Cami düşmanları güllerle karşılandı! 07

Transcription

Cami düşmanları güllerle karşılandı! 07
Aracı kurşunlanan
MHP’li Akşener’den
suç duyurusu.
GÜNDEM08
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE NR. 16371 FÝYATI: 1 EURO
WWW.EUROZAMAN.COM
İşşizlik, dünyayı
tehdit ediyor
Anayasa Mahkemesi üyesi Kantarcıoğlu
Sahte savcı,
Anayasa
Mahkemesi
üyesini
dolandırdı
İSMAİL AVCI DİYARBAKIR
Sahte savcı veya polislerin
tuzağına düşen isimler arasına Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu da girdi. Telefonla arayarak, ‘Ben savcı İlhan,
kimliği belirsiz kişiler hesabınıza
girerek başka yerlere para aktardı. Onları takip etmek için vereceğimiz hesap numarasına para
yatırın, sonra iade edeceğiz.” diyen şahıslar, Kantarcıoğlu’nu 15
bin TL dolandırdı. Hesaba parayı yatırdıktan sonra dolandırıldığını anlayan Kantarcıoğlu polise başvurdu. Şanlıurfa’da yakalanan 3 zanlı, 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. -GÜNDEM 08
Dünyada halen 200 milyon insanın işsiz olduğunu IMF Başkanı Christina Lagarde,
bu probleme çözüm bulunması için ekonomilerin acilen büyümesi gerektiğini söyledi. Lagarde, “Güney Avrupa’da her beş kişiden biri ve her iki gençten
birisi işsiz. Bu ekonomik, sosyal ve insani açıdan potansiyel bir facia.” dedi.
-
-
Suriye’de BM
konvoyuna
saldırı
-
Suriye’de muhaliflerin kalesi olan şehirlerden Dera’da,
12 Nisan’da yürürlüğe giren ateşkesi denetleyen BM gözlemcilerinin konvoyuna bombalı saldırı düzenlendi. BM gözlemci heyeti başkanı General Robert
Mood’un yara almadan kurtulduğu saldırıda, heyete eşlik eden
askeri araçtaki biri subay 6 Suriye askeri yaralandı. Suriye Milli Konseyi yetkililerinden Samir
Naşar, bu tür saldırılarla Esed rejiminin gözlemcileri ülkeden
uzak tutmayı amaçladığını belirterek, gözlemci sayısının artırılmasını istedi. -DIŞ HABERLER 10
Çelik:
Başbakan’ın
sözleri yargıya
müdahale değil
-
AK Parti Genel Başkan
Yardımcısı Hüseyin Çelik, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın
28 Şubat operasyonlarıyla ilgili “Bu dalgalar Türkiye’yi boğar,
rahatsızız.” açıklamasını savcıların yargıya müdahale olarak
algılamayacağını söyledi. “Savcılar da herhalde bundan farklı
düşünmüyordur.” diyen Çelik,
Başbakan’ın bu sözlerle sürecin hızlanması gerektiğine dikkat çektiğini ifade etti. Ardından Erdoğan’ın MÜSİAD Genel Kurulu’nda söylediği ifadelerin altını çizdi: “Soruşturma
piyonlar dahil gerçek faillerin
hepsine doğru gitmelidir.”
-AHMET DÖNMEZ, POLİTİKA 09
Cami düşmanları
güllerle karşılandı!
Cami önlerinde
Müslümanları kışkırtmaya çalışan aşırı sağcı
parti Pro NRW’ye Düren
DİTİB yönetimi unutamayacağı bir hoşgörü dersi
verdi. Türk-İslam geleneğinin, “Bize taş atana biz gül
atarız” prensibiyle hareket
eden cami yönetimi, protesto gösterisi için gelen
Pro NRW’lileri güllerle karşıladı. Müslümanları provoke etmeyi hedefleyen aşırı
sağcı grup, cami yönetiminin bu davranışı karşısında
bir süre ne yapacağını bilemedi. Takdim edilen gülleri
kabul etmek zorunda kalan
Pro NRW üyesi, inanç
özgürlüğüne saygılı olduklarını ve bütün camilere
karşı olmadıklarını anlatmaya çalışırken, “Bu
çiçeklerin bize takdim edilmesi çok kibar bir davranış. Partim adına kabul
ediyor ve cami yönetimine
teşekkür ediyorum.” dedi.
Dernek yetkilisi Ufuk
Şimşek ise, “Biz bu çiçeklerle Türk ve Müslüman
hoşgörü ve misafirperverliğini göstermek istiyoruz.
Hakkımızdaki negatif
düşüncelerinize rağmen
size dostluk elini uzatmak
istiyoruz.’’ dedi.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, ekonomilerin acilen büyümesi
gerektiğini söyledi. Dünyada şu anda 200 milyon
insanın işsiz olduğunu ve yaklaşık 75 milyon gencin toplum içerisinde kendilerine bir yer edinmeye
çalıştığını belirten Lagarde, “Güney Avrupa ülkelerinde, her beş kişiden biri ve her iki gençten birisi
işsiz. Bu ekonomik, sosyal ve insani açıdan potansiyel bir facia.” dedi. Zürih Üniversitesi’nde yaptığı
konuşmada halihazırda büyüme ve kemer sıkma
şeklinde iki kampın oluştuğunu belirten Lagarde,
“Büyüme kampında yer alanlar, büyümenin sağlanması için daha fazla hükümet desteğinin gerektiğini söylüyor. Öte yandan kemer sıkma kampındakiler hükümetlerin büyük bir borç üzerinde
oturduklarını ve hükümetlerine bu borcu azaltmak
için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini söylüyor. Ben bunun yanlış bir tartışma olduğunu düşünüyorum. Ben bunun ‘biri ya da öteki’ şeklinde düşünülmesini tartışırım. Bugün ve yarın için iyi olan
bir stratejiyi oluşturabiliriz.” diye konuştu.
Lagarde, Avrupa bölgesinde büyüme ve kemer sıkma konusundaki tartışmalara işaret ederek, “Zaman kısa vadecilik ve dar görüşlülük zamanı değil. Uygun politika kombinasyonlarını oluşturarak problemleri birlikte çözme yoluna
gitmeliyiz.” diye konuştu. Lagarde, küresel ekonomideki yavaş büyümeye dikkati çekerek, “Küresel ekonomi ihtiyaçlarımızı karşılayamıyor. IMF
halihazırda küresel ekonominin yüzde 3,5 oranında büyüyeceğini öngörüyor. Fakat içerisinde
resesyonda olan Avrupa ekonomilerini de içerisine alan bölgede büyüme daha yavaş olacak,
yaklaşık yüzde 1,5 oranında.” dedi. Lagarde’a
göre, gelişmiş ülkelerde şu anda ekonomilerin
üretim potansiyelleri ile mevcut üretim miktarları arasındaki fark, yani üretim açığının yaklaşık
yüzde 4 oranında olması bekleniyor. -EKONOMİ 07
Neonazi teröristlere birileri hedef göstermiş olabilir
BAYRAM AYDIN MÜNİH
Bavyera eyaletinde 1993 ile 2007 yılları
arasında İçişleri Bakanlığı yapan Günther Beckstein (CSU), Neonazi cinayetlerinin işlendiği yerlerde birilerinin teröristlere hedef göstermiş olabileceğini söyledi. Türk basın mensuplarıyla dün
öğlen yemeğinde bir araya gelen
Beckstein, Neonazi terörü hakkında çarpıcı açıklamalarda bulun-
-HASAN DOĞRUL, ZİVER ERMİŞ
-
DÜREN , GÜNDEM 05
TÜRKİYE’NİN PARİS BÜYÜKELÇİSİ BURCUOĞLU:
Ermeni tasarısında ısrar,
ilişkileri bloke edebilir
-
Fransa’da, 5 yıl boyunca Türkiye karşıtı bir siyaset izleyen
Sarkozy’nin yerine, sosyalist lider Hollande’ın
cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle iki ülke ilişkilerinin nasıl seyredeceği merak konusu. Ankara’da, Hollande dönemi için iyimser
bir hava var. Fransız liderin, Sarkozy gibi Türkiye’nin AB’ye
üyelik sürecini tıkaması beklenmiyor, ancak Ermeni meselesine sele-
finden daha fazla angaje olması endişelere sebep oluyor. Türki-ye’nin
Paris Büyükelçisi Tahsin
Burcuoğlu da bu kaygıyı taşıyor. Cihan’a konuşan Burcuoğlu, “İn- kar
tasarısındaki ısrar TürkFransız ilişkilerini olmadık blokaja götürebilir.
Aynı yola girilirse devlet, millet ve Fransa’daki
Türk toplumu olarak karşı durmaya
de- vam ederiz.” uyarısında bulundu.
-FERHAN KÖSEOĞLU, DIŞ HABERLER 11
Zaman Abone ve Daðýtým Merkezi: 069-300 34 130 pbx
Christine Lagarde, IMF’ye daha fazla güç ve kaynak verilmesi çağrısında bulundu.
du. Beckstein’in içişleri bakanlığı yaptığı dönemde Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör hücresi, bu eyalette beş cinayet işlemişti. Beckstein, bu cinayetleri aydınlatmak için
gösterdikleri çabaları anlatırken, örgüt üyelerine cinayet işledikleri kentlerde yardımcı olan
ve hedef gösteren kişilerin olduğu kanaatinde
olduğunu belirtti. Tecrübeli siyasetçi, “Kimse
arabasına atlayıp uzak bir şehre rasgele birini
öldürmeye gitmez.’’ dedi. -GÜNDEM 04
NSU Araştırma Komisyonu oturumuna TBMM heyeti de katılacak.
-04
Günther Beckstein
esi içinn
v
r
i
z
O
e
T
Gül, NAdeceği ABD’dcek.
gi yi izleye
i’
Kayser
09
u
lunduğarı
u
b
e
d
l
in
u
e’nin içurum oyuncdiyor.
e
d
F.Bahç
motive
21
n
stan’ıatı
i
n
a
n
u
b
ann: Yünün tahri olur.
m
r
e
k
Ac çöküş k büyük
ço
07
ZAMAN, Sprendlinger Land Str.107, 63069 Offenbach
ZKZ -E 9214, PvSt
GÜNDEM06
Hem Dortmund
hem de Bayern
çifte kupa peşinde. SPOR23
02 GÜNDEM
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
‘Kontörlü hat’ deyip geçmeyin,
ay sonunda ‘cebiniz’ yanabilir
Alman imparatorluk
sarayı önünde Osmanlı
kültürü sergilenecek
MUSTAFA KARAMAN KARLSRUHE
Karlsruhe'de geleneksel hale gelen ve bu yıl 11-12 ve 13 Mayıs
tarihlerinde altıncısı yapılacak olan
‘Türk Günleri' için geri sayım başladı. Etkinlikler kapsamında Karlsruhe
Sarayı'nda açılacak sergide bu yıl ana
tema ‘Osmanlı Kültürü ve varisleri'
olacak. Sergi ve tüm etkinlikler ücretsiz olacak. Bu yıl ilk defa bahar mevsiminde, hem açık havada hem de kapalı alanda yapılacak olan Karlsruhe
Türk Günleri, Baden Eyalet Müzesi,
Karlsruhe Başkonsolosluğu, AlmanTürk Kültür Platformu tarafından organize ediliyor. Zengin bir içeriği olan
programda, Türk edebiyatı, tarihi, kültürü, sanatı ve mutfağı Türk müziği
eşliğinde ziyaretçilere tanıtılacak. Tarihi Karlsruhe Sarayı'nda açılışı BadenWürttemberg Eyalet Başbakanı Winf-
-
ried Kretschmann ve Berlin Büyükelçisi H. Avni Karslıoğlu tarafından yapılması planlanan Türk Günleri'ne piyanist Fazıl Say, yazar Orhan Pamuk,
yönetmen Fatih Akın, sunucu Nazan
Eckes'in de davet edildiği bildirildi.
Saray önüne kurulacak dev sahnede sergiler, tiyatro oyunları, belgeseller, sema gösterileri, konserler, mehter gösterileri, folklor ve ebru
sanatı yer alacak. Karlsruhe Polis
Bandosu'nun da konser vereceği etkinlikler kapsamında çocuklar için de
çeşitli eğlenceler düzenlenecek.
Türkiye'nin Karlsruhe Başkonsolosu Serhat Aksen, vatandaşlardan etkinliğe sahip çıkmalarını ve gerekli ilgiyi göstermelerini istedi. Türk
Günleri'nin bu yıl yeni bir formatta düzenlendiğini vurgulayan Aksen,
"Bu konuda eyalet müzesine de müteşekkiriz. Etkinliğe gösterilecek ilgi
gelecek yıllardaki yapılacak faaliyetlere de ışık tutacak bir gösterge olacak.
Bizim temennimiz bu üç günde vatandaşlarımızın hafta sonunu başka
bir programa ayırmayıp mümkün oldukça Türk günlerine ayırmaları. Zira
her yaşa, herkese hitap edecek etkinlikler ve faaliyetler var. Anneler gününe rastladığı için de annelere sürprizlerimiz olacak. Onun için 7'den 77'ye
herkesi bu etkinliğe canı gönülden
davet ediyorum ve herkesin katılımını
bekliyorum" şeklinde konuştu.
Almanya'da sadece erişilebilir olmak isteyen birçok tüketici ay sonunda fatura derdiyle uğraşmamak
için kontörlü cep telefonu hattını tercih ediyor. Ancak tüketiciyi koruma uzmanları bu hatların
bazılarının müşteriden habersiz otomatik ödeme talimatını aktif hale getirdiğini tespit etti.
-
“Faturadan kaçarken kontöre tutulan” müşterilerin
sayısının her geçen gün arttığına dikkat çeken uzmanlar,
ön ödemeli kartları kullanmadan
önce ticari şartnamelerini dikkatle okumayı
tavsiye ediyor.
‘Occupy Frankfurt’a
yasak gündemde
-
Finans krizine tepki olarak ortaya çıkan Occupy (İşgal) hareketinin Frankfurt'taki Avrupa Merkez
Bankası önündeki kampının yasaklanması gündemde. İlk olarak New
York'ta başlayan ve dünyaya yayılan
işgal hareketinin son kamp yerinden
biri olan Frankfurt'ta eksi 20 derecede bile işgale devam eden Occupy'e
Frankfurt Belediyesi yasak getirmeyi planlıyor. 23 Mayıs'a kadar izinleri uzatılan protestocular 16-19 Mayıs tarihlerinde Frankfurt'ta birçok
sendika, dernek ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla ‘Blocupy' sloganıyla Avrupa'da finans krizini ve
banka sistemini protesto için büyük
bir eyleme hazırlanıyor. Belediyenin
Occupy hareketini yasaklayacağının gündeme gelmesiyle dayanışma
çağrısı yapan işgalciler binlerce imza
toplamayı başardı. İnternet üzerinden organize olan Occupy'cilere aralarında SPD eski Hessen Başkanı
Andrea Ypsilanti olmak üzere birçok
kişi destek verdi. Euro işaretinin altında naylon çadırlarda yaşayan protestocular arasında dört Türk de yer
alıyor. Almanya'nın birçok şehrinden Frankfurt Avrupa Merkez Bankası önüne taşınan ve çadırlarda yaşayan onlarca Occupy üyesi vatandaşların verdiği yardımla günlük ihtiyaçlarını karşılıyor. FRANKFURT ZAMAN
Almanya'da satılan ön ödemeli (prepaid) cep telefon
hatlarının sayısı neredeyse rekordan söz edilebilecek çeşitliliğe ulaştı. Müşterilere faturalı hatların rekabet edemeyeceği ölçüde ucuz konuşma ve kısa mesaj (SMS) gönderme imkanı sağlayan bu kartların dakika ücretleri 6 Cent'e kadar
geriledi. Kontörlü hatlar artık sadece erişilebilir durumda olmak isteyenler için değil, cep telefonunu günlük iletişimde kullananlar
için de avantaj sağlıyor. Hatta ürün
karşılaştırmaları kuruluşu Stiftung
Warentest'in yaptığı araştırmalara göre görüşme süresi ayda 90 dakikayı geçmeyen ortalama tüketiciler için ön ödemeli kartlar en cazip
imkânları sağlıyor.
Ancak tüketiciyi koruma uzmanları bütün bu olumlu yanlarına rağmen kontörlü hatları kullanırken yine de dikkat edilmesi gereken hususlar olduğuna dikkat
çekiyor. Ay sonunda gelecek yüksek cep telefonu faturasıyla uğraşmak istemeyenlerin ilk tercihi olan
kontörlü hat müşterilerini uyaran uzmanlar, "sözde kontörlü"
olan bazı hatların “gerçek” prepaid hatların tersine "kendi kendine kontör yükleyerek” hat sahibinin banka hesabında ciddi zararlara yol açabildiğine işaret etti.
Otomatik yükleme yapan bu
sözde kontörlü hatlar, SIM kartı görüşmeye açıldıktan sonra kontör
bakiyesi sıfıra indiği anda müşterinin banka hesabından para çekecek
şekilde ön ayarlı olarak geliyor. Durumun farkında olmayan birçok tüketici de yeni aldığı kartın internette
kaydını yaparken banka bilgilerini
veriyor, fakat otomatik yükleme seçeneğini iptal etmeyi ihmal ediyor.
Kartını yeni alanlar ilk ay bo-
GAZÛ benim ...
yunca genellikle banka hesaplarını
ve telefonlarındaki kontör miktarını kontrol etmeden görüşmelerini
sürdürüyor. Kontör bittikçe her seferinde en az 15 Euro çeken prepaid kart ay sonunda yüzlerce Euro'ya
varan miktarların çektiğini görebiliyor. Bu durum özellikle bu kartı
akıllı telefonunda internete bağlanmak için kullananların başına gelebiliyor. Bunun üzerine bir de müşterinin verdiği banka hesabındaki
bakiye yetersizse, otomatik ödeme
talimatı geri dönen prepaid şirketi, müşteriye 19,95 Euro'dan başlayan cezalar içeren uyarı mektupları göndermeye başlıyor. Son olarak
"klarmobil" şirketi bu meblağı talep ettiği için mahkeme tarafından
haksız bulundu. Hatta iskontocu
hat işletmecisi Drillisch bünyesindeki discotel, discoplus, maxxim
ve simply bankadan dönen ödeme talimatlarına 20,47'den başlayan cezalar uyguluyor. Bazı şirketler meblağ ödenmedikçe yeniden
para çekmeyi deneyip, ceza miktarını sonraki uyarı mektuplarında
daha da arttırabiliyor.
Berlin Eyalet Mahkemesi'nin
hükmü kesinleşmeyen son kararına
göre kontörlü hat işleten şirketlerin
müşterilerin banka hesabından sadece bir kez para çekmesi mevzuata uygun sayıldı. Karara göre şirketlerin üst üste para çekmesi ve ay sonunda müşteriye hesap çıkarması
yasal düzenlemeye aykırı bulundu.
Bu arada hattı için çıkış veren
müşterilerin de ayrıca dikkatli olması ve hattı işleten şirketin ticari şartnamesini (AGB) baştan sona
okuması gerekiyor. Çünkü hat iptalinden sonra SIM kartının geri verilmesi gerekiyor. Stiftung Warentest uzmanları yaptıkları araştırmalarda “klarmobil” adlı şirketin kartını iade etmeyen müşterilere üç aylık sürenin sonunda 29,65 Euro tutarında hesap çıkardığını tespit etti.
Uzmanlar sürekli eksiye düşmek istemeyen tüketicilere 'debitel light', 'discoplus', 'hellomobil',
'klarmobil', 'maxxim' ve 'simply'
markalarıyla satılan 'sözde' kontörlü hatlardan uzak durmalarını tavsiye ediyor. Buna karşılık
E-Plus şebekesinde hizmet veren
"Connex", "wirmobil" ya da "ntv go!" gibi markalarda otomatik
para çekilmesi riski bulunmuyor.
Öte yandan hattını sadece
erişilebilir olmak için alanlar için
en uygun imkanları ise "Lidl Mobile", "Fonic" ve "Tchibo" sağlıyor. Bu ön ödemeli hatlarda erişilebilir olmak için sadece bir telefon görüşmesi yapmak, aranmak ya da SMS almak yeterli sayılırken, diğer hat işletmecilerinin
çoğu müşterilerden düzenli aralıklarla kontör yüklemelerini isteyebiliyor. FRANKFURT ZAMAN
Avrupa’da açık alanlarda
alkol yasağı tartışılıyor
-
Avrupa'da Münih, Hamburg,
Viyana gibi birçok büyük kentin metrolarında alkol kullanılmasının
yasaklanmasının ardından şimdi de
açık alanlarda alkol yasakları gündeme geliyor. Avusturya'nın Graz belediyesinin açık alanlarda alkolü yasaklamasından sonra ülkenin başkenti
Viyana'nın birinci bölge belediye başkanı da böyle bir yasağı uygulamak istediğini söyledi. Başkentin dünyaca
ünlü ve Birinci Viyana olarak ifade edilen turistik bölgesi Innenstadt sakinle-
ri de açık alanlarda alkol kullanılmasının yasaklanmasını istedi. İlçenin belediye başkanı Ursula Stenzel'in teklif ettiği yasak, ülke televizyonlarında
da gündem konusu olarak ele alındı.
Der Standard gazetesine bir açıklamada bulunan Belediye Başkanı Stenzel,
Graz belediyesinin iç bölgedeki açık
alanlarda ve parklarda alkol kullanılmasını yasakladığını vurgulayarak
bu kararı kendi belediyesinin sınırları
içerisinde de uygulamak istediklerini
söyledi. HÜSEYİN BAYÇÖL VİYANA
Seehofer’in Facebook partisine sadece 600 kişi geldi. Gelenlerin 120’sinin basın mensubu olması dikkat çekti.
Başbakan, Facebook partisi yaparsa...
Senin, benim, bizim - hepimizin.
S
GAZİ - Sevdiklerinizle paylaşın.
G
Bavyera eyaletinin Hıristiyan Sosyal Birlik Parti'li (CSU)
Başbakanı Horst Seehofer'in düzenlediği “Facebook partisi” ilgi görmedi. Facebook'taki hesabından “arkadaşlarını” Münih'teki siyasi etkinliğe
ve eğlenceye davet eden Seehofer'in
davetine sadece 600 kişi geldi, bunlardan 120'siyse basın mensubuydu. Seehofer eğlenceye Facebook
hesabındaki 2 bin 500'den fazla ta-
kipçisini davet etmişti. Almanya genelinde ilk kez düzenlenen etkinlik,
Münih'teki Nobeldisco P1'de yapılmış ve CSU'nun halkla ilişkiler çalışması olarak lanse edilmişti. Konuyla ilgili dadp haber ajansında
yer alan bir habere göre, Korsanlar
Partisi'nden temsilcilerin de katıldığı partiye aşırı sağ parti NPD'liler
de gelmek istedi ancak buna izin
verilmedi. MÜNİH ZAMAN
SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI
03 GÜNDEM
Yaşlı Almanları ‘araba kazandınız’
diye 1,5 milyon Euro dolandırdılar
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
10 MAYIS 1433 C.ÂHİR 19
İstanbul Mali Şube polisi, film senaryolarını aratmayacak bir dolandırıcılık olayını çözdü. Yaşları 70’in üzerindeki
600 Alman vatandaşını ‘Türkiye’den çekilişle araba kazandınız’ diye kandıran şebekeyi çökertti. Almanya’da
haber belgeseline konu olan çetenin, bu yöntemle 1,5 milyon Euro haksız kazanç elde ettiği belirlendi.
FAZLI MERT İSTANBUL
Yaşları 70’in üzerinde 600 Alman
vatandaşını ‘Türkiye’de yapılan çekilişten araba kazandınız, vergi masraflarını öderseniz aracınızı gönderceğiz’
diye dolandıran çeteye İstanbul başta
olmak üzere dört ilde operasyon düzenlendi. 11 aylık çalışmanın ardından yapılan baskınlarda 96 kişi gözaltına alındı. Çetenin bu yolla toplam 1,5 milyon
Euro elde ettiği belirlendi.
Filmlere konu olacak olay, 600
Alman’ın ‘dolandırıldık’ diye uluslararası polis birimi Interpol’e başvurmasıyla ortaya çıktı. Dolandırıcılığın
Türkiye’den yapıldığını belirleyen yetkililer, durumu İstanbul Mali Şube polisine bildirdi. Hemen harekete geçen
dedektifler, yaklaşık bir yıllık takipten
sonra çetenin çalışma yöntemi deşifre
etti. Buna göre çete, Almanya’da yaşayan yaşlı vatandaşların kimlik ve alışverişleri karşılığında yaptıkları çekiliş bilgilerini para karşılığında bir gruptan satın aldı. Ardından hedefteki kişiyi arayıp, “Almanya’daki alışveriş merkezinden yapılan çekilişte otomobil kazandınız. Vergi oranları daha makul olduğu için çekiliş Türkiye’de yapıldı. Vergi ve yol masraflarıyla birlikte 10 bin
Euro öderseniz arabanızı gönderceğiz.”
denildi. Güven kazanmak için de sözde noter numarası diye kurdukları çağrı merkezinin numarası verildi. Çağ-
İstanbul’la eşzamanlı olarak Samsun, Balıkesir ve
Edirne’de yapılan
operasyonlarda
96 kişi gözaltına
alındı. Çetenin,
güven kazanmak
için sözde noter diye verdikleri çağrı merkezi numaralarında Almancası iyi
ve elinde yeterli bilgi olan kızlar
çalıştırdığı belirlendi.
-
FOTOĞRAF:ZAMAN,
FAZLI MERT
rı merkezini noter diye arayanları, Almancası iyi ve elinde yeterli bilgi olan
kızlar karşıladı. Bu yöntemle Almanların güvenini kazanan çete, parayı havale yöntemiyle aldı.
Mali polisin yaptığı araştırmaların
ardından harekete geçildi. Alman polisinin verdiği bilgilerinden yola çıkan ekipler İstanbul, Samsun, Balıkesir ve Edirne
‘de 110 ayrı adrese operasyon düzenledi.
Operasyonlarda 96 kişi gözaltına alındı.
Polisin, bu yöntemle elde edilen
yaklaşık 1 milyon 500 bin Euro kazancı mercek altına aldığı belirtildi.
Çetenin bin 350 dolandırıcılık olayı gerçekleştirdiği belirlendi. Evler-de yapılan aramalarda binlerce Al-man vatandaşına ait bilgiler bulun-du. Emniyette sorgusu tamamlanan
n
şüphelilerden 16’sı serbest bırakıldı,
dı,
12’si adliyeye sevk edildi. 65 şüpheelinin ise sorgusu sürüyor.
ÞEHÝRLER
ÝMSAK
GÜNEÞ
ÖÐLE
ÝKÝNDÝ
AKÞAM
YATSI
BERLÝN
3 43
5 13
13 10
17 17
20 54
22 14
DORTMUND
4 11
5 41
13 34
17 40
21 14
22 34
DUISBURG
4 14
5 44
13 36
17 43
21 17
22 37
DÜSSELDORF
4 15
5 45
13 36
17 42
21 16
22 36
ESSEN
4 13
5 43
13 35
17 42
21 16
22 36
FRANKFURT
4 11
5 41
13 29
17 33
21 04
22 24
HAMBURG
3 53
5 23
13 23
17 32
21 12
22 32
HANNOVER
3 58
5 28
13 25
17 32
21 08
22 28
KARLSRUHE
4 16
5 46
13 30
17 33
21 01
22 21
KASSEL
4 21
5 51
13 26
17 25
20 49
22 09
22 35
KIEL
3 49
5 19
13 23
17 33
21 15
KÖLN
4 15
5 45
13 36
17 41
21 14
22 34
MAÝNZ
4 13
5 43
13 30
17 35
21 05
22 25
22 23
MANNHEIM
4 14
5 44
13 30
17 33
21 03
MÜNÝH
4 06
5 36
13 17
17 19
20 46
22 06
NÜRNBERG
4 04
5 34
13 19
17 23
20 52
22 12
SIEGEN
4 11
5 41
13 31
17 37
21 09
22 29
S.GMUND
4 11
5 41
13 24
17 27
20 55
22 15
STUTTGART
4 14
5 44
13 27
17 29
20 58
22 18
ULM
AACHEN
4 12
4 19
5 42
5 49
13 24
13 39
17 26
17 44
20 53
21 17
22 13
22 37
AUGSBURG
4 08
5 38
13 20
17 22
20 49
22 09
BIELEFELD
4 05
5 35
13 29
17 36
21 12
22 32
BOCHUM
4 12
5 42
13 35
17 41
21 15
22 35
BOBLINGEN
4 15
5 45
13 27
17 30
20 58
22 18
BREMEN
3 59
5 29
13 28
17 36
21 15
22 35
FREIBURG
4 22
5 52
13 32
17 34
21 00
22 20
GELSENKIRSCHEN
4 12
5 42
13 35
17 41
21 15
22 35
HAMM
4 09
5 39
13 32
17 39
21 13
22 33
LUDWIGSBURG
4 13
5 43
13 27
17 29
20 58
22 18
Engelli çocuklar, Diyanet’in
desteği ile umreye gitti
Diyanet, engellileri kutsal topraklara götürdü. Denizli Umut Çocukları Koruma ve Yaşatma Derneği üyesi 24 bedensel, 2 görme engelli, aileleriyle birlikte umre ziyareti gerçekleştirdi. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya
göre, başkanlığın özel bir ekiple refakat ettiği engelliler için Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü
tarafından Medine’de özel bir program düzenlendi.
Programda söz alan gençler, kutsal topraklarda bulunmaktan dolayı çok heyecanlı olduklarını belirterek, Diyanet İşleri Başkanlığı’na yardımlarından dolayı teşekkür etti. Denizli Umut Çocukları Koruma
ve Yaşatma Derneği üyelerinden oluşan heyet, geçtiğimiz aralık ayında Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz’ı makamında ziyaret
etmiş ve umre yapmak istediklerini belirterek yardım istemişlerdi. PINAR KAMAN ANKARA CİHAN
SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ
AĞLATAN DİZİLER
Unitymedia’nın DigitalTV TÜRKEI BASIS paketiyle artıkk evinizde!
Şimdi
30.04.2012’ye
kadar
1 ay
ücretsiz2
Ayda sadece
1
6,95 €
Fatmagül’ün Suçu Ne? Her Perşembe, saat 19:10’da, Euro D’de
de
DigitalTV TÜRKEI BASIS ile izleyeceğiniz diğer kanallar:
ve daha birçok kanal
Ayrıntılı bilgi ve siparişleriniz için:
01805 / 67 84 203 veya www.unitymedia.de/lig
1 Bu tekliften faydalanmak için Unitymedia şirketi üzerinden dijital kablolu televizyon bağlantınız (Digitaler Kabelanschluss)
s) ve dijital alıcınızın olması gerekir. Analog kablo bağlantınıza (Analoger Kabelanschluss) ek olarak, aylık maksimum 2,- € karşılığında dijital kablo bağlantısına sahip olabilirsiniz.
(Genellikle bu ücret kiranızın yan giderleri içinde yer alır, bu olmadığında örneğin aylık 17,90 € ve bir defaya mahsus 39,90 € kurulum ücreti ile tek kişilik kullanım kontratı yapılır.) Dijital alıcı aylık maksimum 1,90 € karşılığında kullanımınıza sunulur. Bunun için bir defaya mahsus 19,90 €’luk aktivasyon
bedeli ve 5,90 €’luk gönderi ücreti ödenir. Asgari sözleşme süresi en az 12 aydır. Online fatura ücrete dahildir. Daha ayrıntılı bilgi için www.unitymedia.de
2 30.04.2012’ye kadar telefonla verilen siparişlerde ilk ay için ücret alınmayacaktır.
3 Alman sabit telefon hatlarından dakikası 14 Cent, cep telefon hattından dakikası en fazla 42 Cent.
04 GÜNDEM
1993-2007 YILLARI ARASINDA BAVYERA ÝÇÝÞLERÝ BAKANLIÐI YAPAN GÜNTHER BECKSTEÝN:
Ýsmail
Kul
Neonazi teröristlere birileri
hedef göstermiþ olabilir
Avrupa’nýn
baþarýlý düþüþü
Eberhard Sandschneider geçen sene bir
kitap yayýnladý. Kendisi Berlin FU Üniversitesinde Çin Politikasý ve Uluslararasý Ýliþkiler Kürsüsü sahibi.
Kitabýnýn baþlýðý þöyle: Avrupa’nýn
Baþarýlý Ýniþi. (Orijinal adý: Der erfolgreiche Abstieg Europas).
Sandschneider, Avrupa’nýn yarýnýn
dünyasýnda hala söz sahibi olabilmek
için bugün iktidardan düþmeyi kabul
etmesi gerektiðini söylüyor.
Bunu daðcýlýk hobisi ile bir benzerlik kurarak da anlatýyor.
Diyor ki: “Daðcýlar bilir. Týrmanmanýn baþarýlý olduðunu söyleyebilmek için
sadece zirveye çýkmak yetmez, baþarýlý
bir þekilde iniþi de gerçekleþtirmek lazýmdýr. Nice daðcý zirveye týrmanmýþ,
ama canlý bir þekilde tekrar aþaðýlara
inememiþtir..” Gerçekten de, Avrupa’nýn iniþini görmemek mümkün deðil.
Bunun emarelerini deðiþik alanlarda görmek mümkün.
Mesela 1900’lü yýllarýn bir dünya
haritasýna bakýn. Avrupalý emperyalist
güçlerin - özellikle de Ýngiltere’nin dünyanýn geri kalan kýsmýný üzerinde
güneþ batmayan bir sömürgeye dönüþtürdüðünü görürüsünüz.
Dünyada baðýmsýzlýðýný korumuþ
çok az ülke ve toprak parçasý kalmýþtýr,
Türkiye, Ýran, Afganistan gibi.
Ancak Avrupa kendi arasýnda kavgaya giriþti, Birinci ve Ýkinci Dünya Savaþlarý ile eski konumunu kaybetti,
Amerika’nýn yükseliþine zemin hazýrladý.
“Daðcýlar bilir.
Özellikle
Týrmanmanýn
20’inci yüzyýlýn
baþarýlý olduðunu
ikinci yarýsýnda
söyleyebilmek
Avrupa ülkeleri
tarihlerinde göiçin sadece zirverülmemiþ bir reye çýkmak yetfah devletine ormez, baþarýlý bir
taya çýkardý, anþekilde iniþi de
cak dünya siyasegerçekleþtirmek
tinde eski aðýrlýklazýmdýr.
Nice daðcý zirveye larýný kaybetti.
Avrupa Birliði
týrmanmýþ, ama
projesi ise serbest
canlý bir þekilde
dolaþým ve ticaret
tekrar aþaðýlara
gibi konularda
inememiþtir..”
baþarýlý olsa da dýþ
politika alanýnda
ayný þeyi söylemek mümkün deðil.
Avrupa’nýn güç kaybýný nüfus alanýnda da görüyoruz.
1900’lü yýllarda Avrupa’da insanlýðýn dörtte biri yaþýyordu.
1950’lerde Avrupa’nýn nüfusu 547
milyondu. Bugün 733 milyon, 2050’de
691 milyon olacak.
Yani 100 sene önce her dört insandan biri Avrupalý iken bugün bu
oran yüzde 10. 50 sene sonra yüzde
7, bu yüzyýlýn sonunda ise yüzde 4 civarýnda olacak.
Ancak Avrupa için asýl sýkýntýlý dönem ise þimdi baþlýyor.
20’inci yüzyýlýn ikinci döneminde
ortaya çýkan refah devleti ve sosyal
devlet artýk çatýrdýyor.
Belki Yunanistan bunun en ileri örneði. Ancak diðer ülkelerde de benzer
sýkýntýlar yaþanýyor. Portekiz, Ýspanya,
Yunanistan, hatta Ýtalya, Fransa.
Sosyal devletin çatýrdamasý radikal
uçlarý besliyor. Tabii, bu uçlarýn verdiði
mesajlarýn da seçmenin kulaðýna hoþ
geldiðini söylemek mümkün.
Sol ve aþýrý solun, “Her þey olduðu
gibi kalabilir, borçlanmaya fazla takýlmadan tüketim düzeyini korumak
mümkün” tezi bazýlarýna cazip geliyor.
Yine aþýrý sað ise, “Asýl sorunumuz yabancýlar. Sýnýrlarýmýzý kapatarak sorunlarýmýzý çözebiliriz. Zaten bugünkü sorunlarýmýzýn ana sebebi uyumsuz yabancýlar” diyebilir.
Mesela Sarrazin de sorunlarý Müslümanlarýn üstüne yýktýðý tezi ile satýþ rekorlarý kýrmýþtý. Ancak aþýrý sað çevrelerin
her þeyden yabancýlarý sorumlu tutmalarý
tezi de çok çürük bir zemine oturuyor.
Nüfus o derece hýzlý yaþlanýyor ki,
elleri yabancýlara mahkûm. Mesela Almanya’da doðum ve ölüm dengesi her
sene 130 bin açýk veriyor.
Bugün Avrupa ülkelerinin önündeki asýl sýnavý þu: Ne solun refah devleti
popülizmine, ne saðýn yabancý karþýtý
milliyetçiliðine prim vermeden süreci
yönetmek.
Kýsacasý zor günde demokrat olmak. Bunu baþarmalarý gerekiyor.
Ýyi günde demokrat olmak kolay..
ikul@eurozaman.de
10 MAYIS 2012 PERÞEMBE ZAMAN
1993 ile 2007 yýllarý arasýnda Bavyera Ýçiþleri Bakanlýðý yapan Günther Beckstein (CSU), Türk basýn mensuplarýyla öðlen yemeðinde
bir araya geldi ve Neonazi terörü hakkýnda önemli açýklamalar yaptý. Beckstein, Neonazi teröristlere cinayetlerin iþlendiði
yerlerde birilerinin hedef göstermiþ olabileceðini söyledi. Beckstein ayrýca, Türklere vize kolaylýðý getirilmesini istedi.
BAYRAM AYDIN MÜNÝH
Yýllarca Bavyera Ýçiþleri Bakanlýðý yapan Günther Beckstein’in
içiþleri bakanlýðý döneminde Nasyonal Sosyalist Yeraltý
(NSU) terör örgütü, bu eyalette beþ cinayet iþlemiþti. Konuyu
Türk basýn mensuplarýna deðerlendiren Beckstein, bu cinayetlerin kendisini çok hareketlendirdiðini ifade etti ve örgüt üyelerine cinayet iþledikleri kentlerde yardýmcý olan ve hedef gösteren
kiþilerin olduðu kanaatinde olduðunu söyledi. Cinayetler aydýnlanmadan önce Türk mafyasý, yabancý düþmanlýðý ve organize
suçlar üzerinde durulduðunu kaydeden eski Bavyera
Ýçiþleri Bakaný, “Her yöne araþtýrma yaptýk ve
bu doðruydu. Ýpuçlarýna ciddi miktarda para
ödülü koyduk. En büyük telefon dinleme
iþlemini baþlattýk ve 30 milyon telefonu
dinledik. Dinlemeler sonucunda 80 telefon üzerinde uzlaþýldý ve bunlar tek tek takip edildi. Fakat katiller bunlar arasýnda
deðildi. Katiller, telefon kartlarýný deðiþtirmiþler her dafasýnda.’’ þeklinde konuþtu.
Bavyeralý siyasi, “Zwickau’daki ev yanmasaydý ve cinayetlerin iþlendiði silah
bulunmasaydý, olay hala aydýnaltýlamayacaktý.’’ dedi. Konuyu aydýnlýða kavuþturmak için Türk yetkilileri ve polisi ile de irtibata geçtiklerini ve Türk
istihbaratýnýn kendilerine olayýn
Hizbullah tarafýndan iþlenebileceðini söylediklerini ileri sürdü. NSU
terör örgütü üyelerinin cinayetlerin iþlendiði yerlerde onlara yardýmcý olan ve hedef gösteren kiþilerin (aþýrý saðcý) olduðunu iddia
1
Günther Beckstein
Türk basýn mensuplarýyla buluþmasýnda ayrýca,
Türk vatandaþlarýna vize
kolaylýðý getirilmesini, zira
artýk zenginleþen Türklerin
Almanya’daki
akrabalarýný
ziyaret etmek
için vize kuyruðunda beklemelerinin anlaþýlmaz olduðunu
anlattý.
eden Beckstein, “Nürnberg cinayetindeki bir örneði ele alalým.
Kurbanlardan þimþek bir çicekçi idi. O, benim evime çok yakýn bir
mesafede çiçek satýyordu ve onun Türk olduðunu yoldan rastgeçerken bilmek mümkün deðil. Birileri ona ipucu verdi. Cinayet iþleyecek bir kiþi, arabasýna binip uzak bir þehre rastgele birini öldürmeye gitmez.’’ þeklinde konuþtu. ZAMAN’ýn NSU üyelerinin
cinayet iþledikleri diðer þehirlerde de hedef göstericilerinin olup
olmayacaðýna sorusuna Beckstein, bu teröristlerin aþýrý saðcý çevrelerden diðer þehirlerde de yardýmcýlarý olduðu kanaatinde olduðunu söyledi. Olaylarýn þimdi araþtýrýldýðýný ve her þeyin açýklýða kavuþacaðýný belirten milletvekili, zaten teröristlere ev tutma ve sahte evrak konularýnda birilerinin yardým ettiðinin ortada olduðunu hatýrlattý. Kendisinin de ülkesini seven bir milliyeçi olduðunu sözlerine ekleyen siyasi, “Fakat bu, Türkleri ya da baþkalarýný öldürmek
anlamýna asla gelmiyor.’’ dedi. NSU ile ilk
hatanýn, 1998 yýlýnda onlarýn gözden kaçýrýlmasýyla yapýldýðýnýn altýný çizen
Beckstein, Neonazi teröristlerin cinayeti
bir kaç dakika içinde iþleyip iz býrakmadan kaybolmalarýnýn da iþi zorlaþtýrdýðýný
anlattý. 680 aþýrý saðcýyý tek tek araþtýrdýklarýný da anlatan Beckstein, veri depolama yasasýnýn gerekliliðine iþaret
etti. Seçimler konusuna da deðinen
Beckstein, Christian Ude’nin eyalet
Baþbakaný olma ihtimalinin düþük
olduðunu ve daha önce kendisinin
Bavyera Baþbakanlýðý görevinden çekilme kararýnýn doðru
olduðunu savundu.
NSU Araþtýrma Komisyonunu
bugün Türk vekiller de dinleyecek
TAYFUN GÝRGÝN BERLÝN
Almanya'yý ziyaret eden
TBMM üyeleri, Federal Meclis
Baþkanvekili Wolfgang Thierse ile
bir araya gelerek, NSU örgütünün
iþlediði cinayetlerle ilgili sürdürülen
soruþturmalar hakkýnda bilgi aldý.
Federal Meclis'teki görüþmeye
TBMM üyeleri Tunca Toskay, Çiðdem Münevver Ökten, Þafak Pavey
ve Nazmi Gür ile Türkiye'nin Berlin
Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslýoðlu, Yurtdýþý Türkler ve Akraba Topluluklar Baþkanlýðý Baþkan Yardýmcýsý
Gürsel Dönmez de katýldý. ZAMAN’a açýklamalarda bulunan Mersin AK Parti Milletvekili Ökten,
“Kurban aileleri deðer olarak görülmedi ve onlara da iftira atýlarak
onurlarý kýrýlmýþtý. 8 vatandaþýmýzýn
katledilmesi sonucunda polis teþkilatýnýn bu iþi küçümseyerek, dönerci
cinayetlerine, mafya hesaplaþmasýna
indirerek, hatta ve hatta daha da
onur kýrýcý daha da haysiyeti yok
edici olacak bir aile içi çekiþmeye götürmesi, onlarýn yüksek ihmallerinin
neticesi. Ancak Baþbakan Merkel
Araþtýrma komisyonunu kurarak ve
özür dileyerek kýrýlan onuru tamir
etti.“ diye konuþtu. Ökten, Araþtýrma komisyonlarýnýn bu noktadan
sonra adil bir þekilde araþtýrma yapacaðýný kaydetti.
Türk vekillerinin de katýlacaðý
1
BKA, NSU ÖRGÜTÜNÜN TATÝL FOTOÐRAFLARINI YAYIMLADI
Federal Kriminal Dairesi (BKA) internet sitesinde Nasyonal Sosyalist Yeraltý (NSU) terör örgütü üyeleri Uwe
Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zschäpe’nin tatillerde çekindikleri fotoðraflarý yayýmladý. BKA, böylece örgüt hakkýnda sürdürülen araþtýrmayý hýzlandýrmak ve
daha fazla bilgiye ulaþmayý amaçlýyor. Fotoðraflar
BKA’nýn tahminlerine göre 1990 ila 2009 yýllarý arasýnda
örgüt üyeleri tatil yaparken çekilmiþ. BKA’nýn internet
sitesinde Federal Baþsavcýlýk ve Federal Kriminal Dairesi’nin NSU örgütünü aydýnlatmak için yeni fotoðraflar
vesilesiyle vatandaþýn yardýmýný istediðini duyurdu. Örgüt üyelerinin masumca bir imaj sergiledikleri ve yaz tatillerinde çektikleri fotoðraflar bu güne kadar basýnda
veya herhangi baþka bir yerde görülmemiþti.
Federal Meclis’in kurduðu NSU
Araþtýrma Komisyonu bugün
üçüncü oturumunu gerçekleþtiriyor. Sebastian Edathy (SPD) baþkanlýðýndaki komisyon, tanýk kürsüsünde bugün Bavyera eyaletinde
5 Türk’e yönelik iþlenen cinayetleri
araþtýran Baþsavcý Walter Kimmel,
Bavyera eyaletinde kurulan özel cinayet masasý SoKo Bosporus’un
olay analisti Alexander Horn ve Baden-Württemberg eyaletinden
meslekdaþý Udo Haßmann, SoKo
Bosporus üyesi Manfred Pfister ve
Bavyera eyaleti Anayasa Koruma
Dairesi aþýrý saðcý bölüm Baþkaný
Edgar H.’yý da tanýk olarak dinleyecek. Araþtýrma komisyonu çalýþmalarýný yarýn da devam sürdürecek ve eski Bavyera eyaleti Anayasa
Koruma Dairesi Baþkaný Wolfgang
Weber ve Federal Kriminal Dairesi’nde (BKA) NSU örgütünün iþlediði cinayetleri araþtýran Christian
Hoppe de dinlenecek. NSU Araþtýrma Komisyonu güvenlik birimlerinin cinayetlerin gerçekleþtiði 5
eyalette cinayetleri araþýrýrken yaptýklarý hatalarý masaya yatýracak.
Komisyon için en büyük soru iþaretini oluþturan konu ise NSU örgütü
üyeleri ve destekçileri neden yýllardýr yer altýnda gizlenmiþ ve bunun
polis ve istihbarat tarafýndan gün
yüzüne çýkmamýþ olmasý.
Thomas Breustedt
Stern’nin
iddiasý
KRV’yi
karýþtýrdý
KRV’de seçime üç
1gün kala Sosyal De-
mokrat Partili eyalet hükümeti hakkýnda CDU aleyhine haber yapan gazetecilere
maddi yardým yapýldýðý iddia edildi. Haftalýk Stern
dergisinde yer alan iddialara göre 2010 yýlýnda eski bir
gazeteci grubu internette
Wir-in-NRW isimli blogta
Rüttgers hükümetinin aleyhinde haberler yayýmladý.
Haberler o dönem SPD’ye
yaramýþ ve CDU bu sayede
oy kaybetmiþti. Blogta yazan gazeteciler ise ise
SPD’nin seçimleri kazanmasýnýn ardýndan hükümetten çeþitli kültür ve spor
dergileri yayýmlama görevi
alarak 100 bin Euro’yu aþan
gelir elde etti. Söz konusu
blog özellikle ‘Rent-aRüttgers’ (bir Rüttgers kirala) tabiri ile 2010 yýlýndaki
seçim kampanyasýnda
CDU’yu alay konusu yapmýþ ve puan kaybettirmiþti.
Hükümet sözcüsü Thomas
Breustedt ise bir basýn toplantýsý düzenleyerek bu iddialarýn asýlsýz olduðunu,
dergilerin blog sitesiyle hiç
bir alakasý olmadýðýný savundu. Breustedt, “En iyi
dergiyi bize sunan bu þirket olduðu için görevi bu
þirket aldý” diyerek Stern
dergisinin yeterli þekilde
araþtýrma yapmamasýný
eleþtirdi. Hükümet sözcüsü
ayrýca, bu haberin arkasýnda CDU partisinin olduðunu iddia etti. HÜSEYÝN TOPEL,
FATÝH AKTÜRK DÜSSELDORF
05 GÜNDEM
10 MAYIS 2012 PERÞEMBE ZAMAN
PRO NRW’YE EN GÜZEL CEVAP:
‘Bize taþ atana biz gül atarýz’
Mahmut Çebi
deyip Pro NRW’yi güllerle karþýladýlar
Halefini bilmiyorsa
selef, kim vurduya
gider, olur telef
Cami önlerinde Müslümanlarý provoke etmeye, kýþkýrtmaya çalýþan aþýrý saðcý parti Pro NRW’ye Düren DÝTÝB yönetimi unutamayacaðý
bir hoþgörü dersi verdi. Türk-Ýslam geleneðinin, “Bize taþ atana biz gül atarýz” prensibiyle hareket eden cami dernek yönetimi protesto gösterisi için gelen Pro NRW’lileri güllerle karþýladý. Pro NRW’liler ne yapacaklarýný þaþýrdý, “Biz aslýnda bütün camilere karþý deðiliz. Partimiz din ve inanç özgürlüðüne kesinlikle her zaman saygý gösteriyor” dedi.
HASAN DOÐRUL, ZÝVER ERMÝÞ
DÜREN
Aþýrý saðcý Pro NRW, cami önlerinde provokasyon gösterileri
çerçevesinde Düren DÝTÝB Merkez
Camii önünde de eylem gerçekleþtirmek istedi. “Bize taþ atana biz gül
atarýz” prensibinden hareket eden
Düren DÝTÝB Merkez Camii Derneði
yöneticileri protesto için gelen Pro
NRW’lileri bir demet gülle karþýladý.
Cami önlerinde Müslümanlarý provoke etmeyi hedefleyen aþýrý saðcý
Pro NRW’liler cami yönetiminin bu
davranýþý karþýsýnda bocaladý, ne yapacaðýný bilemedi. Pro NRW’liler,
“Aslýnda biz bütün camilere karþý
deðiliz” demeye baþladý. Pro
NRW’de 25 cami önünde Ýslam ve
Hz. Muhammed karþýtý karikatür ve
söylemlerle Müslümanlarý kýþkýrtmaya ve onlarýn þiddete baþvurmasýný
saðlayarak Alman kamuoyundan oy
toplamaya çalýþýyor. Pro NRW partisi mensuplarýnýn Salý günü ki adreslerinden biri de Düren DÝTÝB Merkez
Camii’ydi. Pro NRW yandaþlarý bazý
illerde yaptýklarý aþarý provakatif konuþmalarý ve Selefilerin aþýrý tepkisi
nedeniyle Düren DÝTÝB Merkez Camii’ne 200 metre uzaklýkta, polis korumasý altýnda gösterilerini yapmak
zorunda kaldý. Toplam 10 kiþilik bir
guruptan oluþan partililer seçim konuþmasýný yapmadan önce ilginç bir
sürprizle karþýlaþtý. Düren DÝTÝB
Merkez Camii yönetim kurulundan
beþ kiþi Pro NRW’ lilere çiçek vermek istedi. Partililerin yaný sýra Alman ve Türk medyasýný da þaþýrtan
bu hareketin nedenini ise yönetim
kurulu üyelerinde Ufuk Þimþek, “Biz
bu çiçeklerle Türk ve Müslüman hoþgörü ve misafirperverliðimizi göster-
1
mek ve bizim hakkýmýzdaki negatif
protestolarýnýza raðmen size dostluk
elini uzatmak istiyoruz diyoruz’’ þeklinde açýkladý. Pro NRW ‘liler buna
karþýn “Bu çiçeklerin bize takdim
edilmesi çok kibar bir davranýþ. Bu
çiçekleri partim adýna kabul ediyor
ve cami yönetimine teþekkür ediyorum. Biz Pro NRW olarak bütün camilere karþý deðiliz. Almanya’da bazý
camiler guruplaþmayý ve ayrýmcýlýðý
körüklüyor. Biz bunun ileride bir iç
savaþa neden olabileceðinden endiþe
ettiðimiz için bazý radikal camilerin
kapatýlmasýný istiyoruz. Partimiz din
ve inanç özgürlüðüne kesinlikle her
zaman saygý gösteriyor” dedi. Basýna çiçek verilmesiyle ilgi görüþlerini
aktaran partililer daha sonra gösterilerine baþladý. Gösteri sýrasýnda camilere hayýr pankartlarý ve Hz. Muhammed (SAS)’ e hakaret içeren ka-
rikatürleri kullanan partililer diðer bir
sürprizle karþýlaþtýlar. Dürener Bündnis derneði üyeleri, Yeþiller partisi
eyalet milletvekili Oliver Krischer,
Korsanlar partisi üyeleri ve çok sayýda Alman ve Türk vatandaþýn oluþturduðu 200 kiþilik bir gurup Düren
Camii önünde hazýr bulundu. Pro
NRW’ lilerin parti konuþmasýna alkýþ
ve düdüklerle engel olan kalabalýk,
partililere konuþma imkaný vermedi.
Seçim konuþmasý yaklaþýk bir saat
süren Pro NRW’ liler olaysýz bir þekilde daðýldýlar. Gösterinin ardýndan
ZAMAN’IN sorularýný cevaplayan
Yeþiller Kuzey Ren Vestfalya Milletvekili Oliver Krischer, Pro NRW’ nin
yaptýðýnýn kesinlikle bir seçim konuþmasý olmadýðýna, açýk bir þekilde
Müslüman ve Türkleri provoke etme
giriþimi olduðuna dikkat çekti. Krischer, “Biz Dürenliler olarak daha önce aþýrý saðcýlara karþý tek yürek olduðumuz gibi, bugün de Pro
NRW’ye karþý hep bera-
beriz” dedi. Dürener Bündnis derneðinden Karl Panitz ise ‘‘Pro NRW’ liler bu gösteride hiçbir bilgi vermediler ve sadece provoke ettiler. Bu da
onlarýn seçim konuþmasý için deðil,
Müslümanlarý ve Türkleri provoke
etmeye çalýþtýklarýna açýk bir kanýttýr”
þeklinde konuþtu . Düren Polisi ise
protestonun olaysýz geçmesinden
memnun olduklarýný dile getirdiler.
Düren DÝTÝB Merkez Camii yetkililerinin Pro NRW’ lilere çiçek vermesini
ve dostluk elini uzatmasýný taktir
eden polis memurlarý, böyle bir
olayla ilk kez karþýlaþtýklarýný söyledi.
Gösterinin ardýndan Dürener Bündnis üyeleri Pro NRW’ nin gösteri
yaptýklarý yeri manen kirlenmiþ olduðunu kabul ettikleri için gösteri alanýný sembolik olarak süpürdüler.
Camilerinin
önüne protesto
için gelen aþýrý
saðcý ProNRW
üyelerini çiceklerle karþýlayan Düren
DÝTÝB Merkez
Camii yönetim
kurulu herkesi
þaþýrttý.
Bielefeld’de de saðduyu galip geldi
Pro NRW Partisi, Bielefeld’de
1de DÝTÝB Brakwede Vatan Ca-
mii´ni protesto etme amacýyla bir
gösteri düzenledi. Pro NRW´nin Bielefeld'de gösteri yapmasýný önlemek
amacýyla düzenlenen karþý gösteriye
ise 500´ün üzerinde Bielefeldli katýldý.
Yaklaþýk 100 üzerinde polisin gözetimi altýnda gösterilerine baþlayan Pro
NRW parti üyeleri istedikleri yürüyüþü gerçekleþtiremediler. Katýlýmcýlar
ise caminin bulunduðu Windelsbleicher caddesini kapattýlar. Brakwede
camii dernek baþkaný Murat Kayýplar, karþýt gösteriyi Bündnis gegen
Rechts (Saðcý karþý ittifak taraftarý) ile
organize ettiklerini ve kimsenin provokasyonlara gelmemesini söyledi.
Uyum meclis görevlisi Yasin Sever
ise, yabancý düþmanlýðý yapan bu
partiyi hiçbir yerde ve hiçbir zaman
görmek istemediklerini belirtti. Bielefeld´in deðiþik okullarýndan öðrencileri ile gelen öðretmenler de cami
baþkaný ve din görevlisine, üzerinde
“Schule gegen Rassismus(ýrkçýlýða
karþý okulu)’’ yazan bir resim takdim
Pro NRW’nin Bielefeld’de gösteri
yapmasýný önlemek amacýyla
düzenlenen
karþý gösteriye
ise 500´ün
üzerinde Bielefeldli katýldý.
ettiler. Christlich Islamischem Dialog
dernek görevlisi Volker Steffen ise,
Ýslamiyet'in Almanya'nýn bir parçasý
olduðunu belirtti. Brackwede Belediye Baþkaný Regina Kopp Herr ise ka-
Ýçiþleri Bakaný faturayý
Selefilere kesti
Almanya’da radikal dinci grup Selefiler ile aþýrý saðcý Pro NRW arasýnda yaþanan çatýþmada iki polis
memurunun yaralanmasýndan sonra konuþan Federal
Ýçiþleri Bakaný Hans Peter Friedrich, sert açýklamalarda
bulundu. Rheinische Post gazetesine konuþan Bakan
Friedrich, “Hiç þüphesiz ki; Selefiler ideolojik olarak ElKaide'ye yakýn kiþilerdir” dedi ve ekledi: “Þu da kesin ki;
politik olarak amaçlarý hür ve demokratik devlet düzenimizi bozmaktýr. Ancak buna izin vermeyeceðiz.” Aþýrý
uçlarýn ve aþýrý dincilerin Almanya'da istediklerine ulaþamayacaklarýný kaydeden Friedrich “Bu tür taraflarýn çatýþmalarýna izin vermeyeceklerini” de sözlerine ekledi. Öte
yandan Bild gazetesi bazý milletvekillerinin Selefilerin ülkeden sýnýr dýþý edilmesi için görüþ bildirdiðini duyurdu.
Habere göre, koalisyon hükümetinden bazý milletvekilleri bu tür aþýrý dinci gruplara üye olanlarýn Alman vatandaþlýðýnýn alýnmasý, dernekleþmelerine izin verilmemesi
ve ülkeden sýnýr dýþý edilmelerini istedi. BERLÝN ZAMAN
1
týlýmcýlara þu mesajý verdi: “Gelin
hep beraber insanlýk adýna burada
bulunan bütün demokratik partiler,
dernekler ve gruplar el ele verelim.
Demokratik temel hak ve özgürlüðü-
müzü koruyalým ve asla böyle ýrkçý
Pro NRW ve ýrkçý politikaya sahip bir
kalabalýða geçit vermeyelim ve toplanmamasýný saðlayalým.’’ dedi.
OSMAN NURÝ DENÝZLER, ALÝ ORHAN BÝELEFELD
Schavan: Yabancý diplomalarý
tanýyarak uyuma katký saðladýk
Federal Eðitim Bakaný
somut bir katký saðladýk” þeklinde konuþtu. Bakan ayrýca
bancý diplomalarýn tanýnülke genelinde yabancý diplomasýna yönelik çeþitli çevrelmalarýn tanýnmasýna iliþkin
erden gelen eleþtirilere karþý
bürolar açýldýðýný ve bu tür
kendini savundu. Konuyla ildiploma sahiplerinin ayrýca
gili Hamburger Abentblatt
kurulan telefon hattýndan da
gazetesine bir açýklama yapan
yardým alabileceklerini kaydetti.
Annette S havan Uyum ve göç konusundan sorumHýristiyan Demokrat Parti CDU'lu
c
Eðitim Bakaný, yabancý diplomalarý
lu Alman vakýflarýn uzmanlar grubu,
tanýyarak uyuma katký saðladýklarýný söyle- söz konusu geliþmeyi eleþtirmiþ ve bu
di. Schavan “Yabancý diplomalarýn tanýn- konuda çok baþlýlýk ve karmaþadan þikâyet
masýna iliþkin kanunla uyuma önemli ve etmiþti. FRANKFURT ZAMAN
1Annette Schavan, ya-
Selefiler ilginç bir grup. Hem ortalýkta pek görünmüyorlar
hem de göründükleri zaman iyi reklam veya tahribat yapýyorlar. Görünmeleri veya konuþmalarý sonrasýnda onlara “Allah razý olsun” diyen müslümana rastlamak imkansýz gibi. Fakat Alman medyasý ve özellikle televizyonlar
onlarýn söylemlerini ve görüntülerini tercih ediyorlar.
Söylemleri siyah veya beyazdan oluþuyor. Ara tonlara yaþam hakký tanýmýyorlar. Diðer müslümanlar için de geçerli olmak üzere onlar gibi olmayanlarý cehenneme gönderiyorlar. Diyalog ve birlikte yaþama mesajý veren büyük
dini kurumlarýn söylemleri sýkýcý bulunurken, onlarýn söylemleri reyting yapýyor öne çýkartýlýyor.
Sayýlarý da ilginç. Almanya’nýn güvenilir haber sitesi
Deutsche Welle toplam sayýlarýný 2500 olarak veriyor. Bu
rakamý 4000’e kadar çýkaranlar var. Onlarý Kuran daðýtýrken daha bir kere bile göremeyen çok sayýda insan hatta
muhabirler olmasýna karþýn, 25 milyon Kuran daðýtacaklarý
medyada bangýr bangýr seslendiriliyor. Medyanýn dikkatini
çekmek için çok iyi bir rakam. Herkesin aklýnda 25 milyon
kaldýðýna göre medya taktiði yemiþ görünüyor. Halbuki az
düþünülse 2500 kiþinin 25 milyon kitabý daðýtmasý teknik
olarak mümkün deðil. Þu ana kadar Ulm’de bulunan Ebner&Spiegel matbaasýnda 300 bin Kuran basýlmýþ. Tartýþmalar sebebiyle matbaa 50 binlik ikinci baský teklifini þimdilik reddetmiþ. Selefiler hala Kuran daðýttýklarýna göre 6
ayda bile 300 bin baský bitmemiþ. 25 milyonluk baskýnýn
daðýtýmýnýn kaç on yýlda bitebileceðini siz hesap edin artýk.
Üyelerinin mali durumunun iyi olmadýðý ifade ediliyor.
Hessen ve Köln’deki organizatörlerinin sosyal yardým aldýðý medyada ve internette yazýlýyor. Fakat internette
Köln’deki organizatör Ýbrahim ebu Naci’nin milyoner bir
iþadamý olduðunu da yazýyor. Hangisi doðru belli deðil.
Hessen’deki organizatör ise kapýsýnda Mercedes olan lüks
bir villada kalýyor. Açýklamasýnda zengin bir sponsoru olduðunu belirtiyormuþ. Resmi kurumlarýn ilk baský için ödenen 300 bin euronun kaynaðýný müphem býrakmalarý da ilginç. Para ödendiðine göre bunun tespiti çok kolay deðil
mi? Ödeyene sorarsýn olur biter.
Biliyorsunuz Selefilik Suudi Arabistan kökenli bir hareket ve daha çok Araplar arasýnda yaygýn. Hareketin
Türklere kanca atmaya çalýþtýðýna dair bir izlenim var.
Dünkü yazýmda bahsettiðim Metin Kaplan türü Alman
Ýslamcý Alman vatandaþlarý ürkütecek resim isteyen mihraklarýn bunu Türklerle baþaramayýnca yandan giriþ yapmaya çalýþtýklarý ifade ediliyor. Paranýn daha çok Türklerden toplandýðýnýn iddia edilmesi bu meyanda deðerlendirilebilir. Bonn’daki olayda polisi yaralayan Selefinin bir
Türk olmasý da o yüzden çok sürpriz deðil. Ayný kiþinin
daha önce de býçaklamadan sabýkasýnýn olmasý ise Türkisch Ergenekoncularýn Ýslamcý devþirme tekniklerini hatýrlatýyor. (Ýþin Metin Kaplan’ýn Düsseldorf’ta yargýlanan
damadýna kadar giden ilginç boyutlarý da var ama, yer
darlýðýndan onu baþka yazýda ele alacaðým.)
Almanya demokratik bir ülke. Zorlama veya korkutma
olmadýktan sonra ücretsiz kitap daðýtýmýna karþý çýkmak
doðru deðil. Daðýtma üslubunu eleþtirebiliriz, araya mesafe
koyabiliriz ama engellenmesini isteyemeyiz. Burada Müslümanlar açýsýndan önemli olan husus ise sadece Almanca
metin olarak daðýtýlan Kuranlarýn aslýna uygun olup olmadýðýnýn araþtýrýlmasýdýr. Müslüman teþkilatlarý temsilen
KRM’in bu konuda acilen bir tetkik yapýp açýklamayý Almanlarýn da duyacaðý þekilde kamuoyuna duyurmasý þarttýr. Acilen diyorum. Çünkü Almanlar bizim Türkler gibi
deðil. Bizimkilerde bütün ömründe Kuran mealini baþtan
sona okuyan kaç Müslüman bulabilirsiniz. Ama Almanlarýn bir çoðu aldýklarý kitabý okumuþ bile olabilirler.
Niçin aciliyet? Çünkü Selefilerin eylemlerinin hassas
noktasýný þiddet oluþturuyor. Prof. Rauf Ceylan Selefiler
arasýnda bazý radikal gruplarýn silahlý mücadele yanlýsý olduðunu, dýþa kapalýlýk ve basit anlatýmýn insanlara cazip
geldiðini ve örgütün üyelerine “seçilmiþ özel bir kiþi” hissini verdiðini söylüyor. Procularýn tahriki sebebiyle de olsa
Selefiler þu an Almanya’da þiddetle anýlýr olmuþlardýr.
Olumsuz tablonun yaygýnlaþtýrýlmasý engellenmelidir.
Bu vesileyle Düren Fatih Camii’nde provokasyon yapmaya çalýþan Pro NRW’cilere “Biz bize taþ atana gül atarýz.” diyerek bir demet gül veren, þaþýrýp utanan ve “Biz
bütün camilere karþý deðiliz” cevabýný veren procularý gülle
yemiþten beter eden Düren DÝTÝB yönetimini gönülden
tebrik ediyorum. mcebi@eurozaman.de
06 GÜNDEM
CDU, KRV’de ilk kez yabancılara
bu kadar ağırlık veriyor
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Seçilirse Köln-Mülheim’ın sesi olacak
1980 yılında Marl’da doğan Serap Güler
1999 yılında liseyi bitirip üniversiteye gitmeye hak kazandı. Üniversite hayatından önce Dortmund’da otelcilik alanında
meslek eğitimi gören Güler,
devamında Duisburg Essen
Üniversitesi’nde Alman dili
ve edebiyatı ve iletişim bilimleri okudu. Evli olan Serap Güler üniversiteden
sonra Aile, Kadın ve Entegrasyon Bakanlıklarında görev aldı. Akabinde Kuzey
Ren Vestfalya Sağlık, Bakım
ve Yaşlılık Bakanlığında basın sözcüsü oldu. Serap Gü- SERAP GÜLER
ler 2007 yılında eski Uyum
Bakanı Armin Laschet’ın danışmanlığı
görevini üstlendi. Önümüzdeki hafta Pazar günü erken seçime gidecek eyaletinde Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) listesinde 14. sıradan aday gösterilen Serap
Güler Köln Mülheim’dan aday. Güler se-
Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) 13 Mayıs’ta yapılacak KRV seçimlerinde ilk kez göçmenlere bu derece ağılık verdi. 124 kişilik CDU eyalet seçim listesinde üç Türk kökenli
milletvekili adayı bulunuyor. Ayrıca CDU’nun iktidara gelmesi durumunda başbakanlığa
direkt bağlı olacak uyum müsteşarlığı görevine Gonca Türkeli-Dehnert getirilecek.
HÜSEYİN TOPEL, FATİH AKTÜRK DÜSSELDORF
Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi
(CDU), bu seçimlerde yabancılar konusunda en fazla dikkatleri üzerine çeken
parti oldu. CDU, 124 kişilik eyalet seçim
listesine üç Türk kökenli milletvekilini sığdırmayı başardı. Parti bununla kalmayıp, iktidara gelmesi durumunda uyum müsteşarlığına Gonca
Türkeli-Dehnert’i atayacağını açıkladı. Partinin Başbakan adayı Norbert Röttgen, ayrıca uyum müsteşarlığını doğrudan başbakanlığa bağlayacak ve Avrupa Birliği ile federal konularla birleştirilecek. Bu müsteşarlığın doğrudan başbakanlığa dahil edilmesi Röttgen’in, başbakan olması durumunda doğrudan bu konuyla ilgilenmek istediğini gösteriyor. CDU’nun planlarının arasında
ayrıca uyum yasasını uygulamaya geçirmek
ve yıllık uyum raporları çıkarmak yer alıyor.
Hıristiyan Demokratlar, bunun yanında göçmen dernekleriyle daha yakın temasta olabilmek için uyum zirvelerini sabit programlarına dahil etmek istiyor. Tüm bunlar CDU’nun
uyum konusunda beklenmedik bir atağa
geçtiğini gösteriyor. Bunda da şüphesiz, eyaletin ilk uyum bakanı olan ve Türklerle irtiba-
-
tının iyi olduğu bilinen
Armin Laschet’in büyük
payı var.
EĞİTİM’DE ÖZÜRLÜ ÇOCUKLARA AĞIRLIK
CDU’nun önem verdiği ilk konularında başında
eğitim var. CDU federal bazda çocuklarını ana
okula göndermeyen ailelere aylık 150 Euro vereceğini açıklamış, partinin KRV adayı Norbert
Röttgen’de SPD’li Kraft ile katıldığı tartışma
programlarında bakım parasına destek vermişti.
Röttgen, ayrıca ana okul kapasitesini arttırma işlemini hızlandırmayı amaçlıyor. KRV-CDU iktidara gelmesi durumunda ise eğitim konusunda
ilk önem vereceği konulardan bir tanesi özürlü çocukların, özürsüz çocuklar ile aynı sınıfta
ders görmelerini sağlamak olacak.
EKONOMİDE SAĞLAMLAŞTIRMA POLİTİKASI
Eyalet hükümetinin düşmesine neden
olan ekonomi konusunda ise CDU’nun
görüşü gayet net ve açık. Başbakan adayı
Norbert Röttgen, seçim kampanyası çerçevesinde sürekli borçlanmayı durduracaklarını ve sağlamlaştırılmış bütçe politikası yapacaklarını söylüyor ve SPD’li
Hannelore Kraft’ın borçlanma politikasını eleştiriyor. Röttgen bu konuyu lafta da
bırakmak istemediği için borçlanmayı durduracak olan ‘borç freni’ni eyalet Anayasasına aldırmak istiyor. Röttgen ve partisi işçileri de unutmayarak, tarife sözleşmeleri olmayan alanlarda asgari ücret için de federal
CDU partisine destek verecek.
çilmesi halinde Mülheim semtine bir danışmanlık bürosu açmayı planlıyor. Güler kendisini halk ile iç içe yaşayarak, halkı dinleyip onların sesi olarak siyasette yer almayı hedeflediğini ve bunun için Mülheim
bürosunu halkın gelip derdini anlatabileceği bir diyalog platformu olmasını
planladığını söylüyor. Serap Güler, seçim kampanyasında eğitime ve kusursuz dil bilgisine vurgu yapıp önem veriyor. Yüksek
kalifiye personel eksikliği çeken Almanya’nın elinde bulunan kalifiye personeli değerlendirmesine yönelik “Kendi içimizde olup ta iş bulamayan kalifiye elemanları istihdam etmemiz gerekiyor” diyor. Serap Güler, ayrıca okullarda inançlara göre ayrı din derslerinin
olması gerektiğini savunuyor.
Siyasete erken girdi, çok yol aldı
CDU’nun en genç adaylarından olan
24 yaşındaki Uğur Doğan 2009 senesinde tanıştığı siyaset arenasında bugüne dek birçok görev aldı. Ekonomi okuyan Doğan’ın asıl mesleği uluslararası
şirket danışmanlığı. Hıristiyan Demokratlar için gençlik teşkilatında göreve başlayan Doğan, kısa sürede CDU’nun gençlik kolları olan Genç Birlik’te (Junge Union) Asbaşkan olmayı
başardı. Halen Ahlen Belediyesi Yönetim Kurulu üyesi ve uyumdan sorumlu kişi
olan Doğan aynı zamanda Meclis grubunun uyum UĞUR DOĞAN
politikasında
danışman.
Genç aday, Hıristiyan Demokrat Birlik
Partisi’ni tercih nedenini ise “Esasında
benim bölümüm ekonomi ve CDU ekonomi politikası en kuvvetli olan parti. Bu
yüzden CDU her zaman benim için ideal
SAĞLIK’TA HASTA VE YAŞLI BAKIMININ BİRLEŞTİRİLMESİ
CDU’dan sağlık alanında, uyum ve eğitim
konularına verdiği önemi pek göremiyoruz.
Ancak parti programında bu alanda hasta ve
yaşlı bakımına önem verecek. Buna göre parti, hasta ve yaşlı bakımını birleştirip, bir meslek haline getirebilmek için Federal Konsey’e
önerge sunacak.
parti oldu. Bunun yanında Hıristiyan bir
parti olan CDU dinlerin esası olan doğruluk, insan sevgisi, tolerans, hoşgörü, sorumluluk bilinci, mütevazılık bana
göre İslam’ın önemsediği değerlerin aynısı. Bu sebeplerden dolayı
kendimi bu partinin mensubu olmaktan mutluyum.
Çünkü kendi dinamiklerimize en yakın ortamı burada buluyorum” şeklinde tanımlıyor. Okullarda İslam
din dersi başlaması için,
var olan uyum politikasını
daha adil ve güçlendirmek
için CDU’nun seçilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Doğan, aynı şekilde ‘kendi ana dilini güzel öğrenip buna
dayalı daha güzel bir Almanca öğrenme
ortamı sağlayabilmek için halkın güvenini ve oylarını istiyoruz.” diyor. Uğur
Doğan, CDU için 110. sıradan aday.
CDU kazanırsa uyum müsteşar olacak
Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir,
Dortmund’dan
aday gösterilen Şaziye AltundalKöse, Daniela
Schneckenburger, Mario Krüger ve Ulrich
Langhorst ile
Dortmund Alevi Derneği’nde
bir araya geldi.
Gonca Türkeli-Dehnert de milletveki- kuk okumaya başlamış. Bu eğitimi çerli adayı olmamasına rağmen CDU ik- çevesinde birinci devlet sınavının ardıntidara gelirse uyumdan sorumlu müs- dan staj için bir yıl İzmir’e gitmiş. Huteşar olacak. CDU lideri Norbert Rött- kuk alanında ki ikinci hukuk sınavını da
gen Türkeli-Dehnert’e KRV’deki göl- Makedonya’da yapan Türkeli-Dehnert,
ge kabinesinde önemli bir yer ayırdı. üniversite eğitiminin ardından avukatlıCDU’nun iktidara gelmesi durumun- ğı hiç düşünmediğini anlatıyor bize. O
da 1975 doğumlu Gondönemlerde gazetede Maca Türkeli-Dehnert, eyaria Böhmer’in ilanını gördület başbakanlığına dâhil
ğünü anlatan Gonca Türkeedilecek olan Uyum, Avli, “hemen başvurumu yaprupa Birliği ve Federal İştım ve kabul edildim” diyelerden sorumlu müsterek, Türk kökenlileri de bu
şarlığı yönetecek. Sempaçerçevede siyasi alanda aktif
tik kişiliği ile de dikkat çeolmaya davet ediyor. Gonca
ken Türkeli-Dehnert, bu üç
Türkeli-Dehnert, halen Maalanın birleştirilip, Başbaria Böhmer’in yanında üst
kanlığa dâhil edilmesinin
düzey uyum görevlisi olarak
önemli olduğuna vurgu ya- GONCA TÜRKELİ-DEHNERT
çalışıyor. Türkeli-Dehnert,
pıyor ve örneğin uyumla
“bir Türk kökenli olarak
alakalı olan yabancılar yaCDU’dan çok memnunum.
sasının federal devletle de alakalı oldu- CDU’nun biz Müslümanlara yönelik de
ğu için bu alanların birleştirilip, doğru- çok çalışmaları var” diyor ve kendisinin
dan Başbakan konusu yapılmasının çok de 17 yıldır partiye üye olduğunu ifade
önemli olduğuna işaret ediyor. Gonca ediyor. Uyum, Avrupa Birliği ve FedeTürkeli-Dehnert çok kültürlü yapısıy- ral işlerden sorumlu müsteşarlık görela da dikkat çekiyor, Berlin’in Kreuzberg vine geldiğinde ise hedeflerinden bir tasemtinde doğan Türkeli-Dehnert Fran- nesinin uyum yasasını uygulamaya gesız lisesinden mezun olup, Berlin’de hu- çirmek olduğunu belirtiyor.
Camiyi koruyan polislere de birer
çiçek verin, şaşırtın herkesi
-
Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, Kuzey Ren Vestfalya’da (KRV) yapılacak olan erken seçimler öncesi partisinin
adaylarına destek vermek için Dortmund’a
geldi. Özdemir, Dortmund’dan aday gösterilen Şaziye Altundal-Köse, Daniela Schneckenburger, Mario Krüger ve Ulrich Langhorst ile Dortmund Alevi Derneği’nde bir
araya geldi. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Özdemir, aşırı sağcıların provoke ederek
olay çıkarmaya çalıştığını belirterek, “Herkesin seçime gitmesi çok çok önemli aşırı sağcılar da maalesef bu eyalette aday gösterdi-
ler. Provoke edip olay çıkarmaya çalışıyorlar. Her demokrasiyi destekleyen vatandaş
seçimlere katılırsa onların oyu önem kaybeder. İlk çağrım herkesin mutlaka seçimlere katılması.” dedi. SPD-Yeşiller koalisyonunun devam etmesi için partisine oy isteyen Özdemir, “Mevcut eğitim politikası çocukların eşit şartlara kavuşmasını istiyorsanız
mutlaka oyunuzu bize verin.” diye konuştu.
Aşırı sağ konusuna da değinen Özdemir,
şunları söyledi: “Pro NRW’cilere en güzel cevabı kendilerine çiçek veren birisi verdi. Onları şaşırttı. Adeta bir gazeteci ordusu takip
ediyordu onların protestolarını. Pro NRW’ye
gerektiğinden fazla ilgi gösteriliyor. Müslümanlar fanatiktir diye bir ön yargıları var.
Ama büyük bir bölümü asla böyle değildir.
En güzel cevabı DİTİB camisindeki kişi verdi.
Kendilerini protesto eden Pro NRW’cilere çiçek verdi. Kutlamak gerekiyor. Hiç bir kimse
Almanya’da yaşayan bir Müslüman’dan böyle bir tepki beklemiyordu. Birde o çiçeklerden
polise vermek gerekiyor. Çünkü polisler saldırıya uğradılar. Dolayısıyla benim tavsiyem
camiyi koruyan polislere birer çiçek verin.”
OSMAN AYDIN DORTMUND
FDP, yüzde beş barajının üzerine çıkamadı
-
Almanya’da pazar günü yapılan Schleswig Holstein eyaleti seçimlerinde yüzde
8.2 oranında oy alan Hür Demokrat Parti’nin
(FDP) oy oranı son yapılan anketlerde halen
barajın altında görünüyor. Yüzde beşlik seçim barajının geçerli olduğu Almanya’da FDP,
Stern-RTL tarafından yaptırılan ankete göre
yüzde 4 civarında seyrediyor. Schleswig Hols-
tein eyaletindeki yüzde 8,2’lik oy oranını buradaki parti lideri Wolfgang Kubicki’nin şahsi
gayretleri olduğu belirtiliyor. Söz konusu ankete göre, Sosyal Demokratlar ve Yeşiller’in
oylarında kısmi artışlar görüldü. SPD yüzde
26, Yeşiller yüzde 13 oy potansiyeline sahip.
Buna karşın Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/
CSU) ile Korsanlar Partisi’nin oylarında her-
hangi bir değişme yaşanmadı. Birlik Partileri yüzde 36, Korsanlar ise yüzde 11 civarında
seyrediyor. Ankette ayrıca yeni cumhurbaşkanı seçilen Joachim Gauck’un performansıyla ilgili soru da yer aldı. Buna göre, ankete katılanların yüzde 73’ü Gauck’tan memnun olduğunu belirtirken, sadece yüzde 11’lik kısmı
aksi yönde görüş bildirdi. FRANKFURT ZAMAN
Türk maratoncular, Arif
Ünal’a destek için koştu
-
Köln’de çoğunluğu Türk işçilerden oluşan Colonia Team maraton koşu takımı, KRV seçimlerinde Yeşiller Partisi milletvekilliği için Köln’den
aday olan Arif Ünal’a destek için koştu.
13 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde yeniden aday olan Yeşiller Partisi milletvekili Arif Ünal’ın da katıldığı koşu Haus am
See Parkı’nda yapıldı. Ünal’a destek için
gerçekleştirilen sabah koşusunda destekçiler, göçmen haklarından çevre ve
sağlık politikalarına kadar bir çok alanda başarılı çalışmalar yapan Arif Ünal’ı
diğer politikacıların da örnek alması gerektiğini dile getirdi. Bu örnek çalışmalarından dolayı kendisine destek verdiklerini belirten koşucular, oy hakkı olan
herkesi seçimlere katılıp oy kullanmaya davet etti. Milletvekili Arif Ünal ise
kendisine verilen destekten dolayı minnettarlığını dile getirerek Colonia Team
maraton takımına teşekkür etti. Arif
Ünal seçimlere katılımın önemine vurgu
yaparak herkese bu hafta sonu, 13 Mayıs Pazar günü yapılacak seçimlere katılma çağrısı yaptı. ZİVER ERMİŞ KÖLN
SAYFA TASARIM: YÜCEL ERGÜNEŞ
07 EKONOMİ
Yunanistan’ın çöküşünün
tahribatı çok büyük olur
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Deutsche Bank CEO’su ve Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) başkanı Josef Ackermann, Yunanistan’ın olası çöküşünün meydana getireceği global tahribatın ölçülemeyeceğini ifade etti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu
Fitch Yunanistan’ın kendi para birimine dönmesinin Euro’nun sonu anlamına gelmeyeceğine dair bir görüş bildirdi.
Greve giden 20 bin metal işçisinin 12 binini Mercedes’in Sindelfingen
üretim merkezi çalışanı oluşturdu.
-
Deutsche Bank CEO’su ve Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Yönetim Kurulu Başkanı Josef Ackermann,
Yunanistan’ın çöküşünün etkisinin çok
büyük olacağını, IMF’nin böyle bir durumda trilyon dolarlık kayba uğrayacağını söyledi. Ackermann, bu durumun
meydana getireceği global tahribatın ise
ölçülemeyeceğini ifade etti. ‘İstanbul’u
Önemli Bir Finans Merkezi’ne Dönüştürmek’ başlıklı konferansın öncesinde
önceki akşam gazetecilerle bir araya gelen Ackermann, “Yunanistan Euro’dan
çıksın diyenler tahribatı göz önüne almıyorlar” dedi.
Euro bölgesi krizinin başında beş
ana sorun bulunduğunu belirten Ackermann, bu sorunları Yunanistan’ın
borçlarının sürdürülebilirliği, Portekiz,
İspanya ve İtalya ekonomilerinin iç düzenlerini sağlaması, 1-2 trilyon dolarlık bir koruma fonu oluşturulması, bankaların yeniden sermayelendirilmesi ve Avrupa’da yönetişimin iyileştirilmesi olarak sıraladı. Ackermann, “Bazılarının söylediğinin aksine bu sorunlara karşı alınan önlemler başarılı oldu.
Yunanistan’da borç takası gerçekleştirildi, İtalya, İspanya ve Portekiz’de olumlu
gelişmeler var. Artık kimse İrlanda’dan
söz etmiyor bile. Bulaşma riskine karşı 750 milyar Euro’luk bir fon oluşturuldu ve bankaların yeniden sermayelendirilme süreci güçlenerek devam ediyor” dedi. Önümüzdeki dönemde tasarruf önlemlerinin devam etmesi gerektiğini vurgulayan Ackermann, “Ancak artık büyümeden de söz etmeye
başlayabiliriz. Bu büyümenin parasal
genişleme ile gerçekleşmesi gerekmiyor, yapısal reformlarla, inovasyonlar-
‘İstanbul’u Önemli
Bir Finans
Merkezi’ne Dönüştürmek’ başlıklı konferansın öncesinde önceki akşam gazetecilerle bir araya gelen Ackermann, “Yunanistan Euro’dan çıksın diyenler tahribatı göz önüne
almıyorlar” dedi.
la, verimlilik artışlarıyla sağlanması gerekiyor” diye konuştu. “Avrupa’nın temel sorunlarını çözdük demek için henüz çok erken” diyen Ackermann, şöyle
konuştu: “Global olarak değişen politik
görünümde Avrupa’nın rolü ne olacak?
Öncelikle bu soruyu kendimize sormalıyız. Rekabetin bu denli arttığı bir dünyada ancak birleşmiş bir Avrupa ile var
olabiliriz. Bunu başarmak için de bundan sonra atacağımız adımlar üzerinde
düşünmeli ve daha fazla koordinasyon,
daha fazla mali ve siyasi birliği hedeflemeliyiz” EKONOMİ SERVİSİ
sa Euro’nun sonutartıolşmamlaraz
Yunanistan çıkarnom
deik krizin nasıl aşılacağına dair
Yunanistan’ın içine düştüğü eko
a çıkmabirimi Drahmi’ye dönüp, Euro dışın
vam ediyor. Yunanistan’ın kendi para
Euro’nun
mun
erlendirmeler yapılıyor. Bu duru
sının getireceği sonuçlar üzerine değ
günü
ar
paz
da
tan’
dile getiriliyor. Yunanis
itibar kaybı olacağına dair kanaatlerse
koyduya
orta
n
isini
ine karşı çıkan halkın tepk
yapılan seçimlerde tasarruf tedbirler
görüğı
laca
ayrı
en
ğind
birli
üyeli ortak para
ğu belirsizlikle piyasalarda ülkenin 17
Fitch
luşu
kuru
me
ndir
cele
dere
slararası kredi
şünü güçlendirdiği konuşuluyor. Ulu
eyemesinin Euro’nun sonu anlamına gelm
Yunanistan’ın kendi para birimine dön
gel’e
Spie
un başkanı Paul Taylor Alman Der
ceğine dair bir görüş bildirdi. Kuruluş
çeati
dikk
korumasında fayda olacağına
yaptığı açıklamada, Almanya’nın Euro
birimlehalinde Alman Markı’nın diğer para
kerek, Almanya’nın dönüş yapması
ekonoan
Alm
lor,
nabileceğini belirtti. Tay
ri karşısında önemli ölçüde değer kaza
işane
ceği
lene
etki
de
bundan olumsuz yön
misinin itici gücü ihracat sanayisinin
n
a’nı
any
Alm
bile
lsa
ayrı
Euro Bölgesi’nden
ret ederek, bir ya da birden fazla ülke
ıçıkış
ın
tan’
anis
Yun
enle
ned
Paul Tayler, bu
bunu tolere etmeyeceğini vurguladı.
eğinin altını çizdi. FRANKFURT AA
nın Euro’nun sonu anlamına gelmeyec
Dünyada 200 milyon
işsiz var, acilen
büyümemiz gerekiyor
Ziyarette Aşağı Saksonya Eyaleti Ekonomi Bakanı Jörg
Bode’nin (sağdan
altıncı) yanısıra
MÜSİAD Aşağı Saksonya Başkanı Naci Aydın, eski Başkan Hafız Karadağ,
başkan yardımcıları Mevlüt Özdemir,
Ersin Bayraktar,
MÜSİAD üyesi Muammer Duran ve
N-Bank üyesi Dr.
Johannsen de hazır bulundu.
BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM
-
Mali düzenlemelerin de önemine değinen
Lagarde, “Kriz sebebiyle ve kısmen iyi günlerde gelirlerini biriktirmemiş olmalarından kaynaklanan kamu borcu yüksek olan ülkeler için mali düzenleme şart. Gelecek yıl gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerde, kamu borcunun gayri safi milli hasılaya olan oranının yüzde 109’a yükselmesi bekleniyor. Bu 2. Dünya Savaşı’ndan beri en yüksek oran.
Bu borç sürdürülemez, borç oranının aşağı çekilmesi lazım.” değerlendirmesinde bulundu. Avrupa bankalarının bugün birkaç yıl öncesine göre
çok daha iyi durumda olduğunu belirten Lagarde,
“Fakat halen borcun
öz sermayeye oranı
yüksek.” dedi.
PARA MAKİNESİ TEK
BAŞINA İŞ YAPAMAZ
Lagarde,
Avrupa
Birliği’ndeki bankaların bu yılın sonunda kadar toplam varlıklarının
yaklaşık
yüzde 7’sine tekabül
eden, 2,6 trilyon doları piyasaya enjekte
etmesinin beklendiğini kaydetti. Reform
sürecinde, Avrupa’da
asgari ücret düzenlemelerine de değiCHRISTINE LAGARDE
nen Lagarde, “Asgari ücret önemli bazı
sosyal amaçlara hizmet etmek için hazırlanmışken, bazen kontrolden çıkabiliyor. Yunanistan’da
asgari ücret halen Portekiz’dekinden yüzde 50,
İspanya’dakinden de yüzde 17 fazla. Romanya ve
Bulgaristan’daki asgari ücretin ise 5 ila 7 kat üzerinde.” bilgisini verdi. IMF Başkanı Christine Lagarde, Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan
ve ‘gevşek para politikasını’ benimsediği yönünde iddialar bulunan François Hollande’a Zürih’ten
seslenerek, aşırı gevşek bir para politikasının talepte yüksek büyümeye yol açacağını söyledi. Lagarde, “Şimdiler normal dönemler değil, para makinesi tek başına iş yapamaz. Gerçekte büyümeyi sistemdeki üç fren tutuyor, mali düzenlemeler, zayıf
bankalar ve zayıf konut piyasaları.” dedi.
SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ
Alman Bakan Bode: Türkiye’nin
ekonomik performansı etkileyici
-
MÜSİAD’ın davetlisi olarak
İstanbul’a gelen Aşağı Saksonya Eyaleti Ulaştırma, Çalışma ve Ekonomi Bakanı Jörg Bode,
Türkiye’nin sergilediği ekonomik
performanstan çok etkilendiğini
söyledi. Bode, beraberindeki heyetle MÜSİAD Genel Merkezini ziyaret etti. Genel Başkan Nail
Olpak ile görüşen heyet, aynı zamanda MÜSİAD genel başkan-
lığına seçilmesinden dolayı kendisini tebrik etti. MÜSİAD Genel
Başkanı Nail Olpak, Aşağı Saksonya Eyaleti Ulaştırma, Çalışma
ve Ekonomi Bakanı Bode ve beraberindeki heyete teşekkür etti ve
MÜSİAD hakkında bilgiler verdi. Türkiye’deki ilgi ve alakadan
çok memnun kaldığını söyleyen
Bakan Bode özellikle Türkiye’nin
sergilediği ekonomik performans-
tan çok etkilendiğini ve bu izlenimlerini Almanya’daki iş çevrelerine aktaracağını belirtti. MÜSİAD Aşağı Saksonya Başkanı Naci
Aydın ise, bu organizasyondan
memnun kaldığını, Türkiye ile Almanya arasındaki ticarete katkı sağlamaya devam edeceklerini
ve gerekli çalışmaları da Almanya dönüşü hemen başlatacaklarını
söyledi. YAVUZ AL HANNOVER
IVECO Almanya’daki üretimine son verdi
-
İtalyan ticari araç üreticisi IVECO, Almanya’nın Ulm şehrinde bulunan üretim tesislerini kapattı. IVECO’dan yapılan açıklamaya göre verimliliği yükseltmek ve
rekabet gücünü arttırmak için Iveco Stralis model TIR’ların üretimi
bundan sonra İspanya’nın başkenti
Madrid’de yapılacağı bildirildi. Son
yıllarda defalarca çalışma saatlerini düşürerek adeta kapatma sinyal-
leri veren firmanın bu uygulaması
Ulm üretim tesislerindeki çalışanları olumsuz etkiledi. Geçen yılın sonlarına kadar IVECO’nun Ulm tesislerinde 1070 olmak üzere, çevre illerdeki tesislerde toplam 3720 kişi
istihdam ediliyordu. Şirketin yeniden yapılandırılması çerçevesinde
şirket temsilcilerinin yaptığı açıklama da “Bu kararımız Avrupa’daki
ticari araç ve kamyon pazarında de-
vam eden zor koşulların sonucunda
alınmıştır” ifadeleri yer aldı. Bilindiği
gibi FIAT’a bağlı bir şirketi olan IVECO 2008 krizinden bu yana kısa mesai ve kesintili maaş uygulaması ile
ayakta durmaya çalışılıyordu. Şirketin
bilhassa büyük pazarlarından sayılan
Güney Avrupa’nın ekonomik belirsizliklerle boğuşması talep düşüklüğüne yol açmış bu da satışlarda düşüşe sebep olmuştu. STUTTGART ZAMAN
BW’de 20 bin metal
işçisinden uyarı grevi
-
IG Metal sendikasının çağrısı üzerine BadenWürttemberg’de metal sektöründe çalışan 20
bin kişi uyarı grevi yaptı. Dünyaca ünlü otomobil devi
Mercedes’in Sindelfingen üretim merkezinde 12 bin
çalışan uyarı grevine katıldı. Grevcilerin içinde çok
sayıda Türk işçisi de yer aldı. Grevler üç gün boyunca farklı iş yerlerinde devam edecek. Sendika, işçilerin
çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve ücretlerde de yüzde 6,5 artış talep ediyor. Mercedes üretim merkezinin
önünde işçilere konuşan IG Metall Stuttgart Bölge Başkanı Jörg Hoffmann, işverenin kiralık işçi çalıştırmasını
eleştirerek “İşveren kiralık işçilerin emeğini ucuza alarak emek hırsızlığı yapıyor, sorumluluktan kaçıyor. İşçilerin talebini görmezden gelerek işçilerin haklarını
gasp etmiş oluyor” dedi. Öte yandan Sendika Başkan
yardımcısı Ergun Lümali de, “İşçiler görüşme masasında taktik oyuncuları değil. Görüşme masasında sorumluluktan kim kaçarsa ve kim taleplerimizi görmezden gelirse işçilerden cevabını alacaktır” dedi. Sendika
ve işveren arasında sağlanacak muhtemel bir anlaşma
800 bin işçiyi yakından ilgilendiriyor. İşveren ile sendika arasındaki görüşmelerin 15 Mayıs’ta devam edeceği bildirildi. IG Metall Sendikası işveren ile anlaşma
Pfingsten tatiline kadar sağlanmasa süresiz grev ilan
edeceği tehdidinde bulundu. ALİ RIZA STUTTGART
Telekom’dan 50 bin
çalışanına yüzde 6,5 zam
-
Almanya’nın iletişim devi Deutsche Telekom ve
ülkenin ikinci büyük sendikası Ver.di mutabakata vardı. Buna göre Telekom, çalışanlarına yüzde 6,5
zam yapacak. Zamdan Deutsche Telekom’un hizmet
ve mobil haberleşme alanında çalışan 50 bin personeli
yararlanacak. Maaş zammı iki yılı kapsayan bir zamanda üç kademe halinde yapılacak. Zamdan memnun olduklarını belirten Ver.di Başkanı Lothar Schröder, şirket çalışanlarının verdiği mücadelenin takdire şayan
olduğunu dile getirdi. Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri, Telekom’un yüzde 3,5’luk zam teklifi vermesiyle sonuçsuz kalmıştı. Geçtiğimiz hafta tekrar masaya oturan
Telekom yöneticileri ve sendika sözcüleri, uzun ve zorlu bir müzakerenin ardından uzlaşma sağladı. Çalışanların maaşları 1 Mayıs’tan itibaren yüzde 2,3 artırılacak.
Üç aşamadan oluşacak olan maaş artırımının ikincisi, 1
Ocak 2013’te, yüzde 2,1’lik üçüncü bölüm ise ağustos
2013’te sağlanacak. Alt gelir grubuna mensup personelin maaş artırımı ise 2 yıllık sürece tabi olacak. Geriye
dönük olarak 1 Şubat’tan itibaren yapılacak olan zam
oranı, yine 3 kademeden oluşacak. Diğer yandan 15 ve
16 Mayıs’tan itibaren Deutsche Telekom’un T-Systems
isimli bölümünün çalışanlarıyla da gelir artırımı hakkında yeni müzakereler yapılacağı duyurulurken, bu
konuda da diğerlerinde olduğu gibi bir mutabakata varılacağı ifade edildi. MUSTAFA KEMAL ÇIBIK BERLİN
DÖVİZ KURLARI
DÖVİZİN CİNSİ
DÖVİZ ALIŞ
1 ABD DOLARI
1.7800
1 AVUSTRALYA DOLARI
1.7880
1 DANİMARKA KRONU
0.31048
1 EURO
2.3087
1 İNGİLİZ STERLİNİ
2.8679
1 İSVİÇRE FRANGI
1.9189
1 İSVEÇ KRONU
0.25795
1 KANADA DOLARI
1.7749
1 KUVEYT DİNARI
6.3434
1 NORVEÇ KRONU
0.30427
1 SUUDİ ARABİSTAN RİYALİ
0.47606
100 JAPON YENİ
2.2304
1 BULGAR LEVASI
1.1707
1 RUMEN LEYİ
0.51829
1 RUS RUBLESİ
0.05840
100 İRAN RİYALİ
0.01440
1 ÇİN YUANI
0.27977
1 PAKİSTAN RUPİSİ
0.01943
ALIM SATIMA KONU OLMAYAN DÖVİZLER
1 SURİYE LİRASI
1 ÜRDÜN DİNARI
1 YENİ İSRAİL ŞEKELİ
-
SERBEST PİYASA
ÇARŞAMBA 17.00
9 MAYIS 2012
DÖVİZ
ALIŞ
SATIŞ
ABD DOLARI
1,7910
1,7950
EURO
2,3190
2,3240
İSVİÇRE FRANGI
1,9200
1,9400
İNGİLİZ STERLİNİ
2,8700
2,9100
100 JAPON YENİ
2,2100
2,2500
DANİMARKA KRONU
0,3000
0,3200
İSVEÇ KRONU
0,2500
0,2650
AZERİ MANATI
1,7850
1,8300
AVUSTRALYA DOLARI
1,7800
1,8100
KANADA DOLARI
1,7600
1,8000
ALTIN
ALIŞ
SATIŞ
CUMHURİYET
606,00
615,00
REŞAT
618,00
638,00
24 AYAR KÜLÇE
91,25
91,60
22 AYAR
83,31
84,18
22 AYAR BİLEZİK
83,03
89,30
18 AYAR
68,66
68,93
14 AYAR
53,56
53,76
900 AYAR GÜMÜŞ
1,4760
1,5120
1 ONS ALTIN
1.603,00 $
HAM PETROL (BRENT)
111,52 $/Varil (Haziran 2012 teslimi)
BANKALARARASI PİYASA
ABD DOLARI ALIŞ: 1,7750 SATIŞ: 1,7820
MERKEZ BANKASI 10 MAYIS 2012
DÖVİZ SATIŞ
1.7886
1.7997
0.31201
2.3198
2.8829
1.9313
0.26063
1.7829
6.4269
0.30632
0.47692
2.2452
1.1861
0.52512
0.05917
0.01459
0.28345
0.01969
EFEKTİF ALIŞ
1.7788
1.7798
0.31026
2.3071
2.8659
1.9160
0.25777
1.7683
6.2482
0.30406
0.47249
2.2221
-
-
-
EFEKTİF SATIŞ
1.7913
1.8105
0.31273
2.3233
2.8872
1.9342
0.26123
1.7897
6.5233
0.30702
0.48050
2.2537
TL KARŞILIĞI
0.02820
2.4871
0.46360
ÇAPRAZ KURLAR
1 ABD DOLARI
0.9938 AVUSTRALYA DOLARI
5.7325 DANİMARKA KRONU
0.9261 İSVİÇRE FRANGI
6.8626 İSVEÇ KRONU
79.66 JAPON YENİ
1.0032 KANADA DOLARI
5.8390 NORVEÇ KRONU
3.7503 SUUDİ ARABİSTAN RİYALİ
1.5080 BULGAR LEVASI
3.4061 RUMEN LEYİ
30.23 RUS RUBLESİ
12260 İRAN RİYALİ
6.3100 ÇİN YUANI
90.83 PAKİSTAN RUPİSİ
1 EURO= 1.2970 ABD DOLARI
1 KUVEYT DİNARI= 3.5933 ABD DOLARI
1 İNGİLİZ STERLİNİ= 1.6118 ABD DOLARI
EURO DÖNÜŞÜM KURLARI
1.95583 ALMAN MARKI
40.3399 BELÇİKA FRANGI
40.3399 LÜKSEMBURG FRANGI
166.386 İSPANYOL PEZETASI
6.55957 FRANSIZ FRANGI
0.787564 İRLANDA LİRASI
1936.27 İTALYAN LİRETİ
2.20371 HOLLANDA FLORİNİ
13.7603 AVUSTURYA ŞİLİNİ
200.482 PORTEKİZ ESKÜDOSU
5.94573 FİN MARKKASI
340.750 YUNAN DRAHMİSİ
1 ÖZEL ÇEKME HAKKI (SDR)
1.53942 ABD DOLARI
2.7534 TÜRK LİRASI
08 GÜNDEM
Meral Akşener’e
saldırının Mobese
kayıtları inceleniyor
-
28 Şubat soruşturması kapsamında tanık olarak ifade veren TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in aracı ifade vermeye gitmeden iki gün önce kurşunlandığı ortaya çıktı. Akşener, aracının kurşunlanmasının ardından
dün suç duyurusunda bulundu. İstanbul Emniyeti de olayla ilgili geniş kapsamlı soruşturma başlattı. Bu kapsamda
Mobesa kayıtları, arabada bulunan boş kovan üzerinden
fail ya failler belirlenmeye çalışılacak. Olayın ortaya çıkmasının ardından, Akşener'e dün ilk geçmiş olsun ziyareti, Meclis Başkanı Cemil Çiçek'ten geldi. Görüşmede Çiçek, Akşener'e korumalarının artırılması teklifini götürdü.
Ancak bu teklifi Akşener tarafından kabul görmedi. Akşener daha
sonra MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli'yi ziyaret etti. Partiye gelişi sırasında gazetecilere açıklamada
bulunan Meclis Başkan Vekili, ''Demirden korkan trene binmez'' dedi
ve ekledi: ''Olay doğru ama bilmiyorum, nedir ne değildir, herhangi
bir bilgim yok. Hem emniyet teşkiMERAL AKŞENER
latımız hem diğer kurumlarımız ilgileniyor. Ben onlara güveniyorum." “Siz bunu kendinize
uyarı olarak mı algıladınız'' sorusuna Akşener, ''Şu anda
hiçbir şey bilmiyorum ama sadece kendi açımdan şunu
söyleyebilirim, demin de söyledim, demirden korkan trene
binmez.'' karşılığını verdi. Akşener'in 28 Şubat soruşturmasında savcıya bilgi vermesinden önce cumartesi günü
İstanbul'dayken Audi A6 marka resmi makam arabasının sağ arka koltuğunun camına tek kurşun atılmış, boş
kovan arabada bulunurken arabanın camları da kırılmıştı. Akşenir'in geçtiğimiz pazartesi günü ifade vermesinden
önce kurşunlama olayının gerçekleşmesi dikkat çekmişti.
Kurşunlanmanın araba boşken yapılması ancak Akşener'in
arabada oturduğu yerin hedef alınması "ikaz ve tehdit"
mesajı olarak yorumlandı. TBMM Başkanvekili Meral
Akşener'in aracına yönelik silahlı saldırı Meclis'te kınandı.
Genel Kurul'da, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'nın görüşmelerinde, Akşener'in
aracına yapılan saldırı gündeme geldi. ANKARA ZAMAN
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Sanık paşa ve diğer rütbeli askerlerle ilgili hasta kayıtlarının dışarıya sızması, İstanbul
Haydarpaşa’da bulunan GATA’yı harekete geçirdi. Kayıtların gizli kalmasını sağlamak
için doktorlara
özel şifre verildiği
ileri sürülüyor.
FOTOĞRAF: CİHAN,
ALİ ÜNAL
GATA’dan doktorlara ‘paşa şifresi’
GATA'da hasta kayıtlarına ulaşım için doktorlara özel şifre verildiği ileri sürülüyor. Daha önce hastalarla ilgili tüm bilgilere otomasyon sistemi üzerinden bakılabiliyordu. Bu yolla, GATA'da tedavi gören Ergenekon ve
Balyoz davası sanıklarıyla ilgili bilgilerin dışarı sızmasının engellenmeye çalışıldığı iddia ediliyor.
HÜSEYİN KELEŞ
Ergenekon
HABER Özellikle
ve Balyoz davası saÖZEL
nıklarıyla ilgili konularla gündeme gelen Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin (GATA), hasta kayıtlarına ulaşım için ilginç bir şifreleme yöntemi getirdiği ortaya çıktı.
Buna göre artık GATA'da tedavi gören
hastaların kayıtlarına personel kendi
özel şifresini girerek ulaşabiliyor. Bu da
hangi hastanın kayıtlarına hangi personelin baktığını tespit etme imkanı
sağlıyor. Bu yolla, GATA'da tedavi gören Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarıyla ilgili bilgilerin dışarı sızmasının
Ucube’nin ressamları
dini değerlere
hakaretten yargılanacak
engellenmeye çalışıldığı iddia ediliyor.
Sanık paşa ve diğer rütbeli askerlerle ilgili hasta kayıtlarının dışarıya
sızması, İstanbul Haydarpaşa'da bulunan GATA'yı harekete geçirdi. Kayıtların gizli kalmasını sağlamak için
doktorlara özel şifre verildiği ileri sürülüyor. Mevcut otomasyon sistemi
olan Askeri Sağlık Otomasyon Sistemi
(ASOS) ile personel kendi şifreleriyle
bütün hastaların rahatsızlıkları ve hastaya yapılan tetkikleri rahat bir şekilde
görebiliyordu. GATA'nın resmi internet sitesinde hizmetler bölümü altındaki şu yazı da ASOS'un hastalarla ilgili kayıt işlemlerinin herkese açık ol-
duğunu gösterir nitelikte: "Poliklinikler hastayı ilk hastane ASOS sistemine kayıt eden görevli ve muayene eden
hekim ve tetkiklerin yapıldığı laboratuvar personeli dahil tüm personel her
hastaya her konuda yardımcı olur."
İddiaya göre bir süre önce getirilen ek genelgeyle artık GATA'ya rahatsızlıkları sebebiyle gelen paşalar
ve diğer rütbeli askerler başta olmak
üzere bütün hastaların rahatsızlık ve
tetkik kayıtlarını sadece hastaya bakan doktor kendi şifresiyle görebilecek. Şu ana kadar üst düzey komutanlar dahil, Ergenekon ve Balyoz davalarında sanık olan birçok isim, kur-
tuluş olarak GATA'nın yolunu tuttu.
Bu isimler şöyle: 1 seneden fazla GATA Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yatan Balyoz tutuklusu eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Ergin Saygun, diğer Balyoz sanıkları eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan,
emekli Tümgeneral Recep Rıfkı Durusoy, Ergenekon davası sanıkları Jandarma eski Genel Komutanı emekli
Orgeneral Şener Eruygur, 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon, eski Jandarma İstihbarat Başkanı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve
emekli Albay Hasan Atilla Uğur.
-
Sahte savcı, Anayasa Mahkemesi
üyesi Kantarcıoğlu’nu da dolandırdı
Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu kendisini arayan sahte
savcıya 15 bin TL
kaptırdı.
FOTOĞRAF: AA,
İSMAİL YEŞİLYURT
İLAN
KARTAL 3. AİLE MAHKEMESİNDEN
ESAS NO
: 2009 / 699
KARAR NO : 2012 / 83
Davacý Sevim Yýlan tarafýndan davalý Ali Yýlan aleyhine açýlan Boþanma davasýnýn yapýlan duruþmasýnda;
HÜKÜM : Yukarýda açýklanan nedenlerle;
1-Davanýn kabulü ile Kahramanmaraþ ili Elbistan ilçesi Köþk köyü Cilt N:79 Hane N:53 BSN:45 de nüfusa kayýtlý Nurettin
ve Emoþ dan olma 01/06/1974 doðumlu davacý SEVÝM YILAN (T.C:47773609788) ile ayný hane BSN:18 de nüfusa
kayýtlý Hüseyin ve Zeliha dan olma 10/05/1971 doðumlu davalý ALÝ YILAN (T.C:47848607206)'ýn M.K. 166/1 maddesi
uyarýnca BOÞANMALARINA,
2-Taraflarýn müþterek çocuklarý 17/01/1995 doðumlu Gamze Yýlan ile 06/05/1996 doðumlu Gizem Yýlan'ýn velayetlerinin davacý anneye verilmesine, küçükler ile davalý baba arasýnda þahsi iliþkinin tesisi yönünden taraflarýn ayný þehir
dahilinde oturmalarý halinde her ayýn birinci ve üçüncü hafta sonlarý Cuma günleri saat 17.00 ile Cumartesi günü saat
19.00 arasýnda, dini bayramlarýn 2.günü saat 09.00 ile 3.günü saat 09.00 saatleri arasýnda, ayný veya ayrý þehirlerde oturmalarý aranmaksýzýn, her yýlýn Temmuz ayýnda 1 Temmuz ile 30 Temmuz tarihleri arasýnda küçüklerin davalý baba yanýnda
býrakýlmasýna, gerekli tüm yol masraflarýnýn davalý baba tarafýndan karþýlanmasýna.
3-Her bir çocuk için ayrý ayrý aylýk 200,00 TL'þer iþtirak nafakasýna hükmedilmesine, aylýk toplam 400,00 TL iþtirak
nafakasýnýn davalýdan tahsili ile davacýya verilmesine,
4-Davacýnýn maddi ve manevi tazminat taleplerinin Atiye býrakýlmasýna,
5-Bakiye 5,55 TL ilam harcýnýn davalýdan tahsili ile hazineye irat kaydýna,
6-Davacý tarafýndan karþýlanan 338,94 TL yargýlama giderinin davalýdan tahsili ile davacýya verilmesine.
7-Davacý vekili lehine avukatlýk ücret tarifesine göre takdir edilen 1.200,00 TL ücreti vekaletin davalýdan alýnarak davacýya
verilmesine.
Dair davacý vekilinin yüzüne karþý, davalýnýn yokluðunda karar tebliðinden itibaren 15 gün içinde Yargýtay yolu açýk olmak
üzere verilen karar açýkça okunup usulen anlatýldý.02/02/2012
Adresi meçhul kalýp kendisine duruþma günü ile dava dilekçesi ilanen tebliði yapýlan davalý ALÝ YILAN 'a karar tebliði yerine geçerli olmak üzere hüküm özeti ilanen teblið olunur. 06/04/2012
B: 28967
İSMAİL AVCI DİYARBAKIR
Alınan önlemlere ve yapılan tüm uyarılara rağmen
sahte savcı veya polisler tarafından dolandırılan mağdurlara
her geçen gün bir yenisi daha
ekleniyor. Sahtekârların tuzağına düşen son isim, Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu oldu. Telefonla arayarak, 'Ben savcı İlhan, kimliği belirsiz kişiler hesabınıza girerek
başka yerlere para aktardı. Onları takip etmek için
vereceğimiz hesap numarasına çok acil para yatırın,
sonra size iade edeceğiz' diyen şahıslar, Kantarcıoğlu'nu
15 bin TL dolandırdı. Hesaba parayı havale ettikten
sonra dolandırıldığını anlayan Anayasa Mahkemesi üyesi polise başvurdu. Yapılan soruşturma
neticesinde
-
Şanlıurfa'da yakalanan 3 zanlı, ‘Kişinin
içinde bulunduğu tehlikeli durum veya
zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık' suçundan tutuklandı.
Vatandaşları cep telefonlarından
arayarak, 'Şu an devlet adına önemli bir operasyon yürütüyoruz' gibi asılsız beyanlarda bulunarak verdikleri hesap numaralarına para aktarılmasını isteyen dolandırıcıların son kurbanı Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu oldu. Kendisini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan ‘savcı İlhan' olarak tanıtan dolandırıcı Kantarcıoğlu'na,
"Yasa dışı terör örgütünden hesabına
para aktarılmış. Bunu önlemek için parayı güvenli başka bir hesaba aktarmamız gerekiyor. Vereceğimiz hesap numarasına 15 bin TL aktar ve kimseye bilgi verme. Yatıracağın parayı takip ederek teröristlerin kimliğine ulaşacağız.
Daha sonra adliyeye gelin sizi kapıda
karşılayacağım." dedi. Para yatırdıktan
sonra Ankara Adliyesi'ne giden Kantarcıoğlu, dolandırıldığını anladı. Savcıya başvurarak dolandırıcılar hakkında
şikâyetçi oldu. Yapılan araştırmada paranın Şanlıurfa'da ikamet eden Abdulaziz Daş'ın hesabına yatırıldığı belirlendi.
Dosya Şanlıurfa'ya gönderildi. Dolandırıcıların para çekmek için Şanlıurfa'daki
banka şubesine giriş-çıkış görüntülerini inceleyen polis 3 kişiyi gözaltına aldı.
Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından dolandırıcılar hakkında hazırlanan iddianamede, bankanın kamera kayıtlarından Abdulaziz Daş'ın tespit
edildiği, Daş'ın ifadesi doğrultusunda
sanık İsmail Tekkol ve Ayhan Yayla'ya
ulaşıldığı kaydedildi. Sanıkların telefon
görüşmelerinin dökümleri, bankaların güvenlik kayıtlarının önemli bir delil
olduğu hatırlatıldı. Sanıkların ayrı ayrı
ağır ceza mahkemesinde cezalandırılması talep edildi. Mağdurun Anayasa
Mahkemesi üyesi olması, arayan kişinin
kendisini cumhuriyet savcısı olarak tanıtmasının da adlanılacak düzeyde bir
hile olduğuna dikkat çekildi. Mahkeme,
suçun işleyiş biçimine ve neticenin ağırlığına göre sanıkları ayrı ayrı 3 yıl hapis
ve 300 gün adli para cezasına çarptırdı.
‘Milletvekili eşim öldürüldü, devlet 19 yıl sonra beni muhatap aldı’
HABİB GÜLER ANKARA
Batman'da 1993 yılındaki faili meçhul bir
silahlı saldırı sonucunda öldürülen DEP
Milletvekili Mehmet Sincar'ın eşi Cihan Sincar, dün TBMM İnsan Hakları Komisyonu
toplantısında yaşadıklarını anlattı. Milletvekili eşinin faili meçhul bir şekilde öldürüldüğünü, ancak ilk kez bir devlet kurumunun kendisini muhatap alarak dinleme gereği duyduğunu belirten Sincar, eşinin cenaze törenine bile katılamadığını, yıldönümünde mezarlığa gittiğinde ise hakkında soruşturma açıldığını söyledi. TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde kurulan Terör Alt Komisyonu, 4 Eylül 1993 tarihinde faili meçhul cinayetleri incelemek üzere gittiği Batman'da, ‘faili meçhul' şekilde öldürülen Mardin Milletvekili Mehmet Sincar'ın eşi Cihan Sincar'ı dinledi. Sincar, hayatını kaybeden milletvekili eşi
için Meclis'te tören yapılmadığını ve bugüne
kadar milletvekili ailelerinin yararlandığı hiçbir
-
haktan yararlanamadıklarını belirtti. Komisyona davet edilmesini gecikmiş ancak olumlu
bir olay olarak değerlendiren Sincar, "Bu güne
kadar ne Meclis'ten ne bakanlıklardan tek
bir resmi makamdan ne çağırıldık ne de fikrimiz alındı.” dedi. Olaydan önce eşinin ‘buraya gelmesin' şeklinde tehdit edildiğini ancak
eşi Mehmet Sincar'ın “Bir şey olmaz” diyerek
Batman'a gittiğini kaydeden Sincar, şöyle konuştu: “Kan dursun istiyordu. Mehmet bunun
için Batman'daydı, esnafları ziyaret ediyordu.
Kanın durması için mücadele ederken, senin
de kanın dökülsün… Bunları kim yapıyor kim
ediyor onu araştırmalı. Bu süreçte resmi makamlardan destek görmedim. Mehmet'in çocukları var, çocukları niçin öldürüldüğünü bilsin, kimlerin öldürdüğünü bilsin dedik ama
hep eli boş döndük.” Kocasının ölümüyle ilgili
devleti suçlayan Sincar, “Tetikçi önemli değil.
Tehdit devletten geldi. Tüm devlet değil. Devlet içindeki devlet.” şeklinde konuştu.
FOTOĞRAF: AA, DILEK MERMER
Geçtiğimiz yıl CHP'li Eskişehir Tepebaşı Belediyesi
Sanat Galerisi'nde, cami mahyasına konulan 'ucube' yazısı ve türbanlı bir kadının yüzünün iç çamaşırı ile
resmedildiği 'Ucube-Ebucu' isimli resim sergisiyle ilgili iddianame tamamlandı. Vatandaşlar tarafından yapılan
suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturmayla ilgili cumhuriyet savcısı Erdoğan Yıldırım tarafından hazırlanan iddianamede, ressamlar 'halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak ve eylemin kamu barışını bozmak'la suçlanıyor. Söz konusu resimleri yapan
şüphelilerin 6 aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istenen iddianame, Eskişehir 4. Sulh Ceza
Mahkemesi tarafından kabul edildi. Resimleri yapan iki
ressam 21 Haziran 2012 tarihinde 'Dini değerleri alenen
aşağılamak ve kamu barışını bozmaya çalışmak' suçundan hâkim karşısına çıkacak. Eskişehir'de Nisan 2011'de,
Kars'taki heykeli yıkılmakta olan heykeltıraş Mehmet
Aksoy'a destek vermek amacıyla 'Ucube-Ebucu' adlı resim sergisi açıldı. CHP'li Tepebaşı Belediye Binası'nda
bulunan sergi salonundaki açılış Belediye Başkan Ahmet
Ataç, heykeltıraş Mehmet Aksoy, eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş, Ulusal Kanal'da program yapan mimar Oktay Ekinci tarafından yapıldı. Sergide, cami ve tesettürlü
kadınlara hakaret içeren iki resim dikkat çekti. Siyah zemin üzerine yapılan caminin iki minaresinin şerefeden
sonraki bölümlerine karşılıklı olarak Kars'taki anıt heykel
yerleştirilirken, mahyalara da büyük yazıyla beyaz renkle
'ucube' yazıldı. Tesettürlü kadının ağzının kadın iç çamaşırıyla kapatıldığı resim de sergide yer aldı. Eskişehir Basın Savcılığı, haberler üzerine söz konusu resimleri yapan
Ressam Menekşe Samancı, Özlem Alp ve sergiyi organize
edenler hakkında 'Dini değerlere hakaret' suçundan soruşturma başlattı. İkinci soruşturma ise, başta BBP Eskişehir İl Başkanlığı olmak üzere ABD'de yaşayan ve Dünya
Bankası'nda görevli bir Türk vatandaşı ile Türkiye genelindeki 7 vatandaşın yaptığı suç duyurusu ile açıldı. İddianamede, "Örtülü bir kadının, örtüsünün göz kısmı açılıp gözlerinin altına pembe iç çamaşırı resmi çizerek dini
değerlerin aşağılandığı ve atılı suçun oluştuğu, eylemin
kamu barışını bozmaya elverişli nitelikte olduğu anlaşılmaktadır." ifadesine yer veriliyor. MEHMET KURU ESKİŞEHİR
Mehmet Sincar’ın eşi Cihan Sincar, devletin öldürülen bir milletvekilini defnetmediğini, eşinin iki belediye işçisi tarafından gömüldüğünü, törene kendisinin bile katılamadığını söyledi.
SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ
09 POLİTİKA
FOTOĞRAF: AA, ABDURRAHMAN ANTAKYALI
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
AK PARTİ SÖZCÜSÜ ÇELİK:
Savcılar, Başbakan'ın sözlerini
yargıya müdahale olarak algılamaz
28 yıl sonra
cumhurbaşkanı
düzeyinde ilk ziyaret
AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 28 Şubat operasyonları için ‘Dalgalar
Türkiye’yi boğuyor’ açıklamasının yargıya müdahale olmadığını söyledi. Hüseyin Çelik, “Bunu yargıya müdahale olarak hiçbir savcı algılamaz. Sayın savcılar da herhalde bundan farklı düşünmüyordur.” dedi.
AHMET DÖNMEZ ANKARA
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik,
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 28 Şubat
operasyonlarıyla ilgili sarf ettiği "Bu dalgalar Türkiye'yi boğar, rahatsızız." açıklamasının yargıya müdahale olmadığını
söyledi. Çelik, "Bunu yargıya müdahale
olarak hiçbir savcı algılamaz. Sayın savcılar da herhalde bundan farklı düşünmüyordur." dedi. Çelik, Başbakan'ın bu sözlerle sürecin hızlanması gerektiğine dikkat çektiğini ifade eden Çelik, kurunun
yanında yaşın yanmaması noktasında
herkesin müşterek hassasiyeti bulunduğunu söyledi. Ardından Erdoğan'ın geçen yapılan MÜSİAD Genel Kurulu'nda
söylediği ifadelerin altını çizdi: "Sayın
Başbakan MÜSİAD'ın Genel Kurulu'nda
söyledi, 'piyonlar dahil gerçek faillerin
hepsine doğru gitmelidir' dedi. Bundan
daha net bir ifade olabilir mi?"
AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Genel Merkez'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda
bulundu. Genelkurmay Başkanlığı'nın
son günlerde birbiri ardına yayınlanan
bildirilere değinen Çelik, ordunun birilerinin şamar oğlanı olmadığını, Silahlı
Kuvvetler'e hakaret içeren saldırılar olduğu zaman Genelkurmay Başkanı'nın
ya da Milli Savunma Bakanı'nın yargıya
başvurma hakkının bulunduğunu söyledi. Aynı şekilde özlük haklarının düzeltilmesini isteyen emekli astsubaylara Genelkurmay'ın bir bildiri ile karşılık vermesini de "hoş olmadı" sözleriyle doğru bulmadığını bildirdi.
Çelik, "Bildiriyle vatandaşa muhatap olma veya şuna buna muhatap
-
olma dönemi artık kapanmalıdır. Konu
ne olursa olsun Silahlı Kuvvetler ikide
bir bildiri yayınlamamalı. Aslında hiç
yayınlamamalıdır." dedi. Buna karşılık CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun
tavrının 'bildirilere karşı olmak' şeklinde sunulmasına itiraz etti. Tam tersine, Kılıçdaroğlu'nun, askerin kendisini darbeye teşvik edenlere karşı bildiri yayınlamasından rahatsız olduğu için
eleştirdiğini savundu. AK Parti Sözcüsü, "Herkes şuna sevindi; ilk defa CHP
bir bildiriye karşı duruş sergiledi. Fakat
CHP bildiriye karşı bir duruş sergilemedi. CHP, bizim alıştığımız TSK bildirisine tepki göstermemiştir. Askeri darbeye teşvik edenlere karşı TSK bir bildiri
yayınlamıştır, bundan rahatsız olmaktadır. Şapla şeker birbirine çok benziyor ama çok farklı şeylerdir. Güçlü, hareket kabiliyeti yüksek ama kesinlikle
siyasi iradenin ve halkın emrinde olan
bir TSK... Bugün eğer ordumuz böyle bir yöne doğru gidiyorsa, ordumuz
arızalarından kurtuluyorsa, darbecilikten, cuntacılıktan kurtulmaya çalışıyorsa hepimizin bu sürece katkıda bulunmamız gerekiyor. Geçmişte TSK'ya bulaştırılan o virüs temizleniyorsa bizim
bu sürece katkıda bulunmamız gerekiyor." görüşünü dile getirdi.
Hüseyin Çelik'e, Başbakan Erdoğan'ın 28 Şubat operasyonlarıyla ilgili olarak sarf ettiği, "Bu dalgalar
Türkiye'yi boğar, rahatsızız." şeklindeki açıklamaları da soruldu.
Bu sözlerin yargıya müdahale
olup olmadığıyla ilgili soru
üzerine Çelik, "Bunu yargıya müdahale ola-
rak hiçbir savcı algılamaz. Sayın savcılar
da herhalde bundan farklı düşünmüyordur." ifadesini kullandı. Ardından şu
yorumu yaptı: "Sayın Başbakan'ın söylediği şudur: Sürekli dalga olursa kıyılar harap olur. Sürecin hassasiyetine,
hızlanması gerektiğine, yasal mevzuat çerçevesi içerisinde yapılması gerekenlere daha önce de işaret etti. Kurunun yanında yaşın da yanmaması noktasında hepimizin müşterek
hassasiyeti var. Sayın Başbakan,
MÜSİAD'ın genel kurulunda söyledi, 'piyonlar dahil gerçek faillerin hepsine doğru gitmelidir'
dedi. Bundan daha net bir ifade
olabilir mi? Ama bu çok seri yapılmalıdır, her gün Türkiye böyle dalgalarla uyanmamalıdır. Bir an
önce bütün uzantılarıyla... Bu sabahtan akşama bitecek anlama gelmiyor.
Sayın Başbakan böyle bir hassasiyetten söz ediyor. Esasta haklı olduğumuz
bir konuda usulde ve teferruatta haksız
duruma düşeceğimiz ve uluslararası camia nezdinde ülkemizin görünümünü
sıkıntıya sokacak bir şey olmasın. Hassasiyet budur. İnanıyorum ki herkes ona
göre mesajını
almıştır."
AK Parti Sözcüsü Hüseyin
Çelik, emekli astsubaylara
Genelkurmay’ın
bir bildiri ile
karşılık vermesini “hoş olmadı” sözleriyle
doğru bulmadığını bildirdi.
FOTOĞRAF: ZAMAN, MEVLÜT KARABULUT
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 1983’te kurulan
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nu
ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanı Gül’ü, yüksek kuruma gelişinde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve kurum başkanı Bahaeddin Yediyıldız karşıladı. Yediyıldız’ın makamında kurumun özel
defterini imzalayan Gül, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Kurumu’nu uzun zamandır ziyaret etmek istediğini söyledi. Özel defterin önceki yapraklarına bakan Gül, ‘’Görüyorum ki 1984’ten sonra burayı ilk ziyaret eden Cumhurbaşkanıyım maalesef.’’ dedi. Cumhurbaşkanı Gül,
kurumun çok önemli olduğunu, ancak öneminin farkında olunmadığını belirterek, dil, tarih ve kültürün çok
büyük konular olduğunu söyledi. Bir ülkenin teknolojiyi
kararlı olması halinde geliştirebileceğini ya da ithal edebileceğini, ancak kültür, tarih ve dil gibi konuların yıllara
yayılan alanlar olduğunu vurgulayan Gül, şöyle konuştu: ‘’Bugünkü küreselleşen ortamda hakim kültür, diğer
kültürleri yok edebiliyor. Tarihe ne kadar damga vursanız da kültürünüzü yeni nesillere taşıyamıyorsanız, yıllar
sonra yok olmanız mümkün olabiliyor. Geçmişe bakınca
ne büyük medeniyetler, kültürler yok olmuş. Yüksek kuruma çok büyük işlev düşüyor. Yeni dünya şartları karşısında yüksek kurula daha çok destek vermeliyiz ve bu
destek, kurulun yeni çalışmalar yapmasına vesile olur.’’
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı
Yediyıldız, konuşmasının ardından Gül’e, Atatürk’ün
kendi el yazasıyla yazdığı ‘’Medeni Bilgiler’’ kitabının
‘’Türk Milleti’’ tanımı yaptığı ilk sayfasının pirinç tablosunu hediye etti. Basına kapalı devam eden ziyarette
Gül’e brifing verildi. Gül’e, ziyaretinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen de eşlik etti. ANKARA AA
Kılıçdaroğlu’ndan
Heybeliada Ruhban
Okulu açılımı
-
Bozdağ, kuruluşunun 48. yıldönümü
dolayısıyla Parlamento Muhabirleri Derneği’ni
(PMD) ziyaret
etti. Bozdağ, ziyareti sırasında
yaptığı açıklamada anamuhalefetin başkanlık
sistemiyle ilgili
görüşlerini değerlendirdi.
FOTOĞRAF: AA, DİLEK MERMER
Başkanlık, padişahlığa da tek adamlığa da izin vermez
-
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "başkanlık sistemi gelirse tek
adamlık, otoriter yapı olur'' eleştirilerine cevap verdi. Parlamentoyu halkın
seçeceğini, bu yüzden yasamanın yürütmeden bağımsız olacağını kaydeden
Bozdağ, "Yürütmeyi, halk seçecek, halka hesap verecek. Yasamayla uyumlu
çalışması, başarısı için olmazsa olmaz
şartlardan biri. Bu şartlar altında, halk
tarafından seçilen bir yürütmenin, parlamentoyla, yasamayla uzlaşmazsa başarılı olma şansı gözükmüyor. Nasıl o
zaman bir otoriter yapıya dönüşecek
bu. Birisinin çıkıp açıklaması lazım. Birisi 'padişahlık olur' diyor, nasıl, neden
olacağını açıklamalı. Bu sistem padişahlığa da tek adamlığa da izin vermez;
bu sistem demokrasiyi, uzlaşmayı güçlendirir." dedi.
Bozdağ, kuruluşunun 48. yıldönümü dolayısıyla Parlamento Muhabirleri Derneği'ni (PMD) ziyaret etti. Bozdağ, ziyareti sırasında yaptığı açıklamada anamuhalefetin başkanlık sistemiyle ilgili görüşlerini değerlendirdi.
Bozdağ, öneriye destek vermeyeceklerini açıklayan CHP'lilerin bu noktada
bir tutarlılığı olduğunu çünkü anamuhalefetin bu sisteme başından beri karşı çıktığını ifade ederken MHP'ye yüklendi. Alparslan Türkeş'in 'tek mecli-
si, tek yürütmeyi savunuruz. Yürütmenin, Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında ikiye bölünmesine rıza göstermeyiz' dediğine işaret eden Bozdağ, "9
Işık içinde bu yer alıyor. Belli ki MHP
yönetiminin 9 ışıktan fazla ışık almadığı gözüküyor, yeteri kadar ışık almayınca Türkeş'in söyledikleri havada kalıyor." ifadelerini kullandı.
Bozdağ, başkanlık sistemi konusunu bugün gündeme getirmediklerinin
de hesaplı olmadığını söyledi. Yeni anayasa yapılırken bunların tartışılmasının
gayet doğal olduğunu, her partinin görüşünü söyleyeceğini, tartışılacağını ifade eden Bozdağ, ''Uzlaşma Komisyo-
nu, bizim dayatmamızla karar alacak
bir komisyon değil, adı üzerinde uzlaşma komisyonu, uzlaşmayla karar alacak. Protokol maddelerinden biri, her
konunun oybirliğiyle karara bağlanmasıdır. Bu konu, Türkiye için önemli bir
konudur. Yeni anayasanın uzlaşmayla
olmasını istiyoruz. Uzlaşma Komisyonu
bu konuda bir karar alırsa, sorun yok.
Karar almazsa yine sorun yok. Buradan
hareketle, birilerinin 'AK Parti'nin Uzlaşma Komisyonu'ndan çekilmesi için'
bunu söylüyorlarsa, yanılgı içindeler. Bu
konunun tartışılmasını, konuşulmasını,
yararının kamuoyu tarafından daha iyi
bilinmesini istiyoruz.'' dedi. TBMM AA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ruhani liderlerle araya geldiği yemekte Heybeliada
Ruhban Okulu’nun açılması çalışmalarına katkıda bulunacağı sözünü verdiği ortaya çıktı. Konuya ilişkin açıklama Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu’ndan
geldi. Adalar Belediye Başkanlığı’nın ev sahipliğinde Rum, Ortodoks, Yahudi, Ermeni, Süryani toplumlarının ruhani liderleri ve temsilcileriyle bir araya geldiği yemekte hazır bulunan Loğoğlu, CHP’nin bu girişimini memnuniyetle karşılayan ruhani liderlerin genelde tek talep ve dileklerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak eşit muamele görmek olduğunu vurguladıklarını bildirdi. CHP’nin de bu doğrultuda kendilerine destek vermesini istediklerini belirten Loğoğlu, yazılı açıklamasında şunları kaydetti: ‘’Ruhani liderler özelde bazı sorunlarını dile getirerek bunların çözümünde CHP’nin yardım ve katkılarını talep etmişlerdir. Konuklar uzun zamandır özlemini çektikleri CHP ve Genel
Başkan Kılıçdaroğlu’yla bu tarihi buluşmanın gerçekleşmesinden ötürü şükranlarını ifade etmişlerdir. Devamla CHP olarak, sosyal demokrasinin evrensel değerleri doğrultusunda bütün vatandaşlarımızın hiçbir ayırım
yapılmaksızın mutlu olmasını istediğimizi, yeni anayasanın herkesin ‘bu benim anayasam’ diyebileceği bir
belge olmasını hedeflediğimizi ve toplumlar adına dile
getirilen talep ve sorunlarına eğileceğimizi kaydetmiştir. Sayın Kılıçdaroğlu, sözü edilen mazbut vakıflarla ilgili sorunları değerlendireceğimizi, Heybeliada Ruhban
Okulu’nun açılmasına ilişkin olarak iktidar partisi tarafından iyi niyetli, doğru bir yaklaşım olursa, buna gerekli katkıyı yapacağımızı, Süryani toplumun İstanbul’daki
ihtiyaçlarının karşılanması için imkanlar çerçevesinde
yardımcı olmaya çalışacağımızı bildirmiştir.’’ ANKARA AA
Selvi Kılıçdaroğlu
anneler gününü
Uludere’de geçirecek
-
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi
Selvi Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman ve beraberindeki heyetle, Anneler
Günü’nde Uludere’de olacak. Selvi Kılıçdaroğlu, hava operasyonu sonucu 34 vatandaşın hayatını kaybettiği Uludere’de, annelerle bir araya gelecek. CHP Basın Birimi’nden verilen bilgiye göre, CHP Kadın Kolları, Anneler Günü’nde Ankara’da şehit ailelerini,
Uludere’de çocuk ve yakınlarını kaybetmiş anneleri ziyaret edecek. CHP’de kadın örgütlenmesinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler, Selvi
Kılıçdaroğlu’nun da katılacağı bir heyetle 12 Mayıs Cumartesi günü Mardin’e gidecek, bazı etkinliklerde bulunduktan sonra Şırnak’a, 13 Mayıs Pazar günü ise UludereOrtasu’ya geçecek. Aynı gün Ankara’da ise CHP Milletvekili Nedret Akova başkanlığındaki CHP Kadın Kolları heyeti Şehit Aileleri Dernekleri Federasyonu’nu
ve şehit ailelerini ziyaret edecek. ANKARA (ANKA)
SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ
10 DIŞ HABERLER
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Fikret Ertan
Rusya, nükleer
silahları ve ötesi
Dera kentinde BM
gözlemcilerini
taşıyan konvoya
saldırı düzenlendi. Muhalifler
saldırının Esed’e
bağlı güçler
tarafından gerçekleştirildiğini
iddia etti.Kuzey Afrika
Dera’da BM konvoyuna saldırı
Suriye’nin güneyinde muhaliflerin kalelerinden Dera kentinde, 12 Nisan’da yürürlüğe giren ateşkesi denetleyen BM gözlemcilerinin konvoyuna bombalı saldırı düzenlendiği bildirildi. BM gözlemci heyeti başkanı General Robert Mood’un da bulunduğu konvoyun Dera’dan geçişi sırasında meydana gelen saldırıda biri subay 6 Suriyeli askerin yaralandığı kaydedildi.
-
Suriye'nin güneyinde muhaliflerin kalelerinden Dera kentinde,
12 Nisan'da yürürlüğe giren ateşkesi
denetleyen BM gözlemcilerinin konvoyuna bombalı saldırı düzenlendiği
bildirildi. BM gözlemci heyeti başkanı
General Robert Mood'un da bulunduğu konvoyun Dera'dan geçişi sırasında meydana gelen saldırıda heyete eşlik eden bir askeri araçtaki biri subay 6
Suriyeli askerin yaralandığı kaydedildi. General Mood'un ve diğer 12 gözlemcinin ise yara almadan kurtulduğu belirtildi. Suriye muhalefeti, patlamanın arkasında rejimin bulunduğunu iddia etti. Muhaliflerin çatı kurulu-
şu Suriye Milli Konseyi yetkililerinden
Samir Naşar, gözlemcilerin sayısının
artmasını isterken, bu tür saldırılarla
Beşşar Esed rejiminin gözlemcileri ülkeden uzak tutmayı amaçladığını söyledi. Suriye'de şu an 60 BM gözlemcisi
bulunuyor. Bu sayının ay sonuna kadar 300'e çıkarılması bekleniyor.
Tarafların ateşkes anlaşmasını kabul ettikleri 12 Nisan'da yaşanan kısa süreli bir sükunete rağmen ülkede
çatışmalar sona ermedi. Birçok bölgede rejime bağlı güçlerin operasyonları ve muhalif gruplarla çatışmalar devam ediyor. Başkent Şam'ın banliyöleri ile Hama, İdlib ve Deyr ez Zor'dan
dün çatışma haberleri geldi. Muhalifler, Şam'da Esed'e bağlı Şebbiha milislerini taşıyan bir otobüse düzenledikleri roket saldırısında en az 7 milisi
öldürdüklerini öne sürdü. BM Güvenlik Konseyi'ne bilgi veren BM ve Arap
Birliği'nin Suriye özel temsilcisi Kofi Annan, Suriye'de hükümetin kaygı uyandıran saldırıları olduğunu, muhalefetin de ateşkesi ihlal eden eylemler yaptığını ifade etti. Annan, "Ülkenin tam bir iç savaşın içine düşebileceği
yolunda derin kaygı mevcuttur ve bunun sonuçları da çok korkutucu olabilir." dedi. Annan'ın sözleri, kendisinin
oluşturduğu altı maddelik barış pla-
nına Suriye hükümetinin uymayacağı
ve Güvenlik Konseyi'nin Suriye sorununda başarılı olamayacağı endişelerini güçlendiriyor. Annan Planı'nın geleceğine ilişkin bölge ülkelerinde bir karamsarlık olduğunu dile getiren İtalya
Dışişleri Bakanı Giulio Terzi de "Asla
sonsuza kadar sürecek bir plan değil."
dedi. Terzi, planın hızlı sonuçlar verip
vermeyeceğini ya da farklı bir yol izlenip izlenmeyeceğini görmek için birkaç hafta daha beklediklerini söyledi.
Bu arada BM temsilcisi Terje Roed Larsen, hem Suriye'den Lübnan'a hem de
Lübnan'dan Suriye'ye silah kaçakçılığı
yapıldığını söyledi. DIŞ HABERLER SERVİSİ
Gül, ABD’den
Kayseri’yi izleyecek
EMRE SONCAN ANKARA
NATO zirvesi için önümüzdeki hafta
Amerika Birleşik Devletleri'ne gidecek
olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü yoğun
bir program bekliyor. Türkiye'de sosyal medyayı en iyi kullanan liderler arasından yer alan
Gül, Amerika'nın ünlü Slikon Vadisi'nde Twitter ve Facebook'u ziyaret edecek. Dev arama
motoru Google da Gül'ün ziyaret edeceği miyarlarca dolarlık şirketlerin arasında yer alacak. Gül, Google ziyaretinde ilginç bir de deneyim yaşayacak. Şirketin merkezinde, bütün
dünya tarafından kullanılan Google Earth'den
Gül'e özel bir gösteri yapılacak. Cumhurbaşkanı Gül'ün memleketi Kayseri, uydu haritası üzerinden en küçük ayrıntılarına kadar
Google'ın dev ekranlarına yansıtılacak.
Cumhurbaşkanı Gül, 20-21 Mayıs 2012
tarihlerindeki Şikago'da düzenlenecek NATO
zirvesi için önümüzdeki hafta ABD'ye uçuyor. Türkiye'nin Vashington Büyükelçiliği'nde
düzenlenecek 19 Mayıs Atatürk'ü Anma
Gençlik ve Spor Bayramı resepsiyonu da
Gül'ün himayesinde gerçekleştirilecek. NATO zirvesindeki konuşmasının ardından San
Fransisko'ya geçecek olan Gül, burada Silikon Vadisi'ni de ziyaret edecek. Silikon Vadisi, Güney Kaliforniya'daki San Fransisko vadisinin bir parçası olan San Jose vadisine verilen isim. Aralarında Intel, Cisco, Google,
HP, Maxtor, Apple, Microsoft, Oracle, Nvidia, ATi, Facebook'un da bulunduğu ,Y milyarlarca dolarlık şirketler bu bölgede faaliyet gösteriyor. Sosyal medyayı yakından takip eden Gül, etkin olarak kullandığı Twitter
ve Facebook hakkında yerinde bilgi almış olacak. Gül'ün Twitter'da 1 milyano 800 bine yakın takipçisi bulunuyor.
Kuzey Afrika’nýn en
katı laik rejimlerinden biri olarak adlandırılan 37 milyon nüfuslu Cezayir, bugün yapılacak seçimle ilk ciddi ‘reform’ sınavını verecek.
-
ABDULLAH GÜL
Cezayir’de ‘reform’ sınavı
CUMALİ ÖNAL KAHİRE
Arap devriminin kapısını
çaldığı Kuzey Afrika ülkelerinden Cezayir'de bugün parlamento seçimi düzenleniyor.
Ortadoğu'nun en katı laik rejimlerinden biri olarak adlandırılan
37 milyon nüfuslu Cezayir, seçimle ilk ciddi ‘reform' sınavını
verecek. Uluslararası gözlemcilerin de görev alması beklenen
parlamento seçiminde ılımlı İslami partilerin oluşturduğu Yeşil
Cezayir Koalisyonu'nun ilk sırada yer alması bekleniyor. Ancak
parlamentonun yetkilerinin sınırlı olduğu ülkede seçimin değişim
üzerinde ciddi bir etki meydana
getirmesi beklenmiyor. Ülkede
güç ordu destekli cumhurbaşkanında bulunuyor.
642 sandalyeli parlamentoda
başarı sağlaması beklenen diğer
partiler ise Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika'nın şeref başkanı
olduğu Ulusal Özgürlük Cephesi
(FLN) ile Başbakan Ahmet Uyahya liderliğindeki Ulusal Demokratik Birlik. Ülkenin en güçlü muhalif partilerinden Sosyalist Güçler
-
Cephesi ise seçimi boykot ediyor.
1991 yılında Cezayir Arap
dünyasının ilk özgür seçimlerinden birine sahne oldu, ancak İslami Selamet Cephesi'nin (FIS) ilk
turda büyük bir başarı elde etmesi üzerine harekete geçen askeri yönetim seçimi iptal etti. Ardından başlayan gösteriler, katliamlar, faili meçhul cinayetlerde 200
binden fazla kişi hayatını kaybetti. Ordunun perde arkasından yönettiği Cezayir, 2010 yılı sonunda Tunus'ta başlayan Arap devrimlerinin kapısını çaldığı ilk ülkelerden oldu. Ancak aldığı sert
güvenlik önlemlerinin yanı sıra,
doğalgaz ve petrolden elde ettiği gelirin bir kısmını maaşlara ve
sübvansiyonlara yansıtarak halkın
geçim düzeyini yükseltmeye çalışan Cezayir, bu şekilde gösterilerin büyümesinin önüne geçti.
Yönetim, yüksek bir katılım
için halkı sandık başına çağırırken, seçmenlerin büyük bir kısmının değişimin kapısını açmayacağı gerekçesiyle seçimlere katılmayacağını belirtiyor. Uzmanlar yüzde 40-45 arasında bir ka-
tılımın rejimi memnun edeceğini
belirtiyor. Yönetimin verdiği sözler çerçevesinde parlamento seçimlerinden hemen sonra anayasa çalışmalarının başlaması bekleniyor. Yeni anayasa ile cumhurbaşkanının yetkilerini sınırlanması ve parlamentoya daha fazla inisiyatif verilmesi amaçlanıyor. Ancak tüm Arap ülkelerinde olduğu
gibi Cezayir'de de gücü elinde bulunduran ordu ve elitlerin bu tür
bir çabaya karşı sert direniş göstereceği ifade ediliyor.
Anayasa çalışmalarından
sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması planlanıyor.
Benzer bir süreçten geçen Mısır
ciddi sıkıntılarla yüz yüze bulunuyor. Mısır'da parlamento seçimleri beklendiği gibi krizsiz
atlatıldı ve İslami kökenli partiler parlamentonun dörtte üçünü ele geçirdi. Ancak daha sonra anayasa hazırlık sürecine yargı müdahale ederken, cumhurbaşkanlığı yarışındaki adayların
önemli bir kısmı ordunun atadığı Yüksek Seçim Komisyonu tarafından diskalifiye edildi.
Bugün dünyada NPT rejimi (Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması) çerçevesi içinde resmen kabul edilen nükleer silah sahibi 5 ülke var.
Bunlar BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan Amerika, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa. NPT dışında
kalan ve nükleer silah sahibi olduğu açıkça bilinen
iki ülke de var: Pakistan ve Hindistan bunlar. Bunlara elbette kesin olarak bilinen İsrail’i de ilave etmek
gerekir. Kuzey Kore’nin elinde de bu silahlardan olduğu söyleniyor ayrıca.
Bu ülkelerin tahmini nükleer silah ya da nükleer bomba (başlık) miktarları da şöyle: Amerika 7.100;
Rusya 12.000; Çin 240; İngiltere 225; Fransa 300;
Hindistan 60-80; Pakistan 70-90; İsrail 80 (kimine
göre çok daha fazla; 200 civarında). Bu başlıklar elbette menzil ve güç bakımından farklı farklı başlıklar. Bir kısmı uzun menzilli stratejik; bir kısmı da kısa
menzilli taktik başlıklar. Son kategori füzelerin yanı
sıra toplardan bile atılabiliyor.
Bu miktarlara bakıldığında en çok başlığa sahip
olan ülkenin Amerika değil Rusya olduğu görülüyor.
Buna göre, Rusya’nın elinde bugün 12.000 kadar çeşitli tip ve güçte başlık bulunuyor.
Bu da Rusya’yı nükleer siNATO ne derse delahta
dünya şampiyonu yapısin, Rusya’ya hanyor.
Bu
konuda hatırlanacak
gi teminatları verirbir
önemli
husus da söz konuse versin Rusya’yı
su
nükleer
silah sahibi ülkeleyönetenlerdeki klarin hiçbirinin hiçbir zaman bu
sik, yerleşmiş NATO
silahlardan vazgeçme yönünkarşıtlığı ve teşkide herhangi bir beyan ya da
lata karşı duyulan kararlarının olmadığı. Bu ülkökleşmiş duygu ve keler, bu silahların sahibi oldüşünceler hiç azal- maya devam edecekler kısamıyor.
cası. Bunlardan sadece Amerika ve Rusya stratejik başlıklarını START anlaşması çerçevesi içinde sınırlıyorlar,
o kadar. Yoksa bunlar bu silahlardan tamamen vazgeçmiyorlar.
Rusya, bu silahlardan asla vazgeçmeyeceğini, bunların kendi milli varlığının bekası için lazım olduğunu açıkça yıllardır beyan edip duruyor. Nitekim eski devlet başkanı, yeni Başbakan Dmitri Medvedev, birkaç gün önce Kremlin
Sarayı’nda,1973 yılında Çar Deli Petro’nun ihdas
ettiği Kutsal Katerina madalyasının yeniden tesisi
töreninde konuşurken nükleer silahlar konusunda
şu sözleri etmiş bulunuyor: ‘… Nükleer silah bundan sonra da işimize yarayacak. Onu kullanmaya hazırlanmıyoruz; ama bu silahımız lazım. Çünkü
ülkemiz büyük ve zor. Ülkemize değer vermek ve
korumak gerekiyor.’
Medvedev’in bu sözlerinde iki unsur öne çıkıyor: Rusya’nın coğrafi büyüklüğü ve bunu klasik silahlarla savunmanın zor olduğu. Bunu biraz daha
açarsak, Medvedev bu çerçevede özellikle Çin ve
sonra NATO tehditlerini kastediyor. Rusya, Uzakdoğu ve Çin’e yakın bölgelerdeki nüfuz azalması ve
bu bölgelerin savunulması bakımından nükleer silahı açıkça söylemese de son çare olarak görüyor,
muhtemel Çin yayılmasına başka türlü karşı koyamayacağını düşünüyor.
NATO ve genişlemesi de Rusya’yı yıllardır tedirgin ve rahatsız eden bir husus. NATO ne derse desin, Rusya’ya hangi teminatları verirse versin
Rusya’yı yönetenlerdeki klasik, yerleşmiş NATO
karşıtlığı ve teşkilata karşı duyulan kökleşmiş duygu ve düşünceler hiç azalmıyor; bunlar aksine
NATO’nun son füze savunma sistemi ile daha da
artıyor, güçleniyor. Bunlardan başka Rusya komşu bölgelerdeki tehditlere karşı da en azından caydırıcı güç olarak nükleer silahlara güveniyor. Kısacası Rusya’nın nükleer silahlarından vazgeçmeye
hiç niyeti yok. Bunu da zaten söyleyip duruyor. Ayrıca, nükleer silahlarını, bunları hedeflerine gönderecek sistem ve vasıtalarını da sürekli olarak yenilemeye çalışıyor, bunun için bütçesine büyük fonlar tahsis ediyor.
Nitekim çeşitli kaynaklara göre, Rusya nükleer bombalarını kara-deniz-hava vasıtalarıyla hedeflerine gönderecek sevk sistemlerinin modernleştirilmeleri için önümüzdeki yıllarda 700 milyar dolar
harcamayı planlıyor. Bu çerçevede hem ICBM denen kıtalararası balistik füzelerini yeniliyor, hem de
bu ve başka füzeleri taşıyacak yeni nesil denizaltılar inşa ediyor. Ayrıca, 10 muharip tugayı için önümüzdeki dönemde özel kısa menzilli nükleer füzeler üretmeyi planlıyor. Bunlar tabii yeni taktik nükleer füzeler olacaklar. Esasen bunlardan bilinmeyen miktarı, bizim sınırlarımıza yakın yerlerde de
halen konuşlu durumda bulunuyor. Rusya, Amerika ile müzakerelerinde taktik füzelerini asla söz konusu etmiyor; bu konuda hiç kimseyi muhatap olarak da görmüyor.
Medvedev’in son sözleriyle aklıma gelen
Rusya’nın nükleer silahlardaki pozisyonu ve tavrı böyle. Son olarak Medvedev’in Başkan Obama’nın
‘nükleer silahsız dünya’ söylemini ‘iyi bir slogan’
şeklinde değerlendirdiğini de burada hatırlatalım.
Obama’nın söylemi iyi ve benimsenmesi gereken bir söylem; ama o kadar. ‘Nükleersiz bir dünya’ bir temenniden ibaret velhasıl. Baksanıza, herkes vazgeçse bile Rusya ‘ben vazgeçmem’ diyor. Ayrıca kim dev Hindistan tehdidi ile karşı karşıya olan
Pakistan’a ‘bunlardan vazgeç’ diyebilir mesela?
Nükleer silah konusunu konuşurken temenni ve
hayallere göre değil, var olan gerçeklere göre konuşmak lazım velhasıl… f.ertan@zaman.com.tr
11 DIŞ HABERLER
FOTOĞRAF: REUTERS, MAX ROSSI
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
TÜRKİYE'NİN PARİS BÜYÜKELÇİSİ TAHSİN BURCUOĞLU:
Ermeni tasarısında ısrar, TürkFransız ilişkilerini bloke edebilir
Ankara’da Fransa’nın yeni lideri Hollande döneminde ilişkilerin olumlu yönde ilerleyeceği görüşü var. Hollande’ın Sarkozy
gibi Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecini tıkaması beklenmiyor, ancak Ermeni meselesine selefinden daha
fazla angaje olması endişelere sebep oluyor. Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu da bu konuda kaygılı.
FERHAN KÖSEOĞLU PARİS, CİHAN
Fransa'da, iktidarda bulunduğu 5 yıl boyunca açıkça Türkiye karşıtı bir siyaset izleyen Nicolas Sarkozy'nin yerine sosyalist lider François Hollande'ın
cumhurbaşkanlığına seçilmesinin ardından iki ülke ilişkilerinin nasıl seyredeceği merak
konusu. Ankara'da Hollande
döneminde ilişkilerin olumlu yönde ilerleyeceği görüşü
var. Hollande'ın Sarkozy gibi
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne
(AB) üyelik sürecini tıkaması beklenmiyor, ancak Ermeni meselesine selefinden daha fazla angaje olması endişelere sebep oluyor. Türkiye'nin
Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu da bu konuda kaygılı. Cihan'a konuşan Burcuoğlu, “(Ermeni iddialarının reddini suç sayan) İnkar tasarısındaki ısrar Türk-Fransız ilişkilerini olmadık blokaja götürebilir. Her şeye rağmen aynı yola girilirse devlet, millet
ve Fransa'daki Türk toplumu
olarak elimizden gelen bütün imkanları kullanarak karşı
durmaya devam ederiz." uyarısında bulundu.
Sarkozy, Türkiye'nin
Avrupa'da yeri olmadığını iddia ederek 5 müzakere faslını veto etmişti. Ankara yeni dönemde bu vetonun kalkmasını ümit ediyor. Büyükelçi
Burcuoğlu da bunun ilişkilerin seyri açısından önemli olduğuna dikkat çekti. Paris Büyükelçisi, Fransa'nın Türkiye karşıtı tutumunun arkasına saklanan bazı AB üyesi ülkelerinin olduğunu da belirterek, “Fransa'nın fasıllar üzerindeki bu blokajı kalkarsa diğer üyeler de artık bu bahanenin arkasına saklanamayacaklar.” dedi. Yakın zamanda
Hollande'ın ekibiyle bir araya
geleceklerini belirten Burcuoğlu, “Bu dönemin Türkiye ile
Fransa ilişkileri açısından daha hayırlı olacağına inanmak
istiyoruz. Ümitli beklentilerimizin ne kadar gerçekleşip
-
gerçekleşmeyeceği, Hollande
yönetiminin tavrına göre belli olacak. Biz eski zorlukların
arkamızda kalacağına inanmak istiyoruz.” açıklamasında bulundu.
Burcuoğlu, Hollande ve
Sarkozy'nin Türkiye'ye bakış açılarında büyük farklılıklar olduğunu söyleyerek, “Sarkozy, 'Türkiye'nin
Avrupa'da yeri yok dedi' ama
Hollande'ın böyle bir beyanı
olmadı." diye konuştu. Sosyalist liderin Türkiye ile müzakere sürecinin objektif bir şekilde devam etmesinden yana
olduğunu hatırlatarak, “Hollande bunun uzun soluklu bir
süreç olacağını söyledi.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, İtalya Başbakanı Mario Monti tarafından İtalya hükümetinin uluslararası toplantılarını gerçekleştirdiği Villa Madama’da resmî törenle karşılandı. Basın mensuplarına birlikte poz veren iki lider, daha sonra Türkiye-İtalya Hükümetlerarası Zirve’ye başkanlık etti.
Erdoğan, 7 bakanla
İtalya’ya çıkarma yaptı
Cihan’a konuşan
Türkiye’nin Paris
Büyükelçisi Tahsin
Burcuoğlu, “(Ermeni iddialarının reddini suç
sayan) İnkar tasarısındaki ısrar
Türk-Fransız ilişkilerini olmadık
blokaja götürebilir.” diyor.
YENİ DÖNEMDE İKİ YENİ
KONSOLOSLUK
Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu, Türkiye'nin Nantes ve
Bordeaux şehirlerinde konsolosluk açmak istediğini, buna ilk başta izin veren Sarkozy
yönetiminin daha sonra ilişkilerdeki gerilimden dolayı bunu engellediğini anlattı. Ancak konsolosluk sayısını 6'ya
çıkarıp daha iyi hizmet vermekte kararlı olduklarını belirterek, “Bu yeni hükümetin
göreve başlamasıyla öncelikle
ele alacağımız konulardan biri
budur.” dedi.
Sarkozy döneminde yaşanan inkar yasası krizinde Fransa'daki Türk toplumu
arasında dayanışmanın arttığını ifade eden Burcuoğlu,
Türk kökenli seçmen sayısının da 5 kat arttığını ifade etti. “Gelecek 10 yıllık süreçte
Fransız parlamentosuna Türk
asıllı Fransız vatandaşımızı
göndermek istiyoruz.” diyen
büyükelçi, bunun için Türkiye
asıllı Fransız vatandaşlarının
öncelikle çeşitli siyasi kuruluşlarda, sivil toplum örgütlerinde görev almaları ve zamanla
kendi seçtikleri siyasi partilerde yerelden başlayarak Paris'e
doğru yükselme imkanı bulmaları gerektiğini anlattı.
CFR raporu: ABD ‘yeni Türkiye’yle ilişkisini derinleştirmeli
ALİ H. ASLAN WASHINGTON
Etkili Amerikan düşünce kuruluşu CFR (Dış İlişkiler Konseyi) tarafından Türkiye-ABD ilişkileri konusunda yayınlanan kapsamlı raporda, geçmişte bazı gerginlikler ve güvensizlikler olmasına rağmen, Washington’da
Ankara’nın ‘jeostratejik önemi’nin azalmadığı, genel manada siyasî, diplomatik
ve askerî bağların ‘sağlam’ olduğu belirtildi. Rapora imza atan Amerikalı uzmanlar, ABD Başkanı Barack Obama ile
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki ‘sıcak’ şahsî ilişkinin daha alt düzeylere de yansıtılarak ‘kurumsallaştırılması’ gereğine işaret ettiler. Raporda ABD’nin Türkiye’de Japonya ve Güney Kore gibi en yakın müttefikleri se-
-
viyesinde stratejik ortaklık potansiyeli
görmesi gerektiği vurgulanırken, Çin’le
yapılan benzer kabine seviyesinde bir
Stratejik ve Ekonomik Diyalog’a ya da
İsrail’le stratejik diyaloğa benzer bir çalışma modeli teklif edildi.
‘ABD-Türkiye ilişkisi; Ermeni trajedisi, Türkiye-İsrail ilişkilerinin belirsiz durumu, ya da Türkiye’nin Batı’daki yerine dair yanlış tartışmalardan çok daha
geniştir.’ diyen Amerikalı uzmanlar, örtüşen stratejik çıkarların ve daha büyük
işbirliği potansiyelinin ‘muayyen siyasî
çıkarlar’a kurban edilmemesi gerektiğini vurguladılar. Uzmanlar AB üyelik sürecinin devamının önemine de işaret ettiler.
‘Son on yılda Türkiye eşzamanlı ola-
rak daha Avrupalı, daha Müslüman,
daha demokratik ve daha modern halde
geldi’ tespiti yapılan raporda ABD’nin
‘değişen’ ve özellikle Ortadoğu’da artan rol oynayan ‘Yeni Türkiye’ye daha
iyi uyum sağlaması gerektiği savunuldu. Amerikalı uzmanlar, demokrasideki kalan arızalara da dikkat çekerek
Washington’un yeni anayasa, hukukî
reformlar ve yeni bir Kürt açılımı yönünde Ankara’ya telkinde bulunmasını tavsiye ettiler. Dr. Steven Cook’un direktörlüğünde raporu hazırlayan 23 kişilik
uzmanlar grubuna ABD’nin eski dışişleri bakanlarından Madeleine Albright
ile Beyaz Saray eski ulusal güvenlik başdanışmanlarından Stephen Hadley başkanlık yaptı.
ATIF ALA ROMA, CİHAN
Beraberinde 7 bakan ile birlikte Roma’ya çıkarma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İtalya ile tarihten gelen köklü ilişkilerin her alanda gelişmesine büyük önem verdiklerini söyledi. AB’nin Türkiye ile
daha güçlü ve etkili olacağı konusunda İtalya ile görüşlerin hep örtüştüğünü belirten Erdoğan, “İtalya’yı her zaman yanımızda bulduk. İnanıyorum ki, bundan sonraki süreçte de İtalya’nın desteği devam edecektir.” dedi.
İtalyan mevkidaşı Mario Monti ile birlikte Roma’da
düzenlenen Türkiye-İtalya Hükümetlerarası Zirvesi’ne
katılan Erdoğan, görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, iki ülke arasındaki siyasî ilişkilerin mükemmel olduğunu söyledi. Ticaret hacminin 21,3 milyar dolara ulaştığına işaret eden Erdoğan, Türkiye ve
İtalya’nın helikopter üretecek olmasının kendisini heyecanlandırdığını vurguladı. Dün yapılan zirveye iki ülkenin dışişleri, içişleri, ekonomi, enerji, çevre, maliye
bakanları ile AB Bakanı Egemen Bağış katıldı. Zirvede iki ülke başbakanlarının huzurunda 5 işbirliği anlaşması imzalandı. Suriye’de umudumu kaybediyorum
Erdoğan, basın toplantısında bir soru üzerine, Suriye’deki
gelişmelerle ilgili olarak, ‘Her an umudumu kaybettiğimi söyleyebilirim.’ dedi. Birleşmiş Milletler’in görevlendirdiği 50 gözlemcinin çok az olduğunu kaydeden Erdoğan, “50 gözlemci Suriye’de ne yapacak? 50
tane gözlemci Suriye’nin bırakın bir vilayetini, bir ilçesinde kaybolur.” diye konuştu. Erdoğan, önceki gün
Suriye’de yapılan seçimlere de kimsenin inanmadığının altını çizerek, “Bu artık yutulmaz, bu otokratik yapılar artık dünyada geçerli değil. Dünya bunları sorguluyor.” diye konuştu. İtalya Başbakanı Mario Monti de, Suriye konusunda “umutlarını biraz yitirdiklerini’’ söyledi.
Erdoğan, İtalyan Corriere della Serra gazetesine verdiği röportajda kullanılan ‘Suriye konusunda NATO’nun
askerî müdahalesini istemeye hazırım’ başlığını da eleştirdi. Bu ifadelerin kendine ait olmadığını belirten Erdoğan, “Zaten röportajın tamamını okuduğunuzda böyle
bir ifadenin olmadığını göreceksiniz.” diye konuştu. dedi.
Monti, Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediğini vurguladı.
Avrupa’nın kurumsal açıdan mükemmel bir düzeye ulaştığını belirten Monti, “Ancak nüfusu itibarıyla yaşlanan
bir Avrupa, çok coşkulu bir Avrupa değil, ekonomik açıdan da değil ama Türkiye çok coşkulu.” ifadesini kullandı.
-
12 AİLE&SAĞLIK
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Ahmed Şahin
Utanma duygusunu kaybeden,
insani değerini kaybetmiş olur!
Bazı vasıflar vardır ki, onda tüm insanlar orözelliklerinden biri de, avret yerini açmaktan
taktırlar. Utanma duygusu da tüm insanların utandırmasıdır. Bundan dolayı utanma duyortak olduğu özel değerlerden biridir. Diğer gusunu kaybetmeyen insan, ne kendi avret
varlıklarda utanma duygusu yoktur. Aşırıya
yerini açar, ne de başkasının açılmış mahkaçmayan utanma duygusu, insanın koruyu- rem yerine bakmaya razı olur. Selman-ı Farisi Hazretleri der ki:
cusu ve kurtarıcısıdır da.
-Ben yüksek yerden düşüp ölmeye razı
Nitekim utanan insan bir yanlış yapacağı,
olurum, ama avret yerimin açılmasına razı
bir günaha yöneleceği sırada hemen utanolmam!
ma duygusu onu sımsıcak sarar, bu yanlıTenbihü’l Gafilin’de Hazreti Ali
şı yaptığı takdirde önce Rabb’inin huzurunda, sonra da dostlarının yanında ne kadar sı- Efendimi’zden de şu söz nakledilir.
-Allah (cc) avret yerini açarak
kılıp mahcup olacağını, bilenlerin
baktırana da, bakana da lanet etkendisini ne kadar ayıplayacağı- İmandan kaynaklannı düşünür, kızarır, bozarır, son- maktadır utanma duy- miştir!
ra da, utanacak duruma düşmek- gusu. Nitekim utangaçÇünkü mahrem yerini açlığıyla bilinen gence bir mak da, bakmakda kötü duygulatense bu yanlışı yapmamalıyım,
yakını, bu kadar utan- rın depreşmesine, büyük günahdiyerek vazgeçer.
gaç olma, biraz yırtıl,
Yani utanma duygusu onu
lara yönelme hissinin canlanmaserpil... manalarına ge- sına sebep olur, haya duygusunu
yanlışlarından geri döndürüp
len tavsiyelerde buvazgeçiren koruyucu bir duyyok eder... Haya duygusunu yitilunurken oradan geç- renlerde ise ne baktırmaktan çegu olur.
- Neden utanma duygusun- mekte olan Efendimiz
kinme ne de bakmaktan utanbuyurur ki: “Dokunma ma titizliği kalmaz. Bundan dolada böyle koruyucu bir özellik ve
güzellik vardır?
utanan gence, utansın!. yı Efendimiz (sas) Hazretleri şöyUtanma duygusunun kayÇünkü utanma duygusu le buyurmuştur:
nağı imanıdır da ondan. İman-Ansızın bakışınızda bağışlaimandandır!.”
dan kaynaklanmaktadır utanma
nırsınız, ancak sonraki kasti baduygusu. Nitekim utangaçlığıykışların vebali bakana da, baktıla bilinen gence bir yakını, bu kadar utangaç rana da yazılır. Bakışlarınızı haramdan koolma, biraz yırtıl, serpil... manalarına gelen
ruyun.
tavsiyelerde bulunurken oradan geçmekHer insanın, koruyucu muhafaza melekte olan Efendimiz’in yaptığı şu ikaz da buna
leri vardır. Bu melekler onu gölgesi gibi taişaret eder. Buyurur ki:
kip edip kötü ruhların şerrinden korurlar.
-Dokunma utanan gence, utansın!. Çün- Ancak korudukları insan, avret yerini açar da
kü utanma duygusu imandandır!.
teşhirde bulunursa muhafaza melekleri ona
Demek ki basite alınabilecek bir duygu
bakmaktan utanır, uzaklaşırlar. Meleklerin
değildir utanma duygusu. Sahibini kötülükuzaklaştığı yere ise şeytanlar üşüşür, kötü
lerden koruyucu ve kurtarıcı etkisi söz konu- duygular depreşir, fitneli bakışlar başlar. Zasudur.
ten günahlar da meleklerin uzaklaşıp şeyBu sebeple utanma duygusu, silinip atıla- tanların yakınlaşmasından sonra işlenir inbilecek basit bir duygu gibi görülemez.
sanlar arasında..
Hadiste de utanma duygusunun yüce deUtanma duygusu herkeste güzeldir. Ama
ğerine çarpıcı bir ifadeyle şöyle işaret edilkadında daha da güzeldir. Bir kadının en demiştir:
ğerli zineti utanma duygusudur.
- Utanmadıktan sonra istediğini yap!.
Bundan dolayı büyükler demişler ki:
Çünkü en büyük kayıp, utanma duygusu- Altın ziynetlerini kaybeden kadın, kanun kaybıdır. Onu kaybettikten sonra geridınlık zinetlerinden hiçbir şey kaybetmeye koruyabileceğin bir değerin kalmamış de- miştir! Ancak utanma duygusunu kaybeden
mektir. Artık neyi istersen onu rahatça yapa- kadın, kadınlık zinetini kaybetmiştir! Çünbilirsin..
kü demişler, altın ziynetler satın alınıp tekBir diğer hadiste de insanın sahip olduğu rar sahip olunabilir, ama kaybedilen utanma
en yüce vasıflar sıralanırken utanma duyguduygusu, satın alınarak sahip olunamaz!..
su, en başta gelen insani değer olarak gös-Ne dersiniz, sizin yorumunuz da aynı
terilmiştir. Utanma duygusunun koruyucu
mı, yoksa gayrı mı?
Ergenlik çağında fiziksel gelişimin yanında çocuk ruhu
bazı şeyleri sorgulamaya da başlar. Bu dönemde aile çocuğuyla iletişimde zorlanıyorsa onun
sevdiği, sizin güvendiğiniz birisinden destek
alabilir.
Çocukla iletişim, sadece
ders odaklı olmamalı
Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şeref Şimşek, ailelerin gençlerle iletişiminin sadece ders
odaklı olmasının yanlışlığına dikkat çekti. Çocukları her seferinde derse yönlendirmek, sadece dersini merak etmek, devamlı ‘çalış’ demek, gençlerle ilgilenme anlamına gelmiyor.
MEHMET ŞÜKRÜ OCAK DİYARBAKIR
Ergenlik dönemine geçiş hem
gençler hem de aileler açısından çoğu zaman sıkıntıları beraberinde getiriyor. Ergenlik çağına giren gençlerde, kendi fikrinde ısrar
etme, zıtlaşma, karşı cinse ilginin
artması, agresif davranma ve ders
notlarının düşmesi yaşanabiliyor.
Çocuklarıyla doğru iletişimi sağlayamayan anne-babaların bazıları
sözel ve fiziksel şiddete başvuruyor.
Problemin içinden çıkamayan birçok aile ‘Ne yapmalıyım?’ sorusuna
cevap arıyor.
Ergenlik çağındaki çocuklarla iletişimin sadece ders odaklı olmaması
gerektiğine dikkat çeken Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şeref
Şimşek, sözlü veya fiili şiddete başvurmanın çocukları aileden koparabileceğine dikkat çekiyor. Çocukların
en çok sevdiği kişiler üzerinden yönlendirme yapılmasını tavsiye eden
-
Şimşek, ergenlik döneminde biyolojik gelişimin yanı sıra cinsel kimliğin
de oturmaya başladığını vurguluyor. Bu döneme giren çocukların aileleriyle zıtlaşabileceğini ifade eden
Şimşek, geçiş döneminin stresli ve
sıkıntılı olabileceğine vurgu yapıyor.
Şimşek, “Aileler, çocukların kendilerini yanlarında görmek istemediklerini söyler. Daha çok arkadaşlarıyla birlikte olmaya çalışırlar. Sorunlarını da arkadaşlarıyla paylaşır ve aileye sorunlarından söz etmezler. Dağınıktırlar. Söylenen şeyleri duymamazlıktan gelebilirler. Ergenlik döneminde bunlar normaldir. Doğru davranırsak her şey yoluna girer.”
şeklinde konuşuyor.
KIYASLAMALAR DOĞRU DEĞİL
Gençlerden sürekli ders çalışılmasının beklendiğini ve arkadaşlarıyla kıyaslanma yapıldığını ifade eden
Şimşek, çocuklara yapılan tavsiyelerin de iletişimin kesilmesine yol
açtığını aktarıyor. Çocukların başarılı olması için anne-babaların iletişimi ders odaklı kurduğunu söyleyen Şimşek, zamanla aile ile gençler arasında kopukluklar yaşandığını belirtiyor. Çocuklarını her gördüklerinde derse yönlendirmenin
yanlış olduğunu kaydeden Şimşek,
“Başka bir konu yokmuş gibi çocuklarını gördükleri anda ‘Ders çalıştın mı?’ sorusunu soruyorlar. Bu
şekilde kurulan iletişimler de bu
dönemdeki sorunların daha abartılı
geçmesine neden olabiliyor.” diyor.
Anne-babaların gençlere cinsel gelişimle ilgili eğitim vermesinin önemine işaret eden Şimşek, bu
eğitimlerle ilgili birçok eğitici kitabın yer aldığına dikkat çekiyor. Çocukların bu konularla ilgili sorularının yanıtsız bırakılmaması gerektiğine vurgu yapan Şimşek, aksi halde arkadaş çevresinden cinsel kimliğiyle ilgili bilgi almasının çok tehlikeli olduğunu ifade ediyor.
Sabahları boyun ve beldeki tutulmaya dikkat
Türkiye Romatoloji Araştırma ve Eğitim Derneği Başkanı Prof. Dr. Nurullah Akkoç,
Türkiye’de yaklaşık 200 bin ankilozan spondilitli
(AS) hasta olduğunu, bunun yüzde 40’ının tanılarını
bilmediğini söyledi. AS’de erken tanının çok önemli olduğunu belirten Akkoç, “Eğer kişi hastalığının
farkına varıp doktora gitmezse ya da doktor uygun
teşhisi koymazsa hastalık ilerliyor. Bu kişinin ruhsal,
Göçmen hastalara ‘biraraya gelin’
çağrısı: Acılar paylaştıkça hafifler
-
DİTİB Yavuz Sultan Selim Camii
Dernek Başkanı
Cevdet Ülker, Din
Görevlisi Ahmet
Korkmaz, AOK
Hessen Etnik
Pazarlama Sorumlusu Necati Suözer, Kerstin Roth ve Der
Paritätische
Başkanı Thomas Schüler,
bilgilendirme
programlarının
devam edeceğini söylediler.
FOTOĞRAF: ZAMAN,
ALİ KUŞOĞLU
vurguladı. Ağır ve kronik hastaların birbirleriyle konuşmaları ve
bazı konularda birbirlerine yardımcı olmaları sayesinde, bu kişilerin üzerlerinden hastalık psikolojisini attıklarını ileri süren Suözer, sözlerine şöyle devam etti:
“Devlet sağlık sigortaları, her sigortalı için 1 Euro ayırarak, bunu
bir havuzda topluyor. Bu para;
‘Çok Kültürlü, Kendi Kendine
Yardım’ kampanyalarında kulla-
nılıyor. Devletin her türlü desteği
vermesine rağmen, maalesef halkımız bu tür dernekleşmelere ilgi
göstermiyor. Dertler paylaştıkça
azalır. Biz bugün burada insanları bir araya getirerek; dertleşmelerini, acılarını unutmalarını ve
yeni arkadaşlıklar edinmelerini
sağladık. Umarım, bu tarz aktivitelere halkımız daha çok ilgi göstererek, kendi faydalarına iş yapmış olurlar”
Artık Haşir Risalesi’ni oku
E. ABDURRAHMAN
Eğitim gönüllüsü adanmış ruh Bilal
(Lâtif) Hoca Bükreş’te hizmet ediyordu. Bu cefakârda kanser tesbit edilmişti.
Ameliyat geçirdi. Ağrısı acısı dinmiş, normal hayatına dönmüştü. Altı ay kadar bu
nekahet döneminde canla başla hizmete devam etti. Kalbinin ve kafasının bir
köşesinde elbette bu maraz vardı. Şerife Hanım dillendirmese de düşünmeden
edemiyordu eşinin hastalığını.
Hastalık altı ay sonra hortladı. Umut ve karamsarlığın kol kola dolaştığı ilaç kokulu, beyaz
önlüklü doktor ve hemşirelerin dolaştığı, meraklı bekleyişlerin, boş ve dalgın gözlerin kaybettiği
bir hazineyi aradığı hastane koridorları ikinci adres olmuştu Latif Hoca için.
Sol bacağında benin alındığı yerde yara çıktı
ilk önce. Arsız tümörler, vücuda pervasızca yayılmaya başladı. Latif Hoca’nın bedenini işgal eden
yaralar, gönül dünyasında bir tasaffiye, incelmeye, billurlaşmaya, tevekküle, teslimiyete ve derin
bir şükre vesile oluyordu. Eyüp Aleyhisselam’ın
yaraları gibi Latif Hoca’nınkiler de sadece dışındaydı. İçi tertemizdi. Apak duygular ve inançla
kaplıydı.
Şerife Hanım, belki de Latif Hoca’dan daha
fazla acı çekiyordu ancak bunu hissettirmiyordu.
Acı çektiğini belli etmemek ve ağlamamak için dilini, dudağını ısırıyor ve tüm metanetiyle eşinin
ilaçlarını hazırlıyor, çocuklara bakıyordu.
Derideki habis urlar bütün tedavilere rağmen
hem büyüyor hem vücuda yayılmaya devam edi-
ÇÝTLEMBÝK
ALİ KUŞOĞLU OFFENBACH
Almanya’da 80 binin üzerinde kendi kendine yardım (Selbsthilfebüro) grubu bulunuyor. Ağır ve kronik hastalar ile yakınları, bu grupların düzenlediği toplantılarda bir araya gelerek, ortak dert ve problemlerini dile getiriyorlar. Karşılıklı konuşarak, birbirlerine yardımcı olan hastalar, aynı zamanda birbirlerine yol gösteriyorlar.
Fakat, sağlık sigortaları ve kuruluşları tarafından kabul gören bu
gruplara, göçmenlerin katılımı
yok denecek kadar az.
Offenbach Yavuz Sultan Selim Camii ve Sağlık sigortası
AOK’nin işbirliği ile “Çok Kültürlü, Kendi Kendine Yardım”
adı altında bir bilgilendirme
toplantısı düzenledi. Toplantıya AOK Hessen Sağlık Sigortası ve Selbsthilfebüro Offenbach
(Kendi kendine yardım, Offenbach Bürosu) çalışanları ile birlikte çok sayıda göçmen kökenli
vatandaş katıldı.
Toplantının amacının vatandaşları bilgilendirmek ve onları
bu gruplarda yer alabilmeleri için
cesaretlendirmek olduğunu kaydeden AOK Hessen Etnik Pazarlama Sorumlusu Necati Suözer,
bu programların amacının sadece psikolojik destek olduğunu
sosyal ve iş hayatını olumsuz etkiliyor. Türkiye’de
AS’li hastalar 36 yaşında emekli oluyor.” dedi.
AS hastalarının yüzde 80’inde belirtiler 30 yaşın altında görülürken, erkekler kadınlara göre hastalıktan 2-3 kat daha fazla etkileniyor. AS hastalığı
sabahları kaslarda sertlik, boyun ve bel bölgesinde
tutulma şeklinde ortaya çıkıyor. Daha çok kendini
belin alt kısmında hissettiriyor. ÇAĞLAR AVCI İSTANBUL
yordu. Olgunlaşan ve büyüyen yaraların içinden
çıkan sıvı etrafa dayanılması zor bir koku yayıyordu.
Latif Hoca; dermansızlığına ve acılara rağmen,
tüttürmeye başladığı ocağın sönmemesi, diktiği
fidanların açması için dostlarının yardımıyla sohbetlere devam ediyordu. O kadar acı çekiyordu
ki gözünden yaşlar gayr-ı ihtiyarî döküldüğünde
bunu dostlarına hissettirmemek için elinden geleni yapıyordu.
Şerife Hanım ve Latif Hoca; hastalığa, sıkıntıya, çileye, soğuğa, yokluğa, alışkındı Mangalya ve
Mecidiye’den. Hastalık onları birbirine fazla bağladı. Aşk kelimesine de dayelik yapan sarmaşıklar gibi ruhta ve kalpte birleşme oldu. Latif Hoca,
Eyüpvari (Aleyhisselam) bir sabırla manevi makamları berk hızıyla çıkıyordu.
Kalbine zehirli bir ok gibi saplanan acılar bütün
hücrelerini delik deşik ettiğinde en içten ve çok derinden gelen bir sesle “Alllllllllllllllllllaaaaahhhh!
Canım Alllllaaallll!” diyordu dermanı olmayan
umutlu ses rengiyle. Latif Hoca, bir kerecik bile
“Of!” demedi… Şekvada bulunmadı.
Şerife Hanım, ona Hastalar Risalesi’ni şifa niyetine okuyordu. Doktorların davranışlarından,
okuduğu tahlil sonuçlarından ve çektiği acılardan
fani ve fena dünya hayatının son düzlüğüne geldiğini fark edecek basireti olan Latif Hoca, “Bana
Hastalar Risalesi’ni okuma. Haşir Risalesi’ni
oku!” diyerek hayatının son demlerinde bol bol
Haşir Risalesi dinledi.
Not: Niyazi Sanlı’nın “Işık Pervaneleri” kitabından.
SAYFA TASARIM: HASAN ERTAŞ
13
ailem
w Kalbin dili
w Hikmet damlalarý
“Misvak aðacýnýn kabuðu ile de olsa, karnýnýzý doyurabileceksiniz, insanlardan bir þey
istemeyin,müstaðni (ihtiyacý yokmuþ gibi)
davranýn.“
“Hak olan maksuda, bâtýl vesilelerle varýlmaz. Kullanýlacak vesileler de mutlaka hak
olmalýdýr.“
10 MAYIS 2012 PERÞEMBE ZAMAN
Ümit
Burcu
‘Yüzünü gören
Cennetlik’
Sevgili Ümit Burcu, arkadaþlar arasýnda kullandýðýmýz bazý sözler var. Bunlarý kullanmak
doðru deðilmiþ. Bunu ben de yeni duydum. Doðrusunu öðrenmek için size yazýyorum. Mesela
birisine "Yüzünü gören Cennetlik" veya "Yüzünü
gören hacý oluyor" denilmemesi gerekiyormuþ.
Böyle söylemekte sakýnca var mý? Hâlbuki biz
þimdiye kadar hep bunlarý duyduk ve söyledik.
Bunun için bize sorumluluk var mý? Cevabýnýz
için þimdiden teþekkür ederim. Ulviye Ataman
Hapla deðil, diyet ve
egzersizle kilo verin!
Kýþýn alýnan kilolarýn geri verilmesinin zamanýdýr bahse konu. Tartýda aðýr basanlar çoktan baþladýlar bile çalýþmalara.
Kimi, diyetisyene gidip bünyesine uygun perhizi uyguluyor, kimi internetten bulduðu önerilerden medet umuyor, kimi
güneþi görünce sokaða atýlýyor, kimi de kolayý tercih edip zayýflama haplarýna sarýlýyor. Ancak; bilhassa
bugünlerde arama motorlarýnda, saðlýklý yaþam sitelerinde ve forumlarda karþýmýza çýkan bu haplarýn insan
vücuduna büyük zarar verdiðini hemen söyleyelim.
AÝLEM
Diyetisyen Esra Baþ Toktay,
mucizevî olarak tanýtýlan zayýflama haplarýnýn insan vücuduna
büyük zarar verdiðini belirterek,
önemli olanýn saðlýklý beslenme ve
egzersizle kilo vermek olduðunu
söylüyor. Ona göre ancak bu þekilde vücut aðýrlýðýný korumak mümkün.Kýþýn evde, iþyerinde oturularak geçirilen vakitlerin acýsýnýn çýkma vakti geldi çattý. Yanlýþ anlaþýlmasýn, bu cümleden kastýmýz gezmeniz ya da seyahat etmeniz deðil.
Kýþýn alýnan kilolarýn geri verilmesinin zamanýdýr bahse konu. Tartýda
aðýr basanlar çoktan baþladýlar bile
çalýþmalara. Kimi, diyetisyene gidip
bünyesine uygun perhizi uyguluyor, kimi internetten bulduðu önerilerden medet umuyor, kimi güneþi görünce sokaða atýlýyor, kimi de
kolayý tercih edip zayýflama haplarýna sarýlýyor. Ancak; bilhassa bugünlerde arama motorlarýnda, saðlýklý yaþam sitelerinde ve forumlarda karþýmýza çýkan bu haplarýn in-
1
san vücuduna büyük zarar verdiðini hemen söyleyelim. Sosyal paylaþým sitelerinde arkadaþýnýzýn paylaþýmý gibi görünen spamlara da sakýn aldanmayýn. Zira kolay yoldan
zayýflama vaat eden bu ilaçlarýn
metabolizmada bozukluða ve hipertansiyon gibi rahatsýzlýklara sebep olduðunu biz deðil, uzmanlar
söylüyor.
Mucizelere inanýn ama zayýflama haplarýna deðil
Esra Baþ Toktay, baharýn gelmesiyle piyasaya çýkan ve mucizevî
olarak tanýtýlan zayýflama haplarýna
itimat etmemek gerektiðini ifade
ediyor. Ona göre bu tür ilaçlar insan saðlýðýný büyük ölçüde tehdit
ediyor. Hatta Toktay, bu haplarý
kullandýðý için hayatýný kaybedenler bile olduðunu belirtiyor: "Birçok
insan bu haplarý kullanarak hayatýný riske atýyor. Üstelik yalnýz bu
haplarla deðil, yanlýþ diyet uygulamalarýyla saðlýklarýna zarar veriyorlar. Þu anda popüler olan, binlerce
insanýn uyguladýðý protein aðýrlýklý
çeþitli diyetler bile çok zararlý. Kalp
ve böbrek hastalýklarýna sebep olabiliyor. Ayrýca bu diyetler saðlýklý
beslenme alýþkanlýðý oluþturmadýðý
için verilen kilolar korunamýyor."
Toktay, önemli olanýn saðlýklý beslenerek ve egzersizle kilo verip, bu
dönemde edinilen alýþkanlýklarý
sürdürerek vücut aðýrlýðýný korumak olduðunu vurguluyor. Çünkü
ona göre her yaz baþýnda baþlanan
ve sonunda býrakýlan diyetler nedeniyle zamanla metabolizma yavaþlýyor. Kilo verme hýzý her sene
biraz daha düþüyor.
Diyette olduðunuzu unutmayýn
Diyetisyen Esra Baþ Toktay'a
göre kilo vermek isteyenlerin yapmasý gerekenler ise þöyle:
Kiþi, öncelikle kendisine güvenmeli, kilo verebileceðine ve bunu
saðlýklý bir þekilde yapmasý gerektiðine inanmalý,motivasyonunu her
zaman yüksek tutmalý.
Diyetisyen tarafýndan hazýrlan-
mýþ olan, kendisine özel beslenme
programýný düzenli bir þekilde uygulamalý.
Sürekli atýþtýrma yapmaktansa,
öðün atlamamaya özen göstermeli.
Kalorisi yüksek olan yiyeceklerden uzak durmalý, eðer tüketirse
bunu diðer öðünlerde dengelemeye çalýþmalý.
Açken mutfak alýþveriþine çýkmamalý.
TV karþýsýnda, sohbet ederek
vb. yemek yememeli, farkýnda olmadan fazla kaçýrabilir.
Hýzlý yemek yememeye ve yavaþ çiðnemeye özen göstermeli.
Evde abur cubur çekmecesi vb.
Bulundurmamalý.
Dýþarý çýktýðýnda tercihlerini düþük kalorili olan besinlerden yana
yapmalý.
Yemek hazýrlarken, mutfaðý
toplarken veya caný sýkýldýðýnda
atýþtýrma yapmaktan kaçýnmalý.
Mutlaka düzenli egzersizlerini
yapmalý, mümkün olduðunca günlük fiziksel aktivitesini artýrmalý.
Ýlmihal... Namazda el ile iþaret etmek namazý bozar mý?
Kýssadan hisse...
konuþmadan tedbir almak, iþaret etmek
caiz olur, namazý bozmaz.
Namazda el iþareti yapmak, konuþma
anlamýna gelmez ve namazý bozmaz.
Mesela, namazda iken kendisine selam
veren birine el iþaretiyle selamýný almak,
Hanefi mezhebine göre tenzihen mekruh,
Þafii mezhebine göre müstehaptýr. (bk. V.
Zuhaylî, el-Fýkhu’l-Ýslamî, 1/779)
Yalnýz þuna dikkat etmek gerekir ki,
“namazdayken rahatsýz edilecek olursak”,
bu rahatsýzlýðýn fazla olup olmadýðýna,
iþaret ettiðimiz takdirde ise -sözgeliþi
çocuk- bizi rahatsýz etmekten vaz geçip
geçmeyeceðine bakarak hareket etmeliyiz.
Eðer verilen rahatsýzlýk az ise, ona aldýr-
heddin Nakþibendi Hazretlerinin Halifesi Muhammed Parisa
Hazretleri Müridanýylan Hacca
gitmiþler. Resülullah'ý ziyaret
amacýyla Medine-i Münevvereye vardýklarýnda çarþýda gözleri bir gence iliþir. Ticaret yapmakta ve bir hayli altýn kazanmaktaymýþ. Bir de kalbine nazar edelim demiþler. Gencin
kalbi Allah'ý zikir halinde Allah, Allah, dediðini mana gözüylen gören, Muhammed Parisa Hazretleri Ýhvan-ý Kiram'a
dönerek, el kârda, gönül yarda
buyururlar.
Namazda huzur ve huþu bulmayý
1engelliyorsa bunu yok etmek için
madan namazýmýza devam etmemiz en
uygunudur. Keza, eðer el ile “beni rahatsýz
etme!” diye iþaret ettiðimiz zaman, rahatsýz eden kiþinin kuvvetli bir ihtimalle ondan vazgeçmeyeceðini düþünüyorsak, yine
iþaret etmekten uzak durmak daha uygun
olur.
Namazý bozan þeyler:
Namazýn rükünlerinden veya þartlarýndan herhangi birinin eksikliði durumunda
namaz bozulur. Namazýn bozulmuþ olacaðý fâsid veya bâtýl tabirleriyle ifade edilir.
Rükün ve þartlarýn eksikliði dýþýnda ayrýca
kaçýnýlmasý, yapýlmamasý gereken bazý durum ve davranýþlar vardýr ki, bunlarýn hepsine birden "müfsidât-ý salât" (namazý
bozan þeyler) denir.
El kârda, gönül yarda
Nakþibendiyye yolu bü-
1yüklerinden, Þah-ý Ba-
Mekke-i Mükerremeye geçilmiþ. Kâbe ziyareti sýrasýnda,
Kâbe örtüsüne yapýþmýþ piri fani ihtiyar aðlamaktaydý. Kalplerinde nazar ettiklerinde dünya nimetlerini Allah'tan talep
ettiðini görmüþler. Meðerse Ýhtiyar kiþi, Allah‘tan dünyalýk istemekteymiþ. Muhammed Parisa Hazretleri yine müridana
döner, el yarda gönlü dünyada
buyururlar.
Kimin kalbinde Allah varsa
onun muiyni (yardýmcýsý) Allahtýr!
Kimin kalbinde Allahtan
gayrisi varsa onun hasmý Allahtýr!
Sevgili kýzým Ulviye,
Dini hassasiyetine teþekkür ederim. Neme
lazým deyip, geçiþtirmemiþsin. Üþenmeden
yazýp doðrunun peþine düþmüþsün. Bu vesile
ile pek çok okurumuzun da yeni bir konuyu
öðrenmelerine katkýda bulundun.
Önce genel kural olarak þunu bilmek gerekir:
“Ýnsan iki þeye dikkat etmelidir: Aðzýna
girene ve aðzýndan çýkana.”
Bizi baþ aþaðý götüren, bize piþmanlýk yaþatan ve ileride yaþatacak olan þey; aðzýmýza
girene ve aðzýmýzdan çýkana dikkat etmemek.
Senin soruna gelince; bir kiþiye “Yüzünü
gören Cennetlik" denilmez. Ayný þekilde
"Yüzünü gören hacý oluyor" da denilmez.
Bunlarý söylemek yalandýr. Sebebine gelince;
bir kimseyi görmekle hacý veya Cennetlik
olunmaz. Hz. Peygamber (sav) ý bile gören
kimsenin imaný yok ise Cennetlik olamaz.
Þaka olarak veya mecaz olarak da böyle þeyleri söylemekten kaçýnmalýdýr.
Bilmemek mazeret olmaz. Sorup öðrenmek gerekir. Geçmiþe ait tövbe edersiniz ve
bir daha kullanmazsýnýz.
Bize yazýn: mail: umitburcu@eurozaman.de
Adres: Sprendlinger Land str. 107 63069 Offenbach
Bilmek Lâzým...
Ne ararsak Muz’da var
Sarý sýcak görünümü ile muz tam bir vitamin ve mi-
1neral kaynaðýdýr. Muz, hem çocuklarýmýzýn itiraz et-
meden yediði meyvelerden biri,hem de içinde bulunan bol
vitamin, mineral ve proteinler nedeniyle bizim de bünyemizin ihtiyacý olan bir çok gýdayý ihtiva eden bir besin kaynaðýdýr.
Süt + Muz = Muhteþem Ýkili
Muzda bünyemize gerekli olan hemen hemen bütün
maddeler bulunur. Bu yüzden çocuk, yaþlý; kadýn,erkek
her yaþ ve cinsteki insana gerekli bir besindir demiþtik.
Çocuklarda muzun kemik geliþimine yardýmcý olduðunu unutmamalýyýz. Yalnýz kalsiyum miktarý az olduðu
için sütle beraber vermeliyiz. Ayrýca sütle beraber verilen
muz, çocuklarýmýzda daha fazla demir, kalsiyum ve vitamin demektir. Bu iki gýda beraber verildiðinde çocuklarýmýzýn kanlanmalarýna, vücutlarýnýn geliþmesine ve ayrýca
hastalarýn kendilerini çabuk toparlamalarýna yarayacaktýr.
Koruyucu Gýda
Muzun içinde bulunan niþasta baðýrsak iç yüzeyini
korumaktadýr. Ancak muz içerdiði bu niþasta sebebiyle
kabýzlýk yapabilir, bu yüzden tek baþýna tüketilmeyerek
yanýnda armut veya kayýsý, portakal gibi baðýrsaklara yumuþaklýk veren meyvelerle birlikte alýnmalýdýr.
Ayrýca Muz
* Böbrek ve mafsal iltihabý bulunan hastalara çok faydalýdýr.
* Sinir zafiyetini ve beyin yorgunluðunu giderir.
Bunlara Dikkat
* Þeker hastalarýna muz pek tavsiye edilmemektedir.
* Hazým problemleri olanlar için muz fazla yenilmemesi gereken bir meyvedir. Ayrýca muzu yemeklerden
hemen sonra yemeyin. NEÞE KUTLUTAÞ
14 GÜNDEM
Esslingen Yunus Emre
Camii’nde Açýk Kapý Günleri
Diyanet Ýþleri Türk Ýslam
1Birliði’ne (DÝTÝB) baðlý olan
Esslingen Yunus Emre Camii tarafýndan Açýk Kapý Günleri düzenlendi. Alman davetlilerin yoðun ilgi gösterdiði etkinliðe katýlan T.C. Stuttgart Baþkonsolosu
M. Türker Arý, vatandaþlarla sohbet ederek, DÝTÝB Dernek Baþkaný Erdal Özdoðan’dan 2013-2014
yýllarý arasýnda bitmesi planlanan
yeni caminin inþaatý ile ilgili bilgi
aldý. Dernek Baþkaný Erdal Özdoðan da Baþkonsolosun ziyaretinden memnuniyetini dile getirdi ve Almanlarýn ilgisinin onlarla
yakýn diyalogun bir sonucu olduðunu vurguladý. Özdoðan, “Düzenlediðimiz kermeslerle bölgemizde bir marka olduk. Bilhassa
bayanlarýmýzýn leziz yemek ve
tatlýlarýndan dolayý bu ünümüz
Esslingen dýþýna taþmýþ durumda.
Bu meþakkatli iþte, emeði geçenlere ve yardým edenlere çok teþekkür ediyorum” dedi. 2006 yýlýnýn Mayýs ayýnda temeli atýlan ve
farklý mimarisi ile dikkat çeken
yeni caminin kaba inþaatý bitti
ancak maddi sýkýntýlar nedeniyle
inþaat tam olarak tamamlanamadý. MUSTAFA KARAMAN ESSLÝNGEN
k
i
O
t
l
m
a
i
m
piya
e
t
a
t
M
l
a
a
rý’n
e
en
baþarýlý
il
g
Akademi Derneði
tarafýndan
düzenlenen
Pangea Matematik Olimpiyatlarý’nda Kaiserslautern adýna
yarýþýp dereceye giren
öðrenciler için
düzenlenen
ödül törenine
21 okuldan 170
öðrenci ve
500’den fazla
veli katýldý.
da
Pa
n
10 MAYIS 2012 PERÞEMBE ZAMAN
Kaiserslautern
Pangea
Matematik
Olimpiyatlarý’nda
Kaiserslautern ilinden
dereceye giren öðrencilere
ödülleri Fruchthalle’de gerçekleþtirilen bir törenle verildi. ABZ ve Panega Eðitim
Merkezi öncülüðünde düzenlenen törene
Recklinghausen DÝTÝB Merkez Cami`nin düzenlediði þenliðe katýlan SPD Federal Meclis Milletvekili Frank Schwabe cami ve dernek çalýþmalarý hakkýnda bilgi aldý.
Kermese ziyaretçi akýný
Recklinghausen DÝTÝB
Merkez Cami’nin düzenlediði aile þenliðine yaðýþlý havaya
raðmen çok sayýda Türk ve Alman misafir katýldý. Bu yýl 'Aile
Þenliði' adý altýnda düzenlenen
kermese SPD’den federal milletvekili Frank Schwabe, KRV eyalet milletvekili Andreas Becker
ve il baþkaný Frank Cerny, Yeþiller Partisi’nden Ralf Nowak, BÝG
Partisi Recklinghausen milletvekili adayý Bayram Türksev, belediye baþkan yardýmcýsý Ferdinand Zerbst, uyum meclisi baþkaný Ensar Kurt, dernek baþkanlarý ve çok sayýda Türk ve Alman
1
misafir katýldý. Toplumun çekirdeði sayýlan aile kavramýna çok
önem verdiklerini belirten dernek baþkaný Sinan Özen, “Ýçinde yaþadýðýmýz topluma faydalý,
din, etik ve evrensel deðerlere
sahip bir nesil yetiþtirmek istiyoruz.” dedi. Ýki gün boyunca
süren ve havanýn yaðýþlý olmasýna raðmen oldukça hareketli
geçen þenlikte, çocuklar kendileri için hazýrlanan bir çok deðiþik oyunlarla gönlünce eðlenirken, yetiþkinlerde birlikte sohbet ederek hazýrlanan birbirinden leziz yemeklerden tattýlar.
SAFFET SAMUR RECKLÝNGHAUSEN
NECÝP GÜNGÖR KAÝSERSLAUTERN
Almanya genelinde yapýlan
Pangea Matematik Olimpiyatlarý”nda Kaiserslautern ilinden
dereceye giren öðrencilere ödülleri verildi. Akademi Eðitim Merkezi’nin (ABZ) ve Panega Eðitim
Merkezi öncülüðünde Kaiserslautern’in en gözde salonlarýndan
biri olan Fruchthalle’de gerçekleþtirilen Pangea Matematik
Olimpiyatlarý ödül törenine, Kaiserslautern Üniversitesi Matematik bölümünden Prof. Bern Rosenberger, Avrupa Parlementosu
eski üyesi Kurt Lecher, Kaiserslautern Belediyesi Eðitim Sorumlusu Peter Krietemeyer ve törenin
sponsorluðunu üstlenen Dynami-
1
kum Enstitüsü temsilcisi Andreas
Hecker, 21 okuldan 170 öðrenci
ve 500’den fazla veli katýldý. ABZ
Baþkaný Dr. Ömer Sanatçý açýlýþ
konuþmasýnda, Almanya genelinde 24 bin öðrencinin katýldýðý
Pangea Matematik Olimpiyatlarýna sadece Kaiserslautern’den 3
bin öðrencinin katýldýðýný ifade
ederek, yarýþmaya katýlan öðrencilerin baþarýlý sonuçlar almasýnýn
Kaiserslautern ili adýna sevindirici
bir geliþme olduðunu kaydetti.
Prof. Dr. Bern Rosenberger de,
“Bu tür kaliteli projelerin yapýlmasýný çok güzel ve deðerli buluyorum. Bu projeler geleceðin
gençlerini yetiþtirmek adýna yapýlan örnek çalýþmalardýr“ dedi.
çok sayýda
davetli
katýldý. Bu yýl
Berlin’de yapýlan
finale 7 öðrenci gönderen, 3 altýn ve 2 bronz madalya
ile geri dönen Kaiserslautern Almanya
genelinde en fazla madalya kazanan il oldu.
Pangea Eðitim Merkezi Müdürü
H.Dogan Çetinkaya ise, 170 öðrenciye verilen ödüllerin ve Akademi Derneði tarafýndan düzenlenen sýnavýn son derece önemli
olduðunu dile getirdi. Bu yýl Berlin’de yapýlan finale 7 öðrenci
gönderen, 3 altýn ve 2 bronz madalya ile geri dönen Kaiserslautern Almanya genelinde en fazla
madalya kazanan il oldu. Eyalet
Milli Eðitim Bakanlýðý Rheinland
Pfalz temsilcisi Kaiserslautern ve
çevre okullardan sorumlu müfettiþ Gerhard Dohna, finale katýlan
ve tek kýz öðrenci olan Fione Lena Anderson‘a Eðitim Bakanlýðý
Onursal Ödülü’nü verdi. Eyalet
Milli Eðitim Bakanlýðý, Kaiserlau-
tern Belediyesi, Fraunhofer Enstitüsü Matematikum ve Dynamikum, Kaiserslautern Üniverstesi,
Kreisparkasse ve Stadtsparkasse’nin sponsorluklarýný yaptýðý
programda söz alan Gerhard
Dohna, öncelikle böylesine bir
yarýþmaya sponsor olmaktan çok
büyük onur duyduðunu dile getirerek, hayatýn olmazsa olmazý
olan matematiði çocuklara sevdirmek için gerçekleþtiren ve onlarý ödüllendiren ABZ Derneði’ne
teþekkür etti.Törene katýlan velilerin en az öðrenciler kadar heyecanlý olduðu gözlendi. Törene
katýlan öðrenciler önümüzdeki yýl
yapýlacak yarýþmayý sabýrsýzlýkla
beklediklerini dile getirdiler.
Kermes buluþturdu
Ýserlohn DÝTÝB Merkez Ca-
1mi’sinin geleneksel hale
getirdiði kermesin sekizincisi yapýldý. Dernek merkezinde gerçekleþtirilen Türk ve Alman 3
binden fazla davetlin,n katýldýðý
kermeste Anadolu mutfaðýnýn
zengin çeþitleri yer aldý. 2 gün süren kermesin açýlýþ konuþmasýný
Dernek Baþkaný Sabri Çevik yaptý. Folklor ve semazen gösterileri,
ilahiler, yerel sanatçýlarýn konserleri ve camii kýz öðrencilerinden
oluþan ilahi gurubunun muhteþem konseri katýlýmcýlara güzel
dakikalar yaþattý. Kermese Ýserlohn Federal Milletvekili Dagmar
Freitag, KRV Eyalet Milletvekili
Michael Scheffler, SPD Ýserlohn
Parti Meclis Baþkaný Dimitrios
Axourgos, CDU KRV Milletvekili
adayý Thorsten Schick, birçok
resmi temsilci ve Ýserlohn'da faaliyet gösteren diðer derneklerden
çok sayýda davetli katýldý.
ÞEMSETTÝN MÝRZA ÝSERLOHN
Ali Dere
Merkez Camii’ni
ziyaret etti
Din Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Prof. Dr.
Ali Dere ve DÝTÝB Yönetim Kurulu
Üyesi Suat Okuyan ile birlikte Bielefeld
Merkez Camii’ni ziyaret etti. Bielefeld
Üniversitesi´nde özel bir kuruluþ tarafýndan gerçekleþtirilen konferans için
gelen Prof. Dr. Ali Dere ve beraberin-
1
deki heyet, öðle namazýný Merkez Camii´nde kýldý. Namazýn akabinde Prof.
Dr. Ali DERE kýsa bir konuþma yaptý.
Din görevlisi ve Yönetim Kurulu üyesi
Yýlmaz Özel ile Necati Tetik tarafýndan
camide yürütülen çalýþma ve faaliyetlerle ilgili olarak ziyaretçilere bilgi verildi. PINAR KÝBAR BIELEFELD
Attendorn’da 23 Nisan þenliði yapýldý
Attendorn þehrinde 2 yýl önce
1kurulan Attendorn Türk Aile
Neþeli olimpiyat yolculuðu
Herne Lotus Eðitim Mer-
1kezi, Frankfurt'ta düzenle-
nen Alman-Türk Kültür Olimpiyatlarý'na katýlmak için bir gezi düzenledi. Frankfurt Festhalle´de gerçekleþtirilen olimpiyatlarýn finaline giden grup önce
World Media Group'u gezdi.
Daha sonra muhteþem olimpiyat organizasyonunu izlediler.
Herne, Datteln ve CastropRauxel'dan gelen grup dönüþte
50. sanat yýlýný kutlayan Bedia
Akatürk'ün türklerini eþliðinde
unutamayacaklarý bir yolculuk
yaptý. DAVUT ÝÞBÝLEN HERNE
Birliði (TEVA) büyük bir organizasyona imza attý. Derneðin giriþimleri sonucu Attendorn Stadthalle’de gerçekleþtirilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramý programýna belediye yetkilileri, okul müdürleri, siyasi
parti temsilcileri yanýnda Alman ve
Türk bölge halký yoðun ilgi gösterdi.
Ýstiklal Marþý’yla baþlayan programda
Dernek Baþkaný Yurdakul Doðan, 23
Nisan’ýn sadece Türk çocuklarýnýn
bayramý olmadýðýný, bütün dünya
çocuklarýna armaðan edildiðini ifade
etti. Anaokulunda liseye kadar pek
çok okuldan Türk, Alman ve diðer
göçmen milletlerden çocuklarýn gös-
Dernek baþkaný Doðan, kutlamalara Almanlarýn
da katýlmasýnýn sevindirici olduðunu belirtti.
terileri ilgiyle izlendi. Dernek baþkaný
Doðan, Almanlarýn ilgisinin memnuniyet verici olduðunu ve gelecek senelerde daha geniþ kitlelere ulaþmak istediklerini belirterek “Daha renkli kutlamalar için çalýþmalara þimdiden baþladýk” dedi. ÝSMAÝL ÖZDEMÝR ATTENDORN
Göppingen Büyükþehir Belediye Baþkaný Gabriele Zull (Ortada) Göppingen ATÝB
Türk Kültür Merkezi yetkililerini makamýnda kabul etti.
ATÝB’den Göppingen Belediye
Baþkanýna makamýnda ziyaret
Göppingen ve çevresi
1ATÝB Türk Kültür Mer-
kezi hizmetleriyle göz doldurmaya devam ediyor.
Geçtiðimiz haftalarda Baden-Württemberg eyaletinin
baþkenti Stuttgart’ta T.C.
Stuttgart Baþkonsolusu M.
Türker Arý’yý ve Göppingen
Kaymakamý Edgar Wolff’ü
ziyaret eden ATÝB Göppingen heyeti önceki gün de
Göppingen Belediye Baþkaný Gabriele Zull’le makamýnda görüþtü ve faaliyetleri
hakkýnda bilgi verdi. Doðan
Tufan baþkanlýðýnda, Derya
Duran, ATÝB Genel Ýdare
Kurulu üyesi Þeref Salgýn ve
Ali Ýhsan Duran’dan oluþan
Türk Kültür Merkezi Yönetim kurulu heyeti, geçtiðimiz
yýl Almanya’da kutlanan
Türklerin Almanya’ya göçün
50.yýlý hatýrasýna ‘Göçün 50.
yýlý’ resmini hediye etti. Ziyaretten duyduðu memnuniyeti belirten Belediye Baþkaný, “Bu hediyeden dolayý
çok memnun kaldým. Bu
resmi odama memnuniyetle
asacaðým” dedi. Güzel bir
atmosferde geçen görüþmenin ardýndan bir açýklama
yapan ATÝB Türk Kültür
Merkezi Baþkaný Doðan Tufan, “Belediye baþkanýmýzla
bir saate yakýn þehrimizin
sorunlarý yanýnda kültür
merkezi olarak faaliyetlerimizi, projelerimizi ve sorunlarýmýzý paylaþtýk. Kendisini
23 Haziran’da yapacaðýmýz
20. yýlýmýzý kutlama programýna da davet ettik’ dedi.
MUSTAFA KARAMAN GÖPPÝNGEN
15 GÜNDEM
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Doğu ve Batı medeniyetleri
bir sözlükte buluşacak
Bochum Üniversitesi, Yunan ve Arap kültürlerinin birbirlerini daha yakından tanıması için dev bir projeye imza
attı. Uluslararası bilgi toplumuna fayda sağlayacak bir sözlük hazırlayan dil bilimcilerin amacı sadece İslam
kültürünü ve toplumunu yakından tanımak değil, aynı zamanda Avrupa bilim tarihine katkıda bulunmak.
-
Yeni Askerlik Kanunu'yla asker alma işlemleri MSB'ye devrediliyor. Tasarıya göre, ilk yoklama ile yedeklik yoklaması işlemleri kaldırılacak.
Askerlik kanunu
değişiyor, ilk yoklama
tarihe karışacak
-
Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM
Başkanlığı'na sunuldu. Tasarıya göre, asker alma işlemleri Milli Savunma Bakanlığı'nca (MSB) yürütülecek.
Askerlik şubeleri başkanlıklarınca kısa sürelerle teşkil
edilen ve etkinliği kalmayan askerlik meclisleri, ilk yoklama ile yedeklik yoklaması işlemleri tarihe karışacak.
MERNİS, Adres Kayıt Sistemi ve MSB Bilgi Sistemi'nin
yürürlüğe girmesiyle birlikte uygulama alanı kalmayan
ilk yoklama ve son yoklama işlemleri kaldırılacak. Yükümlülerin sağlık muayenelerinin yapılarak askerliğe
elverişli olup olmadıkları, öğrenim durumları, meslekleri ve niteliklerinin belirlenmesi işlemine ‘yoklama' denilecek. Yoklama işlemleri yaklaşık 14 aya yayılacak. Böylelikle, yoklama kaçağı sayısı ve yoklama dönemlerinde askerlik şubeleri önünde oluşan yükümlü yoğunluğu
azaltılmış olacak. Askerlik çağına gireceklerin kimlik bilgileri İçişleri Bakanlığı'nca her yıl ekim ayında MSB'ye
bildirilecek. Yükümlülerin sağlık muayeneleri, aile hekimlerince yapılabilecek. Fakülte ya da yüksek okul öğrencilerinin askerliği erteleme şartlarından olan okula devam mecburiyeti ve iki yıl üst üste sınıfta kalmama zorunluluğu kaldırılacak. Yoklama için askerlik şubesi, elçilik veya konsolosluklara gelmeyen ve mazereti bulunduğuna dair belge ibraz etmeyenler veya kendiliğinden gelenler, asker hastanesinde muayene ettirilecek. Bu kişilere 100 TL idari para cezası verilecek. Fakülte veya yüksekokul bitiren kadın veya erkekler, gerekli şartları taşımaları halinde muvazzaf subay olmak için
başvurabilecek. Subaylığa atananlar, askerî eğitimin ardından bir yıllık deneme süresine tabi tutulacak. Başarısız olan ve TSK ile ilişikleri kesilenlerden, devletin bu
sürede yaptığı masraflar, kanunî faiziyle tahsil edilecek.
Muvazzaf subayların mecburi hizmet süresi 15 yıldan 10
yıla indirilecek. Diğer kamu personellerinde olduğu gibi
TSK personeli de birinci derecenin dördüncü kademesine kadar yükselebilecek. Halen görevde olan personel ile emekli adi malul, vazife malullüğü, aylığı bağlananlar ile dul ve yetim aylığı alanların intibakları gerçekleştirilecek. Sözleşmeli olarak 10 kişiye kadar Genelkurmay başkanı danışmanı çalıştırılabilecek. ANKARA ZAMAN
Aygün: Meclis’te cemevi
konusunda umutluyum
-
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, TBMM
Başkanlığı'na, Meclis bünyesinde öncelikle bir yer
tesisi ve ardından cemevinin açılması konusunda yaptığı başvurunun sonucu konusunda umutlu olduğunu
kaydetti. "Tahmin ediyorum olumlu olacak, beklentimiz öyle. Reddedilirse 'tek dinin' hükümetin zihniyeti
olduğunu düşünmekte haklı oluruz." dedi. CHP'li Aygün, gözaltında bulunan Gülşah Işıklı ve Meral Dönmez konusunda Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, "6 aya yakın zamandır tam bağımsız Türkiye istediği için cezaevinde olan Gülşah ve Meral, fotoğraflarını gördüğünüz arkadaşlar şu anda F tipindeler." ifadelerini kullandı. Basın toplantısına Gülşah Işıklı ve Meral
Dönmez'in büyük boy fotoğrafları da yer aldı. Aygün,
açıklamasında şöyle konuştu: "Gülşah Işıklı ve Meral
Dönmez. Meral öğretmen, Gülşah öğrenci, bunlar sadece Kocaeli'nde bir işhanının 3. katına Kürecik'te radar üssüne hayır yazılı bir pankart astıkları için gözaltına alındılar ve 5,5 aydır içeride tutuyorlar. Sadece Amerikan radar üssünü protesto ettikleri için silahlı terör örgüt üyesi oluyorlar. Meral Hanım öğretmen, Gülşah
Hanım öğrenci." Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Aygün "TBMM Başkanlığı'na cemevi konusunda bir başvurunuz oldu, ne oldu?" sorusunu, "Yeni
verdim. Ben umutluyum. Kabul edilmesi lazım. Eşitlik
ve din hürriyeti adına. Tahmin ediyorum olumlu olacak,
beklentimiz öyle." şeklinde cevapladı. ANKARA ZAMAN
Doktor döven BDP’li Üçer
için fezleke hazırlandı
-
Van'da bir hastanenin acil servisinde görevli doktoru döven BDP Van Milletvekili Özdal Üçer'in
dokunulmazlığının kaldırılması için Van Cumhuriyet Başsavcılığı fezleke hazırladı. Üçer'in, dokunulmazlığının kaldırılması halinde 'Kamu görevlisine hakaret ve yaralama' suçundan birden üç yıla kadar hapis istemiyle hakkında dava açılacak. Kamu görevlisine hakaret ve yaralama suçundan hazırlanan fezleke,
TBMM'ye gönderilecek. Milletvekili Üçer'in dokonulmazlığının kaldırılması halinde hakkında 'Kamu görevlisine hakaret ve yaralama' suçundan 1-3 yıla kadar hapis istemiyle dava açılabilecek. AHMET GÖRÇÜM VAN CİHAN
SEMRA AKKUŞ HERNE
Dünya düşünce ve bilim
dünyasına yön veren Arap
ve Yunan medeniyetleri, zamanın bilimsel kelime hazinesi üzerinden bir sözlükte buluşacak. 8
ila 10. yüzyıllar arasında Aristo,
Öklid, Batlamyus, Galen ve daha
bir çok bilim adamı ve filozof tarafından kaleme alınmış Yunan ve
Süryanice-Aramice dilindeki matematik, astronomi, tıp, mekanik,
mantık ve felsefeye dair eserleri Arapçaya kazandıran Müslüman mütercimlerin ortaya koyduğu dil varlığı Batılı dil bilimcileri ve tarihçileri harekete geçirdi.
Bu dili daha yakından tanımak ve
anlamak isteyen tarihçiler ve dil
bilimciler yoğun bir çalışmaya girerek geniş çaplı bir sözlük projesi hazırladı. Proje sadece bilim
dili olarak eski Yunancayı günümüze taşımakla kalmıyor, aynı
zamanda İslam medeniyetinin filizlenmeye başladığı zamanlarda
kullandığı bilimsel dilin özelliklerini ortaya koyuyor.
Sadece İslam tarihine değil,
Avrupa'nın bilim tarihine de esaslı
bir ışık tutacak projenin sahibi ise
Bochum Üniversitesi. İki öğretim
görevlisinin yanı sıra bir çok öğrencinin görev alacağı proje kapsamında tercüme edilen kelimele-
Çalışmalar neticesinde bugüne kadar toplam bin 200
sayfadan oluşan el
kitapçıkları basılmış. Kitapçıklar halinde ortaya çıkan sözlük,
A greek & Arabic Lexikon (GALex) ismiyle basılıyor ve şu ana
kadar dokuz nüshası basılmış.
rin içeriği bilime, tekniğe, ve felsefeye dayanıyor. Kökeni 1980'li
yıllara dayanan lügatin o dönemlerde küçük kağıtlara basıldığı ve
yaklaşık 80 bine yakın kelime içerdiği belirtiliyor. Öte yandan proje
süreci boyunca konuşma dilinde
kullanılan kelimelerin çevrilmesine de dikkat ediliyor.
BİN 200 SAYFALIK KİTAPÇIK BASILDI
Sözlük projesinin bir diğer özelliği de titizlikle hazırlanmış olması.
Muhtemel bir bilgi kirliliğine karşı farklı metotlar deneyen uzmanlar, ABD'deki Yale Üniversitesi ile
ortak çalışıyor. Çalışmalar neticesinde bugüne kadar toplam bin 200
sayfadan oluşan el kitapçıkları basılmış. Kitapçıklar halinde ortaya
çıkan sözlük, A greek & Arabic Lexikon (GALex) ismiyle basılıyor ve
şu ana kadar dokuz nüshası basılmış. Lügatin onuncu nüshasının
bu yaz basılması bekliyor. Son yıllarda internet ortamında geliştirilen sözlük ve çeviri programlarının
etkili bir şekilde kullanılmasını göz
ardı etmeyen uzmanlar, geliştirdikleri bu sözlüğü sanal dünyaya taşımaya hazırlanıyor. İnternet ortamı
için dijitalleşecek sözlük Arap alfabesine göre düzenlenmekle birlikte Yunanca dil desteği de eklenerek
daha geniş kitlelere ulaşacak.
12 yıllık zorunluu
şeğitime geçiş çalışmalarını hızlandı-ıaran Milli Eğitim Başkanlığı, okula başilama kriterlerini duyurdu. Bunaa
igöre, 30 Eylül itiıbarıyla 5,5 yaşını (66 ay) dolduu-ran çocuklar bu
şyıl 1. sınıfa başşılayacak. 5 yaşını (60 ay) dolduu-ne
ran çocuklar yine
eanasınıfına gideecek. Ancak ailenıı
si isterse 5 yaşın
dolduranlar da 1.
bisınıfa kayıt olabiek..
lecek
SA
FOTOĞRAF: İSA
K
ŞİMŞEEK
ak
ac
ay
şl
ba
fa
nı
sı
1.
k
cu
ço
an
ur
ld
do
5,5 yaşını
İSA YAZAR ANKARA
12 yıllık zorunlu eğitime bu yıl
geçmeyi hedefleyen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okula başlama şartlarını yayımladığı genelgeyle
duyurdu. Buna göre, 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında 30 Eylül 2012
tarihi itibarıyla 66 ayını (5,5 yaş) tamamlayan tüm çocukların okula kayıt işlemleri e-okul sistemi üzerinden merkezi olarak yapılacak. 60
ayını (5 yaş) dolduran çocuklar ise
anasınıfına gitmeye devam edecek.
Ancak gelişim yönünden hazır olduğu anlaşılan ve velisinin yazılı isteği olan 60-66 ay arasındaki çocuklar, ilkokula başlayabilecek.
Diğer öğrenciler okul öncesi eğitime yönlendirilecek. Ayrıca okul öncesi eğitimde 48-60 ay arası çocuklar için 2013 yılı sonuna kadar belirlenmiş olan yüzde 100 okullaşma hedefi devam edecek. Okul öncesi eği-
-
tim için 30 Eylül 2012 tarihi itibarıyla
37-66 ay arasındaki çocukların anaokulunda veya uygulama sınıflarında, 48-66 ay arasındaki çocukların ise
ana sınıflarında eğitim almaları sağlanacak. 2011-2012 eğitim ve öğretim
yılında ilköğretim 4. sınıfta okuyan
ve bir üst sınıfa geçen öğrencilerin
2012-2013 eğitim ve öğretim yılında ortaokul 5. sınıfa kayıtları e-okul
sistemi üzerinden yapılacak. Ancak
2012-2013 eğitim ve öğretim yılında eğitim öğretime başlamış olan
imam hatip ortaokullarına devam
etmek isteyen 5. sınıf öğrencilerinin
kayıtları bu okullara yapılacak.
OKULLARIN FİZİKİ ŞARTLARI YENİDEN DÜZENLENİYOR
Bakanlık, 12 yıllık eğitim sisteminin yeni dönemde hayata geçirilmesi için okulların fiziki şartlarının da
acil olarak düzenleneceğini bildirdi.
Buna göre, fiziki şartların uygun olduğu durumlarda ilkokul, ortaokul
ve lisenin bağımsız olarak düzenlenmesine öncelik verilecek. Aynı
bina içerisinde ilkokul ile ortaokulun veya ortaokul ile lisenin birlikte bulunması durumunda, okul giriş
çıkış kapıları ile bahçe gibi ortak kullanım alanlarının öğrencilerin yaş
seviyeleri dikkate alınarak imkanlar
dahilinde düzenlenmesi sağlanacak.
İmam hatip ortaokullarının bağımsız ortaokul olarak kurulmasına öncelik verilecek, bunun mümkün olmadığı durumlarda imam hatip liseleri ile birlikte kurulabilecek. Şartların uygun olmaması durumunda
aynı binada bulunan ilkokul ve ortaokul için ikili öğretim uygulaması yapılabilecek. İkili öğretim yapan
okullarda ortaokullar sabahçı, ilkokullar ise öğlenci olarak eğitim öğretim faaliyetlerini yürütecek.
İLKÖĞRETİM MEZUNLARINA DİPLOMA YOK
Yeni düzenlemeyle bu yıldan itibaren
ilköğretimi tamamlayan öğrencilere
diploma verilmeyecek. 12 yıllık zorunlu
eğitim sonunda ortaöğretim diploması
verilecek. 2011-2012 eğitim ve öğretim
yılında 8. sınıfta okuyan öğrencilerden
Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçlarına göre öğrenci alan ortaöğretim
kurumlarından herhangi birine yerleşemeyen öğrenciler ile bu sınava katılmayan öğrencilerin tamamının tercihleri doğrultusunda ortaöğretim kurumlarına kayıt yaptırabilecek. Yatılı ilköğretim bölge okullarının (YİBO) yatılı kısımlarında sadece ortaokul 5, 6, 7
ve 8. sınıf öğrencileri kalacak. İlkokul
öğrencilerinin ise köy okullarında veya
taşımalı olarak diğer ilkokullar ile yatılı
YİBO'larda gündüzlü olarak öğrenimlerine devam etmeleri için gerekli tedbirler alınacak. Ayrıca liseler de taşımalı eğitime dahil edilecek.
SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ
f16 YORUM
Gerçek bir
kahramanın
anısına
KISS GÀBOR MACARİSTAN BAŞKONSOLOSU
MOSHE KAMHİ İSRAİL BAŞKONSOLOSU
TORKEL STIERNLOF İSVEÇ BAŞKONSOLOSU
Raoul Wallenberg'in doğumunun
100. yılını kutlarken onun soykırım
sırasındaki çabalarını hatırlamak ve yaptığı
kahramanlıklar unutulmasın diye yeni nesillere öğretmek bize düşüyor.
Wallenberg, gayet emniyette olabilirdi,
varlıklı kalabilirdi. İsveç'te bankacılıkla uğraşan aristokrat bir aileden geliyordu. Hayatta
başarılı olmak kaderi gibiydi. Fakat kahraman
olup binlerce yabancının hayatını kurtarmak
onun kaderi değildi, seçimiydi. 1944 baharında Batı dünyası soykırımın korkunçluğunu
fark etmekteydi. Auschwitz kampından tanıkların doğrulanan hikâyeleri ortaya çıkıyordu.
ABD, Savaş Sığınmacıları Kurulu'nu (WRB)
kurdu. Kurulun amacı Yahudileri kurtarmaktı.
WRB'nin İsveç'teki temsilcileri, Budapeşte'de
kurtarma operasyonunu yönetecek birini arıyorlardı. Raoul Wallenberg bu operasyonu yönetmeye ve Hitler'in Mart 1941'deki işgalinin
ardından kurulan Nazi ölüm kamplarındaki
Yahudileri kurtarmaya karar verdi.
Neyse ki Wallenberg'in bütün operasyonu sıfırdan kurması gerekmiyordu. İsveç
Elçiliği'nden genç bir diplomat olan Per Anger, İsveç'te akrabaları ya da iş ortakları bulunan Yahudilere geçici pasaport dağıtmaya
başlamıştı. Per Anger aynı zamanda İsveç vatandaşlığına başvuran Yahudilere de özel sertifikalar veriyordu. Wallenberg'in elçiliğin başına geçmesiyle birlikte ilk görevlerinden biri
Yahudilere İsveç koruyucu geçiş belgeleri düzenlemek oldu. Bu belgelerin aslında uluslararası hukukta bir geçerliliği yoktu. Fakat Wallenberg, Almanya'da ve Nazi işgali altındaki
Fransa'da geçirdiği zaman zarfında Nazi bürokrasisinin nasıl işlendiğini çok iyi çözmüştü. Damgalar, imzalar ve İsveç krallığının arması olduğu sürece resmi gözüken bu belgelere itibar edileceğini biliyordu. Wallenberg Macar yetkililerden 4 bin 500 geçiş belgesi kotası
iznini almayı başardı. Aslında bu rakamın üç
katı kadar belge hazırladı.
Wallenberg sadece geçiş belgeleri hazırlamakla da kalmadı. Yahudilerin saklanabileceği ‘İsveç Evleri' açtı. Sadece bir bayrak ve
Wallenberg'in buraların İsveç toprağı olduğuna dair açıklamasıyla korunan bu evlere 15 bin
Yahudi sığındı. Elçilikte başkâtip olsa da Wallenberg aslında alışılmış bir diplomat değildi.
Başlarda sıra dışı hareketleri diğer İsveçli diplomatları şaşırttıysa da Yahudilere yardım etmekteki başarısı onları kendi saflarına çekti.
İkinci Dünya Savaşı'nın sonu görünmüş olsa
da Yahudilerin öldürülmesine devam ediliyordu. Avrupalı Yahudilere ‘Nihai Çözümü'
uygulamakla sorumlu SS subayı Adolf Eichmann, Macaristan Yahudilerini sınır dışı etmek için ölüm yürüyüşleri başlattı. Kasım
1944'te başlattığı bu uygulamada on binlerce açlık çeken Yahudi erkek, kadın ve çocuk,
kışın en soğuk zamanında yüzlerce kilometre
yürütüldüler, birçokları yolda öldü.
İşlenen bu korkunç suçun karşısında Raoul Wallenberg, eli kolu bağlı durmadı. Bu
yürüyüşleri arabasıyla takip etti, yemek, kıyafet, ilaç ve özel geçiş belgeleri dağıttı.
Tehdit ve rüşvete de başvurarak İsveç geçiş belgeleri olan Yahudileri kurtardı. Kendisi askerlerin silahlarıyla tehdit edilmesine rağmen onları Budapeşte'ye geri götür-
-
dü. Bu sınır dışı edilmeler trenle yapıldığı
zaman ise olağanüstü bir cesaret göstererek
Auschwitz'e giden tren vagonlarına tırmanarak vagonlardaki Yahudilere yine özel geçiş belgelerinden dağıttı. Sonra da bu Yahudilerin trenlerden çıkartılmasını talep ederdi. Bütün bunları silahlı Nazi askerlerinin
gözü önünde yapıyordu.
Eichmann, 1945 yılının Ocak ayının ortalarında en büyük gettodaki Yahudilerin tamamını katletmeye karar verdi. Wallenberg
bu planı öğrendi ve harekete geçti. Kendi
başına bu katliamı durduramayacağından bu
gücü taşıyan tek insana Macaristan'daki Alman birliklerinin komutanı General August
Schmidthuber'e gitti. Wallenberg, bağımsız
ülkelerin ve Kızıl Haç'ın da desteğini arkasına alarak güvenilir bir aracıyla generale bir
mektup gönderdi. Eğer bu katliamlar gerçekleşirse generalin sorumluluğunda olacağını ve bu durumda savaş sonrasında kendisinin savaş suçlusu olarak yargılanacağını
belirterek generali tehdit etti. Tehdit işe yaradı ve katliam son anda durduruldu.
Birkaç gün sonra Ruslar Macaristan'a
girdi. 120 bin Macaristanlı Yahudi ‘nihai çözümden' kurtulmuştu. Raoul Wallenberg'in
çabalarıyla tam olarak kaç kişinin kurtulduğu bilinmese de en azından on binlerce Yahudi'nin hayatını kurtardığı düşünülüyor. Savaş bitince Wallenberg, İsveç'e
bir kahraman olarak dönmeliydi. Ona gerekli saygı gösterilmeli, kurtardıkları, onların çocuklarının, torunlarının çok kıymet verdiği uzun ve mutlu bir hayat yaşamalıydı. Maalesef böyle olmadı. 17 Ocak
1945'te Wallenberg, Sovyet birlikleri tarafından Budapeşte'deki karargahlarına götü-
-
1944-1945 döneminde Avrupa karanlık bir perdenin altında hapis iken ve bir kitlesel katliam
ruhu etrafta dolaşırken Raoul Wallenberg’in yaptıkları umut ışığı oldu. Wallenberg’in doğumunun
100. yılında yabancı düşmanlığı, Yahudi düşmanlığı ve İslam düşmanlığının tekrar yükselişte olduğu
bu günlerde onun insanlığına mirasını anıyoruz.
rüldü. Giderken arkadaşlarından birine misafir mi yoksa esir mi olduğunu anlamadığını söylemişti. O günden sonra Raoul Wallenberg bir daha görünmedi, sonunu kimse öğrenemedi.
1944-1945 döneminde Avrupa karanlık bir perdenin altında hapis iken ve bir
kitlesel katliam ruhu etrafta dolaşırken
Wallenberg'in yaptıkları umut ışığı oldu. Bu
yüzden onun anısı hafızalarımızda, kitaplarda, televizyon programlarında, onun adı verilen sokak ve okullarda ve bugün onun sayesinde hayatta olan Yahudi nesillerinde hâlâ
yaşamakta. Kongre üyesi Tom Lantos'un
önerisiyle Wallenberg'e fahri ABD vatandaşlığı verildi. Wallenberg, Lantos'un hayatını
kurtarmıştı. Kendisine ayrıca fahri İsrail ve
Kanada vatandaşlıkları da verildi.
Raoul Wallenberg'in doğumunun 100. yılında yabancı düşmanlığı, Yahudi düşmanlığı
ve İslam düşmanlığının tekrar yükselişte olduğu bu günlerde onun insanlığına mirasını
anıyoruz. Raoul Wallenberg unutulmamalı.
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE SAYI: 16371
SAHÝBÝ-HERAUSGEBER: WORLD MEDÝA GROUP A.G.
Avrupa Genel Müdürü
ABDULLAH AYMAZ
Almanya Koordinatörü
MEHMET ATALAY
Yayýnlar Koordinatörü
MEHMET ALÝ ÞENGÜL
Bürolar Koordinatörü
ÝSMAÝL KÜÇÜK
ABONE
Tel: 0049 69 300 34 130
Fax: 0049 69 300 34 105
e-mail: abone@eurozaman.de
DAÐITIM
Tel: 0049 69 300 34 130-103
e-mail: dagitim@eurozaman.de
REKLAM (Anzeige)
TUWA MEDIA MARKETING
Tel: 0049 69 300 34 200-201
Fax: 0049 69 300 34 205
e-mail: reklam@tuwamedia.eu
BASKI (Druck)
Sun Print & Vertriebs GmbH
Tel: 0049 69 30034 161
Fax: 0049 69 30034 165
e-mail: info@sunprintvertrieb.eu
Commerzbank Offenbach
Konto Nr: 427 0666
BLZ: 50540028
Kral ve Soytarı
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Birlikte daha
güçlüyüz
ŠTEFAN FÜLE, EGEMEN BAĞIŞ*
Bugün, ortak bir misyon üstlenmiş bulunuyoruz. Birimiz Ankara’da Avrupa fuarının
açılışını gerçekleştirirken, diğerimiz birkaç bin kilometre uzakta, Prag’da, Avrupa
Konferansı’nda konuşma yapıyor olsa da,
amacımız aynı: Avrupa’yı insanlara daha
yakınlaştırmak. Benzer şekilde, karşı karşıya
kaldığımız zorluk da aynı: O da, insanların
Avrupa projesinin değerini ve faydalarını ve
bu projeyi neden gerçekleştirmemiz gerektiğini anlamalarını sağlamak.
Bununla birlikte, bu konuyla yakinen bağlantılı olan ve tanıştığımız günden beri üzerinde birlikte çalıştığımız bir başka proje daha var:
O da Türkiye’nin katılım süreci. Bazen her ikimize de engelli bir koşu duygusunu verse de,
her ikimiz de ilerleme konusunda kararlıyız!
Çünkü ortak bir görüşü paylaşıyoruz: O da AB
ile Türkiye ayrı olmaktansa birlikte daha güçlü olacaklardır ve her ikimiz de Türkiye’nin AB
üyeliğinden iki tarafın da kazançlı çıkacağına
inanıyoruz.
Türkiye ve AB, ilke ve değerler, ticaret ve
yatırımlar, insanlar arasındaki temaslar, elli
yıllık ortaklık ve katılım müzakereleriyle yaTürkiye ve AB, ilke
kın ilişki içerisindedir.
ve değerler, ticaTürkiye Avrupa Birliği’ne ret ve yatırımlar, inaday bir ülke ve birliğin
sanlar arasındaönemli bir ortağıdır.
ki temaslar, elli yılBununla beraber,
müzakere süreci son za- lık ortaklık ve katımanlarda ciddi sorunlar- lım müzakereleriyla karşı karşıya bulunule yakın ilişki içeriyor. 13 fasıl müzakerele- sindedir. Türkiye Avre açılmış olup, geri karupa Birliği’ne aday
lan 20 fasıldan 17’sindebir ülke ve birliğin
ki müzakerelerde bir duönemli bir ortağıdır.
rağanlık yaşanmaktadır.
Hiçbirimiz buna seyirci
kalmamaktayız. Sürece yeni bir ivme kazandırmak üzere “pozitif gündem” sürecini başlattık. Gündem, Avrupa Birliği’nin Türkiye ile
olan ilişkilerinde mümkün olan en iyi çerçeveyi oluşturduğuna inandığımız katılım sürecinin yerini almak üzere değil bu süreci desteklemek üzere hazırlanmıştır.
Pozitif gündemin hedefi, katılım müzakerelerindeki tıkanıklığa rağmen AB-Türkiye
ilişkilerinde halen ilerlemeye ihtiyaç duyulan ve bu ilerlemenin sağlanabileceği alanlarda somut ilerlemelerin kaydedilmesidir. Bu
konuları birkaç örnekle daha net ifade etmek
gerekirse; Türkiye’deki yasal mevzuatın AB
mevzuatıyla yakınlaştırılması; zorlu dış politika konularında ortak çalışmaların yürütülmesi; ticaretin artırılması; enerji alanında daha
yoğun bir işbirliğinin sağlanması ve vize serbestisi nihai hedefi ile, toplumlarımızın bireyleri arasındaki teması güçlendirmek üzere
Türk vatandaşlarının AB’ye yapacakları seyahatlerin kolaylaştırılması.
Türkiye’nin yeni anayasa çalışmaları da
ülkenin AB standartlarına yakınlaştırılması yönünde atılan bir diğer somut adımı teşkil etmektedir. Demokratik ve olabildiğince geniş kapsamlı istişarelere dayanan katılımcı bir süreç şu anda devam etmekte olup
amaç, yeni anayasanın tüm Türk vatandaşlarına hizmet etmesini sağlamaktır.
Yeni anayasa, Türkiye’nin demokratikleşme
sürecine ve sosyo-ekonomik dönüşümüne katkı sağlama açısından hayati önemi haizdir.
‘Tüm bunlar gerçekleştirilmesi imkânsız
hedefler mi?’ diye düşünebilirsiniz. Tam tersine: AB ve Türkiye’deki pek çok siyasetçi, iş
dünyası ve sivil toplum temsilcisinden aldığımız tüm olumlu geri bildirimleri düşündüğümüzde, bu doğrultuda ilerlememiz gerektiğini
görüyoruz. Netice itibarıyla bundan hem AB,
hem Türkiye; fakat daha da önemlisi, tüm Avrupa ve Türk vatandaşları faydalanacaktır.
*Avrupa Komisyonu Üyesi Füle ve AB Bakanı ve
Başmüzakereci Bağış, bu yazıyı 9 Mayıs Avrupa
Günü vesilesiyle Zaman için kaleme aldılar.
d.cetinkaya@zaman.com.tr
Avrupa Genel Yayýn Müdürü
(Geschaftsführer – Chefredakteur)
DURSUN ÇELİK
Haber Müdürü (Redaktionsleiter)
YAHYA YILDIRIM
HABER (Nachrichten)
Tel: 0049 69 300 34 246-256
Fax: 0049 69 300 34 250
e-mail: haber@eurozaman.de
ALMANYA TEMSÝLCÝLÝKLERÝ
Parlamento Süleyman Bað
Berlin
Nihat Kızılkula
Dortmund Ekrem Yýldýrým
Duisburg Adem Yaka
Düsseldorf Bülent Çelik
Hamburg Metin Cavlak
Hannover Erkan Tekin
Frankfurt Latif Taş
Köln
Ümit Selim Macar
Mannheim Ýlyas Arýcan
München Tamer Aktaþ
Stuttgart Yýlmaz Akýn
Tübingen Osman Öztürk
Nürnberg Mehmet Kurt
030-224 88060
030-992 57112
0231-2064683
0163-2940125
0211-36779890
040-303 822 19
0511-543 08 778
0176 616 03964
0221-5892242
0621-15699077
089-54885910
0711-121 562 08
07031-261 56 44
0911 274 68 93
AVRUPA TEMSÝLCÝLÝKLERÝ
Avusturya
Belçika
Danimarka
Hollanda
Ýsviçre
Norveç
Fransa
Finlandiya
Seyit Arslan
Mete Öztürk
Kamil Subaşı
Ebubekir Şar
Özgür Taþçýoðlu
Menaf Alıcı
Emre Demir
Fahrettin Çalışkan
0043/6506334499
0032/2-2458717
0045 70206970
0031/10-2013747
0041/313118490
0047/22630708
0033/141 507496
00358 942477400
ZUKUNFT Medien GmbH, Sprendlinger Land Str. 107-109, 63069 Offenbach
Ýnternet Adresi: http://www.eurozaman.com e-mail: info@eurozaman.de
SAYFA TASARIM: KADİR DİNÇER
17 YORUM
Mehmet Kamış
Mustafa Ünal
Şike kararı bize neyi anlatıyor?
Tarih, 20 Şubat 2011. İnönü Stadı’ndaki
Beşiktaş-Fenerbahçe maçındayız. Maç
2-1 ve oyunda Beşiktaş’ın mutlak üstünlüğü var. Stattaki herkesin yorumu
aynı; ‘bu maçı Beşiktaş büyük bir ihtimalle kazanır’. Siyah-Beyazlılar sahanın her yerinde Fenerbahçe’nin tozunu atıyor. Stattaki hava böyleyken Ferrari, Lugano’ya sert bir yumruk vuruyor.
Ama hakem kalabalık içinde o yumruğu görmüyor ve es geçiyor. Ferrari maçın kötü gittiğiTarafgirlik adalet
ni (!) anlamış oladuygumuzu ortadan cak ki, bu kez kimkaldırıyor. Ne kadar senin olmadığı bir
göstere göstere bir
pozisyonda, hiçbir
suçun üzerini örtebi- yeri ve gereği yoklirsiniz? Ben yaptım ken hem de kenoldu mantığıyla suç- di ceza alanı içinlar örtbas edilemiyor. de Lugano’ya dirBu çadır tiyatrosusek atıyor. Göstena en önce kendi ta- re göstere bir dirkım taraftarlarının is- sek. Adeta hakeme
yan etmesi ve kandırılmışlıklarının hesa- ‘hâlâ mı görmebını sormaları gerek- yeceksin bu dirseği?’ der gibi bir hamez mi?
reket yapıyor. Hem
penaltı hem de kırmızı kart. Bu olay maçın da kırılma anı.
Beşiktaş’ın bütün dengesi altüst oluyor.
Maç 4-2 Fenerbahçe’nin lehine bitiyor.
Yani her şey gözlerimizin önünde, göstere göstere cereyan ediyor. Bütün herkes Ferrari’nin bu hareketinin normal olduğunu düşünse ve iddia etse beni inandıramaz. Buradan çok
açık söylüyor ve yazıyorum; Ferrari’nin
bu hareketi kasıtlı ve bilinçliydi. Ondan sonraki haftalarda da takımda yer
alan Ferrari, şike soruşturmasının başladığı hafta apar topar Türkiye’yi terk etti.
Önce İtalya’ya döndüğü söylendi ama
şu anda futbol hayatını bütün gözlerden
uzakta Amerika’da sürdürüyor.
Bu yazıyı ne Fenerbahçe’nin ne
Beşiktaş’ın ne de Galatasaray’ın taraftarı ya da karşıtı olarak yazıyorum. Çocukluğumdan beri bir futbol izleyicisi ve bir futbol taraftarıyım. Bu neden-
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
le yazdıklarımla ilgili kalbim çok müsterih. Sözlerimin takım aleyhtarlığı ya
da destekçiliğiyle ilgisi yok. Bunun bir
ahlak meselesi olduğunu düşünüyorum. Bu ahlak hırsızlıktan, yalancılıktan hiç farklı bir şey değil. Futbolun iyice bir çadır tiyatrosuna dönüşmesi ruhumuzu acıtıyor.
Tarafgirlik, adalet duygumuzu ortadan kaldırıyor. Bu yazıyı okuyan pek
çok Fenerbahçeli, benim başka bir takım taraftarı olma hissiyatıyla yazdığıma inanacak ve bana çok kızacak. Ancak futboldaki bu şaibeyi temizlemedikçe temiz bir toplum olma ihtimalimiz
mümkün görünmüyor. Hakkı ve adaleti kendinize doğru ne kadar sündürebilirsiniz? Ne kadar göstere göstere bir
suçun üzerini örtebilirsiniz? Maşeri vicdanda ne kadar aklanabilirsiniz? ‘Ben
yaptım oldu’ mantığıyla suçlar örtbas
edilemiyor. Bu çadır tiyatrosuna en önce
kendi takım taraftarlarının isyan etmesi
ve kandırılmışlıklarının hesabını sormaları gerekmez mi?
Bizim federasyonumuz şike iddialarını alıp çöpe attı. Ancak bu mesele basit bir ‘milyonlarca taraftarı olan kulüp’
meselesi değil. Futbol demek bahis demek, futbol demek hisse senetleri demek, futbol demek büyük sektör demek, futbol demek büyük paralar demek! Federasyonumuz bütün kulüplere bu yönüyle ‘istediğiniz manipülasyonu yapabilirsiniz’ dedi adeta. “İstediğiniz bahsi oynayıp, istediğiniz kadar para
kazanabilirsiniz. Hisse senetlerinden
büyük vurgunlar yapabilirsiniz!”
İtalya Gladio ile mücadele edip onu
ülkeden temizlediğinde bu temizlikten
en çok etkilenen de futbol oldu. Ülke
kendini temizlerken kara para aklama,
kara loto, bahis ile çok kirlenen futbol
buradan geri duramazdı. Yargı da geri
durmadı zaten.
Temiz bir ülke için geçmiş bütün çirkinliklerden kurtulma fırsatımız hâlâ var.
Korkarım böyle bir fırsat bir daha elimize geçmeyebilir. m.kamis@zaman.com.tr
28 Şubat’ın dalga boyu
önemli delilleri arasına gireceği kesin.
Türkiye yeni bir dalga haberiyle uyandı.
Meral Akşener, o zor günlerde her türSürpriz olmadı, bekleniyordu. Dalga dalga devam edecek bir süreç. Bu, insanda 28
lü psikolojik savaşa rağmen eğilmedi, bükülŞubat yargılamasının bin yıl devam edecemedi ve dik duran bir siyasetçi olarak adını
ği hissini uyandırıyor. Operasyonların netarihe yazdırdı. İçişleri bakanıydı. Asker korreden başladığı belli ama nerelere uzanacakusu genlerine sinmiş siyasî geleneğin içinğı belirsiz. Savcı, Erol Özkasnak’ın tutuklande politika yapıyordu. 9 saatlik MGK toplandığı üçüncü dalgadan sonra kısa ara verdi, 28
tısına katılan bakanlardandı. ‘İrtica’ diye anŞubat’a tanıklık eden üç önemli
latılanlar karşısında şoke oldu. Daha
Dördüncü dalganın
ismi dinledi.
orada, “Hayır, bu yaptığınız doğboyu öncekilere göre ru değil!” deme cesaretini gösterBülent Orakoğlu, Hasan
daha büyük. KamuoCelal Güzel ve Meral Akşener
di. Genelkurmay’dan bir general,
yunun tanıdığı isimler İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman
sadece ‘tanık’ değil 28 Şubat’ta
daha fazla. Operasyon,
psikolojik harbin hedefi oldu6’sı muvazzaf 17 aske- Ünüsan’la mesaj gönderdi. Mesaj aylar. Orakoğlu, Emniyet İstihbari hedef aldı. Çoğu ge- nen şöyleydi: “O kadına söyle, ayağırat Daire Başkanı’ydı. 28 Şubat- neral. Aralarında Çetin nı denk alsın. Emniyet İstihbarat’ına
çıları yakından izledi. Darbe is- Saner de var. “Kazıklı
sahip olsun, hareketlerine konuşmatihbaratını, Batı Çalışma Grubu Voyvoda” tehdidini ya- larına dikkat etsin. Neler çevirdiği(BÇG) belgesini hükümete iletti. pan komutan.
ni biliyoruz. Söyle o kadına, gelirsek
Bedelini koltuğu ve özgürlüğüyonu ve avanesini bakanlığın önünde yağlı kazığa oturturuz...” O kadın dedile ödedi. Haftalarca tutuklu kaldı. 28 Şubat’ın
ği İçişleri Bakanı Meral Akşener. O generaperde arkasını da gören isimlerden biriydi.
lin de kim olduğu ortaya çıktı. Dönemin GeHasan Celal Güzel, 28 Şubat’ın kahramannelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Çetin
larından... Açıktan mücadele etti. ‘Tank HaSaner... Bu mesajda korkutmanın ötesinde
san’ lakabı takıldı. Tek başına Anadolu’yu
açıkça tehdit var. Akşener altta kalmadı. Aynı
dolaştı, 28 Şubat cuntasını belgelerle deşifsertlikle cevap verdi. “Ben tarihçiyim. Kazıkre etti. Şemayı isim isim ortaya döktü. Değil
lı Voyvoda’yı ondan daha iyi bilirim. Kazıklı
onları söylemek, bilmenin bile risk oluşturVoyvoda eşcinseldi. Akıbeti, kurbanlarından
duğu dönemde tehlikeyi göze aldı. Cuntanın
farksız oldu. Onu da yağlı kazığa oturttular.”
Baas tipi bir yapı olduğunu Türkiye ondan
MGK’da yaşadıklarını, askerlerin tehöğrendi. Yargılandı, mahkûm oldu, Ayaş
Cezaevi’nde yattı. Güzel’in vaktiyle kamuo- ditlerini defalarca bizzat Meral Akşener’den
dinledim. Akşener, o dönemin canlı tanığı
yuna açıkladığı o belgelerin, yargı sürecinin
Osman Turhan
olarak başından geçenleri, bildiklerini savcıya
anlattı.
Dördüncü dalganın boyu öncekilere göre daha büyük. Operasyon, 6’sı muvazzaf 17 askeri hedef aldı. Çoğu general. Aralarında Çetin Saner de var. “Kazıklı Voyvoda” tehdidini yapan komutan. Bir brifing sırasında ekranlara yansıyan avuçlarını patlatırcasına yaptığı alkışı hiç unutamadım. Son dalgada dikkat çeken diğer isim Erdal Şenel... Emekli Tümgeneral. 28 Şubat’ın önemli aktörlerinden.
Genelkurmay’ın adlî müşaviriydi. O kadar
vazgeçilmez biriydi ki adli müşavirlik rütbesi sırf onun için ‘tümgeneralliğe’ yükseltildi. O makamda en uzun görev yapanlardan. Sadece hukukçu kimliğiyle değil onun
ötesinde rol üstlendi. “28 Şubat sürecinin
beyinlerinden biri olduğunu” söyleyenlere
çok rastladım.
Dalgalar ne kadar sürecek, operasyonlar nerelere kadar uzanacak? Başbakan Erdoğan’ın geçen hafta MÜSİAD toplantısında söyledikleri biraz ipucu içeriyor:
“28 Şubat’ı yapanlar, bunun mimarları, bunun mühendisleri, bunun kuklaları, piyonları deşifre olmazsa, eğer bunlardan hesap sorulmazsa aynı felaketi biliniz ki çocuklarımız
da yaşayacaktır...” Görev yargının ama siyasî
iradenin durduğu yer de şüphesiz önemli.
Başta da söyledim, bu dalgalar bende yargılamanın 1000 yıl süreceği hissini uyandırıyor.
m.unal@zaman.com.tr
o.turhan@zaman.com.tr
A. Turan Alkan
Yedi köyün Zeynebi devlete karşı!
Bir arkadaşım mektup yazmış, diyor ki,
“Himâye görmeyen sanat yaşayamaz, sanatın tarihine bakıldığında belli kesimlerin
sanatı desteklediğini görürüz. Devletin bu
konuda görevi vardır.”
Yazan da dahil, cümleyi okurken ister istemez tiyatro, bale, opera gibi sahne sanatlarının kastedildiğini düşünüyoruz; aklımıza kesinlikle sinema, edebiyat,
grafik, mimarlık veya musiki gelmiyor. Niçin böyledir, çünkü tiyatro, bale, opera gibi
sahne sanatları, çok kişinin katkısıyla ayağa kalkan pahalı prodüksiyonlardır ve ayrıca doğrudan halk eğitimi ile ilgili oldukları
varsayılır. Tanzimat’tan müdevver, “Tiyatro mekteb-i edebdir” yâvesi, tiyatro
Yeşilçam, tahminen
yirmibeş altın yılı bo- seyrettirilerek ahaliyunca devletten ku- nin adam edileceği
ruş tahsisat almadan hesabını güttüğü için
kendi sanatını yapJakoben bir karaktı, ahali de “kendi” si- ter taşır.
nemasını finanse etti.
Sanat, himâye
Yeşilçam sineması,
görmeden yaşayaentel sinemacı takımaz varsayımı arımının dalga geçtiği,
zalarla dolu; en evsanattan saymadığı
vel, “Devlet sanatı
bir halk sanatıdır ama desteklesin ama nasanatın nasıl finanse sıl sanat yapılacağına
edileceğine dair çok karışmasın; sanatçı
öğretici bir örnektir. hür bırakılsın” yaklaşımı bir aldatmacadan ibaret; devletin desteklediği sanat,
istenilmese bile devletin güdümüne girer
ve resmi ideolojiye bir yerde paralel durur.
Rönesans asırlarında bazı sanatçıları açıktan destekleyen Mesen’lerin de sanatçılardan beklentileri vardı, “sipariş” verirlerdi.
Parayı verenin siparişte bulunması ise tabiidir, sanatta bile.
Daha anlaşılır olmak için Yeşilçam sineması örneğini dikkatinize sunuyorum:
Yeşilçam, tahminen yirmibeş altın yılı boyunca devletten kuruş tahsisat almadan
kendi sanatını yaptı, ahali de “kendi” sinemasını finanse etti; işte bu sebeple Yeşilçam sineması bir halk sinemasıdır, düpedüz bir halk sanatıdır. Halkımız, Türk
opera tarihinin en önemli eseri Çeşmebaşı opereti yerine, “Yedi Köyün Zeynebi” filmini sevip seyretti ve bu yüzden başına gelmeyen kalmadı; halbuki câhil halk,
gişeye ödediği “Duhûliye” biletiyle filmin
bütün yapım masraflarını karşıladığı gibi
bu esnada devlete tıkır tıkır vergi bile ödüyordu. Yeşilçam sineması, entel sinemacı
takımının dalga geçtiği, sanattan saymadığı
bir halk sanatıdır ama sanatın nasıl finanse
edileceğine dair çok öğretici bir örnektir.
Bitmedi, sırada halkın pek sevdiği sanatlar ve sanatçılar var: Orhan Gencebay
ve onun janrından gelen Arabeskçilere -bu
tabir tuttuğu için tercih ettim- yine sanattan anlamayan câhil halkımız ciğerini dağlaya dağlaya sponsor olmuştur. Orhan abimiz yıllarca sahneye bile çıkmadan, sırf kaset ve film geliriyle -ve alnının teri, bileğinin gücüyle- paşalar gibi yaşadı; helâl olsun. Bitmedi, halkımız sevdiği, tuttuğu sanatçılarını, Rock, Türk musikisi, Rock’n
Roll, Popüler müzikçi, Türkücü demeden
konserlerini hıncahınç doldurarak taltif
etti; “Düğüncü” müzisyenleri unutmadım
elbette; onlar ayrıca bahsedilmesi lâzım gelen özellikli sanat erbabı olarak taltifi hak
ediyorlar.
Özel tiyatroları zikretmeden geçecek
miyiz; halkın zevkine hitab etmeyi başarabilenler kapalı gişe oynayabiliyorsa, aranan
modelin ucu biraz çıtlamış demektir!
Televizyonlara harıl harıl dizi çekiliyor;
aralarında yüzlerce tiyatrocunun da olduğu
sanatçılar, set ekibi ekmeğini taştan çıkarıyor; kimsenin devlet desteği diye sızlandığı filan da yok. Demek ki, şu beğenmeyip
burun kıvırdığımız “Piyasa” şartlarında sanat pekâlâ yaşayabiliyor, yeter ki halkı biraz ciddiye alabilsin sanatçılarımız!
“Sen sanat denilince bunları mı anlıyorsun?” diyenler çıkabilir; vallahi benim
görüşüm böyle. Bu insanlar, “Devlet bizi
maaşa bağlasın ama ne yaptığımıza karışmasın” demeden ekmek paralarını kazandılar, kendi sanatlarını icra ettiler, takdir
ediyorum, helâl olsun hepsine.
Tiyatro, opera, bale... Tamam; dünyanın her yerinde bu gibi sanat dalları, dışardan ayrıca desteklenmedikçe kendi yağlarıyla kavrulamıyorlar ve bir şekilde yaşatılmaları lâzım; anladık, repertuvarlarına yine
sanat erbabı karar versin, hatta bizzat sanatçılar yönetsin ve bu faaliyetlerin ille de
devlet bütçesinden karşılanmasının “Evrensel sanata karşı bir vecîbe” olduğu edebiyatı da artık uzatılmasın. Sıkmaya başladı
zirâ. t.alkan@zaman.com.tr
Nedim Hazar
Hadi Yılmaz Erdoğan’ı taşlayalım!
tere rastlamadık dizi hayatı boyunca.
Kaç yıl olmuştur hatırlamıyorum. Resmi olmaOysa Yılmaz Erdoğan başta şiirleri olmak
yan TV istasyonlarının açıldığı ve özgürlüğün
üzere, her yönüyle ve yazdıklarıyla Anadoluluydu,
peyderpey yaşanmaya başladığı günler olduDoğuluydu. Vizontele’de bir adım ileri gitti maağu kesin. Bir Demet Tiyatro isimli bir dizi başlalesef bu üzücü durum. Kekeme bir imam karakmıştı ve ben televizyon yazarlığı yapıyordum gateri koymuştu filmine Erdoğan. Kekeme imam...
zetede. Mükremin isimli şahsiyet ile ilk o zaman
Her şeyden önce din hakkında en ufak
karşılaştım ve kardeşine söyledibilgisi olan biri için teknik olarak mümği sıra dışı o replik hâlâ zihnimde Önceki gün Film Arası
kün olmayan bir karakterden bahsettiğidurur: “Lütfiye, çabuk yağın için- dergisi elime geçti. Yılde yumurtayı etkisiz hale getir!”
maz Erdoğan ile yapılan miz anlaşılacaktır.
Yeşilçam’ın bidayetinden beri aldıBizimkiler isimli bir dizi yayın- esaslı bir söyleşiyi okulanıyordu resmi kanalda ve ne ka- ma imkanım oldu. ‘İşte ğı yanlış konumun, eğik duruşun -maaledar ‘bizimki’ olduğu tartışılırdı. Zira bu’ dedim kendi kendi- sef- bir tecellisiydi bu durum.
Önceki gün Film Arası dergisi elime
jakobeni, sanatçısı, sarhoşu, üçka- me, Anadolu’nun mert
ğıtçısı, madrabazı tekmili birden
ve zihni açık insanına ya- geçti. Yılmaz Erdoğan ile yapılan esaslı bir
vardı dizide ama karakter olarak bir kışan duruş. Batıcı kafa- söyleşiyi okuma imkanım oldu. ‘İşte bu’
tane dindar, muhafazakar karakter nın esas kurbanının sa- dedim kendi kendime, Anadolu’nun mert
yoktu. Üstelik toplumun alt katma- nat olduğunu söyleyebi- ve zihni açık insanına yakışan duruş. Büyük
lecek yürekliliği göster- bir samimiyet ve feraset vardı her satırınnındaki tüm karakterler üçkağıtçı
mek, az şey değil inanın. da söyleşinin. Çok önemli şeyler söylüyorve menfaatçi idi.
Bir Demet Tiyatro yıktı geçti bu
du Yılmaz Erdoğan. Bir kere üzüntü ve pişkarton hayat dayatmasını. O nedenle çok tuttu, yıl- manlığı itiraf vardı kekeme imam ile ilgili. “Dini billar yılı devam etti. Ancak sorun hâlâ devam ediyor- meden dinî karakter yazmışım” diyor Erdoğan ve
du. Tamam, kendisinden önceki klişe dizilerdeki
zamanla din, peygamber, diğer inançlarla ilgili araşAnadolu insanına tepeden bakan bakış açısını detırmalar yaptığını, tanışıklık kurduğunu anlatıyor.
ğiştirmişti ama -kanaatimce- yine eksiklikler varBu kadar değil elbette, şu kısım çok önemli
dı ki bunu o dönem birkaç yazıda ifade de ettim.
ve güncel tartışmalara ışık tutacak cinsten meseSobasından terliğine, kömür maşasından manla: “İran sinemasının kimlik oluşturduğu ve bizim
dalına kadar en ince ayrıntı düşünülmüştü ama
bunu başaramadığımız doğru. Ama bizde olan
Anadolu’nun her evinde duvarda asılı duran ‘mus- bazı gelişmeler sebebiyle maalesef böyle oldu.
haf’ hiçbir zaman görülmedi. Bir tek dindar karakOnlar bir tarihte toplanıp sözlüklerinin tamamı-
nı değiştirmediler. Kelimelerinin hepsini değiştirip herkesin kendini yabancı hissettiği bir alanda yeniden kendilerini tanımlamadılar. Dolayısıyla o geleneksel bağ kopmadı. Özellikle de şiirle
olan bağları kopmadı; kaldı ki biz aynı havuzdan
besleniyorduk, biz aynı insandık aslında. Bence bir garip, belli ölçülerde anlaşılır belli ölçülerde
anlamlı yönleri de olan ama biraz bağnaz bir Batıcılık kafası, halkın önüne sunulan yeni bir şeyler uğruna eskiyi tamamen çıkarmak, bir ağacın
meyvesinin kökleriyle olan bağını kesmesi anlamına geldi ki aslında en çok darbeyi de sanat yedi
bu yüzden.” Açıkçası bir kesimin hışmına uğratabilecek kadar net ve realist ifadeler bunlar.
Batıcı kafanın esas kurbanının sanat olduğunu söyleyebilecek yürekliliği göstermek, az şey değil inanın.
Dahası var: “Türkiye’deki bir sette günde beş
kez ezan için durursun, ‘Aziz Allah’ dersin, beklersin, çay içersin ama filmde duyulmaz o ezan... Yerelliğin bir numaralı şeyi din. Gelişim olarak materyalist bir kampın ağırlığı söz konusu. Buradaki materyalizmin bizdeki karşılığı laikliktir. Bu iş din eşittir yobazlık denklemine kadar gitti. Hepimize yansıyan din deyince gözümüzün önüne Cumhuriyet
dönemi filmlerindeki deli, kötü kişiler geldi.”
Umarım Yılmaz Erdoğan bu açık yüreklilik ve
cesaretinden dolayı sanata hakim zihniyetin lincine maruz kalmaz. Bir yerlerden edinin Film Arası
dergisini ve bu söyleşiyi mutlaka okuyun. n.hazar@
zaman.com.tr
SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ
18 TELEVİZYON
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Ezan bahane, linç şahane!
YUSUF BÜLBÜL İSTANBUL
Sinema çevreleri ve kamuoyu birkaç gündür Film Arası dergisinin son sayısında çıkan Yılmaz Erdoğan röportajını tartışıyor. Tartışmalar her ne kadar “Sette ezan var, filmlerde yok” cümlesi etrafında dönse de
Erdoğan’ın sanata en büyük darbeyi Batıcı kafanın vurduğunu söylemesi de köşe yazıları ve gazetelerin ikinci
sayfalarında tartışılmaya devam ediyor.
Mesele, asıl mecrasından çıkıp kendine has bir duruşu olan Yılmaz Erdoğan için sarf edilen “Yandaş” gibi çir-
-
kin ifadelere kadar vardı. Herkesin her
şeyi özgürce söylemesi gerektiğini savunanlar, söz konusu dinî argümanlar
olduğunda sayfalar dolusu eleştiri kaleme almaya başladılar. Erdoğan, şiddeti giderek bir linç kampanyasına dönüşen tartışmaya twitter hesabından “Barıştırmak için söylenen, küstürmek için
kullanılmaz” cümlesiyle tartışmalara
cevap verdi. Peki, Erdoğan’ın Türk sinemasında ezanın yeri hakkında söyledikleri doğru muydu veya ona karşı yapılan şiddetli eleştirilerin altında yatan
sebepler neler? Sinemacılara sorduk.
Vaktimizi
hayırlı işlere
ayıralım
Bu yürekliliği
göstermek
önemli
Kompleksli
bir dönemden
geçiyoruz
Derviş Zaim (Yönetmen): “Vaktimizi daha
incelikli ve daha değerli tartışmalara ayırırsak, enerjiimizi onlara aktarırsak daha
hayırlı olur. Daha derinlik kavrayışla ele
alıncak meseleler,
noktalar var. Onlara zaman ayırmanan
daha faydalı olacağını
düşünüyorum.”
M. Nedim Hazar (Sinema Eleştirmeni-Yazar):
“Anadolu’nun mert ve zihni
açık insanına yakışan bir duruş. Bir kere üzüntü ve pişmanlığı, itiraf vardı yazılanlarda. Özellikle filmindeki
kekeme imam ile ilgili. Batıcı
kafanın esas kurbanının sanat olduğunu söyleyebilecek
yürekliliği göstermek, az şey
değil. Umarım Yılmaz Erdoğan sanata hakim zihniyetin
lincine maruz kalmaz.”
Murat Saraçoğlu (Yönetmen):
“Kendimize has kompleksimiz var. Günde 5 vakit
ezan okunuyor. İster ateist
olun ister Müslüman, bizim toprakların ruhu bu.
Hikaye ederken de bu gerçeği kabul etmeliyiz, mesafe koyarak yok saymak bizi
evrensel yapmaz. Kompleksli bir dönemden geçiyoruz ama aşacağımızı düşünüyorum.”
Yılmaz
Erdoğan’ın Film
Arası dergisindeki röportajı tartışılmaya
devam ediyor.
“Sette ezan
var, filmlerde yok” diyen
Erdoğan’ lince maruz kalırken sinema çevreleri , tartışmayı yersiz buluyor.
Anlamsız bir
tartışma
Biz 20 yıldır
söylüyoruz
Alin Taşçıyan (Sinema
Eleştirmeni):
İsmail Güneş (Yönetmen):
“Ben 20 yıldır söylüyorum
bunları. Ne hikmetse ben
söyleyince haber olmuyor, Yılmaz Erdoğan söyleyince haber oluyor, ben de
bundan rahatsızım. Biz bu
eksikleri, kültür devriminin toplumumuza getirdiği tramvayı ve kendi kendimize yabancılaşma devrimini yıllarca söylüyoruz.
Yılmaz Erdoğan da söylese İsmail Güneş de söylese
doğru bunlar. Bunların altına imzamı atarım.”
“Türkiye’de sinemayla ilgili hiçbir tartışma gerçek
manada olmuyor. Tartışma çok manasız. Bütün
Batı filmleri kilise çanlarıyla dolarsa yandık. Biraz politik bir açıklama, ya adını
koyalım ya da manasızlıktan kurtaralım. Ne demek
istiyorsa net olarak ortaya koymalı. Pek çok filmde
ezan sesi var aslında.”
Ustura Kemal, Hıdırellez Şenlikleri’nde
Yakında Show TV’de ekrana gelecek ‘Ustura Kemal’in Bilezikçi Çiftliği’nde yapılan çekimlerinde, dizinin önemli sahnelerinden olan ve izleyenleri 1913’lü yıllara götürecek olan Hıdırellez Şenlikleri yeniden canlandırıldı. Çekimleri üç günde tamamlanan 150 yardımcı oyuncunun yer aldığı çekimlerde 12 profesyonel jönglör (sirk) ekibi de kullanıldı. Bu tarz
etkinliklerin Sultan Reşat döneminde yapıldığı-
nı söyleyen dizinin Genel Sanat Yönetmeni Şakir Demir Pehlivan “O dönemin şenliklerini anlatabilmek adına bol figürasyon kullandık. Bunların arasında vitol adını verdiğimiz burada doğmuş büyümüş yabancılar, saraydan gelenler, zabitler ve yerli halk var. Burayı bir mesire yeri gibi
düşünebilirsiniz.“ dedi. Ustura Kemal’i Oktay
Kaynarca’nın oynadığı diziyi Mustafa Şevki Doğan yönetiyor. TELEVİZYON SERVİSİ
Avrupanin her yerine masa, sandalye ve bank cesitleri temin edilir.
Mobilyalarimiz istenilen ölçü ve renk seçimlerine göre imal edilir. Ürünlerimiz stokta mevcuttur.
www.horecacenter.com info@horecacenter.com Minister Delbekelaan 62 - 2170 Merksem - Antwerpen Tel: +32 (0) 3 685.73.03
SAMANYOLU
MEHTAP TV
SAMANYOLU HABER TV
05.00
09.30
12.00
13.20
15.30
16.45
18.25
19.00
20.00
21.30
09.00
11.30
12.30
15.30
16.30
18.00
20.30
22.00
10.00
13.00
16.00
16.30
17.20
19.20
20.00
21.40
Merhaba Yenigün
Gün Işığı
Yeşeren Düşler
Yeşil Elma
Sektör Günlüğü
Gereği Düşünüldü
Avrupa Haber
Ana Haber Bülteni
Türk Sineması
Maceracı
Kur’an Öğreniyorum
İman ve Hayat
Gönül Sultanları
Cevşen
Kırık Testi
M.Fethullah Gülen Vaazları
Yeşeren Ümitler
Not Defteri
Öğleye Doğru
Haber Bülteni
Dünyanın Gündemi
Paranın Seyri
İstanbul Misafirhanesi
Para Piyasaları
Endaneze
Sinemaskop
EBRU TV
DÜNYA TV
YUMURCAK
11.00
13.30
15.00
16.00
16.30
17.30
18.30
19.00
19.30
20.15
08.30
09.10
11.30
12.00
15.25
17.30
19.30
21.20
22.30
07.45
10.00
11.35
14.10
15.45
16.55
18.05
20.20
21.45
Helping Hands
Redemption
Green Valley
The Wisdom Tree
World Affairs
Magic of Nature
Helping Hands
Junk’d
Nachrichten
Cold February
Pocoyo
Helbesten Nemir
Axın
Rengen Jiyane
Pocoyo
Axın
Fıqha Şafi
Huzur İklimi
Cewşen
TRT - TÜRK
TRT - HABER
NTV
11.10
13.00
14.30
16.00
18.00
19.20
20.00
21.00
22.05
23.00
09.00
10.30
11.35
13.00
16.30
17.00
19.00
19.45
22.00
08.30
11.00
13.30
16.00
17.30
18.40
19.00
20.00
22.00
23.30
Bugün
Dünyamız Detay
Ünsal Ünlü İle Masa
Dünyanın Haberi
Gazeteci Gözüyle
Dilara Koçak İle İyi Yaşam
Türkiye’nin Haberi
Konuşacak Çok Şey Var
Açık Şehir
Türkiye’de Geceyarısı
Haber
Haber Özetleri
Gündem
Haber
Haber Özetleri
Haber+Spor
Ana Haber
45 Artı
Çiy Damlasının Sırrı
Uzun Kuyruk
Tom
Üçüzler
Caillou
Corneil ve Bernie
Loopdido
Arka Bahçede Bilim
Arthur
Anne Shirley
Ekonomi Notları
Haber Merkezi
Günün İçinden
Akşam Haberleri
Gece Gündüz
Spor
Ana Haber Bülteni
Bugün/Yarın
Gece Bülteni
Haber Bülteni
KANAL D
SHOW TV
HABERTÜRK
07.50
09.50
11.40
13.30
15.30
17.50
18.00
19.00
19.10
22.45
08.45
11.00
14.00
17.45
18.50
19.00
22.15
08.15
09.50
12.00
14.00
15.15
18.00
19.00
19.20
22.00
Doktorum
Eylem Akşin Zamanı
Bana Her Şey Yakışır
Akasya Durağı
Arka Soklar
Koca Kafalar
Ana Haber
Euro D Haber
Fatma Gülün Suçu Ne?
Şanslı Masa
KANAL A
ATV
08.00
09.30
11.30
12.45
14.00
15.10
18.00
20.30
22.30
07.30
09.00
12.00
14.45
18.00
19.00
22.00
23.15
Basın ve Gündem
Spor Gündemi
Haber Merkezi
Hadi Konuşalım
Yemekte Sohbet Var
İşte Haber
Ana Haber
Sorun Söyleyelim
Son 24 Saat
Show Kulüp
Saba Tümer ile Bugün
Bugün Ne Giysem?
Ana Haber
Spor Sayfası
Dizi ‘Suskunlar’
Hayata Gülümse
Ekonomide Görünüm
Spor Bülteni
Gün Ortası
Haber Bülteni
Hayatın İçinden
Akşam Raporu
Haber Bülteni
Türkiye’nin Nabzı
1 Gün
RTL
Dizi ‘Unutlmaz’
Tatlı Sert
Yeniden Başlayalım
Evlen Benimle
Ana Haber
Dizi ‘Alemin Kıralı’
Kim Milyoner Olmak İster?
Dosta Doğru
12.00
14.00
15.00
17.00
17.30
18.45
19.05
19.40
20.15
22.15
Punkt 12
Mitten im Leben!
Verdachtsfälle
Betrugsfälle
Unter uns
Nachrichten
Alles was zählt
GZSZ
Alarm für Cobra 11
CSI: Den Tätern auf der Spur
KANAL 24
EUROSTAR
SAT 1
07.15
08.50
11.30
15.00
18.10
19.00
19.45
21.10
22.00
06.00
09.00
12.00
13.10
14.10
15.20
16.40
17.45
18.30
19.00
11.00
13.00
14.00
15.00
16.00
17.00
19.00
20.00
20.15
Sağlık Merkezi
1. Moderatör
2. Moderatör
3. Moderatör
Nerede Kalmıştık?
Kırmızı Halı
Açık Görüş
Unutulan Manşetler
Gece Moderatörü
Celal Pir’le Bugün
Melek
Soframız
Küçük Şeyler
Doktor Tavsiyesi
İki Aile
Beni Affet
Ana Haber
Yeni Bir Hayat
Kalbim Dört Mevsim
KANAL AVRUPA
HİLAL TV
TV 5
07.00
09.00
12.00
13.00
14.00
17.00
19.00
21.00
00.00
08.00
11.30
12.25
16.10
18.00
19.30
20.36
22.55
08.50
10.20
12.30
13.00
14.00
17.30
19.00
20.10
21.30
Klip Saati
Fikir Fırtınası
Klip Saati
Temizeller
Anadolu Diyarı
Hayat Bağları
Önül’den Gönüllere
Ankara Avrupa Hattı
Fikir Fırtınası
Çocuk Saati
Gün Ortası
Emek Ağacı
Kâbe’den Naklen
Ana Haber
Artı Haber
Deniz Feneri
Cafe Bahane
Richterin Barbara Salesch
Britt
Zwei bei Kallwass
Richterin Barbara Salesch
Richter Alexander Hold
Niedrig und Kuhnt
K 11-Kommissare im Einsatz
Nachrichten
Criminal Minds
Tefsir Günlüğü
TV Çarşı
Süleymaniye Dersleri
Belgesel
Günden Yansıyanlar
Ana Haber Bülteni
Sağlığa Yolculuk
Cumayı Beklerken
Hikmet Pınarı
KANAL 7 - INT
TRT 1
CNN TÜRK
05.30
09.10
11.00
13.30
14.30
17.00
18.00
20.00
21.00
23.30
09.40
12.30
13.45
15.35
17.30
18.00
18.50
21.00
08.00
10.00
13.00
1.45
17.00
18.30
20.05
22.45
Kanal 7’de Sabah
Hayat Pusulası
Hayatın İçinden
Kalp Gözü
Güzel Günler
Ana Haber
Türk ‘Filmi Köroğlu’
Kanal 7 Haber Saati
Önden Gidenler
TV Filmi ‘Hem Okudum Hem
Gülben
Sarayın İncisi
Hayata Dair
Dizi ‘Leyla İle Mecnun’
Habere Doğru
Ana Haber Bülteni
Dizi ‘Sen de Gitme’
Dizi ‘Mavi Kelebekler’
Parametre
Medya Mahallesi
Bugün
Afiş
Ana Haber
Eğrisi Doğrusu
Spor Vizyon
Burada Laf Çok
TV TEL. SAMANYOLU +49 (0) 69 300 34 310 - 405 - 400
19 BULMACA
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
Hazýrlayan: YALÇIN SABRÝOÐLU
y.sab rioglu@za man.com.tr
Erkek adı
Resimdeki
ilimiz
Yabancı
Gelecek
Bir tür işleme
Ek
Muğla ilçesi
Kıldan dokuma
Tok değil
Kısaca baryum
Bildik, tanıdık
Akdeniz’de
bağ bitkisi
Reddetme
Alemler
Kraliçe
Boyutlar
Ahirette bir
kısım
Baş çoban
Bir yemek
tadlandırıcısı
En az
Vekaleten değil
Çavlan
ABD’de eyalet
Panzehir taşı
Bir Arap harfi
İspanyol nidası
Sıcaklık
1
Ünlü bir oyun
Konya ilçesi
Ceviz içi
Köyde ortak iş
Yardımcı
Mantık
Hamle
İnce perde
Sanat kefili
Kısaca
potasyum
Kısaca
kiloamper
Tayin
Labada, evelek
2
Sınır nişanı
Rutubet
Kamara
görevlisi
Duayı tamamlar
Dediğinde
direnme
Bir tür cetvel
Âmâ
Üye
Peşin değil
Dörtgen
Uydurma söz
Koruma alanı
Teknik, endüstri
Mevlana’nın
düğün gecesi
Kısaca baryum
İtalya’da ova
Değnek, sopa
Kabartmalı,
pamuklu kumaş
Nezir
Çanakkale ilçesi
4
Sergen
Satrançta
yenilgi
Brezilya’da
büyük ormanlık
Yenen
hayvanların
dalak, böbrek vs.
kısmı
Büyük
görkemli ev
Üst resimdeki
Denizin
kabarması
Geminin takip
ettiği yol
Hiç evlenmemiş
kimse
Acemi
İlçe
SUDOKU BULMACA
1
4
9
6
2
3
7
1
3
6
2
9
5
4
5
9
4
4
8
3
8
2
1
8
9
7
6
8
Bir İslam alimi
(Fahreddin ...)
Şebnem
Konya ilçesi
Bir nida
Otlak
İ
A
D
İ
T
P
Bir müzik aleti
İnanç
Kısaca kalsiyum
İşaret
Bir nota
Kısır hayvan
Kaza eseri,
istemeden
4 5 9 8 3 1 7 2 6
3 2 1 7 6 9 5 4 8
6 8 7 5 4 2 3 9 1
Kırmızı
Sansargillerden
bir hayvan,
mink
Ege’de antik
bir kent
Þ ÝF RE K E LÝ ME:
İ
E
Ş
P
C
N
E
M
H
Ç
R
İ
G
N
Ş
A
F
Ý
T
S
H
Ü
C
E
K
K
N
Y
E
B
U
E
A
N
R
T
U
A
T
Ç
U
A
R
Ç
R
O
R
Bulmaca
1
1
2
A
D
A
L
İ
K
R
A
V
V
F
R
K
E
Ş
O
T
D
H
Ş
P
Ç
N
E
Z
Ü
İ
K
O
A
F
Y
Ü
T
U
T
N
D
Y
V
Z
N
G
A
T
Y
E
S
M
A
A
O
M
Y
R
A
E
1
2
4
3
5
A V I
L
Ç
Çiçek tozu
5
Bülbüller
I
Kedi yavrusu
Sayı yazısı
3
I
Hazır, tetik
Aç değil
Bir kış meyvesi
K E L İ M E
Abide
Bir deri hastalığı
5 9 2 4 1 7 8 6 3
1 4 6 3 9 8 2 5 7
8 7 3 6 2 5 4 1 9
Konya’nın
bir ilçesi
Cet
Töresel,
töreye uygun
7 1 8 2 5 6 9 3 4
2 6 4 9 8 3 1 7 5
9 3 5 1 7 4 6 8 2
2
4
1
9
Tablodaki tramlý kalýn
çizgilerle belirlenmiþ 3’e
3’lük karelere, 1’den 9’a
kadar rakamlarý birer
kez kullanarak yerleþtirin. Öyle yerleþtirme yapmalýsýnýz ki, bütün 3 lükle ri dol dur du ðu nuz da
tablonun bütün kutularý
yukarýdan aþaðýya ve soldan saða 1’den 9’a kadar
rakamlardan birer kez
kullanýlmýþ olsun.
Ş
M
A
N
N
Ç
T
M
İ
R
I
Y
I
D
A
Ý
H
Y
A
K
N
H
R
U
Ğ
U
E
L
M
V
A
E
T
U
O
Ü
A
E
M
K
T
A
S
A
V
B
G
I
A
N
C
S
İ
U
3
4
5
6
7
8
2
3
4
Refik Aydýn
5
6
7
8
r.ay din@za man.com.tr
9 10 11 12
SOLDAN SAĞA 1) Bir gezegenin çekiminde
bulunarak onun çevresinde dolanan daha
küçük gezegen, peyk.– Gerçekten öyle
olmadığı hâlde öyle sayılan, saymaca. 2)
Özel veya kamu kuruluşlarında haberleşmeyi sağlayan, yazışma yapabilen
görevli, yazman, kâtip.– Mısır’da bir nehir.
3) Para birimimizin kısaltması.– Soylu.–
Tohumdan yetiştirilip başka yerlere
dikilmek için hazırlanan sebze veya körpe
çiçek. 4) Samsun’da antik bir kale.– Gelin
tacı. 5) İnsan bedeninde göğüsle karın,
sırtla kalçalar arasında daralmış bölüm.–
Şeker hastalarının şeker yerine kullandığı
beyaz, tatlandırıcı bir madde. 6) Gelenek,
töre.– Kazanma, iktisap. 7) Hareketle
ilgili, hareket sebebiyle oluşan.– Şaşkınlık
ünlemi. 8) Komşu bir ülke.– Metinlik,
sağlamlık, dayanıklılık. YUKARIDAN
AŞAĞIYA 1) Bir işyerinde çalışan ustaların
başı olan ve onları denetleyen kimse. 2)
Rüzgâr gücünden yararlanarak geniş bir
yüzey oluşturacak biçimde yan yana
dikilen ve teknenin direğine uygun bir
biçimde takılarak onu hareket ettiren
kuma ş veya şeritlerin tümü. 3)
Danimarka’nın plaka işareti.– İlgi, ilinti. 4)
Asya ile Avrupa’yı birbirinden ayıran dağ
silsilesi.– İyi, hoş, düzgün. 5) Aslında,
esasında. 6) İhtimam, özen.– İlaç, deva. 7)
Madeni iplik.– Yağlı, mayalı veya mayasız
hamurdan yapılan çörek. 8) İran’ın plaka
işareti.– Güneşte veya hafif alevde
kurutulmuş et. 9) Bir şeyin benzerlerinden ayırt etmeye yarayan durum veya
öge. 10) Boya yapımında kullanılan bir
madde. 11) Yavuz Sultan Selim’in
kazandığı zaferlerden biri. 12) İncirlerin
döllenmesini sağlayan sinek.– Satranç
oyununda taraflardan birinin yenilgisi.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1
A
P
A R
T
H E
İ
D
2
L
İ
M A
S
O
3
A
R
İ
4
Ş
İ
R
T
F
L
R
R A
K A
L
K
E
S
E
P A
L
A M
5
E
6
H
7
İ
L
A N
E N
8
R
E
K O
R
A N
A
C A
K A M
G
A M A
T A
R
N A
A R
T
Y
10 11 12
U N
E M
S
Y A
İ K
E N
İ
B < C þ D < 8 M @
N
O
R
K
I
M
T
E
R
Ç
F
D
N
U
O
R
D
N
Ö
D
L
R
A
Y
E
A
L
L
Y
B
L
M
İ
A
M
S
G
R
İ
L
Z
U
Q
|
I
J
B
F M
Q
þ
J
<
D |
>
8
L
M
>
<
C
:
<
B
L
|
B
<
:
E
{
P
L
B
L
> 8
|
I
9
E
J
I
<
E
P
8
x
M
| I
C
;
<
8
8
L
I
L
B
D B
D <
J
E
8 B
M
8
B
P
Ā
<
:
<
<
M
þ
E
x
B
K
8
F
I
8
þ
|
8
Ā
? F
B
? @
>
K
@
þ
>
Q
;
K
E
I
8
@
8
D Q
C
8
8
P 8
J
þ
E
I
B
x
8
D M
K
ü
> 8
<
P
K
8
G F
9
8
@
x
E
x
D ;
Q
A
I
L
O
D
D
R
L
E
D
A
T
U
U
J
T
D
N
A
U
L
Z
K
V
L
M
Ç
N
S
K
;
F
8
D Q
ü
|
<
F
R
U
M
Ğ
A
Y
U
L
T
R
M
A
İ
V
I
L
E
J
L
I
8
F
@
E
<
þ
K
8
E F
B
C
8
9
P
İ
P
V
R
İ
L
M
B
O
U
E
L
M
N
D D B
E
I
<
D M @
E
<
>
C
I
D B
P
8
C
=
E
{ |
8
J
;
D {
I
<
L
;
9
E
K
K
C
Q
K
8
C
K
G
K
J
<
L
I
G
I F
x
? >
K
8
E
<
Ā
Ö
A
N
A
M
Y
A
H
M
R
S
V
S
K
O
K
H
Ü
O
D
T
V
K
İ
İ
C
İ
Þ
8
<
P
>
<
8
I L
þ
<
>
9
I
? I
>
þ
E
>
P K
<
þ
B
L
<
E
8
B
C
F
M
?
K
8
K
L A
G
R
İ
Y
E
Z
Ü
İ
M
P
F
Z
T
J
Z
þ
:
L
;
E
8
þ
F P
;
Ā
8
F
Q
þ
A
8
Ā
B
8
K
8
B
F
C
<
Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz?
AMSTERDAM, BAVUL, CÜNEYT, ÇATLAK, DURGUN, EVREŞE, FOLKLOR, GALLER, HAYMANA, İPTİDAİ,
KUVEYT, LİKRA, MERHAMET, NEFRET, OFSAYT, ÖDLEK, PİSLİK, RİZİKO, SAMSUN, ŞANSLI, TUZLUK, UĞUR,
ÜZEYİR, VASAT, YAĞMUR, ZİVER.
E
8X[Xb`b\c`d\c\i`kXYcfele`û`e\j\ig`k`i[`b%9lecXiYlcXY`c`id`j`e`q6
7:BđO;"Ĕ87BAED"Ĕ9{PP7C"Ĕw7Hď?"Ĕ:đO7H87A?H"Ĕ;AL7JEH"Ĕ<;JH;J"Ĕ=;B;9;A"Ĕ>;L;DA"ĔđJJđ>7C"Ĕ
AKHD7P"ĔBEA7DJ7"ĔCE=7:đďK"ĔD;FJ{D"ĔEF;H7JzH"ĔzBw;A"ĔF;ODđH"ĔHđO7:"ĔIK87O"ĔďKKH"ĔJEAC7A"Ĕ
KDIKH"Ĕ{BA;"ĔLEBA7D"ĔO7IđD"ĔP7CđH$
f20
spor
DEV MAÇ CÜNEYT ÇAKIR'IN. Süper Final'de Fenerbahçe ile
Galatasaray arasında Kadıköy'de şampiyonluğu belirleyecek
maçta hakem Cüneyt Çakır görev yapacak. 12 Mayıs Cumartesi
günü saat 19.00'da başlayacak derbide Çakır'ın yardımcılıklarını Bahattin Duran ve Tarık Ongun yapacak. Süper Final
Şampiyonluk Grubu'nun üçüncüsünün belirleneceği BeşiktaşTrabzonspor maçında ise Fırat Aydınus düdük çalacak.
HENTBOLDE BEŞİKTAŞ ŞAMPİYON. Erkekler Hentbol
Süper Ligi final serisinde Beşiktaş, iki kez uzatmaya giden
karşılaşmada Büyükşehir Belediyesi Ankaraspor’u 27-25 yenerek seride durumu 2-1’e getirerek mutlu sona ulaştı. 2011-2012
sezonunu şampiyon olarak tamamlayan Kartal, üst üste 4.,
toplamda ise 8. kez bu başarıyı elde etti. Beşiktaş kupayı,
Hentbol Federasyonu Başkanı Bilal Eyüboğlu’nun elinden aldı.
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
KARTAL, FERNANDES
İÇİN BEKLEMEDE
Atýf
Keçeci
Beşiktaş günlüğü
Beşiktaş’ın Portekizli orta saha oyuncusu Manuel Fernandes’in her geçen gün taliplisi artıyor. İngiltere’den gelen tekliflerin yanı sıra Portekiz’in Sporting Lizbon takımı da Fernandes için harekete geçti. Ancak yıldız futbolcuyu 10 milyon
Euro’dan aşağı elden çıkarmak istemeyen Siyah-Beyazlı yönetim, satış için Euro 2012’yi beklemeye başladı.
TEMEL YİRMİBEŞOĞLU İSTANBUL
Beşiktaş’ın bu sezon en
fazla dikkat çeken oyuncusu Manuel Fernandes’in
Avrupa’daki taliplileri artıyor. Fernandes’in menajeri Jorge Mendes her gün gelen teklifleri Portekizli futbolcuya iletiyor. Yıldırım Demirören yönetimi döneminde satışa çıkarılan ve Mendes’ten bu yönde
talep toplaması istenilen Fernandes için Fikret Orman yönetimi ise şimdilik net bir karar
vermedi. İngiltere’den çok ciddi
teklifler alan Fernandes’e şimdi de Portekiz’in köklü takımlarından Sporting Lizbon’un
devreye
girdiği
belirtildi.
Porto ve Benfica’nın başarı
olarak gerisinde kalan Lizbon,
bu sezon yeni bir yapılanmaya
giderek Fernandes’i de bu projeye dahil etmek istiyor. Ancak
bonservis bedeli olarak yıldız
oyuncuya Beşiktaş’ın düşündüğü rakamlar önerilmiyor. Şu
ana kadar Fernandes için SiyahBeyazlı kulübe gelen hiçbir teklifin 7 milyon Euro’nun üzerine çıkmadığı belirtildi. Yönetim
ise para edecek tek değer olarak gözüken Fernandes’i şimdilik satmayı istemiyor. Yöneti-
FOTOĞRAF: ZAMAN, ALİ ÜNAL
-
min 10 milyon Euro’nun altında Fernandes’i elden çıkarmayı düşünmediği öğrenildi. Portekizli oyuncunun milli takıma
seçilmesi durumunda satış için
2012 Avrupa Şampiyonası beklenecek.
TAYFUR HAVUTÇU’DAN FUTBOLCULARINA AVRUPA UYARISI
Trabzonspor maçı hazırlıklarına
başlayan Beşiktaş, Süper Final
Şampiyonluk Grubu’nu üçüncü bitirip Avrupa’ya daha avantajlı gitmek istiyor. Teknik Direktör Tayfur Havutçu da futbolcularıyla bu konuyu konuşarak eğer Avrupa’ya 4. sıradan gitme durumları olursa bunun sezonu en az 10 gün önce
açmalarına neden olacağını belirterek “Trabzon maçını kazanarak daha fazla tatili hak
edin.” dediği öğrenildi. Bu arada Beşiktaş’ın kadın ve çocukları da PFDK tarafından cezalandırıldı. Kurul, sadece kadın
ve çocukların izlediği BeşiktaşFenerbahçe maçında taraftarlarının çirkin ve kötü tezahüratı nedeniyle ceza verdi. Aynı eylemin Süper Final’de 2. kez gerçekleşmesi de dikkate alınarak 60 bin lira para cezası kesti.
Beşiktaş’ın başarılı
orta saha oyuncusu
Manuel Fernandes,
bu sezon toplam
43 maçta forma
giydi. 7 gol atma
başarısı gösteren yıldız oyuncu, 3.618 dakika
sahada kaldı.
FOTOĞRAF: ZAMAN,
MAHMUT BURAK
BÜRKÜK
Londra 2012’ye rekor
sporcuyla katılacağız
MESUT YILDIRIM İSTANBUL
A
Milli
Kadın
Voleybol
Takımı’mızın 52 yıl aradan sonra Türkiye’yi olimpiyatlara taşımasının yankıları devam ediyor. Filenin
Sultanları’nın maçını kaçırmamak için
şehir dışı tüm programlarını iptal eden
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, voleybolculardan sonra basketbolcuların
da Londra’ya gideceklerinden emin olduğunu söyledi. Bakan Kılıç, “Sıra Potanın Perileri’nde. Kadın Basketbol Milli Takımı’mızın da Ankara’da yapıla-
-
cak 8 final sonrası olimpiyat vizesi alacağına yürekten inanıyorum. Filenin
Sultanları’nı yalnız bırakmayan Ankara seyircisinin bu kez Basketbol Milli Takımı’mızı da aynı coşku ile destekleyeceğine inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu. Kılıç, Londra’da
tüm zamanların rekorunu kıracak sayıda bir sporcu ile katılacaklarını ifade ederken, bugün itibarıyla olimpik branşlarda 84, paralimpikte ise
72 olmak üzere toplam 156 sporcunun katılmasının kesinleştiğini belirtti.
Demirören,
PFDK kararlarını
Platini’ye anlattı
-
TFF Başkanı Yıldırım Demirören,
UEFA Başkanı Michel Platini ile
dün Romanya'da görüştü. Türkiye'de 3
Temmuz'dan bu yana yürütülmekte olan
şike davasında Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun (PFDK) verdiği kararın ardından gözler, UEFA'ya çevrilmişti. Her fırsatta 'şikeye sıfır tolerans' ilkesi
üzerinde duran Platini ile bir araya gelen
Demirören'in görüşmesinin önceden alınan randevu üzerine gerçekleştirildiği bildirildi. Avrupa Ligi Finali'nde iki İspanyol temsilcisi Atletico Madrid ve Athletic Bilbao'nun Bükreş'te karşılaştığı maç
öncesi yapılan toplantıda Demirören'in
şike davasında gelinen son aşamayı anlattığı dile getirildi. Federasyon başkanının, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik ve
Genel Sekreter İnfantino'nun da yer aldığı buluşmada Platini'ye Türkiye'de şikenin sahaya yansımadığını, suç işleyen
şahıslara da cezalarının verildiğini belirttiği öğrenildi. SPOR SERVİSİ
25 Mart 2012’de Beşiktaş başkanlığına seçilen Fikret Orman yönetimi ilk dakikadan itibaren sorunlarla boğuşmaya başladı. Bilinen
sıkıntıların yanına başta UEFA olmak üzere yeni problemler eklendi. Devir alınan kulübün özellikle malî ve idarî yapısı ortadaydı.
Kısa ve uzun vadeli borçlar bilançolara intikal eden kadarı ile biliniyor; boyutları hakkında da ancak gösterildiği kadar bilgi vardı. Başlatılan incelemelerin daha ilk bölümlerinde birtakım beyan dışı olayların tespit
edildiğini duyuyoruz.
Öncelikli önemli sorun gecikmiş ve geleceğe dönük ödemelerdi. 14 milyon TL’lik
vergi barışından istifade edilerek takside
bağlanmış KDV borcunun 3 milyon TL’si
ödenip bakiyesi tekrar sene sonuna kadar
taksitlendirip evraka bağlanmak suretiyle
kapatılıp Vergi Dairesi’nden UEFA malî kriterlerine uyum sağlamak adına “borçsuzluk”
belgesi alındı. Ancak önümüzdeki günlerde
bu ilk taksitlendirmelerin ödemeleri devreye
girecek. Borç ötelemek suretiyle sadece zaman kazanılıyor ama sıkıntı devam ediyor.
Futbolcu alacakları mart ayı sonunda
Başkan Fikret Orman’ın bizzat UEFA’yı ziyaret ederek 31 Mart tarihinde verilmesi zorunlu dönem bilançolarının teslimi için bir
aylık süre alınmıştı. Bu bilançoların hazırlanması için büyük uğraşlar verilerek özellikle
yabancı futbolculara kısmi nakit verilip bakiyeler evraka bağlanmak üzere 31.12.2012’ye
kadar olan ödemelerin bir takvime bağlandığını biliyoruz. Ne var ki önceden verilmiş
çek ve senetlerin ödeme günleri de bu arada gelmektedir. Gene futbolcu borç ödemelerinde öteleme yapılarak zaman kazanılma
yoluna gidilmektedir.
Yeni yönetim kurulu üyelerinden malî
katkı derde deva cinsinden değildir. Başkan
ve iki yönetici 1 milyon $ ve üzeri. Birkaçı da
300 bin TL civarında borç vererek anlık sıkıntıları gidermeye çalışmışlardır. Hukuki işleme tabi tutulmuş ve icralık 200 civarında dosya bulunduğunu bilançolardan görüyoruz. Yani delik büyük, bu yamalar yeterli
olamamaktadır.
Beşiktaş’a yeni kaynak yaratma konusunda Fikret Orman’a yardım edecek isimlerin maalesef yönetim içerisinde fazlaca olmadığını görüyoruz. Laf ve görüntü üretme konusunda ön plana çıkanlar bu yönde de katkı sağlamanın gayreti içerisinde olmalıdır. Ben borç verdim benim yerim sağlam demekle işlerin üstesinden gelemezsiniz. Son yıllarda özellikle futbol şube sorumluluğu neredeyse ihale yoluyla dağıtılır hale
geldi. Sayın başkan seçim öncesi futbol şube
sorumluluğunun olmayacağını zira bunun
ön plana çıkma arzusu taşıdığı için diğer yöneticiler nezdinde sıkıntı yarattığını söylüyordu. Ancak şimdilerdeki durum öncekiler
gibi oldu. Sorumlu üç yönetici işin üstesinden gelmenin sadece kamera ve mikrofonlara konuşmak olmadığını anlamış olacaklar
ki dışarıdan takviye alma gereği duydular.
İdari yapılanma konusunda da beklenenin aksine denenmişleri onun bunun arkadaşı diye yeniden göreve getirmekte ne gibi
fayda umulmaktadır? Üstüne üstlük bu eskimiş yenilerin kulüp içerisinde yarattığı terörün personel arasında huzursuzluk yarattığını duyuyoruz. Bu konu yeniden gözden
geçirilmeli ve sıkıntı büyümeden konu halledilmelidir. Malî kaynak konusunda yayıncı kuruluş ile TFF arasında yapılması kararlaştırılan 3 yıllık uzatma sözleşmesi Rekabet Kurulu’nca reddedilince beklenen takribi 15 milyon TL’lik avans da devreden çıkmış oldu.
Yeni projelerin yapılandırılıp hayata geçirilmesi ve girdi sağlanması kısa zamanda
mümkün değildir. Finans sağlamada en büyük sıkıntı teminat olmaktadır. Bu hususta kulübün elini kolunu Demirören yönetimi bağlayıp gitmiştir. Beşiktaş zenginlerinden fayda umulmamasını defalarca belirtmiştim. Onun içindir ki çare üretmek işi gerçek Beşiktaşlılara düşmektedir. Çaresizlikten bana göre bu işlerin üstesinden gelebilecek bir yönetim kurulu teşkil edememenin
sıkıntılarını Başkan tek başına çekmek zorunda kalmaktadır. Bu anlayış devam ettiğinde de başının daha da ağrıyacağı gün gibi
aşikârdır. Tüm Beşiktaş camiası soruna katkı
anlamında yapabilecekleri en küçük yardımı bile süratle gerçekleştirmelidir. Bu sıkıntılı dönemde her şey Fikret Orman ve yönetiminden beklenmemelidir….
SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI
21 SPOR
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
FENERBAHÇE, BİZİM UEFA
KUPASI’NI KAZANDIĞIMIZ
MOTİVASYONLA OYNUYOR
HACI HASDEMİR İSTANBUL
3 Temmuz 2011’de
RÖPORTAJ Türkiye’de
başlayan şike ve teşvik operasyonunun gölgesinde geçen 2011-12 sezonu, cumartesi günü Kadıköy’de oynanacak F.Bahçe-G.Saray
derbisiyle tarihteki yerini alacak. Bu muhteşem derbiden zaferle çıkan takım, 90 dakika sonunda şampiyonluk kupasını havaya kaldıracak. Normal sezonu 9 puan önde tamamlayan G.Saray ile Süper Final
Şampiyonluk Grubu’nda 12 puan toplayarak zirvede kalan F.Bahçe arasındaki bu zorlu randevu, tansiyonu bir hayli yükseltecek. Düğümün çözüleceği
derbiyi Aykut Kocaman’la takım arkadaşlığı yapan
ve Fatih Terim’in yıllarca oyuncusu olan Türk futbolunun efsane ismi Hakan Şükür’le konuştuk. Yeşil
sahalardan AK Parti İstanbul Milletvekilliğine geçiş
yapan Şükür, sorularımıza samimi cevaplar verdi:
Şike ve teşvik olaylarıyla boğuşan F.Bahçe’nin şampiyonluk
mücadelesini son maça kadar taşımasını neye bağlıyorsun?
Biz de futbol tarihimizin en önemli başarısı olan UEFA
Kupası’nı farklı sorunlarla boğuşurken kazanmıştık.
Takım ligde şampiyonluğa ve Avrupa’da finale gitmesine rağmen bir türlü ekonomik sorunlar çözülmüyordu. Böyle sıkıntı yaşadığınız zamanlarda motivasyon
çıkışları bulursunuz. Bizim kuşak tarafından çok izlenen ‘Zafere Kaçış’ filmi vardı. Pele, Ardiles gibi ünlü
futbolcular da rol almıştı. Bu filmde olduğu gibi yaşadığınız zor anları aşmak için iyi oynamaya ve yeteneklerinizi güçle birleştirip ilgi uyandırmaya mecbursunuz. Biz o zaman daha çok dikkat çekmek için Avrupa Kupası maçlarına inanılmaz motive oluyorduk.
Fenerbahçe bu sereci nasıl lehine çevirdi?
Sezon başından itibaren F.Bahçe’nin içinde bulunduğu durumu bir düşünün. Şampiyon oldukları bir
anda yaşanan şike süreciyle çok farklı bir noktaya
savruldular. Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olmak için
kurulan çok iyi bir takımdan Lugano, Niang, Emenike, Santos gibi takımın en etkili oyuncuları ayrıldı. İşte yaşadıkları bu zor durumdan çıkardıkları motivasyon bence en büyük avantajları oldu. Aykut Kocaman da taktikten çok bir şeyleri ispat etmek çabası içine girdi. Düşünün bu süreçte saçları beyazladı.
Takım kaptanları Volkan, Emre, Alex gibi oyuncular
da devreye girerek inanılmaz bir takım kenetlenmesi yaşadılar. Kendini yeniden ispat etmek savaşı, onları sonuna kadar şampiyonluk yarışının içinde tuttu.
Futbol hayatında şampiyonun belli olacağı bir derbi oynadın mı?
Oynamadım. Şampiyon olduğumuz 2006’da bitime 4
hafta kala yine Kadıköy’de F.Bahçe’ye 4-0 yenilmiştik. Ancak kalan haftalarda bunu telefi edip şampiyonluğu kazandık. Şimdi ise bu maçın telafisi yok.
Kadıköy’den kim mutlu ayrılır?
F.Bahçe, psikolojik olarak buraya kadar gelişinin
çok büyük bir başarı olduğunun bilincinde. Kaybettiği takdirde bile bu zor süreçte hesap sorulmayacak
bir takım olduğunu çok iyi biliyor. G.Saray ise oynadığı futbolla şampiyonluğu zaten hak ediyor. Hem
beraberlik hem de galibiyet halinde şampiyon olacak olan G.Saray’ı bu zorlu karşılaşmada bir adım
önde görüyorum. Birçok psikolojik etkenin olacağı
bu derbinin berabere biteceğini tahmin ediyorum.
Derbinin kilit oyuncuları kim olur?
Ben olsam iç sahada oynayabilecek durumda ise
Alex’i mutlaka oynatırım. Bu sezon lige damga vuran ismin Baroni olduğunu düşünüyorum. Kaleci
Volkan da Fenerbahçe’nin bu noktaya gelmesinde
büyük rol oynadı. Kaybedilmesi muhtemel birçok
maçta başarılı kurtarışlarıyla takımını ayakta tuttu.
Galatasaray adına kimler ön plana çıkar?
Melo ile Selçuk olur. Sezon başından itibaren bu iki
oyuncu hem pozisyon hazırlıyor hem de goller atıyor. F.Bahçe’nin Emre, Baroni ve Selçuk üçlüsüyle bu
oyuncuları kilitleyeceğini düşünüyorum. Orta sahada
görev yapan Emre ve Engin de kanat oyuncuları değil.
Hücum hattında hangi takım daha avantajlı?
Futbol, gol oyunudur. G.Saray’ın Elmander gibi etkili ve fizik gücü yüksek bir oyuncusu var. Bekir ve Yobo
ile mücadelesinde orta sahadan gelen oyuncuların po-
-
Biz de futbol tarihimizin en önemli başarısı olan UEFA
Kupası’nı ekonomik sorunlarla boğuşurken kazanmıştık.
F.Bahçe’nin içinde bulunduğu durumu bir düşünün. Şampiyon
oldukları bir anda
şike süreciyle çok
farklı bir noktaya savruldular.
Kocaman’ın saçları beyazladı.
-
Futbol hayatımda böyle derbi oynamadım. Şampiyon olduğumuz 2006 yılında bitime 4 hafta kala Kadıköy’de
F.Bahçe’ye 4-0
yenilmiştik ama
telafi etmiştik.
Bu maçın telafisi yok. Beraberliğin bile kupayı
kaldırmaya yeteceği Galatasaray’ı
şampiyonluk için
şanslı görüyorum.
HAKAN ŞÜKÜR
zisyona girmesini sağlayacaktır. Sow’un sakatlığında
Bienvenü’nün amatör ruhunu çok beğeniyorum. Büyük
takımların tekmeye kafa atan oyunculara ihtiyacı var.
G.Saray, üstün oynadığı TT Arena’da neden F.Bahçe’ye yenildi?
Kazanıp işi bir an önce bitirmek isteğinden kaynaklandı. G.Saray ilk yarıda 1-1’i yakalasaydı soyunma odasında düşünceler çok değişirdi. 1-1 ikinci yarının ortalarında bulununca oyuncuların ve seyircilerin coşkusunu bozmamak için hücum futboluna devam edildi. Ancak böyle maçlarda ‘atamayana atarlar’ kuralı bir
kez daha işledi ve o galibiyet F.Bahçe’yi ayakta tuttu.
Fatih Terim’in takımı süper finallerde neden bu kadar çok düştü?
Yerli ve yabancı oyuncular hem teknik adamın hem de
yöneticilerin açıklamalarını takip eder ve etkilenirler. Anlamsız bir şekilde ‘biz 34 haftayı lider bitirdik gereksiz bir
lig oynuyoruz’ havasına girdiler. Bu zorlu maçları hem bu
psikolojiyle hem de aynı 11’le oynamak kolay değil.
Terim’in Kadıköy’de kulübede olmaması Galatasaray’ı nasıl etkiler?
Fatih Terim’in kenarda bulunması takım için büyük
bir avantajdır. Hele ki bu Kadıköy’de olunca önemi
daha da artar. Ancak Terim’in cezalı olduğu bir ortamda stada gitmesiyle televizyondan izlemesi arasında bence bir fark olmayacak. Çünkü kulübe ile her
türlü iletişimi zaten yasak. Bir ihtimal hocanın cezası
takıma farklı bir motivasyon getirebilir.
Aykut Kocaman’ın 4-2’lik Trabzonspor-Galatasaray maçından
sonra “Bu maç incelenmeli” yorumu doğru muydu?
Başkalarından bir şeyler beklercesine konuşmak büyük
takım hocasına yakışmaz. Aynı şekilde F.Bahçe’de deplasmanda Trabzonspor’u rahat yendi. Bence sorumlu insanlar beyanat verirken dikkatli olmalılar.
Trabzonspor’un, evinde kötü oynamasını neye bağlıyorsun?
Trabzon’un bu psikolojide zaten iyi sonuçlar almasını
beklemek zor olur. Çok heyecanlı ve istediklerine bir an
önce kavuşmak isteyen şehrin yapısı takıma zarar verdi.
Trabzonspor, evinde gerginlikten kötü oynadı. Dağılan
ve çok iyi oyuncularını kaybettiği bir sezonda Avrupa
maçlarının yorgunluğu sebebiyle ligde geride kaldılar.
Şike sürecinin çok uzaması o bölgeleri daha da gerdi.
Hem taraftarlara hem de oyunculara olumsuz yansıdı.
Elmander’le kıyaslanmanı nasıl buluyorsun?
Öncelikle benimle bir başka oyuncunun kıyaslanmasını doğru bulmuyorum. Çünkü ben artık futbol oynamıyorum. Oynadığım dönem geride kaldı. Elmander’e gelince. Benim gibi rakip savunmayı yıprattığı için Selçuk
ve Melo çok gol attı. Kafa ve plase vuruşlarında eksikliği
var. Ancak mücadele ve pozitif anlayışıyla takıma faydalı
işler yapıyor. Belki Elmander az gol attı ama bence takım
oyunu daha önemli. İşte 33 gol atan Burak’lı Trabzon’un
ligde 4. sırada bulunması bunun en güzel göstergesidir.
@ Röportajın tam metni www.zaman.com.tr’de
‘Kadıköy’de şampiyon olacağız’
HACI HASDEMİR İSTANBUL
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, cumartesi günü Kadıköy’de
Fenerbahçe’yi yenerek şampiyonluk kupasını kazanacaklarını söyledi. Ligde oynanan ve 2-2 sona eren F.Bahçe derbisinde Şükrü Saracoğlu Stadı’na gitmeyen
Başkan Aysal, bu kez Süper Final Şampiyonluk Grubu son maçında tribündeki yerini alacak. Divan Kurulu toplantısında gündemdeki konularla ilgili üyeleri bil-
-
gilendiren Aysal, “Sözün bittiği yerdeyiz.
Cumartesi günü şampiyonluğu alacağımıza inancım tam. Her şeye rağmen bütün
oyuncularımızı, teknik heyetimizi takdir
etmeliyiz. Netice ne olursa olsun tek yürek olarak ekibimizin arkasındayız. Yine
de top yuvarlaktır.” dedi.
Yaşanan şike ortamında G.Saray olarak son derece temkinli gerektiğinde
sert açıklamalar yaptıklarına dikkat çeken Aysal, “Bu süreçte kesinlikle pısırık
davranmadık.” açıklamasını yaptı.
Başkan Aysal, 2-2 biten Beşiktaş maçının ardından İkinci Başkan Ali Dürüst’ün,
“Bizi figüran olarak kullandılar.” sözlerine açıklık getirerek, “Figüran kelimesi talihsiz bir kelime. Bir güce karşı tek başınasınız. Tartışmadan güçlenen bir ekiple kriz yönetiyorsunuz. Adalete olan güveninizi kaybettiğiniz vakit bu tepkiyi verirsiniz. Figüran kelimesi bu çaresizliğin
göstergesidir.” ifadesini kullandı.
Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, yaptığı açıklamada Fenerbahçe derbisi için
Kadıköy’e gideceğini söyledi.
SAYFA TASARIM: ALİ YAĞMUR
f22 SPOR
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
CEMAAT, FENERBAHÇE’Yİ
NİÇİN ELE GEÇİRMEK İSTESİN?
Fenerbahçe’nin efsane başkanlarından Ali Şen, Sarı-Lacivertli kulübün başkanı Aziz Yıldırım’ın “Bu şike davası değil, Fenerbahçe’yi ele geçirme
operasyonudur.” iddiasına katılmadığını belirtti. Şike davasının kesinlikle siyasî olmadığını vurgulayan Ali Şen, “Cemaatin F.Bahçe’yi ele geçirme çabası içinde olduğuna asla inanmıyorum.” dedi.
Kocaman, aşırı
motivasyondan
çekiniyor
-
Fenerbahçe’nin eski başkanlarından
Ali Şen, şike soruşturması nedeniyle
Metris Cezaevi’nde tutuklu bulunan SarıLacivertli kulübün Başkanı Aziz Yıldırım’’ın
“Bu şike davası değil, Fenerbahçe’yi ele geçirme operasyonudur.” iddiasına cevap verdi. NTV Spor Radyo’da yayınlanan “Bülent
Yüksel ile 13” programına katılan Ali Şen,
gündeme dair çarpıcı açıklamalar yaptı. Efsane başkan, 3 Temmuz’da patlak veren şike
soruşturmasının ardından başta F.Bahçe
Başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere bazı çevrelerce dillendirilen ‘şike davasının siyasi
bir dava olduğu’ görüşüne asla katılmadığını vurguladı. Öncelikle herkesin ne demek istediğini net
olarak söylemesi gerektiğinin
altını çizen Ali Şen, şöyle konuştu: “Bir defa, kim ne diyecekse açık açık söylemesi lazım.
Cemaat olarak; Gülen Hoca’ya
atfen söyleniyor değil mi? Asla
katılmam. Ben kulüp başkanıyken, Fetullah Gülen Hoca’nın vermiş olduğu iftar davetlerine katılmıştım. Kendisini dinlemişliğim var-
-
Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman,
cumartesi günü G.Saray’la oynayacakları Süper
Final öncesi oyuncularını aşırı motivasyon nedeniyle uyardı. Kocaman’ın oyuncuları ile yaptığı toplantılarda; bütün sezonun emeğinin bir maça bağlı kalmış
olmasına rağmen sahada sakin olmaları gerektiğini,
olası bir geri düşme durumunda bile kendilerine olan
güvenlerini kaybetmeden son dakikaya kadar mücadele etmelerini söylediği öğrenildi. Taraftarın arkalarında büyük itici güç olacağının altını çizen başarılı teknik adamın, ancak aşırı motivasyonun da oyun
sistemlerini ters yönde etkileyebileceğini, bu sebeple skor üstünlüğünü elde edene kadar kulaklarını tıkamaları konusunda futbolcularını uyardığı bildirildi. Ayrıca Kocaman’ın Trabzonspor maçında sahada
rakibine üstünlük kuran on birini Galatasaray karşısında da büyük ölçüde bozmayacağı bildirildi. Tecrübeli teknik adamın tek değişiklik olarak Galatasaray
savunmasının hücum gücü en yüksek olan oyuncusu Eboue’yi durdurmak için, Dia’nın yerine Mehmet
Topuz’a şans vermesi bekleniyor. SPOR SERVİSİ
Eski Fenerbahçe başkanlarından Ali Şen FOTOĞRAF: ZAMAN, ÜSAME ARI
Karaborsa bileti alan
stada giremeyecek
Fenerbahçe Kulübü, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi öncesi karaborsa biletlere yönelik ekstra önlemler alındığını bildirdi. Resmi siteden yapılan açıklamada, “Turnikelerde biletler yeni bir teknoloji ile denetlenecek ve karaborsadan satın alınan biletler tespit edilecektir. Karaborsadan alındığı tespit edilen biletler ile stadyuma giriş yapmak kesinlikle mümkün
olmayacaktır. Taraftarlarımızın mağdur olmamaları
adına, kesinlikle karaborsadan bilet almamaları gerektiğini önemle hatırlatırız.” ifadelerine yer verildi.
Trabzonspor, Burak’la ‘özel madde’ için masaya oturuyor
Trabzonspor yönetimi, sözleşmesindeki özel
madde sebebiyle serbest
kalması gündemde olan
Burak Yılmaz
ile ligin bitiminde masaya
oturmaya hazırlanıyor.
FOTOĞRAF:
ZAMAN, MAHMUT
BURAK BÜRKÜK
Messi’den Alex’e
maç daveti
Barcelona'nın dünya yıldızı Lionel Messi, 21
Haziran'da Kolombiya'nın başkenti Bogota'da oynanacak yardım maçına Fenerbahçe'nin kaptanı Alex de Souza'yı da davet etti. Karşılaşmada
Messi'nin yanı sıra, Barcelona'dan Javier Mascherano, Dani Alves ve Alexis Sanchez, Atletico
Madrid'den Radamel Falcao ve Godin de forma giyecek. Alex ile Messi'yi aynı sahada buluşturacak
maçta iki takımın teknik direktörlüğünü Dunga ile
Atletico Madrid'in hocası Simeone ya da Athletic
Bilbao'yu çalıştıran Marcelo Bielsa yapacak.
Messi'nin çağırdığı yıldızlar
İspanya : Alves, Sanchez, Mascherano, Falcao, Godin
İtalya
: Diego Forlan, Julio Cesar, Diego Milito, Ro
binho, Ezequiel Lavezzi, Juan, Alvaro Gonzalez
Türkiye : Alex
Portekiz : James Rodriguez
Arjantin : Ariel Ortega, Gabriel Milito
Fransa : Diego Lugano
Almanya : Juan Arango
Kolombiya: Giovanni Hernandez, John Viafara
dır; çok da güzel şeyler anlatmıştı. O kişilerin, cemaatin; neden Fenerbahçe Kulübü’nü
ele geçirme çabaları olsun? Böyle bir şey olabilir mi? Beni buna asla ve asla, kimse inandıramaz.”
Kendisinin uzun yıllar Türk futboluna ve
iş dünyasına yön verdiğini hatırlatan SarıLacivertli kulübün unutulmaz başkanı sözlerini şöyle tamamladı: “Ali Şen’i herkes tanır! Bende ısmarlama laf olmaz; inandığımı
söylüyorum; bunlar sadece boş laf! Bir şey
biliyorsa da söylemesi lazım Aziz Başkan’ın.
Bu insanları böyle bir şey ile suçlamanın da
ne kadar yersiz olduğuna inanıyorum. Bilenler çıksın; biz de öğrenmiş olalım.”
Hatırlanacağı gibi 10 Temmuz’dan bu yana
şike soruşturması nedeniyle Metris’te tutuklu
bulunan F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım, avukatları aracılığı ile yaptığı birçok yazılı açıklama
ile kendisinin şike davasından yargılanmadığını ileri sürerek, “Fenerbahçe’yi ele geçirmek
isteyen güçler var. Bunlar devletin de üzerinde.” sözlerini sarf etmişti. Yine Taksim’deki 1
Mayıs gösterilerinde Sarı-Lacivertli bazı marjinal taraftar grupları, “Cemaat, Fenerbahçe ile
başa çıkamaz.” pankartı açmıştı. SPOR SERVİSİ
HASAN DEMİR TRABZON
Trabzonspor, bu sezon Spor
Toto Süper Lig’de attığı 33
golle krallıkta zirvede yer alan yıldızı Burak Yılmaz’ın sözleşmesini uzatmak için harekete geçiyor. İç transferde Ferhat, Onur ve
Alanzinho’nun mukavelelerini
yenileyen Bordo-Mavili yönetim,
31 Mayıs 2015’te serbest kalacak
Burak’ın sözleşmesinde bulunan
‘5 milyon Euro’yu getirip istediği
takıma gider’ maddesini kaldırmak istiyor. Karadeniz ekibi, sezon bitiminde başarılı oyuncu ile
masaya oturacak.
Trabzonspor, yeni dönemin
transfer çalışmalarına da erken
başladı. Teknik Direktör Şenol
Güneş’in planlamaları doğrultusunda öncelikle savunmanın göbeğine takviyeler yapılacak. Yaşadığı uzun sakatlık sebebiyle
Glowacki’yi gelecek sezon kadrosunda düşünmeyen Güneş’in
yurtiçi ve dışından birçok oyuncunun ismini transfer komitesine verdiği bildirildi. Deneyimli hocanın düşündüğü isimlerin başında sergilediği futbolla
alkış alan Eskişehisporlu Alper
Potuk’un bulunduğu öğrenildi.
Bucaspor’un genç yeteneği Salih
Uçan da Bordo-Mavililerin mercek altına aldığı bir başka isim.
Bu arada Trabzonspor, Süper
Final Şampiyonluk Grubu’nda
Beşiktaş’la oynayacağı son maçın hazırlıklarına devam ediyor.
Geçtiğimiz hafta Avni Aker’de
Fenerbahçe’ye karşı uğranılan
-
3-1’lik yenilginin izlerini silmeye
çalışan tecrübeli hoca, talebelerine adeta terapi uyguluyor. Avrupa kupalarına katılma yolunda
çok önemli viraj olarak gösterilen müsabakada dikkatli olmaları gerektiğinin bilincinde olan başarılı taktisyen idmanları da basına ve taraftara kapattı. Güneş’in
oyuncularıyla yaptığı toplantıda, “Şampiyonlar Ligi’ndeki başarımızı lige ve kupaya taşıyamadık. Sonuçta kupasız bir sezonu
geride bırakıyoruz. Ama bu aşamaya kadar gelmişken artık Avrupa kupalarına gidiş biletimizi cebimize koymamız gerekiyor. Bu nedenle Beşiktaş maçına
sezonun ilk maçıymış gibi hırsla
asılmanızı ve bizi Avrupa’ya taşıyacak skoru almanızı istiyorum.”
dediği öğrenildi. Bordo-Mavililer,
yarın oynanacak maç için bugün
İstanbul’a geliyor.
Öte yandan Trabzonspor taraftar dernekleri, şike sürecinde
yalnız bırakıldığını düşündükleri Başkan Sadri Şener ve yönetim
kuruluna destek verdi. Her şart ve
zeminde Trabzonspor’un yanında olduklarına vurgu yapan taraftarlar, bazı yöneticileri de şike sürecini iyi yönetememekle suçladı. Taraftar dernekleri adına açıklama yapan Erdoğdu Taraftarlar
Derneği Başkanı Savaş Yılmaz,
3 Temmuz’dan beri tribünlerde
‘şike yapanı düşürün’ diye bağırdıklarını, Trabzonspor’un da bir
hatası varsa gereğinin yapılmasını istediklerine değindi.
Bursa’da Tofaş’ı deviren
Galatasaray yarı finalde
-
Beko Basket Ligi Play-Off
çeyrek final mücadelesinde Galatasaray Medical Park,
Tofaş’ı 79-73 mağlup ederek seride 2-0 öne geçti ve yarı finale yükseldi. Sarı-Kırmızılı takım, yarı final maçında Beşiktaş
Milangaz-F.Bahçe Ülker serisinin galibi ile eşleşecek. Bursa’da
oynanan maça Galatasaray hızlı
başladı. Sarı-Kırmızılı ekip, Ender Arslan ve Jaka Lakoviç ikili-
sinin sayılarıyla ilk periyodu 2924 önde tamamladı. İkinci çeyrekte daha etkili savunma yapan Tofaş, genç oyuncuları Kenan Sipahi ve Samet Geyik’in
de skora katkılarıyla soyunma odasına 46-40 önde girmeyi başardı. Çeyrek finalin diğer maçında ise Banvit, Aliağa Petkim’i 80-64 yenerek seride durumu 2-0 yaptı ve yarı finale adını yazdırdı. SPOR SERVİSİ
TSYD’nin
yeni başkanı
Naci Arkan
Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD)
olağan genel kurulunda genel başkanlığa Naci Arkan seçildi. Seçimde Naci
Arkan, 268 oyun 200’ünü alırken mevcut başkan Esat Yılmaer ise 67 oyda
kaldı. Arkan’ın yönetimi şu isimlerden
oluştu: Faik Gürses, Nezir Önal, Ünver
Ergün, Fatih Doğan, Turgut Koloğlugil,
Hasan Ötkün, Yılmaz Coşkun, Sedat
Kaya, Oğuz Tongsir, Ali Erdoğan, Yunus Akgül, Erdal Akçay ve Ergun Ata.
SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ
f 23 SPOR
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE ZAMAN
B.DORTMUND VE BAYERN
ÇİFTE KUPA HESABI YAPIYOR
TSM Başkanı Burak Işıkdağlıoğlu, bu yıl ‘19 Mayıs Spor Şenliği’ adı altında düzenleyecekleri etkinliğe çok sayıda Alman kulübünün de katılacağını söyledi.
Bundesliga şampiyonu Borussia Dortmund, Bayern Münih’le
oynanacağı Almanya Kupası kazanarak sezonu çifte kupayla kapatmak istiyor. Bayern Münih ise hem Almanya
hem de Devler Ligi kupasını havaya kaldırma peşinde.
OSMAN AYDIN DORTMUND
Son yıllarda yakaladığı büyük bir çıkışla Bundesliga'da üst üste ikinci şampiyonluğa ulaşan Borussia Dortmund, gözünü hafta sonu Bayern
Münih'le oynanacağı Almanya Kupası Final maçına çevirdi. Sarı-Siyahlılarda
hedef, Bayern Münih'i yenerek çifte kupa sevinci yaşamak. Öte yandan ligi ikinci bitiren Bayern Münih'de, hem Almanya Kupası, hem de 19 Mayıs’ta Chelsea ile
oynayacakları Şampiyonlar Ligi Final maçından galip ayrılarak çifte zafer peşinde.
Teknik Direktör Jürgen Klopp yönetimindeki Dortmund dünden itibaren antremanları basına ve seyirciye kapatarak
futbolcularını maça motive ediyor. Tarihinde 1965 ve 1989'da yıllarında iki kere
Almanya Kupasını kazanan Sarı-Siyahlı
takım, 12 Mayıs Cumartesi günü Berlin
Olimpiyat Stadı'nda oynanacak maçta
bu sevinci 3. kez yaşamak istiyor. Klopp,
ligi tarihi puanla bitirdiklerini belirtirken,
"Bu puana muhtemelen uzun süre kimse ulaşamaz. Kupayı da almak istiyoruz.”
dedi. Ayrıca Kolpp'un bu sezon gösterdiği başarılı performansla dikkatleri üzerine
çeken ve Alman Milli Takımına çağrılan
Türk kökenli oyuncu İlkay Gündoğan'ı ilk
11'de sahaya sürmesi bekleniyor.
Öte yandan Ernst ve Young adlı şir-
-
Ligde üst üste
iki sezondur
şampiyonluğu
Dortmund’a kaptıran Bayern Münih, Cumartesi
günü oyanancak kupa finalini kaznarak tıpkı Dortmund
gibi çifte kupa
yaşamak istiyor. Bayern, 19
Mayıs’ta Devler
Ligi Finali’nde
Chelsea’nin rakibi olacak.
ketinin Alman Haber Ajansı için yaptığı hesaplamaya göre şampiyon Borussia Dortmund'un 28 milyon 111 bin Euro
kazandığı açıklanırken, bu sezon en fazla para kazanan takım, 30 milyon 935 bin
Euro ile Bayern Münih oldu.
KALECİ WEİDENFELLER JÜBİLESİNİ
DORTMUND'DA YAPMAK İSTİYOR
Borussia Dortmund'un başarılı kalecisi Roman Weidenfeller, kupa maçı öncesinde yaptığı açıklamada, bu sezon iki takımın da çok başarılı olduğunu belirtti. 31
yaşındaki kaleci, “Bu sezon biz ligde şampiyon olduk. Bayern Münih saygı duyduğumuz bir rakibimiz." dedi. 2014'de sözleşmesi sona erecek olan tecrübeli file
bekçisi, kariyerini Sarı Siyahlı takımda
noktalamak istiyor. Sportif Direktör Michael Zorc, tecrübeli eldivenin sözleşmesinin uzatılması konusuna ise sıcak bakıyor.
FOTOĞRAF: AP,
MARTİN MEİSSNER
NBA'e dün oynanan 4 karşılaşmayla devam edildi. Normal sezonda Doğu Konferansı'nı 6'ncı sırada tamamlayan ve Indiana ile eşleşen Orlando Magic, rakibiyle deplasmanda yaptığı 5'inci maçı 105-87
kaybetti ve seride 4-1 geriye düşerek, play-off'a ilk turda veda etti. Pacers'ta Granger, rakip potaya bıraktığı 25
sayıyla galibiyetin mimarı olurken, maça kenarda başlayan Collison ise son çeyrekte kaydettiği 15 sayıyla sonuca büyük etki etti. Orlando'da ise Jameer Nelson, 27
sayıyla takımının en skorer oyuncusu oldu. Glen Davis 15 ve Ryan Anderson 14 sayıyla oynarken, Hidayet
Türkoğlu da 7 sayı kaydetti. Diğer sonuçlar şöyle: LA
Lakers-Denver: 99-102 (3-2), Atlanta-Boston: 87-86 (23), Chicago-Philadelphia: 77-69 (2-3). SPOR SERVİSİ
EC Boks Kulübünün promotörü
Erol Ceylan (sağda)
boksörü Fırat
Arslan’ın, Alexander Alekseev ile 11
Mayıs’ta BadenWürttemberg’de
yapacağı maçı
kazanıp Dünya
şampiyonluğu
yolunu açacağına inanıyor.
Fırat Arslan, Dünya şampiyonluğu
yolunda Alexander Alekseev karşı
Mayıs'ta Baden-Württemberg eyaletine bağlı Göppingen kentinde EVS Arena'da ringe çıkacak. Bu dev maçın galibi dünya şampiyonluğu maçı için dövüşmeye hak kazanmış olacak. Eurosport kanalından naklen yayınlanacak
olan karşılaşmayı 120 milyon izleyici izleyebilecek. Şu anda Avrupa yarı ağırsıklet kemerini
elinde bulunduran Rus boksör Alekseev, Türk
tarihinin ilk profesyonel boks antrenörü Bülent Başer, Oktay Urkal ve Klitshko'nun antrenörü Fritz Sdunek ile birlikte Hamburg kentinde yoğun bir antrenman temposu içerisinde çalışmalarını sürdürüyor. Öte yandan Fırat Arslan
ise Avusturya kampını bitirip antrenörü Dieter
Wittmann ile birlikte Göppingen'de aynı tempoyla karşılaşmaya hazırlanıyor.
IGMG Osna-Cup turnuvası renkli geçti
MEHMET YILDIZ OSNABRÜCK
‘IGMG Osna-Cup 2012’ adı altında düzenlenen futbol turnuvası çekişmeli karşılaşmalara sahne oldu. Osnabrück Merkez Camii Gençlik Kolları tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen turnuvada gülen taraf Osnabrück
Ayasofya Camii oldu. Turnuvaya, Osnabrück
ve çevresinden çok sayıda camii takımları ka-
-
-
-
Almanya’da maça ilginin büyük olması nedeniyle, Dortmund Westfalenhalle’de kurulacak olan dev ekranlarda maçı 12 bin kişinin izlemesi bekleniyor. Dortmund dışında Rheine, Selm,
Lüdinghausen, Ahlen ve Münster gibi
önemli şehirlerde de büyük ekranlar
kularak maç izlenecek
-
KEMAL KURT BERLİN
Berlin'deki amatör Türk takımlarının çatı kuruluşu olan Türk Spor Merkezi (TSM), 19 Mayıs
Atatürk'ü Anma, Spor ve Gençlik Bayramı çerçevesinde 17 Mayıs'ta "Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Şenliği" düzenleyecek. Çok sayıda spor kulübü ve dernek
başkanlarının katıldığı basın toplantısında şenliğin faaliyetleri hakkında açıklamalarda bulunan TSM Başkanı Burak Işıkdağlıoğlu, şenlikte Türk ve Alman olmak
üzere yaklaşık 40 takımın mücadele edeceğini belirterek, “Daha önce Atatürk Kupası Futbol Turnuvası şeklinde düzenliyorduk. Ancak bu turnuvaya ilginin azalmasından dolayı bunu bir şenlik haline dönüştürme
kararı aldık.” dedi. Ayrıca şenlikten elde edilecek gelirin bir kısmı Aydın'da epilepsi hastası olan 12 yaşındaki
Katre Lale'nin tedavisi için harcanacağı belirtildi.
Hidayet'li Magic,
ilk turda veda etti
MAÇA İLGİ YOĞUN
MUSTAFA KARAMAN STUTTGART
Hamburger Promoter Universum BoxPromotion ve EC Boxpromotion tarafından ortaklaşa organize edilen Boks karşılaşmasında, Türk boksör Fırat Arslan ile Alexander Alekseev karşı karşıya gelecek. 2007 yılında
Amerikalı Virgill Hill'i yenerek Dünya Boks Federasyonu (WBA) 91 kilo yarı ağır sıklette Dünya Şampiyonu olan ve Almanya adına dövüşen Türk boksör Fırat Arslan, geçtiğimiz yıllarda unvanını Panamalı rakibi Guillermo Jones'e
kaptırmıştı. Fırat Arslan bir dahaki unvan maçına çıkabilmek için, 25 karşılaşmada 23 galibiyet (20'si nakavtla) alan Özbekistan'ın Taşkent şehrinde doğan Rus asıllı Avrupa Şampiyonu boksör Alexander Alekseev'e karşı 11
TSM, Berlin’de ‘19
Mayıs Spor Şenliği’
düzenleyecek
tıldı. İzlemeye gelen seyirciler çekişmeli ve heyecanlı geçen maçlarda bir birinden güzel goller izleme imkânı buldu. Dereceye giren ekiplere çeşitli ödüller ve kupa verildi. Osnabrück
IGMG Gençlik Kolları Başkanı Bilal Akcöltekin,
bu sene ilkini düzenledikleri etkinliğin gelecek
yıllarda daha kapsamlı olarak gerçekleştireceklerini söyledi.
SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ
10 MAYIS 2012 PERŞEMBE
IAB Başkanı Joachim
Möller, gençlere iş
ararken sadece kendi
oturdukları bölgeyle sınırlı kalmamaları tavsiyesinde bulundu.
‘Üniversite mezunlarını
tozpembe günler bekliyor’
Federal İstihdam ve Meslek Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Joachim Möller üniversite mezunlarının uzun vadede istihdam piyasasında kuralları belirleyen taraf olacağı öngörüsünde bulunarak gençlere moral verdi. Möller, üniversiteden mezun
olduktan sonra hemen iş bulamayanların paniğe kapılmamalarını tavsiye etti.
-
Almanya'nın önde gelen istih- biliyor. Sosyal bilimlerde ise ilk etapta
dam uzmanlarından Joachim stajlar ve serbest çalışma (freelancer)
Möller üniversiteden mezun olduk- imkanı gündeme geliyor. Ancak bütan sonra hemen iş bulamayan genç- tün üniversiteli gençlerin mezun ollere ümitsizliğe kapılmamalarını tav- duktan bir ila iki yıl sonra her halükarsiye ederek, “Akademisyen gençlerin da bir yerde iş bulabildiğini söyleyebiyaşadığı işsizlik genel itibariyle geçi- lirim.” şeklinde konuştu.
ci bir süreyle sınırlı kalıyor.” diye konuştu Üniversite mezunları arasında HEMEN İŞ BULAMADIM
işsizliğin yüzde üçü geçmediğine dik- DİYE PANİĞE KAPILMAYIN
kat çeken Möller, gençlere Euro krizi IAB Başkanı Joachim Möller menedeniyle umutsuzluğa kapılmama- zun olunca hemen iş bulamayanlarını da tavsiye etti.
lara paniğe kapılmamalarını
Federal İş Ajansı'nın (BA)
tavsiye ederek, “Hayali kubağlı Nürnberg Federal İstihrulan işin bulunması her zadam ve Meslek Araştırmalaman doğrudan mümkün olrı Enstitüsü'nün (IAB) başkamuyor. Bu tür durumlarda
nı olarak görev yapan Joachim
hayal gücünü esnek tutmakMöller, haftalık Die Zeit gaze- JOACHİM MÖLLER
ta yarar var. Mesela enstitütesine verdiği mülakatta öne
müzün bilişim biriminde çaçıkan olumlu ifadelerine rağmen yine lışan ilahiyat mezunu bir akadede istihdam piyasasının gidişatı hak- misyen de yer alıyor. Üniversitekında yorum yapmaktan kaçındı. “Şu den çıkanların akabinde ek nitelikanda bu konuda ciddi bir tahmin yap- ler edinmesi gerekiyor.” dedi. Mölmanın mümkün olmadığı bir dönem- ler uzun vadede üniversite mezunden geçiyoruz.” diyen Möller, “Euro ları açısından istihdam piyasasının
krizinin etkileri sadece konjonktürel “toz pembe” olduğuna dikkat çebir dalgalanmalarla sınırlı kalabilece- kerek, “Akademisyenlere duyulan
ği gibi ciddi bir çöküş de yaşanabilir.” ihtiyaç gelecek yıllarda daha da ardedi. 2009 yılındaki kriz döneminde tacak. Araştırmalar bize 2050 yılına
birçok şirketin personelini koruduğu- kadar iş gücü potansiyelinin dörtte
nu hatırlatan IAB Başkanı, iş hayatına bir azalacağını gösteriyor. Bu oluyeni atılacak gençlerin mezuniyet ile iş şacak ihtiyacı gösteren sıra dışı bir
bulma arasında geçen süre hakkında rakam. Şirketler gelecekte daha
ise, “Bölümden bölüme değişmekle aile dostu hali gelecek ve yeni başbirlikte genelde mühendisler çok ça- layanlar da dahil olmak üzere mabuk kadrolu olarak çalışmaya başlaya- aşları artıracak.” diye konuştu.
GELECEĞİN PAZARI İŞ GÜCÜ PİYASASI OLACAK
İstihdam piyasasında güç dengelerinin değişmeye başladığına da dikkat
çeken IAB Başkanı Möller, “Biz iktisatçılar ‘istihdam piyasası'nda güç
dengeleri değişince ortaya çıkan pazarı 'iş gücü piyasası' olarak adlandırıyoruz. Bu tür piyasalarda çalışanların eli
daha güçlü oluyor. Bu piyasada iyi bir
meslek eğitimi almış olanların da şansı daha yüksek.” ifadelerini kullandı.
Möller diğer yandan ise Almanya'da
orta öğretimi bitiren her kuşağın yaklaşık yüzde 20'sinin öğrendiklerinin
“temel okuma” ve “dört işlem” ile sınırlı olduğuna dikkat çekerek, “Eğitim
sisteminin kaybedenleri olan bu grubun işi gelecekte daha da zorlaşacak.
Çünkü istihdam piyasası her geçen
gün artan oranda bilgiye dayalı mesleklere şans veriyor.” şeklinde konuştu. Möller gençlere iş ararken sadece
kendi oturdukları bölgeyle sınırlı kalmamalarını tavsiye ederek, esnek olmayan adayların genel itibariyle daha
zor iş bulabildiğini ifade etti. Möller bu
durumun gelecekte de böyle olacağını, ancak işverenlerin kendilerini daha
fazla çalışanlara göre ayarlayacağı dönemin yaklaşmakta olduğunu kaydetti. Bu arada ilerleyen dönemde Alman
şirketlerinin yurt dışından personel
getirmekte zorlanacağını da sözlerine
ekleyen IAB Başkanı, “Almanya'nın
ABD'ye kıyasla yabancı üniversite mezunlarına çekici gelmediği görülüyor.”
dedi. NÜRNBERG ZAMAN
Saraybosna Burç Üniversitesi
öğrencilerinin büyük başarısı
-
Bosna-Hersek Uluslararası Burç Üniversitesi’nin iki öğrencisi, Romanya’nın başkenti Bükreş’te düzenlenen Uluslararası “Info-matrix’’ Bilgisayar Olimpiyatı’nda altın madalya kazandı. 39 ülkeden öğrencilerin katıldığı
ve 180 projenin yer aldığı yarışmada, Sabahudin Husiç ve Cenis Eyupi, beyin dalgalarının kul-lanımı ile ilgili projeleriyle “donanım kontrolü’’ k
kategorisinde birinci oldu. Öğrencilerden Cenis Eyupi, birinci oldukları için mutlu olduklarını söylerken, diğer
HASTANEYE GÖTÜRÜLÜRKEN
UÇAK KAZASINDA ÖLDÜ. Kruvaziyer turuyla Karayipler’e giden 29 yaşındaki Panayotis Brinidis isimli Rum, gemide kalp
krizi geçirdi. St.Martin adasında
ilk müdahalesi yapılan Brinidis,
ambulans uçakla Martinik’e götürülecekti. Ancak uçak, kalkışından kısa bir süre sonra düştü ve
Brinidis ile pilot öldü.
yarışmacı Sabahudin Husiç de, “Orijinal bir şey
yapmak istedik ve hem maliyet hem de uygula
lama açısından uygun bir proje yapmaya çalıştık. Abdülhamit Subaşı hocamızın destek ve
tecrübesinin yardımıyla fikrimizi gerçekleştirdik.’’ dedi. Öğrencilerinin başarısından duyduğu
ğ memnuniyetini dile getiren Burç Üniversitesi
Rektörü
R k
Prof. Dr. Hüseyin Padem, “Bu madalyalar sadece fakültemiz için değil, öncelikle Bosna-Hersek için ve
bu öğrencilerimiz içindir.” diye konuştu. SARAYBOSNA AA
BELEDİYENİN BANA VERMEDİĞİ
YETKİYE DAYANARAK… İsveç’in
Uppsala kentinde yıllardır belediyeye bağlı olarak resmi nikâh kıyan Lena Hartwig, görev süresi
dolmasına rağmen evlendirmeye
devam etmiş. Şubat ayında görevi biten Hartwig’in bundan haberinin olmadığı belirtilirken, evlendirdiği 30 çiftin yeniden nikâh kıymaları gerekebilir.
YOLCU OTOBÜSÜ, TIR’LA
ÇARPIŞTI: 16 ÖLÜ. Rusya’ya
giden yolcu otobüsü, Kazakistan Karaganda eyaleti yakınlarında kontrolden çıkarak
karşı yönden gelen TIR’la çarpıştı. Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı, yaptığı açıklamada, 16
kişinin olay yerinde hayatını
kaybettiğini, kazada 3 kişinin
ağır yaralandığını ifade etti.
BİRAZ FERAHLAMAK LAZIM!. Çin'in Shangong eyaletindeki Yantai Hayvanat Bahçesi yetkilileri, sıcak havadan bunalan dev pandaları serinletmek için onlara su püskürttü.
Dev pandalardan Hua Ao, yaklaşık 30 dereceyi bulan sıcaklıktan, kendisine hortumla püskürtülen su ile ferahladı. Nesli tükenmekte olan bu hayvanlardan ülkede yaklaşık 2 bin
tane olduğu tahmin ediliyor.
SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ

Similar documents

GÖKLERDE!

GÖKLERDE! yasaklayanlarýn kendi ceplerinin siyasetini yaptýklarý ortaya çýktý. Ýnsanlarýn bir birine güvenmediði, herkesin herkesten kuþkulandýðý ve yararlanmaya çalýþtýðý bir ortam yaratýldý. Þimdi bu yarat...

More information

sporvizyon

sporvizyon Carlos Simon (Brezilya), Kyros Vassaras (Yunanistan).

More information

Kasim - Cargill

Kasim - Cargill Çok sevinçliyiz tabii… Sürekli ve sistematik geliþim yönünde attýðýmýz önemli adýmlar, tekrar kazanýlan bu ödüllerle bir kez daha taçlandýrýlmýþ oldu. Çünkü bizler, “Ýþ Mükemmelliði” sürecini iþimi...

More information

R. - ?SMEK - İSMEK - İstanbul Büyükşehir Belediyesi

R. - ?SMEK - İSMEK - İstanbul Büyükşehir Belediyesi "Otomatik ya da el imalatý cam üretiminde þekillendirme, saniyeler içinde gerçekleþmektedir. El imalatý üretimde, içinde 1500 derecede ergitilmiþ sývý haldeki cam hamuru bulunan fýrýndan ya da pota...

More information

Dönüyor - İSMEK - İstanbul Büyükşehir Belediyesi

Dönüyor - İSMEK - İstanbul Büyükşehir Belediyesi olan Osmanlý Ýmparatorluðu, boðazýn en güzel yerlerinden birisi olan Emirgan’da, Sabancý Üniversitesi Sakýp Sabancý Müzesi’nde, “Mediciler’den Savoylar’a Floransa Saraylarýnda Osmanlý Görkemi” adýy...

More information

T:C - Ankara Üniversitesi Açık Erişim Sistemi

T:C - Ankara Üniversitesi Açık Erişim Sistemi A-) Genel Olarak Sözleşme ilişkisine giren tarafların, ister ticari, ister adi nitelikte olsun, kendileri için mümkün derecede elverişli şartlar kabul ettirmek, bir malı en ucuz fiyatla satın almak...

More information