ankara patent e
Transcription
NKARA ATENT E-Bülten | Sayı: 15 | Yıl: 2 | 2011 Mart-Nisan Ankara Patent Yine Birinci Ankara Patent Intellectual Property Dergisi'nin yaptığı ankette "Türkiye'de En İyi Hizmet Veren Patent Bürosu" seçildi. TİCARİ SIRLAR "Neyi?" "Nasıl?" korumayı tercih edeceksiniz? ZİHİN GÜCÜ Bilim adamları zihin gücüne odaklandı. Artık eloktronik aletleri düşünerek yöneteceğiz ÇİN VE İNOVASYON Çin, ekonomisinin yeni motoru olarak ihracat yerine inovasyonu koyuyor. İlk Türk Dizel Motoru İlk Türk Dizel Motoru'nun buluşçusu Cahit Aral ile buluşları üzerine bir söyleşi. Denizden gelen ilham Denizin ve yolculuğun insanlara yeni tekneler yapmak için verdiği ilham herkesi şaşırtıyor. AYIN RÖPORTAJI İlk Türk Dizel Motoru Patentli ilk Türk motorunun buluşçusu olan Cahit Aral ile buluşları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşimizin aşağıda yer alan özeti, bir dönemin insanlarının ne kadar azimli ve mücadeleci olduğunu gözler önüne seriyor. Cahit Aral, 1927 yılında Elazığ'da doğduktan sonra, öğretmen babasının müfettiş olmasının getirdiği tayinler sonucunda, lise yıllarına kadar çocukluğunu Ardahan, Kars, Zonguldak ve Elazığ'da geçirmesinin ardından; İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi'ne giriş sınavına tren kazası nedeniyle gecikip sınavın önemli bir bölümüne katılamasa da, katılabildiği bölümden tam puan alarak tüm aksiliklere rağmen okumaya hak kazandığını bizlere anlatırken, o dönemin eğitiminin ne kadar kapsamlı ve zor olduğunu da sözlerine ekledi. Mezun olduktan sonra 19511959 yılları arasında Karayolları 6. Bölge Müdürlüğünde önce mühendis olarak başlayıp ardından Atölye, İşletme ve Makine Şefliği'ne yükselen Cahit Bey; bu yıllarda önemli buluşlara nasıl imza attığını anlatırken ise; "buluş nedir?", "patent belgesi neye verilir?" sorularının cevaplarını da farkında olmadan benimsemiş olduğunu gösteriyordu. Çünkü Cahit Bey, sorumluğunda olan 700'dan fazla makineyle ilgilenirken; makinelerin yaptığı arızaların sebeplerini araştırıp bu arıza ve kazalara çözüm bulmanın yollarını arayarak, arabaların virajlarda denge kaybetmeden ve devrilmeden güvenli bir şekilde gidebilmesine çözüm bulmuştu. Bu sayede; teknik bir probleme, teknik bir çözüm geliştirilmesi olarak açıklanan buluş kavramını da hayatına katmıştı. Patent Belgesindeki İmza Kurucumuz Hayri Dericioğlu'na ait Cahit Bey; santrifüj kuvvetini dengeleyen bu buluşuyla, 1952 yılın2 | Ay-Pi da o zamanlar sanayi müfettişi olan kurucumuz Hayri Dericioğlu imzasını taşıyan "Aral Amortisitabilizatörü" adını koyduğu ilk patentini almıştı. Buluşunun temelinde ise, arabanın virajlarda yan yatmamasını engelleyecek olan mekanizma yatıyor ve arabanın hızı arttıkça hızın karesi ile orantılı olarak artan bir sistemle basınç uygulanarak santrifüj kuvveti dengeleniyordu. Buluşu Chrysler almış ve 2 milyon dolara başkasına satmış Günümüzde bile; patent belgesi alabilme aşamasındaki zorlukları bir yana bırakarak düşündüğümüzde, belge alındıktan sonra buluşların ticarileştirilmesinde büyük sıkıntılar ve zorluklar yaşanırken; Karayollarında bir tane yapıp denendikten ve çalıştığı görüldükten sonra 1954'te Cahit Bey buluşunu 30. 000 dolara Chrysler'a sattığını anlatırken içini acıtan bir Chrysler hamlesine de değinmeden geçemedi çünkü Chrysler hidrolik yerine hava kullanarak değiştirdiği buluşu 2 milyon dolara bir Alman firmasına satmıştı. 1959 yılında Kayseri Orta Anadolu Mensucat Fabrikasında Teknik Müdür ve Genel Müdürlük görevinin üstlenen Cahit Bey; hepimizin merak ettiği ve şu an bir örneği Rahmi Koç Müzesinde bulunan patentli ilk Türk Dizel Motorunu ise 1964 yılında icat etmişti. Buluşun ana teması, mazotun havaya tamamen karışıp yanmasını sağlayan enjeksiyon sistemiyken, jeneratörlerde ve su pompalarında kullanılan ve 25 tane üretilen bu motorun hayata geçme aşaması ise zorluklarla doluydu. Cahit Aral'ın, buluşunu hayata geçirme aşamasında verdiği bu mücadeleler ise, genç girişimci ve buluşçulara önemli tavsiyeler içeriyor. Projeyi çizmenin yeterli olmadığını, tüm hesaplamalarının da tüm detaylarıyla yapılması gerektiğini önemle belirten Cahit Bey; bu konuda araştırma yapmış profesörlerin dahi farklı hesaplamalar öne sürdüğü fakat sonunda rölanti hesabını kendisinin Prof. Dr. Selim Palavan ile birlikte yaptıklarını ifade ediyor. Ayrıca malzemeden malzemeye farklılar ve hatta malzemenin kalitesinin bile buluşun hayata geçebilmesini birinci dereceden etkilediğini vurgularken, sonunda motoru oluşturan parçaların her birinin başka bir şehirde ve başka bir fabrikada yaptırılması gerekliliği ile karşı karşıya kaldığını da sözlerine ekliyor. Hatta Türkiye'de hiç yapılamayan bazı parçalar da ithal edilmek durumunda kalınmış. 1961 yılında başlayan proje 1964 yılında sonuçlandığında her şeyi ile tamamlanmış şekilde motor hazırmış. Girişimciler kapasitelerini ve projesiz hiçbir şeyin olamayacağını iyi bilmeli Keyifli sohbetimiz sırasında kendisine girişimcilere tavsiyelerini sorduğumuzda ise; Cahit Aral, her sanayici ve girişimcinin kendi kapasitesini kontrol etmesi gerektiğini belirtti. "Ben neyim?", "Nerdeyim?" diye sorup, durduğu yeri ve kapasitesini analiz etmeli ve ona göre planlamasını yapmalı dedikten sonra ise, projesiz hiçbir şeyin olmayacağını, projeyi tasarlamak için ise öncelikle hayal etmek gerektiğini, inovasyonun tüm bunların ardından ortaya çıkabileceğini dile getirdi. 1968 – 1982 yılları arasında, Kayseri'de Meysu, Meybuz, Çoban Yem Sanayi, Örgi fabrika ve tesislerini İdare Meclisi başkanı olarak kuran Cahit Bey, 1983 yılında Anavatan Partisi Kurucusu olarak siyasete atılmış ve ardından Sanayi ve Ticaret Bakanlığına atanmıştı. O günlerden bu günlere Türkiye'nin potansiyelini ve katettiği yolları konuştuğumuzda ise, mühendis sayısındaki inanılmaz artışın önemini dile getirdi. Kendisinin Karayollarında bir tane yapıp denendikten ve çalıştığı görüldükten sonra 1954'te Cahit Bey buluşunu 30. 000 dolara Chrysler'a sattığını anlatırken içini acıtan bir Chrysler hamlesine de değinmeden geçemedi çünkü Chrysler hidrolik yerine hava kullanarak değiştirdiği buluşu 2 milyon dolara bir Alman firmasına satmıştı. Makine Mühendisliği Odası numarası 205 iken, Sanayi Bakanlığı yaptığı dönem olan 1986'da tespit ettirdiğine göre mühendis sayısı 238000'e yükselmişti (makine, elektrik, inşaat, yüksek mimar, maden ve kimya mühendisi) ve şu an yaklaşık olarak 500000 civarında mühendis olduğunu tahmin ettiğini dile getirdi. Bunun inanılmaz bir potansiyele işaret ettiğini ve artık Türkiye'yi hiç kimsenin durdurmasının mümkün olmadığını ama Türkiye'nin de bu imkanlardan faydalanabilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Cahit Aral'a göre her ülkenin sanayisinin bir nüvesi olmalı. İsviçre'nin saat üretimindeki başarısını işaret Cahit Bey; santrifüj kuvvetini dengeleederek verdiği öryen bu buluşuyla, 1952 yılında o zanekte ise, en kalitemanlar sanayi müfettişi olan kurucumuz sinin en pahalı saHayri Dericioğlu imzasını taşıyan "Aral tılmasının çok baAmortisitabilizatörü" adını koyduğu ilk şarılı bir strateji olpatentini almıştı. duğunu belirtti. Günümüzde hala patent konusu anlaşılmış değilken ve ne yazık ki gereken önem de verilmiyorken, Cahit Aral'ın patent alanındaki bilgisi ve mücadeleci kişiliğinden etkilenmemek mümkün değildi. Bizimle yaptığı bu sohbet ve ayırdığı zaman için kendisine teşekkürlerimizi sunuyoruz. Yarışmada Soruldu "Kim 500 Milyar İster" adlı yarışma programında "Patentli İlk Türk Motorunun Buluşçusu Kim?" sorusunu cevaplayamayan yarışmacı, Cahit Aral'ın adını bilmediğinden 250 milyar kaybetmiş. Ay-Pi | 3 ANKARA PATENT BLOG İNTERNET ÜZERİNDEN GERÇEKLEŞTİRİLEN MARKA İHLALLERİ ve ALTERNATİF UYUŞMAZLIK ÇÖZÜM YOLLARI UBI SOCIETAS IBI JUS AV. KORAY KOÇAK E ski çağın yükselen değeri olmaktan çıkıp yeniçağın en yüksek değeri haline gelen bilgi ve iletişim teknolojileri ve bu gözde değer etrafında toplanan gerçek ve tüzel kişilerin kurmuş oldukları her türden ticari ve sosyal münasebetler, bizlere eski bir roma deyimini "ubi societas ibi jus" (nerede toplum varsa orada hukuk vardır) yeniden anımsatmıştır. Nerede toplum varsa orada hukuk vardır sözünde, "toplum" olgusunu hukuk kısmından bağımsız olarak değerlendirdiğimizde internet üzerinden zaman ve mekândan bağımsız olarak pazarlama, satış, danışmanlık gibi çeşitli ticari faaliyetleri sanal ortamda doğrudan yürüten, bu faaliyetlerden kullanıcı olarak yararlanan, maddi menfaat elde eden veya ilgili faaliyetlerin hedef'i rolünde olan, İnternet ortamında her biri internet üzerinden erişilebilir olan ve belirlenebilir bir meydana gelen döngünün zincirlerini oluşturan ihlaller; fiziki toplulukları tanımlamak mümortamdaki ihlallere kündür. Hukuk'un devreye girnazaran algılanması, diği aşama ise, bahsedilen ticahukuk çerçevesinde ri ve sosyal ilişkiler döngüsünün tanımlanması, farklı kademelerinde yer alan bu değerlendirilmesi, toplulukların menfaatlerinin birbiri ile çeliştiği ve bu çelişki'den yargıya taşınması kaynaklanan uyuşmazlıkların ve uyuşmazlığın bir tarafında ihlale sebep olan ve bir çözüme bir tarafında da mağdur olan bir kavuşturulması bazı kullanıcının bulunduğu durumnoktalarda hem daha ların ortaya çıktığı aşamadır. zor hem de daha Şüphesiz zamandan, mekandan ve maddeden bağımsız karmaşık bir iş haline olan internet ortamında meydadönüşmektedir. na gelen bu türden olayların; fiziki ortamdaki ihlallere nazaran algılanması, hukuk çerçevesinde tanımlanması, değerlendirilmesi, yargıya taşınması ve uyuşmazlığın bir çözüme kavuşturulması bazı noktalarda hem daha zor hem de daha karmaşık bir iş haline dönüşmektedir. Bu noktada, markanın hem ticari hem de hukuki bir değer olarak; özellikle internet ortamında yer alan farklı platformlar üzerinden ihlal edilmesinin oldukça kolay ve bu ihlalden kaynaklanan hak kaybının tespitinin ve tazmininin ise oldukça zor olduğu kabul edilmelidir. Çünkü internet ortamın4 | Ay-Pi da meydana gelen ihlallerin tespiti için Marka ve Ticaret Hukuku kapsamında marka sahipleri İnternet ortamını sürekli ve güncel olarak pür dikkat süzgeçten geçirmeli ve güncel mevzuat çerçevesinde kendi markasından doğan haklarının bir şekilde ihlal edilip edilmediğini veya bir ihlal'in gerçekleşme ihtimalinin bulunup bulunmadığını takip etmelidir. Bu noktada gerçek hayatta elbette söz konusu ihlal, marka sahibinin şahsında ve hak üzerinde olumsuz bir etki yaratmadıkça fark edilmemekte ve ihlalin meydana gelmesinin ardından fark edildiği noktada ise, hukukçular devreye girerek mevcut uyuşmazlığı yargı yolu ile veya diğer alternatif yollarla çözüme kavuşturmaya çalışmaktadır. İnternet siteleri üzerinden e-ticaret faaliyeti yürüten (internette pazarlama, satış, danışmanlık, vb.) ve gerçekte tescilli marka sahibi olan şirketler veya tacirler açısından değerlendirildiğinde, bir jenerik İnternet alan adının örn: www.ankarapatent.com veya ülke kodu internet alan adının örn: www.ankarapatent.com.tr tahsisi işleminin ardından, söz konusu alan adına aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bir başka alan adının bir başkası tarafından tahsis edilmesi, adına tahsisi sağlayan kişinin kötü niyetli olması veya söz konusu tahsisi gerçekleştirmek için hukuken korunan bir hakkının bulunmaması ya da ilgili alan adının bir başka kişi tarafından yönlendirici kod (metatag) olarak kullanılması gibi farklı şekillerde doğrudan ilgili alan adının ve markanın ihlaline yol açan sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu ve benzeri durumların gerçekleşmesi üzerine, eğer kullanılan internet alan adı jenerik ise www.ankarapatent.com, WIPO nezdinde hazırlanmış olunan UDRP (Alan Adı Uyuşmazlıklarının Çözümü için Birleşik Politikalar) kuralları çerçevesinde yürütülecek olan tahkim yargılaması süreci sonucunda hızlı, ucuz ve etkin bir çözüm mekanizması öngörülmüştür. Diğer yandan alan adının ülke kodu uzantılı olması halinde ise www.ankarapatent.com.tr ilgili alan adının tahsisi Türkiye'de ODTÜ bünyesinde yer alan nic.tr ("tr." Alan Adları Yönetimi) yönetiminde DNS Çalışma Grubu tarafından hazırlanan politika ve kurallara uygun olarak kontrollü şekilde işletilen bir süreç sonucunda verilmektedir. Ülke Kodu uzantılı alan adlarının ihlali halinde ise, uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için gerekli süreçlerin yine ODTÜ DNS Çalışma Grubu koordinatörlüğünde faaliyet gösteren UÇK (Uyuşmazlık Çözüm Kurulu) bünyesinde yürütüleceği öngörülmüştür. AYNI DİLİ KONUŞALIM @ İşareti [ing. at sign] [alm. at zeichen] [fr. arobase] e-posta adreslerinin ayrımına yarayan işaret. ADNDRC- Asya Alan Adı Uyuşmazlık Çözüm Merkezi [ing. Asian Domain Name Dispute Resolution Center] [alm. Asian Domain Name Dispute Resolution Centre] [fr. Asian Domain Name Dispute Resolution Centre] Üst düzey alan adlarına yönelik uyuşmazlıkların çözümü için ICAAN tarafından yetkilendirilmiş merkez. AfriNIC- Afrika Bilgi Ağı Merkezi [ing. African Network Information Center] [alm. Regionales Internet - Register (RIR) für Afrika] [fr. Le Registre Régional D'adreses IP Desservant l'Afrique] Afrika ülkelerinde İnternet Protokol (IP) adreslerinin yönetiminden ve kaydından sorumlu üyelik esaslı, kar amacı gütmeyen bölgesel Internet kayıt merkezi. Alan Adı [ing. Domain name] [alm. Domain-name] [fr. Nom de domaine] IP adresi olarak adlandırılan, bilgisayarların (sunucuların) birbirini tanımasını sağlayan numara sisteminin kelimelerle ifade edilmiş hali. Örneğin: www.ankarapatent.com Alan Adı Sahibi [ing. Domain name registrant] [alm. Domain Inhaber] [fr. Titulaire d'un nom de domaine] Alan adı tahsis edilen gerçek veya tüzel kişi. Alan Adı Sistemi [ing. Domain name system] [alm. Domain name system] [fr. Systéme de noms de domaine] İnternet uzayını bölümlemeye, bölümleri adlandırmaya ve bölümler arası iletişimi organize etmeye yarayan, alan adını IP sayısına çeviren sistem. Kaynak: Fikri Haklar Sözlüğü, 7. Cilt, Alan Adları TÜBİTAK bilim burslarını artırdı Burs ve destek miktarlarında artış yapılan programların aylık miktarları BURS ESKİ MİKTAR TL YENİ MİKTAR TL Yurt İçi Yüksek Lisans Burs Programı Tam Burs 1250 1500 300 400 1500 1800 400 500 Kısmi Burs Yurt İçi Doktora Burs Programı Tam Burs Kısmi Burs Doktora Öğrencileri için Yurt İçi Araştırma Burs Programı Tam Burs 1500 1800 500 600 Kısmi Burs Yurt İçi Doktora Sonrası Araştırma Burs Programı Tam Burs 1750 2250 800 1000 1500 1800 Kısmi Burs Yabancı Uyruklular için Doktora Burs Programı Yabancı Uyruklular için Araştırma Burs Programı 1750 2250 TÜBİTAK, bilim insanlarına yönelik eğitim ve araştırma burslarını ortalama yüzde 25 oranında artırdı. Alınan bilgiye göre, TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanlığı tarafından, Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanında gelişmesinde en kritik rolü oynayan insan gücünün yetiştirilmesi için yürütülen burs ve destek programlarının bu yılki miktarları, TÜBİTAK Bilim Kurulu kararıyla yeniden belirlendi. Ayrıca, yurt dışında çalışmalarına devam etmekte olan Türk araştırmacıların Türkiye’ye dönmelerini teşvik amacıyla uygulamaya konulan ve beyin göçünü tersine çevirmeyi amaçlayan ‘’Doktora Sonrası Geri Dönüş Programı’’nın burs miktarlarında da artış oldu. Buna göre, doktorasının ardından Türkiye’ye dönmek isteyen araştırmacılara verilen aylık burs miktarı 2 bin 750 TL’den 3 bin 250 TL’ye çıkarıldı. ntvmsnbc.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Ay-Pi | 5 ANKARA PATENT GÜNDEM Şirketinizin Bel Kemiği TİCARİ SIRLAR AYSU DERİCİOĞLU B uluşlarınızı çeşitli yollarla koruyabilirsiniz. Peki işin içinde size rekabet avantajı kazandıran en önemli püf noktanız olduğunda, o buluşunuz için patent belgesi almak gerçekten ister misiniz? Buluşunuzu patent belgesi ile korumak, en sağlam koruma yöntemi olsa da; patent belgesinde tüm buluşun en ince detaylarına kadar açıklanacak olması bazı şirketlerce stratejik açıdan doğru bulunmuyor çünkü hem herkes sizin buluşunuzun içeriğini kavramış oluyor, hem de 20 yıl sonra buluşunuz topluma mal olmuş oluyor. Bu yazıdan, patent belgesi almak avantajlı değilmiş gibi bir anlam çıkarmak ise çok yanlış olur. Ürüne ve şirket 6 | Ay-Pi stratejilerine göre neyin doğru olduğuna karar vererek hareket etmek çok önemli. Teknolojinin son sürat geliştiği bir dönemde, buluşunuzun niteliğine göre; bırakın ömür boyu sır gibi saklamayı, sağlanan korumanın 20 yıl bile sürmesine gerek olmadığını düşünebilirsiniz. Ayrıca bilgilerin paylaşılmasının insanlığın gelişimi açısından taşıdığı önemi göz önünde bulundurarak; "İnsanlık gelişsin, bilgiler paylaşılsın, ben zaten taklit edeni bulur, patent belgesi sayesinde kazandığım yaptırım gücüyle dünyayı onun başına yıkarım" da diyebilirsiniz. Ama bazen size rekabet gücü kazandıran buluşunuz fazlasıyla değerlidir. İşinizin temeli buna dayandığından kimse duysun, bilsin, görsün istemezsiniz çünkü bilirsiniz ki bir kere duyuldu mu artık işletmenizin hiçbir özelliği kalmayacak. Peki bunu sağlamak kolay mı? Şirketinizin bel kemiğini "ticaret sırrı" olarak saklamak hiç kolay değil ama mümkün, yalnız bunun için gerekli olan güvenliği sağlamak adına çok ama çok dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü bir kere çalındı mı telafisi mümkün değil. Ayrıca açılan davalarda cid- di oranda ispat problemi yaşandığından, bir sırrın sır olduğunun ispat edilebilmesi için gerekli belge ve dokümanların, sırrın doğası gereği de mümkün olamadığından; koşullarda mücadele etmek ve zararı tazmin etmek çok zorlaşıyor. Çalındığı ve duyurulduğu anda ise, iş işten geçmiş oluyor. Bu noktada şirket yöneticilerin, "neyi?" "nasıl?" korumayı tercih edecekleri konusunda önemli kararlar alması ve fikri haklarını özenle yönetmesi gerekiyor. Savunma Sanayisinin kilometre taşlarından biri de ticaret sırlarını iyi tutmakta yatıyor. Kimi şirketlerce ölüm kalım meselesi olarak ifade edilen ticaret sırları, savunma sanayisi söz konusu olduğunda ise tam yerini buluyor. ANKARA PATENT YURT DIŞINDA YİNE BİRİNCİ Yurt dışında Fikri Haklar sektörünün öncü yayınlarından biri olan Managing Intellectual Property dergisinin her yıl yaptığı ankette, 2011 yılında da şirketimiz "Türkiye'de En İyi Hizmet Veren Patent Bürosu" seçildi. Ankara Patent, 2005 yılından bu yana "Patent işlemleri"nde, birinciliği elinde tutmayı başarırken, "Marka İşlemleri"nde ise bu yıl ikinci sırada yer alıyor. 47 yıldır hizmet kalitesinden hiçbir şekilde ödün vermeyerek büyük bir özveri ile çalışan personelimize sağladıkları katkılardan ötürü teşekkür eder, Ankara Patent'in daha birçok başarıya imza atmasını ümit ederiz. Ticaret sırlarını başarıyla koruyanlara birkaç örnek Kentucky Fried Chicken'ın, Colonel Harland Sanders tarafından el yazısı ile yazılmış 11 baharattan oluşan özel formülü iki kopya olarak merkez binalarında tutuluyor. Sadece iki yöneticinin bildiği özel formül korunduğu kasanın şifresini ise Sanders dışında sadece bir kişi daha biliyor. Mc Donald's ise Big Mac sosunu ticaret sırrı olarak saklamayı tercih etmiş. Maliyeti düşürme amacıyla sos üzerinde araştırmalar yapılırken çalınan formül geri alınmış ve tekrardan revize edilmiş olsa da, bir tedarikçinin hala formülü elinde bulundurduğu söyleniyor. Google da başarısının kaynağı olan araştırma motoru algoritmasını ticaret sırrı olarak saklıyor ve sürekli teknolojinin gelişimine bağlı olarak geliştiriyor. Bu algoritma sayesinde ise, her zaman rakiplerinden bir adım önde oluyor. Goldman Sach's firmasının milyar dolarların akışını sağlayan algoritması da sır olarak saklananlar arasında ve geçen yıllarda bu algoritmayı ele geçirmeye çalışan bir yazılımcı 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Türkiye YGS sınavı şifre skandalı ile çalkalanırken, köklü şirketler yazılım şifrelerini büyük bir özenle ticaret sırrı olarak saklıyorlar. Amerika'da bulunan ve seçimlerde elektronik olarak oy kullanılmasını sağlayan Election Systems & Software firması geçen yıl bir çalışanını ticaret sırrını çalmaktan dava etmiş bile. Symantec, McAfee, Kaspersky Lab gibi bilgisayar güvenliği firmaları ise güvenliği sağlama tekniklerini sadece rakiplerin ulaşmasını engellemek amacıyla değil, aynı zamanda siber suçlularından korumak için ticaret sırrı olarak saklıyor. Kaynak: news.discovery.com Ay-Pi | 7 BULUŞLAR GEÇİDİ Yeni geliştirilen algılama sistemi ile, nefes ve kandaki alkol miktarı anında ölçülerek önlem alınıyor. Bu buluş; otomobil tarihinde dönüm noktası olabilecek bir buluş mu bilinmez ama alkollü araç kullananları engelleyeceği kesin çünkü bilim insanlarının geliştirdiği bu yeni algılama sistemi, sürücünün nefes ve kanındaki alkolü anında tespit ederek otomobilin çalışmasını engelliyor. Sistem iki sensör kullanıyor. İlki sürücünün nefesini analiz ederken, direksiyon simidine ve kapı kollarına yerleştirilmiş ikinci sensör seti ise deri üstünden kandaki alkol düzeyini tespit ediyor. Bu iki sensörün belirlediği alkol düzeyi, yasal sınırın üstündeyse sistem otomobilin çalışmasını engelliyor. Alkolmetrelerden farklı olarak her hangi Foto: trendhunter.com Alkol Düzeyini Ölçen Otomobil bir cihaza üflemeyi gerektirmeyen QinetiQ, böylece alkol muayenesinde zaman kaybını da önlüyor. ABD Ulaştırma Bakanı'nın da takip ettiği Emniyet için Sürücü Alkol Tespit Sistemi (Dadss) projesi kapsa- mında geliştirilen QinetiQ'in emniyet kemeri gibi tüm otomobillerde bulunması mümkün. Bunun için ise 10 yıllık bir süre öngörülüyor. ntvmsnbc.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Kuş maskesi altındaki ajan Monrovia'da geliştirilen ve minik bir kuş boyutunda olan "Nano Hummingbird" uçağı, tıpkı bir sinekkuşu gibi havada belli bir noktada asılı kalabiliyor, dönebiliyor, yanlara, öne ve arkaya doğru uçabiliyor hatta dikey olarak yükselip alçalabiliyor. Bir gün, bu avuç içi büyüklüğündeki pilotsuz uçak üzerine minyatür mikrofon ve kameralar eklenerek; keşif yapıp, ses ve video kaydı elde edebilecek. Nano Hummingbird'ün 6,5 inç olan kanat genişliği ortalama bir kuştan biraz daha büyük ve hızı da saatte 11 mile kadar çıkabiliyor. Mini ajan Nano Hummingbird, tam da Amerika Savunma Bakanlığı'nın aradığı ve 8 | Ay-Pi bu sebepten İleri Savunma Araştırmaları Projeleri Kuruluşu üzerinden finansmanını yürüttüğü uçak. Pencere pervazına konabilen, kapı aralığından uçabilen ya da düşman kampla- rı üzerinde havada asılı durup stratejik bilgiler edinebilen çok marifetli minik ajanın seri üretimi için henüz hazır değiller çünkü biraz fazla ses çıkarıyor ve hala havada uzun süre asılı kalacak uygun bir güç kaynağı ihtiyacının cevabı sonuçlanmış değil. Fakat bir kuşu andıran bu insansız uçaklar askeri planın bir parçası ve hatta bu plan elektrik hatları üzerine tüneyip şarj olabilen güvercin boyutundaki araçları da kapsamakta. news.discovery.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Yapay Petrol İngiliz üniversitelerinden Oxford ve London College'ın ortak çalışması sonucu hidrojen bazlı yapay petrol üretildi. Yaklaşık 3 ila 5 yıl arasında piyasaya sürüleceği açıklanan ürünün içinde çevreye zarar veren karbon gazının bulunmadığı, bu sayede sera gazı emisyonunun engellenmesine yardımcı olacağı açıklandı. Bilim adamları yapay petrolü üretmek için hidrojeni küçük hava kabarcıklarının içine hapsederek sıvı gibi akmasını ve pompala- nabilmesini sağladı. Araştırmayı yürüten uzmanlardan Stephen Volker, "Yarattığımız mikro kabarcıklar sayesinde normal petrol ile çalışan otomobillerin depolarında hiçbir değişiklik yapılmadan bu yapay petrolü kullanabilmesini sağlıyoruz" dedi. Testlerine devam edilen yapay petrolü üreten ekipte yer alan Prof. Stephen Bennington, "Hidrojen petrolden 3 kat daha fazla enerji üretiyor. Yakıldığında ise zararlı gazlar yerine suya dönüşüyor" dedi. Araçların bir depo yapay petrolle 500 ila 650 kilometre gidebildiği ifade edildi. Yapay petrolün litresi ise 50 kuruş. ekonomi.milliyet.com.tr kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Robotlara Yumuşak Bir Dokunuş Vermek İçin "Dondurulmuş Duman" Artık günümüzde; robotlar bulmacalar çözüp, ameliyatlar gerçekleştirebilmekte hatta hasta bakıcıların yerlerini alabilmektedirler. Fakat robotlardan patates cipsini bile kırmadan tutmaları istendiğinde, insanoğlunun hala robotlardan bir milyon ışık hızı önde olduğu görülüyor. Bu probleme bir çözüm bulabilmek adına; Florida Merkez Üniversitesi Kimya Bölümünde görevli Doç. Dr.Lei Zhai ve ekibi, yeni areojelin kullanılması ile robotlara hassas ve yu- muşak bir dokunuş imkanı veren bir yol geliştirdiler.Bu heyecan verici buluş sayesinde; yeni geliştirilen ve bioalgılama uygulamalarına sahip aerojel ile, donmuş duman olarak nitelendirilen materyal robotik ellere insansı dokunuş imkanı sağlayabilecek. Robotik ellerin hissetme kabiliyetinin artırılması ile ise; eller, kolaylıkla kırılabilecek eşyaları tutabilecek ve zor ameliyatların üstesinden gelebilecek. news.discovery.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Ay-Pi | 9 BULUŞLAR GEÇİDİ Bilim Adamları Zihin Gücüne Odaklandı Zihin Gücüyle Araba Kontrolü "Braindriver" Berlin'deki Freie Üniversitesi'nde profesör olan Raul Rojas'ın son icadı Braindriver sayesinde sürücünün zihin gücüyle bir aracı kontrol edebilmesi sağlanıyor. Elektroensefalografi (EEG) teknolojisi kullanılarak, beyindeki sinyalleri okunuyor ve ardından uyarıcıların etkisi direksiyon hareketlerine dönüştürülüyor. Böylelikle düşünce gücüyle direksiyon, frenler ve daha birçok şey kontrol altına alınabiliyor. San Francisco'da bulunan Emotiv firması tarafından geliştirilen teknoloji, ilk olarak oyun oynarken kullanılması amacıyla geliştirmiş ancak şimdi insan duygularını okumaya yardımcı olan ve eylemlere dönüştürme amaçlı kullanılıyor. Şu an deneme aşamasında olan buluşun testleri Berlin havaalanında yapılıyor. infoniac.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Zihninle Yaz Ses telleri zarar görmüş, kollarını kullanma yetilerini kaybetmiş veya omurga zedelenmelerine maruz kalmış insanlar için IntendiX, beyin dalgalarını kullanarak ifade etmek istediklerini ihtiyaca göre sesli ya da yazılı olarak heceliyor, gerektiğinde metnin çıktısını alabiliyor ve e-posta ya da başka bir elektronik mesaj sistemi ile gönderilmesini sağlayabiliyor. Bu sistemi kullanmak için ise, birkaç saniyelik konsantrasyon ve görme yeteneği yeterli oluyor. Bir bilgisayar ara yüzü ile birlikte çalışan ve beynin işlevlerini kavrayabilmesi için düzenlenmiş başlık, Avusturya firması "Guger Teknolojileri" tarafından geliştirilmiş. Her yıl dünya çapında düzenlenen bir sanayi etkinliği olan ve bu yıl Almanya Hanover'de 1-5 Mart tarihleri arasında gerçekleşen CEBİT'te tanıtımı da yapılan ve elektroensefalografik elektrotlarla 10 | Ay-Pi (EEG) kaplı olan bu ilk modelin ne yazık ki şimdilik amacına uygun çalışabilmesi için kullanıcının başı jel sürülmesi gerekiyor. Firma yetkileri ise, jel gerektirmeyen versiyonunun da yakında çıkacağını belirtiyor. Kullanıcı, klavye gibi düzenlenmiş farklı satırlardaki sembollerin ve harflerin matrisi üzerinde yanıp sönen vurgular yapan bilgisayar ekranına bakarken; istenilen harfe birkaç saniyeliğine odaklandığında, programın kullanıcının hangi harfi seçmek istediğini saptayabiliyor. Guger Teknolojileri; çoğu insanın 10 dakikalık bir eğitimden sonra düşünce iletişimi konusunda uzmanlaşarak, bir dakikada 5 ile 10 arasında karakter heceleyebildiğini ileri sürüyor ve ürün henüz piyasaya sunulmamış olsa da, çok yakında sunulması bekleniyor. news.discovery.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Zihin gücüyle kontrol edilebilen protez uzuv Protez uzuvlar konusunda son zamanların en büyük ilerlemelerinden biri kaydedildi. Araştırmacılar, kullanıcısının beyni ile kontrol edilebilen protez uzvu geliştirmeyi başardılar ve şimdi uzuvların hareketlerinin esnekliğini arttırma konusunda çalışıyorlar. Buluşun işleyişi ise; kullanıcının hareketi düşünmesi ardından sensörler tarafından algılanan beyin sinyallerinin protez uzva iletilmesiyle gerçekleşiyor. Bu buluşu ilk kullananlardan biri; yaklaşık 8 yıl önce, bu yeni buluşu kullanmasına olanak sağlayacak birçok cerrahi operasyon geçiren Sesse Sullivan. Uzuvları cerrahi müdahalelerle alınmış kişilerin çoğunun, sinirler üzerindeki kontrollerini de kaybetmesine rağmen; Sullivan, bu kontrolün sağlanmasını devam ettirebildiği için yeni protez uzvunu rahatça kullanabiliyor. Şu an Birleşmiş Milletler'de Nortwestern Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, protez uzuvlarını daha çok kişide kullanabilmek adına, beyin sinyal çeşitliliği üzerinde çalışıyorlar. infoniac.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Küçük çocuklardan büyük icat Diyarbakır'da bulunan Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Bağlar Eğitim Parkı'nda eğitim gören çocuklar, 19 Şubatla Ankara Gazi Üniversitesi'nde gerçekleşecek First Lego League ( FLL ) yarışmasına ilginç bir fikir ile katıldı. Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Bağlar Eğitim Parkı yöneticisi Ayşen Sema Tekin, FLL'ye katılma sebeplerinin çocukların araştırma yapmaları, birlikte bir şeyler başarmayı, paylaşmayı ve eğlenmeyi öğrenmeleri olduğunu ifade etti. Tekin, eğitim evinin ilkeleri ile FLL'nin ilkelerinin bir biri ile uyuştuğunu belirterek, "Bizim amacımız çocukların bilime teknolojiye olan ilgilerini artırmak. Sonuç ve çözüm odaklı çalışabilmelerini sağlamak, özgüvenlerini arttırmak ve zamanı etkin kullandırmaktır. Bütün bunların yanında çocukların seyahat etmelerini farklı iller görüp değişik arkadaşlıklar kurmalarını sağlıyoruz. Daha önce hiç uçağa binmemiş çocuklarımız var. Ankara'daki ön elemeyi geçersek çocuklarımız uçakla tanışmış olacaklar. Bu yıl dünya şampiyonası Hollanda'da yapılacak. Her sene farklı çocuklarla yarışma- ya katılıyoruz.Geçen 5 yıl da 6 ödül aldık. Bu yıl çocuklarımızın hedefi dünya şampiyonu olmak. Projeleri de iyi. İnşallah bu sene dünya şampiyonu oluruz" dedi. Yarışmaya katılacak 6 çocuktan 13 yaşındaki Ali Fikret Toplugüloğlu, yarışmada robot hareket ettirmenin yanında fikir aşaması olarak "beden ve bilim" konulu proje kapsamında hazırladıkları Hava Arındırma Sistemi ( HAS ) adını verdikleri projeyi anlatan Toplugüloğlu, "Kirli havadan kaynaklanan solunum sistemi hastalıklarını önlemek için grupça bir proje hazırladık. Bu projede nano teknolojiden yararlanacağız. HAS'ın görevi, havada bulunarak kişilerin genzine yapışıp çok daha küçük ölçekteki mikropların dolaşım sistemine girmesini engelleyerek hastalanma riskini azaltmaktır. 48 kişi üzerinde anket yaptık. Bu anket sonucunda insanların solunum sistemi hastalıklarından şikayetçi olduğunu gördük. Bu konu üzerinde yoğunlaşarak HAS'ı bulduk. Yarışmaya Grup Mezo olarak katılacağız" dedi. ajanspress.com.tr kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. MUCİDİN SANDIĞI Zeka Artıran Kask Beyne gönderilen elektrik sinyallerinin hafızayı ve bazı diğer beyin işlevlerini güçlendirdiği ortaya çıktı. Araştırmacılara göre insanlar geçmiş deneyimleri nedeniyle farklı açılardan düşünemiyor ve beyinleri belli bir şekilde sorun çözmeye alıştığı için de yeni çözümler üretemiyor. Bu problemden yola çıkarak bir kask üreten Sidney Üniversitesi bilim insanları; beyne elektrik akımları göndererek dil, hafıza, dikkat ve matematik problemleri çözme gibi yetenekleri üçe katlanmasını sağladı. Bir süre için uzun dönemli hafıza yerine kısa dönemli hafızayı harekete geçiren buluşları sonucunda, bu kaskı takan kişilerin matematik problemlerini hem üç kat daha iyi hem de farklı yöntemlerle çözebildiği görüldü. ntvmsnbc.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. www.patentmuzesi.com Bir ebeveyn iseniz, çocukların ne kadar hızlı büyüdüğünü ve sırf çocuklarınız için yeni ayakkabı almanın ne kadar sinir bozucu olduğunu biliyorsunuz demektir. Peki gerçekten çocuğunuzun ayakları ile büyüyebilen bir ayakkabıya ne dersiniz? İşte size iyi bir haber. Büyüyebilen ayakkabıda, ayakkabı içine yerleştirilmiş mekanizma bir düğme aracılığı ile ayakkabının büyümesini sağlıyor. Düğmeye basıp ayakkabının burnundan çekerek istediğiniz büyüklüğü getirebiliyorsunuz. Böylece ayakkabılar da çocuklarla birlikte büyüyor. Büyüyebilen ayakkabı 3-9 yaş arasındaki çocuklar için ideal bir çözüm olarak görünüyor. Ay-Pi | 11 FİKRİ HAKLAR GÜNCEL ABD'DE IBM BU YIL DA LİDER PATENT REKORU Patent açısından en önemli pazar sayılan ABD'de IBM bu yıl da liderliği üstlendi. 18 yıldır patent listesinin en üst sırasında yerini koruyan IBM sadece 2010 yılında 5 bin 896 patent alarak yeni bir rekora imza attı. IBM ayrıca bir yılda 5 binden fazla patent alan ilk şirket oldu. IBM’in 2010 yılındaki patentleri arasında; daha verimli sağlık durumu tanıları sunmak üzere birçok veri kaynağından hasta bilgisi toplama, analiz etme ve işleme yöntemi ve kısa menzilli kablosuz iletişimle alınıp verilen bilgilere dayalı trafik durumu tahmini sistemi bulunuyor. Ayrıca deprem ve diğer doğal afetlerde daha hızlı acil durum yanıtları verebilmeyi sağlamak üzere bilgisayardaki sensörlerden alınan verileri analiz etme tekniği ile bilgisayar yongalarının iletişimini sağlamak için elektrik sinyalleri yerine ışık titreşimleri kullanmaya olanak tanıyan ve bu sayede bilgisayar sistemlerinde performans artışı sağlayan bir teknoloji de patent belgesi alınanlar arasında. IBM'in bu yılki patentlerine imza atan buluşçuların sayısı ise 7 bin civarında. Bunlar ABD’de 46 farklı eyalette ve 29 ülkede faaliyetlerini sürdürüyor. ABD dışındaki IBM buluşçuları 2010 yılı patentlerinin yüzde 22’sine katkıda bulunurken, son üç yılda uluslararası mucitler patentlerin yüzde 27 oranında artışını sağladı. IBM’in buluşlar konusundaki liderliği şirketin geliştirmeye ve araştırmaya uzun vadeli bağlılığına dayanıyor. IBM'in bu muhteşem patent başarısının gerisindeyse, firmanın Ar-Ge için yılda yaklaşık 6 milyar dolar harcıyor olması yatıyor. ntvmsnbc.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Türk Girişimciler Avrupalı Melek Yatırımcılarla Buluşacak Başarılı girişimcileri yatırımcılarla buluşturarak yeni ekonominin hareketlenmesinde aktif rol oynayan Etohum, Avrupa İş Melekleri Ağı’na (EBAN) üye oldu. Etohum bundan sonra yeni nesil Türk girişimcilerin Avrupa’daki melek yatırımcılar, tohum fonları ve erken aşamadaki şirketleri destekleyen iş melekleriyle bir araya gelmesinde önemli rol oynayacak. Melekler piyasasında araştırmalar yapmak, gerçekleri ve eğilimleri tespit etmek ve en iyi uygulamaları tanımlamak gibi hizmetler veren EBAN, bünyesinde 27 ülkeden 100’den fazla kurumu bir araya getiriyor. 1999 yılında kurulan EBAN’ın amacı, iş meleklerinin bölgesel ekonomik kalkınmadaki rolleri hakkında tüm Avrupa’yı bilinçlendirmek, girişimcileri ve yatırımcıları bir araya getirmek olarak tanımlanıyor. 12 | Ay-Pi Etohum’da yatırımcıları bekleyen süreç ise şöyle açıklanıyor: Yeni ekonomi konusunda bilgi ve fikir sahibi, kendi internet şirketini kurmak isteyen girişimciler arasından seçilecek 15 girişim etohum kampına davet ediyor ve her konuda uzman akıl hocaları işlerini başlatırken bu girişimcilere koçluk ve danışmanlık yapılıyor. Seçilen girişimlere etohum fonundan yatırım yapılırken, ofis ve diğer imkanlar da sağlanıyor. İnternet konusunda yeni iş fikri olan henüz şirketini kurmamış, iş fikrini gerçekleştirmek için şirketini kurmak üzere olan, internet şirketini/yeni girişimi kurmuş, sermaye, yönetim, pazarlama ve diğer desteğe ihtiyacı olan herkes etohum’a başvuru yapabiliyor. ekonomi.haberturk.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. TASARIM DÜNYASI DENİZDEN GELEN İLHAM Güneş enerjisiyle çalışan bu tekne sayesinde benzin masrafının önüne geçebilirsiniz. Güneş olmadığı zamanlarda ise pedalları çevirmeniz gerekiyor. Teknenin doğaya zarar vermeyişi de turistik yerlerde sıklıkla kullanılmasını sağlayabilir. Gitar şeklinde tekne olur mu demeyin. Avustralyalı besteci ve şarkıcı Josh Pyke’ın gitar görünümünden esinlenerek tasarladığı bu tekne eBay’de açık arttırmaya sunuldu. Geliri ise yerel okuryazarlık kurumuna bağışlanacak. Raphaël Domjan ve Gérard d’Aboville önderliğinde güneş enerjisiyle seyahat imkanı sunan teknenin tüm güvertesi 180 metrekarelik photovoltaic hücreyle kaplı. Bu tekne ile dünya turuna çıkmak hedefleniyor. Yenilebilir enerji teknolojilerine dikkat çekmek isteyen ekip, 120 gün sürecek bit yolculuğa hazırlanıyor. Ev görünümündeki bir tekneden ziyade, yüzen ev diyebileceğimiz bu tasarım tek parçadan oluşmasıyla dikkat çekiyor. Bu tasarımla zamandan, enerji ve maliyetten tasarruf edilebiliyor. Hem denizde hem de karada yolculuk yapmak için tasarlanmış olan bu karavan 5 kişilik bir aileyi taşıyacak kapasiteye sahip. Bu tasarımla, kısa deniz yolculukları ya da kamp yapmak hem çok kolay hem de zahmetsiz. İnsan eliyle yapılmış bir cennet… Geri dönüşümlü plastik şişeler üzerine tasarlanmış adada ev ve plajın yanı sıra lale, yenilebilir kaktüs meyvesi ve üzüm yetiştirebilecek bir bahçe bile mevcut. Ay-Pi | 13 ULUSAL İNOVASYON GİRİŞİMİ ÇİN ve İNOVASYON Çin’in en güncel olan 5 yıllık kalkınma planı, ekonominin temel yaklaşımını ihracat odaklı olmaktan çıkartıp, iç tüketimi ekonomik büyümenin motoru olarak algılamak yönünde değişiyor ve bu hedefi başarabilmenin arkasındaki itici güç de, inovasyon-yenileşim olarak görülüyor. Çin’in inovasyon alanındaki performansı bir miktar karışık sinyaller verse de, hedeflerini başarabilme olasılıklarının detaylı bir biçimde incelenmesine ve burada varolan dinamiklerin iyi anlaşılmasına ihtiyaç var. İlk adım, şu anda yapılan yenilikçi çalışmalarda sağlanan başarının takdirinden geçiyor. Çin daha yenilikçi bir ekonomi olma yolunda ilerlerken; sadece başka ülkelerde tasarımı yapılan ürünlerin toplu halde üretildiği bir coğrafya olma algısını da değiştiriyor. 2008 yılı 14 | Ay-Pi verileri ele alındığında, Çin’in toplam Ar-Ge harcamalarının GSYİH1 içindeki payı %1.5 düzeyine ulaştığı görülürken, aynı oranın 2004 yılı için ise %1.25 düzeyinde olduğunu görüyoruz. Aslında burada sağlanan başarının en önemli noktalarından biri, Çin’in aynı dönemde GSYİH artış oranının da etkileyici düzeylerde olması. Bir başka ifadeyle; GSYİH hızla artarken, ArGe’nin GSYİH içindeki oranı da artıyor. Bu durum, Ar-Ge’ye artan boyutlarda kaynak tahsisinin var olduğunun bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Ar-Ge bütçesinin ekonomi içindeki yeri için 5 yıllık kalkınma planında % 2 oranı hedeflenmişken, 2010 yılı için konan bu hedefe ulaşabilme olasılığı düşük olsa da, dikkati çeken performans göstergelerinden biri; Çin’in dünyadaki toplam Ar-Ge harcamalarının %12’sine sahip olması. 2 Ayrıca, Çin özelinde Ar-Ge harcamalarının yapısına bakıldığında da bir değişim gözleniyor. Kamu yönetimi tarafından desteklenen Ar-Ge harcamalarından ziyade, büyük ölçekli ve KOBİ ölçeğindeki firmaların aktif olduğu bir dönüşüm izleniyor ve bu işletmelerin Ar-Ge harcamalarının %60’lık bir bölümünü yaptıkları hesaplanıyor. Çin’de fikri haklara dair gevşek uygulamalardansa genel olarak şikayet edilmekteyken, söz konusu gerçekle birlikte; Çin’de uluslararası sermayeye ait olan 1.500 adet Ar-Ge merkezi kurulu. Bu merkezler de özel sektörün yaptığı %60’lık harcama diliminin %7’lik bölümünü gerçekleşiyorlar. Bunlara ek olarak, telekomünikasyon ve ilaç endüstrisinde yapılan yenilikler de önemli pazarlar yaratıyor. Yi Rao ve Shi Yigong isimli araştırmacılar, sırasıyla genetik ve yapısal biyoloji alanında dünya çapında öncü araştırmacılar arasında sayılıyor ve Huawei ve ZTE adlı şirketlerin küresel gelirleri ve sahip oldukları pazar paylarının nedenlerinin arkasında sadece ucuz işgücü değil, maliyet unsuru ile birlikte inovasyon kapasitesinin de varolduğu görülüyor. Görüyoruz ki; Huawei, dünyanın ilk 100G teknolojisini geliştirmiş, bu teknoloji ile uzun mesafelerde büyük miktarlı veri transferi olası hale gelmiştir. Çin ilk kez 2010 yılında kayıt altına alınan patent sayısında ABD’yi geçebilme olasılığını yaratmıştır. Çin’de gerçekleştirilen en iyi yenilikçi çalışmaların, yaratıcı iş modellerine ek olarak, veya onların yerine; yeni fiziksel ürünlere dayandığı ve inovasyon çalışmalarının ağırlıklı bu unsurların üzerine inşa edildiği de görülüyor. Örneğin Broad İklimlendirme Şirketi büyük binalar için gaz ile güç sağlanan klima sistemlerinin ticarileşmesi üzerine çalışmalarında başarılar kaydetmiş; Alibaba adlı e-ticaret girişimi, küçük ölçekli Çinli firmalarla yurtdışındaki alıcıların buluşturmak amacıyla dijital-sayısal ortamda bir platform geliştirmiştir. Tüm bu çalışmaların hayata geçmesi için uygun bir ortam oluşmuş durumda çünkü Çin’deki politikacıların daha önceki inovasyon süreçlerinden ders çıkardıkları bazı hataları mevcut. Bu hatalardan en büyüğü ise, inovasyonun yukarından aşağıya doğru (top-down) bir süreç olduğuna dair uygulamaları. Bu yaklaşımın 1 özel sektör olacağı da vurgulanmakta. Çin’in inovasyon politikasında genel bir değerlendirme yapıldığında bazı soru işaretleri dikkat çekiyor ve politikacıların, inovasyon potansiyeli taşıyan alanların hangileri olduğuna dair benimsedikleri yaklaşım bunların başında geliyor. en belirgin örneklerden biri ise, Çin’in kendine özgü mobil telefon standardı geliştirme konusundaki çabaları olmuştu. TD-SCDMA olarak anılan teknolojiye milyarlarca dolar yatırıldıktan sonra, sadece çok az sayıda alıcı bulan bir proje olarak anılmıştı. Bugünlerde hatalarından ders çıkaran Pekin hükümeti, farklı bir inovasyon modelini deneyimliyor. Bu modele göre; fırsatların daha önceden tanımlanabilmesi ve bu fırsatların varolduğu piyasalardaki oyuncuların ihtiyaç duydukları teşviklerin sunulması üzerine bir yaklaşım ortaya konuluyor. Örneğin, elektrikli araçlar bu konuda önemli bir deneyim alanı olarak algılanıyor ve bu sektör küresel ölçekte de yeniliklere açık bir alan olarak benimseniyor. 2020 yılına kadar bu pazardan belirli bir pay alabilmek adına Pekin hükümetinin 8 milyar dolara ulaşan bir Ar-Ge bütçesi ayırdığı da biliniyor. Sektörde talebin yaratılması için kamu sektörü, resmi filolarındaki araç ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir satın alma garantisi vermiş durumda. Talebi destekleyecek olan bir diğer girdi ise, tüketicilere verilecek olan destekler. Tabii, sektörde asıl yeniliği ortaya koyacak olan kesimin Elektrikli araçlar için benimsenen yaklaşım ümit verici olsa da, Çin geleneksel içten yanmalı motorlarla çalışan araç pazarındaki inovasyon olasılıklarını Hint’li üreticilere, örneğin Tata’ya bıraktığı görülüyor. Çin’in çok büyük iç pazarının özellikleri dikkate alındığında bu yaklaşımın politik bir kumar olduğu ifade edilirken, Hint’li üreticiler ise tasarımı ön planda tutuyor. Örneğin dünyanın en ucuz arabası Nano üzerine bir destek sistemini uyguluyor.Yine Hint’li üreticiler geleneksel bir alanda yapılan inovasyonun bir diğer teknolojik sınırı da zorlayabileceğini düşünüyor ve buna bir örnek olarak, akü ile çalışan Nano marka araçlara dair plan karşımıza çıkıyor. Sonuç olarak, bugüne kadar yapılan araştırma sonuçlarına göre doğru teşvikler uygulandığında Çinli bilim insanları, mühendisleri ve girişimcileri küresel pazar için doğru ürünlerin geliştirilmesi konusunda istekliler. Politikaların başarması gereken unsur ise her ülkenin makro düzeyde politikalarının hedefi olan inovasyon potansiyelinin ortaya çıkarılmasıdır. Kaynak: www.mckinseyquarterly.com/Unleashing_innovation_in_China_2725 Unleashing innovation in China, Finding ways to spur innovation in product design and business models will be key to sparking Chinese domestic demand., JANUARY 2011 • Gordon Orr Gayri safi yurtiçi hasıla 2 Yenileşim-inovasyon için sadece Ar-Ge girdisini dikkate almak yeterli değildir. Ar-Ge ve inovasyon birbiriyle iç içe süreçler olsa da, bazı sektörlerde inovasyon yapabilmek için yüksek oranlı Ar-Ge bütçelerine, bazılarında ise daha mütevazi ölçekli Ar-Ge bütçelerine ihtiyaç duyulur. Ay-Pi | 15
Similar documents
SURİYELİ MİSAFİRLERE YÖNELİK SOSYAL UYUM ve
011 yılında Suriye topraklarında başlayan adalet ve özgürlük arayışına, zorba Baas rejiminin ver-
More informatione-bülten - Ankara Patent
içinde bulunduğumuz dönem bilgi satın almak da mümkün olmayabilir. Nanoteknolojide buluş sayısı, bu ekonomisi dönemi. Katma değer, tekÇünkü global firmaların stratejik birçalışmalar ve kararlı stra...
More informationankara patent e
Bilgisayarlara olan ilgim dolayısıyla bilgisayar mühendisi olmak istemiştim. Fakat üniversite giriş sınavı sisteminin bir anda değişmesiyle bu hayalimi rafa kaldırmak zorunda kaldım. Onun yerine bi...
More informationMarkalarımız - Doğuş Otomotiv
%15,7’sini Caddy oluşturmaktadır. Crafter modelimizin pazar payı ise 2010 yılında %4,7 olarak gerçekleşmiştir. Marka imaj araştırmasında bir numara Rekabetçi pazarda marka iletişimi çalışmaları kap...
More informationtestler - Prysmian
Yangın sayılarında görülen artış (2011 yılında, 2010’a göre, İstanbul’da +%32), her geçen gün sayıları artan çok katlı dikey binalar (2007-2011 arasında +%30) ve genel olarak kalite, performans, gü...
More information