- 1 kum Enstitüsü temsilcisi Andreas Hecker, 21 okuldan 170 öðrenci ve 500’den fazla veli katýldý. ABZ Baþkaný Dr. Ömer Sanatçý açýlýþ konuþmasýnda, Almanya genelinde 24 bin öðrencinin katýldýðý Pangea Matematik Olimpiyatlarýna sadece Kaiserslautern’den 3 bin öðrencinin katýldýðýný ifade ederek, yarýþmaya katýlan öðrencilerin baþarýlý sonuçlar almasýnýn Kaiserslautern ili adýna sevindirici bir geliþme olduðunu kaydetti. Prof. Dr. Bern Rosenberger de, “Bu tür kaliteli projelerin yapýlmasýný çok güzel ve deðerli buluyorum. Bu projeler geleceðin gençlerini yetiþtirmek adýna yapýlan örnek çalýþmalardýr“ dedi. çok sayýda davetli katýldý. Bu yýl Berlin’de yapýlan finale 7 öðrenci gönderen, 3 altýn ve 2 bronz madalya ile geri dönen Kaiserslautern Almanya genelinde en fazla madalya kazanan il oldu. Pangea Eðitim Merkezi Müdürü H.Dogan Çetinkaya ise, 170 öðrenciye verilen ödüllerin ve Akademi Derneði tarafýndan düzenlenen sýnavýn son derece önemli olduðunu dile getirdi. Bu yýl Berlin’de yapýlan finale 7 öðrenci gönderen, 3 altýn ve 2 bronz madalya ile geri dönen Kaiserslautern Almanya genelinde en fazla madalya kazanan il oldu. Eyalet Milli Eðitim Bakanlýðý Rheinland Pfalz temsilcisi Kaiserslautern ve çevre okullardan sorumlu müfettiþ Gerhard Dohna, finale katýlan ve tek kýz öðrenci olan Fione Lena Anderson‘a Eðitim Bakanlýðý Onursal Ödülü’nü verdi. Eyalet Milli Eðitim Bakanlýðý, Kaiserlau- tern Belediyesi, Fraunhofer Enstitüsü Matematikum ve Dynamikum, Kaiserslautern Üniverstesi, Kreisparkasse ve Stadtsparkasse’nin sponsorluklarýný yaptýðý programda söz alan Gerhard Dohna, öncelikle böylesine bir yarýþmaya sponsor olmaktan çok büyük onur duyduðunu dile getirerek, hayatýn olmazsa olmazý olan matematiði çocuklara sevdirmek için gerçekleþtiren ve onlarý ödüllendiren ABZ Derneði’ne teþekkür etti.Törene katýlan velilerin en az öðrenciler kadar heyecanlý olduðu gözlendi. Törene katýlan öðrenciler önümüzdeki yýl yapýlacak yarýþmayý sabýrsýzlýkla beklediklerini dile getirdiler. Kermes buluþturdu Ýserlohn DÝTÝB Merkez Ca- 1mi’sinin geleneksel hale getirdiði kermesin sekizincisi yapýldý. Dernek merkezinde gerçekleþtirilen Türk ve Alman 3 binden fazla davetlin,n katýldýðý kermeste Anadolu mutfaðýnýn zengin çeþitleri yer aldý. 2 gün süren kermesin açýlýþ konuþmasýný Dernek Baþkaný Sabri Çevik yaptý. Folklor ve semazen gösterileri, ilahiler, yerel sanatçýlarýn konserleri ve camii kýz öðrencilerinden oluþan ilahi gurubunun muhteþem konseri katýlýmcýlara güzel dakikalar yaþattý. Kermese Ýserlohn Federal Milletvekili Dagmar Freitag, KRV Eyalet Milletvekili Michael Scheffler, SPD Ýserlohn Parti Meclis Baþkaný Dimitrios Axourgos, CDU KRV Milletvekili adayý Thorsten Schick, birçok resmi temsilci ve Ýserlohn'da faaliyet gösteren diðer derneklerden çok sayýda davetli katýldý. ÞEMSETTÝN MÝRZA ÝSERLOHN Ali Dere Merkez Camii’ni ziyaret etti Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Prof. Dr. Ali Dere ve DÝTÝB Yönetim Kurulu Üyesi Suat Okuyan ile birlikte Bielefeld Merkez Camii’ni ziyaret etti. Bielefeld Üniversitesi´nde özel bir kuruluþ tarafýndan gerçekleþtirilen konferans için gelen Prof. Dr. Ali Dere ve beraberin- 1 deki heyet, öðle namazýný Merkez Camii´nde kýldý. Namazýn akabinde Prof. Dr. Ali DERE kýsa bir konuþma yaptý. Din görevlisi ve Yönetim Kurulu üyesi Yýlmaz Özel ile Necati Tetik tarafýndan camide yürütülen çalýþma ve faaliyetlerle ilgili olarak ziyaretçilere bilgi verildi. PINAR KÝBAR BIELEFELD Attendorn’da 23 Nisan þenliði yapýldý Attendorn þehrinde 2 yýl önce 1kurulan Attendorn Türk Aile Neþeli olimpiyat yolculuðu Herne Lotus Eðitim Mer- 1kezi, Frankfurt'ta düzenle- nen Alman-Türk Kültür Olimpiyatlarý'na katýlmak için bir gezi düzenledi. Frankfurt Festhalle´de gerçekleþtirilen olimpiyatlarýn finaline giden grup önce World Media Group'u gezdi. Daha sonra muhteþem olimpiyat organizasyonunu izlediler. Herne, Datteln ve CastropRauxel'dan gelen grup dönüþte 50. sanat yýlýný kutlayan Bedia Akatürk'ün türklerini eþliðinde unutamayacaklarý bir yolculuk yaptý. DAVUT ÝÞBÝLEN HERNE Birliði (TEVA) büyük bir organizasyona imza attý. Derneðin giriþimleri sonucu Attendorn Stadthalle’de gerçekleþtirilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramý programýna belediye yetkilileri, okul müdürleri, siyasi parti temsilcileri yanýnda Alman ve Türk bölge halký yoðun ilgi gösterdi. Ýstiklal Marþý’yla baþlayan programda Dernek Baþkaný Yurdakul Doðan, 23 Nisan’ýn sadece Türk çocuklarýnýn bayramý olmadýðýný, bütün dünya çocuklarýna armaðan edildiðini ifade etti. Anaokulunda liseye kadar pek çok okuldan Türk, Alman ve diðer göçmen milletlerden çocuklarýn gös- Dernek baþkaný Doðan, kutlamalara Almanlarýn da katýlmasýnýn sevindirici olduðunu belirtti. terileri ilgiyle izlendi. Dernek baþkaný Doðan, Almanlarýn ilgisinin memnuniyet verici olduðunu ve gelecek senelerde daha geniþ kitlelere ulaþmak istediklerini belirterek “Daha renkli kutlamalar için çalýþmalara þimdiden baþladýk” dedi. ÝSMAÝL ÖZDEMÝR ATTENDORN Göppingen Büyükþehir Belediye Baþkaný Gabriele Zull (Ortada) Göppingen ATÝB Türk Kültür Merkezi yetkililerini makamýnda kabul etti. ATÝB’den Göppingen Belediye Baþkanýna makamýnda ziyaret Göppingen ve çevresi 1ATÝB Türk Kültür Mer- kezi hizmetleriyle göz doldurmaya devam ediyor. Geçtiðimiz haftalarda Baden-Württemberg eyaletinin baþkenti Stuttgart’ta T.C. Stuttgart Baþkonsolusu M. Türker Arý’yý ve Göppingen Kaymakamý Edgar Wolff’ü ziyaret eden ATÝB Göppingen heyeti önceki gün de Göppingen Belediye Baþkaný Gabriele Zull’le makamýnda görüþtü ve faaliyetleri hakkýnda bilgi verdi. Doðan Tufan baþkanlýðýnda, Derya Duran, ATÝB Genel Ýdare Kurulu üyesi Þeref Salgýn ve Ali Ýhsan Duran’dan oluþan Türk Kültür Merkezi Yönetim kurulu heyeti, geçtiðimiz yýl Almanya’da kutlanan Türklerin Almanya’ya göçün 50.yýlý hatýrasýna ‘Göçün 50. yýlý’ resmini hediye etti. Ziyaretten duyduðu memnuniyeti belirten Belediye Baþkaný, “Bu hediyeden dolayý çok memnun kaldým. Bu resmi odama memnuniyetle asacaðým” dedi. Güzel bir atmosferde geçen görüþmenin ardýndan bir açýklama yapan ATÝB Türk Kültür Merkezi Baþkaný Doðan Tufan, “Belediye baþkanýmýzla bir saate yakýn þehrimizin sorunlarý yanýnda kültür merkezi olarak faaliyetlerimizi, projelerimizi ve sorunlarýmýzý paylaþtýk. Kendisini 23 Haziran’da yapacaðýmýz 20. yýlýmýzý kutlama programýna da davet ettik’ dedi. MUSTAFA KARAMAN GÖPPÝNGEN 15 GÜNDEM 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN Doğu ve Batı medeniyetleri bir sözlükte buluşacak Bochum Üniversitesi, Yunan ve Arap kültürlerinin birbirlerini daha yakından tanıması için dev bir projeye imza attı. Uluslararası bilgi toplumuna fayda sağlayacak bir sözlük hazırlayan dil bilimcilerin amacı sadece İslam kültürünü ve toplumunu yakından tanımak değil, aynı zamanda Avrupa bilim tarihine katkıda bulunmak. - Yeni Askerlik Kanunu'yla asker alma işlemleri MSB'ye devrediliyor. Tasarıya göre, ilk yoklama ile yedeklik yoklaması işlemleri kaldırılacak. Askerlik kanunu değişiyor, ilk yoklama tarihe karışacak - Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Tasarıya göre, asker alma işlemleri Milli Savunma Bakanlığı'nca (MSB) yürütülecek. Askerlik şubeleri başkanlıklarınca kısa sürelerle teşkil edilen ve etkinliği kalmayan askerlik meclisleri, ilk yoklama ile yedeklik yoklaması işlemleri tarihe karışacak. MERNİS, Adres Kayıt Sistemi ve MSB Bilgi Sistemi'nin yürürlüğe girmesiyle birlikte uygulama alanı kalmayan ilk yoklama ve son yoklama işlemleri kaldırılacak. Yükümlülerin sağlık muayenelerinin yapılarak askerliğe elverişli olup olmadıkları, öğrenim durumları, meslekleri ve niteliklerinin belirlenmesi işlemine ‘yoklama' denilecek. Yoklama işlemleri yaklaşık 14 aya yayılacak. Böylelikle, yoklama kaçağı sayısı ve yoklama dönemlerinde askerlik şubeleri önünde oluşan yükümlü yoğunluğu azaltılmış olacak. Askerlik çağına gireceklerin kimlik bilgileri İçişleri Bakanlığı'nca her yıl ekim ayında MSB'ye bildirilecek. Yükümlülerin sağlık muayeneleri, aile hekimlerince yapılabilecek. Fakülte ya da yüksek okul öğrencilerinin askerliği erteleme şartlarından olan okula devam mecburiyeti ve iki yıl üst üste sınıfta kalmama zorunluluğu kaldırılacak. Yoklama için askerlik şubesi, elçilik veya konsolosluklara gelmeyen ve mazereti bulunduğuna dair belge ibraz etmeyenler veya kendiliğinden gelenler, asker hastanesinde muayene ettirilecek. Bu kişilere 100 TL idari para cezası verilecek. Fakülte veya yüksekokul bitiren kadın veya erkekler, gerekli şartları taşımaları halinde muvazzaf subay olmak için başvurabilecek. Subaylığa atananlar, askerî eğitimin ardından bir yıllık deneme süresine tabi tutulacak. Başarısız olan ve TSK ile ilişikleri kesilenlerden, devletin bu sürede yaptığı masraflar, kanunî faiziyle tahsil edilecek. Muvazzaf subayların mecburi hizmet süresi 15 yıldan 10 yıla indirilecek. Diğer kamu personellerinde olduğu gibi TSK personeli de birinci derecenin dördüncü kademesine kadar yükselebilecek. Halen görevde olan personel ile emekli adi malul, vazife malullüğü, aylığı bağlananlar ile dul ve yetim aylığı alanların intibakları gerçekleştirilecek. Sözleşmeli olarak 10 kişiye kadar Genelkurmay başkanı danışmanı çalıştırılabilecek. ANKARA ZAMAN Aygün: Meclis’te cemevi konusunda umutluyum - CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, TBMM Başkanlığı'na, Meclis bünyesinde öncelikle bir yer tesisi ve ardından cemevinin açılması konusunda yaptığı başvurunun sonucu konusunda umutlu olduğunu kaydetti. "Tahmin ediyorum olumlu olacak, beklentimiz öyle. Reddedilirse 'tek dinin' hükümetin zihniyeti olduğunu düşünmekte haklı oluruz." dedi. CHP'li Aygün, gözaltında bulunan Gülşah Işıklı ve Meral Dönmez konusunda Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, "6 aya yakın zamandır tam bağımsız Türkiye istediği için cezaevinde olan Gülşah ve Meral, fotoğraflarını gördüğünüz arkadaşlar şu anda F tipindeler." ifadelerini kullandı. Basın toplantısına Gülşah Işıklı ve Meral Dönmez'in büyük boy fotoğrafları da yer aldı. Aygün, açıklamasında şöyle konuştu: "Gülşah Işıklı ve Meral Dönmez. Meral öğretmen, Gülşah öğrenci, bunlar sadece Kocaeli'nde bir işhanının 3. katına Kürecik'te radar üssüne hayır yazılı bir pankart astıkları için gözaltına alındılar ve 5,5 aydır içeride tutuyorlar. Sadece Amerikan radar üssünü protesto ettikleri için silahlı terör örgüt üyesi oluyorlar. Meral Hanım öğretmen, Gülşah Hanım öğrenci." Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Aygün "TBMM Başkanlığı'na cemevi konusunda bir başvurunuz oldu, ne oldu?" sorusunu, "Yeni verdim. Ben umutluyum. Kabul edilmesi lazım. Eşitlik ve din hürriyeti adına. Tahmin ediyorum olumlu olacak, beklentimiz öyle." şeklinde cevapladı. ANKARA ZAMAN Doktor döven BDP’li Üçer için fezleke hazırlandı - Van'da bir hastanenin acil servisinde görevli doktoru döven BDP Van Milletvekili Özdal Üçer'in dokunulmazlığının kaldırılması için Van Cumhuriyet Başsavcılığı fezleke hazırladı. Üçer'in, dokunulmazlığının kaldırılması halinde 'Kamu görevlisine hakaret ve yaralama' suçundan birden üç yıla kadar hapis istemiyle hakkında dava açılacak. Kamu görevlisine hakaret ve yaralama suçundan hazırlanan fezleke, TBMM'ye gönderilecek. Milletvekili Üçer'in dokonulmazlığının kaldırılması halinde hakkında 'Kamu görevlisine hakaret ve yaralama' suçundan 1-3 yıla kadar hapis istemiyle dava açılabilecek. AHMET GÖRÇÜM VAN CİHAN SEMRA AKKUŞ HERNE Dünya düşünce ve bilim dünyasına yön veren Arap ve Yunan medeniyetleri, zamanın bilimsel kelime hazinesi üzerinden bir sözlükte buluşacak. 8 ila 10. yüzyıllar arasında Aristo, Öklid, Batlamyus, Galen ve daha bir çok bilim adamı ve filozof tarafından kaleme alınmış Yunan ve Süryanice-Aramice dilindeki matematik, astronomi, tıp, mekanik, mantık ve felsefeye dair eserleri Arapçaya kazandıran Müslüman mütercimlerin ortaya koyduğu dil varlığı Batılı dil bilimcileri ve tarihçileri harekete geçirdi. Bu dili daha yakından tanımak ve anlamak isteyen tarihçiler ve dil bilimciler yoğun bir çalışmaya girerek geniş çaplı bir sözlük projesi hazırladı. Proje sadece bilim dili olarak eski Yunancayı günümüze taşımakla kalmıyor, aynı zamanda İslam medeniyetinin filizlenmeye başladığı zamanlarda kullandığı bilimsel dilin özelliklerini ortaya koyuyor. Sadece İslam tarihine değil, Avrupa'nın bilim tarihine de esaslı bir ışık tutacak projenin sahibi ise Bochum Üniversitesi. İki öğretim görevlisinin yanı sıra bir çok öğrencinin görev alacağı proje kapsamında tercüme edilen kelimele- Çalışmalar neticesinde bugüne kadar toplam bin 200 sayfadan oluşan el kitapçıkları basılmış. Kitapçıklar halinde ortaya çıkan sözlük, A greek & Arabic Lexikon (GALex) ismiyle basılıyor ve şu ana kadar dokuz nüshası basılmış. rin içeriği bilime, tekniğe, ve felsefeye dayanıyor. Kökeni 1980'li yıllara dayanan lügatin o dönemlerde küçük kağıtlara basıldığı ve yaklaşık 80 bine yakın kelime içerdiği belirtiliyor. Öte yandan proje süreci boyunca konuşma dilinde kullanılan kelimelerin çevrilmesine de dikkat ediliyor. BİN 200 SAYFALIK KİTAPÇIK BASILDI Sözlük projesinin bir diğer özelliği de titizlikle hazırlanmış olması. Muhtemel bir bilgi kirliliğine karşı farklı metotlar deneyen uzmanlar, ABD'deki Yale Üniversitesi ile ortak çalışıyor. Çalışmalar neticesinde bugüne kadar toplam bin 200 sayfadan oluşan el kitapçıkları basılmış. Kitapçıklar halinde ortaya çıkan sözlük, A greek & Arabic Lexikon (GALex) ismiyle basılıyor ve şu ana kadar dokuz nüshası basılmış. Lügatin onuncu nüshasının bu yaz basılması bekliyor. Son yıllarda internet ortamında geliştirilen sözlük ve çeviri programlarının etkili bir şekilde kullanılmasını göz ardı etmeyen uzmanlar, geliştirdikleri bu sözlüğü sanal dünyaya taşımaya hazırlanıyor. İnternet ortamı için dijitalleşecek sözlük Arap alfabesine göre düzenlenmekle birlikte Yunanca dil desteği de eklenerek daha geniş kitlelere ulaşacak. 12 yıllık zorunluu şeğitime geçiş çalışmalarını hızlandı-ıaran Milli Eğitim Başkanlığı, okula başilama kriterlerini duyurdu. Bunaa igöre, 30 Eylül itiıbarıyla 5,5 yaşını (66 ay) dolduu-ran çocuklar bu şyıl 1. sınıfa başşılayacak. 5 yaşını (60 ay) dolduu-ne ran çocuklar yine eanasınıfına gideecek. Ancak ailenıı si isterse 5 yaşın dolduranlar da 1. bisınıfa kayıt olabiek.. lecek SA FOTOĞRAF: İSA K ŞİMŞEEK ak ac ay şl ba fa nı sı 1. k cu ço an ur ld do 5,5 yaşını İSA YAZAR ANKARA 12 yıllık zorunlu eğitime bu yıl geçmeyi hedefleyen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okula başlama şartlarını yayımladığı genelgeyle duyurdu. Buna göre, 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında 30 Eylül 2012 tarihi itibarıyla 66 ayını (5,5 yaş) tamamlayan tüm çocukların okula kayıt işlemleri e-okul sistemi üzerinden merkezi olarak yapılacak. 60 ayını (5 yaş) dolduran çocuklar ise anasınıfına gitmeye devam edecek. Ancak gelişim yönünden hazır olduğu anlaşılan ve velisinin yazılı isteği olan 60-66 ay arasındaki çocuklar, ilkokula başlayabilecek. Diğer öğrenciler okul öncesi eğitime yönlendirilecek. Ayrıca okul öncesi eğitimde 48-60 ay arası çocuklar için 2013 yılı sonuna kadar belirlenmiş olan yüzde 100 okullaşma hedefi devam edecek. Okul öncesi eği- - tim için 30 Eylül 2012 tarihi itibarıyla 37-66 ay arasındaki çocukların anaokulunda veya uygulama sınıflarında, 48-66 ay arasındaki çocukların ise ana sınıflarında eğitim almaları sağlanacak. 2011-2012 eğitim ve öğretim yılında ilköğretim 4. sınıfta okuyan ve bir üst sınıfa geçen öğrencilerin 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında ortaokul 5. sınıfa kayıtları e-okul sistemi üzerinden yapılacak. Ancak 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında eğitim öğretime başlamış olan imam hatip ortaokullarına devam etmek isteyen 5. sınıf öğrencilerinin kayıtları bu okullara yapılacak. OKULLARIN FİZİKİ ŞARTLARI YENİDEN DÜZENLENİYOR Bakanlık, 12 yıllık eğitim sisteminin yeni dönemde hayata geçirilmesi için okulların fiziki şartlarının da acil olarak düzenleneceğini bildirdi. Buna göre, fiziki şartların uygun olduğu durumlarda ilkokul, ortaokul ve lisenin bağımsız olarak düzenlenmesine öncelik verilecek. Aynı bina içerisinde ilkokul ile ortaokulun veya ortaokul ile lisenin birlikte bulunması durumunda, okul giriş çıkış kapıları ile bahçe gibi ortak kullanım alanlarının öğrencilerin yaş seviyeleri dikkate alınarak imkanlar dahilinde düzenlenmesi sağlanacak. İmam hatip ortaokullarının bağımsız ortaokul olarak kurulmasına öncelik verilecek, bunun mümkün olmadığı durumlarda imam hatip liseleri ile birlikte kurulabilecek. Şartların uygun olmaması durumunda aynı binada bulunan ilkokul ve ortaokul için ikili öğretim uygulaması yapılabilecek. İkili öğretim yapan okullarda ortaokullar sabahçı, ilkokullar ise öğlenci olarak eğitim öğretim faaliyetlerini yürütecek. İLKÖĞRETİM MEZUNLARINA DİPLOMA YOK Yeni düzenlemeyle bu yıldan itibaren ilköğretimi tamamlayan öğrencilere diploma verilmeyecek. 12 yıllık zorunlu eğitim sonunda ortaöğretim diploması verilecek. 2011-2012 eğitim ve öğretim yılında 8. sınıfta okuyan öğrencilerden Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçlarına göre öğrenci alan ortaöğretim kurumlarından herhangi birine yerleşemeyen öğrenciler ile bu sınava katılmayan öğrencilerin tamamının tercihleri doğrultusunda ortaöğretim kurumlarına kayıt yaptırabilecek. Yatılı ilköğretim bölge okullarının (YİBO) yatılı kısımlarında sadece ortaokul 5, 6, 7 ve 8. sınıf öğrencileri kalacak. İlkokul öğrencilerinin ise köy okullarında veya taşımalı olarak diğer ilkokullar ile yatılı YİBO'larda gündüzlü olarak öğrenimlerine devam etmeleri için gerekli tedbirler alınacak. Ayrıca liseler de taşımalı eğitime dahil edilecek. SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ f16 YORUM Gerçek bir kahramanın anısına KISS GÀBOR MACARİSTAN BAŞKONSOLOSU MOSHE KAMHİ İSRAİL BAŞKONSOLOSU TORKEL STIERNLOF İSVEÇ BAŞKONSOLOSU Raoul Wallenberg'in doğumunun 100. yılını kutlarken onun soykırım sırasındaki çabalarını hatırlamak ve yaptığı kahramanlıklar unutulmasın diye yeni nesillere öğretmek bize düşüyor. Wallenberg, gayet emniyette olabilirdi, varlıklı kalabilirdi. İsveç'te bankacılıkla uğraşan aristokrat bir aileden geliyordu. Hayatta başarılı olmak kaderi gibiydi. Fakat kahraman olup binlerce yabancının hayatını kurtarmak onun kaderi değildi, seçimiydi. 1944 baharında Batı dünyası soykırımın korkunçluğunu fark etmekteydi. Auschwitz kampından tanıkların doğrulanan hikâyeleri ortaya çıkıyordu. ABD, Savaş Sığınmacıları Kurulu'nu (WRB) kurdu. Kurulun amacı Yahudileri kurtarmaktı. WRB'nin İsveç'teki temsilcileri, Budapeşte'de kurtarma operasyonunu yönetecek birini arıyorlardı. Raoul Wallenberg bu operasyonu yönetmeye ve Hitler'in Mart 1941'deki işgalinin ardından kurulan Nazi ölüm kamplarındaki Yahudileri kurtarmaya karar verdi. Neyse ki Wallenberg'in bütün operasyonu sıfırdan kurması gerekmiyordu. İsveç Elçiliği'nden genç bir diplomat olan Per Anger, İsveç'te akrabaları ya da iş ortakları bulunan Yahudilere geçici pasaport dağıtmaya başlamıştı. Per Anger aynı zamanda İsveç vatandaşlığına başvuran Yahudilere de özel sertifikalar veriyordu. Wallenberg'in elçiliğin başına geçmesiyle birlikte ilk görevlerinden biri Yahudilere İsveç koruyucu geçiş belgeleri düzenlemek oldu. Bu belgelerin aslında uluslararası hukukta bir geçerliliği yoktu. Fakat Wallenberg, Almanya'da ve Nazi işgali altındaki Fransa'da geçirdiği zaman zarfında Nazi bürokrasisinin nasıl işlendiğini çok iyi çözmüştü. Damgalar, imzalar ve İsveç krallığının arması olduğu sürece resmi gözüken bu belgelere itibar edileceğini biliyordu. Wallenberg Macar yetkililerden 4 bin 500 geçiş belgesi kotası iznini almayı başardı. Aslında bu rakamın üç katı kadar belge hazırladı. Wallenberg sadece geçiş belgeleri hazırlamakla da kalmadı. Yahudilerin saklanabileceği ‘İsveç Evleri' açtı. Sadece bir bayrak ve Wallenberg'in buraların İsveç toprağı olduğuna dair açıklamasıyla korunan bu evlere 15 bin Yahudi sığındı. Elçilikte başkâtip olsa da Wallenberg aslında alışılmış bir diplomat değildi. Başlarda sıra dışı hareketleri diğer İsveçli diplomatları şaşırttıysa da Yahudilere yardım etmekteki başarısı onları kendi saflarına çekti. İkinci Dünya Savaşı'nın sonu görünmüş olsa da Yahudilerin öldürülmesine devam ediliyordu. Avrupalı Yahudilere ‘Nihai Çözümü' uygulamakla sorumlu SS subayı Adolf Eichmann, Macaristan Yahudilerini sınır dışı etmek için ölüm yürüyüşleri başlattı. Kasım 1944'te başlattığı bu uygulamada on binlerce açlık çeken Yahudi erkek, kadın ve çocuk, kışın en soğuk zamanında yüzlerce kilometre yürütüldüler, birçokları yolda öldü. İşlenen bu korkunç suçun karşısında Raoul Wallenberg, eli kolu bağlı durmadı. Bu yürüyüşleri arabasıyla takip etti, yemek, kıyafet, ilaç ve özel geçiş belgeleri dağıttı. Tehdit ve rüşvete de başvurarak İsveç geçiş belgeleri olan Yahudileri kurtardı. Kendisi askerlerin silahlarıyla tehdit edilmesine rağmen onları Budapeşte'ye geri götür- - dü. Bu sınır dışı edilmeler trenle yapıldığı zaman ise olağanüstü bir cesaret göstererek Auschwitz'e giden tren vagonlarına tırmanarak vagonlardaki Yahudilere yine özel geçiş belgelerinden dağıttı. Sonra da bu Yahudilerin trenlerden çıkartılmasını talep ederdi. Bütün bunları silahlı Nazi askerlerinin gözü önünde yapıyordu. Eichmann, 1945 yılının Ocak ayının ortalarında en büyük gettodaki Yahudilerin tamamını katletmeye karar verdi. Wallenberg bu planı öğrendi ve harekete geçti. Kendi başına bu katliamı durduramayacağından bu gücü taşıyan tek insana Macaristan'daki Alman birliklerinin komutanı General August Schmidthuber'e gitti. Wallenberg, bağımsız ülkelerin ve Kızıl Haç'ın da desteğini arkasına alarak güvenilir bir aracıyla generale bir mektup gönderdi. Eğer bu katliamlar gerçekleşirse generalin sorumluluğunda olacağını ve bu durumda savaş sonrasında kendisinin savaş suçlusu olarak yargılanacağını belirterek generali tehdit etti. Tehdit işe yaradı ve katliam son anda durduruldu. Birkaç gün sonra Ruslar Macaristan'a girdi. 120 bin Macaristanlı Yahudi ‘nihai çözümden' kurtulmuştu. Raoul Wallenberg'in çabalarıyla tam olarak kaç kişinin kurtulduğu bilinmese de en azından on binlerce Yahudi'nin hayatını kurtardığı düşünülüyor. Savaş bitince Wallenberg, İsveç'e bir kahraman olarak dönmeliydi. Ona gerekli saygı gösterilmeli, kurtardıkları, onların çocuklarının, torunlarının çok kıymet verdiği uzun ve mutlu bir hayat yaşamalıydı. Maalesef böyle olmadı. 17 Ocak 1945'te Wallenberg, Sovyet birlikleri tarafından Budapeşte'deki karargahlarına götü- - 1944-1945 döneminde Avrupa karanlık bir perdenin altında hapis iken ve bir kitlesel katliam ruhu etrafta dolaşırken Raoul Wallenberg’in yaptıkları umut ışığı oldu. Wallenberg’in doğumunun 100. yılında yabancı düşmanlığı, Yahudi düşmanlığı ve İslam düşmanlığının tekrar yükselişte olduğu bu günlerde onun insanlığına mirasını anıyoruz. rüldü. Giderken arkadaşlarından birine misafir mi yoksa esir mi olduğunu anlamadığını söylemişti. O günden sonra Raoul Wallenberg bir daha görünmedi, sonunu kimse öğrenemedi. 1944-1945 döneminde Avrupa karanlık bir perdenin altında hapis iken ve bir kitlesel katliam ruhu etrafta dolaşırken Wallenberg'in yaptıkları umut ışığı oldu. Bu yüzden onun anısı hafızalarımızda, kitaplarda, televizyon programlarında, onun adı verilen sokak ve okullarda ve bugün onun sayesinde hayatta olan Yahudi nesillerinde hâlâ yaşamakta. Kongre üyesi Tom Lantos'un önerisiyle Wallenberg'e fahri ABD vatandaşlığı verildi. Wallenberg, Lantos'un hayatını kurtarmıştı. Kendisine ayrıca fahri İsrail ve Kanada vatandaşlıkları da verildi. Raoul Wallenberg'in doğumunun 100. yılında yabancı düşmanlığı, Yahudi düşmanlığı ve İslam düşmanlığının tekrar yükselişte olduğu bu günlerde onun insanlığına mirasını anıyoruz. Raoul Wallenberg unutulmamalı. 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE SAYI: 16371 SAHÝBÝ-HERAUSGEBER: WORLD MEDÝA GROUP A.G. Avrupa Genel Müdürü ABDULLAH AYMAZ Almanya Koordinatörü MEHMET ATALAY Yayýnlar Koordinatörü MEHMET ALÝ ÞENGÜL Bürolar Koordinatörü ÝSMAÝL KÜÇÜK ABONE Tel: 0049 69 300 34 130 Fax: 0049 69 300 34 105 e-mail: abone@eurozaman.de DAÐITIM Tel: 0049 69 300 34 130-103 e-mail: dagitim@eurozaman.de REKLAM (Anzeige) TUWA MEDIA MARKETING Tel: 0049 69 300 34 200-201 Fax: 0049 69 300 34 205 e-mail: reklam@tuwamedia.eu BASKI (Druck) Sun Print & Vertriebs GmbH Tel: 0049 69 30034 161 Fax: 0049 69 30034 165 e-mail: info@sunprintvertrieb.eu Commerzbank Offenbach Konto Nr: 427 0666 BLZ: 50540028 Kral ve Soytarı 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN Birlikte daha güçlüyüz ŠTEFAN FÜLE, EGEMEN BAĞIŞ* Bugün, ortak bir misyon üstlenmiş bulunuyoruz. Birimiz Ankara’da Avrupa fuarının açılışını gerçekleştirirken, diğerimiz birkaç bin kilometre uzakta, Prag’da, Avrupa Konferansı’nda konuşma yapıyor olsa da, amacımız aynı: Avrupa’yı insanlara daha yakınlaştırmak. Benzer şekilde, karşı karşıya kaldığımız zorluk da aynı: O da, insanların Avrupa projesinin değerini ve faydalarını ve bu projeyi neden gerçekleştirmemiz gerektiğini anlamalarını sağlamak. Bununla birlikte, bu konuyla yakinen bağlantılı olan ve tanıştığımız günden beri üzerinde birlikte çalıştığımız bir başka proje daha var: O da Türkiye’nin katılım süreci. Bazen her ikimize de engelli bir koşu duygusunu verse de, her ikimiz de ilerleme konusunda kararlıyız! Çünkü ortak bir görüşü paylaşıyoruz: O da AB ile Türkiye ayrı olmaktansa birlikte daha güçlü olacaklardır ve her ikimiz de Türkiye’nin AB üyeliğinden iki tarafın da kazançlı çıkacağına inanıyoruz. Türkiye ve AB, ilke ve değerler, ticaret ve yatırımlar, insanlar arasındaki temaslar, elli yıllık ortaklık ve katılım müzakereleriyle yaTürkiye ve AB, ilke kın ilişki içerisindedir. ve değerler, ticaTürkiye Avrupa Birliği’ne ret ve yatırımlar, inaday bir ülke ve birliğin sanlar arasındaönemli bir ortağıdır. ki temaslar, elli yılBununla beraber, müzakere süreci son za- lık ortaklık ve katımanlarda ciddi sorunlar- lım müzakereleriyla karşı karşıya bulunule yakın ilişki içeriyor. 13 fasıl müzakerele- sindedir. Türkiye Avre açılmış olup, geri karupa Birliği’ne aday lan 20 fasıldan 17’sindebir ülke ve birliğin ki müzakerelerde bir duönemli bir ortağıdır. rağanlık yaşanmaktadır. Hiçbirimiz buna seyirci kalmamaktayız. Sürece yeni bir ivme kazandırmak üzere “pozitif gündem” sürecini başlattık. Gündem, Avrupa Birliği’nin Türkiye ile olan ilişkilerinde mümkün olan en iyi çerçeveyi oluşturduğuna inandığımız katılım sürecinin yerini almak üzere değil bu süreci desteklemek üzere hazırlanmıştır. Pozitif gündemin hedefi, katılım müzakerelerindeki tıkanıklığa rağmen AB-Türkiye ilişkilerinde halen ilerlemeye ihtiyaç duyulan ve bu ilerlemenin sağlanabileceği alanlarda somut ilerlemelerin kaydedilmesidir. Bu konuları birkaç örnekle daha net ifade etmek gerekirse; Türkiye’deki yasal mevzuatın AB mevzuatıyla yakınlaştırılması; zorlu dış politika konularında ortak çalışmaların yürütülmesi; ticaretin artırılması; enerji alanında daha yoğun bir işbirliğinin sağlanması ve vize serbestisi nihai hedefi ile, toplumlarımızın bireyleri arasındaki teması güçlendirmek üzere Türk vatandaşlarının AB’ye yapacakları seyahatlerin kolaylaştırılması. Türkiye’nin yeni anayasa çalışmaları da ülkenin AB standartlarına yakınlaştırılması yönünde atılan bir diğer somut adımı teşkil etmektedir. Demokratik ve olabildiğince geniş kapsamlı istişarelere dayanan katılımcı bir süreç şu anda devam etmekte olup amaç, yeni anayasanın tüm Türk vatandaşlarına hizmet etmesini sağlamaktır. Yeni anayasa, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine ve sosyo-ekonomik dönüşümüne katkı sağlama açısından hayati önemi haizdir. ‘Tüm bunlar gerçekleştirilmesi imkânsız hedefler mi?’ diye düşünebilirsiniz. Tam tersine: AB ve Türkiye’deki pek çok siyasetçi, iş dünyası ve sivil toplum temsilcisinden aldığımız tüm olumlu geri bildirimleri düşündüğümüzde, bu doğrultuda ilerlememiz gerektiğini görüyoruz. Netice itibarıyla bundan hem AB, hem Türkiye; fakat daha da önemlisi, tüm Avrupa ve Türk vatandaşları faydalanacaktır. *Avrupa Komisyonu Üyesi Füle ve AB Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, bu yazıyı 9 Mayıs Avrupa Günü vesilesiyle Zaman için kaleme aldılar. d.cetinkaya@zaman.com.tr Avrupa Genel Yayýn Müdürü (Geschaftsführer – Chefredakteur) DURSUN ÇELİK Haber Müdürü (Redaktionsleiter) YAHYA YILDIRIM HABER (Nachrichten) Tel: 0049 69 300 34 246-256 Fax: 0049 69 300 34 250 e-mail: haber@eurozaman.de ALMANYA TEMSÝLCÝLÝKLERÝ Parlamento Süleyman Bað Berlin Nihat Kızılkula Dortmund Ekrem Yýldýrým Duisburg Adem Yaka Düsseldorf Bülent Çelik Hamburg Metin Cavlak Hannover Erkan Tekin Frankfurt Latif Taş Köln Ümit Selim Macar Mannheim Ýlyas Arýcan München Tamer Aktaþ Stuttgart Yýlmaz Akýn Tübingen Osman Öztürk Nürnberg Mehmet Kurt 030-224 88060 030-992 57112 0231-2064683 0163-2940125 0211-36779890 040-303 822 19 0511-543 08 778 0176 616 03964 0221-5892242 0621-15699077 089-54885910 0711-121 562 08 07031-261 56 44 0911 274 68 93 AVRUPA TEMSÝLCÝLÝKLERÝ Avusturya Belçika Danimarka Hollanda Ýsviçre Norveç Fransa Finlandiya Seyit Arslan Mete Öztürk Kamil Subaşı Ebubekir Şar Özgür Taþçýoðlu Menaf Alıcı Emre Demir Fahrettin Çalışkan 0043/6506334499 0032/2-2458717 0045 70206970 0031/10-2013747 0041/313118490 0047/22630708 0033/141 507496 00358 942477400 ZUKUNFT Medien GmbH, Sprendlinger Land Str. 107-109, 63069 Offenbach Ýnternet Adresi: http://www.eurozaman.com e-mail: info@eurozaman.de SAYFA TASARIM: KADİR DİNÇER 17 YORUM Mehmet Kamış Mustafa Ünal Şike kararı bize neyi anlatıyor? Tarih, 20 Şubat 2011. İnönü Stadı’ndaki Beşiktaş-Fenerbahçe maçındayız. Maç 2-1 ve oyunda Beşiktaş’ın mutlak üstünlüğü var. Stattaki herkesin yorumu aynı; ‘bu maçı Beşiktaş büyük bir ihtimalle kazanır’. Siyah-Beyazlılar sahanın her yerinde Fenerbahçe’nin tozunu atıyor. Stattaki hava böyleyken Ferrari, Lugano’ya sert bir yumruk vuruyor. Ama hakem kalabalık içinde o yumruğu görmüyor ve es geçiyor. Ferrari maçın kötü gittiğiTarafgirlik adalet ni (!) anlamış oladuygumuzu ortadan cak ki, bu kez kimkaldırıyor. Ne kadar senin olmadığı bir göstere göstere bir pozisyonda, hiçbir suçun üzerini örtebi- yeri ve gereği yoklirsiniz? Ben yaptım ken hem de kenoldu mantığıyla suç- di ceza alanı içinlar örtbas edilemiyor. de Lugano’ya dirBu çadır tiyatrosusek atıyor. Göstena en önce kendi ta- re göstere bir dirkım taraftarlarının is- sek. Adeta hakeme yan etmesi ve kandırılmışlıklarının hesa- ‘hâlâ mı görmebını sormaları gerek- yeceksin bu dirseği?’ der gibi bir hamez mi? reket yapıyor. Hem penaltı hem de kırmızı kart. Bu olay maçın da kırılma anı. Beşiktaş’ın bütün dengesi altüst oluyor. Maç 4-2 Fenerbahçe’nin lehine bitiyor. Yani her şey gözlerimizin önünde, göstere göstere cereyan ediyor. Bütün herkes Ferrari’nin bu hareketinin normal olduğunu düşünse ve iddia etse beni inandıramaz. Buradan çok açık söylüyor ve yazıyorum; Ferrari’nin bu hareketi kasıtlı ve bilinçliydi. Ondan sonraki haftalarda da takımda yer alan Ferrari, şike soruşturmasının başladığı hafta apar topar Türkiye’yi terk etti. Önce İtalya’ya döndüğü söylendi ama şu anda futbol hayatını bütün gözlerden uzakta Amerika’da sürdürüyor. Bu yazıyı ne Fenerbahçe’nin ne Beşiktaş’ın ne de Galatasaray’ın taraftarı ya da karşıtı olarak yazıyorum. Çocukluğumdan beri bir futbol izleyicisi ve bir futbol taraftarıyım. Bu neden- 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN le yazdıklarımla ilgili kalbim çok müsterih. Sözlerimin takım aleyhtarlığı ya da destekçiliğiyle ilgisi yok. Bunun bir ahlak meselesi olduğunu düşünüyorum. Bu ahlak hırsızlıktan, yalancılıktan hiç farklı bir şey değil. Futbolun iyice bir çadır tiyatrosuna dönüşmesi ruhumuzu acıtıyor. Tarafgirlik, adalet duygumuzu ortadan kaldırıyor. Bu yazıyı okuyan pek çok Fenerbahçeli, benim başka bir takım taraftarı olma hissiyatıyla yazdığıma inanacak ve bana çok kızacak. Ancak futboldaki bu şaibeyi temizlemedikçe temiz bir toplum olma ihtimalimiz mümkün görünmüyor. Hakkı ve adaleti kendinize doğru ne kadar sündürebilirsiniz? Ne kadar göstere göstere bir suçun üzerini örtebilirsiniz? Maşeri vicdanda ne kadar aklanabilirsiniz? ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla suçlar örtbas edilemiyor. Bu çadır tiyatrosuna en önce kendi takım taraftarlarının isyan etmesi ve kandırılmışlıklarının hesabını sormaları gerekmez mi? Bizim federasyonumuz şike iddialarını alıp çöpe attı. Ancak bu mesele basit bir ‘milyonlarca taraftarı olan kulüp’ meselesi değil. Futbol demek bahis demek, futbol demek hisse senetleri demek, futbol demek büyük sektör demek, futbol demek büyük paralar demek! Federasyonumuz bütün kulüplere bu yönüyle ‘istediğiniz manipülasyonu yapabilirsiniz’ dedi adeta. “İstediğiniz bahsi oynayıp, istediğiniz kadar para kazanabilirsiniz. Hisse senetlerinden büyük vurgunlar yapabilirsiniz!” İtalya Gladio ile mücadele edip onu ülkeden temizlediğinde bu temizlikten en çok etkilenen de futbol oldu. Ülke kendini temizlerken kara para aklama, kara loto, bahis ile çok kirlenen futbol buradan geri duramazdı. Yargı da geri durmadı zaten. Temiz bir ülke için geçmiş bütün çirkinliklerden kurtulma fırsatımız hâlâ var. Korkarım böyle bir fırsat bir daha elimize geçmeyebilir. m.kamis@zaman.com.tr 28 Şubat’ın dalga boyu önemli delilleri arasına gireceği kesin. Türkiye yeni bir dalga haberiyle uyandı. Meral Akşener, o zor günlerde her türSürpriz olmadı, bekleniyordu. Dalga dalga devam edecek bir süreç. Bu, insanda 28 lü psikolojik savaşa rağmen eğilmedi, bükülŞubat yargılamasının bin yıl devam edecemedi ve dik duran bir siyasetçi olarak adını ği hissini uyandırıyor. Operasyonların netarihe yazdırdı. İçişleri bakanıydı. Asker korreden başladığı belli ama nerelere uzanacakusu genlerine sinmiş siyasî geleneğin içinğı belirsiz. Savcı, Erol Özkasnak’ın tutuklande politika yapıyordu. 9 saatlik MGK toplandığı üçüncü dalgadan sonra kısa ara verdi, 28 tısına katılan bakanlardandı. ‘İrtica’ diye anŞubat’a tanıklık eden üç önemli latılanlar karşısında şoke oldu. Daha Dördüncü dalganın ismi dinledi. orada, “Hayır, bu yaptığınız doğboyu öncekilere göre ru değil!” deme cesaretini gösterBülent Orakoğlu, Hasan daha büyük. KamuoCelal Güzel ve Meral Akşener di. Genelkurmay’dan bir general, yunun tanıdığı isimler İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman sadece ‘tanık’ değil 28 Şubat’ta daha fazla. Operasyon, psikolojik harbin hedefi oldu6’sı muvazzaf 17 aske- Ünüsan’la mesaj gönderdi. Mesaj aylar. Orakoğlu, Emniyet İstihbari hedef aldı. Çoğu ge- nen şöyleydi: “O kadına söyle, ayağırat Daire Başkanı’ydı. 28 Şubat- neral. Aralarında Çetin nı denk alsın. Emniyet İstihbarat’ına çıları yakından izledi. Darbe is- Saner de var. “Kazıklı sahip olsun, hareketlerine konuşmatihbaratını, Batı Çalışma Grubu Voyvoda” tehdidini ya- larına dikkat etsin. Neler çevirdiği(BÇG) belgesini hükümete iletti. pan komutan. ni biliyoruz. Söyle o kadına, gelirsek Bedelini koltuğu ve özgürlüğüyonu ve avanesini bakanlığın önünde yağlı kazığa oturturuz...” O kadın dedile ödedi. Haftalarca tutuklu kaldı. 28 Şubat’ın ği İçişleri Bakanı Meral Akşener. O generaperde arkasını da gören isimlerden biriydi. lin de kim olduğu ortaya çıktı. Dönemin GeHasan Celal Güzel, 28 Şubat’ın kahramannelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Çetin larından... Açıktan mücadele etti. ‘Tank HaSaner... Bu mesajda korkutmanın ötesinde san’ lakabı takıldı. Tek başına Anadolu’yu açıkça tehdit var. Akşener altta kalmadı. Aynı dolaştı, 28 Şubat cuntasını belgelerle deşifsertlikle cevap verdi. “Ben tarihçiyim. Kazıkre etti. Şemayı isim isim ortaya döktü. Değil lı Voyvoda’yı ondan daha iyi bilirim. Kazıklı onları söylemek, bilmenin bile risk oluşturVoyvoda eşcinseldi. Akıbeti, kurbanlarından duğu dönemde tehlikeyi göze aldı. Cuntanın farksız oldu. Onu da yağlı kazığa oturttular.” Baas tipi bir yapı olduğunu Türkiye ondan MGK’da yaşadıklarını, askerlerin tehöğrendi. Yargılandı, mahkûm oldu, Ayaş Cezaevi’nde yattı. Güzel’in vaktiyle kamuo- ditlerini defalarca bizzat Meral Akşener’den dinledim. Akşener, o dönemin canlı tanığı yuna açıkladığı o belgelerin, yargı sürecinin Osman Turhan olarak başından geçenleri, bildiklerini savcıya anlattı. Dördüncü dalganın boyu öncekilere göre daha büyük. Operasyon, 6’sı muvazzaf 17 askeri hedef aldı. Çoğu general. Aralarında Çetin Saner de var. “Kazıklı Voyvoda” tehdidini yapan komutan. Bir brifing sırasında ekranlara yansıyan avuçlarını patlatırcasına yaptığı alkışı hiç unutamadım. Son dalgada dikkat çeken diğer isim Erdal Şenel... Emekli Tümgeneral. 28 Şubat’ın önemli aktörlerinden. Genelkurmay’ın adlî müşaviriydi. O kadar vazgeçilmez biriydi ki adli müşavirlik rütbesi sırf onun için ‘tümgeneralliğe’ yükseltildi. O makamda en uzun görev yapanlardan. Sadece hukukçu kimliğiyle değil onun ötesinde rol üstlendi. “28 Şubat sürecinin beyinlerinden biri olduğunu” söyleyenlere çok rastladım. Dalgalar ne kadar sürecek, operasyonlar nerelere kadar uzanacak? Başbakan Erdoğan’ın geçen hafta MÜSİAD toplantısında söyledikleri biraz ipucu içeriyor: “28 Şubat’ı yapanlar, bunun mimarları, bunun mühendisleri, bunun kuklaları, piyonları deşifre olmazsa, eğer bunlardan hesap sorulmazsa aynı felaketi biliniz ki çocuklarımız da yaşayacaktır...” Görev yargının ama siyasî iradenin durduğu yer de şüphesiz önemli. Başta da söyledim, bu dalgalar bende yargılamanın 1000 yıl süreceği hissini uyandırıyor. m.unal@zaman.com.tr o.turhan@zaman.com.tr A. Turan Alkan Yedi köyün Zeynebi devlete karşı! Bir arkadaşım mektup yazmış, diyor ki, “Himâye görmeyen sanat yaşayamaz, sanatın tarihine bakıldığında belli kesimlerin sanatı desteklediğini görürüz. Devletin bu konuda görevi vardır.” Yazan da dahil, cümleyi okurken ister istemez tiyatro, bale, opera gibi sahne sanatlarının kastedildiğini düşünüyoruz; aklımıza kesinlikle sinema, edebiyat, grafik, mimarlık veya musiki gelmiyor. Niçin böyledir, çünkü tiyatro, bale, opera gibi sahne sanatları, çok kişinin katkısıyla ayağa kalkan pahalı prodüksiyonlardır ve ayrıca doğrudan halk eğitimi ile ilgili oldukları varsayılır. Tanzimat’tan müdevver, “Tiyatro mekteb-i edebdir” yâvesi, tiyatro Yeşilçam, tahminen yirmibeş altın yılı bo- seyrettirilerek ahaliyunca devletten ku- nin adam edileceği ruş tahsisat almadan hesabını güttüğü için kendi sanatını yapJakoben bir karaktı, ahali de “kendi” si- ter taşır. nemasını finanse etti. Sanat, himâye Yeşilçam sineması, görmeden yaşayaentel sinemacı takımaz varsayımı arımının dalga geçtiği, zalarla dolu; en evsanattan saymadığı vel, “Devlet sanatı bir halk sanatıdır ama desteklesin ama nasanatın nasıl finanse sıl sanat yapılacağına edileceğine dair çok karışmasın; sanatçı öğretici bir örnektir. hür bırakılsın” yaklaşımı bir aldatmacadan ibaret; devletin desteklediği sanat, istenilmese bile devletin güdümüne girer ve resmi ideolojiye bir yerde paralel durur. Rönesans asırlarında bazı sanatçıları açıktan destekleyen Mesen’lerin de sanatçılardan beklentileri vardı, “sipariş” verirlerdi. Parayı verenin siparişte bulunması ise tabiidir, sanatta bile. Daha anlaşılır olmak için Yeşilçam sineması örneğini dikkatinize sunuyorum: Yeşilçam, tahminen yirmibeş altın yılı boyunca devletten kuruş tahsisat almadan kendi sanatını yaptı, ahali de “kendi” sinemasını finanse etti; işte bu sebeple Yeşilçam sineması bir halk sinemasıdır, düpedüz bir halk sanatıdır. Halkımız, Türk opera tarihinin en önemli eseri Çeşmebaşı opereti yerine, “Yedi Köyün Zeynebi” filmini sevip seyretti ve bu yüzden başına gelmeyen kalmadı; halbuki câhil halk, gişeye ödediği “Duhûliye” biletiyle filmin bütün yapım masraflarını karşıladığı gibi bu esnada devlete tıkır tıkır vergi bile ödüyordu. Yeşilçam sineması, entel sinemacı takımının dalga geçtiği, sanattan saymadığı bir halk sanatıdır ama sanatın nasıl finanse edileceğine dair çok öğretici bir örnektir. Bitmedi, sırada halkın pek sevdiği sanatlar ve sanatçılar var: Orhan Gencebay ve onun janrından gelen Arabeskçilere -bu tabir tuttuğu için tercih ettim- yine sanattan anlamayan câhil halkımız ciğerini dağlaya dağlaya sponsor olmuştur. Orhan abimiz yıllarca sahneye bile çıkmadan, sırf kaset ve film geliriyle -ve alnının teri, bileğinin gücüyle- paşalar gibi yaşadı; helâl olsun. Bitmedi, halkımız sevdiği, tuttuğu sanatçılarını, Rock, Türk musikisi, Rock’n Roll, Popüler müzikçi, Türkücü demeden konserlerini hıncahınç doldurarak taltif etti; “Düğüncü” müzisyenleri unutmadım elbette; onlar ayrıca bahsedilmesi lâzım gelen özellikli sanat erbabı olarak taltifi hak ediyorlar. Özel tiyatroları zikretmeden geçecek miyiz; halkın zevkine hitab etmeyi başarabilenler kapalı gişe oynayabiliyorsa, aranan modelin ucu biraz çıtlamış demektir! Televizyonlara harıl harıl dizi çekiliyor; aralarında yüzlerce tiyatrocunun da olduğu sanatçılar, set ekibi ekmeğini taştan çıkarıyor; kimsenin devlet desteği diye sızlandığı filan da yok. Demek ki, şu beğenmeyip burun kıvırdığımız “Piyasa” şartlarında sanat pekâlâ yaşayabiliyor, yeter ki halkı biraz ciddiye alabilsin sanatçılarımız! “Sen sanat denilince bunları mı anlıyorsun?” diyenler çıkabilir; vallahi benim görüşüm böyle. Bu insanlar, “Devlet bizi maaşa bağlasın ama ne yaptığımıza karışmasın” demeden ekmek paralarını kazandılar, kendi sanatlarını icra ettiler, takdir ediyorum, helâl olsun hepsine. Tiyatro, opera, bale... Tamam; dünyanın her yerinde bu gibi sanat dalları, dışardan ayrıca desteklenmedikçe kendi yağlarıyla kavrulamıyorlar ve bir şekilde yaşatılmaları lâzım; anladık, repertuvarlarına yine sanat erbabı karar versin, hatta bizzat sanatçılar yönetsin ve bu faaliyetlerin ille de devlet bütçesinden karşılanmasının “Evrensel sanata karşı bir vecîbe” olduğu edebiyatı da artık uzatılmasın. Sıkmaya başladı zirâ. t.alkan@zaman.com.tr Nedim Hazar Hadi Yılmaz Erdoğan’ı taşlayalım! tere rastlamadık dizi hayatı boyunca. Kaç yıl olmuştur hatırlamıyorum. Resmi olmaOysa Yılmaz Erdoğan başta şiirleri olmak yan TV istasyonlarının açıldığı ve özgürlüğün üzere, her yönüyle ve yazdıklarıyla Anadoluluydu, peyderpey yaşanmaya başladığı günler olduDoğuluydu. Vizontele’de bir adım ileri gitti maağu kesin. Bir Demet Tiyatro isimli bir dizi başlalesef bu üzücü durum. Kekeme bir imam karakmıştı ve ben televizyon yazarlığı yapıyordum gateri koymuştu filmine Erdoğan. Kekeme imam... zetede. Mükremin isimli şahsiyet ile ilk o zaman Her şeyden önce din hakkında en ufak karşılaştım ve kardeşine söyledibilgisi olan biri için teknik olarak mümği sıra dışı o replik hâlâ zihnimde Önceki gün Film Arası kün olmayan bir karakterden bahsettiğidurur: “Lütfiye, çabuk yağın için- dergisi elime geçti. Yılde yumurtayı etkisiz hale getir!” maz Erdoğan ile yapılan miz anlaşılacaktır. Yeşilçam’ın bidayetinden beri aldıBizimkiler isimli bir dizi yayın- esaslı bir söyleşiyi okulanıyordu resmi kanalda ve ne ka- ma imkanım oldu. ‘İşte ğı yanlış konumun, eğik duruşun -maaledar ‘bizimki’ olduğu tartışılırdı. Zira bu’ dedim kendi kendi- sef- bir tecellisiydi bu durum. Önceki gün Film Arası dergisi elime jakobeni, sanatçısı, sarhoşu, üçka- me, Anadolu’nun mert ğıtçısı, madrabazı tekmili birden ve zihni açık insanına ya- geçti. Yılmaz Erdoğan ile yapılan esaslı bir vardı dizide ama karakter olarak bir kışan duruş. Batıcı kafa- söyleşiyi okuma imkanım oldu. ‘İşte bu’ tane dindar, muhafazakar karakter nın esas kurbanının sa- dedim kendi kendime, Anadolu’nun mert yoktu. Üstelik toplumun alt katma- nat olduğunu söyleyebi- ve zihni açık insanına yakışan duruş. Büyük lecek yürekliliği göster- bir samimiyet ve feraset vardı her satırınnındaki tüm karakterler üçkağıtçı mek, az şey değil inanın. da söyleşinin. Çok önemli şeyler söylüyorve menfaatçi idi. Bir Demet Tiyatro yıktı geçti bu du Yılmaz Erdoğan. Bir kere üzüntü ve pişkarton hayat dayatmasını. O nedenle çok tuttu, yıl- manlığı itiraf vardı kekeme imam ile ilgili. “Dini billar yılı devam etti. Ancak sorun hâlâ devam ediyor- meden dinî karakter yazmışım” diyor Erdoğan ve du. Tamam, kendisinden önceki klişe dizilerdeki zamanla din, peygamber, diğer inançlarla ilgili araşAnadolu insanına tepeden bakan bakış açısını detırmalar yaptığını, tanışıklık kurduğunu anlatıyor. ğiştirmişti ama -kanaatimce- yine eksiklikler varBu kadar değil elbette, şu kısım çok önemli dı ki bunu o dönem birkaç yazıda ifade de ettim. ve güncel tartışmalara ışık tutacak cinsten meseSobasından terliğine, kömür maşasından manla: “İran sinemasının kimlik oluşturduğu ve bizim dalına kadar en ince ayrıntı düşünülmüştü ama bunu başaramadığımız doğru. Ama bizde olan Anadolu’nun her evinde duvarda asılı duran ‘mus- bazı gelişmeler sebebiyle maalesef böyle oldu. haf’ hiçbir zaman görülmedi. Bir tek dindar karakOnlar bir tarihte toplanıp sözlüklerinin tamamı- nı değiştirmediler. Kelimelerinin hepsini değiştirip herkesin kendini yabancı hissettiği bir alanda yeniden kendilerini tanımlamadılar. Dolayısıyla o geleneksel bağ kopmadı. Özellikle de şiirle olan bağları kopmadı; kaldı ki biz aynı havuzdan besleniyorduk, biz aynı insandık aslında. Bence bir garip, belli ölçülerde anlaşılır belli ölçülerde anlamlı yönleri de olan ama biraz bağnaz bir Batıcılık kafası, halkın önüne sunulan yeni bir şeyler uğruna eskiyi tamamen çıkarmak, bir ağacın meyvesinin kökleriyle olan bağını kesmesi anlamına geldi ki aslında en çok darbeyi de sanat yedi bu yüzden.” Açıkçası bir kesimin hışmına uğratabilecek kadar net ve realist ifadeler bunlar. Batıcı kafanın esas kurbanının sanat olduğunu söyleyebilecek yürekliliği göstermek, az şey değil inanın. Dahası var: “Türkiye’deki bir sette günde beş kez ezan için durursun, ‘Aziz Allah’ dersin, beklersin, çay içersin ama filmde duyulmaz o ezan... Yerelliğin bir numaralı şeyi din. Gelişim olarak materyalist bir kampın ağırlığı söz konusu. Buradaki materyalizmin bizdeki karşılığı laikliktir. Bu iş din eşittir yobazlık denklemine kadar gitti. Hepimize yansıyan din deyince gözümüzün önüne Cumhuriyet dönemi filmlerindeki deli, kötü kişiler geldi.” Umarım Yılmaz Erdoğan bu açık yüreklilik ve cesaretinden dolayı sanata hakim zihniyetin lincine maruz kalmaz. Bir yerlerden edinin Film Arası dergisini ve bu söyleşiyi mutlaka okuyun. n.hazar@ zaman.com.tr SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ 18 TELEVİZYON 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN Ezan bahane, linç şahane! YUSUF BÜLBÜL İSTANBUL Sinema çevreleri ve kamuoyu birkaç gündür Film Arası dergisinin son sayısında çıkan Yılmaz Erdoğan röportajını tartışıyor. Tartışmalar her ne kadar “Sette ezan var, filmlerde yok” cümlesi etrafında dönse de Erdoğan’ın sanata en büyük darbeyi Batıcı kafanın vurduğunu söylemesi de köşe yazıları ve gazetelerin ikinci sayfalarında tartışılmaya devam ediyor. Mesele, asıl mecrasından çıkıp kendine has bir duruşu olan Yılmaz Erdoğan için sarf edilen “Yandaş” gibi çir- - kin ifadelere kadar vardı. Herkesin her şeyi özgürce söylemesi gerektiğini savunanlar, söz konusu dinî argümanlar olduğunda sayfalar dolusu eleştiri kaleme almaya başladılar. Erdoğan, şiddeti giderek bir linç kampanyasına dönüşen tartışmaya twitter hesabından “Barıştırmak için söylenen, küstürmek için kullanılmaz” cümlesiyle tartışmalara cevap verdi. Peki, Erdoğan’ın Türk sinemasında ezanın yeri hakkında söyledikleri doğru muydu veya ona karşı yapılan şiddetli eleştirilerin altında yatan sebepler neler? Sinemacılara sorduk. Vaktimizi hayırlı işlere ayıralım Bu yürekliliği göstermek önemli Kompleksli bir dönemden geçiyoruz Derviş Zaim (Yönetmen): “Vaktimizi daha incelikli ve daha değerli tartışmalara ayırırsak, enerjiimizi onlara aktarırsak daha hayırlı olur. Daha derinlik kavrayışla ele alıncak meseleler, noktalar var. Onlara zaman ayırmanan daha faydalı olacağını düşünüyorum.” M. Nedim Hazar (Sinema Eleştirmeni-Yazar): “Anadolu’nun mert ve zihni açık insanına yakışan bir duruş. Bir kere üzüntü ve pişmanlığı, itiraf vardı yazılanlarda. Özellikle filmindeki kekeme imam ile ilgili. Batıcı kafanın esas kurbanının sanat olduğunu söyleyebilecek yürekliliği göstermek, az şey değil. Umarım Yılmaz Erdoğan sanata hakim zihniyetin lincine maruz kalmaz.” Murat Saraçoğlu (Yönetmen): “Kendimize has kompleksimiz var. Günde 5 vakit ezan okunuyor. İster ateist olun ister Müslüman, bizim toprakların ruhu bu. Hikaye ederken de bu gerçeği kabul etmeliyiz, mesafe koyarak yok saymak bizi evrensel yapmaz. Kompleksli bir dönemden geçiyoruz ama aşacağımızı düşünüyorum.” Yılmaz Erdoğan’ın Film Arası dergisindeki röportajı tartışılmaya devam ediyor. “Sette ezan var, filmlerde yok” diyen Erdoğan’ lince maruz kalırken sinema çevreleri , tartışmayı yersiz buluyor. Anlamsız bir tartışma Biz 20 yıldır söylüyoruz Alin Taşçıyan (Sinema Eleştirmeni): İsmail Güneş (Yönetmen): “Ben 20 yıldır söylüyorum bunları. Ne hikmetse ben söyleyince haber olmuyor, Yılmaz Erdoğan söyleyince haber oluyor, ben de bundan rahatsızım. Biz bu eksikleri, kültür devriminin toplumumuza getirdiği tramvayı ve kendi kendimize yabancılaşma devrimini yıllarca söylüyoruz. Yılmaz Erdoğan da söylese İsmail Güneş de söylese doğru bunlar. Bunların altına imzamı atarım.” “Türkiye’de sinemayla ilgili hiçbir tartışma gerçek manada olmuyor. Tartışma çok manasız. Bütün Batı filmleri kilise çanlarıyla dolarsa yandık. Biraz politik bir açıklama, ya adını koyalım ya da manasızlıktan kurtaralım. Ne demek istiyorsa net olarak ortaya koymalı. Pek çok filmde ezan sesi var aslında.” Ustura Kemal, Hıdırellez Şenlikleri’nde Yakında Show TV’de ekrana gelecek ‘Ustura Kemal’in Bilezikçi Çiftliği’nde yapılan çekimlerinde, dizinin önemli sahnelerinden olan ve izleyenleri 1913’lü yıllara götürecek olan Hıdırellez Şenlikleri yeniden canlandırıldı. Çekimleri üç günde tamamlanan 150 yardımcı oyuncunun yer aldığı çekimlerde 12 profesyonel jönglör (sirk) ekibi de kullanıldı. Bu tarz etkinliklerin Sultan Reşat döneminde yapıldığı- nı söyleyen dizinin Genel Sanat Yönetmeni Şakir Demir Pehlivan “O dönemin şenliklerini anlatabilmek adına bol figürasyon kullandık. Bunların arasında vitol adını verdiğimiz burada doğmuş büyümüş yabancılar, saraydan gelenler, zabitler ve yerli halk var. Burayı bir mesire yeri gibi düşünebilirsiniz.“ dedi. Ustura Kemal’i Oktay Kaynarca’nın oynadığı diziyi Mustafa Şevki Doğan yönetiyor. TELEVİZYON SERVİSİ Avrupanin her yerine masa, sandalye ve bank cesitleri temin edilir. Mobilyalarimiz istenilen ölçü ve renk seçimlerine göre imal edilir. Ürünlerimiz stokta mevcuttur. www.horecacenter.com info@horecacenter.com Minister Delbekelaan 62 - 2170 Merksem - Antwerpen Tel: +32 (0) 3 685.73.03 SAMANYOLU MEHTAP TV SAMANYOLU HABER TV 05.00 09.30 12.00 13.20 15.30 16.45 18.25 19.00 20.00 21.30 09.00 11.30 12.30 15.30 16.30 18.00 20.30 22.00 10.00 13.00 16.00 16.30 17.20 19.20 20.00 21.40 Merhaba Yenigün Gün Işığı Yeşeren Düşler Yeşil Elma Sektör Günlüğü Gereği Düşünüldü Avrupa Haber Ana Haber Bülteni Türk Sineması Maceracı Kur’an Öğreniyorum İman ve Hayat Gönül Sultanları Cevşen Kırık Testi M.Fethullah Gülen Vaazları Yeşeren Ümitler Not Defteri Öğleye Doğru Haber Bülteni Dünyanın Gündemi Paranın Seyri İstanbul Misafirhanesi Para Piyasaları Endaneze Sinemaskop EBRU TV DÜNYA TV YUMURCAK 11.00 13.30 15.00 16.00 16.30 17.30 18.30 19.00 19.30 20.15 08.30 09.10 11.30 12.00 15.25 17.30 19.30 21.20 22.30 07.45 10.00 11.35 14.10 15.45 16.55 18.05 20.20 21.45 Helping Hands Redemption Green Valley The Wisdom Tree World Affairs Magic of Nature Helping Hands Junk’d Nachrichten Cold February Pocoyo Helbesten Nemir Axın Rengen Jiyane Pocoyo Axın Fıqha Şafi Huzur İklimi Cewşen TRT - TÜRK TRT - HABER NTV 11.10 13.00 14.30 16.00 18.00 19.20 20.00 21.00 22.05 23.00 09.00 10.30 11.35 13.00 16.30 17.00 19.00 19.45 22.00 08.30 11.00 13.30 16.00 17.30 18.40 19.00 20.00 22.00 23.30 Bugün Dünyamız Detay Ünsal Ünlü İle Masa Dünyanın Haberi Gazeteci Gözüyle Dilara Koçak İle İyi Yaşam Türkiye’nin Haberi Konuşacak Çok Şey Var Açık Şehir Türkiye’de Geceyarısı Haber Haber Özetleri Gündem Haber Haber Özetleri Haber+Spor Ana Haber 45 Artı Çiy Damlasının Sırrı Uzun Kuyruk Tom Üçüzler Caillou Corneil ve Bernie Loopdido Arka Bahçede Bilim Arthur Anne Shirley Ekonomi Notları Haber Merkezi Günün İçinden Akşam Haberleri Gece Gündüz Spor Ana Haber Bülteni Bugün/Yarın Gece Bülteni Haber Bülteni KANAL D SHOW TV HABERTÜRK 07.50 09.50 11.40 13.30 15.30 17.50 18.00 19.00 19.10 22.45 08.45 11.00 14.00 17.45 18.50 19.00 22.15 08.15 09.50 12.00 14.00 15.15 18.00 19.00 19.20 22.00 Doktorum Eylem Akşin Zamanı Bana Her Şey Yakışır Akasya Durağı Arka Soklar Koca Kafalar Ana Haber Euro D Haber Fatma Gülün Suçu Ne? Şanslı Masa KANAL A ATV 08.00 09.30 11.30 12.45 14.00 15.10 18.00 20.30 22.30 07.30 09.00 12.00 14.45 18.00 19.00 22.00 23.15 Basın ve Gündem Spor Gündemi Haber Merkezi Hadi Konuşalım Yemekte Sohbet Var İşte Haber Ana Haber Sorun Söyleyelim Son 24 Saat Show Kulüp Saba Tümer ile Bugün Bugün Ne Giysem? Ana Haber Spor Sayfası Dizi ‘Suskunlar’ Hayata Gülümse Ekonomide Görünüm Spor Bülteni Gün Ortası Haber Bülteni Hayatın İçinden Akşam Raporu Haber Bülteni Türkiye’nin Nabzı 1 Gün RTL Dizi ‘Unutlmaz’ Tatlı Sert Yeniden Başlayalım Evlen Benimle Ana Haber Dizi ‘Alemin Kıralı’ Kim Milyoner Olmak İster? Dosta Doğru 12.00 14.00 15.00 17.00 17.30 18.45 19.05 19.40 20.15 22.15 Punkt 12 Mitten im Leben! Verdachtsfälle Betrugsfälle Unter uns Nachrichten Alles was zählt GZSZ Alarm für Cobra 11 CSI: Den Tätern auf der Spur KANAL 24 EUROSTAR SAT 1 07.15 08.50 11.30 15.00 18.10 19.00 19.45 21.10 22.00 06.00 09.00 12.00 13.10 14.10 15.20 16.40 17.45 18.30 19.00 11.00 13.00 14.00 15.00 16.00 17.00 19.00 20.00 20.15 Sağlık Merkezi 1. Moderatör 2. Moderatör 3. Moderatör Nerede Kalmıştık? Kırmızı Halı Açık Görüş Unutulan Manşetler Gece Moderatörü Celal Pir’le Bugün Melek Soframız Küçük Şeyler Doktor Tavsiyesi İki Aile Beni Affet Ana Haber Yeni Bir Hayat Kalbim Dört Mevsim KANAL AVRUPA HİLAL TV TV 5 07.00 09.00 12.00 13.00 14.00 17.00 19.00 21.00 00.00 08.00 11.30 12.25 16.10 18.00 19.30 20.36 22.55 08.50 10.20 12.30 13.00 14.00 17.30 19.00 20.10 21.30 Klip Saati Fikir Fırtınası Klip Saati Temizeller Anadolu Diyarı Hayat Bağları Önül’den Gönüllere Ankara Avrupa Hattı Fikir Fırtınası Çocuk Saati Gün Ortası Emek Ağacı Kâbe’den Naklen Ana Haber Artı Haber Deniz Feneri Cafe Bahane Richterin Barbara Salesch Britt Zwei bei Kallwass Richterin Barbara Salesch Richter Alexander Hold Niedrig und Kuhnt K 11-Kommissare im Einsatz Nachrichten Criminal Minds Tefsir Günlüğü TV Çarşı Süleymaniye Dersleri Belgesel Günden Yansıyanlar Ana Haber Bülteni Sağlığa Yolculuk Cumayı Beklerken Hikmet Pınarı KANAL 7 - INT TRT 1 CNN TÜRK 05.30 09.10 11.00 13.30 14.30 17.00 18.00 20.00 21.00 23.30 09.40 12.30 13.45 15.35 17.30 18.00 18.50 21.00 08.00 10.00 13.00 1.45 17.00 18.30 20.05 22.45 Kanal 7’de Sabah Hayat Pusulası Hayatın İçinden Kalp Gözü Güzel Günler Ana Haber Türk ‘Filmi Köroğlu’ Kanal 7 Haber Saati Önden Gidenler TV Filmi ‘Hem Okudum Hem Gülben Sarayın İncisi Hayata Dair Dizi ‘Leyla İle Mecnun’ Habere Doğru Ana Haber Bülteni Dizi ‘Sen de Gitme’ Dizi ‘Mavi Kelebekler’ Parametre Medya Mahallesi Bugün Afiş Ana Haber Eğrisi Doğrusu Spor Vizyon Burada Laf Çok TV TEL. SAMANYOLU +49 (0) 69 300 34 310 - 405 - 400 19 BULMACA 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN Hazýrlayan: YALÇIN SABRÝOÐLU y.sab rioglu@za man.com.tr Erkek adı Resimdeki ilimiz Yabancı Gelecek Bir tür işleme Ek Muğla ilçesi Kıldan dokuma Tok değil Kısaca baryum Bildik, tanıdık Akdeniz’de bağ bitkisi Reddetme Alemler Kraliçe Boyutlar Ahirette bir kısım Baş çoban Bir yemek tadlandırıcısı En az Vekaleten değil Çavlan ABD’de eyalet Panzehir taşı Bir Arap harfi İspanyol nidası Sıcaklık 1 Ünlü bir oyun Konya ilçesi Ceviz içi Köyde ortak iş Yardımcı Mantık Hamle İnce perde Sanat kefili Kısaca potasyum Kısaca kiloamper Tayin Labada, evelek 2 Sınır nişanı Rutubet Kamara görevlisi Duayı tamamlar Dediğinde direnme Bir tür cetvel Âmâ Üye Peşin değil Dörtgen Uydurma söz Koruma alanı Teknik, endüstri Mevlana’nın düğün gecesi Kısaca baryum İtalya’da ova Değnek, sopa Kabartmalı, pamuklu kumaş Nezir Çanakkale ilçesi 4 Sergen Satrançta yenilgi Brezilya’da büyük ormanlık Yenen hayvanların dalak, böbrek vs. kısmı Büyük görkemli ev Üst resimdeki Denizin kabarması Geminin takip ettiği yol Hiç evlenmemiş kimse Acemi İlçe SUDOKU BULMACA 1 4 9 6 2 3 7 1 3 6 2 9 5 4 5 9 4 4 8 3 8 2 1 8 9 7 6 8 Bir İslam alimi (Fahreddin ...) Şebnem Konya ilçesi Bir nida Otlak İ A D İ T P Bir müzik aleti İnanç Kısaca kalsiyum İşaret Bir nota Kısır hayvan Kaza eseri, istemeden 4 5 9 8 3 1 7 2 6 3 2 1 7 6 9 5 4 8 6 8 7 5 4 2 3 9 1 Kırmızı Sansargillerden bir hayvan, mink Ege’de antik bir kent Þ ÝF RE K E LÝ ME: İ E Ş P C N E M H Ç R İ G N Ş A F Ý T S H Ü C E K K N Y E B U E A N R T U A T Ç U A R Ç R O R Bulmaca 1 1 2 A D A L İ K R A V V F R K E Ş O T D H Ş P Ç N E Z Ü İ K O A F Y Ü T U T N D Y V Z N G A T Y E S M A A O M Y R A E 1 2 4 3 5 A V I L Ç Çiçek tozu 5 Bülbüller I Kedi yavrusu Sayı yazısı 3 I Hazır, tetik Aç değil Bir kış meyvesi K E L İ M E Abide Bir deri hastalığı 5 9 2 4 1 7 8 6 3 1 4 6 3 9 8 2 5 7 8 7 3 6 2 5 4 1 9 Konya’nın bir ilçesi Cet Töresel, töreye uygun 7 1 8 2 5 6 9 3 4 2 6 4 9 8 3 1 7 5 9 3 5 1 7 4 6 8 2 2 4 1 9 Tablodaki tramlý kalýn çizgilerle belirlenmiþ 3’e 3’lük karelere, 1’den 9’a kadar rakamlarý birer kez kullanarak yerleþtirin. Öyle yerleþtirme yapmalýsýnýz ki, bütün 3 lükle ri dol dur du ðu nuz da tablonun bütün kutularý yukarýdan aþaðýya ve soldan saða 1’den 9’a kadar rakamlardan birer kez kullanýlmýþ olsun. Ş M A N N Ç T M İ R I Y I D A Ý H Y A K N H R U Ğ U E L M V A E T U O Ü A E M K T A S A V B G I A N C S İ U 3 4 5 6 7 8 2 3 4 Refik Aydýn 5 6 7 8 r.ay din@za man.com.tr 9 10 11 12 SOLDAN SAĞA 1) Bir gezegenin çekiminde bulunarak onun çevresinde dolanan daha küçük gezegen, peyk.– Gerçekten öyle olmadığı hâlde öyle sayılan, saymaca. 2) Özel veya kamu kuruluşlarında haberleşmeyi sağlayan, yazışma yapabilen görevli, yazman, kâtip.– Mısır’da bir nehir. 3) Para birimimizin kısaltması.– Soylu.– Tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek için hazırlanan sebze veya körpe çiçek. 4) Samsun’da antik bir kale.– Gelin tacı. 5) İnsan bedeninde göğüsle karın, sırtla kalçalar arasında daralmış bölüm.– Şeker hastalarının şeker yerine kullandığı beyaz, tatlandırıcı bir madde. 6) Gelenek, töre.– Kazanma, iktisap. 7) Hareketle ilgili, hareket sebebiyle oluşan.– Şaşkınlık ünlemi. 8) Komşu bir ülke.– Metinlik, sağlamlık, dayanıklılık. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1) Bir işyerinde çalışan ustaların başı olan ve onları denetleyen kimse. 2) Rüzgâr gücünden yararlanarak geniş bir yüzey oluşturacak biçimde yan yana dikilen ve teknenin direğine uygun bir biçimde takılarak onu hareket ettiren kuma ş veya şeritlerin tümü. 3) Danimarka’nın plaka işareti.– İlgi, ilinti. 4) Asya ile Avrupa’yı birbirinden ayıran dağ silsilesi.– İyi, hoş, düzgün. 5) Aslında, esasında. 6) İhtimam, özen.– İlaç, deva. 7) Madeni iplik.– Yağlı, mayalı veya mayasız hamurdan yapılan çörek. 8) İran’ın plaka işareti.– Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et. 9) Bir şeyin benzerlerinden ayırt etmeye yarayan durum veya öge. 10) Boya yapımında kullanılan bir madde. 11) Yavuz Sultan Selim’in kazandığı zaferlerden biri. 12) İncirlerin döllenmesini sağlayan sinek.– Satranç oyununda taraflardan birinin yenilgisi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 A P A R T H E İ D 2 L İ M A S O 3 A R İ 4 Ş İ R T F L R R A K A L K E S E P A L A M 5 E 6 H 7 İ L A N E N 8 R E K O R A N A C A K A M G A M A T A R N A A R T Y 10 11 12 U N E M S Y A İ K E N İ B < C þ D < 8 M @ N O R K I M T E R Ç F D N U O R D N Ö D L R A Y E A L L Y B L M İ A M S G R İ L Z U Q | I J B F M Q þ J < D | > 8 L M > < C : < B L | B < : E { P L B L > 8 | I 9 E J I < E P 8 x M | I C ; < 8 8 L I L B D B D < J E 8 B M 8 B P Ā < : < < M þ E x B K 8 F I 8 þ | 8 Ā ? F B ? @ > K @ þ > Q ; K E I 8 @ 8 D Q C 8 8 P 8 J þ E I B x 8 D M K ü > 8 < P K 8 G F 9 8 @ x E x D ; Q A I L O D D R L E D A T U U J T D N A U L Z K V L M Ç N S K ; F 8 D Q ü | < F R U M Ğ A Y U L T R M A İ V I L E J L I 8 F @ E < þ K 8 E F B C 8 9 P İ P V R İ L M B O U E L M N D D B E I < D M @ E < > C I D B P 8 C = E { | 8 J ; D { I < L ; 9 E K K C Q K 8 C K G K J < L I G I F x ? > K 8 E < Ā Ö A N A M Y A H M R S V S K O K H Ü O D T V K İ İ C İ Þ 8 < P > < 8 I L þ < > 9 I ? I > þ E > P K < þ B L < E 8 B C F M ? K 8 K L A G R İ Y E Z Ü İ M P F Z T J Z þ : L ; E 8 þ F P ; Ā 8 F Q þ A 8 Ā B 8 K 8 B F C < Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz? AMSTERDAM, BAVUL, CÜNEYT, ÇATLAK, DURGUN, EVREŞE, FOLKLOR, GALLER, HAYMANA, İPTİDAİ, KUVEYT, LİKRA, MERHAMET, NEFRET, OFSAYT, ÖDLEK, PİSLİK, RİZİKO, SAMSUN, ŞANSLI, TUZLUK, UĞUR, ÜZEYİR, VASAT, YAĞMUR, ZİVER. E 8X[Xb`b\c`d\c\i`kXYcfele`û`e\j\ig`k`i[`b%9lecXiYlcXY`c`id`j`e`q6 7:BđO;"Ĕ87BAED"Ĕ9{PP7C"Ĕw7Hď?"Ĕ:đO7H87A?H"Ĕ;AL7JEH"Ĕ<;JH;J"Ĕ=;B;9;A"Ĕ>;L;DA"ĔđJJđ>7C"Ĕ AKHD7P"ĔBEA7DJ7"ĔCE=7:đďK"ĔD;FJ{D"ĔEF;H7JzH"ĔzBw;A"ĔF;ODđH"ĔHđO7:"ĔIK87O"ĔďKKH"ĔJEAC7A"Ĕ KDIKH"Ĕ{BA;"ĔLEBA7D"ĔO7IđD"ĔP7CđH$ f20 spor DEV MAÇ CÜNEYT ÇAKIR'IN. Süper Final'de Fenerbahçe ile Galatasaray arasında Kadıköy'de şampiyonluğu belirleyecek maçta hakem Cüneyt Çakır görev yapacak. 12 Mayıs Cumartesi günü saat 19.00'da başlayacak derbide Çakır'ın yardımcılıklarını Bahattin Duran ve Tarık Ongun yapacak. Süper Final Şampiyonluk Grubu'nun üçüncüsünün belirleneceği BeşiktaşTrabzonspor maçında ise Fırat Aydınus düdük çalacak. HENTBOLDE BEŞİKTAŞ ŞAMPİYON. Erkekler Hentbol Süper Ligi final serisinde Beşiktaş, iki kez uzatmaya giden karşılaşmada Büyükşehir Belediyesi Ankaraspor’u 27-25 yenerek seride durumu 2-1’e getirerek mutlu sona ulaştı. 2011-2012 sezonunu şampiyon olarak tamamlayan Kartal, üst üste 4., toplamda ise 8. kez bu başarıyı elde etti. Beşiktaş kupayı, Hentbol Federasyonu Başkanı Bilal Eyüboğlu’nun elinden aldı. 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN KARTAL, FERNANDES İÇİN BEKLEMEDE Atýf Keçeci Beşiktaş günlüğü Beşiktaş’ın Portekizli orta saha oyuncusu Manuel Fernandes’in her geçen gün taliplisi artıyor. İngiltere’den gelen tekliflerin yanı sıra Portekiz’in Sporting Lizbon takımı da Fernandes için harekete geçti. Ancak yıldız futbolcuyu 10 milyon Euro’dan aşağı elden çıkarmak istemeyen Siyah-Beyazlı yönetim, satış için Euro 2012’yi beklemeye başladı. TEMEL YİRMİBEŞOĞLU İSTANBUL Beşiktaş’ın bu sezon en fazla dikkat çeken oyuncusu Manuel Fernandes’in Avrupa’daki taliplileri artıyor. Fernandes’in menajeri Jorge Mendes her gün gelen teklifleri Portekizli futbolcuya iletiyor. Yıldırım Demirören yönetimi döneminde satışa çıkarılan ve Mendes’ten bu yönde talep toplaması istenilen Fernandes için Fikret Orman yönetimi ise şimdilik net bir karar vermedi. İngiltere’den çok ciddi teklifler alan Fernandes’e şimdi de Portekiz’in köklü takımlarından Sporting Lizbon’un devreye girdiği belirtildi. Porto ve Benfica’nın başarı olarak gerisinde kalan Lizbon, bu sezon yeni bir yapılanmaya giderek Fernandes’i de bu projeye dahil etmek istiyor. Ancak bonservis bedeli olarak yıldız oyuncuya Beşiktaş’ın düşündüğü rakamlar önerilmiyor. Şu ana kadar Fernandes için SiyahBeyazlı kulübe gelen hiçbir teklifin 7 milyon Euro’nun üzerine çıkmadığı belirtildi. Yönetim ise para edecek tek değer olarak gözüken Fernandes’i şimdilik satmayı istemiyor. Yöneti- FOTOĞRAF: ZAMAN, ALİ ÜNAL - min 10 milyon Euro’nun altında Fernandes’i elden çıkarmayı düşünmediği öğrenildi. Portekizli oyuncunun milli takıma seçilmesi durumunda satış için 2012 Avrupa Şampiyonası beklenecek. TAYFUR HAVUTÇU’DAN FUTBOLCULARINA AVRUPA UYARISI Trabzonspor maçı hazırlıklarına başlayan Beşiktaş, Süper Final Şampiyonluk Grubu’nu üçüncü bitirip Avrupa’ya daha avantajlı gitmek istiyor. Teknik Direktör Tayfur Havutçu da futbolcularıyla bu konuyu konuşarak eğer Avrupa’ya 4. sıradan gitme durumları olursa bunun sezonu en az 10 gün önce açmalarına neden olacağını belirterek “Trabzon maçını kazanarak daha fazla tatili hak edin.” dediği öğrenildi. Bu arada Beşiktaş’ın kadın ve çocukları da PFDK tarafından cezalandırıldı. Kurul, sadece kadın ve çocukların izlediği BeşiktaşFenerbahçe maçında taraftarlarının çirkin ve kötü tezahüratı nedeniyle ceza verdi. Aynı eylemin Süper Final’de 2. kez gerçekleşmesi de dikkate alınarak 60 bin lira para cezası kesti. Beşiktaş’ın başarılı orta saha oyuncusu Manuel Fernandes, bu sezon toplam 43 maçta forma giydi. 7 gol atma başarısı gösteren yıldız oyuncu, 3.618 dakika sahada kaldı. FOTOĞRAF: ZAMAN, MAHMUT BURAK BÜRKÜK Londra 2012’ye rekor sporcuyla katılacağız MESUT YILDIRIM İSTANBUL A Milli Kadın Voleybol Takımı’mızın 52 yıl aradan sonra Türkiye’yi olimpiyatlara taşımasının yankıları devam ediyor. Filenin Sultanları’nın maçını kaçırmamak için şehir dışı tüm programlarını iptal eden Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, voleybolculardan sonra basketbolcuların da Londra’ya gideceklerinden emin olduğunu söyledi. Bakan Kılıç, “Sıra Potanın Perileri’nde. Kadın Basketbol Milli Takımı’mızın da Ankara’da yapıla- - cak 8 final sonrası olimpiyat vizesi alacağına yürekten inanıyorum. Filenin Sultanları’nı yalnız bırakmayan Ankara seyircisinin bu kez Basketbol Milli Takımı’mızı da aynı coşku ile destekleyeceğine inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu. Kılıç, Londra’da tüm zamanların rekorunu kıracak sayıda bir sporcu ile katılacaklarını ifade ederken, bugün itibarıyla olimpik branşlarda 84, paralimpikte ise 72 olmak üzere toplam 156 sporcunun katılmasının kesinleştiğini belirtti. Demirören, PFDK kararlarını Platini’ye anlattı - TFF Başkanı Yıldırım Demirören, UEFA Başkanı Michel Platini ile dün Romanya'da görüştü. Türkiye'de 3 Temmuz'dan bu yana yürütülmekte olan şike davasında Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun (PFDK) verdiği kararın ardından gözler, UEFA'ya çevrilmişti. Her fırsatta 'şikeye sıfır tolerans' ilkesi üzerinde duran Platini ile bir araya gelen Demirören'in görüşmesinin önceden alınan randevu üzerine gerçekleştirildiği bildirildi. Avrupa Ligi Finali'nde iki İspanyol temsilcisi Atletico Madrid ve Athletic Bilbao'nun Bükreş'te karşılaştığı maç öncesi yapılan toplantıda Demirören'in şike davasında gelinen son aşamayı anlattığı dile getirildi. Federasyon başkanının, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik ve Genel Sekreter İnfantino'nun da yer aldığı buluşmada Platini'ye Türkiye'de şikenin sahaya yansımadığını, suç işleyen şahıslara da cezalarının verildiğini belirttiği öğrenildi. SPOR SERVİSİ 25 Mart 2012’de Beşiktaş başkanlığına seçilen Fikret Orman yönetimi ilk dakikadan itibaren sorunlarla boğuşmaya başladı. Bilinen sıkıntıların yanına başta UEFA olmak üzere yeni problemler eklendi. Devir alınan kulübün özellikle malî ve idarî yapısı ortadaydı. Kısa ve uzun vadeli borçlar bilançolara intikal eden kadarı ile biliniyor; boyutları hakkında da ancak gösterildiği kadar bilgi vardı. Başlatılan incelemelerin daha ilk bölümlerinde birtakım beyan dışı olayların tespit edildiğini duyuyoruz. Öncelikli önemli sorun gecikmiş ve geleceğe dönük ödemelerdi. 14 milyon TL’lik vergi barışından istifade edilerek takside bağlanmış KDV borcunun 3 milyon TL’si ödenip bakiyesi tekrar sene sonuna kadar taksitlendirip evraka bağlanmak suretiyle kapatılıp Vergi Dairesi’nden UEFA malî kriterlerine uyum sağlamak adına “borçsuzluk” belgesi alındı. Ancak önümüzdeki günlerde bu ilk taksitlendirmelerin ödemeleri devreye girecek. Borç ötelemek suretiyle sadece zaman kazanılıyor ama sıkıntı devam ediyor. Futbolcu alacakları mart ayı sonunda Başkan Fikret Orman’ın bizzat UEFA’yı ziyaret ederek 31 Mart tarihinde verilmesi zorunlu dönem bilançolarının teslimi için bir aylık süre alınmıştı. Bu bilançoların hazırlanması için büyük uğraşlar verilerek özellikle yabancı futbolculara kısmi nakit verilip bakiyeler evraka bağlanmak üzere 31.12.2012’ye kadar olan ödemelerin bir takvime bağlandığını biliyoruz. Ne var ki önceden verilmiş çek ve senetlerin ödeme günleri de bu arada gelmektedir. Gene futbolcu borç ödemelerinde öteleme yapılarak zaman kazanılma yoluna gidilmektedir. Yeni yönetim kurulu üyelerinden malî katkı derde deva cinsinden değildir. Başkan ve iki yönetici 1 milyon $ ve üzeri. Birkaçı da 300 bin TL civarında borç vererek anlık sıkıntıları gidermeye çalışmışlardır. Hukuki işleme tabi tutulmuş ve icralık 200 civarında dosya bulunduğunu bilançolardan görüyoruz. Yani delik büyük, bu yamalar yeterli olamamaktadır. Beşiktaş’a yeni kaynak yaratma konusunda Fikret Orman’a yardım edecek isimlerin maalesef yönetim içerisinde fazlaca olmadığını görüyoruz. Laf ve görüntü üretme konusunda ön plana çıkanlar bu yönde de katkı sağlamanın gayreti içerisinde olmalıdır. Ben borç verdim benim yerim sağlam demekle işlerin üstesinden gelemezsiniz. Son yıllarda özellikle futbol şube sorumluluğu neredeyse ihale yoluyla dağıtılır hale geldi. Sayın başkan seçim öncesi futbol şube sorumluluğunun olmayacağını zira bunun ön plana çıkma arzusu taşıdığı için diğer yöneticiler nezdinde sıkıntı yarattığını söylüyordu. Ancak şimdilerdeki durum öncekiler gibi oldu. Sorumlu üç yönetici işin üstesinden gelmenin sadece kamera ve mikrofonlara konuşmak olmadığını anlamış olacaklar ki dışarıdan takviye alma gereği duydular. İdari yapılanma konusunda da beklenenin aksine denenmişleri onun bunun arkadaşı diye yeniden göreve getirmekte ne gibi fayda umulmaktadır? Üstüne üstlük bu eskimiş yenilerin kulüp içerisinde yarattığı terörün personel arasında huzursuzluk yarattığını duyuyoruz. Bu konu yeniden gözden geçirilmeli ve sıkıntı büyümeden konu halledilmelidir. Malî kaynak konusunda yayıncı kuruluş ile TFF arasında yapılması kararlaştırılan 3 yıllık uzatma sözleşmesi Rekabet Kurulu’nca reddedilince beklenen takribi 15 milyon TL’lik avans da devreden çıkmış oldu. Yeni projelerin yapılandırılıp hayata geçirilmesi ve girdi sağlanması kısa zamanda mümkün değildir. Finans sağlamada en büyük sıkıntı teminat olmaktadır. Bu hususta kulübün elini kolunu Demirören yönetimi bağlayıp gitmiştir. Beşiktaş zenginlerinden fayda umulmamasını defalarca belirtmiştim. Onun içindir ki çare üretmek işi gerçek Beşiktaşlılara düşmektedir. Çaresizlikten bana göre bu işlerin üstesinden gelebilecek bir yönetim kurulu teşkil edememenin sıkıntılarını Başkan tek başına çekmek zorunda kalmaktadır. Bu anlayış devam ettiğinde de başının daha da ağrıyacağı gün gibi aşikârdır. Tüm Beşiktaş camiası soruna katkı anlamında yapabilecekleri en küçük yardımı bile süratle gerçekleştirmelidir. Bu sıkıntılı dönemde her şey Fikret Orman ve yönetiminden beklenmemelidir…. SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI 21 SPOR 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN FENERBAHÇE, BİZİM UEFA KUPASI’NI KAZANDIĞIMIZ MOTİVASYONLA OYNUYOR HACI HASDEMİR İSTANBUL 3 Temmuz 2011’de RÖPORTAJ Türkiye’de başlayan şike ve teşvik operasyonunun gölgesinde geçen 2011-12 sezonu, cumartesi günü Kadıköy’de oynanacak F.Bahçe-G.Saray derbisiyle tarihteki yerini alacak. Bu muhteşem derbiden zaferle çıkan takım, 90 dakika sonunda şampiyonluk kupasını havaya kaldıracak. Normal sezonu 9 puan önde tamamlayan G.Saray ile Süper Final Şampiyonluk Grubu’nda 12 puan toplayarak zirvede kalan F.Bahçe arasındaki bu zorlu randevu, tansiyonu bir hayli yükseltecek. Düğümün çözüleceği derbiyi Aykut Kocaman’la takım arkadaşlığı yapan ve Fatih Terim’in yıllarca oyuncusu olan Türk futbolunun efsane ismi Hakan Şükür’le konuştuk. Yeşil sahalardan AK Parti İstanbul Milletvekilliğine geçiş yapan Şükür, sorularımıza samimi cevaplar verdi: Şike ve teşvik olaylarıyla boğuşan F.Bahçe’nin şampiyonluk mücadelesini son maça kadar taşımasını neye bağlıyorsun? Biz de futbol tarihimizin en önemli başarısı olan UEFA Kupası’nı farklı sorunlarla boğuşurken kazanmıştık. Takım ligde şampiyonluğa ve Avrupa’da finale gitmesine rağmen bir türlü ekonomik sorunlar çözülmüyordu. Böyle sıkıntı yaşadığınız zamanlarda motivasyon çıkışları bulursunuz. Bizim kuşak tarafından çok izlenen ‘Zafere Kaçış’ filmi vardı. Pele, Ardiles gibi ünlü futbolcular da rol almıştı. Bu filmde olduğu gibi yaşadığınız zor anları aşmak için iyi oynamaya ve yeteneklerinizi güçle birleştirip ilgi uyandırmaya mecbursunuz. Biz o zaman daha çok dikkat çekmek için Avrupa Kupası maçlarına inanılmaz motive oluyorduk. Fenerbahçe bu sereci nasıl lehine çevirdi? Sezon başından itibaren F.Bahçe’nin içinde bulunduğu durumu bir düşünün. Şampiyon oldukları bir anda yaşanan şike süreciyle çok farklı bir noktaya savruldular. Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olmak için kurulan çok iyi bir takımdan Lugano, Niang, Emenike, Santos gibi takımın en etkili oyuncuları ayrıldı. İşte yaşadıkları bu zor durumdan çıkardıkları motivasyon bence en büyük avantajları oldu. Aykut Kocaman da taktikten çok bir şeyleri ispat etmek çabası içine girdi. Düşünün bu süreçte saçları beyazladı. Takım kaptanları Volkan, Emre, Alex gibi oyuncular da devreye girerek inanılmaz bir takım kenetlenmesi yaşadılar. Kendini yeniden ispat etmek savaşı, onları sonuna kadar şampiyonluk yarışının içinde tuttu. Futbol hayatında şampiyonun belli olacağı bir derbi oynadın mı? Oynamadım. Şampiyon olduğumuz 2006’da bitime 4 hafta kala yine Kadıköy’de F.Bahçe’ye 4-0 yenilmiştik. Ancak kalan haftalarda bunu telefi edip şampiyonluğu kazandık. Şimdi ise bu maçın telafisi yok. Kadıköy’den kim mutlu ayrılır? F.Bahçe, psikolojik olarak buraya kadar gelişinin çok büyük bir başarı olduğunun bilincinde. Kaybettiği takdirde bile bu zor süreçte hesap sorulmayacak bir takım olduğunu çok iyi biliyor. G.Saray ise oynadığı futbolla şampiyonluğu zaten hak ediyor. Hem beraberlik hem de galibiyet halinde şampiyon olacak olan G.Saray’ı bu zorlu karşılaşmada bir adım önde görüyorum. Birçok psikolojik etkenin olacağı bu derbinin berabere biteceğini tahmin ediyorum. Derbinin kilit oyuncuları kim olur? Ben olsam iç sahada oynayabilecek durumda ise Alex’i mutlaka oynatırım. Bu sezon lige damga vuran ismin Baroni olduğunu düşünüyorum. Kaleci Volkan da Fenerbahçe’nin bu noktaya gelmesinde büyük rol oynadı. Kaybedilmesi muhtemel birçok maçta başarılı kurtarışlarıyla takımını ayakta tuttu. Galatasaray adına kimler ön plana çıkar? Melo ile Selçuk olur. Sezon başından itibaren bu iki oyuncu hem pozisyon hazırlıyor hem de goller atıyor. F.Bahçe’nin Emre, Baroni ve Selçuk üçlüsüyle bu oyuncuları kilitleyeceğini düşünüyorum. Orta sahada görev yapan Emre ve Engin de kanat oyuncuları değil. Hücum hattında hangi takım daha avantajlı? Futbol, gol oyunudur. G.Saray’ın Elmander gibi etkili ve fizik gücü yüksek bir oyuncusu var. Bekir ve Yobo ile mücadelesinde orta sahadan gelen oyuncuların po- - Biz de futbol tarihimizin en önemli başarısı olan UEFA Kupası’nı ekonomik sorunlarla boğuşurken kazanmıştık. F.Bahçe’nin içinde bulunduğu durumu bir düşünün. Şampiyon oldukları bir anda şike süreciyle çok farklı bir noktaya savruldular. Kocaman’ın saçları beyazladı. - Futbol hayatımda böyle derbi oynamadım. Şampiyon olduğumuz 2006 yılında bitime 4 hafta kala Kadıköy’de F.Bahçe’ye 4-0 yenilmiştik ama telafi etmiştik. Bu maçın telafisi yok. Beraberliğin bile kupayı kaldırmaya yeteceği Galatasaray’ı şampiyonluk için şanslı görüyorum. HAKAN ŞÜKÜR zisyona girmesini sağlayacaktır. Sow’un sakatlığında Bienvenü’nün amatör ruhunu çok beğeniyorum. Büyük takımların tekmeye kafa atan oyunculara ihtiyacı var. G.Saray, üstün oynadığı TT Arena’da neden F.Bahçe’ye yenildi? Kazanıp işi bir an önce bitirmek isteğinden kaynaklandı. G.Saray ilk yarıda 1-1’i yakalasaydı soyunma odasında düşünceler çok değişirdi. 1-1 ikinci yarının ortalarında bulununca oyuncuların ve seyircilerin coşkusunu bozmamak için hücum futboluna devam edildi. Ancak böyle maçlarda ‘atamayana atarlar’ kuralı bir kez daha işledi ve o galibiyet F.Bahçe’yi ayakta tuttu. Fatih Terim’in takımı süper finallerde neden bu kadar çok düştü? Yerli ve yabancı oyuncular hem teknik adamın hem de yöneticilerin açıklamalarını takip eder ve etkilenirler. Anlamsız bir şekilde ‘biz 34 haftayı lider bitirdik gereksiz bir lig oynuyoruz’ havasına girdiler. Bu zorlu maçları hem bu psikolojiyle hem de aynı 11’le oynamak kolay değil. Terim’in Kadıköy’de kulübede olmaması Galatasaray’ı nasıl etkiler? Fatih Terim’in kenarda bulunması takım için büyük bir avantajdır. Hele ki bu Kadıköy’de olunca önemi daha da artar. Ancak Terim’in cezalı olduğu bir ortamda stada gitmesiyle televizyondan izlemesi arasında bence bir fark olmayacak. Çünkü kulübe ile her türlü iletişimi zaten yasak. Bir ihtimal hocanın cezası takıma farklı bir motivasyon getirebilir. Aykut Kocaman’ın 4-2’lik Trabzonspor-Galatasaray maçından sonra “Bu maç incelenmeli” yorumu doğru muydu? Başkalarından bir şeyler beklercesine konuşmak büyük takım hocasına yakışmaz. Aynı şekilde F.Bahçe’de deplasmanda Trabzonspor’u rahat yendi. Bence sorumlu insanlar beyanat verirken dikkatli olmalılar. Trabzonspor’un, evinde kötü oynamasını neye bağlıyorsun? Trabzon’un bu psikolojide zaten iyi sonuçlar almasını beklemek zor olur. Çok heyecanlı ve istediklerine bir an önce kavuşmak isteyen şehrin yapısı takıma zarar verdi. Trabzonspor, evinde gerginlikten kötü oynadı. Dağılan ve çok iyi oyuncularını kaybettiği bir sezonda Avrupa maçlarının yorgunluğu sebebiyle ligde geride kaldılar. Şike sürecinin çok uzaması o bölgeleri daha da gerdi. Hem taraftarlara hem de oyunculara olumsuz yansıdı. Elmander’le kıyaslanmanı nasıl buluyorsun? Öncelikle benimle bir başka oyuncunun kıyaslanmasını doğru bulmuyorum. Çünkü ben artık futbol oynamıyorum. Oynadığım dönem geride kaldı. Elmander’e gelince. Benim gibi rakip savunmayı yıprattığı için Selçuk ve Melo çok gol attı. Kafa ve plase vuruşlarında eksikliği var. Ancak mücadele ve pozitif anlayışıyla takıma faydalı işler yapıyor. Belki Elmander az gol attı ama bence takım oyunu daha önemli. İşte 33 gol atan Burak’lı Trabzon’un ligde 4. sırada bulunması bunun en güzel göstergesidir. @ Röportajın tam metni www.zaman.com.tr’de ‘Kadıköy’de şampiyon olacağız’ HACI HASDEMİR İSTANBUL Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, cumartesi günü Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yenerek şampiyonluk kupasını kazanacaklarını söyledi. Ligde oynanan ve 2-2 sona eren F.Bahçe derbisinde Şükrü Saracoğlu Stadı’na gitmeyen Başkan Aysal, bu kez Süper Final Şampiyonluk Grubu son maçında tribündeki yerini alacak. Divan Kurulu toplantısında gündemdeki konularla ilgili üyeleri bil- - gilendiren Aysal, “Sözün bittiği yerdeyiz. Cumartesi günü şampiyonluğu alacağımıza inancım tam. Her şeye rağmen bütün oyuncularımızı, teknik heyetimizi takdir etmeliyiz. Netice ne olursa olsun tek yürek olarak ekibimizin arkasındayız. Yine de top yuvarlaktır.” dedi. Yaşanan şike ortamında G.Saray olarak son derece temkinli gerektiğinde sert açıklamalar yaptıklarına dikkat çeken Aysal, “Bu süreçte kesinlikle pısırık davranmadık.” açıklamasını yaptı. Başkan Aysal, 2-2 biten Beşiktaş maçının ardından İkinci Başkan Ali Dürüst’ün, “Bizi figüran olarak kullandılar.” sözlerine açıklık getirerek, “Figüran kelimesi talihsiz bir kelime. Bir güce karşı tek başınasınız. Tartışmadan güçlenen bir ekiple kriz yönetiyorsunuz. Adalete olan güveninizi kaybettiğiniz vakit bu tepkiyi verirsiniz. Figüran kelimesi bu çaresizliğin göstergesidir.” ifadesini kullandı. Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, yaptığı açıklamada Fenerbahçe derbisi için Kadıköy’e gideceğini söyledi. SAYFA TASARIM: ALİ YAĞMUR f22 SPOR 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN CEMAAT, FENERBAHÇE’Yİ NİÇİN ELE GEÇİRMEK İSTESİN? Fenerbahçe’nin efsane başkanlarından Ali Şen, Sarı-Lacivertli kulübün başkanı Aziz Yıldırım’ın “Bu şike davası değil, Fenerbahçe’yi ele geçirme operasyonudur.” iddiasına katılmadığını belirtti. Şike davasının kesinlikle siyasî olmadığını vurgulayan Ali Şen, “Cemaatin F.Bahçe’yi ele geçirme çabası içinde olduğuna asla inanmıyorum.” dedi. Kocaman, aşırı motivasyondan çekiniyor - Fenerbahçe’nin eski başkanlarından Ali Şen, şike soruşturması nedeniyle Metris Cezaevi’nde tutuklu bulunan SarıLacivertli kulübün Başkanı Aziz Yıldırım’’ın “Bu şike davası değil, Fenerbahçe’yi ele geçirme operasyonudur.” iddiasına cevap verdi. NTV Spor Radyo’da yayınlanan “Bülent Yüksel ile 13” programına katılan Ali Şen, gündeme dair çarpıcı açıklamalar yaptı. Efsane başkan, 3 Temmuz’da patlak veren şike soruşturmasının ardından başta F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere bazı çevrelerce dillendirilen ‘şike davasının siyasi bir dava olduğu’ görüşüne asla katılmadığını vurguladı. Öncelikle herkesin ne demek istediğini net olarak söylemesi gerektiğinin altını çizen Ali Şen, şöyle konuştu: “Bir defa, kim ne diyecekse açık açık söylemesi lazım. Cemaat olarak; Gülen Hoca’ya atfen söyleniyor değil mi? Asla katılmam. Ben kulüp başkanıyken, Fetullah Gülen Hoca’nın vermiş olduğu iftar davetlerine katılmıştım. Kendisini dinlemişliğim var- - Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman, cumartesi günü G.Saray’la oynayacakları Süper Final öncesi oyuncularını aşırı motivasyon nedeniyle uyardı. Kocaman’ın oyuncuları ile yaptığı toplantılarda; bütün sezonun emeğinin bir maça bağlı kalmış olmasına rağmen sahada sakin olmaları gerektiğini, olası bir geri düşme durumunda bile kendilerine olan güvenlerini kaybetmeden son dakikaya kadar mücadele etmelerini söylediği öğrenildi. Taraftarın arkalarında büyük itici güç olacağının altını çizen başarılı teknik adamın, ancak aşırı motivasyonun da oyun sistemlerini ters yönde etkileyebileceğini, bu sebeple skor üstünlüğünü elde edene kadar kulaklarını tıkamaları konusunda futbolcularını uyardığı bildirildi. Ayrıca Kocaman’ın Trabzonspor maçında sahada rakibine üstünlük kuran on birini Galatasaray karşısında da büyük ölçüde bozmayacağı bildirildi. Tecrübeli teknik adamın tek değişiklik olarak Galatasaray savunmasının hücum gücü en yüksek olan oyuncusu Eboue’yi durdurmak için, Dia’nın yerine Mehmet Topuz’a şans vermesi bekleniyor. SPOR SERVİSİ Eski Fenerbahçe başkanlarından Ali Şen FOTOĞRAF: ZAMAN, ÜSAME ARI Karaborsa bileti alan stada giremeyecek Fenerbahçe Kulübü, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi öncesi karaborsa biletlere yönelik ekstra önlemler alındığını bildirdi. Resmi siteden yapılan açıklamada, “Turnikelerde biletler yeni bir teknoloji ile denetlenecek ve karaborsadan satın alınan biletler tespit edilecektir. Karaborsadan alındığı tespit edilen biletler ile stadyuma giriş yapmak kesinlikle mümkün olmayacaktır. Taraftarlarımızın mağdur olmamaları adına, kesinlikle karaborsadan bilet almamaları gerektiğini önemle hatırlatırız.” ifadelerine yer verildi. Trabzonspor, Burak’la ‘özel madde’ için masaya oturuyor Trabzonspor yönetimi, sözleşmesindeki özel madde sebebiyle serbest kalması gündemde olan Burak Yılmaz ile ligin bitiminde masaya oturmaya hazırlanıyor. FOTOĞRAF: ZAMAN, MAHMUT BURAK BÜRKÜK Messi’den Alex’e maç daveti Barcelona'nın dünya yıldızı Lionel Messi, 21 Haziran'da Kolombiya'nın başkenti Bogota'da oynanacak yardım maçına Fenerbahçe'nin kaptanı Alex de Souza'yı da davet etti. Karşılaşmada Messi'nin yanı sıra, Barcelona'dan Javier Mascherano, Dani Alves ve Alexis Sanchez, Atletico Madrid'den Radamel Falcao ve Godin de forma giyecek. Alex ile Messi'yi aynı sahada buluşturacak maçta iki takımın teknik direktörlüğünü Dunga ile Atletico Madrid'in hocası Simeone ya da Athletic Bilbao'yu çalıştıran Marcelo Bielsa yapacak. Messi'nin çağırdığı yıldızlar İspanya : Alves, Sanchez, Mascherano, Falcao, Godin İtalya : Diego Forlan, Julio Cesar, Diego Milito, Ro binho, Ezequiel Lavezzi, Juan, Alvaro Gonzalez Türkiye : Alex Portekiz : James Rodriguez Arjantin : Ariel Ortega, Gabriel Milito Fransa : Diego Lugano Almanya : Juan Arango Kolombiya: Giovanni Hernandez, John Viafara dır; çok da güzel şeyler anlatmıştı. O kişilerin, cemaatin; neden Fenerbahçe Kulübü’nü ele geçirme çabaları olsun? Böyle bir şey olabilir mi? Beni buna asla ve asla, kimse inandıramaz.” Kendisinin uzun yıllar Türk futboluna ve iş dünyasına yön verdiğini hatırlatan SarıLacivertli kulübün unutulmaz başkanı sözlerini şöyle tamamladı: “Ali Şen’i herkes tanır! Bende ısmarlama laf olmaz; inandığımı söylüyorum; bunlar sadece boş laf! Bir şey biliyorsa da söylemesi lazım Aziz Başkan’ın. Bu insanları böyle bir şey ile suçlamanın da ne kadar yersiz olduğuna inanıyorum. Bilenler çıksın; biz de öğrenmiş olalım.” Hatırlanacağı gibi 10 Temmuz’dan bu yana şike soruşturması nedeniyle Metris’te tutuklu bulunan F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım, avukatları aracılığı ile yaptığı birçok yazılı açıklama ile kendisinin şike davasından yargılanmadığını ileri sürerek, “Fenerbahçe’yi ele geçirmek isteyen güçler var. Bunlar devletin de üzerinde.” sözlerini sarf etmişti. Yine Taksim’deki 1 Mayıs gösterilerinde Sarı-Lacivertli bazı marjinal taraftar grupları, “Cemaat, Fenerbahçe ile başa çıkamaz.” pankartı açmıştı. SPOR SERVİSİ HASAN DEMİR TRABZON Trabzonspor, bu sezon Spor Toto Süper Lig’de attığı 33 golle krallıkta zirvede yer alan yıldızı Burak Yılmaz’ın sözleşmesini uzatmak için harekete geçiyor. İç transferde Ferhat, Onur ve Alanzinho’nun mukavelelerini yenileyen Bordo-Mavili yönetim, 31 Mayıs 2015’te serbest kalacak Burak’ın sözleşmesinde bulunan ‘5 milyon Euro’yu getirip istediği takıma gider’ maddesini kaldırmak istiyor. Karadeniz ekibi, sezon bitiminde başarılı oyuncu ile masaya oturacak. Trabzonspor, yeni dönemin transfer çalışmalarına da erken başladı. Teknik Direktör Şenol Güneş’in planlamaları doğrultusunda öncelikle savunmanın göbeğine takviyeler yapılacak. Yaşadığı uzun sakatlık sebebiyle Glowacki’yi gelecek sezon kadrosunda düşünmeyen Güneş’in yurtiçi ve dışından birçok oyuncunun ismini transfer komitesine verdiği bildirildi. Deneyimli hocanın düşündüğü isimlerin başında sergilediği futbolla alkış alan Eskişehisporlu Alper Potuk’un bulunduğu öğrenildi. Bucaspor’un genç yeteneği Salih Uçan da Bordo-Mavililerin mercek altına aldığı bir başka isim. Bu arada Trabzonspor, Süper Final Şampiyonluk Grubu’nda Beşiktaş’la oynayacağı son maçın hazırlıklarına devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Avni Aker’de Fenerbahçe’ye karşı uğranılan - 3-1’lik yenilginin izlerini silmeye çalışan tecrübeli hoca, talebelerine adeta terapi uyguluyor. Avrupa kupalarına katılma yolunda çok önemli viraj olarak gösterilen müsabakada dikkatli olmaları gerektiğinin bilincinde olan başarılı taktisyen idmanları da basına ve taraftara kapattı. Güneş’in oyuncularıyla yaptığı toplantıda, “Şampiyonlar Ligi’ndeki başarımızı lige ve kupaya taşıyamadık. Sonuçta kupasız bir sezonu geride bırakıyoruz. Ama bu aşamaya kadar gelmişken artık Avrupa kupalarına gidiş biletimizi cebimize koymamız gerekiyor. Bu nedenle Beşiktaş maçına sezonun ilk maçıymış gibi hırsla asılmanızı ve bizi Avrupa’ya taşıyacak skoru almanızı istiyorum.” dediği öğrenildi. Bordo-Mavililer, yarın oynanacak maç için bugün İstanbul’a geliyor. Öte yandan Trabzonspor taraftar dernekleri, şike sürecinde yalnız bırakıldığını düşündükleri Başkan Sadri Şener ve yönetim kuruluna destek verdi. Her şart ve zeminde Trabzonspor’un yanında olduklarına vurgu yapan taraftarlar, bazı yöneticileri de şike sürecini iyi yönetememekle suçladı. Taraftar dernekleri adına açıklama yapan Erdoğdu Taraftarlar Derneği Başkanı Savaş Yılmaz, 3 Temmuz’dan beri tribünlerde ‘şike yapanı düşürün’ diye bağırdıklarını, Trabzonspor’un da bir hatası varsa gereğinin yapılmasını istediklerine değindi. Bursa’da Tofaş’ı deviren Galatasaray yarı finalde - Beko Basket Ligi Play-Off çeyrek final mücadelesinde Galatasaray Medical Park, Tofaş’ı 79-73 mağlup ederek seride 2-0 öne geçti ve yarı finale yükseldi. Sarı-Kırmızılı takım, yarı final maçında Beşiktaş Milangaz-F.Bahçe Ülker serisinin galibi ile eşleşecek. Bursa’da oynanan maça Galatasaray hızlı başladı. Sarı-Kırmızılı ekip, Ender Arslan ve Jaka Lakoviç ikili- sinin sayılarıyla ilk periyodu 2924 önde tamamladı. İkinci çeyrekte daha etkili savunma yapan Tofaş, genç oyuncuları Kenan Sipahi ve Samet Geyik’in de skora katkılarıyla soyunma odasına 46-40 önde girmeyi başardı. Çeyrek finalin diğer maçında ise Banvit, Aliağa Petkim’i 80-64 yenerek seride durumu 2-0 yaptı ve yarı finale adını yazdırdı. SPOR SERVİSİ TSYD’nin yeni başkanı Naci Arkan Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) olağan genel kurulunda genel başkanlığa Naci Arkan seçildi. Seçimde Naci Arkan, 268 oyun 200’ünü alırken mevcut başkan Esat Yılmaer ise 67 oyda kaldı. Arkan’ın yönetimi şu isimlerden oluştu: Faik Gürses, Nezir Önal, Ünver Ergün, Fatih Doğan, Turgut Koloğlugil, Hasan Ötkün, Yılmaz Coşkun, Sedat Kaya, Oğuz Tongsir, Ali Erdoğan, Yunus Akgül, Erdal Akçay ve Ergun Ata. SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ f 23 SPOR 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN B.DORTMUND VE BAYERN ÇİFTE KUPA HESABI YAPIYOR TSM Başkanı Burak Işıkdağlıoğlu, bu yıl ‘19 Mayıs Spor Şenliği’ adı altında düzenleyecekleri etkinliğe çok sayıda Alman kulübünün de katılacağını söyledi. Bundesliga şampiyonu Borussia Dortmund, Bayern Münih’le oynanacağı Almanya Kupası kazanarak sezonu çifte kupayla kapatmak istiyor. Bayern Münih ise hem Almanya hem de Devler Ligi kupasını havaya kaldırma peşinde. OSMAN AYDIN DORTMUND Son yıllarda yakaladığı büyük bir çıkışla Bundesliga'da üst üste ikinci şampiyonluğa ulaşan Borussia Dortmund, gözünü hafta sonu Bayern Münih'le oynanacağı Almanya Kupası Final maçına çevirdi. Sarı-Siyahlılarda hedef, Bayern Münih'i yenerek çifte kupa sevinci yaşamak. Öte yandan ligi ikinci bitiren Bayern Münih'de, hem Almanya Kupası, hem de 19 Mayıs’ta Chelsea ile oynayacakları Şampiyonlar Ligi Final maçından galip ayrılarak çifte zafer peşinde. Teknik Direktör Jürgen Klopp yönetimindeki Dortmund dünden itibaren antremanları basına ve seyirciye kapatarak futbolcularını maça motive ediyor. Tarihinde 1965 ve 1989'da yıllarında iki kere Almanya Kupasını kazanan Sarı-Siyahlı takım, 12 Mayıs Cumartesi günü Berlin Olimpiyat Stadı'nda oynanacak maçta bu sevinci 3. kez yaşamak istiyor. Klopp, ligi tarihi puanla bitirdiklerini belirtirken, "Bu puana muhtemelen uzun süre kimse ulaşamaz. Kupayı da almak istiyoruz.” dedi. Ayrıca Kolpp'un bu sezon gösterdiği başarılı performansla dikkatleri üzerine çeken ve Alman Milli Takımına çağrılan Türk kökenli oyuncu İlkay Gündoğan'ı ilk 11'de sahaya sürmesi bekleniyor. Öte yandan Ernst ve Young adlı şir- - Ligde üst üste iki sezondur şampiyonluğu Dortmund’a kaptıran Bayern Münih, Cumartesi günü oyanancak kupa finalini kaznarak tıpkı Dortmund gibi çifte kupa yaşamak istiyor. Bayern, 19 Mayıs’ta Devler Ligi Finali’nde Chelsea’nin rakibi olacak. ketinin Alman Haber Ajansı için yaptığı hesaplamaya göre şampiyon Borussia Dortmund'un 28 milyon 111 bin Euro kazandığı açıklanırken, bu sezon en fazla para kazanan takım, 30 milyon 935 bin Euro ile Bayern Münih oldu. KALECİ WEİDENFELLER JÜBİLESİNİ DORTMUND'DA YAPMAK İSTİYOR Borussia Dortmund'un başarılı kalecisi Roman Weidenfeller, kupa maçı öncesinde yaptığı açıklamada, bu sezon iki takımın da çok başarılı olduğunu belirtti. 31 yaşındaki kaleci, “Bu sezon biz ligde şampiyon olduk. Bayern Münih saygı duyduğumuz bir rakibimiz." dedi. 2014'de sözleşmesi sona erecek olan tecrübeli file bekçisi, kariyerini Sarı Siyahlı takımda noktalamak istiyor. Sportif Direktör Michael Zorc, tecrübeli eldivenin sözleşmesinin uzatılması konusuna ise sıcak bakıyor. FOTOĞRAF: AP, MARTİN MEİSSNER NBA'e dün oynanan 4 karşılaşmayla devam edildi. Normal sezonda Doğu Konferansı'nı 6'ncı sırada tamamlayan ve Indiana ile eşleşen Orlando Magic, rakibiyle deplasmanda yaptığı 5'inci maçı 105-87 kaybetti ve seride 4-1 geriye düşerek, play-off'a ilk turda veda etti. Pacers'ta Granger, rakip potaya bıraktığı 25 sayıyla galibiyetin mimarı olurken, maça kenarda başlayan Collison ise son çeyrekte kaydettiği 15 sayıyla sonuca büyük etki etti. Orlando'da ise Jameer Nelson, 27 sayıyla takımının en skorer oyuncusu oldu. Glen Davis 15 ve Ryan Anderson 14 sayıyla oynarken, Hidayet Türkoğlu da 7 sayı kaydetti. Diğer sonuçlar şöyle: LA Lakers-Denver: 99-102 (3-2), Atlanta-Boston: 87-86 (23), Chicago-Philadelphia: 77-69 (2-3). SPOR SERVİSİ EC Boks Kulübünün promotörü Erol Ceylan (sağda) boksörü Fırat Arslan’ın, Alexander Alekseev ile 11 Mayıs’ta BadenWürttemberg’de yapacağı maçı kazanıp Dünya şampiyonluğu yolunu açacağına inanıyor. Fırat Arslan, Dünya şampiyonluğu yolunda Alexander Alekseev karşı Mayıs'ta Baden-Württemberg eyaletine bağlı Göppingen kentinde EVS Arena'da ringe çıkacak. Bu dev maçın galibi dünya şampiyonluğu maçı için dövüşmeye hak kazanmış olacak. Eurosport kanalından naklen yayınlanacak olan karşılaşmayı 120 milyon izleyici izleyebilecek. Şu anda Avrupa yarı ağırsıklet kemerini elinde bulunduran Rus boksör Alekseev, Türk tarihinin ilk profesyonel boks antrenörü Bülent Başer, Oktay Urkal ve Klitshko'nun antrenörü Fritz Sdunek ile birlikte Hamburg kentinde yoğun bir antrenman temposu içerisinde çalışmalarını sürdürüyor. Öte yandan Fırat Arslan ise Avusturya kampını bitirip antrenörü Dieter Wittmann ile birlikte Göppingen'de aynı tempoyla karşılaşmaya hazırlanıyor. IGMG Osna-Cup turnuvası renkli geçti MEHMET YILDIZ OSNABRÜCK ‘IGMG Osna-Cup 2012’ adı altında düzenlenen futbol turnuvası çekişmeli karşılaşmalara sahne oldu. Osnabrück Merkez Camii Gençlik Kolları tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen turnuvada gülen taraf Osnabrück Ayasofya Camii oldu. Turnuvaya, Osnabrück ve çevresinden çok sayıda camii takımları ka- - - - Almanya’da maça ilginin büyük olması nedeniyle, Dortmund Westfalenhalle’de kurulacak olan dev ekranlarda maçı 12 bin kişinin izlemesi bekleniyor. Dortmund dışında Rheine, Selm, Lüdinghausen, Ahlen ve Münster gibi önemli şehirlerde de büyük ekranlar kularak maç izlenecek - KEMAL KURT BERLİN Berlin'deki amatör Türk takımlarının çatı kuruluşu olan Türk Spor Merkezi (TSM), 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Spor ve Gençlik Bayramı çerçevesinde 17 Mayıs'ta "Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Şenliği" düzenleyecek. Çok sayıda spor kulübü ve dernek başkanlarının katıldığı basın toplantısında şenliğin faaliyetleri hakkında açıklamalarda bulunan TSM Başkanı Burak Işıkdağlıoğlu, şenlikte Türk ve Alman olmak üzere yaklaşık 40 takımın mücadele edeceğini belirterek, “Daha önce Atatürk Kupası Futbol Turnuvası şeklinde düzenliyorduk. Ancak bu turnuvaya ilginin azalmasından dolayı bunu bir şenlik haline dönüştürme kararı aldık.” dedi. Ayrıca şenlikten elde edilecek gelirin bir kısmı Aydın'da epilepsi hastası olan 12 yaşındaki Katre Lale'nin tedavisi için harcanacağı belirtildi. Hidayet'li Magic, ilk turda veda etti MAÇA İLGİ YOĞUN MUSTAFA KARAMAN STUTTGART Hamburger Promoter Universum BoxPromotion ve EC Boxpromotion tarafından ortaklaşa organize edilen Boks karşılaşmasında, Türk boksör Fırat Arslan ile Alexander Alekseev karşı karşıya gelecek. 2007 yılında Amerikalı Virgill Hill'i yenerek Dünya Boks Federasyonu (WBA) 91 kilo yarı ağır sıklette Dünya Şampiyonu olan ve Almanya adına dövüşen Türk boksör Fırat Arslan, geçtiğimiz yıllarda unvanını Panamalı rakibi Guillermo Jones'e kaptırmıştı. Fırat Arslan bir dahaki unvan maçına çıkabilmek için, 25 karşılaşmada 23 galibiyet (20'si nakavtla) alan Özbekistan'ın Taşkent şehrinde doğan Rus asıllı Avrupa Şampiyonu boksör Alexander Alekseev'e karşı 11 TSM, Berlin’de ‘19 Mayıs Spor Şenliği’ düzenleyecek tıldı. İzlemeye gelen seyirciler çekişmeli ve heyecanlı geçen maçlarda bir birinden güzel goller izleme imkânı buldu. Dereceye giren ekiplere çeşitli ödüller ve kupa verildi. Osnabrück IGMG Gençlik Kolları Başkanı Bilal Akcöltekin, bu sene ilkini düzenledikleri etkinliğin gelecek yıllarda daha kapsamlı olarak gerçekleştireceklerini söyledi. SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ 10 MAYIS 2012 PERŞEMBE IAB Başkanı Joachim Möller, gençlere iş ararken sadece kendi oturdukları bölgeyle sınırlı kalmamaları tavsiyesinde bulundu. ‘Üniversite mezunlarını tozpembe günler bekliyor’ Federal İstihdam ve Meslek Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Joachim Möller üniversite mezunlarının uzun vadede istihdam piyasasında kuralları belirleyen taraf olacağı öngörüsünde bulunarak gençlere moral verdi. Möller, üniversiteden mezun olduktan sonra hemen iş bulamayanların paniğe kapılmamalarını tavsiye etti. - Almanya'nın önde gelen istih- biliyor. Sosyal bilimlerde ise ilk etapta dam uzmanlarından Joachim stajlar ve serbest çalışma (freelancer) Möller üniversiteden mezun olduk- imkanı gündeme geliyor. Ancak bütan sonra hemen iş bulamayan genç- tün üniversiteli gençlerin mezun ollere ümitsizliğe kapılmamalarını tav- duktan bir ila iki yıl sonra her halükarsiye ederek, “Akademisyen gençlerin da bir yerde iş bulabildiğini söyleyebiyaşadığı işsizlik genel itibariyle geçi- lirim.” şeklinde konuştu. ci bir süreyle sınırlı kalıyor.” diye konuştu Üniversite mezunları arasında HEMEN İŞ BULAMADIM işsizliğin yüzde üçü geçmediğine dik- DİYE PANİĞE KAPILMAYIN kat çeken Möller, gençlere Euro krizi IAB Başkanı Joachim Möller menedeniyle umutsuzluğa kapılmama- zun olunca hemen iş bulamayanlarını da tavsiye etti. lara paniğe kapılmamalarını Federal İş Ajansı'nın (BA) tavsiye ederek, “Hayali kubağlı Nürnberg Federal İstihrulan işin bulunması her zadam ve Meslek Araştırmalaman doğrudan mümkün olrı Enstitüsü'nün (IAB) başkamuyor. Bu tür durumlarda nı olarak görev yapan Joachim hayal gücünü esnek tutmakMöller, haftalık Die Zeit gaze- JOACHİM MÖLLER ta yarar var. Mesela enstitütesine verdiği mülakatta öne müzün bilişim biriminde çaçıkan olumlu ifadelerine rağmen yine lışan ilahiyat mezunu bir akadede istihdam piyasasının gidişatı hak- misyen de yer alıyor. Üniversitekında yorum yapmaktan kaçındı. “Şu den çıkanların akabinde ek nitelikanda bu konuda ciddi bir tahmin yap- ler edinmesi gerekiyor.” dedi. Mölmanın mümkün olmadığı bir dönem- ler uzun vadede üniversite mezunden geçiyoruz.” diyen Möller, “Euro ları açısından istihdam piyasasının krizinin etkileri sadece konjonktürel “toz pembe” olduğuna dikkat çebir dalgalanmalarla sınırlı kalabilece- kerek, “Akademisyenlere duyulan ği gibi ciddi bir çöküş de yaşanabilir.” ihtiyaç gelecek yıllarda daha da ardedi. 2009 yılındaki kriz döneminde tacak. Araştırmalar bize 2050 yılına birçok şirketin personelini koruduğu- kadar iş gücü potansiyelinin dörtte nu hatırlatan IAB Başkanı, iş hayatına bir azalacağını gösteriyor. Bu oluyeni atılacak gençlerin mezuniyet ile iş şacak ihtiyacı gösteren sıra dışı bir bulma arasında geçen süre hakkında rakam. Şirketler gelecekte daha ise, “Bölümden bölüme değişmekle aile dostu hali gelecek ve yeni başbirlikte genelde mühendisler çok ça- layanlar da dahil olmak üzere mabuk kadrolu olarak çalışmaya başlaya- aşları artıracak.” diye konuştu. GELECEĞİN PAZARI İŞ GÜCÜ PİYASASI OLACAK İstihdam piyasasında güç dengelerinin değişmeye başladığına da dikkat çeken IAB Başkanı Möller, “Biz iktisatçılar ‘istihdam piyasası'nda güç dengeleri değişince ortaya çıkan pazarı 'iş gücü piyasası' olarak adlandırıyoruz. Bu tür piyasalarda çalışanların eli daha güçlü oluyor. Bu piyasada iyi bir meslek eğitimi almış olanların da şansı daha yüksek.” ifadelerini kullandı. Möller diğer yandan ise Almanya'da orta öğretimi bitiren her kuşağın yaklaşık yüzde 20'sinin öğrendiklerinin “temel okuma” ve “dört işlem” ile sınırlı olduğuna dikkat çekerek, “Eğitim sisteminin kaybedenleri olan bu grubun işi gelecekte daha da zorlaşacak. Çünkü istihdam piyasası her geçen gün artan oranda bilgiye dayalı mesleklere şans veriyor.” şeklinde konuştu. Möller gençlere iş ararken sadece kendi oturdukları bölgeyle sınırlı kalmamalarını tavsiye ederek, esnek olmayan adayların genel itibariyle daha zor iş bulabildiğini ifade etti. Möller bu durumun gelecekte de böyle olacağını, ancak işverenlerin kendilerini daha fazla çalışanlara göre ayarlayacağı dönemin yaklaşmakta olduğunu kaydetti. Bu arada ilerleyen dönemde Alman şirketlerinin yurt dışından personel getirmekte zorlanacağını da sözlerine ekleyen IAB Başkanı, “Almanya'nın ABD'ye kıyasla yabancı üniversite mezunlarına çekici gelmediği görülüyor.” dedi. NÜRNBERG ZAMAN Saraybosna Burç Üniversitesi öğrencilerinin büyük başarısı - Bosna-Hersek Uluslararası Burç Üniversitesi’nin iki öğrencisi, Romanya’nın başkenti Bükreş’te düzenlenen Uluslararası “Info-matrix’’ Bilgisayar Olimpiyatı’nda altın madalya kazandı. 39 ülkeden öğrencilerin katıldığı ve 180 projenin yer aldığı yarışmada, Sabahudin Husiç ve Cenis Eyupi, beyin dalgalarının kul-lanımı ile ilgili projeleriyle “donanım kontrolü’’ k kategorisinde birinci oldu. Öğrencilerden Cenis Eyupi, birinci oldukları için mutlu olduklarını söylerken, diğer HASTANEYE GÖTÜRÜLÜRKEN UÇAK KAZASINDA ÖLDÜ. Kruvaziyer turuyla Karayipler’e giden 29 yaşındaki Panayotis Brinidis isimli Rum, gemide kalp krizi geçirdi. St.Martin adasında ilk müdahalesi yapılan Brinidis, ambulans uçakla Martinik’e götürülecekti. Ancak uçak, kalkışından kısa bir süre sonra düştü ve Brinidis ile pilot öldü. yarışmacı Sabahudin Husiç de, “Orijinal bir şey yapmak istedik ve hem maliyet hem de uygula lama açısından uygun bir proje yapmaya çalıştık. Abdülhamit Subaşı hocamızın destek ve tecrübesinin yardımıyla fikrimizi gerçekleştirdik.’’ dedi. Öğrencilerinin başarısından duyduğu ğ memnuniyetini dile getiren Burç Üniversitesi Rektörü R k Prof. Dr. Hüseyin Padem, “Bu madalyalar sadece fakültemiz için değil, öncelikle Bosna-Hersek için ve bu öğrencilerimiz içindir.” diye konuştu. SARAYBOSNA AA BELEDİYENİN BANA VERMEDİĞİ YETKİYE DAYANARAK… İsveç’in Uppsala kentinde yıllardır belediyeye bağlı olarak resmi nikâh kıyan Lena Hartwig, görev süresi dolmasına rağmen evlendirmeye devam etmiş. Şubat ayında görevi biten Hartwig’in bundan haberinin olmadığı belirtilirken, evlendirdiği 30 çiftin yeniden nikâh kıymaları gerekebilir. YOLCU OTOBÜSÜ, TIR’LA ÇARPIŞTI: 16 ÖLÜ. Rusya’ya giden yolcu otobüsü, Kazakistan Karaganda eyaleti yakınlarında kontrolden çıkarak karşı yönden gelen TIR’la çarpıştı. Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı, yaptığı açıklamada, 16 kişinin olay yerinde hayatını kaybettiğini, kazada 3 kişinin ağır yaralandığını ifade etti. BİRAZ FERAHLAMAK LAZIM!. Çin'in Shangong eyaletindeki Yantai Hayvanat Bahçesi yetkilileri, sıcak havadan bunalan dev pandaları serinletmek için onlara su püskürttü. Dev pandalardan Hua Ao, yaklaşık 30 dereceyi bulan sıcaklıktan, kendisine hortumla püskürtülen su ile ferahladı. Nesli tükenmekte olan bu hayvanlardan ülkede yaklaşık 2 bin tane olduğu tahmin ediliyor. SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ
Similar documents
GÖKLERDE!
yasaklayanlarýn kendi ceplerinin siyasetini yaptýklarý ortaya çýktý. Ýnsanlarýn bir birine güvenmediði, herkesin herkesten kuþkulandýðý ve yararlanmaya çalýþtýðý bir ortam yaratýldý. Þimdi bu yarat...
More informationKasim - Cargill
Çok sevinçliyiz tabii… Sürekli ve sistematik geliþim yönünde attýðýmýz önemli adýmlar, tekrar kazanýlan bu ödüllerle bir kez daha taçlandýrýlmýþ oldu. Çünkü bizler, “Ýþ Mükemmelliði” sürecini iþimi...
More informationR. - ?SMEK - İSMEK - İstanbul Büyükşehir Belediyesi
"Otomatik ya da el imalatý cam üretiminde þekillendirme, saniyeler içinde gerçekleþmektedir. El imalatý üretimde, içinde 1500 derecede ergitilmiþ sývý haldeki cam hamuru bulunan fýrýndan ya da pota...
More informationDönüyor - İSMEK - İstanbul Büyükşehir Belediyesi
olan Osmanlý Ýmparatorluðu, boðazýn en güzel yerlerinden birisi olan Emirganda, Sabancý Üniversitesi Sakýp Sabancý Müzesinde, Medicilerden Savoylara Floransa Saraylarýnda Osmanlý Görkemi adýy...
More informationT:C - Ankara Üniversitesi Açık Erişim Sistemi
A-) Genel Olarak Sözleşme ilişkisine giren tarafların, ister ticari, ister adi nitelikte olsun, kendileri için mümkün derecede elverişli şartlar kabul ettirmek, bir malı en ucuz fiyatla satın almak...
More information