FrauenHäuser in Deutschland

Transcription

FrauenHäuser in Deutschland
FrauenHäuser in Deutschland
Almanya’da Kadın Sığınma Evleri
“Kadınlara karşı şiddet, toplumun kıyısında kalan bir problem
değil, bilakis toplumun tüm kesimlerinde bizlerin arasında
gerçekleşmektedir. Birçok kadın için dayak, tekme ve küfür
güncel hayatı korkunç bir duruma getirmektedir. Bizler
bu şiddeti engellemek ve kadınları savunmak için her şeyi
yapmak zorundayız.”
Aile, Yaşlılar, Kadınlar ve Gençler Federal Bakanlığı, Mart 2009.
Ruhe und
g
un
terstütz
Un
ein
eM
a
st n
cskihm leid tut. Dannutter rm
u
m
h
ndw r gesprochen. Aber irgendwann haben Nachbarn die Polizei gerufen. Ich habs dann meiner Mutter
c
Aber es i
S
a
n
w
e
r
r
eumert, dass e
inde n.ehr. Ich wolltaenhadeunhfahkbaeti.cIhrgdearübe
erzählt. „Du wirst ihn halt prov
ieridrnesarocaghahruernidchgteigjatm
mm
n oohchnee gihrnü,nduanndn bwlau geschlagen. Wenant er rw
d
i
mmt wasinnfaicchht.nIetter zu ihm sein. Whaauastchmätiuchn jseodleleW
ozieren mit D
inen Fall ins Frauenh
en en K
c
g
o
r
e
e
p
w
t
s
a
r
h
h
e
l
c
m
i
v
a
e
aus. Davor habe ic
u
t
h
r
c
m
a
d
m us
n, a
en, ein
er wiede
s hier raus
men lasse
es mir imm
n
.
t
. Er
är ich allein mit den Kindertn´ ich
An
onymität
m er, m
e it mi
h muss
c
hl er
So
umstim
h alles v
obwo
e
r
s
u
c
h
t
n
,
lu m
d
a
m
i
t
wieder
e
s
s
b
e
s
rden,
tssetr wird. Mit niem
eint usgerastet ist, ahrens B
h eben
gewo
e
Er hat gews mitgebracht. Mal w
r
ich mic
r
e
b
s
´
s
gekauft.
h ab
iicchh. Und daienbe
n haben me
n wusste
ine Kinder k
, ic
h
Schutz
“Yüksek medeniyete
ulaşmış toplumumuzda, aile kadar
güvencesiz olan başka
bir yer yoktur”
Prof. Kai Bussmann
Polis apartmana ulaştığında saat 22:00’ı birkaç
dakika geçmişti. Bundan 15 dakika önce,
komşulardan biri gürültü yapıldığı hakkında
şikayette bulunmuştu. Gelen bayan polis
memurları hazırlıklı gelmişlerdi çünkü buraya
ilk defa gelmiyorlardı.
Kendinize ait dört duvar arası, evlilik, aile ve
birliktelik için koruma alanı olması gerekirken,
sadece sevginin, itimadın ve uyumluluğun
bulunduğu bir mekan değildir. “Almanya’da
yaşayan kadınların yaşam şartları, güvenlikleri ve sağlıkları” isimli reprezantatif bir
araştırmada “Bir partner ile beraber yaşayan,
16 ile 85 yaş arası her dört kadından en az biri
partneri tarafından bir veya birden fazla kere,
bedensel veya bazen de ayrıca cinsel şiddete
maruz kalmıştır” denmektedir.
Şiddet, çoğu zaman, kötü davranma, baskı
altına alma ve kontrol etme olarak kompleks bir
şekilde uygulanmaktadır. Buna, bedensel,
manevi ve cinsel kötü davranmanın her şekli ve
ekonomik, mali ve sosyal aşağılama dahildir.
Hakaretler, provokasyonlar, aşağılamalar
ve tehditler de ağır derecede olumsuz fiziksel
ve ruhsal neticelere yol açan şiddet uygulamalarıdır. Aile içi şiddetin bu sözümona
zararsız şekilleri, sistematik olarak izole edip,
hareket edemez hale getirerek güç kullanmayı
hedeflemektedir.
Kadınlara karşı uygulanan fiziksel şiddet,
toplumda en belirgin olarak algılanan şiddettir.
Saldırılar, tokat atmadan, saçlarından çekmeden başlayıp, kırıklar, ezikler, bıçakla yaralamalar, yumruklamadan kaynaklanan yaralanmalar gibi ağır bedensel yaralanmalarla devam
edip, cinsel tacize, tecavüze, ölümle tehdide ve
cinayete kadar uzanmaktadır.
Kendilerine kötü davranılan kadınlar çoğu
zaman kendilerini değersiz olarak hissetmektedir.
Üçte biri depresyon geçirmekte veya uykusuzluktan şikayet etmektedir. Bazıları kendilerini
suçlu hissettiklerini veya kendini yaralamalara
ve hatta intihar teşebbüsünde bulunmaya
uzanan korkular yaşadıklarını anlatmaktadır.
Tüm bunlara rağmen bir kadının dışarıdan
yardım aramaya başlaması yıllar sürmektedir.
Bunun trajik neticelerinden biri: istatistiksel
olarak bakıldığında, Almanya’da her 30 saatte
bir kadın şimdiki veya eski erkek partneri
tarafından öldürülmektedir.
Fiziksel veya psikolojik olarak şiddete maruz
kalan kadınlar ve onların çocukları için
çoğu zaman kadın sığınma evleri korunacak
ve sığınacak tek yerdir. 2007 yılında takriben
40.000 kadın ve çocuk Almanya’da bulunan
360 kadın sığınma evinden birine sığınmıştır.
Bu evler büyük şehirlerde ve hatta kasabalarda
ve köylerde gizli yerlerde bulunmaktadır ve
bu evlerin hiçbir yerde adresi bulunmamaktadır.
Tek ulaşım imkanı telefon vasıtasıyladır.
Yardım talebinin ne zaman geldiği hiç önemli
değildir: Kadın sığınma evine bürokratik işlem
uygulanmadan kabul edilme gündüz ve gece
mümkündür. Şiddete maruz kalan kadınlar
bundan sonra şiddete karşı korunmakta ve
kendilerinin belirleyeceği, şiddetsiz bir hayata
tekrar kavuşmak için yaşadıkları ile baş etmeleri
esnasında bu evlerde desteklenmektedir. Bütün
bunlar kökenleri, ikamet statüleri ve maddi
olanaklarından bağımsız olarak sunulmaktadır.
“Avrupa Konseyi, 16 ile
44 yaş arası kadınlar
arasında ölüm ve sağlık
bozukluklarında aile
içi şiddetin sebep olarak,
kanserden ve trafik
kazalarından önce
geldiğine dikkat çekti”
Amnesty International
2004
d
Mu
r so
e krie
Geld wa
r
Frauen und
für
it
er t
n V ra u
er
tt e
ze wie, „d
g i
as s
ema
h die Kinder alleine durch? Und dann hörst Du von
eni,cw
c h af
DassowThieso ständig
len wir leb
fst Du a
. Ich hab ja seit dem ersten Kind nicht mehr gearbeitet –
in meinem Kopf: Von was sol
in jeden Monat eine M ge Geld nach Hause bringt.
lleine nie.“ Da dachte ich, sie hat Recht
en
Rä
Sicherheit
u
me
t te
ner Art“, hat sie gesagt. Und dass errTdyopcihsts, odner immerh
S ät
K in d e r V
ren
e
spüren
en
auen
rtr
de
er
Ex
st ein
ganz ne
z
isten sich
Geborgen
der
he
Kadın sığınma evi çalışması her zaman için
tutarlı bir ‘mağdur koruma’ çalışmasıdır
ve münferit olaylarda yardımdan çok daha
fazlasını kapsar. Kadın sığınma evlerinin geniş
angajmanı, tüm toplum için çok büyük
önem taşır. Çünkü aile içi şiddetten dolayı
hepimiz çok yüksek bir bedel ödüyoruz.
Polis, adliye, sağlık hizmetleri, koruma ve
danışmanlık kurumları gibi devlete ait olan ve
olmayan kuruluşlarda ve ayrıca serbest piyasa
şirketlerinde masraflar meydana gelmektedir.
“Şiddete şahit olmak,
çocukların sağlığı
ve gelişmesi
için bir tehlike
oluşturmaktadır!”
Aile, Yaşlılar, Kadınlar
ve Gençler
Federal Bakanlığı
En yüksek bedeli ise maruz kalan kişiler ve
onların çocukları ödemektedir. Bunların kişisel
acılarını, yaşama olan sevgilerini kaybetmelerini,
hayattaki şanslarını, bazen sıhhatlerini ve
bazen de ömürlerinden yıllarını yitirmelerini,
rakamlarla kim ölçebilir? Aile içi şiddete maruz
kalan çocukların gelecekleri için ortaya çıkan
etkilerin rakamsal değerini kim belirleyebilir?
Şu kadarı kesin: Genç bir insanın hayatında
başka hiçbir faktör, ileride onun da şiddete
başvuracağı ihtimalini bu kadar arttıramaz.
Çünkü, şiddet içeren ailevi ilişkilerde çocukların
öğrendikleri, onları ileriki yaşam yollarında
etkileyecektir: Tekrar tekrar görülmektedir ki,
şiddet yaşamış çocuklar ileride kendileri
de şiddet uyguluyorlar veya şiddete maruz
kalıyorlar. Ayrıca bu çocukların çok daha
sık hastalanmaları ve davranış bozuklukları
göstermeleri; şiddet yaşamamış çocuklara göre
50 kat daha çok uyuşturucu ve alkol bağımlısı
olmaları gerçeği, aile içi şiddetin neticelerinin
yarattığı buz dağının sadece ucunu göstermektedir. Yapılan tahminlere göre aile içi şiddet
hem topluma hem de Alman ekonomisine
her yıl milyonlarca Euro zarar vermektedir.
Gerekçesi: Fiziksel ve manevi kötü muameleye,
cinsel şiddet, tehdit ve aşağılanmaya maruz
kalan kadınlar, ortalamadan çok daha fazla
sıklıkta hastalanmaktadır. İş yerinde devamsızlık,
düşük verimlilik ve hastalık raporu alma
olaylarının tahminen %25’i aile içi şiddetten
kaynaklanmaktadır. Şiddet uygulayan kişilerin
etki ve güç alanlarının, iş yerlerine de yansımasına şaşırmamak gerekir. Mağdurları kontrol
etmek ve sistematik olarak her türlü dış
ilişkiden uzak tutmak için, telefon ederek veya
bizzat işyerine gelerek, mağdurları iş yerinde
de terörize ve rahatsız etmekteler. Şirket
için de, aile içi şiddet ile ilişkili olarak ortaya
çıkan baskı, her 5 mağdurdan birinin işini
kaybetmesi ile neticelenmektedir. Netice itibari
ile bu durum şirketlere de zarar vermektedir
çünkü bu sayede şirket için önemli Know-how
ve potansiyel kaybı meydana gelmektedir.
Aile içi şiddet aynı zamanda insan haklarını ihlal
ettiği ve toplum üzerinde karmaşık olumsuz
etkiler yarattığı için, yasa yapıcı tepki verdi.
“Federal hükümetin kadınlara karşı şiddet
engelleme I. aksiyon planının” bir neticesi
olarak 2002 yılının ocak ayında ‘Şiddete Karşı
Koruma Kanunu’ yürürlüğe girdi. Eşzamanlı
olarak eyaletlerin polis kanunları da “aile içi
şiddet” maddesi ile genişletildi ve sertleştirildi.
Devlet açık bir şekilde tavrını ortaya koydu:
Dört duvar arasında şiddete karşı tolerans
gösterilmeyecektir ve böylece mağdurlar için
çok önemli olan bir adım attı.
“Her insan yaşama ve
bedenine zarar verilmemesi hakkına sahiptir.”
Anayasa 2. madde
en Solidarität
rleb
erf
a
ü
b
e
e
t
r
w
s
g
i
n
n
d
Ä
ein Gem
ts
Stärke
a
mk
r i n e i ne
chon gar nicht für Alleinerziehende. Jetzt sitz ich hie
rität erfahr
en
lida
So
e
lbstb wuss
se
e
ft
d die Arbeit liegt so
wieso nicht auf der Straße, s
te überwinde
n
hren
rfa
ng s
Ä
bewusst
selbst
sei
en
n
r
h
d
a
i
l
r
i
o
tät
S
n
e
e
schaft
ein
leinen
it
Zimmer m
meinen Kindern. Die
Frauen sind ganz in Ordnung, ich bin froh, dass die hier verstehen, was passiert ist. Bei Leuten, die das nicht selbst erlebt h
aben, fühl ich mich
immer so schuldig.
Manchmal
G
e
m
ein
s ch
“Eğer dağları yerinden
oynatacak güçte olan
bir inanç varsa, bu
inanç kendi kuvvetine
olan inançtır.”
Marie von EbnerEschenbach
Suçluluk hissi, korku ve utanç; çoğu zaman
birçok birbiriyle çelişen hislerin yükü altında
ezilenler, mağdurların kendileri olmaktadır.
Kendi evlerinde görülür veya görülmez bir
şekilde, sessiz veya gürültülü, kansız veya kanlı
teröre maruz kalan kadınların çoğu için
kadın sığınma evine giden yol, bilinmeyene
doğru giden bir yol anlamına gelmektedir.
Bu yol ayrıca hem duygusal, ekonomik hem
de pratik açıdan birçok zorluk çıkarmaktadır.
Bu tür bir karar bazen suçluların gaddarlığını
daha da arttırmaktadır. Örneğin ayrılmaktan
dolayı kendi erkeklik gururunun ve şerefinin
zedelendiğini düşünür. Gerçektende kadınlar
ayrılık dönemlerinde en yüksek derecede
tehlike altında bulunmaktadırlar. Bu tehlike,
aşırı şiddete maruz kalmaktan, cinayete kadar
varmaktadır.
Kadın sığınma evleri temel bir toplumsal görevi
yerine getirmektedir. Mağdurlara yaşadıkları
şiddetin üstesinden gelebilmeleri için, danışmanlık ve diğer hizmetleri ile destek vermektedir.
Korunma ve güvenlik, kriz müdahalesi, velayet
ve görüşme hakkı ile ilgili konularda sorular
olduğu zaman, bu konularda uzman bayan
çalışanlar mevcuttur. Bu çalışanlar mağdurların
sosyal, ekonomik ve hukuki konularda güvence
altında olmaları için hangi adımların atılması
gerektiğini bilirler. Devlet dairelerine ve mahkemelerine gidilmesi gerektiğinde refakat ederler.
Çocuklara yaşadıkları veya maruz kaldıkları
şiddete rağmen kendilerine güveni olan, sağlıklı
ve kişilikli birer yetişkin olmalarına yardımcı
olurlar. Kadın sığınma evinin korumasından faydalanmak istemeyen kadınlara da telefonda
veya ücretsiz, kişisel ve gizli kalmak üzere
danışmanlık ve yol gösterme yardımı verilir.
Kadın sığınma evine giden yol, hiçte kolay değildir.
Buna rağmen her sene toplumun birçok kesiminden birçok kadın, kökeni, gelir seviyesi, yaş,
eğitim durumu, kültür ve din gibi faktörlerden
bağımsız olarak bu yolu gitmektedir. Engelli
kadınlar, engelsiz binalarda koruma altına
alınır. Bunun yanı sıra her bir kadın sığınma
evi, şiddet uygulayan partnerlerini terk etmek
zorunda kalan göçmen kadınlara verilen
destekten kaynaklanan karmaşık problemler
için hazırlıklıdır.
Araştırmalar, Türk ve Doğu Avrupa ülkelerinden
gelen kadın göçmenlerin daha büyük bir
oranda ağır derecede fiziksel, cinsel ve manevi
şiddete maruz kaldıklarını göstermektedir.
Bu kadınlar çoğu zaman yıllar boyunca tamamen
izole edilmiş bir şekilde yaşamaya mecbur
edilmektedir. Şiddet uygulayan partnerlerini terk
ettikleri taktirde, kendi aileleri onları reddetmektedir. Sosyal, kültürel, oturma hakkıyla
ilgili ve ekonomik problemler bu göçmen
kadınların yardım aramalarını engellemekte ve
şiddete daha uzun süre tahammül etmelerine
yol açmaktadır. Lisan engelleri ve oturma
müsaadesiyle ilgili problemler, bu kadınların
durumlarını ayrıca zorlaştırmaktadır.
Tüm kadın sığınma evlerinin hedefi bu yüzden,
mağdurlara kendi güçlerini ve kendilerinin
belirleyeceği şiddetsiz bir hayata tekrar kavuşmaları için yol göstermektir.
“Hayata daha çok yıl
vermektense, yıllara
daha çok hayat vermek
gerekir.”
Alexis Carell
n i ch
i
appt s
uc
h nich
en
ch
d
die Kin
st entsch
selb
ei
n
ehenhasel
s
n
so schreckhaft
glichkeiten seh
e hr
da
uch ich sch
tm
un
er.
glich
Mö
iten h ke
lic
len
üh en
id
rt fühlen
stwe
Mö
g
elbstwer
S
tf
n
e
d t entsch
e
bs
lb
Se
al a
ge b e n
stwert fü
Selb
hle
glichkeite
Mö
Mö
en
nce
n
de
Ich
en selbst ent
fühl
s ch
ert
ei
tw
Louise Otto-Peters
ehe
n
Se
l bs
seh
“Yerde sürünmektense,
uçmayı tercih ederiz.”
tm l
e
.E
Chance
keiten s
i nd
mu
der s
ss m nd schn
Die Kin
den t m
on besser.
h
er Tür uich zwar an a
s
.
c
r kann C
d
s
S
s
r
r
n
o
o
u
n
t
v
s
e
h
r
t
e
e
s
t
t
h
e
g
s
e
r
rei
lles hier erst mal gewöhnen, abe
ineja auch ganz nett sein, richtig lieb sogar. Er weiß nicht, wo ich bin, ich werd mich
nicht mehr gleich rum. Gestern ist eine Frau mit ihren Kindern ausgezogen in eine eigene kleine Wohnung. Sie haben
mal e
nk ich, ich sollte ihm noch
Veda. Anahtar kilitte döner, kapı kapanır.
Mahremiyet ve hürriyet sunan, artık bir daha
hiçbir zaman şiddetin ve çaresizliğin
olmayacağı bir yere, korunma sunan bir odaya
geldiniz: Kendinize ait dört duvar arasındasınız …
Kadın sığınma evinde çalışanlar ile mağdurların
yolları kısa bir süre sonra tekrar ayrılması,
güvence verici bir olaydır çünkü kadınlar çocuklarıyla birlikte hayatlarını artık kendi
ellerine almaktadır. Bu, her zaman gerçekleşmez
veya çok uzun bir süre sonra gerçekleşir.
Ama bu aşamaya gelindiğinde, bireysel bir aile
probleminin çözümünden çok daha büyük
bir anlam taşır. Bu durum şiddet çemberinin
kırılabileceğini ve şiddete maruz kalan kadınların
ve onların çocuklarının güçsüz kalmak zorunda olmadıklarını göstermektedir.
Bütün bunlar ancak aile içi şiddetin tabu
olmadığı toplumlarda mümkündür: Yani bu
konunun açıkça konuşulduğu ve kesin
olarak lanetlendiği, şiddetin aşılması için stratejilerin geliştirildiği ve önleyici tedbirlerin
alındığı bir toplum. Kadın sığınma evleri onlarca
yıldan beri aile içi şiddete karşı tayin edici
adımlar atmaktadır. 1976 yılında Berlin ve Köln
şehirlerinde ilk kadın sığınma evleri kapılarını
açtığından bu yana, problemin algılanmasında,
özellikle konunun kadın sığınma evlerinde
çalışan personel tarafından tutarlı ve inatçı bir
şekilde sürekli politik gündeme taşınması
sayesinde çok şey değişti. Bu çalışanlar aile içi
şiddete karşı yeni stratejiler aramakta
ve şimdiye kadar bilinmeyen yöntemleri
uygulamaktadır. Örneğin bir çok yörede aile içi şiddete karşı
yuvarlak masa toplantıları düzenlenmiştir. Tüm
eyaleti kapsayan müdahale projelerinde kadın
sığınma evleri bir çok farklı meslek grupları ile
bir masada oturup, disiplinler arası ve kurumlar
arası iş birliği geliştirmek için çalışmaktadır.
Örneğin polis, adliye, sosyal ve gençlik daireleri,
okul memurları ve kilise çalışanları ile iş
birliği geliştirmektedir. Buralarda hazırlanan
çözüm yaklaşımları, akabinde katılımcılar
tarafından kendi kurumlarına taşınmakta ve
hayata geçirilmektedir. Böylece, ilk kadınların
kadın sığınma evlerinde korunmak istemelerinden
bugüne kadar geçen 30 yıl boyunca, aile içi
şiddete karşı bir çok önemli kooperasyon projeleri
ortaya çıkmıştır.
Bugün artık, şiddete maruz kalan kadınların ve
onların çocuklarının durumunda kalıcı olarak
bir şeyler değişecekse, devletin veya devlete
ait olmayan kurumlarda bulunan tüm sorumlu
kişilerin iş birliği yapmasının şart olduğu konusunda kimsenin şüphesi kalmamıştır.
Düşünce tarzındaki bu değişim için 3 önemli
faktör gereklidir: Arada meydana gelebilecek
başarısızlıklardan yılmayan, tutarlı ağ geliştirme,
sabır ve ısrarcılık. Hedef buna değer olduğu
için, hiçbir zaman vazgeçmemek: Aile içi şiddeti
lanetleyen ve bununla savaşmak için her
türlü imkanı kullanan ve günün birinde inşallah
üstesinden gelen bir toplum oluşturmak.
“Benim ilgimi
geçmişten çok gelecek
çeker çünkü
gelecekte yaşamayı
düşünüyorum.”
Albert Einstein
.
sch
ön
on
ch
wä
r´ s
as
.D
eit
au
ch
so
w
i
aren auch richt
ab
h. Seit langem h
nd K
uchen u die Ki
nd
er w
röh
lic
nd
gf
.
ört
geh
en
h
c
s La
ra u
Vi
t
i ch
elle
sin
ir
dw
d
en
irg
wa
nn
dnalhcstueD ni resuäHneuarF
Ka
ffe
eu
irelvE amnığıS nıdinaneKn ad’aynamlA
er so
eide mal wied
t
i
m
cht
ema
e st g
f
s
d
e
bschi
n ein A
i
ch
b
von
KÜNYE
Yayımcı
Frauenhauskoordinierung e.V.
Heinrich-Hoffmann-Straße 3
D-60528 Frankfurt am Main
Içerikten sorumlu:
Viktoria Nawrath
Konsept / Metin / Dizayn
Grüßhaber
Konzeption. Text. Visualisierung, Stuttgart
und stilrot. Sonja Köster, Stuttgart,
in Zusammenarbeit mit Vertreterinnen
der Frauenhäuser in der bundesweiten
„AG Medienpaket“
Resim fihristi
Foto 01/ 1918:bpk/ Dietmar Katz
Foto 02/ 1945:Bestand Erna Wagner-Hehmke,
Stiftung Haus der Geschichte der Bundesrepublik
Deutschland, Bonn
Foto 03/ 1976:fotolia, Sean Gladwell
Foto 04/ 1977:bpk/ Germin
Foto 05/ 1985:Thomas Imo/photothek
Foto 06/ 1990:digitalstock, M. Krüttgen
Foto 07/ 1995:fotolia, SXPNZ
Foto 08/ 1995:fotolia, hornyteks
Foto 09/ 1997:Deutscher Bundestag,
Werner Schüring
Foto 10/ 1999:Deutscher Bundestag,
Presse-Service Steponaitis
Foto 11/ 2002:Thomas Koehler/photothek
Foto 12/ 2003:fotolia, Yvonne Bogdanski
Foto 13/ 2007:fotolia, Martin Podoll
Foto 14/ 2008:fotolia, Sandor Jackal
tarafından desteklenmektedir.

Similar documents