PDF - yenifikirdergisi.com
Transcription
PDF - yenifikirdergisi.com
KUTAHYALI GAYBI SUN’ULLAH’IN ŞİİR DÜNYASI (KEŞFÜ’L-KITA) İLE İLGİLİ BAZI TESPİTLER Mustafa GÜNEŞ Yrd. Doç Dr. ,DPÜ Fen- Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü KÜTAHYA mgunes188(3;mynet.com Arapça, Farsça kelime ve terkipleri fazla kullan g ir iş ÖZET Kütahya’da daha çok “Hüdâ Rab- bim” unvanıyla tanınan Kütahyalı Gaybî Sun’ullah Efendi, XVII. yüzyıl mutasav vıf şâirlerindendir. 1649’da babasının tavsi yesiyle İstanbul’a gitti. Burada hocası İbra him Efendi’ye intisâb eden Gaybî, İbrahim Efendi’nin dergâhında altı sene kalarak, çile doldurdu, onun halifesi oldu. K ütahya’da daha çok “Hüdâ Rabbim” un mamaya özen gösterdi. vanıyla tanınan Gaybî, Kütahya Çavdar Divanında, doksan dokuz beyitlik “Keşfü’l- Kalburcu Köyü’nde 1615 yılında doğ Gıta” adlı meşhur kaside bulunmaktadır. Şeyhi du. Babası, Müftü Şeyh Ahmed Efen İbrahim Efendi’den dinlediği sohbetleri Sohbet- di, dedesi de Kütahyalı dervişlerden Pir Ahmed nâme1 adlı eserinde bir araya getirdi. İbrahim Beşir Efendi’dir Efendi’nin silsilesi ile ilgili bilgiler, Biat-nâme adlı Babası Ahmed Beşir Efendi, Kütahya’da mü derrislik ve m üftülük yapmıştır. Dedesi Pir Seyyid Ahmed Beşir Efendi, “Kalburcu Şeyhi Çav mensur eserindedir. TariktilHakkfiıt-TavecühılMutlak, Rûhul-Hakika, Şerh-i Esmâ-i Hüsrıâ, Akâidnâme ve Mebârimul-Ahlâk f i Tarikatı lUşşak gibi eserleri bulunmaktadır. Samimi ve anlaşılır bir Türkçe ile duygu dar Baba” olarak tanınır. Bu aile, genellikle der larını ifade ederek iyi bir Yunus takipçisi ol vişler ailesidir. Pir Ahmed Beşir Efendi, aynı za Kütahyalı Sun’ullah Gaybî, 1663 yılında görev duğunu gösterdi. Şiirlerinde, hem hece vez manda Merkez Efendi’nin halifesidir. Gaybî, ilk yaptığı zaviyede vefat etmiş olup Kütahya Musalla nini hem de aruz veznini kullandı. Divanın eğitim ve öğrenimini ailesinden almıştır. (Tatcı mezarlığındaki adına yapılmış olan türbede metfun da, 99 beyitlik “Keşfü’l-Gıta” adlı meşhur bir vd.1999, 2) bulunmaktadır.(Güneş vd. 2003,16-58) kasîde bulunmaktadır. Gaybî’nin tanınmış şi Şeyhler ailesinden gelmiş olması, onun irlerinden biri olan Keşfü’l-Gıta’da, yaratılı tasavvufî yönünün gelişmesinde etkili olmuş şa ait özel konular ele alınmıştır. Bu şiir, bazı tur. 1649’da babasının tavsiyesiyle İstanbul’a gi müstensihler (el yazısı ile yazarak eseri çoğal derek İbrahim Efendi’ye intisâb eden Gaybî, reh XVII. yüzyılda yaşayan bir gönül mima tan yazıcılar) tarafından ya Divanın başın beri İbrahim Efendi’nin dergâhında altı sene ka rı olarak, Tasavvufî Türk edebiyatında Yunus da ondan bir parça olarak ya da sonunda bir larak, çile doldurdu onun halifesi oldu. 1655’de Emre’yi en çok hatırlatan şâirlerden olma özelli devamı şeklinde nüshalara alınmıştır. Bu şiir, Kütahya’ya dönerek dedesi Kalburcu Şeyhi Pir ğine sahip olan Kütahyalı Sun’ullah Gaybî, şiirle içerik itibarı ile Gaybî Divam’m n özeti olarak Ahmet Beşir Efendi’nin dergâhında, hizmet etti. kabul edilebilir. Gaybî, kâinattaki bütün var Eserlerinde, genellikle vahdet-i vücut, hakikat, lığı Allah’ın tecellisi yani değişik suretlerdeki zikir, insan ve seyr ü sülük gibi konuları işledi. Gaybî’nin tanınmış şiirlerinden biri olan görüntüsü veya yansıması olarak kabul eder. İnsanı, kâinatın merkezi kabul etti. Allah aşkı, Keşfü’l-Gıta’da, yaratılışa ait özel konular ele alın Allah’ın zatı, isimleri, sıfatları, fiilleri, insan ve ne mıştır. Bu şiir, bazı müstensihler tarafından ya Şâir, ünlü kasidesinin ilk beytinde, fis eserlerinde işlediği diğer temalardır. eşyânın görünen ve görünmeyen yüzün de Hudâ’dan başka bir hakikat bulunmadığı ve her şeyin tek varlıktan ibaret olduğu ifâde edilmektedir. Kasidenin ilk beyti, şâirin bü tün fikirlerinin özeti olarak kabul edilir. Biz yazıda, bu şiirin genel muhtevasından ve bazı “Her şey zıddıyla bilinir” kaidesinden hare Anahtar kelimeler: Sun’ullah Efendi, Yunus Emre takipçisi, Keşfü’l-Gıta. rahatlayacağını belirtir. Divanın başında ondan bir parça olarak ya da sonunda bir devamı olarak nüshalara alınmıştır (Kemikli 2000, 65). Bu şiir, içerik yönüyle Gaybî insan ruhunun iki ayrı tezahürü ve tamamlayıcı Divam’m n özeti olarak kabul edilebilir. Biz yazı sı olduğunu ortaya koymak için çaba gösterdi. Aş kın, hayatın varlığını ve devamlılığını sağlayan te mızda, bu şiirin genel muhtevasından ve bazı be yitlerinde ele alınan konular üzerinde duracağız. Keşfü’l-Gıtâ, örtüyü kaldırma, indirme ve mel kavram olduğunu belirtti. Lirizm yönüyle Yunus Emre kadar başarılı Kütahyalı Gaybî rini okuyan ve dinleyen insanların ruhsal açıdan ketle hayatta iyi ve kötü kavramlarının, temelde beyitlerinde ele alınan konular üzerinde du rulacaktır. KEŞFÜ’L-KITA’NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ: varlık âlemindeki gizli sırların açığa çıkması an olmasa da samimi ve anlaşılır bir Türkçe ile duy lamına gelir. Keşful-Gıtanın, Hz. Ali’nin, "İlâhi gularını ifade etmesi, onun iyi bir Yunus takipçisi sonsuzluk perdesi açılsa bile, imanım daha farklı olduğunu gösterdi. Şiirlerinde, hem hece hem de aruz veznini kullandı. Hece ile yazdığı şiirlerinde 95 1 Tasavvuf k ü ltü rü açısından çok önem li olan b u sohbetler (Sohbet-nâm e) tarafım ızdan yayım a hazırlanm aktadır. olamazdı" şeklindeki meşhur sözünden ilham alı hürüdür (Pala 1989,509) İslâm tasavvufunun te cellisi yani değişik suretlerdeki görüntüsü veya narak yapılan bir isimlendirme olabileceği belirti meli olan vahdet-i vücûd görüşüne göre, Allah yansıması olarak kabul eder. Yukarıdaki beyit lir (Uçman 1982, 274). Bilindiği gibi Allah’ı bil ile kâinat aynı cevher olarak kabul edilir. Bu du te, eşyânın görünen ve görünmeyen yüzünde me (mârifetullah) ilminin birçok mertebesi mev rum , varlığın ilâhlaştırılması anlamına gelmek Hudâ’dan başka bir hakikat bulunmadığı ve her cuttur. Gaybî’nin, kasidesinde dile getirdiği dü tedir. Varlık, Yaratıcının değişik şekil ve görün şeyin tek varlıktan ibaret olduğu ifâde edilmek şüncelerle, zamanın şartları ve ilimleri çerçevesin tüsü olarak algılanmalıdır. Bu konunun esasları, tedir. Bu noktada ünlü kasidenin ilk beyti, şâirin de oldukça ileri bir noktada olduğu söylenebilir. daha önce İskenderiye mektebinin filozofların bütün fikirlerinin özeti olarak kabul edilir. Var Kütahyalı Gaybî Sun’ullah, Hz. Ali’nin meş dan Platonda da görülmektedir. Dinler ise, yara lık, başlangıcı ve sonuyla birlikte düşünülmelidir. hur sözüne benzer şekilde, ünlü kasidesinde ilahi tan (Allah) ve yaratılan (canlı cansız) olmak üzere Başlangıçta etrafımızda gördüğümüz suretler yok sırları bildiğini ve Yaratıcıyı gönül gözüyle gördü iki varlık kabul etmişlerdir. İslâm tasavvufundaki tu; en sonunda yine yok olacaktır. Süleyman Çe ğünü söyler. Gizli hâzinenin görünmesi, ilahi sır varlığın tekliği düşüncesi modern felsefede pan lebi de Mevlidinin münâcât bölümünde: ların açığa çıkması, şeklinde yorumlanabilir. teizm adını almıştır. (Mermer 2006, 36-37) İki “Cümle âlem yoğiken ol var idi düşünce arasında benzerliklerin olması, İslâm ta- Yaradılmışdan ganî Cebbâr id i”der. Levh-i mahfuzdaki ilâhî ruh, çeşitli safhalar dan geçerek âlem-i şuhûda inmiş olup tekrar aynı makama çıkmak istemektedir. Tasavvuf edebiya savvunun kaynağını pantaizme bağlamamızı ge rektirmez. Bütün varlıklar, önceden yaratıcının ezeli ve ebedi ilminde mevcuttu. H er varlığın, O ’nun il tında, ruhun bezm-i elestten görünen âleme in Gaybî, ünlü kasidesinin son beytinde, söz m inde bir sureti vardır. Eşya ve olaylar, bu su mesine kavs-i nüzul (iniş yayı), gurbette olan ru konusu olan şiirin doksan dokuz beyitten oluştu ret çerçevesinde vücuda gelir. Dolayısıyla her şey, hun tekrar ilahi âleme dönüşüne de kavs-i huruç ğunu ve bu beyitlerin anlamlarını gerçekten kav onun değişik şekildeki görünüşleri olarak kabul (çıkış yayı) adı verilmektedir. Şâir, ünlü devriyesi- rayan insanların sonunda önemli bir manevî ser edilir. Suretler, O ’nu temsil eden hüviyet özelli nin yer aldığı dîvânında ifade edilen düşüncelerin vet ve sultanlık elde edeceklerini söyler. Bilindiği ği taşımaktadır. Varlıkların, müstakil ve bizzat vü ilahi sırlardan ibaret olduğunu ve okuyucuları fe gibi bu önemli şiirdeki tasavvufî remiz ve mana cutları yoktur. rahlattığını belirtir. ların tam anlamıyla açıklanması veya şerh edilme Kütahyalı Sun’ullah Gaybî, Yunus Emre’yi si uzun çalışmalar ve derin bir yeterlilik gerektirir. Vücudu, başlangıç ve son düşünceleri içe risinde ele almak gerçek olmayan, varsayılan bir örnek alan diğer şâirler gibi şiiri, duygu ve düşün Tasavvuftaki devir inanışını anlatan, manzu celerini ifade edebilmenin bir aracı olarak kulla melere devriye adı verilmektedir. Bu türde yazılan rekliliğin ve aslın kendisidir. Aslın başlangıcı ve nır. Divanından daha çok tanınan bu kasidesinin şiirler, evrenin yaradılışını, açıklar ve varlığın sey sonu olamaz. Kendini gizli bir hazine olarak vasıf ifade tarzı kusurlu görülmesine rağmen, devriye rini konu alır. landıran Allah, görünmek ve bilinmek ister. Arş durum dur. Vücut, başlangıcı, sonu olmayan sü türündeki eserlerin en güzeli olarak kabul edilir. Devir nazariyesi, kavs-i nüzul ve kavs-i huruç taki ilâhî nur, yedi felek, dört unsur, maden, bitki Kaside nazım şekliyle yazılan Keşfü’l-G ıtam n di adı verilen iki yayla açıklamaktadır. İki yaydan bi ve hayvan safhalarından geçerek insanda bulunur. liyle ilgili olarak Rıza Tevfık Doksan dokuz be rincisine, iniş yayı, İkincisine de çıkış yayı veri Neşe-i âdemdür ancak nejhâya kâbil vücûd yitten ibaret olan bu manzume selâsetsizliği (akı lir. İniş yayıyla, vahdetten kesretin doğmuş ola cılık) ile birlikte pek açık bir lisan ile yazılmıştır.” bileceği kabul edilir. İniş yayıyla, gayb âleminden der (Uçman 1982, 275). görünen âleme inen varlıklar (bitkiler, hayvan (Güneş vd. 2003, 77) Gaybî, Allah ve eşyanın aynı olması konu lar, insanlar ve insan-ı kâmil), çıkış yayıyla vah Nefh, kelimesi Allah’ın kendi ruhundan Hz. sundaki fikirlerinden dolayı çeşitli eleştirilere ma det âlemine ulaşır. Kur’ân’ın “Biz ondan geldik, Âdem’e üflemesi ve ilim anlamına gelir. Tasavvu ruz kalmıştır. (Doğan 2001, 383) Abdülbaki Göl- elbette ona döneceğiz” (Bakara 156.) hükm ü bu fa göre dört çeşit nefha (üfleme) vardır. Bu üfle pınarlı, “Gaybî’nin, kâinatı bir varlık sayıp o var şekilde gerçekleşmiş olur. Devir nazariyesi antik meler sonucunda beden, hayat bulur; kötü huylar lığın aynısını Allah tanıdığını, kâinattan münez felsefeden etkilenmekle birlikte zamanla İslâmî ölür ve ruhlar iyi huylarla bezenir. Sonunda, ruh zeh bir m abud tanımadığını belirtir. Vahdet-i bir karakter kazanmıştır (Torun 2003, 351-352). bedenden ayrılarak âlem-i m ana adı verilen ulvi mevcut yolunu tutarak bütün varlıkları tek bir Devir nazariyesi ile tenasüh nazariyesi bir- âlemlere yükselir. Âlem-i ulvî, külli aklın ve ilmin varlığın çeşitli suretleri olarak görme yolunda ol biriyle karıştırılmaktadır. Türk mutasavvıflarının olduğu yer olarak kabul edilir. Âlem-i süflîde, duğunu, bu fikirlerinin de kâinatsız ve maddesiz manzum ve mensur eserlerinde tenasüh akidesine akıl ve ilim olmaz. Âlem, âdem için yaratılmış Allah’ın varlığını kabul etmemek sonucuna yol dayalı bir devriye nazariyesinin olması m üm kün tır. Bütün eşyâ, ezeli ve ebedi olan mutlak kudre açtığını” belirtir (Gölpınarlı, 1969, 46). değildir. Ç ünkü bu şairler, tenasüh nazariyesini, tin mazharıdır. insana verilen cüzî kudret ve ilim, Gölpınarlı, Gaybî’nin bu kasidesinde bü tün tevhid ve şuhud mertebelerini izah ettiğini ve onun tenasüh fikrinde olmadığını da ifade eder değil devir nazariyesini; Kur’ân-ı Kerim ve hadis külli, sonsuz kudret ve ilmin algılanması için bir lerin ışığında işlemişlerdir (Güzel 2006, 771). ölçü özelliği taşımaktadır. Keşfül’-Gıtâ şiiri, “Devriyye’-i ‘arşiyye’-i (Gölpınarlı 1931, 120). Şayet bu açıklamayı ka külliyye fi-mevâlid-i selâse’-i ferşiyye m in te’lifi bul edersek onun Batı felsefesindeki panteist an Gaybî Efendi Kuddise Sırruhu” başlığı altında ya layışa daha yakın durduğu sonucuna varabiliriz. zılmıştır. Yaradılışın başlangıcını, varlığın nere Hâlbuki M uhyiddin Arabi’nin vahdet-i vücûd den gelip nereye gittiğini izâh eden bu şiirin bi anlayışına göre her şey Allah değil, onun ayna rinci beyti, varlığın tekliği düşüncesini net olarak daki suret misali yansımasıdır. Arabi’nin yolunda ortaya koymaktadır. H er beyti hakikat âleminin yürüdüğü bilinen Gaybî’nin şiir formundaki gö sırlarını aydınlatmaya vesile olan bu devriyenin rüşlerinin Gölpınarlı tarafından aşırı yorumlan bazı beyitlerini ele alalım: dığı söylenebilir. Vahdet-i vücûd nazariyesine göre varlık, İlâhi güzellikler, varlıklar içinde en çok in sanda görünür. Çünkü âdeme gelmeden içte ve dışta böyle bir varlık yaratılmamıştı. Bütün gü zellikler, insanda toplandı. İnsandan başka hiç bir varlıkta, hayal, söz ve suret yoktur. Yaratıcı nın isim ve sıfatları insanda ortaya çıkmıştır. Ke limelerin sahibi, eşyanın isimlerini insana öğret ti. İnsan, kelimelerin işaret ettiği manayı öğren di. Sınırlı kelimelerden, yeni terkipler farklı ibare ler türetti. Söylediklerine, kendisi bile hayret etti. B ir vücûddur cümle eşyâ ‘ayn-ı eşyâdur Hudâ Hep hüviyyetdür görinen yok Hudâdan maadâ Allah’ın isim ve sıfatlarından ibarettir. Bütün var lıklar, yüce Yaratıcının değişik şekillerdeki teza Rûh-ı Hakdur nutk-ı âdem dimedi m i ruhınâ ( Güneş vd. 2003: 75) Gaybî, kâinattaki bütün varlığı Allah’ın te 96 Söylemek, düşünm enin hem sebebi hem de so nucuydu. Söyledikçe kendisini Âdem kılan özel liğinin söylemek olduğunu fark etti (Bekiroğlu 2008, 32-34). Bütün ilahi isimler, insanda toplanmıştır. Bunun için insan, kendisinde tecelli eden isimle re iyi bir ayna olabilirse âlemin mutluluk kaynağı olur. Alemin kalbi olan insan, ilmiyle bütün var lık âlemini anlamaya çalışır. Başka varlıkların, bu özelliği yoktur. Dolayısıyla insan, âlemin şâhıdır. Bütün eşyâ, onun emrine verilmiştir. Alemden murâd, insandır, insanoğlu, âlemin sözcüsüdür. Başka bir ifadeyle inşân, kâinâtın gözü, kulağı ve dilidir. Cümleten esmaya camı rıüshâdur zâtun se Zât-ı Hakdan şanına nazil değül mi küllihâ (Güneş 2003, 79) Ey insan! Senin şahsında ilahi isimlerin he men hepsi ortaya çıkmıştır. İlahi kudret sana bü tün isimleri öğrettiğini buyurdu. Beyitte, “Âdem’e isimlerin hepsini öğretti.” mealindeki âyete tel mih vardır. Bütün güzel isimler (esmau 1-hüsnâ) insanda tecelli etmiştir. Alîm olan Allah, ilmi ni ve kelâmını, halife tayin ettiği insana emanet etti. Sınırsız kelimelerini sınırlı isimler haline ge tirdi. Ona müsemmayı, bir isimle isimlenmiş ne varsa hepsini de gösterdi. Bir anlamak ve anlat mak gücü verdi. Emanetçisi olan insanı melek lerden de üstün bir makama getirdi. (Bekiroğlu 2008, 31) İnsan, bütün varlıklar adına secde eder. Bü tün varlığın secdesini zât-ı ulûhiyete sunar. Çün kü melekler bile âdeme secde etmemiştir. İnsan elbisesi giymiş olan ilahi varlık, kıymeti bilinmez se hayvandan farkı kalmaz. Zîrâ bu âlemin yara tılma sebebi insandır. Bütün eşya, insanın yaratı lışıyla değer kazandı Yaratıcı, meleklere “insanın üstünlüğünü kabul edin, değerini bilin. Ona se lam edin. Eğilin onun önünde. Benim ruhumdan bir parçanın önünde eğilir gibi eğilin” buyurdu ( Bekiroğlu 2008, 28). Gaybî, göre âlemi ağaca, meyvesini de insana benzeterek (Türk kültür ve edebiyatında bu ben zetmeye yaygın olarak rastlanır) yaratılış ağacının anlamını ve varlığın sırrını daha somut bir şekil de anlatmaya çalışır. Meyve, çekirdeği vasıtasıy la tekrar ağaç olacaktır. Hz. Peygamber, varlığın (yaratılış ağacının) hem çekirdeği hem de mey vesidir. Âlem ağacının zemini, arştır. Dal ve bu dakları, ateş, hava, su ve toprak(anasır-ı erbaa) tır. Yaprak, çiçek ve meyveleri de mevâlid-i selâse (mâden, nebât ve hayvan)dir. Varlığın devri, tecelli şekliyle olur. Ezelden beri tecelli yoluyla yaratılış devam etmektedir. Bir varlık, başka bir varlık şeklinde değil, tama men kendi olarak yaratılmakta ve bir daha dün yaya gelmemektedir. Gaybî, tecellinin tekrarının olmayacağını belirterek tenâsuhu reddeder. Ona göre, bir varlığın başka bir varlık şeklinde yaratıl ma imkân ve ihtimali yoktur. Böyle bir kabul veya anlayış, insanın dünyaya gönderilme ve sınav hik metine de uygun olmaz, insanoğlu, aynı sorularla bir defa muhatap olur. Cevher, vücudun özüdür. Özü görmek iste yen ister âleme, isterse insana baksın. Farklı bir şey görmez. Ağaca bakarak onun şahsında mey ve görülebilir. Aynı şekilde, evrene bakarak onun meyvesi olan insanı görmek mümkündür. Yeryüzündeki bütün varlıklar bir gölge olup İlâhi kud reti temsil etmektedir İnsan, nasıl bir varlık olduğunun farkına varmalıdır. Dünya bahçesinin meyvesi âdemdir. Ağacın meyvesi olmazsa bahçıvan ona değer ver mez. Meyveyi olgun ve ham olarak iki kısma ayı ran Gaybî, ham olanları eşkiyâya; puhte (olgun) olanları da evliyâya benzetir. Ebed yolcusu olan insanın ezelde başlayan yolculuğu şüphesiz sonsuzluk âleminde noktala nacaktır. Gaybî, bu meşhur şiirinde bu yolculu ğun ve devrin macerasını şiir dili ile ele alarak in sanoğlunun kendi seferini kendisine anlatmak is temiştir. Türk tasavvuf şiirinin önemli örneklerin den birisi olan bu şiirin dayandığı temel düşünce, vahdet-i vücûd teorisidir. Bu teoriye göre, Allah ile evrenin tek varlık olduğu ileri sürülmektedir. Bu görüş, İslâm tasavvufunun da temelini oluştu rur. Dinler ise yaratan ve yaratılan iki varlık kabul eder. Tasavvufa göre ise sadece Allah vardır. Varlık Elli bin y ıl denilür neşr ile ba‘sin bir dahi âlemi, tek varlığın değişik tecelli, şekil ve görün Kuvvet-i ‘âlem zuhûr-ı âdeme vire cilâ tüsünden ibarettir. Mutlak varlık olan Allah, aynı (Güneş vd. 2003, 84) Ölüm ile kıyamet arasındaki yolun elli bin sene olduğu söylenir. Âlemin kuvveti, büyüklü ğü ise insanın yaratılışını gösterir. Bu âlem, insan yaratılmamış olsaydı ne anlam ifade ederdi. Gü zel bir sanat, müştak seyircilerin varlığını ve deva mının gerekliliğini zaruri hale getirir. zamanda m utlak güzelliktir. Güzellik de görün mek ve sevilmek ister. Yaratıcı bunun için evrende tecelli etmiştir. Tecellinin en mükemmel görün düğü varlık ise insandır. Tecellinin bütün özellik leri Allah’ın ilminde mevcuttur. Bu hal, eşyanın özüdür. Başka bir ifadeyle yaratılan her şeyin ha kikati ilm-i İlâhide saklıdır. Aynaya bakan insan, göz bebeğinde nasıl kendini görürse, Allah da bü Adem ise zâhir ile bâtını câmı durur Lâ-cerem dünyâ vü ‘ukbâ ile oldı ol melâ tün sıfatlarını topluca insanoğlunda görmek için onu yaratmıştır. (Mermer vd., ( Güneş vd. 2003: s. 85) Lâ-cerem düşdi sefer bu iktizâ ola tamam Kenz-i mahfîfeth olup mekşûfola sırr-ı amâ (Güneş vd. 2003, 76) Şüphesiz yokluk karanlıklarında başlayan se fer, şöyle tamamlandı; gizli hazine açılarak amâ (sonsuzluk) sırları varlık şeklinde ortaya çıktı. Ebediyet mertebesi anlamında kullanılan amâ kelimesinin sözlük anlamı; karanlık ve buluttur. Kenz-i mahfî, (gizli hazine) olan, her türlü kayıt tan, mekândan ve kuraldan münezzeh olan Allah, mevcudatı yaratarak kendi varlığını tanıtmak is tedi. Varlığın başlangıcı, sonu, içi ve dışı O’dur. O, Zahirdi Batındı. Evveldi, Ahirdi. İnsan, yü zünü nereye çevirse O, oradaydı. Çünki ‘âlem bir vücûddur evvel oldur âhir ol Sonuç olarak, 99 beyitten oluşan bu şiirde, ilm-i ezelîde ilk önce yaratılan Nur-ı Muhammedi’den -başta insan olmak üzere- varlığın yaratılma safhala rı ve bu süreçteki çeşitli sırlar ele alınmıştır. Bu nok tada şâirin, insanın macerasını anlattığı ve varlığın üzerindeki örtüyü kaldırmaya çalıştığı söylenebilir. Şâire göre, Yaratıcının varlığına perde gibi görünen varlık, aslında O ’nun aynıdır. Bunun için Gaybî, perde açılsa bile inancında bir değişiklik olmayaca ğını belirten Hazreti Ali’nin sözünü şiiri ile açıkla mak istemiştir. ■ Bibliyografya • BEKİROĞLU, Nazan, Lâ Sonsuzluk Hecesi, İstanbul, 2009 • Büyük Türk Klasikleri, C VI, İstanbul, 1992, • D O Ğ A N , A bdurrahman, Kütahyalı Sunullah Gaybî, İstan bul, 2001. Zâhir oldur bâtın oldur cümle ol öfıdin sofıa (Güneş vd.,2003, 84) Haşir günü insanoğlu için ayrı bir mana taşır. Güzellik ve çirkinlik, o gün karşılığını mutlaka bulur. Bu buluşma ve hesaplaşma olmadan var lığın yaratılış hikmeti anlaşılmaz. Devrin, önem li bir durağı da mahşer günüdür. İnsanın kıyame ti, kendi ölümüdür. Devriyyesinin son beyitle rinde, bâtınî gönül bilgisine sahip olma imkânı varken cahil kalmamak gerektiğini Gaybî, mari fet (bilgi)in mükâfatlandırılacağım, cehâletin de cezâlandırılacağını şöyle ifade eder: Marifetten hisse alup kendüfıi bildün ise Ehl-i cennetsin senündür cümle zevk ü safâ • Gaybî Divanı, İstanbul, 1963. • G Ö LPINA RLI, Abdülbaki, M elâmilik ve Melâmiler, İstan bul, 1931. • G Ö LPINA RLI, Abdülbaki, 100 Soruda Tasavvuf, İstanbul, • G Ü N E Ş, Mustafa; GÜ LER, Kadir, Kütahyalı Gaybî Sunullah 1969. ve Şiirleri, Kütahya 2003. • Cehl ile kalup özifıden olmadun ise habîr (Güneş vd. 2003, 85) 97 G Ü ZEL, A bdurrahm an, D inî Tasavvufî Türk Edebiyatı, An kara, 2006. • G Ü ZEL, Abdurrahman; T O R U N , Ali, Türk H alk Edebiyatı El Kitabı, Ankara,2003. • KEMİKLİ, Bilal, Sun ullâh-ı Gaybî Dîvânı, İstanbul, 2000. • M ERM ER , Ahm et vd.,Eski Türk Edebiyatına Giriş, Anka ra 2006. • PALA, İskender, Ansiklopedik Dîvân Şiiri Sözlüğü C.I-II, An kara 1989. • TATCI, Mustafa; K U R N A Z Cemal, Kütahyalı Bir G önül Eri Çavdaroğlu M üftî Derviş, Ankara 1999. • U Ç M A N , Abdullah, Rıza Tevfîk’in Tekke Ve H alk Edebiyatı • TATCI, Mustafa, Yûnus Emre Divânı, İstanbul, 2005. • UZUN ÇAR ŞILI, İ. Hakkı, Kütahya Şehri, İstanbul, 1932. İle İlgili Makaleleri, Ankara, 1982. (Güneş vd. 2003, 85) Dûzahîsin çek ‘azâbı cehlile kahr u ezâ 2006, 36-38) SOME OF THE DETERMINATIONS ABOUT GAYBÎ SUN’ULLAH’S POETRY UNIVERSE ( KEŞFÜ’L-KITA) Mustafa GÜNEŞ Asst.Assoc.Dr.,Dumlupınar University ,Faculty of Science and Literatüre Turkish Language and Literatüre Department mgunes 188(9;mynet.com SUMMARY______________________ Key Words: Sun’ullah Gaybî from Kü tahya, the follower of Yunus Emre, Keşfu 1-Gıta. Ratherly known vvith the title “Hüdâ Rabbim”, Sun’ullah Gaybî Effendi from Kütahya, vvas one o f the mystic poets o f the XVIL Century. In 1649, vvith his father’s suggestion, he vvent to İstanbul. There he joined the service o f his hodja, İbrahim Effendi. He stayed in İbrahim Effendi s dervish lodge for six years and undervvent a period o f suffering and then became his caliph. W ith his frank and understandable Turk ish, he proved that he is a good follovver o f Yunus Emre. In his poetry, he used both syllabic m eter and aruz (a prosody vvritten according to the rules o f classical O ttom an poetry) meter. Am ong his collected poems, there is famous qasida, called Keşful-Kıta, vvith 99 verses. O ne o f the vvell-knovvn poems o f Gaybî, Keşfu 1 Kıta deals vvith the special topics concerning the creation. This poem vvas copied by the scribers (the vvriters vvho copy the vvork by handvvriting) either in the introduction o f the collected poems as a part of it or in the end as an extension. This poet, İNTRODUCTİON___________________ G aybi, mostly knovvn as “G od” vvas born in Çavdar Kalburcu village o f Kütahya in 1615. His father is M üfti Sheikh Ah met and his grandfather is Ahmet Besir of poetry. Gaybî sees ali the existences in the universe as the manifestation o f God, in other words, as different images, manners and reflections o f him. In the fırst verse o f his famous ode, the poet expresses that on the visible and invisible faces o f the object, there is no other truth other than God and everything else is composed o f his only one actuality. T he fırst verse o f the qasida is accepted as the summary o f ali the ideas o f the poet. We are going to discuss this poems general content and topics in some o f its verses him Efendi, under the name o f “Sohbetname”1. inform ation about the ancestors o f İbrahim Efendi is in “Biatname”.. His some other vvorks are; Tariku’l Hakk fft-Tavecühi’l-Mutlak, R uhu 1Hakika, Şerh-i Esmâ-i Hüsnâ, Akâidnâme ve from Kütahya Dervishes. Mebârimu 1-Ahlâk fı Tarîkati’l-Uşşak. His father Ahmet Besir vvas both a lecturer and mufti. His grandfather Seyyid Ahmet Besir is knovvn as “Kalburcu Sehikh o f Çavdar Baba”. This family is generally knovvn as the family of dervishes. Father Ahmet Besir is caliph o f Merkez Efendi at the same time. Gaybi got his fırst edu cation and discipline from his family. (Tatci vd Sun’ullah Gaybi from Kütahya died in the lodge he vvas serving for in 1663 and novv is in Kütahya Musalla graveyard in a tomb vvhich vvas made for him. (Güneş vd. 2003, 16-58) Some Thoughts that KEŞFÜ’L KITA Evokes 1999, 2) His being a member o f sheiks family contributed his sufıstic talents. In 1649, upon his fathers suggestion, Gaybi vvent to İstanbul and joined İbrahim Efendi and he stayed in his lodge As a spiritual architect o f the XVHth Century, Sun’ullah Gaybi from Kutayha, vvho is also the m ost reminiscent poet o f Yunus Emre in Sufıstic Turkish Literatüre, telis that one vvho reads or listens his poems vvill get unwind spiritually. for 6 years o f suffering and became his caliph. In 1655 he returned to Kutayha and served in the In Keşfu 1 Kıta, vvhich is one o f the favourite lodge o f his grandfather, Kalburcu Sheikh Father vvorks o f Gaybi, special subjects about creation o f Ahm et Besir. In his vvorks he generally dealed vvith unity o f the body, reality, allusion, hum an and progress. H e accepted man as the çenter of universe. Love o f God, presence o f God, names, features, actions and hum an and essence are the other themes he dealed vvith. in consideration o f its content, can be ac cepted as the summary o f Gaybî’s collection H e collected his intervievvs vvith his sheikh İbra He took the vvord “Everything is knovvn vvith are dealed. This poem is vvritten either as the in troduction o f the collection or continuation o f it. (Kemikli 2000, 65) This poem may be accepted as the summary o f Gaybi collection in term of its content. Here, we are going to m ention about the content and topics o f some lines o f the poem. Keşfü’l-Gıta means unearthing, revealing its adverse” as his guide and tried to shovv that good the secrets in universe o f substances. It is thought and evil are two different complementaries o f hu that name o f Keşfü’l Gıta came from N ib Ali’s man spirit. He stated that love is the vital term that favourite quotation “Even the curtain o f divine supports the existence and continuity of life. eternity is vanished, my belief vvouldn’t be in another vvay.” Though he vvasn’t as successful in lyricism as Yunus Emre, he expressed his feelings in familiar and clear Turkish and shovved that he vvas a close pursuer o f Yunus. H e used both syllable and line measure in his poems. He tried not to use Arabic and Persian vvords in poems vvhich he vvrote in (Uçman 1982, 274). As knovvn, there are various levels o f knovving God. Related to ideas Gaybi m entioned in his ode, he can be regarded ahead o f conditions o f his time and knovvledge. Gaybi Sun’ulllah from Kütahya, like the favourite quotation o f Nib Ali, he telis that he measure. His favourite ode “Keşfu 1-Gıta” is in his col lected poems, vvhich consists o f ninetynine lines. knovvs divine secrets and he see the Creator vvith 1 These intervievvs which are very important in terms o f sufism, are being prepared to be published by us. 98 spiritual eye. Revealing the secret treasure may be (Mermer 2006, 36-37). Similarity betvveen these regarded as revealing the divine secrets. two points o f view doesn’t make it necessary to Protected divine spirit came to earth after experiencing various phases and wants to go back to make a connection betvveen Islamic Sufism and pantheism. part of his “Mevlid” ; W hen there vvas nothing existing, “it” vvas there “It” vvas the Creator. its previous position. In Sufism Literatüre, spir- Gaybi says in the last line of his famous ode its coming from divine level to visible universe that this ode is formed of ninety-nine lines and is called kavs-ı nüzul (descent curve) and its rise those vvho understand the meanings of these lines from this universe to divine level is called kavs-i vvill eventually get spiritual treasure and sultan- huruç, (rising curve). Poet States that ideas in his ate. As known, complete explanation of Sufıstic collection are merely related to divine secrets and terms in this ode need long time study and deep these freshen the readers. sufficiency. Sun’ullah Gaybi from Kütahya, like other Poems vvhich explain the belief of the age poets who pursue Yunus Emre, uses poem as a in Sufism are called anniversaries. Poems in this means of expressing feelings and ideas. Though form explains the creation of the universe and the expression style of this ode , which is more fa topic is the progress of the substance. Ali substances vvere present in the Creator’s eternal knovvledge. Every substance has an image in ‘its form. Objects and events happen in this form. As a result everything is accepted as its dif ferent images. These images are identities of “it”. Substances have no individual bodies. Taking body into hand vvith the beginning and end ideas is just a putative condition and is not real. Body is something that has no beginning and end as vveil and it is continuity and reality itself. Reality may not have a beginning or end. mous than his collection, is accepted as inaccu- Theory o f age is explained vvith tvvo curves ra te , it is accepted as the best example o f anniver- God vvho names itself as a secret treasure vvants named kavs-i nüzul and kavs-i huruç (descent , sary. Related to language of Keşfu 1-Gıta , which to be seen and knovvn. Divine light is found in rising curve). First curve is called curve o f descent was written in ode measurement, Rıza Tevfîk says human being after passing through the stages of and second curve is called rising curve. W ith de seven firmaments, four components, ore, plants and animals. “ This text which is formed of ninety-nine lines, scent curve, substances coming dovvn from the was written in a very fluent and clear language. lost universe to the visible universe (plants, ani- (Uçman 1982, 275). mals, hum an and mature man), rise to universe Gaybi was exposed to various criticisms re of unity vvith curve of rising. (Bakara 156.) Verse lated to his ideas that God and objects are the of Koran comes true in this vvay We came from same things. (Doğan 2001, 383). Abdülbaki “it” , surely vve vvill return to “it”. Theory of age Gölpınarlı States that “Gaybi regarded universe vvas also influenced by archaic philosophy but as an object and accepted the same thing as God in time it gained Islamic identity. (Torun 2003, and he didn’t accept any other gods apart from 351-352). Theory o f age and transmigration o f soul are sometimes mistaken. In Turkish poets verse tions of the same thing and his ideas resulted in vvorks there can not be a theory of age based on that without universe o f the objects he didn’t ac transmigration of soul. Because these poets ap- cept the existence o f God. (Gölpınarlı, 1969, 46). plied transmigration o f soul not under the theory Gölpınarlı States that Gaybi explains in his o f age but under the light of Koran and its verses. (Güzel 2 0 0 6 ,7 7 1 ) The poem Keşfül’-Gıta vvas vvritten un of the soul. (Gölpınarlı 1931, 120). Ifw e happen der the name “Devriyye’-i ‘arşiyye’-i külliyye to accept this idea, we can see that he is closer fi-mevâlid-i selâse’-i ferşiyye min te’lifi Gaybî to the idea o f pantheism of Western philosophy. Efendi Kuddise Sırruhu”. First line of this poem, However, according to unity of the body under- vvhich States the beginning o f the creation, vvhere standing of Muhyiddin Arabi, everything is not it came from and vvhere it is going, makes the God, but its reflections just like mirror images. uniqueness of the substance clear. Lets take a look It can be said that Gölpınarlı commented aggra- at some lines o f this anniversary vvhich is a perfect vately on poetry form and views of Gaybi who tool to enlighten the secrets o f reality: the body, substances are just names and features of God. Ali substances are just different forms of universe as the same ore. This means that sub stances are regarded as God. Substances must be regarded as different forms or images o f the Creator. Facts of this subject were also seen in Platon who was one of the philosophers of Alexandria. However, religions accepted two terms, Creator (God) and created (living - non-living). Uniqueness of substance in Islamic Sufism took the name of pantheism in modern philosophy. four kinds of nefh. After these body comes alive , to divine level. Universe of sublime is accepted as the place vvhere ali m ind and knovvledge exists. In universe o f inferiors there can not be m ind and knovvledge. Universe is created for human. Every thing is form of eternal povver. Partial povver and knovvledge are given hum an as a measurement to Divine excellence is seen in hum an more than any other substances. Because, prior to human, there vvasn’t any creature like that. Ali excellences gathered in human. There aren’t any signs o f dream, vvord image other than human. Creator’s names and features came into existence vvith the presence of human. The ovvner of the vvords taught the names of the things to human. Hum an learned meanings o f the vvords. He pro- A li substances are united and same thing is God duced nevv terms and vvords out o f limited stock. Everything is identifications, there is nothingseen He even got surprised vvhat he told. Telling vvas other than God. both the reason and the result of thinking. As he (Güneş vd. 2003: 75) the Creator. (Pala 1989, 509). Unity o f the body , as the basis of Islamic Sufism, regards God and Nefh means God’s giving Nib Adam from his ovvn soul and knovvledge. In Sufism there are understand the eternal povver and knovvledge. is not a supporter o f the idea of transmigration According to the conception o f the unity of (Güneş vd. 2003, 77) evil dies and souls become surrounded with good universe. As he watched the way o f unity o f the was knovvn to be a follower of Arabi. D idntyour brain tellyour soul about Divine soul. spirits. Eventually sprits leave the body and rise body and regarded ali objects as various reflec- ode ali the levels o f unity and evidences and he Ifbody is united human being is happy Gaybi accepts everything in universe as re spoke, he realized that vvhat made him Adam vvas his speaking ability. (Bekiroğlu 2008, 32-34 flections of God in various images. In lines above, Ali divine names are gathered in human. For it is told that in visible and non visible sides of the this reason if human succeeds being the mirror substances there is no reality other than God and of the names he carries, he vvill be the resource of everything is made out o f single substance. In this happiness of the universe. Hum an, heart o f uni point first lines o f this famous ode are accepted verse, tries to understand the universe of the sub as the summary o f this poet. Substance must be stances vvith his knovvledge. O ther creatures don’t taken into hand vvith its beginning and end. At have this feature. For this reason human is the the beginning images vve see novv vvere not exist- king o f the universe. Ali objects are granted for ing; eventually they vvill vanish avvay. his service. Universe’s aim is human. Hum an be Süleyman Çelebi also says in introduction 99 ing is the spokesman o f the universe. In another expression hum an is the eye , ear and tongue of Fruit o f the vvorld garden is human. If a tree has the universe. no fruits, the gardener isn’t interested in that tree. theory, G o d and universe are regarded as united. Cümleterı esmaya camı nüshâdur zâtun senün Gaybi classifıes fruits into tvvo ; ripe and ravv, ravv T his idea is the basis o f Islam ic Sufısm. Religions Zât-ı Hakdan şanına nazil degül m i küllihâ ones are brigands and ripe ones are saints. accept tvvo different things, the C reator an d the Elli bin y ıl denilür neşr ile basin bir dahi Created. A ccording to Sufısm there is only G od. Kuvvet-i (âlem zuhûr-ı âdeme vire cilâ Universe o f substances are m ade o f different (Güneş 2003, 79) H um an being! Almost ali divine names revealed in your character. Divine power told that ( Güneş vd. 2003, 84) you had been taught ali names. In these lines the It is said that the way betvveen death and verse o f Koran is reminded “Adam was taught judgement day lasts fıfty thousand years. Povver ali names.” Ali excellent names existed in hu o f the universe shovvs the creation o f human. If etry, is the u nity o f the body. A ccording to this form s and images o f a single substance. G o d exists an d “it” is the basis o f ali beauties. T h is beauty vvants to be seen an d loved. C reator created universe for this reason. man (esmaü’l-hüsna). Scholar God consigned its there isn’t any hum an , this universe vvould be T h e p ro o f o f existence is seen at h u m an knowledge and words to hum an. It made unlim- vvorthless. To perform a good art, you must have being perfectly. Ali the features o f existence are ited words turn into limited names. It showed continuous audience. present at G od. T his form is th e core o f substanc everything vvhich vvas named, to hum an. It gave Adem ise zâhir ile bâtını câmı durur the ability to understand and speak. It put hu Lâ-cerem dünyâ vü ‘ukbâ ile oldı ol melâ man, vvhich vvas its consignee in a higher position than its angels. ( Bekiroğlu 2008, 31) Hum an prays for the name o f ali creatures. (Güneş vd. 2003: s. 85) Lâ-cerem düşdi sefer bu iktizâ ola tamam Kenz-i mahfîfeth olup mekşûf ola sırr-ı amâ H e gives pray o f ali creatures to God. This is be It is out o f doubt that travel vvhich began divine the substance in disguise o f human, vvill in the dark o f absence vvas completed in this have no difference from animal if not given ap- vvay ; secret treasure vvas opened and secrets of propriate vvorth. Hovvever , this universe is creat- eternity(ama) came into existence in the form ed for human. Ali objects gained importance vvith o f substance. T he vvord “ama” means dark and creation o f human. T he Creator commanded its cloud. God vvho is a sccrct treasure itself, different angels ; Accept the superiority o f human, vvorth from every kind o f record, place and rule, vvanted him. Greet him, prostrate in front o f him. Pros to introduce itself by creating human. Beginning trate in front o f him just like you are prostrating , ending, inner and external parts of existence are Gaybi resembles universe to a tree and its present at G o d ’s eternal knovvledge. Just like a m an vvho looks at a m irro r and see his pupil, G od created h u m an to see his ovvn features. (M erm er vd., 2006, 36-38) To sum up, in this ode o f ninety-nine lines, ( Güneş vd. 2003, 76) cause even angels didn’t prostrate to Adam. If this in front o f me.” ( Bekiroğlu 2008, 28). es. In other vvords, core o f every created th in g is ali “it”. “It” vvas Evident. It vvas Generation. “It” vvas the First. “It” vvas the Latest. Wherever hu various phases o f creation and secrets o f this phases are taken into hand from beginning and creation o f holy light o f M uham m ed to hum an beings. In this point, it can be said th a t this poet tried to teli ab o u t the adventures o f h u m an and u nearth the secret över substances. A ccording to poet, substance vvhich is seen as a curtain to G o d ’s existence is in fact G o d itself. For this reason G ay bi tried to explain his poem vvith N ib Ali’s fam ous vvord, even this curtain vanishes, m y belief vvon’t change. ■ fruits to hum an so he makes the reason o f crea man being looked, “it” vvas there. tion o f tree and secret o f substance more clear. (In Çünki 'âlem bir vücûddur evvel oldur âhir ol BIBLIOGRAPHY Turkish culture and literatüre this comparison is Zâhir oldur bâtın oldur cümle ol öndin sofıa • BEKİROĞLU, Nazan, L â ; Syllable o f Eternity, İstanbul, 2009 • Büyük Türk Klasikleri, C VI, İstanbul, 1992, often seen). W ith the seed o f fruit, there vvill grovv ( Güneş vd.,2003, 84) a nevv tree. Dear Prophet is both seed and fruit o f creation. The floor o f the universe is the sky. Judgement day has a special meaning for hu Branches are fire, vvater, air and earth. Leaves , man. Good and evil vvill eventually get their re flovvers and fruits are the other creatures. sults in that day. W ithout this meeting , creation Circulation o f the substance happens vvith existence. Creation has continued since beginning. A substance is not created in the form of another, it is completely created in its ovvn form Gaybî Divanı, İstanbul, 1963. • GÖLPINA RLI, Abdülbaki, People o f nib İbrahim, İstanbul, secret o f human can not be understood. Another • GÖLPINA RLI, im portant stop o f this circulation is judgement • Sufism in 100 Questions, G Ü N E Ş, Mustafa; GÜ LER, Kadir, Gaybî Sunullah from Kü tahya an d his poems, Kütahya 2003. G Ü ZEL, A bdurrahman, Religious Sufistic Turkish Literatüre, Ankara, 2006. refuses transmigration o f soul by stating that there would be no second existence chance o f a spiritual knovvledge, we must not stay ignorant creature. According to him, there is no chance and knovvledge vvill be crovvned and ignorance that a substance may be created in the form of vvill be punished that day ; another substance. Accepting this or such an un- Marifetten hisse alup kendüni bildün ise derstanding is not appropriate to the secrets of Ehl-i cennetsin senündür cümle zevk ü safâ • G Ü ZEL, Abdurrahman; T O R U N , Ali, H andbook o f Turkish Folk Literatüre, Ankara,2003. • KEMİKLİ, Bilal, Collections o f Sunullâh-ı Gaybî, İstanbul, 2000 . • M ERM ER , Ahm et vd.,Introduction to O ldTurkish Literatüre, Ankara 2006. • PALA, İskender, Dictionary o f Collected Poems Volume.I-II, Ankara 1989. • TATCI, Mustafa; K U R N A Z Cemal, Cavdaroglu Deruvish • U Ç M A N , Abdullah, Articles o f Rıza Tevfik about Lodge and Cehl ile kalup özinden olmadufı ise habîr • TATCI, Mustafa, Collections o f Yûnus Emre, İstanbul, 2005. Dûzahîsin çek ‘a zâbı cehlile kahr u ezâ • UZUN ÇAR ŞILI, İ. Hakkı, C ity o f Kütahya, İstanbul, 1932. ( Güneş vd. 2003, 85) hum an’s being sent to earth. H um an experiences M u fti; a heart soldier from Kütahya, Ankara 1999. Folk Literatüre, Ankara, 1982. ( Güneş vd. 2003, 85) to see the core may either look the universe of human. There is nothing different. By looking to Hum an’s travel, vvhich began with the begin a tree, one can see its fruits. Similarly by look ning and vvill last in eternity. In his this famous ing universe, one can also see its fruits; human. poem, Gaybi tried to explain this travel by men- Ali substances in universe become shadovvs and tioning from his ovvn travel. Hum an must realize vvhat a creature he is. Abdülbaki, İstanbul, 1969. • death. In the last sentences o f his anniversary, Gaybi represent divine povver. 1931. day. Hum an’s ovvn judgement day is his ovvn States that vvhile we have the chance o f possessing Ore is the core o f the body. Those vvho vvant D O Ğ A N , A bdurrahman, Sunullah Gaybî from Kütahya , İstanbul, 2001. • and never comes back to earth again. Gaybi same questions only once. • Basic idea o f this poem, vvhich is one o f the most im portant examples o f Turkish Sufısm po- 100 EINIGE FESTLEGUNGEN ÜBER DAS GEDICHTSWELT (KEŞFÜ’L-GITA) DES GAYBÎ SUN’ULLAH VON KÜTAHYA Mustafa GÜNEŞ Asst. Assoc. D r., DPU Fakültât für VVissenschaft und Literatür Fachrichtung Türkische Sprache und Literatür KÜTAHYA mgunes188(i;mynet.com Z U S A M M E N F A S S U N G ______________________________________ Schlüsselwörter: Gaybî Sunulla Efendi von Kütahya , Anhânger von Yunus Emre, Keşfü’l-Gtta. einer von Gaybî’s bekanntesten Gedichten, wurden spezielle Themen zur Schöpfung behandelt. Dieses Gedicht, wurde von Verfıelfâltigern (durch Handschriften das Werk vermehrende Schreiber) entweder als ein Anfangsteil des Versliteraturs oder am Ende als fortführende Exemplare Herr Gaybî Sun’ullah, der in Kütahya eher m it dem Titel “Hüdâ Rab- verfasst. Dieses Gedicht kann inhaltlich als Zusammenfassung des Gaybî bim” bekannt İst, gehört zu den Mystik-Dichtern des XVII. jahrhunderts. Versliteratures aufgenommen werden. Gaybî, nim m t aile Wesen des Uni- M it dem Rat seines Vaters ging er in 1649 nach İstanbul. Gaybî, der hier versums als Gottes Manifeste, das heisst als Erscheinungen und Reflexio- m it seinem geistlichen Lehrer İbrahim Efendi eine Beziehung anknüpf- nen in verschiedenen Gestalten an. te, blieb 6 Jahre lang in seinem Derwischekloster, hârmte ab, wurde sein Nachfolger. Der Dichter sagt im ersten Doppelvers seiner berühmten Hymne aus, dass in sichtbaren und unsichtbaren Flâchen des Gegenstandes keine an- Indem er seine Empfındungen in einer herzlich und verstândlichen Türkischen Sprache zum Ausdruck brachte zeigte er, dass er ein guter dere Realitât als die des Gottes vorhanden İst alles und alles nur bestehend aus einem Geschöpf İst. Der erste Doppelvers seiner Hymne, w ird als Yunus Nachfolger İst. In seinen Gedichten benutzte er den Silben sowie Zusammenfassung ali der Auffasungen des Dichters angenommen. In die- VersmaE. In seiner Versliteratur İst eine, aus 99 Doppelversen bestehen- sem Artikel werden wir uns m it der allgemeinen Inhalt dieses Gedichtes de berühmte Hymne namens “Keşfü’l-Gıta” vorhanden. Im Keşfıi’1-Gıta, und m it den behandelten Them en in manchen Doppelversen befassen. E IN F Ü H R U N G __________________________ G aybî der in Kütahya, eher m it dem Titel “Hüdâ Rabbim” bekannt İst, wurde in Çavdar Kalburcu D orf im Kütahya in 1615 gebohren. Sein Vater war, Mufti Scheich Ahmed Efendi und sein GroEvater war Pir Ahmed Beşir Efendi von den Derwischen von Kütahya. Sein Vater Ahmed Beşir Efendi, war in Kütahya Lehrer an islamischen Schulen und Mufti. Sein GroEvater Pir Seyyid Ahmed Beşir Efendi, war bekannt als “Vater Kalburcu Scheich Çavdar”. Diese Familie, waren zumeist Denvisch Familien. Pir Ahmed Beşir Efendi, İst zugleich auch der Nachfolger von Merkez Efendi. Seine Grund- Erziehung und Bildung bekam Gaybî, von seiner Familie. (Tatcı vd.1999, 2) Seine Abstammung von einer Scheichen Fa milie, hatte W irkungen auf die Entwicklung sei ner sufıstischen Seite. Gaybî, der 1649 m it dem Rat seines Vaters nach İstanbul ging und sich dort İbrahim Efendi widmete, hârmte im Derwischekloster von seinem Führer İbrahim Efendi, wo er sechs Jahre blieb, ab; wurde sein Nachfolger. 1655 kehrte er nach Kütahya zurück und diente im Derwischekloster seines GroEvaters Kalburcu In seiner Versliteratur İst eine aus 99 D op Scheich Pir Ahmet Beşir Efendi. In seinen Werken pelversen bestehende berühmte Hymne namens behandelte er meistens Them en wie Einigkeit des “Keşfu’l-Gıta” vorhanden. Die Gesprâche die er Leibes, Tatsachen, Rezitierung, Menschen und von İbrahim Efendi befolgte, brachte er in seinem Verfolgung der Mystik. D en Menschen, empfing Sohbet-nâme1 benannten Werk, zusammen. Die er als Z entrum des Universums. Gottes Liebe, Kenntnisse über İbrahim Efendi’s Reihe, sind in Gottes Wesen, Namen, Eigenschaften, Taten, der seinem Prosa-Werk namens Biat-nâme (-Treue- Mensch und Gelüste waren weitere Them en, die Brief). Er hat auch Werke wie; Tarikul Hakk er in seinen Werken behandelte. f i *t-Tavecühi ’l-Mutlak, Er bemühte sich, ausgehend von der Grundlage “Alles wird m it seinem Gegensatz bekannt” dar- Rûhul-Hakika, Şerh-i Esmâ-ı Hüsnâ, Akâidnâme ve MehârimÜl-Ahlâk fit Tarikatı l-Uşşak. zulegen, dass die Begriffe gut und böse im Leben, Sun’ullah Gaybî von Kütahya, starb im Jahre im Grunde zwei unterschiedliche Erscheinungen 1663 in einer kleinen Denvischekloster in dem und Ergânzer der menschlichen Seele İst. Er beton- er diente un liegt im Kütahya Musalla Friedhof te dass die Liebe, der grundlegende Begriff fîir die in einer für ihn errichteten Meusoleum. (Güneş Existenz und Fortdauer des Lebens İst. vd. 2003, 16-58) Obwohl seine Lyristische Seite nicht so erfolgreich wie Yunus Emre İst, zeigte uns der Aus druck seiner Empfındungen in einer herzlichen WORAN KEŞFÜ’L-KITA UNS ZUM DENKEN ANREGT: und verstândlichen Türkisch, dass er ein guter Sun’ullah Gaybî von Kütahya, der als im Yunus Nachfolger İst. In seinen Gedichten be XVII. Jh. lebende Herzens-Architekt die Beson- nutzte er, den Silben sowie den VersmaE. Er be derheit hat zu den Dichtern zu gehören, die im mühte sich in seinen Dichtungen, welche er mit Sufı-Türkischem Literatür am meissten an Yunus SilbenmaE schrieb, Arabisch und Persische Wörter und Synthesen nicht viel zu benutzen. 1 Diese Plausche (Sohbet-nâme), die hinsichtlich der Sufı-Kultur von Bedeutung sind, werden von uns zur Veröffentlichung vorbereitet. 101 Emre errinern, betont dass Menschen die seine ben einer flüssigen auch m it einer sehr offenen Gedichte lesen öder hören, sich im geistigen Sin- Sprache verfasst.” (Uçman 1982, 275). ne erleichtern werden. senheit. Die Versdichtungen die den Rotierungsglau- Gaybî, war wegen seinen Ansichten zum ben im Sufısmus beschreiben, werden Patrouille In Keşfu 1-Gıta, einer der berühm ten Dich- Them a, dass G ott und Gegenstand gleich sind, genannt. Dichtungen die in diesem Stil geschrie tungen von Gaybî, werden spezielle Them en zur verschiedenen Kritiken ausgesetzt. (Doğan 2001, ben wurden, erlâutern die Erschaffung des Uni- Schöpfung behandelt. Dieses Gedicht wurde von 383) Abdülbaki Gölpınarlı hebt hervor dass: versums und behandeln den Verlauf der Wesen als Thema. einigen Vervielfâltigern als ein Teil von der Vers “Gaybî, das Universum als Bestand betrachtend, literatur am Anfang oder als Fortsetzung dessen das gleiche Bestand als G ott anerkennt; keinen, Die Rotierungs-Theorie, werden m it kavs-i zum Schluss, in Exemplaren verfasst (Kemikli vom Universum entfernten G ott kennt. Dass er nüzul und kavs-i huruç benannten zwei Bogen 2000, 65). Dieses Gedicht İst vom inhaltlichem sich auf dem Weg befindet, den Weg der Wesens- erklârt. D er erste dieser Bogen heiEt Unterstiegs her, als Zusammenfassung des Gaybî Versliteratu- Einheit verfolgend, aile Wesen als verschiedene bogen, der zweite dagegen Au8fstiegsbogen. Es res annehmbar. W ir werden in unserem Artikel, Nachbilder von einem zu sehen; dass diese An wird angenommen, dass m it dem Unterstiegsbo den allgemein-inhalt dieses Gedichtes und die sichten von ihm zu dem Resultat des nicht Aner- gen von der Einheit die Vielzahl entstanden sein behandelten Them en in einigen einzelnen Dop kennungs von Gottes-Existenz ohne Universum könnte. Die Wesen (Pflanzen, Tiere, Menschen pelversen betonen. und Materie, führt” (Gölpınarlı, 1969, 46). und jene, die den Nirvana erreichten), die mit dem Unterstiegsbogen von der unsichtbaren Welt KeşfüT-Gıtâ bedeutet, die Hülle aufdecken, Gölpınarlı âuBert, dass Gaybî in seiner herunternehm en und die geheimen Mysterien Hym ne aile Vereinzigung und Verstândniss Ebe in die sichbare abstiegen, erreichen m it dem Auf im Wesens-Welt enthüllen. Es wird determi- nen erklârt und er der Ansichten des Seelemvan- stiegsbogen die einheitliche Welt. Die Geltung im niert, dass Keşfu 1-Gıtanm eine Benennung sein derungs nicht anschlieBt (Gölpınarlı 1931, 120). Koran “W ir karnen von ihm, natürlich werden könnte, die von Hz. Ali’s berühmte Rede “Selbst Falls wir diese Aussage bekennen, können wir da- wir wieder zu ihm zurückkehren” (Bakara 156.) wenn sich der göttliche Unendlichkeits-Vorhang raus schlieEen, dass er dem Pantheist-Verstândnis m irde somit verwirklicht. Die Rotierungs-The öffnen würde, wâre mein Glauben nicht anders” der westlichen Philosophie, nâher ist. Tatsâchlich orie gewann, zusammen m it der Beeinflusssung inspiriert wurde (Uçman 1982, 274). W ie wir aber ist nach dem Existenz-Einheit Verstândnis von der antiken Philosophie, m it der Zeit einen schon wissen hat der Wissen des Gotteserkennt- von M uhyiddin Arabi nicht alles Gott, sondern islamischen Charakter (Torun 2003, 351-352). nis (mârifetullah) viele Ebenen. Es kann gesagt wie die Reflexion seiner Nachbilder im Spiegel. Die Rotierungs-Theorie und die Seelen- werden dass Gaybî, m it den Ansichten die er in Es kann gesagt werden dass Gaybî s Ansichten im wanderungs-Theorie solken nicht durcheinan- seiner Hym ne zum Ausdruck brachte, im Rah- Dichtungsstil; von dem wir wissen, dass er Arabî s dergebracht werden. Es ist unmöglich, dass in m en der Bedingungen und Wissen seiner Zeit, in Weg verfolgt; von Gölpınarlı zu heftig interpre Versdichtung und Prosa Werken der türkischen einem âuEerst fortgeschrittenem Punkt war. tiert wurden. Mystikern, eine sich auf den Seelenwanderungs- Gaybî Sun’ullah von Kütahya sagt in seiner Nach der Theorie Einheits-Existenz ist das Bekenntnis stützende Rotierungs-Theorie vor berühm ten Hym ne, âhnlich wie die Rede von Wesen bestehend aus nur Gottes Nam en und Ei- handen ist. Denn diese Dichter haben nicht die Hz. Ali, dass er die göttlichen Mysterien kennt genschaften. Aile Wesen sind Erscheinungen des Seelemvanderungs-Theorie, sondern die Rotie und den Schöpfer m it seinem Herzensauge Ge- hohen Schöpfers, in verschiedenen Formen (Pala rungs-Theorie im Licht des Koran-ı Kerim und sehen hat. Es kann als die Entdeckung des ge 1989,509) Der Existenz-Einheits Verstândnis den Überlieferungen, behandelt (Güzel 2006, heimen Schatzes, die Offenlegung der göttlichen nach, der die Grundlage des islamischen Sufısmus 771). Mysterien, interpretiert werden. ist, werden G ott und Universum als ein und der- Das Gedicht Keşfül’-Gıtâ, wurde unter Die göttliche Seele in Aufbewahrung, steigt selbe Wesen angenommen. Diese Gegebenheit dem Überschrift “Devriyye’-i ‘arşiyye’-i külliyye nach der Uberschreitung vieler Stadien in die be- bedeutet die Vergöttlichung des Wesens. Das We- fı-mevâlid-i selâse’-i ferşiyye m in te’lifı Gaybî kannte Welt runter und will wieder in die gleiche sen soll als verschiedene Form und Erscheinung Efendi Kuddise Sırruhu” geschrieben. Das erste Stellung aufsteigen. Im Sufı-Literatur wird der des Schöpfers erkannt werden. Die Grundlagen Doppelvers dieses Gedichtes, welches den Anfang Abstieg der Seele von Rat der Geister in die sicht- dieses Themas, werden auch bei Platon, einer der der Schöpfung, von woher das Wesen kommend bare Welt, kavs-i nüzul (Unterstiegsbogen), die Philosophen der İskenderiye Schule, gesehen. wohin er geht erklârt; legt die Ansicht des Ein Rückkehr der verbannten Seele in den Götter- Die Religionen dagegen haben zwei Wesen aner- zigartigkeits der Wesen, deutlich dar. Behandeln welt kavs-i huruç (Aufstiegsbogen) benannt. Der kannt: den Schöpfer (Gott) und die Schöpfung wir einige Doppelversen dieser Patrouille, dessen Dichter betont, dass die geâuBerten Ansichten in (lebend-leblos). Die Einzigartigkeits Befındung jede einzelne Doppelvers die Erleuchtung der seiner Versliteratur, die in seiner bekannten Reihe in der islamischen Sufısmus, bekam in der mo- Realitâts-Welt Mysterien veranlasst: etabliert İst; nur bestehend aus göttlichen Myste dernen Philosophie den Nam en Pantheismus. rien ist und die Leser erleichtert. (Mermer 2006, 36-37) Die Âhnlichkeiten zwi- Sun ullah Gaybî aus Kütahya venvendet die Dichtung, genau wie andere Dichter die Yunus Emre verfolgen, als ein M ittel seine Gefühle und schen diesen zwei Befındungen, erfordern nicht die Anknüpfung der islamischen Sufı-Quelle zur Pantheismus. Bir vücûddur cümle eşyâ ‘ayrı-ı eşyâdur Hudâ Hep hüviyyetdür görinerı yok Hudâdan maadâ Ein Leib sind samtliche Gegenstande, das gleiche Gegenstand ist Gott Das ist die Identitât, nichts sichthares ausser Gott Ansichten zum Ausdruck zu bringen. Obwohl Gaybî sagt, im letzten Doppelvers seiner das Ausdrucksstil seiner Hym ne, die bekannter Hymne, dass dieses erwâhnte Gedicht aus 99 als seine Versliteratur ist, als fehlerhaft angesehen Doppelversen besteht und die Menschen die die Gaybî nim m t aile Wesen im Universum als wird; wird dieser, als schönster seiner Werkreihe Bedeutungen dieser Doppelversen wirklich erfas- Manifestationen, das heiBt als Erscheinungen aufgenommen. Rıza Tevfîk sagt hinsichtlich der sen, einen wichtigen Reichtum und W ohlstand oder Reflexionen in verschiedenen Gestalten, Sprache des Keşfu 1-Gıtâ, der in einer Hymnen- erlangen werden. W ie wir schon wissen erfordert an. Im oben stehenden Doppelvers wird ausge- Poesiestil geschrieben wurde :“Diese sich aus 99 die totale Enthüllung und Kom mentierung der sagt, dass in sichtbarer und unsichtbarer Flâche Doppelversen bildende Versliteratur, wurde ne- Sufıstischen Andeutungen und Sinnen dieses Ge des Gegenstandes, keine andere Realitât als den dichtes, lange Studien und eine tiefe Angemes- G ott vorhanden ist und alles nur aus einem We- 102 ( Güneş vd. 2003: 75) sen bestehend ist. In diesem Punkt wird der erste endlichen M acht und Wissens. nen Wert. GrüBt ihn. Beugt euch vor ihm nieder. Genau so, wie ihr euch vor einem Stück meines Doppelvers dieser berühmten Hymne, als die Göttliche Schönheiten, werden unter den Zusammenfassung der Ansichten des Dichters Wesen vor allem am Menschen beobachtet. D enn anerkannt. Das Wesen sollte m it seinem Anfang vor dem Nichtvorhandensein wurde weder innen Gaybî versucht, die Welt m it einem Baum und Ende bedacht werden. Am Anfang waren noch aussen, kein solches Wesen erschaffen. Alles und dessen Früchte m it dem Menschen verglei- die Erscheinungen, die wir um uns herum wahr- schöne, sammelte sich am Menschen. Kein ande- chend (In der Türkischen Kultur und Literatür, nahmen nicht vorhanden; am Ende werden sie res Wesen als der Mensch, hatte eine solche Illu- wird dieser Vergleichung oftmals begegnet), den Sinn des Schaffungs-Baumes und das Mysteri- Geistes beugen würdet” ( Bekiroğlu 2008, 28). wieder verschwinden. Süleyman Çelebi sagt im sion, Ausdruck und Erscheinung. Des Schöpfers Anflehungs-Abschnitt seiner Seelenmesse: Nam en und Eigenschaften, karnen am Menschen um des Wesens, auf noch anschaulicher Weise “Cümle âlem yoğiken ol var idi hervor. Der Haber der Wörter, lehrte dem M en zu erzâhlen. Das Frucht wird durch seinen Kern Yaradılmışdanganî Cebbâr id i” schen die Nam en der Gegenstande. Der Mensch, wieder ein Baum. Hz. Prophet, ist des Wesens Als die samtliche Welt nicht vorhanden ıvar, war begriff die Deutungen der Wörter. Er erstellte (Schaffungs-Baum) sowohl Kern als auch Frucht. er da neue Synthesen und Formulierungen, aus be- Des Welt-Baums Grund, ist der siebte Himmel. Vom Schöpfung reich ıvar der allmâchtige Gott grenzten Wörter. Sogar er selbst war erstaunt über Seine Aste und Zweige sind, Feuer, Luft, Wasser das, was er sagte. Das Sagen, war des Denkens und Erde (vier Elemente). U nd der Blatt, die Blü- G rund sowie Resultat. Solange er sagte bemerkte te und Früchte sind die Naturwissenschaftlichen er, dass dies die Besonderheit ist, welches ihn zum Elemente (Erz, Pflanzen und Tier). Aile Wesen waren zuvor, im immerwâhrenden und ewigen Wissen des Schöpfers, vorhan den. Aile Wesen hatten in seinem Wissen eine Erscheinung. Gegenstand und Ereignisse kom- Menschen macht ( Bekiroğlu 2008, 32-34). Die Rotierung des Wesen, geschieht durch men im Rahmen dieser Erscheinungen zustande. Aile göttlichen Namen, sammelten sich am Daher werden alles, als Erscheinungen von ihm Menschen. W enn der Mensch hierfür, ein gu- durch den Manifest-Weg fortgeführt. Ein Wesen, in verschiedenen Formen, angenommen. Diese tes Speigelbild für die bei ihm manifestierenden wird nicht im Geştalt eines anderen, sondern als Nachbilder haben die Besonderheit, ihn reprâ- Nam en sein kann, wâre er die Glücksquelle des er selbst erschaffen und kom m t nie wieder auf die sentierende Identitâten zu sein. Die Wesen haben Weltes. D er Mensch, der das Zentrum des Weltes Welt zurück. Gaybî leugnet, betonend dass die keine unabhângige und persönliche Existenzen. ist, versuchte m it seinem Wissen das Existenz- Manifestation sich nicht wiederholen wird, die Welt zu verstehen. Andere Wesen haben kein Seelenwanderung ab. Ihm nach, ist es unmöglich solches Eigenschaft. Daher ist der mensch, der und umvahrscheinlich, dass ein Wesen im Form König der Welt. Aile Gegenstande, wurden ihm eines anderen geschaffen wird. Eine solche An- zur Verfügung gestellt. Vom Welt Ausenvâhlte, ist nahme oder Verstândnis, wâre nicht geeignet für der Mensch. Die Menschheit, ist der Wortführer. die Ubersendung des Menschen auf die Welt und Anders gesagt ist der Mensch, des Universums der Prüfungsausspruch . Die Menschheit, wird Augen, Ohren und Mund. m it den gleichen Fragen nur einmal konfrontiert. Den Leib, m it dessen Anfangs- und SchlussAnsichten behandeln, ist eine unreale und, vermutete Situation. Der Leib, ist die Kontinuitât ohne Anfang und Ende und ist der Ursprung selbst. Es kann kein Anfang oder Ende des Ursprunges geben. Der G ott, der sich als geheimes Reichtum kennzeichnet, will gesehen und gekannt werden. D er göttliche Glanz im neunten Cümleten esmaya câmı nüshâdur zâtun senün Himmel wird; die sieben Himmel, vier Elemente, Zât-ı Hakdan şânına nâzil degül m i küllihâ Neşe-i âdemdür ancak nejhâya kabil vücûd Rûh-ı Hakdur nutk-ı âdem dimedi mi ruhınâ N ur Adam ist dem nefhâ fâhige Leib Das Nichvorhandensein ist der Gottesgeist; berührte er nicht deine Seele? (Güneş vd. 2003, 77) Das W ort Nefh bedeutet, das pusten vom Gotteseigener Seele an Hz. Adam und das Wissen. Dem Sufısmus zufolge gibt es vier Arten vom Die Ore, ist die Essenz des Leibes. Die, die das Essenz sehen wollen, können die Welt oder (Güneş 2003, 79) den menschen betrachten. Diese, werden nichts O Mensch! In deiner Person karnen fast aile unterschiedliches sehen. W enn m an den Baum den Erz, Die Pflanze und das Tier “Stadien” überschreitenden; im Menschen gefunden. Manifestierung. Seit jeher wird die Schöpfung göttlichen Nam en auf. Der göttliche Allmâch- betrachtet, sieht man die Früchte an ihm. Genau tigkeit befahl, dir aile Nam en gelehrt zu haben. so, ist es auch möglich den Universum betrach- Im Doppelvers, ist eine Anspielung zur, ungefâhr tend die Menschen, die dessen Früchte sind zu übersetz “Er lehrte Adam aile Namen.” bedeuten- sehen. Aile Wesen auf dem Erdboden reprâsentie- den Koranvers. Aile schönen Nam en (esmaul- ren als ein Schatten, das göttliche Allmacht. hüsnâ) manifestierten sich am Menschen. Der Der Mensch sollte sich bewusst sein, was für alhvissende G ott übergab sein Wissen und Wort, ein Wesen es ist. Die Frucht des “Weltgartens” an den als Kalif bestimmten Menschen. Er mach- ist der Mensch. W enn der Baum keine Früch te aus unbegrenzten W örtern begrenzte Namen. te hâtte, würde der G ârtner ihn nicht schâtzen. Ihm zeigte er die Benennung, alles was m it einem Gaybî der die Frucht als reif und unreif sortiert, namen benannt wurde. Er gab die Kraft zum Ver vergleicht die unreifen Früchte m it Râubern; die der Leib lebendig; die schlechten Angewohn- stehen und Ausdruck. Seine Venvahrer den M en reifen (olgun) dagegen m it Patronen. heiten sterben und die Seelen werden m it guten schen, brachte er in einen höheren Rang als die nefha (Pusten). Als Resultat dieser “Pusten” wird Angewohnheiten versehen. Am Ende steigt die Seele, sich vom Leibe trennend, in die Welt der Gesamtheit benannten erhabenen Welten auf. Die erhabene Welt, wird als O rt des gânzlichen Verstandes und Wissen, angenommen. In der Niederwelt gibt es keinen Verstand und Wissen. Die Welt wurde fıir den Menschen erschaffen. Aile Gegenstande sind Erscheinungsorte der immenvâhrend und ewigen, absolut Allmâchtigen. Die Teilallmâchtigkeit und Wissen, die dem Menschen gegeben wurde, hat die besonderheit als MaB fiir die W ahrnehmung des totalen, un- Engel. (Bekiroğlu 2008, 31) Der Mensch errichtet, im Namen aller We- Elli bin y ıl denilür neşr ile ba ‘sin bir dahi K u vvet-i'âlem zuhûr-ı âdeme vire cilâ ( Güneş vd. 2003, 84) sen seinen Niedermırf. Er bietet den N iederm ırf Es wird gesagt, dass der Weg zwischen dem aller Wesen an den Schützer. D enn sogar die En- Tod und der Auferstehung 50 tausend Jahre dau- geln war sich nicht einem Nichtvorhandenem ert. Des Weltes M acht und Grösse dagegen, zeigt nieder. W enn der W ert des menschlich bekleide- uns die Erschaffung des Menschen. Was würde ten göttlichen Wesens nicht geschâtzt wird, wâre diese Welt überhaupt bedeuten, wenn es nicht er nicht anders als ein Tier. D enn der Schöp- fur den Menschen erschaffen wâre. Ein schönes fungsgrund der Welt, ist der Mensch. Alles ge- Kunst, erfordert die Notwendigkeit der Existenz wann an Bedeutung m it der Schöpfung des M en abgeleiteter Zuschauer und dessen Fortdauer. schen, Der Schöpfer befahl den Engeln “nim m t die Uberlegenheit des Menschen an, würdigt sei 103 Adem ise zâhir ile bâtını câmı durur Lâ-cerem dünyâ vü 'ükbâ ile oldı ol melâ dicht; der einer von den bedeutenden D ichtungen des Türkischen Sufısmuses ist; stützt, ist die (Güneş vd. 2003: s. 85) Lâ-cerem düşdi sefer bu iktizâ ola tamam Kenz-i mahft feth olup mekşûfola sırr-ı amâ ( Güneş vd. 2003, 76) Theorie zufolge wird vorgeschoben, dass G ott Dunkelheiten anfing, so beendet; der geheime Schatz öffnete sich und amâ (Unendlichkeit) Mysterien karnen im Form des Wesens, auf. Das W ort amâ, was in der Verwendung “EvvigkeitsStufe” bedeutet; wird im W örterbuch als, Finsternis und Wolken beschrieben. Der Gott, der Kenz-i mahfı (geheime Schatz) ist, welcher fern von jeglichen Vorbehalten, Râumen und Regeln ist; wollte die Wesen erschaffend, seine eigene Existenz erkennen lassen. Des Wesens Anfang, Ende, Innere und A u f ere war er. Er war der deutliche, verborgene. D er erste, der Letzte. W ohin der Mensch sich auch drehte, er war überall. islamischen Sufısmus. Die Religionen dagegen erkennen zwei Wesen: Schöpfer und Schöpfung. Dem Sufısmus zufolge gibt es nur den Gott. Das Wesens-Welt, ist nur bestehend aus verschiede nen Manifesten, Foemen und Erscheinungen, ei nes Wesens. Der G ott der das absolute Wesen ist, ist zugleich auch die absolute Schönheit. Auch Schönheit will gesehen und geliebt werden. Der Schöpfer hat sich hierfür, im Universum manifestiert. U nd der Mensch ist das Wesen, an dem das Manifest am besten aussieht. Aile Besonderheiten des Manifestes, sind in Gottes-Wissen vorhan den. Diese Lage, ist das Essenz des Gegenstandes. Anders gesagt, die Realitât aller Erschaffenen, liegt in Gottes Wissen verborgen. Genau so wie der Mensch, der sich im Spiegel betrachtet, in sei Denn die Welt ist ein (sein) Leib, er ist der erste, er nen Pupillen sich selbst sieht, erschuf auch G ott ist der letzte die Menschheit, um ali seine Eigenschaften an Er ist deutlich, ist verborgen, die Gesamtheit vom ihm zu sehen. (Mermer vd., 2006, 36-38) Anfang bis zum Schluss Als Resultat: in dieser Dichtung aus 99 D op (Güneş vd.,2003, 84) pelversen wurden, das am Anfang erschaffene hel- Der jüngste Tag hat eine grosse Bedeutung le Wesen -insbesondere der Mensch- im Gottes für die Menschheit. Schönheit und Schândlich- ewigem Wissen, des Wesens Schöpfungs-Stadien keit werden an dem Tag auf jedem Fail envidert. und verschiedene Mysterien in dieser Prozess be O hne dieses Treffen und Abrechnung, wird der handelt. In diesem Punkt kann gesagt werden, Schöpfungszweck des Wesens nicht verstanden. dass der Dichter das Abenteuer des Menschen Des Rotations wichtiger Halt, ist der jüngste erzâhlt und versucht die Decke auf der Existenz Tag. Des Menschen Auferstehung, ist sein eige- aufzudecken. Dem Dichter zufolge ist das Wesen, ner Tod. welches wie ein Vorhang auf seine Existenz wirkt, Gaybî brachte, in den letzten Doppelversen eigentlich sein Abbild ist. Hierfür wollte Gaybî seiner Patrouille so zum Ausdruck, dass wâhrend die Rede von Hazreti Ali, die hervorhebt dass die Möglichkeit besteht den verborgenen Her- “selbst wenn der Vorhang sich öfifnen würde, an zens-Wissen zu erlangen, man nicht unwissend seinem Glauben sich nichts andere”, m it seiner bleiben soll, dass die Leistung (Wissen) belohnt, Dichtung erklâren. ■ der Ignoranz dagegen bestraft wird: Marifetten hisse alup kendüfıi bildün ise BIBLIO G R APH IE________________________ • anm afend verhieltest BE KİROĞ LU , Nazan, Die Syllable der Evvigkeit, İstanbul, 2009 Bist du im Himmel, deiner ist das ganze Vergnügen • ( Güneş vd. 2003, 85) • Grosse Türkische Klassiker, C VI, İstanbul, 1992, D O Ğ A N , A bdurrahm an, Sunullah Gaybî von Kütahya, İstan bul, 2001. Cehl ile kalup özinden olmadun ise habîr • Dûzahîsin çek 'azâbı cehlile kahr u ezâ • Wenn du unbeıvusst bleibend, der Weisheit nicht Gaybî Versliteratur, İstanbul, 1963. G Ö LPIN A RLI, Abdülbaki, D ie Malamatiyya un d Melaminen, İstanbul, 1931. • G Ö LPIN A RLI, Abdülbaki, Sufısmus in 100 Fragen, İstanbul, ( Güneş vd. 2003, 85) • G Ü N E Ş, Mustafa; G Ü LER, Kadir, Gaybî Sunullah von Die, im Ewigkeit anfangende Reise des • 1969. beıvusst ıvarst Kütahya u n d seine Dichtungen, Kütahya 2003. wollte in diesem berühm ten Gedicht, das Aben- • G Ü ZEL, Abdurrahm an; T O R U N , Ali, H andbuch für türki sche Volksliteratur, Ankara,2003. • KEM İKLİ, Bilal, D ie Versliteratur von Sun’ullâh-ı Gaybî, İs tanbul, 2000. teuer dieser Reise und Rotation in der Dich• tungssprache behandelnd, des Menschheits Zug ihm selbst erzâhlen. G Ü ZEL, A bdurrahm an, Die religiös-sufıstische Türkische Li teratür, Ankara, 2006. Menschen, der ein ewig Reisender ist, wird ohne Zweifel im Unendlichkeits-Welt beendet. Gaybî U Ç M A N , A b dullah, R ıza Tevfiks A rtikel M it B ezug Z u m • T A T C I, M ustafa, V ersliteratur v o n Y ûnus E m re, İstanbul, • U Z U N Ç A R Ş IL I, İ. H a k k ı, D ie S ta d t K ütahya, İstan b u l, 1932. K loster U n d V olksliteratur, A n k a ra, 1982. 20 0 3 . Çünki ‘âlem bir vücûddur evvel oldur âhir ol Wenn du A nteil am Wissen nehmend, dich • und das Universum ein einziges Wesen sind. Zâhir oldur bâtın oldur cümle ol öndin sona Ehl-i cennetsin senündür cümle zevk ü safâ T A T C I, M ustafa; K U R N A Z C em al, Ç av daroğlu M ü ftî D e rvvisch, D e r O ffenherzige A us K ütahya, A n k a ra 1999. vahdet-i vücûd (Leibes-Einheit) Theorie. Diesem Diese Ansicht, bildet auch die Grundlage des O hne Zweifeln wurde die Reise, die in den • M ERM ER , Ahm et, Einfuhrung in das alt-türkische Literatür, Ankara 2006. • PALA, İskender, Enziklopâdisches W örterbuch fur Versdichtungen B.I-II, Ankara 1989. Der Hauptgedanke auf dem sich dieses Ge 104