çindekiler Contents

Transcription

çindekiler Contents
TÜRSAB
TÜRK‹YE SEYAHAT ACENTALARI B‹RL‹⁄‹
DERG‹
V
taraf›ndan ayl›k olarak yay›nlan›r
Contents
‹çindekiler
SAYI: 277 / NİSAN 2007 - ISSUE: 277 / 2007 APRIL
Published monthly by
TURKEY ASSOCIATION OF TRAVEL AGENCIES
ISSN 1300-3364
Yerel Süreli Yay›n
Local Periodical
•
TÜRSAB ad›na Sahibi /
Owner on behalf of TÜRSAB
Başaran ULUSOY
Sorumlu Yaz› ‹şleri Müdürü / Managing Editor
R›za EP‹KMEN
Yay›n Yönetmeni / Editor
Hümeyra ÖZALP KONYAR
TÜRSAB ad›na Yay›n Koordinatörü/
Publication Coordinator on behalf of TÜRSAB
Arzu ÇENG‹L
Yayın Sorumlusu / Publication Executive
Barış BEHRAMOĞLU
Tasar›m / Design
Şubat Yay›nc›l›k
Grafik Uygulama / Graphic Designer
Özgür AÇIKBAŞ
Çeviri / Translation:
Tri-A Dil hizmetleri
4
16
DOSYA
MÜZE
Bask› / Printing: Boyut Matbaac›l›k A.Ş.
Tel: (0.212) 413 33 33
Bask› Tarihi: 10/04/2007
TÜRSAB
Tel: (0.212) 259 84 04 Faks: (0.212) 259 06 56
Dikilitaş Mah. Aş›k Kerem Sk.No: 55
34394 Beşiktaş-‹stanbul/Türkiye
www.tursab.org.tr
Editoryal ve Görsel Haz›rl›k
Editorial and Visual Preparation
22 TARİH
26 GEZİ
36 GEZİ
ITB BERLİN’DE TÜRKİYE’NİN
YILDIZI PARLADI
TURKEY STAR SHINES AT ITB BERLIN
DEPO MÜZE’DE SARAYIN GÜNDELİK
YAŞAMINDAN İZLER
TRACES OF THE DAILY PALACE LIFE AT
THE DEPOT MUSEUM
OSMANLI İHTİŞAMININ RENKLERİ:
KUMAŞLAR
THE GLORIOUS OTTOMAN COLORS:
FABRICS
ORTA TOROSLARIN ARDINDA VE GÖLLER
BÖLGESİ’NDE BİR VAHA: BEYŞEHİR
AN OASIS BEYOND MID TOROS MOUNTAINS,
IN THE LAKES REGION: BEYŞEHİR
“DİYARBAKIR BANA KÜSMÜŞ,
DÜŞTÜM GELDİM YOLLARINA”
“DİYARBAKIR IS ANGRY WITH ME,
I HIT THE ROADS”
12
Deniz uçağıyla kuş bakışı turlar
32
Asya ile Avrupa’yı bağlayan bir
sağlık köprüsü
42
Sofralarımızın keyfi: Efe Rakı
46
18 Mart Çanakkale ve
Cumhuriyet Eğitim Gezileri
devam ediyor
48
Dünyadan Turizm Endüstrisi
Haberleri
50
İstanbul’daki Kongre Vadisi’nin
öyküsü
Kapak Fotoğrafı: Matrakçı Nasuh’un Diyarbakır çizimi (16. yüzyıl).
Cover picture: 16th century Matrakçı Nasuh’s Diyarbakır illustration.
ŞUBAT YAYINCILIK
Tel: (0.212) 249 72 07 - 15 Faks: (0.212) 292 80 63
Akarsu Cad. Arbatl› Apt.
No: 23/4 34433 Cihangir-‹stanbul/Türkiye
subat@superonline.com
TÜRSAB DERG‹, Bas›n Konseyi üyesi olup, Bas›n Meslek ‹lkeleri’ne uymaya söz vermiştir.
TÜRSAB MAGAZINE is a member of the Turkish Press Council and has resolved to abide by the Press Code of Ethics.
TÜRSAB DERG‹’de yay›nlanan yaz› ve fotoğraflardan kaynak gösterilmeden al›nt› yap›lamaz.
None of the articles and photographs published in the TÜRSAB MAGAZINE maybe quoted without mentioning of resource.
BAŞYAZI
We deserve the promotion*
Tanıtıldığımız kadar varız*
BAŞARAN ULUSOY-TÜRSAB Başkan›-The President of TÜRSAB
* 1992 yılı Nisan say›sı TÜRSAB Dergi Başyazısı-Editorial of TÜRSAB Magazine, April 1992 issue.
Başbakan Süleyman Demirel, Orta Asya Cumhuriyetlerine
yaptığı gezi sırasında uğradığı Azerbaycan’ın başkenti
Bakü’de, Parlemento kürsüsünden ev sahiplerine hitap
ederken, Karabağ sorununa değinerek, “Çok şey yapıyoruz, çok şeye sahibiz, ama bunları kullanmıyor, kendimizi
tanıtamıyoruz.” diyordu.
Geçtiğimiz ay Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği “Tanıtım
Şurası”nın bu dönemde gündeme gelmesi anlamlıydı.
Akademik, mesleki, sosyal, siyasal, toplumsal, ulusal ve
uluslararası boyutları ile iki gün boyunca çeşitli açılardan
ele alınan tanıtım konusuna, toplumun her kesiminden
temsilciler değişik biçimlerde yaklaşarak, sorunu ortaya
koymaya ve çözümler üretmeye yönelik önerilerde bulundular.
Bizler seyahat acentaları olarak, tanıtımın esas olarak devletin sorunu olduğunu belirtmemize rağmen, konuyu her
vesile ile gündeme getirip, çözümlenmesini istememizin
nedeni her yurttaşın duyduğu sıkıntıya ek olarak, tanıtım
sorununun bizim ekmek kapımız, işimiz ile doğrudan ilişkili
olmasındandır.
Bilindiği gibi turizmcinin elindeki ürün, Türkiye’nin kendisidir. Dolayısıyla, bu ürün ne kadar iyi niteliklere sahip ve bu
nitelikleri ne kadar çok tanınıyor ise, biz de bunu o kadar
kolay pazarlayabiliriz.
Bu açıdan değerlendirildiğinde, “Tanıtım Şurası” elbette
her şeyi halletmeyecekti. Ancak bu yönde atılan önemli bir
adımdır. Şimdi önemli olan bunun gerisini getirip hızla,
sorunun çözümüne ilişkin önlemleri devreye sokma zamanının geldiğini görmektir.
Ülkemizin tanıtımından söz ederken geçen ay “Turizm
Haftası” etkinlikleri çerçevesinde Karadeniz Bölgesi’ne
düzenlediğimiz gezide gözümüze çarpan bir kaç noktaya
değinmek istiyoruz.
Karadeniz Bölgemiz, bugüne kadar turizm açısından ihmal
edilmiş pek ilgi görmeyen bir bölgeydi. Ancak şimdi gerek
Orta Asya Cumhuriyetlerindeki gelişmeler, gerekse Trabzon
Serbest Bölgesi’nin hizmete girmesi ile sanıyoruz, Karadeniz Bölgesi artık turizmcilerin daha çok ilgisini çekecektir.
Karadeniz Bölgesi’nin turizm alanındaki sessiz ve derinden
gelişmesi, kamu yönetimi ve özel sektörün dikkatini çekmelidir. Bir süreden beri artık Trabzon’a haftanın her günü
uçak inmeye başlamış olması bile gelişmenin düzeyini
gösteriyor.
Ne var ki, burada da sorun Türkiye’nin bütünündeki sorundan farklı değil.
Tanıtım, tanıtım, tanıtım...
During his visit to the Central Asian Republics, Prime
Minister Süleyman Demirel said, concerning the Karabağ
issue, “We do many things, we possess many things, but
we do not use these and can not promote ourselves,” in
a speech made to the hosts at the Parliament in Baku,
the capital city of Azerbaijan. The presentation of the
“Promotion Council,” held by the Ministry of Tourism
last month, during this term, was meaningful. The issue
of promotion, which has been considered from various
perspectives, with its academic, professional, social, political, national and international aspects, has been approached by the representatives of all segments of the society through various perspectives and efforts have been
made to state the problem and to produce solutions.
Although we, as travel agencies, state that the promotion
was principally under the responsibility of the state, the
reason for our presentation of the issue and request for
a solution, is the fact that in addition to the problems,
experienced by all citizens, the issue is directly related
to our source of income, to our business. As it is known,
the product in the hands of the tourism sector, is Turkey
itself. Therefore, the better features this product has and
the better these features are known, the better we can
market this product. When considered from this perspective, the “Promotion Council” certainly would not be
able to solve all problems. However, this is an important
step, taken in this direction. Now, the important thing is
to continue this and to see that it is time to implement
measures for the solution of the problem. Talking about
the promotion of our country, we would like to state a
few points, which attracted our attention in the tour,
held in the Black Sea region last months, within the framework of the “Tourism Week” activities. Our Black Sea
Region, until today, was a neglected region with respect
to tourism and which did not attract much attention.
But now, both as a result of the developments in Central
Asian Republics and with the opening of Trabzon Free
Zone, we believe that Black Sea Region will attract more
attention from the travel agencies. Silent development
of the Black Sea Region in the field of tourism, must
attract the attention of the public and private sector. The
fact that planes have been landing to Trabzon each day
of the week, display the level of the development. Yet,
the problem here is no different that the problem, experienced by Turkey as a whole. Promotion, promotion,
promotion...
DOSYA
Turkey star shines at ITB Berlin
ITB Berlin’de Türkiye’nin yıldızı parladı
Haz›rlayan-Prepared by: Cengiz Yücel TÜRSAB Ar-Ge Departman›-TÜRSAB Research & Development
Dünyanın
tartışmasız en
büyük fuarı
olan ITB Berlin
Fuarı’nda Türkiye
bu kez güçlü bir
profil çizdi ve
2007’ye yönelik
umutları artırdı.
7-11 Mart
tarihlerinde Berlin
için oldukça ılıman
iklim koşullarında
gerçekleşen
fuara 107 bini
profesyonel 177
bin ziyaretçi geldi
Turkey has
embossed a
powerful profile
on the ITB Berlin
Fair, undoubtedlygreatest exhibition
in the world, and
heightened the
expectations from
2007. A total
177,000 visitors out
of which 107,000
were professionals
visited the Fair that
was held under
rather warm weather
conditions for Berlin
between the dates
7-11 March
4 | TÜRSAB
2
6 bölümden oluşan fuar
merkezinde Türkiye standı 3
no’lu salonların ikinci katındaydı
ve bu katın yarısını kaplıyordu. Türkiye
standı büyüklük bakımından birinci
sıradaki ev sahibi Almanya ve ikinci
sıradaki İspanya ve eyaletlerinden
sonra Yunanistan, Hindistan, Singapur,
İtalya, Portekiz gibi ülkelerle üçüncü
kategoride yer alıyordu.
Modern ve rahat tasarımına karşın,
ortadaki meydanda Aspendos Antik
Tiyatrosu’nun bir canlandırması
ile Halikarnas Mozolesi’nin başarılı
bir maketi, otantik unsur ihtiyacını
karşılıyordu. Türkiye standının içinde
TÜRSAB, TUROB, TÜROFED, gibi
meslek örgütlerinin standlarının yanı
sıra GÜMTOB, GETOB gibi çbölgesel
otelci birliklerinin de standları
bulunuyordu. Türk Hava Yolları ve
Peninsula Turizm’in standı da Türkiye
standının önemli parçalarıydı. Orta
bölümdeki Aspendos Meydanı sadece
folklor gösterilerinin sahnesi değil, aynı
zamanda Türkiye tanıtım filmlerinin de
gösterildiği bir kafeteryayı barındıran
bir yaşam alanıydı. Geçen yıl eleştiriler
Turkey has embossed a powerful profile on
the ITB Berlin Fair, undoubtedly-greatest
exhibition in the world, and heightened the
expectations from 2007. A total 177,000
visitors out of which 107,000 were
professionals visited the Fair that was held
under rather warm weather conditions for
Berlin between the dates 7-11 March.
The Turkey stand at the center of the fair
composed of 26 sections was on the 2nd
floor of halls no 3 and it was occupying
half of this storey. Together with countries
such as Greece, India, Singapore, Italy
and Portugal, the Turkish stand was in the
3rd category in respect to largeness after
the host Germany which was in the 1st
place, and Spain and its States in the 2nd
place. Despite its modern and comfortable
design, a simulation of the Aspendos
Antique Theater and a successful maquette
of the Halicarnasus Mausoleum on the
area in the middle were meeting the need
for authenticity. In addition to the stands of
vocational organizations such as TÜRSAB,
TUROB, TÜROFED, there were also stands
of quite a number of regional hotelkeeper
unions such as GÜMTOB, GETOB in the
Turkish stand. Stands of Turkish Airlines
Türkiye standının
içinde TÜRSAB,
TUROB, TÜROFED,
gibi meslek
örgütlerinin
standlarının yanı
sıra GÜMTOB,
GETOB gibi çok
miktarda bölgesel
otelci birliğinin
de standları
bulunuyordu
In addition to the
stands of vocational
organizations such
as TÜRSAB, TUROB,
TÜROFED, there were
also stands of quite a
number of regional
hotelkeeper unions
such as GÜMTOB,
GETOB in the Turkish
stand
TÜRSAB | 5
Turkey trends reflecting
from the fair
ITB Berlin Fair has been a good occasion
for good news about Turkey. Along with
the success of the Turkey stand at the fair,
it was also interesting that Turkey was
also shown among the rising destinations
during industrial meetings at the fair.
Authorities of World of TUI, the greatest
tour operator in Germany and Europe,
explained that there was some 50%
rattling increase in the reservations for
Turkey. The greatest Turkey specialist in
Europe, Öger Tours, also draw attentions
to the 42% increase in its reservations
for Turkey. It should also be agreed that
publishing news about Turkey in 3 issues
of the country’s most efficient tourism
industry periodic FWV’s daily issues
throughout the fair somehow, shows
the increasing industrial interest in our
country. As a result, that this year is going
to be a very good one in tourism has
become quite clear in the fair, save for any
undesired adverse event.
Geçen yıl
eleştiriler alan
Türkiye standı
bu yıl genel
olarak beğeni
topladı
Turkish stand,
which was
criticized last year,
was appreciated
this year in
general
alan Türkiye standı bu yıl genel olarak
beğeni topladı. Ziyaretçi günlerinde
yapılan TÜTAV Halk Dansları
Grubu’nun gösterileri de büyük ilgi
gördü.
Almanya’daki en önemli Türkiye
uzmanı tur operatörleri olan GTI ve
Öger de, Türkiye’nin bulunduğu
standın komşusu olan 5 no’lu standta
önemli yerler tutmuşlardı.
II. Başkan Rıza Epikmen, Yönetim
Kurulu Üyesi Ertuğrul Karaoğlu,
Yönetim Kurulu Üyesi Serhad Uslan,
Dış İlişkiler Departmanı’ndan Özge
Başar ve Ar-Ge Departmanı’ndan
Cengiz Yücel fuardaki TÜRSAB heyetini
oluşturuyordu. Fuara TÜRSAB üyesi
seyahat acentalarından Peninsula
Turizm (Türkiye bölümünde kendi
standları ile katıldılar), City Windows
Turizm, Up Town Seyahat Acentası
ve Duru International Turizm’den
katılımcılar vardı.
Fuardan yansıyan Türkiye trendleri
ITB Berlin Fuarı bu yıl Türkiye için
iyi haberlere vesile oldu. Fuardaki
Türkiye standının başarısı yanında
endüstriyel buluşmalarda Türkiye’nin
yükselen destinasyonlar arasında
gösterilmesi de dikkat çekiciydi.
6 | TÜRSAB
and Peninsula Tourism were also
important components of the Turkish
stand. The Aspendos Square at the
central section was not only the scene
of the folklore performances, but it was
also a living parlor, sort of cafeteria,
where promotional films about Turkey
were shown. Turkish stand, which was
criticized last year, was appreciated
this year in general. Moreover, the
folklore dances performed by the TÜTAV
Folklore Dance Group on the visiting
days arouse interest.
The most important tour operators in
Germany, Turkey specialists GTI and
Öger, also held vital places in stand no.
5 neighboring the Turkish stand.
TÜRSAB delegation at the fair was
composed of II. President Rıza Ekipmen,
Member of Board Ertuğrul Karaoğlu,
Member of Board Serhad Uslan,
Özge Başar from Foreign Relations
Department and Cengiz Yücel from
R&D Department. There were also
participants from TÜRSAB member
travel agencies such as Peninsula
Tourism (they participated with their
own stand in the Turkey section), City
Windows Tourism, Up Town Travel
Agency and Duru Tourism in the
country and Turkey.
Ministry’s press conference
There was not too much interest in the
press conference held in the morning
on 8th March by Tourism Minister
Atilla Koç; there were some 20 German
and foreign journalists in 100-person
conference room. After giving some
general information about the state of
Turkish tourism, Minister of Culture and
Tourism Atilla Koç stated that there was
approximately 20 percent increase in
reservations for Turkey so far compared
to last year according to the information
they got from tour operators. Koç also
stated that they were going to add
220,000 beds to the present 500,000
beds and that they switched investment
concept from individual hotel investments
to the concept of tourism cities. DRV
President Klaus Laepple, in his speech,
said, “Turkey is not only indispensable
Almanya’nın ve Avrupa’nın en büyük
tur operatörü olan World of TUI’nin
yetkilileri Türkiye rezervasyonlarında
%50 gibi baş döndürücü bir artış
olduğunu söylediler. Almanya’daki
en büyük Türkiye spesiyalisti Öger
Tours da Türkiye rezervasyonlarında
%42 oranında bir artışa işaret etti.
Ülkenin en etkili turizm endüstrisi
dergisi olan FWV’nin fuar boyunca
hergün yayımladığı nüshaların
üçünde Türkiye ile ilgili haberlerin
bir şekilde yer alması da ülkemize
olan endüstriyel ilginin bir göstergesi
olarak kabul edilmelidir. Neticede, çok
olumsuz bir gelişme olmaz ise bu yıl
turizmde iyi bir yıl olacağı fuarda iyice
belirginleşmiş oldu.
Bakanlığın basın toplantısı
Turizm Bakanı Atilla Koç’un 8 Mart
tarihinde sabah saatlerinde düzenlediği
basın toplantısına ilgi fazla değildi.
100 kişilik salondaki Alman ve yabancı
gazeteci sayısı 20 kişi civarındaydı.
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç
Türk turizminin genel durumu ile
ilgili bilgiler verdikten sonra tur
operatörlerinden aldıkları bilgilere
göre yılın bu dönemine kadar olan
rezervasyonlarda geçen yıla göre %20
civarında bir artış olduğunu belirtti.
Koç Türkiye’nin halen varolan 500.000
turistik yatağına 220.000 yeni yatak
ekleyeceklerini yatırım konseptini de
münferit otel yatırımlarından turizm
kentleri konseptine kaydırdıklarını
açıkladı.
DRV Başkanı Klaus Laepple ise
konuşmasında, “Türkiye sadece Alman
seyahat ve turizm endüstrisi için değil,
aynı zamanda Alman ekonomisi için
de vazgeçilmez bir ülkedir” diyerek
kuruluş olarak Türkiye’ye destek
verdiklerinin altını çizdi. Toplantıda
Bakan Koç’un Türkiye’nin altyapı ve
kalite geliştirme konularına hemen
hemen hiç değinmemesi buna karşın
yeni oda kapasitesi geliştirmeye
ağırlık vermesi dikkat çekti. Bir Alman
gazetecinin “220.000 yeni yatak çevre
ve altyapı sorunları yaratmayacak
mı?” sorusuna Koç şöyle yanıt
verdi: “Turizmde 50 milyon turist
çeken İspanya’nın sahil uzunluğu
Atlas Okyanusu ve Akdeniz’deki
adalarıyla beraber 1.500 km kadardır.
Türkiye’nin kıyı uzunluğu ise 8.000
kilometreye yakındır. Gördüğünüz
gibi Türkiye’nin daha fazla kapasite
geliştirmek için yeri vardır.”
Fuarın diğer yıldız destinasyonları
Fuarın bu yıl Türkiye haricindeki
yıldızlarının başında kuşkusuz bu yılki
sponsor ülke (“Partner ülke”) Hindistan
vardı. Olağanüstü doğal ve kültürel
zenginliklere sahip olmasına karşın
turizmde şimdiye kadar önemli bir
paya sahip olamayan bu ülke öyle
görünüyor ki, artık iddialı bir turizm
destinasyonu olmaya soyunmuş
bulunuyor.
Maldivler, Malezya, Singapur ve
Endonezya gibi ülkelerin bulunduğu
Asya Pasifik Bölgesi de fuarın en çok
ilgi gören ülkeleri arasındaydı.
ITB Berlin fuarına yansıyan trendlere
göre 2006 yılında Avrupalıların geçen
yıl yaptıkları yurtdışı seyahat sayısı
%3 oranında artarken; Almanların
yaptıkları uluslararası seyahat sayısı %2
oranında azalmış. Avrupa’da Polonya,
Rusya, İrlanda, İspanya ve İtalya geçen
yıl yurtdışı seyahat sayıları en çok artan
ülkeler olmuşlar. Bu arada, FIFA Dünya
Kupası’na bağlı olarak %14 artan
event organizasyonları segmentine
karşın, kırsalda yapılan tatillerden
oluşan segment de %9 oranında
büyümüş. Şehir gezileri %5 ve güneşdeniz-kum seyahatleri de %4 oranında
artış kaydetmiş.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin bu yıl
yaşaması muhtemel artışla rehavete
kapılmaması konusunda da uyarıcı.
Çünkü, Türkiye’nin payı ağırlıklı
olarak trendi en zayıf segmentlerde
artacak. Ülkemizin iç kesimlerinde
de turist ağırlayabileceğimiz bir
ortamı oluşturmak ve yeni ürünler
geliştirmekte belli ki fayda var.
Diğer önemli bir uyarı da, yıllardır
SARS, tsunami, kuş gribi gibi
salgın hastalıklar ve doğal afetlerle
sarsılarak fren konulan Asya/Pasfik
destinasyonlarının büyük bir şâşâ ile
geri döneceği ve Hindistan gibi yeni
destinasyonların da pastadan daha
fazla pay almaya başlayacağı şeklinde.
Yani, son on yıl için konuşacak olursak
turistin önünde seçeneklerin en bol
olduğu yıllardan birisini yaşıyoruz.
Bir diğer tehdit ise, önümüzdeki
yıllarda pek çok ülkenin turizmde
çok büyük projelerle adından söz
for German travel and tourism industry,
but it is also an indispensable country for
the German economy” and underlined that
their corporation was supporting Turkey.
It was interesting that Minister Koç almost
did not tell anything about improving the
infrastructure and quality; on the contrary,
he put emphasis on improving the new
room capacity. Upon a question from a
German journalist, “Isn’t this new 220,000bed increase going to create infrastructure
problems?” Mr. Koç replied, “The coastal
line of Spain that attracts 50 million tourists,
including its shores by the Atlantic Ocean
and its islands in the Mediterranean is
about 1500 kilometers. On the other hand,
length of Turkey’s coastal line is nearly 8
thousand kilometers. As you see, Turkey has
got enough places to further increase the
capacity.”
II. Başkan Rıza
Epikmen, Yönetim
Kurulu Üyesi Ertuğrul
Karaoğlu, Yönetim
Kurulu Üyesi Serhad
Uslan, Dış İlişkiler
Departmanı’ndan
Özge Başar ve ArGe Departmanı’ndan
Cengiz Yücel fuardaki
TÜRSAB heyetini
oluşturuyordu.
TÜRSAB delegation at the fair
was composed of II. President
Rıza Ekipmen, Member of
Board Ertuğrul Karaoğlu,
Member of Board Serhad
Uslan, Özge Başar from
Foreign Relations Department
and Cengiz Yücel from R&D
Department.
Other starring destinations of the fair
In addition to Turkey, the leading star of the
fair this year was undoubtedly this year’s
sponsor country (“Partner Country”) India.
Although it has extraordinary natural and
cultural richnesses, this country has not
been successful to obtain an important
share in tourism so far; however, now
it looks like it is going to be one of the
assertive tourism destinations from now on.
Maldives and Asian Pacific Region which
covers countries like Malaysia, Singapore
and Indonesia were also among the most
popular countries in the fair. According to
the trends reflected in the ITB Berlin Fair,
while the overall trips to abroad for tourism
TÜRSAB | 7
ettirecek olması. Ve Türkiye en azından
şimdilik bundan yoksun. Örneğin,
Hong Kong’lu bir şirket olan Shun
Tak Holding’in Kazakistan’da kuracağı
dev kumar şehri projesinin boyutları
10 milyar dolarken, Las Vegas Sands
adlı şirket de, Singapur’da dev bir yat
limanı, toplantı ve kongre turizmi ile
ilgili fasiliteleri, alışveriş merkezleri
ve rekreasyon alanlarını hedefleyen
The Marina Bay Sands projesi için 3,2
milyar dolar harcayacak. Dubai’deki
dünyanın en egzotik ve pahalı turizm
projelerinden birisi olan ünlü Palmiye
Adaları (Palm Jumeirah ve Palm
Island) projelerini ise zaten dünya da
duymayan yok.
Artık, sadece belli
bölgelerin uzmanı tur
operatörleri o ülke ya
da bölgelerin içinde yer
alıyorlar.
Specialist tour operators
of certain regions are only
taking place in that relevant
countries or regions.
8 | TÜRSAB
Görüşler, intibalar
Fuar, profesyonel ve tüketici
ziyaretçilerine ilişkin istatistiklerin
gösterdiği gibi profesyonel ağırlıklı
olmaya başlamış. Eskisi gibi fuarda
tüketiciye satışın artık fazla bir önemi
kalmamış. Artık, sadece belli bölgelerin
uzmanı tur operatörleri o ülke ya da
bölgelerin içinde yer alıyorlar. World
of TUI, Thomas Cook, Rewe gibi turizm
gruplarını ve bu grupların markalarını
artık fuarda göremiyoruz. Bu nedenle,
fuarda profesyonel ziyaretçilere ve
özellikle de medyaya odaklanmak
daha faydalı görünüyor.
Seyahat ve turizm endüstrisinde
Internet satışları olağanüstü artış
kaydediyor. Ancak, Türkiye standında
lansmanını yaptığımız bir Türkiye
turizm web sitesi, Bakanlığın web sitesi
bile afişlerde ve panolarda hemen
hemen hiç yoktu. Oysa, örneğin www.
sideguide.net sitesi bir minibüsle
fuar boyunca fuarın girişinde müthiş
bir reklam yapmayı başardı. Benzeri
lansman çalışmalarını fuarda www.
goturkey.com sitesi için de yapmak
çok faydalı olabilirdi. Türkiye
standının panoları ve logoları karşıdan
aydınlatmalıydı ve değişik açılardan
yansımalar izlemeyi güçleştiriyordu.
Standların da içeriden aydınlatmalı
ışıklı panolar kullanan ülkelerin
standlarının doğal cazibelerini içeren
resim ve afişlerini daha iyi ve canlı
yansıttıkları gözlendi.
İş ve tüketici odaklı olmak kadar
medyaya da iyi seslenmek ve hitap
etmek gerekiyor. Medya merkezinde
Türkiye ile ilgili sadece 8 Mart’taki
purposes in Europe increased 3 percent
in 2006, the number of overseas trips
made by Germans decreased at a rate
of 2 percent. On the other hand, Poland,
Russia, Ireland, Spain and Italy are the
countries whose overseas trips increased
most in Europe. Meanwhile, besides
the event organizations segment which
increased 14 percent due to FIFA World
Cup, the segment that represents vacations
in rural areas also grew 9 percent. Urban
trips realized 5 percent and sun-sea-sand
trips realized 4 percent increases.
All these improvements are also a warning
sign for Turkey for not be overcome by
languor because of the likely increase to
be realized this year, because share of
Turkey will predominantly increase in
the segments with the weakest trends.
Apparently, there is much advantage in
developing new products and creating
environments in the inner parts of our
country where we will be capable of
hosting our guests.
Another important warning is that the
Asian Pacific destinations which have been
experiencing jolts for years because of
natural disasters such as SARS, tsunami,
bird flu will be back with a great glory and
that new destinations such as India will
start getting bigger slices from the cake.
That is, if we consider the last ten years,
we are going to pass through a year where
the tourists will have numerous choices.
Another threat is the fact that a lot of
countries will make a name in tourism
with very big projects in the coming years.
And Turkey is lacking this at least for
now. For example, while the dimensions
of the investment to be made for the giant
casino city in Kazakhstan by a Hong Kong
company titled Shun Tak Holding reaches
10 billion dollars, another company titled
Las Vegas Sand will spend 3.2 billion
dollars for The Marina Bay Sands which
targets a giant yacht marina in Singapore,
facilities related to meeting and congress
tourism, shopping centers and recreation
areas. The famous Palm Islands (Palm
Jumeirah and Palm Island) in Dubai which
is one of the most exotic and expensive
projects in the world are known throughout
the world.
Views, impressions
The fair has started to be mostly
professional as is indicated by the
statistics related to the professional and
consumer visitors. Consumer sales is not
that much important in the fair. Specialist
tour operators of certain regions are only
taking place in that relevant countries or
regions. We cannot see tourism groups
and brands of these groups such as world
of TUI, Thomas Cook or Rewe in the
fair anymore. Therefore, it seems more
advantageous to focus on the professional
visitors and especially to the media in the
fair. Internet sales realize an extraordinary
increase in travel and tourism industry.
However, there was not any website
related to Turkish tourism which we were
trying to launch in the Turkey stand. Even
the website of the ministry was almost not
mentioned on the posters and publicity
signs. However, for example, the internet
site (www.sideguide.net) succeeded in
making a fantastic advertisement in a
van at the entrance of the exhibition
area throughout the fair. Carrying out
similar launching works in the fair for
(www.goturkey.com) site may be quite
advantageous. Panels of the Turkey stand
were illuminated from front and watching
the posters was being difficult because
of reflections from different angles. It has
been observed that the stands displaying
the pictures and posters of the countries
who used panels illuminated from inside
reflected the natural beauties better and
livelier. It is also as important to address
well and appeal to the media as being
focused on the business and consumers. In
the media center, there was only the news
of the press conference held on March 8th
and promotion materials related to Turkey.
However, important tourism projects,
kalabalık yeni gelişen bir zengin sınıfın
yükseldiği, ayrıca Hazar Havzası ve
Rusya Federasyonu gibi enerji zengini
olmaya aday ülkeler de göz önüne
alındığında daha zengin pazarlara
hitap edecek ürün geliştirilmesi ve
bu ürünlerin bu fuarlarda tanıtılması
gerektiği kanaatindeyiz. Asya/Pasifik ve
Karayip destinasyonları bu konuda çok
başarılıydı.
basın toplantısının haberi ve tanıtım
materyalleri vardı. Halbuki önemli
turizm projeleri, istatistiki bilgiler, yeni
ve ilginç ürünler medya merkezindeki
basın bültenleri bölümünde daha fazla
yer alabilirdi.
Fuarda otantik özelliklerin belli
oranlarda dengeli olarak kullanılması
medyanın ve tüketicilerin ilgisini
çekiyor. Fotoğrafların büyük bölümü
oralarda çekiliyor. Aspendos Tiyatrosu
ve Halikarnas Mozolesi ile folklor
gösterileri bu yıl bu anlamda iyiydi.
Gelecek yıl da örneğin Kapadokya
temalı bir stand Kapadokya’nın
tanıtımı açısından iyi olabilir. Fuarda
biçimsel bütünlüğün korunması diğer
stand sahiplerinin afiş vb. malzemeleri
standların duvarlarına asmalarının
engellenmesi doğru bir yaklaşım oldu.
Türkiye Berlin’de şehir genelinde
billboardları en iyi kullanan ülkeydi.
Birçok otelin önündeki billboardlarda
reklamlarımız yer aldığı gibi kentin en
hareketli meydanlarından birisi olan
Potsdamer Platz’ın girişine yakın bir
inşaatın duvarına konmuş dev Türkiye
afişi gerçekten çok etkiliydi ve iyi
konumlandırılmıştı.
ITB Fuar alanları ile ICC Konferans
merkezini kesen cadde üzerindeki bu
iki temel yapıyı birbirine bağlayan
üstü kapalı yaya köprüsünün dış
yüzeylerini de tamamen Türkiye
reklamları kaplıyordu ki bu reklamlar
da, konumlanma bakımından çok iyi
bir yerdeydi.
Dünya ekonomisinin uzun yıllardır
hızla geliştiği dev nüfusları olan
Hindistan ve Çin gibi ülkelerde nüfusu
Endüstriyel toplantılar
ITB Berlin Fuarı kuşkusuz endüstriyel
buluşmaların da odak noktası halindeki
bir fuar. Bu yıl fuara paralel olarak
düzenlenen ITB Konvansiyonu’nun
başlığı “Pazar Trendleri ve Yenilikler”
idi. Pazar Trendleri ve Yenilikler
Konvansiyonu’nun hergün ayrı bir
konusu vardı. Birinci günün konusu
turizmin geleceğinin işlendiği
“Gelecek Günler”; ikinci günün
konusu konaklama sektörünün
konularının işlendiği “Konaklama
Endüstrisi Günü”; üçüncü günün
konusu hava yolları ve havaalanları
konularının işlendiği “Havacılık
Günü”; dördüncü gün “ITB
Pazarlama” günü olarak belirlenmişti.
Bu temel konuların işlendiği ITB
Konvansiyonu’nun dışında seyahat
ve turizm endüstrisinin her alanından
şirketlerin ve ülkelerin basın ve
bilgilendirme toplantıları ITB boyunca
devam etti. Bu toplantılarda işaret
edilen bazı önemli konuların özetleri
de aşağıdaki gibi:
Avrupa outgoing pazarında
2006 yılı “Fena değil”
IPK International’ın ITB’de açıkladığı
rakamlara göre geçen yıl Avrupalıların
yaptığı uluslararası seyahatlerin
sayısı %3 oranında arttı ve 388
milyona ulaştı. Dış seyahatlerde
yaptıkları geceleme sayısındaki
performans ise daha iyiydi (%5).
Böylece geceleme sayısı da 3,7
milyona ulaştı. Bu gelişme genel
olarak uzun mesafeli seyahatlere
atfediliyor. Seyahat başına harcanan
para ise 904 avro (1.237 dolar)
olarak gerçekleşti ve Avrupalıların
uluslararası seyahatlere harcadığı
toplam para 351 milyon avro oldu.
Avrupa’nın en hızlı büyüyen yurtdışı
seyahat pazarları da şu ülkeler
oldular: Polonya %17, Rusya ve
statistical information, new and interesting
products could have taken place in the
press release section at the media center.
Using authentic features in balance in
certain proportions draws attentions of
the media and the consumers. A great
deal of the photographs is being taken
thereabouts. Aspendos Theater and
Halicarnasus Mauseleum as well as
folklore performances were fine in this
respect. We reckon that a stand with
Cappadocia theme might be very good with
regard to promotion of Cappadocia next
year. It has been a correct approach to
protect the unity and to prevent owners of
other stands post their posters, materials,
etc. on the walls of the stand.
Turkey was the country which used the
billboards spread in the city in the best
way. Besides our advertisements which
were hung on the billboards in front of
many hotels, the giant Turkey poster
hung on the wall of a construction near
Potsdamer Platz, which is one of the
busiest squares in the city, was indeed
very impressive and it was very well
located. On the street crossing the ITB
Fair areas and the ICC Conference Center,
the covered catwalk that is connecting
these two buildings was also covered with
advertisements of Turkey thoroughly and
these advertisements were in a very good
place in respect to positioning. We believe
that developing new products that will
appeal to richer markets and to introduce
such products in exhibitions of this kind
is crucial especially when we consider the
countries with long-developing economies
and colossus populations such as India
and China where a populated rich class
ITB Berlin
Fuarı kuşkusuz
endüstriyel
buluşmaların da
odak noktası
halindeki bir fuar
ITB Berlin Fair is
undoubtedly the fair
in the focus point
of the industrial
meetings also
TÜRSAB | 9
Şehir gezileri %5
artışta kalırken,
güneş deniz kum
seyahatleri %4
arttı.
While urban trips
increased no more
than 5 percent,
sun-sea-sand trips
increased 4 percent.
10 | TÜRSAB
İrlanda %10’ar, İspanya ve İtalya
%8’er, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre
%7’şer. Turizm türlerine göre
yapılan segmentasyonda ise
eğlence-dinlence segmentinde
events pazarı en büyük gelişmeyi
%14 artış ile ve de özellikle FİFA
Dünya Kupası ağırlıklı olarak
kaydetti. Bu arada, kırsalda yapılan
tatillerden oluşan pazar segmenti
de %9 büyüdü. Şehir gezileri %5
artışta kalırken, güneş deniz kum
seyahatleri %4 arttı.
is emerging and also the newly emerged
energy-rich candidates in the Caspian
region such as Russian Federation. Asian
Pacific and Caribbean destinations were
quite successful in this respect.
means of predominant FIFA World Cup.
Meanwhile, the rural vacation segment
market increased 9 percent. While urban
trips increased no more than 5 percent,
sun-sea-sand trips increased 4 percent.
Industrial meetings
ITB Berlin Fair is undoubtedly the fair in
the focus point of the industrial meetings
also. The title of the ITB Convention which
was organized parallel to the fair this year
was “Market Trends and Innovations”.
The Market Trends and Innovations
Convention had a different subject
everyday. The subject of the first day
was “Forthcoming Days” where the
future of tourism was discussed; the
subject of the second day was “Day of the
Accommodation Industry” where topics
related to accommodation sector were
discussed; subject of the third day was
“Day of Aviation” where topics related
to airlines and airports were discussed
and the 4th day was determined as
“ITB Marketing Day”.Along with the
ITB Convention where these subjects
were discussed, press conferences and
briefings of companies and countries from
all fields of travel and tourism industry
continued throughout the ITB. Synopses of
some important aspects pointed in these
meetings are as follows;
German overseas trip market has
narrowed
Whether FIFA World Cup or the
uncertainty in the German economy
caused this is not known, but the German
overseas trip market narrowed with a rate
of 2 percent last year. Moreover, a deeper
(-3%) decrease was observed in the
overseas trips for vacation purposes.
2006 in European “outgoing”
market is “Not bad”
According to the figures declared by
IPK International at ITB, the number of
international trips made by Europeans
last year increased 3 percent and
reached 388 million. Performance of
overnight stays during their trips abroad
were even better (5%). Thus, number of
overnight stays reached 3.7 million. This
improvement corresponds to long-range
trips in general. The money spent per
trip has been 904 Euros (1237 USD) and
the total amount the Europeans spent for
international trips has reached 351 billion
Euros.
The overseas trip markets with the fastest
growing rate in Europe were: Poland 17%,
Russia and Ireland 10% each, Spain
and Italy 85 each, Czech Republic and
Sweden 7% each. In a classification made
according to tourism types entertainment
and recreation segment realized the
highest improvement with 14 percent in
the events market and particularly by
England is growing as a destination
Having an international tourist number
of 32 million for 2006, England has
experienced 7 percent increase in the
number of tourists. This country is going
to host the 2012 Olympic Games.
Half of French people buys their
trips from the internet
French travelers are using the internet
for their reservations in a gradually
increasing rate. According to the Tourism
Ministry of France, half of French people
bought their vacations over the internet
in 2006. And some 20-25 percent of
shopping made from travel agencies was
also made via the internet.
Finland rising
An increase rate of 12 percent was
realized in overnight stays in this country
in 2006. It also increased 11-19 percent
during the first quarter of this year.
Important increases were observed in
the number of those coming from Russia,
China, Japan and India.
Air Arabia: Extended to
South Asia too
UAE-origin Air Arabia carried 1.76 million
passengers last year and increased
its profits by a rate of 54 percent.
The airlines commenced flights to
Ahmadabad and Delhi in India and
Katmandu in Nepal.
Singapore: carry on rising
Major tourism markets of Singapore,
whose number of visitors increased 9
percent and was visited by 9.7 million
people last year, are Indonesia, China
and Australia.
Alman yurtdışı seyahat
pazarı daraldı
FIFA Dünya Kupası mı, ya da Alman
ekonomisindeki belirsizlik mi buna
neden oldu bilinmiyor ama Alman
yurtdışı seyahat pazarı geçen yıl
%2 oranında daraldı. Üstelik tatil
maksatlı yurtdışı seyahatlerde daha
derin (-%3) bir azalma gözlendi.
İngiltere destinasyon
olarak büyüyor
2006 yılında 32 milyon uluslararası
turist çeken İngiltere turist sayısında
%7 oranında artış yaşadı. Ülke
2012 olimpiyatlarına ev sahipliği
yapacak.
Fransızların yarısı seyahati
internetten alıyor
Fransız seyahatçiler
rezervasyonlarında Interneti gittikçe
artan oranda kullanıyorlar. Fransa
Turizm Bakanlığı’na göre 2006
yılında Fransızların yarısı başlıca
tatillerini Internet üzerinden
yaptılar. Seyahat acentalarından
yapılan alışverişin de %20-25’i
Internet üzerinden yapıldı.
Finlandiya yükselişte
Bu ülkede yapılan gecelemelerde
2006 yılında %12 oranında bir
artış kaydedildi. Bu yılın ilk 4
ayında da %11-19 oranında
arttı. Rusya, Çin, Japonya ve
Hindistan’dan gelenlerin sayısında
önemli artışlar kaydedildi.
Air Arabia:
Güney Asya’ya da uzandı
BAE orjinli Air Arabia geçen yıl
1,76 milyon yolcu taşıdı ve kârını
%54 oranında artırdı. Hava
yolu, geçenlerde Hindistan’ın
Ahmetabad ve Delhi’si ile Nepal’in
Katmandu’suna uçuşlar başlattı.
Singapur: Yükselişe devam
Ziyaretçi sayısında geçen yıl
%9 artış olduğu ve 9.7 milyon
kişinin ziyaret ettiği Singapur’un
temel turist pazarları Endonezya,
Çin, ve Avustralya. Kazakistan’a
Hong Kong’lulardan 10 milyar
dolarlık kumar şehri Hong Kong’lu
milyarder Stanley Ho’s Shun
Tak Holding 10 milyon dolarlık
yatırımla Almaata yakınlarındaki
cazino ve resort otellerden oluşan
ve bir havaalanı ile spor tesisleri de
içeren dev bir kumar kenti kuruyor.
Şirket, ülkenin petrol zengini
burjuvazisinden oluşan pazarı
hedefliyor.
2006 Marriott’un en mutlu yılı
Marriott otel zinciri 2006 yılında
12,2 milyar dolarlık satış yaptı.
Ortalama doluluk oranı yıl boyunca
%73 oldu. Şu anda, 570 bin
civarında odası olan Marriott
International’ın oda sayısı 2009 yılı
sonuna kadar 600 bine yükselecek.
Seyahat endüstrisi
gençlere eğiliyor
Seyahat endüstrisinin en hızlı gelişen
pazarı 16-24 yaş aralığındaki
gençlerden oluşuyor. UNWTO
verilerine göre dünyada her beş
uluslararası seyahatten biri bu
kesim tarafından yapılıyor. UNWTO
gençlik turizmi alanında endüstri
lideri bir kuruluş olan Dünya Gençlik,
Öğrenci ve Eğitim Seyahatleri
Konfederasyonu (WYSE) ile işbirliği
yaparak hükümetlerin bu pazara
eğilmesini hedefliyor. WYSE’nin
yıllık konferansının bu yıl Kasım
ayında Türkiye’de yapılacak olması
bu pazarda Türkiye için önemli bir
fırsat yaratıyor.
10-billion-dollar casino city to
Kazakhstan from Hong Kong
Shun Tak Holding of Honk Kong billionaire
Stanley Ho is establishing a giant casino
city that is composed of casinos and resort
hotels near Alma-Ata and that includes
an airport and sports facilities with an
investment of 10 billion dollars. The
company’s target is the market made of
oil-rich bourgeoisie of the country.
2006 is the happiest year of
Marriott
Marriott hotel chain’s sales was 12.2
billion dollars in 2006. Average occupancy
rate throughout the year was 73 percent.
Number of rooms Marriott International
has is 570,000 at the moment and it will
climb up to 600,000 by the end of 2009.
Travel industry turns to youth
The fastest improving market of the travel
industry is composed of young people
between 16-24 years of age. According
to the data given by UNWTO, one
international trip out of every five is made
by this section. UNWTO aims to cooperate
with World Youth Student and Educational
Travel Confederation (WYSE) which is a
leading institution in youth tourism field to
make the governments turn to this market.
That WYSE’s annual conference is going to
be held in Turkey in November this year
creates an important opportunity for
Turkey in this market.
IPK International’ın
ITB’de açıkladığı
rakamlara
göre geçen yıl
Avrupalıların
yaptığı uluslararası
seyahatlerin sayısı
%3 oranında arttı
ve 388 milyona
ulaştı
According to the
figures declared by
IPK International at
ITB, the number of
international trips
made by Europeans
last year increased 3
percent and reached
388 million
TÜRSAB | 11
GEZİ
Bird’s eye view on the seaplane
Deniz uçağıyla kuş bakışı turlar
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
Bir şelalenin
eteğinde
sevgilinize
evlenme mi teklif
etmek istersiniz
yoksa Toroslar’ın
zirvesinde elinizde
şampanya gün
batımını mı
izlemeyi? Belki
gökyüzünden
süzülerek bir
İstanbul turu
ilginizi çekebilir
ya da bir
mola arasında
Kekova’da rakı
balık...
Would you like to
propose to your
sweetheart at the
foot of a waterfall
or would you like
to watch the sunset
from the pinnacle
of the Taurus
Mountains, sipping
your champagne?
Maybe we can
interest you in a
gliding tour of
İstanbul or a rakiand-fish break in
Kekova...
12 | TÜRSAB
P
Fotoğraflar-Photos: Hakan Osanmaz Arşivi
ilot Hakan Osanmaz, 1960
doğumlu ve deniz uçağını
Türkiye’ye getiren ilk kişi. Aynı
zamanda, Beşiktaş’ın eski kalecisi,
açık deniz, kıyı ve göller kaptanı,
tek yıldız CMAS dalgıç, katamaran
ve DUHA Uçuş Okulu’nda uçuş
öğretmeni... Hakan Osanmaz yaklaşık
15 yıldır Türkiye’de deniz uçağını
yaygınlaştırmak ve tanıtmak için
çalışmalarını sürdürüyor, kendine
ait uçağıyla gönüllü olarak arama
kurtarma ve yangın ihbarları yaparak
kamu yararına hizmet veriyor.
Birbirinden ilginç ve unutulmaz
turistik turlar da organize eden Hakan
Osanmaz’la beraber, bir deniz uçağıyla
nelerin yapıldığı-yapılabileceği üzerine
sohbet ettik:
TÜRSAB: Deniz uçağı hakkında
bize genel bir bilgi ve ülkemizdeki
çalışmalarınızdan söz edebilir misiniz?
Hakan Osanmaz: 15 yıl önce Ataköy
Marina’ya ilk iniş yaptığımda onlarca
balıkçı üstüme gelmiş ve “Atla! Atla!”
diye bağırmış, uçağın düştüğünü
zannetmişlerdi. Ertesi gün Kemer’de
“Neden denize iniş yaptın?”diye
Hakan Osanmaz is a pilot born in 1960,
and he is the first person to introduce
the seaplane in Turkey. He is also a
former goalkeeper of Beşiktaş, a deep
sea captain, master of coasting vessel,
single star CMAS diver, flight trainer at
the catamaran and DUHA flight schools...
Hakan Osanmaz has been working for 15
years to spread the use of and promote
seaplanes. At the same time he works for
public benefit - he is involved in search
and rescue missions with his own plane,
and fire warnings. He also organizes very
interesting and unforgettable touristic
tours. We interviewed Hakan Osanmaz
about seaplanes, what they are used for,
and what one can do with them.
TÜRSAB: Could you give us an overview
about seaplanes and your efforts in the
country?
H. Osanmaz: 15 years ago when I
first landed in Ataköy Marina, tens of
fishermen rushed towards me, shouting
“jump, jump!” because they thought I
had crashed. The next day I was arrested
in Kemer because of landing in the sea.
It was then that I realized this was going
to be a tough job. Seaplanes are very
common abroad, but they are not used
or even known in this country where
we have 8333 kilometers of shoreline.
Since we are waiting for the Directorate
General of Civil Aviation to issue a
permit for our training authority, we
cannot yet spread the concept and usage
of seaplanes. We still do not have any
regulations or definitions for these planes
in our country’s Civil Aviation rules. Yet
these planes can be used for numerous
purposes. Seaplanes hold the same
status as rowboats, and cause no harm
to the environment. It does not have an
engine working inside the water. It can
land even into a drinking water basin.
We can take up to 3 passengers. We have
3 more seaplanes, but have no pilots to
fly them. We have no problems in terms
of maritime laws, everything is ready. We
are only waiting for one signature from
Civil Aviation. Boats use up too much
fuel. Seaplanes can be very useful for
institutions like municipalities in terms of
speed, low cost, and environment.
TÜRSAB: What kinds of services are
delivered by these planes and to whom?
tutuklanmıştım. O günlerde işimin
zor olacağını anlamıştım. Deniz uçağı
yurtdışında oldukça yaygın ancak
8.333 km sahili olan ülkemizde
henüz kullanılmıyor ve tanınmıyor.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün
eğitim verme yetkimiz için onay
vermesini beklediğimizden de, deniz
uçağı kavramını ve kullanımını henüz
Türkiye’de yaygınlaştıramıyoruz.
Ülkemizde bu uçağın hâlâ herhangi bir
yönetmeliği ve Sivil Havacılık’ta tanımı
yok. Halbuki bu uçakların kullanım
alanları çok geniş. Deniz uçağı kayık
statüsünde ve çevreye hiç bir zararı
yok. Suyun içinde motoru yok. İçme
suyu havzasına bile inebiliyor. Üç
yolcu alabiliyoruz. Üç uçağımız daha
var ama onları uçuracak pilotumuz
yok. Denizcilik bazında hiç bir
sorunumuz yok. Her şeyimiz hazır bir
tek Sivil Havacılığın atacağı bir imzayı
bekliyoruz. Tekneler çok fazla yakıt
yakıyorlar. Sürat açısından da, masraf
açısından da, çevrecilik bakımından da
deniz uçakları belediye gibi kurumların
çok işine yarayabilir.
TÜRSAB: Bu uçaklarla kimlere ve ne
gibi hizmetler verilebiliyor?
H. Osanmaz: Türkiye’de ne orduda,
ne Sahil Güvenlik’te, ne Deniz Polisi’nde
ne de belediyelerde böyle bir uçak
yok. Ne zaman bir turist tekneyle veya
jetskiyle kayboluyor, arama kurtarma
çalışmalarını teknelerle yapıyorlar.
Halbuki en süratli tekne 30.000 sürat
yapıyor, oysa bir deniz uçağı suya
değmeden 100.000 sürat yapabiliyor
ve alanın kuş bakışı görülmesine
imkân sağlıyor. Bir Alman vatandaşın
cesedi sahil güvenlik tarafından 2 gün
boyunca arandı. Bunun eğitimini aldım
ve bana haber verdiklerinden 2 saat
15 dakika sonra söz konusu cesedi
buldum. Bu Türkiye için bir prestijdi
çünkü bu vatandaşın ailesine “Babanızı
bulamadık” dememiş oluyorsunuz.
Yine turizm amaçlı uçuşların dışında
kamu yararına uçuşlar yapılabiliyor.
Örneğin orman yangınları. İç taraflar
kuleciler tarafından denetlenebiliyor
ancak denize bakan yamaçlar
kontrol edilemiyor. Yangınlarda da
erken teşhis çok önemli. Türkiye’nin
orman yangınlarından fonksiyonel
zararı 7.5 katrilyon. Sürekli sahilde
olduğum için minimum her ay 4 ile
10 arasında orman yangını ihbarı
yapıyorum. Turistik turlar da yapılıyor
deniz uçağıyla. Örneğin şelalenin
önüne uçakla iniliyor. Kişi şampanya
eşliğinde sevgilisine evlenme teklif
edebiliyor. Yine deniz uçağıyla
Kekova’ya gidilip, balık restoranının
önüne iniş yapıp, yemek yenip
ardından batık şehir gezdirilebiliyor
ve akşam otelin önüne yolcular
bırakılıyor. Sevgililere şampanya
eşliğinde Toroslar’da gün batımını
havadan izletebiliyoruz. Avrupalı
turistler ve Rus turistler çoğunlukta.
Deniz uçağı insanlara sempatik
geliyor; pencereleri açabiliyorsunuz,
mayoyla binebiliyorsunuz, havadan
fotoğraf çekebiliyorsunuz. Bir de
ulaşım kolaylığı sağlıyor. Sahilden
alınıp, sahile bırakılıyor yolcu.
Örneğin Antalya’da tatilini yapan bir
turist Bodrum gece hayatını merak
ediyor. Onu otelinden alıyor Bodrum
Halikarnas’a bırakıyor, dilediği saatte
tekrar Antalya’ya dönebiliyoruz.
H. Osanmaz: Neither the army, nor
the Coast Guard, nor the Sea Police, nor
municipalities have this kind of plane
in Turkey. When a tourist gets lost on
a boat or a jet ski, they do the search
and rescue with boats. Yet the fastest
boat can only go 30.000 per hour, but a
seaplane can go at 100.000 per hour off
the water, and allows a bird’s eye view
of the area. The coast guard searched
the body of a German citizen for 2 days.
I am trained for this type of job, and I
found the body 2 hours and 15 minutes
after they alerted me. This was also
prestigious for Turkey, because at the
end of the day you cannot tell the family
“We couldn’t find your father”.
There are also flights for public benefit
besides touristy flights. When it comes
to forest fires for instance, the interior
parts can be observed by the people on
the tower, but the hillsides facing the
sea cannot be controlled as efficiently.
Early warnings matter a great deal
when it comes to fires. The functional
damage in Turkey due to forest fires is
7.5 quadrillion. Since I am always at the
shoreline, I work on fire warnings at least
from 4 to 10 every month. There are also
touristy tours. We can land in a waterfall,
and the guest may want to propose to
his girlfriend over a bottle of champagne.
You can go to Kekova, land in front of
the fish restaurant, eat, take a tour of the
sunken city, and drop passengers off at
their hotel in the evening. We can have
sweethearts watch the sunset on the
Taurus Mountains while we are airborne,
sipping champagne. The majority of
tourists we have are Europeans and
Russians. The seaplane looks attractive
to people; you can open the windows,
you can board with your bathing suit on,
you can take photos from up in the air.
Hakan Osanmaz
Türkiye’deki ilk
deniz uçağı ile size
unutulmaz anlar
yaşatıyor...
Hakan Osanmaz
gives you
unforgettable
moments with the
first seaplane in
Turkey...
TÜRSAB | 13
Hakan Osanmaz
yaklaşık 15 yıldır
Türkiye’de deniz
uçağını yaygınlaştırmak
ve tanıtmak için
çalışmalarını
sürdürüyor.
Hakan Osanmaz has been
working for 15 years to
spread the use of and
promote seaplanes in
Turkey.
14 | TÜRSAB
Deniz uçağını kullanan kişiler seyahat
acentalarıdır. Gelen turistlere alternatif
bir program hazırlayabilirler. Herkes
tekne gezisi yaptırıyor ancak havadan
bir İstanbul gezisi, Ağva’ya uçuş,
Karadeniz sahilinde alçak uçuş da
yaptırılabilir.
TÜRSAB: Acentalar, deniz uçağıyla
turlara katılmak isteyenler size nasıl
ulaşıyor?
H. Osanmaz: Antalya’da 140 otelde
telefon ve broşürümüz var. Bir de
sitemiz mevcut.
TÜRSAB: Deniz uçağıyla artık
İstanbul’da gezilebilecek sanırım...
H. Osanmaz: Yeni projem İstanbul’a
gelmek. Dünyanın bütün metropol
şehirlerinde, gelen turistlere şehri
havadan gezdirmek için mutlaka
bir deniz uçağı vardır. Bu kadar çok
suyu olup deniz uçağı olmayan tek
şehir ise İstanbul (’du). Otellere flyer,
basın yoluyla tanıtımlar yapılacak.
Operasyonu Haliç’e kurmaya
çalışacağım. Sahil Güvenlik Komutanı,
Denizden Sorumlu Vali Yardımcısı,
Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı,
TÜRSAB yetkilileriyle görüşmelerimiz
sürüyor ve proje olumlu karşılanıyor.
Haliç bir nostalji. Cam açık Boğaz’ın
sonuna kadar gidip, Haydarpaşa,
Kadıköy, Fenerbahçe, Adalar gezilip
yeniden Haliç’e iniş gerçekleşecek.
Herkes uçağa binsin diye bir de küçük
bir turumuz daha olacak. Galata
Kulesi, Ortaköy, Üsküdar, Kız Kulesi,
Haydarpaşa, Kadıköy, Topkapı Sarayı
ve Haliç. Böylece “Bu iş sadece paralı
insanların işi” düşüncesi olmayacak.
TÜRSAB: Deniz uçağıyla taksi hizmeti
de verebiliyor musunuz?
H. Osanmaz: Sapanca, Ağva ve
Adalar’a ulaşım-ulaştırma sağlanabilir.
Evlerden alınıp havaalanlarına bırakılır.
Burası bir dünya şehri. Antalya’ya
gelen biri İstanbul’a gelmeye vakit
bulamayabilir belki ve bu kişilere
hizmet verilebilir. 2 saat 30 dakikada
Antalya’dan İstanbul’a gelirler, böylece
check-inlerle vakit kaybı yaşanmaz.
Türkiye’nin en iyi hizmet veren hava
taksisiyiz aynı zamanda. Biz müşteriyi
uçağa götürmüyoruz, uçağı müşterinin
ayağına götürüyoruz. Fakat İstanbul
gibi bir şehirde bir değil pek çok deniz
uçağı olması gerekiyor.
‹letişim: (0.532) 493 81 78
web: www.seaplaneturkiye.com
There is also the convenience of getting
from one place to another. The passenger
can go from shore to shore. For example
a tourist taking a vacation in Antalya
is curious about Bodrum nightlife. We
pick him up from their hotel, drop him
off at Bodrum Halikarnas nightclub,
then we go back to Antalya whenever he
wants. Travel agents are the ones using
the seaplane. They can offer alternative
programs to the tourists. Everybody can
organize a boat trip, but an air tour of
Istanbul, flight to Ağva, or a low flight
over the Black Sea coast are equally
doable.
TÜRSAB: How do the agents, or those
who would like to take tours on the
seaplane reach you?
H. Osanmaz: 140 hotels in Antalya
have our phone number and brochure.
We also have a website.
TÜRSAB: I think one can take a tour of
Istanbul on the seaplane as well...
H. Osanmaz: Coming to Istanbul is my
new project. There is a seaplane in every
metropolis around the world in order to
give tourists a tour from the sky. Istanbul
is (or rather was) the only city with so
much water and no seaplane. We will
make flyers for the hotels, and we will
advertise in the media. I will try to set
up the operation in the Golden Horn.
We are in the process of having talks
with the Coast Guard, Deputy Governor
in Charge of the Sea, Deputy Governor
in charge of Tourism, and TÜRSAB
representatives, and the project has been
received very well thus far. The Golden
Horn is so nostalgic. We are going to fly
up to the end of the Bosphorous with
our windows open, fly over Haydarpaşa,
Kadıköy, Fenerbahçe, the Prince’s
Islands, and land in the Golden Horn. We
are also going to have a mini tour so that
everyone can have a chance to go on the
plane: Galata Tower, Ortaköy, Üsküdar,
the Maiden Tower, Haydarpaşa, Kadiköy,
Topkapı Palace, and the Golden Horn. So
people will not think that this is “a luxury
for the wealthy”.
TÜRSAB: Can the seaplane be used as
a taxi?
H. Osanmaz: We can provide
transportation to Sapanca, Ağva and
the Prince’s Islands. We can pick up
from homes and drop off at the airport.
This is a world class city. Someone
visiting Antalya may not have time to
come to Istanbul, and transportation
can be provided for these people. They
can get from Antalya to İstanbul in 2
hours and 30 minutes, this way they
will not lose time at check in. We are
also Turkey’s most efficient airborne
taxi. We do not take the customer
to the plane, we take the plane to
the customer. But there needs to be
more than one seaplanes in a city like
İstanbul.
MÜZE
Traces of the daily palace life at the Depot
Depo Müze’de sarayın gündelik
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
16 | TÜRSAB
Fotoğraflar-Photos: Barış Behramoğlu
Museum
yaşamından izler
H
eyecanlanmamak işten
bile değil... Onca padişah,
sultan, şehzâde ve sayısız
saray halkının kullandığı, hergün
ellerinin değdiği o muhteşem
işçilikteki eşyalar, çok yakınınızda,
tam karşınızda... Kitaplardan
okumaya alıştığımız tarih, gündelik
yaşamın bir parçası ve yaşanmışlık
izleri taşıyan bu objeler sayesinde,
adetâ canlanıveriyor gözümüzde!
Depo Müze’nin müdürü Talat
Fazlı Sakarya ile mutlaka gezilmesi
gereken Beşiktaş’taki müze hakkında
sohbet ettik:
TÜRSAB: Depo Müze’nin kuruluş
aşaması ve genel yapısını bizimle
paylaşır mısınız?
Talat Fazlı Sakarya: Depo
Müze TBMM Milli Saraylar
It is impossible not to get excited...
The items used by so many sultans,
their wives, heirs and the whole court,
things that they touched, items with
magnificent workmanship, are now so
close to you; they are right in front of
you... The history that we are so used
to reading from history books almost
comes alive when looking at these
objects that were a part of daily life
and that bear the traces of so many
memories. We interviewed Talat Fazlı
Sakarya, the director of the Depot
Museum, about the museum that one
must see:
TÜRSAB: Can you tell us about the
conception phase and the general
structure of the Depot Museum?
Talat Fazlı Sakarya: The
Depot Museum is a new unit, a
Milli Saraylarımız’da
yüzyıllarca kullanılmış,
teknolojinin ilerlemesiyle
de depolara kaldırılmış
tüm eşyalar, yeni
kutulama ve muhafaza
sistemleriyle, İstanbul
Beşiktaş’taki Depo
Müze’de sergileniyor...
All household items
used for centuries in the
National Palaces, and
stored away into depots
with the advancement of
technology, are exhibited
at the Depot Museum in
Beşiktaş using new boxing
and preservation systems...
TÜRSAB | 17
Cumhuriyetin ilk
yıllarında Ankara’ya
gönderilen eserler
müzede sergiliyor.
The works that were
sent to Ankara in
the first years of the
republic are displayed
in the museum.
18 | TÜRSAB
Daire Başkanlığına bağlı yeni
bir birim, bir müdürlük olarak
kuruldu. Binamız Dolmabahçe
Sarayı eklentilerinden, müştemilat
binalarından Matbaa-i Amire’dir.
Yani Dolmabahçe Sarayı’nın
mutfak binaları. Toplam 10.000
m2 alan üzerine kuruludur. Sadece
müzemizin alanı 2500 m2’nin
üzerindedir. Bunlar Cumhuriyet
Döneminde, Devlet Malzeme Ofisi
tarafından kullanılmıştır. 1995
yılında özelleştirme kapsamında
Milli Saraylar tarafından satın alındı
ve aynı yıl restorasyon başladı.
Restorasyon bitince de Dolmabahçe
Kültür Merkezi adı altında ve
Milli Saraylar bünyesinde kültürel
hizmetler verilmeye başlandı.
Milli Saraylar’a bağlı en büyük
yapı Dolmabahçe’dir. O ve diğer
saraylar orijinal dönemine ait
eşyalarla tefrişli saraylardır. Ve bu,
sarayların sadece görünen yüzüdür.
Gündelik hayatta kullanılmış, zaman
içerisinde depolanmış 10.000’lerce
eşya! Günümüz müzecilik kriterleri
dikkate alındığında, mevcut
depolama koşulları ve ziyaretçiye
bunları sergileme açısından pek
elverişli mekânların olmadığı
görüldü. Daire Başkanlığı fikirler
oluşturdu, yurtdışı incelemelerine
başladı ve TBMM Başkanlığından
da onay alınarak 2005 yılında
çalışmalara start verildi. 1.5 yıllık
bir projeden söz ediyoruz. Bunun
için iki önemli kurul oluşturuldu.
Bu çalışmalar Milli Saraylar Daire
Başkanlığı, kendi teknik personeli
ve bilim kurulu ile yapıldı.
Mimar Sinan Üniversitesi’nden
hocalarımız, Senem Onur ve Emre
Zeytinoğlu destek verdiler. Kendi
araştırma gruplarımız ile ciddi
bir ekip çalışması yaptık. Birinci
ekip müzenin fiziki koşullarının
hazırlanması ile ilgili koordinasyonu
sağladı. İkinci ekip yani bizler,
directorship under the National
Palaces Department Head of the
Grand National Assembly (GNA). Our
building is Matbaa-i Amire, which
is one of the annexes, or auxiliary
buildings of the Dolmabahçe Palace.
That is to say the kitchen buildings of
the Dolmabahçe Palace. The Museum
was built on 10 square meters of
land. The museum only is 2500
square meters wide. These buildings
were used by the State Supply Office
during the republican era. They
were purchased by National Palaces
during the privatization of 1995 and
restoration began in the same year.
After the restoration, the facilities
were called Dolmabahçe Cultural
Center and were used to deliver
cultural services under the auspices
of the National Palaces. Dolmabahçe
is the greatest complex under the
National Palaces. It is a palace
furnished with original objects of the
period. And that is only what you
see on the surface in these palaces.
There are about 10.000 objects used
in daily life and stored for a period
of time. We realized that there are
not many convenient venues in
terms of existing storage conditions
and modern exhibition criteria. The
envanter kayıtları, belgelemeler,
nakledilecekler ve objelerin ön
bakımlarının koordinasyonlarıyla
ilgilendik. Ardından objelerin uygun
ambalajlarla müzeye intikalleri
sağlandı. Özellikle porselen ve
kristaller üzerinde ciddi kararlar
almamız gerekiyordu. Deprem
korkusunu dikkate alarak eşyalara
kalıcı, sağlam bir çözüm bulalım
dedik. Bir araştırma yapıp yeni
kutulama sistemleri geliştirdik
ve belli örnekleri de müzemizde
sergiledik. 12.087 parça ile
açılışımızı yaptık. Çalışmalarımız
durmadı ve bugün itibariyle 23.000
parçayı geçtik ve bunlar toplamın
yarısı bile değil.
TÜRSAB: Başka projeleriniz
bulunuyor mu?
T.F Sakarya: Mayıs ve Haziran
aylarında bir porselen sergimiz
olacak. Daha ilk açılışta oryantalist
ressamlar sergisi yapmıştık. Milli
Saray koleksiyonlarına ait eserleri
sergilemeyi düşünüyoruz. Depo
Müze için mekânlar önem arz
ediyor. Boyut hacim ve nitelikleri
önemli. Restorasyonları biten ve
karşı tarafımızda yer alan mekânlar
da bize dahil olacak. Burada
kullanabileceğimiz alanlar sınırlı.
Beşiktaş’ta bir kültür sanat merkezi
olarak hizmet vermeyi düşünüyoruz.
Dolmabahçe Sarayı’nı gezmiş birinin
tüm sarayı anlayabilmiş olduğunu
düşünmüyorum. Dolmabahçe Sarayı
orijinal eşyalarıyla sergileniyor.
Avizeler, mobilya ve tablolar.
Ama bir de kullanılan eşyalar var,
sofra takımları, altın kaplamalı
tabaklar gibi. Cumhuriyetin ilk
yıllarında Milli Saraylar’a ait
eşyalar kamu kuruluşlarında
kullanılmış Cumhurbaşkanlığı
misafirlerini ağırlamak adına.
Cumhuriyetin ilk yıllarında
Ankara’ya gönderilen eserleri
sergiliyoruz. 2003 yılında hepsini
devraldık. Cumhurbaşkanımızın da
bu konuya önem vermesiyle 7.947
parça Milli Saraylar’a yeniden
getirildi ve Ziyafet Takımları’nı
orijinal deposunda teşhir etme fırsatı
bulduk.
TÜRSAB: Depo Müze’ye ilgi ne
boyutta, yerli yabancı turist akışı
sağlanabiliyor mu?
Department Head came up with ideas,
observations were made abroad, and
we started working on the idea in
2005 after the approval of the GNA
Presidency. We are talking about a
1.5 ear-old project. Two important
committees were established. The
work continued in cooperation with
the National Palaces Department,
their own technical personnel and
scientific committee. Senem Onur and
Emre Zeytinoğlu of the Mimar Sinan
University offered their support. We
conducted some serious team work
with our own research groups. The
first team coordinated the preparation
of the physical feasibility. The second
team, that is us, coordinated the
inventory records, documentation,
transportation and the preliminary
care of the objects. Then we made
sure that the objects arrived at
the museum in proper packaging.
We needed to take special care of
the porcelains and crystals. We
wanted to find a permanent lasting
solution, taking into consideration
an earthquake possibility. We
developed new boxing systems after
our research and exhibited certain
samples in the museum. We opened
with 12087 pieces. We did not stop
working, and today we have over
23.000 pieces, which is not even half
the total.
TÜRSAB: Do you have other
projects?
Talat Fazlı Sakarya: We are going
to have a porcelain exhibition in
May and June. We had an orientalist
painters exhibition just at the
opening. We are planning
to exhibit works from the
National Palaces collection.
Venues are important for
the Depot Museum. Their
dimensions, volume and
qualities are important. The
buildings opposite to ours that
just underwent renovation
will also be included in our
premises. Still the area we can
use here is limited. We are
planning to be a culture and
arts center in Beşiktaş. I don’t
think someone who has been
to the Dolmabahçe Palace has
understood the whole palace.
Dolmabahçe is open to visitors with
its original furniture, chandeliers
and paintings. Yet there are still
the smaller items like tableware or
gold plated plates. In the first years
of the republic, objects belonging
to National Palaces were used in
government units in order to better
host the guests of the Presidency.
We are displaying the works that
were sent to Ankara in the first
years of the republic. We took them
over completely in 2003. With our
President attaching importance to
the matter, 7947 pieces were brought
back to National Palaces and we had
the chance to display the Feast Ware
in its original depot.
TÜRSAB: How many visitors come to
the Depot Museum? Is there a flow of
domestic and foreign tourists?
T.F Sakarya: It is promising for
Depo Müze’nin
Müdürü Talat Fazlı
Sakarya.
Talat Fazlı Sakarya,
the director of the
Depot Museum.
TÜRSAB | 19
Depo iki ana
bölümden
oluşuyor. Çeşitli
seksiyonlara ait
bir Teşhir Bölümü
ve Türkiye’de
bir ilk olan Depo
Bölümü.
The depot is made
up of two main parts.
The Display Part that
belongs to different
sections and the
second part, a first
in Turkey: the Depot
Section.
20 | TÜRSAB
T.F Sakarya: Başlangıç için olumlu.
Günlük ziyaretçi sayılarını takip
ediyoruz. Açıldığımız günden
itibaren 32.000 ziyaretçiye
ulaştık. Yerli ve öğrenci ağırlıklı
ziyaretçilerimiz var. Yeni bir müze
olduğumuz için rehberlere ya da
kataloglara henüz girmiş değiliz.
Bu sebepten dolayı yabancı turisti
çok fazla bilgilendiremiyoruz.
Fiyatlarımız sembolik. Tam 2, öğrenci
1 YTL. Daha geniş kitlelere ulaşırsak
daha anlamlı olacağını düşünüyoruz.
Olumlu geri dönüşümler alıyoruz.
Ziyaretçi defterine yazılanları dikkate
alıyoruz. Kurumsal anlamda TUREB ve
TÜRSAB ile ilişki kurmak istiyoruz ki
ziyaretçi akışı sağlanabilsin.
TÜRSAB: Müzedeki objeler neler ve
neye göre sergileniyor?
T.F Sakarya: Depo iki ana bölümden
oluşuyor. Çeşitli seksiyonlara ait bir
Teşhir Bölümümüz var. Tematik
gruplamalarla sergilenen objelerimiz
bulunuyor. İkinci bölümümüz ise
Türkiye’de bir ilk olan Depo Bölümü.
Burada depolama kriterlerimizi
de ziyarete açmış oluyoruz. 1918
yılında saraya elektrik giriyor ve
merkezi ısıtma sistemi kuruluyor.
Aydınlatmalardan, mangalara kadar
tüm sistemler müzemizde. Telefonlar,
mutfak gereçleri, koltuklar, dolaplar,
tulumba gibi pek çok eşyamız var.
Kültürel anlamda üzerinde inceleme ve
araştırma yapılmış eşyalar değil ama
bunların çalışmaları devam ediyor.
Avrupa kökenli objeler çoğunlukta.
Osmanlı’nın kendi içerisinde ve iki
fabrikasında yaptırdığı ürünler de
mevcut. Bu konuyla sanat tarihçi
araştırmacı gruplar ilgileniyor ve
zamanla geniş bir kapsama ulaşacak.
TÜRSAB: Depo Müze’ye nasıl
ulaşılıyor?
T.F Sakarya: Web sitemiz
tamamlanmak üzere ancak www.
tbmm.gov.tr üzerinden yine de bize
ulaşabiliniyor. Yerimiz Beşiktaş’ta. Tur
Otobüsleri için otopark yerimiz de
mevcut. Müzemiz sadece pazartesileri
kapalı ve sabah 9:00’dan 17:00’ye dek
açığız. Rehberlik sistemimiz bulunuyor.
Gruplara eşlik ederek bilgilendirme
sağlanıyor.
İletişim: (0.212) 236 90 00/ 1339
Dolmabahçe Caddesi, Beşiktaş/İstanbul
web: www.tbmm.gov.tr
a start. We are following the daily
visitor turnover. We’ve reached 32.000
visitors since the day we opened.
Our visitors are mostly locals and
students. We are not listed yet in
guides or catalogues, since we are a
new museum. Thus we cannot reach
the foreign tourists as much. Our
prices are nominal: regular tickets are
2 YTL, and student fee is 1 YTL. We
think it would be more meaningful if
we reach wider audiences. We receive
positive feedback. The opinions written
in the visitors’ book are taken into
serious consideration. We would like
to establish institutional contact with
TUREB and TÜRSAB so that we can
ensure visitor flow.
TÜRSAB: What are the objects in the
museum, and what are the categories
under which they are exhibited?
T.F Sakarya: The depot is made up
of two main parts. We have a Display
Part that belongs to different sections.
We have objects on display in thematic
groups. Our second part is a first in
Turkey: the depot section. We open
up our storage criteria to visitors
here. Electricity was connected to the
palace in 1918 and a central heating
system was set up. All systems, from
lighting to braziers, are exhibited at the
museum. We have a lot of items such
as telephones, kitchenware, armchairs,
cabinets, and water pumps. They are not
items that were culturally examined and
researched, but we are working on that.
Most of them are made in Europe. There
are also objects made in the Ottoman
Empire in the two factories it had. This
subject is under the responsibility of art
historian groups and the research will
reach a wider scope in time.
TÜRSAB: How do you get to the Depot
Museum?
T.F Sakarya: Our web site is almost
finished, but you can still reach us via
tbmm.gov.tr. We are located in Beşiktaş.
We also have a parking lot for tourist
buses. Our museum is closed only
on Mondays, and we are open from
9:00’ in the morning to 17:00 in the
afternoon. We have a guide system
whereby groups are escorted and
informed by guides.
TARİH
The Glorious Ottoman Colors: Fabrics
Osmanlı ihtişamının renkleri: Kumaşlar
Yaz›-Text: Oğuz Erten
Osmanlı
zamanında
üretilen
kumaşlar
hâlâ batılı
turistlerce
köy köy
dolaşılarak
aranmakta
ve yüksek
değerlere
Avrupa’da
satılmaktadır
Fabrics produced
during Ottoman
reign are still
being sought by
tourist coming
from west
countries and
sold in Europe at
very high prices
16. yüzyılın üçüncü
çeyreğine tarihlendirilen
bir Serenk.
A serenk dating back to the
third quarter of 16th century.
22 | TÜRSAB
Fotoğraflar-Photos: Oğuz Erten
17. yüzyılın ilk
yarısına
tarihlendirilen bir
Çatma.
A çatma dating back to
early 17th century.
G
ünümüzde teknolojinin
gelişmesi ile on binlerce
farklı çeşidinin üretildiği
kumaş türleri eski uygarlıklardan
18. yüzyılın başlarına kadar el
tezgâhlarında dokunur. Mekikli
dokuma kumaşlara Eski Mısır’dan
başlayarak tüm tarihi coğrafyalarda
rastlanmaktadır. Eski Mısır’da
özellikle mumyaların sarılmasında
keten kullanıldığı artık kesinlikle
bilinmektedir. Mezopotamya’da ise
M.Ö 2000’den itibaren kumaşlara
rastlanır. Pamuğun anavatanı olan
Hindistan’da da dokumacılık tarihten
bu yana önemli bir katalizördür.
Çin ise ipekli dokumacılıkta öne
çıkmaktadır. Ayrıca Çinliler mekanik
tezgâhı ilk kullanan topluluktur.
Anadolu’da ise M.Ö 6000’e kadar
inen Çatalhöyük’te dokuma parçaları
bulunmuştur. Kaniş’te ise Asur yazılı
tabletleri bulunmuş, bu tabletlerde
tüccarların Anadolu halkına kumaş
getirdikleri yazılıdır. M.S 2. yüzyılda
Romalılar’da da dokumacılığın
olduğu bilinmektedir. 6. yüzyılda
Bizans İmparatoru Jüstinyen, ipekli
kumaşların geldiği Çin’e iki rahip
gönderir. Çin’de ipek böceklerini ilk
defa gören rahipler bu hayvanlara
sahip olmak isterler ve ellerinde
Fabrics that are also called as
shuttle weavings can be found in
all historical geographies starting
from the Ancient Egypt. It is certain
now that in the Ancient Egypt linen
had been used particularly to wrap
mummies. Fabrics can be seen
in Mesopotamia since 2000 B.C.
Weaving had been an important
catalyst since historical times in
India, the motherland of cotton.
China, on the other hand, stands
out in silk weaving. Furthermore,
Chinese are the first community to
use a mechanical loom. In Anatolia,
pieces of woven fabrics dating
back to 6000 B.C. were found in
Çatalhöyük. In the Assyrian tablets
found in Kaniş, it is written that the
merchants had brought fabrics to the
people of Anatolia. It is also known
that the Romans had weaving during
2nd century A.D. In the 6th century,
Byzantium emperor Justinian sends
two priests to China where silks were
coming from. Seeing the silkworms
for the first time in China, the priests
want to get these creatures and hide a
couple of silk cocoons in their bamboo
sticks and thus the western world
starts to produce silk with these
cocoons smuggled into Anatolia.
Ottoman weavings
When Seljuks came to Anatolia they
came across this Byzantium weaving
tradition. They combine Turkish
weaving art with this style and they
develop it. In the 15th century Ottoman
Empire Bursa was the center of fabric
production and trade. The centralism
system that was established by
Mehmet the Conqueror shows itself in all
16. yüzyılın ikinci
yarısına tarihlendirilen
nar motifli kumaş.
A fabric with pomegranate
motif dating back to second
half of 16th century.
TÜRSAB | 23
branches of art resulting in a common style
and embellishment motifs prevail in these
different art branshes. Rules to be obeyed
by the tradesmen in Bursa, Edirne and
Istanbul were fixed and the silk, golden and
silver fiber motifs used in fabrics as well
as all steps of weaving were taken under
control. Woven fabrics were cotton, wool,
silk and linen. Although cotton was raised
in Anatolia, it was never sufficient to meet
the needs and it was always imported from
India. Fabrics produced during Ottoman
reign are still being sought by tourist
coming from west countries and sold in
Europe at very high prices. Among these
fabrics are;
16. yüzyılın ikinci
yarısına tarihlendirilen
nar motifli Hatayi
kumaş.
A hatayi and fabric with
pomegranate motif dating
back to second half of
16th century.
17. yüzyılın başlarına
tarihlendirilen
şemseli Atlas.
An atlas with decorative
sun figure (şemse) dating
back to the
early 17th century.
24 | TÜRSAB
tuttukları kamış bastonların içine
birkaç ipek böceği kozası koyarlar
ve bu şekilde Anadolu’ya kaçırılan
ipek böceği ile batı dünyası ipek
üretmeye başlar.
Osmanlı dokumaları
Selçuklular Anadolu’ya geldiklerinde
Bizans dokuma geleneğiyle
karşılaşırlar. Türk dokuma sanatıyla
bu tarzı birleştirerek geliştirirler.
15. yüzyıl Osmanlısında kumaş
üretim ve ticaret merkezi Bursa’dır.
Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu
merkeziyetçilik sistemi kendini
tüm sanat dallarında göstererek
değişik sanat kollarında ortak üslup
ve bezeme motiflerinin egemen
olmasını sağlar. Bursa, Edirne,
İstanbul esnafının uyması gereken
kurallar belirlenerek, kumaşlarda
kullanılan ipek, altın ve gümüş
tellerin motifleri ve dokumanın
bütün evreleri kontrol altına alınır.
Dokumalar pamuklu, yünlü, ipekli
ve ketendir. Anadolu’da pamuk
üretildiği halde ihtiyaca hiçbir
zaman yetmemiş ve her zaman
Hindistan’dan ithal edilmiştir. 1786
yılında Avrupalı bir mühendisin
sayesinde dokumacılıkta seri
üretime geçilir. Bu adım el
tezgâhlarında üretilen bir birinden
16. yüzyılın ikinci yarısına
tarihlenen şemseli yeşil Kemha.
A green kemha with decorative sun
figure dating back to second
half of 16th century.
güzel dokumaların üretimini etkiler.
Fakat bu dokumaların kalitesi
düşer. Osmanlı zamanında üretilen
kumaşlar hâlâ batılı turistlerce köy
köy dolaşılarak aranmakta ve yüksek
değerlere Avrupa’da satılmaktadır.
Çatma
15. yüzyılın ikinci yarısında Bursa’da
üretilen en önemli kumaş cinsi
çatmadır. Bu çift zeminli bir kadife
cinsidir. Desenler kabartma şeklinde
görülür. Çatmanın kadifeden farkı
zemine oranla süslemenin havının
(kumaşın tüylü yüzeyi) yüksek
oluşudur. Genellikle zeminleri
kılaptanlı (altın tel) olup desen ipek,
iplik ve kılaptanla dokunmuştur.
Yastık yüzlerinde, at kuşamlarında
kullanılır. 18 ve 19. yüzyıla kadar
üretilmiştir.
Çatma (Framework)
The most important fabric type which was
produced in the second half of 15th century
in Bursa is çatma. This is a double-layered
velvet type. Designs are in embossed
format. The difference of çatma from
velvet is that the piles of the embellishment
(flocculent surface of fabric) is higher
compared to the bottom. Their bottoms are
generally gold fibered and the design is
woven with silk, yarn and golden fiber. It
is used on pillowcases and cavalry fittings.
It was manufactured until 18th and 19th
centuries.
Kemha (Brocade)
It is another type of fabric woven with
golden fiber and silk. Westerners name
this fabric brocade. It was manufactured in
the 16th century at most. Gowns of priests
used to be made from this fabric which was
also exported.
Serenk (Tri-color)
This fabric was most popular in the 16th
century. It looks like kemha, but yellow silk
is used instead of golden fiber. “se” means
“three” in Persian. And the name stands for
“three colors”.
Seraser (Head to head)
This fabric is manufactured by golden
and silver fibers, however, yellow silk
is wrapped around gold fibers. It is one
of the most precious fabrics. Designs
are used in big sizes. Its name comes
from”ser” in Persian which means “head”,
and “seraser” is “from head to head”.
Ceremony dresses and hilat (robe of honor)
which used to be given to ambassadors
were made from this fabric.
Kemha
Kılaptan ve ipekle dokunan diğer bir
kumaş türüdür. Batılılar bu kumaşa
brokar demektedirler. En fazla 16.
yüzyılda üretilmiştir. Yurtdışına da
ihraç edilen bu kumaştan papaz
kıyafetleri yapılmaktaydı.
Serenk
Bu kumaş 16. yüzyılda en parlak
devrini yaşar. Kemhaya benzer fakat
kılaptan yerine sarı ipek kullanılır.
“Se” Farsça üç demektir. İsmi de üç
renk anlamına gelmektedir.
Seraser
Altın ve gümüş tel kullanılarak
yapılan bu kumaşta altın tel üzerine
sarı ipek sarılarak yapılmaktadır. En
değerli kumaşlardandır. Desenler
çok büyük olarak kullanılır. “Ser”
Farsça baş demektir. İsmi ise
baştanbaşa anlamını taşır. Bu
kumaştan tören kıyafetleri ve
elçilere hediye edilen hilatler
yapılırdı.
Atlas
Genellikle kırmızı olur. Parlak
renklidir ve batıda saten
olarak bilinir. En eski ipekli
kumaş şeklidir. İlk önce Çinliler
tarafından bulunmuş tezgâhlarda
dokunmuştur. Daha çok Maraş’ta
dokunduğu bilinmektedir.
Atlas
It is generally in red. It has a bright
color and it is known as sateen in
the western world. It is the oldest
silk fabric type. It was first found by
Chinese and was woven on looms. It
is known that it used to be woven in
Maraş predominantly.
Hatayi (of Hatay)
It is a fabric similar to kemha, but this
one is harder. It is made of silk and
golden fiber. Because raw silk is used,
the fabric is a little wrinkled.
Canfes
It is a silk fabric used for lining on
reverse of skirts and collars.
Kutnu
It a cotton fabric. Its stripes are
often in yellow and this fabric was
generally used to make summer
kaftans.
Savai
Covered with flower motifs, this
designed fabric used to be made of
silk and gold fiber. It was invented in
mid-18th century.
In 1786, mass production started
in weaving thanks to a European
engineer. This step brought forward
weaving on handlooms new types of
fabric, each of which is more beautiful
than the other. However, the quality
of these weavings are low.
17. yüzyılın
ilk çeyreğine
tarihlendirilen
bir Hatayi.
A hatayi dating
back to the first
quarter of 17th
century.
Hatayi
Kemha benzeri bir kumaştır fakat
daha serttir. Yapımında ipek ve
kılaptan kullanılır. Ham ipek
kullanıldığı için kumaşı biraz
kırışıktır.
Canfes
Etek içlerini, kol ağızlarını
astarlamak için kullanılan ipekli
kumaştır.
Kutnu
Pamuklu bir kumaştır. Çizgileri
genellikle sarıdır ve bu kumaşla
daha çok yazlık kaftanlar yapılırdı.
Savai
Üzeri serpme çiçek desenli ipek ve
altın tel kullanılarak yapılmaktaydı.
18. yüzyılın ortalarında çıkan bir
kumaş türüdür.
TÜRSAB | 25
GEZİ
An oasis beyond Mid Toros Mountains, in the
Orta Torosların ardında ve Göller
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
Fotoğraflar-Photos: Beyşehir Belediyesi Arşivi
Tarihi M.Ö 200-1200
yıllarına dek uzanan
Beyşehir, sırasıyla
Hititler, Asurlular, Frigler,
Lidyalılar, Persler, Büyük
İskender, Romalılar ve
Doğu Roma’nın eline
geçmiştir
26 | TÜRSAB
Beyşehir, the history
of which dates back to
200-1200 B.C., has been
ruled by Hittites, Asyrians,
Frigians, Lidians, Persians,
Alexander the Great,
Romans and East Rome
Lakes Region: Beyşehir
Bölgesi’nde bir vaha: Beyşehir
B
eyşehir, doğal zenginlikleri
ve sanayi hammaddeleri
açısından oldukça ilgi
çeken bir yerdir. Linyit, barit,
krom madeni, mermer, tuğla,
kiremit ve seramik toprak sanayi
hammadelerinin yanı sıra ilçenin
pek çok yerinde, andezit taşı
da çıkartılmaktadır. Gölleri,
mağaraları, kaplıcaları, hanları,
medreseleri, camiileri ve antik
dönem anıtlarıyla, Konya İli’nin
Beyşehir is a center of attraction
with respect to natural enchantments
and industrial raw materials. Along
with lignite, barite, chrome ore,
marble, brick, tile and raw materials
for ceramic earth industry raw
materials, andesite is mined in many
places of the county. Located in the
Mediterranean part of Konya, in the
middle of the Lakes Region and the
Middle Toros Mountains, Beyşehir
glimmers like an oasis with its
lakes, caves, spas, inns, madrasahs,
mosques and antique remains. The
county, which has entered the rule of
the Seljuki Empire in 1071 A.D., has
become an important place during
the rule of Anatolian Seljuks. Sultan
Alaaddin Keykkubat has established
Kubad-Abad city around Eyrinaz
and has made this place a second
capital city. Following the Mongolian
invasion in 1243, Eşrefoğlu Seyfettin
Süleyman Bey has built Süleymaniye
M.S 1071’de
Selçukluların
idaresinde olan
olan bugünki
ilçe, Anadolu
Selçukluları
devrinde önemli
bir yer haline
gelmiştir
The county, which
has entered the
rule of the Seljuki
Empire in 1071
A.D., has become
an important place
during the rule of
Anatolian Seljuks
TÜRSAB | 27
Beyşehir Gölü
alanı, 1991
yılında birinci
derece Doğal SİT
Alanı ilan edildi.
1993 yılında göl
ve çevresindeki
biyolojik çeşitlilik
açısından değerli
alanlar, Isparta
ve Konya İlleri’ne
bağlı olan Kızıldağ
ve Beyşehir Milli
Parkları sınırları
içine alındı
The area of Beyşehir
Lake, has been
declared as 1st
Degree Natural
Protection Zone
in 1991. In 1993,
the lake and the
regions, around
the lake, which
are valuable for
biological diversity,
have been included
within the borders
of Kızıldağ and
Beyşehir National
Parks, attached to
the Provinces of
Isparta and Konya
28 | TÜRSAB
Akdeniz kesiminde, Göller Bölgesi
ve Orta Torosların arkasında
bulunan Beyşehir, adetâ bir
vaha gibi ışıldamaktadır. M.S
1071’de Selçukluların idaresinde
olan bugünki ilçe, Anadolu
Selçukluları devrinde önemli
bir yer haline gelmiştir. Sultan
Alaaddin Keykubat, Eyrinaz
Gezisi mevkiinde, Kubad-Abad
şehrini kurmuş ve orayı ikinci bir
başkent haline dönüştürmüştür.
1243 Moğol İstilası’nın ardından,
Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman
Bey, Süleymaniye’yi inşaa ederek
bağımsızlığını ilan etmiş böylece
Eşrefoğlu Beyliği kurulmuştur.
II. Mehmet Bey devrinde ise bu
beylik, Moğol kumandanlarından
Çobanoğlu Demirtaş tarafından
yıkılmıştır. 1476 yılında Fatih
Sultan Mehmet Beyşehir’i
hakimiyetine almış ve Karaman
Eyaleti’nin bir sancağı yapmıştır.
1872 yılında ise Beyşehir bugünki
durumuna dönüştürülmüştür.
Beyşehir Gölü ve çevresi
Beyşehir Gölü alanı, 1991 yılında
birinci derece Doğal SİT Alanı
ilan edildi. 1993 yılında göl ve
çevresindeki biyolojik çeşitlilik
açısından değerli alanlar, Isparta ve
Konya İlleri’ne bağlı olan Kızıldağ ve
and declared independence and
therefore the principality of Eşrefoğlu
has been established. During the reign
of Mehmet bey II, this principality
has been destroyed by Çobanoğlu
Demirtaş, one of the Mongolian
Commanders. In 1476, Sultan
Mehmet the Conqueror has captured
Beyşehir and has made it a county
of the Province of Karaman. In 1872,
Beyşehir has been given its current
status.
The Lake of Beyşehir and
environs
The area of Beyşehir Lake, has been
declared as 1st Degree Natural
Protection Zone in 1991. In 1993,
the lake and the regions, around the
lake, which are valuable for biological
diversity, have been included within
the borders of Kızıldağ and Beyşehir
National Parks, attached to the
Provinces of Isparta and Konya. In
addition, since the water of the lake
complies with first degree drinking
water criteria, the lake has been given
the status of Drinking Water Protection
Zone and there are 27 rivers, feeding
the lake. On Beyşehir Lake, there are
boats for tourism purposes and it is
possible to take tours in groups. The
lake and Anamas Mountain provides
a perfect view during sunset. On the
Beyşehir Milli Parkları sınırları içine
alındı. Ayrıca göl, suyunun birinci
dereceden içme suyu kriterlerine
uyması nedeniyle İçme ve Kullanma
Suyu Koruma Sahası statüsüne de
sahip olan gölü besleyen 27 akarsu
bulunuyor. Beyşehir Gölü üzerinde
turizm amaçlı tekneler bulunmakta
olup gruplar halinde tur yapmak
mümkün. Güneşin batışı sırasında
göl ve Anamas Dağı mükemmel bir
manzara sağlıyor. Gölün üzerinde
ortalama olarak 33 tane ada vardır.
Gölde su seviyesine göre ada sayısı
da değişiyor.
Anamas-Karagöl, Anamas Dağı
üzerinde, Kurucuova Kasabası’nın
15 km güneybatısında 2.500 metre
yükseklikte bir krater gölüdür.
Anamas Sıra Dağları dağ sporu
açısından elverişlidir. Dağ sporlarıyla
ilgilenenlerin büyük çoğunluğu
burada zirve tırmanışı yapıyorlar.
Fasıllar, Kurtbeşiği Anıtı
Fasıllar Köyü’nün batısında, Örenler
Konağı’nın bayırında dünyanın en
büyük kaya anıtlarından biri olan
Fasıllar Anıtı, 8.30 metredir ve
72 ton ağırlığındadır. Hitit Kralı
Muvattaliş’in yaptırdığı bu anıta
yöre halkı Kurtbeşiği demektedir.
Anıtın bazı yerlerinin ayrıntılı
işlenmemiş olması, bazı yerlerinin
ise çok kaba işlenmiş olması, uzaktan
görülebilecek bir yere dikilmek
üzere hazırlandığını göstermektedir.
Lukyanos Kitabesi-Atlıkaya
Kabartması
Fasıllar, Kurtbeşiği Anıtı’nın 100
lake, there is an average of 33 islands.
The number of islands in the lake vary
accor5ding to the level of water.
Anamas-Karagöl is a crater lake, at an
altitude of 2,500 meters, on Anamas
Mountain, 15 kilometers southwest
of Kurucuova Town. Anamas
Mountains are appropriate for
mountain sports. Many people, who
are interested in mountain sports,
make summit climbs here.
Fasıllar, Kurtbeşiği Monument
Fasıllar Monument is one of the
largest rock monuments in the world,
located in the west of fasıllar village,
in the environs of Örenler Konağı and
it is 8.30 meters and it weighs 72
tons. This monument, ordered by the
Muttavallish, the Hittite King, is called
as Kurtbeşiği by the local people. The
fact that some parts of the monument
has not been processed in detail
and some parts has been processed
coarsely, shows that it was intended
to be erected in an area, which can be
seen from a distance.
Lucianos Inscription-Atlıkaya Frescoe
Fasıllar, According to the Inscription,
located 100 meters east of Kurtbeşiği
monument, the memory of a deceased
young person was enlivened. The
monument and the vicinity is like an
open air museum. The village is in the
location of Hittite city of Mistia. In this
village, there are many ruins, such
as Fertility Monument, Two Cavalries
Frescoe, Gavur Mashad, Yerebatan
Fountain and rock sarcophagus.
Beyşehir Gölü
üzerinde turizm
amaçlı tekneler
bulunmakta
olup gruplar
halinde tur
yapmak
mümkün
On Beyşehir
Lake, there are
boats for tourism
purposes and
it is possible to
take tours in
groups
Eflatunpınar Hittite Monument,
This monument, dating back to Hittite
era, is located in the vicinity of the
Sadıkhacı town. On Eflatunpınar
monument, the gods, which carry the
sky and which establish the relation
between the ground and the sky are
shown. Heraklis Sarcophagus Heraklis
Sarcophagus, found in Yunuslar
Village, which is 33 kilometers of
Beyşehir, is a Roman work, made
in 250-260 A.D. Statues in the form
of frescoes have been placed in all
TÜRSAB | 29
Konya Arkeoloji Müzesi’nin en
önemli eseri olan lahdin her dört
tarafında yüksek kabartmalar
halinde heykeller işlenmiştir.
Kubad-Abad Sarayı
Ünlü Selçuklu Tarihçi İbn Bibi’nin
Selçuknamesi’nde sözünü ettiği
I. Alaaddin Keykubad’ın emriyle
yapılmış Kubad- Abad Saray
Külliyesi, günümüze ulaşabilmiş tek
Selçuklu Saray Yapısıdır. Anamas
Dağı’nın eteklerinde bulunan saray,
restorasyon bekleyen kalıntılar
bulunmaktadır. Prof. Dr. Rüçhan
Arık Başkanlığında bir heyet 1980
yılından beri kazı çalışmalarına
devam ediyor.
Yapılan kazılarda sarayın birçok
çini süslemelerini gösteren parça
bulunmuştur. Başta karatay Müzesi
olmak üzere bu eserler Konya’da
değişik müzelerde sergileniyor.
Erbaba Höyüğü
Beyşehir’in 10 km kuzeybatısında
deniz düzeyinden 1.130 metre
yüksekliğindeki doğal bir tepenin
üstünde, günümüzden yaklaşık
7.500 yıl öncesine tarihlenen
Neolitik Çağ höyüğü Erbaba’da
yapılan kazılarda dört kat
saptanmıştır. Höyükten çıkarılan
eserler bugün Konya Arkeoloji
Müzesi’nde sergileniyor.
Eflatunpınar
Anıtı’nın
üzerinde,
Hititlerin inanışı
doğrultusunda,
göğü taşıyan
ve yer-gök
arasındaki ilişkiyi
kuran tanrıları
canlandırıyor
On Eflatunpınar
monument, the
gods, which carry
the sky and which
establish the
relation between
the ground and
the sky are shown
30 | TÜRSAB
metre kadar doğusunda kitabeye
göre, ölen bir gencin hatırası
yaşatılmak istenir. Fasıllar anıt
ve çevresi bir açık hava müzesi
gibidir. Köy, Hitit Mistia Kenti’nin
yerindedir. Bu yörede Bereket Anıtı,
Çift Süvariler Kabartması, Gavur
Meşedi, Yerebatan Çeşmesi ve kaya
lahitler gibi birçok kalıntı vardır.
Eflatunpınar Hitit Anıtı
Hititler döneminden kalma bu anıt,
Sadıkhacı Kasabası yakınlarındadır.
Eflatunpınar Anıtı’nın üzerinde,
Hititlerin inanışı doğrultusunda,
göğü taşıyan ve yer - gök arasındaki
ilişkiyi kuran tanrıları canlandırıyor.
Heraklis Lahidi
Beyşehir’e 33 km. mesafedeki
Yunuslar Köyü’nde bulunan Heraklis
Lahdi M.S 250-260 yıllarında
yapılmış bir Roma eseridir. Bugün
Eşrefoğlu Camiisi ve Hamamı
1296-1299 yılları arasında Eşrefoğlu
Süleyman Bey’in yaptırdığı camii
Eşrefoğulları toplu yapıları içerisinde
four sides of the Sarcophagus, which
is the most important piece of Konya
Archeological Museum collection.
Kubad-Abad Palace
Kubad-Abad Palace, constructed
on orders by Alaaddin Keykubad I,
mentioned by Ibn Bibi, the famous Seljuki
historian, is the only Seljuki palace
structure which has reached today.
The palace and the remains, located in
the skirts of Anamas Mountain, awaits
restoration. A delegation, led by Prof.
Rüçhan Arık, has been continuing
excavation studies, since 1980. In the
excavations, many pieces, displaying
the ceramic decorations of the palace,
have been found. These works have been
exhibited in different museums in Konya,
in particular, Karatay Museum.
yer alıyor. Anadolu’da yer alan ve
ağaç, çatı ve direkli düz tavanlı ulu
camiilerin en büyüğüdür. Eşrefoğlu
Hamamı, anıtsal su mimarisinin bir
parçası olan Beyşehir’de bedestenin
batısındaki Eşrefoğlu hamamıdır.
Eşrefoğlu Süleyman Bey Kitabesi’ne
bakılarak 13. yüzyılın sonlarında
yapıldığı anlaşılmaktadır.
Erbaba Tumulus,
Four layers have been observed in
the excavations, made in the Erbaba,
which is a Neolithic Era tumulus,
dating back to 7500 years ago,
located on a natural hill, 1130 meters
above the sea level, in 10 kilometers
northwest of Beyşehir. The pieces,
excavated from the tumulus, are being
exhibited in Konya archeological
museum.
epigraph of Eşrefoğlu Süleyman Bey, it
is understood that it was constructed
in late 13th century.
Eşrefoğlu Mosque and Bath.
The mosque, ordered by Eşrefoğlu
Süleyman Bey between 1296-1299,
is included among the Eşrefoğlu
collective structures. It is the largest
of the grand mosques with wooden
roof and columns and straight ceiling.
Eşrefoğlu Bath, Eşrefoğlu Bath is one
of the pieces of the monumental water
architecture in Beyşehir, located in the
west of the market. Considering the
Bezzarlar Inn
The Bazaar, which has been completed
in 1299, has been worn in time. The
Inn has been repaired in 16th century,
during the reign of Süleyman the
Lawmaker. It is hard to difficult to
find a peer of the building, which is
one of the oldest inns in Anatolia.
Municipality of Beyşehir today uses
the inn as a center of exhibition and
convention.
Taş Medrese
The Madrasah, which is known to be
ordered by Seyfettin Süleyman Halil
Bey, has been repaired later by Grand
Emir İsmail Ağa. There is information,
stating that the Madrasah was open
until 1912.
Kale Kapısı
Beyşehir
Kalesi’nin
halen sağlam
vaziyette olan
doğu kapısıdır
Kale Kapisi is the
undamaged east
door of Beyşehir
Fortress
Taş Medrese
Seyfettin Süleyman Halil Bey
tarafından yaptırıldığı bilinen
medrese daha sonra büyük emir
İsmail Ağa tarafından onarılmıştır.
1912 yılına kadar medresenin açık
olduğu yönünde bilgiler vardır.
Bezzarlar Hanı
1299 yılında yapımı tamamlanmış
olan Bedesten, tarih içerisinde
yıpranmıştır. 16. yüzyılda, Kanuni
Sultan Süleyman döneminde han
onarılmıştır. Anadolu’daki en
eski bedestenlerden olan binanın
ayakta kalmış yaşıtını bulmak zor.
Beyşehir Belediyesi bugün hanı
sergi ve toplantı mekanı olarak
kullanmaktadır.
TÜRSAB | 31
SAĞLIK
A bridge of health connecting Asia to Europe
Asya ile Avrupa’yı bağlayan bir sağlık
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
Sağlık alanında
Türkiye’ye
pek çok ilki
getiren Hisar
Intercontinental
Hospital, Sağlık
Turizmi alanında
da çalışmalarını
hızla sürdürüyor
Hisar
Intercontinental
Hospital,
pioneering
in so many
aspects of the
health industry,
continues its
efforts on the
Health Tourism
field
32 | TÜRSAB
İ
Fotoğraflar-Photos: Hisar Intercontinental Arşivi
nsan sağlığında koruyucu,
teşhis ve tedavi edici
hekimlik hizmetini en üst
düzeyde sağlamayı hedefleyen
Hisar Intercontinental Hospital
Aralık 2005’ten bu yana hizmet
veriyor. Hastane, uluslararası
standartlardaki teknolojik altyapısı
ve uzman kadrosu ile Türkiye’nin
en iyi hastanelerinden biri olmayı
hedefliyor. Hastanenin Satış ve
Pazarlama Müdürü Sayın Uygar
Üstün ile 1.5 yılda kaydettikleri
yoldan ve Sağlık Turizmi
çalışmalarından bahsettik.
TÜRSAB: Hisar Intercontinental
Hospital nasıl bir hastane?
Uygar Üstün: Kurumumuz
Türkiye’deki en yüksek kapalı
alana sahip gerek teknolojik
gerekse insan kaynakları
yatırımları bakımından, tıbbi
anlamda gelişmişlikleri içinde
barındıran bir yatırımdır. A
grubu hizmet vermeyi amaçlayan
iyi bir sağlık kuruluşudur.
Aiming to deliver preventive,
diagnostic and therapeutic doctoral
service, Hisar Intercontinental
Hospital has been operating since
December 2005. The hospital aims to
become one of Turkey’s best with its
international standards, technological
infrastructure and expert staff. We
talked with Uygar Üstün the Sale and
Marketing Director of the hospital,
about the phases they underwent in
the last 1.5 years as well as about
their efforts in Health Tourism.
TÜRSAB: What kind of a hospital is
Hisar İntercontinental?
Uygar Üstün: Our institution is the
largest in Turkey with its vast indoors
area. It is an investment that reflects
medical developments in terms of
technology and human resources.
It is a good health institution that
aims to deliver A-class service.
In this respect, delivering A-class
service does not only mean making
the best investments or having the
best technical equipment. It means
everyone, from the parking lot
attendant to the nurses, should be
serving people with A+ efficiency. We
are a 1.5 year-old institution whose
aim is just to do this. We are a multipurpose hospital, so we work with
expert doctors in many branches. We
especially have separate departments
for Cardiology, Ophthalmology,
Gynecology and Pediatrics. Private
hospitals specializing only on these
branches have started taking their
place in the private sector. We, on
the other hand, think of them as
hospital within hospital, and separate
these clinics. We serve throughout
Istanbul and Turkey and our efforts
to establish ourselves abroad are also
underway.
TÜRSAB: What is your Hospital’s
perspective on Health Tourism?
U. Üstün: We’ve always wanted to
look at Health Tourism under two
categories. The first one is the first
step that we call Health Tourism as
such, and the second one is Tourism
köprüsü
Bu anlamda A grubu hizmet
vermek aslında sadece en iyi
yatırımı yapmak ve en iyi teknik
donanıma sahip olmak anlamında
değildir. Otopark görevlinizden,
hemşirelerinize dek bu hizmeti
A + şekilde verebiliyor olmanız
gerekiyor. 1,5 senelik, genel
amaçlı bir hastaneyiz dolayısıyla
pek çok branşta konusunda uzman
hekimlerle hizmet verebiliyoruz.
Özellikle Kardiyoloji, Göz, Kadın
Doğum, Pediyatri gibi alanlara özel
bölümler ayrılmış durumda. Çünkü
artık bu branşlar özel hastaneler
şeklinde kendini sektörde
gösteriyor. Biz de hastane içinde
hastaneler şeklinde bu klinikleri
özel olarak ayırıyoruz. Tüm İstanbul
ve Türkiye’ye hizmet veriyoruz
ve yurtdışı çalışmalarımız devam
ediyor.
TÜRSAB: Hastanenizin Sağlık
Turizmi’ne bakış açısı nedir?
U. Üstün: Aslında Sağlık Turizmi’ni
hep iki başlık altında incelemek
istedik. Birincisi kendi başına
Sağlık Turizmi dediğimiz ilk aşama,
ikincisi de Turist Sağlığı.
Turist Sağlığı, farklı amaçlarla
ülkemize giriş yapmış kişilerin
burada herhangi bir sağlık
sorunuyla karşılaşmaları
durumunda kendilerine sunulan
sağlık hizmetidir. Özellikle yaz
dönemlerinde, ağırlıklı sahil
kesimlerine tatile gelmiş insanların
hastalanmaları, yaralanmaları gibi
acil rahatsızlıklarda, acil hizmet
verilmesidir. Hisar Intercontinental
olarak acil donanıma sahip üç
ambülansımız ve heliportumuzla
bu hizmeti sağlayabiliyoruz. Sağlık
Turizmi alanında ise yurtdışından
sadece tedavi olmak amacıyla
kişileri ülkemize getirmeyi istiyoruz.
Health. Tourism Health is the health
services delivered to foreigners who
are in our country for whatever
reason, and who encounter a health
problem. Tourists can get sick,
get injured, or there can be other
emergencies especially in summer
time, and that is what tourism health
is. With three ambulances that are
emergency equipped, and a heliport,
we are able to deliver this service
at Hisar Intercontinental. In terms
of Health Tourism, we would like
to bring people to our country only
for treatment purposes. This seems
difficult at first sight but if you look
at other examples around the globe,
you see that it really isn’t. There are
significant reasons why some people
in the world would prefer Turkey.
TÜRSAB: Which countries prefer
Turkey for treatment purposes?
U. Üstün: In vitro fertilization in
Hisar Intercontinental
Hospital Satış ve
Pazarlama Müdürü
Uygar Üstün.
Hisar Intercontinental
Hospital Sales and
Marketing Director Uygar
Üstün,
TÜRSAB | 33
İnsan sağlığında
koruyucu,
teşhis ve tedavi
edici hekimlik
hizmetini en
üst düzeyde
sağlamayı
hedefleyen
Hisar
Intercontinental
Hospital Aralık
2005’ten bu
yana hizmet
veriyor
Aiming to deliver
preventive,
diagnostic and
therapeutic
doctoral
service, Hisar
Intercontinental
Hospital has been
operating since
December 2005
34 | TÜRSAB
İlk aşamada bu zor gibi görünüyor
ancak dünyaya bakınca öyle
olmadığı anlaşılıyor. Birçok ülke
insanının Türkiye’yi tercih etmesini
sağlayacak ciddi sebepler var.
TÜRSAB: Tedavi olmak için hangi
ülkeler Türkiye’yi tercih ediyor?
U. Üstün: İtalya, İspanya, Kosova,
Makedonya gibi ülkelerde doğum
oranlarının düşük olması sebebiyle
Türkiye’de tüp bebek uygulamaları
ön plana çıkıyor. Norveç, İsveç,
Finlandiya için diş tedavileri çok
maliyetli ve yetersiz olduğundan
tercih sebebi. Kuzey ülkelerinde
ve doğu bloku ülkelerindeki
kadınların aç kalmak uğruna
da olsa tüm yaşantılarından
yaptıkları tasarrufları estetik
amaçlı harcadıkları gözleniyor.
Tabii Türkiye’de tedavi olmanın
Turkey is quite common among the
people of Italy, Spain, Kosovo, and
Macedonia, since birth rates in these
countries are low. In countries like
Norway, Sweden and Finland, dental
treatments are quite costly and
inadequate, so they prefer Turkey. In
northern and Eastern Bloc countries,
you can observe that women spend
their life savings on aesthetic surgery,
even if this means they’ll go hungry
for the rest of their lives. Of course
there is always the prestige of being
treated in Turkey. The fact that we
have advanced health facilities and
that we have experienced doctors
running the system are very attractive
combined with the economical cost of
these services.
TÜRSAB: How is Turkey doing in the
international arena?
U. Üstün: We observe that after
September 1, Arab countries tend to
send their cardiology, cardiovascular
surgery and oncology patients to
Greece and Switzerland instead of
the United States. There is no reason
why this potential should not be
transferred to Turkey. Singapore
and India are in the forefront when it
comes to Health Tourism in the world.
It is necessary to emphasize that that
the potential in these countries have
developed as a result of significant
advertising and investment. Whereas
the India’s income from health tourism
is 5-6 billion dollars, our country’s
share of the cake is approximately
200 million dollars, despite its being
better located geopolitically, and more
prestijini de unutmamak lazım.
Türkiye’nin sağlık alanında
gelişmiş tesislere ve tecrübeli
hekimlere sahip olması dolayısıyla
ve bu hizmetlerin ekonomik
sunumuyla, ülkemiz ilgi odağı
oluyor.
TÜRSAB: Uluslararası platformda
Türkiye ne durumda?
U. Üstün: Arap ülkelerinin
Kardiyoloji, Kalp Damar Cerrahisi
ve Onkoloji alanlarında hastalarını,
özellikle 11 Eylül sonrasında
Amerika yerine Yunanistan ve
İsviçre’ye taşındığı gözlenmiştir.
Bu potansiyelin Türkiye’ye
taşınmaması için hiçbir engel
yoktur. Dünya Sağlık Turizmi’nde
Singapur ve Hindistan’ın ön
planda olduğunu görüyoruz. Bu
ülkelerin bu potansiyellerinin ciddi
reklam çalışmaları ve yatırımlar ile
oluştuğunu vurgulamak gerekir.
Hindistan’da Sağlık Turizmi’nden
gelir 5-6 milyar dolar olurken,
jeopolitik yönden ve tıp alanındaki
gelişmişlik yönünden daha ileride
olan ülkemizin pastadan aldığı pay
200 milyon dolar civarındadır.
TÜRSAB: Hastaneler Türkiye
tanıtımı için ne gibi çalışmalara imza
atıyorlar?
U. Üstün: Sağlık Turizmi ile ilgili
çalışmalarda hastanelerin kendi
çabaları oluyor. Çeşitli fuarlar, Sağlık
Turizmi ile ilgili workshoplar oluyor
ve bunlara katılıp hastanemizi temsil
etmeye çalışıyoruz. Bir de direkt
yurtiçinde yine, bu yurtdışı özel
sigortaların asistans firmaları var. Bu
firmalarla anlaşmalar yaparak veya
yurtdışı sigorta şirketleriyle direk
anlaşmalar yaparak bu diyaloğu
sağlıyoruz. Örneğin Almanya'nın yarı
özel, kamu destekli bir sigorta firması
var BKK Aktiv diye. Türkiye'de bir
ilk olarak bu yapıdaki bir sigortayla
anlaşma yaptık. Bu anlaşma
çerçevesinde gerek Almanya'da
yaşayan Türkler, gerekse o sigortaya
mensup kişiler hastanemize gelip
tedavilerini yaptırabiliyorlar.
TÜRSAB: Sağlık Turizmi’nin
yaygınlaşması için neler yapılmalı?
U. Üstün: Dünyadaki birçok ülke
için en az bir branşta avantajlı bir
bölge olduğumuzu vurgulamak
istiyorum. Önemli olan bu avantajlı
branşları tespit etmek, bu alanlardaki
çalımaları da sadece sağlık kuruluşları
ve TÜRSAB ile değil, Sağlık Bakanlığı,
Turizm Bakanlığı gibi devlet kanadının
da olduğu organizasyonlar ile
gerçekleştirmektir.
advanced in medical sciences.
TÜRSAB: What kinds of efforts are
there on behalf of hospitals in terms of
promoting Turkey?
U. Üstün: Hospitals have their own
efforts in terms of health tourism
work. There are various fairs and
workshops on the subject, where we
participate and try to represent our
hospital. In addition, these private
insurance companies abroad have
assistance firms in the country. We
sign agreements with these firms, or
we sign directly with the insurance
company abroad and establish a
dialogue. For instance there is a
semi-private, government subsidized
insurance company in Germany called
BKK Aktiv. We signed an agreement
with a company whose structure is
as described, and we are the first in
Turkey to do so. Within the framework
of this agreement, both Turks living in
Germany, and people with insurance
from that company can come to our
hospital for treatment.
TÜRSAB: What should be done to
promote Health Tourism?
U. Üstün: Let me underline that we
have comparative advantage for many
countries in the world in at least one
branch. What matters is to detect these
branches where we have comparative
advantage, and to do work in this
sector not only with health institutions
and TÜRSAB, but also in cooperation
with state bodies like the Ministries of
Health and Tourism.
Hisar
Intercontiental
Hospital,
uluslararası
standartlardaki
teknolojik
altyapısı ve
uzman kadrosu ile
Türkiye’nin en iyi
hastanelerinden
biri olmayı
hedefliyor
Hisar
Intercontinental
Hospital aim is to
become one of
Turkey’s best with
its international
standards,
technological
infrastructure and
expert staff
TÜRSAB | 35
GEZİ
“Diyarbakır is angry with me, I hit the roads”*
“Diyarbakır bana küsmüş, düştüm
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
Fotoğraflar-Photos: Diyarbakır Turizm ve Tanıtım Derneği
*Diyarbakır Surları/ Servet Kocakaya *Citadels of Diyarbakır/Servet Kocakaya
Binlerce yıllık
tarihin buluşma
noktası olmuş bir
müze kent...
Diyarbakır is a
museum city,
which is the
junction point
of a history of
thousands of
years...
36 | TÜRSAB
geldim yollarına” *
D
iyarbakır ve çevresi,
tarihten bu yana her zaman
önemli bir yer olmuştur.
Anadolu ile Mezopotamya arasında
doğal bir geçiş yolu olduğundan
pek çok uygarlık buralarda can
bulmuştur. Amida, Amid, Kara
Amid, Diyar Bekr, Diyarbekir gibi
isimlerle anılmış olan Diyarbakır’da
sırasıyla Asurlular, Aramiler,
Urartular, İskitler, Medler, Persler,
Makedonyalılar, Selevkoslar,
Partlar, Büyük Tigran idaresi,
Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar,
Emeviler, Abbasiler, Şeyhoğulları,
Hamdaniler, Mervaniler, Selçuklular,
İnanoğulları, Nisanoğulları,
Artuklular, Eyyubiler, Moğollar,
Akkoyunlar, Safeviler ve Osmanlılar
hüküm sürmüştür.
Diyarbakır’ın ev ve sokakları
Pek çok tarihi medrese, camii, kilise,
Diyarbakır and environs has always
become an important place since the
beginning of history.
Since it is a natural passageway
between Anatolia and Mesopotamia,
many civilizations have flourished
here. In Diyarbakır, which has
been known with the names, such
as Amida, Amid, Kara Amid, Diyar
Bekr, Diyarbekir, was ruled by
Asyrians, Aramis, Urartus, Sycthians,
Meds, Persians, Macedonians,
Selevkos, Parthians, Great Tigran
Administration, Romans, Sasanids,
Byzantines, Umayyids, Abbysids,
Şeyhoğulları, Hamdanis, Mervanies,
Seljukids, İnanoğulları, Nisanoğulları,
Artukids, Eyyubids, Mongolians,
Akkoyunlu State, Safevids and
Ottomans.
Houses and Streets by Diyarbakır
Another important characteristic
TÜRSAB | 37
Mahremiyeti
sağlamak
için evler,
sokaklardan
yüksek
duvarlarla
ayrılmıştır
To provide
privacy, the
houses have been
separated from
the streets with
high walls
han ve yapıya evsahipliği yapan
Diyarbakır’ın bir diğer önemli
özelliği ise, Ahmed Arif, Cahit Sıtkı
Tarancı, Mıgrdiç Magrosyan, Ziya
Gökalp gibi pek çok tanıdık ismin
doğup büyüdükleri yer olmasıdır.
Kentin sokakları ve evleri başlıbaşına
bir tarihtir. Bunların oluşmasında
surların çok önemli bir rolü vardır.
Kentin genişlemesini sınırladığı
için evler zamanla birbirine yakın
inşaa edilmiş dolayısıyla sokaklar
daralmıştır. Mahremiyeti sağlamak
için evler, sokaklardan yüksek
duvarlarla ayrılmıştır.
5000 yıllık geçmişe dayanan
Diyarbakır evleri, iklim şartlarına
uygun olarak yapılmıştır. Bu evlerin
en güzel örneklerinden biri de
Cahit Sıtkı Tarancı’nın müze haline
dönüştürülen evidir. Dışa kapalı
olan bu evlerin içine mütevazi bir
kapıdan, bir avlu yoluyla girilir. Kara
renkli bazalt örgülü duvarları ‘CIS’
adı verilen beyaz renkli bezemelerle
süslenmiştir. Avlunun etrafını
çevreleyen yapılar yazlık, kışlık ve
mevsimlik olarak ayrılmıştır.
Tarihin göbeği Dış ve İç Kale
Diyarbakır Kalesi Karacadağ’dan
Dicle’ye uzanan geniş bazalt
platosunun doğu kenarında yer
alır ve iki ana bölümden oluşur.
Dış Kale II. Constantius tarafından
onarılmış, etrafı surlarla çevrilmiştir
ve daha sonra Diyarbakır’a
egemen olan diğer uygarlıklar
tarafından büyütülmüş, onarılmış,
eklentiler yapılmış, bugünkü
haline getirilmiştir. Kenti kalkan
38 | TÜRSAB
of Diyarbakır, which hosts many
historical madrasahs, mosques,
churches, inns and structures, is its
nature as the home town of many
celebrities, such as Ahmed Arif, Cahid
Sıtkı Tarancı, Mıgrdiç Magrosyan,
Ziya Gökalp. The streets and houses
of the city, represent the history by
themselves. The citadels have played
a major role in the formation of these.
Since they limit the development of the
city, the houses have been constructed
in close proximity with each other and
therefore the streets have narrowed
down. To provide privacy, the houses
have been separated from the streets
with high walls.
The houses of Diyarbakır, which
have a history of 5,000 years, have
balığı gibi çevreleyen surların
üzerinde, oymalar, kabartmalar,
yazıtlar görmek mümkündür.
İç kale, Dış Kale’nin kuzeydoğu
köşesindedir ve ondan da surlarla
ayrılmaktadır. Burada yer alan Viran
Tepe, Diyarbakır’ın ilk yerleşim
noktasıdır ve buranın etrafı da
surlarla çevrilidir. İç Kale’de şehrin
tümünde olduğu gibi çeşitli yapılar
bulunmaktadır. Bunlardan Aslanlı
Çeşme, 19. yüzyılın sonlarına
tarihlenmektedir. Orijinalinde iki
aslanın bulunduğu çeşmede, bugün
tek bir tanesi mevcuttur. Artuklu
Kemeri ise Artuklu döneminde
İç Kale’ye girişi sağlamakta ve
üzerindeki nesir yazılı kitabeden
1206-1207 tarihi görülmektedir.
Bu kemerin Virantepe ve Artuklu
Sarayı ile aynı döneme ait olduğunu
göstermektedir. İç Kale’nin
kuzeybatısında yer alan bir höyük
olan Virantepe’de 1961-1962 yılları
arasında yapılan kazılarda, Artuklu
hükümdarı Melik Salih Nasıreddin
Mahmud dönemine ait saray
temelleri ortaya çıkarılmıştır. Sarayın
renkli cam ve taş küplerden oluşan
mozaik süslemeleri Türk mimarisinde
ilk kez burada görülmektedir.
Atatürk Müzesi ve Kütüphanesi,
Saint George Kilisesi ve Kale Camii
de, İç Kale’de bulunan ve gezilmesi
gereken yapılar arasındadır.
been built in accordance with the
climate conditions. One of the best
examples to these houses, is the
house of Cahit Sıtkı Tarancı, which
was converted to a museum. Entrance
to these houses, which are closed to
outside, is provided through an court,
through a simple door. Black walls,
made of basalt, have been decorated
with white decorations, named
“CIS.” The structures, surrounding
the court, have been separated
as summer, winter and spring/fall
accommodations.
The Backbone of History
Inner and Outer Citadel
The Citadel of Diyarbakır is located
in the east side of the wide basalt
plateau, reaching from Karacadağ
to Dicle River and consists of 2
main sections. The outer Citadel has
been repaired by Constantinous II,
has been surrounded by walls, and
then has been expanded, repaired,
supplemented by other civilizations,
ruling Diyarbakır and the citadels
have reached today. It is possible to
see reliefs, frescoes, epigraphs on
the walls, surrounding the city like
a turbot. The inner citadel is located
in the northeast corner of the outer
citadel and is separated from it by the
walls. Viran Tepe, located here, is the
first settlement point of Diyarbakır
and is surrounded by walls. Just like
in the remainder of the city, there are
various structures in the inner citadel.
Among these Aslanlı Fountain, dates
back to late 19th century. The fountain,
which originally possessed two lions,
today possesses only one. Artuklu
Bridge provided entrance to the inner
Citadel during the reign of Artukids.
On the inscription, written in the form
of verses, the dates 1206-1207 are
seen and this shows that it belongs to
the same era with Virantepe and Artukid
Kentte geleneksel
el sanatları
içerisinde
kuyumculuk önde
gelmektedir
Among the
traditional arts,
jewelry, is the
leading one
Kutsal mekânlar iç içe
Ne yazık ki günümüzde sayıları
az olan ve Anadolu topraklarında
TÜRSAB | 39
göre 1500’lü yıllarda, Mesudiye
ve Zinciriye Medreseleri 1190’lı
yıllarda, Ali Paşa Medresesi ise
16. yüzyılda yapılmıştır. Türkülere
adını vermiş olan meşhur Malabadi
Köprüsü de Diyarbakır’dadır. Batman
yolu üzerinde bulunan köprü, 1147
miladi yılında Timurtaş Bin-i İlgazi
Bin-i Artuk tarafından yaptırılmıştır.
Dicle Köprüsü ise Mardin Kapısı
dışındadır. 1065 tarihinde
Mervaniler döneminde Übeydoğlu
Yusuf adında bir mimar tarafından
yapılmıştır. Adı gibi on gözü
bulunan köprü kesme bazalt taştan
yapılmıştır. Devegeçiti Köprüsü
Diyarbakır’ın 20 km kuzeyindedir
ve üzerinde 2 kitabe bulunmaktadır.
Kuran’ın Bakara Suresi’nin 262. ayeti
de yer alan kitabeden, yapının 1218
miladi yılında Artuklu Hükümdarı
Melik Salih Mahmut döneminde
yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
yüzyıllarca beraber barış içinde
yaşadığımız Keldani, Süryani ve
Ermenilerin Diyarbakır’da ayakta
kalabilmiş kiliseleri arasında Meryem
Ana Süryani Kadim Kilisesi, Keldani
Kilisesi, Surp Gregos, Surp Sarkis,
Saint George, Katolik ve Protestan
Kiliseleri sayılabilir. Bu kiliseler 16.,17.,
18. ve 19. yüzyıllardan kalmadır ve
mimari açıdan oldukça görkemlidirler.
Ulu Camii şehrin merkezindedir ve
Mar Tomar Kilisesi’nin Müslüman
Araplar tarafından Diyarbakır işgali
sırasında camiiye çevrilmesi sonucu
oluşmuştur. Bu nedenle yapının tam
olarak yapılış tarihi bilinmemektedir.
Ulu Camii bugün Anadolu’nun en
eski camiilerindendir. Diyarbakır’da
bulunan diğer tarihi camiiler ise
sırasıyla, Melek Ahmet Paşa Camii,
Safa Camii, Nebi Peygamber Camii,
Fatih Paşa Camii, Behram Paşa Camii,
İskender Paşa Camii, Ali Paşa Camii ve
Şeyh Mutahhar Camii’dir. Bu yapılar,
11.,15.,16. yüzyıllara tarihlenir.
Hanlar, köprüler ve medreseler...
Medrese ve hanları ile de bilinen
Diyarbakır’da, Mesudiye Medresesi,
Zinciriye Medresesi, Ali Paşa
Medresesi, Deliller Hanı ve Hasan Paşa
Hanı bulunuyor. Hanlar miladi takvime
40 | TÜRSAB
Yöresel kültür ve el sanatları
Dünyanın birçok yerinde ve özellikle
Orta Doğu’da kutlanan Nevruz
Diyarbakır’da her yıl 21 Mart’ta
kutlanıyor. Kasım ayında Büyükşehir
Belediyesi tarafından Edebiyat
Günleri, mart ayında Sinema
Palace. In the excavations, made at
Virantepe, located in the northwest of
Inner Citadel, between 1961-1962, the
foundations of the palace, belonging
to the era of Melik Salih Nasıreddin
Mahmud, the rule of Artıkids, have been
discovered. The mosaic decorations of
the palace, consisting of colored glass
and stone cubes, are seen here for the
first time in Turkish architecture. Ataturk
Museum and Library, Saint George
Church and Citadel Mosque, are among the
structures, which are included in the inner
citadel and worth seeing.
Adjacent Holy Places
Unfortunately few of the standing
churches of Cheldanids, Syriacs, and
Armenians, with whom we have lived
in peace in Anatolia for centuries,
included Ave Maria Syriac Church,
Cheldani Church, Surp Gregos, Surp
Sarkis, Saint George Catholic and
Protestant Churches. These churches
remain from 16th, 17th, 18th and 19th
centuries and are marvelous with
respect to architecture. The Grand
Mosque is located in the center of the
city and has been constructed as a
result of the conversion of Mar Tomar
Church to a mosque during the invasion
Madrasahs and inns, Mesudiye Madrasah,
Zinciriye Madrasah, Ali Paşa Madrasah,
Deliller Inn and Hasan Paşa Inn, are
important landmarks. The inns have
been build in 16th century, Mesudiye
and Zinciriye Madrasahs have been
built in 1190s and Ali Paşa Madrasah
has been built in 16th Century. Famous
Malabadi Bridge, which has named folk
songs, is also located in Diyarbakır. The
Brigde, which is located on Batman Road,
has been constructed in 1147 A.D., by
Timurtaş Bin-i İlgazi Bin-i Artuk. Dicle
Bridge is outside of Mardin Gate. It
has been built in 1065 by an architect,
named Ubeydoglu Yusuf, during the era
of Mervanids. The Bridge, which has ten
arcs, has been built of basalt. Devegeçiti
Bridge is located 20 kilometers north
of Diyarbakır and on it there are two
epigraphs. In the inscriptions, which also
contain 262nd verse of the Book of Cow
of the Holy Quran, it is understood that
the bridge was constructed by Melik Salih
Mahmud, the ruler of the Artukids.
Günleri, mayıs ve haziran ayları
arasında ise Kültür ve Sanat Festivali
gerçekleştiriliyor. Diyarbakır, surları
kiliseleri, camiileriyle olduğu kadar
yemekleriyle de ünlüdür. Kırmızı et
ağırlıklı Diyarbakır mutfağında bol
acı, ekşi, salça ve yağ kullanılıyor.
Kaburga Dolması, Meftune, Kibe
Bumbar, Ekşili Etli Dolma, İçli
Köfte en bilinen yöresel yemekler
arasındadır. Kentte geleneksel el
sanatları içerisinde kuyumculuk,
ipekçilik ve bakırcılık önde
gelmektedir. Dokumacılık, işlemeli
peşkir, peştemal, el dokuması halıcılık
ise diğer önemli el sanatlarındandır.
of Diyarbakır by the Moslem Arabs.
Because of this reason, the construction
date is not known precisely. Grand
Mosque is one of the oldest mosques
of Anatolia. Other historical mosques
in Diyarbakır, are Melek Ahmet Paşa
Mosque, Safa Mosque, Nebi Peygamber
Mosque, Fatih Paşa Mosque, Behram
Paşa Mosque, İskender Paşa Mosque,
Ali Paşa Mosque and Şeyh Mutahhar
Mosque. These structures have been
constructed in 11th, 15th and 16th
centuries.
Inns, bridges and madrasahs...
In Diyarbakır, which is known with its
Local Culture and Arts
Newroz, which is celebrated in many
places on earth, in particular, in Middle
East, is celebrated every year in March
21st in Diyarbakır. In November,
Literature Days and in March cinema
days and in May and June, Culture and
Arts Festival have been held by the
Metropolitan Municipality. Diyarbakır
is famous with its cuisine as well as
its citadels, churches and mosques. In
Diyarbakır cuisine, which emphasizes
red meat, plenty of spices, sour tastes
and tomato paste and oil is used. Stuffed
ribs, Meftune, Kibe Bumbar, Meat
Stuffing, are the most famous of all.
Among the traditional arts, jewelry,
silk weaving and coppersmithing are
the leading ones. Weaving, knitted
napkins, towel and carpentry are
other important arts.
Bakırcılık,
dokumacılık, işlemeli
peşkir, peştemal, el
dokuması halıcılık
ise Diyarbakır’ın
diğer önemli el
sanatlarındandır
Coppersmithing,
weaving, knitted
napkins, towel
and carpentry are
Diyarbakir’s other
important arts
TÜRSAB | 41
GÜNCEL
Our meals delight: Efe Raki
Sofralarımızın keyfi: Efe Rakı
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
Alkollü içecek sektöründe
“güvenilir”, “kaliteli” ve “ilklerin
öncüsü” olarak yer edinmeyi ve bu
özellikleri sürekli geliştirerek devamlı
kılmayı misyon olarak benimseyen
Elda İçecek ve Enerji Hizmetleri
A.Ş sofralarımıza keyif taşımayı
sürdürüyor
Elda Beverage and Energy Services
Ltd. continues to lighten up our dinner
tables and their mission of being
“credible”, “high quality”, and “pioneer”
in the alcoholic beverages sector
42 | TÜRSAB
E
lda İçecek ve Enerji Hizmetleri
A.Ş, 1994 yılında İzmir Ticaret
Odası Başkanı Sayın Ekrem
Demirtaş’ın öncülüğünde İzmir’li 500
girişimci tarafından kuruldu. 26 Eylül
2002 yılında alkollü içecek üretimi
yapacak tesisinin kurulma izni alındı.
İTOB Organize Sanayi Bölgesi’nde
21.500 m2 bir alan içerisinde yer alan
tesisin kuruluş çalışmaları iki yıl sürdü.
İlk ürün olan Efe Rakı, 2004 yılının
Ağustos ayında önce Almanya’da,
ardından Türkiye’de piyasaya
sürüldü. Elda, rakı üretimi yapmak
üzere tesis kurma iznini alan özel
sermayeli ilk şirkettir. Elda A.Ş CEO’su
Egemen Demirtaş Efe Rakı hakkında
sorularımıza cevap verdi:
TÜRSAB: Efe Rakı’yı üretme fikrinin
çıkış noktasını bizimle paylaşır mısınız?
Egemen Demirtaş: Rakı üretim fikri,
Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne giriş
süreci ile doğdu. Elda olarak, rakının
kültürümüzün çok değerli bir parçası
olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden rakıyı
çeşitlendirip, rakı kültürünü ayağa
kaldırmaya çalışıyoruz. Aynı anlayışla,
‘%100 Türk İçkisi Efe Rakı’ sloganıyla
Efe Rakı’yı dünyaya açıyoruz. Adı
sınırlarımızın dışına çıktığımızda hemen
yanına Türk adını alıyor ve “Turkish
Rakı” oluyor. Ancak, Tekel’in sona
ermesi ile ithal içkiler hayatımıza daha
fazla girmeye başladı. Aynı anda biz
de ilk özel sektör yatırımı olarak Efe
Rakı’nın üretimine başladık.
TÜRSAB: Efe Rakı piyasaya
sürüldükten sonra bir rekabet pazarı
başladı diyebilir miyiz?
E. Demirtaş: Türkiye’de yıllarca
Tekel’in piyasadaki tek oyuncu olması
bu alanda herhangi bir pazarlama
aktivitesinin yapılmasını gereksiz
kılıyordu. Firma sayısı artınca rekabet
de arttı. Bu rekabette öne çıkmak için
pazarlama faaliyetlerine ağırlık verme
durumundaydık. Bu sebeple Efe Rakı’yı
daha ilk günden üretimi, pazarlaması
ve sunumuyla dünya standartlarında
bir ürün olarak konumladık. Bu
planı iki aşamalı olarak gördük. İlk
aşamada iyi ürün yaratmayı, ikinci
aşamada da ürünü en iyi şekilde
anlatmayı hedefledik. Ama en önemlisi
ürünü iyi bir zamanlama ile piyasaya
çıkardık. İlk özel sektör rakısı olmanın
avantajını kullandık. Efe Rakı’nın
şişesi ve etiketi alanında uzman
Elda Beverage and Energy
Services Ltd. was founded by 500
entrepreneurs from İzmir led by
the Chairman of the İzmir Chamber
of Commerce Mr. Ekrem Demirtaş
in 1994. The company obtained a
permit for the alcoholic beverage
production facility on September
22nd, 2002. The 21.500 square meter
facility took 2 years to be completed.
The first product, Efe Raki, was first
marketed in August 2004 in Germany
followed by Turkey. Elda is the first
private company to obtain a permit
for raki production. The compagny
CEO’s Egemen Demirtaş answered our
questions about Efe Raki:
TÜRSAB: Could you tell us about
the development of the idea of
making Efe Raki?
Egemen Demirtaş: The idea of
making raki was born with Turkey’s
accession to the Customs Union.
We believe at Elde that raki is
an important part of our culture.
That is why we try to diversify and
revive the culture of raki. By the
same token, we are opening up Efe
Raki to the world with the slogan
‘100% Turkish Drink Efe Raki’. The
name of the drink takes the name
Turkish as soon as we go across
our borders and becomes
“Turkish Rakı”. However,
as the monopoly of Tekel
ended, import spirits became
a larger part of our lives. At
the same time we began the
production of Efe Raki as our
first private investment.
TÜRSAB: Would it be accurate
to claim that the market
became more competitive after
Efe Raki?
Egemen Demirtaş: For years
Tekel was the only player in the
market, deeming any kind of
marketing activity unnecessary.
Competition increased as the
number of players increased. We
had to work on our marketing
activities in order to gain the
upper hand in this competitive
environment. Thus, from day
one, we positioned Efe Raki
as a world class product in terms
of production, marketing and
presentation. We saw this as a 2-step
TÜRSAB | 43
İlk ürün Efe Rakı Eylül
2004’te üretilmeye
başlandı.
Efe Raki began to be
produced in September
2004.
44 | TÜRSAB
tasarımcılar tarafından oluşturuldu. Ek
maliyetleri göze alarak rakıda örneği
görülmemiş biçimde rakının tekrar
aynı şişeye doldurulmasını engelleyen
bilyeli kapaklı ürün ile çıktık. Diğer
ülkelerdeki tekel sonrası ithal içkilerin
geleneksel içkilerin yerini alması gibi
bir gelişme Türkiye’de yaşanmadı.
Bunda en büyük etki bizlerin rakının
hayatımızda daha geniş bir yer
tutması için ve rakıyı tercih
eden kitlenin genişlemesi için
yaptığımız aktif çalışmalar.
Özellikle gençlerin ve
bayanların rakıya bakış
açılarını değiştirmeyi başardık.
Aslında, bu kendiliğinden
gelen bir süreç oldu. Efe
genç bir ekip tarafından
üretiliyor. Belki de o yüzden
Efe gençleri, gençler de Efe’yi
sevdi. Efe Rakı’yı 2010 yılına
kadar dünya markası
yapacağız. Yarışma ile
mezeleri gençlere
tanıtıyoruz, futbola
yatırım yapıyoruz.
Özellikle bayanları
rakıya çekmek için
yeni arayışlardayız.
TÜRSAB:
Efe Rakı’nın
çeşitlerinden ve
diğer rakılardan
olan farkından söz
edebilir misiniz?
E. Demirtaş:
İlk ürünü Efe
Rakı’yı Eylül
2004’te üretmeye
başlayan Elda
İçecek’in pazarlama
stratejilerinden
biri de her damak
tadına uygun ürün
sunmak. Efe Rakı-Efe
Yaş Üzüm-ÇilingirSarı Zeybek-üç
kere distile Kara
Efe. 2006’da
lanse ettiğimiz
Sarı Zeybek ve
Kara Efe ile ürün
sayımız beş’e
çıktı. Türkiye’de
bir ilk olan “Bebe
Boy” dediğimiz
20 cl hacmindeki
boyuttan sonra mini boyunu da
müşterilerimizin beğenisine sunduk.
2007 başından itibaren de Efe Rakı,
Efe Yaş Üzüm ve Kara Efe’nin 5 cl’lik
mini boyuttaki versiyonları raflardaki
yerini almaya başladı. Elda, Efe
Rakı’dan sonra piyasaya ilk olarak Efe
Yaş Üzüm Rakısı’nı sundu. Efe Yaş
Üzüm, 100.000 adet olarak şişelendi
ve özel bir tarife göre üretildi. Efe Yaş
Üzüm Rakısı, rakının sunduğu çeşitliliği
gösteriyor. Yaş üzüm rakısının büyük
ilgi görmesi üzerine diğer üreticiler de
yaş üzüm rakısı üretmeye başladı. Elda
olarak yepyeni bir kategori yarattık.
Ege Bölgesi’nin “Sultani” ve “Razaki”
üzümlerinden üretilen ve her seferinde
kısa sürede tüketilen Efe Yaş Üzüm
Rakısı’nın 35 cl’lik küçük ve 20 cl’lik
bebe boylarını da pazara sunduk. Efe
Rakı, Ege ve Çeşme’nin anasonu ile en
iyi kalite Anadolu üzümlerinden tek
fabrikada ve aynı standartta üretiliyor.
Efe Yaş Üzüm Rakısı ise çok özel bir
şekilde hazırlanıyor. Ege’nin güneşiyle
olgunlaşan yaş üzümler bağdan
alınarak, Elda’nın fabrikalarında
işleniyor ve alkolü yaş üzümden elde
ediliyor. Yavaş yavaş damıtılarak, uzun
uzun dinlendiriliyor. Türkiye’de bir
ilki yaparak 3 kere distile Kara Efe’yi
buzlu cam görünümlü şişede piyasaya
çıkardık. Kara Efe %100 üzüm alkolü
ile üretiliyor. Üretiminde kullanılan
su Bozdağ’ın karından beslenen
plan. In the first step we aimed to
create a good product, and in the
second step our objective was to
communicate the product in the best
way we could. Most importantly, the
timing of the launch was good. We
exploited the advantage of being the
first private raki producer. The bottle
and label of Efe Raki were created
by expert designers. We used the
unprecedented ballpoint lid in spite
of the additional cost in order to
prevent raki from being bottled in
used bottles.
Imported drinks did not replace
traditional drinks as they did in
other countries where the alcohol
monopoly waned. The most
important reason for this is our
active work in order to promote
raki as an important part of our
lives and to widen the group of
raki-lovers. Notably we managed to
change the perspective of the youth
and women towards raki. In fact
this developed in a natural course.
Efe is produced by a young team,
and maybe that is why Efe likes the
youth and youngsters like Efe. We
are going to make a world brand
out of Efe by 2010. We promote
mezes at competitions and we invest
in football. We are seeking for
innovative ways to attract women
to raki.
kaynaklarından getiriliyor. Kara
Efe’nin bir diğer ilki ise 47 derecelik
alkol oranı. 3 kere damıtılan Kara
Efe’de alkol oranı yüksek olmasına
rağmen yumuşak içim özellikleri
korunuyor. Yapımında, yalnızca üzüm
alkolü kullanılan Kara Efe’nin bakır
imbiklerdeki her bir damıtımı ağır ağır
ve özenle gerçekleştiriliyor. Kara Efe,
‘imbiğin göbeği’ tabir edilen kıymetli
bölümün, tam ortasından ve sınırlı
miktarda ürün elde edilmiş olması ile
benzersiz içim özelliğini kazanıyor.
Zengin anason aromasına ulaşabilmesi
için, her bir damıtım öncesinde bakır
imbiklere anason ilavesi yapılıyor.
TÜRSAB: Elda İçecek olarak
hedefleriniz ve yeni projelerinizden
bahsedebilir misiniz?
E. Demirtaş: 2006’da lanse ettiğimiz
Sarı Zeybek ve Kara Efe ile ürün
sayımız 5’e çıktı. Türkiye’de bir ilk
olan “Bebe Boy” dediğimiz 20 cl
hacmindeki boyuttan sonra mini
boyunu da müşterilerimizin beğenisine
sunduk. 2007 başından itibaren de
Efe Rakı, Efe Yaş Üzüm ve Kara Efe’nin
5 cl’lik mini boyuttaki versiyonları
raflardaki yerini almaya başladı. Bu
yıl içinde ayrıca Kara Efe’nin 35 ve
20 cl’lik boyuttaki versiyonları ile Sarı
Zeybek’in 20 cl’lik versiyonunu pazara
sunacağız.
Efe Rakı, 2007 yılında da “Efelenmeye”
devam edecek. Pazardaki %100 Türk
sermayeli en büyük rakı üreticisi
konumumuzun güçleneceği, başarılı
bir yıl bekliyoruz. İhracatta, 2006
Türkiye toplam rakı ihracatının
%30’unu gerçekleştirdik. 2007’de
bu rakamı daha da artıracağız.
İhraç pazarlarımızda markalarımızı
Türkiye’de olduğumuz kadar
hakim biçimde yönetiyoruz.
İhracat yaptığımız ülke sayısının
giderek artıyor olması bize gurur
veriyor. Halihâzırda farklı hedef
kitlelerine hitap eden 5 farklı
ürünümüz mevcut. 2007’de bunların
pazar payını artırmaya yönelik
çalışmalarımız devam edecek. Rakı
tüketicisini daima yakından takip
ediyoruz. Pazarı ve tüketicilerin
alışkanlıklarını daha iyi anlamak
için geniş kapsamlı bir araştırma
yaptırıyoruz. Bu araştırmaya göre
rakı tüketicisinin %75’i Efe Rakı
denemiş ve beğenmiş durumda.
TÜRSAB: Could you tell us about
the different kinds of Efe Raki and
its difference from other brands of
raki?
E. Demirtaş: Elda Beverages
began producing Efe Raki in
September 2004. One of our
marketing strategies is to produce
a different flavored raki for every
kind of palate. Efe Rakı -Efe Fresh
Grape – Çilingir- Sarı Zeybek -Triple
distilled Kara Efe. With Sarı Zeybek
and Kara Efe launched in 2006, we
now have 5 products on the market.
We presented the “baby size”, the 20
cl bottle used in Turkey for the first
time, to our customers, as well as
the mini size.
As of 2007, Efe Raki, Efe Fresh
Grape and Kara Efe took their
places on the shelves in the 5cl
size. Efe Fresh Grape raki was first
launched by Elda after Efe Raki. Efe
Fresh Grape was produced with a
special recipe, and only one hundred
thousand bottles were produced.
Efe Fresh Grape Raki shows the
variety that raki has to offer. After
the fresh grape raki became popular,
other producers started producing
it too. Elda created a whole new
category. Made from the “Sultani”
and “Razaki” grapes of Aegean
vineyards, and consumed in a very
short time, the Fresh Grape Raki was
marketed also in 35cl small and 20cl
baby sizes. Efe Raki is produced in a
single distillery from the anis seeds
of the Aegean and Cesme, and the
best quality Anatolian grapes. Every
bottle has the same standard. Efe
Fresh grape Raki is prepared in a
very special way. The grapes ripened
under the Aegean sun are harvested
from the vineyards and processed at
the Elda factory to extract alcohol. It
is then slowly distilled and aired out.
We launched the triple distilled Kara
Efe in frosted glass bottles, another
first in Turkey. Kara Efe is made
from 100% grape alcohol. The water
used in its production are brought
from the springs feeding from the
snow of Bozdağ. Another innovation
introduced by Kara Efe is the 47
proof. Although the triple distilled
Kara Efe has high alcoholic strength,
it keeps the smooth characteristic.
Every distillation round of Kara
Efe in copper pot stills is slow and
diligent. Kara Efe gains its unique
smoothness from the fact that it
is produced from the center of the
“belly”, the most precious part
of the pot still; and from limited
production. Before each distillation,
anis seed is added to the copper pot
stills in order for the raki to reach a
rich anis taste.
TÜRSAB: Can you tell us about
your objectives and new projects at
Elda Beverages?
E. Demirtaş: As of the launch of
Zeybek and Kara Efe in 2006, we
now have 5 products on the market.
We presented the “baby size”, the
20 cl bottle used in Turkey for the
first time, to our customers, as well
as the mini size. As of 2007, Efe
Raki, Efe Fresh Grape and Kara Efe
took their places on the shelves in
the 5cl size. We are also going to
market the 35 and 20 cl versions of
Kara Efe as well as a 20 cl version
of Sarı Zaybek within the year.
Efe Raki will continue to act like an
“efe” in 2007. We are anticipating
a successful year where we’ll
enhance our position as the biggest
raki producer with 100% Turkish
capital. We are the source of 30%
of total raki exports from Turkey in
2006. We will increase this ratio in
2007. We are able to manage our
brands in our export markets as
well as we manage them in Turkey.
We are proud to be exporting to an
increasing number of countries.
We currently have 5 different
products that appeal to different
target groups. We will work on
increasing the market
share of these
produıcts in 2007. We
are always following
raki consumers closely,
and are conducting
comprehensive
research in order
to understand the
market and the
consumers. According
to the findings of this
research, 75 per cent of
raki drinkers have tried
Efe Raki and liked it.
Elda A.Ş CEO’su
Egemen Demirtaş.
Elda Beverage and
Energy Services Ltd. CEO,
Egemen Demirtas.
TÜRSAB | 45
GEZİ
March 18th Çanakkale and Republic Educational
18 Mart Çanakkale ve Cumhuriyet
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
Fotoğraflar-Photos: Barış Behramoğlu
First tour for the children of the
casualties
The first Çanakkale and Cumhuriyet
Education Tour of 2007 has
been prepared for the children
of the casualties. The children of
the casualties, as a result of the
cooperation of TÜRSAB and Chief
of General Staff, have toured the
graveyards, monuments and the
museum in the Gelibolu Peninsula,
accompanies by a guide, on March 17.
The same day, the city of Troy, which
is located in Çanakkale and which has
been included in the World Heritage
List since 1998, has been toured. The
next day, the ceremony, held for the
92nd anniversary of the Çanakkale
Naval Victory, in 18 Mart Stadium, was
attended. Chairman Başaran Ulusoy
has participated the ceremonies in
person, representing TÜRSAB.
TÜRSAB,
Genelkurmay
Başkanlığı ile
işbirliği içerisinde,
şehit çocuklarına
Gelibolu
Yarımadası’nı
tanıttı
The children of
the casualties have
traveled Gelibolu
Peninsula with the
cooperation of
TÜRSAB and Chief of
General Staff
46 | TÜRSAB
İlk Gezi Şehit çocuklarına
2007’nin ilk Çanakkale ve
Cumhuriyet Eğitim Gezisi şehit
çocukları için düzenlendi.
TÜRSAB, Genelkurmay Başkanlığı
ile işbirliği yaparak, 17 Mart
günü şehit çocuklarına Gelibolu
Yarımadası’ndaki şehitlikler,
anıtlar ve müzeyi rehber
eşliğinde gezdirdi. Aynı gün,
Çanakkale’de bulunan ve 1998
yılından bu yana Dünya Miras
Listesi’nde yer alan Truva Antik
Kenti’ne gidildi. Ertesi gün,
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 92’nci
yıldönümü törenleri için 18 Mart
Stadyumu’nda düzenlenen törene
katılım gerçekleşti. Törenlere
TÜRSAB’ı temsilen Genel Başkan
Başaran Ulusoy bizzat katıldı.
Tours continue
Eğitim Gezileri devam ediyor
TÜRSAB’a teşekkür belgesi
‘18 Mart Çanakkale ve Cumhuriyet
Eğitim Gezileri Protokolü’ Milli
Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Seyahat
Acentaları Birliği tarafından
imzalandı. Protokol doğrultusunda
düzenlenen 18 Mart Çanakkale
Gezisi’nde öğrencilerin ulaşım,
konaklama gibi tüm giderleri
TÜRSAB tarafından karşılandı.
Çanakkale Gezileri’nin devamı olarak
2007 senesi içinde devam edecek
Eğitim Gezileri ile toplam 10.000
öğrenciye Cumhuriyet Tarihimizin
dönüm noktalarının yaşandığı
illerimiz gezdirilerek tarihi ve
kültürel değerleri yerinde tanıtılacak.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik,
TÜRSAB Genel Başkanı Sayın
Başaran Ulusoy ve TÜRSAB’a ayrı
ayrı teşekkür belgeleri verdi.
Letter of Thanks to TÜRSAB
“March 18th Çanakkale and Republic
Educational Tours Protocol” has been
signed between Ministry of National
Education and Association of Turkish
Travel Agencies. Accordingly, the travel
expenses and accommodation has
been borner by TÜRSAB. Throughout
2007, 10.000 students will participate
in Republic Educational Tours, which
cover many provinces, important for
republican history. In the tours, which
will be performed with the participation
of students from 81 provinces, it is aimed
to reinforce the historical awareness
of the student, by introducing them
the key locations of the National War
of Liberation. Ministry of National
Education Hüseyin Çelik has given
separate letters of thanks to Mr. Başaran
Ulusoy and TÜRSAB.
TÜRSAB | 47
DÜNYADAN
NEWS ABOUT TOURISM INDUSTRY THROUGHOUT THE WORLD
Dünyadan turizm endüstrisi haberleri
Haz›rlayan-Prepared by: Sunay Ünlü Yücel TÜRSAB Ar-Ge Departman› TÜRSAB Research & Development
ABTA otellere yönelik veritabanı geliştiriyor
İngiltere Seyahat Acentaları Birliği ABTA, yaklaşık 20.000 konaklama
merkezinin sağlık ve güvenlik bilgilerinin yer aldığı bir veritabanı
oluşturuyor. ABTA üyesi seyahat acentaları ve tur operatörlerinin
kullanımına yönelik hazırlanan veritabanında otellerin tüm
standartlarının bilgisi bulunuyor. ABTA’dan yapılan açıklamaya
göre, bu çalışmayla, seyahat acentası ve operatörlerin müşterilerine
verdikleri hizmetin kalitesi artacağı gibi, onların zaman ve paradan
da tasarruf sağlamalarına yardımcı olunacak. İngiltere ve dışındaki
otellerin bilgisinin yer aldığı veritabanında bulunan konaklama
merkezlerinin sayısının önümüzdeki yıllarda 30.000’lere çıkarılması
planlanıyor.
ABTA Works on developing database for hotels
The Association of British Travel Agents ABTA is establishing a database
“Açık Semalar” anlaşmasının adaletsiz olduğu iddia
ediliyor
Geçtiğimiz haftalarda Brüksel’de onbirinci kez görüşülen AB ve ABD arasında gerçekleştirilen uçuş anlaşmasının, AB üyesi ülkelerin lehine olmayacağı
açıklaması yapan Avrupa Hava Taşımacıları Birliği (IACA) tarafından verilen
bilgiye göre bu anlaşma gerçekleşirse, ABD uçakları Avrupa içinde tüm
ülkelere seyahat edebilecekken, Avrupa uçakları belirlenen rotaların dışına
çıkamayacak. Ayrıca AB uçakları ABD’nin iç hat uçuşlarında da hizmet verme
hakkına sahip olamayacak. Geçici anlaşmada dengesizlik olarak görülen bir
diğer konu ise firmaların sahip oldukları hisse miktarı. Buna göre AB firmaları, ABD firmalarından yanlızca %25 oranında hisse satın alabilecekken,
ABD firmalarının bu hakkı %49’a kadar çıkıyor.
IACA tarafından yapılan açıklamada AB ve ABD arasında gerçekleştirilecek
olan anlaşmanın adaletli olabilmesi için iç hatlarda, şirket hisselerinde eşit
muamele gerçekleştirilmesi gerekir deniliyor ve AB üyesi ülkelere bu konuda
daha fazla baskı oluşturulması yönünde çağrıda bulunuluyor.
Claim that the “Open Skies” agreement was unfair
The flight agreement between the EU and the USA, discussed for the 11th time
in Brussels in the past few weeks, is not going to be advantageous for the EU
countries, said the IACA (International Air Carrier Association). They stated that
if this agreement enters into force, US carriers will be able to fly to all European
countries whereas European carriers will not be able to go outside determined
routes. Moreover they will not have a right to operate in the domestic routes in
the US. Another imbalance in the interim agreement is the shares of the firms.
According to the provisions, EU firms can only purchase 25 per cent shares from
US firms; whereas for the US firms this ratio is as high as 49 per cent. In the
statement by IACA, it is said that there needs to be equal treatment in domestic
lines and purchases of shares so that the agreement between the EU and the US is
fair; and EU member countries are invited to put more pressure on these issues.
48 | TÜRSAB
of health and security information for about 20 thousand accommodation
spots. Prepared for the usage of ABTA member travel agents and tour
operators, the database includes information on all features of the hotels.
According to the statement by ABTA, the database will increase the
quality of services delivered by travel agents and operators, saving them
time and money at the same time. The database including information on
accommodation facilities both inside and out of the UK, will increase its data
to include 30 thousand.
Yalnızca kadınların girebildiği tatil merkezi
İran garsonundan, otelcisine, kat görevlisinden, ulaştırmasına, yanlızca
kadınların hizmet verdiği ve yanlızca kadınların tatile gelebilecekleri
bir merkez yapmayı planlıyor. Arezou Adası’nda kurulması planlanan
merkezde kadınların çarşafsız dolaşabilecekleri belirtiliyor. İranlı
yetkililer tarafından yapılan açıklamaya göre bu merkez, kadınların
haklarının kısıtlandığı bir tatil yeri olmaktan ziyade, onların güvenli bir
ortamda rahatça tatillerini geçirebilecekleri bir yer olacak.
Vacation Spot for Women Only
Iran is planning to build a vacation center where the staff is exclusively
composed of women – from waitress to hotel manager, attendant to
transportation – where only women can enter. It is pointed out that women
can walk around without a chador in the center planned to be located on the
Arezou Island. According to statements from Iranian authorities, rather than
being a vacation spot where women’s liberties will be curtailed, this center
will be a venue where they can spend a comfortable and safe vacation.
Yurtdışı çıkışlarda Asya ve Afrika lider
Uluslararası Araştırma Şirketi IPK tarafından gerçekleştirilen araştırma
sonuçlarına göre 2006 yılında yurtdışı seyahatlerde %5 oranında artış
gerçekleşti. Dünya Seyahat Monitörü adını taşıyan ve geçtiğimiz ay
Almanya’da düzenlenen ITB Fuarı’nda açıklanan araştırma sonuçlarında
genel olarak ekonominin iyi bir yıl geçirmesi, tatil fiyatlarının görece
ucuzlaması ve Asya bölgesinde yaşayan insanların daha fazla yurtdışına
çıkma motivasyonlarının bu artışta etkili olduğu belirtiliyor. Araştırmaya
göre Asya ve Afrika bölgesi %8 ile en büyük çıkışı yakalarken, Amerika
ve Avrupa ise %3 ile en düşük performansı gösteren bölgeler oldular.
Avrupa’da yurtdışına 388 milyon seyahat gerçekleştirildi, bu seyahatlerde
3.7 milyon geceleme ve yaklaşık 351 milyon avro civarında harcama
yapıldı. IPK araştırmasına göre, Polonya %17 artışla en dinamik ülke
olurken, Rusya ve İrlanda %10 ile bu ülkeyi takip ettiler. İspanya ve İtalya
%8, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre %7’lik artış göstererek ortalamanın üstünde
bir performans göstermiş oldular.
2006 yılında gerçekleştirilen yurtdışı seyahatlerde “3S” turizme olan
talepte yanlızca %4 oranında bir artış görülürken, “Aktivite” segmentinin
%14, kırsal bölgelere olan talepte %9 oranında artış görülmesi oldukça
dikkat çekici. İspanya, Avrupalılar tarafından en fazla tercih edilen ülke
LTU-Condor görüşmeleri devam ediyor
Almanya’nın önde gelen iki hava yolu şirketi LTU ve Condor birleşme
görüşmelerine devam ediyor. LTU’da %55’lik hissesi bulunan Hans
Rudolf Wöhrl tarafından verilen bilgiye göre, firmanın başka hava
yolu şirketleriyle de görüşmeleri devam ediyor, bu nedenle yakın
tarihte bir sonuca varılacak gibi görünmüyor. İki hava yolu firmasının
birleşmesiyle, Almanya’da Lufthansa, Air Berlin/DBA ve TUIfly’dan sonra
yeni bir dev firma rekabete girmiş olacak. LTU tarafından verilen bilgiye
göre birleşmeden sonra hava yolu şirketi yeni bir pazarlama stratejisi
uygulayacak ve daha çok iş seyahatlerine ağırlık verecek.
olurken, Fransa ikinci sırada bulunuyor. Araştırmaya göre yurtdışına çıkan
Avrupalıların yarısından fazlası İspanya, Fransa, Almanya, Avusturya,
LTU-Condor talks underway
İngiltere, İtalya ve Türkiye’yi tercih ettiler.
Two leading airlines in Germany, LTU and Condor are carrying on the
talks for a merger. According to the statement by Hans Rudolf Wöhrl who
holds 55 per cent of the shares of LTU, the firm is also holding talks with
other airline companies, so a result will is not likely anytime soon. After
the merger of the two airline companies, a new giant will have entered the
competition among Lufthansa, Air Berlin/DBA and TUIfly. According to
the information disclosed by LTU, the airline will adopt a new marketing
strategy after the merger and emphasize business trips.
Almanların tercih sıralamasında Türkiye, Avusturya, Fransa, İspanya ve
İtalya ile birlikte ilk beş ülke arasında bulunuyor.
Asia and Africa take first place in travels abroad
According to the results of the survey conducted by the international
research company IPK, a 5 per cent increase was observed in 2006 in
travels abroad. The results of the survey called the World Travel Monitor
were publicized at the ITB Fair in Germany last month. They demonstrate
that a good year in the economy, a relative decrease in vacation prices
and people from Asia being more motivated to go abroad have contributed
to this increase. According to the survey, Asia and Africa have shown the
most increase with 8 per cent, whereas America and Europe showed the
lowest performance with 3 per cent. 388 million visits were made abroad
from Europe, where 3.7 million nights of accommodation were paid and
approximately 351 million Euros were spent. According to the IPK survey,
Poland was the most dynamic country with 17 per cent increase followed
by Russia and Ireland with 10 per cent. Spain, Italy, the Czech Republic
and Switzerland showed an above average performance with the former two
increasing by 8 per cent and the latter two by 7 per cent.
It is worth noting that there was only a 4 per cent increase in “3S” tourism
in 2006 in travels abroad, whereas the “activities” segment enjoyed a 14
per cent increase and the rural regions were preferred by 9 per cent more
compared to the past.
Spain is the most preferred country by European tourists, and France holds
second place. According to the survey, more than half of the Europeans
traveling abroad have preferred Spain, France, Germany, Austria, the UK,
Italy and Turkey.
Turkey is among the top 5 preferred countries for Germans together with
Austria, France, Spain and Italy.
Gençlik turizminde patlama
Dünya Gençlik ve Eğitim Seyahati Konfederasyonu WYS&ETC
tarafından verilen bilgiye göre dünyada 16-24 yaş arasında bulunan
gençlerin seyahat sayısında çok hızlı bir yükselme gerçekleşiyor.
Dünya seyahat sayısının yaklaşık %20’lik dilimini gençlerin
oluşturduğu söylenen araştırmaya göre, bu yaş grubu, seyahate çıkan
diğer yaş gruplarından daha uzun geceleme gerçekleştiriyor ve farklı
destinasyon/segmentleri tercih ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Dünya Turizm Örgütü ile gençlik turizmi
konusunda ortaklık imzalayan WYSE, hükümetleri bu önemli pazarı
desteklemeleri konusunda uyaracaklarını belirtiyorlar.
Booming youth tourism
Young travelers aged 16-24 are the travel industry’s fastest growing sector, new
statistics from the World Youth Student & Educational Travel Confederation
(WYS&ETC) revealed. According to the research, 20 per cent of all international
visitors are young people; they stay more and prefer different destinations and
segments compared to tourists of other age groups.
WYSE has recently launched a partnership with the United Nations World Tourism
Organization and states that they will prompt governments to support this
important market.
TÜRSAB | 49
GÜNCEL
Story of İstanbul Congress Valley
İstanbul’daki Kongre Vadisi’nin öyküsü
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
Fotoğraflar-Photos: K. Özcan Keleş (KÖK)
Başaran Ulusoy has made a statement
on the publication of many incorrect
news, concerning the “Congress Valley”
project, which he has been contemplating
for 15 years.
TÜRSAB
Başkanı Başaran
Ulusoy’un 15 yıl
önce başlattığı
“Kongre Vadisi”
projesi hakkında
bilinmeyenler ve
AKM, Muhsin
Ertuğrul Sahnesi
hakkında
bilinmesi
gerekenler...
The unknown
aspects of the
“Congress Valley”
Project, initiated
by Başaran Ulusoy,
the Chairman of
TÜRSAB and the
important points,
concerning AKM
and Muhsin
Ertuğrul Theater...
50 | TÜRSAB
B
aşaran Ulusoy, 15 yıldır
üzerinde çalıştığı “Kongre
Vadisi” projesi ile ilgili
basında son günlerde eksik
bilgiden kaynaklanan pek çok
yanlış haber yayınlanması üzerine
bir açıklama yaptı.
Lütfi Kırdar Kongre
Merkezi’nin oluşumu
Lüfi Kırdar Kongre Merkezi’yle
başlayan gelişmenin öyküsünü
anlatan Ulusoy, Türkiye’nin
geleceğinde ve gelişiminde
çok önemli bir yeri olan Türk
Turizm Sektörü’nün kuşkusuz
en önemli meslek örgütlerinden
birisi olan TÜRSAB’ın, gerek
bağlı bulunduğu 1618 sayılı yasa
hükümleri doğrultusunda, gerekse
kuruluşundan bu yana geçen 35
yıllık süreç içerisinde, Türkiye’nin
sahip olduğu tarihi ve kültürel
değerlerin korunarak yaşatılması
gerektiği inancı ile, ülke ve sektör
adına pek çok başarılı eserlere
imza attığına değindi ve sözlerini
The formation of Lütfi Kırdar
Convention Center
Telling the story, starting with the
development of Lütfi Kırdar Congress
Center, Ulusoy said TÜRSAB, one of the
most important professional unions of the
Turkish Tourism Sector, achieved many
successes in the name of the country and
the sector, both in accordance with the
provisions of the Law, numbered 1618, to
which it is attached and also during the
35-year span, lapsed since its foundation,
with the belief that the historical and
natural values, possessed by Turkey had
to be preserved, and he added as follows:
“In the beginning of 1990s, in Istanbul
and across Turkey, in which the
convention tourism developed, it was
seen that the halls of 5-star hotels were
not sufficient and a convention center
had to be provided. After talks with Çelik
Gülersoy, the chairman of Turkish Touring
and Automobile Association, Sports and
Exhibition Hall in Harbiye, that is today’s
Lütfi Kırdar International Convention and
Exhibition Hall, has been allocated.”
As a result of the efforts, proceeded
with the insistent actions of Chairman
Ulusoy, İstanbul obtained a facility, such
as Lütfi Kırdar International Convention
and Exhibition Hall. When evaluating the
process, Başaran Ulusoy, the Chairman of
TÜRSAB, mentioned the following:
“Lütfi Kırdar International Convention
and Exhibition Hall has hosted HABITAT
for the first time in 1996 and since that
day it has served many other national
and international organizations. In
the same years, with the inauguration
of the convention center in question,
with Cemal Reşit Rey Theater, Harbiye
Military Museum and Cultural site, Hilton
Exhibition Center, Istanbul Radio Building
and Open Air Theater, Harbiye Region has
turned in to a large Congress Valley.”
AKM and Muhsin Ertuğrul Theater
Başaran Ulusoy, requesting the
performance of the projects, which will not
disturb that unique silhouette of Istanbul,
which to the contrary, will support these
enchantments, also notified the press
that they requested the preservation of
the old settlements and the prevention of
şöyle sürdürdü: “1990’lı yılların
başında Kongre Turizmi’nin geliştiği
İstanbul ve Türkiye genelinde,
kongreler için beş yıldızlı otel
salonlarının yetmediği gözlendi
ve bunun için mutlaka bir kongre
merkezinin yapılması gerektiği
anlaşıldı. Dönemin Türk Turing
Otomobil Kurumu Başkanı merhum
Çelik Gülersoy ile görüşmemin
ardından, Harbiye’deki Spor ve
Sergi Sarayı yani bugünkü Lutfi
Kırdar Uluslarararası Kongre ve
Sergi Sarayı yer olarak gösterildi.”
Başaran Ulusoy’un ısrarlı
girişimleriyle sürdürülen çalışmalar
sonucunda İstanbul, Lütfi Kırdar
Uluslarararası Kongre ve Sergi
Sarayı gibi bir tesise kavuştu.
TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy
geçen süreci değerlendirirken ise
şunlara değindi:
“Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve
Sergi Sarayı ilk olarak 1996 yılında
HABİTAT’a ev sahipliği yapmış ve o
günden bu yana da pek çok başka
ulusal ve uluslararası organizasyona
hizmet vermiştir. Aynı yıllarda, söz
konusu kongre merkezinin devreye
girmesi ile Cemal Reşit Rey Konser
Salonu, Harbiye Askeri Müze ve
Kültür Sitesi, Hilton Exhibition
Center, İstanbul Radyo Evi binası
ve Açık Hava Tiyatrosu ile Harbiye
Bölgesi büyük bir Kongre Vadisi’ne
dönüşmüştür.”
düşünmek, son derece anlamsız
ve sığ bir düşüncedir.” diyerek son
günlerde çıkan yanlış haberleri
değerlendiren Ulusoy, Muhsin
Ertuğrul Sahnesi’nin yıkılmasını
istemediklerini, tersine Cüneyt
Gökçer, Ayten Gökçer, Yıldız Kenter,
Gazanfer Özcan, Metin Akpınar,
Zeki Alasya, Şener Şen, Müjdat
Gezen, Münir Özkul, Adile Naşit
gibi Türkiye’nin yetiştirdiği daha
nice yeri doldurulamaz sanatçının
adına, böylesi önemli yapılar,
eserler yaratılmasından yana
olduklarını ifade etti. Siyasetçi ya
da Belediye Başkanı olmadığını
ama eğer olsaydı, milyon ve
milyar dolarlara satılan arazilere
mutlaka 100 milyon dolarlık
sanatsal yatırım yapılmasını,
buraları satın alan şirketlere mutlak
koşul olarak ortaya koyacağını da
belirten Başaran Ulusoy, “Türkiye
Cumhuriyeti’nin batı modeli
ile kurulduğunu kabul eden ve
benimseyen TÜRSAB yönetimi,
AKM’nin, Avusturya’daki gibi
bir opera binası olarak inşaa
edilmesinden ve Anıtlar Kurulu’nun
kabul edeceği gibi bir projenin
izinde olunmasından yanadır.”
diyerek sözlerini sürdürdü.
the new structures from disturbing these
enchantments. Evaulating the news,
published recently, by saying, “Considering
the fact that the buildings of TÜRSAB in
Antalya, İzmir, Konya and Adana, are
restored old buildings, thinking that the
same TÜRSAB will allow or support the
demolishing of Muhsin Ertuğrul Theater
and the construction of Convention
Center and Parking Lots, will be very
meaningless and narrow,” Ulusoy stated
that they did not request the demolition
of the theater and to the contrary, such
meaningful structures and works had to be
created in the name of other artists, such
as Cüneyt Gökçer, Ayten Gökçer, Yıldız
Kenter, Gazanfer Özcan, Metin Akpınar,
Zeki Alasya, Şener Şen, Müjdat Gezen,
Münür Özkul, Adile Naşit. Stating that he
was not a politician or a Mayor, yet if he
was, he would have imposed the condition
to make a cultural investment of at least
USD 100 million to the lands, which are
sold for billions of Dollars, Başaran Ulusoy
continued, “TÜRSAB management, which
has accepted and adopted the idea that
the Republic of Turkey was established
with the western model, TÜRSAB supports
the construction of AKM like an opera
house in Austria within the framework of a
project, to be accepted by the Committee of
Monuments.”
İstanbul’un o eşsiz
siluetini bozmayacak,
aksine bu güzelliklere
destek verecek projelere
imza atılmasını isteyen
Başaran Ulusoy, eski
yerleşimlerin korunmasını
istediklerini ve yeni
yapıların bu güzellikleri
bozmasına izin
verilmemesi gerektiğini
de basına duyurdu.
Başaran Ulusoy, requesting the
performance of the projects,
which will not disturb that
unique silhouette of Istanbul,
which to the contrary, will
support these enchantments,
also notified the press that they
requested the preservation
of the old settlements and
the prevention of the new
structures from disturbing
these enchantments.
AKM ve Muhsin Ertuğrul Sahnesi
İstanbul’un o eşsiz siluetini
bozmayacak, aksine bu güzelliklere
destek verecek projelere imza
atılmasını isteyen Başaran Ulusoy,
eski yerleşimlerin korunmasını
istediklerini ve yeni yapıların
bu güzellikleri bozmasına izin
verilmemesi gerektiğini de basına
duyurdu.
“TÜRSAB’ın Antalya, İzmir,
Konya, Adana gibi illerdeki
binalarının tümünün restore
edilmiş birer eski yapı olduğu
göz önünde bulundurulursa,
aynı TÜRSAB’ın Muhsin Ertuğrul
Sahnesi’nin yıkılması ve yerine
Kongre Merkezi ve Otopark
yapılacağına göz yumacağını
ya da bunu destekleyeceğini
TÜRSAB | 51
GÜNCEL
Promotion of Turkey and Turkish Travel
Pakistan’da Türkiye ve Türk Seyahat
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
THY Karaçi Bölge
Müdürlüğü,
TÜRSAB, Pakistan
Turizm Bakanlığı
ve Pakistan
Seyahat Acentaları
Birliği işbirliğinde
Karaçi’de bir
Türkiye tanıtımı
düzenlendi
A promotion for
Turkey has been
held in Karachi
in cooperation
with THY Karachi
Regional Directorate,
TÜRSAB, Ministry of
Tourism of Pakistan
and Pakistan
Association of Travel
Agencies
Y
ılda 500.000 ile 1 milyon
Pakistanlı’nın turistik amaçlı
seyahat ettikleri ve 2006
yılında sadece 14.000 Pakistanlı’nın
Türkiye’ye giriş yaptıkları tespit
edilmiş, iki ülke arasında tarihsel
bağlantılar, gönül birlikteliğinin
en üst düzeyde olmasına karşın,
52 | TÜRSAB
It has been determined that annually
500,000 to 1 million Pakistanis traveled
for touristic purposes and in 2006,
only 14,000 Pakistanis entered Turkey
and despite the historical connections
between the two countries and the high
level of friendship, the travels between
the countries were not as high as desired.
On February 6, 2007 Friday, a meeting
has been held in the General Directorate
building of THY, led by Atilla Koç, Minister
of Culture and Tourism of the Republic of
Turkey, Nilofar Bakhtiar, the Minister of
Tourism of Pakistan, Başaran Ulusoy, the
Chairman of TÜRSAB and Temel Kotil, the
General Manager of THY, and attended by
the travel agencies, and in this meeting,
the Turkey Promotion Activities, to be held
in Karachi, have been discussed.
On March 26, 2007, Temel Kotil,
the General Manager of THY, Faruk
Çizmecioğlu, the Chief of Marketing
and Sales, Hamdi Irmak, the Chief of
Promotion and Public Relations, Mehmet
Başpınar, the Regional Director, Gaye
Somuncuoğlu, the Customer Relations
Manager, Orhan Atasoy, the Sales Increase
Chief, Alpaslan Ertuğ Ergül, the Regional
Specialist, Ela Atakan, TÜRSAB Corporate
Relations Officer, Sevil Erdinç, from
International Relations Department and
the representatives of 18 TÜRSAB-member
travel agencies have left for Karachi to
attend to the meetings and workshops, as
promised.
Great interest from media
On March 27, 2007 the delegation has
had a lunch in the Consulate General of
Republic of Turkey, hosted by Erdem
Mutaf, the Consul General of Republic of
Turkey to Karachi. The same night, in the
dinner, held in Karachi Sheraton Hotel,
Turkish delegation found the opportunity
to meet more than 300 Pakistani
agencies and media correspondents. In
the dinner, Nilofar Bakhtiar, the Minister
of Tourism of Pakistan, Erdem Mutaf,
Agencies in Pakistan
Acentaları tanıtımı
ülkelerarası geliş ve gidişlerin
arzu edilen düzeyde olmadığı
gözlenmiştir. 6 Şubat 2007 Cuma
günü, T.C Kültür ve Turizm Bakanı
Atilla Koç, Pakistan Turizm Bakanı
Nilofar Bakhtiar, TÜRSAB Başkanı
Başaran Ulusoy ve THY Genel
Müdürü Temel Kotil’in Başkanlığı
ve acentaların katılımıyla THY Genel
Müdürlük Binası’nda bir toplantı
düzenlenmiş, bu toplantında
Karaçi’de düzenlenecek olan Türkiye
Tanıtım etkinliği gündeme gelmişti.
26 Mart 2007 tarihinde, THY Genel
Müdürü Temel Kotil, Pazarlama Satış
Başkanı Faruk Çizmecioğlu, Tanıtma
ve Halkla İlişkiler Başkanı Hamdi
Irmak, Bölge Müdürü Mehmet
Başpınar, Müşteri İlişkileri Müdürü
Gaye Somoncuoğlu, Satış Arttırma
Şefi Orhan Atasoy, Bölge Uzmanı
Alpaslan Ertuğ Ergül, TÜRSAB
Kurumsal İlişkiler Sorumlusu Ela
Atakan, Dış İlişkiler Bölümü’nden
Sevil Erdinç ile TÜRSAB üyesi 18
seyahat acentası temsilcisi söz
verildiği üzere düzenlenen toplantı
ve workshoplara katılmak için
Karaçi’ye hareket ettiler.
Medya mensuplarından
yoğun ilgi
27 Mart 2007 tarihinde, heyet T.C
Karaçi Başkonsolosu Erdem Mutaf’ın
makamında
öğle yemeği
yedi. Aynı
gece Karaçi
Sheraton
Otel’de düzenlenen gala
gecesinde,
Türk heyeti
300 Pakistanlı acenta
ve medya
mensuplarıyla
ile bir araya
gelme fırsatı buldu. Gecede Pakistan
Turizm Bakanı Nilofar Bakhtiar, T.C
Karaçi Başkonsolosu Erdem Mutaf,
THY Genel Müdürü Temel Kotil birer
konuşma gerçekleştirirken, TÜRSAB
Kurumsal İlişkiler Sorumlusu Ela
Atakan, THY Karaçi Bölge Müdürü
Levend Arısoy ve Pakistan Turizm
Bakanlığı Ekonomi Analisti Zafarullah Siddiqui birer sunum yaptılar.
Sunumlar renkli geçti
28 Mart 2007 tarihindeyse,
Türkiye’den gelen acenta ve THY
yetkilileri Pakistan Seyahat Acentaları Birliği TAAP tarafından sabahleyin
otellerinden alındı ve öğlene kadar
şehir turu yaptı. Öğle yemeği için
geleneksel Pakistan köy mutfağının örnekleri ile hizmet veren
Village Restoran’a götürülen heyet,
öğleden sonra Sheraton Oteli’nin
bir toplantı salonunda Pakistan ve
Türk acentaları ile birlikte Workshop
düzenledi. 1 saat sürmesi öngörülen bu çalışma, son derece verimli
geçmesi nedeniyle 1 buçuk saatte
ancak tamamlanabildi. Akşam yine
TAAP ve Turizm Bakanlığı tarafından geleneksel Pakistan restoranı
olan Lal-Qila’da akşam yemeği yendi. Ertesi gün, Türk Acentalar son
derece memnun olarak Karaçi’den
ayrıldılar.
Republic of Turkey Consul General
of Karachi, Temel Kotil, the General
Manager of THY have made speeches
and Ela Atakan, TÜRSAB Corporate
Relations Officer, Levend Arısoy,
THY Karachi Regional Manager and
Zafarullah Siddiqui, Pakistan Minister of
Tourism Economy Analyst, have made
presentations.
TÜRSAB Kurumsal
İlişkiler Sorumlusu
Ela Atakan bir
sunum gerçekleştirdi.
Ela Atakan, TÜRSAB
Corporate Relations
Officer, has made a
presentation.
Presentations were delicate
On March 28, 2007, the agency and THY
authorities from Turkey, were picked up
early in the morning by the TAAP, Travel
Agencies Association of Pakistan and
had a sightseeing tour until noon. The
delegation, which was taken to the Village
Restaurant, serving traditional Pakistani
rural cuisine, held a Workshop in the
convention hall of Sheraton Hotel
with Pakistani and Turkish agencies.
This study, which was proposed to
last 1 hour, could be completed in 1.5
hours due to its productivity. In the
evening, dinner was had Lal-Qila, a
traditional Pakistani Restaurant, held
by TAAP and the Ministry of Tourism.
The next day, Turkish Agencies left
Karachi pleased.
TÜRSAB | 53
SEKTÖR
THY wishes you a pleasant flight en route Bursa-Trabzon!
THY, Bursa-Trabzon arası iyi uçuşlar diler!
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
Fotoğraflar-Photos: Barış Behramoğlu
Bursa/YenişehirTrabzon arasında
pazartesi,
perşembe ve
cumartesi olmak
üzere haftanın
3 günü karşılıklı
yapılacak seferler
başladı
THY Flights
begin between
Bursa/Yenişehir
and Trabzon on
Mondays, Thursdays
and Saturdays
TÜRSAB Bursa BYK Başkanı
Hasan Erdem, TÜRSAB
Genel Müdürü Hakan
Himmetoğlu ve Türk Hava
Yolları Genel Müdürü Temel
Kotil.
TÜRSAB Bursa Executive
Board Chairman Hasan Erdem,
TÜRSAB General Manager Hakan
Himmetoğlu and Turkish Airlines
CEO Temel Kotil.
T
ÜRSAB Genel Başkanı Başaran
Ulusoy ve Bursa’da Hemşehri
Dernekleri temsilcilerinin
biraraya gelmesi ilk meyvesini verdi.
TÜRSAB ve THY arasında yapılan
toplantılar neticesinde, 26 Mart 2007
günü Bursa-Trabzon/ Trabzon-Bursa
arası ilk tarifeli uçuşlar başlamış oldu.
168 koltuk kapasiteli Boeing A320 tipi yolcu uçağı saat 11.55’te
Trabzon’dan kalkarak 13.25’te
Yenişehir Havaalanı’na indi. Uçağın
inişi sırasında Bursa-Artvinliler Vakfı
Folklor Ekibi bir dans gösterisi
gerçekleştirdi. Yapılan gösterinin
ardından AK Parti Bursa Milletvekilleri
Zafer Hıdıroğlu, Faruk Ambarcıoğlu,
Türk Hava Yolları Genel Müdürü
54 | TÜRSAB
Temel Kotil, Bursa Valisi Nihat
Canpolat, Yenişehir protokolü, TÜRSAB
Bursa BYK Başkanı Hasan Erdem,
TÜRSAB Disiplin Kurulu Başkanı
Halit Cura ve TÜRSAB Genel Müdürü
Hakan Himmetoğlu Trabzon’dan
Yenişehir Havaalanı’na inen yolcuları
lalelerle karşıladı. Ardından havaalanı
içerisinde yapılan basın toplantısında
THY Genel Müdürü Temel Kotil,
Milletvekili Zafer Hıdıroğlu ve Bursa
Valisi Nihat Canpolat birer konuşma
gerçekleştirdiler. Konuşmaların
ardından Yenişehir Belediye Başkanı
Bülent Cingil’in ve TÜRSAB Bursa BYK
Başkanı Hasan Erdem’in de içinde
bulunduğu 156 yolcu saat 14.00’te
Yenişehir’den Trabzon’a hareket etti.
The meeting of TÜRSAB President
Başaran Ulusoy with Citizens’ Association
representatives bore fruit, so to speak. As
a result of the meetings between TÜRSAB
and THY, first scheduled flights began on
March 26th, 2007.
168-seat capacity Boeing A-320 type
aircraft took off from Trabzon at 11.55
and landed in Yenişehir Airport at 13.25.
A group from Bursa-Artvin citizens
Foundation performed a dance show
during landing. After the show, AK
Party Bursa MPs Zafer Hıdıroğlu and
Faruk Ambarcıoğlu, Turkish Airlines
CEO Temel Kotil, Bursa governor Nihat
Canpolat, VIPs from Yenişehir, TÜRSAB
Bursa Executive Board Chairman Hasan
Erdem, TÜRSAB Disciplinary Committee
President Halit Cura and TÜRSAB
General Manager Hakan Himmetoğlu
welcomed the passengers with tulips.
Following that, Turkish Airlines CEO
Temel Kotil, Bursa governor Nihat
Canpolat and Zafer Hıdıroğlu, MP
addressed a press conference at the
airport. Afterwards, 156 passengers
including Yenişehir Mayor Bülent Cingil
and TÜRSAB Bursa Executive Board
Chairman Hasan Erdem flew from
Yenişehir to Trabzon at 14.00.
SEKTÖR
Cooperation agreement for Tourism Education
Turizm Eğitimi’nde işbirliği anlaşması
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
2
3 Mart 2007 tarihinde, Adile
Sultan Sarayı’nda TÜRSAB,
TÜROFED ve T.C Milli Eğitim
Bakanlığı’nın arasında eğitimlerle
ilgili bir Protokol Töreni yapıldı.
Milli Eğitim Bakanlığı Ticaret ve
Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü,
TÜRSAB ve TÜROFED arasında
Turizm Eğitim Merkezi mezunları
ve turizm sektör çalışanlarının daha
iyi eğitim alması için düzenlenen
İşbirliği Protokolü imza törenine
sektörün çalışanları ile eğitimciler
katıldı. Protokol, Milli Eğitim
Bakanlığı Ticaret ve Turizm
Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün
sektörde üç yıl çalışan personele
eğitim vermesini, eğitim alan
kişilerin ise TÜRSAB ve TÜROFED
kapsamında istihdam edilmesini
sağlıyor. Konuşmaların ardından
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik,
TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy
ve TÜROFED Başkanı Ahmet Barut
hazırlanan söz konusu İşbirliği
Protokolü’nü imzaladılar.
Fotoğraflar-Photos: Barış Behramoğlu
A Protocol Ceremony among TÜRSAB,
TUROFED and the Ministry of National
Education was organized on March 23rd
2007 at the Adile Sultan Palace. The
cooperation protocol signing ceremony
was attended by workers in the education
sector as well as teachers. The Protocol
involves the cooperation of the Ministry of
National Education Directorate General for
Teaching Commerce and Tourism, TÜRSAB
and TUROFED for the improvement of
education of Tourism Training Centre
graduates and tourism sector workers.
The Protocol requires that the Ministry of
National Education Directorate General
for Teaching Commerce and Tourism
train the personnel who have 3 years of
experience in the sector, and ensures that
these trained personnel are employed at
TÜRSAB and TUROFED. The speeches at
the ceremony were followed by Minister
of National Education Hüseyin Çelik, the
President of TÜRSAB Başaran Ulusoy,
and the President of TUROFED Ahmet
Barut signing the mentioned Cooperation
Protocol.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, TÜRSAB
Başkanı Başaran Ulusoy ve TÜROFED Başkanı
Ahmet Barut İşbirliği Protokolü’nü imzaladı
Minister of National Education Hüseyin Çelik, the
President of TÜRSAB Başaran Ulusoy, and the
President of TUROFED Ahmet Barut has signed the
Cooperation Protocol
TÜRSAB | 55
SEKTÖR
TÜRSAB news
TÜRSAB’dan haberler
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
Trinidad & Tobago adaları tanıtım gecesi yapıldı
Tobago Turizm Ofisi’nden gelen bir heyet tarafından, 6 Mart 2007
akşamı Hilton Oteli Balo Salonunda Trinidad & Tobago Adaları’nın
tanıtımı yapıldı. Akşam yemekli bir tanıtım gecesi düzenleyen heyet, çok
sayıda Türk seyahat acentası yetkilileri ile TÜRSAB’ın ev sahipliğinde bir
araya gelme fırsatı buldu. TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Günnur Özalp,
Trinidad & Tobago Turizm Bölümü Başkanı Carol Alfred ve Turizm
Danışmanı Cliff Hamilton birer konuşma yaptılar. Gecede, ayrıca yerel
dansçılar yerel çalgıları pan eşliğinde bir gösteri gerçekleştirdi.
Diyarbakır Turizm ve Tanıtma Derneği’nin TÜRSAB ziyareti
15 Mart 2007 tarihinde Diyarbakır Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Nedim
Çizmeci ve Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Yatkın TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’a
makamında bir nezaket ziyareti gerçekleştirmişlerdir.
Diyarbakır Tourism and Presentation
Association visits TURSAB
President of Diyarbakır Tourism and Presentation Association Mr. Nedim Çizmeci
and Member of Board Mr. İhsan Yatkın paid a courtesy visit to TURSAB President
Mr. Başaran Ulusoy on March 15th, 2007 at his office.
Trinidad & Tobago Islands Promotion Night
A delegation from the Tobago Tourism Office gave a presentation on the
Trinidad & Tobago Islands on March 6th 2007 at the Hilton Hotel Ballroom.
The delegation, hosted by TÜRSAB, organized a dinner presentation where
they had the chance to meet a number of Turkish travel agents. Member of
the Executive Board of TÜRSAB, Günnur Özalp, Trinidad & Tobago Tourism
Department Head Carol Alfred, and Tourism Consultant Cliff Hamilton
addressed the audience. The speeches were followed by local dancers dancing
to „pan“, the traditional local instrument of Trinidad&Tobago.
Saraybosna İnceleme Gezisi
16-18 Mart 2007 tarihleri arasında, Bosna Hersek Dış Ticaret Odası’nın
evsahipliğinde, TÜRSAB yetkilileri ve acenta temsilcilerinden oluşan
altı kişilik bir heyet Saraybosna kayak merkezlerini incelemek amacıyla
Bosna Hersek’e gitti. Ildıza Terme Spa Oteli, Bjelasnica Dağı, Marshal
Otel, Jahorina Dağı ve Bisrica Otel’e yapılan gezi ve ziyaretlerde,
kayak merkezleri ve oteller hakkında geniş bilgi alındı. İnceleme
gezisine TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Katkak ile Dış İlişkiler
Bölümü’nden Sevil Erdinç katıldı.
Sarajevo Inspection Trip
Between March 16-18, 2007, a delegation of six persons, consisting
of TÜRSAB authorities and agency representatives, hosted by BosniaHerzegovina Chamber of International Commerce, have visited BosniaHerzegovina, to inspect the skiing resorts of Sarajevo. In the visits and
inspections, made in Ildiza Terme Spa Hotel, Bjelasnica Mountain, Marshal
Hotel, Jahorina Mountain and Bisrica Hotel, information is obtained
concerning skiing resorts and hotels. Bülent Katkak, the member of TÜRSAB
Board of Directors and Sevil Erdinç, from International Relations Department
have attended the tour.
56 | TÜRSAB
Riga’da Türkiye tanıtımı
12 Mart 2007 tarihinde Riga Reval
Hotel Ridzene’de T.C Kültür ve
Turizm Bakanlığı, T.H.Y. A.O. ve
Birliğimiz işbirliğinde Türkiye tanıtım
etkinliği gerçekleşmiştir.
Söz konusu etkinlikte sırayla T.C
Letonya Büyükelçisi Duray Polat,
TÜRSAB Kurumsal İlişkiler Sorumlusu Ela Atakan, T.C Kültür ve Turizm
Bakanlığı Helsinki Müşaviri Hakan
Helva ve Türk Hava Yolları Stockholm Müdürü Server Aydın birer
konuşma gerçekleştirmişlerdir.
Turkey presentation in Riga
Turkey presentation activity in
cooperation with Ministry of Culture
and Tourism, THY A.O. and our
Association was held at Riga Reval
Hotel Ridzene between 10 a.m. and 17
p.m. on March 12th, 2007.
Turkish Ambassador in Latvia Mr.
Duray Polat, TURSAB Corporate
Relations Director Ms. Ela Atakan,
Turkish Ministry of Culture and
Tourism Counselor in Helsinki Mr.
Hakan Helva and Turkish Airlines
Stockholm Director Mr. Servet Aydın
have addressed a speech in the
mentioned activity respectively.
Turist Rehberleri Federasyonu
resmen kuruldu
Profesyonel turist rehberleri meslek örgütleri
Federasyon çatısı altında birleşti. İstanbul,
Ankara, Nevşehir, Kuşadası, Bodrum,
Çanakkale ve Trabzon olmak üzere 7 ildeki
rehber örgütlerinin biraraya gelmesiyle
kurulan kısa adı TUREF olan “Profesyonel
Turist Rehberleri Dernekleri Federasyonu”,
ilk çalışmasını Kültür ve Turizm Bakanı Atilla
Koç ile yaptı. Bakan Koç’u makamında ziyaret
eden TUREF Kurucuları, kendisinden tam
destek aldı.
Association of Tourist Guides is
officially established
Professional tourist guides’ vocational
organizations have united under the roof of a
Federation. The “Federation of Professional Tourist
Guides” with the acronym TUREF which was
established by uniting the guide organizations in
7 provinces including Istanbul, Ankara, Nevşehir,
Kuşadası, Bodrum, Çanakkale and Trabzon carried
out its first work with Culture and Tourism Minister
Mr. Atilla Koç. TUREF founders who visited
Minister Koç at his office have been given full
support by him.
1618 sayılı Seyahat Acentaları Yasası’ndaki değişiklikler açıklandı
1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu’nda yapılan değişiklikler
doğrultusunda, 13.01.2007 tarih ve 26402 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
giren kanun ile ilgili açıklamaları yapmak üzere 27 Mart 2007 tarihinde İstanbul Lütfi Kırdar
Kongre ve Sergi Sarayı’nda yemekli bir toplantı düzenlendi. TÜRSAB ile Doğuş Otomotiv
işbirliği çerçevesinde gerçekleştirilen toplantıya ve Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanları,
İstanbul bölgesinde hizmet veren seyahat acentaları, THY ve Doğuş Otomotiv Üst Düzey
Yöneticileri’nin de katıldığı toplantıda, TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Başaran Ulusoy,
yeni yasanın önemini vurgulayan bir konuşma yaptı.
Amandments to the Law on Travel Agents number 1618 were announced
A dinner meeting was held at the Istanbul Lutfi Kirdar Congress Center on March 27th 2007. The
meeting was organized in order to explain the law that came into effect after its publication in the Official
Gazzette number 26402, dated 13.01.2007. The law was enacted in accordance with the amendments
to the Law on Travel Agents and Travel Agents Union. Co-organized by TÜRSAB and Doğuş Automotive,
the meeting attracted attendance from Regional Exeutive Board Presidents, travel agents serving in
the Istanbul district, Turkish Airlines and Doğuş Automotive executives. The Chairman of the Board of
TÜRSAB, Mr. Başaran Ulusoy, gave a speech on the significance of the new law.
TÜRSAB | 57
TURİZM
Sinop-Ukraine/Yalta Catamaran Ship Cruises
Sinop-Ukrayna/Yalta Katamaran Seferleri
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
Fotoğraflar-Photos: Sinope Tours
Gemiler Sinop
Limanı’ndan haftada
iki gün salı (13:00)
ve cumartesi (14:00)
günleri, Yalta
Limanı’ndan ise
pazartesi (13:00) ve
cuma (13:00) günleri
hareket edecektir.
Ship will leave Sinop Port two
days a week, on Tuesdays
(13:00) and Saturdays
(14:00), and from Yalta Port
on Mondays (13:00) and
Fridays (13:00).
Sinop
S
inope Tours Seyahat Acentası,
Sinop Valiliği’nin de desteğini
alarak, önemli görüşmeler ve
çalışmalar sonucu direkt Ukrayna
Devleti (Yalta Deniz ve Ticaret
Limanı Genel Müdürlüğü) ile SinopYalta-Sinop arası katamaran gemi
seferlerini başlatma anlaşmasına
vardı. Seferler 21 Mayıs ve 15 Eylül
2007 tarihleri arasında haftada iki kez
düzenli, karşılıklı olarak gerçekleşecek
ve katamaran gemisi Sinop ve Yalta
Limanları’ndan kalkacaktır. Sinop
Limanı’ndan haftada iki gün salı
(13:00) ve cumartesi (14:00) günleri,
Yalta Limanı’ndan ise pazartesi
(13:00) ve cuma (13:00) günleri
hareket edecektir. Bu yolculuk hızlı
katamaran gemisiyle yaklaşık 6 saat
sürecektir.
58 | TÜRSAB
Having achieved the support of the
Sinop Governorship and as a result of
the negotiations and works carried out,
Sinope Tours Travel Agency has reached
an agreement directly with the Ukrainian
government (Yalta Port Authority
of Marine and Commercial Ports) to
commence Sinop-Yalta-Sinop catamaran
cruises. Cruises will be held reciprocally
Ukrayna-Yalta
and regularly twice a week between May
21st and September 15th, 2007 and the
catamaran ship will start from Sinop and
Yalta ports. Ship will leave Sinop Port two
days a week, on Tuesdays (13:00) and
Saturdays (14:00), and from Yalta Port
on Mondays (13:00) and Fridays (13:00).
This trip will take about 6 hours by the
fast catamaran ship.
SEKTÖR
News in Brief
Kısa Haberler
Yaz›-Text: Barış Behramoğlu
Lufthansa ile Türk Hava Yolları arasındaki
işbirliği 25 Mart’ta başladı
Lufthansa ve THY arasında imzalanan ikili anlaşmaya göre, 2007 yaz
tarifesiyle birlikte iki ülke arasındaki İstanbul–Frankfurt, İstanbul–Dusseldorf ve Ankara–Frankfurt Lufthansa ve THY uçuşları bundan böyle
codeshare seferler olarak gerçekleştirilecek ve uçuş tarifeleri birbirine
uyumlu hale getirilecek. Bu uygulama her iki hava yolu şirketinin yolcuları için daha fazla sefer sayısı, daha fazla varış noktası ve Frankfurt,
Münih, İstanbul ve Ankara merkezlerinde daha iyi bağlantı olanağı
sağlayacak. Her iki hava yolu şirketinin özel yolcu programlarına dahil
yolcuları yaz döneminden itibaren Lufthansa ve THY hatlarında mil
toplayabilecek ve bu milleri her iki hava yolunda kullanabilecekler.
Böylelikle Miles & More ile Miles & Smiles üyeleri, daha geniş bir
uçuş yelpazesinin sağlayacağı avantajlardan yararlanabilecekler.
Lufthansa-Turkish Airlines Cooperation
Starts on March 25th
According to the bilateral agreement between Lufthansa and Turkish Airlines
(THY) the following routes will become codeshare and the two airlines’ flight
schedules will become compatible: İstanbul–Frankfurt, İstanbul–Dusseldorf
and Ankara–Frankfurt. For both airlines this means more flights, more destinations, and better connections in Frankfurt, Münih, İstanbul and Ankara.
Passengers on special passenger programs of Lufthansa and THY will be able
to accumulate miles and will be able to redeem them at both airlines. This
means members of Miles & More and Miles&Smiles will benefit from a wider
range of flights and advantages.
Doğuş Otomotiv’den Yeni Crafter Volt
30 yılı aşkın süre ticaret dünyasında üstün yerini koruyan
Volkswagen Volt’un yeni nesli Crafter Volt adını taşıyor.
Yeni Crafter Volt, Türkiye için özel olarak geliştirilen üstyapı
çalışmaları, farklı model ve donanım seçenekleriyle, ticaretin
ustalarına Crafter Volt’larını kendi ihtiyaçlarına göre gelişirme
imkânı sunuyor. Turizmden okula, servisten lojistiğe her
sektörün tercihi olan Yeni Crafter Volt TDI motora sahip.
iletişim: www.vw.com.tr
New Crafter Volt from Doğuş Otomotiv
The new generation of Volkswagen Volt, which has been protecting
its place in the commercial world for more than 30 years, bears
the name Crafter Volt. New Crafter Volt, provides the masters of
commerce to develop their own Crafter Volts with superstructure
and equipment choices and choices of different models and
equipments. The New Crafter Volt, which is the choice of all sectors,
from tourism to schools, from shuttles to logistics, possesses TDI
engine. contact: www.vw.com.tr
60 | TÜRSAB
TRT Turizm
Radyosu, HOTBIRD6 uydusunda
20.02.2007 tarihi
itibariyle TRT Turizm
Radyosu, Hotbird-6
Uydusunda yayına
başlamıştır. Daha önce
internet (www.trt.net.
tr/canlı), fm vericiler ve
Türksat 2-A
(11919-V-244443/4) uydusundan
dinlenebilen TRT Turizm
Radyosu yayınlarına
artık 13 derece doğu
pozisyonunda yerleşik
Eutelsat Hotbird-6
uydusu (10971-H27500-3/4) üzerinden de
ulaşılmaktadır.
TRT Tourism Radio is
on Hotbird-6 Satellite
TRET Tourism Radio
commenced its
broadcasting on Hotbird-6
Satellite as of 20.02.2007.
TRT Tourism Radio
broadcasts which were in
the Internet (www.trt.net.
tr/canli) FM broadcasting
and Turksat 2-A Satellite
(11919-V-24444-3/4) can
now be reached at Eutel
Hotbirs-6 Satellite (10971H-27500-3/4) located at 13
degrees East position.
Fas’ın büyülü dünyası Çırağan Palace
Kempinski İstanbul’da
Morocco’s magnificent world at Çırağan Palace
Kempinski İstanbul
Fas’ın büyülü dünyası 25 Nisan1 Mayıs 2007 tarihleri arasında
Çırağan Palace Kempinski’de
İstanbullularla buluşacak. Fas’ın
önde gelen otellerinden Royal
Mansour Meridien ve Fas Kraliyet
hava yolları “Royal Air Maroc” ‘un
katkılarıyla düzenlenen festivalde,
ünlü aşçıların yanı sıra ülkenin en
iyi müzik grubu, ”Chawki” ve Faslı
Modacı Chouafi Naema hafta
boyunca misafirlerle birlikte olacaklar. Festival süresince hergün
saray bölümünde yer alan Mabeyn Salonu’nda Fas mutfağının
en lezzetli yemeklerini tadarken,
bir yandan Chawki grubunun
müziğini dinleyip, bir yandan da
geleneksel kıyafetleri modern yaşama adapte eden ülkenin önde
gelen modacılarından Chouafi
Naema’nın 2007 koleksiyonunu
izleme şansına sahip olacaksınız.
Safran, kimyon, tarçın gibi baharatların yanı sıra Akdeniz’e özgü
sebze ve meyvelerin de kullanıldığı Fas mutfağı’nın en bilinen
yemeği “Tagine” adı verilen,
özel toprak çömleklerde, balık,
tavuk veya etin yanı sıra safran,
kimyon, zencefil gibi baharatlar
ve çeşitli Akdeniz meyveleri ile
hazırlanan, tencere yemeklerinden örnekler sofraları süsleyecek.
Ayrıca mönüde Fas Mutfağı’nın
olmazsa olmaz lezzeti “kuskus”
çeşitleri, baharatlı özel ekmekleri
ve kuru üzüm, badem, kuru incir,
kuru kayısı ve bal ile hazırlanan
değişik tatlıları da yeralacak. Yemek sonrasında ise Fas müziğinin
tınılarıyla, meşhur nane çayının
tadına doyamayacaksınız. Özel
ibriklerde demlenen, yeşil çay,
taze nane ve portakal kabuğu ile
hazırlanan bu özel çay, küçük cam
bardaklarda sunumuyla da bir çay
ritüelidir. Gün boyunca ise otelin
her köşesinde Fas kültürü ve
lezzetlerinden örnekler bulacaksınız. Çay saati boyunca Fas çayının
yanında yörenin tatlı ve hamurişleri sunulurken, özel olarak
gelecek bir kına desen ustası da
dileyen konuklara kına desenleri
uygulayacak.
The magnificent world of Morocco which
embraces Arabic, African and South
European cultures because of its location
will meet people of Istanbul at Çırağan
Palace Kempinski on April 25th-May 1st
2007. Along with the celebrity cookers in the
festival organized with the contributions of
Royal Mansour Meridien, one of the leading
hotels in Morocco, and Morocco Royal
Airlines “Royal Air Maroc”, the best music
band of the country “Chawki” and Moroccan
creator Chouafi Naema will accompany the
guests throughout the week. While tasting
the most delicious dishes of the Moroccan
cuisine in the Mabeyin (Meeting) Hall of the
palace along the festival, you will also have
the chance to listen to the music performed
by Chawki group and watch 2007
Collection of Chouafi Naema, one of the
leading creators of the country who adapts
traditional dresses to modern life. The most
renowned dish of the Moroccan cuisine
cooked in earthen pots called “Tagine”
which includes spices such as saffron,
cumin, cinnamon along with vegetables
and fruits particular to the Mediterranean
will be served with various fish, chicken
or meat casseroles prepared with spices
such as saffron, cumin and ginger as well
as Mediterranean fruits. In addition, the
indispensable flavor “couscous” plates of
the Moroccan Kitchen as well as special
spiced breads and sweets prepared with
raisin, almond, dried fig, dried apricot and
honey will also be served. After the meal,
you will not get enough of the mint tea
accompanied by the tunes of the Moroccan
music. Serving this special tea which is
steeped in particular pitchers and prepared
with green tea, fresh mint and orange
zest in small glasses is a tea ritual. You
will also find nuggets of Moroccan culture
and flavors at every corner of the hotel all
day long. While sweets and pastries of the
region is being served with the Moroccan
tea during the tea hour, a henna design
craftsman will apply motifs of henna to the
guests who desire to have one.
TÜRSAB | 61
TÜRSAB TAR‹H‹
T H E
H I S T O R Y
O F
T Ü R S A B
v
1986 NİSAN
SAYI: 43
1986 APRIL
NO: 43
Pazarlama ve tehlike çanları
Caner Şaka
“... Yüksek talep ve sınırlı arzdan kaynaklanan yüksek
konaklama fiyatlarının, “nasılsa müşteri geliyor”
vurdumduymazlığının yol açtığı servis kalitesindeki düşüklük
ile birleşmesi 1986 yılında Türk turizminin önüne yeni
bir sıkıntı olarak dikilmektedir. 1985 yılında gözlenmeye
başlanan bu gelişme özellikle Batı Avrupa ülkelerinde
gelişen tüketiciyi koruma eğilimi ile birleşince Türkiye’ye tur
düzenleyen tur operatörlerini kaygılandırmaktadır...”
Marketing and bells of danger. Caner Şaka“...
The combination of high accommodation prices, caused by
high demand and limited supply, with the low service quality,
caused by the ignorance due to thinking, “the tourists will come
anyway,” stands as a problem in front of the Turkish tourism
in 1986. This development, which was started to be observed
in 1985, worries the tour operators, when combined with the
consumer protection trends in Western European countries “...
Saying,
“TÜRSAB’a üye acentaların sorunlarını karşılıksız
hallederiz”
UFTAA Genel Sekreteri Joe D. Wachter
“... Size bu güne kadar UFTAA’nın 400’den fazla davayı
hallettiğini söylemek isterim... TÜRSAB’a üye iseniz, hiç
karşılık almadan takip ederiz... Eğer ödemeler, ödeme
güçlüğünden değil de, servis kötülüğü gibi, anlaşmazlıklardan
dolayı yapılmıyorsa, bu durumda da hakem görevi görürüz...
New York’daki uluslararası hakem kurulu, bu sorunu üç ay
içinde bir sonuca ulaştırır...”
“We will handle the problems of TÜRSAB- member
agencies unrequited,”
Joe D. Watcher, the Secretary General of UFTAA, answers
the questions of the travel agencies “... I would like to state
that until today UFTAA has handled more than 400 cases...
If you are a member to TÜRSAB, we will handle your case
without remuneration... In case the non-payment is not due
to insolvency, but due to disputes, such as the poor quality
of service, we may also act as arbitrators... The international
arbitration committee in New York, will conclude this issue
within 3 months.” Saying,
“Siyaset Kıbrıs turizmini etkiliyor”
Kuzey Kıbrıs Turizm İşletmeleri Limited Şirketi Genel
Müdürü Yalçın Vehit
“1979 yılında Kıbrıs turizmi gerçekten güzel bir yıl geçirmiştir
ve turistik işletmelerin doluluk oranları da %45 olarak
gerçekleşmiştir. Fakat daha sonraki yıllarda bir takım
nedenlerle doluluk oranlarının azaldığını görüyoruz. Demek ki
sorun yalnızca siyasi bir sorun değildir. Siyaset Kıbrıs turizmini
belirli oranda etkilemiştir...”
“Politics affect tourism in Cyprus,”
Yalçın Vehit, the General Manager of Kıbrıs Turizm
İşletmeleri Limited Şirketi, said,
“In 1979, Cyprus tourism has had a nice year and the
occupancy rate in the touristic facilities has been realized as 45
percent. Yet in the following years, we see that the occupancy
rates decrease due to a variety of reasons. This means that
the issue is not just a political issue. Politics has influenced the
Cyprus tourism at a certain rate...”
Kamu arazileri turizme açılıyor
Devlet Bakanı Mesut Yılmaz, Kurul’un turizm yatırımlarını
hızlandırmak amacıyla arazi ve gayrimenkul tahsislerine
ilişkin bir kararnameyi kabul ettiğini bildirdi ve
“Karanameye göre mücavir saha da dahil olmak üzere
İstanbul Büyükşehir Belediyesi hudutları içinde hazineye ait
olan arazilerin yerli ve yabancı müteşebbislere tahsisinde,
Maliye ve Gümrük Bakanı ile Kültür ve Turizm Bakanı’ndan
oluşan bir heyet karar verecek. Kurula İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı da katılacak.” dedi. Turistik bölgelerde kat
sınırı kaldırıldı. Hükümetin yayınladığı bir genelge ile başta
kıyılar olmak üzere tüm turistik tesislerde istenilen kadar kat
çıkılabilecek. Genelgeye göre daha önce kat çıkanlar da af
kapsamına girecek.
Public lands are being opened for tourism
Minister of State Mesut Yılmaz, stated that the Cabinet passed
a decree, concerning land and property allocations to accelerate
tourism investments and said, “According to the decree, a
delegation, consisting of Minister of Finance and Customs and
the Minister of Culture and Tourism will decide the allocation
of lands within Istanbul Metropolitan Municipality, belonging
to the treasury, to the domestic and foreign entrepreneurs. The
Mayor of Metropolitan Istanbul will also attend the delegation.”
Storey limit in touristic areas removed. With a circular,
published by the Government, desired number of storeys are
allowed in all touristic facilities, in particular in the coastline.
According to the circular, the persons, who previously
constructed these storeys, will be pardoned.
NEYD‹, NE OLDU?
From the French Daily Newspaper, named Le
Petit Journal, read by 5 million people.
Turkey Stand in Fair of 1900
“The Ottoman Empire created wonders and
their stand was certainly the best of the fair.
Among the unforgettable enchantments of
Istanbul, the most delicate aspects of the Islam
architecture were emphasized and displayed.
It was such a detail that these reminded us the
most famous of the mosques. This glamorous
white side, decorated with elaborations and
colorful glass paintings, had reminded us
the palaces, reaching through the shores of
Bosphorus. The interior decoration was so
realistic, in the exit we were surprised when
we found ourselves in the bank of river Seine,
instead of Constantinople.”
WHAT HAVE THEY BEEN, WHAT HAVE THEY BECOME?
5 milyon okuyucusu olan Le Petit Journal adlı
Fransız günlük gazetesinden.
1900 Yılı Fuarı’nda Türkiye Standı
“Osmanlı İmparatorluğu harikalar yarattı
ve standı kesinlikle fuarın en başarılısıydı.
İstanbul’un unutulmayacak güzelliklerinden
İslam mimarisinin en zarif yanları ön plana
çıkartılmış ve gözler önüne serilmişti.
Öylesine bir ayrıntıydı ki bu, bizlere
camiilerin en meşhurunu anımsatmaktaydı.
İşlemeler ve rengarenk vitraylarla
bezenmiş göz alıcı bu beyaz cephe, bize
Boğaz kıyıları boyunca uzanan sarayları
çağrıştırdı. İç dekor öylesine gerçekçiydi ki,
çıkışta, kendinizi Konstantinopolis’te değil
de Seine Nehri Kıyısı’nda bulduğunuzda,
şaşırıp kalıyordunuz.”

Similar documents

yer alan bilimsel yayınları - İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

yer alan bilimsel yayınları - İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Title: Effects of Levobupivacaine on Wound Healing Author(s): Zeren, S (Zeren, Sezgin); Kesici, S (Kesici, Sevgi); Kesici, U (Kesici, Ugur); Isbilir, S (Isbilir, Salim); Turkmen, UA (Turkmen, Ulku ...

More information

Evrensel Mirasın İzinde

Evrensel Mirasın İzinde The handmade Suzeni Vase was inspired by the form and design of the blue and white porcelain “Annam Vase” of the 15th century. According to its inscription, the “Annam Vase” dates back to the 1450s...

More information