Bülten 09

Transcription

Bülten 09
PALAMUT GROUP
BULLETIN
Sayı / Number 9 Mayıs / May 2016
Son 4 Yılın Türkiye Ralli Şampiyonası
Kadın Pilotlar Birincisi
ANA SPONSORU / MAIN SPONSOR
Winner of the Turkish Rally Championship
Female Drivers Category fort he last 4 years
YENİ EKONOMİNİN
LOKOMOTİFİ:
LOCOMOTIVE OF THE NEW
ECONOMY: INNOVATION
iNOVASYON
04 RÖPORTAJ / INTERVIEW / Elit Taban > Mustafa Karabayır 06 / Urgan Ayakkabı
Levent ve Bülent Urgan -10 / Kali - 08 MAKALE / ARTICLE / İnovasyon
12 Yok Olup Giden Aile Şirketleri 14 GEZİ / TRAVEL / HANOI > Hanoi
FUAR TAKVİMİ
EXHIBITION CALENDER
02
My Dear Valued Friends and Colleagues,
CEO’DAN MESAJ
The history of humanity is the history of science, technology and
innovations, in other words, the history of the innovation. The reason
of advance as well as downfall of the great civilizations was always
technological change and innovations. From the communication to
the genetic engineering, we all bear witness everyday how science
and technology convert our life.
MESSAGE FROM CEO
Recep Palamut
Palamut Group, CEO
Kıymetli Dostlarım, Sevgili Meslektaşlarım,
İnsanlık tarihi; bilim, teknoloji ve yeniliğin, diğer bir
deyişle, inovasyonun tarihidir. Büyük medeniyetleri
yükselten de, çöküşe sürükleyen de; hep teknolojik
değişme, gelişme ve yenilikler olmuştur. İletişimden
genetik mühendisliğine kadar bilim ve teknolojinin
hayatımızı nasıl değiştirdiğine ve dönüştürdüğüne
hepimiz her gün tanıklık etmekteyiz.
Sadece kişi başına düşen milli gelir bakımından gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı kapatmak için değil, aynı
zamanda bölgesel dengesizlikleri gidermek ve gelir
dağılımındaki adaleti sağlamak için de araştırma-geliştirmeye, inovasyona ve yeni girişimcilere çok önem
vermemiz gerekmektedir.
1 kilo betonun 1, çimentonun 5, demir-çeliğin 50 sent
ettiği bir dünyada 1 kilo, savaş uçağı ve ilaç 10.000
dolar, uydu 100.000 dolar, mikro ve nano yonga ise 4
milyon dolar etmektedir. Bunun sağlamanın yolu da
Türkiye’yi, orta ve yüksek teknolojili sektörlerde üretim ve ihracat üssü haline getirmekten geçer.
Bu alanda gidişat iyiye doğrudur. Ne mutlu ki Türkiye,
2023 gayri safi milli hasılasının yüzde 3’ünü araştırma
ve geliştirmeye harcamayı hedeflemiştir. İnanıyorum
ki bu hedef gelişecek ve 2023 yılında ülkemiz 60
milyar dolarlık Ar-Ge harcaması yapan bir ülke hâline
gelecektir.
Bu hedeflere ulaşmada, İnovasyon ve yenilikçiliğin
önemini her geçen gün daha iyi kavrayan ve uygulayan
ayakkabı sektörümüzün de önemli bir katkısı olacaktır.
Bu inançla, 9. sayımızda “inovasyon” konusunu öne
çıkartmaya çalıştık. Bu sayımızda inovasyonun hem
akademik, hem de pratik boyutunu farklı kişilerin
perspektifinden okuma şansı bulacaksınız.
Öte yandan yine sektörümüzde öne çıkan fimaların ve
kişilerin tecrübelerini, gelişim hikayelerini, pazara ve
geleceğe bakışlarını keyifli ve samimi röportajlarla paylaşmaya devam ediyoruz. Gerçekten çok önemli tespit
ve öneriler içeren bu röportajlar için zaman ayıran dostlarıma ve meslektaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Yayına başladığımızda sadece kurumsal bir bülten
olarak tasarladığımız gazetemiz içerdiği kıymetli bilgi
ve röportajlarla bunun çok ötesine geçmiş ve âdeta
sektörel bir iletişim ve paylaşım platformuna dönüşmüştür. Bu durum heyecen verici bir husustur.
Geçen sayılarımızda duyurduğumuz üzere sponsoru
olduğumuz, son 4 yılın Kadın Pilotlar Şampiyonu Simin
Bıçakcıoğlu, motorsporları alanında vites yükseltmeye ve başarıdan başarıya koşmaya devam ediyor.
Bıçakcıoğlu, sezonun ilk iki yarışı olan Ege ve Marmaris Rallilerini birincilikle tamamlayarak Türkiye Ralli
Şampiyonası lider tamamlamak için önemli bir avantaj
sağladı. Kendisini yürekten tebrik ediyoruz.
İşlerin gittikçe açılmaya başladığı bilgisini aldığımız sektörümüzden de daha fazla inovasyon, yenilik ve başarı
dolu haberler almayı diliyor; Yüce Mevlâ’dan yaklaşmakta olan mübarek Ramazan ayının ve sonrasındaki
Bayramın, ülkemize ve bizlere hayırlar ve esenlikler
getirmesini temenni ediyorum.
It’s not just to make up the income difference between us and
developed countries in respect to the national income; we should
give great importance to the research-development, innovation,
new enterprises in order to eliminate the regional disparities and to
ensure the equality in come distribution.
In the World that 1 kilogram cement equals 5 cents, iron-steel 50
cents; 1 kilogram of fighter aircraft and medicine equal USD 10.000,
satellite USD 100.000, micro and nano chip equals USD 4 million as
well. The way to ensure is making Turkey the base of export, production and technology in medium and high technology industries.
The course of the events in this regard to the better. How happy that
Turkey aims the 3 per cent of its national income to the research and
development at present. I believe that we will achieve this and we
will be a country that make Research-Development spending in 60
billion USD in the year 2023.
zona
e
s
lu
ğ
ıo
c
k
a
ıç
B
aşladı
birinciliklerleŞabmpiyonu
n Pilotlar
Son 4 yılın Kadı
şmaya
lu, başarıya ko
oğ
cı
ak
ıç
B
in
m
Si
zonun ilk
Bıçakcıoğlu, se
devam ediyor.
Rallileriis
e ve Marmar
iki yarışı olan Eg
iye Ralli
rk
mamlayarak Tü
ni birincilikle ta
için
er tamamlamak
Şampiyonası lid
taj sağladı.
önemli bir avan
s started to
Bicakcioglu ha
rst place
the season aadte afijumpstart for the season
lu has m
ioglu
Simin Bicakciog
ce. Simin Bicakc
e race at first pla
th
g
t4
tin
las
ple
e
m
th
co
r
fo
by
Pilots
pion of Woman
Turkey
16
20
of
who is the Cham
lap
first
e in first at the
lly.
years, has com
d Marmaris Ra
an
an
ge
Ae
at
Championship
Our shoe industry that appreciates and applies the importance of innovation and inventiveness more every passing day will have crucial
contribution to achieve this goals. With this reliance, we have tried
the “innovation” subject to bring to the fore in our 9. issue. You will
have opportunity to read the academic as well as pratic dimension
from the persons who have different perspectives.
On the other hand, we are continuing to share the experiences, development stories, the outlooks to the market and future of leading
companies and persons from our industry with joyous and warm
interviews. I express my gratitude to my friends and colleagues who
spared their time for the interviews that include very important
determinations and suggestions indeed. Seeing our journal that was
designed as an institutional bulletin when we began broadcasting
life, to become an industrial communication and sharing platform
beyond this with priceless informations and interviews is exciting as
well.
As we announced in our previous issue, Simin Bicakcioglu who is
Champion of Woman Pilots of the last four years and we are sponsor
for her, is stepping up the gear in motorsports and riding high. Bicakcioglu, by completing at the top the Aegea and Marmaris Rallies that
are the first two races of the season, has gained important advantage to be leader at Turkey Rally Championship. We congratulate her
wholeheartedly. We wish to get news with more innovation and filled
with success from our industry that we receive information about
the businesses that gradually become better; I wish that approaching Holy Ramadan month and then the Ramadan Bairam will bring
prosperity and peace for all of us.
23-24 TEMMUZ 2016
ESKİŞEHİR - ESOK
Winner of the Turkish Rally Championship
Female Drivers Category
fort he last 4 years
Palamut Group Bülten
FESTİVAL İSTANBULPARK
22-23 EKİM 2016
FUAR TAKVİMİ / EXHIBITION CALENDER
İmtiyaz Sahibi
Palamut Group adına
Recep Palamut
AYSAF 55.Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı 25-27/05/2016
CHINA SHOES & LEATHER GUANZHOU
01-03/06/2016
Yayına Hazırlayan & Tasarım
ARTWORKS > www.artworks-tr.com
GAPSHOES 20-23/07/2016
Baskı
Vizyon Basımevi Kağıtçılık Mat.
ve Yay. San. Tic. Ltd. Şti.
İkitelli Org. San. Böl. Atatürk Bulv.
Deposito İş Merk. A6 Blok Kat:3 No:309
Başakşehir / İstanbul
Shanghai İnternational Leather & Shoes Materials 31/08/2016
02/09/2016
MICAM 03-06/09/2016
LINEAPELLE 20-22/09/2016
AYMOD 56.Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı 26-29/09/2016
İzmir Ayakkabı ve Çanta Fuarı 19-22/10/2016 AYSAF 55.Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı 23-26/11/2016
Ulusal, Türkçe ve İngilizce
üç aylık sektörel yayındır.
Ücretsiz olarak dağıtılır.
Urfa’dan Afrika’ya ihtiyaç
sahiplerinin yanında
“Gönüllülük değil, sorumluluk” misyonuyla hareket eden
Rabve Vakfı eğitimden su kuyuları açmaya, yetim çocuklara
kol kanat germekten kurban bağışına mazlum, mağdur ve
muhtaçların yardımına koşmaya devam ediyor.
Bizi sosyal medyadan da
takip edebilirsiniz.
bulten@palamutgroup.com.tr
Urfa’da çocuklara kışlık kıyafet ulaştıran, ders kitapları,ilmihal ve kırtasiye malzemeleri dağıtan Rabve Vakfı; adak
ve akika kurban bağışlarını da vekalet verenlerin istekleri
doğrultusunda kesip Nijer’deki ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya devam etti.
From Urfa to Africa,
takes needer’s side
Rabve Foundation that operates with “ responsibility instead of volunteering”
continues to its operations by providing education to digging water dwell,
gathering round to the orphan children to the donating sacrifice and succouring
to the victims and indigents.
/palamutgroup.com.tr
/palamutgroup
Palamut Group
sponsorluğunda
çıktı!
It has been issued
by Palamut Group
sponsorship.
briz Fair
BURSA - BOSSEK
8-9 EKİM 2016
How important the “ERP
Systems” infrastucture to
make effective decision in the
management?
Following to reach
a settlement with US
A regarding the dis
embargo, Tabriz cit
y of Iran that is con
sidered as a big ma
for many sectors, ha
rket
s hosted for an impo
rtant exhibition ab
Shoe Subsidiary Ind
out
ustry. Our authoriz
ed agency Palamut
has attended with
Group
a stand at Texpo Tab
riz Fair that was he
20th-23rd April. Th
ld on
e exhibition that exe
cutives of Palamut
Group
from Istanbul have
visited also was su
ccessful.
11-12 HAZİRAN 2016
İSTANBUL İSOK
Yöneticilikte etkin karar verebilmek ve “ERP
Sistemi” altyapısı ne
kadar önemlidir?
We were at Texpo
Ta
KOCAELİ - KOSDER
3-4 EYLÜL 2016
Ahmet Levent Öner
Ambargoların kaldırılm
asını müteakip bir ço
k
sektör için büyük bir
pazar olarak değerle
ndirilen
İran’ın Tebriz şehri Ay
akkabı Yan Sanayi ala
nında
önemli bir fuara evsa
hipliği yaptı. 20-23 Ni
san
tarihlerinde gerçekle
ştirilen Texpo Tebriz
Fu
ar
ı’n
da
Palamut Group yetk
ili acentamızda bir sta
ndla yer
aldı. İstanbul’dan Pa
lamut Group yetkililer
inin de
ziyaret ettiği fuar ba
şarılı geçti.
RACE CALENDAR
Son 4 Yılın Türkiye Ralli Şampiyonası
Kadın Pilotlar Birincisi
Yazar / Author:
Texpo Tebriz
fuarındaydık
YARIŞ TAKVİMİ
Simin Bıçakcıoğlu
2BİN MUSİBET BİR NASİHAT
Rabve Foundation that supplies winter clothes to the children , gives textbooks,
catechism and stationery equipment in Urfa; has sacrificed the vow and aqiqah
donations in the direction of the requests of grantors and continued to deliver to
the indigents in Nijer.
ELİT TABAN
04>05
Mustafa Karabayır:
“Rekabet, sektörü kaliteli ve
yenilikçi ürüne sevkediyor”
Mustafa Bey, Sizi tanıyabilir miyiz?
Bu işe nasıl başladınız?
Röportaj
Interview
1994-1995 yıllarında Zeytinburnu Endüstri
Meslek Lisesi’nin Ayakkabıcılık Bölümü’nden mezun oldum. Ayakkabıcılığın daha
çok model kısmı ilgimi çekti. Liseden sonra
Esem Spor Firması’nın Slazenger Ürün Geliştirme Departmanı’nda yaklaşık beş sene
çalıştım. Ardından Fatih Ökçe Firması’na
geçtim. Ayakkabının çelik taban kısmında
çalıştım. Fatih Ökçe firması, o zamanlar bu
hususta bir okul gibiydi.
2008’de Elit Taban’ı kurdum. Taban astarıyla ilgili piyasada bir boşluğu önceden tespit
etmiştim. İlk üretime günde 7-8 bin çift
ile başladık. 5-6 yıl içinde 35 bin çift taban
üretim kapasitesine ulaştık. Şu anda Türkiye’de bu sayılarda üretim yapabilen başka
bir firma yok. Merdane, zenne, pile, garson,
patik gibi her çeşit ürünü üretebiliyoruz.
Müşteri kitleniz, ne tür firma ve
markalardan oluşuyor?
Ayakkabı,
herkesin kullandığı
zorunlu bir ürün
olduğu için dönemsel
sıkıntıların kısa
zamanda aşılacağını
düşünüyoruz. Nitekim
işler gittikçe açılmaya
başlamıştır.
Çok geniş bir müşteri grubunun beklentilerini karşılayabiliyoruz. Greyder, Flo gibi
marka bir çok ayakkabı firmasının taban
astarını biz üretiyoruz. Yüksek adetli üretim
imkânımız nedeniyle çok hızlı teslimat
yapabiliyoruz. Bu hızımız, büyük bir memnuniyet ile karşılanıyor ve müşterilerimizle
devam eden güçlü bir ilişki bağı ortaya
çıkıyor. Bunların dışında zaman zaman
Askeriye’nin ve imalat yapan cezaevlerinin
ihalelerine de giriyoruz
Firma sahibi olarak nasıl bir yönetim
tarzınız var?
Masa başında oturan bir patron değilim.
Piyasada aktif olmaya ve müşterilerimle
yakın bir diyalog içinde olmaya çalışırım.
Sektörün nabzını tutmaya ve analiz etmeye
gayret ederim. Ayakkabıcılık okulunu bitiren, üretimin içinden gelen bi olarak model,
kalıp vs. bir bütün olarak ayakkabıcılığı iyi
bilirim. Bu da bana sektördeki insanlarla ve
müşterilerle bilinçli bir diyalog kurmakta ve
onların beklentilerini karşılamakta büyük
kolaylık ve avantaj sağlıyor.
Sektörel trendler ne yönde gelişiyor?
Bu hususta sizden bilgi alabilir miyiz?
Bizim sektörün trendlerini esas itibariyle
İtalya belirliyor. Biz de onları takip ediyoruz.
Orada öne çıkan ürünleri alıp, üretiyoruz.
Örneğin Palamut Group’tan, koton satın alıyoruz, Türkiye’de bu malzemeyi bir
tek biz tüketiyoruz. Koton bilindiği üzere
pamuktan yapılan bir malzemedir. Genel
olarak dünyada en son çıkan malzemeleri
bizler de kullanıyoruz. Ancak kalıp, model
ve tasarım haliyle değişebiliyor.
Ayakkabı sektöründe her daim tatlı bir
rekabet var. Bu husus hepimizi daha kaliteli
ve yenilikçi bir üretime götürüyor. Buna
karşın bilinçsiz rekabet yapan firmaların
ayakta durması çok zor görünüyor. Kullandığımız ürünler, ithal ve dövize endeksli
ürünlerdir. Türkiye’deki ekonomi eskisi gibi
olmasada biraz kırılgan olduğu için zaman
zaman kur risklerine yakalanma riski her
zaman mümkündür. Dolayısıyla bu durumu
çok iyi analiz etmek ve yönetmek gerekir.
Ayakkabı sektöründe yeni pazarlar
konusunda ki düşünceleriniz nelerdir?
Genel olarak özsermayemizle yolumuza
devam etmeyi tercih ediyoruz.
Öncelikle Avrupa’ya odaklanmamız ve
oralara mal satmamız lazım. Bugüne kadar
Rusya pazarı çok iyi idi. Ancak en ufak
bir sorundan dolayı çabuk etkileniyorlar.
Avrupa ile Rusya arasında çok farklar var.
Avrupa’dan bir mal aldığımız zaman resmî
prosedür ve kurallar tıkır tıkır işliyor. Alıcı ve
satıcı bir riske girmiyor. Ama Rusya böyle
değil. Şu aralar İran pazarını da önemsiyor
ve orada da etkili olmak istiyoruz. Önümüzdeki dönem de İran’daki bazı fuarları ziyaret
edip ağırlık istiyoruz.
Sektörün gidişatını ve yurt içindeki tabloyu
nasıl görüyorsunuz?
Şirketinizi rakiplerinden ayıran güçlü yönler
ve özellikler nelerdir?
Ayakkabı sektörü, komşularımızdaki sıkıntılar ve pazar daralmasından dolayı güçlükler
yaşıyor. Bu sektörde öz sermayesi iyi olan
firmalar, güzel iş yapıyorlar.
En önemli özelliğimiz, yüksek üretim kapasitemizdir. Adet ve kalite açısından parkurumuzda koşabilen bir rakibimiz şimdilik
yok gibi. Çok hızlı hareket edebiliyor ve
talebe ânında cevap verebiliyoruz.
Devletin sektöre yönelik özel bir teşviki
var mı? Bu alandaki politikaları nasıl
buluyorsunuz?
Ötekiler ise ödemeler ve finansman hususunda zorlanıyorlar. Ayakkabı herkesin
kullandığı bir ürün olduğu için bu tür dönemsel sıkıntıların kısa zamanda aşılacağını düşünüyoruz. Şu günlerde işler açılmaşa
başlamış buluyor.
Sektörde rekabet şartları ve
ortamı ne durumda?
Palamut Group’la da çalışıyorsunuz,
İlişkileriniz nasıl gidiyor?
Palamut Group’la kurulduğumuz günden
beri çok verimli bir iş ilişkisi içinde olduk.
Palamut Group’un getirdiği ürünlerle ilgili
olarak hiç bir sıkıntı yaşamadık. Bu nedenle, üst segmentteki, ürünlerimizin ham-
maddelerini hep Palamut Group’tan
alıyoruz. Kendileriyle her an iletişim
ve diyalog kurmak mümkün. Onları iş
ortağımız olarak görüyor ve oldukça
kaliteli ayakkabılar üretiyoruz.
Palamut Group’un öne çıkan en önemli
özelliği sizce nedir?
Öncelikle çok kaliteli ürünler ithal
ediyor olması ve bu ürünlerin tedarik ve
sürekliliğinde bizlere herhangi bir sıkıntı
yaşatmamasını söyleyebilirim. Üretimde kullandığımız ürünlerin %80’ini
biz Palamut Group’tan temin ediyoruz.
Çıtaları hep yukarıya doğru gidiyor. Bu
performanslarını gerçekten çok takdir
ediyoruz. Aksi olsaydı bu kadar uzun
soluklu bir ilşki kurmamız mümkün
olmazdı.
Bugünkü aklım olsaydı farklı işler
yapardım, olaylara başka türlü
yaklaşırdım diye düşündüğünüz
bir konu var mı?
İş dünyasında bazı kayıplarımız illâ
ki olmuştur... Ne var ki bizler geriye
bakmak yerine biz, hep önümüze ve
ileriye baktık. Çünkü geriye bakarsanız
hep geride kalırsınız ve asla ilerleyemezsiniz.
“Shoes, because of
being a product that
is used by everyone,
we think periodical
difficulties will be
overcome. Hence, the
businesses are getting
better.”
ELİT SOLE
Mustafa Karabayır:
“Competition, leads the sector to
the quality and innovator product”
Mr. Mustafa, first of all, could you please introduce
yourself? How did you establish this business?
Well, the industrial trends are developing in what direction? Can we get information accordingly?
I have graduated from Zeytinburnu Industrial Vocational
High School, Shoe-Making Department in 1994-1995.
Mostly, the modelling of shoe-making has been caught
my attention. After high school, I worked at Slazenger
Product Development Department in Esem Sport company approximately for five years. After, I worked in Fatih
Heel Company. I worked at steely sole division of the
shoe. Fatih Heel was like a school those days.
The trends of our industry is mainly determined by
Italy. Because, we also follow them. We buy prominent
products from there and produce. For example, we are
buying a material from Palamut Group that this material
is made from cotton and only we consume in Turkey.
In general, we also use the latest materials around the
world. However, the template, model and design may be
changed.
I have established Elit Sole in 2008. I had examined that
there were a gap regarding the insole. First, we have
started to the production with 7-8 thousand pairs of
shoes per day. Within 5-6 years, we have reached to the
capacity of sole production in 35 thousand pairs. There
is no any company in Turkey that can produce in this
quantities. We can produce all kind of products like Men
Shoes, Women Shoes, Pleat, Petite, Baby Shoe.
Has government got a special encouragement about the
industry? How do you find the policies in this area?
Well, what kind of companies and brands are consisting your customer group?
We are able to meet wide range of customer expectations. We supply the insole for many shoe companies
like Greyder, Flo. Because of our high volumed production
capacity, we can handle the immediate delivery. Our
quick service creates great satisfaction and continuos
relationship with our customers. Additionally, sometimes
we participate in tenders like military and penitentiaries
that manufacture.
What is your management style as being
a company owner?
I am not a desk boss. I always try to be active in the market and engage in close dialogue with my customers. I try
to finger on the pulse of the industry well and analyse.
Due to my graduation from shoe-making school, coming
out from the production itself; I know shoe trade as a
whole model, template etc well. It gives me advantage
and simplicity to establish conscious dialog with the
people and customers who are in this sector and to
comprehend their expectations as well
when we buy a merchandise from Europe, formal procedures and rules are implemented. The buyer and seller do
not take the risk. Recently, we are attaching importance
to the Iranian market and aiming to be effective. We are
aiming to visit some exhibitions in Iran for the upcoming
period and reinforce our interest as well.
Well, what are your strengths of your company that
distinguish from your competitors?
The most important feature is our high production capacity. There is no any competitor that can run with regard
to the quantity, production and quality. We can perform
rapidly and meet the demand very good.
Generally, we prefer to continue our way with our equity
capital. How do you consider the course of events in the
industry and the scene within the country?
The Shoe industry has difficulties because of the
problems at our neighbours and market shrinkage. The
companies that have good equity capital in shoe industry
are doing good businesses. Other companies have
difficulty concerning to the payments and finance. Shoes,
because of being a product that is used by everyone, we
think periodical difficulties will be overcome. Hence, the
businesses are getting better.
Well, you’re working with Palamut Group also ? How
are your business relationships?
So, how are the competition conditions and environment in the industry?
What is the most important prominent feature of
Palamut Group according to you?
There are always a competition in shoe industry. This
leads us to the quality and innovator production. In spite
of that, surviving the companies that compete insensible
is too difficult. Because, all materials that we use are
import and indexed foreign currency. Because of Turkey’s
fragile economy, sometimes it’s possible to be seized
currency risks. We should analyze and handle those very
good.
I can express that firstly, they import high quality
products and we do not face with any problem about
supplying and continuation of this products. We provide
the 80% of the materials that we use in our production
from Palamut Group and they all the time raise the level.
We really appreciate their performance a lot. Otherwise,
in any case , making a long termed relationship that
much could not possible.
What is your opinions regarding the new markets in
shoe industry?
Well, have you ever think that if I knew then what I
know now I could do and approach it different?
We have to focus on Europe and sell products. Until
today, Russian market was so powerful. However, it can
be affected by slightest problem. There are a great deal
of difference between Europe and Russia. As in instance,
In any case, we have had some losses in business
world… However, we always try to look ahead instead of
back. Because, you will always remain back if you look
your back and you can not go ahead.
We are in a quite productive business relationship with
Palamut Group since our establishment. We are not
experiencing the difficulty regarding the products that
are supplied by Palamut Group. So, due to this reason,
we always buy the raw materials of our products from
Palamut Group that are related with our shoe soles that
we are looking for special quality in upper segment. Everytime, it is possible to communicate with this company.
We consider them as our business partner.
URGAN AYAKKABI
Levent Urgan - Bülent Urgan
06>07
“Dünyadaki değişimi anlayamadığınız
zaman geride kalırsınız”
URGAN SHOES
Levent Urgan - Bülent Urgan
“You drop behind when you do not comprehend
the change about the world”
What is establishment story of Urgan Shoes ?
Levent Urgan: Our father had started to do this business by selling the shoes called “black rubber” in 1976
in Gaziantep. Before him, his father was making the
shoes named “ black rubber” that was appealing to the
villagers. After a while, my father had proceed to the
industy in 1976 in Gaziantep. We came to Istanbul in
1984. We were partner with our relatives until 1988.
Then we have seperated. We enlarged our businesses
with our deceased father. Today, we have taken over
the businesses.
Which customer mass is appealed to your products?
Levent Urgan: Our products are based on fast moving
consumer more. More middle and lower segment.
What type of trends about product and design are
there in this year ?
Levent Urgan: This year, specially, textile materials,
anorak and knitted fabrics that are called as mesh are
coming to the forefront seriously.
Bülent Urgan: People follow the fashionable, multicoloured colours instead of paying a lot of money for a
leather shoe. People get used to the fast consumption
a little bit. Instead of spend TRL 200, they prefer to
buy a shoe in TRL 50 but in four different colours to
combine with dress. So, we increased the material
combinations and alternatives. We use linen that is
used by Nike and Adidas also.
Are you attending to the fairs? Do you make
arrangements?
Bülent Urgan: We have the royalty of Dunlop that is a
British brand. We are participating to the fairs in Istanbul to promote and marketing. On the other hand, we
Urgan Ayakkabı’nın kuruluş hikayesi nedir?
Röportaj
Interview
Yurtdışından
Dünya devi firmalar
Türkiye’ye gelmek
istiyorlar. Fakat
kayıtdışılık ve haksız
rekabet büyük
sorun teşkil ediyor.
Mesleki standart
ve sorumluluklara
uymayan çok sayıda
firma var.
Levent Urgan: Babamız, 1976 yılında Gaziantep’te “kara lastik” dediğimiz bu ayakkabıları satarak işe başladı. Ondan önce de
babası daha çok köylü kesime hitap eden
kara lastik dediğimiz ayakkabıları yapardı.
Babam bir müddet o işi devam ettirdikten
sonra 1976’da Gaziantep’te işin sanayisi
tarafına geçmiş. 1984 yılında İstanbul’a
geldik. 1988’e kadar akrabalarımızla ortaktık.
Sonra ayrıldık. Rahmetli babamızla birlikte
işleri büyüttük. Şimdilerde işleri biz devralmış
durumdayız.
Ürünleriniz hangi müşteri kitlesine
hitap ediyor?
Levent Urgan: Ürünlerimiz biraz daha hızlı
tüketime dayalı ürünler. Orta ve alt segment
kesim bizde biraz daha önde.
Bu yıl, ürün ve tasarımda ne tür
yönelimler var?
Levent Urgan: Bu yıl özellikle tekstil malzemeleri, mesh dediğimiz anorak ve örgü türü
kumaşlar çok ciddi biçimde öne çıkıyor.
Bülent Urgan: Bir deri ayakkabıya çok yüksek
paralar vermektense rengarenk, moda olan
renkleri takip ediyorlar. İnsanlar biraz da hızlı
tüketime alıştılar. 200 TL yerine 50 TL’ye
ayakkabı alayım ama dört renk ayakkabı
alayım, kıyafetlerime göre kombine edeyim
diyorlar. Biz de malzeme kombinasyonlarını
ve varyantları fazlalaştırdık. Nike ve Adidas’ın
da kullandığı keten kumaşlardan yararlanıyoruz.
Fuarlara katılıyor musunuz, böyle bir
hazırlığınız var mı?
Bülent Urgan: İngiliz markası olan Dunlop’un
lisans hakları bizde. Onun tanıtım ve pazarlaması için İstanbul’daki fuarlara katılıyoruz.
Bunun dışında kendi yerimizde bayi toplantıları yapıyoruz. Yurtdışı fuarlara katılıma şu
an için fazla ihtiyaç duymuyoruz. Bir imalat
firması olarak Dunlop’un lisans haklarına
sahip kendi firmamıza üretim yapıyoruz,
bunun yanı sıra Türkiye ve Dünya’daki zincir
mağazalara da üretim yapıyoruz. Örneğin;
yurtdışında Zara Grubu, Türkiye’de Ziylan
Grubu, Boynerler, LC Waikiki, Koton gibi...
Sektöre yönelik devlet desteğini yeterli
buluyor musunuz, bu destekten yeterince
yararlanabiliyor musunuz?
Bülent Urgan: Devletimiz, çok güzel bir karar
vererek Uzak Doğu’dan ithal edilen ürünler
için yerli üreticiyi kollayan bazı gözetimler,
ilâve gümrük vergileri ve mâli yükümlülükler
getirdi. Bu çok önemli ve devam etmeli. Bu
yaklaşım sayesinde teknolojiye, AR-GE’ye
yatırım yapan firmalar çok ciddi bir yükseliş
yakaladı. Öyle ki, çalışan sayımız 200’den
500’e, toplam kapalı üretim alanımız 10 bin
arrange dealers meeting at our own location. We don’t
need to participate to the fairs that are held in other
countries at present so much. As being a manufacturer,
as well as produce for our own company that has the
royalty of Dunlop; we produce for the chain stores in
Turkey and over the world as well. For example; Zara
Group at overseas, Ziylan Group in Turkey, Boynerler, LC
Waikiki, Koton etc…
Do you find the government assistance as sufficient
for industry? Do you take the advantage sufficiently?
Bülent Urgan: By making a very good decision, our
government has brought some supervisions to protect
domestic producer against imported goods, additional
customs duties and financial obligations. Those are
very important and must continue. By means of this
approach, the companies that make investments for
technology, Research and Development; have achieved
a substantial rise. Such that, our employees have
increased from 200 to 500; our total indoor production area has enlarged from 10.000 m2 to 20.000
m2 at present. Our sector is recently improving. The
development that was done in textile 30 years ago, we
newly realize from the point of qualified man power,
education, design and at all points. So, because of this,
the government should assist this sector.
How do you consider the future of the industry by
looking to the developing dynamics?
Bülent Urgan: The future of the industy is very good
indeed. World’s giant companies from overseas are
aiming to enter into Turkey. However, black economy
and unfair competition are big problems. There are a
lot of companies that are failing to comply with the
Professional standards and responsibilities. The foreign
companies are taking the false impressions. They may
have difficulties about finding the companies that work
correctly and rigorous, fulfill the obligations. There are
Deicmann, Zara and many more that are aiming to
make manufacturing in Turkey but they are not able
to do it. Because, there are production environment,
labour security, social rights, quality standards, environmental protection, consumer safety, financial record
criteria etc, a lot of critearia about labour and inspection. I mean, everything should be in conformity with
modern norms and regulations. However, unfortunately, there are still a lot of companies that have no tax
registration, employ insured employees in one tenth of
normal quantity called as under the counter. We have
to modify this companies by support. Our supporting
industry must also develop itself too.
Well, how industry can make this developing
opportunities to the joint acquisition? How are the
industrial cooperation and collaboration from this
point of view?
Due to having limited companies that can expand
overseas, there are more constructive mood when we
look out to the abroad. However, we are not in aimed
position for domestic market. Concerning to the unfair
competition production infrastructure, physical environment and other aspects, we are not ready to utilize the
opportunities head towards to our country yet.
The government has to bring order the underground
and illegal industry by becoming a part of the activity.
Because, it brings serious costs to the companies that
are working on the right way and it causes an unfair
competition. So, all sector and country has to bear the
losses. For example, if we review the Inteks Group,
they sell 60 million of pairs of shoes yearly. However,
What are your competitive features as
being Urgan Shoes ?
Bülent Urgan: I can clearly express that the quality,
price, competition, rapidity; this four things. We try to
provide the best service in its own price scale. World is
changing very fast and you drop behind if you do not
comprehend this change. The innovation, goals keep
the people spry.
Since when your trade with Palamut Group i
s running on and how is going?
Bülent Urgan: We are working with Palamut Group for
4-5 years that they are older than usd in this industry.
We are planning to increase our trade volume more
with this supporting industry that they have a strong
place in the industry. We place special emphasis on
following the latest developments. We consider that
the diversity and service speed are prominent features
of Palamut Group.
Levent Urgan: We should chase our dreams and
determine the goal. We should not determine the limit
and need to make effort. The fashion is changing very
rapidly and it is quite difficult to be successful if you
do not follow those changes. There were three shoe
colours only when we entered into this industry. Men
was not wearing so much variety of the shoes. Today,
there is 30 colours even for men collection.
“ World’s giant
companies from
overseas are aiming
to come to Turkey
also. However, black
economy and unfair
competition are great
problems. There are a
lot of companies that
fail to comply to the
Professional standards
and responsibilities.”
m2’den şu an, 20 bin m2’ye çıktı.
Bülent Urgan: Sektörümüz daha yeni yeni gelişiyor. 30 sene önce tekstilin gerçekleştirdiği
gelişmeyi; yetişmiş insan, eğitim ve tasarım
açısından biz daha yeni yaşıyoruz. Bunun için
devletin bu sektöre yardımcı olması gerekiyor.
Gelişen dinamiklere bakarak sektörün
geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bülent Urgan: Sektörün önü gerçekten
çok açık. Yurtdışından dünya devi firmalar
Türkiye’ye gelmek istiyor. Fakat kayıtdışılık
ve haksız rekabet büyük sorun teşkil ediyor.
Mesleki standart ve sorumluluklara uymayan
çok sayıda firma var. Yabancı firmalar yanlış
izlenimler ediniyorlar. Doğru ve titiz çalışan,
yükümlülüklerini yerine getiren firmalarla buluşmakta zorlanabiliyorlar. Şu anda Deichman,
Zara var, daha adını sayabileceğimiz birçok
firma Türkiye’de üretim yaptırmak istiyor ama
yapamıyorlar. Çünkü üretim ortamı, iş güvenliği, sosyal haklar, kalite standartları, çevre
koruma, tüketici güvenliği, mali kayıt kriterleri
vs. gibi birçok çalışma ve denetim kriterleri
var. Yani her şey çağdaş norm ve kurallara
uygun olacak. Oysa sektörümüzde ne yazik ki
hâlâ vergi kaydı bile olmayan, sigortalı çalışan
sayısı normalin onda biri olan, merdiven altı
dediğimiz çok firma faaliyet gösteriyor. Bu
firmaları destekleyerek onları bir dönüşüme
sokmamız lazım. Yan sanayimizin de aynı
şekilde kendini geliştirmesi gerekiyor.
Turkey just buy 1.5% of this. Whereas, they faced us.
They are aiming to make 5 million pairs of shoes in Turkey and find a great variety of products. Unfortunately,
they are not able to find sufficient number of companies that can meet competence criterion. Whenas, we
have substantial advantages concerning to the logistic
distance in comparison with far east.
Sektör bu gelişen fırsatları nasıl ortak bir
kazanıma dönüştürebilir? Bu bakımdan
sektörel dayanışma ve işbirliği nasıl ilerliyor?
Yurtdışına açılabilen firma sayısı kısıtlı
olduğundan bu duruma baktığımızda daha
yapıcı bir hava var. Ancak iç piyasada olması
gereken yerde değiliz. Haksız rekabet, üretim altyapısı, fizikî ortam ve diğer bakımlardan sektör olarak ülkemize yönelen fırsatları
değerlendirmeye hâlâ hazır değiliz.
Devletin devreye girerek kayıt ve kural dışı
sektöre bir düzen vermesi gerekiyor. Çünkü; işini doğru yapanlara ciddi maliyetler
biniyor ve bu da haksız bir rekabet yaratıyor.
Bunun zararını ise bütün sektör ve ülke
çekiyor. Meselâ, İnteks Group’u ele aldığımızda yılda 60 milyon çift ayakkabı satışları
var. Ama Türkiye bunun %1.5’unu ancak
alabiliyor. Halbuki onların yüzü bize dönük.
Türkiye’de 5 milyon çift ayakkabı yaptırmak
ve yan sanayide çok çeşitli ürün bulmak
istiyorlar. Ne yazık ki, yetkinlik kriterlerini
karşılayan yeterli sayıda firma bulamıyorlar.
Oysa lojistik yakınlık açısından uzakdoğuya
nazaran bizim çok ciddi avantajlarımız var.
Urgan Ayakkabı olarak rekabetçi
özellikleriniz nelerdir?
Bülent Urgan: Kalite, fiyat, rekabet ve hız.
Bu dört unsuru çok net bir şekilde söyleyebilirim. Kendi fiyat skalasında en iyi hizmeti
sunmaya çalışıyoruz. Dünya çok çabuk
değişiyor ve bu değişimi anlayamadığınız
zaman çok geride kalıyorsunuz. Yenilik ve
hedefler insanı dinç tutuyor.
Palamut Group’la ticaretiniz ne zamandan
beri sürüyor ve nasıl gidiyor?
Bülent Urgan: Sektörde bizden daha
eskilere dayanan Palamut Group’la 4-5
senedir çalışıyoruz. Sektörde kuvvetli bir
yeri olan bu yan sanayi grubuyla ticaret
hacmimizi daha da yükseltmeyi plânlıyoruz. Yeniliklerin takip edilmesine çok önem
veriyoruz. Palamut Group’un çeşitliliği ve
servis hızını onların öne çıkan özellikleri
olarak görüyoruz.
Levent Urgan: Hayâllerimizin peşinde
koşmak ve hedef koymak gerekiyor. Sınır
koymamak ve çaba sarf etmek gerekiyor.
Bu sektörde moda o kadar hızlı değişiyor
ki bunları takip etmezseniz başarılı olma
şansınız çok düşük kalır.
Biz sektöre girdiğimizde üç tane ayakkabı
rengi vardı. Erkekler çok fazla çeşit ayakkabı giymezdi. Şuan erkekler için yapılan
koleksiyonda bile 30 ayrı renk çıkıyor.
YENİ EKONOMİNİN
LOKOMOTİFİ:
Küresel kapitalizm,
dağ başındaki
bir çobanın cep
telefonundan hayatını
yönlendirebiliyorsa; bunu
görmemek ve susmak
mağlubiyeti kabul etmek
demektir.
08>09
Kapak Konusu / Cover Story
Nejdet Külünk – İnanç Group
LOCOMOTIVE OF THE
NEW ECONOMY:
INNOVATION
Many analyses have revealed that the main stimulation that triggers the development and growth
is the stimulation of “innovation, discovery and inventing”. The human’s interest to the new and
different one has lead the people who are in search of earn more and being difference, and become
to the dynamo of the economy.
The power of the innovation process that puts the economic structure into permanent revolution,
changes the previous systems has resulted in more evident in the economies after the Industrial
Revolution. Before the industrial revolution, the estimated quota per capita national income numbers of the developed and developing countries are same on a large scale. On the other hand, by
beginning the industrial revolution, we see that the difference in income between both groups is
getting bigger dramatically, the difference between two groups is several hundred times.
On the other hand, many econometric studies in recent years lay the card on the table that the
economical growth skids into the factors like knowledge, innovation and technology rather than
the traditional production factors like labour and capital. So, due to this reason, having the investment on science, innovation and technology by the countries that are aiming to develop and grow is
essential. This table states the truth that the industry and technological progress of West, confronts
the Eastern societies with eachothers.
Such that, if Apple was a country not a company, it would be 17.biggest economy of the world. On
the other hand, Turkey is the 18. biggest economy ! Apple that was established in 1976, has developed and grown due to turning towards to the desktop publishing and a different market, bringing a
different point of view to the computer. While it was losing its competitive power in the later years,
it has caught a breakthrough with iphone that a complete innovation product in 2007.
Whomever we ask today, Mercedes will win from the comparision between Arcelik and Mercedes.
Because, the Turks who were coming from Germany had changed the outlook of our country’s people ragarding the cars who were driving Anadol brand. However, we couldn’t realize what Apple did
that is in crisis, we couldn’t produce our own iphone and Mercedes from 1968 to 2016.
The global capitalism means that if a shepherd out in the bush is able to lead his life through mobile
phone; omitting this and keeping quiet, admitting defeat. If we can not change our own rules, policy
and management styles, habits ; we can not obtain an innovative sprit.
Innovation has own phases like a foetus
also. It doesn’t occur in a trace. Innovation
is a creation process. The first phase is
arising the ideas that are new and do not
exist in the market. The second phase is
the stage that the great effort and money
have spent, the product is being commercialised, forming into the new systems and
services. All this process requires discipline
and will.
Yapılan pek çok iktisadi analiz göstermiştir
ki, kalkınma ve gelişmeyi tetikleyen temel
dürtü “yenilik, keşif ve icat etme dürtüsü”dür. İnsanoğlu’nun yeni ve farklı olana
olan ilgisi, daha fazla kazanma ve farklılık
arayışındakileri bu alana yöneltmiş ve ekonominin dinamosu olmuştur.
Yenilik sürecinin, ekonomik yapıyı sürekli
devrime tabi tutan, eski sistemleri değiştiren gücü, ülke ekonomilerinde Sanayi
Devrimi sonrası çok daha belirgin sonuçlar
doğurmuştur. Sanayi devrimi öncesinde
hali hazırdaki gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerin kişi başına tahmini milli
gelir rakamları büyük ölçüde aynıdır. Buna
karşılık sanayi devriminin başlamasıyla
birlikte her iki grup arasındaki gelir farkının
çok dramatik bir şekilde açıldığını, iki grup
arasındaki farkın birkaç yüz misli olduğunu
görmekteyiz.
Öte yandan son yıllarda yapılan pek çok
ekonometrik çalışma, ekonomik büyümenin temel lokomotifinin emek ve sermaye
gibi geleneksel üretim faktörlerinden
ziyade; bilgi, yenilik ve teknoloji gibi faktörlere kaydığını açıkça ortaya koymaktadır.
Bu nedenledir ki, büyümek ve kalkınmak
isteyen ülkelerin bilim, inovasyon ve
teknolojiye yatırım yapmaları elzemdir. Bu
tablo, Batı sanayi ve teknolojik ilerleyişinin
Doğu Toplumlarını karşı karşıya bıraktığı bir
hakikati ifade etmektedir.
Öyleki Apple şayet bir şirket değil de bir
ülke olmuş olsaydı, dünyanın en büyük 17.
gelmiştir. İşletmelerimizin araştırma,
geliştirme, inovasyon, tasarım ve
markalaşma yeteneklerini ve becerilerini artırmaları için uygun destek
zemini mevcuttur.
ekonomisi olacaktı. Türkiye ise dünyanın
18. ekonomisi! 1976 yılında kurulan Apple
farklı bir pazara ve masaüstü yayıncılığa
yönelip, bilgisayara farklı bir bakış açısı getirdiği için büyüyüp gelişti. Sonraki
yıllarda rekebetçi gücünü kaybetti derken,
2007 yılında tam bir inovasyon ürünü olan
İphone ile müthiş bir çıkış yakaladı.
Bu bağlamda ilgili bakanlığın başına
“Bilim” kelimesinin getirilmesi ve
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına dönüşmesi bile hükümetteki güçlü
iradenin bir yansıması olarak çok
olumlu bir işarettir. Keza 2010 yılında
tam zaman ve eşdeğer Ar-Ge Personeli sayısı 82 bine; araştırmacı sayısı
ise, 64 bine ulaşmıştır. Bu rakamlar,
yine 2000 yılındaki sayıların yaklaşık
üç katıdır.
Bugün kime sorsak, Arçelik ile Mercedes kıyaslamasından Mercedes galip
gelir. Çünkü Almanya’dan gelen Türklerle Mercedes, Anadol marka otomobile
binen ülke insanımızın otomobile bakışını
değiştirmişti. Oysa biz krize giren Apple’ın
yaptığını yapamamış, 1968’den 2016’ya
kadar kendi İphone ve Mercedesimizi
yapamamıştık.
Küresel kapitalizmin, dağ başındaki bir çobanın cep telefonundan hayatını yönlendirebiliyorsa; bunu görmemek ve susmak
mağlubiyeti kabul etmek demektir. Kendi
yasalarımızı, siyaset ve yönetim tarzımızı,
alışkanlıklarımızı değiştirmediğimiz müddetçe inovasyoncu bir ruh kazanamayız.
İnovasyonun da anne karnında çocuğun
geçirdiği evreler gibi evreleri vardır. Bir
çırpıda zuher etmez. İnovasyon ortaya bir
değer çıkarma sürecidir. İlk aşaması, yeni
ve piyasada olmayan fikirlerin çıkmasıdır.
İkinci aşaması ise alınteri ve paranın yatırıldığı, ürünün ticarileştiği, yeni sistem veya
hizmetlere dönüştüğü aşamadır. Tüm bu
işleyiş bir disiplin ve irade gerektirir.
Sevindirici olan şudur ki, ülkemizde uzun
yıllar ihmal edilen bu konularda son yıllarda
gözle görülür bir bilinçlenme yaşanmaktadır. Hükümetten, akademik çevrelere, iş
dünyasından sivil topluma kadar pek çok
kesim bilim, teknoloji ve inovasyon ve girişimcilik alanlarında çabalarını ve aralarındaki işbirliğini olağanüstü şekilde arttırmışlardır. Ancak, uzun yılların ihmalinin
yarattığı kayıpları aşmak için bu alanda çok
daha süratli ve etkili yol almamız gerektiği
de açıktır.
Marka taklit etmekten vazgeçmeli, uzun bir
yol olsa da, inovasyon için gerekli cesaret
ve özgüveni gösterebilmeliyiz. Kamu ve
özel sektör inovasyon ve Ar-Ge için gelişmiş ülkeler kadar pay ayırmalı özellikle
bilimsel gelişme merkezi olan üniversitelerimize gerekli kaynak ve imkanlar sağlanmalıdır.
Türkiye, 2001 krizinden sonra gerçekleştirilen kapsamlı reformlar ve kararlı ekonomik politikalarla makroekonomik istikrar ve
hızlı büyümeyi büyük ölçüde başarmış bir
ülkedir. Son yıllarda yakalanan güven ve istikrar ortamı, ülkemize orta ve uzun vadeli
programlar hazırlama şansı yaratmıştır.
Dolayısıyla, yenilik kapasitesini artıracak
mikro reformlara ağırlık verme zamanı
ABD’nin Cornell Üniversitesi, uluslararası iş eğitim kuruluşu INSEAD ve
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO)
iş birliğinde hazırlanan Küresel İnovasyon Endeksi’ne (Global Innovation
Index -GII) göre, inovasyon çabaları
açısından gelişmekte olan ülkelerle gelişmiş ülkeler arasındaki açık
hızla kapanıyor. Gürcistan, Vietnam,
Uganda ve Ürdün gibi ülkeler GII
sıralamasında üst sıralardaki gelişmiş
ülkelerle karşılaştırıldığında inovasyon verimliliği açısından daha üstün
konumdalar. Benzer şekilde GII 2015
sıralamasında 141 ülke arasında
58’inci sırada bulunan Türkiye’nin,
inovasyon verimliliği açısından bakıldığında 23’üncü sıraya yükseldiği
görülüyor.
Türkiye yüzde 47 oranında düşük
teknolojili ürünler üretiyor ve ihraç
ediyordu. Geçen 10 yıllık süreçte,
düşük teknolojili ürünlerin payı yüzde
25 seviyesine gerilerken, orta seviye
teknolojiye sahip ürünlerin payı
yüzde 70 seviyesine çıktı. Teknoloji
alanında kaydettiğimiz başarıları takip edebileceğimiz en önemli
göstergelerden biri de sınai mülkiyet
haklarıdır. Geçen yıl, patent ve faydalı
model başvuru sayıları tarihimizde ilk
defa 11 bini geçmiştir.
Tüm bu gelişmeler son derece önemli
ve sevindiricidir. Ancak hala kat
etmemiz gereken çok ciddi mesafeler
olduğu gerçeğinden bizi uzaklaştırmamalıdır. ülke olarak temelleri ve
hedefleri iyi çalışılmış, bilgiye dayalı
bir iktisadi büyüme stratejisini, tüm
veçheleriyle hayata geçirmeli, eğitim
sistemimiz aracılığıyla da bilim,
teknoloji, yenilik ve girişimcilik konusunda ciddi bir farkındalık geliştirme
programına işlerlik kazandırmalıyız.
Burada girişimcilik konusuna özel bir
vurgu yapmak istiyorum. Çünkü yukarda zikrettiğim hedeflerin gerçekleştirilmesinin en etkin yollarından
biri hayallerinin peşine düşmekten
korkmayan, cesur, risk almayı bilen
girişimci insanların değerinin bilinmesidir. Zira tüm bu yenilikleri ve
teknolojileri gerçekleştirmede esas
lokomotif bu türden insanlardır.
The global capitalism
means that if a
shepherd out in the
bush is able to lead
his life through mobile
phone; omitting this
and keeping quiet,
admitting defeat.
The pleasing thing is that, there is an observable awaekening concerning to this
issues in recent years that were slighted
for many years. Many groups from the
government to the academic circles, from
business world to the civil society have
increased their efforts and cooperation
between eachothers regarding the science,
technology and innovation extraordinarily. However, it is obvious that we need
to move forward much more rapidly and
more effective enable us to surpass the
omissions for many years. We should give
up to imitate the brand, we should reveal the courage and self reliance that are required for the innovation even though it is a long way. The public and private sectors must allocate share like developed countries for Research and Development and innovation. Particularly, required resources and
opportunities for our universities that are scientific development centers should be provided. Turkey
is a country that could succeed majorly the macroeconomic stabilisation and rapid growth with the
extensive reforms and economic policies after 2001 crisis. Environment of trust and stabilisation
that could be achieved in recent years, has created the opportunity to prepare medium and long
termed programs for our country. So, it is time to concentrate on micro reforms that will increase the
innovation capacity. The appropriate support for our businesses exists everytime in order to improve
research, development, innovation, design and branding skills.
In this concept, even adding “Science” word infront of the relevant ministry title and forming into
the Ministry of Science, Industry and Technology is a positive sign as reflecting the strong will from
the government. Likewise, the personnel quantity of Research and Development as full time and
equivalent has reached to 82 thousand ; the researcher has increased to 64 thousands in 2010
as well. This numbers are approximately three times more than the situation in 2000. According
to the Global Innovation Index-GII that was prepared by the cooperation with Cornell University
in USA, international business training institution INSEAD and World Intellectual Property Organisation (WIPO); the gap between developed countries and developing countries are settled rapidly
concerning to the innovation efforts. The countries like Georgia, Vietnam, Uganda and Jordan are
in a upper position in GII ranking concerning to the innovation effectiveness in comparison to the
developed countries. In similar way, Turkey that in 58.grade within 141 countries about GII ranking
in 2015, increases to the 23.grade from the point of innovation effectiveness.
Turkey was producing and exporting low technology products in 47 per cent. During the last 10
years of period, while the share of low technology products are decreasing to the level 25 per cent,
the share of medium technology products has increased to 70 per cent. One of the most crucial indications that we can follow our successes about the technology is industrial property. Last year, the
application of patent and utility model has exceeded 11 thousand in our history for the first time.
All this developments are highly important and pleasing. However, it should not detract us from the
truth that there is still long distance to pass. We need to fulfill an economical development strategy
based on the knowledge that the basis and objectives are studied well as being country, we should
bring a critical awareness development program into surface regarding science, technology, innovation and entrepreneurship through our education system. I would like to emphasize about the entrepreneurship specially. Because, one of the most effective ways of the objectives that I mentioned
above, is knowing the value of people who do not afraid to chase dreams, bold, know to take risk
and entrepreneur. On the other hand, the main locomotive in the realization of all those innovations
and technologies is this kind of people.
Kalİ:
YENİLİKÇİ BİR ELASTOMERİK FİLM:
Ürün
Product
Kali, Industria Chimica Mediterranea
tarafından geliştirilen yenilikçi bir
elastomerik filmdir. TPU-termoplastik poliüretan- içinde yer alan,
yüksek uzama, yırtılma ve aşınma
direnci gibi son derece iyi mekanik
özelliklere sahiptir.
Ürüne çeşitli niteliklerin sembolü
olan Hindu tanrıça Kali’nin adı verildi.
Tıpkı ICM tarafından üretilen, ilâhi olmayan Kali gibi. Hindistan ilâhiliğinin
her bir kolu, aslında, Kali’nin kullanılabildiği bir sektörü temsil eder.
Kali, aşınma, kavrama ve dış görünüme karşı direnci iyileştirmek
amacıyla poliüretan enjekte dış
tabanları kaplamak için geliştirilmiş
bir uygulamadır ve her şeyden önce
mono yoğunluklu makine ve tek bir
enjeksiyon ile çift renkli dış taban
yapmayı mümkün kılar.
Kali uygulaması standart üretim
sürecine müdahale etmez. Aslında
uygulama şunları içerir:
•
Kalıp boyutlarına uygun bir film
parçası kesilmesi,
•
Yaklaşık 3 saniye, 90° C’de ön
ısıtma yapılması,
•
Gerekirse, bir vakum makinesi
ile havanın çıkarılması,
•
PU enjekte edilmesi.
Kali’nin her türlü enjekte edilen
poliüretan ile uyumluluğu, ürünü
PU köpüklerinin koruyucu bir dış
10>11
yüksek mekanik özelliklere sahip
ekstrüde filmleriyle
tabaka ile kaplanmış olması gereken
herhangi bir üretimine uygun kılar.
Örneğin: Bisiklet oturakları üretimi,
motorsiklet ve spor salonu ekipmanı
gibi.
Kali ayrıca, üstün mekanik özellikleri
sayesinde PVC’nin yerine konmasında, saya üzerindeki ekler, su geçirmez çanta ve tekstil mimarisi için
mükemmel destek sağlar ve aynı
zamanda dikiş, dijital baskı, serigrafi
ve radyo frekansına dayanabilir.
Kağıt / plastik bir taşıyıcı ile birlikte
veya taşıyıcısız, 100 mikron ila 1000
mm arasında, 1500 mm genişlikte,
farklı renklerde parlak ve mat şekilleri mevcuttur. Kali, büyük bir fark
yaratan basit bir fikirdir.
Mediterranea Plast
Mediterranea Plast, Industria Chimica Mediterranea’nın
solvent olmaksızın farklı destekleri yapıştırmak amacıyla
yüksek mekanik özelliklere sahip ekstrüde filmler, sıcak
eriyik filmler, spor giyimi için membranlar üreten bir bölümüdür.
Ayakkabı
Yüksek elastikiyete sahip termoplastik elastomer filmler
(TPU) üstün mekanik özellikleri ile dış tabanlara enjeksiyon
yapımına özeldir.
Aşınma ve yırtılmaya dayanıklı olmasıyla yere temastan
koruyarak, genişleyebilir polimerlerin kullanımı sayesinde
dış taban ağırlığını azaltmaya yardımcı olur.
ğında şekilleri mevcuttur.
Saat başı üretimi artırarak, bir mono yoğunluklu kalıpla
taban altını renklendirmeyi kolaylaştırır.
Farklı desteklerin yapıştırılması için çevre dostu, solvent
içermeyen EVA veya TPU sıcak eriyik film. Sağlık ve çevreye saygılı, kağıt veya polietilen zarlarla birlikte 20 ila 10
mikron kalınlığında şekilleri mevcuttur.
• Aşınmaya karşı yüksek direnç,
• Düşük ağırlık,
• Renklendirme kolaylığı,
• Saat başı artan üretim.
Direkt ekstrüzyon veya kağıt ile, 20- 1000 mikron kalınlı-
Sıcak Eriyik Filmler
Teknecilik
1000 mikron kadar kalınlıkta, spor ve tekne sektörü için
özel, su yalıtımlı ve nefes alan su geçirmez TPU membranlar.
Kali, aşınma, kavrama
ve dış görünüme karşı
direnci iyileştirmek amacıyla
poliüretan enjekte dış tabanları
kaplamak için geliştirildi.
Termoplastik
elastomer filmler, aşınma
ve yırtılmaya dayanıklı
olmasıyla ayakkabıları yere
temasta korur.
AN INNOVATIONAL ELASTOMERIC FILM: Kali
Kali has been developed
to ensure to enhance the
resistance against abrasion,
clutch and outer view in order
to cover polyurethane injected
outsoles.
Kali is an innovational elastomeric film that
was developed by Industria Chimica Mediterranea. It has extremely good mechanic features
like taking part within TPU-thermoplastic polyurethane, resistance against high stretching,
tearing and abrasion.
The name of Hindu goddess that is the symbol
of various characteristics has been given to the
product. Like Kali who is noncelestial , produced
by ICM. Each sections of Indian divinity, in fact,
represents a sector that is used by Kali.
Kali, is an application that ensures to enhance
the resistance against abrasion, clutch and
outer view in order to cover polyurethane
injected outsoles and before all, it makes pos-
sible to produce bicoloured outsole with mono
density machine and one injection.
Kali application does not interfere on standard
production process. In fact, the application
includes the followings:
•
Cutting a film part pertinent to the template dimensions.
•
Performing pre-heating approximately in
3 seconds at 90° C
•
Extracting air with a vacuum machine if
necesary
•
Injecting PU
Compatibility of Kali with the injected polyurethane, makes suitable the product for any
production that PU foams should be covered
with a protective outer layer. As instance: like
production of bicycle seats, motorcycle and
sport center equipments.
Also, Kali provides an excellent support for
additions on upper, waterproof bag and textile
architecture in replacing PVC by the help of
superior mechanical characteristics and it
can be durable against stitching, digital press,
serigraphy and radio frequencies.
With a paper/plastic carrier or without carrier,
it is available between 100 microns to 1000
mm, in the wideness of 1500 mm, in various
colours, shiny or matt forms. Kali is a simple
idea that makes a great difference.
Mediterranea Plast with extrude films
that have high mechanical characteristics
Mediterranea Plast
Mediterranea Plast is a division of Industria Chimica Mediterranea that produces
extrude films that have high mechanical characteristics, hot melt FILMS, membranes for sportswear in order to affix different supports without solvent.
Footwear
Thermoplastic elastomer FILMS(TPU) that has high flexibility are specific to the
injection producing for outsoles with its outstanding mechanical characteristics.
It lends assistance to reduce the out sole weight due to expandable polymers by
protecting from contact with its durable structure agaist abrasion and tearing.
It makes easier the colouring bottom side of the sole with a mono density template by increasing the hourly production.
• High resistance against abrasion
• Low weight
• Ease in colouring
• Hourly increased production
The forms with direct extrusion or paper, the thicknesses between 20-1000
microns are available.
Hot melt films
EVA or TPU hot melt film that does not contain solvent, environment friendly to
affix different supports. With respectul to health and environment paper or polyethylene film, it has in the forms between the thicknesses of 20-10 microns.
Boating
Water insulated and breathing TPU waterproof membrans, in 1000 microns of
thickness specific to the sport and boat industry.
Thermoplastic elastomer
films protect the shoes on
contacting with ground
due to having resistance
against abrasion and
tearing.
ÜLKE EKONOMİSİNİN KAYBI:
Yok Olup Giden
Aile Şirketleri
“İnsanların farklı düşünmeleri doğaldır. Doğal olmayan,
farklı düşünen aile bireylerini ikna edememek; onlarla istişare
ederek ortak karara varamamaktır.
12>13
Dünyadaki krizler de, yerel krizler de birden çıkmazlar. Tabir yerindeyse, davul zurna ile gümbür
gümbür gelirler. Başta saydığım ilk üç bahaneden biri veya bir kaçı, sizi krizler karşısında aşırı
kırılgan ve kolay etkilenir duruma düşürür.
Ahmet Levent Öner
Uzman Eğitmen & Kıdemli Danışman
Expert Instructor & Senior Consultant
SED Stratejik Eğitim ve Danışmanlık
ahmet.oner@stratejikegitim.com
www.stratejikegitim.com
Bahane – 2 : Oğlum, kardeşlerim ve
ortaklarım farklı düşünüyorlar
Bu da önemli bir başka bahanedir.
İnsanların farklı düşüncelerde olmaları çok doğaldır. Doğal olmayan ise,
farklı düşünen aile bireylerini ikna
edememek; onlarla istişare ederek
ortak karara varamamaktır. Bunlar
olamıyorsa, onlardan sarf-ı nazar
edememektir. Yani yolları yol yakınken
ayıramamaktır.
dördüncü nesle ancak kalabiliyor.
Demek ki kurulan her yüz aile şirketinden altmış beşi ne yazık ki; bir nesil
dahi dayanamayıp, kapanıyor.
Peki, her şeyi çok iyi bilen(!) patronlar
bu istatistiğin nedenlerini biliyorlar mı? Sorguluyorlar mı? Yoksa biri
diğerinden gülünç klasik bahaneler ile
şunu bunu suçlayıp, bazı gerçekleri
görmeden işin içinden çıkabildiklerini
mi zannediyorlar?
Üç nesli aşmış, yüzyıldan uzun
yaşamış kaç şirketimiz var diye hiç
düşündünüz mü? Yarına kalmayı
hepimiz isteriz. Ancak bilen insan olmaktan, sürekli öğrenen insan olmaya
geçememiş nice şirket sahipleri vardır.
Böylelerimiz, kurdukları şirketleri
yarına taşıyamamış, evlatlarına ise
karmaşık bir işletme ortamı bırakmak
suretiyle, onları da başarısızlık kuyusuna çekmişlerdir.
Günümüzde, dünyadaki şirketlerin
yüzde yetmişi aile şirketleridir. Ancak
her yüz aile şirketinden yaklaşık
yirmi tanesi ikinci nesle kadar ayakta
kalabilmektedir. On iki tanesi, üçüncü
jenerasyonu da görürken; iki tanesi
Şimdi, 40 yıllık iş hayatımda en sık
karşılaştığım bahaneleri ve bu zahirî
nedenlerin gerçek yüzlerini, sizlerle
paylaşmaya çalışayım. Kim bilir, belki
birkaç işletmeye yarınlara kalmaları
için bir ışık tutabilirim…
BAHANELER
Bahane – 1 : Şirket çok hızlı büyüdü
En sık rastladığım ve sıralamada
birinci sırayı kimseye bırakmaya
niyetli olmayan ilk bahanedir. Şirket
hızlı büyüyüp, gene de batmak ya da
kapanmak ile yüz yüze geldiyse neler
araştırılmalı ve sorgulanmalıdır?
Döner sermayenizi (İşletme sermayesi miktarını) hesaplamamışsanız,
tahsilatlarınızı uzattıkça uzatıp, piyasayı bahane göstermişseniz, cironun
büyüsüne kapılıp, kârınızı göz ardı
etmişseniz, istihbarat yapmadan hemen herkese satış yapmışsanız, para
Bunların hiç biri yapılmamışsa veya pek azı
yapılmışsa, gene suçlu personel değildir. Kim
olduğunu biliyorsanız, cevabınızı ahmet.oner@
stratejikegitim.com’a gönderebilirsiniz.
Kısır aile çekişmelerinden uzak The businesses that have been able to stay
kalabilmiş olan işletmeler krizde away from the strife family conflicts are the
en az zarar görür, hatta büyürler. least damaged in crisis, and even grow.
Bahane – 4: Kriz oldu
kazanırken, işletmenin kasası ile kendi
cebinizi ayıramamışsanız (Gereksiz
ve lüks şahsî yatırımlar yapmışsanız),
ortakların birisi para çekince diğerleri
de derhal para çekmeye yönelmişse,
elbette, böylesine büyüme sağlıklı
değildir. Tek kabahatli yönetim, yani
patron veya patronlardır. Suçlu asla,
hızlı büyüyen şirket ve piyasa değildir.
Makale
Article
Genel anlamda, personelinizi yalnız bırakmayıp,
sürekli iletişim içerisinde bulundunuz mu?
Aile ilişkileri ile işletme ilişkilerini
ayırmayıp, İşletmenin ayrı bir şahıs
olduğunu ve kurallar ile yönetilmesi
gerektiğini unutursak, istemesek de
küçülmek veya batmak gerçek olur.
Bahane – 3: İyi genel müdür, yönetici
ve personel yok
Bu bahane de kendisini ne yazık ki
çok beğenen ve personel seçiminde
hatalar yapan patronlara özgüdür.
Uygun personeli bulmak ve personelden verim alabilmek için, aşağıdaki
prosedüre uymak gerekir:
Personelin, şirket içinde yapacağı görevlerini net olarak tanımladınız mı?
Eş, dost ve güvenilir adam tuzağına
düşmeden, şirketinizi bir adım ileriye
götürecek ve katma değer sağlayacak,
objektif bir şekilde personel arayıp,
seçtiniz mi?
Personel seçiminizde, kişisel bazda iş
yapış şeklini belirleyecek, yüzbinlerce
denek üzerinde doğrulukları kanıtlanmış profesyonel test ve envanterlerden yararlandınız mı?
İlk dört maddeyi yerine getirdiniz
ve en uyumlu personeli buldunuz.
Peki bu kişiyi hemen işe başlattınız
mı yoksa yeterli bir süre (2-6 hafta),
oryantasyon eğitimine soktunuz mu?
İhtiyaç duydukları teknik ve kişisel
gelişim eğitimlerini belirleyip, onlara
bu eğitimleri belirli aralıklarla aldırdınız mı? Personelinizi eğitimlerden
sorumlu tutup, iş performanslarına
etkisini takip ettiniz mi?
Özetlersem;
Mâli bünyesi sağlam olan, hesaplı risk alan,
kârlı satış yapan, kaliteli ve randımanlı çalışan
personeli olan, işini iyi yapan, dünyayı ve olayları
takip eden, planlı, programlı personellerden söz
ediyorum.
Herkesin liderlik kültürüne sahip olduğu, kısır aile
çekişmelerinden uzak kalabilmiş olan işletmeler krizde en az zarar görür, hatta büyürler. Bu
saydıklarımın aksi geçerli ise, başta patronlar ve
sonra da yöneticileri kriz geldi sözleriyle kendilerini avuturlar.
Yukarıda saydığım tüm bahanelerin ardında yatan kişilik profili ise aşağı yukarı şöyledir:
•
Hızlı karar veren ve risk alabilen, “İstim arkadan gelsin” anlayışı hakim bir kişilik yapısı
•
Karar verirken yeteri kadar veri toplamayan,
bilgi toplamayı zaman kaybı gören aceleci
kişilik yapısı
•
Öğrenmek ve bilgi toplamak yerine, eski deneyimlerinin sığ ve geçmişe bağlı öz bilgisine
önem veren kişilik yapısı
•
Yöntemden çok sonuç düşünen, aşırı girgin
ve amaca yönelik kişilik yapısı
•
Aceleci ve bu nedenle, kendisinde de, çevresinde de stres yaratan kişilik yapısı
•
Girginliğin getirdiği başarı ile, “Ben başarılıyım. En iyiyi ben bilirim” şeklinde düşünen
egosu şişmiş kişilik yapısı
•
Dinlemekten çabuk sıkılan kişilik yapısı
•
Tutucu davranan ve dar çevresinden kurtulamayan kişilik yapısı
•
Duygusal ve iş ile özel yaşam gereklerini
karıştırabilen bir kişilik yapısı
Bu sayılanların hemen hepsi alışkanlıklarımız
sebebiyle kolay değişemeyecek davranışlardır.
Değişmek için okumak, sorup dinlemek ve dünyayı görmek yani istemek ve öğrenmek gerekir.
Öğrenip gelişmiyorsak; müteşebbis denilen
girgin ve çoğunluğu A tipi kişilik profili gösteren
patronlar olarak hüsrana uğrayabiliriz. İşletmelerin neden yüzde altmış beş gibi bir oranda
bir nesil bile dayanamadığını iyi görmemiz ve
anlamamız gerekir. Nesiller boyu dayanmak
için çözüm; öğrenen bir örgüt kurmak, zamana
uymak ve bilimsel yönetim gereklerini harfiyen
yerine getirmektir.
“Dissenting people is a
natural phenomenon”. The
unnatural one is being not
able to convince dissenting
family members; the inability
to have a common decision
in consultation with them”
LOSS of ECONOMY:
Vanishing Family Business
Have you ever think about how many companies
have exceeded three generations and lived over a
century? We all want to bring ourselves to future.
But there are lots of company owners that could
not pass into being the experienced human to the
one who is constantly learning. Such owners did
not bring the companies they established to the
future and they also brought them to the well of
failure by leaving a complex business environment
to their children.
Today, seventy percent of companies around the
world are family companies. However, twenty of
each one hundred family-owned company can
survive to the second generation. While twelve of
them see the third generation; only two can stay
to the fourth generation. So sixty-five of each one
hundred family companies unfortunately could
not stand even a generation, and closed down.
Well, do the bosses who know everything very
well (!) know the reasons for these statistics? Do
they question it? Or do they blame this and that
with classic and ridiculous excuses; do they think
they are able to get away without facing some
facts?
Now, I will try to share the most common excuses
that I met 40 years of work in my life and the real
face of the apparent reasons for this. Who knows,
maybe I can hold a candle to the companies to
remain into the future...
The Excuses
Excuses - 1: The Company has grown very quickly
It is the first excuse I come across most often
and the one that does not leave the first place
to anyone. If the company grew quickly, but still
faced with shutting down or fail, what should be
investigated and questioned?
If you did not calculate your circulating capital(the
amount of working capital), extended your collections’ periods and show the market as an excuse,
caught up in the magic of the turnover, and ignore
your profit, made sales to almost everyone without intelligence, did not separate business case
and your own pocket while earning money(if you
made unnecessary and luxury personal investments) if one of the partners withdraws his money while others tend to withdraw immediately,
of course, this growth is not so healthy. The only
guilty ones are the management, so are the boss
of bosses. The guilty one is never the fast-growing
companies and the market.
Excuses - 2: My son, my brothers and my partners
think in a different way
This is another important excuse. Dissenting
people is a natural phenomenon. The unnatural
one is being not able to convince dissenting
family members; the inability to have a common
decision in consultation with them. If these are
not possible, it is being not able to set them aside.
So it is not being able to part the roads when it is
not too late.
If we cannot separate business relationships with
family relationships, and forget that the company
is an entity and should be managed by rules, to
shrink or fail unwillingly becomes real.
Excuses - 3: There are no good general managers,
managers and staff
This excuse is unique in itself for the boss who
likes himself much unfortunately and made mistakes in staff selection. To find appropriate staff
personnel and get efficiency, one must comply
with the following procedures:
Did you clearly define the tasks to be done by the
personnel in your company?
Did you choose the staff in an objective way
without falling into the trap of relatives, friends
and reliable man, search for the ones that will
allow you to take your company a step forward
and add value?
Did you benefit from the professional testing and
inventory whose accuracy is proven on hundreds
of thousands of subjects, on your staff choice,
to determine the way of doing business on an
individual basis?
You fulfilled the first four items and you found the
most appropriate staff. So did you hire these people immediately or did you put them to orientation
training (2-6 weeks)? Did you identify the technical and personal development training they need
and provide such training in certain intervals?
Did you hold your staff responsible for training
and follow the impact of business performance?
In general terms, have you been in constant
communication with your staff and not left them
alone?
If none of these are ever made or if little is done,
the staffs are still not guilty. If you know who they
are, you can send your answer to ahmet.oner@
stratejikegitim.com.
Excuses - 4: The crisis happened.
Local crises and crises around the world do not
suddenly occur. If I may say so, they emerge with
booming drums and horns. One or a few of the
three excuses I mentioned above can make you
excessive fragile and easily influenced by the
crisis.
To summarize;
I am talking about staff that has strong financial
position, take risks moderately, selling profitable,
of high quality and efficient employees, performs
his job better, follow the world and the events,
planned, and programmed.
Family businesses where everyone has the
leadership culture and have remained away from
the vicious family conflicts are theist damaged in
the crisis, and they even grow. If the opposite is
true, especially the boss and then managers are
consoling themselves with the words that the
crisis came
The personality profile behind the excuse that I
counted down above all as follows:
a personality structure that have quick decision-makers and risk-taking, dominated by “Let
the steam come later” approach
impetuous personality structure that does not
collect enough data while deciding and see data
collection as a waste of time
Instead of learning and gathering information, the
personality that depends on shallow self-knowledge of the past and emphasis on former
experience
the personality extremely sociable and goal-oriented who thinks results instead of method
Hasty and, therefore, creates stress in the vicinity
of the personality itself
The success that brought the outgoingness
resulting “I am successful. I know what is best”,
personality structure that have a swollen ego
personality structure that is quickly bored while
listening
people acting conservatively and cannot get rid of
the narrow structure around
a personality structure that involve both private
and emotional life and work needs
Almost all of these are behaviours that cannot be
changed easily because of our habits. You should
read, listen and ask and see the world to change
so learn and request.
If we do not learn and develop; we may be
disappointed as the bosses called as entrepreneur
as a sociable one and showing Type a personality
profiles mostly. We must see and understand
better why sixty-five per cent of the businesses
that cannot stand to a generation. The solution
to withstand for generations is to build a learning
organization, to fulfil the needs of scientific management and to fit the time.
Geçmişini Unutmayan Şehir:
THE CITY WHICH NOT FORGETS ITS PAST
Gezi
Travel
Vietnam’ın başkenti olan Hanoi, ülkenin en büyük
ikinci kenti olma özelliğini taşıyor.
Vietnam’ın başkenti olan Hanoi, ülkenin en
büyük ikinci kenti olma özelliğini taşıyor.
Eski mahalle bölgesi, anıtlar ve koloni
dönemi mimarisi olduğu gibi dururken,
modern gelişmeleri de bünyesine başarıyla
katmıştır. Koloniyal yapılar, Ho Chi Minh’in
Mozolesi ve Hoa Lo Hapishanesi gibi
örneklere bakarak şehrin geçmişini hiçbir
zaman unutmadığını söyleyebiliriz.
Hanoi’ye adımınızı attığınızda ilk karşılaşacağınız şey, yoğun insan trafiği olacaktır.
Hanoi’de insanlar ulaşımı motorsikletlerle
sağlamaktadır ve kişi başına iki motorsiklet düşmektedir. Bu şehirde gezilecek ve
görülecek çok fazla şey bulacaksınız. Göller,
parklar, gölgeli bulvarlar, 600›den fazla
tapınak ve pagoda bu şehrin cazibesine güç
katmaktadır.
Dibinde efsanelerin yattığı göl:
Hoan Kiem
Hanoi şehri, Hoan Kiem gölü çevresinde
kurulmuştur. Göle gittiğiniz zaman sizleri
gölün çevresindeki doğa harikası ağaçlar ve
renkli çiçekler karşılıyor. Gölün güzellikleri-
nin yanı sıra gölün bir de ilginç bir efsanesi
var. Hoan Kiem, Vietnam dilinde “iade edilen kılıç” anlamına gelmektedir. Bu isim bir
efsaneden geliyor. Çinlilere karşı savunma
yapılması için Kral Le Loi’ye tanrılar tarafından büyülü bir kılıç veriliyor. Daha sonra
Kral gölde botla gezerken dev bir kaplumbağa geliyor ve kralın elinden kılıcı alıyor ve
kılıcı gölün derinliklerine doğru götürüyor.
Kaplumbağa kılıcı suyun derinliklerindeki
tanrılara iade ediyor. Söylentilere göre
gölde hâlâ dev kaplumbağaların yaşadığına
inanılıyor.
Deste deste paraların ateşe
atıldığı yer: Ngoc Son Tapınağı
Hoan Kiem gölüne gitmişken gölün yakınında yer alan Ngoc Son tapınağına uğramayı unutmamalısınız. Tapınağın girişinde
ufak taştan oyulmuş tapınma alanları bulunuyor, bu alanlarda ateşler yanıyor. Buraya
gelen kişiler ellerindeki deste paraları ateşe
atıyorlar. İnanışa göre bunu ölmüş yakınlarının ruhları için yapıyorlar, bu paraları
yakarak ölmüş yakınlarına gönderiyorlar ve
onlar böylece ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Size
ne kadar gerçekçi gelir bilinmez ama Hoan’a gidecekseniz bu geleneği yapmasanız
bile tapınağı mutlaka gezmelisiniz.
Pirinç tarlalarından doğan
gelenek: Su Kuklası Gösterileri
Vietnam, Hanoi deyince kuşkusuz akla
geleneksel su kuklası gösterileri gelir.
Gösteriler Hanoi’ de kukla şovu tiyatro
binasında yapılıyor. Oyun kimi izleyicilere
sıkıcı kimi izleyicilere ilginç geliyor. Su kuklası gösterileri tiyatro binasının sahnesine
kurulmuş su havuzunda kuklalarla yapılan
müzikli bir oyun. Önce sahnenin bir köşesinde enstrüman çalan orkestra ile şarkı
söyleyen birkaç genç kadın beliriyor sonra
su dolu sahnede kaplumbağa, ördek, canavar vb. kuklalar ve birbirleriyle konuşup
yüzerlerken hoplayıp zıplıyorlar. Gösteri bir
saat dolmadan bitiyor ve su havuzun arka
bölmesinden az önce su üzerindeki kuklaları oynatan, hoplatıp zıplatan, yüzdürüp
konuşturan, kukla sanatçıları beliriveriyor
ve halkı selâmlıyorlar.
Oyunun kökeni 11. yüzyıla kadar uzanıyor.
Pirinç tarlalarında su taşkınları olduğu
zaman Vietnamlı köylülerin kendi aralarında buna benzer gösteriler yaparak birbirlerini eğlendirmelerinden doğduğu rivayet
ediliyor.
Vietnam’da en sevilen kahvaltı:
Pho Çorbası
Eğer değişik tatlar denemeyi seviyorsanız
Vietnam mutfağı tam size göre. Vietnam
mutfağının kendine özgü tatları ve yemek sunumları var. Vietnam’da sabahları
kahvaltı yerine Pho adı verilen makarna
çorbası içiliyor. Ülkenin her yanında binlerce seyyar ya da tezgáh üstü çalışan Pho
çorbacısı var. Çorbanın temelinde bol tavuk
suyu ve bunun içine atılmış bir avuç haşlanmış pirinç makarnası var. Bu makarnalar
ince, yarı saydam ve uzun. Bu tavuk suyu
ve makarna temeli üzerinde Pho çorbaları
diğer katkı malzemelerine göre çeşitleniyor: Deniz mahsulü Pho, vejetaryen Pho,
parça etli Pho, tavuklu Pho gibi. İçlerine
ayrıca taze baharat otları, yeşil soğan,
domates ve dereotu gibi lezzet vericiler
konuyor.
The capital city of Vietnam, Hanoi has
the characteristic as being the second
travel city of the country.
The city did not forget its history : Hanoi
Hanoi, the capital of Vietnam, has the distinction of being the country’s second largest city. When Old Quarter
area, including monuments and colonial architecture are
still standing, , has successfully incorporated the modern
development into its body. Referring to examples such
as Colonial buildings, Ho Chi Minh Mausoleum and Hoa
Lo Prison, we can say that the city will never forget its
history.
The first thing you’ll encounter when you arrive in Hanoi
will be the heavy human traffic. People handle the
transport with motorcycles and two motorcycles fall
per person in Hanoi. You will find a lot of things to do
and things to see as well in this city. Lakes, parks, shady
boulevards and more than 600 temples and pagodas
add power to the appeal of this city.
The lake where the legends lay at the
bottom: Hoan Kiem
Hanoi city is built around Hoan Kiem lake. When you
go to the lake, you meet trees and colorful flowers
surrounding natural beauty of it. Besides the beauty
of the lake, there is also an interesting legend about it.
Hoan Kiem means “the sword returned” in Vietnamese
language. This name comes from a legend. King Le Loi is
given a magical sword by Gods to make defense against
Chinese. Then while the King was boating on the lake, a
giant turtle comes and takes the sword from the king’s
hand and takes the sword toward the lake’s depths. The
turtle gives the sword to Gods back in the depths of the
water. According to rumors, giant turtles arestill alive in
the lake.
The place where bundles of money thrown
into the fire: Ngoc Son Temple
Do not forget to visit the Ngoc Son temple located near
the Hoan Kiem lake. There are worship spaces made of
carved stone at the entrance of the temple and small
fires are burning in these areas. People who come here
are throwing money to the fire. According to belief, they
do it for the souls of their dead, they are sending this
money to their relatives died by burning , and they meet
their needs. Whether will be realistic for you or not, even
if you do not perform this tradition, you must visit the
temple while you’re in Hoan.
The tradition born in rice fields:
Water Puppet Shows
The traditional water puppet show undoubtedly come to
mind when talking about Vietnam Hanoi. The performance are held in Hanoi puppet show theater building.
The game sounds interesting to some of the audience
pr sometimes boring to some viewers. A water puppet
show is a musical play performed in the water pool set
in the scene of theater building with puppets. First a few
young women appear to sing with the orchestra playing
instruments in a corner of the stage and turtle, duck,
monsters and so on. puppets appear in the stage filled
with water, and they are jumping up and down with
each other while talking and swimming. The show ends
in an hour and puppeteers that play the puppets bouncing, floating and talking on the water appear from the
rear compartment of pool and greet people. The origin of
the play dates back to 11. Century. . It is assumed to be
born when rice fields are flooded with water, Vietnamese peasants entertain each other by narrating stories.
Most popular Vietnamese
breakfast: Pho Soup
If you like to try different flavors, Vietnamese cuisine is
just for you. Vietnamese cuisine has its own unique taste
and culinary presentations. Vietnamese like the noodle
soup called Pho in the morning instead of breakfast.
There are thousands of portable or benchtop Pho soup
sellers. The soup has plenty of chicken soup and a
handful of boiled rice pasta thrown into it. This pasta is
fine, translucent and long. On the basis of this chicken
and pasta, Pho soup is diversifying with other additives:
such as Sea Pho, vegetarian Pho, Pho with piece of
meat,chicken Pho. Also fresh herbs, spice, green onions,
tomatoes and dill flavoring are also added to the soup.
SEKTÖRDE
BAŞARININ
BESTESi
AYSAF -7D04
THE TUNE OF
SUCCESS
IN THE INDUSTRY
Bizim çözüm ortaklarımızla ve müşterilerimizle olan başarı hikayemiz
tıpkı bir müzik eseri gibi; her biri farklı bir ses olan notalar uyum
içerisinde bir araya geldiğinde ortaya harika bir eser çıkar.
Our success story with our solution partners and
Ayakkabı sektöründe uyum, kalite ve güven içinde yeni başarılara
yürümeye devam ediyoruz.
We continue to make our way towards new
accomplishments in the shoemaking industry with
harmony, quality and trust.
Aymakoop Şube / Branch
Gedikpaşa Şube / Branch
Merter Şube / Branch
GATEM Şube / Branch
Aymakoop Sanayi Sitesi
B-8 Blok No:23 34306
İkitelli - İSTANBUL
Tel
: +90 212 549 49 97
Fax
: +90 212 549 88 39
Gedikpaşa Cami Sokak,
Suat Bey İş Hanı No:16/A
Beyazıt - İSTANBUL
Tel
: +90 212 458 88 40
Fax
: +90 212 458 89 58
Sancaktepe Sanayi Mahallesi
Sancak Sokak No: 24/B
Güngören - İSTANBUL
Tel
: +90 212 637 27 33
Fax
: +90 212 637 17 34
GATEM Ayakkabıcılar San. Sit.
1.Ada C Blok No:3
Şehitkamil / Gaziantep
Tel
: +90 342 238 10 53
Fax
: +90 342 238 10 54
aymakop@palamutgroup.com.tr
gedikpasa@palamutgroup.com.tr
merter@palamutgroup.com.tr
gaziantep.gatem@palamutgroup.com.tr
in harmony, a wonderful work of art emerges.
Palamut Group
Aymakoop Sanayi Sitesi A3 Blok
No:10 34306 İkitelli - İSTANBUL
444 1 662
info@palamutgroup.com.tr
www.palamutgroup.com.tr